COZUM ICIN VARIZ Enerji Piyasasının Gazetesi
Yıl: 11
Sayı: 223
@petroturkcom
www.petroturk.com
•• 22
•• 3
Enerji piyasalarında popüler gündem
Enerji piyasalarında popüler gündem
İ Popüler sektörler yani tüketici ile doğrudan ilgili ve tüketicinin ilgisi dolayısı ile de daha fazla kamuoyu ilgisi çeken sektörlerde medya bu konuda ciddi bir ortam sağlarken, daha endüstriyel alanlarda sektörel medya ve fuar/ konferans gibi ortamlar öne çıkar.
ş dünyasının ve dolayısı ile her sektörün temelinde iş hayatının temelleri dışındaki ortak nokta sektör paydaşları arasındaki iletişimdir. Popüler sektörler yani tüketici ile doğrudan ilgili ve tüketicinin ilgisi dolayısı ile de daha fazla kamuoyu ilgisi çeken sektörlerde medya bu konuda ciddi bir ortam sağlarken, daha endüstriyel alanlarda sektörel medya ve fuar/konferans gibi ortamlar öne çıkar. Ancak bunların temelde sağladığı ortam, paydaşların birbirleri ile daha etkin iletişimidir. Enerji sektörü için de bu gerçekten çok önemli ve aynı zamanda iyi kullanılan bir mecradır. Bu iletişim içerisinde son dönemin öncelikli konularını başlıklar halinde ele almak, farklı sebeplerle bu iletişimin dışında kalmış olabilecek şirket ve kişilere önemli bir hizmet olarak değerlendirilebilir.
YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAK ALANLARI – YEKA Son günlerde gerek sektörün özel tarafında gerekse kamu tarafında en çok konuşulan konuların başında YEKA geliyor. Öncelikle Güneş Enerjisi ile başlayacak olan YEKA modeli ile Türkiye yeni bir modeli devreye alacak. Buna göre avantajlı tarife ile elektrik satacak olan yatırımcı buna karşılık ülkeye hem teknoloji getirmiş olacak, hem ithalatı ikame edecek hem de orta vadede ihracata katkı yapacak. İlk ihale 1.000 MW kurulu kapasite olarak çıkacak gibi gözüküyor ancak şu an itibarı ile bunun kaç parça olacağı konusunda kesinleşmiş bir karar yok. İstenen teknoloji tarafında da kesinleşmiş bir tercih yok gibi. Ancak gözüken o ki, konvansiyonel silikon ile ince
film teknolojisi bu konuda çekişecek. Her iki teknolojinin de avantaj ve dezavantajlarının var olduğu biliniyor ancak temel konu bu yapıların kurulması, ardından tekelleşme yaratmayacak bir rekabet modelinin de oluşması. Diğer önemli husus doğal olarak panel üreticilerinin tüm dünyada sıkıntı çektikleri bir dönemde yatırımın ölçeği konusu. Yıllık 250 – 300 MW üzerinde kapasitelerin bu konuda zorlayıcı olduğu söyleniyor. Doğal olarak ihale yapısı ve şirketlerin önündeki yasal ve kurumsal kolaylıklar konusu da öncelikli meseleler. Bu konuda görüştüğümüz şirketler genel olarak, ihaleye konsorsiyum ya da Ortak Girişim Gruplarının girmesini ve ihale sonrasında ortaklık yapılarındaki revizyonların ve bazı stratejik hareketlerin önünün kapanmamasının gerektiğini belirtiyorlar. İhale sonrasında projenin finansmanının kapatılması çok kritik ve bu kadar büyük ölçekte özkaynak bulma zorluğu şirketleri zorlayacaktır. Özellikle enerji şirketlerinin mevcut borçluluk oranlarına bakıldığında ihale sonrasında iyi getiri gören yabancı fonların bu girişimlere ortak olarak ilgi göstermeleri beklenebilir.
YERLİ KÖMÜR PROJELERİ İlk proje Çayırhan’ın açıklanması ile start verilmiş oldu. Aralık ayında tamamlanacak süreç, yine ÖİB tarafından alım garantisi fiyatı üzerinden açık eksiltme yöntemi ile yapılacak. 15 yıllık alım garantisi (inşaat süresi dahil) ve 35 yıllık bir işletme süresi söz konusu. Kapasite ise 800 MW civarı diye tahmin ediliyor. Bu ihale modeli daha doğrudan ve daha az karmaşık ancak işin yapısı ve nevi bakımından finansman konusunda zorluklar büyük ölçüde mevcut. EPC tarafının içinde olmadığı yapıların bu konuda ilerlemesi kolay değil ve getiri ne ölçüde olursa olsun özellikle batılı fonların ilgi göstermesi pek mümkün gözükmüyor. Bu sebeple özkaynak ve finansman konuları buradaki en belirleyici unsurlar. Ancak Çayırhan için ilginin yüksek olması yine de bekleneiblir zira kömür kalitesi olarak ortaya çıkacak projelerin içerisinde en avantajlı olanı bu.
KAPASİTE PİYASALARI EPDK Yan Hizmetler Yönetmeliğinin yazımını bitirdiğinden bu yana, uygulama tarafında ciddi bir beklenti var. Sanıyorum en kısa zamanda uygulama konusunda harita netleşecektir. Ancak aynı dönemde yerli kömür santralleri için önerilen TETAŞ kontratlarına karşılık mevcut fiyat seviyelerinde ciddi zorluk çeken yeni doğal gaz santallerine herhangi bir motivasyon düşünülmedi. Bu konu ile ilgil olarak
en fazla söz edilen konu ise kapasite piyasaları. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın (ETKB) hızla bu konudaki çalışmalarını tamamlayıp kararını vermesini bekleyen oyuncuların sayısı ve sermaye büyüklükleri azımsanmayacak ölçüde.
TALEP TARAFI KATILIMI (TTK) Yaklaşık 3-4 yıldan beri ETKB, EPDK ve ETD nin yürüttüğü çalışmalar sonucunda Yan Hizmetler Yönetmeliği içerisinde de olsa kendine yer bulabilen TTK, aslında enerjiyi verimli kullanmanın en temel ölçülerinden bir tanesi olarak kabul edilebilir. Özellikle Türkiye gibi kaynaklarda dışa bağımlı ve kısıt bölgelerinin büyük ve sık olduğu ülkelerde çok hayati bir uygulama. Çalışmanın başlaması için EPDK’nın onayladığı yönetmelik ve TEİAŞ’ın TTK için vereceği kapasite (opsiyon) fiyatı tarifesi bekleniyor. Modelin ölü doğmaması için EPDK, sanıyorum tüketici tarafları ile gereken görüşmeleri yaptı ve geri bildirimleri aldı. İleirde yarışma şekline dönüşmesi beklenen bu alım modelinde ilk pilot uygulamaları bu kış görmek istiyorsak Ekim ayı içerisinde uygulama esaslarının ortaya çıkması gerekiyor. Piyasa bu konuyu da heyecanla izliyor. Bu yeni uygulamaları yazıp da son dönemin en popüler konularını atlamamak gerekir. Elbette BOTAŞ’ın indirimi bunlarn başında geliyor. Bu beklenen bir indirimdi ancak yine de tüm piyasa tarafındaın olumlu algılandı. Diğer taraftan ithal kömüre konulan ek maliyet 15 USD/Ton rakamında revizyon konusu da oldukça konuşuluyor. Özellikle ulusal medya konuyu sanki maliyet 15 dolardan 70’e çıkmış gibi yazdı (Habertürk 4 Ekim 2016). Oysa bu yeni uygulama uluslararası piyasada oluşan vadeli fiyat ile 70 dolar arasındaki farkı ek maliyet olarak uyguluyor. Yani vadeli kontratlarıdaki fiyat 70 dolar olursa ek maliyet sıfırlanıyor. Ancak yayınlanan metindeki formüle bakınca ek maliyetin negatif olma durumundan bahsedildiğine rastlamadım. Yani mantık olarak bu ithal kömür fiyatına bir sabitleme getirmiş gibi. Piyasa fiyatı 50 ise 20 maliyet ödeyecek ithalatçı, 60 ise 10. Yani fiyatı hep 70 kalacak. Formüle göre fiyat 80 olursa da -10 , yani USD 10 geri alacak diye anlaşılıyorsa da buna pek ihtimal vermiyorum. Son günlerin önemli gündem maddelerinden birisi de aynen akaryakıt piyasasındaki gibi elektrik üretim ve ticaret/perakende sektöründe de ciddi hareketler olacağı. Bazı şirketlerin agresif büyüme ve satın alma planları yaptığı sıkça konuşuluyor. Konsolidasyon için varlık ve portföy fiyatlarının yeterince gerilediğini düşünen yatırımcıların sayısı az değil... Yakından izlemeye devam ediyoruz.
06 IEA’nın Türkiye Enerji Politikaları Derinlemesine İnceleme Raporu Lansmanı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın katılımıyla Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi’nde gerçekleştirildi.
‘Kimse Türkiye’den yerli kaynaklarını bir kenara koymasını beklemesin’
Sıla Acar/İstanbul
IEA
’nın Türkiye Enerji Politikaları Derinlemesine İnceleme Raporu Lansmanı Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın katılımıyla Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi’nde gerçekleştirildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Uluslararası Enerji Ajansı’nın Türkiye Raporu Lansmanı’nda, enerjinin gelecek 10 yılda birçok yeni gelişmeye açık olacağını söyledi. Berat Albayrak, Türkiye’nin 2002’den sonraki süreçte artan büyümesini destekleme amacıyla altyapı yatırımlarına, verimlilik ve iyileştirme noktasında da petrol, doğalgaz ve doğal kaynaklar için birçok yatırıma odaklandığını anlattı. Türkiye’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmesinin çok önemli olduğunun altını çizen Albayrak, şöyle konuştu: “Petrol ve gaz ihtiyacımızın yüzde 9095’ini ithal ediyoruz. Öyle bir ülkeden bahsediyoruz ki bölge coğrafyasında ham madde rezervleri önemli miktarda. Türkiye’nin pazar ülkeleri için transit bir ülke olabilme, kaynak ülkeler için istikrarlı bir yol olabilme rolünü de çok sağlıklı oynaması, ihtiyaç anında hazır olması çok önemli. Türkiye’nin yer altı ve maden zenginliklerini enerji sektörüne verimli bir şekilde kazandırmak yönünde adımlar atılacak. Son yıllardaki arama çalışmalarıyla özellikle yerel kömür konusunda yerli ve yeni stratejimiz çerçevesinde yeni teknolojilerle temiz teknolojiye entegre olmak koşuluyla daha yoğun şekilde çalışacağız ve projeleri hayata geçireceğiz. Çevresellikten taviz veremeyiz ama kimse Türkiye’den yerli kaynaklarını bir kenara koymasını beklemesin.”
“TÜRKİYE GÜNEŞ VE RÜZGARDA ÇOK ÖNEMLİ BİR POTANSİYEL VE KAPASİTEYE SAHİP” Türkiye’nin enerjide kurulu gücü çeşitlendirme hedefiyle yerli kaynakların yanı sıra yenilenebilir kaynaklara da yeni bir pencere açacağını dile getiren Albayrak, “Yenilenebilirin güneş ve rüzgar ayağıyla ilgili önemli adımlar atacağız. Yılbaşından bugüne kadar çok yoğun bir mesai ortaya koyarak yıl sonu hedefimizi tutturmak için çok başarılı şekilde çalışmalar ortaya koyuldu. Ekim
ayında hem güneş hem de yerli kömürle ilgili, takip eden aydan sonra da rüzgarla ilgili ilk adımları atacağız. Hakikaten Türkiye güneş ve rüzgarda çok önemli bir potansiyel ve kapasiteye sahip” dedi.
“KAMU HER ŞEYE BURNUNU SOKAN KONUMDA OLMAYACAK” Hem ülke hem bölge ekonomisinde maliyet avantajı kazanabilmek için tamamen liberal politikalar içerisinde olunacağını vurgulayan Albayrak, “Liberal politikalar içerisinde kamunun her şeye burnunu sokan her şeye karışan değil, piyasayı düzenleyen, piyasada yatırımcının, özel sektörün önünü açan, tabi ki regüle eden çerçevede olmak koşuluyla rolünü daha fazla oynamak zorundayız. Bunun bilinciyle hareket ederek adımlarımızı atacağız” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’nin uzun vadeli bir enerji ajandası olması gerektiğinin de altını çizen Bakan Albayrak, Fransa’da düzenlenen COP21 iklim zirvesinin önemine değinerek, karbon emisyonuyla ilgili adımların uzun yıllardır Türkiye tarafından desteklendiğini hatırlattı.
“YENİLENEBİLİR ENERJİ YATIRIMLARINI DESTEKLEMEYE VE TEŞVİK ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ” Albayrak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke sınıflarının doğru bir şekilde ayrılması
‘YILBAŞINDAN İTİBAREN ÖNEMLİ ADIMLAR ATILACAK’ T ürkiye’nin özellikle doğalgaz konusunda önemli yatırımlara imza attığını vurgulayan Albayrak, “Doğalgaz depolamanın yanı sıra, yüzer LNG terminali diye de adlandırılan floating storage and regasification (FSRU) gemileri ve bölgesel yeni çeşitlendirilmiş boru hattı yatırımlarının, Türkiye’nin gaz piyasasının arz önünü daha da iyileştirme yönünde yılbaşından itibaren çok önemli adımlar atmak için düğmeye bastık” diye konuştu. Yılbaşından itibaren doğalgaz depolama konusunda neticelerin görülmeye başlanacağını anlatan Albayrak, şöyle devam etti: “Hedefimiz 2019-2020 sürecinde, önümüzdeki 5 yılda doğalgaz konusunda altyapı iyileştirilmesi. Bunun yanında uluslararası müzakereleri yürüttüğümüz alternatif pazarlar geliştirmek için müzakerelerimiz çok dinamik şekilde
devam ediyor. Çok yoğun çalışmaya devam edeceğiz. Altyapı çok önemli. Türkiye uzun yıllar altyapı noktasında mevcut ihtiyaçları karşılama açısından yatırımlarını hayata geçirmekte zorlanmış bir ülke. İktidarımız döneminde, hükümetimiz döneminde sadece bunu karşılama yönünde değil büyümeyi de aynı şekilde destekleme yönünde altyapı yatırımlarına imza attık. Yeterli mi değil. Enerji noktasında Çin’den sonra en hızlı büyüyen ikinci ülkeyseniz, çok daha iyi ve verimlisini yapmak zorundasınız. Özellikle elektrik üretim ve dağıtımı konusunda, mevcut kurulu güç tesisatları noktasında, iyileştirme, kamu ve özel noktasında önemli adımlar attık, atacağız. Tüm bu çerçevede enerjiyi ithal ettiğimiz bir ülkede her bir dolar, sent ve lira ne kadar kıymetli olduğu gerçeğinden hareketle bizim için büyük bir önem arz ediyor.”
07
‘GLOBAL ENERJİ YATIRIMLARI YÜZDE 8 DÜŞTÜ’
R
aporun üç önemli mesaj içerdiğini ifade eden Birol, şunları kaydetti: “İlk mesaj, 2015 yılında global enerji yatırımlarının yüzde 8 düşmesidir. Bu, çok ciddi bir düşüştü. Bu da ABD’deki petrol ve doğalgaz yatırımlarının azalmasından kaynaklanmaktadır. Yani ilk defa bu düşüşü görüyoruz. İkinci olarak yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin payının tüm dünyada yapılan enerji yatırımları içindeki oranının artmasıdır. Üçüncü olarak 2017’ye kadar petrol alanında yapılacak yatırımların ciddi şekilde düşeceğini düşünüyoruz. Rakamlara bakıldığında, petrole yatırımın hiçbir zaman 3 sene art arda düştüğünü görmemiştik. Bu, kendi başına petrol piyasası için önemli bir mesajdır. Petrol alanındaki yatırımlar azalacağı için fiyatların artmasına neden olacak.”
Fatih Birol, IEA Türkiye Enerji Politikaları Derinlemesine İnceleme Raporu’nu Bakan Albayrak’a takdim etti.
gerektiğine dikkati çekerek şunları kaydetti: “Türkiye’yle ilgili özel durumun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Paris’te imzalanan, mutabakata varılan son noktadan sonra 2001, 2009, 2011 gibi Paris’ten önceki süreçteki Türkiye’nin statüsünün devamı çok önemli. Çünkü Türkiye gelişmekte olan bir ülke. Dolayısıyla gelişmiş ve gelişmekte olan ülke sınıfının doğru bir şekilde ayrılarak Türkiye’nin hak ettiği gibi bu yeni süreçten faydalanması elzem. Aksi hem adaletsizlik hem haksızlık olur. Bunun için Paris öncesi devlet başkanları düzeyinde hem Fransa, hem Almanya’yla yapılan görüşmeler neticesinde Türkiye’nin sözlü özel durumunun altı bir kez daha çizildi. Her ne kadar Paris sonrası bu süreç zikredilmese de bu sürecin devamında Türkiye’nin özel durumunun devamı Türkiye’yi gelişmiş bir ülke gibi yükümlülük altına finansal yükümlülük altına sokulması hakikaten çok ama çok yanlış olur.” Türkiye’nin halihazırda kişi başına karbon emisyonu üretimi noktasında çok aşağılarda olduğunu anlatan Albayrak, “Bu temiz ve yenilenebilir enerji kapasitesini mümkün olduğunca korumaya, bu yatırımları desteklemeye ve teşvik etmeye, mevcut yatırımları da, fosil yatırımları da mümkün olan en son temiz teknolojilerle desteklemeye devam edeceğiz” ifadesini kullandı.
Elektrik üretiminde Yenilenebilir Kaynakların Payı, (2015) Hidroelektrik
eç ya rv ur t o s N u Av
e içr İsv
IEA Türkiye Enerji Politikaları Derinlemesine İnceleme Raporu sunumu IEA İcra Direktörü Fatih Birol tarafından yapıldı. Raporun zamanlamasının ilginç bir döneme denk geldiğini vurgulayan Birol, küresel enerji sektöründe çok ciddi değişikler yaşandığını dile getirdi.
“ASLAN PAYI ELEKTRİK SEKTÖRÜNÜN” Fatih Birol, Türkiye’de son dönemde elektrik kapasitesinin ciddi şekilde arttığını belirterek, “Türkiye birkaç yıl içinde Avrupa’nın en büyük kapasiteye sahip dört veya beşinci ülkesinden biri olursa hiç şaşırmam” dedi. Türkiye’de enerji talebinin
eç İsv
Jeotermal
Rüzgar
a rg diy bu n a m l e ks Fin Lü
iye rk ü T
k an llı ist ra n K na şik Yu ri le B
artığına dikkat çeken Fatih Birol; “Türkiye’nin enerji alanında 20 milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyacı var. Bu yatırımlarda aslan payı elektrik sektörünün çünkü bu piyasanın liberalleşmesi ve doğru fiyatların verilmesi çok önemli” diye konuştu.
“SİHİRLİ KELİME: ÇEŞİTLİLİK” Kaynak çeşitliliğine dikkat çeken Fatih Birol; “Türkiye’nin mutlaka enerji kaynaklarını ve enerjiyi ithal ettiği ülkeleri çeşitlendirmesi gerekiyor. Türkiye enerji piyasası için sihirli kelime; çeşitlilik olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyada LNG’nin önemi giderek artıyor. Bu nedenle de Türkiye’nin LNG konusuna
Toplam Enerji Arzı 1973-2015
Biyoyakıt ve atık
Güneş
ka lçi e B
sa an Fr
da an lya ra ist lan r u l t ca Ho us Ma Av
re Ko G.
daha da eğilmesi gerekiyor” dedi.
“YEKA ARZ GÜVENLİĞİNİ ARTIRACAK”
“DOĞRU TEKNOLOJİNİN KULLANILMASI ÇOK ÖNEMLİ”
Türkiye’nin yenilenebilir enerjiden elektrik üretme oranının ortalamanın üzerinde olduğuna dikkat çeken IEA İcra Direktörü Fatih Birol; “Bu noktada Türkiye’de yapılan hidroelektrik santal yatırımları yatırımları büyük önem taşıyor. Türkiye’nin enerji güvenliği ve çevre açısından RES ve GES’lerden çok daha fazla yararlanması gerekiyor. Daha büyük çaplı yenilenebilir enerji yatırımlarına geçmeliyiz. YEKA projesinin Türkiye enerji arz güvenliğini artıracağına inanıyorum. YEKA, ülkede karbon ayak izini düşürecek ve istihdam sağlayacak” açıklamasını yaptı.
Türkiye’de emisyonların çoğunun enerji sektöründen doğaya yayıldığını söyleyen Birol; “Türk Hükümeti yerel kömür santrallerini arttırmak istiyor. Burada dikkatli ilerlemek gerekiyor. Türkiye’de nükleer santrallerin kurulması hem enerji bağımlılığını hem de emisyonu azaltacak. Ancak hem kömür santrallerinin hem de nükleer santrallerin kurulumunda doğru teknolojinin kullanılması çok büyük önem arz ediyor” şeklinde konuştu.
IEA Ülkelerinde Birim GSYH başına Toplam Enerji Arzı Petrol
Doğalgaz Biyo yakıt ve atık
Hidroelektrik
Jeotermal Güneş Rüzgar
tep/ USD xxx? (endeks 1973)
Kömür
İspanya İtalya IEA Avrupa
Almanya Polonya Türkiye
Gerçekleşen ve Beklenen Küresel Petrol ve Gaz Talep Artış Hızları
Geçmiş
Gelecek*
10
‘Güçlü bir ekonomiye sahip olması, Türkiye’ye daha fazla stratejik önem kazandıracak’ ÖZEL
AJ RÖPORT
GE Petrol ve Gaz MENAT Bölgesi Başkan ve CEO’su Rami Qasem; “Türkiye, Bağımsız Devletler Topluluğu, Hazar Havzası ve Orta Doğu bölgelerindeki önemli doğal gaz ve petrol rezervlerinin arasında yer almaktadır. Böyle bir uluslararası nakliye merkezi ve güçlü bir ekonomi olması, Türkiye’ye mutlaka daha fazla görünürlük ve stratejik önem kazandıracaktır” dedi. Sıla Acar/İstanbul
80 GE Petrol ve Gaz MENAT Bölgesi Başkan ve CEO’su Rami Qasem
‘TÜRKİYE DOĞU BATI ARASINDA DOĞAL BİR NAKLİYE MERKEZİ KONUMUNDA’ B
ildiğiniz üzere Türkiye petrol ve doğal gaz açısından fakir bir ülke ancak bulunduğu jeopolitik konum Türkiye’yi dünya enerji piyasasında oldukça önemli bir oyuncu haline getiriyor. Bu açıdan baktığınızda Türkiye’nin dünya enerji piyasasındaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Avrupa’daki durgunluğa rağmen Türkiye’deki enerji talebi artarak son yıllardaki GSYİH artışının dört katına ulaştı. Devletin yürüttüğü kaynak çeşitlendirme stratejisi ile uyumlu olarak hem kömür kaynakları hem de yenilenebilir kaynaklar artık daha fazla araştırılıyor ve başarıyla uygulamaya geçiriliyor. Bu, Türkiye’nin ithal edilen kaynaklara bağımlılığını azaltmak için önemli ve doğru bir hamle. Ancak Türkiye, doğal gazın hem konutlarda hem de endüstriyel amaçlı kullanımı ile elektrik üretiminde kullanımı için geçmişte önemli bir altyapı oluşturmuştur. Haziran 2016’dan itibaren 2040 yılına kadar rekabetçi fiyatlarla küresel doğal gaz talebinde bir artış olacağını öngören yakın tarihli Statoil ve IEA raporları, bunun küresel bir trend olduğunu göstermektedir. Türkiye, bölgesel ve küresel enerji piyasalarında önemli bir oyuncudur. Ülke çok iyi bir jeopolitik konuma sahiptir. Ayrıca AB bölgesinde dünyanın en büyük doğal gaz pazarı olan Rusya’nın yanında, arz açısından zengin olan doğu ile talep açısından zengin olan batı arasında doğal bir nakliye merkezi konumundadır. Türkiye, Bağımsız Devletler Topluluğu, Hazar Havzası ve Orta Doğu bölgelerindeki önemli doğal gaz ve petrol rezervlerinin arasında yer almaktadır. Böyle bir uluslararası nakliye merkezi ve güçlü bir ekonomi olması, Türkiye’ye mutlaka daha fazla görünürlük ve stratejik önem kazandıracaktır.
yılı aşkın bir süredir Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye (MENAT) bölgesinde iş ortağı olarak faaliyet gösteren GE hem Türkiye’de hem de bölge ülkelerde önemli projelere imza atamaya devam ediyor. Türkiye’nin global enerji piyasasındaki yerini ve GE’nin Türkiye’yi nasıl konumlandırdığını GE Petrol ve Gaz MENAT Bölgesi Başkan ve CEO’su Rami Qasem ile konuştuk. Türkiye’nin GE için kilit pazarlardan biri olduğuna dikkat çeken Rami Qasem, Türkiye’nin doğu batı arasında doğal bir nakliye merkezi konumunda olduğunu belirtti. Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye Bölgesinden sorumlu, GE Petrol ve Gaz Başkan ve CEO’suyum. Görevim, iş ortaklıklarımızı güçlendirmeye ve ortaklarımızın GE’nin gelişmiş dijital endüstriyel teknolojileri ile gerçek potansiyellerini ortaya çıkarmalarına yardım etmeye odaklanarak şirketin bölge dahilinde büyümesini sağlamaktır. Yaklaşık 20 yıldır GE’de çalışıyorum. Öncesinde GE Enerji Hizmetlerinin Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki büyümesinden sorumlu Genel Müdür olarak görev yaptım. 1995 yılı, Teksas A&M Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümü mezunuyum.
“DÜNYAYA ENERJİ SAĞLAMAK ÜZERE TEKNOLOJİNİN SINIRLARINI ZORLUYORUZ” GE’nin faaliyetleri ile ilgili bilgi verebilir misiniz? GE, dünyanın dijital endüstriyel şirketi olarak; birbiriyle bağlı, iletişim kurabilen ve öngörülebilir yazılımlara sahip makine ve çözümleri ile endüstriyi dönüştürüyor. GE’deki her iş kolu aynı teknolojiye, pazara, yapıya ve bilgiye erişim sağlayan GE Store ile küresel olarak bilgi alışverişi gerçekleştiriyor. Her icadımız, bulunduğumuz endüstrilerdeki
inovasyon ve uygulamaları daha ileri taşıyor. Çalışanlarımız, hizmetlerimiz, teknolojimiz ve ölçeğimiz ile endüstrinin dilini konuşuyor ve müşterilerimiz için daha iyi sonuçlar üretiyoruz. GE Store adını verdiğimiz benzersiz kaynaktan faydalanarak dünyanın en zorlu ortamlarından birinde teknoloji liderliği yapıyoruz. GE Store sayesinde GE’nin havacılık, elektrik ve su gibi iş kollarındaki deneyiminden faydalanabiliyoruz. Bu da bizi farklı kılan çok büyük bir etken. Dönüştürme gücüne sahip dijital endüstriyel teknolojiler, arıza süreleri üzerinde çok büyük etkiler ve tasarruf sağlıyor. Bu nedenle müşterilerimizin daha iyi ve daha hızlı karar almasına, operasyonlarını ve ekipmanlarını verimli ve güvenli hale getirmesine yardım etmek üzere bir çözüm sağlayıcı ve iş ortağı olmaya odaklanıyoruz.
“MENAT BÖLGESİ’NİN GELİŞİMİ VE REFAHI İÇİN ÇALIŞIYORUZ” 80 yılı aşkın bir süredir Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye (MENAT) bölgesinde iş ortağı olarak faaliyet gösteriyoruz. Bölgenin değişim ve büyüme atakları kapsamında gelişimi ve refahı için çalışıyoruz. Bugün 6 bini aşkın çalışanımızla GCC bölgesi, Levant, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye genelindeki 24 ülkede ticari varlık gösteriyoruz. Teknolojilerimiz, bölgedeki elektrik üretiminin üçte ikisinden fazla bir kısmını destekliyor ve MENA bölgesi genelinde günde içme, sulama ve kullanma amaçlı 800 milyon litre suyu arıtıyor. GE Petrol ve Gaz, enerji sektöründe sağlam temeller atmaya yardım eden gelişmiş teknolojiler ile bölgenin petrol ve gaz sanayisini özel olarak destekliyor. MENAT bölgesinde 20 atölye ve üretim tesisini kapsayan 43 lokasyonda 1.800’den fazla çalışanımız görev yapıyor. Müşterilerimizle işbirliği içinde dünyaya enerji sağlamak üzere teknolojinin sınırlarını zorluyoruz. Geleceğe güç vermek üzere çıkarma ve taşıma aşamasından son kullanıma kadar mevcut
ortamdaki en zorlu güçlüklere çözümler üretiyoruz.
“TÜRKİYE KİLİT PAZARLARIMIZDAN BİRİ” Türkiye ve bölgedeki yeni iş planlarınız ve hedefleriniz neler? Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz? Türkiye kilit pazarlarımızdan biri ve bu ülkede uzun bir faaliyet geçmişimiz bulunuyor. 1948 yılından beri Türkiye’nin sosyal ve ekonomik dönüşümünün ayrılmaz bir parçası haline geldik; güçlü ortaklıklar, yerelleştirme ve teknoloji sayesinde ülkenin ekonomik büyüme ve altyapı geliştirme hedeflerini destekleyecek şekilde çalışıyoruz. Bugün Türkiye’de 2 bine yakın çalışanımız bulunuyor. Toplumun ihtiyaçlarına en iyi çözümleri geliştirmek üzere bilgi transferi için yurt içi ve uluslararası ortaklıkların çok önemli olduğuna inanıyoruz. GE Petrol ve Gaz, Türkiye’nin petrol ve gaz sanayisinin üretim (upstream), iletim (midstream) ve işleme (downstream) değer zinciri içinde gelişmiş teknolojilere sahip çok önemli ürünler sunuyor. Yenilikçi teknolojilerimizle simge niteliğindeki çeşitli projeleri ve Türk şirketlerini destekliyoruz. İletim alanından bir örnek vermek gerekirse, GE Petrol ve Gaz, TANAP’ta boru hattının kalbi olarak görülen ileri teknolojili bir ana hat turbo kompresör çözümü sunuyor. Çözümümüz, İstanbul’da bulunan yerel servis atölyesinden faydalanarak daha düşük emisyon ve bakıma ek olarak üst düzey operasyonel verimlilik sağlaması nedeniyle tercih edildi. Ayrıca TANAP’ın diğer aşamalarını da destekleyerek, AB ve Türkiye’nin enerji güvenliği ve kaynak çeşitlendirme vizyonlarını gerçekleştirmesine yardım ediyoruz. Enerji güvenliği alanında gaz depolama tesislerimiz, ülke için bir diğer stratejik hamleyi teşkil ediyor. BOTAŞ’ın Tuz Gölü Gaz Depolama tesisine gelişmiş gaz sıkıştırma/enjeksiyon teknolojileri tedarik ediyoruz ve BOTAŞ’ın Tuz Gölü ve Silivri Gaz Depolama fabrikalarının sonraki aşamalarında daha fazlasını yapmaya hazırız.
11
‘KISA VADELİ DALGALANMALARIN KAFALARI KARIŞTIRMASINA İZİN VERİLMEMELİ’ GE
Petrol ve Gaz, dünyada kendi sınıfındaki en verimli gaz türbini olarak bu tür uygulamalarda kullanılmak üzere NovaLT16 adı verilen yeni ve ileri bir teknoloji geliştirdi. Ana hat çözümümüz, müşterilere kuyu başından rafineriye ve sonraki aşamalara kadar destek olarak Endüstriyel İnternet sayesinde operasyonlarını sürekli değerlendirmelerinde ve geliştirmelerinde yardımcı oluyor. Asset Performance Management (Varlık Performans Sistemi - APM), Intelligent Pipeline Solutions (Akıllı Boru Hattı Çözümleri - IPS), Digital Refinery (Dijital Rafineri) ve daha çok birçok Petrol ve Gaz uygulaması kapsamında GE Dijitali sunuyoruz. Sabiha Gökçen Havalimanı’nın yanındaki Teknopark İstanbul’un içinde GE İstanbul İnovasyon Merkezi ile aynı kampüste yer alan kullanıma hazır Servis Atölyemizden faydalanarak hizmet operasyonlarımızı yerelleştirdik. Standart servis tanımının ötesine geçerek sorunlarına yenilikçi çözümler sunmak üzere müşterilerimizle gerçek bir işbirliği sağladık. Akıllı uygulamalar sayesinde sıfır arıza süresi hedefleyen GE Dijital ile daha fazla verimlilik sağlamayı ve operasyonel güvenilirliği güvence altına almayı amaçlıyoruz. Intelligent Pipeline Solution (IPS), Türkiye’nin bölgesel enerji nakil merkezi olma vizyonu doğrultusunda GE Dijitali gerçek zamanlı olarak sorunsuz bir şekilde uygulamaya koyuyor.
Bu uygulama, riskleri saptayarak ve azaltarak ve değerli kaynaklardan en çok ihtiyaç duyulan yerlerde faydalanarak boru hatlarının operasyonel mükemmelliğine çok büyük bir katkıda bulunacak. IPS, boru hattı operatörlerinin gerçek güvenilirlik, en yüksek verimlilik ve üstün bir güvenlik sağlayan eksiksiz veri entegrasyonu, bütünlük içgörüleri ve aktif risk izleme sayesinde daha iyi ve hızlı kararlar almasına yönelik bütünsel bir yaklaşım sunuyor.
“AR-GE VE TEKNOLOJİYE DAHA FAZLA YATIRIM YAPMAK ÇOK ÖNEMLİ” Petrol fiyatlarında başlayan düşüş 2. yılını geride bıraktı. Düşük petrol fiyatları üretici ülkeleri ve şirketleri ciddi anlamda etkiledi. Fiyatlardaki düşüş genel anlamda Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye (MENAT) bölgesindeki yatırımları nasıl etkiledi? GE olarak bölgedeki stratejileriniz ve beklentileriniz neler? Buradaki önemli husus, kısa vadeli dalgalanmanın kafaları karıştırmasına izin vermemektedir. Ar-Ge ve teknolojiye daha fazla yatırım yapmak çok önemli ve sürekli inovasyonun sanayimizin sürdürülebilirliği açısından kilit öneme sahip olduğuna inanıyoruz. Günümüz koşullarında uyguladığımız strateji, veriler, analitik ve
‘İRAN’DAKİ POTANSİYEL İŞ FIRSATLARINI İNCELEMEYE BAŞLADIK’ İran’a uygulanan ambargoların kaldırılması petrol ve gaz sektöründeki şirketlerinin gözlerinin bu ülkeye çevrilmesine neden oldu. GE olarak İran’da yer almayı düşünüyor musunuz? Yaptırımların aşamalı olarak kaldırılması ile birlikte ABD hükümeti tarafından düzenlenen kurallara tamamen uyarak, İran’daki potansiyel iş fırsatlarını incelemeye başladık. GE Petrol ve Gaz’ın ABD dışındaki iştirakleri İran’la iş yapma fırsatını değerlendirmeye başladı. Ancak bu esnada ABD hükümeti tarafından çıkarılan yeni genel ruhsat da dahil olmak üzere, yürürlükteki tüm kurallara tamamen uyuluyor. GE dünya genelinde yürürlükte olan yaptırımlara tamamen uygun şekilde hareket ediyor.
yazılım yoluyla müşterilerimizin (en çok ihtiyaç duyulan zamanda) verimlilik ve kârlılık sağlamasına yardım etmek üzere geniş kapsamlı ürün ve hizmet portföyümüz ile dijital uzmanlığımızdan faydalanmaktır. Öncülük ettiğimiz dijital endüstriyel teknolojilerin ilklere imza atacağına ve iş ortaklarımızın benzersiz verimlilik, etkinlik ve güvenilirlik seviyelerine ulaşmasını sağlayacağına inanıyoruz.
“PREDİX ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ” Endüstriyel İnternet uygulamalarımız ve çözümlerimiz, yalnızca endüstri için geliştirilen dünyanın ilk ve tek bulut tabanlı işletim sistemi olan Predix üzerinde çalışıyor. Predix; karar almak, operasyonlarınızı daha verimli kılmak ve daha fazla maliyet etkinliği sağlamak üzere bilgilerden yararlanmanıza imkan verir. GE Petrol ve Gaz bünyesinde iş kolu genelindeki tüm dijital yetkinlikleri tek bir çatı altında bir araya getiren, dönüşüm sağlayan bir platform olan Digital Solutions’ı uygulamaya koyduk. Günümüzdeki teknolojik ilerlemelerle birlikte, dijital petrol ve gaz endüstrisinin faydalarını anlamaya başlamak için artık daha çok zamanımız var. Doğru dijital çözümün her zaman müşterilerimizin istediği sonuçları doğru anlamakla başladığına inanıyoruz. Bu doğrultuda hangi uygulama kullanılırsa kullanılsın müşterimizin bu hedefi
karşılamasına yardım eden bir çözüm geliştirmek üzere kapsamlı yetkinliklerimizden faydalanıyoruz. Örneğin üretim tarafında operatörlerimize kuyularına ilişkin tam bir inceleme imkanı sağlıyor, üretimi optimize etmek ve maliyeti düşürmek için kuyu performansı ve analitik içgörülerden faydalanarak operasyonlarını iyileştiriyoruz. Boru hatlarında operatörlerin risk yönetimini iyileştirmesine ve güvenliği temin ederek daha hızlı karar almalarına yardım ediyoruz. Bunu boru hattı bütünlüğünü etkileyen çeşitli veri gruplarını entegre ederek ve potansiyel sorunları öngörmek, kaynakları verimli şekilde önceliklendirmek için analitik içgörüler sağlayarak gerçekleştiriyoruz.
“LNG FABRİKALARI İÇİN PAKET ÇÖZÜMLER SUNABİLİYORUZ” LNG gibi fabrikalar için gerek GE tarafından gerekse diğer imalatçılar tarafından üretilen hareketli ve sabit ekipmanlar üzerinde gelişmiş izleme ve tanılama yoluyla bulunabilirlik konusunda yüksek bir güvenilirlik sağlayan bir paket çözüm ve işlerini daha iyi yönetmelerini sağlayacak içgörüler sunabiliyoruz. İşletmeler için iletişime kapalı bilgi sistemlerini değiştirerek farklı bölümler genelinde daha iyi performans sağlamak ve her operatörü en iyi operatör haline getirmek için bilgi yönetimi çözümleri sunuyoruz.
12
‘Tüm enerjimizle Türkiye için çalışıyoruz’
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez
İstanbul Ticaret Odası 63 No’lu Enerji Meslek Komitesi tarafından düzenlenen “Enerji Sektörü Kahvaltılı İstişare Toplantısı” Enerji Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez’in katılımıyla yapıldı. Sıla Acar/ İstanbul
İTO
Enerji Meslek Komitesi tarafından düzenlenen “Enerji Sektörü Kahvaltılı İstişare Toplantısı” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez’in katılımıyla yapıldı. Toplantıda enerji sektörüne ilişkin bir sunum gerçekleştiren Müsteşar Fatih Dönmez, Bakanlığın sektörle ilgili hayata geçireceği yeni projeleri katılımcılarla paylaştı. Fatih Dönmez; “Bakanlık olarak şirketleri yönetmeye talip değiliz, yönlendirebiliriz. Eksikler varsa izleyeceğiz, denetleyeceğiz ama yönetim sorumluluğunu kurumların yöneticilerine bıraktık. Bakanlık olarak teknik stratejimiz; yerli kaynak ve teknoloji arttırmak, doğal gaz arz güvenliğini sağlamak, yapısal dönüşümler yapmak ve özel sektör yatırımlarına kolaylık sağlayarak destek vermek. 2000 yılından bu yana bu sektör özel sektör eliyle büyüyor. Yine bu büyüme stratejisi devam edecek. Kamu küçülmeye devam edecek. Piyasa, yerli kaynaklar, ticaret, teknoloji ve altyapı yönünden gelişecek. Tüm enerjimizle Türkiye için çalışıyoruz” dedi.
yapılan yatırımın neredeyse yarısını ithal ediyoruz. Dışa bağımlılık kaynak açısından azaltıldı ama ekipman ve teknoloji bağımlılığını azaltamamıştık. Arz güvenliği konusunda belli bir mesafe kat ettiğimiz için şimdi teknolojinin Türkiye’ye kazandırılması için ciddi adımlar atmak durumundayız” dedi.
“MTA’YA YURTDIŞINDA FAALİYET GÖSTERME İMKANI GETİRDİK” Fatih Dönmez; “Göreve geldiğimizden bu yana gerçekleştirdiğimiz yasal düzenlemelerle bir yandan kurumsal iyileştirmeler, piyasa düzenlemeleri yaparken diğer taraftan da yenilenebilir ve yerli kömür konusunda değişiklikleri hayata geçirdik. Nükleer santrallerdeki süreçleri azaltmak için TAEK’in görevlerinde bir takım düzenlemeler yaptık. Maden rezervlerini değerlendirmek için bir kurum kuruyoruz. Şu ana kadar herkes arama yapıyordu ancak bu bilgiyi kamuyla paylaşmıyordu. Yerin altında bulunan kazan kişide kalıyordu. Şimdi çıkardığınız karotlar devletindir diyeceğiz. Bunlar bize teslim edilecek biz de yarın öbür gün başka bir yatırımcıya bu karotları açacağız” diye konuştu.
“TEKNOLOJİNİN TÜRKİYE’YE KAZANDIRILMASI İÇİN ADIMLAR ATMALIYIZ”
“KAPASİTE FAZLALIĞININ YÖNETİLMESİ AYRI BİR SORUMLULUK”
Göreve geldiklerinde arz güvenliğinin öncelikli konuları olduğunu belirten Dönmez; “Bakanlık olarak bir an önce yeni tesisler devreye alınsın diye çalıştık. Hükümet tüm yatırımcıları arz güvenliği konusunda özendirdi. Biz özellikle elektrik sektöründe yıllık ortalama 5 milyar dolarlık yatırım yapıyoruz. Ancak
Müsteşar Fatih Dönmez açıklamalarına şöyle devam etti; “Son birkaç yıla kadar Türkiye’de arz güvenliği problemi olduğu için özellikle kamu tarafı arz güvenliği odaklı bir çalışma içerisindeydi. Bugün ki nokta itibariyle bu sorunların büyük bir bölümünü aşmış durumdayız. Ancak bu durum bir kapasite fazlalığı durumu da
doğurmuş oldu. Dolayısıyla bu kapasitenin yönetilmesi de ayrı bir sorun olarak gündemde. Devletin ve kamunun da bu konuda bir deneyimi yoktu. Elbette arzın bir miktar fazla olması rekabetin gelişmesi açısından son derece önemli ama bu özel sektör oyuncularına ilave sorumluluk getiriyor. Birçok yatırımın yeni yapılmış olması, henüz kredilerinin bitmemiş olması kamunun ‘bu benim sorunum değildir’ deme şansını elinden aldı. Bu açıdan yeni kapasite mekanizmalarını devreye sokacak adımların atılması için değişiklikler yaptık. Depolama bizim için çok önemli. Türkiye’deki depolama kapasitesi istediğimiz oranların altındaydı. Orada ilave teşviklerle yüzde 10’lardan, yüzde 20’lere çıkartıyoruz. Açıkçası kamunun yatırım yapmasını arzu etmiyoruz ama burada bir tek istisnamız depolama konusu. Çünkü özel sektör bu alanda yatırım yapmaya çok da istekli değildi. Bu noktada BOTAŞ özel sektörüm önünü kapatmadan depolama konusunda yatırımlarına devam edecek.”
“GAZIN ELEKTRİK ÜRETİMİNDEKİ PAYI 2017’DE YÜZDE 30’UN ALTINA İNECEK” Türkiye’nin elektrikte kurulu güç artışının sevindirici olduğunu ifade eden Dönmez; “1 Eylül itibariyle elektrikte kurulu gücümüz 77 bin 849 MW, yıl sonunu 78 bin MW’larla kapatmayı planlıyoruz. Özellikle üretim sistemimiz normal şartlar altında 47-48 bin puantları kaldırabilecek duruma geldi. Doğalgazın elektrik üretimindeki payı yüzde 47’lerden, yüzde 37’lere geriledi. 2016 yılı sonu itibariyle yüzde 33-32 oranına gerileyecek gibi görünüyor.
‘YERLİ KÖMÜRDE İLK İHALE ÇAYIRHAN İÇİN YAPILACAK’ “Bakanlık olarak yeni dönemde çok önem verdiğimiz hususlardan birisi de yerli kömürün hayata geçirilmesi diyen Fatih Dönmez; “Toplam kömür rezervimiz 15,4 milyar ton. Son 5-6 yıldır MTA’daki arkadaşların büyük çabalarıyla, yeni linyit sahaları keşfetmiş olduk. Bu sahalarda termik santral projelerine ağırlık vermeyi planlıyoruz. İlk olarak Çayırhan’da başlıyoruz. Şartnamelerimiz hazır, ÖİB yoluyla ilana çıkacağız. 700 MW ile 800 MW arasında kurulu güç planlıyoruz. Saha EÜAŞ’a ait. 15 yıl alım garantisi verdiğimiz santral yap-işlet-devret usulüyle ihaleye çıkacak. Santral için 35 yıllık bir işletme süresi öngördük. Kömürün kalitesi Bizim Strateji Belgemizde bu oranı yüzde 30’un altına indirme hedefimiz vardı. 2017’de bu hedefi yakalamış olacağımızı tahmin ediyorum. Elektrik üretimimizin çeyreğini hidrolikten karşılayabiliyoruz. Bu da sevindirici bir durum. İthal kömürün payı yüzde 15’ler civarında. Yerli kömür alanında uzun zamandır yatırım olmadığı
de fena değil. Yatırımcının ihtiyaç duyacağı her türlü teknik bilgiyi hazırlıyoruz. Tabi ki çevre standartlarına uygun bir tesis yapılmak zorunda. Hemen akabinde 2-3 sahayı daha eş zamanlı ihaleye açacağız. Trakya’da havzalarımız var. Bu havzaların 2-3 bin MW potansiyeli var. Eskişehir Alpu’da en az 4-5 bin MW’lık kömür potansiyeli var. Yerli-yabancı epey istekli yatırımcılar bulunuyor. Biz de merakla bu ihalelerin nasıl geçeceğini bekliyoruz. Mevcut yerli kömür kurulu gücümüz 9 bin MW. Toplam potansiyel yerli kömür kurulu gücümüz ise 25 bin MW. Yerli kömürde 10 yıl sonra 20 bin MW’lara ulaşacak tesislerimiz olsun istiyoruz” dedi. için elektrik üretiminde çok fazla bir pay almadı. Yenilenebilirin payı da yüzde 4’lerden yüzde 6’lara yükseldi. Kaynaklarımızı çeşitlendirmeye çalışıyoruz. 2025’lerde kurulu gücümüz 120 bin MW’lara ulaşmış olacak. Ve bu öngörü gerçekleşirse güvenilir enerji üretimi noktasında sıkıntı yaşamamayı düşünüyoruz. 10 yıl sonra herhalde 600 milyar kW/h civarında yıllık tüketimimiz olacak” dedi.
“FSRU KAYNAK ÇEŞİTLİLİĞİNDE ÖNEMLİ BİR ADIM” Doğalgazda uzun yıllardır 45 bcm ortalamasında bir tüketim olduğunu bildiren Müsteşar Dönmez; “Bu tüketim oranı hem ekonomik aktivitelere göre hem de hava koşullarına göre değişim göstermekte. Boru gazını 3 ülkeden ithal ediyoruz. Büyük bölümünü
13
batıya taşımak zorundayız” dedi.
“NÜKLEER PROJELER TÜRKİYE’NİN 50 YILLIK HAYALİ”
Rusya’dan alıyoruz. LNG bizim kış aylarında puant talebi karşılamak için can simidimiz oldu. Bu sektörde fiyatların neredeyse boru gazıyla rekabet edecek duruma gelmiş olması sistem üzerine mali bir yük gelmesini engelledi. Ben LNG’nin önümüzdeki yıllarda da dünyadaki payının artacağı kanaatindeyim. Yeni bir projemiz yüzer LNG terminalleri (FSRU). Özel sektör ilk defa bunu ülkemize kazandırmış olacak. Yüzer LNG Terminallerinin yapım süresi 2-3 yıl ancak önce kiralama yoluyla hızlıca temin edecekler ve Aralık ayında sisteme dahil olmasını bekliyoruz. Bu tesis günlük 20 milyon metreküp gazı sisteme basma imkanına sahip olacak. Yıllıkta da eğer düzenli kullanılırsa 7-8 milyar metreküpe kadar gaz çekilebiliyor. Kaynak çeşitliliğini sağlama konusunda da önemli bir adım” diye konuştu.
“GÜNLÜK DOĞAL GAZ GİRİŞİMİZİ ARTIRACAĞIZ” Doğal gaz üretiminin toplam ihtiyacın yüzde 2’sini karşıladığını söyleyen Müsteşar Dönmez; açıklamalarına şöyle devam etti; “Yeni keşifler yapılmadığı için de bu oran azalmaya devam ediyor. Ancak Trakya’da shale gaz teknolojisiyle birkaç yabancı yatırımcı tarafından aramalar başladı. Eğer onlardan bir geri dönüş alabilirsek tekrar üretim miktarımızın artacağını düşünüyoruz. Doğalgazda iletim şebekesi birkaç ilimiz hariç hepsine gelmiş durumda.
Doğal gazın yüzde 98’i ithal ediliyor. Doğalgazda toplamda 190 milyon metreküplük bir günlük giriş kapasitemiz var. Bizim amacımız bu kapasiteyi artırmak. Yılsonunda biz bunu 20-30 milyon artıracağız. Ağustos gibi 40 milyon artmış olacak. Bizim öncelikli konularımızdan biri de bu. Doğal gaz sadece şehirlerde ve sanayide kullanılsa sorun yok ancak elektrikte de kullanılıyor. Kışın şehirlerin önceliği olduğu için bazen elektrik santrallerinden kısarak şehirlere veriyoruz.”
“DOĞUDA ÜRETTİĞİMİZ ELEKTRİĞİ BATIYA TAŞIMAK ZORUNDAYIZ” Dönmez; “2015 yılında ülkemizin ihracatı 143 milyar dolar, ithalatı ise 207 milyar dolar oldu. Net enerji ithalatı 37 milyar dolar seviyesinde. Toplam ithalatın yüzde 17.8’i net enerji ithalatı kaynaklı. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için bir takım tedbirlerimiz var. 20022003’ten sonra başlayan serbestleşme döneminden 2008’lere kadar her yıl 1.500 MW kurulu güç ilavesi yaptık. 2009’dan sonra neredeyse her yıl 5 bin MW sisteme kurulu güç ilavesi gerçekleştirdik. Doğal kaynaklarımız ağırlıklı olarak doğuda olduğu için hidrolik kaynaklarda ürettiğimiz elektriği batıya taşımak zorundayız çünkü tüketim bu tarafta daha fazla. Marmara’nın tüketimi yüzde 35 civarında dolayısıyla doğuda ürettiğimiz elektriği
Nükleer projelerin Türkiye’nin 50 yıllık hayali olduğunun altını çizen Dönmez; “İnşallah ilk üniteyi 2023’te Akkuyu’da devreye almayı hedefliyoruz. Türkiye’de antinükleer bir düşünce var fakat nüfusu İstanbul’dan küçük olan 11 ülkede nükleer enerji, elektrik üretimi için kullanılıyor. Dünyada Afrika dışında nükleer santrali olmayan coğrafya yok. Teknoloji gelişiyor ve böylece güvenlik önlemleri artıyor. Gerek Akkuyu’da gerekse Sinop’ta yapacağımız santralde son derece modern, en yüksek teknoloji ve ürünler kullanacağız. Elektrik üretim portföyüne eklenecek Akkuyu ve Sinop NGS ile yıllık 7,2 milyar dolara karşılık gelen 16 milyar metreküp daha az doğal gaza ihtiyaç duyulacak” dedi.
“EKİPMANLARI YATIRIMCININ ÜRETMESİNİ İSTİYORUZ” Dönmez; “YEKA kapsamında ilk yatırımları güneş alanında yapacağız. Kurulacak olan tesisin panelini yatırımcının kendisinin üretmesini istiyoruz. Biz bunun için yer gösteriyoruz, arazi için de para istemiyoruz. Yılsonuna kadar da ilk ihaleyi yapmayı hedefliyoruz. İlk etapta 1000 MW’lık bir kurulum vereceğiz. Güneş paneli üretiminde fiyatlar son 5 yılda 5 kat düştü. Tesis sayısı, teknoloji ve verimlilik giderek artıyor. Biz de bundan istifade etmek istiyoruz. Yerli kömürde de ruhsat sahalarını bölme imkanı getirdik. Dolayısıyla aynı havzada birden fazla yatırımcı da çalışabilecek. Öyle tahmin ediyorum ki ilk etapta 3-4 bin MW, ikinci etapta 4-5 bin MW koyarak toplamda 10 bin MW
yerli kömüre dayalı santralleri kazandırmış olacağız. Örnek olarak, Eskişehir Alpu’da yaklaşık 1.5 milyar tonluk bir rezerv var. Toplamda baktığınızda 1000’er MW’lık 6 adet santral kurma imkanı bulunuyor. Toplamda 7-8 milyar dolarlık bir yatırımdan söz ediyoruz. 30-35 yıllık işletme ömrü var. Bu tesislerin hepsi hayata geçtiğinde yaklaşık 18 bin kişiyi biz bu bölgede istihdam edeceğiz. Yıllıkta sisteme sırf bu bölgeden 42 milyar kWh elektriği aktarma imkanına sahip olacağız. Bu hem cari açığımızı azaltmış olacak hem de enerjide dışa bağımlılığı minimilize etmeye yarayacak bir sistem.”
“ÇANTACILARI MADENCİLİK SEKTÖRÜNDEN ÇIKARTACAĞIZ” Müsteşar Dönmez şöyle devam etti; “Ülkemizde metan içerikli kömür sahalarında metan drenajı ve üretimi ile ilgili de çalışmalarımız var. Zonguldak’taki taşkömürü sahasının 13 milyar metreküp üretimi var. Bu metanı oradan çıkarmak için 500 adet kuyunun kazılması gerekiyor. Madencilik sektörü oldukça önemli bir alan. Bu alanda ihracat yapabildiğimiz gibi ithalatımız da var. Çünkü yeteri kadar maden üretip, çıkaramıyoruz. Yaklaşık 4 milyar dolarlık bir ihracatımız var madende. Ayrıca 4,6 milyar dolarlık da ham madde ithalatımız var. Kendi içinde sektör net açık veriyor. Ülkemiz maden ihracatı ve ithalatı arasında 2005-2015 yılları arasında toplam 16,79 milyar dolar açık oluştu. Bu nedenle arama faaliyetlerini hızlandırmak arzusundayız. Bununla ilgili yönetmeliğimizi hazırladık yakın bir gelecekte yayınlayacağız. Madencilik sektörü küçük ölçekli
Enerji Yayın Grubu Başkanı Sertaç Komsuoğlu ETKB Müsteşarı Fatih Dönmez ile kısa bir değerlendirme yaptı. yatırımcıların elinde kaldığı için yeterince büyüyemedi. Yeni dönemde daha güçlü şirketlerin bu alanda faaliyet göstermesi için de bazı düzenlemeleri hayata geçireceğiz. Özellikle yatırım büyüklüğüne orantılı mali gücün olmasını arzu ediyoruz. Çantacı olarak tabir ettiğimiz grubu madencilik sektöründen çıkartacağız. Bu nedenle tedbirleri hayata geçireceğiz.”
“MADENCİLİK SEKTÖRÜ UMREK İLE DAHA FAZLA FİNANSMAN BULABİLECEK” Ulusal Madenlerde Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu (UMREK) hakkında bilgi veren Dönmez; “Bu komisyonun kurulması son derece önemli. Bugüne kadar el yordamıyla yürüyordu ve madencilik sektörü de aslında bankacılık sektöründen çok fazla istifade edemeyen bir gruptu. Öz kaynaklarla yürüyordu. Şimdi uluslararası geçerliliğe sahip bir sistemi burada oturtacağız ve bu sektör çok daha bu projelere finansman bulabilecek. Bir diğer önemli haber de; bu yıl dolmadan MTA denizlerde gaz ve petrol arama gemisine sahip olacak” diye konuştu.
18
Rus gazının Almanya’ya sevkiyatı artacak Rusya’dan Almanya’ya yapılacak olan doğal gaz sevkiyatının bu yıl geçen yıla göre artarak yeni bir rekor kıracağı ifade edildi. Rus kamu enerji şirketi Gazprom’un Başkanı Aleksey Miller, Rusya’nın St. Petersburg kentinde gerçekleştirilen Uluslararası Gaz Forumu’nda yaptığı konuşmada, Almanya’nın Avrupa’da Rus gazının en büyük ithalatçısı olacağını söyledi. Miller, “2015 yılında Almanya’ya rekor seviyede gaz sevkiyatı yapıldı, ancak bu yılki miktar geçen yılki sevkiyat miktarını geçecek ve yeni bir rekor kırılacak” dedi. Miller ayrıca, global doğal gaz tüketiminin önümüzdeki on beş yıl içinde yüzde 30 oranında artacağını kaydetti.
G. Afrika’nın
termal kömür
ihracatı arttı
Güney Afrika’nın termal kömür ihracatı geçen yıla göre yıllık yüzde 1 arttı. Gümrük verilerinden derlenen bilgilere göre, termal kömür ihracatı belirtilen ayda bir önceki aya göre yüzde 24,2 artarak 5,77 milyon tona çıktı. Ocak-Ağustos döneminde ise ihracat yıllık yüzde 6,3 düşüşle 45,5 milyon tona geriledi.
Suudilerden Engie’ye santral teklifi Suudi Arabistan, Fransız enerji şirketi Engie’ye 1.504 MW kapasiteli elektrik santrali inşaası için anlaşma önerdi. Saudi Electricity Co. yaptığı açıklamada, ülkenin ulusal petrol şirketi Aramco ile işbirliği halinde Fransız enerji şirketi Engie’ye 1.504 megavat kapasiteli elektrik santrali inşaası için anlaşma önerdiklerini açıkladı. İnşa edilmesi düşünülen Fadhili Enerji Santrali’nin maliyetinin yaklaşık 1.2 milyar Dolar olması öngörülüyor. Santralin yüzde 30’u Saudi Electricity’nin, yüzde 30’u Aramco’nun ve yüzde 40’ı da adı verilmeyen özel sektör ortaklıklarının olacak. Santralin 2019 yılı Aralık ayına kadar tamamlanarak üretime başlaması planlanıyor.
İthal kömüre Rotterdam
ayarı
Son 2 yılda düşen kömür fiyatları ithal kömüre dayalı kömür santrallerinin karlılığını arttırdı. Bununla birlikte Türkiye’deki ithal kömüre dayalı santral yatırım projelerini de attırdı.
Elektrik üretiminde kullanılan ithal kömüre getirilen ek vergide yeni düzenleme yapıldı. Buna göre, 2 Ağustos’ta ton başına 15 dolar olarak belirlenen ek vergi, bundan böyle ICE Rotterdam Coal Future fiyatının 70 dolardan düşülmesiyle hesaplanacak.
E
lektrik üretiminde kullanılan ithal kömüre getirilen ek vergide yeni düzenleme yapıldı. Buna göre, 2 Ağustos’ta ton başına 15 dolar olarak belirlenen ek vergi, bundan böyle ICE Rotterdam Coal Future fiyatının 70 dolardan düşülmesiyle hesaplanacak. Bütün bunların dışında ek verginin Gümrük Mevzuatına tabi olmasına ilişkin hüküm kaldırılırken, bu kapsamda verilen teminatlar, gümrük mevzuatı çerçevesinde iade edilecek.
DÜZENLEME SANTRALLER AÇISINDAN NEDEN ÖNEMLİ? Son iki yılda önemli düşüş gösteren kömür fiyatları ithal kömüre dayalı kömür santrallerinin karlılığını arttırırken, Türkiye’deki ithal kömüre dayalı santral yatırımlarının cazibesini yükseltti. Bu durum karbon salınımı gibi çevresel etkilerine ek olarak Devletin yerli kömür yatırımlarına enerji politikalarında öncelik vermesiyle
birlikte ekonomi yönetimini ithal kömür santrallerindeki artışın sınırlanması için tedbir almaya yöneltti. İthal kömür santrallerinin diğer termik santrallere karşı sağladıkları maliyet avantajı nedeniyle geçtiğimiz Ağustos ayında elektrik üretiminde kullanılacak ithal kömürün tonuna 15 dolarlık ek vergi getirilmişti.
İTHAL KÖMÜRE DAYALI SANTRALLERE KISMI RAHATLAMA SAĞLANDI Vergi artışına ek olarak son haftalarda uluslararası piyasalardaki kömür fiyatlarında görülen hızlı artış ve doğalgaz fiyatlarında yapılan indirim sonrası ithal kömür santrallerinin karlılıklarındaki düşüşün artması bekleniyordu. Yapılan yeni düzenleme ile ithal kömüre dayalı santrallere kısmi rahatlama sağlanmış olurken ithal kömür santrallerinin sayısında yaşanan artışa neden olan fiyat ve piyasa koşullarının etkisi de böylelikle sınırlanmış oldu.
İTHAL KÖMÜR
SANTRALLERİ İÇİN
KIRMIZI ALARM SARIYA DÖNDÜ
Gas&Power’ın sorularını yanıtlayan A Plus ortaklarından Ozan Korkmaz kömür fiyatlarındaki artış ve ek verginin ithal kömüre dayalı santrallerin maliyetlerini yükselttiğini ve yeni vergi düzenlemesinin santraller açısından önemli olduğunu söyledi. Ozan Kormaz, “Yeni durum ithal kömür santralleri için daha iyi oldu. Çünkü geçtiğimiz ay kömürün spot ve futures fiyatlarında ciddi bir artış yaşanmıştı. İlave 15 USD/ton tutarındaki vergi de eklendiğinde ithal kömür santral marjinal maliyetleri 120 TL/MWh mertebesinde çıkmıştı” dedi.
“SANTRALLERİN KÖMÜR MALİYETİ 70 USD/TON OLACAK” Ozan Korkmaz sözlerine şöyle devam etti: “Gaza yapılan yüzde 10 indirim de göz önüne alındığında ithal kömür santralleri için, doğalgaz santrallerinin son 2 yıldır yaşadığı karlılık problemi ortaya çıkacak ve refinansman gibi konular ilk kez gündeme gelecekti. Son düzenleme ile santrallerin kömür maliyetinin vergi dahil, navlun hariç 70 USD/ ton olacağını söylemek mümkün, zira futures fiyatlarına bakıldığında 70 USD/ton’un üzerinde bir tutara fiyatın gitmesi 2017 yılı için çok mümkün görünmüyor. Bu durum ithal kömür santralleri için karlılık tehdidinin bittiği anlamına gelmese de kırmızı alarmın bir süreliğine sarıya döndüğünü söyleyebilirim.”
20
Güncel gelişmeler ışığında Türkiye doğalgaz piyasası ve talebe bakış
T
Doğalgaz talebinde geçtiğimiz yıllarda elektrik üretimi kaynaklı görülen yüksek büyümenin yerini daha çok 45-50 milyar metreküp bandında hareket eden ve durağan bir talep yapısına bıraktığı görülüyor.
icari doğalgaz üretiminin ilk kez 1976 yılında başladığı Türkiye’de doğalgazın yaygınlaşması ve konutlarda kullanılmaya başlaması ancak 1987 yılında mümkün olabildi. Geçtiğimiz 15 yılda Türkiye’nin hızlı ekonomik büyümesi ve artan enerji ihtiyacına bağlı olarak doğalgaz tüketimi de hızla arttı ve Türkiye Avrupa’da doğalgaz talebinin en hızlı arttığı ülkelerden birisi oldu. Türkiye’nin 2000 yılında 14,5 milyar standart metreküp olan doğalgaz tüketimi, 2014 yılı sonunda 48,7 milyar standart metreküp ile en yüksek tüketim seviyesine yükselmişti. 2000-2014 döneminde toplam doğalgaz talebindeki artış yüzde 242 olurken bu dönemde yıllık ortalama doğalgaz talep artışı ise yüzde 9.46 olarak gerçekleşmişti.
ELEKTRİK ÜRETİMİ DOĞALGAZ TALEBİNDEKİ EN ÖNEMLİ BELİRLEYİCİ Bununla birlikte 2009 sonrası Türkiye’de doğalgaz tüketiminin artış hızının düştüğü ve geçmiş yılların ortalamasının altında kaldığı görülüyor. Bunun en önemli nedeni ise Devletin elektrik üretiminde doğalgazın payını düşürme stratejisine bağlı olarak yerli ve yenilenebilir kaynakların elektrik üretiminde payının hızla artması oldu. Elektrik üretiminin toplam gaz tüketiminde 2000 yılında yüzde 65 olan payı 2015 yılı sonu itibariyle yüzde 39,6’ya gerilemiş durumda. 2016’nın 9 aylık döneminde ise elektrik üretiminde gazın payı yaklaşık yüzde 39 seviyelerinde seyrediyor. Önümüzdeki yıldan itibaren Yap İşlet Devret (YİD) santrallerinin anlaşma sürelerinin sona ermeye başlamasıyla birlikte doğalgazdan elektrik üretiminde gerilemenin devam edebileceği değerlendiriliyor. Elektrik üretiminde doğalgazın payındaki düşüş, artan verimlilik ve sanayi kaynaklı gaz talebinin artış hızının yavaşlamasıyla birleşince doğalgaz tüketim artışının durduğu ve belli bir bantta hareket ettiği görülüyor.
2016’DA TÜKETİM 46 MİLYAR METREKÜPÜN ALTINDA KALABİLİR 2014 yılında 48,7 milyar standart metreküp olan doğalgaz tüketimi 2015 yılında 48 milyar standart metreküpe gerilemişti. Enerji Bakanlığı verilerine göre 2016’nın Ocak-Eylül döneminde toplam doğalgaz tüketiminin yaklaşık
33 milyar metreküpte kaldığı ve tüketimde düşüşün devam ettiği görülüyor.
aylarında pik taleple birlikte arz tehlikesi yaşayan Marmara Bölgesi’nde kısmi rahatlama sağlaması bekleniyor.
Bu yılın geri kalan 3 aylık döneminde tüketimin geçtiğimiz yılın aynı dönemine yakın gerçekleşmesi durumunda 2016’nın tamamında doğalgaz tüketiminin 45-46 milyar metreküp bandında gerçekleşebileceği görülüyor.
TUZ GÖLÜ YERALTI DEPOLAMA TESİSİNİN İLK FAZI 2017’DE DEVREDE
GAZ TALEBİ DÜŞERKEN ARZ ARTIYOR Türkiye’nin doğalgaz talebi düşmeye devam ederken artan arzla birlikte özellikle kış aylarında pik talep dönemlerinde karşılaşılan arz açığının ise bu sene geçtiğimiz yıllarla karşılaştırıldığında piyasalar ve arz güvenliği açısından daha düşük risk oluşturacağı görülüyor. Türkiye’nin halihazırda günlük 191,4 milyon metreküp olan doğalgaz arzının Aralık sonuna kadar 196,4 milyon metreküpe, gelecek yılın sonunda ise 230 milyon metreküpün üzerine çıkacağı değerlendiriliyor. Türkiye’nin geçtiğimiz kış dönemindeki pik doğalgaz talebi 246 milyon metreküp/ gün olmuştu. Kolin Grubu tarafından İzmir Aliağa’da yapımı devam eden ve yıllık 5,3 milyon ton kapasiteye sahip olması beklenen FSRU ile birlikte Türkiye yaklaşık 21 milyon metreküplük ilave gaz arzına kavuşmuş olacak. Buna ek olarak İzmir Aliağa’daki yıllık 4,4 milyon ton kapasiteli EgeGaz LNG terminalinin günlük yaklaşık 16 milyon metreküp olan send out kapasitesini 24 milyon metreküpe çıkartacak kapasite artırım çalışmaları ise devam ediyor.
SİLİVRİ DOĞALGAZ DEPOSUNUN GERİ ÜRETİM KAPASİTESİ YÜKSELİYOR TPAO tarafından işletilen Silivri’deki 2,7 milyar metreküp/yıl kapasiteli yer altı doğalgaz depolama tesisinin geçtiğimiz ay BOTAŞ’a devri tamamlanırken tesisin günlük 20 milyon metreküp olan geri üretim kapasitesini arttırma çalışmalarının önümüzdeki haftalarda tamamlanması ve tesisin geri üretim kapasitesinin günlük 25 milyon metreküpe çıkarılması bekleniyor. Tesisin günlük 16 milyon metreküp olan enjeksiyon kapasitesi ise değişmeyecek. 5 milyon metreküplük ilave kapasitenin kış
Türkiye’nin toplam tüketimin yaklaşık yüzde 5’ine denk gelen depolama kapasitesinin enerji yönetimi tarafından yüzde 20’ye çıkartılması hedefleniyor. Bu hedefe ulaşılmasında en önemli projelerden birisi durumundaki Tuz Gölü Yeraltı Doğalgaz Depolama Tesisinin inşaat çalışmaları tüm hızıyla devam ederken tesisin 500 milyon metreküp depolama kapasitesine sahip olacak ilk fazının 2017’nin ilk yarısında devreye alınması bekleniyor. Tesisin 500 milyon metreküplük ikinci fazının ise 2019 yılında tamamlanarak devreye alınması planlanıyor. Tesis tamamlandığında toplam depolama kapasitesi 1 milyar metreküp, geri üretim kapasitesi ise 40 milyon metreküp olacak.
TÜRKİYE DOĞALGAZ PİYASASINDA ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA REKABET ARTACAK Türkiye’de doğalgaz talebinde geçtiğimiz yıllarda elektrik üretimi kaynaklı görülen yüksek büyümenin yerini daha çok 45-50 milyar metreküp bandında hareket eden ve durağan bir talep yapısına bıraktığı görülüyor. Önümüzdeki yıllarda Türkiye doğalgaz piyasasına gelecek ilave gaz arzı sağlayacak yeni projelerle birlikte Türkiye doğalgaz piyasasında güçlü bir rekabet olacağı görülüyor. Dünya genelinde arz fazlasına bağlı olarak önümüzdeki 5 yıllık süreçte görülmesi beklenen düşük LNG fiyatlarının Türkiye’nin LNG ithalatını arttırması bekleniyor. 2018 sonunda devreye alınması planlanan TANAP boru hattı projesiyle de Türkiye’ye 6 milyar metreküp yeni gaz arzı sağlanmış olacak. Önümüzdeki günlerde Hükümetler arası anlaşmanın imzalanması beklenen Türk Akımı projesi de Türkiye’ye yıllık 1.75 milyar metreküp ilave gaz arzı sağlayacak. Söz konusu projenin 2020 yılının başlarında tamamlanabileceği değerlendiriliyor. Türkiye piyasasında önümüzdeki yıllarda artmaya devam edecek gaz arzına ek olarak talep artışının düşmesi piyasada rekabeti arttırdığı gibi Türkiye’nin üretici ülkelere karşı fiyat ve kontrat yenilenme müzakerelerinde gücünü artırmasını da sağlayacak.
24
‘Kış gelmeden baca temizliği ve kombi bakımı şart’ İGDAŞ Genel Müdürü Mehmet Çevik doğal gazda 1 Ekim’den itibaren başlayan yüzde 10 indirimin yanı sıra kışa girmeden yaptırılacak baca temizliği ve kombi bakımının, doğalgaz faturalarının daha da düşmesine katkı sağlayacağını belirtti.
İ
GDAŞ Genel Müdürü Mehmet Çevik doğalgazda 1 Ekim’den itibaren başlayan yüzde 10 indirimin yanı sıra kışa girmeden yaptırılacak baca temizliği ve kombi bakımının, doğalgaz faturalarının daha da düşmesine katkı sağlayacağını belirtti. İGDAŞ Genel Müdürü Mehmet Çevik yaptığı açıklamada; “Her yıl sonbaharda, düzenli olarak baca temizliği ve kombi bakımının yapılması gerekiyor. Bu işleri kime yaptırdığınız da çok önemli. Güvenlik açısından, cihaz bakımı ve baca temizliğini mutlaka yetkili servislere yaptırın. Bacalarınız için ‘İtfaiye Yetkili Baca Firmaları’nı, kombileriniz için de mutlaka cihazın yetkili servisini çağırın” dedi.
“YETKİSİZ USTA VE FİRMALARA DİKKAT” İGDAŞ Genel Müdürü Mehmet Çevik: “Evinizde yaptırmak istediğiniz her türlü doğalgaz tesisatı değişikliği için yetkilendirilmiş firma ile çalışın ve yeni projenin mutlaka İGDAŞ’tan onaylı olmasına dikkat edin.”
Hane içindeki doğalgaz tesisatlarının bakımının da sadece ‘Doğalgaz Sertifikalı Firma’lara yaptırılması gerektiğini vurgulayan Mehmet Çevik, “Tesisatlarınıza İGDAŞ’ın bilgisi dışında müdahale etmeyin. Evinizde yaptırmak istediğiniz her
türlü doğalgaz tesisatı değişikliği için yetkilendirilmiş firma ile çalışın ve yeni projenin mutlaka İGDAŞ’tan onaylı olmasına dikkat edin. Yetkisiz usta ve firmalara yaptırdığınız en küçük bir değişikliğin bile sizin ve çevrenizdekilerin hayatını tehlikeye attığını ve suç olduğunu unutmayın. Bu konuda hassasiyet, hem hayatınızı hem de aile bütçesini korur. Düzenli bakım ve baca temizliğiyle, istenmeyen olayların yaşanmasını engeller ve doğalgazı daha verimli kullanılırsınız” dedi.
İGDAŞ Genel Müdürü Mehmet Çevik
“BASİT ÖNLEMLER SAYESİNDE TASARRUF ETMEK MÜMKÜN” Doğalgaz fiyatının, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 1 Ekim’den itibaren yüzde 10 indirildiğini hatırlatan Çevik, “Kışa girmeden yaptırılacak baca temizliği, kombi bakımı ve basit önlemler sayesinde daha az doğalgaz tüketerek ısınmak ve böylece doğalgaz faturalarında indirimin üstüne biraz daha tasarruf etmek mümkün. Evlerdeki ısı kaybını
önlemek için pencerelerin PVC doğrama ve ısı cam yapılmasıyla yüzde 15 tasarruf edilebilir. Ayrıca radyatörlerde termostatik vana kullanarak da yüzde 14 civarında tasarruf yapılabilir. Termostatik vanalarla oda sıcaklığının 1 derece düşürülmesi yaklaşık yüzde 7 tasarruf anlamına geliyor. Radyatörlerin üzerinin uzun perdelerle
Türkiye’nin elektrik üretim kapasitesi 77 bin 147 MW oldu EPDK Temmuz ayı Elektrik Piyasası Sektör Raporu’nu yayınladı. Buna göre Temmuz ayı sonu itibari ile Türkiye’nin elektrik üretim kapasitesi 77 bin 147 MW seviyesine yükseldi.
E
nerji Piyasası Düzenleme Kurumu Temmuz ayı Elektrik Piyasası Sektör Raporu’nu yayınladı. Rapordaki verilere göre Temmuz ayı sonu itibari ile Türkiye’nin elektrik üretim kapasitesi 77 bin 147,11 MW seviyesine yükseldi. Bunun 76 bin 472,29 MW’lık bölümünü lisanslı, 674,82 MW’lık bölümünü ise lisanssız santraller oluşturdu. Türkiye’deki bu kapasitenin
26 bin 204,91 MW’lık bölümünü doğal gaz, 19 bin 385,89 MW’lık bölümünü barajlı santraller, 17 bin 95 MW’lık bölümünü kömür, 6 bin 891,06 MW’lık bölümünü akarsu tipi hidroelektrik santralleri, 5 bin 72,72 MW’lık bölümünü rüzgar, 712,36 MW’lık bölümünü jeotermal, 583,26 MW’lık bölümünü ise güneş enerjisi santralleri oluşturdu.
ELEKTRİK ÜRETİMİNDE YENİLENEBİLİRİN PAYI YÜZDE 8.76 OLDU Açıklanan verilere göre Türkiye’nin elektrik üretim kapasitesinde doğalgazın payı yüzde 33,96, barajlı santrallerin yüzde 25,12, akarsu santrallerin yüzde 8,93, kömürlü termik santrallerin yüzde 22,15, rüzgar enerjisi santrallerin yüzde 6,57, jeotermal enerji santrallerinin
yüzde 0,92 ve güneş enerjisi santrallerinin 0,75 oranında bulunuyor. Temmuz 2016 döneminde lisanslı elektrik üretiminin kaynak bazında dağılımı incelendiğinde bu üretimin 7 milyon 644 bin 493 MWh’lık bölümünü doğalgaz, 3 milyon 756 bin 970 MWh’lık bölümünü ithal kömür, 2 milyon 667 bin 660 MWh’lık bölümünü linyit, 1 milyon 784 bin 727 MWh’lık bölümünü
örtülmemesi, radyatör önlerinin açık tutulması, eşyalarla kapatılmaması da tasarruf için, basit ama önemli tedbirler arasında yer alıyor. Hepsinden de önemlisi, güvenlik. Düzenli kombi bakımı ve baca temizliğiyle olası herhangi bir karbonmonoksit kaçağını önleyip ailenizin can güvenliğini sağlamış olursunuz” uyarılarında bulundu.
rüzgar, 310 bin 855 MWh’lık bölümünü jeotermal oluşturdu. Raporda açıklanan verilere göre lisanslı elektrik üretiminin il bazında dağılımı incelendiğinde İzmir 1 milyon 688 bin 381 MWh’lık üretim ile ilk sırada yer aldı. İzmir’i sırasıyla 1 milyon 346 bin 385 MWh ile Sakarya, 1milyon 300 bin 709 MWh ile Hatay, 1 milyon 275 bin 474 MWh ile Çanakkale takip etti. Temmuz ayı sonu itibariyle lisanssız elektrik kurulu gücünün kaynaklara göre dağılımına bakıldığında kurulu gücün 582,04 MWe’lik bölümünü güneş, 48,47 MWe’lik bölümünü doğal gaz, 8,62 MWe’lik bölümünü rüzgar, 2,80 MWe’lik bölümünü hidroliğin oluşturduğu gözlemlendi.
EN FAZLA ELEKTRİK TÜKETİMİ İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİ Temmuz ayında ülke genelinde toplam 19.181.465,77 MWh elektrik tüketildi. En fazla elektrik tüketimi 2 milyon 861 bin 989 MWh ile İstanbul’da gerçekleşti. İstanbul’u sırasıyla 1 milyon İzmir, Ankara, Kocaeli, Bursa izledi. Türkiye’nin en az elektrik tüketen ili ise 7 bin 342,53 MWh ile Bayburt oldu.
26
BIL’de bayrak değişimi BOTAŞ International (BIL) Genel Müdürlüğü’ne Dr. Erdoğan Tozan atandı. Tozan son olarak İGDAŞ’ta görev yapıyordu.
B
OTAŞ International (BIL) Genel Müdürlüğü’nde bayrak değişimi yapıldı. Buna göre; Dr. Erdoğan Tozan BOTAŞ International’a (BIL) Genel Müdür olarak atandı. Tozan son olarak İGDAŞ’ta Proje Koordinatörü olarak görev yapıyordu.
İGDAŞ’TA FARKLI BÖLÜMLERDE ÇALIŞTI İGDAŞ’ta çeşitli bölümlerde Müdür ve Genel Müdür Yardımcılığı yapan Erdoğan Tozan, İTÜ Makina Fakültesinden 1990 yılında mezun oldu. Aynı üniversitede Enerji Programında Yüksek
Lisans ve Doktora yaptı. Ulusal ve uluslararası birçok sempozyumda tebliğci, moderatör ve davetli konuşmacı olarak mesleki birikimlerini paylaştı. Tozan, Enerji Bakanlığı kuruluşlarından BIL Botaş International Ltd. Şirketine Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür olarak atandı.
‘Kontrolsüz gaz kaçaklarında en güvenli müdahale: Boğma aparatları’ DMS Ürün-Eğitim Direktörü ve Kimya Mühendisi M.Recai Öztuna kontrolsüz gaz kaçaklarında güvenli müdahale sistemleri ile ilgili açıklamalarda bulundu.
‘BORU İMALATINDA
ORİJİNAL GRANÜL
KULLANILMIYOR’ M. Recai Öztuna yine diğer bir doğal gaz dağıtım şirketinin satın aldığı PE borunun yurt dışında veya bir üniversite laboratuvarında yaptırdığı analiz raporunda boru imalatında orijinal granül kullanılmadığı artık, kırıntı borulardan üretilen granüllerin kullanıldığı üzerinde durdu. Dikkat çekilmesi gereken bir diğer konunun ise kontrolsüz gaz çıkışlarında personel üzerinde veya kullanılan aparat ve malzemede oluşabilecek statik elektriklenme sonucu kanalda yangın oluşması neticesinde personelin ölümüne kadar sebep olan olaylar olduğunu söyleyen Öztuna, bu sorundan dolayı sektörde 5 çalışanın hayatını kaybettiğinin unutulmaması gerektiğini dile getirdi.
D
MS ÜrünEğitim Direktörü ve Kimya Mühendisi M.Recai Öztuna kontrolsüz gaz kaçaklarında güvenli müdahale sistemleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Son zamanlarda gündemde olan, işletmecilerin çok sık yaşadığı, özellikle inşaat mevsiminde vuku bulan kontrolsüz gaz çıkışlarına, akışlarına müdahale sistemi olduğunu söyleyen M.Recai Öztuna, bu sistemin kompleks, alternatifli bir müdahale şekli olmadığını, klasik, tek doğru müdahalenin mevcut olduğunu dile getirdi. Öztuna, bu müdahale
sistemlerini şu şekilde sıraladı: Kontrolsüz gaz çıkış-akış noktasının çevre – can ve mal güvenliğini sağlamak, devamlı takip altına almak, Paftalarda yer alan alt yapı sektör / ring vanalarından hangilerinin kapatılarak gaz akışının kesileceğini, bu aşamada hangi sokak/ caddelerin hatta kaç binanın bu operasyondan etkilenerek gaz ikmallerinin kesileceğinin planlamasını acilen yaparak ekiplere öncülük ederek vanaların kapatılmasını temin etmek ve şahit olmak, Kontrolsüz gaz akışı olan mahaldeki ekiplerle haberleşerek vanaların kapatılması neticesinde gaz çıkış basıncının düşüp düşmediği bilgisini almak, hatta yerinde görmek, Gaz çıkış basıncının hemen hemen sıfırladığını tespit ettikten sonra kontrolsüz gaz çıkış noktasının ( tamir müdahalesine engel olmayacak şekilde ) sağından ve solundan veya tek yön besleme ise beslemeyi engelleyecek şekilde boğma atarak emniyeti pekiştirmek, gaz çıkışını sıfırlamak.”
“BORUNUN DEFORME OLMASI CİDDİ GAZ KAÇAKLARINA NEDEN OLUYOR”
Kontrolsüz gaz çıkışlarında birçok işletmeci genel olarak aynı işlemleri uyguluyor. Fakat işletme yöneticileri bu durumlarda ekiplere boğma kullanılmaması konusuna dikkat çekiyor.
M.Recai Öztuna yaptığı açıklamada kontrolsüz gaz çıkışlarında birçok işletmecinin genel olarak aynı işlemleri uyguladığı, fakat işletme yöneticilerinin bu durumlarda ekiplere boğma kullanılmaması konusuna dikkat ettiğini
ve özellikle 40 çap üzeri boruların kullanılmaması konusunda hassas davrandıklarını belirtti. İşletmecilerin bu tutumunun nedeni olarak kullanılan boğmanın boruyu boğacağını söyleyen Öztuna, “Bunun sonucunda gözle görülemeyecek çatlaklar oluyor. Boğmanın tam bastığı iki uçta borunun renk ve yoğunluğu değişiyor, dolayısıyla gaz akışını sözde keserken ileri aşamada borunun deforme olması sebebiyle ciddi gaz kaçakları oluşuyor” dedi. M.Recai Öztuna sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun yanında boğma işlemi sırasında sıkıştırıp gaz akışını kesen PE borunun PE 80 Standartlarında ezilme, sıkıştırılabilme, eğilme, esneme katsayılarına, özelliklerine limitlerde sahip olup olmadığı konusunda haklı bir endişe hakim. Çünkü bu konuda şehir içi doğal gaz dağıtım şirketlerinden birinin PE boru üreticisi bir firmadan satın aldığı borunun yer altı montajını ( ~ 1-1,5 km ) tamamladıktan sonra gaz verme aşamasında boğma atması neticesinde borunun mika, cam gibi kırıldığına şahit olunuyor.”
“BOĞMA TERCİH EDİLMEK İSTENMESE DE KAÇINILMAZ” M. Recai Öztuna sözlerine şöyle devam etti: “İşletmeciler bu sorunlar nedeniyle boğma kullanımına karşı olsa da doğal gaz alt yapı vanalarına diğer alt yapı kuruluşlarınca zarar verilmesi, kullanılamaması, vana yerinin bulunamaması,
kontrolsüz gaz çıkışı olan mahalde çevre, can ve mal güvenliğinin acilen alınması gerekliliği ve bu mahalde alt yapı vanalarının kapatılması neticesinde gaz ikmalleri kesilecek sokak, cadde hatta mağdur olacak bina ve işletmelere tekrar doğal gaz verilme işleminin uzun zaman alması ve tekrar hatta aboneye gaz vermenin riskleri göz önüne alındığı zaman işletmeciler mecbur kalarak, kaçınılmaz boğma kullanacak.”
“İŞLETMECİLERİN BOĞMANIN ÖZELLİKLERİNİ BİLMESİ GEREKİYOR” İşletmecilerin en azından kullanacağı boğmanın özelliklerini ve güvenilirliğini bilmesi ve uygulaması gerektiğini savunan Öztuna açıklamalarına şöyle devam etti: “Boğma, diğer ismi ile Mobil Gaz Vanası (MGV) hafif, kolay kullanılabilir olmalıdır, kanal dışından, kanala girmeden PE boruya müdahale edilmelidir, oluşacak statik elektriği deşarj edecek sistemi olmalıdır, her boru çapına göre değişen açı ile baskı yüzeyi farklı değişken çeneler kullanılmalıdır.” Çalışan ekibin gözünde çok basit olan bu aparatın sanayide herhangi bir atölyede dahi yaptırılabileceği anlayışının kırılması gerektiği üzerinde duran Öztuna, işletmecinin tecrübesi ve bilgisi neticesinde sektörde cihaz ve aparat seçiminde titiz, seçici, eğitim kriterlerine sadık olması ve teknolojinin etkin kullanımı ile hizmetinde riski sıfırlamasına yardımcı olacağını söyledi.
28
EPİAŞ, APEX’e üye oldu Enerji Piyasaları İşletme A.Ş. (EPİAŞ), Enerji Borsaları Birliği’ne (APEX) üye oldu.
E
PİAŞ, APEX üye oldu. EPİAŞ’tan yapılan açıklamaya göre, EPİAŞ’ın 08 Eylül 2016 tarihli üyelik başvurusu, 13 Eylül 2016 tarihinde gerçekleşen APEX Yönetim Kurulu toplantısında onaylandı. Açıklamada şu bilgiler verildi: “APEX, küresel boyutta faaliyet gösteren,
rekabetçi elektrik piyasalarını geliştirmek için dünyanın önde gelen enerji borsalarının, düzenleyici otoritelerin, sistem ve piyasa operatörlerinin oluşturduğu bir birliktir. 2003 yılından itibaren düzenlediği konferanslarla üyeler arasında bilgi ve deneyimlerin etkin bir şekilde
paylaşımını sağlayabilmek adına oluşturulan bir platformdur. Mevcut durumda APEX’in, Dünyanın çeşitli ülkelerinden aralarında enerji borsalarının, piyasa ve sistem operatörlerinin, düzenleyici otoritelerin ve takas kuruluşlarının olduğu 47 üyesi bulunmaktadır. APEX tarafından belirlenen üyelik kriterlerinden ‘Elektrik ve Doğalgaz piyasaları
için enerji borsası unvanında faaliyet gösteren taraf’ ve ‘Elektrik ve Gaz ticaretine ilişkin finansal enstrümanların alımsatımını yöneten taraf’ olma kriterlerini taşıyan EPİAŞ’ın 08 Eylül 2016 tarihli üyelik başvurusu, 13 Eylül 2016 tarihinde gerçekleşen APEX Yönetim Kurulu toplantısında onaylanmıştır.”
EPİAŞ’IN KURUMSAL
TANITIM FİLMİ
YAYINLANDI
Enerji Piyasaları İşletme A.Ş (EPİAŞ) resmi internet sitesinde kurumsal tanıtım filmini yayınladı.
E
nerji Piyasaları İşletme A.Ş (EPİAŞ) resmi internet sitesinde kurumsal tanıtım filmini yayınladı. EPİAŞ tarafından hazırlanan kurumsal tanıtım filminde, Türkiye ve dünya için enerjinin önemine vurgu yapılırken, Türkiye’nin enerji istatistikleriyle ilgili çarpıcı rakamlar da izleyenlerle paylaşıldı.
ENERJİ BORSASI İSTANBUL HAYATA GEÇİYOR Filmde 2002 yılından günümüze kadar geçen sürede Türkiye’nin elektrik üretimindeki artışına da dikkat çekildi. 2015 sonu itibariyle elektrik üretiminde kurulu gücün 73 bin MW seviyesinde olduğuna vurgu yapılan EPİAŞ’ın tanıtım filminde, ”Bir ilk gerçekleşerek Enerji Borsası İstanbul hayata geçiyor” denildi. EPİAŞ’ın, elektrik piyasasının yanı sıra faaliyete geçecek olan, doğal gaz, petrol ve karbon piyasalarının işletiminin de EPİAŞ tarafından yürütüleceği tanıtım filminde dile getirildi.
32 Akenerji 2015 Sürdürülebilirlik Raporu ile Amerikan İletişim Profesyoneller Ligi tarafından düzenlenen Uluslararası İletişim Ödülleri Vision Awards’ta bronz ödül aldı.
Vision Awards’tan
Akenerji’ye Bronz Ödül 96 PUAN ALARAK LACP BRONZ ÖDÜLÜ’NE LAYIK GÖRÜLDÜ
A
kenerji, dünyanın en itibarlı halkla ilişkiler platformları arasında yer alan Amerikan İletişim Profesyoneller Ligi (League of American Communications Professionals – LACP) tarafından düzenlenen ve 20’den fazla ülkeden binlerce kurumun başvuruda bulunduğu Uluslararası İletişim Ödülleri Vision Awards’ta bronz ödülü almaya hak kazandı.
Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi kapsamında ve uluslararası kabul görmüş Küresel Raporlama Girişimi (Global Reporting Initiative-GRI) Sürdürebilirlik Raporlaması Kılavuzu’nun G4 ‘temel’ seviyesine uygun olarak hazırlanan “Akenerji 2015 Sürdürebilirlik Raporu” dünyanın en iyi yedinci raporu seçildi. Tüm sektörleri içeren ilk izlenim, rapor kapağı, kreatif tasarım, üst düzey yönetici mesajları, finansal verilerin sunumu, rapor anlatımı, mesajın açıklığı, bilgi erişimi konularında uluslararası değerlendirme süreci sonucunda 100 üzerinden 96 puan alarak, enerji sektöründe LACP Bronz Ödülü’ne layık görüldü. Aynı ödüllün şeffaflık kategorisinde ise 10 üzerinden 10 tam puan aldı.
Sepaş Enerji’den müşterilerine özel ev ve işyeri sigortası KAMPANYADAN SEPAŞ ENERJİ SERBEST
TÜKETİCİLERİ YARARLANACAK Unico Sigorta tarafından müşterilere verilen poliçe; yangın, infilak, grev, halk hareketleri, sel ve su baskını, hırsızlık ve fırtına sonucu yaşanan zararları kapsıyor. Kampanya kapsamında sağlanan sigorta planı, Sepaş Enerji müşterilerinin aboneliklerinin geçerli olduğu adresleri kapsıyor. Kampanyadan; Sakarya, Düzce, Mardin, Batman, Siirt, Şırnak, Hakkari, Muş, Bitlis, Van illeri dışında kalan tüm illerde 31 Aralık tarihine kadar yararlanabilecek. Ayrıca Sepaş Enerji Serbest tüketicisi olan elektrik kullanıcıları da kampanyadan yararlanma hakkına sahip olacak.
Elektriğini Sepaş Enerji’den alan serbest tüketiciler Unico Sigorta’dan 5 bin TL teminatlı ev veya iş yeri sigorta paketi kazanıyor.
E
lektriğini Sepaş Enerji’den alan serbest tüketiciler Unico Sigorta’dan 5 bin TL teminatlı ev veya iş yeri sigorta paketi kazanıyor. Sepaş Enerji’nin yeni sigorta paketi kampanyası ile birlikte serbest tüketiciler indirimli elektrik fırsatından yararlanabiliyor. Bütün bunların yanında tüketiciler ev veya iş yerlerinde 5 bin TL değerindeki sigorta paketi hediyesinden yararlanabiliyor.
‘Enerji alanında dev hamleler geliyor’ K
PMG Türkiye Danışmanlık Bölümü Kıdemli Müdürü Onur Okutur, enerji piyasasında bu yıl içinde özelleştirmeler dışında çok fazla şirket birleşmesi ve satın almayla karşılaşılmadığını söyledi. Elektrik fiyatlarının düşmesinin özellikle doğalgaz santrallerinde yeniden kredi yapılandırılmasına yol açtığını söyleyen Okutur, “Elektrik üretim yatırımlarının, elektrik tüketim beklentilerinden daha hızlı büyümesi ve oluşan arz fazlası serbest piyasada elektrik fiyatlarının düşmesine yol açtı. Başta doğalgaz santralleri olmak üzere elektrik üreticileri, finansman ödemelerinde sıkıntılarla karşılaşmaya başladı. Bu üreticilerin borç yapılarının düzeltilmesi veya ek finansman kaynağı bulmaları gerekiyor” dedi. Onur Okutur, EÜAŞ’ın yayımladığı kapasite satış yönetmeliğiyle kapasite piyasasının kurulmasının
doğalgaz santrallerini olumlu etkileyeceğine dikkati çekerek, söz konusu yönetmeliğin, devletin doğalgaz santrallerine üretim yapmadıkları durumlarda bile şebeke güvenliği ve yedek kapasite tutma hizmetleri için mali destekte bulunmasını öngördüğünü anlattı.
Uluslararası danışmanlık şirketi KPMG Türkiye Danışmanlık Bölümü Kıdemli Müdürü Onur Okutur, gelecek yıl doğalgaz ve yenilenebilir enerji santralleriyle elektrik dağıtım firmalarında “milyar dolar seviyesinde” yeni satın almalar ve büyük birleşmeler yaşanacağını belirtti.
“YERLİ VE YABANCI YATIRIMCILARIN İLGİSİNİ ÇEKİYOR” Bu tür gelişmelerin hem yerli hem de yabancı yatırımcıların ilgisini çektiğini ve bazı santrallerin yeni ortaklıklara konu olmasını sağlayacağını ifade eden Okutur, şunları söyledi: “YEKDEM, yenilenebilir enerji kaynaklarında özelleştirme ve satın almaları teşvik etmeye devam ediyor. Son yıllarda özelleştirmesi yapılan santrallerin büyük bir bölümü hidroelektrik santralleriydi. Bu yılsonuna kadar da 5
grup hidroelektrik santralinin özelleştirmesinin gerçekleşeceği duyuruldu. Ayrıca geçtiğimiz yıllarda yerli küçük yatırımcılar çeşitli hidroelektrik santraller kurdu. Bu santrallerin
yönetiminin ideal standartlarda yapılmaması, bu varlıkları daha etkin ve verimli işletebilecek Türk ve uluslararası kurumsal firmaların ilgisini çekiyor.” Onur Okutur, 2011’de
özelleştirmesi yapılan dağıtım bölgeleri sayesinde hem devletin kasasına 12 milyar dolardan fazla kaynak aktarıldığını hem de firmaların ciddi miktarda altyapı yatırımı ve müşteri memnuniyetini arttırıcı yatırımlar gerçekleştirdiğini dile getirdi. Son zamanlarda, işlemler gerçekleşmese de çeşitli yabancı grupların elektrik dağıtım şirketlerinde ortaklık ve satın alma konularını değerlendirdiğini gözlemlediklerini belirten Okutur, “Elektrik dağıtım sektöründe devlet tarafından garantili kar marjı verilmesi, elektrik dağıtım şirketlerinin geniş müşteri portföyüne ve düzgün nakit akışına sahip olması, bu varlıkları yeni ortaklıklara açık hale getiriyor. Bu özellikler elektrik dağıtım alanında önümüzdeki yıllarda milyar dolar seviyesinde birleşme ve satın almalar gerçekleşmesini sağlayacaktır.”
Ankara çok hareketli bir yaz geçirdi. Enerji piyasasının bu ‘zor yaz’ı yara almadan atlatmasındaki kritik isim Bakanımız Berat Albayrak. Enerji Bakanımız bu süreçte bizzat enerji piyasasına sahip çıktı, herhangi bir zarar görmesine engel oldu. Ve tabii ki enerji bürokrasisi… Ankara’nın ‘Enerji A Takımı’… Müsteşarımız Fatih Dönmez ve EPDK Başkanımız Mustafa Yılmaz başta olmak üzere kilit isimler sektörün kaza bela olmadan bu süreci atlatmasını sağladı. Evet, 15 Temmuz süreci sonrası Ankara bir anlamda yeniden yapılandı. Bakın, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz’ın enerji piyasası için büyük bir şans olduğunu söyledik yıllarca. Piyasayı bu kadar yakından tanıyan, piyasanın kodlarını bu kadar iyi bilen Yılmaz’la ilgili bu öngörümüzde ne kadar haklı olduğumuzu da bu sıcak yaz sonrasında piyasa net olarak gördü, anladı... Evet, bu sürecin kazasız belasız atlatılmasında en büyük etkenlerden biri, EPDK ve tabii ki EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz dedik. Başkan’la yılın son aylarına girdiğimiz bu günlerde gündemi değerlendirdik. Artık petrol, LPG ya da doğalgaz olarak piyasayı değerlendirmek yerine tüm bileşenleri içeren yorumları dikkate almalıyız. Çünkü enerjinin sadece bir kolunda faaliyette olan şirketlerin büyüme hızları, gerçekçi olalım bir noktaya kadar oluyor. Özellikle enerjiye yatırım yapan şirketlerin gelinen bu noktayı ciddiye almalarını tavsiye ediyor ve Başkan Yılmaz’ın görüşlerini noktasına virgülüne dokunmadan Sizlerle paylaşıyorum...
***
‘TÜKETİCİNİN MEMNUNİYETİ ÖNEMLİ’ “Mayıs ayında Trabzon’da yapılan elektrik dağıtım sektörü toplantısında Bakanımız Berat Albayrak, müşteri memnuniyeti odaklı yeni dönemin startını vermişti. Bu sektörü tüm aşamalarında finanse eden tüketicidir. Tüketicinin memnun olmadığı bir sektörün başarısından söz edilemez. Zaten bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Call Center’lar tüketici memnuniyeti konusunda en önemli unsurlardan birisi. İlkini Denizli’de açmıştık. Şimdi ikincisi Adana’da kuruldu. Bu konu Enerji Bakanımız Sayın Berat Albayrak ve tüm Hükümetimizin de üstünde hassasiyetle durduğu, özel önem verdiği bir
konudur. Özellikle elektrik dağıtım şirketleri bunu çok iyi bilmeli. Tüketiciyi üzen bizleri de üzmüş olur. Çünkü önceliğimiz tüketicinin memnuniyetidir. Biz de tüm düzenlemelerimizde bu önceliğe göre hareket ediyoruz. Bunu söylerken amacımız tabii ki piyasa oyuncularını mağdur etmek, onların sürdürülebilir hizmet vermesini engellemek değil. Bilakis biz, tüketici dahi tüm sektör oyuncularının adil noktada buluştuğu bir piyasa için çalışıyoruz. Vatandaşlarımıza olumsuz yansıyacak her türlü uygulamanın karşısında olduğumuz gibi vatandaş odaklı atılacak her adımı destekliyoruz, desteklemeye de devam edeceğiz. Bu manada teknik anlamda sektörde çok önemli mesafeler kat edildi. Önümüzdeki dönemde hizmet kalitesini yükseltecek adımların da sıklaşacağına inanıyorum.”
Sektörde özelleştirme ve satın almalar konusunda da önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu kapsamda TP’nin özelleştirilme ve Petrol Ofisi’nin satış sürecini de yakından takip ediyoruz. Sonuçta, fiyat, ürün ve hizmet kalitesi anlamında tüketici menfaati piyasa oyuncuları tarafından da gözetildiği sürece bir sorun yaşanmayacaktır.”
‘SEKTÖRDE TAŞLAR YERİNE OTURDU’
Tabii ki müşteri odaklı bir sektör, bu piyasanın kalıcı oyuncuları için olmazsa olmaz bir yaklaşım….
“Petrol piyasasına yaklaşımımız diğer sektörlerden farklı değil. Burada da birinci unsur tüketici. Bunu yaparken, piyasa oyuncularının sürdürülebilirliğini de tabii ki gözetiyoruz. Bakış açımız piyasa ve tüketici odaklı, sağlıklı bir piyasa yönünde. Sektörü sıkı bir şekilde takip ediyoruz. Şu an için bir sıkıntı yok. Ve gittikçe bu kültür oturuyor. Eskiye oranla kanaatim çok kuvvetlenmiş durumda. Sektörde taşlar yerine oturdu. Umarım piyasa oyuncuları bizim bu hassasiyetlerimizi göz önünde bulundurmaya devam eder. Akaryakıt kalitesi konusunda da sorun yok. Tüketiciler, Türkiye’nin her yerindeki istasyonlarda benzer kalitede akaryakıt ürünlerine erişebiliyor. Kayıt dışı ile mücadelede de epey mesafe aldık. Sıfır noktasına geldik. Akaryakıt Kalitesi İzleme Sistemi (AKİS) bu yönde çok önemli veriler veriyor. Piyasa büyümeye devam ediyor. Tüketim miktarı ekonomik büyümenin üzerinde artıyor.
*** Evet tüketici odaklı olmak… Son dönemlerde Ankara’da kilit kelime bu… Denizli’de çağrı merkezi açıldı… Sonra Adana’daydık, Sırada Kars var… Konya var… Bakanımız başta olmak üzere Müsteşarımız ve EPDK Başkanımız bu konuyu yakından takip ediyor.
İşte bu ortamda sektörün dününde olan, bugün faaliyetlerine devam eden, geleceğinde de olmak için tüm benliğiyle çalışan şirketler “Ankara’dan ne bekleyebilir?” sorusunun cevabı ise net: Sağlıklı, disiplinli, kurallı ve rekabetçi bir piyasa... Bu konuda kilit adres ise sektörün reisi, ailenin reisi EPDK... EPDK ile kurallı oyuncular el ele bu sektörü çok daha iyi noktalara taşıyacaktır. Bunun sinyallerini almıştık, şimdi daha fazlasını görüyoruz. Bu sektör her zaman ülkesinin, vatanının, milletinin yanında yer almıştır. Ve yine tarih boyunca ülkesiyle beraber yürüyen bu sektör, aynı sorumluluk ve bilinçle bu rolü üstlenmeye devam edecektir.
34
CLK Enerji, ‘Bilişim
Teknolojilerinin Mimarı’ oldu CLK Enerji’nin Enerji Dönüşüm Projesi (EBS), bu yıl 7’ncisi düzenlenen iCMG World Awards’ta, farklı ülkelerden 20 rakibini geride bırakarak enerji ve kamu hizmeti alanında ‘En İyi Girişim ve Bilişim Teknolojileri Mimarisi’ ödülünü aldı. Sistemleri Direktörü (CIO) Serhan Özhan da enerji alanında ‘yılın CIO’su ödüllerini aldı. CLK Enerji, iCMG World Awards’ta enerji alanında ödül alan ilk Türk şirketi unvanına da sahip oldu.
‘İKİ PRESTİJLİ ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜK’ Bu yıl 7’ncisi düzenlenen iCMG World Awards’ta her yıl birçok ülkeden farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin başvuruları, uluslararası jüri tarafından değerlendiriliyor. Bu yılki yarışmada farklı ülkelerden katılan 20 rakip şirketi geride bırakan CLK Enerji, önce üç finalist arasına kaldı. Jürinin değerlendirmeleri sonrasında ipi göğüsleyen CLK Enerji, iki ödül birden kazandı. 8-9 Eylül tarihinde Hindistan’ın Karnataka eyaletinin başkenti Bangalore’da
Elektrik tüketicilerine arıza bildirimi, şikayet ve itiraz gibi konularda hizmet sunacak çağrı merkezlerini arayan aboneler en geç 45 saniye içerisinde operatöre bağlanabilecek.
E
PDK, elektrik dağıtım şirketleri tarafından kurulacak çağrı merkezlerinin hizmet kalitesi standartlarına ilişkin usul ve esasları belirledi. EPDK, ilki geçtiğimiz hafta Denizli’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak tarafından açılan ve 24 saat kesintisiz hizmet verecek çağrı merkezlerini arayan abonelerin, en geç 45 saniye içerisinde operatöre bağlanabilmesi zorunluluğunu getirdi. İlgili yönetmelik
yapılan törene de katılan CLK Enerji Bilgi Sistemleri Direktörü Serhan Özhan ödüllerle ilgili olarak “Eylül ayında Best Practise & IT Architecture Award ve Global Business CIO Award gibi iki prestijli ödüle layık görüldük. Bu ödüller uluslararası teknik danışmanlık ekibi iCMG tarafından veriliyor ve kurumsal mimari alanındaki metodolojileri etkin olarak kullanan İş Faydaları Odaklı Dönüşüm Projeleri arasında titiz bir değerlendirme yapılıyor” dedi.
T
ürkiye’de 4 dağıtım bölgesinde, 11 ilde elektrik dağıtım ve perakende alanında faaliyet gösteren 8 şirketi bünyesinde bulunduran CLK Enerji, ‘Enerji Dönüşüm Projesi-EBS’ ile uluslararası ödüle layık görüldü. CLK Enerji, 20 rakibini geride bırakarak iCMG World Enterprise & IT Architecture Awards’ta enerji ve kamu hizmeti alanında ‘En İyi Girişim ve Bilişim Teknolojileri Mimarisi’, CLK Enerji Bilgi
DÜNYADA EŞİNE AZ RASTLANIR BİR PROGRAM Bu uluslararası ödüllerin EBS ile hedeflenen zorlu dönüşüm programının dünyada eşine az rastlanır bir program olduğunu kanıtladığını da işaret eden Özhan, “Ödül veren firmaların ortak özellikleri, değerlendirmelerinde projelerin teknik zorlukları ve büyüklüklerinden ziyade, teknolojinin ve bilgi sistemlerinin iş sonuçlarına olan etkisi ve anahtar başarı faktörlerinin tanımlı olup olmadığı gibi etkenleri göz önünde bulundurması. Biz bu
program ile sadece otomasyon ve bilgi teknolojilerini yenilemeyi hedeflemiyoruz, süreçleri ve başarı kriterlerini de belirleyip bunları iyileştirmek için teknolojinin daha etkin kullanılmasını sağlıyoruz. Bu bakış açımız da ödülleri almamızda etkili oldu” dedi.
CLK ENERJİ TÜRKİYE’DE BU ÖDÜLÜ ALAN İLK ŞİRKET CLK Enerji, geçtiğimiz aylarda da İngiltere merkezli bir danışmanlık firması tarafından AECUS inovasyon ödülüne layık görüldü. CLK Enerji, yenilikçi işbirlikleri ve dönüşüm projelerine verilen bu ödülü Türkiye’de alan ilk şirket olma özelliğini taşıyor. Ayrıca uluslararası tanınmış analiz firmalarından IDC de, CLK Enerji’nin yürüttüğü EBS Programı hakkında uluslararası bir makale yayınladı.
Çağrı merkezlerine 45 saniye şartı uyarınca EDAŞ ile görevli tedarik şirketleri tarafından ülke çapında kurulması planlanan 9 çağrı merkeziyle, arıza bildirimi, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanım ihbarı, ödeme bildirimlerine ilişkin itiraz ve şikayet gibi başvurular cevaplandırılacak.
HER BAŞVURU İÇİN TAKİP NUMARASI OLUŞTURULACAK Merkezleri arayan ve sesli yanıt sistemine giriş yaparak 2 dakika içinde işlemini tamamlayamayan abonelerse bu sürenin sonunda otomatik olarak yeniden operatöre yönlendirilecek. Söz konusu operatöre bağlanma sürelerine bu bölümlerde yapılan
bilgilendirmeler de dahil olacak. Her başvuru için bir takip numarasının oluşturulacağı görüşmelerin ardından cevap için yapılacak geri dönüşler arayan kişinin talebine uygun olarak e-posta, telefon, kısa mesaj yoluyla yapılacak.
KAYITLAR 5 YIL SAKLANACAK Görüşme kayıtları ve tüm işlemlerin kayıt altına alınacağı çağrı merkezlerinde, işlemlere ve raporlamalara ait veriler değiştirilemeyecek şekilde olacak. Çağrı merkezi sisteminde 1 yıl boyunca doğrudan erişilebilir biçimde bulunacak işlem kayıtları 5 yıl boyunca merkezlerin yedekleme ünitelerinde saklanacak.
MERKEZLER DENETLENECEK Aynı merkezden hizmet alımı yapan şirketlerin sistemleri birbirinden bağımsız şekilde işlenecek ve raporlamalarla kalite göstergelerine ilişkin gerçekleme değerleri şirket bazında üretilecek. Çağrı merkezlerinin gerekli
niteliklere haiz olduğu ilgili standartlara uygun biçimde işletildiği ve üretilen raporların doğruluğu bu konuda akredite kuruluşlar tarafından incelenerek belgelendirilecek ve her yılın mart ayı sonunda EPDK’ya sunulacak.