Piaget ve kohlberg’in ahlak (moral) gelişim kuramlari

Page 1

PİAGET VE KOHLBERG’İN AHLAK (MORAL) GELİŞİM KURAMLARININ ÖZELLİKLERİ VE KARŞILAŞTIRILMASI

Levent MERCİN* Özet/Abstract Bu araştırmada genel olarak; Piaget ve Kohlberg’in ahlak (moral) gelişim kuramlarının özellikleri ile bu kuramların karşılaştırılması yapılmaktadır. Çalışmada, ahlak kavramı ve ahlaki (moral) gelişim, Piaget ve Kohlberg’in kuramlarının genel esasları, evreleri, yargıları ve nitelikleri irdelenmektedir. Ahlak, insanlar arasındaki karşılıklı iletişimden ortaya çıkan iletilebilir bir olgudur. Söz konusu bu olgunun iletilebilir olması, ahlak eğitimine imkân sağlar. Ahlak, bir kurallar sistemidir ve ahlaklılığın özünde bireyin bu kurallara karşı duyduğu saygı vardır. Çocuk, saygı duyulması gereken ahlaki kuralları büyük oranda yetişkinlerden, bir başka deyişle doğup büyüdüğü toplumdan hazır olarak alır. Bu nedenle hem öğretmenlerin hem de ailelerin bu konuda örnek davranışlar sergilemesi gerekir. Anahtar Kelimeler: Piaget, Kohlberg, Ahlak Kuramları At this study is carried out generaly to comparison of this concept white properties of ethic develop concept of Piaget and Kohlberg. At this study is to examined ethic concept and ethic develop, base of the concept of Piaget and Kolhberg, stage, opinion and qualities. In the research survey method have been applied. Datum was collected by investigating connected with in the country and abroad studies. Ethic is comunicable a phenome releasing from communicate mutual amogn people. Becoming comunicable of this phenomena make possible to ethic education. The children take from adults to this rules that require to the respect. Therefore, both teachers and families are require to demonstrate model behaviours at this manner. Key Words: Piaget, Kohlberg, ethic concept

Giriş Genel anlamda ahlak, bir grupta ya da belirli bir çevrede kabul edilen ortak davranışların tümüdür denilebilir. Felsefi açıdan düşünüldüğünde ise ahlak Hançerlioğlu’nun da (1989:20) belirttiği gibi, “belli bir toplumun belli bir döneminde bireysel ve toplumsal davranış kurallarını belirleyen ve inceleyen bilim” olarak ifade edilebilir. Devellioğlu’na (1986:20) göre ise ahlak, “iyilik etmek ve fenalıktan çekinmek için takibi lazım gelen usul ve kaideleri öğreten ilim” demektir. Ahlak’ın uygulamadaki karşılığı olan “iyi davranış”, davranışların ahlak kuralları açısından değerlendirilmesine olanak vermektedir. Bu şekliyle ahlak, yaşamımızın başlangıcından itibaren hayatımızın her kesitinde varlığını, belli değerler ya da kurallar olarak, sürdürmektedir. Ancak bir dönem sonra bu kurallar ya da değerler dizgesi sorgulanmaya başlanır. Bu sorgulama, ahlak kurallarının anlamını, iyi ile kötünün neler olduğunu, ahlakın amacını, uymanın veya yükümlülüğün kökenlerini araştırma biçimine dönüşür ve düşünce haline gelir. İşte bu düşünce ahlak kavramının ikinci anlamını teşkil eder. Ahlak felsefesi anlamındaki bu ahlak (ethigue), kurallar üzerinde felsefi bir düşünmedir.

*

Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi.


SBArD

Mart 2005, Sayı 5, sh. 73 – 86

“Şu halde ahlâk kavramının bir düzgüsel (normatif) yanı, bir de düşünsel (refleksif) yanı vardır. Düzgüsel bakımdan ahlâk, davranışımızı uydurmamız gereken kurallar bütünüdür. Düşünsel bakımdan ahlâk, yani felsefi, eylem ilkeleri ve değerler temeli üzerinde eleştirel düşünceler bütünüdür” (Onur, 1976:3). Her ahlak ilettiği değerlerin, kuralların değişmez kural olduğuna inanır. Ahlak’ın bireylere, ülkelere, çağlara göre değiştiği söylenmesine rağmen ahlakın mutlak olduğu söylenebilir. Hiçbir ahlak kendi kurallarının göreli ve değişebilir olduğunu kabul etmez; böyle bir durum kendi varlığını yadsımaktadır. “Heimsoeth’un (1957:5) ifadesiyle: ahlak nerede ortaya çıkarsa çıksın, nerede hayatı şekillendirirse şekillendirsin, kendisini mutlak diye kabul eder” (Onur, 1976:4). Ancak özellikle ergenlik dönemlerinde ahlak değerleri sorgulanmaya başlanır. Çünkü ergen, bu konu ile ilgili değişikliklerin farkına varmaktadır. Ergen ahlak kurallarının değişirliğini ve göreliliğini çeşitli etkenlere göre belirler: Yaşa, toplumsal çevreye, çağlara ve sınıflara, kültürlere göre değiştiğini gözlemlemektedir . Bunların yanı sıra ahlak’ın uluslara, savaş ve barış zamanlarına, toplumsal huzur ve buhran dönemlerine göre de değiştiği gözlenmektedir. Ergenlik bir yenileştirmeler, yeni katkılar çağıdır. İnsan yaşamında ahlak sorgusunun ilk kez ergenlik çağında çıkması rastlantı değildir. Ergenlik, insanoğlunun yaşamının tüm görünümlerine karşı en ilgili ve duyarlı olduğu dönemdir. “Bireyin en büyük bilişsel, duyuşsal gelişme gösterdiği ve her şeyi eleştirip, soruşturup, kendine özgü yeni bir dünya kurmaya çalıştığı dönem ergenliktir (adolescence)” (Cüceloğlu, 1992:360). Ergenlik ve ilk gençlik, belki en entelektüel ve moral etkilerin en çok yoğunlaştığı çağlardır. Bu çağlarda bireyin iç yaşamındaki çelişkiler, dış dünya ile olan sorunları, ergeni, soyut ve eleştirel düşünce yeteneğinin de kazanılmasıyla birlikte, yaşamın tekillere ve şimdiki zamana bağlı çerçevelerini aşarak, tümel üzerinde düşünmeye ve kuramlar geliştirmeye götürür. Genç ergenlikle birlikte ben kavramından sıyrılarak, ilk kez arkadaşlık grup yaşantısı ve sevgi ilişkisi yoluyla başkası ile doğrudan ve aşkın bir ilişki içine girer. Başkası ile karşılaşmak ve ben-merkezlilikten kurtulmak ahlâkın da, ahlâklılığın da ilk koşuludur. Başkasını anlamak başkası ile uzlaşmaktan önce gelir. Başkalarını anlama çabası ergeni kendini anlaması ve bağımsızlığı için vazgeçilmez bir gereksinimdir (Onur,1976:8). Başkası ile karşılaşmanın olduğu her yerde bir iletişim söz konusudur. Kendini tanıma ve bütünleme başkası ile iletişimi gerektirir. Diyalog iletişimin en yüksek düzeyidir. Eğitim, eğitsel iletişim düzeyinden eğitsel diyalog düzeyine yükselmek zorundadır. Diyalog durumunda eğitim, koşulların karşılıklılığı ilkesinden hareket eder. Diyalog ancak tarafların birbirlerine karşılıklı değer verdiği, saygı duyduğu bir iletişim ortamı içinde gerçekleşir. Bu da eğitimin özellikle ahlak

74


Levent MERCİN eğitiminin, diyalog üzerine kurulmasını öngörür. Bir diyalog, anlayış ortamı yaratmayan eğitim anlayışı ahlak bakımından hiçbir şey başaramayacaktır. Araştırmanın Amacı: Araştırmanın amacı, Piaget ve Kohlbrg’in ahlak (moral) gelişim kuramlarının özellikleri ile bu kuramların irdelemesini yapmaktır. Bu araştırma, genel tarama modeli çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri, literatür taraması sonucuyla elde edilmiştir. Bulgular ve Yorum Ahlak (Moral) Gelişim Kuramı Ahlak gelişimi ve karakter formasyonu üzerine bilimsel tartışmalar, Aristoteles’in Nichhomaccan Ethics ve Socrates’in Meno’suna kadar geriye gider ve modern zamanların içinde devam eder (Nucci, 1989). Son birkaç yüzyılda karakter eğitimi (ahlak eğitimi), eğitim enstitülerinin temel bir fonksiyonu olarak görülmüştür. Örneğin 17. yüzyılın İngiliz filozofu John Locke karakter gelişimi için, eğitimi savunmuştur. Bu konuya 19. yüzyılda İngiliz filozof John Stuart tarafından devam edilmiştir. Amerikan eğitimi, başlangıç döneminden bu yana karakter gelişimi üzerine bir odaklaşma sergilemiştir. 20. yüzyılın erken dönemlerinin eğitimcisi ve etkili bir filozofu olan Amerikalı filozof John Dewey ahlaki eğitimi, okulun misyonu (görevi) için merkez olarak görmüştür (Dewey, 1934, Huıtt, W. (2000).http://chiron.voldosta.edu/whuitt/col/marchr/marchr.html, 2003). “Ahlak (moral) gelişim, doğru ve yanlışın belirlenmesinde geçerli olan prensip ve ilkelerinin gelişimidir” (Özbay,1999:53). Toplumun kendisinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilmesi için onu oluşturan bireylerin bazı kuralları benimsemesi gerekmektedir. Bu kurallardan bazıları bireyin başkalarıyla nasıl etkili iletişim kuracağını, başkalarıyla nasıl iyi geçineceğini, doğruları nasıl bulacağını, yanlışı nasıl ayırt edeceğini belirler. Etkin bir uyum ifadesi, toplumca belirlenen bazı kuralların benimsenmesiyle birlikte geçerliliğini yitirmiş kuralların atılması, gerekli olanların yeniden geliştirilmesine katkıyı da kapsamaktadır. Ancak ahlak gelişimi, toplumun tüm değerlerine kayıtsız ve şartsız uymak değil, toplumsal uyum için değerler sistemi oluşturma sürecidir (Senemoğlu,1997:68). Son yıllarda bazı batı toplumlarında ahlak gelişimini karakter gelişimi ile eşdeğer tuttukları da görülmektedir. “Ahlaki gelişim, kişilik gelişiminin en önemli öğelerinden biri olup çocuğun toplumsallaşma süreci içinde neyin iyi, neyin kötü olduğu konusunda bir bilinç geliştirmesi ile ilgilidir. Ahlaki gelişimle birlikte kişinin toplumun kuralları ve gelenekleri çerçevesinde kendisini denetleyebilmesi beklenir. Kişi, toplumsal kurallara uygun bir şekilde kendisini denetleyebiliyorsa içten–denetimli ,çevresindeki kişilerin etkisiyle karar veriyorsa dıştan-denetimli bir ahlâki gelişim göstermektedir” (Selçuk, 1995:82). 75


SBArD

Mart 2005, Sayı 5, sh. 73 – 86

Bir okulda çalışan öğretmenler okulda müfettiş geldiğinde plan hazırlıyor, müfettiş okula gelmediği zaman plan hazırlamıyorsa bu öğretmenler dıştan denetimli denilebilir. Bu verilen örnekte görüldüğü gibi ahlâki gelişim süreci içerisinde bazı farklı toplumsal davranışlar olmaktadır. Ancak bazı kuralların oluşumu sağlıklı mı, değil mi? sorusunu kendimize sormamız gerekmektedir. Çünkü toplum yapısı değiştikçe, yaşantılar ve davranışlar çeşitlendikçe ahlâki değerleri kazandırmak için ailenin mi, yoksa örgün eğitim kurumlarının mı bu işe eğilmeleri gerekmektedir? sorusu akla gelmektedir. İlkokul yılları bir çocuğun olumlu davranışlara yönlenebileceği ve dışarıdan alınan bilgilerden en çok etkileneceği dönemdir. Özellikle eğitimcilerin günümüzde bu konuya pek eğilmedikleri gözlenmektedir. Kaldı ki bir eğitimcinin bu konuya isabetli yaklaşabilmesi için bu konuda uzmanlaşması ve gerekli eğitimi almış olması gerekmektedir. Düşünürler ve araştırmacılar bireyin ahlak gelişiminin özelliklerini varsa temel kuralları olup olmadığını belirlemeye çalışmışlardır. Ancak bu konuda değişik görüşler oluşmuştur. Bazı Ahlak (Moral) Gelişim Kuramları Ahlak ve vicdan gelişimi konusunda bilim adamları tarafından değişik dönemlerde farklı görüşler öne sürdükleri bilinmektedir. Freud psikoanalitik yaklaşım çerçevesinde ahlaki yargı ve standartların fallik dönemi sonuna doğru babayla özdeşleşme sonucunda ortaya çıktığını belirtmektedir. Davranışçı yaklaşıma göre, birey ahlaki yargıları şartlanma yoluyla kazanmaktadır. Örneğin, bir çocuk resim yaptığında ödüllendiriliyorsa, bu davranışı doğru görecek ve yapmaya devam edecektir. Hoş görülmeyen davranışları ise yanlış olarak kabul edecektir. Sosyal öğrenme yaklaşımına göre ise; ahlaki ilkeler model alma yoluyla kazanılmaktadır. Örneğin çocuğun yalan söylemeye karşı tavrı babasını taklit yoluyla oluşabilmektedir. Dewey’in ahlâki gelişim kuramı ise, bireyin tamamen eğitimiyle yakından ilgilidir. Dewey üç farklı yaklaşım evresi ileri sürmüştür: 1-Gelenek öncesi düzey: Biyolojik ve sosyal dürtülerle güdülen ahlâki davranışları içeren evre, 2-Geleneksel düzey: Bireyin içinde bulunduğu grubun değerlerinin benimsendiği evre, 3-Özerk düzey: Bireyin davranışlarının kendi akıl yürütme ve karar vermesiyle oluştuğu, bireyin içinde bulunduğu gurubun standartlarını irdeleyerek benimsediği evre olarak ifade edilebilir. Dewey’in görüşleri kuramsal bir çerçevede kaldığından pek taraftar toplayamamıştır.

76


Levent MERCİN Bourcier’e göre, bireyin ahlaklılaşması suçlulaşması değil, ait olduğu grup ya da gruplar içinde toplumsallaşması ve bütünleşmesidir. “Çocukluktan Ergenliğe Kadar Ahlaki Yargı” (1969) adlı çalışması ile Norman Bull ahlak gelişimini evrelere dayalı kuramı ile açıklamıştır. Ona göre dört evre olan kuram: 1-Kuralsızlık (anomy) 2-Bağımlılık (Heteronomy) 3-Toplumsallık (Socıonomy) 4-Bağımsızlık (Autonmy), (Çileli,1981:72) olarak sınıflandırmıştır. Piaget’in Ahlak (Moral) Gelişim Kuramı Piaget, ahlak gelişimi bilişsel gelişime paralellik göstererek derece derece ilerlediği ve hiyerarşik bir sıra izleyen dönemler içinde geliştiği şekli ile açıklamaya çalışmıştır. Piaget konuya 1932 yılında “Çocuğun Ahlaki Yargısı” adlı kitabında yer vermiştir. Çocuğun Ahlaki Yargısı, ahlaki davranış, tutum ve yargıların kökenlerini ve gelişimini konu edinir. Yazar’a göre, çocuklar, iki türlü töresel yargı verirler: Küçük çocuklar, zorlamaya dayanan (otoriter) bir töresel kurallar bütününden yanadır; büyük çocuklarda ise, toplumsal anlayışa ve işbirliğine dayalı (demokratik) bir töre- sel yargılar bütününe bağlanma eğilimi vardır. Piaget, çocuğun töresel yargılarının gelişmesi konusunda yaptığı bir araştırmada da Klinik Yöntemi kullanmıştır. 7 yaşından küçük çocuklar, hem bir oyunun kurallarını, kutsal ve değişmez bulurlar, hem de onlara uygun davranışta bulunmayı başaramazlar. Daha büyük yaştaki çocuklar ise, oyun kurallarına daha iyi uydukları halde, onların değişebilir olduklarını da kabul ederler. Tam anlamıyla töresel konularda, küçük çocukların, suçluluğu ve töresel sorumluluğu, iyi niyetli-kötü niyetli olmakla değil, verilen zararın büyüklüğü ile ölçtükleri görünmektedir. (Töresel gerçekçilik-moral realism). Piaget, ahlak konusunda düşünce ve duygunun paralel şekilde geliştikleri ve bu doğrultuda ahlak gelişiminin de zihin gelişimi ile oluştuğu sayıltısı ile yaklaşmıştır. Piaget’e göre, benliğini hem kendi, hem de başkalarının görüş açısına yerleştirebilen birey kişilik sahibi bireydir. Piaget, ahlak eğitimi sorununun mantık ya da matematik sorunundan farklı olamadığını belirtmiştir. Bu nedenle tek yanlı saygı üzerine kurulan ahlak eğitiminin zihinsel ve ahlak açısından sakıncalar doğurabileceğini söylemiştir. Piaget, öğretmenin mutlak otoritesine ve tek yanlı iletişimine dayanan geleneksel eğitim anlayışına karşı çıkmıştır. Kişiliğin gelişimini amaçlayan bir eğitimin karşılıklı iletişime ve özgür bir tartışma ortamına bağlı olduğunu savunmuştur (Piaget,1973:103. Onur,1976:66). Piaget, çocukların zihinsel gelişimine ilişkin verileri toplarken onların düşünce biçimini araştırmıştır. Çocukları gözleyerek onların doğruya ve yanlışa ilişkin kararlarının yaşa göre nasıl değiştiğini incelemiştir (Arı,1997:76). 77


SBArD

Mart 2005, Sayı 5, sh. 73 – 86

Piaget, bilişsel gelişim için geçerli olan ilkelerin ahlâki gelişim için de geçerli olduğunu ifade etmiştir. Piaget sunduğu iki öykü arasındaki ilişki ile ilgili sorular hazırlamış ve verilen cevaplara göre ahlaki gelişimi evrelere ayırmıştır. Bu evrelerden birincisi dışa bağımlı ahlâk evresi, ikincisi özerk ahlâk evresidir. Piaget’e göre dışa bağımlı ahlâk evresi 10 yaşına kadar sürer ve birey ahlaki yargılar bakımından dışa bağımlıdır. Özerk ahlak evresinde ise çocuk daha bağımsızdır, kuralların değişmezliğini değil, bir anlaşma sonucunda mevcut kuralların yeniden düzenlenebileceğini düşünür. Örnek hikaye: 1 1- Ali odasındayken annesi onu yemeğe çağırır. Fakat Ali annesinin çağırdığı odadan içeri girerken kapının arkasındaki sandalyede bulunan 15 tabağı kırar. 2-Mehmet annesi evde yokken kavanozdan şeker almak ister. Kavanoz yüksekte olduğu için sandalyeye çıkar. Ancak kavanozu almaya çalışırken düşürür ve kavanoz kırılır. Piaget, bu hikayelerin çocuğa anlatıldıktan sonra hangi çocuğun daha yaramaz olduğunun belirtilmesini ister. 10 yaşından küçük çocuklar tabak sayısını çok olmasından etkilenerek Ali’nin daha yaramaz olduğunu söylerler. Çünkü bu dönemde niyet önemli değildir, önemli olan zararın büyüklüğüdür. Bu nedenle özellikle sınıf öğretmenlerinin bu dönemde çok dikkatli olmaları gerekir. Çünkü bu dönem çocukları yapılan suçun fiziksel büyüklüğüne bakarlar ve niyet ne olursa olsun bu tür işlenen suçların daha çok cezalandırılacağını beklerler. Mehmet’in yaptığını ise büyük çocuklar (10 yaş üstü) daha suçlu bulurlar. Çünkü bu dönem çocukları özerk dönem içerisindedirler. Bu dönemde suçun fiziksel büyüklüğünden çok onun arkasındaki niyete bakılır. Sonuç olarak 10 yaşından küçükler zararın büyüklüğüne, 10 yaşından büyük çocuklar ise niyete baktıkları anlaşılmaktadır. Örnek hikaye: 2 1- "Emre isminde küçük bir çocuk babasının masanın üzerinde unuttuğu dolma kalemi ile oynamaya başlar. O sırada da masa örtüsünü küçük bir damla mürekkeple lekeler" 2- "Can isminde başka bir çocukta,babasının masanın üzerinde bıraktığı dolma kalemin mürekkebinin bittiğini görür. Babasına yardımcı olmak için kaleme mürekkep doldurmak isterken mürekkep şişesine eli çarpar, masa örtüsü üzerinde kocaman bir leke olmuştur." Resim:1 Bu hikayede de 10 yaşın altındaki çocuklar lekenin büyüklüğüne bakarak Can’ı suçlu bulurlarken, Emre’yi lekenin küçüklüğü nedeniyle suçsuz bulmuşlardır. 10 yaşın üzerindeki bireyler ise olaydaki niyete bakarak Emre’yi suçlu Can’ı suçsuz bulmuşlardır. “Piaget ahlaki gelişimle bilişsel gelişim arasında bir paralellik kurarak, soyut işlemler dönemine doğru ilerledikçe çocukların dışa bağlı dönemden, özerk döneme doğru geçtiklerini ifade etmiştir” (Erden,1995:106). Ancak yapılan araştırmalarda bireyin takvim yaşının ilerlemesi, bilişsel gelişim basamaklarına ilerlemesi için yeterli 78


Levent MERCİN değildir. Zihinsel açıdan gelişimi geri kalan bir bireyin ahlaki gelişiminin de geri kalacağı anlamına gelen bir sonucun pek doğru bir sonuç olmadığı söylenebilir. Çünkü zihinsel gelişimini tamamlamış bir bireyin ahlaki gelişimini de tamamladığı anlamına gelmemektedir. Bu durumda ahlaki gelişimi etkileyen tek faktörün zihinsel gelişim olmadığını ortaya koymaktadır (Arı,1997:78). Aynı durum ahlaki gelişim için de söz konusudur. İçinde bulunulan koşullar, deneyim, öğrenme yaşantıları vb. gelişimin her boyutunda önemli olmaktadır. Daha sonra ise bu kaygılardan yola çıkılarak, göreceli ahlak sorununa çözüm getirebilmek için çalışmalar yapılmıştır. Bu anlamda Piaget ‘in çalışmalarına eğilen ve ahlaki büyümenin kavramalarını geliştiren ilk psikolog Lowrence Kohlberg olmuştur. Kohlberg ahlaki yargı incelemesine Piaget’in zihin gelişimi boyutunda geliştirdiği evre gelişimi kavramı açısından yaklaşmış, Piaget’in bu alandaki çalışmalarını sonuca ulaştırmış ve onun bulgularını genişleterek yeniden düzenlemiştir. Kohlberg’in Ahlâk (Moral) Gelişimi Kuramı Lowrence Kohlberg New York Bronxville’de 1927 yılında doğmuş ve 1948 Şikago Üniversitesinde eğitim görmüştür. 1958 yılında onun doktora incelemesi ahlak konusunda yeni düzey teorileri araştırması olmuştur (www.faculty.plts.edu). Kohlberg, ahlâki gelişimde zihinsel (Cognitive) etkenler üzerinde önemle duran ve gelişim kavramını buna göre oluşturan araştırmacılardan biridir. Kohlberg’in Ahlak (Moral) Gelişim Kuramının Özellikleri Genel olarak Piaget’in gelişim kavramından esinlenen Kohlberg’de, Piaget gibi ahlaki gelişim sürecinin değişmezliği ve evrenselliği esastır. Değişmezliğin anlamı şudur: Ahlaki gelişimde de devinim ileriye dönüktür. Gelişme sürecinde atlama imkânı yoktur. Kişiler evrelerden hızlı ya da yavaş geçebilirler. Bazılarında kısmen de bulunabilirler ama gelişme oldukça evreler süreci mutlaka izlenecektir. Kohlberg, çocuğa ahlaki ikilemler içeren durumlar hikaye ederek çocuğun tepkisini (yargısını) değerlendirmektedir. Kohlberg kuramsal çıkmazlar kullanır. Çocuklara anlatılan bütün hikayeler felsefidir. Çünkü ona göre her çocuk kendi içinde bir ahlak felsefecisi olarak düşünülmelidir (Onur,1976:58). Çocuklara anlatılan bir ahlaki ikilem hikayesi şöyledir: “Avrupa’da bir kadın kansere yakalanmış ve ölmek üzeredir. Doktorlar onu tek bir ilacın kurtarabileceğini söylerler. İlaç o şehirde bir eczacının bulduğu bir tür radyumdur. Eczacı ilaç için maliyetinin on katı olan 2000 dolar fiyat istemektedir. Kadının kocası Heinz tanıdığı herkesten borç isteyerek ilaç parasının yarısını toplayabilmiştir. Heinz eczacıya karısının ölmekte olduğunu söyleyerek ilacı kendisine satmasını, paranın geri kalanını daha sonra tamamlayacağını söyler. Ancak eczacı “hayır, ilacı ben buldum ve ondan para kazanacağım” diyerek ilacı satmayı reddeder. Heinz’de ümitsizlikten eczacının

79


SBArD

Mart 2005, Sayı 5, sh. 73 – 86

dükkanına girip eşi için ilacı çalar. Kocanın bunu yapması gerekir miydi? (Kohlberg,1963:19. Crain, 1985:118. www.faculty.plts.edu.2003). Resim: 1 Hikayelere verilen yanıtlar, çoğunlukla sorunun güdü, amaç, sorumluluğun dağılımı gibi bir ya da birkaç genel öğesine ilişkindir. Kohlberg çocukların hikayelere verdikleri cevaplara göre üç ayrı düşünme tipi, yani düzeye ve bu düzeyleri de kendi içinde ikişer evreye ayırmıştır.

Resim 1 Öyküsü Emre’nin Öyküsü

Piaget’in Öyküleri Can’ın Öyküsü

Kohlberg’in Henz’in Öyküsü

Kohlberg’in Ahlak (Moral) Gelişimi Yargısının Altı Evresi Evre kavramı zihinsel gelişim psikolojisi yaklaşımının bel kemiğini oluşturur. Kohlberg altı ahlak gelişim evresinin varlığını ortaya koyabilmek için, insanların ahlaki sorunlarını çözmek için kullandıkları düşünce süreçlerini belirleyecek ikilemler geliştirmiştir. Kohlberg hem çocukların hem de yetişkinlerin düşünce yapılarını ortaya koyacak ikilemler verdikten sonra, deneklerin ikilemleri çözmesi amacı ile başvurdukları seçenekler ile bu seçeneklere ilişkin nedenlerini gruplayarak üç düzey ve altı ahlak gelişim evresini geliştirmiştir. Bu evreler şöyle sıralanabilir: “Gelenek Öncesi (Pre-conventional)=İtaat ve ceza, saf çıkarcı eğilim, Geleneksel (Conventional) = İyi çocuk, Kanunlara ve kurallara uyma eğilimi, Gelenek Sonrası (Post-conventional)= Sosyal zıtlıklar, evrensel ahlak ilkeleri” (Barger,2000. www.nd.edu,2003) Düzey A: Gelenek Öncesi 80


Levent MERCİN Bu düzeyde çocuk kültürünün getirdiği iyi ve kötü, doğru ve yanlış kavramlarına açıktır, ortak davranış kurallarına uyar. Evre 1: Ceza ve itaat dönemi: Bu evrede davranışın sonucunda doğruluk ve yanlışlığına bakılır. Örneğin çocuk eğer ahlaki olarak hata yapmışsa cezalı, doğru olanı yapmışsa değildir (Eggen-Kauchok, 2001:107). Birinci evre son derece ilkel özellikler taşır. “Çocuk bütün sorunlara fiziki cezalarla çözüm arar”(Çileli,1981:58). Zıddı olan doğru davranış düşüncesi de ödül getirir kanısındadır. Bu evreye ilişkin örnek olarak, trafik polisinin olmadığı bir kavşakta kırmızı ışıkta geçen sürücünün davranışı veya sınavda hocasının görmeyeceğini anlayan öğrencinin kopya çekmesi verilebilir. Bu evredeki birey “Henz hikayesinde Henz’in suçlu olduğunu ve polisin onu yakalayarak hapse atacağını düşünür” (Bacanlı,2002:75). Evre 2: Gelenek öncesi özellikler taşımakla birlikte ikinci evre birinci evreye oranla daha gelişmiş özellikler gösterir. Bu özellikler çocuğun yeni zihinsel ve rol alma yeteneklerinden kaynaklanır (Çileli,1981:58). Bu evrede göze göz dişe diş anlayışı hakimdir. Kurallara, ihtiyacı karşıladığı sürece uyulur. Bu dönemdeki birey için herşey karşılıklıdır. “Bu dönemde “doğru” olan şey, diğer insanların ihtiyaçlarını da dikkate alan, somut ve karşılıklı adil alışveriştir. Bu evredeki kişi ne kadar verirsem o kadar almalıyım ”(Arı,1997:76) anlayışına sahiptir. “Bu evredeki birey Henz hikayesinde Henz’in suçsuz olduğunu, çünkü hırsızlığı karısı için yaptığını ve bir kocanın karısı için bunu yapması gerektiğini düşünür (Bacanlı,2002:75). Düzey B: Geleneksel Düzey Bu düzeyde ailenin, grubun ya da kişiden beklediği davranışlar kişinin kendi inançları kadar değerlidir. Uzlaşmadan öte bir benimseme söz konusudur. Evre 3: Bu evrede kişiler arası uyum ya da “iyi kız, iyi oğlan” yönelimi iyi davranış, başkalarını hoşnut kılan, onlara yardım eden ve onlar tarafından beğenilen davranıştır. Çoğunluğun davranışıyla ya da doğal davranışla stereotipik bir uzlaşım vardır. Kibar olarak takdir edilmek önem kazanmıştır. Bu evrede iyi vatandaş vergi ödemelidir; iyi çocuk anne ve babanın koyduğu kurallara uyar ve ona göre hareket eder. Bu evredeki birey “Henz hikayesinde Henz’in suçlu olduğunu, çünkü toplumdaki insanların onu ayıplayacağını düşünür (Bacanlı,2002:75). Evre 4: Yasa ve kural yönelimi vardır. Otoriteye ve kurallara uyma ve toplumun isteklerini yerine getirme yönelimi başlamıştır. Kurallara uymanın nedeni, toplumsal sistemin–düzenin korunmasıdır. Bu dönemdeki birey öğrencinin kopya çekmemesi gerektiğini, çünkü kopya çekmenin kurallara aykırı olduğunu savunur; hiç kimse vergisini ödemese de vergi ödeneği kanunlar emrettiği için ödeme yanlısıdır. Bu evredeki birey Henz hikayesinde Henz’in suçlu olduğunu, çünkü Henz’in kanunlara aykırı davrandığını ve toplumsal düzeni bozduğunu düşünür (Bacanlı,2002:75).

81


SBArD

Mart 2005, Sayı 5, sh. 73 – 86

Düzey C: Gelenek Sonrası (Özerk Ya da İlkeli Düzey) Bu düzey, evrensel geçerliliği olan ahlak kurallarını, değer ve hukuki anlaşmalarını korumaktır. Hatta bu kurallar gurubun kanunları ile çelişse bile korumaktır. Bu düzeyde ahlaki değerleri ve ilkeleri yorumlamaya doğru açık bir çaba vardır. Evre 5: İyi eylem, tüm toplum tarafından kabul edilmiş normlara göre tanımlanır. Yapılan anlaşmalar hayat ve özgürlük gibi temel insan hakları ile çelişmedikçe “iyi” veya “kötü” olarak nitelendirilmezler. Temel hakları çiğneyen anlaşmalar ahlak açısından taraflar isteyerek girmiş olsalar bile geçersizdir. Örneğin insanın sömürülmesi ve kölelik sistemi taraflar arasında anlaşma olsa bile kabul edilemez. “Yaşama, özgürlük gibi temel insan hak ve özgürlüklerini, çoğunluğun görüşüne ters düşse bile korumaktır” (Çileli,1981:56). Bu evredeki anlayışa göre, hiçbir yasa bir insanın ölümüne neden olabilecek uygulamayı meşru gösteremez. Ancak aynı zamanda kimse de çalma hakkına sahip değildir. Evre 6: Evrensel ilkeler evresinde, kişisel ahlaki değerler, toplum kurallarına göre soyut özelliklere dayanır. Altıncı evrede hayatın değeri, her türlü kişilerarası ilişkiden ötede, kategorik zorunluluk olarak kabul edilir (Eggen-Kauchok, 2001:111). Bu evrede evrensel etik ilkelerine yönelim vardır. Söz konusu hayatın değeri olduğunda bunun kime ait olduğu, ne tür bir ilişki, yakınlık veya sözleşme çerçevesinde olduğu önemli değildir. Bu evrede aşağıda belirtilen değerler gelişir. 1- Kendini olayda yer alan herkesin yerine (kendi dahil) koyarak isteklerini tartmak. 2- Daha sonra olayda hangi kişinin yerinde olacağını bilmediği bir durumda yine aynı kararı verip vermeyeceğini düşünmek . 3- Daha sonra da tersine çevirebilir karar doğrultusunda davranmak durumundadır. Kohlberg denekleri arasında filozoflar dışında altıncı evre doğrultusunda yargıya rastlanmadığını, ancak beşinci evre özellikleri gösteren yargı geliştiren deneklere altıncı evre özellikleri gösterildiğinde deneklerin altıncı evreyi tercih ettiklerini belirtmektedir. Piaget ve Kohlber’in Anketlerinin Değerlendirme Kriterleri Piaget’in anketinde çocuklardan hangisi daha suçlu? Niye öyle düşünüyorsunuz? soruları yöneltilmiştir. Çocukların değerlendirmelerinin analizleri sonucu ahlaki gelişim ile ilgili olarak “dışa bağımlı dönem” ve “özerk dönem” olarak iki bölüm belirlenmiştir. Dışa bağlı dönem içinde olanlar genellikle büyük leke yaptığı için Can’ı suçlu bulmuşlardır. Özerk dönemdekiler ise niyetinden dolayı Can’ı suçsuz, Emre’yi suçlu bulmuşlardır. Bu dönemde davranışın iyi ya da kötü olduğuna karar verirken davranışın altında yatan niyete de bakılmaktadır.

82


Levent MERCİN Kohlberg’in anketinde ise soruya kişinin verdiği cevap değil, getirdiği açıklama önemlidir . Yani bir sorunla karşılaşıldığında bulunan çözüm değil, çözüme varılırken gözlenen akıl yürütme süreci ile ilgilenildiği görülmektedir. İkinci öyküye verilen cevaplar anketteki gibi veya benzerleri olabilir. İnsanlar doğru ve yanlış konusunda farklı görüşlere sahiptirler. Bu problemlere herhangi bir matematik probleminde olduğu gibi “doğru cevap” bulmak söz konusu değildir. Burada sadece insanların sosyal problemlerle karşılaştığı, ikilem içerisinde kaldıkları zaman çözüm yolunu ararken, onların zihinsel düşünüşü tespit edilmeye çalışılır. Piaget ve Kohlberg’in Ahlak Gelişim (Moral) Kuramlarının Karşılaştırılması Piaget, çocukların ahlak gelişimleri üzerine, araştırmacıların ilgilerini çeken ve ahlaki gelişime zihinsel gelişim yaklaşımının öncülüğünü yapan kitabı “Çocuğun Ahlaki Yargısı” (1932)’nda verilerini, ahlaki yargılarla değerlendirilmesi gereken öyküler aracılığı ile toplamıştır. Piaget, öykülerini çift olacak şekilde geliştirmiştir. Her çift öykü, sonuçları dışında birbirlerine benzerler. Örneğin, tipik bir Piaget öyküsünde, yemek odasına girerken, kapının arkasında içinde onbeş bardak bulunan bir tepsiyi kazara devirerek kıran bir çocuk ile, dolaptan reçel çalmak isterken bir bardak kıran çocuğun öyküsü anlatılır. Deneğe hangi çocuğun suçlu olduğu sorulduktan sonra “Sen baba olsaydın hangisini cezalandırırdın?” gibi sorularla çocuğun yargısı altında yatan zihinsel işlem ortaya çıkarılır. Örnekteki öykülere ilişkin sorular, verilen yargı, kırılan bardak sayısına, yani olayın nesnel sonuçlarına veya olayın altında yatan niyete, olayın öznel nedenlerine göre verdiğini ortaya koyacak niteliktedir. Kohlberg, Piaget’ten farklı olarak tek öyküler kullanır. Ancak bu öyküler deneğin seçim yapmak zorunda kaldığı ikilemi içerirler. Örneğin, Kohlberg!in öykülerinden biri, kanser olan karısının tek kurtuluş ümidi olan ilacı, eczacının bütün yalvarmalara rağmen fazla karla satmaya direnmesi üzerine koca’nın, ilacı çalıp çalmama gibi karşılaştığı ikilemi içerir. Deneklere, kocanın parası yetmediği için alamadığı ilacı, çalmasının doğru olup olmadığı sorulur ve cevaplarının nedenini açıklamaları istenir. Cevaplar eğitilmiş uygulayıcılar tarafından değerlendirilir. Verilen cevaplar altında yatan ana kaygı, cezadan kaçma ve otoriteye boyun eğme üzerinde yoğunlaşmışsa (1. evre), sadece kişinin kendisini kayıran nedenlere dayanıyorsa (2. evre), eş olarak yerine getirilmesi gereken ödevler hareket noktasını oluşturuyorsa (3. evre), sosyal düzeni koruma nedenleri üzerinde yoğunlaşmışsa (4. evre), insanın değerini seçenekler arasından kişisel bir seçim olarak vurguluyorsa (5. evre), insanın yaşama hakkı ve değerini evrensel bir kavram olarak vurguluyorsa (6. evre) olarak değerlendirilir.

83


SBArD

Mart 2005, Sayı 5, sh. 73 – 86

Piaget’in kullandığı öyküler, Kohlberg’in öykülerine göre, daha dar odaklıdır. Ahlaki yargının bir yönünü aydınlatmak üzere geliştirilmişlerdir ve sorular da o yönün aydınlatılması üzerine odaklanır. Örneğin, ahlaki yargının altında yatan nedenin öznel veya nesnelliği aydınlatılmak istenir. Denek, “hangi çocuk daha yaramaz?” sorusu ile zorunlu bir seçim karşısındadır. Piaget yönteminde bu zorunluluk deneğin araştırmacıyı memnun etmek amacı ile öyküyü tam anlamasa bile, rastgele bir seçim yapabileceği nedeni ile bazı araştırmacılar tarafından eleştirilmiştir (Cowan, Langer, Heavenrich ve Nathanson, 1969). Ancak, deneklerin verdikleri cevaplarla, bu cevaplara ilişkin nedenleri üzerinde yapılan araştırmalar seçeneklerle nedenleri arasındaki ilişkinin 0.87 gibi yüksek bir düzeyde olduğunu ortaya koymuştur (Bandura ve Mc Donald, 1963; Cowan, 1969. Çileli,1981:6-8). Kohlberg’in veri toplama yöntemi, Piaget yöntemine göre daha açık uçlu ve deneğin düşünce yapısını yansıtmak açısından daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Kohlberg’in öykülerini cevaplarken denek bir çok noktaya değinebilir. Örneğin, karısına ilaç temin etme durumunda olan kocanın öyküsünde denek eczacının mülkiyet hakkı, karı koca ilişkileri, kanun ve ceza gibi kavramlardan herhangi biri üzerinde seçenek nedenlerini yoğunlaştırabilir. Kohlberg’in açık uçlu veri toplama tekniği, Piaget’in geliştirdiği ahlaki gelişim evrelerinin genişletilmesini sağlamıştır. Kohlberg’in öykülerine verilen cevapların farklı düşünce yapılarını ortaya koyması, evrelerin belirlenmesindeki zihin yapılarının betimlenebilmesine olanak vermiştir. Kohlberg’in öyküleri Piaget’in deneklerinden daha büyük çocuklara uygulanabilir. Bu nedenle Kohlberg’in öyküleri Piaget kuramında 12-13 yaşında ulaşılan gelişmiş ahlak düzeyi evresini filozofların düşünce yapılarını da ortaya koyabilecek boyutlara ulaştırmıştır (Çileli,1981:6-8). Piaget’in hikayeleri ileri yaşlardaki bireylere yeterli gelmemesine karşın Kohlberg’in öyküleri bu bireylere daha rahat uygulanabilmektedir. Ancak herşeye rağmen genel olarak ele alındığı zaman, Piaget ve Kohlberg’in kuramlarının benzerlikler taşıdığı görülür. Her iki kuramın da, çocukların ahlak gelişim aşamalarından sıra ile geçebileceği ve herhangi bir aşamanın atlanmasının mümkün olamayacağı ve hiyerarşik bir sırayı takip edebileceğini savundukları görülmüştür. Ayrıca, Piaget’in “dışa bağımlı” döneminin Kolhberg’in “gelenek öncesi-geleneksel” dönemlerine, “özerk” döneminin ise “gelenek sonrası” döneme denk geldiği söylenebilir. Bireylerde var olan değerler sisteminin, zaman içerisinde onların fiziksel, zihinsel ve bilişsel gelişimiyle ortaya çıktığı ifade edilebilir. Ahlak gelişiminin de, bu gelişim süreci içerisinde diğer değerler gibi geliştiği sayıltısı birçok psikoloğun araştırma alanı içerisine girmiştir. Sonuç 84


Levent MERCİN Ahlak, insanlardaki ben ve sen bağlantısından ortaya çıkmıştır. Bu nedenle ahlak iletilebilir (communicable) bir olgudur. Ahlak olgusunun iletilebilir olma niteliği, ahlak eğitimine olanak veren temel bir niteliktir. “Ahlak, bir kurallar sistemidir ve ahlakiliğin özünde bireyin bu kurallara duyduğu saygı vardır. Çocuk saygı duyulması gereken ahlaki kuralları büyük oranda yetişkinlerden, bir başka deyişle hazır olarak alır” (Piaget. Pieper, 1999:23). Piaget ve Kohlberg ahlak gelişiminin bilişsel gelişim ile paralellik gösteren bir yaklaşım içerisinde oluştuğunu açıklamışlardır. Ahlaki gelişimin evrenselliği, birçok farklı toplum, kültür ve din bakımından bu gelişim tablosunun geçerli olması demektir. Tayland, Malezya, Meksika, Türkiye gibi çeşitli ülkelerdeki ahlaki düşünmeleri araştıran Kohlberg, hepsinde birbirine benzer gelişim süreçlerinin varlığını saptamıştır. Gelişim sürecinin bir dine ya da dinsizliğe de bağlı olmadığını belirlemiştir. “Kohlberg’e göre bütün kültürlerdeki insanlar adalet, eşitlik, sevgi, saygı, otorite gibi aynı temel ahlaki kavramları kullanırlar” (Onur,2000:174). Piaget’in ahlak gelişimi kuramı, birbirinden farklı nitelikler taşıyan ve hiyararşik bir sıra izleyen iki dönem içerisinde oluşmuştur: Bu dönemlerden ilki dışa bağımlı dönem, ikinci ise özerk dönemdir. Kohlbeg’in ahlak gelişim kuramının önce üç düzeye ayrıldığı görülür. Bu üç düzey de, kendi içlerinde ikişer evreye ayrılmıştır. Bu evrelerin toplamı altı tanedir. Bu evreler gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olarak adlandırılmıştır. Aşamalardan her biri kendinden bir önceki ve bir sonraki evrelerden izler taşımaktadır. Kohlbeg’e göre aşamalardan birini atlayarak bir üst evreye geçmek söz konusu değildir. Öneriler 1-Öğrencilerin küçük çağlarda farklı değer yargılarını kendi yetenekleri ile elde etmesi güçtür. Bu nedenle öğretmenlerin farklı derslerde öğrencilerin alışık olmadıkları problemler ve değerler sistemini algılayabilmeleri için onlara yardımcı olmaları gerekir. 2-Öğretmenlerin, öğrencilerin kendi ahlaki gelişimlerini kolaylaştırabilmeleri için onlara model olmaları önemlidir. 3-Dersini anlamadan tekrarlayan öğrenci ile, uyduğu kuralların mahiyetini kavrayamayan bireylerin davranışı aynı niteliktedir. Bu nedenle, zekanın eğitiminde olduğu gibi ahlak eğitiminde de toplumsal ilişkilere ve etkin yöntemlere ağırlık vermek daha faydalı olabilir. 4-Öğretmenler, ahlak eğitiminde, ahlaklılığın tam itaat olmadığını, ancak bu itaatsizliğin de aşırı özgürlük olmadığı bilerek öğrencilerine yaklaşmalıdırlar. Kaynakça Arı R. (1997). Gelişim ve Öğrenme. Mikro Yayıncılık, Konya. Bacanlı, H. (2002). Gelişim ve Öğrenme. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. 85


SBArD

Mart 2005, Sayı 5, sh. 73 – 86

Cüceloğlu, D. (1981 ). İnsan ve Davranışı. 2. Baskı. İstanbul: Remzi Kitabevi. Çileli, M. (1981). Ahlaki Yargının Zihinsel Gelişim Psikolojisi. Ankara: Ankara Üniversitesi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Devellioğlu, F. (1986). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat. Ankara: Aydın Kitabevi. Eggen.P. D. Kauchok (2001). Educational Psychology: windows on classrooms. New Jersey: Merrill Prentice Hall. Erden, M. Y. Akman (1995). Eğitim Psikolojisi. Ankara: Arkadaş Yayınları. ...................................(2001). Gelişim ve Öğrenme. Ankara: Arkadaş Yayınevi. Hançerlioğlu, O. (1989). Felsefe Sözlüğü. İstanbul: Remzi Kitabevi. Joyse, B- M. Weil. (1980) Models of Teaching. New Jersey: Prentice- Hall. Englewood Cliffs. Onur, B. (1976). Orta Öğretimde Ahlak Eğitimi. Ankara: Ankara Üniversitesi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). ..............(2000). Gelişim Psikolojisi: Yetişkinlik, Yaşlılık Ölüm. Ankara: İmge Yayınları. Özbay, Y. (1999). Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi. Ankara: Empati Yayınları. Pieper, A. (1999). Etiğe Giriş. (Çev: V. Atayman-G. Sezer). İstanbul: Ayrıntı Yayınları. Selçuk, Z. (1995). Eğitim Psikolojisi. Ankara: Pegem A Yayınları. Senemoğlu, N. (1997). Gelişim Öğrenme ve Öğretim. Ankara: Ertem Yayıncılık.

İnternet Kaynakları Barger, R. N. (2000). A Summary of Lawrence Kohlber’s Stages of Moral Development. http://www.nd.edu./%7Erbarger/kohlberg.html. Crain, W. C. (1985). Kohlberg’s Stages of Moral Developmnt. http://faculty.plts.edu/gpence/html/kholberg.htm(2003). Huıtt, W. (2000). Moral and Character Development. http://chiron.voldosta.edu/whuitt/col/marchr/marchr.html(2003).

86


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.