Sarı Lacivert Dergisi Sayı 13 - Magazine

Page 1



İMTİYAZ SAHİBİ Sarı Lacivert Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı Sertaç Komsuoğlu SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Emin Kaya YAZI İŞLERİ Elif Gür Burak Söylemez Raşit Kırkağaç REKLAM Ayşegül Yıldırım Ayşe Işık Zeynep Turan GRAFİK TASARIM Ersin Güleç YÖNETİM ADRESİ Osmanağa Mahallesi Yoğurtçu Parkı Caddesi Nurpark Apt. No: 2 D: 5 Kadıköy İstanbul Tel: 0216 449 45 00 Faks: 0216 449 45 05 DERNEK MÜDÜRÜ İsmail Sarıtepe BASKI İRM Dijital Baskı ve Matbaacılık San. Tic. A.Ş. Bostancıyolu Caddesi Şehit Sokak No: 44. Yukarı Dudullu 34775 Ümraniye/İstanbul Tel: 0216 466 74 96 Faks: 0216 365 58 05

Çıtayı yukarıya taşımak için çalışıyoruz

‘Burası bizim herşeyimiz’

06

‘Yaşamı Fenerbahçe ile özdeşleşmiş bir kişilik’

08

Batur Abi...

14

12 Dernek binamızda sona gelindi

Ulusoy’dan Fotoğraf Sergisi

16

18

22

Acımız Büyük

YAYIN TÜRÜ Yaygın Süreli Yayın SARI LACİVERT DERGİSİ Spor Yöneticilerine, Kulüp Üyelerine ve Spor Sektörü Temsilcilerine ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek sureti ile iktibas edilebilir.

Mehmet Doğan Yazdı: Miras

20

Üyelerimizden Görüşler

32


Başkan’dan

Hayat Sarı Lacivert Güzel

S

A. Sertaç Komsuoğlu

arı Lacivert Derneği olarak 2017 yılında ‘Daha aktif Sarı Lacivert’ felsefemiz doğrultusunda Fenerbahçe için çalışmaya, emek harcamaya devam ettik. Sarı Lacivert 2017’de 20 yaşına girdi. 20 yıl zarfında Sarı Lacivert Derneği’nin bu noktalara ulaşmasında katkısı olan tüm üyelerimize teşekkür ediyorum. 2017 yılı Sarı Lacivert Ailesi olarak hareketli bir yıl oldu. Neler mi yaptık 2017’de?

Genel Kurulumuz

Sarı Lacivert Rüyamız

Şubat ayında Derneğimizin Olağanüstü Genel Kurulu’nu gerçekleştirdik. Oldukça yüksek bir katılımın gerçekleştiği Genel Kurul’da, Derneğimizin Tüzük Tadilatı yapıldı, yönetimimizin geçmiş dönem faaliyetleri ve mali bilançosu ibra edildi. Genel Kurul’da ayrıca Dernek Başkanlığı, Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu, Denetim Kurulu ve Sicil Kurulu üyeliklerine ilişkin seçim gerçekleştirildi.

Yıllardır büyük rüyamız olan dernek binamızı bitirdik. Açılışını yapmak için artık gün saydığımız lokalimizde Ocak ayı içinde ilk Yönetim Kurulu toplantımızı gerçekleştireceğiz. Bildiğiniz gibi Derneğimiz Haziran ayından bu yana, geçici olarak yeni dernek binamızın ek ünitesinde hizmet vermeye devam ediyor.

Üye sayımız artıyor

Fenerbahçe sevgisini yaymaya devam

‘Fenerbahçe Kongre Üyesi’ üye sayımız 2017 yılında da artmaya devam etti. Hedefimiz 2018 yılında ‘Fenerbahçe Kongre Üyesi’ üyemizi bin isme ulaştırmak. Bunu da başaracağız.

2017 yılında Fenerbahçe sevgisini ülkemizin her noktasına yayma felsefemiz doğrultusunda, Muş Hasköy Alparslan İlkokulu ve Kastamonu Seydiler Yatılı Bölge Ortaokulu’nda çocuklarımızla buluştuk. ‘Hayat Çocuklarımızla Güzel, Hayat Sarı Lacivert Güzel’ anlayışıyla önümüzdeki dönemde benzer etkinliklerimizi arttırarak sürdüreceğiz.


FB TV’nin yeni stüdyolarını gezdik

Aykut Kocaman’a tam destek

Nisan ayında Yönetim Kurulu üyelerimizle birlikte Kulübümüzü ziyaret ederek Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’la bir araya geldik. Bu ziyarette Başkanımıza, Dernek çalışmaları hakkında bilgiler verdik. Başkan Yıldırım ve Asbaşkan Önder Fırat ile birlikte Fenerbahçe TV, Fenerbahçe Dergisi, Radyo Fenerbahçe, Fenerium Mağazası ve stadımızı gezdik.

Yeni sezon öncesi, Yönetim Kurulu Üyelerimizle birlikte Teknik Direktörümüz Aykut Kocaman’la yemekte bir araya geldik. Son derece güzel ve samimi bir ortamda gerçekleşen yemekte Derneğimizin Fenerbahçe Futbol Takımına ve Hocamıza olan güvenini dile getirdik, tam destek verdiğimizi belirttik ve başarı dileklerimizi ilettik. Ayrıca bu desteğimizi gazete ilanlarıyla tüm kamuoyuna gösterdik.

Müzemize kurşunlanan otobüsümüzün dev maketini hediye ettik

Ve tabii ki 29 Ekim

Dernek olarak, Fenerbahçe otobüsüne yapılan hain saldırıyı unutturmamak düşüncesiyle, kulübümüze otobüsün dev bir maketini hediye ettik. Derneğimizin tasarımı olan ‘kurşun geçirmez forma’ görseliyle giydirilen otobüs maketi, Fenerbahçe müzesindeki yerini aldı.

Kıbrıs’ta Şampiyonluk Kutlaması Basketbolda Euroleage Finallerinin tüm dünya genelinde meydanlarda seyredilmesi kampanyasına katkı sağlayarak Girne Limanı’nda başarılı bir organizasyona imza attık. KKTC’de yaşayan çok sayıda basketbolsever Girne Limanı’nda buluşarak maçı dev ekrandan seyretti.

Cumhuriyetimiz’in kuruluşunun 94. Yılı kutlamaları çerçevesinde, Bağdat Caddesi’nde buluştuk. Türk Bayraklarımız ve bugüne özel hazırladığımız Sarı Lacivert tişörtlerimizle üyelerimizle buluştuk.

Evet, 2017’de aklımıza ilk gelen Sarı Lacivert hareketleri yukarıda saydım. Tabii ki daha onlarca aktivite, ziyaret, sosyal sorumluluk projesi, aile içi buluşmalar… Hep söylüyoruz…

‘Hayat sarı lacivert güzel’ Ve bu yolda ‘Daha aktif Sarı Lacivert’ felsefemizle bu yıl da, gelecek yıl da, ondan sonraki yıl da, ömrümüz boyunca Fenerbahçe sevgisiyle, hiç bir beklentimiz olmadan, Fenerbahçemize hizmet etmeye edeceğiz. Bu vesileyle 2018 yılının ülkemiz, vatanımız, milletimiz, spor camiası ve tabii ki Fenerbahçemiz için mutlu ve huzurlu bir yıl olmasını diliyorum.


‘Lisanslı ürün konusunda taraftarları bilinçlendirmeliyiz’

Fenerium Genel Müdürü Mümtaz Karakaya ile Fenerium’un başarısını, ciroyu arttırma stratejilerini, yurtiçi ve yurtdışı mağazacılık faaliyetlerini ve lisanssız ürünlerle mücadele konusunu konuştuk.

F

enerium Genel Müdürü Mümtaz Karakaya ile Fenerium’un başarısını, karlılık oranlarını, ciroyu arttırma stratejilerini, yurtiçi ve yurtdışı mağazacılık faaliyetlerini ve lisanssız ürünlerle mücadele konusunu konuştuk.

“2016 YILINDA 110 MİLYON TL CİRO YAPTIK” 2017 yılının Fenerium için nasıl geçtiğini değerlendirebilir misiniz? Beklentiler doğrultusunda geçtiği

06

söylenebilir mi? 2016 yılını 110 Milyon TL ciro ile kapattık. 2017 yılına başlarken hedefimiz yüzde 15 ile 20 seviyelerinde bir büyümeydi. Tabi ki bunu hedeflerken bizim için en önemli kriter karlılık. Özellikle yeni futbol sezonunun başlamasıyla birlikte doğru bir planlama ile Temmuz ve Ağustos aylarında geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 48’lik bir büyüme gerçekleştirdik. 2017/18 Sonbahar Kış koleksiyonu dâhilindeki yeni sezon ürünlerin girişiyle birlikte takip eden aylarda da yükseliş trendimiz devam ediyor.

Fenerium'un gelirleri ne kadar? Bu gelirlerin Fenerbahçe için anlamı ve toplam gelirler içindeki payı nedir? Gelirlerin branş dağılımı nasıldır? Bir önceki soruda da belirttiğimiz gibi Fenerium 2016 yılını 110 Milyon TL ciro ile kapattı. Ciro büyüklüğü ile birlikte Fenerium’un en önemli başarı kriteri net karlılık oranının rakiplerimizin oldukça üzerinde gerçekleşmesidir. Bunda da organizasyon yapımızın etkisi çok net. Kendi işlettiği mağazalarla büyüyen, ürün çeşitliliğini her geçen gün arttıran bir Fenerium var.


“TÜM TARAFTARIMIZA ULAŞMAYA ÇALIŞIYORUZ” Lisanssız ürünlerle mücadele konusunda ne gibi önlemler almaktasınız? Bu ürünler ile ilgili taraftarlara vermek istediğiniz mesajlar nelerdir? Lisanssız ürünlerle mücadele konusunda en önemli kriter taraftarlarımızın lisanslı ürün kullanma konusundaki bilinci. Fenerbahçe Spor Kulübünün lisanslı ürünlerinin Fenerbahçeli taraftarlarla kolayca buluşabilmesi için gerekli tüm satış organizasyonlarını hayata geçiriyoruz. Gerek mağaza sayısı, gerek internet mağazacılığı gerekse de yetkili satış noktaları, çağrı merkezleri ve TIR’larımızla tüm taraftarlarımıza ulaşmaya çalışıyoruz. Taraftarlarımızdan ricamız Fenerbahçe Spor Kulübümüzün resmi internet sitesi olan www.fenerbahce.org üzerinden bu bağlamda yaptığımız uyarı ve ikazları takip etmeleri, standart fiyatlarından farklı fiyatlarla kendilerine ulaşan ürün (özellikle forma) önerilere itibar etmemeleri ve bu konudaki ihbar ve şikâyetleri anında bize

ulaştırmaları.

“6 MİLYON TL’LİK CİRO YAKALADIK” Takımlarımızın başarılarının satışlara etkisini değerlendirebilir misiniz? Örneğin Euroleague şampiyonluğu satışları nasıl etkiledi?

“İNTERNET MAĞAZACILIĞINA CİDDİ YATIRIM YAPIYORUZ”

“ÇITAYI YUKARIYA TAŞIMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

Ülke genelinde kaç mağaza mevcut? Yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerden bahsedebilir misiniz?

Uzun vadede ciroyu arttırmak için nasıl stratejiler izleyeceksiniz? Yeni kullanım alanları planlanıyor musunuz?

Yurt içinde 83 mağazamız var. Yurt dışında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Lefkoşa’ da 1, Hollanda Rotterdam’da da 1 adet olmak üzere toplam 2 adet Fenerium mağazamız bulunmakta. Söz konusu mağazalara ilave olarak 2 adet gezici TIR’ımız Fenerbahçe’nin lisanslı ürünlerini yurt genelindeki Fenerbahçeli taraftarlara ulaştırma misyonuyla tüm Türkiye’yi dolaşıyor. Internet mağazacılığına da ciddi anlamda yatırım yapıyoruz. Türkiye özelinde www.fenerium.com.tr adresinden, Avrupa özelinde de www. fenerium.de adresinden tüm ürünlerimizi hızlı ve efektif bir şekilde taraftarlarımızla buluşturuyoruz.

Fenerium bulunduğu sektörde her zaman öncü olmuş bir marka. Ulaştığı büyüklükte bu başarının en önemli göstergesi. Çıtayı her zaman daha yukarıya taşıyabilmek için birçok farklı proje üretiyoruz. Yakın dönemde Hello Kitty (Sanrio) ve Angry Birds (Rovio) ile yaptığımız anlaşmalar bunun en güzel örneği. Bu işbirlikteliklerine farklı marka ve karakterlerle devam edeceğiz. Stadyumumuzda bulunan ve en büyük mağazamız olan Maraton Fenerium’u daha da büyüterek ikinci bir kat açtık. Bu katta sadece bayan ve çocuk

Takımlarımızın başarılarının satışlarımızı olumlu etkilediği bir gerçek. Gerek futbol gerekse de basketbolda yakalanan olumlu sonuç ve şampiyonluklar bizlere yeni ürün ve artı ciro imkânı sunarak Fenerium’un büyümesine önemli katkı sağlıyor. Son Euroleague şampiyonluğu da bunun en önemli kanıtlarından biri. Basketbol ve basketbolcularımıza özel çalıştığımız forma, tişört ve benzeri ürün gruplarında 100.000’i aşan satış rakamlarına ulaştık. Toplamda 6 milyon TL’ lik ekstra ciro yarattık.

taraftarlarımız için özel ürünler ve aktivitelerimiz var. Pepee’nin yaratıcısı Düşyeri firması ile yaptığımız anlaşma ile çocuklarımızın gelişimine katkı sağlayacak projeleri hayata geçirmek üzere ilk adımlar atıldı. Maraton mağazanın yeni açılan katında çocularımız için deneyim alanları, atölyeler ve güzel bir tiyatro salonumuz var. Ekim ayıyla birlikte bu bahsettiğimiz alanlarda etkinliklerimiz tam kapasite çalışmaya başladı. Bu kapsamda her gün 300 minik Fenerbahçeli mağazamıza gelerek hem eğlenecek, hem de eğitim alacak. İnternet satışlarını arttırmaya yönelik çalışmalarımız var. Bu kapsamda önemli markalar ile ortak projeler üzerinde çalışıyoruz. Perakendenin büyük markaları ile co-branding çalışmaları için de görüşmelerimiz sürüyor.

07


Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman’ın sezon başında altyapıdan A takıma dahil ettiği genç futbolcu Oğuz Kağan Güçtekin ile hayatını ve futbol yaşamını konuştuk.

En büyük hayalim Fenerbahçe’de takım kaptanı olmak

S

ezon başında altyapıdan Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman’ın A takıma aldığı ve ilk kez Sivasspor maçı ile dikkatleri üzerine çeken genç futbolcu ve Fenerbahçe’nin yeni yeteneği Oğuz Kağan Güçtekin ile Fenerbahçe’yi, Fenerbahçe taraftarını ve futbol yaşamını konuştuk.

“BABAMA FENERBAHÇE’DE OYNAMAK İSTİYORUM DEDİM” Bize kendinden ve futbol hayatından biraz bahseder misin? İstanbul’a taşınmadan önce İzmir’de oturuyorduk. Babamın gençliğinde en büyük hayali futbolcu olmaktı. Bu yüzden beni de evimize çok yakın olduğu için İzmirspor Futbol Okulu’na yazdırdı. Oradaki hocamız babama ‘Bu çocuğu İstanbul’a götürün çünkü İzmir’de olmaz. Peşini de bırakmayın’ demiş. Futbolcu olmak babamın hayaliydi ama babam beni sokaklardaki kötü ortamdan uzak tutmak için futbol okuluna yazmış. Kendi dediğine göre içinde bana dair bir umut varmış ama aklında Fenerbahçe’de oynayacağım gibi bir düşünce yokmuş. Aslında benim de aklımda yoktu. İzmirspor Futbol Okulu’nda 6-7 ay oynadıktan sonra babam polis memuru olduğu için tayini İstanbul’a çıktı. Evimize yakın Trabzonspor Futbol Okulu vardı. Tabi ben de futbol

08

oynamak için oraya gittim. Oradan da başka yere taşındığımızda ben de babama Fenerbahçe Futbol Okulu’na gitmek istediğimi belirttim. 6 ay burada oynadıktan sonra Fenerbahçe altyapısı ile bir hazırlık maçı yaptık. 97 takımıyla oynadık ve o takımın oyuncuları benden 2 yaş büyüktü. Altyapıda ise Erhan Şahin hocamız vardı. Hocamız beni beğendi ama o zaman altyapıda benim yaş grubum yoktu. Bu yüzden beni takıma almadı ve biraz daha takip etmek istedi. Aradan 6 ay geçtikten sonra benden bir yaş büyüklerin olduğu bir takım kuruldu ve hocamız beni o takıma davet etti. Bu takımda kalıcı oldum. Daha sonra ise kendi yaş grubuma geçtiğimde takım kaptanlığı ile futbol serüvenime başladım. Bu sezona kadar geldim ve bu sezon da A takıma yükseldim. Milli takımda ise U14’ten bu yana her kategoride futbol oynadım.

“OYUNA GİRERKEN ÇOK HEYECANLANDIM” Sivasspor maçında oyuna girdiğinde neler hissettin? Sezon başından bu yana A takımdayım ve ilk resmi maçım Sivasspor maçı oldu. Oyuna girerken çok heyecanlıydım çünkü sezon başından o maça kadar hiç oynamadım ve yine oynamam diye düşünüyordum. Birden bire skor iyi olunca hoca beni oyuna aldı. Zaten Aykut Hocamız da genç futbolculara önem veriyor. Bu

tür fırsatlar yakaladığı zaman sürekli şans veriyor. Bu da benim için çok güzel oldu.

“TARAFTARLA ARAM ŞU AN ÇOK İYİ” Taraftarın sevgisini kısa sürede kazandın bu konuda neler söylemek istersin? Taraftardan nasıl mesajlar aldın? Ben de taraftarın içinden geliyorum. Ben de tribünlerde tezahürat yaptım. Taraftarın içindeyken önceden ısınma esnasında Volkan abi, Mehmet abi ve Emre abiyi tribünlere çağırırdık. Bu sefer beni çağırdılar ve bu bambaşka bir duygu. Sahaya girdiğinde sanki sahada değilmişsin gibi başka hiçbir şeyi gözün görmüyor. Bu hem heyecan verici hem de harika bir duygu. Bu sorumluluğun altından kalkabilen ve bu baskıyı kaldırabilen iyi yerlere geliyor. Daha sonra Adana Demirspor ve iki lig maçında da oynadım. Şu an çok şükür her şey yolunda gidiyor. İnşallah her şey daha da güzel olacak. Taraftar gerçekten altyapıdan gelecek oyunculara aç. Çünkü takımın kendi yetiştirdiği oyuncuları sahada görmek istiyor. Şu an için harika şeyler yaptığımı söyleyemem ama normal performansla oynasak bile bu onlara güzel geliyor. Şu ana kadar taraftardan kötü mesaj almadım. Her şey çok güzel ve taraftarla aram çok iyi. Fakat bu taraftarla aramda olan bu enerjiyi çok çalışarak devam ettirmem lazım.


“EN BÜYÜK MOTİVASYONUM AİLEM” En büyük motivasyonun nedir? Benim en büyük motivasyonum ailem çünkü onların hep iyi yaşamalarını istiyorum. İyi yaşamaları için de şu an futbol oynadığım ve bulunduğum Fenerbahçe bir nimet. Bundan sonra devamını getirebilirsem hem ailem iyi yaşar hem de kendim iyi yaşarım. Ama her zaman öncelik ailem. Babam polis memuru ve çok zor bir işi var. Onun bir an önce emekli olmasını istiyorum.

Fenerbahçeli futbolcu Oğuz Kağan Güçtekin, Elif Gür'e açıklamalarda bulundu.

“ANNEM, ‘SEN BİZİM GURURUMUZSUN’ DEDİ” Sivasspor maçından sonra neler hissettin, ailenin tepkisi nasıl oldu? Sivas maçından sonra direk babamın yanına koşup ona sarıldım. O maçta sadece babam gelmişti. Annem önce aradı. ‘Sana kurban olurum sen bizim gururumuzsun’ dedi. Sonra eve gittim. Annem ve Anneannem karşımda ağlıyorlardı. Onları görünce ben de kendimle gurur duydum. O mutluluk gözyaşlarını görünce ben de ayrı mutlu oldum.

Maçlarda tezahürat yapıldığında neler hissediyorsunuz? Taraftarların yaptıkları tezahüratları duyabiliyor musun? Maçlarda tezahüratları ayrı ayrı duymaya imkan yok çünkü o an sahaya konsantre olmak durumundasın ama o coşkulu uğultuyu hissediyorsun. Özellikle taraftar senkronize olduğu zaman bunu net bir şekilde hissedebiliyorsunuz. Aniden ritim değişiyor ve ‘Sarı Lacivert Şampiyon Fener’ sesleri hep bir ağızdan yükseliyor. İşte o

‘EMRE BELÖZOĞLU BENİM TEK İDOLÜM’ Senin kendine örnek biri var mı? Takım içi takım dışı? Emre Belözoğlu benim tek idolüm. Onun hırslı yapısını futbolcular iyi anlar. Belki rakip takım taraftarları buna farklı bakabilir ama Emre abiyi en iyi anlayanlardan biriyim. Emre abi saha dışındaki konuşması olsun, röportajları olsun, insanlara yaklaşımı olsun çok kaliteli bir insan. Bir defa düğünde karşılaştık ve yanına gittim. ‘Abi sen benim idolümsün. Senin gibi olmak istiyorum’ dedim. Ayağa kalkıp ‘Kardeşim o formayı orada oynamayı sen hak edeceksin. Taraftarın genç

futbolcuya ihtiyacı var bunu unutma. Çok çalışacaksın ve başarılı olacaksın ben buna inanıyorum’ dedi. O konuşmanın üzerinden 2-3 ay geçti ama hala dün gibi hatırlıyorum. Şu an için Mehmet abinin bize davranışları çok iyi. Tabi altyapıdayken sadece futboluna göre bakıyorduk insanların ama buraya girdikten sonra bize davranışları, takıma davranışlarına bakmaya başladık. Volkan abi, Mehmet abi çok örnek insanlar. İsmail abi çok yardım ediyor. Sivas maçında Mehmet abinin yerine girerken ‘Haydi aslanım yapabilirsin kendin gibi oyna’ dedi bana. O destek bile çok önemli. Son maçta oyuna girerken Giuliano başımı tuttu. Bunlar ince detaylar ama genç oyuncu için çok önemli detaylar.

zaman bunu duymamak mümkün değil.

Stada ve tesislere girdiğinde neler hissediyorsun? Ben Fenerbahçe Can Bartu Tesislerine ve Şükrü Saraçoğlu stadyumuna her kapıdan girişimde çok heyecanlanıyorum. Tüm bestelerini bildiğin, taraftarı olduğun takım için şimdi ter dökmek çok ayrı bir duygu. Bu anlatılamayacak ve sadece yaşanması gereken bir duygu. Ben bugünler için her gün şükrediyorum.

“ŞU AN YURTDIŞINA TRANSFER OLMAYI DÜŞÜNMÜYORUM” Gelecek senelerde yurtdışında oynamak gibi bir hayalin var mı? Nerede oynamak istersin? Yaz transfer döneminde beni M.City transfer etmek istedi ama ben şu an bunları düşünmüyorum. Çünkü benim en büyük hayalim Fenerbahçe’de takım kaptanı olmak. Elbette her futbolcu gibi bende yurtdışında oynamak isterim. Tabi ki en çokta Premier Lig’de oynamak isterim. Çünkü Premier Lig’i izlerken çok keyif alıyorum ve maç kaçırmamaya çalışıyorum. Maçları kaçırsam bile her maçın özetini izlerim.

“BURASI BİZİM HER ŞEYİMİZ” İdmanlar nasıl geçiyor, kendini maça nasıl hazırlıyorsun? Hemen hemen her gün idman oluyor. Tabi bazen maçtan önce ve maçtan sonra izin günlerimiz de oluyor. İdman günleri 12 gibi uyanıyorsun daha sonra hazırlanıp tesise gidiyorsun. Tesise giriş saati var. Dışarıda başka şeylerle uğraşmaya zamanımız yok çünkü burası bizim her şeyimiz. Zaten bu şekilde olması gerekiyor.

09


“MENTAL OLARAK KENDİMİZİ DAHA İYİ HAZIRLAMAMIZ LAZIM”

“FUTBOLDAN BAŞKA BİR ŞEY DÜŞÜNMÜYORUM”

Sen çok gençsin ama senden daha küçük yaşta olan altyapıdaki futbolculara neler söylemek istersin?

Futbolcu olmasaydın hangi mesleği seçerdin? İdmanların dışında neler yapıyorsun?

Arkadaşlarım ve benden küçük arkadaşlarla hep konuşuyordum. Beni dikkate alırlardı. Şu anda hala konuşuyorum, mesaj atıyorum. Bir ihtiyaçları var mı diye soruyorum. İhtiyaçları varsa burada Mehmet abi ve Volkan abiye söylüyorum. İnanmaya devam etsinler ve çok çalışsınlar çünkü olmayacak diye bir şey yok. Milli Takım’da Avrupa’nın birçok milli takımı ile oynadık. Biz onlardan daha yetenekli oyuncularız. Mental olarak kendimizi iyi hazırlamamız lazım.

Ben futbola 6 yaşında başladım ve o günden bu güne başka hiçbir şey düşünmüyorum. Derslerim aslında çok iyiydi. Hatta okuldaki hocalarım annem ve babama ‘Bu çocuk futbolu bıraksın derslerine çalışsın çünkü çok zeki’ demişler. Ama ne olursa olsun insan içinden geleni yapmak istiyor. İdmanlar dışında 3 yaşında bir kardeşim var. Onunla vakit geçirmeyi çok seviyorum Onu birkaç gün görmediğim zaman çok özlüyorum ve onsuz zaman geçiremiyorum. Eve onun sevinci ile giriyorum. Bunun dışında her izin günümüzde ailemle kahvaltıya gideriz. Bazen de arkadaşlarla bir yerde oturup çay kahve içer sohbet ederiz.

“FENERBAHÇE TARAFTARI BÜYÜK GÜÇ” Fenerbahçe taraftarına ve Sarı Lacivert Dergisi okuyucularına neler söylemek istersin? Taraftar varsa biz de varız. Bizim inişli çıkışlı zamanlarımız oldu ama şu an bir seri yakaladık ve bu seride bizim en çok ihtiyacımız olan taraftar. Taraftarın bize verdiği destekle biz bu seriyi devam ettirip şampiyonluğa kadar gideriz. Bizim bundan bir şüphemiz yok çünkü takım çok kaliteli. Bizim için gereken taraftarın stadı doldurması ve destek vermesi. Fenerbahçe taraftarı çok büyük güç. Onlar bizim arkamızda olduğu sürece biz sıkıntı yaşamayız.

10



Dernek binamızda sona gelindi Sarı Lacivert Derneği Genel Merkez inşaatında çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Kısa sürede yükselen binamız yakın zamanda üyelerimize hizmet vermeye başlayacak.

12


S

arı Lacivert Derneği Genel Merkezinin inşaası tamamlandı. Binanın dış cephesinin geçtiğimiz haftalarda bitmesinin ardından, doğramalar ve spider camların montajı yapıldı. İç mimarlar tarafından dekorasyon ve mobilya tasarım ve imalatının tamamlanmasıyla birlikte binaya montajı da gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz günlerde binamızın dış ahşap giydirmesi de bitirildi. Peyzaj çalışmalarının halen devam ettiği bina kısa süre içinde tamamlanarak dernek üyelerine hizmet vermeye başlayacak. Ayrıca Dernek binamız Ocak ayı içerisinde Derneğimizin yönetim kurulu toplantısına da ev sahipliği yapacak. Vakıflar Genel Müdürlüğü Yapı Denetimi ekipleri binamızı incelerken...

13


Yaşamı Fenerbahçe İle Özdeşleşmiş, Saygın Bir kişilik

GALİP KULAKSIZOĞLU

F

enerbahçe’nin kuruluşundan itibaren ölümüne değin Galip Kulaksızoğlu dendi mi akla Fenerbahçe, Fenerbahçe dendiğinde ise Galip Bey gelirdi. Bu ikisi etle tırnak gibi birbirlerinden ayrı düşünülemezler.

Galip Kulaksızoğlu Midilli Eşrafından ve Midilli Mutasarrıfı (Sancak yöneticisi) Kulaksızzade Mustafa Paşa’nın oğludur. 1889’da İstanbul’da doğdu. Daha St. Joseph Lisesi öğrencisiyken Fenerbahçe’nin 1907’deki kuruluşunda yer aldı. Sarı-beyaz forma altında sahaya çıkan ilk takımın futbolcusudur.

Galip Kulaksızoğlu Midilli Eşrafından ve Midilli Mutasarrıfı (Sancak yöneticisi) Kulaksızzade Mustafa Paşa’nın oğludur. 1889’da İstanbul’da doğdu. Daha St. Joseph Lisesi öğrencisiyken Fenerbahçe’nin 1907’deki kuruluşunda yer aldı. Sarı-beyaz forma altında sahaya çıkan ilk takımın futbolcusudur. Şöyle de söyleyebiliriz. Bu kutsal renkler altında şimdiye kadar forma giyen 1400 dolayındaki futbolcu arasında ilk kez sahaya çıkan ilk maçta oynama onuruna erişen 11 futbolcudan biridir. O dönemlerde, yani bundan 100 küsur yıl önce bir topluluğun, bir derneğin kurucusu olmak öyle pek kolay bir iş değildir. 1900’lü yıllarda Kadıköy semtinde sporun ne olduğunu bilen kişiler azınlıktadır. Mesela; Kadıköy’ün yaşlıları idmanları görünce yeni bir semt tulumbacıları koğuşu kurulduğunu sanmışlar. Galip Bey’i forma ve kısa donla sahada görenler o günün akşamı eve haber ulaştırmışlar: “Sizin Galip yeni kurulan tulumbacılar koğuşuna girmiş bugün gördük.” Akşam eve gittiği zaman herkeste surat bir karış. Bunun nedenini araştırırken annesi baklayı ağzından çıkartmış. Ve aralarında şöyle bir konuşma geçmiş:

- Galip sen tulumbacı mı oldun? - Ne tulumbacısı? - Ne tulumbacısı olacak yangın tulumbacısı. - Sana bunu kim söyledi kuzum? - Seni tanıyanlar bugün çayırda başı açık kısa donla koşuştuğunu görmüşler. - Anne biz tulumbacılık yapmıyoruz. Bir

14

Alp BACIOĞLU Fenerbahçe Müzesi Müdürü kulüp kurduk top oynuyoruz. Beraber top oynadığımız arkadaşlar hep tanınmış kalburüstü ailelerin çocukları... - Galip senin topçular seçme aile çocukları da tulumbacıların hepsi külhanbeyi mi? Onların içinde de memur, mümeyyiz, hatta müdürler bile varmış. Ama herkes onlara tulumbacılık yapıyor diyorlar ve bunu kimse de hoş karşılamıyor. Gülme komşuna gelir başına sizinki de bir çeşit tulumbacılık.

216 MAÇTA 73 GOL KAYDETTİ O dönem Galip Kulaksızoğlu gibi kurucular dışarıda II. Abdülhamit’in hafiyeleri ile uğraşırken, evde de yukarıdaki gibi sorunlarla boğuşuyorlardı. Galip Bey 1907 - 1924 arası tam 17 yıl futbol oynamış, bu süre zarfında 216 kez giydiği Fenerbahçe forması altında 73 gol atmıştı. Kuşkusuz hemen dikkatinizi çekmiştir. 17 yıl futbol oynayan biri için 216 maç az gibi gelebilir. Ancak şunu unutmayın ki, o dönemlerde günümüzde olduğu gibi bir sezonda 50-60 maç oynanmıyordu. Fenerbahçe ilk maçından Galip Bey’in futbolu bıraktığı 7 Mart 1924 yılına dek sadece 253 maç yapmıştır. Yani takımımız bir sezonda ortalama 15 maç oynamış. Galip Bey 17 yılda sadece resmi, özel 37 maçta forma giyememiştir. Futbol yaşamının daha ikinci yılında takım kaptanı oldu. Galip Bey sadece o ilk yılların defanstaki yıldız futbolcusu değildi. Aynı zamanda kulübün yöneticisi, yetkilisi, transferlerden


antrenmanlara futbol takımının her şeyiyle ilgilenen kişisi de oydu. Futbolda şehit Arif ile ülkenin en güçlü defans ikilisini oluşturuyorlardı. (Günümüzde stoper) Çok zeki, çevik ve iri yapılı idi. omuz omuza nizami şarjlarda bile dokunduğu futbolcuyu düşürürdü. İki ayağını da aynı güzellikte kullanırdı. Yerden bir karış yükseklikteki tutulamaz şutlarını her ortamda çekerdi. Tüm bu hırslı, cesur yapısının yanı sıra, maç içinde haksız hakem kararlarına, centilmence oynamayan rakip futbolculara olduğu denli yüreğini ortaya koymayan, beklenen performansın gösteremeyen takım arkadaşlarına karşı da çoğu zaman hırçın ve sinirli olurdu. Fenerbahçe katıldığı ilk İstanbul liginde sonuncu olunca birçok kulüp onu almak istedi ve talip oldular. Bu transfer tekliflerine şu karşılığı verdi: “Zararı yok zayıf takımımız bu yıl yine 5.olur. Ben bu acılara arkadaşlarımla birlikte katlanırım. Ama evvel Allah elbet bir gün tüm rakiplerimizi yenecek güce erişiriz. Ben de o zaman yine arkadaşlarımla beraber övünür, mutluluk duyarım.” Biz Fenerbahçeliler için Galip Kulaksızoğlu Fenerbahçe’yi Fenerbahçe yapanların en önde gelenlerindendir. Hepimiz, her Fenerbahçelinin onu saygı ve rahmetle anması gerekir. Işıklar içinde yatsın. Onu Hiçbir Zaman Unutmayacağız… Bu büyük Fenerbahçeliyi saygıyla anarken kulübümüzün 1957’de 50. Yılımız nedeniyle çıkarttığı bir kitapçıkta eski ünlü milli futbolcularımızdan Bedri Gürsoy’un Galip Kulaksızoğlu ile ilgili yazdığı yazıyı onun kulübüne nasıl özverili hizmet ettiğini çok iyi anlattığı için sayfamızın yan tarafına aynen alıyorum. Sadece birkaç sözcüğün bugünkü Öztürkçe karşılıklarına parantez içinde yer verdim.

AMATÖR RUHUN SEMBOLÜ Hiç abartmadan kesin olarak iddia edebilirim ki dünya üzerinde Galip gibi komple bir sporcu, nev-i şahsına mahsus (kendine özgü) bir kulüpçü ve yönetici gelmemiştir. Galip sporun birçok branşında yıllarca maharet gösterdi. Futbolda enerjik, sağlam, cesur ve usta bir oyuncu idi. Avda maharetli idi. Teniste bilgili idi. Teniste ünlüydü. Denizcilikte ve yelkende nam salmıştı. Fakat Galip’in, bütün Fenerbahçelilerin hayran kaldığı aziz Galip’imizin özellik taşıyan heybetli kişiliği bunlar değildir. Kulüp sevgisinin, kulüp bağlılığının, amatör ruhunun bir sembolü olan Galip, Sarı-Lacivert’ e her şeyden ziyade sevdiği Fenerbahçe’ye canını bağışlamıştı, adamıştı. İşte benim iddia ettiğim Galip’in bu emsalsiz kulüp aşkının hiç kimsede olmayacağı cihetindendir. (Yönündedir) Yoksa birçok sporları bir arada yapan pek çok insan bulunabilir. Amma uzun yıllar yokluk içinde azimle, özveriyle, yılmadan bu derece bağlılık ve feragatle kulübüne hiç kimse hizmet edemez, kulübünü bu derece müthiş bir şekilde sevemez ve yuvasına faydalı olamaz. Galip kulüpte her şeydi. Sevecen bir ağabey ve hami (koruyucu), antrenör, menajer, masör, saha müdürü (Galip olmasa kale fileleri, saha çizgileri bile yapılamazdı. Toplarımız şişirilip önümüze konulamazdı.), kulüp müdürü, pansumancı, doktor, eczacı, futbol topu tamircisi, futbol ayakkabısı tamircisi, raket tamircisi, tenis sahasının filesinin tamircisi, kısacası akla gelen her şeyi bilir, yapar, becerirdi. Sarı laciverte hizmet uğruna her fedakârlığı yapardı. Bir derdimiz olsa “Aman Galip Bey” diye ona

Birçok sporları bir arada yapan pek çok insan bulunabilir. Amma uzun yıllar yokluk içinde azimle, özveriyle, yılmadan bu derece bağlılık ve feragatle kulübüne hiç kimse hizmet edemez, kulübünü bu derece müthiş bir şekilde sevemez ve yuvasına faydalı olamaz. Galip kulüpte her şeydi.

koşardık. Bir zorluğumuz olsa “Aman sen bilirsin Galip Bey” diye ona el uzatırdık. Maçlarımızda azimli cesur telkinleri ve özverili oyunları ile moralimizi yükselten bir kudret ve güç olurdu. Öylesine kulüp aşkı ile futbol oynardı ki… Misal, bir maçta canını dişine takarak kendini harap edercesine cesur bir oyun oynarken sakatlandı, düştü, baygınlık geçirdi. Fakat yine maçı terk etmedi. Maçtan sonra ne dese beğenirsiniz! “Ben kendimi bilmeden, kendime malik olmadan oyunu sürdürdüm. Maçın sonucu ne oldu!” Gerektiği zaman barut gibi sert ve otoriterdi. Çoğunlukla ise centilmen, nazik ve duygusaldı. O zamansız ve ani olarak öldüğü zaman içimden kopan müthiş bir ıstırap ve acı ile sabahlara dek uyumadım, sabahlara dek hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Bu satırları yazarken de gözyaşlarım damlamaktadır. Bu demektir ki, değil 50 yıl, yüzlerce yıl geçse de, Galip hiçbir zaman Fenerbahçelilerin kalbinden çıkmayacaktır. Onun asil ruhu daima aramızda yaşayacaktır. Aziz ve Sevgili Galip… Büyük insan… 50. yılımızda seni anarken ömrünü verdiğin şanlı Fenerbahçe Kulübü’nden bütün arkadaşlarıma tercüman olarak sana haykırıyorum: “Mezarında rahat ve bütün kaygılarından kurtulmuş şekilde uyu… Sevgili Fenerbahçe’miz bu kutsal ocak dünya durdukça duracak, yükselecek daima şanına layık olarak yaşayacaktır.’’

15


BATUR ABİ...

Batur Abi, Fenerbahçe Spor Kulübünün 1242 sicil numaralı Yüksek Divan Kurulu Üyesi, Fenerbahçe Doğuş Basketbol takımının eski kaptanı, eski Milli basketbolcu, Fenerbahçe ve Milli takımın eski antrenörlerinden ve Türkiye Basketbol Antrenörleri Derneği Başkanı idi.

Y

azıma, 9 Kasım 2017 Perşembe Günü kaybettiğimiz Mehmet Baturalp, kısacası hepimizin ‘’Batur Abisi’’ ile ilgili başlamak istiyorum. Batur Abi çok sevdiğimiz, çok saydığımız bir Abimizdi. Batur Abi ile tanışmamız çok eskilere gider. Seneler evvel Fenerbahçe’nin Dereağzı tesislerinde (şimdiki Lefter Küçükkandonyadis Tesisleri) minyatür bir saha vardı. Her Pazar orada futbol maçı yapardık. Daha sonra Kadıköy Belediyesi’nin Fenerbahçe’de yaptırdığı basketbol sahasında Batur Abi küçüklere basketbol öğretirdi. Benim oğlum da Batur Abi’nin talebelerinden biri idi. Oğlumun basketbol ile ilgili ilk önemli dersleri Batur Abi tarafından verilmişti. Daha sonra kadın maçlarının oynandığı Caferağa Spor Salonunda Batur Abi ile yollarımız tekrar kesişti. Ben Fenerbahçe Dergisi için yazı yazarken, Batur Abi Fenerbahçe Televizyonuna maçı yorumlardı. Maç bitiminde Eşim ve Ben, Batur Abi ve Sevgili Eşi Ülkü Ablamızı evlerine bırakıp biz de eve dönerdik. Haftada en az iki defa bunun tekrarını yapardık. Arabada giderken de o akşamki maçın kritiğini yapar, artıları ve eksileri konuşurduk. Batur Abi’nin kadın takımına önemli katkısı olurdu. Bazı oyuncularla konuşur, eksiklerini söyler, maç içinde yapması gerekenleri anlatırdı. Bazen devrede yanlışları anlatır, bu ikazlar yerini bulur eksiler artı konumuna dönerdi. Sanıyorum Batur Abi yorumculuğu 2013 gibi bıraktı. Eskisi gibi görüşemesek de telefonda görüştüğümüz zaman kadın takımını sorardı. Kaybetmeden 5 gün evvel hastaneye görmek için gittim, ancak ziyaret yasak olduğu için görüşemedim. Ülkü Abla ile görüştüm, diğer aile fertleri ile görüştüm, ancak 5 gün sonra Batur Abi aramızdan ayrıldı. Tabi ki Batur Abi ile daha çok anılarımız var. Ancak Basketbol duayeni Abimizi daha

16

yakından tanıyalım; 1936 yılında İstanbul’da doğan Batur Abi, okuduğu okul olan Darüşşafaka Lisesinde basketbola başladı. Batur Abi, ilk olarak kendini okul takımında yer alarak gösterdi. Daha sonra İstanbul Liselerarası Şampiyonasında gösterdiği başarı ile okulun bağlantılı Darüşşafaka Spor Kulübünde, lise bitmeden takıma alınması ile yükselişi devam etti. 1955 yılında 19 yaşındayken Fenerbahçe Spor Kulübüne transfer oldu. 1955 yılından 19661967 sezonuna kadar formayı sırtından çıkarmadan 11 yıl çubuklunun başarısı için ter döktü. Fenerbahçe’de 7 İstanbul Ligi şampiyonluğu (1955-1956-1957-19631964-1965-1966), 3 Türkiye şampiyonluğu (1957-1959-1965), 1967’de bir Türkiye Kupası şampiyonluğu yaşadı. Bu başarılarını A Milli Takım’a da yansıtan Batur Abi, 71 kez Milli formayı sırtında taşıdı.

1970-1972 YILLARI ARASINDA FENERBAHÇE'Yİ ÇALIŞTIRDI Batur Abi 10 Ocak 1968 tarihinde Fenerbahçe’nin Avrupa Kupa Galipleri kupasında Fransız Kupa şampiyonu Asvel’i 68-61 yendiği maçta aktif basketbolculuk yaşamını noktaladı. Batur Abi’nin antrenörlüğe başlaması 19651966 sezonunda Fenerbahçe’de oldu. Oyuncu antrenör olarak başladığı sezonda İstanbul şampiyonluğu yaşadı.1967-1968 sezonunda İ.T.Ü.’yü tarihinde ilk kez Türkiye Basketbol Ligi şampiyonluğuna ulaştırdı.

Jak BENZONANA Bu başarısını 1970 yılında da tekrarladı.1970-1972 yılları arasında Fenerbahçe’yi çalıştırdı. 1971 yılında Fenerbahçe ile Türkiye ikinciliği kazandı. Batur Abi, 1971-1973-1975 yıllarında Avrupa Basketbol şampiyonasına katılan Türk Milli takımını idare etti. 19791982 yılları arasında bir kez daha Fenerbahçe’nin antrenörlüğünü yapan Batur Abi, Eczacıbaşı ile 1987-1988 sezonunda özlediği şampiyonluğa ulaştı. Aynı yıl Cumhurbaşkanlığı Kupasını kazandı.1988-1989 yılında aynı başarıyı elde eden Batur Abi, 1989 yılında Paşabahçe takımı ile anlaştı. Bu takımla 19901992 yıllarında final oynadı. 1990-1992 döneminde Milli Takım antrenörlüğünü son kez Murat Didin’le birlikte üstlenen Batur Abi aktif basketbol yaşantısını sonlandırdı.

BASKETBOL YORUMCULUĞU YAPTI Basketbol yaşantısını sonlandırdıktan sonra Batur Abi çeşitli televizyonlarda basketbol yorumculuğu yaptı. En son Fenerbahçe Televizyonunda uzun bir süre yorumculuk yaptı. Özellikle kadın maçlarının anlatımında ve hafta içinde yapılan kadın basket ve erkek basket ile ilgili programlarda düşüncelerini açıklar, yapıcı eleştiriler ve yol gösterici fikirlerini paylaşırdı. Batur Abi, Fenerbahçe Spor Kulübünün 1242 sicil numaralı Yüksek Divan Kurulu Üyesi, Fenerbahçe Doğuş Basketbol takımının eski kaptanı, eski Milli basketbolcu, Fenerbahçe ve Milli takımın eski antrenörlerinden ve Türkiye Basketbol Antrenörleri Derneği Başkanı idi. Bu kadar sıfatı, bir araya toplayabilen, Fenerbahçe ve Türk Basketbolu adına bu kadar hizmet vermiş, Sevgili Batur Abi’yi tanımış olmak kendisi ile beraber bir şeyler yapmış olmak herkese nasip olmaz diye düşünüyor ve kendimi şanslı hissediyorum. Sevgili Batur Abi mekânın cennet, yattığın yer ışıklarla dolu olsun.


BASKETBOL TAKIMLARIMIZIN PERFORMANSLARI

F

enerbahçe Doğuş Euroleague arenasında şu an 3. durumda. Bu zamana kadar 12 maç oynadı. 4 yenilgi alan takımımız, 8 de galibiyet aldı. Ancak enteresan olan, aldığımız iki yenilginin sahamızda olması. İlki Olimpiacos maçı oldu. İlk yarıyı 10 sayı önde bitirdiğimiz maçta istatistiklerinde tamamının lehimizde olması doğru işler yaptığımızın adeta bir göstergesi gibi idi. Hatta 3.çeyrek başında bir ara skor 4734’e çıkmış fark 13 sayı olmuştu. Karşılıklı atılan basketler ve gelen 0-5’lık bir seri bir anda skoru 49-45 ve 49-47’ye getirdi. Sayı üretmekte de zorlandığımız anlarda top kayıplarının devam etmesi rakibin öne geçmesini sağladı. Çok çekişmeli geçen son çeyrekte bir türlü maçı kopartamayan Fenerbahçe Doğuş son anda maçı beraberliğe getirdi. Uzatma dakikalarına geçildi. Uzatma ve geri dönüş dakikalarını çok iyi oynayan takımımız bu maçta o bildiğimiz geri dönüşü yapamadı. Rakip 8-15’lik bir seri ile maçın galibi oldu. Nunnally (22 sayı-4 rib-4 as), Wanamaker (15 sayı-3 as) en fazla katkı yapan oyuncular oldu. İkinci maç ise Zalgiris Kaunas maçı. Zorlu bir ekip olan Litvanya temsilcisi ilk dakikalardan itibaren bizi zorladıysa da ilk çeyreğin sonlarına doğru elde ettiğimiz 24-14, 10 sayılık bir fark bizi rahatlattı diyebilirim. İkinci çeyrek de Fenerbahçe Doğuş kontrolünde gitti. Ancak rakip bu arada farkı kapatmaya başladı. Özellikle rakip takımda oynayan Pangos maç boyu bizi çok zorladı. İlk yarıyı 14 sayı ile bitirerek sahanın en skorer oyuncusu oldu (maç sonu 22 sayı). Üçüncü çeyrekle birlikte öne geçen rakip, son çeyrekte de bizi zorladı. Bir sayı ile geçtiğimiz anlarda attıkları üçlüklerle hep galibiyeti yakaladılar. Son toptan Sloukas faydalanamayınca kaptıkları topla maçın sonucunu galibiyet olarak noktaladılar. Bu maçta enteresan olan, her zaman top kayıplarından şikayet ettiğimiz Fenerbahçe Doğuş 2 top kaybı yapıp rakibe 14 top kaybı yaptırdı. İyi olan bir başka taraf da 8 top çalma ile oynamamız. Ancak orta mesafeli ikilik atışlarda % 40 / % 63 bir fark oluştu. Bu fark, serbest atışlarda kaçırdığımız 8 atış, rakibin ribaunt üstünlüğü, maçın yenilgi ile sonuçlanmasına neden olan noktalardı. Vesely (20 sayı-5 rib) ve Wanamaker (19 sayı4 tç-4 as) takımın en iyi oyuncuları olarak önemli katkılar yaptılar. Bu iki olumsuz maça karşın rakip sahada oynadığımız ve galibiyet ile biten çok önemli bir CSKA maçı oynadık. Geçtiğimiz sezon da aynı sahadan galibiyet ile

dönmüştük. İyi başladığımız ve bir ara ikinci çeyreğin ortalarında 18 sayılık bir fark oluşturduğumuz bir maç oldu. Ancak gereksiz yaptığımız fauller, top kayıpları ve isabetsiz şutlar rakibin 10-0’lık bir seri ile farkı kapatmaya başlamasına neden oldu. Nitekim 3.çeyrek ortalarında rakip farkı kapatıp öne geçti. Beraberlikle biten maçta uzatma dakikalarında Melli’nin tiklediği son top ile Fenerbahçe Doğuş sahadan 93-95 galip ayrılarak çok önemli bir galibiyet aldı. Melli (11 sayı-5 hr) ve Vesely (31 sayı-5 rib) en başarılı oyuncular olarak görüldü. Tabii ki takıma yeni gelen 5 oyuncuyu monte etmek çok kolay olmuyor. Ancak zaman geçtikçe arada yenilgiler de olsa takım istenilen basketbolu oynamaya başladı, daha da iyi olacaktır. Bakınız, Barcelona takımını rakip sahada 15 sayı ile yeniyorsunuz. Eskiden hayal gibi gördüklerimiz gerçek oluyor. Kalinic ve Dixon’nın tam randımanlı oynaması ile sıkıntılar ortadan kalkacaktır.

TOFAŞ'A SEZONUN İLK YENİLGİSİNİ TATTIRDIK Türkiye Liginde Fenerbahçe Doğuş lig sıralamasında ikinci durumda. Yenilgisiz Tofaş takımını şahane bir oyunla farklı yenerek, bu sezon Tofaş takımına ilk yenilgiyi tattırdı. Maça 0-5 bir seri ile başlayan rakip takım, Datome’nin oyuna girmesi ve Wanamaker’ın iyi oyunu ile maçı toparladı. 3.çeyrekte bir ara açılan farkta Tofaş arka arkaya attığı üç üçlükle 12-0’lık bir seri yakaladı. Ancak daha sonra Fenerbahçe tekrar maça ağırlığını koydu, özellikle Guduric en iyi maçlarından birini oynadı(13 sayı-5 as-2 tç), Datome (24 sayı-5 rib-2 as-1tç), Melih (12 sayı-2 rib-2 as-1 tç) ve Wanamaker’ın (12 sayı-2 rib-7 as) katkıları ile beş oyuncu çift haneli sayılara çıktı. Fenerbahçe Doğuş sahadan 71-88 galip ayrıldı.

BAYAN BASKETBOL TAKIMIMIZ MÜTHİŞ BİR KARAKTER ORTAYA KOYUYOR Fenerbahçe Bayan takımı Euroleague’de iki yenilgi ile 2. durumda bulunuyor. Bu zamana kadar çok zorlu maçlar oynayan Kraliçeler özellikle Ekaterinburg ile rakip sahada oynadığı Euroleague maçında sahaya müthiş bir karakter koyarak zorlu rakibi yenmeyi bildi. Geçtiğimiz yılda Fenerbahçe, Final Four’da rakibini yine yenmiş ve finale kalmıştı. Aslında iyi başlayamadığımız bu maçta rakip 15 sayılık bir farkla öne geçti. 3.çeyrek başlarında Fenerbahçe’nin genlerinde olan müthiş

dönüşü gerçekleştiren takımımız 15 sayıdan geri dönerek sahadan galip ayrılmayı bildi. Ayşe (14 sayı-4as), Verameyenka (13sayı10rib) ve Dabovic (21sayı-3rib-6as) maçın en skorer oyuncuları oldular. Zorlu, Nadezhda maçından da galibiyet ile dönmeyi başaran Kraliçeler, iki Rus takımını rakip sahada yenmeyi başarmış oldu. Ancak ilk dakikalar iyi geçmedi. Zira Nadezhda takımı bizi 3 sayılık yayın gerisinde tutarak dış atışlara mahkum etti. Dış atışlarda problem yaşanınca rakip takım öne geçti. Fakat takımımız iyi savunma yapıp, boyalı alandan oynamaya başlayınca skoru dengeledik, ilk yarı berabere bitti. 3. ve 4. çeyreklerde kontrollü oynayan takımımız sahadan galip ayrılmayı bildi. Kia Vaughn (15 sayı-10 rib) ve A. Powers (12 sayı-4 rib) önemli katkılarda bulundular. Ligde farklı yendiğimiz ve çok iyi oynadığımız Yakın Doğu takımına Euroleague maçında yenildik. İlk çeyreği galip bitiren taraf Fenerbahçe olmasına rağmen. Ancak dış şutlarla neticeye gitmek istememiz, savunmanın iyi olmaması, hücum ribauntlardaki rakip üstünlüğü, top kayıpları takımımızın son çeyreğin başlarında 17 sayı geriye düşmemize neden oldu. Toparlanmaya çalışsak da süreden dolayı bu mümkün olmadı. İstemediğimiz bir sonuç aldık. Ayşe (15 sayı-4 rib) ve A. Powers (13 sayı-6 rib) katkıları da galibiyete yetmedi.

GENÇ OYUNCULARIN PERFORMANSI DİKKAT ÇEKİCİ Türkiye Liginde Fenerbahçe Bayan takımı puan sıralamasında 3. durumda. 3 takım da aynı puana sahip. Fenerbahçe’de önemli gördüğüm bir noktaya işaret etmek istiyorum. Tilbe (1995), Pelin (1994), Ayşe (1993). Bu üç oyuncunun çok genç olmaları ve gösterdikleri yükseliş, maçlardaki hırs ve mücadele çok önemli diye düşünüyorum. Fenerbahçe’de ve Milli takımda en az 10 sene hizmet ederler. Ben bu oyuncuların daha fazla süre almaları gerektiğine inanıyorum. Alacakları fazla süreler oyunlarını da etkileyecek daha başarılı maçlar çıkarmalarına neden olacaktır. He üç oyuncunun da farklı özellikleri var. Alt yapıdan gelen oyunculara da iyi örnek oluşturdukları kanısındayım. En son oynanan Canik maçında Tilbe (21sayı-10 rib), Pelin (7 sayı-2 rib-2 as) ile oynadı. Sevgili Sarı Lacivert Dostlar ve Fenerbahçe Camiası, hepinizin Yeni Yılını Kutlar, 2018 yılının şampiyonluklarla dolu geçmesini dilerim.

17


MAHMUT RAMAZAN ULUSOY’DAN

FOTOĞRAF SERGİSİ Sarı Lacivert Derneği Üyesi Mahmut Ramazan Ulusoy, Hindistan gezisinde profesyonel olarak çektiği fotoğrafları, İstanbul’da gerçekleştirdiği sergiyle sanatseverlerin beğenisine sundu.

2

yıl önce profesyonel fotoğrafçılıkla ilgilenmeye başlayan Sarı Lacivert Derneği Üyesi Mahmut Ramazan Ulusoy, Hindistan’a gerçekleştirdiği ziyarette edindiği izlenimlerden oluşan ilk sergisini İstanbul’da gerçekleştirdi.

“FENERBAHÇE VE FOTOĞRAF BENİM İÇİN İKİ BÜYÜK SEVDA” Sarı Lacivert Derneği Üyesi Mahmut Ramazan Ulusoy sergiyle ilgili dergimize özel açıklamalarda bulundu: “Benim asıl mesleğim mali müşavirlik. Mali müşavirliğin dışında fotoğrafa ilgi duymaya başladım. Yaklaşık 6 yıllık bir ilgi sonucunda 2 yıl önce profesyonel olarak fotoğrafçılık üzerine çalışmaya başladım. Ve bununla ilgili halen devam eden eğitimler alıyorum. Bu benim ilk sergim oldu. Hindistan’ı çok sevdiğim için de ilk sergimi Hindistan üzerine yapmak istedim. Sergimdeki fotoğrafları; Hindistan’da yaşayan insanların, sokak, portre, yaşam ve geleneklerinden

18

karelerle zenginleştirmeye çalıştım. Benim fotoğraf merakım bundan sonra da devam edecek. Bundan sonra her yıla bir sergi sıkıştırmayı düşünüyorum. Çünkü fotoğraf artık daha çok ilgimi çektiği için mali müşavirlik mesleğini biraz daha geri planda takip ediyorum. Tabi fotoğraf için de en büyük sıkıntım Fenerbahçe’yi takip ederken oluyor. Çünkü Fenerbahçe’nin maç takvimiyle benim fotoğraf takvimlerim bazen çakışıyor. Onu da dengelemeye çalışıyorum. Çünkü ikisi de benim için büyük bir sevda. Bu sevdadan dolayı da ikisini birlikte götürmeye çalışıyorum.”



MİRAS

B

aşka çocuklarda nasıl tezahür ediyor bilmiyorum ama benim çocukların algısı birbirinden çok farklıydı. Yaş olarak benzer yaşta tepki gösterdiler ama tepkileri birbirine taban tabana zıttı.

Mehmet Doğan

Çubuklu Kalın Oğlum Deniz 4,5-5 yaş arasındaydı. Her gece olduğu gibi, o gece de iyi geceler demek için yatağına gittiğimde, konuyu açtı.

Oğlum Deniz 4,5-5 yaş arasındaydı. Her gece olduğu gibi, o gece de iyi geceler demek için yatağına gittiğimde, konuyu açtı.

Bir yandan ağlarken bir yandan gülmeye çalışıyordu. Durdu ve sordu. “Peki, sen cennetteyken seni görebilecek miyim?”

“Baba sana önemli bir şey söylemek istiyorum” diye giriş yaptı.

“Kısmen” diye cevap verdim, “rüyalarında hep beraber olacağız.”

“Nedir” dedim.

İkinci bir yaygara daha koptu, “ama ben seni çok özlerim” diye…

“Baba biliyor musun bu gidişle hepimiz öleceğiz galiba.”

Anlattım.

“Evet oğlum, hayat ölümlü maalesef” diye cevap verdim.

“Sonra sen de geleceksin cennete, orada hep beraber olacağız.”

Başka sorum yok Hâkim Bey edasında bir avukat gibi baktıktan sonra gözlerini kapattı ve uyudu.

Gözyaşı faslı Annesi ve Abisi için de tekrarladı.

O günden sonra da ölüm hakkında bir daha sormadı. *** Kızım Derya aynı yaşlarda sordu aynı soruyu fakat soru farklıydı. “Baba sen ölecek misin” sorusuna “Evet” cevabını alınca, “Peki annem?”, “Peki abim?” diye diye okul arkadaşları dâhil herkesi saydı. “Herkes kızım, herkes” cevabından sonra, bir süre sustu… Sonra gözleri doldu. Boynuma sarıldı, “ama ben sensiz ne yaparım” diye ağlamaya başladı. Cennetten bahsetmekten başka elimde malzeme olmadığından,

20

ölünce cennete gideceğimi, oradan onu göreceğimi, seyredeceğimi filan anlatmaya çalıştım dilim döndüğünce…

Benzer cevapları verdim. Sonra birden durdu. “Peki” dedi, “ölünce bizim eşyalarımıza ne olacak?” “Eşyalarımız burada kalacak çünkü cennette daha güzelleri var” diye cevapladım. Aniden hızla yataktan fırladı, formalarımın bulunduğu çekmeceyi açıp, içinden Alex imzalı Fenerbahçe formamı çıkardı. Ve sordu. “Sen ölünce bunu ben giyebilir miyim?” Gözyaşları bir yere kadar, ölünce her şeyinize çökecekler… Diri Kalın…



DERNEK ÜYE SAYIMIZ ARTMAYA DEVAM EDİYOR Dernek üyelerimizi daha yakından tanımak için bazı üyelerimizin görüşlerini almaya devam ediyoruz. Dernek üyelerimiz Fenerbahçe sevdasını ve Sarı Lacivert Derneği ile ilgili görüşlerini paylaştılar. Sicil No: 533

Sicil No: 458

Kemal Emrah Erdoğ

Hayati Eren

FENERBAHÇE AŞIĞI BİR DERNEĞİZ vli, 2 erkek 1 kız çocuk sahibiyim. Lojistik işinde yabancı ortaklıklarıyla faal gösteren Embassy Freight firmasının sahibiyim.

1

Fenerbahçe sevgisi ile rahmetli babam sayesinde tanıştım. Küçük yaşlarda deplasman maçları dahil neredeyse hiçbir maçı kaçırmadık. Aynı sevgiyi ben de 3 çocuğuma aşılama yolunda emin adımlarla ilerliyorum.

Çocukluğum, bir sporcu üretim merkezi gibi gördüğüm Bayrampaşa’da geçti. Babam Beşiktaş taraftarı olmasına rağmen o dönemlerde abilerimizin etkisinde kalarak Fenerbahçe’ye gönül verdim.

Sarı Lacivert Derneği’yle çok sevdiğim bir arkadaşım vasıtasıyla tanıştım. Kaliteli bir ekibin başında olduğu, büyük işlere imza atmış ve atacak olan, seviyesi yüksek Fenerbahçe aşığı bir dernek olarak görüyorum Sarı Laciverti. Yeni yerin de üyelerin birbirleriyle daha çok bir araya gelip bizlere daha sıcak bir ortam sağlayacağından şüphem yok.

Ekonomik yetersizliklerden dolayı Bayrampaşa’dan İnönü stadına yürüyerek gider, ikinci yarı kapılar açılınca Fenerbahçe’mizin maçlarını izlerdik.

22

Hakan Hızlan

FENERBAHÇE HAYATIMIZIN MERKEZİNDE

E

Aklımdan bir türlü gitmeyen hiç unutamadığım İspanya’daki Sevilla şampiyonlar ligi maçı var. O sezon tüm iç saha ve deplasman maçlarına gitmiştik. İspanya’da penaltı atışları sırasında kalbimin bir an durduğunu hissettim. O kadar heyecanlıydı… O turu atlamamızın sevinci ve coşkusu hala aklımdan gitmiyor.

Sicil No: 501

968 İstanbul doğumluyum, Elektrik Mühendisiyim. 2005 yılından bu yana kendi firmam ile enerji ve gaz sektöründe hizmet vermekteyim.

Unutamadığım anılarımdan biri 19881989 sezonunda Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşmasında 0-3 mağlubiyetten 4-3 galip gelmemizdi. Fenerbahçe bizim içimize işlemiş adeta hayatımızın merkezine oturmuştur. Bu duyguyu tarif etmek gerçekten mümkün değil ancak hissedilir. Sözü, Özdemir Asaf’tan bir şiirle bitirmek istiyorum: Ben sensiz olanlara seni aratıyorum, Ben sensiz kalanlara seni yaratıyorum, Seni saklayacağım, seni yazıp-andıkça Kendimi çoğaltıyor, seni kuşatıyorum. Unutturmayacağım, seni yaşatacağım, Kendimi çoğalttıkça, seni kuşatacağım, Her zamanda, her yerde sen bende yasadıkça... Sen evreninde sana seni aratacağım…

SEVGİMİZ KARŞILIKSIZ VE SONSUZ

1

972 İstanbul doğumluyum. 1995 senesinden beri aile şirketimiz olan Hızlanlar Otomotiv A.Ş’de çalışıyorum. İki çocuk babasıyım ve boş zamanlarımı elimden geldiği kadar denizde geçirmeye çalışıyorum. Fenerbahçe sevgimi aşılayan tabii ki babam ve ailemdi. Ailede herkes Fenerbahçeli ve sohbetler her zaman Fenerbahçe üzerine olurdu. Çok küçük yaşta maçlara gitmeye başladım babam sayesinde. Hatta buna deplasmanlar da dahil. Kulübe olan sevgi tabii ki tarif edilemez. Armaya olan bağlılığımız, sarı lacivert renklere olan sevgimiz çocuklara olan sevgimiz gibi karşılıksız, yoğun ve sonsuz. Sarı Lacivert Derneği ile sevgili Erkan Aksel sayesinde tanıştım. Derneğimizin özellikle büyük kentler dışında yaşayan çocukları hedef alan çalışmalarını görmekten büyük keyif alıyorum. Maruz kaldığımız iftiralar, algı operasyonları yüzünden gelecek nesle Fenerbahçe sevgisini aktarmamız çok önemli. 7-8 yaşlarında gittiğimiz bir Sakarya deplasmanını unutamam. Yanlışlıkla hepimiz Sakaryaspor’un tribününe girmiş ve üstümüzdeki tüm sarı lacivert giysileri saklamak zorunda kalmıştık. Hep beraber siyah-yeşil diye bağırdığımızı unutamam.


1

951 Eskişehir doğumluyum. Özel sektörde satış yöneticisi olarak 40 yıl çalıştıktan sonra emekli oldum. Şu sıralar hizmet sektöründe çalışmalarımı sürdürüyorum. Bizim ailede herkes Fenerbahçeli ben, eşim ve çocuklarım da kongre üyesiyiz. Fenerbahçeli olunmaz, Fenerbahçeli doğulur tabiri çok doğrudur. Ben de dünyaya geldiğimden beri Fenerbahçeliyim. Fenerbahçe ortamına doğdum. Hatırladığım bir olay var. 4-5 yaşlarındaydım bir boğaz enfeksiyonu geçiriyorum. Rahmetli annem de hemşire ve antibiyotiklerimi titizlikle saatinde veriyor ama benim hastalığım bir türlü geçmiyor. Bana verdiği kapsülleri içiyormuş gibi yapıp atıyorum. Çünkü kapsüller sarı kırmızıydı. Anlayın işte 4-5 yaşlarımda bile fanatikmişim. 5 yaşında bir torunum var Fenerbahçeli. Bütün aile fertleri Fenerbahçeli olan bir ortama doğdu. Doğduğu gün üstüne Fenerbahçe forması giydirildi. Fenerbahçe sevgisi kocaman, derin mi derin bir sevginin bende vücut bulmuş halidir diyebilirim. Ne bir ideolojiye, ne bir ekole, ne de bir semte bağlıdır Fenerbahçe Sevgisi. Sebepsiz, karşılıksız, koskocaman bir aşktır. Hissetmeyene kelimelerle anlatamazsınız. Maç 6-0 bittiği zaman 6 yazan tarafta Fenerbahçe amblemi olduğu

1

966 yılında Gaziantep’in Nizip ilçesinde doğdum. İlkokulu Nizip’te bitirdikten sonra orta ve lise öğrenimimi Kadıköy Anadolu lisesinde tamamladım. 1986 senesinde iş hayatına atıldım. Halen Prometa Yem Ve Endüstriyel Yağ San. A.Ş’de Yönetim Kurulu Başkanı olarak iş hayatıma devam etmekteyim. Evliyim ve 10 yaşında bir oğlum var. 1997 senesinden beri Fenerbahçe kongre üyesiyim.

Fenerbahçe sevgisini çocuk yaşlarımda, yakın çevremin etkisi ile edindim. Bu sevginin oluşmasında ve pekişmesinde kuzenim Ahmet Aksoy Başkanın ve okul arkadaşım, aynı zamanda derneğimizin kurucusu Hulusi Belgü’nün de çok etkisi vardır. Fenerbahçe, benim için kendimi onunla özdeştirdiğim bir tutku aslında. Bu tutkuda

için değildir o sevgi. tanıştırmasından sonra Sicil No: 493 Sarıyla lacivert dernek üyeliğim başladı. yanyana geldiğinde Ahmet Derneğin faaliyetlerini, insanın kalbini Demir Sarı Lacivert Dergisinden titreten, o renklerin takip ediyorum. Dernek oluşturduğu HALKIN binasının geldiği o anlatılmaz TAKIMI aşamadan memnuniyet duygudur FENERBAHÇE duyuyorum, derneğin Fenerbahçe sevgisi. başarısını, takımımızın Onun için ben Fenerbahçe formasında Sarı buluşturucu gücünü ve sahip olduğumuz ve Lacivertten başka bir renk kullanılmasına üstün dostlukların bir göstergesi olduğunu karşıyım. O renkler taraftarın yüreğini düşünüyorum. titrettiği için ÇUBUKLU Forma efsane oldu 3 Mayıs 1989 günü Federasyon Kupası zaten. Çeyrek Final rövanş maçında ilk yarısı Fenerbahçe Sevgisine en iyi örnek İhsan Galatasaray’ın 3-0 galibiyeti ile biten Teyze ile Mümtaz Amcanın aşkıdır. maçı ikinci yarıda Aykut Kocaman’ın 1 ve Fenerbahçe halkın takımıdır. Fenerbahçe Hasan Vezir’in 3 golü ile Fenerbahçe’nin Spor Kulübünün Kurtuluş Savaşı esnasında 4-3 kazanmasını unutamam. Çünkü ben göstermiş olduğu katkı ve duyarlılık ile devrede maçı terk ettim eve geldiğimde Atatürkçü duruşu benim kulübüm ile gurur maçın 4-3 lehimize bittiğini öğrendim. duymamın en önemli sebeplerindendir. Bir de Fenerbahçe - Gaziantep maçını Ayrıca 3 Temmuz sürecinde camianın unutamam, yıl 2001 oğlum ile maçı göstermiş olduğu kararlılık her takıma nasip televizyondan izliyoruz devrede 3-0 olmaz. mağluptuk. İkinci devrede goller üst Derneğimiz ile tanışmam Sevgili üste gelmeye başladı. Galibiyet golünü Arkadaşım, Değerli dostum Orhan attığımızda oğlum öyle bir sevinçle sıçradı Kesikoğlu sayesinde oldu. Kendisi sıkı ki eli avizenin camlarıyla parçalandı, maçın bir Fenerbahçeli ve kongre üyesi, aynı sonunu getiremedik. Hastanede oğlumun zamanda Sarı Lacivert Derneği üyesidir. eline Galatasaraylı bir doktor tarafından 2012 yılında beni Sayın İsmail Sarıtepe ile sekiz dikiş atılmasını unutamam.

en önemli pay, bugüne kadar Fenerbahçe’nin spor Ahmet ahlakı, haksızlıklara Cemal Okan karşı dik duruşu, FELSEFEMİZ Kurtuluş Savaşı’ndan BİZİ FARKLI beri vatan uğruna KILIYOR verdiği çabalar, 3 Temmuz olayında gösterdiği muhteşem haklı tepki ve birlikteliği, diğer spor kulüplerinde olmayan onur, cesaret ve şeref gibi özelliklere haiz olmasıdır.

Sicil No: 206

Sarı Lacivert Derneğimizle tanışmam, yakın arkadaşım Tunç Özgür’ün, Hulusi Bey’in de daveti ile Ekincilerin binasındaki kuruluş çalışmaları aşamasında başlamıştı. Kuruluşundaki felsefe bu derneğin alametifarikasıdır bence. Özellikle herhangi bir Fenerbahçe başkan ve yönetim kuruluna bağlanmadan sadece Fenerbahçe Spor kulübüne destek sağlamak olan derneğimizin felsefesi, bence diğer derneklerden bizi ayıran en önemli özelliğidir.

Derneğimizin kuruluşundan bugüne kadar geçirdiği evrimi, olumlu buluyorum. Her ne kadar ilk yıllarda ki heyecan ve birlikteliğimizde azalma olsa da, önümüzdeki günlerde dernek binamızın hizmete girmesi ile beraber, Sertaç Başkan’ın da birleştirici, yapıştırıcı çalışma ve organizasyonları ile özlenen birlik ve beraberliğimize tekrar kavuşacağımızı umut ediyorum. Fenerbahçe ile ilgili unutamadığım bir anıma gelince; fi tarihinde, o zaman ki adı ile İnönü stadında (malum çoğu maçlar orada oynanırdı) Fenerbahçe-Beşiktaş maçına bir gece önceden giderek en önlerde sıraya girmiş, yaklaşık 15-20 saat kuyrukta beklememe rağmen, stadın kapıları açıldığında kendimi kuyruğun en sonunda bulmuş ve maça girememiştim. Geceden gittiğimde kendini stat kapısına zincirle bağlayanların ne derece haklı olduklarını anlamıştım. Tüm dernek üyesi dost ve arkadaşlarıma bu vesile ile saygı ve sevgilerimi iletiyorum.

23


Sicil No: 719

Sicil No: 508

Burak Akburak

Barbaros Yakup Ersöz

GÖRKEMLİ GÜNLERİMİZE DÖNÜYORUZ

1

977 doğumluyum. Giresunluyum. Ortadoğu Kolejini bitirdikten sonra Yeditepe Üniversitesi İşletme bölümünden mezun oldum.15 yıllık profesyonel çalışma hayatımdan sonra kendi işimi kurdum. Teknoloji ürünleri satışı yapan Smart A.Ş ve Aksir Dış Ticaret firmamızda iş hayatıma devam ediyorum. Yeditepe Üniversitesi Mezunlar Derneği Başkanlığı ve Genç Demokratlar Derneği Başkanlığını yürütüyorum. Fenerbahçe sevgisini bize babamız aşıladı. O da çok iyi bir Fenerbahçeli.1987 yılında beni ilk maça götürdüğü günü unutamam. O gün bugündür Fenerbahçe aşkımız katlanarak devam ediyor. Sarı Lacivert Derneği, 1907 Derneği ile birlikte kulübümüze en çok katkı yapan dernek. Hem tribünden hem de sosyal hayattan tanıdığım bir çok abimiz ve arkadaşımız derneğimizde görev yaptı. Bu vesile ile Sarı Lacivert’i cok iyi biliyordum. Dernek duraklama dönemine girdi. Sertaç Başkan ve yönetimi Fenerbahçe için çok önemli olan derneğimizi yeniden eski görkemli günlerine geri döndürüyor. Kendimize ait bir lokal yapıldı. Yurt dışı maç organizasyonları tekrar başladı. Yemekler düzenleniyor. Bütün bu çalışmaları görünce arkadaşlarımızla istişare yaptık ve katkı vermek amacıyla Sarı Lacivert Derneğimize üye olduk. Birçok anımız var ama 2001 şampiyonluğumuzda Gaziantep maçında 3-0 geriden gelip 4-3 kazandığımız maçı hala unutamam. Devre arası tüm futbolcular daire oluşturup yemin ettiler. Mustafa Denizli tribünlere destek çağrısı yaptı. Tüm tribün hep birlikte maçı kazanacağımıza inanarak hüngür hüngür ağlayarak maçı bitirdik. Hala o maçı ve atmosferi unutamam. 2.5 yaşındaki kızım İpek büyüyünce bu maçın 90 dakikasını onunla birlikte seyretmek istiyorum. “Rapajic atıyor 4 oluyor, Rapajic atıyor 4 oluyor” hala kulaklarımda...

24

Sicil No: 688 Nusret Karadağ

LOKAL AÇILIŞIMIZI BEKLİYORUZ

1

960 İstanbul doğumluyum. Şişli Lisesi ve Mimar Sinan Üniversitesi Arkeoloji Sanat Tarihi Bölümü mezunuyum. Reklamcılık ve telekomünikasyon ile ilgili değişik şirketlerde yöneticilik yaptım. Halen ticaret ile uğraşmaktayım. Fenerbahçe sevgisi ile 60’lı yıllarda çok küçük yaşlarda rahmetli annemin 'Ver Lefter’e yaz deftere'' sözleriyle tanıştım. Datcu, Şükrü, Ziya, Alpaslan, Cemil’li, hala ezbere sayabileceğim kadronun Mithat Paşa Stadyumundaki bir çok maçını hiç kaçırmadan izledim. Çok klasik olacak ama Fenerbahçe sevgisi hakikaten tarif edilemez. O, insanın yüreğine bir kez düşmeye görsün.1997 yılından itibaren de çok sevdiğim kulübümün kongre üyesi oldum. Sarı Lacivert Derneği ile 90'lı yıllarda tanıştım. Daha o zamanlar kombine kart filan bilinmezken dernek bir ilki gerçekleştirerek kombine kart satışını organize etmişti. Sanıyorum yıl 1997 idi. Derneğin emektarı İsmail Sarıtepe ile tanışıklığımız o yıllara tekabül ediyor. O günden bugüne aldığım bütün kombine kartlarını saklarım. Daha sonraları Sarı Lacivert Derneğine üye oldum ve bazı yurtdışı maç organizasyonlarına katıldım. Derneğimizin lokalinin açılışını bekliyoruz. Bu sayede daha sık bir arada olunacak organizasyonlar olacak diye düşünüyorum. Fenerbahçe ile ilgili unutamadığım bir sürü anım var hem üzüldüğüm hem sevindiğim. Fakat geçen yıl basketboldaki Euroleague şampiyonluk maçı gerçekten unutulmazdı. Kupa töreninden ve oyuncular soyunma odasına gittikten sonra ''Her şeyden geçtim ama bir senden vazgeçemem'' şarkısının yarım saate yakın hiç durmadan söylendiği anlar tarif edilemez.

ÖZVERİLİ ÇALIŞMALAR YAPILIYOR

1

956 İstanbul - Feriköy doğumluyum. Liseyi Taksim- Atatürk Erkek Lisesi’nde bitirip, Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya bölümünü bitirip Kimya mühendisi oldum. Halen kendi firmamızda yurt dışına ihracat yapmaktayım. Fenerbahçe sevgisi çocukluk yıllarında babamın Fenerbahçe maçlarına götürmesi ile başladı. O zamanlar cumartesi günleri okullar yarım gün olur, babam okul önüne gelip beni alır, arkadaşları ile birlikte Mithatpaşa stadına maça giderdik. Fenerbahçe sevgisi bana göre maçlardan önce heyecan duymak, galibiyetlerde sevinmek mutlu olmak, yenilgilerde üzülmektir. Derneğimiz ile üniversite arkadaşım Mahmut Alikaya’nın teşviki ile Marsilya maçına gelmemle tanıştım. Daha sonra da derneğimize üye oldum. Başkan Komsuoğlu’nun özverili çalışmalarını takip etmekteyim, kendisine buradan teşekkür ederim. Dernekçilik kolay işler değildir. Kendi işinden gücünden vakit ayırır, cebinizden para harcar, bir işler yaparsınız yine de eleştirenler çıkar. Mutlaka farklı düşünceler olacaktır ama eleştirilerde dozu kaçırıp hizmet edenlerin şevklerini kırmak doğru bir yöntem deği. Fenerbahçe ile ilgili anıma gelince, genelde lise yıllarında aileden habersiz okula gitmemezlik yapmazdım, Fenerbahçemiz’in Santos ile maçı olduğu gün okula geldiğimde bütün sınıf iki kişi hariç okulu kırıp erkenden sıraya girdik. Maçın başlamasına az bir zaman kala gişelerin çok yakınına gelmiştik. Sıradayken bir baktım karşıdan yanında bir arkadaşı ile babam geliyor. İçimden “yandık, şimdi niye okula gitmedin diye azarlayacak, sınıfa rezil olacağım” diye düşünürken babam geldi bana “müsaade edin de şuradan biz de maça girelim’’ deyip önüme geçti. Tabii arkadaki arkadaşlar babamı tanımadığı için “yabancı biri sıraya kaynak oluyor” diye bağırmaya başladılar. Ben babam olduğunu söyleyince bütün arkadaşlar birbirine “Nusret’in babasıymış” deyip sustular. Azar yemediğim gibi babam benim sayemde maça girdiği için biraz da gururlanmıştım.


1

959 İstanbul doğumluyum. Şişli Lisesi mezunuyum. Evli, 2 çocuk babasıyım. 1990 yılında beri Emlak ve proje pazarlama sektöründe çalışmaktayım.

Maç başlamamış, tribündeki yerimizi almışız, heyecan tavan yapmış. Önümde bir polis, onun omzunu tutmuşum zıplıyorum. Başka bir polis bundan rahatsız oldu. İtişme falan derken, ben bir anda 7-8 polis tarafından coplanmaya başladım. Aldığım darbelerin etkisi ile düştüm, kafamı demire vurdum, yarı baygın, kafam komple açık, ambulans ve Göztepe SSK. Kafayı kazıdılar, iğneyi yaptılar, kafama dikiş atana maç kaç kaç diye sordum 3-0 dedi, duvardaki saate bakıyorum 30 dakika olmuş. İçimden kesin Galatasaraylı, aklınca dalga geçiyor dedim. Kafama 11 dikiş atıldı. Kafama yapılan anestezinin etkisi ile hafif çakır koridorlarda dolaşıyorum. Öğreniyorum ki Atkinson hattrick yapmış, ilk yarı 3-0. Bende bir heyecan, bir doktordan, diğerine koşuyorum Doktorlardan kağıt vermelerini mutlaka stada geri dönmem gerektiğini söylüyorum. Tabii kimse vermiyor,

“arkadaşım anestezi etkisi hemen geçmez böyle bir sorumluluğa Aydın girmeyiz” diyorlar. Ben Başardı gittikçe daha çakır BU SEVGİ oluyorum. En son TARİF birisine yapışıyorum, EDİLEMEZ bırakmıyorum “bana kağıt verinnnn” diye ortalığı yıkıyorum. Yapıştığım adam bana bir kağıt veriyor. Doğru stada… 2.yarı başlamış, doğal olarak kapılar duvar. Sporcu kapısına gidiyorum, olmuyor. Velhasıl elimdeki kağıtla eve gidiyorum. Annem kapıyı açınca bayılıyor, ablam annemi ayıltmaya çalışıyor, ben yatağıma gidiyorum, sızıyorum. Sabah kalktığımda yumruğum kapalı, içinde hastaneden aldığım kağıt, Kağıdı açıyorum düz sarı bir kağıda çok kötü bir yazı ile yazılmış “bu arkadaş sitada (i ile yazmış)”girebilir. Kemal'” diye bir not. Bana yazıyı verenin oradaki hademe olduğunu anlıyorum. O kağıdı bana vererek en pratik çözümü yapan insanı tanımak için ertesi günü hastaneye gidip, onu görmek istedim, kısmet olmadı.

953 Ordu doğumluyum. 1955 yılında ailemin Ankara’ya yerleşmesi ile 1980 yılına kadar Ankara’da yaşadım ve tahsil hayatımın tamamı Ankara’da geçti. Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi mezunuyum. Çalışma hayatına 1974 yılında başladım ve 1980 yılından itibaren İstanbul’da ikamet etmeye başladım. Evliyim ve bir kızım var. 1996 yılından itibaren Türkiye’nin önde gelen Gıda firmalarından Sütaş A.Ş’de Mali Müşavir ve Bağımsız Denetçi olarak Muhasebe Koordinatörlüğü görevini yürütmekteyim.

Sarı Lacivert formada futbolcularımızı seyretmek tarifsiz bir Cüneyt keyifti. Ülkemin en Arınel büyük kulübünün ÇALIŞMALAR taraftarı olmak da MUTLULUK gurur kaynağımdı. VERİYOR Sonsuza kadar da böyle olacağını biliyor ve inanıyorum. Fenerbahçe sevgisini anlatabilmek, kelimelerle ve cümlelerle ifade edebilmek çok zor, ancak bunu “Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü‚ ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konulamaz” diyen değerli Fenerbahçeli büyüğümüz merhum İslam Çupi’nin sözüyle ifade edilebilir.

çalışmalar mutluluk vermektedir. Kuruluşundan bugüne çalışan tüm yöneticilerimize verdikleri değerli katkıları ve çalışmaları için teşekkür ediyorum. Büyük bir keyifle de dernek merkezimizin açılışını beklemekteyim.

Fenerbahçeliğimi babam ve amcamın sayesinde aldım. O dönemdeki (1960’lı yıllar) sadece yazılı basındaki ve radyodaki futbol maç naklen yayınları, daha sonraki yıllarda TV ‘de spor programlarında Fenerbahçeyi takip etmem de bu sevginin artarak devamını sağladı. Rahmetli babamla Ankara 19 Mayıs stadında Fenerbahçe’min maçlarını seyredebilmek için takımın Ankara’ya gelmesini (kışın üşümemem için içimize giysilerin içine gazete konularak) maç saatini beklemek ve

Derneğimizle tanışmam ve üye olmam bir kardeş gibi sevdiğim kayınbiraderim Hulusi Türker sayesinde 2003 yılında oldu. Fenerbahçe’mize hizmet amacıyla kurulan derneğimizin kurulduğundan bu zamana kadar gösterdiği gelişme gerçekten takdir edilmesi gereken bir başarıdır. Emeği geçen herkesin Fenerbahçe sevgisi ile amatörce ve büyük bir zevkle yaptığı çalışmalar ile derneğimizin her geçen gün büyüdüğünü görmek, Fenerbahçe sevgisinin artması için yapılan tüm

Fenerbahçe ile 6 yaşında semtimizdeki abilerimiz sayesinde tanıştım. Fenerbahçe sevgisi tarif edilmez, yaşanır. Onunla hüzünlenirsin, kötü bir sonucun ardından akşam uykun kaçar, 04.00’te uyanırsın, sabaha kadar oturursun, ertesi gün gazete okumak, konuşmak, işe gitmek istemezsin. Tersi olursa yastığa kafanı koyduğunda golleri tekrar tekrar düşünerek deliksiz uyursun, ertesi gün gazetelerini alırsın, süper keyifli gün seni bekliyor olur. Sarı Lacivert Derneği ile deplasman organizasyonlarında tanıştım. Çok kaliteli, Fenerbahçe’ye yakışan insanlarla güzel dostluklar kurdum, çok keyifli seyahatler yaptık. Derneğimiz kulübümüze her zaman destek olan, kendi ayakları üzerinde durabilen, kulübü hiçbir zaman çıkar aracı olarak görmeyen bir felsefe içinde olmuştur. (Geçmişteki küçük gruplar hariç). Hiç unutamadığım birçok anım var. Yıl 1995 Fenerbahçe-Galatasaray maçı…

1

Sicil No: 328

Sicil No: 260

Fenerbahçe anıları bitmez, yaşamımızın her anında bir parçasını bulmamız mümkün. Ancak benim hemen aklıma gelen 100. Yıl şampiyonluğunda oynayan oyuncu ve teknik ekibin canlı imzasının olduğu forma için nasıl bir yol izlememi düşünürken konuyu eşime de anlatmıştım. Kulüpte kim bana bu konuda yardımcı olabilir diye planlama yaparken sevgili eşim, kuzenimle beraber takım teknik heyetine ulaşıp onların yardımı ile tüm ekibin canlı imzalarını alıp doğum günümde harika bir sürpriz ile o formayı bana vermeleri benim için unutulmazdı ve o forma şimdi en özel şekilde muhafaza edilmektedir. Bir de 2001 yılında Gaziantep maçını unutmam mümkün değil. Son golden sonraki yaşadıklarımı da herhalde yaşamım boyunca unutmayacağım. Başta Başkanımız olmak üzere tüm yönetim kurulu üyelerine üstün başarılar diler, saygı ve sevgilerimi sunarım.

25


Sicil No: 510

Sicil No: 88

Sicil No: 691

Kerem Eskişehirli

Gökhan Özakıncı

Selçuk Dönmez

DAHA AKTİF SARI LACİVERT

1

982 İstanbul doğumluyum, soyadımın da söylediği gibi Eskişehirliyim. 15 senelik çalışma hayatım boyunca uluslararası şirketlerin bilgi işlem departmanlarında çeşitli görevler üstlendim. Şu an bir teknoloji şirketinde kurumsal şirketlere bilgi teknolojileri yönetim danışmanlığı yapmaktayım. Fenerbahçe sevgisi klasik olacak ama rahmetli babamdan miras kaldı. Babamın gazeteci olmasından ve iş ilişkilerinden dolayı küçükken bir kaç defa Dereağızı tesislerine gitme, hatta Aykut Kocaman, Engin İpek ve Tanju Çolak’la forma giydikleri dönemde tanışma şansına sahip oldum. O günden bu zamana içimdeki Fenerbahçe sevgisi adı konulamaz bir sevdaya dönüştü. Kadıköy’de maç öncesi muhabbetlerimiz, mabette yaptığımız tezahüratlar, farkında olmadan içimizden söylediğimiz Fenerbahçe marşları, galibiyetlerde ve mağlubiyetlerde ki gözyaşlarım en büyük mirasım Fenerbahçe sevgim olacak. Derneğimizi yaptığı organizasyonlardan tanımaya başladım. Fenerbahçe’ye olan aidiyet duygumu bir adım daha öteye taşımak için derneğimize üye olmaya karar verdim. Derneğimiz çok önemli organizasyonlara imza atmış ve Fenerbahçe sevgisini yaymak ve arttırmak için bütün imkanlarıyla, var olan gücüyle çalışmalarına devam etmektedir. Başkanımızın ‘Daha Aktif Sarı Lacivert’ mottosu bizi daha da birbirimize kenetlemiştir. Bundan sonra da öncesinde olduğu gibi derneğimizin Fenerbahçemiz için daha aktif olacağına inancım tamdır. Küçükken babamla Dereağzı’na gittiğim bir zaman da takım antrenmanı sonrasında Tanju Çolak beni kaleye geçirmiş ve penaltı yarışması yapmıştık. Tabi ki efsane bir gol kralına karşı o an kalede küçücük ellerimle futbol topunu yakalamaya çalışmak büyük mutluluk vermişti bana. Penaltı yarışmasını ben kazanmıştım daha doğrusu kazanmamı istemişti gol kralı. Tanju Çolak’ın da bu vesileyle ne kadar alçak gönüllü olduğunu hiç bir zaman unutmadım.

26

BAŞARILI ÇALIŞMALARA İMZA ATIYORUZ

8

Nisan 2018’de Afyon’da doğdum, İstanbul Üniversitesi’nden, Jeomorfolog ve Coğrafya Öğretmeni olarak mezun oldum. Askerlik görevimi tamamladıktan sonra bir süre İngiltere’de kaldım, İstanbul’a dönüşümde. Sigorta sektörüne girdim ve halen aynı sektörde uluslararası çalışan yerel bir broker şirketinde Direktör ve İcra Kurulu Üyesi olarak çalışmaktayım, evliyim ve çok afacan bir oğul sahibiyim. Fenerbahçe sevgisi ile 1971 yılında eniştem efsane futbolcu Osman Arpacıoğlu’nun takımımıza transfer olması ile tanıştım. Sarı Lacivert çubuklu forması ile kulübümüzün önünde çektirdiği resmini imzalayarak bana ve kardeşlerime verdiği gün hiç bitmeyecek olan Fenerbahçe sevdam başlamış oldu. Sevdalar kolay değildir, her türlü zorluğa karşı yine de seveceksin ve hep seveceksin, sevdiğini hiç yalnız bırakmayacaksın, mutlu gününde de zor gününde de Fenerbahçe’yi sevmek işte böyle bir şeydir. Derneğimizin kuruluşu tribünlerden tanıdığım ve çok sevdiğim arkadaşlarımızın gayretleri oldu, ben de ilk üyelerden biri olarak yerimi aldım ve farklı komitelerde uzun yıllar hizmet ettim. Derneğimiz kurulduğu ilk günden itibaren camiamız için çok güzel ve başarılı organizasyonlara imza attı. Şu anda yönetimi sırtlayan değerli arkadaşlarımız da bu geleneği en iyi biçimde sürdürmektedir, sosyal sorumluluk bilinci ile daha nice başarılı çalışmaları görmeye devam edeceğiz. Fenerbahçemiz ile ilgili yaşadığım çok güzel anlarım ve anılarım vardır. Bunlardan biri de henüz 15-16 yaşlarındayken beraber büyüdüğüm sevgili arkadaşım Serdar’la birlikte çok sıcak bir Ramazan gününde İnönü stadyumunun açık tribününde hem maç saatini hem de iftarı beklerken aşırı terden baygınlık geçirmemizdir. Ama maçı kazanarak iftarı köfte ekmek ve suyla yaptığımız bu günü hiç unutamam.

BABADAN ÇOCUĞA MİRAS BİR SEVGİ

1

969 Almanya doğumluyum. İktisat mezunu olup mesleğim sigortacılık. İlgi alanlarım arasında kitap okumak, sinemaya gitmek, Fenerbahçe’yi hangi alanlarda olursa olsun takip etmek vardır. İki yıldız dalgıç olup, doğa sporlarına karşı ilgim bulunmaktadır. Evliyim, bir kızım var. Yurtdışından ilk geldiğimde canlı yayınlarla Fenerbahçe’nin karşılaşmalarını televizyondan siyah beyaz izlediğim yıllarda adını bilmediğim sonra da aşkından vazgeçemediğim Fenerbahçem ile Galatasaray takımları karşılaşmalarını izlerken birden Fenerbahçe adının ruhumun derinlikleri inerek beni etkilediğini fark ettim. Önceleri adını sonra da renklerinin güzelliğini ruhuma işleyerek Fenerbahçe’yi seçtim. Ne denli doğru bir seçimde bulunduğum için de Tanrı’ya şükrederim. Fenerbahçe sevgisi aşktır, yanında olsan da özlemektir. Yağmurda ıslanmak, soğukta titremek, heyecanlanmak, sevinmek, ne olursa olsun yanında olmaktır. Babadan çocuğuna mirastır, Fenerbahçe’yi yaşamak, yaşatmaktır. Sarı Lacivert Derneği ile çok iyi bir Fenerbahçeli olan Sayın Necdet Çoban sayesinde tanıştım. Kendisiyle uzun yıllar aynı işyerinde çalışırken Fenerbahçe'nin maçlarına giderdik. Bugün bile yine aynı heyecan ile bunu sürdürüyoruz. Aralarında bulunmaktan büyük keyif aldığım, mutlu olduğum yerdir Sarı Lacivert Derneği. Derneğe daha yeni katılmakla birlikte Dernek Binasının inşası, yemek organizasyonlarının yapılması, toplumsal sorumluluk çalışmalarının sürdürülmesi, Fenerbahçe Kulübü Yönetim Kurulu ile iletişimde olunması, derneğimizden Yönetim Kuruluna üye gönderilmesi takdire şayan olup değerinin ölçülemeyeceği çalışmalardır. Bunlarda katkısı bulunan herkesi canı gönülden kutlar, çalışmaların sürmesini dilerim. Fenerbahçe’nin Selçuk Yula’nın oynadığı 85’li yıllarda adaşım olmasından dolayı çok sever, gurur duyardım. Özellikle Bordeaux maçını televizyondan izlerken maçın sonunda sevinçten ağlarken havaya sıçradığımı unutamamıştım.



Sosyal medyada üyelerimiz #sarilacivert #sarilacivertdernegi #hayatsarilacivertguzel #dahaaktifsarilacivert

Sizler de sosyal medyada paylaştığınız “Sarı-Lacivert” fotoğraflarınızı dergimize gönderin, yayınlayalım!

www.sarilacivert.org.tr

28

sarilacivertorg

sarilacivertdernegi

sarilacivertdernegi


29


Üyelerimizle

Güçlüyüz

• YASEMİN MERÇİL • KADİR TURGUT KUTLU • ORHAN DEMİREL • AHMET BURHAN BAŞOĞLU • SABAHATTİN RAHMİ EYÜBOĞLU • BÜLENT NURİ ERİŞ • MUHARREM METE YURDDAŞ • AHMET MUHİTTİN ŞENGÜL • SERHAN İREN • NECDET ÇOBAN • KEMAL ALICI • TUNÇ ÖZGÜR • AHMET AKSOY • SÜLEYMAN ÇAKIR • GÖKHAN ÖZAKINCI • MUSTAFA ERDAL YALÇIN • ŞEFİK ÇETİNKAYA • NECDET GÜVENÇ • AHMET GÜRKAN ERGENEKON • ADNAN HALUK SARIPINARLI • HÜRMÜZ ESRA KAZANCIBAŞI ÖZTEKİN • BORA YARDENİZ • MEHMET MELİH ŞİNGİN • MEHMET HALUK KUNTER • MUSTAFA EMRE BELGEN • ETHEM NACİ BAŞERDEM • MAHMUT AKPOLAT • GÖKHAN EREL • KAZIM CENK ÖZER • AHMET CEMAL OKAN • İRFAN TOPALOĞLU • İLHAN TOPALOĞLU • FUAT KURU • ÖZGÜR KANDİL • HÜSEYİN SELÇUK GÖRKEY • SERKAN ÖZKÖK • MEHMET ÇAKMAK • AYDIN BAŞARDI • HALDUN İŞÖZEN • JAK BENZONANA • ÜMİT ÖZGÜL • SELİM ALTARAS • İBRAHİM SELİM TURAN • AHMET SAMİ HACISALİHZADE • ALİ BAKİ USTA • MEHMET ORHAN KESİKOĞLU • ADNAN ÖZTOP • CÜNEYT ARINEL • TOLGA TUNÇ • MAHMUT ALİKAYA • TAYLAN SAYIN • CENGİZ BİLGİLİ • ERKAN AKSEL • SERKUT COŞKUNSU • KEREM BİRDAL • SALİH ÖZBULUT • DİLAN AYDIN • VOLKAN ACARKAN • ALİ SEDAT ÖZKAZANÇ • MEHMET AYDIN TEMİZER • UĞUR SELÇUK ULUĞ • BERK ÇOKKAN • ARZU GÜRMEN • İSMAİL ÇAĞATAY ARSLAN • YALÇIN HAKER • TAHİR KOÇ • MUHARREM GÜRKAN ÖGEMEN • NİHAN KOÇ • ONUR BENEK • TOLGA GÜR • SELDA ÖKTEM • ONUR MUTLU İMAMOĞLU • AHMET ERSAGUN YÜCEL • MURAT KAPKİ • MURAT RAŞİT ARSLANOĞLU • GÖKHAN GÜVENÇ • ILGAZ CAN • ALP TEKİN BAŞ • AGAH SERT • ORHAN GÜRLEVÜK • COŞKUN HAKER • METİN PİŞKİN • ZERRİN ALADİNLER • HAYATİ EREN • TOLGA DEMİR • HARUN HÜSEYİN ÖZERKAN • YAVUZ ASLAY • UĞUR MÜNİR BAŞITAŞ • FERİT ÇAĞRI ÖZALP • MURAT ÖZDEMİR • HÜSAMETTİN KOÇLU • HÜROL KIYNAK • GÖKHAN DANDİN • AYKUT AKCAKOCA • ERCAN TİRYAKİ • AHMET LEVENT GÜNDÜZ • SADİ NECDET ŞENSEZER • SÜLEYMAN DURSUN • EMİLİOS PAGİDA • HAYRANİ TEKELİOĞLU • ÇAĞATAY ASLAN BAYAR • TANER ÇOTUK • CAN KALELİOĞLU • AHMET GÖKHAN UĞURSOY • ULUKAN ULUN • ACAR SERTAÇ KOMSUOĞLU • MUSTAFA AKINCI • MEHMET ACUN GÜNEŞ • EYÜP ARATAY • AHMET İZZET EKE • YAVUZ TOLON • RIDVAN KAR • MEHMET AKİF CAN • AHMET DEMİR • MERT BALCI • AYTAÇ ŞAHİN • CEVDET YURTTAPAN • ABDULLAH YILDIZLI • MUHSİN ALP MİSKİ • HAKAN HIZLAN • BİROL ULUSOY • REBİİ GÜVENÇ • İBRAHİM GÜNÇALDI • MAHMUT RAMAZAN ULUSOY • CAN LEVENT ULUSOY • BARBAROS YAKUP ERSÖZ • MEHMET DOĞAN • KEREM ESKİŞEHİRLİ • MEHMET EROL YETKİN • İDRİS BAYAT İSMET GÜLEN • SERHAT BARIŞ TÜRKMEN • MUSTAFA KARAHAN • FAZLI UĞUR KILIÇ • ENGİN KESKİNEL • MUSTAFA GÜRLER • AHMET SEDAT YALTIRIK • MUSTAFA KOMSUOĞLU • EMİN KAYA • ÖZER ALBAYRAK • NURETTİN DOĞAN • İRFAN COŞKUN • AYHAN KAYA • KAYHAN GÜNDÜZ • SERDAR CEBECİ • METİN İBRAHİM GÜNGÖR • ÖZGÜR AKMAN • FATİH DÖNMEZ • FİKRET YELKENCİ • KEMAL EMRAH ERDOĞ • OKAN EKİNCİ • ANIL ALTUN • ATA ALTUN • DORUK PARMAN • ERHAN TAŞÇI • ADİL DİNÇER ALPMAN • İLHAN ZEKİ KÖROĞLU • ERHAN ÇENDİK • YİĞİT KUBİLAY ÇENDİK • BÜLENT YİĞİT • OZAN KANSU • MAHMUT GÖKSEL NARDEMİR • YUSUF KAYA • ALİ YILMAZ • SELÇUK SALİH YILMAZ • YURDAKUL ÖZDOĞAN • MEHMET LEVENT BULGURCU • MEHMET ERKAN ÇELİKER • BERKEHAN BULGURCU • TUĞBA GÜVENÇ • HALUK GEMİCİ • SAİT OKAN KAPLAN • YİĞİT SUPHİ MERAL • KEREM ARIĞ • İBRAHİM OĞUZ YAPAR • SAVAŞ GÜNGÖR • DUYGU KOMSUOGLU •


EROL ÖZDOĞAN • FİKRET ÖZTÜRK • YASEMİN ALUÇ • UĞUR ÇIKRIKCI • ALİ ŞAFAK ÖZTÜRK • YAVUZ ERKUT • GAMZE YOSMAOĞLU • DİLARA YALTIRIK • ALİCAN SELEK • ÖMER MÜMTAZ ER • MEHMET ERDEM ER • ŞAHİN ŞAHİNOĞLU • BURAK UTKU AKTAN • TUFAN KAYHAN • HÜSEYİN LATİFOĞLU • ORÇUN GÜVEN • KÜBRA KAPKİ • ZÜLKİF KAPKİ • ERTAN SULAYICI • HALİL HALDUN GÜVENİR • SELİM ŞİPER • SERKAN KELEŞER • SADIK KAYHAN KÖSEOĞLU • NURİ YENİHAYAT • YAŞAR OYTUĞ YENİHAYAT • UĞURCAN GÜRLER • SAVAŞ ARKMAN • ENGİN YALAMAN • SEMİH GENÇ • OKTAY AKTOLUN • ERSİN DALKIÇ • MEHMET KARAGÖZ • TANER KARABAĞ • İSMAİL GÖKHAN ÖZTÜRK • FAZIL ŞENEL • MELİH TÜRKER • CEMALETTİN TÜNEY • AHMET ERDEM • HÜSEYİN ÖZTÜRK • ABDULLAH KAĞAN ZENGİN • HALİL İBRAHİM DİKKANAT • LORAN BERÇ VAYLOYAN • ONUR GÜVENÇ • CEMALETTİN GÜVENÇ • EMRE KARAYEL • SADİHAN ÇELEBİ • OĞULCAN KESKİNEL • BAHADIR YAATASI • SUAT KURTOĞLU • ERTÜM TÜFEKÇİ • MERT ERCAN • İHSAN MUTLUAY DOĞAN • MEHMET EMİN KIZILKAYA • ÇAĞDAŞ DEMİRAĞ • MÜNİR OZAN SARICI • NİYAZİ İLTER • ONUR BENÖN • BURÇAK ERSEVER • EREN ÇAK • MUHARREM FAİK ÖZTUNÇ • SEYFİ CEM KOÇAK • BERİ BARUH DE TARANTO • MUSTAFA TÜRKMEN • MEHMET KAANCAN KOMSUOĞLU • BANU KARACA • AKİF ÖZAL • EMRE KUVVET • ERTUĞRUL FEVZİ TUNCER • AHMET AKSU • MAHSUN USLU • MUSTAFA BAŞ • BARIŞ ULUSOY • EZGİ ARATAY • KEMAL BABÜR GELGEL • HİLMİ HAKAN KOCA • CEM AVCI • BİLUN SAKA • CEM KÖZ • MEHMET ÇAĞATAY DENİZ • KAAN PUSAT • ALİ TAHİR VARUŞ • METİN KOÇAN • MUZAFFER KUTLU • MUHARREM BİROL • ATİLA TİRİT • SEMİH KARPUZ • ZAFER EGE ERSÖZ • FATİH AKARSU • BÜLENT YALÇIN • ADNAN ÜNAL • İLHAN ÜTTÜ • MEHMET FARUK TÜRKÖZ • METİN GÜNDOĞDU • TARDU SİPAHİOĞLU • AHMET KALYONCU • YAVUZ DURMUŞ • ADNAN CİNGÖZ • OZAN EKMEL ANDA • MELİS GÜLERGÖZ CİĞERCİ • AYKUT ÇETİNKAYA • HÜSEYİN NUSRET KARADAĞ • MUSTAFA MERMERCİ • ERHAN CANBAZ • SELÇUK DÖNMEZ • ALİ ACAR • BERKANT ÇANKAYA • NESLİHAN ŞATIR • ERCÜMENT ZENGİN • ÖMER FARUK PEKDİLER • BANU ÖNÜR • ZEYNEP EBRU ÇAPAN EKMEKÇİ • RAMAZAN FARUK DİNÇER • MUSTAFA KEMAL ÜNVER • SALİH İLERİ • İLKER LANACI • MURAT YALÇIN • ÖZGÜR VARLIK • ERSAN ÇUBUKCU • SERHAT BİLGEHAN UÇAK • YENER ŞENOK • ALİ AYNALI • ŞÜKRÜ FERAHBAŞ • MESUT MERTOL ABAY • CEM EROL • SERDAR VURAL ÖKTEM • BÜLENT ŞEN • HASAN YAVUZ İPEK • CEM ALİ ATILGAN • EMRAH ATEŞ • ADEM ÖZ • ÖMER TORUN • BURAK AKBURAK • MUSTAFA ÇİNDİR • ÜMİT ÇİNDİR • DURMUŞ GÖKALP YOLCU • HAKAN ÖRER • ERSİN KAYA • TANER GÜNEY • FÜSUN AKTOLUN • ALİ ASLAN UZUN • OKTAY SARICA • MURAT TOSUN • OSMAN NURİ BAŞAR ULUSOY • FERİAL ORHAN • BİRGÜL KÖROĞLU • EGE MURAT KÖROĞLU • MAVER BURCU AKTÜRK KARAHANOĞLU • AYDIN YENİGÜN • BURÇİN CAFER • ÇAĞATAY ÖRSAL • MUSA CEM ÖNAL • ÜNAL PALA • BARTU ER • HALE ER • OSMAN NADİ TANCA • OGÜN ERDEM • EKİN CEM EKE • AYNUR EKE • EMİR ULUSOY • BARIŞ TAŞCIOĞLU • ÖMER EKİNCİ • NEBİ SÜLEYMAN AYTEKİN • ALP ÖZENALP • ÖKKEŞ KEMAL AYALP • AYNUR KUMSEL AKSOY • SVETLANA OKAN • ABDULAZİZ KUL • ÖMER TURAN • BARIŞ EKİNCİ • SAİM BAKKALOĞLU • FEYZA KAPKİ • HAKAN TAŞKESEN • AYTEN FERAHBAŞ KESİKOĞLU • UYGAR ATAŞ • MUHAMMET EMİN TURAN • REŞAT UZUNOĞLAN • AHMET UZUNOĞLAN • MUSTAFA ERTÜRK • MUAZZEZ MİNE ÖZCAN • TOLGA İNAL • AHMET YÜKSEL EKİNCİ • ERSİN AKKÖSE • MELTEM PERDECİ • HALUK SELVİ • BİROL TELLİ • HAMZA SALİH AK • CAHİT TAŞBAŞ • MUSTAFA OĞUZ İNAN • İBRAHİM SİNAN AK • İHSAN CALBAN • ZEYNEP TEZCAN • SABRİ TUNÇ BÜYÜKMOROVA • MURAT YILDIRIM • MURAT KANDEMİR • SALTUK ORKUN ERİBOL • RECEP KURT • ASAF MERT AKSU • BURAK ÖZERGÜL • SÜREYYA DENİZ TAYMAN • ELÇİN DANDİN • MUZAFFER EZGİ CANBOL • SERVER FATİH ALPAY • ABDULLAH TÜFEK • AZİZ CAMCI • İSMAİL EREN İNANÇ • CEM KARTAL KAYA • BÜLENT BARUT • İNANÇ SALMAN • İSMAİL SUAT AKKAN • MURAT SAYIN • AHMET ONUR ÖZKAN • TAHA ŞEN • YUSUF RIZA DÖVER


Acımız Büyük Fenerbahçe Spor Kulübü’nün eski Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Danışmanı Vedat Olcay’ın vefatından derin üzüntü duyduk.

F

enerbahçe Spor Kulübü’nün eski Genel Sekreteri ve Yönetim Kurulu Danışmanı Vedat Olcay, 28 Ekim 2017’de tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Altunizade İlahiyat Fakültesi Camii’nde düzenlenen cenaze törenine Vedat Olcay’ın aile fertlerinin yanı sıra; Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Yüksek Divan Kurulu Başkanı Vefa Küçük, kulüp yöneticileri, eski kulüp yöneticileri, şube kaptanları, eski sporcular, kulüp çalışanları, taraftarlar,

iş, siyaset, sanat ve spor dünyasından birçok isim ile Vedat Olcay’ın sevenleri katıldı. Düzenlenen törenin ardından Merhum Vedat Olcay’ın cenazesi Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Uzun yıllar Fenerbahçe Spor Kulübü’ne çeşitli görevlerde büyük hizmetleri olan Vedat Olcay’a Allah’tan rahmet, Olcay ailesi başta olmak üzere, sevenleri ve tüm Fenerbahçe Camiası’na başsağlığı dileriz.

Acınızı Paylaşıyoruz Geçtiğimiz aylarda, Derneğimiz üyelerinden bazı isimler, sevdikleri isimleri kaybetmenin acısını yaşadılar. • Derneğimiz üyelerinden Aydın Temizer’in annesi Emel Temizer • Derneğimiz üyelerinden Eren İnanç’ın babası Mehmet İnanç • Derneğimiz üyelerinden Gökhan Öztürk’ün babası Şevki Öztürk • Derneğimiz üyelerinden Serhat Bilgehan Uçak’ın dedesi Gülcemal Dinçkan • Derneğimiz üyelerinden Emrah Erdoğ’un babası Ümit Erdoğ • Derneğimiz üyelerinden Bilun Saka’nın kayınpederi Turan Saka

Üyelerimizin acısını paylaşıyor, tüm merhum ve merhumelere Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.


ÇENGEL BULMACA ….. Topal FB’li futbolcu Sarı-Lacivert sevdamız

Dudak ---------------Roman ……. FB’li ünlü futbolcu

Fenerbahçe (kısaca) ---------------Kuran’da bir sure

Firavun mezarı, piramit ---------------Bir kıta

Futbolda savunucu ---------------Derme çatma çadır

Genelde Alman futbolculara verilen lakap

Bir müzik aleti ---------------Adlar, isimler

Avrupa Ekonomik Topluu (kısaca) Anadolu Ajansı

Birim zamandaki titreim sayısı ---------------Ulatırma

Boa gitme ---------------Koucu devekuu

Boy, endam

Nabil ….. FB’nin yeni futbolcusu ---------------Tür, çeit Estonya’nın plaka imi ---------------Anlama, uyuma

Rusya ve Ukrayna arasında iç deniz

lavesi

Baırsaklar ---------------Akamı bir yerde geçirme

Sembol ---------------Bir nota Kerem sahibi, cömert kimseler

Yel, rüzgar

ri ve tombul çocuk ---------------Sapınç

nsan Kaynakları

Oto markası Rolls Royce (kısaca) Ayak

Fotorafta net olmayan görüntü

Sayın; AYKUT KOCAMAN (RESM)

Eklemi olan Su takını ---------------Resimdeki FB. Teknik Direktörü

Martin ……. FB’li ünlü futbolcu

Kil taı ---------------Tekerlekleri paletli bir sava taıtı

Mililitre (kısaca) Basit Tıbbi Müdahele (Tıp-kısaca) ---------------Gerçek

Ayıların yuvası

Bir pamuk türü ---------------Takım (kısa)

…… ….. Kaldırım FB’li Futbolcu Rodyum’un simgesi ---------------Avrupa Birlii

Akdeniz’de bir akarsu

Akla ve gerçee aykırı ---------------FB’li eski bir basketbolcu

laç, çare ---------------Lahza

Farsça ---------------Kalça kemii,bel kemii

Bir nota ---------------Alçak, mert olmayan Herhangi bir kii, ahıs

O gösterme sıfatı ---------------Büyükba bir hayvan

FB’nin yeni kalecisi Ukrayna’nın bakenti

Büyük karde, aabey ---------------Rütbesiz asker Bir tür mikroskop camı ---------------RiboNükleik Asit

Kum falı Alman özel Tv’si

……… Bir tür arazi Uslupeh- ölçüm aleti livan FB’li ---------------bayan Ate voleybolcu

Bir tür iskambil oyunu -----------------POEM’in ortası

Krom'un simgesi ---------------Hangi ey Luis ….. FB’ nin yeni transferi, Portekizli futbolcu

Bir eye çok dükün olan

Sırbistan’ın internet kodu

Röntgen’in simgesi

…….. Küçükandonyadis FB’li efsane futbolcu

33

Hazırlayan: AHMET DÖNMEZ





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.