Esed ve İran Halep’ten çıkışlara da izin vermedi! TAHLİYEYİ BİLE SABOTE ETTİLER Esed ve İran destekli Şii grupları, Halep’ten ayrılmaya çalışan sivillerin üzerine ateş açarak defalarca kez sabote etti. Yol üzerinde toplanan rejim yanlısı bir kalabalık da araçların geçişine engel oldu. Rejim yanlısı yabancı teröristler, Halep’teki tahliye sırasında rehin aldıkları grubu serbest bıraktı. Tahliye konvoyu, kuşatma bölgesine geri döndü. Teröristlerin, Halep’teki tahliye sırasında ateş açıp rehin aldığı grupta 14 sivil hayatını kaybetti.
HALEP’İ YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ
‘LİDERLİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin yoğun çabalarıyla Halep’te varılan ateşkesin ve tahliyelerin devamı, Halep’teki masumlar için belki de son umuttur. Bütün tarafları ve uluslararası toplumu bu ateşkese riayet etmeye ve tahliye sürecine destek olmaya davet ediyorum. Türkiye Halep halkını yalnız bırakmadı, bırakmayacak. Ne pahasına olursa olsun tek bir canı kurtarmak için bile elimizden geleni yapacağız” dedi.
BM Güvenlik Konseyi, Halep’teki gelişmeleri görüşmek üzere kapalı oturum düzenledi. Oturumun ardından konuşan ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power, “Türkiye’nin liderliğinde tahliye planları için ilan edilen ateşkesle birlikte devam eden tahliyelerin askıya alındığı haberleri geldi. Türkiye’ye bu insanların hayatını kurtarmak için ortaya koyduğu liderlik ve durmak bilmeyen çabaları için teşekkür ediyoruz.” ifadesini kullandı.
HALEP’TE ZAFERİ KUTLUYORLAR İran, Suriye hükümetinin Halep’in neredeyse tamamen geri almasını kendileri açısından büyük bir zafer olarak görüyor. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı arayarak “Halep zaferi, Suriye’nin en büyük ikinci kentinin yeniden halkın kontrolü altına girdiği anlamına geliyor ve direnen, tek yürek olmuş Suriye halkının teröristlere ve destekçilerine karşı büyük bir başarı elde ettiğini gösteriyor” dediği belirtildi.
75. Sayı
17-23 Aralık 2016
50 Kr
Fetö’nün kasası
Almanya’ya bak
Putin’den taziye
Bu ayıp kimin?
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) ABD’deki kasası ortaya çıktı. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı, İnelsan İnşaat ve İlsar Otomotiv’in 15 Temmuz’dan sonra bütün mallarını satarak ABD’ye para transferi yaptığını tespit etti. Paraların gittiği adres ise FETÖ’ye yakınlığıyla bilinen Yaromir Steiner!
Kayseri’de çarşı iznine çıkan askerleri hedef alan saldırıyı kınadığını açıklayan Almanya, “Türkiye’nin yanınızdayız” mesajı verdi. Dışişleri Bakanlığı sayfasında yapılan paylaşımda “Hiçbir şey bu hain saldırıyı haklı kılamaz. Duygularımız ölenler, yaralılar ve onların aileleriyle birliktedir.” denildi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Rusya’nın terörle mücadele konusunda işbirliğini artırmaya hazır olduğunu söyledi. Putin, Beşiktaş saldırısından sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayan ilk liderlerden biri olmuştu.
Mevlana Müzesi bahçesine asılan tabelada Kudüs’ün bir İsrail şehri olduğuna işaret edilmesi tepkilere neden oldu. Dünya mevlevihanelerinin anlatıldığı tabelanın Kudüs Mevlevihanesi bölümünde Kudüs’ün bir İsrail şehri olarak gösterilmesi ‘Bu kadar da olmaz’ dedirtti. Vatandaşın tepkisi üzerine tabela kaldırıldı.
Millî Seferberlik Kayseri’de çarşı iznine çıkan askerlerin de içinde bulunduğu halk otobüsüne yapılan hain saldırıda 14 askerimiz şehit oldu, 11’i ağır 47 askerimiz ve 7 sivil vatandaşımız yaralandı. Alçak Beşiktaş saldırısından sonra “milli seferberlik” ilan eden Erdoğan, “Milli seferberlik ruhu içerisinde hep birlikte kararlılıkla mücadele edeceğiz” sözlerini tekrarladı. TÜRKİYE’YE ÇELME Erciyes Üniversitesi önünde çarşı iznine çıkan askerleri taşıyan otobüsün hedef alındığı hain saldırıda 14 askerimiz şehit düştü, 47’i asker 54 vatandaşımız yaralandı. Saldırıyla ilgili açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Terör örgütlerine karşı, milletimizle birlikte, milli seferberlik ruhu içerisinde hep birlikte kararlılıkla mücadele edeceğiz. Gün farklılıklar üzerinden kısır çekişmelerle enerjimizi heba etme, kavga etme değil, Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ilkeleri çerçevesinde bir olma kardeş olma, hep birlikte Türkiye olma günüdür. Saldırı Suriye’deki gelişmelerden bağımsız değil. Saldırıların amacı Türkiye’ye çelme takmaktır.” dedi.
KOMANDOLAR HEDEFTE Hain saldırı sonrası TSK’nın yaptığı açıklamada, “Kayseri Komando Tugay Komutanlığından izne çıkan er ve erbaşları taşıyan araca yapılan bombalı araç saldırısında 14 kahraman personelimiz şehit olmuş, 47 kahraman personelimiz yaralanmıştır. Alçakça ve kalleşçe düzenlenen bu saldırıyı şiddetle lanetliyor, saldırıda hayatını kaybeden kahraman silah arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralı kahraman arkadaşlarımıza ve vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz” dendi. Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar da “Yurt içinde ve yurt dışında teröristle mücadelemiz, en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar artan bir azim ve kararlılıkla sürecektir” ifadesini kullandı.
MÜCADELE SÜRECEK İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise saldırının ülkemizin birliğini ve hedeflerini yok ettmeye yönelik olduğunu belirterek, “Türkiye’nin terörle mücadelesinde geri adım atmasının hesabı yapılıyorsa, bu bekleniyorsa bilinmeli ki bu terör saldırıları bizim terörle mücadelemizdeki kararlılığımızı çok daha zirveye taşımaktadır.” dedi. 15 Temmuz’da el birliğiyle Türkiye’yi istila edemeyenlerin bugün terörle yıldırmaya ve insanımızı umutsuzluğa sevk etmeye çalıştığını kaydeden Soylu şunları dile getirdi: “Şunu ifade etmek istiyorum, Türkiye’de terör bitecektir ve biz bunda kararlıyız. Bu mücadeleyi yapan kahramanlarımıza güvenmeye ve sağduyuya davet ediyorum”
TEHDİT GİBİ AÇIKLAMA Kayseri’deki hain terör saldırısı sonrası ilk açıklama tehdit vari bir üslupla teröristlerin partisi HDP’den geldi. HDP yaptığı yazılı açıklamada, “Çağrımız, hem iç hem de dış politikada gerginlik, kutuplaşma, düşmanlık, kaos ve çatışma üreten politikaların, dilin ve üslubun, uygulamaların derhal sonlandırılması yönündedir” ifadelerini kullandı. İçinde terör tabiri dahi geçmeyen sözde kınamada “Türkiye’nin adım adım sürüklendiği şiddet girdabından büyük bir üzüntü duyuyor ve yaşanmakta olan acıları paylaşıyoruz. Bu saldırıyı da en sert biçimde kınıyoruz. Yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz” denildi.
31 Aralıkta son Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, “sadakat kartları”nda biriken puanların 31 Aralık’a kadar kullanılması gerektiği uyarısında bulundu. Ağaoğlu yaptığı açıklamada, akaryakıt istasyonları, giyim, ayakkabı, kozmetik, teknoloji ve takı mağazaları, alışveriş merkezleri, zincir marketler ve ulaşım firmalarının daha fazla kişiye ulaşabilme ve kendilerine bağlama adına tüketicilere “sadakat kart” dağıttığını söyledi.
2
Hz. Mevlana’nın felsefesiyle Recep Konuk, Konya Şeker’in Hz. Mevlana’nın felsefesiyle hizmet ürettiğini söyledi
T Kayyum atandı Mersin’de HDP’li Akdeniz Belediyesi’ne İçişleri Bakanlığı’nca kayyum atandı. Belediyeye kayyum olarak atanan merkez Akdeniz İlçe Kaymakamı Hamdi Bilge Aktaş, belediyeye giderek kayyum tebliğini yaptı. Aktaş’ın yarın sabah göreve başlayacağı belirtildi. Bir süre önce yapılan operasyonda merkez Akdeniz İlçe Belediyesi Eş Başkanı HDP’li Yüksel Mutlu gözaltına alınırken diğer Eş Başkan M. Fazıl Türk hakkında yakalama kararı çıkmıştı.
Tabutları gitti! Suriye’nin Münbiç bölgesinde 26 Kasım 2016 tarihinde Türk savaş uçaklarının PKK/ YPG hedeflerine yönelik gerçekleştirdiği hava saldırısında ölen biri Amerikalı diğeri Alman iki gönüllü PKK/ YPG’linin cenaze töreni yapıldı. Hava saldırısında ölen Amerika Californiyalı ‘Robin Agıri’ kod adlı Michelle Israel ile Almanya Bielefeld’li ‘Zana Civan’ kod adlı Anton SJK’nın cenazeleri bayraklarına sarılı tabutlarla ülkelerine gönderildi. Bu, terör örgütlerinin hangi ülkeler tarafından desteklendiğinin de bir göstergesi.
BMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı, Pankobirlik ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Şeb-i Arus’unun 743. Seneyi devriyesi nedeniyle yaptığı açıklamada “Onun 743 yıl önce fani dünyadan ayrılırken yanık bıraktığı mum asırlar aşarak bizim yolumuzu aydınlattı. O’nun felsefesinin Konya Şeker’de yaktığı mum da başka mumları yakarken ışığından bir şey kaybetmeyecek” dedi. MAKSAT, İNSAN TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı, Pankobirlik ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, Hz. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nın
vefatının 743. Yıl seneyi devriyesi nedeniyle bir mesaj yayınladı. Ölümü doğum olarak gören aziz bir öğretiyi insanlığa miras bırakan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin temsilcilerinden olduğu kutlu ışığın hala dünyaya yol gösterdiğini ifade eden Genel Başkan Recep Konuk, “ ‘Âlemden Maksat, İnsandır’ diye sesleniyor zamana sığmayan, zamandan taşan, zamanları aşan felsefesiyle Hazret-i Mevlânâ. O’nun insan sevgisi, ilim, akıl ve erdem ile örülmüş felsefesi Konya Şeker’de bizim de ilham kaynağımızdır. Konya Şeker’i, Konya Şeker yapan budur. Bu değerleri özümseyip, o değerlerin oluşturduğu temel üzerine inşa edildi Konya Şeker. Bu anlamda da Konya Şeker sadece bir ticari işletmeler bütünü
değildir. Yükselen her sanayi tesisi bir amaca hizmet eder; insana, bizim insanlarımıza” dedi. UMUT ÜRETİR Şeker Fabrikasının sadece şeker üretmediğini, iş ürettiğini, umutları yeşerttiğini, umut ürettiğini, tarlaya atılan tohumdan bereket ve zenginlik ürettiğini, on binlerce hanenin sofrasında aş ürettiğini ifade eden Başkan Recep Konuk, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Tıpkı, Yağ Fabrikasının sadece yağ üretmediği, Süt Fabrikasının sadece süt üretmediği, Et Fabrikasının sadece et ürünleri üretmediği, Yem Fabrikasının sadece yem üretmediği, Dondurulmuş Parmak Patates Tesisinin sadece paket paket patates üretmediğini bildiğimiz gibi. Sanayileşme ya da yatırım stratejinizin temeli bu bilinç ve
yaklaşım üzerine inşa edilmişse fabrika veya sanayi tesisinin anlamı şu olur; her tesis insanların, bizim insanımızın, çiftçimizin daha çok üretmesi, refahı ve mutluluğu, için araçtır. “
FETÖ’nün para kasası Steiner Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı, İnelsan İnşaat ve İlsar Otomotiv’in 15 Temmuzdan sonra bütün mallarını satıp ABD’ye para transferi yaptığını tespit etti. Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) kasası ABD’den çıktı. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı, iki şirketin mallarını 15 Temmuz’dan sonra satarak tüm parayı ABD’deki bir adrese gönderdiğini hesap hareketlerinden tespit etti. Sabah Gazetesinin ulaştığı belgelere göre, Sakarya’da kurulu İnelsan İnşaat ve İlsar Otomotiv, 15 Temmuz’daki hain darbe girişiminden sonra tüm mallarını sattı. PARA ABD’YE GİTTİ Satış parasının ABD’nin Ohio eyaletinde faaliyet gösteren sahibinin Jack J. Gravelle olduğu belirtilen Grenway Investment ve Goras Liberty isimli firmalara aktarıldığı belirlendi. ABD’li iki şirketin lojistik merkezleri, okul kampusları ve gayrimenkul yatırımı alanlarında faaliyet gösterdiği öğrenildi. Bu iki şirketin beyan ettikleri işyeri adresleriyle ilgili yapılan incelemede ise Türkiye’de tanınan bir ismin izine rastlandı. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı, ABD’li şirketlerin ortağının Yaromir Steiner olduğunu tespit etti. Goras Investment’ın
adresinde Goras Capital’in faaliyet gösterdiği, yapılan araştırmada ise bu şirketin beyan ettiği adreste halen Steiner&Associates’in bulunduğu belirlendi. Bu şirkete de Steiner’ın ortak olduğu tespit edildi. Söz konusu isimlerle ilgili olarak ABD Federal Soruşturma Bürosu’ndan (FBI) bilgi istendi. Ancak FBI “Yeterli delil yok” diyerek işbirliğini reddetti.
teröristbaşı Fetullah Gülen’in de onursal başkanı olduğu Niagara Vakfı’nın hemen hemen her toplantısına katılan bir isim. Hatta 2013’te yapılan bir toplantıda “Konuşmamı Fetullah Gülen’e ayırmak istiyorum. Çünkü o bütün bu güzel faaliyetlerin yapılmasının en büyük teşvikçisidir. Kendisi barışa ve insanlığa hizmet eden en önemli insanlardan birisidir” demişti.
KİM BU STEINER? Ermeni bir anne ve Yahudi bir babadan olan, İstanbul’da doğup büyüyen Steiner, Ohio’da kurulan ve
ÖKSÜZ’E VİLLA SATTI Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı, ABD’ye para transferi yapan ve firari İnelsan İnşaat’ın ortakları Nizamettin
Binici ve Zeki Büyülü hakkında yakalama emri ve kırmızı bülten çıkardı. Yetkililer, İnelsan Mühendislik İnşaat şirketinin Yönetim Kurulu Üyesi tutuklu Nurcan Levent’in, TUSKON’a bağlı Sakarya Genç İşadamları Derneği (SAGİAD) operasyonu sonrası İnelsan’da bilgisayar harddisklerinin değiştirildiğini söylediğini belirtti. Yetkililer, bu nedenle para transferinin toplam miktarını tespit edilemediklerini, ancak hesap hareketlerinden 10 milyon dolarlık kısmın bulunduğunu belirtti. Tutuklu şüpheli Nurcan Levent’in ifadesine göre TSK imamı firari şüpheli Adil Öksüz’ün de İnelsan’dan villa aldığı da ortaya çıktı. MİLYAR $’LIK PROJE... Steiner &Associates’in internet sitesine göre şirketin milyarlarca dolarlık konut ve AVM projeleri bulunuyor. Bunlar arasında Easton Town Center, Easton Gateway, Liberty Center, The Oaks, Lake Nona, Bayshore, The Greene, Zona Rosa, Legacy Villages, Gateway University District gibi projeler de var. Kaynak: SABAH
3
Halep’te can pazarı Esed rejimi rehin aldığı 800 masum insanın 14’ünü katletti Suriye’nin doğu Halep bölgesinde Esed rejimi yanlısı yabancı terörist gruplar, ateş açtıkları tahliye konvoyundaki 14 sivili katletti. Serbest bırakılan konvoy kuşatma bölgesine geri döndü. Konvoydaki sivillerin üzerindeki telefonlar ve diğer kişisel eşyalar gasp edildi. Halep’te rejim güçlerinin kuşatmasındaki bölgede bulunan görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, rejimin kontrol ettiği Rasmuse semtinden geçtiği sırada zırhlı araçlardan ağır silahlarla açılan ilk ateşte, 13 sivil hayatını kaybetti, 10’dan fazlası yaralandı. Rejim yanlısı yabancı terörist gruplar, 12.00 sularında saldırıp durdurduğu konvoydakilerin tamamını araçlardan indirdi. Hamile eşini korumaya çalışan erkeği de öldürdüler! Teröristler, bu sırada hamile eşini korumaya çalışan bir erkeği vurarak öldürdü. Yaralanan ve teröristlerin bölgeden uzaklaştırdığı kadının akıbeti bilinmiyor. Araçlardan indirilen yaklaşık 800 kişinin üzerindeki telefonlar ve diğer kişisel eşyalar alındı. Muhaliflerin hafif silahlara el koydular
Teröristler erkeklerin üzerindeki giysilerini de alırken, ateşkes ve tahliye mutabakatına aykırı şekilde, muhalif savaşçılara ait hafif silahlara el koydu.
Şii mezhebine mensup toplamda yaklaşık 15 bin nüfuslu iki belde, Hizbullah ve İran Devrim Muhafızlarına bağlı militanlarca kontrol ediliyor.
Rejim yanlısı yabancı teröristler, konvoydakileri 5 saat alıkoyduktan sonra araçlara geri bindirerek kuşatma bölgesine döndürürken, öldürülen sivillerin cenazelerinin alınmasına ise engel oldu.
Beldeler muhaliflerin kuşatmasında olmasına karşılık, rejim havadan yoğun şekilde yardım ulaştırıyor. Sivillerin ihtiyaçları bu şekilde karşılanıyor.
Konvoy bölgeye ulaştıktan sonra 1 aracın eksik olduğu farkedildi. Kayıp aracın içinde kimsenin kalıp kalmadığı henüz bilinmiyor. Sivil savunma ekipleri, teröristlerin kendi yardım araçlarına da el koyduğunu bildirdi. Teröristlerin pazarlığı Lübnan ve Irak Hizbullahı, Afganistanlı Fatimiyun Tugayı, Iraklı Nüceba Hareketi Tugayı ile Bakır Tugayı’na mensup yaklaşık 7 bin rejim yanlısı terörist, İranlı General Seyid Cevad tarafından komuta ediliyor. Cevad komutasındaki gruplar, son 3 gündür ateşkes ve tahliye sürecini sabote etmek amacıyla çeşitli saldırılar düzenlemişti. Teröristler, İdlib’de muhalif güçlerin kuşatmasında bulunan Fua ve Kefreya beldelerinde kuşatmanın kaldırılmasını istemişti.
İranlı General Seyid Cevad, bir süredir Rusya üzerinden Fua ve Kefreya’ya ilişkin taleplerini bildiriyordu. Ancak söz konusu beldeleri 1,5 yıldır kuşatmada tutan muhalifler, talepleri kabul etmemişti. Söz konusu beldelerin havadan geniş ölçüde yardım aldığına dikkati çeken muhalifler, insani durumun Halep’tekiyle mukayese edilemeyeceğine işaret ediyor. Muhalifler, rejim kuşatmasında 18 bölge daha bulunduğunu, Fua ve Kefreya’ya dair taleplerin kabul edilmesi halinde rejim güçlerinin 18 yerleşimde katliamlara girişebileceğinin altını çiziyor. Muhalifler, Fua ve Kefreya’daki cephe hatlarına, rejimin söz konusu 18 bölgeye saldırıya geçmesi halinde ateş açtıklarını bildiriyor.
UYSAL
Konya’dan 60 TIR, 150 araç! İstanbul’dan hareket eden “Halep’e Yol Açın” konvoyu Konya’ya geldi. İçinde TIR’larında bulunduğu bine yakın araç konvoyuna Konya’dan 60 TIR 150 araçlık konvoy katıldı! Konya Büyükşehir Belediyesi Stadyumu otoparkında toplanan TIR’lar uğurlanırken açıklama yapan İHH Konya Şube Başkanı Hasan Hüseyin Uysal, “Suriye’de, Halep’te
zulüm gören kardeşlerimiz için 60 yardım TIR’ı ve 150 sivil araçtan oluşan konvoyumuzu dünyanın da dikkatini çekmek amaçlı harekete geçiriyoruz. Bir hafta gibi kısa sürede 60 yardım TIR’ı oluşturduk. Yardım TIR’larımız Reyhanlı’ya hareket edecek. Diğer illerden gelen yardım konvoyları ve halkımızla birlikte cumartesi günü orada büyük bir miting yaparak
dünyanın zulme dikkatini çekmeye çalışacağız. Konya halkına ve sivil toplum kuruluşlarına toplanan yardımlardan dolayı şükranlarımızı sunuyoruz” dedi. Yapılan konuşma ve okunan duaların ardından 60 TIR ve 150 sivil araçlık konvoy, Halep’e gitmek için İstanbul’dan çıkan konvoya katıldı.
KERİM BOZDAĞ
OKÇULAR NEREYE?..
Ş
imdi Hama, Dünya tarihinin şahit olduğu en dehşetli zulümlerden birinin daha yaşandığı mekan durumunda. İnsanlığın öldüğü yer HALEP. Yaşanan hadiselerin sonuçlarından hareketle, suçlu arayanların “şudur” diyerek işaret edeceği tek yer, tek adres başta İran olmak üzere tüm küfür cephesidir. “Suriye yakıldı, yıkıldı, onları ateşe attınız da sonra kurtarmadınız, kurtaramadınız, seyrettiniz!” Demek, -bir anlamda-”savaştan önceki hal devam etseydi, “BİRŞEYCİKLER OLMAZDI” kafası değil mi? Bizim için, hem bu dünyayı hem de öbür dünyayı zindan eden kurulu sistemden büyük zindan olamaz!...Görülmeyen esas esaret, esas zulüm, esas işkence budur. O zaman, “mücadele etmeseler ölmezlerdi” mantığı ile yaşar giderdik... Rus kuvvetlerinin işgalinden sonra mücahidleri ziyarete giden Erdem Bayazıt, Afganlı çocukların kendisini nehrin bir yakasından öbür yakasına geçirmeye çalışırlarken eşekten düşer. Onların gayreti ile güç bela kıyıya çekilerek kurtulur. Kendine geldikten sonra etrafında birikenlere: -”Siz Dünyanın en iyi çocuklarısınız!” der. Aldığı cevap müthiştir: “Bizim iyilerimiz şehid oldu!.” Evet, dün-bugün bizim iyilerimiz hep şehid olup gittiler... Bugün biz ne yapmalıyız, şimdi o önemli!... Hama’da olup bitenler
karşısında Suriye sınırına doğru başlatılan harekata iştirak edenlerin niyeti ve istikameti belli... Ancak, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından işaret edilen “Milli Seferberlik” ilanının açıklanandan daha derin ve önemli bir sebebi olsa gerek!... Acaba nedir? Zahirde bugün için, elimizde olmayan bir kurum kuruluş var mı? Yok. Ama gerçekte buralara hakim olan kim ki, Erdoğan, “Ben yalnızım” demek zorunda kalıyor? Ordu, ekonomi, emniyet, istihbarat... Valilik, belediyeler, il ilçe teşkilatları hemen hemen her yer ve herşeye rağmen ne? Seçilmiş ve atanmışların önemli bir bölümünün “iş yapıyoruz, hizmet ediyoruz” zannıyla hareket ederek, gerçekte yapılması gerken işlerle uzaktan yakından bir alakalarının olmadığı görülüyor, anlaşılıyor... İcra makamında olanların, “birşey yapamadık Allahım bizi affet” demeleri, konu ile alakalarının seviyesini göstermesi açısından çok önemli... NETİCE: Okçuların bulundukları alanlarda kesin hakimiyetlerini TAHKİM ettikten sonra keşif ve taarruz için sefere çıkmaları NORMAL’dir, belki gereklidir... Burada hakim değilsen, orada ve her yerde mahkumsun! Tabii ki, biz oralara mahkumiyetimizi tescillemeye gitmiyoruz... Ama, malesef gerçek bu... “YENİ DÜNYA DÜZENİ KURULACAKSA BURADAN BAŞLAMALI...” Burayı kaybedersek her yeri kaybederiz.
4
5
Katili yakalandı Merkel şaşırttı Luiz isyan etti! Kardak’ta kriz! İran yayını kesti ‘Melekler ile Yaşamak’ adlı kitabın yazarı Beki İkala Erikli’yi öldürdüğü iddiasıyla aranan Sinem K. (31) isimli kadın, yakalandı. Alınan bilgiye göre, güvenlik kamera görüntülerinden şüphelinin Sinem K. (31) olduğunu tespit eden Cinayet Büro Amirliği ekipleri, şüpheliyi Küçükçekmece’de bir adrese düzenlediği operasyonla yakaladı. Şüpheliyle beraber olayda kullandığı ileri sürülen tabanca da ele geçirildi. Yazar Beki İkala Erikli, İstanbul’da ofisine gitmek için asansöre yöneldiği sırada uğradığı silahla saldırıda hayatını kaybetmişti.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye’nin terörizmden ve Suriye’deki gelişmelerden etkilendiğini belirterek tekrar insani yardımlar yapmaya hazır.” dedi. Brüksel’de gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesi’nin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin durumuna ve konumuna dikkati çeken Merkel’in sözleri şöyle: “Hem PKK’dan hem de DEAŞ’tan etkilenen Türkiye, dünyada yaşanabilecek en kötü şeyin yaşandığı Suriye’ye komşu. 3 milyon sığınmacıyla inanılmaz sorumluluk üstlendi ve tekrar insani yardımlar yapmaya hazır”
İngiltere Premier Lig ekibi Chelsea’de forma giyen Brezilyalı futbolcu David Luiz, Halep’te yaşanan katliama sessiz kalmadı. Kişisel Instagram hesabından Halep’te öldürülen masum çocukların ve fotoğrafını paylaşan 29 yaşındaki futbolcu şu sözleri de paylaşımına ekledi: “Halep’te devam eden katliama dünya sessiz kalıyor. İçimizdeki kutsal ruh sevgisiyle bu kötülüğü durduracaktır. Bütün dünya dua ile bir araya gelelim. Bu birlikteliğe ihtiyacımız var. İnsan hakları nerede? Suriye için dua edin, Halep için dua edin”
Bodrum açıklarındaki Kardak kayalıklarına gelen Yunan sahil güvenlik botu ile Türk sahil güvenlik botu arasında yaklaşık iki saat süren kovalamaca yaşandı. Yunan botu Kardak kayalıklarından uzaklaşıp Kalalimnos adası yakınlarına çekildi. Bölgedeki 4 Türk sahil güvenlik botundan ikisi Bodrum’a dönerken diğer ikisi Kardak kayalıklarına bir mil uzaklıkta bekleyerek Yunan botunu uzaktan takibe aldı. Geçtiğimiz günlerde de Yunanistan’ın Kilimli (Kalimnos) ve Leros adasından 10 balıkçı da Türk karasularına girmişti.
İran’ın Huzistan eyaletinde düzenlenen bir futbol müsabakası sırasında taraftarlar, Halep’teki katliamları protesto etti. Ahvazlı taraftarlar, Arapça olarak “Halep yok olmakta” ve “Ey Halep hepimiz seninleyiz” yazılı pankartlarla geldikleri stadyumda “Ey Beşşar Suriye’den defol” şeklinde sloganlar attı. Öte yandan, İran devlet televizyonu tarafından canlı yayınlanan Tebriz takımı Traktorsazi ile Sepahan arasındaki müsabaka esnasında Tebrizli taraftarların Türkiye lehinde sloganlar atmasından sonra yayının kesildiği belirtildi.
Fırat’ta şehit var
Konya’da Selçuklu dönemi tarihî eserlerinden İplikçi Camiindeki devekuşu yumurtası görenlerin ilgisini çekiyor.
Tarihî camideki koruyucu sır Konya’nın Meram İlçesinde bulunan Selçuklu dönemi tarihi eserlerinden İplikçi Camiindeki devekuşu yumurtası görenlerin ilgisini çekiyor. Selçuklu Devri Vuzerasından Şemseddin Altun- Aba tarafından 1202 yılında yaptırılan, hükümet meydanındaki tarihi iplikçi camiinde asılı bulunan
devekuşu yumurtasının camiyi örümceklerden koruduğuna inanılıyor. Mimar Sinan’ın keşfi olduğu tahmin edilen buluşa göre örümceklerin ağ örmesini engellemek için caminin bazı noktalarına deve kuşu yumurtaları konuyor. 1202 yılında yaptırılan camii, 1332 yılında
Somuncu Ebubekir tarafından genişlettirilerek yenilendiği, Caminin o dönemde İplikçiler Çarsısı içinde yer alması nedeniyle İplikçi Camii adını almış. 1951-1960 yılları arasında Klasik Eserler Müzesi olarak da kullanılan camii, 1960 yılında tekrar ibadete açılmış. RAHMI DALMAÇ
Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında yürütülen El Bab operasyonunda yaralanan Astsubay Başçavuş Volkan Külekçi, kaldırıldığı Gaziantep’teki hastanede şehit oldu. Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Suriye’nin El Bab bölgesinde yürütülen operasyonda yaralanan Astsubay Başçavuş Volkan Külekçi (35), Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesine kaldırılmıştı. Ağır yaralanan Başçavuş Volkan Külekçi’nin sabaha karşı şehit olduğu öğrenildi. Şehidin cenazesi düzenlenen törenin ardından memleketine uğurlandı.
6 DÜN ÇEÇENİSTAN, BUGÜN SURİYE, YARIN TÜRKİYE TEVFİK SUNGUR
Maaşları 705 lira 2016’nın son günleri yaklaşırken, yeni yıldaki zam oranları da belli olmaya başladı. Ayrıca yeni düzenlemelerle vatandaşa ekonomik destekler de geliyor. Bunlardan ilki, 65 yaş aylığı ile hiçbir sosyal güvencesi olmayan ve aylık geliri düşük olanlara 3 ayda bir yapılan ödemeler. Bu maaştan yararlanmak daha kolay. Çünkü aynı evde yaşayan herkesin gelirine bakılmıyor. Mart, Haziran, Eylül, Aralık olmak üzere 3’er aylık dönemler halinde ödenen maaş, halen 685,06 lira olarak uygulanıyor. Bu tutar Ocak’ta zamlanacak. 3 aylık maaş 705 liraya ulaşacak.
imi okulunun, kimi evinin, işinin, eşinin, çoluğunun çocuğunun peşinde. Dünyalık işler bırakmıyor ki yakamızı bir şeyler yapalım, yoksa biz mi dünyalık işleri bırakamıyoruz? Dürüst olalım.
K
şa inat dik durmaya devam etti ve ediyor, neredeydiniz? Çeçen cihadında, neredeydik? Kim kimin nerede olduğunu ne yaptığını gayet iyi biliyor. ANCAK BAZI KESİMLERİ TENZİH EDERİM. Irak’ta, Libya’da, Mısır’da?
Kurtuluş Savaşı’nda Hindistan, Afganistan, Azerbaycan, Kıbrıs gibi diyarlardan gelen maddi-manevi yardımları gördük. Basın yayın organlarıyla, mitinglerle de tepkilerini kendi çaplarında göstermeye çalışmışlardı. Gönderdikleri paralar da cabası. Un, su yollamadılar. Para yolladılar. Mide 3 gün yemez içmez ise güçten düşer. Silahın mermisi yoksa erden düşer! Zaten orada ki halklarımız aç değil. Aksine, hepsi TOK..!
Suriye topraklarından Çanakkale’ye kadar canını teslim etmeye gelen, teslim etmeden dönmeyen onlarca şehidimiz var bizim. Bugün Suriye’de ve cihadın devam ettiği çeşitli topraklarda, can veren iman sahibi, bu milletin öz evlatlarının da olması gibi.
Kurşuna doydular. Kimyasala doydular. Tecavüz edilenler, ateşe atılarak yakılanlar, dayanılmaz işkencelerle canlarına kıyılanlar, kana, gözyaşına doydular. Osmanlının manen yıkılışı, son Osmanlıların da hakkın rahmetine kavuşmasıyla, dünya; O ruhu kaybetti. Ümmetin derdi ile dertlenmeyi, yardımlaşmayı unuttuk. Afganistan senelerdir bitmeyen sava-
Kendini kurtarma algısı sigortalı bir işten öte olmayan insan coğrafyamızda; imanı kurtarmak en son mesele. Bir İslam büyüğünün tespiti cihada kalkışmamanızın sebebi iman eksikliğidir. Ye aşı, kıl beşi, kurtar başı. Müslüman aydınlarımızın İslamiyet’le bağdaşmayacak mantığının geldiği son nokta şunu işaret ediyor ki “YE, İÇ, YAT”. Sıcacık evinde, musluklarından kaynama derecesine yakın akan sularla aldığı abdestleriyle ettikleri laflara bak. “Bacısı bir kâfir tarafından tecavüze uğramamış, evladı kâfir tarafından gırtlağı kesilmemiş bir kişi Cihad’ı anlamaz, haya-
tı çiçek böcek dağıtmakla geçer.” diyor ya Şehit Şamil Basayev. Anlayın artık. Kur’an-ı Kerim’de birçok yerde “malınızla, canınızla cihad edin” buyruluyor. Büyük çoğunluğumuzun cihadı nefsi ve kalemle yapmayı tercih etmesi de ne canından ne malından vazgeçebildiğinin göstergesidir. Nefsi ile yaptığının, nefsinin oyunu olduğundan haberi yok. Ne zaman nefsini yenip sıra malına, canına gelecek? Daha güzel şey mi var? Allah yolunda canını vermek, şehitlik mertebesi… Dünya malı o kadar tatlı ki, bu kavramları unutturdu bize emperyalistler. Kalemle cihad edenler, orijinal bir eser ortaya çıkaranları görüyoruz da, siz neredesiniz? Fikri aksiyona dönüştürmedikten sonra alın o fikrinizi… Çöpe atın. Servet Turgut diyor ki “Fikir, fikirse aksiyondur.” Aksiyonu ne zaman kovalayacaksınız fikircik tohumları sizi. Aksiyondan anladığımız manayı eline silah almakla karıştırdığımı düşünmeyin. Biz aksiyonu Necip Fazıl’dan okuduk 28 Şubat sürecinde Salih Mirzabeyoğlu ve arkadaşlarından izledik ve izlemeye gücümüz yettiğince yanlarında
durmaya çalışıyoruz. Üstâd, aksiyonu dilimizde karşılayacak kelimenin “Amel” olduğunu işaret ediyor. Nispetimiz bu yöndedir. Silah çekin demiyorum da, bir şeyler yapalım artık. En zorunu yapalım mesela; gerektiği yerde gerekeni yapalım. Önümüze sunulan altın tepsiyi elimizin tersi ile nasıl da ittik ama. Şahitsiniz Halep’te olanlara. Şahitsiniz; enkaz altından çıkan henüz 2 yaşına basmamış yavrumuza! Şahitsiniz değil mi? Kadınlarını, kendileri öldürmek için fetva isteyen ADAM’lara… Şahitsiniz; iki Rafizi askerin, kollarından tutarak götürdüğü bacımıza! Ve nicelerine… Yapmamız gereken kim ne yapabiliyorsa, kime ulaşabiliyorsa sesimizin yettiğinden fazlasını duyurarak ve çatlak sesleri de bastırmak şartıyla duyarlılığımızı arttırmaktır. Suriye’ye de öncekiler gibi geç kaldık, daha fazla geç olmadan uyanalım derin uykudan! Şartlar ve olaylar apaçık gösteriyor ki; Suriye’den sonra hedef Türkiye.
Avcı’dan ziyaret Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’i ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Konya’nın İslam Dünyası Turizm Başkenti etkinlikleri ile tanınırlık alanını genişlettiğini söyledi. Bakanlık olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Konya’ya katkı sunmaya devam edeceklerini belirten Bakan Avcı, Mesnevi’nin farklı dillere tercümesi konusunda gösterdiği hassasiyet ve özen için Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’e teşekkür etti. Avcı, bu tür hizmetleri desteklediklerini dile getirdi.
CIA bizden özür diledi İcradan SATILIK KÖY! ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Amerikan istihbarat örgütü CIA’in, terör örgütü DEAŞ’la petrol ticaret iddiası üzerine Türkiye’den özür dilediği bildirildi. 2014 yılında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya gelen Kerry, Türkiye’nin DEAŞ’a petrol aldığına ilişkin bilgileri olduğunu söylemişti. Bunun
çok ağır bir itham olduğunu belirtmiş olan Çavuşoğlu, “İspatlayın, belgelerini verin” demişti. CIA’in verdiği belgeleri inceleyen MİT, belgelerde yer alan koordinatların Kilis Belediyesi’nin asfalt şantiyesine çıktığını öğrendi. Bu bilginin ABD’ye iletilmesinin ardında John Kerry ve CIA Türkiye’den özür diledi.
Uşak’ın Banaz İlçesi’ne bağlı Düzkışla Köyü sakinleri farklı bankalardan tarım kredisi çekti. Taksitleri ödeyemeyince de birbirlerini kefil göstererek, yeni kredi aldılar. Ancak o kredileri de geri ödeyemediler. 36 haneli köyün 32’sine icra geldi. 5 ev mühürlendi, 2 traktör satıldı. Arazilerin birçoğu bankalar tarafından satışa çıkarıldı.
Toplam borç 1.5 milyon TL’yi buldu. İcra borçları yüzünden bankalara 300 bin TL borçlanan Mustafa Şimşek, “Babam bana kefil, ben de yeğenime kefil oldum. Yeğenim taksitlerini ödeyemedi. Onun borçları benim üstüme kaldı. Benim de işlerim kötü gidince, borçlarım babamın üstüne kaldı. Şu an perişan bir durumdayım.”
7 BİR SÜT TOZU HİKAYESİ
1
960’lı yıllar. İlkokula başladığım döneme rast gelir.
Dünyada bir ilk İngiltere’de doğuştan Akdeniz anemisi (betatalasemi) olan Dubaili Moaza Al Matrooshi’nin sağ yumurtalığı, kemoterapi tedavisi nedeniyle zarar göreceği gerekçesiyle 9 yaşındayken donduruldu. Sıvı nitrojende bekletilen yumurtalık, 15 yılın ardından tamamen iyileşen genç kadının vücuduna, Danimarka’da gerçekleşen bir operasyonla geri yerleştirildi. Hormon seviyesi normale döndüğü için sorunsuz olarak hamile kalan Matrooshi, önceki gün Londra’daki Hastane’de sağlıklı bir erkek çocuğu dünyaya getirdi.
Haftalık Bağımsız Siyasi Gazete Bölgesel Süreli Yayın Yıl: 4 | Sayı:75 17-23 Aralık 2016 SAHİBİ Çimke Basım Yayın Yapım Reklam ve Turizm Hiz. Ltd. Şti adına AHMET AKA SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ ÖMER SALIH ŞIPLEME GENEL KOORDINATÖR MUSTAFA GÜDEN SAĞLIK EDİTÖRÜ Dr. NEVZAT ŞIPLEME SANAT YÖNETMENİ NURETTIN ÖZEL HUKUK DANIŞMANI Av. ABDURRAHIM KÜÇÜK MALI DANIŞMAN MUSTAFA ÇALIŞKAN YÖNETIM VE BASKI ADRESI: Fevziçakmak Mh. 10453. Sk. No: 25 Karatay | KONYA Telefon & Faks: 0332 342 52 82 Web: www.anadolugunluk.com reklam@anadolugunluk.com haber@anadolugunluk.com BASKI Çimke Basım Yayın Yapım Ltd. Şti. Anadolu Günlük Baskı Tesisleri B.T. : 17 Aralık 2016
Bir evden iki öğrenci okula gidiyorduk. Ben ablam. Ablam benden iki sınıf öndeydi. O yıllarda doyasıya süt içtiğimizi hatırlamıyorum. Günümüzde ana sütüne en yakın süt olduğu kanıtlanmış olsa da, her ne kadar kendi keçilerimiz olsa da doyasıya süt içemiyorduk. O yıllarda köyde her ailenin 8-10, 10-15 şeklinde keçileri bulunurdu. Bizimde 12-13 civarında keçimiz vardı. Köyde keçiler bacak başı (keçi başı) hesabıyla yıllık birer kutu buğday (Bir teneke buğdayın üçte biri buğday ölçüsü) karşılığında çoban ‘hak’ı verilerek güttürülürdü. Çobanın azığı keçi sahiplerince keşik (nöbetleşe) şeklinde karşılanırdı. Keşik, kime geldiyse bir gün önceden o evde bir telaş başlardı. Yiyeceği ekmeği olmasa ekmek bulup o keşik günü çobanı sabah kahvaltısı, öğlen yiyeceği azık hazırlanması ve akşam yemeği olmak üzere karşılanırdı. Biz çocuklar çoban kahvaltısını yapıp evden çıkmadıkça kahvaltıya oturamazdık. Keçiler doğurmaya başladığında çoban dağdan oğlağı torbasına koyup sırtında evlere getirir “Muştuluğumu isterim.” der ve o günün parası bir, iki lira para verilirdi. Köyün vazgeçilmez orta oyunu gençler tarafından her kış tekrarlanırdı. Keçiler doğurduktan sonra ilk iki gün sağılan sütler koyu kıvamlı bir süt olduğundan ‘ağız’ olarak adlandırılırdı. İki üç gün sağılıp biriktirilen bu süt kaynatılır, pelte bir kıvama ulaşınca içine üzüm pekmezi ilave edilir, tüm aile bireyleri yufka ekmekle “ağız” yenirdi. Çok severdim “ağız” yemeyi. Çünkü en çok süt tükettiğimiz dönem olurdu “ağız” yediğimiz günler. Keçilerden tam süt sağılmaya başladığı günler köyde birkaç aile bir araya gelerek “değişik” uygulaması yaparlardı. “Değişik” uygulanırken sağılan sütler sitil veya helkelerle o eve götürülür, süt sütleğen çöpleri ile ölçülür ve çöp üzerine bıçakla çentik açılırdı. Toplanan sütü evin hanımı haranı veya kazanda kaynatmaya koyulurdu. Bizim evimizde de öyle olurdu. Süt kaynar sonrasında yufka ekmeği bir tasa doğrardık. Üzerine de annemiz biraz süt döker, bizde onu yerdik. Aldığımız süt gıdamız bu şekilde olurdu. Öyle bar-
daklarla süt görmezdik. Kaynatılan süt daha sonra yoğurt mayası katılarak yoğurt yapılır bir hafta biriken sütler tuluklarda yayılmak suretiyle yağı alınır, ayranı tekrar “değişik”le süt getiren ailelere süt çöplemesinde işaretlenen çöpler karşılığında dağıtılırdı. Süt içemesek de kalan ayranı da doya doya içerdik. Ayran hangi kaba katılırsa yanında bir tane ‘kefki’ bulunur, içeceğin kadarını ‘kefki’* ile alıp içerdin. (*‘kefki’: Su kabağı kuruduktan sonra gövdesinden açılıp maşrapa yapılmış şekli.) Ayranı değişik şekillerle de tüketirdik. Mısır kırmasından yaptığımız lapa üzerine dökülür, karıştırılır ve ayranlı çorba olarak da tüketirdik. Ayran kaynatılır çökelek yapılırdı. Asla ziyan edilmezdi. Demiştim ya “doyasıya süt içemiyorduk” diye üçüncü sınıftım. Bir gün öğretmenimiz “Çocuklar yarın hepiniz birer bardakla gelin. Size süt dağıtılacak, ekmek dağıtılacak.” dedi. Çocukluk işte çok sevindik, süt içecektik. Ertesi gün güneşli bir gündü. Üçüncü teneffüs olunca tüm okulun öğrencileri okul bahçesinde tek sıraya geçirildi. Yirmi santimetre çapında bir bazlama veriliyor, elindeki bardağa da süt dolduruluyor, bir kenara çekilip yiyip içmeye başlıyorlardı. Bana da verildi. Acıktığım için elimdeki bazlamayı hemen dürüm yaparak yemeye başladım. Hasundan* yapıldığı için hoşuma gitmişti. (*hasun: Fabrika unu.) Daha sonra verilen sütü yudumlamaya başladım ama o bir tas ekmek kırıntısı üzerine döktüğümüz sütün tadını alamamıştım. Ertesi gün babamın 75 kiloluk torbalardan kilo ile sattığı kesme şekerden iki tane şekeri ve bir çay kaşığını cebimde okula götürdüm. Süt dağıtılınca şekerlerimi de içine attım. Bazlamamı yedikten sonra sütü yine içtim ama yine o sütten istediğim lezzeti alamamıştım. Sütün tadını beğenmediğimi babama anlatınca “Oğlum o Amerikan yardımıymış. O süt tozunun neden yapıldığını bilmiyoruz ki.” demişti. Süt dağıtımı devam etiği günlerde bazı öğrenciler süt almaz oluş, alanların birçoğu da bir kenara, köşeye döker olmuştu. Bu fark edilmiş olmalı ki “Çocuklar bundan sonra size vereceğimiz süt tozunu evlerinizde pişirtip içeceksiniz.” denildi. Ertesi gün her öğrenci kaplarını getirmiş ve bu kaplar içine Amerikan süt tozundan doldurulup evlerimize götür-
DURMUŞ ALİ ÖZBEK dük. Daha sonra iki kardeş olanlara da bir teneke kutu ile süt tozu verildi. Annem evde bir iki defa pişirdi içtik. Ancak “Çocuklar bir de bunu yoğurt yapalım.” dedi. Bir iki defa da yoğurt yapıverdi. Ama süt tozumuz daha çoktu. O günlerde bir keçimiz öldü. Oğlağı öksüz kalmıştı. Annem hemen bir biberon tedarik etti ve bu süt tozundan kaynatıp oğlağa içirmeye başladı. Oğlak seve seve içiyordu. Günler geçti oğlak gürbüzleşti, annesi olan oğlaklardan hiç geri kalmadı. Kocaman bir teke oluvermişti.
bana bir kiloluk teneke kutu içinde peynir verdiler. Tek çocuğa teneke kutunun yarısını verdiler. Peyniri evimize götürdük. Babam bize verilen konserve açacağı ile teneke kutuyu açıverdi. Tadına dahi bakmadı. “Bunun ne peyniri olduğunu bilmiyorum. Ben yemem. Çocuklar isterseniz sizde yemeyin” dedi. O güne kadar benim bildiğim tek peynir deri peyniri idi. Bu peynir ise ekmeğe sürülebilen bir peynirdi. Ablamla ben sevmesek de o günlerin kıt kanaat gıdaları yanında bu peyniri yedik.
Artık okulda süt dağıtılmıyor, bazlama dağıtılmaya devam ediyordu.
Bizlere o yaşlarda verilmek istenen Amerika’nın yardım severliği miydi?
Derken yağ dağıtacağız denildi. Taslarla yağ verildi. Biz iki kardeş olunca yine bir teneke yağ vermişlerdi.
Verilen kutuların üzerine hep bakardık. Kenetlenmiş iki el görürdük. Bu iki elin anlamı biri senin, biri de bizim elimiz miydi? O yaşlarda belki de bizim kuşağımız öyle düşünmüştür.
Öğrenci anneleri sıraya konmuş öğretmen evinin mutfağında bazlama yapıyorlar, üçüncü teneffüslerde de dağıtılmaya devam edildi. Derken un bitince öğrenciler görevlendirilip Güneyyurt Kasabasından çarşı ekmeği getirtilmeye başlandı. Ekmekler dörde bölünüp öğrencilere birer parça verilir oldu. Bu sırada yine yağ dağıtımı yapılmaya başlandı. Çarşı ekmeğinin içine kaşıkla yağ dökülüyor bizlerde yiyorduk. Bir gün arkadaşımın biri küçük tasının içindeki yağı gösterip, bunu içebilene bir lira vereceğim dedi. Ses çıkaran olmadı. “Ben içerim” dedim. Bir çay bardağı kadardı. O bir liraya heveslenmiş olmalıyım ki yağın bulunduğu küçük kabı elime aldım. İçinde bir çay bardağı kadar yağ vardı. Yağa baktım ve nefes almadan bir dikişte bunu içebilirim dedim içimden. Bana bakıyorlardı arkadaşlarım. Ve öylede yaptım. Bir lirayı aldım. Lakin aradan 15 dakika geçtikten sonra içim bulanıyor ders bitiminde bir an önce eve ulaştım. Hemen iki tane ekşi narı parçalara ayırıp yedim. İçimdeki bulantı geçmişti. O günden sonra bir daha o yağla yapılan bir şey yemedim. Hayatım boyunca da bir daha da bahse girmemiştim. Bir gün ekmek getirmek için yanımda bir arkadaşla bana da görev verildi. Kasabaya giderek 25 bana, 25 ekmek arkadaşıma birer torba içinde bir saat yürüyerek okulumuza getirdik. Bizim de hissemize birer çeyrek ekmek düşmüştü. Aradan zaman geçti peynir dağıtacağız denildi ve ablamla
Sonradan gördük ve öğrendik ki; Amerikan Samlarına elini verdin mi, sende ne kol, ne bacak bırakıyorlar. Dünyayı kan gölüne çeviriyorlar. O tadını sevmediğim süt tozların, yağların, peynirlerin gibi seni hiç mi hiç sevmedim. Bizleri gerçek Müslüman ve Türk kimliğimizden milim dahi uzaklaştıramadın. Ama bu vatan içinde yerli Samlar yetiştirildiğini de hiçbir zaman göz ardı etmedik. Zira o seni seven yerli Samlar, şarlatanların yıllarca bu vatana, bu millete hangi oyunları oynadıklarını gördük ve yaşadık. Hele en son 15 Temmuz 2016’da aziz Müslüman Türk Milletine en çirkefini sergilediler. Senin oyununu bu necip millet çok iyi gördü ve artık oyunlarına bu milletin gelmeyeceğinden emin ol. Artık bebeklerimiz ana sütüyle büyüyor. “Her şey aslına döner” sözünü hiç aklımızdan çıkarmamıştık ama oyunlar ve entrikalarla aslımıza dönmek bir hayli zamanımızı aldı. Biz gerçek fabrika ayarlarımıza, aslımıza döndük. Sen ki Şeytan Sam, nasıl mazlum insanları sömürmek için yaşadıkları mekânları yakıp yıkıp, devletleri kan gölüne çevirdiysen o mazlumların da “ah”ları bir gün seni o gölün içinde boğmaya yetecektir. Ne süt tozu, ne yağ, ne de peynir gelecek diye bakan çocuklar yok artık. Dünya mazlumlarına yardım elini artık bu millet uzatıyor.