BayMen Sayı 9 - TRNC Men's Life Magazine

Page 1

BAYMEN SAYI:9 KASIM - ARALIK 2013

KIBRIS’IN TEK ERKEK AKTÜALİTE DERGİSİ

VEDAT MISIRLISOY

“memuriyeti bıraktığıma

ASLA PİŞMAN olmadım!”

MÜZAKERELERDE

NELER oluyor? Rumların niyeti ne?

İŞ HAYATINDA

da

hiç düşü

Kıbrıs için zam

barış zama İSTİYOR ke ni bilen bil

başarılı ilişkilerin

sırrı ne?Geceler

Sıcak

ŞARAPLA ISITIN

still TRENDLERİ

BERLiN en hızlı 9 otomobil

duvarı neden yıkıldı? Dünyanın EN G Ü Ç L Ü

1 0 kişisi kim?

Turizm için

neler

yapılmalı?

Marka rehberiniz var mı? Neden marka olma lısınız? İletişim alanınd herkes MEMUR olmak olmak isterken O MEMURLUĞU BIRAKTI neden?

1



Yeni yıl promosyon ürünleri, farklı ürün seçenekleriyle Deniz Plaza’da

2014

LOGO

Firmanıza özel hediyenizle, müşterinizi özel hissettirin...

“Mutlu olduğum tek yer” www.denizplaza.net E-Mail: info@denizplaza.com

Müşteri Hizmetleri: 0533 865 7575 - 0533 866 7575 Kasım - Aralık 2013

1


TREND

SAHİBİ Abrakadabra İletişim Yönetimi Co.

editörden

BayMen’in yeni sayısından herkese merhaba…

www.abrakadabra.biz.tr twitter.com/abrakadabraiy

BayMen’in her sayısında mümkün olduğunca fazla ve farklı konuyu siz okuyucularımızla buluşturmak bizler için en önemli unsur. Buna bağlı olarak röportajlarımız ve özel dosyalarımızın yanı sıra köşe yazarlarımız gündeme dair konuları sizler için değerlendiriyor. Umarım bu sayımızı da beğenerek okursunuz…

GENEL YAYIN YÖNETMENİ Cem Kar cemkar@cemkar.net YAYIN KOORDİNATÖRÜ Mine Çeliker mine@mineceliker.com

Bu sayımızda kapak röportajını Vedat Mısırlısoy ile gerçekleştirdik. Herkesin memur olmaya çalıştığı ülkemizde memuriyeti bırakarak iş dünyasına atılan ve oldukça başarılı olan Vedat Mısırlısoy ile gerçekleştirdiğimiz röportaj eminim ilginizi çekecek.

GRAFİK TASARIM Abrakadabra I Grafik Tasarım KATKIDA BULUNANLAR İsmet Bayrakçı Cengiz Soykök Serhat Kotak

Tarih bölümünde ise Berlin Duvarı’nı sayfalarımıza taşıdık. 24 yıl önce, 1989 yılının Kasım ayında yıkılan duvar ve simgelediği unsurlar dikkatlerimizden kaçmadı. “Berliner Muer, Utanç Duvarı” başlıklı özel dosyamızı incelemenizi öneririm.

YAYIN DANIŞMANI Bayram Kar REKLAM REZERVASYON Tel: 0542 881 25 31 E-mail: info@abrakadabra.biz.tr Baskı: Okman Printing Ltd. Tel: 225 42 47

Malum soğuk günler yaklaşıyor. Peki, ne giymeli? Stil sayfamızdaki önerilerimize göz atmalısınız. Ayrıca bu sayımızda Forbes’in açıkladığı dünyanın en güçlü isim listesini BayMen’in sayfalarında bulabilirsiniz.

Yıl:2 Sayı:9 Kasım - Aralık 2013 Yayın Türü: Süreli yayın (iki aylık)

Keyifle okumanız dileğiyle…

içindekiler

24 6 4 2

BAYMEN

Berliner Mauer Utanç Duvarı

14 21 12

22

15


Kas覺m - Aral覺k 2013

3


İŞ DÜNYASI

?

Markalaşmak İçin

Ne Yapmalı

Tüketicinin pek çok seçeneği varken neden sizi seçmesi gerektiğini ona nasıl anlatmayı planlıyorsunuz? Günümüz süper rekabet çağı ve bu çağda markalaşma yolunu seçmeyenlerin işi çok zor. Ülkemizde firmalar marka yönetimine ne kadar para harcıyor? Mevcut markaların dışında, yeni bir yerli marka üreten ve marka odaklı reklam kampanyaları ile bunu halka duyuran firmalarla karşılaşanınız oldu mu? Ülkemizde markalaşmaya gereken önemi vermeyen firmaların ayakta kalma şansı ne? Hal böyleyken markalaşma sürecine girmenin zamanı sizce de gelip geçmiyor mu?

H

iç şüphe yok ki markalaşma süreci ve marka yönetimi ciddi bir iştir ve uzun dönemli stratejilere dayanır. Bu nedenle büyümek isteyen firmalar öncelikle alanında profesyonel olan ve bu ciddi süreci iyi yönetebilecek, doğru stratejilerle söz konusu markayı bilinir kılacak İletişim Yönetimi (Communication Management) alanında hizmet veren firmalarla çalışmaları gerekmektedir. Zira, markalaşma sürecini yalnızca bir reklam kampanyası olarak düşünmemek gerekir. Bu nedenle markalaşma sürecinde güven ve sadakata dayalı sürekli kendini yenileyen uzun soluklu kampanyaları yapabilecek iletişim yönetimi alanında hizmet veren firmaları tercih eden firmaların büyümesi işten bile değildir. İletişim yönetimi işte burada devreye girer. İletişim uzmanları, doğru stratejilerle güven ve sadakata dayalı samimi bir kampanya için gerek sosyal medyayı gerekse kitle iletişim araçlarını etkin ve etkili bir şekilde kullanır. İletişim yönetimi üzerine hizmet veren firmalar ülkemizde elbette bulunmaktadır. Örneğin, Abrakadabra İletişim Yönetimi (Abrakadabra Communication Management) bu alanda algı yönetimi, markalaşma ve markalaşma stratejileri üzerine hizmetler vermektedir.

Söz konusu kampanyaların özünde tüketici davranışlarının yönlendirilmesi ve reklam mesajları ile müşterinin kalbine gidecek en etkin yolu belirlemek ve buna tüketicileri inandırabilmek yatmaktadır.

4

BAYMEN

Başta da belirttiğimiz gibi süper rekabet ortamında diğer firmalardan ayrışmak isteyen firma, kişi veya kurumların alanında uzman iletişim yönetimi uzmanlarını tercih etmesi ve nereden nasıl bir hizmet alacağını iyi bilmesi gerekmektedir. İşin püf noktası burada yatmaktadır.


işimiz markanıza değer katmak Marka Yönetimi Grafik Tasarım Reklam, PR ve Etkinlik Yönetimi Yayıncılık ve Yapımcılık Broşür - Katalog - Dergi Tasarım ve Baskı Prodüksiyon 0542 881 25 31 - 0542 864 53 05

www.abrakdabra.biz.tr Kasım - Aralık 2013

5


KAPAK RÖPORTAJ

Vedat Mısırlısoy

“Memuriyeti bıraktığıma asla pişman olmadım” 6

BAYMEN


Vedat Mısırlısoy

“Memuriyeti bıraktığıma asla pişman olmadım”

H

iç şüphe yok ki ülkemizdeki en büyük sektör kamu… Hal böyle olunca hemen hemen herkesin gönlünde kamuda memur olmak yatıyor. BayMen’in bu sayısında memurken iş dünyasına atılan ve iş dünyasında çok başarılı olan bir konuğumuz var: Vedat Mısırlısoy Vedat Mısırlısoy bundan 11 yıl önce kamuda aradığını bulamayınca iş dünyasına atıldı ve çok başarılı oldu. Ülkenin en çok emlak satan şirketini kuran Mısırlısoy, ideallerinin peşinde koşmayı kendisine prensip olarak belirledi. Bale ve müzik okulu açması sanırım bunun en iyi göstergesi. Sözü daha fazla uzatmadan röportaja geçiyorum…

Kasım - Aralık 2013

7


KAPAK RÖPORTAJ “Eğitime olan ilgim beni bir okul açmaya itti. Bu nedenle 2007 yılında ülkemizin ilk Bale ve Müzik okulu olan Duet Academy’i kurdum. “ Cem Kar: Herkes memur olmaya çalışırken siz memurluğu bırakarak iş dünyasına atıldınız. Neden? Vedat Mısırlısoy: Sevgili Cem, sanırım bu biraz zihniyet, biraz da karakter meselesi... Ben idealist bir yapıya sahibim ve bazı şeylerin yolunda gitmediğini görmek ve buna katlanmak benim için mümkün olmuyor. Memuriyet hayatım buna en güzel örnek… Maliye Bakanlığında çalıştığım 3 yıl boyunca bürokrasiyi ve kamu sektörünü yakından tanıma fırsatı bulmuştum. Gördüğüm yapı kabul edilebilir değildi. Tapu ve kadastro dairesine atandığım gün kendime bir hedef koydum; 10 yıl içinde ya bulunduğum kurumun başına geçecek ve kurumu beklentilere cevap verecek standartlara getirecektim. Ya da memuriyeti bırakacaktım… C.K: Ne yaptınız? V.M: Bu amaç doğrultusunda kendimi geliştirmeye başladım. Önce İşletme Yönetimi okudum, ardından pedagojik formasyon kursu, dil kursları, seminerler ve kişisel gelişim kurslarına katıldım. Master (MBA) çalışmaları yaptığım sırada tanıdığım, Marmara Üniversitesinden Doç. Dr. Ali Haydar Aksoy, master programını tamamladığım

8

BAYMEN

zaman bana o günkü maaşımın 6 katı maaşla Türkiye’de iş teklif etti. Bu teklif hayatımın değişmesine sebep oldu. Kendime olan güvenimi pekiştirdi ve 2002 yılında istifa ederek iş dünyasına adım atarak IQ Property & Development Ltd.’yi kurdum.

“2002 yılında kurduğum IQ Property & Development Ltd. çok kısa sürede en çok satan emlak şirketi oldu.” C.K: Çok cesaretliymişsiniz. Peki, hiç pişman oldunuz mu? V.M: Memuriyeti bıraktığıma asla pişman olmadım. Yeni bir iş kurmuştum ve tam anlamıyla hazırdı. Memur olduğum dönemde aldığım eğitimler sayesinde, bilgi ve birikimim tamdı. Elbette hepsinden önemlisi özgüvenim çok yüksekti. Dolayısıyla 2002 yılında kurduğum IQ Property & Development Ltd. çok kısa sürede en çok satan emlak şirketi oldu. Elde ettiğim deneyimler ve eğitimimin faydasını iş hayatında görüyordum. Eğitime olan ilgim beni bir okul açmaya itti. Bu nedenle 2007 yılında ülkemizin ilk Bale ve Müzik okulu olan Duet Academy’i kurdum.


Vedat Mısırlısoy

“Memuriyeti bıraktığıma asla pişman olmadım”

C.K: Bugünlerde ne yapıyorsunuz? V.M: IQ Property & Development ve Duet Academy’nin gelişmesi için çalışmalarımız sürüyor. Ayrıca önümüzdeki dönemde yapacağımız yeni yatırımlar üzerinde çalışıyorum ve çok keyif alıyorum. C.K: Bu satırları okuyan ve memur olan ancak yaptığı işten memnun olmayan kişilere ne tavsiye edersiniz? V.M: Yapmaları gereken çok basit şeyler var. Öncelikle, yeniliğe ve değişime açık olmalılar. Mutlaka kendilerini sürekli geliştirmeli ve donanımlarını arttırmalılar. Bunları yaptıklarında doğabilecek fırsatları daha iyi görecekler ve hayata bakış açıları çok değişecek. Yılmak ve umutsuzluk hiçbir zaman olmamalı… C.K: Varsayalım memuriyeti bıraktılar, iş dünyasının bugünkü hali buna uygun mu? V.M: Özel sektör sürekli gelişiyor, on yıl öncesini hatırlayanlar bunu bilirler. Kamu sektörü ise artık cazibesini yitiriyor. Bana göre hükümet edenler özel sektörün önünü açacak yönde çalışmalar yapmalı. Yapmalı ki kamuya olan ilgi özel sektöre kaysın ve kamu istihdam yükü azalsın. Aksi halde devletin üzerinde ciddi bir yük olan kamu ülkenin her zaman sorunu olmaya devam edecek! Hal böyle olunca iş dünyasının önünü açmak artık mecburiyet halini aldı. C.K: Umarım hükümet edenler söylediklerinizi yaparlar. Annan Planı dönemi altın yıllarını yaşayan emlak sektörü sizce yeniden canlanır mı? V.M: Aslında yavaş yavaş hareketlenmeler var. Emlak sektörü 2006’da yaşadığı krizin ve geri gidişin ardından 2012 itibarı ile yeni bir ivme kazandı diyebiliriz. Unutmamak gerekir ki, gerek coğrafi konumu ve iklimi, gerekse emlak fiyatlarının düşük olması sebebiyle ül-

kemizde emlak sektörü büyük bir potansiyele sahip… Tüm bu unsurları göz önüne aldığınızda, önümüzdeki yıllarda emlak sektörü cazibesini daha da artıracak diye düşünüyorum. C.K: Ülke sizce iyi yönetiliyor mu? V.M: Maalesef bu konuda iyimser değilim. Siyaset kısır bir döngünün içerisinde, bu kısır döngüden bir şekilde çıkmak gerekiyor. Köklü bir değişim şart! Bana göre artık idealist insanların inisiyatif alması gerekiyor.

“Seçim dönemlerinde meydanlarda atıp tutanlar, şimdilerde köşe kapmaca oynuyorlar.” C.K: Siyasetçilere güveniniz var mı? V.M: Yok! Ne yazık ki, siyasetçilere güvenim yok! Seçim dönemlerinde meydanlarda atıp tutanlar, şimdilerde köşe kapmaca oynuyorlar. Sokağa çıkamıyorlar, vatandaş görür de bir derdini anlatır diye korkuyorlar. Eğer bir gün, siyasetçiler seçim dönemi dışında da halkın içine çıkabilecek yüze sahip olursa, işte o zaman siyaset itibar kazanacak. C.K: Özellikle gençlerimiz memur olmak istiyor. Olamayanlarsa ülkeyi terk etmeyi düşünüyor. Özel sektörü pek azı alternatif olarak görüyor. Tam da bu noktada memuriyeti bırakıp özel sektörü seçen biri olarak onlara ne tavsiye edersiniz? V.M: Gençlerimize, geçmişte başka bir ülkede yaşamayı denemiş bir kişi olarak şunu çok net söyleyebilirim. İnansınlar ki, bu ülkede kötü yönetimlere rağmen, yapacak çok iş var. Ve fakat, yeter ki inançlarını yitirmesinler. İradelerini teslim etmesinler. Hedeflerini belirleyerek o hedeflere ulaşmak için var güçleriyle çalışsınlar. Emin olsunlar ki, bir gün yaptıklarını takdir edecek birileri mutlaka çıkacaktır. Bu nedenlerle doğdukları toprakları terk etmesinler… Kasım - Aralık 2013

9


MAKALE

Cengiz SOYKÖK International Master Coaching Trainer

İŞ HAYATINDA

cengiz@visionakademi.com

ı l ı r a ş Ba

İLİŞKİLERİN SIRRI

İş hayatında, doğası gereği “ana teması insan” olan satış, pazarlama, halkla ilişkiler ve insan kaynakları gibi meslek dallarında çalışanlar ve müşteriler ile başarılı ve uzun soluklu ilişkiler kurabilmenin tek yolu karşımızdaki kişilerin gerçek duygu ve düşüncelerini anlayabilme becerisine sahip olmaktır. “İŞ HAYATINDA BAŞARININ” SIRRI NEDİR?

D

inleme, gözlem ve yönlendirebilme becerisi... Bugünün zorlu iş dünyasında şirketlerin acımasız rekabete karşı koyarak varlıklarını sürdürebilmeleri için tek çıkar yol yeni pazarların yaratılmasıdır. Yeni açılan bu sahalarda pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi ve satışların gerçekleştirilmesi için donanımlı ve vizyoner profesyonellere ihtiyaç duyulacağı aşikârdır. Ancak satış ve pazarlama alanında gözlemlediğimiz en büyük eksikliklerden biri bu mesleği icra eden kişilerin satış ve pazarlama sürecini içeriden dışarıya bakarak yani sadece kendi gözlerinden değerlendiriyor oluşudur. Olayın merkezinde müşterinin bulunduğunu, bizi rekabette eşsiz kılacak değerlerimizi onun istek ve ihtiyaçları ile eşleştirebildiğimiz sürece varlığımızı sürdürebileceğimiz gerçeğini nedense hep unuturuz. Oysa, pozitif bir tutum sergileyerek doğru soruları yönelttikten sonra gireceğimiz aktif dinleme sürecinde müşterimizin hem sözlü hem de beden dili ile sözsüz olarak verdiği sinyalleri zamanında ve doğru olarak yorumlama becerisine sahip olsak sunumumuzu bu doğrultuda yeniden şekillendirmek ve görüşmenin istediğimiz şekilde sonuçlanmasını sağlamak mümkün olurdu. Bir iş görüşmesinin bile müzakere şeklinde mi yoksa bir dayatma şeklinde mi yürüyeceğini her iki tarafında beden dilleri ile bilinç dışı olarak verdiği sözsüz mesajlar belirler. Bugün IQ dan (Intelligence Quotient) ziyade EQ nın (Emotional Quotient) ön plana çıktığı bir zamanda iş başvurusunda bulunan kişiler, mesleki yeterliliğe sahip olmanın yanında pozitif bir tutumu, açık ve güvenli bir duruşu kendilerine adapte etmeyi başarabildikleri oran-

10

BAYMEN

da netice alacaklarını bilmelidirler. İşveren tarafında da mülakatları yürüten insan kaynakları yöneticileri ise ancak işe alacakları kişinin gerçek düşüncelerini ve hislerini okuyabilme becerisine sahip olmaları halinde şirketleri için en doğru ve değerli kişiye yatırım yaptıklarından emin olabilirler.

İYİ BİR DİNLEYİCİ VE GÜÇLÜ BİR KONUŞMACI OLMANIN SIRRI BEDEN DİLİNİ DOĞRU KULLANMAKTIR... İş yaşamında beden dili, çoğu zaman sözcüklerin ötesine geçer. Görüşmelerde, sunumlarınızda veya büyük bir satış yaparken en önemli yardımcınızdır. Sadece elinizin duruşuyla, binlerce kelimeyle ifade edemeyeceğiniz şeyleri ifade edebilirsiniz. Genellikle diğer insanları gördüğümüzde ya da onlarla iletişim kurarken sadece söylenene, duyulana veya görülene odaklanıyoruz; ya da öyle sanıyoruz. İletişim sırasında farkında olmasak da bizi en az bunlar kadar etkileyen bir faktör daha bulunuyor. Ve bu faktör, gerçekten de binlerce kelimeye bedeldir.

Duruş Duruş deyince birçoğumuzun aklına hemen ayakta mümkün olduğunca dik ve uzun bir şekilde dikilmek geliyor. Aslında duruş, kafanızın ve vücudunuzun hiçbir baskıya maruz kalmadan doğal hizalanış biçimi. Yani herkesin farklı bir duruşu bulunuyor. Yıllar boyunca edinilen alışkanlıklar ve tekrar edilen hareketler bu “kişiye özel” duruşu etkiliyor. Bu yüzden bir insanın duruşu, onun kişiliği


İŞ HAYATINDA

Başarılı

İLİŞKİLERİN SIRRI

hakkında en büyük ipuçlarından birini oluşturuyor. Örneğin, kollarınızı kavuşturmuş ve bir tarafa doğru yaslanmışsanız bu, o anda karşılaştığınız olay için hazır olmadığınızı ya da o işle ilgilenmediğinizi gösteriyor. Omuzlarınız geride, başınız yukarıda, kollarınız iki yanda serbest ve avuçlarınız kapalı ise, sizi bekleyen şey ne kadar stresli olursa olun sizin ona hazır olduğunuz mesajını tahmininizden de net bir şekilde iletebiliyorsunuz. Oturan bir kişinin ayaklarına bakarak o kişinin dışa dönük ya da içine kapanık olup olmadığını anlayabiliyorsunuz örneğin. O anda dışarıya açık olan kişinin ayak uçları bir “V” gibi dışarıyı işaret ederken, kendi içine dönmüş kişinin ayak uçları içeriyi gösteriyor.

El -yüz hareketleri İş görüşmesi sırasında el ve yüz hareketlerinize çok dikkat etmek gerekiyor. Bazen küçük bir hareket söylenenden bambaşka bir şey ifade edebiliyor. Örneğin basit bir burna dokunma hareketi size, karşınızdakinin doğru sözlü olmadığını gösterebiliyor. Başımızı hareket ettirmemizin nedeni, diğerlerinden onay alma isteğimizdir. Bu yüzden de güçlü görünmenin bir yolu da baş hareketlerini en aza indirmekten geçiyor. Son olarak ellerimiz ne söylediğimizi vurguluyor. Örneğin işaret ederek “orada”, el sallayarak “görüşürüz” diyoruz. İki elimizi birleştirip piramit görünümü verdiğimizde ise bu, güç anlamına geliyor. Karşınızda biri elleri piramit şeklinde sizi göstererek oturuyorsa bilin ki o, ya sizin patronunuz ya da gelecekte patronunuz olacaktır. Sadece yüzünüzle değil, tüm vücudunuzla dönmeniz “tam yüzleşme” anlamına geliyor ve kollarınızı göğsünüzde bağlamamak, bacak bacak üstüne atmamak da bu açıklığı pekiştiriyor. Çünkü bu tür hareketler niteliklerinizi sakladığınızı iletiyor. Kollarınızı kavuşturmak ise kendinizi savunmaya çalıştığınızın ifadesi.

Beden jestleri Konuşulan kişiye tam olarak dönmek, güvenilir ve kendinden emin bir tavrı gösteriyor. Bacak bacak üstüne atmış, kollarını kavuşturmuş ve hafif yana dönük biriyle konuşurken, onun sizinle ilgilenilmediğini hissediyorsunuz. Durum tersi olduğunda ise anlattıklarınızla ilgilendiği mesajını alıyorsunuz. Herkesin rahatsız bazı olduğu ortak jestler var ki, on-

lar da gergin durumlarda vücudun verdiği tepki olarak karşımıza çıkıyor: Tırnak yeme, saçla oynama, sakız çiğneme ve diş gıcırdatma gibi… Bir ipucu: Eğer karşınızdaki kişi iletişime açık bir şekilde oturuyorsa hemen siz de aynı şekli alın. Bir anda görüşmenin yön değiştirdiğine şahit olabilirsiniz.

Göz Teması Birileri sizinle konuşurken gözünüze mi yoksa başka bir yere mi bakıyor? Başka bir yere baktığını ve sizin bunun karşılığında neler hissettiğinizi düşünün… Konuşurken ya da dinlerken göz temasını sağlamadan, karşınızdakine dürüst ve kendine güvenen biri olduğunuzu göstermeniz mümkün değil. Karşınızdaki kişi çok az göz teması kuruyorsa bu sizden hoşlanmadığını, sinirli ya da çekingen olduğunu ya da yüksek bir satüde olduğundan göz temasını gereksiz bulduğunu gösterebiliyor. Ayrıca biri size durmaksızın baktığında bu durum stres yaratıyor. O anda biraz ellerinizi hareket ettirmeli ya da etraftaki bir şeyleri göstermek oluşan gerilimi dağıtmada etkili olabiliyor. Açık havada birileriyle konuşuyorsanız, güneş gözlüğü takmaktan kaçının. Bu karşınızdaki kişi için rahatsız edibi bir durum olabilir ve kimliğinizi saklamaya çalıştığınız imajı verebilir. Görüldüğü gibi beden dili pek çok değişik şekilde kullanılabiliyor. Hiç tanımadığınız biriyle ilgili ilk izlenimi onun kullandığı beden dilinden elde edebiliyorsunuz. Ayrıca beden dilinizi doğru kullandığınızı zannettiğiniz bazı durumlarda yanlış izlenim uyandırmanız da mümkün. Örneğin, sürekli etrafta dolaşan biri belki çok enerjik ve etkili görünebilir, ki bu çoğu durumda doğrudur. Fakat aynı hareketler bazen o kişinin sinirli ve durumdan rahatsız olduğu anlamına gelebiliyor. İçinde bulunduğunuz durum sizden nasıl olmanızı gerektiriyorsa beden dilinizi ona göre daha emin, güçlü, güvenilir görünmek için kullanın. Eğer negatif işaretler gönderirseniz, bu amacınıza ulaşmanızı engeller. Ayrıca diğer insanların beden dilini de tanımaya çalışın. Böylece sizinle ilgilenip ilgilenilmediğini ya da sizin varlığınızın nasıl bir etki yarattığını anlayabilirsiniz. Özel soru ve önerileriniz için cengiz@visionakademi. com dan da bana yazabilirsiniz. Sevgiyle kalın…

Kasım - Aralık 2013

11


OTOMOBIL

SSC Ultimate Aero

Koenigsegg Agera R

U

luslararası Marketwatch sitesi en hızlı süper arabalar ile ilgili bir liste yayınladı. Listenin başını çeken araçlar ise 439 km/ hız ile Koenigsegg Agera R ve SSC Ultimate Aero oldu. İşte lüksün ve hızın doruk noktasındaki dünyanın en hızlı arabaları…

Dünyanın EN Hızlı Arabaları Koenigsegg CCX

Bugatti Veyron Super Sport

12

BAYMEN


Hennessey Venom GT

1) Koenigsegg Agera R Maksimum hızı 439 km/saat 2) SSC Ultimate Aero Maksimum hızı 439 km/saat 3) Bugatti Veyron Super Sport Maksimum hızı 431 km/saat

Noble M600

4) Hennessey Venom GT Maksimum hızı 418 km/saat 5) Saleen S7 Twin Turbo Maksimum hızı 399 km/saat 6) Koenigsegg CCX Maksimum hızı 394 km/saat 7) McLaren F1 Maksimum hızı 386 km/saat

Zenvo ST1

8) Zenvo ST1 Maksimum hızı 375 km/saat 9) Noble M600 Maksimum hızı saate 362 km/saat

Saleen S7 Twin Turbo

Kasım - Aralık 2013

13


DÜNYADAN

Dünyanın En Güçlü

Amerika Birleşik Devletleri’nin önde gelen ekonomi dergilerinden Forbes, ‘’dünyanın en güçlü isimleri’’ listesini yayınladı...

10 İsmi

F

İşte Forbes’e göre dünyanın en güçlü 10 ismi;

orbes’in yayınladığı listede zirveye Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin otururken, ikinci sıraya Amerikan Başkanı Obama yerleşti... Dergi, Putin’in zirveye, Suriye krizinin barışçıl yollardan çözümüne destek vermesi ve telekulak skandalını ortaya çıkaran eski CIA ajanı Edward Snowden’a siyasi sığınma hakkı tanıması nedeniyle oturduğunu vurguladı.

10 Michael Duke

(Wal-Mart CEO’su)

9 Mario Draghi

(Avrupa Merkez Bankası Başkanı)

8 Abdullah bin Abdul Aziz Al Saud (Suudi Arabistan Kralı)

7 Ben Bernanke

(ABD Merkez Bankası Başkanı)

6 Bill Gates

Barack Obama

(Microsoft’un patronu)

5 Angela Merkel

Vladimir Putin

(Almanya Başbakanı)

4 Papa Francis 3 Xi Jinping

Xi Jinping

Çin Komunist Partisi Genel Sekreteri

2 Barack Obama ABD Başkanı

1 Vladimir Putin

Rusya Devlet Başkanı

Papa Francis Ben Bernanke

14

BAYMEN

Angela Merkel

Bill Gates Aziz Al Saud

Mario Draghi

Michael Duke


TARİH

Berliner Mauer Utanç Duvarı

Kasım - Aralık 2013

15


TARİH

1

961 yılında Doğu Alman meclisi vatandaşlarının Batı Almanya’ya kaçmaması için bir karar çıkartır. 13 Ağustos 1961 yılında çıkarılan bu karar sınıra duvar örülmesini içerir. Batı’da yıllarca “Utanç Duvarı” olarak adlandırılan ve 46 km uzunluğunda olan bu duvar, 9 Kasım 1989’da yıkılır. Bu yıkım aynı zamanda soğuk savaşında sonu olur. Berlin Duvarı’nın kısaca öyküsü böyle ancak anlam bakımından hem çok yüklü hem dramları dillere destan. Berlin Duvarı’nın yıkılışının 24. yılında BayMen olarak özel bir dosya hazırladık. İşte soru ve yanıtlarıyla: “Berliner Mauer” Almanya neden Doğu ve Batı olarak ayrıldı?

Berlin Duvarının özellikleri neydi?

engelleyemez duruma gelmişti. Bunun üzerine bu kaçışları engelleyeci bir duvar örme fikri, dönemin SED lideri Walter Ulbricht’in bir şeyler yapılması gerektiği konusunda Sovyet liderlerine danışması ve onaylarını

Doğu ve Batı Berlin’in arasındaki bu duvar, aslında biri 3,5 diğeri 4,5 metrelik iki çelik parçadan oluşuyordu. Doğu tarafına bakan duvar kaçmaya yeltenecek insanların kolay görünmesi için beyaza boyanmıştı. Buna karşılık Batı Almanya’ya bakan taraf ise grafitti ve çizimlerle doluydu. Doğu kısmında duvar boyunca yerde çelik kapanlar ve mayın tarlaları bulunuyordu, 186 yüksek gözetleme kulesi ve yüzlerce lamba konmuştu. Doğu tarafında motosikletli ve yaya polisler ve köpekler de kontrol halindeydi. Duvar boyunca 25 karayolu, demiryolu ve suyolu sınır kapısı yer alıyordu. Berlin Duvarı kaçışları engelleyebildi mi? Tüm kontrol ve gözetlemelere rağmen, yaklaşık 5 bin kişi tüneller, evde yaptıkları balonlar ve bunun gibi yollarla, Doğu’dan Batı’ya kaçmayı başardı.

II. Dünya Savaşı´nın sonunda savaşı kaybeden Almanya ve başkenti

Kaçışlarda kaç kişi öldü?

Berlin işgal kuvvetlerince Amerikan, Fransız, İngiliz ve Sovyet bölgesi olarak dörde bölünmüştü. Kısa süre sonra Batı ittifakı benzer şekilde olan yönetim birimlerini birleştirdi ve Almanya’nın batısını komünizme karşı karakol haline getirdi. Sovyetler de bu girişime karşı Doğu Almanya’da ekonomisi sosyalizme dayanan, siyasi yönetimi otoriter olan yeni bir rejim kurdu. 1952 yılında Almanya artık Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılmıştı. Berlin Duvarı neden örüldü? Doğu Almanya’dan Batı’ya kaçışlar büyük ölçüde Berlin’den gerçekleşiyordu. Zamanla tel örgü ve mevzuat değişiklikleri de Batı’ya kaçışı

16

BAYMEN

alması sonucu ortaya atılmıştı. Nitekim Sovyetler Birliği, Batı Berlin’i Doğu Almanya sınırları içinde bir fesat yuvası, kapitalizmin kalesi, karşı propaganda merkezi olarak gördüğü için Berlin Duvarı’nı örmeyi çözüm olarak benimsedi ve duvar Doğu Almanya’nın içinde ABD güdümünde kapitalist Batı Berlin’i çevrelemek için, Doğu Almanya meclisinin kararıyla örülmüştür.

24 Ağustos 1961’de ilk kez silah gücüyle, 24 yaşındaki Günter Litfin’in Spree nehri üzerinden kaçışı ölümcül olarak engellendi. Sınır nöbetçilerinin mermileriyle yaşamını yitiren son kişi ise, duvarın yıkılmasından 9 ay kadar önce 6 Şubat 1989’da kaçmaya çalışan Chris Gueffroy oldu. Berlin duvarını aşmak isterken can verenlerin sayısı hala kesin olarak bilinmemekle birlikte, en az 86 en fazla ise 238 kişi olduğu tahmin edilmektedir.


TARİH

Berlin Duvarının neydi?

politik

algısı

Doğu Alman hükümeti son dönemine kadar bu duvarı, sosyalist Doğu’yu kapitalist Batı’ya karşı koruyan bir kalkan olarak göstermiş ve meşrulaştırmaya çalışmıştı. Oysa bu duvar ve Doğu Almanya’nın diğer sınırları kendi yurttaşlarının seyahat özgürlüğünü gasp ederek bu ülkeden çıkışlarını engelliyordu. Berlin Duvarı neden yıkıldı? 1989 yılı başlarında Alman Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti, isteyen Doğu Almanya vatandaşlarının Sovyetler Birliği dâhilindeki diğer Doğu Bloğu ülkelerine geçiş yapabilmesine izin verdi. Bu iznin çıkmasıyla beraber binlerce Doğu Alman vatandaşı Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya gibi ülkelerin başkentlerine akın etti ve buralarda bulunan Amerikan, İngiliz, Fransız büyükelçiliklerine sığındı. Daha sonra da bu sığınmacılar özel trenlerle Doğu Bloğu dışındaki ülkelere kaçmaya başladılar. Kaçışın bu kadar yoğun olduğu bir durumda Doğu Almanya Hükümeti duruma bir çözüm bulmak için toplandı. Burada yaşayan insanlar artık bu şekilde zaten Doğu Alman-

ya’dan çıkabildiklerine göre duvarın bir anlamı kalmamıştı. Doğu Alman hükümeti, duvarın kaldırılmasına onay vermişti. Berlin Duvarı ne zaman ve nasıl yıkıldı? 9 Kasım 1989’da Doğu Alman hükümeti, duvarın kaldırılacağını halka açıklamak üzere bir basın toplantısı düzenledi. Karar açıklandığı andan itibaren duvarın iki tarafında yüz binlerce insan birikmeye başladı. Gece yarısına doğru hükümet ilk olarak

fından başlandı. Alman Demokratik Cumhuriyeti de duvarın yıkımından sonra çok fazla dayanamamış, 13 Ekim 1990´da resmen sona ermiştir. Duvarın şehrin içinden geçen kısmı aynı yılın Kasım ayına kadar neredeyse tamamen ortadan kaldırıldı. Nitekim Berlinliler onlarca yıl bölünmüşlüğün yara izlerini bir an önce bertaraf etmek istiyordu. Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra Almanya? Duvar yıkıldıktan ve Almanya’nın birleşmesinden sonra Batı Almanya’dan ve uluslararası sermaye çevrelerinden Doğu’ya sermaye akışı gerçekleşti. Emeğin daha ucuz olduğu bu bölgelerde ücretler hâlâ Almanya’nın batı bölgelerine göre daha düşük seyretmektedir. Halen, Almanya’nın en yüksek işsizlik oranları doğu şehirlerindedir.

Brandenburg Kapısı’ndan başlayarak barikatları ve geçiş önlemlerini kaldırdı. Her iki Almanya tarafından yaklaşan insanlar duvarın üzerinde buluştular. İnsan seli bir saat içinde yüz binlere ulaştı. Duvarın yıkımına resmi olarak 13 Haziran 1990’da, 300 Doğu Alman sınır askeri taraKasım - Aralık 2013

17


MAKALE

GÖZLEM Serhat KOTAK

serhat.kotak@gmail.com

Rumlar’ın stratejileri üzerimize kara bulutlar getiriyor

Kıbrıs konusunda her yönden saldırı altındayız. Bunu sağlayan Rum lideri Anastasiades ve ekibinin yönettiği stratejidir. Bizler elektriğe zam olup olmayacağını veya yeni hükümetimizin ömrünün ne kadar olacağını tartışıp iç konuların detaylarında boğulurken Rumlar bizi Kıbrıs konusunda ablukaya aldı.

R

um lideri Anastasiades önce ekonomik problem diyerek tam sekiz ay zaman kazandı ve bu zamanı değerlendirerek dış güçlerle görüşme üstüne görüşme yaptı ve bazı taşların yerine oturmasını bekledi. Şimdi de “müzakerecisi” Mavroyannis’i Ankara’ya gönderip Kıbrıs Türk halkını hiçe sayıp Türkiye ile direk müzakereleri başlatacak. Plana göre Türkiye müzakere etmezse dış güçler müthiş bir baskıya başlayacaklar. Kullanılacak bahane de “hazır karşı karşıya oturmuşken detayları tartışıp bitirin ki bu sorun da çözüme yaklaşsın” olacak. Yani Türkiye karşısında oturan devleti tanırmış veya tanımazmış kimin umurunda? Yeter ki Rum-Yunan ikilisi bir şekilde tatmin edilsin.

Andreas D. Mavroyiannis

18

BAYMEN

Mavroyannis Ankara görüşmesinde masaya koyacağı öneriyi açıkladı bile. Türkiye’nin AB müzakerelerinin devamını sağlayıp karşılığında Ankara Ek Protokolü’nün uygulanmasını isteyecek. Yani Rum gemi ve uçakları Türkiye’ye rahatça girip çıkacaklar. Bu da yetmemiş ki Maraş’ı da Türkiye’den isteyecek. Yani dünyaya “Maraş şu anda KKTC’nin kontrolünde değil de Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘işgali altındadır’” diyen Rum tarafı şimdi de bunu gerçekmiş gibi göstermeye çalışacak. Karşılığında da Mağusa limanından AB ülkelerine ihracat yapılabilecek. Bu son nokta da bir softa şaşırtmacasıdır çünkü gemi Mağusa’dan Amsterdam’a gitse bile üzerinde KKTC’de üretilen hiçbir ürün olamayacağından bu hiçbir işe yaramayacaktır. Bu arada Anastasiades şimdi de BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin elçileriyle yürütülecek bir atağa başlamış bulunuyor. Amerikan Büyükelçisi ile başlayan bu hamle Rusya, Fransa, Çin ve İngiltere elçileriyle devam edecek ve konu Türk tarafına yapılması gereken baskının şeklidir. Anastasiades’e göre Türk tarafı Kıbrıs sorununu çözmek için yapıcı değil (buna ancak gülünür-SK) ve hem Kıbrıslı Türkler hem de Türkiye üzerinde baskı yapılıp Rum tarafının istediği detayların ortak metine girmesi sağlanmalı.


Nicos Anastasiades

“Anastasiades’e göre Türk tarafı Kıbrıs sorununu çözmek için yapıcı değil (buna ancak gülünür-SK) ve hem Kıbrıslı Türkler hem de Türkiye üzerinde baskı yapılıp Rum tarafının istediği detayların ortak metine girmesi sağlanmalı.” Çözüme ulaşılması için çok istekli olduğunu bildiğimiz Dışişleri Bakanı Sayın Özdil Nami bile Anastasiades’in ortak metin konusundaki tutumunu eleştirdi ve metinde Rumların sadece kendi görüşlerinin yer almasını istediklerinden yakındı. Yani Anastasiades müzakerelerin tekrar başlaması için yayınlanacak “ortak” metinde sadece Rum görüşlerinin olmasını ve KKTC kanadının da bunu kuzu kuzu kabul etmesini istemektedir. Peki müzakere öncesi peşinen efendinin isteklerini kabul edeceksek o zaman müzakere etmeye ne gerek var ki? Ioannis Kasoulidis

di. Yunanistan sorunun parçası olmamasına ve Kıbrıs sorununda hiçbir şekilde Türkiye ile eşitlenemeyecek olmasına karşın Kıbrıslı Türk müzakereciyi kabul ettiği için Atina’ya müteşekkiriz”. Yani Kıbrıs’ı ilhak eden ve Türkler yanında Rumları da katleden Yunanistan sütten çıkmış ak kaşık ama Kıbrıs’a barışı getiren Türkiye sorunun ta kendisi. Benim bir süredir uyardığım bir konu olan eş zamanlı Ankara-Atina ziyaretinin bir tuzak olduğu Kasulidis tarafından itiraf ediliyor ve bunun sadece Türkiye’yi sorunun içerisine çekip direk müzakere için yapıldığını söylüyor. Son olarak Yunan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Yerondopulos’un sözleriyle bağlayalım: “Atılması zaruri ilk adım Türk askerinin adadan çekilmesidir”. Adamlar daha ne söylesin ki? Rum-Yunan tarafı esas amaçlarını açıkça itiraf ettiler. İnşallah KKTC ve Ankara’da bunları dinleyenler de vardır.

Kiriakos Yerondopulos Bu tabloya bir de Anastasiades’in Dışişleri Bakanı Kasulidis’in açık itiraflarını eklemek istiyorum. Tehlikenin boyutunu anlamamız için de sözlerini direk olarak köşeme alıyorum: “Atina, müzakerelerdeki Kıbrıslı Türk Temsilci Osman Ertuğ’la görüşmeyi bizim ricamız üzerine kabul etti. Bu, Andreas Mavroyannis’in Türkiye Dışişleri Bakanlığı temsilcileriyle en üst düzeyde görüşebilmesi içindi. Mavroyannis’in Ankara’ya gitmesi çözüm çabalarında katalizör olacak. Türkiye’yi Kıbrıs sorununun bir parçası haline getirmek (güney) Lefkoşa’nın değişmez teziy-

Kasım - Aralık 2013

19


MAKALE

Halkımızın turizme ilgisini nasıl artırabiliriz?

İsmet Bayrakçı - Turizmci

E

minim bir çok turizmci meslektaşım benim gibi yerel personel olmayışından dolayı rahatsızdır. Zira gerek işsizlikle mücadele hususunda ülke ekonomisine katkısı gerekse turizmin gelişmesi açısından yerel personel turizmin olmazsa olmazıdır. Ülkeyi tanıyan, gelen turiste gerektiğinde rehberlik edip tavsiyelerde bulunabilecek personelin olmayışı, biz turizmcileri yurt dışından personel getirmeye itiyor. Sorun ortada peki sorunu yaratan unsur ne? Sorunun yaşanıyor olmasının en önemli nedeni, halkımızın turizme inanmamasıdır. Bu noktada halkımızı suçlamak imkansızdır. Ancak halkın turizme olan inancını sağlayamazsak turizmi geliştirme şansımızın olmadığı da çok açıktır. Sorunun çözümünde öncelikle hükümetin halkın turizm kaynakları arasında önemli bir yere sahip olduğunu anlaması gerekmektedir. Elbette turizm ile halk ilişkisi birbirinden ayrılamaz. Ancak turizmin gelişmişliği ile doğru orantılı olarak halkın refah seviyesinin yükselmesi gerekmektedir. Ülkemiz bu açıdan oldukça eksik bir durumdadır. Halkın turizme ilgisini arttırmanın yolu ise halkın bu pastadan pay almasından geçmektedir. Dünyada bunun pek çok örneği bulunmaktadır. Biz fazla uzağa gitmeden, Türkiye’de Balıkesir’e bağlı Erdek’i buna örnek gösterebiliriz. Erdek’te bulunan evler yaz aylarında pansiyonlara dönüşmekte ve bölge halkı bu durumdan oldukça kazançlı çıkmak-

20

BAYMEN

tadır. Bölgeyi ziyaret eden yerli turistlerin % 45’i kurduğu dostluklar nedeniyle bir sonraki yıl aynı yeri ziyaret etmektedir. Bölge halkı ve esnafı çok ciddi oranlarda bu pastadan pay almaktadır. Yollarında turistlerin gezmediği bir ülke olduğumuz gerçeğini önümüze koyarsak bu noktada neler yapılması gerektiğini konuşmakta ve tartışmakta çok geç kaldığımızı görebiliriz. Buna bağlı olarak ailelerin evlatlarının geleceğini turizmde görmemesini anlamak ve hak vermek mümkün… Neresinden bakarsanız bakın bir an önce halkı içine alacak turizm geliştirme projelerini bir an önce hayata sokmalıyız. Ülkemizi ziyaret eden turistleri esnafımızla, halkımızla buluşturacak projelere önem vermek elzemdir. Aksi halde halktan uzak, esnafımızın kazanç sağlamadığı bir turizm modeli ile ülke turizmini ilerilere taşımamız pek mümkün gözükmüyor. Girne sokakları


TREND

Bu Sezonun

Stil

Trendleri

Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yılda siz stil sahibi okuyucularımızı kış aylarına girmeden önce trendler konusunda BayMen olarak bilgilendirmek görevimiz.

R

enkler; bu sezon gri, özellikle asfalt grisi, mavinin her tonu, lacivert, birkaç parçada bordo ayrıntılar, koyu ve haki yeşiller, kahve, camel, hardal, turuncu ve sarı gibi sıcak tonlar çoğunlukta. Bu yıl dikkat çeken başka bir ayrıntı ise iki rengin aynı tasarımda buluşması. Ayrıca kareli, çizgili ceket ve takımlar da oldukça moda. Aynı şekilde, tamamen ekosenin kullanıldığı takımlar, ceketler, çantalar da gözden kaçmayan değişikliklerden. Military, kamuflaj desenler geçen yıl olduğu gibi bu yıl da oldukça trend. Kumaşlarda, kadife takımlar bu yıl damatların ve davetlerde boy gösterecek erkeklerin gözdesi olacak. Şal yaka ayrıntısıyla renkli ve kendinden desenli smokinler gayet şık görünüyor. Ceket ve paltolarda ise soğuk havalar için de çözüm üreten tüvit kumaşlar kullanılmış. Malzeme ve tasarımlarda da tamamen uzun ve geniş pardösüler, çapraz düğmeli Napolyon kabanlar, bomber ceketler, kemer ayrıntılı ceket ve trençkotlar ve pelerinler yeni sezonun gözdeleri. Bu arada kürklerle birçok tasarım ve aksesuarda karşılaşabilirsiniz. Aksesuarda; Bu sezon, şık fötr şapkalar, şemsiyeler, deri sürücü eldivenleri, ekose ya da deri ayrıntılı çantalar oldukça trend. Kasım - Aralık 2013

21


ÖNERİ

Soğuk Geceleri

Sıcak Şarap İle Isıtın

B

ayMen olarak soğuk kış gecelerinde romantik havanızı dağıtmayacağınız sıcak şarap tarifi vermenin yerinde olacağını düşündük. Evde kendi ellerinizle hazırlayabileceğiniz sıcak şarapla partnerinize veya misafirlerinize sürpriz yapabilirsiniz… İşte çok özel sıcak şarap tarifleri…

TARİF 1 Malzeme Bir şişe kırmızı şarap 0.7 litre Hazır paket vişne suyu 1 litre Havlıcan 1 kök Zencefil 1 kök Karanfil 4-5 tane Kabuk tarçın 3 parça 1 elma 1 portakal Hazırlanışı: Elma ve portakal kabuklarıyla dilimlenerek diğer malzemeler ile birlikte vişne suyu içerisinde en az yarım saat kaynatılır ve baharatların vişne suyuna iyice geçmesi sağlanır. Bu kaynatma sırasında vişne suyu bir miktar azalır, ilave yapılmaz. Kaynama işlemi sonunda bir şişe kırmızı şarap ilave edilir ve tüm malzeme kaynama noktasına gelmeden hemen önce altı söndürülür. İçindeki posa süzülerek seramik kupalarla servis yapılır. Artan şarap içinin posası süzülmek şartı ile buzdolabında bozulmadan saklanabilir.

22

BAYMEN


TARİF 2 Malzeme: İki şişe kırmızı şarap 0.7 litre Yarım bardak su Yarım bardak şeker 4 çubuk tarçın 5 karanfil 1 portakal 1 limon Yapılışı: Seker, tarçın ve karanfili suya koyun ve 5 dakika yavaş yavaş kaynatın. Ocaktan aldıktan sonra şarabı ve kabukları soyulup dilimlenmiş meyveleri ekleyin. Bu karışımı 40 dakika çok hafif ateşte ısıtın (kaynamasın). Şarabı süzerek servis yapabilirsiniz. TARİF 3 Malzeme: 1 elma 1 portakal (ince dilimlenmiş) 2 çay kaşığı tane karanfil 2 litre elma şarabı ½ fincan kahverengi light şeker 1 çay kaşığı yenibahar 1 tutam hindistan cevizi 1 fincan koyu rom çubuk tarçın garnitür Yapılışı: Elmalar rendelenir ve karanfille birlikte harmanlanır. Büyük kulplu bir tencere içinde önce elma şarabı, ardından elma rendesiyle harmanlanmış karanfil ve portakal karıştırılır. Alçak ateşte yavaşça kaynamaya bırakılır. Kepçe yardımıyla kulplu bardaklara doldurulur. Her bardağa 1 çubuk tarçın ve garnitür atılır. Sıcak servis yapılır. TARİF 4 Malzeme: Bir su bardağı toz şeker 1 litre yoğun aromalı kırmızı şarap Yarım limon kabuğu (ince kıyılmış) 16 adet karanfil 1-2 çubuk tarçın Yapılışı: 1/3 litre şarabı kaynama noktasına gelene kadar ısıtın, şekeri ekleyin ve tamamen erimesini bekleyin. Ateşi minimuma indirin ve kalan 2/3 litre şarabı diğer tüm malzemelerle birlikte ekleyin. Biraz karıştırın ve ateşin altını kapatın. Sıcak servis yapın.

Kasım - Aralık 2013

23


TEKNOLOJİ

Kavisli iPhone’a Ne Dersiniz?

Panono İle 360 Derece Görüntü Çekme Özgürlüğü

Apple gelecek sene iPhone’larda büyük bir yeniliğe gidiyor. Gelecek yıl iki farklı iPhone’u piyasaya sürecek olan Apple boyutlarda oynama yapacak. Cihazların boyutları 4.7 inç ve 5.5 inç olacak ve son dönemde sürekli gündemde olan kavisli ekran teknolojisi bu modellerde kullanılacak.

Fotoğraf çekmeyi sevenler artık kendi ‘Google Street View’ tecrübesini yaşayabilir. Bir girişimcinin geliştirdiği Panono adlı kameralı top, 360 derece panoramik görüntü çekme özelliğine sahip… Bu deneyimi yaşamak için 2014 yılının Eylül ayını beklemeniz gerekiyor…

Toyoto’dan Devrim Japon otomotiv devi Toyota’nın ilk olarak Tokyo Motor Show’da tanıttığı FV2, geleceğin otomobillerinde yeniliğin sınırlarını zorlayan türden bir araç. Toyota’nın ‘hayalgücü projesi’ FV2, sürücünün hareketleriyle yönlendirilecek, aynı zamanda sürücünün duygualarını okuma yeteneğine sahip olacak.

Samsung’tan Akıllı Saat Atağı Giyilebilir teknolojide çığır açan Samsung GALAXY Gear her an online olmanıza olanak sağlayıp çağrılar, metin mesajları, e-postalar hakkında bilgilendirebiliyor. Aynı zamanda Samsung GALAXY Gear’da bulunan dahili hoparlör sayesinde telefonu elinizde tutmaya gerek kalmaksızın görüşmelerini yapabilirsiniz.

24

BAYMEN


yeni haber siteniz www.dailykibris.com

artık haberiniz var!

DAILY KIBRIS KKTC I Gündem I Türkiye I Dünya Ekonomi I Spor I Eğitim I Teknoloji I Kültür&Sanat Magazin I Sağlık I Siyaset

Kasım - Aralık 2013

25


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.