Öğrenme teorileri davranişçilik

Page 1

Bölüm 3 Öğrenme Teorileri, Davranışçılık Teorilerin ne kadar önemli olduğunu önceki derslerimizde öğrenmiştik. Teoriler kesin olarak kanıtlanmamış olsalar bile bir olayı açıklamak için kullanılırlar. Bilim adamları doğadaki olayları açıklarken teoriler kurarlar ve gelecekte neler olabileceğine dair tahminlerde bulunurlar. Bir olayın açıklanmasında birden çok teorinin kullanılabileceğini de öğrenmiştik. Bir toeri bir bilim adamının bir olay hakkındaki görüşünü ifade eder. Öğrenme teorisi ise bir psikologun insanların nasıl öğrendiğine dair açıklamalarını içerir. Teoriler önceki deneyimler ile uyumlu ve mantıklı olmalıdır. Davranışları tahmin edebilen ve deney ile test edilebilen teorilere itibar edilir. Bu bölümde dört tip öğrenme teorisi üzerinde duracağız: davranış teorisi, gelişim teorisi, zihinsel (cognitive) öğrenme teorisi ve sosyal öğrenme teorisi. Her teoride olduğu gibi, öğrenme teorileri de psikologların öğrenme hakkındaki görüşlerini ifade eder ve birçok kısıtlamaları vardır. Her öğrenme teorisi tüm beklenen davranışları açıklayamayabilir. Bu bölömde öğrencilerin nasıl öğrendiklerini açıklayan teoriler üzerinde duracağız. Öğrencilerin nasıl öğrendiklerini tam olarak açıklayacak bir tane teoriden bahsetmek imkansızdır. Bununla birlikte birçok teorinin ortak paylaştıkları fikirler vardır. Yeni geliştirilen öğrenme teorileri, öğrencilerin nasıl öğrendikleri ile ilgili yapılan araştırmaların hem bir sonucu hem de birçok araştırmaya konu olmuştur. Öğrenme teorileri davranışçılık (bahaviorism) ve Gestalt'ın görüşlerinden yola çıkıp Piaget'in açıklamalarına dayanmış ve son olarak bilişsel (cognitive) teoriler ortaya çıkmıştır. Bilişsel teoriler son zamanlarda daha yaygınlaşmakta ve öğrenme ile ilgili daha geniş çaplı açıklamalar yapmaktadır. Bilişsel psikologlar ögrenmenin gerçek sebeplerini araştırmaktalar ve bunu öğrencinin sosyal çevresi, dürtü ve tutumlarında aramaktadırlar. Sınıfınızda bulunan öğrencilerin çeşitli öğrenme şekilleri vardır. Öyle ki farklı zamanlarda öğrenciler farklı metodlarla öğrenebilirler. Bir öğrencinin, fen dersindeki öğrenme şekli matematik dersindeki öğrenme şeklinden farklı olabilir. Öğretmen adayları olarak burada anlatılacak öğrenme teorilerini detaylı bir şekilde bilmeniz, daha iyi bir fen öğrenimini sağlamanın ilk adımlarından birisi olacaktır. Tablo-1'de öğrenme teorileri hakkında öz bilgiler verilmiştir. Tablo-1: Öğrenme teorilerinin karşılaştırılması Öğrenme Teorisi

Öğrenmenin Tanımı

Öğrenenin Doğası

Öğrenmenin şartları

Davranışçılık Örnek: Koşullu Şartlanma (Skinner)

Öğrenenin, deneyim Öğrencinin kafası boş bir sonucunda, davranışlarında kutudur. Öğrencinin açık olarak görünen değişiklik davranışları ve çevresi arasındaki etkileşim üzerinde yoğunlşılmıştır.

Öğrenme, güçlendirmeden sonuçlanan koşullu şartlanma ile meydana gelir.

Zihinsel Teoriler Örnek: Gelişim Teorisi (Piaget) Kavramsal Değişim

Bilgileri barındıran ve bilgilerin nasıl işleneceğine ait süreçlerin oluştuğu zihin yapısındaki değişiklik.

Fiziksel dünya ile etkileşim zorunludur. Öğrencinin öğrenme ortamına daha önceden getirdiği bilgi ve akıl yürütmesi öğrenmeyi etkiler.

Sosyal Öğrenme Teorileri Örnek: İşbirlikçi Öğrenme

Okul başarısı üzerinde Öğrenen sosyal çevre ve aktif Öğrenme okul ve aile yoğunlaşıldığı kadar davranış katılımın bir ürünüdür. ortamında sosyal çevre ile değişikliği de önemlidir. En etkileşimle gerçekleşir. önemlisi öğrencinin tutumu dürtüsündeki (motivasyon) değişikliktir.

Öğrenci bilgileri kendisi inşa eder ve aktif olarak bilgilerin anlamını araştırır.

Mustafa Başer


ış ğ Aşağıdaki ifadelerde ortak olan şey nedir? •

Bir öğretmen öğrencisine, “Senin ile gurur duyuyorum. Bilim sergisindeki projen göze çarpıyordu.” diyor.

Öğretnem bir soru soruyor ve bir öğrenci cevap veriyor. Öğretmen “İyi cevap” diyor.

Hayat bilgisinde çevre konusu işlenirken, bir öğrenci sınıfa çevre kirliliğinin boyutlarını anlatan bir gazete küpürü getiren öğrencisine sözlü notundan tam puan veriyor.

Buradakilerin hepsi davranışsal öğrenme teorilerinin uygulamasını içeriyor. Davranışsal öğrenme teorileri, öğrencinin açık bir şekilde gözlemlenebilen davranış değişiklikleri üzerinde durur. Öğrenmenin gerçekleştiği davranıştaki değişiklikler ile ölçülür. Önce davranış öğrenme teroilerinden bazılarını inceleyeceğiz ve daha sonra ortak özelliklerinin sınıfta nasıl uygulanabileceğinden bahsedeceğiz.

Ş Şartlanma (aynı zamanda klasik şartlanma olarakta adlandırılır), davranış öğrenme teorilerinin ilklerinden birisidir. Büyük bir ihtimalle Rus bilimadamı Ivan Petrovich PAvlov'un (1849-1936) yaptığı deney hakkında bilginiz vardır. Pavlov, köpeklerin davranışlarının şarlanma ile değiştirilebileceğini bulmuştur. Yaptığı araştırma şudur: Köpeklere et gösterildiğinde salyaları akmaktadır. Pavlov ete koşulsuz uyarım, ve koşulsuz ortamda meydana gelen tepkiye de koşulsuz tepki (salgılama) demiştir. Bunu sağlamak için, köpeklere her et verdiğinde bir zil çalmıştır. Bir süre sonra köpekler et gösterilmeden zil çalmış ve köpeklerin salya çıkardıklarını gözlemlemiştir. Böylelikle köpek zil ile salya çıkarmayı öğrenmiştir. Burada zil koşullu uyarımdır. Bu deney Tablo-2'de özetlenmiştir. Tablo-2: Pavlov'un deneyindeki Uyarım ve Tepkiler Yiyecek

Koşulsuz uyarıcı

Salya çıkarma

Koşulsuz tepki (doğal, öğrenmeden önce)

Zil

Koşullu uyarıcı

Salya çıkarma

Koşullu tepki (zile)

Pavlov'un diğer gözlemleri: Uyarım Genellemesi: Köpek zil sesine karşı salya çıkarmayı öğrendiğinde, diğer benzer sesleri duyunca da salya çıkarmaktadır. Sönme: Eğer zil ile birlikte yiyecek verilme sonlandırılırsa, köpek zil sesine karşı tepki vermemektedir. Kendiliğinde Ortaya Çıkma: Ortadan kalkan tepki, kısa zamanda tekrar kazanılmaktadır. Ancak zil ile birlikte yiyecek verme sonlanırsa, kısa sürede yine tepki sonlanacaktır. Ayırt Etme: Köpek farklı zil seslerini öğrenebilmekte ve hangi zil sesi ile yiyecek verilmiş ise, sadece o zil sesine karşı tepki vermektedir. Yüksek Seviyeli Şartlanma: Köpek zil sesine karşı salya çıkarmayı öğrenmiş ise (şartlanmış ise), zil sesi ile birlikte ışık parıldaması da da yapıldığında bir müddet sonra köpek ışık parıldısına da salya çıkarmayı öğrenmiştir. Pavlov'un bulguları diğer davranışçıların terorilerini geliştirmesinde temel olmuştur.

İş Edward L. Thorndike'a (1874-1949) göre öğrenmenin temeli duyusal etkilenme ve harekete olan dürtü arasındaki ilişkidir. Bu tür bir ilişki “ilişkilendirmek” olarak bilinmektedir. Thorndike'in uyarım ve tepki teorisi S-R psikoloji öğrenme modellerinin temelini oluşturur. Thorndike'a göre öğrenmenin en önemli karakteri deneme-yanılma veya seçme ve ilişkilendirme şeklinde olmasıdır. Thorndike teorisindeki fikirleri hayvanlar (kediler, köpekler, balıklar ve maymunlar) üzerinde yaptığı deneylerin sonucunda çıkarmıştır. Hayvanları “problem kutusu” adlandırdığı bir kutunun içerisine

Mustafa Başer


koymuştur. Hayvanların bu kutunun içerisinden çıkmak için bir uyarının olması gerekir. Thorndike aç (uyarım) bırakılan hayvanların kutudan kaçma denemeleri yaptığını bulmuştur. Hayvalnalrın açlık(uyarım) ile kaçma (tepki) arasında bir ilişki kurabildiğini görmüştür. Thorndike “etkinin kanunu” olarak adlandırdığı fikrinde uyarım ile tepki ilişkisinin güçlenebileceği veya zayıflayabileceğini söylemiştir. Thorndike, ödülün ilişkiyi kuvvetlendirdiğini, cezalandırmanın ise ilişkiyi zayıflattığını bulmuştur.

Ş Fen eğitiminde en büyük etkisi olan davranış teorisi, B.F. Skinner'in (1904-1990) edimsel şartlanma teorisidir. Skinner davranışların bir uyarım olayı ve bunun hemen ardında gelen etki ile şekillendirilebileceğini savunmuştur. Skinner'in teorisi tamamen gözlemlenebilir davranış değişikliklerini içermekte ve akılda olagelen süreçleri gözardı etmektedir. Skinner'e göre bir edimsel davranış oluştuğunda, bunun ilerde tekrarlanma oranı, onun akibetine bağlıdır. Skinner ve diğer modern davranışçılara göre, edimsel davranışlar tepki olark ortaya çıkan davranışlardan ayırt edilmelidir. Tepki olarak ortaya çıkan davranışlar istem dışı yapılan davranışlarıdır, örneğin; salya çıkarma, limon yiyen birisinin karşısında ağızın sulanması, kalp atışının hızlanması gibi. Edimsel davranışlar ise, istemli yapılan fiilleri ifade etmektedir. Örneğin yürümek, konuşmak, yemek, probelm çözmek gibi. Şekil-1'de Skinner'in edimsel şartlanması gösterilmiştir. Şekil-1: Edimsel Şartlanma U Takip Eden Uayrı

T Edimsel Tepki

U Ayrıt Edilebilir Uyarı

Skinner'in çalışması diğer klasik şartlanma teoristlerden farklıdır. Skinner tamamen istekli olan davranışlar üzerinde yoğunlaşmıştır. Klasik Şartlanma ile Edimsel Şartlanma arasındaki fark Şekil-2'de gösterilmiştir. Şekil-2:Klasik Şartlanma ile Edimsel Şartlanma arasındaki fark. Klasik Şartlanma (Pavlov)

Koşulsuz Uyarı (yiyecek)

Koşulsuz Tepki (salya çıkarma)

Koşulsuz Uyarı (yiyecek) Koşullu Uyarı (zil)

Koşulsuz Tepki (salya çıkarma)

Koşullu Uyarı (zil)

Edimsel Şartlanma (Skinner)

Tepki (kola bastırma)

Uyarım (ödül) (yiyecek) ZAMAN

Koşullu Tepki (kola bastırma)

Koşullu Uyarım (ödül) (yiyecek)

Koşullu Tepki (salya çıkarma)

Klasik şartlanmda, tarafsız bir uyarı bir refleks ile ilişkilenmektedir. Zil (tarafsız uyarıcı) salya çıkarma refleksi ile ilişkilenmektedir.

Edimsel şartlanmada, bir çevrede iş yapmaktadır ve belirli bir davranış için ödül almaktadır (fiil). Sonuç olarak bir fiil (kola basma) ile ödül uyarıcısı (yiyecek) arasında ilişki kurulmaktadır.

Skinner önce sıçan sonra güvercinler ile çalışacak şekilde bir araç tasarlamıştır (skinner kutusu). Karanlık ve ses geçirmeyen bu kutu içerisine sıçan (veya güvercin) konulmuştur. Kutu içerisinde bir kol vardır. Eğer bu kola bastırılırsa, bir miktar yiyecek gelmektedir. Skinner kola basmayı bir kayıt cihazına bağlamış ve grafiğini çizmiştir. Bulduğu sonuçlar şunlardır: •

Pozitif Pekiştireç veya Ödül: Ödüllendirilen tepkilerin tekrarlanma eğilimi vardır. Yüksek not alma, daha dikkatli çalışma ile sonuçlanır Mustafa Başer


Negatif Pekiştireç: Acı veren veya istenmeyen bir durumdan kurtulacak tepkilerin tekrarlanma eğilimi vardır. Örneğin, iyi not almış bir öğrenciye annesinin o gün odasını toplamadan oyun oynamaya gitmesi negtif bir pekiştireçtir. Çünkü çocuğun odasını toplaması onun için “hoş olmayan, istenmeyen” bir durumdur ve annesi bu durumu ortadan kaldırmıştır.

Sonlanma veya pekiştireçsiz: Pekiştirilmeyen davranışların tekrarlanmama eğilimi vardır. İstenmeyen davranışları gözardı etmek onların sonlanacağını gösterir.

Cezalandırma: Acı veren bir durumla sonuçlanan davranışların tekrarlanma eğilimleri vardır. İstenmeyen bir hareketi yapan öğrenciye verilen ceza o anda hareketi sonlandırsa bile, ilerde hareket tekrarlanacaktır.

Skinner'in bu bulduğu sonuçlar fen eğitimine direk uygulanabilecek bulguları beraberinde getirmiştir. Fen öğretmenleri pekiştireçleri ve akibetleri sıkça derslerde kullanmaktadırlar.

 Skinner hoşa giden akıbetlerin, davranışı güçlendirdiğini, hoşa gitmeyen akibetlerin ise davranışı zayıflandırdığını bulmuştur. Hoşa giden akibetlere pekiştireç, hoşa gitmeyen akıbetlere ise ceza denilmektedir. “Mert, laboratuvar ödevini çok iyi yapmışsın. Boş kalan zamanında bilgisayar oyunu oynamaya hak kazandın” şeklinde bir davranış sınıf içi çalışmasını güçlendiren bir pekiştireçtir. Şimdi pekiştireçlere daha yakından bakalım.

ş Davranışçı psikologlar pekiştireçleri iki kısma ayırmaktadırlar: birincil ve ikincil. Birincil pekiştireçler insanın doğal ihtiyaçlarını karşılayanlardır: yiyecek, su, güvenlik, sıcaklık gibi. İkincil pekiştireçler ise değer itibari ile ya birincil pekiltireçler ile ilgili olanlar veya diğer ikincil pekiştireçlerdir. İkincil pekiştireçler fen öğretmenleri tarafından sıkça kullanılırlar. Bu pekiştireçler temel olarak üçe ayrılırlar: sosyal, not ve aktivite. ş Sosyal pekiştireçler fen öğretmenleri tarafından istenilen davranışları güçlendirmek ve öğrenmeyi etkin kılmak için sıkça kullanılırlar. Övgünün öğrenciler tarafından çok sevildiğini ve öğrenmeyi iyileştirdiğine yönelik birçok araştırma yapılmıştır.Övgüler mutlaka belirli bir davranışa özgü olmalıdır ve öğrenci hangi davranışından dolayı övüldüğünü bilmelidir. Övgüler nazik, kibar ve bir anlamı olmalıdır. Sosyal pekiştireçkler dört grupta toplanabilir: övgü sözleri, yüz ifadeleri, yakınlık ve fiziksel dokunma. Tablo-3'de bunlara örenkler verilmiştir. Tablo-3: Sosyal Pekiştireçlere Örnekler Övgü Sözleri ve İfadeleri

Yüz İfadeleri

Güzel

Gülümseme

Doğru

Göz kırpma

Mükemmel

Baş eğme

Zekice

Güzel cevap

Güzel iş

İlginçliği ifade eder şekilde bakma Gülme

Güzel düşünce

Harika

İyi bir iş çıkarttın

Bunu sevdim

Fikrini sınıf arkadaşlarınla paylaşırmısın İlginç

• •

Yakınlık • • • •

Öğrenciler arasında yürüme Teneffüslerde öğrencilere katılma Öğrencilerle çay içme Öğrencilerle yemeğe gitme

Fiziksel Dokunuş •

Dokunma

Kafasını okşama

El sıkışma

Aferin diyerek hafifçe sırtına vurma

Mete, mikroskobu çok güzel kullanıyorsun!

Mustafa Başer


ş Not pekiştireci kullanmak için öğrencilerin beğenilen davranışlarının not ile ödüllendirilmesidir. Örneğin, sorlara verilen cevaplara artı (+) verme, laboratuvarda deneyleri düzgün yapan öğrencilerin sözlü notunu bir yükseltme gibi eylemlerdir. ş Premack Prensibi olarak da adlandırılan bu pekiştireçler, öğretmenler tarafından sınıfta etkin bir şekilde kullanılmaktadır. David Premack'a göre tercih edilen aktiviteler edilmeyenleri pekiştirmek için kullanılabilir. Örneğin, “Akın, derste verdiğin cevaplar etkileyici idi, dersin son 10 dakikasında bilgisayar oyunu oynayabilirsin” gibi aktiviteler kullanılabilir.

ğ Davraşsal öğrenme terorileri, kolay bir şekilde sınıfta uygulanabilir. Bu hem öğretmenler için oldukça kolay hemde öğrenciler tarafından beğenilmektedir. Davranışsalcıların ana prenbisibi “tekrarlanmasını istediğiniz davranışlara pekiştireç uygulayın”. İstenilen davranışların çoğalması için şunları göz önüne almalısınız: •

Öğretmen, öğrencilerden hangi davranışları beklediğini belirlemeli ve bunlar ortaya çıktığnda pekiştireç uygulamalıdır.

Öğrencilerde hangi davranışları beklediğinizi belirtin. Bu davranışları sergilediklerinde pekiştireç uygulayın ve neden bunu yaptığınızı öğrenciye belirtin.

Fen öğretmenleri oldukça karmaşık bir sınıf ortamındadırlar. Bazen deney yapar iken öğrenciler açısından çok güvenli olmayan deney malzemelerinin kullanılması gerekmektedir. Laboratuvrda öğrencilerden beklediğiniz davranışları belirtmelisiniz. Skinner'in edimsel şartlanma önerileri sınıf ortamında birçok şekilde kullanılabilir. Ancak üç şekilde kullanımın oldukça etkin olduğu gözlemlenmiştir: (1) sınıf içi sorular ve ilgili teknikleri kullanma, (2) pozitif sını ortamı oluşturma, ve (3) programlanmış öğrenme materyalleri geliştirme.

ııı En çok kullanılan davranış pekiştirme yolu sınıf içerisinde kullanılan sorulardır. Sorular sınıfa direk olarak sorulabildiği gibi, belirli bir gruba veya direk bir öğrenciye sorulabilir. •

Öğretmen bir soru sorar

Öğrtemen birkaç saniye bekler (öğrencilerin sorunun cevabını düşünebilmesi için)

Öğretmen bir öğrenciden veap vermesini ister

Öğrenci cevaplar

Öğretmen öğrenciye karşılık verir (öğrencinin fikrine göre bir övgü kullanır)

ııı Skinner'in çalışmalarında yola çıkarak pozitif bir sınıf ortamı hazırlanabilir. Bu ortamda öğrencilerin başarısız olduğu durumlara değil başarılı davranışlarına tepki verilir. Örneğin öğrencilerin yaptığı yanlışlıkların üzerinde durma yerine, onların yaptığı doğruların üzerinde durabilirsiniz. Öğrencinin bir soruya verdiği cevap kısmen doğru ise, öğretmen doğru kısma bakarak öğrencinin katkısını göz önüne almaldır. Tablo-4 Skinner'in çalışmalarının sınıf ortamı hazırlanmasında nasıl kullanılacağını özetlemektedir

Mustafa Başer


Tablo-4: Edimsel Şartlanmayı Kullanarak Sınıf Ortamının Hazırlanması 1. Adım: Ortamın Analizi

2. Adım: Pozitif Pekiştireçlerin Listesi

3. Adım: Davranış-Pekiştireç ilişkisi

4. Adım: Programın uygulanması ve davranış değişikliklerinin kaydı

Pekiştirme yapılacak pozitif ve istenmeyen öğrenci davranışlarını belirleyin. Hangi davranışlar ceza almıyor? Ceza vermenin soklığı nedir? Bu davranışlar önelniyormu?

Öğrencilerden beklediğiniz davranışları belirleyin (bu konuda öğrencilerden yarıdm alabilirsiniz). Cezalandırılmış davranışları pekiştireç olarak kullanmayı yeğleyin. Eğer arkadaşları ile konuşma sınıf düzenini bozuyorsa, arkadaşları ile birkaç dakika konuşmaya izin vererek, bu davranışı pekiştireç yapın.

Pozitif pekiştireç programını uygulayın. Kötü davranışlar için ceza uygulamak yerine, öğrencileri zaman içerisinde ödüllendirin.

Sınıf kurallarının açık olmasına özen gösterin. Öğrencilerin pozitif pekiştireçleri nasıl alacağının bilinmesini sağlayın.

ış ğğ Skinner'in kendi araştırmalarını programlanmış öğrenme materyalleri geliştirmek için kullanmıştır. Bunlar genlede bir kitapçık şeklinde olmaktadır. Öğrenciye bir konu anlatılır. Bununla ilgili bir orta düzey bir soru sorulur. Eğer öğrenci soruyu doğru cevaplamış ise, “aferin doğru yaptın” gibi bir pozitif pekiştireç verilerek bir sonraki soruya geeçmesi söylenir. Yanlış yapmış ise, daha basit bir soruya geçmesi istenir. Bu mantık bilgisayar programlarına da uygulanmıştır. Bilgisayar daha etkin pozitif pekiştireçler kullanabilmektedir (güzel bir ses, ekranda değişik animasoyalnar gibi.)

Mustafa Başer


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.