Bu kitapta kullan›lan ayetler Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤› "Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r. 1. Bask›: Nisan 2001, 2. Bask›: Kas›m 2002, 3. Bask›: Ekim 2004, 4. Bask›: Mart 2006, 5. Bask›: Temmuz 2009
ARAfiTIRMA YAYINCILIK Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi A. Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul Tel: (0 212) 222 00 88 Bask›: Kelebek Matbaac›l›k Litros Yolu No: 4/1A Topkapı - ‹stanbul Tel: (0 212) 612 43 59
www.harunyahya.org - www.harunyahya.net
YAZAR ve ESERLER‹ HAKKINDA Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r. Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› toplam 45.000 sayfal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 60 farkl› dile çevrilmifltir. Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r. Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir. Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan ‹talya'ya, Fran-
sa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, S›rpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir. Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r. Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r. Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir. Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler. Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir. Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya külliyat›, Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
OKUYUCUYA -
Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür.
-
Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedirler. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r.
-
Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler.
-
Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r.
-
Bunun yan›nda, sadece Allah'›n r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n teflvik edilmesidir.
-
Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özellikleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.
-
Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat edilmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlayamazs›n›z.
‹çindekiler Girifl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .8 Peygamberler Tarihi . . . . . . . . . . . . . . . .12 Yusuf Peygamberin Çocuklu¤u . . . . . . . . .22 Hz. Yusuf'un Yeni Yaflam› . . . . . . . . . . . .42 Hz. Yusuf'un Zindan Günleri . . . . . . . . . . .61 Hz. Yusuf'un M›s›r'da Yöneticilik Dönemi . .77 Hz. Yusuf'un Gördü¤ü Rüyan›n Do¤rulanmas› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .105 Yusuf Suresi’nden Ahir Zamana ‹flaretler . .111 Sonuç . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .133 Evrim Yan›lg›s› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .135
Kuran Allah taraf›ndan insanlara rehber olmas› için indirilen, içinde en do¤ru aç›klamalar›n yer ald›¤›, insanlara müjdeler veren, onlar› uyar›p korkutan ve onlara Allah'tan bir rahmet olan tek hak kitapt›r. Dolay›s›yla insanlar›n en öncelikli okumalar› ve ö¤renmeleri gereken kitap Kuran'd›r. Kuran'da Allah'›n hükümlerinin yan›s›ra pek çok konuda insanlara en do¤ru bilgiler aktar›l›r. Kuran'›n her ayeti hikmetlerle doludur. Allah Kuran'da geçmifl peygamberlerin hayatlar›ndan bölümler anlatarak da bizlere önemli hikmetler ö¤retir. Her peygamber k›ssas›, bize hem imani dersler hem de içinde yaflad›¤›m›z toplumda ve devirde nas›l davranmam›z gerekti¤ini gösteren örnekler verir. Bu k›ssalar› detayl› olarak ö¤renmek, hikmetlerini kavramaya çal›flmak, bu kavray›fl için Allah'a dua etmek, her Müslüman›n görevidir. Biz de bu kitapta geçmifl peygamberlerden Hz. Yusuf'un hayat›n› ve mücadelesini inceleyecek ve Allah'›n Hz. Yusuf hakk›nda bize ö¤retti¤i bilgilerin hikmetlerini ele alaca¤›z.
8
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Hz. Yusuf'un bir özelli¤i, Kuran'da hayat› hakk›nda en çok detay verilen bir kaç peygamberden biri olmas›d›r. Kuran'›n uzun surelerinden biri olan Yusuf Suresi'nin tamam›na yak›n›, onun ve ailesinin hayat›n› anlatmaktad›r. Surenin bafllar›nda ise, Allah bu k›ssan›n önemli "ayetler", yani delil ve hikmetler içerdi¤ini flöyle bildirmektedir:
Andolsun, Yusuf ve kardefllerinde soranlar için ayetler (ibretler) vard›r. (Yusuf Suresi, 7) Allah Kuran'da Hz. Yusuf'un hayat›na pek çok detay ile yer verdi¤ine göre, kuflkusuz müminlerin bu k›ssadan alacaklar› pek çok ders vard›r. Nitekim Yusuf Suresi'nin son ayetinde de, peygamber k›ssalar›n›n, "öz sahipleri", yani imani ak›l ve hikmete sahip olan, dünyan›n özünü kavrayabilen müminler için önemli ibretler içerdi¤i tekrar vurgulanmaktad›r:
Andolsun, onlar›n k›ssalar›nda "öz sahipleri" için ibretler vard›r. (Bu Kur'an) düzüp uydurulacak bir söz de¤ildir, ancak kendinden öncekilerin do¤rulay›c›s›, herfleyin 'çeflitli biçimlerde aç›klamas›' ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111) Peygamber k›ssalar›n›n hikmetlerinden biri de ayetlerin sadece geçti¤i zaman›n olaylar›n› anlatmas› de¤il, tüm zamanlarda, gelecekte de insanlara baz› dersler vermesi ve yaflanabilecek olaylara iflaretlerde bulunmas›d›r. "Yusuf K›ssas›" da bu anlamda birçok manalar tafl›r. Yusuf Peygamberin hayat›na bak›ld›¤›nda hemen her dönemde Müslümanlar›n benzer zorluklar yaflad›klar›, dini yaflamayan kifliler taraf›ndan baz› iftiralara maruz kald›klar›, sabretmeleri ve tevekküllü
9
HZ.
YUSUF
olmalar› gereken çok fazla durumla karfl›laflt›klar› görülür. Hz. Yusuf, küçük yaflta iken kardeflleri taraf›ndan bir kuyuya at›larak ölüme terkedilmifl, daha sonra köle olarak sat›lm›fl, sonra iftiraya u¤rayarak uzun y›llar hapiste kalm›fl, çeflitli zorluklarla denenmifltir. Müminler bu flekilde Yusuf Peygamberin yaflam›na bakt›klar›nda kendi yaflad›klar› olaylarla çok büyük benzerlikler bulurlar. Bu, Allah'›n de¤iflmez kanunudur, her dönemde müminlerin yaflad›klar› benzeflmektedir. Allah'›n kanununda de¤ifliklik olmayaca¤› birçok ayetle haber verilmifltir:
(Bu,) Senden önce gönderdi¤imiz resullerimizin bir sünnetidir. Sünnetimizde bir de¤ifliklik bulamazs›n. (‹sra Suresi, 77) (Bu,) Allah'›n öteden beri sürüp giden sünnetidir. Sen Allah'›n sünnetinde kesinlikle bir de¤ifliklik bulamazs›n. (Fetih Suresi, 23) Bunun d›fl›nda Allah Hz. Yusuf'a kurulan onca tuzaktan sonra; kuyuya at›lmas›ndan, iftiraya u¤ramas›ndan, haks›z yere zindanda tutulmas›ndan ve y›llar boyu orada unutulmas›ndan sonra onu hazinelerin bafl›na geçirmifl; ona güç, mal ve iktidar vermifltir. Allah'›n kanunu her konuda oldu¤u gibi bu konuda da geçerlidir. Allah yaflad›klar› zorluklar›n ard›ndan müminleri felaha kavuflturaca¤›n› birçok ayetiyle vaat etmifltir.
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmifltir: Hiç flüphesiz onlardan öncekileri nas›l 'güç ve iktidar sahibi' k›ld›ysa, onlar› da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' k›la-
10
Harun Yahya (Adnan Oktar)
cak, kendileri için seçip be¤endi¤i dinlerini kendilerine yerleflik k›l›p sa¤lamlaflt›racak ve onlar› korkular›ndan sonra güvenli¤e çevirecektir. Onlar, yaln›zca bana ibadet ederler ve bana hiçbir fleyi ortak koflmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, iflte onlar fas›kt›r. (Nur Suresi, 55) Di¤er peygamber k›ssalar›n› oldu¤u gibi Yusuf k›ssas›n› okuyan müminler de pek çok müjdelerle karfl›lafl›r, birçok dersler al›rlar. O halde her mümin bu k›ssalar› okumal›, onlardaki hikmetleri çözmeye çal›flmal›d›r. Yusuf k›ssas›n› iyi anlamak inanan insanlar›n hayatlar› boyunca ve hatta günlük yaflamlar›nda dahi kullanacaklar› bir tecrübe meydana getirecektir.
11
Peygamberler tarihine bak›ld›¤›nda çok çarp›c› bir gerçekle karfl›lafl›l›r: Peygamberlerin büyük bir bölümü ayn› soydan gelmektedirler. Bu durum Kuran'›n pek çok ayetinde bildirilmektedir:
‹flte bunlar; kendilerine Allah'›n nimet verdi¤i peygamberlerdendir; Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte tafl›d›klar›m›z (insan nesillerin)den, ‹brahim ve ‹srail (Yakup)in soyundan, do¤ru yola erifltirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler.... (Meryem Suresi, 58) Ayetin ifadesinden de anlafl›ld›¤› gibi, kendilerine peygamberlik verilen bu üstün insanlar Allah taraf›ndan özel olarak seçilen ve do¤ru yola erifltirilen kiflilerdir. Allah'›n bir insan› seçmesi elbette ki çok büyük bir flereftir. Bu nedenle peygamberler hem Yüce
12
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Allah taraf›ndan seçilmifl olmalar› hem de sahip olduklar› güzel ahlak nedeniyle çok k›ymetli insanlard›r. ‹lk peygamber olan Hz. Adem'den sonra, Kuran'da ad› geçen en eski peygamber Hz. Nuh'tur. Hz. Nuh, bilindi¤i gibi inkarc› bir kavme Allah'›n varl›¤›n› ve birli¤ini anlatmak için büyük bir sab›r ve kararl›l›k göstermifl, kavmi inkarda diretince de Allah büyük bir tufan yaratarak tüm kavmi suda bo¤mufltur. Bir tek Hz. Nuh ve onunla birlikte iman edenler kurtulmufl, Allah'›n vahyi üzerine yapt›klar› gemi sayesinde tufandan korunmufllard›r. Allah Kuran'da Hz. Nuh'tan övgüyle bahsetmektedir:
Alemler içinde selam olsun Nuh'a. Gerçekten Biz, ihsanda bulunanlar› böyle ödüllendiririz. fiüphesiz o, Bizim mümin olan kullar›m›zdand›. (Saffat Suresi, 79-81) Bir di¤er ayette ise Hz. Nuh'un soyunun "baki" kald›¤›, yani yeryüzünde kesilmeden devam etti¤ini Allah flöyle bildirilmektedir:
Andolsun, Nuh Bize (dua edip) seslenmiflti de, ne güzel icabet etmifltik. Onu ve ailesini, o büyük üzüntüden kurtarm›flt›k. Ve onun soyunu, (dünyada) onlar› da baki k›ld›k. (Saffat Suresi, 7577) Hz. Nuh'un ard›ndan nesiller geçmifl, insanlar yine sapk›nl›¤a düflmüfl, Allah'› b›rak›p putlara tapmaya bafllam›fllard›r. Bu dönemde Allah, insanlar› tekrar Hak Din'e ça¤›rmas›, gerçek Rabbimiz olan Allah'a davet etmesi için Hz. ‹brahim'i peygamberlikle görevlendirmifltir. Hz. ‹brahim, Hz. Nuh'un yeryüzünde "baki" kalm›fl olan soyun-
13
HZ.
YUSUF
dand›r. Kuran'da Allah "do¤rusu ‹brahim de onun (Nuh'un) bir kolundand›r" (Saffat Suresi, 83) fleklinde buyurmaktad›r. Hz. ‹brahim, Allah'›n övdü¤ü, çok salih ve mübarek bir insand›r. Öyle ki Allah onu "dost edinmifltir". Bir ayette Allah flöyle buyurmaktad›r:
‹yilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan ‹brahim'in dinine uyandan daha güzel din'li kimdir? Allah, ‹brahim'i dost edinmifltir. (Nisa Suresi, 125) Hz. ‹brahim yine Kuran'da bildirildi¤i üzere;
<
‹man sahibi, güzel ahlakl›, yumuflak huylu, duygulu ve gönülden Allah'a yönelen biriydi. (Hud Suresi, 75)
<
Allah'a gönülden yönelip itaat ediyordu ve müflriklerden de¤ildi. (Nahl Suresi, 120)
<
Allah'›n nimetlerine flükrediciydi. Bu nedenle Allah onu seçip, do¤ru yola iletti. (Nahl Suresi, 121)
<
Allah ‹brahim ailesine kitab›, hikmeti ve bunlarla birlikte büyük bir mülkü verdi. (Nisa Suresi, 54)
<
Soyundan da pek çok peygamber ç›km›flt›r. (Enam Suresi, 84)
<
Vefal›yd› (Necm Suresi, 37)
14
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Hz. ‹brahim'le birlikte, kesintisi olmayan bir peygamberler silsilesi de bafllam›flt›r. Hz. ‹brahim, inkarc›lara karfl› ihlasl› ve azimli bir tebli¤ görevi yürütmesine karfl›n, etraf›ndaki insanlar›n ço¤u (Hz. ‹brahim'in akrabas› olan Hz. Lut hariç) bu tebli¤e icabet etmemifltir. Bunun üzerine Hz. ‹brahim Allah'tan kendisine varis olacak ve Allah'›n dinini yeryüzünde temsil etmeye devam edecek salih bir mümin istemifltir. Allah Hz. ‹brahim'in duas›na bir mucizeyle karfl›l›k vermifl, kendisi çok yafll› ve kar›s› da k›s›r olmas›na ra¤men ona salih bir çocuk müjdelemifltir. Böylece Hz. ‹brahim Hz. ‹shak'›n babas› olmufltur. Hz. ‹shak da Allah Kat›nda seçkin olan, iman, ak›l ve takva sahibi bir peygamberdir. Hz. ‹shak da bir zaman sonra bir evlat sahibi olmufl ve ona "Yakub" ad›n› vermifltir. Her ikisi de, Hz. ‹brahim için Allah'›n birer arma¤an› olmufltur:
Böylelikle, onlardan ve Allah'tan baflka tapt›klar›ndan kopup-ayr›l›nca ona ‹shak'› ve (o¤lu) Yakup'u arma¤an ettik ve her birini peygamber k›ld›k. (Meryem Suresi, 49) Biz ona ‹shak'› ve Yakub'u arma¤an ettik ve onun soyunda peygamberli¤i ve kitab› k›ld›k, ecrini de dünyada verdik. fiüphesiz o, ahirette salih olanlardand›r. (Ankebut Suresi, 27) Hz. ‹brahim'in bir di¤er o¤lu ise Hz. ‹smail'dir. Her ikisi birlikte insanlar için ilk kurulan "ev", yani ibadet mekan› olan Kabe'yi infla etmifltir. Bu s›rada yapt›klar› dua Kuran'da flöyle bildirilir:
‹brahim, ‹smail'le birlikte Evin (Ka'be'nin) sütunlar›n› yükseltti¤inde (ikisi flöyle dua etmifl-
15
HZ.
YUSUF
ti): "Rabbimiz bizden kabul et. fiüphesiz, Sen ifliten ve bilensin"; "Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmufl k›l ve soyumuzdan Sana teslim olmufl bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini göster ve tevbemizi kabul et. fiüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin." (Bakara Suresi, 127128) Allah bu duaya icabet etmifl ve Hz. ‹brahim'in soyundan Kendisi'ne teslim olmufl bir ümmet yaratm›flt›r. Hz. ‹brahim'in o¤ullar›, torunlar› ve onlar›n çocuklar›, aralar›nda peygamberler bulunan ve putperestlerle dolu bir ortamda Allah'a iman edip O'nun hükümlerine göre yaflam›fl mübarek insanlard›r. Hz. Musa, Hz. Harun, Hz. Davud, Hz. Süleyman, Hz. Eyyub, Hz. Yunus gibi daha pek çok peygamber de yine Hz. ‹brahim'in soyundan gelen hidayet ehli, salih, kamil insanlard›r. Peygamberler soyu ile ilgili olarak Allah flöyle buyurmaktad›r:
Ve ona (‹brahim'e) ‹shak'› ve Yakub'u arma¤an ettik, hepsini hidayete erifltirdik; bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'›, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'y› ve Harun'u hidayete ulaflt›rd›k. Biz, iyilik yapanlar› iflte böyle ödüllendiririz. Zekeriya'y›, Yahya'y›, ‹sa'y› ve ‹lyas'› da (hidayete erifltirdik.) Onlar›n hepsi salihlerdendir. ‹smail'i, Elyasa'y›, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete erifltirdik). Onlar›n hepsini alemlere üstün k›ld›k. Babalar›ndan, soylar›ndan ve kar-
16
Harun Yahya (Adnan Oktar)
defllerinden, kimini (bunlara katt›k); onlar› da seçtik ve dosdo¤ru yola yöneltip-ilettik. Bu, Allah'›n hidayetidir; kullar›ndan diledi¤ini bununla hidayete erdirir. Onlar da flirk koflsalard›, elbette bütün yap›p-ettikleri 'onlar ad›na' bofla ç›km›fl olurdu. Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. E¤er bunlar› tan›may›p-küfre sap›yorlarsa, andolsun, Biz buna (karfl›) inkara sapmayan bir toplulu¤u vekil k›lm›fl›zd›r. ‹flte Allah'›n hidayet verdikleri bunlard›r... (Enam Suresi, 84-90) Hz. ‹brahim o¤ullar›na Allah'a iman› vasiyet etmifl ve bu vasiyet onun torunu olan Hz. Yakup taraf›ndan da tekrarlanm›flt›r. Bu olaylar› Allah Kuran'da flöyle haber verir:
Rabbi ona: "Teslim ol" dedi¤inde (O:) "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demiflti. Bunu ‹brahim, o¤ullar›na vasiyet etti, Yakup da: "O¤ullar›m, flüphesiz Allah sizlere bu dini seçti, siz de ancak Müslüman olarak can verin" (diye vasiyet etti.) Yoksa siz, Yakub'un ölüm an›nda, orada flahidler miydiniz? O, o¤ullar›na: "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dedi¤inde, onlar: "Senin ilah›na ve atalar›n ‹brahim, ‹smail ve ‹shak'›n ilah› olan tek bir ilaha ibadet edece¤iz; bizler ona teslim olduk" demifllerdi. Onlar bir ümmetti; gelip geçti.
17
HZ.
YUSUF
Kuran'da Hz. İbrahim, Hz. Yakup ve Hz. Yusuf'tan bahseden çok sayıda ayet yer alır. 14. Sure "İbrahim" 12. Sure ise "Yusuf" ismini taşımaktadır.
Onlar›n kazand›klar› kendilerinin, sizin kazand›klar›n›z sizindir. Siz, onlar›n yapt›klar›ndan sorumlu de¤ilsiniz. (Bakara Suresi, 131-134) Ancak elbette, Hz. ‹brahim'in soyundan gelmifl olmak, bir insan›n kesin olarak hidayete erece¤i anlam›na gelmemektedir. Bu soy içinde peygamberler, salih insanlar, veliler oldu¤u gibi, dini kavrayamayan ve hidayet ehli olmayanlar da vard›r. Nitekim bu gerçek de Kuran'da Allah taraf›ndan bildirilmifltir. Örne¤in Hz. ‹brahim ve o¤lu Hz.
18
Harun Yahya (Adnan Oktar)
‹shak'›n soyundan Allah Kuran'da flöyle söz eder:
Ona ve ‹shak'a bereketler verdik. ‹kisinin soyundan, ihsanda bulunan da var, aç›kça kendi nefsine zulmeden de. (Saffat Suresi, 113) Elbette ki peygamberler seçilmifl, üstün insanlard›r, ancak ileriki bölümlerde de görülece¤i gibi, ayn› soydan geldikleri, ayn› seçkin insanlar›n torunlar›, kardeflleri, o¤ullar›, babalar› veya eflleri olduklar› halde aralar›ndan Allah'›n r›zas›na ayk›r› hareket eden, O'nun s›n›rlar›n› çi¤neyen ve dine muhalefet eden insanlar da ç›kmaktad›r. Allah bu durumu bir baflka ayetinde flöyle aç›klar:
Andolsun, Biz Nuh'u ve ‹brahim'i (elçi olarak) gönderdik, peygamberli¤i ve kitab› onlar›n soylar›nda k›ld›k. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vard›r, onlardan birço¤u da fas›k olanlard›r. (Hadid Suresi, 26) Peygamber soyundan olmalar›na karfl›n fas›kl›k yapanlar aras›nda, Hz. Yakub'un bir k›s›m o¤ullar› da vard›r. Allah, Hz. Yakup'tan Kuran'da pek çok defa bahsetmekte, onun ihlas sahibi, güçlü, basiretli, seçkin ve hay›rl› bir kifli oldu¤unu bildirmektedir. Ayetlerde Yakup Peygamberin üstün özelliklerini Yüce Rabbimiz Allah flöyle haber verir:
Güç ve basiret sahibi olan kullar›m›z ‹brahim'i, ‹shak'› ve Yakub'u da hat›rla. Gerçekten Biz onlar›, kat›ks›zca (ahiretteki as›l) yurdu düflünüp-
19
HZ.
YUSUF
anan ihlas sahipleri k›ld›k. Ve gerçekten onlar, Bizim Kat›m›zda seçkinlerden ve hay›rl› olanlardand›r. (Sad Suresi, 45-47) Ona ‹shak'› arma¤an ettik, üstüne de Yakub'u; her birini salihler k›ld›k. Ve onlar›, Kendi emrimizle hidayete yönelten önderler k›ld›k ve onlara hayr› kapsayan-fiilleri, namaz k›lmay› ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar Bize ibadet edenlerdi. (Enbiya Suresi, 72-73) Bunun d›fl›nda Hz. Yakub'un ilim sahibi bir insan oldu¤unu, kendisine özel bir ilim verildi¤ini Allah Yusuf Suresi’ndeki ayetlerde flöyle bildirmektedir:
... Gerçekten o (Hz. Yakub), kendisine ö¤retti¤imiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanlar›n ço¤u bilmezler. (Yusuf Suresi, 68) ... (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmedi¤inizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" (Yusuf Suresi, 96) Hz. Yakub'un o¤ullar›ndan biri, Hz. Yusuf'tur. Hz. Yakub'un evlatlar›na ö¤retti¤i iman› ve güzel ahlak› en iyi flekilde anlayan ve kavrayan da o olmufltur. Bunu Hz. Yusuf'un Kuran'da Allah'›n haber verdi¤i sözlerinde görmek mümkündür:
"Atalar›m ‹brahim'in, ‹shak'›n ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiçbir fleyle flirk koflmam›z bi-
20
Harun Yahya (Adnan Oktar)
zim için olacak fley de¤il. Bu, bize ve insanlara Allah'›n lütuf ve ihsan›ndand›r, ancak insanlar›n ço¤u flükretmezler." (Yusuf Suresi, 38) Ancak her kardefli Hz. Yusuf gibi de¤ildir. Kendisine yak›n olan küçük kardefli hariç, di¤er kardeflleri gerçek iman› kavrayamam›fl, bencil tutkular›na esir olmufl, Allah'›n s›n›rlar›n› çi¤neyen kimselerdir. Ve bu kardeflleri, Hz. Yusuf'a karfl› çok zalimce bir tuzak haz›rlam›fllard›r. Kitab›n bundan sonraki bölümlerinde, Hz. Yusuf'a kurulan bu tuzak, ard›ndan geliflen olaylar ve Hz. Yusuf'un tüm bunlara karfl› gösterdi¤i örnek tav›r anlat›lacakt›r.
21
HZ. YUSUF'UN ÇOCUKKEN GÖRDÜ⁄Ü RÜYA Yusuf Peygamber daha çocukken bir rüya görmüfl ve rüyas›n›n yorumunu babas›na sormufltur. Babas› Yakup Peygamber ise Hz. Yusuf'un rüyas›yla ilgili yorum yapm›fl ve onu güzel haberlerle müjdelemifltir. Ancak bununla birlikte rüyas›n› di¤er kardefllerine anlatmamas› konusunda kendisini uyarm›flt›r. Bu olay Kuran'da flu flekilde geçer:
Hani Yusuf babas›na: "Babac›¤›m, gerçekten ben (rüyamda) onbir y›ld›z, günefli ve ay› gördüm; bana secde etmektelerken gördüm" demiflti. (Babas›) Demiflti ki: "O¤lum, rüyan› kardefllerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü fleytan, insan için apaç›k bir düflmand›r. Böylece Rabbin seni seçkin k›la-
22
Harun Yahya (Adnan Oktar)
cak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana ö¤retecek ve daha önce atalar›n ‹brahim ve ‹shak'a (nimetini) tamamlad›¤› gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacakt›r. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Yusuf Suresi, 4-6) Yusuf Peygamber babas›na rüyas›n› anlatt›¤›nda babas›n›n rüyas›n› kardefllerine anlatmamas› konusunda onu uyarmas›n›n sebebi, kardefllerinin güven vermeyen tavr›yd›. Yakup Peygamber ilim sahibi, ferasetli bir insan oldu¤u için o¤ullar›n›n fitne ç›karmaya müsait olan karakterlerinin ve k›skanç yap›lar›n›n fark›ndayd›. Onlar› çok iyi tan›d›¤› için Hz. Yusuf'a tuzak kurabileceklerini de tahmin etmekteydi. Bu nedenle Hz. Yakup fleytan›n düflmanl›¤›na dikkat çekmifl, Hz. Yusuf'a temkinli olmas›n› ö¤ütlemifltir. Bu k›ssadan ç›kar›lacak bir ders Müslümanlar›n fitneci ve münaf›k karakterli, din konusunda gevflek olan insanlar›n yan›nda dikkatli olmalar›, Müslümanlarla ilgili olabilecek güzel geliflmeleri böyle kiflilere anlatmamalar› gerekti¤idir. Zira müminlerin nimete kavuflmalar›, geliflmeleri, güçlenmeleri, iyi bir konuma gelmeleri samimi dindarlar› çok sevindirir, fakat kalbinde hastal›k olan, münaf›k karakterli insanlar› çok rahats›z eder. Bu tür kifliler dinin ve müminlerin menfaatini istemeyecekleri için onlar›n geliflmelerini engellemek ister ve hatta bunu yapabilmek için müminlere düflman olan kiflilerle iflbirli¤i dahi yaparlar. Münaf›k karakterli kiflilerin bu durumunu Allah bir ayetinde flöyle haber vermifltir:
Sana iyilik dokunursa, bu onlar› fenalaflt›r›r, bir musibet isabet edince ise: "Biz önceden tedbiri-
23
HZ.
YUSUF
Hz. Yusuf rüyasında onbir yıldız, Güneş'i ve Ay'ı kendisine secde etmektelerken görmüştür. Yanda, bu rüyayı tasvir eden bir tablo.
mizi alm›flt›k" derler ve sevinç içinde dönüp giderler. (Tevbe Suresi, 50) Bu nedenle Müslümanlar› ilgilendiren güzel ve hay›rl› olaylar gerçekleflmeden önce bu tarz insanlara söylenmemeli ve bu tarz kiflilere karfl› temkinli davran›lmal›d›r. Babas›n›n Hz. Yusuf'a yapt›¤› uyar› bu konuya aç›k bir örnektir.
KARDEfiLER‹N‹N HZ. YUSUF'A KURDUKLARI TUZAK Yakup Peygamber Hz. Yusuf'u uyarmakta hakl›yd›, çünkü kardeflleri onu ve küçük erkek kardefllerini babalar›ndan k›skanmaktayd›lar. ‹çlerindeki bu k›skançl›k öylesine fliddetliydi ki, onlar› Hz. Yusuf'a tuzak kurmaya kadar götürdü. Bu da Hz. Yusuf'un kardefllerinin ‹slam ahlak›ndan uzak olduklar›n›n ve mümin karakteri sergilemediklerinin bir di¤er göstergesidir. Onlar›n kurduklar› bu tuzak ve Yusuf peygambere yapt›klar› Kuran'da flöyle anlat›l›r:
Onlar flöyle demiflti: "Yusuf ve kardefli babam›za bizden daha sevgilidir; oysa ki biz, birbirini pe-
24
Harun Yahya (Adnan Oktar)
kifltiren bir toplulu¤uz. Gerçekte babam›z, aç›kça bir flaflk›nl›k içindedir." "Öldürün Yusuf'u veya onu bir yere at›p-b›rak›n ki baban›z›n yüzü yaln›zca size (dönük) kals›n. Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz." (Yusuf Suresi, 8-9) Ayetlerden aç›kça anlafl›ld›¤› gibi, kardefllerinin Hz. Yusuf'a tuzak kurmalar›ndaki en büyük etken k›skançl›kt›. Babalar›n›n Hz. Yusuf'u ve kardeflini daha çok seviyor oldu¤unu düflünmeleri onlar› bu k›skançl›¤a itmekteydi. Yaln›zca kendilerine yönelik bir sevgi istiyorlar; kendilerinin say›ca çok olufllar› ve birbirlerini pekifltirmeleri nedeniyle sevgiye daha çok hak sahibi olduklar›n› düflünüyorlard›. Elbette ki bu, son derece çarp›k bir mant›kt›r. Çünkü Kuran'a göre müminlerin birbirlerini sevmedeki tek ölçüleri takvad›r. Kim takvaca üstünse, kim Allah'tan daha çok korkuyor ve O'nun s›n›rlar›n› en titiz biçimde koruyorsa, kim en güzel ahlak› gösteriyorsa müminler do¤al olarak en çok o kifliyi severler. ‹flte müminlerin sevgi anlay›fllar› bu flekildedir. Aç›kt›r ki, Yakup Peygamber de o¤ullar›na sevgi yöneltirken bunu ölçü alm›flt›r. Hz. Yusuf di¤er o¤ullar›ndan çok daha takva ve güzel ahlakl› oldu¤u için bu durumda onu en çok sevmesi son derece do¤ald›r. Fakat Hz. Yusuf'un kardeflleri bu bak›fl aç›s›na sahip olmad›klar› için, babalar›n›n Hz. Yusuf'a ve kardefline olan sevgisini de anlayamam›fllard›r. Bu da onlar›n dinden uzak karakterlerinin önemli bir göstergesidir. Dikkat çeken ayr› bir yönleri de, babalar› hakk›nda kulland›klar› sayg›s›z üsluptur. Babalar› seçkin bir peygamber olmas›na, üstün bir ak›l ve feraset (anlay›fl) sahibi olmas›na ra¤men onlar Hz. Yu-
25
HZ.
YUSUF
suf'a ve kardefline olan sevgisinden ötürü babalar›n›n "flaflk›nl›k içinde" oldu¤unu iddia etmekteydiler. Bir peygambere karfl› böyle pervas›z bir üslup kullanmalar› da onlar›n imani zay›fl›klar›n› göstermektedir. Ancak imanlar›n›n zay›f oldu¤unu, hatta münaf›k karakterli olduklar›n› anlamak için daha kuvvetli bir delil vard›r: Hz. Yusuf'u öldürmek istemeleri... Allah'tan korkan, ahirette hesap verece¤ine inanan, Allah'›n her an kendisini iflitti¤ini ve gördü¤ünü bilen bir insan›n Allah'›n haram k›ld›¤› böyle bir fiile yanaflmayaca¤› ve hatta akl›ndan dahi geçirmeyece¤i son derece aç›kt›r. Ancak bu kifliler babalar›n›n kendilerini sevmesini sa¤lamak ya da k›skançl›k duygular›n› tatmin etmek için, çözümü Hz. Yusuf'u öldürmekte ya da bir yere at›p b›rakmakta bulmufllard›r. Öldürmek zaten haramd›r, ancak küçük yaflta bir çocu¤u bir yere at›p b›rakmak da çok vicdans›zca bir harekettir. Bunu yapmay› düflünebilen insanlarda vicdan, merhamet gibi duygular›n bulunmad›¤› son derece aç›kt›r. Görüldü¤ü gibi, Hz. Yusuf'un kardeflleri ac›mas›z ve zalimdirler. Üstelik mant›k örgüleri de çok bozuktur. Hz. Yusuf'a böyle bir kötülük yap›p, harama girdikten sonra hala "salihlerden olmay›" ummaktad›rlar. Elbette ki bir insan bir kötülük iflledikten sonra Allah'tan samimi ba¤›fllanma isterse, düzelmeyi ve salihlerden olmay› umabilir. Fakat bu kifliler yapt›klar›n›n yanl›fl oldu¤unu bile bile, önce yap›p sonra da salihlerden olmay› planlamaktayd›lar. ‹flte bu, onlar›n sa¤l›kl› bir muhakeme yetene¤ine ve mümin karakterine sahip olmad›klar›n›n bir baflka delilidir. Ayetin devam›nda en zor an›nda Allah'›n Hz. Yusuf'a yard›m etti¤i, içlerinden birine onu öldürmek yerine kuyuya atma fikrini ilham etti¤i görülür.:
26
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Hz. Yakup ve çocuklarını tasvir eden bir tablo. Kardeşlerinin Hz. Yusuf'a tuzak kurmalarındaki en büyük etken kıskançlıktır. Babalarının Hz. Yusuf'u ve kardeşini daha çok seviyor olduğunu düşünmeleri onları kıskançlığa sürüklemiştir.
‹çlerinden bir sözcü dedi ki: "E¤er (mutlaka bir fley) yapacaksan›z, öldürmeyin Yusuf'u, onu kuyunun derinliklerine b›rak›verin de bir yolcu kafilesi als›n." (Yusuf Suresi, 10) Görüldü¤ü gibi onlar Hz. Yusuf'la ilgili istedikleri planlar› yaps›nlar, her türlü tuza¤› kursunlar asl›nda Yusuf Peygamber Allah'›n kendisi için belirledi¤i kaderi yaflamaktad›r. Kimse kendisi için belirlenen kaderin d›fl›na ç›kamaz. Allah daha Hz. Yusuf do¤madan çok önce bu kaderi çizmifltir, Yusuf peygamber de bu kaderi aynen yaflam›flt›r. Bu arada bir konuyu daha hat›rlatmak gerekir ki, Hz. Yusuf'un ölümünü engelleyen, onu kuyuya atma fikrini getirerek yafla-
27
HZ.
YUSUF
mas›n› sa¤layan kardefli de¤il, Allah't›r. Allah dilemese kardefli kuyuya atma fikrini düflünemez ve böyle bir fikir veremezdi. Ancak Hz. Yusuf'un kaderinde önce öldürülmesinin planlanmas›, sonra da vazgeçilip kuyuya at›lmas› vard›r. Bundan dolay› kardefli böyle bir fikirle gelmifltir. Yoksa halk aras›ndaki yanl›fl kader anlay›fl›nda oldu¤u gibi kaderin de¤iflmesi gibi bir durum kesinlikle söz konusu de¤ildir. Yusuf Peygamberin kaderi tüm bu ayr›nt›larla beraber yarat›lm›flt›r. Kardefllerinin onu öldürmemeleri de onlar›n bozulmufl bir plan›d›r. Ancak o plan› da en bafltan bozulmufl olarak yaratan Allah't›r. Nitekim Allah bu plan›, o daha henüz çocuk yaflta iken, gördü¤ü rüya arac›l›¤›yla Hz. Yusuf'a bildirmifltir. Hz. Yusuf'un hayat› da, Allah'›n bildirdi¤i bu rüyay› do¤rulayacak flekilde geliflmifltir. Allah kimi zaman diledi¤i kullar›na bu flekilde gayb› haber verebilir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'e de, Mekke'yi fethedip orada müminlerle birlikte güven içinde hac yapaca¤›n› bir rüya arac›l›¤›yla bildirmifltir. Bu konudaki ayette flöyle buyrulmaktad›r:
Andolsun Allah, elçisinin gördü¤ü rüyan›n hak oldu¤unu do¤rulad›. E¤er Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram'a güven içinde, saçlar›n›z› t›rafl etmifl, (kiminiz de) k›saltm›fl olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmedi¤inizi bildi, böylece bundan önce size yak›n bir fetih (nasib) k›ld›. (Fetih Suresi, 27) Allah'›n gayb› bildirmesinin ve olaylar›n da tam bu flekilde gerçekleflmesinin s›rr›, bizim için "gayb" olan herfleyin, Allah Kat›nda ezelde tespit edilmifl, yaflanm›fl ve bitmifl olmas›d›r. Gayb insanlar için vard›r. Zamandan ve mekandan münezzeh olan Allah ise herfleyi yara-
28
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Yusuf Peygamberin kardeşlerini gösteren bir başka tasvir. Kardeşlerinin Hz. Yusuf'a karşı duydukları kıskançlık öylesine şiddetlidir ki, küçük yaşına rağmen onu hiç acımadan kuyuya atabilmişlerdir.
tan ve bilendir. Tüm zaman› ve tarihi de, tek bir an olarak yaratm›flt›r. K›ssan›n devam›nda Hz. Yusuf'un yaflad›¤› olaylar› incelerken de bu gerçek unutulmamal›d›r. Yaflanan herfley Allah'›n diledi¤i flekilde meydana gelir. Ve her birinde müminler için hay›r ve güzellikler vard›r. Yaflan›lan ve sab›r gösterilen her zorlu¤un ard›ndan, Allah dünyada ferahl›k ve nimet, ahirette ise sevap ve mükafat verir. Dolay›s›yla kölelefltirilmek, hapse düflmek, iftiraya u¤ramak gibi d›flar›dan "fler" gözüken olaylar, müminler için büyük birer hay›r olur.
HZ. YUSUF'UN KARDEfiLER‹N‹N S‹NS‹ PLANLARI Allah, Kuran'da Hz. Yusuf'un kardefllerinin aralar›nda, Hz. Yusuf aleyhinde sinsi bir plan haz›rlad›klar›n› ve sonra bunu uygulamaya koyduklar›n› bildirir. Planlar›n› gerçeklefltirebilmek için önce babala-
29
HZ.
YUSUF
Yusuf Peygamberi kuyuya atan kardeşleri kuyunun başındalar. Onu kuyunun derinliklerine bırakırlarken kendilerini bekleyen kaderden habersizdirler. Oysa herşey Allah'ın belirlediği bir kader üzere işlemektedir.
r›ndan Hz. Yusuf'u kendileriyle göndermesi için izin istemifller ve kendilerine güvenmedi¤ini bildikleri için babalar›n› ikna etmeye çal›flm›fllard›r:
(Bu karara vard›ktan sonra) "Ey Babam›z," dediler. "Sana ne oluyor, Yusuf'a karfl› bize güvenmiyorsun? Oysa gerçekte biz, onun iyili¤ini isteyenleriz. Sen onu yar›n bizimle gönder, gönlünce gezsin, oynas›n. Elbette biz onu koruyup-gözetiriz." (Yusuf Suresi, 11-12)
30
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Ayetin ifadesinden de anlafl›ld›¤› gibi, babalar› Hz. Yusuf'u göndermek konusunda isteksiz davranm›fl ve hatta kendilerine güvenmedi¤ini onlara hissettirmifltir ki onlar da hemen kendilerini savunmaya geçmifllerdir. Asl›nda Hz. Yusuf'un iyili¤ini istediklerini ileri sürmüfllerdir. Hz. Yusuf'u öldürmeyi ya da kuyunun derinliklerine atmay› planlarken bu flekilde bir yalan› rahatça söyleyebilmeleri ise münaf›k karakterli insanlar›n kolayca yalan söylediklerine delildir. Nitekim yalanlar› yine devam etmifl, babalar›na Hz. Yusuf'u gezmesi, oynamas› için götürmek istediklerini söylemifllerdir. Üstelik kendilerinin de onu koruyup, gözeteceklerine söz vermifllerdir. Dikkat edilmesi gereken bir baflka konu ise, münaf›k karakterli insanlar›n kendilerini hep iyi niyetli gösterme çabalar›d›r. Hz. Yusuf'un iyili¤ini istediklerini söylemeleri ve sanki onun rahat›n› düflündükleri izlenimi vermeye çal›flmalar› sinsi karakterlerinin bir parças›d›r. Ancak Yakup Peygamber ferasetli ve basiretli bir insan oldu¤u için onlar›n güvenilmez karakterini kolayca fark edebilmifltir:
Dedi ki: "Sizin onu götürmeniz gerçekten beni üzer ve siz ondan habersiz iken onu kurdun yemesinden korkuyorum." Dediler ki: "Andolsun, biz, birbirini kollayan bir topluluk iken, kurt onu yerse, bu durumda flüphesiz kayba u¤rayan (aciz) kimseler oluruz." (Yusuf Suresi, 13-14) Yakup Peygamber o¤ullar›na güvenmedi¤i ve Hz. Yusuf'a bir kötülük yapacaklar›n› tahmin etti¤i için bu güvensizli¤ini dile getirmifltir. Onlar›n Hz. Yusuf'a bir kötülük yap›p ard›ndan da yalan bir baha-
31
HZ.
YUSUF
neyle karfl›s›na gelebileceklerini tahmin etmifltir. Onlar bu fikre fliddetle karfl› ç›km›fllar, böyle bir fleyin olamayaca¤› konusunda babalar›n› ikna etmeye çal›flm›fllard›r. Bu da münaf›k karakterli insanlar›n s›k›fl›nca baflvurduklar› bir yöntemdir. Nitekim k›ssan›n devam›ndan, söyledikleri sözlerde samimi olmad›klar› anlafl›lmaktad›r:
Akflam üstü babalar›na a¤lar vaziyette geldiler. Dediler ki: "Ey Babam›z, gerçek flu ki, biz gittik, yar›fl›yorduk. Yusuf'u da yiyeceklerimizin (veya eflyam›z›n) yan›nda b›rakm›flt›k. Fakat onu kurt yemifl. Ne var ki biz do¤ruyu söylesek bile sen bize inanacak de¤ilsin." (Yusuf Suresi, 16-17) Görüldü¤ü gibi, olaylar tam olarak Yakup Peygamberin bekledi¤i flekilde geliflmifltir. Hz. Yusuf'un kardefllerinin tav›rlar›, babalar› Hz. Yakup'un onlardan yana kuflku duymas›n› do¤rular flekilde olmufltur. A¤layarak gelmeleri onlar›n tav›rlar›ndaki bozuklu¤u aç›k bir biçimde göstermektedir. Nitekim böyle aciz bir tutum, bir müminin yanaflmayaca¤› bir tav›rd›r. Müminler herfleyde bir hay›r ve hikmet oldu¤unu bildikleri için, bafllar›na her ne gelirse gelsin yine de a¤lamak, s›zlanmak gibi bir acze düflmezler. Üstelik Hz. Yusuf'un kardefllerinin a¤lamas› münaf›k karakterli insanlar›n yapaca¤› türden bir a¤lamad›r. Göz yafl›n› bir silah gibi kullanarak karfl› taraf› yalanlar›na ikna etmeye çal›flmak, münaf›klar›n sinsi yöntemlerinden biridir. Böylelikle kendilerini ac›nd›r›p, aciz göstermeye çal›fl›rlar. Güvenilir insanlar olmad›klar› halde kendilerine güvenilir havas› vermeye çal›fl›rlar. Bu, her dönemde münaf›k karakterli insanlar›n de¤iflmez özelli¤idir. Nitekim Hz. Yusuf'un kardeflleri de küçük bir çocu¤u kuyunun derinliklerine atarken hiçbir vicdan azab› duy-
32
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Bu tabloda, Hz. Yusuf'un kardeşleri, babaları Yakup Peygambere, Hz. Yusuf'u kurdun yediğini söylerken ve sahte delil olarak kanlı gömlek sunarken tasvir edilmiştir.
mam›fllar, ama yapt›klar›n›n hesab›n› vermeye gelince, bu sefer a¤layarak babalar›na gelmifllerdir. Samimiyetsizce, rol gere¤i a¤lad›klar› ise son derece aç›kt›r. Hz. Yusuf'la ilgili uydurduklar› yalana dikkat edilecek olursa, bu da Yakup Peygamberin dile getirdi¤i endiflesidir. O¤ullar› aynen onun söyledi¤i gibi bir bahane ile gelmifllerdir. Meydana gelen bu durum müminler için önemli bir tecrübe vesilesidir. Dikkat edilirse bir önceki konuflmada Hz. Yakup endiflesini aç›kça dile getirmifl, Hz. Yusuf'u bir kurdun yemesinden çekindi¤ini söylemifltir. Münaf›k karakterli o¤ullar› onun bu endiflesini kullanm›fllar, Hz. Yusuf'u kuyuya att›ktan sonra babalar›na ayn› yalan› söylemifllerdir. Böylece babalar›n›n onlara inanabilece¤ini düflünmüfllerdir. Müminlerin bu k›ssadan almalar› gereken ders, münaf›k karakterli kiflilerin yan›nda samimi endiflelerini, kayg›lar›n› dile getirme-
33
HZ.
YUSUF
Hz. Yusuf ile ilgili hazırlanmış bir filmde, kendilerini güvenilir göstermeye
çalışan
kardeşleri, yalan olarak kana buladıkları Hz. Yusuf'un gömleği ile birlikte.
mek olmal›d›r. Çünkü münaf›klar, müminlerin bu samimi sözlerini, bu örnekte de görüldü¤ü gibi, onlara karfl› kullanabilmektedirler. Ayetin devam›ndan anlafl›ld›¤› gibi asl›nda babalar›n›n kendilerine inanmad›¤›n›n onlar da fark›ndad›rlar. Bu durum, sadece Hz. Yusuf'un kardefllerine de¤il, tüm münaf›k karakterlilere ait bir psikolojidir: Müminlere tuzak kuranlar devaml› bir suçluluk ruhu içindelerdir. S›k s›k kendi kötülükleri ak›llar›na gelir, hatta bunu dile bile getiririrler. "Bize inanmayacaks›n ama do¤ruyu söylüyoruz" gibi normal bir insan›n baflvurmayaca¤› flekilde ifadelerle de kendilerine olan güvensizliklerini iyice ortaya ç›kar›rlar. Bu onlar›n mümin ahlak› ve karakteri göstermemelerinden kaynaklanmaktad›r. Allah Kuran'da münaf›klar›n bu yapmac›k ve abart›l› konuflmalar›na dair bir örne¤i flöyle bildirmektedir:
Münaf›klar sana geldikleri zaman: "Biz gerçekten flehadet ederiz ki, sen kesin olarak Allah'›n elçisisin" dediler. Allah da bilir ki sen elbette O'nun elçisisin. Allah, flüphesiz münaf›klar›n yalan söyle-
34
Harun Yahya (Adnan Oktar)
diklerine flahidlik eder. Onlar, yeminlerini bir siper edinip Allah'›n yolundan al›koydular. Do¤rusu ne kötü fley yap›yorlar. (Münafikun Suresi, 1-2) Görüldü¤ü gibi münaf›klar, "yeminlerini siper edinmeye", yani yalan yere yemin ederek bunu, kendilerine bir korunma mekanizmas› yapmaya çal›flmaktad›rlar. Müminler zaten birbirlerinin sözlerine güvenirler, asla flüphe etmezler. Münaf›klar ise müminleri aldatt›klar›n› sansalar da, hiçbir zaman müminlere zarar veremezler. Allah onlar›n bu durumunu bir ayetinde flöyle bildirir:
‹nsanlardan öyleleri vard›r ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanm›fl de¤illerdir. (Sözde) Allah'› ve iman edenleri aldat›rlar. Oysa onlar, yaln›zca kendilerini aldat›yorlarlar ve fluurunda de¤iller. Kalplerinde hastal›k vard›r. Allah da hastal›klar›n› artt›rm›flt›r. Yalan söylemekte olduklar›ndan dolay›, onlar için ac› bir azab vard›r. (Bakara Suresi, 8-10)
HZ. YUSUF'UN KARDEfiLER‹N‹N SAHTE DEL‹L GET‹RMELER‹ Hz. Yusuf'un kardeflleri de asl›nda inand›r›c› olmad›klar›n›n fark›ndad›rlar. Bunun için kendilerini inand›r›c› k›laca¤›n› düflündükleri sahte bir delil üretmifllerdir. Üzerine kan sürerek Hz. Yusuf'un gömle¤ini babalar›na getirmifller, onun gerçekten öldü¤ü izlenimini vermeye çal›flm›fllard›r.
35
HZ.
YUSUF
Bu olay, Müslümanlara karfl› tuzak kuran insanlar›n, sahte deliller üreterek komplo haz›rlayabileceklerine dair de bir iflarettir. Bu yönteme karfl› sak›nmak, bilinçli olmak ve "Ey iman edenler, e¤er bir fas›k, size bir haber getirirse, onu 'etrafl›ca araflt›r›n..." (Hucurat Suresi, 6) hükmü gere¤ince, öne sürülen sözde "delil"i iyice incelemek gerekmektedir. Ancak Yakup Peygamber kendilerine kesinlikle inanmam›fl, onlar›n oyunlar›n› fark etmifl ve bunun onlar taraf›ndan düzülüp uydurulmufl bir yalan oldu¤unu aç›kça ifade etmifltir:
Ve üzerine yalandan kan (sürülmüfl) olan gömle¤ini getirdiler. "Hay›r" dedi. Nefsiniz, sizi yan›lt›p (böyle) bir ifle sürüklemifl..." (Yusuf Suresi, 18) Hz. Yakup, o¤ullar›na, "Nefsiniz sizi yan›lt›p böyle bir ifle sürüklemifl" derken insan›n nefsine uydu¤u takdirde çok kötü ifller iflleyebilece¤ine, nefsin insan› yan›ltabilece¤ine ve tüm bu kötülüklerin nefse uymaktan kaynakland›¤›na dikkat çekmifltir. Bu, müminlerin de üzerinde mutlaka düflünmeleri gereken bir gerçektir. Çünkü nefis insan› kötülüklere sürükler, insan›n her an uyan›k ve dikkatli olmas›, nefsinin telkinlerine de¤il vicdan›n›n sesine uymas› gerekir. Ayr›ca bu ayetten anlafl›lan bir di¤er hikmet ise münaf›k karakterli insanlar›n, nefislerinin kontrolünde hareket ettikleridir. Burada en dikkat çeken noktalardan biri Yakup Peygamberin gösterdi¤i tevekküllü davran›flt›r. Bu davran›fl, müminlerin her an her flartta yaln›zca Allah'a dayan›p güvenmeleri ve sabretmeleri gerekti¤ini gösteren önemli bir örnektir. Çünkü görüldü¤ü üzere asl›nda Yakup Peygamber, o¤ullar›n›n Hz. Yusuf'a bir tuzak kurduklar›n›n fark›ndad›r. Fakat kendisi son derece itidalli ve sab›rl› davranarak, yard›-
36
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Hz. Yusuf'un kardeşlerinin, üzerine sahte kan sürerek babalarına getirdikleri gömlek, tarihsel tablolarda böyle tasvir edilmektedir.
m› Allah'tan istemektedir. Zalim o¤ullar›na söyledi¤i flu söz, kendisinin salih, kamil ve mübarek bir insan oldu¤unu bir kez daha göstermektedir:
"...Bundan sonra (bana düflen) güzel bir sab›rd›r. Sizin bu düzüp-uydurduklar›n›za karfl› (kendisinden) yard›m istenecek olan Allah't›r." (Yusuf Suresi, 18)
37
HZ.
YUSUF
YUSUF PEYGAMBER‹N KUYUYA ATILIfiI Hz. Yusuf'un yaflad›¤› olaylar› okurken unutulmamas› gereken çok önemli bir konu vard›r: Hz. Yusuf bunlar› yaflarken, Allah'›n her an yan›nda oldu¤unun, onu da tuzak kuran kardefllerini de iflitmekte ve görmekte oldu¤unun bilincindedir. Allah Hz. Yusuf'a flöyle vahyetmifltir:
Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrand›klar› zaman, Biz ona (flöyle) vahyettik: "Andolsun, sen onlara kendileri, fark›nda de¤ilken bu yapt›klar›n› haber vereceksin." (Yusuf Suresi, 15) Yukar›daki ayette iki nokta daha dikkat çekmektedir: Birincisi Hz. Yusuf'u kuyuya atarlarken kardeflleri topluca hareket etmektedir. Belki de böylece sorumlulu¤u hep beraber alacaklar›n› düflünmektedirler. Oysa bu, son derece hatal› bir mant›kt›r. Aksine bu davran›fllar›, hepsinin ayn› vicdans›zl›¤a ortak olduklar›n›n da kan›t›d›r. ‹çlerinden vicdanl› tek bir kifli dahi ç›kmam›flt›r. Bu durumun iflaret etti¤i bir di¤er sonuç ise münaf›klar›n müminler aleyhinde toplu hareketlerde bulunabildikleri, toplu isyan ç›karmaya yatk›n bir topluluk olabildikleridir. Ayr›ca yukar›daki ayette, Yusuf Peygamberin en zor an›nda, Allah'›n vahiy yoluyla kendisine yard›m etti¤i de görülmektedir. Üstelik Allah Hz. Yusuf'a gelecekten haber vermifltir ki, bu bir mucizedir. Yusuf Peygamber aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ise çok büyük bir nimettir. Zira tam kuyuya at›lmak üzereyken Allah'tan vahiy almak ve Allah'›n vaadiyle karfl›laflmak asl›nda onun için olabilecek en büyük yard›m ve destektir. Yani Hz. Yusuf daha o an
38
Harun Yahya (Adnan Oktar)
kuyuya at›l›rken Yüce Allah'›n bildirmesiyle onlar›n tuzaklar›n›n bozulaca¤›n› biliyordu. Allah'›n vaadine olan güveninden dolay› tevekküllü ve huzurluydu. Ancak flunu da unutmamak gerekir ki, samimi bir mümin, kendisine vahiy gelmese dahi, her zorlukta ve s›k›nt›da Allah'a tevekkül eder ve yaflad›¤› herfleyden raz› olur. Çünkü Allah Kuran'da "…Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez."
(Zindana gidip:) "Yusuf, ey do¤ru (sözlü insan)... Yedi besili ine¤i yedi zay›f (ine¤in) yedi¤i ve yedi yeflil baflakla di¤erleri kuru olan (rüya) konusunda bize fetva ver. Umar›m ki insanlara da (senin söylediklerinle) dönerim, belki onlar (bunun anlam›n›) ö¤renmifl olurlar." (Yusuf Suresi, 46) 39
HZ.
YUSUF
Hz. Yusuf daha çok küçük bir çocukken, kardeşleri tarafından çölde derin bir kuyuya atılmıştır. Üstelik çok tehlikeli olan bu ortamdan kurtulup, kurtulamayacağı da belli değildir. Buna rağmen Hz. Yusuf son derece tevekküllü ve sabırlı bir ahlak sergilemiştir.
(Nisa Suresi, 141) ayetiyle daima müminlerin yan›nda oldu¤unu haber vermifltir. Allah'›n bu vaadine kesin olarak iman eden bir insan, inkarc›lar›n ve münaf›klar›n tuzaklar›ndan dolay› endifleye kap›lmaz. Hz. Yusuf'un da üstünlü¤ü sahip oldu¤u ahlak›ndan ve Yüce Rabbimiz Allah'a olan teslimiyetinden ileri gelmektedir. Henüz küçük bir çocuk olmas›na ra¤men son derece olgundur. Küçük bir çocu¤un kuyuya at›lmas›n› iyi düflünmek gerekir. Ayette onun kuyunun derinliklerine at›ld›¤›ndan bahsedilmektedir. Demek ki Hz. Yusuf'un bulundu¤u yer karanl›k bir yerdir. Ölüm tehlikesinin çok yo¤un oldu¤u, bulunup bulunmayaca¤›n›n dahi kesin olmad›¤› tehlikeli bir mekand›r. Ayr›ca kendisini nas›l insanlar›n bulaca¤›n›, bu insanlar›n iyi mi kötü mü olacaklar›n› da bilemez. Bu flartlar alt›nda tevekkül sahibi olmayan
40
Harun Yahya (Adnan Oktar)
bir insan çok zorlanabilir, endifleye kap›labilir. Oysa Hz. Yusuf tüm bunlara ra¤men çok tevekküllü ve sab›rl›d›r. Bunlar onun üstün ahlak›n›n göstergesidir. Büyüyünce seçilmifl bir insan olaca¤› küçük yaflta böyle bir imtihana tabi tutulup, denenmesinden de bellidir. Çünkü bu ancak takva sahibi, Allah'a gönülden ba¤l› ve tevekküllü insanlar›n baflarabilece¤i bir s›navd›r. Asl›nda içinde bulundu¤u flartlar Yusuf Peygamber için zahiren bak›ld›¤›nda ürkütücü bir durumdur. Zor bir imtihanla denenmektedir. Ama Allah "Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolayl›k vard›r." (‹nflirah Suresi, 5) ayeti gere¤i Hz. Yusuf'a yard›m etmifltir. Onu rahatlatacak, ona huzur ve güven verecek bir müjde vahyetmifltir.
41
HZ. YUSUF'UN KUYUDAN KURTULUfiU Hz. Yusuf'un kuyudan nas›l kurtuldu¤u flu ayetle bildirilir:
Bir yolcu-kafilesi geldi, sucular›n› (kuyuya su almak için) gönderdiler. O da kovas›n› sark›tt›. "Hey müjde... Bu bir çocuk." dedi. Ve onu (kuyudan ç›kar›p) 'ticaret konusu bir mal' olarak saklad›lar. Oysa Allah, yapmakta olduklar›n› bilendi. (Yusuf Suresi, 19) Hz. Yusuf'un kuyuya at›ld›¤› an da, kuyudan kurtuldu¤u an da, asl›nda hep kaderinde belirlenen olaylar yaflanmaktad›r. Hiçbir fley kaderde belirlenenin d›fl›nda geliflmez. Bu nedenle Hz. Yusuf kuyuya
42
Harun Yahya (Adnan Oktar)
at›ld›ktan sonra oraya hangi kafilenin gelece¤i, kafilenin gidece¤i yer, kafiledekilerin nas›l insanlar olduklar› Hz. Yusuf daha do¤madan çok önce Allah Kat›nda belirlidir. Bu önemli gerçe¤in fark›nda olan müminler bu nedenle bafllar›na gelen olaylar karfl›s›nda çok tevekküllüdürler. Yukar›daki ayetten anlafl›ld›¤›na göre, Hz. Yusuf'u kuyuda bulan ve onu kurtaran kafile onu satabileceklerini düflünüp, bir ticaret konusu olarak görmüfllerdir. Zira o dönemde M›s›r ve civar›nda kölelik sistemi geçerlidir. ‹nsanlar köle ticareti yapmakta, özellikle de ço-
Resimlerde Mısır'a doğru yol alan yolcu kafileleri görülmektedir. Haritada ise o dönemde yolcu kafilelerinin güzergahı belirtilmiştir. Ortadaki çizimde ise yolcu kafilesinin sucuları kuyudan Hz. Yusuf'u çıkarıyorlar.
43
Üst solda, ucuz bir fiyata, köle olarak satılan Hz. Yusuf'un canlandırıldığı bir tablo. Üst sağda, o dönemde Mısır'daki kölelik uygulamalarını gösteren bir resim. Yanda ise o dönemde eski Mısır'da uygulanan kölelik sistemi hakkında bilgi veren bir döküman.
Onu ucuz bir fiyata, say›s› belli (birkaç) dirheme satt›lar. Onu pek önemsemediler. (Yusuf Suresi, 20) Altta, Yusuf Peygamber zamanına ait bir Mısır köle pazarının günümüze ulaşan kalıntıları. Yanda ise, Hz. Yusuf ile ilgili bir filmde canlandırılan köle pazarı.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
cuklar› al›p satmaktad›rlar. Kafiledekilerin Hz. Yusuf'u bulduklar›nda birbirlerine müjde vermelerinin sebebi de budur. Bu nedenle Hz. Yusuf hakk›nda da ticari gayeler düflünmeleri do¤ald›r. Ayetin devam›nda onu pek önemsemedikleri ve ucuz fiyata satt›klar› bildirilmektedir:
Onu ucuz bir fiyata, say›s› belli (birkaç) dirheme satt›lar. Onu pek önemsemediler. (Yusuf Suresi, 20) Asl›nda böyle olmas› da çok hikmetlidir. Çünkü flayet onu önemsemifl olsalar, onun seçkin bir insan oldu¤unu, peygamber oldu¤unu bilseler belki de ona kötülük yapmak, zarar vermek isterlerdi. Veya bunu ö¤renecek olan di¤er inkarc›lar Hz. Yusuf'a kötülük yapabilirlerdi. Hz. Yusuf'u önemsemeyerek bir köle gibi satmalar›, ondan maddi menfaat beklemeleri, onun için çok hay›rl› olmufltur. Hz. Yusuf k›ssas›ndaki bu hikmet, inkarc›lar›n geleneksel bir tutumu olan müminleri küçümsemelerinin, onlar› kendilerince önemsiz ve etkisiz insanlar gibi görmelerinin de, asl›nda müminler için büyük hay›rlara vesile oldu¤una bir iflarettir. Burada dikkat çeken bir nokta daha vard›r. Bilindi¤i gibi Yusuf Peygamber ola¤anüstü güzelli¤iyle tan›t›lan bir peygamberdir. Fakat görüldü¤ü gibi köle tacirlerinin eline düfltü¤ünde bu güzelli¤i henüz dikkat çekmemifltir. Onun ne kadar k›ymetli bir insan oldu¤unu da anlayamam›fllard›r. Onu bulanlar yaln›zca "bir çocuk" diye nitelendirmifllerdir. Demek ki o dönemde Allah bir hikmet ve hay›r üzere onun güzelli¤ini saklam›flt›r. Bu, Allah'›n ona bir baflka yard›m›, onun üzerindeki bir baflka korumas›d›r. Köle tacirleri taraf›ndan bulunan Yusuf Peygamber Kuran'da bildirildi¤ine göre M›s›rl› bir kifliye sat›lm›flt›r. Bu durum, ayette flöyle bildirilir:
45
HZ.
YUSUF
Onu sat›n alan bir M›s›r'l› (aziz,) kar›s›na: "Onun yerini üstün tut (ona güzel bak), umulur ki bize bir yarar› dokunur ya da onu evlat ediniriz" dedi. Böylelikle Biz, Yusuf'u yeryüzünde (M›s›r'da) yerleflik k›ld›k. Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) ö¤rettik. Allah, emrinde galib oland›r, ancak insanlar›n ço¤u bilmezler. (Yusuf Suresi, 21) Allah, Hz. Yusuf'u kendisini sat›n alan M›s›rl›'n›n vesilesiyle koruma alt›na alarak, onun güzel bir flekilde bak›lmas›n› ve büyütülmesini sa¤lam›flt›r. Onu M›s›r'da yerlefltirmifltir. Onu sat›n alan kifli Hz. Yusuf'u efline emanet ederken onun hakk›nda flefkatli ve merhametli bir üslup
Solda, Hz. Yusuf döneminde Mısır civarında yer alan ihtişamlı konaklardan örnekler yer alıyor. Sağ sayfadaki tarihi duvar resminde ise o dönemin günlük yaşamı tasvir edilmiş.
46
kullanm›fl, ona iyi bakmas› yönünde tembihte bulunmufltur. Hatta kendileri için Hz. Yusuf'tan bir yarar dahi ummufl ve onu evlat edinmeyi dahi düflünmüfltür. Asl›nda bu da Allah'›n Yusuf Peygambere yard›m ve deste¤inin, flefkat ve merhametinin bir delilidir. Kuyuya at›ld›¤›nda pek çok tehlike ile yüz yüze iken, Allah onu kurtarm›fl ve rahat edece¤i, iyi bir yerde bar›nd›rm›fl, M›s›r'da yerleflik k›lm›flt›r. Tüm bunlar Allah'›n onun üzerindeki nimetleridir.
47
HZ.
YUSUF
Ayr›ca Allah Hz. Yusuf'a Kat›ndan bir ilim vererek, ona sözlerin yorumunu ö¤retmifltir. fiüphesiz ki bu, Allah'›n diledi¤i kullar›na nimet olarak verdi¤i çok büyük bir yetenek ve ayn› zamanda lütuftur. Bir ayette Allah bu konuyla ilgili olarak flunlar› bildirir:
"Kime dilerse hikmeti ona verir; flüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hay›r da verilmifltir..." (Bakara Suresi, 269)
ERG‹NL‹K ÇA⁄INA GELD‹⁄‹NDE ‹FT‹RAYA U⁄RAMASI Hz. Yusuf böylece M›s›rl› Aziz'in yan›nda yaflamaya bafllar. Allah ona sözlerin yorumunu ö¤retmenin yan› s›ra erginlik ça¤›na eriflti¤inde hüküm ve ilim de verir. Ayette geçen hükümden kas›t, hakim olma, Allah'›n kitab›na uygun ve adaletli karar verebilme özelli¤idir. ‹lim ise, kitab›n bilgisi ya da öz bilgi diyebilece¤imiz herfleyin içyüzünün fark›nda olma bilgisi olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir) Bu, Allah'›n Yusuf Peygamberi seçmesinin ve onu ahlak› nedeniyle nimetlendirmesinin göstergesidir. Bu gerçek Kuran'da flöyle anlat›l›r:
Erginlik ça¤›na eriflince, kendisine hüküm ve ilim verdik. ‹flte Biz, iyilik yapanlar› böyle ödüllendiririz. (Yusuf Suresi, 22) Ancak Hz. Yusuf erginlik ça¤›na geldi¤inde evinde kalmakta oldu¤u kad›n, yani Aziz'in kar›s›, Hz. Yusuf'tan ayetin ifadesiyle "murad almak" istemifltir. Bunun için her türlü ortam› haz›rlam›fl, kap›lar› s›k›ca kapatm›fl ve Hz. Yusuf'a gayri meflru bir teklifte bulunmufltur. Hz. Yusuf'un burada verdi¤i karfl›l›k iffetli bir müminin örnek
48
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Yusuf Peygamberden Kuran'daki ifadeyle "murad almak" isteyen Mısırlı yöneticinin karısını gösteren bir tasvir.
tavr›d›r. Öncelikle, ayette haber verildi¤i gibi kendisi de kad›n› arzulam›fl olmas›na ra¤men, böyle haram bir fiil ifllemekten Allah'a s›¤›nm›fl, Allah'›n r›zas›na ayk›r› olan böyle çirkin bir harekete kesinlikle yanaflmam›flt›r. Ard›ndan yine vefal› ve güzel bir davran›fl göstermifl, kad›na Aziz'i hat›rlatm›fl, onun kendisine iyi bakt›¤›n›, hoflnut k›ld›¤›n› söylemifltir. Böylece Aziz'e bu flekilde bir vefas›zl›k yapamayaca¤›n› da belirtmifltir. Hemen ard›ndan zalimlerin kurtulufla eremeyece¤ini söyleyerek bunun zalimce bir davran›fl olaca¤›n› belirtmifltir. Bütün bunlar ayetlerde flu flekilde anlat›l›r:
Evinde kalmakta oldu¤u kad›n, ondan murad almak istedi ve kap›lar› s›ms›k› kapatarak: "‹steklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a s›¤›n›r›m. Çünkü o benim efendimdir, yerimi güzel tutmufltur. Gerçek flu ki, zalimler
49
HZ.
YUSUF
kurtulufla ermez." Andolsun kad›n onu arzulam›flt›, -e¤er Rabbinin (zinay› yasaklayan) kesin kan›t (burhan)›n› görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulam›flt›. Böylelikle Biz ondan kötülü¤ü ve fuhflu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullar›m›zdand›. (Yusuf Suresi, 23-24) Yukar›daki ayetten anlafl›ld›¤› gibi, Hz. Yusuf zinan›n Allah Kat›nda haram k›l›nd›¤›n› bilmektedir. Bu nedenle harama yaklaflmam›fl ve kad›ndan kaçmaya çal›flm›flt›r. Allah'›n Hz. Yusuf için kulland›¤› "o da onu arzulam›flt›" ifadesi, bizlere imtihan›n önemli bir s›rr›n› ö¤retmektedir: Bir müminin nefsinin, dinen haram olan fleylere karfl› istek duymas› mümkündür. Önemli olan, müminin bu iste¤e boyun e¤memesi ve Allah'›n s›n›rlar›n› aflmamak için irade göstermesidir. E¤er nefsin istekleri olmasayd›, o zaman imtihan da olmazd›.
Bu tabloda gayri meşru bir teklifte bulunan kadına karşı Hz. Yusuf'un iffetli davranışı tasvir edilmiştir. Kadın, Yusuf Peygamberin gömleğini arkadan çekip yırtmaktadır.
50
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Olaylar›n devam› ayette flöyle anlat›l›r:
Kap›ya do¤ru ikisi de kofltular. Kad›n onun gömle¤ini arkadan çekip y›rtt›. (Tam) Kap›n›n yan›nda kad›n›n efendisiyle karfl›laflt›lar. Kad›n dedi ki: "Ailene kötülük isteyenin, zindana at›lmaktan veya ac› bir azabtan baflka cezas› ne olabilir?" (Yusuf Suresi, 25) Bu olay›n ard›ndan, Yusuf Peygamberin her türlü iffetli, zinadan sak›nan tavr›na ra¤men kad›n k›zg›nl›¤› nedeniyle Hz. Yusuf'a iftira atm›flt›r. Vezir olan kocas›na Yusuf Peygamberin kendisine kötü niyetle yaklaflt›¤›n› söylemifl, dahas› suçsuz yere zindana at›lmas› ya da ac› bir azapla azapland›r›lmas› gibi iki seçenek öne sürerek onun cezaland›r›lmas›n› istemifltir. Bu durum, kad›n›n Allah korkusundan yoksun ve zalim bir karaktere sahip oldu¤unu aç›k göstergesidir. Zaten Hz. Yusuf'a böylesine ahlaks›zca bir teklifte bulunmufl olmas› bunun en önemli göstergesidir. Ancak iftira at›p, onun haks›z yere cezaland›r›lmas›n› istemesi de zalimli¤inin bir baflka kan›t› olmaktad›r. Hz. Yusuf ise flöyle karfl›l›k vermifltir:
(Yusuf) Dedi ki: "Onun kendisi benden murad almak istedi." Kad›n›n yak›nlar›ndan bir flahid flahitlik etti: "E¤er onun gömle¤i ön taraftan y›rt›lm›flsa bu durumda kad›n do¤ruyu söylemifltir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir. Yok e¤er onun gömle¤i arkadan çekilip-y›rt›lm›flsa, bu durumda kad›n yalan söylemifltir ve kendisi do¤ruyu söyleyenlerdendir." (Yusuf Suresi, 26-27)
51
HZ.
YUSUF
Bu durumda kad›n›n Hz. Yusuf'un gömle¤ini arkadan y›rtm›fl olmas› asl›nda Yusuf Peygamberin kap›ya do¤ru kaçt›¤›n›n, kad›n›n ise onu kovalad›¤›n›n delili olmufltur. Ve ayette de bildirildi¤ine göre, Hz. Yusuf'un hakl›l›¤› delillendirilmifltir:
Onun gömle¤inin arkadan çekilip-y›rt›ld›¤›n› gördü¤ü zaman (kocas›): "Do¤rusu, bu sizin düzeninizden (biri)dir. Gerçekten sizin düzeniniz büyüktür" dedi. "Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sen de (kad›n) günah›n dolay›s›yla ba¤›fllanma dile. Do¤rusu sen günahkarlardan oldun." (Yusuf Suresi, 28-29) Aziz Hz. Yusuf'un hakl› oldu¤unu vicdanen anlam›fl ve bunun kar›s›n›n bir düzeni oldu¤unu söylemifltir. Yukar›daki ayetlerde aktar›lan konuflmalar› Aziz'in, kar›s›na göre daha vicdanl› oldu¤unun delilidir. Fakat olay bu noktada kapanmam›flt›r. Kuran'da di¤er geliflmeler flöyle anlat›l›r:
fiehirde (birtak›m) kad›nlar: "Aziz (Vezir)'in kar›s› kendi ufla¤›n›n nefsinden murad almak istiyormufl. Öyle ki sevgi onun ba¤r›na sinmifl. Biz do¤rusu onu aç›kça bir sap›kl›k içinde görüyoruz." dedi. (Yusuf Suresi, 30) Görüldü¤ü gibi, olay flehirde kad›nlar aras›nda yay›lm›flt›r. Ayette kad›nlara dikkat çekilmesi belki cahiliye ahlak›n› benimsemifl kad›nlar›n dedikoducu ya da fitneci karakterine dikkat çekmek için olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir)
52
Harun Yahya (Adnan Oktar)
fiehirde kad›nlar bu olay üzerine kendi aralar›nda vezirin kar›s›n› k›nayarak konuflmufllard›r. Suçlu olan›n Hz. Yusuf de¤il Aziz'in kar›s› oldu¤unu anlam›fllard›r. Aziz'in kar›s›, halk›n kendi hakk›nda olumsuz konuflmalar›ndan s›k›nt› duymufltur. Nitekim Allah'›n r›zas›n› göz ard› eden, insanlar›n r›zas›n› kazanmay› amaçlayan kifliler, halk›n gözünde küçük duruma düflmekten, kendileri hakk›nda olumsuz bir imaj oluflmas›ndan çok çekinirler. Gizlice yapt›klar› suçlar›n› insanlar›n bilmesi, Allah'tan korkmayan bu tip insanlar›n en çok korktuklar› olaylardand›r. Aziz'in kar›s›n›n içinde bulundu¤u durum da böyledir. Aziz'in kar›s› kendisi hakk›nda konufluldu¤unu, dedikodusunun yap›ld›¤›n› anlad›¤›nda bunu yapan kad›nlara bir düzen haz›rlam›flt›r. Buradaki amaç kendisinin Hz. Yusuf'dan gayr›meflru bir iliflki istemekte sözde hakl› oldu¤unu kan›tlamakt›r. Çünkü Yusuf Peygamber ola¤anüstü güzel bir insand›r. Nitekim di¤er kad›nlar Hz. Yusuf'un güzelli¤i karfl›s›nda flaflk›nl›¤a düflmüfllerdir:
(Kad›n) Onlar›n düzenlerini iflitince, onlara (bir davetçi) yollad›, oturup dayanacaklar› yerler haz›rlad› ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymalar› için) b›çak verdi. (Yusuf'a da:) "Ç›k, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (ola¤anüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varl›km›fl gibi gözlerinde) büyüttüler, (flaflk›nl›klar›ndan) ellerini kestiler ve: "Allah'› tenzih ederiz; bu bir befler de¤ildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler. (Yusuf Suresi, 31)
53
HZ.
YUSUF
Yukar›daki ayette görüldü¤ü gibi, Hz. Yusuf'un güzelli¤i bu kad›nlara Allah'› hat›rlatm›fl ve onlar da bu ola¤anüstü güzellik karfl›s›nda Allah'› tesbih etmifllerdir. Onun güzelli¤ini insan üstü bir güzellik olarak yorumlam›fllar ve hatta melek oldu¤unu dahi iddia etmifllerdir. Hat›rlanacak olursa, Allah Hz. Yusuf'un küçüklü¤ünde onun çarp›c› güzelli¤ini insanlardan gizlemifl, böylece Hz. Yusuf'u korumufltur. Fakat zaman geçip de Hz. Yusuf erginlik ça¤›na geldi¤inde, güzelli¤i çok dikkat çekmeye bafllam›flt›r. Kuflkusuz bu ayr›nt›lar›n her birinde önemli hikmetler gizlidir. K›ssan›n devam›nda olaylar›n flöyle geliflti¤i haber verilir:
Kad›n dedi ki: "Beni kendisiyle k›nad›¤›n›z iflte budur. Andolsun onun nefsinden ben murad istedim, o ise (kendini) korudu. Ve andolsun, e¤er o kendisine emretti¤imi yapmayacak olursa, mutlaka zindana at›lacak ve elbette küçük düflürülenlerden olacak." (Yusuf Suresi, 32) Görüldü¤ü gibi, kad›n asl›nda kendisinin suçlu oldu¤unu, Hz. Yusuf'un ise iffetini korumak istedi¤ini aç›kça itiraf etmifltir. Fakat kalabal›k bir insan grubunun gözü önünde ayn› çirkin teklifini yinelemifl, Hz.Yusuf'a bunu yapmas›n› emretmifl, diretmifl ve hatta sözüne uymad›¤› takdirde Hz. Yusuf'u zindana at›lmakla ve küçük düflürülmekle tehdit etmifltir. Buradan kad›n›n ne kadar zalim ve çirkin bir ahlak sahibi oldu¤u da anlafl›lmaktad›r. Bu, elbette ki çok flafl›lacak bir durumdur. Kad›n belki M›s›r'daki konumuna, zenginli¤ine ve belki de Hz. Yusuf'un, kendi kölesi olmas›na güvenerek onu harama girmeye zorlamaktad›r. Bu son derece iffetsiz bir tekliftir ve Aziz'in kar›s› kimseden çekinmeden, herkesin gözü önünde bu çirkin teklifini tekrarlam›flt›r. Bu, gerek onun dinsizli¤inin gerekse onu izleyen di¤er kad›nla-
54
Harun Yahya (Adnan Oktar)
r›n hak dini yaflama konusundaki gevflekliklerinin delilidir. Zira mümin bir kad›n harama kesinlikle girmeyece¤i gibi hiçbir mümin kad›n da böyle bir ahlaks›zl›¤a seyirci kalmaz. Üstelik k›ssada anlat›lan bu kad›nlar vezirin kar›s›n›n tehditlerine de ses ç›karmamakta, yapt›¤› çirkinliklere göz yummaktad›rlar. Kuran'da ayr›ca M›s›rl› Aziz'in de, dellileri gördü¤ü halde Hz. Yusuf'un zindana at›lmas›na ses ç›karmad›¤›, kar›s›n›n da ayn› flekilde y›llarca Hz. Yusuf'un zindanda kalmas›na göz yumdu¤u haber verilmifltir. Bu örnekten de anlafl›ld›¤› gibi mümin olmayan kimseler her zaman kendi yandafllar›n›n yan›nda olmakta, tuzak kurulurken seyredip, sessiz kalabilmektedirler. Nitekim yukar›daki ayette flehirdeki kad›nlar›n da tuza¤a ortak olup susmay› tercih ettikleri görülmektedir. Hatta Aziz'in kar›s› itiraf etse de Hz. Yusuf'u savunmam›fllar, hiçbir suçu olmayan, çok güzel ahlakl› bir insan›n hapse at›lmas›na seyirci kalm›fllard›r. Bu noktada dikkat çeken bir di¤er husus ise Hz. Yusuf'un samimiyetidir. Böyle bir ortam karfl›s›nda hemen Allah'a s›¤›nm›fl ve çok samimi bir flekilde Allah'a düflüncelerini açarak O'ndan yard›m dilemifltir. Hz. Yusuf'un üslubunda çok büyük bir samimiyet ve ihlas hakimdir:
(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunlar›n beni kendisine ça¤›rd›klar› fleyden bana daha sevimlidir. Kurduklar› düzeni benden uzaklaflt›rmazsan, onlara (korkar›m) e¤ilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum." Böylece Rabbi, duas›n› kabul etti ve onlar›n hileli düzenlerini kendisinden uzaklaflt›rd›. Çünkü O, iflitendir, bilendir. (Yusuf Suresi, 33-34)
55
HZ.
YUSUF
K›ssan›n bu bölümünde en dikkat çeken unsur da, kuflkusuz kad›nlar›n düzen kurmaya yatk›nl›klar›d›r. Özellikle bu tarz konularda cahiliye kad›nlar›na karfl› müminlerin dikkatli olmalar› gerekti¤i de bu k›ssadan al›nacak dersler aras›ndad›r. Zira haram-helal gibi bir duyarl›l›klar› olmad›¤› ve Allah'›n s›n›rlar›na karfl› da kay›ts›z olduklar› için çeflitli sebeplerden dolay› -kimi zaman kibirlerini tatmin etmek, kimi zaman nefislerine boyun e¤mek, kimi zaman müminlere zorluk ç›karmak gibi sebeplerden ötürü- mümin erkeklere karfl› bu tarz düzenler kurabilirler. Ancak flunu da belirtmeliyiz ki, burada kast edilen bütün kad›nlar de¤il, Allah korkusu olmayan cahiliye kad›nlar›d›r.
HZ. YUSUF'UN HAKSIZ YERE Z‹NDANA ATILMASI Önceki sayfalarda anlatt›¤›m›z gibi, Aziz'in kar›s› flehirdeki kad›nlar›n gözü önünde asl›nda Hz. Yusuf'tan murad almak isteyenin kendisi oldu¤unu kabul etmifl, Hz. Yusuf'un ise bunu reddetti¤ini itiraf etmiflti. Aziz de ayn› kanaatteydi, kar›s›na Allah'tan ba¤›fllanma dilemesini, çünkü günahkarlardan oldu¤unu hat›rlatm›flt›. Yani bu olaya tan›k olan ya da duyan herkes asl›nda Hz. Yusuf'un suçsuz oldu¤unu, kad›n›n bir düzen kurdu¤unu biliyordu. Ama herfleye ra¤men vicdans›zca bir karar vermifller ve Hz. Yusuf'u zindana atm›fllard›r:
Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine iliflkin) delilleri görmelerinin ard›ndan, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüflü) a¤›r bast›. (Yusuf Suresi, 35) Bu noktada en dikkat çeken husus bir insan› haks›z yere hapse atabilmeleridir. Buradan da anlafl›lmaktad›r ki, olay›n yafland›¤›
56
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Tüm deliller suçsuz olduğunu açıkça ispatladığı halde, Yusuf Peygamber nice yıllar zindanda yaşamıştır. Üstteki tabloda o dönemdeki Mısır zindanları resmedilmiştir.
toplumda o devirde hakl›n›n de¤il, güçlünün üstün tutuldu¤u bat›l bir sistem hakimdir. Üstelik kanunlara göre suçlu olmad›¤› halde, deliller suçsuz oldu¤unu aç›kça ispatlad›¤› halde bir insan› hapse atabilmeleri, istedikleri takdirde kendi ç›karlar› do¤rultusunda kullanabilecekleri bir hukuk sistemleri oldu¤unu gösterir. Gerçekte bu, Allah'›n de¤iflmeyen bir kanunudur: Müminler, özellikle Allah'›n elçileri inkar edenler taraf›ndan mutlaka hapse at›lmak ve engellenmek istenirler. Ayn› durum Peygamberimiz (sav) döneminde de yaflanm›fl, Allah bu gerçe¤i flöyle haber vermifltir:
Hani o inkar edenler, seni tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek amac›yla, tuzak kuruyorlard›. Onlar bu tuza¤› tasarl›yorlarken, Allah
57
HZ.
YUSUF
da bir düzen (bir karfl›l›k) kuruyordu. Allah, düzen kurucular›n (tuzaklar›na karfl›l›k verenlerin) hay›rl›s›d›r. (Enfal Suresi, 30) Görüldü¤ü gibi, her ça¤da, her dönemde Müslümanlar›n ve Allah'›n elçilerinin maruz kald›klar› bu durum, Hz. Yusuf üzerinde de tecelli etmifltir. E¤er Hz. Yusuf Müslüman olmasayd› ve onlar›n bat›l sistemlerine, dejenere ahlaklar›na boyun e¤en biri olsayd› o zaman ona karfl› böyle düflmanca bir tav›r sergilemeyecekler, suç ifllese dahi görmezden geleceklerdi. Ancak onun tertemiz bir Müslüman olmas› ve Allah'›n hoflnutlu¤unu, emir ve yasaklar›n› herfleyden üstün tutmas›, ona karfl› düflmanl›k etmelerine neden olmufltur. Kuran'da birçok ayette bildirildi¤i üzere, dinden uzak insanlar salih müminlere karfl› her zaman benzer bir düflmanl›k beslemifllerdir. Hz. Yusuf'un böyle haks›z bir flekilde zindana at›lmas› o s›ralar M›s›r'da adaletsiz bir sistemin var oldu¤unu gösterdi¤i gibi, toplumda ahlaki bir dejenerasyon yafland›¤›na da iflaret etmektedir.
"DÜZEN KURUCULU⁄UN TÜMÜ ALLAH'A A‹TT‹R" Buraya kadar anlatt›¤›m›z olaylar zahiri bir bak›flla Hz. Yusuf'un yaflad›¤› "felaketler" olarak de¤erlendirilebilir. Oysa olaylar›n iç yüzüne bak›ld›¤›nda görülür ki bütün bunlar› yapan, bu olaylar›n düzenleyicisi olan Allah't›r. Daha önce de belirtti¤imiz gibi bu olaylar Hz. Yusuf'un belirlenmifl kaderinin bir parças›d›r ve onun için son derece hay›rl›d›r. Nitekim haks›z yere zindana at›lmak gibi bir imtihan› yaflayan, bu flartlarda Allah'a tevekküllü ve sad›k olan bir insan takva sahi-
58
Harun Yahya (Adnan Oktar)
bi demektir. Böyle bir kiflinin Allah'›n sevgisini ve r›zas›n› kazanaca¤› ise aç›kt›r. Bu bak›mdan Hz. Yusuf'un zindana at›lmas› onun aç›s›ndan bir fler veya aksilik de¤il, tam tersine hay›r ve güzelliktir. Ayr›ca bu k›ssada, iman etmeyenlerin veya münaf›klar›n, biraraya gelerek müminler aleyhinde tuzak kurduklar›na da dikkat çekilmektedir. Ancak, bu insanlar –daha önce de belirtti¤imiz gibi- hiçbir zaman müminlere zarar veremezler. Allah Kat›nda onlar›n kurduklar› tuzaklara karfl› onlara kurulmufl bir tuzak vard›r. Ve bu insanlar tuzaklar›n› kurarlarken, Allah onlar›n tüm konuflmalar›n›, kararlar›n›, içlerinden geçirdiklerini en ince ayr›nt›s›na kadar bilir ve iflitir. Hatta, onlar daha dünyaya gelmeden milyonlarca y›l önce onlar›n müminlere tuzak kuracaklar› kaderlerinde belirlenmifltir. Ve yine Allah kaderde onlar›n tuzaklar›n› bozacak olan olaylar› da belirlemifltir. Dolay›s›yla müminlere karfl› kurulan her tuzak asl›nda bafltan bozulmufl olarak meydana gelir. Allah Kuran'da bu s›rr› flöyle bildirmektedir:
Onlardan öncekiler de hileli-düzenler kurmufllard›; fakat düzen kuruculu¤un (tedbirlerin, karfl›l›k vermelerin) tümü Allah'a aittir. Her bir nefsin ne kazand›¤›n› O bilir. Bu yurdun sonu kimindir, inkar edenler pek yak›nda bileceklerdir. (Rad Suresi, 42) Gerçek flu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onlar›n düzenleri, da¤lar› yerlerinden oynatacak da olsa, Allah Kat›nda onlara haz›rlanm›fl düzen (kötü bir karfl›l›k) vard›r. Allah'›, sak›n
59
HZ.
YUSUF
elçilerine verdi¤i sözden dönen sanma. Gerçekten Allah Azizdir, intikam sahibidir. (‹brahim Suresi, 46-47) Bu nedenle müminler bu tarz bir düzenle karfl›laflt›klar›nda tevekküllü olur, Allah'a güvenir ve bu tuza¤›n asl›nda bozulmufl oldu¤unu bilirler. Bu nedenle karfl›laflt›klar› düzen ne kadar fliddetli olursa olsun onlar son derece sakin ve itidallidirler. Bu da Allah'a ve O'nun ayetlerine olan güvenlerindendir. Bu, ayn› zamanda müminlere özgü bir s›rd›r. Mümin olmayan, dinden uzak bir yaflam süren insanlar›n bu huzurlu ruh haline sahip olmalar› ise imkans›zd›r.
HZ. YUSUF VE Z‹NDANDAK‹ ARKADAfiLARI Kuran'da Hz. Yusuf ile birlikte iki gencin daha zindana girdi¤i ve bu gençlerin Hz. Yusuf'a rüyalar›n›n yorumunu sorduklar› bildirilmektedir:
Onunla birlikte iki genç de zindana girmiflti. Biri: "Ben (rüyamda) kendimi flarap s›k›yorken gördüm." dedi. Öbürü: "Ben de kendimi bafl›m›n üstünde ekmek tafl›yorken gördüm; kufl da ondan yemekteydi" dedi. "Bunun yorumundan bize haber ver. Do¤rusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz."(Yusuf Suresi, 36)
61
HZ.
YUSUF
Ayetlerde Hz. Yusuf ile birlikte iki gencin de zindana girdiğinden bahsedilir. Yukarıdaki tablo, hapisteki bu iki genci tasvir etmektedir.
Hat›rlanaca¤› gibi, Allah Hz. Yusuf'a sözlerin yorumunu ö¤retmifltir. Bu nedenle zindan arkadafllar› rüyalar›n›n yorumunu ona sormufllard›r. Ama bir nokta dikkat çekicidir: Hz. Yusuf'un böyle bir ilme ve hikmete sahip oldu¤unu nas›l bilmifllerdir? Ayetin devam›ndaki ifade, bu sorunun cevab›n› da göstermektedir: Zindandakiler, Hz. Yusuf'u "iyilik yapanlardan gördüklerini" söylemektedirler. Bu ise, Hz. Yusuf'un zindanda bulundu¤u süre boyunca örnek bir mümin tavr› sergiledi¤ini ve bunun da etraf›ndaki insanlar› etkiledi¤ini gösterir. Anlafl›lmaktad›r ki, Hz. Yusuf'un tav›rlar›, üslubu ve yüzü, "güvenilirlik s›fat›"n›n tecelli ettirmifl, yani insanlara güven vermifltir. Gerçekten de bir insan›n sadece yüz ifadesi dahi,
62
Harun Yahya (Adnan Oktar)
salih bir Müslüman oldu¤unu etraf›na hissettirebilir. Nitekim Allah Kuran'da müminlerden bahsederken "belirtileri, secde izinden yüzlerindedir" (Fetih Suresi, 29) buyurmaktad›r. Burada kast edilen "secde izi", genelde anlafl›ld›¤› gibi uzun süre secde etmekten kaynaklanan fiziksel bir iz de¤il, insan›n çehresine hakim olan "iman nurudur". (En do¤rusunu Allah bilir.)
Bu eski Mısır resimleri, Yusuf Peygamber ile
birlikte
hapiste
olan iki gencin rüyalarını anlatmaktadır. Üstteki resimde kendisini şarap sıkıyorken gören genç yer alıyor. Altta ise başının üstünde ekmek taşıyorken ondan kuş yiyen genç ediliyor.
63
tasvir
HZ.
YUSUF
Hz. Yusuf'un zindanda sergiledi¤i bu ahlak, önemli bir mümin vasf›n› da bize göstermektedir: Müminin her an her yerde ayn› güzel ahlaktad›r. Çünkü müminler Allah'›n hoflnutlu¤unu kazanmak için yaflarlar ve Allah her yerdedir. Zindanda, evde, yolda yürürken, masas›n›n bafl›nda bir fleyler yazarken, yemek yerken, televizyon seyrederken, her an Allah insan›n yan›ndad›r, onu sar›p kuflatm›flt›r ve her söyledi¤inden, her içinden geçirdi¤inden haberdard›r. Bu nedenle müminlerin tavr› ve ahlak› bulunduklar› yere göre kesinlikle de¤iflmez. Her zaman ayn› üstün ahlakl› ve vicdanl› mümin tavr›n› gösterirler. Hz. Yusuf'un hapishane arkadafllar› da bu nedenle onu güvenilir ve iyi bir kifli olarak görmüfl ve ona dan›flm›fllard›r. Onlar›n sorusu üzerine Hz. Yusuf konuflmaya bafllam›flt›r. Fakat afla¤›daki ayetlerde de görülece¤i gibi bunu yaparken çok ak›ll›ca bir yol izlemifltir. Konuflman›n seyrini kendi istedi¤i gibi yönlendirmifl, onlar›n merak ettikleri konulardan önce daha acil ve önemli gördü¤ü konulardan bahsetmifltir:
Dedi ki: "Size r›z›klanaca¤›n›z bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne oldu¤unu haber veririm. Bu, Rabbimin bana ö¤rettiklerindendir. Do¤rusu ben, Allah'a iman etmeyen, ahireti de tan›mayanlar›n ta kendileri olan bir toplulu¤un dinini terk ettim." "Atalar›m ‹brahim'in, ‹shak'›n ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiçbir fleyle flirk koflmam›z bizim için ola-
64
Harun Yahya (Adnan Oktar)
cak fley de¤il. Bu, bize ve insanlara Allah'›n lütuf ve ihsan›ndand›r, ancak insanlar›n ço¤u flükretmezler." "Ey zindan arkadafllar›m, birbirinden ayr› (bir sürü) Rabler mi daha hay›rl›d›r, yoksa kahhar (kahredici) olan bir tek Allah m›?" "Sizin Allah'tan baflka tapt›klar›n›z, Allah'›n kendileri hakk›nda hiçbir delil indirmedi¤i, sizin ve atalar›n›z›n ad olarak adland›rd›klar›n›zdan baflkas› de¤ildir. Hüküm, yaln›zca Allah'›nd›r. O, Kendisinden baflkas›na kulluk etmemenizi emretmifltir. Dosdo¤ru olan din iflte budur, ancak insanlar›n ço¤u bilmezler." (Yusuf Suresi, 37-40) Hz. Yusuf ayetlerde de görüldü¤ü gibi onlara flirk sisteminin kötülü¤ünü ve tevhidi anlatm›flt›r. ‹çinde yaflad›klar› cahiliye sisteminin çarp›kl›¤›n› anlatm›fl ve onlara sadece Allah'a kul olmalar›n› ö¤ütlemifltir. Hz. Yusuf konuflmas› s›ras›nda geçmifl peygamberlerden de örnekler vermifl, onlar›n hepsinin ayn› hak din üzerinde oldu¤unu hat›rlatm›flt›r. Bundan baflka karfl›s›ndaki insanlar› düflündürtecek sorular sormufltur. Örne¤in "bir sürü Rabler mi yoksa kahhar olan Allah m›?" diye sorarak ayn› zamanda Allah'›n cezaland›ran, azapland›ran ve kahreden s›fatlar›n› onlara hat›rlatm›flt›r. Böylece hem düflünmelerini hem de Allah'tan korkmalar›n› sa¤lamaya çal›flm›flt›r.
65
HZ.
YUSUF
O dönem Mısır ve Mezopotamya'daki rüya yorumlama ilmi ile ilgili çalışmaları ve kitapları gösteren taş oymaları.
Onlara tapt›klar› ilahlar› hat›rlatm›fl, bunlar›n bat›l olduklar›n›, gerçekliklerine dair haklar›nda hiçbir delil bulunmayan, atalar›ndan kalan sahte ilahlar olduklar›n› bildirmifltir. Allah'tan baflka ilahlara tapman›n haram oldu¤unu aç›klam›fl, insanlar›n ço¤unun bunlar› bilmedi¤ini söylemifl ve onlar› dosdo¤ru dine davet etmifltir. Hz. Yusuf'un uygulad›¤› bu yol, Müslümanlar›n dini insanlara anlat›rken kullan›labilecekleri önemli bir yöntemdir. Onlar›n konuyu açmalar›n› f›rsat bilerek ilk önce kendi istediklerini detayl› olarak anlatm›fl, sonra onlara cevap vermifltir. Ancak bütün bunlar bitti¤inde onlar›n sorduklar› soruya cevap vererek rüyalar›n›n yorumunu söylemifltir:
66
Harun Yahya (Adnan Oktar)
"Ey zindan arkadafllar›m, ikinizden biri efendisine flarap içirecek, di¤eri ise as›lacak, kufl onun bafl›ndan yiyecek. ‹flte hakk›nda fetva istemekte oldu¤unuz ifl (art›k) olup bitmifltir." ‹kisinden kurtulaca¤›n› sand›¤› kifliye dedi ki: "Efendinin kat›nda beni hat›rla." Fakat fleytan, efendisine hat›rlatmay› ona unutturdu, böylece daha nice y›llar (Yusuf) zindanda kald›. (Yusuf Suresi, 41-42) ‹kinci ayete dikkat edilecek olursa, Hz. Yusuf'un yine çok ak›ll›ca davrand›¤› görülür. Onlara rüyalar›n›n yorumundan bahset-
Hz. Yusuf'un zindan arkadaşlarından birinin temsili heykeli.
67
HZ.
YUSUF
Bir gün dönemin hükümdarı gördüğü rüyanın yorumlanmasını ister. Bunun için ülkedeki en tanınmış kahinlere ve bilginlere başvurur. Üstte bu olayın bir tasviri yer alıyor.
tikten sonra zindan arkadafllar›ndan kurtulacak olan›na, ç›k›nca efendisine kendisini hat›rlatmas›n› söylemifltir. Böylece zindandan ç›kabilmek için ak›lc› bir yönteme baflvurmufltur. Fakat Hz. Yusuf ald›¤› bu tedbirin bir sebep oldu¤unun, Allah dilemedikçe hapisten ç›kamayaca¤›n›n da fark›ndad›r. Nitekim ayetin sonundan da anlafl›ld›¤› üzere, fleytan o kifliye Hz. Yusuf'u unutturmufl ve Hz. Yusuf da daha nice y›llar zindanda kalm›flt›r. Ancak Yusuf Peygamber bunun en hay›rl› sonuç oldu¤unu bilir. Bu asl›nda sab›r gerektiren bir imtihand›r; kuflkusuz zindanda uzun y›llar kalmak ve hatta unutulmak pek çok insan için zorluktur. Oysa Hz. Yusuf ahlak›n›n ve iman›n›n üstünlü¤ünü burada da kan›tlar, bafl›na gelenleri çok tevekküllü karfl›lar.
68
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Hükümdarın
düşlerini
ülkedeki en tanınmış kahinlerin ve bilginlerin yorumlayamaması üzerine, Hz. Yusuf'un zindan arkadaşlarından kurtulan kişi, Hz. Yusuf'u hatırlamış ve efendisine Hz. Yusuf ile görüşmek için zindana gitmeyi teklif etmiştir. Yandaki taş oyma resimde ve tabloda bu olay resmedilmiştir.
HZ. YUSUF'A KURULAN DÜZEN‹N ORTAYA ÇIKIfiI Hz. Yusuf ayetin ifadesiyle daha "nice y›llar" zindanda kalm›flt›r. Ancak bir gün hükümdar, gördü¤ü bir rüyan›n yorumlanmas›n› istemifltir. Bunun için ülkedeki en tan›nm›fl kahinlere ve bilginlere baflvurulmufltur. Fakat hepsi de hükümdar›n gördüklerinin karmaka-
69
HZ.
YUSUF
r›fl›k düfller oldu¤unu söylemifl ve rüyay› yorumlayamam›fllard›r. Ancak bir süre sonra Hz. Yusuf'un zindan arkadafllar›ndan olup kurtulan kifli Hz. Yusuf'u hat›rlam›flt›r:
Hükümdar: "Ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onlar› yedi zay›f inek yiyor; bir de yedi yeflil baflak ve di¤erleri ise kupkuru. Ey önde gelen (kahin-bilginler,) e¤er rüya yorumluyorsan›z benim bu rüyam› çözüverin" dedi. Dediler ki: "(Bunlar) Karmakar›fl›k düfllerdir. Biz böyle düfllerin yorumunu bilenler de¤iliz. "O iki kifliden kurtulmufl olan›, nice zaman sonra hat›rlad› ve: "Ben bunun yorumunu size haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin" dedi. (Yusuf Suresi, 43-45) Görüldü¤ü gibi olaylar hiç beklenmedik flekilde geliflir ve y›llarca zindanda unutulan Yusuf Peygamber böylece hat›rlanm›fl olur. Asl›nda kaderde Yusuf Peygamberin ancak y›llar sonra bu vesileyle hat›rlanmas› yaz›l›d›r, bu nedenle olaylar bu flekilde geliflir. Hükümdara o karmafl›k gibi görünen rüyay› gösteren, onun bu rüyan›n yorumunu merak etmesini ilham eden, hiçkimsenin bu rüyay› yorumlayabilmesine izin vermeyen, zindan arkadafl›na Hz. Yusuf'u hat›rlatan Allah't›r. Allah herfleyi kaderde önceden takdir edip planlam›flt›r. Bu olaylar›n devam› Kuran'da flöyle anlat›l›r:
(Zindana gidip:) "Yusuf, ey do¤ru (sözlü insan). Yedi besili ine¤i yedi zay›f (ine¤in) yedi¤i ve
70
Mısır hükümdarının Hz. Yusuf tarafından yorumlanan rüyası, çeşitli Hıristiyan kaynaklarında bu şekilde tasvir edilmektedir.
Hükümdar: "Ben (rüyamda) yedi besili inek görüyorum, onlar› yedi zay›f inek yiyor; bir de yedi yeflil baflak ve di¤erleri ise kupkuru..." (Yusuf Suresi, 43)
HZ.
YUSUF
yedi yeflil baflakla di¤erleri kuru olan (rüya) konusunda bize fetva ver. Umar›m ki insanlara da (senin söylediklerinle) dönerim, belki onlar (bunun anlam›n›) ö¤renmifl olurlar." (Yusuf Suresi, 46) Zindan arkadafl›n›n Yusuf Peygambere hitab› çok dikkat çekicidir: "Ey do¤ru (sözlü insan)..." Bu ifadeden Hz. Yusuf'un mümin karakterinin ve güzel ahlak›n›n insanlar taraf›ndan rahatça fark edilmifl oldu¤unu anlar›z. Yusuf Peygamberin her peygamber gibi, karfl›s›ndaki insanlara güven veren, eminlik ifade eden bir tavr› vard›r. Zindan arkadafl› da onun bu yönünü bilerek, onu do¤ru sözlü ve güvenilir görerek yan›na gelmifltir. Görüflmelerinde Hz. Yusuf'tan hükümdar›n rüyas› hakk›nda fetva istemifltir. Yusuf Peygamber ise rüyan›n yorumunu flöyle yapm›flt›r:
Dedi ki: "Siz yedi y›l, önceleri (ekti¤iniz) gibi ekin ekin, yedi¤inizin az bir k›sm› d›fl›nda (kalan›n›) biçtiklerinizi bafla¤›nda b›rak›n. Sonra bunun arkas›ndan (kurakl›¤›) zorlu yedi y›l gelecektir, saklad›¤›n›z az bir miktar d›fl›nda, daha önce biriktirdi¤inizi yiyip bitirecektir. Sonra bunun arkas›ndan bir y›l gelecektir ki, insanlar onda bol bol ya¤mura kavuflturulacak ve onda s›k›p-sa¤acaklar." (Yusuf Suresi, 47-49) Hükümdar, Hz. Yusuf'un rüyas›n› nas›l yorumlad›¤›n› ö¤renince onu huzuruna ça¤›rm›flt›r. Hükümdar›n gönderdi¤i elçi bu da-
72
Harun Yahya (Adnan Oktar)
vetle Hz. Yusuf'un yan›na geldi¤inde, Yusuf Peygamber hemen teklife icabet etmek yerine, yine çok ak›lc› bir yöntem izlemifltir. Haks›z yere zindanda yatt›¤›n›n ve iftiraya u¤rad›¤›n›n anlafl›lmas› ve gerçeklerin ortaya ç›kmas› için, elçiyi, konunun yeniden incelenmesini, araflt›r›lmas›n› sa¤layacak birtak›m sorularla hükümdara geri göndermifltir. Ellerini kesen kad›nlar›n durumunu sormufltur ki, gerçekten onlar Hz. Yusuf'un suçsuzlu¤una ve Aziz'in kar›s›n›n iffetsizli¤ine tan›k olmufllard›r. Her biri birinci dereceden flahittirler, fakat daha önce onlar›n tan›kl›k edecekleri bir ortam olmam›flt›r. Bu nedenle Hz. Yusuf bu f›rsat› çok iyi kullan›r. Bu olay ayette flöyle anlat›l›r:
Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin." Ona elçi geldi¤inde (Yusuf:) "Efendine dön de ona sor: "Ellerini kesen o kad›nlar›n durumu neydi? Do¤rusu benim Rabbim, onlar›n hileli düzenlerini gerçekten bilendir." (Yusuf Suresi, 50) Hz. Yusuf'un bu sorusu üzerine hükümdar kad›nlar› toplam›fl ve olay›n gerçe¤ini sormufltur:
"Yusuf'un nefsinden murad almak istedi¤inizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Allah için, hafla" dediler. "Biz ondan hiçbir kötülük görmedik." Aziz (Vezir)in de kar›s› dedi ki: "‹flte flu anda gerçek orta yere ç›kt›; onun nefsinden ben murad almak istemifltim. O ise gerçekten do¤ruyu söyleyenlerdendir." (Yusuf Suresi, 51)
73
HZ.
YUSUF
Dönemin Mısır hükümdarını resmeden tablolar.
Böylece y›llar sonra da olsa gerçekler ortaya ç›km›flt›r. Kad›nlar›n Hz. Yusuf'a bir düzen kurduklar›, kad›n›n çirkin teklifine karfl›n Hz. Yusuf'un iffetli davrand›¤› anlafl›lm›flt›r. Hz. Yusuf'un suçsuzlu¤u apaç›k olmas›na ra¤men y›llarca hapiste kalmas› ise bir kay›p ve aksilik de¤ildir. Onun yaflad›¤› her an Allah Kat›nda planlanm›flt›r ve bu plan›n çok büyük rahmet ve hay›rlar› bulunmaktad›r. Zindanda kalmak Hz. Yusuf'un manevi olarak e¤itilmesine, derinleflmesine ve olgunlaflmas›na vesile olmufltur. Güzel tav›r göstermesi sebebiyle de Allah'a yak›nlaflm›flt›r. Dünya hayat›nda yaflanan bu tür zorluklar ve s›k›nt›lar insan›n ahireti için güzel bir ecirdir. Allah, dünyadaki zorluklara karfl› sab›r gösteren, en a¤›r koflullarda dahi Allah'tan raz› ve flükredici olan kullar›na ahirette güzel bir hayat ve r›zas›n› vaat etmektedir. Dahas›, Hz. Yusuf zindanda iken geçen zaman, bir baflka hayra daha vesile olmufl, Allah M›s›r'daki ortam›, onun iktidara gelmesine vesile olacak flekilde ayarlam›flt›r. K›ssan›n devam›na bak›ld›¤›nda kad›nlar›n gerçekleri itiraf etmelerinin ard›ndan Hz. Yusuf'un arac›ya flunlar› söyledi¤i görülür:
74
Harun Yahya (Adnan Oktar)
(Yusuf arac›ya flunu söyledi:) "Bu, (itiraf Vezirin) yoklu¤unda gerçekten kendisine ihanet etmedi¤imi ve gerçekten Allah'›n ihanet edenlerin hileli-düzenlerini baflar›ya ulaflt›rmad›¤›n› kendisinin de bilip ö¤renmesi içindi. (Yine de) Ben nefsimi temize ç›karamam. Çünkü gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgedi¤i d›fl›nda- var gücüyle kötülü¤ü emredendir. fiüphesiz, benim Rabbim, ba¤›fllayand›r, esirgeyendir." (Yusuf Suresi, 52-53) Burada dikkat çeken nokta Hz. Yusuf'un yine etraf›ndakilere Allah'› hat›rlatmas›d›r. Allah'›n ihanet edenlerin hileli düzenlerini baflar›ya ulaflt›rmad›¤›n› söylemekle asl›nda bat›n›nda bu olay› a盤a kavuflturan›n Allah oldu¤unu da söylemektedir. Bu önemli bir noktad›r, çünkü Hz. Yusuf'a at›lan iftiran›n ortaya ç›kmas› Allah'›n izniyle olmufltur. Hükümdar ve insanlar gerçekleri Allah'›n diledi¤i anda ve Allah'›n diledi¤i flekilde ö¤renmifllerdir. Allah'›n takdir etti¤i kader ifllemektedir, bu olaylar›n yaflanmas› en hay›rl› ve en güzelidir. Fakat Yusuf Peygamberin yukar›daki son ayette söyledikleri de son derece önemlidir. Hakl›l›¤› böylesine ortada olmas›na, kendisine aç›k bir iftira at›lmas›na, bundan dolay› nice y›llar zindanda kalmas›na ve kendisi Allah'›n peygamberlik vererek yüceltti¤i bir kul olmas›na ra¤men Yusuf Peygamber nefsini temize ç›karmaktan sak›nm›flt›r. Üstelik bununla birlikte çok önemli bir gerçe¤i de aç›klam›flt›r: "Allah'›n esirgedikleri d›fl›nda nefsin var gücüyle kötülü¤ü emretmesi…" Bu, tüm müminleri hayatlar›n›n her an›nda dikkatli olmalar› gereken bir durumdur. Çünkü her insan nefis sahibidir ve insanlar hayat-
75
HZ.
YUSUF
lar› boyunca, yaflamlar›n›n her an›nda denemeden geçirilirler. Kimi zaman insan›n nefsiyle vicdan› çat›fl›r ve insan ikisinden birinin telkinine uyar. Müminler büyük bir itinayla kendilerini Allah'›n r›zas›na ça¤›ran vicdanlar›n›n sesini dinlerler. Di¤er insanlar ise nefislerinin boyunduru¤u alt›nda yaflarlar. Mümin bir gaflete kap›l›p da nefsine uyarsa, bundan dolay› tevbe etmeli ve nefsinin kötülüklerine karfl› daha dikkatli olmal›d›r. Çünkü Hz. Yusuf'un sözleriyle Allah'›n Kuran'da haber verdi¤i gibi nefs daima kötülü¤ü emretmektedir.
HZ. YUSUF'A GÜÇ VE ‹KT‹DAR VER‹LMES‹ Hükümdar›n gerçekleri ö¤renmesinin ard›ndan Hz. Yusuf için yeni bir dönem bafllam›flt›r. Hükümdar arac›lara Hz. Yusuf'u getirmelerini söylemifltir. Hz. Yusuf geldi¤inde ise ona kendi yan›nda önemli bir mevki vermifl, onu güvenilir bir dan›flman› yapm›flt›r. Bu konu Kuran'da flöyle aktar›l›r:
Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime ba¤l› k›lay›m." Onunla konufltu¤unda da (flöyle) dedi: "Sen bugün bizim yan›m›zda (art›k) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir dan›flman-yönetici)sin."(Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) k›l. Çünkü ben, (bunlar› iyi) bir koru-
77
HZ.
YUSUF
yucuyum, (yönetim ifllerini de) bilenim. ‹flte böylece Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (M›s›r'da) diledi¤i yerde konaklad›. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanlar›n ecrini kayba u¤ratmay›z. Ahiretin karfl›l›¤› ise, iman edenler ve takvada bulunanlar için daha hay›rl›d›r. (Yusuf Suresi, 54-57) Hat›rlanacak olursa Hz. Yusuf M›s›r'a köle olarak girmifl, ard›ndan da "bir kad›n›n ›rz›na göz dikmek" gibi son derece kötü ve çirkin bir iftiraya u¤ray›p zindana at›lm›flt›r. Fakat Allah, yüzeysel bir bak›flla "imkans›z" gibi gözüken bir de¤ifliklik yapm›fl ve bu olumsuz flartlar içindeki Hz. Yusuf'u bir anda M›s›r'›n yönetiminde söz sahibi bir insan haline getirmifltir. Gerçekte bu, yani yüzeysel bir bak›flla imkans›z gibi gözüken iflleri gerçeklefltirmek, Allah'›n bir ilmi ve sanat›d›r. Kuran'da bildirildi¤i gibi, "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir toplulu¤a Allah'›n izniyle galib gelmifltir." (Bakara Suresi, 249) Allah, müminlere bir iman hakikati olmak üzere, onlar› en zor ve imkans›z gibi gözüken flartlar›n içinde kurtar›p ç›karmakta ve inkarc›lara karfl› galip getirmektedir. Mümine düflen tek görev, Allah'›n vaadine olan inanc›ndan asla dönmemek ve hep Allah'a tevekkül edip güvenmektir. Dinden uzak bir yaflam süren insanlar için dünyada güç ve iktidar sahibi olmak, para ve mala hakim olmak, onu harcama yetkisinde olmak, eriflilebilecek en ileri noktad›r. Bu, ulaflmak için hayatlar›n› ortaya koyduklar›, mücadelesini verdikleri ana hedeftir. Ancak görüldü¤ü gibi Allah Hz. Yusuf'u zindandan ç›kart›p bu nimetlerin hep-
78
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Eski Mısır kaynaklarına göre, hükümdarlar, hazinenin yönetimine atadıkları kimselere yandaki gibi bir yüzük hediye ederlerdi. Hz. Yusuf'a da bu güç ve iktidar sembolü yüzüğün verilmiş olması muhtemeldir.
sini birden ona vermifltir. ‹flte Allah'›n Hz. Yusuf'a güç, iktidar ve mal verdikten sonra ayetin sonunda hemen ahireti hat›rlatmas›n›n bir hikmeti de budur. Böylece asl›nda dünyada verilen mal›n ve makam›n hiç de önemli bir fley olmad›¤›, esas önemli olan›n, hedeflenmesi gereken fleyin ve daha hay›rl› olan›n ahiret oldu¤u hat›rlat›lmaktad›r. Allah bu flekilde insan›n yüzünü dünyadan ahirete çevirmektedir. Ancak ayetin son cümlesinde bu konu hat›rlat›l›rken ve ahirette verilecek karfl›l›¤›n hay›rl› oldu¤u bildirilirken, bunun "iman edenler" ve "takvada bulunanlar" için geçerli oldu¤u da haber verilir. Bu özelliklere sahip olmayan insanlar›n ahirette güzel bir karfl›l›k beklemeleri elbette ki düflünülemez. Hz. Yusuf k›ssas›nda insanlara gösterilen çok önemli bir gerçek daha vard›r. Allah bu gerçe¤i Kuran'da flöyle bildirir:
79
Dedi ki: "Siz yedi y›l, önceleri gibi ekin ekin, yedi¤inizin az bir k›sm› d›fl›nda, biçtiklerinizi bafla¤›nda b›rak›n. Sonra bunun arkas›ndan zorlu yedi y›l gelecektir, saklad›¤›n›z az bir miktar d›fl›nda, daha önce biriktirdi¤inizi yiyip bitirecektir. Sonra bunun arkas›ndan bir y›l gelecektir ki, insanlar onda bol bol ya¤mura kavuflturulacak ve onda s›k›p-sa¤acaklar." (Yusuf Suresi, 47-49) Yukarıdaki Eski Mısır çizimleri, kıtlık öncesinde yaşanan yedi yıllık bolluk dönemini göstermektedir.
Hz. Yusuf'un yaşamını anlatan bir filmde, kıtlık öncesindeki tarım bölgeleri ve aynı toprakların kıtlık dönemindeki çorak hali üstteki şekilde tasvir edilmektedir.
Kıtlık çeken Mısır halkını gösteren döneme ait bir duvar resmi.
MÖ 1700-1550 döneminden kalma bu eski Mısır yazıtlarında, Hz. Yusuf döneminde yaşanmış olan 7 yıl kıtlık ayrıntılı olarak anlatılır.
Zorlu geçen kıtlık yıllarını canlandıran tarihi tablolar.
Bolluk zamanında ekinlerin bir bölümünü ambarlarında saklayan Mısır yönetiminin, kıtlık sırasındaki erzak dağıtımını tasvir eden bir kabartma ve tablo.
Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolayl›k vard›r. Gerçekten güçlükle beraber kolayl›k vard›r. (‹nflirah Suresi, 5-6) ‹nflirah Suresi'nde bildirildi¤i gibi, Allah her zorlu¤un ard›ndan iman eden insanlar için bir kolayl›k yarataca¤›n› vaat etmektedir.
82
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Hz. Yusuf'un hayat› ise bunun örnekleri ile doludur. Kuyudan kurtulup iyi bir ailenin yan›nda bak›l›p büyütülmesi, zindan›n ard›ndan hazinelerin bafl›na geçmesi gibi olaylar Allah'›n her zorlu¤un ve güçlü¤ün ard›ndan nas›l kolayl›klar ve güzellikler yaratt›¤›n›n aç›k delilleridir.
HZ. YUSUF'UN KARDEfiLER‹YLE KARfiILAfiMASI VE UYGULADI⁄I AKILCI TAKT‹KLER Yusuf Peygamber böylece M›s›r'›n hazinelerinden sorumlu olmufltur. Bir süre sonra onu kuyuya atan kardeflleri ticaret yapmak amac›yla M›s›r'a gelmifller ve onun huzuruna getirilmifllerdir. Ancak Hz. Yusuf'u tan›mam›fllard›r. Yusuf Peygamber ise onlar› hemen tan›m›fl ve onlara son derece ak›lc› bir plan haz›rlam›flt›r. Onlara maddi menfaat sunmufl ve kendisinin konuksever bir insan oldu¤unu söylemifl, böylece onlar› etkileyerek istediklerini yapt›rabilece¤ini hesaplam›flt›r. Bunu yaparken amac›n›n küçük kardefline ulaflmak oldu¤u ise afla¤›daki ayetlerden anlafl›lmaktad›r:
Yusuf'un kardeflleri gelip yan›na girdiler, onu tan›mad›klar› halde kendisi onlar› hemen tan›d›. Onlar›n erzak yüklerini haz›rlay›nca dedi ki: "Bana baban›zdan olan kardeflinizi getirin. Görmüyor musunuz, ben ölçüyü tam tutar›m ve ben konukseverlerin en hay›rl›s›y›m. E¤er onu bana getirmeyecek olursan›z, art›k benim kat›mda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaflmay›n." (Yusuf Suresi, 58-60)
83
Hz. Yusuf'un tedbirli yönetimi sayesinde, kıtlık döneminde sermaye karşılığı erzak dağıtımı yapılmıştır. İnsanlar ticaret yapmak için akın akın Mısır'a gelmişlerdir. Üstteki tabloda ve yandaki eski Mısır çizimlerinde bu ticaret tasvir edilir.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Ayetlerde görüldü¤ü gibi Hz. Yusuf ayr›ca adaletli bir insan oldu¤unu da belirterek onlar› istedikleri konusunda flevklendirmifltir. Ve bu plan›nda oldukça baflar›l› olmufltur. E¤er kardefllerini getirmezlerse kendileriyle ticaret yapmayaca¤›n› ve görüflmeyece¤ini de belirterek onlarda s›k›nt›ya düflebilecekleri endiflesini uyand›rm›flt›r. Nitekim Hz. Yusuf'un konuflmas›n›n etkisi kardeflleri üzerinde hemen görülmüfltür. Sahip oldu¤u güç ve ihtiflamdan dolay› onun dedi¤ini yapabilece¤ine inanm›fllar ve kardefllerini getirme konusunda ellerinden geleni yapmaya karar vermifllerdir:
Dediler ki: "Onu babas›ndan istemeye çal›flaca¤›z ve herhalde biz bunu yapabilece¤iz." (Yusuf Suresi, 61) Görüldü¤ü gibi Hz. Yusuf'un bu takti¤i son derece ak›lc›d›r. Çünkü e¤er onlara bu flekilde maddi bir menfaat sunulmam›fl, birtak›m flartlar koflulmam›fl olsayd› gevflek davranabilir ve kardefllerini getirmeyebilirlerdi. Ama Hz. Yusuf ifli onlar›n iradesine b›rakmayacak flekilde, karfl› koyamayacaklar› kusursuz bir plan haz›rlam›flt›r. Bütün bu ak›lc› tedbirlerin yan› s›ra Hz. Yusuf ifli sa¤lamlaflt›racak bir tedbir daha alm›flt›r. Kardeflleri M›s›r'dan ayr›lmadan önce onlardan erzak karfl›l›¤› ald›¤› paray› yani onlar›n sermayelerini gizlice yüklerinin içine koydurmufltur. Böylece hem erzaklar›n› hem de erzaklar› için ödedikleri paray› vererek onlara büyük bir maddi menfaat daha sa¤lam›flt›r. Bu olay Yusuf Suresi'nde flöyle anlat›l›r:
Yard›mc›lar›na dedi ki: "Sermayelerini yüklerinin içine koyun. ‹htimal ki ailelerine döndüklerinde bunun fark›na var›rlar da belki geri dönerler." (Yusuf Suresi, 62)
85
HZ.
YUSUF
Hz. Yusuf'u kuyuya atan kardeşleri, erzak almak niyetiyle yıllar sonra Hz. Yusuf'un huzuruna çıkmışlardır. Yanda, bu anı canlandıran bir tablo.
Bu arka arkaya al›nan tedbirlerden müminlerin ç›karmas› gereken bir hikmet de; vicdan›na güvenilmeyen, zay›f imanl› ve zay›f ahlakl› insanlarla bir anlaflma yap›ld›¤›nda, onlar›n anlaflmay› bozma ihtimallerine karfl›, istenileni yapmalar›n› sa¤layacak her türlü önlemin al›nmas›d›r. Olaylar›n geliflimini karfl› taraf›n, yani zay›f imanl› olanlar›n insiyatifine b›rakmamak bir mümin alametidir.
HZ. YUSUF'UN KARDEfiLER‹N‹N BABALARINDAN ‹STEKTE BULUNMALARI Bilindi¤i gibi cahiliye insanlar›n›n önemli bir özelli¤i maddiyattan çok hofllanmalar› ve kendilerine menfaat sa¤layacak herkesin ve herfleyin önünde boyun e¤meleridir. Nitekim Yusuf Peygamberin kardeflleri de kendilerine sunulan maddi olanaklar› ellerinden kaç›rmay› göze alamam›fllard›r. M›s›r'dan ayr›lmalar›n›n ard›ndan hemen babalar›n›n yan›na dönmüfl ve ondan mutlaka koruyacaklar›na dair söz vererek küçük kardefllerini istemifllerdir:
Böylelikle babalar›na döndükleri zaman, dediler ki: "Ey babam›z, ölçek bizden engellendi. Bu du-
86
Harun Yahya (Adnan Oktar)
rumda kardeflimizi bizimle gönder de erza¤› alal›m. Onu mutlaka koruyaca¤›z." (Yusuf Suresi, 63) Ancak babalar› onlara güvenmemektedir:
Dedi ki: "Daha önce kardefli konusunda size güvendi¤imden baflka (bir flekilde) onun hakk›nda size güvenir miyim? Allah en hay›rl› koruyucudur ve O, esirgeyenlerin esirgeyicisidir." (Yusuf Suresi, 64) Dikkat edilecek olursa gerek Hz. Yakup gerekse Hz. Yusuf genelde konuflmalar›n›n ard›ndan hep Allah'› anmakta ve O'nu yüceltmektedirler. Bu, müminlerin her olay karfl›s›nda, her an Allah'› hat›rlamalar› ve O'nu asla unutmamalar› gerekti¤ine örnektir. Ama Hz. Yusuf'un kardeflleri maddi ç›kar elde etme konusunda büyük bir h›rsa sahiptirler. Bu nedenle, babalar›n› raz› edebilmek için büyük çaba harcarlar:
Erzak yüklerini aç›p da sermayelerinin kendilerine geri verilmifl oldu¤unu gördüklerinde, dediler ki: "Ey babam›z, daha neyi ar›yoruz, iflte sermayemiz bize geri verilmifl; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, kardeflimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu (ald›¤›m›z) az bir ölçektir." (Yusuf Suresi, 65) Hz. Yakub di¤er o¤ullar›na güvenmedi¤i için onlardan kardefllerini geri getireceklerine dair kesin bir söz istemifltir:
87
HZ.
YUSUF
"Bana etraf›n›z›n çepeçevre kuflat›lmas› d›fl›nda, onu ne olursa olsun mutlaka bana getirece¤inize dair Allah ad›na kesin bir söz verinceye kadar, onu sizinle asla gönderemem." dedi. Böylelikle ona kesin bir söz verince dedi ki: "Allah, söylediklerimize vekildir." (Yusuf Suresi, 66) Hz. Yakub'un, Allah'›n bu ahde flahit oldu¤unu hat›rlatmas›, arkas›ndan Allah'› vekil k›ld›¤›n› söylemesi önemli hikmetlerdir. Bu, iman› zay›f olan insanlar› hayra yönlendirmek için, onlardan Allah ad›na ahit alman›n etkili bir yöntem oldu¤unu bize göstermektedir. Zira karfl›s›ndaki kiflilerin bir parça dahi olsa Allah korkular› varsa, bunu düflünüp dürüst davranacaklard›r. Yakup Peygamber çocuklar›ndan kesin bir söz ald›ktan sonra onlara tedbirli davranmalar›n› ve M›s›r'a ayr› ayr› kap›lardan girmelerini hat›rlat›r:
Ve dedi ki: "Ey çocuklar›m, tek bir kap›dan girmeyin, ayr› ayr› kap›lardan girin. Ben size Allah'tan hiçbir fleyi sa¤layamam. Hüküm yaln›zca Allah'›nd›r. Ben O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yaln›zca O'na tevekkül etmelidirler." (Yusuf Suresi, 67) Hz. Yakub'un o¤ullar›na verdi¤i bu nasihat son derece önemlidir. Bu ayetlerde müminlerin her an her yerde tedbirli hareket etmeleri ve olas› tehlikeleri hesap ederek, önlem almalar› gerekti¤ine dikkat çekilmektedir. Ancak ayn› zamanda da Yakup Peygamber her zaman oldu-
88
Harun Yahya (Adnan Oktar)
¤u gibi bu sözünün arkas›ndan yine herfleyin özünü hat›rlatm›flt›r. Hükmü verenin Allah oldu¤unu, Allah bir fleyi dilemiflse bunu engellemenin mümkün olmad›¤›n› ve Allah'a tevekkül etmek gerekti¤ini söylemifltir. Bunlar çok de¤erli hat›rlatmalard›r. Burada tam manas›yla Müslümanlar›n yaflamas› gereken gerçek tevekkül anlay›fl› görülmektedir. Halk aras›nda yanl›fl bir kader ve tevekkül anlay›fl› vard›r. Baz›lar› olaylar›n kendi ald›klar› tedbirlerle olufltu¤unu, herfleyi sebeplerle halledebileceklerini düflünürler. Baz›lar› da "zaten herfleyin ne olaca¤› belli, bizim bir fley yapmam›za gerek yok" mant›¤›yla yanl›fl bir tevekkül anlay›fl›na sahiptirler. Oysa her iki taraf›n düflüncesi de hatal›d›r. ‹nsan, karfl›laflt›¤› olaylarda her türlü tedbiri almak, her türlü sebebe sar›lmak ama sonucunun da Allah'›n takdiri oldu¤unu unutmamakla yükümlüdür. Tedbir elbette hiç bir olay› etkileyemez, ancak bir ibadet kast›yla titizlikle al›nmas› ve uygulanmas› gerekir. Hz. Yakup bu s›rra vak›f olan kamil bir mümindir. Her konuflmas›nda Allah'› hat›rlatmas›, olay›n bat›n›n› düflünmesi onun takvas›n›n alametidir. Allah Hz. Yakub'un ilim sahibi bir kul oldu¤unu ayette flöyle bildirmifltir:
Babalar›n›n kendilerine emretti¤i yerden (M›s›r'a) girdiklerinde, (bu,) -Yakub'un nefsindeki dile¤i a盤a ç›karmas› d›fl›nda- onlara Allah'tan gelecek olan hiçbir fleyi (gidermeyi) sa¤lamad›. Gerçekten o, kendisine ö¤retti¤imiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanlar›n ço¤u bilmezler. (Yusuf Suresi, 68)
89
HZ.
YUSUF
HZ. YUSUF'UN KÜÇÜK KARDEfi‹YLE KARfiILAfiMASI Hz. Yusuf'un kardeflleri, yanlar›nda Hz. Yusuf'un küçük kardefli de oldu¤u halde M›s›r'a gelmifller ve bir kez daha Yusuf Peygamberin makam›na ç›km›fllard›r. Burada ise Hz. Yusuf, küçük kardeflini di¤erlerinden ay›rm›fl ve ona gerçek kimli¤ini aç›klam›flt›r:
Yusuf'un yan›na girdikleri zaman, o, kardeflini ba¤r›na bast›; "Ben" dedi. "Senin gerçekten kardeflinim. Art›k onlar›n yapt›klar›na üzülme." (Yusuf Suresi, 69) Hz. Yusuf'un ifadesinden anlafl›lmaktad›r ki, kardeflleri ona s›k›nt› ve üzüntü verecek fleyler yapmaktad›rlar. Bu, onlar›n dinden uzak karakterlerinin bir baflka göstergesidir. Yusuf Peygamber kardefli ile bulufltuktan sonra yine son derece ak›lc› taktiklerle onu yan›nda al›koymufltur. Böylece küçük kardeflini di¤erlerinin sebep oldu¤u s›k›nt›dan kurtarm›flt›r. Kuran'da Hz. Yusuf'un izledi¤i bu ak›lc› yöntem flöyle anlat›l›r:
Erzak yüklerini kendilerine haz›rlay›nca da, su kab›n› kardeflinin yükü içine b›rakt›, sonra bir münadi (flöyle) seslendi: "Ey kafile, sizler gerçekten h›rs›zs›n›z." Onlara do¤ru yönelerek: "Neyi kaybettiniz?" dediler. Dediler ki: "Hükümdar›n su tas›n› kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona arma¤an olarak) bir deve yükü vard›r. Ben
90
Harun Yahya (Adnan Oktar)
de buna kefilim." "Allah ad›na, hayret" dediler. "Siz de bilmiflsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk ç›karmak amac›yla gelmedik ve biz h›rs›z de¤iliz." "Öyleyse" dediler. "E¤er yalan söylüyorsan›z (bunun) cezas› nedir?" Dediler ki: "Bunun cezas›, (su tas›) yükünde bulunan›n kendisidir. ‹flte Biz zulmedenleri böyle cezaland›r›r›z." Böylece (Yusuf) kardeflinin kab›ndan önce onlar›n kablar›n› (yoklamaya) bafllad›, sonra onu kardeflinin kab›ndan ç›kard›. ‹flte Biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik. (Yoksa) Hükümdar›n dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeflini (yan›nda) al›koyamazd›. Ancak Allah'›n dilemesi baflka. Biz diledi¤imizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vard›r. (Yusuf Suresi, 70-76) Hz. Yusuf M›s›r'›n kurallar›na göre kardeflini yan›nda al›koyamazd›. Fakat yapt›¤› plan sayesinde bunu baflarm›flt›r. Plana göre önce kardeflinin yüküne su tas›n› saklam›fl, sonra adamlar›ndan biri onlar› suçlu psikolojisine sokacak ve eziklik hissetmelerini sa¤layacak bir üslupla onlara seslenmifltir. Hemen arkas›ndan tas›n hükümdara ait oldu¤u ve onu bulan kifliye bir deve yükü ödül verilece¤i aç›klanm›flt›r. Böylece bunun büyük bir olay oldu¤u hissi uyand›r›lm›fl ve bunun bir taktik oldu¤unu anlamalar›n› engelleyecek bir önlem daha al›nm›flt›r.
91
HZ.
YUSUF
Daha sonra, tas kendilerinde bulundu¤u takdirde bunun yasalara göre hükmünün ne olaca¤›n› onlara sormufl ve kendilerine ikrar ettirmifltir. Yasalara göre tas kimin çantas›nda bulunursa o kifli al›konacakt›r. Ancak bunun planl› oldu¤unun anlafl›lmamas› için, ilk olarak küçük kardeflinin eflyalar›na bakmam›fl, di¤erlerininkini aramaya bafllam›flt›r. Tas›n kardefllerinin yükünden ç›kmas› üzerine di¤er kardeflleri hemen durumu kabullenmifller, küçük kardefllerini h›rs›zl›kla suçlam›fllar ve dahas› geçmiflteki bir iftiralar›n› tekrarlayarak Hz. Yusuf'u da itham alt›nda b›rakmak istemifllerdir:
Dediler ki: "fiayet çalm›fl bulunuyorsa, bundan önce onun kardefli de çalm›flt›"... (Yusuf Suresi, 77) Oysa kardefllerinin h›rs›zl›k yapmayaca¤›n›, dürüst bir insan oldu¤unu çok iyi bilmektedirler. Kuran ahlak›na göre müminler birbirlerine karfl› hüsnü zanl› olurlar. Ve birbirlerini iftiralara karfl› korurlar. Hz. Yusuf'un kardefllerinin, masum olan küçük kardefllerini korumamalar› ve bir de Hz. Yusuf'a iftira atmalar›, sahtekar ve iki yüzlü karakterlerinin bir göstergesidir. Hz. Yusuf ise bu durum karfl›s›nda son derece sab›rl› davranm›flt›r:
Yusuf bunu kendi içinde sakl› tuttu ve bunu onlara aç›klamad› (ve içinden): "Siz daha kötü bir konumdas›n›z" dedi. "Sizin düzmekte olduklar›n›z› Allah daha iyi bilir." (Yusuf Suresi, 77)
92
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Hükümdarın kaybolan su kabının, Hz. Yusuf'un kardeşinin yükünün içinde bulunmasını resmeden tablolar.
Hz. Yusuf'un buradaki tavr›, hem tevekkül hem de ak›lc›l›k aç›s›ndan örnektir. Cahiliyede insanlar kendileri aleyhinde en ufak bir söz duyduklar›nda sinirlenir, köpürür ve duygusal tepkiler verirler. Oysa Hz. Yusuf, düflüncelerini ayetteki ifadeyle "sakl› tutmufl", yani hiç bir flekilde d›flardaki insanlara sezdirmemifltir. Olay›n devam› ayetlerde flöyle anlat›lmaktad›r:
Dediler ki: "Ey Vezir, gerçek flu ki, bunun yafll› (ve) büyük bir babas› var; onun yerine bizden birisini al›koy. Do¤rusu biz, seni iyilik yapanlardan görmekteyiz." Dedi ki: "Eflyam›z› kendisinde buldu¤umuzun d›fl›nda, birisini al›koymam›zdan Allah'a s›¤›n›r›z. Yoksa bu durumda kuflkusuz biz zalim oluruz." Ondan umutlar›n› kestikleri zaman, (durumu) kendi aralar›nda görüflmek üzere bir
93
HZ.
YUSUF
Hz. Yusuf'un yaşamı ile ilgili bir filmde, hükümdarın su tasının kardeşinin yükünden çıktığı an böyle gösterilmektedir. Hz. Yusuf normal şartlarda kardeşini yanında alıkoyamazdı, fakat yaptığı akıllıca plan sayesinde bunu başarmıştır.
yana çekildiler. Onlar›n büyükleri dedi ki: "Baban›z›n size karfl› Allah ad›na kesin bir söz ald›¤›n› ve daha önce Yusuf konusunda yapt›¤›m›z afl›r›l›¤› (iflledi¤imiz suçu) bilmiyor musunuz? Art›k (bundan böyle) ben, ya babam bana izin verinceye veya Allah bana iliflkin hüküm verinceye kadar (bu) yerden kesin olarak ayr›lamam. O, hüküm verenlerin en hay›rl›s›d›r." (Yusuf Suresi, 78-80)
94
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Burada, Hz. Yusuf'un zalim kardefllerinin içinden birinin, di¤erlerine göre daha vicdanl› oldu¤u görülmektedir. Nitekim benzer bir durum, Hz. Yusuf'un kuyuya at›lmas› s›ras›nda da yaflanm›fl ve kardefllerinin ço¤u onu öldürmek isterken içlerinden biri, "e¤er (mutlaka bir fley) yapacaksan›z, öldürmeyin Yusuf'u, onu kuyunun derinlikleverin de bir yolcu kafilesi als›n" demifltir. (Yusuf Suresi, rine b›rak›v 10) Belki bu iki kifli birbirinin ayn› da olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir) Burada karfl›laflt›¤›m›z yap›, ilginç bir insan karakteridir: Etraf›nda ifllenen günahlar›n yanl›fl oldu¤unu vicdan›yla anlayan, ancak bunlara yeterince karfl› ç›kamayan, sadece zay›f bir muhalefet gösterebilen bir karakter. Bu, her ne kadar zalim ve vicdans›z insanlarla k›yasland›¤›nda daha olumlu bir model olsa da, gerçek mümin karakteriyle k›yasland›¤›nda çok eksik ve yetersiz kalmaktad›r. Mümin karakteri, Allah'›n dinine muhalif bir tav›r gördü¤ünde, bir zalimlik ve vicdanl›kla karfl›laflt›¤›nda, buna hemen ve etkili flekilde müdahale etmeyi gerektirir. Mümin asla aciz kalmaz, etraf›ndaki zalimlerin ço¤unlu¤undan etkilenip, "grup psikolojisi" içine girip, haktan taviz vermez. Etraf›ndaki herkes sapsa da, o Allah'›n yolundan ayr›lmaz. Hz. Yusuf'un kardefllerinin kendi aralar›ndaki konuflmas›, k›ssan›n devam›nda flöyle anlat›lmaktad›r:
"Dönün baban›za ve deyin ki: '-Ey babam›z, senin o¤lun gerçekten h›rs›zl›k etti. Biz, bildi¤imizden baflkas›na flahitlik etmedik. Biz gayb›n kollay›c›lar› de¤iliz. ‹çinde (yaflamakta) oldu¤umuz fleh-
95
HZ.
YUSUF
re sor, hem kendisinde geldi¤imiz kervana da. Biz gerçekten do¤ruyu söyleyenleriz." (fiehre dönüp durumu babalar›na aktar›nca o:) "Hay›r" dedi. "Nefsiniz sizi yan›lt›p (böyle) bir ifle sürüklemifl. Bundan sonra (bana düflen) güzel bir sab›rd›r. Umulur ki Allah (pek yak›n bir gelecekte) onlar›n tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olan›n Kendisidir." (Yusuf Suresi, 81-83) Dikkat edilirse, Hz. Yusuf'un kardeflleri gerçekten de küçük kardefllerinin h›rs›zl›k etti¤ine inanm›fllard›r. Oysa daha önce de bahsedildi¤i gibi böyle düflünmeleri çok hatal›d›r. Bir müminin böyle bir fleyi asla ve kesinlikle yapmayaca¤›n› bilmeleri, hüsnü zan etmeleri ve bir yanl›fll›k oldu¤unu düflünmeleri gerekirdi. Nitekim Yakup Peygamber tam bu flekilde bir mümin tavr› koymufltur. O¤lunun h›rs›zl›k etti¤ine ihtimal dahi vermemifltir çünkü onun mümin oldu¤unu, Allah'tan korktu¤unu bilmektedir. Bunun yan› s›ra di¤er o¤ullar›n›n da dinden uzak bir ahlak gösterdiklerini bildi¤i için onlara güvenmemekte, yine bunun da onlar›n yapt›klar› nefsani bir ifl oldu¤unu yani onlar›n bir düzeni oldu¤unu düflünmektedir. Yakup Peygamberin buradaki tevekküllü tavr› da yine örnek bir mümin ahlak›d›r. O¤lunun bafl›na gelenlerle ilgili bir yanl›fll›k oldu¤unu, ortada bir düzen oldu¤unu düflünmesine ra¤men hemen Allah'a dönüp yönelmifl ve sab›rla Allah'tan yard›m istemifltir. Hatta kendisine düflenin "güzel bir sab›r" oldu¤unu yine belirtmifltir. Yakup Peygamber umudunu asla kaybet-
96
Harun Yahya (Adnan Oktar)
memifltir. Hatta Allah'›n yak›n bir gelecekte Hz. Yusuf'u da kardeflini de kendisine kavuflturaca¤›n› ummufltur. Ayr›ca, her olayda bir hay›r oldu¤una iman etmek müminlerin en belirgin özelliklerinden biridir. Kardefllerinin, küçük kardeflinin tas› çald›¤›na inanmalar›nda da hay›r vard›r. Böylelikle küçük kardefllerini M›s›r'da b›rakmaya kolayca ikna olmufllar, Hz. Yusuf'a zorluk ç›karmam›fllard›r. Yakup Peygamber ise, bu s›rr›, yani herfleyin Allah taraf›ndan yarat›ld›¤›n› ve müminler için hay›rl› oldu¤unu bilmektedir. Nitekim ayetlerde en dikkat çeken yönü, olaylar› maddi sebeplere ba¤lamamas›, yüzeysel bir sebep-sonuç mant›¤›nda düflünmemesi ve herfleyin Allah'›n kontrolünde oldu¤unu kesin olarak bilmesidir. Bu örnek de bize göstermektedir ki, müminler her ne olursa olsun, flartlar ne kadar imkans›z gibi gözükürse gözüksün Allah'tan ümitlerini asla kesmemelidirler. Her zaman umut dolu olarak, Allah'tan yard›m dilemelidirler. Ancak Hz. Yakub'un ilginç bir durumu vard›r. Karfl›laflt›¤› olaylar›n hepsinin Allah taraf›ndan yarat›ld›¤›n› bilmesine ra¤men, Hz. Yusuf ve kardefli konusunda üzülmekten geri duramamaktad›r. Bu da onun bir imtihan›d›r. Öyle ki, ayetlerde bildirildi¤ine göre, Hz. Yusuf'a olan kahr›ndan dolay› gözleri a¤ar›r, yani kör olur. O¤ullar› ise üzüntüsünden dolay› hasta olabilece¤ini ya da "helake u¤rayabilece¤ini" söyleyerek kendisini uyar›rlar:
Ve onlardan yüz(ünü) çevirdi ve: "Ey Yusuf'a karfl› (artan dayan›lmaz) kahr›m" dedi ve gözle-
97
HZ.
YUSUF
ri üzüntüsünden (a¤ard›kça) a¤ard›. Ki yutkundukça yutkunuyordu. "Allah ad›na, hayret" dediler. "Hala Yusuf'u an›p durmaktas›n. Sonunda (ya kahr›ndan) hastalanacaks›n ya da helake u¤rayanlardan olacaks›n." Dedi ki: "Ben, dayan›lmaz kahr›m› ve üzüntümü yaln›zca Allah'a flikayet ediyorum. Ben Allah'tan (bir bilgi olarak) sizin bilmedi¤inizi de biliyorum." (Yusuf Suresi, 84-86) Bu ayette de üzüntünün ciddi hastal›klara sebep olabilece¤ine de iflaret edilmektedir. Nitekim Allah, Kuran'›n pek çok ayetinde "üzülmeyin", "hüzne kap›lmay›n" demektedir. Bu hükme uyulmad›¤›nda, negatif etkileri hemen görülür. Üzüntünün psikolojik etkileri d›fl›nda, fiziksel olarak da çok olumsuz etkileri vard›r. Göz altlar›n›n morarmas›, yüzün gergin bir hal almas›, saçlar›n beyazlamas›, vücudun çökmesi gibi... K›ssan›n devam›nda, Hz. Yakup, o¤ullar›n›n gidip, Hz. Yusuf ve kardefli hakk›nda haber getirmelerini istemifltir:
"O¤ullar›m, gidin de Yusuf ile kardeflinden (duyarl› bir araflt›rmayla) bir haber getirin ve Allah'›n rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler toplulu¤undan baflkas› Allah'›n rahmetinden umut kesmez." (Yusuf Suresi, 87) Burada dikkat çeken nokta Hz. Yakub'un Hz. Yusuf'un hala yaflad›¤›na emin olmas›d›r. Bu eminli¤inin bir nedeni Allah'›n kendisine vermifl oldu¤u özel bir ilim olabilir. Kuran'da bildirildi¤i gibi Allah
98
Harun Yahya (Adnan Oktar)
peygamberlerine ve baz› elçilerine bu flekilde sezgi kuvvetlili¤i, ileri görüfllülük, teflhis kabiliyeti ve hikmet gibi ilimler verebilmektedir. Bu nedenle kendisine ilim verilen bu kiflilere tabi olmak, onlara güvenmek ve uymak gerekir. Ayette vurgulanan bir di¤er gerçek ise, müminlerin her flartta ümitvar olmalar› gerekti¤idir. Hz. Yakub, Hz. Yusuf ve kardeflini bulacaklar›na dair umudunu hiç yitirmemifl ve o¤ullar›na Allah'›n rahmetinden umut kesmemelerini ö¤ütlemifltir. Allah'›n rahmetinden umut kesmek, Müslümanlara de¤il, kafirlere ait bir ruh halidir.
KARDEfiLER‹N‹N HZ. YUSUF'U TANIMALARI Hz. Yakup'un o¤ullar›n›n Hz. Yusuf ile tekrar karfl›laflmalar› ayette flöyle aç›klan›r:
Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: "Ey Vezir, bize ve ailemize fliddetli bir darl›k dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize art›k (yine) ölçe¤i tam olarak ver ve bize ilave bir ba¤›flta bulun. fiüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karfl›l›¤›n› verir." (Yusuf Suresi, 88) Yukar›daki ayetin sonunda Hz. Yusuf'un kardefllerinin kulland›klar› üslup dikkat çekicidir. Hz. Yusuf'tan kendilerine ba¤›flta bulunmas›n› istedikten sonra Allah'› anmakta ve Allah'›n bu flekilde ba¤›flta bulunanlara karfl›l›¤›n› verece¤ini hat›rlatmaktad›rlar. Bu, onlar›n münaf›kça tav›rlar›n›n bir göstergesidir. Zira dine ve Allah'›n r›zas›na ayk›r› bir yaflam sürmelerine, yapt›klar› fiillerde Allah'› unutmalar›na
99
HZ.
YUSUF
Hz. Yusuf'u kardeşlerine kimliğini açıklarken gösteren bir çizim. Kardeşleri geçmişte Hz. Yusuf'a yaptıklarını hatırlayarak, pişman olduklarını ve hata ettiklerini ikrar etmiştir.
ra¤men ç›karlar› söz konusu oldu¤unda Allah'› anmaktad›rlar. Gerçekten Allah'›n infakta bulunanlar› sevdi¤i Kuran'da da bildirilen bir gerçektir ve bunda flüphe yoktur. Ne var ki onlar Allah'›n r›zas›n› göz ard› eden insanlar olmalar›na karfl›n yaln›zca ç›karlar› söz konusu oldu¤unda Allah'›n ad›n› anmakta ve karfl›lar›ndaki insan› bu flekilde etkileyebileceklerini düflünmektedirler. Bir sonraki ayette kardefllerinin bu yard›m taleplerine karfl›n Hz. Yusuf onlar›n dedikleriyle hiç ilgilenmeden kendi kimli¤ini ima etmifltir. Böylece kendisinin kim oldu¤unu anlamalar›n› sa¤lam›flt›r:
(Yusuf) Dedi ki: "Sizler, cahiller iken Yusuf'a ve kardefline neler yapt›¤›n›z› biliyor musunuz?" "Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?" dediler. "Ben Yusuf'um" dedi. "Ve bu da kardeflimdir. Do¤rusu Allah bize lütufda bulundu. Gerçek flu ki, kim
100
Harun Yahya (Adnan Oktar)
sak›n›r ve sabrederse, flüphesiz Allah, iyilikte bulunanlar›n karfl›l›¤›n› bofla ç›karmaz." Dediler ki: "Allah ad›na, hayret, Allah seni gerçekten bize karfl› tercih edip-seçmifltir ve biz de gerçekten hataya düflenler idik." (Yusuf Suresi, 89-91) Ayetteki ifadelerinden de anlafl›ld›¤› gibi, Hz. Yusuf'un kardeflleri, o anda geçmiflte Hz. Yusuf'a karfl› yapt›klar›n›n bir nevi muhasebesini yap›p, piflman olduklar›n› ve hata ettiklerini ikrar etmifllerdir. Allah'›n Hz. Yusuf'u seçti¤ini ve onlara karfl› da onu tercih etti¤ini kabul etmifllerdir. Burada önemli bir gerçek vurgulanmaktad›r: Tercih etmek, seçmek Allah'a ait bir ifltir. Bu gerçek Kuran'da "Rabbin, diledi¤ini yarat›r ve seçer; seçim onlara ait de¤ildir..." (Kasas Suresi, 68) ayetiyle de bildirilmektedir. Hz. Yusuf ise, kardefllerine flu cevab› vermifltir:
Dedi ki: "Bugün size karfl› sorgulama, k›nama yoktur. Sizi Allah ba¤›fllas›n. O, merhametlilerin (en) merhametlisidir." (Yusuf Suresi, 92) Yukar›daki ayetten anlafl›ld›¤› üzere Hz. Yusuf, istese onlara ceza verebilecek veya kötü muamele yapabilecek konumda olmas›na ra¤men, kardefllerini herhangi bir sorgulamaya tabi tutmam›fl ve onlar› k›namad›¤›n› söylemifltir. Hatta kardeflleri için Allah'tan ba¤›fllama dilemifl, onlara Allah'›n merhametlilerin en merhametlisi oldu¤unu hat›rlatm›flt›r. Hz. Yusuf'un bu tavr›, tüm müminler için çok önemli bir örnektir. Cahiliye insanlar› bu tip durumlarda kindar davranarak, öç alma mant›¤› içinde hareket ederler. Müminler ise Hz. Yusuf'un ahlak›nda
101
HZ.
YUSUF
Yaptıklarından pişmanlık duyan Hz. Yusuf'un kardeşlerini tasvir eden bir Hıristiyan tablosu.
görüldü¤ü gibi kiflisel haklar peflinde koflmaz, Allah'› raz› edecek tavr›n ba¤›fllayan ve affeden bir davran›fl oldu¤unu bilirler. "Sen af (veya kolayl›k) yolunu benimse, (‹slam'a) uygun olan› (örfü) emret ve cahillerden yüz çeevir." (Araf Suresi, 199) ayetine uygun olarak, kötülükleri affeder ve kötülü¤e iyilikle karfl›l›k vererek üstün bir ahlak gösterirler.
HZ. YAKUB'UN SAH‹P OLDU⁄U ‹L‹M Hz Yusuf bu konuflmalar›n üzerine kardefllerine gömle¤ini verir bunu babalar›na götürmelerini söyler:
"Bu gömle¤imle gidin de, babam›n yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin." Kafile (M›s›r'dan) ayr›lmaya bafllad›¤› zaman, babalar› dedi ki: "E¤er beni bunam›fl saym›yorsan›z, inan›n Yusuf'un kokusunu
102
Harun Yahya (Adnan Oktar)
(burnumda tüter) buluyorum." "Allah ad›na, hayret" dediler. "Sen hala geçmiflteki yanl›fll›¤›ndas›n." (Yusuf Suresi, 93-95) Yukar›daki ayetlerde görüldü¤ü gibi ailesi, Hz. Yakub'un o¤luna olan hasretinden dolay› yanl›fl bir tav›r içinde oldu¤unu zanneder. Onlar›n bu düflüncesinin hat›rlatt›¤› hikmetli bir ders vard›r: Olaylar› sadece zahirine yani d›fl görünüflüne ve sebeplere göre de¤erlendirmek her zaman do¤ru olmayabilir. Çünkü Allah Kuran'da kimi zaman özel olarak verilen ilimle yap›lan hareketlerden söz etmifltir. Örne¤in Hz. Musa ile ilim sahibi bir zat›n yaflad›klar›n›n anlat›ld›¤› k›ssada bu konudan detayl› olarak söz edilmekte ve örnekleri de verilmektedir. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Hz. Musa, fiubat 2001) Allah Hz. Yakub'un da ilim sahibi bir kul oldu¤unu zaten bildirmifltir. Sahip oldu¤u bu ilim dolay›s›yla gösterdi¤i tavr›, ailesi anlayamam›fl, zahir bir bak›fl aç›s›yla yaklaflarak onun yanl›fll›k içinde oldu¤unu zannetmifllerdir. Nitekim Hz. Yakup, gömle¤i ald›ktan sonra Allah'›n kendisine verdi¤i ilmi ailesine hat›rlatm›flt›r:
Müjdeci gelip de onu (gömle¤i) onun yüzüne sürdü¤ü zaman, gözü görür olarak (sa¤l›¤›na) dönüverdi. (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmedi¤inizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" (Yusuf Suresi, 96) Görüldü¤ü gibi Hz. Yusuf'un önceden söyledikleri ç›km›flt›r; gömle¤i babas›n›n yüzüne sürdüklerinde babas›n›n rahats›zl›¤› ortadan kalkm›fl, gözü görmeye bafllam›flt›r. Babas› böylece sa¤l›¤›na ka-
103
HZ.
YUSUF
vuflmufltur. Ayr›ca Hz. Yakup'un söyledikleri de ç›km›flt›r. Hz. Yusuf'u görece¤ini önceden hissetmifltir ve görmüfltür. Bu, kuflkusuz her ikisinin de ilim sahibi kullar olduklar›n›n bir göstergesidir.
HZ. YUSUF'UN A‹LES‹ ‹LE BULUfiMASI Hz. Yusuf'un hayatta oldu¤u bilgisinin ve buna dair kan›t›n (gömle¤in) Hz. Yakup'a gelmesiyle birlikte, Hz. Yusuf'un kardefllerinin y›llard›r sakl› tuttuklar› yalan da ortaya ç›km›flt›r. Onlar babalar›na Hz. Yusuf'un kurt taraf›ndan yenip öldürüldü¤ünü söylemifllerdir, oysa Hz. Yusuf hayattad›r. Bu gerçe¤in a盤a ç›kmas›yla birlikte çocuklar› Hz. Yakub'dan kendileri için ba¤›fllanma dilemesini istemifllerdir:
(Çocuklar› da:) "Ey babam›z, bizim için günahlar›m›z›n ba¤›fllanmas›n› dile. Biz gerçekten hataya düflenler idik" dediler. "‹lerde sizin için Rabbimden ba¤›fllanma dilerim. Çünkü O,
HZ.
YUSUF
ba¤›fllayand›r, esirgeyendir" dedi. (Yusuf Suresi, 97-98) Dikkat edilirse Hz. Yakup, hemen de¤il "ileriki bir zamanda" ba¤›fllanma dileyece¤ini söylemifltir. Acaba Hz. Yakup, çocuklar› için neden hemen ba¤›fllanma dilememifltir? Bunun bir hikmeti, onlar›n o andan sonraki tav›r ve tutumlar›n› gözlemlemek istemesi olabilir. Onlar›n hatalar›ndan gerçekten döndüklerine, samimi olduklar›na belli bir zaman sürecinde görerek kanaat getirmek istemifl olabilir. Bundan dolay›, bu kanaatla birlikte onlar için dua edece¤i anlafl›labilir. (En do¤rusunu Allah bilir) Ama ayetin sonunda da belirtildi¤i gibi, Yakup Peygamber Allah'›n ba¤›fllayan ve esirgeyen s›fatlar›n› onlara hat›rlatm›flt›r. Bunu Allah'tan ba¤›fllanmay› ümit etmeleri, Allah'a dönüp yönelmeleri için yapmaktad›r.
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmifltir: Hiç flüphesiz onlardan öncekileri nas›l 'güç ve iktidar sahibi' k›ld›ysa, onlar› da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' k›lacak, kendileri için seçip be¤endi¤i dinlerini kendilerine yerleflik k›l›p sa¤lamlaflt›racak ve onlar› korkular›ndan sonra güvenli¤e çevirecektir... (Nur Suresi, 55)
106
Harun Yahya (Adnan Oktar)
K›ssan›n devam›ndaki geliflmeler Kuran'da flöyle anlat›l›r:
Böylece onlar (gelip) Yusuf'un yan›na girdikleri zaman, anne ve babas›n› ba¤r›na bast› ve dedi ki: "Allah'›n dilemesiyle M›s›r'a güvenlik içinde giriniz." (Yusuf Suresi, 99) Hz. Yusuf'un ailesiyle karfl›laflt›¤›nda ilk yapt›¤› fley onlar› ba¤r›na basmak ve onlara güven içinde olduklar›n› hat›rlatmak olmufltur. Bu ayetten de anlafl›lmaktad›r ki, sar›lmak, insan›n samimi sevgisinin güzel bir ifadesidir. Güven içinde olduklar›n› hat›rlatmak da karfl› taraf› rahatlatacak, ince düflünceli bir davran›flt›r. Uzun yoldan gelen, pek çok düzene flahit olan bu insanlar için güvenilir bir ortamda olduklar›n› bilmek son derece huzur vericidir. Bu, müminlerin örnek almas› gereken bir davran›fl modelidir. Gelen misafire, yabanc›ya ya da konuk edilen insanlara güvenlik içinde olduklar›n› söylemek onlar› rahatlataca¤› için Kuran'da dikkat çekilen bir güzelliktir. Hz. Yusuf'un konukseverli¤i ve ince düflüncesi yaln›zca bunlarla da s›n›rl› de¤ildir. Ayette Hz. Yusuf'un anne babas›na gösterdi¤i sayg› flöyle bildirilir:
Babas›n› ve annesini tahta ç›kar›p oturttu; onun için secdeye kapand›lar... (Yusuf Suresi, 100) Hz. Yusuf'un annesini ve babas›n› tahta ç›kart›p oturtmas› güzel bir sayg› ifadesidir. Onlar kendisinden yaflça büyüklerdir, dahas› babas› da Allah'›n ilimce güçlendirdi¤i bir peygamberdir. Hz. Yusuf'un bu sayg›l› ve hürmetkar tavr›na karfl› onlar da çok güzel bir tevazu göstermifllerdir. (Ayette ailesinin Hz. Yusuf için secdeye kapand›¤› ifade edilmektedir. Bu, o dönemin örfünde yayg›n olan bir sayg› ifa-
107
HZ.
YUSUF
desi olmal›d›r. Bu secdenin "tap›nmak" gibi bir manas› elbette yoktur.) Dikkat edilirse anne ve babas›, Hz. Yusuf onlar›n çocuklar› olmas›na ve kendileri yaflça da ondan çok büyük olmalar›na ra¤men, büyük bir alçakgönüllülükle karfl›l›k vermifllerdir. Cahiliye insanlar› aras›nda ise bu tarz durumlarda kibir devreye girer ve iki taraf da candan ve hürmetkar bir tav›r göstermekten çekinir. Özellikle de cahiliye toplumunda insanlar kendilerinden yaflça küçük olan bir kiflinin karfl›s›nda e¤ilmek gibi bir sayg› ifadesinden fliddetle kaç›n›rlar. Oysa Hz. Yusuf'un ve ailesinin gösterdikleri bu davran›fllar, sayg›, sevgi ve tevazuya dayal›d›r. Bu, bir mümin ailenin nas›l olmas› gerekti¤ini de göstermektedir. Bu ortam içinde, Hz, Yusuf, geçmiflte yaflad›¤› tüm olaylar›n bir yorumunu yapm›fl ve Allah'›n eksiksiz iflleyen plan›n› aç›klam›flt›r:
... Dedi ki: "Ey Babam, bu, daha önceki rüyam›n yorumudur. Do¤rusu Rabbim onu gerçek k›ld›. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan ç›kard›. fieytan benimle kardefllerimin aras›n› açt›ktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. fiüphesiz benim Rabbim, diledi¤ini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur." (Yusuf Suresi, 100) Hat›rlanaca¤› gibi Hz. Yusuf rüyas›nda onbir y›ld›z, günefl ve ay› kendisine secde etmektelerken görmüfltür. Y›llar sonra annesinin, babas›n›n ve kardefllerinin, kendi bulundu¤u konum itibariyle ona sayg› göstermeleri, ona hürmetlerinin bir ifadesi olarak secde etmeleri, özellikle de kardefllerinin ona muhtaç konumda huzuruna gelmeleri bu rüyan›n bir yorumudur.
108
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Dikkat edilirse Hz. Yusuf tüm bunlar› izah ederken, Allah'› anmakta ve O'nu övüp yüceltmektedir. Ve o ana kadar kendisinin ve ailesinin yaflad›¤› tüm olaylar›n, Allah taraf›ndan belirlenmifl bir plana göre gerçekleflti¤ini aç›klamaktad›r. Bu bir müminin sahip olmas› gereken örnek düflünce ve konuflma fleklidir. Burada Hz. Yusuf'un dikkat çeken bir özelli¤i de herfleyin güzel taraf›n› görmesi, herfleyi hay›rla yorumlamas›d›r. Örne¤in Allah'›n kendisine iyilik etti¤ini ve zindandan ç›kard›¤›n› söylemifltir. Bu, tam anlam›yla bir mümin tavr›d›r; olaylara olumlu ve güzel gözle bakt›¤›n›n kan›t›d›r. Hz. Yusuf hep Allah'›n taraf›nda oldu¤unu, Allah'›n yapt›¤› herfleyden hoflnut oldu¤unu belli eden bir üslup kullanmakta, olumsuz ya da Allah'a karfl› sayg›da kusur olabilecek her türlü üsluptan ve tav›rdan kaç›nmaktad›r. Allah'›n "diledi¤i herfleyi pek ince tedbir etti¤ini, O'nun bilen, hüküm ve hikmet sahibi oldu¤unu" söylemesi de bunun bir göstergesidir. Hz. Yusuf'un bu yönü tüm müminler için en güzel örneklerdendir.
HZ. YUSUF'UN SAM‹M‹ DUASI Hz. Yusuf'un Allah'a son derece ba¤l›, O'nu veli edinen bir insan oldu¤undan ve Allah'› çok fazla zikretti¤inden, O'na sürekli flükretti¤inden kitap boyunca bahsettik. Bu gerçe¤i afla¤›daki ayette, Hz. Yusuf'un söyledi¤i sözlerde de görmek mümkündür:
"Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkan›n›) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) ö¤rettin. Göklerin ve yerin yarat›c›s›, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayat›ma son ver ve beni salihlerin aras›na kat." (Yusuf Suresi, 101)
109
HZ.
YUSUF
Görüldü¤ü gibi Hz. Yusuf, sahip oldu¤u tüm özelliklerin (hem maddi imkanlar›n hem de bilgi ve akl›n) kendisine Allah taraf›ndan verildi¤inin bilincindedir. Buna karfl›l›k inkar edenler, herfleyi kendi yetenekleriyle kazand›klar›n› zanneder, kendilerini gözlerinde büyütür ve Allah'›n nimetlerine nankörlük ederler. Hz, Yusuf'un üstteki ayette bildirilen duas› ise, onun iman›n›n ve Allah korkusunun bir di¤er ifadesidir. Allah taraf›ndan seçilmifl bir peygamber olmas›na ra¤men, Müslüman olarak ölebilmeyi ve salihlerin aras›na girmeyi istemektedir. Ahiretteki konumundan emin de¤ildir. Allah'tan samimi bir flekilde korkmakta ve O'na ihtiyaç içinde dua etmektedir. ‹flte bu, bir müminin sahip olmas› gereken örnek davran›fl ve düflünce fleklidir. Kendilerini cennete lay›k gören, Allah'›n sevgili kullar› olduklar›n› öne sürerek ahirette mutlaka kurtulufl bulacaklar›n› iddia eden ve bu kibir içinde di¤er insanlar› küçümseyenler, büyük bir gaflet içindedirler. Buna karfl›l›k gerçek mümin, her zaman için Allah'a karfl› boyun e¤ici olur, her zaman için Allah'›n r›zas›n› kaybetmekten çekinir ve bunun getirdi¤i tevazu içinde olur. Her Müslümana düflen görev, Hz. Yusuf gibi samimi, tevekküllü, ihlasl› ve mütevazi bir mümin olmak ve Allah'a "Müslüman olarak benim hayat›ma son ver ve beni salihlerin aras›na kat" diye samimiyetle dua etmektir.
110
HZ. YUSUF'UN HAYATINDA HZ. MEHD‹ (A.S.)'YE ‹fiARETLER VARDIR Muhammed Bâk›r aleyhisselam buyurdu ki: “BU ‹fi‹N SAH‹B‹NDE (HZ. MEHD‹ (A.S.) DE) YUSUF'A B‹R BENZERL‹K VARDIR.”
(fieyh Muhammed b. ‹brahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 189)
"Ebu Basir der ki: ‹mam Muhammed Bak›r Aleyhisselam'›n flöyle buyurdu¤unu duydum: "Bu GAYBET‹N (HZ. MEHD‹ (A.S.)'N‹N) SAH‹B‹NDE DÖRT PEYGAMBER‹N SÜNNET‹ VARDIR:... Dedim ki: "HZ. YUSUF'UN SÜNNET‹ NED‹R?" BUYURDU K‹: "Z‹NDAN VE GAYBET."... (fieyh Muhammed b. ‹brahim-i Nu-
mani, Gaybet-i Numani s. 190) 111
HZ.
YUSUF
... SONRA HZ. MEHD‹ ALEYH‹SSELAM HZ. YUSUF'A BENZETMEKTE E ve onun halk› gördü¤ünü ama halk›n onu göremedi¤ini ve Hz. Ali'nin de buyurdu¤u gibi gökten nida olunana dek onun görülmeyece¤i kesindir. (fieyh Muhammed b. ‹bra-
him-i Numani, Gaybet-i Numani s. 167)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Kuran'›n Yusuf k›ssas›nda anlat›lan Hz. Yusuf'un hayat›yla, Hz. Mehdi (a.s.)'nin hayat› aras›nda çok büyük benzerlikler oldu¤u haber verilmifltir. Peygamberimiz (sav)'in verdi¤i bu bilgi do¤rultusunda Kuran ayetlerine bak›ld›¤›nda, Hz. Mehdi (a.s.) ile ilgili hadislerle çok mutab›k olaylar›n yer ald›¤› görülür (Do¤rusunu Allah bilir).
HZ. YUSUF, YAfiADI⁄I DÖNEM‹N MEHD‹S‹'D‹R Allah Kuran'da, her dönemde insanlar için “hidayete yönelten bir elçi” gönderdi¤ini bildirmifltir. Bütün peygamberler hidayet ile gönderildi¤i, hidayete erdiren, vesile olan kifliler oldu¤una göre, her peygamber birer Mehdi'dir. “Hz. Yusuf da yaflad›¤› dönemin Mehdisi”dir. Bu yönüyle de, ahir zamanda ortaya ç›kacak olan Hz. Mehdi (a.s.)'nin hayat›yla, Hz. Yusuf'un hayat› büyük benzerlikler göstermektedir.
112
Harun Yahya (Adnan Oktar)
HZ. YUSUF G‹B‹, HZ. MEHD‹ (A.S.)'YE DE ALLAH KATINDAN ÖZEL B‹R ‹L‹M VE H‹KMET VER‹LM‹fiT‹R Kuran'da Hz. Yusuf'a Allah Kat›ndan özel bir ilim ve hikmet verildi¤i bildirilmektedir:
"Böylece Rabbin seni seçkin k›lacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana ö¤retecek...." (Yusuf Suresi, 6) ... Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) ö¤rettik... (Yusuf Suresi, 21) Erginlik ça¤›na eriflince, kendisine hüküm ve ilim verdik. ‹flte Biz, iyilik yapanlar› böyle ödülleendiririz. (Yusuf Suresi, 22)
Kuran'da Hz. Yusuf ile ilgili olarak verilen bu bilgilerden, Hz. Mehdi (a.s.)'nin de sözlerin yorumunu iyi bilece¤i; özel bir ilim ve hikmet sahibi olaca¤› anlafl›lmaktad›r. Nitekim rivayetlerde de Hz. Yusuf gibi, Hz. Mehdi (a.s.)'nin de Allah taraf›ndan kendisine verilmifl “özel bir güce sahip oldu¤u” bildirilmektedir.
O, kimsenin bilemedi¤i gizli bir gücün sahibi ne Mehdi denilmifltir. oldu¤u için kendisin
(Ahir zaman Mehdisinin Alametleri, Müellif: Ali Bin Hüsameddin El Muttaki, Kahraman Neflriyat, s. 77)
113
HZ.
YUSUF
Büyük ‹slam alimlerinden Muhyiddin Arabi, eserlerinde Hz. Mehdi (a.s.)'nin dikkat çeken bafll›ca 9 özelli¤ini flu flekilde belirtmektedir: 1. Basiret sahibi olmas› 2. Kutsal kitab› anlamas› 3. Ayetlerin manas›n› bilmesi 4. Tayin edece¤i kimselerin hal ve hareketlerini bilmesi 5. Öfkelendi¤inde bile merhamet ve adaletten ayr›lmamas› 6. Varl›klar›n s›n›flar›n› bilmesi 7. ‹fllerin girift taraflar›n› bilmesi 8. ‹nsanlar›n ihtiyac›n› iyi anlamas› 9. Bilhassa kendi zaman›nda ihtiyaç hissedilen gaibi ilimlere vukufu bulunmas› (bilmesi) gaibi (gizli, görünmeyen) ilimlerden haberdar olmas›.
HZ. YUSUF G‹B‹, HZ. MEHD‹ (A.S.)'YE DE ALLAH KATINDAN B‹R NUR VE GÜZELL‹K VER‹LM‹fiT‹R Kuran'da Hz. Yusuf'un, çarp›c› bir güzelli¤e sahip oldu¤u bildirilmifltir:
... (Yusuf'a da:) "Ç›k, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (ola¤anüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varl›km›fl gibi gözlerinde) büyüttüler... (Yusuf Suresi, 31)
114
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Hadislerde ve rivayetlerde verilen bilgiler, Hz. Mehdi (a.s.)'nin de güzelli¤iyle son derece dikkat çekici bir görünüme sahip oldu¤u anlafl›lmaktad›r:
O (Mehdi) güzel bir delikanl›d›r, güzel yüzlüdür. Yüzünün nuru bafl›na ve saçlar›n›n siyah›na kad dar yükselir. (Mehdilik ve ‹mamiye, s. 153 /‹kdüd
Dürer'den) Hz. ‹mam Hüseyin (a.s)'in flöyle buyurdu¤u rivayet olunmufltur: "Hz. Mehdi (a.s) k›yam etti¤inde halk onu tan›mayacakt›r. Zira o (Hz. Mehdi (a.s.)) halka güzel simal› biri olarak gelecektir..." (Ikd-
üd Dürer, s. 41) Humran bin A'yân der ki: ‹mam Muhammed Bâk›r aleyhisselam'a: ... Senin sahibin Hz. Mehdi (a.s.) genifl kar›nl›d›r, aln›nda iz vard›r, yüzü güzellerin evlad›d›r. (Yani yüzü güzeldir) (bir kifliye hitaben) Allah rahmet etsin." (fieyh Muhammed b.
‹brahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 253) Yüzü parlayan y›ld›z gibi nurludur. (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 33/Kitab-ül Burhan Fi Alamatil-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 22) ... Yüzü gökyüzünde parlayan y›ld›z gibidir.
(Deylemi, c. IV, sf. 221, ‹bnu'l Cevzi, c. II, s. 558; Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi "Risaletül Meflreb elverdi fi mezhebil Mehdi")
115
HZ.
YUSUF
O (Mehdi), orta boylu ve güzel yüzlü bir gençtir... Yüzünün nuru, saç›n›n, sakal›n›n ve bafl›n›n siyahl›¤› üzerine gün gibi parlar ve ona yücelik vee rir. (Ukayli "En-Necmu's-sak›b fi Beyan›
Enne'l Mehdi min Evlad› Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal") Mehdi benim çocuklar›mdand›r. Onun yüzü, parlak y›ld›z gibidir. (Ukayli "En-Necmu's-sak›b
fi Beyan› Enne'l Mehdi min Evlad› Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal") Güzel yüzlüdür. Yüzünün nurlar› ona azamet verir. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l ‹mam
El-Mehdi El-Muntazar") ... Yüzünde parlak y›ld›z gibi bir renk vard›r...
(Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l ‹mam El-Mehdi El-Muntazar, s. 12)
HZ. YUSUF G‹B‹ HZ. MEHD‹ (A.S.) DE, BEL‹RL‹ B‹R DÖNEME KADAR YAfiADI⁄I TOPLUMDA TANINMAYACAKTIR
Ama Hüccet (Hz. Mehdi (a.s.)) halk› tan›r, halk ise onu tan›yamaz. T›pk› Yusuf gibi. Yusuf halar Yusuf'u inkar ederlerdi. k› tan›d›¤› halde onla Sonra Hz. Ali flu ayeti okudu: “Kullara yaz›klar olsun, Resül onlara geldikçe onunla alay ediyorlard›.” (fieyh Muhammed b. ‹brahim-i Numani, Gay-
bet-i Numani, s. 162) 116
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Yaflad›¤› toplumdaki insanlar Hz. Mehdi (a.s.)'nin üstün özelliklerini, yürüttü¤ü hay›rl› faaliyetleri aç›kça gördükleri halde, Hz. Mehdi (a.s.) ve cemaatini tam olarak fark edemeyeceklerdir. Hz. Mehdi (a.s.)'nin bu durumu Hz. Yusuf'un hayat›yla büyük benzerlik göstermektedir. Kuran'›n, “(Kurakl›k bafllay›nca) Yusuf'un kardeflleri gelip yan›na girdiler, ONU TANIMADIKLARI HALDE kendisi onlar› hemen tan›d›.” (Yusuf Suresi, 58) ayetiyle, Hz. Yusuf'un kardefllerinin onu tan›yamad›¤›, ancak onun kardefllerini tan›d›¤› haber verilmifltir. Hadislerin iflaretine göre de, Hz. Mehdi (a.s.) de, ayn› Hz. Yusuf gibi olacak; ilk bafllarda o insanlar› görecek ama insanlar onu fark edemeyeceklerdir.
HZ. YUSUF G‹B‹ HZ. MEHD‹ (A.S.) DE, KEND‹S‹NDEN ÜM‹D‹N KES‹LD‹⁄‹ B‹R DÖNEMDE ORTAYA ÇIKACAKTIR
"Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?" dediler. "Ben Yusuf'um" dedi. " Ve bu da kardeflimdir. Do¤rusu Allah bize lütufta bulundu. Gerçek flu ki, kim sak›n›r ve sabrederse, flüphesiz Allah, iyilikte bulunanlar›n karfl›l›¤›n› bofla ç›karmaz." (Yusuf Suresi, 90)
Kardeflleri bir düzen kurarak Hz. Yusuf'u bir kuyuya atm›fl, babalar›na da 'Hz. Yusuf'u bir kurtun yedi¤ini' söyleyerek üzerine yalandan kan sürülmüfl gömle¤ini getirmifllerdir. Babas› bu anlat›lanlar›n bir düzen oldu¤unu anlam›flt›r. Ancak babalar› da, Hz. Yusuf'un kardeflleri de uzun y›llar Hz. Yusuf'tan haber alamam›fllard›r. Daha
117
HZ.
YUSUF
sonra Allah, hiç beklemedikleri bir zamanda, Hz. Yusuf'u M›s›r'›n hazinelerinin bafl›nda “güç ve iktidar” sahibi olarak karfl›lar›na ç›karm›flt›r:
(Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) k›l. Çünkü ben, (bunlar› iyi) bir koruyucuyum, (yönetim ifllerini de) bilenim." ‹flte böylece Biz yeryüzünde Yusuf'a güçç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (M›s›r'da) diledi¤i yerde konaklad›. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanlar›n ecrini kayba u¤ratmay›z. (Yusuf Suresi, 55-56)
Bu ayetler, Hz. Mehdi (a.s.)'nin de ç›k›fl›ndan ümidin kesildi¤i, insanlar›n “Mehdi” diye bir kimsenin olmad›¤› iddias›nda bulunduklar› bir dönemde ortaya ç›kaca¤›na iflaret etmektedir. Yine ayetlerin iflaretine göre bu dönemde Allah Hz. Mehdi (a.s.)'yi, “güç ve iktidar sahibi ve tüm inananlar›n manevi lideri olarak” ortaya ç›karacakt›r. Peygamberimiz (sav) de bu durumu hadislerinde flöyle müjdelemifltir:
‹nsanlar›n ümitsiz oldu¤u v e "Hiç Mehdi falan yokmufl" dedi¤i bir s›rada Allah Hz. Mehdi (a.s.)'yi gönderir... (Ali Bin Husameddin el-Muttaki,
Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s.
118
Harun Yahya (Adnan Oktar)
... Hz. Mehdi (a.s.), Resulullah'›n bayra¤› ile, insanlar›n bafllar›na bela üzerine bela ya¤d›¤› ve ç›k›fl›ndan ümit kesildi¤i bir s›rada ç›kar... (Ali Bin
Husameddin el-Muttaki, Kitab-ul Burhan fi-Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55) ... ONUN (HZ. MEHD‹ (A.S.)'N‹N) ZUHURU ÜM‹TS‹ZL‹K VE YE‹S ESNASINDADIR. (fieyh
Muhammed b. ‹brahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 274) HALK TAM ZUHURDAN ÜM‹D‹N‹ KEST‹⁄‹ ANDA O (HZ. MEHD‹ (A.S.)) ZUHUR EDECEKT‹R! (fieyh Muhammed b. ‹brahim-i Numani,
Gaybet-i Numani, s. 301) Davud bin Kesir-i R›kki der ki: ‹mam Ebu Abdullah aleyhisselam'a flöyle arzettim: ...Bu emir (yani k›yam) (Hz. Mehdi (a.s.)'nin ç›k›fl›) çok uzad› öyle ki, kalplerimiz darald› ve derin hüzünden dolay› ölüyoruz. Buyurdu ki: "BU ZUHUR, DAHA ÜM‹TS‹Z VE HÜZÜNÜN DAHA ÇOK OLDU⁄U B‹R ZAMANDA VUKU BULACAKTIR.
(fieyh Muhammed b.‹brahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 208)
119
HZ.
YUSUF
HZ. YUSUF G‹B‹, HZ. MEHD‹ (A.S.)'YE KARfiI DA KISKANÇLIK DUYULACAKTIR Onlar flöyle demiflti: "Yusuf ve kardefli babam›za bizden daha sevgilidir; oysa ki biz, birbirini pekifltiren bir toplulu¤uz. Gerçekte babam›z, aç›kça bir flaflk›nl›k içindedir." "Öldürün Yusuf'u veya onu bir yere at›p-b›rak›n ki baban›z›n yüzü yaln›zca size (dönük) kals›n. Ondan sonra da salih bir topluluk olursunuz." (Yusuf Suresi, 8-9)
Kuran'da kardefllerinin, Hz. Yusuf'a karfl› büyük bir k›skançl›k duyduklar› ve bu sebeple onu öldürmeyi dahi göze ald›klar› bildirilmifltir. Bu amaçla ona zarar verebilmek için tuzak kurmufl, Hz. Yusuf'u bir kuyunun dibinde ölüme terk etmifllerdir. Ayette Hz. Mehdi (a.s.) döneminde de, bir k›s›m Müslümanlar›n da Hz. Mehdi (a.s.)'ye karfl› k›skançl›k duyacaklar›na ve bu sebeple ona cephe alacaklar›na iflaret edilmektedir. Yine bu k›skançl›k nedeniyle Hz. Mehdi (a.s.)'ye karfl› mücadele veren karfl›t güçler içerisinde yer alacaklar› ve Hz. Mehdi (a.s.)'yi etkisiz hale getirebilmek amac›yla ona bir düzen kurulaca¤› anlafl›lmaktad›r.
HZ. YUSUF G‹B‹ HZ. MEHD‹ (A.S.)'YE DE HAKSIZLIK YAPILACAKTIR Kuran'da Hz. Yusuf'a pek çok defa düzen kurularak haks›zl›¤a u¤rat›ld›¤› anlat›lm›flt›r. Önce kardeflleri onu öldürme amac›yla bir
120
Harun Yahya (Adnan Oktar)
tuzak kurmufl, ard›ndan da yan›nda kald›¤› vezirin han›m› Yusuf'a iffetine iliflkin bir iftira atm›flt›r. Bu konuyu bildiren ayetlerden baz›lar› flöyledir:
"Öldürün Yusuf'u veya onu bir yere at›p-b›rak›n... (Yusuf Suresi, 9) ‹çlerinden bir sözcü dedi ki: "E¤er (mutlaka bir fley) yapacaksan›z, öldürmeyin Yusuf'u, onu kuyunun derinliklerine b›rak›verin de bir yolcu kafilesi als›n." (Yusuf Suresi, 10) Akflam üstü babalar›na a¤lar vaziyette geldiler. Dediler ki: "Ey Babam›z, gerçek flu ki, biz gittik, yar›fl›yorduk. Yusuf'u da yiyeceklerimizin (veya eflyam›z›n) yan›nda b›rakm›flt›k. Fakat onu kurt yemifl. Ne var ki biz do¤ruyu söylesek bile sen bize inanacak de¤ilsin." (Yusuf Suresi, 16-17) Kad›n dedi ki: "Beni kendisiyle k›nad›¤›n›z iflte budur. Andolsun onun nefsinden ben murad isstedim, o ise (kendini) korudu. Ve andolsun, e¤er o kendisine emretti¤imi yapmayacak olursa, mutlaka zindana at›lacak ve elbette küçük düflürülenlerden olacak." (Yusuf Suresi, 32) Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine iliflkin) delillleri görmelerinin ard›ndan, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüflü)a¤›r bast›. (Yusuf Suresi, 35)
121
HZ.
YUSUF
Kuran'da Hz. Yusuf hakk›nda verilen bu bilgilerden, Hz. Mehdi (a.s.)'nin de ortaya ç›k›fl›ndan önce ayn› flekilde çeflitli haks›zl›klara maruz kalaca¤› anlafl›lmaktad›r. Peygamber Efendimiz (sav)'in afla¤›daki hadislerinde de Hz. Mehdi (a.s.)'ye pek çok kez haks›zl›k yap›laca¤› haber verilmifltir:
...Biz öyle bir ev halk›y›z ki; Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmifltir. Benim ehl-i beytim (soyum) muhakkak benden sonra bela, kaç›r›lma ve sürgüne u¤rayacakt›r. Bend den sonra ehl-i beytim (soyum) bela ve mihnetlerle (eziyet, s›k›nt›) karfl›laflacaklar ve darbe maruzz kalacaklard›r. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 14) ... (Hz. Mehdi (a.s.)) ‹ki rekat namaz k›lar. Namazdan dönünce flöyle der: "Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun ehl-i beyti çok belalar gördü ve bizler kahr (azap) ve HAKSIZLI⁄A MARUZ KALDIK (u¤rad›k)." (Kitab-ül Burhan Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 55)
122
Harun Yahya (Adnan Oktar)
HZ. YUSUF G‹B‹, HZ. MEHD‹ (A.S.)'YE DE ‹FT‹RA ATILACAK VE TUZAK KURULACAKTIR
(Babas›) Demiflti ki: "O¤lum, rüyan› kardefllerine anlatma, YOKSA SANA B‹R TUZAK KURARLAR. Çünkü fleytan, insan için apaç›k bir düflmand›r." (Yusuf Suresi, 5)
Sonra onlarda (YUSUF'UN ‹FFET‹NE ‹L‹fiK‹N) DEL‹LLER‹ GÖRMELER‹N‹N ARDINDAN, mutlaka onu belli bir vakte kaadar Z‹NDANA ATMAK (GÖRÜfiÜ)A⁄IR BASTI. (Yusuf Suresi, 35)
Kuran'da, masum oldu¤una dair deliller çok aç›k olmas›na ra¤men, yine de Hz. Yusuf'un haks›z yere ve kas›tl› olarak suçlu gösterildi¤i bildirilmifltir. Bu durum Hz. Mehdi (a.s.)'nin de ortaya ç›k›fl›ndan önce çeflitli iftiralara, tuzak ve komplolara maruz kalaca¤›na iflaret etmektedir. Nitekim Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, “Hz. Mehdi (a.s.)'nin de yaflad›¤› toplumda zulüm, cefa, eziyet ve bask› görece¤i” haber verilmifltir.
Ama Allah halk›n nefislerine karfl› ZULMÜ, CEFASI VE ‹SRAFI YÜZÜNDEN, onu (Hz. Mehdi (a.s.)’yi) halktan gizleyecektir. (fieyh
Muhammed b. ‹brahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 162)
123
HZ.
YUSUF
HZ. YUSUF G‹B‹, HZ. MEHD‹ (A.S.)'YE DE B‹R KISIM KADINLARIN KOMPLO KURMASI VE ‹FFET‹NE YÖNEL‹K ‹FT‹RA ATMALARI
Evinde kalmakta oldu¤u kad›n, ondan murad almak istedi ve kap›lar› s›ms›k› kapatarak: "‹steklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a s›¤›n›r›m. Çünkü o benim Efendimdir, yerimi güzel tutmufltur. Gerçek flu ki, zalimler kurtulufla ermez." (Yusuf Suresi, 23) Kap›ya do¤ru ikisi de kofltular. Kad›n onun gömle¤ini arkadan çekip y›rtt›. (Tam) Kap›n›n yan›nda kad›n›n efendisiyle karfl›laflt›lar. Kad›n dedi ki: "Ailene n veya ac› kötülük isteyenin, zindana at›lmaktan bir azaptan baflka cezas› ne olabilir?" (Yusuf) Dedi ki: "Onun kendisi benden murad almak istedi."... (Yusuf Suresi, 25-26) Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine iliflkin) delilleri görmelerinin ard›ndan, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüflü)a¤›r bast›. (Yusuf Suresi, 35)
Kuran'da vezirin kar›s›n›n, masum oldu¤unu bildi¤i halde Hz. Yusuf'un iffetine yönelik iftira att›¤› bildirilmifltir. Vezirin kar›s›, bu iftiras›n› güçlendirebilmek için flehirdeki birtak›m kad›nlar› da kendisine flahit tutmufltur. Ayetlerin iflaretinden Hz. Mehdi (a.s.)'ye karfl› da
124
Harun Yahya (Adnan Oktar)
bir grup kad›n›n birlik olup komplo kuracaklar› ve ona da, “bir kad›na karfl› suç iflledi¤i iddias›yla iftira at›laca¤›” anlafl›lmaktad›r. Hz. Yusuf kendisine kurulan bu komplo sebebiyle hapis cezas›yla cezaland›r›lm›fl ve uzun y›llar haks›z yere hapiste kalm›flt›r. Bu durum, Hz. Mehdi (a.s.)'nin de bu tarz yalan ve uydurma bahanelerle masum oldu¤u halde haks›z yere hapisle cezaland›r›laca¤›na iflaret etmektedir.
HZ. YUSUF G‹B‹, HZ. MEHD‹ (A.S.) DEVR‹NDEK‹ YÖNET‹M DE, ONUN HAKLI VE SUÇSUZ OLDU⁄UNDAN EM‹N OLACAK; AMA BAZI S‹YAS‹ NEDENLERLE ONU HAPSETME GÖRÜfiÜ A⁄IR BASACAKTIR
Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine iliflkin) delilleri görmelerinin ard›ndan, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüflü)a¤›r bast›. (Yusuf Suresi, 35) Hz. Yusuf'un masum oldu¤u ortadaki delillerden çok aç›k bir flekilde anlafl›lm›flt›r. Ancak yönetici konumundaki kimseler bu delilleri çok aç›k gördükleri halde, baz› siyasi sebeplerle Hz. Yusuf'a karfl› kurulan düzeni kabul etmifl ve onu suçlu bulmufllard›r. Hz. Yusuf'un bu durumundan, Hz. Mehdi (a.s.)'nin de kendisini savunmak ve haks›z oldu¤unu ispatlamak için çok güçlü deliller sunaca¤›, ancak yönetici konumundaki kiflilerin bu aç›k delillere ra¤men baz› siyasi sebeplerle onu hapisle cezaland›racaklar› anlafl›lmaktad›r.
125
HZ.
YUSUF
HZ. YUSUF G‹B‹ HZ. MEHD‹ (A.S.)'N‹N DE GAYBET (HAP‹S) DÖNEM‹ OLACAKTIR
Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrand›klar› zaman, Biz ona (flöyle) vahyettik: "Andolsun, sen onlara kendileri, fark›nda de¤ilken bu yapt›klar›n› haber vereceksin." (Yusuf Suresi, 15) ... böylece daaha nice y›llar (Yusuf) zindanda kald›. (Yusuf Suresi, 42)
Sedir-i Seyrefi der ki: ‹mam Ebu Abdullah Caferi Sad›k aleyhisselam'dan duydum ki: fiöyle buyurdu: "Bu iflin sahibinde (Hz. Mehdi (a.s.)'de) Yusuf'a bir benzerlik vard›r." fiöyle arzettim: ze bir GAYBET‹ (hapsi) veya HAYRET‹ Sen biz bildiriyor gibisin. Hz. Yusuf ilk olarak kuyuda, daha sonra da uzun y›llar boyunca bir zindanda hapsedilmifltir. Yusuf aleyhisselam biri k›sa di¤eri uzun süre iki defa insanlar›n gözünden kaybolmufltur. Birincide, Yusuf (a.s.) kuyuya b›rak›lm›fl, k›sa bir süre sonra oradan geçen kafile onu oradan ç›karm›fl, ikincide ise haks›z yere zindana at›lm›fl, uzun bir müddet orada kalm›flt›r. Fakat sonradan masumlu¤u anlafl›larak, zindandan da ç›kart›lm›flt›r. Hz. Mehdi (a.s.) de Hz. Yusuf gibi hayat›n›n çeflitli dönemle-
126
Harun Yahya (Adnan Oktar)
rinde pek çok kez hapsedilecektir. Ancak ayn› Hz. Yusuf gibi Hz. Mehdi (a.s.)'nin de masum oldu¤una dair deliller çok aç›k olacakt›r.
RÜYASINDA ONB‹R YILDIZ, GÜNEfi VE AY'IN HZ. YUSUF'A SECDE ETMELER‹, ‹SLAM DÜNYASININ HZ. MEHD‹ (A.S.)'N‹N MANEV‹ L‹DERL‹⁄‹ ALTINDA TOPLANMASINA ‹fiARET ETMEKTED‹R
Hani Yusuf babas›na: "Babac›¤›m, gerçekten ben (rüyamda) ON B‹R YILDIZ, GÜNEfi'‹ VE AY'I gördüm; bana secde etmektelerken gördüm" demiflti. (Yusuf Suresi, 4) (Babas›) Demiflti ki: "O¤lum, rüyan› kardefllerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü fleytan, insan için apaç›k bir düflmand›r." (Yusuf Suresi, 5) Hz. Yusuf'un, rüyas›nda Y›ld›z, Günefl ve Ay'› kendisine secde ederlerken görmüfl, ilerleyen y›llarda da Allah, Hz. Yusuf'u M›s›r'a yönetici k›lm›flt›r. Bu durum Hz. Mehdi (a.s.)'nin hayat›na yönelik de çok önemli iflaretler içermektedir. Bilindi¤i gibi genellikle ‹slam ülkelerinin bayraklar›nda Y›ld›z, Günefl ve Ay amblemleri yer almaktad›r. Hz. Yusuf ile ilgili bu ayetlerin iflaretinden, tüm ‹slam ülkelerinin Hz. Mehdi (a.s.)'nin manevi liderli¤i alt›nda toplan›p birlik olacaklar›, Hz. Mehdi (a.s.)'nin de bu flekilde tüm Müslümanlar›n manevi lideri olaca¤› anlafl›lmaktad›r.
127
HZ.
YUSUF
HZ. YUSUF'UN KEND‹ ‹STE⁄‹ OLMAKSIZIN MISIR'IN YÖNET‹C‹L‹⁄‹NE GET‹R‹LMES‹ G‹B‹, HZ. MEHD‹ (A.S.)'YE DE KEND‹ ‹STE⁄‹ DIfiINDA B‹AT ED‹LECEKT‹R Yusuf Suresi'nde, Hz. Yusuf'un kendi iste¤i olmaks›z›n bulundu¤u ülkenin kral› taraf›ndan do¤rulu¤u, adaleti, bilgisi, güvenilirli¤i sebebiyle ülkenin yönetimini üstlenmek üzere bafla getirildi¤i haber verilmektedir:
Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime ba¤l› k›lay›m." Onunla konufltu¤unda da (flöyle) dedi: "Sen bugün bizim yan›m›zda (artt›k) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir dan›flman-yönetici)sin." (Yusuf Suresi, 54) (Yusuf) Dedi ki: "Beni (bu) yerin (ülkenin) hazineleri üzerinde (bir yönetici) k›l. Çünkü ben, (bunlar› iyi) bir koruyucuyum, (yönetim ifllerini de) bilenim." (Yusuf Suresi, 55) yüzünde Yusuf'a güç ve imkan ‹flte böylece Biz yery (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (M›s›r'da) diledi¤i yerde konaklad›. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanlar›n ecrini kayba u¤ratmay›z. (Yusuf Suresi, 56)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. Mehdi (a.s)'nin de benzer bir durum içerisinde bulunaca¤› bildirilmifltir. Hz. Mehdi (a.s.) görevine bafllad›¤› ilk dönemlerde insanlar aras›nda “Mehdi" s›fat›yla
128
Harun Yahya (Adnan Oktar)
tan›nmayacak ve bilinmeyecektir. Ancak hadislerde bildirilen Hz. Mehdi (a.s.)'nin özelliklerinin tamam›n›n bu kimsede biraraya gelmifl olmas›, zamanla genifl kitlelerin dikkatini çekecektir. ‹nsanlar, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bildirilen gerek fiziksel özellikleriyle gerekse Hz. Mehdi (a.s.)'nin yerine getirece¤i faaliyetlerle ilgili alametlerin tamam›n› onda görmelerinden dolay› ona, “Hz. Mehdi (a.s.) de olmas› gereken tüm alametler sende mevcut” diyerek delil getirecek ve onun Hz z. Mehdi (a.s.) oldu¤u iddias›n› öne süreceklerdir. Ama buna ra¤men Hz. Mehdi (a.s.) hiçbir zaman için “ben Hz. Meehdi (a.s.)'yim” demeyecek ve kendisine yöneltilen Mehdilik iddialar›n› ›srarla kabul etmeyecektir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.)'nin içerisinde bulunaca¤› bu durum flöyle haber verilmifltir:
“Sen Hz. Mehdi'sin” dediklerinde o kabul etmeyecek...” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Meh-
diyy-il Muntazar, Beklenen Mehdi'nin Alametleri, s. 40) “Kendisine “senin ismin budur, baban›n ismi fludur, alametler sende mevcuttur” diyecekler, ancak o yii ne kabul etmeyecek...” (El-Kavlu'l
Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, Beklenen Mehdi'nin Alametleri, s. 40)
129
HZ.
YUSUF
“... Mehdi'ye, Deccaliyet'e ve dinsizlerin zulmüne karfl› bizi korumazsan bütün günah›m›z ve döküleen kanlar›m›z boynunda olsun” diyecekler. Bu konuflmadan sonra (manevi sorumluluk almamak için) Mehdi manevi liderli¤i kabul edeecektir.” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil
Mehdiyy-il Muntazar, Beklenen Mehdi'nin Alametleri, s. 40)
(MEHD‹) ANCAK BASKI ‹LE BAfiA GEÇMEYE RAZI OLACAKTIR. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi
Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 48) ‹nsanlar nihayet Mehdi'ye gelirler ve ... KEND‹S‹ ‹STEMED‹⁄‹ HALDE, ONA B‹AT EDERLER. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir
Zaman, s. 31) SAH‹PLER‹ (MEHD‹) ÇEK‹N‹R VE NET‹CEDE ‹STEMED‹⁄‹ HALDE Ehli Bedir say›s›nca insan ona, biat eder. (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il
Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 34) Tüm bu hadisler, ayn› Hz. Yusuf'un kendi talebi olmaks›z›n ülkenin yöneticili¤ine getirilmesi gibi, Hz. Mehdi (a.s.)'ye de kendi iste¤i olmaks›z›n, tüm dünya Müslümanlar›n›n manevi liderli¤ini üstlenmesi için bask› yap›lacak ve Müslümanlar ona zorla biat ederek tabi olacaklard›r.
130
Harun Yahya - Adnan Oktar
YUSUF SURES‹'NDE, AH‹R ZAMANDAK‹ EKONOM‹K KR‹ZE DE ‹fiARETLER VARDIR (Zindana gidip:) "Yusuf, ey do¤ru (sözlü insan)... Yedi besili ine¤i yedi zay›f (ine¤in) yedi¤i ve yedi yeflil baflakla di¤erleri kuru olan (rüya) konusunda bize fetva ver. Umar›m ki insanlara da (senin söylediklerinle) dönerim, belki onlar (bunun anlam›n›) ö¤renmifl olurlar. " Dedi ki: "Siz yedi y›l, önceleri (ekti¤iniz) gibi ekin ekin, yedi¤inizin az bir k›sm› d›fl›ndaa (kalan›n›) biçtiklerinizi bafla¤›nda b›rak›n." Sonra bunun arkas›ndan (kurakl›¤›) zorlu yedi y›l gellecektir, saklad›¤›n›z az bir miktar d›fl›nda, daha önce biriktirdi¤inizi yiyip bitirecektir." Sonraa bunun arkas›ndan bir y›l gelecektir ki, insanlar onda bol bol ya¤mura kavuflturulacak ve onda s›k››p-sa¤acaklar." (Yusuf Suresi, 46-49) Ayetlerde, hapiste oldu¤u s›rada Hz. Yusuf'tan dönemin hükümdar›n›n gördü¤ü bir rüyay› yorumlamas› istendi¤i bildirilmifltir. Hz. Yusuf bu rüyan›n “uzun süreli bir ekonomik zorlu¤a” iflaret etti¤ini söylemifltir.
Peygamberimiz (sav)'in Hz. Yusuf'un hayat›nda Hz. Mehdi (a.s.)'nin hayat›yla benzerlikler olaca¤›n› bildirmifl olmas›, o dönemdeki gibi Hz. Mehdi (a.s.)'nin ç›k›fl›ndan önce de yeryüzünde ciddi boyutlarda bir ekonomik kriz yaflanaca¤›na iflaret etmektedir. Ayette iflaret edilen ekonomik s›k›nt›n›n, günümüzde dünya çap›nda yaflanan büyük ekonomik kriz
HZ.
YUSUF
olmas› kuvvetle muhtemeldir (Do¤rusunu Allah bilir).
Yine Hz. Yusuf'un “kurakl›¤› zorlu yedi y›l” sözleriyle bahsetti¤i k›tl›k ve ekonomik zorluk y›llar›, 2007 ve 2008 y›llar›na iflaret ediyor olabilir (Do¤rusunu Allah bilir).
Hz. Yusuf, “inek ve bu¤day”dan bahsedilen rüyay› yorumlam›fl ve o dönemde yaflanacak ekonomik zorlu¤a karfl›, “tar›ma önem verilmesinin çözüm olaca¤›n›” söylemifltir. Bilindi¤i gibi “inek ve bu¤day”, tar›m ve hayvanc›l›¤›n en önemli kalemleridir. Dolay›s›yla Hz. Yusuf'un yapt›¤› yodi (a.s.)'nin ç›k›fl›ndan önrumdan, “ahir zamanda Hz. Mehd ce yaflanacak ekonomik kriz s›ras›nda da, tar›m ve hayvanc›l›¤a önem veerilmesinin çözüm olaca¤›” anlafl›lmaktad›r.
Ayetlerin iflaretinden bu ekonomik krizin “blok olarak tek bir dönem” ya da “tekrarl› bir dönem” de olabilece¤i anlafl›lmaktad›r
132
T
üm kitap boyunca Hz. Yusuf'un hayat› Kuran'da ve Peygamber Efendimiz (sav)’in hadis-i fleriflerinde anlat›lanlar do¤rultusunda incelendi. Bizler Hz. Yusuf ile ilgili bilgileri ancak
Allah'›n bildirmesiyle ve O'nun izin verdi¤i kadar›yla bilebiliriz. Bunun d›fl›nda ne eksik ne fazla bir söz söyleme hakk›na sahip olamay›z. Nitekim Allah bu gerçe¤e iflaret etmifl ve Yusuf Peygamberle ilgili olarak bütün bu anlat›lanlar›n asl›nda gayb haberlerinden oldu¤unu bildirmifltir. Hz. Yusuf'un samimi duas›n›n aktar›lmas›n›n ard›ndan, Yusuf k›ssas› afla¤›daki ayetle bitirilmifltir:
Bu, sana vahyetti¤imiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf'un kardeflleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacaklar› ifle topluca karar verdikleri zaman sen yanlar›nda de¤ildin. (Yusuf Suresi, 102) Allah bize bu gayb haberlerini bildirmekle, hem hayat›m›zda kullanaca¤›m›z önemli hikmetler ö¤retmekte, hem de geçmiflteki peygamberleri tan›yarak onlar› kendimize örnek almam›z› kolaylaflt›rmak133
HZ.
YUSUF
tad›r. Hz. Yusuf'u, Hz. Yakup'u veya di¤er peygamberleri bu dünyada görme flans›m›z yoktur. Ancak Kuran'› dikkatli bir biçimde okuyarak, peygamber k›ssalar› üzerinde derin flekilde tefekkür ederek, içinde bulunduklar› ortam›, gösterdikleri örnek tav›rlar› zihnimizde iyi canland›rarak ve yorumlayarak, peygamberleri tan›yabilir ve onlar›n üstün maneviyat, ak›l ve ihlas›ndan istifade edebiliriz. Bu yüzden her insan, bu kitapta okuduklar›n› iyi düflünmeli, Hz. Yusuf'un ve Hz. Yakub'un hikmetlerini iyi tefekkür etmeli ve bunlar› günlük hayat›na nas›l geçirebilece¤ini yorumlamal›d›r. Bafl›na gelen s›k›nt› ve zorluklar karfl›s›nda ümitsizli¤e kap›l›yor mu? Veya Müslümanlar›n zor durumunu görünce, "bu durumun düzelmesi çok zor, yapacak bir fley yok" diye mi düflünüyor? E¤er böyle düflünüyorsa, bilmelidir ki bu çok büyük bir gaflettir. Kuyuya at›lan, ard›ndan köle olarak ucuz bir fiyata sat›lan, çirkin bir iftiraya u¤rayan, sonra suçsuz yere zindana at›lan, zindanda da y›llar boyu unutulan Hz. Yusuf'un sabr›n›, kararl›l›¤›n› ve Allah'tan asla ümit kesmeyen üstün iman›n› düflünmeli ve ona göre kendisini gereksiz y›lg›nl›klardan ve ümitsizliklerden kurtarmal›d›r. Hz. Yusuf'un, üst üste gelen ve zahirde her biri ayr› birer zorluk gibi gözüken bu olaylara ra¤men, bir anda Allah'›n lütfuyla kurtuldu¤unu ve büyük bir nimete kavufltu¤unu iyi düflünmelidir. Günümüzde de yaflanan her olayda, aynen Hz. Yusuf'un hayat› gibi kusursuz bir ‹lahi plan›n iflledi¤ini, Allah'›n her olay› hay›r ve hikmetle yaratt›¤›n› sak›n unutmay›n. Unutmay›n ki Allah herfleye kadirdir ve kendisine iman edip samimi bir flekilde ba¤lanan, dinine hizmet etmek için ihlasla çal›flan kullar›n›n daima yard›mc›s›d›r. Müminlere hiç umulmad›k yerden hiç umulmad›k nimetler verir, onlara hesaba katmad›klar› yönden yard›m eder. ‹nsan›n tek vazifesi, bu gerçe¤e samimi olarak iman etmek ve buna göre yaflamakt›r.
134
D
arwinizm, yani evrim teorisi, yarat›l›fl gerçe¤ini reddetmek amac›yla ortaya at›lm›fl, ancak baflar›l› olamam›fl bilim d›fl› bir safsatadan baflka bir fley de¤ildir. Canl›l›¤›n, cans›z maddeler-
den tesadüfen olufltu¤unu iddia eden bu teori, evrende ve canl›larda çok mucizevi bir düzen bulundu¤unun bilim taraf›ndan ispat edilmesiyle çürümüfltür. Böylece Allah'›n tüm evreni ve canl›lar› yaratm›fl oldu¤u gerçe¤i, bilim taraf›ndan da kan›tlanm›flt›r. Bugün evrim teorisini ayakta tutmak için dünya çap›nda yürütülen propaganda, sadece bilimsel gerçeklerin çarp›t›lmas›na, tarafl› yorumlanmas›na, bilim görüntüsü alt›nda söylenen yalanlara ve yap›lan sahtekarl›klara dayal›d›r. Ancak bu propaganda gerçe¤i gizleyememektedir. Evrim teorisinin bilim tarihindeki en büyük yan›lg› oldu¤u, son 20-30 y›ld›r bilim dünyas›nda giderek daha yüksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle 1980'lerden sonra yap›lan araflt›rmalar, Darwinist iddialar›n tamamen yanl›fl oldu¤unu ortaya koymufl ve bu gerçek pek çok bilim adam› taraf›ndan dile getirilmifltir. Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, paleontoloji gibi farkl› alanlardan gelen çok say›da bilim adam›, Darwinizm'in geçersizli¤ini görmekte, canl›lar›n kökenini art›k "yarat›l›fl gerçe¤iyle" aç›klamaktad›rlar.
135
HZ.
YUSUF
Charles Darwin
Evrim teorisinin çöküflünü ve yarat›l›fl›n delillerini di¤er pek çok çal›flmam›zda bütün bilimsel detaylar›yla ele ald›k ve almaya devam ediyoruz. Ancak konuyu, tafl›d›¤› büyük önem nedeniyle, burada da özetlemekte yarar vard›r. Darwin'i Yıkan Zorluklar Evrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uzanan bir ö¤reti olmasına karflın, kapsamlı olarak 19. yüzyılda ortaya atıldı. Teoriyi bilim dünyasının gündemine sokan en önemli geliflme, Charles Darwin'in 1859 yılında yayınlanan Türlerin Kökeni adlı kitabıydı. Darwin bu kitapta dünya üzerindeki farklı canlı türlerini Allah'ın ayrı ayrı yarattı¤ı gerçe¤ine karflı çıkıyordu. Darwin'e göre, tüm türler ortak bir atadan geliyorlardı ve
136
Harun Yahya (Adnan Oktar)
zaman içinde küçük de¤iflimlerle farklılaflmıfllardı. Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel bulguya dayanmıyordu; kendisinin de kabul etti¤i gibi sadece bir "mantık yürütme" idi. Hatta Darwin'in kitabındaki "Teorinin Zorlukları" bafllıklı uzun bölümde itiraf etti¤i gibi, teori pek çok önemli soru karflısında açık veriyordu. Darwin, teorisinin önündeki zorlukların geliflen bilim tarafından aflılaca¤ını, yeni bilimsel bulguların teorisini güçlendirece¤ini umuyordu. Bunu kitabında sık sık belirtmiflti. Ancak geliflen bilim, Darwin'in umutlarının tam aksine, teorinin temel iddialarını birer birer dayanaksız bırakmıfltır. Darwinizm'in bilim karflısındaki yenilgisi, üç temel bafllıkta incelenebilir: 1) Teori, hayatın yeryüzünde ilk kez nasıl ortaya çıktı¤ını asla açıklayamamaktadır. 2) Teorinin öne sürdü¤ü "evrim mekanizmaları"nın, gerçekte evrimlefltirici bir etkiye sahip oldu¤unu gösteren hiçbir bilimsel bulgu yoktur. 3) Fosil kayıtları, evrim teorisinin öngörülerinin tam aksine bir tablo ortaya koymaktadır. Bu bölümde, bu üç temel bafllı¤ı ana hatları ile inceleyece¤iz. Aflılamayan ‹lk Basamak: Hayatın Kökeni Evrim teorisi, tüm canlı türlerinin, bundan yaklaflık 3.8 milyar yıl önce ilkel dünyada ortaya çıkan tek bir canlı hücreden geldiklerini iddia etmektedir. Tek bir hücrenin nasıl olup da milyonlarca kompleks canlı türünü oluflturdu¤u ve e¤er gerçekten bu tür bir evrim gerçekleflmiflse neden bunun izlerinin fosil kayıtlarında bulunamadı¤ı, teorinin açıklayamadı¤ı sorulardandır. Ancak tüm bunlardan önce, iddia edilen evrim sürecinin ilk basama¤ı üzerinde durmak gerekir. Sözü edilen o "ilk hücre" nasıl ortaya çıkmıfltır? Evrim teorisi, yaratılıflı reddetti¤i, hiçbir do¤aüstü müdahaleyi kabul etmedi¤i için, o "ilk hücre"nin, hiçbir tasarım, plan ve düzenleme olma-
137
Evrimcilerin en büyük yanılgılarından bir tanesi de yukarıda temsili resmi görülen ve ilkel dünya olarak nitelendirdikleri ortamda canlılığın kendiliğinden oluşabileceğini düşünmeleridir. Miller deneyi gibi çalışmalarla bu iddialarını kanıtlamaya çalışmışlardır. Ancak bilimsel bulgular karşısında yine yenilgiye uğramışlardır. Çünkü 1970'li yıllarda elde edilen sonuçlar, ilkel dünya olarak nitelendirilen dönemdeki atmosferin yaşamın oluşması için hiçbir şekilde uygun olmadığını kanıtlamıştır.
dan, do¤a kanunları içinde rastlantısal olarak meydana geldi¤ini iddia eder. Yani teoriye göre, cansız madde tesadüfler sonucunda ortaya canlı bir hücre çıkarmıfl olmalıdır. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji kanunlarına aykırı bir iddiadır. "Hayat Hayattan Gelir" Darwin, kitabında hayatın kökeni konusundan hiç söz etmemiflti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlayıflı, canlıların çok basit bir yapıya sahip olduklarını varsayıyordu. Ortaça¤'dan beri inanılan "spontane jenerasyon" adlı teoriye göre, cansız maddelerin tesadüfen biraraya gelip, canlı bir varlık oluflturabileceklerine inanılıyordu. Bu dönemde böceklerin
138
Harun Yahya (Adnan Oktar)
yemek artıklarından, farelerin de bu¤daydan olufltu¤u yaygın bir düflünceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç deneyler yapılmıfltı. Kirli bir paçavranın üzerine biraz bu¤day konmufl ve biraz beklendi¤inde bu karıflımdan farelerin oluflaca¤ı sanılmıfltı. Etlerin kurtlanması da hayatın cansız maddelerden türeyebildi¤ine bir delil sayılıyordu. Oysa daha sonra anlaflılacaktı ki, etlerin üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluflmuyorlar, sineklerin getirip bıraktıkları gözle görülmeyen larvalardan çıkıyorlardı. Darwin'in Türlerin Kökeni adlı kitabını yazdı¤ı dönemde ise, bakterilerin cansız maddeden oluflabildikleri inancı, bilim dünyasında yaygın bir kabul görüyordu. Oysa Darwin'in kitabının yayınlanmasından befl yıl sonra, ünlü Fransız biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluflturan bu inancı kesin olarak çürüttü. Pasteur yaptı¤ı uzun çalıflma ve deneyler sonucunda vardı¤ı sonucu flöyle özetlemiflti: "Cansız maddelerin hayat oluflturabilece¤i iddiası artık kesin olarak tarihe gömülmüfltür."1 Evrim teorisinin savunucuları, Pasteur'ün bulgularına karflı uzun süre direndiler. Ancak geliflen bilim, canlı hücresinin karmaflık yapısını ortaya çıkardıkça, hayatın kendili¤inden oluflabilece¤i iddiasının geçersizli¤i daha da açık hale geldi. 20. Yüzyıldaki Sonuçsuz Çabalar 20. yüzyılda hayatın kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ünlü Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu yıllarda ortaya attı¤ı birtakım tezlerle, canlı hücresinin tesadüfen meydana gelebilece¤ini ispat etmeye çalıfltı. Ancak bu çalıflmalar baflarısızlıkla sonuçlanacak ve Oparin flu itirafı yapmak zorunda kalacaktı: "Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin
tümünü içine alan en karanlık noktayı oluflturmaktadır. "2 Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayatın kökeni konusunu çözüme kavuflturacak deneyler yapmaya çalıfltılar. Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikalı kimyacı Stanley Miller tarafından 1953 yılında düzenlendi. Miller, ilkel dünya atmosferinde oldu¤unu iddia etti¤i gazları bir deney düzene¤inde birlefltirerek ve bu karıflıma enerji ekleyerek, proteinlerin yapısında
139
HZ.
YUSUF
kullanılan birkaç organik molekül (aminoasit) sentezledi. O yıllarda evrim adına önemli bir aflama gibi tanıtılan bu deneyin geçerli olmadı¤ı ve deneyde kullanılan atmosferin gerçek dünya koflullarından çok farklı oldu¤u, ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktı.3 Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kullandı¤ı atmosfer ortamının gerçekçi olmadı¤ını itiraf etti.4 Hayatın kökeni sorununu açıklamak için 20. yüzyıl boyunca yürütülen tüm evrimci çabalar hep baflarısızlıkla sonuçlandı. San Diego Scripps Enstitüsü'nden ünlü jeokimyacı Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde 1998 yılında yayınlanan bir makalede bu gerçe¤i flöyle kabul eder: Bugün, 20. yüzyılı geride bırakırken, hala, 20. yüzyıla girdi¤imizde sahip oldu¤umuz en büyük çözü ülmemifl problemle karflı karflıyayız: Hayat yeryüzünde nasıl baflladı?5
Hayatın Kompleks Yapısı Evrim teorisinin hayatın kökeni konusunda bu denli büyük bir açmaza girmesinin bafllıca nedeni, en basit sanılan canlı yapıların bile inanılmaz derecede karmaflık yapılara sahip olmasıdır. Canlı hücresi, insano¤lunun yaptı¤ı bütün teknolojik ürünlerden daha karmaflıktır. Öyle ki bugün dünyanın en geliflmifl laboratuvarlarında bile cansız maddeler biraraya getirilerek canlı bir hücre üretilememektedir. Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla rastlantılarla açıklanamayacak kadar fazladır. Hücrenin en temel yapı taflı olan proteinlerin rastlantısal olarak sentezlenme ihtimali; 500 aminoasitlik ortalama bir protein için, 10950'de 1'dir. Ancak matematikte 1050'de 1'den küçük olasılıklar pratik olarak "imkansız" sayılır. Hücrenin çekirde¤inde yer alan ve genetik bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inanılmaz bir bilgi bankasıdır. ‹nsan DNA'sının içerdi¤i bilginin, e¤er ka¤ıda dökülmeye kalkılsa, 500'er sayfadan oluflan 900 ciltlik bir kütüphane oluflturaca¤ı hesaplanmaktadır. Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vardır: DNA, yalnız birtakım
140
Harun Yahya (Adnan Oktar)
DNA'nın karmaşık yapısı ve her özelliğinin bir amaç taşıması DNA'yı Allah'ın yarattığını gösterir.
özelleflmifl proteinlerin (enzimlerin) yardımı ile efllenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler do¤rultusunda gerçekleflir. Birbirine ba¤ımlı olduklarından, efllemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir. Bu ise, hayatın kendili¤inden olufltu¤u senaryosunu çıkmaza sokmaktadır. San Diego California Üniversitesi'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisinin Ekim 1994 tarihli sayısında bu gerçe¤i flöyle itiraf eder: Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluflmaları aflırı derecede ihtimal dıflıdır. Ama bunların birisi olmadan di¤erini elde etmek de mümkün de¤ildir. Dolayısıyla insan, yaflamın kimyasal yollarla ortay ya çıkmasının asla mümkün olmadı¤ı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır.6 Kuflkusuz e¤er hayatın do¤al etkenlerle ortaya çıkması imkansız ise, bu durumda hayatın do¤aüstü bir biçimde "yaratıldı¤ını" kabul etmek ge-
141
HZ.
YUSUF
rekir. Bu gerçek, en temel amacı yaratılıflı reddetmek olan evrim teorisini açıkça geçersiz kılmaktadır. Evrimin Hayali Mekanizmaları Darwin'in teorisini geçersiz kılan ikinci büyük nokta, teorinin "evrim mekanizmaları" olarak öne sürdü¤ü iki kavramın da gerçekte hiçbir evrimlefltirici güce sahip olmadı¤ının anlaflılmıfl olmasıdır. Darwin, ortaya attı¤ı evrim iddiasını tamamen "do¤al seleksiyon" mekanizmasına ba¤lamıfltı. Bu mekanizmaya verdi¤i önem, kitabının isminden de açıkça anlaflılıyordu: Türlerin Kökeni, Do¤al Seleksiyon Yoluyla... Do¤al seleksiyon, do¤al seçme demektir. Do¤adaki yaflam mücadelesi içinde, do¤al flartlara uygun ve güçlü canlıların hayatta kalaca¤ı düflüncesine dayanır. Örne¤in yırtıcı hayvanlar tarafından tehdit edilen bir geyik sürüsünde, daha hızlı koflabilen geyikler hayatta kalacaktır. Böylece geyik sürüsü, hızlı ve güçlü bireylerden oluflacaktır. Ama elbette bu mekanizma, geyikleri evrimlefltirmez, onları baflka bir canlı türüne, örne¤in atlara dönüfltürmez. Dolayısıyla do¤al seleksiyon mekanizması hiçbir evrimlefltirici güce sahip de¤ildir. Darwin de bu gerçe¤in farkındaydı ve Türlerin Kö-
Doğal seleksiyonun evrim teorisine kazandırdığı hiçbir şey yoktur. Çünkü bu mekanizma, hiçbir zaman bir türün genetik bilgisini zenginleştirip geliştirmez. Hiçbir zaman bir türü bir başka türe çevirmez.
142
Harun Yahya (Adnan Oktar)
keni adlı kitabında "Faydalı de¤ifliklikler oluflmadı¤ı sürece do¤al seleksiyon hiçbir fley yapamaz" demek zorunda kalmıfltı.7 Lamarck'ın Etkisi Peki bu "faydalı de¤ifliklikler" nasıl oluflabilirdi? Darwin, kendi döneminin ilkel bilim anlayıflı içinde, bu soruyu Lamarck'a dayanarak cevaplamaya çalıflmıfltı. Darwin'den önce yaflamıfl olan Fransız biyolog Lamarck'a göre, canlılar yaflamları sırasında geçirdikleri fiziksel de¤ifliklikleri sonraki nesle aktarıyorlar, nesilden nesile biriken bu özellikler sonucunda yeni türler ortaya çıkıyordu. Örne¤in Lamarck'a göre zürafalar ceylanlardan türemifllerdi, yüksek a¤açların yapraklarını yemek için çabalarken nesilden nesile boyunları uzamıfltı. Darwin de benzeri örnekler vermifl, örne¤in Türlerin Kökeni adlı kitabında, yiyecek bulmak için suya giren bazı ayıların zamanla balinalara dönüfltü¤ünü iddia etmiflti.8 Ama Mendel'in keflfetti¤i ve 20.yüzyılda geliflen genetik bilimiyle kesinleflen kalıtım kanunları, kazanılmıfl özelliklerin sonraki nesillere aktarılması efsanesini kesin olarak yıktı. Böylece do¤al seleksiyon "tek baflına" ve dolayısıyla tümüyle etkisiz bir mekanizma olarak kalmıfl oluyordu. Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için 1930'ların sonlarında, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha yaygın ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya attılar. Neo-Darwinizm, do¤al seleksiyonun yanına "faydalı de¤ifliklik sebebi" olarak mutasyonları, yani canlıların genlerinde radyasyon gibi dıfl etkiler ya da kopyalama hataları sonucunda oluflan bozulmaları ekledi. Bugün de hala dünyada evrim adına geçerlili¤ini koruyan model neoDarwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canlı türünün, bu canlıların, kulak, göz, akci¤er, kanat gibi sayısız kompleks organlarının "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara dayalı bir süreç sonucunda
143
HZ.
YUSUF
bacak
anten gözler
a¤›z
Evrimciler yüzyılın başından beri sinekleri mutasyona uğratarak, faydalı mutasyon örneği oluşturmaya çalıştılar. Ancak onyıllarca süren bu çabaların sonucunda elde edilen tek sonuç, sakat, hastalıklı ve kusurlu sinekler oldu. Üstte solda, normal bir meyve sineğinin kafası ve sağda ise mutasyona uğrayarak kafasından bacaklar çıkmış diğer bir meyve sineği.
olufltu¤unu iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır: Mutasyonlar canlıları gelifltirmezler, aksine her zaman için canlılara zarar verirler. Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Bu molekül üzerinde oluflan herhangi rastgele bir etki ancak zarar verir. Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu flöyle açıklar: Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararlıdırlar. Çok ender olarak meydana gelirler ve en iyi ihtim malle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutasyonların evrimsel bir geliflme meydana getiremeyece¤ini gösterir. Zaten yüksek derecede özelleflmifl bir organizmada meydana gelebilecek rastlantısal bir de¤iflflim, ya etkisiz olacaktır ya da zararlı. Bir kol saatinde meydana gelecek rasgele bir de¤iflim kol saaatini gelifltirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi ihtimalle etkisiz olacakttır. Bir deprem bir flehri gelifltirmez, ona yıkım getirir.9 Nitekim bugüne kadar hiçbir yararlı, yani genetik bilgiyi gelifltiren mu-
144
Harun Yahya (Adnan Oktar)
tasyon örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutasyonların zararlı oldu¤u görüldü. Anlaflıldı ki, evrim teorisinin "evrim mekanizması" olarak gösterdi¤i mutasyonlar, gerçekte canlıları sadece tahrip eden, sakat bırakan genetik olaylardır. (‹nsanlarda mutasyonun en sık görülen etkisi de kanserdir.) Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim mekanizması" olamaz. Do¤al seleksiyon ise, Darwin'in de kabul etti¤i gibi, "tek baflına hiçbir fley yapamaz." Bu gerçek bizlere do¤ada hiçbir "evrim mekanizması" olmadı¤ını göstermektedir. Evrim mekanizması olmadı¤ına göre de, evrim denen hayali süreç yaflanmıfl olamaz. Fosil Kayıtları: Ara Formlardan Eser Yok Evrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmamıfl oldu¤unun en açık göstergesi ise fosil kayıtlarıdır. Evrim teorisine göre bütün canlılar birbirlerinden türemifllerdir. Önceden var olan bir canlı türü, zamanla bir di¤erine dönüflmüfl ve bütün türler bu flekilde ortaya çıkmıfllardır. Teoriye göre bu dönüflüm yüz milyonlarca yıl süren uzun bir zaman dilimini kapsamıfl ve kademe kademe ilerlemifltir. Bu durumda, iddia edilen uzun dönüflüm süreci içinde sayısız "ara türler"in oluflmufl ve yaflamıfl olmaları gerekir. Örne¤in geçmiflte, balık özelliklerini taflımalarına ra¤men, bir yandan da bazı sürüngen özellikleri kazanmıfl olan yarı balık-yarı sürüngen canlılar yaflamıfl olmalıdır. Ya da sürüngen özelliklerini taflırken, bir yandan da bazı kufl özellikleri kazanmıfl sürüngen-kufllar ortaya çıkmıfl olmalıdır. Bunlar, bir geçifl sürecinde oldukları için de, sakat, eksik, kusurlu canlılar olmalıdır. Evrimciler geçmiflte yaflamıfl olduklarına inandıkları bu teorik yaratıklara "ara geçifl formu" adını verirler. E¤er gerçekten bu tür canlılar geçmiflte yaflamıfllarsa bunların sayılarının ve çeflitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olması gerekir. Ve bu ucube canlıların kalıntılarına mutlaka fosil kayıtlarında rastlanması gerekir. Darwin, Türlerin Kökeni'nde bunu flöyle açıklamıfltır: E¤er teorim do¤ruysa, türleri birbirine ba¤layan sayısız ara-geçifl
145
YAfiAYAN FOS‹LLER EVR‹M‹ ÇÜRÜTÜYOR Fosiller, evrimin hiçbir zaman yaflanmad›¤›n›n ispat›d›r. Fosil kay›tlar›n›n ortaya koydu¤u gibi, caa nl›lar sahip olduklar› tüm özelliklerle bir anda var olmufllar ü çük bir de¤ifliklik geçirmemifllerdir. Bave soylar› devam etti¤i müddetçe en kü n gen olarak var oll›klar hep bal›k, böcekler hep böcek, sürüngenler hep sürün mufltur. Türlerin aflama aflama olufltu¤u iddias›n›n bilimsel hiçbir geçerlili¤i yoktt ur. Tüm canl›lar› Yüce Allah yaratm›flt›r.
54 - 37 milyon y›ll›k günefl bal›¤› fosili 295 milyon y›ll›k deniz kestanesi fosili
125 milyon y›l›k köpüklü A¤ustos böce¤i fosili
50 milyon y›ll›k sekoya yapra¤› fosili
Harun Yahya (Adnan Oktar)
çeflitleri mutlaka yaflamıfl olmalıdır... Bunların yaflamıfl olduklarının kanıtları da sadece fosil kalıntıları arasında bulunabilir.10 Darwin'in Yıkılan Umutları Ancak 19. yüzyılın ortasından bu yana dünyanın dört bir yanında hummalı fosil arafltırmaları yapıldı¤ı halde bu ara geçifl formlarına rastlanamamıfltır. Yapılan kazılarda ve arafltırmalarda elde edilen bütün bulgular, evrimcilerin beklediklerinin aksine, canlıların yeryüzünde birdenbire, eksiksiz ve kusursuz bir biçimde ortaya çıktıklarını göstermifltir. Ünlü ‹ngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir evrimci olmasına karflın bu gerçe¤i flöyle itiraf eder: Sorunumuz fludur: Fosil kayıtlarını detaylı olarak inceledi¤imiizde, türler ya da sınıflar seviyesinde olsun, sürekli olarak aynı gerçekle v rimle geliflen de¤il, aniden yeryüzünde karflılaflırız; kademeli ev oluflan gruplar görürüz. 11 Yani fosil kayıtlarında, tüm canlı türleri, aralarında hiçbir geçifl formu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya çıkmaktadırlar. Bu, Darwin'in öngörülerinin tam aksidir. Dahası, bu canlı türlerinin yaratıldıklarını gösteren çok güçlü bir delildir. Çünkü bir canlı türünün, kendisinden evrimleflti¤i hiçbir atası olmadan, bir anda ve kusursuz olarak ortaya çıkmasının tek açıklaması, o türün yaratılmıfl olmasıdır. Bu gerçek, ünlü evrimci biyolog Douglas Futuyma tarafından da kabul edilir: Yaratılıfl ve evrim, yaflayan canlıların kökeni hakkında yapılabilecek yegane iki açıklamadır. Canlıılar dünya üzerinde ya tamamen mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya çıkmıfllardır ya da böyle olmamıfltır. E¤er böyle olmadıysa, bir de¤iflim süreci sayesinde kendinlı türlerinden evrimleflerek meydana lerinden önce var olan bazı can gelmifl olmalıdırlar. Ama e¤er eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya çıkmıfllarsa, o halde sonsuz güç sahibi bir akıl tarafından yaratılmıfl olmaları gerekir.12 Fosiller ise, canlıların yeryüzünde eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya çıktıklarını göstermektedir. Yani "türlerin kökeni", Darwin'in sandı¤ının aksine, evrim de¤il yaratılıfltır.
147
HZ.
YUSUF
‹nsanın Evrimi Masalı Evrim teorisini savunanların en çok gündeme getirdikleri konu, insanın kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist iddia, bugün yaflayan modern insanın maymunsu birtakım yaratıklardan geldi¤ini varsayar. 4-5 milyon yıl önce baflladı¤ı varsayılan bu süreçte, modern insan ile ataları arasında bazı "ara form"ların yafladı¤ı iddia edilir. Gerçekte tümüyle hayali olan bu senaryoda dört temel "kategori" sayılır: 1) Australopithecus 2) Homo habilis 3) Homo erectus 4) Homo sapiens Evrimciler, insanların sözde ilk maymunsu atalarına "güney maymunu" anlamına gelen "Australopithecus" ismini verirler. Bu canlılar gerçekte soyu tükenmifl bir maymun türünden baflka bir fley de¤ildir. Lord Solly Zuckerman ve Prof. Charles Oxnard gibi ‹ngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomistin Australopithecus örnekleri üzerinde yaptıkları çok genifl kapsamlı çalıflmalar, bu canlıların sadece soyu tükenmifl bir maymun türüne ait olduklarını ve insanlarla hiçbir benzerlik taflımadıklarını göstermifltir.13 Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhasını da, "homo" yani insan olarak sınıflandırırlar. ‹ddiaya göre homo serisindeki canlılar, Australopithecuslar'dan daha geliflmifllerdir. Evrimciler, bu farklı canlılara ait fosilleri ardı ardına dizerek hayali bir evrim fleması olufltururlar. Bu flema hayalidir, çünkü gerçekte bu farklı sınıfların arasında evrimsel bir iliflki oldu¤u asla ispatlanamamıfltır. Evrim teorisinin 20. yüzyıldaki en önemli savunucularından biri olan Ernst Mayr, "Homo sapiens'e uzanan zincir gerçekte kayıptır" diyerek bunu kabul eder. 14 Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus > Homo sapiens" sıralamasını yazarken, bu türlerin her birinin, bir sonrakinin atası oldu¤u izlenimini verirler. Oysa paleoantropologların son bulguları, Australopithecus, Homo habilis ve Homo erectus'un dünyanın farklı bölgelerinde aynı dönemlerde yafladıklarını göstermektedir.15 Dahası Homo erec-
148
Harun Yahya (Adnan Oktar)
tus sınıflamasına ait insanların bir bölümü çok modern zamanlara kadar yaflamıfllar, Homo sapiens neandertalensis ve Homo sapiens sapiens (modern insan) ile aynı ortamda yan yana bulunmufllardır. 16 Bu ise elbette bu sınıfların birbirlerinin ataları oldukları iddiasının geçersizli¤ini açıkça ortaya koymaktadır. Harvard Üniversitesi paleontologlarından Stephen Jay Gould, kendisi de bir evrimci olmasına karflın, Darwinist teorinin içine girdi¤i bu çıkmazı flöyle açıklar: E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farklı hominid (insanımsı) çizgisi varsa, o hald de bizim soy a¤acımıza ne oldu? Açıktır ki, bunların biri di¤erinden gelmifl olamaz. Dahası, biri di-¤eriyle karflılafltırıldı¤ında evrimsel bir geliflme trendi göstermemektedirler.17 Kısacası, medyada ya da ders kitaplarında yer alan hayali birtakım "yarı maymun, yarı insan" canlıların çizimleriyle, yani sırf propaganda yoluyla ayakta tutulmaya çalıflılan insanın evrimi senaryosu, hiçbir bilimsel temeli olmayan bir masaldan ibarettir. Bu konuyu uzun yıllar inceleyen, özellikle Australopithecus fosilleri üzerinde 15 yıl arafltırma yapan ‹ngiltere'nin en ünlü ve saygın bilim adamlarından Lord Solly Zuckerman, bir evrimci olmasına ra¤men, ortada maymunsu canlılardan insana uzanan gerçek bir soy a¤acı olmadı¤ı sonucuna varmıfltır. Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalası" yapmıfltır. Bilimsel olarak kabul etti¤i bilgi dallarından, bilim dıflı olarak kabul etti¤i bilgi dallarına kadar bir yelpaze oluflturmufltur. Zuckerman'ın bu tablosuna göre en "bilimsel" -yani somut verilere dayanan- bilgi dalları kimya ve fiziktir. Yelpazede bunlardan sonra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler gelir. Yelpazenin en ucunda, yani en "bilim dıflı" sayılan kısımda ise, Zuckerman'a göre, telepati, altıncı his gibi "duyum ötesi algılama" kavramları ve bir de "insanın evrimi" vardır! Zuckerman, yelpazenin bu ucunu flöyle açıklar: Objektif gerçekli¤in alanından çıkıp da, biyolojik bilim olarak varsayılan bu alanlara -yanii duyum ötesi algılamaya ve insanın fosil
149
HZ.
YUSUF
tarihinin yorumlanmasına- girdi¤imizde, evrim teorisine inanan bir unu görürüz. Öyle ki teorilerine kimse için herfleyin mümkün oldu¤u kesinlikle inanan bu kimselerin çeliflkili bazı yargıları aynı anda kabul etmeleri bile mümkündür.18 ‹flte insanın evrimi masalı da, teorilerine körü körüne inanan birtakım insanların buldukları bazı fosilleri ön yargılı bir biçimde yorumlamalarından ibarettir. Darwin Formülü! fiimdiye kadar ele aldı¤ımız tüm teknik delillerin yanında, isterseniz evrimcilerin nasıl saçma bir inanıfla sahip olduklarını bir de çocukların bile anlayabilece¤i kadar açık bir örnekle özetleyelim. Evrim teorisi canlılı¤ın tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedir. Dolayısıyla bu iddiaya göre cansız ve fluursuz atomlar biraraya gelerek önce hücreyi oluflturmufllardır ve sonrasında aynı atomlar bir flekilde di¤er canlıları ve insanı meydana getirmifllerdir. flimdi düflünelim; canlılı¤ın yapıtaflı olan karbon, fosfor, azot, potasyum gibi elementleri biraraya getirdi¤imizde bir yı¤ın oluflur. Bu atom yı¤ını, hangi ifllemden geçirilirse geçirilsin, tek bir canlı oluflturamaz. ‹sterseniz bu konuda bir "deney" tasarlayalım ve evrimcilerin aslında savundukları, ama yüksek sesle dile getiremedikleri iddiayı onlar adına "Darwin Formülü" adıyla inceleyelim: Evrimciler, çok sayıda büyük varilin içine canlılı¤ın yapısında bulunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gibi elementlerden bol miktarda koysunlar. Hatta normal flartlarda bulunmayan ancak bu karıflımın içinde bulunmasını gerekli gördükleri malzemeleri de bu varillere eklesinler. Karıflımların içine, istedikleri kadar amino asit, istedikleri kadar da (bir tekinin bile rastlantısal oluflma ihtimali 10-950 olan) protein doldursunlar. Bu karıflımlara istedikleri oranda ısı ve nem versinler. Bunları istedikleri geliflmifl cihazlarla karıfltırsınlar. Varillerin baflına da dünyanın önde gelen bilim adamlarını koysunlar. Bu uzmanlar babadan o¤ula, kuflaktan kufla¤a aktararak nöbetlefle milyarlarca, hatta trilyonlarca se-
150
Harun Yahya (Adnan Oktar)
ne sürekli varillerin baflında beklesinler. Bir canlının oluflması için hangi flartların var olması gerekti¤ine inanılıyorsa hepsini kullanmak serbest olsun. Ancak, ne yaparlarsa yapsınlar o varillerden kesinlikle bir canlı çıkartamazlar. Zürafaları, aslanları, arıları, kanaryaları, bülbülleri, papa¤anları, atları, yunusları, gülleri, orkideleri, zambakları, karanfilleri, muzları, portakalları, elmaları, hurmaları, domatesleri, kavunları, karpuzları, incirleri, zeytinleri, üzümleri, fleftalileri, tavus kufllarını, sülünleri, renk renk kelebekleri ve bunlar gibi milyonlarca canlı türünden hiçbirini oluflturamazlar. De¤il burada birkaçını saydı¤ımız bu canlı varlıkları, bunların tek bir hücresini bile elde edemezler. Kısacası, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi oluflturamazlar. Sonra yeni bir karar vererek bir hücreyi ikiye bölüp, sonra art arda baflka kararlar alıp, elektron mikroskobunu bulan, sonra kendi hücre yapısını bu mikroskop altında izleyen profesörleri oluflturamazlar. Madde, ancak Allah'ın üstün yaratmasıyla hayat bulur. Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen aykırı bir safsatadır. Evrimcilerin ortaya attı¤ı iddialar üzerinde biraz bile düflünmek, üstteki örnekte oldu¤u gibi, bu gerçe¤i açıkça gösterir. Göz ve Kulaktaki Teknoloji Evrim teorisinin kesinlikle açıklama getiremeyece¤i bir di¤er konu ise göz ve kulaktaki üstün algılama kalitesidir. Gözle ilgili konuya geçmeden önce "Nasıl görürüz?" sorusuna kısaca cevap verelim. Bir cisimden gelen ıflınlar, gözde retinaya ters olarak düfler. Bu ıflınlar, buradaki hücreler tarafından elektrik sinyallerine dönüfltürülür ve beynin arka kısmındaki görme merkezi denilen küçücük bir noktaya ulaflır. Bu elektrik sinyalleri bir dizi ifllemden sonra beyindeki bu merkezde görüntü olarak algılanır. Bu bilgiden sonra flimdi düflünelim: Beyin ıflı¤a kapalıdır. Yani beynin içi kapkaranlıktır, ıflık beynin bulundu¤u yere kadar giremez. Görüntü merkezi denilen yer kapkaranlık, ıflı¤ın asla ulaflmadı¤ı, belki de hiç karflılaflmadı¤ınız kadar karanlık bir yerdir. Ancak siz bu zifiri karanlıkta ıflıklı, pırıl pırıl bir dünyayı seyretmektesiniz. Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzyıl teknolo-
151
HZ.
YUSUF
jisi bile her türlü imkana ra¤men bu netli¤i sa¤layamamıfltır. Örne¤in flu anda okudu¤unuz kitaba, kitabı tutan ellerinize bakın, sonra baflınızı kaldırın ve çevrenize bakın. flu anda gördü¤ünüz netlik ve kalitedeki bu görüntüyü baflka bir yerde gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü size dünyanın bir numaralı televizyon flirketinin üretti¤i en geliflmifl televizyon ekranı dahi veremez. 100 yıldır binlerce mühendis bu netli¤e ulaflmak için çalıflmaktadır. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta, arafltırmalar yapılmakta, planlar ve tasarımlar gelifltirilmektedir. Yine bir TV ekranına bakın, bir de flu anda elinizde tuttu¤unuz bu kitaba. Arada büyük bir netlik ve kalite farkı oldu¤unu göreceksiniz. Üstelik, TV ekranı size iki boyutlu bir görüntü gösterir, oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz. Uzun yıllardır on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gözün görme kalitesine ulaflmaya çalıflmaktadırlar. Evet, üç boyutlu bir televizyon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük takmadan üç boyutlu görmek mümkün de¤il, kaldı ki bu suni bir üç boyuttur. Arka taraf daha bulanık, ön taraf ise ka¤ıttan dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördü¤ü kadar net ve kaliteli bir görüntü oluflmaz. Kamerada da, televizyonda da mutlaka görüntü kaybı meydana gelir. ‹flte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluflturan mekanizmanın tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedirler. flimdi biri size, odanızda duran televizyon tesadüfler sonucunda olufltu, atomlar biraraya geldi ve bu görüntü oluflturan aleti meydana getirdi dese ne düflünürsünüz? Binlerce kiflinin biraraya gelip yapamadı¤ını fluursuz atomlar nasıl yapsın? Gözün gördü¤ünden daha ilkel olan bir görüntüyü oluflturan alet tesadüfen oluflamıyorsa, gözün ve gözün gördü¤ü görüntünün de tesadüfen oluflamayaca¤ı çok açıktır. Aynı durum kulak için de geçerlidir. Dıfl kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vasıtasıyla toplayıp orta kula¤a iletir; orta kulak aldı¤ı ses titreflimlerini güçlendirerek iç kula¤a aktarır; iç kulak da bu titreflimleri elektrik sinyallerine dönüfltürerek beyne gönderir. Aynen görmede oldu¤u gibi duyma ifllemi de beyindeki duyma merkezinde gerçekleflir. Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ıflık gibi sese
152
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Gözü ve kulağı, kamera ve ses kayıt cihazları ile kıyasladığımızda bu organlarımızın söz konusu teknoloji ürünlerinden çok daha kompleks, çok daha başarılı, çok daha kusursuz tasarımlara sahip olduklarını görürüz.
de kapalıdır, ses geçirmez. Dolayısıyla dıflarısı ne kadar gürültülü de olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna ra¤men en net sesler beyinde algılanır. Ses geçirmeyen beyninizde bir orkestranın senfonilerini dinlersiniz, kalabalık bir ortamın tüm gürültüsünü duyarsınız. Ama o anda hassas bir cihazla beyninizin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada keskin bir sessizli¤in hakim oldu¤u görülecektir. Net bir görüntü elde edebilmek ümidiyle teknoloji nasıl kullanılıyorsa, ses için de aynı çabalar onlarca yıldır sürdürülmektedir. Ses kayıt cihazları, müzik setleri, birçok elektronik alet, sesi algılayan müzik sistemleri bu çalıflmalardan bazılarıdır. Ancak, tüm teknolojiye, bu teknolojide çalıflan binlerce mühendise ve uzmana ra¤men kula¤ın oluflturdu¤u net-
153
HZ.
YUSUF
lik ve kalitede bir sese ulaflılamamıfltır. En büyük müzik sistemi flirketinin üretti¤i en kaliteli müzik setini düflünün. Sesi kaydetti¤inde mutlaka sesin bir kısmı kaybolur veya az da olsa mutlaka parazit oluflur veya müzik setini açtı¤ınızda daha müzik bafllamadan bir cızırtı mutlaka duyarsınız. Ancak insan vücudundaki teknolojinin ürünü olan sesler son derece net ve kusursuzdur. Bir insan kula¤ı, hiçbir zaman müzik setinde oldu¤u gibi cızırtılı veya parazitli algılamaz; ses ne ise tam ve net bir biçimde onu algılar. Bu durum, insan yaratıldı¤ı günden bu yana böyledir. fiimdiye kadar insano¤lunun yaptı¤ı hiçbir görüntü ve ses cihazı, göz ve kulak kadar hassas ve baflarılı birer algılayıcı olamamıfltır. Ancak görme ve iflitme olayında, tüm bunların ötesinde, çok büyük bir gerçek daha vardır. Beynin ‹çinde Gören ve Duyan fiuur Kime Aittir? Beynin içinde, ıflıl ıflıl renkli bir dünyayı seyreden, senfonileri, kuflların cıvıltılarını dinleyen, gülü koklayan kimdir? ‹nsanın gözlerinden, kulaklarından, burnundan gelen uyarılar, elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya biyokimya kitaplarında bu görüntünün beyinde nasıl olufltu¤una dair birçok detay okursunuz. Ancak, bu konu hakkındaki en önemli gerçe¤e hiçbir yerde rastlayamazsınız: Beyinde, bu elektrik sinyallerini görüntü, ses, koku ve his olarak algılayan kimdir? Beynin içinde göze, kula¤a, burna ihtiyaç duymadan tüm bunları algılayan bir fluur bulunmaktadır. Bu fluur kime aittir? Elbette bu fluur beyni oluflturan sinirler, ya¤ tabakası ve sinir hücrelerine ait de¤ildir. ‹flte bu yüzden, herfleyin maddeden ibaret oldu¤unu zanneden Darwinist-materyalistler bu sorulara hiçbir cevap verememektedirler. Çünkü bu fluur, Allah'ın yaratmıfl oldu¤u ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek için göze, sesi duymak için kula¤a ihtiyaç duymaz. Bunların da ötesinde düflünmek için beyne ihtiyaç duymaz. Bu açık ve ilmi gerçe¤i okuyan her insanın, beynin içindeki birkaç san-
154
Harun Yahya (Adnan Oktar)
timetreküplük, kapkaranlık mekana tüm kainatı üç boyutlu, renkli, gölgeli ve ıflıklı olarak sı¤dıran yüce Allah'ı düflünüp, O'ndan korkup, O'na sı¤ınması gerekir. Materyalist Bir ‹nanç Buraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel bulgularla açıkça çeliflen bir iddia oldu¤unu göstermektedir. Teorinin hayatın kökeni hakkındaki iddiası bilime aykırıdır, öne sürdü¤ü evrim mekanizmalarının hiçbir evrimlefltirici etkisi yoktur ve fosiller teorinin gerektirdi¤i ara formların yaflamadıklarını göstermektedir. Bu durumda, elbette, evrim teorisinin bilime aykırı bir düflünce olarak bir kenara atılması gerekir. Nitekim tarih boyunca dünya merkezli evren modeli gibi pek çok düflünce, bilimin gündeminden çıkarılmıfltır. Ama evrim teorisi ısrarla bilimin gündeminde tutulmaktadır. Hatta bazı insanlar teorinin elefltirilmesini "bilime saldırı" olarak göstermeye bile çalıflmaktadırlar. Peki neden?.. Bu durumun nedeni, evrim teorisinin bazı çevreler için, kendisinden asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inanıfl olufludur. Bu çevreler, materyalist felsefeye körü körüne ba¤lıdırlar ve Darwinizm'i de do¤aya getirilebilecek yegane materyalist açıklama oldu¤u için benimsemektedirler. Bazen bunu açıkça itiraf da ederler. Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir genetikçi ve aynı zamanda önde gelen bir evrimci olan Richard Lewontin, "önce materyalist, sonra bilim adamı" oldu¤unu flöyle itiraf etmektedir: Bizim materyalizme bir inancımız var, 'a priori' (önceden kabul edilmifl, do¤ru varsayılmıfl) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir uralları deaçıklama getirmeye zorlayan fley, bilimin yöntemleri ve ku ¤il. Aksine, materyalizme olan 'a priori' ba¤lılı¤ımız nedeniyle, dünyaya materyalist bir açıklama getiren arafltırma yöntemlerini ve kavramları kurguluyoruz. Materyalizm mutlak do¤ru oldu¤una göre de, ‹lahi bir açıklamanın sahneye girmesine izin veremeyiz.19 Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye ba¤lılık u¤runa ya-
155
HZ.
YUSUF
flatılan bir dogma oldu¤unun açık ifadeleridir. Bu dogma, maddeden baflka hiçbir varlık olmadı¤ını varsayar. Bu nedenle de cansız, bilinçsiz maddenin, hayatı yarattı¤ına inanır. Milyonlarca farklı canlı türünün; örne¤in kuflların, balıkların, zürafaların, kaplanların, böceklerin, a¤açların, çiçeklerin, balinaların ve insanların maddenin kendi içindeki etkileflimlerle, yani ya¤an ya¤murla, çakan flimflekle, cansız maddenin içinden olufltu¤unu kabul eder. Gerçekte ise bu, hem akla hem bilime aykırı bir kabuldür. Ama Darwinistler kendi deyimleriyle "‹lahi bir açıklamanın sahneye girmemesi" için, bu kabulü savunmaya devam etmektedirler. Canlıların kökenine materyalist bir ön yargı ile bakmayan insanlar ise, flu açık gerçe¤i göreceklerdir: Tüm canlılar, üstün bir güç, bilgi ve akla sahip olan bir Yaratıcının eseridirler. Yaratıcım›z, tüm evreni yoktan var eden, en kusursuz biçimde düzenleyen ve tüm canlıları yaratıp flekillendiren Allah'tır. Evrim Teorisi Dünya Tarihinin En Etkili Büyüsüdür Burada flunu da belirtmek gerekir ki, ön yargısız, hiçbir ideolojinin etkisi altında kalmadan, sadece aklını ve mantı¤ını kullanan her insan, bilim ve medeniyetten uzak toplumların hurafelerini andıran evrim teorisinin inanılması imkansız bir iddia oldu¤unu kolaylıkla anlayacaktır. Yukarıda da belirtildi¤i gibi, evrim teorisine inananlar, büyük bir varilin içine birçok atomu, molekülü, cansız maddeyi dolduran ve bunların karıflımından zaman içinde düflünen, akleden, bulufllar yapan profesörlerin, üniversite ö¤rencilerinin, Einstein, Hubble gibi bilim adamlarının, Frank Sinatra, Charlton Heston gibi sanatçıların, bunun yanı sıra ceylanların, limon a¤açlarının, karanfillerin çıkaca¤ına inanmaktadırlar. Üstelik, bu saçma iddiaya inananlar bilim adamları, profesörler, kültürlü, e¤itimli insanlardır. Bu nedenle evrim teorisi için "dünya tarihinin en büyük ve en etkili büyüsü" ifadesini kullanmak yerinde olacaktır. Çünkü, dünya tarihinde insanların bu derece aklını baflından alan, akıl ve mantıkla düflünmelerine imkan tanımayan, gözlerinin önüne sanki bir perde çekip çok açık
156
Harun Yahya (Adnan Oktar)
olan gerçekleri görmelerine engel olan bir baflka inanç veya iddia daha yoktur. Bu, Afrikalı bazı kabilelerin totemlere, Sebe halkının Günefl'e tapmasından, Hz. ‹brahim'in kavminin elleri ile yaptıkları putlara, Hz. Musa'nın kavminin altından yaptıkları buza¤ıya tapmalarından çok daha vahim ve akıl almaz bir körlüktür. Gerçekte bu durum, Allah'ın Kuran'da iflaret etti¤i bir akılsızlıktır. Allah, bazı insanların anlayıfllarının kapanaca¤ını ve gerçekleri görmekten aciz duruma düfleceklerini birçok ayetinde bildirmektedir. Bu ayetlerden bazıları flöyledir: fiüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark etmez; inanmazlar. Allah, onlarrın kalplerini ve kulaklarını mühürlemifltir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azab onllaradır. (Bakara Suresi, 6-7) … Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bua görmezler, kulakları vardır bununla iflitmezler. Bunlar haynunla vanlar gibidir, hatta daha afla¤ılıktırllar. ‹flte bunlar gafil olanlardır. (Araf Suresi, 179)
Allah, Hicr Suresi'nde de bu insanların mucizeler görseler bile inanmayacak kadar büyülendiklerini flöyle bildirmektedir: Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yükselseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmifl bir toplulu¤uz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)
Bu kadar genifl bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olması, insanların gerçeklerden bu kadar uzak tutulmaları ve 150 yıldır bu büyünün bozulmaması ise, kelimelerle anlatılamayacak kadar hayret verici bir durumdur. Çünkü, bir veya birkaç insanın imkansız senaryolara, saçmalık ve mantıksızlıklarla dolu iddialara inanmaları anlaflılabilir. Ancak dünyanın dört bir yanındaki insanların, fluursuz ve cansız atomların ani bir kararla biraraya gelip; ola¤anüstü bir organizasyon, disiplin, akıl ve fluur gösterip
157
HZ.
YUSUF
kusursuz bir sistemle iflleyen evreni, canlılık için uygun olan her türlü özelli¤e sahip olan Dünya gezegenini ve sayısız kompleks sistemle donatılmıfl canlıları meydana getirdi¤ine inanmasının, "büyü"den baflka bir açıklaması yoktur. Nitekim, Allah Kuran'da, inkarcı felsefenin savunucusu olan bazı kimselerin, yaptıkları büyülerle insanları etkilediklerini Hz. Musa ve Firavun arasında geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa, Firavun'a hak dini anlattı¤ında, Firavun Hz. Musa'ya, kendi "bilgin büyücüleri" ile insanların toplandı¤ı bir yerde karflılaflmasını söyler. Hz. Musa, büyücülerle karfl›laflt›¤›nda, büyücülere önce onların marifetlerini sergilemelerini emreder. Bu olayın anlatıldı¤ı bir ayet flöyledir: (Musa:) "Siz atın" dedi. (Asalarını) atıverince, insanların gözlerini büyüleyiverdiler, onları dehfleete düflürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir getirmifl oldular. (Araf Suresi, 116)
Görüldü¤ü gibi Firavun'un büyücüleri yaptıkları "aldatmacalar"la -Hz. Musa ve ona inananlar dıflında- insanların hepsini büyüleyebilmifllerdir. Ancak, onların attıklarına karflılık Hz. Musa'nın ortaya koydu¤u delil, onların bu büyüsünü, ayetteki ifadeyle "uydurduklarını yutmufl" yani etkisiz kılmıfltır: Biz de Musa'ya: "Asanı fırlatıver" diye vahyettik. (O da fırlatıverince) bir de baktılar ki, o bütü ün uydurduklarını derleyip-toparlayıp yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onların bütün yapmakta olduk kları geçersiz kaldı. Orada yenilmifl oldular ve küçük düflmüfller olarak tersyüz çevrildiler. (Ara af Suresi, 117-119)
Ayetlerde de bildirildi¤i gibi, daha önce insanları büyüleyerek etkileyen bu kiflilerin yaptıklarının bir sahtekarlık oldu¤unun anlaflılması ile, söz konusu insanlar küçük düflmüfllerdir. Günümüzde de bir büyünün etkisiyle, bilimsellik kılıfı altında son derece saçma iddialara inanan ve bunları savunmaya hayatlarını adayanlar, e¤er bu iddialardan vazgeçmezlerse gerçekler tam anlamıyla açı¤a çıktı¤ında ve "büyü bozuldu¤un-
158
Harun Yahya (Adnan Oktar)
da" küçük duruma düfleceklerdir. Nitekim, yaklafl›k 60 yafl›na kadar evrimi savunan ve ateist bir felsefeci olan, ancak daha sonra gerçekleri gören Malcolm Muggeridge evrim teorisinin yak›n gelecekte düflece¤i durumu flöyle aç›klamaktad›r: Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uygulandı¤ı alanlarda, gelece¤in tarih kitaplarındakii en büyük espri malzemelerinden biri olaca¤ına ikna oldum. Gelecek kuflak, bu kadar çürük ve belirssiz bir hipotezin inanılmaz bir saflıkla kabul edilmesini hayretle karflılayacaktır.20 Bu gelecek, uzakta de¤ildir aksine çok yakın bir gelecekte insanlar "tesadüfler"in ilah olamayacaklarını anlayacaklar ve evrim teorisi dünya tarihinin en büyük aldatmacası ve en fliddetli büyüsü olarak tanımlanacaktır. Bu fliddetli büyü, büyük bir hızla dünyanın dört bir yanında insanların üzerinden kalkmaya bafllamıfltır. Evrim aldatmacasının sırrını ö¤renen birçok insan, bu aldatmacaya nasıl kandı¤ını hayret ve flaflkınlıkla düflünmektedir.
... Sen Yücesin, bize ö¤retti¤inden baflka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herfleyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olans›n. (Bakara Suresi, 32)
159
NOTLAR 1-
Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular Evolution and The Origin of Life, New York: Marcel Dekker, 1977. s. 2
2-
Alexander I. Oparin, Origin of Life, (1936) New York, Dover Publications, 1953 (Reprint), s.196
3-
"New Evidence on Evolution of Early Atmosphere and Life", Bulletin of the American Meteorological Society, cilt 63, Kas›m 1982, s. 1328-1330.
4-
Stanley Miller, Molecular Evolution of Life: Current Status of the Prebiotic Synthesis of Small Molecules, 1986, s. 7
5-
Jeffrey Bada, Earth, fiubat 1998, s. 40
6-
Leslie E. Orgel, The Origin of Life on Earth, Scientific American, cilt 271, Ekim 1994, s. 78
7-
Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 189
8-
Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 184.
9-
B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylvania: The Banner Of Truth Trust, 1988.
10-
Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 179
11-
Derek A. Ager, "The Nature of the Fossil Record", Proceedings of the British Geological Association, cilt 87, 1976, s. 133
12-
Douglas J. Futuyma, Science on Trial, New York: Pantheon Books, 1983. s. 197
13-
Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, New York: Toplinger Publications, 1970, ss. 75-94; Charles E. Oxnard, "The Place of Australopithecines in Human Evolution: Grounds for Doubt", Nature, cilt 258, s. 389
14-
J. Rennie, "Darwin's Current Bulldog: Ernst Mayr", Scientific American, Aral›k 1992
15-
Alan Walker, Science, vol. 207, 1980, s. 1103; A. J. Kelso, Physical Antropology, 1st ed., New York: J. B. Lipincott Co., 1970, s. 221; M. D. Leakey, Olduvai Gorge, vol. 3, Cambridge: Cambridge University Press, 1971, s. 272
16-
Time, Kas›m 1996
17-
S. J. Gould, Natural History, vol. 85, 1976, s. 30
18-
Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, New York: Toplinger Publications, 1970, s. 19
19-
Richard Lewontin, "The Demon-Haunted World", The New York Review of Books, 9 Ocak, 1997, s. 28.
20-
Malcolm Muggeridge, The End of Christendom, Grand Rapids: Eerdmans, 1980, s. 43
160