TARİHİ DEĞİŞTİREN TAKIM
KULÜBÜMÜZÜ ZİYARET ETTİK DERNEK BİNAMIZ İÇİN GERİ SAYIM
TARİHE TANIKLIK EDELİM
GENEL KURULUMUZA BÜYÜK İLGİ
HEDİYEMİZ KULÜP MÜZESİNDE
BERABER YÜRÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ… Sarı Lacivert Ailesi olarak yeni sezonda tüm branşlarda Fenerbahçemizin yanında olacağız, Fenerbahçemiz için ter akıtan tüm sporcularımıza destek vermeye devam edeceğiz.
Başkan’dan
S
arı Lacivert Ailesi olarak çok önemli bir Genel Kurula imza attık. Derneğimizin 20. Gurur Yılında tüzüğümüzü de değiştirerek Sarı Lacivert‘in vizyonunu yenilemiş olduk. Öncelikle Genel Kurulumuz’da beni ve yönetim kurulumuzu yeniden bu onurlu göreve layık gören tüm üyelerimize içten ve samimi olarak teşekkür ediyorum. Tüzük değişikliğimizde iki noktanın altını çizmemizde fayda var... Derneğimizin amaç ve hizmet konularını belirleyen 4. Maddesinde bir değişiklik yaptık. Bu maddenin birinci fıkrası şöyle diyor: “Derneğin temel amacı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü esaslar çerçevesinde ve Atatürk ilke ve inkılapları kapsamında Fenerbahçe Spor Kulübü’ne hizmet etmek ve seçilmiş Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetimlerine karşılık beklemeden destek vermektir.” Bilmeyenler için söyleyelim, bu fıkraya “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü esaslar çerçevesinde ve Atatürk ilke ve inkılapları kapsamında” ibaresini ekledik. Sari Lacivert Ailesi için Cumhuriyet değerleri ve Mustafa Kemal Atatürk olmazsa olmazdır. Sarı Lacivert Derneği, Cumhuriyet’in temel değerlerini ve Atatürk ilke ve inkılaplarını istisnasız benimsemiştir. Aynı fıkranın “Fenerbahçe Spor Kulübü’ne hizmet etmek ve seçilmiş Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetimlerine karşılık beklemeden destek vermek” ibaresinin
Binamız bitiyor Derneğimizin en büyük hedefi ve rüyası olan dernek binasının inşaatında sona yaklaşıyoruz. Yeni sezonda Sarı Lacivert binamızda ilk şampiyonluğu kutlayacağımıza inanıyorum. İnşallah lokalimizin de faaliyete geçmesi sonrasında Sarı Lacivert Ailesi olarak daha çok buluşacağız, daha çok bir araya geleceğiz. İşte o zaman dernek olmayı, birlik olmayı, aile olmayı daha çok hissedeceğiz, daha çok anlayacağız.
Tam destek
A. Sertaç Komsuoğlu değişmediğini de fark etmişsinizdir. Sari Lacivert için değişmez anayasa maddelerinden biri Fenerbahçemize hizmettir. Seçilmiş kulüp yönetimlerimize tam destek, Fenerbahçe’ye tam destek demektir.
Tribünleri dolduralım Takımımız yeni bir sezona hazırlanırken çok önemli gördüğüm bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Maalesef geçtiğimiz sezon Stadımızı dolduramadık, futbolcu kardeşlerimize destek olamadık. Oysaki herhangi bir şeye kızarak tribünlere gitmemek gibi bir lüksümüz olmamalı. Eleştiri yapacağız ancak desteğimizi asla kesmeyeceğiz. Fenerbahçe’nin iyi günde kötü günde hep yanında olmaya devam edeceğiz. Özellikle Aykut Kocaman ile 'Nerede kalmıştık' inanç ve bilinciyle yarım kalan işlerimizi el ele, omuz omuza tamamlayacağız. Hürriyet gazetesine verdiğimiz ilan ile yeniden görevine başlayan teknik direktörümüz Aykut Kocaman’a olan inancımızı ve desteğimizi yineledik.
Sarı Lacivert Ailesi olarak yeni sezonda tüm branşlarda Fenerbahçemizin yanında olacağız, Fenerbahçemiz için ter akıtan tüm sporcularımıza destek vermeye devam edeceğiz. Fenerbahçemizin yeni sezonda en büyük gücü ona tam destek veren Fenerbahçeliler olacaktır... Evet, beraber yürüdük bu yollarda... Evet, beraber yürümeye de devam edeceğiz...
İMTİYAZ SAHİBİ Sarı Lacivert Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı Sertaç Komsuoğlu SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Emin Kaya YAZI İŞLERİ Sıla Acar Burak Söylemez REKLAM Ayşegül Yıldırım Ayşe Işık Zeynep Turan
Binamızda Sona Doğru
06
Genel Kurulumuza Büyük İlgi
08
10
Lacivert Kanaryalar ile Buluştuk
GRAFİK TASARIM Ersin Güleç YÖNETİM ADRESİ Osmanağa Mahallesi Yoğurtçu Parkı Caddesi Nurpark Apt. No: 2 D: 5 Kadıköy İstanbul Tel: 0216 449 45 00 Faks: 0216 449 45 05
Derneğimizden Fenerbahçemize Ziyaret
Yönetim Kurulumuzdan Özel Görüşler
Tarihi Değiştiren Takım
18
22
24
Kulüp Müze Müdürümüzden Özel Açıklamalar
Euroleague Şampiyonluğu
Üyelerimizden Görüşler
28
34
36
DERNEK MÜDÜRÜ İsmail Sarıtepe BASKI İRM Dijital Baskı ve Matbaacılık San. Tic. A.Ş. Bostancıyolu Caddesi Şehit Sokak No: 44. Yukarı Dudullu 34775 Ümraniye/İstanbul Tel: 0216 466 74 96 Faks: 0216 365 58 05 YAYIN TÜRÜ Yaygın Süreli Yayın SARI LACİVERT DERGİSİ Spor Yöneticilerine, Kulüp Üyelerine ve Spor Sektörü Temsilcilerine ücretsiz dağıtılır. Para ile satılmaz. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Reklamların sorumluluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek sureti ile iktibas edilebilir.
Derneğimizden Fenerbahçe Müzesine Hediye Sosyal Medyada Üyelerimiz Derbinin Geleceği
43
44
45
BİNAMIZDA SONA DOĞRU
Sarı Lacivert Derneği Genel Merkez inşaatında çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Kısa sürede yükselen binamız yakın zamanda hizmet vermeye başlayacak.
06
S
arı Lacivert Derneği Genel Merkez inşaatı çalışmaları devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda kaba inşaatı tamamlanan binanın, dış cephe ısı yalıtımı ve boyası da yapıldı. İç mekanlarda ise elektrik, su, doğal gaz altyapıları, tüm katların şapları atıldı, duvarların sıva ve saten alçıları tamamlandı. Ayrıca binanın çatı kaplamaları da bitti. Kurbağalıdere mevkiinde Fenerbahçe Ülker Stadyumu’na yürüme mesafesindeki binamız kısa süre içinde tamamlanacak.
Fenerbahçe Ülker Stadyumu
Kurbağalıdere
Sarı Lacivert Derneği
Yoğurtçu Parkı
07
SARI LACİVERT DERNEĞİ'NDEN FENERBAHÇE'YE ZİYARET
Sarı Lacivert Derneği Yönetimi Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ı ziyaret etti.
S
arı Lacivert Derneği Başkanı Sertaç Komsuoğlu ve Yönetim Kurulu üyeleri, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ı ziyaret etti.
YÖNETİM KURULU TAM KADRO YER ALDI Ziyarette, Sarı Lacivert Derneği’nde yapılan seçimli olağanüstü genel kurul toplantısında yeniden başkanlığa seçilen Sertaç Komsuoğlu ile derneğin yönetim kurulu üyeleri yer aldı.
BAŞKAN YILDIRIM VE ASBAŞKAN FIRAT AĞIRLADI Dernek Başkanımız ve yöneticilerimiz, Aziz Yıldırım’a yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Yöneticilerimiz, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve Asbaşkan Önder Fırat ile birlikte Fenerbahçe Televizyonu, Fenerbahçe Dergisi ve Radyo Fenerbahçe’yi gezdi.
08
KOMSUOĞLU FENERBAHÇE TV’YE KONUŞTU Fenerbahçe TV’ye konuşan Sarı Lacivert Derneği Başkanı Sertaç Komsuoğlu; amaçlarının Fenerbahçe’ye en iyi katkıyı yapmak olduğunu belirtirken, Fenerbahçe Televizyonu stüdyolarını çok beğendiğini ifade etti.
ZİYERET SONRASI DERNEK BİNA İNŞAATI İNCELENDİ Yönetim binasındaki geziden sonra dernek üyeleri yeni yapılan Sarı Lacivert dernek binasına geçerek yapım aşamalarını yerinde takip ettiler ve derneğin ve dernek binasının daha iyiye götürülmesi konusunda fikir alışverişinde bulundular.
09
GENEL KURULUMUZA
BÜYÜK İLGİ
Tüzük değişikliğinin oylamaya sunulduğu Sarı Lacivert Derneği Olağanüstü Genel Kurulu yapıldı. Genel Kurul Toplantısında Sertaç Komsuoğlu yeniden başkanlığa seçildi.
10
S
arı Lacivert Derneği Tüzük değişikliğinin oylamaya sunulduğu Olağanüstü Genel Kurulu gerçekleştirildi. Toplantıda öneriye sunulan tüzük değişikliği kabul edildi. Genel Kurul toplantısında yapılan seçimde Sertaç Komsuoğlu yeniden başkanlığa seçildi. Yönetim Kurulu Üyeleri ve Başkan ayrı oylarla belirlendi.
Sarı Lacivert Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sertaç Komsuoğlu
“DERNEK BİNASI HAYALİMİZDE HIZLA SONA GELİYORUZ” Faaliyetler ve seçim ile alakalı konuşmak üzere söz alan Sertaç Komsuoğlu, “Biz ilk defa seçime girdiğimizde en büyük hayalimiz bir dernek binasıydı. Artık bu hayalimizde hızla sona geliyoruz. İnşallah bundan sonra hepimiz daha çok buluşacağız. Hepimiz orada olacağız ve işte o zaman dernek olmayı, birlik olmayı, aile olmayı anlayacağız. İşte o zaman bunun değerini anlayacağız. İnşallah sonrasında da lokalimizde çok büyük şampiyonlukları, çok büyük zaferleri kutlayacağız” diye konuştu. Komsuoğlu, “Tüzük değişikliğinde bahsetmemiz gereken önemli bir husus var. Bunu burada dile getirmek isterim. Derneğimizin amaç ve hizmet konularını belirleyen 4. Maddesinde bir değişiklik yaptık. Bu maddenin birinci fıkrası şöyle diyor: “Derneğin temel amacı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü esaslar çerçevesinde ve Atatürk ilke ve inkılapları kapsamında Fenerbahçe Spor Kulübü’ne hizmet etmek ve seçilmiş Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetimlerine karşılık beklemeden destek vermektir.” Bilmeyenler için söyleyelim, bu fıkraya “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü esaslar çerçevesinde ve Atatürk ilke ve inkılapları kapsamında” ibaresini eklemiş olduk. Çünkü Cumhuriyet değerleri ve Mustafa Kemal Atatürk, hem Fenerbahçemiz hem de derneğimiz için olmazsa olmazdır. Fenerbahçe ve Sarı Lacivert Derneği, Cumhuriyet’in temel değerlerini ve Atatürk İlke ve İnkılaplarını istisnasız benimsemiştir” açıklamasında bulundu.
11
“FENERBAHÇE’YE KATMA DEĞER SAĞLAYACAK BİR DERNEK OLMAK İSTİYORUZ” Başkan Komsuoğlu “Birçok güzel faaliyet düzenliyor ve buralarda buluşuyoruz. Topuk Yaylası’na ziyarete gittik, tekne turu yaptık ve maç buluşmaları yapıyoruz. Ancak şunu belirtmeliyim ki bu dernek Sertaç Komsuoğlu ve arkadaşlarının derneği değil. Hep beraber olmamız lazım. Herkesin gelmesi lazım. Çünkü yaptığımız etkinliklere baktığımızda hep aynı resimler ve yüzler var. Bunu aşmamız, birlik sağlamamız lazım. Bu derneğin daha iyi yerlere gelmesi ancak bizlerden gelecek ufak ufak katkılarla olacaktır. Sadece siz değil ailelerinizi, eşlerinizi, çocuklarınızı üye yapın. Bizi birbirimizden uzaklaştıracak değil birliğimizi aile yapımızı perçinleyecek isimleri üye yapın. Çünkü biz kavgacı bir dernek olmak istemiyoruz. Fenerbahçe’ye katma değer sağlayacak bir dernek olmak istiyoruz” diye konuştu.
“FENERBAHÇE SEVGİSİNİ ADIM ADIM YAYMALIYIZ” Derneğin sosyal sorumluluk faaliyetleri hakkında konuşan Komsuoğlu “Beytüşşebap’da bir okula yardım yaptık. Aslında buna yardım demek yerine Fenerbahçe sevgisini aşıladık demek daha doğru olacaktır. Daha sonrasında bir mesaj aldık. Başka bir okul da istiyor. Böylelikle işte Fenerbahçe sevgisini adım adım yaymış oluyoruz. Aldığımız ürünleri de Fenerium’dan alarak Fenerbahçe’ye de destek sağlamış oluyoruz. Siz de destek olun ki bu derneği böyle büyütelim. Çünkü biz gideceğiz yerimize bir başkası gelecek. Dernek daim kalacak” dedi.
“KOMBİNEDE ÇOK BAŞARILI BİR KEMİK TARAFTAR GRUBUMUZ VAR” Sarı Lacivert Derneği ile çok gurur duyduğunu belirten Komsuoğlu, “Fenerbahçe’nin kombine satışları maalesef çok düştü. Ancak Sarı Lacivert kombineleri tamamına yakını satıldı. Kombinede çok başarılı bir kemik taraftar grubumuz var. Bu grup da ne küfrediyor, ne kötü bir olaya karışıyor. Dolayısı ile bu anlamda Sarı Lacivert Derneğinin Kombinelerini alan ve orada Fenerbahçe için bulunan herkese teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
12
“DERGİYE YAZILARINIZI BEKLİYORUZ” Sertaç Komsuoğlu, Fenerbahçe üzerine duygu ve düşüncelerin ifade edilmesini ve aynı zamanda geniş kitlelere ulaştırılmasını sağlayacak olan Sarı Lacivert dergisini zenginleştirmek adına bütün Fenerbahçe sevdalılarına seslenerek “Sarı Lacivert Dergisinin 10. sayısı çıktı. Sizlerin de dergiye yazılarınızı bekliyoruz” diye konuştu.
“İZMİR’DE ANKARA’DA VE ABD’DE ETKİN OLMALIYIZ” Derneğin güçlenmesi için farklı bölgelere yayılıp, derneği oralarda görünür yapılması gerektiğini ifade eden Komsuoğlu, “Bu konuda öncelikli illerimiz Ankara ve İzmir. Buna ek olarak yayılmamız gereken bir diğer yer de Amerika. Amerika konusunda özellikle Ekmel Anda, Ömer Ekinci ve Fatih Akarsu’ya çok teşekkür
ediyorum. Onlar Fenerbahçe USA’in kurucuları, divan başkanları çok emek verdiler. Bizim bu şekilde genişlememiz, bu bölgelerde olmamız, derneğin gelişmesi büyümesi için önemli bir adım olacak. Ayrıca mali açıdan da bize destek sağlayacak.”
“FENERBAHÇE’YE KIZIP TRİBÜNLERE GİTMEME GİBİ BİR LÜKSÜMÜZ YOK” Komsuoğlu, “Bizim Fenerbahçe sevgimizi başka şeylerle test etmememiz lazım, yani Fenerbahçe’ye kızıp tribünlere gitmeme gibi bir lüksümüz yok. Demokratik ortamlara tartışırız, sıkıntılarımız dile getiririz ancak sevgimizi maçın skorlarına bağlamamız çok yanlış. Sarı Lacivert tüzüğünde değişiklik oldu ancak ruhu değişmedi. Biz Sarı Lacivert olarak Fenerbahçe Spor Kulübüne sonuna kadar destek vereceğiz. Eleştiri yapacağız ancak desteğimizi asla kesmeyeceğiz.
Yani Fenerbahçe’yi sadece kazanınca sevmeyelim. Bu sene Sarı Lacivert Derneğinin 20. yılı. Bu sene bu 20. Yıla özel çok önemli organizasyonlar yapacağız. Bu organizasyonlar ve aktivitelerde sizden de çok büyük destek bekliyorum. İnşallah 20. Yılımızda yeni binamızda çok daha iyi skorlarla sezon geçireceğiz” dedi.
“FENERBAHÇE ÇATISI ALTINDA TEK HEDEFE KİLİTLENMEMİZ LAZIM” Aile olma konusuna vurgu yapan Komsuoğlu, “Kişisel sorunlarımızı bırakıp gerçekten aile olmamız lazım. Birbirimize saygı duymanın yanında birbirimizi sevmemiz de lazım. Fenerbahçe çatısı altında tek hedefe kilitlenmemiz lazım. Aile olmayı gerçekten hissetmemiz lazım. Çok mutluyum çünkü gittikçe kalabalıklaşıyoruz. Hep beraber derneği çok iyi yere getireceğiz. Herkese çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“AYNI ENERJİYİ TAŞIYAN YENİ BİR JENERASYON” Tüzük değişikliği oylandıktan sonra mikrofonu derneğin bir önceki başkanı Rahmi Eyüboğlu eline aldı. Dernek için de, yeni yapılacak bina için de elinden geleni fazlasıyla yerine getireceğini dile getiren Eyüboğlu, “Dernek kuruluşundan bu yana dördüncü kabuğunu değiştiriyor. Bu aslında güzel bir şey çünkü ülkemizde böyle bir sirkülasyon çok görülmüyor. Bizde her defasında farklı jenerasyon olsa da aynı enerjiyi taşıyor ve daha farklı şeyler katıyor. Dernek binasını zor koşullarda bu hale getirdiği için geçmiş yönetime, ve bunu tamamlayacağı, daha da güzelleştireceği için yeni yönetime şimdiden teşekkürlerimi sunmak istiyorum” diye konuştu.
13
“AİLE OLMAYI BAŞARABİLMELİYİZ” Oylamanın ardından tekrar kürsüye çıkan Sarı Lacivert Derneği Başkanı Sertaç Komsuoğlu şu mesajları verdi: “Biz Sarı Lacivert’te son yıllarda bir şey başardık. Biz Fenerbahçeli olup, Fenerbahçe’ye ilgi duyup, Fenerbahçeli olduğunu göstermeyen insanları bulduk ve aramıza aldık. Aramıza katılan yeni, enerjik ve başarılı üyelerimizle projeler üretmemiz lazım. Klasik düşünce kalıplarından çıkıp, akil bir ortam üretmemiz lazım. Yeni yönetim kurulu bunu yapabilecek bir kadroya sahip. Burada hepimize görev düşüyor. Sarı Lacivert Derneği olarak Fenerbahçe için iki önemli şey yapmamız gerekiyor. Bunlardan ilki yönetime iyi projeler sunarak kulübe bir şeyler kazandırmamız gerekiyor. İkincisi ise bence bir o kadar daha önemli olarak Anadolu’ya Fenerbahçe sevgisi kazandırmamız gerekiyor. Bunu kazanmak için de proje geliştirmemiz gerekiyor. Eğer ki biz “biz” olmayı başarabilirsek, aile olmayı başarabilirsek proje de üretiriz, Anadolu’yu da kazanırız.”
14
Sarı Lacivert Demokrasi Şöleni
15
Yeni Yönetim Kurulu Belirlendi Sarı Lacivert Derneği Olağanüstü Genel Kurulu yapıldı. Yapılan oylamada Sertaç Komsuoğlu yeniden başkan seçilirken yeni yönetim kurulu da belirlendi.
Yönetim Kurulu • Acar Sertaç Komsuoğlu (Yönetim Kurulu Başkanı) • Eyüp Aratay (İkinci Başkan) • İlhan Zeki Köroğlu (Muhasip Üye) • İrfan Coşkun (Genel Sekreter)
Disiplin Kurulu • Melih Türker • Yasemin Merçil • Barış Ekinci • Sabri Tunç Büyükmorova • Ömer Ekinci • Saltuk Orkun Eribol
• Ahmet İzzet Eke
• Fazlı Uğur Kılıç
• Ali Yılmaz
• Mustafa Akıncı
• Ahmet Aksu
• Engin Keskinel
• İbrahim Sinan Ak
• Mehmet Erdem Er
• Ali Aslan Uzun
• Loran Berç Vayloyan
• İhsan Mutluay Doğan
• Ahmet Aksoy
• Sadi Necdet Şensezer • Mehmet Orhan Kesikoğlu • Mesut Mertol Abay • Serhat Barış Türkmen • Cevdet Yurttapan • Kadir Turgut Kutlu • Zeynep Tezcan • Recep Kurt • Dilara Yaltırık • Gökhan Güvenç
Sicil Kurulu • Erkan Aksel • Emin Kaya • Özer Albayrak • Volkan Acarkan • Hakan Hızlan • Nurettin Doğan • Bülent Şen • Semih Karpuz • Berkehan Bulgurcu • Uğurcan Gürler
Denetleme Kurulu • Necdet Çoban • Oktay Aktolun • Ahmet Sedat Yaltırık • Mahmut Ramazan Ulusoy • Onur Benek • Maver Burcu Aktürk
16
2017 Yılı Olağan Üstü Genel Kurulu’nda yapılan tüzük değişikliği sonrası ilk Yönetim Kurulu toplantısını gerçekleştiren Sarı Lacivert Derneği Yönetim Kurulu, yeni dönemde yapılacak çalışmalar hakkında fikir alışverişinde bulundu. Yönetim Kurulu Üyeleri, toplantı sonrası Sarı Lacivert Dergisi’ne açıklamalarda bulundular.
Sertaç Komsuoğlu:
İlhan Zeki Köroğlu:
YENİ PROJELERE İMZA ATACAĞIZ
AİLEMİZİ GÜZEL GÜNLER BEKLİYOR
S
arı Lacivert Derneği’ni çok daha ileri noktalara taşıyacağız. Yeni yönetim kurulumuzun çok başarılı işlere imza atacağına inanıyorum. Sarı Lacivert Derneği her zaman olduğu gibi Fenerbahçe sevgisini daha büyük kitlelere yaymak için tüm mesaisini harcayacak. Fenerbahçemize daha büyük destek sağlayacak projelere de imza atacağımıza inanıyorum. Çok iyi bir yönetimimiz var. Birbirine inanan, birbirini seven, Fenerbahçe’yi seven, Fenerbahçe’ye inanan bir yönetim kurulumuz var. Sarı Lacivert Derneği her gün daha iyi noktalara gelecek. En kısa sürede yeni lokal binamızın da inşaatı tamamlanmış
18
Y olacak. Sosyal faaliyetlere aynı hızla devam edeceğiz. Tüm Türkiye’nin en ücra noktasına kadar Fenerbahçemiz ile ilgili her türlü sevgi yaratacak eylemi taşıyacağız. Biz çok iyi Fenerbahçeliyiz. Sarı Lacivert Derneği üyelerinin hepsi çok iyi Fenerbahçeli. Bununla birlikte bir diğer önem verdiğimiz konu da üye sayımızı arttıracağız. Kulüp üye sayımız da her geçen gün daha da artıyor. Eğer kongre üyesi olmayan üyelerimiz varsa hedef 1 milyon üye kapsamında bu dönem ağırlık vereceğiz.
aptığımız Genel Kurul ve yeni yönetim hem Fenerbahçe’miz hem de derneğimiz için çok olumlu oldu. Hedefleri olan, ilkeleri olan, Fenerbahçe’miz ve Sarı Lacivert Derneği üyeleri için ne yapabiliriz diye düşünen bir yönetim oluşturduk. Önümüzdeki dönem etkinliklerimiz ve bağlılığımızın güçlendirilmesi için neler yapabiliriz diye düşünen bir yönetim var. Buna somut olarak dernek binamızın konseptinin nasıl olması gerektiği ve orada üyelerimize vereceğimiz kaliteli hizmeti gösterebiliriz.
Yönetim Kurulunun 2017 yılı için en büyük hedefi maç öncesi ve maç sonrası bir araya gelerek ilişkilerin devamlılığı ve üyelerin derneğe bağlılığının arttırılması olacak. Hem Fenerbahçemizi hem de Sarı Lacivert Derneğimizi güzel günler bekliyor. Bizi beklesinler ve takip etsinler çünkü çok güzel şeyler yapacağız.
Melih Türker:
Ahmet Eke:
VİZYONER BİR EKİBE SAHİBİZ
AİLEMİZ YENİ BİR SAYFA AÇTI
B
enim görüşüme göre Sarı Lacivert Derneğinde müthiş vizyoner bir ekip var. Bu sadece Sarı Lacivert Derneği için değil, Türkiye’nin herhangi bir kurumuyla ilgili düşündüğüm zaman bile, çok hoş ve vizyoner bir yönetimi var. Çok dolu bir yönetim kurulu var. Ve Fenerbahçe’yi çok seven bir grup var. Dolayısıyla ben önümüzdeki yıllara baktığımda, çok hoş bir yol haritası görüyorum. Ve
Mutluay Doğan:
OLUMLU KATKI VERECEĞİNE İNANIYORUZ
Y geleceğe doğru Fenerbahçe’yi çok daha fazla sevdirecek ve Fenerbahçe sevgisini çok daha fazla yayacak, kulübe de çok daha fazla hizmetler yapacak bir yönetim ve organizasyon görüyorum. Bunu görmek beni ayrıca mutlu ediyor.
B
ugün çok olumlu bir Yönetim Kurulu toplantısı yaptık. Çok verimli geçti. Derneğin önü çok açık. Fenerbahçe’ye ve üyelerine çok olumlu katkı vereceğine inanıyoruz. Başkan projeleri gösterdi. Dernek binasının da gayet havalı ve gösterişli olduğunu düşünüyorum. Konsepti de iyi düşünülüp ona göre tasarlanmış. Derneğin böyle bir binasının olmasını büyük bir kazanç olarak görüyorum. Umarım, her şey daha güzel olur.
önetim Kurulu Üyeliğinde benim üçüncü dönemim. Üç yıldır düzenli olarak Derneğimizin kat ettiği mesafeyi bugün çok daha iyi görüyorum. Tüzüğümüzün değişmesiyle birlikte yönetim kurulu üye sayımızın, başkanın seçim şeklinin kulübümüze paralel şekilde yapılmasının burada uzantılarını görüyoruz. Bugün hem yönetim kurulu üye profilimizi hem de onların Fenerbahçe sevgisi ve motivasyonunu çok net gördük. Dernek olarak hep üzerine koyarak gidiyoruz. Sarı
Aslan Uzun:
BİRLİKTE DAHA GÜZEL İŞLER YAPACAĞIZ
Erdem Er:
Lacivert ailenin daha önce hedeflediği vizyon ve ufukların çok ötesinde yeni bir sayfa açtığını görüyoruz. Bugün bu enerji ve sinerji aldık. 21 kişilik bir yönetimimiz var. Her biri ayrı bir renk, ayrı bir profil. Hepsi derneğimize ayrı şeyler katacak. Bu da hem Derneğimize hem Fenerbahçe’mize hem de sarı lacivert renklere çok güzel şeyler verecek.
S
arı Lacivert Derneği bugüne kadar çok iyi işler yaptı. Yeni yönetim ile bundan sonra daha da güzel işler yapacağız. Bu güzel şeyleri yapmanın birinci önceliği aile olmak. Biz büyük bir aile olacağız. Bütün gücü ile Fenerbahçe’ye desteğini veren çok büyük bir aile olacağız. Bu aileye herkesin katılmasını bekliyoruz.
BİZİ TAKİP ETMEYE DEVAM EDİN
S
arı Lacivert Derneği, tüzüğün değişmesiyle yeni bir döneme girdi. Yönetim Kurulu üye sayısı arttı. Bugün de büyük bir katılımla ilk toplantı gerçekleşti. Bu yeni dönemde Sarı Lacivert Derneği ve Fenerbahçe Spor Kulübü ile neler yapılabileceği ve neler yapılması gerektiği tartışıldı. Kulübün lokali ile ilgili neler yapılması gerektiği masaya yatırıldı. Fenerbahçe sevgisinin yurda yayılmasında, neler yapılabileceği konusunda fikir alış verişinde bulunduk. Üyelerin bu konuda heyecan
içerisinde olduğunu gözlemledim. Derneğin bu yeni dönemde de, çok daha aktif bir şekilde faaliyetlerine devam edeceğini düşünüyorum. Benim gözlemlediğim de bu. Üyelerimize söyleyeceğimiz şey şu olabilir; ileriki dönemlerde Yönetim Kurulunu ve Sarı Lacivert’i takip etmeye devam etsinler.
19
Barış Ekinci:
Saltuk Orkun Eribol:
BİNAMIZ DÖNÜM NOKTASI OLACAK
YENİ FAALİYETLER PLANLIYORUZ
S
arı Lacivert Derneği ile yeni tanıştım. Yönetim Kurulunda derneğin misyonu doğrultusunda çalışacağız. Derneğin faaliyetlerini geliştirecek, gelir getirecek projeler üretmemiz lazım. Yönetim Kurulunun işi zor ama burada herkes Fenerbahçe sevdalısı ve bunun için herkes çalışacaktır. Bütün üyelere başarılar diliyorum. Zor olacak ama, bir önceki yıldan daha fazla iş yapıp, daha fazla çalışıp, daha fazla taş üstüne taş koymamız lazım. Bu ekipte de bu enerji var. Bence 2017 yılı, Sarı Lacivert Derneği için başarılı bir yıl
B olacak. Yeni dernek binası, herkes tarafından kulüp için bir dönüm noktası olarak görülüyor. Herkeste o enerji var. İnşallah, önümüzdeki sezon için orası hepimizin buluşma mekanı ve ikinci adresi olacak. İkinci evimiz gibi olacağını düşünüyorum. Hem Sarı Lacivert Yönetimi, hem de üyeleri için çok keyifli zamanlar geçirip, önemli anılar biriktireceği bir yer olur diye temenni ediyorum.
iz kendimize ‘Derneğin faaliyetlerini hem üyelere hem de kulübe daha büyük katkı verecek şekilde nasıl yönlendirebiliriz?’ diye soruyoruz. Tabi bu anlamda hem üye altyapımızı geliştirmek hem de üyelerimize sunduğumuz imkanları geliştirmeyi düşünüyoruz. Buna dernek binamız da dahil. Hem üyelerimizin hem de tüm taraftarların Fenerbahçe sevgisini ve derneğe olan aidiyetlerini arttırmak adına bir takım sosyal faaliyetler de öngörüyoruz. Çok güçlü bir yönetim var ve bu yönetim her dönemde güçlenerek
Uğur Kılıç:
Engin Keskinel:
GELİŞMEYE DEVAM EDİYORUZ
OLUMLU KATKISI OLACAK
B
ugünkü toplantının derneğimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. İlk Yönetim Kurulu Toplantımızı yaptık. Başkanın da söylediği gibi; dernek profilimiz değişiyor, derneğimiz gelişmeye devam ediyor. Öncelikli hedeflerimizin başında dernek binamızı devreye almak var. En büyük hedeflerimizden birisi bu. Yeni sezondan itibaren tüm dernek
ilerlemiş. Bu yönetimde yer almaktan ben de gurur duyuyorum. Dernek binası ile ilgili başkanımız bir görev bahşetti biz de bu anlamda elimizden geleni yapacağız. Daha ileriki süreçte üyelerin burada bulunmaktan ve buraya ait olmaktan gurur duyacakları bir dernek haline geleceğinden eminim. Derneğin faaliyetleri bu şekilde devam ederse dernek Fenerbahçe’nin en güçlü kolu olacaktır.
Ç üyelerimizle beraber, dernek lokalimizde bir araya gelerek hem Fenerbahçe sevgisini hem de derneğimize olan inancı daha da pekiştirerek, beraber olmaya devam edeceğiz.
ok güçlü bir yönetim ve yenilenen tüzükle birlikte öncelikle Sarı Lacivert ailesine sonra da Fenerbahçe ailesine çok daha iyi hizmetler vereceğimize inanıyorum. Başkanın vizyonunu hem derneğimize hem de Fenerbahçe’mize yeni ufuklar açacak. Yönetim Kurulu üyelerinin heyecanı beni daha da heyecanlandırdı. Bana daha da güven verdi. Canla başla
çalışılacağına inanıyorum. Bu yönetim kurulunun ilk toplantısından aldığım enerji bu derneğin çok daha iyi yerlere gideceğinin en büyük işareti. Geleceğe Sarı Lacivert ve Fenerbahçe için umutla bakıyorum.
Sabri Tunç Büyükmorova:
DERNEĞİMİZ DAHA DA AKTİF OLACAK
İrfan Coşkun:
H
edefimiz taraftar ruhumuzu korumak ve bunu pekiştirecek somut aksiyonları almak. Üye sayısı, dernek binası ile faaliyet ve aktiviteleri daha hareketli daha aktif bir Fenerbahçe ve kulübüne destek olan bir dernek yaratmayı amaçlıyoruz.
20
ÖNEMLİ KATKILARDA BULUNACAĞIZ
B
ugün ilk kez yeni dönem yönetim kurulu toplantısını yaptık. Başkanımız öncülüğünde yeni dönem yönetim kurulumuz çok güçlü, çok kuvvetli bir yönetim kurulu oluşturdu. Yeni dönemde hem Fenerbahçe’mize hem de derneğimize önemli katkılarda bulunacağız. Dernek binamız bu dönemde bitecek ve faaliyete geçecek. Fenerbahçemizin şahlanışı ile birlikte derneğimiz de şahlanacak.
DERNEĞİMİZ, LACİVERT KANARYALAR GRUBU İLE BİR ARAYA GELDİ Sarı Lacivert Derneği Başkanı Sertaç Komsuoğlu ve üyeler, Lacivert Kanaryalar Grubu ile bir araya geldi.
‘FENERBAHÇEMİZE İNANMAYA, ŞARTSIZ KOŞULSUZ DESTEK OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
F
S
arı Lacivert Derneği Başkanı Sertaç Komsuoğlu, ‘Fenerbahçeli Pilotlar’ın oluşturduğu Lacivert Kanaryalar grubu ile yemekte buluştu. Fenerbahçe sevgisinin yaygınlaştırılması için Derneğimiz bünyesinde yürütülen faaliyetlere ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı yemekte Sertaç Komsuoğlu, Lacivert Kanaryalar adına Serdar Cebeci ve Haluk Gemici’ye birer plaket takdim ederken, kendisi de Lacivert Kanaryalar adına Serdar Cebeci’den bir plaket aldı.
22
enerbahçe için Sarı Lacivert Ailesi olarak ciddi mesai harcadıklarını ifade eden Sarı Lacivert Derneği Başkanı Sertaç Komsuoğlu; “Bu anlamda bizlere gösterilen ilgi, alaka ve güven en büyük motivasyon kaynağımız. Fenerbahçeli Pilotlar’ın grubu olan Lacivert Kanaryalar adına Serdar Cebeci’den aldığımız plaketin de bizler için, Sarı Lacivert Ailesi için ayrı önemi ve anlamı var. Fenerbahçemize inanmaya, şartsız koşulsuz destek olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
TARİHİ DEĞİŞTİREN TAKIM
E Loran Vayloyan
Fenerbahçe kulübünün hemen her branşta yaşadığı en büyük sorun; sonunu getirememekti... Dünyanın en güzel takımı kupayı havaya kaldırırken, bu kötü geleneği de bozup spor tarihine adını yazdırdı…
n son söyleyeceğimizi en başta altını kalın çizgilerle çekerek söyleyerek başlayalım; Fenerbahçe basketbol takımın Euroleague şampiyonluğu, takım sporları içinde spor tarihimizde elde edilen en büyük başarıdır. Bu net ifadeyi koyup, malum kişiler ve taraflarca üzerine yapılan, yapılacak her türlü tartışmayı gülüp geçerek izleyip, bu tarihi başarının hikâyesine yakından bakmaya çalışalım… Fenerbahçe basketbol takımının Euroleague şampiyonluğuna uzanan macerası 2013 yılının Temmuz ayında başladı. Bu tarihe kadar basketbol şubesi son dönemlerde başta Aydın Örs, ardından Tanjevic yönetiminde ilk adımlarını atarak belli bir sistem kurup, Türkiye Ligi’ni domine etmeye başlamış, Ülker sponsorluğunda kupa alışkanlığını kazanmaya başlamıştı. 2007-2008-2010 ve 2011 şampiyonlukları döneminde Genel Direktör Nedim Karakaş ve Koç Ertuğrul Erdoğan’ın da bu ekip içinde önemli katkılarını unutmamak gerekir. Yerel lig ve kupa zaferleri peş peşe
24
gelirken, Fenerbahçe ve Ülker yönetimleri, çıtayı 2013 Temmuz ayıyla birlikte başka bir seviyeye yükseltme kararı aldı. 2012 yılında hizmete giren ve Türkiye’nin en önemli spor salonu olan Ülker Arena’nın Fenerbahçe’nin yeni mabedi olması adına artık hedeflerin daha yüksek olması gerekiyordu… Atılacak ilk adım, yeni ve daha büyük hedeflere uygun, doğru antrenörü bulmaktı. Nitekim yeni yapılanma çerçevesinde 2 sezon Neven Spaija ve Simone Piangiani ile beklenen seviye atlaması yapılamamıştı. Panatinaikos dönemi sona eren ve bir yılını dinlenerek geçiren Zeljko Obradovic, kurulan hayalleri gerçekleştirmek için en uygun fakat getirilmesi en zor isim olarak Belgrad’da bekliyordu. Bütçe, salon, camia gücü, taraftar potansiyeli, uzun vadeli projeler gibi tüm konular yaklaşık 1.5 ay karşılıklı konuşulup masaya yatırıldıktan sonra efsane koç, Fenerbahçemiz’in teklifini kabul etti ve bambaşka bir dönem başlamış oldu. Hani bu “parayı yatırırsın basketbolda hemen takım kurup Avrupa Şampiyonu
olursun” masalına kendisini inandıranlar için şampiyonluk hikâyesini 2013 Temmuzuna götürmekte fayda var.
takımda kalmasını sağladı. Bu ekip, bu sezona kadar final maçı kazanamama geleneğini yıkamamıştı ama bir Final Four geleneği oluşturmuştu. Artık “son ribaundu” alma zamanı gelmişti ve bu yoldaki ilk sorun olan takımın korunması bölümü başarıyla geçilmişti.
Haftalar, aylar süren bütçe ve kadro çalışmaları, takım iskeletinin oluşturulması, iskeletin yanına en üst seviyeleri yaşamış “yıldız” diye adlandırdığımız oyuncuların seçimi ve “en üst nokta”ya ulaşmaya çalışırken çıkılacak tüm basamakların hesaplanması tam 4 yıla yayılan çok uzun bir süreç olmuştur. Bu dört yıllık süreçte kazanılan lig şampiyonlukları ve Türkiye kupaları yerel başarıların devamını sağlamıştı. Ancak Avrupa’nın zirvesi için daha akıtılacak çok ter ve gözyaşı vardı… Yılın 11 ayı sabah 9’dan gece yarılarına kadar verilen mesailer, her yıl 70’in üzerinde resmi maç, sayısını zaman zaman Obradovic’in bile notlarına bakmadan söyleyemediği kadar çok antrenman… Kurulan kadrolara atılan NBA çelmeleri, sezon içlerinde yaşanan inişler çıkışlar, hatta iki sene önce lig yarı finalinde hedeften kopma gibi sorunlar dönem dönem Fenerbahçe taraftarının aklına acaba sorularını sokmadı değil. İşte bu noktada hep Obradovic’e güven, takıma olan inancı tazeleyen olaylar birbirini kovaladı. Madrid Final Four’unda yarım kalan
yarı final geri dönüşü, aslında bir sonraki sezonun habercisiydi. Yarım kalan o dönüş, bir yıl sonra Berlin’de maçı uzatmaya taşıyıp finale giderek tamamlandı. Bir yarım iş, bu kez Berlin’de oldu. Alınamayan o son ribaunt, bu kez kupayı avuçlarımızın arasından aldı götürdü. Umutlarımız, heyecanımız o gün için hakikaten kırıldı. Fenerbahçe’nin son yıllardaki kulüp geleneğinde maalesef finallerde başarılı olamamak ve sonunu getirememek vardı. Bu takım da aynı senaryoyu yaşayınca bunun şok etkisi çok daha farklı oldu. Dünyanın en güzel takımı da bu kötü geleneği yıkamadıysa kimse yıkamazdı. Bu şoka rağmen takımın harika iskeleti yaz döneminde bozulmadı. Fenerbahçe kulübü, başta başkan Aziz Yıldırım olmak üzere çok büyük fedakârlıklar yapıp Bogdanovic-Udoh-Vesely üçlüsünün
İkinci görev taraftara düşüyordu… Obradovic’in ilk geldiği günden bu yana hayali şuydu; “Bu takıma özel bir taraftar yaratmak. En sıradan maçta bile tribünleri dolu görüp, takım ile taraftar arasındaki bağı kurmak”. Bu doğrultuda büyük Fenerbahçe taraftarı sezon başında o zaman için inanılmazı başararak tam 6500 kombine bilet alıp, salon önünde kombine izdihamları oluşturup takıma “o ribaunt bu sezon alınacak” mesajını çok net bir şekilde verdi. Sezonun ilk maçında Giresun mağlubiyeti, iyi başlanan yeni formatıyla Euroleague sezonunun ortalarına doğru ve sonunda yaşanan keskin düşüşler, üst üste gelen ve çok can acıtan sakatlık belaları derken sezonun son bölümü geldi çattı. Geçen sezona göre en önemli artımız, Bogdanovic ve Datome’nin tam olarak iyileşmesi ve eksik oyuncumuz olmadan Euroleague play offlarına gelmiş olmamızdı. Normal sezonu ilk dört dışında bitirip saha avantajını kaybetmemiz ise yine küçük de olsa bir soru işareti oluşturmuştu.
25
SÜPÜRGE MEVSİMİ
ki; Final Four öncesindeki hava ve inanç ile organizasyonun kazananı apaçık ortada duruyordu. Sadece kalan 80 dakikada sadece basketbolun doğrularını yapmaya devam edip, tribünden ve dünyanın her tarafındaki büyük Fenerbahçe taraftarından o Loran Vayloyan enerjiyi almak kalmıştı geriye.
Dünyanın en güzel takımının Panatinaikos serisi, kelimenin tam anlamıyla “tarihi yazarken, rekorları ve istatistikleri parça parça etmek” anlamına geliyordu. Oaka Arena’da kazanılan iki maç ve bunu taçlandıran İstanbul’daki üçüncü maç Euroleague tarihinde bir ilkti. İlk kez saha avantajına sahip olmayan bir takım çeyrek final serisini süpürerek (maç kaybetmeden) adını Final Four’a yazdırmış oldu. İlk kez bir Türk takımı böylesine bir zirve noktasında 3 kez üst üste yer almış oldu. Bunu Avrupa’da başaran 4. Takım Fenerbahçe oldu. Final Four öncesinde Türkiye Ligi’nde de iki turu Giresun ve bir başka Euroleague takımı Darüşşafaka Doğuş’u toplamda 5-0 ile geçerek iki süpürmeye daha imza atıldı.
YARIM KALAN İŞ Takımın form grafiğindeki büyük yükseliş, bireysel performanslardaki artış, Obradovic’in olağanüstü konsantrasyonu ve camiada tavan yapmış inanç ile birlikte Sinan Erdem Spor Salonu’na geldik… Aslında şunu net bir şekilde söyleyebiliriz
26
Real Madrid ve Olympiacos maçlarının teknik açılımlarını uzun uzun yapmaya gerek yok. Dünyanın en güzel takımı bu iki maçı 16’sı final maçında olmak üzere toplam 25 sayı farkla kazandı. Bu kez işi son topa hiç bırakmadı. Her iki maçın son dakikalarını keyifle, ağlayarak, gururla İzmir Marşı’nı söyleterek kazandı. İki maçta oynanan toplam 8 çeyreğin 7’sini ilerde bitirdi. Tüm istatistiklerde rakiplerinin önünde yer aldı. Tepeden tırnağa, saha içinde, yedek bankında, tribünde, istatistiklerde her alanda Euroleague’in şampiyonu olmayı hak ederek Avrupa’nın bir numarası oldu. Neden “dünyanın en güzel takımı” lakabını aldığını saniye saniye ortaya koyarak kazanılan bu kupanın anlamı çok büyüktü. Türk spor tarihinin en büyük kulüp başarısı olmakla beraber Fenerbahçe kulübündeki kötü geleneği yıktı. Final kazanamama ve sonunu getirememe sendromu sona erdi. Doğru organizasyon,
doğru bütçeler, daha önemlisi bu bütçelerin doğru kullanılması ve bu bütçelerin doğru ellere teslim edilmesinin ödülünü aldık. Çok para harca kupayı kazan felsefesiyle değil, 4 yıla yayılan akıl almaz bir disiplin ile çalışmanın karşılığını aldık. Düşünün ki; kazanılmış Euroleague şampiyonluğundan 20 dakika sonra yapılan basın toplantısında “yarın sabahtan itibaren Belgrad’da yapılacak Final Four’da olmak ve orada kazanmak için çalışmaya başlıyoruz” diyen bir koça sahibiz. Kariyerindeki 9. Euroleague kupasını kucaklamış olan Obradovic hırsının bir kısmı bile camiada devam ettiği sürece bu bizim ne ilk ne son kupamız olacaktır. Artık bir Euroleague geleneğimiz var. Kupayı kazanmak kadar bu geleneği oluşturup devam ettirmek önemlidir. Biliyoruz ki; basketbol organizasyonumuz emin ellerde. Hem bütçe yaratan yönetim, hem teknik ve idari kadromuz, hem oyuncu gurubumuz hem de taraftarlarımız bu geleneğe sahip. Düşmeler kalkmalar, zor zamanlar mutlaka yine olacaktır. Ancak artık ezberledik… Dünyanın en güzel takımı koşullar ne olursa olsun terinin son damlasına kadar savaşacaktır… Basketbol organizasyonumuz ve Obradovic ile ilgili kısa bir derleme yaptıktan sonra
ZELJKO OBRADOVIC J. BODALANA 1993-1994
PARTİZAN
1991-1993
Sırbistan Ligi Şampiyonluğu (1992) Sırbistan Kupası (1992) Euroleague Şampiyonluğu (1992)
Euroleague Şampiyonluğu (1994)
REAL MADRİD
BENETTON TREVİSO
1994-1997
1997-1999
Euroleague Şampiyonluğu (1995) Euroleague Dörtlü Final 4. (1996) Saporta Kupası (1997)
İtalya Süper Kupası (1997) Euroleague Dörtlü Final 3. (1998) Saporta Kupası (1999)
PANATHİNAİKOS
1999-2012
Euroleague Şampiyonluğu (2000,02,07,09,11) Euroleague Dörtlü Final 2. (2001) Euroleague Dörtlü Final 3. (2005) Euroleague Dörtlü Final 4. (2012) Yunanistan Ligi Şampiyonluğu (2000,01,03,04 ve 11 arası) Yunanistan Kupası (2003,05,06,07,08,09,12)
FENERBAHÇE 2013-GÜNÜMÜZ Fenerbahçe'nin başarılı koçu Zeljko Obradovic'in kariyerinde tam 9 Euroleague şampiyonluğu bulunuyor. Euroleague tarihinde en çok şampiyonluğu bulunan Real Madrid'in 9 kupası bulunuyor.
oyuncu gurubumuza da bir parantez açmamız gerekiyor mutlaka…
DEV ZAFERİ İSMAİL ŞENOL YORUMLADI
Bu kadar doğru karakterlerin toplandığı, bu kadar aynı hedef doğrultusunda özveri ile çalışan, bunu yaparken taraftaroyuncu birlikteliğinin değerini bilen ve bunu yaşayan bir kadronun bir araya gelmesi küçük çaplı bir mucize olarak nitelendirilmelidir. Tabii bu karakterleri bulup birleştirmek “kadro mühendisliği” başarısıdır ancak bu konuda çok şanslı bir takım olduğumuzu da kabul etmemiz gerekir. Oynadığı dakikaya bakmadan, sorun etmeden katkı veren, saha dışında tüm Fenerbahçe değerlerini iliklerine kadar hisseden, her yönleriyle örnek ve taraftarıyla bu kadar bütünleşen tüm oyuncularımız, sonsuz övgüleri hak ediyorlar.
Bu tarihi başarıyı ilk gününden kupayı kaldırdığımız ana kadar bire bir yaşayan ve ülkemizde koç Obradovic ile saha dışında en çok zaman geçiren basketbol yorumcusu olan genç kardeşimiz İsmail Şenol’dan da kısaca değerlendirmesini istedim. Kendisi teknik detaylara girmeden çok güzel bir pencereden şu yorumu yaptı bizler için;
“Fenerbahçe basketbol takımının başarısını ve ülke basketboluna kattıklarını Euroleague şampiyonluğu üzerinden değerlendirmek, bu takıma ve Obradovic’e büyük haksızlık olur. Kurulan takım, bu takımın kimyası, özverisi, hırsı, hedefe nasıl kilitlendiği, kötü zamanlara verdiği reaksiyonlar, kazanma alışkanlığı, bütün bunların sonucu olarak kazandığı
Cumhurbaşkanlığı Kupası ((2013,2016) Türkiye Ligi Şampiyonluğu (2013-14 ve 2015-16-2017) Euroleague Dörtlü Final 4. (2015) Türkiye Kupası (2016) Euroleague, Dörtlü Final 2. (2016) Euroleague Şampiyonluğu (2017)
saygı ve sempati her şeyin üzerindedir. Bir basketbol dehası tarafında yönetilmesinin sonucu olarak tüm ekibin bu dehaya olan inancı başarının kilit noktasıdır. Basketbolda pasaport önemli değildir. Yakın zamanda hangi Türk oyuncu Ekpe Udoh kadar Türk gençlerine saha içi ve saha dışında ilham kaynağı olmuştur… Vesely’nin atletizm becerisi, Bogdanovic’in oyun zekası, Kostas’ın özverisi, Kalinic’in gelişimi, Bobby’nin 30’undan sonra basketboluna kattıkları, Melih’in bu yıldızlara yaptığı kaptanlık… Türk gençlerine örnek olacak noktalar bunlardır. Çocukluğumdan beri basketbola hayatını vermiş birisi olarak, hayalleri gerçekleştiren o kupa böyle birleşimlerin sonucunda alınmıştır. Sahada oynanan 40 dakikalar bunların sonucunda ortaya çıkmıştır ve asıl önemli olan bu kimyayı iyi inceleyip anlamaktan geçiyor.”
27
ÖZEL RÖPORTAJ / Emin Kaya
'Bu tarihin içinde
olmak benim için büyük bir mutluluk' Fenerbahçe Müzesi Müdürü Alp Bacıoğlu ile kendisinin Fenerbahçe serüveninden başlayarak Fenerbahçe tarihini, müzenin oluşma sürecini ve tabi ki müzenin gurur ve hatıra dolu köşelerini konuştuk.
F
enerbahçe’ye gönül veren ve tribünden gelme bir taraftar olan Fenerbahçe Müzesi Müdürü Alp Bacıoğlu ile Fenerbahçe tarihini, müzenin oluşma sürecini ve müzenin gurur ve hatıra dolu köşelerini konuştuk. Alp Bacıoğlu’nun Fenerbahçe ile alakalı derin bir tarih bilgisinin oluşmasının da en az müze kadar güzel bir hikâyesi olduğunu gördük. Bacıoğlu, gerçekleştirdiğimiz röportajda “Bu tarihin içinde olmak benim için büyük bir mutluluk” diye konuştu.
“FENERBAHÇE CAMİASINA GİRMEM LEFTER İLE OLDU” Fenerbahçeli olma süreciniz nasıl gelişti? İstanbul Üsküdar doğumluyum. Çocukluğum Doğancılar’da geçti. 1950’lerin ilk yıllarında Üsküdar Fenerbahçe’nin kalesi gibiydi. Diğer takımlardan taraftarlar parmakla sayılacak kadar azdı. Hemen hemen herkes Fenerbahçeliydi. Tabi o günlerde televizyon yok, internet yok. İletişim ortamı bugünkü gibi değildi. Mahalledeki abilerimiz Naci, Lefter, Basri, diyorlardı. Muhabbetlerinde bir sürü isim geçiyordu. Ben de hep merak ediyordum. Bir gün abilerimden bir tanesine sordum, “Naciler, Basriler isim olarak bana yabancı gelmiyor ama Lefter kim?” dedim. Bana şöyle bir cevap verdi, “Lefter’i tanımıyorsan Türkiye’yi terk et, o ülkenin en büyük futbolcusudur.” Oradan kafamda bir Lefter imajı oluştu. Bir gün Fenerbahçe idmanını izlemeye giderken beni de çağırdılar. Fenerbahçe stadına gidiyorduk. Antrenmanı izlemeye girdiğimizde bana Lefter’i gösterdiler. Ben de izledikçe hayran kaldım. Çok güzel şut çekiyordu, çok iyi oynuyordu. O gün Lefter’e karşı bir sevgi başladı içimde. Biliyorsunuz insanlar bir takımın taraftarı olurken belli şeylerden etkilenirler. Bu ya bir futbolcu olur, ya aileden kaynaklanır burada özellikle babanın baskın fanatikliği çok öne çıkar. Benim de Fenerbahçe camiasına girişim Lefter sayesinde oldu.
“TRİBÜNLERDEN GELME BİR FENERBAHÇELİYİM”
Fenerbahçe Müzesi Müdürü Alp Bacıoğlu, Yayın Yönetmenimiz Emin Kaya ile kulübümüzn kazandığı en anlamlı kupalardan General Harrington Kupası ile poz verdi.
28
Ben maça çok gidemezdim, çünkü çok küçüktüm, kendi başıma gitme imkanım yoktu. Babam da benim ısrarım üzerine beni götürürdü. Yine ben çok fazla ısrar ettiğim bir dönem bana müjdeyi verdi. 1 Temmuz 1960’da Cemal Gürsel Kupasına gidecektik. Fenerbahçe’nin Beşiktaş ile maçı vardı. Maç başladı, 37. dakikaya gelindiğinde Beşiktaş 2. gölü attı. 2-0 yeniliyorduk. O golü yedikten sonra babama serzenişte bulundum. Beni bu maça neden getirdin diye ağlıyordum. Çünkü kafamda Lefter’li Fenerbahçe’nin kimseye yenilmeyeceğine kesin inanmıştım. Babam da bana maçların hakemin son düdüğü ile biteceğini söyledi. Daha dakika 40 olmuştu. İlk yarı bitmeden o 5 dakikada 2 gol attı Fenerbahçe. İlk gol tabi ki Lefter’indi. İlk yarı 2-2 bitti. Maç sonunda ise 6-2’yi gördük. Zaten sonrasında benim için hayat fazlasıyla sarı lacivert oldu. Sonrasında her maça gittim. Tribünlerden gelme bir Fenerbahçeliyim.
“FENERBAHÇE TARİHİNİ RÜŞTÜ DAĞLAROĞLU SAYESİNDE ÖĞRENDİM” Fenerbahçe tarihine olan ilginiz nasıl başladı? Hep Fenerbahçe maçlarını araştırır ve not alır mıydınız? Bir Galatasaray maçı öncesi gazete almıştım. Maçla alakalı haberlere bakacaktım. Bir gazetede Fenerbahçe ile Galatasaray örneğin 265. defa karşılaşıyor yazıyor, diğer gazetede 263 yazıyor, birinde 267 yazıyor. 3 gazetede 3 ayrı rakam vardı. Bunun gerçeğini öğrenebileceğim bir kişi vardı, ben de ona gittim. Bahsettiğim kişi Doktor Rüştü Dağlaroğlu’dur. Fenerbahçeli kaleci Oğuz Dağlaroğlu’nun dedesidir. Rüştü Bey Fenerbahçe’nin maçlarını tek tek not tutardı. Ben de bir gün ziyarete gittim. Kendisinin daha öncesinden çıkardığı bir Fenerbahçe tarihi kitabı vardı. Kitapta 1957’ye kadar bütün maç bilgileri de dahil olmak üzere geniş bir tarih vardı. Bayram günüydü, ben de ziyarete gittiğimde çok kalmak istemedim. Beraber güzelce konuştuk. Giderken ne zaman istersen tekrar gelebilirsin dedi. Ben de 15 sene boyunca her hafta ziyarete gittim.
Fenerbahçe tarihini Rüştü Dağlaroğlu sayesinde öğrendim. Daha sonrasında onun notları üzerine ben de Fenerbahçe ile alakalı notlar almaya başladım. Daha sonra da iyice tarihe dalıp bütün basketbol voleybol maçlarını tarihini çıkarmaya başladım. Önümüzdeki süreçte de bir Fenerbahçe basket tarihi ile alakalı kitap çıkartacağız. Bunu toparlamak için birçok kişi ile görüşüp çok ince bilgilere ulaştık.
“1932’DEKİ YANGINDA HERŞEY KÜL OLDU” Müzenin kuruluşu nasıl oldu ve sizin burada göreviniz nasıl başladı? Fenerbahçe’nin her zaman müzesi olmuştur. Başkanımız Aziz Yıldırım burayı 2005 yılında Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile açmıştı. Ancak en öncesinde 1912’de İstanbul şampiyonu olunca kazanılan kupayı sergilemek için bir vitrin alıp, Altıyol Çilek Sokak’ta bir binanın ikinci katını kiraladılar. Kulüpler Birliği şampiyonu olan takıma bir şampiyonluk kutlaması için Union Clup’ta müsaade veriyorlardı. Bu kutlamadan gelir elde edildi. Böylelikle ilk lokal ve müze için kaynak sağlanmış
oldu. Yaklaşık 10 kupa ile müzenin açılışı yapıldı. Fenerbahçe 32 dalda spor yaptı. Kazanılan kupalar müzeye getirildi. Daha sonra vitrinler arttıkça yer değiştirilme ihtiyacı hissedilip Kuşdili’nde bir köşke geçildi. Ancak 1932’deki ahşap köşkte çıkan yangınında bütün kupalarımız yandı. Bu müze yapılırken muadil kupalar yapıldı ancak sadece bir kısmı. Fenerbahçe resmi dergisi çıkmaya başladığında benim de dergide yazmamı istediler. Ben devamlı kütüphanede araştıra araştıra iyi bir tarih bilgisi edindim. Beni de dergi için önermişler, böylelikle dergide maceramız başladı. Daha sonrasında müze yapılacağı söylenmeye başlandı. Ben de kupaları biliyordum. Kupalar ile alakalı bir sınıflandırma yapılırken benden yardım etmemi istediler. Ben de yeni emekli olmuştum. Seve seve çalıştım. Böylelikle benim de bir tuzum oldu. Bir gün Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım müzenin açılmasına az kaldı, başına bizim tarihimizden anlayan, bilen bir Müze Müdürü gerekli olduğunu söylemiş. Müze için önce bana söyleyip sonrasında beni önerdiler. Bu tarihin içinde olmak benim için zaten büyük bir mutluluk. Başkandan da onayı alınca göreve başladım.
29
‘EN DEĞERLİ BELGELERDEN BİR TANESİ HARRİNGTON’UN MEKTUBUDUR’ Müzenin en eski ya da size göre en değerli parçası hangisi?
M
üze ve arşiv oluşturulurken taraftarlardan çok destek aldık. Müzenin neredeyse yarısı taraftarlardan gelen objelerle oluşturuldu diyebiliriz. Birçok tarihi objenin yanında belgelerimiz de mevcut ancak en eskileri ne yazık ki 5 Haziran gecesi Kuşdili’ndeki yangında yok oldu. Yok olan belgelerin arasında bana
30
göre en değerli belgelerden bir tanesi olan Harrington’un mektubu da bulunuyordu. Osmanlı imparatorluğu I. Dünya Savaşı’ndan yenik ayrıldığı için 5 sene boyunca işgal altındaydı. İşgal güçlerinin başında General Charles Harrington vardı. Fenerbahçe’nin ilk sevilme tohumları da bu zamanlar atılmıştır. 1922-1923 senelerinde hiç gol yemeden 58 gol atarak İstanbul şampiyonu oldu. Çok sağlam bir kadrosu vardı. Araştırmalarıma göre dünya üzerinde hiç gol yemeden şampiyon olan başka bir takım yoktur. O sıralarda Taksim’de Gezi Parkının olduğu bölgede bir stat vardı. Ali Naci Karacan Fenerbahçe Genel Sekreteri olarak İngilizlere müsabaka teklif etmişler. Karacan, bizim iki avantajımız vardı diye bahsediyor. Bunlardan bir tanesi takım kendinden emindi. İkincisi mali bir yükü yoktu. Askerler cumartesi pazar izinde olurdu. Maçların yapılması, askerleri oyaladığı için komutanların işine gelirdi. Bütün yabancı askeri takımlarla maç yaptılar ve 50 maçın 41’ini kazandılar. 93 tane de gol atıldı. Halk o yüzden Fenerbahçe’yi ve sporu sevdi. O zamanlardaki bağrı yanık, üzüntülü halk tek tesellisini Fenerbahçe’nin işgal ordularını uğrattığı yenilgide buldu. Böylelikle Fenerbahçe taraftar kitlesi bir anda büyüdü. Gazetelerin bu maçları hezimet şeklinde yazması da halkın moral gücünü arttırıyordu. Ayrılmaya yakın Harrington İngiltere’ye “İstanbul’daki
5 yılım boyunca biz futbolu icat eden İngilizler, Fenerbahçe’ye karşı boynumuzu eğdik. Buradan böyle ayrılmayalım” diye bir mektup yazdı. Böylelikle İngiltere’den profesyonel oyuncu olup askerlik yapan bazı futbolcuların tayinini İstanbul’a çıkarttı. Buradaki askeri takımlarla bir turnuva düzenleyip en iyi oyuncuları seçti. Oradan Milli Takım gibi çok güçlü bir takım ortaya çıkarttı. 1923 yılının Mayıs ayında azınlık gazetelerinde bir ilan yayınlattı. İşgal orduları kumandanı General Charles Harrington ortaya bir kupa koymuş. Gazetede; herhangi bir Türk takımı ile oynamak istediği, Türk takımlarının karma yapıp çıkabilecekleri ve kazanana İngiltere’den özel getirtilen General Harrington kupası verileceği yazıyordu. İlan kısa zamanda diğer bütün gazetelerde yankılandı. Fenerbahçe hemen yönetim kurulunu topladı ve “İstediğiniz gün, istediğiniz saatte, istediğiniz hakemin yönetiminde kendi kadromuzla cevap vermeye hazırız” diye karşılık verdi. İstanbul’da büyük bir olay oluyordu. O maçta Fenerbahçe ilk yarıyı 1-0 yenik bitirmesine karşın, ikinci yarıda Zeki Rıza’nın 2 golüyle maçı aldı. İşgal ordusu takımı o kadar iddialı olmasına rağmen hezimete uğradı. Fenerbahçe’nin galibiyetini duyan halk taksimdeki stadyuma geldi. İstiklal Caddesi boyunca Fenerbahçe oyuncularını eller üstünde taşıdılar.
Sarı Lacivert Derneği’nin kulübümüze hediye ettiği Fenerbahçe takım otobüsü de müzede sergileniyor.
“GENİŞLETİLMİŞ STAT TURU VE İNTERAKTİF SİSTEM GELİYOR”
M
üze her gün saat 10’da açılıyor. Ücret talep edilmiyor. Ancak bir yenileme çalışması içeresine gireceğiz. Stat turları başlayacak. Saat 14.30 ve 16.30’da stat turu yapılıyor. Gelecekte çok daha geniş bir stat turu projemiz var. Şu anda ziyarete açık olmayan sporcu soyunma odalarına kadar geniş bir yelpazede gezi ziyaretçilerimizi bekliyor olacak. Bunun yanında müzemize interaktif bir sistem getiriyoruz. Mesela babanızla gittiğiniz ilk maçı görmek istiyorsunuz. Müzede bilgisayarların başına geleceksiniz, maçı tarihi gireceksiniz, kadro, goller, videolar hepsini izleyebileceksiniz.
DÜNYANIN EN YÜKSEK ZİRVESİNDE FENERBAHÇE BAYRAĞI
B
ir dağcı gurubu biz 100. yılda Fenerbahçe bayrağını dünyanın farklı yerlerinde ve en yüksek dağlarında dalgalandırmak istiyoruz diye geldiler. Yönetimle konuşup sponsorluk aldılar ve bu bayrağı Everest’e kadar çıkartıp getirdiler. Bir diğeri ise Tavşanlı’da yerin 300 metre altında madenciler 100. Yıl kutlamasında bu bayrağı kullandılar.
“SİYASİ BİR GAZETENİN İLK SAYFASINDA MANŞET FENERBAHÇE’YE AYRILMIŞ”
F
enerbahçe 1950 yılının Mart ayında davet üzerine İsrail’e gitti. İsrail yeni kurulduğu için ülkelerini tanıtmak için propaganda amaçlı davetler yapıyordu. Fenerbahçe’nin geldiği gün “La Verdad” isimli bir gazete sarı lacivert yazılarla hem Türkçe hem İbranice “hoş geldin Fenerbahçe” diye manşet verdiler. Siyasi bir gazete olmasına rağmen ilk sayfanın manşetini Fenerbahçe’ye ayırmışlardı.
31
‘ATATÜRK FENERBAHÇELİDİR’
‘YARIM KUPANIN HİKAYESİ’
Bize Atatürk ve Fenerbahçe ile alakalı neler söyleyebilirsiniz?
Bize müzenin en ilgi çeken köşelerini gösterebilir misiniz?
A
M
tatürk’ün Fenerbahçeli olduğu bilinen bir durumdu. En basitinden, Kuşdili’ndeki yangından sonra Akşam Gazetesi Fenerbahçe için yardım toplamak amacıyla ilan yayınladı. Herkes 2-3 ya da 5 lira bağışlarken gazetede bir anda ‘Gazi Hazretleri 500 lira bağışladı’ haberi görüldü. Bu çok büyük bir paraydı. Atatürk ile sürekli beraber olan yaverinin anılarına göre her gün aşağı yukarı 100 kişiden yardım talebi gelir. Atatürk bu tür konularda eğer bir kez başlarsak önünü alamayız dermiş. Çünkü Atatürk’ün bir özelliği de yaptığı yardımları devlet hazinesinden değil her zaman kendi cebinden yani kendi maaşından yapmasıdır. Bunun ardından yaveri Fenerbahçe’ye 500 lira göndermesini sorunca “Çocuk ne diyorsun yanan Fenerbahçe” diye cevap vermiş. Bu onun sempatisini bariz gösterir. Daha başka olarak, bir gün Fenerbahçe su topu takımı Yalova’ya çağırılmış, Yalovalı gençlerle bir maç yapılması istenmiş. Normalde bu tarz etkinliklerde hem şampiyon olduğu için hem o dönemde daha iyi imkânlara sahip olduğu için Galatasaray su topu takımı çağırılırdı. Onlar her zaman iyi kıyafetlerle gelir, bir örnek giyinir, maddi problem yaşamazdı. Hatta Galatasaray’da okumuş bir Mısır Prensinin desteği vardı takıma. Zaten Fransız ekolüne sahipti. Ancak bu seferki davette merci büyüktü ve Fenerbahçe çağırılmıştı. Federasyon başkanı Rıza Sueri’ne bu durum sorulduğunda “Gazi Hazretleri bizzat kendisi öyle rica etti” demiştir. Bu da başka bir örnektir. Hatıratlarda bunlar geçer.
1956 -1957 Sezonu Şampiyonu Fenerbahçe'nin Galatasaray'a attığı golün halıya işlenmiş hali
32
üzemizin en ilginç kupalarından bir tanesi Başvekil kupasıdır. 1950’li yıllarda takımlara para kazandırmak için özel kupalar düzenlenirdi. Çünkü o zamanlarda daha ek gelir sağlayacak kurumlar yoktu. Her şey maç gelirine bakardı. Ankara’da Mülkiyeliler birliği tarafından bir maç düzenlenecekti. Fenerbahçe ile Galatasaray trenle Ankara’ya gitti ve aynı gün maç yapılacaktı. Fakat Mart ayı olduğu için hava erken kararıyordu. Fenerbahçe kaptanı Naci Erdem’in anlattığına göre, maç berabere kalınca uzatmaya gitmiş, maçı izleyen Adnan Menderes de daha fazla kalamayacağı için ayırılmak durumunda kalmış. 15 dakika sonra oyuncular önlerini göremez olmuş. Yönetime bildirmişler. Yakındaki bir makine kimya endüstri fabrikasından bir işçiyi çağırıp kupayı ortadan kestirmişler ve tahtaya yapıştırmışlar. Böylelikle biraz komik ve hoş bir hatıra oluşmuş. Aynısı Galatasaray müzesinde de bulunuyor.
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün tüzüğünde "Kulübün kuruluş amacı; vatanın gençlerini, vatan korumasına ve askeri seferberliklere hazırlamak" maddesi yer alıyor. (1913 - Madde 2)
Adam Gibi Adamların Euroleague Şampiyonluğu Neticede bu çocuklar çok iyi mücadele ettiler. Bir top kapmak için iki kişi topa atladı. Sarı lacivert formanın hakkını vermek için çok çalıştılar ve çok ter döktüler. “Adam gibi adamsınız.” Fenerbahçe sizlerle gurur ve onur duyuyor.
Ç
ok dolu bir Nisan ve Mayıs ayı yaşadık, yaşıyoruz… Bu yoğunluğu yaşarken hem üzüntülere hem de sevinçlere şahit oluyoruz. Ben her zaman sevinçlerle başlayıp üzüntüleri sona bırakmayı severim. Bu yüzden yüzümüzü güldüren, 3.kez üst üste Final Four’a kalan ve Şampiyon olarak tarih yazan Erkek Basketbol takımından başlamak istiyorum. Büyük iş başardılar. İşin daha önemlisi Final Four yolunda eşleştikleri ve bu kupanın gediklisi olan Panathinaikos takımını 3 maçta da yenerken saha avantajının rakip takımda olması ve iki maçın da rakip sahada oynanması oldu. Agresif bir seyirci önünde oynanan ilk maçta önemli bir iki nokta üzerinde durmak istiyorum. 3. çeyreğin başlarında Fenerbahçe’nin maç içinde geriye düştüğü 16 sayılık fark. Ancak hepimiz biliyoruz ki Fenerbahçe Basketbol takımının en iyi uzmanlık alanı bu durumlardan geriye dönmek. Hani derler ya ‘biz bunu hep yapıyoruz.’ Başka bir deyişle ‘Fenerbahçe bitti demeden bitmez.’ 3.çeyrekte rakip sadece 8 sayı atabiliyor. Fenerbahçe 8-20’lik bir seri ortaya koyuyor. Son çeyrek de bir evvelki çeyreğin fotokopisi. 8-23’lük bir seri ve Fenerbahçe Play Off serisinde 1-0 öne geçiyor. Bu maç bana göre kırılma noktası oldu. Zira ikinci maçta rakip takım ilk maç kadar direnç gösteremedi ve Fenerbahçe İstanbul’a 2-0 ile döndü. Üçüncü maç Fenerbahçe’nin seyircisi ile bütünleşip Final Four’a kalmanın zevkini yaşadığı bir maç oldu. Müthiş bir seyirci desteği, boş yerin kalmadığı bir salon, sarı tişörtler giyilmiş, elde Fenerbahçe ve Türk bayrakları ve de 18 sayılık bir farkla Final Four’a merhaba. Bu üç maçta başta Ekpe, Bogdan, Kalinic, Dixon ve diğer oyuncular sahaya çok büyük bir karakter koyarak başarıya takım olarak sahip çıktılar. Ancak işimiz daha bitmemişti. İki maç daha oynamamız gerekli idi şampiyon olabilmek için. İşte Euroleague şampiyonluk öyküsü:
34
Jak Bezzonana 21 Mayıs 2017, saat 22.50 hayat boyu unutamayacağımız bir tarih ve saat olacak. Bir ilkin tarihi ve saati. Bu başarıyı çocuklarımız ve torunlarımızla yaşayanlar ve canlı seyredenler olarak uzun seneler anlatacağız. Bakınız ne kadar enteresan. Final 4 oynadığımız iki takım, biri Real Madrid, diğeri Olimpiacos. Bu kupanın tecrübeli iki takımı. Eskilere gittiğimizde bu takımların isimleri bile bizi korkutur, hele bunları seyretmek için nerede olursa olsun gider, bilet fiyatı kaç para olursa olsun hiç düşünmeden verirdik. İşte Fenerbahçe bu takımları yenerek Avrupa’nın en büyüğü oldu. Madrid’in oyuncusu Sergio Llull bir röportajında Fenerbahçe’de oynamak istediğini söylüyor. İşte Fenerbahçe’nin gelmiş olduğu nokta. Bu tip istekler her gün aratarak devam edecektir. Bildiğiniz gibi F4 yarı final ilk maçını Real Madrid’le oynadık. Çok samimiyetle söylüyorum. Gruplarda oynadığımız maçlar bizi daha fazla zorladı (Baskonia maçı). Maçın başından sonuna kadar kontrolümüzde olan bir maç. İstatistiklerin
hepsinde Fenerbahçe var. Hatta maç içinde bir ara farkı 16 sayıya kadar çıkartıyoruz. Savunma süper, hücum da öyle. Basketbol nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynuyoruz. Maça giren her oyuncu katkı veriyor. Dört oyuncumuz çift haneli sayılara ulaşıyor. Maçın sonucunda final oynamaya hak kazanıyoruz. Finaldeki rakibimiz Olimpiacos. Kupayı daha evvel kazanmış buranın tecrübelilerinden. Bir gün evvel CSKA Moskova’yı elemiş, 3 çeyrek geride götürdüğü maçı son çeyrekte öne geçerek önemli rakibini kupa dışına atmış bir takım. Ancak sende Fenerbahçesin. İşte takımımız bu şekilde maça başladı. Çok hırslı olan ve kupayı almayı çok isteyen takımımız müthiş bir karakter koydu ortaya. İyi savunması ile rakibe potayı göstermedi. Maç içinde farkı 20 sayıya kadar çıkartan takımımız sahadan da 16 sayı farkla ayrıldı. Finalde rakibi altmışlı sayılarda tutarak. Yazıyı yazarken acaba diyorum asist, şut yüzdesi, ribaunt sayısı, istatistik vereyim diye düşünüyorum. Sonra karar veriyorum Fenerbahçe tüm istatistikleri altüst etmiş. Ne gerek var bu detaylara deyip vazgeçiyorum.
Fenerbahçe sizlerle gurur ve onur duyuyor Bu şampiyonluk tüm oyuncuların katkısı ile yaşanmış ve kazanılmış. Ancak tabii öne çıkanlar var. Ekpe, F4’ün MVP’si seçilirken, savunmada ve hücumda gösterdiği mücadele ve final maçında yaptığı 5 blok senelerce konuşulacak bir başarı. Kalinic, savunma ve hücumdaki başarısı, Bogdanovic kritik anlarda kritik sayıları ile önemli katkı veren oyuncu oldu. Sloukas takımı çok iyi yönetti. Vesely smaçları ile takımı ve seyirciyi havaya sokarak önemli bir elektrik verdi. Datome özellikle son maçta özlediğimiz oyununu sahaya en iyi şekilde yansıttı. Neticede bu çocuklar çok iyi mücadele ettiler. Bir top kapmak için
çıkmasına karşılık yarı final maçında cesur bir şekilde attığı iki üçlük ve final maçındaki 8 sayılık katkısı ve sorumluluk duygusu bizleri sevindiren tek nokta oldu.
iki kişi topa atladı. Sarı lacivert formanın hakkını vermek için çok çalıştılar ve çok ter döktüler. “Adam gibi adamlar veya adamsınız.” Fenerbahçe sizlerle gurur ve onur duyuyor. Tabii ki takımı kenardan yöneten Obra ve ekibi, takıma her zaman destek veren Başkan ve yönetim, başarının en önemli parçaları olarak tarihe geçtiler. Emeklerinize binlerce teşekkürler. Gelelim yaşadığımız ilk üzüntüye; Altı senedir Final Four’a kalmayı başaran Fenerbahçe Kadın Basketbol oyuncuları 3 kez de final oynadılar. Her şey aslında çok iyi başladı. Son şampiyonla yarı finalde karşılaşan Fenerbahçe, yaptığı çok iyi savunma ve hücum ribauntlardaki bariz üstünlüğü ile çok zor bir ekip olan Ekaterinburg takımını yenerek finale kaldı. Finaldeki rakip Kursk takımı oldu. Kursk takımı ile guruplarda yaptığımız iki maçı da kaybetmiştik. Kursk takımı 14 galibiyet alarak Final Four’a gelmişti. Fenerbahçe kupaya çok yaklaşmıştı. Rakibin hiç yenilgi yüzü görmemesi bu maçta yenilmeyeceği anlamına gelmiyordu. İşte bu atmosferde
maça başlayan takımımız 10-0’lık bir seri ile rakip teknik adama çok erken mola aldırmıştı. Bu durum hepimizi çok umutlandırmıştı. Ancak rakibin moladan 7-0’lık bir seri ile dönmesi ve takımımızın ısrarla dış şuta dayalı oynaması, top kayıpları, en iyi oynadığımız yer olan boyalı alandan vazgeçmemiz farkın bir ara 18 sayıya kadar çıkmasına neden oldu. Farkı bir ara iki sayıya kadar indirsek de oyuncularda meydana gelen zihin ve beden yorgunluğu dolayısı ile farkı eritmek için harcanan ekstra güç, maçın kaybedilmesindeki nedenlerden biri idi. Neticede bu yenilgi maçın başında çok yaklaştığımız kupayı yitirmemize sebep oldu. Maç boyunca şut isabet oranının yüzde 33.9 / yüzde 49.2 olması, sorumluluk alacak oyuncuların bu sorumluluğu almaması zaman zaman daha müsait durumdayken şut atmak yerine pas vermemiz ve yanlış şut seçimleri yenilgiyi hazırlayan diğer nedenler oldu. Ancak oynadığımız iki maçta da bizi sevindiren ve bize ileride çok büyük katkılar yapacak bir oyuncuyu kazandık diyebiliriz. Pelin Derya Bilgiç’ten bahsediyorum.1994 doğumlu oyuncu ilk olarak bir F4 parkesine
Son üzüntümüz de Lig şampiyonluğunu kaybetmemiz oldu. Kadın basketbol takımı açısından baktığımız zaman 2016-2017 sezonu kupasız kapandı. Onca yapılan masrafa ve takımda bulunan bir sürü dünya yıldızına rağmen. Elbette yetkililer bu tablonun nedenini araştırıp bulacaklardır. Aslında çok zor 5 maç oynandı. İlk iki maç saha avantajı nedeni ile Yakın Doğu Üniversitesi sahasında başladı. Fenerbahçe kendi sahasına 2-0 ile gitmek durumunda kaldı. Bütün olumsuzluklara karşın Fenerbahçe sahasındaki iki maçtan galip çıkarak seride durumu 2-2’ye getirdi. Bu çok önemli bir geri dönüş oldu. Son maç çok çekişmeli ve çok heyecan verici oynandı. Maç içindeki önemli kırılmaları sıralarsak; Fenerbahçe 2. Çeyreğin ortalarında 9 sayılık bir farkla maçı önde götürdü. Rakip ikinci çeyreğin sonlarında 12-0’lık bir seri ile öne geçip ilk yarıyı önde bitirdi. 3.çeyrekte rakip 10 sayı öne geçti. Fenerbahçe çeyrek sonunu çok iyi oynayarak maçı beraberliğe getirdi. Son çeyrekte Birsel attığı üçlükle maçı 68-69’a getirdi. O arada Fenerbahçe 0-7 bir seri ile 5 sayı öne geçti. Ayşe’nin yaptığı faul ile rakip 3 atış kullanarak farkı azalttı ve sonrasında öne geçti. Bu arada Fenerbahçe üst üste 3 hücum ribaundu almasına rağmen buradan sayı çıkartamadı. (Fenerbahçe ilk yarı 5 hücum ribaundu aldı. Rakip 4 hücum ribaundu aldı. Maç sonunda Fenerbahçe 14 hücum ribaundu alırken rakip 6’da kaldı) maçın tamamında önemli olan bu artıdan faydalanamadık. Son iki saniyeye girilirken skor 76-75 idi. Kazandığımız serbest atışlardan birini atsak maç uzatmaya gidecekti. Ne yazık ki Parker iki atışı da kaçırdı. Adeta avucumuzun içinde olan şampiyonluk ve kupa saniyeler içinde gitti.
Bireysel hataların kurbanı olduk Önemli olan buradan çıkartılacak dersler diye düşünüyorum. İlk iki maçta ısrarla dış şut ile oynamaya çalıştık. Seride 2-0 geriye düştük. Sahamızda oynadığımız maçlarda topu daha fazla çember altına indirdik seri 2-2 oldu. Son maç bireysel hataların kurbanı olduk diyebiliriz. Tabii ki en önemli nokta; Avrupa şampiyonluğunu ve Türkiye şampiyonluğunu finalde kaybetmemiz oldu. Bu soruna bir çare bulmak zorundayız. Sarı Lacivert Günler dileği ile.
35
Sicil No: 769
ÜYE SAYIMIZ ARTMAYA DEVAM EDİYOR Dernek üyelerimizi daha yakından tanımak için bazı üyelerimizin görüşlerini aldık. Dernek üyelerimiz Fenerbahçe sevdasını ve Sarı Lacivert Derneği ile ilgili görüşlerini paylaştılar. Sicil No: 418
Sicil No: 514
Onur Benek
Serhat Barış Türkmen
NESİLDEN NESİLE AKTARACAĞIZ
3
5 yaşındayım mali müşavirlik işi ile uğraşmaktayım. Ben Fenerbahçe’mle çocukken sokaklarda top oynarken tanıştım. O zaman sokakta top oynayan her çocuk eğer kaledeyse adı Schumacher, defanstaysa Uche veya Högh, orta sahadaysa Oğuz, gol atmışsa adı Aykut olurdu. Birlikteliğin sevginin tutkunun adıydı Fenerbahçe. O zamanlarda kalbe atılmış bir tohumdu Fenerbahçe, içimde yeşeren şimdiyse köklü bir meşe ağacına dönüşen. Bu öyle bir sevgidir ki; Ne ben Fenerbahçeli olmayan birine anlatabilirim bu sevdayı ne de o anlayabilir bu sevdayı. Tatmayan, yaşamayan için benzetmelerden ibarettir aşk, anlatamazsınız anlamazlar. İşte öyle bir şeydir Fenerbahçelilik. Aşk karşılık beklemez, bekliyorsa adı aşk değildir zaten. Aşkımla sevdamla geçirdiğim zamanlarda tanıştım ben bu dernekle, yani aşıkların buluşma mabedinde. Bu dernekte nice dostluklar nice anılar paylaştım ve Allah izin verirse paylaşmaya devam edeceğim. Derneğimiz de bu aşkla bu tutkuyla sayısız başarılara imzasını atmış ve atmaya devam etmekte. Umut ediyorum yeni yerimizde bu aşkı nesilden nesile aktaracağız ve bu efsane hiç bitmeyecek.
36
YÜKSELEN BİR DEĞER HALİNE GELİYORUZ
M
esleğim Kaptanlık. Mira Marine ve Mirali Denizcilik firmalarının sahibiyim. 29 Aralık 1976 İstanbul doğumluyum. Evli ve bir kızım var. Eşimin adı Simla, kızımın adı Mira. Kurmuş olduğum şirketin adını koyarken, çok sevdiğim kızımdan ilham aldım. İlkokulu Nurettin Teksan, Lise öğrenimimi Semiha Şakir Lisesi’nde tamamladıktan sonra Kocaeli Üniversitesi Denizcilik Okulu’ndan mezun oldum. Daha sonra İşletme eğitimi aldım. 1998’de Denizcilik Okulu’ndan mezun olduktan sonra bir sene boyunca denizlerde gemi kaptanlığı yaparak kariyerime ilk adımımı attım. 2000 senesinden bu yana Denizcilik sektöründe faaliyet gösteren şirketlerimi yönetiyorum. Fenerbahçe sevgisine çocuk yaşlarda ailem sayesinde tanıştım. Benim ilk ve önde gelen üst kimliğim Fenerbahçeliliktir. Sarı-lacivert Derneği ile deplasmandaki Benfica - Fenerbahçe maçı sayesi ile tanıştım ve o güzel ailenin bir parçası oldum. Yeni Başkanımız ve yönetimimizle Sarı Lacivert Derneği de önümüzdeki yıl yeni dernek binamızla yükselen bir değer ve marka haline geleceğine inanıyorum. O kadar çok acı ve tatlı anım var ki ama şu ana kadar hiç unutamadığım 100. yıldaki Cadde’de yapılan Fenerbahçe kutlamalarımız ve şampiyonlar ligi çeyrek finali Sevilla - Fenerbahçe maçındaki inanılmaz heyecanımızdır.
Tolga İnal
DERNEĞİMİZ ÇOK AKTİF VE BİRLEŞTİRİCİ
1
979 da Ankara doğumluyu. İlk ve orta öğrenimimi İstanbul’da tamamladıktan sonra İ.Ü. Endüstri Mühendisliği bölümü mezunu olarak iş hayatına atıldım. Bilişim sektöründe 13 yıldır yönetici olarak çalışmakla birlikte, eş zamanlı, kozmetik & medical sektöründe faaliyet gösteren şirketimizde aktif ortak olarak çalışıyorum. Fenerbahçe sevgisi ile tanışmam elbette babam ve dayım vasıtası ile çocukluk yıllarıma dayanır. Lakin Fenerbahçe coşkusu ile ilk tanıştığım maçımızı 1985 yılında radyodan dinlediğim Bordeux maçı olarak hatırlarım. Fenerbahçe sevgimi, çocukluk yıllarımdan itibaren aklımdan ve kalbimden hiç çıkartmadığım acısıyla tatlısıyla her saniyesini hissederek yaşamaya çalıştığım bir tutku olarak tanımlayabilirim. Bambaşka hayat gailesi olan milyonlarca insanın bazı anlarda hayatlarındaki her şeyi unutup yaşamayı tercih ettikleri, her şeyin üzerinde ortak ve tertemiz bir tutkudur Fenerbahçe tutkusu… Sarı Lacivert Derneği ile Yüksek Lisanstan sevgili arkadaşım, aynı zamanda dernek yönetim kurulu üyesi olan Ömer Ekinci vasıtası ile tanıştım. Özellikle Sertaç Komsuoğlu başkanımız ve dernek yönetiminin, kulüp içi politikalardan bağımsız, beklentisiz ve şartsız Fenerbahçe’ye hizmet etmek amaçlarına şahit olduktan sonra, kendilerinin ve dernek üyelerinin profillerini de göz önüne alarak hiç düşünmeden derneğe katıldım. Son bir yıl içinde derneğin çok aktif ve başarılı birleştirici faaliyetlerde bulunduğunu gözlemliyor, dernek binasının tamamlanması ile birlikte aktivitelerin en üst seviyeye çıkacağına inanıyorum. Bu noktada, dernek bünyesinde üzerime düşen her sorumluluğu yerine getirmeye hazırım. Fenerbahçe ile ilgili tribünde olduğumuz 4-3’lük Gaziantep ve Galatasaray maçlarını, 1994 yazında tamamına gittiğim, 7 gün içinde Trabzonspor (K. Senol Jübile) - Galatasaray ve Beşiktaş’ı (TSYD) yendiğimiz 3 maçı ve böbrek taşı sancılarına rağmen tribünü terketmediğim İnönü’deki bir Beşiktaş maçını hiç unutamam…
1
965 Erzincan doğumluyum. Halen Ekinciler Holding A.Ş.’de Denetim Grup Başkanı olarak görev yapmaktayım. İyi bir sporsever ve iyi bir Fenerbahçeli olduğumu söyleyebilirim. Türkiye’deki erkek çocukların büyük bir çoğunluğu gibi ben de futbol oynayarak büyüdüm. Daha çocuk yaşımda çevremdeki ağabeylerim beni kandırıp kendi tuttukları takımın taraftarı yapmak istiyorlardı. 3 ağabeyim ve kuzenlerimin büyük çoğunluğu Beşiktaş ve Galatasaray taraftarıydı. Beni de Beşiktaşlı yapmak için uğraştılar ama ben kendi irademle Fenerbahçe’yi seçtim. Fenerbahçe’nin sadece sportif başarılarını değil, tarihini de okuduğum zaman çok isabetli bir karar vermiş olduğumu düşünüyorum. Gerçekten Fenerbahçeli olmanın benim için ayrı bir gururu var ve bu gururumun şampiyonluk sayıları ile hiç bir ilgisi yok. Fenerbahçe’yi seviyorum. Çünkü Fenerbahçe sadece bir spor kulübü olarak değil, aynı zamanda Kurtuluş savaşımızın önemli destekçilerinden olan bir sivil toplum kuruluşu olarak Türkiye Cumhuriyeti tarihinde onurlu yerini almıştır. Bu sebepledir ki ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK kulübümüzü ziyaret etmiş ve bu ziyaretini tarihe not düşerek biz Fenerbahçe’lilere tüm şampiyonluklardan ve tüm kupalardan çok daha değerli bir miras bırakmıştır. Rahmetli İslam ÇUPİ’nin dediği gibi Fenerbahçe’nin büyüklüğü öyle kupalarla, şampiyonluklarla anlatılacak kadar basit değil, başka bir büyüklüktür.
Sarı Lacivert arzum ve beklentim Sicil No: 64 Derneği’nin tribünlerde küfürü kurucu üyelerinden yok etmek ve “gerçek Necdet biriyim. Halen taraftar” olarak takımını Çoban çalıştığım Ekinciler destekleyecek kitlelerin Holding A.Ş. ÜYE SAYIMIZ tribünlerde yer almasını binasında ilk CİDDİ ORANDA sağlamak. Bunun için toplantıları yapılan ARTTI bazı projelerim var Sarı Lacivert ve umarım hayata Derneği’nin bir ferdi, kurucu üyesi ve ilk geçirebilirim. Yönetim Kurulu üyeleri arasında olmaktan Konu Fenerbahçe olunca anılar zaten da ayrıca gurur duyuyorum. Derneğimizin unutulmazdır. Örneğin 3-0’dan 4-3 ilk kurulduğu günden bugüne kadar birçok kazandığımız GS ve 4-0, 5-0, 6-0, 6-1 ’lik değişim yaşadı. Birçok arkadaşımız ayrıldı skorlarla kazandığımız GS maçları ve ve farklı dernekler kurdular. Sarı Lacivert benzeri birçok GS maçı var. Ama bu kadar yoluna devam etti ve yakın zaman önce çok GS galibiyeti olunca aslında çok özel ciddi bir mali kriz içerisindeyken Sayın değil sıradan kalıyor. A. Sertaç KOMSUOĞLU başkanlığında Benim için bunlardan daha önemlisi ve oluşturulan yeni Yönetim Kurulumuz özeli Gaziantepspor ile oynadığımız ve yine sayesinde yeniden bir atılım sürecine 3-0’dan 4-3 kazandığımız maçtır. Bu maçta girdi. Şu anda Dereağzı’nda devam eden ilk yarı 3-0 bitmiş ve seyirci ciddi şekilde dernek lokal binası 2017 yılı içerisinde şampiyonluk endişesi yaşamaya başlamıştı. tamamlanacak ve tüm üyelerimizin İkinci yarı başlarken takım sahaya çıkmak gurur duyacağı bir dernek binası olacak. üzereydi ve kale arkası tribünde bir kısım Ayrıca üye sayımız ciddi miktarda arttı ve taraftarımız takımı ve yönetimi yuhalamaya artık 500 ve 1000 sayıları hedef olarak başlamıştı. Bizim bulunduğumuz kapalı konuşulmaya başlandı. Üyelerimizin hem tribün (yanılmıyorsam E-S-R bloklarıydık) derneğimize ve hem de Fenerbahçe’mize bölümündeki taraftarlar ise önce takımı katkı sağlayabilecek eğitimli, bilgili, tecrübe yuhalayan taraftarı ıslıklarla susturduk daha sahibi önemli meslek sahibi kişilerden sonrada “Bizler inandık, siz de inanın, bizim oluşması da gelecekte Fenerbahçe’mizin için bu maçı alın” diye gerçekten inanarak daha güzel günlere ulaşacağına olan bağırdık. Belki de Bizim tezahüratlarımız inancımızı artırmaktadır. sonrasında takım saha içerisinde Dernek olarak kulübümüze her zaman kenetlenerek maçın ikinci yarısına başladı faydalı olduk, bundan sonra da faydalı ve maçı kazandı. Bence o gün o maçı olacağımıza inanıyorum. Ama en büyük kesinlikle taraftarın itici gücüyle kazandık.
F
sıkı bir Fenerbahçeli olması gibi bir şey… Fenerbahçeli Kaan olunmaz, doğulur Pusat deyişine iyi bir örnek BU AİLENİN aileyiz sanırım. ÜYESİ OLMAK Okul hayatım GURUR VERİCİ boyunca, yaklaşık 12-13 yaşından beri futbol maçlarına elimden geldiğinde gitmeye çalışan, İnönü ve Ali Sami Yen Statlarında sabahlamış, stadyuma girmek için ciddi efor sarfetmiş Fenerbahçelilerdenim. Bizim kuşağımızın çektiği cefaları birebir yaşayanlardanım. Son iki seneye kadar 10 yıldan fazla Maraton Alt Tribününde kombine sahibi olarak Fenerbahçemi takip eden, bunun yanında, büyük çoğunluğu Sarı Lacivert Derneğinin Organizasyonunda, yurtdışı maçlarında kulübümüzün yanında olmaya azami gayret eden biriyim. Kısacası, Fenerbahçe Sevdam 40 yılı aşan bir süredir azalmadan sürüyor. Son iki seneden beri, Basketbolu birinci öncelikle spor dalı olarak seçtim,
enerbahçemiz’e sevda ile bağlı hepimizden biriyim aslında. 1966, İstanbul doğumlu, Marmara Üniversitesi 989 Çalışma Ekonomisi Mezunu, uzun yıllar, Profilo Proplast AŞ, Bilm İlaç AS ve Kopaş Kozmetik AŞ’de en son Mali İşler Müdürlüğü Pozisyonundayken emekli olan, 1 senesi düzenli olmak üzere, 7 sene Romanya Kopaş Kozmetik AŞ’nin Ülke sorumluluğunu yürüten, emeklilik hakkımı elde ettikten sonra, kendi işi olan Tarihi Sarıyer Börekçisi Harbiye işletmesi ile bugüne kadar gelen biriyim. Genel Kurul Üyesi, Romanya Fenerbahçeliler Derneği ve Sarı Lacivert Derneği Üyesi, sıkı bir Fenerbahçeliyim. Fenerbahçeli doğdum desem çok da abartmış olmam. Fenerbahçeli bir babanın evladı olarak gözünü açan birinin çok da seçme şansı olmuyor aslında. Tıpkı benim kızımın doğuştan bugüne kadar
Sicil No: 666
kombinemi aldım ve düzenli takip etmeye çalışıyorum. Ya Basketbol deplasmanı denirse, Kızılyıldız deplasmanına gitmem, sanırım yeterli fikir verecektir renktaşlarıma. Bugün, geriye baktığımda; Sevilla deplasmanının gönlümdeki yeri çok ayrı kalacak ömrüm boyunca sanırım… Sarı Lacivert Derneği ve özellikle Sevgili İsmail Sarıtepe’nin müthiş organizasyonunda gittiğimiz Sevilla deplasmanında, gerek maç önü ve gerekse maç sonu yaşananlar, özel uçakta hem gidiş ve hem de geliş yolumuzda yaşananlar için, sanırım kelimeler yetmez. O derece gururlu, o derece sevinçli ve o derece coşkuluyduk… Sarı Lacivert Derneği ile tanışmama vesile olan bu seyahat, hayatımın en önemli hatıralarından. Fenerbahçeli olmanın gururu yanında, Sarı Lacivert Derneği’nin bir üyesi olmanın, sizlerden biri olmanın güven ve huzuru ile hepinize Sarı Lacivert günler diliyor, futbolda bir an evvel güneşli günlerin gelmesini diliyorum.
37
Sicil No: 400
Sicil No: 792
Sicil No: 450
İsmail Çağatay Arslan
Abdullah Tüfek
Alp Tekin Baş
İYİ Kİ BU CAMİANIN BİR PARÇASIYIM
DERNEĞİMİZ DOĞRU YOLDA
S
on maçta kaybedilen şampiyonlukla saatlerce hüngür hüngür ağladığın yuvadır Sarı Lacivert. Şampiyonluk coşkusuyla balkonunda yanan yüzlerce meşalenin parıltısıdır Sarı Lacivert. Karşılık beklemeden omuz omuza sabahlara kadar caddeleri bayraklarla donatan ruhtur Sarı Lacivert. Arkadaşlıkların dostluğa dönüştüğü, kötü günlerinde birbirine sahip çıkan, mutluluklarında yanında olan güzel insanlarla dolu büyük bir ailedir Sarı Lacivert.12 yıl önce dahil olduğum bu güzel yuvaya dair bu düşüncelerim ve hislerim bir gün bile değişmedi. Sarı Lacivert, 20 yıldır Fenerbahçe camiasına yaptığı hizmetlerle adını gururla taçlandıran ve gıpta ile bakılan unvana sahiptir. Kurulduğu günden bugüne tüm başkanlarından yönetimine, alt kurullarından üyelerine kadar ‘Fenerbahçe için bugün ne yaptık ve daha neler yapabiliriz’ felsefesiyle hareket eden bir yapıdadır. Geçmişten kazanılan temeli ve duruşu bozmadan, bugün de büyük bir sabır ve özveriyle çalışan mevcut yönetimin çalışmalarının doğru yolda olduğuna inanıyorum. Fenerbahçe benim gözümde dünyanın en büyük SPOR Kulübü’dür. Dünyada bu kadar fazla branşta faaliyet gösterip, bu kadar başarılara ulaşmış bir Spor Kulübü bulunmamaktadır. Futbol tarafında ki başarı ve başarısızlık elbette kulübün dinamiğini etkileyecektir, ancak Fenerbahçe adının yazdığı ve çubuklusunun ıslandığı her yerde her Fenerbahçeli sevdasına destek vermelidir. Fenerbahçe tarihinin yaşadığı acı ve tatlı anılar her Fenerbahçeli’de olduğu gibi bende de derin izler ve duygular bırakmıştır. Fenerbahçe adının kurşun geçirmez olduğunu bilmeden yok etmeye çalışanlara, iftiralarla ve jurnallerle Fenerbahçe büyüklüğünü alt etmeyi başarabileceklerine inananlara karşı mücadelemiz sonsuza dek devam edecektir. Unutmasınlar ki bir gün 105. dakikada Appiah’ın kafası gol olacak, o son ribaunt alınacaktır.
38
1
3 Haziran 1976 tarihinde Samsunda doğdum. İlk, orta ve Lise eğitimimi burada okudum. Yüksek öğretimimi Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünde tamamladım. 1995 yılında Meditek Ltd. Şti.’de Satış Müdürü olarak başladığım kariyerime, Pharmacia Türkiye’de 2001 yılında Satış Danışmanı olarak devam ettim. Lilly Türkiye’de 2003-2015 yılları arasında Profesyonel Satış Temsilcili olarak çalıştım. En son 2015-2017 yılları arasında Merck&Serono firmasında KAM olarak görev aldım. Özellikle İlaç Sektöründeki değerli bilgi ve iş deneyimlerim sayesinde, almış olduğum kişisel gelişim eğitimleri, Profesyonel Yaşam Koçluğu sertifikası ve İnsan Kaynakları Uzmanlığı eğitimlerim mevcuttur. İFOD dernek üyeliği ve çalışmalarında görev aldım. Şu an sahibi olduğum Danışmanlık şirketim ile Profesyonel Yaşam Koçluğu, Aile ve Öğrenci Koçluğu konusunda Koçluk ve Mentorluk uygulamaları yapmaktayım. Aynı zamanda Türkiye’de ve Amerika’da hizmet veren 2 şirketin danışmanlıklarını yapıyorum. Fenerbahçe sevgisi ile çok küçük yaşta derneğimizin de üyelerinden kardeşim Fatih Akarsu tarafından tanıştırıldım. Sayesinde iki küçük yürekten muhteşem bir Fenerbahçe aşkı filizlendi. Hayatımda yaptığım en güzel birlikteliklerden biri eşim ve oğlum diğeri ise Fenerbahçem. İlk Fenerbahçe U.S.A. Derneği ile Sertaç Komsuoğlu’nu ziyaretimiz esnasında derneğimizi tanıdım. Ve gerçekten Fenerbahçe sevgisi ile içleri dopdolu olan bu insanlarla aynı çatı altında olmak istedim. Çalışmalarını gururla izliyorum ve her yerde paylaşmaktan gurur duyuyorum. İyi ki bu camianın bir parçası olma şansını yakaladım. Galatasaraylı bir babanın Fenerbahçeli oğlu olmanın zorluklarını hiç unutamıyorum. Bunlar saymakla bitmez. Fenerbahçe’nin Galatasaray’a karşı ezici üstünlüğü çok zaman okula harçlıksız gitmeme sebep olmuştur. Bunlar bana çok komik anılar bıraktı. Ama iyi ki Fenerbahçeli bir anneye sahiptim. Ve gizli desteğim sağlamdı.
TEK MİRAS FENERBAHÇE SEVGİSİ
2
9 Ağustos1982 tarihinde Üsküdar’da doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Pendik’te, Üniversite hayatımı Yeditepe Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra çalışma hayatına atıldım. Yaklaşık 10 yıldan beri Tıbbi Tanıtım Sorunlusu olarak Bilim İlaç’ta çalışmaktayım. 1988-1989 sezonunda Tony Schumacher‚ Oğuz Çetin‚ Şenol Ustaömer‚ Hasan Vezir‚ Turhan Sofuoğlu‚ Nezihi Tosuncuk‚ Müjdat Yetkiner‚ Hakan Tecimer‚ İsmail Kartal‚ Aykut Kocaman‚ Rıdvan Dilmen kadrosuyla tanıştıktan sonra Fenerbahçe sevgisi gün geçerek artmaya başladı. Öyle bir sevgi ki tarif edilmiyor Fenerbahçe sevgisi. Kaybedince sevinmek bir yana, üzülmektir en basitinden. Bir babanın oğluna bırakmış olduğu yegâne mirastır aslında ve de bir onurdur aslında Fenerbahçe sevgisi. Sarı Lacivert Derneğimiz ile tanışmam üniversite zamanımda pek sevdiğim ve değer verdiğim iki kişi sayesinde olmuştur. Bir tanesi Onur İmamoğlu diğeri de Onur Benek’tir. Ne kadar teşekkür etsem az. Onlara sizler vasıtasıyla bir daha teşekkür etmek isterim. Çalışmalar son iki kurultaydır çok güzel ve hızlı bir şekilde ilerlemekte. En önemlisi de Başkanımız Sayın Sertaç Komsuoğlu ve ekibimize dernek binamızı hızlıca bize kazandıracağından dolayı teşekkürlerimi sunarım. Fenerbahçe’yle ilgili hiç unutamadığım bir anım en yakın arkadaşım Erdem Saka ile ilgili. Senesini şu an hatırlamıyorum ancak Fenerbahçe İstanbulspor ile oynuyor. O sırada Galatasaraylı olan Erdem Saka ile bir iddiaya giriyoruz. Fenerbahçe eğer üç farklı skor avantajı ile maçı bitirirse ben bundan sonra Fenerbahçeliyim cümlesini kullanıyor. Bir A4 kağıdı alınıp bütün cafeye imzalatılıyor. Derken ikinci yarı başlıyor Fenerbahçe durumu 3-0’a getiriyor. O sırada İstanbulspor bir penaltı kazanıyor ve o zamana kadar penaltı kurtaramamış olan Rüştü Rençber dakika 88'de o penaltıyı kurtarıyor. Erdem Saka kardeşimi Fenerbahçeye kazandırdığım için Fenerbahçeme inandığım için çok mutluyum. Zaten kendisi de en az bizim kadar sağlam tutkulu ve Fenerbahçe aşığı bir taraftarımız olmuştur.
K
utsal topraklarda 1952 yılında Üsküdar’da doğdum. (Anadolu yakası Fenerbahçeliler için kutsal topraklardır). Haydarpaşa Lisesi, İ.T.İ.A derken zorlu ve uzun yıllar alan bir okul hayatı sonucu 1972 yılında bir vesile ile sigortacılık mesleği ile tanıştım. Sigortacılığa başladıktan sonra IT departmanı ve tekrar sigortacılık ile yaklaşık 45 yıllık bir sigortacılık yaşamım oldu. Sektörün önemli şirketlerinde üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra mesleğe 2007 yılından itibaren danışmanlık seviyesinde devam ettim. Bugün Sigorta Tahkim Komisyonunda Hakemlik yaparak mesleğimi halen devam ettirmekteyim. Tabii bunlara ilave onurlu bir görevim daha var o da Derneğimizin Disiplin Kurulu Başkanı olmam. Her çocuk gibi ben de Fenerbahçeli doğdum ve etrafımdaki Fenerbahçelilerin fazla olması benim hasta bir taraftar haline dönüşmemi sağladı. Tribünden Fenerbahçe ile ilk tanışmam ise hala hafızamdan silinmez. 8 veya 9 yaşında bir çocuk yani ben, eski adı Mithatpaşa stadı deniz tarafı Üsküdarlılar tribünü önünde bir aile dostu abisini bekler. Rahmetli abi gelir onun elinden tutar ve bugün tarihi doku diye yıkılmayan kule giriş kapısından görevli olduğu stat içine alır ve beni doğruca pide fırını içine götürür. (Burada pişen pidelerin lezzeti hala damağımda) Burada bir müddet oturmamı ister. Saat 10.30’dur ve maç 14.30’dadır. Gişelerin açıldığı ve “hadi bakalım evlat” sözünü duyduğunuz anda heyecan basar ve pişmiş pidelerin sevk edildiği fırın penceresinden ben kapalı tribüne ayak basarım. Yani ilk tribüncülük ve Fenerbahçe maçı. Fenerbahçe sevgisi dünyadaki en güzel sevgidir, gerçek bir Fenerbahçeli bilir
ile derneğimiz daha güçlü bu sevgiyi. Bir Sicil No: 473 bir şekilde yoluna devam Fenerbahçelinin etmektedir. ertesi günkü maça Sadi Necdet gidecek olması Şensezer Temmuz 2011 ve nedeniyle gece devamında olan olaylar, uyuyamaması, KÖSTEK Fenerbahçem ve maçlarda yaptığı DEĞİL DESTEK Başkanımız Aziz Yıldırım’ın tezahürat, OLUYORUZ maruz kaldığı davranışlar yolda yürürken neticesi Silivri’de, Bağdat içinden söylediği Fenerbahçe marşları, boş caddesinde, Topuk Yaylasında, Kadıköy vakitlerinde önünde bulunan boş kâğıtlara meydanında, Adliye önünde Fenerbahçe’nin hayalindeki 11'i yazmak bu sevgiyi tanımlar yıkılmazlığını ve ona olan bağlılığımızı bir diye düşünüyorum. Ayrıca bu sevgi, taraftar olarak simgelememiz ve benim de biriktirilen okul harçlıkları sayesinde alınan orada olmam en önemli anılarımdan bir bilet ile bir galibiyet yaşamak olsa gerek, olarak tarihte yerini alacaktır. bu satırları yazarken heyecanlanmak olsa Beni aklıma geldikçe gülümseten, gerek Fenerbahçe sevgisi… İşin enteresanı taraftar olarak hiç unutmadığım bir tribün her gün artan, bitmeyen ve kendini katlayan anımı daha aktarmak isterim. Bir GS maçı bir sevgidir Fenerbahçe sevgisi… öncesi Dolmabahçe saat kulesi önünde Sarı Lacivert Derneği ile tanışmam Sevgili arkadaşlarla buluşma… Ortalık ana baba eski Başkanımız Yalçın Haker, Dernek günü. Maç saat 14.30’da… Daha maça çok üyesi Ilgaz Can ve Agah Sert vasıtası ile var ancak hangi tarafa yönelsek kuyruk, oldu. Çok değer verdiğim kişiler olan bu stada girmemiz imkânsız gibi bir şey. arkadaşlarımın bulunduğu yer benim de Eski usul kaynak yapma çabaları bile işe olmam gereken bir yerdir diye düşünerek yaramıyor. Bir oraya bir buraya koşturmaca, üye oldum ve iyi ki olmuşum diyorum. ancak stada girebilecek bir delik yok. Nedenine gelince bir kere Sarı Lacivert Artık pes ettik ve tekrar saat kulesi altında Derneği kaliteli, ihtiraslarını ve egolarını toplandık. Maçtan vazgeçelim derken geri planda bırakarak sadece Fenerbahçe gruptaki bir arkadaş tanıdığı bir jandarma için bir şeyler yapmaya çalışan insanların komutanını gördü ve onun yanına gitti. Biraz bulunduğu nezih bir topluluk. Ayrıca sonra bizim yanımıza bir manga asker geldi, sosyal sorumluluk anlamında bir çok bizi aralarına aldılar. (5 kişiyiz) ve rap rap girişimde bulunarak Fenerbahçe sevgisi ve sesleri içinde numaralı tribüne doğru yola Fenerbahçeliliği yaymayı misyonu edinmiş çıktık. Numaralı tribün önündeki kuyruk bir dernek. En önemlisi mevcut Fenerbahçe bir emirle kenara çekildi ve biz 5 kişi gişeye yönetimine her türlü desteği sağlaması doğru demir parmaklıkların içine girdik. yani mevcut yönetime köstek değil destek Biletleri alıp gişeden içeri girdik ve bizden olmayı amaç edinmesi. sonra kapılar kapandı. (Tabi yediğimiz küfürleri burada yazamıyorum) Heyecanlı Mevcut yönetim kurulu ve başkanımız bir GS maç öncesi ve sonuç tabi ki yine Sertaç Komsuoğlu aynı paralelde çalışmaları devam ettirmekte yeni katılımlar galibiz.
1
olduğumuz maçta bir anım olmuştu; Şükrü Saraçoğlu stadımızdaki maçlara gittiğimde kendime hatıra olsun diye fotoğraf ve-veya video çekiyorum. Söz konusu maçta ezeli rakibimiz Galatasaray’ı yendik. Mağlubiyete kılıf aramak için Galatasaraylılar, futbolcularımızdan Christian’ın Galatasaray formasını şortunun içerisine koydu diye kıyameti kopararak futbolcumuzu hedef haline getirmişlerdi. Ben de birkaç gün sonra İskenderun'a döndüğümde çektiğim resim ve videoları incelerken Christian ile forma değiştiren Galatasaraylı futbolcu
975 Hatay İskenderun doğumluyum. Özel bir Demir Çelik firmasında 26 yıldır çalışmakta, Satış Müdürü olarak görev yapmaktayım. Evli, 1 kız, 1 erkek 2 çocuk babasıyım. Fenerbahçe sevgisiyle ilkokul öncesi büyüklerimin tavsiyesiyle tanıştım. Fenerbahçe sevgisi tek kelime ile tarif edilemeyen bir sevgidir, her branşta kesintisiz destek, tam destek… Aynı firmada Denetim Grup Başkanı olarak görev yapan Necdet Çoban abimin tavsiyesiyle tanıştım. Fenerbahçe sevdasına hizmet etmek amacı ile legal olan tüm faaliyetlerde bulunan bir dernek olarak görüyorum. Unutamadığım bir anı olarak 2013 Yılında Şükrü Saraçoğlu stadımızda ezeli rakibimiz, ebedi dostumuz Galatasaray ile yapmış
Melo’nun da Fenerbahçe formamızı şortunu içerisine koyduğunu Hamza gördüm. Bu resmi sosyal Salih Ak medyada paylaştıktan SEVDAMIZA sonra ertesi gün “Melo HİZMET EDEN da aynı hareketi yapmış” BİR DERNEK haberleri Türkiye genelinde internet haber sitelerinde hızla yayılmıştı. Her Fenerbahçelinin yapacağı gibi, video ve resimleri hiçbir karşılık beklemeden Fenerbahçe Televizyonu Müdürü Yasir Kaya Bey’e ilettim. İstanbul’a gittiğimde kendisi beni FBTV’ye davet etti, tanışma fırsatımız oluştu. Bu olay çocuklarıma ve inşallah ileride olabilecek torunlarıma anlatabileceğim güzel bir anı olmuştu.
Sicil No: 775
39
Sicil No: 505 Mahmut Ulusoy
SEVGİDEN ÖTE BİR TUTKU FENERBAHÇE
1
958 doğumluyum. 25 yıllık mali müşavirim, 23 yıldır sigorta acenteliği yapıyorum. Evliyim, Canan adında bir kızım ve Can Bartu hayranlığımdan dolayı adını Can koyduğum bir oğlum var. Eşim ve çocuklarım da Fenerbahçe taraftarı. Onlar da Fenerbahçe futbol ve basketbol maçlarının sıkı takipçileri. Fenerbahçeli olmayan ailelerin çocukları benim ve ailemin Fenerbahçe coşkusundan her zaman etkileniyorlar. Ben de onlarla ilgilenerek Fenerbahçemizi tutma yönündeki aşılarını bizzat takip edip yapmışımdır. Çocukluğumun geçtiği Şehremini’nde Fenerbahçeli olmamın büyük etkisi var. Semtimizin takımı Yaylaspor’da yetişmiş ve lakabı Çarli olarak bilinen, unutulmaz defans oyuncusu Yılmaz Şen sayesinde Fenerbahçeli oldum. Bütün planlarımı futbol ve basketbol maçlarına göre yapıyorum. Fenerbahçe sevgimi nasıl tarif edeceğimi ben de bilmiyorum ki; zaten bu sevgiden öte, bir tutku benim için. Sarı Lacivert Derneği ile Barbaros Ersöz ve İsmail Sarıtepe sayesine tanıştım ve bu ailenin bir ferdi olmaya karar verdim. Uzun yıllardır ihtiyaç duyulan dernek merkezinin yapılıyor olması çok mutluluk verici. Bunun yanında dernekteki üye sayısının diğer yıllara nazaran hızla artış gösteriyor olması, yapmış olduğu yardım kampanyaları ve sosyal faaliyetler, derneğimizin büyük bir Fenerbahçe ailesi olma yolunda hızla ilerlediğini gösteriyor. 6 Kasım 2002’de her zamanki gibi heyecanla tribündeydim. Mabedimizdeki 6-0’lık muhteşem ve tarihi skor bana hayatım boyunca unutamayacağım bir gurur yaşatıyor.
40
1
971 İstanbul doğumluyum. Tahsil hayatımla başlayan futbolculuğumu kendime meslek edindim. İlk 10 sene Fenerbahçe altyapıda bütün kademelerde oynadıktan sonra 103 golle rekor kırılan sene Todor Veselinoviç tarafından A takım kadrosuna seçildim. Sonraki yıllarda 12 sene daha 1, 2 ve 3. Liglerde profesyonel olarak futbol hayatimi sürdürdüm. Şu anda kendi salonumda 3. Dan Aikido hocası olarak hem Aikido hem de Self Defans dersleri veriyorum. Aynı zamanda Yapısal Çelik sektöründe hizmet veren aile şirketimizde çalışma hayatımı sürdürmekteyim. Aileden gelen bu aşk Fenerbahçe-PSV Eindhoven takımları arasında oynanan ve
4
Sicil No: 362 Serkut Coşkunsu
A TAKIMA SEÇİLMEMİ UNUTAMAM
2-1 üstünlüğümüzle sonuçlanan maçla pekişti. Yanılmıyorsam 76-77 yıllarında Mithat Paşa yani İnönü Stadı’nda oynan maçla da stat tozunu yutmuş oldum.
İçimdeki Fenerbahçe sevgisini en kötü günümüzde bile gelen güzel bir haberle güzel bir skorla alınan bir kupayla yüzümüzün ifadesini değiştiren bir sevgi olarak tanımlayabilirim. Sarı-Lacivert Derneği ile geçmiş dönem Başkanlarımızdan Sn. Ahmet Aksoy aracılığı ile tanıştım. Hayatımda çok ama çok önemli bir yeri olan başkanıma, abime ne kadar teşekkür etsem azdır. 18 yaşımda Fenerbahçe Genç Takımı’nda oynarken A Takım ile yaptığımız hazırlık maçı sonrasında Veselinoviç tarafından A takım kadrosuna çağırılmamı unutamam.
5 yaşındayım. Daha sonra Aslı Sicil No: 704 5 çocuk Hanım’ın sağolsun babasıyım. İnşaat ilgisi, derneğe gelip Özgür Mühendisiyim. gittikçe karşılaştığım Varlık Fenerbahçe insanlar her geçen sevgisiyle nasıl DAHA gün daha yakın tanıştığımı FAZLA KATKI hissetmemi sağladı hatırlamıyorum, SAĞLAYACAĞIZ Sarı Lacivert Fenerbahçeli Derneği’ne. doğdum ben. Fenerbahçe benim için Geçen sene de üye olmak nasip oldu. ailemden bir parça. Ben çocukken bir Derneğimizin organizasyonları, üyelere aile büyüğümdü, beni gururlandıran. sahip çıkması, kapsaması birçok dernekte Büyüdükçe kardeşim oldu, uğruna her görülmeyecek nitelikte. Bu seneki şeyi yapabileceğim, yanında olmaktan genel kurulumuzda da belirtildiği gibi, mutlu olduğum, dertlerimi ve sevinçlerimi dernek lokalimiz tamamlandığında çok paylaştığım, gerektiğinde yanında, daha iddialı projeler hazırlanacağını ve gerektiğinde arkasında durduğum. 3 Fenerbahçe’ye çok daha fazla katkıda Temmuz kumpasından sonra ise çocuğum bulunulacağını görüyorum. Hem eski ve gibi oldu. 6’ncı çocuğum. Uğrunda her hem de mevcut başkan ve yöneticilere şeyi göze aldığım, canım dahil her şeyimi de vermiş oldukları hizmet için teşekkür vermeye hazır olduğum. Cebren ve hile etmek isterim. ile elimizden almaya çalışanlara, gaflet ve Fenerbahçe ile ilgili elbette birçok dalalet ve hatta hıyanet içinde olanlara unutulmaz anı var. Ama sanırım hiçbir karşı durduğum. O direnişin bir parçası zaman unutamayacağım 2 gün var. olduğum için gurur ve onur duyuyorum. Biri 20 Eylül 2011. Fenerbahçeli kadın Halen daha da o kumpas sürecinin ve çocukların Şükrü Saracoğlu stadını tamamlanmadığına inanıyorum. Ne zaman hınca hınç doldurduğu; biz erkeklerin ki Yargıtay beraat kararımızı onaylar ve de stat dışında kaldırım tribününde sonrasında Fenerbahçe SK o dönemin bazen gözyaşları içinde, bazen sesimiz kuklalarına gereken davaları açar, ondan titreyerek maç boyu tezahürat sonra bitecek o süreç benim için. yaptığımız Manisaspor maçı. Diğeri ise Sarı Lacivert Derneği ile kombine 12 Mayıs 2012. Ne sportif ne de sosyal alacağım zaman tanıştım 2010 yılında. olarak unutabileceğim bir gün. Burada İlk kez kombine alacaktım. Birine sorayım detaylarından bahsetsek dergi ansiklopedi istedim, ailece nerede maç seyredilir, kalınlığında olur. Sadece umarım bir neresi uygundur diye. Tesadüf bu ya, İsmail daha kimse, o gün Fenerbahçelilerin Sarıtepe’ye sormuşum. yaşadıklarını yaşamaz.
Sicil No: 690
Sicil No: 363
Erhan Canbaz
Kerem Birdal
1
2
1 Haziran 1972 Bingöl Kiğı doğumluyum. Ama tüm yaşamım İstanbul’da geçti. Şu an 14 yıldır bulunduğum medya planlama şirketinde OOH medya planlama ve satın alma yapmaktayım. Evliyim, 1 erkek ve 1 kız olamk üzere 2 çocuğum var. Fenerbahçe sevgisi ile tanışmamın sebebi abim ve döneminin en beyefendi futbolcusu Alparslan Eratlı’ya olan hayranlığımdır. Akabinde de elbette Oğuz - Aykut - Rıdvan’dır. Böyle tanıştım ve sonrasında tanıdıkça anladıkça sevgim, inancım artarak bugünlere geldim. Hayatı SARI LACİVERT yaşamayı tercih etmiş ve bundan büyük bir haz duyarak yaşayan biri olarak FENERBAHÇE’siz bir yaşam düşünmüyorum.
Elçin Dandin
DOĞUM TARİHİM ÖVÜNÇ KAYNAĞIM
KENDİMİ STADLARDA BULDUM 975 İstanbul doğumluyum, evli ve 2 çocuk babasıyım, demir çelik sektöründe ticaret yapmaktayım. Fenerbahçeliliğim çoğu insanda olduğu gibi ailemden geliyor ancak taraftarlık kısmım, Kadıköy’de doğmuş bir çocuğun, maç günleri o muhteşem stadın ve taraftarın önünden geçerken, içeri girme hayalim ile başladı. Babam ara sıra beni maçlara götürse de Galatasaray’ı 1989 sezonunda 3-0’dan 4-3 yendiğimizden sonra ben kendimi tek başıma statlarda buldum. Sarı Lacivert ile tanışmam, o zamanlarda Göztepe ışıklarda bulunan dernek merkezinin olduğu yerde yapılan muhteşem şampiyonluk gösterileriyle oldu. O kadar ateşli ve tutkulu bir ekip vardı ki, orada onların arasında bulunmak caddeden geçen her Fenerbahçelinin hayali olacak kadardı. 2003 yılında ise bu hayalim dernek üyesi Canan Özbulut’un beni dernekle tanıştırmasıyla başladı Kadıköy’deki Gaziantep maçının ilk yarısı 3-0 olunca stattan çıkmak istemiştim. Yanımda bulunan arkadaşlarım beni kalmam için zor ikna etmişlerdi ve kalmıştım. Eğer çıkmış olsaydım şu an halen bunun üzüntüsünü yaşıyor olacaktım.
Sicil No: 789
3
5 yaşında, Eskişehir doğumluyum. Evli ve iki kız babasıyım. Aslında ben doğuştan Fenerbahçeliyim. 19.07.1982 doğum tarihim, benim için en büyük övünç kaynağı. Rahmetli İslam Çupi’nin söylediği sözler Fenerbahçeliğinin nasıl bir yaşam biçimi olduğunu tarif ediyor. Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü‚ ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte‚ adı konamaz. Sarı Lacivert Derneği ile dünyada tanımaktan keyif aldığım Ahmet Demir sayesinde yollarımız kesişti. Fenerbahçeli olmak gibi Sarı Lacivert Derneği’ne üye olmak da ayrı bir duygu. Derneğimiz, Fenerbahçe'mizin altında büyüyerek yoluna devam ediyor. Yeni binamızın inşaatı bitmek üzere. Yeni sezona inşallah yetişecek. Başkanımız Sertaç Komsuoğlu bu konuda üstün gayret içerisinde. Ayrıca başkanımız sosyal projelerde derneğimizin ismini tüm Türkiye’de duyurdu. En çok etkilendiğim Diyarbakırlı çocukların stadımızda maç seyretmesi oldu. O çocukların mutluluğu Fenerbahçe sevgisini yaşamalarının sağlanması... Şahsım adına tekrar teşekkür ederim. Maç önleri dernek Müdürümüz İsmail Sarıtepe’nin yanına uğrayıp Türkiye’nin dört bir tarafından gelen Fenerbahçelilerle tanışıp sohbet etmek ayrı bir mutluluk.
Fenerbahçe demek; sevgi demek, hoşgörü demek, kardeşlik demek, barış demek, özgürlük demek, inat demek, mücadele demek, acı demek, yaşam demek, insani olan demek, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK demek, özetle TÜRKİYE CUMHURİYETİ demek. Tüm bunları görüp de İNSAN olmaya çalışan birisi olarak FENERBAHÇE’li olmak büyük bir gurur kaynağı benim için. Benim için FENERBAHÇE tarifi budur. Sevgili dostum Murat Kapki Dernek üyeliğime vesile oldu. Bu kısa süre içinde gördüğüm en güzel sonuç üyelerimiz arasındaki samimiyet ve dostluk. Bunu
GAZİANTEP MAÇINI UNUTAMAM
1
978 yılı Ordu doğumluyum. İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme mezunuyum. 17 yıldır farklı özel sektörlerde İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak çalışmaktayım. 2 çocuk annesiyim. Ailemle vakit geçirmekten, alışverişten, Türk kahvesinden ve Fenerbahçe ile ilgili her şeyden çok hoşlanırım. Ben Erenköy Bağdat Caddesi’nde, evde sürekli maç seyredilen bir ortamda büyüdüm. Fenerbahçe ruhu bana oradan geçmiş olabilir. Fenerbahçe her ne olursa olsun gözlerimi güldüren, heyecanlandıran bir olgu benim için. Çocuklarıma da aynı heyecanı yansıtmaya çalışıyorum her zaman. Ailecek iyi birer Fenerbahçe taraftarıyız, hem de kongre üyeleriyiz. Eşim sayesinde ben de Sarı Lacivert Derneği’ne üye olmaktan çok mutluyum. Elimden gelen desteği vermeye çalışacağım. Yıllar önce bekarken Sevgililer Günü’nde herkes sevgilisiyle romantik zaman geçirirken ben Fenerbahçe-Gaziantep maçına gitmiştim. Açıkçası daha çok eğlenmiştim. Yine, Bayan Voleybol takımı Avrupa Liginde Nice’te finale kaldığındaki heyecanımı da unutamam. İkinci olmuştuk ama atmosfer muhteşemdi. Daha nicelerini yaşayalım inşallah.
oluşturmak bence en değerli sonuç, gerisi kendiliğinden Abdulaziz Kul gelecektir. Benim unutmadığım FENERBAHÇE anılardan bir tanesi DEMEK BARIŞ bir FB - GS klasiği. DEMEK Türkiye Kupası çeyrek final maçı. İlk yarı Tanju 3 gol atmış. Bir de üstüne en az 3 tane de lakaytlıklarından atamamışlar. 2.yarı başlıyor ve önce Aykut, akabinde sonradan vefasızlığına kızdığım sevgili Hasan Vezir çıkıyor sahneye. Rıdvan, Oğuz verkaçları sonrasında 3 tane şık gol ile sonucu ilan ediyor. Sevgili FENER’im yarı finale çıkıyor. Bence efsane maçlardan birisi budur.
Sicil No: 756
41
1
970 İstanbul doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden 1992 yılında mezun oldum. Beş yıl özel klinik ve hastanelerde çalıştıktan sonra 20 yıldır Şehremini’de bulunan muayenehanemde diş hekimliği yapmaktayım. İstanbul Harbiye Lions Kulübü derneğine üyeyim ve son üç yıldır bu deneğin başkanlığını yapıyorum. Ben Fenerbahçe sevgisi ile doğdum diyebilirim. Bu içimde olan bir sevgiydi. Başta babam olmak üzere bütün aile Fenerbahçeli... Zaman zaman çocukluk döneminde bunu dışarıdan değiştirme çalışmaları olsa bile içimde olan bu sevgiyi kimse değiştiremedi. Fenerbahçe sevgimi bir örnekle açıklamak istiyorum. Çok sevdiğim bayan diş hekimi arkadaşım Fenerbahçeli bir doktoru kendine eş olarak seçtiğinde evliliklerinin ilk yıllarında Fenerbahçe nedeni ile eşinin kendisini ihmal ettiğini bana anlatarak dertleşiyordu. Ona söylediğim “sen onun 5 yıllık sevgilisisin ama Fenerbahçe 40 yıllık sevgilisi. Sen kendini onun yerine koyamazsın, inatlaşmayı bırak ve onunla yaşamayı öğren.” İşte Fenerbahçe sevgisi böyle büyük bir aşk. Ne sevgililer ne eşler onun yerine konabilir. Sarı Lacivert Derneği ile Yalçın Haker
başkan zamanında ağlayarak açtım. Beni Sicil No: 456 eniştem Metin teselli ediyor ve diyor ki Pişkin vasıtası “sen bayrağımızı çıkar Zerrin ile tanıştım. Bu ve ütülemeye başla...” Aladinler dernek Fenerbahçe Apartman boyunca büyük ile daha iç içe HER BRANŞTA bir bayrağımız var... Ben olmama ve çok BAŞARIYA “nasıl olur 3-0 yenik güzel dostluklar KOŞACAĞIZ durumdayız” diyorum... edinmeme Babam “sen bana güven yardımcı oldu. Maç öncesi keyifli yemekler, biz yeneceğiz” diyor. Ağlamayı bırakıp dernek toplantılarında keyifli sohbetler... gerçekten bayrağı çıkardım ve ütü masasını Dernekçiliğin ne kadar zor olduğunu kurdum. İlk golü attığımızda babam tekrar biliyorum. Çünkü bu gönüllülük işi... telefon açtı. “Bayrağı ütülemeye başladın Yönetim kurulunda görev alan arkadaşlar mı?” diye soruyor. Ben hala tedirgin ama işlerinden ve özel hayatlarından fedakârlık cevabım “EVET...” İkinci golden sonra “ben ederek görevlerini yapıyorlar. Sarı Lacivert sana demedim mi kazanacağız” diye aradı. Derneğine üye olduğum zamandan itibaren Üçüncü golden sonra... Dördüncü golden yönetimin mükemmel işlediğine şahit sonra “mahallemizin manavı Vahit'i çağır oldum. Bunu artık sonuna gelinen dernek bayrağı apartmanımızla karşısındaki ağacın binası ile de taçlandıracaklar. Hepsini arasına gererek assın” demek için aradı. gönülden tebrik ediyorum. Aslı ve İsmail’in Fenerbahçe taraftarı böyle bir taraftar... çalışmalarını ayrıca tebrik ediyorum.) İnancını maçın son saniyesine kadar Tarih 3 Mayıs 1989 çarşamba günü... kaybetmez. Ne kadar doğru bir tezahürattır Üniversite ikinci sınıftayım. Babam, “Bizler inandık, siz de inanın...” annem çalışıyorlar... Evde yalnızım... Maç Belki de son zamanlarda sorunumuz bu... seyrediyorum :) Galatasaray- Fenerbahçe Bu inanan taraftar arkasında olduktan kupa maçı... İlk yarı bizim için hezimet... sonra FENERBAHÇE her branşta başarıdan 3-0 mağlup bir şekilde devre arasına başarıya koşar. Yeter ki bu inancı girmişiz. Babam çok üzüleceğimi tahmin oyuncularımıza aşılayacak hocalarımız ve etmiş olacak ki telefonla evi aradı. Ben yönetimimiz olsun...
1
Ailemde herkes Fenerbahçeliydi ama bana Yavuz Fenerbahçe Aslay sevgisini asıl ÜST KİMLİK aşılayan kişi Ergun FENERBAHÇELİ ağabeyimdir. OLMAK İlk gittiğim maç bir deplasman maçıydı. 67-68 sezonu, Bursa deplasmanı. Selim Soydan’ın attığı golle 1-0 kazanmıştık. Fenerbahçelilik benim kendi değer sistemimde her şeyin üstünde bir üst kimlik. İnsan, hayatındaki birçok şeyi değiştirebilir. İşini, yaşadığı/vatandaşı olduğu ülkeyi, dinini değiştirebilir ama takımını değiştiremez, başka renklere gönül veremez. Kombine uygulamasının başladığı 199596 sezonundan beri kesintisiz kombine alıyorum. Gerek Ekinciler Holding’ten, gerekse de derneğimizin Bağdat Caddesi ve Fenerbahçe’deki lokallerinden kombinemi almaya hemen her gittiğimde dernek başvuru formu da alıyordum ama bir türlü kısmet olmamıştı üyelik. Sonunda 2009 yılında derneğimize üye oldum. Önceki yıllarda da üyesi olmasam da
959 yılında İstanbul’da doğdum. Çocukluk ve gençlik yıllarım Bostancı ve Bağdat Caddesi’nde geçti. 1979 yılında Suadiye Lisesi’nden mezun olduktan sonra girdiğim İTÜ Maden Fakültesi Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği Bölümü’nü 1984 yılında bitirdim. Askerlik sonrası 1987 yılı Mart ayında Uluslararası Endüstri ve Ticaret Bankası’nda bankacılığa başladım. Çeşitli bankalar, faktöring şirketleri ve reel sektörde bütçe/muhasebe, mali kontrol, organizasyon, sistem geliştirme konularında çeşitli kademelerde çalıştım. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde Finans dalında yüksek lisans eğitimimi tamamladım. 2011 yılında emekli oldum. Halen bir mermer firmasında Mali İşler Koordinatörü olarak çalışıyorum. 1987 yılında üniversiteden arkadaşım Leyla Aslay ile evlendim ve 1989 yılında 103 golle şampiyon olduğumuz sezonun bitiminde adını efsane futbolcumuz Oğuz Çetin’den alan oğlumuz Oğuz’un doğumuyla 3 kişilik bir aile olduk ve ailecek kongre üyesiyiz.
42
Sicil No: 461
derneğimizin çalışmalarını izliyor ve takdir ediyordum. Son zamanlarda da “Daha Aktif Sarı Lacivert” sloganımızla uyumlu olarak tabir-i caizse atağa kalktığımızı görüyorum ama bana göre derneğimiz asıl atılımını dernek binası tamamlandıktan sonra gerçekleştirecek. Yeni lokalimizde çok daha fazla bir araya gelme, kaynaşma, fikir üretme ve uygulama imkanı bulacağız. 1989 yılı sonlarında Emlak Bankası’nda çalışıyordum. Müdür arkadaşlardan biri yanına çağırdı. Gittiğimde karşısında Oğuz Çetin ve Şenol Ustaömer (K.Şenol) oturuyordu. Oğuz’a birkaç ay önce oğlum olduğunu ve kendisinin adını verdiğimi söylediğimde cebinden çıkardığı formalı bir fotoğrafını “sevgili adaşıma” yazarak imzalayıp vermişti ki bu fotoğraf bugün de oğlumun odasında durur. Yaklaşık yarım saat sohbet etmiştik kendisiyle. Birkaç ay sonra İskenderun Şubesi’ni denetlemek için Adana’ya gitmek üzere eski iç hatlarda bekliyordum. Takımımızın da Adanaspor deplasmanı vardı o hafta sonu. Takım otobüsten inince Oğuz uzaktan beni gördü ve el salladı. Daha sonra yanıma gelip “oğlun nasıl?” diye sordu. Zekasına ve hafızasına hayran kalmıştım.
Mehmet Doğan
Çubuklu Kalın
DERBİNİN GELECEĞİ Galatasaray’lılar Fenerbahçe’yi bu dünyada yenemiyorlar. İyi oynasalar da, kötü oynasalar da sonuç değişmiyor, yeniliyorlar. Yeteri kadar denendi, denenmeye de devam ediliyor. Ancak bir türlü sonuç alınamıyor.
İ
nsanlı Uzay Seyahati Planlama Komitesinin yazdığı en son rapor Augustine raporu olarak adlandırılır. Bunun sebebi komite başkanının Norman R. Augustine olmasıdır.
çıkartılması lazım. Üstelik git-gel bile o kadar kolay iş değil, çünkü roketlerin çalışabilmesi için gerekli oksijenin muhtemelen buradan götürülmesi gerekecek.
Toplam 154 sayfa olan bu rapor, insanların aya yapmış oldukları seyahat sonrasında, daha farklı nerelere gidebileceklerinin analizini yapar ve tavsiyeleri içerir. Uzay programları son derece maliyetli olduğundan dolayı rapor, tekrar Aya gitmeyi, Ay yerine Mars gezegenine inmeyi, çeşitli kuyruklu yıldızlara inmeyi ya da Marsın uydularına inerek, Mars’ın yapısını detaylı olarak inceleme alternatiflerini detaylandırmıştır.
Raporda da yer alan ve bana en mantıklı gelen seçenek, Mars’ın uyduları olan Phobos (Yunan Mitolojisindeki korku tanrısı) ve Deimos (Mitolojideki Afrodit’in oğlu) uydularına iniş yaparak bu uyduları Mars için bir uzay istasyonu olarak kullanmak. Bu uydular Mars’a 10.000 km mesafede olduklarından Kadıköy-Karaköy vapuru gibi kadar sıklıkta olmasa da, Mars’ta koloni kurmak veya Mars’ın atmosferini değiştirebilmek için kullanılabilirler.
Aslında Ay’a tekrar seyahat etmek, her ne kadar ikinci planda gibi gözükse de NASA’nın LCROSS adlı keşif uçağı ve onun Centaur adlı güçlendirici roketinin Ay’ın güney kutup bölgesine saatte 9000 km’lik bir hızla çarpması 2 kilometre yüksekliğinde bir duman bulutu oluşturdu. Bu çarpma sonucunda ortaya çıkan duman bulutu içerisinde yüzde 5 oranında su bulundu. Bulunan bu su gelecekte astronotların Ay üzerinde kalıcı bir üs yaratmak ve bu üssün tedariklerini karşılamak için toprağın içerisindeki sudan yararlanabilecekleri anlamına gelebilir.
Her iki uydu da aydan daha küçük olduğundan, Mars’a gidip gelirken harcanacak yakıt miktarı oldukça düşük olacaktır.
Mars ise daha zorlu bir seyahat, hem süresi uzun hem de, Mars’ta yaşamak için Mars’ın atmosferinin ısıtılarak, Mars’ta bulunan suların açığa
Ancak bize göre daha da önemlisi, özellikle Phobos’ta bulunan Stickney krateri (Bu krater ismini krateri keşfeden Asaph Hall’ın eşinden almıştır), Phobus’a zamanında çok büyük bir meteorun çarparak Phobusu param parça ettiğini gösterir. Ancak çekim kuvveti kopan parçaları tekrar bir araya getirmiş olduğundan dolayı, Phobus’ta astronotlara ev sahipliği yapabilecek birçok mağara ve boşluğun olabilme ihtimali çok kuvvetlidir. Galatasaray’lılar Fenerbahçe’yi bu dünyada yenemiyorlar. İyi oynasalar da,
kötü oynasalar da sonuç değişmiyor, yeniliyorlar. Yeteri kadar denendi, denenmeye de devam ediliyor. Ancak bir türlü sonuç alınamıyor. Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi bu Dünya’da yenme şansı olmadığına göre, artık Mars mı olur, Ay mı? Yoksa Mars’ın uyduları Phobos mu? Deimos’u bilmiyorum, yeni gezegenleri uyduları denemekte fayda var. Ancak görünüşe göre bu gezegenlerde maç yapmak için en az bir yüzyıl beklemek lazım. O zamana kadar Galatasaraylıları bekleyen en büyük tehlike, sürekli Fenerbahçe’ye yenile yenile genlerinin mutasyona uğrayarak, yenilgiyi kabullenmelerinin genetik kodlarına işlenmesi olarak karşımıza çıkıyor. Fenerbahçelilerin genetik kodları ise sürekli Galatasaray galibiyeti yaşadıklarından tam tersine evrimleşme ve mutasyon halinde. Fenerbahçelilerin çocuklarını Galatasaray taraftarı yapmak tek çözüm gibi duruyor. Galatasaraylılar ancak kazanma genine sahip çocuklardan oluşan bir geleceğe sahip olabilirlerse, işler tersine dönebilir. İşte tam bu aşama da karşımıza aşılamaz bir problem çıkıyor. Bizde Fenerbahçelilik Baba Mirasıdır. Siz iyisi mi Mars’ı bekleyin.
43
DERNEĞİMİZİN YAPTIRDIĞI OTOBÜS MAKETİ FENERBAHÇE MÜZESİ'NDE Sarı Lacivert Derneği, 4 Nisan 2015’te saldırıya uğrayan Fenerbahçe takım otobüsünün büyük bir maketini yaptırarak kulübe hediye etti. Saldırıyı unutmamak ve unutturmamak adına yapılan maket, kulüp müzesinde sergileniyor ve ziyaretçilerin büyük ilgisini çekiyor.
LORİN ve NİHAN'A SEVGİLERLE Sarı Lacivert Derneği Yönetim Kurulu, Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Ekinci’nin kızı Lorin’e açtığı pankartla geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Aynı şekilde Dernek Üyesi Nihan Koç da Genel Kurul’da adına açılan pankartla moral buldu.
44
Sosyal medyada üyelerimiz Sizler de sosyal medyada paylaştığınız “Sarı-Lacivert” fotoğraflarınızı dergimize gönderin, yayınlayalım!
45
Üyelerimizle
Güçlüyüz
• YASEMİN MERÇİL • KADİR TURGUT KUTLU • ORHAN DEMİREL • AHMET BURHAN BAŞOĞLU • SABAHATTİN RAHMİ EYÜBOĞLU • BÜLENT NURİ ERİŞ • MUHARREM METE YURDDAŞ • AHMET MUHİTTİN ŞENGÜL • SERHAN İREN • NECDET ÇOBAN • KEMAL ALICI • TUNÇ ÖZGÜR • AHMET AKSOY • SÜLEYMAN ÇAKIR • GÖKHAN ÖZAKINCI • MUSTAFA ERDAL YALÇIN • ŞEFİK ÇETİNKAYA • NECDET GÜVENÇ • AHMET GÜRKAN ERGENEKON • ADNAN HALUK SARIPINARLI • HÜRMÜZ ESRA KAZANCIBAŞI ÖZTEKİN • BORA YARDENİZ • MEHMET MELİH ŞİNGİN • MEHMET HALUK KUNTER • MUSTAFA EMRE BELGEN • ETHEM NACİ BAŞERDEM • MAHMUT AKPOLAT • GÖKHAN EREL • KAZIM CENK ÖZER • AHMET CEMAL OKAN • İRFAN TOPALOĞLU • İLHAN TOPALOĞLU • FUAT KURU • ÖZGÜR KANDİL • HÜSEYİN SELÇUK GÖRKEY • SERKAN ÖZKÖK • MEHMET ÇAKMAK • AYDIN BAŞARDI • HALDUN İŞÖZEN • JAK BENZONANA • ÜMİT ÖZGÜL • SELİM ALTARAS • İBRAHİM SELİM TURAN • AHMET SAMİ HACISALİHZADE • ALİ BAKİ USTA • MEHMET ORHAN KESİKOĞLU • ADNAN ÖZTOP • CÜNEYT ARINEL • TOLGA TUNÇ • MAHMUT ALİKAYA • TAYLAN SAYIN • CENGİZ BİLGİLİ • ERKAN AKSEL • SERKUT COŞKUNSU • KEREM BİRDAL • SALİH ÖZBULUT • DİLAN AYDIN • VOLKAN ACARKAN • ALİ SEDAT ÖZKAZANÇ • MEHMET AYDIN TEMİZER • UĞUR SELÇUK ULUĞ • BERK ÇOKKAN • ARZU GÜRMEN • İSMAİL ÇAĞATAY ARSLAN • YALÇIN HAKER • TAHİR KOÇ • MUHARREM GÜRKAN ÖGEMEN • NİHAN KOÇ • ONUR BENEK • TOLGA GÜR • SELDA ÖKTEM • ONUR MUTLU İMAMOĞLU• AHMET ERSAGUN YÜCEL • MURAT KAPKİ • MURAT RAŞİT ARSLANOĞLU • GÖKHAN GÜVENÇ • ILGAZ CAN • ALP TEKİN BAŞ • AGAH SERT • ORHAN GÜRLEVÜK • COŞKUN HAKER • METİN PİŞKİN • ZERRİN ALADİNLER • HAYATİ EREN • TOLGA DEMİR • HARUN HÜSEYİN ÖZERKAN • YAVUZ ASLAY • UĞUR MÜNİR BAŞITAŞ • FERİT ÇAĞRI ÖZALP • MURAT ÖZDEMİR • HÜSAMETTİN KOÇLU • HÜROL KIYNAK • GÖKHAN DANDİN • AYKUT AKCAKOCA • ERCAN TİRYAKİ • AHMET LEVENT GÜNDÜZ • SADİ NECDET ŞENSEZER • SÜLEYMAN DURSUN • EMİLİOS PAGİDA • HAYRANİ TEKELİOĞLU • ÇAĞATAY ASLAN BAYAR • TANER ÇOTUK • CAN KALELİOĞLU • AHMET GÖKHAN UĞURSOY • ULUKAN ULUN • ACAR SERTAÇ KOMSUOĞLU • MUSTAFA AKINCI • MEHMET ACUN GÜNEŞ • EYÜP ARATAY • AHMET İZZET EKE • YAVUZ TOLON • RIDVAN KAR • MEHMET AKİF CAN • AHMET DEMİR • MERT BALCI • AYTAÇ ŞAHİN • CEVDET YURTTAPAN • ABDULLAH YILDIZLI • MUHSİN ALP MİSKİ • HAKAN HIZLAN • BİROL ULUSOY • REBİİ GÜVENÇ • İBRAHİM GÜNÇALDI • MAHMUT RAMAZAN ULUSOY • CAN LEVENT ULUSOY • BARBAROS YAKUP ERSÖZ • MEHMET DOĞAN • KEREM ESKİŞEHİRLİ • MEHMET EROL YETKİN • İDRİS BAYAT • İSMET GÜLEN • SERHAT BARIŞ TÜRKMEN • MUSTAFA KARAHAN • FAZLI UĞUR KILIÇ • ENGİN KESKİNEL • MUSTAFA GÜRLER • AHMET SEDAT YALTIRIK • MUSTAFA KOMSUOĞLU • EMİN KAYA • ÖZER ALBAYRAK • NURETTİN DOĞAN • İRFAN COŞKUN • AYHAN KAYA • KAYHAN GÜNDÜZ • SERDAR CEBECİ • METİN İBRAHİM GÜNGÖR • FATİH DÖNMEZ • FİKRET YELKENCİ • KEMAL EMRAH ERDOĞ • OKAN EKİNCİ • ANIL ALTUN • ATA ALTUN • DORUK PARMAN • ERHAN TAŞÇI • ADİL DİNÇER ALPMAN • İLHAN ZEKİ KÖROĞLU • ERHAN ÇENDİK • YİĞİT KUBİLAY ÇENDİK • BÜLENT YİĞİT • OZAN KANSU • MAHMUT GÖKSEL NARDEMİR • YUSUF KAYA • ALİ YILMAZ • SELÇUK SALİH YILMAZ • YURDAKUL ÖZDOĞAN • MEHMET LEVENT BULGURCU • MEHMET ERKAN ÇELİKER • BERKEHAN BULGURCU • TUĞBA GÜVENÇ • HALUK GEMİCİ • SAİT OKAN KAPLAN • YİĞİT SUPHİ MERAL • KEREM ARIĞ • İBRAHİM OĞUZ YAPAR • SAVAŞ GÜNGÖR • DUYGU KOMSUOGLU • EROL ÖZDOĞAN • FİKRET ÖZTÜRK • YASEMİN
ALUÇ • ALİ ŞAFAK ÖZTÜRK • YAVUZ ERKUT • GAMZE YOSMAOĞLU • DİLARA YALTIRIK • ALİCAN SELEK • ÖMER MÜMTAZ ER • MEHMET ERDEM ER • ŞAHİN ŞAHİNOĞLU • BURAK UTKU AKTAN • TUFAN KAYHAN • HÜSEYİN LATİFOĞLU • ORÇUN GÜVEN • KÜBRA KAPKİ • ZÜLKİF KAPKİ • ERTAN SULAYICI • HALİL HALDUN GÜVENİR • SELİM ŞİPER • SERKAN KELEŞER • SADIK KAYHAN KÖSEOĞLU • NURİ YENİHAYAT • YAŞAR OYTUĞ YENİHAYAT • UĞURCAN GÜRLER • SAVAŞ ARKMAN • ENGİN YALAMAN • SEMİH GENÇ • OKTAY AKTOLUN • ERSİN DALKIÇ • MEHMET KARAGÖZ • TANER KARABAĞ • İSMAİL GÖKHAN ÖZTÜRK • FAZIL ŞENEL • MELİH TÜRKER • CEMALETTİN TÜNEY • AHMET ERDEM • HÜSEYİN ÖZTÜRK • ABDULLAH KAĞAN ZENGİN • LORAN BERÇ VAYLOYAN • HALİL İBRAHİM DİKKANAT • ONUR GÜVENÇ • CEMALETTİN GÜVENÇ • EMRE KARAYEL • SADİHAN ÇELEBİ • OĞULCAN KESKİNEL • BAHADIR YAATASI • SUAT KURTOĞLU • ERTÜM TÜFEKÇİ • MERT ERCAN • İHSAN MUTLUAY DOĞAN • MEHMET EMİN KIZILKAYA • ÇAĞDAŞ DEMİRAĞ • MÜNİR OZAN SARICI • NİYAZİ İLTER • ONUR BENÖN • BURÇAK ERSEVER • EREN ÇAK • MUHARREM FAİK ÖZTUNÇ • SEYFİ CEM KOÇAK • BERİ BARUH DE TARANTO • MUSTAFA TÜRKMEN • MEHMET KAANCAN KOMSUOĞLU • BANU KARACA • AKİF ÖZAL • EMRE KUVVET • ERTUĞRUL FEVZİ TUNCER • AHMET AKSU • MAHSUN USLU • MUSTAFA BAŞ • BARIŞ ULUSOY • EZGİ ARATAY • KEMAL BABÜR GELGEL • HİLMİ HAKAN KOCA • CEM AVCI • BİLUN SAKA • CEM KÖZ • MEHMET ÇAĞATAY DENİZ • KAAN PUSAT • ALİ TAHİR VARUŞ • METİN KOÇAN • MUZAFFER KUTLU • MUHARREM BİROL • ATİLA TİRİT • SEMİH KARPUZ • ZAFER EGE ERSÖZ • FATİH AKARSU • BÜLENT YALÇIN • ADNAN ÜNAL • İLHAN ÜTTÜ • MEHMET FARUK TÜRKÖZ • METİN GÜNDOĞDU • TARDU SİPAHİOĞLU • AHMET KALYONCU • YAVUZ DURMUŞ • ADNAN CİNGÖZ • OZAN EKMEL ANDA • MELİS GÜLERGÖZ CİĞERCİ • AYKUT ÇETİNKAYA • HÜSEYİN NUSRET KARADAĞ • MUSTAFA MERMERCİ • ERHAN CANBAZ • SELÇUK DÖNMEZ • ALİ ACAR • BERKANT ÇANKAYA • NESLİHAN ŞATIR • ERCÜMENT ZENGİN • ÖMER FARUK PEKDİLER • BANU ÖNÜR • ZEYNEP EBRU ÇAPAN EKMEKÇİ • RAMAZAN FARUK DİNÇER • MUSTAFA KEMAL ÜNVER • SALİH İLERİ • İLKER LANACI • MURAT YALÇIN • ÖZGÜR VARLIK • ERSAN ÇUBUKCU • SERHAT BİLGE HAN UÇAK • YENER ŞENOK • ALİ AYNALI • ŞÜKRÜ FERAHBAŞ • MESUT MERTOL ABAY • CEM EROL • SERDAR VURAL ÖKTEM • BÜLENT ŞEN • HASAN YAVUZ İPEK • CEM ALİ ATILGAN • EMRAH ATEŞ • ADEM ÖZ • ÖMER TORUN • BURAK AKBURAK • MUSTAFA ÇİNDİR • ÜMİT ÇİNDİR • DURMUŞ GÖKALP YOLCU • HAKAN ÖRER • ERSİN KAYA • TANER GÜNEY • FÜSUN AKTOLUN • ALİ ASLAN UZUN • OKTAY SARICA • MURAT TOSUN • OSMAN NURİ BAŞAR ULUSOY • FERİAL ORHAN • EGE MURAT KÖROĞLU • MAVER BURCU AKTÜRK KARAHANOĞLU • AYDIN YENİGÜN • BURÇİN CAFER • ÇAĞATAY ÖRSAL • MUSA CEM ÖNAL • ÜNAL PALA • BARTU ER • HALE ER • OSMAN NADİ TANCA • OGÜN ERDEM • MUSTAFA EMRE AKSU • EKİN CEM EKE • AYNUR EKE • EMİR ULUSOY • BARIŞ TAŞCIOĞLU • ÖMER EKİNCİ • NEBİ SÜLEYMAN AYTEKİN • ALP ÖZENALP • ÖKKEŞ KEMAL AYALP • AYNUR KUMSEL AKSOY • SVETLANA OKAN • ABDULAZİZ KUL • ÖMER TURAN • BARIŞ EKİNCİ • SAİM BAKKALOĞLU • FEYZA GÜL • HAKAN TAŞKESEN • AYTEN FERAHBAŞ KESİKOĞLU • UYGAR ATAŞ • MUHAMMET EMİN TURAN • REŞAT UZUNOĞLAN • AHMET UZUNOĞLAN • MUSTAFA ERTÜRK • MUAZZEZ MİNE ÖZCAN • TOLGA İNAL • AHMET YÜKSEL EKİNCİ • ERSİN AKKÖSE • MELTEM PERDECİ • HALUK SELVİ • BİROL TELLİ • HAMZA SALİH AK • CAHİT TAŞBAŞ • MUSTAFA OĞUZ İNAN • İBRAHİM SİNAN AK • İHSAN CALBAN • ZEYNEP TEZCAN • SABRİ TUNÇ BÜYÜKMOROVA • MURAT YILDIRIM • MURAT KANDEMİR • SALTUK ORKUN ERİBOL • RECEP KURT • ASAF MERT AKSU • BURAK ÖZERGÜL • SÜREYYA DENİZ TAYMAN • ELÇİN DANDİN • MUZAFFER EZGİ CANBOL • SERVER FATİH ALPAY • ABDULLAH TÜFEK • AZİZ CAMCI • İSMAİL EREN İNANÇ
Acınızı Paylaşıyoruz Geçtiğimiz aylarda, Derneğimiz üyelerinden bazı isimler, sevdikleri isimleri kaybetmenin acısını yaşadılar. • Derneğimiz Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Mutluay Doğan’ın babası Bilal Doğan • Derneğimiz Yönetim Kurulu Üyesi Sayın İlhan Zeki Köroğlu’nun abisi Ali Fuat Köroğlu • Derneğimiz üyesi Sayın Haluk Gemici’nin babası Ali Gemici • Sicil Kurulu Başkanı Sayın Erkan Aksel’in annesi Nesrin Aksel • Derneğimiz Muhasebe Müdürü Sayın Aslı Pural’ın teyzesi Kadriye Palaç • Derneğimiz Üyesi Sayın Ulukan Ulun’un babası Erol Ulun • Derneğimiz Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Yasemin Merçil’in yeğeni Osman Karavelioğlu
Üyelerimizin acısını paylaşıyor, tüm merhum ve merhumelere Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.