Gas&Power 209. sayı

Page 1

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz elektriğe gizli zam yapıldığına dair iddiaları yanıtladı.

ODAK NOKTAMIZ Enerji Piyasasının Gazetesi

Yıl: 11

Sayı: 209

@petroturkcom

www.petroturk.com

2015 yılı

•• 4’te

•• 15

Ar-Ge’ye 65 milyon TL’lik EPDK dopingi •• 3

EPDK ve GAZBİR’den

Tarife Çalıştayı

MAKALE

STRATEJİ

•• 12

MAKALE

YORUM

MAKALE



03 Kerem Gezer @KeremGezer

kerem.gezer@petroturk.com


‘ODAK NOKTAMIZ REKABETÇİ PİYASA’

Doğalgaz tüketimi

49

milyar sm3

500

milyon sm3

2002

2015

118.000 km

4.510 km

1987

2015

Doğalgaz iletim ve dağıtım hattı uzunluğu

2023 yılı

2014 yılı % 2,8

% 6,7

% 0,3

%6

%4

%4 % 32,5 % 28,5

% 23 % 26

% 29,2

Doğalgaz Kömür Petrol

Hidrolik Hidrolik Dışı Diğer

% 37

Doğalgaz Kömür Petrol

Hidrolik Yenilenebilir Nükleer



06

‘Elektriğe gizli zam söz konusu değil’

E

PDK Başkanı Mustafa Yılmaz katıldığı bir televizyon programında son zamanlarda elektriğe gizli zam yapıldığına dair iddialara yanıt verdi. Kayıp kaçak oranı ve dağıtıcı firmaların işçi çıkarması iddiaları da değerlendiren Yılmaz, Türkiye ve Rusya arasında yaşanan siyasi gerginliğin enerji konusunun dışında tutulması gerektiğini belirtti.

“VATANDAŞLAR ÖDEDİKLERİ TUTARI KONTROL ETSİNLER” EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz şöyle konuştu, “Bizim elektrik fiyatlarımız da dağıtım bedelimiz de net bir şekilde bellidir. İnternet sitemizde bütün kurumlarımızla ilgili fiyatlar açık bir şekilde yer alıyor. Vatandaşlarımızın bu tür yalan haberlere itibar etmemesini istiyoruz. Eskiden dağıtım bedellerinde birkaç enstrümanı içeren bir yapı vardı. Bunun daha rahat anlaşılması için biz bu yapıyı enerji ve dağıtım bedeli olarak tek sütun haline getirdik. Bunu yapmamızın sebebi ise herhangi bir yanlışlığın önüne geçmek ve vatandaşlarımızın ödedikleri tutarı daha rahat kontrol etmesini sağlamaktır. Eğer burada bir yanlışlık varsa biz bu yanlışın üzerine gideriz.”

“PİYASAYI ÖZÜMSEYEREK GELİŞTİRME GAYRETİNDEYİZ” Türkiye’de tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 85,5’inin serbest tüketici limitinde satılan enerji olduğunu sözlerine ekleyen Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü, “Ortada yüzde 85,5’lik bir oran var. Yüzde 14,5 kalmış olan limitle fiyatlar belirlenmez. Sen önce yüzde 85,5’lik limite ulaşacaksın. Serbest tüketici limitinin sıfırlanması lazım olduğunu biliyoruz. Zaten bizim de hedefimiz bu limiti sıfırlamak. Biz EPİAŞ adında bir şirket kurduk. Bu şirket Türkiye’nin enerji borsası ve bütün serbest tüketicilerin oraya kayıt olması lazım. Aynı zamanda enerji fiyatları da orada oluşuyor. Yani iletim sisteminin, dağıtım alt yapısının yazılım ve teknik olarak hazırlanması lazım. Bunlar hazırlandığı takdirde biz zaten bunu sıfırlamaya doğru gidiyoruz. Öncelikle bahsettiğimiz yüzde 85,5’lik dilimde rekabet oluşturmamız gerekiyor. Biz piyasayı özümseyerek geliştirme

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz yaptığı açıklamada son zamanlarda elektriğe gizli zam yapıldığına dair iddiaları yanıtladı. gayretindeyiz bununla birlikte piyasayı geliştirirken alt yapımızı da geliştiriyoruz.”

“DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN İŞÇİ ÇIKARMASI MÜMKÜN DEĞİL” Dağıtım şirketlerinin toplu işçi çıkarması gibi bir durumun söz konusu olmadığının altını çizen Mustafa Yılmaz, “İşçi çıkarma konusu şahsıma ve Sayın Bakanımıza bütçe görüşmeleri esnasında soruldu. Sayın Bakanımız da bu hususta bizlere talimatlarını verdi. Biz araştırmaya ve bunun üzerine gitmeye devam ediyoruz. Bize sorulan soruyu biz de dağıtım şirketlerine sorduk. Dağıtım şirketleri verdikleri cevapta böyle bir şeyin mümkün olmadığını belirtiler. Burası serbest piyasa ve biz özel şirketlerin kimi çalıştırıp kimi çalıştırmayacağına karışamayız. Dağıtım şirketleri bize 5 yıl içerisinde yaklaşık işletme giderleri ve personel istihdam sayısını belirtiyorlar. Tarife düzenlemesi olarak bununla ilgili bizden bu giderlerin karşılığını istiyorlar. Biz bunu hesap ederek hareket ediyoruz. Eğer biz gerekli çalışmaları yaptıktan sonra dağıtım şirketleri işçi çıkartmaya kalkarsa biz ona dur deriz çünkü burada bir vebal var. Eğer sen çıkartmış olduğun işçinin işletme gideri olarak bedelini benden almışsan ben bunu araştırırım. Vatandaşlarımız şundan emin olsunlar ki eğer böyle bir şey varsa bunun hesabını kesinlikle sorarız” diye konuştu.

“FİYATLAR MAKUL SEVİYELERDE” Ham petrolün akaryakıt fiyatlarının oluşmasında ciddi bir maliyet unsuru olduğunu sözlerine ekleyen Mustafa Yılmaz konuşmasına şöyle devam etti, “İşçilik ve giderler de akaryakıt fiyatlarını etkileyen faktörlerdir. Oluşan rakamlar makul seviyelerde çünkü biz bu konunun takipçisiyiz. Akaryakıt fiyatları düşmedi demek de çok vicdani bir şey değil. Çünkü fiyatların düştüğünü biliyoruz. 2 sene önce motorin fiyatı 4 lira 65 kuruştu. Bugün ise bu fiyat 3 lira 40 kuruş civarında.”

“ENERJİ, GÜNCEL POLİTİKALARIN DIŞINDA DEĞERLENDİRİLMELİ” Tüm dünyada geçerli olan enerji alım satım sözleşmeleri olduğuna dikkat çeken Mustafa Yılmaz, “Bütün alıcı ve satıcı taraflar bu kararların uluslararası tahkimle alınmasını isterler. Bu konuyu güncel politikalar dışında değerlendirmek gerekir. Rusya ile ilgili bu konuda herhangi bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum. Çünkü bunu güncel politikaların dışında değerlendirmek gerekiyor. Bakanlık ve bütün birimlerimiz çok uyumlu bir şekilde çalışıyor. Buradaki amacımız soğuk kış günlerinde vatandaşımızı mağdur etmemek. Biz bu tip sözleşmelerin ne olduğunu biliyor ve sıkı bir şekilde takibini yapıyoruz. Türkiye’nin enerji yönetimi bu konuda çok hassastır. Vatandaşlarımızın mağdur olmaması için elimizden geleni de yapmaya devam edeceğiz” dedi.

“Kayıp kaçak oranları yüzünden ülke olarak kaybediyoruz”

K

‘Spekülasyonlarla kaos oluşturulmaya çalışılıyor’

E

lektriğin fiyatının nihai fiyatlar bazında yüzde 6,8 yükseldiğini belirten ve bunun dışında yapılan bir fiyat artışı olmadığının altını çizen EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, EPDK’nın bu konuda son derece hassas davrandığını ifade etti. Yılmaz, “Bazı kesimler ve yayın organları özellikle kafa karıştırıyor. Bizim söylediklerimize vatandaşlarımızın inanması lazım. Bizim söylediğimizin dışında bazıları yüzde 20 bazıları yüzde 30 kimisi de yüzde 250 zam yapıldı diyor. Bu tip söylemlerin yanlış ve yalan oldukları bellidir. Tüketicilerimiz faturalarını ellerine alıp bizim sitemizden ya da kendi hesap makinaları ile hesaplama yapabilirler. Tüketilen miktar ile gelen nihai faturayı kıyasladıklarında buradaki doğruluğu çok rahat görecekler. Buradan vatandaşlarımıza sesleniyorum. Bu tür spekülasyonlara inanmamalılar ve bununla birlikte dediğim gibi hesaplamalarını da yapmalılar. Eğer dağıtım şirketleri bu hususta bir yanlışlık yapmışlarsa şunu bütün samimiyetimle söylüyorum bir kuruş bile

ayıp kaçak probleminin çok eski ve halen devam eden bir sorun olduğunu belirten Mustafa Yılmaz şöyle konuştu, “Kayıp kaçak konusunda özellikle bazı bölgelerimiz dünya standartlarında bazı bölgelerimiz ise dünya standartlarını çok üzerinde. Enerjimizi yeni gelişmelere harcamamız gerekirken biz hala kayıp kaçak ile uğraşarak vakit kaybediyoruz. Kayıp kaçaktan kazanan yok bilakis ülke olarak kaybediyoruz. Şuan Türkiye’de yüzde 17 civarında bir kayıp kaçak oranı var. Özellikle bu oranın

fark almışlarsa biz bunu bütün tüketicilerimizin adına dağıtım şirketlerinden geri alırız. Bizim aldığımız karar dağıtım şirketlerinin uymaması gibi bir durum söz konusu değil. Bu tür olayların üzerinden uzun bir zaman geçmiş olsa bile ortada bir yanlış varsa biz bu yanlış hesabı önleriz. Bizim sitemizde hesaplama modülü var. Bulunan fiyatla gelen fatura arasında bir fiyat farkı söz konusu ise hemen resmini çekip bize göndersinler. Biz bunun takipçisi olacağız çünkü bu ciddi cezalar gerektiren bir durum. Lisans yükümlülüklerinden bir tanesi de vatandaşa elektrik faturasının doğru bir şekilde iletilmesidir. Eğer bu yükümlülükler yerine getirilememiş ise dağıtım hizmetlerinde ciddi bir problem var demektir. Biz bu problemin üzerine gideriz çünkü bu sistemi kurarken sistemin tüketici haklarını korumasını ve bu şekilde devam etmesini hedefledik. Bundan sonraki temennimiz de bu yöndedir. Sistemin doğru bir şekilde devam etmesinden de kurum olarak biz sorumluyuz. Aksi takdirde vatandaşın yüzüne bakamayız” dedi.

yüksek olduğu bölgelerimizde bu sorun uzun zamandan bu yana var. Bu problemin temelinde yalnız teknik sebepler değil birtakım sosyolojik sebepler de yatıyor. Terörle mücadele konusunda yaşadığımız bir süreç var ve ben bu sürecin olumlu sonuçlanacağına inanıyorum. Bugün kayıp kaçak bedeli yüzde 10 olmuş olsa vatandaş elektriği yüzde 7 daha ucuza almış olur. Bu oran yüzde 5 olmuş olsa belki de yüzde 12 daha ucuza almış olacaklar. Hakem heyetinin kararına istinaden Yargıtay’ın almış olduğu bir karar var ancak bu karar da sürdürülebilir bir şey değil. Bu sorun dağıtım şirketlerinden çok ülkemizin sorunu. Bu bedellerin yüzde 2 ila yüzde 3 karlar ile faaliyet gösteren dağıtım şirketleri tarafından karşılanması mümkün değil.”


Elektrik Fiyatının Unsuru Olarak Şebeke Maliyetleri

TL Kuruş / Kilowatt-Saat

(Satınalma Gücü Paritesi ile düzeltilmiş Aralık 2014 Fiyatları Kaynak: EuroStat http:// ec.europa.eu/eurostat)

(1€=2,81 TL)

Slovakya

55,4

Norveç

43,8

İsveç

43,6

Polonya

40,5

İspanya

31,2

Almanya

30,9

Macaristan

28,1

Finlandiya

28,1

Slovanya

27,8

Fransa

27,5

İtalya

20,8

28 AB Üyesi Ortalaması

29,6

Türkiye (Ocak 2016)

11,85


08




BNP Paribas (Sub 16) ABN AMRO (Sub 16) Citigroup (Sub 16) Standard Chartered (Sub 16) Wells Fargo (Ocak 16) Societe Generale (Ocak 16) BofA Merr’’ll Lynch (Ocak 16) JP Morgan Chase & Co. (Ocak 16) BLM Survey (Ocak 16) Credit Suisse (Ocak 16) Scotiabank (Kasım 15) Oxford Economics (Kasım 15) JP Morgan Chase & Co. (Kasım 15) IHS (Kasım 15) Westpac Banking Corp (Ekim 15) US EIA (Ekim 15) Societe Generale (Ekim 15) Raymond James (Ekim 15) Nomisma Energia (Ekim 15) National Australia Bank Ltd (Ekim 15) Lloyds Bank PLC (Ekim 15) LBBW (Ekim 15) JBC Energy (Ekim 15) Itau Unibanco Holding SA (Ekim 15) Goldman Sachs (Ekim 15) First Energy Capital (Ekim 15) Economist İntelligence Unit (Ekim 15) Deutsche Bank (Ekim 15) CRISIL (Ekim 15) Credit Suisse (Ekim 15) Commerzbank (Ekim 15) Capital Economist Ltd (Ekim 15) BNP Paribas (Ekim 15) BMO Capital Markets Corp (Ekim 15) Bernstein (Ekim 15) Barclays (Ekim 15) BoA Merrill Lynch (Ekim 15) Banco Portugues de invest imento (Ekim 15) ABN AMRO (Ekim 15) Standard and Poor’s (Eyl 15) Prestige Economics LLC (Eyl 15) Natixis SA (Eyl 15) Macquarie Capital USA Inc (Eyl 15) Intesa Sanpaolo SpA (Eyl 15) Deloitte (Eyl 15) Citigroup (Eyl 15) Standard Chartered (Augs 15) Santander UK PLC (Augs 15) Raiffeisen Bank International AG (Augs 15) 0

10

20

30

40

50

60

70

80

90


S覺la Acar @reportersilacar

sila.acar@petroturk.com



14

Arz riski ve serbest piyasa G

eçtiğimiz sayıda özellikle son yıllarda büyüyen elektrik piyasası ve bununla ilgili ticaretin oluşturduğu risklerden bahsettik. Bu risklerden bahsederken elbette ticaretin kendi doğası içindeki riskler gibi yapılan ticaretin ya da açılan pozisyonların genel anlamda oluşturduğu risklere de dikkat çekmek istedik. Zira bu piyasalarda oluşan risklerden sadece piyasa oyuncuları ya da ticaretin tarafları zarar görmüyor. Bu risklerin genel anlamda yaratabileceği potansiyel zarar, toplumun tüm katmanlarına hatta uluslararası boyuta bile yayılabiliyor. Örneğin enerji piyasalarının gördüğü en büyük kriz olarak ENRON anılabilir ve bu şirketin pozisyonu sebebi ile verdiği genel zararın ve hatta günümüzün regülasyonlarına ve ticaretin kurallarına yaptığı etkinin boyutu inanılmaz büyüklüktedir.

ISTRADE, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın destek ve himayelerinde, sektörün tüm önde gelen STK’ları ile işbirliği içerisinde Mart ayının sonunda İstanbul’da yapılacak.

Ancak tüm bunlara piyasa açısından yaklaşırken devletlerin de politikalarını dışlamamak gerekiyor. Zira hükümetlerin temel öncelikleri, vatandaşın iyi kalite ve olabilecek en düşük maliyetler ile enerjiye ulaşabilmesi, enerji kullanan tüm sektörlerinin rekabet gücünü negatif etkilemeyecek bir enerji arzının sağlanabilmesidir. Dolayısıyla bazı durumlarda serbest ticaret ile hükümetlerin önceliği arasında bir çatışma olduğunda, doğal olarak bu çatışmanın etkisi hem piyasa yapısına hem de hükümetin politikası üzerine etki yapacaktır. Serbest ticaret ile arz güvenliği çelişen iki kavram mıdır yoksa birbirlerini tamamlayan kavramlar mıdır? Son yıllarda bu konu çok çeşitli platformlarda gündeme gelmekte. Aslında sorunun tam yanıtı, ticaretin ne kadar serbest olduğu ile doğrudan ilgilidir. Ticaret aksak bir serbestlik modelinde ise, bu durumdaki çatışmanın ve zararın boyutu biraz daha fazla olabiliyor. Zira aksak ticaret; gerek fiyatın belirlenmesinde gerekse enerjini kullanıcıya iletimi esnasında hükümetin nispeten söz sahibi olduğu bir model var anlamına geliyor. Buna tarife yapmakla başlayıp, bazı kaynakları elde tutmak ve hatta üretim yapmak ve ticaretteki fiyatı da büyük ölçüde belirlemek gibi fonksiyonlar eklenebilir. Oysa bu aksaklık durumu, aslında ucuz kaynak sağlama niyetindeyken, verimsizliğe neden oluyor olabilir. Aslında var olmayan bir rekabet gücünü varmış gibi gösterebilir ve kamunun kaynaklarının yanlış yönlenmesine sebep olabilir. Türkiye gerek petrolde gerekse doğal gazda neredeyse tümüyle ithalata bağımlıdır. İki ürün arasındaki iki temel farkın birisi ürünün doğasından kaynaklanmaktadır, yani petrol - boru ile taşındığında avantajı olsa da – dünyadaki her kaynaktan gelebilen ve farklı noktalarda indirilebilen bir emtia iken, doğal gaz bu maliyetin çok büyük olması sebebiyle daha

İSTRADE

D

ünya tarihinin kazandırdığı tecrübe ticaretin her sorunu çözen bir araç olarak kullanılabileceği şeklinde. Özellikle de adil bir ticaretin mümkün olduğu piyasa ortamı. Ayrıca ticaret ve ticaretin yol açtığı motivasyonun ne kadar güçlü olduğunu ve nice gelişmelere yol açtığını da biliyoruz. Bu yüzden ticaretin dolayısı ile sermayenin tüm sistemlerden ve kısıtlardan daha akıllı ve hızlı olduğunu ispata gerek duymuyoruz artık. Ticaretin önünü ne kadar açarsak, ilerlemenin o kadar hızlı olacağını biliyoruz. Enerji ticareti bu sebeple Türkiye ve bölge için kritik bir konu. Geçtiğimiz yıl enerji ticareti özelinde yapılma imkanı bulmayan bir etkinlik nihayet 2016 yılı ile takvimlerimize giriyor. ISTRADE, gerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK’nın destek ve himayelerinde, gerekse sektörün tüm önde gelen STK’ları ile işbirliği içerisinde Mart ayının sonunda İstanbul’da yapılacak. Elektrik ve gaz ticareti ilgili tüm konuların konuşulacağı ve ticaretin altyapıları, borsaları, aracıları ve

ziyade boru hatları ile gelmektedir. Diğer bir fark da – özellikle Türkiye özelinde – doğal gaz kontratlarının uzun dönemli bağlayıcı ve genellikle devlet şirketleri arasında olmasıdır. Petrolde bu seviyede bir konsantrasyon yoktur. Ancak sonuç olarak her iki enerji ürünü de kritik ve bir o kadar da sosyal yönü olan emtia tipidir. Petrol türevlerinin üretimi özelleşmiş olsa da devletin bu sosyallik sebebi ile müdahalesi sınırlı gözükmektedir. Yani fiyat tavanı ve diğer bazı koruyucu önemler bulunmaktadır ve bunların bazıları serbest piyasa dokusuna zarar da veriyor gibi algılanabilir ancak sonuçta fiyat müdahalesinin bir çıpası mevcuttur ve bu nihai olarak ham madde ile bağlantılıdır. Yani devlet akaryakıt piyasasında ithalatçı, toptancı ve dağıtıcı rolünde değildir. Doğal gazda ise durum farklıdır. BOTAŞ temelde bu piyasadaki tüm dinamikleri belirlemektedir. Bu dinamikler belirlenirken de maliyet ya da sürdürülebilirlik her zaman öncelik olmamaktadır. Dolayısı ile bağımlı olduğu yurtdışı satıcılarının empoze ettiği koşullar çerçevesinde alıcı olmak durumunda kalırken, bu koşulları aynen yansıtabileceği bir pazar yapısı her zaman siyaseten uygun değildir. Bu kritik dönemde, Türkiye’nin

taraflarının birbirleri ile karşı karşıya geleceği bir platform olacak. Sadece enerjinin ticareti konuşulacak. Bu denli odaklanmış organizasyonların çok faydalı olacağına inanıyorum. İSTRADE organizasyonu Türkiye Enerji Zirvesi bünyesinde gerçekleştirilen bir toplantı ve bu toplantı vesilesi ile enerji ticaretinin tüm tarafları bir araya gelecek.

özellikle doğal gaz sağlayıcı ülkeler açısından bakıldığında “güven” sorunu, Türkiye’yi acilen alternatifler oluşturma stratejisine itmiştir. Bunların en başında depolama ve yeni giriş noktalarının oluşturulması bulunmaktadır. Özellikle orta/uzun vadede petrol/doğalgaz fiyatlarının bu seviyelerinde kalıcı olması halinde tüketiminin artma yönünde olacağı da hesaplanarak aksiyon almak durumunda kalan Türkiye, bu işi serbestleşme olmadan nasıl başarabilecektir, şu anda önümüzde en temel sorun budur. Zira başarılı örneklere bakıldığında bunun hep piyasalaşma ve serbestleşme ile sağlandığını gördük. Fiyatın en azından akaryakıttaki kadar bile serbest olmadığı pazarda ise özel sermayeden yatırım beklemek doğru olmaz. Bu durumda daha fazla devletleşen bir yapı mı bekliyor bizi yoksa bir geçiş stratejisi içerisinde her iki strateji de birlikte mi işlenmeli? Bilinen en temel gerçek, en verimli pazarın gerek arz gerekse talep açısından fiyatın piyasada serbestçe belirlendiği modeldir. Ancak bu modelin de bizim coğrafyamızda sorunları yok denemez. Modeli buna göre oluşturup kurgularken, diğer taraftan gereken altyapı yatırımlarında da karma bir çözüm için çalışılması en doğru strateji gibi gözükmektedir.


15

EPDK ve GAZBİR’den Değerlendirme Çalıştayı “EPDK-GAZBİR Tarife Değerlendirme Çalıştayı” doğal gaz dağıtım şirketlerinin yoğun katılımıyla gerçekleştirildi.

D

oğal gaz dağıtım sektöründe 20122016 yıllarında geçerli olan birinci tarife döneminin sonuna yaklaşıldı.

ÇALIŞTAYA YOĞUN KATILIM İlk dönemde dağıtım şirketlerinin elde ettiği deneyimler ve ikinci döneme ilişkin beklentilerin Enerj Piyasası Düzenleme Kurulu

(EPDK) ve Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR) tarafından değerlendirilmesi amacıyla düzenlenen Çalıştay EPDK ve GAZBİR’den yoğun katılım ile gerçekleşti. Tarifelerin detaylı olarak değerlendirildiği toplantıya EPDK Başkan Yardımcısı

Mehmet Ertürk, Tarifeler Dairesi Başkanı Hasan Alma, Doğal Gaz Tarifeleri Grup Başkanı Serkan Şen, Doğal Gaz Dairesi Grup Başkanı Hüseyin Daşdemir ve çok sayıda uzman katıldı. Toplantıya GAZBİR’i temsilen Yönetim Kurulu üyesi şirketlerin temsilcileri ile doğal gaz dağıtım şirketlerinin Genel Müdürleri ve yöneticileri katılım sağladılar.

GAZBİR tarife komisyonu değerlendirdi

Y

üksek katılımla gerçekleşen Çalıştay’da GAZBİR Tarife Komisyonu tarafından detaylı bir sunum yapılarak tespit edilen hususlar EPDK ve sektör temsilcileri ile paylaşıldı. İlk dönemde dağıtım şirketlerinin elde ettiği deneyimler ve ikinci döneme ilişkin beklentiler EPDK ve GAZBİR tarafından değerlendirildi. GAZBİR yetkilileri tarafından önümüzdeki süreçte bu Çalıştayların ikinci ve ihtiyaca göre üçüncüsünün de düzenleneceği belirtildi.

EPDK ve GAZBİR tarafından düzenlenen Çalıştay’da tarifeler detaylı olarak değerlendirildi.

Türkiye’nin Rusya’dan aldığı doğalgaz 2015 yılında 320 milyon metreküp azaldı Türkiye’nin 30 MİLYAR METREKÜP DOĞAL GAZ İTHALATI Rusya’dan aldığı Rusya’nın Avrupa’ya gaz ihracatındaki artışın Ukrayna üzerinden gelen Batı Hattı ve Karadeniz doğalgaz, 2015’de temel sebeplerinin, AB’nin kendi üretimindeki düşüş geçişli Mavi Akım Boru Hattı aracılığıyla yılda bir önceki yıla göre ve doğalgazın elektrik üretiminde kullanımının ortalama 30 milyar metreküp doğalgaz ithal etme 320 milyon metreküp yaygınlaşması olduğu belirtildi. Türkiye, Rusya’dan kapasitesine sahip bulunuyor. azalarak, 27 milyar metreküpe geriledi. Gazprom şirketinin verilerine göre, 2014 yılında 27,33 milyar metreküp olan doğalgaz ithalatı geçen yıl 27,01 milyar metreküpe düştü.

“Türkiye konumunu korudu” Gazprom’un, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri dışında yapmış olduğu doğalgaz ihracatı, 2015 yılında yüzde 8,2 artış göstererek 158,6 milyar metreküpe ulaşırken, Türkiye, Almanya’nın ardından en büyük ikinci ithalatçı konumunu korudu.


16

Socar, Mavi Koridor CNG istasyon ağını tamamladı

S

OCAR, AB’nin temiz yakıt stratejisi kapsamında Avrupa çapında orta ve uzun yol taşımacılığı yapan ağır ticari nakliye araçlarının dizel yakıt kullanımına alternatif olarak doğalgaz kullanımını geliştirmek amaçlı başlattığı “Mavi Koridor” benzeri bir projeyi, Türkiye’nin ana ticaret yolları üzerinde konumlandırdığı ve Türkiye’nin en geniş perakende OTO-CNG ağı olan “SOCAR CNG” istasyonları ile hayata geçiriyor.

SOCAR, Türkiye’nin ana ticaret yolları üzerinde konumlandırdığı perakende OTOCNG istasyon ağı ‘SOCAR CNG’ ile Türkiye’yi ‘Mavi Koridor’ (Blue Corridor) ile tanıştırıyor.

CNG DÖNÜŞÜMÜNDE ‘DUAL SYSTEM’

1. Hat İstanbul İzmir

Belli bir büyüklüğe ulaşan “SOCAR CNG” istasyon ağı sayesinde Avrupa’nın bir ucundan yola çıkan CNG’li araçlar Türkiye’de “SOCAR CNG” tarafından oluşturulan koridor ile CNG tedariği sıkıntısı çekmeden yollarına devam edebilecekler. SOCAR’ın, oto CNG’yi tüm Türkiye’de ulaşılabilir kılma hedefi istasyon yatırımları ile sınırlı değil. Bugüne kadar tüketicinin ihtiyacına cevap verecek istasyon ağının olmaması sebebi ile şehiriçi toplu taşımacılık ile sınırlı kalan CNG’li araç parkının büyütülmesini amaçlayan SOCAR, dizel araç kullanıcılarının da CNG’nin avantajlarından yararlanabilmesi için çalışmalar yapıyor. SOCAR’ın iki yıldır devam ettirdiği program çerçevesinde dizel araçların hem normalde olduğu gibi motorin, hem de CNG’yi tüketmesini sağlayan

‘Ulaşılabilirlik sıkıntısını ortadan kaldırıyoruz’

S

OCAR Turkey Petrol Enerji Dağıtım A.Ş CEO’su Mutluay Doğan konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “SOCAR DUAL SYSTEM ile dönüşüm ve menzil problemlerini, SOCAR CNG istasyonları ile de ulaşılabilirlik sıkıntısını ortadan kaldırıyoruz. SOCAR olarak kendi gazımızı, kendi kaynağımızdan, kendi boru hattımızla getirip bilgi ve deneyimimizle birleştirdik. Böylece ekonomik bir alternatif yakıt türü olan çevre dostu, temiz, güvenli CNG konusundaki yatırımlarımız ortaya çıktı.”

2. Hat İstanbul Mersin

Socar CNG istasyonları

Socar CNG Mavi Koridor Hattı

DUAL SYSTEM geliştirildi. DUAL SYSTEM teknolojisi taşıyan araçlarda, aracın dizel özelliğini kaybetmeden CNG tüketilmesi sağlanıyor. Motorin ile birlikte tüketilen CNG yakıt giderlerinde önemli derecede tasarruf edilmesini sağıyor.

SOCAR CNG İSTASYON SAYISININ ARTMASI HEDEFLENİYOR Pazardaki bu ihtiyaç doğrultusunda yatırımlarına öncelik veren SOCAR, iki yıldır süren çalışmalarını tamamladı. Türkiye’nin ana ticaret yolları güzergâhına göre oluşturulan hattın ilk bölümü,

İstanbul - İzmir ve İstanbul - Mersin SOCAR, İstanbul - İzmir ve İstanbul – Ankara – Mersin’i bağlayan ana ticaret yolları üzerinde konumlandırdığı “SOCAR CNG” istasyonları ile akaryakıta göre daha ekonomik ve çevreci olan CNG alternatifini akaryakıt çeşitleri ile birlikte Türk tüketicisine sunmak üzere hizmet vermeye başladı.

Bugüne kadar özellikle yerel yönetimler tarafından toplu ulaşım için kullanılan otobüslerde ve sadece şehir içinde kullanılabilen CNG, ihtiyaca cevap verebilecek bir dağıtım ağı olmadığı için şehirlerarası yollarda faaliyet gösteren ağır vasıta kullanıcıları kamyon ve otobüsler tarafından kullanılamıyordu.

Gebze Şekerpınar’da inşa edilen ilk istasyonla başlayarak, Bolu, Ankara ve Aksaray’da hayata geçirilen istasyonlar üzerinden Mersin istasyonuna ulaşıyor. Hattın ikinci bölümü yine Gebze’yi Bursa Gemlik, Bursa Mustafakemalpaşa ve İzmir Kemalpaşa istasyonları ile İzmir’e bağlıyor. Yaklaşık 200-250 km’lik aralar ile konumlandırılan ve son teknoloji ekipman kullanılarak inşaa edilen bu sekiz yeni CNG istasyonu sayesinde, İstanbul, Ankara, Mersin, Bursa, İzmir gibi ticaretin kalbinin attığı büyük merkezleri birbirine ve çevre illerine bağlayan yollarda çalışan araçlara yepyeni, ekonomik ve çevreci bir yakıt alternatifi sunulmuş oluyor. CNG alternatifinin yanı sıra motorin, benzin ve LPG’nin de tüketiciye sunulduğu yenilikçi SOCAR CNG istasyonlarının sayısının 2016 yılı içerisinde artması hedefleniyor.

“CNG’NİN KULLANIMI YAYGINLAŞIYOR” Mutluay Doğan, “ Bilim adamları ve mühendisler, yıllardır geleneksel ulaşım yakıtları olan benzin ve motorine, temiz ve ekonomik alternatifler arıyor. Dünyada,

özellikle kaya gazı ile olağanüstü bir doğalgaz devrimi yaşanan ABD’de, ulaşım araçlarında CNG kullanımı hızla artıyor. Avrupa’da ağır ticari araçların CNG ve LNG kullanımını desteklemek ve geliştirmek için AB destekli stratejik projeler geliştiriliyor ve “Mavi Koridor” projesi gibi akıllı taşımacılık koridorları oluşturuluyor. Dünyadaki bu gelişmelere paralel olarak CNG’nin kullanımı ülkemizde de son yıllarda başta şehir içi toplu taşıma araçları olmak üzere yaygınlaşıyor” diye konuştu.

“YATIRIMLARIMIZ DEVAM EDİYOR” Doğan sözlerini şöyle sonlandırdı: “OCAR olarak misyonumuz akaryakıtın ekonomik, güvenli ve temiz bir alternatifi olan CNG’yi Türk tüketicisine tanıtmak ve onu hem Türk tüketicisi hem de Avrupa’nın bir noktasından CNG’li araçlar ile Türkiye üzerinden geçmek isteyen sürücüler için ulaşılabilir kılmak. Bu amaçla ilk etapta kuzeyden güneye, batıdan doğuya, İstanbul-İzmir ve İstanbul-Ankara-Mersin hattında oluşturduğumuz “Türk Mavi Koridor ”un daha da uzaması için yatırımlarımız devam ediyor. Biliyoruz ki firmaların en büyük giderini yakıt kalemi oluşturuyor. Firmalar için yakıtta kazanacakları en küçük avantaj bile büyük bir değer. Biz müşterilerimize sunduğumuz geleceğin yakıtı CNG ve geliştirdiğimiz DUAL SYSTEM teknolojisi ile araçlarının çok büyük oranda motorin yerine daha ucuz ve temiz bir alternatif olan doğal gaz tüketmesinin önünü açıyoruz. Bu sayede filo sahipleri, kamyon sahipleri, otobüs şirketleri, kargo firmalarını, uzun yol yapan tüm araçları CNG’nin avantajı ile tanıştırmak istiyoruz.”





20

‘Kayseri’ye bugüne kadar

250 milyon TL yatırım yaptık’ Kayserigaz Genel Müdürü Hasan Yasir Bora, geçtiğimiz yılın değerlendirmelerini ve gelecek yılın hedeflerini basın mensuplarıyla paylaştı.

K

ayserigaz, düzenlediği toplantıda basın mensupları ile bir araya geldi. Kayserigaz’ın 2015 yılında yürüttüğü çalışmalar ve 2016 yılına dair hedefleri toplantının ana gündemini oluşturdu.

DOĞALGAZ TÜKETİM VERİLERİ DEĞERLENDİRİLDİ Düzenlenen toplantıda Kayserigaz Genel Müdürü Hasan Yasir Bora bir sunum yaptı. Sunumda, dünyada enerji ve doğalgaz tüketim verileri paylaşılırken, Türkiye’nin geçtiğimiz senelerde ulaştığı enerji ve doğalgaz tüketim rakamları değerlendirildi.

‘Bu yıl Bünyan’a doğal gaz verilecek’

Kayserigaz Genel Müdürü Hasan Yasir Bora

K

ayserigaz Genel Müdürü Hasan Yasir Bora,Kayseri’ye doğalgaz sağlanması için bugüne kadar yaklaşık 250 milyon TL yatırım yapıldığını ve toplam yatırım hattı uzunluğunun 3 bin 100 kilometreye ulaştığını belirterek, “2015 yılı içinde Kayseri’ye yapılan en büyük yatırımlardan olan Erciyes Oteller Bölgesi doğalgaza kavuştu. Develi Ofisinin açılmasıyla Develi halkı doğalgaz ile buluşturuldu ve şehrin kuzeyinde Kızık Mevkii’nde bulunan ikinci Bölge istasyonu devreye alındı” dedi. Bora ayrıca 2016 yılında Bünyan İlçesi’ne doğalgaz verileceğini söyledi.

“KAYSERİ’DE 269 ADET CNG’Lİ ARAÇ VAR” Kayseri’de toplam 269 adet CNG sistemine sahip toplu ulaşım aracı bulunduğunu hatırlatan Bora; “Bu 269 araç geçtiğimiz yıl toplam 12 milyon metreküp doğalgaz kullandı. Doğalgaz kullanımı ile birlikte yıllara göre havada bulunan zararlı partikül maddeleri de giderek azaldı. Tüm bu

“BÜYÜK BİR ÖZVERİYLE ÇALIŞIYORUZ” Kayseri halkına en iyi hizmeti sunabilmek için 365 gün 24 saat büyük bir özveriyle çalıştıklarını ifade eden Hasan

Yasir Bora, “Kayserigaz’ın 2014 yılı için hazırladığı Faaliyet Raporu’nda engelli vatandaşlarımız için Braille afabesi ile hazırlanan bir bölüm vardı. Bu çalışmamız Uluslararası Stevie Ödülü almaya hak kazandı. Bu ödül Kayserigaz Ailesi için kazanılması onur verici bir başarı oldu. Ayrıca ‘Değişim Mühendisliği ve Yaklaşımlarıyla Verimlilik ve Hizmet Kalitesini Artırma’ konulu Ar-Ge projemiz EPDK’dan onay alan ilk proje oldu” dedi.

“2016 YILINDA YENİ PROJELERE DEVAM EDECEĞİZ”

“MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ YÜZDE 99’A ULAŞTI” Hasan Yasir Bora sözlerine şöyle devam etti: “Kayserigaz’ın 2015 yılı sonunda toplam doğalgaz abone sayısı 426 bin 585 BBS (Bağımsız Birim Sayısı) ve yüzde 99’lara ulaşan müşteri memnuniyeti var. 2015 yılı toplam doğalgaz tüketimi 567 milyon 594 bin metreküpe ulaştı.

çalışmaların yanısıra Kayserigaz 2015 yılı boyunca birçok sosyal sorumluluk faaliyeti gerçekleştirdi ve Kayserigaz’ın tescilli maskotu Dolgi ile projeler yaptı” diye konuştu.

2015 yılı sonu itibariyle Kayserigaz 426 bin 585 aboneye sahip.

Kayserigaz Genel Müdürü Hasan Yasir Bora 2015 yılı içinde gerçekleştirilen birçok projenin ardından 2016 yılında da yeni projelerle Kayseri halkına doğalgaz arzının sağlanmaya devam edileceğini belirtti. Basın mensuplarının sorduğu soruları yanıtlayan Hasan Yasir Bora, kendilerini yalnız bırakmayan basın mensuplarına teşekkürlerini ileterek sözlerine son verdi.

Kayserigaz 2015 yılı Faaliyet Raporu yayınlandı Kayserigaz yayınladığı 2015 Yılı Faaliyet Raporu’nda yönetimsel strateji ve kurumsal kimlik anlayışına vurgu yaptı.

‘BÜYÜMEYE VE GELİŞMEYE DEVAM EDECEĞİZ’

K

ayserigaz Genel Müdürü Hasan Yasir Bora, Kayserigaz 2015 Faaliyet Raporu ile ilgili yaptığı açıklamada şöyle konuştu; “Kayserigaz Ailesi olarak her yıl olduğu gibi 2015 yılında da büyümeye ve gelişmeye, geliştikçe de kendimizi yenileyerek zamanın şartlarına en iyi şekilde uyum sağlamayı sürdürdük. Destekleriyle bizlerin gelişmesine katkı sağlayan Kayserigaz çalışanlarına ve Kayseri Halkı’na teşekkür ediyoruz.”

Kayseri halkına 12 yıldır hizmet veren Kayserigaz 2015 Yılı Faaliyet Raporu’nu yayınladı.Kayserigaz’ın 2015 Yılı Faaliyet Raporu’nda sahada yaptığı çalışmalarla birlikte sosyal sorumluluk projeleri de ön plana çıkarıldı.

KURUMSAL KİMLİĞE VURGU YAPILDI Kayseri’ye sorunsuz ve emniyetli gaz arzını sunabilmek için tüm çalışmaların sürdürüldüğü belirtilen raporda yönetimsel strateji ve kurumsal kimlik anlayışına vurgu yapıldı.

RAPOR YÜZDE 100 GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR Kayserigaz Kurumsal İletişim Birimi tarafından hazırlanan faaliyet raporunun sektördeki tüm paydaşlar ve Kayseri halkı ile paylaşıldığı ifade edildi. Hazırlanan faaliyet raporunun Kayserigaz hakkında bilgiler verdiği belirtilirken faaliyet raporunun yüzde 100 geri dönüştürülebilir atık kağıtlardan üretildiğine dikkat çekildi.


21


22

Japonya’nın elektrik üretimi azaldı

Japonya’nın elektrik üretimi ve satın alımı Ocak ayında yıllık yüzde 3,2 azaldı. Geçen ay üretim ve satın alma 81,08 kWh oldu. Düşüşün nedeni, sıcaklıkların yüksek seyretmesinin ısı talebinde düşüş olmasına sebep olması gösterildi. Hidro-elektrik üretimi yüzde 1,8 azalarak 3,96 kWh, termal üretim ve satın alım yüzde 4,8 azalarak 59,38 kWh, nükleer enerji üretimi 1,40 milyar kWh oldu.

Rusya’nın doğal gaz üretimi geriledi Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı’nın Enerji Bakanlığı verilerinden derlediği rapora göre Rusya’nın doğal gaz üretimi 2015’te yüzde 1,4 azalarak 633,4 milyar metreküp oldu. Bu dönemde Gazprom. üretiminde yaşanan yüzde 6 düşüşe rağmen, 417,2 milyar metreküp ile sektörün en büyük oyuncusu olmaya devam etti. 2015 yılında Rusya’nın doğal gaz tüketimi ise yüzde 4 düşüşle 441,1 milyar metreküp oldu. 2015 yılında doğal gaz ihracatı ise yüzde 5 artışla 182,9 milyar metreküpe ulaştı.

BOTAŞ’ın ihalesine 4 teklif geldi Kuzey Irak sınırından Şırnak’a kadar doğalgaz boru hattı yapılması için BOTAŞ tarafından açılan ihaleye dört teklif verildi. İhale, Mardin Doğal Gaz Boru Hattı’nın 35’inci kilometresinde bulunan Serenli Pig İstasyonu’ndaki bağlantı vanasından başlayarak yaklaşık 185.1 kilometre uzunluğunda ve 40 inç çapında basınç doğalgaz boru hattı yapımı işini kapsıyor. İhalede en düşük teklifi 29.9 milyon dolar ile HES Grup EnerjiŞahin Yılmaz Enerji-Emre Ray Enerji iş ortaklığı verdi. Alınan diğer teklifler ise şöyle: VEMAK İnşaat: 30.7 milyon dolar, Megaron İnşaat-AHM Mühendislik iş ortaklığı: 31.7 milyon dolar; FERNAS İnşaat: 124 milyon dolar.

Türkiye nükleer anlaşmalar ile daha hızlı ilerleyecek Türkiye, nükleer alanında İngiltere, Fransa, Kanada ve Bulgaristan nükleer sanayi dernekleriyle know-how transferi için iş birliği anlaşması imzaladı.

T

ürkiye nükleer alanında İngiltere, Fransa, Kanada ve Bulgaristan nükleer sanayi dernekleriyle knowhow transferi için iş birliği anlaşması imzaladı.Nükleer Sanayi Derneği, Türkiye’deki nükleer ekonomisini büyütmeyi hedefleyen bu girişimlerin şirket evliliklerine dönüştüğünde Türkiye’nin dünyanın en büyük ekonomileri arasındaki yükselişini daha hızlı tamamlayacağını belirtti.

Yatırımdan çok mutluyuz

“TÜRKİYE’DE NÜKLEER EKONOMİSİ BÜYÜYOR” Akkuyu, Sinop ve planlanan 3. nükleer santral projesiyle birlikte Türkiye’de nükleer ekonomisi de büyüyor. 40 milyar dolarlık Türkiye nükleer pazarı yurt dışındaki yatırımcıların ilgisini çekerken, Türk firmaları da uluslararası tedarikçi firmaların zincirine girebilirse nükleer projelerinden pay alma şansı yakalayacak.

“YABANCI DERNEKLERLE İŞ BİRLİĞİ ANLAŞMASI İMZALADIK” Nükleer Sanayi Derneği Kurucu Genel Sekreteri Koray Tuncer, Türkiye ekonomisini büyütecek bu

girişim için nükleer alanındaki firma evliliklerini artırmaya çalıştıklarını ve bunun için yabancı derneklerle iş birliği anlaşmaları imzaladıklarını belirtti.

YERLİ ÜRETİCİLERLE ULUSLARARASI ÜRETİCİLER BİR ARADA Bu yıl üçüncü kez hayata geçirilen Uluslararası Nükleer Santraller Zirvesi’nin en öncelikli gündem maddesinin yerli üreticilerle yabancı firmalar arasındaki şirket evliliklerini yapmak olduğunu

vurgulayan Koray Tuncer sözlerine şöyle devam etti:“Türkiye’de nükleer projelerinde kullanılabilecek pompa, kablo, vana, civata, çimento, çelik boru ve bağlantı elemanları üreticileriyle, uluslararası nükleer proje tedarikçilerini İstanbul’da 8-9 Mart 2016 tarihlerinde buluşturacağız. Dernek olarak Zirve ile Türk firmalarına nükleer projelerinden nasıl iş alabileceklerini yollarını öğreterek katma değer oluşturmaya çalışıyoruz.”

Nükleer Sanayi Derneği Kurucu Genel Sekreteri Koray Tuncer sözlerine şöyle devam etti: “Türk firmaları nükleer projelerinin tedarikçileri haline getirmek için yurt dışından teknoloji ve deneyim transferi yapmak için uğraşıyoruz. Bunun için İngiltere, Fransa, Kanada ve Bulgaristan nükleer sanayi dernekleri ile iş birlikleri yaptık. Mevcut durumda Türk şirketlerinin çoğu nükleer santrale doğrudan malzeme sağlayabilecek durumda değil. Ancak şu anda mevcut nükleer santral projelerine malzeme sağlayabilecek firmalarla yapılacak şirket evlilikleriyle tedarik zincirine dâhil olabilir ve dünyadaki nükleer pazarından pay alabilirler. İleride bu projelerin sayısını artırıp, kendi nükleer tedarik zincirimizi de oluşturabilirsek, Türkiye’nin dünyanın en büyük ekonomileri arasındaki yükselişini hızlandırabiliriz.”

EPDK Çan Termik Santrali’ne elektrik üretim lisansı verdi

ODAŞ Enerji tarafından Çanakkale’de yapımı sürdürülen yerli kömür yakıtlı Çan Termik Santrali’ne, EPDK tarafından 17 yıl süreli elektrik üretim lisansı verildi. 340 MWm (330 MWe) kurulu güce sahip olacak santral gelecek yıl üretime başlayacak. ODAŞ Enerji’nin yerli kaynaklara yaptığı yatırımlardan biri daha tamamlanma aşamasına yaklaştı.

SANTRAL 2017’DE HİZMETE GİRECEK ODAŞ Enerji’nin yüzde 92 oranında iştiraki olan Çan Kömür ve İnşaat A.Ş.’ye ait 340 MWm (330 MWe) kurulu güce sahip yerli kömür yakıtlı

Çan Termik Santral Projesi’ne, EPDK tarafından 17 yıl süreli elektrik üretim lisansı verildi. 2014 yılında EPDK’dan önlisans alarak yapımına başlanan santralin 2017 yılının ikinci yarısı içerisinde hizmete girmesi planlanıyor.

ELEKTRİK ÜRETİMİNDE YERLİ KAYNAK ARTACAK Yüzde 37,46 oranındaki hissesi halka açık olan ODAŞ

Enerji tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada, EPDK tarafından düzenlenen elektrik üretim lisansı belgesinin şirkete teslim edildiği bildirildi. Elektrik talebinin yüksek olduğu Marmara bölgesinin arz güvenliğinin sağlanmasına önemli katkılar sağlayacak Çan Termik Santrali’nin elektrik

üretiminde kullanılan yerli kaynak oranını da arttıracak.

ANLAŞMALAR OCAK AYINDA İMZALANMIŞTI Çan Termik Santrali projesi için 116 milyon Euro tutarındaki proje finansmanı kredisinin kullanımına yönelik anlaşmalar geçen yıl Ocak ayında imzalanmıştı.



24

Aksa, küresel enerji pazarının nabzını tutuyor 3 kıtada bulunan üretim tesislerinde jeneratör üretimi yapan Aksa, dünyanın 7 kıtasını kesintisiz enerji ile buluşturarak küresel enerji pazarının nabzını tutuyor.

‘Afrika ve Hindistan

pazarlarına yöneleceğiz’ Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker

D

ünya pazarındaki konumlarını korumayı başardıklarını ifade eden Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker: “Aksa Jeneratör olarak dünyanın birçok ülkesine ürün ve hizmetlerimizi ulaştırıyoruz. Türkiye’deki ve dünyadaki ekonomik dalgalara rağmen yeni atılımları hedefledik ve pazardaki payımızı arttırdık. İlerleyen dönemde de pazardaki etkinliğimizi artırmaya devam edeceğiz. Özellikle enerji ihtiyacının arttığı Afrika ve Hindistan pazarlarına yönelik çalışmalarımız olacak” sözleriyle dünya pazarındaki etkinliklerini arttırmak için Aksa Jeneratör olarak çalışmalarına devam edeceklerini belirtti.

T

ürkiye’de İstanbul, Çin’de Changzhou şehri, Amerika’da ise Louisiana eyaletinde üretim tesisi bulunan Aksa Jeneratör, toplamda 130 bin metrekarelik kapalı alanda 1 kVA ile 3000 kVA arası benzin, dizel ve doğalgaz yakıtlı jeneratörler, marin yardımcı jeneratörleri, aydınlatma kuleleri ve jeneratör donanımları üretiyor. Aksa Jeneratör, Çin, ABD ve Rusya gibi pazarların yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri, Kazakistan, İngiltere, Cezayir ve Singapur’da bulunan ofislerindeki çalışmalarıyla dünyanın birçok noktasına enerji götürüyor.

2019 YILINDA HEDEF 600 MİLYON DOLAR 2015 yılında ihracatta toplam 150 milyon dolar ciroya ulaşan Aksa Jeneratör, yılda toplam 40 bin jeneratör üretimi yaparak ülke ekonomisine büyük katkıda bulunuyor. Dünya genelinde artan enerji ihtiyacına; çevreye uyumlu, tasarruflu ürünleriyle Aksa Jeneratör, 2019 yılında 600 milyon dolar ciroya ulaşmayı hedefliyor. Nüfusa ve gelişen sanayiye bağlı olarak elektrik enerjisi ihtiyacı artan Çin’de 100 bin metrekarelik bir alanda üretim yapan Aksa Jeneratör, Amerika’daki üretim tesisinde ise pazarın dinamiklerine göre yatırımlarını gerçekleştiriyor ve Amerika standartlarına uygun olarak üretim yapıyor.


25

İ

ran, uzun süren bir ambargo döneminden sonra, dünyaya açılan bakir bir pazar olup, büyük yatırımlara ihtiyaç duyulan önemli iş fırsatlarının olacağı bir ülkedir. Gelecekte artacak olan petrol ve doğalgaz gelirleri ile de yatırımcı bir ülke olma potansiyeline sahiptir. Türkiye ise, yine çok önemli bir pazar olup, İran dahil olmak üzere yabancı yatırım olanakları için cazip bir ülkedir. Aynı zamanda Türkiye sahip olduğu dinamik işadamı potansiyelinin yanı sıra İran ile olan ortak tarihsel geçmişi ile de İran için önemli bir oyuncudur. İran, dünyanın en büyük ikinci doğalgaz, en büyük dördüncü petrol rezervine sahip bir ülke olarak enerji konusunda geleceğin önemli bir enerji oyuncusu olmaya adaydır. Bu nedenle, enerji arz güvenliğini, kaynak çeşitlendirmesi ile yapmak isteyecek ülkeler için bir fırsattır. İran, yıllık 10 milyar metreküplük doğalgaz ile Rusya’dan sonra Türkiye’nin ikinci doğalgaz tedarikçisi konumundadır. Ambargonun getirdiği bütün kısıtlamalara rağmen petrolde ise Türkiye’nin talebinin yüzde 30’una yakın bir bölümünü İran karşılamaktadır.

TAHKİM GİDEREK ÖNEM KAZANMŞTIR Uluslararası ticaret ve yatırım konularında uyuşmazlıkların çözümü hem ticaret sözleşmeleri hem de uluslararası proje finansmanının sağlanabilmesi için çoğu zaman olmazsa olmaz. Dünyanın pek çok ülkesinde ulusal mahkemelerdeki yargılama süreçlerinin uzun sürmesi, teknik ve ticari konulara hakim uzmanların kısıtlı olması ve var olan uzmanların yargılama sürecine dahil edilmesi konusunda etkin olunmaması, çıkacak kararın tarafları tatmin etmeme riski, öngörülebilirliğin daha az olması, devletlerin kamu ya da özel sektör oyuncularının yargılamada taraf olması nedeniyle gerek mevzuat, gerekse uygulamada tarafsızlığın zaman zaman tartışılır olması nedeniyle uluslararası tahkim, uyuşmazlık çözümü için giderek önem kazanmıştır. Tahkimde kullanılacak yasalar, güvenilir tahkim yeri, seçilecek hakem heyeti ve tahkim kurumunun seçimi kadar tahkimin ilgili ülkelerde infaz edilebilirliği de büyük önem taşır. Globalleşmenin neticelerinden biri olan uluslararası ticaretin artması ile birlikte Uluslararası Ticaret Odası tahkim organı kurulmuş olup, günümüzde milletlerarası ticari tahkime öncülük eden bir kuruluştur. Divan, uluslararası ticari ihtilafların çözümlenmesi bakımından dünyanın en önde gelen merkezlerindendir. Çoğu tahkim kuruluşu, kapsam itibariyle yerel veya

ulusal nitelik taşımaktayken, ICC Divanı tamamen uluslararası bir çerçeveye sahiptir. Dünyanın tüm kıtalarında yer alan toplam 90 ülkedeki üyelerden oluşan Divan, en yaygın temsil edilen tahkim kuruluşu olma özelliğine de sahiptir. Tahkim kararlarının objektif ve siyasi yorumdan uzak olmasında işbu yaygın temsilin rolü büyüktür. ICC’nin bu özellikleri taşımasından ötürü, enerji arz güvenliği ve enerji talep güvenliği gibi önemli unsurlar içeren Türkiye-İran doğalgaz sözleşmesinde ihtilafların çözümü mekanizması olarak ICC seçilmiştir.

EN ÖNEMLİ UNSURLARDAN BİRİ GİZLİLİK Enerji arz güvenliğinin ülkelerin en önemli hedeflerinden biri olması sebebiyle, enerji ticaretinde taraf devletlerin gizliliğe verdiği önem çok daha yüksek düzeydedir. Tahkim müessesesinin en önemli unsurlarından biri olan gizlilik, akit taraf devletleri bakımdan da ayrı bir önem taşımaktadır. Milletlerarası Tahkim Divanı İç Tüzüğü Madde 1 Divan Çalışmaları’nın Gizliliği’ni düzenlemektedir. İlgili madde hükmü

12-

Bu Ek kapsamında Divan üyeleri, Başkan ve Başkan Yardımcıları’nı da içerir. Divan’ın oturumları, ister genel oturum ister Divan’ın bir komitesinin oturumu olsun, sadece kendi üyelerine ve Divan Sekretaryası’na açıktır.

3-

Divan Başkanı ancak istisnai hallerde başka şahısları da toplantıya davet edebilir. Bu şahısların, Divan’ın çalışmasına hakim olan gizlilik prensibine saygı göstermeleri zorunludur.

4-

Divan’a sunulan veya yargılama sırasında Divan ya da Sekretarya tarafından düzenlenen belgeler sadece Divan Üyelerine, Sekretarya’ya ve Başkan’ın, Divan oturumlarını dinleme hususunda izin verdiği kişilere iletilir.

5-

Divan Başkanı veya Genel Sekreteri; akademik nitelikte çalışma yapan araştırmacılara, tahkim sırasında taraflarca sunulmuş bilgi notu, not, beyan ve belgeler hariç, hakem kararları ve genel ilgi çekecek diğer belgeler hususunda erişim izni verebilir.

6-

Söz konusu izin; araştırmacı, belgelerin gizliliğine dair prensibe saygı göstermeyi ve belgeyi önceden Divan’ın Genel Sekreteri’ne onay için sunmadan yayınlamamayı taahhüt etmedikçe verilmez.

7-

Sekretarya; bu kurallar uyarınca tahkime sunulan her davada, tüm

hakem kararlarını, görev belgelerini ve Divan’ın kararlarını, Sekretarya’nın ilgili yazışmaları da dahil olmak üzere, Divan’ın arşivinde saklar. Nitekim Milletlerarası Ticaret Odası Milletlerarası Tahkim Divanı Tüzüğü’nün gizliliği düzenleyen 6. Maddesinde de; “Divan’ın çalışması gizlidir ve bu çalışmada herhangi bir sıfatla yer alan her kişi bu hususa saygı göstermek zorundadır. Divan, Divan toplantılarına ve Komitelerine katılacak ve Divan ve Sekretarya’ya sunulmuş belgeleri görmeye yetkili kılınmış kişilerin uyması gereken kuralları belirler” denilmek suretiyle gizliliği vurgulamıştır. Ülkemizin New York, Avrupa Uluslararası Ticari Tahkim ve Washington Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümü hakkında Konvansiyonlarına taraf olması ile birlikte, 2001 yılında kanunlaşan, Birleşmiş Milletler Model Hukukuna uygun, Milletlerarası Tahkim Kanununu, 07.05.2004 tarih ve 5170 sayılı Kanunla T.C. Anayasası’nın 90. maddesinin son fıkrasında yapılan düzenleme tamamlamıştır. Anayasamızın mezkur sayılı maddesinin son fıkrasında; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” denmektedir. Söz konusu düzenleme ile uluslararası sözleşmelerin yerel hukukun önünde olduğu hususu, uluslararası ticaret bakımından Anayasal güvence altına alınmıştır. Uluslararası Ticaretten söz etmişken; Lex Mercatoria kavramına değinmek isterim. Uluslararası Ticaret Hukuku olarak da Türkçeye çevirebileceğimiz bu kavramın kökleri Roma Hukukuna dayanmaktadır.

BARIŞA OLAN ÖZLEM VE HUKUKA OLAN İHTİYAÇ HİÇ DEĞİŞMEDİ Lex Mercatoria, 22.9.1949 tarihinde Paris’te yapıları 2. Uluslararası Barış Kongresinde yapılan bir konuşmada, “Uluslararası Ticaret Hukuku, dünya barışını koruyan önemli bir araç olarak görülmeye başlanmıştır” denilmiştir. 1949’dan bu yana bölgesel ekonomik birliklerin kurulması, gümrük duvarlarının kaldırılması, ulaştırma ve iletişim alanlarındaki teknolojik

gelişmeler gibi birçok şey değişti hiç kuşkusuz. Ancak, dünyanın barışa olan özlemi ve hukuka olan ihtiyacının hiç değişmediği kanaatindeyim. Tam da bu sebeple, ülkeler arasındaki barışın hassas dengelerde olduğu bir dönemde, ICC Tahkim gibi tarafsız bir uluslararası ticaret hukukuna ilişkin tarafsız bir makama emanet ederek Barışı Koruyan bir tavır sergilemişlerdir. Lex Mercatoria’nın evrensel niteliği, gerek dünyadaki değişik hukuk sistemlerinde benzer olan ticari kavram ve kurumları; gerekse uluslararası ticaret alanında kişilerin ithalat ve ihracat yoluyla alışverişi esnasında gelişen uygulamaları içermesinden kaynaklanmaktadır. Uluslararası ticaret hukukunun kaynakları olarak nitelenebilecek kaynaklardan başlıcalarını sıralayacak olur isek; 1. Standart sözleşmeler

2. Bir örnek kurallar 3. Ticari teamüller 4. Uluslararası kanunlaştırmalar a) Devletler arasında yapılan anlaşmalar b) Model kanunlar

5. Uluslarüstü hukuk 6. Hukukun genel ilkeleri a) İyi niyet ilkesi b) Pacta sunt servanda (Ahde Vefa

İlkesi)

c) Vis maior ve clausıtla rebus sic stantibus (Mücbir sebep-Akdin Uyarlanması)

7. Uluslararası hakemlik Nitekim, iki ülke vatandaşlarını uzun vadeli etkileyecek bu kararlar ICC’nin başta Lex Mercatoria olmak üzere, dünyadaki birçok saygın hukukçunun benimsediği hukuk değerlerinin ortak yansıması ile ortaya çıkmıştır.

TÜRKİYE’NİN TAHKİM HUKUKUNA BAŞVURMASI SON DERECE VİZYONER Aynı zamanda Av. Sn. Mehmet Gün liderliğinde yeni kurulmuş olan İstanbul Tahkim Derneği’nin Kurucu üyesi olan bir hukukçu olarak, enerji arz güvenliğinin bu kadar önem arz ettiği bir coğrafyada Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tahkim hukukuna başvurmasını son derece vizyoner ve sağduyulu bulduğumuzu ifade etmek isterim. Tahkim mekanizması aslında çok eskilere dayanmaktadır. Cahiliye Dönemi ile İslam’ın tebliğine başlanmasından sonraki dönemde, Hz. Muhammed’in (S.A.V.) hakem olarak yer aldığı sayısız uyuşmazlık bulunmaktadır.



27


28

makale Zeynep Elif Yıldızel

Türkiye; bir enerji hub’ı Jeolojik Araştırmalar Derneği, II. Başkan

Ö

ncelikle “hub” kelimesinin Türkçe karşılığı olan “MERKEZ” kelimesine bir vurgu yapmak istiyorum. Tüm yazım boyunca da merkez kelimesini kullanmaya devam edeceğim. Dileğim o dur ki başka yazılarda da “hub” kelimesi yerine “merkez” kelimesi kullanılsın. Başlığı yeniden atalım:

TÜRKİYE; BİR ENERJİ MERKEZİ Türkiye gelecekte bir enerji merkezi olabilir mi? Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik konum ki herkesin dilindedir nedeni ile çok önemli bir enerji merkezi olabilir. Türkiye, Ortadoğu ve Rusya bölgesinde zengin petrol ve doğal gaz rezervlerinin Batı pazarlarına ulaşmasını sağlayan bir bölgede yer almaktadır. Söz konusu rezervlerin büyüklüğü dünyanın petrolde yüzde 54’ü doğalgazda ise yüzde 60’ıdır. Neredeyse tüm petrol ve doğal gaz rezervleri bu bölgede yer almaktadır (Şekil1). Zaten bölgedeki süregelen savaşların ve sıkıntıların en büyük nedeni dünyanın ihtiyacı olan enerji hammadelerinin bu bölgede yoğunlaşmasıdır. Bu bölgede yer alan Rusya dünya doğal gaz rezervlerinin yüzde 17.4’üne tek başına, İran ve Katar beraber toplam dünya rezervlerinin yüzde 31.3’üne, petrolde ise Suudi Arabistan dünya rezervinin yüzde 16’sına tek başına sahiptir. Tüm bu rezervlerin tüketildiği ana bölge ise Avrupa’dır. Ama son yıllarda Asya’nın enerji ihtiyacındaki artış ki bir süredir duraksama halinde olmasına rağmen Avrupa’nın gözünü korkutmaktadır. Türkiye kendine bahşedilmiş

@ZeynepYildizel

bu jeopolitik konumu doğru kullanarak doğu ile batı ve kuzey ile güney arasındaki ticareti kontrol edebilir. Geçtiğimiz haftalarda Türkiye- Avrupa Birliği Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu için görüşmelere gelen AB Enerji ve İklim Komisyonu Üyesi Canete, Türkiye’nin enerji merkezi olmasını desteklediklerini ancak bazı politik sorunların çözülmesini beklediklerini belirten konuşmalar yaptı. AB’nin aslında Türkiye’nin enerji merkezi olmasından başka bir çaresi yoktur. Hem Türkiye’nin bulunduğu coğrafya hem de diğer faktörler zaten bunun dışında bir merkezin gelişmesini engellemektedir. Aslında çağlar boyunca, ta antik çağlardan günümüze kadar, Anadolu o çağa ait en önemli ticari malların el değiştirdiği merkez konumundadır. Günümüzde de bu böyle olmak durumundadır.

ENERJİ BORSAMIZIN ALTYAPISIYLA UĞRAŞIYORUZ Gelelim dünya üstündeki petrol, doğalgaz ve elektrik ticaret merkezlerine. Dünyada doğal gazın fiyatının belirlendiği en önemli merkezler İngiltere’deki National Blancing Point (NBP), Hollanda’da yer alan Title Transfer Facility (TTF) ile Amerika Birleşik Devletlerin’deki Henry Hub’dır. Ayrıca Avusturya’da ki Central European Gas Hub 1970’lerden itibaren Avrupa’ya ithal edilen Rus gazının Avrupa sistemine giriş yaptığı yerdir. Rusya’nın toplam ihraç ettiği gazın üçte biri bu noktadan yapılmaktadır. Petrolün dünya üstündeki ticaret merkezleri ise, Amerika’da yer alan

Şekil 2: Dünya üstünde üretilen petrollerin fiyatlandırılması için referans alınan ölçüt petroller

Kuzey Denizinde Brent, Oseberg, Forties ve Ekofisk sahalarında üretilen petrolün karışımından oluşan bir ölçüttür.Genellikle Avrupa, Afrika ve Orta Doğudaki sahalardan üretilen petroller buna göre fiyatlanır.

Orta Doğuda üretilen ve acı petrol dediğimiz H2S oranı yüksek ve Asya- Pasifik bölgesine satılan petrolün fiyatlanması için olan ölçüttür.

Malezya’da üretilen ve Doğu Asya’da ki hafif petrollerin fiyatını belirlemede kullanılan ölçüt.

Kuzey Amerika da üretilen yüksek kaliteli ve hafif petrollerin fiyatlandırmasında kullanılan ölçüt.

Western Texas Intermediate (WTI), Kuzey Denizi’ndeki Brent Blend, Dubai’de bulunan Dubai-Oman, Malezyada bulunan Tapis’dir (Şekil 2). Üretilen petrol özelliklerine göre bu ölçüt (benchmark) petrollere göre fiyatlanır. En çok gündeme gelen WTI ve Brent’dir. Ama Duabi-Oman ve Tapis ölçütü ile de hatırı sayılır miktarlarda ticaret yapılmaktadır. Hatta 2007 yılında Dubai Mercantile Exchange (DME) adı altında bir borsa, Dubai-Oman ölçütünün Asya piyasalarının petrol fiyatlandırması için ana ticaret merkezi olmak amaçlı olarak Oman ile ortaklaşa kurulmuştur. DME kendisine Brent petrolünün borsası olan Avrupa’daki Intercontinental Exchange (ICE) ve WTI petrolünün borsası olan NewYork Mencantile Exchange (NYMEX) örnek almış ve bölgemizde bir enerji borsası oluşturmaya çalışmaktadır. Başka bir deyişle bu bölgede bir enerji merkezi olması gerekliliği başkalarının da gözünden kaçmamış ve bu konuda gerekli işlemleri zamanında yerine getirmiş durumdalar. Ancak biz henüz değil enerji merkezi olma yolundaki eksiklerimizi giderelim hala enerji borsamızın altyapısı ile uğraşmaktayız.

REZERV BOOKING Türkiye bir enerji koridorudur; bu doğru ancak bu coğrafik olarak bulunduğumuz konumdan kaynaklanmaktadır. Ama enerji ticaret merkezi olmak için yapmamız gereken çok iş ve almamız gereken çok yol vardır. Öncelikle doğal gaz açısından bakacak olursak, yukarıda da bahsedildiği gibi esas tüketici batımızda Avrupa ve esas üretici doğumuzdaki Rusya, Azerbaycan, Turkmenistan, İran, Katar ve yakın gelecekte Irak bulunmaktadır. 2030 yılına yapılan tahmini hesaplamalarda Avrupa’nın doğal gaz ithalatı yüzde 64’ten yüzde 80’e çıkacaktır. Bu nedenle Shell gibi BP gibi büyük petrol şirketleri vasıtası ile dünya üstünde doğal gaz için “rezerv booking” yapmaya

(Şekil 1) Petrol ve doğalgaz rezervlerinin karşılaştırılması

çalışmaktadırlar. Ancak bu şirketler ciddi doğal gaz sahalarına sahip olsalarda (BP: Shah Deniz) bu doğal gazları getirebilemek için ya bir boru hattına ya da LNG tesislerine ihtiyaç duyulmaktadır. Her iki ihtiyaç için de Türkiye konumu itibari ile son derece uygun bir noktadır. Sadece Rusya, Kafkasya ve Arap Yarım Adasın’daki doğal gaz rezervleri değil Doğu Akdeniz’de yapılan son keşifler de Türkiye’nin konumunu pekiştirmiştir. Doğu Akdeniz’de yapılan son keşifler ile birlikte bölgede en büyükleri İsrail ile Mısır’ın olmak üzere toplam 145 Tcf bir rezerv mevcuttur (Şekil 3).

SÜPER GÜÇ İRAN Doğu Akdeniz’de bulunan bu önemli keşifler bu bölgenin yeni büyük keşiflere açık olabileceğini göstermiş ve bölgeyi hidrokarbon açısından önemli bir merkez haline getirmiştir. Bölgedeki ülkelerde elektrik ihtiyacı ve

kirlilik sorunları doğal gazın elektrik üretimine katkısı ile giderilecektir. Bu keşifler ile birlikte 1948 yılından beri enerjide dışa bağlı olan İsrail, enerji ihraç eder konuma gelmiştir. İsrail, ihtiyacının 26 katı gaza sahiptir. Bu onu bu bölgede bir süper güç konumuna getirmektedir. Tüm bunların sonucu ortaya çıkan Güney Gaz Koridoru (GGK) olarak adlandırılan ve yaklaşık yıllık 80-100 bcm gazı Avrupa’ya ulaştırabilmek için 48 milyar dolar yatırım gerekmektedir. Bu yatırım ile Doğu Akdeniz’deki keşifler ile Shah Deniz Faz II, Irak’ta ki Ajil ve Turkmenistan’da ki Güney Yolatan sahalarındaki doğal gaz rezervlerini Avrupa’ya ulaştırması planlanmaktadır. Tüm bu kaynakların göreceli olarak Rusya’ya uzak olması (Irak ve Doğu Akdeniz sahaları) Avrupa’nın hammadde güvenirliğini (supply security) geliştirmesi için son derece önemlidir. Günümüzde

Şekil 3: Doğu Akdeniz’de yapılan keşifler

Deniz Alanları Rezervi

Ülke Mısır

110 Tcf

GKRY

8 Tcf

İsrail

Tamar

9 Tcf

Mari

1.4 Tcf

Dalit

500 Bcf

Leviathan

16 Tcf

Lübnan

rezerv yok

Suriye

rezerv yok

Türkiye

rezerv yok

Doğu Akdeniz Toplam

144.9 Tcf


29 Rusya’nın Suriye’deki mevcudiyeti bu rezervlerin güneyden Avrupa’ya ulaşmasını engellemek içindir. Avrupa, Rusya’nın hem en büyük müşterisidir, hem de diğer açıdan, Rusya doğal gazını, Avrupa için “Demokles’in Kılıcı” misali kullandığı bir kontrol aracıdır. Bölgedeki son günlerde gelişen olaylar ve tüm yorumlar III. Dünya Savaşı’nın çıkacağı yönündedir. Bu bana tarihe ilk yazılı antlaşma olarak geçen “Kadeş Antlaşmasını” ve nedenlerini hatırlattı. Doğu Akdeniz’e sahip olma ihtirası MÖ 2000 yılından itibaren var olan bir gerçektir. Bakırın yerini tunçun alması MÖ 2. bin yıllarında Doğu Akdeniz bölgesinde büyük bir değişime sahne olmuştur. Tunç için gerekli olan bakır ve kalay, bölgedeki güçlerin ekonomik çıkarlarını etkilemiş ve uluslararası ticaretin başlamasına öncülük etmiştir. MÖ 2000’li yıllarda bölgedeki güç Hitit İmparatorluğu iken Suriye o dönemde doğudan gelen ticaret mallarını, limanlarından Avrupa’ya gönderen önemli bir merkez konumundadır. Bu ticaret rotası aynı zamanda Kıbrıs’ı da içine almaktadır. Ayrıca bu bölgenin güneyinde dönemin bir başka gücü, Mısır Krallığı bulunmaktadır. Dolayısı ile Doğu Akdeniz limanlarına hakim olmak doğudan gelen ticari malların el değiştirme noktasına hakim olmaktır. Yani dönemin en önemli ticaret merkezini kontrol etmektir. Bu sepeble dönemin iki dev ülkesi MÖ 1275 yılında Suriye’deki Kadeş Ovasında karşı karşıya gelmişlerdir. MÖ 1259 yılında III. Hattuşili ile II. Ramses arasında imzalanan Kadeş Antlaşması, Suriye topraklarının paylaşıldığı, dünyanın ilk yazılı barış antlaşmasıdır. Orijinal metin İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir (Şekil 4). O dönemde bakır tunç gibi önemli olan emtiaların nasıl Doğu Akdeniz limanlarında ticareti yapılıyorsa bugün için önemli olan petrol ve doğal gazın da Doğu Akdeniz’de ticaretinin yapılması hem çok doğal, hem Avrupa için güvenlik nedeni ile önemli, hem Şekil 4: Doğu Akdeniz’in paylaşımı için yapılmış tarihte ki ilk yazılı anlaşma olan Kadeş anlaşmasının tableti (İstanbul arkeoloji müzesi)

Rusya’nın Avrupa üzerindeki baskısını azaltacak hem de arz ve talep yönü itibari ile doğal olanıdır. Bilindiği üzere aslında doğal gazın fiyatı petrol ve türevleri üstünden değer bulmaktadır. Her ne kadar kendi ayrı enerji ticaret merkezleri olsa da doğal gazın fiyatı petrol fiyatına bağımlıdır. Aslında son yıllarda fiyatının petrol bağımlılığından kurtulması ve kendi başına bir emtia olması için düşünceler oluşturuluyor ise de henüz gerçekleşmemiştir. Bu nedenle kanaatim, oluşturmaya çalıştığımız enerji borsasını sadece doğal gaz üstüne kurgularsak ve petrol açısından bir alt yapı oluşturmazsak kesinlikle düzgün işleyecek bölgesel bir enerji ticaret merkezi olmayacak sadece doğudan gelen ve batıya giden gazın ticaretinin yapıldığı yöresel bir enerji ticaret merkezi olacaktır.

HAMMADDE VE HAMMADDE GÜVENLİĞİ Peki enerji merkezi olabilmek için gerekenler nelerdir? Tabiidir ki bir çok yazar ve yorumcu tarafından yazılan hukuki altyapısının oluşturulması, şeffaflık ilkesinin tam anlamı ile benimsenmesi, piyasa koşullarının oluşturulması akla ilk gelenlerdir. Enerji ticaret merkezi olabilmek için bunlar çok önemli basamaklardır. Ancak bu basamakları layıkı ile tırmanıp tepe noktaya geldiğimzde birazdan bahsedeceğim hususlara dikkat etmezsek elimizde çok güzel ve değerli bir hukuki ve teknik alt yapı olmuş ama biz hala bir enerji ticaret merkezi olamamış oluruz. Öncelikle defaaten vurguladığım gibi yine ilk ve önemli konu hammadde ve hammadde güvenliğidir. Yani elinizde ticaretini yapacağınız bir petrol veya doğal gaz sahanız olmaz ise o zaman yine başkalarının belirlediği fiyatları ve onlardan arta kalan ticari hacimleri kullanıyor olacaksınız. Başka bir deyişle kuracağımız enerji ticareti borsasında işlem gören ve ciddi rezervlere sahip olan kamu ve/ veya özel sektör şirketleri olmaz ise bu borsanın ayaklarından biri aksak demektir. Aksak ayakla da ne hızlı ne de yavaş koşamazsınız ve dahi emin adımlar da atamazsanız. Dünya üstündeki en büyük ve en değerli ticari emtia petrol iken, eğer borsanızda işlem görecek rezerv sahibi şirketleriniz yok ise; mevcut borsamızda olduğu gibi, kısır döngüden kurtulamayız. Petrolde rezerv sahibi olmanın yanında petrolü işleyerek katma değeri yüksek olarak ve hayatımızın yüzde 80’inde kullandığımız kimyasal maddelerin elde edildiği ve dizel gibi katma değeri yüksek beyaz ürün çıkaran rafinerilerimizin de

Şekil 5: Enerji değer zinciri ve enerji merkezi olabilmek için gerekli olan halkalar

• Arama • Üretim

Zincirin bu halkası ülkemizde zayıf

• Boru hatları • Kara tankeri • Deniz tankeri • LNG terminalleri

Zincirin bu halkasında sadece boru hatlarında varız. Mutlaka LNG ve deniz taşımacılığında var olmalıyız.

olması gerekmektedir. Evet biliyorum ülkemizde kendi ihtiyacımızı karşılamaya yönelik rafinerilerimiz var ama enerji ticaret merkezi olabilmek için dünyanın başka bölgelerinde rafineri sahibi ve enerji borsamızda işlem gören şirketlerimiz olması gerekmektedir. Böylelikle petrolün yan ürünlerinin fiyatı üstünde etkin bir rol oynama sahibi olabiliriz. Çünkü artık ticari malların çoğu o merkezde fiziki olarak el değiştirmiyor. Dolayısı ile enerji için önemli bir pazar olan Asya’da sahip olalcağımız bir rafineri eğer ülkemizin enerji borsasında işlem görürse işte o zaman fiyatta önemli rol oynayan büyük bir enerji merkezi haline gelebiliriz.

SADECE BORU HATLARINA BEL BAĞLAYAMAYIZ Ayrıca enerji ticareti merkezi olmak için doğal gazda da sadece boru hatlarına bel bağlarsak mevcut geçiş ülkesi (transit ülke) konumundan ileriye gidemeyiz. Ancak doğal gazda ticaret merkezi olmanın bir ayağı boru hatları olsada diğer en önemli ayağı, yer altı depolaması ve LNG tesisleridir. Eğer bu iki doğal gaz depolamasına olanak sağlayan sistemlere yatırım yapmazsak doğal gaz, doğudan batıya ve güneyden batıya, boru hatlarımızda akıp gidecektir. Ancak el değiştirdiği noktalarda ticareti yapılır. Boru içinde akarken sabit bir ödenti ile (fixed fee) metreküp başına taşıma ücreti alırsınız. Ama doğal gaz ticareti yapıyorum diyemezseniz. Ne zamanki doğal gazı yer altı depolarında depolar ve yeniden el değiştirip satar isek aynı şekilde LNG tesisleri ile sıvılaştırıp, sıvılaştırılmış gaz taşıyan tankerler (cryogenic) ile başka alıcılara satabilirsek o vakit doğal gazın da ticaretini yapan ve bu konuda hacim oluşturan bir enerji merkezi olabiliriz. Yine enerji ticareti için olmazsa olmaz, uzay çağında olduğumuzu ve uzayda

• Rafineri • Yeraltı Deposu • LNG (gazlaştırma) • Parakende satış

• Endistüriyel • Konut

Zincirin bu halkasında rafineride varız. Parakende satışta kendimize ait rezervi değil başkasının rezervini satıyoruz. Ayrıca yeraltı deposu ve LNG mutlaka yatırım yapmamız gereken alanlar.

madencilik hazırlıklarının hızla süregeldiğini düşünürsek, madenlerimizin emtia olarak ticaretinin yapılması çok önemlidir. Bir maden zengini ülke olarak değerli madenlerimizin ticaretini de bu borsada yapmalıyız.

MADEN ŞİRKETLERİ ENERJİ BORSASININ OLMAZSA OLMAZIDIR Ancak bu şekilde değer kazanacak madenlerimizde, daha iş güvenliği yüksek, ve katma değeri çok olan maden işletmelerimiz, hem söz konusu madenlerin fiyatı üzerinde belirleyici bir etkene sahip olurken, ticaret hacmi ve kazancı yüksek önemli bir iş kolu ülkemizde de olması gerektiği şekli ile gerçekleştirilebilir. Unutmayalım ki madenler en az petrol ve doğal gaz kadar önemli ve stratejiktirler. Çünkü kullandığımız hemen her şeyin içinde bir maden bulunmaktadır. Ayrıca dünyanın en büyük 10 şirketinin içinde ilk 5’te bir maden şirketi mevcuttur. Bu maden şirketinin 2015 yılının ilk altı aylık geliri 4.6 milyar dolardır (EBITDA) ve 60 binden fazla çalışanı vardır. Çoğunlukla bu şirket portföyünde olan madenlerin dünya ticaretindeki fiyatını belirlemektedir. Dolayısı ile petrol ve doğal gazdan sonra gelen en önemli emtia madenlerdir. Eğer maden şirketlerimiz tıpkı yukarıda bahssettiğim gibi dünya çapında birer şirket olmak istiyorlar ve maden fiyatlarıdan yakınıyorlar ise fiyat belirleyici ve stratejik bir oyuncu olabilmek ve enerji ticareti merkezi hedefimizi gerçekleştirebilmek için enerji borsasının olmazsa olmazıdır. Günümüzden 160 yıl önce dünyaya gelen ve 1943 yılındaki vefatına kadar döneminde anlaşılamayan icatlara imza atan Nikola Tesla elektriği kablosuz ve yüksek miktarda iletilebileceğini belirtmiştir. Bundan yola çıkarak gelecekte belki ülkemizde ürettiğimiz elektriği iletme hatları olmadan Mısır’da, Libya’da ya da başka

Zincirin bu halkası ülkemizde gayet iyi. Ancak artan ihtiyacımız nedeniyle bölgesel pazarda önemli bir tedarikçi olmalıyız.

bir yerde satabileceğimizi anlatan Tesla’nın bu tezi enerji borsasının bir diğer ayağının elektrik olduğunu bize anlatmaktadır. Zaten enerji ticareti merkezi olmak için kurguladığımız EPİAŞ’ın felsefesi de elektrik ticareti yapmaktır. Ancak enerji ticaret merkezi olmak için sadece elektrik ile yola çıkarsak yolda kalırız. Daha ileriye gidebilmek için benim en önem verdiğim ve her yazımda dile getirdiğim ve bıkmadan usanmadan dile getireceğim konu “enerji değer zincirin”nin tüm halkalarının ticaretinin yapıldığı bir ticaret merkezi olabilmek, ülkemiz için hem stratejik olarak önemli hem de koşuya geriden başlamış olduğumuz için elzemdir. Lütfen enerji ticareti merkezi ile sadece aklımıza elektrik gelmesin. Ticaret merkezi olabilmek, dünya üstündeki en değerli ve en büyük emtialar üstünde ciddi rekabet ve fiyat belirleyici olmaktan geçmektedir. Bu nedenle mutlaka ve mutlaka, maden, petrol, doğal gaz, rafineri, LNG, yer altı deposu ve elektrik emtialarının bir arada bulunduğu bir borsa oluşturmamız gerekmektedir. Enerji değer zinciri, hammaddeden ve hammadde güvenliğinden başlayan ve elektrik üretimine kadar giden bir değer zinciridir. Bu zincirin bir halkası eksik olursa değer yaratılamaz. Burada daha önce bir kaç defa eklediğim şeklimi bir kez daha yazıya eklemekten vaz geçmeyeceğim. Çünkü söz konusu şekil mutlaka aklımızda yer etmeli ve enerji ticareti merkezimizi buna göre kurgulamalıyız (Şekil 5). Yazımı yüzyılının ötesinde buluşlara imza atan ve ancak günümüzde değeri anlaşılan Tesla’nın çok sevdiğim bir sözü ile sonlandırmak istiyorum. “Bırakın doğruları gelecek söylesin ve herkesi eserlerine ve başarılarına göre değerlendirsin. Bugün onların olsun; ama uğrunda çok uğraştığım gelecek benimdir” Bırakalım bugün diğerlerinin olsun biz yarını inşa edelim.


270.000

2015 yılı

63.5 36.5

21.3 78.7

233

Yenilenebilir, atık ısı

2003 yılı

21 Jeotermal

Kamu sektörü

113 Rüzgar

Özel sektör

36 Kömür

Kamu ve özel sektöre ait kurulu güç oranı (%)

69

2015 yılı Mevcut Santraller

Doğal gaz

Hidrolik

560

MWA



32

Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Emin Kaya Ankara Temsilcisi: Kerem Gezer Haber Yönetmeni: Sıla Acar Haber Merkezi: Petek Çiftçi, Selin Şahin, Raşit Kırkağaç Grafik: Ersin Güleç, Melisa Güven, Türkan Özyurt



34




Başsağlığı Kazancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Metin Kazancı’nın eşi

Gönül Kazancı vefat etmiştir. Merhumeye Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve tüm sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz.


Başsağlığı Başbakan Eski Yardımcısı Bülent Arınç ve UGETAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof.Ümit Doğay Arınç’ın abisi

Yıldıray Arınç vefat etmiştir. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve tüm sevenlerine sabır ve başsağlığı dileriz.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.