Ben dincilerden ve inanlardan çok farklıyım

Page 1

1

Ben, izlediğim dincilerden ve inanlardan farklı bir mantığa sahibim “Din sömürüsü ile sürüklenen Türkiye Cumhuriyeti” Prof. Dr. Ali Demirsoy

Bir insan kullandığı araçlarla hedefine ulaşır. Yumruk kullanıyorsanız rakibinize temas etmeniz gerekir; sopa kullanıyorsanız yakınına gelmeniz gerekir; taş atacaksanız biraz daha ötede durabilirsiniz; ok atacaksanız birkaç on metre yeterlidir; silah kullanıyorsanız niteliğine göre çok uzaklardan hedefinize ulaşabilirsiniz. Bilim adamları araç olarak sayılabilen, ölçülebilen, tartılabilen, herkesin istediği zaman ulaşabileceği araç ve gereçleri kullanır; elde ettikleri de aynı koşullara sahip kişiler tarafından tekrarlanabilir. En çapıcı tarafları ise, doğruyu ve daha iyiyi bulduklarında eski düşüncelerinden feragat ederek yeni bilgi ve davranışları paylaşabilmeleridir. Her an değişime açıktırlar. Buna bilimsel yöntem denir. Çok zorlu bir süreç olduğundan, zaman ve para ve en önemlisi alın terine gerek gösterdiğinden çok kişi tarafından sevilmez, tercih edilmez. Bu yöntemin önemli bir getirisi vardır. Dünyanın neresine giderseniz gidin, nerede çalışırsanız çalışın; hatta evrenin neresine giderseniz gidin; hatta dünya dışı varlıklarla karşılaşın, kullanacağınız araçlar, yöntemler ve dil bu dil olacaktır. Her yerde her zaman diliminde geçerli olan bir yol… Doğal olarak bir ülkenin gücü bu dili öğrenmişlerin sayısıyla orantılıdır. Demokrasisi de ekonomisi de yaratıcılığı da saygınlığı da bu dilden beslenir. Bir ülkenin gücünü nüfus kâğıtlarının sayısı değil, sahip olduğu bu tip insanların sayısı belirler. Demokrasisinin niteliğini de… Bu toplumlarda nitelikli insanların yönetime getirilmesi amaçlanır.


2

Bir

kesimin

kullandığı

araçlar

farklıdır.

Bunlar

başta

Tanrı,

Peygamber, Halife, aziz, azize, imam, papaz, veli, şeyh, keşiş, dede, din, mezhep, şeytan, melek, huri, cin, peri, Hızır, mucize, zebani, cennet, cehennem, şans, sevap, günah gibi aracılara gerek duyarlar ve işlerini inandıkları değişmez ilkelerle ve bu varlıklarla (!) ya da güçlerle yürütmeye çalışırlar. Eğer tersliklerle karşılaşırlarsa, onu kendilerinde ve geçtikleri yolda aramaz; başka suçluları aramaya kalkışırlar. Kendi muhasebelerini yapmanın zor olduğunu görünce hep hayali bir suçlu yaratırlar. Çünkü en zor iş bir insanın kendi ve bağlı olduğu toplumun, bel bağladığı inancının muhasebesini tarafsız bir gözle yapabilmesidir. Bütün bunların yapılabilmesi çok daha zahmetli olan bilimsel düşünmeye dayalı olduğu için, daha kolay bir yol olan dogmatik olma çok sayıda insan tarafından benimsenir. Bu yolla sorunlar çözülür mü? Doğrusu biraz tarih ve biraz coğrafya bilgisi olanlar bunun yanıtını hemen verir. Aynı düşünce tarzını paylaşan birçok Güney Amerika Ülkesi, bazı Uzakdoğu ülkeleri ve özellikle de 58 İslam ülkesi benzer çıkmazın içindedir. Bunların kullandıkları araçlar hiçbir zaman sorunlarını çözmemiştir, önümüzdeki yıllarda da çözmeyecektir. Doğanın işletim sisteminde olmayan araçları kullanmayı inatla sürdürmektedirler. Aslında kullandığımız araçların nitelikleri ya da etkinlikleri konusunda çok belirgin gözlemlerimiz var. Çocuklarımızı şeytanla, cinlerle, günahla, zebanilerle, cehennemle korkuttuk; cennet, melekler, huriler vadettik; onları doğruluğa yönlendirebildik mi? Yöneticisinden en çaresizine kadar bu ülkelerde herkes çalma çırpma, yalan ve talan içinde. Aslında doğruya bulma ve ona yaslanmak için kullanılması düşünülen bütün bu araçlar, bu ülkelerin başta yöneticileri ve din simsarları başta olmak üzere her kapıyı –hissettirmeden- açan maymuncuklar gibi kullanıldı, kullanılıyor… Bana da “eşek rolünü benimseyenlerin sırtına binen çok olur” demek düşüyor…


3

Aslında bir insanın kullandığı araçlar, onun dünya görüşü ile de ilintilidir. Evrensel bir yapıda olmak istiyorsanız evrensel araçları kullanırsınız. İçe kapanık, kendi dünyasını kurmuş bir toplum olarak yaşamak isterseniz kendi özel araçlarınızı kullanırsınız. Osmanlı da öyle yaptı (Ek-1). Hiçbir ölçü birimi kendi içinde anlaşılabilir katlara sahip olmadığı gibi dünyanın bir taraflarında kullanılan ölçü birimlerine de kolayca çevrilemiyordu. Bugün dünya aynı mantıkla kurulmuş olan İngiliz ölçü birimlerini kullanmanın büyük sıkıntısını çekiyor. Ancak kurulmuş tesislerin, alet edevatların çoğu bu köhne ölçü birimlerine göre yapılandırıldığı için değiştirelemiyor. Bu sonuncu durumda kullandığınız araçların doğruluğu ve yararları konusunda gerçek bilgiyi elde edemezsiniz. Çünkü kıyaslama olanağınız yoktur. Belli ki Cumhuriyeti kuranlar, yeni cumhuriyetin en azından ölçü birimlerini evrensel bir yapıya kavuşturabilmek için, çoğunluğu ondalık sayılara göre kurulmuş, kullanılması kolay ve çok yaygın olan evrensel ölçü birimlerini esas aldılar. Keza, sesli harfler bakımından yetersiz olan Arap alfabesi, Türk dilinin gereksinmesini hiçbir zaman karşılayamadı. İnsanlar, bu dili en basitinden öğrenmek için bile yıllarını harcamak durumunda kalıyordu. Dünyanın

herhangi

bir

yerinde

sadece

bir

sözlükle

sorunsuz

dolaşabilmeyi olanaklı kılabilmek için Latince alfabe kabul edildi. Çocuklarımız 3 ay içinde yazmayı

ve okumayı

bu alfabe ile

öğrenebildiler. Dogmadan arınmış kafalara yetiştirebilmek için ne yazık ki, diğerleri gibi hemen alınıp uygulanabilecek bir sistem ya da ölçü ıskalası mevcut değildi. Bunu ancak laiklikle yerleştirebileceklerini düşündüler. Ancak eski ölçü birimlerine ve araçlarına hala sıkı sıkıya sarılmış bir kitleyi ne yazık


4

ki değiştiremediler. Çünkü bir yasayla değiştirilebilecek bir durum değildi. Yıllar ve kuşaklar alacaktı. Böylece dini istismar eden partilerin yeniden yönetimlere geçmesi ve devam etmesi önlenemedi. Bu yazının yazıldığı tarih, 2014.09.25, saat 23.00, yani orta eğitimde türbanın (sözüm ona başörtüsü olarak söyleniyor) serbest bırakıldıktan 24 saat sonra, tarihi bir günün yaşandığı, tarihi bir kararın alındığı güne denk geliyor. Dinciler tarafından özgürlüğün bir halkasının daha uygulamaya koyulduğu tarih, uygar dünyanın insanları tarafından da kökten dinciliğe atılmış bir adım olarak kayda geçiyor. Üniversiteye türbanlı girmeden sonra, kamuda türbanlı çalışma, daha sonra adliyede ve mecliste türbanlı dolaşma, sonunda da okullarda türbanlı dolaşma demokrasi tarihine önemli bir kayıt olarak girmiş bulunmaktadır. Herhalde, hükümet üyeleri, meclis, muhalefet, ses çıkarmayan eğitim sorumluları,

demokrasiyi

çiğneye

döndürmüş basın mensupları

çiğneye

çürümüş

çiklet

bunun gururunu yaşıyor

haline

olmalılar.

Çocuklarımızı dünyanın gıpta edeceği giysilere büründürmenin tadını çıkarıyor olmalılar. Cumhuriyetin kuruluş felsefesinin gardı düşmüşken, şu türban işini anaokullarına da sokmanın zamanı gelmiştir diye düşünmüyoruz değil. Anadan doğarken türbanlı doğma mucizesini de dogmanın peşine takılmış, sesi çıkmayan, munisleşmiş üniversite hocalarımızdan bekliyoruz… Bir

toplumu

uygarlaştırmak

kuşaklar

boyu

sürmesine

karşın,

dogmanın kucağına sürüklemek de belirli bir uygarlık deneyimi olan “Cumhuriyet Türkiye’si gibi” toplumlarda kolay olmayacaktır. Bu nedenle çok sinsi ve kurnaz bir yol izlenmesi gerekiyordu. O yol izlendi. Hem de özgürlük ve demokrasi diye diye…


5

Orta eğitim çağında formatlanan bir insandan daha sonra başka bir insan tipi olmasını bekleyemezsiniz. Ne yazık ki genç dimağların yönlendirilmesinin geriye dönüşü biyolojik ve pedogolojik açıdan mümkün değildir. Bunun ne bugün ne geçmişte tek bir örneğini gösteremezsiniz. Çocuklarını doğmaya yetiştirmiş (başını türbanla örtmüş) hangi ülke huzur içinde oldu, sanata, bilime katkısı oldu, elindeki ekonomik gücü kullanabildi, söyleyebilir misiniz? Ayrıcasız hepsi, yönlendirilmeye hazır, birilerinin uşaklığına soyunmuş, kendi içinde bin bir parçaya (özellikle mezheplere) ayrılmış, her birinin diğeri ile kavgalı olduğu, vahşetin, ilkelliğin, rezilliğin kol gezdiği ülkeler oldular. Elinizi vicdanınıza koyunuz! Bunun geçmişte ve bugün tek bir ayrıcası var mı? Türkiye’nin başının en sıkıntılı olduğu bir süreçte, yangından mal kaçırır gibi, orta eğitimde türbanı serbest bırakma kararı, niyetin ne olduğunun da açık bir göstergesidir. Birçok kararı davul zurna ile ilan eden hükümet bu kararı sıradan bir olay gibi geçiştirme peşinde olmuştur. Bunun ne sonuçlar doğuracağına “bu süreçten nemalananların, tüm amacı çıkarını korumak olanların, kesesini doldurmak için her yolu mubah sayanların, verilen devlet sadakasını nimet olarak algılayanların dışında” zekâsı en düşük düzeyde olan insanlar bile anlayabilir. Bir okula giden öğrencilere forma giydirilmesi, öğrencinin ait olduğu okulu belirtmek ve o okulla ilgili bir kimlik kazandırmak içindir. Okul bitince forma bir kenara atılır. Öğrenci yeni kazanımlarıyla yoluna devam eder. Ancak orta eğitimde anası ve babası tarafından türban takılan bir öğrencinin, kural olarak bunu daha sonra atması söz konusu olamaz ve yine kural olarak yaşam boyu yol haritası çizilmiş olur. Neler olacağına görmek için kâhin olmaya gerek yok. Analar! Babalar! Lütfen sadece ve sadece çevrenize bakın! Kızlarının başına türban geçirmiş, huzur içinde, demokratik, saygılı, üretici, yaratıcı, kadını ve kızı rahat tek; ama tek bir ülke

gösterebiliyor

musunuz?

Bu

çocuklar

hepimizindir,

birkaç


6

politikacının ikbali için onların geleceğini karartmayalım. Gelecek kuşakların anası olacak, onların yetiştirilmesinde en önemli unsur olacak bu

masum

kızlarımızın

karanlıklara

itilmesine,

uygar

dünyadan

koparılmasına izin vermeyiniz. Eğer buna izin verirseniz, bu coğrafyaya yeni köktenci terörist çeteler yetiştirmenin ne olduğunu, bir ülkenin kan gölüne dönüştürülmesinin ne olduğunu çok geçmeden öğreneceksiniz. Bu gün türban takılan gençlikten daha sonra ne olacağına merak ediyor olabilirsiniz; tarih ve yaşadıklarımız bana bu sorunun yanıtını çok kolay vermeyi sağladı: Sadece doğmayla doldurulmuş insandan ne olursa o olacaktır… Yazık oldu bu ülkeye… Prof. Dr. Ali Demirsoy 2014.09.26

Değerli Kardeşim Süreç sonunda orta eğitimdeki çocuklarımızın formatlanmasına geldi. Geriye dönüşü kesinlikli olmayan bir dönemeci almış bulunuyoruz. İlköğretim ve anaokulunun sırada olmadığına kimse inanmayacaktır. Önümüzde tarihte ve günümüzde komşularımızda yaşanan “tiksinerek öğrendiğimiz ve izlediğimiz” olayları bizzat yaşayacağımız bir döneme giriyoruz. Çıkarı için çocuklarının geleceğini karartan, arka bahçe olarak yetiştirmeye kalkışan, uygarlık ve demokrasi deneyimi olan başka bir ülke biliyor musunuz? Sadece bu ülkenin insanları değil, sadece bu coğrafyanın insanları değil, İslam Ülkelerinin tümü “model olma özelliğimizi

bir

anacaklardır…

yana

bıraktığımız

için”

korkarım

ki

bizi

lanetle


7 Ek: AĞIRLIK BİRİMLERİ→ Kilogram (27 Mart 1931). AĞIRLIK BİRİMLERİ→ Kilogram (27 Mart 1931). (bilgi ve nostalji olsun diye verilmiştir) Nitelik ağırlık ağırlık ağırlık ağırlık ağırlık ağırlık

Birim çeki kantar batman okka dirhem kırat

Modern Denkliği 225,789 kg.] 56,449 kg. 7,697 kg. 1,282 kg. 0,003207 kg. = 3,207 gr. 0,0002004 kg. = 0,2004 gr.

Okka

• • • • •

1 tonilato = 4 çeki 1 çeki = 4 kantar 1 kantar = 44 okka(kıyye) 1 batman = 6 okka(kıyye) 1 okka(kıyye) = 400 dirhem

• • • • • • •

1 dirhem = 4 dönük 1 dönük = 4 kırat 1 kırat = 4 bakray 1 bakray = 4 fitil 1 fitil = 2 nekir 1 nekir = 2 kıtmir 1 kıtmir = 2 zerre

Dirhem

ALAN ÖLÇÜ BİRİMLERİ → Metre kare Nitelik Birim Modern Denkliği[2] alan dönüm (büyük) 2720 m2 alan dönüm (eski) 919 m2 UZUNLUK ÖLÇÜLERİ • 1 arşın (çarşı) = 68 cm • 1 arşın (imar) = 75,8 cm • 1 arşın (zirai) = 0,57417 m² = 4 ayak² • 1 dönüm (yeni) = 2500 m² • 1 dönüm (büyük) = 2720 m² • 1 dönüm (atik) = 4 evlek = 1600 zirai² = 918,672 m² (bir kenarı 40 arşın (zirai) olan kare) • 1 atik evlek = 400 arşın² = 229,668 m² • 1 yeni evlek = 100 m² • 1 cerip = 3600 zirai² = 2067,012 m² • 1 ayak² = 144 parmak² = 0,14354 m² • 1 parmak² = 144 hat² = 0,00099751 m² • 1 hat² = 144 nokta² = 0,000006927 m² " 1 çarşı arşın² = 0,46240 m² • 1 urup² = 0,007225 m² • 1 kirah² = 0,0018062 m² • 1 endâze² = 0,422500 m² • 1 urup² = 0,0066015 m² • 1 ar=100 m 2 (100 metre kare) Zirai mimari, arşın ve endâze ölçü birimlerinin ast ve üst katları aşağıda gösterilmiştir. Nitelik Birim Modern Denkliği] uzunluk merhale 45480 m. uzunluk fersah 5685 m. uzunluk berid 227 m. uzunluk kulaç 1.89 m. uzunluk arşın 0.68 m.


8 Nitelik uzunluk uzunluk uzunluk

Birim endaze rubu hat

Modern Denkliği] 0.65 m. 0.085 m. 0.00263 m.

HACİM ÖLÇÜLERİ → Litre Nitelik Birim Modern Denkliği[2] hacim kile (İstanbul) 0,037 m3= 37 lt. hacim şinik 0,00925 m3= 9,25 lt. ZAMAN ÖLÇÜLERİ Hicri ve Rumi takvim→ Miladi (1925 yılında kaldırıldı; 1 Ocak 1926 uygulama başlatıldı) Alaturka saat → Greenwich Cuma tatile→ Pazar tatile (1935) ALFABE Arapça alfabe kaldırıldı → Latince alfabe kondu (1 Kasım 1928). Arap alfabesinde Türkçeyi karşılayacak sesli harfler bulunmuyordu.

Nitelik ağırlık ağırlık ağırlık ağırlık ağırlık ağırlık

Birim çeki kantar batman okka dirhem kırat

Modern Denkliği 225,789 kg.] 56,449 kg. 7,697 kg. 1,282 kg. 0,003207 kg. = 3,207 gr. 0,0002004 kg. = 0,2004 gr.

Okka

• • • • •

1 tonilato = 4 çeki 1 çeki = 4 kantar 1 kantar = 44 okka(kıyye) 1 batman = 6 okka(kıyye) 1 okka(kıyye) = 400 dirhem

• • • • • • •

1 dirhem = 4 dönük 1 dönük = 4 kırat 1 kırat = 4 bakray 1 bakray = 4 fitil 1 fitil = 2 nekir 1 nekir = 2 kıtmir 1 kıtmir = 2 zerre

Dirhem

ALAN ÖLÇÜ BİRİMLERİ → Metre kare Nitelik Birim Modern Denkliği[2] alan dönüm (büyük) 2720 m2 alan dönüm (eski) 919 m2

UZUNLUK ÖLÇÜLERİ • 1 arşın (çarşı) = 68 cm • 1 arşın (imar) = 75,8 cm • 1 arşın (zirai) = 0,57417 m² = 4 ayak² • 1 dönüm (yeni) = 2500 m² • 1 dönüm (büyük) = 2720 m² • 1 dönüm (atik) = 4 evlek = 1600 zirai² = 918,672 m² (bir kenarı 40 arşın (zirai) olan kare)


9 • • • • • • • • • • •

1 atik evlek = 400 arşın² = 229,668 m² 1 yeni evlek = 100 m² 1 cerip = 3600 zirai² = 2067,012 m² 1 ayak² = 144 parmak² = 0,14354 m² 1 parmak² = 144 hat² = 0,00099751 m² 1 hat² = 144 nokta² = 0,000006927 m² " 1 çarşı arşın² = 0,46240 m² 1 urup² = 0,007225 m² 1 kirah² = 0,0018062 m² 1 endâze² = 0,422500 m² 1 urup² = 0,0066015 m² 1 ar=100 m 2 (100 metre kare)

Zirai, mimari, arşın ve endaze ölçü birimlerinin ast ve üst katları aşağıda gösterilmiştir. Nitelik Birim Modern Denkliği] uzunluk merhale 45480 m. uzunluk fersah 5685 m. uzunluk berid 227 m. uzunluk kulaç 1.89 m. uzunluk arşın 0.68 m. uzunluk endaze 0.65 m. uzunluk rubu 0.085 m. uzunluk hat 0.00263 m. HACİM ÖLÇÜLERİ → Litre Nitelik Birim Modern Denkliği[2] hacim kile (İstanbul) 0,037 m3= 37 lt. hacim şinik 0,00925 m3= 9,25 lt. ZAMAN ÖLÇÜLERİ Hicri ve Rumi takvim→ Miladi (1925 yılında kaldırıldı; 1 Ocak 1926 uygulama başlatıldı) Alaturka saat → Greenwich Cuma tatile→ Pazar tatile (1935) ALFABE Arapça alfabe kaldırıldı → Latince alfabe kondu (1 Kasım 1928). Arap alfabesinde Türkçeyi karşılayacak sesli harfler bulunmuyordu.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.