Gas&Power 224 - Enerji

Page 1



03

editörden

WEC’in ardından 9-13

Ekim tarihlerinde Cumhurbaşkanlığı’nın himayelerinde İstanbul’da düzenlenen 23. Dünya Enerji Kongresi (WEC 2016) enerji sektörünün dev şirketlerinin tepe yöneticileri, önemli petrol ve gaz üreticisi ülkelerin karar vericileri ve binlerce sektör profesyonelini bir araya getirdi. Türkiye, dünya enerji sektörünü bir araya getiren bu zirveye başarılı bir ev sahipliği yaparak büyük bir organizasyondan daha alnın akıyla çıkarken, aynı zamanda 15 Temmuz darbe girişiminin etkilerinden büyük oranda sıyrıldığını ve bu süreçten güçlenerek çıktığını her seviyeden yabancı katılımcı ve siyasetçiye güçlü bir şekilde göstermiş oldu.

Zirvede en çok tartışılan ve gündemde yer alan konular petrol fiyatları ile petrol ve doğalgazın geleceği oldu. Yenilenebilir enerji teknolojileri ile elektrik depolama konusundaki hızlı gelişmeler uzun süredir devam eden petrol ve gazın geleceği ile ilgili tartışmalar zirvede konunun önde gelen uzmanları tarafından masaya yatırıldı.

Zirve, Türkiye için aynı zamanda diplomatik ve enerjiyle ilgili önemli gelişmelere de ev sahipliği yaptı. Bu yılın Haziran sonlarında Türkiye-Rusya ve Türkiye-İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerin tekrar normalleşmeye başlamasıyla birlikte bu 2 ülkeyle ilişkilerin sağlıklı ve başarılı bir şekilde ilerlediği de zirvede net bir şekilde görüldü. Rusya Devlet Başkanı Putin’in zirvenin açılışına katılması ve sonrasında Türk Akımı anlaşmasının imzalanmasıyla, İsrail Enerji Bakanı Steinitz’ın zirvede Doğu Akdeniz gazı oturumuna Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile birlikte konuşmacı olarak katılması ile bu durum somutlaşmış oldu. Zirvede en çok tartışılan ve gündemde yer alan konular petrol fiyatları ile petrol ve doğalgazın geleceği oldu. Yenilenebilir enerji teknolojileri ile elektrik depolama konusundaki hızlı gelişmeler uzun süredir devam eden petrol ve gazın geleceği ile ilgili tartışmalar zirvede konunun önde gelen uzmanları tarafından masaya yatırıldı. Ortak görüş petrol talebinin geçtiğimiz yıllardaki kadar olmasa da önümüzdeki yıllarda ağırlıklı olarak gelişmekte olan ülkeler ile petrokimya sanayi kaynaklı olarak artmaya devam edeceği ve teknolojik ilerleme ve artan verimliliğe rağmen küresel enerji karmasında birincil yakıt olmaya devam edeceğiydi. Dünyanın en büyük petrol üreticilerinden Rusya’nın Devlet Başkanı Vladimir Putin zirvede yaptığı konuşmada bu durumu şöyle ifade etti: “Şunu görüyoruz ki hidrokarbon ve enerji piyasalarındaki konjonktür çok değişti. İnsanlık gerçekte yeşil enerjiye doğru gitmektedir. Dolayısıyla yenilenebilir enerjiye olan talep her geçen gün daha da artıyor. Yeni teknolojilerin kullanımı sayesinde yenilenebilir enerjiye geçiş süreci daha da hızlanıyor. Ama bunun yanı sıra petrol ve doğalgaz tüketimindeki artış da devam ediyor. Çin ve Hindistan gibi büyük ekonomilerin otomotiv üretimi

ve elektrik tüketimi artışları geleneksel enerji kaynaklarına olan talebi artırıyor.” 2014’ün ortalarında petrol fiyatlarında başlayan düşüşün hızlı bir çöküşe dönüşmesi sonrası mevcut fiyat seviyelerinin piyasalar ve arz güvenliği için sürdürülebilir olmadığı ve bu duruma karşı tüm üretici ülkelerin ortak bir şekilde hareket etmesi gerektiği zirvedeki hemen hemen tüm katılımcı ve konuşmacıların ortak kanaatiydi. Venezuela Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro bu durumu şöyle değerlendirdi: “Özellikle son 2 yılda petrol dünyasında yaşanan önemli gelişmeler var. Fiyatlardan kaynaklanan bir baskı söz konusu. Bu tüm piyasaları etkiledi. Artık fiyatlar ülkeler ve şirketler için sürdürülebilir olmaktan çıktı. Son 40 yılda gördüğümüz en düşük fiyatlardı ve çok uzun bir süre böyle kaldı. Fiyatların maliyetlerin bile altında kaldığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla yatırım konusunda üretim kapasitelerinin kullanımı konusunda büyük ülkeleri de küçük ve orta büyüklükteki ülkeleri de çok zorlayan bir konu bu. Fiyatlar daha adil, daha gerçekçi ve yatırımcıları teşvik edici olmalı.” İstanbul’daki Dünya Enerji Zirvesinde gündem düşük petrol fiyatları ve bu durumla mücadelede atılması gereken adımlar olurken bu kapsamda OPEC ve Rusya arasında gerçekleştirilen görüşme ve Putin’in yaptığı, “OPEC’in alacağı üretim kısıntısı kararına katılmaya hazırız” açıklaması petrol piyasalarını hareketlendirirken, gözleri bir anda İstanbul’daki zirveye çevirdi. OPEC Genel Sekreteri Muhammed Barkindo zirve kapsamında düzenlenen panelde üretim kısıntısı kararının piyasalarda istikrar sağlanması açısından önemli olduğunun altını çizdi ve “Bugünkü 5 döngüden farklı arz temellerinden çıkıyor. Stoklarda 3 milyar varil petrol depolandı. Depolanacak yer kalmadı. Önemli olan sürdürülebilir istikrarı sağlamaktır. Bizim saptayacağımız denge fiyatı olacaktır. Bu stokların erimesini sağlayıp piyasada dengeyi sağlamaya başlayacağız” tespitinde bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasında verdiği barış mesajları zirvenin ve enerjinin sadece piyasalar açısından değil insanlık ve barış açısından da ele alınmasının ne

denli önemli olduğunun bir kere daha altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında barış ve işbirliğine ilişkin şunları söyledi: “Zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip olmak her zaman ve tek başına zenginlik, huzur ve güvenli bir geleceği beraberinde getirmeyebiliyor. Ortadoğu, Kuzey ve Batı Afrika, Güney Amerika bölgelerinde bu gerçeğin pek çok tezahürünü gördük, görüyoruz. Hatta enerji başta olmak üzere temel insani ihtiyaçlara erişim konusunda dahi bu bölgelerde ciddi sıkıntı yaşayan geniş toplum kesimleri var. İşte bugün Venezüella Devlet Başkanıyla da bu konuları etraflıca konuştuk. İnşallah Ocak veya Şubat’ta da ben Venezüella’yı ziyaret etmek suretiyle orada iş adamlarımızla birlikte kendileriyle geleceğe yönelik neler yapabiliriz, bunları planlayacağız. Bilhassa komşu coğrafyamız olan Ortadoğu bu bakımdan çok çarpıcı örneklere sahiptir. Dünyanın dört bir yanından gelen siz değerli devlet başkanlarına, siz kıymetli katılımcılara sesleniyorum: Suriye’ye, Irak’a, Ortadoğu’ya huzur ve barış getirmek için gelin el ele verelim. Halep’teki küçük bir çocuk şöyle ufka baktığında içi umutla dolmalı. Kongremizin temasında ifade edildiği gibi, gelin barış için elimizdeki imkanları en iyi şekilde kullanalım, gelin yeni ufukları hep birlikte kucaklayalım. Enerji sorunu çözülmeden; kalkınmadan, yatırımdan, büyümeden, sağlıktan, beslenmeden ve ısınmadan bahsedebilmemiz mümkün değil. Bakınız bugün dünya genelinde elektrikten mahrum olan 1,1 milyar insanın 650 milyonu Sahra Altı Afrika’da yaşıyor. Dünyanın kuzeyi zenginlik ve refah içinde yaşarken, güneyi en temel ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı çekiyor. Bölgedeki durumun aciliyeti nedeniyle çalışmalarımızı burası üzerinde yoğunlaştırdık.” Başarıyla gerçekleştirilen 23. Dünya Enerji Kongresi tüm yönleriyle ele alabilmek mümkün olmasa da bu önemli zirveyi okuyucularımıza Gas & Power 23. Dünya Enerji Kongresi özel sayısı ile olabildiğince aktarmaya çalıştık. Son olarak başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Berat Albayrak, Bakanlık çalışanları ile organizasyon komitesi olmak üzere bu organizasyonda emeği geçen herkese bu başarılı organizasyon için bir kere daha ülkemiz ve enerji sektörü adına teşekkürlerimizi sunuyoruz. Keyifli okumalar.


04


05

TEN

‘TÜRKİYE’DEKİ ENERJİ ÖNEMLİ’



07

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro


08

Başbakan Binali Yıldırım

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak



10

Enerjinin geleceği 23. Dünya Enerji Kongresi’nde tartışıldı

3 bin delegenin ağırlandığı İstanbul’daki 23. Dünya Enerji Kongresi’ne 250 konuşmacı katıldı. Zirveyi yerli ve yabancı 1.200 medya mensubu takip etti.

9

- 13 Ekim 2016 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen 23. Dünya Enerji Kongresi global enerji sektörünün oyuncularını İstanbul’da bir araya getirdi. Dünyanın dört bir yanından 3 bin delegenin ağırlandığı kongreye 250 konuşmacı katıldı. Kongrede, enerji bakanları, yetkilileri, akademisyenler ve uzmanlar, enerjinin geleceğini tartıştı. Kongreye katılan isimler arasında Suudi Arabistan Enerji, Endüstri ve Doğal Kaynaklar Bakanı Khalid Al-Falih, BAE Enerji Bakanı Suhail Mohamed Al-Mazrouei, Afganistan Enerji ve Su Bakanı Ali Ahmad Osmani gibi bakanlar, BP, Saudi Aramco, Gazprom, Total, Socar, Lukoil, EDF, ENGIE, E.ON, Royal Dutch Shell gibi şirketlerin CEO’ları, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç ve Trans-Anadolu Doğalgaz Boru

Hattı’nın (TANAP) CEO’su Saltuk Düzyol ile Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol vardı. Yerli ve yabancı 1.200 medya mensubu kongreyi takip etti.

YENİ UFUKLARI KUCAKLAMAK “Yeni Ufukları Kucaklamak” başlığını taşıyan kongrenin açılış gününde Dünya Enerji Konseyi bir mesaj yayınladı. Dünya ekonomilerinin karbon emisyonunu azaltmak için yeterince çaba sarf etmediklerine dikkat çeken Konsey, küresel enerji sektörüne enerjiye yeni bir anlayışla yaklaşması ve bu konuda harekete geçilmesi için çağrıda bulundu. Dört günü farklı temalara ayrılan 2016 Dünya Enerji Kongresi’nin ilk gününde, yarının enerjisini şekillendirecek, global enerji sisteminin geleceğine ilişkin öngörüler ve senaryolar tartışıldı. İkinci günün odağında ise iş ve kaynak yönetimine dair fırsatlar; güvenilir bir enerji sistemi oluşturabilmek

İstanbul, 23. Dünya Enerji Kongresi’nde, enerjini dünyasının önemli temsilcilerini ağırladı.Zirve’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında gerçekleştirilen göürşme zirveye damgasını vurdu.

için şart olan adaptasyon ve inovasyonun beraberinde getirdiği sorunlar vardı. Global üçlü enerji açmazı olarak tanımlanan, sürdürülebilirlik, güvenlik ve enerjiye erişim denklemine çözüm önerileri ve buna ilişkin politikalar üçüncü günün başlığıydı. Son gün ise Afrika’ya ayrıldı; Sahraaltı Afrika’da sürdürülebilir bir enerji geleceğini şekillendirecek faktörler ve inovasyonlar masaya yatırıldı.

OPEC, ATLANTİK KONSEYİ VE İSRAİL ENERJİ BAKANI 23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında İstanbul’a gelen Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’ne (OPEC) üye ülkeler ve Rusya Federasyonu yetkilileri, petrolde “üretim dondurma kararını” değerlendirmek üzere toplantı yaptı. Atlantik Konseyi de Dünya Enerji Kongresi kapsamında etkinlik düzenledi. Bununla birlikte perşembe günü İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, Enerji Kongresi’ne

RUSYA VE KKTC İLE ÖNEMLİ ANLAŞMALAR İMZALANDI

23.

Dünya Enerji Kongre’ye damgasını vuran toplantılardan biri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk gün dünya liderini ağırlamasıydı. Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile bir araya geldi.

BM GENEL SEKRETERİ MOON VİDEO KONFERANSLA KATILDI Bu zirvenin hemen ardından iki önemli uluslararası anlaşmaya imza atıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin, Rus doğalgazını Türkiye’ye ve Avrupa’ya taşıyacak Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı konusunda anlaşma imzaladı. Akabinde Türkiye ile KKTC arasında elektrik iletim hattı kurulmasını da içeren işbirliği anlaşması yapıldı. Üçüncü gün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon, video konferansla kongreye katılarak sürdürülebilirlik konusunda yürüttükleri çalışmalardan ötürü Dünya Enerji Konseyi’ne teşekkür etti.

katıldı. Steinitz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile bir araya geldi.

KONGRE KAPSAMINDA ÜÇ YAN ETKİNLİK Kongre kapsamında üç de yan etkinlik düzenlendi: Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nun (TKİ) Kömür Çalıştayı, Bosphorus Energy Club’un “Enerjide Yeni Dönüşüm içinde Yol Almak: İş ve Devlet Yöneticileri ne Yapmalı?” ve Energy Charter’ın imza attığı “Düşük Petrol Fiyatları ve Karbonsuzlaşma Döneminde Enerji Yatırımlarını Canlandırmak” etkinlikleri.

KONSEY ÜÇ RAPORLA ENERJİYLE İLGİLİ GERÇEKLERE DİKKAT ÇEKTİ 23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında ayrıca Dünya Enerji Konseyi üç önemli raporu kamuoyuyla paylaştı. Dünya Enerji Konseyi’nin Accenture Strategy ve Paul Scherrer Enstitüsü ile hazırladığı 2016 Global Enerji Senaryoları raporu önümüzdeki yıllarda global enerji sektöründe önemli değişikliklerin yaşanacağına vurgu yaptı. Konsey’in global danışmanlık firması Oliver Wyman’ın iş birliğiyle hazırladığı, enerjide sürdürülebilirliği ölçen 2016 Enerji Trilemma Endeksi de açıklandı. 125 ülkenin, enerji sistemlerinin güvenliğine ve ulaşılabilirliğine ile çevre açısından sürdürülebilirliklerine bakılarak kıyaslandığı rapor, global enerji sektörünün enerji kaynaklarında çeşitliliğe verdiği önemin arttığına işaret ediyor. Konsey’in yayınladığı üçüncü raporun başlığı ise Dünya Enerji Kaynakları 2016. Araştırmada, birçok ülkenin enerji kaynaklarında çeşitliliğe


11

‘Dünden yarına değişen kömür

değil teknoloji olacaktır’

İstanbul’da gerçekleştirilen 23. Dünya Enerji Zirvesi’ni açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez; temiz kömür teknolojilerinin geleceğine inandıklarını ifade etti.

İ

stanbul’da gerçekleştirilen Dünya Enerji Kongresi’nde konuşan Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez; “Kömür bir kalkınma motorudur, bir istihdam üreticisidir, bir enerji güvenliği kolaylaştırıcısıdır, enerji fiyatlarını dengeler, dışa bağımlılığınızı düzenler. Enerji miksinde olmazsa olmazdır, dün de bugün de yarın da... Dünden yarına değişen kömür değil teknoloji olacaktır” diye konuştu.

“BUGÜN PİK PETROL TALEBİNİ KONUŞUYORUZ” 2000’lerin başında pik petrol üretimi teorisinin tartıştıldığını hatırlatan Fatih Dönmez; “Yeterli üretim gelmeyecek diye petrol fiyatları önce 100 dolarları sonra 140 dolarları gördü. Dünya petrol rezervlerinin yarısının tüketildiği, artık geri dönülemez bir yerde olduğu iddia edildi. Bugün ise pik petrol talebini konuşuyoruz. 2010’dan önce ABD dünyanın en büyük LNG ithalatçılarından biri olarak görülüyordu. Bugün Türkiye dahil bir çok ülke ABD’den LNG satın alıyor. 2014’te, doğal gazın ‘altın dönemi’ yazılıp çiziliyordu. Bugün ise belli başlı piyasalarda, Avrupa’da gaz talebinin

yönelmesi, ortak mülkiyetin artması ve mikro şebekelerin gelişmesinin, enerji dünyasını değiştirdiği vurgulanıyor.

24. DÜNYA ENERJİ KONGRESİNE ABU DABİ EV SAHİPLİĞİ YAPACAK 1.800 personel ve 800 güvenlik görevlisinin görev yaptığı kongreyle eş zamanlı olarak, 15,000 metrekare alanda 100’e yakın şirketin ve 2 bin 500’den fazla ziyaretçinin katıldığı bir enerji fuarı düzenlendi. Kongre süresince 9.5 ton yiyecek, 30 ton su tüketildi. Dünya Enerji Konseyi’nin üç yılda bir düzenlediği Dünya Enerji Kongresi’nin 24’üncüsüne, 2019 yılında Abu Dabi ev sahipliği yapacak.

İSTANBUL 1977’DE DE EV SAHİPLİĞİ YAPTI Dünya Enerji Kongresi ile

yükselip yükselmeyeceği bir soru işareti ve ne olacağı konusunda emin değiliz” ifadelerini kullandı.

“ARTIK ELEKTRİKLİ ARABA GELECEĞİNİ KONUŞUYORUZ” Fatih Dönmez; “İki sene öncesine kadar dizel araçları hiçbir şey yıkamazdı, gelecek dizeldi. Volkswagen skandalından sonra başka bir gelecekteyiz, daha önce defalarca olmaz denilen elektrikli araba geleceğini tartışıyoruz. Sizlere daha çok örnek verebilirim. Hepsi de bildiğiniz sektör hikayeleri. Ama bildiğimiz bir şey var ki, bu döngüler enerji sektöründe norm. Ve her seferinde bu döngüler, bizlerin linear düşünce tarzı ile oyun oynuyor. İşler iyiyken hep iyi gidecekmiş gibi, işler kötüyken de hep kötü gidecekmiş gibi davranıyoruz” dedi.

“ENERJİNİN HER ALANINDA TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜM OLUYOR” Piyasadaki teknolojik dönüşümden bahseden Müsteşar Fatih Dönmez; “Bugün enerji sektöründe de, bu WEC Kongresinde de aslında temel hikaye teknolojik dönüşüm. Evet enerjinin her

ilgili ilginç bilgiler ve rakamlar: Dünya Enerji Kongresi, 1. Dünya Savaşı’ndan hemen sonrasında halihazırda var olan ve ortaya çıkması olası enerji sorunlarını tartışmak üzere enerji endüstrisinin önemli isimlerini bir araya getirmeye karar veren vizyoner İskoç işadamı Daniel Dunlop tarafından hayata geçirildi. O güne kadar enerji ile ilgili böylesi büyük çaplı bir etkinlik düzenlenmemişti. Dünya Enerji Kongresi düzenlenmeye başladığı yıllarda Dünya Enerji Konferansı olarak anılıyordu. İlk konferans, 1924 yılında Londra’da düzenlendi. Ardından Berlin, Washington, Viyana, Melbourne, Moskova, Bükreş, Detroit, İstanbul, Münih, Yeni Delhi, Cannes, Montreal, Madrid, Tokyo, Houston, Buenos Aires, Sydney, Roma ve Daegu şehirlerinde gerçekleştirildi.

‘KÖMÜR ENERJİ GÜVENLİĞİDİR’

E

nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez sözlerine şöyle devam etti; “Kavramlar olarak düşünürsek, bir ekonomik maliyet ile yerden çıkan bir Megajoule enerjinin bir üretkenliği bir de etkisi var. Üretkenliğini yani enerji üretimini istiyoruz, o zaman ya maliyeti ya da üretkenlik biçimini değiştirmek zorundayız. Çünkü kömür enerji kaynağı olarak enerji güvenliğidir, istihdamdır. Ama kömür yakan kazanlar, subkritik ise kirlidir, ultra kritik ise çok daha az kirlidir, karbon yakalamalı ise kirli değildir. Teknoloji kömürü en temiz ve güvenilir yakıt yapabilir. COP21 sonrası dünyada kömüre yer yok gibi gözüküyor. Oysaki heryerde inovasyondan söz ediyoruz. Şeyl gaz, güneş, internet of things, akıllı şebekeler... Bu gelişmelerin ardındanki insan zekası bir enerji kaynağını daha iyi kullanabilme yollarını da bulacaktır. Ama bu iki şekilde olur, ya ArGe harcamaları ile ya da kömür fiyatlarının çok düşmesi ile. Böylelikle teknolojik gelişim hızlanacaktır.”

alanında teknolojik dönüşüm oluyor. Ama bazılarına göre bu teknolojik dönüşüm kömüre hiç uğramayacak, sadece yıkıp geçecek. Kömür kötü mü? Bu soru aslında bence havada kalmış bir soru. Her enerji kaynağı için iyi veya kötü denebilir, çünkü onun durumunu belirleyen teknolojidir. İyi teknoloji+kötü/ iyi kaynak = iyi sonuçtur bence. Çöpte, biyoatıklarda olduğu gibi. Aslında kaynağı kullanılabilir yapan teknolojidir. Bir şeyle yüzleşelim, kömür teknolojilerimiz diğer enerji teknolojileri kadar hızlı ilerlemiyor ve asıl sorun da bu”

Albert Einstein, 1930 yılında Berlin’de düzenlenen Dünya Enerji Konferansı’na konuşmacı olarak katıldı. Doğal gaz ve atom enerjisi, potansiyel enerji kaynakları olarak ilk kez 1950’de Londra’da düzenlenen Dünya Enerji Kongresi’nde ele alındı. Kongreye “Enerji Olimpiyatları” adını veren kişi, 1980’de zirveye ev sahipliği yapan Münih kentinin valisi Erich Kiesl idi. Kiesl, ülkelerin enerji kaynakları için birbirleriyle rekabet etmelerini, Olimpiyat Oyunları’na benzettiğinden bu adı uygun gördü. İstanbul ikinci kez Dünya Enerji Konferansı’na ev sahipliği yapıyor. 10. Dünya Enerji Konferansı 19-23 Eylül 1977 tarihleri arasında İstanbul’da, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenmişti. Konferansa 60’a yakın ülkeden 3500 kadar delege

açıklamasını yaptı.

“KÖMÜR FİYATLARI DENGELER” “Türkiye’de biz temiz kömür teknolojilerinin geleceğine inanıyoruz” diyen ETKB Müsteşarı Fatih Dönmez; şu açıklamaları yaptı; “Bu konuda Ankara’da geniş Ar-Ge laboratuvarlarımız da var. Biyolojik olsun, plazma teknolojileri olsun, diyoruz. Çünkü bu bizim ülkemizin kendi kaynağı ve bir şekilde bu kömürümüzü sorumlu şekilde kullanabilmeliyiz. Çünkü kömür bir kalkınma motorudur, bir

istihdam üreticisidir, bir enerji güvenliği kolaylaştırıcısıdır, enerji fiyatlarını dengeler, dışa bağımlılığınızı düzenler. Enerji miksinde olmazsa olmazdır, dün de bugün de yarın da... Dünden yarına değişen kömür değil teknoloji olacaktır. Biz Türkiye’de, kömüre sürdürülebilir senaryolarımızda yer veriyoruz. Hava kalitesi ve emisyonlar çerçevesinde teknolojik gelişimin de buna imkan vereceğine eminiz. Fakat kanaatimizce Kömür 2.0 dönemini başlatmamız gerekiyor. Ve bu gelecek sizlerin omuzlarında yükselecektir.”

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE ÜÇLÜ AÇMAZ Dünya Enerji Kongresi’ne damga vuran başlıklardan biri, sürdürülebilir enerji oldu. Enerji Trilemması (Üçlü Enerji Açmazı), kongre çerçevesindeki iklim değişikliği ve çevre sorunları ile birlikte ele alındı. Etkinlikte petrolden doğalgaza, kömürden biyokütleye, güneşten rüzgara, tüm enerji kaynakları ile enerji saklama teknolojileri konuşuldu. katıldı. Etkinliğin ana teması “Enerji Kaynaklarının Rasyonel Kullanımı” idi. Konferans süresince bir de gazete çıkartıldı. “10. Dünya Enerji Konferansı” adlı gazete İngilizce, Fransızca ve Türkçe olmak üzere üç dilde hazırlandı. İstanbul haricinde sadece iki şehir Dünya Enerji Kongresi’ni bir defadan fazla ağırladı:

İklim değişikliğine karşı neler yapılabileceği konusu ile dünyada henüz elektrik alamayan Afrika kıtasındaki 1 milyarı aşkın nüfusun enerjiyle buluşturulması meselesine de çözümler arandı. Afrika ülkelerinin elektriğe kavuşturulması konusunda yenilenebilir enerji teknolojilerindeki gelişimin büyük katkıda bulunacağına işaret edildi. Londra (1924 ve 1950) ve Montreal (1989 ve 2010). İstanbul’da düzenlenen 23. Dünya Enerji Kongresi’ne hazırlık çalışmaları kapsamında 25 ülkeyi ziyaret eden, binin üzerinde iş adamıyla bir araya gelen Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, 3 milyon kilometre yol kat etti, 600 saat uçtu.


12

Türk Akımı’nda imzalar atıldı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 23. Dünya Enerji Kongresi için İstanbul’da bulunan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Mabeyn Köşkünde bir araya geldi. Görüşme sonrası ‘Türk Akımı Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’ için hükûmetler arası anlaşma imzalandı.

C

umhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Federasyonu Başkanı Putin, gerçekleştirdikleri heyetler arası ve baş başa görüşmelerin ardından ortak bir basın toplantısı düzenleyerek açıklamalarda bulundu. Açıklama öncesinde Rusya doğal gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan ‘Türk Akımı Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’ için hükûmetler arası anlaşma imzalandı. Anlaşmanın imzaları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile Rusya Federasyonu Enerji Bakanı Aleksandr Novak tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Federasyonu Başkanı Putin’in huzurunda atıldı.

“TÜRKİYE-RUSYA ARASINDAKİ NORMALLEŞME SÜRECİ HIZLA DEVAM EDİYOR”

Analiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda yaptığı açıklamada, “Türkiye-Rusya arasındaki normalleşme sürecinin hızla devam edeceğine olan inancım tamdır. Tabii birçok alanda, savunma sanayiyle ilgili olsun, siyasi alanda olsun, ekonomik, ticari, turizm, kültür, bütün

bu alanları kapsayan bu ilişkilerimizi bundan sonraki süreçte çok daha farklı bir şekilde geliştireceğiz. Üst Düzey İstişari Konsey Toplantımızla ilgili olarak dışişleri bakanlarımıza talimatlarımızı verdik, yılsonu veya önümüzdeki yılbaşı itibarıyla bu toplantımızı da gerçekleştireceğiz. Bu arada Karma Ekonomik Komisyon Toplantısının da aciliyet kesp ettiğini ifadeyle burada da ilgili bakanlarımız bu çalışmayı gerçekleştirecekler. Ülkemizde yapılacak olan bu toplantı da önem arz ediyor” dedi.

“AKKUYU NGS İÇİN SÜREÇ HIZLA DEVAM EDECEK”

“ENERJİ ALANINDAKİ İŞ BİRLİĞİMİZİ ELE ALDIK” İki ülke arasındaki ilişkilerin tam olarak normalleşmesi sürecini, önümüzdeki günlerde Karma Ekonomik Komisyonunun takip edeceğini ve Rusya’nın bu konuya ilgi duyduğunu kaydeden Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin; “Özellikle enerji alanındaki iş birliğimizi ele aldık. Bu noktada Akkuyu Nükleer Güç Santrali olan büyük projedeki çalışmalara devam edilmesinden bahsediyoruz. Şuna dikkatinizi çekmek isterim: Bu Türkiye açısından sadece

“Türkiye Cumhurbaşkanının Türkiye’nin bir enerji hub’ı haline getirilmesi planlarını yerine getirmek üzere bu adımlarla ilerliyoruz” diyen Rusya Federasyonu Devlet

Başkanı Putin, görüşmede uzay çalışmaları alanında iş birliğinin geliştirilmesi konularının da ele alındığını bildirdi.

RUSYA DOĞALGAZDA TÜRKİYE’YE BEKLENEN İNDİRİMİ YAPACAK Türkiye ve Rusya arasında 1.5 yıla yakın süredir üzerinde anlaşma sağlanamayan doğalgaz fiyat indirimi de iki liderin görüşmesinde mutabakata bağlandı. Rusya Devlet Başkanı Putin, Türk Akımı projesi çevresinde Türkiye’ye doğalgaz indirimi yapılması konusunda anlaştıklarını da belirtti.

Türk Akımı konusunu aralarında değerlendirdiklerini dile getiren ve proje ile ilgili olarak sürecin hızlandırılması konusunda atılan imzalara işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabi bir diğer yine çok önemli husus, Akkuyu Nükleer Enerji Santrali. Akkuyu Nükleer Enerji Santraliyle ilgili olarak da yine burada bundan sonraki sürecin hızla devamında mutabakatımız net. Zaman kaybının önümüzdeki süreçte telafi edileceği inancındayım” diye konuştu.

TÜRK AKIMI’NDA SÜREÇ NASIL GELİŞTİ?

İ

yeni nükleer güç santrali ya da ilk nükleer güç santrali anlamına gelmiyor, aynı zamanda Türkiye’de yeni sanayi branşı da ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma, bu proje personel yetiştirme ve teknoloji devrini de kapsıyor. Rusya’da hâlihazırda 200’ü aşkın genç Türk öğrenci ve önümüzdeki günlerde, dönemlerde nükleer güç uzmanı olacak gençler ilgili kurumlarda eğitim görmektedir.”

stanbul’da düzenlenen Dünya Enerji Zirvesine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin zirvede yaptıkları konuşmalarından ardından Mabeyn köşkünde bir araya geldi. İki liderin görüşmesi saat 17.10’da başladı ve yaklaşık 1 saat 40 dakika sürdü. Görüşmenin ardından Türk Akımı Boru Hattına ilişkin

Hükümetlerarası anlaşma imzalandı. Anlaşmayı Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak imzaladı. Anlaşmanın imzalanmasının ardından görüşmeye ilişkin bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ile dolu dolu bir görüşme yaptıklarını belirtti. Türkiye ve Rusya arasında 1.5 yıla yakın süredir üzerinde

anlaşma sağlanamayan doğalgaz fiyat indirimi de iki liderin görüşmesinde mutabakata bağlandı. Rusya Devlet Başkanı Putin, Türk Akımı projesi çevresinde Türkiye’ye doğalgaz indirimi yapılması konusunda anlaştıklarını da belirtti. Rusya’nın Güney Akım Boru Hattı Projesiyle hayata geçirmek istediği fakat AB ile yaşanan sorunlar sonrası iptal ettiği

projede değişikliğe gidilmişti. 2014 yılının Aralık ayında Türk Akımı adıyla hayata geçirilmesi konusunda iki liderin mutabakata vardığı boru hattı projesi geçtiğimiz yıl iki ülke arasında yaşanan sorunlar nedeniyle iptal edilmişti. Haziran ayında Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi sonrası her iki ülke arasında Türk Akımı Boru Hattı Projesinin yeniden inşa edilmesine yönelik görüşmeler başlamıştı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip

Erdoğan’ın Ağustos ayı başındaki St. Petersburg ziyaretinde Türk Akımı Boru Hattının hayata geçirilmesi konusunda taraflar arasında mutabakat sağlandığı ve boru hattı ve anlaşmaya yönelik görüşmelerin devam edeceği açıklanmıştı. Türkiye’nin Batı Hattı’ndan aldığı 14 milyar metreküp/yıl gazın bu hat yerine inşa edilecek ve her biri 15,75 milyar metreküp/yıl taşıma kapasitesine sahip 4 hattan birisiyle Türkiye’ye ulaştırılması öngörülüyor.


13

Türkiye ve KKTC arasında kapsamlı enerji işbirliği anlaşması imzalandı 23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında bir araya gelen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, ve KKTC Enerji ve Ekonomi Bakanı Sunat Atun, KKTC’ye deniz altından kabloyla elektrik temin edilmesini öngören anlaşmayı imzaladı.

‘TÜRKİYE, ENERJİDE STRATEJİK

BİR NOKTAYI OLUŞTURUYOR’

K Berat Albayrak

Sunat Atun

E

nerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, ve KKTC Enerji ve Ekonomi Bakanı Sunat Atun, KKTC’ye deniz altından kabloyla elektrik temin edilmesini öngören anlaşmayı imzaladı.

“BU ANLAŞMA BÖLGEDE ÖNEMLİ ADIMLARA SEBEBİYET VERECEK” Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arasında imzalanan elektrik anlaşmasının, sadece Kıbrıs özelinde değil, bölgesel açıdan da önemli adımlara sebebiyet verecek bir gelişme olduğunu

söyleyen Enerji Bakanı Berat Albayrak kongre süresince yoğun bir görüşme trafiğini yürüttüklerini ve bu görüşmeler sonrasında anlaşmaların imzalandığını dile getirdi.

“DOĞU AKDENİZ’DE YENİ BİR TÜRK AKIMI” KKTC Enerji ve Ekonomi Bakanı Sunat Atun, Türkiye ile gerçekleştirilen su projesinin de hayata geçtiğini anımsatarak, 50 yıllık

perspektifle hazırlanan bu anlaşmanın sadece TürkiyeKKTC arasında değil, çok daha büyük bir potansiyeli de içerdiğini anlattı. Bu anlaşma ile Ortadoğu coğrafyasının güney bölgelerine de elektrik enerjisinin naklinin mümkün olabileceğini aktaran Atun, şunları kaydetti: “İnşallah başka bir ‘Türk Akımı’ projesi de hem suyun hem elektriğin hem de gazın KKTC üzerinden başka noktalara sevk edilmesini sağlar. Güney

KTC Enerji ve Ekonomi Bakanı Sunat Atun dünya çapındaki büyük organizasyondaki başarılarından dolayı Türkiye’yi tebrik etti. Türkiye’nin dünyanın ve bölgenin en güçlü ülkelerinden biri haline geldiğini ifade eden Atun, şöyle konuştu: “Türkiye, enerjide stratejik bir noktayı oluşturuyor. KKTC ile Türkiye daha önce 2011’de enerji alanında Türkiye Petrolleri’nin kara ve denizlerde

Kıbrıs’a ‘gelsinler buyursunlar bir ortak iletim merkezi tesis edelim, Türkiye ile enterkonnekte olalım ve bu enerjiyi onlarla paylaşalım’ çağrısında bulunmuştum, bu çağrımı yineliyorum. Görüyoruz ki her geçen gün onlar için ortada duran muhtemel çözümler değer kaybediyor, Türkiye’den boru hattıyla Doğu Akdeniz gazının bağlanması en uygun olanıdır. Gaz buradan bağlanır ve bu da başka bir Türk Akımı’nı şekillendirebilir. Bu barış projesine de yol açabilir, kalıcı bir çözüm olabilir.”

arama yapması için işbirliği anlaşması yapmıştı. Bugün daha büyük bir anlaşmayı yapar noktaya geldik. Yanı başımızdaki bir enerji sistemine enterkonnekte olarak özellikle Ortadoğu bölgesinde enerjinin daha da önem kazandığı, daha büyük kazanımlar getirdiği bir noktada anavatanımız vasıtasıyla küresel denklem içinde yer almamız açısından tarihi bir fırsat olarak görüyorum.”

PETROL VE GAZ İÇİN ORTAK PROJELER YAPILACAK Anlaşma, elektrikte altyapının yenilenmesi, elektrik arz güvenliğinin oluşturulması, enterkonnekte sisteminin kurulması, yenilenebilir enerji alanında ortak çalışma yapılması, elektrik alanındaki mevzuatların karşılıklı uyumlulaştırılması ile petrol ve doğalgaz kaynaklarının keşfedilmesi ve gerekli altyapıların tesis edilmesi için ortak projelerin üretilmesi maddelerini kapsıyor.

Gas&Power standına yoğun ilgi 9-13 Ekim’de İstanbul’da düzenlenen ve enerji dünyasının liderlerini bir araya getiren 23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında stand açan Gas&Power yoğun ilgi gördü.

İ

stanbul’da 9-13 Ekim düzenlenen 23’ncü Dünya Enerji Kongresi’nde bir stand açan Gas&Power sektör temsilcilerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı. 4 gün boyunca devam eden Kongre süresince hem yerli hem de yabancı şirketlerin üst düzey yöneticileri ve bürokratlar sık sık Gas&Power standını ziyaret ettiler.

Katılımcıların uğrak noktası haline gelen Gas&Power standında ziyaretçilere hem 23-26 Kasım tarihlerinde Adana’da düzenlenecek olan 7. Türkiye Enerji Zirvesi hakkında hem de 30 Mart-2 Nisan tarihlerinde düzenlenecek olan Petroleum Istanbul Fuarı hakkında bilgi verildi.


14

OPEC Toplantısından teknik görüşme kararı çıktı 23.

Dünya Enerji Kongresinin üçüncü gününde OPEC üyeleri ve Rusya arasında gerçekleştirilen toplantıda, OPEC üyesi olmayan petrol üreticileriyle Kasım ayındaki OPEC zirvesi öncesi teknik toplantı yapılması konusunda mutabakata varıldı. Toplantı sonrası açıklamalarda bulunan Katar Enerji ve Sanayi Bakanı Muhammed bin Salih Al-Sade “OPEC üyesi olmayan petrol üreticileriyle teknik bir toplantı yapmak konusunda anlaşmaya vardık. 29 Ekim’de Viyana’da yapacağımız toplantıya bazı önemli OPEC üyesi olmayan petrol üreticisi ülkeleri de davet edeceğiz” dedi.

“NET BİR YOL HARİTASI” Al-Sade toplantının resmi olmayan bir istişare toplantısı olacağının ve fikir alış verişinde bulunarak açıklığa kavuşturulması gereken konuların ele alınacağının altını çizerken, “Amaç, OPEC ve bazı OPEC üyesi olmayan ülkelerin net bir muhtemel yol haritası çalışmaları doğrultusunda petrol piyasasında dengeyi sağlamak. Toplantıda, olumlu pozisyonlar, durumun anlaşılması ve OPEC ile OPEC üyesi olmayan ülkelerin piyasanın normalleşmesindeki rolünün ne olacağı gibi konular ağırlıklı olarak ele alındı” dedi.

PİYASALARDA DENGE SAĞLANMALI Al-Sade toplantıda OPEC üyesi olmayan ülkelerin dâhil edilerek teknik bir toplantının yapılacağını söyledikten sonra, “OPEC üyesi olmayan petrol üreticileriyle teknik bir toplantı yapmak konusunda anlaşmaya vardık. 29 Ekim’de Viyana’da yapacağımız toplantıya bazı önemli OPEC üyesi olmayan petrol üreticisi ülkeleri de davet edeceğiz. Yine belirtmek gerekirse, bu toplantı, aslında en iyi yolun ne olduğunun daha iyi idrak edilebilmesi anlamına geliyor. Tüm petrol üreticilerinin, ihracatçıların ve dünya ekonomisinin ilgisini çekmek için piyasayı nasıl daha da iyi bir dengeye getirebiliriz. Bunun anlaşılması gerek” dedi.

ABD DE TOPLANTIYA DAVET EDİLECEK Muhammed bin Salih Al-Sade toplantıda kimlerin olacağına ilişkin “Biz, bu toplantıya davet edilecek OPEC üyesi olmayan petrol üreticilerinin listesini henüz hazırlamadık. Ancak bu listeyi mümkün olduğunca geniş tutmaya çalışacağız. Biz piyasaları yeniden dengelemek için elimizden geldiğince çok çalışıyoruz. Şu andaki piyasa ortamı adil petrol fiyatları için adil bir ortam sunmuyor. Bu da son 2 yılda gözlemlediğimiz gibi yatırımların azalmasına neden

OPEC üyeleri ve Rusya arasında gerçekleştirilen toplantıda, OPEC üyesi olmayan petrol üreticileriyle Kasım ayındaki OPEC zirvesi öncesi teknik toplantı yapılması konusunda mutabakata varıldı.

oluyor. Bu eğilim, önümüzdeki yıllarda da devam edecek gibi görünüyor. ABD’nin de bulunduğu büyük üreticilerin davet edilmesini umuyoruz” şeklinde konuştu.

KISITLAMAYA İLİŞKİN YOL HARİTASI KONUŞULACAK Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak ise, toplantıda güncel konular ile OPEC üyesi ülkeler ve OPEC üyesi olmayan ülkeler arasında etkileşim mekanizmasının oluşturulması üzerine konuştuklarını söyledi. 29 Ekim’de Viyana’da düzenlenecek olan toplantıya OPEC sekretaryası tarafından davet edildiklerini açıklayan Novak, bu toplantıda ayrıntılı olarak “petrol üretiminin kısıtlanmasına ilişkin yol haritasının” konuşulacağını

belirtti.

“KESİN BİR SEVİYE KONUŞULMADI” İstanbul’da gerçekleştirilen görüşmenin içeriğine ilişkin soruları da yanıtlayan Novak, toplantıdaki fikir alışverişlerinin “yapıcı” olduğunu fakat buna karşın toplantıda petrol üretim miktarına ilişkin bir seviyenin ya da fiyatlara ilişkin herhangi bir spesifik rakamın konuşulmadığını söyledi. OPEC dışı ülkelerin davet edilerek OPEC üyesi ülkelerin bir araya geleceği Viyana toplantısı için “Kilit önemdeki OPEC dışı ülkelerin de davet edileceğini umuyorum” diye konuştu. Geleceğe ilişkin atılacak kesin adımların tartışılması için Viyana’daki üst düzey komitenin bir araya geleceği toplantıyı işaret eden Novak, “Aktif

OPEC üyesi olmayan üreticileri ve petrol ihracatçılarını bu sürece katılmaları konusunda cesaretlendiriliyor. Ortak eyleme ilişkin bir süredir görüşmekteyiz ve OPEC’in ABD’nin de aralarında bulunduğu büyük petrol üreticilerini toplantıya davet etmesini umuyoruz” dedi. İstanbul’da gerçekleştirilen toplantıya, OPEC Genel Sekreteri Muammed Barkindo, Katar Enerji ve Sanayi Bakanı Muhammed bin Salih esSade, Rusya Enerji Bakanı Aleksander Novak, Cezayir Enerji Bakanı Nureddin Butarfe, Gabon Petrol Bakanı Etienne Dieudonne, Birleşik Arap Emirlikleri Enerji Bakanı Suhail Muhammed Al Mazrouei, Venezuela Petrol Bakanı Eulogio Del Pino, Meksika Enerji ve Hidrokarbonlar Bakan Yardımcısı Dr. Aldo FloresQuiroga’nın katıldığı belirtildi.

‘Arz ve talebi dengelemeye yoğunlaştık’ Suudi Arabistan Enerji Bakanı Halid Al-Falih ham petrol fiyatlarının yılsonunda 60 doları bulacağı tahmininde bulundu.

S

uudi Arabistan Enerji, Endüstri ve Doğal Kaynaklar Bakanı Halid Al-Falih, Kongre’de yaptığı konuşmada, petrol fiyatlarını belirlemenin kendi işleri olmadığını söyledi. Fiyatların piyasada belirlendiğini vurgulayan Al-Falih, petrol üreticileri olarak arz ve talebi dengelemeye yoğunlaştıklarını ifade etti.

“BÜTÜN PAYDAŞLARIN ÇIKARLARINI DENGELEYECEK ADIMLAR ATTIK” Kuzey Amerika’da petrol arzının hızlı büyüdüğünü belirten Enerji Bakanı Halid Al-Falih,buna karşın talepte bir daralma olduğunu anlattı. Son dönemde 40 dolardan 50 dolarlara yükselen ham petrol fiyatlarının yılsonunda 60 doları bulacağı görüşünü dile getirdi.

Petrol üretimini kısma kararına değinen Suudi Bakan, OPEC ve OPEC dışı bütün paydaşların çıkarlarını dengeleyecek adımlar attıklarını vurguladı.

EN BÜYÜK DEVLET FONU

“RUSYA’NIN YAPICI ROL OYNAMASINI BEKLİYORUM”

S

Al-Falih şunları söyledi: “Rusya ile G20’de imzalanan üretimin sınırlanması dahil olmak üzere petrol piyasasında işbirliği anlaşması önce tartışılacak. Meslektaşımla burada, önümüzdeki günlerde görüşeceğim. İki grup (OPEC ve OPEC dışı üreticiler) arasında arztalep ve bu işbirliği anlaşmasının rolü tartışılacak. Rusya’nın da yapıcı bir rol oynamaya devam etmesini bekliyorum. Viyana’da 20 Kasım’da toplantı var ve orada komple bir paket oluşturulacağı konusunda iyimserim.”

uudi Arabistan Enerji Bakanı Halid Al-Falih, geleceği geçmişle bir arada değerlendirmek gerektiğini ifade ederek yakın gelecekte alternatif enerji ve enerji depolamanın önemli konu başlıkları olarak gündemde yer alacağını vurguladı. Suudi Bakan Al-Falih, ülkesinin petrol üretim kapasitesine yatırım yapmaya devam ettiğini belirterek “Beklediğimiz talep artışı için bu gerekli. Düzenli petrol arzının ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Güneş enerjisini de ülkemizde beş yıl içinde 10 gigavata çıkaracağız. Ayrıca nükleer enerjiyi de enerji üretimi bağlamında geliştirmeye başlayacağız.”

Suudi Arabistan Enerji, Endüstri ve Doğal Kaynaklar Bakanı Halid Al-Falih



16

Petrol fiyatları

İstanbul’da masaya yatırıldı

23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında petrol ve doğalgaz üreticisi ülkeler ve şirketlerin önde gelen isimleri ‘Emtia Fiyat Fırtınası’nı değerlendirmek üzere İstanbul’da buluştu.

‘DÜŞÜK FİYATLAR GİRİŞİMLERİ ETKİLİYOR’

P

anelin diğer katılımcılarından olan Lukoil Strateji Geliştirme Başkan Yardımcısı Leonid Fedun, Petrolde dalgalanmanın diğer emtialara göre daha yüksek olduğunu belirtti. Buna ek olarak Fedun petrolde ulaşılabilindiği takdirde 80 dolarlık bir fiyatlandırmanın altın bir fiyat olduğunu

2

3. Dünya Enerji Kongresi’nde petrol ve doğalgazın geleceği ‘Emtia Fiyat Fırtınası: Yeni Normalin Sinyali’ panelinde masaya yatırıldı. Dünyanın önde gelen petrol ve doğalgaz üreticisi ülkeler ve şirketlerinden üst düzey katılımın olduğu etkinlikte katılımcıların çoğu, gelecek petrol ve gaz fiyatlarındaki mevcut seviyelerin enerji arz güvenliği ve piyasaların istikrarı açısından sürdürülebilir olmadığının altını çizdi.

Petrol ve doğalgazın tüketimi ile bu 2 kaynağın öneminin önümüzdeki 30 yılda artmaya devam edeceği vurgulanırken petrol fiyatlarındaki düşüşün yeni yatırımlar üzerindeki olumsuz etkisinin devam etmesi durumunda gelecek yıllarda arz-talep dengesinde bugünkü mevcut durumun tersine döneceği ve arz açığının görülebileceği belirtildi. Dünya’nın en önemli petrol üreticisi ülkelerinin Enerji Bakanı ve temsilcileri

XXXXX

söyleyerek fiyatlar düşük olduğunda bazı girişimlerin yapılmasının mümkün olmadığının altını çizdi. Diğer yanda bu fiyatın tüketiciler için de iyi bir fiyat olacağını söyleyen Fedun, elektrikli araçların da bulunduğu rekabetçi bir piyasanın oluşturulabilmesi açısından da önemli olduğunu söyledi.

ile katıldığı toplantıda gözler OPEC üyesi ülkeler ve Rusya arasında yapılan görüşmedeydi. Pazartesi günkü açılış oturumunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yaptığı konuşmada, Rusya’nın OPEC’in aldığı üretimin 700 bin varil düşürülmesi ve günlük 32.5 milyon varilde sabitlenmesi kararına katılmaya hazır olduklarını açıklamasıyla petrol fiyatları son 1 yılın en yüksek seviyesine yükselmişti.

“KONSENSUSU ÜRETİCİ ÜLKELER ARASINDA SAĞLADIK” OPEC Genel Sekreteri Muhammed Barkindo ise konuşmasında 2008’den bu yana ilk kez OPEC’te üretim tavanı belirlendiğini ifade ederek, “Konsensusu üretici ülkeler arasında sağladık ve diğer üreticileri de aldık bunun için. OPEC’de alınan karar tüm ülkeleri içeriyor. Cezayir öncesi ve sonrası senaryomuz var. Bina taşlarını üst üste koyma

Rusya Enerji Bakanı Alexander Novak

‘RUSYA OPEC İLE ÇALIŞMAYA HAZIR’

R anlamında Viyana’da yapılacak toplantıdan umutluyuz. Bugünkü 5 döngüden farklı arz temellerinden çıkıyor. Stoklarında 3 milyar varil petrol depolandı. Depolanacak yer kalmadı. Önemli olan sürdürülebilir istikrarı sağlamaktır” dedi.

“ENERJİ PİYASASINI DÜZELTMEK İÇİN RUSYA ÇALIŞMAYA HAZIR” İthal eden ülkelerin bu senaryonun bir parçası olduğunu söyleyen Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak, “Konuyu dikkatle ele almamız gerekir. Kısa süreçte Pazar ekonomisinin temel prensiplerine değinmezsek doğru olmaz. Üreticiler fiyatların dalgalanmasından hoşlanmıyor. Nisan’da bir anlaşmaya varamadık. Rusya bu durumu düzeltmek için çalışmaya hazır. Öneriler hazırlayıp bunları gündeme getireceğiz. Artık sadece üreticiler değil, tüketicilerin de buna ilgi duyması gerekiyor. OPEC’teki farklı ülkelerin

usya Enerji Bakanı Aleksandr Novak ise aynı oturumda yaptığı konuşmada Rusya’nın OPEC’in çalışmalarına katılmaya hazır olduğunun altını çizerken sözlerine şöyle devam etti: “Bu kriz farklı çünkü çok daha uzun sürüyor. Son 3 yılda yatırımlar 450 milyar dolar azaldı. Bugünkü krizin bir başka özelliği ise 12 yılda yatırım yapılıyordu artık yeni teknolojiler ile bu süreler çok daha kısa sürede sağlanıyor. Bu da mevcut durumu etkiliyor. Durumu yeniden ele almamız lazım. Süreler artık daha uzun dalgalanmada. Eskiden daha kısaydı. Artık yeni bir trend var ve bu döngü devam edecek.

Dalgalanmalar daha sık olacak. Gelecekteki krizlere nasıl cevap vereceğimizi şimdiden planlamalıyız. Etkileri sınırlamak için piyasa bağlamında birlikte çalışmak zorundayız. 2014 zirvesinden sonra petrol fiyatları düşmeye başladı. Herkes bunu normal olarak algılamaya başladı. Düzeleceğini sandı fiyatların fakat öyle olmadığını görünce bir araya gelmek durumunda kaldılar. Üretimi azaltmamız gerekir dediler. OPEC’e üye olmayan ülkelerde buna dahil olabilirler yeni bir anlaşma yapılır ve üretim şuan aynı düzeyde devam ediyor. Piyasa yeni öneriler getirebilir” diye konuştu.

pozisyonlarını anlıyoruz. Üretimi şu anki seviyeden kısarsak bu piyasaların dengeye gelmesini istikrar bulmasını sağlayacaktır” şeklinde konuştu.

üreticilerin sorunu değil dünya ekonomisinin sorunu. Rusya OPEC ile işbirliği yapıyor ve dünya ekonomisi petrol üreticileri olarak bizden bir karar bekliyor. Fakat OPEC’in içinde bir çok engel var. Bu nedenle yüksek düzeyli teknik komite oluşturduk. Burada ikincil kaynaklar çok önemli. Ama bakıldığında ülkeler bazında kaynağın birbirinden farklı olduğu görülüyor” şeklinde konuştu.

“DÜNYA BİZDEN BİR KARAR BEKLİYOR” Venezuella Petrol Bakanı Eulogio Del Pino, ülkeler üzerindeki sorumluluğa dikkat çekerek “Bu sadece petrol


17

‘Türkiye’de enerji

‘YATIRIM OLMAZSA ÜRETİM HER YIL %5 DÜŞECEK’

T

oplantıdaki bir diğer isim, Total CEO’su Patrick Pouyanne fiyat dalgalanması konusunda şöyle konuştu: ”Emtia söz konusu olduğunda dalgalanma söz konusu olur. Bir petrol ve gaz şirketi için önemli olan maliyetleri kontrol etmek, varlıklarını kontrol etmek ve yönetmektir. Artık tavan ve taban yok. Fiyatlar yeterince yatırıma imkan vermeyebilir. Fakat diğer yandan merkez bankaları da devreye giriyor artık.” Patrick Pouyanne, “Bu yıl 700 milyar dolar yatırım yerine 400 milyar dolar yatırım yapıldı. Geçmiş yıllara nazaran 2015-2016 yıllarında daha az yatırım yapıldı. Daha basiretli olmaya çalışıyoruz. Herkesin bilanço tablosundaki baskı çok yüksek ve biz yeterince yatırım yapamadık. Eğer petrol piyasasındaki önde gelen

aktörler olarak biz yatırım yapmazsak üretim her yıl yüzde 5 oranında düşecek, bu gerçekten yüksek bir oran. Petrol fiyatlarında büyük bir dalgalanma var ve yatırımlar yetersiz kalıyor” diye konuştu. Hazırlanan projeksiyona göre 2020’de arz sıkıntısı olacağını ve şirketlerde şuan nakit yönetimine daha çok dikkat edildiğini belirten Pouyanne “Benim işim üretimi maksimize etmek dolayısı ile bu konuda aksi bir karar veremem. Diğer yandan gaza geçiş sürecinde ortak bir karar alınırsa tabi ki üretimimiz için buna uyarız” dedi.

sektörüne 70 milyar dolarlık yatırım’ Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı ve Enerjisa Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Göçmen

‘FOSİL ENERJİ TALEBİNİ AZALTMAK UZUN VADELİ BİR KONU’

S

hell PLC Entegre Gaz ve Yeni Enerjiler Direktörü Maarten Wetsaalar paneldeki konuşmasında enerji talebi ve girişimler üzerine şunları söyledi: “1 milyon varillik talebi piyasadan çekmek için 50 bin arabanın elektriğe dönmesi gerekir. Yani fosil enerji talebini azaltmak uzun vadeli bir konu. Petrolden şirketler kar ediyorsa ancak ülkeler fiyatın 50 dolar olduğu zamanlara ve üretime dönebilir. Gelişen teknolojilerle artık sondajlar daha ucuz ve bunun yanında kaya gazı da ucuz bir enerji alternatifi olarak var. Dolayısı ile piyasalardaki bu duruma karşı bugünkü fiyatlarla geçerli bir şirketi kurmak başarılı bir girişim olacaktır.”

‘ANLAŞMAK İÇİN DOĞRU ZAMAN

S

abancı Holding Enerji Grup Başkanı ve Enerjisa Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Göçmen, Türkiye’de özelleştirme sürecinin başladığı tarihten itibaren enerji dağıtım ve perakende şirketlerinin sektöre yaptığı yatırımın 70 milyar doları bulduğunu söyledi.

“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜĞÜYÜZ”

V

enezuella Petrol Bakanı Eulogio Del Pino paneldeki konuşmasında “Venezuela OPEC kurucularından biridir. 1960’daki kuruluş konferansından bu yana işin içindeydi. Venezuella ülke olarak petrol sektöründe çok güçlüydü hem opec için de hem de kendi bölgesinde” diyerek Venezuella’nın piyasadaki önemine vurgu yaptı. Venezuella Petrol Bakanı Del Pino, OPEC ülkeleri arasında bir fikir birliğine gidilmesi gerektiğini belirterek “Bugün bir anlaşmaya varmak konusunda çok kararlıyız. Doha’daki toplantıda üretimin yüzde 50’sinden fazlası temsil ediliyordu,

Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı ve Enerjisa Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Göçmen, enerjide dağıtım ve perakendenin özelleştirilmesinden bugüne, sektöre toplam 70 milyar dolarlık yatırım yapıldığını dile getirdi.

Dünya Enerji Kongresi’nde (WEC) “Enerji sektörü reformu: Rekabet ve Fırsatlar” konulu oturumda konuşan Göçmen, “Sabancı Holding ve E.ON ortaklığındaki Enerjisa olarak Türkiye’nin en büyük özel sektör oyuncusu olduklarını ifade etti.

50 milyon varili aşkın bir miktardan bahsediyoruz. Fakat orada OPEC üyesi ülkeler arasında bir anlaşmaya varılamadı. Şimdi kasıma kadar bu anlaşmayı bir çerçeveye oturtup sorunları azaltmaya çalışacağız. Artık doğru zamana geldik” diye konuştu.

“2007’DEN BERİ 11 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM YAPTIK” Mehmet Göçmen; “Bu yolculuk, bizim için 2007’de başladı. Bu süre içinde 11 milyar dolarlık yatırım yaptık. Bunun yüzde 60’ı üretime harcandı. 5 milyar dolar gibi bir kısmını ise dağıtım şebekesi ve perakendeye ayırdık” dedi.

“DEVLETLE EL ELEYİZ” Mehmet Göçmen açıklamalarına şöyle devam etti: “Kohabitasyon diye bir tanım var; ‘beraber yaşamak’ kavramı için kullanılıyor. Biz Türkiye’de devletle bu şekilde yaşıyoruz; el ele vermiş durumdayız. Çünkü fiyatlandırmadan devlet sorumlu ve varlığı çok güçlü. Burada serbestleşme adına yapılacak çok şey var. Serbest kullanıcı limitinin düşürülmesi gerekiyor.”Fiyatları düşürmek ise bir yere kadar. Çünkü o zaman da kimse yatırım yapmıyor. Burada denge tutturmak yani sürdürülebilir olmak gerekiyor.”

“TÜRKİYE’DE ENDÜSTRİ ÇOK PARÇALI Türkiye’de endüstrinin çok parçalı olduğunun da altını çizen Göçmen, Enerjisa’nın elektrikte en büyük üretim şirketi olduğunu, ancak üretimin toplam içindeki payının yüzde 5’i geçmediğini belirtti. Üretimin yüzde 50’den fazlasını devletin yaptığını dile getiren Göçmen, perakende de ise 100’lerce oyuncu olduğunu kaydetti.

‘ÜRETİMİ KISITLAMAK

‘TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİ BÜYÜK’

O

T

PİYASALARDA DENGEYİ SAĞLAYACAK’ PEC’in üretimi kısıtlama kararı ile piyasalarda dengeyi sağlamayı amaçladığını söyleyen OPEC Genel Sekreteri Muhammed Barkindo: “Bizim saptayacağımız denge fiyatı olacaktır. Bu stokların erimesini sağlayıp piyasada dengeyi sağlamaya başlayacağız. Şeyl üreticilerini bir rekabet unsuru olarak görmüyoruz. Küresel ekonominin temellerinin sağlamlaşmasını istiyoruz. Tüm üreticilerin artan talebi desteklemesini bekliyoruz. Artan talep karşısında ne yapacağız. Bu volatilite kontrol altına alınıp denge sağlanacak mı? Bu durum hiç kimsenin lehine değil.” dedi.

ürkiye’nin dış ticaret açığı, verim eksikliği gibi sorunlarının olduğunu sözlerine ekleyen Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı ve Enerjisa Yönetim Kurulu Başkanı Göçmen, şunları söyledi: “Tüm dünya olarak fosil yakıtlara hala çok bağımlıyız; ithal ediyoruz. Bunları gidermemiz gerekiyor. Bu süreçte özel sektörün de ayakta kalması ve yatırımların

devamlılığı çok elzem. Ancak şunu da unutmamak gerekir; Türkiye’nin hala çok büyük bir potansiyeli var. Türkiye’nin enerji verimliliği ile kazanabilecekleri çok önemli. İşte tüm bu sebeplerden ötürü talep tarafına yapacağımız yatırım, arz tarafına yapacağımız yatırım kadar değerlidir. Enerjiyi üretimden tüketime her alanda verimli kullanmalıyız.”


18


18


20


21


22

‘Enerjide dönüşüm sübvansiyonlarla değil rekabetçi piyasa ile olmalı’ 23. Dünya Enerji Kongresi kapsamında düzenlenen ‘İnovasyon İklimi’ panelinde Birleşik Arap Emirlikleri Enerji Bakanı Suhail Mohamed Al Mazrouei, Güney Kore Enerji Bakanı Taehee WOO, Almanya Enerji Bakanı Rainer Baake ve BP Rafinaj ve Pazarlamadan Sorumlu CEO’su Tufan Erginbilgiç’in katılımlarıyla, gelişen teknolojilerin enerji piyasası üzerindeki etkileri konuşuldu.

23.

Dünya Enerji Kongresi kapsamında düzenlenen ‘İnovasyon İklimi’ panelinde Birleşik Arap Emirlikleri Enerji Bakanı Suhail Mohamed Al Mazrouei , Güney Kore Enerji Bakanı Taehee WOO, Almanya Enerji Bakanı Rainer Baake ve BP Rafinaj ve Pazarlamadan Sorumlu CEO’su Tufan Erginbilgiç’in katılımlarıyla, gelişen teknolojilerin enerji piyasası üzerindeki etkileri konuşuldu. Konuşmacılardan Erginbilgiç, “Inovatif çözümlere ihtiyacımız var” diye konuştu.

“FIRSATLARIN DEĞİL YÜKÜN PAYLAŞILMASI LAZIM” Devletin sektördeki varlığı konusunda Almanya Enerji Bakanı Rainer Baake şunları söyledi: “Güç sektörünü karbondan ayıracağız, bu da önce verimliliğin arttırılacağına işaret ediyor. Yatırımları destekledik ve teşvik ettik, sonunda bioyakıt ve hidroelektrik gibi başarısız olduğumuz büyük projeler oldu. Biz akıllı bir pazar sistemi kurarak, pazarın kendisi için en iyi çözümü bulmasını istiyoruz. Bu dönüşüm sübvansiyonlarla değil kendi kendini düzenleyen rekabetçi piyasa ile olmalı. Vergi verenlerin paraları kullanılarak sübvansiyon verilirse bu

‘YEŞİL ENERJİ İÇİN ARGE’YE YATIRIM YAPMAK GEREKLİ’

‘KAZAN KAZAN ANLAYIŞI İLE HAREK ETMELİYİZ’

A

B

lmanya Enerji Bakanı Rainer Baake yeşil enerjiye geçiş konusunda Almanya’nın yeşil enerjiye dönme konusundaki adımlarını örnek göstererek, “Sera gazlarını %80 oranında azaltmak aldığımız kararlar arasında. 2000 yılından beri yenilenebilir enerjiyi %6 oranında kullanıyorduk, bunu %50ye çıkarma hedefindeyiz. Pahalı hatalar yaptık ama bunların karşılığında artık rüzgar ve güneşten aynı maliyetlere enerji üretebiliyoruz. Artık iş entegrasyon işi. Binlerce insan evlerinin çatılarındaki solar enerjileri birleşip ortak bir bataryayla kullanabiliyor. Enerjiye bireysel yarar sağlama konusunda bu yeni bir teknoloji. Çözemediğimiz 2 sorun var. Bunlardan biri siyasi diğeri ise araştırma üzerine. Kömürün kullanımını engelleyebilmek siyasi sorunlarımızdan yük

pahalıya gelir. Fırsatların paylaşılması değil geçiş döneminde yükün paylaşılması lazım”. Rainer Baake nükleer enerji konusunda ise, “Almanların çoğunluğu nükleer kazalardan sonra, nükleer fikrini duymak istemiyor, 2022’ye kadar biz de nükleerleri kapatacağız” şeklide konuştu.

“YAPILMASI GEREKEN 5 SEÇİM VAR” 23. Dünya Enerji Kongresi’nde yaptığı konuşmada, dünyada enerji talebinin büyümeye devam ettiğini belirten BP

aldı ama hala %80lik bir rezerv var. Doğal gaz da hala kullanımda ve tam anlamıyla vazgeçebilmek için doğal gazın yerine bir şey kullanmak lazım. Bu da sentetik gaz. Bunu yapmak içinse ARGE için harcama yapmak gerekli. Doğal gazın en çok kullanıldığı alan ulaşım sektörü. Bu sektörün karbondan arındırılması lazım. Bunu yaparken verimliliği sağlamak lazım. Ulaştırma ve konutta yenilenebilir enerjiyi kullanmak bu minvalde çok önemli.”

Downstream CEO’su Tufan Erginbilgiç şunları söyledi: “Bu büyüme, özellikle iklim ile ilgili soru işaretlerini de beraberinde getirecek. İklim değişikliği hem şirketler hem de devletler için yönetilmesi gereken zorlu bir mücadele. Önümüzde dönemde bu konuda yapılası gereken seçimleri 5 ana başlıkta toplayabiliriz. Bu başlıkların ilki, Paris Anlaşması kapsamındaki politikaların benimsenmesi ve uygulanması. BP olarak bu kapsamda iyi tasarlanmış bir karbon fiyatlaması sisteminin sera gazı emisyonlarını azaltmak konusunda ekonomik olarak verimli ve efektif bir politika olacağına inanıyoruz.”

P Rafinaj ve Pazarlamadan Sorumlu CEO’su Tufan Erginbilgiç“Enerji sektöründeki dönüşüm sürecinde bütün bu yatırımları kazan kazan anlayışına göre yapmamız lazım. 2009’da yaptığımız yatırımların dönüşünü geçen sene almaya başladık. CCS sistemleri (Carbon Capture And Storage- Karbon Yakalama Ve Depolama) neden tam formunda değil, üzerine çalışılması lazım. Bütün bunlar ancak çoklu teknolojilerin bileşimi ile olabilir. Bu teknolojiler var ama ölçek teknolojiler haline gelmedi yani bu gün elimizde bu teknolojiler için bir demo yok, ayrıca finansal desteğe ihtiyacımız var. Yenilenebilir enerji giderek daha fazla yer edecektir piyasada. Hidroelektrik değil ama rüzgâr ile güneş önümüzdeki yıllarda %7 bir büyüme kaydedecek. Bunlar tabi ki kesintili enerjiler bu yüzden gaz ile ilgili desteğe ihtiyacımız var. Bu da maliyeti arttıran etmenlerden” dedi

Erginbilgiç, iklim değişikliği konusundaki çalışmalarda ikinci konunun, kömür yerine yarı yarıya daha az karbon emisyonu yayan doğal gaz kullanımını yaygınlaştırmak, yani gazla çalışan santralleri arttırmak üçüncü başlığın ise enerjinin verimli kullanımını sağlamak olduğunu belirtti. Erginbilgiç konuşmasına şöyle devam etti: “Uluslararası Enerji Ajansı’nın araştırmalarına göre 2050 yılına kadar dünyanın 2 C hedefine uygun olarak emisyonda gerçekleşmesi gereken düşüşün yüzde 40’ı enerjinin verimli kullanımından sağlanabilir. Enerjinin verimli kullanımı, BP’nin hem

Erginbilgiç, “Dönüşümlerin öncelikleri sadece iklimsel değil aynı zamanda ekonomik de olmalı. Bu olduğu takdirde ancak tüketicilerde buna para ödeme konusunda istek uyanacaktır. Teknolojik iyileşmenin zaten yenilenebilir enerjide karşılığı görüldü. Fakat genel olarak bakıldığında hangi muhtelif enerji karmasının başarıyı getireceğini bilemeyiz. Düzgün bir politika, olumlu bir rekabet, gerçekçi yaklaşım, farklı teknolojik yakıt karması, hepsi bir masa etrafında toplanmalı ve beklemeden hızlıca adımlar atılmalıdır” diye konuştu.

operasyonlarında hem de geliştirdiği yeni ürünlerinde inovatif olduğu ve çok önem verdiği bir alan. Örneğin 2014 yılında Türkiye’de satışa sunulan Ultimate Eurodiesel ürünümüzle, olağan yakıtlara oranla depo başına 42 km daha uzun yol gitmek mümkün” dedi. Önümüzdeki dönemin dördüncü başlığı yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımın yaygınlaştırılması ve son başlığın ise ARGE olduğunu kaydeden Erginbilgiç, “ BP olarak iklim değişikliğinin bilimsel tarafını ve iklim politikalarını daha iyi anlayabilmek için Princeton ve Harvard gibi üniversitelerde


23 yapılan araştırmalara maddi destek sağlıyoruz. Petrol ve Gaz İklim Girişimi (OGCI) ile sektörümüzdeki diğer petrol ve gaz firmaları ile birlikte çalışarak, iklim ile ilgili konularda yapılan pratik ve efektif uygulamaları destekliyoruz” açıklamasında bulundu. Panelistlerden BP Downstream CEO’su Tufan Erginbilgiç, “Karbon emisyonunu azaltmaya yönelik en önemli konulardan biri politikalar. Bizlerin teşvik gelişimini ve piyasaların gücünü arttıracak uygulamalara ihtiyacımız var” diye konuştu.

EMİSYONU AZALTMAK İÇİN YÖNETİLECEK 3 KONU Erginbilgiç emisyon azaltımı konusunda atalıcak adımları şu şekilde dile getirdi: “Önümüzdeki yıllarda büyüyen enerji talebini karşılarken emisyonu düşürmek için üç konunun eşzamanlı olarak yönetilmesi gerek. Bu konuları enerjinin çok daha verimli kullanımı, enerjiyi daha düşük karbonlu enerji kaynaklarından karşılamak ve son olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmak. Bunun yanında, iklim değişikliği çalışmalarında yerimizi almamız gerekiyor. Daha etkili yağlar daha etkin madeni yağlar ve yakıtları geliştirmek için uğraşmamız lazım.”

“HER ENERJİ TÜRÜNE PİYASAMIZDA YER VERECEĞİZ” Paneldeki ilk konuşmacı olan Birleşik Arap Emirlikleri Enerji Bakanı Suhail Mohamed Al Mazrouei, “fosilde olduğu kadar yeşil enerjide de dengeleri yerinde tutmak önemli. Tüketiciler için en pahalı enerjiyi tercih edemeyiz. Aradaki fark ödenemez. Burada şunu görüyoruz rekabet teknoloji alanında sürecek. Solar enerjinin kilowatt’ı 2$ dolara düştü. 2 yıl önce bunu düşünemezdik. Bu yüzden rekabete izin veriyoruz. Bu önemli ama dengeyi sağlamayı da elden bırakamayız.” dedi. Konuşmasına karbon emisyonunun azaltılması üzerine devam eden Al Mazrouei, “ Bir sonraki önemli teknolojik devrim depolama teknolojisinde olacak ancak o zamana kadar enerjide karbon emisyonunun azaltılmasında geçiş 4 şekilde olabilir; gazla, yenilenebilirle, temiz kömürle (o da daha az oranda ve daha sağlam bir teknoloji üretildiği takdirde) ve son olarak nükleerle ki bu konuda biz en yüksek kriterleri kullanıyoruz. Bu koşullar altında her enerji türüne piyasamızda yer vereceğiz” dedi.

“HALK SÜRECE DAHİL EDİLMELİ” Al Mazrouei düzenlemenin diplomatik kısmı ile alakalı ise şöyle konuştu: “Ülke inisiyatifleri yerine global bir inisiyatife ihtiyacımız var. Bunun yanında agresif bir politika değişikliği gerekli. Çünkü birçok ülke bu konuda geride kalıyorlar. Devlet sübvansiyonlarını azaltarak, özelde bu konu nasıl çözülebilir bakmak gerek. Ama COP21’den sonra ülkeler, kendi omuzlarına binen yükle

karşı karşıyalar. Bu dönüşüm sadece devlet bazlı değil, hem hükümet hem şirket hem de tüketicilerin içinde olduğu bir süreç olmalı. Eğer halk bütün sürece dâhil edilirse, bu süreç kendi gerçek formunu bulacaktır.”

“ÖZEL SEKTÖR YATIRIM YAPMALI” Güney Kore Enerji Bakanı Taehee Woo konuşmasında “COP21 Paris anlaşması bir yandan, kaya gazı diğer yandan, yeni gelişmeleri zorluyor. Önümüzdeki süreçte,

enerjinin depolanması ve enerji verimliliği önemli gündemlerimizden. Özellikle bataryalı sistemlerin geliştirmesi oldukça önemli. Şu an 400 kilometreyi şarjla gidebilen otomobiller üretilebilmekte. Buna karşılık 10 tane kömürle çalışan enerji santralini kapatma kararı aldık. Karbon tutmak için sistemlerimiz var ama depolamak için daha zaman var. Fiziksel olarak ise İzlanda gibi bir yere ihtiyacımız var” diye konuştu. Enerji politikalarına

devlet müdahalesi konusunda eleştride bulunan Güney Kore Enerji Bakanı Taehee Woo, “Enerji politikalarına dair düzenlemelerden elimizi çekmeliyiz. Önceden ekolojik, dost enerjiler üretme işini politik düzenlemelerle halledebiliriz zannediyorduk, ama olmadı. Diğer yandan petrol fiyatları hükümetlerin politikalarını da direk etkileyecektir. Buna bir geçiş dönemi oluşturmak için daha çok özel sektörlerin yatırım yapması lazım” açıklamasında bulundu.


24


25


26



28


29


30

‘Gelecekte enerji arzını

5 ana faktör şekillendirecek’ Enerji alanında dünyanın en önemli organizasyonları arasında gösterilen ve Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş’ın da destekçileri arasında yer aldığı Dünya Enerji Kongresi’nin 23’üncüsü İstanbul’da toplandı. Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Yağız Eyüboğlu Kongre kapsamında düzenlenen “2060 Senaryoları: Büyük Dönüşüm” başlıklı panelde konuştu.

D

ünya Enerji Konseyi tarafından, enerji alanında karşı karşıya olunan sorunları belirlemek ve bu sorunlara küresel bir bakış açısıyla çözümler geliştirebilmek için düzenlenen Dünya Enerji Kongresi’nin 23’üncüsü İstanbul’da gerçekleştirildi.

milyarı geçeceği, nüfusun yaklaşık yüzde 70’inin şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor” açıklamasında bulundu.

“ARTAN NÜFUSLA BERABER DOĞAL KAYNAKLARI TÜKETME HIZIMIZ DA ARTIYOR” Yağız Eyüboğlu değerlendirmelerine şu sözlerle devam etti; “Dünya nüfusu artarken, bir yandan da gelişmekte olan ülke ekonomilerinin güçlenmesi, yaşam kalitesindeki artışı da beraberinde getiriyor. Eş zamanlı olarak doğal kaynakları tüketme hızımız da artıyor. Bu dönemde dünya nüfusu 3 milyar artarken, bu sayının en az 2 milyarı enerjiyi yoğun olarak tüketen orta gelir grubundan gelecektir.”

“DÜNYANIN HİÇBİR ENERJİ KAYNAĞINI GÖZ ARDI ETME LÜKSÜ YOK” Hızla artan enerji ihtiyacı karşısında, dünyanın hiçbir enerji kaynağını göz ardı etme lüksü olmadığını belirtirken, enerji arz güvenliğinin de çözülmesi gereken en önemli sorun olduğunun altını dikkatle

çizen Yağız Eyüboğlu, “Hiç kuşkusuz sahip olduğumuz medeniyet ve teknolojik gelişimimizin enerjisini şimdiye kadar fosil yakıtlardan sağladık. Fosil yakıtların kullanımı, gelişen alternatif yakıt teknolojileri ile göreceli olarak azalacak olmakla birlikte, öngörülebilir gelecekte en önemli enerji ve hammadde kaynaklarından biri olmayı sürdürecektir” ifadelerini kullandı.

“2040 YILINDA FOSİL YAKITLARIN HALA YÜZDE 60 PAYA SAHİP OLACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR” Yağız Eyüboğlu, oturumdaki sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılan projeksiyonlarda, dünya ısı artışını maksimum +2 C ile sınırlayan ve alternatif enerji kaynaklarının hızlı gelişimini varsayan senaryolarda dahi, 2040 yılında fosil yakıtların hala yüzde 60 paya sahip olacağı öngörüsü öne çıkmaktadır. Özellikle yüksek enerji yoğunluğuna gereksinim duyulan ağır taşımacılık ve havayolu ulaşımı, çimento, demir çelik sanayii gibi alanlarda kullanımın artarak devam edeceği anlaşılıyor.”

‘ULUSLARARASI ANLAŞMALARA UYUM BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR’

İ

klim değişikliğinde kötüye gidişi önlemek üzere Paris COP21’de belirli bir aşamaya gelindiğinin kabul edildiğine dikkat çeken Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Yağız Eyüboğlu, “Bu çözüm odaklı çalışmaların başarıya ulaşması, özellikle dünya gayri safi milli hasılasında önemli pay sahibi ülkelerin daha büyük sorumluluklar yüklenmesi halinde mümkün olabilecektir. Bunun için uluslararası anlaşmalara uyum hiç şüphesiz büyük önem arz ediyor. Emisyon değerlerinin düşürülmesinde

“KAZANANLAR DEĞİŞİME HER YÖNÜYLE

KOÇ HOLDİNG ENERJİ GRUBU DESTEK VERDİ

ADAPTE OLANLAR OLACAKTIR”

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde düzenlenen ve destekçileri arasında Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş’ın da bulunduğu kongrede Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Yağız Eyüboğlu “2060 Senaryoları: Büyük Dönüşüm” başlıklı panelde katılımcılara seslendi.

Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Yağız Eyüboğlu, “10 yıl önce ABD net petrol ve gaz ithalatçısı iken shale gaz devrimi ile resmi değiştirdi. Böyle bir değişimi kimse beklemiyordu. Teknolojinin tüm alanlarında bu gibi değişimlere hazır olmalıyız” diye konuştu.

“TEK DOĞRU YOKTUR”

“2,7 MİLYAR KİŞİ HALA GELENEKSEL BİOKÜTLE ENERJİSİNE BAĞIMLI” Gelecekte enerji arzı ve kullanımının demografik, ekonomik, jeopolitik, iklim ve teknolojik olmak üzere 5 ana faktör tarafından şekilleneceğini ifade eden Yağız Eyüboğlu; “Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, bugün 1,3 milyar insanın elektrik ile tanışmadığı, 2,7 milyarının hâlâ odun veya tezek gibi geleneksel biokütle enerjisine bağımlı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. 2060 yılında dünya nüfusunun 10

en çok dile getirilen konulardan biri ulaşım sektörünün elektrifikasyonu. Ancak istenilen emisyon hedeflerinin yakalanmasında araç parkının elektrifikasyonundan çok, elektriğin hangi kaynaktan üretildiğinin önem arz ettiğini unutmamalıyız. Aksi taktirde araç parkının elektrifikasyonu tek başına beklenen emisyon düşüşünü sağlamayacaktır” şeklinde konuştu.

Aygaz Genel Müdürü Gökhan Tezel

OPET Genel Müdürü Cüneyt Ağca

Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Yağız Eyüboğlu

Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu

Yağız Eyüboğlu sözlerine şöyle devam etti; “Kazanan tarafta olmak için Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına yoğunlaşmaya devam etmeliyiz. Enerji kaynaklarının dönüştürülmesinde de küresel olarak geçerli tek bir doğru çözüm, senaryo yoktur. Hangi enerji modeli seçilirse seçilsin sağlıklı ve yaşanılabilir bir çevre için her ülke kendi ArGe çalışmalarını sürdürmeli, enerji verimliliğini artırmalı ve üretilen her birim üretim için sarf edilen enerji tüketimi azaltılmalıdır. Kazananlar değişime her yönüyle adapte olanlar olacaktır.”



32 23. Dünya Enerji Kongresi’nde açıklanan 2016 Enerji Trilemma Endeksi’ne göre; global enerji sektörü, enerji kaynakları çeşitliliğinde denge gözetiyor.

İ

stanbul’da düzenlenen 23. Dünya Enerji Kongresi’nde açıklanan, enerjide sürdürülebilirliğe odaklanan 2016 Enerji Trilemma Endeksi’ne göre, incelenen 125 ülkede elektrik ve temiz pişirme olanaklarına erişim 2000 yılından bu yana arttı; yüzde 74 iken yüzde 85 oldu. Bununla birlikte ülkeler daha temiz enerjilere yönelmeye başladı. CO2 yoğunluğu 2014 yılı itibarıyla 0.27tCo2/$’a düştü ve global enerji kaynakları çeşitliliğinde yenilenebilirlerin oranı 2015’te yüzde 9,7’ye yükseldi. Bu ise ülkelerin, üçlü enerji açmazının (enerji trilemması) üç ayağıyla ilgili olarak, enerji güvenliği, enerji çeşitliği ve çevre açısından sürdürülebilirlik alanlarında ilerleme kaydettiklerini ve daha sürdürebilir enerji sistemlerine yöneldiklerini gösteriyor.

125 ÜLKE KIYASLANDI

Ülkeler daha sürdürülebilir enerji sistemlerine yöneliyor

çeşitlilik, kalite, ulaşılabilirlik ve ülke sistemlerinin rezilyansı olmak üzere, 35 kriter esas alınarak değerlendirme yapıldı.

“ENERJİ DÜNYASINDA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ARTIYOR” Dünya Enerji Trilemma Raporu Başkanı Joan MacNaughton şöyle konuştu: “COP21, BM Sürdürülebilir Enerji Hedefi ve G20’nin gündemi sayesinde enerjiye erişim ve iklim değişikliği en çok üzerinde durulan konular arasına girdi. Enerjide önceliklerin değişmesi, global enerji kaynaklarında çeşitliliğin ile arz güvenliğinin ve sürdürülebilirliğin artmasını sağladı. Modern enerji hizmetlerine erişimin artması, oranın 2000 yılında yüzde 80 iken bugün yüzde 84 olması, enerji politikalarının enerji dünyasını daha sürdürülebilir hale getirdiğinin göstergesi. Ancak 125 ülkeden sadece 13’ü trilemma hedeflerine ilişkin olarak kaydettikleri gelişmeyle AAA notuna layık görüldü. Bu ise bizim, siyaset yapıcıları, iklim değişikliğiyle mücadele ederken, herkes için güvenli enerji sağlayacak inovasyon ve yatırımları teşvik edecek çerçeveleri nasıl oluşturacakları konusunda bilgilendirmeyi sürdürmemiz gerektiği anlamına geliyor.”

2016 Enerji Trilemma Endeksi: Ulusal enerji sistemlerinin sürdürülebilirliğinin değerlendirilmesi başlığını taşıyan çalışma, Dünya Enerji Konseyi tarafından, Marsh&McLennan Şirketleri Global Risk Merkezi ve bünyesindeki global danışmanlık firması Oliver Wyman’ın iş birliğiyle hazırlandı. Raporda 125 ülke, enerji sistemlerinin güvenliğine, Enerji ulaşılabilirliğine ve çevre açısından güvenliği sürdürülebilirliğine bakılarak kıyaslanıyor.

Kaynak: Dünya Enerji Konseyi / Oliver Wyman, 2016

L

istede 46. sırada bulanan Türkiye, enerji eşitliği ve çevre açısından sürdürülebilirlik kategorilerinde B, enerji güvenliğinde ise C notu aldı. Böylece Türkiye’nin genel notu CBB olarak belirlendi. 2015 yılında Türkiye 45., 2014’te ise yine 46. sırada yer alıyordu. 2016 Enerji Trilemma Endeksi’nde Türkiye ile ilgili şu saptamada bulunuluyor: Ülke, hızla artan enerji talebiyle başa çıkmak durumunda ve bu büyümeyi karşılayabilmek için çok büyük miktarda yatırıma ihtiyaç var. Bununla birlikte enerji tüketiminin yüzde 25’i yerel kaynaklardan karşılanıyor, ancak dışa bağımlılık kaygı yaratıyor. Ülkede enerji güvenliğini sağlamak için pek çok girişim var.

1)

Akkuyu’da bir nükleer santral inşa ediliyor, Sinop’ta da kurulması için planlar söz konusu. Tamamlandıklarında iki santralin üretimi, toplam elektrik arzının yüzde 10’ununa tekabül edecek.

2)

TANAP’ın (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı) inşasına 17 Mart 2015’te başlandı, 2018’de tamamlanması öngörülüyor. Güney Gaz Koridoru’nun son bölümü olan TANAP, çeşitliliğe ve böylece Türkiye’nin gaz ithalatının güvenliğine katkı sağlama potansiyeline sahip.

3)

Büyüyen yenilenebilir enerjiler sektörüyle ilgili, mevcut hidroelektrik güç kapasitesi ile jeotermal ve güneş enerjisi üretimini artırma yönünde çalışmalar sürüyor. Tüm bunlar Türkiye’nin endekste üst sıralara tırmanmasına yardımcı olacak.

YILLIK ENERJİ TRILEMMA ENDEKSİ

35 KRİTER ESAS ALINARAK DEĞERLENDİRME YAPILDI Yıllık olarak yayınlanan çalışmanın altıncısında, yeni bir yöntem kullanıldı. Çevresel Başta sürdürülebilirlik

TÜRKİYE’NİN TRİLEMMA PERFORMANSI

Enerji eşitliği

Dünya Enerji Konseyi’nin tanımına göre enerjinin sürdürülebilirliği üç temel boyut temel almaktadır: enerji güvenliği, enerji eşitliği ve çevresel sürdürülebilirlik. Hepsini beraber ele alındığında bir üçgen oluşmaktadır ve bu 3 boyutta başarılı olunabilmesi kamu ve özel sektör aktörlerin, hükümet ve düzenleyicilerin, ekonomik ve sosyal faktörlerin, çevresel endişelerin ve bireysel tutumların birbirine geçmiş karmaşık bağlantılarını gerektirmektedir.

ENERJİ TRİLEMMASININ ÜÇ BOYUTU Enerji güvenliği: İç ve dış kaynaklardan gelen ana enerji arzının etkili yönetimi, enerji altyapılarının güvenilirliği, enerji sağlayıcılarının güncel ve gelecek talepleri karşılayabilme yeteneği. Enerji eşitliği: Nüfusa karşılık enerji arzının ulaşılabilirliği ve ödenebilirliği. Çevresel sürdürülebilirlik: Arz ve talep yönlü enerji veriminde kazanımların kapsayıcılığı ve yenilenebilir ve düşük karbonlu kaynaklardan gelen enerji arzının geliştirilmesi.



34 “YATIRIMCILAR GİDEREK DAHA ÇOK ÜÇLÜ ENERJİ AÇMAZINI DİKKATE ALIYOR” Oliver Wyman Global Enerji Uygulamaları Başkanı Francois Austin şunları söyledi: “Trilemma çerçevesi, hükümet politikalarını, yatırımcıların bakış açılarını ve dünya çapındaki enerji sektörünü etkiliyor ve şekillendiriyor. Endeksteki sıralama, siyaset yapıcıların güvenli, ulaşılabilir ve çevre açısından sürdürülebilir enerjinin önünü

açacak politikalar ve düzenlemeler geliştirebilmelerine yardımcı olacak. Yatırımcılar karar alırken, giderek daha çok üçlü enerji açmazını dikkate alıyor. Rapor, ulusal ve uluslararası petrol şirketleri ile yan kuruluşlar dahil, iş dünyasının liderlerinin uzun vadeli stratejiler geliştirebilmelerini sağlayacak bilgiler içeriyor.”

HER BOYUT İÇİN ENERJİ TRİLEMMA ENDEKSİNDEKİ EN İYİ 10 UYGULAYICI ÜLKE

EN İYİ 10

Enerji güvenliği

2016 TRİLEMMA ENDEKSİ 1. Danimarka 2. İsviçre 3. İsveç 4. Hollanda 5. Almanya

6. Fransa 7. Norveç 8. Finlandiya 9. Yeni Zelanda 10. Avusturya

Çevresel sürdürülebilirlik

1. Filipinler 2. İzlanda 3. İsviçre 4. Norveç 5. Kosta Rika

1. Danimarka 2. Slovenya 3. Finlandiya 4. Birleşik Devletler 5. Canada 6. Rusya Federasyonu 7. Almanya 8. Nijerya 9. Hollanda 10. İsveç

Enerji eşitliği

1. Lüksemburg 2. İsviçre 3. Hollanda 4. Katar 5. Çek Cumhuriyeti

6. Danimarka 7. İrlanda 8. İsveç 9. Singapur 10. Kolombiya

6. Avusturya 7. Bahreyn 8. Birleşik Krallık 9. Fransa 10. Danimarka

Kaynak: Dünya Enerji Konseyi / Oliver Wyman, 2016

TABLO 1: 2016 ENERJİ TRİLEMMA ENDEKSİ – POZİTİF İZLENİM LİSTESİ

TABLO 2: 2016 ENERJİ TRİLEMMA ENDEKSİ – NEGATİF İZLENİM LİSTESİ

Ülke

Sıra

Puan

Görülen Gelişmeler

Ülke

Sıra

Puan

Görülen Gelişmeler

Şili

38

BBB

- Güneş enerjisi üretiminde hızlı büyüme - Planlı altyapı iyileştirmeleri

Almanya

5

AAA

Birleşik Arap Emirlikleri

43

BAD

-İlk nükleer santral 2017’de kullanılabilir hale geldi.

- Enerji dönüşümde yüksek harcamalara devam etme - Yenilenebilir enerji destek şemasında reform

Birleşik Krallık

11

AAA

Ekvator

50

BBC

- Hidroelektrik enerji sektöründe hızlı büyüme

- Enerji güvenliği endişeleri ve belirsiz düzenleyici rejim nükleer ve gaz sektöründeki yatırımlara etki etti - Politik olaylar iklim ve enerji politikaları üzerinde belirsizliğe neden oldu

Meksika

52

BBB

- Petrol ve doğal gaz marketlerinin liberalleşmesi - Düşük-karbonlu ekonomiye dönüşüm

Birleşik Devletler

11

AAC

- Eskimiş iletim altyapıları ve kömür santrallerinin tevaülden kaldırmak üzere olması - Ekstrem hava olaylarının sıklığını arttırması

Filipinler

61

BCA

- Bütün 3 Trilemma boyutunu güçlendirmek için Enerji Reform Planı - Hükümetin muhtemel nükleer enerji üretimlerini keşfediyor olması

Japonya

30

CAB

- İthalat bağımlılığının devam ediyor olması - Çeşitlendirme için Politik, hukuki ve yönetimsel bariyerler

Bolivya

100

CCC

- İhracat kapasitesindeki genişleme - Yeni gaz kaynaklarının keşfi için çabaları hızlandırmak ve yatırımları çekme

Brezilya

57

CBB

- Kuraklığın hidroelektrik üretimi üzerine etkisi - Enerji fiyatlarındaki keskin artış

Güney Afrika

84

CCD

-Enerji depolama konusunda devam eden uğraşlar - Kamu hizmetleri tarafından devam ettirilen eforunun, bağımsız olarak üretilen yenilenebilir enerjinin markete girmesini zorlaştırması

- Yeşil büyüme stratejisi - Doğal gazın kullanımdan kaldırılması ve elektrik sübvansiyonları

10 ÜLKEDEN 9’U AVRUPA’DAN Bölge bazında ve endeksin üst sıralarında yer alan ülkelere bakıldığında şunlar görülüyor: • İlk sıralarda yer alan 10 ülkeden dokuzu Avrupa’dan. Bu, uzun vadeli enerji ve iklim politikaları konusunda iş birliği yapmanın başarı getirdiğini kanıtlıyor. Bununla birlikte Avrupa’nın enerji dönüşümünü tamamlamak için önünde kat etmesi gereken bir yol var; yeni pazar tasarımlarına ve talep yönetimine odaklanmalı, etkili bir karbon fiyatı belirlemeli. • Yeni Zelanda 10’uncu sırada

yer alıyor, Filipinler çevresel açıdan sürdürülebilirlik kategorisinde başı çekiyor. Buna karşılık hızla artan enerji talebi, Asya bölgesi için sorun yaratıyor. Güvenilir altyapı, ticaret ilişkileri ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırarak enerjide dışarıya bağımlılığı azaltmak, bölgeyi sürdürülebilir enerji hedefine yaklaştırabilir. • Global petrol ve doğalgaz kaynaklarının yaklaşık yüzde 50’sine sahip olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri, düşük çevre performanslarını artırabilmek için, çeşitlendirme ve enerji

yoğunluğunu azaltmak gibi bir sorunla karşı karşıya. Çeşitlendirme yönündeki çabalarıyla BAE, bölgenin lideri. • Latin Amerika’da olağanüstü hava olaylarına karşı sistemin rezilyansı ve enerji eşitliği artırılmalı. Enerji dönüşümünü başarılı bir şekilde yürüten Uruguay örnek teşkil ediyor. • Sahraaltı Afrika ülkelerinde, Mauritius (49), Gabon (67) ve Güney Afrika (84) başı çekiyor. Zengin kaynaklarına ve yenilenebilir enerjilerdeki potansiyeline rağmen

bölge enerji erişimi konusunda alt sıralarda yer alıyor. Artan enerji talebi, bölgenin yatırım çekmesi, kurumsal kapasiteli genişletmesi ve hem şebeke hem de şebeke dışı enerji tedarikini geliştirmesi gerektiği anlamına geliyor. • Aralarında Almanya, Birleşik Krallık ve ABD’nin de bulunduğu bazı G7 ülkelerinin “negatif görünümlü ülkeler” listesinde yer alması, geleneksel endüstri liderlerinin enerji dönüşümü konusunda karşı karşıya kaldıkları sorunlara işaret ediyor.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.