18 2f Magazine / Aralık

Page 1

HEPİMİZİN

DÜŞMANI

BİR NEVİ YAŞAM DERGİSİ

2015 YILBAŞI

YENİ İPHONE’LAR

iPhone 6 ve iPhone 6 Plus’a nihayet kavuştuk. Sınamaları kaçırmayın!

ARALIK ‘14 / SAYI 18

REHBERİ

BIR TÜRKIYE SERÜVENI Türkiye kendi otomobilini üretebilecek mi? Bu zamana kadar neden başaramadık?

SIRA DIŞI BELGESELLER Ölmeden önce seyretmeniz gereken 15 sıra dışı belgesel hayatınızı değiştirecek


2


EDİTÖR

BAŞLARKEN Yemeksepeti ya beynimizi okumanın bir yolunu buldu ya da telefonlarımızın mikrofonundan konuştuklarımızı dinliyor. “Acıktım”, “suşi” veya “pizza” gibi kelimelerden birini duyunca, uygulama bunu Yemeksepeti’nin devasa growth hacking departmanına bildiriyor... Neden böyle düşündüğümüzü öğrenince, siz de acaba diyeceksiniz. Her gün olduğu gibi 26 Kasım çarşamba Hasan Selman günü de 2f ekibi olarak saat tam 12.00’de ofisimizin Yazı İşleri Müdürü hemen karşısındaki restorana gittik. Yemeğimizi yedik ve ardından fırında sütlaç kaşıklarken muhabbet etmeye başladık. Nasıl olduysa sohbet, en kısa zamanda birlikte suşi yiyelime geldi. Restorandan çıktığımızda saat 12.40’ı gösteriyordu. Ofise gittiğimizde, görsel yönetmenimiz Efe e-postalarını kontrol etti ve saat 12:37’de Yemeksepeti’nin kendisine yüzde 20 indirimli suşi teklif ettiğini gördü. Yemeksepeti’nin bizi dinlemediğini, Nevzat Aydın’ın beyinlerimizi ele geçirmek istemediğini tabii ki biliyoruz. Yaşadığımız hoş bir tesadüftü. Fakat bir düşünün, her zamanki gibi okumadan kabul edeceğiniz uygulama izinleri arasında mikrofonu kullanmak da olsa ve uygulama çok sıkı bir mühendislik eforu sonucunda konuşmalardaki anahtar kelimeleri algılayabilecek hale gelse, çılgın teorimiz gerçek olabilir. Belki de halihazırda bunu yapan birileri vardır bile. Teknolojiyi sunduğu sonsuz ihtimaller için seviyoruz!

BİZİ TAKİP EDİN

@2fmagazine /2fmagazine 2fmagazinecom 2fmagazine

ÇOCUKLARI TANIYIN Melih Bilgin Genel yayın yönetmeni. Yeni fotoğraf makinesi ile sürekli ekibi çekiyor.

Hasan Selman Yazı işleri müdürü. The Office izleyip, FIFA 15’te kariyer yapıyor.

Efecan Kabak Görsel yönetmen. Dev Wacom Cintiq’i yüzünden görünmüyor.

melih@2fmagazine.com

hasan@2fmagazine.com

efecan@2fmagazine.com

Batuhan Dalcı Pazarlama direktörü. 20’lik dişini çektirip bir günde iyileşti. Vay be! batuhan@2fmagazine.com

3


sayfa

sayfa

sayfa

8

sdzxxvnmöç.iopıu123567890

sdzxxvnmöç.iopıu123567890 sdzxxvnmöç.iopıu123567890

28 sdzxxvnmöç.iopıu123567890 sdzxxvnmöç.iopıu123567890 sdzxxvnmöç.iopıu123567890

60 sdzxxvnmöç.iopıu123567890 sdzxxvnmöç.iopıu123567890 sdzxxvnmöç.iopıu123567890

4

sayfa

26 sdzxxvnmöç.iopıu123567890 sdzxxvnmöç.iopıu123567890 sdzxxvnmöç.iopıu123567890

sayfa

36

sayfa

42


EDITO

İÇİNDEKİLER

6 sdzxxvnmöç.iopıu123567890 sdzxxvnmöç.iopıu123567890 sdzxxvnmöç.iopıu123567890

2 sdzxxvnmöç.iopıu123567890 sdzxxvnmöç.iopıu123567890 sdzxxvnmöç.iopıu123567890

KÜNYE Melih Bilgin Genel Yayın Yönetmeni Hasan Selman Yazı İşleri Müdürü Efecan Kabak Görsel Yönetmen Editörler Gamze Malkoç Duygu Derun Dr. Deniz Öner Dt. Gizem Arslanoğlu İrem Topçuoğlu Tuba Ulaştıran Gizem Torun

Reklam ve rezervasyon için: E-posta info@2fmagazine.com Telefon 0216 489 1226

İmtiyaz sahibi Alparslan Batuhan Dalcı Adres Eğitim Mah. Adım Sok. Royal Center İş Merkezi No:17/10 Kadıköy İstanbul

5


HABERLER GEÇTİĞİMİZ AY OLUP BİTENLER

GALAXY S5 HAYAL KIRIKLIĞI OLDU W all Street Journal’ın isimsiz kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Güney Koreli teknoloji devi Samsung’da işler hiç de beklenildiği gibi gitmiyor ve üst yönetimde değişiklikler olması kuvvetle muhtemel. Depremin sebebi ise Galaxy S5 satışlarının umulduğu gibi gitmemesi. Samsung başta hedeflenenden çok daha az Galaxy S5 satabildi ve bu sebeple stoklar depolarda kaldı. Samsung’un elde kalan stokları eritmek için reklam harcamalarını artırdığı belirtiliyor. Öfkeli yatırımcıların homurdanmaları da cabası. İddialara göre Galaxy S5, ilk üç ayında 12 milyon sattı. Bu iPhone 6’ların ilk ay satışından bile

6

daha düşük. Şayet bu satış rakamı doğruysa, Galaxy S5, ilk üç ayında Galaxy S4’ten 4 milyon daha az satıldı. Samsung’un gerilemesindeki en büyük etken Çin pazarının çok zorlaşması. Çin’den çıkan yeni rakipler Samsung’un satışlarını %50 oranında düşürdü. Samsung’un en büyük pazarı olan ABD’de ise satışlar az da olsa artış gösterdi. Yaşanan bu kötü gelişmelerin Samsung’un üst kademesinde değişikliklere sebep olabileceği söyleniyor. Bu yıl satışların düşmesi sebebiyle primleri ciddi biçimde azalan CEO JK Shin’in görevden alınabileceği de WSJ’nin iddiaları arasında.

TELEFONU NASIL TUTTUĞUNUZA DİKKAT! New Yorklu doktor Kenneth Hansraj’ın yayınladığı araştırma raporu, başı öne eğerek ekrana bakmanın omurgaya 30 kiloya kadar yük bindirdiğini ortaya koydu. Dr. Hansraj, baskının sık sık tekrarlanması ve alışkanlık haline gelmesi durumunda, boyun bölgesinde aşınma olabileceğini ve cerrahi müdahale bile gerekebileceğini belirtiyor. Dr. Hansraj, akıllı telefon kullanırken insanlara kollarını iki yana açıp, avuçlarını yukarı bakacak şekilde çevirmelerini ve kollarını dirseklerinden kırmalarını öneriyor. Böylece boynunuz sıfır derecelik açıyla kalıyor.


OLAN BİTEN

HABERLER

RUSYA’NIN UYDUSU GİZLİ BİR SİLAH MI? BİR ÖPÜCÜK 80 MİLYON BAKTERİ DEMEK Hollanda Uygulamalı Bilimler Araştırma Merkezi tarafından rastgele seçilen 21 çift üzerinde gerçekleştirilen deneyde, günde en az dokuz defa öpüşen çiftlerin tükürüklerindeki bakterileri birbirlerine bulaştırdığı ve bulaşan bakteri sayısının her bir öpüşme için 80 milyon kadar olduğu tespit edildi.

AB GOOGLE’A SAVAŞ AÇIYOR Avrupa parlementosu Google’a karşı çok büyük adımlar atmak üzere. Avrupa, arama motorunu zor durumda bırakmaktan kaçınmayacak. Gelen haberler arasında Avrupa’nın arama motorlarını diğer servislerden farklı bir şekilde fiyatlandırabileceğini bile belirtiliyor. Financial Times, Avrupa parlementosunun Google gibi bir firmayı bölgeden atma yetkisine sahip olmadığını fakat yeni yasalarla firmayı yıpratabileceğini belirtiyor.

Rusya’nın mayıs ayında yörüngeye fırlattığı gizemli uyduya dair ciddi bir komplo teorisi ortaya atıldı. Sık sık hareket eden uydunun, silah olabileceği söyleniyor. Rusya’nın uzay aktivitelerine önyargılı olunmasının sebebi ise ülkenin geçmişte Istrebitel Sputnik programı ile yörüngede konumlanan uzay silahları yapmaya yeltenmiş olması. Sovyetler’in çöküşüyle birlikte dondurulan bu program yeniden aktif edilmiş olabilir mi?

İŞ DÜNYASINA ÖZEL FACEBOOK KURULUYOR

ANTİBİYOTİĞE ALTERNATİF İLAÇ BULUNDU Bilim insanları, antibiyotiğe karşı dirençli bakterileri alt edecek alternatif bir ilaç geliştirmeyi başardı. AR-GE sürecini anlatan Hollandalı biyoteknoloji firması Micreos, belli enzimlerle gerçekleştirdiği araştırmasında antibiyotiğe karşı direnç gösteren ‘MRSA’ isimli bakteriyi hedef aldı ve kullanılan enzimlerin, MRSA enfeksiyonuna karşı sonuç vererek, bakterinin direncini kırdığını açıkladı. MRSA, deride, kanda, akciğerlerde ve kemiklerde ciddi enfeksiyonlara sebep olan bir bakteri türü ve kimi vakalar ölümle sonuçlanabiliyor. Staphefekt adı verilen bu yeni ilacın klinik deneyleri hâlâ sürüyor ve ne zaman satışa sunulacağı henüz bilinmiyor.

Facebook, LinkedIn’e rakip olacak iş dünyasına özel bir sosyal ağ üzerinde çalıştığını duyurdu. Facebook at Work isimli ağ, sosyal ağın alışılagelmiş formatını koruyacakken, kullanıcılarına profesyonel bilgilerini paylaşma, iş bağlantıları kurma ve bunlarla haberleşme olanağı sunacak. Ağ üzerinden anlık iletişim de kurulabilecek. 7


SPOT ALTINDA

EDITO

8


OLAN BİTEN

EXIST

Korku temalı video oyunu gibi. Tek fark, oyunun başkahramanı bizzat sizsiniz ve kaydetmek yok alker ailesinin tüm fertleri 13 Kasım 1964 sabahında komşuları tarafından ölü olarak bulunmuşlardır. Rivayete göre olaylar, anne Rose Walker’ın büyük kızları Lily için 7. yaş doğum günü hediyesi olarak aldığı antika bir bebekle başlar. O günden sonra bu eve taşınan her aile Walker’larla aynı kaderi paylaşır. Kötü ruh artık bebeğin içinde değil, öldürdüğü tüm diğer ruhlarla beraber bu evin içinde sıkışıp kalmıştır... Türkiye’nin ilk ve tek korku temalı evden kaçış oyunu sloganıyla İstanbul Caddebostan’da açılan Exist, sizi bu evin içerisine sokuyor. Sonunuzun Walker ailesininki gibi olmasını istemiyorsanız şifreleri çözerek evden kaçmalısınız ve bunun için yalnızca 1 saatiniz var. 2f ekibi olarak Exist’e katıldık ve inanılmaz keyifli vakit geçirdik ama ne yazık ki evden kaçmayı başaramadık. Yine de fazlasıyla salgıladığımız adrenalin, Exist’ten buruk da olsa bir sevinçle ayrılmamıza yetti. Exist, hafta içi veya hafta sonu en az iki, en fazla beş kişilik bir ekiple yapılabilecek unutulmaz bir aktivite. Özellikle korku temalı video oyunlarını seviyorsanız, Exist’in bunlara çok benzediğini ve sizi başkahraman yaptığını eve girdikten kısa süre sonra anlayacaksınız. Tecrübelerimizden yola çıkarak, Exist evinde hikayeyi iyi anlamanın, ekip olarak odağınızı belirleyip dağılmamanın ve zamanı verimli kullanmanın çok önemli olduğunu söyleyebiliriz. Ekibinizi kurarken kolay kolay korkmayan ve stres altında mantıklı kararlar veren kişilere öncelik tanımanız yararınıza olacaktır. Bu ipuçları için bize teşekkür edeceksiniz. Exist, İstanbul’da yaşayan veya bulunan herkesin gidip deneyimlemesi gereken benzersiz bir oyun. Gitmeden önce Exist.kim adresinden rezervasyon yaptırmayı unutmayın.

W

9


SPOT ALTINDA

EDITO

10


OLAN BİTEN

MAVİ Sarmal olay örgüsü ile sürekli düşündüren ve gerilimi bir an bile düşmeyen bir tiyatro oyunu üşündüğümüz her şeyi çevremizdekilerle paylaşmak istemiyoruz. Adam seçiyoruz. Beriki ile belli şeyleri paylaşırken, ötekine bu düşüncelerden bahsetmek bile istemiyoruz. Belki de bu, insan ilişkilerini ayakta tutan, yaşatan yegane alışkanlığımız. Sonra bir de yalnızca kendimizle başbaşayken anmaya cesaret ettiğimiz düşüncelerimiz, fikirlerimiz, inançlarımız var. Düşünen insan, sık sık bu düşünceleriyle boğuşur, onları anlamlandırmaya çalışır. Peki ya anlamlandıramazsa? Ya bu düşünceler örümcek ağı gibi onun her bir yanına bulaşıp da, çözülemeyecek hale gelirse? İşte o zaman bu düşüncelerden insani değer yaratmak imkansız hale gelir ve yiterler. Belki yepyeni ufuklar, anlayışlar olacaklardı... Bazı psikolog terapileri mahrem ve derin düşünceler üzerinden gerçekleşebiliyor. Anlamlandırılamayan ve belki de daha önce kimseyle paylaşılmamış olan düşüncelerden bahsediyoruz. Kişi düşüncelerini çözemediğinde, kendini dinleyemediğinde, gerçek ile gerçek olmayan arasındaki algıyı dahi yitirebilir. Bunun nasıl sorunlara yol açabileceğini bir düşünsenize! Son derece bunaltıcı bir durum doğrusu. Aykut Göker’in yazıp yönettiği tiyatro oyunu Mavi ise gizemli bir hasta ve onun doktoru arasında geçen bir öyküyü, hiç dinmeyen gerilim dalgaları eşliğinde seyircilere sunuyor. Ve söylememiz gerek, Aykut Göker pek sıkıntılı bir süreç olan bu terapileri, olabilecek en rahatsız edici hale getirmeyi başarmış. Oyuncular Can Yaman ile Şahin Sancak’ın muhteşem uyumunu ve bireysel yeteneklerini takdir etmemek ise mümkün değil. İlk kez geçtiğimiz yılın aralık ayında sahne alan Mavi, her cuma akşamı saat 20:30’da Kadıköy Living Room’da oynanıyor. Tecrübe ile sabittir, Mavi’yi izlemek cuma gecesine başlamak için muhteşem bir tercih.

D

11 11


BEOPLAY İLE TANI BEOPLAY

YENİLER

Bang & Olufse serisinin ilk Bl BeoPlay A2, g ülkemizde sat ilgi çekici ciha geliyor. Bu ho çantaya benze sıra dünyanın çözümüne sah Tru360 ile don yerleştirilirse dinleyen herk duymasını sağ

ÖNE ÇIKAN YENİ ÜRÜNLER SOSYAL YAZICI CANON PIXMA MG7550 Canon’un yeni hepsi bir arada fotoğraf yazıcısı PIXMA MG7550 ile PC’ler, Kablosuz LAN, PictBridge, fotoğraf makineleri, hafıza kartları, bulut ve akıllı cihazlar gibi her yerden ve her şekilde, hızlı ve kolay baskı alabiliyorsunuz. PIXMA MG7550 ile 10x15 cm boyutlarında çerçevesiz bir fotoğraf yaklaşık 21 saniyede elinizde oluyor. PIXMA Cloud Link sayesinde Facebook, Twitter ve çevrimiçi fotoğraf albümlerinden saniyeler içerisinde fotoğraf baskısı alabilir; Google Drive, OneDrive ve Dropbox gibi bulut hizmetlerine belge baskısı veya tarama yapılabilir ve hatta taranmış dosyalar doğrudan e-postaya ekleyip gönderilebilirsiniz. à Yazıcı, fotokopi makinesi, tarayıcı à 9600x2400 dpi à Kablosuz baskı ve bulut à 8,8 cm dokunmatik ekran à 10,0 ipm renkli baskı hızı à 15,0 renksiz baskı hızı 549 TL

à Tru360 hop Arttırma özell ömrü à Gri, y seçenekleri 5

SAMSUNG’UN İLK İYİ FOTOĞRAF MAKİNESİ

SAMSUNG NX1

Samsung’un süper hızlı fotoğraf makinesi NX1, nihayet Türkiye’ye geldi. Tek sorun gövdesinin 3999 TL, gövde ve 16-50mm lensli setinin ise 6999 TL gibi yüksek bir fiyat etiketine sahip olması. NX300 “eh” dedirten bir fotoğraf makinesiydi. Fakat NX1 gerçekten eksiksiz bir cihaz; Samsung’un en iyi, hatta tek iyi fotoğraf makinesi. 15FPS kesintisiz AF çekim özelliği, 205 Faz Algılama noktalı odaklama sistemi ve 28MP APS-C sensörüyle NX1, fotoğrafçıya çok işlevli bir performans sunuyor. à 28MP APS sensör à 4K video kaydı à ISO 100-25600 ve 51200 à Bluetooth 3999 TL (gövde)

12


Y BLUETOOTH IŞTI Y A2

DÜNYANIN İLK 3LCD LAZER PROJEKTÖRÜ SONY VPL-FHZ55

en’ın BeoPlay luetooth hoparlörü geçtiğimiz ay tışa sunulan azların başında oparlörü özel kılan, er tasarımının yanı ilk her yöne ses hip düz hoparlörü natılması. Nereye yerleştirilsin, kesin sesi eşit kalitede ğlıyor.

Dünyanın ilk 3LCD lazer projektörü olan VPL-FHZ55, Full HD’den daha yüksek çözünürlüğe sahip parlak ve ayrıntılı WUXGA görüntüler üretiyor ve böylece geniş bir kurulum gereksinimi aralığı için ideal çözüm oluyor. Fiyatı gereği alıp evinizde kullanmanız pek mümkün görünmüyor. Fakat başarılı görüntü kalitesi, düşük çalışma maliyetleri ve 20.000 saate kadar ışık kaynağını değiştirmeden çalışma özellikleriyle işletmeler, üniversiteler ve okullar için iyi bir alternatif olarak öne çıkıyor.

parlör à Güç Tepkili liği à 24 saat batarya yeşil ve siyah renk

550 Euro

à 4000 Lümen renk parlaklığı à Full HD çözünürlük à 40 inç - 600 inç görüntü boyutu à 20.000 saat kullanım 17.340 TL

PARMAK İZİ OKUYAN TABLETFON HUAWEI ASCEND MATE 7 Huawei’nin her cihazı bir öncekini gölgede bırakmayı başarıyor. Mate 7, yeni tabletfon almış herkesi üzebilecek kadar cezbedici bir cihaz. 8 çekirdekli işlemcisiyle çoklu işlemlerin altından kolayca kalkabilen Mate 7, adıyla çelişir şekilde 6 inç bir ekrana sahip ve Full HD çözünürlük sunuyor. 4100 mAh’lık dev bir pile sahip olan tabletfon, 7,9 mm kalınlığında ve arka yüzünde Apple’ın Touch ID’si ile aynı işe yarayan bir parmak izi okuyucu bulunuyor. Tabletfonun yüzde 95’i metalden imal edilmiş. à 6 inç Full HD ekran à 8 çekirdekli işlemci à Android 4.4 KitKat işletim sistemi à 2 GB bellek à 32 GB hafıza à 13 MP arka, 5 MP ön kamera à 4100 mAh pil 1600 TL (civarı)

13


CANDY CRUSH’ ANNEYE HEDİYE

YENİLENEN FOCUS TÜRKİYE’DE

LG G PAD 10.1

FORD FOCUS

Dünyanın en çok satılan otomobili unvanına sahip Focus, Ford’un yeni tasarım dili ile yenilendi. Artırılan güvenlik ve konfor teknolojileri ile dikkat çeken yeni Focus, iç mekanında da daha pratik kullanım özellikleri sunuyor. Yeni Ford Focus, sedan, hatchback ve station wagon gövde seçeneklerinde 1.0 litreden 1.6 litreye uzanan, benzinli ve dizel motor opsiyonları ile ülkemizde satışa sunuldu. à Sedan, hatchback ve station wagon seçenekleri à 1.0L ve 1.6L motor seçenekleri à Ford MyKey akıllı anahtar à Aktif Şehiriçi Güvenlik Sistemi à Çapraz Trafik Uyarı Sistemi 52.400 TL’den başlıyor

YAĞMUR ÇAMUR DEMEYİN CAMPER PELOTAS

Camper’ın ilk kez 1995 yılında satışa sunduğu ve ardından ikonikleşen serisi Pelotas’ın yeni üyesi Ariel, bu ailenin orjinal üyesi olarak, 87 toplu taban ile yerlere değen ilk ayakkabı. 36738-001 isimli yeni modelin 87 toplu meşhur kauçuk tabanı, ‘360º Stitching’ tekniğini, yapıştırıcılara olan ihtiyacı azaltan ve esnekliği bariz bir şekilde arttıran dikiş tekniği ile birleşiyor. Bu kış ayaklarınız hem çok rahat, hem de sıcacık olabilir. à Süet ve nubuk malzeme à 87 toplu taban à Siyah renk à 39’dan 47 numaraya kadar 519 TL

14

LG, yeni tableti G Pad 10.1’ ülkemizde satışa sundu. 1.2 dört çekirdekli işlemcinin y 1 GB bellek ve True IPS HD gibi özellikler sunuyor. Yen Pad siyah, beyaz, kırmızı, p turuncu ve parlak mavi ren seçeneklerine sahip ve tasa dairesel kenarlarıyla tek el kavranmaya elverişli.

à 10,1 inç HD ekran à 1 G à Dört çekirdekli işlemci à 523 gram ağırlık Ã16 G (32 GB’a kadar artırılabiliy 699 TL


YENİLER

ÖNE ÇIKAN YENİ ÜRÜNLER

’CI E

GENİŞ AİLELER İÇİN

’i 2 GHz’lik yanında D ekran ni G parlak nk arımı lle

BOSCH KDN74AL20N

GB bellek

GB hafıza yor)

TÜRÜNÜN EN BAKTERİ DÜŞMANI VESTEL PYROJET

Vestel’in su ve elektrik tüketiminde tasarruf rekortmeni çamaşır makinesi satışa sunuldu. Vestel tarafından geliştirilen Pyrojet teknolojisine sahip çamaşır makinesi, enerji verimliliğinde kendi kategorisinde dünya rekoruna sahip. Ama onu cezbedici kılan bir özelliği daha var. Vestel’in yeni çamaşır makinesi enerji tasarrufunun yanı sıra Allergy UK onaylı Alerji Uzmanı Program’ıyla ilgimizi çekti. 7 farklı alerjen ve 4 farklı bakteri türüne karşı etkili bu çamaşır makinesi Türkiye için bir ilk fakat gelin görün ki herhangi bir ismi yok. Vestel bu makineye, Vestel Pyrojet teknolojili çamaşır makinesi demekle yetiniyor. Şayet biz böyle afili bir makine yapsaydık, adını TEMİZLEYİCİ 3000 falan koyardık herhalde.

Çocuklu, kalabalık veya misafiri bol bir aileyseniz, aldığınız tüm toplu alışveriş malzemelerini bir kerede Bosch KDN74AL20N XXL NoFrost buzdolabına sığdırabilirsiniz. O kadar çok şey almıyorsanız da, sıcak yaz günleri geldiğinde dolabın içerisine girip, ferah ferah takılabilirsiniz. KDN74AL20N, aynı anda 9 tencereyi içerisinde saklayabilerek, Türk yemek kültürünün tencere yemeklerini saklama sorununa da çözüm getiriyor. Rafları tencerelerin, kapların boyutuna göre ayarlanabilen FreshSense özellikli buzdolabının hem iç hem de dış yüzeyine yerleştirilmiş sensörler, cihazın içindeki sıcaklığın sabit kalmasını sağlıyor. Böylece yiyecekler buzdolabında daha uzun süre bozulmadan ve gerçek tadında saklanabiliyor. à 598 litre à 177x86x80 cm ebatlar à A+ enerji verimliliği à 445 kWh/yıl elektrik tüketimi 3418 TL

à A+++ enerji à 8 kg kapasite à 22 yıkama programı à 10 yıl motor garantisi 2099 TL

15


NASIL YAPTIK

KAPART Derginin kapağına baktığınız zaman aklınıza ilk gelen soru nasıl yapıldığı ise doğru yerdesiniz. Efecan Kabak aralık kapağının doğuşunu anlatıyor.

Ay boyunca ofisimizde kapak konusunun ne olacağı belirsizdi. Yılbaşı hediyeleri mi yoksa IŞİD mi olmalıydı? ''Neden ikisi birlikte aynı kapakta olmasın'' dedik ve ortaya böyle bir şey çıkarttık. Nasıl mı? 1. Önce aklımızdakini Wacom Cintiq çizim tableti ile Photoshop CC kullanarak çizmeye başladık. Taslak çizimi bitirmek, Cintiq sayesinde sadece 2 saatimizi aldı. Geçen ay kullandığımız kapağı Wacom Intous 5 Touch ile çizmem yaklaşık 4 saat sürmüştü. 2. Çizimimizi bitirdik ve çizimi renklendirmesini kabaca yaptık, kabaca yapmamızın sebebi ise uygulayacağımız desenler ve efektlerdi. 3. Tüfeğin konumundan ve karakterimizin sadece Noel Baba olmasından pek emin değildik. Cintiq sayesinde kısa sürede taslak çizimimizi değiştirdik ve kapak farklı bir hâl aldı. 4. Ve sonunda en sevdiğimiz bölüme geldik. Photoshop ve Illustrator kullanarak birçok özel efekt kullanarak istediğimiz şeyi elde ettik. Bir önceki kapağımızın nasıl yapıldığını incelemek için 2fmagazine.com'u ziyaret etmeyi unutma.

2 Ã

BEHANCE/EFECANKABAK 16

3 Ã

4 Ã



KENDİN YAP

KENDİ ZEHİRSİZ DEODORANTINIZI KENDİNİZ YAPIN

Hazır deodarantlar iyi iş yapıyor fakat içerisindeki zehirler saymakla bitmiyor. Kendi deodorantınızı yapıp, zehirsizlenmeden de mis gibi kokabilirsiniz

MALZEMELERİ TOPLAYIN

KARIŞTIRMA TARİFİ

Artık her köşe başında bulabildiğimiz aktarlardan birine gidin ve sayfanın altındaki malzemeleri alın. Hindistan cevizi yağı, karbonat ve kavanoz dışındaki malzemeler isteğe bağlıdır.

BONUS MALZEMELERİ NEDEN ALMALISINIZ? Karite yağı, Afrikalı karite ağacının meyvesinden elde edilir. Deodorantınızın teninizi rahatsız etmemesini sağlayacak. Kokulu yağ ise sevdiğiniz meyve gibi kokmanızı sağlayacak.

b Hindistan cevizi yağını cam

kavanoza, kavanozu da bir kasenin içine koyun.

b Kasenin içine kaynar su dökün ve kavanozdaki yağ eriyene kadar bekleyin. b Karite yağını ve/veya cilt

bakım kremini kavanoza dökün, iyice karıştırın.

deo

18

b Kavanozu buz gibi soğuk suyla dolu bir kaba koyun, yeni karışımı ekleyin. Çalkalayın. b Kokusunu sevdiğiniz bir yağdan 5-15 damla ekleyin. b Karışım biraz katılaşana kadar çalkalayın ve 10 dakika buzdolabında bekletin.

KARIŞIMIN PÜF NOKTASI Deodorantınız için kullanabileceğiniz birçok farklı tarif var fakat karışımın çok akışkan veya çok katı olmasını önlemek için bir tarifi seçin ve verilen ölçeklere sadık kalmaya özen gösterin.

b Karbonat ve ararot nişastasını ayrı bir kaba döküp karıştırın.

DEODORANTINIZIN KEYFİNİ ÇIKARIN

MALZEME LİSTESİ b 2/8 ölçek kokusuz hindistan cevizi yağı b 1/8 ölçek karite yağı b 1/8 ölçek cilt bakım kremi b 1/8 ölçek ararot nişastası b Kokulu yağ b 3/8 ölçek karbonat b Cam kavanoz

Deodorantınızı evinizin istediğiniz yerinde muhafaza edebilirsiniz. Sıvılaşması sorun değil. Avucunuzu kavanoza batırıp, ardından koltuk altlarınıza sürerek kullanabilirsiniz.


KENDİN YAP

kanserle dans

Ya sen, ya ben ya da sevdiğimiz kanserle dans etti, ediyoruz, edeceğiz... Kaynaklı ve araştırmaya dayalı bilgi, pozitif enerji, birebir ilgi ve gönüllülük esasına dayalı Kanserle Dans Derneği, mayıs 2013’ten bu yana hasta ve yakınlarına psikolojik ve sosyal destek ve bilgilendirme sağlıyor. Amacımız kanser erken tanı ve tarama konusunda farkındalık yaratmak ve kanser tedavisini hasta odaklı hale getirmek. www.kanserledans.com

@kanserledans 19


UYGULAMALAR

Hayatınızın aşkı bu uygulamalardan birini kullanarak sizi arıyor olabilir...

20


UYGULAMALAR

TINDER

Yüzeyselliğin mobil uygulama hali. Tinder'ın sorduğu tek soru "beğendin mi?" Eğer ekrandaki insanı beğendiyseniz fotoğrafı sağa sürükleyin, hoşunuza gitmediyse de sola. Beğendiğiniz insan da sizi beğenirse 'Match' olacak ve onunla konuşmaya başlayabileceksiniz.

PLENTYOFFISH

HOWABOUTWE

Birilerinin sizi beğenmesini beklemekle veya görüşmeden önce haftalarca sohbet etmeye vaktiniz yoksa, Howaboutwe tam size göre. Aklınızdaki 'buluşma fikrini' yazıyorsunuz, ilgilenenler sizinle iletişime geçiyor. "Bu cumartesi Interstellar'a gitsek nasıl olur?" gibi.

DOWN

Dünyanın en büyük çöpçatan sitesi, artık mobil uygulamasıyla cebinize de giriyor. Plentyoffish'te dünyanın dört bir yanından 55 milyonu aşkın insan var. Hayatınızın aşkı orada bir yerlerde olmalı.

Facebook'tan hoşlandığınız arkadaşınızı seçip, anonim olarak ona açılıyorsunuz. Sonra o kişiye kiminle görüşmek istediği soruluyor ve eğer sizi seçerse, isteği ona gönderenin siz olduğu söyleniyor. Bilişimsel aşk...

TINGLE

Çok basit bir tanışma aracı. Tingle, bulunduğunuz mekanı (bar, kafe, sinema vesaire) tarıyor ve o an orada bulunan insanlarla anında bağlantı kurmanızı, mesajlaşmanızı sağlıyor. Numara almaya vermeye gerek kalmıyor.

21


YERLİ OTOMOBİL

MACERAMIZ

T

ürkiye uzun yıllardır otomobil montaj veya yan sanayisi konusunda önemli bir noktada olsa da kendi markasını yaratmayı başaramadı. Zaman zaman gündeme gelen bu konu sürekli ‘Türkiye otomobil üretemez’ yaklaşımının engeliyle karşılaştı. Şimdilerde ise ironik şekilde ‘geç kaldık’ görüşü ön plana çıkıyor. Peki yerli otomobil için gerçekten çok mu geç kaldık? Türkiye özellikle Kurtuluş Savaşı sonrasındaki hızlı gelişmenin yaşandığı yılların ardından birçok konuda hız kaybetmiş ve istikrar sorunları yaşar hale gelmişti. Üretimde yaşanan yavaşlama ve kâr odaklı yaklaşımlar neticesinde Türkiye’de özellikle yabancı markalara olan ilgi ciddi biçimde artmıştı. Bu sebeple, yeni nesillerin gözünde Türk malı ürünlerin kalitesiz olduğu gibi bir imaj oluştu ve Türk markaları da çekici görünmüyordu. Böyle bir ortamda otomobil gibi yüksek bütçe, uzun soluklu AR-GE çalışması ve tecrübe gerektiren bir alanda Türkiye’nin başarılı olabileceği özellikle Türk insanı için uzak bir düşünceydi. Bunu 1960’ların başında ortaya çıkan Devrim projesinde de görmek mümkün. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in özel talimatıyla başlatılan projeyi bugün hepimiz çok iyi biliyoruz. 4,5 ay gibi kısa bir sürede tamamlanan Devrim otomobilleri, cumhurbaşkanını geçit törenlerinde taşıyacak kadar güvenilir duruma getirilmişti. Ancak yakıt ikmali konusunda yaşanan koordinasyon eksikliği Devrim projesini özellikle gazetelerde bir alay konusu haline getirdi ve herkes projeye harcanan 1 milyon 400 bin liralık bütçenin çöpe atılmış bir para olduğunu düşünmeye başladı.

>

22

Yazan Melih Bilgin


>Oysa ki Devrim, otomobil

konusunda hiçbir tecrübesi olmayan TCDD ekibi tarafından 4,5 ay gibi imkansıza yakın bir sürede tamamlanmış ve yola çıkmaya hazır hale getirilmişti. Üstelik bu bir montaj projesi de değildi. Motor gibi karmaşık parçalar da büyük markaların tasarımları örnek alınarak yeniden tasarlandı ve TCDD’nin bakım tesislerinde üretildi. Devrim, seri üretim için gerekli ilgiyi görmeyince proje sona ermiş oldu. Ancak Devrim’in sektöre verdiği cesaret özellikle yabancı markaların yerli üretime başlamasını ve ülkemizin hayalperest dehalarının daha sıkı çalışmasını sağladı. Devrim en ünlülerinden biri olsa da, Türkiye’nin tek yerli otomobil üretme çabası değildi. Yine 1960’larda Türk Otomotiv

Endüstrileri A.Ş. önce Volvo ardından da Triumph ile işbirliği yaparak Zafer isimli bir otomobil üretmek için çalıştı. Fakat bu proje de seri üretime geçemedi. Bu projeler seri üretim için gerekli desteği göremeyip, baskılar neticesinde iptal edilirken Türkiye’de otomotiv endüstrisi yabancı markalarla kurulan ortaklıklarla büyümeye devam etti. Uzun yıllar boyunca Ford, Renault, Fiat gibi şirketlerle birlikte Türkiye pazarına yönelik modeller üretildi. Bunların lisansları ve birçok parçaları yabancı şirketlere dayandığı için esas olarak yerli sayılamazlar. Ünlü yerli otomobillerden bir diğeri de Anadol’dur. Ancak Anadol’un tasarımı da İngiliz Reliant şirketine, teknik altyapısı da Ford’a dayanmaktadır. Yani

üzerinde Türkiye’de yapılan Ar-Ge çalışmalarına dayanan çok da fazla parça yoktu. Bu sebeple Anadol, Devrim gibi tümüyle yerli bir otomobil girişimi değildi. 2000’li yıllara gelindiğinde öncelikle Jetpa’nın ‘İmza’ projesi unutamadığımız bir girişimdi. Modelin prototipleri İngiliz bir şirkete yaptırılmış olsa da aracın tümüyle yerli olacağı söyleniyordu. Bir dönem İmza için fabrika inşatına bile başlandığı söylense de projede bir gelişme yaşanmadı. Nispeten daha küçük bütçelerle başlatılan otomobil girişimleri Etox, Onuk, Şamil gibi otomobiller de daha düşük adetli üretim yapma vizyonuyla çalışmaya devam ediyor. Henüz bu markalardan da yollara çıkabilen olmadı ve seri üretime geçeceklerini düşünmüyoruz.

GÜNÜMÜZDE YERLİ OTOMOBİL ÇALIŞMALARI

T

ürkiye’de yerli otomobil markası yaratma konusunda 2012 yılında yeniden bir ivme yaşandı. Yine bir devlet adamının yani Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın ‘Türkiye’de otomobil üretimini yapacak bir babayiğit çıkacaktır’ sözleri üzerine büyük şirketlerin yöneticilerinden umut veren açıklamalar geldi. Özellikle Koç Holding bu konuda çok istekli olduklarını

ve iş ortakları Fiat ile birlikte bir proje üzerinde çalışmaya başladıklarını dile getirdi. Yerli otomobil projesi halk nezdinde de heyecan yarattı. Özellikle devlet kanadından gelen teşvik açıklamaları üretilecek aracın fiyatının çok uygun seviyelere düşebileceğini gösteriyordu. Otomotiv Sanayi Derneği’nin 2012 yılındaki araştırmasında da ‘yerli otomobil’ imajının uygun

fiyat ile eşleştiği ve 26 bin TL seviyesinde bir otomobilin halkın gönlünden geçen otomobil olacağı verisi ön plana çıkıyordu. Fakat araştırmada belirtilen araç beklentileri 1.6 litrelik dizel motorlu bir araç yönündeydi ve bu hayaller TÜBİTAK’ın açıklaması neticesinde suya düştü. Çünkü TÜBİTAK elektrikli ya da menzili uzatılmış hibrit otomobillerin destekleneceğini açıkladı.

>

23


>Bunun üzerine özel sektörün önde

gelen isimleri de bu projeden desteklerini çekmeye başladı. Koç Holding’ten böyle bir otomobilin ‘ticari intihar’ olacağı açıklaması geldi. Dolayısıyla 2014’ün sonlarına doğru ortaya çıkacağı söylenen ilk prototipler de adeta buhar olup uçuverdi. Sakin geçen 2013’ün ardından 2014 yılında devlet kanadından gelen açıklamalarla yerli otomobil projesi yeniden gündeme geldi. Fakat OSD’nin 2014 yılı sektör analizlerine göre yerli marka otomobilin üretimiyle ilgili düşünceler gündemden düşmüş durumda. Şu an hızı kesilmiş olsa da süreç TÜBİTAK’ın proje çağrısıyla devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda toplamda 20 projenin TÜBİTAK’a sunulduğu ve ilk iki aşama neticesinde 6 projenin finale kaldığı açıklandı. Bu son aşama neticesinde iki projeye 100 bin TL’ye kadar destek verilmesi planlanıyor. İlerleyen süreçte projelerin üretim haline gelmesi halinde ise 500 bin TL’ye kadar destek verilmesi mümkün olacak. ‘Tasarımını kendimizin yaptığı, patenti, lisansı ve markası Türkiye’ye ait olan yerli marka’ çerçevesi içerisinde ilerleyen projede güvenli pil ünitelerine sahip, elektrik kontrol devresi - şarj istasyonları ve bunlarla entegre şarj sistemleri Türkiye’de geliştirilmiş bir araç şartı aranıyor. Burada dikkat çeken noktalardan biri otomobil şartının olmaması. Yani bu projeden bir otobüs de çıkabilir. Nitekim başvurular arasında otomobillerin yanı sıra hafif ticari araç ve otobüs projelerinin de bulunduğu açıklanmıştı. Bir başka dikkat çekici husus ise pil üniteleri ve motor konusunda yerlilik konusunun vurgulanmaması. Yani yönetim sistemleri ve bir araya getirme konusunda yerli patentlere bakılacak olsa da pil hücreleri ve motor konusunda global markalardan destek almak mümkün. TÜBİTAK’ta finale kalan şirketler arasında Hema Endüstri, Karsan, Isuzu, Derindere, Hisarlar ve Malkoçlar bulunuyor. Bu şirketler arasından Malkoçlar ve Hisarlar’ın otomobil üretimi konusunda istekli olduklarını biliyoruz. Malkoçlar, otomotiv endüstirisinde tanınmış bir şirket ve Etox projesi uzun süredir gündemde. Hisarlar ise Begler/Uzoq modelleriyle seri üretime geçmeyi hedefliyor.

?

DÜNYA NEREDE?

D

ünyada otomotiv konusunda gelişmiş ülkelerin ekonomik anlamda da oldukça iyi durumda olduklarını görüyoruz. Elbette bu bir tesadüf değil. Otomotiv endüstrisi çok büyük bir endüstri ve dünyaya hitap eden markalarınız olduğu zaman bu ülke ekonomisine büyük bir artı demek. İhracat sayesinde ülkeye gelir sağlanıyor ve büyük bir istihdam yaratılıyor. Bununla birlikte otomotiv endüstrisi onlarca yan endüstrinin de büyümesini sağlıyor. Kimya, elektronik, döşemecilik, tasarım, test gibi alanlarda birçok şirket otomobil markalarıyla birlikte büyüyor. Dünyada özellikle Almanya ve Japonya bu konuda en önde gelen ülkeler ve başardıklarıyla tüm dünyada standartları belirliyorlar. İki ülkenin önde gelen markaları son dönemde elektrik konusuna ciddi para harcıyor. Toyota’nın Prius’u, Audi’nin e-tron’ları, Renault’nun Zoe’si, BMW’nin i serisi kendi alanlarında en başarılı örneklerden. Tesla ise özellikle Amerika’da kendini kabul ettirmeye başlamış durumda. Üstelik bu teknolojilere yatırım yaparken bir yandan günümüzün içten yanmalı motora sahip araçlarını da geliştirmeye devam ediyorlar. Ama geleceğin yenilenebilir enerjide olduğundan ve o geleceğin artık yaklaştığından eminler. Dünyada öne çıkan trend elektrik. Elektrikli otomobiller aslında içten yanmalı motora sahip araçlardan önce vardı. Ancak zamanla maliyet ve kullanışlılık açısından kendilerini

>

24


>geliştirmedikleri için gözden

düştüler. Yeniden yükselmek için 100 yıldan fazla beklediler. Şimdi tekrar onların zamanı geliyor. Fikirlerin ayrıştığı nokta ise elektriğin nasıl elde edileceği. En basit konsept, elektriği depolayan piller ve elektrik motorlarından oluşan araçlar. Bunlar ‘plug-in’ olarak anılıyor ve elektriği sadece bir priz üzerinden elde edebiliyorlar. Eğer buna bir jeneratör yani içten yanmalı bir motor eklerseniz ‘menzili uzatılmış hibrit’ oluyor. Yani bu araç da elektrik motorları ve pillere sahip ancak gerektiğinde pilleri şarj etmek için bir motor taşıyor. Bu da priz olmasa bile yola devam edebileceğiniz anlamına geliyor. Yöntemlerden bir diğeri ise yine hibrit fakat bu kez performansa yönelik bir yaklaşımla dizayn edilmiş. Bu sistemde elektrik motoru, içten yanmalı motora destek olmak amacıyla yerleştiriliyor. Böylece hem 4 tekerden çekiş hem de

daha fazla beygir gücü elde ediliyor. Yakın zamanda popüler olmaya başlayan ve gittikçe daha fazla şirkete yayılan ‘yakıt hücreli sistem’ ise elektrik üretmek için içten yanmalı motor yerine hidrojen ve havanın karşılaşmasından elektrik ve su buharı çıkaran bir hücre kullanıyor. Bu sistem için aracın hidrojen tanklarına ve gaz bittiğinde yeniden doldurmak için hidrojen istasyonlarına ihtiyacı var. Ama gaz hiçbir zaman yakılmadığı için ortaya zehirli atıklar çıkmıyor. Egzostan sadece su buharı atılıyor. Bu 4 sistem şu sıralar en çok yatırım yapılan sistemler ve hepsinin temelinde elektrik var. Dolayısıyla Türkiye’nin de elektrikli bir sisteme yönelmiş olması bizce gayet olumlu. Bunlar haricinde yine temeli elektriğe dayanan güneş enerjisi sistemi yeterince kullanışlı bulunmuyor. Sıkıştırılmış hava kullanan sistemler de elektrikliler kadar popüler olabilecek gibi görünmüyor.

CARACAL

Tür: Menzili uzatılmış hibrit Motor: 900cc 4 silindirli dizel motor + 2 adet elektrik motoru Aktarım: Önde çift elektrik motoruyla önden çekiş Menzil: Sadece elektrik ile 50km. Tam dolu yakıt deposuyla 400km. Segment: B – Crossover – 4 kapılı

Bu konuda yapılmış çok kapsamlı bir araştırmanın verilerine sahip değiliz. Ama buna ihtiyacımız da yok. Hem Türkiye’de tercih edilen otomobillerin hem de Türkiye’nin coğrafi özellikleri itibarıyla ihtiyaç duyduğumuz yetenekleri ve ekonomik gerçekleri düşünerek ortaya bazı fikirler koymak mümkün. Sonuçta Türkiye’de çok büyük bir otomotiv pazarı var ve verileri ortada. Peki bizce yerli otomobil nasıl olmalı? Fazla teknik verilerle uğraşmadan (haddimizi bildiğimizden), bir tüketici gözüyle yerli marka otomobilin ilk örneği nasıl olmalı diye düşündük ve ortaya ilk göz ağrımız ‘Caracal’ı çıkardık. Caracal – Karakulak: İsim Türkiye’nin yabani kedilerinden biri olan Karakulak’tan geliyor. İsmi yabancı olarak seçtik çünkü uluslararası pazarlanabilir olmasını istedik. (Aynı isimle bir Pardus sürümü de var).

Fiyat: 40.000 TL

25


NE SEYRETMELİ?

SIRA DIŞI 15 BELGESEL

L

LIFE IN A DAY

ife in a Day, kesinlikle ölmeden önce seyretmeniz gereken belgesellerin başında geliyor çünkü tamamen yaşamın içerisinden. 192 ülkeden 80.000 video ile dünyanın ilk kitle kaynaklı belgeseli, 24 Temmuz 2010 tarihinde dünyanın dört bir yanından insanların yaşamlarında olanları gözler önüne seriyor. Her bir videonun aramızdan insanlar

The Century of the Self Marka ve hükümetlerin kitleleri kontrol etmek için psikoanalizi nasıl kullandığını öğrenmeye hazır mısınız?

Joseph Campbell & the Power of Myth Joseph Campbell, her insanın hayal gücüne ihtiyaç duyduğunu ve bir mit yaratarak gerçek bir kahramana dönüşebileceğini anlatıyor. Çok farklı bir kişisel gelişim serüveni sizi bekliyor.

26

tarafından çekildiği belgesel, üç soru üzerine kurulu: “Neyi seviyoruz? Neden korkuyoruz?” ve “Şu an cebinde ne var?” Belgesele katılan sıradan insanlar, 24 Temmuz’da içinde bulundukları durumu, duygularını, umutlarını, üzüntülerini ve hayallerini dünya ile paylaşıyor. 90 dakikalık belgesel, 24 saatte dünyada ağlanacak ve gülünecek ne çok şey olduğunu kanıtlıyor.

Cosmos: A Personal Voyage Carl Sagan’ın 1978’de başladığı efsanevi belgesel serisi, bir neslin uzayı sevmesini ve sürekli meraklı kalmasını sağladı.

Man on Wire Çağımızın artistik suçu cambazlığın ustalarından Philippe Peti ve arkadaşlarının, 7 Ağustos 1974’te İkiz Kuleler arasındaki ‘izinsiz’ ip cambazlığı göstersini nasıl planlayıp uyguladıklarını anlatıyor.

FOOD INC.

Artık ülkeler arasındaki sınırlar kalktı. Yediğimiz, içtiğimiz, güldüğümüz, ağladığımız hiçbir şey yerli değil. Food Inc. tüm dünyaya yiyecek ihraç eden ABD yemek endüstrisinin çirkin yüzünü en açık şekilde ortaya çıkarıyor. Belgeseli izledikten sonra, köşe başındaki lahmacuncu abinin kıymetini bileceksiniz.

Philosophy: A Guide to Happiness Efsanevi altı filozofu tek tek tanıyıp, en güçlü fikirlerinin nasıl hâlâ bugün bile geçerli olduğunu öğreneceksiniz.


NE SEYRETMELİ?

DELIVER US FROM EVIL Katolik Kilisesi pederlerinden Oliver O’grady, onlarca çocuğa cinsel istismarda bulunmasına rağmen, tanrı ile insanlar arasında bağ kurduğunu söyleyerek uzun süre daha görevine devam etti. Belgeselde, O’grady’nin cinsel istismarda bulunduğu kurbanları ve bizzat O’grady’nin kendisi, bir sosyopatın hastalıklı iç dünyasını kaldırması güç bir şekilde aydınlatıyor.

Compassion and Wisdom: A Guide to the Bodhisattva’s Way of Life Şefkat ve bilgelik, budist öğretisinin iki ana öğretisi. Bu iki öğretinin önemini budist öğretmenlerden ve bilgelerden dinleyeceksiniz.

Man With a Movie Camera Bu sessiz şaheser, 1929 yılında Dziga Vertov tarafından çekildi. Vertov, kameranın çektiği şeylerin hayatın içerisinden olması gerektiğine inanıyordu ve bu inancını Man With a Movie Camera ile sanatlaştırdı.

Iraq In Fragments 2003 yılında ABD ve Birleşik Krallık tarafından işgal edilen Irak, şimdi de İŞİD terörü ile boğuşuyor. Peki, Iraklılar’ın hayatında neler olup bitiyor? Hâlâ gülüp, eğlenebiliyorlar mı? Hâlâ hayal kurabiliyorlar mı?

Inside Job 2008 yılında bize ‘teğet geçen’ ekonomik kriz, dev bankaların milyonlarca insanı evsiz barksız ve beş parasız bırakmasıyla sonuçlanmıştı. Peki bu kriz neden yaşandı? İşte bu sorunun pek rahatsız edici yanıtı Inside Job’da.

Collapse İnsanlık artık her şey için petrole, yani siyah elmasa ihtiyaç duyuyor. Günümüz ekonomisinin temel taşı ve batı medeniyetlerini son yüzyılda hızla büyüten de yine bu doğal kaynaktan başkası değil.

PLANET EARTH Dünya’ya dair en güzel belgesel serisi olarak gösterilen Planet Earth, beş yılda 40 kamera kullanılarak çekildi. Gezegenin ve ev sahipliği yaptığı hayvanların, insanlar yüzünden nasıl değiştiğini öğreneceksiniz.

TRIUMPH OF THE WILL II. Dünya Savaşı’nın yaşanmasını mümkün kılan şey propagandaydı. Triumph of the Will, Adolf Hitler’in emri üzerine hazırlandı ve 1934 yılında yayınladı. Film, Nazi Partisi’nin en iyi propagandalarından olarak anılıyor. 27


GÜNDEM

28


GÜNDEM

HEPİMİZİN DÜŞMANI IŞİD (IRAK VE ŞAM İSLAM DEVLETİ)

Siz yılbaşında sevdiklerinize ne hediye almanız gerektiğini, yeni yılı nerede kutlayacağınızı düşünürken, insan öldürerek cennete gideceğine inanan silahlı akıl hastaları aramızda dolaşıyor ve tüm dünyayı tehdit ediyor. O halde şimdiden mutlu yıllar, tabii o kadar yaşama şansını yakalarsak...

Artık IŞİD’i duymayan kalmadı. Yaptıkları vahşi ve cani katliamlar ile adını tüm dünyaya duyuran bu terörist grubu, gerek Türkiye’nin bu grupla şüpheli ilişkisi, gerek medyanın yetersiz yaklaşımı, gerekse de ülkemizin saplandığı ırkçılık illeti nedeniyle gerçek anlamda tanıma şansı bulamadık. Biz de, hemen yanı başımızda katliamlar ve soykırım gerçekleştiren bu sapkın gruba dair bilmeniz gereken her şeyi bir araya getirmenin iyi bir fikir olduğunu düşündük. Kaldı ki, çok değil sınırımızdan birkaç yüz kilometre ötede bayrağını dalgalandıran bu ağır şekilde silahlanmış terörist ordusuna dair bilgi sahibi olmak hepimizin en doğal hakkı. Yılbaşı hediyeleri seçmeye biraz ara verelim ve “baki ve genişleyen” sloganıyla daha çok kan dökmek isteyen IŞİD’i tanıyalım.

YAZAN: HASAN SELMAN


GÜNDEM

ŞİD BİR GÜNDE VAR OLMADI IŞİD bugünkü ismini almadan önce birçok farklı isimle anıldı ve terörist grubun kökeni bundan 11 yıl öncesine, yani 2003’e dayanıyor. İlk başlarda ElKaide’nin bir parçası olarak hayat bulan IŞİD, kendine Irak El-Kaidesi dediği zamanlarda ünlenmeye başladı. Zaman içerisinde geneli Sünni savaşçılardan oluşan Mücahidîn Şûra Konseyi, el-Kaide, Jaysh el-Fatiheen, Jund el-Sahaba, Katbiyan Ansar el-Tevhid vel Sunnah ve Jeish el-Taiifa el-Mansoura gibi isyancı

Ebu Musav Zerkāvî, 10 Haziran 2006 tarihinde Irak ile ABD ordusunun gerçekleştirdiği ortak bir operasyonla Bağdat’ın kuzeydoğusunda yakalandı ve öldürüldü. Ardından grubun liderliği sırasıyla Ebu Ömer Bağdadi ve Ebu Eyüp Masri tarafından üstlenildi. Son olarak 2010’da başlarına gelen Ebu Bekir Bağdadi, IŞİD’i hiç olmadığı kadar güçlendirdi ve ele geçirdiği petrol kaynakları ile ‘dünyanın en zengin terör örgütü’ haline getirdi. IŞİD, El-Kaide’nin bile tasvip edemeyeceği kadar cani. El-Kaide bu yılın başında kendine bağlı olan IŞİD’i tasfiye ettiğini açıkladı fakat Bağdadi bu karara karşı çıkarak, El-Kaide ile bağlarını kopardı ve bağımsız hareket etmeye başladı.

MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI, 700 KADAR TÜRK VATANDAŞININ IŞİD İÇİN SAVAŞTIĞINI TAHMİN EDİYOR. grupları hilafet fikri ile bir araya getirerek güçlenmeyi başardı. IŞİD’in kuruluşuna daha detaylı bakıldığında, 2003 yılında Ebu Musab Zerkāvî tarafından, ABD’nin Irak’ı işgaline tepki olarak kurulduğunu ve bundan bir sene sonra El-Kaide’ye bağlılık ilan ettiğini görüyoruz. Grup, kurulduğu ilk günden bu yana, Sünni olmayan tüm Müslümanlar da dahil sivillere karşı silahlı saldırılar düzenlemenin kabul edilebilir bir strateji olduğunu savunuyor ve bu yönde faaliyet gösteriyor. Eylül 2005’te Şii’lere savaş ilan eden IŞİD, 2003 ile 2006 yılları arasında altı bine yakın insan öldürdü.

30

IŞİD’İN İSİMLERİ Grup kuruluşundan bu yana birçok isim değişikliğine gitti. İlk yıllarında kendine Cemaat el-Tehvit vel-Cihad derken, 2004 yılında Tanzim Kāidāt el-Cihād fî Bilâd el-Rafidayn ve Irak El-Kaidesi isimlerini birlikte taşıdı. Takvimler 2006 yılını gösterdiğinde, birçok küçük terörist grupla birleşerek kendine Mücahidîn Şûrâ Konseyi adını koydu. Aynı yılın ikinci yarısında Irak İslam Devleti, 2013 yılında ise Irak ve Şam İslam Devleti oldu. Ebu Bekir Bağdadi’nin kendini halife ilan etmesiyle, İslam Devleti adını aldı.


GÜNDEM

HİLAFETİ GERİ GETİRMEK İSTİYOR

Hilafet, ülkelerin siyasi, hukuki ve kültürel açıdan İslam kurallarına göre yönetildiği bir sistem. Halife ise bu kurallarla tüm Müslümanları yöneten kişiye verilen ad. 16. yüzyılın başında hilafet Osmanlı İmparatorluğu himayesine girmişti. Osmanlı’nın yokuluşu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla, 1 Kasım 1922’de hilafet kaldırıldı ve II. Abdülmecid Osmanlı hanedanından halife unvanını taşıyan son kişi oldu. Bunun ardından, hilafet ve halife kavramları etkisini yitirdi. IŞİD’in amacı ise bu durumu değiştirmek. IŞİD, Irak hükümetinin tamamen çökmesi için uğraşıyor. Bu şekilde onun yerine geçerek, tüm Irak’ı hilafetle yönetmek istiyor. IŞİD şu an Irak ve Suriye’nin büyük bir bölümünü kontrolü altında tutuyor. Terörist grubun bayrağının dalgalandığı kara parçası, aşağı yukarı Belçika’nın yüz ölçümüyle aynı. Irak ve Suriye orduları, IŞİD’den çok daha güçlüler. Gel gelelim, bir şekilde bu iki ülkenin de büyük bir

bölümünü ele geçirmeyi başardılar. IŞİD insanları öldürmek ve daha fazla bölgeyi kontrolü altına almak konusunda gerçekten çok hırslı. Terör örgütü uzun vadede Orta Doğu’nun büyük bir bölümünü, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu ve Doğu Akdeniz bölgesini, Kıbrıs’ı ve Kuzey Afrika’dan bir parçayı feth etmek ve hilafetle yönetmek istiyor.

IŞİD’İN TOPLARDAMARI: SÜNNİ VE Şİİ ANLAŞMAZLIĞI

IŞİD’in güçlenmesini ve Irak ile Suriye’nin büyük bir bölümünü feth etmesini kolaylaştıran en büyük etken, Iraklı Şiiler ile Sünniler’in arasındaki bitmek bilmeyen çatışma. IŞİD’in tümü Sünni savaşçılardan oluşuyor ve bu iki mezhep arasındaki düşmanlık terör örgütüne katılımların sürekli olmasını sağlıyor. En büyük iki Müslüman grup olan Şiiler ve Sünniler’in kavgası, İslam peygamberi Hz. Muhammed’in ölümünden sonra kimin başa geleceği tartışmalarıyla başladı. Gel gelelim, Irak’taki Sünni-Şii çatışması, 7. yüzyıldaki bu anlaşmazlıktan çok, kin ve politik güç hırsı sebebiyle

devam ettiriliyor. Iraklılar’ın büyük bir bölümü Şii fakat bir Sünni olan Saddam Hüseyin iktidarı döneminde, ülke yönetimi azınlık olan Sünniler’in elindeydi. Saddam, yaydığı yalan bilgi ile Sünniler’in Irak’ta çoğunluk olduğu kanısını yarattı ve hâlâ daha dünyanın büyük bir bölümü bu yalana inanıyor. ABD işgalinin ardından patlak veren iç savaşın ardından, Washington’ın da yardımıyla çoğunluk olan Şiiler ülke yönetimini ele geçirdi. Bu iki grup kesinlikle birbirlerine güvenmiyor ve diyalog yerine savaşmayı tercih ediyor. IŞİD’i besleyen Şii-Sünni anlaşmazlığında son durum şöyle: Şiiler Irak’ı yönetiyor, Sünniler ülke yönetiminde daha fazla söz hakkı istiyor ve bu sayede IŞİD, Şiiler’in demokratik yollardan haklarını vermediği Sünni’ler için kurtarıcı rolü oynuyor. IŞİD’in çoğunluğu Sünniler’den oluşan ve petrol kaynaklarıyla zengin Irak’ın kuzeybatısı bölgesinde bu denli güçlü olması da yine bu çekişmeden kaynaklanıyor.

31


s

GÜNDEM

URİYE’DEKİ KAOS IŞİD’İN EKMEĞİNE YAĞ SÜRDÜ

Suriye’de yaşanan ve Türkiye’nin daha da kötü hale getirdiği kaos, IŞİD’in güçlenmesine katkıda bulunan bir diğer etken olarak öne çıkıyor. ABD’nin Irak’tan önce Suriye’deki IŞİD bölgelerini bombalamasının sebebi ise terör örgütünün buraları elinde tutmak için çok fazla silah, para ve terörist harcaması. Hiç şüphesiz, Suriye IŞİD’in gelecek planları için büyük önem arz ediyor. IŞİD, Suriye’nin güneyinden başlayarak, kuzeye, yani Türkiye’ye doğru uzanan ince uzun bir kara parçasını elinde bulunduruyor. Ülkedeki bölgeler Suriye Hükümeti, Suriyeli isyancılar, Kürtler ve IŞİD tarafından kontrol ediliyor. IŞİD’in Suriye’de ele geçirdiği bölgelere çok değer vermesinin sebebi stratejik. Suriye ile savaşan IŞİD militanları, terör örgütünün kontrol ettiği bölgelerden çıkmak zorunda kalmadan Irak’a geri çekilebiliyor. Yani, IŞİD zayiat verme riski olmaksızın Suriye’deki savaşa militan takviyesinde bulunabiliyor. Aynı şekilde, Irak Hükümeti ile savaştığında ise Suriye’ye geri çekilebiliyor. Suriye Hükümeti isyancılarla savaşmakla meşgul olduğu için IŞİD’in kurduğu koridora müdahale edemiyor. IŞİD’in son derece stratejik davranarak, Orta Doğu’daki karmaşayı en iyi şekilde değerlendirdiği göz ardı edilebilecek gibi değil. Türkiye’nin destek verdiği ve ABD’nin uygulayıcı olarak öne çıktığı uzun soluklu askeri operasyon, IŞİD’i hem Suriye hem de Irak’ta sıkıştırarak, ona geri çekilecek alan bırakmamayı hedefliyor.

32

DÜNYANIN EN ZENGİN TERÖR ÖRGÜTÜ

Suriye’de birçok İslamcı silahlı örgüt savaşıyor fakat bunlar arasında yalnızca IŞİD yabancı ülkelerin silah, mühimmat ve para yardımına ihtiyaç duymuyor. Çünkü diğer terör örgütlerinden farklı bir yaklaşım sergiliyor; ele geçirdiği yerlerdeki halktan (öldürmediklerinden) vergi alarak, onlara elektrik satarak ve dünyaya petrol ihraç ederek terörist aktiviteleri için bir hayli bol sıfırlı paralar kazanıyor. Onu dünyanın en zengin terör örgütü kılan ise Irak’ın zengin petrol kaynaklarını kolayca ele geçirmiş olması. IŞİD’in gelirleriyle ilgili en ilginç bilgilerin başında, savaştığı Suriye Hükümeti’ne elektrik satması geliyor. Örgüt, kazandığı paraları akıllıca harcayarak, kendisine kısa ve uzun vadede avantajlar sağlıyor. Örneğin IŞİD, savaşçılarına Suriye ve Irak ordusundan daha iyi ödeme yapıyor. Bu sayede savaşçıların ilk tercihlerinden oluyor. Öte yandan, kısa dönem yayılma politikasını Irak’ın tüm petrol ve enerjisini ele geçirmek üzerine kurmuş durumda. Petrol, IŞİD’in elindeki en büyük silahlardan biri fakat Irak petrolünü dışarı satmak, Suriye petrolünü satmak kadar kolay olmuyor. Bunun


GÜNDEM sebebi, örgütün Irak’ta ele geçirdiği petrol kaynaklarının geniş ve Suriye’dekiler kadar gelişmiş altyapılara sahip olmaması. Yine de, halihazırda elinde bulundurduğu petrol ve onunla ticaret yapmanın doğru olduğunu düşünenler, IŞİD’i dünyanın en zengin terör örgütü kılmış durumda. Üstelik bununla yetinmeye niyeti yok; terör örgütünün en önemli büyüme stratejisi daha fazla petrol ve kaynağı ele geçirmek.

IŞİD DURDURULAMAZ DEĞİL Her ne kadar dünyanın en zengin ve en kalabalık terör örgütlerinden olsa da, aslında IŞİD durdurulamaz değil. Evet, bu zamana kadar gösterdiği başarılar aksini işaret

ediyor fakat Orta Doğu’daki karmaşa olmasa, bu kadar ileri gitmesi mümkün değildi. Irak Ordusu, IŞİD’den çok daha kalabalık ve güçlü. Irak’ta aktif olarak savaşan IŞİD üyeleri 10 bin civarındayken, Irak ordusu 250 bin askere ve bunun dışında polis kuvvetlerine sahip. Irak ordusunun topları, tankları, uçakları ve helikopterleri de var. IŞİD Bağdat’ı ele geçirmeyi çalışırsa, gerçek anlamda yok olabilir. Gel gelelim, Irak ordusu profesyonel değil ve korkuyor. Bu nedenle, IŞİD çok az sayıda olmasına rağmen, çeşitli cephelerde Irak ordusuna dramatik bir şekilde üstünlük sağladı. Irak ordusu, bu hezimetler sebebiyle savunmada kalmak istiyor.

IŞİD’i sendeleten olay ise Kobani’yi ele geçirememesi oldu. Yerel halk, YPG, Peşmerge ve ÖSO, stratejik bir konumda bulunan Kobani’yi, biz bu yazıyı kaleme aldığımızda 66 gündür savunuyordu. Üstelik, IŞİD buraya gerçekten büyük bir güçle yüklenmesine rağmen, bu şehri henüz düşüremedi ve kentin doğu yakasında elinde bulundurduğu bölgeleri bir bir kaybediyor. Dünya ülkeleri, IŞİD’e en büyük darbeyi indirmek için hazırlanıyor. IŞİD’in beş aydır işgal altında tuttuğu ve merkez olarak kullandığı Irak’ın ikinci büyük kenti olan Musul’a yoğun hava saldırısı düzenlenecek ve ardından şehri kurtarma operasyonu gerçekleştirilecek.

IŞİD’İN TAM OLARAK KAÇ KIŞİDEN OLUŞTUĞU BİLİNMİYOR. CIA’İN TAHMİNİ 30 BİN CİVARINDA SAVAŞÇIYA SAHİP OLDUĞU YÖNÜNDE.

BATI DÜNYASI IŞİD’İ BİTİRMEK İÇİN YENİDEN ORTA DOĞU’YA GELİYOR

33


GÜNDEM

t ÜRKİYE VE IŞİD

IŞİD tartışmasız Türkiye’de yaşayan her insan için tehlike arz ediyor. Ülkemizin güneydoğu sınırından baktığınızda, göreceğiniz şey canını kurtarmak için sınır kapısından geçmek isteyen insanlar ve duman gibi son derece korkutucu bir manzara. IŞİD’in ne denli akıllı stratejilere sahip olduğundan bahsetmiştik. Bundan olsa gerek, terör örgütünün dünyanın dört bir yanında konuşlanmış intihar bombacılarına sahip olduğu teorilerinin doğru olduğuna inanılıyor. Durum böyle olunca, AVM’de sevdikleriniz için yılbaşı hediyesi seçerken havaya uçurulmanız muhtemel oluyor. Türkiye ile IŞİD dendiği zaman, batı dünyası sert ithamlarla karşınıza çıkıyor. Devletimiz ile IŞİD arasında işbirliği olduğuna dair fikirler her geçen gün daha da yüksek bir sesle dillendiriliyor fakat henüz kanıt yok. Sherko Omer takma isimli eski IŞİD militanı, terör örgütü için iletişim teknisyenliği yapıyordu ve ilk fırsatta kendini kurtarmak için IŞİD’den kaçtı. Newsweek’e röportaj veren Omer, Rakka şehrinde bulunan Suriye ana merkezlerinden ülkemize giren ve ardından Kürtler’in ardından dolaşan IŞİD konvoylarından birinde yer aldığını ve hiçbir sorun yaşamadan Türkiye’ye girdiklerini söylüyor. “Ceylanpınar sınır kapısındaki Türk gözcü kulesi üzerimize ışık tuttuğunda panikledik fakat komutanımızın korkmamamız gerektiğini çünkü Türkler ile işbirliği halinde olduğumuzu söyledi” diyen Omer, IŞİD’in Rakka ve Halep’ten yola çıkıp Suriye’nin

34


GÜNDEM kuzeydoğusunda bulunan Kürt güçlerine saldırırken avantaj sağlamak için, Türkiye üzerinden seyahat ettiğini iddia ediyor. Çünkü YPG doğal olarak IŞİD’in güneyden gelmesini bekliyor ve savunma hatlarını buna göre oluşturuyor. Omer, komutanım dediği rütbeli IŞİD militanının, sınırdaki Türk gözcü kuleleriyle Türkçe iletişim kurduğunu da ekliyor. Omer, örgütten kaçmadan önce gözlemlediğini iddia ettiği Türkiye ile IŞİD arasındaki ilişkiyi şöyle açıklıyor: “IŞİD, özellikle Suriye’deki Kürtler’e saldırdığında, Türk ordusunun onunla işbirliği yaptığını gördü. Kürtler hem IŞİD hem de Türkler için ortak düşmandı. IŞİD de Türkiye ile işbirliği yapmak zorundaydı çünkü Suriye’nin kuzeyindeki Kürt şehirlerine güvenli ve sorunsuz militan göndermenin tek yolu Türkiye’den geçmekti.”

iSLAM DEVLETi

31.000 IŞİD ordusunun tahmini büyüklüğü (CIA verilerine göre)

IŞİD’in aynı anda savaştığı ülkelerin sayısı

5

3.000.000 dolar

IŞİD’in gaz ve petrolden elde ettiği ‘günlük’ gelir (tahmini)

35


SINAMA

APPLE İPHONE 6

APPLE İNADINDAN DÖNDÜ, İYİ DE OLDU Apple’ın radikal strateji değişikliğiyle ekranlarını büyüttüğü yeni telefonlarından iPhone 6, hem kendi ekosisteminde hem de rakiplerine karşı dimdik ayakta. Aslında iPhone kullanıcıları mevcut 4 inç ekranlarından memnunlardı. Ancak bu ekran boyutu Apple’ın yeni kullanıcı kazanması konusunda bir engel oluşturmaya başlamıştı. Bu sebeple, Apple nihayet inadı bıraktı ve daha büyük ekranlı iki iPhone yaptı: iPhone 5s’in devamı niteliğindeki iPhone 6 ve Android’li rakipleri hedef alan iPhone 6 Plus. Ekran büyüklüğü konusunda 36

2349TL’DEN BAŞLIYOR APPLE.COM.TR

kararsızsanız iPhone 6’yı elinize almanız yeterli. Bir daha iPhone 5s’i elinize almak istemeyeceksiniz. iPhone 4s’i ise görmeye tahammül edemeyeceksiniz. Yani iPhone serisine bağlı bir kullanıcıysanız, değişiklikler sizin için çok büyük ve farkedilir olacaktır. Önceki iPhone’lardan geçiş yapacaksanız bizim tavsiyemiz iPhone 6 olur. Android’li rakipler arasından özellikle HTC One M8 sizi kararsızlığa düşürmek için ideal. Fakat iPhone 6 bize daha şık, daha akıcı ve daha güzel geldi. Teknik Özellikler

à 4,7 inç ekran (1334x750p, 326ppi) à 64bit A8 ve M8 yardımcı işlemci à 8MP iSight kamera à TouchID à 16GB, 64GB, 128GB hafıza

QUAD HD MUTSUZLUKTUR Ekran çözünürlüğü Full HD’ler karşısında bile zayıf gibi görünüyor. Ama buna aldanmayın. Bu boyut için en ideal çözünürlük Apple’ınki.


SINAMA

İPHONE 6 İLE GEÇEN BİR AY iPhone 6’yı bir aydır birincil akıllı telefonumuz olarak kullandık. İşte notlarımız:

HARİKA KIVRIMLAR

iPhone 4 ve iPhone 5’in tasarımları bizi bizden almıştı. Bu yüzden, ilk başta kıvrımlı bir iPhone görmek bizi üzmüştü. Ama elinize aldığınız ilk andan itibaren iPhone 6’nın gövdesi çok şık ve kullanıcı dostu olduğunu size hissettiriyor. Fakat bu kıvrımlı tasarımla güzel görünen kılıflar bulmak bir hayli zor.

FOTOĞRAF MAKİNENİZİ SATIN

iPhone 6’nın kamerası iPhone 5s’ten daha iyi ve teknik anlamda öyle görünmese de bizce sonuçlar bakımından tüm akıllı telefonlardan daha iyi. Küçük sensörlü kompaktlar da artık çöpe gitmeye mahkum. Ama 16GB modeli almayın, hafızası hemen doluyor.

ÖZET

J Şık ve kullanıcı dostu tasarım J TouchID bağımlılık yapıyor J Performansı ve kamerası harika K Rakipleri gibi iPhone 6 da çok pahalı

o 5/5

Mükemmellik anlayışımıza yaklaşabilen tek telefon. Üstelik TouchID ve NFC henüz gerçek potansiyelini göstermedi bile...

37


SINAMA

APPLE İPHONE 6 PLUS

“ALIN SİZE BÜYÜK EKRAN” iPhone 6, iPhone 5s’in devamı niteliğinde bir model. iPhone 6 Plus ise Apple için yepyeni bir mücadele. Şimdiye kadar iPhone sahibi olmak kolay karar verebilmekti. Yeni bir iPhone çıkınca eskisini bir kenara bırakıp kredi kartlarımızı hazırlıyorduk... Geçtiğimiz yıl da karar vermek kolaydı. Neden yeni donanımlı iPhone 5s varken plastik iPhone 5c’yi alasınız ki? Ama Apple bu yıl gerçekten iddialı iki model üretti. Dolayısıyla karar vermek o kadar da kolay değil. Tercihinizi kolaylaştırmak için size kısa yoldan konuyu özetleyelim: 38

2649TL’DEN BAŞLIYOR APPLE.COM.TR

Büyük ekranlı ama daha ağır ve tek elle kullanılamayan bir telefon olan iPhone 6 Plus mı yoksa ideal boyutlardaki iPhone 6 mı? iPhone 6 Plus, kardeşi iPhone 6 ile aynı donanımı ve tasarımı kullanıyor. Yani şık tasarım, akıcı kullanım ve harika bir kamera. Ama ergonomik değil çünkü ekranı fazla büyük. Bu sebeple onu Android ve Windows Phone’dan iPhone’a geçecek kullanıcılara önermek daha mantıklı. Sonuç olarak, kesinlikle Android kullanıcılarının kafasını karıştıracak kadar iyi bir tabletfon. Teknik Özellikler

à 5,5 inç ekran (Full HD, 401ppi) à 64bit A8 ve M8 yardımcı işlemci à 8MP iSight kamera à TouchID à 16GB, 64GB, 128GB hafıza

DAHA BÜYÜK PİL iPhone 6 Plus’ın büyük boyutu daha büyük bir pile alan sunmasını sağlıyor ve pil ömrü önceki modellere göre farkını gerçekten hissettiriyor.


SINAMA

İPHONE 6 PLUS İLE GEÇEN BİR AY Bir editörümüz iPhone 6 ile aşk yaşarken iPhone 6 Plus da başka bir kalpte kendine yer buldu. İşte sonuçlar:

OTOBÜSTE KULLANMAK ZOR

Tek elle kullanılması zor olduğu için iPhone 6 Plus’ı otobüs, metro gibi ortamlarda ayakta dururken kullanmak çok zor. Tabii eğer LeBron James gibi elleriniz varsa o başka. Hızlı ve öfkeli İETT şoförleri de işleri kolaylaştırmıyor doğrusu...

İYİ BİR KILIF LAZIM

Kallavi büyüklükteki ekran, cam ve alüminyum. Tüm bunlar bir araya geldiğinde en ufak bir yere düşme olayı çok can yakabilir. Bu sebeple, iPhone 6 Plus ile güzel bir kılıf da sipariş edin. Ayrıca cebi daha derin bir pantolon da iyi olabilir. Bu arada normal şartlar altında bükülmüyor.

ÖZET

J Şık tasarım J Ekran harika görüntüler sunuyor J Pil ömrü tatmin edici K Çok pahalı. 64GB için 2949 TL! K Tek elle kullanmak için çok büyük

j 4/5

iPhone 6 için düzdüğümüz övgülerin hepsi iPhone 6 Plus için de geçerli ama büyük ekran herkese göre değil

39


SINAMA

HP Deskjet Ink Advantage 4515 345 TL / hp.com.tr

K

‘‘ 40

ULLANIM KILAVUZUNU OKUMAYA BİLE GEREK YOK. TAM TÜRK İŞİ YANİ”

TEKNİK Mürekkep püskürtmeli 8,8 sayfa/dakika (renskiz) 5,2 sayfa/dakika (renkli) Wi-Fi


ANNE v

SINAMA

PROFESYONEL ANNE GAMZE MALKOÇ, GÜNLÜK SORUNLARIN ÜSTESİNDEN TEKNOLOJİ İLE GELİYOR

E

n son üniversite yıllarımda evde bir yazıcı ihtiyacı duymuştum. O zamanlar ilk nesil denebilecek, ev için ideal olduğu düşünülen, ama benim için ömür törpüsü bir yazıcım vardı. Sonra iş hayatı, evlilik vesaire derken, evimde bir yazıcıya ihtiyaç hissetmedim. Kızım Berra büyüyüp, evde yaptığımız aktiviteler artınca ve yabancı sitelerden çıktı almaya değer basılı malzemeleri gördükçe, yeniden eksikliğini hisseder oldum. Ama hâlâ bir yazıcının evde yer kaplamasına tahammül edebileceğimi düşünmüyordum. Lakin artık sadece kendi kızım için değil, her hafta yaklaşık 40 çocuk için ayrı ayrı aktivite hazırlığı yapmaya başlayınca, fotokopi merkezleri ile aramdaki görüşme sıklığı arttı ve işin maliyeti de bir hayli yükseldi. Hal böyle olunca, hemen sosyal ağlardaki takipçilerime başvurdum: “Evde kullanmak için, en önemlisi Wi-Fi bağlantısı olan, küçük boyutlarda, kısmen sessiz çalışan yazıcı önerilerinizi bekliyorum.”

“TEK HAMLEDE SİLEBİLME İHTİMALİNİ SEVDİM”

Gün içerisinde gelen cevapların çok büyük bir bölümü HP markasını işaret edince, vardır bir bildikleri diyerek, HP Deskjet Ink Advantage 4515 modeline karar verdim. Biliyorsunuz, yazıcıya değil asıl kartuşa para veriyoruz. Ve çoğu evde kartuş bitince, yeni kartuş alınmıyor ve yazıcı atıl bir cihaz haline geliyor. HP, 4515 modelinin daha düşük maliyet ile yüksek kalitede baskı imkanı sunduğunu üstüne basa basa belirttiği için, “haydi bakalım” diyerek tercihimi bu cihazdan yana kullandım. Boyut olarak benim istediğimden biraz daha büyük oldu ama sağında solunda çıkıntılar olmadığından, yazıcının toz tutacak yüzeyini tek hamlede silebilme ihtimalini sevdim. Önünde dijital küçük bir ekran var ve ekranın içine bir dünya sığdırıldığını evde kurcalamaya başlayınca fark ettim. Kullanım kılavuzunu okumaya bile gerek yok. Tam Türk işi yani. Animasyonlar ile kullanmak istediğiniz fonksiyonun işlevi çok net anlatılmış. Cihazı fişe takar takmaz, evde kullandığımız Wi-Fi ağını seçtim ve şifresini girerek, yazıcının dijital dünya ile bağlantısını kurdum. Oturma odasında iPad ile bütünleşmişken, gördüğüm bir yazı veya aktivite görselini ‘yazdır’ diyorum ve çalışma odama gittiğimde, tüm dokümanlar hazır bir şekilde beni bekliyor. Sadece bu bile aşkımızı taze tutuyor. :)

FOTOĞRAF SORUNSALI

Aşkımıza gölge düşüren kusurları da yok değil. Örneğin iki hafta boyunca duvara asmak için tek bir fotoğraf baskısı bile yapamadım. Fotoğraf kağıtlarını

TEKNOLOJİ kağıt besleme tepsisine yerleştirmek bile ciddi bir stres yaratıyor artık bende. Tepsiye fotoğraf kağıdını yerleştirip baskı talimatı verince, ilk aldığım uyarı istisnasız kağıt yok oluyor. Meğer kağıdı en dibe kadar itmek gerekiyormuş. Keşke tepsi üzerinde bunun için bir kılavuz çizgisi yer alsaydı demeden edemedim. Fotoğraf baskısı konusundaki ikinci kabusum ise bilgisayarda Picasa programıyla hazırladığım fotoğrafların fotoğraf kağıdına tam yerleşmemesi. Genelde fotoğrafın bir bölümü basılmış oluyor. Oysa Picasa’da fotoğraf baskısı için kağıt boyutunu da doğru seçiyorum. Picasa kullanmadan yazdırdığım fotoğraflarda da kağıdı hizalayamama sorunu olabiliyor. Ah bir kılavuz çizgisi olsaydı! Yarım yamaklak da olsa çıkan fotoğrafların renk ve baskı kalitesi, asıl görevi fotoğraf basmak olmayan ev tipi bir yazıcı için oldukça tatmin edici.

EKSİSİ VE ARTISI

Çalışırken çıkardığı sesin rahatsız edici bir tarafı yok ancak henüz evin diğer sakinleri uyurken kullanmaya cesaret edemedim. Çıkan mekanik sesin, tavşan uykusuna sahip eşimi ve kızımı anında ayağa kaldıracağına eminim. Kablo kalabalığı en sevmediğim şey ve 4515 bu yönden beni çok mutlu ediyor. Wi-Fi sayesinde elektriğe takmak yeterli. Şimdilik sadece güncellemeden sonra bilgisayar bağlantısı rica etti kendileri. Bir de HP’nin sunduğu uygulamalar var. Mesela size özel takvim, kutu, fotoğraf albümü gibi birçok farklı özelliği bu uygulamalar sayesinde kolaylıkla kullanabiliyorsunuz. Bu uygulamaları kullanmak için kablo ile bilgisayar bağlantısı yapmanız gerekiyor. Baskı hızı benim için, yani evde kullanımda yeterli. En azından beklerken sabrım tükenmiyor. 4515’in kartuş tasarrufundan, renkli baskı kalitesinden, tasarımından ve kolay kullanımından oldukça memnunum. Fotoğraf baskısı konusunda biraz daha çalışırsam o sorunu da aşacağımı düşünüyorum. Hem fotoğraf baskı kalitesi de iyi. Kızım Berra’nın doğum günü yaklaşıyor. Hediyelik tasarımlar yapmaya başlamak için yazıma son vererek, herkese keyifli işler için bol baskılı günler diliyorum.

41


KAPAK KONUSU

42


KAPAK KONUSU

2015 (NEREDE, NASIL, KİMİNLE, NE ZAMAN, NE ŞEKİLDE?) Yepyeni bir yıl, her şeyin farklı olabileceği bir 365 gün daha... Yeni yıla nerede ve nasıl gireceğinize henüz karar vermediyseniz, 2f’in yılbaşı rehberi ile yılbaşında keyifli vakit geçireceğinizden ve şık görüneceğinizden emin olabilirsiniz Yeni yılı kutlamalısınız. Kimin ne dediğini boşverin ve 2015 yılının size bahşedeceği her biri diğerinden farklı 365 gün için umutlanın, hatta heyecanlanın. 2014 yılında yaptığınız hatalardan ders alın, başarılarınızdan öğrenin ve önümüzdeki yıl gerçekleştirmek üzere yeni hedefler belirleyin. Peki, yılbaşında ne yapacaksınız? Sıcak ev ortamında bir dolu insan ile kaynaşmak mı, ailenizle vakit geçirmek mi, yoksa şık bir mekanda partilemek ve yeni insanlar tanımak mı istersiniz? Önünüzde çok seçenek var ve henüz son kararınızı vermemiş olabilirsiniz. Eğer doğru tahmin ettiysek, şu an okuduğunuz yılbaşı rehberi ile asla unutamayacağınız bir gece düzenleyebileceğinizden emin olabilirsiniz. Yeni yıla nasıl girerseniz öyle devam eder derler. Yılbaşı gecesinin keyfini çıkarmak için ‘nerede, nasıl, kiminle, ne zaman, ne şekilde?’ sorularınızın yanıtını ilerleyen sayfalarda bulun. YAZAN: HASAN SELMAN

43


KAPAK KONUSU

EV KAFASI Eğer iyi bir organizasyon yaparsanız, evinizde düzenleyeceğiniz yılbaşı partisi muhteşem olabilir. Partinizi bu önerilere göre planlayın.

NE YAPILIR?

Partinizin keyifli olmasını istiyorsanız insanlara seçenekler sunmalısınız. Tüm bu aktiviteleri, isteyenlerin hemen oynayabileceği şekilde hazır bulundurun. Bırakın insanlar rahatlasın, kaynaşsın ve istedikleri an ortak aktivitelerde bulunsun.

KARAOKE

Tek ihtiyacınız olan iyi hoparlörlere sahip bir bilgisayar ama bilgisayarı dev ekranlı TV’ye bağlarsanız tadından yenmez.

JUST DANCE 2014

Dans bir partinin olmazsa olmazıdır. FIFA 15’i küçük odaya taşıyıp, partinin merkezinde Just Dance oynayabilirsiniz.

44

FIFA 15

Bunu açıklamaya pek gerek yok. Konsolun önünde sıra ve gruplaşmalar olacağından emin olabilirsiniz. Çok fena turnuva dönebilir, bizden söylemesi.


KAPAK KONUSU

MONOPOLY

Yeni yıla para sayarak girmek iyi bir his olsa gerek. Monopoly’de kazandığınız paralar gerçek olmasa da, rekabet işleri keyifli kılacak.

SIRADA: NE YENİR? TRIVIAL PURSUIT

TWISTER

Monopoly’ye burun kıvıran zeki arkadaşlarınız için bir diğer klasikleşmiş kutu oyunu olan Trivial Pursuit’i mutfak masasına kurun.

İnsanlar oturmaktan sıkılabilirler. Twister ile partiye hareket getirebilirsiniz.

TOMBALA İtalya kökenli bu oyun, her nasılsa Türk kültürüne yılbaşı oyunu olarak girdi. Aslında tombala çok zevkli bir oyun ve da ha sık oynamamız gerektiğini düşünüyoruz. İşleri ilginç kılmak için, katılımı ücretlendirin ve kazanan toplanan tümW parayı alsın.

POKER

Herkese hitap eden bir parti yapmak istiyorsanız, poker setini hangi masaya kuracağınızı şimdiden düşünmeye başlamalısınız.

45


KAPAK KONUSU

NE YENİR? Yiyeceklere dokunarak veya tıklayarak tariflerini görebilirsiniz.

Fırında kekikli ve tereyağlı hindi 8 kişilik

S

Aktiviteler partiyi eğlenceli, yemekler de insanları mutlu tutar. Ev partinizi eksiksiz kılmak için bu yiyecekleri pişirin ya da annenizden sizin için pişirmesini rica edin.

Kardan adamlı cupcake 12 kişilik

x

Yaprak sarma 4 kişilik

Karidesli çıtır börek 4 kişilik

46

x


KAPAK KONUSU

SIRADA: NEREYE GİDİLİR? Sebzeli hindi but sarma 4 kişilik

Baharatlı patates kızartması 4 kişilik

Yılbaşı kurabiyesi 12 kişilik

x

Karidesli ve sebzeli lazanya 4 kişilik

x

NE İÇİLİR?

Alkol bütün kötülüklerin anasıdır. Zaten biz de yeni kanun gereği size alkollü içki öneremiyoruz. Ama “ben içerim kardeşim!” diyorsanız, şampanya ve şarap gibi uzun soluklu, birkaç çeşit içecek tercihinde bulunmanız tavsiye edilir. Biz etmiyoruz, onlar ediyor. Onlar işte...

Perde pilavı 4 kişilik

47


KAPAK KONUSU

NEREYE GİDİLİR? Yeni yıla evde girmek istemiyorsanız, sizin için derlediğimiz ideal mekanlardan birini seçip, yılbaşı heyecanını orada yaşayabilirsiniz.

SHERATON ISTANBUL GRAND BALLROOM Sheraton Istanbul Ataköy Hotel, yeni yıla özel misafirlerine Grand Ballroom’da keyifli eğlence alternatifleri sunuyor. Gala menüsü ve sınırsız yerli içki için kişi başı 250 TL ödemeniz gerekiyor. 80 TL ek ücret öderseniz, çocuğunuz diğer misafirlerin çocuklarıyla onlara özel oluşturulan bir odada zaman geçirebilir.

THE GRAND TARABYA Candan Erçetin hayranları için en iyi yeni yıl partisi The Grand Tarabya’da olacak. Sanatçının harika olacağından şüphe duymadığımız konserinin ve gala menüsünün keyfini çıkarmak için kişi başı 215 Euro ödemeniz gerekecek.

48


KAPAK KONUSU

SIRADA: NE HEDİYE ALINIR?

jOY TEKNE TURU Yeni yıla denizde girmek kötü bir fikire benzemiyor. Joy, boğaz turu esnasında sınırsız yerli ve yabancı içki, ödüllü çekiliş, DJ ve oryantal performanslarıyla ilginç bir yılbaşı partisi vaad ediyor.

VOGUE RESTAURANT & BAR BJK Plaza’nın çatı katında hizmet veren ve misafirlerine boğaz manzarası sunan Vogue Restaurant & Bar, dünya mutfaklarından özenle seçtiği lezzetleriyle sizi harika bir yılbaşı sofrasına davet ediyor.

RANCHERO Yarı Türk, yarı Meksikalı bir aile tarafından işletilen ve orjinal tarifleriyle ilgimizi çeken Ranchero’nun Nişantaşı Reasürans Çarşısı içinde yer alan geniş mekanında, Visual DJ Özgür Cankardeş müzikleri ve margaritalar eşliğinde sabahın erken saatlerine dek sürecek bir yılbaşı partisi organize ediliyor.

MANOS TAVERNA

Rum eğlencelerini seven herkes için kapılarını açan bu şahane mekan Manos Taverna, yılbaşı gecesinde misafirlerini harika bir eğlence ile ağırmalayı bekliyor. Eğer yeni yıla Rum usulü girmek istiyorsanız, Manos sizin için harika bir alternatif.

FERİYE LOKANTASI

BIG PLATE

BUNLARI DA UNUTMAYIN

49


KAPAK KONUSU

NE HEDİYE ALINIR? Yeni yıl arifesinde sevdiklerinizi harika hediyelerle sevindirin. Aileniz, arkadaşlarınız ve sevdiğiniz için alabileceğiniz hediye önerilerimiz şu şekilde:

Sony PlayStation 4 1499 TL, tr.playstation.com

GTA V (PS4) 225 TL, aralgame.com Bang & Olufsen BeoPlay A9 7499 TL, apple.com.tr

iPad Air 2 1149 TL’den başlıyor, apple.com.tr

50

iPhone 6 2349 TL’den başlıyor, apple.com.tr

TEMA Yılbaşı Ağacı 20 TL, tema.org.tr


KAPAK KONUSU

Tchibo Cafissimo Classic Aubergine 223 TL, tchibo.com.tr Skullcandy Hesh 2 99 TL, teknosa.com Vespa Primavera 150 3V 4250 Euro, fercomotor.com.tr

Fujifilm X100S 2699 TL, fujifilm.com.tr

SIRADA: NE GİYMELİ

Timex T2P275 779 TL, hizlisaat.com

Swatch SFM130G 269 TL, swatch.com/tr

51


KAPAK KONUSU

NE GİYMELİ? EVDE KADIN

Yılbaşı gecesi sokaklar ve gece kulüpleri çok kalabalık, partimi evimde kendi kurallarıma göre rahatça yapmak istiyorum diyenlerdenseniz, ev partisi temasına uygun, rahat ancak şıklığından ödün vermeyen parçalar tam size göre. Üstelik soğuk havaya maruz kalma derdi olmadan istediğiniz gibi giyinmeniz de mümkün.

Yılbaşını evde de geçirmek gösterişten uzak olmak demek değildir. Unutmayın, payetli bir pantolon her zaman sizi yılbaşı gecesinin starı yapmaya yetecek kadar güçlüdür; ona bir şans verin!

Saint Laurent ClassicBallerina Babet, 495 Dolar ysl.com

Topshop Kadife Büstiyer, 22 Pound, topshop.com

52

Rochas Shell Effect Pantolon, 890 Euro farfetch.com/tr

Vero Moda Blazer Ceket, 37 Pound

Mynita Künye Kolye

zalando.co.uk

300 TL lidyana.com

Bendis Gümüş Kaplama Yüzük Seti, 46,5 TL

Micheal Kors Glam Jasmine Parfüm, 315

lidyana.com

TL, michealkors.com


KAPAK KONUSU

ERKEK

Kim demiş erkekler yılbaşı günü kırmızı giymez diye? Rahat ve şık V yaka kırmızı kazak, yılbaşı ruhuna ve ev partisi temasına çok yakışacak. Burberry Brit Check Elbow Kazak, 204 Euro farfetch.com/tr

Damat Tween Casual Gömlek, 171 TL

damattweenshop.com Alaz By Çağrı Kazancı Bileklik, 190 TL / lidyana.com

Zara Regular Pantolon, 90 TL zara.com/tr

Dolce & Gabbana Sneakers, 225 Euro

farfetch.com/tr

53


KAPAK KONUSU

NE GİYMELİ?

Nerede, nasıl olduğu fark etmez; yılbaşını evde değil de dışarıda geçirmek istiyorsanız, her duruma hazırlıklı bir şıklık yakalamanız şart. İster bir otelin lobisinde klasik bir gece, ister gece kulübünde çılgınca dans etmek, isterse de sokak partisinde sabahlamak olsun, kalabalıklar arasından sıyrılmak için yılbaşından daha uygun bir gün olamaz!

PARTİDE

KADIN Partiyi rahat bir yerde geçiriyorsanız stilettolar, sokakta geçiriyorsanız kalın topuklu botlar size eşlik etmeli.

David Koma Siyah Deri Etek, 1049 Euro stylebop.com/tr

Kalem eteğin uygun olmayacağı bir yılbaşı partisi düşünülemez. Üstelik deriyse ve boğazlı bir ‘crop top’ ile kombinlenmiş ise kesinlikle gözleri üzerinize çekecek kadar iddialıdır.

TopShop Funnel Neck Crop Top, 26 Pound topshop.com

Casadei Pointed Bot, 483 Euro farfetch.com/tr

Mac Russian Red Lipstick, 55 TL

Zara Printed Leather Box Clutch

Bendis Çoklu Zincir Şahmeran, 84 TL

Mon Réve Klipsli Küçük Taş Küpe, 245 TL

maccosmetics.com.tr

Jimmy Choo Aza Pumps, 360 Euro, farfetch.com/tr

54

Zara Double Breasted Coat, 370 TL zara.com/tr

lidyana.com

140 TL / zara.com/tr

lidyana.com


KAPAK KONUSU

ERKEK

Yılbaşı şıklığını klasik seçimlere başvurarak gerçekleştirmek isteyen beyler için blazer ceketler kurtarıcı olacaktır. Kırmızı bir cep mendili ise yılbaşı ruhunun tamamlayıcısı olarak cebinizdeki yerini almalı.

Damat Tween Ceket 553 TL damattweenshop.com

Network Ekoseli Lacivert Gömlek 195 TL, network.com.tr

Damat Tween Cep Mendili 39,95 TL / damattweenshop.com

Salvatore Ferragamo Chukka Bot 418 Euro, farfetch.com/tr

Micheal Kors MK8295 Saat 459 TL, lidyana.com

Marni Tailored Pantolon, 262 Euro farfetch.com/tr

Tiffany & Co. Harf Yazılabilen Engine Turned Kol Düğmesi, 690 TL

lidyana.com

55


RÖPORTAJ

ASUS SİSTEM İŞ GRUBU ÜLKE MÜDÜRÜ

BORA ARAS

BORA ARAS Z

en serisi ile hem bilgisayar hem de akıllı telefon alanında başarılı cihazlar geliştirmeyi başaran Asus, çoğu donanım üreticisinin tamamlamayı başaramadığı bir yenilenme sürecinden geçti ve artık kendisini dijital deneyim sağlayıcı olarak tanımlamayı hak ediyor. Firmanın ülke müdürlerinden Bora Aras ile Asus’u ve yeni cihazlarını konuştuk.

iş için kullanılıyor. Tablet de iş için kullanılıyor ama yüzde 60’dan daha fazla kısmı eğlence için kullanılıyor. Eğlence derken, konsantre olmadan yapılan bir araştırmayı, okumayı da dahil ediyorum. Tablet ve telefonlar henüz bilgisayarın yapabildiklerini yapamıyorlar. Bilgisayar aslında hızlı bir düşüşe geçti. Sebebi ise bugün almış olduğunuz bilgisayarın kullanma süresinin uzaması. Önceye

fakat çalışmak ve konsantre olmak istediğimizde bilgisayara ihtiyaç duyuyoruz. Ayrıca insanlar artık ben şöyle performanslı bir dizüstü istiyorum demiyor; şık, taşınabilir, dönüştürülebilir olsun ve dikkat çeksin istiyor. Zenfone serisi ile tüm kullanıcı profillerine hitap eden bir akıllı telefon ailesi yaptınız. Zenfone serisinin arkasındaki fikri ve bu serinin geleceğini anlatabilir misiniz? Asus’un telefon geçmişi Zenfone ile başlamıyor. 2006 yılında PDA telefonları getiriyorduk. Sonrasında Garmin ile bir iş ortaklığımız oldu. Arkasından PadFone adını verdiğimiz inovatif bir ürünümüz oldu. Bunlar bizim ‘volume’ değil, ‘value’ ürünlerimizdi. Bizim markamıza değer kattılar ancak herkese hitap eden tarzda değillerdi. Asus için iyi deneyimler oldular. Zenfone ile de volume

‘‘ASUS’UN TELEFON GEÇMİŞİ ZENFONE İLE BAŞLAMIYOR’’

Bu yılın başında PC pazarının şöyle küçüleceği, böyle mahvolacağı söyleniyordu. Şimdi araştırma şirketleri karar değiştirdi ve pazarın önümüzdeki yıl yüzde 5 büyüyeceğini öngörüyor. Bu geri dönüşü neye borçluyuz? Bu çok önemli bir konu. PC şöyle azalıyor, tablet artıyor dendi. İnsanlar da azalan PC’ye ve artan tablet satışına bakıp umutlarını kaybettiler. Ama bizim her zaman söylediğimiz bir şey var; dizüstü ve masaüstü bilgisayarlar aslında 56

oranla yüzde 50 oranında olduğunu söyleyebilirim. Örneğin Vista çıktığı zaman, eski donanımınıza Vista yükleyemiyordunuz. Ama şimdi baktığınız zaman Windows 7 ve Windows 8 daha düşük sistem gereksinimlerine sahipler. Analistlerin fikirlerini değiştirmesinin sebebi de bu söylediklerimizin ortaya çıkması. Evde YouTube videosu izlerken tablet kullanıyoruz


RÖPORTAJ

ZENFONE’LAR EN YAKIN RAKİPLERİNDEN YÜZDE 30 DAHA UYGUN FİYATLI çizgilerine de sadık kaldık. Aslına bakarsanız Zen bizim lüks serimiz. Zenfone ile de tüketicilerimize “lüks artık sizin için ulaşılamaz bir şey değil” diyoruz. Bu uygun fiyatları sağlarken, ürünlerimizin hiçbirinde kaliteden feragat etmek gibi bir yola da gitmedik. Cihazlarımızda Gorilla Glass’ın en yenisini kullandık. Zenfone 5 ve Zenfone 6’da 2 GB bellekler var. Biz bu cihazları ağustos ayında duyurduğumuz zaman, 2 GB bellekli telefonlar 1000 TL’den pahalıydı. Bizim çıkış fiyatımız ise 699 TL oldu. Teknik özellik açısından bakılırsa, en yakın rakiplerimizden yüzde 30 daha uygun fiyatla çıktık. Fiyatı dışında Zenfone’u rakiplerinden farklı kılan nedir?

KISA

KISA

Asus ismini Yunan mitolojisinin ünlü kanatlı atı Pegasus’tan alıyor.

var. Bu arayüzün tek bir mantığı var: Kullanıcıya kolay bir etkileşim sağlayabilmek. Bunun için içerisine bir takım önyüklü uygulamalar koyduk. Kullanıcılarımzıdan gelen geri dönüşlerden yola çıkarak, bu uygulamaları da güncelliyoruz. Yerel markalar bu işi her ne kadar çok sıkı çalışarak, çok zaman harcayarak yapmaya çalışsalar da bazı sorunlar var. Asus markasında çalışan 12 bin kişinin 3 bin 500’ü ARGE için çalışıyor. Rakiplere baktığınız zaman bu oran çok daha düşük çünkü birçoğu satış-pazarlamaya ağırlık veriyorlar. Ama Asus tarafında bu böyle değil, Asus mühendislik kökenli bir firma. Geçen zamana rağmen hâlâ ağırlık ürün geliştirme tarafında ve yıllardan beri bu odak hiç değişmedi. Dünya çapında Asus markası için çalışan 12 bin kişiden 3 bin 500’ü yalnızca yeni ürün ve teknolojiler geliştirmek için AR-GE dalında çalışıyor.

ZENFONE SERİSİ

ZENFONE

6

5

ZENFONE

Tüketicilerde marka alışkanlıkları var. Pazarın büyük bir kısmı uluslararası markalardan oluşuyor fakat yerel markalar da pazardaki yerlerini almaya başladı. Ben telefonun tüketiciye donanım satmakla biten bir iş olduğunu düşünmüyorum. Yazılımlar değişiyor, işletim sistemi değişiyor. Biz Zenfone 5 ve 6’yı Türkiye pazarına çıkardıktan sonra iki-üç tane yazılım güncellemesi geldi. Bunların hepsi kullanıcı deneyimin iyileştirmek için yapılan ve cihazların daha iyi çalışmasını sağlayan güncellemeler. Bu donanımın yanı sıra bir yazılım işi aynı zamanda. Bizim üç modelimiz de aynı tasarıma sahipler, ekran boyutları farklı, teknik özelliklerinde de ufak tefek farklılıklar var. Her birinin içerisinde de ZenUI kullanıcı arayüzü

4

ZENFONE

segmente girdik. Volume segment dediğim herkese ulaşabilen cihazlar. Serimizde tek bir model yok, olabildiğince tüketiciye ulaşabilecek bir seri yaratarak işe başladık. Aslında şu an Türkiye’de satmış olduğumuz modeller tüm Zenfone serisi değil. SKU dediğimiz farklı konfigürasyonlu farklı modeller de var. Hatta PadFone’un da farklı modelleri var. Burada sattığımız seri ise Türk tüketicisinin istekleriyle daha çok uyuşuyor. 4, 5 ve 6 inç; hangi ekran boyutunu ve teknik özellikleri isterseniz biz bunu size sağlayabiliyoruz. Zenfone’un arkasındaki fikir ise lüks bir teknoloji ürününü herkes için erişilebilir yapmaktı. Telefonlarda Zen adını kullandık ve Zenbook’larımızdaki tasarım

Ünlü araştırma şirketi Gartner’ın verilerine göre, Asus küresel bilgisayar pazarının en büyük beşinci üreticisi konumunda. Listenin altıncı sırasında ise Apple yer alıyor.

57


BİLİM

KARINCALAR NEDEN SÜREKLİ YUVALARINI TAŞIYOR? Gezegenimizi paylaştığımız bu kalabalık tür, kimsenin sebebini bilmediği bir şekilde sürekli olarak yuvalarını başka yerlere taşıyor. Karıncalar hakkında bu davranışları dışında hiçbir şey bilmiyoruz. Aynı şekilde bunu neden yaptıkları da muamma. Entomolojistler (böcekbilimci) karınca sürülerinin çok sık bir şekilde yuvalarını terk edip, yeni yuvalar inşa ettiklerini çok uzun zamandır biliyor. Gel gelelim, sebebine dair birkaç teori dışında elle tutulur pek bir şey yok. Bu gizemi çözmek için gerçekleştirilen yeni araştırma, insanlığın karıncılara dair ilginç yeni bilgiler öğrenmesini sağladı. Florida Eyalet Üniversitesi entomolojistlerinden Dr. Walter Tschinkel, üç yılını verdiği araştırmasında Apalachicola Ulusal Ormanı’ndaki 400’den fazla karınca sürüsünü izledi. Tschinkel, tüm karınca sürülerinin en az yılda bir kez yuvalarını terk edip, yeni yuvalar inşa ettiğini ve taşınma işleminin genellikle bahar ve yaz aylarında gerçekleştiğini keşfetti. Karınca sürülerinin kalabalıklığı, taşınma mesafesinde ve sıklığında değişiklik görülmesine sebep oluyor. Tschinkel düşündü; acaba karıncalar kalabalık oldukları ve artık yuvalarına sığamadıkları için mi taşınıyor? Hayır. Yeni yuvalar, eskilerine kıyasla ortalama yüzde 18 oranında daha küçük. Öte yandan, sebep yuvalarına sığamamaları olsaydı daha fazla tünel kazmayı tercih edebilirlerdi. Belki başka bir karınca sürüsü onların bölgesine yerleşti ve bu yüzden güvensiz hissettiler? Yine YAZAN: HASAN SELMAN

58

“KARINCALAR, İNSANLARDAN SONRA EN KARMAŞIK SOSYAL YAPIYA SAHİP OLAN CANLILAR”


BİLİM

"YENİ YUVAYI 4 METRE UZAĞA KURUYORLAR" hayır. Tschinkel, taşınmaya başlayan karınca sürülerinin etrafında başka bir sürü tespit etmedi. Ya eski yuvanın olduğu yerdeki toprak ve ortam artık karıncalar için ideal değilse? Tschinkel bu teorinin de üzerine gitti fakat cevap yine hayırdı. Karınca Cenneti olarak da anılan bu ulusal parkın her bir karışı, karıncalar için birebir. Tschinkel’in ulaştığı bulguların en ilginçlerinden biri de, karınca sürülerinin yeni yuvalarının konumunu rastgele seçmesi oldu. En sık taşınan sürünün (iki yılda altı kez) ilerleme haritasını çıkaran Tschinkel, karıncaların yeni yuvayı rastgele seçtiklerini kanıtladı. Sonuç olarak, bilim adamı her ne kadar sıkı çalışsa da aklını kemiren sorunun yanıtı bulamadı. Fakat üç yıllık araştırması, insanlığın ve

meslektaşlarının karıncalara dair çok değerli bulgulara ulaşmasını sağladı. Üstelik, taşınırken seyrettiği 20 karınca sürüsünün her bir hareketini adım adım kaydetmeyi başardı. Karıncaların neden taşındıklarını bilmiyoruz fakat nasıl taşındıklarına dair tüm detaylara sahibiz. Her sürü öncü birlikler ile önce yeni yuvalarını keşfediyor ki bu genellikle eski yuvalarından 4 metre gibi bir uzaklıkta oluyor. Ardından, sürü iki yuva arasında ip gibi düz bir taşınma rotası oluşturuyor. İlk gidenler, daha koyu renkli ve yaşlı olan karıncalar oluyor; yuvayı kazma görevini de yine bu grup üstleniyor. Yeni yuvanın tünelleri ve hazneleri kazıldıktan sonra, daha genç ve açık renkteki karıncalar, eski yuvalarındaki çekirdek zulasını, kömürü ve karınca

yumurtalarını yeni yuvalarına taşıyor. Sabahtan akşama kadar durmaksızın süren taşınma işlemi, sürünün büyüklüğüne göre 4 ile 6 gün arasında tamamlanıyor. Tschinkel, eski ve yeni yuvalar arasındaki yapı farklarını da inceledi. Tünelleri ve hazneleri dikkatlice inceleyen bilim adamı, yeni yuvaların daha az derine kurulduğunu ve biraz daha küçük olduğunu gördü. Tünel ve haznelerin yapısı ise genel hatlarıyla farklılık göstermiyor. Ünlü karınca uzmanı saygın E.O. Wilson bir keresinde şöyle söylemişti: “Karıncalar, insanlardan sonra en karmaşık sosyal yapıya sahip olan canlılar.” Belki de Tschinkel aklını kurcalayan sorunun yanıtını bu karmaşık sosyal yapıyı henüz anlayamadığımız için bulamadı...

59


NASIL YAŞIYORSAK YAŞAM

ÖYLE ÖLÜYORUZ

60

Yazan: Dr. Deniz Öner


N “

eden böyle oldu? Çok korkuyorum, çok mutsuzum çok. Boşa çabalıyoruz sanki. Çok üzgünüm. Yıkılıyorum böyle haberler duyunca. Farkındalık falan hepsi boş.” Kanser hastası bir kadının ölümünden sonra, başka genç bir hasta kadın tarafından özel mesaj olarak geldi bu cümleler. Başkan olarak gönüllü hizmet ettiğim Kanserle Dans Derneği’nin amaçlarından biri de, hasta ve hasta yakınlarına psikolojik ve sosyal destek vermek olunca, haklı olarak bu sorularla karşılaşabiliyoruz. Hastalık ve ölümle yüzleşmelerde en doğru rehberliği yapabilmek konusunda ise bazen psikiyatristler ve psikologlar ile bile hemfikir olamayabiliyoruz. Kanser hastalarına yaşam ve ölüm hakkında ne söylenmeli, ne söylenmemeli? İyileşecekleri konusundaki inançları, umutlarını kaybetmelerine neden olmadan, ölümü kabullenmeleri sağlanabilir mi? Bir doktor hastasına ömür biçmeli mi? Birçok soru var, doğru cevap budur demekte zorlandığımız... Hepimizin doğal beklentisi sağlık ve uzun bir ömür değil mi aslında? Kanser gibi uzun süren, zorlu tedaviler gerektiren hastalıkları kabullenmek daha zor görünmektedir. Neden ben? Hastalıkların ve ölümün hep başkalarının başına geleceği düşünülür. Aslında ölen hep başkaları değil midir zaten? Hasta ve yakınları tanıdan sonra şaşkınlık, şok, inkâr, öfke, keder gibi duygularla bezeli psikolojik bir süreç yaşar. İlk anda “doğru olamaz, doktor yanılmış olmalı” diye yaşanan inkâr süreci tedaviyi reddetme boyutuna gelmiyorsa, faydalı bile olabiliyormuş. Kişinin yaşadığı geçmiş streslerin kansere neden olabileceği konusunda inançlar bulunmasına rağmen, bilimsel olarak bunu kanıtlamak pek mümkün görünmemektedir. Bununla birlikte sevgi veya korku içinde yaşamanın bedende ve zihinde hormonal düzeyde taban tabana zıt etkiler yaratabileceği ile ilgili de birçok kanıt bulunmaktadır. DÖVÜŞ YA DA KAÇ Aslında vücudumuzda, her biri yaşamın devamı için son derece önemli olan iki farklı koruma sistemi bulunmaktadır: İlk sistem, dış tehditlere karşı korumayı başlatan HPA (hipotalamik-pituiter

YAŞAM

[hipofiz]-adrenal) böbrek üstü eksenidir. HPA ekseni yaşamı tehdit eden bir dış stres algıladığında ‘dövüş ya da kaç’ şeklinde vücudu programlamaktadır. Bu sayede, salgılanan stres hormonları fizyolojik güç sağlayarak kollar ve bacakların beslenmesini sağlar. Vücudun göğüs bölgesindeki kan yeniden kollar ve bacaklara gönderilmek üzere çevrimdeyken, vücudun sindirim, emilim, boşaltım gibi diğer fizyolojik süreçleri kesintiye uğrar. Vücuttaki ikinci korunma sistemi ise bağışıklık sistemidir. Bu sistem bizi bakteri ve virüs gibi nedenlerle ortaya çıkan ve derinin altında oluşan tehlikelere karşı korur. Bağışıklık sistemi harekete geçirildiğinde, vücuttaki enerjinin çoğunu tüketebilir. HPA ekseni vücudu mücadele ya da kaçış tepkisine hazırladığında, böbreküstü bezi hormonları enerji rezervlerini koruyabilmek için doğrudan bağışıklık sisteminin hareketini yavaşlatırlar. Böbreküstü bezi sistemi bağışıklık sistemini neden kapatır? Bir benzetme yapacak olursak; kamptasınız ve ateşli bir hastalık nedeniyle ishal ve ateş ile halsiz yatıyorsunuz. O sırada çadırın dışında bir vahşi hayvan hırıltısı duydunuz. Beyniniz o anda hangisi daha hayati bir tehlikedir değerlendirmesi yapmak

HASTALIĞIN VE ÖLÜMÜN HEP BAŞKALARININ BAŞINA GELECEĞİ DÜŞÜNÜLÜR. ASLINDA ÖLEN HEP BAŞKALARI DEĞİL MİDİR ZATEN? 61


YAŞAM

t

ANIDAN SONRA... Bazen olumlu düşünmeyi abartan, kendini bunun için zorlayan, sevdiklerini üzmemek için öfkesini gizleyen, bastıran, üzüntüsünü, kederini erteleyen hastalarla karşılaşmaktayız. Oysa tanı sonrası öfke, şok, üzüntü gibi olumsuz duyguların hissedilmesi olağandır ve paylaşmak iyi gelir. Uzun süre bastırılan her duygu gibi, daha sonra çok daha şiddetli patlamalara yol açabilmektedir. Hasta yakınları da aslında bu süreçte benzer duyguları yaşar ancak belli etmemeye çalışarak kendilerini zorlayabilirler. Çaresizlik duygusu, kendilerine vakit ayıramamak, yetersizlik duygusu sık yaşanmaktadır. Kanser nedeniyle annesini

62

durumunda kalır. Vücut enfeksiyonla mücadele yerine enerjisini vahşi hayvandan kaçmak üzere kullanmaya karar verir muhtemelen. Hayatta kalma çabası bilinç, farkındalık ve zekânın da azalması sonucunu doğuracaktır aynı zamanda. KORKU VE STRES Sınav stresi nedeniyle aptallaşıp, beynimizin donduğu zamanlar yaşamış olanlarımız vardır mutlaka. Elimiz ayağımız dolaşır, bildiğimiz her şeyi bir anda unuturuz, panikleriz. HPA sistemi aslında ileri düzeyde stres vakalarında mükemmel olmakla birlikte, sürekli çalışmaya uygun değildir. Günümüzde streslerin kaynağı vahşi hayvanlar kadar somut değil ne yazık ki. Kendimiz, sevdiklerimiz, ülkemiz ve dünya için ürettiğimiz endişeler, korkular şu anda bizim yaşamımızı tehdit etmese bile, aktive ettikleri HPA ekseni ile yüksek seviyede stres hormonu salınmasına neden olurlar. Bu arada vücudun hasar tamiri ve diğer hayati fonksiyonları için gerekli enerji üretim süreci kesintiye uğramış olacağından sağlığın kaybı söz konusu olabilecektir. Belki de kanser dahil olmak üzere pek çok hastalığı, geçmiş ve gelecekte yaşayan zihnin ürettiği korkulardan kaçmaya çalışmak tetiklemektedir. Birçok çalışma göstermiştir ki, bedensel sağlık aynı zamanda ruhsal ve zihinsel sağlıkla bir bütündür. Holistik/Bütünleyici/Tamamlayıcı Tıp ve Tedaviler artık bütün dünyada klasik tıbbın yanı sıra kullanılmaktadır. Tek başına ilaçlarla bedenin iyileşmesi yetmemektedir.

kaybeden bir genç hanım, “annemi kurtaramadım” dedi bir keresinde. Hasta yakınları, kendilerinin ve hekimlerin yapması gereken ancak henüz keşfetmedikleri, ulaşamadıkları mucize bir çözüm/ tedavi olduğuna inanabiliyorlar. Hasta teselli için söylenen sözlere de kızabilmekte. “Grip gibi bir hastalık”, “olumlu düşün”, “sen güçlü bir kadınsın/adamsın” “bu da geçer”, “daha ne kötü vakalar var, sen gene iyisin” ve benzeri... Akciğer kanseri tanısı almış birine “o kadar sigara içmeseydin” demek gibi, artık söylenmesinin kimseye yararı olmayacak şeylerden sakınmak gerekir.


H

YAŞAM

ASTAYA KANSER OLDUĞU SÖYLENMELİ Mİ Kendisi hakkındaki gerçeği öğrenmek her insanın en temel ve doğal hakkıdır. Hasta hakları konusundaki yasal ve tıbbi düzenlemeler de söylenmesi yönündedir. Temel sorun ise nasıl söylenmesi gerektiğidir. Söylenmese de zaten birçok hasta sözsüz iletişim ve ortama ilişkin unsurlardan bu sinyali almaktadır. Hasta umudunu kaybetmeyecek, tedavisini kabul etme ve sürdürme fırsatı verecek biçim ve çerçevede bilgilendirilmelidir.

YAPILACAK BİR ŞEY KALMADIĞINDA... Birçok durumda hasta son günleri olduğunu bilmiyor ya da bilmiyor gibi davranıyor. Aile bireyleri gizli gizli ağlayarak bu süreci geçiriyor. Hekimlere sıkı sıkı tembih ediliyor “aman kendisi bilmiyor, söylemeyin” diye. Kişiden saklansa bile, aslında onlar hissediyor ve bir sürü şey söylenmemiş ve yarım kalıyor. Zor da olsa söylemek tüm ilişkileri iyileştirici. Türk insanının ölümle sorunu var. Ölüm kavramıyla savaşıyoruz, sürekli bir inkar ve reddetme durumundayız. Ölümle yüzleşememe, kabulleneme söz konusu. Herkesin ölmesi bu kadar kesinken, ölümle kavga etmekten vazgeçmemiz lazım. Aile büyükleri bir sonraki kuşakla çocuklarıyla nasıl ölmek istediklerini konuşmalı, istek ve arzularını dile getirmeli. Galiba nasıl yaşıyorsak öyle ölüyoruz ve bir gerçek var: Çoğumuz ölüm yolculuğuna yaklaştıkça pek çok kayıplara uğruyoruz, örneğin sağlığın, bazı yetilerin kaybı veya azalması (yürüme, yeme, içme gibi) ve eskiden bizi oyalayan bazı şeyleri yapamayabilir hale gelebiliyoruz. O yüzden görünüş, evimiz, işimiz için harcadığımız zamanı, ruhsal gelişime ciddi biçimde harcamak lazım diye düşünüyorum. Kanserle Dans Derneği kurucularından Ebru Tontaş, ABD’de bir Hospis gönüllüsü. Ülkemizde henüz aşina olmadığımız bu modeli, onun tecrübelerinden aktarmak istiyorum.

?

HOSPİS Terminal dönem dediğimiz, yaşamın sonu, tedavi imkanının kalmadığı dönemde, hasta ve yakınlarının tıbben ağrı yönetimi ile (palyatif bakım); psikolojik, duygusal ve sosyal anlamda ise sevgi ve ilgi ile desteklendiği bir model bu. Temelinde, herkesin ağrısız ve onurlu bir biçimde ölmeye hakkı olduğu fikri yatıyor. Odaklanılan ne yaşamı uzatmak ne de ölümü hızlandırmak. Amaç yaşamın son zamanlarını olabildiğince iyi bir hale getirmek ve dolu dolu yaşama destek olmak. Bir nevi tıbbi destekli eskiye dönüş. Bir hastane odasında izole edilmiş, makinelere bağlı olmak yerine; son günlerini aile ve sevdikleriyle geçirmek isteyenlere tıbbi destek ve ağrı yönetimini sağlayarak evinde bulunabilme imkânı veriyor Hospis. Tek şartı insanları sevmek, saygı ve şefkat duymak olan bir iş Hospis gönüllüsü olmak. Hasta bakıcı yardımcısı gönüllüleri, kapsamlı bir eğitimden geçiyor ve sadece hemşire ve hasta bakıcıların yanında destek veriyor. Ayrıca profesyonel bir destek ekibi de var. Hospis sistemini Türkiye’ye getirmek için girişimde bulunan bir dernek var. Ancak Hospis’in en can alıcı kısmı, bu işi yapacak personel ve gönüllülerin eğitimi. Bazı toplumlarda ölüm konuşulmuyor, hazırlık yapılmıyor. Odadaki fil gibi herkes görüyor, biliyor ama görmezden geliyor. ACIMA, SEV! Anne çocuğuna acır mı? Hayır, şefkat duyar. Bu da öyle. Ah vah kültürü yalandan, vicdan rahatlatmaktan başka işe yaramıyor. Kökeni korkudan kaynaklanıyor ve ayrıştırıcı. Kötü durumda olan biri var ve ben iyi durumdayım vah vah. Sevgi ise o kadar birleştirici ve büyük bir güç ki, hepimizi birbirimize bağlıyor. Sevgi ve şefkatle doldurmalıyız her anımızı. 63


KÜLTÜR

YAZAN: SEVNUR MALİK VE GİZEM TORUN

64


KÜLTÜR

HER DERDE DEVA BEYAZ ÇAY

B

eyaz çay, son günlerde adını sıkça duyduğumuz bir tür çay çeşidi. Bu kadar popüler olmasının sebebi ise birçok derde derman olması. Diğer çaylara nispeten daha değerli olan beyaz çayın midemize ulaşması için, bahar ayının hemen başlangıcında henüz tomurcukken üst yapraklarının tek tek toplanıp hiçbir işlem görmeden kurutulması gerekiyor. Tüm çaylarda bulunan ama beyaz çayda oranı daha yüksek olan kateşin isimli antioksidanlar ve yağmurlu, çok nemli günlerde hasat yapılamaması onu diğer çaylardan

à Bağışıklık sistemini güçlendirir, kansere karşı savaşır. à Cildin yaşlanmasını önler. Daha sıkı ve elastik bir cilt için altyapı kurar.

daha değerli kılıyor.

DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN BEYAZ ÇAYLAR

Beyaz çay, yetiştiği bölgeye göre farklılık göstermekte. En kaliteli beyaz çay, Çin’in Fujian bölgesinde yetiştirilen ve adını yapraklarının şeklinden alan Silver Needle. Çin’de yetişen diğer beyaz çaylar ise Beyaz Şakayık olarak bildiğimiz White Peony çayı, Gong Mei ve Shou Mei. Çin dışında beyaz çayın yetiştiği ülkeler ise Darjeeling beyaz çay ve Assam beyaz çay

à Dişlerde plak ve çürük oluşmasını engeller. à Tansiyonu ve kolestrolü düşürür. à İçeriğindeki K ve C vitaminleri ile enerji verir.

ile Hindistan, African White ile Kenya ve Ceylon beyaz çay ile Sri Lanka şeklinde sıralanıyor. İyi haber ise Türkiye’de de beyaz çay üretimine başlanıyor!

İLAÇ GİBİ ÇAY

Beyaz çay, siyah ve yeşil çaya göre çok daha az kafein içeriyor. Bu yüzden, yıllarca Çin’de pek çok hastalığa ilaç olarak kullanılmış. Kansere, kalp rahatsızlıklarına, cilt sorunlarına karşı kullanılan ve ayrıca kilo vermeye de yardımcı olan beyaz çayın başlıca faydaları ise şu şekilde:

à Kemik erimesine yakalanma riskini en aza indirgemeye yardımcı olur. à Yağ yakımını hızlandırır. à Soğuk algınlığına sebep olan virüslerle savaşır.

PÜF NOKTALARI Beyaz çayı demlerken, ona siyah çay muamelesi yapmayın. 70-75 derecelik bir ısıyla kaynattığınız suyu hemen beyaz çayla buluşturmayın. 5 dakika bekleyip suyu öyle koyun ki, kaynar su çayın tadını acılaştırmasın. Beyaz çayı ne kadar çok demlerseniz, tadı o kadar acı olur. Bu yüzden, demleme süresini kısa tutmaya özen gösterin. Bir büyük bardak için 1,5 çay kaşığı beyaz çay yeterli olacaktır. Dilerseniz çayınızın içerisine süt ya da limondan arzu ettiğiniz bir tanesini ekleyebilirsiniz.

65


OFİS GÜNLÜKLERİ

DÜZ KONTAK Melih Bilgin dünyanın en güvenli bilgisayarına sahip. Çünkü bilgisayarın herhangi bir güç tuşu yok. Her gün kısa devre yaptırıp çalıştırıyor.

KÜÇÜK SÜRPRİZLER Koçtaş aldığımız gibi kırılan sandalyelerini iki aydır yenileriyle değiştirmedi. Biz de onları çok amaçlı kullanmaya başladık.Bu gördüğünüz tablet standı.

YENİ TRANSFER Batuhan ve Melih, ofis güvenliği kuralları gereği ihtiyaç duyduğumuz yangın söndürme tüpünü aldı. Tüm ofiste büyük kutlamalar ve sevinç gösterileri yaşandı.

DERGİDE SON GECE YENİ BİR BOYUT Efe’nin MacBook Pro’su dergiyi tasarlamak için ideal boyutta değildi ve sürekli bir iMac özlemi çekiyordu. Biz de daha iyisini yaptık ve Wacom’daki arkadaşlarımızı arayarak, ‘‘Elinizdeki en büyük cihazı istiyoruz’’ dedik. 66


67



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.