İNCELEME Psikiyatrist Doç. Dr. Arif VERİMLİ Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 5. Psikiyatri Klinik Şefii
WHO (Dünya Sağlık Örgütü) 'nün yaptığı tanımlamaya göre bir insanın sağlıklı olması demek fiziksel, bedensel, sosyal ve ruhsal olarak bir bütün halinde sağlıklı olması demektir. Beden sağlığının yerinde olup ruh sağlığının yerinde olmaması bireyin sağlıklı olduğu anlamına gelmez. Aksi için de aynı durum sözkonusudur.
Yoksulluğun insan Psikolojisine Olumsuz Etkileri Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde Yoksulluğun Bir Yüzü DENİZ FENERİ DERNEĞİ DERGİSİ KASIM 2003 – 6
Yoksulluğu da bu çerçeve de değerlendirerek açıklayabiliriz. İnsanın fiziksel, sosyal, ruhsal (m anevi), olarak ihtiyaçlarını karşılayam aması "yoksulluk" tur. Bu insan ihtiyaçlarını karşılayamaz durumdadır fiziksel, ruhsal ve bedensel ihtiyaçların karşılanamam ası ise sağlıksızlık belirtisidir. Dolayısıyla yoksulluk ve sağlıksızlık arasında çok sıkı bir bağ vardır. 25 senedir ülkesine Psikiyatri alanında hizmet veren bir Tıp adamı olarak mesleğimde bu anlamda edindiğim tecrübeleri Deniz Feneri Dergisi aracılığıyla paylaşm ak benim için bir onurdur. Çünkü yoksullukla mücadeledeki üstün çalışm aları takdire şayandır. Ülkemizin her biri altın değerindeki fakir, çaresiz, yoksul ve dolayısıyla sağlıksız insanlarına uzanan çok önemli bir umut ışığıdır.
Yoksulluğun insan psikolojisine olan olumsuz etkileri - Psikiyatrik rahatsızlıklar beyin kimyasının bozulmasıyla ilgili rahatsızlıklardır. Yoksulluk psikiyatrik rahatsızlıklar ın tetiklenmesindeki en büyük etkenlerin başındadır.
DOÇ. DR. ARİF VERİMLİ (Altta, hastayla) 1954 Antalya doğumlu. 1977yılında Tıp Fakültesini bitirerek psikiyatri alanında ihtisasa başladı. 1982'de psikiyatri uzmanı olan Verimli, 1983 'te Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde Başasistan atandı. Aynı hastanede 1994-2003 yılları arasında Başhekim olarak görev yaptı. Halen 5. Psikiyatri Klinik Şefi ve Öğretim Üyesi olarak hizmetini sürdüren Arif Verimli evli ve iki çocuk babasıdır.
-Yoksulluk beyin kimyasını direkt olarak bozmaz. Hastalığın olumsuz yönde ilerlemesini tetikler. - Bedensel, sosyal ve ruhsal (psikolojik) ihtiyaçların giderilememesi insanın isteyerek elinde olan bir durum asla olamaz. Çünkü hiç kimse ihtiyaçlarını bilhassa karşılamama gibi bir davranış üretmez. Yaşadığımız toplum ve dünya düzeni içerisinde insanlar yoksullaştırılır ve sağlıksızlaştırılır. - Yoksul insanlar illaki hastadırlar sonucu ise asla çıkarılamaz. Ancak sağlıksız olmaya daha yakındırlar. Her türlü ihtiy acını karşılayan birinin; çaresizlik, duyumsuzluk, hüzün, mutsuzluk, intihar, boşluk, kimliksizlik, saldırganlık, ahlak dışı fikir ler taşıma, çevresine ve kendisine zarar verme, içine kapanma, kanaatsiz lik, toplum kuralları dış ına çıkma, uyumsuzluk... gibi davranışlar taşıması başka sebeplerle ilişkilendirilmelidir. - Yoksulluk önce fiz iksel anlamda bireyin kendini güçsüz hissetmesine yol açar. Kendi içeris inde yaşadığı huzursuzluklar ve gerilimler dünyayı ve çevresini algılamasında bireyi güçsüz ve çaresiz kılar. Giderek bu umutsuz tavır bireyin çevresine karşı olan davranışlara yansır. - Geleceğine karşı umut taşımayan, içsel ve sosyal dengeleri sarsıntıya uğramış birey daha tahammülsüz ve saldırgandır. Cinnet getir me, intihar, kendini yakma, toplu katliam, boğaz köprüsünden kendini atma!... örneklerini incelediğim kadarıyla ekonomik sebeplerin, diğer sebepler içerisinde % 63 gibi bir oranla başta olduğunu saptamışımdır.
Geleceğine karşı umut taşımayan, içsel ve sosyal dengeleri sarsıntıya uğramış birey daha tahammülsüz ve saldırgandır. Cinnet getirme, intihar, kendini yakma, toplu katliam, boğaz köprüsünden kendini atma!... örneklerini incelediğim kadarıyla ekonomik sebeplerin, diğer sebepler içerisinde % 63 gibi bir oranla başta olduğunu saptamışımdır. Ülkesi yoksul olan, milli geliri batılı ülkelerin çok altında olan ülkelerde suç işleme oranı daha fazladır. Suç işleme ise otokontrolün sağlanamamas ıyla ilgili çok önemli bir davranış bozukluğudur. - Evine, çoluğuna çocuğuna, ailesine doyacakları gibi yemek götüremeyen, giy im ihtiyaçlarını karşılayamayan, okul giderlerine yetiş emeyen... bir babanın yaşadığı çaresiz lik ve umutsuzluk ailesi içinde her geçen gün bir gerilime
yol açacak ve bu depresif tablo, özellikle çocukların bilinçaltlar ma ve bilişsel algılamalarına olumsuz etkilerde bulunmaktadır. - Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıklar ı Hastanesinde yapmış olduğumuz bazı araştırmalardan örnek vermek isterim: Erişkin Depresyon Tablolarında öykülerini dinlediğimiz hastalarımızın Meslek durumunu incelediğimizde; herhangi bir işi, mesleği bulunmayan hastaların bulunanlara göre oranı % 54'tür. Kronik DENİZ FENERİ DERGİSİ KASIM 2003 - 7
Yoksulluk önlenebilir. Yeter ki sağlıklı toplum hedefinde devlet, millet ve sivil toplum kuruluşları örgütlenelim, kenetlenelim. Yoksulluk bir beyin hastalığına yol açmaz. Ancak en başta gelen tetikleyicisidir. Bedenen, ruhen ve sosyal yönden sağlıklı bireyleri ihtiyaçlarına çözümler bularak kazanabiliriz. anlamda çok uzun zamandır işsiz olan deneklerin oranı eriş kin uçucu bağımlılığında % 74'tür. Ailelerin gelir düzeyi 150-200 $ arasında olup kırsal kesimden büyük kente göç olgusu yaşamışlardır. - Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde 20 ila 35 senedir hastanemizin bir iç bahçe koğuşunda yaşamını sürdüren, cami avlusuna bırakır gibi uzun seneler önce hastanemize terkedilen ve bir daha asla aranıp sorulmayan, yaşamı yemek, ilaç içmek, uyumak ve bahçe içinde gezmek bilen, kimsesiz, çaresiz, güvencesiz kronik şizofren 1000 kadar hasta yaşamaktadır. Tüm bakımları kıt kanaat devletimiz tarafından karşılanmaktadır. Yoksulluğun bilinmeyen ve toplum dış ına itilmiş deli damgas ı yemiş bir diğer yüzüdür onlar... DENİZ FENERİ DERGİSİ KASIM 2003 - 8
- 2002 senesine ait Ayaktan Tedavi istatistikleri ise bize şunu göstermektedir: 2002 senes inde Hastanemizin Ayaktan Psikiyatrik Tedavi Ünitesine toplam 9000 kişi başvurmuştur ve tedavileri sağlanmıştır. Bu 9000 vaka içerisinde en çok rastladığımız şikayet Manik Depresif Psikozlar, Obsessif Kompulsif Bozukluklar, Şizofreni ve Madde Bağımlılığıdır. Kendilerinden aldığımız kişisel bilgilerinde mesleğiniz nedir sorusuna verdikleri cevapların % 65'i işsiz ve evini geçindir mekte güçlük çekmektedir. Anlattıkları yaşam öykülerinde ekonomik sebeplerle ve yoksullukla yüz yüze oldukları, çocukluklarında ve ileriki yaşlarında yoksulluk ve çaresiz likle ilgili yaşadıkları çok büyük gerilim, huzursuzluk, çökkünlük yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Durum böyle... Anlattığım tüm
bu tecrübelerimdeki temel felsefem çok net olarak şudur: Yoksulluk önlenebilir. Yeter ki sağlıklı toplum hedefinde devlet, millet ve sivil toplum kuruluşlar ı örgütlenelim, kenetlenelim. Yoksulluk bir beyin hastalığına yol açmaz. Ancak en başta gelen tetikleyicisidir. Bedenen, ruhen ve sosyal yönden sağlıklı bireyleri ihtiyaçlarına çözümler bularak onları kazanabiliriz. Ülkemiz ve Dünyamız ölçeğinde yoksulluğa dikkat çekmek , çözüm yollarını ve kaynaklan tartışmak işsiz inden bilim adamına kadar yoksulluğu gündeme getirip çözüm yollarını sahiplenmek bir insanlık görevidir. Bu görevi layıkiy le yerine getiren Deniz Feneri Derneğine ve tüm çalışanlarına bana dergilerinde fikirlerimi paylaşma olanağı tanıdıkları için teşekkür eder, başarılarının devamını dilerim.
Prof. Dr. RAŞİT KÜÇÜK
İslâm dininin en temel özelliklerinden bir i, ferdi ve toplumu birlikte ele alması, bir ini diğerine feda etmemesi, her ikisini mükemmele ulaştırıc ı tedbirleri öngörmüş olmasıdır. Dinin iki temel kaynağını teşkil eden Kur'an ve Sünnet bu önemli problemi hem nazarî hem amelî planda çözmeye, halletmeye yönelik esaslar ortaya koyar. Hatta Kur'an ve Sünnet'in bütün emir ve yasaklarının, itikâdî, hukukî ve ahlakî esaslarının, bir eyi ve toplumu mükemmele ulaştırmayı temin etmeye yönelik olduğunu söylemek mübalağa sayılmaz. Bunların her birini sayıp dökmek bu yazının konusu olmadığı gibi, boyutları da buna müsait değildir. Bizim burada belli başlı hatlarıyla üzerinde durmak istediğimiz husus, bunların belki en önemlisi ve temel taşlarından biri olan infaktır. İnfak, Kur'an ve Sünnet'te yer alan bir İslâmî kavram olup, helâl yollardan elde edilen para ve malı, fakirlere, yoksullara ve muhtaç durumda olanlara yardım amac ıyla, hiçbir dünyevî karşılık beklemeksizin, sadece Allah'ın rızasını elde etmek için, ecrini ve sevabını da yine sadece Allah Teâlâ'dan umarak, nakdî veya aynî olarak harcamaktır. İnfak kelimesi, Kur'an'da hangi vesileyle geçerse geçsin, daima başkası için sınırsızca harcamayı veya ikramda bulunmayı ifade iç in kullanılır. Infak, dinimizin en önemli farzlarından olan ve İslâm'ın beş şartından biri kabul edilen zekâtı olduğu gibi, gönül hoşnutluğuyla yapılan her türlü hayır ve iy iliği de kapsamına almaktadır. Bu sebeple de İslâm'ın mâlî, hukukî ve ahlâkî boyutu olan en önemli kurumlarından biri, belki en başta geleni kabul edilir. İslâm dininin müntesiplerine öğrettiği ve ısrarla üzerinde durduğu kabullerden biri, insanın sahip olduğu dünyevî varlığın, malın, mülkün, zenginlik ve servetin gerçek sahibinin Allah Teâlâ olduğudur, İslâm dinine mensup olduğunu söyleyen her Müslüman'ın böyle inanması gerekir. Bu inanca sahip olmak son derece önemlidir; çünkü böyle inanan fert, gerek farz
İslâm'da intakın Önemi ve
Ramazan Ayında İnfak
İslâm dininin en temel özelliklerinden biri, ferdi ve toplumu birlikte ele alması, birini diğerine feda etmemesi, her ikisini mükemmele ulaştırıcı tedbirleri öngörmüş olmasıdır. Dinin iki temel kaynağını teşkil eden Kur'an ve Sünnet bu önemli problemi hem nazarî hem amelî planda çözmeye, halletmeye yönelik esaslar ortaya koyar.
DENİZ FENERİ DERGİSİ KASIM 2003 -9
yanında, Resûl-i cinsinden olan Ekrem Efendimiz'in zekât, gerek çok yaygın Sünneti mendup cinsinden ile yüzlerce hadis inde olan sadaka, hayır de infakın teşvik ve iyilikler olsun, edildiğini, Allah harcadığı her çeşit rızası için vermenin, şeyi Allah'ın harcamanın nasıl kendis ine bahşettiği yapılmas ı, kimlere emanetinden verilmesi verdiğinin, ama ecir gerektiğinin detayını, ve sevabın da Allah verenlerin üstün tarafından niteliklerini, Allah kendisine yolunda verileceğinin şuur harcayanlara Cenâbve idraki iç inde olur. ı Hakk'ın onlarca, Fakat bu verme işi yüzlerce kat kişinin tamamen fazlasını ihsan keyfine bırakılmış edeceğinin, dünya da değildir. Allah ve âhirette sayısız Taâlâ, mükâfatlar Müslümanlara vereceğinin sahip oldukları müjdelerini görürüz. servetlerinden Peygamberimiz her muhtaçlara konuda olduğu gibi, vermelerini, sağladığı katkılar farz olan infak infak etmede, harcamalarını türünden kabul edilir. Bunlar yoksul ve muhtaçlara yardımcı emreder. Kur'an'da dış ında kalan bütün infaklar olmada da ümmetine en güzel şöyle buyurulur: "Allah'a ve mendup cinsindendir. İnfak, örneği teşkil eder. O, elinde olan Resulüne iman edin. Sizi, üzerinde Kur'an'ın yedi âyetinde namazla her şeyi insanlarla paylaşmayı tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden düstur edinmiştir. O kadar ki, harcayın. Sizden iman edip de kendisi ve aile fertleri ihtiyaç birlikte farz olan anlamında, yirmi (Allah rızası için) harcayan içinde iken bile, eline geçen bir beş âyetinde mendup olan kimselere büyük anlamında, üç âyetinde ailesine ve dünyalık nimeti muhtaçlarla mükâfat vardır." paylaşmış, çok kere (Hadîd Sûresi ümmetini kendisine İslâm dininin müntesiplerine öğrettiği ve ısrarla 57/7) Kur'ân-ı Kerîm, kırk kadar üzerinde durduğu kabullerden biri, insanın sahip tercih ettiği olmuştur. infakın önemi, âyette infâkı olduğu dünyevî varlığın, malın, mülkün, zenginlik ve toplumdaki sosyal anlatır. Bakara Sûresi'nin henüz servetin gerçek sahibinin Allah Teâlâ olduğudur. Bu dengeyi sağlamada temel etken üçüncü âyetinde, inanca sahip olmak son derece önemlidir; çünkü en oluşudur. İslâm mü'minlerin belli böyle inanan fert, gerek farz cinsinden olan zekât, toplumlarındaki başlı özellikleri yardım kurum sayılırken, bunlar gerek mendup cinsinden olan sadaka, hayır ve bütün ve arasında infak da iyilikler olsun, harcadığı her çeşit şeyi Allah 'm kuruluşları, zikredilir. istifade Müfessirlerin pek kendisine bahşettiği emanetinden verdiğinin, ama insanların etmeleri için ortaya çoğu bu âyetteki ecir ve sevabın da Allah tarafından kendisine konulan hayratlar, infakın hem farz canlı ve cansız hem mendup __________ verileceğinin şuur ve idraki içinde olur. varlıkların cinsinden olanları çoluk çocuğuna harcama korunmasını hedef alan hiz metlerin kapsadığını ifade ederler. Nisap anlamında, bir âyette kullara rızık hepsi bu infak anlayışının miktarı mal ve servete sahip olan verme, bir âyette de yaygın olarak neticeleridir. Vakıflar, camiler, zenginlerin vermesi gereken zekât, verme anlamında kullanılır. medreseler, mektepler, tekkeler, kişinin aile efradının geçimini Kur'ân-ı Kerîm'in onlarca âyeti dergahlar, yollar, köprüler, hanlar, sağlamak için yaptığı harcamalar, üzerinde yaşadığı, kazancını temin ettiği, özgürce ve güven içinde yaşadığı ülkesinin savunmasına DENİZ FENERİ DERGİSİ KASIM 2003 -10
hamamlar, çeşmeler, sebiller gibi saymakla bitiremeyeceğimiz geldiğinde cömertliğinin zirveye aklımıza gelen her çeşit hayrın hepsi, çıktığını ve rahmet İslâm'ın bu infak yüklü bulutlardan anlayış ına daha cömert olduğunu haber Müslümanların verdiği sınırsız verir. Nasıl yağmur önemin ve desteğin yüklü bulutlar bir sonucudur. yeryüzüne bereket yağdırırsa, Üzülerek if ade Peygamber etmemiz gerekir ki, infaka verilen bu Efendimiz'in önem, insanların cömertliği de Ramazan ayında dini duygularının sınırsız bir hal alırdı. zayıflaması ve haddinden fazla Onun bu halini gören sahâbîlerin ve ferdiy etçi bir hayata sonraki asırlarda yönelmeleri yaşayan sonucunda gittikçe Müslümanların da azalmış, nihayet toplumda dengeler Peygamberimizi örnek alarak aynı alt-üst olmuş, şekilde mü'minler arasında davrandıkları inkâr daima var olması gereken edilemez. kardeşlik duyguları makbul sayıldığı zamanlar ve Günümüzde, fakirlerin, yok olmaya yüz tutmuş, kin ve yoksulların, muhtaçların, özürlülerin, mekânlar olduğu inkâr edilemez. nefret duyguları yaygınlık Ramazan ayı bunların en felâketzedelerin, kazazedelerin, her kazanmıştır. Bunların izalesi için önemlilerinden biridir. Bu sebeple türlü sıkıntı ve darlık içine bize hayat veren güzelliklere sahip birçok İslâm ülkesinde düşenlerin yardımına koşan hayır çıkmak, olumsuzlukların kaynağı Müslümanlar, Ramazan ayını Allah kurumları bu açıdan çok büyük olan düşünce ve davranışlardan yolunda verme ve harcamanın önem taşımaktadır. Bu kurumları uzak durmak bereket mevsimi kabul ederler. yaşatmak ve onlara destek olmak gerekir. suretiyle sosyal bünyedeki yaralan İnfakın, farz ve mendup cinsinden Günümüzde, fakirlerin, yoksulların, muhtaçların, kıs men de olsa zekât ve sadakaları sarma imkânı özürlülerin, felâketzedelerin, kazazedelerin, her türlü bulunmaktadır. Farz vermenin, nakdî ve aynî yardımlar sıkıntı ve darlık içine düşenlerin yardımına koşan ve mendup cinsinden yapacağımız yapmanın özel bir hayır kurumları bu açıdan çok büyük önem zamanı yardımlarla bunları bulunmamaktadır. taşımaktadır. Bu kurumları yaşatmak ve onlara daha da geliştirmeli sosyal dengeyi Kişi bunları dilediği destek olmak suretiyle sosyal bünyedeki yaraları ve kurup geliştir meye zaman, dinin kısmen de olsa sarma imkânı bulunmaktadır. Farz katkı sağlamalıyız. Bu kurallarına uygun biçimde dilediğine dînî hem insanî ve mendup cinsinden yapacağımız yardımlarla bunları hem bir vecîbe, bir verebilir. Şu kadar daha da geliştirmeli ve sosyal dengeyi kurup görevdir. Bu yöndeki var ki, İslâm toplumlar ında, gayretlerimizi her geliştirmeye katkı sağlamalıyız. özellikle farz olan zaman aksatmadan sürdürmemiz önemli ise de, zekât vermek başta olmak üzere, Mübarek Ramazan ayını bu birçok hayır ve hasenatın her Bunun sebeplerinin yine dinimizin zamankinden daha çok ve daha konuda önümüze çıkan bir fırsat, bilgi kaynaklarında yer aldığı yaygın olarak, Mübarek Ramazan Allah'ın bir lütfü olarak unutulmamalıdır. Mü'minlerin değerlendirmeliyiz. ayında yapıldığı hepimizin bildiği annesi Hz. Aişe, Peygamber bir gerçektir. Bunu normal kabul Efendimiz'in her zaman cömert etmek gerekir. Çünkü duaların, tövbelerin, hayır ve hasenatın daha olduğunu, elinde ve avucunda bulunanları ihtiyaç sahiplerine verdiğini, fakat Ramazan ayı DENİZ FENERİ DERGİSİ KASIM 2003 -11