Doğum sonrası depresyonu etkileyen faktörlerin belirlenmesi

Page 1

Doğum Sonrası Depresyonu Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi Serap TAŞDEMİR * , Sena KAPLAN ** , Aynur BAHAR *** ÖZET Doğum sonu dönemde anneler, diğer yaşam dönemlerine oranla duygusal sorunları daha sık yaşamaktadırlar. Bu dönemde görülen duygusal sorunlar anne ve bebek etkileşimini olumsuz etkilemekte, hatta bu annelerin kendilerine ve bebeklerine zarar verme olasılıklarının yüksek olduğu da bilinmektedir. Bu bakımdan araştırmamız doğum sonu dönemde postpartum depresyonu etkileyen faktörlerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini normal vajinal yolla doğum yapan 101 anne oluşturmuştur. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde, yüzdelik sayılar, tek yönlü anova ve t-testi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, doğum sonu dönemdeki annelerin %21 ,8’inde postpartum depresyon saptanmıştır. Bunun yanında bebeğin sağlık durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunurken (p<0,05), annelerin eğitimi, yaşı, gelir durumu, yaşayan çocuk sayısı, gebelik sürecinde sigara kullanımı, postpartum dönemde fiziksel rahatsızlığı bulunma durumu, aile ve kendi öyküsünde depresyon bulunma durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki ise, istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur (p>0,05). Anahtar Kelimeler: Postpartum Depresyon, Postpartum Dönem, Hemşirelik Yaklaşımları.

Determination of The Affecting Factors of Postpartum Depression ABSTRACT In postpartum period mothers are more likely to emotional disturbances compared to their normal period. Emotional disturbances seen in this period affect both mother and child relationships negatively. It is known that these mothers may experience thoughts of hostility and as a result may want to harm themselves and the infant. In this resarch it’s aimed that to determine the affecting factors of the postpartum depression. The subject of the study have been composed of 101 mothers who are given normal vaginal *

Öğr. Gör., Gaziantep Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Halk Sağlığı Hemşireliği Uz. Hemşire, Sağlık Bakanlığı Sağlık Eğitim Genel Müdürlüğü *** Öğr. Gör., Gaziantep Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Psikiyatri Hemşireliği **


106 Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:2 (2006) birth. During evaluation of the data acquired, the fıgures in percentage, one- way anova and t test has been applied. According to study, the relationship between newborn of health condition and postpartum depression has been considered important (p<0,05). In addition the relationship between mother’s educational, age of birth, income, number of live births, status of smoking in pregnancy process, postpartum health problem, history of family and themselves depression with postpartum depression has been considered non important (p>0,05). Key Words: Postpartum Depression, Postpartum Period, Nursing Approaches

GİRİŞ Kadın sağlığı, aile ve toplum sağlığı ile doğrudan ilişkili olması nedeniyle, sağlık hizmetlerinde öncelik taşıyan bir konudur. Kadın yaşam sürecinde, adölesan, cinsel olgunluk, klimakterik ve yaşlılık gibi dönemlerden geçmekte ve her döneme özgü fizyolojik, psikolojik ve sosyal sorunlar yaşamaktadır (Akın, 1998; Akın, 2001). Özellikle, 15-49 yaşlarını içeren cinsel olgunluk döneminde yer alan doğum sonu dönem, fizyolojik değişikliklerin yanında ebeveynliğe geçişin yaşandığı, yeni rollerin ve sorumlulukların üstlenildiği zor bir süreç olması nedeniyle anne ve bebek için risk taşımaktadır. Bu dönemde ebeveynler bebek bakımı vermek, bebek için güvenli bir çevre oluşturmak, bebekle iletişim kurmak, yeni rolleri öğrenmek, aile duyarlılığını geliştirmek ve bebekle ilgili problemlerle baş etmek zorundadırlar. Bu bakımdan doğum sonu dönem aile için kriz ortamına neden olabilmektedir (Vural ve Akkuzu, 1999). Doğum sonu dönemde annelerde duygulanım bozukluklarını arttıran bir çok neden bulunmaktadır. Bu nedenler, hormonal değişimler, geçirilmiş ruhsal sorunlar, istenmeyen ve riskli gebelikler, zor doğum eylemi, adölesan gebelikler, aile içi çatışmalar, hikayesinde depresyon bulunma durumu, mali sıkıntılar, sosyal destek eksikliği, doğumda sağlık ekibinden destek alamama ve stresli yaşamdır (Vural ve Akkuzu, 1999; Dündar, 2006). Duygulanım bozuklukları; annelik hüznü ile başlayarak, postpartum depresyon ve psikoza kadar ilerleyebilmektedir (Altınay, 1999, Gülşen 2006, Kennedy et al, 2002, Kennedy ve Suddenfield, 2006). Bu durum annede uykusuzluk, anksiyete, nedensiz ağlama, karar verememe, baş ağrısı, huzursuzluk, iştahta değişiklik gibi durumların ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Altınay, 1999; Gülşen 2006; Kennedy et al, 2002, Kennedy ve Suddenfield, 2006; Sadıkoğlu, 2006). Kaynaklarda annelerin %50 ile 80’inde doğum sonrası hüzün geliştiği ifade edilmektedir (Vural ve Akkuzu, 1999;


Doğum Sonrası Depresyonu Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi 107

Kennedy ve Suddenfield, 2006). Annelik hüznü genellikle gebelik sonrası beklenen, geçici bir durum olarak kabul edilse de; sosyal ve profesyonel destek almayan annelerde depresyon ve ileri dönemde psikoza neden olabilmektedir (Altınay, 1999; Sadıkoğlu, 2006). Annelik hüznü gelişen kadınların %20’ sinde postpartum depresyon görüldüğü ifade edilmektedir (Kennedy ve Suddenfield, 2006). Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından geliştirilen DSM-IV (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders 4th Edition) kriterlerine göre, postpartum depresyonun doğumu takiben 4. hafta içerisinde görüldüğü kabul edilmektedir (Altınay, 1999; Kennedy ve Suddenfield, 2006). Ancak, bazı çalışmalar ise, bu sürenin 6 ve 12. haftalara kadar uzayabileceğini göstermektedir (Kennedy ve Suddenfield, 2006). Postpartum depresyon annelik hüznünde yaşanan belirtilerin yanında depresif kişiliğe, yoğun anksiyeteye, ümitsizliğe ve intihar düşüncesine neden olmaktadır (Vural ve Akkuzu, 1999; Kennedy et al, 2002; Şenol ve Yüksel, 1997). Kaynaklarda, bu annelerin %41’nin bebeklerine zarar vermeye yönelik düşünceler taşıdıkları, hatta bu annelerin %10’nunda düşüncenin eyleme dönüştüğü belirtilmektedir (Gülşen, 2006; Kennedy ve Suddenfield, 2006). Dolayısıyla postpartum depresyon, normal yaşam dönemlerinde görülen depresyona oranla daha ciddi sorunlara neden olmakta, hatta belirtiler ilerleyerek anne de psikotik kişiliği ortaya çıkarmaktadır (Vural ve Akkuzu, 1999). Bu konu ile ilgili çalışmalar doğum sonu depresyon gelişen her 1000 kadından birinde psikoz geliştiğini göstermektedir (Morris ve Bernstein, 2006). Doğum sonu dönemde görülen duygusal sorunların erken belirlenip, annelere gerekli yardımın ve desteğin sağlanması, destekleyici kişilerin niteliği ve bulunabilirliği ile doğrudan ilgilidir. Anne için en önemli destekleyici kişi hemşiredir. Hemşirelerin doğum öncesi ve sonrası bakım, eğitim, danışmanlık sorumluluğunun yanı sıra bireyin ruhsal sorunlarını çözmesinde yardımcı olma sorumluluğu vardır. Bu bakımdan anne ve bebeği yakından izleme olanağına sahip olan hemşirelere annelerdeki ruhsal sorunları erken dönemde belirleme konusunda önemli sorumluluklar düşmektedir. Ancak, hemşirelerin bu konuda etkin hizmet verebilmesinde, doğum sonu depresyon için risk altında olan anneleri belirlemesi gerekmektedir. Bu bakımdan çalışmamızın bu alandaki hemşirelik hizmetlerinin planlanması ve yürütülmesinde rehber olacağı düşünülmektedir.


108 Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:2 (2006)

GEREÇ VE YÖNTEM Bu araştırma normal yolla vajinal doğum yapan kadınlarda postpartum depresyonu etkileyen risk faktörlerinin belirlenmesine yönelik, tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırma, vaka sayısının yüksek bulunması ve düzenli istatistiklerin tutulması nedeniyle Gaziantep 75. Yıl Doğum ve Kadın Hastalıkları Hastanesi doğum servisinde 01 Kasım-31 Aralık 2003 tarihleri arasında yapılmıştır. Çalışmanın örneklemini bu tarihler arasında normal vajinal doğum için hastaneye başvuran, doğum eylemi üzerinden altı saat geçen ve iletişim kurabilen 101 kadın oluşturmuştur. Araştırma uygulanmadan önce kurumdan yazılı izinleri, araştırmaya katılan kadınlardan ise çalışma hakkında bilgilendirme yapıldıktan sonra, sözel izinleri alınmıştır. Veri toplama formu, konuya ilişkin kaynaklar ve yapılan çalışmalar incelenerek hazırlanmıştır (Vural ve Akkuzu, 1999; Dündar, 2006; Altınay, 1999; Kennedy ve Suddenfield, 2006). Formun birinci bölümünde kadınların bazı özelliklerine yönelik sorular, ikinci bölümünde ise Beck tarafından geliştirilen, Türkçe’ye çevirisi ve güvenirliği çalışması 1980 yılında yapılan Beck depresyon ölçeği yer almıştır (Öner, 1996; Aydemir ve Köroğlu, 2000). Araştırmanın bağımsız değişkenlerini; postpartum depresyonu etkilediği düşünülen yaş, medeni durum, eğitim durumu, sosyal güvence, evlilik süresi, yaşayan çocuk sayısı, gebeliğin planlanma durumu, sigara kullanımı, kadının kendisinde ve ailesinde ruhsal- fiziksel hastalık bulunma durumu, bebeğin sağlık durumuna ilişkin veriler oluştururken, Beck depresyon ölçeğinden elde edilen ölçüm sonuçları ise bağımlı değişkenini oluşturmuştur (Vural ve Akkuzu, 1999; Dündar, 2006; Altınay, 1999; Kennedy ve Suddenfield, 2006). Araştırmadan elde edilen veriler, SPSS (Statistical Package for Social Sciences) paket programına aktarılarak, yüzdelik sayı, t- testi ve varyans analizi (one way-Anova) istatistiksel yöntemleri kullanılmıştır. Beck Depresyon Ölçeğinin Puanlanması Depresyon yönünden riski belirlemek ve depresif belirtilerin düzeyini ve şiddet değişimini ölçmek amacıyla, 1961 yılında Beck A.T. tarafından geliştirilen Beck Depresyon Ölçeğinin, Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Hisli (1989) tarafından yapılmıştır. Ölçek 21 kendini değerlendirme cümlesi içermekte olup, dörtlü likert tipi ölçüm sağlamaktadır. Her madde 0-3 arasında giderek artan puan alır. Ölçekten alınabilecek en yüksek puan 63 olup, ölçeğin Türkçe formunda kesme puanı 17 olarak kabul edilmiştir (Öner, 1996; Aydemir ve Köroğlu, 2000).


Doğum Sonrası Depresyonu Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi 109

BULGULAR Tablo 1. Araştırmaya Katılan Annelerin Sosyodemografik Özelliklere Göre Dağılımı Özellikler

Sayı (n:101)

Yaş 19 yaş ve altı 11 20-24 yaş 39 25-29 yaş 29 30-34 yaş 12 35 yaş ve üzeri 10 Eğitim Durumu Okur yazar değil 20 Okur yazar 6 İlkokul 61 Ortaokul 7 Lise 7 Meslek Ev hanımı 99 Memur 1 Diğer 1 Gelirin Gideri Karşılama Durumu Evet 56 Hayır 45 Evlilik Türü Resmi Nikah 88 Dini Nikah 13 Evlilik Süresi 1-5 yıl 50 6 yıl ve üzeri 51

% 10,9 38,6 28,7 11,9 9,9 19,8 5,9 60,4 6,9 6,9 98,0 1,0 1,0 55,5 44,5 87,1 12,9 49,5 50,5

Tablo 1’de annelerin sosyodemografik özelliklerine ilişkin bulguları incelendiğinde; kadınların %38,6’sının 20 ile 24 yaşları arasında ve çoğunluğunun (%60,4) ilkokul mezunu olduğu belirlenmiştir. Araştırma kapsamına alınan annelerin büyük çoğunluğunun (%98,0) ev hanımı, %55,5’nin gelirinin giderini karşıladığı, %87,1’nin resmi nikahının bulunduğu ve %50,5’nin ise, 6 yıl ve üzerinde evli olduğu saptanmıştır.


110 Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:2 (2006)

Tablo 2. Annelerin Gebelik Öncesi ve Sonrası Döneme İlişkin Özelliklerinin Dağılımı Özellikler

Sayı (n:101)

%

Yaşayan Çocuk Sayısı 2 ve altı 58 57,4 3 ve üzeri 43 42,6 Doğum Öncesi İzlem Sayısı 6 ve altı 87 86,1 7 ve üzeri 14 13,9 Gebeliğin Planlanma Durumu İstemli 81 80,2 İstemsiz 20 19,8 Gebelikte Sigara İçme Durumu Evet 12 11,9 Hayır 89 88,1 Annede Postpartum Dönemde Fiziksel Rahatsızlık Bulunma Durumu Var 24 23,8 Yok 77 76,2 Aile Öyküsünde Depresyon Bulunma Durumu Var 3 3,0 Yok 98 97,0 Annenin Öyküsünde Depresyon Bulunma Durumu Var 8 7,9 Yok 93 92,1 Bebek Bakımında Yaşanan Güçlük Durumu Var 22 21,8 Yok 79 78,2 Bebeğin Sağlık Durumu İyi 85 84,2 Kötü 12 11,8 Yaşamıyor 4 4,0

Tablo 2’de annelerin gebelik öncesi ve sonrası döneme ilişkin özellikleri incelendiğinde; annelerin %57,4’ünün 2 ve daha az sayıda yaşayan çocuğunun bulunduğu ve büyük çoğunluğunun (%86,2) 6 ve daha az sayıda doğum öncesi bakım aldıkları saptanmıştır. Araştırmaya katılan annelerin büyük çoğunluğunun isteyerek gebe kaldığı (%80,2), %88,1’inin gebelik sürecinde


Doğum Sonrası Depresyonu Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi 111

sigara kullanmadığı, %76,2’sinin doğum sonu dönemde fiziksel rahatsızlığının bulunmadığı, %97’sinin ailesinde, %92,1’inin ise kendi öyküsünde depresyon bulunmadığı belirlenmiştir. Bunun yanında, annelerin %78,2’sinin bebek bakımında güçlük yaşamadığı, 84,2’sinin bebeğinin sağlık durumunun iyi olduğu saptanmıştır. Çalışmamızda annelerin postpartum depresyon prevelansı %21,8 olarak bulunurken, ortalama depresyon puanları 14,97± 8,12 (min. 0, max. 43) olarak saptanmıştır. Annelerin sosyodemografik özelliklerine göre postpartum depresyon düzeyleri Tablo 3’de incelenmiştir. Tablo 3. Annelerin Sosyodemografik Özelliklerine Göre Postpartum Depresyon Düzeylerinin Dağılımı Değişkenler

n:101

Ortalama±S.S.

Analiz Değeri

Yaş 20 yaş ve üzeri 19 yaş ve altı Eğitim Düşük (OYD, OY, İlkokul) Yüksek (ortaokul,lise) Gelirin Gideri Karşılama Durumu Evet Hayır

90 11

14,44±7,59 17,59±10,22

t=1,467 p>0,05

87 14

14,72±8,01 16,50±8,89

t=0,758 p>0,05

56 45

13,82±6,25 16,40±9,85

t=-1,59 p>0,05

Görüldüğü gibi 20 yaş ve üzerindeki annelerde postpartum depresyon puan ortalaması 14,44±7,59 iken bu oran 19 yaş ve altında olan annelerde yükselmektedir (17,59±10,22). Annelerin yaşları ile postpartum depresyon düzeyleri arasındaki ilişki istatistiksel olarak incelendiğinde fark önemsiz bulunmuştur (t=1 ,467, p>0,05). Annelerin eğitim seviyelerine bakıldığında (Tablo 3); ilkokul ve altında eğitim alan annelerde ortalama postpartum depresyon puanı 14,72±8,81 iken, bu oran ortaokul ve üzerinde eğitim alan annelerde yükselmektedir (16,50±8,89). Annelerin eğitimi ile postpartum depresyon düzeyleri arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı değildir (t=-0,758, p>0,05). Gelir gider durumuna göre postpartum depresyon düzeylerinin dağılımı incelendiğinde (Tablo 3); gelirinin giderini karşılamadığını belirten annelerde


112 Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:2 (2006)

postpartum depresyon düzeyi (16,40±9,85), gelirinin giderini karşıladığını ifade eden annelerin postpartum depresyon düzeyinden (13,82±6,25) daha yüksek olmakla beraber, ortalamalar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (t=-1,59, p>0,05). Tablo 4. Annelerin Gebelik Öncesi ve Sonrası Döneme İlişkin Özelliklerine Göre Postpartum Depresyon Düzeylerinin Dağılımı Değişkenler Gebeliğin Planlanma Durumu İstemli İstemsiz Annede Postpartum Dönemde Fiziksel Rahatsızlık Bulunma Durumu Var Yok Annenin Öyküsünde Depresyon Bulunma Durumu Var Yok Annenin Öyküsünde Depresyon Bulunma Durumu Var Yok

n:101

Ortalama±S.S.

Analiz Değeri

81 20

14,73±7,68 15,95±9,84

t=0,601 p>0,05

24 77

16,79±9,27 14,40±7,70

t=1,263 p>0,05

3 98

38,33±4,16 14,25±7,08

t=5,838 p>0,05

8 93

24,37±10,21 14,16±7,44

t=3,615 p>0,05

Annelerin gebelik öncesi ve sonrası döneme ilişkin özelliklerine göre postpartum depresyon düzeylerinin dağılımı incelendiğinde (Tablo 4); gebeliğini planlayan annelerde ortalama depresyon puanı 14,73±7,68 iken, bu oran gebeliğini planlamayan annelerde (15,95±9,84) yükselmektedir. Gebeliğin planlanma durumu ile postpartum depresyon düzeyi arasındaki ilişki istatistiksel açıdan önemli bulunmamıştır (t=0,601, p>0,05). Fiziksel rahatsızlığı bulunan annelerde ortalama postpartum depresyon puanı 16,79±9,27 iken, bu oran rahatsızlığı bulunmayanlarda (14,40±7,70) düşmektedir. Ancak postpartum dönemde fiziksel rahatsızlık bulunma durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki istatistiksel olarak incelendiğinde fark önemsiz bulunmuştur (t 1,263, p>0,05). Aile öyküsünde depresyon bulunan kadınlarda ortalama depresyon puanı 38,33± 4,16 iken, bu ortalama bulunmayanlarda (14,25± 7,08) büyük oranda


Doğum Sonrası Depresyonu Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi 113

düşmektedir. Aile öyküsünde depresyon bulunma durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki incelendiğinde ortalamalar arasındaki fark önemsiz bulunmuştur (t=5,838, p>0,05). Çalışmamızda annelerin ifadelerinde kendi öykülerinde depresyon bulunma durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki incelendiğinde ise, depresyon öyküsü bulunan kadınların ortalama postpartum depresyon puanı 24,37±10,21 iken, bu oran bulunmayanlarda oldukça düşmektedir (14,16±7,44). Kendi öyküsünde depresyon bulunma durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki istatistiksel olarak incelendiğinde fark önemsiz bulunmuştur (t=3,615, p>0,05). Tablo 5. Bebeğin Sağlık Durumuna Göre Annelerin Postpartum Depresyon Düzeylerinin Dağılımı Değişkenler Bebeğin Sağlık Durumu İyi Kötü Yaşamıyor

n:101

Ortalama±S.S.

Analiz Değeri

85 12 4

14,00±7,20 25,00±8,32 39,75±3,59

F=3,80 p<0,05

Çalışmamızda annelerin bebeklerinin sağlık durumu ile postpartum depresyonları arasındaki ilişki incelendiğinde (Tablo 5), bebeğin sağlığı iyi olan annelerde ortalama postpartum depresyon puanı 14,00±7,20, kötü olanlarda 25,00±8,32 iken, bebeği yaşamayan kadınlarda ise yükselmektedir (39,75±3,59). Bebeğin sağlık durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki p<0.05 önemlilik düzeyinde anlamlıdır (F=3,80, p<0,05). TARTIŞMA Araştırma kapsamındaki annelerin %21,8’nde postpartum depresyon belirlenmiş olup, ortalama depresyon puanları 14,97± 8,12 (min. 0, max. 43) olarak saptanmıştır. Konu ile ilgili olarak Vural ve Akkuzu’nun (1999) doğum sonu depresyon yaygınlığını incelemek amacıyla yaptıkları çalışmada postpartum depresyon oranı %21,2 olarak belirlenmiştir. Bu sonuç çalışma bulgumuz ile paralellik göstermektedir. Bunun yanında Dündar’ın (2003) Manisa Bölgesindeki postpartum depresyon prevelansını belirlemek amacıyla yaptığı çalışmasında doğum sonu dönemdeki annelerin %36,9’unda, Kara ve


114 Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:2 (2006)

arkadaşlarının (2001) çalışmasında ise, annelerin %17’ sinde postpartum depresyon geliştiği belirlenmiştir. Annelerin yaşları ile postpartum depresyon düzeyleri arasındaki ilişki istatistiksel olarak incelendiğinde fark önemsiz bulunmuştur (p>0,05). Kaynaklarda, adölesan annelerin %26’sında postpartum depresyon geliştiği bildirmektedir (Kennedy et al, 2002; Kennedy ve Suddenfield, 2006). Gebelik süreci, adölesan annelerde hızlı fiziksel ve psikolojik gelişimin yanında yeni annelik rolüne, uyumun getirdiği zorluklar ile baş etmesini güçleştirebilir (Sezgin ve Akın, 1998). Konu ile ilgili olarak Vural ve Akkuzu’nun (1999), Dündar’ın (2003), Altınay’ın (1999) çalışmalarında; gebelik yaşı düştükçe postpartum depresyon görülme sıklığının yükseldiği, ancak istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkinin bulunmadığı belirtilmektedir. Bu sonuçlar çalışma bulgumuz ile paralellik göstermektedir. Annelerin eğitimi ile postpartum depresyon düzeyleri arasındaki ilişki istatistiksel olarak incelendiğinde fark önemsizdir (p>0,05). Eğitim düzeyi yüksek olan annelerin depresyon puan ortalamaları, eğitim düzeyi düşük olan annelerin depreyon puanlarından daha yüksektir. Yüksek eğitim düzeyi ve bilgilendirilmiş olmak, bireylerin doğum sonu dönemde yeni duruma uyum sağlama ve baş etmelerin geliştirilmesinde anksiyete ve depresyon düzeylerini etkilediğini düşündürmektedir. Konu ile ilgili olarak Vural ve Akkuzu’nun (1999), Altınay’ın (1999), Evcimen ve Sudak’ın (2003) yaptıkları çalışmalarda; eğitim düzeyi ile postpartum depresyon arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadığı ifade edilirken; Dündar’ın (2003) çalışmasında ise anlamlı bir ilişki olduğu belirtilmektedir. Gelir gider durumu ile postpartum depresyon düzeyleri arasındaki ilişki istatistiksel olarak incelendiğinde farkın önemsiz olduğu görülmektedir (p>0,05). Dündar’ın (2003) ve Altınay’ın (1999) çalışmalarında; gelir durumu iyi olan annelerde depresyon düzeyinin olmayanlara göre daha düşük bulunduğu ancak istatistiksel olarak farkın önemsiz olduğu belirlenmiştir. Bu sonuç, gelir düzeyinin yükselmesinin; sosyal statüde artışa, zorluklar ile başa çıkmada ve kendini ifade etmede olumlu etkisinin olmasına, gelecek kaygısının daha az yaşanmasıyla bağlantılı olarak açıklanabilir (Kennedy ve Suddenfield, 2006). Gebeliği planlama durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki istatistiksel olarak incelendiğinde ortalamalar arasındaki fark anlamlı değildir (p>0,05). İstenmeyen gebeliklere bağlı olarak, annelerde yenidoğan bebeğine


Doğum Sonrası Depresyonu Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi 115

ilgi duymama hatta, nefret etme gibi zıt duygular yaşanabilmektedir (Şenol ve Yüksel, 1997; Morris ve Bernstein, 2006). Bu bakımdan hemşirelerin özellikle bu anneleri, bebekleri ile erken dönemde iletişim kurma konusunda desteklemesi ve cesaretlendirmesi gerekmektedir. Konu ile ilgili olarak Altınay (1999), Kara ve arkadaşlarının (2001) çalışmalarında, gebeliklerini planlamayan annelerde postpartum depresyon puanının yükseldiği, ancak istatistiksel olarak ilişki bulunmadığı saptanmıştır. Bu sonuç çalışma bulgumuz ile paralellik göstermektedir. Doğum sonu dönemde, üriner ve gastrointestinal sistem sorunları, epizyotomi ağrısı, hareket sinirliliği, emzirme ve meme problemleri gibi sorunlar yaşanabilmektedir (Taşkın, 2000). Bu sorunları yoğun yaşayan annelerde postpartum depresyona eğilimin arttığı görülmektedir (Gülşen, 2006; Morris ve Bernstein, 2006). Literatürde yer alan Misri ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, doğum sonu dönemde meme ve emzirme sorunları yaşayan kadınların %83 ‘ünde postpartum depresyon geliştiği belirtilmektedir (Kara ve ark, 2001). Çalışmamızda annede postpartum dönemde fiziksel rahatsızlık bulunma durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki incelenmiş; fiziksel rahatsızlık yaşayan annelerin depresyon düzeyleri yüksek olmakla beraber, anlamlı ilişki belirlenmemiştir (p>0,05). Aile öyküsünde depresyon bulunma durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki incelendiğinde ortalamalar arasındaki fark önemsiz bulunmuştur (p>0,05). Günümüzde genom biliminin gelişmesinin ve bu alanda yapılan çalışmaların, depresyonun ortaya çıkmasına neden olan genlerin bulunmasında önemli olduğu bilinmektedir (Kennedy ve Suddenfield, 2006; Sezgin ve Akın, 1998). Literatürde yer alan Avustralya’ da ikizler üzerinde yapılan bir çalışmada postpartum depresyonun %25 oranında genetik nedenlerle ortaya çıktığı belirlenmiştir (Gülşen, 2006). Aile öyküsünde depresyon bulunun kadınların ortalama postpartum depresyon puanlarının bulunmayanlara oranla yüksek olması dikkat çeken bir bulgudur. Konu ile ilgili olarak Altınay’ın (1999) çalışmasında, aile öyküsünde depresyon bulunan kadınlarda bulunmayanlara oranla postpartum depresyonun daha fazla görüldüğü ancak, istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı saptanmıştır. Kendi öyküsünde depresyon bulunma durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki istatistiksel olarak incelendiğinde fark önemsiz bulunmuştur (p>0,05). Depresyon hikayesi bulunan kadınlar doğum sonu dönemde depresyon açısından risk taşımaktadır (Gülşen, 2006; Kennedy ve Suddenfield, 2006; Morris ve Bernstein, 2006; Kara ve Ark, 2001; Evcimen ve Sudak,


116 Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:2 (2006)

2003). Konu ile ilgili olarak Altınay’ın (1999) çalışmasında depresyon öyküsü bulunan kadınlarda postpartum depresyonun daha sık görüldüğü ancak, istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadığı ifade edilmektedir. Bu sonuç çalışma bulgumuz ile uyumludur. Bebeğin sağlık durumu ile postpartum depresyon arasındaki ilişki incelendiğinde ortalamalar arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (F=3,80, p<0,05). Konu ile ilgili olarak Altınay’ın (1999) yaptığı çalışmada, postpartum depresyon ile bebeğin sağlık durumu arasındaki istatistiksel ilişki anlamlı bulunmasa da bebeğin sağlığı kötü olan annelerde postpartum depresyon puanın yükseldiği saptanmıştır. Gebelik döneminden ebeveynliğe geçiş, anneler için gelişimsel bir adımdır. Anneliğe geçiş, kendi başına zor bir durum iken bir de aileye yeni katılan üyenin sağlık sorunlarının bulunması zor bir süreç başlatmış olur. Bu durum annede suçluluk duygusuna, hastane masraflarının oluşturduğu ekonomik güçlüklere yakın arkadaşları ve çevresindeki insanlardan uzak kalma düşüncesine, dolayısıyla olumsuz duyguların gelişmesine neden olur. Aynı zamanda yeni rolüne uyum sağlamaya çalışan annede bebeğin kaybı bu olumsuz duyguların yoğun yaşanmasına neden olur (Görak, 1999). Kaynaklarda erken doğumların, bebekte şekil ve gelişim bozukluğuna neden olan hastalıkların postpartum depresyon için önemli bir neden olduğu belirtilmektedir (Gülşen, 2006; Şenol ve Yüksel, 1997). SONUÇ VE ÖNERİLER Normal vajinal yolla doğum yapan annelerde postpartum depresyonu etkileyen risk faktörlerinin belirlenmesi amacıyla yapılan çalışma sonucunda; annelerin %21,8’inde postpartum depresyon bulunduğu belirlenirken, anne yaşının, eğitim durumunun, evlilik türü ve süresinin, yaşayan çocuk sayısının, doğum öncesi izlem durumunun, sigara kullanımının, aile ve kendi hikayesinde depresyon, postpartum dönemde ise fiziksel rahatsızlık bulunma durumunun postpartum depresyon ile ilişkisinin bulunmadığı saptanmıştır (p>0,05). Bunun yanında bebeğin sağlık durumu ile postpartum depresyon arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir (p<0,05). Hemşirelerin, doğum öncesi dönemdeki annelere doğum sonu sağlık sorunlarına yönelik olarak eğitici, rehberlik ve danışmanlık hizmetlerini planlaması ve yürütmesi, kadının bu dönem sorunları ile baş etmesinde yararlı olacağı düşünülmektedir.


Doğum Sonrası Depresyonu Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi 117

Gebelerin antenatal bakımları sırasında duygusal sorunlarla ilgili risklerinin saptanıp gerekli yardımın sağlanması ve doğum sonu dönemde çevresel desteklerinin artırılmasının önemli olduğu düşünülmektedir. Bebeğin sağlık sorununun bulunması ile postpartum depresyon arasında ilişki belirlendiğinden, anne bebek ilişkisinin erken dönemde geliştirilmesi ve rehabilite edici hemşirelik hizmetlerinin verilmesi, sağlık sorunları ile doğan bebeklerin anne ve babalarında depresyon taramalarının yapılması ve bu konuda ailenin desteklenmesi önerilmektedir. Araştırma sonucunda postpartum depresyon ile ilişkisi bulunmayan anne yaşının, eğitim durumunun, evlilik türü ve süresinin, yaşayan çocuk sayısının, doğum öncesi izlem durumunun, sigara kullanımının, aile ve kendi hikayesinde depresyon, postpartum dönemde ise fiziksel rahatsızlık bulunma durumunun daha geniş bir popülasyon, hatta ülke çapında bir proje çalışması olarak planlanması önerilebilir. KAYNAKLAR Akın, A. (1998). “Uluslararası Kararlar Paralelinde Üreme Sağlığı Konusunda Türkiye’deki Uygulamalar”, Sağlık ve Toplum, 8(3-4): 16-22. Akın, A. (2001). “Aile Planlamasından Üreme Sağlığına Geçiş”, Aktüel Tıp Dergisi, 6(1). 4-8. Altınay, S. (1999). Gebelikte Depresyon Prevalansı, Sosyodemografik Özellikler, Obstetrik Risk Faktörleri, Kaygı Düzeyi ve Sosyal Destek ile İlişkisi, Sağlık Bakanlığı Ankara Hastanesi Aile Hekimliği Uzmanlık Tezi, Ankara. Aydemir, Ö. ve Köroğlu, E. (2000). Psikiyatride Kullanılan Klinik Ölçekler, Hekimler Yayın Birliği, Ankara. Dündar, P. (2006). “Yarı-Kentsel Bir Bölgede Postpartum Depresyon Prevalansı ve Risk Faktörleri”, http://www.dicle.edu.tr/~halks/m9.34.htm, Erişim:05.07.2006 Evcimen, Y. ve Sudak D. (2003). “Postpartum Depression”, Obstetrik and Gynecology, 10: 210-216. Gülşen, G. (2006). “Doğum Sonrası Psikiyatrik http://lokman.cu.edu.tr/psychiatry/egitim, Erişim: 05.07.2006

Bozukluklar”,

Görak, G. (1999). Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde Yatan Riskli Yenidoğanların Anne ve Babalarındaki Anksiyete Düzeylerinin Belirlenmesi ve Karşılaştırılması, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Bilim Uzmanlığı Tezi, İstanbul.


118 Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:2 (2006) Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, Ankara, 2003. Kara, B., Çakmaklı, P., Nacak, E. ve Türeci, F. (2001). “Doğum Sonrası Depresyon”, STED, 10(9): 333-334. Kennedy, P., Beck, C. ve Driscoll, J. (2002). “A Light in the Fog: Caring for Women With Postpartum Depression”, Journal of Midwifery Women’s Health, 47(5): 318-329. Kennedy, R. ve Suttenfield, K. (2006). “Postpartum Depression”, Medscape General Medicine Journal, 3(4), http://medscape.com , Erişim: 27.06. 2006. Morris, K. ve Bernstein, P. (2006). “Postpartum Depression”, Medscape Women’s Health, 7(1), http://medscape.com , Erişim: 30.06. 2006 Öner, N. (1996). Türkiye’de Kullanılan Psikolojik Testler, 2. Basım, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, İstanbul. Sadıkoğlu, G. (2006). “Kadınların Ruhsal http://www20.uludag.edu.tr/~nazan/2077-5.html

Sorunları”,

Erişim:

05.07.2006

Sezgin, B. ve Akın, A. (1998). “Adölesan Dönemi Üreme Sağlığı”, Sağlık ve Toplum Dergisi, 8(3-4):27-32. Şenol, S. ve Yüksel, N.(1997); “Kadın Psikolojisi ve Kadınlara Özgü Ruhsal Sorunlar”, STED, 6(3): 93-96. Taşkın, L. (2000). Doğum ve Kadın Sağlığı Hemşireliği, IV. Basım. Sistem Ofset Matbaacılık, Ankara. Vural, G. ve Akkuzu, G. (1999). “Normal Vajınal Yolla Doğum Yapan Primipar Annelerin Doğum Sonu 10. Günde Depresyon Yaygınlıklarının İncelenmesi”, Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 3(1); 33-37.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.