Uçuyorum Sayı 2

Page 1


Şubat 2013 Sayı 2

THK Başkent Sportif Havacılık Kulübü Ücretsiz Yayın Organıdır. Aylık olarak e Dergi Olarak Yayınlanır. Yayın Türü

: Yerel Süreli

Sahibi

: THK Başkent Sportif Havacılık Kulübü

Dizgi ve Sayfa Düzeni: Cihan ÇETİN Yayında Emeği Geçenler: Cihan ÇETİN Abdullah DEDE Orhan ÖZGÜLBAŞ Özay GÖRMEZ Ayşenur Süloğlu Yaşar İLİKSİZ Web

:

www.thkbaskenthavacilik.com www.thkbaskenthavacilik.org

Dergide yayınlanan yazılardaki fikirler yazarlarına aittir. THK Başkent Sportif Havacılık Kulübü görüş ve fikirlerini yansıtmaz.


İçindekiler

Gökyüzünden Türkiye Manzaraları Orhan Özgülbaş Yamaçparaşüt Pilotu

Bir Tanışma Hikayesi Ayşenur Süloğlu P2 Pilot

Şubat 2013 Sayı 2

Yaşanılması ve yaşatılması gereken yeryüzü cenneti Yaşar İLİKSİZ

Sarıkamış Şehitlerimizin Anısına

Uçuş ve Güvenlik Cihan ÇETİN P2 Pilot Dikey Limit Özay Görmez Yamaçparaşüt Pilotu


Uçuyorum

Başyazı

Abdullah DEDE

THK Başkent Sportif Havacılık Kulübü Başkanı

Yeni yılın ilk sayısında sizlerin karşısında olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kulübümüz olarak yeni yılda sizlere ve ailenize öncelikle sağlık ardından mutluluk,başarı ve kazasız bir uçuşlu yıl diliyorum. THK Başkent Sportif Havacılık Kulübü resmi yayın organı Uçuyorum 2. sayısı elinizin altında. İlk sayımızı sıkılmadan okuyan ve bizi takip eden siz edeğerli okuyucularımıza teşekkür edemeden geçemicem. Her ay heyecanla araştırıyor, yazarlarımızla iletişime geçiyor ve sizin yorumlarınıza sunuyoruz. Bu sayımızda bizi yanlız bırakmayan,dergimize destek olan ve yazılarıyla sayfalarımızı renklendiren sayın Orhan ÖZGÜLBAŞ ve sayın Yaşar İLİKSİZ’e teşekkür ediyoruz. THK Başkent Sportif Havacılık Kulübü olarak hepinize bol etkinlikli ve uçuşlu günler diliyorum.


Uçuyorum

Basında Başkent Havacılık Bir Başkadır Gökyüzünden Gerede

Gerede Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Akademisyeni Yrd.Doç.Dr. Emin Serin’in daveti üzerine Gerede’ye gelen THK Başkent Sportif Havacılık Ekibi, Gerede’yi gökyüzünden görüntüledi.

THK Başkent Sportif Havacılık Ekibi, eski asker Emin Serin’in önderliğinde Gerede’ye gelerek, uçuş yaptı. Geçtiğimiz hafta, ilçeye gelen yamaç paraşütçüleri, Keçi Kalesi’nden semalara yükselerek, Gerede’yi kuş bakışı izlediler. Gerede’ye gelen ekip, ilk olarak Gerede’de uygun bir yer aradı. Ibrıcak, Kavacığın Düzü gibi bazı yerleri inceleyen ekip, ardından Keçi Kalesi’ne gelerek burada bulduğu uygun alanda uçuş denemesinin startını verdi. Keşif uçuşu yapan yamaç paraşütçüsü Oğuzkan Sadeer, yaklaşık 15 dakika kaldığı uçuş sonrasında panayır alanında uygun bulduğu yere temiz bir iniş gerçekleştirdi. Uçuşun ardından görüşlerine başvurduğumuz Sadeer, soğuk hava nedeniyle erken inmek zorunda kaldığını aktararak; “Uçuşumuz hava koşullarından dolayı 16 dakika sürdü. Çok soğuktu inmek zorunda kaldım. Fakat iki saate yakın uçuş yapabiliyoruz,” dedi. Türk Hava Kurumu Başkent Sportif Havacılık Ekibi, Gerede’den gayet memnun kalırken, havaların iyi olduğu dönemlerde kulüp olarak yirmi kişilik heyetle bir kez daha geleceklerini dile getirdi.


Uçuyorum

Gökyüzünden Türkiye Manzaraları

Sinop’a Gökyü Okul hayatım boyunca Türkiye’nin haritasına bakarken konumu ve en kuzeyde olması nedeniyle hep ilgimi çekmiştir Sinop. Ülkemizin en doğusu-batısı-güneyi ve kuzeyi, her zaman bende büyük bir merak uyandırmıştır. Karadeniz’e doğru uzanan ve zürafa başına benzettiğim bir yarımada üzerine kurulu Sinop’un yıllar sonra benim için ikinci ve çok önemli bir anlamı daha oldu. Havacılığa adım attığım Türk Hava Kurumu’nda ilk resmi görev yerimdir Sinop. Üstelik bu görevim de çok özeldi. Her yıl 1 Temmuz’da kutlanan Denizcilik ve Kabotaj Bayramı etkinlikleri çerçevesinde 26 yıl önce paraşütle ilk gösteri atlayışımı burada denize yapmıştım. Sinop üzerinde 1000 metre irtifada uçaktan kendimi boşluğa bırakıp paraşütümü açtığımda yarımadanın ve Sinop’un güzelliği ayaklarımın altındaydı. O anımı hiç unutamıyorum... İnce belli yarımadanın üç yanını saran denizin görüntüsü muhteşemdi. O günden sonra mavi ve yeşil renge olan hayranlığım daha da arttı. Limanda coşkulu kalabalığın alkışları eşliğinde teknelerin arasına, suya iniş yapmak da ayrı bir güzellikti. Uçaktan serbest paraşütle yaptığım ve unutamadığım bu ilk gösteri atlayışım toplam 10 dakika sürmüştü. Uçaklarda kullanılan paraşütler havada tutunamazlar. Bunlar bir hava indirme aracı olduğundan devamlı olarak aşağıya doğru inerler. Dolayısıyla gökyüzünden aşağıya süzülürken bu anımın hiç bitmesini de istememiştim. Havada daha fazla kalma, zaman geçirme isteğim bir süre sonra yamaçparaşütüne başlama nedenlerimden birisi oldu. Branş değiştirip yamaçparaşütüne geçtikten sonra havada daha fazla kalmaya başlamıştım. Çünkü yapısı gereği yamaçparaşütlerin havada süzülme, hatta sıcak hava akımları sayesinde irtifaya çıkma özellikleri vardı. Yani planörler kadar performanslı olmasalar da yamaçparaşüt de bir hava aracıydı. Özellikle motorlu yamaçparaşüt uçuşu yapmaya başladıktan sonra da adeta ufkum değişti. Artık saatlerce havada kalabiliyordum.


Orhan Özgülbaş / Yamaçparaşüt Pilotu

zünden Bakış Üstelik diğer hava araçlarından farklı ve ayrıcalıklı olarak tamamen açıkta; havayı, rüzgârı, sıcaklığı hissederek, rüzgârın sesini duyarak… Bu hava aracının daha o kadar çok avantajı var ki… Taşınmasındaki kolaylık, süratinin düşük olması nedeniyle ufacık alanların kalkış-inişine yeterli olması, çoğunlukla alçak irtifa uçuşlarında kullanılmasına rağmen gerektiğinde bulutların irtifasına 3000 metreyekadar çıkabilmesi, az bir yakıtla 3 saat civarında havada kalabilmesi bana göre en önemli avantajları. Gökyüzünde olmak çok güzel, gökyüzünde zaman geçirmek çok özel… Gökyüzünden yeryüzünü seyretmek ise olağanüstü bir olay… Bilmeyene, gökyüzüne çıkmayana bunu anlatmak zor… İşim ve görevim gereği olmakla birlikte severek ve her seferinde ayrı bir heyecan duyarak özellikle son 6 yıldır gökyüzünde daha fazla zaman geçiriyorum. Her gittiğim bölgede ülkemizin farklı güzelliklerini görüyor, keşfediyorum. Gökyüzüne çıkmaya imkânı olmayanlara, buna zamanı bulunmayanlara ama gökyüzünü merak edip ilgi duyanlara bir nebze de olsa gökyüzünde olmanın ayrıcalığını ve güzelliğini anlatabilmek için Türk Hava Kurumu’nda 6 yıl önce başladığım hava çekimleriyle yaşadığım anları paylaşmak ise benim için hem bir onur hem de övünç kaynağı oldu. Bu süre zarfında THK’da oluşturulan özel bir ekiple ülkemizin dört bir köşesinde binlerce fotoğraf ve saatlerce görüntü çekildi. Ülkemizin önemli bölgeleri, doğal güzellikleri ve tarihi mekânları bu fotoğraf ve görüntülerle vurgulanmaya çalışıldı. Bu kapsamda 27 ili kapsayan ve 175 fotoğraftan oluşan “Gökyüzünden Türkiye Manzaraları Fotoğraf Sergisi” ve bir buçuk saatlik görüntüden oluşan belgesel DVD oluşturuldu. Bu sergi günümüze kadar 17 ayrı bölgede sergilenerek binlerce vatandaşımızın ülkemizin kuş bakışı görüntülerini görmeleri ve tanımaları sağlandı.


Ayancık

Boyabat

THK olarak gökyüzünden ülkemizin güzelliklerini, değerlerini imkânlar dâhilinde çekmeye halen devam ediyoruz. Ancak ülkemiz çok büyük ve daha o kadar çok önemli değerler, bölgeler var ki çekmekle bitmez. Bu iş uzun soluklu, masraflı, çok fazla sabır isteyen, aynı zamanda kuralları olan bir iş... 81 ile ulaşmak ise en büyük hedefimiz… Son olarak benim için ayrı bir anlamı olan Sinop’taydık. Geçen yıl başlayan, ancak hava şartları nedeniyle yarım kalan çekimler bu yıl THK Sinop Şube Başkanımız Nuri Şişman ve Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün destekleriyle tamamlanmış oldu. Bu çekimlerle Sinop ve ilçelerinin güzellikleri havadan görüntülendi ve THK’nın Sinop’a bir kültür hizmeti olarak hediye edildi. Bir zamanlar güzelliğiyle beni yerden gezerken dahi etkileyen Sinop, yaptığım hava çekimleri sırasında ise beni adeta büyüledi.

Boyabat Kalesi

Boyabat Pirinç Tarlası


Durağan

Erfelek Baraj Göleti

Gerze

Durağan-Altınkaya Baraj Göleti

Erfelek


Hemen hemen tüm ilçeleri ve önemli bölgelerinde yaptığım uçuşlarda Sinop’un güzelliği havadan çok daha net ve detaylı olarak görünüyordu. Beni en çok etkileyen, heyecanlandıran ve üzerinde uçmaktan büyük keyif aldığım bölgeler ise; - Yarımadanın ortasına kurulmuş şehir merkezinin değişik açılardan ilginç ve ihtişamlı görüntüsü, - Ürkütücü ve soğuk yapısıyla tarihi cezaevi, - Altın sarısı, ışıl ışıl parlayan ince kumlu sahilleri, - Karadeniz’in doğal limanlarından biri olan Akliman, - Ülkemizin tek fiyordu olarak tanımlanan Hamsilos Koyu, - Birçok kuş ve hayvanın doğal yaşam alanı olan Sarıkum Göleti, - Yeşil rengin her tonunun görülebildiği Erfelek’teki kaynak sularının toplanmasıyla oluşturulmuş DSİ Barajı, - Heybetli görüntüsüyle Boyabat Kalesi ve - Ülkemizin kuzeyde en uç noktası olan İnceburun oldu.


Özellikle bunlardan birkaçı hakkındaki düşüncemi burada biraz daha açmam gerektiğini düşünüyorum. Bunların en başında da Tarihi Sinop Cezaevi var. Günümüzde Sinop’un turizmine büyük bir katkıda bulunan tarihi cezaevinin havadan çekimlerini yaparken içini de çok merak ettiğim için uçuştan sonra ilk fırsatta cezaevini ayrıntılı bir şekilde gezdim. Özellikle edebiyat-siyaset alanında ün kazanmış ve çeşitli nedenlerle yargılanıp hapse atılmış ünlü mahkûmları ve “Parmaklıklar Ardında” dizisi ile hatırlanan bu cezaevi için Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde söylediği şu sözler aslında her şeyi özetliyor... “Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkûmları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.” Gerçekten de korkunç bir yer… Suç işlemeye mehilli olan kimseleri buraya getirip gezdirseler eminim suç işlemeyi düşünmezler. Bazı bölümleri gezerken resmen içim daraldı, parçalandı ve geçmiş sanki gözümde canlandı. Sinop’a gidildiğinde kesinlikle görülmesi gereken yerlerden biri…


Diğer bir bölge de, Sinop’un kilometrelerce uzunluğundaki plajları… İşim bittikten sonra iniş yaptığım Sarıkum plajı tek kelimeyle harika bir bölge. Altın sarısı incecik kumu ise inanılmaz güzellikte. Deniz, orman ve gölün bir arada bulunduğu eşsiz bir piknik alanı aynı zamanda… Ancak “her güzelin bir kusuru vardır” derler ya… Burada da Karadeniz sahillerinin o meşhur ters akıntısının olduğu ve denize girmenin tehlikeli olduğu söyleniyor. Zaten bazı noktalara bununla ilgili uyarı tabelaları da konmuş.

Burayı görüp de bu duruma üzülmemek elde değil. Yöre halkı bu plajlarda denize girse de böylesine mükemmel bir alanda gönül rahatlığıyla denize girememek çok can sıkıcı. Görüntüsüne bayıldığım bir başka nokta da Hamsilos Koyu. Bu koy aynı zamanda daha çok İskandinavya kıyılarında bulunan ve jeolojik oluşumlar sonucunda ortaya çıkan fiyortların ülkemizdeki tek örneği.


Orman içlerine doğru incelerek uzanan bu koyda denizin rengi ve görüntüsü inanılmaz güzellikte. Deniz tıpkı bir havuz gibi durgun… Havadan görüntüsüne hayran kaldığım bu bölgeyi yerden de görüp inceleyebilmek için çekimlerimi bitirdikten sonra inişimi koyun girişindeki düzlüğe yaptım. Hamsilos Koyu bugün bir milli park. Şehir merkezine oldukça yakın olduğu için, Sinop halkının en önemli piknik alanı. Ayrıca Karadeniz’de çok az olan koylardan biri olarak fırtınalı havalarda balıkçıların sığınağı.

İnceburun… Ülkemizin en kuzeyi, en uç noktası… Bir zamanlar haritaya her bakışımda dikkatimi çeken ve mutlaka daha detaylı incelediğim nokta… “Burada yaptığım uçuş hem mükemmeldi hem de ürkütücü…” İnceburun’da yapacağım uçuşu hava koşullarının en uygun olduğu bir zamana denk getirmeye çalıştım. Çünkü hava günlük-güneşlikte olsa burada güçlü rüzgâr hiç eksik olmuyordu. Geçen yıl bu bölgede yalnız başıma uçmuş ve çekim yapmıştım. Bu kez motorlu yamaçparaşüt pilotu Turgut ELİK’te Sinop’taydı.


Turgut’un İnceburun’da yapacağım çekimde fon olarak yer alması mükemmel, bir o kadar da özel bir fotoğraf karesi olacaktı. En uygun hava şartlarını yakalayabilmek için 3 gün bekledim ve bu süre zarfında hep bu kareyi gözümde canlandırıp durdum. Bunu düşünmek bile beni heyecanlandırıyordu. Turgut’ta Sinop’a kadar gelmişken İnceburun’da uçmayı çok istiyordu ve bunun kendisi için çok özel olacağını söylüyordu. Bunu özel kılacak olan da tabii ki Türkiye’nin en kuzeyinde uçacak olmamızdı. Sinop’taki üçüncü günümüzde rüzgâr yönü hariç hava çok güzeldi. Önümüzdeki günlerde hava hiç uygun görünmediği için Turgut’la beraber havaalanı civarından kalkışımızı yapıp Akliman ve Hamsilos koylarının üzerinden geçerek 10 km mesafedeki İnceburun’a doğru uçmaya başladık. Hava açık ve net olduğu için yeryüzünün güzelliğini tüm ayrıntısıyla görüyor ve izlemeye doyamıyordum. “Uçtuğumuz bölgenin bir tarafı masmavi deniz diğer tarafı yemyeşil ormanlık, önümde uçan Turgut ise bu mükemmel manzaraya ayrı bir renk katıyor...” Gözümde canlandırdığım fotoğraf karesine doğru yaklaştıkça hem heyecanım hem de keyfim artmıştı. Ancak İnceburun’a ulaştığımızda rüzgâr yönünün risk teşkil ettiğini anlamıştım. İnceburun yön olarak kuzey-batıya bakıyor, rüzgâr da doğudan batıya doğru orta şiddette esiyordu. İnceburun’un güzelliğini ve gözümde canlandırdığım fotoğrafı çekebilmem için de denize doğru açılmamız şarttı. Yani denize açılıp karaya doğru döndüğümüzde neredeyse rüzgârı tam karşımızdan alacaktık ve bu durumda ileri doğru olan hızımız son derece düşük olacaktı. Bu sırada motorda meydana gelebilecek herhangi bir


arıza ya da motor durmasında karaya ulaşmamız mümkün olmayabilirdi. Her ikimiz de suya inme durumlarına karşı hazırlıklıydık ve hava aracımızda güvenliğimizi sağlayacak basınçlı tüple çalışan can simidi bulunuyordu ama suya, özellikle deniz suyuna mecbur kalmadıkça hiçbir pilot inmek istemez. Bu çok can sıkıcı bir deneyim olurdu… Bu riski azaltmak için biraz daha yükselerek planımızı uygulamaya karar verdik ve denize doğru açılmaya başladık. Arkamızdan esen rüzgârın da yardımıyla karadan kısa bir sürede yaklaşık 1 km uzaklaşmıştık. Bu sırada sadece uçsuz bucaksız denizi gördüğüm için içimde bir ürperti belirmişti. Çünkü nirengi alabileceğim hiçbir nokta olmadığı için derinlik hissim kaybolmuştu. Altimetrem (yükseklikölçer) olmazsa irtifamı anlamam mümkün değildi. Tıpkı bulut içinde olduğu gibi deniz üzerindeki uçuşlarda da vücudun denge organları olumsuz etkilendiğinden bu durumun uzun sürmemesi gerekir, aksi halde havacılıkta vertigo (baş dönmesi) diye tanımlanan olay yaşanabilir. Yönümüzü karaya doğru çevirdiğimizde bu etkiden hemen kurtulmuştum ama bu kez de karşı rüzgârı aldığımız için tahmin ettiğim gibi ileriye doğru gidemiyorduk.


Uçuyorum

Gökyüzünden Türkiye Manzaraları

. Karşımda tam da günlerdir gözümde canlandırdığım bir manzara vardı. Turgut’ta hemen önümdeydi ve harika bir fon oluşturuyordu. Bu sırada iki ayrı duyguyu aynı anda yaşıyordum. Birisi “Yusuf” (havacılıkta çok kullanılan bir terim, genellikle herhangi bir sebeple aşırı heyecanlanma sırasında kullanılır), diğeri doyumsuz bir haz… O anda nedense hava aracımı daha çok sevdiğimi anladım ve usulca ona seslendim… “Sakın beni yarı yolda bırakma…” Bir yandan da bu mükemmel anı kaçırmamak için kameralarıma sarıldım. Karaya doğru ilerlememiz çok yavaştı ama bu bana çekimlerde büyük bir avantaj sağladı ve tek seferde doya doya hem fotoğraf hem de video çekimi yaptım. Denize doğru açılıp sonrasında karaya döndüğümde İnceburun’un tüm ayrıntısını (batıya ve doğuya doğru) 15 kilometre ötedeki Sinop’un bulunduğu yarımada dâhil görebiliyordum. Bir zamanlar haritadan inceleyip merak ettiğim bu nokta şimdi ayaklarımın altında karşımdaydı… Havacılığı meslek olarak seçtiğim için ne kadar doğru bir karar verdiğimi bir kez daha anladım… Gökyüzünde olmak çok güzel, gökyüzünde zaman geçirmek ise çok özel… Orhan Özgülbaş Yamaçparaşüt Pilotu


Uçuyorum

Bir Tanışma Hikayesi Başkent Havacılık’la Tanışmam

Merhaba sevgili okuyucular ; Nerden başlayacağımı bilmiyorum. Bu benim ilk kez gökyüzüyle buluşmam değil. Daha öncesinde serbest paraşüt eğitimi aldım ama yinede heyecanlıyım. İlk kez gökyüzüne çıkıyor gibi. Başkent Havacılık’la tanışmam Türk Hava Kurumu’nun Yenimahalle şubesi aracılığıyla oldu .Yamaçparaşüt başlangıç kursu verildiğini duydum ve katıldım. Sonradan iyikide katılmışım diyeceğim bir maceraya atılmıştım. Öncelikle teorik eğitim aldık. Yamaçparaşütü nedir,nasıl kullanılır,emercensi durumlarda neler yapılmalıdır. Konular kısaca bu başlıklardan oluşuyor. teorik eğitimimizi iki hafta gibi bir süre zarfında tamamladık. Sınavlar yapıldı ve işin en eğlenceli kısmı başladı.Yer eğitimi.... Yer eğitimi yapmak için Gölbaşına gittik. Paraşütler açıldı sırayla kuşanıldı ve yamaçparaşütüyle ilk buluşmamız bu şekilde gerçekleşti. Ayşenur Süloğlu P2 Pilot

Öncelikle paraşütü rüzgara karşı tepemizde tutmaya çalıştık. Daha sonra rüzgarın yönüne göre paraşüte yön vermeye ve ilerlemeye. Herşey burda anlattığım gibi basit değil tabi,büyük bir dikkat,sabır ve özen isteyen bir iş. Serbest eğitimi aldığımı söylemiştim,öyleyken bile yamaca adapte olmam zor oldu. Neyseki yer eğitimlerinide başarıyla bitirdik.Artık uçma vakti. İşte hayatımda yaşayacağım en güzel saniyeler. Kuşlar gibi özgür olmak elimizde. Uçuşları yapmak üzere Bolu/Abant’a doğru yola çıktık. Tepeye vardık ve malzemeler hazır bir şekilde hocalarımızın bize kuşanın demesini bekledik. İlk uçuş için ben seçilmiştim.Hemen kanadımı kapıp kuşanmaya başladım ve uçuş için hazırdım. Bu noktada gökyüzüne yükseldiğimi, mükemmel uçtuğumu söylemek isterdim ama aksilik yaşadım.


Uçuyorum

Bir Tanışma Hikayesi

Bir,iki,üç denemelerimin hiçbiri sonuç vermedi.İlk anda gerçekten de beceriksiz olduğumu düşünmeye başlamıştım. Ama kanadım bana küçük bir oyun oynamış beni epey zorladı.İlk bakışta fark edilmeyecek kadar basit bir sorunu hocalarımız fark edip düzelltiler. (burda sorunu yazmayı düşündüm ama nasıl açıklayacağımı bilemedim. Sanırım small kanadın son kolanlarından biri bağlı olduğu halkaya sıkışmıştı. Kanadı tepeme aldığımda istemsizce sağa sürükleniyordum.)Ve sorunu atlattıktan sonra ilk uçuşuma çıktım. Oturduğun yerden gökyüzünü seyretmek,ayaklarınızın yerden kesilmesi bu duygular en iyi yaşanılarak anlatılır. Çünkü kelimeler kifayetsiz kalıyor.Sırasıyla tüm arkadaşlar uçuşlarını gerçekleştirdi. Herkes baharı gerçek anlamda yaşamıştı. 4 sorti uçuş gerçekleştirdik Ayşenur Süloğlu P2 Pilot

gün içerisinde ve hepside birbirinden ayrı tat verdi. Her bir uçuşta öğrendiklerimizi uygulamaya çalıştık.Tabi her güzel şeyin sonu var. O gün akşamı ettik ve evlerimize dönmek üzere yola çıktık. Tüm günün yorgunluğu eve gelip kendimizi yatağa atınca belli oldu. Gün içerisinde kimse yorulduğunu fark etmedi bile. Tepeye tırmanana kadardı herşey o paraşütü sırtımıza alıp bir iki adım attıktan koştuktan sonra tüm yorgunluklarımız gidiyordu. Kuş gibi hafifliyorduk birden bire.Uçuşa ayırdığımız bir günü böyle bitirmiştik. Ertesi günü heyecanla bekliyorduk. O heyecanla uzandık yataklara ve hepimiz ertesi günkü uçuşların hayalini kura kura daldı uykuya. İşte böyle başladı macera,ama bitmedi. Kurs bittikten sonra Başkent Havacılık’la irtibatımı koparmadım,kulubün üyesi oldum ve hemen hemen her haftasonu uçuştayım.


Uçuyorum

Bir Tanışma Hikayesi

Hocalarımla ve kulüp arkadaşlarımla mükemmel bir ekip oluşturduk. Gökyüzü sevdamız kaldığı yerden daha iyi daha ileriye giderek devam ediyor. Benim sizlere söylemek istediğim son şey ise içinizde hala kıpır kıpır bir çocuk saklıysa, heyecanın doruğuna ulaşmak istiyorsanız bir kez olsun bunu denemelisiniz. Ayaklarınız yerden kesin. M.Kemal Atatürk’ün de dediği gibi İstikbal Göklerde.Gelin bunu kendi gözlerinizle görün.Benim yerim artık gökyüzü neden sizinki de olmasın ki?

Ayşenur Süloğlu P2 Pilot


Uçuyorum

Özay GÖRMEZ Yamaçparaşütü Pilotu

Dikey Limit DİKEY LİMİT

1940 yıllarında, Wright kardeşler başarılı uçuşlarının yanında birkaç parça perde kumaşından yaptıkları bir tür uçurtmayla başka bir havacılık olayına öncülük etmişlerdir. Bununla beraber 1980’lere kadar paraşütle yamaçtan düzenli koşarak kalkış yapılmadı. İlk olarak Fransa ve İsviçre Alplerindeki bir grup serbest paraşütçü,yelkenkanat pilotlarına özenerek dik yamaçlardan koşarak denemeler yaptılar.Teknolojik gelişmeler ve bilgi birikimleri sayesinde de bugün halen gelişmekte olan yamaçparaşütlerine ulaşıldı. Dünya’da ve ülkemizde çok çabuk gelişmeler gösteren yamaçparaşüt sporu için eğitim ve belli bir bilgi birikimi şarttır. Bilinçsizce yapılması durumunda neticesi beklenmeyen üzücü durumlar meydana gelebilir. Tehlikeli ve bir o kadar da zevkli olan yamaçparaşüt sporunu, içinde uçma isteği bulunan herkesin uzman kişilerden eğitim aldıktan sonra yapmasını isterim. Tabii tecrübeli ve uzman kişiler bu sporu yaparken eğitim alarak, yaparak ve yaşayarak öğrenmişlerdir.

Başımıza ne gelirse yamaçparaşüt sporu yaparken “Bize Bir şey Olmaz” mantığı ve “Kendimize Aşırı Güvendiğimiz (İkarus Sendromuna Kapıldığımızda) Zamanlarda” gelebilir. Yamaçparaşüt sporunda meydana gelen kazalar başlangıç aşamalarında da yaşanır. Ancak genellikle ben bu işi öğrendim dediğimiz zaman daha çok meydana gelmektedir. En çok kazalar da kalkış ve inişlerde yaşanmaktadır. Bunun sebebine gelince de uygun olmayan şartları zorlamak ve yanlış hesaplamalardır. Tabii ki kendine aşırı güven konusu da unutulmamalıdır. Kendine aşırı güven (İkarus Sendromu) Nedir? Diyen okurlarımızı duyar gibiyim. Bakalım ne imiş birlikte tekrar hatırlayalım ve öğrenelim:


Uçuyorum

Dikey Limit

İkarus’un yunan mitolojisinde, balmumundan tutturulmuş yapay kanatlarıyla uçup, uçmanın vermiş olduğu haz ve cazibe karşısında uçuyorum bana bir şey olmaz mantığıyla hareket ederek çok yükseldiği ve güneşe fazla yaklaşıp balmumu bağlayıcılarının erimesi sonucu Akdeniz’e düşüp öldüğü anlatılır. Bu isim günümüzde limitlerini bilmeden aşan ve kendine çok güvenenler için kullanılmaktadır. Bu durum sonucunda da kaçınılmaz olarak kaza geliyorum diyor. Sizlere bir anımı bu vesile ile anlatmak isterim: Ne yazık ki ben de böyle bir sendroma kapılarak sonucunun kötü olduğunu bile bile bir hata yaptım. Bu kötü tecrübeyi yaşamadan yarım saat öncesinde de kalkış pistinde tecrübesi daha az pilot arkadaşlara kesinlikle limitlerinize uyun, kurallara mutlaka uyun gibi konularda bilgiler aktarıyordum. Gün boyu yeni başlayan pilot arkadaşların uçuşlarına yardım ettim. Onları telsiz komutları ile yönlendirdim. Her şey güzel gidiyordu. Ancak daha yarım saat önce kendimin anlatmış olduğum kuralları çiğnedim ve limitlerime

Özay GÖRMEZ Yamaçparaşütü Pilotu uygun olmayan bir kanat ile uçtum. Uçtum ve süzülmeye başladım. Uçuş sorunsuz devam ediyordu. İniş alanının üzerine gelince irtifa kaybetmek için 360 derecelik dönüşe başladım. Birinci 360 derecelik dönüş ve ikinci 360 derecelik dönüş ve o an artık uçmuyordum. Kaç metre idi bilmiyorum ama o mesafeden yere düştüm. Hatamın sonucunu kötü bir tecrübe ile yaşamış oldum. Bile bile lades diye buna deniyordur herhalde. Evet, değerli yamaçparaşüt pilotu arkadaşlarım ve değerli okuyucularımız “Siz siz olun mutlaka limitlerinize uyunuz !” Yamaçparaşüt pilotu olarak bu şekilde davrandığımız sürece gökyüzünde olmanın zevkini ve heyecanını doya doya yaşarız, yeryüzüne metrelerce yukarılardan bakarak daha nice güzel uçuşlara kanat açarız. Sevgiyle kalın. LİMİTLERE UYMAK YA DA UYMAMAK İŞTE TÜM MESELE BU !! Özay GÖRMEZ Yamaçparaşüt Pilotu


Uçuyorum

Yaşanılması ve yaşatılması gereken yeryüzü cenneti

Yaşar İLİKSİZ

Yaklaşık 1750 metre yükseklikten kendinizi boşluğa bırakıp gökyüzünde kuş gibi süzülmeye başladığınızda daha önce tatmadığınız muhteşem duygular kaplıyor içinizi.Havada sadece (kanat gibi sırtınızda varlığını hissettiğiniz) paraşüte bağlı süzülürken, rüzgar ve bulutlarla dans etmenin hazzı tarifsiz… Sadece bu duyguları yaşamak bile ne iyi etmişim de uçmaya karar vermişim demeniz için yeterli. Öte yandan yaşayacağınız muhteşem duygular bununla sınırlı değil. Şansınız varsa bu fakir gibi yağmur bulutlarına rastlayabilir ve onlardan birinin içinden geçerken ıslanabilmenin hazzını da tadabilirsiniz. Babadağı yamaçlarından dibe veya yandaki kayalıklara çakılmamanız için sırtınızdaki rehber pilotunuzun talimatlarıyla uçarken, bir süre sonra 1700 metreden aşağı baktığınızda yeşillik ve maviliğin arasında yer alan yeryüzü cennetini seyretmenin tadını çıkartıyorsunuz… Fethiye; Ölüdeniz’i, Kelebekler Vadisi, Kaya Köyü, Saklı Kenti, adaları, koyları, körfezleri, tarihi ve doğal güzellikleri ile kelimenin tam anlamıyla kanatlarımızın altında size görsel ziyafet çekiyor… Eğer daha önce haritayı incelemeyi akıl etmişseniz, neyi nerede görebileceğinizin rahatlığıyla istediğiniz noktaya odaklanma şansınızı da kullanabiliyorsunuz…


Uçuyorum

Yaşanılması ve yaşatılması gereken yeryüzü cenneti

Yaşar İLİKSİZ

Gökyüzünde yamaç paraşütüyle uçmak, dış kaplaması olmayan tek kişilik uçakta uçmaktan pek farklı değil, yükseklik korkunuz yoksa, telaşa gerek yok… Yüzmekten daha tehlikesiz… Yarım saati aşkın süre gökyüzünde süzülüp sahile konduğunuzda bir müddet başınız dönüp, mideniz bulanabilir. Anlayabildiğim kadarıyla benim gibi hassas bünyeler bir müddet uçuş sarhoşluğu yaşayabiliyor. Ama o muazzam duyguların yanında aşağıda yaşanan kısa süreli sarhoşluğu büyütmenin alemi yok… Ha, kazalar yaşanmıyor değil, facialar da yaşanıyor ama güvenlik uyarılarına uyduğunuz takdirde tehlike oranı hayatın her alanında var diyebiliriz… Yamaç paraşütüyle dünyanın pek çok yerinde uçabilirsiniz ama hiçbirinde Fethiye’de tattığınız hazzı bulamazsınız… Kara ve deniz üstünde uçabilme, denize yakınlık, diklik, yükseklik, görsel güzellik, atladıktan sonra yükselebilme şansı Babadağ’ı bu alanda rakipsiz kılıyor… Ancak yukarıda sizlere tarihi ve doğal güzelliklerinin sadece bir kısmını sayabildiğim yeryüzü cenneti Fethiye’nin ciddi ve bir an önce el atılması gereken sorunları var. Eğer zamanında sorunlar çözülmezse bu cennetin nimetlerini tadan son kuşak biz olabiliriz… Fethiye Ticaret Odası Başkanı Akif Arıcan, Fethiye’nin kurtarılması ve ekonomiden ülke katkısına kazandırdığı paranın katlanabilmesi için öncülük ederek, Fethiye Ticaret Odası, bölgedeki belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve işletmelerin işbirliğiyle “Işıklar Ülkesi Gazeteci ve yazarlarla buluşuyor” başlıklı etkinlik çerçevesinde gazeteci, yazar, sanatçı, yapımcı ve yönetmenleri ağırlayacak, onlara hem ilçesinin güzelliklerini yansıtıyor hem de dertlerini anlatıyor.


Uçuyorum

Yaşanılması ve yaşatılması gereken yeryüzü cenneti

Yaşar İLİKSİZ

İlçenin birincil sorunu denizin temizliğinin korunabilmesi için yapılması elzem çalışmalar.Geçen yıl 50 bin kişiden fazla, bu yıl 65 binin üstünde insanın uçuş yaptığı Babadağ’a çıkış probleminin çözülmesi gerekiyor. Oraya tırmanacak insan sayısının artırılması sadece yamaç paraşütü değil, manzara ve dağ havası turizminden de gelir alınmasını sağlayacaktır. Bu nedenle yapılması tasarlanan ve projesi hazır teleferik planlarının hayata geçirilmesinin önündeki bürokratik engelleri aşma çabalarına hız verilmeli… Fethiye’nin özel konumu her ne kadar sınırlı alanda izin verse de ilçenin kayalık ve sağlam zeminli alanlarında çok katlı ve geniş hacimli oteller yapılmasına imkan sağlanabilmeli diyor turizmciler… Fethiye Kaymakamı Ekrem Çalık, Fethiye’nin sorunlarının çözümünde üzerine düşen ne görev varsa yapmaya hazır olduğunu söylüyor ve ilçesindeki güzelliklerin korunup, ekonomisinin güçlendirilmesi için sivil toplum örgütlerinin çabalarını takdirle karşıladığını belirtiyor…


Uçuyorum

Sarıkamış Şehitlerimizin Anısına Sarıkamış’ta paraşüt gösterisi

Sarıkamış Harekatı’nın 98.yılı anma törenleri kapsamında, Türk Hava Kurumu (THK) Genel Başkanlığı tarafından motorlu yamaç paraşütü ve radyo kontrollü akrobasi model uçağıyla gösteri yapıldı. Anma etkinlikleri dahilinde Eskişehir’den Sarıkamış’a gelen 4 kişilik ekip, “Türkiye Şehitlerine Yürüyor” adlı anma programı çerçevesinde, Yukarı Sarıkamış Şehitliği mevkisinde gösteri yaptı.THK Sarıkamış Şube Başkanı Metin Dinç; organizasyonun THK Genel Başkanı Osman Yıldırım öncülüğünde gerçekleştirdiğini belirterek, Sarıkamış şehitlerini rahmetle andıklarını ifade etti.Uçuşların Sarıkamış ilçesinde 3 gün devam ettiğini belirtti.


Uçuyorum

Uçuş ve Güvenlik

Özellikle bu spora yeni başlayan ve geliştirme aşamasında bulunan pilotların uçuşlarını emniyetle ve rahatlıkla yapabilmeleri ve uçuşlardan zevk alabilmeleri için, aşağıdaki belli başlı konuları hatırlarında tutmaları, gereğini yapmaları uçuş emniyeti açısından bir zorunluluk ve görevdir. 1.GÜVENLİK a.Sağlık: Yamaçparaşütü eğitimlerine katılanlarda aranan ve dikkat edilen konu sağlıklı olmaktır. Uçuşlar için her zaman sağlam bir vücuda sahip olunmalıdır. İçki ve uyuşturucu tip ilaçların kullanımı ciddi sonuçlar doğurabilir. Birçok durumda yalnız uçmak pilotlara belirli bir güç harcatacaktır. Bununla birlikte eğitim sırasında tepeye malzemelerle birlikte tırmanmak ve efor sarf etmek gerekli olabilir. Kalp rahatsızlığı, astım, sara vb. gibi daha önceden önemli sağlık

Cihan ÇETİN P2 Pilot

orunları olanlar bunu gizlememeli, mutlaka sorumluları haberdar etmelidir. Bu tür rahatsızlıkları olanlar yalnız başına uçmaktan kaçınmalıdır. b.Giyim: Ne kadar tecrübeli olunursa olsun düşmelerde korunmak için birşeyler giymek her zaman yararlıdır. Uçuşlarda şort ve t-shirt giymek, eldiven kullanmamak hem risklidir hem de yamaçlarda ve havada sürekli esen rüzgardan etkilenip hastalanmak işten bile değildir. En iyi havada dahi rüzgar geçirmeyen mont ya da tulum giymek çok yararlıdır. Eğer kışın uçuş yapılıyorsa kat kat giymeye dikkat edilmelidir. c.Ayakkabı: Uçuşta kullanılan ayakkabı çok önemlidir. Tepede ve yamaçlarda yürürken, sert zeminlere veya emercensi inişlerde bileklerin kesinlikle korunması gerekir. Bunun için boğazlı ve sert tabanlı botlar giyilmelidir. İnişlerde ilk temas noktası ayaklar olduğu için uçuş malzemeleri arasında giyilen ayakkabının ayrı bir önemi ve yeri vardır.


Uçuyorum

Uçuş ve Güvenlik

2.HAVA KOŞULLARI a.Görüş Mesafesi:Yamaçta, uçulacak bölge üzerinde alçak bulutlar ya da sis bulunuyorsa bunun bir tehlike oluşturacağı bilinmelidir. Bulut içine girildiğinde kaybolma ve başka bir yamaçparaşütü veya hava aracına çarpma olasılığı her zaman yüksektir. Bu nedenle görüş mesafesinin çok düşük olduğu zamanlarda uçuş için ısrar edilmemelidir. b.Yağmur ve Kar:Görüş mesafesi iyi olduğu sürece hafif yağmur ve çisentide uçmak kısa bir süre için sorun yaratmaz. Ancak hemen alçalıp yere inilmesi daha uygun olacaktır. Böyle bir durumda yamaçparaşütü ıslandığı için sadece kurutmada zahmet çekilir. Fakat ıslanan iplerin kısalacağı, kumaşın zarar göreceği ve kanadın ömrünün kısalacağı unutulmamalıdır. Daha şiddetli bir yağmur veya kar yağma durumunda ise tehlike söz konusudur. Çünkü yağmur ve karın kanatın içine girmesi halinde suyun dışarı çıkacak yolu yoktur. Firar kenarında biriken su, kanadın güvenirliliğini azaltacaktır. Uçuşun devam etmesi halinde kanadın stola (düzeltilmesi mümkün olmayan) girmesi muhtemeldir.

Cihan ÇETİN P2 Pilot

c.Rüzgar Uzun ve güzel bir uçuş için rüzgarın limitler içerisinde istikrarlı ve sürekli esinti içinde olması gerekir. Darbeli olmadığı sürece rüzgarın 0-30 km/h hızla esmesi uçuş için normal sayılır. Yamaçta en uygun yelken uçuşu için ise rüzgar hızının en azından 20-30 km/h olması gerekir. Rüzgar limiti başlangıç kursiyerleri için 10 knot (20 km/h), daha ileri seviyedekiler için 15 knot (30-32 km/h)’dır. Rüzgar hızı birkaç yöntemle kontrol edilebilir. İlk ve en önemlisi deneyimle bunu sezebilmektir. Uçma kararı verilmeden önce en az 5 dakika kalkış yerinde rüzgar kontrolü yapılmalıdır. İkincisi, rüzgar ölçer cihazı ile kesin olarak ölçülebilir. Ayrıca rüzgar ölçer ile varsa darbelerin alt ve üst limitleri bulunmalıdır.


Uçuyorum

Uçuş ve Güvenlik

Rüzgar darbesi göz önüne alınması ve dikkat edilmesi gereken önemli bir meteorolojik olaydır. Üçüncüsü, sürekli kullanılması gereken rüzgar tulumları ve şeritleridir. Bunlar rüzgar hızı ve yönü hakkında önemli bilgiler verir. Dördüncüsü, daha önce uçanları gözlemek ya da onlara sormaktır. Gözlemek en önemli bilgi kaynağıdır. Beşincisi, bulutlara bakarak rüzgarın hızı ve yönü tahmin ediliyorsa uçmadan önce biraz daha araştırma yapmak gerekir. Kazaların en büyük nedeni zayıf veya uygunsuz hava koşullarında, özellikle kuvvetli rüzgarlarda uçmaya çalışmaktır. Limit dışı rüzgarlarda, uygunsuz hava ve yer koşullarında, kuşku içinde olma veya kararsızlık durumlarında kesinlikle uçuş yapılmamalıdır. 3.HIZ SİSTEMİ Geliştirilmiş ve yeni modellerde bulunan hız sisteminde, trapez ayaklar yardımıyla aşağı doğru çekildiğinde A ve B kolonları aşağıya çekilmiş olur. Trapeze uygulanan kuvvet ne kadar artarsa kanadın hücum açısı da o oranda düşeceğinden kanat da bu oranda hızlanır. Bu nedenle hız sisteminin kullanımı kontrollü olmalıdır.

Cihan ÇETİN P2 Pilot

En iyi yol, farklı durumlarda pratik yapmaktır. Stabil olmayan havalarda yapıldığında önden ve yanlardan kapanma ve benzeri durumlarla karşılaşma ihtimali vardır. Bu gibi durumlarda hız sistemi hemen bırakılmalı, türbülanslı havalarda ve alçak irtifalarda ise kontrollü ve dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır. 4.BAKIM VE DEPOLAMA Yamaçparaşütü pilotunun hayatı bir bakıma malzemelerin düzenli ve kusursuz bakımına bağlıdır. Yamaçparaşütün herhangi bir yerinde kullanımdan kaynaklı normal yıpranmanın sonucu olarak veya bir kaza sonucu hasar meydana gelmişse bunun zamanında belirlenmesi ve ihmal edilmeden tecrübeli ve yetkili kişilerce onarılması gerekir. Sıcak ve nemli iklimlerde yamaçparaşütü kumaşı yıpranma bakımından çok hassastır. Ayrıca kumaş üzerindeki yağ, yapışkan vb. maddeler kumaşın bozulmasına neden olur. Gerekiyorsa bu maddeler sadece saf su kullanılarak nemlibir bezle temizlenmelidir.


Uçuyorum

Uçuş ve Güvenlik

Cihan ÇETİN P2 Pilot

Islak veya nemli kubbeler ise mutlaka gölgede doğal yolla kurutulmalı, bundan sonra tüm malzemeler kuru bir odada boya, benzin gibi kimyasal maddelerden uzak olarak depolanmalıdır. a.Kubbenin Kontrolü: Kubbedeki önemsiz yırtıklarda (10 cm.den küçük ve dikiş veya ip bağlantı yerlerinde değilse) kendinden yapışkanlı yamaçparaşütü tamir bantları kullanılabilir. Bu bantlardan en iyi sonucun alınması için aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir. (1) Kubbe tamamen kuru ve temiz olmalıdır. (2) Bandın kenarları yuvarlak kesilmelidir. (3) Bant, yırtığın çevresini iyice kaplamalıdır. (4) Yırtığın uçları dikkatle orijinal durumuna getirilmelidir. Pile veya bolluk oluşmamalıdır. (5) Bant, yırtığın her iki tarafına da yapıştırılmalıdır. (6) Uçuş öncesi genel kontrollerde tamir edilmiş alan özel olarak kontrol edilmelidir. b.İplerin Kontrolü:Yapılan testler iplerin kullandıkça dayanıksızlaştığını göstermektedir. Üreticiler asıl yük taşıyıcı iplerin (alt A ve B ipleri) her 100 saatte bir değiştirilmesini tavsiye etmektedir. Yamaçparaşütlerinin kalkış ve inişlerde, ayrıca yer çalışmalarında yerle teması fazla olduğundan ipler ıslanır ve kirlenir. Bu durum ise, ipin dış kaplamasının çekmesine ve kısalmasına sebep olur. İpler ne kadar çok çekerse kanat da o kadar zor uçacak ve performansı düşecektir. Bu nedenle ipler çok fazla kirli, gergin ya da eski görünüyorsa değiştirme yoluna gidilmelidir.


Uçuyorum

Uçuş ve Güvenlik

Cihan ÇETİN P2 Pilot

c.Taşıyıcı Kolonlar ve Harnesin Kontrolü: Düzenli olarak; rabıt halkaları, kolon dikişleri, göğüs ve bacak kolonları ile ayak kolonları, kuşam dikişleri, yedek paraşüt pim ve lupları, kubbe bağlantı kilitleri ve hız sistemi bağlantıları kontrol edilmelidir. 5. UÇUŞ YÜKSEKLİĞİ Yamaçparaşütü başlangıç pilotunun uçuş yüksekliği 75 - 600 metredir. Bu irtifanın üzerindeki uçuşlar daha fazla bilgi ve eğitimi gerektirir. Yeterli tecrübeye sahip olmadan daha yüksek irtifalarda riskli uçuşlara yeltenmek son derece sakıncalı ve bir havacılık disiplinsizliğidir.


Uçuyorum Ocak 2-8 3-6 5-12 6-12 12-18 15-26 Şubat 2-3

Etkinlik Takvimi

2013 Yılı Dünya Yamaç Paraşütü Etkinlik Takvimi Olay YER Bilgi Andes, Açık Merida, Venezuela. Openandes.net Santiago Aç Santiago, Şili. Opensantiago.cl Kolombiyalı Nats / Roldanillo, Kolombiya VolandoenroldaAç Roldanillo nillo.com Monarch PG Aç Valle de Bravo, Meksi- Worldcupvalle. ka. com Açık Parlak Bright, Avustralya. Brightopen PWC Super Final Roldanillo, Kolombiya pwca.org Olay YER Bilgi Uluslararası Top- La Puebla de los Infanlascandelas lantı Las Candelas tes, Sevilla, İspanya. P aramotor PWC Porterville Porterville, Güney Afrika pwca.org

23 - 2 Mart 27 - 4 Nepal Open Cup Mart MART Olay 23 ve İspanyol Para24 motor Ligi / Aç Alburquerque Nisan Olay 4-7 PG Granada İspanya Ligi. 13-20 PWC Brezilya 2013 19-21 İngiliz Paramotor Ligi 21-22 Ulusal Beceri

Pokhara, Nepal

nepalopencup

YER Bilgi Alburquerque, Badajoz, Heliksler Juanİspanya. bur YER Bilgi Purche, Granada, İsparapente.net panya Baixo Guandu, Brezilya pwca.org Hull Aero Club, Birleşik ppgcomps Krallık Loring, Madrid, İspanya kukulcan.es ..


Uçuyorum

Etkinlik Takvimi

MAYIS 1-4

Olay İspanyol PPG Nats

2-5

PG İspanya Ligi

11-18 16-19 23 - 2 Haziran Haziran 13-16 22-29 30 - 6 Temmuz Temmuz 1-7 13-26 18-21

YER Bilgi Baza, Granada, İsPXP panya. Organya,Organya, parapente.net Katalonya Meirigen, İsviçre. flob.ch Meduno, İtalya

İsviçre Açık PG Kadın Open 2012 (Açık Bayanlar) AVRUPA ŞAMPİYONA- EOtepää - Palupera SI * tbc Paramotor Estonya Olay YER PG İspanya Ligi Piedrahita, Avila. PWC Val Louron Val Louron, Fransa İspanyolca Paragliding Pedro Bernardo, Nats - Pedro Bernardo Ávila. Olay YER British Open Manteigas Manteigas, Serra da Estrela, Portekiz FAI Dünya Şampiyonası Sopot, Bulgaristan.

www.eppa.ee Bilgi parapente.net pwca.org parapente.net Bilgi Pgcomps.org

para-sopot2013.com British Open Paramotor Hull Aero Club, İnppgcomps giltere İsviçre Açık Meirigen, İsviçre flob.ch

28 - 2 Ağustos 25 - 4 FAI Dünya Hava Oyun- Cali, Kolombiya. theworldgaAğustos ları mes2013 31 - 4 PG İspanya Ligi Larouco, Ourense, parapente.net Ağustos İspanya.


Uçuyorum Ağustos 2-12

Etkinlik Takvimi

Olay YER Pre-PG Açık FAI Kopaonik, Serbia. Avrupa 3-9 PG Belçikalı Açık Disentis, İsviçre,Belçikalı 10-17 PWC Sırbistan Raska-Kopaonik, Sırbistan 11-18 Açık Brasov Brasov, Romanya. 16-18 Doğruluk PG İs- Sopelana, Vizcapanya şampiyonaya, İspanya sını 18-25 PG doğruluğu Dün- Bjelasnica, Sarayalar Şampiyonası jevo, Bosna Hersek 24-30 St Andre British St Andre les AlpOpen PG ler, Fransa 28 -1Eylül PG Tandem İspan- Ager, Lerida, İsyol Şampiyonası panya. 31 -7 Eylül PWC Türkiye Erzincan, Türkiye Eylül Olay YER 12-15 PG İspanya Ligi Ager, Lerida, İspanya 19-22 Coupe Icare / St Hi- St Hilaire du Toulaire Festivali vet, Fransa Aralık Olay YER 5-8 PG İspanya Ligi Kanarya.

Bilgi airtribune.com paraglidingopen pwca.org brasovopen.ro parapente.net

Pgcomps.org parapente.net pwca.org Bilgi parapente.net -Coupe icare Bilgi parapente.net


Uçuyorum

Vecihi HÜRKUŞ Anısına

Vecihi Hürkuş Kimdir – Teyyareci Vecihi 6 Ocak 1896 tarihinde İstanbul’da doğdu. I. Dünya Savaşı’na katıldı. Yaralanınca İstanbul’a dönerek Yeşilköy’deki Tayyare Mektebi’ne girerek tayyareci oldu. Birinci Dünya savaşı sırasında pilot brövesi alarak 7. Tayyare Bölüğü’nde Ruslara karşı harekata katılan Vecihi Bey başarılı keşif ve bombardıman uçuşları yapmış ve bu arada girdiği bir hava muharebesinde bir Rus uçağını indirmiştir. Vecihi Hürkuş, uçak düşüren ilk Türk tayyarecidir.[1]Daha sonra Ruslara esir düşen Vecihi Bey Hazar Denizinde bulunan Nargin Adasından yüzerek İran üzerinden kaçmayı başarmış ve yurda dönerek 1918 yılı yaz başında Yeşilköy’de konuşlanmış bulunan 9. Harp Tayyare Bölüğü’nde görev almıştır. Bu bölükte görevli iken bir av uçağı tasarımı yapan Vecihi Bey’in bu projesi Mondros ateşkes anlaşmasının imzalanması ile yarım kalmıştır. Kurtuluş Savaşı’na katılan Vecihi Bey, özellikle İnönü ve Sakarya savaşı sırasında çok başarılı keşif ve destek uçuşları yaptığı gibi bir Yunan uçağını da indirmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşunu yapan pilottur. İzmir (Gaziemir – Seydiköy) hava meydanına ilk giren ve işgal eden kişi olur.


Uçuyorum

Vecihi HÜRKUŞ Anısına Vecihi Bey’e kırmızı şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. Ayrıca TBMM tarafından üç kez Takdirname verilmiştir. Üç takdirname verilen tek kişidir. Savaştan sonra İzmir’de yeni tayyarecileri eğitmeye başlar. Edirne’ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağını almakla görevlendirilir. Hizmeti karşılığı uçağa “Vecihi” adı verilince, uçak inşa etmek düşünceleri canlanır. İzmir Seydiköy Hava Mektebinde uçak yapımı projesine devam eder.

1924′te ganimet olarak Yunanlılardan ele geçen motorlardan yararlanarak ilk Türk uçağını imal eder. 28 Ocak 1925′de “VECİHİ K-VI”adını verdiği uçağını uçurur. Ancak ödül yerine onu ceza beklemektedir. Vecihi Hürkuş’un ödül beklerken ceza almasının nedeni, havacılıktan anlayan kimsenin bulunmamasıydı. İzin verecek merci olmadığı için, izinsiz havalanmış, bu yüzden de cezalandırılmıştır. Daha sonra askeri havacılıktan ayrılarak uçak tasarımı ve yapımı çalışmalarına devam etmiştir. Havacılığa gönül veren Tayyareci Vecihi Hürkuş da sadece Türk havacılık tarihinin değil, belki de tüm Türkiye tarihinin en ilginç simalarından birisiydi. 1930′da Kadıköy’de bir keresteci dükkânını kiralayarak, 3 ay içinde ilk Türk sivil uçağını, aslında ikinci uçağı VECİHİ K-XIV’ü inşa etti. İlk uçuşunu 16 Eylül 1930′da Kadıköy Fikirtepe’de büyük bir kalabalık ve basın topluluğu karşısında yapmıştır. Bu uçuştan sonra VECİHİ K-XIV ile önce Yeşilköy’e, sonra Ankara’ya uçmuştur. Uçabilirlik Sertifikası için İktisat Bakanlığına başvurmuş, 14 Ekim 1930′da “Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir” cevabını almış.


Uçuyorum

Vecihi HÜRKUŞ Anısına

Hürkuş, bunun üzerine bakanlık nezdinde yapılan girişimler sonucu uçağa istenen belgenin alınması amacıyla uçağı sökerek demiryollarından kiraladığı vagonla Çekoslovakya’ya gönderilmesi için müsaade almıştır. Hürkuş, 6 Aralık 1930’da Prag’a geldiğinde henüz tayyare gelmemişti. Tayyareye ait statik raporu gibi resmi evrak önce Çek diline çevrilmiş, uçak gelince tekrar monte edilerek uçağın malzemeleri ve her türlü teknik kontrolü yapıldıktan sonra uçuşu istenmiş. Her türlü uçuş şekilleri ile uçuşun kontrolü tamamlanmıştır. Hürkuş 23 Nisan 1931’de Çekoslovakyalı yetkililer tarafından civardaki bir gazinoda düzenlenen bir törenle, başköşesinde “Yaşasın Türk Tayyareciliği” yazılı bir pankartla onurlandırılarak uçuş müsaadesini almıştır. 25 Nisan 1931’de Çekoslovakya’dan uçarak Türkiye’ye gelmek için yola çıkıp 5 Mayıs 1931’de Türkiye’ye gelmiştir. Vecihi Hürkuş, 1931 yılında, THK (Türk Tayyare Cemiyeti) yararına Türkiye turu yaptı. Birinci Tur (02.09.1931): Ankara, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Ereğli, Zonguldak, Cide, Sinop, Samsun, Trabzon, Of, Rize, Gümüşhane, Bayburt, Suşehri, Zara, Hafik, Sivas, Şarkışla, Akdağmadeni, Sorgun, Yozgat, Sungurlu, Kalecik, Ankara. İkinci Tur (09.11.1931) : Ankara, Gölbaşı, Bağla, Şereflikoçhisar, Aksaray, Konya, Beyşehir, Seydişehir, Alanya, Manavgat, Antalya, Fethiye, Köyceğiz, Muğla, Göktepe, Kale, Tavas, Karacasu, Babadağ, Denizli, Çal, Çivril, Karahallı, Ulubey, Uşak, Kütahya, Eskişehir, Çukurhisar, İnönü, Bozüyük, Karaköy, Söğüt, Geyve, Adapazarı, İzmit, İstanbul. 1930′lu yıllarda ilk Türk Sivil Havacılık Okulu’nu (Vecihi Sivil Tayyare Mektebi 1932) açmıştır. Okulda ilk Türk kadın pilotumuz Bedriye Gökmen ile birlikte 12 pilot yetiştirmiştir. İstanbul Kadıköy’de (Kalamış)İlk sivil uçağımız VECİHİ K-XIV, ilk eğitim ve spor uçağımız VECİHİ K-XV, 160 Beygirlik Mersedes uçak motorlu deniz kızağı VECİHİ SK-X üretilmiştir.


Uçuyorum

Vecihi HÜRKUŞ Anısına

Nuri Demirağ Bey, bir tayyare yapımı için 5000 TL vermiş, böylece 1933’de Vecihi Hürkuş tarafından NURİ BEY adı verilen VECİHİ KXVI kabin uçağı yapılmıştır. Vecihi Bey zor koşullarda eğitim yaparken bazı kurumların, örneğin TEKEL idaresi’nin ve İŞ BANKASI’nın reklamlarını yapmış, bazı vatansever yetkili kuruluşların da yardımları olmuştur. 1954 yılında İlk sivil havayolu şirketimiz Hürkuş Havayollarını kurmuştur.Türk Havacılık tarihinin en üretken ve girişimci kişilerinden olan Vecihi Hürkuş Ankara’da 16 Temmuz 1969 tarihinde Gülhane Askerî Tıp Akademisi Hastanesi’nde vefat etmiştir.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.