C İ L T
1 ,
S A Y I
1
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAHİBİ
Sayfa
Konu
Zeytinburnu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Adına
6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 28 29 30 31 33 34 36 37 38 39 40 41 42 43 44 46 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57
Misyon, Vizyon, Okulumuzun Tarihçesi Okul Müdürümüzden Yönetim Kadrosu Öğretmen Kadrosu Okul Türlerimiz Bilişim Teknolojileri, Elektrik Elektronik Teknolojileri Endüstriyel Otomasyon Teknolojileri, Makine Teknolojileri Alanı Metal Teknolojisi Alanı, Tesisat Teknolojisi ve İklimlendirme Alanı Atatürk ve Eğitim İstiklal Marşının Kabulü Çocuk Yaşadığını Öğrenir Yenilenebilir Enerji, Okyanus Enerjisi İçin İlginç Bir Proje Yapılıyor İstanbul Şairleri Can Yücel Neşet Ertaş Aşık Veysel Ata’ya Veda Günü, Akıllı Adam Piri Reis Dünya Haritası’nın 500. Yıl Dönümü, Şanlı Gün Beden Dili Özellikleri Öğretmenim ve Ben En Çok Neler Unutulur?, En Az Neler Unutulur? Çocuklar Sevgiye Tepki Verir, Çocukların Özgüvenini Arttırmak Felsefe ve İnsan, Evrenin Işığı Başarmak İstiyorsan Bunlara Dikkat Et Bulmacalar Verimli ve Planlı Ders Çalışma Yolları Nelerdir Mucize Yiyecekler Bitkisel Atık Yağlar, Mavi Kapak Toplama Kampanyası İlçemizin Tarihi Mekanları Sportif Başarılar, Yangın Tatbikatı Ağaçlandırma Çalışmalarımız Okulumuzda Düzenlenen Seminerler Coğrafya Maket Çalışması, Pagev ile Protokol İmzalandı Okulumuzun Katıldığı Fuarlar Model Uçak, Okul Tadilat Çalışmaları Okulumuzun Katıldığı Yarışmalar Önemli Gün ve Haftalar 23 Nisan Şiiri, 21. Yüzyılda Öğrenme Yaratıcılık ve İnovasyon Becerileri Dolmabahçe Sarayı Gezisi Darülaceze Gezisi Kardeş Okul: Diyarbakır Gezisi Kardeş Okul: Yunanistan, Bulgaristan Gezisi İlkyaz Özel Eğitim Gezisi, Turistlerle İngilizce Pratik Çanakkale ve Söğüt Gezilerimiz Fıkralar Karikatürler
Muzaffer AZ Müdür Baş Yardımcısı GENEL YAYIN YÖNETMENİ Sadık Erdoğan Müdür Yardımcısı EDİTÖR Alpaslan ÇEKİÇ GRAFİK-TASARIM Alpaslan ÇEKİÇ Özveri USLUER Hakan SARIKAYA YAYIN KURULU Pelin DEVRAN Ümmü Gülsüm BALCI Özlem İLBAN Nurten YÖRÜK REKLAM SORUMLUSU Mehmet TÜRKOĞLU FOTOĞRAFLAR Serkan ALBAYRAK TEKNİK DESTEK Gözde ATEŞ Dilek UYGUN WEB www.zeml.meb.k12.tr İDARE VE YAZIŞMA ADRESİ Merkezefendi Mah. G75 Sok. No:15 34760 Topkapı Zeytinburnu/İSTANBUL Tel: 0 212 547 40 60-61 Faks: 0 212 582 84 41
Ege Reklam Basım Sanatları San.Tic.Ltd.Şti. Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad. No:4 Ataşehir / İSTANBUL Tel: 0216 470 44 70 Fax: 0216 472 84 05 www.egebasim.com.tr Sertifika No: 12468
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 4
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAYF A 5
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 6
Zeytinburnu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Misyonumuz
Vizyonumuz
Ülkemiz ekonomisi ve sanayisini kalkındıracak yetenekli teknik eleman yetiştiren, bir üst öğrenime öğrenci hazırlayan eğitim kurumuyuz.
Yeteneklerimizi deneyimlerimize bağlı sahip olduğumuz değerler doğrultusunda bilgili, becerili ve kendine güvenen öğrenciler yetiştirmek.
Bütün öğrencilerin bilgili, becerili ve kendine güvenen bireyler olarak yetişmelerini sağlamak, fırsat tanımak önümüzdeki yüzyılın ihtiyaçlarına cevap verebilecek beceriler kazandırmak için varız.
Çağdaş uygarlık düzeyinde gelişmeleri yakından takip eden, eğitim ve öğretim alanında uluslararası normlara ulaşmayı hedefleyen örnek eğitim, bilim ve teknoloji merkezi olmak.
Okulumuzun Tarihçesi
“Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. “ Mustafa Kemal ATATÜRK
1983-1984 Öğretim yılında şu andaki kendi binasına taşınmış ve bu öğretim yılında Tesviye ve Elektrik 1984-1985 Öğretim yılında Elektronik ve Metal işleri, 1989-1990 Öğretim yılında Teknik Lise Makine,1990-1991 Öğretim yılında Teknik Lise Bilgisayar ve Makine Ressamlığı, 1992-1993 Öğretim yılında Kalıpçılık,1994-1995 Öğretim yılında Anadolu Teknik Lisesi Otomatik Kumanda ve Elektrik bölümleri son olarak da 2004-2005 öğretim yılında Endüstri Meslek Lisesi Bilgisayar Bölümü açılmıştır. Aynı zamanda okulumuz MEGEP kapsamında pilot kurum seçilmiş ve bu kapsamda okulumuzda bu yıl Elektrik-Elektronik Teknoloji Alanı açılmıştır. Okulumuzun 17873 m2 açık alanı, 8972 m2 kapalı alanı, üç ana binası ve çok amaçlı salonu, 27 dersliği, 2 Bilgisayar, 3 (Fizik, Kimya, Biyoloji) laboratuvarı, 27 atölyesi, 3 resimhanesi, 1 kütüphanesi, 1 rehberlik servisi, 1 kantini ve 9 yönetim odası bulunmaktadır. Maçka Endüstri Meslek Lisesi Ağaç İşleri bölüm şefi Gündoğdu ÖZKAN 1982-1983 Öğretim yılında okulumuz kurucu müdürü olarak göreve başlamış, 1995 yılında okulumuzdaki görevinden ayrılarak Küçükyalı Endüstri Meslek Lisesi kurucu müdürlüğüne atanmıştır. Erdemli Çok Programlı Lisesi Müdürü Mehmet AĞIRSOY 1995 yılında Okulumuza Müdür olarak atanmıştır. 2006-2007 Eğitim Öğretim yılında Mesut BOZKURT Okul Müdürlüğüne vekalet etmiştir. 2007-2008 Eğitim Öğretim yılında H. Eyüp GÜLTEK Okul Müdürlüğüne vekalet etmiştir. Sonrasında Müdürümüz Mehmet AĞIRSOY görevine başlamıştır.
ATATÜRK DİYOR Kİ... “ÇALIŞMADAN, YORULMADAN, ÖĞRENMEDEN RAHAT YAŞAMA YOLLARINI İTİYAT HALİNE GETİREN İNSANLAR ÖNCE HAYSİYETLERİNİ, SONRA HÜRRİYETLERİNİ, DAHA SONRA İSTİKBALLERİNİ KAYBETMEYE MAHKÛMDUR.”
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAYF A 7
Okul Müdürümüzden... Sayın Meslektaşlarım, Sevgili Öğrenciler, Kıymetli Veliler,
Teknolojide yaşanan hızlı gelişmeler, pazarların küreselleşmesi, iletişimin artması, bilgi alışverişinin ve ulaşımın kolaylaşması, serbest ticaret engellerinin kaldırılması yönündeki gelişmeler, ülkelerin ulusal ekonomilerini etkilemekte ve rekabeti ön plana çıkarmaktadır. Ülkemizin, dünya ülkeleri arasında rekabet edebilme olanaklarını daha da geliştirerek ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmamızı belirlenen hedeflere ulaştırabilmemiz için, gençlerimizi; Atatürkçü düşünce sistemini benimsemiş, kültürel değerlerini özümsemiş, bunlara sahip çıkan, değişiklilere uyum sağlayabilen, ekip çalışmasını benimseyen, kendisine ve toplumla barışık, yazılı ve sözlü iletişimin kurabilen, sorumluluk alabilen, çözüm üreten yeterliliklere ve performansa sahip bireyler olarak yetiştirmemiz gerekmektedir. Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze kadar mesleki ve teknik öğretim içerisinde önderliğini kabul ettiren , ülkemizin kalkınmasında ve ekonomimizin güçlenmesinde önemli rol oynayan endüstriyel teknik öğretimi, 21. yüzyıl standartlarına ulaştırmak, dünyanın üretim sistemindeki ve bunun dayandığı teknolojideki, değişim ve gelişmelere uyumlu, yüksek nitelikli teknik insan gücü yetiştiren bir yapıya getirmek hedefimizdir. Bu hedefe ilerlerken; Büyük Önderimiz ATATÜRK’ ün; “Türk Milletinin en değerli varlığı olan milli birlik, iyi geçinmek, çalışkanlık, duygu ve kabiliyetindeki olgunluğunu, milletimizin varlığının ve yurt erginliğini korumak azim ve kararını ve her türlü tedbir ve araçlarla geliştirmek , devletin temel eğitim vazifesidir.” “Okullar, genç beyinlere insanlığa hizmeti millet ve memlekete sevgiyi, şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilmesi en uygun ve en güvenli yolu belletir.” Sözleri daime rehberimiz olmalıdır. Meslekî ve teknik öğretim alanında yapılan bütün çalışmalarda, endüstriyel teknik öğretim okul ve kurumları; yöneticisi, öğretmeni, öğrencisi, diğer personeli ve çevresi ile her zaman olduğu gibi, liderlik vasfını korumalı, daima ileriye daha ileriye gitmeli ve güçlenmelidir. Sevgili Gençler, Sizler, ülkemiz sanayi ve hizmet sektörünün gereksinim duyduğu alanlarda eğitim ve öğretim görerek, 21. Yüzyılın teknik insan gücü olmayı hedeflemiş. Atatürk Milliyetçiliğine bağlı; kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür düşünceli, bilgi ve teknolojiyi üreten, başarmaktan mutluluk duyan, girişimcilik bilinci gelişmiş, iyi yurttaş, iyi insan ve iyi meslek elemanı olarak görmek bizleri, ailelerinizi ve öğretmenlerinizi onurlandıracaktır. Ümidimiz, güvenimiz ve mutluluğumuz olan sizlere; yeni öğretim yılında da azimle, kararlılıkla, yılmadan ve usanmadan, her gün yeni bilgi ve beceriler kazanmanın verdiği mutlulukla derslerinize çalışacağınıza ve başarılı olacağınıza, inanmakta ve güvenmekteyim. Değerli Veliler, Ülkemizin geleceği olan gençlerimizin daha iyi yetişmesi için her zaman olduğu gibi okullarımızın yönetici ve öğretmenleri ile sürekli iletişim kurarak, çocuğun okul ve çevre ilişkilerini yakından takip ederek, eğitimde devlet ve millet bütünleşmesini gerçekleştirerek endüstriyel teknik öğretimin güçlenmesine katkı sağlayacağınıza yürekten inanmaktayım. Bu duygu ve düşüncülerle; mesleklerin en onurlusu ve hizmetlerin en kutsalını üstlenmiş değerli yönetici ve öğretmenlerimize, sevgili öğrencilerimize, değerli velilerimize, görevli diğer personelimize; sağlık, mutluluk ve başarılar diler, saygı ve sevgilerimi sunarım. İsmail Tutal Okul Müdürü
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
Öğretmen Kadromuz
SAYF A 9
REHBERLİK ZÜMRESİ
BİYOLOJİ ZÜMRESİ
ERCAN ŞİMŞİR
ÜMMÜ GÜLSÜN BALCI
SEVİM ZENGİN
AYDIN KASAP
BURCU BULGU KAYA
SELMA ÖZÜPERK
MURAT ÇALIŞIR
EDEBİYAT ZÜMRESİ
İNGİLİZCE ZÜMRESİ
UĞUR GÖVERCİN
HÜLYA BENER
CANDAN KAYA
NİLAY ESER
PELİN DEVRAN
SEDA ONOK
ENDÜSTRİYEL OTM. T. ZÜMRESİ
AYBETÜL TUĞÇE ELÇİ
ASLI BAŞAK
ÖZCAN MİLLETSEVER
SEVİM DORUK
NURTEN YÖRÜK
ABDULLAH NEYSE
YETER TÜRK
ŞENAY ŞENER
İSMETGÜRBEY
GÜLŞAH KAPTAN
MELEK GÜL EYİGÜN
YASİN AKDEMİR
KÜBRA KELEŞ
DÜN KÜLTÜRÜ ZÜMRESİ
MAKİNA TEK. ZÜMRESİ
ABDURRAHMAN ERİKLİ
SİNAN DURUKAN
FAZLI KURUM
BERİL GAZİ
ESRA SUNA
MEHMET NURİ ŞENER
TARİH ZÜMRESİ
MÜZİK ZÜMRESİ
YUNUS ŞEN
SUNA ŞANLI
BEKİR YILDIRIM
ONUR TOPALMUSAOĞLU
ÖZLEM İLBAN
BEDEN EĞİTİMİ ZÜMRESİ
HAKAN SARIKAYA
GÜLDEREN AYDIN İLHAN
SEBAHATTİN AKIN
ETHEM ARDA
COĞRAFYA ZÜMRESİ
YASEMİN ALTUĞ
HASAN ÇIRAK
TÜLİN AYVAZ
KAMİL BUCAK
TAHİR SANCAKLI
HÜLYA BİLGİN
BİLİŞİM TEK. ZÜMRESİ
BASRİ ŞENBAY
FELSEFE ZÜMRESİ
ÖZVERİ USLUER
A.CAFER KANGALOĞLU
EMİNE DİLEKÇİ
ALPASLAN ÇEKİÇ
İBRAHİM SEVER
DİLEK UYGUN
BEHİCE GÜLEN ARAS
NERMİN SOBA
MATEMATİK ZÜMRESİ
CENK KARACAN
ÖMER YILDIRIM
KADİR BENER
ENGİN DEMİR
MEHMET ÖZGÜR
SULTAN ÜNLÜ
SERKAN ALBAYRAK
ZAFER ÇELİK
NAVİN DENİZ ÖNDER
GÖZDE ATEŞ
HARUN BAL
MEHTAP YARGI
MUHAMMET UÇAR
KADİR KARA
SUZAN BİLGİN
ELK-ELKTR. TEK. ZÜMRESİ
İSMET DAHİL
GÜLSER ELBAS
HASAN CEYLAN
ALPASLAN YÜCEER
FİZİK ZÜMRESİ
HASAN HÜRRİYET ÇEBİ
MURAT BAKİ
NERİMAN GÜL ŞENER
MEHMET BURUTEKİN
METAL TEK. ZÜMRESİ
İSMAİL YILDIZ
ZAFER ARAS
SÜLEYMAN KOCAGÖZ
CENGİZ TARBAK
HARUN AKTAŞ
FATİH GÜMÜŞ
KİMYA ZÜMRESİ
ÖZCAN SOLMAZ
ZİHNİ ÖZÜBEK
HAVVA PARLAK
SADİ ÖKSÜZ
HASAN DURMUŞ
BERNA YIKILMAZ
ONUR İBİŞ
ALİ KARAMAN
MEMUR VE HİZMETLİ KADROMUZ SAYMAN
HİZMETLİ
SÖZ.HİZMETLİ
TURGUT DAVULCU
ALİ GENÇ
RAHMİ AKSOY
MEMUR
D.YAŞAR HAYKIRAN
ÜMİT TAŞ
YUSUF ŞAHİN
İSMAİL CANPOLAT
MUHASEBE
HÜSEYİN SAĞLAM
RECAİ UZUN
HULKETTİN KADIOĞLU
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 10
Okulumuz
ANADOLU TEKNİK LİSESİ İlköğretim okulu üzerine öğrenim veren Anadolu Teknik Liselerinin öğrenim süresi 4 yıldır. Bu okullarda öğrencilere, genel kültür dersleri, yabancı dil dersleri ile birlikte endüstriyel teknik alanlarda programlar uygulanmaktadır. Anadolu Teknik Liselerine, merkezi sistemle yapılan belirlenmesinde Seviye tespit puanının etkili olduğu Orta Öğretim Kurumları Yerleştirme Puanı (OYP) ile öğrenci alınmaktadır. Endüstriyel Otomasyon alanı 10. sınıfta Elektrik Elektronik Teknolojisi Alanında meslek eğitimine başlayan öğrencilerimiz 11. sınıfta Mekatronik Endüstriyel Kontrol / Endüstriyel Bakım Onarım dallarını seçme şansına sahiptir. Anadolu Teknik Liselerine, merkezi sistemle yapılan belirlenmesinde Seviye tespit puanının etkili olduğu Orta Öğretim Kurumları Yerleştirme Puanı (OYP) ile öğrenci alınmaktadır. Anadolu Teknik Lisesi bünyesinde 10. sınıfta Elektrik Elektronik Teknolojisi Alanında meslek eğitimine başlayan öğrencilerimiz 11. sınıfta Otomasyon Sistemleri ve Elektrikli Ev Aletleri dallarını seçme şansına sahiptir.
TEKNİK LİSE Teknik Liseye 9. sınıfı doğrudan geçen ve Dil Anlatım, Matematik, Fizik, Kimya dersleri başarı ortalaması 55 puanın üzerinde olan öğrenciler başvurabilir. Teknik lise eğitimi 4 yıldır. Teknik Lise Bünyesinde; * Bilişim Teknolojileri * Makine Teknolojisi alanları bulunmaktadır.
ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ İlköğretim okulu üzerine öğrenim veren Anadolu Teknik Liselerinin öğrenim süresi 4 yıldır. Bu okullarda öğrencilere, genel kültür dersleri ile birlikte endüstriyel teknik alanlarda programlar uygulanmaktadır. Endüstri Meslek Lisesine giriş ilköğretim eğitiminden, sonra Orta Öğretim Geçiş puanı (OGP) ile gerçekleşmektedir. Endüstri Meslek Lisesinde 9. sınıfta başarılı olan öğrencilerimiz. Okulumuzda; * Bilişim Teknolojileri Alanı * Elektrik Elektronik Teknolojisi Alanı * Makine Teknolojisi Alanı * Metal Teknolojisi alanlarında Öğrenim görme şansına sahiptir.
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAYF A 11
Alan ve Dallar BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ ALANI Bilgisayar bilimi; bilgisayar sistemlerinin ve yazılımların tasarlanması, geliştirilmesi ve bakımını içerir. Bilgisayar yazılımları, bu konuda uzmanlaşmış, donanımlı kişi ve kurumlar tarafından üretilir. Bilgisayarların yaşamımızdaki yeri var oldukça yazılımlar da önemini koruyacaktır. Dal Programları: 1. Veri Tabanı Programcılığı 2. Web Programcılığı
ELEKTRİK-ELEKTRONİK TEKNOLOJİLERİ ALANI Elektrik-elektronik alanındaki ürünler ve kullanılan teknoloji hızla değişmektedir. Dolayısıyla bu alan sürekli gelişen, dinamik bir yapıya sahiptir. Bu alanda meslekî eğitim almış kişiler rahatlıkla iş bulabilirler. Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere birçok ülkede kendi branşlarıyla ilgili kariyer yapma imkânına sahiptirler. Dal Programları: 1. Elektrik Tesisat ve Pano Montörü 2. Elektrikli Ev Aletleri Teknik Servisi 3. Endüstriyel Bakım Onarım 4. Görüntü ve Ses Sistemleri
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 12
Alan ve Dallar ENDÜSTRİYEL OTOMASYON TEKNOLOJİSİ ALANI Otomasyon; endüstride, yönetimde ve bilimsel işlerde insan aracılığı olmadan işlerin otomatik olarak yapılmasıdır. Üretimi artırmanın, verimliliği çoğaltmanın kaynağı otomasyondur. Otomasyon ilerledikçe, endüstriyel üretim de gelişmeye devam edecektir. Endüstrideki gelişmeler giderek otomasyon sistemleri üzerine yoğunlaşmaya başlamıştır. Bu nedenle otomasyon alanındaki meslekler geleceğin meslekleridir. Dal Programları: 1. Mekatronik Sistem 2. Endüstriyel Kontrol
MAKİNA TEKNOLOJİSİ ALANI Makina teknolojisi; endüstriyel makinelerin tasarımından satış sonrası hizmetlerine kadar uzanan geniş bir alandır. Bu alanda endüstriyel tasarım, makine ressamlığı, makine imalâtı ve endüstriyel kalıp üretiminin yanı sıra bu makinelerin bakım-onarımı da yapılmaktadır. Makine teknolojileri tüm sanayi sektörlerine makine ve cihaz desteği sağlayan önemli alanlardan biridir. Dal Programları: 1. Bilgisayar Destekli Makine Ressamlığı 2. Bilgisayarlı Makina İmalatı 3. Endüstriyel Kalıp
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAYF A 13
Alan ve Dallar METAL TEKNOLOJİSİ ALANI Metal teknolojisi; metal ve metal alaşımların sıcak ya da soğuk olarak biçimlendirildiği bir sanayi dalıdır. Bu alanda çeşitli metaller ısıl işlemlere tabi tutularak kaynak, perçin ya da cıvatayla birleştirilir. Kaynakçılık dalında öğrenim gören bir öğrenci; elektrik ark kaynağı, oksi gaz kaynağı, elektrikli direnç kaynağı, tig, mig-mag ve toz altı kaynak tekniklerini kullanarak çeşitli metallerin sökülemeyecek şekilde birleştirmesini yapabilecek niteliğe kavuşmaktadır. Dal Programları: 1. Kaynakçılık 2. Metal Doğrama
TESİSAT TEKNOLOJİSİ VE İKLİMLENDİRME ALANI Tesisat teknolojisi ve iklimlendirme alanı; insan hayatı için yaşamsal önem taşıyan suyun şartlandırılmasını ve tüketimini, gıda, ilaç vb. maddelerin soğukta muhafazasını ve yaşam için sağlıklı, konforlu ortam şartlarının oluşturulmasını amaç edinmiştir. Günümüzde konfor şartlarının oluşturulmasında standart donanım haline gelmiş ısıtma, havalandırma ve iklimlendirme cihazları kullanılmaktadır. Bu cihazların üretiminden tutunda, servis hizmetleri ile büyük hacimli binalara iklimlendirme tesislerinin kurulması ve işletilmesi Tesisat Teknolojisi ve İklimlendirme alanının önemli iş kollarındadır. 1.Soğutma Sistemleri 2.İklimlendirme Sistemleri
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 14
Atatürk ve Eğitim Cumhuriyet dönemini iyi değerlendirebilmek için Cumhuriyeti kuran ve onun mimari tasarımını yapan Atatürk’ün eğitim ile ilgili görüşlerinin genel bir değerlendirmesini yapmak yararlı olacaktır. Atatürk’ün Türk eğitimi ile ilgili görüşleri dört açıdan değerlendirilebilir (Akyüz 2001). Türk eğitimi ile gözlem ve tespitleri Yaptığı eğitim reformları ile
İlgili
Atatürk’e göre ;
“Atatürk, Türk eğitim felsefesinin temeline bilimi, akılı ve fenni koymuştur. ”
Türk toplumu cahil bırakılmıştır. Köylü ve halk bilgisizdir. ”Gerçek kurtuluş istiyorsak her şeyden önce , bütün kuvvetimiz, bütün süratimizle bilgisizliği yok etmeye mecburuz.” sözü bu gerçeğin ifadesidir. Eğitim öğretim programları ve yöntemleri çağ dışıdır. Atatürk geleneksel eğitim uygulayan mahalle mektebinde eğitimini sürdürememiştir. Şemsi Efendi’nin modern eğitim veren okulunda eğitimini sürdürebilmiştir. Geleneksel tutumlu öğretmenleri her fırsatta eleştirmiştir. Geri kalmışlığın temel nedeni olarak geleneksel eğitim program ve yöntemlerini görür. Çocukların üstünde aşırı bir baskı vardır. Aileler, okullar, yetişkinler ve toplum, çocuğu susmaya ve sorgusuz boyun eğmeye zorlamaktadır. Bu şekilde yetişen çocuklar genç cumhuriyetin özgür vatandaşları olamaz. Eğitim ulusal değildir. Eğitim kurumları ulusal bir felsefeye sahip olmadıklar için, toplumu birleştirmek yerine bilmektedir. “Terbiyedir ki bir milleti ya hür ya bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum haline getirir veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terk eder.” Sözü bu açıdan anlamlıdır. Tutarlı bir eğitim politikamız yoktur.
mesleki
beceri
kazandırmaktan
Geleneksel eğitimi eleştirirken “Eğitimimizin amacı kendini, hayatı bilmeyen, her konuda yüzeysel bilgi sahibi, tüketici insan yetiştirmek olmuştur.” der.
Atatürk’ün Eğitim Hedefleri
Türk eğitimindeki uygulamalar.
Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, yeni Türk harflerini halka bizzat öğretirken (20 Eylül 1928)
Eğitim uzaktır.
Eğitim fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür insanlar yetiştirmek yerine güvensiz, pasif insanlar yetiştirmektedir. (Akyüz)
Türkiye’nin eğitim hedefleri
Atatürk’ün Türk Eğitimi Gözlem ve Tespitleri
“Her bakanlığın bir eğitim politikası var. Bu yüzden öğretim berbat hale gelmiştir.” sözleri bu gerçeği ifade eder.
Türkiye Cumhuriyeti’ni koruyacak, pekiştirecek yeni bir kuşak yetiştirmek Ulusal bir eğitim sistemi kurmak Bilime dayalı bir eğitim sistemi kurmak Laik bir eğitim sistemi kurmak İşe yarar, üretici insanlar yetiştirmek Özgür ruhlu, disiplinli, çalışkan insanlar yetiştirmek Cehaleti , çağ dışılığı ortadan kaldırmak Eğitimi bütün ülkeye yaymak Atatürk’ün Türk Geçirdiği Uygulamalar
Eğitiminde
Hayata
Atatürk Türk devlet adamları arasında eğitime çok önem veren , bu alanda en köklü değişimleri yapmış bir devlet adamıdır. O “ Benim asıl kişiliğim öğretmenliğimdir.” der. Kendini milletin öğretmeni olarak görür. Onun eğitim alanındaki büyük başarısını sağlayan faktörlerden biri bizzat işin başında olmasıdır. Tahtanın başına geçip “ Başöğretmen” olarak öğretmenlik yapmasıdır. “Millî Eğitim Bakanı olarak milli irfanı yükseltmeye çalışmak en büyük emelimdir.” der. Gençleri öğretmenlere, Cumhuriyeti gençlere emanet eden odur. Öğretmenleri irfan ordusu , gerçek kurtuluşun önderi olarak selamlar. Öğretmenlere ve eğitime hiçbir mesleğe ve kuruma olmadığı kadar değer verir, misyon yükler. Ders verdiği gibi ders kitapları yazar, yazdırır. Okullar onun için genç Cumhuriyetin yaratıldığı laboratuvarlardır.
Öğretmenler her fırsattan yararlanarak halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutan bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır. Mustafa Kemal ATATÜRK
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
İstiklal Marşının Kabulü
SAYF A 15
Millî marşlar, milletlerin kahramanlık destanlarıdır. Bayrağımız ve onun hürriyetini ebedîleştiren İstiklal Marşımız; milletimizin ruhunu, tarihini, ideallerini aksettiren ölmez değerlerdendir.
şiiri para için yazmadım." diyerek Türk ordusuna bağışlamıştır. Mehmet Akif, İstiklal Marşı'nı kitabı Safahat'a niçin koydurmadığı sorulduğunda "O benim değil, milletimindir." cevabını vermiştir.
Ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü için ATATÜRK önderliğinde mücadele veren TBMM Hükûmeti yeni bir ordu kurarken bu orduyu ayakta tutacak, ona moral verecek güçleri de harekete geçirme çabasındadır. Anadolu'da tutuşan heyecanı koruyacak, vatan sevgisini ve inancı canlı tutacak bir marşın hazırlanması düşüncesi, işte bu amaçla ortaya çıkmıştır.
İstiklal Marşı'nın bestelenmesi için yarışma düzenlenmiş, bu yarışmaya 24 besteci katılmıştır. 1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930'da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi Osman Zeki Güngör'ün hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuştur.
Dönemin Millî Eğitim Bakanlığı da bu düşünceyi benimseyerek bir yarışma düzenlemiştir. Beğenilen güfte için 500 lira ödül verilecektir. Yarışma için gelen 724 şiir incelemeye alınmıştır. Bir kurulca bunlar titizlikle incelenip şiirlerin 6 tanesi ayrılmıştır. Ama hiçbiri beğenilmemiş, marş olacak değerde bulunmamıştır. O zaman Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif'in para ödülünden rahatsızlık duyduğu için yarışmaya katılmadığı öğrenilmiştir. Ancak Mehmet Akif, Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver'in "Mükâfatı almazsınız; fakat, iştirak ediniz." ricası üzerine yarışmaya katılmıştır. Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi, daha önce seçilen altı şiirle Mehmet Akif'in şiirini ordu komutanlarına göndermiştir. Onlardan, şiirlerin askerlere okunması ve beğenilenlerin sıralanmaları istenmiştir. Komutanlar, kısa sürede sonucu bildirmişlerdir: Hepsi de Mehmet Akif'in şiirini birinci sıraya almıştır. 12 Mart 1921 tarihinde TBMM'de yapılan oylama sonucunda Mehmet Akif'in şiiri, İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir. Mehmet Akif Ersoy, verilen 500 liralık ödülü "Ben bu
Millî marşımız, milletimizin hiç değişmeyen bağımsızlık karakterinin yakın çağdaki büyük tezahürü olan ve Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı içinden çıkmıştır. Millî marşımız, Türk milletinin "medeniyet denilen tek dişi kalmış bir canavar" tarafından yok edilme niyet ve teşebbüslerine karşı verilmiş bir kavganın içinden doğmuştur. Onun için adı "İstiklal Marşı”dır. Mehmet Akif, son günlerinde, hasta yatağında yatarken kendisine İstiklal Marşı için “Acaba yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?” diye bir sual sorulmuş. Akif’in şu cevabı, bu marşın neyin destanı, neyin mahsulü olduğunu anlatacak bir vecizedir: “O şiir bir daha yazılamaz, onu ben de yazamam; onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. Allah, bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın.” İstiklal Marşı, Cumhuriyet’in ilanından önce 12 Mart 1921 tarihinde yazılmış olmakla beraber, Cumhuriyet’i müjdelemiş ve millî marş olarak kabul edildikten sonra da hemen her gün tekrarlandığı için ATATÜRK ile beraber Cumhuriyet’in sembolü olmuştur.
“Bu marş bizim inkılabımızı anlatır. İnkılabımızın ruhunu anlatır. Bunu ne unutmak ne de unutturmak lazımdır. İstiklal Marşında istiklal davamızı anlatması bakımından büyük manalar vardır. Benim en beğendiğim yeri de burasıdır: "Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal!" Mustafa Kemal ATATÜRK
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 16
Eğitim her şeydir. Şeftali bir zamanlar acı bir bademdi; Karnabahar, üniversite eğitim almış bir lahanadan başka bir şey değildir. (Mark Twain)
Çocuk Yaşadığını Öğrenir Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse, "Kınama ve ayıplamayı öğrenir." Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse, "Kavga etmeyi öğrenir." Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa, "Sıkılıp utanmayı öğrenir." Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse, "Kendini suçlamayı öğrenir." Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse, "Sabırlı olmayı öğrenir." Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendirilmişse, "Kendine güven duymayı öğrenir." Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse, "Takdir etmeyi öğrenir." Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, "Adil olmayı öğrenir." Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse, "İnançlı olmayı öğrenir" Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse, "Kendini sevmeyi öğrenir" Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, "Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir" Dorothy Law Nolte, 1975
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAYF A 17
Yenilenebilir Enerji
Okyanus Enerjisi İçin İlginç Bir Proje Yapılıyor İskoçya hükümeti, Nisan ayının başında Dünya'daki tüm bilim adamlarının, denizden üretilen yeni ve temiz bir enerji kaynağı yolu bulmak amacıyla, sınırlarını zorlamaları için tasarlanmış olan bir ödülü duyurdu. Saltire Prize ödülü İskoçya'ya yerleştirilecek ve denizden elde edilen yenilenebilir bir enerji teknolojisi üretebilen, kişiye ya da takıma verilecek olan bu ödül tam 20 milyon dolar değerinde. Ödülün detayları hakkında hala çalışmalar yapılıyor. Bir fikrin varsa kafayı çalıştırmanın ve biraz hareketlenmenin tam sırasıdır.
Yenilenebilir enerji (kaynakları), sürekli devam eden doğal süreçlerdeki var olan enerji akışından elde edilen enerjidir. Bu kaynaklar güneş ışığı, rüzgâr, akan su (hidro güç), biyolojik süreçler ve jeotermal olarak sıralanabilir. En genel olarak, yenilenebilir enerji kaynağı; enerji kaynağından alınan enerjiye eşit oranda veya kaynağın tükenme hızından daha çabuk bir şekilde kendini yenileyebilmesi ile tanımlanır. Örneğin, güneşten elde edilen enerji ile çalışan bir teknoloji bu enerjiyi tüketir, fakat tüketilen enerji toplam güneş enerjisinin yanında çok küçük kalır. En genel yenilenebilir enerji şekli güneşten gelendir. Bazı formlar güneş enerjisini ve rüzgâr gücünü depolar. Yenilenebilir enerjinin tesisler, hayvanlar ve insanlar tarafından kalıcı olarak tüketilmesi mümkün değildir. Fosil yakıtlar, çok uzun bir zaman çizelgesi göz önüne alındığında teorik olarak yenilenebilir iken, istismar edilerek kullanılması sonucu yakın gelecekte tamamen tükenme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
İskoçya, bu ödülün sonucunda ortaya çıkacak gelişmelerden yararlanabilme konusunda, oldukça iyi bir durumda bulunuyor. İskoçya; Avrupa'nın rüzgar enerjisi gereksinimlerinin yüzde 25'ini karşılayacak, Avrupa'nın gelgit enerjisi gereksinimlerinin yüzde 25'ini karşılayacak ve Avrupa'nın dalga enerjisi gereksinimlerinin yüzde 10'unu karşılayacak büyüklükte bir potansiyele sahiptir. İskoçya'nın merkezi ile Orkney arasında yapılacak olan Pentland Firth'ü geliştirmek için planlar hazırlanmaya başlandı bile. Bu proje tek başına, inanılmaz bir değer olan 10 Gigawatt'lık bir güç üretimi sağlayacak. İskoçya'nın bu kadar ciddi bir potansiyeli olmasına rağmen, sadece 0.27 Megawatt'lık, dalga gücünden enerji üretimi bulunuyor ve hiçbir gelgit gücünden enerji üretim sistemi bulunmuyor. Bunun yanında Kore, Dünya'nın en büyük çaplı gelgit gücünden enerji üretme sistemini kuruyor ve bu sistemin 2015 yılında faaliyete geçmesi planlanıyor. Ödülün, İskoçya'nın denizden yenilenebilir enerji üretme programının başlatılmasına ve 2020 yılında, tüm ülkenin enerji ihtiyacının, yaklaşık yüzde 50'sini bu kaynaklardan elde etme hedeflerine ulaşmalarında, yardımcı olması bekleniyor.
“Büyük işler, önemli girişimler ancak ortak çalışma ile sağlanabilir.” Mustafa Kemal ATATÜRK
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 18
İstanbul Şairleri Yahya Kemal, birçok edebiyat tarihçisi tarafından “Modern Türk Şiirinin kurucusu
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
sayılır. Yahya Kemal hem reel hayatının hem
Görmedim gezmediğim, sevmedim hiçbir yer.
de yazın hayatının bir kısmını İstanbul’a ve onun güzelliklerine adamıştır. Bunların bazıları çeşitli
Türk
müziği
makamları
dâhilinde
bestelenmiştir. Bunlar arasında en meşhuru çoğunun ismini “Aziz İstanbul” diye bildiği
Ömrüm oldukça, tahtıma keyfince kuru! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer. Nice revnaklı şehirler görünür dünyada, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rüyada, Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
fakat orijinal ismi “Bir Başka Tepeden” olan şu şiiridir.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgâr esiyor Yavaş yavaş sallanıyor yapraklar, ağaçlarda. Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı
Birçok şair İstanbul’u anlatmıştır. Nedim
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Kuşlar geçiyor, derken Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda Bir kadının suya değiyor ayakları İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı
ve Yahya Kemal ise çok iyi anlatmışlardır. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Ama Orhan Veli İstanbul’un ta kendisidir. Kısa Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa ve “Garip” yaşamına çok şey sığdırmıştır Güvercin dolu avlular Orhan Veli. 1941’de yayımladığı “Garip” Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları başlıklı makaleyle Türk edebiyatında bir çığır İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı, açabilecek kadar görkemli ve bir belediye çukuruna
düşüp
ölecek
kadar
da
kötü
talihlidir. Belli ki birçok sevdası olmuştur ama hiçbiri
İstanbul
sevdası
kadar
ağır
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Başımda eski âlemlerin sarhoşluğu Los kayıkhaneleriyle bir yalı Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı
basmamıştır. ”İstanbul ile aklınıza ilk gelen
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Bir yosma geçiyor kaldırımdan çoğunluğun aklına gelecek ilk şiir olan Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. “İstanbul’u Dinliyorum” şiirinin şairidir. Hani Bir şey düşüyor elinden yere Bir gül olmalı İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı şu meşhur, “İstanbul’u dinliyorum, gözlerim şiir nedir” diye sorulsa hatırı sayılır bir
kapalı” diye başlayıp yine aynı şekilde biten şu şiirden bahsediyorum:
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Bir kuş çırpınıyor eteklerinde Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasında Kalbinin vuruşundan anlıyorum İstanbul’u dinliyorum.
SAYF A 19
Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama Yarım saat erkene kurulsun saatin Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin.. Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin ...Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart Çek kızarmış ekmek kokusunu içine Bak güzelim kahvaltının keyfine.. Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis, Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile
Can
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Yücel,
21
Ağustos
1926'da
İstanbul'da doğdu. Eski Millî Eğitim
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,
Bakanı Hasan Ali Yücel’in oğludur. 1943
Ohhh şöyle bir hafifle
yılında, yakın dostu ve Ankara Atatürk
Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de
Lisesi'nden sınıf arkadaşı Gazi Yaşargil
Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık
ile
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa
birlikte
yurtdışı
eğitim
bursu
kazandığı halde, babası, dönemin Milli
Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in "
Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al...
Bakan, kendi oğluna torpil yaptı derler"
Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok darda iken kimler seni ferahlattı,
diyerek
hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı? Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi? Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor.. Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak.. Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun.. Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun.. Saklama tabakları, bardakları misafire Sizden ala misafir mi var bu dünyada Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil,
karşı
çıktı,
söylendi.
Gazi
Yaşargil, bu bilginin doğru olmadığını, ikisinin de ailelerinin imkânlarıyla yurt dışına gittiklerini açıkladı. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde Latince ve Yunanca
okudu.
Çeşitli
elçiliklerde
çevirmenlik, Londra’da BBC’nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. Askerliğini Kore’de
yaptı.
1958’de
Türkiye’ye
döndükten sonra bir süre Bodrum ve Marmaris'te turist rehberi olarak çalıştı.
Şöyle keyfe keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar
Ardından bağımsız çevirmen ve şair
gibi tadına var akşamının..
olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü.
Gece evinde, dostların olsun Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun.. Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun? Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!
1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu. 12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle
Can YÜCEL
uğurlanarak Datça'ya defnedildi.
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 20
Neşet Ertaş Kimdir? Ayaklarının altındaki toprağın renginden, kokusundan haberdar olan, bastıkları yeri az çok tanıyan, yürekleri hep türkülerle birlikte atanların için Neşet Ertaş, belki de tam bir “Yaşayan Efsane” ; Meçhul, uzak, esatiri ve sırlarla dolu… Neşet Ertaş’ı tanımak, asıl onun ruh ve gönül macerasını bilmeyi gerektirir ki burada hemen karşımıza, Neşet Ertaş’la en rafine üslubuna kavuşan Orta Anadolu Abdal Müziği geleneğini gelmiş geçmiş en büyük ustalarından olan babası Muharrem Ertaş karşımıza çıkar. İşte Neşet Ertaş, babası Muharrem Usta ile adeta Anadolu’daki en olgun seviyesine erişen bu Türkmen /Abdal müzik birikiminin yeni bir yorumcusudur. Neşet Ertaş’ın sanatı, hayatı ile o kadar iç içe ki çalıp, çığırdığı türkü ve bozlaklarında bütün bir hayat hikâyesini bulmak mümkün olduğu gibi, hayatına yakından baktığımızda da o içli türkülerin, acılı bozlakların nerelerden nasıl doğduğunu ipuçlarını elde ederiz hemen. Onun yokluk, yoksulluk ve acılarla dolu hayatını “Garip” mahlasıyla yazdığı koşma tarzında usta işi şiirlerle anlattığı ozan yönünü yıllarca kimse fark etmedi bile. Babasından tevarüs ettiği geleneksel ve anonim türkülerin, bozlakların dışında, sözleri ile, anonim türkülerdeki erişilmez sadeliği ve estetik seviyeyi yakalayan sayısız türkünün, bozlağın altına attığı mütevazı imzasını kimselere söylemedi bile. Neşet Ertaş o büyük yaratıcı yeteneği ile okuduğu her eseri yeni baştan öyle bir yorumlar, ona öyle bir ruh ve hava verir ki, adeta yeni bir beste ile karşı karşıya olduğunuzu dahi sanabilirsiniz. Bu durumu, yeteneği, kültürü ve birikimi oldukça sınırlı sığ ve sıradan sanatçıların yorum adına yaptıkları “dejenerasyon” ile karıştırmamak gerekir. Çünkü Neşet Ertaş kendisine ait olmayan bir türküyü bile öyle bir okur ve yorumlar ki, o türkü şekliyle yıllar öncesine ait bir Neşet Ertaş türküsü gibidir artık. Olağanüstü denilebilecek yeteneği, geleneği hâkimiyeti, gelenekten kopmayan yeniye bağlılığı, yeni zamanların modern zevk ve eğilimlerini gözeten biri ve uyanık tecessüsü ile Neşet Ertaş, Hep gündemde kalmış bir sanatçıdır. O, ismi bağlama ile özdeşmiş ve adeta bu dünyaya türkü söylemek için gelmiş gerçek bir türkü ustası…Türküyü bağlamaya, bağlamayı türküye bu kadar yakınlaştıran ve yaklaştıran, adeta birbirlerinin içinde-kendisi ile birlikte-eritip yok eden ikinci bir sanatçı bulmak öyle sanıldığı kadar kolay olmasa gerek. Neşet Ertaş’ın sanatı; müziğin özünü, ruhunu kavrayan birinin, hiçbir yapmacıklığa tevessül etmeden, olduğu gibi kendini, kendi özünü ve hissettiklerini saza, söze dökmesidir.
NEREDESİN SEN Şu Garip Halimden Bilen İşveli Nazlı, Gönlüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen. Tatlı Dillim Güler Yüzlüm Ve Ceylan Gözlüm, Gönlüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen. Sinemde Gizli Yaramı Kimse Bilmiyor,
Türk Halk Müziği bestecisi, söz yazarı ve yorumcusu Neşet Ertaş İzmir’de tedavi gördüğü hastahanede 25 Eylül 2012 günü 74 yaşında hayatını kaybetti.
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
Hiçbir Tabip Şu Yarama Merhem Olmuyor. Boynu Bükük Bir Garibim Yüzüm Gülmüyor, Gönlüm Hep Seni Arıyor Neredesin Sen.
SAYF A 21
Aşık Veysel Ölümünün 40. Yılı 25 Ekim 1894 - 21 Mart 1973. Şarkışla’nın Sivrialan köyünde doğdu. Asıl adı Veysel Şatıroğlu’dur. 7 yaşında yakalandığı çiçek hastalığından dolayı bir gözünü, daha sonra bir kaza sonucu, az gören öteki gözünü yitirdi. Evlerine sürekli olarak gelen aşıklardan dolayı türküyle ve bağlamayla ilgilendiğini gören babasının aldığı bağlama Veysel’in yaşamına eşlik etti. İlk bağlama derslerini de babasının arkadaşı Çamşıhılı Ali’den aldı. Yunus, Karacaoğlan, Dertli, Erzurumlu Emrah gibi aşıklardan etkilendi ve türkülerinde onlarla olan duygu yakınlığını yansıttı. Önceleri usta malı türküler söyleyen Aşık Veysel, 40 yaşlarına doğru kendi şiirlerine ağırlık vermeye ve türküleştirmeye başladı. 1931 yılında gerçekleştirilen Aşıklar Bayramında adı duyulan ve 1933 yılında Atatürk için söylediği bir türküden sonra özellikle Ahmet Kutsi Tecer’in de yardımıyla giderek tüm Türkiye’de tanınmaya başladı. Bu yıllar aynı zamanda Veysel’in kendi türkülerini söylemeye yönelmesi anlamında bir geçiş dönemi olarak sayılabilir. Bu döneme dek köyünden hiç çıkmayan Aşık Veysel bunu izleyen yıllarda Türkiye’nin birçok yöresini dolaşarak kendi yöresi dışında da insanlara türkülerini aktarma fırsatı buldu. 1952 yılında İstanbul’da kendisi için büyük bir jübile yapılan Aşık Veysel’e, 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin özel bir kararıyla aylık bağlandı. Türkülerinde kendine özgü bir içtenlikle, doğadan insan sevgisine hemen her konuyu işleyen Aşık Veysel, İstanbul Radyosunun ilk yayınlarında da türkü söyledi. 1941-46 arasında, Aşık Ali İzzet’le birlikte Köy Enstitülerinde halk türküleri ve bağlama dersleri verdi. Zamanla Veysel ve Ali İzzet’in temsil ettiği bağlama çalma ve türkü söyleme biçimi başlı başına bir tavır olarak yerleşti. Önceleri yöresindekiler sonra Türkiye’nin her yerinden aşıklarla karşılaştı, tanıştı. Ölümüne dek de sürekli olarak, yaşlı genç aşıklar tarafından ziyaret edildi.
Dostlar Beni Hatırlasın Ben giderim adım kalır
Ne gelsemdi, ne giderdim
Dostlar beni hatırlasın.
Günden güne arttı derdim
Düğün olur bayram gelir
Garip kalır yerim yurdum
Dostlar beni hatırlasın
Dostlar beni hatırlasın
Can kafeste durmaz uçar
Açar solar türlü çiçek
Dünya bir han, konan göçer
Kimler gülmüş kim gülecek
Ay dolanır yıllar geçer
Murat yalan ölüm gerçek
Dostlar beni hatırlasın
Dostlar beni hatırlasın
Can bedenden ayrılacak
Gün ikindi akşam olur
Tütmez baca yanmaz ocak
Gör ki başa neler gelir
Selam olsun kucak kucak
Veysel gider adı kalır
Dostlar beni hatırlasın
Dostlar beni hatırlasın
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 22
Ata’ya Veda Günü 10 Kasım Atamıza Veda Günü. Her 10 Kasım’da içimde bir burukluk olduğunu, bayrağımıza gururla baktığımda hissederim çünkü içimde güzel yurdu için savaşan, yaşamının en güzel çağlarını bu uğurda harcayan tek gayesi vatanı ilerletmek olan kahramanın yasını tutuyorum. Şimdi sana veda etmemi istiyorlar. Nasıl veda edebilirim sana? Ölmedin ki sen! Ölmek üzere olan bu vatana halkın önünde, ordunun önünde liderliğinle güven verdin. İleri! Komutunla kovdun düşmanı yurdun her köşesinden. Yetmedi düşmanları arındırıp koca bir devlet kurdun. Atatürk milletine, milleti de Atatürk’e güvenmişti. Bu karşılıklı güven sayesinde olmazlar oldu. Çağdaş yaşam için devrim üstüne devrimler yapıldı.
“Doğrudur, bizler birer dahi yaratamayız. Biz sadece onların özgür olabilmesi, güvenli olabilmesi ve dengeli bir birey olabilmesi için sahip olduğu potansiyeli kullanmasını sağlayabiliriz.” Maria Montessari
İlkokul sıralarında heceledim ilk kez adını, o gün tanıdım. O gün sevdim seni. Her gün daha yakından tanıyabilmek için okudum bir bir eserlerini, şiirlerini. Düşmedi elimden kolay kolay. Nutuk’u dinledikçe heyecanla çıkan sesini bir kez daha anladım. Dünya’da eşi benzeri olmayan bu insanı, bu devleti, bu vatanı.
Atatürk’e veda edebilir miyim bilmiyorum? Sanki bazı şeylerin yarım kaldığının hissine kapılıyorum. Veda için çok erken gibi geliyor bana. Nasıl veda edebilirim ki Atatürk’e? Ona olan vefa borcumuz nasıl ödenir ki? Ulaşmak istediğimiz hedefler hala onun inkılaplarıyla onun bize çizdiği yollarla sağlanabilir gibi geliyor bana. Bu yüzden de veda edemem. Her iyi insan gibi Atatürk ’de benim için aramızdan erken ayrıldı. Dostlarımın ve düşmanlarımın hayran olduğu bir kahramanı ne mutlu ki bu ülkenin toprakları yetiştirdi. Ancak öyle bir zamandayız ki ona olan sadakatimizi ve onun davası için birlikteliğimizi korumalı Atatürk’ü unutanlara tekrar Atatürk’ü hatırlatmalıyız. Atatürk’e veda etmemeliyiz.
Süleyman Murat Görgün ATL-11C (“Ata’ya Veda” konulu kompozisyon yarışmasında ilçe üçüncüsü)
Akıllı Adam Bir keşiş, dünyanın en akıllı adamını
büyük bir hayranlıkla Hoca’yı tebrik
bulmak için diyar diyar geziyormuş. Sıra
etmiş. Olup bitenden bir şey anlamayan
Nasreddin Hoca’nın köyüne gelmiş ve
halk keşişe ne olduğunu sormuş. Keşiş :
köylülere sormuş:
- Bu adam gerçekten dünyanın en
- Sizin köyün en akıllı adamı kim?
akıllı adamı. Yere dünya çizdim, o da “ortadan
Köylüler:
üçü
Bunun
üzerine
meydanında
Hoca
keşiş, ile
köy
görüşmeye
başlamış. Eline bir çomak almış, yere bir çizmiş.
Nasreddin
Hoca
da,
çomakla daireyi ortadan ikiye bölmüş. Keşiş bir doğru daha çizerek daireyi dörde
geçer”
dedi.
Ben
dünyayı dörde böldüm, o da “Dört de
- Nasreddin hoca.
daire
ekvator
bölmüş,
Hoca
da
dörde
bölünmüş dairenin üç dilimine çarpı işareti koymuş. Keşiş elleriyle aşağıdan yukarıya doğru hareket yapmış. Hoca da yukarıdan aşağıya yapmış ve keşiş
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
sudur”
dedi.
Ben
“Yerden
buharlaşma sonucunda ne olur” dedim, o da “Yağmur yağar” dedi. - Bu sefer halk dönüp hocaya ne olduğunu sorar. Hoca da: - Bu adam oburun biri. Yere bir tepsi baklava çizdi, bende “yarısı benim” dedim. Daha sonra tepsiyi dörde böldü, o zaman “Dört te üçü benim” dedim. O da tepsi altından ateşi hafif almalı dedi. Bende “Üstünde fındık fıstık eklersek daha iyi olur” dedim.
SAYF A 23
PİRİ REİS KİMDİR? Pîrî Reis, 1523'deki Rodos seferi sırasında Osmanlı Donanması'na katıldı. 1524'de Mısır seyrinde kılavuzluğunu yaptığı sadrazam Pargalı Damat İbrahim Paşa'nın takdiri ve desteğini kazanınca, 1525'da gözden geçirdiği Kitab-ı Bahriye'sini İbrahim Paşa aracılığıyla Kanuni'ye sundu. Pîrî Reis'in 1526'ya kadar olan yaşamı Kitab-ı Bahriye'den izlenebilir. Pîrî Reis, 1528'de, ilkinden daha içerikli ikinci dünya haritasını çizdi. 1533 yılında Barbaros Hayrettin Paşa kaptan-ı derya olunca Pîrî Reis de Derya Sancak Beyi (Tümamiral) ünvanı alan Pîrî Reis, sonraki yıllarda, güney sularında devlet için çalıştı. Barbaros'un 1546'da ölümünün ardından Mısır Kaptanlığı (Hint Denizleri Kaptanlığı da denilirdi) yaptı.
PİRİ REİS HARİTASI Piri Reis Haritası günümüze kalan, Amerika kıtasını gösteren en eski haritalardan biridir. Osmanlı amirali Piri Reis tarafından 1513'te çizilmiş olup, Avrupa ve Afrika'nın batı kıyılarını ve Güney Amerika'nın doğu kıyılarını gösterir.
Aralarında Kristof Kolomb'a ait bir haritanın da bulunduğu yirmi kaynağı bütünleştirerek hazırlanmış, 16. yüzyıl Avrupa ve Müslüman denizcilerinin coğrafya bilgilerini içeren değerli bir tarihi belgedir. Piri Reis 1528'de Amerika'yı gösteren ikinci bir harita yapmıştır.
Şanlı Gün 29 Ekim’di halkın mutluluğu
O’ydu Cumhuriyeti kuran,
Çağdaşlıktı umudu arzusu,
Halkıydı onu oylayan
Yenilikti amacı yolu
Türkiye’nindi bağımsızlık
Cumhuriyetti halkın eli kolu
Yenilik dolu yarınlarındı umut
Neydi o gün kim kurmuştu bu devleti?
Bu gün Cumhuriyet’ti günlerden
Ne içindi çağdaşlık ve mutluluk?
Halkın neşesi geliyordu en derinden
Sebepsiz değildi bu çabalar
Sönmesin parlasın tüm ışıklar bu gün
Yeni bir devlet içindi bu topluluk.
Atamın bize armağan ettiği gün.
Halkın sesiydi, gözlerdeki yaşlar, Mutluluktu akan damla damla yaşlar Âşıktı vatanı milleti, sevgisi, Atatürk’tü tüm bu umutların kaynağı.
Berat KOCABAŞ 9\B 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Şiir Yarışması Okul 1.’si.
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 24
Güneş gibi ol şefkatte, merhamette. Gece gibi ol ayıpları örtmekte. Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte. Ölü gibi ol öfkede, asabiyette. Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Mevlana Celaleddin Rumi
Çevrede Olumlu İzlenim Yaratacak Beden Dili Özellikleri Daha İyi İnsan İlişkileri Kurabilmek İçin… ellerinizle ağzınızı örtmekten
bedensel teması kullanın.
yüzüne bakanlar,
kaçının. Açık anlaşılır jestleri
Özellikle sizden gençlere, aynı
bakmayanlardan daha çok
tercih edin.
cinsiyetten olanlara, sizden
1-Göz ilişkisi: İnsanların
hoşa gider, insanlarla, onları rahatsız etmeyecek ölçüde, ancak mümkün olduğu kadar çok göz ilişkisini kurun.
5-Postür (Beden duruşu): Ayaktaysanız, dik durun. Oturuyorsanız sandalye ve koltuğunuzu tam olarak
daha alt statüde olanlarla bedensel temas kurmak için her fırsatı değerlendirin.
9-Dış görünüş: Grup
doldurun ve arkanıza yaslanın.
normlarına, toplumsal rol ve
2-Yüz ifadesi: Canlı olun.
Birisiyle konuşurken ve birisi
statünüze uygun giyinin.
Mümkün olduğu kadar sıcak ve
doğrudan sizinle konuşurken
Giyiminize mümkün olduğunca
dostça tebessüm edin ve gülün.
öne eğilin ve ilginizi gösterin.
renk katın. Kadınlar
Yüzünüz, çevrenize olan ilginizi
6-Yakınlık: İnsanlara
yansıtsın. Donuk ve ifadesiz gözükmekten kaçının.
3-Baş hareketleri: Karşınızdaki konuşurken sık sık başınızı hafifçe aşağı yukarı hareket ettirerek onu dinlediğinizi ve anladığınızı hissettirin. Söylenenleri kabul edip etmemeniz önemli değildir, sizinle konuşana ”anlaşıldım” duygusu yaşatın. Başınızı hafif dik tutun.
4-Jestler: Çok aşırıya kaçmadan, jestlerinizi kullanın. Ellerinizi cebinizde tutmaktan ve kollarınızı kavuşturmaktan,
daima, onları rahatsız etmeyecek, mümkün olan en yakın mesafede durmaya gayret edin.
7-Yöneliş: Daima
erkeklerden daha çok renk kullanabilir. Saç ve el bakımınıza özen gösterin. Kendinize gösterdiğiniz özen, kendinize verdiğiniz değerin ifadesidir. Günlük tıraşını olmamış bir erkek, bıraktığı
konuştuğunuz veya sizinle
olumsuz izlenimle ilgili başka
konuşan insana dönük durun.
bir neden aramamalıdır.
İkiden fazla insanla bir grup oluşturuyorsanız, sizin için önemli olanların dışındakilere merkezini kapatmayın. Mümkün olduğu kadar çok kişiye merkezinizi açık tutun.
8-Bedensel temas: İnsanları tedirgin etmeden, mümkün olan her durumda
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
10- Konuşmanın sözel özellikleri: Çok fazla ve çok hızlı konuşmaktan kaçının. Bir topluluk içinde dinlediğinize yaklaşık olarak eşit miktarda konuşmaya gayret edin. Sesinizin yüksekliğini ve tonunu, bulunduğunuz çevreye göre ayarlayın.
SAYF A 25
Öğretmenim ve Ben katılıyor, eğlenceli vakitler geçiriyordum. Derslerde de kendimi daha kolay ifade etmeye başlamıştım. Bu gelişmeler öğretmenimi çok sevindiriyor, bunu hem sözleriyle dile getiriyor hem de ben davranışlarından anlıyordum; fakat bu durum uzun sürmedi.
2005-2006 Eğitim-öğretim yılında Vali Cahit Bayar İlköğretim Okulun ’da İlkokul üçüncü sınıfta yaşadığım ve şu an bile etkisini üzerimde hissettiğim bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. İlkokula başladığım günden beri öğretmenim olan Barış Öğretmenim benim ve tüm arkadaşlarımın sorunlarıyla ayrı ayrı ilgilenirdi. Şimdi düşündüğümde ya bana öyle geliyordu ya da gerçekten öyleydi; ama öğretmenimin bana karşı daha ilgili olduğunu hissederdim. Ben arkadaşlarıyla diyaloğu çok iyi olan bir öğrenci değildim. Bırakın çok iyi bir diyaloğu neredeyse konuşmuyordum arkadaşlarımla. Barış öğretmenim benim bu çekingenliğimi fark etmiş olmalı ki teneffüslerde öğretmenim benimle ilgilenir, benim bu sorunuma çözüm bulmak için ailemle her daim iletişim halindeydi. Ailemin, özelliklede öğretmenimin bu çabaları kısa sürede olumlu sonuçlar göstermeye başladı. Teneffüslerde ısrar etmeden arkadaşlarıyla oyun oynamayan ben artık kimse ısrar etmeden oyunlara
Bir akşamüzeri Bağcılar’daki evimizin sokağında top oynarken top bir anda yola kaçtı. Ben topu almak için yola fırladım. Bundan sonra hatırladığım tek şey üzerime gelen arabanın farlarının ışıklarıydı. Gözümü hastanede açtım. Ailemin anlattığına göre, bir araba bana çarpmış, ağzım burnum kan içinde yere yığılmışım. Yardımıma mahalleli ve arabanın şoförü koşmuş. Şoför beni arabasının koltuğuna yatırır yatırmaz hastaneye yetiştirmiş. Bedenimde gözle görülür olarak sağ kol kırığı, burnumda ve ağzımda yara bere vardı. Bunların dışında kazanın verdiği şokla o günden sonra konuşamaz olmuştum. Doktorlar ancak başka bir şokun etkisiyle tekrar konuşabileceğimi söylemişler. Aradan geçen bir hafta sonra derslerden geri kalmamam ve şokun etkisini daha kolay atlatabilmem için öğretmenimin isteğiyle ailem beni okula göndermeye başladı. Öğretmenim yine benimle yakından ilgileniyor, arkadaşlarım benimle iletişim kurmaya çalışıyorlardı. Onlarla konuşmak, bir şeyler anlatmak istiyordum; ama yapamıyordum. Bu çaresizlik beni daha da üzüyordu.
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:-300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der. Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der: -Biz de onlara yaklaşıyoruz.
Kazanın üzerinden üç ay geçmesine rağmen ben hala konuşamıyordum. Bir gün öğretmenimiz her sabah olduğu gibi güler yüzüyle “Günaydın” diyerek derse başladı. Dersin başlamasının üzerinden daha 15-20 dakika geçmemişti ki öğretmenimiz önce masaya tutundu, ardından sertçe yere düştü. Sınıfta önce hiç ses çıkmadı, bir iki saniye sonra kız arkadaşlarım çığlık atmaya başladı. Bir süre sonra herkes, idareci, öğretmen, hizmetli sınıfa geldi. Öğretmenimin kravatını çözdüler, kolonya koklattılar, “Kalp krizi geçiriyor” dediler. Siren sesleriyle gelen ambulans şoförü sedye ile taşınırken öğretmenime kekeleyen sesimle. Öğretmenim ne olur iyi olun, sizi çok seviyorum .” dedim. Herkesten önce öğretmenim tanıdı sesimi. Öğretmenim kapalı gözlerimin ardından sızan yaşlarla “ Ah ne güzel! Allah’ım Murat ta konuştu” dedi. Ben de öğretmenim gibi öğrencilerine kol kanat geren bir öğretmen olup bilgisizliğin karanlığına ışık tutacağım. Yurdumun öğrencilerine ışık kaynağı olacağım diye söz verdim kendime.
Süleyman Murat GÖRGÜN ATL-11C Öğretmenim ve Ben konulu anı yarışmasında ilçe üçüncüsü
Grunfeld , çocukken bir profesörden keman dersi alıyormuş. Bir gün profesör; -Ben senin yaşındayken bu parçayı daha iyi çalardım , demiş. -Demek ki sizin profesörünüz benimkinden iyiymiş.
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 26
En Çok Neler Unutulur? İsimler Rakamlar ve tarihler Zor öğrenilmiş, tam olarak kavranmamış konular İnançlarımıza ve ön yargılarımıza ters düşen düşünceler Kısa sürede, zorla öğrenmek zorunda kaldığımız konular Öğrenmeye çalışmadan, rastgele edindiğimiz bilgiler Öğrendikten sonra üzerine yeterince düşünmediğimiz konular Yorgun, hasta, isteksiz ve sıkıntılı anlarımızda öğrenmeye çalıştığımız bilgiler Uzunca bir süre çalışarak, ara vermeden öğrenilen konular Anlayamadığımız, bize “anlamsız” gelen konular
En Az Neler Unutulur? Güzel olaylar, anılar Yatmadan önce gözden geçirilen konular Hatırlanması gerektiğine karar verilen konular Üzerinde sık sık konuşulan, tekrar edilen konular Kazanılan başarılar Kişiye anlamlı gelen konular Sık sık kullanılan bilgiler, zaman zaman gözden geçirilen veya düşünülen konular Üzerinden iki hafta geçmeden tekrar edilen bilgiler Her zaman yüksek sesle düşünülen ve konuşulan konular Kişiyi doğrudan ilgilendiren konular ve olaylar
Herhangi bir bilgi öğrenildikten sonra 10 dakikalık tekrar bilgiyi bir gün saklar.
24 saat sonra 5 dakikalık ikinci bir tekrar bilgiyi bir hafta saklar.
Bir hafta sonra 5 dakikalık üçüncü bir tekrar bilgiyi bir ay saklar.
Bir ay sonra 5 dakikalık dördüncü bir tekrar bilginin uzun süreli hafızada kalmasını sağlar.
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAYF A 27
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 28
Çocuklar Sevgiye Tepki Verirler Çocuklar sevgiye tepki verirler. Çocuğunuzun söylediklerini duymak istemelisiniz. Çocuğunuzun duyguları sizinkinden ne kadar farklı olursa olsun onun duygularını kabul etmelisiniz. Duyguların sürekli değil, geçici olduğuna inanmalısınız. Çocuğunuzun ayrı ve farklı bir birey olduğunu kabul etmelisiniz. Çocuğunuzun sorunları olduğunda yanında olmalı fakat
sorunları kendisi çözmesi için onu yalnızca cesaretlendirmelisiniz. Evet, çocuklarla iletişimimize engel olan, konuşmalarımızı yüzeysel kılan ve gerçek dinlenmeyi engelleyen tavırlar: emir vermek, yönlendirmek, uyarmak, gözdağı vermek, ahlak dersi vermek, öğüt vermek ve çözüm önerileri getirmek, nutuk çekmek. Olumlu ilgi, çocuğunuzu
mutlu eder, kendine olan güvenini arttırır. Övme, teşekkür, iftihar ve hayranlık gibi olumlu ilgi gösterilen şekilleri kişinin moraline gerçek bir katkıda bulunur. Olumsuz ilgi ise üzer ve yenik düşürür. Eleştiri ve gülünç bulma, hayal kırıklığı ve güvensizlik kişiyi üzer ve yıpratır. Çocuklarla aramıza duvarlar örmeyelim, köprüler kuralım.
Çocukların Özgüvenini Arttırmak İçin Neler Yapılabilir? KENDİNİ VE DUYGULARINI “NE DÜŞÜNÜYORSUN, NASIL HİSSEDİYORSUN” GİBİ SÖZLERLE ANLAMAYA ÇALIŞIN.
ONUN FİKİRLERİNE DEĞER VERDİĞİNİZİ HİSSETTİRİN. ONUN OLUMLU DAVRANIŞLARINI KESİNLİKLE TAKDİR EDİN. KONUŞURKEN ONUN YÜZÜNE BAKIN VE CİDDİYE ALINDIĞINI HİSSETTİRİN. ONUN İÇİN ZAMAN AYIRIN. AŞIRI ELEŞTİRİCİ OLMAKTAN VE YARGILAYICI OLMAKTAN ÇEKİNİN. HATALI DAVRANIŞLARINI KONUŞARAK UYARIN VE ONA DOĞRU OLANI ANLATIN. BAŞKALARININ YANINDA ONU KÜÇÜK DÜŞÜRMEYİN. BAŞKALARI İLE KIYASLAMAYIN. KABİLİYETLERİNİ FARKEDİN VE TEŞVİK EDİN. TOPLULUK İÇERİSİNDE SÖZ ALMASINI TEŞVİK EDİN. ONUN İÇİN ÖNEMLİ OLAN ŞEYLERE SİZ DE ÖNEM VERİN. ONUN ÖNEMLİ GÜNLERİNİ UNUTMAYIN. SADECE ONUN İÇİN AYIRDIĞINIZ ZAMANLAR OLSUN.
ONDAN BEKLENTİLERİNİZ ÇOK AŞIRI OLMASIN.
“Gerçek tatlı dil, iyi insanda olur. Yüreği merhametle, sevgi ile dolu insanın dili de kendiliğinden tatlılaşır. Bu geçici dünyada gönül yıkmanın, kalp kırmanın bolluğunu sezecek kadar olgun bir hayat anlayışına varmalı ki insan, en küçüğünden en büyüğüne kadar tatlı dille, güler yüzle seslenebilsin.”
Şevket RADO
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAYF A 29
Felsefe ve İnsan niçinleri bu fikirlerde saklıdır. Olaylar gerçekleşir, onlar hakkındaki düşüncelerimizi ve zihinsel kavrayışlarımızı sonradan oluştururuz. Bu “sonradan” oluşacak şey için felsefeye ihtiyaç duyarız. Çünkü bu kavrayışlar yeni bir kültür, yeni bir başlangıç demektir.
Uygarlık boyunca, var olma ve farklı olma çabası içerisinde olmuşuz. Bu çaba, bizi yalnızlığa itse de yok olmakla karşı karşıya bıraksa da varlığımızın yegâne amacı olmuştur. İlk çağdan günümüze tüm düşünürler “ Evrende yerimiz ve amacımız nedir?” sorusuna yanıt aramışlardır. Bu arayış, insanoğluna farklı ufuklar açmıştır. Filozoflar farklı fikirleriyle insanların yaşamında dönüm noktaları oluşturmuştur. Varlığımızı sürdürebilmek, diğer varlıklardan farklılığımızı ortaya koymak açısından bu farklı fikirler her zaman yol göstericidir. Yaşadıklarımızın nedenleri,
İnsanların bir arada yaşamasını mümkün kılan değerleri oluşturabilmektir. İyi ve kötüyü birbirinden ayırabilmektir. Felsefeye ihtiyaç duymayanlar ise “iyi veya kötü” üzerinde düşünmeyenlerdir, evrende tek başına olduğunu sananlardır. Oysa Gorki’nin dediği gibi: ”Şahsen bana bir zararı dokunmasa bile hiçbir kötülüğe göz yummamam gerekir. Çünkü yeryüzünde yalnız değilim.” Yeryüzünde yalnız değiliz ve yalnız kalmamak için, yok olmamak için felsefeye ihtiyacımız vardır. Yaşadığımız dünyayı farklı kılmak zorundayız. “Hayatın amacının ‘mutlu’ olmak olduğuna inanmam. Bence hayatın amacı; yararlı, sorumlu ve şefkatli olmaktır. En önemlisi fark yaratmaktır;
katkıda bulunmak, bir şeyi temsil etmek, yaşamış olmakla bir değişim meydana getirmektir.” Bu sözler, Leo C. Rosten’e ait sözlerdir. Ama okuyunca “Bana ne!” diyen , “ Sadece ben mutlu olayım.” Diyen biri olabilir mi? Tek başına mutlu olmak; var olmak ve yaşamı anlamlandırmak için mümkün müdür? İnsanoğlunun yalnızlığı yenip birlikte yaşamayı öğrenmesi felsefe ile gerçekleşmiştir. Filozoflar fikirleriyle yaşamımızı renklendirmiş, farklılığımızı ortaya koymuşlardır. Her bir düşünce başarının anahtarı olmuş ve doğaya egemen olmamızı sağlamıştır. Felsefe, düşüncelerde hoşgörü ve özgürlük yaratarak bireylerin birbirine önem vermesini sağlamıştır. Adler’in dediği gibi , “ Hayatta en büyük zorlukları yaşayan ve başkalarına en büyük zararı veren birey, diğer insanlara ilgi duymayan bireydir. İnsanlığın bütün başarısızlıkları bu tür bireylerden kaynaklanır.” Felsefeyle barışmak kucaklaşmak dileğiyle…
ve
Emine DİLEKÇİ Felsefe Öğretmeni
“Bilgi insanı kuşkudan, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak da korkudan kurtarır.”
KonfüçyÜs
Evrenin Işığı 19.yüzyılın büyük İngiliz ressamlarından William Holman Hunt’un bir bahçeyi anlatan tablosu Londra Kraliyet Akademisi’nde sergileniyordu. Hunt’un “Evrenin Işığı” adını verdiği bu tabloda gece elinde fenerle bahçede duran filozof görünüşlü bir adam vardı. Adam tek eliyle bir kapıya vuruyor ve içerden sanki bir yanıt bekliyormuşçasına duruyordu.
Tabloyu inceleyen bir eleştirmeni Hunt’a döndü:
sanat
vurmuyor ki” dedi ve tablosunun anlamını açıkladı
-“Güzel bir tablo doğrusu, ama anlamını bir türlü kavrayamadım” dedi
“Bu kapı insan kalbini simgeliyor. Ancak içerden açılabildiği için dışarıdan kol olması gerekmiyor.”
“Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı ? Ona kapı kolu çizmeyi unutmuşsunuz da.”
“ O kapı size içerden açılmazsa giremezsiniz.”
Hunt gülümsedi. -“Adam
sıradan
bir
kapıya
Ömür boyunca sizlere de sağlık, mutluluk, sevgi kapılarının içerden açılması dileğiyle… Dilek UYGUN Felsefe Öğretmeni
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 30
Başarmak İstiyorsan Bunlara Dikkat Et! Çalışacağın masa cam kenarından uzak olsun. Gürültüden, sıcak ve soğuktan etkilenmemiş olursun.
Seni hayal dünyasına götüren poster, resim vb. şeyler bir seneliğine duvarından sök.
“Nerede karşılıklı sevgi ve saygı varsa, orada güven ve itaat vardır. Güven ve itaatin olduğu yerde disiplin, disiplinin olduğu yerde huzur, huzurun olduğu yerde başarı vardır.” K.ATATÜRK
Çalışma masanda yemek yiyip, dergi okuma. O masayı sadece ders çalışmak için kullan.
Çalışırken kullanacağın bütün malzemeleri yanına al. Zırt pırt kalkmamış olursun.
"Çalışabileceğin özel bir odam yok" diye hayıflanmak yerine, evin en sesiz köşesine geç, bir sehpa / masa al ve hep orada çalış.
Çalışırken, dirsek ve kollarını yaslayabileceğin bir masa veya sehpa kullan. Sert bir zeminde, sırtını yaslayabilecek şekilde otur.
Evdeki televizyondan uzak dur. Odanda TV ve bilgisayarın varsa bir an önce onlardan kurtul.
Telefon her çaldığında sen koşma. Ders çalışırken gelen telefonlara "işim var" veya "çalışmam gerekiyor" demekten çekinme.
Unutmadan, eğer varsa cep telefonunu da çoktan kapatmışsındır herhalde! Haftada bir dışarı çıkmak elbet senin de hakkın. Ama dozunu kaçırmadan arkadaşlarımıza "hayır" demeyi becerebilmeliyiz.
“Kararsızlık ve gecikme başarısızlığın iki önemli sebebidir.”
Birini etkilemek İstiyorsan onu sol tarafınıza alın.
O bir şeyler anlatırken göz hareketlerini takip edin.
Anlattıkları üzerinde konuşurken
Galileo
yukarı doğru bakıyorsa, görsel ifadeler kullanın veya anlatacaklarınızı çizin.
Sağa sola doğru bakıyorsa ses tonunuzu ve sözel ifadelerinizi öne çıkarın.
Aşağıya doğru bakıyorsa, siz bir şeyler anlatırken ona dokunun.
“Ne dokunuyorsun?” diyorsa masadan kalkıp gitmesini söyleyin.
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAYF A 31
Paragrafta 20 tane ülke adı gizli. Bakalım bulabilecek misiniz? "yine paltosuz gelmiş, bir de peruk takmış. gelirken yanında bilgisayarını da getirmiş. pis ve çapaçul bir durumda. safran sarısı bir yüzü var. kafasının içinde kim bilir ne tilkiler dolaşıyor. vaktinde üç roman yazan adam bu mu? zaman dünkü başarılı adamdan geriye kişiliksiz bir virane bırakmış. şimdi bir sanal manyak, tam bir manyak. saçma sapan amaçlar peşinde koşuyor. Ben insanları severim ama insanlar ayağını yorgana göre uzatmalı. davul bile dengi dengine çalar. kim bilir kaç adam böyle sudan sebeplerle ziyan oldu."
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
25 YILDIR DÜNYAYA DÜNYANIN BASKISINI YAPIYORUZ
DÜNYANIN BASKI MERKEZİ
Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad. No:4 Ege Plaza 34704 Ataşehir / İSTANBUL T. +90 216 470 44 70 F. +90 216 472 84 05 www.egebasim.com.tr
SAYF A 33
VERİMLİ VE PLANLI DERS ÇALIŞMA YOLLARI NELERDİR? Tüm alışkanlıkları değiştirebilmek gibi, verimsiz çalışma alışkanlıklarını da değiştirebilmek olasıdır. Verimli ve planlı çalışmak için birkaç öneri: Amaçları belirlemek: Amaç belirlenirken ilgi, yetenek ve ihtiyaçlar dikkate alınmalıdır. Verimi azaltıcı etkenleri ortadan kaldırmak: Yorgunluk, açlık, uykusuzluk, olumsuz fiziki şartlar ( çok soğuk, çok sıcak ortam), aşırı heyecan, başka yerde olmayı isteme düşüncesi, dikkati dağıtacak poster, öfke vs. gibi verimi azaltıcı etkenler ortadan kaldırılmalıdır. Uygun bir çalışma ortamı hazırlamak: Çalışma yeri iyi belirlenmelidir. Örneğin; masanın konumu, sandalyenin yüksekliği, ışığın oranı ve geliş yönü, ortalama sıcaklık ve gürültüden uzak olan bir çalışma odası motivasyon ve dikkati artırmada, başarı kazanmada önemli bir rol oynar. Ders çalışırken mutlaka masa başında oturulmalıdır. Çalışma sandalyesi çok rahat ya da rahatsız edici olmamalıdır. Mümkün olduğunca her gün aynı mekânda ders çalışılmalıdır. Bu, öğrencinin ders çalışırken dikkatini ve konsantrasyonunu artırmasına yardımcı olur. Aralıklı tekrarlar yaparak unutmayı önlemek: Aynı konunun çeşitli aralıklarla tekrarlanması o konunun tam olarak öğrenilmesini sağlar. Planlı çalışmak: Günün hangi saatlerinde çalışılacağı belirlenmeli, günün erken ve verimli saatleri ders çalışmak için tercih edilmelidir. Zamanı verimli kullanmak: 35 – 40 dakika çalıştıktan sonra mutlaka 10 dakika ara verilmeli. Ancak zaman içinde bunun yavaş yavaş artırılması önerilmektedir. Yapılamayacak kadar çok konu bir güne yüklenmemelidir. Çalışmakta zorluk yaşanan konularda, konuyu bir günde çalışmak yerine parçalara bölerek zamana yaymak daha verimli olacaktır. Derslerle sosyal etkinlikler arasında mantıklı ve dengeli bir ayarlama yapmak: ‘Verimli çalışma’ programı içinde dinlenmeye, eğlenmeye, aile ve sevilen kişilere zaman ayırmaya, hobilere daima yer vardır. Kararlı olmak: Yapılan plana uyma konusunda kararlı olunmaya çalışılmalıdır. Hangi derse nereden nasıl başlanacağı bilinmediği ya da çalışmaya başlamak için karar verilmediği takdirde, kararsızlık ve karışıklık durumları yaşanacaktır. İşe, öncelikler belirlenerek başlanmalıdır. Derse aktif katılmak: Derse aktif katılarak önemli noktaları not etmek, unutmayı azaltmaktadır. Dikkati uyanık tutmak: Çalışma odasında veya çalışma masasının görüş alanında; bilgisayar, televizyon, telefon, resim, yiyecek vb. dikkati dağıtabilecek unsurlar bulundurulmamaya özen gösterilmelidir.
x
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 34
Mucize Yiyecekler Bağışıklık sistemini güçlendirmenin en önemli yolunun sağlıklı beslenmeden geçtiği bilinen bir gerçek…
Taze elma aynı zamanda çok iyi C vitamini kaynağı ve hücreleri koruyan bir antioksidan. Ayrıca bağ dokusunu, damarları korumaya ve demir emilimini sağlamaya yardımcı oluyor.
için vazgeçilmez bir besin olarak gösteriliyor. Yaban mersini ayrıca düşük kalorili lif ve vitamin kaynağı. 84 kalori olan 1 fincan taze yaban mersini 3,6 gram lif ve 14 miligram C vitamini içeriyor.
KUVVETLİ ANTİOKSİDAN VE VİTAMİN ZENGİNİ BROKOLİ
KALBİN DOSTUKANSERİN DÜŞMANI , MERCİMEK
Brokoli, iyi birer kalsiyum, potasyum, folik asit ve lif kaynağı olmasının yanında kalp hastalığı, diyabet ve bazı kanser türleri gibi kronik hastalıkların önlenmesine yardımcı olan fitonütrienler içeriyor.
Kırmızı mercimek iyi bir demir, magnezyum, fosfor, potasyum, bakır ve merkezi sinir sistemi sağlığını korumakta önemli bir rol oynayan thiamin (B1 vitamini) kaynağı. Düşük kalori ve yağ içeren, protein ve lif kaynağı olan kırmızı mercimek, aynı zamanda kalp hastalığı ve kanser gibi kronik hastalıkları önleyen fitonütrien içeriyor.
Uzmanlar, sağlıklı beslenmek için sofralardan eksik edilmemesi gereken en önemli 10 besin maddelerini şöyle açıklıyor.
KALBİN EN İYİ DOSTU, BADEM Badem tam bir magnezyum, demir, kalsiyum, lif ve bazı kanserlerin gelişmesini ve kansızlığı önleyen, vücudun enerji üretiminde önemli rol oynayan ve doku onarımına yardım eden riboflavin içermektedir. Bademin bir porsiyonunda (23 adet) 75 miligram kalsiyum bulunuyor. Ayrıca, yine bir porsiyon badem, günlük alınması tavsiye edilen E vitamini ihtiyacının yarısını karşılıyor. Tüm kuruyemişler gibi badem en iyi bitkisel protein kaynaklarından biri ve kalbin “en iyi dostu”. KANSERİN DÜŞMANI, ELMA Elma, vücuda prostat, kolon ve akciğer kanser hücrelerini büyük oranda öldüren moleküler parçacıklar salan ve bu sayede kanserin vücutta ilerlemesine de engel olan pektin maddesinin “mükemmel” kaynağı olarak gösteriliyor. Elmada kandaki kolesterol ve glikoz düzeyini düşüren lifler bulunuyor.
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
A ve C vitamini içeren brokoli, ayrıca hücre koruyucu antioksidanlar ihtiva ediyor.
SAĞLIKLI YAŞLANMA İÇİN YABAN MERSİNİ Kızılcık gibi yaban mersinindeki fitonütrienler idrar yolu enfeksiyonları önlemeye yardımcı oluyor. Yaban mersini hafızayı güçlendirmeye yardımcı olurken, sağlıklı yaşlanma
MÜKEMMEL BİR PROTEİN VE OMEGA-3 KAYNAĞI , SOMON Somon kalp krizini önleyen Omega-3 yağ asitleri açısından mükemmel bir kaynak.
SAYF A 35
ISPANAK BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRİYOR, SAÇLARI VE CİLDİ GÜZELLEŞTİRİYOR Ispanak yüksek oranda vitamin A ve C ve folik asit içeriyor. Vücudun enerji üretiminde önemli rol oynayan ve doku onarımına yardım eden bir vitamin olan riboflavin içermesinin yanı sıra, aynı zamanda B-6 vitamini, kalsiyum, demir ve magnezyum açısından iyi bir kaynak. İçeriğindeki bileşikler bağışıklık sistemini güçlendirirken, sağlıklı saç ve cilt için de yardımcı oluyor.
KANSER VE YAŞLANMA KARŞITI, TATLI PATATES Tatlı patatesin koyu turuncu
-sarı renginin yüksek antioksidan ve beta karoten seviyesini gösterdiği bildirildi. Patatesteki A vitaminin yapı taşı olan beta karoten, yaşlanmayı yavaşlatıyor, bazı kanser risklerini önlüyor. İyi bir lif kaynağı olan patates, B6, C ve E vitaminleriyle folik asit ve potasyum ihtiva ediyor. Tüm sebzeler gibi tatlı patates de düşük yağ oranı ve kalorisiyle beslenme programının “olmazsa olmazı” şeklinde gösteriliyor. Küçük bir tatlı patateste sadece 54 kalori bulunuyor.
KALP KRİZİNE KARŞI SEBZE SULARI Sebze suyu en çok vitamin, mineral ve besin değerleri açısından sebzede bulunan tüm yararlı bileşenleri içeriyor ve sebzeleri beslenme programına dahil etmenin oldukça kolay yolunu sunuyor. Domates suyu ve domates içeren sebze suları iyi bir likopen kaynağı. Kalp krizi, prostat başta olmak üzere bazı kanser türlerinin riskini azaltan antioksidanlar içeriyor. Başta hazır satılan domates suları olmak üzere bazı hazır
sebze suları çok yüksek oranda sodyum içerebiliyor, dolayısıyla düşük sodyum çeşitlerinin seçilmesi öneriliyor.
BUĞDAY TOHUMU BEYNE, CİLDE VE SİNDİRİME İYİ GELİYOR Çok önemli bir tahıl çeşidi olan buğdayın çok küçük bir parçası bile vitamin B-3 olarak da bilen ve yağ, protein ve karbonhidratların enerjiye dönüştürülmesinde rol oynayan, beyin fonksiyonları, sağlıklı cildin korunması ve sindirim sistemi için önemli bir vitamin olan niasin zengini olarak tanımlanıyor. Bu besin maddesi aynı zamanda bazı kanserlerin gelişmesini ve kansızlığı önleyen, vücudun enerji üretiminde önemli rol oynayan ve doku onarımına yardım eden riboflavin, E vitamini, folik asit, magnezyum, fosfor, potasyum, demir ve çinko açısından çok konsantre bir kaynak olarak gösteriliyor. Buğday tohumu protein, lif ve bazı yağlar da içeriyor.
“Bağışıklık sistemini güçlendirmenin en önemli yolunun sağlıklı beslenmeden geçtiği bilinen bir gerçek…”
İ S R AF N AS I L Ö N L E N İ R ? İsrafı önleme yolunda tüketicilere bazı öneriler; - İhtiyaçtan fazla ekmek alınmamalı - Ekmek poşette saklanmalı - Uzun süre saklanacaksa derin dondurucuda saklanmalı - Dilimlenerek tüketilmeli - Kuruyan ekmekler su buharında yumuşatılarak tüketilmeli - Bayat ekmekler yemek, pasta ve tatlı yapımında kullanılmalı
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 36
Bitkisel Atık Yağlar BİTKİSEL ATIK YAĞLARIN ZARARLARI NELERDİR? Son zamanlarda ülkemizde yağda kızartılmış patates ve diğer yiyeceklerin kullanımında önemli artışlar olmuştur. Bu artışın sonucu kullanılmış bitkisel yağ atıkları da artmıştır. 1 litre atık yağ, 1 milyon litre suyu kullanılamaz, 5 milyon litre suyu içilemez duruma getirir. Atık yağlar, suya, kanalizasyona döküldüğü zaman su yüzeyini kaplar, su sistemine zarar verir, havadan suya oksijen transferini önler, zamanla suda bozunarak sudaki oksijenin tükenmesini hızlandırır. Atık su arıtma tesisinin işletme maliyetini artırır. Atık su kanal borularına yapışarak boru kesitinin daralmasına ve tıkanmasına neden olur. Kullanılmış bitkisel yağlar atık su kirliliğinin %25 ini oluşturmaktadır.
“Sağlığımız, çevremiz, ülkemiz için: Hep Birlikte! ”
Bitkisel atık yağlar ekotoksik özelliğe sahiptir; denize, akarsuya ve göle ulaşan atık yağlar, kuşlara, balıklara ve diğer canlı türlerine zarar vermektedir. Yukarıda sıralanan olumsuzluklardan dolayı gelişmiş ülkelerde ve ülkemizde kullanılmış bitkisel yağların kanalizasyona, yüzeysel sulara dökülmesi yasaktır. Bu tür yağların kanala dökülmesi önlendiği için gelişmiş ülkelerde atık suların kirlilik yükü Türkiye’deki evsel atık sulara göre daha düşüktür.
BİTKİSEL ATIK YAĞLAR NE YAPILMALIDIR? 1-Kullanılmış kızartmalık yağları diğer atıklardan ayrı olarak temiz ve ağzı kapaklı bir kapta biriktiriniz. 2-Kullanılmış kızartmalık yağları, çevrenin korunması amacıyla kanalizasyona, toprağa, denize ve benzeri alıcı ortamlara dökmeyiniz. 3-Bu yağları kullanılmış kızartmalık yağ toplayıcılarına vermeye özen gösteriniz.
BİTKİSEL ATIK YAĞLARIN GERİ DÖNÜŞÜMÜ Kullanılmış bitkisel atık yağlardan Biyodizel üretilmektedir. Biyodizel; ayçiçek, soya, kanola, aspir gibi yağlı tohum bitkilerinden elde edilen yağların veya hayvansal yağların bir katalizör eşliğinde kısa zincirli bir alkol ile reaksiyonu sonucunda açığa çıkan ve yakıt olarak kullanılan bir üründür. Evsel kızartma yağları ve hayvansal yağlar da biyodizel hammaddesi olarak kullanılabilir. Biyodizel doğrudan veya motorine katılarak kullanılan ve hava kirliliğini azaltan organik ve çevreci bir yakıttır. Fosil yakıtların tükeniyor olması ve bu nedenle petrol fiyatlarının giderek yükselmesi, biyodizeli alternatif bir yakıt kaynağı yapmıştır. Ayrıca fosil yakıtların kullanımından doğan büyük çevre zararları ve bunların telafisi için yapılan büyük harcamalar çevreci biyodizele talebi artırmıştır.
Mavi Plastik Kapak Topluyoruz. Okulumuz Çevre Kulübü öğrencileri yapmış oldukları “Mavi Kapak Toplama Kampanyası” sonucunda yaklaşık 500 kg plastik kapak toplamışlardır. Toplanılan kapaklar Engelliler Derneği’ne 29.11.2012 tarihinde teslim edilmiştir. Bu kapaklar karşılığında alınmış olan 2 adet tekerlekli sandalye, engelli iki vatandaşımıza okulumuz Zeytinburnu Endüstri Meslek Lisesi Çevre Kulübü olarak teslim edilecektir.
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAYF A 37
İlçemizin Tarihi Mekanları YENİKAPI MEVLEVİHANESİ Yenikapı Mevlevihanesi, Mevlevî tarikatının İstanbul'da Galata Mevlevihanesi'nden sonra faaliyete geçirdiği ikinci dergâhtır. Merkez Efendi Mahallesi sınırları içinde yer alan mevlevîhane, tarikatın "Âsitâne" olarak kabul ettiği büyük ölçekli külliyelerinin başında gelir. Merkez Efendi Mahallesi'nde Mevlevihane Caddesi üzerinde bulunan Yenikapı Mevlevihanesi uzun yıllar Mevlevi tarikatının önemli merkezlerinden biri olmuştur.
MERKEZ EFENDİ TÜRBESİ Avlunun içerisinde türbe duvarına iliştirilmiş mermer bir levha var. Büyük harflerle, Latin alfabesiyle ve Türkçe olarak şöyle yazılmış: “Kanuni Sultan Süleyman ile harbe girmiş gazilerden ve zamanın en ileri hekimlerinden Musa Muslihiddin Merkez Efendi, Halvetî tarikatının Sünbülî kolunu kuran din ve tasavvuf âlimlerinin emsalsizlerinden Koca Mustafa Paşa Tekkesi Şeyhi Sünbül Sinan Efendinin Halifesi, büyük mürşidin vefatı ile yerine şeyh olmuştur.
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A
38
Sportif Başarılar
Okulumuz Bilişim Teknolojileri Alanı 12-A şube öğrencisi Selin ŞAHBAZ Atletizm Koşu yarışmasında Zeytinburnu ilçe birincisi, İstanbul üçüncüsü olmuştur.
Okulumuz Anadolu Teknik Lisesi Elektrik Elektronik Alanı 10-A şube öğrencisi Umut USTAHÜSEYİN Okullar Arası Karate İl Şampiyonluğu Turnuvasında İstanbul üçüncüsü olmuştur.
Yangın Söndürme Tatbikatı
Okulumuz Zeytinburnu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Sivil Savunma Kulübünün 17.10.2012 tarihinde düzenlemiş olduğu Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Müdürlüğüne bağlı ekipler okulumuz bahçesinde “Yangın Söndürme ve Kurtarma Tatbikatı” yapmışlardır. Okulumuzun tüm öğretmen ve öğrencileri tatbikatı izlemiştir.
Bir gün Eflatun , talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi: -“İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum” diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş: -“Ben seni kaybettiğin para için değil kaybettiğin zaman için azarlıyorum.”
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates’e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiçbir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrates gayet sakin: -“Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum” demiş.
Ağaçlandırma Çalışmalarımız
SAYF A 39
Orman Haftası Etkinlikleri kapsamında okul bahçemizin daha yaşanır bir hale gelmesi için Kemerburgaz Orman Bölge Müdürlüğünden alınan fidanlarla öğrencilerimize fidan dikimi yaptırılıp yeşil bir çevrede yaşamanın gerekliliği anlatılmış ve doğanın, yeşilin korunması ile ilgili çalışmalar yaptırılmıştır. Bu kapsamda üç yıldır Kemerburgaz bölgesinde okulumuza tahsis edilen alanlara çam fidanı dikimi öğretmen ve öğrencilerimiz tarafından yapılmaktadır.
Bizim Ormanımız: Kemerburgaz
“Okulumuz öğrencileri fidan dikimi etkinliği”
Bir ulusun uygarlık seviyesi, üzerinde yaşadığı toprakların ağaçlandırmasıyla ölçülür. Rosevelt
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 40
Hijyen ve Cilt Sağlığı T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ve Procter & Gamble Satış ve Dağıtım Ltd. Şti. arasında imzalanan ve T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’nün 08/02/2013 tarih ve 74822907/30.03/95335 yazısı ile de İl Milli Eğitim Müdürlüklerine duyurulan “Gençlerde Hijyen ve Cilt Sağlığı Projesi’nin” eğitim uygulaması okulumuzda tamamlanmıştır.
Yaşanabilir Çevre
Okulumuz öğrencilerinden oluşan 120 kişilik öğrenci grubuna 16.01.2013 tarihinde 10.45 -12.15 saatleri arasında İstanbul Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan KURAL tarafından “Yaşanabilir Çevre İçin Elele” konulu seminer vermiştir.
Metalik Fikirler
İSO 9001: 2008’e göre; Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı PAGEV ve Zeytinburnu Endüstri Meslek, Teknik, Anadolu Teknik Lisesi işbirliği ile 20 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen, konuşmacı Prof. Dr. Tekin Arda’nın “METALİK FİKİRLER,İŞLEYEN FİKİRLER IŞILDAR” semineri düzenlenmiştir.
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
Coğrafya Maket Çalışması
SAYF A 41
Resmi veya grafiği açıklayan alt yazı.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Coğrafya Öğretmenleri Tülin AYVAZ ve Hülya BİLGİN, öğrencilere Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerini tanıtırken, aynı zamanda coğrafya derslerindeki yer şekilleri konusunu öğrencilerin kendi yaratıcılıklarını da katarak daha iyi öğrenmelerini hedeflemişlerdir.
PAGEV ile Protokol İmzaladık
3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu, 4857 Sayılı İş Kanununun 85. maddesi ile 27244 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan; ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılacak işçilerin işindeki verimini yükseltmek ve bunların yeni teknolojilere ve işlerine uyumunu sağlamak için Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı PAGEV ile müdürlüğümüz 26.01.2013 tarihinde PAGEV Protokolü düzenlenmiş ve imzalanmıştır.
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 42
Leonardo Da Vinci Proje Fuarı
Okulumuz Zeytinburnu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, İstanbul Valiliğinin 17-18-19 Ekim 2012 tarihinde Feshane’de düzenlemiş olduğu Projeler Fuarına katılmıştır. Okulumuzun Leonardo da Vinci Projeleri kapsamında hazırladığı ve uyguladığı “Avrupa’da ve Türkiye’de Ferforje ve Rölyef Sanatı” isimli projeye ait görseller, bize tahsis edilen fuar alanında sergilenmiştir.
WIN Fuarı Zeytinburnu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi olarak; öğrencilerimizin, yarınlara daha güvenle bakabilmeleri amacıyla; gerek yapmış olduğumuz projeleri sergilemek, gerek yürüttüğümüz çalışmalar hakkında paylaşımlarda bulunmak ve gerekse sanayi kuruluşlarının mesleki eğitim veren okullarla olan ilişkilerini güçlendirmek amacıyla 21 - 24 Mart 2013 tarihlerinde WIN Fuarı’nda stand açtık. Geçtiğimiz yıllarda da okulumuzun Endüstriyel Otomasyon Alanı bu türdeki fuarlara katılmış, Elektrik – Elektronik ve Hidrolik-Pnömatik konularında öğrencilerimizin ürettikleri özgün proje düşünceleriyle ortaya çıkarmış oldukları ürünleri sergileme imkânı bulmuştur. Öğrencilerimiz, fuarlarda sektördeki son gelişmeleri öğrenmenin yanı sıra, sanayi kuruluşlarının sahipleri, iş adamları, teknik servis yetkilileri ile tanışma imkânı bulmakta, karşılıklı bilgi alışverişinde bulunarak staj ve mezuniyet sonrası iş bağlantıları
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
kurabilmektedirler. Geçmiş yıllarda öğrenci olarak fuara katılan birçok mezunumuzun, bu yıl düzenlenen fuardaki çeşitli sanayi kuruluşlarda istihdam edildiklerini ve bu kuruluşların standlarında firmalarının ürünleri tanıttıkları gözlemledik. Öğrencilerimiz, okudukları alanda nasıl geçerli bir mesleki eğitim aldıklarının farkına vararak, bu alanda eğitim görmenin gururunu yaşadılar.
SAYF A 43
Model Uçak
Uzun bir aradan sonra, bu yıl T.H.K. Bakırköy şubesi işbirliği ile okulumuzda model uçak kursları düzenledik. Havacılık Kulübü rehber öğretmenleri önderliğinde havacılığı seven öğrencilerin katılımıyla Ocak 2013, Mart 2013 aylarında iki tane kurs düzenledik. Kursa katılarak başarılı olanlara sertifikaları ile birlikte model uçakları teslim edildi. Nisan 2013 kursu halen devam etmektedir. Amacımız siz değerli gençlere model uçak başlangıç eğitimi vererek, havacılığı sevdirmek, uçma ve uçurma merakı aşılayarak, konunun öneminin kavranmasını sağlamaktır.
Okulumuz Tadilat Çalışmaları
Okulumuzun İstanbul İl Özel İdaresi tarafından tadilat çalışmaları kapsamında öğrenci tuvaletlerinin, spor salonu zemini ve soyunma odalarının; fayans, sifon ve lavaboları yenilenerek öğrencilerimizin daha temiz bir ortamda eğitim öğretim görmesi sağlanmıştır. Aynı zamanda okulumuzun A blok ve Spor Salonu dış cepheleri mantolama yapılarak enerji tasarrufu sağlanmıştır. C Blok dış cephesi bakımı yapılarak boyanmıştır.
Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir. Mustafa Kemal ATATÜRK
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 44
AB Proje Fuarı Zeytinburnu Teknik Ve Endüstri Meslek Lisesi, “Avrupa’da ve Türkiye’de Ferforje ve Rölyef Sanatı” isimli projesiyle fuara katıldı. Okulumuza ayrılan standda, proje yönetim izleme ekibimizden Özcan Milletsever ve Candan Kaya fuarı gezmeye gelenlere okulumuzun proje faaliyetleri konusunda bilgiler verdiler.
Onur belgemizi, okulumuz adına proje koordinatörü Hasan Hürriyet Çebi, AB Bakanı Egemen Bağış’tan alırken...
Okulumuz adına düzenlenen onur belgesini, okulumuz adına proje koordinatörü Hasan Hürriyet Çebi, AB Bakanı Egemen Ba-
ğış’tan alırken, öğrencilerimizin hazırlamış olduğu AB Bakanlığı amblemi rölyef çalışmasını bakanımıza hediye etti. Okul müzik grubumuz da, fuarın açılışında hazırlamış olduğu repertuarını sundu. Projeyi izlemeye gelenler, ilk önce organizasyonu hazırlayanların profesyonel bir müzik grubu getirdiğini düşündüler. Büyük beğeni toplayan müzik grubumuz, AB Bakanı Egemen Bağış’ın salona girdiği zaman tekrar müzik yapması için sahneye davet edildi.
Madde Kullanımına Hayır
İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 'HEDEF SENSİN-MADDE KULLANIMINA HAYIR' projesi fotoğraf ve afiş tasarım yarışmasında, Okulumuz Endüstri Meslek Lisesi 9. sınıf öğrencilerinden Mertsev MERCAN afiş dalında dereceye girerek İstanbul 3.sü olmuş ve ödülünü Türk Polis Teşkilatı'nın 168. kuruluş yıldönümü kutlamaları çerçevesinde 03 Nisan Çarşamba günü Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisi'nde açılmış olan Polis Sergisi standında İstanbul Valisi Hüseyin Avni MUTLU tarafından almıştır. Öğrencimizi tebrik eder, yaratıcılığının ve başarılarının devamını dileriz.
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
Zararlı Alışkanlıklardan En Güzel Korunma Yolu: Hiç Başlamamaktır
Öğrencilerimizin Projeleri Kepçe
Robot
Kepçe gerçek kepçenin minyatür halidir. Hava ve elektriksel olarak yönlendirilir. Kepçenin kolları hava (pnomatik) ile alt tabanı ve yürüme kısımları elektriksel hareket eder. Kepçe kumanda ile yönlendirilir hava ile kol hareketi elektriksel olarak motorlarla yönlendirilip ileri geri sağa sola hareket edebiir.
İpe Tırmanan Robot: Robotumuz ön ve arka kısımlarda iki adet ve belde bir adet olmak üzere toplam üç adet servo motor ile tırmanma hareketini gerçekleştirecektir. Ön ve arka kısımlardaki servo motorlar ipi tutmaya, orta kısımdaki servo motor ise beli bükerek robotu ilerletmeyi sağlayacaktır.
SAYF A 45
Asansör
Asansör gerçek asansörün minyatür halidir. Elektrik ve akü ile çalıştırılır. Sistemin tamamı elektriksel olup LED ile görsel şekline eklenmiştir. Asansör PLC yardımı ile yönlendirilir. Üstündeki buton ve sınır anahtarları sayesinde manuel olarak da kontrol edilebilmektedir.
İTÜ Robot Olimpiyatları 2013 kapsamındaki yarışmaya okulumuz Elektrik Elektronik Teknolojisi Alanı Pano Tesisat Dalı Öğrencimiz Ertuğrul Nalbantoğlu katılmıştır. Öğrencimizin projesi siyah zemin üzerinde beyaz şeridi veya beyaz zemin üzerinde siyah şeridi takip eden robot araba. Aracın önüne engel geldiğinde araç duruyor ve engel kalktığında yoluna devam ediyor.
İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsen, Bu nice okumaktır. Yunus Emre
Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez. Montaigne
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 46
10 Kasım Atatürk’ü Anma
"İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakınız ki dünyanın beklediği son dahi bir anda Türkiye`de çıktı. Hem de bize karşı.. Elden ne gelebilirdi?" David Lloyd George
Atatürk’ün ebediyete intikalinin 75. yıldönümü okulumuzda düzenlenen programla anıldı.
“Ey yükselen yeni nesil! istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. ” Mustafa Kemal ATATÜRK
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Cumhuriyetimizin kuruluşunun 89. yılı okulumuzda yapılan tören ve etkinliklerle hafta boyunca kutlandı. Okulumuz Kültür Edebiyat Kulübü öğrencilerinin hazırlamış olduğu program okulumuz bahçesinde; 29 Ekim’de öğrencilerimize aktarıldı. Okulumuzdaki görevli tüm öğretmen, personel, öğrencilerimiz ve bazı velilerimiz törenimizi izledi. Şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunuldu. İstiklal Marşımız söylendi.
Okul müdürümüz İsmail TUTAL günün anlam ve önemini belirten konuşmasını yaptıktan sonra öğrencilerimiz tarafından Cumhuriyet Bayramı ile ilgili kompozisyon, şiirler okundu.
BÜLTEN
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü
SAYF A 47
İstiklal Marş’ımızın kabulünün 92. yıldönümünü okulumuzda düzenlenen program ile kutlandı. Program boyunca İstiklal Marş’ının kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’un hayatı öğrencilere aktarıldı. “Onu millete hediye ettim; artık o, milletindir. Benimle alâkası kesilmiştir. Zaten o, milletin eseri, milletin malıdır. ” Mehmet Akif ERSOY
18 Mart Çanakkale Zaferi
Çanakkale Zaferi’nin 98. yıldönümü münasebetiyle hazırlanan 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Programı okulumuz bahçesinde öğrencilere sunuldu. Ayrıca hafta boyu okulumuz brifing salonunda rehberlik derslerinde öğrencilere 18 Mart Çanakkale Zaferi video ve filmleri izletildi.
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 48
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Doğum günümüzdür 23 Nisan
Cumhuriyet yolu 23 Nisan
Tükenmiş hayatlarda umut bulan
Başladı İnönü’de kutsal isyan
Can suyuydu, Ülkemize can katan
Nasıl geldilerse öyle gitti düşman
Kurtuluş yolu 23 Nisan
Kovuldu il il düşmandan, kurtuldu vatan
Sarmıştı dört bir yanımızı düşman
Ulusal Egemenliğin yolu 23 Nisan
Bir kuşatmanın altındaydı Vatan
Ey…çocuklar uyan uyan
Bir kahraman seslendi Samsundan
Bugün bizlere Mustafa Kemal’den armağan
Atatürk yolu 23 Nisan
Cumhuriyetimizi kuran, koruyup kollayan
Amasya’dan, Erzurum’dan, Sivas’tan
Bağımsızlık ve özgürlüğün ilk adımı 23 Nisan
Bir çığlığa dönüştü tüm yürekler volkan
Hasan Ceylan Elektrik Elektronik Tek. Dal Şefi
Duydu bu sesi dünya Ankara’dan
21. Yüzyılda Öğrenme lı olabilmek için;
Öğrenme ve İnovasyon Becerileri A. Yaratıcılık – inovasyon B. Eleştirel düşünce ve problem çözme C. İletişim, D. İşbirliği yapma, 2. Bilgi, medya ve teknolojiyi kullanma 3. Yaşam ve kariyer becerilerini de öğrenmek zorundalar.
“Tüm insanlar zekidir ama hiçbir insan, aynı zekâ profiline sahip değildir. Çoklu zekâ kuramı birçok alanda olduğu gibi eğitimde de yararlı oldu. Çoklu zekâdan çıkarılması gereken ise bireyselleştirme ve çoğullaştırmadır. Bireyselleştirme, her çocuğa kendi öğrenme stiline göre öğretilmeyi öngörürken, çoğullaştırma önemli konuların farklı şekillerde öğretilmesini gerektirir. Karmaşık konular, sadece sunum yoluyla değil
grup çalışmaları, mizah ve sanat aracılığıyla aktarılmalıdır. Öğretmenin birden fazla öğrenciye hitap etmesi ihtiyacı, farklı şekillerde düşünebilme becerisini geliştirmesi sebebiyle bir avantaja dönüşür. Tabii ki dijital çağda yaşanılacak en büyük zorluk, bilginin nasıl en etkin şekilde kullanılacağının bilinmesidir.”(H.Gardner) 21. yüzyılda öğrenciler kendi konularını öğrenmenin yanında bugünün dünyasında başarı-
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
Temel konuların (matematik, fen, sanat, dünya dilleri gibi…) üzerine bu becerilere sahip bireyler yetiştirmek okulların görevi haline gelmektedir.
Bu amaçla okullarda; Öğrenme ortamları, Kişisel ve mesleki gelişim olanakları, Program ve öğrenim, Standartlar ve ölçümlerin düzenlenmesi gerekmektedir. EYGEP
SAYF A 49
Yaratıcılık ve İnovasyon Becerileri İnovasyon kavramı 21. yüzyıl ve öğrenme süreçlerinde sıklıkla kullanılan bir kavram olmaya başladı. Türkçe çevirisi olmayan kavram yaratıcı düşünerek yeni ürün ve hizmetler geliştirmek anlamında kullanılmaktadır. Özellikle bilginin hızlı yayılımı nedeniyle gelecek nesillerin inovasyon becerisinin yaşam başarısında etkili olacağı düşünülmektedir. Aynı şekilde okul yönetimlerinin de inovasyon becerilerini geliştirerek yönetimde yaratıcı fikir üretmenin yanı sıra ürün ve hizmetler ortaya koyması beklenmektedir.
Öğrencilere kazandırılması gereken beceriler;
Çok çeşitli yaratıcılık tekniklerini kullanabilmek (beyin fırtınası, tartışma protokolleri…)
Yeni ve değerli fikirler yaratmak (reformist ve radikal olarak)
Kendi fikirlerini ayrıntılandırmak, yeniden düzenlemek ve değerlendirmek.
Yeni fikirleri başkalarıyla birlikte geliştirmek, uygulamak ve paylaşmak.
Yeni ve farklı bakış açılarını kabul etmek; işine gruptakilerin katkısını ve geribildirimini katmak
İşinde yeni fikirleri gerçek dünya koşullarına uyarlamak.
Başarısızlığı, öğrenmenin fırsatı olarak görüp yaratıcılık ve yenilikçiliğin küçük başarılar ve küçük hatalardan oluşan uzun süreli bir döngü olduğunu anlamak
İnovasyonun gerçekleşeceği alanda, hissedilir ve yararlı katkılar oluşturmak için yaratıcı fikirlerle hareket etmek
Bir okul müdürü öğrencilerin ve kurumun inovasyon becerilerini geliştirmek için neler yapabilir:
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 50
Dolmabahçe Sarayı Gezisi Ana yapı; denize paralel bölüm boyunca bodrumla birlikte üç katlıdır. Harem dairelerinin bulunduğu kara tarafına uzanan bölümde ise musandıra (tavan arası) katlarıyla birlikte dört katlı bir yapı özelliği kazanmaktadır. Biçimde, ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin Batı etkileri, İmparatorluğun son döneminde değişen estetik değerlerin bir yansımasıdır. Öte yandan mekân örgütlenmesi, oda ve salon ilişkileri açısından, geleneksel Türk Evi plan tipinin çok büyük boyutlarda uygulandığı bir yapı bütünüdür. Beden duvarları taştan, iç duvarları tuğladan, döşemeleri ahşaptan yapılmıştır. Çağın teknolojisine açık olan saraya, 1910-1912 yıllarında elektrik ve kalorifer sistemi eklenmiştir. 45.000 m²lik kullanılır döşeme alanı, 285 odası, 44 salonu ve 6 hamamı vardır. Dolmabahçe Sarayı, otuz birinci Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid (1839-1861) tarafından yaptırılmıştır. İnşasına 13 Haziran 1843 tarihinde başlanan Saray, çevre duvarlarının tamamlanması ile birlikte 7 Haziran 1856 tarihinde kullanıma açılmıştır. Saray'ın ana yapısı; Mâbeyn-i Hümâyûn (Selâmlık), Muâyede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümâyûn adlarını taşıyan üç bölümden oluşur. Mâbeyn-i Hümâyûn; devletin yönetim işleri, Harem-i Hümâyûn; Padişah ve ailesinin özel yaşamı, bu iki bölümün arasında yer alan Muâyede Salonu ise; Padişah'ın devlet ileri gelenleriyle bayramlaşması ve kimi önemli devlet törenleri için ayrılmıştır.
Padişah'ın devlet işlerini yürüttüğü Mâbeyn; işlevi ve görkemiyle Dolmabahçe Sarayı'nın en önemli bölümüdür. Girişte karşılaşılan Medhal Salon, üst kat ile bağlantıyı sağlayan ve protokol özelliği taşıyan Kristal Merdiven, elçilerin ağırlandığı Süferâ Salonu ve Padişah'ın huzuruna çıktıkları Kırmızı Oda; İmparatorluğun tarihsel görkemini vurgulayacak biçimde süslenmiş ve döşenmiştir. Üst katta yer alan Zülvecheyn Salonu; Padişah'ın Mâbeyn'de kendine özel olarak ayrılmış dairesine bir tür geçiş mekânı oluşturmaktadır. Bu özel dairede, padişah için, mermerleri Mısır'dan getirilmiş görkemli bir hamam, çalışma odaları ve sultanın günlük yaşantısını sürdürdüğü yemek ve dinlenme odaları yer almaktadır. Aynı bölümde bulunan ve Halife Abdülmecid'in kitaplarından oluşan kütüphane dikkat çekici mekânlardandır. Harem ve Mâbeyn bölümleri arasında yer alan Muâyede Salonu; Dolmabahçe Sarayı'nın en yüksek ve en görkemli salonudur. 2000 m²yi aşan alanı, 56 sütunu, yüksekliği 36 m.yi bulan kubbesi ve bu kubbeye bağlı yaklaşık 4,5 tonluk İngiliz yapımı avizesiyle bu salon, Saray’ın diğer bölümlerinden belirgin bir biçimde ayrılmaktadır. Salonun avizesi, Sultan Abdülmecid tarafından İngiltere’den sipariş verilerek satın alınmıştır.
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
Darülaceze Gezisi
SAYF A 51
Gönül kimsesiz yapamaz sevebileceği bir dost arar. Taşın kalbi yoktur ama onu bile yosun sarar. Demokrasi ve İnsan Hakları Kulübü olarak öğrencilerimizle “Bâb-ı Şefkat” olarak anılan kapıdan beraber girdik ve Yaşlılar Haftasında onların yalnızlığını paylaştık. Asırlık bir hayır kurumu olan Darülaceze Müessesesi şefkat padişahı Sultan Abdülhamit Han zamanında bütün zorluklara rağmen inşa edilmiştir. Camisi, kilisesi ve havrasıyla farklı din, dil, ırk ve mezhepteki insanlar burada birlikte yaşar. Bu nedenle Darülaceze, bir hoşgörü, merhamet ve sınırsız sevginin simgesidir. Darülaceze’nin kuruluş süreci 1877 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar uzanmaktadır. Bu savaşın ardından göçler başlamış ve 1877-1879 arasında İstanbul’a dört yüz bine yakın göçmen gelmiştir. Sokaklarda evsiz, barksız, hasta, kimsesiz çocuk ve dilenciler artmıştır. İstanbul’daki dilencileri, sokaklarda başıboş gezen kimsesiz çocukları, cami avlusunda yatan kimsesiz aileleri bir araya toplayıp ıslah ederek sanat sahibi yapmak, kimsesizlerin son ömürlerini huzur içinde geçirtmek maksadıyla zamanın padişahı Sultan II. Abdülhamid Han bir darülaceze (düşkünlerevi)
kurulmasını ferman ile emir buyurmuştur. Bu ferman sonrası oluşturulan misyonun tetkikleri neticesinde, Darülaceze’nin Okmeydanı’nda inşasının muvafık olacağı ve inşaatının 72.000 altın liraya çıkabileceğini arz etmişlerdir. Darülaceze’nin Okmeydanı’nda inşasına başlanması için sunulan 25 Mart 1306 tarihli ferman, 30 Mart 1306 tarihli Resmî Tebliğ ile yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Sultan II. Abdülhamid Han, Darülaceze’nin kuruluş masraflarını karşılamak üzere olan özel eşyalarını müzayedeye çıkarttırarak 7.000 altın lira gelir sağlamıştır. Bununla birlikte 10.000 altın lira da nakit olarak bağış yapmıştır. Böylelikle temin edilen inşaat parasıyla 6 Ekim 1892 tarihinde yirmi bir koyun kesilerek Darülaceze’nin temeli atılmış ve Sultan II. Abdülhamid Han’ın cülusunun sene-i devriyesi olan 19 Ağustos 1895 tarihinde binaların inşaatı tamamlanarak fotoğraflardan oluşan albümle birlikte anahtarları Sultan Abdülhamid Han’a teslim edilmiştir. Darülaceze’nin açılış resmî küşadı 31 Ocak 1896 tarihinde yapılmıştır.
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 52
Kardeş Okul: Diyarbakır Gezisi Okulumuz Diyarbakır’ın Eğil Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi ile kardeş okul olarak eşleştirilmiştir. Bu kapsamda Diyarbakır’a 26 Nisan ile 1 Mayıs tarihleri arasında gezi düzenlenip kardeş okulumuz ziyaret edilmiştir. Gezide Eğil dışında Diyarbakır, Mardin, Midyat, Hasankeyif, Batman, Şanlıurfa’yı da ziyaret edip bu bölgelerde bulunan tarihi, kültürel ve doğal güzellikleri öğrencilerimizle gezdik, Bölgenin tarihi ve coğrafyası hakkında öğrencilerimize bilgi aktardık. Zeytinburnu Belediyesinin yapmış olduğu kitap yardımını kardeş okulumuzun kütüphanesine teslim ettik. Okul aile birliğimizin hazırlamış olduğu giyim yardımını okul müdürüne ihtiyacı olan öğrencilere dağıtılmak üzere verdik.
Demir gibi cahili, altın gibi bilginden daha kıymetli yapan şey ahlaktır. Mevlana
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAYF A 53
Kardeş Okul: Yunanistan, Bulgaristan Gezisi şeflerinden oluşan bir heyet tarafından karşılandı. Okulun brifing salonunda, sunum yaparak okullarını, meslek alanlarını ve eğitim sistemlerini anlattılar. Yiyecek İçecek Hizmetleri Alanı öğrencilerinin Yunan mutfağına ait hazırlamış olduğu yemek ikramında bulundular. Karşılıklı olarak hediyelerin takdim edilmesinden sonra, kardeş okulumuzun dershane, laboratuar, atölyeleri gezildi. Öğrencilerin hazırlamış oldukları uygulamalı ders eksersizleri delegasyonumuzca izlendi. Okul basketbol takımımız, ev sahibi okulun basketbol takımı ile bir maç yaptı. Dostluk karşılaşmasını ekibimiz kaybetti. Takımımız, alçakgönüllülüğü ve centilmenliği ile gerek rakip takımın gerekse maçı izlemeye gelen seyircilerin büyük beğenisini topladı. Kardeş Okul Projesi kapsamında eşleştirildiğimiz; Yunanistan’ın IEK Paster Selanik Teknik Koleji ve Bulgaristan’ın Profesör Svetan Lazarov Mekanik Teknik Lisesi’ne 22 – 27 Kasım tarihleri arasında bir gezi düzenlemiştir. 13 öğretmen ve 13 öğrenciden oluşan delegasyonumuz, 24 Kasım günü Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’te doğduğu eve gitmiş, Öğretmenler Günü kutlamalarını Başöğretmen Atatürk’ün evinin bahçesinde gerçekleştirmiştir. Selanik’te bulunan IEK Paster Teknik okulunun daveti üzerine, bu okulu ziyaret eden delegasyonumuz, okul idarecisi Tsakiridis Gorgo eşliğindeki müdür yardımcılarından ve bölüm
Bulgaristan’da ise okulumuz rock grubu bir konser verdi. Müzik konseri, antik Roma’dan kalan anfi-tiyatroda yapıldı Konserin açılışını Plovdiv Muavin Başkonsolosumuz İmren Çamlıklı yaptı. Müzik grubumuz, Türk hafif müziği ve Türk rock müziklerinin örnek parçalardan oluşturdukları repertuarı sundular. Salonu dolduran yerli ve yabancı seyirciler repertuara büyük ilgi gösterdi. Konserin ardından, okul öğrencilerimizin Türkiye’de iken hazırlamış oldukları ebru resimleri ile ilgili bir sergi düzenlendi. Eserleri büyük bir ilgi ile izleyen katılımcılar, bu eserlerin nasıl yapıklarına ait görsel sunuyu ekranlardan izlediler.
Sanatkar toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra, alnında ışığı ilk hissedilen insandır. Mustafa Kemal ATATÜRK
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
SAYF A 54
İlkyaz Özel Eğitim Gezisi 3.4.2013 tarihinde Psikoloji dersinde Zeka konusu ile ilgili olarak Zeytinburnu İlkyaz Özel Eğitim kurumuna öğrencilerimizle gezi düzenledik. Otizm haftasına denk gelen bu gezimizde hedefimiz öğrencilerimizin engelli bireylere karşı duyarlılığını arttırmak ve sosyal projelere yönlendirmekti. Gezimiz
sonrasında aynı kurumu okulumuza davet ederek futbol maçı organize ettik. 19.4.2013 tarihinde okulumuza gelen zihinsel engelli olan grupla yapılan maç, onların da neleri başarabileceğini bizlere gösterdi. Neşeleri, samimiyetleri, mutlulukları ve okulumuz öğrencileriyle kurdukları dostluk hepimizi umutlandırdı.
Turistlerle İngilizce Pratik
Öğrencilerimizin bu gezideki izlenimleri İstanbul’umuzun ilk yerleşim yerleri, İstanbul Üniversitesi yerleşkeleri ve değerli mimarımız Mimar
“Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula.” Konfüçyüs
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
Sinan’ın yapıları ve türbesi oldu. Öğrencilerimiz Süleymaniye’den Haliç ve Boğazın eşsiz manzarasını izleme fırsatı buldular, bir yandan bu münazarayı seyreden öğrencilerimiz İngilizce olarak ilk siparişlerini verdiler. İsviçreli üç turistle tanışıp ilk etkileşimi kurdular. Gezimizin diğer etabında İstanbul Üniversitesi yerleşkesinden geçerek kendilerine okumanın önemini kavratmak için sahaflar çarsısıyla tanıştırdık. Gezimizin en eğlenceli kısımlarından biri olarak Sultan Ahmet meydanına vardığımızda birçok turistle etkileşime
girerek onlara; nereli oldukları, isimleri, meslekleri, İstanbul’u sevip sevmedikleri, İstanbul’da kaçıncı kez bulundukları, İstanbul’un en beğendikleri yönlerini sorup ve onlara kültürümüze ait yemek, yer vb tavsiyelerde bulundular. Hollanda, Avustralya, Amerika, Macaristan, İsviçre’den farklı yaşlarda ve farklı meslek gruplarında birçok turistle röportaj yaptılar. İlk üç röportajda zorlanan öğrenciler daha sonraki röportajlarda pratik konusundaki rahat tavırları ve özgüvenleri görülmeye değerdi.
SAYF A 55
Çanakkale ve Söğüt Gezilerimiz Kültürel Miraslarımızı Gezerek Öğreniyoruz...
Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zamanda yerimizi başka kuvvetler alabilir. Mustafa Kemal ATATÜRK Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye Vasiyeti Oğul, İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölür. Avun oğlum avun. Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın, ama, bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen, öfken ve nefsin bir olup aklını yener, sabah rüzgarlarında savrulur gidersin. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş sırlar, bilinmeyenler, görülmeyenler ancak senin fazilet ve gayretinle gün ışığına çıkacaktır. Ananı, atanı say. Bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma, gördün söyleme, bildin bilme. Sevdiğin yere sık gidip gelme, kalkar itibarın, muhabbet olmaz. Üç kişiye acı: Cahiller arasındaki alime, zenginken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene. Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğun mücadelenden korkma.
30 Nisan 2013 günü Zeytinburnu Belediyesi’nin düzenlediği Kültür gezileri ile 100 öğrenci 8 öğretmen eşliğinde Çanakkale’ye, 50 öğrenci 4 öğretmen eşliğinde ise Bilecik Söğüt’e gidilmiştir. Şehitlerimizi anmak ve tarihimizi öğrencilerimize aktarmak için Çanakkale’de Gelibolu Milli Parkı’na gezi düzenledik. Birinci Dünya Savaşı Çanakkale Deniz ve Kara Muharebelerinin yapıldığı yerler Gelibolu Milli Park’ı içerisindedir. Ayrıca Batık gemiler, toplar, siperler, kaleler ve burçlardan ve savaşla ilgili yüzlerce başka kalıntıdan oluşan geniş bir yelpazenin yanı sıra 250.000'i aşan Türk Şehidinin ve yine 250.000'i aşan Avustralya, Yeni Zelanda, İngiliz ve Fransız askerlerinin savaş mezarları ve anıtları da ziyaret etme imkânı bulduk.
Söğüt’te görülebilecek en görkemli tarihi eser olan Ertuğrul Gazi Türbesi’ni ziyaret ettik. Söğüt, Ertuğrul Gazi’ye yurtluk olarak verilmişti. Ertuğrul Gazi ölümüne kadar burada yaşadı. Daha sonra da Kayı Beyi Osman Gazi’nin mülkü oldu. Osman Gazi Bilecik’i de alarak Osmanlı beyliğinin bağımsızlığını ilan etti. Türbe yakınındaki Söğüt Müzesi’nde de Ertuğrul Gazi’ye ait belgeler ve çevreden toplanan etnografik eserleri yerinde gördük.
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
MİSAYF A
56
4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya bindikleri arabanın lastiğinin patladığını söylerler… Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler. Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı köşelerine oturtur. Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes sınavı geçebilir… Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10′ar puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır… Bunları kolayca çözerler. Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: “Hangi lastik patladı?”
Hangi Lastik?
Öğretmen: Size verdiğim ödevi hatırladınız mı, neydi bakayım? Öğrenciler hep bir ağızdan evet derler. Ödevin ne olduğunu söylemek için parmak kaldırırlar. Dilay: Matematikten denklemlerle ilgili problemler vermiştiniz öğretmenim. Öğretmen: Herkes ödevini yaptı mı? Açın bakalım defterlerinizi. Öğretmen tam ödevleri kontrol edecekken Emine parmak kaldırır. Emine: Öğretmenim size bir şey sorabilir miyim? Öğretmen: Evet Emine sor bakalım. Emine: Öğretmenim insan yapmadığı bir şeyden ötürü ceza alır mı hiç? Öğretmen: Hiç olur mu öyle şey? Elbette ki cezalandırılmaz. Emine: Tamam o zaman der gülerek ve halinden memnun bir şekilde yerine oturur. Öğretmen bu arada ödevleri kontrole başlar. Sıra Emine’ye gelince Emine ödevini yapmadığını söyler. Öğretmen: Neden yapmadın sen ödevini bakayım seni tembel teneke diyerek Emine’yi azarlar. Ve ona sıfır verir. Emine: Ama öğretmenim hani insan yapmadığı bir şey için cezalandırılmazdı. Öğretmen: Kızım bu sıfır sana ceza değil ki ödül sayılır. Yanındakiler ( Songül) gülerek oh olsun işareti yaparlar. Emine bozulur.
Ödev
Renkli kişiliği ve düşük not vermesi ile öğrencileri arasında özel bir üne sahip olan öğretmen, sınav yapacağı gün öğrencilere, önce kâğıt ve kalemlerini hazırlamalarını söyledi, sonra da sandalyesini kaldırıp masanın üzerine koydu. Sonra: "Sınav sorumu soruyorum" dedi. "Bu sandalyenin var olmadığını kanıtlayınız." Sıfırcı öğretmen, sınav kâğıtlarını okuduktan sonra, bu konudaki ününe gölge düşüreceğini bilmesine rağmen, hayatında ilk kez bir öğrencisine yüz üzerinden yüz vermek zorunda kaldı. Öğrencinin sınav kâğıdında yalnızca şu iki sözcük yer alıyordu: - Hangi sandalyenin?
Sınav
M
MİZAH SAYF A 57
Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir. (Konfüçyüs)
1960
2013
SAYF A 58
Resmi veya grafiği açıklayan alt yazı.
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013
SAYF A 59
TEMRİN - eğitim, kültür ve sanat dergisi
ZEYTİNBURNU TEKNİK VE ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ - MAYIS 2013