YAZAR ve ESERLER‹ HAKKINDA Harun Yahya müstear ismini kullanan yazar Adnan Oktar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r. Harun Yahya'n›n eserleri yaklafl›k 30.000 resmin yer ald›¤› toplam 45.000 sayfal›k bir külliyatt›r ve bu külliyat 60 farkl› dile çevrilmifltir. Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r. Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya ulaflt›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel imani konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temellerini ve sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir.
Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca, ‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, S›rpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir. Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok insan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r. Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun Yahya Külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r. Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir. Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler. Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›nabilir. Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya Külliyat›, Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
Bu kitapta kullan›lan ayetler Ali Bulaç'›n haz›rlad›¤› "Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›" isimli mealden al›nm›flt›r.
Birinci Bask›: Temmuz 1999 ‹kinci Bask›: Aral›k 2002 Üçüncü Bask›: Ekim 2005 Dördüncü Bask›: Temmuz 2006 Beflinci Bask›: Mart 2009
ARAfiTIRMA YAYINCILIK Talatpafla Mah. Emirgazi Caddesi ‹brahim Elmas ‹flmerkezi A Blok Kat 4 Okmeydan› - ‹stanbul Tel: (0 212) 222 00 88
Bask›: Seçil Ofset 100 Y›l Mahallesi MAS-S‹T Matbaac›lar Sitesi 4. Cadde No: 77 Ba¤c›lar-‹stanbul Tel: (0 212) 629 06 15
www.harunyahya.org / www.harunyahya.net
Girifl
8
Allah'›n Apaç›k Olan Varl›¤›n› Anlamazl›ktan Gelmeyin
11
Evrimin Bir Aldatmaca Oldu¤unu, Herfleyi Allah'›n Yaratt›¤›n› Anlamazl›ktan Gelmeyin
14
Çevrenizdeki Canl›lardaki Mucizevi Özellikleri, Mükemmellikleri Anlamazl›ktan Gelmeyin
26
Sahip Oldu¤unuz Herfleyi Allah'›n Nimet Olarak Verdi¤ini Anlamazl›ktan Gelmeyin
41
Bu Dünyada Uzun Süre Kalmayaca¤›n›z› Anlamazl›ktan Gelmeyin
44
Ölüm Gerçe¤ini Anlamazl›ktan Gelmeyin
54
Kuran'›n Hak Kitap Oldu¤unu, Ondan Hesaba Çekilece¤inizi Anlamazl›ktan Gelmeyin
60
Vicdan›n›z›n Sesini Anlamazl›ktan Gelmeyin
65
Allah'›n Güzel Ahlakl› Olmay› Emretti¤ini Anlamazl›ktan Gelmeyin
68
Bütün Kötülüklerin Kayna¤›n›n Dinsizlik Oldu¤unu Anlamazl›ktan Gelmeyin
72
Ahiretin ve Hesap Gününün Varl›¤›n› Anlamazl›ktan Gelmeyin
77
Cehennemin Sonsuz Bir Azap Yurdu Oldu¤unu Anlamazl›ktan Gelmeyin
85
Maddenin D›flar›da Var Olan Asl›yla Hiçbir Zaman Muhatap Olamad›¤›n›z› Anlamazl›ktan Gelmeyin
90
Zaman›n De¤iflken Bir Alg› Oldu¤unu ve Kader Gerçe¤ini Anlamazl›ktan Gelmeyin
99
Sonuç
102
Kaynaklar
104
er sabah uyan›p yeni bir güne bafll›yorsunuz. Yataktan kalk›p elinizi yüzünüzü y›k›yor, kimi zaman aceleyle haz›rlan›yor h›zla bir yerlere ulaflmaya çal›fl›yorsunuz. Her insan gibi siz de ya okula, ya ifle geç kalmamak için çabal›yor ya da herhangi baflka bir günlük u¤rafl›ya yöneliyorsunuz. Okulunuza, iflinize ya da di¤er günlük u¤rafl›n›za ulaflt›¤›n›zda bir fleyler baflarmaya, ö¤renmeye, kazanmaya çal›fl›yor, h›zla geçen zaman içinde birdenbire akflam oldu¤unu fark ediyorsunuz. Akflam olunca eve dönüyor, evdeki her günkü ifllerinizi yap›yorsunuz. Bazen de¤ifliklik olarak bir arkadafl toplant›s›na veya herhangi bir e¤lenceye kat›l›yor, sinemaya gidiyor ve sonra da evinize dönüp uyuyorsunuz. Ertesi sabah kalkt›¤›n›zda ise bir gün önce yapt›klar›n›za en bafltan tekrar bafll›yorsunuz. Peki tüm bunlar› yaparken fark›nda olmad›¤›n›z daha önemli fleyler olabilir mi? Her insan gibi yaflam›n›z› "günlük hayat›n kofluflturmas›" içinde geçirirken bir fleyleri unutuyor, gözden kaç›r›yor veya görüp de anlamazl›ktan geliyor olabilir misiniz? Bu sorulara her insan›n verece¤i cevap, "evet" olmal›d›r. Çünkü insanlar›n ço¤unlu¤unun hayata dair düflünmedikleri, merak etmedikleri, görüp de üzerinden geçtikleri çok fazla detay vard›r. Örne¤in ilk olarak flu sorular› düflünebilirsiniz: Siz elinizde bu kitab› tutmufl, koltu¤unuzda oturdu¤unuzu düflünürken, asl›nda flafl›rt›c› baz› olaylar›n gerçekleflti¤inin, örne¤in uzayda saatte 1670 km. h›zla seyahat etti¤inizin fark›nda m›s›n›z? Veya kitab›n›z› okurken içinde bulundu¤unuz genifl odan›n (veya herhangi bir mekan›n) uzayda bir toz zerreci¤i kadar bile yer kaplamad›¤›n› düflünüyor musunuz?
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Ya da düflünebilen yegane varl›k olarak içinde yaflad›¤›n›z evrendeki kusursuzca var edilmifl düzenin bilincinde misiniz? Yukar›daki sorular› sayfalarca ço¤altmak mümkündür. Ancak burada bu birkaç sorunun verilmesinin amac› insanlar›n düflüncelerini s›n›rlayan sis perdesini hafifçe de olsa aralamakt›r. Ve bu sayede kitap boyunca üzerinde duraca¤›m›z hayati konular hakk›nda okuyucuyu derinlemesine düflünmeye yöneltmektir. Biraz önceki sorular üzerine flunlar› düflünmeye bafllam›fl olabilirsiniz: "Peki ama yukar›daki sorular›n yaflam›mdaki yeri nedir? Günlük hayat›n ak›fl› içerisinde bu sorular› düflünmem gerçekten de önem tafl›yor mu? Yar›n sabahki s›nav›m› veya ö¤leden sonra yapaca¤›m toplant›y› düflünmem daha aciliyetli de¤il mi?" Bu düflünceler insanlardan baz›lar›n›n içine düfltü¤ü bir yan›lg›y› yans›tmaktad›r. Bir insan için ifli, okulu, evi, gelece¤e yönelik planlar› elbette önemlidir ama bunlar›n hepsinden daha önemli konular da vard›r: ‹nsan herfleyden önce bu dünya üzerinde ne yapt›¤›n›, hangi amaçla bulundu¤unu, kaç›n›lmaz olan ölümle birlikte nereye gidece¤ini, s›n›rs›z büyüklükteki bir evren içinde üzerinde yaflad›¤› muhteflem gezegenin nas›l var oldu¤unu, bu gezegen üzerindeki canl›lar›n ve en önemlisi de kendisini Yaratan›n kim oldu¤unu düflünmelidir. ‹nsan sabah kalkt›¤› andan itibaren sürekli bir fleyler peflinde koflturur durur. Ancak bu kofluflturma s›ras›nda göz ard› etti¤i ÇOK ÖNEML‹ bir olay vard›r: S›n›rs›z büyüklükteki evren içinde insan›n kaplad›¤› yer son derece küçüktür. Büyük bir ev içerisinde bir toz zerreci¤i ne kadar yer kapl›yorsa, insan›n evrende kaplad›¤› yer de ancak o kadar hatta belki daha da küçüktür. Bir insan için bunu fark etmek flafl›rt›c› olabilir ama bu, APAÇIK bir gerçektir.
9
10
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
E¤er samimi olarak düflünür ve karfl›laflt›¤› gerçekleri anlamazl›ktan gelmezse ulaflaca¤› sonuç ise tektir: Üzerinde yaflad›¤› dünya, onun içinde yer ald›¤› uçsuz bucaks›z evren, etraf›nda gördü¤ü çeflit çeflit bitkiler, hayvanlar, canl›-cans›z tüm varl›klar ve en önemlisi de insan›n kendisi, üstün kudret sahibi Allah'›n kusursuz yarat›fl›n›n bir sonucudur. ‹nsan Allah'›n Zat›'n› göremez, ama O'nun varl›¤›n› ve kudretini çevresinde var olan say›s›z delilden anlayabilir. Ve O'nun insanlardan isteklerini, emirlerini, hoflnutlu¤unu kazanman›n yollar›n›, samimiyeti oran›nda idrak edebilir. Allah Kuran'da flöyle buyurmaktad›r: Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif oland›r, haberdar oland›r. Gerçek flu ki size Rabbinizden basiretler gelmifltir. Kim basiretle-görürse kendi lehine, kim de kör olursa (görmek istemezse) kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinizde gözetleyici de¤ilim. (Enam Suresi, 103-104) Siz de bu gerçe¤i düflünün ve sizi s›n›rs›z bir evrene yerlefltiren Allah'›n üstün kudretini sak›n anlamazl›ktan gelmeyin.
AKILLI TASARIM yani YARATILIfi Kitapta zaman zaman karfl›n›za Allah'›n yaratmas›ndaki mükemmelli¤i vurgulamak için kulland›¤›m›z "tasar›m" kelimesi ç›kacak. Bu kelimenin hangi maksatla kullan›ld›¤›n›n do¤ru anlafl›lmas› çok önemli. Allah'ın tüm evrende kusursuz bir tasarım yaratmıfl olması, Rabbimiz'in önce plan yaptı¤ı daha sonra yarattı¤ı anlamına gelmez. Bilinmelidir ki, yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah'ın yaratmak için herhangi bir 'tasarım' yapmaya ihtiyacı yoktur. Allah'ın tasarlaması ve yaratması aynı anda olur. Allah bu tür eksikliklerden münezzehtir. Allah'ın, bir fleyin ya da bir iflin olmasını diledi¤inde, onun olması için yalnızca "Ol" demesi yeterlidir. Ayetlerde flöyle buyurulmaktadır: Bir fleyi diledi¤i zaman, O'nun emri yalnızca: "Ol" demesidir; o da hemen oluverir. (Yasin Suresi, 82) Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir iflin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Allah'›n Apaç›k Olan Varl›¤›n› Anlamazl›ktan Gelmeyin
nsan dünyaya geldi¤i andan itibaren son derece düzenli bir ortamda yaflar. Varl›¤›n› sürdürmek için oksijene ihtiyac› vard›r. Ne ilginçtir ki yaflad›¤› dünyan›n atmosferi tam ihtiyaç duydu¤u miktarda oksijeni ona sa¤lar ve o da bu sayede rahatl›kla nefes alabilir. Yaflad›¤› gezegende canl›l›¤›n oluflabilmesi için bir ›s› kayna¤›n›n varl›¤› zorunludur, tam da gereken ›s› ve enerjiyi sa¤layabilecek mesafede Günefl vard›r. Yaflam›n› sürdürmek için beslenmeye ihtiyac› vard›r. Dünya üzerinde nereye gözünü çevirse çeflit çeflit yiyecekle karfl›lafl›r. Ayn› flekilde suya ihtiyaç duyar, üzerinde bulundu¤u gezegenin dörtte üçü sularla kapl›d›r. Bar›nmaya ihtiyac› vard›r. Çevresinde ona bar›nak oluflturabilecek pek çok mekan ve bu mekanlar› infla edebilece¤i her türlü materyal mevcuttur. Burada sayd›klar›m›z insan›n varl›¤›ndan söz etmek için gerekli olan milyonlarca, milyarlarca detaydan yaln›zca birkaç›d›r. Özet olarak insan, tam olarak yaflam›n› sürdürebilece¤i, aç›kça "insan için yarat›lm›fl" bir mekanda hayata bafllar. Ama her nedense insan tüm bunlar› bir al›flkanl›k perdesinin ard›ndan de¤erlendirir; onun için tüm bu anlat›lanlar "ola¤an" fleylerdir. Oysa insan içinde bulundu¤u durumu sorgulayarak etraf›na bakabilirse, al›fl›lm›fll›¤›n d›fl›na ç›kacak ve düflünmeye bafllayacakt›r: Nas›l oluyor da gökyüzü Dünya için koruyucu bir tavan görevi görüyor? Nas›l oluyor da insan vücudundaki trilyonlarca hücrenin her biri kendi yapaca¤› iflleri biliyor? Nas›l oluyor da yeryüzü üzerinde ola¤anüstü bir ekolojik denge mevcut?…
12
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
‹flte bunlara benzer sorular› araflt›rarak düflünen kifli do¤ru yolda demektir. Etraf›nda her an olup bitenlere karfl› duyars›z kalm›yor, ola¤anüstü bir fleyler oldu¤unu anlamazl›ktan gelmiyor demektir. Sorular sorarak, bunlar›n cevaplar›n› vererek düflünen kifli bir süre sonra herfleyde bir plan, bir düzen oldu¤unu fark edecektir: Tüm evrendeki kusursuz düzen nas›l meydana gelmifltir? Dünyadaki dengeler kim taraf›ndan sa¤lanm›flt›r? ‹nan›lmaz bir çeflitlili¤e sahip olan dünyadaki canl›lar nas›l ortaya ç›km›flt›r? Bu gibi sorular›n cevaplar›n› araflt›ran insan çok aç›k bir gerçekle karfl›lafl›r. Evrendeki herfley; her türlü düzen, her canl›, her mekanizma bir plan›n parças›, bir tasar›m›n ürünüdür. Bir böce¤in kanad›ndaki kusursuz yap›dan, bitkilerin topraktan ald›klar› suyu metrelerce yukar›ya hiç zorlanmadan ç›karmalar›n› sa¤layan tafl›ma sistemlerine, gezegenlerin yörüngelerindeki düzenden Dünya'n›n atmosferindeki gazlar›n oran›na kadar her detayda benzersiz bir kusursuzluk vard›r. Tüm bunlar›n tesadüfen meydana gelmesi ise kesin olarak imkans›zd›r. Çünkü kusursuz düzenlerin, iç içe geçmifl mekanizmalar›n bulundu¤u bir yerde elbette bir ak›l, bilinçli bir düzenleme vard›r. ‹flte insan dünya üzerinde gözünü çevirdi¤i her yerde, gördü¤ü her detayda Allah'› bulur. Herfleyi kontrolünde tutan, her türlü yaratmadan haberdar, tüm alemlerin Rabbi olan Allah varl›¤›n› bu kusursuzlukla kullar›na tan›t›r. Etraf›m›zdaki herfley; uçan kufllardan atan kalbimize, insan›n kendi do¤umundan gökyüzünde güneflin varl›¤›na kadar herfley Allah'›n sonsuz gücünü, yaratmada orta¤› olmad›¤›n› bize gösterir. Allah'›n büyüklü¤ü s›n›rs›zd›r. O'nun gücü herfleye yeter. ‹nsana düflense bu gerçe¤i kavramakt›r.
‹nsanlar günlük hayat›n ak›fl›na kendilerini öylesine kapt›r›rlar ki, asl›nda ne kadar mucizevi dengelere ba¤l› bir yaflam sürdüklerini fark edemezler. Oysa düflünen insan için saatte 1670 km. h›zla dönen bir küre üzerinde yafl›yor olmas›, üstelik bu kürenin yaflamas› için en elveriflli flartlar› tafl›yor olmas› tek bir gerçe¤e iflaret eder: Bu kusursuz sistem APAÇIK bir yarat›l›fl›n, "ÜSTÜN B‹R KUDRET SAH‹B‹" olan ALLAH'›n ürünüdür. O halde size hat›rlat›lan bu gerçe¤i anlamazl›ktan gelmeyin. Ve sizi yarat›p can verdi¤i için Rabbimiz olan Allah'a flükredin.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
13
O halde siz de etraf›n›zdaki canl› cans›z tüm varl›klar›n Allah'›n varl›¤›n› ve gücünü gösterdi¤ini anlamazl›ktan gelmeyin. Çevrenizde gördü¤ünüz fleylere bak›n ve Rabbimiz olan Allah'›n sonsuz kudretini, kadrini takdir etmeye çal›fl›n. Allah'›n varl›¤› APAÇIK bir gerçektir. Bu gerçe¤i anlamazl›ktan gelmek, sadece kiflinin kendine verece¤i büyük zararlar›n bafllang›c› olur. Çünkü Allah hiçbir fleye ihtiyac› olmayand›r, yücedir, büyüktür. Allah gökten yere herfleyin sahibidir. Allah Kuran'da Zat›'n› flöyle tan›t›r: Allah... O'ndan baflka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. ‹zni olmaks›z›n O'nun Kat›’nda flefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalar›ndakini bilir. (Onlar ise) Diledi¤i kadar›n›n d›fl›nda, O'nun ilminden hiçbir fleyi kavray›p-kuflatamazlar. O'-nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplay›p-kuflatm›flt›r. Onlar›n korunmas› O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)
Evrimin Bir Aldatmaca Oldu¤unu, Herfleyi Allah'›n Yaratt›¤›n› Anlamazl›ktan Gelmeyin
nsanlardan baz›lar› Allah'›n varl›¤›n› kabul etmek istemedikleri için yeryüzündeki canl›l›¤›n varoluflu ile ilgili olarak tamamen ak›l ve mant›k d›fl›, bilimsel her türlü gerçekle çeliflen bir "tesadüfler teorisi" ortaya atm›fllard›r. Evrim teorisi olarak isimlendirilen bu teori, yeryüzünde var olan tüm canl›lar›n rastlant›lar sonucu olufltu¤unu iddia eder. Oysa evrimcilerin as›ls›z iddialar› incelendi¤inde, bu teorinin "canl›l›¤›n nas›l ortaya ç›kt›¤›" konusunda tek bir makul aç›klama dahi getiremedi¤i ortaya ç›kar. Ak›l ve vicdan gözüyle canl›lardaki kusursuz sistemler incelendi¤inde karfl›m›za APAÇIK bir gerçek ç›kar: Canl›lar yarat›lm›fllard›r. Evrimcilerin canl›lar›n oluflumu ile ilgili tüm iddialar› geçersizdir. Dünya üzerinde evrim diye bir süreç kesinlikle yaflanmam›flt›r. Tüm evren üstün ak›l sahibi bir Yarat›c› taraf›ndan, benzersiz bir flekilde yarat›lm›flt›r ve evrim sadece bir aldatmacad›r. Bu, kesin bir gerçektir. Canl›l›kla ilgili tüm bilimsel ve mant›ki deliller APAÇIK B‹R YARATILIfiI göstermesine ra¤men, hala ›srarla evrimi savunmaya devam edenler vard›r. Bu bölümde bilime ba¤l› olduklar›n› iddia eden kimi insanlar›n, gerçekleri görmezden, anlamazdan gelerek nas›l ak›l d›fl› iddialar öne sürebildiklerini görece¤iz. Ve körü körüne ba¤l› olduklar›, geçersizli¤ini anlamazl›ktan geldikleri teorinin, 20. yüzy›lda geliflen bilim sayesinde nas›l temelinden y›k›ld›¤›na flahit olaca¤›z. Sak›n Allah'›n varl›¤›n› reddetme çabas› içinde olan bu insanlar›n yan›lg›s›na düflmeyin ve siz de herfleyin Yarat›c›s›n›n Allah oldu¤unu, evrim diye bir sürecin yeryüzünde asla yaflanmad›¤›n› anlamazl›ktan gelmeyin.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
15
● Evrimciler, canl›lar›n iki temel mekanizma sayesinde evrimlefltiklerini iddia ederler. "Do¤al seleksiyon" ve "mutasyonlar". Do¤al seleksiyon, yap›s› do¤al flartlara uyum sa¤lamayan canl›lar›n bir süre sonra yok olaca¤›n›, yap›s› uygun olanlar›nsa nesillerini devam ettirece¤ini öne sürer. Oysa bu iddian›n evrimle hiçbir ilgisi yoktur. Do¤al seleksiyon mekanizmas› vas›tas›yla ancak var olan bir tür içinde güçsüz olanlar›n elenmesi, sonuç olarak güçlü bireylerden oluflan bir toplulu¤un ortaya ç›kmas› sa¤lan›r. Yani do¤al seleksiyon sonucunda do¤ada herhangi yeni bir canl› türünün oluflmas› söz konusu de¤ildir. Evrimciler de asl›nda bu gerçe¤in fark›ndad›rlar. Ünlü bir evrimci olan ‹ngiltere Do¤a Tarihi Müzesi bafl paleontolo¤u Colin Patterson do¤al seleksiyonun anlams›zl›¤›n› flu ifadeleriyle kabul etmektedir: Hiç kimse do¤al seleksiyon mekanizmalar› ile yeni bir tür üretememifltir. Hiç kimse böyle bir fleyin yak›n›na bile yaklaflamam›flt›r. Bugün neo-Darwinizmin en çok tart›fl›lan konusu budur. Evrimcilere göre evrimsel de¤iflikliklerin di¤er kayna¤›, canl›lar›n genetik yap›s›nda meydana gelen rastgele mutasyonlard›r. Küçük mutasyonlar›n ard› ard›na eklenerek yeni türler ortaya ç›kard›¤›n› iddia ederler. Oysa mutasyonlar hücredeki tüm bilgilerin kodlu oldu¤u DNA'da sadece tahribat yaparlar. Mutasyonlar›n net etkisi her zaman zararl›d›r, yeni bir tür oluflturmalar› da kesinlikle mümkün de¤ildir. Mutasyonlar sonucunda sadece mongolizm, albinizm, cücelik, kanser gibi hastal›klar ve sakatl›klar ortaya ç›kabilir. Yak›n geçmiflte Nagasaki ve Hiroflima'da kullan›lan nükleer silahlar›n etkisiyle oluflan radyasyonun canl›larda meydana getirdi¤i mutasyonlar bunun kesin birer örne¤idirler. Bu bilgiler ›fl›¤›nda evrimcilerin evrimlefltirici olarak öne sürdü¤ü iki mekanizman›n da gerçekte hiçbir anlam ifade etmedi¤ini ve yeryüzünde canl›lar› zaman içinde tesadüfen meydana getirebilecek bir mekanizman›n var olmad›¤›n› anlamazl›ktan gelmeyin. ● Evrimciler yeryüzündeki bütün canl› türlerinin, uzun bir zaman süreci içinde birbirlerinden evrimleflerek ortaya ç›kt›¤›n› iddia ederler. Teorinin bu iddias›n›n geçerli olabilmesi için, geçmiflte say›s›z ara türde canl›n›n
16
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
yaflam›fl olmas› gereklidir. Yani bildi¤imiz canl›lar›n yan›nda, yar› bal›k-yar› sürüngen, ya da yar› sürüngen-yar› kufl canl›lar ortaya ç›km›fl olmal›d›r. ‹flte evrimciler geçmiflte yaflam›fl olduklar›na inand›klar› bu hayali yarat›klar› "ara-geçifl formu" olarak adland›r›rlar. E¤er bu hayali canl›lar geçmiflte gerçekten yaflam›fllarsa, bu canl›lar›n kal›nt›lar›na fosil kay›tlar›nda da rastlanmas› gerekir. Çünkü flimdiye kadar yaflam›fl olan milyonlarca hayvan türünün fosillerine, dünyan›n her yerinde rastlanmaktad›r. Ama ne ilginçtir ki bugüne kadar yap›lan araflt›rmalarda, büyük ço¤unlu¤u bulunmufl olan fosil kay›tlar›n›n içinde, evrimcilerin geçmiflte yaflad›klar›n› iddia ettikleri ara geçifl formlar›ndan tek bir tane bile bulunmamaktad›r. Di¤er canl›lar›n fosil kay›tlar› son derece zenginken, ara-geçifl formu oldu¤u iddia edilen hayali canl›lara ait tek bir fosil kayd› bile yoktur. Bugüne kadar tek bir ara geçifl fosilinin bile bulunamam›fl olmas›n›n, evrimci iddialar› tamamen saf d›fl› b›rakt›¤›n› anlamazl›ktan gelmeyin. ● Evrimcilerin hayali senaryosuna göre, baz› bal›klar çeflitli nedenlerle sudan karaya geçme ihtiyac› hissetmifllerdir. Bu ihtiyaç üzerine bal›klarda de¤iflmeler bafllam›fl ve zamanla karaya ç›karak burada sürüngenlere dönüflmüfllerdir. Bu, evrimcilerin sudan karaya geçifl masal›n›n k›sa bir özetidir. fiimdi k›saca bir düflünelim: Bir bal›k bir gün karaya ç›kmaya karar verirse ne olur? Yavafl yavafl sahile yaklaflan, sonra kumlara do¤ru ilerleyen, en sonunda da karaya ç›kan bir bal›¤›n bafl›na neler gelebilir? Kuflkusuz bu so-
E T H A S
Yukar›da çizimde ifade edilen denizy›ld›z›n›n bal›¤a dönüflmesi iddias›, tamamen hayal gücünün ürünüdür. ‹lk s›rada gördü¤ünüz deniz y›ld›z›n›n ve en sonda gördü¤ünüz bal›¤›n say›s›z fosili mevcuttur. Ama yar› deniz y›ld›z›-yar› bal›k olarak gösterilen canl›lar birer çizimden ibarettir. Ara geçifl canl›s› olduklar› iddia edilen bu çizimlere benzer tek bir fosile dahi rastlanmam›flt›r. Çünkü bunlar›n tek bir örne¤i dahi yeryüzünde hiç yaflamam›flt›r.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
17
runun cevab› aç›kt›r: Bir bal›k her ne flekilde olursa olsun karaya ç›kt›¤›nda k›sa bir süre içinde ölecektir. Hemen arkas›nda baflka bir bal›k ayn› fleyi denedi¤inde, o da ölecektir. Bunu milyonlarca y›l boyunca milyarlarca bal›k da denese sonuç de¤iflmeyecektir; karaya ulaflan her bal›k baflka bir fley yapmaya f›rsat bulamadan k›sa bir süre içinde ölecektir. Bu APAÇIK bir gerçektir. Ayr›ca bugün bilimsel olarak da ispat edilmifltir ki, anatomik ve fizyolojik aç›dan birbirinden tamamen farkl› yap›lara sahip olan bu canl›lar›n birbirlerinden türemifl olmalar› söz konusu olamaz. "Bir su canl›s› neden bir kara canl›s›na dönüflemez?" sorusunun cevab›n› flöyle özetleyebiliriz: 1. A¤›rl›¤›n tafl›nmas›: Karada yaflayan canl›lar enerjilerinin %40'›n› vücutlar›n› tafl›mak için kullan›rlar. Denizlerde yaflayanlarsa a¤›rl›klar›n› tafl›mak zorunda de¤ildirler. Her iki canl› türünün de birbirlerinden tamamen farkl› kas ve iskelet yap›lar› vard›r, bu yüzden bulunduklar› ortamlarda hiç zorlanmazlar. 2. S›cakl›¤›n korunmas›: Kara canl›lar›n›n, karadaki s›k de¤iflen iklim flartlar›na uygun metabolizmalar› vard›r. Oysa denizlerde ›s› çok yavafl de¤iflir. Bu yüzden karada yaflayan ve suda yaflayan canl›lar›n metabolizmalar› çok farkl› çal›fl›r. Böyle büyük bir de¤iflimin tesadüfen oluflmas› imkans›zd›r. 3. Suyun kullan›m›: Su ve nem karada az bulundu¤u için kara canl›lar› taraf›ndan idareli kullan›l›r. Örne¤in derileri suyu idareli kullanabilecekleri bir yap›ya sahiptir. Ayr›ca kara canl›lar›nda susama duygusu vard›r. Su canl›lar› ise su ortam›nda yaflamaya uygun bir deriye sahiptirler. Kurulu¤a dayanamazlar, ayr›ca susama duygular› da yoktur. 4. Böbrekler: Su canl›lar› vücutlar›ndaki art›k maddeleri, derilerinden süzerek bulunduklar› ortama atarlar. Oysa kara canl›lar› kusursuz bir böbrek sistemine sahiptirler. Tüm kompleks yap›s›yla bir böbre¤in tesadüfen meydana gelmesi ise ihtimal d›fl›d›r. 5. Solunum sistemi: Bal›klar suda erimifl halde bulunan oksijeni solungaçlar›yla al›rlar. Karada yaflayan canl›larda ise kusursuz bir akci¤er sistemi mevcuttur. Sonuç olarak, bal›klar her zaman bal›kt›rlar, sürüngenlerse her zaman sürüngen. Bir bal›¤›n asla bir y›lana ya da bir kertenkeleye dönüflmesi-
18
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
E T H A S Bir bal›k günün birinde sürünerek karaya ç›karsa bafl›na ne gelir? Elbette bu bal›k karaya ç›kt›ktan birkaç dakika sonra ölür. Bu, her insan›n hiç düflünmeden cevap verebilece¤i bir sorudur. O halde bu bal›¤›n bir tesadüf eseri y›llarca ölmeden karada bekleyip, günün birinde bir sürüngen olarak yaflamaya bafllad›¤›n› iddia etmek ak›l, mant›k ve bilimsel gerçeklerle uyuflmayacak bir iddia olacakt›r.
nin mümkün olmad›¤›n›, bunun sadece masallarda gerçekleflebilece¤ini sak›n evrimciler gibi anlamazl›ktan gelmeyin. ● Evrimciler bir kuflun tüyündeki kusursuz yap›n›n bile nas›l olufltu¤unu aç›klayamad›klar› halde, kufllar›n sürüngenlerden evrimlefltiklerini iddia ederler. Bu, son derece as›ls›z bir iddiad›r. Sürüngenlerin her zaman sürüngen, kufllar›n ise kufl olduklar› fosil kay›tlar›ndan kolayl›kla anlafl›lmaktad›r. Ayr›ca sürüngenlerle kufllar aras›nda da, bal›klarla sürüngenlerde oldu¤u gibi son derece büyük farkl›l›klar vard›r. Pek çok fizyolojik ve anatomik farkl›l›ktan dolay› böyle bir geçifl mümkün de¤ildir. Birkaç örnek vermek gerekirse; - Kufllar›n sürüngenlerden çok farkl› bir akci¤er yap›lar› vard›r. - ‹skelet yap›lar› sürüngenlerden tamamen farkl›d›r; örne¤in kufllar›n kemikleri, sürüngenlere göre çok hafiftir. - Kufllar›n tüyleri, sürüngenlerin ise tüylerle hiçbir ilgisi olmayan, tamamen farkl› yap›da pullar› vard›r. K›sacas› bir sürüngenin ön ayaklar›n›n kanatlara dönüflmesi ve sonra da uçmaya bafllamas› masal›n›n gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Sak›n bu gibi evrimci masallara kanmay›n ve bir sürüngenin hiçbir zaman bir kufla dönüflemeyece¤ini anlamazl›ktan gelmeyin.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
E T H A S
19
Evrimcilerin, sinek avlarken kanatlan›p uçmaya bafllad›¤›n› iddia ettikleri dinozorun hayali bir çizimi.
● Buraya kadar anlatt›klar›m›z›n d›fl›nda evrim teorisini as›l olarak temelinden çökerten bir gerçek daha
vard›r. Evrimciler dünya üzerindeki canl› yaflam›n›n nas›l bafllad›¤› konusuna bir aç›klama getirememektedirler. Bilindi¤i gibi tüm canl›lar hücrelerden oluflurlar. Örne¤in insan vücudunda yaklafl›k 100 trilyon hücre bulunur. Hücrelerin temel yap›tafllar› ise proteinlerdir. Bir hücrenin varl›¤›ndan söz edebilmemiz için çok say›da proteinin var olmas› gerekir. Çünkü her hücrede yüzlerce farkl› çeflitte protein mevcuttur. Bu proteinlerin ise asla rastlant›larla aç›klanamayacak kadar karmafl›k bir yap›lar› ve çok özel bir tasar›mlar› vard›r. Proteinler "amino asit" ismi verilen daha küçük moleküllerden oluflurlar. 50 amino asitten oluflan proteinler olabildi¤i gibi, binlerce amino asitten oluflan proteinler de vard›r. Ancak proteinlerin var olabilmesi için amino asitlerin rastgele biraraya gelmeleri de yeterli de¤ildir. Aksine bir proteini oluflturan amino asitlerin her birinin belirli bir dizilime uygun olacak flekilde biraraya gelmeleri flartt›r. Tek bir amino asitin eksik ya da fazla olmas› veya herhangi birinin yer de¤ifltirmesi proteini ifle yaramaz hale getirir. Bu gerçekler karfl›s›nda, proteinlerin oluflumu ile ilgili çeflitli ihtimal hesaplamalar› yapan bilimadamlar› tek bir proteinin dahi tesadüfen oluflamayaca¤› gerçe¤ini kabul etmifllerdir. Örne¤in, bilefliminde 288 amino asit bulunan ve 12 farkl› amino asit türünden oluflan ortalama büyüklükteki bir protein molekülünün içerdi¤i amino asitler 10300 farkl› biçimde dizilebilir. (Bu, 1 rakam›n›n sa¤›na 300 tane s›f›r gelmesiyle oluflan astronomik bir say›d›r.) Ancak bu dizilimlerden yaln›zca bir tanesi söz konusu proteini oluflturur. Dolay›s›yla bu örnekte ver-
20
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
di¤imiz protein moleküllerinden yaln›zca bir tanesinin tesadüfen meydana gelme olas›l›¤› 10300'de bir ihtimaldir. Bu ihtimalin pratikte gerçekleflmesi ise imkans›zd›r. Hücrelerin yap›tafl› olan proteinlerden tek bir tanesinin bile evrimin as›ls›z iddialar›yla meydana gelmesinin imkans›z oldu¤unu, dolay›s›yla evrimci iddialarla canl›l›¤›n oluflmas›n›n mümkün olmad›¤›n› anlamazl›ktan gelmeyin. ● Bilimadamlar› yaln›zca proteinlerin de¤il, hücrelerin de meydana gelifliyle ilgili çeflitli olas›l›k hesaplar› yapm›fllard›r. New York Üniversitesi'nden kimya profesörü ve DNA uzman› olan Robert Shapiro, sadece basit bir bakteri hücresinde bulunan 2000 çeflit proteinin (insan hücresinde ise yaklafl›k 200.000 çeflit protein vard›r) rastlant›sal olarak ortaya ç›kma ihtimalini hesaplam›flt›r. Elde etti¤i rakam, 1040.000'de bir ihtimaldir.1 "1" rakam›n›n yan›na 40 bin tane s›f›r konuldu¤unda elde edilen bu ak›l almaz say›, proteinlerin hiçbir flekilde tesadüfen oluflamayaca¤›n›n çok aç›k bir delilidir. Bu ak›l almaz say› karfl›s›nda, Cardiff Üniversitesi'nden Uygulamal› Matematik ve Astronomi profesörü Chandra Wickramasinghe flu yorumu yapm›flt›r: Bu rakam (1040.000) Darwin'i ve tüm evrim teorisini gömmeye yeterlidir. Bu gezegenin ya da bir baflkas›n›n üzerinde hiçbir zaman (hayat›n do¤abilece¤i) bir ilkel çorba olmam›flt›r ve yaflam›n bafllang›c› rastlant›sal olarak gerçekleflemeyece¤ine göre, amaçl› bir akl›n ürünü olmal›d›r.2 De¤il bir insan› oluflturan hücrelerin, tek bir tane bakteri hücresinin dahi tesadüfen meydana gelemeyece¤ini ve bunun evrimin teorisinin çöküflü manas›na geldi¤ini anlamazl›ktan gelmeyin. ● ‹nsan vücudunda 100 trilyon hücre bulunur. Bu hücrelerin her birinin çekirde¤inde de DNA adl› bir molekül vard›r. ‹flte bu molekülde insana ait bütün özelliklerin bilgisi -yani göz, saç ve ten renginden, iç organlar›n yap›s›na, boy uzunlu¤undan ses tonuna kadar her türlü bilgi- flifrelenmifl bir flekilde kay›tl›d›r. DNA'daki genetik bilgi ka¤›da dökülmeye kalk›lacak olsa
Harun Yahya (Adnan Oktar)
21
Bir kütüphanede bulunan binlerce kitab›n her birinde yer alan bilgiler tesadüfen yaz›lm›fl olabilir mi? Elbette bu mümkün de¤ildir. Öyleyse canl›larla ilgili tüm bilgilerin sakland›¤› DNA molekülünün tesadüfen oluflamayaca¤› da aç›kt›r.
yaklafl›k 500'er sayfal›k 900 ciltten oluflan dev bir kütüphane oluflturulmas› gerekecektir. ‹flte bu bilginin tümü DNA'n›n "gen" ad› verilen parçalar›nda flifrelenmifltir. Genler ise belirli bir s›ralamada dizilmifl nükleotidlerden oluflur. Bu nükleotidlerde meydana gelebilecek s›ralama hatalar› o geni ifle yaramaz hale getirir. ‹nsan vücudunda 200.000 gen bulunur. Bu 200.000 geni oluflturan milyonlarca nükleotidin do¤ru s›ralamas›n›n tesadüfen oluflmas› ise kesinlikle imkans›zd›r. DNA'daki bu kompleks yap›n›n özel bir tasar›m›n sonucunda ortaya ç›kt›¤›n›, yani DNA'y› Allah'›n yaratm›fl oldu¤unu anlamazl›ktan gelmeyin. ● Evrimciler tüm canl›lar›n ilkelden geliflmifle do¤ru gittiklerini öne sürerler. Bu as›ls›z iddiaya göre, insan da di¤er tüm canl›lar gibi evrimcilerin "ilkel insan" dedikleri yar› maymun-yar› insan yarat›klar›n zamanla geliflmesi ile ortaya ç›km›flt›r. Oysa bugün biliyoruz ki ilkel insan diye bir fley yoktur. ‹nsanlar her zaman insan, maymunlar da her zaman maymun olarak kalm›fllard›r. Bu kesin bir gerçektir. ‹nsan›n atas› olarak gösterilen fosiller eski insan ›rklar›na aittir. Hatta günümüzde yaflayan pek çok insan toplulu¤u (Pigmeler, Aborijin yerlileri gibi) evrimcilerin insan›n atalar› gibi göstermeye çal›flt›klar› bu soyu tükenmifl insan ›rklar›yla benzer fiziksel görünüm ve özellikleri tafl›maktad›rlar.
22
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
‹nsanlarla maymunlar aras›nda çok bariz anatomik farkl›l›klar bulunmaktad›r. Bunlar›n evrimle aç›klanmas› mümkün de¤ildir. Bu, kesinlikle aksi iddia edilemeyecek, bilimsel delillerle kan›tlanm›fl olan APAÇIK bir gerçektir. Bu konudaki say›s›z delilden birkaç› flunlard›r: -Evrimcilerin yar› maymun canl›lar›n yaflad›¤›n› iddia ettikleri dönemlere ait olan 800 bin y›ll›k bir insan yüzü fosili, 1995'te ‹spanya'n›n Atapuerca bölgesinde bulunmufltur. Bu fosilin önemi günümüz insan›ndan farks›z bir yap›ya sahip olmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Bu durumda 800 bin y›ll›k bu fosili gören kiflilerin anlamazl›ktan gelemeyece¤i bir gerçek a盤a ç›kmaktad›r: 800 bin y›l önceki insanla bugünkü insan›n aras›nda hiçbir fark yoktur. -Evrimcilerin soy a¤ac› s›ralamas›nda maymundan insana geçiflin ilk aflamalar›nda yer alan ve Homo erectus olarak adland›rd›klar› insanlar›n bundan
B‹R ARABAYI ÇÖLDE BIRAKIP ON YIL SONRA GER‹ DÖNDÜ⁄ÜNÜZDE ONU NASIL BULURSUNUZ? Fizi¤in en temel kanunlar›ndan birisi olan Termodinami¤in ‹kinci Kanunu, evrende kendi haline, do¤al flartlara b›rak›lan tüm sistemlerin, zamanla do¤ru orant›l› olarak düzensizli¤e, da¤›n›kl›¤a ve bozulmaya do¤ru gidece¤ini söyler. Bu gerçek hepimizin yaflamlar› s›ras›nda da yak›ndan gözlemledi¤i bir durumdur. Örne¤in bir arabay› çöle götürüp b›rak›r ve aylar sonra durumunu kontrol ederseniz, elbette ki onun eskisinden daha geliflmifl, daha bak›ml› bir hale gelmesini bekleyemezsiniz. Aksine lastiklerinin patlam›fl, camlar›n›n k›r›lm›fl, kaportas›n›n paslanm›fl, motorunun çürümüfl oldu¤unu görürsünüz. Evrim teorisine göre ise, da¤›n›k, düzensiz, cans›z atomlar ve moleküller, zamanla kendi kendilerine tesadüflerle biraraya gelerek düzenli ve planl› proteinleri, DNA, RNA gibi son derece kompleks moleküler yap›lar›, ard›ndan da çok daha ileri düzenlere, tasar›mlara sahip milyonlarca canl› türünü ortaya ç›karm›fllard›r. Elbette böyle bir senaryonun gerçekleflmesi mümkün de¤ildir. ‹flte evrimin çeliflkili ve bilimsel gerçeklere uzak noktalar›ndan biri de budur.
23
Harun Yahya (Adnan Oktar)
700 Bin Y›ll›k Gemi Mühendisleri "ANT‹K DEN‹ZC‹LER: ‹lk insanlar sand›¤›m›zdan çok daha ak›ll›yd›..." New Scientist dergisinde yay›nlanan bu habere göre insanlar 700 bin y›l önce gemicilik yap›yorlard›.
700 bin y›l önce gemicilik yapt›¤› saptanm›flt›r. Bu konu ile ilgili haberlerden biri 14 Mart 1998'de New Scientist adl› dergide "‹lk ‹nsanlar Sand›¤›m›zdan Çok Daha Ak›ll›yd›…" bafll›¤›yla yay›nlanm›flt›r. Gemi yapacak bilgi birikimine ve teknolojiye sahip olan bu insanlar›n "ilkel" olarak nitelendirilmesi ise kuflkusuz mümkün de¤ildir. -Kenya'daki Turkana Gölü yak›nlar›nda, dik iskelet yap›s› günümüz insan›ndan hiç farkl› olmayan bir çocuk fosili bulunmufltur. Homo erectus ›rk›na ait olan bu fosil hakk›nda paleoantropologlar›n kan›s› ortakt›r. Amerikal› paleoantropolog Alan Walker bu çocuk fosili ile ilgili olarak, "ortalama bir patolojistin bu fosilin iskeletiyle, modern insan iskeletini birbirinden ay›rmas›n›n çok güç oldu¤unu" söylemifltir.3 -Bunlardan baflka evrimcilerin Neandertal insan› olarak tan›mlad›¤› insan ›rk›na ait oldu¤u saptanm›fl 26 bin senelik dikifl i¤nesi fosilleri bulunmufltur. Bu da bize evrimcilerin "ilkel insan" olarak nitelendirdi¤i Neandertallerin on binlerce y›l önce giyim-kuflam bilgisine sahip olduklar›n› gösterir. Gemi yapacak kültüre sahip olan, giyim-kuflam sanat›n› bilen, iskelet yap›s› olarak bizden hiçbir fark› olmayan ve günümüzden yüz binlerce y›l önce yaflam›fl olan bu insanlar›n evrimciler taraf›ndan "ilkel insan" olarak kabul ettirilmeye çal›fl›lmas›n›n sonuçsuz bir çaba oldu¤unu sak›n anlamazl›ktan gelmeyin. ●
Evrimciler insan›n ortaya ç›k›fl› ile ilgili olarak maymunsu "ara
form"lardan oluflan bir s›ralama yaparlar ve buna da insan›n "soy a¤ac›" derler. Evrimcilere göre günümüz insan› maymundan geliflerek zamanla in-
24
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
sans› özellikler kazanm›fl ve bugünkü görünümüne kavuflmufltur. Bu, tamamen hayali bir s›ralamad›r. Bunun hayali oldu¤unu daha iyi anlamak için evrimcilerin soy a¤ac› s›ralamas›n› yaparken neleri dayanak olarak ald›klar›n› incelemek yeterli olacakt›r. Bu s›ralamay› yaparken evrimcilerin ilham kayna¤› bazen bir kafatas› kemi¤i, bazen tek bir çene kemi¤i, bazen de sadece bir difl parças› olmufltur. Bir kemi¤e bakarak ve sadece bu kemi¤e dayanarak bir canl›n›n d›fl görünüflünü, akrabalar›n›, soyunu tespit etmek ise mümkün de¤ildir. Evrimcilerin yapt›¤› iflte budur. Tek bir kemi¤e dayanarak canl›lar hakk›nda hayali ama detayl› iddialar ortaya atarlar ve kendi hayali iddialar›n› kullanarak da hayali soy a¤açlar› olufltururlar. Bu soy a¤açlar› d›fl›nda ellerindeki tek bir kemi¤e dayanarak son derece kapsaml› senaryolar da olufltururlar. Örne¤in, maymuna benzer bir insan›, yine maymuna benzer efli ve çocuklar›yla birlikte yanan bir ateflin kenar›nda otururken, ilkel aletlerle avlad›klar› yemeklerini yerken ya da a¤açlar›n üstünde hep birlikte yaflarken
Homo erectus ›rk›na ait Turkana Çocu¤u fosili; günümüz insan›ndan neredeyse tamamen farks›zd›r.
canland›ran resimler senelerdir çeflitli yay›nlarda yer almaktad›r. Bu yay›nlar›n hepsi evrimcilerin tarafl› yorumlar›n›n bir ürünüdür. Bu yolla tarihte yar›-maymun, yar›-insan canl›lar›n yaflad›¤› ve bunlar›n bizlerin atas› oldu¤u telkini topluma kabul ettirilmeye çal›fl›lmaktad›r. Oysa bu resimlerin tümü sadece ve sadece evrimcilerin genifl hayal güçlerinin bir ürünüdür. Hiçbir gerçeklikleri yoktur. Yaln›zca bir kemik ya da difl parças›na dayanarak bir canl›n›n aile yaflam›n›n çizilmesi, bu canl›lar›n detayl› maketlerinin yap›lmas›, hiç kuflkusuz ki bilimsel gerçeklerin de¤il çok genifl bir hayal gücünün göstergesi olabilir. K›sacas› medyada gördü¤ünüz yürüyen, yemek yiyen ya da ailesiyle ilkel bir hayat yaflayan "ilkel insanlar" olarak tan›t›lmaya çal›fl›lan maymun-adam çizimlerinin gerçekte tek amac›, halk› yanl›fl yönlendirmek ve aldatmakt›r. Buraya kadar evrim teorisinin hiçbir bilimsel alanda geçerlili¤i olmad›¤›n› inceledik. Ancak tüm bu gerçeklerden çok daha aç›k bir gerçek daha var-
Harun Yahya (Adnan Oktar)
25
d›r ki, bunun evrimci izahlarla aç›klanmas› kesin olarak imkans›zd›r. Bu APAÇIK gerçek fludur: ‹nsan dedi¤imiz varl›k asl›nda, cans›z fosfat, karbon, kalsiyum, magnezyum gibi maddelerin atomlar›ndan meydana gelmifltir. Bu atomlar›n ise kendilerine ait bir fluurlar›, iradeleri yoktur. Ama her nas›lsa bu cans›z atomlar biraraya gelip, canl› bir insan› meydana getirmifllerdir. Sonra da bu "atomlar toplulu¤u" okumaya, üniversite bitirmeye karar vermifl ve söz konusu atomlar›n bir k›sm› profesör olmufllard›r. Atomlardan oluflan profesörler mikrobiyolojide uzmanlaflmaya karar vermifl, "bir elektron mikroskobu icad edip kendimizi seyredelim" demifllerdir. Veya t›p alan›nda uzmanlafl›p, atomlardan meydana gelen virüslerin sebep oldu¤u hastal›klar› yine atomlardan oluflan ilaçlarla tedavi etmifllerdir. ‹flte evrimcilerin iddialar› aç›kça budur. Atomun tek bafl›na fluursuz oldu¤unu bilirler ama çok say›da atomun biraraya gelince düflünebilen, özleyebilen, sevinen, üzülen fluurlu insanlar› meydana getirdi¤ini iddia ederler. ‹nsan bilinç, irade sahibi, düflünebilen, konuflabilen, akledebilen, muhakeme yetene¤i olan, kararlar alabilen bir varl›kt›r. Bu özellikleri onu farkl› k›lar. ‹flte bütün bu özellikler, onun sahip oldu¤u "ruh"un ifllevleridir. Bir insan› oluflturan tüm parçalar teker teker tesadüfen biraraya gelse bile, böyle bir atom y›¤›n›n›n insan ruhunu oluflturamayaca¤›n›
SAKIN
ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N.
Çevrenizdeki Canl›lardaki Mucizevi Özellikleri, Mükemmellikleri Anlamazl›ktan Gelmeyin nceki bölümlerde detayl› olarak ele al›nd›¤› gibi tek bir hücrenin dahi tesadüfen ortaya ç›kmas› imkans›zd›r. Peki tek bir hücre tesadüfen ortaya ç›kam›yorken canl›lardaki bu say›s›z çeflitlilik tesadüfen ortaya ç›km›fl olabilir mi? Bu sorunun cevab› kesinlikle "hay›r"d›r. Çevrenizde ne kadar çok çeflitte canl› oldu¤unu hiç düflünmüfl müydünüz? Gelin birlikte yeryüzündeki canl› çeflitlili¤ini öncelikle bitkilerden bafllayarak düflünelim. Bazen etraf›m›zda gördü¤ümüz, bazen kitaplarda rastlad›¤›m›z, bazen de televizyonda belgeseller seyrederek tan›d›¤›m›z bitkileri yeniden gözümüzün önüne getirmeye çal›flal›m. Karanfilleri, gülleri, papatyalar›, nilüferleri, tropik bölgelerdeki dev yaprakl› a¤açlar›, kivileri, ananaslar›, akasya a¤açlar›n› teker teker düflünelim. Yaprak yap›lar›n›, lezzetlerini, renklerini, kokular›n›, fotosentez yapmalar›n›, topraktan metrelerce yukar›ya besinlerini tafl›malar›n› ve di¤er detay özelliklerini de hat›rlayal›m.
28
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Bu çeflitlili¤i bir de hayvanlar için düflünelim. Bildi¤imiz bütün hayvanlar› gözümüzün önüne getirelim. Zürafalar›, antiloplar›, filleri, tavuklar›, bal›k çeflitlerini, atmacalar›, serçeleri, tavus kufllar›n›, devekufllar›n›, tavflanlar›, kelebekleri, çeflit çeflit böcekleri düflünelim. Bu canl›lar›n vücutlar›ndaki mekanizmalar›, yaflad›klar› ortamlar›, üremelerini, avlanmalar›n› kendi içinde bölümlere ay›rarak düflünelim. Sadece burada say›lanlar bile yaflad›¤›m›z dünya üzerinde inan›lmaz bir çeflitlilik oldu¤unu fark etmek için yeterlidir. Allah'›n canl›larda yaratt›¤› çeflitlili¤e bir örnek vermek gerekirse, yaln›zca yeryüzünde yaflayan kelebek türlerinin say›s› "200 bin"dir. Bu türlerin kendi içinde "1 milyon" kelebek cinsini bar›nd›rd›¤› do¤a bilimciler taraf›ndan tespit edilmifltir. Bunlar›n hepsinin ola¤anüstü derecede kompleks ve birbirinden farkl› sistemleri vard›r, içinde yaflad›klar› ortamda gizlenmelerini sa¤layan çok farkl› kamujlaj yöntemleri vard›r. Kimilerinin üzerine düflmanlar›n› korkutmaya yarayan sahte göz flekilleri yerlefltirilmifltir. Bu ola¤anüstü çeflitlilikteki tasar›m› göz önüne alarak düflünün. Bu kadar çok çeflitteki, üstelik de hepsi birbirinden bu derece farkl› yap›lardaki milyonlarca canl›n›n, tesadüfen birbirlerinden türemesinin imkans›z oldu¤unu ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
29
Ak›l ve vicdan kullanarak canl›lardaki çeflitlili¤i ve mucizevi özellikleri düflünen bir kifli kolayl›kla bunlar›n nas›l ortaya ç›kt›¤› sorusuna bir cevap bulacakt›r. Alemlerin Rabbi olan Allah tüm canl›lar› benzersiz bir flekilde yaratm›flt›r. Allah herfleye hakimdir. Siz de etraf›n›zdaki canl›lara bakt›¤›n›zda rahatl›kla görece¤iniz bu apaç›k gerçe¤i ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N. Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratand›r. O'nun nas›l bir çocu¤u olabilir? O'nun bir efli (zevcesi) yoktur. O, herfleyi yaratm›flt›r. O, herfleyi bilendir. ‹flte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan baflka ilah yoktur. Herfleyin yarat›c›s›d›r, öyleyse O'na kulluk edin. O, herfleyin üstünde bir vekildir. (En'am Suresi, 101-102) Bu çeflitlili¤in yan›s›ra, do¤adaki pek çok canl› son derece flafl›rt›c› sistemlere ve kompleks vücut mekanizmalar›na sahiptir. ‹nsanlar›n, nas›l iflledi¤ini çözmek için uzun y›llar u¤raflt›klar› bu sistemleri, canl›lar ilk yarat›ld›klar› günden beri kullanmaktad›rlar. Bu mekanizmalardaki ola¤anüstü özelliklerin evrim teorisinin iddia etti¤i gibi tesadüflerle aç›klanmas› ise imkans›zd›r. Her canl› bulundu¤u ortamda rahatça yaflayabilece¤i flekilde özel olarak yarat›l-m›flt›r. Canl›lar›n, bu sistemleri bilinçli olarak kendilerinin oluflturmalar›n›n imkan› yoktur. Canl›lardaki kusursuz düzenlemeler onlar›n yarat›l›fllar›ndaki mükemmellikten kaynaklanmaktad›r.
30
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Bu bölümde do¤adaki say›s›z çeflitlili¤e sahip bitkiler ve hayvanlardaki mekanizmalardan baz› örnekler verilecektir. Bunlar› okurken iyice düflünün, hayvanlardaki ve bitkilerdeki bu flafl›rt›c› mekanizmalar›n kendi kendilerine oluflamayacak kadar kusursuz yap›lar oldu¤unu sak›n ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N. "Hayvanlardaki kusursuz yap›lar" dendi¤inde akla de¤iflik, hiç ad› duyulmam›fl canl›lar›n ilginç özellikleri kastediliyormufl gibi bir düflünce gelebilir. Oysa insan›n yan›bafl›nda olan, her zaman görmeye al›fl›k oldu¤u canl›larda da bu kusursuz özellikler mevcuttur. Ço¤u zaman insan›n bile baflaramayaca¤› kadar kompleks ifllemler gerçeklefltiren bu canl›lar›n, örne¤in bir sine¤in ya da bir kuflun vücudunda ola¤anüstü bir yarat›l›fl vard›r. Etraf›ndaki canl›lar› dikkatle inceleyen insan bu canl›lar›n üstün bir akl›n ürünü oldu¤unu yani bu canl›lar›n yarat›ld›¤›n› görecektir. Örne¤in her gün, her yerde görmeye al›fl›k oldu¤unuz sinekler uçmak için çok fazla enerjiye ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden sineklerin di¤er canl›lardan daha farkl› bir solunum sistemi vard›r. Havadan ald›klar› oksijen vücutlar›ndaki özel ince hava tüpleriyle hücrelere do¤rudan ulaflt›r›l›r. ‹flte bu sayede aflamas›z ve kesintisiz olarak, çok Bir sine¤in kanad› saniyede 500 kez hareket edebilecek kadar ola¤anüstü bir yarat›l›fla sahiptir.
süratli ve verimli bir flekilde oksijenin yanmas› sa¤lan›r. Bu, sine¤in sahip oldu¤u mucizevi özelliklerden sadece bir tanesidir. Sinekler buna benzer daha pek çok yarat›l›fl mucizesi ile donat›lm›fllard›r. Allah sine-
¤in yarat›l›fl›ndaki üstünlü¤e bir ayetinde flöyle dikkat çekmektedir: Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; flimdi onu dinleyin. Sizin, Allah'›n d›fl›nda tapmakta olduklar›n›z –hepsi bunun için biraraya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. E¤er sinek onlardan bir fley kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. ‹steyen de güçsüz, istenen de. (Hac Suresi, 73)
31
Harun Yahya (Adnan Oktar)
Baflka bir örnek olarak ar›lar› düflünelim. Ar›lar›n bal ürettikleri, alt›gen hücrelerden petekler yapt›klar›, toplu halde kovanda yaflaKovan›n ›s›s›n› sabit tutmak için çal›flan (üstte) iflçi balar›lar›.
d›klar› herkes taraf›ndan bilinir. Oysa ar›lar›n sahip olduklar› özellikler sadece bunlarla s›n›rl› de¤ildir. Balar›lar› için yaflad›klar› kovan›n bak›-
m› çok önemlidir. Kovandaki ›s›n›n sabit tutulmas›, kovan›n temizli¤i ve güvenli¤i gibi ihtiyaçlar›n tümü iflçi ar›lar taraf›ndan karfl›lan›r. Balar›lar› d›flar›n›n ›s›s› ne olursa olsun kovan›n ›s›s›n› her zaman sabit tutarlar, özellikle kuluçka odalar›n›n s›cakl›¤›na çok dikkat ederler. Sabah vakitlerinde hava so¤uk oldu¤unda iflçiler petek çevresinde kümelenirler ve vücut s›cakl›klar› ile yumurtalar› ›s›t›rlar. Gün ilerledikçe ve hava ›s›nmaya bafllad›kça ar›lar taraf›ndan s›k›ca örülen küme yavafl yavafl da¤›l›r. E¤er s›cakl›k daha fazla artmaya devam ederse, iflçilerin bir bölümü kanatlar›n› yelpaze gibi kullanmaya bafllarlar. Bu havaland›rma ifllemini, kovan›n girifline ve peteklerin üzerine do¤ru yönlendirerek kovan ›s›s›n› düflürmeye çal›fl›rlar. Çok s›cak bir gündeyse bu ifllem yeterli olmayaca¤› için ar›lar daha fliddetli bir so¤utma yöntemi kullanmak zorundad›rlar. Böyle durumlarda, suland›r›lm›fl bal damlalar›n› bofl hücrelerin a¤›zlar›na yerlefltirirler. Kanatlar› ile oluflturduklar› hava ak›m› bu damlalar›n içerisindeki suyu buharlaflt›r›r. Bu so¤utma sistemiyle kovan›n ›s›s› k›sa sürede eski haline döner.4 Her an çevremizde gördü¤ümüz bu canl›larda kusursuz bir tasar›m ve bilinçli davran›fllar vard›r. Üstelik burada sözünü etti¤imiz özellikler, canl›lardaki ola¤anüstü yönlerin çok küçük bir bölümüdür. Düflünen bir insan›n bu özelliklerde kolayl›kla görebilece¤i üstün ak›l ve plan, bize tüm do¤aya hakim olan Yarat›c›n›n yani Allah'›n varl›¤›n› ispatlayan APAÇIK bir delildir. Tüm canl›lar Allah'›n ilham›yla hareket etmektedirler. Ama baz› insanlar bunlar› hiç düflünmezler ya da düflündüklerinde bu canl›lar›n yapt›klar› ifllerdeki mucizevi yönü görmezden gelirler. Ama
32
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Günümüz teknolojisinin henüz ulaflamad›¤› hedefe, var olduklar› günden beri sahip olan ateflböcekleri.
siz Allah'›n yarat›fl›ndaki bu üstünlü¤ü ve benzersiz sanat› ve bu canl›lar›n Allah'›n ilham›yla hareket ettiklerini SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N. Allah, yaratma sanat›ndaki üstünlü¤ü ve benzersizli¤i, çok s›k gözlemleyemedi¤imiz canl›larda da bizlere göstermektedir. Buna çok çarp›c› bir örnek olarak Sibirya Semenderlerini verebiliriz. Donmufl topraklar›n metrelerce derinliklerinde y›llarca kalabilen Sibirya Semenderlerinin, hava flartlar›n›n iyileflmesiyle birlikte buzlar› çözülür ve normal yaflamlar›na dönerler. Bu canl›lar›n -50 derece ›s›da bile yaflayabildi¤i saptanm›flt›r. Sibirya Semenderleri bu özelliklerini, kendi vücutlar›nda ürettikleri ve dondurucu so¤uklarda kendilerini donmaktan koruyan antifiriz benzeri bir maddeye borçludurlar. Antifiriz maddeleri semenderlerin kan›ndaki hücrelerde bulunan suyun yerine geçerek, dokular›n keskin buz kristallerinden zarar görmesini önler.5 Atefl böceklerinin verdi¤i ›fl›¤›n en önemli özelli¤i, ateflle ve s›cakl›kla ilgisinin olmamas›d›r; buna "so¤uk ›fl›k" denir. Bu, günümüzdeki ayd›nlatma teknolojisinin ulaflmaya çal›flt›¤› bir hedeftir. Normal bir ampul, elektrik enerjisinin ancak %3-4'ünü ›fl›¤a dönüfltürüp, kalan k›sm›n› ›s›ya dönüfltürür. Ateflböcekleri ise yüzde yüz bir verimle ›fl›k üretirler.6 Denizalt›larda bulunan dal›fl tanklar› suyla dolunca gemi sudan daha a¤›r hale gelir ve dibe dalar. E¤er tanktaki su, bas›nçl› hava ile boflalt›l›rsa, denizalt› tekrar su yüzüne ç›kar. Nautilus ad› verilen bir deniz hayvan› da
Harun Yahya (Adnan Oktar)
33
ayn› yöntemi kullan›r. Nautilus'un vücudunda 19 cm. çap›nda salyangoz kabu¤u biçiminde spiral bir organ vard›r. Bu organda birbiriyle ba¤lant›l› 28 tane "dal›fl hücresi" bulunur. Peki ama, Nautilus suyu boflaltmak için gerekli bas›nçl› havay› nereden bulur? Nautilus, bunun için biyokimyasal yoldan özel bir gaz üretir ve bu gaz› kan dolafl›m› ile hücrelere aktararak hücrelerden suyun ç›kmas›n› sa¤lar. Bu flekilde avlan›rken ya da düflmanlar›ndan kaçarken yükselmek ya da dibe batmak için gerekli mik‹lginç bir denizalt› canl›s›; Nautilus.
tarda suyu d›flar› pompalayabilmektedir. Bir denizalt› sadece 400 metre dibe
batabilirken, Nautilus için 4000 metre derinli¤e dalmak son derece kolayd›r.7 So¤utma sistemlerini ilk keflfedenler insanlar de¤ildir. S›cakkanl› her canl›, ›s› kontrolü için birçok mekanizmaya sahiptir. Afrika'n›n h›zl› koflan gazeli, s›k s›k düflmanlar›ndan kaçmak için koflmak zorunda kal›r. Bu sürat koflusu gazelin vücut ›s›s›n› yükseltir. Fakat gazelin hayatta kalabilmesi için beyninin vücudundan daha serin tutulmas› gerekir. Gazel beynini serin tutmak için, bafl›n›n sa¤ taraf›nda, kendine has bir so¤utma sistemine sahiptir. Gazellerin ve benzer hayvanlar›n, soluk alma kanallar›n›n ard›nda uzanan, büyük kan birikintilerinin içerisinden yay›lan yüzlerce küçük atardamar vard›r. Soluklanm›fl hava burna ait bu gölcü¤ü so¤utur, bu yüzden küçük
so¤utulmufl atardamar kan› so¤uk toplardamar kan› buharlaflma s›cak atardamar kan›
Solda gazelin kafa yap›s›n› gösteren flematik resmi, sa¤da ise düflman›ndan kaçmaya haz›rlanan bir gazel.
34
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
atardamarlar›n içerisinden geçen kan so¤umufl olur. Sonra küçük atardamarlar kan› beyne tafl›yan tek bir kan damar› içerisinde biraraya gelirler. Beynin so¤utulmas› için gerekli olan bu sistem var olmasayd› gazel de hayat›n› devam ettiremezdi.8 Baykufllardaki görüfl derinli¤i, bütün y›rt›c› kufllarda olmakla birlikte, hiçbir kufl bu konuda baykufl kadar iyi donan›ml› de¤ildir. Baykufllar›n baz› türleri, görüfl alanlar›n› geniflletmek için, bafllar›n› 180 derece döndürüp tam arkalar›n› görebilecek bir yap›ya sahiptirler. Bu kolayl›k, sadece y›rt›c› hayvanlardan korunmalar›n› de¤il, ayn› zamanda avlar›n›n yerini do¤ru saptamalar›n› sa¤lar. Baykufl gözlerinin belki de en ola¤anüstü özelli¤i büyüklükleridir. Yüzün büyük bir k›sm›n› kaplayan bu kocaman gözler birbirlerinden çok ince bir kemikle ayr›lm›flt›r. Bunun sonucu olarak, göz bofllu¤una s›k›ca yerleflen gözler, göz kaslar› için hemen hemen hiç yer b›rakmazlar. Birçok baykuflun gözü yerinden oynamad›¤›ndan bu kufllar de¤iflik yönlere dönmek için oldukça esnek olan boyunlar›n› kullan›rlar.9 Baykufl, av›n›n yerini saptar saptamaz, en sessiz flekilde onun üzerine at›lmal›d›r. Ama kufllar›n ço¤u uçarken bir ses ç›kar›rlar. Örne¤in havada uçan bir ku¤unun kanat h›fl›rt›s› çok uzaklardan duyulabilir. Birçok büyük kuflun kanatlar› da uçarken ses ç›kar›r. Gürültülü kanatlarsa, bir gece avc›s› için av›n›n olas› bir sald›r›y› fark etmesine yol açaca¤› için aç›k bir dezavantajd›r. Ama bu problem gece avlanan baykufllarda, özel tüy yap›lar› sayesinde çözülmüfltür. Baykuflun tüyleri yumuflakt›r, uçmas›n› sa¤layan güçlü kanat tüylerinin uçlar› ise püskülümsü bir yap›ya sahiptir. Kanat tüylerinin kadife yumuflakl›¤›ndaki yüzeyleri, sesi etkili bir biçimde bo¤arak baykuflun sessiz uçmas›n› sa¤lar.10 Ç›ng›rakl› y›lanlar ›s›ya Ç›ng›rakl› y›lanlar, ›s›ya duyarl› olarak yarat›lm›fl gözleri ile karanl›kta dahi s›cakkanl› hayvanlar› rahatl›kla görebilirler.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
35
duyarl› özel gözleri ile zifiri karanl›kta bile fare, s›çan gibi s›cakkanl› avlar› bulabilirler. Y›lan›n 15 cm. yak›n›nda bulunan küçük bir fare, çevresindeki havada yaln›zca 0.005 derece gibi son derece az, hatta hissedilmeyecek bir s›cakl›k de¤iflimi yaratt›¤› halde, y›lan taraf›ndan kolayca fark edilir. Y›lan, beynine ulaflan av›yla ilgili bilgiyi, saniyenin 1/20'si kadar k›sa bir sürede al›p, de¤erlendirip tepki gösterebilir. 1 saniyenin, insan gözünün yavaflça aç›l›p kapanmas› kadar k›sa bir zaman oldu¤u düflünüldü¤ünde y›lan›n ak›l almaz h›z› daha net anlafl›labilir. Av›n›n yerini hiç flaflmadan bulan ç›ng›rakl› y›lan, flafl›rt›c› bir isabet yetene¤iyle sald›r›r ve zehirli diflleriyle hayvan› öldürür.11 Su samurlar› kürklerini ayaklar›yla tararlar, bu sayede hem kürklerini temizler, hem de derilerindeki ya¤ ile kürklerini t›mar etmifl olurlar. Samurlar bu ifllemle hava kabarc›klar›n› kürklerine emdirirler; bu onlar›n kürklerini havaland›rmak için kulland›klar› tek yöntemdir. Pasifi¤in dondurucu so¤u¤undan korunabilmelerinde kal›n derilerinin kabarc›k tutma kapasitesinin fazlal›¤› çok önemlidir. Derilerindeki bu su kabarc›klar› onlar› donmaktan korur. E¤er su samurlar›n›n k›llar› keçeleflirse (ço¤u zaman petrol at›klar› buna sebep olabilir) hayvan çok k›sa bir sürede donarak ölür.12 Antartika bölgesinde yaflayan Wedel türü ay›bal›¤› denizin sekiz aydan fazla süre buzla kapl› kald›¤›, hava s›cakl›¤›n›n –56 dereceye, su s›cakl›¤›n›nsa -26 dereceye dek düfltü¤ü sert k›fllarda bile bu koflullara dayanabilir. Ay›bal›klar›, çok derinlere dald›klar›nda yo¤un ve ani bas›nç de¤iflimi yüzünden oluflan vurgundan etkilenmezler. Çünkü uzun süreli dal›fllar›nda su alt›na girmeden önce birkaç küçük dal›fl yaparlar. Kaburga kemiklerini ve diyaframlar›n› aç›p kapayarak ci¤erlerindeki havay› d›flar› atarlar ve ci¤erlerini de kapat›rlar. Bir süre sonra ci¤erlerinde hiç hava kalmad›¤›ndan azot eriyerek kana kar›flmaz ve yaflamsal sorunlar da böylece önlenmifl olur. Ay›bal›klar›n›n solunum borusu ço¤u memelininkinin tersine yuvarlak de¤il, düz-oval biçimlidir ve yüksek baÖzel bir yöntemle Pasifi¤in dondurucu so¤u¤undan korunan su samuru.
36
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
s›nç alt›nda hemen kapanabilmektedir. Ayn› flekilde kulaklardaki hava boflluklar› da d›fl bas›nç belli bir noktaya eriflti¤inde fliflip buray› t›kayan kan damarlar›yla örülmüfltür. Bu yap›lar ay›bal›klar›na, a¤›r koflullarda yard›mc› olan avantajlard›r.13 Sinek kuflunun kalbi gün boyunca saniyede 500 ile 1200 kez çarpar. Gece ise kalbi öylesine yavafllar ki görünüflte sanki nabz› durmufltur ve hatta kufl nefes alm›yor gibidir. Bunun benzerini k›fl geldi¤inde kirpiler de yapar. Bu, onlar›n k›fl uykusudur. Sinek kuflu ise her y›l 365 kez k›fl uykusuna yatmak zorundad›r.14 Burada verilen örnekler yeryüzündeki canl›lar›n çok az bir bölümüdür. Ama yaln›zca bu örneklere bakarak bile tüm canl›larda, her ayr›nt›s›nda bir bilgi ve tasar›m olan mekanizmalar›n bulundu¤u görülebilir. Bir canl›n›n donmamas›n› sa¤layacak antifiriz üreten sistemden, görüfl derinli¤i veren göz yap›s›na, canl›n›n bulundu¤u yerle çok k›sa sürede adeta bir bütün haline gelmesini sa¤layan renk de¤ifltirme yetene¤ine kadar tüm bu mekanizmalar›n kayna¤› elbette rastlant›lar de¤ildir. Rastlant›lar fluur gösterip plan yapamaz. Bu canl›lar bir fluur sahibi taraf›ndan özel olarak belirlenmifllerdir di¤er bir deyiflle bu canl›lar yarat›lm›fllard›r. Herfleyden haberdar olan, herfleye hakim olan Allah bu özellikleri onlara vermifltir. O'nun yaratmas›nda sonsuz bir sanat ve ilim vard›r. Allah kusursuzca yaratand›r. Öyleyse siz de bu mucizevi sistemlerin ancak ve ancak Allah'›n üstün yaratmas›n›n eseri olduklar›n› ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N. Bir bitkiyi elinize al›n ve yapraklar›na bak›n. Yapraklar›n›n diziliflini, rengini, parlakl›¤›n› inceleyin. Nas›l olup da metrelerce yükseklikteki a¤açlar›n tepesindeki yapraklar›n dahi her zaman yemyeflil kalabildiklerini bir düflünün. Sonra bafl›n›z› çevirip gökyüzünde uçan kufllara bak›n, bir tüyü elinize al›p inceleyin, hatta bu incelemeyi mikroskopla yap›n. Kufllara kusursuz bir uçufl yetene¤i veren tüyün içindeki yüzlerSinek kuflu
Harun Yahya (Adnan Oktar)
37
Tek bir kufl tüyü, tesadüflerle izah edilemeyecek kadar mükemmel bir yarat›l›fla sahiptir.
ce küçük çengeli ve bu çengelleri birbirine ba¤layan yüzlerce küçük mentefleyi bir de kendiniz görün. Bu örneklerin say›s›n› art›rarak ve çok farkl› yönlerden yaklaflarak daha pek çok canl›y› inceleyebiliriz. Onlardaki detayl› yarat›l›fl› görebiliriz. Peki bu özellikler nas›l ortaya ç›km›flt›r? Canl›lardaki bu detayl› özellikler rastgele geliflen tesadüfler sonucunda meydana gelmifl olabilir mi? Bu sorular›n cevab›n› da yine sorular sorarak verelim. Bir uçak bilinçli bir müdahale olmadan, tesadüfen oluflabilir mi? Peki ya bir fabrika, tu¤lalar›n rastgele üstüste dizilmesiyle ortaya ç›kabilir mi? Elbette ki hay›r. Kompleks yap›lara sahip olan bu teknoloji ürünleri ancak ak›l sahibi insanlar taraf›ndan tasarlan›r ve üretilirler. Ayn› flekilde do¤adaki canl›lar›n tümünde görebildi¤imiz kusursuz yarat›l›fl da üstün bir akl›n ürünüdür. Bu APAÇIK bir gerçektir. Frans›z Bilimler Akademisi'nin eski baflkan› olan ünlü Frans›z zoolog Pierre Grasse, tesadüflerin canl›l›¤›n ortaya ç›k›fl›n› aç›klayamayaca¤› gerçe¤i ile ilgili flunlar› söylemektedir: Tek bir bitki, tek bir hayvan, binlerce ve binlerce tam olmas› gerekti¤i flekilde faydal› tesadüflere maruz kalmal›d›r. Yani mucizeler s›radan bir kural haline gelmeli, inan›lmaz derecede düflük olas›l›klara sahip olaylar kolayl›kla gerçekleflmelidir. Hayal kurmay› yasaklayan bir kanun yoktur, ama bilim bu iflin içine dahil edilmemelidir.15
38
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Grasse'nin de söyledi¤i gibi dünya üzerindeki canl› varl›klar›n tesadüflerle oluflmas› ancak bir hayal ürünü olabilir. CANLILAR TESADÜFEN ORTAYA ÇIKMAMIfiLARDIR. Tüm canl›lar› üstün güç sahibi bir Yarat›c› yani alemlerin Rabbi olan Allah yaratm›fl›r. Art›k tüm dünyan›n fark etti¤i bu apaç›k gerçe¤i siz de ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N. Do¤adaki canl›larda gördü¤ümüz üstün ak›l, tasar›m ve düzen tüm evrene hakimdir. ‹çinde yaflad›¤›m›z dünyadan, uzaydaki di¤er tüm gök cisimlerine kadar yine kusursuz bir planlama görülmektedir. Üzerinde yaflad›¤›m›z dünya içiçe geçmifl sistemlerin iflledi¤i çok özel bir gezegendir. Canl›lar›n yaflayabilmesi için, çok hassas dengelerle birlikte, özel olarak yarat›lm›flt›r. Evrendeki di¤er gezegenlerle Dünya aras›nda bir karfl›laflt›rma yap›ld›¤›nda bu gerçek daha net görülür. Üzerinde yaflam olan tek gezegen Dünya'd›r. Dünya'n›n kendi etraf›ndaki dönüfl h›z›, Günefl'e olan uzakl›¤›, atmosferindeki dengeler, ekseninin e¤ik olmas›, di¤er gezegenlerin aksine suyun s›v› halde sürekli olarak bulunmas› ve bunlara benzer daha pek çok denge, Dünya'y› di¤er gezegenlerden farkl› k›lar. Dünya'daki yaflam›n süreklili¤i aç›s›ndan bu dengeler son derece önemlidir. Örne¤in canl› yaflam› için mutlaka gerekli olan Dünya'n›n atmosferi yaln›zca insan›n de¤il, yeryüzündeki tüm canl›lar›n yaflamalar› için gereken gazlar› en uygun oranlarda içerir. Atmosferin kar›fl›m›nda %77 oran›nda azot, %21 oran›nda oksijen, %1 oran›nda karbondioksit ve di¤er gazlar bulunur. Bu oranlar canl›lar›n ihtiyaçlar› için gereken en ideal de¤erlerdir. Bu gazlardan birini, örne¤in oksijeni ele alal›m. E¤er oksijenin atmosferdeki oran› %21'den fazla olsayd› canl› hücreleri k›sa süre içinde hasar görürdü. Ayr›ca canl›l›k için gereken bitki örtüsü ve hidrokarbon molekülleri de tahrip olurdu. E¤er bu oran daha az olsayd› solunum yapmam›z zorlafl›r ve ald›¤›m›z g›dalar›n enerjiye çevrilmesi mümkün olamazd›. Görüldü¤ü gibi %21'lik oksijen oran›, canl›l›k için belirlenmifl en ideal orand›r. Ayn› flekilde havadaki karbondioksit oran›n›n flimdikinden daha fazla olmas› yeryüzünün afl›r› ›s› tutarak canl›l›¤› tehdit eden bir s›cakl›¤a ulaflmas›na, daha az olmas› ise günefl ›s›s›n›n depolana-
Harun Yahya (Adnan Oktar)
may›p gece ile gündüz aras›nda çok büyük ›s› farkl›l›klar›n›n oluflmas›na ve geceleyin "0"›n alt›nda çok düflük s›cakl›klara varan bir ›s› azalmas›na sebep olurdu. Havadaki azotun oran› ise oksijenin yak›c› etkisinin en mükemmel biçimde dengelendi¤i ve canl›l›¤›n devam› için gereken en uygun de¤erdedir. Bu oranlar›n sabit kalmas› da yine Dünya'daki baflka bir önemli denge unsuru ile sa¤lanmaktad›r. Yeryüzündeki bitki örtüsü, fotosentez yolu ile karbondioksidi oksijene çevirerek her gün yaklafl›k 200 milyar ton oksijen üretir. Dünya'n›n kütlesi de atmosferin uzaya da¤›l›p gitmesini engellemek için gereken en ideal ölçüye sahiptir. Atmosferdeki bu dengeler sa¤lan›rken ayn› zamanda Dünya yüzeyindeki ›s›n›n da kontrol alt›nda tutulmas› gerekmektedir. Bu kontrol Dünya'n›n Günefl etraf›ndaki yörüngesinin sabit olmas›na, Günefl'in büyüklü¤üne, Dünya'n›n dönüfl h›z›na, Dünya ekseninin e¤ikli¤ine ba¤l›d›r. Günefl Sistemimizde yaflamaya elveriflli yegane gezegen Dünya'd›r. Bu gezegen üzerinde yaflam›n var olabilmesi için gereken her flart çok hassas dengelerle sa¤lanm›flt›r. Üstteki resimde görülen Mars gezegeninden bir kesittir. Kuflkusuz di¤er gezegenlerle Dünya karfl›laflt›r›ld›¤›nda insan ne kadar özel yarat›lm›fl bir mekanda yaflad›¤›n› rahatl›kla anlayabilir.
39
40
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Bunlarla birlikte Dünya'daki yaflam›n devaml›l›¤› için gereken daha pek çok denge vard›r. Örne¤in, yerçekimi kuvvetinin flu anki gücü, tam olmas› gereken ölçüye sahiptir. E¤er yerçekimi kuvveti flu ankinden daha güçlü olsayd› atmosfer çok fazla amonyak ve metan gaz› biriktirirdi ki bu da yaflam›n sonu demek olurdu. Aksine e¤er yerçekimi daha zay›f olsayd›, atmosfer çok fazla su kaybeder o zaman da canl›lar›n yaflamas› mümkün olmazd›. Yerkabu¤unun ve ozon tabakas›n›n kal›nl›¤›, Dünya üzerindeki su ve azot döngüsünün sa¤lanmas›, da¤lar›n varl›¤›, atmosfer tabakas›n›n koruyucu özelli¤e sahip olmas› ve bunlara benzer daha pek çok denge yeryüzündeki canl›l›¤›n devaml›l›¤› aç›s›ndan olmas› zorunlu dengelerdir. ‹nsanlar›n ço¤u ise, atmosferin gaz bileflimindeki, Dünya'n›n Günefl'e olan uzakl›¤›ndaki veya gezegenlerin hareketlerindeki hassas dengelerin, ince ayarlar›n bilincinde olmadan yaflamlar›n› sürdürürler. Bu dengelerin ve ayarlar›n kendi yaflamlar› aç›s›ndan ne kadar büyük önem tafl›d›¤›n› bilmezler. Oysa bunlardan herhangi birinde meydana gelecek çok küçük bir de¤ifliklik bile insan›n varl›¤›, Dünya'daki canl›l›¤›n devam› aç›s›ndan çok büyük sorun oluflturacakt›r. Üstelik burada bahsettiklerimiz var olan milyonlarca dengeden sadece birkaç tanesidir. Ama yaln›zca bu birkaç dengenin bile üstün bir akl›n ve ilmin ürünü oldu¤u APAÇIK bir gerçektir. Öyleyse bu kadar hassas dengelerin tesadüfen oluflamayaca¤›n›, ancak üstün güç sahibi Allah'›n bu düzeni kurulabilece¤ini SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N. D›fl yüzeyinden merkezine do¤ru 7 katmandan oluflan Dünya'da hayat "kabuk k›sm›" denilen 6-70 km.lik bölgede hüküm sürer. Kabuk k›sm› 6370 km.lik derinli¤in ancak %1'lik bir bölümünü oluflturur. Dünya''y› bir elmaya benzeten bilimadamlar› elman›n kabu¤uYERKABU⁄U nu Dünya'n›n üzerindeki yaflan›lan bölge, içini ise binlerce derecelik magman›n kaynad›¤› yer olarak tan›mlarlar. Yerin sadeMANTO ce 1 km. afla¤›s›ndaki s›cakl›¤›n 60°C'ye yak›n oldu¤u düflünülürse, ayaklar›m›z›n alt›ndaki Dünya'n›n asl›nda ne denli güvenliksiz bir yer oldu¤unu daha iyi kavrar›z. ‹nsan›n sahip oldu¤u mal-mülk, evlatlar, kariyer; hepsi asl›nda içi atefl dolu olan bu topun incecik zar› üzerinde sürdürülen bir yaflama aittir.
MANYET‹K ALAN
DIfi ÇEK‹RDEK
‹Ç ÇEK‹RDEK
Sahip Oldu¤unuz Herfleyi Allah'›n Nimet Olarak Verdi¤ini Anlamazl›ktan Gelmeyin çinde yaflad›¤›m›z dünyada say›s›z güzellikler, nimetler mevcuttur. Her canl›n›n tüm ihtiyaçlar› ayr› ayr› düflünülmüfl ve gereken hiçbir ayr›nt› eksik b›rak›lmam›flt›r. Öncelikle kendimiz için düflünelim. Sabah kalkt›¤›m›z andan itibaren neler yapar›z, nelere ihtiyaç duyar, nelerle karfl›lafl›r›z, daha do¤rusu ne gibi güzelliklerle nimetlendiriliriz birlikte düflünelim. Kalkar kalmaz nefes alabiliriz, kusursuz solunum sistemimiz sayesinde bunu yaparken hiç zorlanmay›z, atmosferdeki gazlar›n oranlar›n›n do¤ru olup olmad›¤›n› düflünmek akl›m›za bile gelmez. Gözümüzü açar açmaz görebiliriz, gözümüzdeki benzersiz yarat›l›fl sayesinde netlik ayar›, renk ayar›, uzakl›k ayar› gibi ayarlar yapmak zorunda kalmay›z. Yemek yeriz ve lezzet al›r›z. Yedi¤imiz her lokmada ayr› ayr› var olan vitaminlerin, minerallerin, karbonhidratlar›n, proteinlerin nerelere gitmesi gerekti¤ini, oranlar›n›, fazlas›n›n depolanmas› ya da at›lmas› gibi ifllemleri akl›m›za bile getirmeyiz. Hatta içimizde böyle ifllemlerin sürüp gitti¤inden haberimiz bile olmaz ço¤u zaman. Elimize ald›¤›m›z bir cismin sert mi, yumuflak m› oldu¤unu hemen anlayabiliriz. Herhangi bir cismi hiçbir zihinsel çaba göstermeden rahatl›kla tutabiliriz. ‹flte her saniye insan vücudunda bu örneklere benzer say›s›z ifllem yap›l›r. Bu ifllemlerin her birinin yürütüldü¤ü organlar, bu organlarda da kompleks mekanizmalar vard›r. ‹nsan vücudu adeta bir fabrika gibi çal›fl›r. Bu fabrika insana verilmifl en büyük nimetlerden biridir çünkü insan bu fabrika sayesinde vard›r, yaflam›n› bu fabrika sayesinde sürdürür.
42
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Peki bu fabrikan›n çal›flmas› için gereken hammaddeler nas›l sa¤lan›r? Yani insana güç veren yiyecekler, su, hava gibi maddeler nas›l oluflur? Önce meyve ve sebzeleri düflünelim. Kara topra¤a at›lan ve bir tahta parças› görünümündeki tohumlar sayesinde oluflan karpuzlar›, kavunlar›, erikleri, kirazlar›, portakallar›, biberleri, domatesleri, ananaslar›, dutlar›, çilekleri, patl›canlar› ve bunlar gibi di¤er bütün bitkisel besinlerimizi düflünelim. Al›flm›fl oldu¤umuz düflünme flekliyle de¤il de farkl› yönlerden yaklaflarak düflünelim. Çile¤in o muhteflem kokusunu ve tad›n›, kavunun hiç de¤iflmeyen o ünlü kokusunu ve lezzetini akl›m›za getirelim. Bir de insanlar›n laboratuvarlarda ayn› kokular› tutturmak için harcad›klar› zaman›, kulland›klar› teknolojiyi düflünerek bir karfl›laflt›rma yapal›m. Laboratuvarlarda elde edilen sonuç do¤adaki benzerlerinin kötü birer taklidi olmaktan öteye gitmez. Allah'›n insanlar için do¤ada yaratt›¤› koku, lezzet ve renk çeflitlili¤i benzersiz bir kusursuzlu¤a sahiptir. Bütün bitkisel besinlerin tadlar›n›n, kokular›n›n farkl› olmas›, hepsinin kendilerine özgü renklerinin olmas› insan için özel olarak tasarlanm›flt›r. Bunlar›n hepsi Rabbimiz taraf›ndan nimetler olarak sunulmaktad›r. Ayn› flekilde hayvanlar da insanlar için özel olarak yarat›lm›fllard›r. ‹nsanlar›n hem besin olarak faydalanaca¤› hem de görünüfllerinden zevk alaca¤› güzelliklerle donat›lm›fllard›r. Deniz alt›ndaki rengarenk bal›klar, mercanlar, deniz y›ld›zlar›, dünyan›n çeflitli bölgelerinde yaflayan birbirinden farkl› süsleriyle tüm kufl çeflitleri, ola¤anüstü sevimlilikleriyle kediler, köpekler, yunuslar, penguenler ve di¤erleri… Bunlar›n tümü Allah'tan birer nimettirler. Allah bu konuyu birçok ayetiyle kullar›na bildirmifltir: Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanlar›n tümüne sizin için boyun e¤dirdi. fiüphesiz bunda, düflünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vard›r. (Casiye Suresi, 13) E¤er Allah'›n nimetini saymaya kalk›flacak olursan›z, onu bir genelleme yaparak bile sayamazs›n›z. Gerçekten Allah, ba¤›fllayand›r, esirgeyendir. (Nahl Suresi, 18) Burada bahsedilenler Allah'›n sundu¤u nimetlerin ve güzelliklerin çok küçük bir k›sm›d›r. ‹nsan dünya üzerinde gözünü nereye çevirse Allah'›n; Berr (kullar›na karfl› iyili¤i çok olan), Kerim (keremi bol, cömert),
Harun Yahya (Adnan Oktar)
43
Latif (lütuf sahibi), Rezzak (r›z›k veren), Sani (nihayetsiz güzellikler yaratan) gibi s›fatlar›n›n tecellilerinin örneklerini görebilir. ‹flte siz de flu an çevrenize bir göz at›p düflünün. "Nimet olarak size ulaflan ne varsa, Allah'tand›r…" (Nahl Suresi, 53) ayetiyle haber verildi¤i gibi size verilen sonsuz nimetlerin sahibinin Rabbimiz oldu¤unu asla ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N.
Bu Dünyada Uzun Süre Kalmayaca¤›n›z› Anlamazl›ktan Gelmeyin ünya üzerinde güzel olan, sa¤lam olan ne varsa bir gün gelir bozulur, çürür veya eskir. ‹nsan›n da sonu böyledir ve bundan kaç›fl mümkün de¤ildir. Her insan do¤du¤u andan itibaren geri dönüflü mümkün olmayan bir yafllanma ve ölüme do¤ru ilerleme sürecine girer. Bu apaç›k gerçe¤i herkes bilir ama buna ra¤men baz› insanlar kendilerini gündelik yaflam›n ak›fl›na kapt›rmaktan al›koyamazlar. Dünyan›n geçici süslerine hak etti¤inden fazla de¤er verir, tutkuyla ba¤lan›rlar. Oysa bu ba¤l›l›klar›n›n bir anlam› yoktur. Çünkü dünyadaki yaflam›n bir sonu vard›r. Sonu olmayan yaflam ise ahiret hayat›d›r. Sonsuz bir hayata karfl›l›k dünyan›n tükenecek yarar›n›n peflinde koflman›n ak›lc› bir tav›r olmad›¤› da kesindir. ‹nsan›n tüm bunlar› anlamazl›¤a gelerek dünyaya yönelik yapaca¤› her hareket, onu ahirette telafisi mümkün olmayan bir piflmanl›¤›n içine sokabilir. Siz bu sonsuz piflmanl›¤› yaflamaktan fliddetle kaç›n›n ve dünyadaki hayat›n›z›n bir gün mutlaka son bulaca¤› APAÇIK bir gerçekken sak›n bunu anlamazl›ktan gelmeyin. Günlük ifllerine dalarak ölümü düflünmeyen baz› insanlar, beraberinde çok önemli bir gerçe¤i daha göz ard› etmektedirler. Dünyadaki hayat inan›lmaz derecede k›sad›r. Sevdi¤iniz ve sahip oldu¤unuz fleyleri flöyle bir gözünüzün önüne getirin. Hepsi k›sa sürede eskimifl, çürümüfl, bozulmufl, yok olmufltur. Sevdi¤iniz kifliler birer ikifler ölmüfllerdir, eflyalar k›r›l›p dökülmüfllerdir. Evler, binalar eskimifl, y›k›lm›fl, giysiler sökülmüfl, y›rt›lm›fllard›r. K›sacas› sahip oldu¤unuz herfley h›zla bozulmaya u¤ram›flt›r.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
45
Dönüp arkan›za bakt›¤›n›zda, zaman›n müthifl bir süratle geçiflinden dolay› hiçbir fleyden tam tatmin olamad›¤›n›z› görürsünüz. Belki belli bir zamana kadar bu gerçe¤i fark edememifl de olabilirsiniz. Ama bu keskin gerçe¤i anlamaya bafllayan bir insan art›k herfleyi daha ak›lc› düflünmeli, kendisini ve herfleyi yaratan Allah'›n insanlardan istediklerini ö¤renmeli, hayat›n› da buna göre düzenlemelidir. En baflta dünyada kendisine herfleyi veren, ahirette ise sonsuza kadar verecek olan Rabbimizi hoflnut etmeye çal›flmal›d›r. Çünkü bu gerçe¤i anlamazl›ktan gelip k›sac›k dünya hayatlar›n› sorumsuzca tüketen inkarc›lar, ahirette fliddetli bir flaflk›nl›k yaflayacaklard›r. Diriltilip Allah'›n huzuruna getirildiklerinde dünyada çok k›sa bir süre kald›klar›n› anlayacaklard›r. Bu gerçe¤i Allah Kuran'da flöyle bildirmifltir: Dedi ki: "Y›l say›s› olarak yeryüzünde ne kadar kald›n›z?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün biraz› kadar kald›k, sayanlara sor." Dedi ki: "Yaln›zca az (bir zaman) kald›n›z, gerçekten bir bilseydiniz," (Müminun Suresi, 112-114) ‹flte bu yüzden hayat›n çok k›sa oldu¤unu anlamazl›ktan gelip, bu k›sa ömürlü fleylere bu kadar ba¤lanmay›n. Bu dünyadaki eksikliklerin cennete özlem duyman›z için verildi¤ini bilin ve as›l gerçek yurda, sonsuz olan herfleyin bulundu¤u ahirete haz›rl›k yap›n.
Bilin ki, dünya hayat› ancak bir oyun, '(e¤lence türünden) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aran›zda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir 'ço¤alma-tutkusu'dur. Bir ya¤mur örne¤i gibi; onun bitirdi¤i ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hofluna gitmifltir, sonra kuruyuverir, bir de bakars›n ki sapsar› kesilmifl sonra o, bir çer-çöp oluvermifltir. Ahirette ise fliddetli bir azap; Allah'tan bir ma¤firet ve bir hoflnutluk (r›za) vard›r. Dünya hayat›, aldan›fl olan bir metadan baflka bir fley de¤ildir. (Hadid Suresi, 20)
Dünya üzerinde herfley eskir, bozulur, çürür, yok olur. Do¤adaki herfley solar, çerçöp olur. En ihtiflaml› mekanlar bir gün harabe halini al›r. ‹flte bu gerçekleri düflünün ve Allah'›n bu görüntüleri dünyaya ba¤lan›p ahireti unutman›za engel olmak için size gösterdi¤ini sak›n anlamazl›ktan gelmeyin.
Allah insan› en güzel surette yaratm›flt›r. Ama son derece hikmetli bir flekilde insan› türlü acizliklerle birlikte yaflatmaktad›r. Böylece insan, Rabbimize karfl› olan acizli¤ini anlas›n, bu dünyaya h›rsla ba¤lan›p kalmas›n. Ne kadar güzel, ne kadar zengin olursa olsun, her insan birbirinin benzeri acizliklerle ömrü boyunca içiçedir. Her insan susar, ac›k›r, yorulur. Üstelik sürekli temizlenmek zorundad›r. Sadece temizlik bile insana ne kadar acizlik içinde oldu¤unu gösteren çok önemli bir olayd›r. ‹nsan›n yapt›¤› temizli¤in geçici olmas›, sürekli tekrarlanmak durumunda olmas› çok özel bir durumdur. Mesela bir gül düflünün; topra¤›n içinden ç›k›p d›flar›da yetiflti¤i, toz, duman, pislik gibi türlü etkilere maruz kald›¤› halde tertemizdir, son derece güzel kokar. Bunun için "temizlik" yapmas› gerekmez. O güzel kokusunu da hiçbir flekilde kaybetmez. Oysa insan için durum hiç de böyle de¤ildir. Onun türlü önlemlerle elde etti¤i "temizlik" geçicidir. Türlü çabalarla, birtak›m takviyelerle elde etti¤i güzel kokular da hiçbir zaman sürekli de¤ildir.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
47
Hastal›klar da insan›n aczini göstermesi aç›s›ndan çok önemli örneklerdir. ‹nsan vücudunu Allah son derece kusursuz sistemlere sahip olarak yaratm›flt›r. Buna ra¤men bedenimiz ço¤u zaman ufac›k bir virüse yenik düflmekten kurtulamaz. T›bb›n imkanlar› ne kadar seferber edilirse edilsin, ufac›k bir yaradan vücuda girebilecek bir mikrop, insan› sakatl›¤a veya ölüme götürecek sonuçlar do¤urabilir. Veya bedenin içinde aniden isyan eden bir hücre kanser meydana getirebilir. Üstelik bundan insan›n haberi oldu¤unda son derece geç kal›nm›fl da olabilir. Bir sabah kalkt›¤›nda her insan kurtulufl imkan› olmayan ciddi bir kanser hastal›¤›yla karfl› karfl›ya kalabilir. Kazalar da ayn› flekilde, insan›n her an bafl›na gelebilecek olaylard›r. Ne kadar kendinden uzak görürse görsün bir insan›n aya¤›n›n dolan›p merdivenden düflmesi, sonucunda da sakat kalmas›, bo¤az›na bir fley tak›l›p bo¤ulmas›, çok s›k olan trafik kazalar›ndan birinde kendisinin de yaralanmas› basit sebeplere ba¤l›, her an olabilecek olaylard›r. Böyle pamuk ipli¤ine ba¤l›, türlü acizlikler içinde hayat›n› sürdüren bir insan, Allah'a olan muhtaçl›¤›n› anlamazl›ktan gelmemelidir. Tüm bunlar› iyice düflünüp fark eden bir kiflinin dünyaya ba¤l›l›k göstermesi de mümkün de¤ildir. Bu yüzden siz de düflünen bir insan olarak bedeninizi Allah'›n dünyaya ba¤lanman›z› engelleyecek acizliklerle birlikte yaratt›¤›n› anlamazl›ktan gelmeyin. Hepsi birer hat›rlatma, ö¤üt ve uyar› niteli¤i tafl›yan bu olaylardan ve durumlardan kendinize gereken pay› ç›kart›n. Ve hiçbir aczin, zorlu¤un, hastal›¤›n, s›k›nt›n›n olmad›¤› cennet hayat›n› isteyip, sonsuz güzelliklere dolu cennet için çal›fl›n.
Her gün gazetelerde onlarca kaza haberi ç›kar. Unutmay›n ki bu haberlerden birinde bir gün sizin veya bir yak›n›n›z›n isminin yer almamas› için hiçbir neden yoktur.
48
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Sak›n eninde sonunda bir gün bu insanlar gibi yafllanaca¤›n›z› ve fiziksel gücünüzü yitirece¤inizi anlamazl›ktan gelmeyin. Ve bu gerçe¤i kendinizden çok uzak görmeyin.
Yafll›l›k insanlar›n hiç düflünmek istemedikleri, özellikle gençlik dönemlerinde hiçbir zaman konusunu dahi etmedikleri ama her insan›n karfl›laflaca¤› kaç›n›lmaz bir sondur. Yafll›l›¤›n insanlar üstündeki bedenen ve zihnen oluflturdu¤u etkileri ne yaparsa yaps›n hiç kimse engelleyememifltir. Zengini de, fakiri de, güzeli de, çirkini de zaman h›zla ilerledikçe yafllan›r. Senelerin etkisi insan›n aynaya bakt›¤›nda rahatl›kla görebilece¤i kadar aç›kt›r. Gençlikteki gergin ve parlak deri, art›k k›r›flmaya bafllam›flt›r ve o parlakl›¤›n› yitirerek rengi de solmufltur. Göz ve a¤›z kenarlar›ndaki belirgin çizgiler, k›r›flmay› en çok gösteren yerlerden biridir, ellerin ve boynun durumu ortadad›r. Kemikler de eskisi gibi sa¤l›kl› ve sa¤lam de¤ildir, ayr›ca haf›zan›n eski gücü de yoktur. Bunlar yafll›l›k halinin kaç›n›lmaz gerçekleridir ve insan düflünmekten kaçsa da, onun peflini b›rakmaz. Allah bir ayetinde yafll›l›k için flöyle demektedir: Allah sizi yaratt›, sonra sizi öldürüyor, sizden kimi de, bildikten sonra bir fley bilmesin diye, ömrün en afla¤› ucuna (yafll›l›¤a) geri çevrilir. fiüphesiz, Allah bilendir, herfleye güç yetirendir. (Nahl Suresi, 70)
Harun Yahya (Adnan Oktar)
49
‹nsan yafll›l›kla birlikte gençken sahip oldu¤u tüm gücünü ve kabiliyetlerini yitirmeye bafllar. Belirli bir yafltan sonra oluflan fiziksel ve zihinsel çöküfl insan› adeta bir çocuk haline getirir. Asl›nda Allah dileseydi insana ölümden önce yafll›l›¤› yaflatmay›p son derece güçlü ve genç bir flekilde kalmas›n› sa¤layabilirdi. Fakat Allah insana dünyan›n geçicili¤ini, yafll›l›¤› ve beraberinde gelen eksiklikleri de yaflatarak hat›rlatmaktad›r. Bu apaç›k gerçekler karfl›s›nda dünyaya bir ba¤l›l›k göstermeyen insan, as›l yurt olan ahiret için bir haz›rl›k yapacakt›r. Siz de eninde sonunda bir gün yafllanaca¤›n›z›, cildinizin k›r›flaca¤›n›, fiziksel fonksiyonlar›n›z›n zay›flayaca¤›n›, üstelik zihninizin de yafll›l›¤›n etkilerine maruz kalaca¤›n› sak›n anlamazl›ktan gelmeyin. Ve yafl›n›z›n ilerlemesini beklemeden, fiziksel ve zihinsel bir güce sahipken bu gerçe¤i fark ederek ahiret için haz›rl›k yapmaya bafllay›n. Dünya biz ne kadar fark›nda olmasak da d›flar›dan ve içeriden birçok tehdit unsuruyla doludur. Uzayda h›zla ilerlerken karadelikler, meteorlar, kuyruklu y›ld›zlar gibi baz› tehditlerle karfl› karfl›ya olan Dünya, yerin derinliklerine inildi¤inde binlerce derece s›cakl›ktaki bir katman› içinde bar›nd›r›r. Tüm bu tehditlerin d›fl›nda, atmosferde f›rt›nalar, hortumlar, rüzgarlar gibi büyük zararlara sebep verebilen olaylar da gerçekleflebilmektedir. ‹flte bu olaylar Dünya'da zaman zaman etkili oldu¤unda birtak›m do¤al afetler meydana gelir. Bu afetler büyük can ve mal kayb›na sebep olabilir. Baflta depremler olmak üzere, seller, volkan patlamalar›, hortumlar, f›rt›nalar birbirinden farkl› etkilere sahip olaylard›r. Fakat her biri k›sa sürede bir flehri ortadan kald›rabilir, canl›lar› yok edebilir, çok büyük maddi hasarlar meydana getirebilirler. Kimse de bu afetleri engelleme gücüne sahip de¤ildir. Bu gerçe¤i bilmelerine ve s›k s›k bu tür olaylara flahit olmalar›na ra¤men baz› insanlar bu konular› anlamazl›ktan gelirler. Oysa bu afetlerin her biri insanlar›n ö¤üt al›p düflünebilmesi içindir. Allah bu flekilde insanlar›n dünyaya olan ba¤l›l›klar›n› k›rmaktad›r. Ö¤üt alabilenler de bu olaylardan gerekli dersi ç›karabilmektedir. Allah Kuran'da insanlar› s›k s›k belaya u¤ratt›¤›n› ve bu vesileyle onlar› düflünmeye, ibret almaya yöneltti¤ini flöyle
50
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
haber vermifltir: Görmüyorlar m› ki, gerçekten onlar her y›l, bir veya iki defa belaya çarpt›r›l›yorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve ö¤üt al›p (ders ç›kar›p) düflünmüyorlar. (Tevbe Suresi, 126) Unutmay›n ki, afetler insanlara dünyan›n geçicili¤ini ve güvensizli¤ini hat›rlat›rlar. Bu olaylar› Allah insanlar için birer uyar› olarak yarat›r. Bu gerçe¤i, yani Allah'›n insanlar› her an uyar›p korkuttu¤unu anlamazl›ktan gelmeyin. Allah Kuran'da bize, hem tüm topluluklara bir uyar›c›n›n geldi¤ini, hem de uyar›lmadan hiçbir toplulu¤un ve ülkenin y›k›ma u¤rat›lmad›¤›n› bildirmifltir. Allah'›n elçileri gönderildikleri toplumlarda hidayet önderi olmufllar, insanlara Allah'›n yasaklar›n› bildirmifl, onlar› Allah'›n dinine davet etmifllerdir. Peygamberlerin yapt›klar› hat›rlatma, uyar›, ö¤üt ve mucizelerle birebir karfl› karfl›ya olan birçok kavim ya Allah'a iman ederek peygamberle birlikte hak yolda ilerlemifl, ya da uyar›lara kulak asmayarak büyüklük taslam›fl, Allah'› inkar etmifl ve Allah'›n dinine teslim olmam›fllard›r. fieytan›n telkinlerine ve ça¤r›lar›na kulak verip, onun yolunda ilerlemeyi seçenler ise cehennemle müjdelenmifl, dünyada da birçok azapla karfl›lafl›p, y›k›ma u¤ram›fllard›r: Ülkelerden niceleri vard›r ki, Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine karfl› gelip azm›fllar, böylece Biz de onlar› çetin bir hesaba çekmifliz ve onlar› benzeri görülmedik bir azabla azabland›rm›fl›z. Art›k o (ülkelerin halk›), yapt›¤› kötülü¤ü tadd› ve iflinin sonucu bir hüsran oldu. (Talak Suresi, 8-9) Kuran'da Allah'›n bildirdi¤i gibi, peygamberlerin davet etti¤i hak yola uymayan topluluklar de¤iflik azap çeflitleriyle karfl›laflm›fllard›r. Bu azaplar onlara hiç ummad›klar› bir anda gelmifltir. Fakat hepsi bu kötü sonucu ve helak› hak eden toplumlar olmufllard›r. Kimisi yok olmalar›n› sa¤layan azaptan önce elçiler taraf›ndan uyar›lm›fl sonra da belki ö¤üt al›p düflünürler diye de¤iflik zorluklara, s›k›nt›lara u¤rat›lm›flt›r. Kimisi de yapt›klar›na karfl›l›k olmak üzere korkunç bir sonla tarih sahnesinden silinmifltir. Ku-
Harun Yahya (Adnan Oktar)
51
‹nsan›n karfl›laflt›¤› afetler, dünyan›n ne kadar geçici ve güvensiz bir yer oldu¤unu ona her an hat›rlat›r. ‹nsan bu olaylar› kendinden uzak görür, hiç karfl›laflmayaca¤›n› san›r. Oysa Allah her an insan› hiç ummad›¤› bir yerden bu afetlerden biriyle karfl›laflt›rmaya güç yetirendir.
52
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
ran'da bu kavimlerle ilgili Rabbimiz birçok haber verir. Bu ayetlerden birkaç› flöyledir: Medyen'e de kardeflleri fiuayb'› (gönderdik) Böylece dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak kar›fl›kl›k ç›karmay›n." Ancak onu yalanlad›lar; bunun üzerine onlar› amans›z bir sars›nt› yakalay›verdi, böylelikle kendi yurtlar›nda diz üstü çökmüfl olarak sabahlad›lar. (Ankebut Suresi, 36-37) Andolsun, Biz de Firavun aile (çevre)sini belki ö¤üt al›p düflünür(Halk›) Zulmediyorken y›k›ma u¤ratt›¤›m›z nice ülkeler vard›r ki, flimdi onlar›n altlar› üstlerine gelmifl ›p›ss›z durmakta, kullan›lamaz durumdaki kuyular› (terk edilmifl bulunmakta), yüksek saraylar› (ç›n ç›n ötmektedir). Yeryüzünde gezip dolaflm›yorlar m›, böylece onlar›n kendisiyle akledebilecek kalpleri ve iflitebilecek kulaklar› oluversin? Çünkü do¤rusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir. (Hac Suresi, 45-46)
Harun Yahya
53
ler diye y›llar y›l› kurakl›¤a ve ürün k›tl›¤›na u¤ratt›k. (Araf Suresi, 130) Ne zaman ki, onlar›n eriflebilecekleri bir süreye kadar, o i¤renç azab› çekip-giderdik, onlar yine andlar›n› bozdular. Biz de onlardan intikam ald›k ve ayetlerimizi yalan saymalar› ve onlardan habersizmifller (gibi) olmalar› nedeniyle onlar› suda bo¤duk. (Araf Suresi, 135136) Allah'›n azab› kendilerine gelmeden önce yeryüzünde fl›mar›p azm›fl olan toplumlardan baz›lar›, kendi elleriyle sonlar›n› haz›rlam›fllard›r. Ama Allah'a karfl› iflledikleri tüm suçlara ra¤men, yaklaflan azab›n kendilerine bir hay›r getirece¤ini zannedecek kadar kör ve basiretsiz duruma düflmüfllerdir: Derken, onu (azab›) vadilerine do¤ru yönelerek gelen bir bulut fleklinde gördükleri zaman, "Bu bize ya¤mur ya¤d›racak olan bir buluttur" dediler. Hay›r, o, kendisi için acele etti¤iniz fleydir. Bir rüzgar; onda ac›kl› bir azab vard›r. Rabbinin emriyle herfleyi yerle bir eder. Böylece meskenlerinden baflka, hiçbir fley(leri) görünemez duruma düfltüler. ‹flte Biz, suçlu-günahkar bir kavmi böyle cezaland›r›r›z. (Ahkaf Suresi, 24-25) ‹flte siz de geçmiflte yaflam›fl bu insanlar›n hatas›na düflmeyin. Allah'›n insanlara yapt›¤› uyar›lardan etkilenmeyen geçmifl kavimlerin durumundan ders ç›karmak gerekti¤ini sak›n anlamazl›ktan gelmeyin. "Semud'a gelince; Biz onlara do¤ru yolu gösterdik, fakat onlar körlü¤ü hidayete tercih ettiler…" (Fussilet Suresi, 17) ayetinde Allah'›n haber verdi¤i gibi körlü¤ü tercih etmeyin ve Rabbimizin karfl›n›za ç›kard›¤› tüm olaylardan ibret alman›z gerekti¤ini gözard› etmeyin. (Halk›) Zulmediyorken y›k›ma u¤ratt›¤›m›z nice ülkeler vard›r ki, flimdi onlar›n altlar› üstlerine gelmifl ›p›ss›z durmakta, kullan›lamaz durumdaki kuyular› (terk edilmifl bulunmakta), yüksek saraylar› (ç›n ç›n ötmektedir). (Hac Suresi, 45) Yeryüzünde gezip dolaflm›yorlar m›, böylece onlar›n kendisiyle akledebilecek kalpleri ve iflitebilecek kulaklar› oluversin? Çünkü do¤rusu, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir. (Hac Suresi, 46)
Ölüm Gerçe¤ini Anlamazl›ktan Gelmeyin
lüm, istisnas›z bugüne kadar yaflam›fl her insan›n kesin olarak karfl›laflt›¤› ve bundan sonraki insanlar›n da karfl›laflaca¤› bir sondur. Bu yüzden de dinden uzak olan insanlar›n düflünmekten ve konuflmaktan kaç›nd›klar› bir konudur. Bu kifliler ölümün ard›ndan dünyada h›rsla ba¤land›klar› herfleyden uzaklaflacaklar›n›, Allah'a hesap vereceklerini, cennetin ve cehennemin varl›¤›n›, ak›llar›na getirmek istemezler. Peki bugüne kadar ölümü yaflamayan tek bir kifli dahi olmamas›na ra¤men insanlar nas›l böylesine gafil davranabilmektedirler? Sanki hiç ölümle karfl›laflmayacakm›flças›na bir yaflam› nas›l sürdürebilmektedirler? ‹nsanlar›n kendi kafalar›nda kurduklar› baz› senaryolar vard›r. Örne¤in ölümün hep belirli bir yafltan sonra bafllar›na gelece¤ine ve o yafla ulaflana kadar da daha önlerinde çok uzun bir vakit oldu¤una kendilerini inand›r›rlar. Oysa hemen her gün gazetelerde genç yaflta ölen kiflilerin haberlerini görürler, ölüm ilanlar›n›n tek bir gün bile eksilmedi¤ini bilirler. Televizyonlarda ve sokaklarda gördükleri cenaze arabalar›, yan›ndan geçip gittikleri büyük mezarl›klar bu insanlara sürekli ölümü hat›rlatt›¤› halde tüm bunlar› anlamazl›ktan gelirler. Oysa ölüm her insan›n bir ad›m ilerisindedir. ‹nsan bir an "yafl›yorum" derken göz aç›p kapama vakti kadar k›sa bir süre sonra karfl›s›nda can›n› almak üzere gelmifl ölüm meleklerini bulabilir. ‹flte o andan itibaren sonsuz yaflam›n› kurtarmak için yapabilece¤i hiçbir fley yoktur. Gaflet içinde geçirdi¤i bir ömrü telafi etmesi mümkün de¤ildir. Siz sak›n insanlar›n kap›ld›¤› bu derin gaflete kap›lmay›n, ve ölü-
Harun Yahya (Adnan Oktar)
55
mün yaln›zca bir anl›k bir geçifl oldu¤unu, çok yak›n ve kesin bir gerçek oldu¤unu anlamazl›ktan gelmeyin. ‹nsanlar ölüme karfl› birtak›m tedbirler alarak ondan kaçabileceklerini san›rlar. Fakat bu, son derece anlams›z bir düflüncedir. ‹nsan nerede olursa olsun, yan›nda kimler bulunursa Her gün gördü¤ünüz cenazeleri, ölüm haberlerini gözard› etmeyin. Bir gün bu ilanlardan birinde sizin isminiz yer alacak.
bulunsun, ne kadar korunakl› bir yap›da yaflarsa yaflas›n ölümden kaçmas› mümkün de¤ildir. Allah bu gerçe¤i Kuran'da flöyle hat›rlatm›flt›r:
De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçmakta oldu¤unuz ölüm, flüphesiz sizinle karfl›lafl›p-buluflacakt›r. Sonra gayb› da, müflahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yapt›klar›n›z› haber verecektir." (Cuma Suresi, 8) Her nerede olursan›z, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmifl flatolarda olsan›z bile. Onlara bir iyilik dokunsa: "Bu, Allah'tand›r" derler; onlara bir kötülük dokunsa: "Bu sendendir" derler. De ki: "Tümü Allah'tand›r." Fakat, ne oluyor ki bu toplulu¤a, hiçbir sözü anlamaya çal›flm›yorlar? (Nisa Suresi, 78) Her nefis ölümü tad›c›d›r. Biz sizi, flerle de, hay›rla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi, 35) Her an insan›n etraf›nda geliflen ölüm olaylar›, yak›nlar›n›n yavafl yavafl dünyadan ayr›lmas›, ölümden kimsenin kaçamad›¤›n›n APAÇIK bir delilidir. Genç, yafll›, zengin, fakir, güzel, çirkin demeden ölümün insan› her zaman ve her yerde buldu¤unu bilmek ise, insan›n bu dünyaya ba¤lanmamas›, as›l olarak ölümden sonraki sonsuz yurda haz›rl›k yapmas› gerekti¤ini anlamas›n› sa¤lar.
56
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Ölümün uzak oldu¤unu düflünen bir insan›n ne kadar büyük bir aldan›fl içinde oldu¤unu sak›n anlamazl›ktan gelmeyin. Ve bu apaç›k gerçe¤in insana verdi¤i fluur ve vicdanla her an ölebilecekmifl gibi, Allah'›n hoflnut olaca¤› bir yaflam sürün. Ölümü akla getirmemek aniden ölünebilece¤i gerçe¤ini kesinlikle de¤ifltirmez. Gayet sa¤l›kl› bir insanken beklenmedik bir trafik kazas›yla ölen, geçirdi¤i ani bir beyin kanamas› sonucunda hayat›n› kaybeden insanlar› ya görmüflsünüz ya da haberlerini duymuflsunuzdur. Acil bir ifl toplant›s›na yetiflmek üzere yolda giderken bir araba kazas› geçirip veya bir merdivenden afla¤› koflarken düflüp ani bir flekilde ölmeyece¤ini hiç kimse iddia edemez. Bir insan için böyle bir iddia nas›l ak›l d›fl›ysa, bu konuyu hiç gündeme getirmeyip, üzerinde düflünmeyip, ölümün kendisini yakalay›fl›n› engelleyebilece¤ini zannetmek de öyledir. Hiçbir insan ne zaman, nerede ölece¤ini bilemez. Allah ölüm vakti gelmifl olan kifliye hiç ummad›¤› bir anda ölüm meleklerini göndererek can›n› alabilir. Günlük u¤rafl›lar içinde, her sabah uyan›p yeni bir güne bafll›yor olabilirsiniz. Çok meflgul, hep bir fleyler yetifltirmeye, bir fleyler üretmeye çal›flan,
‹nsan günlük hayat› içinde gazetelerde, televizyonlarda bu manzaralara s›k s›k flahit olur. Ama nedense bir gün yak›nlar›n›n o tabutun içine kendi bedenini yerlefltireceklerini ve onu mezara do¤ru tafl›yacaklar›n› düflünmez. Oysa unutmay›n ki, bir gün sizin tabutunuzu da bu flekilde tafl›yacaklar. Bu dünyada k›sa bir süre kal›p Rabbimize döndürüleceksiniz.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
57
ileriye yönelik yüzlerce plan› olan bir insan da olabilirsiniz. Fakat tüm planlar›n›z› gerçeklefltirmenizin kesinlikle mümkün olamayaca¤› aç›kt›r. Ölüm her an karfl›lafl›labilecek, tüm planlar› altüst edebilecek bir gerçektir ve insan adeta bir "geri say›mdaym›flças›na" her geçen saniye ölüm an›na do¤ru ilerlemektedir. Öyleyse bu APAÇIK gerçe¤i anlamazl›ktan gelerek sak›n ölüme gafil bir flekilde yakalanmay›n. Ölümle beklemedi¤iniz bir anda buluflabilece¤inizi anlamazl›ktan gelmeyin. Dinden uzak insanlar›n her zaman ölümle ilgili yanl›fl düflünceleri olmufltur. Bu düflüncelerden biri Kuran'da flöyle haber verilir: Ve derlerdi ki: "Biz öldü¤ümüz, toprak ve kemik oldu¤umuzda m›, gerçekten biz mi diriltilecekmifliz?" "Önceden gelip-geçmifl atalar›m›z da m›?" De ki: "fiüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de." "Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklard›r." (Vak›a Suresi, 47-50) Ayette de dikkat çekildi¤i gibi ölüm, mezar›n içinde sonsuza kadar sürdürülen, ebedi bir uykunun bafllang›c› de¤ildir. Ölüm, insanlar›n dünyada yapt›klar› herfleyin hesab›n› verip, sonsuz hayatlar›n› sürdürmek için yerleflecekleri mekana geçifli sa¤layan bir kap›d›r. ‹nsanlar›n sadece bedenleriyle ve dünya ile ba¤lant›lar›n›n kesildi¤i an olan ölüm asla herfleyin sonu de¤il, aksine herfleyin ve as›l hayat›n bafllang›c›d›r. Allah insanlara dünyada ölümü sürekli hat›rlatm›fl, dünyan›n geçicili¤ini göstermifl, sonsuz hayat›n varl›¤›n› ve bu hayata haz›rl›k yap›lmas› gerekti¤ini anlatan elçilerini ve herfleyin bir aç›klay›c›s› olarak Kuran'› göndermifltir. ‹nsanlar›n da tüm bu uyar›lara ve hat›rlatmalara göre yaflamlar›n› düzenlemelerini istemifltir. ‹flte ölüm an›, tüm bu ö¤ütlerin hesab›n›n sorulaca¤› bir günün bafllang›c›d›r. Öyleyse ölümün sonsuz hayat›n kap›s›ndan giriflin bir anahtar› oldu¤u gerçe¤ini anlamazl›ktan sak›n gelmeyin ve dünya hayat›n›z› ölüm gerçe¤ini hiç unutmadan geçirin. Çünkü bunu düflünmek her insan› sonsuz hayat›nda hesab›n› rahatl›kla verebilece¤i hareketleri yapmaya yöneltir. ‹nsan›n kurtuluflunu sa¤layacak olan Allah'›n r›zas› da ancak bu flekilde kazan›l›r.
58
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
‹nsanlar›n baz›lar›n›n yaflamlar› boyunca ulaflmak için çaba harcad›klar› mal, mülk, aile, itibar, makam, iktidar gibi de¤erler asl›nda sadece dünya hayat›na aittir. Bunlar›n hepsinin ellerinden kay›p gidece¤i veya yok olaca¤› gerçe¤ine ra¤men baz› insanlar kendilerini bunlara tutkuyla kapt›rmaktan al›koyamazlar. Bir gün gelip tüm bunlar› zaten dünyada b›rakacaklar› gerçe¤i, tüm aç›kl›¤›yla ortadayken, yine de anlamazl›ktan gelir, unutmaya çal›fl›rlar. Bu ruh hali içerisinde kimi insanlar›n dünyaya yönelik yapt›klar› h›rs da artt›kça artar. Geçmifl zamanlarda yaflayan hükümdarlar›n, firavunlar›n, önde gelen iktidar sahibi zenginlerin baz›lar› mallar›n›n kendilerini ölümsüz k›laca¤›n› zannetmifl, hatta kimisi öldükten sonra mallar›yla birlikte gömülmek istemifllerdir. Bunu yapanlar, gerçekleri anlamazl›ktan gelip böyle derin bir gaflete düflenler, büyük yan›lg›lar›n› öldükten sonra fark edeceklerdir ancak bu onlara bir fayda sa¤lamayacakt›r. Oysa APAÇIK olan ölüm gerçe¤ini düflünen insan›n dünyayla ilgili h›rslar› bitecektir ve o insan art›k gerçek ve sonsuz hayat›n oldu¤u ahiret için çal›flmaya bafllayacakt›r. Siz de bu dünya mal›n›n, dünyaya ait oldu¤u gerçe¤ini sak›n anlamazl›ktan gelmeyin ve bu hataya düflenlerin ahirette yaflayaca¤› büyük piflmanl›klardan korkup sak›n›n. Ömrü boyunca ölümü kendinden çok uzakta görerek düflünmeyen, Allah'›n hayat› boyunca gösterdi¤i ibret verici olaylardan gerekli dersi almayan, hak ça¤r›lara cevap vermeyen, uyar›lara kulak t›kayan, böylece Allah'a iman etmeden yaflam›n› tüketmifl bir insan düflünün. Sadece kendi nefsinin isteklerine uyarak yaflayan, ahiret için hiçbir haz›rl›k yapmadan zaman›n› tüketmifl olan bu insan, ölüme de haz›rl›ks›z yakalanacakt›r elbette. O anki piflmanl›¤›yla kendisine bir hak daha verilmesini
Mezar›n alt›nda çürüyüp bir kemik y›¤›n› haline gelen insana dünyada sahip oldu¤u mal›n hiçbir faydas› olmaz.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
59
isteyecek ama art›k geri dönüflü olmayan, kap›lar› kapat›lm›fl bir kap›dan girmifl olacakt›r. Siz, dünyada ölümün düflüncesinden dahi kaçan herkesin, o gün büyük bir dehflete düflece¤i gerçe¤ini sak›n anlamazl›ktan gelmeyin. fiu anda ölmeyece¤inizin garantisini size ne kendinizin, ne baflkas›n›n veremeyece¤ini bilen biri olarak hayat›n›z› bu keskin gerçe¤i unutmadan düzenleyin ve Allah'›n raz› olaca¤› bir insan olmaya çal›fl›n. Piflmanl›¤›n ve tevbenin fayda etmedi¤i o gün gelmeden evvel... Sizden birinize ölüm gelip de: "Rabbim, beni yak›n bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce, size r›z›k olarak verdiklerimizden infak edin. Oysa Allah, kendi eceli gelmifl bulunan hiç kimseyi kesinlikle ertelemez. Allah, yapmakta olduklar›n›zdan haberdard›r. (Münafikun Suresi, 10-11) Sonunda, onlardan birine ölüm geldi¤i zaman, der ki: "Rabbim, beni geri çevirin." "Ki, geride b›rakt›¤›m (dünya)da salih amellerde bulunay›m." Asla, gerçekten bu, yaln›zca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onlar›n önlerinde, diriltilip kald›r›lacaklar› güne kadar bir engel (berzah) vard›r. (Müminun Suresi, 99-100) Tevbe; ne, kötülükleri yap›pedip de onlardan birine ölüm çat›nca: "Ben flimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kendileri kafirler olarak ölenler için de¤il. Böyleleri için ac› bir azab haz›rlam›fl›zd›r. (Nisa Suresi, 18)
Kuran'›n Hak Kitap Oldu¤unu, Ondan Hesaba Çekilece¤inizi Anlamazl›ktan Gelmeyin man eden bir insan›n yapmas› gereken ilk fley, kendisini ve herfleyi yaratan Rabbimize karfl› sorumluluklar›n›n ne oldu¤unu ö¤renmektir. Ve bunu ö¤renebilece¤i kaynak da Kuran'd›r. Allah, seçip be¤endi¤i dininin hükümlerini, s›n›rlar›n› Kuran'da tüm insanlara bildirmifltir. Peygamber Efendimiz de bu hükümleri bize aç›klam›flt›r. ‹nsanlar ancak Allah'›n emretti¤i bu hükümleri eksiksiz olarak uygulamak suretiyle kurtulufl bulabilirler. Ahirette, bu s›n›rlar› büyük bir flevkle uygulayan, tüm hayat› boyunca kendisini yaratan Allah'›n hoflnutlu¤unu kazanmaya çal›flm›fl bir kifli ile bu s›n›rlar› gözard› edip, kendi zevkleri u¤runa dünya hayat›n› tüketmifl bir kiflinin görecekleri karfl›l›¤›n ayn› olmayaca¤› APAÇIK ortadad›r. Dolay›s›yla insan›n en büyük sorumlulu¤u Allah'›n kitab›nda anlat›lanlar› ve Peygamber Efendimizin sünnetini uygulamakt›r. Allah hesap günü insanlar› Kuran'a uyup uymad›klar› konusunda sorguya çekecektir: fiu halde, sana vahyedilene s›ms›k›-tutun; çünkü sen dosdo¤ru bir yol üzerindesin. Ve flüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaks›n›z. (Zuhruf Suresi, 4344) ‹flte bu yüzden tüm insanlar›n yaln›zca Allah'›n ça¤r›s›na icabet etmeleri ve bunun için de Kuran'› çok iyi bilmeleri gerekti¤ini sak›n anlamazl›ktan gelmeyin. ‹nsan›n sonsuz hayat›n› kurtaracak olan her türlü çözümü içinde bar›nd›ran ve aç›klayan Kuran, uyar›c›, hat›rlat›c›, ö¤üt verici bir kitapt›r. Allah Kuran'›n bu özelliklerini birçok ayetinde bildirmifltir:
Harun Yahya (Adnan Oktar)
61
‹flte bu (Kur'an) uyar›l›p korkutulsunlar, gerçekten O'nun yaln›zca bir tek ilah oldu¤unu bilsinler ve temiz ak›l sahipleri iyice ö¤üt al›p düflünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir bela¤)d›r. (‹brahim Suresi, 52) Bu (Kur'an) insanlar için bir beyan sak›nanlar için de bir hidayet ve ö¤üttür. (Al-i ‹mran Suresi, 138) Gerçek (flu ki), o (Kur'an), elbette bir ö¤üttür. Art›k kim dilerse, ö¤üt al›p-düflünür. (Müddesir Suresi, 54-55) Allah'›n Kuran'da insanlara verdi¤i ö¤ütler, yapt›¤› uyar›lar kuflkusuz çok büyük önem tafl›r. ‹nsanlar bunlara göre hayatlar›n› düzene sokmal›d›rlar. Aksi takdirde bir karmaflan›n yafland›¤›, huzursuzluklarla dolu, harama helale dikkat edilmedi¤i için güvenilir olmayan, birbirlerinin hakk›n› çi¤neyen insanlardan meydana gelen toplumlar oluflur. ‹flte bu yüzden Allah'›n ayetlerinin her birinin uygulanmas› çok büyük önem tafl›r. Allah'tan korkup sak›nan insanlar Kuran'daki uyar›lar›, Peygamberimiz (sav)'in sünnetini çok büyük bir hassasiyetle uygular, ö¤üt al›p düflünürler. Kuran'›n bu özelliklerini anlamazl›ktan gelerek sürdürülen ve insanlar›n kendi do¤rular›na göre flekillendirdikleri bir hayat›n insana asla bir kurtulufl sa¤lamayaca¤› ise APAÇIKTIR. Siz bu insanlar›n hatas›na düflmeyin. Kuran'› ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetini rehber edinmeniz gerekti¤ini, Kuran'›n tüm insanlara bir ö¤üt, uyar› ve hat›rlatma oldu¤unu sak›n anlamazl›ktan gelmeyin. Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i her ayet son derece anlafl›l›r ve aç›kt›r. Kifli, "Kuran'› okudum ama anlayamad›m" diyerek sorumluluktan kaçmaya çal›flt›¤›nda, asla hesab›n› veremeyece¤i bir davran›fl içine girdi¤ini bilmelidir. Kuran ayetleri Allah'a samimiyetle yönelen herkesin rahatl›kla okuyup anlayabilece¤i ve uygulayabilece¤i flekildedir. Elbette hükümlerin rahatl›kla anlafl›labilir olmas›, bunlar› yerine getirme sorumlulu¤unu da beraberinde getirmektedir. Ve bu APAÇIK gerçe¤i anlamazl›ktan gelmek, ayetleri anlayamad›¤›n› iddia etmek son derece vicdans›z bir tav›r olacakt›r. Allah Kuran'›n son derece anlafl›l›r oldu¤u gerçe¤ini ayetlerinde flöyle haber vermifltir:
62
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Allah'tan baflka bir hakem mi ar›yay›m? Oysa O, size Kitab› aç›klanm›fl olarak indirmifltir. Kendilerine Kitap verdiklerimiz, bunun gerçekten Rabbinden hak olarak indirilmifl oldu¤unu bilmektedirler. fiu halde, sak›n kuflkuya kap›lanlardan olma. (Enam Suresi, 114) ‹flte Biz onu (Kur'an'›) apaç›k ayetler olarak indirdik; flüphesiz Allah, diledi¤ini hidayete yöneltir. (Hac Suresi, 16) Sak›n Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i hükümlerin çok aç›k ve kolay oldu¤unu anlamazl›ktan gelerek, sonradan piflmanl›k duyaca¤›n›z bir yolu benimsemeyin. Kuran'› Allah korumufltur ve Kuran'›n hükümleri 1400 senedir hiçbir de¤iflikli¤e u¤ramadan günümüze kadar gelmifltir. Allah bu gerçe¤i ayetleriyle bize bildirir: Hiç flüphesiz, zikri (Kuran'›) Biz indirdik Biz; onun koruyucular› da gerçekten Biziz. (Hicr Suresi, 9) Rabbinin sözü do¤ruluk bak›m›ndan da adalet bak›m›ndan da tastamamd›r. O'nun sözlerini de¤ifltirebilecek yoktur. O iflitendir, bilendir. (Enam Suresi, 115) Allah'›n bu vaatleri inananlar için yeterlidir. Fakat Allah bunlar›n d›fl›nda Kuran'a birtak›m bilimsel, rakamsal mucizeler koyarak, onun hak kitap oldu¤unu insanlara bir kez daha göstermifltir. Kuran 1400 sene önce vahyedilmifl olmas›na ra¤men, 1400 sene önce kesinlikle bilinmeyen, günümüzde bilimin ve teknolojinin son imkanlar› kullan›larak bulunmufl birçok bilimsel gerçe¤i insanlara bildirmektedir. Bilimadamlar› bu konuyu araflt›rd›kça her geçen gün yeni bir mucizeyle daha karfl›laflmaktad›rlar. (Detayl› bilgi için, Kuran Bilime Yol Gösterir, Harun Yahya) Bilimsel mucizeler d›fl›nda flu ana kadar tespit edilebilen Kuran mucizelerinden biri de, 19 say›s›n›n ayetlerin içine flifresel bir biçimde yerlefltirilmifl olmas›d›r. Bu konudaki say›s›z örnekten birkaç› flöyledir: *Her surenin bafllang›c›nda bulunan "Besmele" 19 harftir. *Kuran 114 sureden oluflur ve 114 ise 19'un 6 kat›d›r.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
63
*19 ve 19'un kat› olan ayetlerde geçen Allah kelimelerinin toplam› 133 (19 x 7) kat›d›r. *‹lk vahyolan sure (96. sure) sondan 19. suredir. *Kuran'›n ilk vahyedilen ayetleri 96. surenin ilk 5 ayetidir ve bu ayetlerin toplam kelime say›s› 19'dur. *Kuran'da 114 (19 x 6) besmele bulunur. Bu say› da 19'un 6 kat›d›r. *"Rahman" kelimesi ise Kuran'da 57 (19 x 3) defa geçmektedir. Kuran'›n bir di¤er mucizesi ise baz› kelimelerin tekrar say›lar›ndaki dikkat çekici yönlerdir. Bu mucizeye bir örnek, Kuran'daki baz› kelime tekrarlar›n›n verdi¤i ortak say›d›r. Birbiriyle ilgili baz› kelimeler flafl›rt›c› bir biçimde ayn› say›da tekrarlan›rlar. Bunlardan birkaç›n› flöyle s›ralayabiliriz; *"Yedi gök" tabiri 7 kere geçer. "Göklerin yarat›l›fl› (halku semavat)" ifadesi de 7 kere tekrarlan›r *"Dünya" ve "ahiret" kelimeleri 115'er kez tekrarlanmaktad›r. *"Gün (yevm)" tekil olarak 365 kere geçerken, ço¤ul yani "günler (eyyam ve yevmeyn)" kelimeleri 30 defa tekrarlan›r. "Ay" kelimesinin tekrar say›s› ise 12'dir. *"Bitki" ve "a¤aç" kelimelerinin tekrar say›s› ayn›d›r: 26 *"De" kelimelerini sayd›¤›m›zda ç›kan sonuç 332. "Dediler" kelimesini sayd›¤›m›zda da ayn› rakam› görüyoruz. *"fieytan" kelimesi 88 kere geçiyor. "Melek" kelimesinin tekrar say›s› da 88'dir. Kuran'›n bu özellikleri, onun Allah Kat›'ndan indirilmifl oldu¤unu kesin olarak gösterir. Bu APAÇIK gerçe¤i anlamazl›ktan gelmeyin. Allah Kuran'› Kendi Kat›'ndan indirmifltir. Bütün insanl›¤a bir bildiri olma ve rehberlik yapma özelli¤i olan, insanlara Allah'›n dinini anlatan ilahi ve çok yüce bir kitapt›r. Çeflitli iftiralar atarak Kuran'a karfl› kuflkular oluflturmaya çal›flanlarla ilgili olarak Allah Kuran'da flöyle buyurmaktad›r. Yoksa: "Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve e¤er gerçekten do¤ru sözlüyseniz Allah'tan baflka ça¤›rabildiklerinizi ça¤›r›n." (Yunus Suresi, 38)
64
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
De ki: "E¤er bütün ins ve cin (topluluklar›), bu Kur'an'›n bir benzerini getirmek üzere toplansa, -onlar›n bir k›sm› bir k›sm›na destekçi olsa bile- onun bir benzerini getiremezler." (‹sra Suresi, 88) Kuran'›n tüm ilahi özelliklerine ra¤men bunu anlamazl›ktan gelen inkarc›lar, ahirette herfleyi daha iyi anlayacaklar ama ifl iflten geçmifl olacakt›r. Siz sak›n bu insanlar gibi kuflkuya düflenlerden olmay›n ve Kuran'›n Allah'›n hak kitab› oldu¤unu, bir benzerinin kesinlikle yaz›lamayaca¤›n› anlamazl›ktan gelmeyin.
Vicdan›n›z›n Sesini Anlamazl›ktan Gelmeyin
nsan dünyada bulundu¤u süre boyunca yaflad›¤› her olayda gösterdi¤i tepkilerle ve içinden geçirdi¤i düflüncelerle denenir. Bu deneme s›ras›nda karfl›s›nda her zaman iki alternatif vard›r: Ya daima kötülü¤ü emreden nefsinin sesine uyacakt›r ya da kendisini bu kötülüklerden sak›nd›ran vicdan›n›n sesine. Allah, insan›n içindeki bu iki sese ayetlerde dikkat çeker: Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', Sonra ona fücurunu (s›n›r tan›maz günah ve kötülü¤ünü) ve ondan sak›nmay› ilham edene (andolsun). (fiems Suresi, 7-8) Ayette de bildirildi¤i gibi nefis insan› en küçü¤ünden en büyü¤üne kadar yaflad›¤› her olayda Allah'›n s›n›rlar›n› aflmaya, isyana ve kötülü¤e ça¤›r›r. ‹nsan›n kendi istek ve tutkular›n› ön plana ç›kartarak Allah'›n r›zas›n› göz ard› etmesini ister. Ve bunu da çok çeflitli bahaneler öne sürerek sinsice yapar. Öyle ki kifli e¤er vicdan›n› dinlemezse nefsinin f›s›lt›lar›na kolayl›kla aldan›r. Oysa vicdan, insan›n ömrünün sonuna kadar flartlar ve koflullar ne olursa olsun bir an dahi susmaz. Nefis sürekli birtak›m mazeretlerini öne sürse bile vicdan, insana aral›ks›z olarak neyin do¤ru neyin yanl›fl oldu¤unu aç›kça söyler. Bu, Allah'›n insan için yaratm›fl oldu¤u mükemmel bir sistem ve büyük bir nimettir. Hangi olayla karfl›lafl›rsa karfl›lafls›n, dünyan›n neresine giderse gitsin, hangi kültürden olursa olsun her insan içinde daima baflvurabilece¤i bir do¤ruluk rehberine sahiptir.
66
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Unutmay›n siz de bu do¤ruluk rehberine sahipsiniz. O halde sak›n içinizdeki bu sesin söylediklerini anlamazl›ktan gelmeyin. Üstelik vicdan sadece müminlere has bir ilham de¤ildir. Bu ses inkarc›lar da dahil olmak üzere her insan›n içinde vard›r. Fakat müminlerin fark›, hayatlar›n›n her an›nda vicdanlar›n› kullanmalar› ve onun sesine uymalar›d›r. ‹nkarc›lar ise kendilerine hakk› gösterdi¤i halde vicdanlar›n›n sesini dinlemeyip nefislerinin istek ve tutkular›na uyarlar. Allah bu konuya Kuran'da Hz. ‹brahim ile ilgili bir k›ssada dikkat çekmifltir. Hz. ‹brahim, kavminin tapt›¤› putlar› en büyükleri hariç olmak üzere paramparça edince kavmiyle aralar›nda flöyle bir konuflma geçmifltir: Dediler ki: "Ey ‹brahim, bunu ilahlar›m›za sen mi yapt›n?" "Hay›r" dedi. "Bu yapm›flt›r, bu onlar›n büyükleridir; e¤er konuflabiliyorsa, siz onlara soruverin." Bunun üzerine kendi vicdanlar›na baflvurdular da; "Gerçek flu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)" dediler. Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun, bunlar›n konuflamayacaklar›n› sen de bilmektesin." (Enbiya Suresi, 62-65) Bu konuflmalar› yapan insanlar, az sonra Hz. ‹brahim'i atefle atmaya karar veren insanlard›r. Allah'›n kendilerini hidayete yöneltmesi için yollad›¤› peygamberlerini atefle atmaya kalk›flacak kadar zalim olan bu insanlar›n dahi vicdanlar›, hakk› onlara bu derece aç›kl›kla söylemektedir. Ama ayette haber verildi¤i gibi bu insanlar vicdanlar›n›n sesini duyduklar› halde "tepeleri üstüne ters dönmüfl" ve gerçe¤i görmemezlikten, anlamazl›ktan gelmifllerdir. Baflka bir ayetin ifadesiyle, "körleflmifller ve sa¤›rlaflm›fllar"d›r. (Maide Suresi, 71) Her insan gibi sizin de içinizde vicdan ve nefis birarada bulunmaktad›r. Siz de karfl›laflt›¤›n›z her olayda vicdan›n›z›n ve nefsinizin seslerini duyuyorsunuz. E¤er Allah'› raz› etmek, do¤ruya ulaflmak istiyorsan›z sak›n vicdan›n›z›n sesini duymazl›ktan, anlamazl›ktan gelmeyin. ‹nsan kendi içindeki sesleri birbirine kar›flt›rmaktan, hangisinin do¤ruyu, hangisini yanl›fl› söyledi¤ini anlayamamaktan endifle edebilir. Ama bilmek gerekir ki, vicdan do¤ruyu gördü¤ünde bir an dahi tereddüt etmez, hiçbir zaman insan› karars›zl›k içinde b›rakmaz ve do¤ruyu an›nda söyler. Ancak vicdan›n sesinin hemen sonras›nda nefis devreye girer ve vicdan›n söy-
Harun Yahya (Adnan Oktar)
67
ledi¤ini kifliye yapt›rmamak için binbir türlü bahaneler uydurur. Yani bir insan›n karfl›laflt›¤› bir olay karfl›s›nda duydu¤u ilk ses vicdan›n›n sesidir. Arkas›ndan gelen tüm mazeretler, olumsuzluklar ise nefis kaynakl›d›r. Siz duydu¤unuz anda, Allah r›zas› için en güzele ça¤›ran o ilk sesin vicdan›n›za ait oldu¤unu anlamazl›ktan gelmeyin. E¤er kifli vicdan›n› kullanmazsa ve o ilk sese uymazsa, bir süre sonra adeta nefsinin esiri olur ve her türlü kötülü¤e aç›k hale gelir. Bu, tamamen kendi tercihi oldu¤undan imtihan› da kaybeder, nefsinin istekleri ve kibiri u¤runa sonsuza kadar cehennemde yaflamaya mahkum olur. Çünkü insan Allah'a kullukla sorumludur ve kulluk da ancak vicdana uymakla mümkündür. Bunu anlamazl›ktan gelenlerin sonunu ise Allah, yukar›da verdi¤imiz nefisle ilgili ayetlerin devam›nda "y›k›m" olarak nitelendirmifltir: Onu ar›nd›r›p-temizleyen gerçekten felah bulmufltur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette y›k›ma u¤ram›flt›r. (fiems Suresi, 9-10) Herkes piflmanl›¤›n ne kadar can yak›c› bir duygu oldu¤unu bilir. ‹flte bu duygunun temelinde vicdan›n sözünün dinlenmemesi yatar ve bu, insan için Allah'tan bir uyar› niteli¤i tafl›r. Kimi zaman insan hatal› tercihinden vazgeçene kadar da bu piflmanl›k peflini b›rakmaz, manevi bir azaba dönüflür. Öyleyse siz vicdan azab› çekti¤iniz zaman bunu anlamazl›ktan gelmeyin. Bu, bir yerde hata yapt›¤›n›z›n göstergesidir ve nerede, hangi noktada hata yapt›¤›n›z› da size söyleyecek olan yine vicdan›n›zd›r. Dünyada piflmanl›¤›n telafi imkan› varken bu f›rsat› de¤erlendirin. Çünkü ahiretteki piflmanl›k dayan›lmaz boyutlardad›r ve sonsuza kadar da insan›n peflini b›rakmayacakt›r. Nefsiniz istemese de, kimi zaman size zor göstermeye çal›flsa da vicdan›n›z›n size daima do¤ruyu söyledi¤ini sak›n anlamazl›ktan gelmeyin. E¤er siz vicdanl› olursan›z bilin ki Allah sonsuz vicdan sahibidir; nefsinizden sak›narak ve vicdan›n›za uyarak yapt›¤›n›z zerre kadar iyili¤inizin karfl›l›¤›n› size eksiksiz olarak verecektir. Ama vicdanlar›n› kullanmayanlar elbette kullanan insanlarla bir tutulmayacakt›r.
Allah'›n Güzel Ahlakl› Olmay› Emretti¤ini Anlamazl›ktan Gelmeyin
nsan›n yarat›l›fl› din ahlak›na yatk›nd›r. Ve Allah insanlara yarat›l›fllar›na en uygun olan ahlak› ö¤retmek üzere Kuran'› indirmifltir. ‹nsan ancak Allah'›n kitab›ndaki emir ve tavsiyeleri yerine getirdi¤inde ve Allah'›n sak›nd›rd›¤› fleylerden sak›n›p bu s›n›rlar› aflmad›¤›nda rahat, mutlu ve huzurlu olur. Bir ayette Rabbimiz flöyle buyurmaktad›r: Öyleyse sen yüzünü Allah'› birleyen olarak dine, Allah'›n o f›trat›na çevir; ki insanlar› bunun üzerine yaratm›flt›r. Allah'›n yarat›fl› için hiçbir de¤ifltirme yoktur. ‹flte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanlar›n ço¤u bilmezler. (Rum Suresi, 30) Allah'›n s›n›rlar›n› aflanlar ve Kuran'da ö¤retilen ahlak› göz ard› edenler ise tarifsiz bir s›k›nt› içinde hayatlar›n› sürdürürler. Çünkü cahiliye toplumlar›nda insanlar›n do¤ru yanl›fl k›staslar› kifliden kifliye göre de¤iflir ve birbirinden farkl› milyonlarca do¤ruluk k›stas› sürekli olarak birbiri ile çat›fl›r. Herkes "bence" diyerek kendi ç›kar›na en uygun fikri ortaya atar ve yine kendi ç›kar› do¤rultusunda davran›r. Oysa Kuran tüm insanlar› tek bir do¤ruya, Allah'›n do¤ru yoluna yöneltir. Kuran'daki iyilik kavram› ise flöyledir: Yüzlerinizi do¤uya ve bat›ya çevirmeniz iyilik de¤ildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine ra¤men, onu yak›nlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalm›fla, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namaz› dosdo¤ru k›lan, zekat› veren ve ahidlefltiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastal›kta ve savafl›n k›z›flt›¤› zamanlarda sabredenler(in tutum ve davran›fllar›d›r). ‹flte bunlar, do¤ru olanlard›r ve muttaki olanlar da bunlard›r. (Bakara Suresi, 177)
Harun Yahya (Adnan Oktar)
69
Kuran'a tabi olan insanlar Allah'› olabilecek en fazla flekilde raz› etmeye ve O'nun hoflnutlu¤unu kazanmaya çal›fl›rlar. Bunun için Kuran'da Rabbimizin haber verdi¤i flekilde sürekli bir tav›r mükemmelli¤i içinde, hay›r, güzellik peflinde olurlar. Hiçbir karfl›l›k ve takdir beklemeksizin fedakarl›kta bulunur,
Allah'›n emrine uygun olarak kötülü¤ü iyilikle uzaklaflt›r›r-
lar. Her kararlar›, konuflmalar›, tav›rlar›, tepkileri Allah korkusuna dayal› oldu¤undan yaflamlar›n›n her an›nda olabilecek en güzel ahlak› sergilerler. Ama dinden uzak yaflayan insanlarda Allah korkusu olmad›¤› için, bu insanlar› kötülükten engelleyen herhangi bir sebep de yoktur. Bir kere dünyaya gelmifl ve ortalama üç befl on y›l ömür sürüp ard›ndan ölümle birlikte yok olaca¤›na inanan bir insan›n, fedakar olmas›, sab›rl› olmas›, karfl›l›k beklemeden iyilik yapmas› k›saca güzel davran›fllarda bulunmas› için kendine göre bir neden yoktur. Tam tersine o, bunlar›n her birini bir kay›p ya da safl›k olarak de¤erlendirecektir. Yine ayn› flekilde kendi menfaatlerine ulaflmak için de engel tan›mayacakt›r. Çünkü dünyada bir karfl›l›k alaca¤›na inanmad›¤› gibi ahiret inanc›na da sahip de¤ildir. ‹nsan, sonucunda kesin olarak bir kayba u¤rayaca¤› fleyden çekinir, hele ki fliddetli bir azapla karfl›l›k görece¤ini bilirse o harekete hiç yeltenmez. Ama dinden uzak yaflayan insanlarda bu çekinme hissi yoktur. Allah korkusunun olmad›¤› bir toplumda insanlar her türlü kötülü¤e ve dejenerasyona aç›kt›r. Tüm bunlar›n sonucunda güzel ahlak›n ancak Allah'›n s›n›rlar›na uyuldu¤unda yaflanaca¤›n›, bunun aksinde ise nas›l bir ortam oluflaca¤›n› sak›n anlamazl›ktan gelmeyin. E¤er dünyada da güzel bir hayat sürmek istiyorsan›z, mutlaka Allah'›n dinine yönelmeniz gerekti¤ini göz ard› etmeyin. Allah'›n hoflnut olaca¤› ahlak›n en önemli göstergelerinden biri, insan›n Allah'a karfl› olan samimiyeti ve dürüstlü¤üdür. ‹nsan hiç kimseye karfl› de¤il, yaln›zca Allah'a karfl› sorumludur ve ahirette kendisini hesaba çekecek olan da Allah't›r. Öyleyse dünyevi birtak›m ç›karlar u¤runa, Allah'› unutup da insanlar›n r›zas› için birtak›m yalanlara, samimiyetsiz tav›rlara baflvurmak son derece anlams›zd›r. Allah herfleyi görüp, iflitiyorken ve flahitlik
ediyorken sak›n samimi ve dürüst olmaktan baflka
yolunuz olmad›¤›n› anlamazl›ktan gelmeyin.
70
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Yine güzel ahlak›n en belirgin göstergelerinden bir di¤eri tevazudur. Kibirle güzel ahlak›n birarada yaflanmas› mümkün de¤ildir. Büyüklenen bir insan›n insanlara güzel söz söylemesi, sevgi ve sayg› beslemesi, fedakarl›kta bulunmas› ya da dostane bir tav›r içinde olmas› mümkün de¤ildir. Oysa insan bilmelidir ki, kendisine kibir konusu yapabilecek hiçbir fleye sahip de¤ildir. Kibir konusu yapt›¤› fley mal› ise, göklerde, yerde ve bu ikisi aras›nda bulunan tüm mülk zaten Allah'›nd›r. Zeka, güzellik, yetenekse bunlar› insana veren de Allah't›r ve diledi¤i zaman hemen almaya kadirdir. Kald› ki insan ölümlü bir varl›kt›r. Allah can›n› ald›¤›nda o, geçici bir süre emanetçili¤ini yapt›¤› herfleyi gerçek sahibine b›rak›p yapayaln›z ve yal›n olarak Allah'›n huzuruna gidecektir. Ve Kuran'da bildirildi¤i gibi, dünyada kibirlenenler ahirette boyun bükmüfl kimseler olarak cehenneme gireceklerdir. Gerçek budur. ‹nsan›n kendisine kibir konusu yapabilece¤i hiçbir fley yoktur. Ne kadar zengin, ne kadar güzel, ne kadar ünlü, ne kadar itibar gören bir insan olursan›z olun bunu sak›n anlamazl›ktan gelmeyin... ‹nsana kazanç sa¤layacak olan yaln›zca Allah'›n hoflnutlu¤u için gösterece¤i güzel bir ahlak, güzel bir teslimiyettir. Allah Kuran'da güzel ahlaka dair pek çok detay bildirmifltir. Allah'a gönülden ba¤lanan ve hesap verece¤ini bilen her insan›n üzerinde tafl›d›¤› bu ahlak›n ana hatlar›n› flöyle s›ralayabiliriz: Güvenilirdir, Kötülü¤e karfl› en güzel flekilde karfl›l›k verir, Daima hay›rlarda ve güzelliklerde yar›fl›r, Hoflgörülü ve ba¤›fllay›c›d›r, Müminlere karfl› merhametli ve yumuflak huyludur, Öfkesine kap›lmaz, Yapt›¤› iyilik ve yard›mlara karfl›l›k beklemez, ‹tidalli bir yap› gösterir, Alayc›l›k, k›skançl›k, bencillik gibi özelliklerden kaç›n›r, ‹nsanlar› maddi de¤erlere göre de¤il, yaln›zca ahlaklar›na ve takvalar›na göre de¤erlendirir, ‹nsanlara güzel söz söyler,
Harun Yahya (Adnan Oktar)
71
Sözüne ve emanetlerine sad›kt›r, fiahitli¤ini do¤ru yapar, Bofl ve yarars›z fleylerden yüz çevirir, Gerekti¤inde her türlü fedakarl›kta bulunur, Uzlaflt›r›c›d›r, Gösterifl yapmaktan uzak durur, Sab›rl›d›r, Alçakgönüllüdür….. Yukar›da s›ralad›klar›m›z yaln›zca belli bafll› mümin özellikleridir. Allah tüm bunlardan insan› sorgulayacakt›r. Dünyada bu üstün ahlak› yaflayan insanlar› ise hem dünyada hem de ahirette güzel bir hayatla ödüllendirecektir. Allah iman eden kullar›n› flöyle müjdelemektedir: (Allah'tan) Sak›nanlara: "Rabbiniz ne indirdi?" dendi¤inde, "Hay›r" dediler. Bu dünyada güzel davran›fllarda bulunanlara güzellik vard›r; ahiret yurdu ise daha hay›rl›d›r. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. Adn cennetleri; ona girerler, onun alt›ndan ›rmaklar akar, içinde onlar›n her diledikleri fley vard›r. ‹flte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir. (Nahl Suresi, 30-31) Hay›r, kim (güzel davran›fl ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah'a teslim ederse, art›k onun Rabbi Kat›'nda ecri vard›r. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklard›r. (Bakara Suresi, 112) ‹çinde bulundu¤unuz flartlar ne olursa olsun, baflta kendi ahiretiniz için güzel ahlaktan taviz vermemeniz gerekti¤ini sak›n anlamazl›ktan gelmeyin.
Bütün Kötülüklerin Kayna¤›n›n Dinsizlik Oldu¤unu Anlamazl›ktan Gelmeyin man edenler tüm yaflamlar› boyunca, Allah'›n kendilerine gösterdi¤i yola uyarlar. O'nun emirlerine, hükümlerine büyük bir hassasiyet gösterir, ömürlerini Rabbimizin hoflnutlu¤unu kazanmak için geçirirler. Bunun için de Allah'›n insanlar için seçip be¤endi¤i din olan ‹slam'a göre yaflar ve Kuran'› kendisine rehber edinirler. Yüksek vicdanlar› sayesinde Allah'›n kendilerinden istedi¤i ve birçok ayetinde örneklerini bildirdi¤i güzel ahlak› tüm yaflamlar›na yans›t›rlar. Asla Rabbimizin hükümlerinin d›fl›na ç›kmaz, yasaklar›n› göz ard› etmezler. Allah'›n varl›¤›n› inkarda direten, inkar etmese de O'nun kendilerine gönderdi¤i dine teslim olmay› kabul etmeyen baz› insanlar ise bu güzel ahlak› asla yaflayamazlar. Kuran ahlak›n›n gerektirdi¤i iyilikleri, güzellikleri hiçbir zaman yerine getiremezler. Bu yüzden din ahlak›n›n yaflanmad›¤› toplumlar her türlü ahlaks›zl›¤›, çirkinli¤i korkusuzca, sonucunu düflünmeden yapan insanlardan oluflur. Allah korkusu olmayan bir insan rahatl›kla yalan söyler, h›rs›zl›k yapar, rüflvet al›r, adam öldürür, intihar eder, kumar oynar, insanlar›n haklar›n› çi¤ner, adaletsizlik yapar. Bunlar› ya aç›kça yapar ya da kendince meflru bir zemine oturtarak tüm bu kötülükleri ifller. Öfkesini tutamaz, kindard›r, k›skançl›k ve h›rs yapar, insanlar› incitebilecek sözleri rahatl›kla sarf eder, fedakar de¤ildir, kendi menfaatleri herfleyden önce gelir. Bu insanlar›n aras›ndan, "ben dindar de¤ilim ama kötü bir insan de¤ilimdir, öfkeli de" diyenler ç›kabilir. Fakat bu insan gün gelir, kendisini çileden ç›karacak bir olayla karfl›lafl›r, Allah'a tevekkülü olmad›¤› için öfkelenir ve üzerine hiç kondurmad›¤› her türlü kötülü¤ü yapma hakk›n› kendinde görebilir. Hatta an gelir, adam öldürür ve arkas›ndan "ama hak etmiflti" diyebilir. Bu,
Harun Yahya (Adnan Oktar)
73
Allah'tan korkup sak›nan bir insanda asla olmayacak bir sonuçtur. Çünkü inançl› bir insan sab›rl›d›r ve Allah'›n yapma dedi¤i bir fleyi yapmaz. Bu yüzden de asla öfkesine kap›lmaz. ‹nançs›z bir insan "ben dinsizim, ama rüflvet alm›yorum, dürüstüm" diyebilir. Ama bu, sadece bir iddiad›r. Çünkü Allah'tan korkup sak›nmayan bu kifli zorda kald›¤›nda her kötülü¤ü rahatl›kla yapabilir. Mesela, "çocuklar›m› okutabilmek için rüflvet ald›m" gibi kendince meflru bir mazeret uydurabilir. Oysa dindar bir insan için böyle bir fley hiçbir zaman söz konusu olmaz. Ahirette hesab›n› veremeyece¤ini bildi¤i bir tavr› Allah'tan korkup sak›nan bir insan asla yapmaz. H›rs›zl›k da bu samimiyetsiz tavra iyi bir örnektir. H›rs›zl›k gibi toplumun genelinde hofl karfl›lanmayan bir suç bile bu kifliler aras›nda, baz› flartlarda meflru görülebilir. Örne¤in otellerden, lokantalardan al›nan havlu, çatal-b›çak gibi eflyalar h›rs›zl›k olarak görülmez. Oysa din ahlak›na göre bu, her halikarda bir ahlaks›zl›kt›r. ‹flte bunlar›n tümü Allah'tan korkup sak›nmayan insanlar›n ortak karakteridir. Bu karakteri anlatmak için daha baflka yüzlerce örnek verilebilir. Böyle insanlar güzel bir ahlak için asla iradelerini kullanmazlar. Ancak bir ç›karlar› söz konusu oldu¤unda baz› fedakarl›klar yapabilirler. Ve bu fedakarl›k söz konusu ç›kar›n ortadan kalkmas›yla sona erer. Oysa dindar bir insan›n iradesi son derece kuvvetlidir. Allah korkusu bunu gerektirir. Bu korku, din ahlak›n›n topluma sa¤lad›¤› güvenli ortamlar›n da garantisidir. Aile ortam›n› meydana getiren vefa, ba¤l›l›k, sevgi ve sayg› gibi de¤erler de dinsiz bir toplumda ortadan kalkar. Güzel ahlak›n getirdi¤i bu davran›fllar› hiçbir karfl›l›k beklemeden yaflayanlar, yaln›zca Allah'tan korkan ve tüm yapt›klar›n›n hesab›n› ahirette vereceklerini bilen inançl› insanlard›r. Merhamet, sevgi ve fedakarl›k üzerine kurulan, Kuran ahlak›na dayal› aile yap›lar› bir toplumun gelece¤i ve huzuru aç›s›ndan son derece hayati önem tafl›r. Ama bu de¤erlerin ortadan kalkt›¤› dinsiz ortamlarda, toplumun temel dire¤i olan aile yap›s› bozuldu¤undan toplum yap›s› da bozulur. Kuran'a uymakla elde edilen bu huzurlu ortamlar› oluflturmak ancak insanlar›n Allah inanc› ve korkusuyla mümkün olabilir. Bunlar kesin olan
74
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
APAÇIK gerçeklerdir. Dinsizli¤in hakim oldu¤u toplumlarda sosyal anarfli meydana gelir. Zengin fakiri ezer, fakirler de onlara kinlenir, patron iflçiye, iflçi de patrona karfl› anlay›fls›z ve sald›rgan bir tutum izler. ‹htiyaç içinde olan insanlara merhamet de¤il tam tersine k›zg›nl›k duyulur. Baba çocu¤una çocuk da babas›na karfl› sald›rgan bir tav›r içine girer. Gazetelerde bir gün bile eksilmeyen cinayet ve intihar haberlerinin kayna¤›n› hep dinsizlik oluflturmaktad›r. Sadece öfkelendi¤i, kin güttü¤ü ya da o kiflinin ölümünden bir ç›kar elde edebilece¤i için gözünü bile k›rpmadan so¤ukkanl›l›kla adam öldüren bir insan ahirette bu yapt›klar›n›n hesab›n› verece¤ini düflünmemektedir elbette. Allah'tan korkup sak›nmayan bir insan›n rahatl›kla iflleyece¤i bu suçlar, tüm toplumun düzenini bozacak, huzuru yok edecek davran›fllard›r. Böyle toplumlarda yard›mlaflma, cömertlik gibi kavramlar yok olmufltur. ‹nsanlar birbirlerini kollamaz, sa¤l›klar›n›, rahatlar›n› asla düflünmez, insanlara dokunabilecek zararlar› engelleme yoluna hiç gitmezler. Örne¤in yolda rahats›zlan›p yere düflen bir insana gereken ilgi gösterilmez, insanlar kendi bafllar›n›n çaresine bakmaya b›rak›l›rlar. Herkes birbirinden maksimum faydalanmaya bakar, bu yüzden birbirlerini "doland›rmaktan" çekinmezler. Benzinci benzine su katar, market süresi dolmufl bir ürünü vermekten kaç›nmaz… Verilen hizmetler de hep s›n›rl›d›r, doktor ancak çok iyi bir müflteriyse gereken ihtimam› gösterir, ancak iyi para kazanaca¤›n› düflünürse iyi hizmet verir. Sonuç olarak baz› insanlar sadece dünyevi bir menfaat söz konusuysa birtak›m fedakarl›klara katlanabilirler. Görüldü¤ü gibi din ahlak›n›n yaflanmad›¤› her yerde toplumsal sorunlar, ahlaks›zl›klar tükenmek bilmez. O halde Allah'›n insanlar için seçti¤i ve be¤endi¤i din ahlak›na teslim olmak gerekti¤ini, ancak bu flekilde güven ve huzurun elde edilebilece¤ini anlamazl›ktan gelmeyin. Ve ancak Allah'›n emirlerine uyarak geçirdi¤iniz bir ömrün ahirette de hesab›n› güvenle verebilece¤inizi bilin.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
75
Dinsizli¤in getirdi¤i kötü ahlak, insanlar›n en baflta kendi huzurlar›n› bozar, kalplerinde büyük bir s›k›nt› meydana getirir. Örne¤in k›skançl›¤› yaflayan ve bunun beraberinde etraf›na kötülük yapan bir insan için yaflad›¤› öfke, çekti¤i vicdan azab› ve k›skançl›¤›n kalbinde yaratt›¤› bask› oldukça s›k›nt› vericidir. Kiflinin duydu¤u k›skançl›ktan ço¤u zaman karfl› taraf›n haberi bile olmaz, olsa da bundan bir zarar görmez. Dolay›s›yla insan›n yaflad›¤› k›skançl›ktan geriye sadece o kiflide b›rakt›¤› vicdan azab› ve öfke kal›r. Bu da dinsizli¤in insanda meydana getirdi¤i s›k›nt›l› ruh hallerinden biridir. Allah bir ayetinde din ahlak›ndan uzak insanlar›n s›k›nt›s›na flöyle dikkat çekmifltir: Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun gö¤sünü ‹slam'a açar; kimi sapt›rmak isterse, onun gö¤sünü, sanki gö¤e yükseliyormufl gibi dar ve s›k›nt›l› k›lar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne iflte böyle pislik çökertir. (Enam Suresi, 125) Dindar insanlar ise birbirlerinin yapt›¤› iyi ve hay›rl› ifllerden dolay› memnuniyet duyarlar, birbirlerinin güzel yönlerinden zevk al›rlar. Bir insan›n güzelli¤i inançl› bir insana Allah'›n yaratma gücünü hat›rlat›r ve O'nu tesbih etmesine vesile olur. Oysa din ahlak›ndan uzak bir ortamda k›skançl›¤›n sonucunda sarf edilen incitici sözler, tak›lan lakaplar, yap›lan dedikodular, hep gergin ortamlar oluflturur. ‹flte dinsizli¤in insanlarda oluflturdu¤u bozguncu, tahammülsüz, dengesiz karakter tüm bunlar› yapan kiflilerin kendilerine büyük bir s›k›nt› olarak geri döner. Yani bu insanlar aç›kça kendi kendilerine zulmederler. Bir ayette Rabbimiz flöyle buyurmaktad›r: … Ancak insanlar, kendi nefislerine zulmediyorlar. (Yunus Suresi, 44) Allah'tan korkup sak›nan bir insan olaylar karfl›s›nda her zaman sab›rl› davran›r. Zorluklar hiçbir zaman onu y›ld›rmaz, moralini bozmaz. Allah'a güvenip dayand›¤›ndan her türlü olay› kararl›l›kla ve metanetle karfl›lar. Dinin insanlara sa¤lad›¤› tevekküllü ve dingin ruh haline sahip oldu¤u için olaylar› ak›lc› de¤erlendirir ve sonuca ulafl›r. Ama dinsizli¤in getirdi¤i tevekkülsüzlük, s›k›nt› ve bat›l korkularla dolu bir ruh haline sahip
76
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
insanlar asla güzel bir yaflam sürdüremezler. Ne toplumlar, ne de toplum içindeki bireyler dinden uzak yaflanan bir ortamda "mutmain" bir ruh haline sahip olamazlar. Allah'›n bir ayette de bildirdi¤i gibi, …kalpler yaln›zca Allah'›n zikriyle mutmain olur." (Rad Suresi, 28) Öyleyse dinsizli¤in toplumlar›n tüm güzel ve insani duygular›n› bitirdi¤i gerçe¤i üzerinde mutlaka düflünüp ö¤üt al›n ve Allah'›n hükmüne teslim olmayan insanlar›n dünyada da, ahirette de zorluklar ve piflmanl›klar içinde yaflam süreceklerini anlamazl›ktan gelmeyin.
Ahiretin ve Hesap Gününün Varl›¤›n› Anlamazl›ktan Gelmeyin
ünya üzerinde iyi insanlar, kötü insanlar, dürüst kifliler, yalanc› kifliler, Allah'tan korkup sak›nanlar, yeryüzünde bozgunculuk ç›karanlar hep birarada yaflamlar›n› sürdürürler. Kimi insan Allah'›n hükümlerine kesin olarak itaat ederken, kimi baflkald›r›r, kimi ise bir k›sm›n› uygulay›p bir k›sm›n› göz ard› eder. Elbette bu insanlar›n karfl›laflacaklar› son da birbirinden tamamen farkl› olacakt›r. Allah sonsuz adaleti gere¤i tüm bu insanlara hak ettikleri karfl›l›¤› verecektir. Bu kesin vaat Kuran'da flöyle haber verilir: Yoksa kötülüklere bat›p-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi k›laca¤›m›z› m› sand›lar? Hayatlar› ve ölümleri bir mi (olacak)? Ne kötü hüküm veriyorlar. Allah, gökleri ve yeri hak olarak yaratt›; öyle ki, her nefis kazand›klar›yla karfl›l›k görsün. Onlara zulmedilmez. (Casiye Suresi, 21-22) ‹flte Allah'›n insanlara hak ettikleri karfl›l›¤› verece¤i yer ahirettir. Bu APAÇIK bir gerçektir. Allah her olay› duyan gören, yap›lan her iyili¤i ve her kötülü¤ü bilendir. Öyleyse Allah'›n sonsuz adaletinin tecelli edece¤i iyi veya kötü yap›lan her tavr›n karfl›l›¤›n›n al›naca¤› ahiretin varl›¤›n› anlamazl›ktan gelmeyin. Ayr›ca unutmay›n ki, bu gerçe¤i görmezden gelmek, "ölünce toprak olaca¤›z" demek insan›n din gününde tekrar yarat›lmas›n› ve hesaba çekilmesini engellemeyecektir. Belki insan dünya hayat›nda kendisini kand›rabilir. Ahiret gerçe¤ini görmezden gelerek, kendince dünyan›n tad›n› ç›karmaya çal›flabilir. Belki kendi kendine söyledi¤i yalanlarla vicdan›n›n sesini bast›rabilir. Ama bu, o kiflinin Allah Kat›'nda belli olan vakti doldu¤unda ölmesini ve yine Allah
78
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Kat›'nda
belirlenmifl olan bir zamanda tekrar diriltilmesini engellemez.
Anlamak istese de, istemese de mutlaka her insan din gününde diriltilecek, Allah'›n karfl›s›nda durup hesap verecek, sonra yapt›klar›n›n karfl›l›¤›n› almak için kazand›¤› ebedi yurda sevk edilecektir. O gün bu apaç›k gerçe¤i görmezden gelenlerin, kendilerini kand›rarak dünya hayat› ile tatmin olmaya çal›flanlar›n sevkedilecekleri yer cehennemdir. Ve bu yapt›klar› vicdans›z tav›r nedeniyle cehennemi hak eden insanlar sonsuza kadar oradan ç›kamayacaklard›r . Allah Kuran'da bize ahiretin varl›¤›n› anlamazl›ktan gelen, yeniden dirilifli inkar eden insanlar›n içinde bulunduklar› ruh halini, söyledikleri sözleri, düflüncelerini haber verir. Ve buna karfl›l›k u¤rayacaklar› sonu da bildirir: Allah, kimi hidayete erdirirse, iflte o, hidayet bulmufltur, kimi sapt›r›rsa onlar için O'nun d›fl›nda asla veliler bulamazs›n. K›yamet günü, Biz onlar› yüzükoyun körler, dilsizler ve sa¤›rlar olarak haflrederiz. Onlar›n bar›nma yerleri cehennemdir; atefli sükun buldukça, ç›lg›n alevini onlara art›r›r›z. Bu, flüphesiz, onlar›n ayetlerimizi inkar etmelerine ve: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufaland›ktan sonra m›, gerçekten biz mi yeni bir yarat›l›flla diriltilece¤iz?" demelerine karfl›l›k cezalar›d›r. (‹sra Suresi, 97-98) Ayette haber verilen sorunun cevab› asl›nda son derece aç›kt›r: ‹çinde yaflad›¤›m›z evren Allah'›n muhteflem yaratma sanat›n›n delilleriyle doludur. Kuflkusuz bu mucizevi yarat›l›fl›n sahibi olan, herfleyi yoktan var eden Allah diledi¤i anda benzerlerini de yaratmaya kadirdir. Nitekim Allah Kuran'da, nas›l olacak, nas›l yarat›lacak, kim yaratacak gibi sorularla apaç›k ortada oldu¤u halde ahiret gerçe¤ini anlamazl›ktan gelmeye çal›flan insanlara flöyle seslenmektedir: Görmüyorlar m›; gökleri ve yeri yaratan Allah, onlar›n benzerini yaratmaya gücü yeter ve onlar için kendisinde flüphe olmayan bir süre (ecel) k›lm›flt›r. Zulmedenler ise ancak inkarda ayak direttiler. (‹sra Suresi, 99) Sonsuz bir adaletin tecelli edece¤i ahirette, insan›n her yapt›¤›n›n hesab›n› verece¤ini ve karfl›l›¤›n› görece¤ini anlamazl›ktan gelmeyin. Baz› insanlar da ahirete inand›klar›n› söyler ama ahireti gerçek anlam-
Harun Yahya (Adnan Oktar)
79
da düflünmezler. Dünya hayat›nda yapt›klar› herfleyin orada karfl›lar›na ç›kaca¤›n› anlamazl›ktan gelirler. Ahireti, hesap gününü, cenneti ve cehennemi Allah'›n Kuran'da bize bildirdi¤i flekilde de¤il, kendi olmalar›n› istedi¤i flekilde yorumlayarak kendilerini kand›r›rlar. Oysa Allah bize ahiret hayat›n› da, hesap an›n› da, kimlerin cennete, kimlerin cehenneme gidece¤ini de tüm detaylar› ile bildirmifltir. Herkes din gününde Allah'›n karfl›s›nda yapayaln›z duracak, dünya hayat› boyunca yaflad›¤› her an›n hesab›n› verecektir. Hayat› boyunca her an Allah'›n r›zas›n› aram›fl olan kullar cennete gidecek, orada sonsuza kadar Allah'›n s›n›rs›z nimetleri içinde yaflayacaklard›r. Ahireti düflünmeden dünya için yaflayanlar ise cehenneme gidecek ve orada sonsuza kadar azap içinde kalacaklard›r. "Allah nas›l olsa beni affeder" diyenler, "kalbim temiz, benden nice kötü insanlar var" diye iddia edenler, kimseye bir zararlar›n›n dokunmad›¤›n› bundan dolay› cennete gideceklerini savunanlar, sadece belirli ibadetleri yaparak kurtulacaklar›n› zannedenler, asl›nda gerçe¤i bildikleri halde kendilerini kand›rarak do¤rular› görmezden gelmeye çal›flmaktad›rlar. Nitekim Allah her ne kadar bahaneler öne sürerek anlamamaya çal›flsalar da insanlar›n asl›nda do¤rular›n fark›nda olduklar›n› flöyle bildirmifltir: O gün, 'sonunda var›l›p karar k›l›nacak yer (müstakar)' yaln›zca Rabbinin Kat›'d›r. ‹nsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri fleylerle haber verilir. Hay›r; insan, kendi nefsine karfl› bir basirettir. Kendi mazeretlerini ortaya atsa bile. (K›yamet Suresi, 1215) Allah'›n ayette bildirdi¤i gibi her insan kendine basirettir. Her insan do¤rular› bilir. Bu sebeple mazeretler ortaya atarak gerçekleri anlamazl›ktan gelmeye çal›flmak anlams›zd›r. Kendisinden daha kötü insanlar›n olmas›n›n din gününde hiç kimseye yarar› yoktur. Babas›n›n ya da dedesinin dindar olmas›, ihtiyaç içinde olanlara para vermek ya da Allah için hiçbir amel yapmadan "ben Müslüman›m" demek de kifliye fayda sa¤lamayacakt›r… Di¤er insanlar ne yaparsa yaps›n, herkes kendi yapt›klar›ndan sorumludur, tek bafl›na Allah'›n karfl›s›nda duracak ve yaflad›¤› her an›n hesab›n› tek bafl›na verecektir. Kendince çok iflinin olmas›, kendi bak›fl aç›-
80
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
s›na göre iyi olmas›, "ekmek paras› kazanmak", çocuklar›na bakmak zorunlulu¤u tafl›mas›, kendince faydal› bir mesle¤e sahip olmas›, veya yine kendi bak›fl aç›s›na göre yapt›¤› ifllerin Allah için yap›lacak ibadetlerden daha önemli olmas› da kifliyi kurtarmaz. Çünkü neyin do¤ru neyin yanl›fl oldu¤u, neyin insana ahireti kazand›raca¤› ya da neyin kaybettirece¤i Kuran'da yaz›l›d›r. Kuran d›fl› ölçüleri alarak cennete gidece¤ini savunanlar, din ahlak›n› yaflamak için yafllanmay› bekleyerek vakit kaybedenler, ortaya sunduklar› bahanelerle hem kendilerini kand›r›p hem de di¤er insanlar› aldatmaya çal›flanlar, unutmamal›d›rlar ki burada öne sürdükleri mazeretler ahirette onlar› kurtarmaya yetmeyecektir. Burada anlatt›klar› yalanlar Rahman olan Allah'›n huzurunda hiçbir ifle yaramayacak, hatta bu insanlar›n din gününde konuflmalar›na dahi izin verilmeyecektir. O gün gerçekleri görmezden gelerek Allah'›n s›n›rlar›n› korumayan, Allah'›n emirlerini yerine getirmeyen bu gibi insanlar piflmanl›klar›n› flu flekilde ifade edeceklerdir: O gün, cehennem de getirilmifltir. ‹nsan o gün düflünüp-hat›rlar, ancak (bu) hat›rlamadan ona ne fayda? Der ki: "Keflke hayat›m için, (önceden bir fleyler) takdim edebilseydim." Art›k o gün hiç kimse (Allah'›n) verece¤i azab gibi azabland›ramaz. Onun vuraca¤› ba¤› hiç kimse vuramaz. (Fecr Suresi, 23-26) O gün yaflanacaklar, baflta da belirtti¤imiz gibi, herfleyi bilen ve gören Allah'›n sonsuz adaletinin bir gere¤idir. O gün Allah vicdanlar›n› kullanan kullar ile vicdan›n sesini bast›rarak gerçekleri görmezden gelen kullar›n› kesin olarak ay›racakt›r. Siz de böyle bir piflmanl›k yaflamamak için ahirete haz›rl›k yap›n, burada yapt›¤›n›z her haz›rl›¤›n karfl›n›za ç›kaca¤›n› unutmay›n. Ve sak›n bu gerçekleri anlamazl›ktan gelerek hayat›n›z› bofl ve anlams›z ifllerle u¤raflarak geçirmeyin. Bu dünyadaki hayat, ahirete tercih edilmeyecek kadar geçicidir. Deniz kenar›na dizilmifl yal›lar, süslü bahçelerin içindeki köflkler, denizi yara yara giden sürat motorlar›, yatlar, birbirinden renkli son model arabalar, gece kulüpleri, e¤lence merkezleri, befl y›ld›zl› oteller, sa¤l›kl› çocuklar, güzel ve
Harun Yahya (Adnan Oktar)
81
itibarl› efller… Bu say›lan nimetler insanlara son derece çekici gelebilir. ‹nsan bütün ömrünü bunlara sahip olmaya çal›flarak geçirebilir. Ancak insan de¤il bunlar›n birkaç tanesine, hepsine de sahip olsa Allah Kat›'nda belirli olan süresi doldu¤unda sahip olduklar›n› b›rakarak ahirete gidecektir. Belki siz de söz konusu insanlar gibi hayat›n›z› bu nimetlere sahip olman›n yollar›n› arayarak geçiriyor olabilirsiniz. Ama ahirette, sahip oldu¤unuz bu nimetlerin hiçbirinin size fayda sa¤lamayaca¤›n› anlamazl›ktan gelmeyin. Ölüm melekleri can›n›z› almaya geldiklerinde, o ana kadar sahip olmak için bütün gücünüzle u¤raflt›¤›n›z mal›n›z›, mülkünüzü bir daha görmemek üzere b›rakarak bu dünyadan ayr›lacaks›n›z. Tekrar dirildi¤inizde ise art›k bambaflka bir mekanda, ahirette Allah'›n karfl›s›nda hesap vereceksiniz. O anda size ne mal›n›z›n miktar›n›n, ne kaç çocuk sahibi oldu¤unuzun, ne makam›n›z›n, ne tahsilinizin sorulmayaca¤›n› unutmay›n. O gün dünyan›n en büyük devlet adamlar›ndan, tarih boyunca yaflam›fl olan krallara, kraliçelere kadar kimsenin kimseden dünyada maddi anlamda sahip olduklar›ndan dolay› bir üstünlü¤ü olmayacak, hiçbir yak›n dost, bir yak›n dostu sormayacak, hatta o günün korkusundan dolay› inkar edenler dünya da sahip olduklar›n› fidye olarak verip kurtulmak isteyeceklerdir: (Böyle bir günde) Hiçbir yak›n dost bir yak›n dostu sormaz. Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün azab›na karfl›l›k olmak üzere, o¤ullar›n› fidye olarak vermek ister; Kendi eflini ve kardeflini, Ve onu bar›nd›ran afliretini de; Yeryüzünde bulunanlar›n tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa. Hay›r; (hiçbiri kabul edilmez). Do¤rusu o (cehennem), cay›r cay›r yanmakta olan atefltir: Bafl›n derisini kavurup-soyar. Yüz çevirip arkas›n› döneni ça¤›r›rdurur. (Durmaks›z›n mal ve servet) Toplay›p bir yerde (üstüste) y›¤makta olan›. (Mearic Suresi, 10-18) Siz de ayetlerde haber verilen bu gerçekleri düflünün ve o günün azab›n›n, bir insan›n dünyada sahip oldu¤u herfleyi fidye olarak verip kurtulmak isteyece¤i kadar büyük olaca¤›n› anlamazl›ktan gelmeyin.
82
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Allah bir ayetinde inkar edenlerin dünyan›n tümüne sahip olsalar bile bunu verip, cehennem azab›ndan kurtulmak isteyeceklerini bildirmifltir: E¤er yeryüzünde olanlar›n tümü ve bununla birlikte bir kat› daha zalimlerin olmufl olsayd›, k›yamet günü o kötü azabtan (kurtulmak amac›yla) gerçekten bunlar› fidye olarak verirlerdi. Oysa, onlar›n hiç hesaba katmad›klar› fleyler, Allah'tan kendileri için a盤a ç›km›flt›r. (Zümer Suresi, 47) Asl›nda insan vicdan›yla bunu bir an düflünse rahatl›kla do¤ruyu bulabilir. Örne¤in bugün dünya üzerinde yaflayan insanlara sahip olduklar› herfleyi vermeleri karfl›l›¤›nda hemen cennete gidecekleri söylense bunu kabul etmeyecek insan ç›kmaz. Herkes tereddütsüz olarak mal›n›, mülkünü, o¤lunu, makam›n› b›rak›r ve sonsuza kadar kalaca¤› cennete ulaflmaya çal›fl›r. Asl›nda insan›n sorumlulu¤u budur. Mal›n› ve can›n› Allah'a satmak, dünyada gereksiz h›rslara kap›lmamak, Allah için yaflamak ve sonucunda bir mükafaat olarak cennete kavuflmak… Fakat, baz› insanlar› kand›ran bunun hemen olmamas›d›r. Geçecek k›sac›k zaman bu kiflilere uzun gelir. Ve bu nedenle büyük bir ak›ls›zl›k yaparak k›sac›k bir hayat› sonsuza kadar kalacaklar› cennete tercih ederler. Bir tarafta 60-70 senelik göz aç›p kapay›ncaya kadar geçecek bir zaman, di¤er tarafta bitmeyen bir ömür… Bir tarafta bitmeyen, efli benzeri olmayan, güzelliklerle dolu, insan›n her istedi¤inin o anda yarat›ld›¤› bir hayat, di¤er tarafta k›sa, geçici, eksik neye elinizi atsan›z elinizde kalan, gençli¤in, güzelli¤in, h›zla ak›p gitti¤i, ne kadar u¤rafl›l›rsa u¤rafl›ls›n elde edilen metalar›n bir türlü insan› tatmin etmedi¤i bir hayat… Siz bu gerçe¤i görmezden gelmeyin. Cennetin eflfliz nimetlerine kavuflabilmek elinizdeyken, eksik ve geçici metalar› elde etmek için vicdan›n›z›n sesini susturmay›n. ‹nsanlardan baz›lar›n›n düflünmeyerek, üstünü örterek, k›sac›k bir hayat için neleri terk etti¤ini anlamazl›ktan gelmeyin.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
83
Baz› insanlar›n ahiretin varl›¤›n› göz ard› etmelerinin en büyük nedenlerinden bir tanesi ço¤unlu¤un bu flekilde hareket etmesidir. Oysa bu, Allah'›n imtihan›n›n bir gere¤idir. Allah insanlar› bu flekilde denemektedir ve bu sebeple Kuran'da kullar›n› ço¤unlu¤a uymamalar› konusunda uyarmaktad›r: Yeryüzünde olanlar›n ço¤unlu¤una uyacak olursan, seni Allah'›n yolundan flafl›rt›p-sapt›r›rlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler'. (Enam Suresi, 116) Baz› kiflilerin yanl›fl yolda olmas› ise sizi etkilememelidir, çünkü herkes kendisinden sorumludur. Vicdanl› insanlar için bunlar›n hiçbiri mazeret de¤il aksine daha çok korkup sak›nmak için birer vesiledir. Bu nedenle siz de "insanlar›n ço¤u böyle" deyip apaç›k gerçekleri anlamazl›ktan gelmeyin. Tek bafl›n›za da olsan›z kendinizden sorumlu oldu¤unuzu unutmadan ahiretiniz için ciddi bir haz›rl›k yap›n ve çaba gösterin. Ahiretteki kurtulufl için dünyada gösterilen çaban›n ne olmas› gerekti¤i Kuran'da bize haber verilmifltir. Hesap günü insanlar, Allah'a olan ba¤l›l›klar›, korkular› ve bu korkunun getirdi¤i güzel ahlaklar› ile de¤erlendirilecektir. ‹nsanlar›n Allah'a içten ba¤l›l›klar› onlara fayda sa¤layacakt›r. Allah Kuran'da ne mallar›n ne de evlatlar›n kendisine yaklaflmak için bir yol olmad›¤›n›, ancak iman edip salip amellerde bulunanlar›n cennete gidebilece¤ini bildirmifltir: Bizim Kat›m›z'da sizi (Bize) yaklaflt›racak olan ne mallar›n›z, ne de evlatlar›n›zd›r; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar baflka. ‹flte onlar; onlar için yapt›klar›na karfl›l›k olmak üzere kat kat mükafaat vard›r ve onlar yüksek köflklerinde güven içindedirler. (Sebe Suresi, 37) Allah Kendi Kat›nda makbul olan›n ve insan›n sonsuz azaptan kurtarabilecek olan›n yaln›zca takva (Allah'›n emirlerine ve tavsiyelerine uymak, aksi düflünce ve davran›fllardan sak›nmak) oldu¤unu haber verir: Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir difliden yaratt›k ve
84
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
birbirinizle tan›flman›z için sizi halklar ve kabileler (fleklinde) k›ld›k. fiüphesiz, Allah Kat›nda sizin en üstün (kerim) olan›n›z, (›rk ya da soyca de¤il) takvaca en ileride olan›n›zd›r. fiüphesiz Allah, bilendir, haber aland›r. (Hucurat Suresi, 13) Bu sebeple siz de dünyan›n geçici süslerine aldanarak, sahip oldu¤unuz mallar›n ve evlatlar›n Allah Kat›nda ölçü olmayacaklar›n›, din gününde sizi kurtaracak tek fleyin takvan›z oldu¤unu anlamazl›ktan gelmeyin. Ve flu ayeti hiç unutmay›n. ‹flte ahiret yurdu; Biz onu, yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (arma¤an) k›lar›z. (Güzel) Sonuç takva sahiplerinindir. (Kasas Suresi, 83)
Cehennemin Sonsuz Bir Azap Yurdu Oldu¤unu Anlamazl›ktan Gelmeyin nsanlar›n baz›lar›, ahiretin varl›¤›n› kabul ettikleri halde cehennemin nas›l bir yer oldu¤unu düflünmek istemezler. Çünkü insan orada görülecek olan fliddetli azab› düflündü¤ü zaman, korkup sak›nmas› ve hayat›n› Allah'›n emirlerine göre düzenlemesi gerekti¤ini bilir, aksini uygulad›¤›nda ise vicdan› rahats›z olur. Bu vicdan azab›ndan kurtulmak için cehennemin varl›¤›n› göz ard› eder. ‹flte bundan dolay› söz konusu kifliler "cehenneme gidece¤imi sanm›yorum", "Allah'›n kullar›n› bu kadar fliddetli cezaland›raca¤›na inanm›yorum" gibi yalanlar söyler, söyledikleri yalana delil olarak da Allah'›n sonsuz merhametli olmas›n› kullanmaya kalkarlar. Oysa bu insanlar çok iyi bildikleri bir gerçe¤i anlamazl›ktan gelmektedirler. Herfleyden önce cehennem Allah'›n sonsuz adaletinin tecelli etti¤i bir mekand›r. Elbette dünya hayat› boyunca Allah için yaflayan kullar ile, fleytana uyan, yeryüzünde bozgunculuk ç›karan, Allah'›n hükümlerini göz ard› eden zalimler ahirette ayn› karfl›l›¤› almayacaklard›r. Allah salih kullar›n› yapt›klar›na karfl›l›k olarak içinde ebedi olarak kalacaklar› cennet ile ödüllendirirken, inkar edenleri cehennemde cezaland›racakt›r. Allah elbette sonsuz merhamet sahibidir; ama Allah'› sadece Rahim ve Gaffar (ba¤›fllamas› çok olan) isimleri ile düflünmek O'nu gere¤i gibi takdir edememek olur. Çünkü Allah ayn› zamanda Kahhar (kahredici)d›r, Muntakim (intikam sahibi)dir. Cehennem ise onun inkarc›lar› cezaland›rmak için bu s›fatlar›yla tecelli edece¤i bir mekand›r. Yani insanlar unutmaya çal›flsalar da cehennem vard›r. Ve tüm inkarc›lar›, Allah'›n yolundan baflka yol arayanlar› içinde bar›nd›racakt›r.
86
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
Siz de cehennemin varl›¤›n› anlamazl›ktan gelmeyin. Onu düflünmemeye, ya da göz ard› etmeye çal›flmak, kimseyi cehenneme girmekten kurtarmayacak, aksine bu aç›k gerçe¤i görmezden gelen bundan dolay› nefsine uyan insanlar sonsuza kadar cehennemde kalacakt›r. Cehennem bu insanlar›n tümünün "buluflma yeri" olacakt›r. (Hicr Suresi, 43) Allah cenneti iman eden kullar› için yaratm›flt›r ki müminler hayatlar› boyunca sürekli olarak Allah'›n r›zas›n› arayan, cenneti kazanmak için ciddi bir çaba gösteren insanlard›r. Allah cenneti bu insanlar için birbirinden güzel nimetlerle donatm›flt›r. Orada "nefislerin arzulad›¤› ve gözlerin lezzet ald›¤› herfley" (Zuhruf Suresi, 71) vard›r. Cennet "çeflit çeflit inceliklere ve güzelliklere" (Rahman Suresi, 48) sahiptir. Orada inananlar için büyük bir mülk vard›r. Allah cennet ehli için güzel meskenler, mücevher iflli tahtlar, süzme baldan ›rmaklar, bitip tükenmeyen meyveler, ipekten ve atlastan elbiseler ve daha pek çok nimet var etmifltir. Cennet Allah'›n iman edenlere verdi¤i sonsuz bir mükafatt›r. Ve Allah'›n adaletini ve yaratma gücünü göstermektedir. O halde sak›n cennetin dünyada sahip olduklar›n›zla k›yaslanamayacak bollukta ve güzellikte nimetlerle dolu oldu¤unu anlamazl›ktan gelmeyin. Elbette Allah'›n örneksiz yarat›fl›n›n tecelli etti¤i bir mekan daha vard›r. Bu mekan inkar edenler için haz›rlanm›flt›r ve o da Allah'›n sonsuz adaletinin baflka bir tecellisidir. Cehennem, ahiret gerçe¤ini görmezden gelen, dünya için yaflayan, Allah'a isyan eden insanlar için özel olarak yarat›lm›flt›r. Ve nas›l cennet efli benzeri görülmemifl nimetlerle donat›lm›flsa, cehennem de efli benzeri görülmemifl azap çeflitleriyle donat›lm›flt›r. ‹nkar edenler cehennemde dünya hayat› boyunca yapt›klar› her ahlaks›zl›¤›n karfl›l›¤›n› göreceklerdir. Gördükleri karfl›l›k ise elbette Allah'›n büyüklü¤üne ve sonsuz ilmine uygun olarak yarat›lacakt›r. Orada insanlar her an eziyet içinde olacaklard›r. Cehennem halk›n›n derileri yan›p kavrulacak, kaynar su ve irinden baflka yiyecekleri olmayacak, ateflten gömlekler giyip, ateflten yataklarda yatacak, k›sacas› her saniye tükenmeyen bir azap ile karfl›l›k göreceklerdir. Allah Kuran'da inkarc›lar›n cehennemde alacaklar› karfl›l›¤› ve görecekleri eziyeti detayl› olarak tarif etmifltir. Bunlar› görmezden gelmek, bundan bir kaç›fl de¤ildir. Aksine bu gerçe¤i bilmek, bildi¤i bu gerçekten dola-
Harun Yahya (Adnan Oktar)
87
y› Allah'tan korkup sak›nmak ve ona göre bir hayat yaflamak insan›n ebedi kurtuluflu için tek çaredir. Allah cehennemle ilgili olarak Bakara Suresi'ndeki ayetlerde de flöyle haber vermektedir: Dediler ki: "Say›l› günlerin d›fl›nda, atefl asla bize de¤meyecektir." De ki: "Allah Kat›'ndan bir ahid mi ald›n›z? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karfl› bilmedi¤iniz bir fleyi mi söylüyorsunuz?" "Hay›r; kim bir kötülük ifller de günah› kendisini kuflat›rsa, (art›k) onlar, ateflin halk›d›rlar, orada süresiz kalacaklard›r. "‹man edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halk›d›rlar, orada süresiz kalacaklard›r." (Bakara Suresi, 80-82) Ayetlerde görüldü¤ü gibi ahirette al›nan karfl›l›klar ebedidir. Cennete lay›k olan kullar orada sonsuza kadar kalacaklar› gibi, cehenneme gidecek olan inkarc›lar da Allah'›n dilemesi d›fl›nda oradan sonsuza kadar ç›kmayacaklard›r. Allah baflka ayetlerde flöyle buyurmaktad›r: Gerçekten cehennem, bir gözetleme yeridir. Taflk›nl›k edip-azanlar için son bir var›fl yeridir. Bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklard›r. (Nebe Suresi, 21-23) Allah'›n bu konudaki hükmü son derece aç›kt›r. Bu nedenle siz de Kuran'a tabi olmad›kça cehennemden kurtulufl olmad›¤›n›, Allah'a isyan edip cehenemi hak edenlerin ise orada sonsuza kadar kalacaklar›n› anlamazl›ktan gelmeyin. ‹nsan›n k›sac›k bir ömürde gösterdi¤i ahlak onun sonsuza kadar kalaca¤› mekan› belirleyecektir. Elbette bu çok önemli bir sonuçtur. Sadece 6070 y›l gibi bir ömür için, sonsuz bir hayatta durmaks›z›n cezaland›r›lmaya raz› olman›n tarif edilemeyecek kadar büyük bir ak›ls›zl›k oldu¤u APAÇIK bir gerçektir. Kuflkusuz bu aç›k sonucu her insan kabul eder ancak insanlar›n bu noktada kavrayamad›klar› fley "sonsuzluk" kavram›d›r. "Sonsuz" kelimesi bitmeyecek bir zaman dilimini ifade eder. Yani cehenneme giden inkarc›lar hiçbir zaman oradan ç›kamayacak, hep orada kalacaklard›r. On y›l, bin y›l, yüz bin y›l, trilyon, katrilyon y›l boyunca azap görecekler, ancak yine de gördükleri azap bitmeyecektir. Ve orada geçirdikleri trilyonlarca sene, sonsuzlu¤un yan›nda "s›f›r" gibi kalacakt›r. Allah hiç
88
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
sonu gelmeyen bu zaman dilimini yukar›daki ayetlerde "bütün zamanlar boyunca" fleklinde ifade etmifltir. (Nebe Suresi, 23) Böyle olmakla beraber Allah’tan bir rahmet olarak Peygamber Efendimiz (sav)’nin flöyle bir hadisi de vard›r: Hz. Peygamber (sav) flöyle buyurdular: “Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateflten çıkacaktır.” Ebu Said der ki: “Kim (bu ihbarın ifade etti¤i hakikatten) flüpheye düflerse flu ayeti okusun: “Allah flüphesiz zerre kadar haksızlık yapmaz...” (Nisa Suresi, 40) (Tirmizi, Sıfatu Cehennem 10, (2601) Bu yüzden insan›n dünyada karfl›laflt›¤› s›k›nt›larla, ahirette yaflanacak sonsuz azab› birbirine kar›flt›rmamas› gerekir. Dünya hayat›nda insan en büyük s›k›nt›y› yaflasa, bedeni en büyük ac›lar› çekse bile en fazla 60-70 y›l içinde biter. En amans›z, en zorlu hastal›klar›n bile mutlaka bir sonu vard›r. Ama cehennemdeki azap hiçbir zaman tükenmeyecektir. Bu yüzden siz sonsuzluk kavram›n›n ne ifade etti¤ini anlamazl›ktan gelmeyin. ‹nsan›n dünyada geçirece¤i k›sa süre ile bu zaman› k›yaslay›n. Yüzlerce altm›fl yetmifl sene de¤il, trilyonlarca altm›fl yetmifl sene geçmesine ra¤men bitmeyen ve bitmeyecek olan bir zaman› anlamaya çal›fl›n. Neyi neye tercih etti¤inizi görmezlikten gelmeyin. Bir daha hiç ç›kmamak üzere cennete gidip bütün zamanlar boyunca nimetler içinde yaflamak varken, sonsuza kadar atefl azab›n› tadaca¤›n›z bir mekandan sak›n›n.
Okuyaca¤›n›z bu bölüm, hayat›n ÇOK ÖNEML‹ bir s›rr›n› içermektedir. Maddesel dünyaya bak›fl aç›n›z› kökten de¤ifltirecek olan bu konuyu, çok dikkatli bir biçimde ve sindirerek okumal›s›n›z. Burada anlat›lacak olanlar yaln›zca bir bak›fl aç›s›, farkl› bir yaklafl›m veya herhangi bir felsefi düflünce de¤il; dine inanan-inanmayan herkesin kabul edece¤i, bugün bilimin de kan›tlad›¤› kesin bir gerçektir. Siz bu APAÇIK gerçe¤i SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N.
Maddenin D›flar›da Var Olan Asl›yla Hiçbir Zaman Muhatap Olamad›¤›n›z› Anlamazl›ktan Gelmeyin ünyaya geldikleri günden itibaren insanlara toplum taraf›ndan verilen baz› telkinler vard›r. Bu telkinlerden biri ve belki de en önemlisi, ancak gözle görülebilen fleylerin var olduklar›, gözle görülmeyen fleylerin ise bir gerçekli¤inin olmad›¤› fleklindeki yanl›fl anlay›flt›r. Bu anlay›fl toplumun önemli bir kesimi taraf›ndan kabul görmüfl ve nesilden nesile sorgulanmadan, bu flekilde aktar›lm›flt›r. Oysa insan bir an olsun ald›¤› telkinlerden s›yr›l›p tarafs›zca düflünmeye bafllad›¤›nda çok farkl›, çok etkileyici bir gerçekle karfl›lafl›r. Bu gerçek fludur: Do¤du¤umuz andan itibaren çevremizde gördü¤ümüz herfley; dünya, insanlar, hayvanlar, çiçekler, o çiçeklere ait renkler, kokular, meyveler, meyvelerden bize ulaflan tadlar, gezegenler, y›ld›zlar, da¤lar, tafllar, evler, uzay, k›sacas› herfleyi befl duyumuz bize tan›t›r. Bu konuyu daha anlafl›l›r k›lmak için öncelikle d›fl dünya hakk›nda bize bilgi veren duyular›m›zdan söz edebiliriz. Görme, duyma, koklama, tat alma, dokunma duyular›m›z›n tamam› birbirlerine benzer bir iflleyifle sahiptir. D›flar›da var olan nesnelerden gelen etkiler (ses, koku, tad, görüntü, sertlik vs.), sinirlerimiz vas›tas›yla beyindeki duyu merkezlerine aktar›l›rlar. Beyne ulaflan söz konusu etkilerin tamam› elektrik sinyallerinden ibarettir. Örne¤in görme ifllemi s›ras›nda d›flar›daki bir kaynaktan gelen ›fl›k demetleri (fotonlar) gözün arka taraf›ndaki retinaya ulafl›r ve burada bir dizi ifllem sonucunda elektrik sinyallerine dönüfltürülür. Bu sinyaller, sinirler vas›tas›yla beynin görme merkezine iletilir. Ve biz de, birkaç santimetreküplük görme merkezinde rengarenk, p›r›l p›r›l, eni, boyu, derinli¤i olan bir dünya alg›lar›z.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
91
Ayn› sistem di¤er duyular›m›z için de geçerlidir. Tadlar dilimizdeki baz› hücreler taraf›ndan, kokular burun epitelyumundaki hücreler taraf›ndan, dokunmaya ait hisler (sertlik, yumuflakl›k vs.) deri alt›na yerlefltirilmifl özel alg›lay›c›lar ve sesler de kulaktaki özel bir mekanizma taraf›ndan elektrik sinyallerine dönüfltürülerek beyindeki ilgili merkezlere gönderilir ve o merkezlerde alg›lan›rlar. Konuyu daha netlefltirmek için flöyle örneklendirebiliriz: fiu an bir limonata içti¤inizi düflünelim. Elinizde tuttu¤unuz barda¤›n sertli¤i ve so¤uklu¤u deri alt›ndaki özel alg›lay›c›lar taraf›ndan elektrik sinyallerine dönüfltürülerek beyne iletilir. Ayn› zamanda limonataya ait keskin koku, onu yudumlad›¤›n›z anda hissetti¤iniz flekerli tad ve barda¤a bakt›¤›n›zda gördü¤ünüz sar› renk de ilgili duyular›n›z taraf›ndan birer elektrik ak›m› olarak beyne ulaflt›r›l›r. Hemen arkas›ndan masaya koyarken barda¤›n cama çarpmas›yla ç›kan ses de kula¤›n›z taraf›ndan alg›lan›p beyne elektrik sinyali olarak gönderilir. Ve bu alg›lar›n tümü beyindeki birbirinden farkl› ama birbiriyle ortak çal›flan duyu merkezleri taraf›ndan yorumlan›r. Siz de bu yorumun bir sonucu olarak bir bardak limonata içti¤inizi düflünürsünüz. Yani asl›nda herfley beyindeki duyu merkezlerinde olup bitmekte yani sizin içinizde gerçekleflmektedir. Buraya kadar anlat›lanlar bugün bilim taraf›ndan kesin olarak ispatlanm›fl, APAÇIK gerçeklerdir. Hangi bilimadam›na sorsan›z bu sistemlerin iflleyiflini detaylar›yla anlatacakt›r. ‹ngiliz fizikçi John Gribbin beynin yapt›¤› yorumlarla ilgili olarak flöyle demektedir: ....Duyular›m›z ise, d›fl dünyadan gelen uyar›lar›n beynimizdeki bir yorumu niteli¤indedir, sanki bahçede bir a¤aç varm›fl gibi... Fakat beynim; duyular›m›n süzgecinden geçen uyar›lar› alg›lar. A¤aç sadece bir uyar›d›r. O halde hangisi gerçektir? Duyular›m›n ortaya ç›kard›¤› a¤aç m›, yoksa bahçedeki a¤aç m›? 16 Gördü¤ümüz, hissetti¤imiz herfley Yüce Allah'›n ruhumuza gösterdi¤i ve hissettirdi¤i alg›lar›n yorumlanmas›d›r. Kuflkusuz bu, üzerinde detayl› olarak düflünülmesi gereken çok önemli bir gerçektir. Burada k›saca özetlenen, yaflam›n›zda fark›na varabilece¤iniz en büyük gerçeklerden biridir; o halde siz sak›n bu apaç›k gerçe¤i anlamazl›ktan gelmeyin. Ve
92
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
bu konuyu daha derin düflünmeye bafllay›n. Birçok insan için gerçek, elle tutulan, gözle görülen fleylerdir. Oysa rüyada da "elinizle tutar, gözünüzle görürsünüz", ama gerçekte ne eliniz vard›r, ne gözünüz, ne de görülüp-tutulacak bir fley. Bütün bunlar› beynin d›fl›nda sa¤layan hiçbir maddi gerçeklik yoktur. Ancak rüyan›zda alg›lad›klar›n›z› da maddi gerçekler san›p yan›labilirsiniz. Örne¤in yata¤›nda derin bir uykuya dalan bir insan, rüyas›nda kendini bambaflka bir dünyan›n içinde görebilir. Bir pilot oldu¤unu, dev bir yolcu uça¤› kulland›¤›n› görebilir, hatta uça¤› kullanmak için büyük bir dikkat harcayabilir. Ama asl›nda yata¤›ndan bir ad›m bile ayr›lmam›flt›r. Rüyas›nda farkl› mekanlara gidip dostlar›yla görüflebilir, sohbet edebilir, yiyip-içebilir. Tüm bunlar maddesel karfl›l›¤› bulunmayan birer alg› oldu¤u halde, çok gerçekçi bir biçimde yaflan›r. Kifli, gördüklerinin birer alg› oldu¤unu, ancak rüyadan uyand›¤›nda anlar. Rüya s›ras›nda gerçek olmayan bir dünyada rahatl›kla yaflayabiliyorsak, ayn› durum içinde bulundu¤umuz dünya için de geçerlidir. Rüyadan uyand›¤›m›zda gerçek yaflant› dedi¤imiz daha uzun bir rüyaya bafllad›¤›m›z› düflünmemize engel hiçbir mant›kl› gerekçe yoktur. Rüyay› hayal, dünyay› gerçek saymam›z›n nedeni, sadece al›flkanl›klar›m›z ve önyarg›lar›m›zd›r. Ve bu durum, flu anda yaflad›¤›m›z› sand›¤›m›z dünya hayat›ndan, bir gün aynen rüyadan uyand›¤›m›z gibi uyanmam›z›n hiç de uzak olmad›¤›n› gösterir. Rüya ile ilgili karfl›m›za ç›kan bu flafl›rt›c› gerçek hakk›nda ünlü düflünür Descartes flöyle demektedir: Rüyalar›mda flunu bunu yapt›¤›m›, fluraya buraya gitti¤imi görürüm; uyan›nca da hiçbir fley yapmam›fl, hiçbir yere gitmemifl oldu¤umu, uslu uslu yatakta yatt›¤›m› anlar›m. Benim flu anda rüya görmedi¤im, hatta bütün hayat›m›n bir rüya olmad›¤› güvencesini bana kim verebilir?17 Asl›n› asla göremeyece¤imiz "d›fl dünya" (buna kendi bedenimiz de dahil) Yüce Allah'›n ruhumuza gösterdi¤i bir hisler bütünüdür, beynimizde izledi¤imiz alg›lardan oluflan görüntülerden ibarettir. Var olan asl›na asla ulaflamayaca¤›m›z flekilde yarat›lan evren, insan›n içindedir ve insan› çepeçevre kuflatan madde de¤il, Allah't›r. Allah bu gerçe¤i "… Biz ona flah damar›ndan yak›n›z" (Kaf Suresi, 16) ayetiyle Kuran'da bildirmifltir. Allah
Harun Yahya (Adnan Oktar)
93
Bu konuyu biraz daha derin düflünmeye bafllad›¤›m›zda karfl›m›za çok daha ola¤anüstü gerçekler ç›kar. Duyu merkezlerimizin yer ald›¤› beyin dedi¤imiz yer, yaklafl›k 1400 gramdan oluflan bir et parças›d›r. Ve bu et parças› kafatas› denilen bir kemik y›¤›n›n›n içerisinde korunmaya al›nm›flt›r. Bu öyle bir korumad›r ki kafatas›n›n içine d›flar›dan ne bir ›fl›¤›n, ne bir sesin, ne bir kokunun ulaflmas› mümkündür. Kafatas›n›n içi kapkaranl›k, tam anlam›yla sessiz, hiç kokusuz bir mekand›r. Ama bu zifiri karanl›k yerde milyonlarca farkl› tondaki renkleri, birbirinden apayr› tadlar›, kokular›, milyonlarca farkl› tondaki sesleriyle bize ait bir dünyada yaflar›z. Peki bu nas›l gerçekleflmektedir? Ifl›ks›z bir yerde ›fl›¤›, kokusuz bir yerde kokuyu, derin bir sükunet ortam›n›n içinde büyük bir gürültüyü ve di¤er duyular›m›z› bize hissettiren nedir? Bunlar› bizim için var eden kimdir? Asl›nda yaflad›¤›m›z her an bir nevi mucize gerçekleflmekte, son derece hayret verici olaylar geliflmektedir. Sak›n "günlük hayat›n kofluflturmas›na" dal›p, içinde bulundu¤unuz bu durumun ola¤anüstülü¤ünü anlamazl›ktan gelmeyin.
tek mutlak varl›kt›r. Ak›ll› bir insana düflen ise, tüm kainat›n bu en büyük gerçe¤ini zaman varken burada kavramaya çal›flmakt›r. Aksi halde bütün ömrünü hayaller peflinde koflmaya harcay›p sonunda büyük bir y›k›ma u¤rayacakt›r. Allah, dünyada hayaller (ya da "seraplar") peflinde koflup Yarat›c›m›z olan Allah'› unutan (Allah’› tenzih ederiz) bu gibi insanlar›n son durumlar›n› flöyle bildirmektedir: “‹nkar edenler; onlar›n amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su san›r. Nihayet ona ulaflt›¤›nda bir fley bulamaz ve yan›nda Allah'› bulur. (Allah da) Onun hesab›n› tam olarak verir. Allah, hesab› çok seri görendir.” (Nur Suresi, 39) Maddenin ve mekan›n beynimizdeki bir alg› oldu¤unu anlayan insan, di¤er insanlar›n bilmedi¤i çok önemli bir s›rr› daha kavrar: Dünyada geçerli olan sebep-sonuç iliflkileri, maddenin fiziksel özelliklerinin sonucunda
94
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
veya insanlar aras›ndaki iliflkilerin neticesinde oluflmamaktad›r. Her fiziksel etki, ayr› ayr› olarak yarat›l›r. Örne¤in at›lan bir tafl cam› k›rmaz; tafl›n at›lmas› ve cam›n k›r›lmas› görüntüleri ayr› ayr› yarat›l›r. Gemileri suda yüzdüren "suyun kald›rma kuvveti" veya kufllar› havada tutan "havan›n kald›rma kuvveti" de asl›nda bizim beynimizde muhatap oldu¤umuz kopya varl›klara ait kavramlard›r. Dolay›s›yla asl›nda bu gibi "kuvvetler"in hepsi, gerçekte Allah'a aittir. Bu gerçek, bir Kuran ayetinde flöyle haber verilir: “Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle ak›p giden gemileri, sizin yarar›n›za verdi. Ve izni olmad›kça, gö¤ü yerin üstüne düflmekten al›koyar. fiüphesiz Allah, insanlara karfl› flefkatlidir, çok merhametlidir.” (Hac Suresi, 65) Tüm bu bilimsel gerçeklerden dolay› "Bedenimin bu dünyan›n üzerinde yaflayan asl› ile muhatab›m, ben de bedenimden d›flar› bak›yorum" flek‹nsan rüyas›nda da eliyle tutar, gözüyle görür, hatta herfleyi sanki gerçekmifl gibi yaflar. Üzülür, korkar, neflelenir, ac› hisseder, zevk al›r... Ama sonra aniden uyan›r ve hepsinin bir rüyadan ibaret oldu¤unu anlar. ‹flte dünyadaki hayat da böyledir. ‹nsan bir gün bu dünyadan da t›pk› rüyadan uyan›r gibi kalkacak ve gerçek yaflam›yla karfl›laflacakt›r.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
95
lindeki varsay›m, hatal›d›r. Böyle bir fley bilimsel olarak mümkün de¤ildir. Bize bunu düflündüren tek neden, maddenin varl›¤›na olan önyarg›d›r. Bu önyarg›dan kurtuldu¤umuzda ise dünyan›n gerçekte çok daha farkl› bir yer oldu¤unu kavrar›z. D›flar›da madde vard›r, ancak biz maddenin asl›na ulaflamay›z. Gördü¤ümüz ve hissetti¤imiz herfley, Allah'›n bizim ruhumuza gösterdi¤i ve hissettirdi¤i alg›lar›n yorumlanmas›d›r. Tek mutlak varl›k ise, herfleyin Yarat›c›s› olan, alemlerin Rabbi Yüce Allah't›r. Bu gerçek bir ayette flöyle bildirilmifltir: "Do¤u da Allah'›nd›r; bat› da. Her nereye dönerseniz Allah'›n yüzü (k›blesi) oras›d›r. fiüphesiz ki Allah, kuflatand›r, bilendir." (Bakara Suresi, 115) Siz de bu gerçekleri düflünün ve alg›lar›m›z›n Allah’›n belirledi¤i sebep-sonuç iliflkilerinden olufltu¤unu anlamazl›ktan gelmeyin. Tüm varl›klar› yaratan ve yaratt›¤› varl›klar›n asl›n› bilen Allah't›r. Tüm varl›klar, da¤lar, ovalar, çiçekler, insanlar, denizler, k›sacas› gördü¤ümüz herfley, Allah'›n Kuran'da var oldu¤unu, yoktan var etti¤ini belirtti¤i her varl›k, yarat›lm›flt›r ve vard›r. Ancak, insanlar bu varl›klar›n as›llar›n› duyu organlar› yoluyla göremez, hissedemez veya duyamazlar. Gördükleri ve hissettikleri, bu varl›klar›n beyinlerindeki kopyalar›d›r. Bu ilmi bir gerçektir ve bugün baflta t›p fakülteleri olmak üzere tüm okullarda ö¤retilen bilimsel bir konudur. Örne¤in flu anda bu kitab› okuyan bir insan, bu kitab›n asl›n› göremez, asl›na dokunamaz. Bu kitab›n asl›ndan gelen ›fl›k, insan›n gözündeki baz› hücreler taraf›ndan elektrik sinyaline dönüfltürülür. Bu elektrik sinyali, beynin arkas›ndaki görme merkezine giderek, bu merkezi uyar›r. Ve insan›n beyninin arkas›nda kitab›n görüntüsü oluflur. Yani siz flu anda gözünüzle, gözünüzün önündeki bu sat›rlar› okumuyorsunuz. Bu kitab›n sayfalar› sizin beyninizin arkas›ndaki görme merkezinde olufluyor. Sizin okudu¤unuz kitap, beyninizin arkas›ndaki "kopya kitap"t›r. Bu kitab›n asl›n› ise Allah görür. Ancak unutulmamal›d›r ki, maddenin beynimizde oluflan bir hayal olması onu "yok" hale getirmez. Bize, insanın muhatap oldu¤u maddenin mahiyeti hakkında bilgi verir, ki bu da maddenin aslı ile hiçbir insanın mu-
96
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
hatap olamadı¤ı gerçe¤idir. Kald› ki d›flar›da maddenin varl›¤›n›, bizden baflka gören varl›klar da vard›r. Allah'›n melekleri, yaz›c› olarak tayin etti¤i elçileri de bu dünyaya flahitlik etmektedirler: Onun sa¤›nda ve solunda oturan iki yaz›c› kaydederlerken. O, söz olarak (herhangi bir fley) söylemeyiversin, mutlaka yan›nda haz›r bir gözetleyici vard›r. (Kaf Suresi, 17-18) Herfleyden önemlisi, en baflta Allah herfleyi görmektedir. Bu dünyay› her türlü detay›yla Allah yaratm›flt›r ve Allah her haliyle görmektedir. Kuran ayetlerinde flöyle haber verilmektedir: ... Allah'tan korkup-sak›n›n ve bilin ki, Allah yapt›klar›n›z› görendir. (Bakara Suresi, 233) De ki: "Benimle aran›zda flahid olarak Allah yeter; kuflkusuz O, kullar›ndan gerçe¤iyle haberdard›r, görendir." (‹sra Suresi, 96) Ayr›ca unutmamak gerekir ki, Allah tüm olaylar› "Levh-i Mahfuz" isimli kitapta kay›tl› tutmaktad›r. Biz görmesek de bunlar›n tamam› Levhi Mahfuz'da vard›r. Herfleyin, Allah'›n Kat›nda, Levh-i Mahfuz olarak isimlendirilen "Ana Kitap"ta sakland›¤› flöyle bildirilmektedir:
fiafl›rt›c› olan bir baflka olay da, renklerin, kokular›n, tadlar›n ve seslerin yan›nda, "genifllik" ve "uzakl›k" kavramlar›n›n da beyinde hissediliyor olmas›d›r. Biraz önce de söz etti¤imiz gibi, örne¤in içinde bulundu¤unuz odaya ait tüm alg›lar elektrik sinyallerine dönüflerek beyninize ulafl›r. Ve burada birlefltirilen hisler beyniniz taraf›ndan bir oda görüntüsü olarak yorumlan›r. Yani siz bir odan›n içinde oturdu¤unuzu düflünürken asl›nda oda sizin içinizde, beyninizdedir. Odan›n beyinde bulundu¤u daha do¤rusu alg›land›¤› yer ise, son derece küçük, karanl›k, sessiz bir aland›r. Ama her nas›lsa bu darac›k alan›n içerisine, ufka bakt›¤›n›zda gördü¤ünüz uçsuz bucaks›z manzara s›¤maktad›r. Siz içinde oturdu¤unuz dar oday› da, çok genifl bir ufuk manzaras›n› da ayn› yerde alg›lars›n›z. ‹flte bu da belki de bugüne kadar hiç düflünmedi¤iniz bir gerçektir. Ama flu an size hat›rlat›ld›. Sak›n genifllik, uzakl›k dedi¤iniz kavramlar›n, uçsuz bucaks›z bir manzaran›n, çok dar bir oda dedi¤iniz yerlerin asl›nda sizin içinizde oldu¤unu anlamazl›ktan gelmeyin.
Harun Yahya (Adnan Oktar)
97
Her insan›n kendine ait bir dünyas› vard›r. Ve di¤er insanlar›n ne gördü¤ünü, hatta görüp görmediklerini bilebilmesi ise mümkün de¤ildir. Çünkü her varl›k gibi di¤er insanlar da onun kendi dünyas› (beyni) içinde gördü¤ü birer alg›dan ibarettir. ‹flte bu, hayat›n›z›n çok büyük bir s›rr›d›r.
fiüphesiz o, Bizim Kat›m›z'da olan Ana Kitap'tad›r; çok Yücedir, hüküm ve hikmet doludur. (Zuhruf Suresi, 4) ... Kat›m›z'da (bütün bunlar›) saklay›p-koruyan bir kitap vard›r. (Kaf Suresi, 4) Gökte ve yerde gizli olan hiçbir fley yoktur ki, apaç›k olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) olmas›n. (Neml Suresi, 75 ) Maddenin beynimizde oluflan kopyas›yla muhatap olmam›z›n onu "yok" hale getirmeyece¤ini ve maddenin asl› ile hiçbir insan›n muhatap olamad›¤› gerçe¤ini sak›n anlamazl›ktan gelmeyin. Allah'›n Halik ismi "Her fleyin varl›¤›n› ve varl›¤› boyunca görüp geçirece¤i halleri, hadiseleri tayin ve tespit eden ve ona göre yaratan, yokluktan var eden" anlam›ndad›r. Bu da bize göstermektedir ki, beynimizin d›fl›nda, Allah'›n yaratt›¤› varl›klardan oluflan maddesel bir evren vard›r. Ancak, Allah bir mucize ve yarat›fl›ndaki üstünlü¤ün ve sonsuz ilminin bir tecellisi olarak, bu maddesel evreni bize bir "hayal", "gölge" veya "görüntü"
98
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
gibi izlettirir. Allah'›n yarat›fl›ndaki mükemmeli¤in bir sonucu olarak, insan beyninin d›fl›ndaki dünyaya asla ulaflamaz. Bu gerçek maddesel evreni bilen sadece Allah't›r. Allah Halik s›fat›yla insanlar› anne karn›nda yaratt›¤› ilk andan itibaren onlar için sonsuzluk da bafllam›flt›r. Dolay›s›yla dünyada Allah’›n yaratt›¤› görüntüler sonsuzluk içinde ahirette yarat›lmaya devam edecektir. Ancak aradaki fark, ahirette yarat›lacak olan görüntülerin dünyadakinden çok daha kaliteli olacak olmas›d›r. Dünyadaki görüntüler de ahiretteki görüntülere benzer, fakat ahiretteki görüntülerden daha düflük kalitededir. Rabbimiz ahirette görüntülerin netleflece¤ine bir ayette flöyle dikkat çekmektedir: "Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; iflte Biz de senin üzerindeki örtüyü aç›p-kald›rd›k. Art›k bugün görüfl-gücün keskindir." (Kaf Suresi, 22) Ayette bildirilen netleflmenin yan› s›ra görüntüler ahirette Allah’›n izniyle kusursuz hale de gelecektir. Rabbimiz’den iman eden kullar›na bir rahmet olarak mükemmel ve hatas›z, bozulmayan, eskimeyen, kaybolmayan, unutulmayan, iste¤imize göre de¤iflen görüntüler yarat›lacakt›r. Böylelikle dünyada güzele ve mükemmele olan özlemimiz, karfl›l›¤›n› ahirette bulmufl olacakt›r. (En do¤rusunu Allah bilir.) Ayr›ca Allah'›n dünyada yaratt›¤› z›t yönlü (güzel-çirkin, temiz-kirli, saray-kulübe gibi) görüntüler; O’nun yaratma sanat›n›n iki farkl› yönüne ve kudretine flahit olmam›za, Allah’›n izniyle cennetteki nimetlerin de¤erini daha iyi anlamam›za ve flükretmemize vesile olacakt›r. Tüm bunlarsa, kusurlu dünyada dahi bunca güzellik yaratan Rabbimiz’in ahirette iman eden kullar›na vaat etti¤i sonsuz güzellikleri yaratmas›n›n ne kadar kolay oldu¤unu anlamam›z› sa¤layacakt›r. Dünya hakk›nda alg›lad›¤›m›z tüm hisler, görüntüler, tadlar ve kokular, asl›nda ayn› malzemeden, yani elektrik sinyallerinden meydana gelmektedirler. Elektrik sinyallerini bizim için anlaml› hale getiren, bu sinyalleri koku, tat, görüntü, ses veya dokunma olarak yorumlayan ise beyindir. Beyin gibi ›slak etten oluflan bir maddenin, hangi elektrik sinyalini koku, hangisini görüntü olarak yorumlayaca¤›n› bilmesinin, ayn› malzemeden birbirinden çok farkl› duyular ve hisler meydana getirmesinin büyük bir mucize oldu¤unu anlamazl›ktan gelmeyin.
Zaman›n De¤iflken Bir Alg› Oldu¤unu ve Kader Gerçe¤ini Anlamazl›ktan Gelmeyin
aman; duyu organlar›m›z taraf›ndan birbiri pefli s›ra meydana gelen birtak›m olaylar neticesinde hissedilen, bir tür alg›d›r. Zaman›n ak›fl›n›, etraf›m›zda gözlemledi¤imiz, hareket de¤iflikliklerini birbirlerine k›yaslayarak anlar›z. Örne¤in; kap›n›n çald›¤›n› duyar›z. On dakika sonra kap› tekrar çalar. Biz de iki ses aras›ndaki bir süre oldu¤unu düflünür ve bunu "zaman" olarak alg›lar›z. Veya bardak yere düfler ve k›r›l›r, kömür yanar ve kül olur, yürürüz ve bir an önce odan›n bir ucundayken bir an sonra odan›n di¤er ucunda oluruz. ‹flte birbirinin sebep ve sonucu olan bu olaylar aras›nda geçen süre, çevremizde gözlemledi¤imiz tüm bu hareketlilik bize zaman›n geçti¤ine dair ipuçlar› verir. Geçmiflte elde etti¤imiz tecrübelerimiz neticesinde de, bu olaylar›n ne kadar zaman ald›¤› konusunda do¤ruya yak›n tahminlerde bulunabiliriz. Evimizden ç›k›p soka¤›n bafl›na kadar 10 dakikal›k bir mesafe yürüdü¤ümüzü daha önce saatimize bak›p tespit etmifl isek, daha sonra ayn› mesafeyi yürüdü¤ümüzde geçen zaman›n yine yaklafl›k olarak 10 dakika olaca¤›n› tahmin edebiliriz. Ama ayn› yolu daha önce hiç yürümemifl birisi yürüdü¤ünde, kaç dakikal›k mesafe yürüdü¤ü sorusuna belki ayn› do¤rulukta cevap veremez. Günefl do¤ar, batar ve ertesi gün tekrar do¤du¤unda "bir gün geçti" deriz. Bu olay 30-31 kez tekrarland›¤›nda bu kez "1 ay geçti" deriz; ama soruldu¤unda bu bir ayla ilgili fazla bir detay hat›rlamad›¤›m›z›, geçen zaman›n sanki sadece bir an gibi oldu¤unu düflündü¤ümüzü itiraf ederiz. Yine de gözlemledi¤imiz tüm bu hareketlilik ve sebep-sonuç iliflkileri bize zaman›n geçti¤ine dair ipuçlar› verir. E¤er gündüz geceyi, gece gündüzü takip etmese ve elimizde zaman›n geçti¤ini gösterir bir saatimiz olmasa, belki de geçen zaman›n ne kadar oldu¤una, bir günün ne zaman bafllay›p ne zaman bitece-
100
SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N
¤ine dair do¤ru bir tahminde bulunmam›z mümkün olmazd›. Bu aç›dan zaman, bizim için belirli k›yas noktalar› olmaks›z›n, ne h›zla akt›¤› konusunda kesin bir yarg›ya varamayaca¤›m›z bir alg›dan ibarettir. Zaman›n h›z›n›n alg›lanmas› da zaman›n psikolojik bir alg›dan ibaret oldu¤unu kan›tlar. fiöyle ki; bir arkadafl›n›zla buluflmak üzere sokakta beklerken, onun 10 dakikal›k bir gecikmesi, size bitmek bilmeyen, çok uzun bir zaman gibi gelebilir. Ya da sabah okula veya ifle gitmek üzere uyanan uykusuz bir insana uyuyaca¤› fazladan bir 10 dakika oldukça uzun gelebilir, hatta bu sayede uykusunun bir k›sm›n› ald›¤›n› düflünebilir. Ama tam tersi bir durumda ö¤rencilik y›llar›ndan hat›rlayaca¤›n›z gibi -40 dakikal›k- adeta bir as›r süren bir dersin ard›ndan 10 dakikal›k bir teneffüs çok çabuk geçebilir. Ya da özlemle bekledi¤iniz hafta sonu tatili çok çabuk geçerken, hafta içi ifl günleri geçmek bilmez. Kuflkusuz bunlar her insan›n yaflad›¤› hislerdir. Ve bu hisler de zaman›n kifliye veya alg›layana göre de¤iflti¤inin aç›k iflaretleridir. Siz, kendi içinizde de yaflad›¤›n›z bu apaç›k gerçe¤i anlamazl›ktan gelmeyin. Zaman›n psikolojik bir alg› oldu¤u gerçe¤i Kuran'da pek çok ayetle haber verilmifltir. Bu ayetlerden birkaç› flöyledir: Dedi ki: 'Y›l say›s› olarak yeryüzünde ne kadar kald›n›z?'Dediler ki: 'Bir gün ya da bir günün biraz› kadar kald›k, sayanlara sor.'" (Müminun Suresi, 112-113) Sizi ça¤›raca¤› gün, O'na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kald›¤›n›z› sanacaks›n›z. (‹sra Suresi, 52) Gündüzün bir saatinden baflka sanki hiç ömür sürmemifller gibi onlar› birarada toplayaca¤› gün, onlar birbirlerini tan›m›fl olacaklar… (Yunus Suresi, 45) Ayetlerde de görüldü¤ü gibi insanlar geçen zaman› çok farkl› alg›layabilmektedirler. ‹çinde bulunduklar› dünya hayat› hiç bitmeyecekmifl gibi görünürken, bir anda tükenir ve geriye dönüp bakt›klar›nda en fazla befl on sayfaya s›¤d›r›labilecek kadar detay hat›rlarlar. Baflka ayetlerde de zaman›n farkl› durumlarda farkl› flekilde oldu¤una dikkat çekilmifltir. Bu konudaki birkaç ayet ise flöyledir:
Harun Yahya (Adnan Oktar)
101
Melekler ve Ruh (Cebrail), ona, süresi elli bin y›l olan bir günde ç›kabilmektedir. (Mearic Suresi, 4) Gökten yere her ifli O evirip düzene koyar. Sonra (ifller,) sizin saymakta oldu¤unuz bin y›l süreli bir günde yine O'na yükselir. (Secde Suresi, 5) Zaman alg›s›n› Allah özel olarak yaratmaktad›r. Ve Allah zaman›n Yarat›c›s› olarak zamandan münezzehtir, zamana hiçbir flekilde ba¤›ml› de¤ildir. ‹flte bu çok önemli bir gerçektir ve pek çok insan›n merak etti¤i bir sorunun cevab›n› verir: Kader nedir? ‹nsanlardan baz›lar› "kader" kavram›n›n gerçek manas›n› anlamakta zorlan›rlar. Oysa kader, zamandan münezzeh olan Allah'›n, zamana ba¤›ml› olan varl›klar›n yaflayacaklar› tüm hal ve hadiseleri zaman›n d›fl›ndan görüp bilmesidir. Zaten tüm hal ve hadiselerin, ayn› zamanda da "zaman"›n Yarat›c›s› Allah't›r. Bu yüzden Allah bizim bir cetvelin bafl›n›, sonunu ve ortas›n› tek bir anda görebilmemiz gibi, kainatta gerçekleflen tüm olaylar›n bafl›n›, sonunu, arada geçirece¤i halleri tek bir anda bilir. Kuflkusuz bu, son derece kesin bir gerçektir. Zaman›n d›fl›nda olan Allah zamanla ilgili olan herfleyi sar›p kuflatm›flt›r, her detay› çok iyi görür ve bilir. O halde siz, sonsuz kudret sahibi, tüm eksikliklerden münezzeh olan Allah'›n sizi bir kader üzerine yaratt›¤›n›, geçmiflte yaflad›¤›n›z ve gelecekte yaflayaca¤›n›z tüm olaylardan haberdar oldu¤unu anlamazl›ktan gelmeyin. Bu APAÇIK gerçe¤e ra¤men baz› insanlar "çarp›k bir kader anlay›fl›"na sahiptir. Kaderin d›fl›na ç›kabileceklerini, "kaderi yenebileceklerini", kaderden ba¤›ms›z bir yaflam sürebileceklerini zannederler. (Allah’› tenzih ederiz) Oysa biraz önce de söyledi¤imiz gibi kader, Allah'›n gelmifl geçmifl tüm olaylar› tek bir an olarak bilmesidir. Zamana ba¤›ml› olan insan›n ise bu tek an›n d›fl›na ç›k›p herhangi bir fleyi de¤ifltirmesi, kendi iradesiyle yönetmesi söz konusu olamaz. Bunun d›fl›nda bir fley iddia etmek ise son derece ak›l d›fl› olur. Yine inkar edilemeyecek bir gerçekle karfl› karfl›yay›z: ‹nsan›n kaderini de¤ifltirmesi, yönlendirmesi gibi bir olay›n asla gerçekleflemeyece¤i, insan yaflam›n›n her karesinin Allah'›n yaratmas›yla varl›k buldu¤u, insan›n O'nun dilemesi d›fl›nda hiçbir fley yapamayaca¤›, hatta düflünemeyece¤i gerçe¤inin… O halde siz sak›n bu KES‹N gerçe¤i anlamazl›ktan gelmeyin.
itap boyunca günlük hayatta insan›n pek s›k düflünmedi¤i ama asl›nda bir insan için dünyada var olan en önemli gerçeklere dikkat çektik: Herfleyin Yarat›c›s› olan Allah'›n varl›¤›na, Yeryüzünde evrim diye bir sürecin yaflanmad›¤›na, herfleyin Allah'›n üstün yarat›fl›n›n birer delili oldu¤una, Gözlerinin önünde saniyede 500 kere kanat ç›rparak uçan sinekteki mucizeyi baz› insanlar›n görmezden gelebildi¤ine, Çevremizdeki çeflit çeflit yiyeceklerin, ince güzelliklerin hep Allah'tan birer nimet oldu¤una, Bu dünyada kald›¤›m›z 3-5 on y›l›n asl›nda 3-5 saniye gibi h›zl› geçti¤ine, Süratle akan bu zaman›n sonucunda kesin bir gerçekle, ölüm gerçe¤iyle muhakkak karfl›laflaca¤›m›za, Ölümün ard›ndan hesap günü diriltilece¤imize ve Rabbimizin huzurunda hesap verece¤imize, Bu hesab›n sonucunun cennet veya cehennemle sonuçlanabilece¤ine, Cennete gidebilmek için Allah'›n hak olarak gönderdi¤i Kuran'a ve Peygamberimiz (sav)'in sünnetine tabi olmak, Allah'›n dinini yaflamak, kesinlikle Allah'›n emretti¤i güzel ahlak› tafl›mak gerekti¤ine… Kuflkusuz bunlar›n her biri bir insan›n bilmesi, üzerinde düflünmesi ve asla unutmamas› gereken gerçeklerdir. ‹nsan dünyaya gelip bunlar› hiç ö¤renmeden veya duyup da göz ard› ederek yafl›yorsa, büyük bir kayb› ve piflmanl›¤› da göze alm›fl demektir. Bu kayb› göze alan insan ise flunu düflünmelidir:
Harun Yahya (Adnan Oktar)
103
Kitab›n son bölümlerinde ele ald›¤›m›z gerçekler dünyaya h›rsla ba¤lanmas›n›, yukar›da s›ralad›¤›m›z hayati gerçekleri unutmas›n› son derece anlams›z hale getirmektedir. Çünkü OLA⁄ANÜSTÜ bir durumla karfl› karfl›yad›r. Her ne yana bakarsak bakal›m, Allah o anda bakt›¤›m›z yöndeki görüntüleri an an yarat›r. Do¤du¤umuz andan itibaren gördü¤ümüz görüntülerin kesintisiz, sürekli olmas›, Rabbimiz’in her an yaratmay› sürdürüyor oldu¤unun aç›k delilidir. Allah'›n varl›¤›n› bilen, O'nu gere¤i gibi takdir edebilen bir insan dünya h›rslar›na kap›larak, yaflam›n› gaflet içinde geçirmez. Bu duruma düflenler yaln›zca inkarc›lard›r. Allah, Yarat›c›m›z› unutan bu insanlar›n durumunu ve u¤rayacaklar› sonu Kuran'da flöyle haber vermifltir: ‹nkar edenler ise; onlar›n amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su san›r. Nihayet ona ulaflt›¤›nda bir fley bulamaz ve yan›nda Allah'› bulur. (Allah da) Onun hesab›n› tam olarak verir. Allah, hesab› çok seri görendir. (Nur Suresi, 39) Siz sak›n bu dünyay› mutlak sanmay›n ve ona aldanmay›n. Yüce Allah'›n sonsuza kadar nimetler sunaca¤› cennete kavuflmak için çaba harcay›n. Aksinin sonsuz bir kay›p olaca¤›n› da henüz vaktiniz varken SAKIN ANLAMAZLIKTAN GELMEY‹N.
... Sen Yücesin, bize ö¤retti¤inden baflka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herfleyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olans›n. (Bakara Suresi, 32)
104
KAYNAKLAR: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17
Robert Shapiro, Origins: A Sceptics Guide to the Creation of Life on Earth, New York: Summit Books, 1986, s. 127) Fred Hoyle, Chandra Wickramasinghe, Evolution from Space, New York: Simon and Schuster, 1984, s. 148) Boyce Rensberger, The Washington Post, 19 Kas›m 1984 The Marvels of Animal Behavior, National Geographic Society, 1972, s. 49-64 New Scientist, Eugene Potapov, How Salemenders Survive the Deep Freeze, Vol. 139, ›ss. 1890, 11 Eylül 1993, s. 15 Bilim ve Teknik Dergisi, Ekim 1987, Say› 239, s. 10 Bilim ve Teknik Dergisi, Cilt, 20 Say› 231, fiubat 1987, s. 11 Lawrence O. Richards, It Couldn't Just Happen, s. 108 Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, Cilt 3, s. 782 Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, Cilt 3, s. 784 Görsel Bilim ve Teknik Ansiklopedisi, 7. Cilt, s. 2352 National Geography, June 1995, N.6, Vol. 187, s. 50 Görsel Bilim ve Teknik, 8. Cilt, s. 2660 David Attenborough, The Life of Birds, Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 1998, s. 59 Pierre-P Grasse, Evolution of Living Organisms, New York: Academic Press 1977, s. 103 Taflk›n Tuna, Uzay›n Ötesi, s. 194 Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, s. 263