Bilgi Çağı Eylul 2008 Sayı 49

Page 1

eylül 08 y›l 4 say› 49

bilgicag›

Toplumsal gelişimin anahtarı

SOSYAL İNOVASYON TOG Kurucusu İbrahim Betil

Sabancı Üniversitesi Öğr. Üyesi Tara Hopkins

Umut Çocukları Vakfi Başkanı Yusuf Kulca

KAMER Kurucu Başkanı Nebahat Akkoç

Kolaysa STK kurun ve yönetin

Yoğurttan başka proje yok mu

Türkiye’de STK’ların sorgulanması gerekiyor

Yeni bir dünya için yeni kadınlar gerek

Herkes değişim yaratabilir • Pozitif ayrımcılığın aracı: ÇATOM • Sorunsuz genci herkes sever Erbaa’yı yeniden yaratmak • Mersin’in inovasyon atağı • Kaosun peşinde CEMİL ARIKAN, LEYLA ARSAN, TULU GÜMÜŞTEKİN, MİNE KILIÇ, ŞİRİN ELÇİ, SELÇUK KARAATA


editörden

Teknoloji ve strateji su için, hayat için Dünyada 1,5 milyar insan sa¤l›kl› içme suyu bulam›yor. Önümüzdeki 25 y›l içinde dünya nüfusunun üçte biri mutlak susuzluk tehlikesiyle karfl› karfl›ya kalacak. Her gün yaklafl›k 25 bin insan, yani y›lda yaklafl›k 7 milyon kifli sa¤l›ks›z su kullan›m› nedeniyle ölüyor. 50 y›l sonra su s›k›nt›s› çeken 26 ülkeye 40 ülke daha eklenecek. Bu durumda dünya nüfusunun üçte ikisi su problemiyle karfl›laflacak. Dünyadaki portreye bak›p, ne kadar da flansl›y›z diye düflünen çok. Hayat›m boyunca pek çok bakan›n Türkiye’nin su cenneti oldu¤una dair söylemlerini iflittim. Bu söylemler Türkiye’nin yeralt› ve yerüstü sular›n›n fazla oldu¤una dair son derece yanl›fl bir kan› oluflturdu. Do¤rusu bu ya, ben de Türkiye’nin su zengini oldu¤unu düflünüyordum. Oysa Türkiye nüfusu, 2025 y›l›nda 80 milyona ç›kt›¤› zaman kifli bafl›na 1300 metreküp su düflecek. Bir de buna bilinçsizce kullan›lan yeralt› ve yer üstü sular›, küresel ›s›nmaya ba¤l› olarak artan kurakl›k ve kirlenen sular eklendi¤inde bu oran daha da düflebilir. 2008 y›l›nda kifli bafl›na 1652 metreküplük suyumuzla zaten su fakiri ülkelerin sadece biraz önündeyiz. Zira y›ll›k kifli bafl› bin metreküpü suyu olan ülkeler su fakiri say›l›yor. Y›ll›k 8 – 10 bin metreküpten fazla olan ülkeler su zengini s›n›f›na girebiliyor. Sudaki en büyük israf tar›mda yaflan›yor: Yüzde 90! Kullan›labilir suyun yüzde 75’i tar›mda harcan›yor. Bu durumda mutlaka tar›msal sulama altyap›lar›na a¤›rl›k verilmeli ve bas›nçl› sulama yöntemlerinin (damla ve ya¤murlama sulama) kullan›lmas› finansal desteklerle teflvik edilmeli. Bunun d›fl›nda ar›tma tesislerinin say›s› artmal›, çünkü kirlili¤in önüne geçilmesi de flart. Türkiye’de 26 su havzas› var. Suyun ak›ll›ca ve sürdürülebilir kullan›m› için Entegre Havza Yönetimi yaklafl›m› uygulanabilir. Hidrolojik s›n›rlara göre sürdürülebilir ve kat›l›mc› kaynak yönetimi anlay›fl› getiren Entegre Havza Yönetimi, yüzey ve yeralt› sular›n›n miktar, kalite ve ekolojik anlamda toplumun ihtiyaç ve kullan›mlar› göz önüne al›narak çok disiplinli bir perspektiften yönetimi anlam›na geliyor. Türkiye daha bir sürü baflka konuda oldu¤u gibi su yönetimini de art›k yüce güçlere b›rakmak yerine kendi eline almal›. Hayati bir konu olan su yönetimindeki bofl vermifllik, aymazl›k ve sorumsuzluk kabul edilemez. Su kaynaklar›m›z› yönetirken ar›tma teknolojileri, sulama teknolojileri, suyun tespiti için uzaktan alg›lama teknolojileri, co¤rafi verileri de¤erlendirecek bilgisayar ve yaz›l›m teknolojileri en büyük yard›mc›m›z olacak. fiimdi bize bir strateji, eylem plan›, toplum geneline yönelik bilinçlendirme kampanyalar›, tar›m sektörüne yönelik özendirici teflvikler ve ziraat mühendislerinin ikna gezileri gerekiyor. Harekete geçmez yerimizde oturursak su gelece¤imizle birlikte buhar olup uçacak. Su olmazsa ne endüstri, ne tar›m ne de yaflam olabilir.

Ersu Ablak


içindekiler

Türkiye Bilişim Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi Faruk Eczacıbaşı faruk.eczacibasi@bilgicagi.com Genel Yayın Yönetmeni Cem Tecimen cem.tecimen@bilgicagi.com Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ersu Ablak ersu.ablak@bilgicagi.com Yayın Editörü Temel Karataş Yayın ve Danışma Kurulu Leyla Arsan, Edip Emil Öymen, Behçet Envarlı Cemil Arıkan, Kemal Cılız Haber Merkezi Gülizar Büyükkara, Merve Tunçer, Hande Akkaş, Demet Şeker Yönetim Türkiye Bilişim Vakfı Halk Sokak No: 35 Golden Plaza F Blok, Kat: 2 Daire: 6 Sahrayıcedit Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 467 04 99 – 216 467 08 45 Faks: 216 360 33 56 Eposta info@tbv.org.tr İletişim Adresi Konak Bilişim Teknolojileri ve Kültürel Ürünler Tic. A.Ş. Abbasağa Mah. Yıldız Cd. No: 21 Beşiktaş / İstanbul Tel: 0212 236 23 10 www.bilgicagi.com Grafik Tasarım Emre Alptekin Fotoğraf Muhsin Ergün, Sevgi Ortaç, Barış Hasan Bedir Reklam Rezervasyon Gökşen Kılıç goksen.kilic@bilgicagi.com Tel: 0212 236 23 10 Baskı SCALA, Basım, Yayım, Tanıtım San. ve Tic. Ltd. Şti. Tel: 0212 281 62 00 Faks: 0212 269 07 34

1 4 6 8 10 12 16 22 24 28 32 36 38 40 42 46 50 52 54

Editörden Makro Bak›fl Ay›n Sorusu Dünyadan Haberler Türkiye’den Haberler Vizyon / Devlet Su ‹flleri Genel Müdürü Haydar Koçaker Dosya / Su acil Ar-Ge istiyor Özel Haber / Suya yön verecek teknoloji: Co¤rafi Bilgi Sistemi Perspektif / Mavi küreyi korurken Portre / Ressam Balkan Naci ‹slimyeli Ne yap›yoruz, ne yapmal›y›z / Su sanayisi kurulmal› Görüfl / Sudan fleyler deyip geçmemek laz›m Özel Haber / ‹stanbul’un suyuna uydudan yak›n takip U‹G’den Notlar / Hollanda’n›n su teknolojisi Baflar› Hikayesi / Yedi düvelin su verisi haz›r Makale / Dünyadaki farkl›l›klar suda yak›nlaflacak Baflar› Hikayesi / Su yönetimi kad›n ifli Makale / Çimleriniz sulanmal› m› Röportaj / Osmangazi Üniversitesi Uygulamal› Jeoloji Anabilim Dal› Baflkan› Doç. Dr. Galip Yüce

57 58 60 64 66

Haber / Melen kurakl›¤a teslim Makale / Yaflam için inovasyon Özel Haber / Konya Çölü’ne haz›r olun Bilgi Ça¤› Hukuku / Su sorunu ve s›n›r aflan sular Fazla Mesai / Türkiye’de ilk yolsuzlu¤u ilk denizcilik bakan› yapt›

Aylık süreli yayın olup ücretsiz dağıtılmaktadır. www.konakmedya.com Bilgi Çağı dergisinin içeriği ve tasarımı Konak Bilişim Teknolojileri Kültürel Ürünler ve Medya Tanıtım Hizmetleri A.Ş. tarafından hazırlanmakta olup Basın Kanunu ve Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklanan tüm hakları Konak Bilişim Teknolojileri Kültürel Ürünler ve Medya Tanıtım Hizmetleri A.Ş.’ye aittir. Dergi içeriğinde yer alan yazılar, fotoğraflar ve görsel tasarım Konak Bilişim Teknolojileri Kültürel Ürünler ve Medya Tanıtım Hizmetleri A.Ş.’nin yazılı izni olmadan kısmen veya tamamen kullanılmaz.

68 72 74

Mercek / ‹talya’da sokak ayd›nlatmas› Mercek / Körler sa¤›rlar birbirini a¤›rlar Mercek / “Telekomünikasyon: Bilgi toplumunun kald›rac›” konferans› sonuç raporu

78

F›rsatlar

Ana sponsorlar


makro bak›fl / Faruk Eczac›bafl›

Tallberg Forum’a kulak vermek ‹çinde bulundu¤umuz bu do¤al kriz ortam›nda siyasi kararl›l›k esas. Ama sivil topluma düflen görev, alternatif enerji kaynaklar› aray›p bunlar› ekonomik bak›mdan “sürdürülebilir” bir sistemle devreye sokmak için çal›flmak olmal›. Tarih, suyu ve topra¤› tükenen kültürlerin nas›l öldü¤ünün örnekleriyle dolu. Bu örneklere “tarihi kal›nt›” diyoruz. Böyle bir fleyin bafl›m›za gelece¤ini düflünmeden... Oysa baflkalar›na olan, ne yaz›k ki bize de olabilir. E¤er do¤ru bir siyasi strateji gelifltirmezsek… Neticede, sivil toplumun gücü bir yere kadard›r.

T

allberg, ‹sveç’in ortalar›nda, pek de göze batmayan ufak bir kasaba. Hemen Silian Gölü’nün yan›nda kurulmufl. Kasaban›n kendini saymazsak, göz alabildi¤ine yeflil ve mavi bir manzaradan olufluyor. Neredeyse yeflil olmayan bir toprak parças› yok. Zaten yöre, zenginli¤ini orman ürünlerine borçlu. Bir bak›ma herhalde flimdi bozk›r ve susuz olan Anadolu topraklar› da bak›ms›zl›¤a kurban gitmeden önce ayn› durumdayd›. Ancak, Tallberg’in bir baflka uluslararas› kimli¤i var. Her y›l haziran ay›n›n sonlar›nda dünyan›n dört bir yan›ndan davet edilen fikir önderleri “sürdürülebilir ortak gelece¤i” tart›flmak için bir araya geliyor. Kalk›nma ve de¤iflim gere¤ini hedef olarak gören önemli sivil toplum kurumlar› ciddi, sistematik çözüm aray›fllar› için Tallberg’de bulufluyor. Son y›llarda özellikle a¤›rl›¤› küresel ›s›nmaya vermifller. Aya ulaflmak isteyen gece kelebekleri gibi bir grup. Hiçbir çözüm önerisini olanaks›z görmeyen, hatta olanaks›z olarak görülen çözümleri asl›nda dünyan›n kurtuluflu için tek çare olarak gören, belki de kimilerine göre afl›r› bir kesim. ‹lk defa 1981 y›l›nda bir Tallberg sakini, Bo Ekman taraf›ndan küçük bir çal›flma grubu olarak oluflturulmufl. 27 y›l sonra, Tallberg Forum 2008’in kapan›fl töreninde ‹sveç Kral›, Kofi Annan’a katk›lar›ndan dolay› ödül verdi.

04


(Ancak havas›ndan m›d›r suyundan m›d›r, bahsetti¤imiz ‹sveç Kral›, pek de bizlerin al›flmad›¤› bir tarzda, gayet rahat bir ortam içinde, di¤er kat›l›mc›larla sohbet ediyordu. Üstelik de bütün Tallberg’de görülebilen tek güvenlik unsuru bir polis arabas›yd›.) Forum’un bu y›lki ana temas› “ortak sa¤duyu aray›fl›.” Yerkürenin kaynaklar›n› tüketirken afl›lmamas› gereken s›n›rlar nedir? Kat›l›mc›lar›n temelde ortak kan›s›; konuflulan, tart›fl›lan konunun küresel ›s›nmay› da aflan, “insano¤lunun kurtuluflu” konusu oldu¤u. Art›k hiç kimsenin görmezlikten gelmeye hakk› yok... Bir kriz var ve kriz yönetimi gerekli. Ve flimdi, flu an gerekli. Küresel ›s›nma sorununun as›l kayna¤› geliflmifl ülkeler. Ancak ac›y› çekenler, geliflmekte olan ülkeler. Yerkürenin kaynaklar›, sadece bir milyar insan›n ABD standartlar›nda sürdürülebilir bir yaflam standard› sa¤lamas› için yeterli. Tallberg Forum’un yan› bafl›ndaki, kendi çap›nda oldukça büyük Silian Gölü, bilinen tarihte, ilk defa bu sene donmam›fl. Silian gibi donmayan çok göl var. Alaska’da Sibirya’da tundra eridi¤i için batmakta olan kasabalar var. Ve kuruyan göller, nehirler, suyu çekilen barajlar... Yaflad›¤›m›z, gerçek bir do¤al kriz. Bu krizi en az zararla atlatmaya çal›flmak için teknoloji, bilim, Ar-Ge, inovasyon gibi teknik yöntemlere sahip insano¤lu. Tarihte ilk kez dünya kamuoyu bu do¤al krize karfl› ortak bir tepki vermeye yönelmifl durumda. Evet, belki elimizde teknik yöntemler var, ama acaba dünya çap›nda bir siyasi kararl›l›k da var m›? 1997 Kyoto Sözleflmesi’ni imzalamayan ülkeleri düflünün. Aralar›nda Türkiye’nin de bulundu¤u ülkeleri... Ne garip, Türkiye’nin Kyoto Sözleflmesi’ni imzalamaya karar verdi¤i flu anlarda, sözleflme zaten geçerlili¤ini yitirdi. ‹çinde bulundu¤umuz bu do¤al kriz ortam›nda siyasi kararl›l›k esas. Ama sivil topluma düflen görev, alternatif enerji kaynaklar› aray›p bunlar› ekonomik bak›m-

dan “sürdürülebilir” bir sistemle devreye sokmak için çal›flmak olmal›. Tarih, suyu ve topra¤› tükenen kültürlerin nas›l öldü¤ünün örnekleriyle dolu. Bu örneklere “tarihi kal›nt›” diyoruz. Böyle bir fleyin bafl›m›za gelece¤ini düflünmeden... Oysa baflkalar›na olan, ne yaz›k ki bize de olabilir. E¤er do¤ru bir siyasi strateji gelifltirmezsek… Neticede, sivil toplumun gücü bir yere kadard›r. Forum’da çeflitli sunumlar›n yan› s›ra, grup çal›flmalar› da yap›ld›. Çal›flma gruplar› yeni ekonomik ilkelerden de¤iflim modellerine kadar giden genifl bir yelpa-

Yaflad›¤›m›z, gerçek bir do¤al kriz. Bu krizi en az zararla atlatmaya çal›flmak için teknoloji, bilim, Ar-Ge, inovasyon gibi teknik yöntemlere sahip insano¤lu. Tarihte ilk kez dünya kamuoyu bu do¤al krize karfl› ortak bir tepki vermeye yönelmifl durumda.

zeye yay›l›yordu. Kat›l›mc›lar›n özellikle “uçmas›” bekleniyordu. Bugün hayal gibi görünen birçok çözümün belli bir süre içinde gerçek bir çözüm önerisine dönüflebilece¤i, Forum vizyonunun zaten bir parças›. Her ne kadar kat›l›mc›lar›n içinde kendimi, hiç yabanc› hissetmedimse de, Türkiye’den baflka kat›l›m yoktu. Yine Forum’dan iki hafta sonra bir arada bulundu¤um, yabanc›lardan oluflan bir grup ifladam›na Tallberg Forum’dan bahsederken, konuklardan bir tanesi, yar› alayc› bir ifadeyle, asl›nda bu konulara pek de inanmad›¤›n›, karfl›t teorilerin de bulundu¤unu belirtti. Ben, sofra adab›na önem veren bir konuk olarak, do¤ru tepki verebilmek için k›vran›rken, sempatik masa komflum yard›m›ma yetiflti. “Do¤ru hakl›s›n›z, aksi iddialar da var... Ama... YA DO⁄RUYSA?”

05


ay›n sorusu

‹çme sular›nda yaflanan kirlili¤i önlemek için al›nmas› gereken önlemler nelerdir?

Kurakl›k bize ders olsun Biz birçok içme suyu havzam›z›n yerleflim alanlar›na uzak olmas› aç›s›ndan asl›nda flansl› bir ülkeyiz. Baz› havzalar›m›z ise kentsel ve endüstriyel yerleflimlerin tehdidi alt›nda. Ayr›ca tar›msal at›klar ve hayvanc›l›k at›klar› da sular›m›z için önemli birer tehdit. Bu nedenle özellikle içme suyu temin edilen havzalarda havza koruma planlar›n›n uygulanmas› gerekiyor. D›fl kaynakl› kirlenmeleri önlemek amac›yla at›k sular›n mutlaka ar›t›larak sulara verilmesi laz›m. Kat› at›k depolama tesislerinin düzenli hale getirilmesi, buralardan ç›kan sular›n kontrol alt›na al›nmas› ve ziraat üretiminde su temin edilen havzalarda hayvanc›l›¤›n çok s›k› kontrol alt›na al›nmas› gerekiyor. Bu tedbirleri almak için AB’nin yöntem ve mevzuatlar›ndan,

su çerçeve direktifinden yararlanabiliriz. Asl›nda Melen Havzas› projesi bu konudaki çal›flmalara iyi bir örnek: ‹stanbul’un Melen’in suyundan faydalanmas› için bir koruma plan› haz›rland›. Benzer koruma planlar›n›n h›zl› bir flekilde di¤er içme suyu havzalar›na da uygulanmas› flart. Bu tür planlar› yapmak ve uygulamak için bilimsel birikim ve mühendislik yetene¤ine sahibiz. Ancak zaman ve para gerekiyor. Bu suyu kullananlar›n faturalar›na maliyet makul miktarlarda yans›t›l›rsa gereken finansman da sa¤lanm›fl olur. Türkiye, su havzalar›n› korur ve kaçaklar›n önüne geçerse denizden su temin etme gibi yöntemlere de hiç gerek kalmaz. Kurakl›k bize bir ders olmal›. Sorunu yeni çözümler üreterek bir f›rsata çevirmeliyiz. I

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi Çevre Mühendisli¤i Bölümü Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. ‹zzet Öztürk

fiebeke kay›plar› da büyük bir sorun

Gazi Üniversitesi Mühendislik Mimarl›k Fakültesi Dekan› Prof. Dr. ‹brahim Güler

06

Hayvansal ve bitkisel art›klar, kimyasal gübrelerin afl›r› kullan›m›, kanalizasyon sular›n›n, ilaç üreten sanayi at›klar›n›n su kaynaklar›na ar›t›lmadan verilmesi, sanayi at›k gazlar› ve ya¤mur ile oluflan asit ya¤muru su kirlili¤ine neden oluyor. Ayr›ca çöp ve di¤er kat› at›klar›n kontrolsüz depolanmas›, kente göç ve düzensiz yap›laflmayla toprak erozyonu ve sedimantasyon (çökme) gibi nedenler de sular› tehdit ediyor. Daha iyi bir havza yönetimi ile bunlar›n önüne geçilebilir. Ancak bizde ar›tma sistemleri yeterli de¤il. Türkiye’de toplam nüfusun yüzde 68’ine kanalizasyon hizmeti veriliyor. Belediyelerin sadece yüzde 8’inde ar›tma tesisi var. Toplam nüfusun yüzde 36’s›n›n at›k sular› ar›t›l›yor. Organize sa-

nayi bölgelerinde ileri at›k sular›n›n yüzde 75’i ar›tmadan geçiriliyor. Ya¤mur suyu yeryüzüne indi¤i andan itibaren kirlilik oran›nda ani bir art›fl olur. Yüzey, yüzey alt› ve yeralt› sular› insanlar taraf›ndan kirletilmeye bafllar. Bu nedenle ar›tma tesisleri üzerinde daha fazla durulmal›. Bunlar›n yan›nda içme sular›nda yaflanan en büyük sorunlardan birisi de flebeke kay›plar›. Bu kay›plar›n en aza indirilmesi gerekiyor. fiebeke kay›plar› en geliflmifl ülkelerde yüzde 10-15’tir. ‹stanbul Belediyesi’nde yap›ld›¤› gibi, bu kay›plar›n önüne geçmek için bütün belediyelerde, imkanlar dahilinde altyap›n›n yenilenmesi laz›m. Aksi takdirde içme suyunda çok büyük miktarlarda sarfiyat devam edecek. I


dünyadan haberler

Simülasyonlarda da buzullar eriyor Kuzey Kutbu sular›nda her y›l bir önceki y›la göre daha çok buz yok oluyor. Bu y›l, buz miktar›n›n en düflük seviyeye indi¤i y›l oldu. Avrupa Birli¤i 6. Çerçeve Program› kapsam›nda fonlanan DAMOCLES projesi kapsam›nda yap›lan çal›flmalar da bunu teyit ediyor. Bu sonuçlara ulaflmak için bilgisayar simülasyonlar›ndan da faydalanan DAMOCLES projesi, bu simülasyonlar için Alfred Wegener Enstitüsü’nün gelifltirdi¤i modelleri kullan›yor. Bu model-

lerde atmosferin 20 y›ll›k verileri, anahtar dinamikleri, termodinamik, buz ve okyanus aras›ndaki etkileflim, s›cakl›k, tuzluluk, buzun kal›nl›¤› gibi unsurlar göz önünde bulunduruluyor. Bu simülasyonlar sayesinde bir önceki y›la göre buz varl›¤›ndaki azalma hemen fark edilebiliyor. Buna göre 1980’den bu yana 7 milyon kilometrekare buzul erimifl. Uzmanlar, bu durumun sürmesi halinde buzullar›n tamamen yok olaca¤›n› söylüyor. I

Avrupal›lar nükleer enerjiye ›s›n›yor

Sa€l›k için su

Avrupa Komisyonu taraf›ndan yap›lan bir araflt›rmaya göre, nükleer enerji son dönemlerde elektrik üretiminde desteklenen bir enerji kayna¤› olmaya bafllad›. Bugün 15 AB ülkesinde faaliyet gösteren nükleer enerji santralleri, AB genelindeki, elektrik üretiminin yaklafl›k üçte birini karfl›l›yor. Nükleer enerjinin desteklenmesinde radyoaktif at›k yönetiminde “kal›c› ve güvenli bir çözüm” bulunmas› belirleyici bir role sahip. Araflt›rmaya göre, at›k yönetiminde kal›c› ve güvenli bir çözüm bu-

Uluslararas› Çevre Teknolojileri ve Ekipmanlar› fuar› Pollutec, 2-5 Aral›k 2008 tarihleri aras›nda Fransa’n›n Lyon kentinde gerçeklefltirilecek. Bu y›l 23’üncüsü düzenlenecek olan fuar kapsam›nda "Sa¤l›k için Su" bafll›kl› özel bir seminer de organize edilecek. Etkinlik, bölgesel otoriteleri, endüstrileri ve araflt›rmac›lar› da bir araya getirecek. Böylece ilgili aktörler yenilikçi teknolojileri keflfetme ve onlardan yararlanma f›rsat›n› yakalayacaklar. I

lundu¤u takdirde, AB vatandafllar›n›n yüzde 39’u nükleer enerjiye olumlu bakmaya bafllayacaklar›n› söylüyor. Yeni enerji kaynaklar›na en fazla aç›k olan ülkelerin bafl›nda Hollanda, Belçika, Litvanya, ‹ngiltere, Fransa, Slovenya ve Finlandiya geliyor. Buna karfl›n, Avusturya, Yunanistan, Bulgaristan, Portekiz ve Almanya baflta olmak üzere Avrupal›lar›n yüzde 48’i, at›k yönetimine bir çözüm gelifltirilse de, nükleer enerji konusunda olumsuzluklar›n› sürdürmeye devam ediyorlar. I

Avrupa’n›n su çal›flmalar› masaya yat›r›lacak Avrupa Komisyonu Araflt›rma Direktörlü¤ü, Uluslararas› Zaragoza Fuar› 2008 kapsam›nda “Su ve Sürdürülebilir Kalk›nma” isimli bir araflt›rma günü düzenlemeye haz›rlan›yor. 8 Eylül’de gerçeklefltirilecek olan toplant›da suyla ilgili yap›lan bütün araflt›rmalar›n sonuç özetleri paylafl›lacak. ‹spanya’n›n Zaragoza kentin-

08

de düzenlenecek fuarda suyla ilgili yap›lan araflt›rma aktivitelerinin içeriklerine, bilgi eksikliklerine ve su sorunu için sürdürülebilir çözümlere dikkat çekilecek. Ayr›ca 7. Çerçeve Program›’n›n suyla ilgili 2009’da yapaca¤› ça¤r›n›n duyurusu ve potansiyel proje tan›t›mlar› da yine bu etkinlikte gerçeklefltirilecek. I


Yol gösteren GPS cihazlar› çuvall›yor mu ‹ngiliz Daily Mirror gazetesi, GPS yol bulma sistemlerinin ‹ngiltere'de trafik kazalar›n› art›rd›¤›n› savundu. Yol bulma amac›yla al›nan GPS'ler, bazen kullan›ld›klar› ülkenin koflullar›na uymad›klar›, bazen de yeterince esnek çözümler sunamad›klar› için kullan›c›n›n iflini zorlaflt›rabiliyor. Gazetenin "Direct Line" isimli bir sigorta flirketiyle yapt›¤› araflt›rmaya göre, son zamanlarda GPS kullanan sürücüler aras›nda 300 bin kaza ya da kazaya yak›n kritik durum görülmüfl. Ve-

rilen GPS yönergelerini takip etmeye çal›flan 1,5 milyon ‹ngiliz sürücü, dikkatleri da¤›ld›¤› için yanl›fl yollara sapm›fl ya da yasak dönüfller yapm›fllar. Üstelik GPS cihazlar› 5 milyon sürücüyü ters yöne sokmufl. GPS üzerine araflt›rmalar› ya firmalar ya da GPS sistemlerine tamamen karfl› çevreler yapt›¤› için, cihaz hakk›ndaki görüfller genellikle tek yönlü oluyor. Baz› çevreler GPS’e tamamen karfl› ç›karken kimileri de bu cihazlar›n kullan›m›n› destekliyor. I

Trafikte internet

Birgün herkes cepten konuflacak

ABD’nin en geliflmifl otomobil flirketlerinden birisi olan Chrysler, 2009 için piyasaya sürece¤i tüm otomobillerine kablosuz internet sistemi entegre edece¤ini aç›klad›. “UConnect Web” isimli mobil internet eriflimi, Chrysler’in önümüzdeki y›l ç›kacak tüm modellerinde çal›flacak. Böylece otomobil sürücüleri ya da yolcular›, seyahatleri s›ras›nda dizüstü bilgisayarlar›ndan internet erifliminin imkanlar›ndan faydalanabilecek. Sistem 3G üzerinden çal›fl›yor ve saniyede 800 kilobit indirme, 200 kilobit yükleme imkan› tan›yor. Öte yandan, kullan›c›lar›n bir bölümü, internetteki çeflitli forum sitelerindeki de¤erlendirmelerde, “çocuklar›n›n yolculuklar›n›n daha keyifli geçmesi” gibi sebeplerden dolay› bu hizmeti desteklerken, baz›lar› da “sürücünün yola de¤il internete odaklanaca¤› ve kaza riskinin artaca¤›” görüflünü savunuyor. I

2010 y›l›nda dünya nüfusunun yar›dan fazlas›n›n cep telefonu kullan›c›s› olaca¤› tahmin ediliyor. Strategy Analytics analiz kuruluflunun tahminine göre, flu an dünya nüfusunun yüzde 40’› cep telefonu kullan›yor. Bu pazar›n Asya, Ortado¤u ve Afrika’daki geliflimine paralel olarak 2010 y›l›n›n bafl›nda, nüfusun yar›dan fazlas› mobil telefon kullanacak. Araflt›rmaya göre, dünyada flu an 3,9 milyar olan cep telefonu abonesi say›s› 2013’te 5,6 milyara ulaflacak. Asya-Pasifik,

Orta Do¤u ve Afrika’n›n, 2013’e kadar abone say›s›n› yüzde 80 düzeyinde art›rarak, mobil telefon pazar›n›n lokomotifi olaca¤›n› tahmin ediliyor. Analiz kuruluflu, bu üç bölgenin dünyadaki abone say›s›n›n yüzde 60’›n› ve ifl hacminin yüzde 40’›n› temsil etti¤ini belirtti. Ayr›ca bu y›lsonuna kadar 500 milyona yak›n abonenin, çok daha iyi veri, internet, video iletme olana¤› sa¤layan üçüncü kuflak (3G) cep telefonu hizmetinden yararlanaca¤› da tahmin ediliyor. I

Uluslararas› Uzay ‹stasyonu 2015’e kadar aç›k Fransa’n›n baflkenti Paris’te bir araya gelen Amerikan Uzay ve Havac›l›k Dairesi (NASA), Avrupa Uzay Ajans› (ESA), Rus Uzay Ajans› (Roskosmos), Japon Uzay Kurumu (JAXA) ve Kanada Uzay Ajans› (ASC) yetkilileri, Uluslararas› Uzay ‹stasyonu’nun (UU‹) faaliyet süresinin 2015’e kadar uzat›lmas›na karar verdi. UU‹’ye eklenecek Rus modülünün gelecek y›ldan önce tamamlanamayaca¤› için, Rusya, UU‹’nin iflletme süresinin 2020’ye dek

uzat›lmas›n› talep etmiflti. Geçti¤imiz ay yap›lan görüflmenin ard›ndan aç›klama

yapan Roskosmos yetkilisi Anatoly Perminov, UU‹’deki faaliyetlere 2015’e kadar devam edilmesine hiç kimsenin karfl› ç›kmad›¤›n› söyledi. NASA Baflkan› Michael Griffin de yapt›¤› aç›klamada, UU‹’nin kullan›m› yap›c› oldu¤u sürece, bu istasyondan faydalanacaklar›n› belirtti. 5 kurumun yetkilileri, görüflmelerinde istasyonun lojistik kapasitesinin gelifltirilmesi ve gelece¤e haz›rlanmas› konusunu da ele ald›lar. I

04 09


türkiye’den haberler

Genç Liderler Akademisi aç›l›yor Habitat için Gençlik Derne¤i, “Genç Liderler Akademisi” projesiyle uluslararas› gençlik politikalar›n›n gelifltirilmesine ve uygulanmas›na katk› sa¤lamay› hedefliyor. ‹stanbul’da kurulacak olan Genç Liderler Akademisi kapsam›nda gençlere giriflimcilik, iletiflim, proje yönetimi, insan haklar› ve kültürleraras› ö¤renim gibi konularda e¤itim verilecek. ‹stanbul Valili¤i, BM Kalk›nma

Kad›nlara giriflimcilik e¤itimi verilecek

NTV yeflillendi

Gaziantep Avrupa Birli¤i ‹fl Gelifltirme Merkezi (AB‹GEM) taraf›ndan haz›rlanan, Türkiye-Suriye Bölgeleraras› ‹flbirli¤i Program› çerçevesinde desteklenen proje kapsam›nda Gaziantepli ve Halepli toplam 40 kad›na a¤ustos ay›ndan itibaren ücretsiz giriflimcilik e¤itimi verilecek.Proje Koordinatörü Tu¤ba Özgüven, "Gaziantep ve Halep Kad›n Giriflimcilerinin E¤itilmesi ve Efllefltirme ile Deneyimlerin Paylaflt›r›lmas›" projesinin amac›n›n kad›n giriflimcilere ifllerini büyütmeleri ve kendilerini gelifltirmeleri konusunda destek vermek oldu¤unu söylüyor.

Türkiye’de ilk kez bir TV kanal› ekranlar›n› çevreye adad›. NTV’nin Yeflil Ekran’› “Do¤al olarak NTV” slogan›yla geçti¤imiz ay yay›na bafllad›. Yeflil Ekran, küresel ›s›nmadan inorganik g›dalara, çöp ar›tmadan göç sorununa, karbon sal›m›ndan elektromanyetik kirlili¤e tüm sorunlar karfl›s›nda yaflam rehberi olma iddias›nda. Bunlar›n yan›nda haber bültenlerinde özel dosyalar, organik yemek tariflerinden çevreci tatillere mini programlar, yeflil belgesel kufla¤›, yeflile adanm›fl yap›mlar, do¤al olarak NTV’nin “Yeflil Ekran›”nda yer alacak. I

Biliflim gençleri cezbediyor ‹nsan kaynaklar› sitesi yenibiris.com’un yapt›¤› bir araflt›rmaya göre gençlerin sektör tercihlerinin bafl›nda biliflim, telekomünikasyon, finans geliyor. H›zla geliflen teknoloji ve küreselleflme, Ar-Ge alan›nda çal›flacak kiflilere olan ihtiyac› da art›r›yor. Biliflimde uluslararas› geçerlili¤e sahip yaz›l›m uzman ve mühendisli¤i, bilgisayar programc›l›¤›, bunun d›fl›nda genetik uzmanl›¤›, moleküler biyoloji uzmanl›¤›, çevre mühendisli¤i, enerji uzmanl›¤›, endüstri mühendisli¤i, flehir planlamac›l›¤›, finans uzmanl›¤›, kalite ve de¤iflim uzmanl›¤› gibi ifl kollar› gitgide önem kazan›yor. Bütün bu mesleklerde çal›flacak kiflilerin ise yarat›c› ve araflt›rmac› olmalar›, kendilerini sürekli gelifltirmeleri, teknolojiyi yak›ndan takip etmeleri ve en az bir yabanc› dil bilmeleri neredeyse flart kofluluyor. I

10

Program›, AB Öncüleri Derne¤i ve Microsoft Türkiye ile ortaklafla gerçeklefltirilen proje kapsam›nda pek çok ilde de benzer çal›flmalar yap›lmaya baflland›. Genç Liderler Akademisi’nin bir önceki etkinli¤i olan ve yine Habitat için Gençlik Derne¤i öncülü¤ünde hayata geçirilen Habitat Biliflim Akademileri ise farkl› illerdeki gençlere bilgisayar e¤itimleri vermeye devam ediyor. I

Kat›l›mc›lar›n 5 ay sürecek e¤itimi ve di¤er masraflar› proje kapsam›nda karfl›lanacak. I


TSK’n›n haberleflmesi Türk mühendislere emanet Türk Silahl› Kuvvetleri’nin yüksek frekanslarda ve güvenli uydu haberleflmesi ihtiyac› Aselsan ve Bilkent Üniversitesi’nin “‹fllemsel EHF Uydu Aktar›c›s› ve Test Ortam› Gelifltirilmesi Projesi” sayesinde karfl›lanacak. Aselsan’dan yap›lan aç›klamaya göre, ‹fllemsel EHF (çok yüksek frekansl›) Uydu Aktar›c›s›n›n, TSK’n›n haberleflme uydular›nda kullan›lmas› hedefleniyor.

Hidrojen ve günefl arabalar› bu y›l ‹zmir’de

Aselsan, ifllemsel uydu aktar›c›s› ile anteninin tasar›m›n›n ve üretiminin yan› s›ra fonksiyonel testlerinin gerçeklefltirilmesi için gerekli bir test ortam› gelifltirecek. TÜB‹TAK’›n da destekledi¤i projeyle teknoloji transferi ile kazan›lmas› mümkün olmayan bir alanda özgün çözümler elde edilmifl olacak. Dünyada sadece ABD’nin uydular›nda ifllemsel EHF kullan›l›yor. I

Türkiye’ye 566 milyon Euro yard›m

TÜB‹TAK, Formula G Günefl Arabalar› ve Hidromobil-Hidrojen Arabalar› yar›fllar›n› bu y›l ‹zmir’de yap›yor. Türkiye’de günefl enerjisi ve hidrojen yak›t pilleri konusunda halk› bilinçlendirmek ve ilgili teknolojilerin Türkiye’de üretilmesinde gençlerin aktif rol oynamas›n› teflvik etmek amac›yla düzenlenen yar›fla toplam 84 araç kat›lacak. 25-31 A¤ustos aras›nda ‹zmir P›narbafl› Yar›fl Pisti’nde düzenlenecek olan yar›fllar boyunca, konserler verilecek, günefl enerjisi ve hidrojen yak›t pilleri konusunda bilgilendirmeler yap›lacak. I Kat›l›m-öncesi Mali Yard›m Arac› (IPA) kapsam›nda Türkiye ve AB aras›nda iflbirli¤i sa¤lanabilmesi amac›yla Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Baflkan› Büyükelçi Marc Pierini ve Avrupa Birli¤i Genel Sekreteri Büyükelçi O¤uz Demiralp taraf›ndan geçti¤imiz ay bir çerçeve anlaflmas› imzaland›. Bir sonraki aflamada, çerçeve anlaflma onay

için TBMM’ye sunulacak. Anlaflmaya göre AB'nin 2009 y›l›nda Türkiye'ye yapaca¤› mali yard›m 566 milyon Euro olacak. Bu yard›m›n büyük bir k›sm› Geçifl Dönemi Yard›m› ve Kurumsal Kapasite Gelifltirme için kullan›lacak. STK'lar› yak›ndan ilgilendiren Bölgesel ve S›n›r Ötesi ‹flbirli¤i'ne ise 9,4 milyon Euro ayr›ld›. I

KKTC kurakl›¤›n pençesinde K›br›s'ta son 60 y›l›n en kurak yaz› Kuzey K›br›s Türk Cumhuriyeti ekonomisine büyük darbe vurdu. Tar›m ve hayvanc›l›k devlet deste¤iyle ayakta kalmaya çal›fl›yor. Ada sadece sulamada de¤il, içme suyu sa¤lamada da s›k›nt› yafl›yor. K›br›sl› çiftçiler geçen y›l kendilerine yetecek kadar ürün alabilmiflti. Ancak bu y›l hayvanlar otlayacak yer bile bulam›yor. 197 do¤al p›nar›n kurudu¤u Kuzey K›br›s’ta hükümet bir yandan ekonomik krizle u¤-

rafl›rken bir yandan da kurakl›¤a karfl› önlemler almaya çal›fl›yor. ‹çme suyu konusunda KKTC’ye Türkiye destek sa¤layacak. Anamur'dan Kuzey K›br›s'a boru hatt› döflenmesini kapsayan bir proje için haz›rl›klar yap›l›yor. 4 y›l sonra tamamlanacak hatla birlikte adan›n içme suyu sorunu büyük ölçüde çözülecek. Ancak tafl›ma suyu yetersiz oldu¤u için KKTC deniz suyundan ar›tma projeleri üzerinde de duruyor. I

04 11


vizyon

DS‹ Genel Müdürü Haydar Koçaker:

gerilime gerek yok su herkese yetecek Devlet Su ‹flleri (DS‹) Genel Müdürü Haydar Koçaker, ileride içme suyu konusunda s›k›nt› yaflanmayaca¤›n› savunuyor. Ancak Koçaker, küresel ›s›nmadan kaynakl› kurakl›¤›n artaca¤›n› da söylüyor. Türkiye’nin bütün su ifllerinden sorumlu DS‹, bu tehdide karfl› yeralt› ve yerüstü sular› ile ilgili çal›flmalar›n› sürdürüyor.

12

GÜL‹ZAR BÜYÜKKARA evre ve Orman Bakanl›¤›’na ba¤l› olarak faaliyet gösteren Devlet Su ‹flleri Genel Müdürlü¤ü (DS‹) Türkiye’nin bütün su varl›¤›ndan sorumlu olan son derece önemli bir kurum. Çünkü bütün su kaynaklar›n›n yönetiminden, gelifltirilmesinden, suyla ilgili yat›r›mlardan ve iflletmelerden DS‹ sorumlu. Vaktiyle Süleyman Demirel’in de genel müdürlü¤ünü yapt›¤› bu kurumun bafl›nda flu anda Haydar Koçaker var. Koçaker’e, Türkiye’nin “su durumu”nu ve planlar›n› sorduk. Küresel iklim de¤iflikliklerine ba¤l› kurakl›k

Ç

ne yaz›k ki DS‹ taraf›ndan da teyit ediliyor. Ancak içme sular› konusunda uzun vadede telafllanmaya gerek yok. Koçaker’e göre su kaynaklar›n› ilkel metotlar yerine modern teknolojilerle kulland›¤›m›zda ve içme suyunda gerekli tasarrufu sa¤lad›¤›m›zda su kaynaklar› bütün insanl›¤› beslemeye yetecek. Su varl›¤›m›zda gelecek y›llarda neler de¤iflecek, ne tür geliflmeler olacak? Su kaynaklar›m›z›n s›n›rl› olmas›, ya¤›fl al›nmayan dönemlerde kullan›lmak üzere suyun depolanmas›n› gerekli k›l›yor. Bu sebeple infla halin-


deki depolama tesislerinin bir an önce tamamlanmas› ve ihtiyac› karfl›layacak nispette yeni projelerin hayata geçirilmesi yönünde çaba sarf ediliyor. Böylelikle su arz› meselesinin çözümünde çok büyük bir ad›m at›lm›fl olacak. Genel müdürlü¤ümüz bu do¤rultuda son 5 y›l içerisinde 124 baraj› hizmete açt›. Suyla ilgili en büyük sorunlar›m›z nelerdir? Ülkemizdeki yar› kurak iklim flartlar›, tüm dünyada yaflanan küresel ›s›nma ve kurakl›kla da birlikte düflünüldü¤ünde mevcut su kaynaklar›m›z›n ne kadar de¤erli oldu¤u anlafl›l›r. Ayr›ca ülkemiz genelinde sürekli artan nüfus ve flehirleflme oranlar› içme suyu teminini zorlaflt›r›yor. fiehirleflme, yükselen hayat kalitesi, yeni ihtiyaçlar ve dolay›s›yla yeni içme ve kullanma suyu için yeni yat›r›mlarla bak›m ve onar›ma daha fazla kaynak ay›rmay› gerektiriyor. Kentsel alanlardaki meselelerin ço¤u kaçak yap›laflmalar›n oldu¤u imars›z alanlarda yo¤unlafl›yor. Gelifligüzel oluflan bu bölgelere içme ve kullanma suyu götürmek, flehrin imarl› alanlar›na göre daha zor ve daha pahal› olarak sa¤lan›yor. fiehirleflmenin yan› s›ra küresel ›s›nma da tatl› su kaynaklar› üzerinde olumsuz etkide bulunuyor. Çevre kirlenmesinin en önemli boyutunu sanayileflme çabalar›n›n oluflturdu¤u biliniyor. Yaflanan finansman problemleri de suyla ilgili s›k›nt›lara sebep olacak

tehlikelere kaynak teflkil ediyor. Su kaynaklar›m›z› tehdit eden bir di¤er önemli konu ise zirai sulamada uygulanan yöntemler. Ülkemizde 2002’ye kadar zirai sulamada ço¤unlukla aç›k sulama sistemi uyguland›. Bu da sula-

“Su kullan›m alanlar› sürekli art›yor ama ayn› zamanda teknoloji de gelifliyor. 10 y›l önce 1 dekar›n sulanabildi¤i su ile flimdi yeni teknolojilerle maksimum tasarruf sa¤lanarak 10 dekar sulayabilmek mümkün.”

r›m›z›n ço¤unlukla heba olmas›na ve arazilerimizin fazla sulamadan dolay› tuzlanma gibi meselelerle karfl›laflmas›na sebep oldu.

“İmarsız alanlara su götürmek daha pahalı” Ankara, ‹zmir gibi flehirlerin içme sular›nda ortaya ç›kan sorunlar›n nedenleri nelerdir? Yaflanan kurakl›k ve ya¤›fllar›n azl›¤› su kaynaklar›n› tehdit ederek içme suyu temininde güçlükler yaflanmas›na neden oluyor. Nüfusla orant›l› olarak artan su ihtiyac›n›n karfl›lanmas› daha da zorlaflt›. Yaflanan kurakl›¤›n su kaynaklar›n› azaltmas› durumu daha

da güçlefltiriyor. Ayr›ca çarp›k kentleflmenin yo¤un olarak yafland›¤› büyükflehirlerde imars›z alanlara suyun götürülmesi hem daha zor hem de daha maliyetli oluyor. Bunlar› çözmek için yap›lmas› gerekenlerden bahseder misiniz? Kurumumuz ülkemizin su kaynaklar›n› optimum seviyede de¤erlendirecek tesisleri hizmete almaya devam ediyor. ‹çme suyu sektöründe hizmete al›nacak tesisler ile ülkemizin küresel ›s›nma ve sonucunda meydana gelen kurakl›k ve dolay›s›yla içme suyu sorunlar›ndan da en az düzeyde etkilenmesine çal›fl›l›yor. Ankara’da Büyükflehir Belediyesi, K›z›l›rmak Sistemi’yle ilgili çal›flmalar›n› sürdürüyor. K›z›l›rmak suyu bilindi¤i üzere flu an kullan›l›yor. ‹stanbul’da Melen Suyu vatandafllar›m›z›n hizmetine sunuldu, çal›flmalar hala sürüyor. ‹zmir’de ise Gördes Baraj› ile ilgili çal›flmalar devam ediyor. Gördes Baraj› 20 Kas›m 2008 tarihi itibari ile su tutma aflamas›na getirilecek. Suyun tasarruflu kullan›m› için bilinçlendirme e¤itiminin yayg›nlaflt›r›lmas›, gerek elektrikli alet kullan›m›nda gerekse su kullan›m›nda tasarruflu alet ve teçhizatlar›n tercih edilmesi, endüstriyel ve evsel at›k sular›n geri kazan›larak tar›mda, sanayide yeniden kullan›lmas›n›n teflvik edilmesi sa¤lanmal›. Tasarruflu kullan›m konusunda bilgiler verilmeli, suyun kullan›m› konusunda örnek olunacak davran›fllar sergilenmeli.

13


vizyon

En çok su israf› tar›mda oluyor, bunu çözmek için nas›l bir strateji takip edilecek? Bir y›lda kullan›lan toplam su miktar›n›n büyük bir k›sm› sulamada kullan›l›yor ve sulamada kullan›lan yöntemler suyun israf›na sebep oluyor. DS‹, önceki y›llarda yap›lan projelerinden farkl› olarak, 2003 y›l› sonu itibar›yla sulama sistemleri stratejisini de¤ifltirerek, ya¤murlama ve damla sulama gibi su tasarrufu sa¤layan sulama yöntemlerine uygun kapal› sisteme geçti. Daha önceki y›llarda hizmete al›nan sistemlerde ise rehabilitasyon yoluna gidiliyor. Yap›lan hesaplamalara göre kapal› sistemlere geçiflle birlikte damla ve ya¤murlama sulama yöntemlerinin uygulanmas›yla 1 milyon 800 bin hektar ilave alan›n sulanabilece¤i belirlenmifltir. ‹çme sular›nda yaflanan kirlili¤i çözmek ve önlemek için ne tür önlemler al›nacak? ‹çme suyu üretimi için ülkemizde genel olarak yüzeysel sular kullan›l›yor. Suyun kokusuz, renksiz ve berrak olmas› gibi sahip olmas› gereken özellik-

14

lere ulaflabilmesi için yüzeysel sular›n istenen içme suyu standartlar›na (TS 266, Avrupa Birli¤i veya Dünya Sa¤l›k Örgütü standartlar›) uygun hale getirilmesi gerekiyor. Bunu gerçeklefltirmek

“Kentsel alanlardaki meselelerin ço¤u kaçak yap›laflmalar›n oldu¤u imars›z alanlarda yo¤unlafl›yor. Gelifligüzel oluflan bu bölgelere içme ve kullanma suyu götürmek, flehrin imarl› alanlar›na göre daha zor ve daha pahal›. fiehirleflmenin yan› s›ra küresel ›s›nma da tatl› su kaynaklar› üzerinde olumsuz etkide bulunuyor.” için ise kentlerde uygun ar›tma tekni¤ine sahip içme suyu ar›tma tesislerinin infla edilip iflletmeye al›nmas› kaç›n›lmaz. Sa¤l›kl›, güvenilir ve standart-

lara uygun içme suyu temini için, içme suyu ar›tma tesisleri yat›r›mlar› ülkemizde h›zla artarak devam ediyor. 2007 Aral›k ay› itibar›yla DS‹ Genel Müdürlü¤ünce 23 adet içme suyu ar›tma tesisi iflletmeye al›nd›. 11 adet içme suyu ar›tma tesisinin ise inflaat› ile proje çal›flmalar› devam ediyor. Türkiye’nin barajlar›nda teknolojik altyap› yeterli mi? Günümüzde baraj yap›m› ve tasar›m›nda dünyada uygulanan tüm mühendislik çal›flmalar› ülkemizde de baflar›yla uygulan›yor. DS‹ dünya çap›nda tüm teknolojileri say›sal olarak de¤erlendirip kullan›yor. Ülkemizde 2007 sonu itibar›yla Uluslararas› Büyük Barajlar Komisyonu (ICOLD) standartlar›na uygun 618 adet baraj mevcut. Pek çok su kayna¤›n›n kurudu¤uyla ilgili her gün yeni bir haber okuyoruz. Bu kuruman›n sebepleri nelerdir, bunlar›n önüne geçilebilecek mi? Küresel ›s›nma ve beraberinde gözlenen kurakl›k, pek çok su kayna¤›nda


görülen bu kuruman›n sebebidir. Küresel iklim de¤iflimi ile birlikte buharlaflman›n artabilece¤i, ya¤›fllar›n mevsimlik da¤›l›m› ve fliddetinin de¤iflebilece¤i, kar örtüsünün azalabilece¤i zaten öngörülüyor. Sera etkisi sebebiyle yeryüzü s›cakl›¤›n›n artmas› ile denizler, göller ve nehirlerden daha çok buharlaflma olmas› ve rüzgarlar›n yön de¤ifltirmesi neticesinde normalde ya¤›fl alan yerlerde afl›r› kurakl›k görülmesi olas›. Küresel ›s›nma ve kurakl›¤›n neden oldu¤u su kaynaklar›ndaki kurumalar maalesef ülkemizde de bu flekilde etkisini gösteriyor. Ancak genel müdürlü¤ümüz bu etkileri en aza indirmek gayesi ile çal›flmalar›n› sürdürüyor.

“Türkiye suyunu hakça paylaşıyor” Su ihtiyac› yüksek komflular›m›z var. Kaynaklar›m›z›n tehlike alt›nda oldu¤unu söyleyebilir miyiz? Ortado¤u bulundu¤u co¤rafya itibar›yla dünyan›n genelinde yaflanan su problemini daha yo¤un olarak yafl›yor. Türkiye, F›rat Havzas›’ndaki su yap›lar›n› tamamlay›p, komflular›n›n da ihtiyaçlar›n› göz önünde bulundurarak hakça bölüflüm ilkesini uyguluyor. Türkiye, ayr›ca bütün komflular› ile su kaynaklar›n›n optimum de¤erlendirilmesi ilkesi çerçevesinde görüfl birli¤inde. Suriye ile Asi Nehri üzerinde Asi Baraj›, Bulgaristan ile Meriç Nehri üzerinde Suakaca¤› Baraj› gibi ortak projeler yürütülüyor. En önemli husus su kaynaklar›m›z›n, israf edilmemesi halinde, gelecekte insanl›¤› ve bölgeyi bekleyen bir tehlike olmayaca¤›n›n görülmesi ve anlafl›lmas›. Su kaynaklar›n›n etkin de¤erlendirilmesi ve hakça paylafl›m›n gerçeklefltirilerek uluslararas› diyaloglar›n sa¤lanmas› aç›s›ndan flart. Yani su kaynaklar› havza baz›nda planlanarak ihtiyaçlar net olarak ortaya konulmal›. Su kullan›m alanlar› sürekli art›yor ama ayn› zamanda teknoloji de gelifliyor. 10 y›l önce 1 dekar›n sulanabildi¤i su ile

flimdi yeni teknolojilerle maksimum tasarruf sa¤lanarak 10 dekar sulanabiliyor. Yani su kaynaklar›n› ilkel metotlar yerine modern teknolojilerle kullan›r ve içme suyunda gerekli tasarrufu sa¤larsak su kaynaklar› bütün insanl›¤a yeter. Dolay›s›yla su kaynaklar› konusunda gerilime mahal yoktur. Ar›tmayla ilgili teknolojilere Türkiye ne kadar yat›r›m yap›yor? Deniz suyundan içme suyu üretmek reverse osmos (ters ozmoz) tekni¤i kullan›larak mümkün. Bu, tatl› su kaynaklar› olmayan ya da çok k›t olan ülkelerde kullan›l›yor. Türkiye’de tatl› suyu ar›t›p içme suyu üretmek için kullan›lan konvansiyonel tip ar›tma tesislerine göre, deniz suyundan içme suyu ar›t›m› için kullan›lan reverse osmos tekni¤inin hem yat›r›m hem de iflletme maliyeti, tatl› su ar›tmas›ndan yaklafl›k 20 kat daha yüksek. Ülkemizde tatl› su kaynaklar›n›n etkin ve verimli kullan›lmas› durumunda, yat›r›m ve iflletme maliyetleri tatl› su kaynaklar›ndan içme suyu üretimi ile k›yaslanamayacak kadar yüksek olan deniz suyundan içme suyu üretimine gerek olmayaca¤› düflünülüyor. I

200’den fazla su laboratuvarı Toprak ve su kaynaklar›n›n sürdürülebilir geliflimine yönelik olarak haz›rlanan projelerle ilgili araflt›rma faaliyetleri, DS‹ Genel Müdürlü¤ü merkezinde bulunan 7 laboratuvar taraf›ndan yap›l›yor. Uygulama ile ilgili kalite kontrol hizmetleri ise merkezdeki laboratuvarlarla birlikte, bölge müdürlükleri s›n›rlar› dâhilindeki 200 dolay›nda çeflitli tipte laboratuvar taraf›ndan gerçeklefltiriliyor. Laboratuarlarda su kaynaklar›n›n korunmas›, gelifltirilmesi ve kullan›ma sunulmas›na yönelik 4 çeflit çal›flma yap›l›yor: • Göl, akarsu ve yeralt› sular›n›n kirlenmeleri ve kimyasal olarak kalitelerinin belirlenmesi çal›flmalar› • Yeralt› ve yerüstü sular›m›z›n radyoaktivite yönünden incelenmesi • Hidrolik yap›larda karfl›lafl›lan sorunlar›n fiziksel ve matematiksel modelleme yöntemleri ile çözümlenmesi • DS‹ birimlerinin zemin mekani¤i ve temel mühendisli¤i konular›nda karfl›laflt›¤› sorunlar›n deneysel çal›flmalar ile çözümlenmesi ve araflt›r›lmas›

15



Nesillerce bol suyumuz, temiz havam›zla övündük. fiimdilerde görüyoruz ki, kifli bafl›na düflen 1652 metreküplük kullan›labilir suyumuzla, su zengini say›lan ülkelerin epey gerisindeyiz. Yak›nda su fakiri olmam›z iflten bile de¤il. Buna ra¤men su yönetiminde yap›lan büyük hatalar bizi hem kurakl›¤a hem de içme suyu k›tl›¤›na do¤ru h›zla sürüklüyor. Bir an önce do¤ru su yönetimi ve tasarruf yöntemleriyle suyumuza sahip ç›kmak zorunday›z!


dosya

TEMEL KARATAfi

T

ürkiye’yi dünyaya tan›tmak amac›yla kullan›lan görüntüler aras›nda mutlaka, denizler, göller ve fl›r›l fl›r›l akan ça¤layanlar› gösteren kareler yer al›r. ‹lkokuldan itibaren ders kitaplar›nda onlarca nehir ad› ö¤reniriz. Öyle ki bunlar›n birkaç› debileri ve uzunluklar›yla dünya s›ralamas›nda “en”ler aras›ndad›r: F›rat, Dicle, Asi, Seyhan, Ceyhan… Bu isimlere yaln›zca ders kitaplar›nda de¤il, türkülerde, fliirlerde, hikayelerde de s›kça rastlar›z. Tüm bunlar da bizlerde kendi ülkemizle ilgili önemli bir yan›lg›y› besler: Türkiye su zenginidir! Genelde oldu¤u gibi bu yan›lsama da, somut verileri de¤il, görüntüyü önemsemekten kaynaklan›yor. Oysa veriler daha farkl› bir gerçe¤e iflaret ediyor: Türkiye su fakiri olma yolunda h›zla ilerliyor. Devlet Su ‹flleri Genel Müdürlü¤ü (DS‹) verilerine göre, ülkemizde y›ll›k ya¤›fllar 501 milyar metreküp su getiriyor. Bu suyun 274 milyar metreküpü toprak ve su yüzeyleriyle bitkilerden olan buharlaflmalar yoluyla atmosfere geri dönüyor. 69 milyar metreküplük k›sm› yeralt› suyunu besliyor. 158 milyar metreküplük k›sm› ise ak›fla geçerek akarsu-

lar vas›tas›yla denizlere ve kapal› havzalardaki göllere boflal›yor. Yeralt› suyunu besleyen 69 milyar metreküplük suyun 28 milyar metreküpü p›narlar vas›tas›yla yerüstü suyuna tekrar kat›l›yor. Ayr›ca komflu ülkelerden ülkemize ortalama 7 milyar metreküp su geliyor. Böylece ülkemizin brüt yer üstü suyu potansiyeli 193 milyar metreküpe ulafl›yor. Ülkemizin toplam yenilenebilir su potansiyeli brüt 234 milyar metreküp. Kullan›labilir yer üstü suyu potansiyeli ise y›lda ortalama 98 milyar metreküp. Bu suyun 95 milyar metreküpü yurtiçindeki akarsulardan, 3 milyar metreküpü ise komflu ülkelerden geliyor. Yeralt› suyu ise 14 milyar metreküp civar›nda. Yani Türkiye’nin y›ll›k ortalama su miktar› 112 milyar metreküp. Bütün bu rakamlara bakarak ne kadar çok suyumuz oldu¤u düflünülebilir. Ama asl›nda di¤er ülkelerle bir karfl›laflt›rma yap›l›rsa bu oranlar›n su fakiri ülkelerin su varl›¤›n›n çok üstünde olmad›¤› kolayca anlafl›l›r. Uluslararas› standartlara göre, y›lda kifli bafl›na düflen kullan›labilir su miktar› 8 – 10 bin metreküpten daha fazla olan ülkeler su zenginiyken, kifli bafl›na bin metreküpten daha az su düflen ülkeler su fakiri s›n›f›nda. Türki-

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar

Suda koordinasyona çözüm su yasas› “Arazi toplulaflt›r›lmas› ve toprak reformunda istenilen düzeye gelinememifl olmas› nedeniyle, toprak ve su kaynaklar›na yönelik uygulanan projeler zaman›nda bitirilemiyor ve ülkemiz sosyo-ekonomik aç›dan zarar görüyor. Bölge farkl›klar› göz önüne al›narak, uygun sulama yöntemlerinin kullan›lmas›, toprak erozyonunun korunmas›, taflk›nlar›n önlenmesi ve toprakta besin elementlerinin bulundu¤u yerden uzaklaflmas› önlenmifl olacak. Suyun, toprak-bitki-çevre iliflkisi dikkate al›narak gerekli programlar çerçevesinde da¤›t›lmas› sa¤lanmal›. Sulamaya aç›lan alanlar›n tesviyesi yap›lmal›. Buharlaflma kay›plar›n› en aza indirmek için gece sulanmas›na gereken önem verilmeli. Koordinasyondaki zorluklar göz önünde bulundurularak ve alanla ilgili sorunlar› yerinde ve köklü çözümlere kavuflturmak için Toprak-Su Teflkilat›’n›n mutlaka tekrar kurulmas› gerekiyor. Bunlar›n yan›nda su konseyi kurulmal› ve suyun etkili bir flekilde kullan›m› için su yasas› ç›kar›lmal›.”

18

ye’de kifli bafl›na 1652 metreküp su düflüyor. Bu verilere göre flimdilik su fakiri de¤iliz ama su zengini hiç de¤iliz.

Suyun yüzde 30’unu kullanıyoruz Türkiye flu anda sahip oldu¤u su potansiyelinin sadece yüzde 30’unu kullan›yor. Yani, su potansiyelimiz 112 miyar metreküp iken bunun ancak 40 milyar metreküpünü kullanabiliyoruz. Türkiye, bütün potansiyeli kullanmaya yetecek bütçeyi henüz ay›ram›yor. Ayr›ca düzensiz ak›mlara sahip nehirler nedeniyle


de, kullan›labilir su ile potansiyel su miktar› aras›ndaki uçurum art›yor. Su, bölgelere eflit olarak da¤›lmad›¤› gibi ya¤›fllar da son derece düzensiz. Bu nedenle s›k s›k taflk›nlar yaflan›yor. Bunun gibi co¤rafi koflullar suyun ekonomik olarak de¤erlendirilmesine engel oluyor. Bunlar›n yan›nda, su konusunda ulusal bir devlet politikas›n›n olmay›fl›, su kullan›m› ve yönetimi hakk›nda bir kanunun henüz ç›kar›lamamas› bir an önce al›nmas› gereken önlemleri geciktiriyor. Su yönetiminde karfl› karfl›ya kal›nan en önemli s›k›nt›lardan biri de konuyla ilgili kurumlar aras› eflgüdüm eksikli¤i. Arazi kullan›m ve tar›msal üretim planlamas›n›n bulunmamas› nedeniyle toprak ve su kaynaklar›, bilinçsiz bir flekilde kullan›l›yor.

temizliyor. Oysa kentleflme, sanayi, at›k sular›n ar›t›lmamas›, akarsu havzalar›n›n yanl›fl yönetimi gibi d›fl etkenler, kirlili¤in geri dönüflü olmayan bir flekilde t›rmanmas›na neden oluyor. Kirlilikle savaflmak için, her türlü teknolojik ve endüstriyel uygulaman›n ve kullan›m yöntemlerinin çevre dostu ve do¤al dengeyi koruyucu olmas› gerekiyor. Ayr›ca endüstriyel ve kentsel at›klar›n ar›t›ld›ktan sonra do¤aya gönderilmesi flart. Ancak Türkiye’de art›ma tesisleri yeterince yayg›n de¤il. Türkiye ‹statistik İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp

Özellefltirme su kaynaklar›m›z› talan edecek “Suyu iki büyük tehlike bekliyor. Birincisi su kaynaklar›n›n azalmas› ve kaynaklar›n yeterince de¤erlendirilememesi. ‹kincisi ise su konusunda yap›lmas› planlanan özellefltirmeler. Son 20 y›ll›k süreçte

Kirliliğe dur denmeli

geliflen ve suyu metalaflt›ran küresel politikalar yüzünden dünya nüfusunun yaklafl›k yüzde 5’inin kulland›¤› suyun yönetimi ulus ötesi

Suyu tehdit eden en önemli unsurlardan biri kirlilik. Su, kirlilikten en çok etkilenen do¤al kaynaklar›n bafl›nda geliyor. Sudaki kirlili¤in temel nedeni, endüstriyel at›klar ve do¤al dengenin bozulmas›. Do¤al denge bozulmad›¤› sürece, do¤al çevrim kendi dengesini koruma yetene¤ine sahip. Yani do¤al olarak kirlenen su, zamanla kendi kendini

flirketlere geçti. Ülkemizin hidroelektrik potansiyelinin de¤erlendirilmesi her fleyden önce enerji a盤›n›n azalmas›n› ve mevcut durumda sulanamayan tar›msal alanlar›n sulanmas›n› sa¤layacak. Ancak, hidroelektrik potansiyelimizin, nehirleri özellefltirmeye ve bunlar üzerinde hidroelektrik santralleri yapmaya varan yaklafl›m› meflrulaflt›rmas›na yol açmamas› gerekiyor. Ülkemizde akarsular özellefltiriliyor ve kâr amaçl› yat›r›mlar›n önü aç›l›yor. Suyu ticari bir meta olarak gören anlay›fl›n nehirlerimizi talan etmesinin önüne geçilmeli. Suyu daha ifllevsel kullanma durumuna özellefltirme yoluyla geçmeye izin verilmemeli.”

19


dosya

Kurumu verilerine göre, toplam nüfusun yüzde 68’ine kanalizasyon hizmeti veriliyor. Belediyelerin sadece yüzde 8’inde ar›tma tesisi var. Toplam nüfusun sadece yüzde 36’s›n›n at›k sular› ar›t›l›yor. Organize sanayi bölgelerinde ileri at›k sular›n›n yüzde 75’i ar›tmadan geçiriliyor. Ar›t›lmadan do¤aya verilen her at›k, gelecek nesillere kalacak sa¤l›kl› suyun biraz daha azalmas›na neden oluyor. Bunlar›n yan›nda tar›m da büyük bir kirlilik kayna¤› olarak suyu tehdit edi-

yor. Ülkemizde tar›m sektöründe baz› bölgelerde afl›r› girdi kullan›m› su kaynaklar›n›n kirlenmesine neden oluyor. Ayr›ca sanayide kullan›lan ve ar›t›lmayan suyun önemli k›sm› tar›msal sulamada kullan›l›yor. Tar›mda kullan›lan bu at›k sular topra¤›n, dolay›s›yla da suyun önemli ölçüde kirlenmesine yol aç›yor. Bu nedenle sanayi tesisleri at›klar›n›n su kaynaklar›na kar›flmas›n›n önlenmesi ve gerekli ar›tma tesislerinin h›zla kurulmas› flart. Bunun yan›nda konuyla ilgili yasal mevzuatlardaki uygulama eksiklikleri giderilerek denetle-

İTÜ İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cumali Kınacı

Deniz suyuna ihtiyac›m›z yok “Su s›k›nt›s› ve kurakl›k nedeniyle gündeme sürekli ar›tma teknolojileri getiriliyor. Baz›lar› deniz suyunun ar›t›larak kullan›lmas›n› bir alternatif gibi sunuyor. Bunlar kesinlikle verimli yöntemler de¤il. Birincisi iflletme ve maliyet aç›s›ndan büyük güçlükler tafl›yorlar. ‹kincisi ise ters ozmoz gibi yöntemlerde su ar›t›l›rken içindeki faydal› mineraller kayboluyor. Bu, özellikle çocuklar›n kemik geliflimini olumsuz yönde etkiliyor. Bu ar›tma teknolojileri zaten oldukça verimsiz. Ortado¤u’da petrolü bol olan ülkeler bile bu teknolojilerden k›s›tl› olarak faydalan›yor ve ar›t›lan suyu do¤rudan tüketmek yerine di¤er su kaynaklar› ile kar›flt›r›yorlar. Bu pahal› ar›tma yöntemleri bir tarafa b›rak›larak, öncelikle sudaki kirlenmenin önüne geçilmeli ve kullan›rken tasarruf sa¤lanmal›. Türkiye’nin yeterli teknik eleman›, büyük proje yapm›fl deneyimli ö¤retim üyeleri var. Bunlar›n gelifltirece¤i su yönetim sistemleri ile var olan sular›m›z› israftan ve kirlilikten korursak suyumuz bize yetecektir.”

20

me faaliyetleri s›k›laflt›r›lmazsa kirlili¤in artarak devam etmesi kaç›n›lmaz. DS‹, Türkiye’de suyla ilgili en büyük yetkiye sahip. Yüzey ve yeralt› sular›n›n nicel yönetiminden sorumlu olan DS‹, su kaynaklar›n›n izlenmesiyle de ilgileniyor. Çevre ve Orman Bakanl›¤› ise su kaynaklar›n›n kirlilikten korunmas›yla ilgili izin ve denetlemelerden, Su Kirlili¤i Kontrol Yönetmeli¤i, Çevresel Etki De¤erlendirmesi (ÇED) Yönetmeli¤i ve Sulak Alanlar›n Korunmas› Yönetmeli¤i’nin uygulanmas›ndan sorumlu. Türkiye’de su kaynaklar›n›n yönetimi, planlanmas› ve izlenmesi ile ilgili çal›flan kurumlar›n say›s›n›n fazla olmas›, uygulamada baz› sorunlar ortaya ç›kt›¤› gerekçesiyle elefltiriliyor. Çünkü bu durum suyun nitelik ve nicelik yönetiminde farkl› uygulamalar›n ortaya ç›kmas›na neden oluyor. Ayr›ca sulama birlikleri, sulama kooperatifleri, yerel yönetimlerin farkl› uygulamalar› nedeniyle, tar›msal sulamada da etkin bir koordinasyon yap›lam›yor. Bu nedenle, “Toprak-Su Teflkilat›”n›n ve bir su bakanl›¤›n›n kurulmas› konusu s›k s›k gündeme geliyor. Böylece mevzuat›n düzelece¤i ve teknik çal›flmalar›n da bir düzene girebilece¤i umuluyor.


Su Ar-Ge’si yetersiz DS‹’ye göre, Türkiye’de kullan›lan 40 milyar metreküp suyun yüzde 10’u sanayide, yüzde 15’i içme ve kullanmada, yüzde 75’i ise tar›msal sulamada kullan›l›yor. Yani suyla ilgili politikalarda tar›msal sulaman›n en baflta yer almas› gerekiyor. fiu anda tar›msal sulamada al›nacak önlemlerle yüzde 30-40 oran›nda su tasarrufu yapmak mümkün. Bunun sa¤lanabilmesi için yap›lmas› gereken en önemli çal›flma sulama yat›r›mlar›na h›z vermek. Tar›m alanlar›n›n sulanmas›nda aç›k kanallar›n yerini kapal› sistemlerin almas› zorunlu. Tar›mda suyun ekonomik kullan›m› ve su kullan›m›nda rand›man›n art›r›lmas› için, tarla içi hizmetleri gelifltirilerek arazi ve bitkinin çeflidine göre damlama sulama veya ya¤murlama sulama sistemlerini devreye sokmak gerekiyor.

minde Ar-Ge faaliyetleri çok büyük rol oynayacak. Ancak sanayi ve tar›m sektöründe suyla ilgili Ar-Ge çal›flmalar›na yeterince ilgi gösterilmiyor. Sadece ilgili birimler taraf›ndan yap›lan Ar-Ge çal›flmalar› ise yetersiz kal›yor. Oysa su kullan›m› ve yönetiminde Ar-Ge, teknoloji ve inovasyon, hayati bir önem tafl›yor. Dünyada 1,5 milyar insan sa¤l›kl› içme suyu bulam›yor. Önümüzdeki 25 y›l içerisinde dünya nüfusunun üçte biri mutlak susuzluk tehlikesiyle karfl› karfl›ya kalacak. fiu anda her gün yaklafl›k

25 bin insan sa¤l›ks›z su kullan›m› nedeniyle ölüyor. 50 y›l sonra su s›k›nt›s› çeken 26 ülkeye 40 ülke daha eklenecek. Bu durumda dünya nüfusunun üçte ikisi su problemiyle karfl›laflacak. Türkiye’nin bu 40 ülke aras›nda yer almamas› için kaynaklar›n› en hassas flekilde yönetmesi ve her türlü su sarfiyat›n›n önüne geçmesi gerekiyor. Su kaynaklar›n›n korunmas›, kirlenmenin durdurulmas›, ar›tma tesislerinin iflletmeye al›nmas› gibi önlemler hayata geçmezse korkunç bir kurakl›¤›n ve su k›tl›¤›n›n pençesine düflmemiz kaç›n›lmaz. I

İTÜ İnşaat Fakültesi Hidrolik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Necati Ağıralioğlu

500 baraja daha ihtiyac›m›z var “Türkiye’nin bütçesi bütün su potansiyelini kurmaya yetmiyor. 1980’den beri sanayiden sonra en çok para suya yat›r›ld›. Yine de yetmiyor. Ancak flu anda havza yönetimi üzerinde durulmas› son derece olumlu bir geliflme. Eskiden bir havzada sadece ne kadar su oldu¤una bak›l›rd›. fiimdi oradaki tüm faktörler göz önüne al›n›yor. Bu

Günümüz yöntemleri ve teknolojileri sayesinde, ekonomik kazançtan ya da yaflam standartlar›ndan taviz vermeksizin de tasarruflar yap›labilir. Fakat bu yeterli de¤il. Daha az maliyetli, daha verimli ve çevre dostu teknolojilerin gelifltirilmesi gerekiyor. Yani su kaynaklar›n›n sürdürülebilir kullan›m ve yöneti-

tür bir havza yönetimi uyguland›¤› zaman birini yaparken di¤erini y›kmak söz konusu olmaktan ç›kacak. Bu yönetim biçimine göre kurulmak flart›yla Türkiye’nin flu anda su varl›¤›n› kontrol alt›na almak için 500 baraja daha ihtiyac› var. Baz›lar› barajlar›n do¤aya zarar verece¤ini, baz› ülkelerin art›k baraj yapmad›¤›n› söylüyor. Art›k baraj kurmayan Kuzey Avrupa ülkeleri var ama onlar çok fazla olan su kaynaklar›n›, zaten kontrol alt›na alm›fllar. Oysa Türkiye’ye baraj laz›m. Örne¤in ‹stanbul’da barajlar olmasayd› aylarca susuz kal›rd›k.”

Öneriler ® Kurakl›k korkusuyla geliflen su tasarrufu bilincinin süreklilik kazanmas› gerekiyor. ® Stratejik bir kaynak olan yeralt› sular›m›z›n kaçak kullan›m›na engel olunmal›. ® Endüstriyel ve evsel at›k sular›n›n geri kazan›larak tar›mda, sanayide yeniden kullan›lmas›n›n teflvik edilmesi sa¤lanmal›. ® GAP gibi sulama projelerinin baflar›s›n› art›rmak ve kayna¤› verimli olarak kullanmak için gerekli önlemler al›nmal›. ® Su kaynaklar›n›n korunmas› ve kullan›m›nda disiplinler aras› s›k› bir iflbirli¤i sa¤lanmal›. ® Türkiye, su konusunda bölgesinin özelliklerini ve kendi ihtiyaçlar›n› da dikkate alacak çözüm önerileri haz›rlayarak bunlar› uluslararas› kamuoyuna aç›klamal›. ® Aktif bir su politikas› izlenmeli, uluslararas› platformda ve Birleflmifl Milletler çerçevesinde Türkiye lehine uluslararas› kamuoyu yarat›lmal›.

® Su kaynaklar›n› kirleten iflletmelere kanunlarda yaz›l› gerekli cezai müeyyideler uygulanmal›. ® Sanayi kaynakl› ar›t›lmayan suyun tar›msal sulama yoluyla su kirlili¤ine yol açmas›n› engellemek için toprak iflleme ve girdi uygulama konular›nda e¤itim ve yay›m çal›flmalar›na a¤›rl›k verilmeli. ® Gerek sanayi gerek içme suyu kullan›m›nda su tasarrufu sa¤lanmal› ve a盤a ç›kan suyun ar›t›lmadan do¤aya b›rak›lmamas› için, gerekli altyap› çal›flmalar›na a¤›rl›k verilmeli. ® fiehir ve sulama flebekelerindeki kay›plar›n azalt›lmas›na yönelik tedbirlerin yan›nda taflk›ndan koruma, sulak alanlar› koruma ve a¤açland›rma gibi idari tedbirler de al›nmal›. ® Bireyler bu konuda bilinçli olmal› ve su tasarrufunda üzerlerine düflen vazifeleri yerine getirmeli. Gerek elektrikli alet kullan›m›nda gerekse su kullan›m›nda tasarruflu alet ve teçhizatlar tercih edilmeli.

21


özel haber

suya yön verecek teknoloji: co¤rafi bilgi sistemi Co¤rafi Bilgi Sistemi (CBS) su yönetiminde büyük rol oynayan son derece ileri bir teknoloji. Pek çok kamu kurumunun faydaland›¤› CBS, uydu görüntülerinden yararlanarak, yüzey sular› hakk›ndaki pek çok bilgiyi yüzde 100’e varan do¤ruluk oranlar›yla yorumluyor. Yeralt› sular› hakk›nda da çok genifl ve faydal› bilgiler veriyor.

HANDE AKKAfi

S

u kaynaklar›n›n gelifltirilip korunmas› ve sürdürülebilir su temini için ak›lc› bir su yönetimi büyük önem tafl›yor. Su yönetiminin önemi anlafl›ld›kça, Co¤rafi Bilgi Sistemi (CBS) denen teknolojinin de y›ld›z› parlamaya bafllad›. CBS, konumsal tabanl› grafik ve grafik-olmayan veri ve bilgilerin toplanmas›, yönetimi, ifllenmesi, analiz edilmesi ve sunulmas› ifllevlerini bütünleflik olarak olanakl› k›lan bilgi sistemlerine deniyor. Yer ve do¤a bilimleri baflta olmak üzere, pek çok disiplinde kullan›ld›¤› için, CBS’ye farkl› tan›mlar da getiriliyor. Baz› disiplinler CBS’yi konumsal Jeodijital Genel Müdürü Hayati Koyuncu

22

bilgi sistemlerinin tümünü içeren ve co¤rafi bilgiyi irdeleyen bir bilimsel kavram, baz›lar› da konumsal bilgileri say›sal yap›ya dönüfltüren bilgisayar tabanl› bir araç olarak tan›ml›yor. Organizasyona yard›mc› olan bir veri taban› yönetim sistemi tan›m› da yanl›fl de¤il. 20. yüzy›l›n son çeyre¤inde bafllayan bilimsel ve teknolojik geliflmeler, özellikle telekomünikasyon, uzay, havac›l›k, bilgisayar ve bilgi teknolojileri konular›nda yap›lan bulufllar büyük de¤ifliklikler ya-

ratt›. Özellikle, bilgisayar ve bilgi teknolojilerinin geliflmesi ve kullan›m›n›n artmas›na paralel olarak analog ortamda haz›rlanan ve arflivlenen co¤rafi veriler say›sal ortama aktar›lmaya bafllad›. Böylece CBS gibi bilgi sistemleri ortaya ç›kt›. Bir CBS sistemi, yaz›l›m, donan›m ve veriden olufluyor. CBS'lerin kurulmas› ve iflletilmesi için en temel unsur veriler. Jeo-enformasyon sistemleri ve iliflkili teknolojiler konusunda hizmet veren Jeodijital firmas›n›n genel müdürü Hayati Koyuncu, do¤al kaynaklar›n ve maden yataklar›n›n araflt›r›lmas›, iflletilmesi için, CBS’den büyük oranda faydalan›ld›¤›n› söylüyor. Koyuncu’nun anlatt›klar›na göre CBS, bir çal›flmadaki zaman al›c› ve maliyetli veri toplama aflamas›na son vermiyor ancak konumsal verilerin ve mekansal de¤iflikliklerin daha etkin ve h›zl› bir biçimde de¤erlendirilmesine yard›mc› oluyor. Çünkü CBS, büyük veri setleriyle çal›flabilme yetene¤ine sahip ve çeflitli de¤iflkenleri karar destek amaçl› olarak birlefltiriyor ve sorguluyor.


projelerinin planlama, tasar›m ve uygulamalar›nda kullan›l›yor. Atmosferik su bilgileri daha çok meteorolojik amaçl› uydulardan elde ediliyor. Bu uydular atmosferdeki bulut örtüsünü tan›mlama, bulut türü ve devaml›l›¤›, rüzgar h›z›, hava ›s›s›, günefl radyasyonu, buharlaflma ve nem de¤iflimine iliflkin bilgilerin türetilmesinde etkin flekilde kullan›l›yor. Yüzey suyu bilgileri ise uydu görüntüleri kullan›larak yüzde 100’e varan do¤rulukta tan›mlanabiliyor.

Verilere standart getiriyor CBS, disiplinler ve kurumlar aras› eflgüdümde, bilgi paylafl›m›nda etkin rol oynayan önemli bir biliflim sistemi. Sistem, co¤rafi veri üreten kurumlar›n veri üretim ve sunum süreçlerini belirli standartlara adapte ederek yürütmeye zorluyor. Koyuncu “Sistemin en zor taraf›n› verilerin dönüflümü, üretimi, standardizasyonu ve depolanmas› oluflturuyor” diyor. Bu nedenle CBS’nin kurulumu sürecinde, öncelikli olarak sistem analizi ve planlama çal›flmalar›n›n yap›lmas› önemli. Koyuncu’ya göre sistem analizi çal›flmalar›yla eflzamanl› olarak kullan›c›lar›n istihdam› ve e¤itimi gerçeklefltirilmeli, daha sonra da donan›m ve yaz›l›m temini çal›flmalar› kademeli bir flekilde yürütülmeli. Türkiye’de, daha etkin ve dinamik bir su yönetiminin oluflturulmas› için bu tür teknolojilerin daha yo¤un olarak kullan›lmas› gerekiyor. Kamu yönetiminin yeniden yap›land›r›lmas› amac› tafl›yan birçok proje için de¤iflik kamu kurum ve kurulufllar› bu teknolojiden faydalan›yor. Özellikle Harita Genel Komutanl›¤›, Tapu Kadastro Genel Müdürlü¤ü, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlü¤ü, Orman Genel Müdürlü¤ü, Devlet Su ‹flleri Genel Müdürlü¤ü, Devlet Meteoroloji ‹flleri Genel Müdürlü¤ü, büyükflehir belediyeleri ve di¤er belediyeler bu teknoloji sayesinde önemli bilgileri kolayl›kla yönetiyor.

Bütün sular takip ediliyor 1990’l› y›llar›n bafl›nda “Türkiye Ulusal Co¤rafi Bilgi Sistemi” oluflturulmas›yla

ilgili fikirler gündeme gelmiflti. Harita Genel Komutanl›¤› ve Baflbakanl›k Devlet Planlama Teflkilat› koordinasyonu alt›nda, di¤er ilgili kurumlar›n da kat›l›m› sa¤lanarak de¤iflik çal›flmalar yürütüldü. Fakat günün teknolojik koflullar›na uygun bir yasal düzenleme henüz yok. Koyuncu’ya göre, e¤er bu çal›flma bir an önce tamamlan›rsa co¤rafi veri üretim ve paylafl›m ulusal standartlar›n›n belirlenmesi yasal bir zemine ba¤lanm›fl olacak. Ayr›ca kurum içi ve kurumlar aras› veri üretimi ve paylafl›m›nda eflgüdüm ve standardizasyonu da mümkün k›lacak. CBS, su kaynaklar›n›n gelifltirilip korunmas› ve sürdürülebilir su temini için ak›lc› bir su yönetimi çal›flmalar›n›n planl› bir flekilde yap›lmas› ve izlenmesinde büyük rol oynuyor. Su kaynaklar›n›n yönetimi için gerekli hidrolojik bilgiler atmosferik, yüzey ve yeralt› sular›ndan elde ediliyor. Bu bilgiler çeflitli amaçlara yönelik su kaynaklar›

Uydulardaki alg›lay›c›lar, yeralt› suyunu do¤rudan tespit edemiyor. Ancak yeralt› suyu araflt›rmalar›nda kullan›labilecek yeryüzünün güncel bilgilerini içeren görüntülerini de veriyor. Jeologlar, hidrojeologlar (yeralt› suyu uzmanlar›) ve di¤er do¤a bilimciler çok genifl bölgeleri ve küçük yerel alanlar› ayn› anda uydu görüntüleriyle inceleyebiliyorlar. Yeralt›n›n hidrolojik durumu, bitki örtüsü, akarsular, toprak ve toprak nemi anomalileri gibi özelliklerden yararlanarak yorumlanabiliyor. Bunlar›n yan›nda suyla iliflkili veri tabanlar›n›n oluflturulmas› ile su havzas› ve alt havza drenaj alanlar›n›n belirlenmesi, arazi kullan›m› ve kamulaflt›rma etütleri, sulama sahalar›n›n ve su ihtiyac›n›n belirlenmesi gibi konularda da CBS’den faydalan›l›yor. CBS, kanal güzergahlar›n›n tespiti, taflk›n alanlar›n›n belirlenmesi, yeralt› suyu kullan›m›n›n planlanmas› ve projelendirilmesi, harital› istatistik bültenlerinin haz›rlanmas› gibi uygulamalarla suyun kontrolünde çok önemli bir rol oynuyor. I

CBS ile etkin su yönetimi “Etkin su yönetimi, meteorolojik ve hidrolojik verilerin güvenilirli¤i ile sa¤lanabilir. Söz konusu veriler; ya¤›fl miktar›, akarsular›n tafl›d›¤› su hacmi ve de¤iflkenli¤i, akarsu havzas›ndaki topo¤rafik yap›, jeolojik ve hidrojeolojik özellikleri, toprak ve bitki örtüsü özellikleri, sulanacak alanlar›n boyutu, suyun tar›msal kullan›m oran› fleklinde s›ralanabilir. Di¤er taraftan selden etkilenebilecek alan geniflli¤i ve bu konuda erken uyar› olana¤›na sahip olabilme, eldeki mevcut verilerin do¤rulu¤u ile mümkün. Ayr›ca toprak neminin zaman›nda ve hassas bir flekilde belirlenmesi, ürün rekolte tahmini ve tar›msal planlama için oldukça önemli. Bu ve benzer su ile ilgili dinamik bilgilerin elde edilmesi ve yorumlanmas› Co¤rafi Bilgi Sistemi (CBS) ile mümkün oluyor. Dolay›s›yla, su ile ilgili kurum ve kurulufllar›n CBS tabanl› su kaynaklar› yönetiflim uygulamalar›na h›z vermeleri çok önemli.”

23


perspektif

Avrupa nüfusunun yaklafl›k üçte biri, k›y›ya 50 km uzakl›kta yafl›yor ve su seviyelerinin yükselmesi bu insanlar için ciddi bir tehlike arz ediyor. Bunun yan›nda, Akdeniz k›y›lar›ndaki nehir havzalar›nda su k›tl›¤› giderek art›yor. 1990’dan beri, su k›tl›¤›ndan zarar gören topluluklar›n ve arazilerin say›s› neredeyse her sene iki kat›na ç›k›yor. Bu süreçte iklim de¤ifliminin y›k›c› etkileri ise tart›fl›lmaz bir düzeye gelmifl durumda. Tulû GÜMÜfiTEK‹N

AB su politikas›na entegre bir çerçeveden bak›fl

mavi küreyi korurken

Y

eryüzünde en genifl alan› kapsamas›ndan ötürü dünyam›z›n “Mavi Küre” olarak nitelendirilmesini sa¤layan su kaynaklar›n›n potansiyeli, bir dizi etkenden dolay› gün geçtikçe azal›yor, suyun maliyeti art›yor, kifli bafl›na düflen su miktar›nda ise gözle görülür bir azalma e¤ilimi kaydediliyor. Bilinçsiz tar›m, çarp›k sanayileflme, düzensiz yerleflme, iklim de¤iflikli¤i, altyap› yetersizli¤i ve bunun gibi birçok parametrenin rol ald›¤› bu süreç, yerkürenin hemen hemen tüm noktalar›n› etkiliyor. Su sorununa Avrupa penceresinden bak›ld›¤›nda, Kuzey Avrupa’da ya¤›fl oran› artarken, Güney Avrupa’n›n kurakl›k tehlikesiyle karfl› karfl›ya kald›¤› görülüyor. 1998’den beri Avrupa’da 100’den fazla büyük çapl› su bask›n› oldu ve çok büyük tahribatlara neden oldu. Su bask›nlar›n›n fliddeti ve s›kl›¤›n›n önümüzdeki dönemlerde artmas› da bekleniyor. Bu noktada hat›rlatmak isterim ki, Avrupa Birli¤i Dayan›flma Fonu (EU Solidarity Fund) 2002 y›l›nda Avusturya, Almanya ve Çek Cumhuriyeti’nde yaflanan su bask›nlar› karfl›s›nda zarar gören bu halklara yard›mc› olmak amac›yla kurulmufltu ve ne yaz›k ki bu

24

fona giderek daha fazla baflvurma ihtiyac› do¤uyor. Bir süredir Avrupa çap›nda yap›lan kamuoyu araflt›rmalar›nda (Eurobarometer) çevre sorunlar› denildi¤inde ilk s›ray› sürekli su kirlili¤ine iliflkin endifleler al›yor. Avrupa nüfusunun yaklafl›k üçte biri, k›y›ya 50 km uzakl›kta yafl›yor ve bu sebepten ötürü, su seviyelerinin yükselmesi bu insanlar için ciddi bir tehlike arz ediyor. Bunun yan›nda, Akdeniz k›y›lar›ndaki nehir havzalar›nda su k›tl›¤› giderek art›yor. 1990’dan beri, su k›tl›¤›ndan zarar gören topluluklar›n ve arazilerin say›s› neredeyse her sene iki kat›na ç›k›yor. Bu süreçte iklim de¤ifliminin y›k›c› etkileri ise tart›fl›lmaz bir düzeye gelmifl durumda. Su ne s›n›r tan›yor, ne de tek boyutlu yaklafl›mlara hapsoluyor. Nehir havzalar›n›n birden çok ülkeyi kapsamas› ve buna koflut olarak birçok ülkeyi etkiler mahiyette sorunlara neden olmas›, su politikas›n› küresel ba¤lamda alg›lamay› zorunlu k›l›yor; çok boyutlu bir bak›fl aç›s›yla bütünlükçü bir strateji gelifltirmeyi gerektiriyor. AB, Su Politikas›’ndaki çal›flmalar›na 2000 y›l›ndan itibaren yeni bir ivme kazand›rd›. 2008’e geldi¤imizde ise, bu alandaki kararl›l›¤›


o denli güçlendirdi ki, Zaragoza’da düzenlenecek “Su ve Sürdürülebilir Kalk›nma” konulu Uluslararas› Expo Fuar›’na “Yeni su kültürünün AB taraf›ndan dünya çap›nda nas›l tan›t›ld›¤›” temas› ile kat›l›yor. AB’nin bu çerçevede savundu¤u yaklafl›m ise flu flekilde özetlenebilir: “Su kaynaklar›n›n gerek bölgesel, gerekse dünya düzeyinde paylafl›m›, olas› bir seçenek de¤il, gerçekler taraf›ndan gerekli k›l›nan bir yükümlülüktür. ‹nsano¤luna düflen görev ise, teknolojiyi ve bilgi birikimini gelifltirmek suretiyle, bütüncül ve sürdürülebilir bir su yönetimine eriflmek için bir yol bulmaktad›r. Avrupa Birli¤i, elindeki tüm olanak ve kaynaklar› kullanarak bu hedefi tutturmaya çal›flacakt›r.”

çok farkl› boyutlarda etkiler oluflmas› da öncelikli olarak göz önünde bulundurulmas› gereken konular›n bafl›nda geliyor. Avrupa Birli¤i’nin Su Politikas›’n› inceleyecek olursak, söz konusu politikan›n, birbirini izleyen 3 dalga fleklinde geliflti¤ini görüyoruz: Birinci dalgada, belirli sular için (örne¤in, içme suyu) kalite standartlar› öngörülmüfl; ikinci dalgada, kirlili¤e kayna¤›nda müdahale hususuna odaklan›larak, kentsel at›k, nitrat gibi alanlarda düzenlemelere gidilmifl; üçüncü dalgada ise, bu iki dalgay› konsolide etmek suretiyle Su Politikas›’nda kapsaml› bir yeniden yap›land›rma sürecine gidilerek 2000 y›l›n›n Ekim ay›nda Su Çerçeve Yönergesi benimsenmifltir.

Su çerçeve yönergesi Zaragoza’da bir husus hemen dikkatimi çekti: Halihaz›rda Avrupa Birli¤i düzeyinde su k›tl›¤›ndan etkilenen en az 14 Üye Devlet ve yaklafl›k 100 milyon kifli bulunuyor ve bunun bafll›ca sebepleri aras›nda iklim de¤iflimi oldu¤u kadar, ilgili tüm sektörlerin suyu etkin kullanamamas› var. AB, iklim de¤ifliminin su kaynaklar› üzerindeki etkisini azaltmak için 2007 y›l›ndan itibaren giriflimlerini art›rd›; Temmuz 2007’de su k›tl›¤› konusunda bir Tebli¤, Kas›m 2007’de su bask›nlar› riskinin yönetimi konulu bir Yönerge benimsedi; Haziran ay›nda yay›mlad›¤› ‹klim De¤iflimine Uyum konulu Yeflil Kitap’ta da bu hususa özel bir önem atfetti. Örne¤in, su k›tl›¤› konulu Tebli¤’de, bir “su hiyerarflisi” kurulmas›ndan bahsediliyor. Bir di¤er deyiflle, su tasarrufunu, suyun daha etkin kullan›m›n› ve talep yönetiminde maliyet-etkin tedbirlerin al›nmas›n› mümkün k›lan bir durum oldu¤unda, herhangi bir alternatif plan oluflturmadan önce bu tedbirler hayata geçirilebiliyor. Yasal düzenlemelerdeki bu olumlu art›fl›n sonucunda, önleme tedbirlerinin al›narak su bask›nlar› olas›l›klar›n›n ve bunlar›n etkilerinin asgariye indirilmesi amaçlan›yor. Öte yandan, su bask›nlar›n›n yönetimi, bir boyutuyla nehir havzas› yönetimini de ilgilendirdi¤i için, bu noktada yap›sal olmayan tedbirlerin de (örne¤in, sel esnas›nda suyun tutulmas› için do¤al taflk›n ovalar› kurulmas› gibi) al›nmas› gerekiyor. Ancak, iklim de¤iflikli¤i ile insan faaliyetlerinin birleflmesi sonucu, su kaynaklar› üzerinde

Su Çerçeve Yönergesi’nin öncelikli 6 hedefi var: • Nehir havzalar›n›n entegre yönetimi • Yüzey sular› ve yeralt› sular›n›n bütüncül olarak korunmas› • 2015 y›l›na kadar sular›n “iyi kalite”ye eriflmesinin sa¤lanmas› • Su kalite standartlar›n›n ve emisyon kontrolünün birlikte de¤erlendirilip, öncelikli zararl› maddelerin ortadan kald›r›lmas› • Suyun rasyonel kullan›m›n› sa¤layacak flekilde do¤ru fiyatland›r›lmas› • Su yönetiminin bütün paydafllar› içerecek flekilde yap›land›r›lmas› Görülüyor ki, Su Çerçeve Yönergesi’nin temel ald›¤› kilit ö¤eler, AB çap›nda bütün su kaynaklar›n›n entegre bir bak›fl aç›s›yla korunmas›, hedef tarih olan 2015 y›l›na kadar “iyi bir kalite”ye ulafl›lmas›, su yönetiminin nehir havzas› temelinde yap›land›r›lmas›, suyun etkin kullan›m› için do¤ru fiyatland›r›lmas› ve havza yönetim planlar›nda yerel yönetiflimi sa¤layacak flekilde bütün paydafllar›n (belediyeler, sivil toplum kurulufllar›, çiftçiler, vs.) katk›s›n›n sa¤lan›lmas›d›r. K›saca, amaçlanan “su kaynaklar›n›n sürdürülebilir, kat›l›mc› ve etkin yönetimi”dir. Su Çerçeve Yönergesi’nin uygulama sürecine de, belirli bir metodolojinin takip edilmesi ve fleffafl›¤› aç›s›ndan dikkat çekilmesinde fayda görüyorum: • 2013 y›l›n›n Aral›k ay›na kadar Yönerge hükümleri ulusal mevzuata yans›t›lacak ve havza s›n›rlar› belirlenecek

25


perspektif

• 2004 y›l›n›n Aral›k ay›na kadar çevresel ve ekonomik analizler gerçekleflecek • 2006 y›l›n›n Aral›k ay›na kadar uygulamaya yönelik ‹zleme Programlar› oluflturulacak ve halk›n sürece kat›l›m› bafllat›lacak • 2008 y›l›n›n Aral›k ay›na kadar Taslak Havza Yönetim Planlar› oluflturulacak, bu planlar 2009 y›l›n›n Aral›k ay›nda nihai olarak sonuçland›r›lacak • 2015 y›l› ve sonras›nda ise, uygulama, de¤erlendirme ve düzeltme süreci iflleyecek Bu denli sistematik ve rasyonel bir metodoloji eflli¤inde düzenlenen Su Politikas›’n›n uygulamaya aktar›lmas›nda da ayn› derecede titizlik ve kararl›l›k gerekiyor kuflkusuz. Her ne kadar bir “Yönerge” (Directive) olmas› itibariyle uygulamas› münferit

Su ne s›n›r tan›yor, ne de tek boyutlu yaklafl›mlara hapsoluyor. Nehir havzalar›n›n birden çok ülkeyi kapsamas› ve buna koflut olarak birçok ülkeyi etkiler mahiyette sorunlara neden olmas›, su politikas›n› küresel ba¤lamda alg›lamay› zorunlu k›l›yor; çok boyutlu bir bak›fl aç›s›yla bütünlükçü bir strateji gelifltirmeyi gerektiriyor.

Üye Devletlerin yetki alan›na girse de (özellikle de kentsel at›k suyun ifllenmesi ve entegre kirlili¤in kontrolü gibi düzenlemelerde), Yönerge kapsam›ndaki baz› hususlarda ortak bir yaklafl›m›n benimsenmesi sonucunda deneyimlerin paylafl›lmas›, bilgi ve kaynak aktar›m›n›n sa¤lanmas› ve mümkün mertebe Yönerge’nin yeknesak ve tutarl› uygulanmas› amaçlan›yor. Keza, 2001 y›l›n›n May›s ay›nda oluflturulan “Ortak Uygulama Stratejisi” (Common Implementation Strategy) eflli¤inde, Üye Devletler, Norveç ve Avrupa Komisyonu aras›nda bir dizi çal›flma grubu oluflturuldu ve Su Çerçeve Yönergesi’nin teknik boyutlar›n›n uygulanmas› için pilot olarak seçilen nehir havzalar›nda gerekli yönlendirmede bulunulmas› hedeflendi.

26

Yönergeler ve havza projeleri Yönerge’yi 22 Aral›k 2000 tarihinde yürürlü¤e koyup, 2003 y›l›nda iç mevzuat›na aktarm›fl olan ‹ngiltere örne¤ine bakarsak, fiubat 2008’de Nehir Havza Yönetim Plan› oluflturulmufl, bu süreçte ilgili taraflarla istiflareler yürütülmüfl, 2008 y›l›n›n May›s ay›nda da yeni Yeralt› Sular› Yönergesi’nin ulusal mevzuata aktar›m› için istiflare bafllat›lm›flt›r. Bu noktada belirtmekte yarar var ki; Su Çerçeve Yönergesi’nin bir di¤er önemli boyutu, Seveso Yönergesi, Nitrat Yönergesi, Yeralt› Sular› Yönergesi, IPPC Yönergesi gibi su ile ilgili birçok ilgili düzenlemenin tamam› için tek bir yönetim çerçevesi öngörmesidir. Yönerge hükümlerinin uyguland›¤› ve “baflar› öyküsü” olarak an›lan pilot projelerin bafl›nda, Volga’dan sonra Avrupa’n›n ikinci uzun nehri olan Tuna Nehir Havzas› geliyor. Almanya’da bafllay›p, Avusturya’dan, Slovakya’dan, Macaristan’dan geçen, en sonunda da Romanya’ya geçip, Ukrayna ile s›n›r›n bir bölümünü oluflturan, en sonunda da Karadeniz’e dökülen bu nehir, Avrupa k›tas›nda sulak alan aç›s›ndan en de¤erli ekosistemleri ve biyolojik çeflitlili¤i bünyesinde bar›nd›ran bölge olarak de¤erlendiriliyor. Ancak, su kirlili¤i ve yukar› ak›mdaki de¤iflikliklerden dolay› ekosistemlerde yo¤un bir tahribat yaflanm›fl; deltada ekolojik de¤ifliklikler bafl göstermiflti. Bu çerçevede, bu bölgede gerçeklefltirilen Nehir Havzas› Yönetim Süreci arac›l›¤›yla, havzaya taraf olan 13 ülke aras›nda iflbirli¤i sa¤lanm›fl ve havzan›n bütününde gözle görülür bir iyileflme sa¤lanm›flt›r. ‹lginç olan, bu ülkelerin baz›lar› (örne¤in; Ukrayna) AB Üyesi bile de¤ildi. Öte yandan, Avrupa Birli¤i halihaz›rda Su Politikas›’nda yeni bir ilave düzenleme sinyallerini de veriyor. Su alan›nda çevresel kalite normlar› oluflturulmas›n› hedefleyen bir Yönerge konusunda Avrupa Konseyi ile mutabakata varan Avrupa Parlamentosu, nehirlerin, göllerin ve k›y› sular›n›n kimyasal madde kirlili¤ine karfl› korunmas›n› sa¤lamay› öngörüyor. Söz konusu Yönerge, Su Çerçeve Yönergesi’nin yasal aç›dan çok önemli olmas›na ra¤men eksik kalan halkas›n›n tamamlanmas› anlam›na geliyor bir anlamda… Keza, Su Çerçeve Yönergesi’nin bafll›ca ilkelerini an›msarsak, 2015 y›l›na dek Toplu-


luk düzeyindeki tüm su kaynaklar›n›n “iyi bir kaliteye eriflmesi” ve su kaynaklar›ndaki kimyasal kirlili¤in önlenip azalt›lmas› için yeni bir rejim oluflturulmas› öngörülmekteydi. Söz konusu Yönerge Teklifinin yasalaflmas› ile birlikte, su kirlili¤ine neden olan öncelikli 33 kimyevi maddenin bir listesi oluflturularak, yüzey sular›na yönelik uyumlaflt›r›lm›fl kalite normlar› ortaya konacakt›r. Böylelikle, “iyi kalite” kavram›n›n say›sal de¤erler ve bilimsel temel üzerinde de¤erlendirilmesi sa¤lanm›fl olacakt›r. Su Çerçeve Yönergesi’nde eksik olarak nitelendirilebilecek tek bir unsur var ki bu da tematik bir konferans esnas›nda Avrupa Komisyonu’nun Bölgesel Politika’dan sorumlu Komiseri Danuta Hübner taraf›ndan dile getirilmiflti: Ekonomik araçlar, su yönetim sürecine çok h›zl› bir flekilde entegre edilemiyor. Birçok Üye Devlette rastlanan bir gerçek var: Tar›m faaliyetleri için kullan›lan suyun maliyeti tam olarak geri kazan›lam›yor ve bu maliyetlerin aflamal› bir flekilde geri kazan›m›n› temin edecek bir sistem henüz Avrupa düzeyinde oluflturulamad›. Su Çerçeve Yönergesi’nin aday ülkeler aç›s›ndan da önemli yans›malar› mevcut. En geç tam üyelik tarihine veya 2015 y›l›na kadar (hangisi daha önce gerçekleflirse) bu Yönergenin ulusal mevzuata tam olarak aktar›m› gerekiyor. Bir di¤er deyiflle, söz konusu tarihe kadar havza s›n›rlar› belirlenecek, yetkili kurumlar tayin edilecek, çevresel ve ekonomik analizler yap›lacak, izleme programlar› haz›rlanacak, havza yönetim planlar› oluflturulacak, halk bilgilendirilecek ve kat›l›m› sa¤lanacak… Tüm bunlara ilaveten, en geç tam üyelik tarihine kadar, etkili bir yürütme sistemi de kurulacak. Görüldü¤ü gibi, oldukça zahmetli, ama bir o kadar da gerekli ve öncelikli bir çal›flma alan› söz konusu. Avrupa Birli¤i’nin Su Mevzuat› çerçevesinde Türkiye’nin uyumu konusundaki zorluklara bakacak olursak; öncelikli olarak “kurumsal yap›lanma”, “yasal uyumlaflt›rma” ve “idari kapasitenin güçlendirilmesi” olmak üzere 3 hususta azami titizlik gerekiyor. Uygulama esnas›nda ise, ilgili taraflar›n yat›r›m gereksinimleri dikkate al›nmal› ve bu konuda önümüzdeki dönemde gerçeklefltirilecek müzakerelere bu husus yans›t›lmal› ve tam uyum sürecinin bafla-

r›l› bir flekilde gerçekleflmesi için baz› konularda müzakere edilmifl imtiyazlardan yararlan›lmal›, bunun için de etkili bir uygulama mekanizmas› ve stratejisi teflvik edilmeli. Ayr›ca, sektörel stratejiler de ivedilikle haz›rlanmal›. En son olarak sizlere, oldukça yarat›c› ve vizyon sahibi biri olarak gördü¤üm Japon araflt›rmac› Masaru Emoto taraf›ndan kaleme al›nan “Suyun Verdi¤i Mesajlar” isimli önemli bir kitab› tavsiye etmek isterim. “Suyu anlamak, kozmosu anlamak, do¤an›n özünü ve yaflam›n kendisini görmek demektir” gibi derin bir ifade kullanan Emoto, bahsetti¤im kitab›nda su kristalleri ile ilgili foto¤raflar eflli¤inde, asl›nda suyu ne kadar az tan›d›¤›m›z› fark etmemizi sa¤l›yor. Adeta bir “su keflfi”ne ç›kar›yor okuyucusunu…

Avrupa Birli¤i halihaz›rda Su Politikas›’nda yeni bir ilave düzenleme sinyallerini de veriyor. Su alan›nda çevresel kalite normlar› oluflturulmas›n› hedefleyen bir Yönerge konusunda Avrupa Konseyi ile mutabakata varan Avrupa Parlamentosu, nehirlerin, göllerin ve k›y› sular›n›n kimyasal madde kirlili¤ine karfl› korunmas›n› sa¤lamay› öngörüyor.

Suyun cans›z bir madde de¤il, tam tersine duygular› alg›layan kristallerden olufltu¤unu savunan yazar, suyun d›fl çevresinden pozitif ve negatif verileri alarak (müzik, söz, kirlilik gibi), ona göre tepki verdi¤ini belirtiyor. Örne¤in, temiz da¤ suyu berrak ve düzgün kristal yap›lar› içermesine karfl›n, çevre kirlili¤inin yo¤un oldu¤u bölgelerden al›nan su örnekleri ise koyu renkli ve asimetrik motifler oluflturuyor. Yani, verilen mesaja göre su molekülleri de bir anlamda “do¤an›n bilinçalt›n›” paylafl›yor. Bu bilinçalt›n› tutarl› ve etkin bir flekilde yöneterek, k›tan›n öncelikli bir sorununa çözüm aray›fl›na giren Avrupa Birli¤i’nin tutumu ise, Toplulu¤un bilinçlilik düzeyine iflaret ediyor. I

27


portre

sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

yaln›zl›¤›m›z›n en hakiki arkadafl›

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat sanat sanat sanat sanat

sanat Balkan Naci ‹slimyeli, sürekli yenilik peflinde koflmas›na ra¤men, s›ra d›fl› olmay› kendine sad›k kalarak baflard›¤›n› düflünüyor. Sanat›n en büyüleyici yan›n›n “sürekli yenilenmek” oldu¤unu söyleyen ressam, sanat›n malzemesinin ne oldu¤u da önemsemiyor. “Sanat, hayat›n d›fl›nda, ellerinizi y›kay›p bafllayaca¤›n›z bir ifl de¤il” diyor ‹slimyeli.

GÜL‹ZAR BÜYÜKKARA

G

aleri Ifl›k Teflvikiye Sanat Galerisi ilk sergisinde ilginç bir sanatç›n›n eserlerini a¤›rl›yor. 31 A¤ustos 2008’e kadar görülebilecek sergi, Prof. Dr. Balkan Naci ‹slimyeli’nin “ölüm ve insan bedeni” konular›n› iflleyen, izleyicisini hem rahats›z eden hem de etkileyen resim ve kolaj çal›flmalar›ndan olufluyor. Ressam›n, yaflad›¤›m›z dünya ve Türkiye’ye iliflkin düflünceleri de en az eserleri kadar keskin. ‹slimyeli’ne göre, dünya ruhunu kaybederken, Türkiye de flizofrenik bir kiflilik bölünmesi yafl›yor. Bu hal, sanat alg›s›n› neredeyse altüst ediyor.

Geçmifliniz sanat›n›z› flekillendiriyor mu? Her sanatç›n›n geçmifli bir insan hika-

28

yesidir ve bu anlam›yla do¤rudan sanat›n malzemesidir. Yaln›z bu öykülere iyi bir anlat›c›, iyi bir dinleyici ve iyi bir yorumcu gerekir. O zaman bu insan öyküleri insanl›¤›n hikayesi olur. Ben flansl› bir çocuktum. Yeteneklerimi bast›rmayan, tersine onlar› a盤a ç›karan, özendiren bir ailenin içine do¤mufltum. D›fl dünyan›n bu aç›c› aile gibi olmad›¤›n›, çok daha yasakç›, tutucu oldu¤unu fark etti¤imde ilk derin hayal k›r›kl›¤›m› yaflad›m. Ama anlatabilme cesareti ve yetene¤inin insanlar› etkileyen gücünü gördü¤üm zaman bu s›n›rlar› aflabilece¤imi fark ettim. Sanat riskli, tehlikeli ama ayn› zamanda e¤lendirici, yenileyici ve coflkulu bir oyundu. Toplumla ve hatta kendinizle bile savaflmay› gerektiren bir oyun. Halen bu oyunun içindeyim, kendimi

ve toplumu zorluyorum. Bunca y›l içinde sevgilerim, nefretlerim, korkular›m, tutkular›m ama en çok düfllerim biçimlendirdi sanat›m›. Kendi sanat›n›z› ve tarz›n›z› nas›l tan›ml›yorsunuz? Benim üslubum, bilimle sanat›n bir kar›fl›m› oldu. Ayn› bir bilim adam› gibi gözleyen, inceleyen, araflt›ran bir gözüm vard›. Düflünsel, yaz›nsal ve nesnel arflivim en önemli birikimim. Yazan, çizen, toplayan, iliflkilendiren ve yap›land›ran ben oldu¤uma göre üslup da benim. Her imge, hem amaç hem araçt›r. Bu nedenle tarz ve üsluba yaklafl›m›m da flematik ve nesnel de¤il, kazan›lm›fl bir de¤er oldu. Bu tutumum sanat piyasas›n› da, elefltirmenleri de, koleksiyonerleri de zaman zaman fla-


fl›rtt› ve k›zd›rd›. Onlar, hakk›mda bildikleri ve tan›mlad›klar› bir fley üzerinden ilerlemek istiyorlard›. Sanatta kimlik benim için de¤iflim ve yarat›c›l›k içinde canl› kalabilen ortak ruhtur. Üslubu hastal›kl› bir imza çabas› ya da bir pazar garantisi olarak kullanmay› sevmem. Üslup, benim için her zaman yenilikler içinde ay›rt edilen ortak par›lt›lar oldu. Sanatta yarat›c›l›k süreci sizde nas›l iflliyor? Belli zamanlara ve mekanlara ba¤l› m› çal›fl›yorsunuz? Sanat, hayat›n d›fl›nda, ellerinizi y›kay›p bafllayaca¤›n›z bir ifl de¤il. Benim bütün hayat›m sanat›m›n içinde oldu. Tüm görsel, zihinsel ve nesnel kay›tlar yaflanan bütün anlar dönem dönem özel olarak yo¤unlaflt›¤›m konular›n

potas› içinde birikir ve demlenir. Belirli bir olgunluk kazan›p zaman›n imbi¤inden geçtikten sonra malzeme notlar› ve taslaklar eflli¤inde gün ›fl›¤›na ç›kar. Kimileri sonuna dek bireysel çözüm gerektirir. Baz›lar›ysa bir ekip yönetimiyle gerçeklefltirilir. Yaln›zl›k ihtiyac›ma yan›t veren projelerle sosyallik arad›¤›m ekip projeleri özel yaflam›ma da bir denge kazand›r›r. Yapt›¤›m d›fl geziler, okudu¤um kitaplar, gitti¤im filmler uzaktan ya da yak›ndan mutlaka projelerimle ilgilidir. Projelerin zihinsel, yaz›nsal, taslak aflamalar› hayat›n her an›nda, bulundu¤um her mekanda ifllemeye, geliflmeye devam eder. Yaln›zca son aflamada atölye ortam›na ba¤l›y›m. Ben ilham bekleyen tembel sanatç› tipi de¤ilim. ‹lham› kovalar ve yakalar›m.

Prof. Dr. Balkan Naci İslimyeli Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Balkan Naci ‹slimyeli, 1947’de Adapazar›’nda do¤du. 1968’de girdi¤i Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Resim Bölümü’nden 1972’de birincilikle mezun oldu. Salzburg Floransa ve New York’ta sanat çal›flmalar›n› sürdürdü. 1993’te Marmara Üniversitesi’nde profesör olan sanatç› 30’dan fazla resim ve enstalasyon sergisi açt›. ‹slimyeli’nin Suç, Söz, Suret, Déjà vu ve Matah adl› befl sanat kitab›n›n yan›nda fliir ve öykü kitaplar› da var. Ayr›ca sinema filmlerinde sanat yönetmeni, çeflitli televizyon dizilerinde ise dan›flman olarak çal›fl›yor.

29


portre

“Sürüden ayrılanı sanat kapar” Sanatç› olmak ne gibi kiflilik özellikleri gerektiriyor? E¤itim almakla o alan›n uzman› olabilirsiniz ama sanatç› olamazs›n›z. Bunun diplomas› ne yaz›k ki yok. Sanatç› olmak için genetik bir altyap›, bununla yetinmeyen gözlemci, araflt›r›c›, didikleyici bir kiflilik, dünya nimetlerine açl›¤›n› bast›rabilen bir keflifl ruhu, bir adanm›fll›k ve risk alma cesareti gerekir. E¤itim bu zor alandaki mücadelenizi kolaylaflt›rabilir, o kadar. Sanatç›l›k en az yetenek kadar mücadeleyle kazan›lan bir fleydir. Gücünü ve direncini kan›tlayamam›fl olan elenir. Ancak bizim gibi de¤er ölçütlerinin karmakar›fl›k oldu¤u ülkelerde genelin ucuza ve ortalamaya yatk›nl›¤›n› kullanarak veya ayr›cal›kl› kümelere yamanarak sanatç› rolünü bir süre daha uzatabilirsiniz, ama o kadar. Oldukça kendine has bir sanatç› olarak tan›mlan›yorsunuz. Farkl› olmay› nas›l baflar›yorsunuz? Kendime sad›k kalarak. Çünkü özünde herkes farkl›d›r. Yaln›z kalmak ve d›fllanmak korkusuyla insanlar birbirlerine benzemeye çal›fl›rlar. Varolmak bir savaflt›r. “Sürüden ayr›lan› sanat kapar” isimli bir video enstelasyonumu hat›rlad›m flimdi. Sizi koruyacak iç gücünüz varsa yaln›zl›ktan korkmazs›n›z. Hatta onun sizi daha da güçlendirdi¤ini anlar-

30

s›n›z. Ayr›ca yaln›zl›k da yoktur. Sadece size ait olan›n uza¤›ndas›n›zd›r. Sanat, yaln›zl›¤›m›z›n en hakiki arkadafl›d›r. Özetle farkl›l›¤›mdan korkmayarak farkl› oldum. Ama binlerce y›ll›k bir görsel birikimin ard›ndan sanat yap›yorsan›z o farkl›l›¤›n bilgi, emek ve cesaretle infla edilmesi gerekiyor. Yani size ait olan›n yapmac›ks›z, hakiki bir dille d›fllaflt›r›lmas›. Resmin yan›nda farkl› sanat dallar› ile de u¤rafl›yorsunuz. Sizin için bunlar›n anlam› ve yerini biraz tan›mlar m›s›n›z? Sanatç› için uyar›lar nerelerden geliyorsa o kaynaklarla bir ba¤›, onlara bir teflekkür borcu vard›r. O alanlarla yarat›c› bir iliflki içinde oldu¤unuz anlam›n› ta-

fl›r. Önemli olan malzeme de¤il, sanat›n özü, ruhudur. Bunu bir resimde, bir öyküde, bir fliirde, mimaride veya oyunda bulabilirsiniz. Yarat›c› ruh insani bir da¤›l›m içinde çeflitli malzemelerle d›fllaflt›r›l›r. Özetle sanat bir bütündür. Ve sanatç› di¤er sanatlar›n ürünlerini do¤al olarak izler ve onlardan etkilenir. Benim genifl bir gözlem alan›m var. Yaflam kadar di¤er sanat ürünleriyle de beslenirim. Ayr›ca bugün “di¤er sanat” kavram› art›k yok. Ben çocuklu¤umdan beri fliir, öykü yazan, müzik ve dramayla ilgilenen biri olarak bütün sanatlarla çok s›k› iliflkiler içinde oldum. Kendi sanat›m bu dayan›flman›n bir ürünü oldu. Bafl›ndan beri yarat›c›l›¤›n, her türlü malzemenin buyurganl›¤›n› aflan bir de¤er oldu¤una inand›m.


“Sanat bireyseli toplumsallaştırır” Eserlerinizde sanat m› yoksa toplumsal konular m› önce geliyor? Türkiye’de zaman zaman böyle komik münazara konular› gündeme geldi. Sanat sanat için midir, sanat toplum için midir gibi… Elbette ayn› anda ve ayn› oranda ikisi için de. Birey, kendi genleri kadar toplum de¤erlerinin de oluflturdu¤u bir fley. Yani ikisine de ait. Ama sanatç› birey kendi genetik haritas› kadar toplum de¤erleriyle mücadelesi sonucu biçimlenen kiflidir. Ve toplumu etkileme, biçimlendirme flans› her zaman vard›r. ‹nsan›n yarat›c› mücadelesi toplum ve dünya de¤erleriyle mücadelesinin yans›mas›d›r. Bu nedenle en bireysel görünümlü konular sanat arac›l›¤›yla yans›t›ld›¤›nda toplumsal bir boyut kazan›r. Sizce e¤itim sanata neler kat›yor? Sanatç›y› daha verimli, daha yarat›c› olmaya yönlendiriyor mu? E¤itim bence kendi kaynaklar›n›za ulaflma, bu zenginli¤i baflka kaynaklarla ve dünyayla birlefltirme yollar›n› keflfetme zenginli¤idir. Bilgi yeterli de¤il. Bilgiyi hayat›n›za yediremedi¤iniz, bilgeleflemedi¤iniz sürece bilgi, kartvizitinizin süsü olarak kal›r. Ben e¤itimin gün geçtikçe insan› kendine ve ötekilere yaklaflt›ran soylu amac›ndan uzaklaflt›¤›n› düflünüyorum. E¤itim bugün giderek pazar ekonomisinin gerekleri içinde bi-

çimleniyor. Çok ac›kl› bir manzara bu. Yine de en kötü e¤itimin bile kifliye bir durufl ve özgüven kazand›rd›¤› gerçek. Ama sanat e¤itiminin boyutlar› çok daha genifl olmal›. Çünkü sanat yaln›zca uzman olmay› de¤il, ayd›n olmay› da gerektirir. Sanat›n ve sanatç›n›n hep yeni olan› aramas› neden önemli? Çünkü yeni, eskinin yads›nmas› de¤il yüceltilmesidir. Gelenek eskiyi süreç içinde yeniler, yarat›c›l›ksa karfl›t bir enerji olarak eskiden destek al›r. Sonuçta her fley ileriye gider. Ama bu gidiflin insani ve ahlaki yönlendirilememesi halinde trajik bir bafllang›ca dönme olas›l›¤› da var. Bu yüzden direnç ve özgürlük alanlar›n› beslemeli, sahtecilikten ar›nd›rmal›y›z. Sanat bunun yollar›ndan en ayr›cal›kl› olan›.

“Dünya ruhunu yitirdi” “Yaln›zca Türkiye’de de¤il dünyada da sanat›n anlam› çok de¤iflti. Sanat ac›nacak ölçüde e¤lence endüstrisi, moda ve flov dünyas›yla bitiflti. Marjinal, süslü yarat›c›l›k k›r›nt›lar›n›n devasa ölçekte büyütüldü¤ü sahte bir pazar olufltu. ‹nsan ruh ve beden olarak sanallaflt›. Böylesine sentetik ve par›lt›l› bir fon önünde hakiki ifller göstermek giderek anlams›zlafl›yor. Pazar de¤erlerinin koyu gölgesini y›rtabilen ifller dünyada oldu¤u gibi bizde de çok az. Dünya sanki ruhunu yitirdi. Ayr›ca süratle el de¤ifltiren para, kültür ortam›m›za çarp›k bir flekilde yans›d›. Bizim zenginlerimiz boyunlar›nda teflhir edemedikleri fleylere yat›r›m yapmaz oldular. Türkiye flizofrenik bir kiflilik bölünmesi, bir iç parçalanma

Bundan sonras› için planlar›n›z neler? ‹ki yeni sergi haz›rl›¤›m tamamlanmak üzere. Biri “iç giyim” di¤eri “tarihi gerçek(üstü)ler”. Uzun metrajl› bir sinema filmi için haz›rl›klar›m var. fiiir ve öykülerim bas›ma haz›rlan›yor. fiimdilik bir sanat üretim merkezi olarak tasarlad›¤›m›z galeri, kitapl›k, oditoryum ve atölye fonksiyonlar›yla hizmet verecek, ileride de tümüyle bir Balkan Naci ‹slimyeli müzesine dönüflecek olan çok katl› bir binan›n yap› çal›flmalar›yla u¤rafl›yoruz. Bu benim en büyük projem olacak. I

halinde. Tarihsel bir kimlik sorununu daha da derinlefltiren bir çürüme süreci bu. Bizde de dünyada da halen anlaml› ifller üretenler son vicdan kufla¤› dedi¤im 68’li sanatç›lar. Art›k dünya kolay kolay bir Lucien Freud, bir Balthus, bir Becan izleyemeyece¤i gibi bir Cihat Burak, Yüksel Aslan da göremeyecek. Bizim kufla¤›m›z son isyan kufla¤› gibi görünüyor. Ama yaflad›¤›m›z süreçte yeni direnifl biçimleri bulmak da yarat›c›l›¤›m›z›n bir gere¤i.”

31


ne yap›yoruz ne yapmal›y›z

Küresel iklim de¤iflikli¤i ile, suyun gittikçe azalmas›, mevcut suyun yanl›fl kullan›m› ile kirlenmesi ve do¤ru yönetilememesi gibi sorunlar bizi yeni su kaynaklar›na eriflim, kirli suyun temizlenmesi ve suyun do¤ru yönetilmesi konusunda çözümler gelifltirmeye yöneltiyor. Evrensel bir sorun olan ve çok yak›n bir zamanda s›n›rötesi ve ulusötesi bar›flç›l ya da savaflç›l olaylara maruz kalacak olan bu konuda, tüm dünya ortak sorunlara sahip. Leyla ARSAN

su sanayisi kurulmal›

D

ünya nüfusunun 20. yüzy›lda 19. yüzy›la oranla üç kat artmas›na ra¤men, su kaynaklar›n›n kullan›m›n›n alt› kat artt›¤›, dünyadaki su miktar›n›n azalmas›n›n da neredeyse nüfus art›fl›n›n iki kat› h›zla artt›¤› belirlenmifl (World Resources Institute Raporu, 2002). Dünyadaki suyun yüzde 67'si tar›mda, yüzde 23'ü sanayide, yüzde 10'u da konutlarda kullan›l›yor. Türkiye'deki temiz ve tatl› suyun yüzde 74'ü tar›mda, yüzde 16's› konutlarda, yüzde 10'u da sanayide kullan›l›yor. Dünya genelinde sa¤l›kl› suya eriflen nüfusun toplam nüfusa oran› yüzde 82, Türkiye'de bu oran yüzde 93 (www.yerelnet.org.tr). Dünyadaki toplam su miktar› ise, 1,4 milyar km3. Yüzde 97,5'i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su, yüzde 2,5'i nehir, göllerde ve yer alt›nda tatl› su, bu oran›n yüzde 90'› da kutuplarda, yeralt›nda gizli durumda. Dünya su kaynaklar›n›n yar›s›ndan fazlas› Brezilya ve Çin'de yer al›yor. Türkiye'nin y›ll›k kullan›labilir yeralt› ve yerüstü su potansiyeli toplam› 107 km3. Tüketilebilecek y›ll›k yerüstü su miktar› 95 km3, y›ll›k çekilebilir yeralt› suyu miktar› 12,3 km3 düzeyinde. Yerüstü sular›n›n y›ll›k tüketimi 29,5 km3 olarak hesaplan›rken, yeralt› sular›n›n y›ll›k tüketimi 6,0 km3 olarak hesaplanm›fl. Türkiye, kullan›labilir yerüstü sular›n›n yüzde 30'unu kullan›rken, yeralt› sular›n›n yar›s›n› kullan›yor (www.yerelnet.org.tr). Y›lda kifli bafl›na düflen kullan›labilir su miktar› 1000 m3’ten daha az olan ülkeler su fakiri. Türkiye'de kifli bafl›na düflen kullanabilir suyumuz 1735 m3. Su fakiri de¤iliz ama su zengini de de¤iliz (2006 Faaliyet Raporu, DS‹ Genel Müdürlü¤ü, 2007). Su fakiri olma tehlikesiyle karfl› karfl›yay›z.

Sorun evrensel, çözümü de Küresel iklim de¤iflikli¤i ile, suyun gittikçe azalmas›, mevcut suyun yanl›fl kullan›m› ile kirlenmesi ve do¤ru 32

yönetilememesi gibi sorunlar bizi yeni su kaynaklar›na eriflim, kirli suyun temizlenmesi ve suyun do¤ru yönetilmesi konusunda çözümler gelifltirmeye yöneltiyor. Evrensel bir sorun olan ve çok yak›n bir zamanda s›n›rötesi ve ulusötesi bar›flç›l ya da savaflç›l olaylara maruz kalacak olan bu konuda, tüm dünya ortak sorunlara sahip. Dolay›s›yla, sorunun çözümünde de, bu durumu gözetmek ve bu do¤rultuda politika, strateji ve çözümler gelifltirmek gerekiyor. Dünya Bankas› su projelerine 17 milyar Euro ay›rd›, 300'den fazla su ve sa¤l›kl› su projeleri için son 5 y›lda 8,3 milyar Euro Avrupa Yat›r›m Bankas› kredisi sa¤land› (Avrupa Komisyonu Çevre Araflt›rmalar› Birimi). Avrupa Su Politikas›, Avrupa çevre yasalar›n›n çok önemli bir bölümünü oluflturuyor. Özellikle, içme suyu ve kent at›k suyu direktifleri ile ilgili gereksinimler, su sektöründe çok büyük yat›r›mlara sebep oluyor. Bu do¤rultuda, bölgesel, yerel ve ulusüstü fonlar ciddi anlamda devreye giriyor. BM, Dünya Bankas› ve OECD taraf›ndan üretilen politikalarda 3 konu üzerinde yo¤unlafl›l›yor: Havza yönetimi sisteminin kurulmas›, Suyun arza göre kamu eliyle de¤il, talebe göre piyasa taraf›nda yönetimi, su ve su kaynaklar›n›n küresel serbest ticaret kapsam›na al›nmas›.

Avrupa su a¤lar› Avrupa'da su yönetimi için üye ülkeler a¤lar oluflturuyor. EUWMA (European Union of Water Management Associations) da bunlarda bir tanesi (www.euwma.org). Avrupa'daki üye ülkelerin su yönetimi konusunda aktif olan sivil toplum kurulufllar›n›n bir araya gelmesi ile oluflan bu çat› kuruluflta, ulusal, yerel ve bölgesel su yönetimi uygulamalar› olan su ak›fl›n›n korunmas›, kanalizasyon, su seviyesi yönetimi ve sulama gibi konularda ortak çal›flmalar


yürütülüyor. Çevre ile ilgili politika, yasa, veri ve bilgilerin ortak bir platformda topland›¤›, SEIS (Shared Environmental Information System) Avrupa Komisyonu ve Avrupa Çevre Ajans› iflbirli¤i ile kurulan bir inisiyatif (http://ec.europa.eu/environment/seis). Amaç uzmanlar›n bilgilerini ve araçlar›n› paylaflarak, politika yap›c›lara ortak ve do¤ru analitik sonuçlar verebilmek. Avrupa Birli¤i Su ‹nisiyatifi (SPLASH) 11 ülkeden 15 fon ajans› ile ulusal bilim ve teknoloji kurumlar›n›n bir araya geldi¤i bilimsel ve teknolojik araflt›rmalar› konusunda iflbirli¤ini sa¤layan bir platform (www.splash-era.net). Ayr›ca, The Water supply and sanitation Technology Platform (WssTP) adl› suyun tedariki ve sa¤l›kl› olmas›na yönelik yap›lacak yenilikçi bilimsel ve teknolojik iflbirlikçi çal›flmalara yönelik kurulmufl bir teknoloji platformu bulunuyor. Avrupa'daki su endüstrisinin büyük ve bilinen kurulufllar›n›n bir araya gelerek kurduklar› bu platformun su kaynaklar›n›n ve kalitesinin art›r›lmas›na, at›k su ile ilgili altyap›lar›n iyilefltirilmesine, iklim de¤iflikli¤i gibi ola¤and›fl› olaylara karfl› önlem al›nmas›na, k›rsal ve az geliflmifl yörelerde su altyap›lar›n›n oluflturulmas›na yönelik hedefleri var. Bu hedefler do¤rultusunda, iklim de¤iflikli¤i ve su riskleri, suyla ilgili çal›flan farkl› gruplar›n iflbirli¤i, endüstriyel su yönetimi, kullan›m›, at›k yönetimi ve yeniden dönüflümü, tar›mdaki etkileri ve tar›mda kullan›m› ve do¤al kaynaklar›n kullan›m›, kentsel su yönetimi ve k›y› yönetimi konular›nda oluflturulan çal›flma gruplar›nda, yeni teknolojilerin gelifltirilmesi için stratejik gündemler oluflturuluyor.

AB projelerinde durum AB 6. Çerçeve Program›'nda yani geçti¤imiz son 4 y›lda, 700 civar›nda su ile ilgili Ar-Ge projesi fonlanm›fl. Türkiye bu projelerin 40'›nda yer alm›fl. 102 proje INCO ad› verilen uluslararas› iflbirli¤i dedi¤imiz AB d›fl›ndan ülkelerin bir araya gelerek gerçeklefltirdi¤i Ar-Ge çal›flmalar›ndan olufluyor. Türkiye'nin içinde bulundu¤u 11 INCO projesi var. Bu projelerde Akdeniz Bölgesi ülkeleri ile su yönetimi konusundaki Ar-Ge iflbirlikleri a¤r›l›kl› olarak yer al›yor. Su ile ilgili KOB‹ yarar›na araflt›rma projelerinin adedi ise yaklafl›k 70. Türkiye, bu projelerin 6's›nda yer al›yor. Su yönetimine iliflkin Biliflim Ar-Ge projelerinin say›s› ise 8. Bu projeler daha çok su olan bölgelerin risk yönetimine yönelik gelifltirilen uydu bilgi izleme ve biliflim sistemlerine iliflkin konulardan olufluyor. Bu tip projelerde Türk kurumlar› yer alm›yor. Ancak çevre projelerinin 121'i su ile ilgili projeler ve Türkiye bu projelerin 12'sinde yer al›yor. Bu projelerin baz›lar›nda uydu sistemleri kullan›yor ancak

üniversite kat›l›mlar› var. 10 proje de uzay ve güvenlik alan›nda, GMES dedi¤imiz (Global Monitoring For Environment and Security) Çevre ve Güvenlik ‹çin Küresel ‹zleme konusunu içeriyor. Türkiye bu projelerin 2'sinde yer alm›fl. 7. Çerçeve Program›'nda projeler bugünlerde bafllad›, ilk ça¤r›larda sunulan su ile ilgili projeler flu anda bilebildi¤imiz kadar›yla 20 civar›nda. Henüz bu projelerin içinde Türk kurumlar görünmüyor. Telekom kurumlar›n›n yer ald›¤› "mobil su kalitesi sensör sistemi" göze çarpan projelerden. Elektrik enerjisi elde etmek üzere yenilenebilir hidrojen oluflturmaya yönelik su kaynaklar›n›n kullan›m›na yönelik projeler de mevcut. Ayn› zamanda suyun bir enerji kayna¤› olarak kullan›lmas›, k›sacas› "hyrdopower" ad› verilen teknolojiler, sera gaz› sal›m›n› yüzde 13 azaltmas›na karfl›n, barajlar›n infla edilmesinde yerel

Dünya Bankas› su projelerine 17 milyar Euro ay›rd›, 300’den fazla su ve sa¤l›kl› su projeleri için son 5 y›lda 8,3 milyar Euro Avrupa Yat›r›m Bankas› kredisi sa¤land›. Avrupa Su Politikas›, Avrupa çevre yasalar›n›n çok önemli bir bölümünü oluflturuyor.

halk›n yer de¤ifltirmesi ve ekosistemin bozulmas› gibi sorunlar› da beraberinde getiriyor. Bu nedenle, gelifltirilen yeni teknolojilerin kullan›lmas›nda su, çevre ve enerji politikalar› bir bütünlük sa¤lamal› ve bu bütünleflik yap› dahilinde yönetilmelidir.

Vizyon 2023 hedefleri Vizyon 2023 Çevre ve Sürüdürülebilir Kalk›nma Paneli Su Yönetimi ve Sürdürülebilir Kalk›nma Raporu'nda, flu konulara özellikle vurgu yap›lm›fl: Havza bazl› yönetim yaklafl›m›n› benimsemek, at›k su yönetiminde su kirlenme kontrolü teknolojileri ve temiz üretim teknolojilerini gelifltirmek ve uygulamak. Bununla birlikte, önerilen su yönetimi flu flekilde belirtilmifl: Türkiye'de mevcut bulunan ve içme, kullanma ve rekrasyon amaçl› kullan›lan tüm do¤al su ortamlar›n›n ifllevlerini yitirmeden ve ekosistemdeki canl› yaflam› ile beraber gelece¤e tafl›nabilmeleri için: 33


ne yap›yoruz ne yapmal›y›z

• Tar›m alanlar›nda ekolojik tar›ma geçilmeli, kontrollü gübre ve pestisit, ve do¤ada parçalanabilir pestisit kullan›lmas›na ve zehirlilik etkisi nedeniyle yasaklanm›fl pestisitlerin kullan›lmamas›na önem gösterilmelidir. • Rekrasyon alanlar›n›n ve tüm k›y›lar›n korunumunda Hassas Bölge kavram› benimsenmeli ve bu do¤rultuda bir su kalitesi yönetimi uygulanmal›d›r. Bu çerçevede kontrollü ekoturizme de önem verilmelidir. • Endüstriyel at›ksular›n yönetiminde deflarj noktas›nda yönetiminden çok proses kontrolüne önem verilmeli; "temiz üretim teknolojileri" olarak bilinen az at›k üreten teknolojiler proseslerde uygulanmal›, hammadde seçimlerinde do¤al ortamda direnç gösteren hammaddelerden kaç›n›lmal›, proses içinde yeniden kullan›m ve geri dönüflüm teknikleri uygulanmal›d›r. Böylece do¤al hammadde kullan›m›nda tasarruf ve üretilen at›kta azalma sa¤lanacakt›r. • Geri dönüflüm ve yeniden kullan›m (suyun çok amaçl› birkaç kez proseste kullan›m› gibi) teknikler daha konsantre at›k oluflturabilece¤i için bu tip at›klar›n kayna¤›nda ve oluflan at›¤›n yap›s›na uygun özel ileri ar›tma teknikleri ile ar›t›lmas› uygun olacakt›r. • Mikrokirleticiler ve zararl› at›klar gibi do¤aya dirençli at›k karakterine sahip olmayan endüstriyel at›ksular evsel at›ksu ile birlikte ortak ar›tmalarda ar›t›lmal›d›r. Ülke s›n›rlar› içinde mevcut kurum ve kurulufllar›n günümüzdeki uygulamalar›, uygulamalar›nda esas ald›klar› ulusal yasa ve yönetmelikler ile Türkiye’nin uymakla yükümlü oldu¤u uluslararas› protokoller dikkate al›nd›¤›nda; • Mevcut yasal yönetmelikler birbiri ile çeliflmeyecek flekilde düzenlenmelidir. • Yasa ve yönetmeliklerde yetkiler, yetkililer, kavram ve sorumlu kurum kargaflas›na neden olmayacak flekilde ve net olarak tan›mlanmal›d›r. Gerek ulusal kaynakl› fonlarla gerekse AB kaynakl› fonlarla gerçeklefltirilen su ve su yönetimi konulu, çevre ve ekosisteme yönelik birçok proje ve Ar-Ge iflbirlikleri mevcut. Bu proje ve iflbirlikler, ço¤unlukla kamu kurulufllar›, üniversiteler ve TÜB‹TAK gibi araflt›rma kurumlar› taraf›ndan gerçeklefltiriliyor. Sanayiyi, özel sektörü

bu tip projelerde görmek gerçekten zor. Sanayinin en fazla kat›l›m sa¤lad›¤› projeler at›k su ar›tma ve yeniden kullan›m projeleri. Ancak, suyun yönetilmesinden, su kalitesinin art›r›lmas›na kadar birçok alanda özel sektörü görmek çok zor. Bu nedenle, su ile ilgili özel sektörün daha fazla çal›flma, Ar-Ge projesi yapma ve yenilikçi ürün ve hizmetler gelifltirmeleri yönünde destekler sa¤lanmal›. Özel sektör de kat›lamay›nca, Vizyon 2023 hedeflerine ulaflmak gerçekten çok zor olur.

BTYK sonuçlar› 16 May›s 2008 tarihinde yap›lan 17. BTYK toplant›s›nda ise, su ile ilgili yap›lan çal›flmalar ve al›nan kararlar flöyle: • Sulama suyu kullan›m›nda tasarruf sa¤layan, sulama yat›r›mlar›nda ise maliyeti azalt›c› önlemler al›nm›flt›r. Bu çerçevede öz kayna¤› ile yat›r›m yapan üreticilere yüzde 50 hibe deste¤i verilmeye devam edilmektedir. • Öz kayna¤› olmayan ancak modern sulama sistemleri yat›r›m› yapmak isteyen üreticilerin finansman ihtiyaçlar›n› karfl›lamak üzere 5 y›l süreli faizsiz kredi kulland›r›lmaya devam edilmektedir. • S›f›r toprak ifllemeli tar›m deste¤i yürürlü¤e konulmufltur. Bu uygulama ile toprakta daha çok suyun muhafazas›, girdi ve maliyetlerde tasarruf sa¤lanmaktad›r. • Sular›n kalitesine yönelik olarak mikrobiyolojik, kimyasal ve radyoaktif parametreler yönünden izleme çal›flmalar› aksat›lmadan yürütülmekte; Topluma sa¤l›kl› ve güvenli su temin etmek amac›yla ambalajl› su iflletmelerinin denetimi düzenli olarak yap›larak sularla ilgili veriler kay›t alt›na al›nmakta; Ambalajl› sularla ilgili istenmeyen durumlarda ivedilikle gerekli tedbirlerin al›nmas› sa¤lanarak piyasaya sunulan ürünlerin sa¤l›kl› ve güvenli olmas› temin edilmektedir. • "‹klim de¤ifliklikleri ile iliflkili olan enfeksiyon hastal›klar›n›n co¤rafi bilgi sistemi yard›m› ile risk haritalar›n›n oluflturulmas›na iliflkin proje teklif aflamas›ndad›r. Sonuç olarak, Türkiye'nin bir su sanayisi oluflturarak, çal›flmalar›n› toplumun tüm kesimlerini kapsayacak flekilde art›rmas› gereklili¤i ortaya ç›k›yor. I

Öneriler ® Su politikas› oluflturularak, çevre, enerj, bilim ve teknoloji gibi di¤er politikalarla bütünlefltirilmeli ® Özel sektörün su projelerine kat›l›mlar›n› art›rmaya yönelik teflvik oluflturulmal› ® Su konusunun Ar-Ge projelerinden yat›r›m projelerine, giriflimcilikten yeni teknolojilerin uygulanmas› ve kampanyalar yap›lmas›na kadar birçok konuda ortak bir

34

platformda irdelenmeli ve su sanayisi oluflturulmaya bafllanmal› ® Çevre ve su ile ilgili sivil toplum kurulufllar› kampanya projeleri üretmeli, Ar-Ge projelerine di¤er kurumlarla birlikte kat›larak teknoloji transferi çal›flmalar›nda yayg›nlaflt›r›c› rol oynamal› ® Su ile ilgili teknoloji platformu kurulmal›


görüfl

Pek çok kifli flafl›rt›c› bulabilir ama, suyla çal›flan hidrojen teknolojisinin 200 y›ll›k mazisi var. ‹sviçreli mucit Isaac de Rivaz’›n tasarlad›¤› ilk motor, o tarihlerde henüz petrol bulunmad›¤›ndan suyla çal›fl›yordu. Ancak petrolün bulunmas›, ilk örnekleri yavafl yavafl ortaya ç›kan ve günümüzdekilere benzer bir prensiple çal›flan hidrojenli motorlar›n ve araçlar›n rafa kalkmas›na neden oldu. Semih AKÇOMAK

sudan fleyler deyip geçmemek laz›m

S

on y›llarda sa¤lanan teknolojik geliflmeler, petrol fiyatlar›ndaki art›fl ve Kyoto Protokolü, yenilenebilir enerji kaynaklar›n›n sürdürülebilir enerji politikas›n›n ana araçlar› fleklinde konumlanmas›n› sa¤lad›. Bu trende geliflmekte olan ülkeler ve belli bafll› dünya iflletmeleri de uyum sa¤lam›fl görünüyor. Hindistan, Çin ve Brezilya gibi ülkeler son y›llarda karbondioksit sal›n›mlar›n› azaltmak ve flehirlerdeki hava kirlili¤inin önüne geçmek için elektrik, günefl enerjisi ve hidrojen yak›t hücresi gibi yenilenebilir enerji teknolijilerini destekliyor. Shell ve Toyota gibi belli bafll› iflletmeler bile temiz enerji teknolojilerine yat›r›m yap›yor. Vestel’in son aflamadaki hidrojen yak›t pili çal›flmalar›, TOBB-ETÜ Nanoteknoloji ve Membran Bilimi Laboratuar›’n›n hidrojen yak›t pili üzerindeki araflt›rmalar› ve bunun da ötesinde ‹stanbul’da 2010 y›l› içerisinde faaliyete geçmesi beklenen ve UNIDO taraf›ndan desteklenen Uluslararas› Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi (ICHET) Türkiye’nin de hidrojen enerjisi teknolojilerindeki geliflmeleri yak›ndan takip etti¤ini gösteriyor. Pek çok kifli flafl›rt›c› bulabilir ama, suyla çal›flan hidrojen teknolojisinin 200 y›ll›k mazisi var. ‹sviçreli mucit Isaac de Rivaz’›n tasarlad›¤› ilk motor, o tarihlerde henüz petrol bulunmad›¤›ndan suyla çal›fl›yordu. Ancak

36

petrolün bulunmas›, ilk örnekleri yavafl yavafl ortaya ç›kan ve günümüzdekilere benzer bir prensiple çal›flan hidrojenli motorlar›n ve araçlar›n rafa kalkmas›na neden oldu. Petrolün bollu¤u, verimlili¤i, sa¤lad›¤› yüksek enerji ve daha az maliyetli oluflu enerji üreten teknolojilerin petrole kilitlenmesine yol açt›. Günümüzdeki su bazl› hidrojen teknolojileri uygulamalar› daha çok Proton De¤iflim Zarl› Yak›t Pili (Proton Exchange Membrane - PEM) etraf›nda flekilleniyor. Bu teknoloji suyu bileflenlerine ay›r›p, hidrojen ve oksijeni birlefltirerek elektrik enerjisi üretme prensibine dayan›yor. PEM yak›t pilleri, ›s›nma, elektrik ve ulafl›m gibi pek çok günlük faaliyette enerji talebini karfl›layabildi¤i gibi, uzay uygulamalar› ve askeri uygulamalar gibi bu pillerin di¤er alanlarda da etkin kullan›m› öngörülüyor. PEM yak›t pilleri ürün olarak temiz enerji üretiyor, ancak sera gaz› sal›n›m›n› düflürüp düflürmedi¤i hidrojen enerjisinin nas›l üretildi¤ine ba¤l›. Hidrojen enerjisi, kömür, do¤algaz, günefl, nükleer yollardan ve sudan elde edilebiliyor. Hidrojen enerjisi, günefl, rüzgar ve su gibi yenilenebilir kaynaklardan elde edildi¤inde hem temiz enerji üretiliyor hem de üretiminde yenilenebilir kaynaklar kullan›ld›¤› için sera gaz› sal›n›mlar›n› düflürerek çevre kirlili¤ini azalt›yor. Ancak burada bir k›-


s›r döngü söz konusu. Çünkü yenilenebilir kaynaklar üzerindeki araflt›rmalar da henüz geliflim evresinde ve bu kaynaklar›n kullan›m› hidrojen yak›t pillerinin maliyetlerini hat›r› say›l›r bir biçimde art›r›yor.

Hidrojen enerjisi ve do¤algaz Halihaz›rda en maliyet-etkin üretim biçimi hidrojen enerjisini do¤algazdan üretmek. Örne¤in, Vestel taraf›ndan gelifltirilen “kat› oksit yak›t pili” ilk aflamada do¤algazla çal›flacak ve enerji harcamalar›n› yüzde 15 düflürecek. Daha sonra küçük bir parça de¤iflimiyle su ile çal›fl›r duruma gelen yak›t pillerinden toplam elektrik ve do¤algaz masraf›nda yüzde 90’lara varan yak›t tasarrufu sa¤lanmas› planlan›yor. Ancak bu hidrojen yak›t pilinin hane bafl›na maliyeti yaklafl›k 16 bin YTL civar›nda. Maliyet bu kadar yüksek olunca devlet politikas› bir kez daha önem kazan›yor. Bu teknolojiyi sat›n almak isteyenlere vergi avantaj› ya da maliyetin belli bir oran›n›n devlet taraf›ndan karfl›nlanmas› fleklinde teflvikler sa¤lanabilir. Bu k›sa vadede hane bafl›na maliyetleri düflürdü¤ü gibi teknolojinin yay›lmas›n› sa¤layarak uzun dönemde hidrojen bazl› teknolojilerin üretim maliyetlerinde de önemli azalmalara yol açacakt›r. Daha önceki yaz›lar›mda da belirtti¤im üzere enerji piyasas› çok aktörlü, çok seçenekli (petrol, do¤algaz, günefl, rüzgar vb.) ve belirsizli¤i yüksek bir sektör. Hidrojen ve yak›t pilleri gelecek için çok önemli yak›t kaynaklar› gibi görünse de politika yap›c›lar› için enerji politikas›n›n tayini çok kolay gözükmüyor. Maliyet-fayda analizleri (hem parasal, hem de üretilen enerjinin etkinli¤i), do¤al kaynaklar ve strateji ülkelerin enerji politikalar›n› belirleyen ana etmenler aras›nda say›labilir. Bu belirsizlik ortam›nda Türkiye’nin hidrojen teknolojisi konusunda iki seçene¤i görünüyor: 1) Beklegör politikas›, 2) Aktif ve stratejik politika planlamas›. Elimsan fiirketler Grubu’nun TÜB‹TAK-TEYDEB taraf›ndan desteklenen projeleri, Vestel’in gelifltirdi¤i hidrojen yak›t pili ve TOBB-ETÜ’nün etkinlikleri Türkiye’nin bu konuda belli bir ölçüde etkin oldu¤unu gösteriyor. Kuflkusuz bu konudaki en önemli geliflme Miami Üniversitesi Temiz Enerji Araflt›rma Enstitüsü direktörü Dr. Nejat Veziro¤lu’nun giriflimleri ve Birleflmifl Milletler UNIDO deste¤iyle ‹stanbul’da kurulmas› planlanan Uluslararas› Hidrojen Enerjisi Teknolojileri

Merkezi (ICHET). Enerji Bakanl›¤› ile UNIDO taraf›ndan 2003 y›l›nda imzalanan protokol uyar›nca 2010 y›l›ndan önce faaliyete geçmesi planlanan merkezin ana amac› günlük kullan›mda faydalan›labilecek hidrojen teknolojilerinin gelifltirilmesi ve yayg›nlaflt›r›lmas›. Merkez kapsam›nda flu anda Türkiye’de toplam proje bedeli 2 milyon YTL civar›nda olan üç proje destekleniyor. Üç projede de hidrojen enerjisinin (deniz taksisi, yük kald›r›c› gibi) farkl› alanlarda kullan›m› öngörülüyor. Ancak sadece bir projede hidrojen enerjisi elektrolosis sayesinde sudan elde edilecek. Bu geliflmeler stratejik bir enerji politikas› sinyali olarak kabul edilebilir mi? Hem kullan›c›lara hem de hidrojen teknolojisi üreticilerine sa¤lanacak vergi deste¤i ve teflvikler olmad›kça bunu söylemek için biraz erken. Avrupa Birli¤i’nin hidrojen teknolojilerine verdi¤i

Halihaz›rda en maliyet-etkin üretim biçimi hidrojen enerjisini do¤algazdan üretmek. Örne¤in, Vestel taraf›ndan gelifltirilen “kat› oksit yak›t pili” ilk aflamada do¤algazla çal›flacak ve enerji harcamalar›n› yüzde 15 düflürecek.

destek stratejik olarak nitelendirilebilir. Piyasadaki di¤er aktörlerin daha çok bekle-gör stratejisi ile hareket etti¤i bir ortamda AB’nin çerçeve programlar› yoluyla hidrojen teknolojilerine sa¤lad›¤› 5 milyar Euro’luk destek di¤er oyuncular için önemli bir referanst›r. AB ilk hareket eden oyuncu olarak uzun dönemli ekonomik katk›lar sa¤layabilir. Türkiye’deki politik ve toplumsal destek henüz bu boyutlara ulaflm›fl de¤il. Ancak geliflmeler memnuniyet verici. En az›ndan Enerji Bakanl›¤›’n›n ICHET aktivitelerini desteklemesi, hidrojen bazl› teknolojilere politik destek aç›s›ndan oldukça önemli. Unutmamak gerekir ki, maddi ve manevi politik teflvikler ancak toplumsal ilgi ve destek ile birleflti¤inde önemli enerji politikas› de¤iflikliklerine yol açabilir. I

37


özel haber

istanbul’un suyuna uydudan yak›n takip Milyarlarca metreküp içme suyunu muhafaza etmek için ne tür teknolojilerden faydalan›ld›¤›n› pek az insan bilir. ‹stanbul Su ve Kanalizasyon ‹daresi (‹SK‹) içme sular›n›n korunmas› için 16 y›ld›r uydudan ve uzaktan alg›lama teknolojilerinden faydalan›yor. Bu üstün teknolojinin kullan›ld›¤› projeleri ‹TÜ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisli¤i Anabilim Dal› Ö¤retim Görevlisi Doç. Dr. H. Gonca Coflkun yönetiyor.

DEMET fiEKER stanbul, 15 milyonluk nüfusuyla günde 2,1 milyon metreküpten fazla su tüketiyor. ‹stanbul’da do¤al göller ve barajlardan oluflan 8 içme suyu kayna¤› bulunuyor. Bu kadar büyük çaptaki suyun yönetimi hiç kolay de¤il. Bunun için insanlar›n yard›m›na yine teknoloji kofluyor. Teknoloji deyince akla sadece ar›tma tesisleri gelmesin. Bu tesislerin yan›nda uzay ve havac›l›k teknolojilerinden de faydalan›l›yor. Suyla ilgili yap›lan çal›flmalarda, en geliflmifl yaz›l›mlardan faydalan›larak uydudan al›nan veriler uzaktan alg›lama sistemleri sayesinde iflleniyor. Böylece içme sular›n› tehdit eden tüm unsurlar hemen tespit edilebiliyor.

Doç. Dr. H. Gonca Coflkun

38

1992 y›l›nda, ‹stanbul Su ve Kanalizasyon ‹daresi (‹SK‹) taraf›ndan uygulamaya konulan bir projeyle sular uydudan izlenmeye baflland›. Bu projenin bafl›na, 1994’te ‹SK‹ Genel Müdürü olan ancak o zamanlar Hidrolik Bölümünde görev yapan Veysel Ero¤lu’nun teflvikiyle ‹stanbul Teknik Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisli¤i Anabilim Dal› Ö¤retim Görevlisi Doç. Dr. H. Gonca Coflkun getirildi. Coflkun, 12 y›ld›r sular› uzaktan

alg›lama teknolojileri sayesinde izliyor, içme sular› ve ar›tma tesislerinde yaflanan herhangi bir aksakl›¤› an›nda ‹SK‹’ye iletiyor.

İSKİ’nin uçan kuştan haberi var fiu anda ‹stanbul’da bulunan 8 içme suyu kayna¤› çevresinde bir tak›m korumalar var. Bu korumalar, 300 metre su s›n›r›ndan itibaren mutlak koruma, devam›nda uzun koruma ve d›fl koruma olmak üzere üçe ayr›l›yor. ‹flte bu koruma alanlar›nda neler olup bitti¤i saha araflt›rmalar›n›n yan›nda uydudan da izlenebiliyor. “Biz bu alanlar› tespit ediyor ve koruma alanlar›nda neler oldu¤unu uydu verileriyle sapt›yor ve ekranlarda görüntülüyoruz” diyen Coflkun, flu anda kulland›klar› teknolojinin dünya standartlar› üzerinde oldu¤unu söylüyor. Bu çal›flma sayesinde, ‹SK‹, koruma bantlar› içinde uçan kufltan haberdar oluyor. ‹SK‹’nin bu projesi için Coflkun’un yan›nda genifl bir ekip de çal›fl›yor. Coflkun ve ekibi koruma bantlar›n›n kullan›m› yan›nda su kalitesinde de tespit çal›flmalar› yap›yor. Yani suyun içerisinde kimyasallar, oksijen miktar›, at›klar, karbonlar gibi kirleticilerin, hari-


talar› ç›kar›l›yor. Böylece suyun hangi miktarda kirli oldu¤u ve içinde ne tür at›klar bar›nd›rd›¤› da tespit ediliyor. fiu anda ‹SK‹ bu verileri y›llara göre istedi¤i gibi karfl›laflt›rma imkan›na da sahip. Sistem otomasyona geçti¤i için hemen her veri an›nda ekranda görüntülenebiliyor. Coflkun, görüntü veri, vektör veri ve sözel veri olmak üzere 3 veriyi yaz›l›mla bir araya getirdiklerini ifade ediyor. TÜB‹TAK’›n da destek verdi¤i bu çal›flmalarda çevreciler, kimyac›lar bir araya gelerek interdisipliner bir çal›flma ortaya koyuyorlar. Coflkun bu sistem sayesinde ‹stanbul’un içme sular›nda büyük de¤iflim yafland›¤›n› anlat›yor: “‹çme suyu barajlar›nda yapt›¤›m›z çal›flmalarda en önemli konu koruma alanlar›n›n iyi muhafaza edilmesi. Y›llar içinde bu sistemle birlikte özellikle eskiden çok kötü durumda olan Ömerli Baraj›’nda y›llar boyunca çok fley de¤iflti. Baraj temizlendi, tehlikelerle ilgili al›nan raporlar sayesinde her an önlemler al›n›yor.”

delerin yayd›klar› enerjiden faydalan›l›yor. Coflkun bu yöntemin t›pta kullan›lan MR veya tomografi teknikleri gibi oldu¤unu söylüyor. Uzaktan alg›lama ifllemi yap›l›rken modern havac›l›k ve uzay teknolojilerinden faydalan›l›yor. Coflkun bu teknolojiyle sadece suyla ilgili çal›flmalar yapm›yor. Ürün rekoltesi ölçümü, hidroelektrik santral potansiyelleri, toprak durumu, arazi incelemesi gibi pek çok konuda uzaktan alg›lama teknolojileri sayesinde önemli araflt›rmalara imza at›yor. Örne¤in flu anda Türkiye’nin hidroelektrik potansiyelini ortaya ç›karacak bir projenin pilot uygulamas› üzerine bir çal›flmas› var. ‹lk etapta Karadeniz’de küçük bir bölgenin su kaynaklar›n› inceleyen Coflkun ve ekibi, bu pilot uygulamadan sonra bütün Türkiye’nin hidroelektrik haritas›n› ç›karabilecek. Uydudan al›nan görüntüler ve uzaktan alg›lama teknolojileri sayesinde do¤ruluk pay› yüzde 97’ye varan tahminlerle, yat›r›mlardan en iyi sonuçlar al›nmas› bekleniyor.

Coflkun, biyodizel ile ilgili bir çal›flmada da uzaktan alg›lama sistemlerinden faydalan›yor. Burada arazi ve toprak tespitleri yap›larak ürün arazi efllefltirilmesi sayesinde verimsiz topraklarda çiftçinin biyodizele uygun m›s›r, kanola gibi ürünleri yetifltirmesi sa¤lanacak. Böylece hem verimsiz topraklar de¤erlendirilecek hem de ülke ekonomisine büyük bir katk› sa¤lanacak. Coflkun bu teknolojiler sayesinde y›ll›k ürün rekoltesi hakk›nda da çok büyük do¤ruluk pay›yla tahminler yap›labildi¤ini söylüyor. Uydudan al›nan verilerle ürünlerin daha ilk yetiflme aflamas›nda durumlar› tespit ediliyor ve y›ll›k verim hakk›nda tahminlerde bulunuluyor. Ayr›ca hangi arazide ne tür a¤aç türlerinin oldu¤u, hangi tarlada tar›m›n yap›l›p yap›lmad›¤› da bu teknoloji sayesinde tespit edilebiliyor. Coflkun, bu verilerin devletin, tar›m ve maliye gibi bakanl›klar›n uzun vadeli planlar›na ›fl›k tutabilece¤ini söylüyor. Çünkü verimlilik ve y›ll›k durum hakk›nda yaklafl›k bir y›l öncesinden önemli verileri bu yöntemle sa¤lamak mümkün. I

Uzaktan algılama ile yakın takip ‹stanbul’da içme sular›n›n muhafazas›n› sa¤layan bu projenin baflar›s›n›n ard›nda “uzaktan alg›lama” teknolojileri var. Uzaktan alg›lama teknolojileri sayesinde, yeryüzünün ve yer kaynaklar›n›n incelenmesinde fiziksel ba¤lant› kurulmadan veri al›n›p kaydediliyor ve incelenebiliyor. Yani yer ile herhangi bir temas olmaks›z›n yerin çeflitli özellikleri tespit edilebiliyor. Bu tespit yap›l›rken mad-

Suyun istikbali de göklerde “Uzaktan alg›lama sistemleri son derece önemli bir teknoloji. Türkiye’de kullan›lsa da henüz yeterince faydalan›ld›¤›n› söylemek zor. Bir araflt›rma piramidinin en üstünde yer alan geliflmifl bir teknoloji oldu¤u için verileri her yerde kullan›l›yor. Atatürk’ün dedi¤i gibi, istikbal göklerde. Bu teknolojilerle, suyun kalitesinin, koruma bantlar›n›n ve ar›tma tesislerinin takip edilmesi art›k büyük önem tafl›yor. Su gittikçe önem kazanacak, suyun fiyat› petrolü geçecek. Ayr›ca küresel ›s›nma nedeniyle suyla ilgili sorunlar kat kat artacak. Tüm bunlar›n önlemenin yolu, bu tür teknolojilerle önceden tespitler yapmak ve gereken tedbirleri almak.”

39


U‹G’den notlar

Bu ay, Hollanda Ekonomik ‹liflkiler Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanan “Hollanda Su Teknolojisi” bafll›kl› bültenin bir bölümünü sizlerle paylaflmay› hedefledik. Bülten, Hollanda ve dünya için suyun önemini ortaya koyarken, su fakiri olmayan bir ülke oldu¤u halde, Hollanda’da suyun etkin kullan›m›na dair yürütülen çal›flmalar ve gelifltirilen teknolojiler hakk›nda fikir vermesi aç›s›ndan dikkatimizi çekti. Cemil ARIKAN

Selçuk KARAATA

hollanda’n›n su teknolojisi

D

ünya Bankas›, 2006 inovasyon ödülünü Su Piramidi (WaterPyramide) adl› ürüne verdi. Piramit biçimindeki bu çad›r, günde 2 bin litre su üretebilme kapasitesine sahip. 600 metrekare yüzey alan›na yay›lan çad›r, tuzlu suyu ar›nd›rma özelli¤i tafl›yor. Yöntem basit bir biçimde anlat›lm›fl: günefl, tuzlu suyu buharlaflt›r›yor, buhar ise çad›r›n tepesinde yo¤unlafl›yor ve yo¤unlaflma sonucunda elde edilen su biriktiriliyor. Çad›r, ayn› zamanda ya¤mur suyunu toplamak amac›yla da kullan›labiliyor. WaterPyramide’in mucidi Martjin Nitzche, çad›r› bir Afrika ülkesi olan Gambiya’da kurmufl. Ayr›ca, Dünya Bankas›’ndan ald›¤› 190 bin dolar tutar›ndaki ödülü de, gelifltirilmifl bir sürümünü yapabilmek amac›yla ayn› projede kullanmay› hedeflemifl. Bu ürün, Herkes için Su Vakf› isimli bir yap›n›n vizyonu paralelinde ortaya ç›km›fl. Vak›f bir a¤yap›-flebeke halinde Hollandal› ifl insanlar›ndan, devlet görevlilerinden, akademisyenlerden ve sivil toplum temsilcilerinden oluflurken, amaçlar›n›, geliflmekte olan ülkelere sürdürülebilir, ucuz, kolayl›kla uygulanabilir su saflaflt›rma teknolojilerini gelifltirmek olarak belirlemifl.

Bülten içinde yer alan dikkat çekici ikinci makale, 2010 y›l›nda fiangay’da yap›lacak World Expo etkinli-

40

¤inin suyla ilgili bölümü. 2010 World Expo’nun mottosu daha iyi bir flehir ve daha iyi bir yaflam olarak tan›mlanm›fl. Çinli yetkililer Hollanda’n›n yaklafl›m›n› tercih etmifller, tercih kapsam›nda da daha iyi bir flehir yaflam› için örnek olabilmek ad›na, Expo fuar alan›nda Avrupa’n›n içme suyu kalitesini tutturmay› hedeflemifller. Çinli Shibei Water Works adl› kurum, Hollanda’n›n su konusunda araflt›rmalar yapan Kiwa Water Research’›n kap›s›n› çalm›fl. Bu iliflki sonucunda da iki kurum fiangay’daki su tesislerinin iyilefltirilebilmesi için olas› çal›flma alanlar›n› araflt›rmaya bafllam›fl. Üzerinde durduklar› ana konu içme suyu haz›rlayabilmek için Hollanda felsefesi do¤rultusunda bir model gelifltirebilmek. Ana noktalar›n neler oldu¤una bak›ld›¤›nda; yüzey suyunu organik maddelerden daha iyi bir biçimde ar›nd›rmak, içme suyunun biyolojik istikrar›n› koruyabilmek, tüm bunlar› da klor kullanmadan yapabilmek oldu¤u görülüyor. Kiwa ve Shibei’nin yapt›¤› denemeler, k›z›lötesi ›fl›nlar› kullanarak oksidasyonu sa¤lamak üzere yap›lanm›fl. Kiwa’ya göre bu süreç ozon kullanmaktan daha umut verici. Ozon, bakterileri öldürmek için son derece etkin bir yöntem olmakla birlikte, Çin’deki


Yangtze nehrinin suyu ile birlikte kullan›ld›¤›nda istenmeyen ikincil maddelerin oluflumuna neden oluyor. Bu nedenle, Kiwa ve Hollandal› elektrikelektronik firmas› Philips, birlikte çal›flarak yeni bir k›z›lötesi lamba gelifltirme çal›flmalar› yap›yor. Lamba, sadece etkin olmakla kalm›yor, ayn› zamanda ucuz olma özelli¤ini de bar›nd›r›yor. Tüm bu çal›flmalar sonucunda, fiangay’daki yerel yöneticilerin ifade ettikleri kadar›yla hedefleri, World Expo 2010 fuar›nda fliflelenmifl su kullanmay›p, misafirlerinin musluk suyu içebilmelerini sa¤lamak. Bizim özellikle dikkat çekmenin yararl› oldu¤unu düflündü¤ümüz alan su araflt›rmalar›yla ilgilenen bir kurum ile teknoloji gelifltiren ticari bir kurumun, baflka bir ülkenin ihtiyac›n› karfl›layabilmek ad›na birlikte çal›flmalar›. Birlikte çal›flman›n, ortakl›klar kurman›n inovasyon için gere¤ini ve önemini biliyoruz. Hollanda, suyla ilgili uluslararas› sorunlara çare bulabilmek için Hollanda Su Ortakl›¤› (the Netherlands Water Partnership) isimli oluflumu yap›land›rm›fl. Yap›, kâr amac› gütmeyen bir sivil örgütlenme. Uluslararas› arenada suyla ilgili yaflanan sorunlara çözüm bulmakla birlikte, Hollanda’n›n uluslararas› su pazar›ndaki konumunu güçlendirmeyi de hedefliyor. Toplam 140 üyesi olan örgüt, üyeleri aras›nda çal›flmalar› koordine ediyor, yak›n iflbirli¤i olanaklar› yarat›yor, böylece yurtd›fl›ndaki organizasyonlarla rekabet edebilme flans›n› art›rabiliyor. ‹klim de¤iflikli¤i, do¤al kaynaklar›n yönetimi ve suyun Türkiye için ne denli önemli oldu¤unu, özellikle kurak geçen son birkaç yaz mevsimi boyunca hissettik. Türkiye’nin de sivil yap›lanmalar› hayata geçirerek karfl› karfl›ya kald›¤›m›z sorunlara yeni ve yenilikçi çözümler getirme çabas› içine girmesi kaç›n›lmaz. Suyla ilgili sorunumuz sadece son birkaç y›l ve bugünün de¤il, daha da büyüyerek yar›n›n en öncelikli gündem maddelerinden biri. Çok h›zl› bir biçimde suyu do¤ru kullanmam›z, ya¤mur suyunu son derece dikkatle de¤erlendirmemiz ve tasarruf tedbirlerini, bilim insanlar›n›n sahip olduklar› birikimi mutlaka kullanarak hayata geçirmemiz kaç›n›lmaz. Tafl›ma suyla da de¤irmenin dönmeyece¤i atalar›m›z taraf›ndan bize ö¤retilmifl. I

41


yedi düvelin su verisi haz›r Avrupa Birli¤i 6. Çerçeve Program› kapsam›nda fonlanan OPTIMA projesi, tüm dünya ülkelerinin su yönetimine bir çözüm bulmay› amaçl›yor. Prof. Dr. Nilgün Harmanc›o¤lu, proje sonuçlar›yla, geçici yerel çözümlerin yerine, ekonomik, çevresel ve sosyal koflullar› da ele alan uluslararas› çözümler getirilebilece¤ini savunuyor.

HANDE AKKAfi

A

rt›k hemen herkesin akl›nda “acaba susuz kal›r m›y›z?” sorusu var. Genifl çapl› kurakl›k ve su kirlili¤i sorununun yaflanaca¤›ndan hatta su savafllar›n›n bafllayaca¤›ndan söz ediliyor. Ancak Türkiye’de çok umut verici çal›flmalar da var. Bu araflt›rma projeleri Türkiye’nin su politikas›na ›fl›k tutarsa belki de s›k›nt›lar›n önüne geçebilecek. Dokuz Eylül Üniversitesi Su Kaynaklar› Yönetimi ve Su Kaynakl› Do¤al Afetlerin Kontrolü Araflt›rma ve Uygulama Merkezi de (SUMER) AB 6. Çerçeve Program› kapsam›nda Türki-

42

ye’nin su politikas›na ›fl›k tutacak bir projenin orta¤›. OPTIMA (Sürdürülebilir Su Kaynaklar› Yönetimi Optimizasyonu) isimli bu projenin amac› su kaynaklar› yönetimine yeni bir yaklafl›m getirerek çat›flan taleplere uzlaflt›r›c› çözümler bulmak ve verimlili¤i art›rmak. Bu yaklafl›mla güçlü ve pratik bir uygulaman›n ortaya konulaca¤› umuluyor. Dokuz Eylül Üniversitesi ‹nflaat Mühendisli¤i Bölümü Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Harmanc›o¤lu’nun Türkiye’deki liderli¤ini yapt›¤› projenin, Avusturya, ‹talya, Yunanistan, K›br›s Rum Kesimi, Malta, Lübnan, Ürdün, Filistin, Tunus ve

Fas’tan da ortaklar› bulunuyor. 2 milyon Euro’luk bütçeye sahip olan ve geçen y›l tamamlanan OPTIMA için örnek bölge olarak Gediz Havzas› seçildi. Gediz’in seçilmesinde, buran›n Türkiye’de su kaynaklar› aç›s›ndan en çok sorun yaflayan havzalardan birisi olmas› etkili oldu. Harmanc›o¤lu, OPTIMA’dan al›nan sonuçlar›n tüm ülkelerde yaflanan su sorunlar›n›n en aza indirilmesine yard›mc› olaca¤›n› düflünüyor. Ona göre su konusunda Türkiye’nin atmas› gereken en önemli ad›m, daha sonraki eylemlere yön verebilecek bir çevre bilgi sistemini kurmak. Çünkü araflt›rmac›lar bölgeler hakk›nda veri bulmakta büyük güçlük çekiyor.


Çözüm belli, kulak asan yok Prof. Dr. Nilgün Harmanc›o¤lu, OPTIMA projesi araflt›rma sonuçlar›n› yayg›nlaflt›rmaya çal›flmalar›na ra¤men flu anda projenin uygulanmad›¤›n› belirtiyor. Ona göre asl›nda Gediz'in su sorunlar›na çare olabilecek çözümler belli ancak kulak asan yok. Geçen y›l›n mart ay›nda Çevre ve Orman Bakanl›¤› OPTIMA projesi hakk›nda bir sunum istemifl ve proje hakk›nda bilgi alm›fl. Üstelik projenin uygulamaya geçirilebilece¤i de söylenmifl. Daha sonra TBMM Çevre ve ‹klim De¤iflikli¤i Araflt›rma Komisyonu da bir sunufl isteyince Harmanc›o¤lu ve ekibi bir buçuk y›l çal›fl›p uygulama projesi teklifi haz›rlam›fl. Ancak flu anda uygulama yönünde bir niyet olmad›¤›n› söyleyen Harmanc›o¤lu “Türkiye'de maalesef kamu kurumlar› kapasite ve teknoloji eksikliklerine ra¤men mevcut çal›flmalara ra¤bet etmiyor ve geçici tedbirlerle durumu idare etmeye çal›fl›yor” diyor. Harmanc›o¤lu Türkiye’de henüz havza yönetimi diye bir olay olmad›¤›n› ve ak›ll› çözümler üretemedi¤imiz için havzalar›m›z› kaybetti¤imizi ifade ediyor.

Bu projenin amac› neydi? OPTIMA’n›n genel amac›, çat›flan taleplere uzlaflt›r›c› çözümler bulmak ve verimlili¤i art›rmak için su kaynaklar› yönetimine yeni bir yaklafl›m getirmek, s›namak ve bilimsel yönden güçlü pratik bir yöntem ortaya koymak. Yaklafl›m, Avrupa Birli¤i Su Çerçeve Yönetmeli¤i’ne uygun olarak, sürdürülebilir geliflimin temel tafllar› olan ekonomik verimlilik, çevresel uyum ve sosyal eflitlik konular›na ayn› derecede önem veriyor. Burada nihai hedef, su havzalar› için ekonomik, çevresel ve sosyal yönden en uygun (optimum) yönetim plan›n› belirlemek. Projenin di¤er bir amac› da,

uzmanlar aras›nda yayg›n bir iletiflim a¤› oluflturmak ve bulgular›n, verilerin ve en iyi uygulama çözümü örnekleri ile ilgili bilgilerin aktar›m›n› sa¤lamak. Proje, Türkiye’ye en çok hangi konuda yol gösterecek? Su sorunlar›n›n temel nedeni, su yönetimindeki eksiklikler ve hatalard›r. Ülkemizde de yaklafl›k 10 y›ldan bu yana “entegre havza yönetimi” kavram›ndan bahsediliyor. Ancak entegre yönetimin ne ifade etti¤i ve nas›l uygulanmas› gerekti¤i bilinmiyor ve yerel problemlere yerel çözümler getirmekle yetiniliyor. OPTIMA su ile ilgili uluslararas› ve AB

su yönetimi yaklafl›mlar›n› bir bütün olarak uygulayan bir proje. Sonuçlar örnek al›narak, havzalar›m›zda sorunlara uygulanabilir, bilimsel, gerçekçi ve sa¤l›kl› teflhis koyma ve en iyi çözümlere ulaflma olana¤› elde edilebilir. Bu proje için ortaklar aras›nda nas›l bir yap›lanma olufltu? Projede yöntem gelifltirilmesinde AB’ye üye ortaklar görev ald›lar. Di¤er Akdeniz ülkelerinin her biri kendi havzalar›nda bu yöntemleri denediler. Böylelikle yöntemler farkl› havzalardaki uygulamalarla s›nanm›fl oldu. Ortaklar aras›nda s›k› bir iflbirli¤iyle bilgi al›flverifli ortam›

43


7 ülkenin verileri karşılaştırılıyor Prof. Dr. Nilgün Harmanc›o¤lu, OPTIMA projesi kapsam›nda, makul ve uygulanabilir nitelikte havza yönetimi seçenek planlar›n›n türetilmesi için genetik programlama ve genifl kapsaml› simülasyon modelini kulland›klar›n› söylüyor. Bunun için uzaktan alg›lama ile güncellenmifl arazi kullan›m çal›flmalar›n›n temel girdilerinden de faydalan›lm›fl. Bu konuda kullan›lan uzman sistemler yard›m›yla niceliksel tan›mlamas› oldukça güç olan çevresel ve sosyal boyutlar›n da analize dahil olmas› sa¤lanarak, amaçlar, kriterler ve k›s›tlar ortaya konulmufl. Projede seçenek yönetim planlar› da Gediz Havzas›’ndaki tüm paydafllar›n görüflleri

kuruldu. Bunun yan› s›ra kal›c› dostluklar da tesis edilmifl oldu. SUMER’in de yurtd›fl›nda tan›nmas› sa¤land›. Özellikle en kapsaml› ve en iyi örnek çal›flmay› ekibimizin yapm›fl olmas›, yeni proje olanaklar›n›n do¤mas›na neden oldu.

çerçevesinde belirlenmifl. Bu çal›flmalar›n sonunda Do¤u ve Bat› Akdeniz’de yer alan 7 ülkede gerçeklefltirilen bir dizi yerel ve bölgesel uygulama sonucunda karfl›laflt›rmal› bir de¤erlendirme oluflturulmufl.

Proje size ve ekibinize neler katt›? Proje sonucunda SUMER ekibi, havza yönetimi konusunda tam deneyimli hale geldi ve elemanlar›m›z en son teknolojiler konusunda uzmanlaflt›. OPTIMA ve daha önceden yapm›fl oldu¤umuz yine benzeri bir proje olan SMART projeleri sayesinde, çeflitli toplant›larda su yönetimi ile ilgili bugün dile getirilen konulara, 5-6 y›l önceden vak›f olduk. Türkiye’de su konusunda çal›flman›n ne tür zorluklar› var? Projede yaflad›¤›m›z tek ve en büyük zorluk Gediz Havzas› ile ilgili veri teminiydi. Türkiye’de havzalar›m›zla veya çevreyle ilgili sa¤l›kl› veri tabanlar› ve bilgi sistemleri bulunmad›¤›ndan bu sorunla asl›nda her çal›flmada karfl›lafl›yoruz. Özellikle de sosyal ve ekonomik verilerle arazi türü ve da¤›l›m›yla ilgili bilgilere ulaflmakta zorland›k. Veri toplayan kurumlarda da¤›n›k halde bulunan bu bilgilere ulaflmak epeyce zaman›m›z› ald›. Sorunu çözmek için pek çok kurulufla ve kiflilere baflvurduk.

44

7. ÇP kapsam›nda da projeleriniz var m›? Halihaz›rda 6. ÇP kapsam›nda desteklenen PLEIADES adl› sulama yönetimine iliflkin bir projeyi yürütüyoruz. Geçti¤imiz mart ay›nda ‹ngiltere’den Hidroloji Enstitüsü koordinatörlü¤ünde 7. ÇP’ye bir proje teklifi verdik. AB fonlar›ndan yararlanabilmek için öncelikle Çerçeve Programlar›nda belirtilen önceliklerin bilinmesi önemli. Bu öncelikler d›fl›ndaki konulara de¤inen projeler destek görmüyor. Proje çal›flmalar›n› göz önünde bulundurarak, Türkiye’deki su varl›¤› hakk›nda neler söyleyebilirsiniz? Tüm akarsu havzalar›m›zda benzer sorunlar mevcut. En önemli iki sorun su azl›¤› ve su kirlili¤i. Su azl›¤›, rekabet, kullan›c›lar›n ço¤almas›, su tahsisi sorunlar› ve kötü yönetim nedeniyle de ortaya ç›k›yor. Bir de son y›llarda küresel ›s›nma sorunlar› bafl gösterdi. Ancak bizler havzalar›m›z› bilinçli bir flekilde

yönetebilseydik, küresel ›s›nma sorununu da bu fliddette yaflamazd›k. Küresel ›s›nman›n da risk tabanl› yaklafl›mlarla ele al›nmas› ve buna göre önlemlerin al›nmas› gerekli. fiu anda su varl›¤›m›z› korumak ve en iyi flekilde kullanmak için al›nacak önlemler nelerdir? En baflta yap›lmas› gereken bir çevre bilgi sisteminin kurulmas›d›r. Elde sa¤l›kl› ve güvenilir veri olmadan do¤ru teflhis koymak veya do¤ru çözümlere karar vermek mümkün de¤ildir. Bunun ötesinde geliflmifl teknolojileri kullanmak önemli, ancak bunun için de kapasite gelifltirilmesi yani insan kayna¤› gerekli. Ayr›ca su kullan›c›lar›n›n da e¤itilmesi ve bilinçlendirilmesi büyük önem tafl›yor. Bütün bu konularda da Ar-Ge, inovasyon ve teknoloji son derece gerekli. Art›k sorunlar öyle boyutlara ulaflm›fl durumda ki, al›fl›lagelen yaklafl›m ve tekniklerle bunlar›n çözümü mümkün de¤il. I


makale / Yunus Özleyen*

5. Dünya Su Forumu dünyaya neler getirecek?

dünyadaki farkl›l›klar suda yak›nlaflacak 15-22 Mart 2009 tarihleri aras›nda ‹stanbul Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezi’nde yap›lacak olan 5. Dünya Su Forumu’nda Türkiye ve dünyadaki su yönetimi hakk›nda önemli kararlar›n al›nmas› bekleniyor. Forum sonucunda, ‹stanbul Kentsel Su Mutabakat› yerel yönetimler taraf›ndan imzalanacak.

D

ünyan›n suyla ilgili en büyük etkinli¤i olan Dünya Su Forumu, Dünya Su Konseyi ve ev sahibi ülke hükümetinin ortak giriflimi olarak üç y›lda bir düzenleniyor. Fas (1997), Hollanda (2000), Japonya (2003) ve Meksika’da (2006) düzenlenen forumlar›n ard›ndan, 5. Dünya Su Forumu ‹stanbul’da, Mart 2009’da gerçeklefltirilecek. Forum, üç y›l› aflk›n bir süreye yay›lm›fl haz›rl›k faaliyetlerinin ürünü olarak, aç›k, herkesi kapsayan, çok paydafll› bir sürecin sonucu. Böylece Dünya Su Forumu yaln›zca bir haftal›k bir etkinlik de¤il, su sorunlar›na verilen önemi, konuyla ilgili fark›ndal›¤› ve anlay›fl› art›rma ve küresel sorunlara yönelik somut çözümler getirme amac› güden bir süreç. Herkesin kat›l›m›na aç›k olan ve suyla ilgili tüm paydafllar›n görüfllerinin de¤erlendirilece¤i Forum’a, dünyan›n dört bir yan›ndan gelecek olan karar vericiler, yerel yönetimler, sivil toplum kurulufllar›, akademisyenler, sanayiciler ve ifl adamlar›, kad›nlar ve çocuklar, çiftçiler ve su kullan›c›lar› kat›lacak. 15- 22 Mart 2009 tarihleri aras›nda ‹stanbul Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezi’nde yap›lacak olan 5. Dünya Su Forumu’nda Türkiye ve dünyadaki su yönetimi hakk›nda önemli kararlar›n al›nmas› bekleniyor. Forum sonucunda, ‹stanbul Kentsel Su Mutabakat› yerel yönetimler taraf›ndan imzalanacak. 5. Dünya Su Forumu’nun haz›rl›k sürecine kat›lanlar›n karfl› karfl›ya olduklar› güçlük, bu forumu dünyada su yönetimi aç›s›ndan bir dönüm noktas› haline getirme sorunu. Bu forum gerçekten farkl› olmal›. Bu nedenle 5. Dünya Su Forumu’nu düzenleyenler, haz›rl›k sürecini aç›k ve kat›l›mc› bir flekilde gerçeklefltirerek, eyleme dönük baflar›y›

ümit ediyorlar. Böylece, dünyaya fikirlerin ve uzmanlar aras› tart›flmalar›n ötesinde bir fleyler getirmeyi amaçl›yor. Forum, farkl› bak›fl aç›lar›n› anlama yetene¤imizi gelifltirmek ve farkl› çözümleri paylaflma f›rsat›n› sunmak üzere dünyay› ‹stanbul’a tafl›yacak. 5. Dünya Su Forumu’nun ana temas› “Farkl›l›klar›n Suda Yak›nlaflmas›.” Bu tema, amaca ulaflmak için co¤rafi engelleri aflmay› ifade ediyor. ‹stanbul’da düzenlenecek 5. Dünya Su Forumu bu temayla, sadece Asya ile Avrupa, Ortado¤u ile Afrika, Kuzey ile Güney aras›ndaki kavflaklar›n de¤il, modern ça¤ ile geleneksel su kültürleri ve kullan›mlar›, dünyan›n zengin ve yoksul, geliflmifl ve geri kalm›fl bölgeleri aras›ndaki engellerin de alt›n› çiziyor. Daha fazla etkileflim, iletiflim ve su yönetiminde yer alan ya da bundan etkilenen çeflitli kifli ve kurulufllar›n ifllevsel uyumu için duyulan ihtiyac› vurguluyor. Ayr›ca dünya su kamuoyuna, suyun kendi bafl›na bir amaç olmad›¤›, aksine kalk›nmam›z ve refah›m›z için bir araç oldu¤u mesaj›n› da veriyor. Suyun etkiledi¤i sektörlerin karfl›laflt›¤› ortak sorunlara getirilecek çözüme nas›l katk› sunaca¤›n› anlamak için di¤er sektörlerle etkileflime ihtiyaç var.

Forumun 6 ana temas› Tema 1: Küresel De¤iflimler ve Risk Yönetimi Konu 1.1 ‹klim De€iflimine Uyum Sa€lamak: Küresel ›s›nman›n sebep ve sonuçlar›na yönelik giderek artan bir ilgi var. Su toplulu¤unun yüz yüze oldu¤u en önemli sorular iklim de¤ifliminin su döngüsünü nas›l *5. Dünya Su Forumu ‹letiflim Komitesi Odak

46


etkileyece¤i ve insan ile çevre risklerinin azalt›lmas› için en önemli uyum stratejilerinin neler olaca¤›d›r. Konu 1.2 Su Kaynakl› Göç, De€iflen Arazi Kullan›m› ve ‹nsan Yerleflimleri: Su, toprak ve yaflam çevreleri üzerinde artan bask›, göçlere neden olmakta ve bunun sonucunda yeni yerleflimlerin olufltu¤u yerlerdeki do¤a etkilenmektedir. Daha etkin su yönetimiyle arazi ve çevre kullan›m›, dolay›s›yla göç ihtiyaçlar› ve bunun yerleflimler üzerindeki etkileri azalt›labilir mi? fiimdiki ve gelecekteki demografik geliflmeler için su hizmetlerinin gelifltirilmesi ve yönetilmesi konular›ndaki en uygun stratejiler hangileridir? Konu 1.3 Afet Yönetimi: Milyonlarca insan›n emniyet ve ekonomik güvenli¤ine yönelik yeni tehditler, artan kentleflme ve iklim de¤iflkenli¤i ile ba¤lant›l› daha s›k ve büyük boyutlarda gerçekleflen felaketler sonucunda ortaya ç›kmaktad›r. Tema 2: ‹nsan Kalk›nma ve Biny›l Kalk›nma Hedefleri Konu 2.1 Herkes için Su, Sanitasyon ve Hijyen Sa€lanmas›: Herkes için su, sanitasyon (sa¤l›k koflullar›n›n oluflturulmas› ve sürdürülmesi) ve hijyen hedefi üzerinde evrensel bir mutabakat bulunmaktad›r. Dünya Sanitasyon Y›l›’n›n ard›ndan gerçekleflecek olan 5. Dünya Su Forumu, üç gereklilik olan su, sanitasyon ve hijyen konular›ndaki geliflimin gerçek boyutunu ve dünyan›n en zorlu bölgelerinde sorunu çözecek siyasi kararl›l›klar› tart›flmak için yeni bir f›rsat yaratacakt›r. Konu 2.2 Enerji için Su, Su için Enerji: Giderek azalan enerji kaynaklar› ve yükselen maliyetlerin su üretimi, kullan›m› ve tuzlu suyun ar›t›lmas› ile yeniden kullan›m› içeren su iflleme üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktad›r. Ayn› zamanda, giderek azalan su kaynaklar› ve gittikçe artan bir enerji talebi söz konusudur. Hidroelektrik enerji, barajlar›n rezervuar›nda depolanan suyun türbinden geçerek, harcanmadan elektrik üretilmesine dayan›r. Konu 2.3 Açl›k ve Fakirli€in Giderilmesi için Su ve G›da: Daha az su ve toprakla daha fazla g›dan›n üretilmesi gerekiyor. Tar›m-enerjisi, g›da güvenli¤i ve enerji güvenli¤i konular›nda nas›l bir öneme sahiptir ve sürdürülebilir geliflmeyi sa¤lamak için do¤ru denge

nas›l kurulabilir? G›da güvenli¤i ve enerji güvenli¤i konular›yla nas›l ilgileniyoruz? Pazara eriflim ile gümrük vergisi sisteminden en fazla yoksullar›n zarar görmesi nas›l engellenebilir? Konu 2.4 Su Hizmetlerinin Birden Çok Kullan›m› ve ‹fllevi: Birden çok kullan›m flekli birbiriyle çat›fl›r m› yoksa sinerji mi oluflturur? Kurumsallaflma ve birden çok kullan›m›n art›r›lmas› Biny›l Kalk›nma Hedefleri’ne ulafl›lmas›na katk›da bulunulmas› için gerekli midir? Yönetiflim ne flekilde olmal› ve bu hizmetlerin sürdürülebilirli¤ini güçlendirmek için hangi siyasal, kurumsal ve mali önlemler al›nmal›d›r? Tema 3: ‹nsani ve Çevresel ‹htiyaçlar Dikkate Al›narak Su Kaynaklar›n›n Korunmas› ve Yönetimi

5. Dünya Su Forumu’nun ana temas› “Farkl›l›klar›n Suda Yak›nlaflmas›.” Bu tema, amaca ulaflmak için co¤rafi engelleri aflmay› ifade ediyor. ‹stanbul’da düzenlenecek 5. Dünya Su Forumu bu temayla, sadece Asya ile Avrupa, Ortado¤u ile Afrika, Kuzey ile Güney aras›ndaki kavflaklar›n de¤il, modern ça¤ ile geleneksel su kültürleri ve kullan›mlar›, dünyan›n zengin ve yoksul, geliflmifl ve geri kalm›fl bölgeleri aras›ndaki engellerin de alt›n› çiziyor. Konu 3.1 Havza Yönetimi ve S›n›r Aflan Sularda ‹flbirli€i: Su konusundaki dayan›flmalar ve bütünsel su kaynaklar› yönetimi konular›ndaki baflar› öyküleri ve baflar›s›zl›klar nelerdir? Havza yönetimi, s›n›r aflan sularda iflbirli¤i ve ç›kar paylafl›m›yla ilgili kilit eylemler nelerdir? Yerel, bölgesel ve küresel ölçeklerde yasal araçlar gelifltirilmifltir, fakat bunlar özellikle s›n›r aflan yüzeysel ve yeralt› su kaynaklar›, paydafl kat›l›m›, planlama, finansman ve izleme için ne kadar etkili ve esnek durumdad›r? Konu 3.2 Tar›msal Enerji ve Kentsel Su ‹htiyac›n›n Karfl›lanmas› için Yeterli Su Kayna€› ve Depolama: Altyap›s› temini yeterli su kayna¤› sa¤lanmas› kalk›nma için önemlidir ve bu önem giderek ar-

47


makale

tan iklim de¤iflikliklerinin etkileri düflünüldü¤ünde daha da büyümektedir. Bu, hem do¤al hem de insan yap›m› yeterli miktarda depolama alan› ve altyap› olmas›n› gerektirmektedir. ‹nsan ihtiyaçlar›n› sürdürülebilir bir flekilde karfl›larken bu kaynaklar ile ekosistemlerinin korunmas› için de¤iflik bak›fl aç›lar› aras›nda bir ortak nokta nas›l bulunabilir? Konu 3.3 Do€al Ekosistemlerin Korunmas›: Mevcut uluslararas› yasalar ile anlaflmalar›n rolü ne olabilir? ‹nsan ihtiyaçlar› ile birlikte yerel de¤erler ve koflullar›n hesaba kat›lmas› için ulusal ve yerel düzeydeki planlama süreçlerinde neler yap›labilir? Konu 3.4 Yüzeysel, Yeralt›, Toprak ve Ya€mur Suyunun Yönetimi ve Korunmas›: Ya¤mur, mevcut en büyük su kayna¤›d›r, fakat ayn› zamanda yönetimi en az geliflmifl olan›d›r. Yeralt› suyu en güvenilir kaynakt›r, ama o da kirlenme ve kötü kullan›ma en müsait olan›d›r. Bu gerçeklere ra¤men, kurumsal atalet, su yönetiminin yüzeysel sulara odaklan›p kalmas›n› teflvik etmektedir. Yasal ve kurumsal çerçevelerde neler de¤ifltirilmelidir? Bilim, politikac›lar› en iyi hangi flekilde uyarabilir?

sürdürülebilir kullan›m› konular›nda ne gibi bir rol oynayacakt›r? Konu 4.3 Etik, fieffafl›k ve Paydafllar›n Güçlendirilmesi: “Su eti¤i” kavram› sorgulanamaz gibi görünse de, daha iyi su yönetiflim ve yönetimini mümkün k›lmak taraflar›n yapaca¤› ortak bir tan›mlamay› gerektirmektedir. Acaba bunu yapmak mümkün müdür? Böyle bir standard›n oluflturulmas› ayr›ca paydafllar›n fleffaf olan, hesap verebilirli¤e yol açan ve adalete eriflim sa¤layan karar alma süreçlerine kat›lmalar›n› teflvik edecektir. Ne tür ek önlemler al›nmas›yla bu baflar›labilir? Konu 4.4 Su Hizmetlerinde Kamunun ve Özel Sektörün Rollerinin Optimizasyonu: Ekonomik ve ifl gücü koflullar› iyileflmeye devam ettikçe hem kamunun hem de özel kurulufllar›n su hizmetleri sa¤lamak konusundaki rol ve sorumluluklar› da geliflmeyi sürdürecektir. Bu ba¤lamda, özel sektörün belirli görevlerinin giderek artan bir flekilde tafleronlara yapt›r›lmas›na ek olarak, toplumlar kamunun sahip oldu¤u hizmetlerin “özellefltirilmesi”, temsili hizmet tedariki modelleri ve küçük ölçekli hizmet tedarikçilerinin dahil oldu¤u melez modeller gibi alternatif modellere dönmektedir.

Tema 4: ‹dare ve Yönetim Konu 4.1 Su ve Sanitasyon Hakk›na Daha ‹yi Eriflimin Uygulanmas›: Su ve Sanitasyon Hakk› (SSH) yoksul ve d›fllanm›fllar için gerçekten bir fark yarat›yor mu? SSH’yi eriflim kazanmak ve devletler ile di¤er aktörleri sorumlu k›lmak için nas›l kullanabilirler? Biny›l Kalk›nma Hedefleri’ne do¤ru ilerlemeyi h›zland›rmak için bir araç olarak kullan›lacaksa, hakk›n uygulanmas›n› mümkün k›lacak eylemler nelerdir? Konu 4.2 Düzenleyici Yaklafl›mlar Yoluyla Verimin Art›r›lmas›: ‹flletmeler ve hizmet sa¤lay›c›lar için ba¤›ms›z bir düzenleyici çerçeve, roller ile sorumluluklara netlik sa¤lamakta ve daha iyi hizmet ile ekonomik verim sa¤lanmas›nda kullan›lan bir araç olarak tüm dünyada desteklenmektedir. Fakat acaba düzenleme tüm durumlarda ifle yarayacak m›d›r? Mevcut durum nedir ve düzenleyici çerçeve gelecekte at›k sular›n (yeniden) kullan›m› ile yeralt› su kaynaklar›n›n 48

Konu 4.5 Verimli ve Etkili Su Kayna€› Yönetimi için Kurumsal Düzenlemeler: Merkeziyetçi olmayan su yönetimini tarafs›z, verimli ve etkili hale getirmek için devletin tüm düzeylerinin gayretleri aras›nda eflgüdüm gerekir. Bu konu alt›nda, suyun giderek azalmakta oldu¤u koflullarda su kaynaklar›n›n koordinasyonu ve bölüfltürülmesiyle ilgilenilmektedir. Tema 5: Finans Konu 5.1 Su Sektörü için Sürdürülebilir Finansman: Biny›l Kalk›nma Hedefleri’ne ulafl›lmas› ve küresel de¤iflikliklerle yüzleflilebilmesi için, su sektörüne büyük yat›r›mlar yap›lmas› gerekmektedir. De¤iflik paydafllar borç alma kapasitelerini art›rmak için neler yapabilir ve finans kurumlar›n›n ürünlerini borç alanlar›n gereksinimlerine uydurmak için neler yapmas› gerekmektedir? ‹flletmeciler neler yapmal›d›r? Geleneksel olmayan hangi finansman mekanizmalar›-


n›n su yönetimini daha iyi hale getirmesi mümkündür?

lecekleri tart›fl›lacakt›r.

Konu 5.2 Sürdürülebilir Su Sektörü Arac› Olarak Fiyatland›rma Stratejileri: Fiyatland›rma stratejilerinin mali, sosyal, ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik politikas› hedeflerine yan›t vermesi gereklidir. Ama tek bafl›na gümrük vergileri sosyal politika hedeflerini sa¤lamak için uygun bir araç olmayabilir.

Konu 6.4 Herkes için Veri: Veri hazinesi sand›¤›n›n kilidini açmak yaln›zca bir bilgiye eriflim sorunu de¤il, hangi ö¤elerin en önemli oldu¤unun anlafl›lmas› ve bilginin en iyi biçimde paylafl›labilmesi için hangi araçlar›n kullan›labilece¤i sorunudur. Konu 6.5 Su ve Kültür: Kültürel çeflitlilik ve bunun su yönetim yaklafl›mlar›, bilim, karar alma ve kapasite oluflturmaya entegrasyonu “Sürdürülebilir su kaynaklar› yönetimi” için hem f›rsatlar hem de zorluklar do¤urmaktad›r. Ayr›ca tarih de mevcut ve gelecekteki sorunlar›n çözümüyle ilgili baz› önemli dersleri bize sunmaktad›r.

Konu 5.3 Dar Gelirliler Lehine Finansman Politikalar› ve Stratejileri: Dar gelirli toplumlar›n ihtiyaçlar›n› karfl›lamak amac›yla hizmet kapsama alan›n› geniflletmek için yeterli finansman flart iken, ço¤u finansman mekanizmas› en dar gelirli toplumlara gerçekten pek hizmet etmemektedir.

Siyasi Süreç ve Bakanlar Konferans›

Tema 6: E¤itim, Bilgi ve Kapasite Gelifltirme Konu 6.1 E€itim, Bilgi ve Kapasite Gelifltirme Stratejileri: Kapasite gelifltirmeye büyük miktarda para ve dikkat harcanmaktad›r. Fakat özellikle mesleki ve operasyonel düzeylerde olmak üzere, de¤iflik düzeylerde kapasiteleri gelifltirmekte ne kadar baflar›l›y›z? Konu 6.2 Su Bilimi ve Teknolojisi: Toplumun ‹htiyaçlar›na Yönelik Uygun ve 21’inci Yüzy›l›n Yenilikçi Çözümleri: Daha iyi bir gelecek infla etmek için su yönetim stratejileri su deposu d›fl›nda fleyler de düflünmek zorundad›r. Yeni ortaya ç›kan teknolojilerin birlefltirilmifl özel bilgi platformlar›n›n bir araya getirilmesi de¤iflime h›zl› bir flekilde yan›t verebilecek esnek sistemler yaratabilir mi? Konu 6.3 Biny›l Kalk›nma Hedefleri’ne Ulafl›lmas› için Mesleki Dernek ve A€lar›n Varl›klar›n›n Kullan›lmas›: Mesleki dernek ve a¤lar Biny›l Kalk›nma Hedefleri’ne ulafl›lmas›nda önemli bir rol oynayabilecek olsalar da, flu anda bu rolleri küçüktür. Bu konu alt›nda kalk›nma toplulu¤unun mesleki dernekleri az yararlan›lan varl›klar olarak görüp görmedi¤i, mesleki dernek ve a¤lar›n Biny›l Kalk›nma Hedefleri’ne ulafl›lmas›na katk› sa¤lamalar› için nas›l kullan›labilecekleri, teflvik edilebilecekleri ve desteklenebi-

Herkesin kat›l›m›na aç›k olan ve suyla ilgili tüm paydafllar›n görüfllerinin de¤erlendirilece¤i 5. Dünya Su Forumu’na, dünyan›n dört bir yan›ndan gelecek olan karar vericiler, yerel yönetimler, sivil toplum kurulufllar›, akademisyenler, sanayiciler ve ifl adamlar›, kad›nlar ve çocuklar, çiftçiler ve su kullan›c›lar› kat›lacak.

5. Dünya Su Forumu, devlet veya hükümet baflkanlar›, yerel yöneticiler, parlamenterler ve bakanlar olmak üzere dört siyasi grubun içinde ve aras›nda bir diyalog yaratma aray›fl› içinde olacak. 5. Dünya Su Forumu’nun kat›l›mc›lar›n›n yan› s›ra, bu dört grup da, “‹klim De¤iflkenli¤i / De¤iflikli¤i” de dahil olmak üzere “Küresel De¤iflikliklere Yönelik Su Yönetimi Adaptasyon Stratejileri”ni tart›flmak amac›yla bir araya gelecekler. Bu süreçler toplumlar›n, iklim de¤iflikli¤inin yan› s›ra, nüfus art›fl›, arazi kullan›m de¤ifliklikleri, kentleflme ve göç gibi önemli küresel de¤iflikliklerle mücadele etmelerine yard›mc› olacak, uygulanabilir 49


su yönetimi kad›n ifli

GEWAMED, su yönetimine kad›n eli de¤mesini sa¤lamak için oluflturulmufl bir proje. Çünkü yap›lan araflt›rmalar su yönetiminde bunun gereklili¤ini ortaya koyuyor. 14 Akdeniz ülkesinin iflbirli¤i yapt›¤› projeyle oluflturulan bilgi a¤lar›yla, suyun yönetiminde kad›n›n önemine dikkat çekilecek. GEWAMED projesinin Türkiye aya¤›n› Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tar›msal Yap›lar ve Sulama Bölümü’nde görev yapan Prof. Dr. Bülent Özekici yönetiyor. Eflgüdümlü etkileflim hedefleyen bu proje, ortak bilgi ak›fl›n› ve eflgüdümlü araflt›rma etkinliklerinin önemini vurgulamay› amaçl›yor. Projenin iki temel arac›n›n internet ve yerel toplant›lar oldu¤unu söyleyen Özekici, internet arac›l›¤›yla bir bilgi a¤› kurmay› amaçlad›klar›n› anlat›yor. Bu bilgi a¤›n›n amac›, proje paydafllar› ve konuyla ilgili di¤er kurum ve kifliler aras›nda bilgi ak›fl›n› sa¤lamak.

MERVE TUNÇER

K

ad›nlar›n organizasyon yeteneklerinin erkeklerden daha iyi oldu¤u söylenir. Bunu teyit eden ilginç bir sonuç da su tasarrufuyla ilgili yap›lan araflt›rmalarda ortaya ç›kt›: Kad›nlar, suyu erkeklerden daha tasarruflu kullan›yorlar. Bu sonuç su kaynaklar›n›n azald›¤› ülkeler için önemli bir f›rsat olarak görülüyor. Bu nedenle ‹talya’da bulunan Bari Tar›msal Araflt›rmalar Enstitüsü, su yönetiminde etkin kad›n say›s›n› art›rmak için kollar› s›vad›. Böylece GEWAMED (Akdeniz Havzas›nda Su Kaynaklar›n›n Gelifltirilmesi ve Yönetimine Toplumsal Cinsiyet Boyutunun Eklenmesi) projesi ortaya ç›km›fl oldu. 2 y›ld›r süren proje 6. Çerçeve Program› taraf›ndan, yaklafl›k 1 milyon 250 bin Euro’luk bir bütçeyle fonlan›yor.

Projede, Akdeniz Havzas›’nda bulunan ‹talya, Fransa, M›s›r, Lübnan, Suriye, Tunus, Malta ve K›br›s Rum Kesimi gibi 14 ülkeden 18 kurum ortak olarak yer

50

al›yor. GEWAMED çal›flanlar›, kurduklar› bilgi a¤› içinde Akdeniz havzas›nda su kaynaklar›n›n gelifltirilmesi ve su yönetimine toplumsal cinsiyet boyutunun eklenmesini amaçl›yor, yani su yönetiminde, özellikle de tar›msal sulamada kad›nlar›n etkinli¤ini art›rmak istiyor. Çünkü su yönetiminde kad›nlar söz sahibi oldu¤unda daha tasarruflu yöntemlerle daha verimli bir su yönetiminin mümkün olabilece¤i düflünülüyor.

Yetkililer kadın katılımı konusunda isteksiz Projenin amac› ve etkinliklerinin belirlendi¤i bir çal›fltayla, kad›n›n su yönetimi çal›flmalar›na bütünleflmesini s›n›rlayan sorunlar ortaya kondu. Buna göre konuyla ilgili kurumlar ve programlar aras›nda eflgüdümün azl›¤›, bilgilendirme ve yay›mda kurumsal destek eksiklikleri sorunlar›n bafl›n› çekiyor. Ayr›ca kad›n ve erkeklerin öz haklar› konu-


sunda bilgi eksiklikleri, bilgi ve teknolojiye eriflimde oluflan eksiklikler, toplumsal cinsiyet boyutunun suyla ilgili politikalar, kurallar ve programlarla bütünleflmesinde yetkililerin isteksiz tav›rlar› da kad›nlar›n etkinli¤inin artmas›na engel oluyor. Dahas› su yönetimiyle ilgili kararlar›n al›nmas›nda kad›nlar›n kat›l›m› sa¤lanam›yor, bu nedenle bütünleflik su kaynaklar› yönetiminde cinsiyet boyutunun eklenmesi zorlafl›yor. Bu sorunlara projenin getirdi¤i çözümlerden biri konuyla ilgili ulusal kurumlarla ba¤lant› kurabilecek Akdeniz Bilgi A¤›’n›n oluflturulmas›. Özekici, bilgi ve iletiflim stratejileri oluflturulduktan sonra, konunun gündeme gelmesinin gerekli oldu¤unu söylüyor. Bu nedenle devlet kurulufllar› ve kad›n örgütleriyle birlikte ulusal toplant›lar düzenlenmesi gerekti¤ini söyleyen Özekici, su ve sa¤l›k konular›nda, risk analizlerinde her seviyeye yönelik bilgi sa¤lanmas›n›n flart oldu¤unu vurguluyor. Ayr›ca amaca ulaflabilmek için bu konuyu de¤ifltirecek yetkide ve etkide politikac›lara bu konunun önemli oldu¤u fikrinin benimsetilmesi için çal›fl›l›yor. Su yönetiminde kad›nlar›n rol almas› gerekti¤i fikri kad›nlar›n suyu daha tasarruflu kullanmalar›ndan kaynaklan›yor. Özekici, bunu su flebekelerinin olmad›¤› y›llarda, evde su yönetiminin kad›nlar taraf›ndan yap›lmas›na ve suyun azl›¤›ndan dolay› tasarruf al›flkanl›¤›n›n yerleflmesine ba¤l›yor. Üstelik bu durum sadece Türkiye’de de¤il hem Afrika hem de Avrupa ülkelerinde geçerli. Buna ra¤men sulama birliklerinde ve di¤er ilgili kurumlarda çok az kad›n çal›fl›yor. Bu tür kurumlarda çal›flanlar›n ezici ço¤unlukta erkek olmas›n›n nedeni ise tar›msal sulamada kad›n iflçilerin de¤il yo¤unlukla erkek iflçilerin çal›flmas›. Bu, sulaman›n bafltan sona “erkek ifli” olarak alg›lanmas›na neden oluyor.

Bilgi ağları yerel dillerde olacak GEWAMED projesi ile bütünleflik su kaynaklar›n›n yönetiminde toplumsal cinsiyet boyutunun eklenmesi amac›na ulaflmak için bir adet bölgesel bilgi a¤›n›n yan› s›ra Güneydo¤u Akdeniz havzas›nda bulunan 6 ülke için ulusal bilgi a¤lar› kurulacak. Bölgesel bilgi a¤›n›n amac› ulusal paydafllar aras›nda deneyimlerin paylafl›lmas›, sonuçlar›n yay›m›, ulusal proje etkinlikleri ve kat›l›mc›lar›n eflgüdümünü art›rmak. Ulusal bilgi a¤lar›, toplumsal cinsiyet yaklafl›m› ile ilgili bilgilerin depolanmas› ve yay›m› için ulusal seviyede çok önemli bir araç oldu¤u için yerel dillerde olacak. Su ile iliflkili kurumlarla iflbirli¤i yap›lmas› amac›yla ise Güneydo¤u Akdeniz ülkelerinde Ulusal Merkezi Odak Noktalar› oluflturulacak. Böylece toplumsal cinsiyet bilgilerinin toplanmas› ve yay›m›n› daha genifl bir tabana yaymak mümkün olacak. Özekici, kad›n›n her alanda yükselmesinin toplumu yükseltece¤ini, bu nedenle su yönetiminde de kad›nlar›n etkili olmas› gerekti¤ini ifade ediyor. Proje asl›nda kendi alan›nda hem Avrupa’da hem de Türkiye’de bir ilk. Bu konuda daha önce çok fazla çal›flma yap›lmad›¤› için GEWAMED ekibi faydalanmak üzere bilgi ve kaynak bulmakta çok güçlük çekiyor. Çünkü daha önce su yönetiminde kad›n›n önemi üzerine kayda de¤er bir çal›flma yap›lmam›fl. Özekici projenin ilk iki y›l›n›n çok fazla icraat yapmadan geçti¤ini çünkü ekibin de bu konuda çok tecrübeli olmad›¤›n› ve kaynak bulamad›klar›n› söylüyor. Bu y›l ise proje sisteminin ve bilgi a¤›n›n kurulmas›yla çal›flmalar h›z kazanm›fl. Özekici su yönetiminde kad›n konusunu projenin sürece¤i 2 y›l içinde gündeme mümkün oldu¤unda çok getirmeye çal›flacaklar›n› söylüyor. Ancak flu anda Tar›m Bakanl›¤›, Devlet Su ‹flleri veya GAP

projesi kapsam›nda kad›nlar›n su yönetiminde yeri ile ilgili herhangi bir çal›flma yok. Yetkililerin bu konuda fark›ndal›¤a bile sahip olmad›¤›n›n alt›n› çizen Özekici’ye göre konunun üzerine daha çok e¤ilmek gerekiyor. Çünkü flu anda tar›msal kesimde kad›n deyince akla sadece dikifl nak›fl kurslar›, kad›nlar›n e¤itimi, do¤um kontrol gibi konular geliyor. Avrupa ülkelerinde de durumun daha farkl› olmad›¤›n› anlatan Özekici, AB ile proje yapma konusunda uzun bürokratik ifllemler d›fl›nda herhangi bir zorluk yaflamad›klar›n› ifade ediyor. Küçük bir hata yüzünden proje baflvuru veya bütçe belgelerinin AB’den geri döndü¤ünü ve bu süreçlerin aylarca sürdü¤ünü anlatan Özekici’ye göre bu zorluklar› çekmeye de¤er: “Kesinlikle tüm bilim insanlar› bu programlara kat›lmal›, çünkü bu ülkemize çok fley sa¤layacak. Özellikle genç bilim insanlar›na büyük getirileri olacakt›r.” I

Sulama erkek işi değil Oysa Özekici’ye göre su yönetiminde kad›n ziraat mühendislerin ço¤almas›yla su yönetimi daha etkin yap›labilecek.

51


bak›fl aç›s›

Su yönetimini gere¤ince yapan en baflar›l› ülke olan ‹srail’de, çim yerine, refüjler de dahil, her alana ekilen yeflil bitkiler ve çiçekler damla sulamayla sulan›yor. ‹sraf olan tek bir damla yok. En çarp›c› inovasyonlar›ndan biri damla sulama yöntemi ve teknolojisi.

fiirin ELÇ‹

çimleriniz sulanmal› m› ir ton çelik 275 bin litre su kullan›larak üretilebiliyor. Yeni bir otomobili ve dört lasti¤ini üretmek için 172 bin litre su gerekiyor. Bir konserve kutusunu dolduracak meyve veya sebzeyi ifllemek için 41 litre suya ihtiyaç var. Bir hamburger yapmak için 2 bin 400 litre su gerekiyor. Bir kilogram patates yetifltirmek için 1000 litre suya ihtiyaç var. Dünya üzerindeki suyun 97,5’i tuzlu su. Toplam suyun sadece ve sadece yüzde 0.007’si insan›n kullan›m için do¤rudan eriflebilece¤i flekilde. Bir insan›n hayatta kalabilmesi için günde 17-22 litre suya ihtiyac› var. Tüm bunlar› bilirken su tüketiminiz sizi rahats›z eder mi? Di¤er illerimizi, ilçelerimizi bilmiyorum ama Ankaral›’y› rahats›z etmiyor. fiehrin her köflesinde tafl›ma suyla günde en az iki defa tüm yeflil alanlar ve üzerinde bir miktar yeflilli¤in oldu¤u minik toprak parçalar›, sadece bu alanlar› ve yeflilli¤i de¤il, çevresindeki tüm beton parçalar›n› da ›slatacak flekilde sulan›yor. Su bu kadar de¤erli ve h›zla azalan bir kaynakken bu kadar rahat tüketebilmemizin nedeni yukar›daki “gerçekler”i bilmememiz mi?

B

bitkiler ve çiçekler damla sulamayla sulan›yor. ‹sraf olan tek bir damla yok. En çarp›c› inovasyonlar›ndan biri damla sulama yöntemi ve teknolojisi. 1950’lerde bu yöntemi gelifltiren kolektif çiftçilerin kurdu¤u flirket, bugün 1,5 milyar dolar y›ll›k gelirle damla sulamada dünya pazar›n›n yar›s›n› elinde tutuyor. Ülkede su s›k›nt›s›, kendi deyimleriyle “cesur ve inovatif su stratejileri” gelifltirmelerine neden oldu ve sorun, bu stratejilerin baflar›yla uygulanmas›yla çözüldü. Suyun nas›l tasarruflu kullan›laca¤›, nas›l korunaca¤›, tuzlu sudan temiz su nas›l elde edilece¤i gibi konularda önemli inovasyonlara imza att›lar. 1959’da ç›kar›lan Su Kanunu’yla k›s›tl› su kaynaklar›n›n hem kaynaklar› koruyacak hem de gerekti¤i flekilde kullan›m›n› sa¤layacak önlemler al›nd›. Damla sulaman›n yan›nda, tuzlu suyu ekonomik ar›tmaya ve at›k suyu geri kazanmaya yönelik yöntemler de bu inovasyonlar›n bafl›nda geliyor. Bugün ülke, 7 milyonluk nüfusunun su ihtiyac›n› karfl›lad›¤› gibi Avrupa’ya y›lda yaklafl›k 1,5 milyar dolarl›k meyve, sebze ve çiçek ihracat› gerçeklefltiriyor.

Birleflmifl Milletler, Dünya Sa¤l›k Örgütü, Amerika Çevre Koruma Ajans› ve daha baflka kaynaklar›n “su hakk›ndaki gerçekler”i bunlarla da s›n›rl› de¤il. Suya ne kadar ba¤›ml› oldu¤umuzu ama bu kayna¤›n ne kadar de¤erli ve k›s›tl› oldu¤unu; suyun tüm dünyay› tehdit edecek flekilde nas›l h›zla azald›¤›n›; buna ra¤men “bilinçli bilinçsiz” tüketim bak›m›ndan dengesizliklerin nas›l inan›lmaz boyutlarda oldu¤unu; mikro, mezo ve makro düzeyde su yönetiminin ne kadar kritik oldu¤unu gösteren “gerçekler listesi” böyle uzay›p gidiyor. Su yönetimini gere¤ince yapan en baflar›l› ülke olan ‹srail’de, çim yerine, refüjler de dahil, her alana ektikleri yeflil

Suyunuzu ne amaçla nereye harcad›¤›n›z önemli. Nas›l korudu¤unuz, nas›l tekrar kazand›¤›n›z, eriflilemeyeni nas›l eriflilebilir k›ld›¤›n›z, gelece¤inizi nas›l planlad›¤›n›z ve bugünden önleminizi nas›l ald›¤›n›z da. Tüm bunlardan nas›l ekonomik ve toplumsal de¤er yaratabilece¤inize kafa yormak ve bu de¤eri yaratmak da önemli. Bunlar› yaparken konunun sadece kendi ülkemiz s›n›rlar› içinde olup bitti¤ini düflünmemek hepsinden önemli. Bilinçsiz veya “bilinçli bilinçsiz” tüketti¤imiz suyun, dünya üzerinde susuzluktan kaynaklanan hastal›klarla mücadeleden inan›lmaz say›daki çocu¤un, temiz suya eriflemeyen di¤er befl kiflinin de suyu oldu¤unu unutmamak da. I

52


röportaj

su içti¤imiz kuyuya tafl atmayal›m Ar›tma tesislerinden medet ummadan önce su kirlenmesinin önüne geçilmesi gerekti¤ini söyleyen Hidrojeolog Dr. Galip Yüce, kirlili¤in en büyük nedenlerini, h›zl› nüfus art›fl›, göç, tar›msal-endüstriyel at›klar ve turizm olarak s›ral›yor. Yüce’ye göre Türkiye’de su yönetimiyle ilgili yasalar yeterli, ancak uygulama ve denetimde büyük eksiklikler var.

GÜL‹ZAR BÜYÜKKARA skiflehir Osmangazi Üniversitesi Jeoloji Mühendisli¤i Bölümü, Uygulamal› Jeoloji Anabilim Dal› Baflkan› olan Doç. Dr. Galip Yüce uzun y›llard›r su üzerine çal›fl›yor. “Yap›lacak tar›msal ve endüstriyel faaliyetler, do¤rudan yeralt› suyuna ulaflaca¤› için yüzey suyu, toprak ve yeralt› suyu etkileflimlerinin bilinmesi gerekiyor” diyen Yüce’ye göre devlet, yer bilimcilerin istihdam›na ayr›ca özen göstermeli. Çünkü susuz kalmam›z› önleyecek bir su politikas› oluflturman›n yolu, kirlenmeyi engelleyecek önlemleri almaktan geçiyor. Bunu da sanayi faaliyetleri ve tar›msal faaliyetlerden önce yer bilimcilerin ön çal›flmalar› sa¤layacak. Yüce “su içti¤imiz kuyuya tafl atmamal›y›z” diyerek sular›n kirlenmemesi gerekti¤i konusuna dikkat çekiyor.

E

fiu anda dünyadaki suyun yönetimini nas›l görüyorsunuz? Suyun yanl›fl yönetimi sonucu M›s›r, Hindistan ve Çin’de hatta Mezopotamya’da eski uygarl›klar›n çöktü¤ünü biliyoruz (1). Mezopotamya’n›n yüzde 80’i zamanla tuzlu hale gelmifl. Afl›r› tuzlanmaya neden olan en büyük yanl›fllar sulama konusunda yap›l›yor. Yanl›fl arazi kullan›m› ve yanl›fl sulama politikalar› yüzünden istatistiklere göre dünya arazilerinin yüz-

54

de 26’s› tahrip oluyor ve yaklafl›k her y›l 60 bin km’lik alan çöllefliyor. Bu da yaklafl›k 1 milyon kiflinin yaflayabilece¤i bir alan demektir(1). Çevresel etki de¤erlendirmesi ve yeralt› suyunun kalitesinin incelenmesi gibi konularda Endonezya, Yeni Zelanda, Kanada, Brezilya, Ukrayna ve ABD gibi ülkeler, son derece titiz birtak›m önlemler alm›fl durumda. Bu ülkeler ne tür önlemler al›yor? Asl›nda olmazsa olmaz 3 konu var. Bir faaliyete bafllamadan önce oradaki yeralt› suyu ve toprak faaliyetlerinin belirlenmesi. Yani oradaki topra¤›n ne tür bir toprak oldu¤unun, kum, kil gibi maddelerin oran›n›n saptanmas›. Burada yap›lacak tar›msal ve endüstriyel faaliyetler sonucu oluflacak kirlilik do¤rudan yeralt› suyuna ulaflaca¤› için, yüzey suyu, toprak ve yeralt› suyu etkileflimlerinin bilinmesi gerekiyor. Son zamanlarda “çevreye uyumlu teknoloji” slogan› bu nedenle önem kazand›. Bir endüstriyel hareketin at›¤›n›n, yeralt› ve yüzey sular›na zarar vermeyecek flekilde ya da en az›ndan bir ar›t›mdan geçirildikten sonra çevreye verilmesi flart. Örne¤in bir madenin iflletilmesi, Türkiye için son derece önemli olabilir, ama iflletilirken sürdürülebilir kalk›nma ve çevre-eko sisteme olacak etkisi göz önüne al›nmal›. Türkiye’de baz› yasalar var ama ciddi yapt›r›mlar yok.


Denetim yok, yanlışlıklar devam ediyor Baflta çiftçiler olmak üzere, insanlar›n bilinçlenmesi nas›l sa¤lanabilir? Su konusunda ilgili kurulufllar›n ve üniversitelerin ortaklafla düzenledikleri projeler arac›l›¤›yla, do¤ru ve yeterli gübre seçimi, tar›m ilaçlar›n›n do¤ru yönde kullan›lmas› gibi konularda bir tak›m e¤itim faaliyetlerinin oldu¤unu biliyoruz. Ancak bu yeterli de¤il. Asl›nda yasalar eksik de¤il, eksiklik uygulama ve denetimlerde. Kurallar›n uygulan›p uygulanmad›¤›, takip edilmedi¤i sürece yanl›fllar sürecek. Ama ceza yeterli bir denetim de¤il. Cezan›n yan› s›ra ödüllendirmek ve teflvik etmek de gerekiyor. Türkiye su zengini olmad›¤› için mevcut kaynaklar›n› daha iyi ve ak›ll› kullanmal›. Ayr›ca su ve topra¤›n do¤ru flekilde kullan›m› konusunda çiftçinin ve halk›n e¤itiminde AB hibe programlar›ndan çok daha etkin flekilde yararlan›labilir. Bunun için de üniversiteler ve kamu kurumlar›n›n daha yo¤un ve aç›k iflbirli¤i flart. Su yönetiminde daha ak›ll›ca yöntemler nas›l olmal›? Su kaynaklar›n›n yüzde 28’i F›rat ve Dicle havzalar›nda bulunuyor(1). Türkiye, 1967 y›l›nda ç›kar›lan 167 Say›l› kanunla yeralt›ndan ç›kar›lan sular›n yetkisini DS‹’ye b›rakm›flt›r. Verilere göre, Türkiye’nin y›ll›k tüketilebilir yeralt› suyu verimi yüzde 12,3 kilometreküp, tahsis edilen miktar 9,65 kilometreküp, fiili tüketim ise 6,6 kilometreküp(1). Tahsis, içme ve sulama için ayr›lan miktar; fiili tüketim ise bu tahsisten kullan›lan gerçek çekim miktar› demektir. Burada DS‹ 10 metrenin alt›nda aç›lan kuyulardan önce arama belgesi sonra kullanma belgesi isteyerek aç›lan alanlara su tahsis ediyor. Ne yaz›k ki baz› yerlerde tahsis edilen su miktar›n›n çok üzerinde çekimler de yap›l›yor. Bu noktada DS‹ tahsisten çok yeralt› suyu çekimi yap›lan alanlara kimi kez müdahale etse dahi yeterince denetleyemiyor, çünkü bu yanl›fl çekimlerin ço¤u ihbar bile edilmiyor. Bunun için herkesin su

kullan›m› konusunda hakk›na uymas› gerekiyor, halk›n bu konuda e¤itimi çok önemli.

yu oldu¤unu belirtmekte fayda var(1). Su politikas›n› oluflturmak üzere ülkemizin su bakanl›¤›na acilen ihtiyac› oldu¤unu düflünüyorum.

Yeraltı suyunun yenilenmesi 500 yıl sürüyor Yeralt› sular› kendi kendini yenileyemez mi? Yeralt› suyunun di¤er sulara oranla içme aç›s›ndan tercih edilmesinin nedeni zor kirlenmesi ve her an için elimizin alt›nda kullan›labilir olmas›d›r. Yeralt› suyu rezervi uzun periyotlu ya¤›fllarla beslendi¤i için, süzülerek do¤al bir filtrasyondan geçer ve depolan›r. Ancak yeralt› suyunun yenilenebilirlik süresi 500 y›l ve üzerindedir. Bu da yeralt› suyu rezervlerinin yenilenemez oldu¤u anlam›na gelir. Çünkü bir kez kulland›¤›n›zda yerine yine ayn›s›n› koyabilmeniz için 500 y›ldan daha fazla beklemeniz gerekiyor. Bu anlamda havza baz›nda hatta ova baz›nda yeralt› sular›n›n yenilenme süresi mutlaka ortaya ç›kar›lmal›d›r. Buna göre de yeralt› su havzalar›n›n iflletilmesi kontrol alt›na al›nmal›d›r. Peki yenilenme süresini k›saltmak için önlem almak mümkün mü? Bildi¤im kadar›yla bu tür bir teknoloji bulunmuyor. E¤er suyun girdisinden fazla su çekerseniz mevcut potansiyeli k›sa sürede bitirirsiniz. Bu nedenle kiflisel tasarruflar›n yan›nda ülkenin de bir su politikas› olmas› gerekiyor. Bununla birlikte kullan›lan suyun yüzde 93’ünün yüzey suyu yüzde 7’sinin de yeralt› su-

Doç. Dr. Galip Yüce

Türkiye su fakiri mi? fiu an için de¤il. Ama nüfus 80 milyonu geçti¤i zaman su fakiri olacak. fiu an için su potansiyelimiz çok kötü durumda de¤il, fakat yeralt› sular›nda oldu¤u kadar akarsulardaki kirlilik de ciddi boyutlarda. Örne¤in Ergene Havzas›’ndaki Meriç, Simav, Nilüfer çaylar›, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes, Sakarya ve Ankara suyu kirlilik aç›s›ndan son derece s›k›nt›l› olan sular›m›z(1). Gediz’e boflalan suda, organik kirlili¤e sebep olan fenol, yüksek oranda bulunuyor. Yine tatl› su kaynaklar›m›z› oluflturan ‹znik, Sapanca, Manyas y›ldan y›la kirleniyor. Tuz Gölü de ayn› flekilde. Bu kirlili¤in en büyük nedeni nedir? Yeralt› sular›ndaki kirlili¤in en büyük iki nedeni artan nüfus ve iç göç. Tar›msal ilaçlar›n, gübrelerin kullan›m›ndaki yanl›fll›klar ve tabii ki turizm faaliyeti de önemli nedenlerden. 2006 y›l›nda Uluslararas› Hidroloji Program› için haz›rlanm›fl olan raporun bafll›¤›nda(2) çok güzel bir Arap atasözü var: “Su içti¤in kuyuya tafl atma.” Bizden sonraki kufla¤›n kullan›m›na uygun kalitede ve miktarda suyu miras b›rakmam›z gerekiyor. Biz bundan sonraki kuflaklara bunun hesab›n› verece¤imizi unutmamal›y›z. ‹çti¤imiz ve kulland›¤›m›z her suda bunu akl›m›zdan ç›karmamam›z gerekiyor.

1984 y›l›nda Hacettepe Üniversitesi Hidrojeoloji Mühendisli¤i’ni bitirdikten sonra 2 y›l boyunca Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlü¤ü’nde ve 11 y›l boyunca Devlet Su ‹flleri’nde görev yapt›. 2000 y›l›ndan bu yana Eskiflehir Osmangazi Üniversitesi’nde çal›flan Yüce, suyla ilgili pek çok proje ve tez çal›flmas›nda yer ald›. TÜB‹TAK’›n ve AB’nin fonlar›ndan da yararlanan Yüce’nin su üzerine yapt›¤› araflt›rmalar uluslararas› dergilerde yay›nland›.

Su savafllar›n›n ç›kaca¤› söyleniyor, sizce do¤ru mu? Ortado¤u’da 300 milyon kifli var ve kifli bafl›na ortalama 1000 metreküp su kullan›l›yor. 20 y›l sonra bu nüfusun 600 milyona ç›kaca¤› düflünüldü¤ü zaman, su savafllar›n›n kaç›n›lmaz oldu¤u öne sürülüyor(3). F›rat ve Dicle ise neredeyse ülkenin üçte biri oran›ndaki su potansiyelini havzas›nda bulunduruyor. Ortado¤u ülkelerinde suyun k›tl›¤›ndan

55


röportaj

dolay› ciddi biçimde s›k›nt› var. Onlara göre daha kaliteli ve daha fazla (Irak hariç) su potansiyeline sahip olan ülke Türkiye. Bu anlamda da Türkiye’nin gerek Ortado¤u ülkeleri aras›nda gerekse AB ülkeleri aras›nda stratejik bir konumu oldu¤u son derece aç›k.

Kirletmemek arıtmaktan daha iyi bir çözüm Yurtiçinde de sular pek dengeli flekilde paylafl›lam›yor… Çevre ve Orman Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanan Çevre Atlas› verilerine göre (4) en fazla nüfus art›fl› yüzde 36,5 ile Güney Do¤u Anadolu’da, en az nüfus art›fl› ise yüzde 3,65 ile Karadeniz’de. Yani su rezervleriyle nüfus aras›nda bir ters orant› var. Bir rezervi kontrol ederek göz önüne al›nmas› gereken en önemli faktörlerden biri de nüfus. Ama nüfus art›fl h›z›na göre rezervleri de¤ifltirme flans›m›z yok. O zaman ne yap›labilir? Ekstra rezerv sa¤lama alternatifi yoksa o zaman daha az su sarfiyat›na yönelik

su kullan›m yöntemlerini gelifltirmek gerekiyor. ‹ç göçün yüksek oranlarda oldu¤u yerlerde ciddi bir su s›k›nt›s› oluyor. Bu nedenle su kullan›m politikalar› ve yönetim politikalar›n›n oluflturulmas› gerekiyor. Do¤ru su yönetim politikas› deyince de akla ilk gelen sular›n kirletilmemesi olmal›. Bu en basit ve en kolay yöntemdir. Kirletildikten sonra ar›t›lmas› için mutlaka büyük bir yat›r›m gerekiyor. Türkiye’nin genç nüfusu dikkate al›nd›¤›nda ar›tmaya ay›ra-

ca¤›m›z paran›n gerek sosyal gerek kültürel geliflim sa¤layacak konulara yat›r›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Bu nedenle mevcudu korumaya odaklanmak en do¤rusu. Büyük çapl› kurakl›k yaflamam›z art›k kaç›n›lmaz bir durum mu? Önümüzdeki 15 y›l içerisinde Konya Ovas›’ndan bafllamak üzere ciddi kurakl›k bekleniyor. Ayr›ca daha flimdiden birçok kez susuzlukla tan›flt›k. I

Öneriler ® Suyun denetlenmesi için gereken gözlemleri yapmak üzere, yeralt› suyunun dolafl›m fleklinin ortaya ç›kar›lmas› gerekiyor. Bu konuda da ülkedeki yer bilimcilere önemli görevler düflüyor. ® Ülkenin yeralt› kaynaklar›n› sa¤l›kl› flekilde kullanacak yer bilimcilerin istihdam›n›n önemi anlafl›lmal›. Bu konu tar›m ve su politikas› çerçevesinde ele al›nmal›. ® Çevresel sorunlar›n ve nüfusun artt›¤› bir yüzy›lda kurakl›k tehdidi alt›nda olan ülkemizde su bakanl›¤›n›n kurulmas› ve konunun bu düzeyde ele al›nmas› önemli bir ad›m olabilir. ® Vahfli sulama yöntemlerine son verilmesi ve bunun için oradaki iklim koflullar›na ve topra¤›n yap›s›na ba¤l› olarak bitki paterninin seçilmesi gerekiyor. Sulamada ise bu bitkilere uygun olan yöntemlerin uygulanmas› flart. ® Tar›m politikas› kapsam›nda damla sulama devlet eliyle desteklenmeli.

® Çevre bilincini gelifltirecek e¤itim programlar› ilkokuldan itibaren bafllat›lmal› ve bu yönde bilinçlendirme programlar›na a¤›rl›k verilmeli. ® Çevre bilinci ve suyla ilgili sorunlar konusuna gerek görsel bas›nda gerekse yaz›l› bas›nda halk› bilgilendirecek yay›nlar yap›lmal›. Su tasarrufu bu tür yay›nlarla teflvik edilmeli. ® Sulamada tasarruf sa¤layacak teknolojilerin gelifltirilmesi için AB’nin sa¤lad›¤› kaynaklar› etkili bir flekilde kullanmak gerekiyor. Bu konuda üniversitelere önemli ifller düflüyor. ® Kamu kurulufllar›yla ortak çal›flmalar sonucu mevcut teknolojinin gerek sulama yöntemleri gerekse su kullan›m› aç›s›ndan gözden geçirilmesi, yeni bir tak›m projelerin sunulmas› ve sudan sorumlu yetkili organlar›n da bu projelere iyi niyetle bakmas› ve desteklemesi çok önemli.

Kaynak: (1) Baykan, A. R., 2004, Türkiye Çevre Atlas›, Çevre ve Orman Bakanl›¤›, s. 472 (2) Can, T., ‹çme Suyu Potansiyelimiz, Bilim ve Teknik, Yeni Ufuklar, Kas›m 2005, s 1415 (3) Foster, S., Loucks, D.P., 2006, Non-Renewable Groundwater Resources, Unesco,

56


haber

melen kurakl›¤a teslim Dört bir yan› kurakl›¤a teslim olan Türkiye'nin geçti¤imiz hafta aç›klanan güncel “kurakl›k haritas›”na göre kurakl›ktan en fazla etkilenen bölge Düzce ve Akçakoca. ‹flin daha vahimi, ‹stanbul'un günlük su ihtiyac›n›n üçte birini karfl›lamas› umut edilen Melen Havzas› da bu bölgede. üresel iklim de¤ifliklikleri en somut etkilerinden birini Türkiye’de gösterdi. Düzce, daha birkaç y›l öncesine kadar ya¤›flta Rize ile yar›fl›yordu. Ancak son iki y›ld›r kurakl›kta Konya'yla yar›fl›r oldu. Meteoroloji'nin geçti¤imiz hafta aç›klad›¤› son kurakl›k haritalar›na göre, ‹stanbul’un suyunun üçte birini karfl›layaca¤› düflünülen ve üzerine planlar yap›lan Melen Havzas› kurakl›¤a teslim oldu.

K

Geçti¤imiz y›l kurakl›¤› tam anlam›yla hisseden Türkiye, bu y›l da susuzluktan yan›yor. Meteoroloji'nin ayl›k kurakl›k

raporuna göre bu y›l›n haziran ay› geçen y›l› bile gölgede b›rakt›. Çevre ve Orman Bakanl›¤›’na ba¤l› Devlet Meteoroloji ‹flleri Genel Müdürlü¤ü’nün internet sitesi www.meteoroloji.gov.tr’de yer alan bilgi ve haritalara göre, Karadeniz k›y›lar› ile Erzincan aras›nda kalan bölge d›fl›nda her yer çok kurak ya da çöl iklimi etkisi alt›nda. 2008 Haziran ay› ile 2007 Haziran ay› kurakl›k haritas› karfl›laflt›r›ld›¤›nda ise ortaya çok çarp›c› bir gerçek ç›k›yor: Son bir y›lda kurakl›kta en fazla art›fl›n oldu¤u yer Düzce; yani ‹stanbul'un y›ll›k

su ihtiyac›n›n yar›s›n› karfl›layaca¤› hesap edilen Melen Havzas›.

30 yılda yeşilden kahverengiye Düzce'deki büyük de¤iflim kurakl›k haritas›nda renklerle anlat›l›yor. 1971-2000 y›llar›n› kapsayan haritada Düzce ve çevresi Türkiye'nin en çok ya¤›fl alan flehri Rize ile ayn› renkte. 2007'den itibaren ise yeflilin tonu aç›lmaya bafll›yor ve 2008'de art›k Düzce de Konya'dan farks›z. Meteoroloji, uzun y›llar ortalamas› olarak baz ald›¤› 19712000 aras›n› gösteren harita ile 2008 Haziran ay› haritas›n› üst üste koymufl. Ortaya ç›kan manzara da Melen'e ba¤lanan umutlar›n suya düflece¤ini gösteriyor. Bu y›l haziran ay›nda Düzce d›fl›nda Sinop hariç Bat› Karadeniz, ‹ç Anadolu Bölgesi'nin kuzeyi ve iç kesimleri ile Kayseri, P›narbafl›, Kütahya, Afyon, Trabzon, A¤r›, Solhan ve Uzunköprü çevreleri de daha kurak geçti. 2008 yaz›n› daha nemli geçiren yerler ise parmakla say›l›yor. Trakya'n›n bat›s›, Elbistan, Sivas, Tokat, Ordu, Giresun, Artvin, Ardahan ve Kars daha nemli bir ay› geride b›rakt›. I

57


makale / Evren Köprülü*

yaflam için inovasyon Dünya 20’nci yüzy›l› petrolün peflinden koflarak geçirdi. Ve koflunun sonunda bir yol ayr›m›na ulaflt›k: Ya insano¤lunun bu dünyada varl›¤›n› sürdürebilmesi için ne yapmam›z gerekti¤ini ö¤renece¤iz ya da yok olaca¤›z! ‹lk önceli¤imiz sürdürülebilir kalk›nman›n çevresel altyap›s›n› oluflturan içme suyu ve at›ksu ar›tma hizmetlerinde do¤ayla uyumlu yenilikçi teknolojilerin desteklenmesi olmal›.

D

ünyadaki içilebilir su rezervinin yaklafl›k yüzde 1 olmas›, bozulan iklim ve çevre koflullar›, artan nüfus ve bilinçsiz tüketim gibi nedenlerle, yeterli suya ve halk sa¤l›¤› koflullar›na sahip olma hakk› olan milyonlarca insan bu haktan mahrum. Nüfusun hiçbir zaman azalmayaca¤›, küresel ›s›nman›n al›nan önlemlerle yavafllayaca¤› ama asla durmayaca¤› dikkate al›nd›¤›nda, suyun petrolden çok daha önemli olmaya bafllamas›na flaflmamak gerekiyor.

Su elde etmede yeni yaklafl›mlar Suyun kamu yarar› ilkesi do¤rultusunda toplumsal bir kaynak olman›n ötesinde, ekonomik bir de¤er tafl›d›¤› tart›fl›lmazd›r. Bir kayna¤›n pahal› olmas›, onun s›n›rl› oldu¤unu gösterir. ‹çilebilir su kaynaklar›ndaki azalma e¤ilimi suyun maliyetindeki yükselifli tetiklemeye devam edecektir. Bu e¤ilimi yavafllatarak sosyal çat›flmalardan kaç›nmak ve sosyal sürdürülebilirli¤in desteklenmesi için su kaynaklar›n›n korunmas›nda ve su hizmetlerinin halka ulaflt›r›lmas›nda profesyonel ve do¤ayla uyumlu inovatif yaklafl›mlara ihtiyaç duyulmaktad›r. Su hizmetlerinin iyilefltirilmesi için sürekli geliflim halinde bulunan teknolojiden yararlan›l›yor. Daha dayan›kl› ve ucuz altyap› borular›n›n imalat›, flebekedeki su kaçaklar›n›n tespitinde yararlan›lan cihazlardaki geliflmeler, kirlenmifl sular›n ar›t›lmas› ve geri dönüflümünü sa¤layan teknolojiler, konvansiyonel ar›tma sistemlerinde yap›lan optimizasyon çal›flmalar›… Mevcut su kayna¤›n›n daha verimli kullan›lmas›n› sa¤layan bu teknolojilerin yan› s›ra yeni su kayna¤› yaratmak için kullan›lan baz› yöntem ve yaklafl›mlar da zaman zaman gündem oluflturuyor. Bunlar›n en bilineni deniz suyundan içme suyu elde etme, bir baflka deyiflle “desalinasyon”. Do¤aya yap›lan her müdahelede oldu¤u gibi bu teknolojinin de baz› avantaj ve dezavantajlar› 58

bulunuyor. Çözünmüfl halde bulunan tuzu deniz suyundan ay›rarak suyun saflaflt›r›lmas› mant›¤›na dayanan desalinasyon, tatl› su ve yer alt› suyu s›k›nt›s›n›n yafland›¤› bölgelerde tercih ediliyor. Ancak ar›tma sürecindeki enerji ihtiyac›n›n yüksek oluflu, su ortam›ndaki ekolojik yaflama zarar vermemek için al›nmas› gereken önlemler ve kaynak sular›n›n ar›t›m›ndan daha fazla miktarda kimyasal kullan›m› gerektirmesi nedeniyle oldukça maliyetli bir teknoloji. Öte yandan baz› uygulamalar, desalinasyon tesislerinin yüksek maliyetlerinin azalt›labilece¤ini gösteriyor. Örne¤in günefl enerjisiyle çal›flt›r›labilen bu tesisler, çevresel, ekonomik ve sosyal geliflim sa¤lad›¤› için sürdürülebilir bir kalk›nmay› da beraberinde getirebiliyor. Deniz suyundan su elde etmenin bir di¤er yolu da k›y›lara infla edilebilecek rüzgar tünelleri. Deniz k›y›s›ndan bafllayarak sahile dikey uzanan bu tünellerden içeri giren rüzgar, tafl›d›¤› buhar› yo¤unlaflt›rarak tünel sonundaki hazneye b›rak›yor. Ne var ki yenilikçi bir çözüm olmas›na ra¤men uygulanabilirli¤i s›n›rl› olmas› nedeniyle bu tüneller, artan su sorununa çare olamaz gibi görünüyor. Rüzgar yelkenleri ise bu yenilenebilir kaynaktan su elde etmek için kullan›labilecek bir baflka yöntem. Rüzgar›n etkili oldu¤u bölgelere kurulan yelkenlerde biriken çiy tanelerinin içme suyuna dönüfltürülmesine dayanan bu yöntem de geliflime aç›k ancak henüz ihtiyac› karfl›layabilecek düzeyde de¤il. Do¤an›n di¤er kaynaklar›ndan yararlanarak su elde etmenin bir di¤er inovatif yolu da atmosferden su elde etme. Ancak atmosferdeki nemi alarak ters ozmoz ve parçac›k düzeyinde ar›tma sa¤layan nano filtre ile içilebilir su elde edilen bu sistemler de susuzlu¤un kesin çözümü olmaktan oldukça uzak. Nitekim havadaki * Thames Water Türkiye Ülke Direktörü (Thames Water Türkiye, ‹fl Dünyas› ve Sürdürülebilir Kalk›nma Derne€i - SKD


nem düzeyine ba¤l› olarak çal›flmas› nedeniyle her zaman verimli sonuç veremeyen bu sistem, ev tipi kullan›ma daha uygun. Üstelik bu sistemlerin sa¤l›¤a olan etkileri de tam olarak araflt›r›lm›fl de¤il. Mineral aç›s›ndan çok zengin bir su ar›t›m› sa¤lamad›¤› için tüketicinin mineral deste¤i almas› gerekiyor. At›ksular›n geri dönüfltürülmesi, havzalar aras› su aktar›lmas›, buz da¤lar›n›n tafl›nmas› gibi yöntemler de maliyetleri ve çevresel etkileri nedeniyle fizibilitelerinin iyi yap›lmas› gereken yöntemler olarak karfl›m›za ç›k›yor. Gelifltirilen tüm teknoloji ve yenilikler, su kaynaklar›n›n ve su hizmetlerinin planl› ve etkin yönetiminin yerini alacak alternatifler de¤ildir. K›s›tl› imkanlar ve yüksek Ar-Ge yat›r›mlar› ile elde edilen bir damla suyun yanl›fl yönetim nedeni ile heba edilmesi, hiçbir su kayna¤› ile desteklenemez. Zira sonsuz ve s›n›rs›z de¤il, giderek azalan bir kayna¤a sahibiz. Uluslararas› bir su flirketi olarak Thames Water’›n iflletme anlay›fl› da bu temele dayan›yor. ODTÜ ve Anadolu Üniversitesi ile birlikte gerçeklefltirilen Atmosferik ve Hidrolojik Modelleme Projesi buna bir örnek. ‹ki y›l süren detayl› bir çal›flman›n ard›ndan 2007 y›l›nda tam anlam›yla kullan›lmaya bafllanan projenin amac› Yuvac›k Baraj› havzas›n›n etkin yönetimini sa¤lamak. Suyun havzadaki tüm yolculu¤unun gözlemlenebildi¤i bu altyap› sayesinde, kar ya da ya¤mur ya¤›fl› daha bafllamadan gelecek ak›mlar›n ön tahmini yap›labiliyor; ya¤›fl düfltükten sonra ne kadar ak›fla geçece¤i havzan›n güncel durumu dikkate al›narak hesaplanabiliyor. Verilerin kaydedildi¤i sistem, her damla suyun ne zaman baraj gölünde tutulmas› ya da fazla suyun ne zaman do¤aya b›rak›lmas› gerekti¤i konular›nda daha kesin ve bilimsel kararlar al›nabilmesini mümkün k›l›yor. Böylelikle kurakl›k dönemlerinde suyun etkin planlamas› sa¤lan›rken, olas› bir sel riskine karfl› da gerekli önlemler zaman›nda al›nabiliyor. British Dam Society taraf›ndan takdirle karfl›lanan, birçok ulusal ve uluslararas› kongre ve seminerde hakk›nda bildiriler yay›nlanan bu ve benzeri projelerin yayg›nlaflmas›, kaliteli yüzey sular›n›n tasarruflu kullan›m› aç›s›ndan önem tafl›yor. Suyun verimli kullan›m› ve risk yönetimine yönelik Thames Water’›n yürüttü¤ü bir di¤er proaktif proje olan Kocaeli Kurakl›k Yönetim Plan›, ülkemizde bir ilk olma özelli¤i tafl›yor. Thames Water taraf›ndan yap›lan talep üzerine Kocaeli Valili¤ince bafllat›lan çal›flmalar sonucunda tamamlanan plan, çeflitli seviyelerdeki kurakl›k tehlikesine karfl› gerek su kayna¤› gerekse tüketim aç›s›ndan önlem ve aksiyonlar› içeriyor. Valili¤in il-

gili birimleri, Kocaeli Büyükflehir Belediyesi, Devlet Su ‹flleri 15. fiube Müdürlü¤ü, Devlet Meteoroloji ‹flleri Müdürlü¤ü, ‹SU Genel Müdürlü¤ü, Kocaeli Sanayi Odas›’n›n kat›l›m› ve Kocaeli Üniversitesi’nin katk›lar›yla haz›rlanan planda, su temin ve kaynak dengesi gözetilerek Kocaeli halk›n›n olas› bir kurakl›k riski karfl›s›nda su s›k›nt›s›na düflürülmemesi ve kurakl›¤›n mümkün olabilen en hafif biçimde atlat›lmas› amaçlan›yor. Tüm bu projeler sosyal, çevresel ve ekonomik faktörlerin bir arada gözetildi¤i Bütünsel Su Yönetimi yaklafl›m›n›n ürünü. Bu yaklafl›m›n en önemli bileflenlerinden biri de su kaynaklar›nda biyolojik çeflitlili¤in korunmas›. Do¤al kaynaklarda bulunan suyun, içilebilir niteli¤e ulaflt›r›lmas›nda kullan›lan ar›tma teknolojilerinin ekonomik olarak sürdürülebilir olmas› ancak bu do¤al kaynaklardaki sular›n kalitesinin korunmas› ile mümkün. Su toplama havzas› denilen ekolojik sistemde dengenin bozulmas› halinde bu dengenin yeniden kurulabilmesi ço¤unlukla olanaks›zd›r. Dengenin kurulmas›na yönelik üretilen proje ve giriflimler, do¤al besin zincirinin ve biyolojik döngünün baflard›¤› ifllerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda son derece yetersiz ve etkisi s›n›rl›d›r.

Enerjinin alternatifi vard›r ama suyun yok Teknoloji ancak insan hayat›n› daha yaflanabilir hale getirdi¤i sürece sürdürülebilir kalk›nmaya katk›da bulunabilir. Dolay›s›yla daha fazla enerji gerektiren ve konvansiyonel ar›tma teknolojilerinden daha pahal›ya malolacak hiçbir inovasyon, do¤al su kaynaklar›n›n azalmas› halinde kurtar›c› olarak düflünülemez. Buradaki yaklafl›m, maliyeti ya da güvenirli¤i tart›flmal› yöntemlerle bir kayna¤› kullan›labilir hale getirmekten ziyade, tasarruf edilebilecek alanlar›n tespit edilip, buna yönelik olarak verimlili¤i hedef alan sektörlerin oluflmas›na f›rsat vermek olmal›d›r. Çünkü hiçbir kaynak, do¤an›n insana sundu¤u halinden daha sürdürülebilir de¤ildir. Do¤an›n baflka kaynaklar›n› kullanan baz› teknolojilerin de do¤al dengeleri bozmamas› için dikkatli olunmas› hayati önem tafl›r. “En maliyetli suyun olmayan su oldu¤u” gerçe¤inden hareketle, farkl› do¤al kaynaklar›n bilinçsizce yok edilmedi¤i yöntemlerle su kaynaklar›n›n henüz tamamen tükenmeden korunmas› ve gelifltirilmesinin sürdürülebilir kalk›nmaya daha fazla hizmet edece¤i aflikârd›r. Çünkü bir su kayna¤› yok olduktan sonra hiçbir teknoloji ya da yat›r›m onu geri getiremeyecektir. I 59


özel haber

konya çölü’ne haz›r olun En aç›k ifadeyle Konya Ovas› kuruyor. Su hem yerden hem de gökten günden güne çekiliyor. Buna ra¤men bilinçsiz tar›msal sulama devam ediyor. Gereken önlemler al›nmazsa Konya Ovas› tah›l ambar› olmaktan ç›k›p Anadolu’nun ortas›nda bir çöle dönüflecek.

GÜL‹ZAR BÜYÜKKARA onya Kapal› Havzas›, sahip oldu¤u sulak alanlar›, genifl tuzcul stepleri, bitki ve hayvan çeflitlili¤i bak›m›ndan Türkiye için son derece önemli bir bölge. Bu bölge, Anadolu’da su kaynaklar›n›n en az ve suya olan talebin en yo¤un oldu¤u havza. Yanl›fl politika ve uygulamalar, bölgede önemli bir su s›k›nt›s›n› gündeme getirdi.

K

Yaklafl›k 3 milyon kiflinin yaflad›¤› havzada geçim kaynaklar› a¤›rl›kl› olarak tar›ma dayal›. ‹ç Anadolu Bölgesi’nde yer alan Konya Havzas›, Türkiye’nin toplam yüzölçümünün yüzde 7’sini oluflturuyor ve 50 bin kilometrekarelik bir alan› kapl›yor. Havzan›n tek su kayna¤› olan Beyflehir Gölü’nün denize ç›k›fl› yok ve havza suyu dolan›m›n› tamamlad›ktan sonra Tuz Gölü’ne boflal›yor.

Gündeme gelen kurakl›kla birlikte Do¤al Hayat› Koruma Derne¤i’nin (WWF) bölgede yapt›¤› çal›flmalar önem kazand›. WWF Türkiye, Konya’da 1997’den beri çal›flmalar›n› sürdürüyor. Dernek, 2003 y›l›nda sorunlara havzada yaflayanlarla birlikte çözüm bulmak üzere “Konya Kapal› Havzas›’n›n Ak›lc› Kullan›m›na Do¤ru Projesi”ni bafllatm›flt›. Bu projeyle su kaynaklar›n›n daha etkin, ak›lc› ve verimli kullan›m›n›n sa¤lanmas› ve Entegre Havza Yönetimi anlay›fl› ile kat›l›mc› ve farkl› sektörel kullan›mlar›n bir arada ele al›nd›¤› bir su yönetim modelinin hayata geçirilmesi amaçlan›yordu. 2008 y›l›nda ise Selçuk Üniversitesi Jeoloji Mühendisli¤i Bölümü Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Güler Göçmez liderli¤inde “Konya Kapal› Havzas›’nda Yeralt› Suyu Seviyesinin De¤iflimi Araflt›rmas›” gerçeklefltirildi.

Kirli sularla temiz sular birbirine karışıyor Bu projenin tespitlerine göre Konya Kapal› Havzas› son y›llarda yeralt› suyu aç›s›ndan ciddi sorunlarla karfl› karfl›ya. Havzadaki yeralt› suyu seviyesi, ya¤›fl, s›cakl›k gibi meteorolojik de¤erlere, topra¤›n yap›s›na ve hidrojeolojik özelliklere ba¤l› olarak de¤iflim gösteriyor. Ayr›ca, akiferlerden (yeralt› suyunu tutan ve ileten kayaçlar) su ç›karmak amac›yla havza genelinde aç›lan kaçak sondaj kuyular›n›n say›s› her geçen gün art›yor. Bilinçsiz

60


aç›lan sondaj kuyular›ndan afl›r› su çekimi; akiferlerin özelliklerinin bozulmas›na, kirli akiferlerle temiz akiferlerin birbirlerine kar›flmas›na, böylelikle suni kirlenmenin söz konusu olmad›¤› alanlarda da su kirlili¤inin ortaya ç›kmas›na neden oluyor. Konya Kapal› Havzas›’nda yer alan akiferlerde meydana gelen bu düflüfller, havzada mevcut rezervin üstünde su kullan›ld›¤›na aç›k bir kan›t. Her y›l su seviyelerinin bir önceki y›la göre düfltü¤ü, bilinçsiz sulamayla afl›r› su tüketildi¤i, buna paralel olarak enerji tüketiminin artt›¤›, yaflamsal öneme sahip olan su kaynaklar› rezervinin tükenme noktas›na geldi¤i de araflt›rmayla birlikte gözler önüne seriliyor.

s›’ndaki sulak alanlar› belirgin biçimde etkiledi. Suyun do¤al ak›fl yönünün de¤ifltirilmesi, yanl›fl tar›msal sulama yöntemlerinin kullan›lmas›, yeralt› sular›n›n kontrolsüz bir flekilde çekilmesi sulak alanlar›n kurumas›na yol açt›. Eflmekaya ve Hotam›fl sazl›klar›, Su¤la Gölü bu anlamda havzada kaybedilen sulak alanlardan baz›lar›. Evsel, endüstriyel ve tar›msal at›klar›n ar›t›lmadan sulak alanlara b›rak›lmas› ve afl›r› otlatma nedeniyle çay›r ve mera alan-

lar›n›n bozulmas› havzadaki di¤er önemli sorunlar aras›nda.

Buharlaşma yağıştan daha fazla WWF Türkiye’nin yapt›¤› araflt›rma kapsam›nda, Konya Kapal› Havzas›’nda havzay› temsil eden gözlem kuyular› belirlenerek her ay periyodik olarak seviye ölçümü yap›ld›. Yeralt› suyu seviyesindeki ve suyun kimyasal kompozisyonundaki de¤iflimleri sap-

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) Su Kaynakları Programı Müdürü Buket Bahar Dıvrak

“Entegre havza yönetimi benimsenmeli” Ülkemizdeki su havzalar›n›n sorunlar› bölgeden bölgeye farkl›l›k göstermekle birlikte genel olarak su kaynaklar›n›n bütün sektörlerde plans›z ve verimsiz kullan›m›, kirlilik, do¤al alanlar›n tahrip edilmesi, kaçak yeralt› suyu kullan›m› bafll›ca sorunlard›r. Bunun

Özellikle tar›msal sulama amac›yla yap›lan ve sürdürülebilir olmayan su yönetimi uygulamalar›, Konya Havza-

yan› s›ra, Türkiye son 40 y›lda yaklafl›k 1 milyon 300 bin hektar sulak alan›n› (3 Van Gölü büyüklü¤ünde alan) kaybetti. Halen birçok önemli sulak alan (Beyflehir Gölü, Tuz Gölü, Akflehir-Eber Gölleri, Bafa Gölü, E¤irdir Gölü, Kulu Gölü, Sultansazl›¤›, Sapanca Gölü) kuruma ve kirlenme tehdidiyle karfl› karfl›ya. Küresel ›s›nmadan bugüne kadar en fazla su ihtiyac›n› do¤al ortamdan temin eden hububat, en fazla da bu¤day etkileniyor. Ortalama ›s›da 1 derecelik bir art›fl hububatta yüzde 10 civar›nda üretim kayb›na neden oluyor. Kurakl›¤›n kronik bir sorun haline gelmesini önlemek için, 3 temel politikaya baflvurulmal›d›r: Sürekli artan su talebini yönetmek (Su arz›n› art›rmak bir çözüm yolu de¤ildir), bütün sektörlerde verimlili¤i art›rmak, entegre havza yönetimi (EHY) yaklafl›m›n› hayata geçirmek. EHY, insanlar›n, bilgiye dayal› kararlar alabilece¤i ve bir havzan›n do¤al kaynaklar›n› yönetmek için birlikte hareket edebilece¤i uzun dönemli süreçler üzerine odaklanan yeni bir yaklafl›m. Bu yönetim yaklafl›m›, ekosistem içerisinde birbiriyle çelifliyormufl gibi görünen sosyoekonomik ve çevresel amaçlar›n dengelenmesini amaçl›yor.

61


özel haber

tand›. Su seviyesindeki de¤ifliminin nedenleri ve ya¤›fllarla olan iliflkisi de araflt›r›ld›. Bu çal›flmalar kapsam›nda ise sulak alanlarda ve göllerde su seviyesi de¤iflimine yönelik öneriler ortaya ç›kt›. Araflt›rma; Çumra, Karap›nar, Alt›nekin ve Kad›nhan› bölgelerinde yeralt› suyu kullan›m›n›n son derece yo¤un oldu¤unu ortaya koyuyor.

düflmesine, rezervin gittikçe azalmas›na ve baz› akiferlerin özelli¤ini kaybetmesine neden oluyor. Karap›nar Ovas›’n›n 33 y›ll›k dönemde yeralt› suyu seviyesinde 14,3 metrelik bir düflüfl söz konusu. Bu düflüflün yüzde 80'i son 10 y›lda gerçekleflti. Havzada oluflan buharlaflma ve terleme ise ya-

Türkiye’deki y›ll›k çekilebilir yeralt› suyu rezervi bir y›lda 13,66 kilometreküp. Konya Kapal› Havzas›’ndaki oran ise ülke genelinin yüzde 10’una karfl›l›k geliyor. Havzadaki rezervin tar›msal sulamada kullan›lan k›sm›n›n yüzde 80’i DS‹ imkanlar›yla veriliyor. Kalan rezervin yüzde 20’si ise kiflisel teflebbüsler taraf›ndan kullan›l›yor. Tar›msal sulamada kullan›lan su miktar›ysa genelin yüzde 70’ine ulafl›yor.

Konya’da kaçak kuyu say›s›n›n 50 bine ç›kmas› ve suyun kontrolsüz flekilde çe-

¤›fl miktar›ndan daha fazla oldu. Baraj ve göletlerdeki depolanan su hacmi proje döneminde daha da azald›. Göller kuruma noktas›na geldi. ÇumraKarap›nar çevresindeki obruklarda yap›lan seviye ölçümlerine göre obruklardaki su seviyesi 0,2- 2 metre aral›¤›na düfltü. I

Tuz Gölü komada kilmesi sadece yeralt› suyunu de¤il, Tuz Gölü’nü de olumsuz yönde etkiledi. Bilinçsiz tar›msal sulama ve kurakl›k birleflince Türkiye’nin en büyük ikinci gölünün sulak alan› 130 bin hektara kadar düfltü. Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisli¤i Bölümü Ö¤retim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Semih Ekercin'in yapt›¤› bir araflt›rmayla kötü gidiflat bir kez daha kan›tland›. Araflt›rmaya göre Tuz Gölü'nün 90 y›lda yüzde 85 oran›nda küçüldü¤ü ortaya ç›kt›. Bu küçülmenin önemli bölümü ise son y›llarda oldu. Ekercin, bugünkü koflullar›n devam etmesi durumunda 2015 y›l›nda Tuz Gölü’nün tamamen kuruyaca¤›n› düflünüyor. Göldeki küçülme, Gediz Deltas› ile Tuz Gölü'nü üreme alan› olarak seçen flamingolar› da olumsuz etkiledi. Birçok kufl türü gibi flamingolar da art›k Tuz Gölü'ne eskiye oranla daha az gelmeye bafllad›. Tuz

Araflt›rman›n sonuçlar›na göre, afl›r› çekime ba¤l› olarak y›ll›k 267 hektometreküpten fazla çekim yap›l›yor. Bu da havzadaki yeralt› suyu seviyesinin

62

Gölü ve çevresindeki Tersakan, Bolluk, Kulu Gölleri ile Eflmekaya Sazl›¤›'n›n tümüyle kuruma noktas›na gelmesi nedeniyle göllerde üreyen ve beslenen en az 30 kufl türü de bölgeden silindi.


bilgi ça¤› hukuku / Doç. Dr. Yücel Acer*

su sorunu ve s›n›r aflan sular Hem su kaynaklar›n›n yetersizli¤i hem suyun çat›flma unsuru olmas› gerçekleri karfl›s›nda, ilgili hukuksal prensiplerin aç›k ve adil bir içerikle oluflturulmas› ve bu prensiplerin uygulanmas›, su sorununun hafifletilmesinde en önemli unsurlardan birisi olacakt›r.

İ

nsanl›k özellikle petrolün son yüz y›l içerisinde yaratt›¤› gerilimleri, güç mücadelelerini ve çat›flmalar› görmeye ve yaflamaya al›flt›. Fakat ço¤umuz için su kaynaklar›n›n da dünyan›n baz› bölgelerinde ciddi gerilim ve çat›flmalar yaratan bir unsur oldu¤u pek dikkat çekmiyor. Sular›n miktar olarak yeterli oldu¤u baz› yerlerde, su kaynaklar› hem kirlenme hem de artan talep nedeni ile risk alt›nda. Tatl› su kaynaklar›n›n dünyan›n de¤iflik bölgeleri aras›nda oldukça dengesiz da¤›lm›fl oldu¤u da bir gerçek. Tahmini olarak halihaz›rda sa¤l›kl› suya eriflimi olmayan insan say›s› 1,1 milyar. Dünyadaki mevcut ›rmaklardan 2/3 kadar› birden fazla ülke taraf›ndan paylafl›l›yor. 300’den fazla akarsu, bir ülkenin s›n›rlar›n› aflar nitelikte. Bir baflka ifadeyle, dünya nüfusunun yüzde 40’›, birden çok ülkenin s›n›rlar›n› aflan 263 su havzas›n› paylaflmak durumunda. Toplam 145 ülkenin s›n›r aflan su havzalar›na s›n›r› bulundu¤u ifade ediliyor. Orta ve Bat› Afrika’da 20 milyon insan su için Çad Gölü’ne ba¤›ml›. Ancak göl, son 38 y›lda yüzde 95 oran›nda kurudu. Çin’in üçte ikisi su k›tl›¤› çekiyor. ‹ran’da k›rsal kesimde yaflayan nüfusun yüzde 60’›n›n su k›tl›¤› nedeniyle flehirlere göç etmek zorunda kalabilece¤i söyleniyor. Dünyan›n dördüncü iç gölü olan Orta Asya’daki Aral Gölü, yar› yar›ya küçüldü, su seviyesi 16 metre azald›. Ortado¤u'da su sorunu ileride insan yaflam›n› tehdit eder boyuta gelebilecek nitelikte. Bölgedeki Dicle (50 milyar m3/y›l), F›rat (35 milyar m3/y›l), Nil (84 milyar m3/y›l), Ürdün (1,5 milyar m3/y›l) ›rmaklar›n›n üçü bölge d›fl›ndan kaynaklan›yor ve bunlar da Ürdün Irma¤›’n›n tafl›d›¤› suyun neredeyse 115 kat› su tafl›yor. Bölge içi tek ›rmak olan ve Araplarla ‹srail’i birbirine düflüren Ürdün Irma¤›, gereksinimleri karfl›lama ad›na yeterli de¤il. Bu nehir, Ürdün ve ‹srail s›n›r›n› oluflturarak Ölü Deniz’e dökülüyor. Bütün bu yetersizliklerin üzerine, suyun bir iflbirli¤i konusu yap›larak sorunlar›n hafifletilmesi mümkünken, baz› ülkelerce su-

yun siyasi bir araç olarak kullan›lmas› dünyadaki su sorunlar›n›n daha da a¤›rlaflmas›na yol aç›yor. Örne¤in, Ortado¤u’da su taraf devletlerle s›n›rl› olmayan bir ölçekte siyasi olarak kullan›l›yor. 1967 Savafl› gibi bölgede yaflanan çat›flmalar›n veya sald›r›lar›n gerisindeki nedenlerden birisi de su faktörü olmufltur. Nil Nehri, Burundi, Ruanda, Uganda, Kenya, Tanzanya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Etiyopya, Sudan ve M›s›r olmak üzere 9 ülkeden geçmesine ra¤men etkin bir iflbirli¤i düzeni kurulamad›¤›ndan bu ülkelerin sürtüflmelerine zemin olmaya devam ediyor. Hatta bu ülkeler, su kontrolü maksad›yla birbirlerinin iç politikalar›na s›kça müdahale edip çat›flmalar›n› derinlefltiriyor. Örne¤in, iç savafl›n yafland›¤› Sudan’da suyu kontrol etme fikrine sahip politik güçler M›s›r taraf›ndan engelleniyor. Ayr›ca ‹ngiltere’nin kendi ç›karlar› için yaratt›¤› düzen M›s›r taraf›ndan devam ettirildi ve tüm Nil’in gelece¤ine ipotek koyan bir durum yarat›ld›. Hem su kaynaklar›n›n yetersizli¤i hem suyun çat›flma unsuru olmas› gerçekleri karfl›s›nda, ilgili hukuksal prensiplerin aç›k ve adil bir içerikle oluflturulmas› ve bu prensiplerin uygulanmas›, su sorununun hafifletilmesinde en önemli unsurlardan birisi olacakt›r. Hukuksal prensiplere bak›lmadan önce vurgulanmal›d›r ki, s›n›r aflan sular, iflbirli¤i unsuru da olabilir. Su kaynaklar›n› yönetmede, sulama alanlar›nda ve etkili sulama konusunda tecrübeli ülkeler bu tecrübelerini ve teknolojilerini di¤erleri ile paylaflabilir.

Hukuksal prensipler Sanayi devrimi s›n›r aflan sulardan ulafl›m maksatl› kullan›m› ön plana ç›karm›flt›. Ancak son y›llarda ulafl›m d›fl› kullan›m daha fazla önem kazanmaya bafllad›. Bu durumda, suyun miktar›n›n azalmas›na ya da niteli¤inin bozulmas›na (kirlenme gibi) yol açan kullan›mla* Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ö¤retim Üyesi

64


r›n artmas›, sulardan birden fazla ülkenin yararlanmas›n›n düzenlenmesini daha da elzem bir hale getirdi. Ortaya ç›kan prensipler birbirleri ile iliflkili ama her biri temel niteli¤e sahip prensiplerdir. Temel prensiplerin bafl›nda her bir k›y›dafl ülkenin s›n›r aflan sulardan yararlanma hakk› oldu¤u prensibi gelir. Yukar› k›y›dafl ülkeye s›n›rs›z yararlanma hakk›n› veren önceki yaklafl›mlar›n tersine mevcut kurallar, afla¤› ve yukar› k›y›dafl ülkeler aras›nda bir ayr›m yapmaks›z›n afla¤› k›y›dafl ülke ya da ülkelere de yararlanma hakk› tan›yor. Peki bu kullan›mlar›n s›n›r› ya da ölçütü nedir? Bu önemli meseleye iliflkin ilk temel prensip k›y›dafl ülkelerin birbirlerine “kayda de¤er zarar vermeme” (significant harm) yükümlülü¤ü alt›nda oldu¤u prensibidir. Bu prensip gere¤i, k›y›dafl ülkelerden her biri sulardan yararlan›rken, hem miktar olarak hem de suyun niteli¤ini bozma aç›s›ndan birbirlerine önemli (kayada de¤er) zarar vermeme yükümlülü¤ü alt›ndad›rlar. Suyun niteli¤ini zararl› bir biçimde de¤ifltiren eylemler de bu kapsamda zararl› eylemdir. Kayda de¤er zarar vermeme yükümlülü¤ünün ihlal edilmesi, flüphesiz ki tazminata yol açabilecek bir hukuksal süreç yaratmaktad›r. Kayda de¤er zarar vermeme prensibi, her bir k›y›dafl ülkenin sulardan yararlanma hakk›n›n bir s›n›r› oldu¤unu gösteriyor ancak, bunun ölçüsünü belirgin bir flekilde ortaya koyam›yor. Bunun daha belirgin bir flekilde ortaya ç›kt›¤› prensip ise, k›y›dafl ülkelerin sulardan yararlanmas›n›n “hakça ve makul” (equitable and reasonable) olmas› gerekti¤i prensibidir. Hakça ve makul kullan›m› belirlemede, co¤rafi, hidrolojik, iklimsel unsurlar, söz konusu akarsuya yap›lan katk›lar, sosyal ve ekonomik gereksinim, ülkelerin nüfusu, mevcut ve muhtemel kullan›mlar ve alternatif su kaynaklar› gibi unsurlar dikkate al›nmak durumundad›r. Ancak vurgulamak gerekir ki, co¤rafi ve hidrolojik unsurlar bunlar aras›nda ön plana ç›kan unsurlar durumundad›r.

aflan akarsulardan yararlanmaya iliflkin iflbirli¤i yapma ve bilgi de¤iflimi yükümlülü¤ünü öngören prensipler bu ba¤lamda vurgulanmal›d›r. Hukuksal bir yükümlülük olmasa da pratik bir yaklafl›m olarak vurgulamak gerekir ki, sulardan yararlanmaya iliflkin herhangi bir antlaflma yap›ld›¤›nda hakça ve makul kullan›m sa¤lanm›fl olsa bile, kurulacak bir komisyon vas›tas› ile iflbirli¤inin sürekli k›l›narak hakça ve makul kullan›m›n sürekli k›l›nmas› mümkün olacakt›r. Bir baflka temel prensip, yukar› k›y›dafl ülkelerin, akarsuya iliflkin faaliyetleri konusunda afla¤› k›y›dafl ülkeye yeterince öncesinden haber verme ilkesidir. Yukar› k›y›dafl ülkelerin suyun miktar›n› veya niteli¤ini de¤ifltiren baz› faaliyetleri, afla¤› k›y›dafl ülkeleri önemli oranda etkileyebilir. Afla¤› k›y›dafl ülkelerin zararlardan korunabilmek için baz› tedbirler almas›na imkân yaratabilmek için yeterince öncesinden bilgilendirilmesi hukuksal bir zorunluluk haline getirilmifltir. I

Kaynakça • 1997 BM S›n›raflan Sular›n Ulafl›m D›fl› Kullan›m›na Hukukuna Dair Konvansiyon • Denk, E. “Relative Sovereignty Over International Watercourses: Rights and Obligations of Watercourse States” yay›nlanmam›fl doktora tezi, Cardiff Üniversitesi Hukuk Fakültesi, (2005) • Fuentes, X. “Sustainable Development and the Equitable Utilisation of International Watercourses”, British Yearbook of International Law 65: 119-99, (1998) • Goldenman, G. “Adopting to Climate Change: A Study of International Rivers and Their Legal Arrangements”, Ecology Law Quarterly 17: 741-802, (1990). • Kotlyakov, V. M. “The Aral Sea Basin”, Environment 33: 4-9, (1991). • McCaffrey, S. “Fifth Report on the Non-Navigational Uses of International Watercourses” in Yearbook of International Law Commission II (I): 91-130, (1989). • Postel, S. “Changing the Course of Transboundary Water Management”, Natural Resources Forum 21: 85-90, (1997). • Schwebel, S. “Third Report on the Non-Navigational Uses of International Watercourses” in Yearbook of International Law Commission II (I): 65-197, (1982). • Utton A. E. ve J. Utton “The International Law of Minimum Stream

Hakça ve makul kullan›m prensibi d›fl›nda baflkaca önemli prensipler de geliflmifltir. Söz konusu s›n›r

Flows”, Colorado Journal of International Environmental Law and Policy 10: 7-38, (1999).

Sonuç ‹nsan kullan›m›na elveriflli suyun hem miktar hem de nitelik olarak dünya genelinde bir sorun haline gelmesi ile devletlerin paylaflmak durumunda oldu¤u su kaynaklar›n›n ülkeler aras›nda kullan›m›n›n bir düzene konmas› için baz› uluslararas› hukuk kurallar› geliflmifltir. Bu kuralla,

yukar› k›y›dafl ülkeye kullan›mda üstünlük sa¤lamak yerine, k›y›dafl ülkelerin adil ve makul kullan›m›n› sa¤lamaya yönelik prensipler içermekte, baz› prensipler ise, ilgili ülkeler aras›nda iflbirli¤i ve bilgi de¤iflimini sa¤lamay› hedeflemektedir.

65


fazla mesai

“Su zengini” ülkemizde 18 yafl›ma kadar hayat›m bidonlara su doldurarak geçti. Piri Reis ve Barbaros Hayrettin Pafla d›fl›nda denizci tan›mad›m. “Üç yan›m›z deniz, neden bizde denizcilik bakanl›¤› yok” diye düflündüm. Me¤er 1925’te varm›fl, yolsuzluktan la¤vedilmifl. Su yüzünden kaybeden en ünlü isim ise Kevin Costner’mifl. Mine KILIÇ

türkiye’de ilk yolsuzlu¤u ilk denizcilik bakan› yapt›

İ

lkokulda Hayat Bilgisi derslerinde ilk ö¤rendi¤imiz bilgilerden biri Türkiye’nin yar›mada oldu¤udur. Tepeden bak›nca sol üst taraf› delik (Marmara Denizi) olan k›s›m d›fl›nda üç taraf›m›z tuzlu sularla kapl›. Bu üç taraf sahiller, limanlar, plajlar, oteller, yazl›klar ve hatta neden oralardan geçti¤i belli olmayan otoyollar; fabrika, foseptik ve halk at›klar› (ayakkab›, karpuz kabu¤u, çocuk bezi ve hatta klozete varan muhtelif maddeler) ile iflgal edilmifl durumda olsa da harita üzerinde su olarak görünüyor. Y›llar y›l› “Denizler bir fley mi, akarsular›m›z ve göllerimizle de su zengini bir ülkeyiz, yaflas›n” diyerek ömrümüzü ve suyumuzu tükettik. Ben zaten akl›m›n ermesinden itibaren bu su yalan›na hiç inanmam›fl›md›r. Ömrü hayat›mda duydu¤um iki Türk denizcisi Barbaros Hayrettin Pafla ve Piri Reis oldu¤undan de¤il elbette. Akl›m›n erdi¤i yafla 6-7 dersek, 18 yafl›ma kadar evde geçirdi¤im zaman›n önemli bölümü bidonlara ve küvete su doldurmakla geçti. Dört kardefl oldu¤umuz için, biz zavall› sigortas›z ve maafls›z çocuk iflçiler bu ifli y›llar y›l› sürdürdük. Kar66

fl›l›¤›nda banyo yap›yorduk ve annem çamafl›rlar›m›z› y›k›yordu. Babam›n eve daha çok su depolamam›z için banyoda yaratt›¤› “su depolama mimarisi”ni de asla unutamam. Küvetin üzerine kaçak bir kat ç›km›flt›. Bu kata bir sürü bidon diziliydi. Yani küvetin içinde y›kanma ifllemi yapmak mümkün olmuyordu. Banyonun ortas›nda kalan bofllukta y›kan›yorduk. Ne zaman gidece¤i ve ne zaman gelece¤i belli olmayan “flehir suyu” nedeniyle bizim apartmandaki tüm daireleri zaman zaman su bast›¤›n› da belirtmeliyim. 80 darbesiyle sa¤lanan sinmifllik, susmuflluk, t›rsm›fll›k ve apolitiklik ortam› bizim apartman için geçerli de¤ildi. Kimsenin Kenan Evren’den ve “cunta yönetim kurulu”ndan korkusu yoktu. Su bask›nlar› apartman “sakinlerinin” de birbirlerinin evini basmas›na neden oluyordu. Bir tek bizim komflular›n sesi ç›km›yordu. Çünkü babam polisti ve silah› vard›! Evlere depolad›¤›m›z suyun renginden söz etmeden de geçmeyeyim. Bu su sar›dan kahverengiye dönen tuhaf bir renge sahipti. ‹ki “su gelmesi” aras›nda saatler geçti¤i için su borular›


küfleniyor, evlere ne zaman su bas›lsa borulardaki küf, pas, kir evlere pompalan›yordu. Bu nedenle ailece flehir suyunu içmiyorduk. Babam memur maafl›n›n hat›r› say›l›r bir bölümünü ‘damacana adamlar›’na ödüyordu. Arabam›z olduktan sonra eve içme suyu tafl›ma ifli sosyal faaliyet haline geldi. Bidonlar›m›z› al›p arabaya dolufluyor, ‹stanbul’a yak›n yerlerdeki su kaynaklar›ndan dolum yap›yorduk.

Deniz yok, bakanl›¤› var Liradan alt› s›f›r at›lmas› kadar a¤›zlara sak›z olmufl ünlü Türk geyiklerinden birini de bu yafllarda duydum: “Herhangi bir su birikintisine s›n›r› dahi olmayan ‹sviçre’de bile var olan Denizcilik Bakanl›¤› neden bizde yok?” Yavuz Donat bir dönem köflesinde yazm›flt›. Bizim siyasetçiler heyet halinde ‹sviçre’ye gitmifller. Resmi görüflmede karfl› heyette Denizcilik Bakan› varm›fl. Bizimkilerden biri karfl› heyetin baflkan›na sormufl: “Ekselans, ‹sviçre'de deniz var m›?” ‹sviçre heyet baflkan› bozulmufl ve flu yan›t› vermifl: “Biz size Türkiye'de Adalet Bakanl›¤› neden var” diye soruyor muyuz? (Donat bu olay hakk›nda kaynak olarak Bal›kesir Barosu eski Baflkan› Turgut ‹nal'›n ‘Adaletin Bu mu Adalet’ adl› kitab›n› gösteriyor).

vuz Yolsuzlu¤u” 80 y›lda bir daha neden Denizcilik Bakanl›¤› kurulmad›¤›n› aç›klam›yor elbette.

Su meselesi Costner’i de yakt› Su mevzu nedeniyle bafl› belaya giren ünlü bir isimden daha söz etmeden geçemeyece¤im (Akl›n›za ‹SK‹ Skandal› ve Ergun Göknel gelebilir ama de¤il). Bu isim dünyada milyonlarca hayran› olan, Oscar’la taçland›r›lan, ancak su ifline girince milyonlarca dolar› bat›ran oyuncu Kevin Costner. Costner’in 1995’te vizyona giren filmi Su Dünyas› (Waterworld) 229 milyon dolarl›k bütçesiyle sinema tarihinin en pahal› beflinci filmi. Sinema tarihinin en çok zarar ettiren filmleri listesinde ise 86,8 milyon dolarla ilk s›rada yer al›yor. Film, Hollywood’un yak›n tarihinde en çok kötülenmifl ve en çok alaya al›nm›fl proje olarak tan›mlan›yor. Bugün bakt›¤›m›zda küresel ›s›nman›n gündemde olmad›¤› bir y›lda vizyona girmesinin ac›s›n› çekti¤ini söyleyebiliriz.

Filmde kutuplardaki buzullar›n eridi¤i bir dönemdeyiz (yani çok uzak bir gelecekte de¤il!) Her yer sularla kapl›, ayak basacak bir kara parças› yok. Hayatta kalmay› baflaranlar sular›n üzerine infla edilmifl çelik y›¤›n› flehirciklerde ilkel bir hayat sürüyoryüzecek. de iz n lar. Kevin Costner suda yaflamakde flehirler Gelecekte Bu yaz›y› yazd›¤›m güne kadar hiç tan dolay› evrim geçirerek suyun alt›nda da nefes merak etmedi¤im bir soru tam 38 y›l 10 ay 16 saatlik alabilen bir insan (ayaklar› da perdeli). Costner’in yolu iken akl›ma düfltü: Bu ülkede Denizcilik Bakanl›¤› hiç s›rt›nda ‘karaya giden yolun haritas›’ bulunan küçük mi olmam›flt›? Mini bir araflt›rma yapt›m ve Cumhurik›z çocu¤u ve ona bakan kad›n Helen’le kesifliyor ve yet tarihinin ilk yolsuzlu¤u ile karfl›laflt›m. Bu yolsuzolaylar gelifliyor. Bir parça toprak ve su için insanlar›n lu¤u yapan Türkiye’nin ilk Denizcilik Bakan› (‹hsan Er- neleri göze alabilece¤ini gösteren filmin neden bu kayavuz) imifl me¤er. Daha do¤rusu yolsuzluk tam oladar alaya al›nd›¤›n› ve gifle yapmad›¤›n› halen anlam›fl rak ispatlanamam›fl ama Bakan iki y›l hapis ve bir y›l de¤ilim. Costner’in zamans›z gösterime giren filmi bamemuriyetten men cezas› alm›fl. Bu ilk ve son Denizflar›s›zl›¤a u¤rasa da mimarlara ilham verdi¤i kesin. cilik Bakanl›¤›m›z 14 Ocak 1925’te kurulmufl. Bafl›na ‹hsan Eryavuz getirilmifl. Eryavuz, bakanl›¤› döneminGeçti¤imiz günlerde gazetelerde yay›nlanan “Gelecede Yavuz z›rhl›s›n›n onar›m› için havuz al›m› s›ras›nda ¤in yüzen evleri” haberinde Belçikal› ünlü mimar Vinbir Frans›z flirketinden rüflvet ald›¤› iddias›yla Yüce Di- cent Callebaut, dev dalgalardan etkilenmeyecek yüzen van’da yarg›lanm›fl. 27 Aral›k 1927’de ‹smet ‹nönü’nün kentler tasar›m› yer al›yordu. Callebaut, Zambak fiehir önergesiyle Bakanl›k la¤vedilmifl. Eryavuz 1928’de de ad›n› verdi¤i ekokentler tasarlam›fl. Bu kentlerde 50 hüküm giymifl. Olay tarihe “Yavuz – Havuz Yolsuzlu¤u” bin kifli yaflayabiliyor, yenilenebilir enerji ve ya¤mur olarak geçmifl. Bakan, Soyad› Kanunu ile ald›¤› “Eryasuyu kullan›l›yor, motorlu tafl›t bulunmuyor. Callebavuz” soyad›n› davadan sonra “Topçu” olarak de¤ifltirut’nun alaya al›nmad›¤›n› ve projenin önünde tüm mifl. Farkl› kaynaklardan okudu¤um kadar›yla dramadünyan›n sayg›yla e¤ildi¤ini tahmin etmiflsinizdir. Yani tik ve araflt›r›las› bir olay olarak görülen “Yavuz – Haolan Kevin’a oldu. I 67


Ali Akurgal*

italya “ayd›nland›” ya türkiye... Ar-Ge sonucu elde edilen bir ürünü, birden fazla ifl için kullanmak, “re-usability”ye çok yak›n bir eylem. Bu yaz›da sizlere, kendine özgü amaçlarla yap›lm›fl bir k›s›m ürünlerden, küçük de¤iflikliklerle yeni bir ürün ortaya ç›karma konusunda bir baflar› öyküsü anlataca¤›m. Bu eylemin inovasyon ile nas›l ba¤daflt›r›laca¤›n› düflünmeyi de siz okurlar›ma b›rak›yorum.

‹novasyon, yenilikçilik-yarat›c›l›k, yenileflim veya yeniflim… Nas›l adland›r›rsak adland›ral›m, ço¤umuz, bu olguyu tan›mlarken bir temel teknolojinin bir ürüne yans›mas› olarak anlat›r›z. Çal›flman›n ne kadar inovatif olundu¤unu da bu eylem sonucunun kullan›c›n›n gizli veya aç›k isteklerini ne kadar karfl›lad›¤›na ba¤lar›z. Di¤er yanda, sanayide, bir alt ürün parças›n›n kullan›ld›¤› ürün say›s›n› art›rmak, bu yolla o alt parçan›n üretim say›s›n› art›rmak ve çok adet üretildi¤i için ona, az say›da yap›ld›¤›nda kurtarmayacak bir k›s›m yat›r›mlar yaparak, ucuza üretmek çok yayg›n bir yaklafl›md›r. Bu yaklafl›m›n sonucu olarak bir otomobil motorunu birden fazla markan›n de¤iflik modellerinde görebilirsiniz. Buna “re-usability” deniyor. Tabii, bu da kendi içinde bir uzmanl›k. Baflka bir üründe de kullan›labilecek bir alt parçay› hedeflerken, ister istemez, ürün tasar›mlar›nda “modüler yap›”ya gitmeniz gerekiyor. Bu yaklafl›m› Ar-Ge alan›na uzand›rd›¤›n›zda, bir Ar-Ge sonucu elde edilen bir ürünü, birden fazla ifl için kullanmak, “re-usability”ye çok yak›n bir eylem. Bu yaz›da sizlere, kendine özgü amaçlarla yap›lm›fl baz› ürünlerden, küçük de¤iflikliklerle yeni bir ürün ortaya ç›karma konusunda bir baflar› öyküsü anlataca¤›m. Bu eylemin inovasyonla nas›l ba¤daflt›r›laca¤›n› düflünmeyi de siz okurlar›ma b›rak›yorum.

say›s› 70’e yaklaflt›. Bu, say›ca çok, ço¤u küreselleflme sonucu da¤›lm›fl büyük Ar-Ge’lerin de¤erli elemanlar›n›n oluflturdu¤u 3-5 kiflilik küçük flirketçiklerin her biri farkl› alanlarda uzman. Model, denge kurulup iyi çal›flt›r›labildi¤inde bu yeteneklerin hepsine sahip bir büyük Ar-Ge elde etmeye eflde¤er sonuç veriyor. Hemen belirteyim, Platform-a’da kulland›¤›m›z sihirli yöntem flu: Ar-Ge’yi yöneten flirket olarak biz, kesinlikle, hiçbir projenin hiçbir k›sm›nda bu flirketlerin yapabilece¤i bir ifli kendimiz yap›p, “müflterimize rakip olmuyoruz.” Öyle ki, bir küçük flirketimiz, bir iflte baflar›l› olamad›ysa, o ifli, kendimiz düzeltmektense, baflka bir küçük flirketimize, zarar› sineye çekip yeniden yapt›r›yoruz. Bizim Ar-Ge yönetimi olarak ortaya koydu¤umuz katma de¤er ise, önümüze gelen bir ürün gereksinmesini iyi inceleyip, birlikte çal›flt›¤›m›z flirketlerin daha önce yapm›fl olduklar› ifller ile yeni ürün gereksinmesinin efllefltirmesini yapmak ve ilgili flirketlerimize, ArGe’nin bir parças›n› ›smarlamak. Sonradan da bunlar›n tümlefltirilmesinde (integration) sorumluluk tafl›mak. Tabii, önemli özelliklerimizden biri de ihtiyaç sahibi ile olan iliflkilerimiz. K›saca ürünü sat›n alacak kurulufllar aras›nda da büyüklü¤ümüze uygun flekilde bir aç›l›m›m›z var. “120 belediye çözüm bekliyor”

‹lk önce sizlere ülkemizde pek rastlanmayan bir ifl yapma yöntemi anlataca¤›m: Kurucu orta¤› oldu¤um Platform-a, Ar-Ge yapabilen birçok flirket ve flirketçikle iliflki kurdu. San›r›m iflbirli¤i anlaflmas› imzalanan flirket

Gelelim öykümüze: ‹talya’da belediyeler, sokak ayd›nlatmas› iflini ihale ederlermifl. ‹flletmeci flirketler bu hizmet için teklif verirlermifl. ‹hale, en düflük bedeli

* Akurgal Dan›flmanl›k CEO’su

68


talep edende kal›rm›fl. Bir iflletmeci flirket, 120 kadar belediyenin sokak ayd›nlatmas› iflini alm›fl. Tabii, rakiplerine göre daha düflük bedel önerebilmek için, kâr›ndan vazgeçip fiyat indirerek. fiimdi, kâr›n› tekrar art›rabilmesi için maliyetlerini azaltmas› gerekiyor. Maliyetlerinin yüzde 70’ten fazlas› ise elektrik gideri. Hizmet sözleflmeleri uyar›nca, yaya varl›¤›nda, belli bir düzeyde ayd›nlatma sa¤lamalar› gerek, ortal›kta yaya yoksa, bu ayd›nl›k düzeyi gerekmiyor. Buradan hareketle, yaya olmad›¤› vakit, ayd›nlatma düzeyini azalt›p elektrik tasarrufu yapmay› istiyorlar. Belirtmifltim, bizim özelliklerimizden biri de ihtiyaç sahibi ile iliflkilerimizin olmas›. ‹talya’da ifl yapt›¤›m›z Hitek Partners, bizi arad›. Dedi ki, “fiu elektrik faturas›n› düflürmenin bir yolunu bulun, 350 bin ampulü ile 120 belediye çözüm bekliyor.” ‹talya’da kurulu flebeke, flebeke gerilimini verdi¤inizde, flartnamenin öngördü¤ü ayd›nlatma düzeyini sa¤l›yor. Demek ki biz, ayd›nlatmay› azaltaca¤›z. ‹nsan›n akl›na hemen evlerde kulland›¤›m›z ayd›nl›k ayarl› anahtarlar, “dimmer” geliyor. Ne var ki, sokak ayd›nlatmas›nda kullan›lan c›va ve sodyum buharl› ampuller, bu “dimmer”lerle gerilim azalt›ld›¤›nda belli bir gerilime kadar afla¤› yukar› ayn› ayd›nl›¤› veriyor, daha düflük gerilimlerde ise “çöküyor”lar. Çöküp ›fl›k vermeyi kesen bir ampulü tekrar ayd›nl›k verecek noktaya ulaflt›rmak, türüne ba¤l› olarak dakikalar› bulan bir ifllem gerektiriyor. K›saca, “gerekmedi¤i zaman ampulü söndürelim, yaya varl›¤› olunca da yakal›m” mant›¤› sonuç vermiyor. At›lgan Elektrik, ayd›nlatma uzman›. Hemen ona sorduk bu c›va ve sodyum buharl› ampullerin davran›fl fleklini. Bir c›va veya sodyum buharl› ampulü yar›-tüketim konumunda tutup istendi¤inde anl›k olarak tam ayd›nlatma konumuna tafl›y›p, sonra tekrar ekonomik konuma getirmenin prensibini bize Emin At›lgan anlatt›. Bunu gerçeklefltirebilecek devreyi, araflt›rd›¤›m›zda, ‹talyan Reverberi firmas› karfl›m›za ç›kt›. Biz, benzer devreler yapan Mavisis’te Fatih Kavaslar’a sorduk. Bir baflka amaçla yap›lm›fl olan bir ürünün, neredeyse s›f›r de¤ifliklikle kullan›labilece¤ini gördük. Bu arada fark ettik ki, bu c›va ve sodyum buharl› ampuller, ömürlerinin sonuna yaklaflt›klar›nda flebekeden çektikleri ak›m de¤ifliyor. Bunu ölçersek, ampul bozulmadan belli bir süre önce yenisini ›smarlamak için uyar› da verebilece¤iz. Asl›nda ‹talyan müflterilerimiz, en çok bu özelli¤i sevdiler. Bu, onlar› s›f›r stokla çal›flma olana¤›na kavuflturacakt›.

Ampullere hükmetmeyi böylece “sepete koydu¤umuz”da, s›ra yaya varl›¤›n› belirlemeye geldi. ‹lk önce yayg›n biçimde kullan›lan PIR (Passive Infra Red) alg›lay›c›lar kullanal›m diye düflündük. Ancak PIR’larda, yaya ve araç alanlar›n› kesin çizgi ile ay›rmak, sahada her PIR’›n montaj› s›ras›nda çok pahal› bir uygulama u¤rafl› gerektirece¤i için bir baflka yöntem aramaya bafllad›k. Üstelik, PIR kulland›¤›m›zda, kedi köpe¤e de tam ayd›nl›k verecektik. Erdem Elektronik, daha önce bir baflka uygulama için, bana, otomobillerde “park sensörü” ad›yla kullan›lan uzakl›k ölçerleri, 160 cm’den yak›n bir yank› ald›¤›nda röle çektirecek flekle getirmiflti. Bu sefer, uzakl›¤› de¤ifltirip 3 metreye getirdi. Bunlar›, direklere 4 metre yüksekli¤e koydu¤umuzda kald›r›mda 1 metreden yüksek bir cisim varsa, bize uyar› verebilir flekilde uygulad›k. Ancak, ‹talya’da da bizdeki gibi, kald›r›ma park etmek yayg›n bir al›flkanl›k. Gece sabaha kadar arabalar› p›r›l p›r›l ayd›nlatmak da olmaz, bu nedenle PIR ve uzakl›k alg›lay›c›s›n› birlikte kulland›k. Gene de ‹talya ile aram›zda geçici bir uyuflmazl›k yafland›. Hizmet flirketi “ya 100 cm’den k›sa bir çocuk gelirse, bu sistem ona tam ayd›nlatma vermeyecek” diye itiraz etti. Biz de, “gece yar›s›ndan sonra 100 cm’den k›sa çocuklar yan›nda ana-babas› olmadan sokaklarda oyun mu oynuyor?” diye sorduk. Sonunda 100 cm’nin duyargay› direkte birkaç santim daha afla¤› monte ederek azalt›labilece¤i de dikkate al›narak, sorun afl›ld›. Otomasyon süreci S›ra en önemli unsur olan, her direkteki ampulle iletiflim kurup bunlar› tek merkezden yönetebilecek olan otomasyon k›sm›na geldi. Endüstriyel kontrol konusunda uzman olan iDeal Teknoloji, ürünlerini bize açmad›. Bizi, onlar›n ürünlerini gerekirse dönüflüme u¤rat›p yeni ifllevler kazand›rarak bir baflka amaçla kullanmakla yetkilendirmedi. Biz de Arla’ya yöneldik. Arla endüstriyel kontrol alan›nda de¤il, konut otomasyonu alan›nda çal›fl›yordu. Özellikle tesisat› geleneksel yöntemle kurulmufl olan konutlarda bu tesisat üzerinden “linye”den, “buvat”tan, “kasa”dan geçerek bir ayd›nlatma veya ›s›tma/serinletme ayg›t›na ya da bir panjur, perde veya pencere açma/kapama motoruna ulaflabiliyor. Bunlar› da konutun bir köflesine koydu¤u merkezi denetim biriminden yönetebiliyordu. Konut içerisinde kulland›¤› “power line modem”ler kendi tasar›m›yd› ve bunlar›n komflu dairedeki benzer bir sistemin kumandas› ile çak›flmamas› için gerekli önlemleri de gelifltirmiflti. Ancak tüm sistem konut içi için tasarlanm›flt›.

69


Arla Genel Müdürü Gökfen Y›ld›z, bize ürünlerini açt›. Biz üst düzeyde sistem mimarisi aç›s›ndan onun ürünleri ile “evden soka¤a ç›kt›¤›m›zda” nas›l bir yap› oluflturulaca¤› üzerinde çal›flt›k. ‹talya’daki sokak ayd›nlatmas› tesisat› yer yer ac›nacak durumdayd›. Marco Porzi, bunlar›n belli bir düzeye iyilefltirmesini üstlendi. Gökfen bey’in konut içinde k›sa mesafede çal›flan “power line modem”lerinin gücünü, IEC normlar› içinde kalarak art›r›p, ‹talya’daki tesisatta ne kadar uzakl›¤a eriflebildi¤imize bakt›k. Yeterli uzakl›¤› görünce rahatlad›k. Ortaya sokak boyunca kumanda sa¤layabilen bir modül ç›kt›.

7 aktörlü baflar› öyküsü

Gökfen Bey, gene konut için tasarlad›¤› kontrol birimini (Rejisör), sokak düzeyine tafl›d›. Buradaki ekran görüntüsü, harita üzerine tafl›nd›. Yüklü bir yaz›l›m ifli ç›kt›. Ama sonunda sahada rahatl›kla uyarlanabilen bir çözüm elde edildi. Power line modemle kontrol modülüne bildirilen ar›zalar›n, an›nda SMS ile teknisyenin cep telefonuna aktar›lmas› sa¤land›. Gene, kontrol modülüne, ola¤an koflullarda ethernet ve ADSL ile, gerekti¤inde de GPRS ile, internet üzerinden dünyan›n herhangi bir noktas›ndan ba¤lanabilme ve denetleme olana¤› kuruldu. Gökfen Bey bunlarda çok zorlanmad›, çünkü zaten çok benzer uygulamalar› konut için “uzaktan kumanda” ad› alt›nda yapmaktayd›. Yaln›zca, “soka¤a ç›kt›¤›nda” karfl›laflaca¤› ortam sorunlar›n› giderdi ve mimari yap›y› bizim tasarlad›¤›m›z flekle getirdi.

Nas›l adland›r›rsan›z adland›r›n; inovasyon, yenilikçilik-yarat›c›l›k, yenileflim, yeniflim, içerisinde biraz “mevcut ürünlerin bir baflka amaçla kullan›lmas›”n› da bar›nd›r›yor. Her fleyi s›f›rdan tasarlayarak sonuca ulaflmaya çal›flsak, ne zaman, ne de bütçe yetecekti. Öyküsünü anlatt›¤›m böyle bir projeyi, orta halli yat›r›m olanaklar› bile olmayan küçük iflletmelerin yaln›zca biri, tek bafl›na, yapmaya cesaret bile edemeyecekti. Ülkemizde mevcut, duran ve zamanla eskiyen, heder olan bu potansiyel de kullan›lm›fl olmayacakt›.

Sokak bafl›na yerlefltirdi¤imiz saha dolab›nda, Entes’in tasarlay›p üretti¤i güç, reaktif güç, gerilim ve ak›m ölçme cihazlar›n› da kulland›k. Hatta, Hitek Partners bunlar› çok sevdi, Entes’in ‹talya distribütörü oldu. Arla, daha önce yurtd›fl›na ifl yapmam›flt›. Bu nedenle bir k›s›m standartlara uyumunu belgelemek konusunda çok deneyimli de¤ildi. ES‹M Test Hizmetleri Afi’den Cevdet ve Sedat Beylerin yol göstermeleriyle ‹talya için gerekli tüm CE iflareti ve arkas›nda yatan standartlara uyum belgeleri haz›rland›. Bu arada yurtd›fl›ndan al›nan bir alt sistem parças›n›n EMC deneylerinde Gökfen Bey’e çok ter döktürdü¤ünü, sonunda tedarikçi de¤ifltirmek zorunda kald›¤›n› da belirtmeliyim.

70

Hitek Partners, At›lgan Elektrik, Mavisis, Erdem Elektronik, Entes, ES‹M ve Arla. 7 aktör ile sahneye koydu¤umuz bir oyun oldu “‹talya sokak ayd›nlatmas›” projesi. Bir baflar› öyküsü, çünkü Arla “pilot firma” oldu, Hitek Partners’e düzenli olarak ürün sevk ediyor. Görünüfle göre 120 belediyede 350 bin ampulün tek merkezden yönetimi birkaç y›lda tamamlanacak. Bir baflar› öyküsü çünkü, kendi halinde iç pazara yönelik çal›flan bir flirket, bu yolla elde etti¤i fikri mülkiyet ile, ‹talya’ya ürün satar konuma geldi.

Uygulad›¤›m›z modelin bir baflka ilginç yan› da mikro iflletmelerimizin bir di¤eriyle rekabet etmelerini de¤il, birlikte çal›flmalar›n› esas almas›. Platform-a, bunlar› özenle seçerek ve arada durarak rekabet ettirmeden birlikte çal›flt›r›yor. Rekabet, kontrollü olursa, evet, özellikle üretim alan›nda, iflletmeleri kaliteye ve kendilerini gelifltirmeye yönlendirir, ama mikro düzeye inmifl iflletmeler, hele Ar-Ge’ye dayal› ifl yapma çizgisinde kalmakta direniyorlarsa ve hele nitelikli ifllerden vazgeçmiyorlarsa, kendi aralar›nda rekabet bunlar için öldürücü oluyor. Böyle bir modeli uygulamaya koyan bizler, bu modelin bir benzerine rastlamad›k. Bu model, baflkalar› taraf›ndan kullan›lmad›¤› gibi, destek mekanizmalar›m›z da buna yabanc›. Bir ek katma de¤er yaratt›¤›m›zdan, tasar›mc›s›n›n kendi ürününe düflünmedi¤i uygulamalar› ona yapt›rd›¤›m›zdan söz ediyoruz. Bunu bir baflar› öyküsüyle, ‹talyan flirketlerine kendi ülkelerinde rakip ç›kabilmekle taçland›r›yoruz. Ama, süreçte, belki en yük-


sek katma de¤eri oluflturan Platform-a, bir Ar-Ge deste¤i alam›yor. Çünkü yapt›¤› ifl, günümüz Ar-Ge tan›m›na girmiyor. Geçenlerde TÜB‹TAK Baflkan Vekili Prof. Dr. Nüket Yetifl ile konuyu konuflma olana¤› buldum. Belki zamanla bunun da yolu aç›l›r. Günümüz kurallar›yla bir Ar-Ge deste¤i almak için, Platform-a’n›n rolünü de¤ifltirip bir k›s›m ifllevleri daha üzerine almas›, müflterileri ile rakip olmamak düflüncesiyle de belki her proje için yeni bir flirket kurmas› gerekiyor. Bu, dolambaçl› bir yol ve bu yol çal›flm›yor. Platform-a, baflka u¤rafllar›n›n yan› s›ra, bu model üzerinde de çal›flmalar›n› sürdürecek. Yeter ki, projenin finansman›n› sa¤layacak bir kurulufl bulunsun. Çünkü her zaman, bu örnekte oldu¤u gibi yap›lacak ek gelifltirme, firmalar›n kendi kaynaklar› ile karfl›lanabilecek kadar küçük olmuyor. Bu örnekte bile, Hitek Partners taraf›ndan yap›lan ön ödeme olmasayd›, ES‹M’in alaca¤›n› vadeye ba¤lamas› ile bir ferahlama sa¤lanmasayd›, yar› yolda parasal aç›dan t›kan›r, gene sonuca ulaflamayabilirdik. Bir genelleme yaparsak, böyle bir yenilik için pazardaki imkân 6-7 ayl›k bir zaman dilimi boyunca aç›k kal›yor. Sizin o s›rada bu a盤› müflteriyi tatmin edecek bir ürünle karfl›laman›z gerek. Tasar›m ve ön üretim için 6 ay›n›z var. Bir Ar-Ge deste¤i ise, çal›flmaya para giriflini en k›salt›lm›fl hali ile ancak 12 ayda sa¤l›yor. K›saca “Ar-Ge teflviki” de¤il “Ar-Ge Ödülü” gibi oluyor. Kuflkusuz, her kap›y› çalana da ortada bir fley yokken Ar-Ge deste¤i verilemez. Ama bir ara yol bulunabilirse, KOB‹’lerdeki y›llar›n birikimi, harekete geçirilebilir. Her Ar-Ge çal›flmas›n›n ticari baflar›ya ulaflmayaca¤›n› biliyoruz. Ama mikro ve küçük iflletmelerin, her Ar-Ge çal›flmas›n›n, baflar›ya ulafls›n ulaflmas›n, finansal olarak karfl›lanmas› gerekiyor. Karfl›lanmad›¤› durumda, o mikro iflletme bat›yor. Bu karfl›lama kredi fleklinde de olam›yor. Bunlar›n tabancas›nda ancak bir tek kurflun oluyor, atefl ettikten sonra gidip yeni kurflun sat›n almalar› gerekiyor. Bunun için de bir yerden kredi de¤il, para bulmalar› gerekli. Gelelim ürünün ülkemizdeki uygulamalar›na: ayd›nlatmada ekonomi, enerji darl›¤›na düflünce bir bölgeyi tü-

müyle karartarak elde ediliyor. ‹lk baflta otoyollar karanl›¤a gömülür, sonra mahalleler. Nadiren, 3 ›fl›ktan birini söndürebilme olana¤› kurulmufltur. Bu da ayd›nlatman›n verdi¤i yarar›n yer yer geri al›nmas› anlam›na geliyor. Ar›zada ise sokak ayd›nlatmas›nda bozulan bir lambay›, o lamban›n ayd›nl›¤›ndan yararlanan sokak sakinleri telefonla, sokak ve kap› numaras› verip ar›za yerini tarif ederek onartabiliyorlar. Ama karayollar›nda durum böyle de¤il. Otoyolda ilerlerken bir bozuk lamba görseniz ve uyar›da bulunmak isteseniz ne diyeceksiniz? “Bahçeflehir kavfla¤› bölgesinde bir direkteki lamba bozulmufl”. Bu yeterli bir tan›m de¤il. Bu uyar›y› de¤erlendirecek karayollar› teknisyenleri, o bölgeye gidiyorlar, bir kavflak bölgesi genelde 6 dilimden olufluyor. Her dilimin saha dolab› da otoyolun ortas›ndaki gelifl gidifl yolu aras›ndaki bölgede. Saha dolab› hizas›nda araçlar›n› park ediyorlar, bir teknisyen can›n› tehlikeye atarak ortaya geçiyor, saha dolab›ndan kumanda vererek o dilimin lambalar›n› yak›yor. Bir baflka teknisyen de o dilim boyunca ilerleyerek yanmayan lambalar› belirleyip onar›m listesini haz›rl›yor. Sonra, orta bölgedeki teknisyen, o dilimin lambalar›n› söndürüp, gene can›n› tehlikeye atarak yol kenar›na geçiyor ve bir baflka dilime ilerliyorlar. Oluflturdu¤umuz sistem ise, direk numaras› ile ar›zay› SMS üzerinden teknisyenin cep telefonuna bildirdi¤ine göre, burada bir güvenlik sa¤lay›c› kolayl›k yarat›yor. ‹talya’ya yap›lan bu ihracat, hâlâ Türkiye’de uygulama olana¤› yaratm›fl de¤il. Art›k düzenli sevkiyat konumuna ulaflm›fl olan bu sistem için bir ilgi gördük ama, ne temas etti¤imiz belediyelerden, ne de Karayollar›’ndan, henüz bir hareket, bir eylem göremedik. Bizim insan›m›z, belki de, sokaklar ayd›nlat›lacaksa bunun bedeline katlanmak gerekti¤ine koflullanm›flt›r. Eyleme geçememenin baflkaca bir aç›klamas› görünmüyor. Burada bir tasarruf yarat›labilece¤ini, buradan art›r›lacak para ile sistemin kendi yat›r›m giderini (‹talya için 270 günde) ödeyece¤ini, ard›ndan gelecek tasarrufla belki baflka belediye hizmetlerine de parasal kaynak yarat›labilece¤ini ya da emlak vergilerinin azalt›labilece¤ini düflünmüyor, belki de inanc› yok. E¤er durum böyleyse, hazin de¤il mi? I

71


Müjgan Çetin *

körler sa¤›rlar birbirini a¤›rlar Üniversite-Sanayi ‹flbirli¤i Kongresi’ni sadece bildiri sunanlar izledi! Deyim yerindeyse, körler sa¤›rlar birbirini a¤›rlar tad›nda bir kongre oldu. Ne yaz›k ki kongre, bilgi ve ideoloji üreten, aktaran üniversitelerin ve Ar-Ge alan›nda özelleflme çabas› gösteren teknolojik oluflumlar›n kendi aralar›nda görüfl al›flverifliyle geçti.

A

dana Çukurova Üniversitesi’nde, 26-27 Haziran’da Üniversite-Sanayi ‹flbirli¤i Kongresi yap›ld›. Düzenleyenlere bakt›¤›m›zda da, üniversite - sanayi iflbirli¤inin baflrol oyuncular›n› görüyoruz: Adana ÜSAM (Üniversite Sanayi Ortak Araflt›rma Merkezi Derne¤i), Biyomedtek (Biyomedikal Teknolojiler Merkezi), EBSO (Ege Bölge Sanayi Odas›), MDK (Mühendislik Dekanlar› Konseyi), OA‹B (Orta Anadolu ‹hracatç› Birlikleri), OST‹M Organize Sanayi Bölgesi, PICMET (Portland Uluslararas› Mühendislik ve Teknoloji Yönetimi Merkezi), TEK‹M (Teknolojik ve Kurumsal ‹flbirli¤i), SAM (Seramik Araflt›rma Merkezi), Türk Tekstil Vakf›, TTGV (Türkiye Teknoloji Gelifltirme Vakf›), REF - TÜS‹AD (Sabanc› Üniversitesi Rekabet Forumu), ODAGEM Afi (OST‹M Ortak Araflt›rma ve Gelifltirme Merkezi), OTAM (Otomotiv Teknolojileri Araflt›rma Gelifltirme San.Tic. Afi). ‹ki gün boyunca paralel oturumlarda sunulan ve tart›fl›lan konu bafll›klar› neydi? Bilim teknoloji politikalar›nda iflbirli¤inin rolü, iflbirli¤inde paradokslar, sanayileflme stratejilerinde iflbirli¤inin yeri, nas›l bir Ar-Ge, nas›l bir inovasyon? Ar-Ge ve marka iliflkisi, mühendislik e¤itimi ve staj uygulamalar›, ekonomik büyümede iflbirli¤inin rolü ve etkisi, ulusal kümeleme politikalar›, iflbirli¤inde baflar›s›zl›k nedenleri, iflbirli¤inin geliflmesini engelleyen faktörler, iflbirli¤i örnekleri vb. Dileyenler bildirilere http://www.usimp.org/sunumlar.html adresinden eriflebilirler. Türkiye’nin 1960’l› y›llardan 2000’li y›llara uzanan süreçte, üniversite-sanayi iflbirli¤ini gelifltirme konusunda yapabildiklerinin ve al›nan mesafelerin de¤erlendirilmesin-

de, bildiri ve sunularda öne ç›kan sonuçlar flöyle: • Bilim ve teknoloji stratejik hedefleri içerisindeki, bilginin ticarileflmesi hedefi olarak belirlenen “Ar-Ge harcamalar›n›n GSMH oran› 2010 için yüzde 2 olacakt›r” hedefi, 2007’de Ar-Ge harcamalar›n›n GSMH oran› yüzde 0,58 iken 3 y›l içerisinde yaklafl›k 4 kat art›fl olmas›n› beklemek hayalciliktir. Bu hedef, 3 y›l içerisinde radikal düzenlemeler ve çal›flmalarla gerçeklefltirilebilse bile, dünya teknoloji yar›fl› için yetersizdir. Bu hedefin parasal karfl›l›¤› yaklafl›k 10 milyar USD gibi bir hacim oluflturmas›na ra¤men, sadece IBM’in 2003 Ar-Ge harcamas› 5,73 milyar USD, ABD’nin ortalama y›ll›k Ar-Ge bütçesi 200 milyar USD’dir. Bilginin ticarileflerek ülke ekonomisine katk› sa¤layabilir hale gelebilmesi için, daha çok yap›lmas› gereken çal›flma vard›r. • Üniversite-sanayi iflbirli¤inin geçmiflinden bugüne uygulanan devlet politikalar› ve stratejileriyle, Türkiye’nin dünyadaki yay›n say›s› s›ralamas›nda yükseltilmesi hedefi üniversiteleri yay›n üretme üzerine bilimsel çal›flmalara yönlendirmifltir. Bu hedef, üniversiteleri kullan›lmayan bilgi üretmeye teflvik etmifltir. Üniversitelerin Ar-Ge hizmet sunumuna yönelik, döner sermaye mekanizmalar›, bilim adamlar›n› ürün üretimi projeleri yerine makale üretimi projelerine ve desteklerine yönlendirmektedir. Bu konuda devletin akademi destekleri de bu yönlenmeyi h›zland›rmaktad›r. Ocak 2007’de yay›nlanan “European Innovation Scoreboard 2006 Strengths and Weakness Report”a (Avrupa ‹novasyon Puan Tablosu 2006 Güçlü ve Zay›f Yönler Raporu) göre; Türkiye’nin yine önceki y›llarda oldu¤u gibi en düflük performans de¤erine sahip ülke olmas› bu de¤erlen-

*Yönetim Dan›flman›

72


dirmeyi do¤rulamaktad›r. Üniversite-sanayi iflbirli¤inde yap›lacak düzenlemelerle sanayiden gelecek talepler do¤rultusunda araflt›rma ve gelifltirme çal›flmalar›n›n yap›lmas›nda üniversitelerin özendirilmesi tavsiye edilmektedir. Peki, bildiri ve sunumlara, sorular›, kat›l›mlar› ve belki de itirazlar› ile can verecek olan izleyenler kimlerdi? Ne yaz›k ki bu sorunun cevab›n› yukar›daki gibi uzun uzun listeleyerek veremiyorum. Üniversite-Sanayi ‹flbirli¤i Kongresi’ni sadece bildiri sunanlar izledi! Deyim yerindeyse, körler, sa¤›rlar birbirini a¤›rlar tad›nda bir kongre oldu. Ne yaz›k ki kongre, bilgi ve ideoloji üreten, aktaran üniversitelerin ve Ar-Ge alan›nda özelleflme çabas› gösteren teknolojik oluflumlar›n kendi aralar›nda görüfl al›flverifliyle geçti. Üretilecek bilimsel ve teknolojik bilgiyi katma de¤er yarat›c› ürün ve hizmetlere dönüfltürerek, ticarilefltirerek, ülke ekonomisine katacak, bilgiden ticari de¤er üretecek sanayici bu kongrede yoktu. ‹ki gün süren kongre boyunca sunulan bildirilerin bulufltu¤u ortak noktay› tespit etmek için sadece bu sonuca bakmak yeterliydi. Kongre boyunca yapt›¤›m sohbetlerle bu üzücü sonucu düflündüm. Yeteri kadar duyurulamad›, sanayinin ilgisi çekilemedi, sanayicinin Ar-Ge ve inovasyon projelerindeki iflbirli¤inden beklentileri için konuflmac› veya bildiri talebi yap›lamad› veya cevap al›namad›, kongre zamanlamas› ve yeri sanayici için uygun de¤ildi, sanayici Ar-Ge ile ilgilenmiyor, rahat para kazanma ile ilgileniyor vb. bir sürü mazeret üretildi. Ancak, kendi de¤erlendirmelerim biraz daha kök sebeplerle ilgili: • Üniversite-sanayi iflbirli¤inde 1960’lardan bafllayan süreçte, devlet ortam haz›rlay›c› olarak kesintili olsa da süreci yönlendirme görevini üstlenmifltir. Bu süreçte iflbirli¤i kurallar›n›n oluflturulmas›nda taraflar›n bütünsel kat›l›m› zaman zaman ihmal edilmifl olmakla birlikte, sivil toplum kurulufllar›n›n gayretiyle bu kat›l›mda belirli aflamaya gelinmifltir. Ancak bu süreçte uygulama düzenlemeleri olarak adland›raca¤›m›z, yönetmeliklerin haz›rlanmas› aflamalar›nda da sanayicinin aktif kat›l›m›n› sa¤lay›c› yaklafl›mlar art›r›larak sürdürülmelidir. • Devletin Ar-Ge desteklerini uygulamaya bafllad›¤› 1996 y›l›ndan itibaren, düzenledi¤i mevzuat, deste¤in yat›r›m deste¤i olarak kullan›lmas› korkusu üzerine infla edilmifltir. Sanayici sermaye yetersizli¤iyle yenili¤e yat›r›m yapamamaktad›r. Para kazand›ran yenilikçi insanlar›n istihdam›na kaynak ay›ramamaktad›r. Sanayinin bütün aktörlerinin kat›l›m›yla gerçekleflecek çal›fltaylarda yürürlükte bulunan bütün bilim ve teknoloji odakl› kalk›nma mevzuat› gözden geçirilerek, sanayicinin bu süreçte bütünsel ihtiyaçlar›n› karfl›layabilecek bir yap›ya kavuflturulmal›d›r. • TUB‹TAK-ÜSAM programlar›n›n ‹fiBAP program› haline dönüflmesiyle oluflan ÜSAM’lar; art›k temel ç›kt›lar› bilim-

sel ve teknolojik bilgiyi pazarlayarak, ticari kârl›l›klar›n› gözetmek zorunda olan birer ticari flirket olmufllard›r. 2007 itibar›yla bu statü de¤iflimi, TÜB‹TAK flemsiyesi ve korumas›n›n kalkmas› ve serbest pazar flartlar›n›n bu merkezler içinde geçerli olmas›n› getirmifltir. Bundan sonra, bütün di¤er flirketler gibi temel ürünlerini do¤ru pazara do¤ru fiyatlarla konumland›ramazlarsa, uzun vadede varl›klar›n› sürdürmeleri mümkün görünmemektedir. Bu merkezlerin, bir an önce üniversite kimliklerinden s›yr›l›p kendi stratejik planlar›n› yaparak, temel ve tek müflterileri olan sanayici ile iletiflim mekanizmalar›n› kurmalar› gerekmektedir. • Teknolojik iflbirli¤indeki oyuncular içerisinde üniversite, sanayi, devlet üçgeni içerisinde Teknoloji Yönetimi Dan›flman› Müfit Akyos’un bildirisinde sundu¤u gibi, Bilgi Yo¤un Ticari Servisler (BYTS) olarak adland›rd›¤›, kolaylaflt›r›c› ve nitelikli entelektüel yüksek katma de¤er sa¤layan dan›flmanl›k firmalar›n›n sistem içerisindeki rolleri ve iflbirli¤i modelleri içerisindeki faaliyetleri bütünsel mekanizmalar içerisinde unutulmaktad›r. Ayr›ca, ne yaz›k ki, de¤erlendiriciler, bilim adamlar› ve sanayici taraf›ndan bu rol ve katma de¤er do¤ru anlafl›lmamakta ve do¤ru kullan›lmamaktad›r. 2007 y›l›nda TÜB‹TAK mevzuat›nda yap›lan düzenlemeyle, sadece KOB‹’lerin Ar-Ge projelerinde dan›flmanl›k ihtiyac› olabilece¤i alg›s› yaratacak flekilde, sadece KOB‹’ler için dan›flmanl›k firmalar›n›n hizmetleri destek kapsam›na al›nm›flt›r. ‹flletmelerde inovasyon bilincinin yarat›lmas›, proje fikirlerinin üretilmesi, projenin planlanmas›, sorumluluklar›n ve kaynaklar›n do¤ru da¤›t›m› ve projenin izleme ve de¤erlendirmesi gibi konularda önemli katk›lar sa¤layan dan›flmanl›k sektörü; bilimsel ve teknolojik kalk›nma ulusal politikalar›n›n oluflturulmas›ndan, çal›flmalar›n hayata geçirilmesine kadarki bütün aflamalarda rol ve sorumluluk almal›d›r. • Sanayicinin ve üniversitenin maliyet, zaman ve sonuç anlay›fl› ve kültürü çok farkl›d›r. Ar-Ge ve inovasyon odakl› kalk›nma, proje yönetimi anlay›fl› ile gerçeklefltirilemezse baflar›ya ulaflamaz. Proje yönetiminde de en önemli performans kriterleri, maliyet-zaman-sonuçtur. Maliyet, zaman, çözüm ve ürün üzerine yo¤unlaflan sanayici, üniversitenin makale odakl› yaklafl›m›n› anlamamakta ve beklentilerini karfl›lay›c› bulmamaktad›r. Bu iki farkl› kültür aras›nda katalizör etkisi yaratarak, ticari de¤er yaratacak ürün veya hizmetin gelifltirilmesi için kolaylaflt›r›c› de¤er yaratan dan›flmanl›k kurulufllar› bu kültür fark›n› sönümleyecektir. Pazar›n, yaflam›n, ekonominin ihtiyaçlar›n› karfl›layacak talepler üzerine kurulu bir Ar-Ge, ekonomik bir de¤er oluflturarak ulusal kalk›nmam›zda bizleri hayal etti¤imiz yerlere tafl›yacakt›r. I

73


Türkiye Biliflim Vakf›

“telekomünikasyon: bilgi toplumunun kald›rac›” konferans›

sonuç raporu 17 Haziran 2008 tarihinde ‹stanbul Ceylan Intercontinental Otel’de düzenlenen “Telekomünikasyon: Bilgi Toplumunun Kald›rac›” konferans›nda birçok Türk ve Avrupal› uzman görüfllerini aktard›. Avrupa Birli¤i ile entegrasyon sürecinde Türkiye’nin bulundu¤u yeri tarif eden, sorunlar› özetleyen ve ev ödevlerimizi hat›rlatan sonuç raporunun sürece yol gösterici bir katk› sa¤layaca¤›na inan›yor ve Incobiz taraf›ndan haz›rlanan raporun tümünü yay›nl›yoruz. 1. Avrupa’da Bilgi Toplumu ve Telekom Alan›ndaki Mevcut Durum ve Sorunlar AB’nin küresel rekabet gücünün art›r›lmas› aç›s›ndan odaklan›lan konulardan birisi, “Bilgi ve ‹letiflim Teknolojileri (B‹T)” sektörüdür. 2010 y›l› için “Bilgi temelli ekonomi”, 2000 y›l›nda imzalanan Lizbon hedefleri aras›nda, en rekabetçi alanlar aras›nda gösterilmifltir. O günden bu yana, bilgi toplumu konusundaki ilerlemeler, çevre politikalar›, sosyal politikalar ve giriflimcili¤i ilgilendiren konulara nazaran daha h›zl› durumdad›r. AB’de telekom sektöründe, flu anda servis bazl› rekabet vard›r. Ancak, uzun vadede altyap› bazl› rekabetin, süreklili¤i sa¤layacak anahtar oldu¤u öngörülmektedir. Avrupa, altyap›n›n ayr›flt›r›lmas› konusunu yo¤un bir flekilde tart›flmaktad›r. AB’de bilgi ve iletiflim teknolojilerinin ekonomik büyümeye katk›lar› yüzde 25'i geçmektedir. Ekonomik özelliklerinin yan› s›ra sektörün siyasi güç aç›s›ndan önemi de göz ard› edilmemelidir. Telekom sektörünün 290 milyar Euro’luk hacmi dahil, biliflim ekonomisinin y›ll›k cirosu 650 milyar olarak verilmektedir. Her iki ciro y›llar içinde yükselme göstermeye devam etmektedir. Emek yo¤un bir sektör olmay›fl›na karfl›n, AB ça¤›nda istihdam›n yüzde 4’ü de bu sektör taraf›ndan sa¤lanmaktad›r. Avrupa’da geniflbant ve mobil alanda penetrasyonun çok yüksek oldu¤u görülmektedir. Bir örnek vermek gerekirse, Almanya'da flu anda penetrasyon oranlar› cep telefonunda yüzde 110’a, internette yüzde 94'e ve genifl bantta da yüzde 97'ye ulaflm›fl durumdad›r. Buna ra¤men, Avrupal› operatörlerin, ABD ve Asya’daki benzerlerine nazaran, yat›r›m yapmakta geri kald›klar› görülmektedir. Ekonomist Hendrick Reuner, 25 AB ülkesinde yapm›fl oldu¤u bir araflt›rmada, girifl ya da eriflim-

74

le ilgili düzenlemelerin, yat›r›m üzerinde olumsuz bir etkisi oldu¤unu iddia etmekte ve ABD’nin 2003 sonras› deregülasyon deneyiminin, ülkedeki Telekom sektörünün toparlanmas›na imkan sa¤lad›¤› iddias›na yer vermektedir. Araflt›rma ABD’nin 2004-2009 aras›nda, bu sayede 60 milyar $ yat›r›m yapt›¤›, buna karfl›l›k AB’de ayn› dönemde yap›lan yat›r›mlar›n 18,1 milyar $ eksik kald›¤› görüflünü sunmaktad›r. Ancak bu görüfl AB’de halen tart›fl›lan bir konudur ve eski tekel (incumbent) firmalar taraf›ndan savunulurken, sektörün alternatif firmalar›n›n görüflü ise, ABD’nin deregülasyon uygulamas›n›n, ülkeyi yeniden eski tekelci duruma döndürdü¤ü fleklindedir. Avrupa’da (AB15) 15 ülkedeki Temmuz 2006 itibar›yla toplam 66.3 milyon geniflbant abonesi bulunmaktad›r. Bu abonelerin 56,4 milyonu DSL, 10,1 milyonu Kablo ve 1,3 milyonu “di¤er” abonesidir. DSL aboneliklerinin 31,4 milyonunu incumbent’lar, 25 milyonunu incumbent olmayan firmalar satm›fl durumdad›r. Incumbent olmayan firmalar›n satt›¤› aboneli¤in yüzde 36’s› yani 9,1 milyonu bayilik, yüzde 16’s› yani 3,9 milyonu veri ak›fl ve yüzde 48’i yani 12 milyonu YAPA ile sat›lm›fl durumdad›r. Toptan sat›fllara bak›ld›¤›nda yüzde 41’i tamamen ayr›flt›r›lm›fl hatlar, yüzde 16’s› paylafl›lan hatlar, yüzde 15’i veri ak›fl modeli (Bit Stream Access) ve yüzde 28’i bayilik modeli ile gerçeklefltirilmifltir. Avrupa’da spektrum yönetimi tart›flmalar› sürüyor. Mevcut durumda bantlar›n ayr›ld›¤› alanlar flu flekildedir; • UHF bant (470-862 MHz): fiu anda yay›nc›l›k için kullan›l›yor. Ama mobil multimedia servisleri ve k›rsal alana kablosuz bant olarak kullan›labilir.


• 900 MH ve 1800 MHz bantlar›: fiu anda GSM mobile servisler için kullan›l›yor ama UMTS ve di¤er teknolojilere yükseltilebilir. • 1.9 ve 2.1 GHz bant: fiu anda IMT-2000/UMTS için kullan›l›yor ama yay›nc›l›k için potansiyeli var. • 2.6 GHz bant: Halen lisansa tabi ve 2008’den sonar veriliyor. IMT-2000/UMTS ya da WiMAX için kullan›m› düflünülüyor. • 3.4 – 3.8 GHz bant: fiu anda geniflbant ba¤lant›lar ve Rusya ve Baz› Afrika ülkelerinde uydu haberleflmeleri için kullan›l›yor. Avrupa’da flu anda telekom sektöründe deregülasyon ve flebekelerin nötralli¤i konular› yo¤un bir flekilde tart›fl›lmaktad›r. Ama ülkeler aras›ndaki uygulama uyumu da son derece önemli bir konu olarak de¤erlendirilmektedir. Ayr›ca telekom alan›nda tan›mlanm›fl olan 18 pazar›n, 7’ye indirilmesi konusunda çal›flmalar devam etmektedir. Bilgi ve ‹letiflim Teknolojileri, Türkiye’nin AB'ye uyum sürecinde, küresel rekabetteki önemi nedeniyle takip edilen bir bafll›kt›r. Türkiye’nin AB’ye uyumu için, dinamik bir yaklafl›m uygulanmal› ve Türkiye’nin AB standartlar›n› yakalayabilmesi için bugünkü durum de¤il, yar›n gelinecek nokta hedeflenmeli ve önceden ç›kacak engeller, AB örnekleri incelenerek öngörülmedir. 2.1. Türkiye’nin Bilgi-‹letiflim Teknolojileri Alan›nda AB’ye Uyum Çal›flmalar› ve Son Durum Türkiye’nin AB ile uyum çal›flmalar›, 1963 Ankara Anlaflmas› ile bafllam›flt›r. 1996’da Gümrük Birli¤i, 1999’da Türkiye’nin AB'ye aday ülke haline geldi¤i Helsinki Zirvesi, 2005’de Türkiye'nin AB ile müzakerelerine bafllamas› karar›, yol üstündeki di¤er önemli kilometre tafllar›d›r. 1987’deki Yeflil Kitap'a göre üç ana konu mevcuttur: Serbestleflme, Rekabet ve Uyumlaflt›rma. Türkiye’de telekom sektöründeki serbestleflme süreci 1990’da bafllam›flt›r. 1994 y›l›nda uydu hizmetleri serbestlefltirilmifl, 1996’da Kablo TV (lisans tarihi 2007), 1998’de Tam Rekabet Direktifi ve Mobil Haberleflme hizmetleri (lisans tarihi 1998) hayata geçirilmifltir. AB’nin 1990’daki aç›k flebeke çerçeve direktifi, altyap› tekelinin kald›r›lmas›, araba¤lant›, evrensel hizmet direktifi, spektrum lisans›n›n koordinasyonu, GSM'in AB'de mobil standart olmas› ve frekans tahsislerinin koordinasyonu (uyumlaflt›rma), 1998’deki AB Düzenleyici Çerçeve, sabit telefon flebeke ve hizmetlerde rekabetin teflviki, yal›n mevzuat ve tüketicilerin korunmas› ve 2002’deki Yeni Mevzuat ise Yerel A¤›n Paylafl›ma Aç›lmas› Tüzü¤ü ve alt›ndaki direktifleri getirmifltir.

Telekomünikasyon Kurumu’nun bugünkü uygulamalar› büyük oranda, 2002 AB düzenleyici çerçevesine uygun flekilde gerçeklefltirmektedir. Bu çerçeve, Yerel A¤›n Paylafl›ma Aç›lmas› (Local Loop Unbundling – LLU ya da YAPA) tüzü¤ü, yetkilendirme direktifi, rekabet direktifi, radyo spektrum, eriflim ara ba¤lant› direktifleri, veri güvenli¤i & Kiflisel Bilgilerin Gizlili¤i Direktifi ile Çerçeve Direktifi ve Evrensel Hizmet & Kullan›c› haklar› direktiflerinden oluflmaktad›r. Teknoloji yans›zl›¤›, Genel yetkilendirme ve karmafl›kl›¤›n ortadan kald›r›lmas›, ara ba¤lant›, etkin piyasa gücüne sahip iflletmelerin belirlenmesi ve numara tafl›nabilirli¤i, AB’nin telekom düzenleyici çerçevesinin önemli konular› aras›ndad›r. Bilgi teknolojileri ve iletiflim alan›ndaki mevzuat uyumlaflt›r›lmas›n›n yol haritas›, Türkiye’nin AB’ye Kat›l›m Ortakl›¤› Belgeleri’nde (KOB) ifade edilmifltir. Mart 2001May›s 2003 - Ocak 2006 - fiubat 2008 tarihlerinde yay›nlan Ulusal Programlar ile bu hedefler düzenli olarak güncellenmifltir. 2008 y›l› Ulusal Program belgesi son fleklini almak üzeredir. Sektörün gelifliminin AB nezdinde takip edildi¤i di¤er önemli bir doküman da, her sene AB Komisyonu taraf›ndan kaleme al›nan ‹lerleme Raporlar›’d›r. Türkiye’nin AB ile müzakere süreci devam etmektedir. Her bir fas›l için fiili müzakerelere geçilmeden önce, tan›t›c› tarama sürecinde, bilgi toplumu ve medya fasl›nda toplant›lar 12-13 Haziran 2006'da bafllam›fl; ayr›nt›l› tarama 13-14 Temmuz 2006 tarihinde Brüksel'de tamamlanm›flt›r. DPT Müsteflarl›¤›, taramaya koordinatör kurum olarak hizmet vermektedir. Telekomünikasyon Kurumu (TK) ise 10 konuda haz›rlanacak olan sunufllardan sorumludur. Sunufl yap›lan konular Yetkilendirme, Numaraland›rma, Evrensel Hizmet, Rekabet, Eriflim, Çerçeve direktif sunumu, ‹lgili Pazarlar ve Pazar Analizi, Elektronik Haberleflme Sektöründe Kiflisel Bilgilerin ‹fllenmesi ve Gizlili¤inin Korunmas›, Radyo Spektrum ve E-‹mza olmufltur. Son ilerleme raporunda dikkat çekilen sorunlar (2007) 1. Sabit flebeke rekabeti – yerel telefon hizmetinin sunulmamas› 2. Etkin piyasa gücü ve fiyat tavan› düzenlemelerinin revizyonu 3. Numara tafl›nabilirli¤inin hayata geçirilmesi 4. Mobil sanal operatör hizmetleri 5. Genifl bant kablosuz eriflim hizmetleri (Wimax) ve 3N hizmetlerine iliflkin yeni yasal düzenlemeler 6. Yeni EHK’n›n kabul edilmesi 7. Evrensel hizmet yükümlülüklerinin AB Direktifine uygun olarak yürütülmesi

75


Türkiye Biliflim Vakf›

8. Yüksek iletiflim vergileri Bilgi Toplumu ve Medya Fasl›nda Ülkemizden Beklentiler (2008) K›sa Vadeli Öncelikler • Mevcut AB düzenleyici çerçevesiyle uyumlu yeni bir Elektronik Haberleflme Kanunu’nun kabul edilmesi • 2002 AB düzenleyici çerçevesinde yer alan ana “bafllang›ç koflullar›”n›n uyumunun tamamlanmas› ve uygulanmas› Orta Vadeli Öncelikler • Elektronik haberleflme alan›ndaki mevzuat›n ulusal mevzuata aktar›lmas›na ve uygulanmas›na devam edilmesi, pazar›n tam olarak serbestlefltirilmesi için haz›rl›k yap›lmas› 2.2. Türkiye’de Bilgi Toplumu ve Telekom Alan›ndaki Mevcut Durum Türkiye yukar›daki bölümden görebilece¤iniz gibi, di¤er konularda oldu¤u kadar Biliflim ve Telekom konusunda da iç mevzuat›n› AB ölçeklerine uyumlu hale getirmeye çal›flmaktad›r. AB’ye uyum süreci, oldukça karmafl›k ve zorlu bir süreç olmas›na karfl›n, Türkiye aday ülke olarak bu ölçütleri her daim benimsemek ve kendi sistemine uyarlamak konusunda hevesini ve kararl›¤›n› korumak durumundad›r. 2004 y›l›nda Uzun Mesafe Telefon Hizmetleri lisanslar› tesis edilmesine ve bugüne kadar 45 kadar firman›n lisansland›r›lmas›na karfl›n, bu pazar halen flehiriçi telefon hizmeti verebilir durumda de¤ildir. Haziran sonu itibar›yla lisansl› firma say›s› 30’a düflmüfltür. Türkiye bilgi iletiflim teknolojileri pazar›, 2007'de 19 milyar dolar, 2008'de 23 milyar dolar hacmine ulaflt›. 2009 beklentisi, 29 milyar dolar seviyelerine do¤ru yükselmektedir. 2010'da 32, 2011'de ise 37.5 milyar dolar olaca¤› tahmin edilmektedir. Türkiye, geniflbant penetrasyonunda 30 OECD ülkesi aras›nda, 29'uncu s›rada yer alm›flt›r. Haziran 2008 rakamlar› ülkemizde 5,2 milyon geniflbant abonesine ulafl›ld›¤›n› göstermektedir. Birey bafl›na penetrasyon oran› yüzde 8 seviyelerinde seyretmektedir. Ülkemizdeki 70 milyon nüfusa karfl›l›k, sabit telefon abone say›s›, yüzde26 penetrasyon oran›yla 18 milyon civar›ndad›r. Mobil telefonda ise, May›s sonu itibar›yla yüzde 89 penetrasyon oran› ile 63 milyon abone mevcuttur. Haziran 2008 itibar›yle, ülkemizde çeflitli telekom pazar-

76

lar›nda verilen lisans say›s› 256 adettir. Telekom piyasas› geliri olarak 16.7 milyar Amerikan dolar› hacim sözkonusu iken, 2007 sonu itibar›yla sat›fl gelirleri olarak bak›ld›¤›nda, mobil gelir 9.5 milyar Amerikan dolar›, sabit gelir 6.1 Amerikan dolar› seviyelerinde oluflmufltur. Numara tafl›nabilirli¤i altyap› (veri taban›) çal›flmalar›, Nisan 2008 itibar›yla tamamlanm›fl durumdad›r. Bu hizmetin 2008 y›l sonuna kadar ifllerlik kazanmas› beklenmektedir. Evrensel hizmet kapsam›nda 38 bin okula bilgisayar s›n›f› yap›lm›fl durumdad›r. Önümüzdeki günlerde 18 bin 200 okul daha bilgisayar s›n›f›na sahip hale gelecek durumdad›r. Bu okullardaki internet kullan›m› devlet taraf›ndan ücretsiz sa¤lanmaktad›r. Türkiye’deki bilgisayar say›s› 8.5-9 milyon olarak tahmin edilmektedir. Bilgisayar okur-yazarl›k oran› ise yüzde 45 seviyelerindedir. 2013 hedefi, nüfusun 55 milyonunun bilgisayar okur-yazar› olmas› yönündedir. 3. Türkiye’de Telekom Sektöründeki Mevcut Sorunlar Bu rakamlar›n arkas›ndan Türkiye’de Telekom sektörünün içeri¤ine bak›ld›¤›nda, sorunlar› 3 grupta toplamak mümkündür; 1) Türkiye’de telekom alan›ndaki serbestleflme 2008 Haziran itibar›yla olmas› gereken noktada de¤ildir; a) Serbestleflmenin hiç gerçekleflmedi¤i alanlar vard›r; örne¤in flehiriçi sabit telefon hizmetleri alan›nda rekabetin sa¤lanmas› gereklidir. b) Sektörün geliflimine olanak sa¤layacak lisanslar konusunda gecikmeler yaflanm›flt›r. Örne¤in 3N, ve Wimax lisanslar›. Özellikle 3N’nin yani mobil geniflbant›n gecikmesi, veri hizmetleri kullanan bankalar (POS), mobil sat›fl ekipleri vs yani ekonomi aç›s›ndan önemli bir eksik teflkil etmektedir. c) Ka¤›t üzerindeki serbestleflme ile fiili serbestleflmenin örtüflmedi¤i alanlar mevcuttur; örne¤in Yerel A¤›n Paylafl›ma Aç›lmas› (YAPA) ve kablo hizmetleri alanlar›nda etkin rekabetin tesisi flartt›r. d) Gelifltirilmesi gereken pazarlar vard›r; toptan geniflbant ve kiral›k hat pazarlar›nda iyilefltirmeler yap›lmas› gereklidir. e) Mobil ça¤r› sonland›rma ücretleri hususunda asimetrik tutum konusu çözülmelidir. f ) Mobil perakende tarifeler konusu incelenmelidir; bu alandaki düzenlemelerin ve uygulamalar›n AB mevzuat›yla uyumu önem arz etmektedir. g) Spektrum politikas› özellikle 3N telekomünikasyon


uygulamalar› için gözden geçirilmelidir. 2) Düzenleyici Kurum daha fleffaf ve özerk olmal›d›r. Rekabet Kurumu ile Telekomünikasyon Kurumu’nun iflbirli¤i, sektörün sa¤l›kl› büyüyebilmesi ve etkin rekabetin tesis edilebilmesi aç›s›ndan art›r›lmal›d›r.

fleffaf olmas› ve ayn› zamanda finansman mekanizmalar› konusuna aç›kl›k getirilmesi gerekmektedir. Geçifl hakk›, hem ülkenin altyap› çeflitlili¤i, hem de gelecek nesil eriflim flebekeleri aç›s›ndan önem arzetmektedir. Fiber hatlar ülkenin önceli¤i olmal›d›r.

3) Devletin, sektöre yönelik gecikmifl görevlerini yerine getirmesi önem arz etmektedir; a) Özellikle mobil pazarda yüzde 60’lara varan vergi yükü problemi çözülmelidir. b) Elektronik Haberleflme Yasas›, AB mevzuat›yla uyum sa¤layacak flekilde bir an önce ç›kar›lmal›d›r. c) Evrensel Hizmet konusunda fleffal›k ve finansman modellemesi belirlenmelidir. d) Geçifl haklar› konusunda, adreslemeler yetersizdir. Altyap› firmalar› bu konuda s›k›nt› çekmektedir. e) Ayr› pazarlar›n yak›nsama sonras› durumunun incelenmesi gerekmektedir.

Toptan geniflbant pazar›nda koflullar›n düzeltilmesi ve fleffafl›k sa¤lanmas›, yerel a¤›n paylafl›ma aç›lmas› konular›n›n ivme kazanarak ilerlemesi, sektörün ve asl›nda bütünde, ekonominin geliflimi aç›s›ndan önem teflkil etmektedir. Etkin Piyasa Gücü ile ilgili olarak hem sabit araba¤lant› fiyatlar›n›n, hem kiral›k hat fiyatlar›n›n, hem de tarifelerinin çok dikkatle de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Bu konularda Rekabet Kurumu ile iflbirli¤i yap›lmas›, kritik bir öneme sahiptir ve olumlu bir yaklafl›m olarak de¤erlendirilecektir.

4. Sonuç ve Öneriler – Ev Ödevlerimiz The Economist Intelligence Unit 2008 araflt›rmas›na göre ülkemiz e-Dönüflüm haz›rl›¤› s›ralamas›nda 43. s›radad›r. Bu s›ralama, ülkemizin e-Dönüflüm konusunda h›zl› davranmas› gereklili¤ini ortaya koymaktad›r. Telekomünikasyon alan›nda düzenlemeler yapan Telekomünikasyon Kurumu (TK) ba¤›ms›z bir tüzel kifliliktir ve kendi kendini finanse etmektedir. Etkili bir personel yap›s› olan bu kuruma, hükümet müdahalesinin biraz daha azalt›lmas› önem arz etmektedir. AB ile uyum sa¤lanmas› aç›s›ndan, Telekomünikasyon Kurumu’nun, lisansland›rma gibi konularda daha fleffaf olmas›, kararlar›n› h›zl› vermesi ve gerekçelerini de paylaflmas› gereklidir. Sektörün sa¤l›kl› geliflimi aç›s›ndan Telekomünikasyon Kurumu ile Rekabet Kurumu’nun iflbirli¤i kritik önem arz etmektedir. Sektörel mevzuat zaten rekabet kurallar›ndan feyz ald›¤› için, iki kurum aras›ndaki iflbirli¤ini gelifltirmek için ç›kan f›rsatlar de¤erlendirilmelidir. 5-6 yerde da¤›n›k olan Telekom mevzuat›n›n toparlanaca¤›, yeni Elektronik Haberleflme Yasa Tasar›s› bir an önce TBMM’den geçirilmeli ve yürürlülü¤e sokulmal›d›r. Yasan›n AB mevzuat›na uyumsuz olan yerleri varsa, bu konuda sektör temsilcilerinin yer alaca¤› ortak çal›flmalar yap›lmal›d›r. Evrensel hizmet uygulamalar›na aç›kl›k getirilmesi gerekmektedir. Evrensel hizmet sunucular›n›n seçiminin

Tam serbestleflmenin tamamlanmas› için yerel telefon hizmetlerinin rekabete aç›lmas› konusu, bir an önce tamamlanmal›d›r. Sabit telefon hizmetleri, MVNO, sabit kablosuz eriflim, Wimax ve 3N gibi yeni teknoloji e¤ilimlerine ait lisanslar gecikmeden verilmelidir. Mobil iletiflimdeki yüksek vergi oranlar› bu sektörün geliflimi için önemli bir engel teflkil etmektedir. Vergi oranlar›n›n düflürülmesi ile, müflteriler baflka ülkelerdeki ayn› hizmet için, daha yüksek ödeme yapmaktan kurtulacak ve bu özellikle ticari kullan›c›lar›n masraflar›n› düflürecek, dolay›s›yla da ülke ekonomisinde ciddi iyileflmeler yaflanabilecektir. Mobil ça¤r› sonland›rma ücretlerinde simetrik bir ücretlendirme sistemati¤i gelifltirilmesi AB’nin de üzerinde durdu¤u ve acilen çözülmesi gereken önemli bir husustur. Kablo flebekelerinin at›l durumdan kurtar›lmas› ve bu konuda bir strateji belirlenmesi önem arz etmektedir. Alternatif operatörler ülkede, farkl› teknolojilerin kullan›labildi¤i geniflbant hizmetleri sunabilmelidirler. Bu konuda altyap›n›n haz›rlanmas› için gerekli aksiyonlar›n al›nmas› beklenmektedir. Maliyet muhasebesi ve muhasebe ayr›m›na art›k geçilmelidir. Sonuç olarak, AB ile uyumlu, rekabete aç›k, serbestleflmesi tamamlanm›fl bir telekom sektörünün oluflmas›, yukar›da bahsi geçen ev ödevlerinin uygulanmas›y-

77


AB fonlar› suya çal›fl›yor AB yeni sulama sistemleri, at›ksu kullan›m›n› art›rmaya yönelik metotlar, su güvenli¤i, su tasarrufu ve su yönetimi konusunda yap›lacak Avrupa çap›nda yenilikçi projelere Ar-Ge programlar› ile mali destek sa¤l›yor.

klim de¤iflikli¤i, ülkeleri yenilikçi ve verimli su sistemlerinin gelifltirilmesi konusunda ak›ll› çözümler üretmeye yöneltiyor. Avrupa Birli¤i de bu konularda yap›lan araflt›rmalar› destekleyerek, araflt›rmac›lar› Avrupa’da iklim de¤iflikli¤i sorunlar›yla bafl edebilmek ve sürdürülebilir çevresel geliflmeyi

sa¤lamak için araflt›rmalar yapmaya teflvik ediyor. Bu teflvikler, yeni sulama sistemleri, at›ksu kullan›m›n› art›rmaya yönelik metotlar, su güvenli¤i, su tasarrufu ve su yönetimi konusunda yap›lacak Avrupa çap›nda yenilikçi projeleri kaps›yor. Temmuz ay›nda aç›lmas› beklenen “çevre” alan› ça¤r›s›

su konusunda yenilikçi fikirleri olanlar için fon f›rsatlar› sa¤l›yor. Bu alanda, Avrupa ve komflu ülkelerde iklimden kaynaklanan ve su güvenli¤ini tehlikeye sokacak de¤iflikliklere karfl› gelifltirilecek projeler fonlanacak. Bu projelerde iklimin su kaynaklar›, su kullan›m› üzerindeki etkilerinin belirlenmesi, iklim etkisindeki belirsizliklerin, olas› güvenlik risklerinin azalt›lmas›, ülkelerde ve insan hayat›nda su güvenli¤inin sa¤lanmas› ve bu amaçla Avrupa’da ve komflu ülkelerinde var olan ve gelecekte olabilecek iklim kaynakl› de¤iflikliklerin analiz edilmesi bekleniyor. Avrupa Birli¤i iklim, çevre veya su kaynakl› hastal›klar›n önlenmesi için yap›lacak çal›flmalarda araflt›rmac›lara destek oluyor. ‹klim de¤iflikli¤i ve suyla ilgili sa¤l›k sorunlar› ve dar gelirli ülkelerde iklim ve suyun sa¤l›k üzerindeki etkisini ölçmeye yarayan metotlar üzerine yap›lan projelere “çevre” alan› alt›nda AB taraf›ndan fon sa¤lanacak. AB taraf›ndan destek sa¤lanacak di¤er bir konu ise su kaynaklar›n›n sürdürülebilir yönetimi. Bu konu alt›ndaki destekler, kaynaklar›n sürdürülebilir yönetimi ve uzun bir süreçte (20-25 y›l) su yönetimi ve iklim de¤iflikli¤i üzerine yap›lacak araflt›rmalar› kapsayacak.

78

* TAGES Yard›mc› Dan›flman


AB çevre teknolojileri alan›nda iklim de¤iflikli¤i ile mücadele için su tedariki ve sulama sistemlerin adapte edilmesini de destekliyor. Bu konudaki projelerin geleneksel su tedariki ve sa¤l›k koruma sistemlerinin (kanalizasyon sistemi, at›k su ar›tma tesisleri, havuz, baraj, sulama sistemleri) teknolojik kapasitesini ve performans›n› art›rmas› bekleniyor. Ayr›ca, yap›lacak araflt›rmayla var olan ölçme ve tahmin teknolojilerinin, kontrol stratejilerinin gelifltirilmesi; tasar›m, izleme, modelleme ve kontrol sistemlerinin bütünlefltirilmesi ve çevrimiçi optimizasyonu hedefleniyor. Bu alandaki projelere özellikle sanayi ortaklar›n›n, KOB‹’ler ve di¤er son kullan›c›lar›n (su altyap› hizmetleri) kat›lmas› da teflvik ediliyor. AB 7.ÇP kapsam›nda çevre alan›nda iklim de¤iflikli¤i ve su üzerindeki etkileri üzerine belirtilen konularda haz›rlanacak mevcut teknolojilerin iyilefltirilmesi, gelifltirilmesi, yeni teknolojilerin, metotlar›n ve sistemlerin oluflturulmas›na yönelik projeleri sunmak için son baflvuru tarihi 12 Ocak 2009.

Tarımsal sulamada yeni metotlar AB’nin su konusunda destek sa¤lad›¤› di¤er bir program yine 7. ÇP alt›ndaki G›da, Tar›m, Bal›kç›l›k ve Biyoteknoloji alan›. Tar›m alan›nda Akdeniz tar›m›nda sulamada tasarruf, tüketim ve bofla harcamada azalma sa¤layan ve suyun verimlili¤ini art›ran az masrafl›, yenilikçi ve daha etkili teknikler gelifltirilmesini hedefleyen araflt›rma projeleri desteklenecek. Bu alanda desteklenecek di¤er bir konu ise iklim de¤iflikli¤i nedeniyle ya¤mur zaman› ve yerindeki de¤iflkenlik ve suyun azalmas›na karfl› oluflan etkilerle bafl edebilecek, su kullan›m›nda verimlilik sa¤layacak araç ve süreçleri gelifltirmek.

Eko-İnovasyon ile verimli su sistemleri Avrupa Birli¤i “Rekabet Edebilirlik ve Yenilikçilik Çerçeve Program› (CIP)” alt›nda Giriflimcilik ve Yenilik Özel Prog-

ram› (EIP-Entrepreneurship and Innovation Programme) ile çevreye duyarl› inovasyon ve teknoloji uygulamalar› için flirketlere ve özellikle KOB‹’lere destek sa¤l›yor. EIP alt›ndaki Eko-‹novasyon Program› daha çok çevreyle ilgisi kan›tlanm›fl ve kaydedilmifl ancak baz› risklerden ötürü tamamen pazara sunulmam›fl ürün, servis, yönetim veya süreç uygulamas›na sahip kurumlara yönelik bir program. Bu program ile pazara sunum için var olan risklerin ve engellerin yok edilmesi hedefleniyor. Program›n 2008 öncelikleri aras›nda yer alan “binalar” konusunda binalarda do¤al kaynaklar›n ak›ll› kullan›lmas› ve çevreye yönelik yenilikçi süreçlerin gelifltirilmesi için su sistemleri, suyun verimli kullan›lmas› ve tasarrufu, kirli su kullan›m›, ya¤mur suyu toplama ve geri kullanma gibi konulardaki projeler desteklenecek. Bir di¤er 2008 önceli¤i olan “Yiyecek ve ‹çecek Sektörü” için çiftlikten çatala tüm üretim ve da¤›t›m sürecinde çevresel etkinin iyilefltirilmesine yönelik, yiyecek ve içecek sektöründe su tüketi-

minde ve su yönetimde verimlili¤in art›r›lmas› konusunda projeler desteklenecek. Bu alanda proje sunmak için son baflvuru tarihi 11 Eylül 2008.

Uzaydan Çevre Yönetimi 3 Eylül 2008’de aç›klanacak olan AB 7. Çerçeve Program› “Uzay” alan› ise çevre alan›nda küresel izleme üzerine yap›lacak çal›flmalar› destekliyor. “Uzay” alan› alt›nda Çevre ve Güvenlik için Küresel ‹zleme Program› (GMES) ile uzay temelli uygulamalar yeryüzünde topluma hizmet için kullan›l›yor. Çevre, izleme sistemi sayesinde uzaydan gözlemlenebiliyor. AB de gözlemlenmifl iklim de¤iflikli¤i problemlerinin saptanmas› ve iklim de¤iflkenleri, uydu iletiflimi ve uydu seyrüsefer çözümlerinin uzay temelli gözlem sistemleri ile ve her türlü ola¤anüstü durumun yönetimi ve önlenmesi gibi uzay temelli olmayan sistemlerle bütünlefltirilmesi için araflt›rmac›lara destek sa¤l›yor. Uzay alan› alt›nda Avrupa Komisyonu’na proje sunmak için son baflvuru tarihi 3 Aral›k 2008. I

79


f›rsatlar

Lüks yiyecek ve diyet takviye ürünleri

‹thalat ve ihracat arac›l›k hizmetleri

Yap›, otomobil ve bahçe düzenlemesi

Bir Alman KOB‹’si küçük ölçekli bir üretim tesisinde sirkeli lüks yiyecek ve diyet takviye ürünleri üretiyor. Firma, lisansl› ürünleriyle ilgilenen firmalarla ticari ve teknolojik iflbirli¤i yapmak istiyor.

‹thalat ve ihracat alan›nda arac› kurum olarak çal›flan Portekizli bir firma, faaliyetlerini gelifltirmek ve uluslararas› alanda bu faaliyetlerine ve geliflimlerine destek bulmak için yeni ortaklar ar›yor.

Yap›, otomobil ve bahçe düzenlemesi endüstrisindeki ürünlerin ithalat›nda uzmanlaflm›fl Alman bir firma ticari anlaflmalar öneriyor. Bafll›ca ürünleri ise ödüllü Arbortech AS 160 briket, havan testeresi ve sandal a¤ac›ndan sivrisinek kovucu çubuklar. Firma, ürünlerinin distribütörlü¤ünü yapacak ortaklar veya farkl› anlaflmalar yapabilece¤i firmalar ar›yor.

D›fl mekan mobilyalar›

Yeni otomotiv ürünleri

Ses yal›t›m›

D›fl mekan mobilyalar›nda uzmanlaflm›fl bir firma olan Gumix, güvenlik bariyer direkleri, araçlar için park engelleri, trafi¤i yavafllatmak için tasarlanan unsurlar, h›z kesen engeller, güvenlik yüzeyleri ve kauçuk döflemeler gelifltiriyor ve üretiyor. Firma tüm Avrupa'dan ifl ortaklar› ar›yor.

Bir Yunan KOB‹’si faaliyetlerini geniflletmek için yeni otomotiv ürünleri ar›yor. Bu ürünlerin aras›nda bataryalar, ya¤lama malzemeleri, kimyasallar ve lambalar bulunuyor. Talep edilen teknolojinin pazarda haz›r olarak bulunmas› gerekiyor.

Yunanl› bir KOB‹ ses yal›t›m›nda yenilikçi bir yöntem gelifltirdi. Bu yöntem yal›t›m malzemesi içeren yeni bir panelle birlefltirildi. Bu yöntemin eski yöntemlere oranla gürültü kaynaklar›n› daha fazla örtmesinin yan›nda yap›n›n herhangi bir parças›n› yenileme ya da denetleme gibi önemli avantajlar› var. Firma endüstriyel ortaklar, lisans anlaflmas› için nihai kullan›c›lar ya da teknik deste¤i içeren ticari anlaflmalar ar›yor.

Etkin günefl paneli

Hasta bak›m koltu¤u

At›k su ar›tma sistemi

Alman bir mucit muhafaza panelinin arka k›sm›ndan s›v› süzülen etkili bir günefl ›fl›nlar› kolektörü tasarlad›. Ürünün geldi¤i aflamadan sonraki Ar-Ge faaliyetlerini yürütmeyi düflünen firmalar aran›yor.

Hasta bak›m›nda kullan›lan özel koltuklar›n tasar›m›nda ve üretiminde uzmanlaflm›fl bir Alman firmas› yenilikçi “rahatlat›c› sandalye” gelifltirdi. Firma, distribütör firmalarla ticari anlaflmalar yapmak istiyor.

Slovenyal› flarap imalatç›lar› kanalizasyon sistemi olmayan yerlerde kullanmak üzere iyi at›k su ar›tma sistemi (kimyasal ve/veya biyolojik) örnekleri ar›yor. Üreticiler hangi teknolojilerin kullan›ld›¤›n›, tipini, at›k su ar›tmas›n›n özelliklerini ve ne kadar etkili oldu¤unu ö¤renmek istiyor.

Yenilikçi biyolojik tuvalet Yaz›l›m distribütörleri Yunan bir KOB‹ su, elektrik, kimyasallar ve kanalizasyon olmadan iflleyen yenilikçi bir biyolojik tuvalet gelifltirdi. Pis sular›n ar›t›lmas›, rüzgar enerjisi ve günefl enerjisi yard›m›yla yap›l›yor. Tuvaletler hem çevre dostu, hem de pis koku yaym›yor. Firma, bu ürünü pazarlayabilecek ya da kullanmak isteyecek firmalarla iletiflime geçmek istiyor.

80

‹rlandal› bir firma, yay›nevlerinin bas›l› yay›nlar›n› bir dakikadan az bir zamanda dijital magazinlere/gazetelere/broflürlere ya da kitaplara çevirme olana¤› tan›yan bir masaüstü yaz›l›m› üretiyor. Firma, ürünleri pazarlayacak ve satacak güvenilir yaz›l›m distribütörleri ar›yor.

Sert PVC granülleri Sert PVC’lerin yeniden ö¤ütülüp de¤erlendirilmesi alan›nda faaliyet gösteren bir Bulgar firma her ay 10 bin kg’dan fazla ürün siparifl edebilecek ifl ortaklar› ar›yor. F›rsatlar hakk›nda daha genifl bilgi için afla¤›daki adreslere baflvurabilirsiniz. Ege Üniversitesi Ege Bilgi ve Yenilik Merkezi EBIC-EGE Elif KAYRAN

Atç›l›k ürünleri tedarikçileri Atla ilgili ürünlerin distribütörlü¤ünde uzmanlaflm›fl ‹rlandal› bir firma, atç›l›k alan›nda kullan›lan pek çok ürün için yeni tedarikçiler ar›yor.

Adres:

Ege Üniversitesi Kam. EBILTEM Binas› Bornova ‹zmir TR-35100 ‹zmir

Telefon:

0 232 343 4400 -150


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.