.
..., .
DIN BAGLAMINDA. • • NEWTON'UN BILIM ANLAYlŞI Ç,E$U; İB~~ ..ö~n~M#t
A. U. ILAHIYAT FAKtlLTESI ARŞ. GöR. ANKARA
ı. GİRİŞ:
Bu makalenin amacı -positiy.ist, ampirist, · deneyci ve doğrulamacı- bilim ·adamlığının bir örneği ohirak taklit .edİIİ:iıesi istenen Newton'la ilgili klasik görüşü' eleştirerek, daha doğru bir Newton imajını ortaya koymakt:ır. Biiyük positlvist, fizikçi ye .P·o sitivist fi?iğin kUrucusu olaİı Newton, her türlü dini urıSurdaıl, gizemli uns~ larcİan (occult qualities). vahiyden · v~ Uluhiyetten soyutlanmıştır. İşte Batı Üniversitelerinde · eğitim· gÖren nesillere Ernst Mach tararuıdan takdim edilen Newton'un klasik imajı b~u. Viyana çevresi otorite~erinden ~çi . Mach'ın ve 19. yüzyılın bitiminde fıziğin tarihiyle ilgili meşhur kitabının takdim ettiği NeWton'un positlvist imajı 1 . Bununla beraber, son zamanlarda Newton'la ilgili yapıian eleıatlrel araştırmaların ışığında bir bilim adamı olarak Newton ve bilim · · ·anıa.yış·ının, · Mach ve taraftarlarının-in·anmamı zı istediklerinden çok dahafarklı olduğ~ ortaya çıkmıştır. Böylece Newton'un bilimini dini bağlamda yeniden ortaya k~ymak, yeriid~n yo·rumlamak ve yeniden biçimlendirıİıek zorundayız2. Bilim tarihi, felsefe ve dini araŞtırmalar alanında bu konu Şu ana kadar neredeyse tamamen ·görmezlikten gelinmiştir. Newton'la il- · gili araşt~alardaki . bu. yeni gelişmelerin sonuçlan aynı zamanda Batı'daki bilimsel devrimin aruamı ve yorumunu da etkileyecektlr. Newton'cu bilimin içinde şekillendiği dini bağlaının öneınini. yeniden ele alan çalışma ların örnekleri olarak EA. Burt:t3 ve Hans BlumıKrş. Emst Mach, 11ıe Sctence of Mechantcs, (Chicago Unlyerslty Press,4th ed.,l919). 2oaha.g~ş bilgi Için bkz. Frank Manuel, The Re~n ojls~ Newton, (Oxford UniVersity Press,l974). · 3Krş. E. A. Burtt. The Metaphysıcal ·Fowıcl.at!ons of Modem Science, (New York: Anehor pb., Doubleday;l955).
JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 6 NO: 4
·.....
· ~
~
~
..
NEWTÖN's· SCIENCE. IN THE CONTEXT ·OF RELIGION ERNEST WOLF-GAZO
:PRoF. ım:·AMERiKAN tlNİVERSİTESİ- KAHİRE I.
· PROLOGUE:
The purpose of the following essay is to rectlfy the classical ·image of Newton as the· prototype scientlst- positivistic, · empiristic, verificationistlc- to be emtilated. Newton the great positivist, physicist and promoter of a positivist physics getting rid of rdigious ramitications of miracles. occult qualities, revelation, and deity: this was the classkal portrait .Presented to many generations ·of modern stl:ldents of natural sciences in Western. universi:tles by Em~t Mach: The authority of the Viennese positivist physicist Mach· and · his well known work on the history of physics at tum of . the 19th century especially pro'moted the positlvist image of.Newton:1 However, in the light of more :recent critical Newton research it becomes cıear ~hat Newtqn, the man and his science, is a far möre complex ·a ppearance than Mach and his followers made us i:o believe. fact is, that we must redraw, reinterpret and redesign New!;on's science in the context of reli. gion. 2 This theme had been hitherto almost totally neglected 1n the area of history of science, philosophy. and religious studies: _The conse. qiıences of these new developments in Newton . studies will also affect the interpretation and meaJ$ıg of the scientific revolution in the West There are signs, such as the work of E.A. Burtt3 and Hans· Blumenberg,4 that there isa reevaluatlon of the significance of the religious con-
The
lcf.lj:mst Mach, The Sctence ojMechantcs, (Chicago University Press.4th ed.,l919). · 2See the instructtve work by Frank Manuel, The ReligiDn of Isaa.c Newton. (Oxford University Press,l974). 3cf. E.A.Burtt, The 'Metaphysical Fowıdations of Modern Sctence, (New York: Anehor pb., Doubled~y.1955). 4ı especially wish to draw the attentlon to' the works by Hans Blumenberg, Legitimacy of theModem Age. (r.UT Press,l986); 71ıe Genesis"ojtlıe Copemıcan· World (MIT press,l986). 279
280
\
't
ı ı
ı
!
ı. ı
i! 'ı •:
DIN BAGLAMINDA NEWTON'UN BILIM ANLAYlŞI
berg'in4 eserleri zikredilebiliı-5. Newton'un ve Newtoncu bilimin içerisinde büyüdüğü genel tarihi ortamı görmemde bana yardımcı olan, özellikle de Richard S. Westfall, I.B. Cohen ve Frank Manvel olmak üzere birçok Newton uzmaruna şükran borçluyum6 • Tekrarlarsak, bu makalenin temel eğilimi: Modem zamanlarda bilim ve din arasındaki ilişkinin önemini kavrayabilmek -için Newtoncu bilim anlayişını ele almanın gerekliliğidir: Zira daha sonralan fizik olarak adlandınlan Newtoncu doga . biliminin şekillenmesinde, dini görüşlerin çok ciddi etkileri bulunmaktadır. Bu, aynı zamanda, Batı dünyasındaki bilimsel devrimi daha derinJ.emesine degerlendirme imkanı-m da .biZlere vere· cektir. Dunıınumu tesbit edebilmek için. Newton'un Anglikan kilise adamı, meşhur klasik bilimci ve 1700-1740 tarihlerinde Cambridge Üniversitesi, Trinity College Müdürü, olan Richard Bentley'e yazdıgı: mektuplara7 , Principia Mathematica'nın 1713 tarihli ikinci baskısına eklenen The General Scholium'a (Genel Açıklama) ve bazı sorulara (Queries), özellikle de 1706. tarihinde The Optics'e eklenen 31. soruya dayanmaktayım. Gerekli durumlarda da Clarke-LeibniZ'in meşhur mektuplaşmalarına da göz attım. Kilise adamı olan Samuel Clarke bu mektuplarda . ; Newtoncu bilimin "uzayın Tann'nın mutlak hakimiyetinde oldugu''yla ilgili temel görüşünü Leibniz'e karşı savunmuştu8.
'1
i
i
lı
1. ı i ı !
i! ii ii
!1
ı:
n.
TARİHİ BAGLAM
Descartes'in kendi . zamanındaki bilimsel faaliyetlerin felsefi sonuçlarını ifade etmesinden bu yana, post-Karteziyen düşünürler için alemin res extensa..(yer-kaplayan--şey) ·ve · res cogitants (düşünen şey) olarak ikiye bölünmesi, yani düalist bii alem anlayışı temel sorun
ı.
i
ı.
ı ;
i· ı
ı ı
i
ll ı. d ıı
1}
ı 1
ı
4özeJllkle şu çalışmalara dikkat çekrnek Istiyorum: Hans Blurnenberg. Legi..'im.acy of the Modem Age, (MIT Press. 1986); The Genesis of the Copemican World (MIT press, 1986). 5Bkz. Chrlstopher Dawso'n, ReligiDn Cllld the Rıse of W es· tem-Cı.ılture,. (GI.ITord Lectures, 1948-1949, New York: Doub· leday, 1950); ayrıca; Gale E . Chrlstlanson, In the presence of the Creator: lsaiıc'NewtOn and hiS Times, (New York: Free Press,1984). 6Krş. Richard S .Westfall, Never at Rest-A Biograplıy oflsaa.c Newton (Cambridge University Press,1980); I.B.Cohen, The Newtontan Revolution, (Cambridge University Press,1980); Frank Manuel, A Portrait of Newton, (Harvard University Press,l968). 7Bkz. H.Gorlac/H.C.Jacob, ''Bentley, Newton and Provldcnce", Jaurnal of the Hlstoiy of Ideas Vol. xxx, 1969; R. J. White, Dr. Bentley: A Study !n Academic Scarlet,-(London: Methuen, 1965): ve C. O. prlnk, EngUsh CUıssical'Scholarship, (Oxford University Press, 1985) 21-40. 8Krş H.G..Alexander, The Clarke-Lelbnlz Correspondence, • (Manchester University Pre.s s,1956).
text in which Newtonian science was actually formed5 . Of course, I am indebted to numerous NeWton scholars. especially Richard S. Westfall, I.B. Cohen. and Frank Manuel, who have helped me to see the general histoncal context in which Newton and Newtonian science flourished. 6 Again, the basic tenor of the essay is this: In order to grasp the real significance of the relationship between science and religion in modem times. it is necessary to assess Newtonian science in which theological comıiderations had a considerable impact upon the formation of the science of natııre . later laıown as pQ.ysics. This in turn will give us .a deeper appreciation of the scientific revolution i.ıi the West. · In order to make my case I have relied on Newton's letters to the Anglican churchman, superb classical scholar and Master of Trinity College of Cambridge University. between 17001740. Richard Bentley7 ;-the G:eneral Scholium appended to the second edition of the Priıici pia Mathematica of ı7ıs;· and söme ·of the Queties, especially Queıy 31 added -to· the Op~ tics in 1707. And as deemed necessary. I have glanced at the famous Clarke-Leibriiz correspondence, in which the churchman Samuel Clarke defended basic positlons of Newtonian science against Leibniz in terms of space being the absolute domain of God8. ll- ffiSTORICAL CONTEXT
Ever since Descartes formulated the philosophical c:onsequences of the scientific activities of his time, it became clear that the most essential problem...for__post=-Cartesian...thinkers. had been the primordial division in the world: bet.Ween r'e s extensa and res cogitaİıs, in short, the bifurcatioı:i of nature. This was the most negative result of the Cartesian program of scientific research. Yel, With the advent of 51nstructive,Cbiis topher Dawson, Religion Cllld the Rıse of Westem Cu.ltuie, (Gifford Lectures, 1948-1949, New York: Doubleday, 1950); also; Gale E. Christiansen , In the Presence of the Crea.tor: lsaa.c Newton and h ıs Times. (New 'York:Free Press,l984). · · 6cf.Rlchard S.Westfall, Never at Rest-A Biography of'İsaac Newton (Cambridge University Press, l980);· l.B.C~hen, The Newtontan Revolution, (Cambridge University Press, 1980); Frank Manuel. A Portmit of Newton, (Harvard University Press,1968). 7See H.Gorlac/H.C.Jacob. "'Bentley, Newton and Providence"', In: Journal of the Histoiy ofideasVol.xxx,l969; R.J. White, Dr. Bentley: A Study in Academic Scarlet, (London: Methuen,1965): and C.O. Brink, EngUsh Classical Scholarship, (Oxford University Press,l985)21-40. 8cf. H.G.Alexander, The Clarke-Lelbnlz Correspondence, (Manchester University Press,l956).
IsLAMI ARAŞTIRMALAR CİLT:
6 , SAYI: 4
IBRAHlM ÖZDEMIR
olarak ortaya çıkmış oluyordu. Bu, Karteziyen bilimsel araştınnc;ı programının en olumsuz·sonucuydu. Üstelik Newton'un Prlnclpla'sını ortaya çıkarmasıyla Karteziyencillk İngiltere ve Kıta Avrupasında çöküşe geçmişti. Biz postmodernistlerin Karteziyencilikten miras aldıgı temel sorun. ruh-beden S<?rununa dönüşmüştt1. Gt1nt1müz Psikoloji, Psikoterapi ve ayrıca Blokimyası konuya egildiklertnl ileri silnnektedirler. Bununla beraber doga felsefesiyle ilgili çözt1mlenmemiş bir diger sorun daha bulunmaktadır. Bu da, Descartes tarafından serbestçe, ancak Newton ve Hegel tarafından ciddi olarak ele alınan doga ve Tanrı'nın tradesinin doğasıyla ilgili. olan sorundur. Tann'nın ye_ri hem Newton ve hemde Hegel'in sistemlerinde dışlanmayarak, gerekli şekilde ele alınmıştır. Bununla beraber Descartes, Newton ve Hegel dönemini kapsayan insan, Tann ve doğa ilişkileriyle ilgili çok derin bir vurgu değişimi vardır9. Bu vurgu deglşimi Batı medeniyetinin daha sonraki gelişmesine damgasını vurmuştur. Bununla beraber bütün bu sürecin kendi · içinde bazı güçlükleri bulunmaktaydı. Mekanik bir alem anlayışını ancak Newton ve 1690'ların sonlanndaki Newtoncular tasarlayabildiler. Ancak Newton ve 1690'ların Newtonculan Royal Soclety ve· Anglikan Kilisesi'nin resmi kurumu içerisinde bu anlayışı matematiksel ve denS!~el olarak ele alabilen mekanik bir alem anla)~ tasarlayabildiler. İşin ilginç yanı, bütOn bunlara rağmen, oldukça muhafazakar bir Tanrı kavramını korumalarıydı. Bu yeni Tann kavramı sadece yeni mekanik doga felsefesini meşrulaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda Francis Bacon ve Isaac Newton tarafından başlatılan .. billmsel_gelenegin yerleŞip, ku\TVeJ~ lenmeslne de yardım ediyordu. Robert Boyle, Henry Oldenbqurg (Royal Society'nin sekreteri) ve Newton'un kendisinden tutun da Anglikan Kilisesi Newtoncularına (Rı.chard Bentley, William Whiston ve Samuel Clarke gibi) kadar hepsi bu yeni bilim geleneginl hem desteklediler, hem de Anglikan Hristiyanlığının Tanrı kavramını desteklemek için bu yeni bilim geleneğini kul- · landılarıo. Newton ve Whiston'un Arian ve Urutaran olmaları. onlan Oğul ve Ruhul Ku~üs'süz 9Krş. R.S.Westfall, Sc!en~ and Rellgion tn the 17th Cenlu· ry'England. (Michigan University Press,l973): ~- C. Jacob, 'The Newtonian and the EngUsh Reoolutlon, (Comell University Press,l976): aynca, Gazy Guttlng (ed.) Paradlgms and Revolutf.ons, (Notre Dame University Press,1980): John Cottıng ham, (ed.and tr.) The Letters· of · Descartes, (Oxford University Press, 1981), ve EmU Fackenhelm, 'The Religfous IX· menston tn Hegel's 11ıought, • (Toronto University Press, 1970). . . 10See H.Purver, The Royal Socfety, (London:Routledge,1967). Douglas Bush, Scfence and EngUsh Poetry, • Oxford' Unlvers1· ty Press,l967). · · JOURNAL OF ISI.AMIC RESEARCH VOL: 6 NO: 4 ,
·.......
~
~
281
Newton's Principia, Cartesianism was on it.S decllne in England and the Continent.The basic philosophical problem: w~ich we post-niodems inhertted from Cartesianism was transformed into the mind-body problem. Present day psychology, psychotherapy, as well as biochemistıy, daim to take care of the matter. Be that as it may, there was another problem unsolved within the area of natural phllosophy, which had been treated by Descartes in a cavaller manner, but taken seriously by Newton and Heg~I. namely. the nature and will of God. It was in Newton as well as Hegel's system that the status of God was put Within the framework of their respective systems, and not abandoned. Nevertheless, · there is a profound shift of emphasis in the rela-tionship between Man, God, and Nature covering natural philosophy from Descartes, Newton, to Hegel9. This shift of emphasis was to impose its stamp upon the subsequent development of westem civilization. This whole process. however, has some complexity built into it. For it was Newton and Newtonlans of the Iate 1690s, who were able to propose a mechanical conception of the world, treated mathematically and experimentally, Wit- . hin the official institutlon of the Angllcan church and the Royal Soclety, and ·astonis~g ly, were- able to keep a rather conservattve canception of God. This conception of God not only served to legitimize the new mechanical natural philosophy. proclaimed by _F rancis Bacon and Isaac Newton. .From Robert Boyle , Henıy 01denbourg, the Secretaıy of the Royal· SoCiety, and Newton himself, to the followers in the AngUcan church of Newtonfanlsm, such as Richard Bentley, William Whiston, and Samuel Clarke: All supported the new spirit of science and, at the same time, us~ this sclence in order to support the God of Anglican Christianity10• Newton and Whiston were Arians or Unitarian, bJlt this did not deter them to support the exıstence and will of God, Without the Son and the Holy Spirlt. The great adversaıy of the scientific as well as the theological community in England and the Continent was Hobbes and Spinoza, respective9cf. R.S.Westfall, Science and Religlon In the 17th Century England, (Michigan University Press,l973): M.C.Jacob, .The Newtonlan and the English Reuolutton, (Comell University Press,1976); also,Gaıy Guttıng (ed.) Paradlgms and Reoolu· ttons, (Notre Dame University Press,l980);John Cottıngham, (ed.and tr.) The Letters of Descartes, (Oxford University Press,1981), and Em ll Fackc:nhelm, The Religlous D!menston tn Hegel's Thought. (Toronto University Press. 1970). . 105ee H.Purver, 11ıe Royal Socıety, (London: Routledge,1967). Douglas Bush, Science and English Poetry, • Oıd'ord Unlversl· ty Press,1967).
D IN BAGLAMINDA NEWTON'UN BILIM ANLAYlŞI
282
desteklemekten alıkoya ve Avrupa'daki bilimsel ve aynı zamanda teolojik toplulugun en büyük muhalifleri Hobbes ve Spinoza'ydı. Cambridge'teki Henry More ve genç Newton'un lesirindeki NeoPlatonistler ilkin Karteziyen olmalanna rağ men, Newton'un kendi gelişiminin sürecinde bu durumlarını değiştirdiler. Bununla beraber şu rasınıda da vurgulamak istiyorum: Bilirnde devrim ve dinde-muhafazakarlık gibi ilginç bir düşünce için sadece İngiltere'de elverişli bir ortam vardı. Bu durum gerçekten mostesnaydı ve sadece Newton ve Newtoncularca değil, birçok seçkin kişirıin çabalarının sonucuydu. Diğer tarafta Napolyon'un ordularının l806'da Jena'ya girdigi ve Hegel'in de, işsiz ve Phenomenology•nın müsveddesi koltugunun altında olarak, şehri terketmek zorunda kaldığında lnsan ve Doğa'nın biribirtyle olan ilişkisi bağlamında Tanrı'nın yeri, o zamana kadar anlaşıldığından çok daha derin ve köklü bir şekilde değişti. Büyük fırtına birazdan kopmak üzereydi. bir
Tanrı'nın varlığını
madı. İngiltere
'ı
ı
lı
1,
1
~
i!
ı:
li ıı ·
ı.
i lı
r!
Yalıruz hikayemiZde bir paradoks var: Newton bir yandan genel olarak matematiksel yöntemi, deneyciliği ve bilimsel girişim sürecini kurarken, aynı zamanda muhafazakar bir sosyal, ekonomik ·ve politik hayat anlayışını da tesis etmişti. Newton'un Bentley ve diğer önde gelen Anklikan Kilise liderlerince de doğrula nann Pantokrator'u (herşeyi idare eden}, muhafazakar bir çerçevede en devrimci fikir ve yöntemleri birleştirmeyi başarmıştır. Newton'un dünyasmda bilim ve din; politik, toplumsal ve ekariomik bağlaında el ele gitmiştir. Newtonculuk Anglikarı Kilise adamlarının sahip olduklan kurulu liberal, toplumsal ve siyasi konumlarını himaye etmiştir. Boylece-·Newtôô·uıl-Pantokra: tor'u Tanrı'nın zaferi adına Principa'yı meşru laştırma, kilise ve devlette belli çıkarlan olanlarda Newtoncu bilime karşı olumlu bir tavır meydana getirme gibi birçok işlevi birden üstleniyordu. 11 Hegel'ın
konumunda durum bir post-aydın sorundu. Kant Kritik'lerini tamamladığında Napolyon'un orduları -gelişme fikri, bilim ve teknoloji ruhuyla dopdolu olarak- Avrupa'nın büyük bir bölümünü hakimiyetinde tutuyordu. Tanrı'nın rolü ve fonksiyonu da positivist bir tavırla henüz azledUmemişti. Hegel insan ve Tanrı arasındaki ebedi düzeni korumaya çalışan devrimci bir düşünür olarak bu eğilimlerin farkındaydı. Bununla beraber bu lanmacı
1 1 Newton 'un ilahi düzeni tanımlamak Için siyasi bir dil kul· dikkat edilmelıdlr: Jrade, Güç ve Hakimiyet (Will, Power, and Dominion). landığlna
ly. Although the Cambridge Neo-Platonists under Henry More and the yoüng Newton were · Cartesians at first, they changed their positions within the course of Newton's own develop-" mentYet, I want to point out emphatically,only in England was the situation congenial to a curious idea-revolution in science and canservation in religion. This situation was truly unique and fostered by unique individuals- not the least Newton himself and the Newtonians. On the other hand, by the time Napoleon's forces enter ed Jena in 1806 and Hegel had to flee the city unemployed and supposedly with the manuscript of the Phenomenology under his arın - the s tatus of God \vithin the relationship between Man and Nature had changed more profoundly than had been realized at time. The big storm was yet to come. There is a paradox to our s tory: Whereas Newton promoted the mathematical method, experimentalism, and the scientific enterprise generally, he promoted, at the same time, a conservative image of the social, e conomic, and palilical life. Newton's Pantokrator, endorsed by Bentley and other prominent Anglican church leaders, managed to integrate the most revolutionary thought process ana methods Within a cons ervative framework -no doubt this operation was quite an achievement. Science and religion went hand in hand within the cantext of the political, social, and economic realm of Newton's world. Newtonians encouraged the established liberal Anglican Churchmen in their own social and political enterprtse. Thus, Newton's Pantokrator took on several functions- to Iegitimize the Principia in the name of the ·gıory of God;-and to·fostera-positive attitude toward Newtonian science by those who had special interests vested in church and state 1ı. In _Hegel's case the situatlon was a postenlightenment matter. Kant had completed his Critiques and Napoleon's troops were covertng a larg~ part of Europe imbued with the idea of progress and the spirit of science and technology. The role and function of God had already been displaced through a positivist attltude. Hegel was aware of these tendencies he was a revolutionary thinker who tried, however, to preserve the eteı:nal order between Man and God. However, this relationship took on a different colortng within his system of sciences, as compared to Newton's system of the world. Hegel's discovery of the absolute Mind, as a reconciler ll Note that Newton uses pollticallanguages In ord er to dese· ribe divinity: Will, Power, and Dominion.
ISLAMI ARAŞTIRMALAR ClLT: 6, SAYI: 4
IBRJ\HlM ÖZDEMJR
ilişki,
283
Newton'un dO.nya sistemiyle
(gön1ŞO.yle)
karşılaşbnldıgında, Hegel'in· bilimler sisteı:nin de ayrı bir renge bCtnlnmfı.şto.. Hegel'in sanat.
din ve felsefeyiyeniden uzlaşbran mutlak zihn'i (mind) keşfi, son tahlilde insanı tabiat vası tasıyla yeniden Tanrı'yla birleştirmiştirı2. Newton'un ise Pantokrator'unu doğrula mak için tabiata ihtiyacı yoktu. Hegel'In ise mutlak zihin (Mind AMolute) vasıtasıyla Tanrı kavramını ele alabilmesi için organik bO.tfı.nlfı.ğı1 içinde doğadaki değişmeye gerçekten ihtiyacı olmuş-tur. Bu, çoklannca Hegel'ın Tanrıyla oynadığı şeklinde yanlış olarak anlaşılmıştır. Halbuki sadece Tann-lnsan-Tabiat arasındaki CtçlO. ilişkide zeklee bir değişme meydana gelmekteydi. Descartes ise, bugan bilindiği gibi, halk söz konusu olunca Tann anlayışmda do.ro.st değildi. Tanrıyı, onun dışında epistemçılojik olarak hiçbirşeyin mı1mkün olmadığı durumlarda bir cankurtaran yeleği gibi kullanmıştır. Newton ve Hegel Uluhiyeti (Deity) ele alırken daha do.rCtsttüler. En azından Newton'un Arianlsm'i konusunda görüld0ğt1 gibi daha diplomatiklerdi. Böylece ironi ve paradokstarla kannaşık bir konuyu takdim etmek istiyoruz: lm.an ve Doğa arasındaki ilişkide Tanrı'nın rolü, fonksiyonu ve yertyle ilgili değişim. Hegel'in Mutlak Zihni (Mind) ve Newtorı'un da Pantakrator'u, b~ dO.nya sistemi ve Wi~ chaf çerçevesindeki Ince değişimleri anlayabilmek için bir ölçüt göre'li yapacaklardırıs. Bununla beraber, Insan ve Tann arasındaki kopma henoz ne Newton'un sisteminde ve ne de Hegel'in Wlssenchaft'ında meydana gelmemişti. Ancak Kant tarafından yeni bir konum kazandırılmış; Marx, Feuerb.ach, Darwin ve Nictzsche tarafından da bu ilişki koparıimıŞtı. B~ ~ lamda konuyla ilgili olarak Karl LöWith'iİı 19. yüzyıl Avrupa dO.şO.ncesiyle ilgili değerlendirme leri dogrudur: Tann ve insan arasındaki klasik dO.Zenin yılalması, Newton veya bilimsel devrimler tarafından başlatılmamıştı. Aksine seküler bir bağlamda oluşti.ırulmuş ve teolojinin temel Inançlanyla bağdaşmayan doktirinlerin ellyle · olmuştur14 •
·
Bununla beraber Hegel kendi zamanının teolojik, felsefi ve aynı zamanda bilimsel durumunu kuşatan en önemli sorunun farkına 12Krş. Tcodor IJtt, Hegel. (Heldelberg: \Vmter Verlag, 1953). ve R. G. Colllngwood, The Idea of Nature,- (Oxford University Press, 1980, New E.ogland). 13Bkz. V. Hösle, Hegel's System, (Hamburg: Meiner Verlag, 1986). 140zelllkle bkz. Karl Löwith, From Hegel to Nletzsche, New York: Doubleday,l969), ve 'The Meanlng of History, "Chicago University Press, ı952), Loren Eisely, Darwlns- Century, (New York: Doubleday, 1965).
JOURNAL OF ISUI.MIC RESEARCH VOL: 6 NO: 4
of Art, Religton, and Philosophy. also re united at last Man with God, through Natureı2. Newton did not need nature to justify the Panto!rrator. Hegel did, Indeed, need the transformatian of nature in its organic whole to come to terms With his God, through the Mind .Absolute. This was mistaken by many to mean that Hegel had played God. Not so, since there was a subtle shift taking place between the triadic rela tionship of God- Man-Nature. Descartes was protective of his God in public dealings- he used God as an insurance agenl, just in case things IDigbt not work out epistlllmogically. . Newton and Hegel were more honest in their deallngs with the Deity, or at least more diplomatic in the case of Newton 's Arianism. Thus, we want to present a complex theme with ironies and paradoxes involved, namely, the shift of God's role, functıon and status wlthln the relationship between Man and Nature. Hegel's absolute mind and Newton's Pantokratar serve as a leverage to understand the subtle shifts within the framework of a system of the world and Wlssenschaftıs. Yet. the actual break in the relationship between Man and God had not occurred in Newton's system, nor in Hegel's Wissenschaft, but was relocated by Kantand dismantled by Marx, Feuerbach, Darwin, and Nietzsche: In this sense Karl Löwith's assessment of 19th century European thought ıs correct; the breakdown of the classical order betwee~ Man and God was initlated not by Ne\.vton, or the scientific revolutions, but by doctrines proposed in a secular cantext that were irreconcüable within basic theological tenets14. However, Hegel sensed the most immediate problem besettıng the theological, philosophical. as well as the scientific situation of this his time: the bifurcatlon of nature. In his so-called "DlfferenzschrUt" he wrttes, "Bifurcatlon ls the source of the need for philosophy... " G. Lasson,ed., Erste Druckschriften. Berlin: 1928,62} His long-range aim was to unify this bifurcation in terms of an absolute mind. Already, there is a tınge of allenation in Hegel. which is 12cf.Teodor Lltt, Hegel. (Heldelbcrg: Wlnter Vedag,1953). and R.G. Colllngwood, 'The Idea of Nature, (Oxford University Press,1980, New E.ogland). 13See V. Hösle, Hegel's System. (Hamburg: Melner Verlag, 1986). 14Sec espcelal Iy Karl Löwlth, From Hegel to Nietzsclıe, 'New York: Doubleday,1969), and 'The Meanlng of HistonJ. Chicago University Press, 1952), Loren Eisely, Darwins·century (New York: Doubleday, 1965).
DIN BAGLAMINDA NEWTON'UN BILIM ANLAYlŞI
vaımıştı: Tabiatın
tkiligi. Differenzschrlft'inde cUyordu: "Felsefeye olan ihtiyacın kaynagı (tabiatın) ikillgidir" (G.Lasson,ed. Erste Druckschrlfien. Berlin: 1928, 62). Hegel'in uzun vadedeki amacı bu lkiliği mutlak zihin anlamıda birleştlrmekti . Hegel'de. Newton 'da olmayan bir yabancılaşma rengi bulunmaktadır. Bununla beraber. Principia·ve General Scholim.'daki dünya sistemleri arasın daki manevi sürtüşme açıktır. Her ikisi de teoloji. felsefe ve din arasındaki karşılaşma safhasının düzenlenmesindeki etkilerinden dolayı övgüye deger. Descartes'in kencU zamaıun.ın lisanıyla açık-seçik olarak açıkladıgını Newton matematik kavramlarla formüle etmiş ve Hegel'e de bir çöZüm sunabilme görevi kalmıştı. Fakat Tann h<\Ua atılmamıştı. Bununla beraber, lkll1k sorunu göstermektedir ki, Tanrı sorunu öyle karmaşık bir hale sokulmuştur ki günümüzde bile tamamen bir sonuca ulaşılamamıştır. şöyle
1
ı
ı
;ı
;l
: '
!
ı. ı
1 1
1 ı
essentially absent in Newton. However, the psychic tension between the system of the world in t h e Principia and the General Scholium tn Newton ls obvious. Both can be credtted for having set that stage of the confrontation between theology, philosophy. and science. What Descartes expressed precisely, in the language of his time, Newton formulated in mathemalical terms, while Hegel took on the burden of trying to offer a solution. Yet. God was not discarded; nevertheless, the bifurcatlon problem had shown that lt was entangled with the questıon of God, which, stlll in our century, has not come to a full circle.
m- NEWTON'S
PANTOKRATOR
In a letter of the 1690s Newton wrote to an unknown reciplent: "For there ls no way without revelation to come to your knowledge of a Detty but by the frame ofnature"15. In this note Newton connects three cancepts which were reiterated in his letters to Ricm. ~WTON'UN PANTOKRATOR'U hard Bentley: the systematic concatenatlon betNewton alıcısını bllmedigimiz, 1690'daki bir ween Revelation, Deity, and the Frame of mektubunda şöyle yazmaktadır: Nature. It is important to see clearly the syatematic conception of revelation within the " Bir Tanrı'yla ilgili bllgllerlm.lze vahiyden başka yol olmadıgtyla ilgili görüşünüze gelince, Frame of nature, i. e. Uıe emphasls must be put evet böyle bir yol doganın yapısıc:lti"ıs. upon the syatematic idea of framework. Needless to say. this ls not to be confused with a Newton bu mektubunda, daha sonra R. more Sptnozlstlc interpretatlon of events, that Bentley'e yazd.Jgı mektuplarında da tekrarladıgı, revelation and deity ls the very source of the fraüç kavramı birleştlmıek:t.edir: Vahiy, Uluhiyet ve mework. The framework must not be confused Doga'nın yapısının sistematik olarak ardarda With God, or a Deity itself. For the framework of gelmesi. Vahy:tn sistematik kavramını doianature is the very system which could be grasnın yapısında açıkça görmek önemlidlr. ,Başka ped wlthin the confines of mathematlcs mechabir ifadeyle, vı:ırgu yapının sistematik oluşu nics~- andgeometıy. Newton speakS orthematfikri üzerine olmalıdır. Bunun, olayların oldukça hemalical principles of natural philosophy; ın Spinoza'cı . bir açıdan, yani vahiy ve uluhiyetln other words, the system of the world is undersçatının kaynagı oldugu, şeklinde ele alınmasıyla · tood through the mathemattcal prlnctples kanştınlmaması gerektlgini belirtmeye gerek which gives us tnslght tn to the forces and events yoktur. Doganın yapısı Tann'nın kendisi veya of nature. Yet. the insight into Uıese workings Uluhiyetle kanştınlmamalıdır. Çünkü doganın are through revelation alone. These subtle difyapısı matematik, mekanik ve geometrinin . ferences had given rtse to much misunderstansınırlan içerisinde kavrayabilecegımiZ bir sisdtng on part of Letbniz, as expressed in the fatemdir. Newton, doga felsefesinin matematik ilmous Clarke-Leibnız· çorrespondence. Space ts kelerinden söz etmektedir. Başka bir ifade lle, to be understood not as a sensorlum del, dünya ·ststemt doganın kuvvetlerint ve olaylarını but as the framework.tn which forces act upon kavram~ saglayan matematik ilkeler vasıtamatter. 15ıuş. M. W.1\ımbull, et. al., eds. TheCorrespondenı:eojNew ton. (Cambridge University Press, 1959-1977), vol. 3, 393:
John Locke; Newton1a yapbğı bir tartışmanın ardından şöyle demiştir: " Newton sadece matematıkteki ustalığından dola}'l değil! aynı zamanda Uahtyattakl. başansı ve Kutsal Kttapla tlgtll geniş bUgıstnde:n dola}'l da gerçekten çok değerlt bir Insandır. Onun çapmda çok az kışi tamyorum. Bkz. Lord Peter King, The-Ufe and Letters of John Lock. (New Edltloo, London, 1858), p. 263.
15cf. M.W. '1\.ımbull, et. al., eds. The C<ırrespondence qf'Newton. (Cambridge University Press,l959-1977), vol.3, 393; John Locke said the followtng about Newton after a dJscussıon wtth hlm: " Mr. Newton ls really a valuable man, not only for his wonderful sldlllo mathematlcs, but bı dJvtntty too, and hls gn:at knowledge lo the Scrlptures, wheretn ı knc:w few h ts equals." lo Lord Peter King, 7he Ufe and Letters oj John Lock. (Nc:w Edltton, London, 1858), p. 263. ISLAMJ ARAŞ'nRMAU.R ClLT: 6, SAYI: 4
IBRAHİM özpEMIR
sıyla anlaşılır. Ancak, dogadaki bu işleyişlerle ilgili kavrayış da· sadece vahiy vasıtasıyladır. Bu ince aynlıklar, meçhur Clark-Leibniz mektuplaşmalannda açıklandıgı gibi, Leibniz hesabına birçok yanlış anlarnalara sebep olmuştur. Uzay bir sensortum olarak degil de, kuvvetlerin madde üıertne etki yaptıgı bir yapı olarak anlaşilmalıdır. Yine, Newton 10 Aralık ı 692 tarihinde Bentley'e yazdıgı bir metubunda teolojik konularla ilgili tutumuyla ilgili şüpheleri şöylece gidermektedir. Newton'un "sistem" ve "ilkeler" i kullanmasmda çok tutarlı olduguna dikkat edilmelidir: "Sistemimiz hakkındaki ımabımı yazdı girnda , bir göziimü daima Uluhiyet'e lnanan insanların inançlanyla uyuşacak ilkelerde tuttum. (YaZdıklarımın) bu gaye için faydalı oldugunu görmenin bana verdigi sevinci başka hiçbirşey veremez "16• "Doganın yapısı'yla ilgili mektubuyla elbette~ tutarlı olan bu alıntı, birçok yorumcu taı:afından Newton'un dini tavrını belirlemede kullanılmıştır. Bununla beraber, hemenceclk anlaşılması gereken sistem ve ilkeler kavramlarının mantıki kullanım larıdır. Bu ilkeler, Descartes'i ima ederek. felsefi degildirler; belki dogalan matematiksel olup, doganın yapısını ve sisteminl açıklarlar. Pantokrator'a dönersek: Newton, General Scholiumi'da defalarca sistem kavramını.Aur gular. Sistemi ve bu sistemin Yaratıcısını ~yle tarıımlar: "Güneş, gezegenler ve kuyruklu yıldızların bu muhteşem sistemi ancak zeka ve güç sahibi bir varlıgın izni ve hakimiyeti ile olabilir. Eger sabit yıldızlar benzer sisteınlertn merkezi iseler, bunlar da yine bir varlıgm izniyledir. Hepsi O'nun · hakimlyeti ·· altındadırlar...- Bu Varlık herşeyi, dünyanın ruhu olarak degıl, belki hepsinin sahibi (Rabbi} olarak yönetir; bu hakimiyetinden dolayı da O, alışıldıgı gibi" Rab", 'Tann" "Pantokrator'' veya "Alemin Rabbi" olarak çagı-
nJırl7....•••.
Böylece bu alemin hakimi kendi lradesiyle bu dünya sisteminin en . iyi şekilde nasıl . çalışacagı konusunda en tyi kararı veqr. Bundan dolayı. Leibniz'in yaptıgı gibi, Pantokrator'u sa16Krş. TUrunbull, lbtd, vol .3, 233f. Bu sıralarada Bentley 1692de Londra'daki St.Paul Katedraltnde verdiği ve atelzml reddeden meşhur konferanslannı hazırlıyordu. Royal Soclety'nln kimyacısı ve dindar bir Insan olan Robert Boyle ise ateist eğiltmlere karşı yıllık konferanslar verllmeslnln finansmanını sağlıyordu. Samuel Clarke tarafından verilen Boyle Konferansları Londra toplumunda büyük etki meydana getlrmf.şti. Bkz. Richard Benıley, Eight Semıons Agahıst Atheism. {London, 1693). 17Krş.Newton, Prlncipla, Bk.lll, (General Scholıum), Newton's"Phıtosophy ofNature, ed.) H.S. Thayer,(New York: Hafner Publ. 1965), 42f.
JOURNAL OF ISI.AMIC RESEARCHVOL: 6 NO: 4 , .
Again, in the letter of December ı O, 162 to Bent-
ley, Newton clears doubts as to his standpoint in theological matters- it should be noted that he is very consistent in his usage of "system" and "principles:" "When I write my treatise about our system, I had an eye upon such principles as mlght work with constdertng men for the belief of a Deity; and nothing can rejolce me more than to find it useful for that purpose"l6. This quotation; certainly consistent with the "frame of nature " letter. has been used by many commentators as to assess Newton's religious attltude. Yet, what ls to be grasped lmme. diately is the logical usage of the concepts of system and principles. The princlples, are not philosophical, alluding to Descartes, but their nature is mathematical, expressing the very framework and system of nature. Returning to the Pantokrator. in the General Schollum Newton emphasizes the concept of system, many times over. He comes to a descriptlon of the system and i ts Creatlon: 'This most beautiful system of the sun, planets, and ·comets could only proceed from the counsel and dominion of an intelligent and powerful Being. And if the fixed stars are the centers of other Ilke systems, these, being formed by the like wise counsel, must be all subject to the dominlon of One .... This Belng govems all things, not as the soul of the world, but as Lord over all; and on account of his dominlon he is wont be called ·"Lord God" Pantokrator, or "Uni· versal Ruler"; ..... .'' 17 Thus, this universal ruler had decided by his wuı to create this system of the world-being the govetnor of the system in the sense. that he uses wıse judginent, as to how the system operated best. Therefore, it is misleadiiıg, as Leibniz did, to speak of the Pantokrator as a clock maker who had to rewtnd, repatr and adjust the clock at times. On Newton's terms, the Pant.Okrator has no need to explain himself, for 1t is through revelation. in terms of mathematlcal princlples, that man ls able to understand the system of the Pantokrator. Newton leaves open 16cf. 1\ırunbull,lbld,vol .3, 233f. At this time Benıley prepared his famous Boyle lectures In 1692 refutıng athelsm ın St.Paul's Cathedral ın London. Robert Boyle, chemist of the Royal Soctety, anda plous man. bequeathed the fundsfor annual Lectures agaınst athelstlc tendencles. The Boyle Lectures, also gtven by Samuel Clarke, had great lnfiuence lo London soclety. See Richard Bentley, Elght Sennons agalnst Athetsm. (London,l693). · 17cf. Newton, Prlncipia. Bk. lll, (Gene ral Scholium),ln: Newton's Phflosophy ojNature, (ed.) H. S. Thayer, (New York: Hafner Publ. 1965), 42f.
DIN
286
dece arasıra saati kuran. tamir eden ve ayarlayan bir saatçi olaıak dılşGnmek yanıltıcı olur. Newton'un ifadesiyle Pantokrator kendini açıklamak zorunda degildir. Zira insan Pantokrator'un sistemini, matematik ilkeler anlamında ancak vahiy . aracılıgıyla anlıyabilir. Newton. spekülasyona yol açacagından, başka dılnya slsltemlerinin imkanı sorununu açık bırakır. BIUndigl gibi Newton, hipotezlerden hoşlanma maktadır18. Newton 'un durumu John Lock'la tamamen uyuşmaktadır. Lock'un Essay'inde işaret etttgi gibi. insanın yeı:yiizılnde yeterU bir hayat sılrebilmesi için Tanrı yeterli olan he~şayl yaratmıştır19. İnsan bu dılnyadakl durumuyla yetinmelid.ir. Zira Tanrı insana bu dılnyadakl yetenekleri ölçasılnde makul bir hayat sılrebllmek için yeterU zekayı lhsan etmiştir. Bu şekilde ele alırunca Newton ve Lock'un eplstemolojileri mutedil ve ayru zamanda da zekicedir. Çılnkıl her ikisi de kendi felsefi ve dini varsayımlanyla ters düşmeyecek uygun bir epistemoloji tasar-
ı .1
·ı ·
lamışlardır.
Newton'un sistem ve ilkelerle
karşılıklı
oy-
naması Hegel'in dlyalektıgine oldukÇa yaklaş maktadır. Gerçekten de Hegel'in ilkeleri öznelden nesnele. mutlak Zlhin veya Ruha, diyalektik hareket şeklinde açıklanmıştır. Bununla beraber, dılnya ve dünyadaki olayların ilkeler ve sistemlerle anlaşılabilecegtyle ilgili temel d11şılnce ortak bir zemin oluşturmakla Hegel ve Newton bu konuda elbette uyuşmaktalar. İnsan, rasyonel olan ~ılnyayı ve Tanrının ilahi dOzenini tanımak, kavramak ve anlamak için ilkelerini keşfetmek ve onlan ancak.bu ilkeler vasıtasıyla keşfedilebilen sistemin yapısına uygulamalıdır. Dairesel bir eplstemoloji şekli Hegel ve Newton'ca kabul edilebilmektedir. -Bu-anlamda-her . ikisi de ılst'On sistemattk dılşılnılrdılr. Newton'un, Prlnclpla'nın 1713 tarihli ikinci baskısının General Schollm'una ekledigı Rab (Lord Ruler) olarak Tanrı veya Pantokrator kavramı Bentley'in sorularına bir cevaptı. AngUkan 'Kilise adamı, klasik bilimci ve Trinlty College'ın 1700- 1740 yıllannda mıldılrlılgılnıl yapan Bentley, Newton 'un mekanik doga felsefesini Hristıyan Uluhiyet anlayışıyla nasıl bagdaştırdıgını araştınyordu20 . Bentley mıltevazi 18Krş. Newton, Opt1t:s, (New York: Oover, New Edltion, 1968),
bk. 3, Part, ı. 404.1T.
19akz. Emest Wolf- GAZO, ''Whttehead and Locke's Concept of Power'', Whttehead and Other Phılosophers, (ed.) Içinde. E. WOLF GAZO, Speclal lssue, Process Stı.ıdtes, vol.14, 1985. Locke'un epistemoloJI.slnl btr "orta-seviye bılgi" dunnnu olarak adlandırıyorum .. 20rucbard Bentley, Newton'wı Prfnclpldsımn ıkınet baskısı hazırlanırken aktif olarak yardımcı olmuştur. 1713'de yayın lanan bu yeDi baslaya aynca General Sclıollwn'da eklenmiş ve Newton'un y~rlne Roger Cotes tarfından da mükemmel bir
BAÖLAMINDA
NEWTON'UN BILIM ANLAYlŞI
the questlons as to the possibillty of other systems of the world; for this would lead to speculation. As is well known, he would not feign hypothesis18. Newton's positlon agrees wlth that of John Locke • who pointed out, in his Essay. that God had revealed just enough. as to make possible for man, to Uve an adequate life on earful9, Man should be satlsfied with hts positlon in the world, for God had glven him s ufficlent intellectual equıpment in order to manage reasonably within the conftnes of his llmitatlon. Put in this way. the eplstemology of Locke and Newton are modest, but also shrewd, since they propose an adequate epistemology in order to come to terms with their own philosophical and theologıcal pre- supposltlons. Newton's interplay betwee n system and principles comes quite close to the HegeUan dialectlc. True. Hegel's principles are expressed in terms of dialectical movements, from the subjectlve, objective, to the absolu te Mind or Spirit Yet, there is a common denominator in that the fundamental idea about the world and Us events can be grasped in terms of princlples and system in this Hegel and.Newton certainly agree. ln order to recognlıe, apprehend and understand the rattonale of the world, the divine design of the Creator. man must discover principles and apply them to a system of framework. which, in tum, is discovered through these very principles. A circular type of epistemology is agreeable to Hegel and Newton. In that sense, both are supreme systematlc thinkers. God, as Lord Ruler. or Pantokrator: his concept Newton added to the appended General Schollum of the second edition of the Prlnclpia, in 1713, was a response to Bentley's inqulres. Bentley, the Anglican churchman, classical scholar, and Master ofTrinlty College from 1700 untll 1740, had inquired as to how Newton's mechanical philosophy ~lates to a Deity in the Christian traditlon20. Bentley hirnself. a fine eri!Ser. Newton,
Opttcs,
bk. 3, Part,!, 404 ff.
(New York: Dovcr, New Editlon, 1968),
19See Ernest Wolf- GAZO, 'Whitehead and Locke's Coocept of Power", In : Whıt.ehead and Other Phllosophers, (ed.) E.WOLF GAZO, Spedallssue, Process Studies, vol.l4, 1985. 1 termed Locke's eplstemology asa case of"mlddle-raoge knowledge". 20Rfchard Beotley aetıvcly supported Newton tn preparlng the second edition of the Prlndpla publlshed In 1713, tn whıch the General Schollum was added, and arraogcd for by Rogcr Cotes to write an excellent lntroduetfoo and summazy on behalf or Newton. Cotes wrttes In hls Preface to Newton's Second Edlt1on:"11ıe business of true philosophy ls to dertve the nature of thlngs from causes truly CA1stent and to lnqutre after those laws on whlch the Great Creator aetuaDy chose to found this most beau- tıful Frame of the World, ... Newton's dtsttngulshed work wlll be the saf'est protectlon agalnst the attaeks of athelst...." Cambrldge,May 12,1713. ISLAMI ARAŞTIRMALAR CI.LT: 6, SAYI: 4
ı ı
.
.
IBRAHlM ÖZDEMIR
bir eleştirmen ve daha sonrada Newton'uri bir dostu ve destekleyicisi olarak, Newton 'un sisteminin .matematiksel ilkelerini bilmediginden üstadına danışıyordu. Bentley 1692 tarihinde Boyle se.Qllnercilerinin ilki olarak davet edildiğinde. Newton'la olan bu danışmalarından da istifade ederek; ateizm, teizm. Hobbisizm ve imansıziara karşı imanİ savunuyordu. Gerçekten de daha sonralan William Whiston ve Samuel Clarke tarafından da verilen Boyle seminerleri, devlet .ve kilise adamlan ÜZerinde çok olumlu etkiler yaptı. Newton'un tutumunun dogrulugu ve saglamlıgı, Boyle seminerlerinde neşredildigi şekliyle, Anglikan kilise- liderleri arasında büyiik bir kabül gördQ. 1690'larda Karteziyencillk yok olmaya yüz tutumştu. Bu olgu Kıta Avrupası. özellikle de Leyden Üniversitesi ve kimyacı Boerhaave'in köklü ve agınlıklı olarak Newton tarafında oldugu Holanda için geçerliydi. Bununla ber,aber. bu dununda kaderin bir cilvesi de bulunmaktadır: Bir yüzyıl sonraki felsefelerce sekiller nedenlerle sömürülecek olan Newton'cu sistem, I690'lann ustalan ve Newton'culan tarafından imam korumak için kullanılıyordu2 1 :
IV.
NEWTONCU
MEŞRUİYET
BİLİM
VE
İLAHi
Bu bölümde Newtoncu bilim şeklinj}eki (form) modern billmin Uluhiyete inanmaMaya ve dinsızıige yolaçmadıgıyla ilgili argumanımızı savunmaya çalışacagız. Dahası, Newton'dan günürolize kadar billmin esas sorununun meş ruiyyet sorunu oldugunu söylüyoruz22. Peki bununla ne demek istiyoruz? Newton'un yazılarında gözönüne alınması gereken· bir-ayrİlık-var: -Bu da doga biliminin. deneyciliğin. dogrulamanın ve mantiki dalların bilimsel yöntemi baglamında bir doğa billmini savunmak ve bir bütQn olarak bilimsel etkinligin meşruiyetldir. özellikle Descartes'in veeizesini ve programını, toptan ve eleştlrmeden kabul eden çagdaş zihinler. dogayı araştırma. inedeme projesinin bütQnünde dini bağlamdaki bir . gfrlş yazılmışbr. Cotes, bu ikinci baskının önsözünde şöyle demektedir:" Gerçek felsefenin görevi şeylerin doğalannı gerçekten varolan· nedenlerden çıkarmaktır. Daha sonrada Büyük 'ı"arabcı'nm bu güzel dünyanm yapısım iizerlne bina ettlğt kanunlan araştırmakbr... Newton'wı bu müstesna eseri atelst saldınlara karşı en güvenılır koruma olaeakbr.'' Cambridge, Mayıs 12,1713. 2lvolta1re ve dl~er filozoflar Newton'un gızını (myth) politık nedenlerle sömünnüşlerdtr. Bununla beraber Newton, bir Detst değil, gerçek bir m\imindl. Bkz. Cari Beeker, The Heavenly Ctty of71ıe 18tlı Centwy Phllcsophers, (Comell University Press, 1975), ve Peter Gay, The Enllghtenment, (New York: knpt, 1969). . 22oln1n me.Şnııyetlyle tlg!IJ Ilginç bir tartışma Için bkz. Peter L.Berger, The Sacred Carwpy, (New'ı"ork: Doubleday, 1969)Bununla beraber bu tarbşmanm fazla vurgulanan güçlü sosyolojik unsurlan vardır. ·
JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 6 NO: 4
tic, later frtend and supporter ofNewton. consulted the master on mathematlcal prtnciples of his system, of which he was ignorant. He was chosen as the first Boyle lecturer in 1692. defending the faith against atheists, theists. Hobbists. and infidels, makfug wise use of Newton's counsel in the matter. Indeed, the Boyle lectures, also subsequently given by William Whiston and Samuel Clarke, had a veıy positive influence on state and church. The validity and solidity of the Newtonian positlon galned wide acceptance among Anglican church teaders as promulgated by the Boyle lectures. In the 1690s Cartesianism was on the wane - this is also true for the · Contlnent, especially in the Netherlands, where the University of Leyden and the chemist Boerhaave rooted heavily on behalf of Newton. However, there is a certain irony in the situation: the veıy system that was to be exploited for seculartst reasons by the philosophies a century later. was used by the virtuosi and Newtonians to protect the faith in the l690s.21 IV - NEWTON'S SCIENCE AND DIVINE LEGITIMACY
In tlııs paragraph we would like to pursue our argument that modem science in the fonn of Newton's science does not necessarily lead to irreligion or disbelieve in a Divinity. Furthermore, we content that the essential problem of science, from Newton till our days in that of legitimacy22. What do we mean by this? There Is a diffeİ'ence, to be observed in Newton's writlngs, between advocatlng a sclence of nature as natural philosophy in terms of scientific method of experimentation, verifıcation, and logical ramification and legitimacy of the entire scientific enterprlse. Partlcularly modem minds who have accepted Descartes dicta and program wholesale have a tendeney to lose slght of the religious cantext of legltimation in the entire project of the inqulry lnto nature: Succinctly put - if you do modern science, then you must take Ieave of religious sentiment - this is the uncritical reception of Cartesianism. In fact, we do know that for Descartes the world actually was classified into res cogitans and res extensa; yet, the vital mediator and source of the world's 21voltalre and the phllosophers explolted the myth of Newton for polltlcal reasons. Newton, however, was not a Delst, but a true beltever. See Carl Becker, 11ıe Heavenly Ctty ojThe 18th Centwy Phllosophers, (Comell University Press, 1975), and Peter Gay, The EnUghtenment. (New York: knpt, 1969). 22See the interesting discussion on legttlmacy of rellgion by Peter L.Berger, 11ıe Sacred Canopy, (NewYork: Doubleday, 1969) - howev.:r, his dlscusslon has strong soclological elements whlclı are overemphasized. ·
288
meşruiyetın Kısaca ifade
ı . 1
gözden çıkarılınası egllimındeler. edersek, eger çagdaş bilim yapmak istiyorsan, bütün dini duyarlılıklannı bırakmak zorundasın. İşte Karteziyenciligin, eleştirilme den kabulü. Halbuki dünyanın Descartes tarafından res cogitans ve res extensa-olarak ikiye bölündügünü çok iyi biliyoruz. Buna ragmen, Descartes için dünyanın yapısının kaynagı ve hayati aracı ha.la Hnstlyanlıgın Uluhiyetl anlayışıydı. Descartes epistemoloji anlayışını geliş tlrirken, Uluhiyetl bilimsel projeyle bagdaş tırmada zorluklarla karşılaşmıştı. o da alçak göno:IIOkle Uluhtyet'i "ahlaki olarak Iyi Tanrı" baglamında ele aldı. Ahlaki olarak iyi bir Tann kavramınc:ı, sahip olmanın anlamı, Onunla ilgili olarak endişelenmemen ve kendi Işine bakmandı. Newton f?öyle degildi. Newton aktif olarak Tanrısını takip etti. Newton'un bir bilim adamı olarak Descartes hakkındaki fikri çok iyi degildi. Hatta Fransız düşünürO kı1çümsüyor du23. Descartes · ahlaki, olarak Iyi Tanrısında. epistemolojik bir meşruiyet bulurken, .Newton ise donya sistemini, Pantokrator kavramı baglamında meşrulaşb.rmıştı. ".... Tek olan Tanrı; ezeli. ebedi, her yerde hazır. alim-i mutlak, kadir-i mutlak, herşeylıı yaratıcısı, haİdm-i mutlak, adil-i mutlak. mutlak iyi (hayr-mahz) olup mukaddestır"24. ·
! 1
1 1
Newton bu satırlan yazarken dürüst ve ciddiydi. Bunula beraber Descartes için aynı şey söylenemez. özelllkle has dostlarına yazdıgı mektuplannpa25. Böylece Newton'cu bilim bir yanda doganın kuwetlerini tanımlayacak şekil de madde, uzay. zaman ve hareket halindeki cisimlerle ilgili ci4diJ:>ir Y.~niell}._y~rleştlrmiş;_llt_e_ ' yandan da o, ilahi bir baglamı · varsayarak ve hatta doga felsefesinin matematiksel ilkelerini meşrulaştırmak için Bentley tarafından açıkla ma yapmaya davet edilmiştir. Newton ise Pantokrator kavramıyla cevap vermiştir. Doga kanunlarını veya dogal fenomen! sistemli bir şekilde tanımlama ve anlamak Için karmaşık sembolik ve matematiksel .bir dil geliştirme. ayrı bir şeydir; bunun meşruiyetini kanıtlamaya çalışma ise daha başka bir şeydir. Sadece hesaplamalar yapan ve yaptıklan hesaplamaların bilşanlı oldugu ortaya çıkınca da işlerinin orada bittlgini ileri sOrenierin oldugu . dogrudur. öm~gtn. uzay gemisinin aya, ileride 23Newton General Schollwn'una Descartes'ln girdap ·kurahedef alan bir cümleyle başlamaktadır. Newton savunalamaz olarak gördügü bu kurani Için şöyle diyordu: ••Girdaplar kuramı bir çok zorluklan barındırmaktadır." 24Krş. Newton, H. S . 1hayer, lbtd, 66. 25Krş Cottıngham ,Ibld.
mını açıkça
DIN BAÖLAMINDA NEWfON'UN BILIM ANLAYlŞI
framework was stili the Christian Deity for Descartes. While devetoping his epistemology he had his dlfflcultles in fltting Deity into his scientific project -he benignly handled Divinity in terms of a "morally good God;'. To entertain a morally good God means you don't have a wony about him (perhaps her) and go about your business. Not so Newton. Newton actively pursued his God. His opfnion of Descartes as a scientist was not high-he even showed a certain disdain for the Frenchman23, While Descartes found an epistemological legitimacy in his morally good God, Newton legitlmized his syst~m - of the world in terms of his Pantokrator -" ...one God, infini te, eternal. omnipresent. omnisclent: omnipotent. the Creator of all things. most wtse, most just, most good, most holy. u24 Newton was honest and serious when he jolted down these lines. This, however, can't be always said about Descartes, especially in his private Jetters to friends25 . Nevertheless, it is clear that. on the one h.a nd, Newton's science established a rigorous methodology to deal with matter, space, time, and bodies in mötion, thereby deseribmg the forces of nature at work; on the other hand, he presuppose a divine context and was even challenged by Bentley to legitimize his mathematical princlples of natural philosophy. Newton responded with his Pantokrator. It is one thlng to develop a sophistlcated symbollc and notatlonal mode of deseribmg and apprehending the laws of nature, or natural phenomena, in a systematlc faslıton-it is qlıite another. to argue for its legitimacy. True, there are those who just compute and consider their job completecrwlier1lhe computation-has tur- . ned out to be successful, i.e. the spaceship lands on the moon, or. in the future perhaps. on another planet yet. how is such an enterprise legltimated? Clearly in our so-called "postmodern condltlon" lt is of utmost necesslty to be clear about leg1ttmacy26. For legltlmacy means to have a well founded, well formed form of argument that 23Newton s tar ts his General Schollwn, with ·the s tatement clearly aimed at D~cartes vortex theoı:y, whlch he held to be untenable: 'The hypothesls ofvortlces ls pressed with many dlfficulties." 24cf.Newton, In H. S. Thayer, Jbld, 66. 25cf. Cottingham :lbıd. . 2&rhe whole dlscusslon on "LANGUAGE GAMErRULES" from Wlttgensteln to the Postmodemist dlscciurse hlnges the prol:ı lem of leg!tlmacy of the modem-postmodem cond!tion on Jaıowlcdge.The rellgıous context ls consplcuously absent from the dtscourse- see the excellent anthology edited by Kenneth Baynes,et.al., After f'fıtlosophy,(MIT Press,l987}.
lsı:.AMI ARAŞTIRMALAR ClLT: 6, SAY!: 4 ·:
1BRAHI.MÖZDEM1R
başka bir gezegene, inmesi gl_ bl. Yine de böyle bir teşebbüs nasıl meşru olur? Meşruiyet hakkında açık olmanın özellikle de içinde bulundugumuz ve Post-modernizm diye adlandınlan dönemde çok zaruri oldugu açı.ktır2 6 • Zira meşruiyet. eldeki bir proje. program ve flkt1n rasyonel olarak degerlendirlllrken, argumanın iyi temellendırtımesl ve iyi şeklllen dirilmesi demektir. Newton bu olgunun farkın daydı. üstelik, meşruiyet sOreel çagdaş bilim baglamında bir sekıllerizm çıkaracagı ve bundan dolayı da Tanrısız bir disiplin ve halkın meydana gelecegı anlamına gelmez. Newton'cu bilimde durumun böyle olmadıgını açıkça ifade edebiliriz." V. BİR GEÇİŞ DÖNEMİ: LATİN BATI 13. yOzyıldan 15. yOzyıla kadarki Hristiyan Latin Batı'daki _geçiş dönemine ait olarak devlet. kilise ve üniversite mensuplan arasındaki mücadelenin; Roma Katalik Killses1n1n teolojlk ve daktiriner dogmasının meşruiyetini koruyarak yeni bir fiziki düzen (siyası ve entelektüel olarak) geliştirmenin acı deneyiminin ortaya çıktıgı açıktır. Hikaye malum: Avrupa Hrttlyanların, Katollklertn ve Protestanların birbirlerini bogazladıklan 1616-1640 yıllannda meydana gelen 30 yıl savaşlannda çok agır bir bedel ödemiştir. Ancak Manter (Kuzey Almanya) Meclis Salonunda imzalanan Westphalia Bhrış Antiaşması bu felakete bir son vermiştir. -ş> Bu tartışmanın genel sonucu şu olmuştur. "toplumun toplam servetindekl artış ve fertlere düşen paylarda daha da artan bir eşıtlik (A.g.s.XVll.) Yine Newtoncu bilimle zirvesine ulaşan bu geçiş dönemı doga felsefesiyle llgili olarak Artsto-'nun yenı tercüme edUmlş eserlerinin Papa Gregoıy IV tarafından 13 Nisan 1231 tarihinde meşhur saçma Parens scientlarum'la yasak-
lanışının başlangıcıdı.r2 7 .
Sorun neydi? Niçin daha henüz Arapça'dan Latince'ye tercüme edilmiş kitaplar yasaklanıyordu? Niçln Arlsto 'nun doga felsefesinin bazı bölümlerinin Paris'te açıktan okunınası yasaklanıyordu? Parisli ögt'encllerle eleştirel bir zihne sahip din adamlarında -ki bütün ögt'etim, araştırma
ve
araştırma planlarının mantıkçı
Artstoya sadece saygı telkin ettıgı. düşünıllürse, Artsto'nun doga felsefesfne, çok büyük bir ilgi 26wtttgcnsteln'dan Postmodemist söyleme kadar "Dil·Oyun Kurollarl'yla ilgllt butün tartışmalar bilginin modem- postmodern meşruiyet durumu etrafında dönmektedir. Ancak bu söylem de dtoJ ~amm yer ahn~ aşikardır. MQkemmel bir antolojl Için bkz. Kenneth Baynes, et.al., After Phllosophy, (MIT Press,l987). 27akz. Charles H.Haskins, 71ıe R!se of the Unfverstttes, (New York: New Edttlon,l957), ve F.Wan Steenberghcn, Arlstotle In the Latin West. (New York: New edttton, Macm1llan, 1975). JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH VOL: 6 NO: 4 .
gtve a ratlonal account of the project, program, or idea at hand. Newton was acutely aware of this fact. Moreover, the process of legitimacy does not mean that in tenns of modem science a seculartsm ensues and thereof a godless dtsclpllne or people. In Newton's sclence we can clearly study that this need not be the case. V-A TRANSITIONAL INTERLUDE: THE LATIN WEST
In the transttianal period of the Christian Latin West. from the Iate 13th to the early 15th centuries, it becomes clear that the struggle among state, church and university people was the patnful experience of tıytng to develop a new physical order (polltically and intellectually). whlle preservtng the legitimacy of theological, doctrinal dogma of the Roman Catholic Church. The true stoıy is well known - Europe paid a heavy" prtce with the Thirty-Years War (16161646) in which Christlans, Catholics and Protestant. butchered each other, until the Peace of Westphalla, stgned in the clty hall of Münster (in northem Germany). put an end to this disaster. The global result of this argument is that" a ·C ontlnuous increase in the general wealth of society and a growtng equality of the shares falllng to its individual members" (lbid., p. XVll). Also, initlatıng this transJtlonal peİ1od, that came to a elimax in Newtonian science, waş the ban on the reading the newly translated works by Artstotle in natural philosophy. by Pope Gregoıy IX. on April 13,1231, in the famous bull, Parens sclentlarum27. What was the.problem? Why ban books that just have been translated from Arabic in to Latin? Why were parts of Aristotle's riatural philosophy banned from being read publicly in Paris? Surely. there must have been keen interest among the Paris students and critlcally minded elertes in Artstotles natural philosophy, considertng that almost their entire teaching and study plans revered Arislotle the loglcian? Needless to say, the problem was not knowledge -of Artstotelian natural philosophy. There was high tension at the university of Paris. The controversy of legttimacy especially of the philosophers' truth was understood by Giles of Romes Errors of the Phllosophers published in 1273, in which he, ironically borrowed arguments by non-Chris~an philosophers such as lbn Sina, lbn Rushd, Al-Ghazali, AlKindi, and even Moses Maimonides28 • What were 27See Charles H.Haskins,The Rlse qftlıe Unfversilies, (New York: New Ed!tlon, 1957), and F.Wan Steenberghcn, Artstotle in the Latin West, (New York: New edition, Macm1Uan,l975). 28cr. A valuable essay on the relat ton betwecn theology and
290
olmalıydı?
Bununla beraber. sorun bir ilgi veya merak sorunu degU. Artsto'nun doga felsefesinin bllgislnln meşruiyet sorunuydu. Paris Üniversitesi'nde çok biiyok bir siirtiişme vardı. özellikle de ffiozoflann dogruluguyla ilgili meşruiyet tartışmalan Romalı GUes'ln Errors of The Phllosophers (Filozofların Hatalan) adlı 1273'de yayınlanan eseri çok önemliydi. Uginçtlr ki. Glles argumanlannı lbn Sina, lbn Riişd, Gazzall ve hatta Musa b. Meymun gibi Hrtstlyan olmayan filozoflardan almıştır28 . Paris entelektüel toplulugunun kanını beynine sıçratan konular nelerdl? Papa John XXI Paris Plskoposu EUnne Tempier't Artsto'nun doga felsefesi çevresinde cereyan eden konu ve tartışmalan araştımıakla görevlendirdi. Sonuç 1277'nln mahkunılyet karan oldu. Bu karara göre Aıisto'nun doga felsefeslnln hzerine temellendtrilen ve Kilise'nin resml konumuyla uyuşmayan ve kabulii de miimkiin olmayan 2 ı 9 adet varsyunı savunan herhangi blrt kiliseden afaroz edtllr. ömegln 154. madde şöyle diyordu: "Diinyada tek bilge kişller fllozoflardır"29. Bununla beraber, filozoflar öviiliirken tealoglar kızdınlıyordu. Ancak tealogların da Piskopos Temper'ln şahsında afaroz etme giiçleri vardı. 90. madde ise lkUl bir haklkatı ifade .ediyordu: "Bir doga tllozofu dQnyanın yaratılışının yenillgi konusunu tamamen inkar etmelidir. Zira filozof dogal neden ve sebeplere Inanır. Bununla beraber mümln, doga ötesi nedenlere dayandıgı için, diinyanın ezellyetlni inkar edebilir"30. Ya da İbn Riişd'iin varsayımlarını beyan eden diinyanın ezellyetıyle ilgili 87. madde. Buna göre bir ilk Adem olmadıgı gibi. bir son adamda olmayacaktır. Ancak dünyada daima insandan-olma bir Insan nesll bulunacaktır. Latin Batıda fllozoflarla tealoglar arasındaki savaş devam ediyordu. Hikayemiz için en önemll maddeler, 34. ve 49. maddelerdir. Bunlar özellikle önemlidir. ÇOnkO bu tki madde sadece Ortaçag Latin Batı'da degU, aynı zamanda Newton ve zamanı
1 li.
i
·ı
i
:!;·!
~~
1· i•
ı.
28Krş. Uahlyat ve fllozoflar arasındaki Ilişkiyle ılgıli laymetll bir makale: Enıest A. Moody, "Emplrlclsm and Metapbyııtcs In Medfeval Plıtlosoph!f', Phtloşophlcal Reutew. vol. 67, 1958,
p
ı'
145-163. 29AJıntı: Edward Grant, Physlcal Sctence ln the Mlddle Ages. (Canıbrldge Press, 1977), p.27. 301bld, p. 27. Kilise otorlterleri Latin Babda daha çok Averros olarak bUtnen Ibn Rüşd'den şQphe ebnekteydUer. Bununla beraber Brabanl'lı Flemlsh Slger ,Parlsll bir sanat Ostadı, lbn Rüşd'den bazı konulan deriemiş ve Paris'te ~sol-kanat Ar!stoculan''ntn sel;>ebl olmuştur. Konuyla liglll Ilginç bir çalışma Için bkz. Emsl Bloch, Averroes und die" ar!stotelfsclıe Unke. (Frankfurt: Suhr Kamp, 1957): yine konuyla liglll olarak bkz., John w. Baldwln, The Scholastlc Cı.ıitwe ofthe Mlddle Ages, ' (Lexington, Mass.: O.C. Heath and co .. 1971): Oliver Leaman, An Introduction to Medlevalis!amlc Ph(f.oşophy, (Cambridge University Press, 1985).
!/
ı f.
ı ı
i '
ı
DIN BAÖLAMINDA NE\VTON'UN BILIM
the issues that brought blood bowllng In the heads of the Paris lntellectual community? The Sishop of Paris. Etleone Tempier. was asked by pope John XXI to investlgate the tssues and controversies surraunding Arislottes natural phtlosophy. The result was the candemnation of 1277 that decreed that anyone would face excommunicatlon from the church who would defend the 219 propositlons as true. whlch were propositlons based upon ArtstoteUan natural phllosophy and not acceptable and agreeable to the officials posttion of the church. For example, article 154 reads :"that the only wfse men of the world are philosophers"29 needless to say ,the philosophers were dellghted, the theologians lncensed, but the theologlans in the name of Sishop Tempier had the power of excommunicatlon. Article 90 proposes a double truth: "that a natural phllosopher ought to deny absolutely the newness of creatlon of the world because he depends on natural causes and naturcil reasons fatthful, however, can deny the eternity of the world because they depend upon su pernatural causes. nSO Or. article 87 enunciates Ibn Rushd proposltıons as to the etemity of the world, that there was no Adam and that there wUl not be a last man, but that there wUl be always a generatlan of man from man. The battle between the theologtans and the phUosophers was raglng in the Latin West Of great interest for our story are the artlcles No. 34 and No. 49. These are of special interest because they lnhabit speculation of two lssues which were of great theological as well as metaphysical importance not only to the Medfeval Latin West, b~t ~so to Ne~t<;>ı:ı and his age, Article No. 34 of the 1277 Paris <~ondemna tlon reads: "That the first cause (thal ls, God) could not make several worlds." And artlde No. 49 has ll: '' that God coulı:l not move the havens (sky and world) wtth recUUnear motlon: anct the reason ıs that a vacuum would remain.''31 phtlosopbers tn the latin Wcst, Emest A.Moody. ''Emplncis m
ıınd Mctaphystcs tn Medfeval Phtlosop/ıy,"tn: Phtlosoplı tcal
Rct.'(cw. vol.67. 1958. 145·163. 29guated ın: Edward Grant, Plıystcal Sctence tn tlw Mlddle /ıges. (Cambrtdtıe Press, 19771. p .27. 301bld, p. 27. Church authortty was susplclous of llın Rushd.or ueller known tn the Latin Wcst as Avcrrocs:yct, thı: F1emlsh Slger of Brabant, a Parislan master of arts, ad~ptcd some tssucs from Avcrroes and actually !cd a factlon of leftwlng·arlstotcllans" tn Paris: see an tntcrestlog work by Emsl Bloch, /ıverroes und die /ırlstotelfsche Unke, (Frankfurt: SuhrKamp,1957): also ofcontextual relcvancc, John W. Baldwln, The Schola.stu: CuUure of the Mlddle Ages, ( Lexlııgton. MRSıı.:D.C. Heath and co .. 1971): Oliver Leaman, An Introduction to Medleual Islam/c Phtlosophy. (Cambridge University Press, 1985). aıcr. Grant. lbld., 28. ISLAMI
t
ANLAYlŞI
!1Jli\Ş'I11lMı\J.AR
ClLT: 6, SAYI: 4
IBRAHJM ÖZDEMIR
için, teoloji ye metafizi~ gibi iki konuda spekOlasyona iriıkan verdi-ginden, büyük önemi bulunmaktaydı. 1277'nin Paris suçlamasının 34. maddesi şöyle diyordu:"llk sebep (yani Tann) birkaç alemi yapamaz". 49. maddesi ise şöyle diyordu:"Tanri gök ve dünyayı dogrusal bir hareketle hareket ettiremez. Bunun sebebi ise geride boşluk kalacagtdır"sı .• Bu iki konu Artstocu fizik kuramını tam kalbinden vuruyordu. Aynı şekilde Artsto'nun dünya kuramının ve dünya -Tann ilişkisinin meş ruiyetini de vuruyordu. Newton birden fazla dünyanın miimkü.n oldugu fikrine ve bundan çıkan fizik kuramma da çok önem vermiştir. "Belli-bir-uzaklıktan nareket" fikri Newton'un çekim kanunun formülesiyle beraber çagdaş hareket kuramının çok önemli bir parçasıdır. 18.yüzyı.ldakl boşluk ve dolulukla ilgili tartışma çok etklleyictclJ.r32. NewtOn'un hem ilahizekatarafından kurulmuş çoklu bir dünya sisteminin mümkün olduguyla ilgili bir kuramla. hem de çekim kanununu formüle edip. bu suretle "belli-birıızaklıktan hareket " fikrini savunabilirdi. Sonuç ne inançsızlık. ne de ateizm sendromu olmazdı. Belklde tam aksine, alemin Sahibi olan büyük Tann'nm meşrulyyetinin saglamlıgı olurdu. Çekim ise, O'nun sabit yıldızlan ve dünyasal hareketi yönetme tarzıdır. Newton 1277'nlılımad delerine g~re mahkum edilebilirdi. Akslıi?kendi doga bilimini yeni bir meslek olan fizik için hazırlarken, Uluhiyete tam olarak inanan gerçek bir mlımin olarak kaldı. VI. DEGERLENDİRME
Newton'un bilimini ve onun öncesindeki filozofların ve haletleri olalı doga filozoflannın. Arlsto'un -ftzikf-· Ue - karşılaşmalannın açıkça gösterdigl gibi, bilimsel etkinliklerle Ilgili tartışmalar bilimin yöntemiyle ilgili olmayıp, belki onun meşruiyetinin temeliyle ilgiliydi. Çagdaş bilim tarihçileri, özellikle de T. Kuhn'un paradigmalar ve onların bilimsel etkinliklerdeki devrimiyle ilgili eserinin yayınlanmasından bu yana, 16. ve 17. yüzyıllarda başlayan çagdaş bilimsel projenin meşruiyeti konusunu ele almışlardu-33. Galileo'yu da içine alan tartışma aslında bilimsel yötemle ilgili olmayıp, teolojik doktirinler ve dini duyarlılıklar göz önüne
291.
These two issues hit at the very heart of Artstotelian theory of physics and thereby, also, at the basic legitimacy of the theory of the world and its relation to God. Newton showed great interest in the idea of the possibility of many worlds, in terms of physical theory. The idea of an "action- at-a distance" was an essential aspect of the modern theory of motion with the formulation of Newton's law of gravitation. The controversy in the 18th century between vacuum versus plenum is telling32. It is clear that Newton could hold a theory of the possibility of many systems of the world contrived by the intelligence of Divinity and, at the same time, could formuiate his law of gravitatlon, thereby establishlng the notian of "actlon-at-a distance". The result was not unbelief, or atheistic syndrome, but, quite on the contrary, a firm legitlmacy of the Great God, being the master of the unlverse. Gravitation was His way of goveming the fixed stars and planetary motion. Newton would have been condemned according to the 1277 artlcles, but, ironlcally, he remalned a most staunch believer in a Deity, whlle preparing his science of nature for a new modern career later renamed physics.
VI. DISCUSSION
Clearly, studyıng Newtoıı's science and its pre-history reachlng back to the initlal confrontatlon of the phllosophers and their successors with Aristotl~' "physlcs", lt becomes clear that the controversy about scientific activtty is not lts methods, but its basls of Iegttimacy. Modern historians of science, especially since the publication of T.S. Kuhn's work on paradigms and their revolutlons in the scientific enterprise, have actually dealt with legitimacy of the modern scientific project. inltlated in the 16th and 17th century33. The controversy also surraunding Galileo ls not n~ally about the scientific · method, but about its Iegitimacy, in the face of theological doctrines ~d religtous sentiment34. I hope that the essay has shown the followtng: that Newton promoted modern science not exclusively in terms of posltivistlc aıms: that Newton legltimized his science of nature in
SlKrş. Grant,lb!d.,28.
32çok faydalı bir çalışma tçtn bkz. Arthur O.
Lovejoy, The Great Cha!n ofBefrtg, (New York: Tarclıbook pb., 1968) 33Krş. T. S. Kuhn,The Structııre of Sctenti.ftc-Revolutlons, (Chicago University Press, 2nd edttton,l970):dl~er mükemmel bir eser tçtn tse bkz.: Herbert Butterfleld, The Orlg!ns ofModem Sclence, (New York:Free Press,l966), 34Krş. Hana Blumenberg, Die kopemlkanısche"Wende, (Frankfurt: Suhrkamp.l967).
JOURNAL OF ISLAMI C RESEARCH VOL: S NO: 4. ·.... . ·· ·":'
..
32veıy useful, Arthur O. Lovejoy, The Great Cha!n of Being, (New York: Torclıbook pb., 1968) 33cf. T. S. Kuhn,The Stn.u:tı.ıre ofSclentiftc Revoluttons, (Chicago University Press, 2nd editlon,l970): and the excellent and balanced Herbert Butterfteld, The Origlns ofModem Sclence, (New York: Free Press,l966), 34cf. Hans Blumenberg, Die opemikanlsche Wende. (Frankfurt: Suhr- kamp, 1967).
292
\. ı
l
i
!
.1. i '
.
:.
1
alınarak. onun yasallıgı hakk.ındaydı34. Makalemin şu hususlan ortaya koydugunu umarım: Newton çagdaş bilimi sadece poZitif amaçlar açısından kurmamıştır. Newton kendi doga bilimini açıkça tanımlanmış, dini bir baglaroda meşrulaştırmıştır. Yine bilimin iddiaları ve meşruiyetiyle ilgili konulan çok dikkatli olarak araştırmaya devam etmeliyiz. Ayrıca din ile bilim arasında zprunlu bir çatışma olmayıp. belki insanlar arasındaki rakip ve zıt mizaçlar arasmda böyle bir çatışma vardır. Gelişimin gelecege dönük sonuçlan şu olmuştur: Gazali filozofları. tspatlayamadıklan şeylerin bilinebilecegiyle ilgUi iddialanndan dolayı suçlarken pek de haksız degildi. Aynı şekilde, ·Gazali'nin yöntem ve teknigiyle, baglamının meşruiyetiyle ilgili çok açık fikirleri olmalıydı. Onun bunu ya görmedigi. ya inkar ettıgı veya şaşırdıgı şeklinde alabiliriz. İslam dünyası için sonuç -yöntem ve meşruiyet sorunundatümüyle çelişkili olmuştur. Gaza.l,i'nin doguda gördüğü işievin aynısını, Kant Batı'da yerine getirmiştir. Ancak burada bir istisna söz konusudur: Gazali filozoflara İslami söylem alanını yasaklarken. diger yandan Kant Hristiyan teologlarım saf aklın sınırları konusundaki araştırma kurulunun ciddi duruşmasından kovdu. Bu noktada her ikisi de hatalıydı. Ancak Newton bilimle. onun dini baglamı arasındaki farkı biliyordu. Fakat Kan t ortaya çıktıgtnda, din ile bilim arasında yöntem ve meşruluk baglamında- bu tür bir uzlaşma için gerçekten geç kalınmıştı. Gazali de diger faniler gibi bu dünyadan göç ettiginde, . İslam dünyası da çöküş sürecine girmiş. eleştirel dürtü sökülüp atılmıştı. Yapılması gereken şudur: Yönteinle ilgili yapıyı ve yasat bağlamını-Batı dünyasında · insanlıgm· ·dogal duyarlığını arayan, onun metafiziki temellerini . yeniden kurmak. Islam dünyasında da eleştirel dürtüyü yeniden kuruınlaştırmak. Ümit edilir ki· istikbal bir zamanlar bütün tek Tanrılı dinlerin ve insanlıgın genel dini duyarlılıgının birleştigi ve hikmet ve bilgiyi arama adına büyük bir zafer doguran deneyimi yeniden uyandıran evrensel bir 'Tuleytula'yı" geliştirecektir: Asırlar öncesi tspanya'nın küçük ve çekici TÜleytula'sını.
DIN BAÖLAMINDA NE\YrON'UN BILIM ANLAYlŞI
terms of a clearly defined religious context; that we must continue to study more carefully the specific issues involved between the claims of science and its legitimacy; and that there is not necessarily a confrontation between science and religion, but very often between antagonistlc temperaments between human beings. The result towards future elaboratlon is: Al- Ghazzali was not totally wrongly condemning the falasifah for daiming things to be known they could not proof; likewise, he should have had a clear view of. the difference between method and technique, and Uıe legitimacy of its context -this we hold, he elther did not see, or ignored, or confused. The result for the Islamic world has been ambivalence exactly on the issue of method and legitimacy. In the Wes t, Kant served the same function as did Al-Ghazzali for the East; yet, with one exception, while Ghazzali banished the falasifah from the Islamic realın of discourse. Kant banished the Christian theologians from a sertous hearing at his court of inquiıy into the limits of pure· reason. On this point, both were wrong. Newton stili understood the difference between science and lts context Yet. by the time Kant.appeared matters were almost too Iate for such a reconciliatlon between science and religion-method and legitimate context. By the time Al-Ghazzali was among the immortals, the Islamic world was on its way· towards decline- the critlcal instinct was taken. What needs to be done is: thus to reestablish the methodological structure and its legitimate context- its metaphysical foundation which seeks out the natural sentiment of mankind- in the Westem world; and the reinstitutlonal implantment of the critical instinct in the Islamic world.Hopefully the future will develop a universal 'Toledo"-in which all monotheistic religtous and the general religions sentiınent of mankind, join forces and reawaken an experiment that yielded great glory in the name of mankind seeking knowledge and wisdom - many centuries ago-in the charming little town ofToledo, Spain.
1
1
i
ı
f
1 ! ISı.J.Mt ARAŞ11RMALAR ClLT: 6, SAYI: 4