Madunlarm Kustahll ~•
01\CE GRAMSCI'NiN terimler ha7.memize kazandtrdtgt, daha -.onru da Gayatri Chakravorty Spivak'm olmazsa olmaz hal inc getirdig1 htr so7ci.il-. 'ar: suhaltem, ya da biraz 10rlama birTurk're~eviriyle. "madun".• Subaltern. Latince subalternus 1-.eUmesinden Lliri.iyor: Hth -all ve alternus- oteki koklerindcn. ingili7cedeki kullantml (Spt· vak'a kadar) genellik:le "astsuba)" ya da gene askeri terminolojt i'rinde "ast" olmu~. ~imdi ise her tlirlii toplumsal/kiiltiirel/el-.onomik/politik alt/iist ikili!Unde. all konumu i~gal edenler i~in kullanah)ot· kadm. siyah. e~cinsel. proleter. koylii. etnik azmhk ()ada otcki), yoksul. okumamt~, vs. Ancak her gordiigiimiiz "alt"t madun sanmnma1Jyt7. Madun olabilmek i~·m belirli bir hakimiyet ili~kisi nin raraft olmak gerek. }'ani madun ancak otekisi ile birhkte ()ada birintn otekisi olarak) var. Spivak'tn bu sozu me~hur ettigi makalesinin ad1 "Can lhe Su baltcm Speak'!". yani. "\1adunlar Konu~abilir mi'?" Spivak bu l>o· ruya "Haytr! " cevabtm veriyor. Dil. erkegin, Avrupah'nm, beyazm. butjuvanm (ya da Mkim SJntfm), heteroseksilelin, ulus-kurucu c1 nik grubun dili. Madunun kendinc ail bir dili yok. Sesini ~,:lkarabtl mek 1~in oteki'nin dilint ogrenmcsi; ama dil asia masum, notr hit yap1 olmad1gt, Lacan'tn ifades1ylc bir "simgesel dtizen" olu~turdu gu i~in de, agzm1 a'rt1g1 andarl iubaren yukandaki oteki'nin diitcnt ne tabi olmayt kabul etmesi gerekiyor. Ku~kusuz bu ifade mutl•tk olaral.. ele almd1gmda depolitiLe edici bir onermeye donii~ebtltr:
I. Bu aradaAra~adan (ya da "Eski" TOrk~den) "madun" l..elime~ini uhal et· mek de konuya gerr;ek birctimolojik r;o1Um getinniyor. "Madun' Arul)\:3d<l ' N • "tabi" (.whordinale) ya da dOpedUz ''all" anlamma geliyor ("madunil~~uur": hahn r;alll). "6teki" (a/temus) knvmnu madun kelimesinde de ir;erihniyur yani.
156
c;oKBiLMi$ OZNE
Saktn agzmtzl a~maym, yoksa ''oteki"ye donii§iirsiinilz! 0 zaman da madunlarm elinde susmaktan ya da dil-dl§t yontemlerle kendilerini ifade etmeye ~ah§maktan ba§ka s;are kalnuyor. Bu "dil-d1~1" ifade yontemlerinin ba§rnda da §iddet geliyor ku§kusuz, ya da daha giincel ve dar deyirnle "teror"; ama yalruzca politik teror degil. Futbol huliganizminden sokak kabadaythgma, yagmac1hga, lins; keyfine, kadmlar ya da s:ocuklar iizerindeki aile i~i ~ddete kadar, bir dizi daha "normal" saytlan teror fiilinin ardmda bu dilsizlik: sorunu yat1yor olmah. Madunu madun konumuna yerle§tiren egemenlik ili§kisinin, dilsel bir ili~ki olmasJrun yaoJ Slra bir §iddet ili§kisi de oldugunu, egemenligin her zaman dilsel/ideolojik mekanizmalarla oldugu kadar (ve bellO onlardan daha once) ilksel bir §iddetle yaratJldigtnJ I siirdiiri.ildtigiinti dti§tiniirsek, dilden di§lanan madunun yonelebiLecegi ilk adresin §iddet olacagm1 da gortiriiz. Madun kavrammm bize ~ark/Garp, kadm/erkek, e§Cinsel/heterosekstiel gibi ik.ilikler kar~tsmda daba anlamlt bir y6ztimleme zemioi sag1adl8J muhakkak. Marksist oldugunu bildigimiz Gramsci'nin ve kendisini (ba§ka §eyJerin yaru stra) bir Marksist olarak tarif etmekten asia vazgeymeyen Spivak'm, kar§LIDIZa s;Ikan ttim kar§lthklan burjuvazi/proletarya kar§tthgmm birer ttirevi, dolaystzca bu kar§ttltktan kaynaklanan birer ideolojik sanki-s:eli§ki olarak gorme all§kanJJgma kar§l ortaya atttklan bir kavram madun. Bu ytizden de dtinyayt kavrama yabamtza onemli bir katlast var: Bir rnadun olarak kad1D10 ya da Afrikah'run ya da Siyab Amerikah'run kendini ifade etme ve kendisini iycinde buldugu alt/ast konumdan kurtulma mticadelesinin politik stratejileri, s:ah§an smlllarm kapitalizme kar§t verdikleri miicadele ile yer yer ortti§se de aym §ey degil. Ayru §ey olmamast bir yana, tarn da "madun,.. tarummm bize soyledigi gibi, ona tabi ya da "ast" degil; boyle bir tabiyet ili§kisi varsayLidtgmda, kurtulu§ mticadelesi kendi i~inde yeni madunlar doguracaktt r. Nitekim, 1968 devrimci hareketinin bemen ardmdan, ikinci ku§ak ferninistlerin (aslmda his: de "geleneksel" olmayan) devrimci hareketlerden koparken soyledikleri bundan ba§ka bir §ey degildi:
MADUNLAR.IN KUSTAHLlOl
157
istedigi kadar devrimci ve "yeni" olsun, 1968 hareketi de kadmm madun konumunu varsaytm olarakah yordu: "Devrimci" toplantllarda ~aylan ya da kahveleri kadmlar getiriyordu h§Hi; ama daha onemlisi, kadmlarm "konu~ma" haklu yoktu. YasaklandJ~ i~in degil, kullarulan ortak dil erkekler i~in ve oolar mrafmdan olu~turulmu§ bir dil oldugundan, kadmlar neredeyse ba§ka bir dil grubundan gelen goymenler stalilslindeydiler; on tar dertlerini anlatacak kelimeleri ve Uslubu bulana kadar, kararlar altnmt~ oluyordu yoktan. Sonradan yap1Jan itirazlara kar§t ise gerekye haztrdt: Konu~ma hakkLlllz vardt, konn§saydtruz. Kadtnlar, ya da en azrndan bu sorunu sezen feministler, dertlerini anlatmaya yall§ttklannda yine ayru dil barikatrna ~arptJiar. H1zh , rasyonel, pratik, ara~saJ konu~an erkekler, onJar.t saymaJadtklanna kolayca ikna ediveriyorlardJ. Ama ikna ediyorlardJ yaJmzca, inandtrarruyorlardt. Kopu§, aynltk kaylllilmaz oldu.
Madunluk ve Toplumsal Clnslyet Slillfh, erkek egemen toplumJarda, yani bilebiJdigimiz tUm insanJJk tarihi boyunca, en temel ve en geoi§ madun kitlesini olu§turanJar kadtnlardtr. Ku§kusuz i§ bu kadarla kaJamaz: Kadmm madun konumunda bulundugu toplumsal yap1larda ~ocuklar ve ya§ltlar da rnadun konumunda olmak zorundadu. Henliz ve artJk liretken olmayan kesimlerin, Uretken yeti~kinler k~Jsmda madun konumunda oJmast kestirme bir (kapitalist) mantilla anla~tlabilirdir belki, ama bu aola§tlabilirligin strunru da, Uretken olmasma ragmen madun olan kadmlar yizer. <;ocuklarm ve ya§ltlann madunJugunun sun, kadmlarm madunlugu sayesinde yOZiillir: Erkek egemenligi hiybir zaman "penisi olanlann egemenJigi" olmadJ (erkek yocuklarm ve ya~ltlaJ rm da penisi var). Erkek egemenligi her zaman yeti~kin/ilretken erkeklerin egemeoligidir. Yeti~kin/ilretken erkeklerin tUmlinUn de degil. onlartn liretim, dola§tm ve ileti§im araylanm kontrol edebilen . bir azmhgtrun (fallus-iktidar sahiplerinin) egemenligidir. Peki ama, tarih boyunca krali~eler, imparatori~eler, ~ariycler, "gilyiU" kadmlar olmadt ml? Ya da, soruyu biraz daha geni§letirsek, biryok toplumda ataya tapmmaya bagb bir gerontokrasi (ya§hlar yonetimi) soz ko-
158
<;OKB1LMI~ 6ZNE
nusu degil midir? <;ok daha smtrh olyilde de olsa, tarihte yocuk krallar (haua yocuk tann-krallar) gortllmemi~ midir? Hatta i~leri biraz daha kart~ttrahm, henilz dogmamt~ erkek bebegin hayatmt yeti§kin. ilretken, dogurgan annenin hayattna tercih eden cemaatlerde. aynt zamanda y~h kadtnm geni~ aile Uzerindeki egemenligine rastlamtyor muyuz? Ku~kusuz "kadmlar" gibi her toplumun ~agt yukan yansmt olu§turan geni~ bir kategoriyi "madun" kapsammda gordUgUmiiz zaman, madunu olu~turan hakimiyet ili~kilerinin yoklu yaptsmt da tarll§maya b~lamarntz gcrekecektir: Burjuva kadm ile proJeter erkek arasmdaki hakimiyet ili§kisi nastl olu§ur? Erkek yocukla yeti§kin kadm arasmda? Beyaz kadm ile ~iyah erkek arasmda? lkili kombinasyonlardan ilyiU kombinasyonlara geytigimizde (ki daha bunun dortliileri, be§lileri de var) i§ler i~inden ~alolmaL bir hal a)maya ba§lar: Siyah ya§h kadm ile BeyaL erkek ~ocuk arasmda nasal bir hakimiyet ili§kisi var? 19. yuzytldaki giiney ABD'yi anlutan roman ve filmlerdc "zenci dadt"nm bir tiir "tath diktator" J..onumunda oldugu gosterilir hep. Tabii ki o filmleri ~ekenler. romanian yazanlar ~ogunlukla beyaz yeti~kin erkeklerdir (zaman zaman da kadtnlar); ama o yeti§kin beya.dann neden bOyle bir fantaziyc sahip olduklanm kestinne bir yolla aytklamak miimkiin deglldir. Madunluk ili§kisinin bu karma§tk yaptstnt anlamlandtrabilmek i«;in. madunlugun neden(ler)ine bakmamtz gerek: Kadmlar XY degil de XX kromozom ~iftine sahip olduklan iyin mi. bir penisleri olmadtgt i9in mi, bir rahme sa_hip olduklan i~in mi, yoksu erkeklere gtke daha iri gogUslere sahip olduklan iyin mi madun konumundalar? Judith Butler bize "hi9biri" cevabmt verecektir.2 Butler'a gore kadmltk ve erkeklik. biyolojik parametrelerle degil, bu paramctreleri temel olarak alan, ancak bunlann iizerinde dilsel/kiiHi.irel bir yapt olarak yilkselen performanslarla, ya da daha dogru bir deyi§le, peiformariflerle olu~ur. "Kadm", erlcegin "sen kadmsto" dedigi §eydir, laten "erkek" de bu ciimleyi kurma. bu ifadeyi dile getirme 2. Judith Butler. Gender Trouble. Feminism ""d lite SubverSion of ldenliry, Routledge. 1999: TUrk~esi: Cmsiytt BelasJ, ~ev. B~ Ertiir. Men~. 2008.
MADUNLARIN KUSTAHLIGI
I 'i')
surecinde ortaya ~akar. Dola}'lstyla, erillik ve di~illik biyolOjil.. pa rametrelerdir, ama kadm ve erkek ancak dil Ue, uretim ile, "insun" dedigimiz tiirun olu~ma surecinde ortaya s:akabiur. Kadmlar bu nedenlerin (biyolojik nedenler de dahiJ) hepl>inin birden etkili oldugu bir sure~ i~inde, uretim ve dil ortaya ~akarkcn. maddi uretimden ziyade yeni neslin korunmasa ve geli~tiril mcsi ylc (omegin, avctltktan ve alet yapammdan yOk toplaytcthk ve ~ocu k baktmayla) ve simgesel ileti~imden ~ok empatik/imgesel ileti~1mle (yani anne-~j:ocu k arasmdaki simgesel-oncesi ileri~imle) ilgili olduklarl i~in, iiretim ve dil kullanama temelinde olu§an toplumsal hiyera~ide all /ast konumunda kaldtlar. Erkekler tarafmdan ad/Otldlnldllar. Ku§kusuz "yocukluk'' ve "ya~ ltltk " dedigimiz konumlarm kurumsaU~as1 da aym doneme rastlar ve Urelime ve dil kullanamma gore yapllamr. <;ocuklar henii= dili kullanamadtklan ve Uretimde hiybir yerleri olmadtgt i~in en alt konuma, ya§hJarsa ilretimdc amk bir yerleri olmudtgt ancak dili haUl kullanabildikleri (Orelim ve dil bilgisini sonraki ku§aklara la~tyabildikleri) iyin gorcce daha tist bir konuma ycrle~irler. Ore yandan, ~ocuklar Uretken ohna ve konu~ma potansiyeline sahip olduklan iyin daha ayncahklt, ya~ ltlar ise bu potansiyeli kaybetmekte olduklan iyin daha a.~t bir konuma da adaydtrlar.l Kadmlann yeri ise bu ikisinin tam arasmdadtr. Bu nedenle de "ya§h kadtn"m, iki madun konumunun bir kombi· nasyonu oldugu i~in, "yeti§kin kadm"a gore daha ''ast" bir konuma yerle~mesi gerekirken. bunun tersi olur ve bir~ok toplulukta ya~lt kadmlar ye~kin kadmlann sahip olmadtgt bazt ayncahklara kavu3. Bu yUzden y~h. rrocuk ugruna feda edilebilir hir fuzlahgadonU~Or znman ln. Ancak bu geli~imin de farkh killtiirlerde farkh dogruhulttn oldugunu unutmn· mahytz: Garp't:a bu geli~im mu1lak iken. ~ark'ta ilretim ve dil bilgi~ini knruyun y~hnm "ust:a" konumunu rrok duba uzun btr sOre muhafaza etti~int gtlzlemiC}'C· biliriz.. 20. yilzytl (Bau) ~inemasmda yeni yetme kahramarun geli~im ~Utcctmlc mutlaka ust.asJ, onu egnen ve ytinlendiren ~~~ (mt!nmr), Olerek yenm ona btm kacak. blr anlamda baymgt devredecekur. Oysa $ark. ozelliklc de Kung fu lite· rine kurulu Hong Kong sinemasmda. ya~h ustamn korunmast esasttr. Nttckun )'t\ ptsal olarak bu sinemanm t\z.elliklerini t~tyan Matri1'te Neo, Morpheu\'un huyu 11111 kurtarmak i~in kendi haynum feda etmeye hnztrdtr, ki bu da Batt s tncmtlSHI da nerecleyse bir "ilk"tir.
160 ~urlar. ~unu
<;OKBILMf~ OZNE
da eklemeliyiz ki, stmfh topJumJann evrimi i~iode, ozellikle kapitaJizmde, ya§b kadmlann bu ayncahklan da btiylik ol~iide ellerinden almacaktrr. Battda bu donti§limtin en aytk i§areti, kapitalizm-oncesi I on-kapitalist toplumlarda c;ok stk gorillen cadt avland1r. Kadm madunlugunun saytstz gostergesi olabilir. Bunlarm arasmda kadtnlann btiyiik c;oguruugunun stirekli ve diizenli bir biyimde erkek §iddetine maruz kalmast, kadtnlann biryok kiiltlirde sisterrill bir biyimde tiretim, dola§tm ve ileti~im arac;larmdan uzak tutulmast, kadmlann bir yandan zorunlu teke§lilige, ote yandan da bunun ka<;mtlmaz tamamlaytctst olan fahi§eJjge mahk:Ci:m edilmesi sayliabilir. Ancak bunlann ttimtinti bir araya getiren temel unsur, kadtnlann kendilerini ifade imkanlanmn stirekli olarak erkek-egemen dtizen tarafmdan denetlenmesi, smulanmast ve biiytik olc;tide de engellenmesidir. Bu denetleme/engellemenin mekanizmast ise, diLin ta kendisidir. Kadtnlar, avc~llk/toplaytcthk c;a~ndan bu yana kottu§mayr ogrenmi§lerdir ku§kusuz, ama bunu erkeklerin srrurlarmt c;oktan c;izmi§ olduk:lan bir diJ ic;inde, o dil tarafmdan adlandmlarak ve oznele§tirilerek/tabi kllinarak yapabilirler ancak. Bu yiizden de, "kadmlar konu~amaz". Bu noktada Jane Austen'dan Virginia Woolf a, Mary Wollstonecraft'tan Condoleezza Rlce'a, Hlirrem SuJtan'dan Leyla Zana'ya kadar bir dizi omek saytlarak, kadtnlann bal gibi de konu§lugr-t iddla edilebilir. Ku§kusuz bu anlamda kadmlar konu§abilir; ancak konu§tuklan dll her zaman ic;in erkeklerin dilidlr: Bunu o dill ben.imseyerek ve erkek-egemenligini korumak/ gtiylendinnek adtna yapabilirler (oglunun iktidan ic;in yabalayan Hurrem Sultan ve Chevron'un ve Bush'un hak:imiyeti ic;in ter doken Condoleezza Rice gibi), ya da erkeklerio di1inin ic;inden ona kar§I bir ses olu§tutmaya <;alt§abilirler (Mary Wollstonecraft ve Virginia Woolf gibi). Ancak birinci durumda erkek dilini olumlamaktan ve kendi performanslartru erkek perfonnansmm i9inde bir konuma yerle§tirmekten ba§ka bir §ey yapmamt§ olurlar. ik.inc.i durumda ise dilin erkek karakterini demistifiye etmek, madunlarm sessizlige mahkfim edili§inin SirrJDI ac;1ga vurmak iyin bir adtm atmt§, bir farkmdaltk yaratmJ§ olurlar.
MADUNLARIN KOSTAHLICH
161
Ancak burada sormamiZ gereken soru, bu farkrndahgm harckc· te ge~mek, kadmJann madunJugunun yaptsal ~eryevesini ~iten hflkimiyet ili~kisiill donti§ttirmeye ba§lamak i¢in yeterli bir temcl olu§turup olu§turmayacagJdir.4 Bil ln~ ve ~i ddet
Madunun "madun" konumu, dilsizligi, somiiri.iltiyor, eziliyor, zulme ve gadre ugruyor (mazlum ve magdur) olu§u bir olgu. Arna her ne kadar dilsiz olsa da, madunun somilrli ve zulme kac§l yapabilecegi §eyler yok mu? Ba§kaldm, direni§, en azmdan sivil itaatsizlik? Nitekim tarih boyunca madunlann bu yollara ba§vurdugu gorilldil, s1k slk olmasa da tarihin onemli anJannda. Sorun §urada ki, madunlarm ba§kaldmnast seyrek tesadiif edilen ve bugilne kadar da egemenlerin kimliginden ba§ka bir §eyi degi§tirdigi pek gorlilmeyen bir §ey. Bu kadar ez.ilen, mutsuzluga, cehalete, dilsizlige ve zulme mahkOm edileo insanlann, ilstelik sayllan her zaman da egemenlerden fazla iken, isyan etme konusunda bu kadartereddiitlii olmaJanrun nedeni ne olabilir? Neden "Ben eziliyorum" ya da "Ben somilriililyorum" ctirnlesiill kurduktan sonras somtirii vezulme kar§l "ha4. Bu yazmm 9eryevesi i~inde gey ve lezbiyenlerin, transvestitl.erin ve transseksiiellerin madunlugu konusunu ele almayacagJm. Ku§kusuz bu sayd•klarurun hepsi "madun" kategorisinde degerlendirilmelidir. Ancak. onlarm sorunlan daha ziyade erkek egemen diizenin iireme/cinsellik ve kadm/erkek ikili ka!§lthklanm altilst etmelerinden, bu lcar~ultklann geyersizligini, kmlgan ve ele§tirel degerlendinnelere kar~• dayaruks1z yap1tanm ele vcnnelerinden dogar. ~cinseller (Uremeden anmru§, salt haz amayh cil)selligin canh kanulan olduklanndan) Ureme/ cinsellik ildUginin sahteligini aytk eder, cinseltigi Uremeye tabi k1lan ideolojik manevralar1 ge~ersizle§tirirler. Transvestitler ve transseksUeller ise, Butler'm iddia ettigi gibi, dogal bir mutlak, tart1~mast2 bir oz olarak kabul edilen kndm/erkek ikiligi.nin tam smmnda durup aym zarnanda bern "ne o/ne bu", hem de "hem o/hem bu" olarak bu ikiligin performatif karakterini ortaya koyarlar. Ve tabii ki, erkek egemen dilin belki de en temel iki kar~JtlJgma bagh otmadlklarmdan, dahtl var olduklarJ andan itibaren o diUn dJ§ma dti§mek zorunda kalJrlar. 5. Ku§lcusuz "kono§amayan" madunlann bu ciimleleri nasd kurduklafl sorulmalJdJr. Buouo iki cevab1 var: Birincisi. madun olma durumu birden yOk ili~kiye ve parametreye bagh oldugundan bir ili§ki tiirii iyinde madun konumunda oluolarm ba§ka bir ili~ki tiiriinde egemen konumunda olabilmeleri. Ball Avrupah be·
162
<;OKBILMi:~ OZNE
rekete ge~me" a§amasma gelinemiyor her defasmda? Kadmlar neden dayaga, a§aguanmaya, somfuiiye (bliyUk ~ogunlukJa) kar§J koymaz, en azmdan ~ekip gitmez? ABD'de Siyahlar neden kolelige kar~1 ayakJanmadtlar da Kuzeyli sanayicilerin gelip onJan "kurtarmasm• " beklediler? Hepimiz.i en hasmdan birer nevrolik olarak biyimJendiren aile kurumunu neden bala tann buyrugu gibi kabul ediyoruz? Proletarya neden hala dlinya devri mini ger~ekle~tirmedi? Blitiln bu sorulann cevab1 yalruzca cehalet, bilin~sizlik olabilir rni? Eger olsayd1, madunlara "dJ~andan bilin~ gotiiren" ideolojilerin ba~ar1h olmalar1 gerekirdi bugtine kadar. Oysa bOyle bir ba§arlya da henliz tesadiif etmi~ degiliz. Bu ideolojilerin en onde gideni, Jakoben Bol§evizm, "zafere ul~masmdan" yetrJll§ klisur yll sonra, i§~i Slmfma d1~andan "gotlirdligli" bilincin, toz duman dag1ldJktan sonra, ancak v~i bir kapitalizme yo I a~t1gm1 kendisi de gormii§ olmaJJ. Oyleyse sorun "bilin~" diizeyinde cereyan etmiyor, en azmdan "i~eride'' bir bilincin olmadJgJ varsay1rn1 anlam!I degil. Her ak§am sarho§ kocasmdan dayak yiyen, giindlizleri de "ev i§i" ad1 verilen anlams•z, kend i ko§ul Janm siirelcli yeniden lireten, tekrara dayall i~ leri yapan kadm, bal gibi de "biliyor" burada ters giden bir §eyler olduguou. Eger Marx'a inanacak olursak, i§<;:i s1rufmm kapitalist somlirli sistemini aolamas1i~in Kapital'i okumasma gerek yoktu; i§~i lerin gilndelik ya§am ko~uJJan bunun kavranmas1 i~in gerekli ipu9Jarmm vermekteydi zaten. Her giin klrba9 yiyen siyah kolenin bu durumun adaletsizligini anlamas1 i9in bilin~ ihracat~tlanna ne ihriyacl olabil ir? Demek ki sorun bilmede, bi Iin~ dilzeyinde de gil, biraz daba karma§Jk bir yerde. Bilmernize ragmen harekete ge~rnernizi engelleyen rnekanizrnalar ikili bir yaptla§tdJgJ ve ~ogu kez de bunlann biri digerini kayaz erkek proleter buna iyi bir t!rnek. Ancak her ne kadar "Ball Avrupah beyaz erkek" konumu ld~iye bir (haua birka~) dil kazandmyorsa da, aym dil "proleter" konumundan konu~mada i~ yaraouyor. Dolaytstyla, bu dil(ler)in pararnetreleri i~ioe stk:t~ proleter, efendilerine k~1 bir b~kaldm dili gel~tinnek yerine, "Bau Avrupa'da g~men Afrikalt proleter" k~tstnda olu§m~ ark~• bir dile mahkO:m kalabiliyor. tkioci cevap ise, maduo olmayan bazt aydmlann madunlar yerine, onlan temsilen konu§tuklart dilin devralmmast. Sosyalist ve ulusal kunulu~ ~u soy Iemler ~ogunlulda bu kalegoriye giriyor.
MADUNLARIN K0STAHL!G1
mufle ettigi ic,:in ilk baktยงta a lgt.lanmalan kolay degildir. Bu mekanizmalann biri dolaystz ยงiddet, digeri ise ideolojik yerc,:evedir ki hemen hem en her durumda egemenler bu ikisini de denetimlerinde tutarlar. Farklt donem ve durumlarda bunlar arasmda oynak bir denge va.rdrr. ~iddete neredeyse hi9 gerek duyulmayan donernler olabilecegi gibi, ideolojik mekanizmanm tamamen geyersizleยงtigi, dilzenin ancak stingti (ya dataยง balta) yoluyla ayakta durabildigi 9aglar ve toplumlar vardu. Ekonomik temelin gorece bir istikrar i9inde ol dugu (iiretici gtic,:lerle iiretirn iliยงkilerinin belirli bir muvazeneyi korudugu) donemlerde ve topluluklarda, ~iddet bir yan unsura dontiยงtir, kriz donemlerinde ise toplumsal yapmm aynlmaz bir paryast olurytkar. Dilzen ptirtizsuz iยงlemedigi, somtirill<elimenin ger9ek anlammda can yakt:tgt zaman, madunlar da isyana yonelir; ancak iyinde bQlunduklart konumun ne kadar farkmda olurtarsa olsunlar, bunu dilsel alanda ifade olanak]an smtrlanmtยงtJI. Daha dolaystz alana, yana dogrudan eyleme yoneldikleri zaman ise karยงtlarmda topluroun orgtitlti ยงiddet mekanizmasmt bulurlar. Yalruzca orgiltlil de degil: Orgtitlti ยงiddet her zaman bireysel ยงiddet tarafmdan desteklenir ve beslenir. Dolaytsiyla grevler topluluk ilzerine ayrunslZ ateยง a~alaยญ rak bastmbrken, evini terk etmeyi dtiยงtinen kadtn, koca, kardeยง ya da baba dayagmdan ve kurยงunundan ydarak oldugu yerde kaltr. Eยงcinseller gortintir olduklan, varhklartru ifade ettikleri anda orgtitliiorgiitstiz ยงiddetin, polis ve sarhoยง/mayo daya~nm nesnesi olurlar. Kole isyanlart Roma lejyonlarmm giiciiyle karยงtlaยงtr. Koylii isyanlan merkezi ordular oldugu kadar, derebeylerinin parah askerleri tarafmdan da basunlrr. Ktrba9 ve Hoy ka9maya 9~ยงan siyah kolenin kaderidir ABD'de. Giiney Afrika'da elmas madenlerinden ka~ยญ maya c,:ah~an siyah kolelerin ayaklar1 ktr.thr, soura tekrar madene yollarurlardt. Aocak burada ktic,:tik bir sorunla kar~ua~acagiZ: Madunlan sindirmek, ytldJrmak iyin kullarulan mekanizmalann neredeyse tUmtinde, ara~ olarak kullamlanlar madunlardan baยงka}arJ degil: Grev bast:trau polis ya da parayla tutulmuยง serseri, hakim sLOJfa mt Uye? KartslDl doveu ya da kurยงunlayan kocalarm 9ogu ekonomik/kliltil-
164
rel hiyerar§i i~inde zaten en a§agdarda degil mi? Avrupa'run ve Afrika'nm _sagma soluna olmeye yollanan Roma lejyonerlerinin maa§Jm biliyor musunuz? Parah askerler isyan bastmldtktan sonra ne yaptyorlardt? Siyah kolenin ayaklann1 Hollandab ya da iogiliz rnaden sah:ipleri bizzat kendileri mi kmyorlardt? ~iddetin en yogun kullamldJgt yer ve donemlerde bile, rnadunlan (en azmdan diger madunlara kar§t kullamlacak olanlan) §iddet dJ§I bir yontemle de denetleyebilmek -~arttrr. Bu denetleme ideoloji yoluyla saglanJr. Ancak ideolojj ne kestirme bir bi9imde yanh§ bilin~ olarak tanimlanabilir, ne de basit bir aldatmacaya, hakim smrflann yalan oldugunu bildikleri, ancak kand1rmak i~in kas1tb olarak kullandlklan bir onermeler dizisine indirgenebilir. Madunu madun olarak tuum ideolojik yapLiar yuzytllar boyunca olu§rnU§tur: imparatorluk Romast'nm son donernlerinden gtintimi.ize en az iki toplumsal-ekonomik olu§um degi§ti, ama H1ristiyanhk sabit kald1.. Demek ki bu yaptlann ekonomik temelden dolaySIZCa tiiredikleri soylenemez; ter-sine yalruzca toplumsal kurum ve kurulu§larm degil, tek tek bireylerio ruhsal kurulo§laruuo da i§io i9ioe katJldtgt, karma§tk bir dlizen soz koousudur ki, bu dtizen olrnadan, §iddet tek ba§ma yetersiz kalacakttr. Farkmdahktan Passage a l'acte'a
Bilmek ile harekete geymek (passage a l'acte) arasmda hi~bir zamao dolays1z bir ifi§ki yoktur; bu ikisinin arasmdaki dolaytm, bilin9d1 ~1 tarafmdan duzenlenir. Hareket, fiil (act), ii~ temel kategoride degerlendirilebilir: id-fiili, ego-fiili, stiperego-fiili. Id-fiilini uzun uzun tartl§rnaya gerek yok. tlksel korku kar~Ismdaki "ya ka~ ya sava§" tepkisi, a~ltgm, susuzlugun ya da tireme i~gi.idtistini.in yo! a~tJ~ fuller bu kategmiye girer: Bu fiile bilincin hi~bir dahli yoktur, her ~ey zaten bilin~t-oncesi, ilksel bir konumda cereyao etmektedii. Oysa ego-fiilleri, bilin~le dogrudan baglantlhdrr: Benligio kendisi, kendi varkalmast i~io avantaj!J olduguna hiikmettigi fiilJerdir ego-fiilleri. 0 yuzden de dolaysJZdlflar: [d-fiilJeri actdan, ho~nutsuzluktao biliot;siz bir kayt~l, gene bilin~siz bir haz arayt§mJ
MADUNLARJN KOSTAHUGI
165
ifade ediyorlard1. Ego-fiilleri ise bu ka!rt§ID ve arayt§lD yollaruu, deneyimdeo danutarak gosterir, billnci devreye sokar. Ancak, ego-:fiilleri ya~antrnuza egemen olsayd.I, bu bOJi.imtin ba§mda ortaya koymaya yalt~tlgtm sorun hi9 ya§anmazd1: Ego somtiri.idcn. dayaktan, i§kenceden, a§aguanmadan ka~ar, refaha, buzura, onaylanmaya yonelir; Preud'un terimleriyle, haz ilkesini ger9ekJik ilkesiyle kontrol ederek, yani libidinal enerjiyi ego ftltresinden ge~ire rek ''olabilecek maksi:mum baz'' pe~inden ko~ar.6 Ancak bu aray1§ olsa olsa bireysel dtizeyde mi.imktindtir; toplumsal Ol~kte baklldtgmda, bu bireysel arayt§lar kesi§ir, 9eli§ir, 9akl§tr ve 9ogu kez de birbirlerini engeller. Kant'tn 1784'te dedigi gibi: ge91ni~
Her biri kendi egilimince ve yogu kez de birbirlerine ka~t (hatta tUm halklar birbirlerine kar~1), kendi amavlarmm pe§inde ko~an insan bireyleri, yogu kez niyet etmeden, dogarun bilmedikleri bir amacm1 geryekle§tirmi§ olurlar. Demek k.i, eger bilseler pek de aldmnayacaklan §eyleri yapmak iyin yah§•rlar.7
Kant'm bu onennesi, dogaya bir niyetlilik, ama9Lillk atfetrnesi-
ni hari9 tutacak olursak, materyaHst tarih anlayl§l icrinde onemH bir yer tutar. Nitekim Engels, Kant'tan yilz ytl sonra aym onermeyi Joseph Blocb'a yazd1g1 ve materyalist tarib anlayl§lDlll aoahatlaonJ ozetledigi mektubunda bu kez materyaHst bir aytdan dile getirmi§ti: Ancak ikinci bir a~1dan, tarih oyle yaplllf ki, nibai SOOUy, her biri bir siirti tikel ya§arn ko~ulu tarafmdan ol~turulmu~ birvok bireyin iiadeleri arasmdak:i trall§malann sonucu olarak ortaya ~lkar. Bu nedenle, ortada sa6. Bu "maksimurn haz" aray1~mm kapitalizmdeki "maksimum kar'' arayi~Jy la dogrudan bir ili§k:i iginde oldugu a~ttkllr. Marx ve Engels borjuv-.u:inin devrimci ozclliklerini stralarken, bu ozelliklerin en onemlilerinden birinin "evren$elle~ mi~ egoizm" oldugunu soylememi§ler miydi: "Burjuvazi denetimi ele g~irdl~i her yerde, tiim ataerk.il, Jarsal ili~k:ilere son verdi. insanlan 'dogal !istlerine' baglayan her ti.irden feodal ba&l acm1astzca par~taladJ , insanla insan arasmda ~tplak oz--;Jkardan, duygusuz 'nalcit Odeme'den b~ka bir bag buakmad1.En goksel, ate§ li d.ini heyecanlan, §tivalye heveskiirllgmJ ve ucuz duygusalhklan, egoist hesaplann buzlu sulannda bogdu." (Marx-Engels, Komiinist Manifesto) 7.1mmanuel Kant, "Idea for a Universal History with Cosmopolitan fntent", The Philosophy ofKant iyinde; 9ev. ve yaYJmlayan Carl J. Freidrich, New Yml...: Modem Library, s. J16.
166
<;oKBiLM1~
OZNE
y1s1Z kesi§en gii9 vardtr, sonsuz bir vektorel paralelkenarlar d izisi; bunlann da bir tek bile§kesi vardtr: Tarihsel olay. Bu da bir btittin olarak bilincrsizce ve iradesizce i§leyen bir gticiin iiriinti olarak gortinebil ir. <;:i.inkli her bireyin yapmak istedigini ba§kalan engeller ve ortaya crlkan hi9 kimseoin istemedigi bir §CY olur. Bu ytizden tarib bugiine kadar bir dogal stiret;: gibi ilerlemi§tir ve esas olarak aym hareket yasalarma tabi olmu~tur. Aocak bireysel iradelerin -ki bun1ann her biri kendi fizik.sel kurulu§lmun ve di§Sal, son kertede ekonomik ko~Llann (kendisinin ki§isel ko§ullanrun ya da gene! olarak toplumun ko§ullanrun) kendilerini zorlad1gl §eyleri arzular- istedikleri sonucu elde edemedikleri, ancak bir ortalamada, ortak bit bile~ kede kayna~tlklan gercregi, bizi bunlarm stfu hi.ikmiinde olduklan sonucuna vardmnamai.J. Tersine her biri bile§keye katlada bulunmU§ ve bu olcriide de o bile§kede i9edlmi§tir.s
Gori.ildiigii gibi, Engels Kant'1 neredeyse kelime kelime tekrarlarken, bir yandan da onun dogaya ama~hllk atfeden onermesine ("dogarun bilmedikJeri bir amacm1 ger~ekle~tinni§ olurlar") materyalist bir a91klama da getirmi§ oJur: "Bu yiizden tarih bugiine kadar bir dogaJ si.irecr gibi ilerlemi~tir ve esas olarak aym hareket yasalanna tabi olmu§tur." Ku~kusuz bu a~amadaki kilit kelime "gibi" dir; yani tarih dogal bir siire~ degildir, ancal!c her biri kendi ama~Ja nrun pe§inde ko§an (ya da ko§tuklanm sanan) bireyler, sonunda ortaya hi9 beklemedikleri bir sonu~ ~lkmca, bu siireyteki ger~ek failin, oznenin doga olduguna hiik:mederler. Oysa ozne(ler) kendileridir ashnda, yalnJzca kastedilen ile ortaya ~tkan arasmdaki tutarSlZhgt anlamland•rabilmek i9in ba§ka, yabanct ve "list" bir ozneye ihtiya~ duymaktad1r lar. Bu ozneye tann(lar), kader, doga ya da zorunluluk demek onemli bir fark yaratmayacakbr. Her durumda, insanJann kendi edimlerinin ortak sonucu olarak ortaya 91kan, ancak her birinin kendi ozel niyetlerinden farkll bir sonu~ olu§turan bu btiti.inle§ik, bayali ozne, uygarltk dedigirniz §eyin var oJmasnn saglayan temel unsurdur. Bu unsur tek tek bireylerin ruhsal varhgma superego olarak dahil olur. Siiperego-fiilleri diyecegimiz §ey ise, her bireyin kendi id ya da ego fiillerinin iistiinde, ona daba tist, yiice bir varllgm emirleri ya da ira8. FriedJ:ich Engels, "Joseph Bloch'a Mek:tup", 21 Eylill!890.
MADUNLARlN KOSTAHLIGI
167
desi gibi gori.inen, ancak i~selle~mi§ bir bi~imde i§lev gosteren fiillerdir. "Harekete ge~me"yi, hele hele koJektif/alt!ist edici bir barekete ge~meyi zorla§tlran. batta ¥ogu durumda olanakstz bale getircn siiperegodan ba§ka bir ~ey degildir. Tarih (yani smtfh toplumlar tarihi) boyunca her bakim SlDlf, oncelikle bu kolektif sUperego i.izerinde egemenJik kurarak hakim olmu§tur. Her hakim s1.mf, toplumun btiyi.ik ~ogunlugunu olu§turan ezilen ve yooetiJenlerin kolektif si.iperegosu tizerinde denetim kurabildigi ol~iide ve s!irece hakim olarak kalabilir. Kant'm tarh§masmm tarihi 1784: Bundan sadece be§ yll sonra, taribteki ilk "bi.iylik devrim" ger~ekle~ecek ve yiizbinlerce insarun telcil eylernleri biitlinle§ik, tek bir eyleme donli§erek, koca bir "kadim diizen"i ytkacak. Ama bundan da lit; ytl sonra, l792'de, o "bi.itlinle§ik lek eylem"in saruld1~ kadar bliti.inle§ik olmadJ~ ortaya ~· kacak: Ti.im tekil iradeler, kendi bireysel amar;larmm pe§inden ko§arken birbirlerini ortadan kaldrrmaya gayret edecekler; yalmzca Robespierre Danton'u degil, sokaktaki isimsiz adam da oteden beri kaptsmtn online Jagtm suyu doktligti iyin gtctk oldugu kom~usunu giyotine yollarnaya ba~lad!gmda, devrim kenctini yok edecek. Ta ki 1799'da Napoleon duruma el koyup yeni bir biitlinlC§ik:, tek irade (1801 itibariyle imparatorJuk iradesi) tesis edene kadar. Peter Weiss'm l964'te yazdt~ Marat/ Sade, Franstz Devrimi'nin tam bu donemini, Jean Paul Marat ile Marquis de Sade arasmda ge9en hayali bir dizi tarti§rna e§liginde anlattr. Sade'm devrime kahlan tek tek bireyler hakkmdaki (hayali, ama pekaJa da kendi agzmdan 91krnl§ olabilecek) sozleri §Unlar: <;orbalan yarum§ttr bar bar bag1.mlar Daha iyi bir ryorba is:in Kadmm kocas• boydan fakirdir Daha uzun bir koca ister Adamm kans• s1skarun tekidir Adam daha etli butlu bir .kan ister Obiiriiniin ayakk:abtlan vurnr ama
Koffi!iusunun ayakk:abllar1 rahatttr ~airin imgelemi ttikenmi§tir Yeni imgeler bulmak is:in ry1rpmrr
168
BaWcr;1 saatlerce bekler oltasmtn b~tnda Ama bir ti.irlii bahk vurmaz Sonunda hepsi birden devrime kallltrlar San1rlar ki devrim on lara her ~eyi verecek Bir bahk Bir §iir Yeni bir rrift ayakkab1 Yeni bir kan Yeni bir koca Ve yorba dfinyanm en iyi rrorbas1 0 yiizden tlim saraylan yakap ytkarlar Ve bir de bakarsm Her ~y eskisi gibi Gene olta bo~ Berbat mtsralar Vuran ayak:k.abalar Yatakta arkam donlip yatugm bir e§ Ve gene yantk <;Orba9
insanlar devrime tarihte yeni bir ylgtr ac;:mak ic;:in, adalet, e~itlik, karde§lik ve ozgtirli.ik ictin mi kattltrlar, yoksa Sade'tn saydtklart gibi stradan, herhangi bir yi.ice ahlald dayana~ olmayan, bencil nedenlerle mi? Hadi Weiss'm verdigi omeklerin abarllll oldugunu kabul edelim; ac;:hk, zalimlerin zulmtln olc;:i.isiinil kacr•rmasJ ya da kazamlmasJ imkans12 bir sava§ta cepheye lrurban oJarak yollanmak gibi nedenler de asJJJlda "tarihte yeni bir y1g1r ac;:mak" amacma pek uymuyor. lnsanlar ba§ka rrare kalmadtgmda, ekmek, daha az zuliim ya da ban§ gibi Laleplerle harekete gec;:ebiJirler. Ancak bu harekete gec;:i§ ilJe de bir devrime yol aymaz: Eger hakim stmflar bu talepleri reformlar yoluyla, ya da kendi ic;:lerinde iktidann el degi§tirmesi yoluyla kar§tlayabilirlerse, di.lzen yara almadan kalLr. Eger bakim s1mflar bu talepleri hic;:bir §ekiJde kar§tlayamayacak kadar gilc;:si.iz ya da isteksizse, o zaman devrim gUndeme gelir. Lenin'in ifadesini ku1lanacak olursak: Ezilen k.itlelerin eski bir;imde ya§arnamn imkfulSlzLJguu anlaytp degi§iklikJer talep etmesi devrim ir;in yeterli degildir: Devrim irrin, somlirenle9. Peter Weiss, Marat/Sade, Londra: John Calder. 1965, s. 68-9.
MADUNLARJN K0STAHLJ61
16')
rin de eskisi gibi y~aytp hUkmedememesi gerekir. Devrim ancuk ktllclcr eski rejimi istemediklerinde, hllkimler de eskisi gibi yonetemedildennde b~anya ul~abiJir.•o
Demek ki, madunun maduo olmast, harekete geymek ir;in y~ter· li degil: HUkmedenio de kendi hllimiyetinin ko~uiJann• silrdUrme konusunda yap1sal bir sorun ya~amast gerekiyor. Ancak bu madunlann ayaklanmayacaklan anlamma gelmiyor tabii; madunlar ayaklanabilir, var olan dlizenin gUndelik y~am ko~ullanm aiiUst edebilir, yagma yapabilir, makineleri krrabilir, i~yerlerini ve yonetim kurulu~lannt c;aiL~maz hale, Uretim arar;lann1 ve i.irUnUn kendisini de kuiJan•lmaz hale getirebilir. Mesele ~urada ki, bi.itUo bunlar devrim demek degildir. Devrim dedigimizde anl~tlmas1 gereken, bir toplumdaki smtfsal ili~kiler yaptsmm tUm bu altiist olu~ silrednden gerrerek ya da gerrmeyerek (muhtemelen ge~rek) temelinden degi§mesidir. Madun diye, yani sm 1f mUcadelesi ic;indeki konumuna gore degil de herhangi bir toplumsal hiyerar§i irrindeki konumuoa gore adland•nlao bir fail ise, bu degi§imin oznesi olma yetenegine sahip degildir. ~~~~
Sm1f1 Madun Mudur?
Giintimilze gelmeden once. tarih boyunca gerr;ekle§tigini dil~UodU gUmilz devrimlere bakarak madunJarm bu devrimlerde oynad1klan rolti yerli yerine oturtmaya rralt§ahm: Avrupa tarihinin en 5nemli donUm noktalanndan biri, temel tanmsal Uretimin neredeyse !Umi.iyle kolelere yapnnldtgt ve bu yolla da toprak sahiplerinin dJ~tn da, bo~ vakti olan. felsefe. sanat, soyut bilim ve zanaatle ugra~ma ya vakil bulan bir §ehirli Stntfm olu§tugu ktileci tiretim ramnda.n, feodal dedigimiz ve yan-ozgilr (kendi bedenleri ve ya~amlon Uzcrinde hak sahibi olan) serflerin i.iretimine dayah. ademimerkc.dyel ~i i.lretim tanma gerri§tir. Bu ge~i§te ezilen struftn, yani k6lclenn.
10. Leni n. Sol Komiinizm, Bir 9oc~kluk flasta/igr, ~v. Mu1.tlffl.:r Erdost, Ankara: Sol, 1999.
170
~KBiLMt$ 6ZNE
ve di~er madunlann, yani esas olarak kadtnlann ve daha soora da zannat~ilerin ne gibi bir rolti oldu? Ko le isyanlanrun bu donil~ilm de tayin edici bir rol oynamadagm1 biliyoruz: M.O. 2. ve I. yiizyallarda ilk ilcisi Sicilya'da U~Unctisti ise italya'da (me~hur Spartakils isyam) ger~ekle~en tit; kole ayaklanmasa, var olan toplumsal ve ekonomik yapaya degi~tirmek bir yana, tersine Cumhuriyetten imparatorluga g~i~in yolunu at;arak peki~tirdiler. Koleci diizenin sonunu getiren, ic;sel , yaptsal bir unsur degiJ, dt~sal bir unsurdu: Banda kuzeyden gel en barbar a~iretler, Doguda ise bir yandan Bata ve ayna barbarlar, sonra da daha dogudan ve gtineyden gclen Araplar ve Tiirkler. Aym biyimde, "feodalizmden kapitalizme ge~if diye adlandardtgamaz silreyle de, hiikmedenler ve tabiler, ezenler ve eziJenler arumdaki miicadele, bu :.Urecin sonucundakl yeru hlikim stmfm olu~umunu n dinamigi de~ildir. Koylil isyanlan, §ehirli yoksullann ba§kaldarmalan. yalnazca ilyiincil bir smtfan, burjuvazinin egemenligi i~in zemini hazarlar. <;ilnkU ne koyltiliik. ne de §Chir yoksullan blr bakim stmf olarak orgUtlenme yetenegine sahlptir: Ba~anll bir koylil ayaklrulmast, olsa olsa loprak mUJkiyetini aym ekonomik ili~kiler silsilesi i~inde yeniden diizenleyebilir, bau toprak sahipleri mUiksiizle§tirilirken baza toprakstz koylUJer kOyUk toprak sahiplerine donii§iir, ancak uzun vadede bunlarm hepsi tarJmdaki kapitalistJe~me egilimine kurban gidecektir. ~ehir yoksuUan da aym sorundan mustariptir: AyaklandlkJan zaman yeni ve var olan diizenden radikal biyimde farkh bir projeyle ortaya gtkmazlar; var olan diizen i~inde mall arm ve gelirlerin yeniden bolU§Umiinil talep ederler ve bu yolla da hakim s an aft gU~silzle~tirirler. Bu ise uzun vadede yaJmzca yeni hakim samf adaylanna iktidar miicadeJesinde yol a~ maya yarayacakttr. Bu gidi~ata kar§J ~tkmaya ~~an nadir omeklerden biri, 164249 arasmdaki Jngiliz iy Sava§t sarasmda Kazzct (ya da Hakiki Diizleyici) diye adlandmlan isyanca grubun onderlerinden biri olan Gerrard Winstanley'dir. Esas i§i 1erzilik olan Wins~anley, iy sav~ sarasmda devlet topraklarma el koyup "kazmaya" ba§layan §ehir ve ktr yoksullanrun Leorik geri plarunJ haztrlayan bir iitopyacJydJ. Yeni
MADUNLARIN K0STAHLIC'il
171
Hakkaniyet Yasas1 ve 6zg/1rliik Yasas1 bildirgeleri, kaynug111t in cil'den alan Utopyact bir komtinizm vadediyordu. Winstanley in cifin e§itlik~i koklerine d6nU~ anJanuna gelen bu "onerilerini". bnt naz bir pUriten olan OLiver CromweU'e sunmu§tu; ancak inc·il'in 01 gtirli.ikyti ve e~itlikyi yarundansa yasaklaytct ve hiyeraNiik yantnt alarak kendi diktatorltigUnUn temeli yapan Cromwell, Winstanley' yi ciddiye almadt. Yorenin toprak sahjpJeri parah asker birlikJeri toplayarak Kaztctlan ezdiler, Winstanley ise hayalmt bir Quaker olarak stirdUrdti ve unurulmu§ biri olarak oldti. Cromwell' in yenilgs sinin ve onu izleyen otuz ytlltk restorasyon doneminin ardtndan. ingiliz burjuvazisi 1688'deki "Muhte§em Devrim" le bu kez kesin olarak iktidara geldiginde, iHifak yaprnast gereken smtf(lar}tn madunlar degil yenik aristokrasinin kaltnttlart oldugunu yoktan anla011~ll. Benzer bir oyktiyti Franstz Devrimi iyin de anlatmamtz mUmki.in: 1792-1794 ytllan arasmda sans-culolles'un ("Donsuzlar", am a asltnda soylulara ve ~ehirli orta smtfa ozgii dize kadar gelen pantolon yerine uzun pamolon giyenler) onderi Jacques Rene Heben ve Les enreges'nin ("Kudurmu§lar") onderi Jacques Roux, Oevrimi bir "Madun Devrimi"ne donti~ttirmek iyin sava§ttlar. mtilki.in yoksullar arasmda payla§tlmasmt, li.lm ekonomik ve politik ayncaltklann ortadan kaldtrtlmaslDl savundular. Herbert Robespierrc tarafmdan (ve Robespierre'den az once) giyotine gonderildi, Roux ise ikisinden de once, yargtlanmayt beklerken hticresinde intihar cui. FranSIZ Devrimi (onderleri bunu bilmese de) mtilklin, liretim ara~lartntn ve sermayenin daha da yogttnla~mast, milmkOn oldugu kadar az saytda elde toplanmast sonucuna yonelik bir devrirndi, o ytizden bir· iki "donsuzun ve ~ugmm" hayaUeri tarafmdan amacmdan sapunla cak degildi. Ancak sans-cu/oueslar ve enrages'ler (gene bilmedcn de olsa), devrirnin hlZlm keJ>meye, donti~timOn ingilterc'dcki gibi uzl~ma ve anla§ma yoluyla ytirtimesini saglamaya niyetlcncn Girondin'lerin ortadan kaldtnlmasma onayak olarak, "bilselcr pek de aldmnayacaklan [bir §eyi] yapmak i~in ~ah§"Dll§ oldular (Kanl). Tarihteki ti.im bu madun/isyanc1 stmOarrn ortak iki oze lli~i var. Birincisi. kendilerini bir hakim stmf olarak orgOtleme yetene~indcn yoksunlar. Kolelerin blikim smtf olarak orgOtlenmesi na.,tl mUm-
172
c;:oKBILMi~
OZNE
kOn olabilir? Olsa olsa tek tek kolyler (o da ancak 9ok k.Uyii.k bir ktsm•) kole sahipJerine don~bilir, geri kalanlan da yeniden kole haLine getirirler. DolaytsJyla koleler, "kole" ve "efendi" konumlanm orradan kaldlfamaz, bu konumlan dolduran ki§ileri degi§tirebilir ancak. Aym §ey, omegin llimpen proletarya ir;in de geyerli. LUmpen proletaryo hakim smtf olamaz, ama ayaklamp egemen dOzeni sarsabilir. bu arada da bu1 IUmpenler (kendi struflanndan biiyi.ik bir r;ogunlugun omuzlanna basarak vc onlan yeniden a~ag1 iterek) kendilerini hfikim stntftn arastna yOkseltebilir. Bu omekte de konumlar sabil kahr, k.onumlan dolduran bazt ki~iler degi~ir. Ktsacast madun sm tf, yalntzca madun olmasma dayanarak var olan stmf ili~k ileri oin yapiSim degi§tiremez. ikioci olarak, madun smrflar, egemen Slntllarla kavgaya tutu§salar da, bu mUcadelede kendilerini de bir SJmf olarak ortadan kaldmna yerenegine sahlp degildirler. i syanc1 bir kOie grubunun i9inden baztlan konum degi§tirerek, diyelim ktic;:i!k toprak sahibine ya da ~ehirli zanaatytlara donil§Seler de. bir smrf o/arak koleligi ilga edeme7ler; llpla lilmpen proletarynmn IUrnpenligl, kOyUk burjuvazinin kilc;:lik burjuvah8• ilga ederneyecegi gibi. Var olan stmf ili§kilerinin yap•smt ve dolaytstyla Uretim ili~ld Jerinin formunu ve toplum yaptstnt degi§tirebilecek olan. madun Stmnar degildir: Tarihte bu donil~Umleri saglayanlar ya dt§sal unsurlar ohnu§tur ya da madun konumda olmayan ve egemcn stntf/eziJen smtf iki liginden gorece bagtmstz kalarak geli§ebilen ara suuflar. Kapall bir toplum yaptSJ i~indeki temel smtf ~eli§kisi, o yap1y1 daima ytktma doWu goti.lriir. HAkim stmtlar egemenliklerini ve var olan iiretjm i~lilerinin ifadesi olan mUikiyet bi~imlerini korumak ic;in ~trpmtrkeo hi~bir devrimci hamle yapamazJar; ezilen smtflar ise aten egemen ideolojinin dt~ma ~lkarnadlkl8fl ir;in farkh, aJternatif bir toplumun hayalini kuramazlar (dilleri yoktur), somtirii dayantlmaz oldugunda ise ayakJamp diizeni sarsarlar, ama bu yeni bir toplumsal yaptya gidi§ten ziyade, var olan yapt i~inde bir gerileme, 9tikiinru. yagma ve ytlam anlamma gelir. Devrimci adtm daima bu ezen/ezilen ikili~inio dl§mdaJJ gelecektir. Ya cografi olarak dt~an dan (barbarlar gibi), ya da toplumsal olarak ezen/ezilen ikiliginden dJ~8flda geli~me f1rsattnt bulmu§ iifiincii bir unsurdan (burjuvazi
MADUNLARJN K0STAHWCt
gibi). i§~i sm1fmm tarihteki tUm madun sm1flardan (vc tum mll'> takbel egemen s1mflardan) farla tam da bu noktadadtr: Daha onceleri avanlajh konuma gc~en tUm sm•flar bu kazand1klan ku numu, toplumu kendi mlllk edinme ko~ullanna labi kllara.k ~a~laml~llr maya ~ah§ular. Proleterler ise. keodi eski mtilk edinme tarzlanm vc bOyle· cede ttim eski millie edinme larzlarm• ilga cuneden, toplumun ilretici gll~; lerinin efendisi olamazlar. Kendilerine ait. gUvcnce altma alacak ve koru yacak bir ~eyleri yokiUr Laten; misyonlan bireysel mlilkiyetin tUm e~ki gO vencclerini ve garnntilerini ortadan kald•rmakttr.u Marx ve Engels'in bu ifadeleri, i§~i smtfmtn tarihte ncden benzersiz. oldugunu ortaya k:oyar: t§~i sm1f1 kendjsinden onceki lilm hlikim s•mf adaylanndan farkudJr, ~ilni...U koruyup kollayacag•. geli~imioin onlindeki engelleri k:aldtracagt, kendisine ozgO bir mulkiyet/egemenlik ili§kileri silsilesi yokwr. Dolaytstyla, var olan egemenlik/mOlkiyet ili~kileriru kaldmrken, bir smif olarak kendi varolu~ ko§ullannt da ortadan kald1rtr. Ote yandan, i§~i smaf1 kendisinden onceki tOm madun/isyanc1 smttlardan da farkhdtr, ~linkil burjuvazinin egemenligine kar§t mticadele silrecinde kendisini (gc~ici de olsa) bir hakim stmf adayt olnrak orgtitleyebilir. Kendisme (ge~ici) bir dil, (geyici) bir egemenlik ili§kileri sistemi, (ge~ici) bir tiretim iJi~kjJeri orgiltlenmesi saglayabilir. <;iinkti kapitalisL toplum yaptst, toplumun (burjuvazi dt§tndaki) ttim katmanlannt ayn~mak zorunda btraku, aydmlan, kii~tik burjuvalan, teknokratlart ve btirokratlan i§~ile~ririr. bunlann i~inden seykin kesimleri ise (burjuvala§tmnasa bile) kapitalistle§tirir. Ku~kusuz bunahmda olmad•gt, geni§ledigi donemlerde bu tabakalara (ve haua i§~i Stntfmm bazt ayncahkl1 tabakalanna da) gerekli (maddi ve ideolojik) rU~vetleri vererek onlart ani haJde tutabilir, kendj i§birlikyisi haline gctircbi lir. Ama uzuo vadede, tUm bu tabakaJar, satacak emek gil~lerinden b~ka bir ~eyi olmayan proleterler haline gelmi§ olacakur. Borsa vc hisse senetli §irketler/devletler bu tabakalarda millk sahibi olduJ...Ian yarulsamasmt yaratsa da, ilk §iddetli bunal1m (ttpkt 1929'da ol-
II. Marx ve Engels, Komiinist Manifesm. 1848.
<;OKB1LM1~ OZNE
174
dugu gibi) o "millk"iio degersiz bir kagtt paryasmdan ba§ka bir §ey olmadtgmt gosterecektir. Demek k.i i~9i stmft hakim smtf olarak orgi.itlenme potansiyeline sahip oldugu i~in tarihteki diger madLID smtflardan, ancak bu potansiyeli kaltc1 bir olgu haline getirmesi imkiinstz oldugu iyinde diger mi.istakbe1 hakim smtflardan farkltdtr. i§yi stntft ancak dev ri mle i~~i stntft olur ve devrim siirecinin son a ermesiyle birlikte de kendisini (ve diger smtflan) bir(er) stntf olarak Hga eder. Bir smtf olarak orgi.illenmeyi ba§aramad.tgmda, antikapitalist bir devrim si.irecini b~latma<;t mlimkiin degildir. 6te yandan, bu orgi.itlenmeyi kahct hale getirmeye kalkugmda (ya da devrim siireci §U ya da bu nedeole sonlanamadtgmda) ise, kendi i~in den bir tabaka ayn§arak yeni hakim stmf• olu§turur. Bu yeoi smtf amk burjuvazi degildir belki. ama M//i kapitalist bir smtfttr, ve SSCB orneginde gordiigiimiiz gibi, yerini erg~ o mevkiin me§ru sahiplerine, yani burjuvaziye
buakacakll r. Etnik Madunlar ~~~i Sm1fmtn Yerlnl Alabilir ml7 Madun kavramtnm bir yanmt, yani verili bir illke smlflan iyindeki smtf farkbhklart ve struf miicadelesi actsmdan anlamtnt tarU§maya ~alJ§!tk. Oysa madun yalmzca stmfsal kooumlar i~in ge~erli o lmayan, hatta s truf konumlannm dt§tnda kalan, ya da smtf iH§kileri tarafmdan tam olarak iyerilmeyeo egemenlik ili§kilerini de kapsayan bir kavram. H atta, ortaya attlt§J bile, toplumdaki rum dinamikleri ve egemenlik ili§kilerini siirekli olarak verili smrtlar arasmdak.i mucadeleyle aytklamaya ~ah~an ortodoks (sanki) Marksist yakla§Jma bir tepkl olarak gel i§mi~ti r denebiJir. Oysa t>zellikle somurgecilik ve emperyalizm donemlerinde ortaya ~tkan ba~ka bir maduniyet ili§kisi, beyaz Avrupa!J'nm san, kahverengi, siyah, kJrm1ZJ derili Asya, Afrika, Avustralya ve Amerika yerlileri iizerindeki egemenligi temelinde yi.ikselir. B u egemenlik ili§kisi yeni madunlar olarak "ezilen halkJar" kavramm1 one y1kar1r, ki ilk bak.t§ta anlam!J, hatta kayJOJimaz g5riinen bu yeni kategori, uzun vadede ciddi sorunlara gebedir.
MADUNLARIN K0STAHL10£
17'1
"Ezilen halk" kavram1 III. Entemasyonal'in 1920 BakU Kurultayt'oda "Diloyanm Proletaryast" olarak. tescil edilmi~ti. lnsanlann kafasmda belirli bir imge yaratma ama~b bir metafor olarak fayda · lJ saytlabilir bu ifade (hele "proletarya" kavrammm kendisinin de bir metafor oldugu dil§liniiltirse). Ancak bunu izleyeo y11lar boyunca bir yaodan ABD'nin Wilson Doktrini'nio, ote yaodan da ill. Entemasyonal'in baskistyla bu adlandtrma bir tlir ameottiye donii§tllgiinde sorunlar da ortaya 9ikmakta gecikmedi. Proletarya kavramtrun Marx i9in neden ozel bir anlam ta§tdl~nt tartt§IDJ§ttk: Proletarya kahc1 bir bilim smt.fa donii§emeyecegi, kar§1llyla birlikte kendini de yok etmek zorunda oldugu i9in par excellence devrimci stmfttr Marx'a gore. Oysa "ezilen halklar"m bOyle bir ozelligi yoktur. Ba§anh bir ulusall<urtulu~ sava~1 sonrast, o "ezilen halk"m bir boltimil bal gibi de kahc1 bir hlikim stmf olarak orglitlenebilir: Nitekim 20. yilzytl tarihi bunun oyki.ileriyle dotu. Dstelik bu yeni hakim smtflar, eski somiirgeci ya da emperyalist egemenlere gore daha insafu, daha adil, daha akilct olacak diye bir §art da yok. Tersine, bir9ok ornekte yeni hakirn stmf(lar)m eski egemenlere gore 90k daha vah§i bir kapitalizmin in§asmda oe kadar ba§anh oldugunu gorebili yoruz. Ancak. bir zamaolann maduolarmm yeni egemeolere donii§lirken asla terk etmedikleri bir §ey var ki, o da "madunluk soyleml" nin kendisi. Bunu be1ki de eo iyi ornegini israil devletinin politik yaptsmda gormek mi.imki.in. Etrlik bir grup olarak tarihinin bi.iyilk bir bOli.imi.inii diasporada ge9iren, hangi tilkede, hangi etnik gruplar arasmda olursa olsuo aynmctltga maruz kalan, a§agtlanan ve en nihayet tarihin en biiyilk etnik katliamlanndan birine ugrayao Yahudller, kendi devlet1erini kurmalarlyla birlikte Filistin halkJ kar§JStnda egemenlere donli§tiiler ve astrlard1r kendilerine kar§t uygulanan aynmctlt~, a§a~lamaYJ ve gettola§ttrmaYJ Filistinlilere kar§t uygulamakta bir sakmca gormediler. Ancak bunu yaparken de "madun Yahudi" soylemini brrakmayt asla dil§i.inmediler; hatta tam tersine, Filistiolilere kar§t uyguladtklan basktyt her adtmda kendi gc~ mi§ madunluklan ile gerek9elendirdiler. Filistinlilerin Yahudilerin astrlar boyu ugradlk.Lart hak:stzhklarda bireyler olarak ya da bir ka-
176
c;OKBlLMt$ CzNE
vimolarak birpaylannm bulunmamast ise bir ~eyi degi~tirmeml~ti. Ge~ml§te hakstzltga ve zulme ugraml§ olmak, otomatik olarak hak-
stiltk ve zuli.im yapmamn gerek~tesi haline gelmi§ti 9oktan. Ayru durumu·daha kii9iik 6l~teklerde de olsa ba§ka etnik kavgalarda bulabiliriz: Tiirkiye 1974 K.Jbns i§galini (ve bu arada da biryok K.tbnslt Rum'un hakstzhga ugramasmt, evini, yurdunu ve topragmt kaybetmesini) Rumlarm Turklere uyguladtgt etnik temizlik giri§irninin zorunlu bir sonucu olarak gostermeye ~talJ§tt, k1smen de hakhydt. Enneni diasporast ASALA'mn 1970'Ier ve '80'lerdelci teror eylemlerini 1915 tebcir/katliamtruo ka~tmtlmaz bir sooucu olarak gosterdi; ate yaodan TC devleti de 1915 tehcir/katliamtnl Ermeni Ta§nak ve Hm9ak orgiitlerinin Dogu Anadolu'daki etnik temizlik giri§imleriyle gerek9elendirdi. ikisi de ktsmen hakhydtlar. Radikal/koktendinci islam orgiitlerinin ve baz1 Filistin kurtulu~~uJan nm bombalt intihar saldmlan, gunalmz sivilleri ve zaman zaman 90cuklan vurdugunda gerek~te bazu·: Biz zaten madunuz. Oyleyse her §eye hakklrmz vm: Bizim eylemlerimiz daha ba§lan, biz madun oldugumuz i(in hakll. Oysa milliyetyi/trk9t saplanttJardan biraz stynlmt§ bir bakl§, kendisirli madun olarak gormeyen/tarumlamayan tek bir etnik katliam oznesinin bile olmadt8Jru gosterecektir bize. Kuzey Amerika yerlilerini bire kadar bran somilrgeci/ ABD yonetimleri, "vah§i" Ktztlderililerin elinde zulme/tecavi.ize ugramt§ madun beyazlann koruyucusu roltindeydi. Naziler bile, Ulkelerinin mali kaynalclanru d~ netleyerek Alman halkmtn yoksulluguna (madunluguna) sebep olan, gozuni.i kar htrSI bi.iriimii~ Yahudilere kar§t haklt bir madun direni~i gosterdiklerini iddia ediyorlard1. Bi.iti.in bu omekler bize, aslrnda her egemen soylemin i~Yinde ge9mi§e ait bir ~ekirdek olarak bir madun soylemi ta§tdtgrnJ, ve ayru §eyi tersten okursak, her madun soylemlnin potansiyel olarak bir egemen soylemi oldugunu gostermiyor mu? Ku§kUSUZ terimJeri boyle se~Ytigimizde, aslmda Hegel'in efendi/k61e diyalektigindeo pek de farkh bir §ey soylemekte olmadtgtm a9tk1Jk kazanacaktu: Efendilik/Kolelik ikiligi (aslmda daba net bir 9eviriyle Efendi/ Bagm1lt ili§lcisi) kar§tltk!J olarak birbirini gerektiren, biri digerini
MADUNLARlN K0STAHU(H
l/7
kaymJlmaz kllan bir ili~kiyi temsil eder. Bu ikiligin parametrclcs i iyinde kalacak olursak, koleligin, bagtmlth~n sonu yoktur. KOic is yanlan aslmda Efendi/Kole ili~kisini bir sarmal halinde yeniden vc yeniden Uretirler. Ku~kusuz bu yeniden iiretme ksssr donglisi.inde sabit kalan, bir bireyler topluJugu olarak efendilet ve kOleler (yani Efendi ve KoJe kimlikleri) degil Efendilik ve Kolelik konumlandlf. Di.ini.in kolesi bugiintin efendisi olabilir, bugiinkii efendi (omegin yenik dii§illen bir sava§ sonrasmda ya da bir devrim veya k~s devrim sonucunda) yarm koleye doni.i§ebilir. Efendilik/Kolelik iJ<:iliginin kendisi konumsal olarak inkar edilmedigi siirece, yani bu iki konum beraberce yeni, i.icriincii bir konum tarafrndan reddedilip/ i<yerilip/a§tlmadJ~ (Hegel'in Aujhebung kavranurun ba§ar!Stz bir crevirisi) siirece, efendiler ve koleler degi§ir ama Efendilik ve KoleLik oldugu gibi kabr. Marx'm proletaryaya yiikledigi ozel i§lev, tam da bu noktadad1r: Proletarya (ama 19. yiizytl smai kapitaHzmi icrinde tarumlanan ozel proleterler degil, Proletmya konumu), Efend.i/Kole ikiliginde konurnlan sabit b1ralap kendisini Efendi konumuna yiikseltgeyemez; kar§ltmJ yok ederken kendisini de yok etroek ve yeni, uc;iincii, a~km (ve kesinlikJe kendisi-olmayan) seyenege yer acrrnak zorundadsr. Buradan da gorebiliriz ki, bu i§lev hiybir etnik ozneye devred.ilemez, proletarya hir;bir etnik ozne tarafmdan ikame edilemez. Madunlugun lkincil KazanCJ Buraya kadar "madun" kavramtrun yarar ve sakmcalan hakkmda bOJUk por~tik degerlend.irmeler yaparak ilerledjk. ~imdi ise, cinsel olsun, etnik olson, dinsel olson, tiirn madunlar iyin ortak olan (ve onlar1 devrimci toplumsal kendiljkJerden rad.ikal bir biyimde ay•ran) ozellikleri bir araya getirmeye ba~Jayabiliriz. Ancak bunun i<rin "madun" kavranurun iki belli ba§h kullarum1m birbirinden ayuma hy1z: Birinci anlamda "madun", nesneJ bir konumdur. Herhangi bir ikili hakim/tabi i~lcisinde, genetik-biyolojik yaplSl (cinsel vc etniJ<), ya da kiilti.irel olarakkendi iradesi dt~mdaki ba§langty noktas1 (din-
178
QOKBiLMi~
OZNE
sel ve stmfsal) balammdan daha baยงtan tabi konumuna yerleยงenler i~in kullandtgxm1z bir terimdir. Ancak bu konum mutlak degildir. Tek tek bireyler zaman i~inde oluยงan tercihleri, kUltiirel ve cinsel tavulanyla bu konumu temel alan, ancak onunla ozdeยง olmayan ldmlikler oluยงtururlar. Hayata genetik-biyolojik a~1dan erkek (-egemen) konumunda baยงlayabiliriz, ancak (heniiz tam olarak kavrayamadtgimtz) bazt genetik etkilerin yam slfa, nihai olarak bir tercih yaparak eยงcinsel, transvestit ya da transseksiiel konumlanndan birini se~tigimizde, madun kimligini de benimsemiยง oJuruz. Gene genetik-biyolojik a~dan kadm konumunda iยงe ba~layabiliriz, ancak erkek egemen toplumsal yapmm parametrelerini varsayim olarak altp erkek kimlik ozellilderini benimseyerek madun konumdan klsmen de olsa kurtulabilir, hatta hยงkim konwnuna bile yerleยงebiliriz (om. Tansu <;iller, Margaret Thatcher, Benazir B utto, Condoleezza Rke). Bunun i~in yapmamiZ gereken, kendi biyolojik-genetik yaptmlZI degiยงtirmek degil, erkek egemenligi iizerine kurulu var olan yap1y1 yeniden ve yeniden iiretme gayretine aktif olarak katdmakttr. Fanon'un soziinii ettigi "siyab derili, beyaz maskeli" Cezayir orta SJmf/inteligentsiya tabakast, genetik-etnik madun konumundan kiiltUrel-smtfsal bยงkim konumuna g~mekte olan kesimi tesil eder. Bu verdigimiz omekler, Mkim/tabi b.iyera.rยงisinde tabi konumdan bยงkim konuma tu-manmamn (ya da buoa c.;abalamanm) omekleri. Oysa "madun" kavrammm ikinci tammmda, maduniyet bir konumdan ziyade bir kirnlik ozelligini taยงu; bu anlamda da se~ilmiยงยญ tir. Yukanda verdigimiz israil ornegiode de ac.;tks:a goriildiigti gibi, smlfsal-etnik olarak hakim konumu iยงgal eden Yahudiler, hlWi rnadun kimligini korumakta da tsrarhd1rlar. Demek ki madun konumu ve madun kimligi temelden farkh iki yap1y1 temsil etmektedir. Nesnel olarak maduo konumu terk etmiยง olan bir etnik grubun oznel olarak madun kimligi korumaya ~altยงmasJ, bizde bu kimligin kendine ozgii bir avantast, ya da psikanalitik terminolojiyi kullanacak olursak, bir ikincil faydast oldugu ยงiiphesini uyandmnal.Jdtr. Ornegin, gelir dtizeyi, toplumsal-kiilttirel goriintirltigii, yaยงam taiZJ ve dahil oldugu yan-legal egemenlik. iliยงkileri ag1 a~1smdan tiimtiyle hakimler safmda saytlmas1 gereken ibrahim Tathses'io, kendi etnik
MADUNLARIN K0STAHLIOI
17')
kokenine (Kiirt/ Arap) ve g~~ s1rufsal konumuna (in~aal ~~~i~o1) stirekli vurgu yaparak madun kimligini korumaya yall§mast, ku~ku verici, eo azmdan dil§ilodtirilctidlir. Bu tavnn iilke politikasma yaytlmJ~ versiyonu ise, AKP'nin daha ortaya yJ.kt:Jgt andan beri kcndisioi madun kimligiyle tarumlamast, ama hem ekonomik (ytik.sclcn Orta Anadolu burjuvazisi) hem de politik aytdan bakim konumu elden blfakmamasJdtr. Demek ki sormamtZ gereken soru §U: "Madun" kimliginin nastl bir ikincil faydast, nasi! bir avantaG/s)J var ki, madun konumunu yoktan terk etmi§ ve efendi/ egemen konumuna yerle§mi§ ki§i, grup, tabaka, ulus ve Strutlar, bu k.imligi korumakta bu kadar tsrarh oluyorlar? Bu soruya onerebilecegim cevaplardan biri §U: <;iinkii madun kimligi, bize toplumsal siiperegomuzu ge~ci bir silre iyin bile olsa asktya alma, yapabilecegimiz kottili.iklere hazlf bir gerekye sunma imk:aru saglar. Filistinli genci ac1madan coplayan, kasten kolunu Jaran geny israil askerinin geyici bir silre i<rin siiperegosunu "kapatmt§" olmast gerek.ir. Bu kapatmarun gerekyesi ise 1930'lu ve '40'11 ytllarda kendi atalarma kat§J i§lenmi§ olan cilri.imlerdir. 0 ctirtimlerin ozneleri ile kendi nesnesi olan Filistinli arasmda hiybir mantJksal siireklilik ili§kisi olrnamast ise onu rabatstz etmez; <rtinkli "rnadun" kimligi (madun konumundan farkh olarak) mutlakttr. Ancak sadece kimlik olarak degil konumsal olarak da madun olanlar ayt· smdan bakttgtmtzda, tablonun fazla degi§meyecegini gortiyoruz: Filistinli intihar bombaciSI, hedefindeki sivillerin, belki de yocuklarm, kendi madun konurnundan sorumlu olmadlldartrn bal gibi de biLir. Ancak o bir konumdan degil bir kimlikten, edinilrni§. benimsenmi~ bir yerden hareket ettigi iyin, mazereti bazlfdlf: "Ben madunum, ne yapsam mubah." Bunoktada arttk ge~iciolarakda de~il, temelinden ilga edilmi§ bir stiperegoyla kar~1 kar~1ya kalmz. Vicdan, oteki'yekat§I i§lemez hale gelir, otek:i'yi mutlak olarak nesnel~tirir. Ama ortadan kalkan yalfi!Zca superego degil: i§in sonu benligin de ollimi.ine varacagt iyin, ego da btiytik Olytide silinmi~ durumdadtr. Ku~kusuz intihar bombacJsl ya da caolt bomba dedigimiz ld§ilerin hareket saikinin, otekini gozeten, oteki ile bir arada ya§amo-
180
<;OKBIL~ OZNE
run kurallanm koyan si.iperego'nun dt§mda ve Uzerinde, c;ok daha giic;li.i bir superego komutu oldugunu iddia etmek miimki.in. Bu insanlar ge~ekten bir tann buyrugunu yerine getirmekte olduklarma ve eylemlerinin sonucunda cennete gideceklerine inamyor da olabilirler. Ama §unu da unutmamah: $arkhJar, Banh "terorizm" uzmanlarmm sandtgmrn aksine, o kadar da saf insanJar degil. Kimse tann adma konu§tugunu iddia eden ve saga sola cennette tapulu arazi vadeden "onder1ere" kolay kolay inanmaz. Eger inaruyorlar ya da inamyor gibi goriini.iyortarsa, ve bu yolda da canlanm vermeye goni.illil oluyorlarsa, bunun ardrnda onlann safuklarrndan ya da cehaletlerinden ba§ka bir saik (de) aramak gerekir. Bu ise, ZiZek'in stk slk: soziini.i ettigi, ki§isel y1kar arayt§rndan (ego) ya da "yiice bir arna~tan" (superego) kaynaklananlann dt§mda kalan, salt diirtiisel bir sailc, yani "id-kotiili.igi.i" olabilir ancak.l2 Kaybedecek zincirleri bile otmayan, beocil <;tkarlan ugruna davranamayan, <;tinkii bu ylkarlarm ger~kle§mesi ibtimalini bile goremeyen, ote yandan, kendisini bu duruma di.i§i.iren di.inyaya, dlizene, otekilere, herkese kar§1 pre-oidipal, dil-oncesi bir kin ve nefretle dolu olan madun, kendisine onerilen "cennette bir yer" masalma inanmasa bile, bunu bir mazeret olarak kullanarak kendisini ve ula§abildigi herkesi imha eder. Sadece "yapabilecegi iyin" yapar btmu: <;i.inlcii yapabilecegi tek·§ey, kendisine bir iktidar (yani muktedir olma, yapabilme, becerebilme) am saglayan tek fiil, bu geri doni.i§si.iz imba ftilidir. Ki§isel c;lkarlannm olmasma bile izin verilmeyen, kendisinden daha bi.iytik bir -simgesel diizene kelitnenio tam anlamtyla ait olamayan lci§i, "ozne" olma gayretini tek, bi.iyi.ik bir eyleme topladtgmda, bu eylemin saiki ancak ego olu§umunun da oncesinde var olan bir dtirtti, yani id-kottiliigu olabilir.
12. Slavoj Zizek, "Melancholy and the Act"; Tiirkc;esi Biri Toralitarizm mi Dedi? ic;inde, c;ev. HaliJ Nalc;aoglu, istanbul: Ep<>s. 2006.
MADUNLARTN KOSTAI:ILIGI
IKI
"Hakimiyet Madunundur!"
Bu en u~ ornekten geriye dogru gidecek olursak, zaman zaman IC,:I nc belirli bir olumlama dozu da katarak "ay smtfm laneti" dcdiiHmiz §Cy, yani madun kesim.lerin ofke)i, yLklCI dayrant§lan, devrimci, doni.i§ttirticil olmaktan ziyade, intikamc1dtr. Ku§kusuz bu noktu da soziini.i ettigimiz kesim daha belirli bir madun tabakas•; heni.iz proleter oJamami§/asla proleter olmayacak, ancak yoksul, egitim siz, iktidarsu. olan stmf, yani kisacas1, 19. yi.izytlda li.impenproletarya olarak tarumlanan s•mf. Ki§isel olarak deneyimledigim bir ornek bu Slillfin davrant§ bi~mi hakktnda daha iyi fikir sahibi olmamJZa yardliDCI olabilir: istanbul orta smtfuun ve aydm yevresinin §ehri terk ettigi yaz aylarma denk dii§en bayram gtinlerinde. ~ehir merkezi, ozellikle de Beyoglu, "varo§lardan" gelen genyler taratindan neredeyse istiJa edilir. Bu bolgenin mtidavirnleri tatildedir, onlarm yerinj ise "madunlar" alm1~t1r. Bu "madunlar" geneUikle 1525 ya§lan arasmdadtr ve neredeyse hepsi de erkektir. Topluca yUrtirler, etraflanna iirkek ve dti§manca bir tav1rla bakarlar ve her flrsatta sozlii ya da fiili cinsel tacizde bulunrnaya egilimlidirler. Boyle bir gtinde Beyoglu'nda ytirtirken, 15-20 ki§ilik: bir "madun delikanh" grubuyla kat§tla§ttm. Birbirlerine sokulmu§, blok halinde ytirtiyorlardt ve ortada gortini.ir bir neden olmamasma ragmen son derece ofkeJiydiler. Yilri.iyii§lerinin bir noktasmda ropluca slogan atmaya ba§ladJiar. Atttklan slogan §Uydu: "Sikilmi§ sosyete!" ~ i m di, bu ofkenin hakh nedenleri oldugu, o sloganrn anla§Jlabi lir oldugu soylenebilir. Bu delikanh grubuna suurlt bir sempati bile duyulabilir. Ancak tarif ettigim durumdaki ~ok temel ve ~tok vahim bir yanb§ gorUJdiigilnde, bu madun davram~mm gerisinde yatan tekin siz ve deh§et verici srr da ~toztilebilir hale gelir: Bu sloganm atJJch g1 gece, Beyoglu'nda sosyete filan yoktu. Orada olartlar alt-orta st n1ftan insanlar, uzun sa~th rock'yu genyler, tatile gitmemi§/gidemcmi§ bohem entelekttieller ya da t1pk1 o gen~ler gibi bu "eglence mekamm" merak edip gelmi§ alt- ya da orta-orta slnlftan gen9 kwlat ve delikanhlardt. Ancak bizim madun varo§ delikanJtlannm g6z0n-
182
<;OKBiLMI$ ()ZNE
.
de bun1ann ttimii (ki bu "bunlar"a ben de dahildim), "sosyete" idi. Oysa "sosyete" o srrada giineyde bir yerlerde, gece kuli.iplerinde ve diskolarda egleniyordu. En se<;kinleri zaten yurt d1~mdayd1. istanbul'da kalanlar ya 0 gen<;lerin kaplSlrun ontinden bile ge<;emeyecegi eglence yerlerinde, ya da yiik:sek gi.ivenlikli, korumall ve giivenlik kamerah siteleriodeydiler. "Sikilmi~ sosyete!'' sozli:i tacizine maruz kalan bizler ise sosyete filan degildik. Eger bu hedef kaymasmm nedeninin masum bir yanll~ degerlendirrne, kendisinden olmayan herkesi di.i~man sayma, ya da ofkesini etinin ul~abileceginden <;tkarma gibi "anla~tlabilir" bir ~ey old uguna inansaydtm, sorun olmazd1. Ama o madun gen<;lerin onemli fantazilerinden birinin ger<;ek sosyetenin eglence yerlerinde ya da yiik:sek giivenlikli sitelerinde gtivenlik gorevlisi ya da fedai olmak ve o gece "sosyete" dedikle.ri orta smu i.iyelerini <;ogunlukla maksadilll a§aD bir §iddetJe bu yerlerin kaplSlDill ontinden bile ge<;irmemek oldugunu dti§iindiigwntizde, "a<; Slillfm laneti" mitinin btiyiisti de bozulur. Madunlann id-koti.iJtigU bemen hemen her zaman en ayncallklt struflann uzun vadeli ama<;lart i<;in istihdam edilebilir ve hemen hemen her zaman ortadaki stntf ve tabakalara, uzun vadede de bu toplumsal yaptyt degi§tinneyi hedefleyenlere yonelir. <;iinkti "madunlar" (yani slffifsal dlarak degil de yalmzca yoksulluklan/yoksunluklan ile tammlanan kesimler) bu toplurnsal yapmm degi§mesini degil, siinnesini isterler; daha dogrusu bu toplumsal yaptmn si.innedigi bir durumu bayal edemezler. <;iinkii yalruzca bu h1lkimiyet ili~kisi ile/i<;inde tammlanmt§lardrr, dolaytstyla bu . halcimiyet ili§kisinin ilga oldugu bir durum, onlann i§gal ettigi konumu da ortadan kaldrracak, onlan bir anJamda yok edecektir. Madun konumunda olmanm ofkesi, o <;ok gii<;lii ve tehlikeli toplumsal potansiyel, i<;inde madun olduklan yaptyJ degi§tirmeye degil de, intikam almaya yoneldiginde ise, ayru bakimiyet ili§kisini yeniden tiretmekten ba§ka bir i§e yaramaz: Yenilseler de, geyici zaferler de elde etseler, bi.rilerinin otekilere sistemli ve tutarb olarak koti.iltik edebildigi, onlar1 ezebildigi, a§agllayabiJdigi ve somiirebildigi bir toplumsal yapmm savunucusu olurlar ister istemez. <;tinki.i bu toplumsal yapt bir degi§se, intikam §anslart da ellerinden almacaktlr.
MADUNLARIN K0STAHLI0I
1111
Kapitalizm onlan ideolojik olarak en rahat9a ve en ilksc;:l ycrdcn (id-kotiililgiinden) yakalayabildigi i9in, en kolay yonlendir'ilchilcn/ kuUamlabilen kesim de onlardrr. Niteklm, Marx ve Engelb bu po tansiyeli daha J 848'de, Manifesto'da goriip gerekli uyany1 yaparlar. "Tehlikeli Slmf' [lumpenproletariat], lOplumun siipriintiileri, eski top lumun en alllcatmanlanndan a11lrnl§ olan vc pasif bir biyirndc yiirliyen kitle, ~Ul'ada burada proleler devrirni tarafmdan harekete ge~irilebilir; ancak bayat ~artlan onu daba ziyade gerici emrikalann rii~veile saun almabilen arac1 haline getirrneye egilimlidir.ll
Yani k1sacast, "en fazla somiiriilen, en magdur oJan, en devrimci olacakt1r" denklerni temelinden yanh§tlr. Devrimciligin, ya dadonii§ri.inne iradesinin, somiiriilmekle, zulmedilmekle, a§agJlanmakla, yok say1lmakla hi~bir kategorik nedensel ili§kisi yoktur. Biitiin bunlar sizi ofkeli, kindar, intikamc1 ya da isyanct yapabilir, arna devrimci yapamaz. Ku§kusuz kendine "devrimci onderlik" vehmeden birileri, bu ofkeyi, kini ve isyanct, patlay1ct potansiyeli madunlann iradelerinin dt§mda ve iistiinde yonlendirebilecekJeri, bunlart devrimci bir mecraya akJtabilecekleri hayalini kurabilir. Ancak sular duruldugunda yonlendirilenlerin, kullamlanlann kendileri oldugunu goreceklerdir. 1792-96 arasmda Jakobenler "kara kalabah~n" ofkeli, isyancJ potansiyelini devrimi kahctl~tmnak iyin kullandlklarma inamyorlardl; oysa kendileri o kalabahgrn lcininin oyuncag1 oldular, strf o doymak bilmeyen, nesnesi belirsiz, intikamct arzuyu tatmin etmek iyin sonu gelmeyen idam kararlan verdiler, sonunda kendileri de bir bir 01tadan kalkarak meydam o kara kalabaJ1gtn gercrek temsilcisine, Napoleon Bonaparte'a brraktJJar. Tekrar soylemek gerekirse, Jakobenizmin sorunu (yalmzca) ahlaki ac;Jdan di.i§iik olmas1 degil, ba§anSJZhga mahk:um olrnastdu (da). Madunlarm denetimsiz ve nedenini kendilerinin de anlamadtklan ofkeleri, onlan (zarnan zarnan kullanan iyin de tehlikeh olabilecek) dolu bir silaha doni.i§tiiriir. Bu "madunlann" erkek egcmenligiyle hiybir sorunlan yoktur, sadece arada bir televizyonda gordi.ikleri manken kad1nlann niye kendilerine de ktsmet olmadtgmJ anla13. Murx ve Engels. Komt'inist Manifesto. 1848.
184
~OKBtLMi~ OZNE
yamazlar; o yiizden de kendilerini tecaviiz konusunda hak: sahibi ve yetkili goriirler. Araba isterler, alamadlklannda orta halli memurun yol kenanna park ettigi orta halli arabasmt bliyiik bir keyifle 9izerler, ama se~kin eglence yerlerinde park gorevlisi olup <;ok daha ltiks arabalart iki dakikaltgma (park ederken) kullanma hakkJ kar~Ihgm da can1anyla korumaya gontilliidtirler. Adaletsizlige bir itirazlan yoktur; sadece adaletsizligi yapanJann J.<endUeri olmasmt isterler. Para denilen biiyiilii giicii sorgulamazJar; sadece kendilerinde olmamasma tahathmiilleri yoktur, o yiizden galarlar. Bohem goriinii~ lii insanlan, uzun sa~h. kiipeli ve dovrneli orta smtf delikanhlanm ve mini etekti orta smlf klzHmru sozle ve fiilen taciz etmeyi ~ok severler, ama bodyguard olup, ~ok daha abartth bir "oteki-bedene/ oteki-surete" sahjp insanlarm eglendigi liiks gece kuliiplerinin kaplSJUda, onlan korumay1 da gorev bilirler. <;ete kurup kendilerinden farkh insaolara, "6tekilere" saldudtklarmda ise, bu c;eteler devlet ya da "derin devlet" tarafrndan yonlendirilebilir, hatta e~gii.diim altma ahnabilir (Hrant Dink cinayetinde oldugu gibi). Ancak ote yandan bu ofkeleriyle "solcu" ya da "devrimci" bir yaptntn i~ine SJZdiklannda da ortaya ~lkan, o bula~Icl id-kotiiltiglioiin bu "solcu" ya da "devrirnci" yapilart htzla .yiiriitmesi oh,u. $iddet kendisi ~~in bir ama~ haline gelir, ktsa bir siirede egemenleri degil diger "soJcu" ve "devrimcileri" hedef almaya ba~lar ve .ye~itli intihar eylemJeriyle son bulur. id-kotiiliigliniin en btiyiik sorunu, sonunda kendisinin ta~tyt ctst olan benligi de imha etmek zorunda olmastdu:; bu da bizi fazla rahatlatmamab, ~ii.nkii bu irnha suasrnda, t1pk1 bir canh bomba gibi, yaktnmdaki her ~eyi de berhava edecektir. Egemenlerin I<Ostahhgt I Madunlarm I<Ostahhgt
Ttirkr;ede genelliklekullandtglffilZ hakaret anlammdaki kiistahhgm degil de, arrogance anlammdaki, yani kendisrnden fazlastyla emin olmanm getirdigi kibir ve kabaltk anlammdaki kiistahhgm, "muktedir olma" kavramtyla ya}Qn bir ili§kisi var. ingi1izcedeki "I can" ("yapabilirim/muktedirirn") ifadesi, ktistahhk soyleminin merkezinj olu§turuyor. Tiirkyede ise i~in s1mm 96zmek \:Ok daha kolay,
MADUNLARIN KOSTAHUGI
l l!'i
9tinkii "muktedir", "iktidar"dan ttireme bir kelime zareo. KUstahl1k iktidann dolaystz bir sonucu. Ya da, daha dogru bir deyi~le, iktidnr kendisine sahip olam, muktedir olant, ''yapabilir" oJ.am ki.istahla~ll · nyor. Demek ki herhangi bir hakimiyet ili~kisinde, hakim olan aym zamanda da ki:istah o1mak: durumunda. iktidar ona kendinden eroin olma, kendinden fazlasLyla emin olma hakb.m veriyor. Eger dogrusunu bildiginizden fazlastyla eminseniz, hatalt, cahil, kotii ni yetli, hain oldugundan emin oldugunuz ki§ilerin yakmma ve sizlanmalarmi dinleyerek fazla vakit kaybedemezsiniz. Onlan kibarca, ama kibarltk sokmilyorsa kabaca, 0 da sokmi.iyorsa zor kullanarak, dayak, hapis, idam sehpas1 tehdidiyle susturmamz gerekir. Bunun ic;in muhta9 oldugunuz iktidar, zaten kendinizden bu denli emin olmantzt saglayan §eydir. Goriildiigu gibi kendinden eminlik ve iktidar tam bir kapah dongil olu§turuyor. Kn§kusuz soztinii ettigim yalmzca politik iktidar degil: Ak:ademik iktidar, iiretim birimleri ic;indeki iktidar, aile i~i iktidar, sokaktaki kaba kuvvete dayah iktidar, hatta arkada§lar arasmdaki agzt iyi laf yapmaya ve karizmaya dayah iktidar, hepsi aynJ kaptya ytkar: Muktedirseniz, fazla itiraza tahammilJtintiz olmayacakttr. Sokak: kavgasmdaki, ko§e yazarlart'ya da saktt politik liderler arasmdaki, veya aile ic;indeki (kocanm kansma ya da ebeveynin yOCuga soyledigi) "~ok kODU§ma! " horozlanmast ile, ba§bakanm vatanda§a soyledigi "Anam da al git!"in, ya da muhalefete soyledigi "Onlar c;elik 90mak oynasmlar"m arasmda yap1sal bir fark yoktur. Biri kol kuvvetine, digeri "derin devlet" ili~kilerine, oteki annebaba olmanm gilctioe, sonuncusu ise a~tk~a devlete sahip olmanm gilctine dayanarak tahammi.ilsiiz, kibirli bir kabahk gosterisinde bulunmaktad.rr. Hepsi de kar~1 taraftao, muktedir olmayandan, madundan gelecek yaklnma ve Slzlanmalann hi~bir hiikmiiniin olmayacagmi gok iyi bildikleri i9in, yap1lan geregi kilstahttrlar. Muktedirlerin, iktidar sahiplerinin, egemenlerin kiistahhgmt sergilemek ic;in fazla omek aramaya bile gerek yok. Gtindelik hayatlmtzm her am bu ktistahltkla oriili.i zaten. Ancak buradaki tartt§ma egemenlerin kiistahhgt/madunJarm tevazu dolu zarafeti ikiligi iizerinekurulu degil. Egemenlerin kiistahhg1 arahkstz bir bi9irnde ken-
186
<;OKBi£Mi9 OZNE
di kar§ltJ olan madun kiistahhgtm iiretir. Madun kiistahhg1 egemen ki.istahhgma kar§t dolaystz bir tepki ve onun dogrudan kar§ltl olarak ortaya ~lkt1g1 i~in, onun unsurlartyla ve onun parametreleri i9inde olu§mu§tur ve egemenlik ili§kisinin ilgas101 degil, yalmzca egemenlik ili§kisindeki konumlann degi§mesini talep eder. Madunun egemene ozenrnesini temsil eder. Ku§kusuz bu ozenme (birka9 istisna dt§mda) asla hedefine ula§amayacagJ i9in derhal hasede ve oradan da §iddetli bir kine doni.i§ecektir. Sonunda vanlao bu kin, dt§andan bakanlar lyin hakh bir SIDlfsal ofke ve degi§irn dinamigi ("ay sm1fm laneti") olarak algtlanabilir ki, bu yanh§-tamma (meconnaisance), tam da sahici Silllfsalofkeyi ve degi§im dinarniklerini gozden ka9lfacag1 i9in son derece rehlikelidir. Madun ktistahhg1, yani egemene oyktinerek onun di.i§iince, davram§ biyimlerini odtiny almak ve bunu hem abartJll hem de "tam uymam1§" bir bi9imde geri yaosttmak, zaman zaman actkh, ama zaman zaman da tehlikeli sonuylar dogurur. MahaUenin kabaday1 ve bilegi giiyli.i delikanhsmm zorballg1 tamnabilir ve bununla mi.icadele edilebilir; ancak daha tehlikeli olan ayru mahaUedeki yelimsiz, kavruk oglanm durmadan dayak yese bile vazg~medigi, pe§inizden dola§arak bir yandan aglaytp siimi.igl.inti rrekme bir yandan da galiz ki.iftirler savurma tavndlr. ilki a91k bir dti§man olarak tanlnabilecegi i9in tedbir almak, meydan okumak ve en soounda dayam§ma yoluyla alt etmek mtimkiindiir; ikincisi ise sonunda mutlaka sizi arkadan vuraca8J iyin kar§ISmda durmak daha gii~ttir. Hrant Dink'in katledilmesinde kar§lmtza 91kan tabii ki bu ikinci tiir kiis~ tahhkttr: Ktistah madun kiistah egemene k1zar, ondao nefret eder, fakat onunla dogrudan kar§lla§maya cesareti olmadt8J (ya da boyle bir kar§tla§manm ko§ullan olu§madi8J) iyin §UUrsuz bir yer degi§tinne mekanizmast ile ba§ka bir hedefe yonelir. Egernenin dilini ve ideolojisini ondan daha abartili bir biyimde benimseyerek onun dti§man olarak i§aret ettigi bedefin "kafasrna s1kar"; arkadan, kalle~ye. Egemenin saldm bi~imi ise 301. maddedir: Mabkemede kendinizi savunabitirsiniz, ya da yerel ya da ulusa§m bir dayaru§ma iyinde bu maddenin degi§tirilmesi, kaldmlmas1 i~in miicadele edebilirsiniz; orgutlenebilirsiniz. Arkadan "kafaya slkan" kiistah rna-
MADUNLARJN KUSTAHLRl l
Ill/
d.una karยงJ ise savunma, d.ayan1ยงma ยงanslDlZ ~ok daha azd1r. Ancu"-, a posteriori, meydanlard.a "Hepim:iz Hrant'lz, Hepimiz Ermcniyiz!" diye haylmabilirsiniz ki bu da katilin (zaten hayattan umabilecegi en iyi ยงey olan) hapisbanede b:ir kahraman ve d1ยงanda da diger ktistah madun adaylan i~in bir rol modeli olmaslDl engellemez.l4 Demek ki madun, kendisini rnadun ktlan egemenlik iliยงkisinin parametreleri ir;inde kaldlg1 stirece ezik madun/ktistah madun ikiliginin d1ยงma ~lkamayacaktrr. Madun, Karnaval ve ~iddet
Buraya kadar si::iyledilderirn (aslmda terimin tam anlanuyla madun da sayllamayacak olan) iยงr;i sllllf1 dlยงmdaki madunlarm anlamlJ bir toplumsal doniiยงiim ir;in bir potansiyel taยงunad1klarโ ข, bir ittifak unsuru ya da yol arkadaยงl olarak bile go,ri.Uemeyecekleri, tersine, bir tehdit unsuru, her an tahripkar potansiyellerini egemenlerin hizmetine sunabilecek muhtemel diiยงmanlar olarak algJlanmalan gerektigi bir;iminde mi anlaยงtlrnah? K1smen evet. Sm1fsal ozelliklerinden (yani tiretim siireci i~indeki yerlerinden) gorece bag1mS1Z bir bi~imde "madun" olarak tammlanan toplumsal katmanlar, tam da bu temel tamms1zbklan yiizi.inden, en azmdan muglak ve bir kriz amnda ne yapacag1 belirsiz kendilikler olarak gori.ilmelidir. Ancak ote yandan, gene ayru tamms1zllk ve belirsizlik, onlara (r;ogu kez kendilerinin de farkmda olmad1klan) b:ir ozgiirli.ik alaru saglar, ki bu ozgtirliik alam bilebildigirniz tarib boyunca kendisini en ar;lk bi9imiyle ~enlik (Carnival) olarak ifade edegelmiยงtir. Bahtin'in "~enlik Soylemi" kavram1yla Gramsci ve Spivak'm "madunluk" (ve madunlann dilsizligi") kavramlan arasmd.a ka\)Jยท mlmaz bir bag vardrr. En kestirme bir;imiyle, var olan sl1llflt toplum 14. Nitekim Hrant Dink'in katlinin habercisi, bir y1l once "kazayla'', yanll~ hesap sonucu serbest b1rak1hp sonfa yeniden i~eri alman Mehmet Ali Agca'mn ozgiirliik glinlerinde yaยงanan bir olayd1r. 0 giinlerde oynanan bir Malatyaspor ma~mda tribiinlerdeki yiizlerce gen~ kiistah madun adayt. "MalaLya'da do~du I Papa'y1 da vurdu I Helal olsun sana I Mehmet Ali Agca" diye bagnm1~lardt. Rot modeli Agca oldugu siirece, bu ttir katillere verec:eginiz (idam dahil) her ceza ashnda bir odille doniiยงecektir.
188
<;OKBiLMi~ OZNE
yapiian iyinde esas itibariyle dilsiz alan madunlar, kendilerine yalntzca ยงenukte bir ifade imkam bulabilirler. 0 zarnan Spivak'm "Madunlar kanu~abilir mi?'' sarusuna bir de gil iki "evet'' cevabt vermemiz mtimktin aJacaktJr: Birincisi, evet, efendinin dilini kabuUendikleri ve kendilerini efendinin soyleminin i9ine yerleยงtirdikleri oJytide. Ancak a zaman da konuยงan kendileri almayacaktlr, efendi, anlarm agzmdan konuยงuyor oJacaktrr. Ancak ikinci "evet" biraz daba karmaยงtk: Madun efendinin izin verdigi yer ve zamanda da aJsa, bir ยงenlik yer9evesinde kendini ifade edebildigi zaman, efendinin soyleminin smulanmn dlยงIDa 91kabjlir. Yani, ยงenlik yer ve zaman a<;Jsmdan efendinin izin verdigi bir 9er9eveye slktยงSa da, soylemi efendinin soyJeminden yap1sal olarak farkl!dlf. Bu da madunlara efendi ile ozdeยงleยงmenin d!ยงmda, ger9ek bir ozgiirltik alam saglar. Ancak Ttirkyeye biraz da aceleyle, "ยงenlik" diye 9eviriverdigimiz Carnival terimine biraz yak:mdan baktlguruzda, iยงleri zorla~tJยญ ran ve belki de "ozgtirliik" kavrammt bile sarguJamatnJza nedenยท olacak bir sorunla ka!ยงJ1a~mz. Carnival, Latince came, yani et, ten koktinden tiirer. "Karnaval" kattยงlkSJZ bir beden egemenliglnin hiikiim siirdiigii yerdir ayru zamanda. lygiidilniio ve diirttiniin her tiirIU denetimden stynldl~, bastmnalarm geyersizle~tigi, superegonun paranteze almdigl, yalmzca hakim Slmflann ve anlarm idealajilerinin degil, akd ve vicdamn denetiminin de ortadan kalkttgi, Tann'nm oldiigi.i ve her ยงeyin mubab oldugu yer. Kamavalda yalnlzca smustzca yiyip i9mekle (ttkmmakla), ya da cezaJandtnJma karkusu olmaks1ztn saylular ve rahiplerle dalga geymekle, ya da (maskenizi taktJktan sanra) geliยงigiizel cinsel iliยงkiye girmekle kalmazsiDIZ, 9alabilir ve oldiirebilirsiniz de. Giindelik yaยงarru oJuยงturan yasaldar ve denetimJer dizgelerinirt yalruzca hakim smtft korumaya ve kollamaya yonelik veyheleri artadan kalkmaz karnavalda; tiimii ge9erliligini yjtirir. 0 zaman da Lacan'm Dastayevski'ye verdigi cevap (ya da yapn~ katkt) giindeme gelecektir: Tanrt oldtiyse hi9bir ยงey mubah degildir. Yaยงama hakktn1z, sahip alma hakkmtz (yalmzca Uretim araylanna degil, nesnelere de sahip olma hakkimz), bedeniniz ve cinselliginiz Uzeriodeki haklanntz, tiimii artadan kalkar. Giici.i yeten, gUcU yettigi 6l9iide, orekilerin haklartnt imha
MADUNLARJN KOSTAHLIGI
Ill')
edecektir. Tek b~sna yapamtyorsa ~ete halinde, o da olmazsa sUrO halinde. Siireklile§mi§ kamaval, "uygarllk" denildigiode anladtgt mtz §eyin kategorik ztddldrr. Karnaval, bastmnalar ilzerinc kurulu olan uygarh~n nevrotik yaptsmdan, psikotik bir episod yoluyla gcyici bir ozgiirle§rneyi temsi] ediyordu; siireklile§m~ kamavul ise kahct bir psikozdan ba§ka bir §CY degildir. Futbol huliganizmi, bu psikotik yapmm en iyi gostergelerinden biridir. Tilmiiyle fantastik bir yeryevede kurulu, bir oyun etrafmda orglitlenml§ olan huliganizm, uygarltgm kuraUar dizgesini kaltct bir biyimde ortadan kalduabilir. Ku§kusuz futbolun kapitalizm i~inde ekonomik, klilttirel, hatta politik bir yapt olu§turdugu, bir sanayi daltna donii§tilgil ve bu sanayinin karhhgt iyin kalabaltk taraftar k.itJelerine gerek oldugu da soylenebilir. Ancak bu yaptlanma. o kaJabahk taraftar k.itlelerinin her mayt toplumsal kurallarm asktya altndJgt bir kamaval haline getirip "ozgilrce" saldtn, hakaret, a§agtlama ve zaman zaman da ya~a ve cinayet eylemlerine donli§Uirmelerini a~tklamaya yermez. Ayru "ozgurle§rne", bunlan yazrnakta oldugum stralarda Paris' te ikincisi ya§anan "varo§lann ba§kaldmst" eylemlerinde de gozlenebilir - ki bu tiirden eylemlerin onilmlizdeki onytlda Avrupa'mn biryok merkezine yayuaca~m keslirebilmek iyin kahin olmak gerckmez. Paris'teki eylemler kurumsal bir degi§im onerisi, bir reform ya da devrim perspektifi ya da en azmdan somut bir talep bile i~ermez: Polis §iddetine kat§t dolaystz bir tepki olarak ortaya ylkarlarve kendi i~ dinamikleriyle yaytltrlar. Ttpkl bir kamavalda oldugu gibl, var olan otoriter yaptya bir altematif onermek yerine kahctl~J§ bir kuralstzh~ yerlC§tirirler. Tann bir sure i~in olilr. her §CY mubah olur. Yagma, cinayet, hatta (biraz daha gil~ ve silah kazanmalan halinde) katliam mubah hal.e gelir. "Beyaz" ot1a smtfm evleri, i§yerleri ve ozellikle de (fallik birer simge olduklanndnn ku§ku duyamayacaglffitZ) arabaJan hedef haline gelir. Bu samfm tek tek ilyelerinin de bedef haline gelmemeleri iyin hi~bir nedcn kalmaz. Ku§kusuz bu eylemleri ko§ulsuz desteklemek anlamh olmayacagl gibi, "barbarhk" diye yaftalayarak bir yana btrakmak da mi.imkiin degildir.
190
<;OKBLLMI$ OZNE
Sonnamtz gereken soru, bu eylemlere, ve bunlann onlimi.izdeki onytl boyunca yaygmla~acak olan miras~tlanna, kapitalist vicdanm (asltnda ti.im stntflt toplumlar boyunca olu~m~ olan sUperego modelinin) dt~mda ve otesindc yeni bir vicdan/si.iperego kazandtnp kazandtramayacagtmiZdJr. Varo~larda ba~kaldtran go~men/ siyah I esmer/MtisHlman/i~siz/madun gentylcr, ashnda egemenlerden MUnr;: almt~ olduklan trkr;:t onyargtlannt ve pre-oidipaJ bir kinden kaynaklanan ofkelerini denelim altma ahp, her ne kadar y~am tarzt ile orta smt f gortintilsti verse de hala proleter olan beyaz FranS12. i ~~i stmft ile kader birligi yapabilecek mi? Ayrn ~ekilde, beyaz. son yanm yUzytldtr belli bir refah seviyesinde y~amaya alt~JTU~ Franstz i§yi smtft, gene ashnda egemenlerden Odilnty almJ~ oldugu trkyt onyargtlannt ve "kazammlannt" koruma kaygtlanru bir yana btraktp, bu madunlarla kader birligi yapabilecek mi? Ba~ka bir deyi§le, uygarltk tarihi boyunca olu§turdugumuz basktct ama uygarltgtn, bir anlda ya~amanm ko§ullannt saglayan sUperego ile kamavahn yaratrtgt. basktdan (basttrmadan) kurtulmu~ nma tahripkar ozgtirliigiln bir sentezini bulabilecek miyiz? Eger bulabileceksek bu sentezin katali7tirti, dinamigi bangi toplumsaJ stmflar ya da failler olacak? Bu i§leve aday olan kimse §U andn var mt, ya da yakm bir gelecekle ortaya r;:tlacak mt? Ontimiizdeki onytllardan sag salim g~ip, gorece de olsa ozgilr, kapitalizm-sonrast bir dtinyaya ula~mamtZln yolu. bu soruJara verecegimiz cevaplardan gcryiyor.