Anadolu Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezi
DEPRESYONLA BAŞA ÇIKMA Çökkünlük olarak Türkçe’ye çevirebileceğimiz depresyon sınırları kolay çizilemeyen, belirsizliğin en çok yaşandığı yaygın olarak karşılaşılan bir hastalıktır. Depresyonun işaret ve belirtileri sadece hastalığın her hangi bir aşamasında çeşitli ve karmaşık olmakla kalmaz, farklı yaş gruplarında da farklı şekillerde görülür.
Yaş, boşanma, maddi yıkım, onur kırıcı ve örseleyici durumlarla karşılaşma, iş kaybı, çevreden ayrılma gibi yaşam olaylarının neden olduğu DEPRESYON GÖRÜLEBĐLĐR. Ancak bazen de belirgin bir nedeni olmayabilir. GÖRÜLME SIKLIĞI: Türkiye’de prevelans %10 Kadınlarda 2 kat daha fazla
Ancak 20-30 yılda özellikle gençlerde depresyon görülme sıklığı artmıştır. 5-12 yaşlarda da yetişkindeki klinik görünüme uyan depresyon görülmektedir. Depresyonu bedensel yakınmalarla gizleme eğilimi artmaktadır. DEPRESYONUN NEDENLERĐ
Genetik, biyolojik ve psikososyal olarak 3 grupta ele alınabilir.
Genetik Nedenler: Genetik etkilerin önemli olduğu kabul ediliyor, ancak nasıl olduğu tam olarak bilinemiyor. Ana-babanın hastalığının şiddeti, kronikliği çocuğun ruhsal durumunu etkilemekte her türlü ruhsal sorun ve depresyon için risk oluşturmaktadır.
Biyolojik Nedenler: Bazı kimyasal maddelerin eksikliği yada dengesizliği depresyon oluşturabilmektedir.
Psikososyal Nedenler:
Psikososyal nedenlerle ilgili çeşitli görüşler ileri
sürülmüştür.
Psikodinamik Görüşler: Freud’a göre bireyin ilişkilerinde karşıt değerli duygular egemendir. Bu depresyonda sevgi ve nefret ilişkisidir. Sevgi bilinçli iken nefret bilinç dışıdır. Gerçek yada imgesel kayıp duygusu bilinç dışı olan nefreti canlandırır. Katı üst genlik nedeniyle nefret duyguları dışa yansıtılamaz, bireyin kendisine yöneltilir. Olumsuz duyguların bireye yönelmesi bireyin benlik saygısını düşürür.
Öğrenilmiş Çaresizlik: Erken yaşlardan itibaren olumsuz yaşam olayları ile karşılaşan,
sürekli engellenen ve bu durumla baş edemeyen bu kişiler
depresyona girebilir.
Kognitif Kuram: Çocukluk çağındaki yaşantılar öğrenme yoluyla bazı temel düşünce, değer yargıları ortaya çıkarır bunlara şema denir. Hayatın herhangi bir döneminde yaşanan bu şemalarla uyumlu bir olay şemalı etkin duruma getirip depresyona yol açar.
HASTALIK ÖNCESĐ KĐŞĐLĐK Depresyonun her kişilik yapısında görülmesine, depresyona özgün bir kişilik yapısı tanımlanmamışsa da bazı özellikler belirtilmektedir. Güvensizlik, bağımlılık, eleştiriye dayanıksızlık, duygu ve düşünceleri ifade etmede yetersizlik, duygusal dengenin kolay bozulması, diğerlerinin sevgisine kabulüne aşırı
bağımlılık,
esneklik
gösterememe,
karamsarlık,
kendisinden
ve
yakınlarından yüksek beklenti ve obsesif özellikler sayılabilir.
DEPRESYONUN BELĐRTĐLERĐ 1. Çökkün ve bunaltılı duygu durumu, 2. Hareketlerde yavaşlama, 3. Genel isteksizlik enerji azlığı ve çabuk yorulma, 4. Eskiden zevk aldığı işlerden zevk almama, 5. Đlgi ve eylemlerde azalma, 6. Dikkatte azalma, dalgınlık, 7. Yetersizlik, değersizlik ve suçluluk düşünceleri, 8. Uyku ve uyku düzeninde bozulma, 9. Đştahta azalma (nadiren artma), 10.Cinsel isteksizlik, 11.Özkıyım düşünceleri.
TEDAVĐ Tedavi edilmeyen depresyon bireye dolaylı yada doğrudan zarar verebilir. Alkol veya madde kullanmaya eğilimi artırır. Bir çok medikal hastalığın oluşumuna katkıda bulunabilir, yada var olan hastalığı kötüleştirir. Depresyonun başlangıç yaşının erken yaşlara inmesi iyi bir hayat sürmeyi engellemektedir. Đlaçlarla
ilgili yanlış inançlarda doktora başvurmayı güçleştirmekte, depresyonun kronik bir hal almasına neden olmaktadır. Oysa tedavi edilebilen bir hastalıktır.
Farmakolojik tedaviler ve psikolojik tedaviler kullanılmaktadır. Farmakolojik tedaviler psikolojik tedavilere uyumu artırmakta psikolojik tedavide iyilik halinin süresini uzatmaktadır. BĐLĐŞSEL VE DAVRANIŞÇI TERAPĐLER Bilişsel ve Davranışçı terapiler yapılandırılmış ve yönlendirilmiş yöntemdir. Sorunun nedenine değil o sırada ortaya çıkan güçlüklere yöneliktir. Bireyin kendi düşüncelerinin ele alma, sınama becerileri artırılır. Bilişsel terapi bir çeşit problem çözmedir. Burada bireyin bilişsel ve davranışçı stratejiler kullanarak problemlerinin çözümlemesi mantıklı düşünmesi amaçlanır. Biliş, duygulanım ve davranış arasındaki bağlantıyı fark etmesi için çalışılır. Çarpıtılmış otomatik düşünceler ve bu düşüncelere karşı kanıtlar araştırılır ve gerçeğe dayanan yorumlar geliştirilir.
Depresyonun nedeni ne olursa olsun depresif kişilerin düşünce ve bilişleri bazı ortak özellikler gösterir. Erken yaşantılar bireyin kendisi, gelecek ve dünya ile ilgili bazı temel, işlevsel olmayan şemaların gelişmesine yol açar. Bu şemalar algıları organize etmede ve davranışları yöneltmede kullanılır. Şemaları aktive eden olayların meydana gelmesiyle olumsuz otomatik düşünceler hızla zihne hücum eder. Hoşa gitmeyen duygularla ilintili olduğu için bu düşüncelere olumsuz denmektedir. Olumsuz otomatik düşünceler depresyonun belirtilerine yol açar. Depresyon arttıkça olumsuz otomatik düşünceler sıklaşır. Rasyonel düşüncede azalma görülür.
Bilişsel terapide bu kısırdöngü kırılmaya çalışılır. Dış dünyanın algılanması algıların seçimi ve yorumlanması, anlam verilmesi nesnel uyarandan çok birey
tarafından yaşanan bilişsel süreçlere bağlıdır. Depresyonda olmak bireyin düşüncelerine bakmasını zorlaştırabilir. Bilişsel ve davranışçı terapide olumsuz otomatik düşüncelerin farkına varma, alternatif düşünce oluşturma ve bunları günlük yaşama aktarma alıştırmaları yapılır. Birey alternatif düşünce geliştirmenin rasyonelini anladıkça farkına varma kolaylaşır. Depresyon tedavi edilebilir bir hastalıktır.
KAYNAKÇA - Alper Yusuf, Depresyonun Psikoterapisi, Era Yay. Psikoloji Dizisi, 1997, Đstanbul. - Eker Engin Ed. Depresyon, Somatizasyon ve Psikiyatik Aciller Đ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak. Tıp Eğitimi Komisyonu Yayın no:17, 1999, Đstanbul. - Savaşır Đ, Boyacıoğlu G, Kabakçı E, Bilişsel-Davranışçı Terapiler Türk Psikologlar Derneği Yay. No: 7, 1998, Ankara. - Öztürk Orhan, Ruh sağlığı ve Bozuklukları, HYB yayınları 1994, Ankara.