Sonsuz Dünya Yansımalarında Çokluğun Sıkışması / Mimarlık & İlüstrasyon & Grafik

Page 1


‘‘Sonsuz Dünya(!) Yansımalarında Çokluğun Sıkışması ‘‘



Çokluk sıkışım içindedir. Özgürlük yanılsamasıyla kentli, gündüz iş üretir ama aslında kentsel üretime katılmamış halde yaşamına devam eder. Gökten inme yapılarda kendine bir şey bulamadan kabullenir. Sokaklar, meydanlar ve caddeler, yoğun yapılanmalar üzerine, hava koridorlarına dönmüş şekilde sosyal(?) mekanları da içine katarak bir yaşam sıkışımı oluşturur. Her mekanın fonksiyonu bellidir. Ofis mekanı, yaşam mekanı, eğlence mekanı, yeme-içme mekanı, belirlenmiş kamusal alan…. Tüm bu mekanların içine bir sınırdan geçerek girilebilir çeşitli kapanım mekanları oluşur böylece. Birbiriyle iç içe olmasına karşın katı sınırlarla ayrılmış dokunulmayan, söz hakkı bulunamayan mekanlardan oluşur kent. ‘Duvar’ın ya da algının yarattığı görünmeyen bir denetim vardır fark etmese de bireye geçer bu durum. Çokluğun kendileyebileceği, dokunabileceği pek az alan vardır kentte. Kurulmuştur kent, çoktan. Kendi içinde barındırdığı kaosu kapalı yapılarla dinginleştirmeye ya da denetlemeye çalışır. Fakat bu, çokluğu sıkıştırır durumlar barındırır. Oysa çokluk, nefes almalı dışa yansıyabilmelidir. Dingin vücutlarda patlayan akıllar barındırmak yerine her patlamaların taşacağı ilişki kuracağı ortamlar yaratılmalıdır. Kenti oluşturan bu katı, denetimsel kapanım mekanları bireye hükmeden, beden giydiren sınırlı yapılardır.



Kentin barındırdığı çoklukların her biri ayrı-kendi çemberinin içinde dönerek yaşamlarına devam ederler. Kendini ifade edebildiğini yansıtabildiğini düşündüğü belirli mekan tipleri üzerlerinde belirli ‘kalite’de çemberlerini çizerler. Kendilerine kentteki sonsuz mekanların içinden çekerek kurdukları ‘x-gen’ in içinde yaşamlarına sunulanı benimseyip, kendini onunla özdeşleştirerek kendi çoklu kimliğini sınırlar içinde kurarak devam ederler. Kente bakıldığında gündelik hayatta yapılabilecek pek çok aktivite var gibi görünmesine rağmen bir mekana/ ortama ‘’mensup’’ olarak yapılabilen aktiviteler vardır. Bir kafeteryaya mensup olarak çay, kahve içilebilir, bir sinema salonuna gidilip film izlenebilir, tiyatrolara gidilebilir, mağazadan alışveriş yapılabilir. Tüm bu sayılan aktiviteler kentlinin gündelik yaşamını oluşturan mensup ilişkiler üzerinde şekillenir. Bu şekilde üretilen mekanlarıyla çevrelenen kentler, bireylerin tüketim üzerinden sosyalleşmesine ve bağ kurmasına neden olur. Gündelik üretimden çok, tüketimi merkezine alan kent, eksenine mekânsal kurguları katarak kendini topyekun tüketim mekanına dönüştürür.



küresel kent-

‘‘çokluğun mekanı’’



รงokluk


Çokluk, toplumun her bir bireyinin indirgenemez tikelliğe sahip olduğuna işaret etmek üzere toplum yerine kullanılan kavram; çokluk farklı pratiklerin bütünselleştirme stratejilerinin vektörel sonucu olarak belirli bir toplum, halk, millet vb. olarak ‘‘görünür’’. (Tanju,Mimarlık: İmkanMekan Sürümü)




k i ş e

u r. B rdı va , mi ar ala lar tid r h var . İk . Si ırla du kar zer e sın Bu a çı ar çi esin iız ırl l m ek da ır. lsa ard şım ın izi öt da i o arl kar en s ınır ç erini mu kiyi d s u iş em u v ak ğ is t ez d olar zerin ası n di kon an il n m e l ğs ü r m ş k a ir a rün rla an ıla alır ol uru a b gö du va zam yap çeri eyle yle k ya , ny a i n e a, şma , dü a d al an um u öz n l s s m b e k a en r y m e o p ru in ne un apıl tirm l, eş nü plu , m , t r g en m or e , k m y leş nts ell rü to nt din bi esn işi res , gö el, , ke ik, lar n d eğ ma lu bir ke bir Kü lar nts en ml ınır kça u un to p a, m çlü ğu i b v r e s u d m ı e , k i a r h gü urdu sın i, k be ik en old ak i, s rm ıştı ri , l r n i d b a t kis n o yr ima nan rla k ma varl ç, e . Çiz kay mun iliş r, , a m za a a e a du si gü olur ırlar onu dış ktid irm em r k du v i ) e h t ç , ğ i ş e 15 ya en Sın r. K n ç t e , e i l d . a k ü k i ,20 d ya ne irir ekt r. lle li, g tek i kur ıyla ölçe t i e c lka ö k b (A leş işe ştir şe ak, ilişk lar her i ğ et, d e d eğ kiy tim as rla nlam rsa, y l e a ü l de l a e va lar. ön el, r, m , y ng ram na va k li , e av sa ili n ım Du m şe etim ibi k asal, a ilg tan şa yön ük, g , siy kanl form sı, gürl sal Me bir öz plum ndır. d en to ma zerin ele ki ü iliş


rsını ar duv


mekan, tam anlamıyla ancak 20.yy başların da ortaya çıkacak Kübizm ile birlikte bölünemez bir organizma olarak değ il, parçaları başka parçalarla ikame edilebilir, taşıyıcı bir sisteme ekle mlenebilir ve yine o sistemden sökülebilir bir oluşum olarak,

mekanizma

metaforuyla kavranacaktır.

(Ceylan,2019)


or g a n i z m a


--------------------

----------------รถzel alan ---------------------en รถzel alan -----------------


-----------------------------

kamusal alan --------------------------------------

kamusal --olmayan alan?

--------------------








Kamusal alan boşaltılıp terk edilirken, mahremiyet fikri de gelişmekte, kamusallığın yitimi, kentlerdeki mekan düzenlemelerinde de gözlenmekte, artık kamusal alan kullanılan değil, yalnızca geçip gidilen bir yer halini almaktadır. Bu durumda, kamusal alan, hareketin bir işlevi haline gelerek, bağımsız bir deneyim olma özelliğini kaybetmektedir. (Sennett, 2002)







2.04.31. Blok Nizam: imar planında cephe uzunluğu, derinliği ve yüksekliği belirlenmiş tek yapı kitlesinin bir veya birden fazla parsel üzerine oturduğu bahçeli yapı nizamıdır.

Sitelerde; bloklardan bağımsız müstakil bir bina olarak düzenlenmek, tabii zemin üstünde kalan kvsmı taban alanına dâhil edilmek üzere bodrum ve zemin kattan ibaret, toplamda katlar alanının (%10)'unu ve (3000) m2 yi geçmemek, bağımsız bölüm oluşturmamak, ticari amaçla kullanılmamak kaydıyla siteye ait sauna, spor salonu, kitap okuma salonu, doktor odası, toplantı odası, vb. sosyal tesisler, katlar Alanına (KA) katılmazlar.





ONDOKUZUNCU BÖLÜM.............. 81

YÜKSEK YAPILAR............

81

TANIMLAR ................. 81 MADDE 19.01............. 81 YÜKSEK YAPILARDA YANGIN ÖNLEMLERİ....... 81 MADDE 19.02................... 81 YÜKSEK YAPILARDA ASANSÖRLER .... 81 MADDE 19.03....................................... 81 STATİK VE BETONARMEYE İLİŞKİN ESASLAR MADDE 19.04..................... 82 MEKANİK TESİSATA İLİŞKİN ÖNLEMLER.................. 83 MADDE 19.05............ 83 ELEKTRİK TESİSATINA İLİŞKİN ÖNLEMLER.............. 85 MADDE 19.06............. 85 ARANILACAK BELGELER............ 86 MADDE 19.07.............. 86 YİRMİNCİ BÖLÜM............... 87











Kent içi yerlerin kullanımı kimlik inşasının önemli bir yanıdır. Zira bir kentte oturmak, bu kentte veya bir semtinde bulunmaktan ibaret değildir. (Bilgin,2011)



l a s u m a k alan ve

k i ş e

kilerin ird eleto pluluk arasındaki iliş ve y re bi , ar nl ala al us karşıKam alan, kişinin “öteki” ile al us m Ka r. dı lar an ek n anlam nebileceği m surette kişisel özgürlüğü bu ve ğu du ol a ad ar r bi laştığı, kazandığı yerdir

özgürlüklerle ya koyuş tarzı, bireysel ta or i in nd ke n nı ala al dir. kamus rif ed en temel gösterge ta i in er kil iliş ğin eli kt to plumsal birli (Uluoğlu, 2007)


kent merkezi? (Dedeoğlu,2008)

Sennett’in de belirttiği gibi, farklı toplumsal kesimlerden insanların bir araya gelip tanıştıkları, birbirlerini yakından görüp gözlemleyebildik leri bu kamusal alan dokusu çözülmüş ve yerini katı duvarlarla ayrılan yaşam alanlarına bırakmış, kent merkezleri, artık, birbirine yabancılaşmış, yalnızlaşan kalabalık ların geçip gittiği bir mekan halini almıştır.

Sennet ve Arendt , kamusal alanın dönüşümünden birbirine benzer yaklaşımlarla bahsederler. Kamusal alanda, insanların ancak bilinmeyenle karşı karşıya kalarak olgunlaşabilecek lerini, kamusal alandaki dönüşümle birlikte, farklılıkların paylaşılamamasının, yaşamın kurulu düzenini sorgulama yetisinin kaybını getireceğinden bahsederler.

kamusal alanın dönüşümü

















Umumi Hizmet Alanları: Meydan, park, yeşil alan, çocuk bahçesi, yol, açık otopark, açık pazaryeri, açık oyun ve açık spor alanları gibi kullanımlar için ayrılan kamunun ve toplumun ortak kullanımına yönelik tescile tabi olmayan alanlardır.








m i t e k

im t e k ü t l e m s z e i kür kapital ---------t n ke---------(Ceylan,2019)

italis t ri, kap l mae l t n e ı ka ıl k . yüzy ilerine bağl lerinin 1 2 ı ğ ı t k pratik im iliş ğunlaş rin yo im ve tüket d elik yaşam bağlamda e l ç e r gün üret ve bu iş tarifsel sü ‘‘Küre inin sad ece leyerek tüm i ilişkilerin n k t içimle m a ekon o lişkileri örgü um arasınd bir kentsel b i i pl yıp, bu i, bireyle to landığı, yen ğ i m ı d eğişt enid en tan y kentin ler.’’

ve tü retim n ü l e s itle ik a lizm, k e polit Kapita , kültürel v ) Mekan, e 3 leştirm luoğlu, 200 ut bir gö y U ( o s . r , i a r te afi akt m ş a l l l, coğr araçsa sal, kültüre eye gid t m To plu ol maktan ö ekte v i m s r nesne ri yönlendi ent, k e l n pratik örgütlene onuç n S e . yenid rmektedir lesi tü se dönüş ının bir me ent n a k l a e er k tim eğiştir d ü n türü


or g a n i z m a

m

Küresel ekonominin ürünü olan tüketim ve pazarlama olgularını yönlendiren ekonomik otorite, çağdaş kent biçiminin de temel belirleyicisidir. Küreselleşme sürecine eklemlenmek isteyen çağdaş kent, tüketim toplumunun başlıca mekânı haline gelmiştir. Kentlerdeki kamusal alanlar, tüketim toplumunun gereksinimleri çerçevesinde yeniden örgütlenmekte, bu durum gündelik hayatta sosyal ve mekânsal pratiklerin de dönüşümüne yol açmaktadır.

---

lşlevse rme, i leri gösi t ş e l ojen ellik , hom me öz rek üketim eriksizleştir nı kaybed e . a iç edir amı nlamd lamda, anl ös termekt ğ ig timin , bu ba l ma niteliğ ildiği, tüke sal m üo ı ed örüng rin göz ard layışı to plu d e n e il l a k r d eğe bir mekan verecek şe e n berind p e a a r y v e e e b c m a e e d ıd keler pratik musal alan retim ve tü n u b e v ka ini eü sad ec m pratik ler lamda bu an kapitalizm a ş . a r üm y mıştı ak, ç olar al mamış, t en tanımla k d i k i olara lenişini yen m i ç i b tin

Günümüzde kentli bireyler sosyal sınıflar yerine hayat tarzlarına göre kimlik kazanmaktadır (Baudrillard, 1997). Bireyler kamusal alanda daha fazla görünür hale gelme isteği taşımakta, alternatif yaşam tarzlarına yönelmekte ve bu durum da gösterişli tüketim mekânlarına olan ilgiyi arttırmaktadır. Kentler artık üretim alanları olarak görülmekten çıkıp tüketim alanları haline gelmektedir. Tüm yaşamı bir tüketim deneyimi olarak gören birey, satın aldığı ürünler ve hizmetlerin yanı sıra içinde yaşadığı kapalı konut siteleri, alışveriş yaptığı ve boş zamanını geçirdiği alışveriş merkezleri, kültürel etkinliklere dahil olduğu müzeler ve hatta açık, yarı açık ve kapalı tüm kamusal mekânlarda da belirgin bir farklılık arayışına girmekte ve bu yolla kentlerin başlı başına birer tüketim alanına dönüşmesine katkıda bulunmaktadır. Görmek ve görülmenin yaşamsal bir önem taşıdığı gösteri toplumunda bireyler için “burada” ya da “orada” bulunmak özel bir anlam taşımakta, içinde yaşanılan ya da sadece bulunulan yer dahi belirli bir kimlik ve statünün varlığına işaret etmektedir.

(Özerk&Yüksekli,2011)


k i ş e

Gösteri ve fiilî toplumsal etkinlik soyut bir şekilde karşı karşıya getirilemez; bu ikiye bölünme kendi içinde de ikiye bölünmüştür. Gerçek olanı tersine çeviren gösteri, fiilî olarak üretilmiştir. Aynı zamanda, yaşanmış gerçeklik de gösterinin seyri tarafından maddî olarak istila edilmiştir ve gösteriyi benimseyerek gösteri düzenini kendine katar. Nesnel gerçeklik heriki tarafta da mevcuttur. Bu şekilde sabitleştirilen her kavramın, aksi tarafa geçmekten başka bir temeli yoktur: Gerçeklik gösteri içinde birdenbire belirir; gösteri gerçektir. Bu karşılıklı yabancılaşma, var olan toplumun özü ve dayanağıdır. (Guy Debord,Gösteri Toplumu, 6-8)


gösteri toplumu

Kendi bütünlüğü içinde ele alındığında gösteri, mevcut üretim tarzının hem sonucu hem de tasarısıdır. Gerçek dünyaya bir eklenti, ona ilave edilen bir süs değildir. O, gerçek toplumun gerçekdışılığının can alıcı noktasıdır. Gerek enformasyon ya da propaganda, gerekse reklam ya da doğrudan eğlence tüketimi biçiminde olsun bütün özel biçimleriyle gösteri, toplumsal olarak hâkim olan yaşamın mevcut model’ini oluşturmaktadır. O, üretimde önceden yapılmış seçimin her alanda onaylanması ve bunun sonucu olan tüketimidir. Gösterinin biçimi ve içeriği, var olan sistemin koşullarının ve amaçlarının tümüyle aynen doğrulanmasıdır. Modern üretimin dışında geçirilen zamanın esas bölümündeki meşguliyet olan gösteri, aynı zamanda da bu doğrulamanın sürekli mevcudiyeti’dir.


yok -

Anlam, içerik ve bağlamdan yoksunluk, yok-mekânın özellikleridir. Küreselleşme sürecinde markalaşma çabası içerisine giren kentlerde özellikle doğrudan doğruya tüketime odaklanmış yapı tiplerinin her biri kendi içerisinde birer yok-mekân oluştururken bu yapılar kenti de bir yok-mekâna dönüştürmektedir. Markalaşmış kentte bireyin mekânla kurduğu, kimliksel, ilişkisel ve tarihsel bağ, mekânsal deneyimin yazılı metinlerle kurulan ilişkiye dönüşmesi, bir amaç doğrultusunda inşa edilmesi ve denetim altına alınması sonucu zedelenmektedir.

----

ÇO

---

K-M E

KA


k-m e

kan

----

AN

?

-

Yok-mekân ve mekân birbirine karşıt durumlardır. Auge’e (1997) göre bireyler mekânla kimliksel bağ, ilişkisel bağ ve tarihsel bağ kurabildikleri durumda o mekânı yer olarak kavrarlar. İlişkisel, tarihsel ve kimlikli olarak tanımlanamayan yeri Auge’e referans vererek Uğur Tanyeli (2004) de “yokmekân” olarak adlandırmaktadır. Auge, hava, demir ve kara yollarını ve taşıt araçlarını, uzay istasyonlarını, havalimanlarını, gar yapılarını, alışveriş merkezlerini, büyük otel zincirlerini, eğlence parklarını ve iletişim ağlarını yok-mekânlar olarak görür. (Özerk&Yüksekli,2011)






Bireyin markalaşmış kentteki deneyimi kentin markası doğrultusunda yönlendirilir ve önceden belirlenmiş mekânsal pratikleri kapsar. (de Certeau, 1984).


Gündelik hayatın, marka imajına göre düzenlenmesi ve mekânsal pratiklerin türdeşleştirilmesi, hatta kente özgü gerginliklerin giderilmesi yoluyla “soyut bir mutluluk yanılsaması” oluşturulmaktadır (Baudrillard, 2004).


















KIR


! -mak?


a r a n, ’a

ka e ra m

k i ş e

’ ’ n a m za


l (A

k

lıp ka lur. a m ru as ku b e , ne eçişt i r e üz ma g l n ı iye ı tın luşu s n n o a ıc a aş bir ot şi al y p i i k bir gıt.k eli yen . d r a la ay ün yl ım . iki i g şma n s i k a ta sı iliş eki m kta a k o i ş eş erind ya m n u. r e i i v z b iş m m rin ü ka . ilet duru u ş l a r e p to bull r. b k leşi zma ı d a k e ıu nı ka gerç slar e n ı m iş mas reka ç ge rpış in f ça ricin 15) ve aya,20


me

ara k an


ARA-MEKAN fiziksel bir duvarın yokluğundan geriye kalan gerilimi tarif eder. Duvar ara yüzünün ortadan kalkmasıyla farklı katmanların buluşması, ara yüzlerin üst üste binmeleri mekanda ve zamanda fiziksel nitelikleriyle karşımıza çıkan ara mekanı tanımlar. ARA-MEKAN kimi zaman ötekinin mekanı, kimi zaman farklılığın, kimi zaman gerilimin, çarpışmanın mekanı olarak çıkar karşımıza. Geçici bir durumu tarif eder.

ARA-MEKAN otonom gelişebilecek, sistemsiz bir düzen kurar. Kendisi bir deneyim, deneydir. Çatışmadan, farklılıktan ve gerilimden beslenir. ARA-MEKAN, sistemsiz, kaotik, çelişkili, çatışmalı, gerilimli biricik potansiyallere sahip, farklılıkları canlılığa dönüştürebilen deneyim mekanlarıdır. (Alkaya,2015)


“Sadece tek bir yanıyla görülmeye başlandığında ve kendisini sadece bir tek perspektiften sunmasına izin verildiğinde, ortak dünyanın sonu gelmiş demektir”.(Arendt, 2006)


özel alan -----kam usal alan Sennett, modern çağları, kamusal yaşam ile özel yaşam arasındaki dengenin değişmesi bağlamında ele alır. Ona göre kamusallığın dönüşümü, kişi dışılık durumundan bir mahremiyet ideolojisine kayıştır. Kamusal alanın dönüşümünü hazırlayan temel faktörse, kapitalizmin yarattığı sarsıntıdır ve insanlar bu sarsıntıdan korunmak için bir mahrem alan refleksi geliştirerek, kişi dışı-cemaat dışı sosyalleşme şanslarını yitirmişlerdir. Bu anlamda kamusal insan çökmektedir. (Dedeoğlu,2008)






Mülkiyeti kendine ait olmasa da bir yeri sembolik planda işaretlemek, inşa etmek ve böylece anlamlandırmak, o yere hakim olmanın, kendi iradesine tabi kılmanın, kendi kimliğini vermenin göstergesidir. Nitekim bu yer, ‘benim yerim’ olarak adlandırıldığı andan itibaren, bireyin ‘benlik’inin vücut bulduğu, imajının yansıdığı bir yer, daha da önemlisi kendi imgesini gördüğü, kimliğinin dışsallaştığı bir yer haline gelmiş demektir. Bu sürecin sonunda yer kimliği, kimlik yeri haline gelir.

ri

(Oktay,2011)


İnsan, belirli bir mekân parçasında, sadece bir yerde bulunma ve bir alan kaplamanın ötesinde, bir yaşam alanı inşa eder. Mekânda yer alış tarzı, aktif bir tarzdır ve bu tarz esas olarak mekânı kendisinin kılmaya, kendisi için görmeye dayanır. Her insan için, Ben’in, benlik imgesinin ve kimliğin tanımı, zorunlu olarak yer ve mekân boyutlarını da kapsar ve bu boyutların bütünü ‘yer kimliği’ni oluşturur (Proshansky, Fabian ve Kaminoff, 1983).

kimlik y

yer kimliği -------------


Endüstri toplumlarında, hızlı bir ritmle değişen, giderek renksizleşen kentlerde, kitle iletişim araçlarının güdümünde bulunan, ihtiyaçlarıyla uyumsuz bir çevre düzeni karşısında yönünü bulamayan insanların, onlara, sosyal yapılarda, düşünme biçimlerinde ve coğrafi çevrede yön bulmayı sağlayan işaret noktalarını yitirmeleri nedeniyle, kimlik yerlerine çok daha fazla ihtiyacı vardır. (Bilgin,2011)



piramit -------labirent


nee d ık de ekil an, safl ile, ş r i l o it er içb n h ramsal piram dığı h u n av ışla ko rak cılı nca ayan k sal ola liğin d ağı ara ve a , n n eş an m ık koy k tanı n mekâ n, özd ım ola maşık l lık a y na ar ya ta ar laş içi ü or ine ola ettiği taşıma dığı do eren, k e mim a biz ö Bir nmes işaret nlam sağla izin v dilir. V d e l , a le e e em yim sinliğe r özsel lan ise mesin emsil it, h e m t o n i k a ve angi b lgısal eyimle ent ile m pir a e r h her içeren ın d en n la bi larak h a n i şey mekâ arındır anlı o m a b l ğıy sizliği ği eşza r beli sı gere a doğ tir. t ren Oysa, mod ernizmin ür ünün mükemmel biçim de tamamlanmışlığına odak lanm ası mimari nesnenin bi r ‘kapalı yapıt’, veya piramit olarak el e alınmasına neden ol muştur. Halbuki, ol ması gereken, mimarlığın bu parado ks al doğasının mümkün olduğu kada r şiddetlendirilerek gö rünür kılınması; piramit üs tünd e tem ellenen söylem ve ür et imlerin mimarlığa egemen kılmak ist edik leri kavramsal sa flığın algısal, bedensel, maddesel, bağlamsal karmaşık lık lar, çelişkiler ve katışık lık lar tarafında n bozulmasıdır. (Ceylan,2019)




kendiİnsan açısından genel olarak çevreyi ve özel olarak da yaşadığı kenti kendileme/kendinin kılma (appropriation) olgusu, isteklerine, özlemlerine ve tasarılarına göre hareket etmek, dinlenmek, sahip olmak, duymak, düş görmek, yaratmak olanaklarını gerektirir. Çevreyi kendileme, bir yandan nesnel ve imgesel çevreyi ayarlayabilmeyi, düzeltebilmeyi içerir ve bu durum, bilişsel bir yakınlık izlenimi doğurur. Öte yandan, çevrede bulunan şeylerin kullanım isteğini ve imkânını içerir ve bu da, duygusal yakınlık izlenimi yaratır.


-lemek İnsanın kendi vücudundan hareketle, kendini merkeze koyarak ve doğrudan algılarına dayanarak kurduğu “Burada ve Şimdi” üstüne odaklaşmış bu mekân, yaşamın her anında ve kişinin bakış açısına göre keşfedilir ve gittikçe genişleyen içiçe geçmiş tabakalar halinde yapılanır (Moles ve Rohmer, 1978). Diğer insanlar ve şeylerin önemi mesafeyle ters orantılı olarak artar veya azalır. Kişi veya grup olarak demir atılan, benimsenen, ‘benim yerim’ veya ‘bizim yerimiz’ olarak nitelenen yerler, başka yerlere kıyasla yüceltilir ve psikolojik yatırımlarımızın alanı olarak farklı anlamlara büründürülür (Bilgin, Sosyal Düşüncede Kent Kimliği, 2011)


me k sa an llÄąk -


Kavramlar aracılığıyla aşkınlaşarak mutlaklaşma (piramitleşme) tehlikesiyle karşı karşıya olan mimarlığın, dünyaya ve hayata içkinleşme (labirentleşme) olanaklarının mekânsallık (bedenin mekânsal deneyimi) aracılığıyla sürekli olarak hayata geçirilmesidir.

Adrian Forty’ye göre, modern mimarlık etkinliğini 19.-20. yüzyıl dönümünde belirleyen üç mekân kavrayışı vardır. Sözü edilen üç kavrayış -en yaygın, bilinen ve eski olanından en yeni olanına doğru olmak üzereşunlardır: 1. Gottfried Semper’in mimarlığı, uzayı kapama olarak gören hacimsel mekân (Alm.: Raum) kavrayışı; 2. Immanuel Kant’ın ‘öznenin şeyleri algılaması için gerekli olan bir sezgi biçimi’ olarak tanımladığı, zorunlu olarak Kartezyen ve evrensel olan mekân kavrayışı;

3. Mekânı, öznenin bedensel deneyiminin bir parçası olarak kavrayan, hareket halindeki beden ve mimari biçimler arasındaki bağıntı içinde deneyimlenen bir sanat olarak ele alan yaklaşım (mekânsallık). Forty, Adrian (2000) Words and Buildings: A Vocabulary of Modern Architecture. London: Thames and Hudson, s. 257-262.

(Ceylan, Zaman Mekan ve Bedensellikler)






GÜÇ ekseni


----zaman -----mekan ----güç

(Ceylan, Zaman Mekan ve Bedensellikler)

Bedenin mekânsal deneyimi bağlamında odaklanılması gereken alan, zaman ve mekân eksenleri üstünde temellenen iki modern homojenleştirici ve hiyerarşik zihinsel kurgunun dışında duran, modern insan tarafından bilinçli bir biçimde belirlenmiş olmaktan çok, dünyaya ve hayata içkin dinamiklerin akışkanlıklarından beslenen üçüncü modern üretim sahası olan güç eksenidir. Bu eksen, diğer iki eksenin dikey hiyerarşik şemalarının tersine, üstünde çok sayıda ve çeşitli olayın gerçekleşmesine olanak sağlayan sınırsız, merkezsiz bir yatay düzlem, düğüm noktaları arasında sürekli gerçekleşen sonsuz sayıda etkileşimsel bağıntıdan (güçler) oluşan bir ağ örgüsü olarak düşünülmektedir. Sonuçların kesinliklerine değil, cereyan etmekte olan olayların süreçlerindeki belirsizliklere odaklanan bu üçüncü eksen, aynı zamanda hayatın dinamiklerinden soyutlanmak yoluyla matematikselleştirilmiş modern mekândan (analitik geometri) eksensel üretimlere başkaldırarak, neredeyse biyolojik özellikler edinmek suretiyle canlı olana ve onun bedenselliğine doğru bir takım kaçış çizgilerinin çıkmasını anlamada kilit noktadadır


iç-dış dinamik patlaması yapısal tektoniklerin içkinleşmesi



yap覺sal ve k覺r覺n覺mlardan meydana gelebilecek devinimler





Bir anlamda Mimari iskelet, çokluğu bütünselleştirerek kurumsallaştıran yaygın mimari metaforların —ki Mimarlık söz konusu bu yayılımdan başka bir şey değildir— ikili niteliği hakkında ipucu verir: İskelet bir yandan bir gövdeyi taşıyan asli yapıya, öte yandan ise, aynı gövdenin hayatiyeti sona erdikten sonra arda kalana işaret eder. Çokluğun düzenli bir geometriye sahip, simetrik, türdeş, katı, kısacası billur formu, iskelettir: Düzenleyerek öldürür, ya da öldürerek düzenler. Akademik resim benzeri klasisist pratikler, ölüyü bütün anıtsallığı ile ayakta sahneye koyar; oysa modernist resimde sahnelenen sadece çürüyen gövde, kokuşan formdur. Formun sahipliğine soyunanların tanımı isabetlidir; modernist sanat “Entartete Kunst”, “dejenere, yoz” sanattır.


(Tanju,Mimarlık: İmkanMekan Sürümü)

İnsan ancak kendi verili imgesini imha ederek, temsiliyetçi yeniden-üretim ile tanımlanan Mimarlığın anıtsal döngüsünden sıyrılabilir: Temsiliyet yanılsamasını terk eden pratikler insani farklılıkları üretir. Tarihsel varoluşu niteleyen geleceğin öngörülemezliği kriz yaratır. Ancak, kriz zamanla gerçekleşecek tedaviye işaret eden ilerlemeci bir perspektife değil, fakat hayat[lar]ı sürekli yeniden yaratacak devrimci heyecanın perspektifine işaret eder.




iç dış sınırsallığına mekansal kırınımla yaklaşmak






Çizilmiş mekanları aşarken ‘’bir mekan’’ olgusundan çıkıp, mekanı çoklaştırıp çeşitliliğini ve ilişkilerini arttırarak; buna ortam hazırlayarak; ‘’çok mekan’’ kavramını ‘’yok-mekan’’ kavramının zıttı olarak üretmeye çalışmak. Ve bu ‘çok mekan’ların ‘ara mekan’ olmakla karşılıklı diyalog halinde üretken bir odak noktası olma potansiyelini arttırmak.


Tanımlı ve tanımsız fonksiyonların mekanı haline geleni toplumun gerçek ihtiyaç mekanını kendisinin keşfetmesine olanak sağlayacak mekan örüntüsü önermek. Günümüzde toplumun çokça kent içinde tüketim ve kısmi üretim ‘’üretken olmak’’ olguları sınırlandırılmış sosyalleşme olarak yürürken, bir ‘ara-kimliksiz mekan’ üretimiyle karşılaşmaları ve ‘birlikte yapma’nın yeniden gün yüzüne çıkmasıyla kollektif toplumun ayrılma senaryolarını zıttına döndürecek mekânsal denemeler yapmak.

















Sonsuz Dünya(!) Yansımalarında Çokluğun Sıkışması

-Ayşenur Tuğçe Öztürk



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.