T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
R E S S A M L A R I
1 fiUBAT 2012
SEZEN TÜMER
192297 fiUBAT 2012
1958 y›l›nda Ankara Dil Tarih ve Co¤rafya Fakültesi ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› bölümünden mezun olmufltur. Çeflitli el sanat› dallar› ile u¤raflm›fl, 2003 y›l›nda Hikmet Çetinkaya atölyesinde resim çal›flmalar›na bafllam›fl olup halen devam etmektedir. Günümüze kadar karma resim sergilerine kat›lm›fl, 2010 y›l›nda ilk kiflisel sergisini açm›flt›r. Özel kolleksiyonlarda resimleri bulunmaktad›r.
SAYI: 2012 / 02
2000
F‹YATI: 4 TL
ADALET KEND‹N‹ ARIYOR
Haberal'a Dünyan›n Ünlü Doktorlar›ndan Yeni Y›l Tebrikleriyle, Yeni Destek Geldi S:39
Cengiz Özak›nc›: Misyoner Henry H. Riggs'in 1911 Dersim Raporu S:71
Süleyman Demirel: Rauf Denktafl Büyük Do¤du, Büyük Yaflad›, Büyük Öldü. Sh:9
Mehmet Haberal: Zonguldak’›n Alt› Kara Elmas Üstü Bir Zümrüttür S:46
Uluç Gürkan'dan "Soyk›r›m"a Son Çözüm S:52
Sinan Meydan, Dersim Yalan ve Gerçeklerini Belgelerle Açkl›yor S:88
ASIL ÖNEML‹ OLAN VE MEMLEKET‹ TEMEL‹NDEN YIKAN, HALKINI ES‹R EDEN, ‹ÇERDEK‹ CEPHEN‹N SUSKUNLU⁄UDUR.
M. KEMAL ATATÜRK
M‹LL‹ EGEMENL‹K ÖYLE B‹R NURDUR K‹, ONUN KARfiISINDA Z‹NC‹RLER ER‹R, TAÇ VE TAHTLAR BATAR, MAHVOLUR. M‹LLETLER‹N ES‹RL‹⁄‹ ÜZER‹NE KURULMUfi MÜESSESELER HER TARAFTA YIKILMAYA MAHKÛMDURLAR.
M. KEMAL ATATÜRK
Bu kitap 1975 y›l›nda bafllayan samimi bir dostlu¤un hikâyesini anlat›yor. De¤erli bilimadam› Erol Manisal› Rauf Denktafl’la ilgili siyaset d›fl› an›lar›n› aktar›yor. Manisal›, Rauf Denktafl’› KKTC’nin hakl› tezlerini canla baflla savundu¤u y›llarda da, Büyük Ortado¤u Projesi çerçevesinde kenara itilmeye çal›fl›ld›¤› dönemde de yak›ndan izliyor. Yaflam›n› KKTC u¤runa mücadeleye adam›fl, siyaset denizinin dalgalar›yla sertleflmifl bir liderin mütevaz›, muzip ve derin iç dünyas›na dair benzersiz izlenimlerini ve an›lar›n› okuyucuyla paylafl›yor.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya
1 fiUBAT 2012
2000
Baflkent Üniversitesi Ad›na Sahibi: Prof. Dr. Mehmet Haberal Yay›n Genel Yönetmeni Mete Akyol Görsel Yönetmen ve Yay›n Genel Yönetmeni Yard›mc›s› : Turgut Keskin Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Gülçin Orkut Teknik Yap›m Yönetmeni: Faruk Güney ‹flletme Genel Yönetmeni: Sina fien Yay›n Dan›flman›: Yaflar Öztürk Türk Dili Dan›flman›: Haydar Göfer Sanat Dan›flman›: Süheyla Dinç Redaksiyon: Fatma Ataman Düzeltme Sorumlusu: Nükhet Aliciko¤lu Baflkent Üniversitesi’nin bir kültür hizmeti olan Bütün Dünya 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan 1. Cadde, No: 77, Bahçelievler, Ankara adresindeki Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi ve Ticaret A. fi.’nin 3. Cadde, No: 2, Yenimahalle, Ankara adresindeki tesislerinde bas›lm›flt›r.
2
Seçiciler Kurulu: Prof. Dr. Nevzat Bilgin (An›sal Baflkan) Prof. Dr. Ahmet Mumcu Prof. Dr. Solmaz Do¤anca Prof. Dr. Sevil Öksüz Prof. Dr. Ender Varinlio¤lu, Prof. Dr. Okay Eroskay Prof. Dr. Fuat Çelebio¤lu, Prof. Dr. Sedefhan O¤uz, Prof. Dr. Levent Peflkircio¤lu, Gürbüz Atabek, Necmi Tanyolaç, Mete Tizer, Kaya Karan, Alaettin Giray, Ayhan Erten, ‹lhan Banguo¤lu, Ahmet Aydede, Manuel Bilos,Cengiz Dolunay Sürekli Yazarlar: Yücel Aksoy, Pelin Hazar Aliabbasi, Sabriye Afl›r, Nuray Bartoschek, Cahit Batum, Haluk Cans›n, Y›lmaz Da¤deviren, Rüfltü Erata, Sema Erdo¤an, Ali Murat Erkorkmaz, Konur Ertop, Gürbüz Evren, Metin Gören, ‹lyas Halil, Mümtaz ‹dil, Çetin ‹mir, Muzaffer ‹zgü, Mehmet Muhsino¤lu, Filiz Lelo¤lu Oskay, Cengiz Önal, Cengiz Özak›nc›, Saniye Özden, Bekir Özgen, Yaflar Öztürk, R›fat Serdaro¤lu, ‹zlen fien, ‹zmir Tolga, Suat Türker, Engin Ünsal, Mehmet Ünver, Dr. Mehmet Uhri, Orhan Velidedeo¤lu, Mustafa Y›ld›z Yönetim Merkezi: 10. Sokak No: 45, Bahçelievler, Ankara Tel: (0312) 212 80 16 (pbx) Faks: (0312) 234 12 16 ‹letiflim Adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul Tel: (0216) 456 27 27 (pbx) Faks: (0216) 456 27 29 Da¤›t›m: Yaysat Renk Ay›r›m›: Mat Yap›m
Bas›m Tarihi: 26 / 01 / 2012 www.butundunya.com.tr butundunya@butundunya.com.tr
BD fiUBAT 2012
PROF. DR.
MEHMET HABERAL’IN KUTLAMA MESAJI CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, yüz, iki kol ve bir bacak transplantasyonu yapan Akdeniz Üniversitesi, Tıp Fakültesi Hastanesi ö¤retim üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan ve arkadafllar›n› kutlam›fl, organ nakli konusunda Türkiye'nin ulaflt›¤› bu düzeyden gurur duydu¤unu belirtmifltir. Prof. Dr. Mehmet Haberal, Bas›n Sözcüsü Mete Akyol taraf›ndan aç›klanan bu konudaki mesaj›nda flöyle demifltir: "Akdeniz Üniversitesi, T›p Fakültesi Hastanesi'nde Prof. Dr. Ömer Özkan ve arkadafllar›n›n yapm›fl olduklar› yüz, iki kol ve bir bacak transplantasyonu nedeniyle kendilerini kutluyorum; ülkemizin organ nakli konusunda ulaflt›¤› bu düzeyden gurur duydu¤umu belirtiyorum. 3 Haziran 1979 tarihinde ç›kar›lan 2238 say›l› 'Organ ve Doku Al›nmas›, Saklanmas› ve Afl›lanmas›' hakk›ndaki yasan›n ve 21 Aral›k 1982 tarih ve 2594 say›l› yasan›n ç›kar›lmas›nda eme¤i geçenlerden aram›zdan ayr›lanlar› rahmetle, yaflayanlar› sayg›lar›mla an›yorum." Prof. Dr. MEHMET HABERAL CHP Zonguldak Milletvekili 3
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya 2000
YIL:15 SAYI: 165
6
Silivri Mahkemesinden Notlar
‹Ç‹NDEK‹LER
39
Mete Akyol
9
Büyük Do¤du, Büyük Yaflad›, Büyük Öldü Süleyman Demirel
11
Adalet Çözemeyece¤i Dü¤ümü Atmamal›d›r
22 24
52
Adalet ‹nsanlar› Öldürür mü Hakim Beyler? Prof. Dr. Fatih Hilmio¤lu
Uluç Gürkan
Silivri’den Bir T›p Adam›n›n Feryad›
54
fiükran Soner
56
30
Lam› Cimi Yok
Ahmet Davuto¤lu’na Aç›k Mektup Mehmet Perinçek
Avrupa’dan Hakim ve Savc›lara A¤›r Elefltiriler
61
Sedat Ergin
64 67
Lan’g›r Lungur Y›lmaz Özdil
33
Frans›z Büyükelçisine Mektup Özdemir ‹nce
58
Taha Akyol
28
Fransay› K›narken Erdal Atabek
‹flin Özü: Adil Yarg› Ali Sirmen
26
Zonguldak Nereden Nereye Prof. Dr. Mehmet Haberal
‹ngiliz Kraliyet Baflsavc›l›¤› Karar› Aç›klans›n, Dünyada Soyk›r›m Tart›flmas› Biter
Atila Sav
16
46
Prof. Dr. Mehmet Haberal’a Dünyaca Ünlü T›p Adamlar›ndan Yeni Y›lda Kutlama ve Destek Mesajlar› Ya¤d›
Liberte Egalite Fraternite Ayhan Sicimo¤lu
Hakimiyeti Milliye Yaz›lar› Cumhuriyet Anayasas› Cengiz Önal
Bir Yanl›fll›k Olmal›
71
Metin Gören
1911 Dersim Raporu Cengiz Özak›nc›
16 46 Adalet ‹nsanlar› Öldürür mü Hakim Beyler? Prof. Dr. Fatih Hilmio¤lu
4
Zonguldak Nereden Nereye Prof. Dr. Mehmet Haberal
AYLIK BÖLÜMLER
86 Buyrun Size Türkiye Arflivi 88 Dersim Yalanlar›
31
F›rçalayarak
85
‹lk Dersimiz Türkçe
134
Bilginizi Denetleyin
Can Pulak
135
T›p Dünyas›ndan K›sa K›sa
Dersim’li Bir Profesörün Mektubu..
136
Poldi
143
Sudoku
144
Ufak Tefek Bilgiler
146
Yar›n›n Büyükleri
Orhan Velidedeo¤lu
148
Briç
Spartacus
152
Çözümler Sayfası
153
Kareler ve Rakamlar
Çetin ‹mir
154
Bulmaca
Sahalar›n Kral› Lefter, Macide Tanır Hayranıymıfl, Me¤er...
156
Satranç
158
Ay›n Kitaplar›
160
Bir fotograf, Bin Sözcü¤e Bedeldir
ve Gerçekleri Sinan Meydan
99 102
Sak›z’da Y›lbafl›
Arslan Bulut
104
De¤ersizlefltirme Gürbüz Evren
111
Romanc›n›n Gördükleri Konur Ertop
117 Fareler ve ‹nsanlar 121
Mümtaz ‹dil
123 132
Haritac›l›¤›n 8000 Y›ll›k Geçmifli
Mete Akyol
137
Pelin’i Özlesem Muzaffer ‹zgü
141
Beni Severmisin? Yücel Aksoy
88 104 Dersim Yalanları ve Gerçekleri Sinan Meydan
De¤ersizlefltirme Gelece¤imizi Yok Eden Süreç Gürbüz Evren 5
Silivri’den Mahkeme Notlar› Din büyükleri, kendilerine inananların varlıklarından kaynaklanan tüm dinsel güçlerini kullanarak önce yasaları birer silaha dönüştürdüler. kinci ad›mda, kolluk güçlerinden, savc›lardan, yarg›çlardan oluflturduklar› ve ad›na “yarg›” dedikleri devler gücünde bir ordu oluflturdular. Üçüncü ad›ma gelindi¤inde s›ra da, bu özel silahlar›n tümünü, bu özel ordunun eline vermeye gelmiflti. fiimdi s›rada, “at›fl serbest yetkisi”nin tan›nmas› ve at›fllar›n yöneltilece¤i hedefin gösterilmesi vard›. O s›ralar da tek tek afl›ld›; “at›fl serbest yetkisi” tan›nd›, hedef gösterildi: “Hedefiniz, iflte bu adamd›r” denildi. Silahlardan söz ediyoruz, ordudan söz ediyoruz, emir vermekten, hedef göstermekten söz ediyoruz, ama… Bir savafl alan›nda de¤iliz; buras› bir mahkeme salonudur. Yarg›ç giysilerine dürümlendirilmifl kiflilerin karfl›s›nda duran kifli ise, onlara gösterilen hedeftir. Hukuk sözlü¤ünde s›fat› “san›k” olmas›na karfl›n, savc› da, yarg›çlar da, avukatlar, hatta duruflmay› izleyenler de, onu bir “san›k” olarak de¤il, bir “suçlu” olarak görüyorlar.
‹
6
Çünkü buras›, yarg›çlar›n yarg›ç, san›klar›n san›k olarak kabul edildikleri, bildi¤imiz mahkemelerden biri de¤ildir; buras›, kendine özgü bir özelli¤e sahip, “hususi selahiyetli” ve “kifliye özel” bir mahkemedir. Bildi¤imiz mahkemelerde yarg›ç karfl›s›na ç›kar›lan kiflinin, kaç kifliyi öldürdü¤üne bak›lmaks›z›n, mahkemenin karar›na kadar “san›k” olarak kabul edilmesinin aksine, böyle bir mahkemeye getirilen kifli ise, yaflam›n›n daha önceki bölümünde hangi makam›n ya da rütbenin sahibi oldu¤una bak›lmaks›z›n, yarg›c›n karfl›s›na ç›kar›ld›¤› anda, bir “suçlu” olarak görülmektedir. Duruflmay› izleyenler, f›s›lt›larla birbirlerine sorular sorarak meraklar›n› giderecekleri bir yan›t ar›yorlard›: “Ne yapm›fl da suçlu say›lacak kadar bir suç ifllemifl bu adam?” Sorular›na yan›t da f›s›lt›yla geliyordu: “Birfley yapmam›fl, bir görüflünü aç›klam›fl…”
BD fiUBAT 2012
“Ama herkes görüflünü özgürce aç›klayamaz m›?” “Herkes görüflünü özgürce aç›klayabilir ama… Herkes ancak, din büyüklerinin söylediklerine ters düflmeyecek görüfllerini özgürce aç›klayabilir…” “Peki san›k sandalyesindeki bu suçlu ne demifl ki?” “Benden duymufl olma ama… ‘Dünya dönüyor’ demifl.” “Üfff… Böyle bir söz de söylenir mi can›m? Papal›k da, kilise de küplere binmifltir öfkeden?...” “Elbette… Bofluna m› kurdular san›yorsun 'hususi selahiyetli' bu engizisyon mahkemesini? Bofluna m› görevlendirdiler sanki, ‘hususi selahiyetli’ bu savc›lar›, yarg›çlar›?...” “'Dünya dönüyor' diyen bu adam kimmifl? Ne ifl yaparm›fl?” “Valla, kimi fizikçi diyor, kimi gökbilimci diyor… Galiba profesörmüfl de…” “Ad›n› biliyor musun?” “Onu da tam bilemeyece¤im… Galileo mu, Galilei mi, yoksa ikisi birden mi, ç›karamayaca¤›m flimdi…” “Saat kaç?” “Ne saati, yahu? Y›l› sor, y›l›…” “Peki, y›l› söyle o zaman… Y›l kaç?” “1633.” “Yani flu anda zaman, ‹sa'n›n do¤umunu 1633 y›l m› geçiyor?” “Nas›l da suland›r›yorsun böyle ciddi bir konuyu?” xxx fiimdi siz sormadan, ben söyleyeyim durup dururken Karanl›k Ça¤'›n en karanl›k noktas›n› an›msamam›n ve an›msatmam›n ne anlama geldi¤ini. Geçen hafta Silivri Cezaevi'ne git-
tim. Kap›daki görevli,“Hangi duruflmay› izlemek istedi¤imi” sordu. Ne seçeneklerim oldu¤unu ö¤renmek istedim. “Balyoz var, Ergenekon var” dedi. “Hangisini izlemek istersiniz?”
E
rgenekon Duruflmas›'n›n yap›ld›¤› salonda bel boyu yükseklikteki tahta parmakl›kla çevrili san›klar bölümünde Mustafa Balbay'›, Tuncay Özkan'› gördüm önce. Parmaklar›m›z›n iç bölümlerini öpüp, karfl›l›kl› sallayarak öpüflmüfl gibi yapt›k, özlem gidermifl gibi olduk. Sonra çok eski bir tan›d›¤›mla, ilk kez yüzyüze, gözgöze geldim. Yerimden do¤rularak, ben ona dostça tebessüm ettim, bafl›mla selam verdim, o da bana ayn› içtenlikte tebessümüyle ve bafl›ndan eksik etmedi¤i kalpa¤›yla selam verdi. Yalç›n Küçük'le “vicahen” tan›flmam›z da orada, böyle oldu. San›klar bölümünün en ön s›ras›nda, oradaki en eski dostum emekli orgeneral Hurflit Tolon oturuyordu. Birlikte, bir anda 1963 y›l›n›n E¤ridir, Da¤ ve Komando Okulu'ndaki te¤menlik günlerine gittik, geldik. Duruflma bafllad›¤›nda san›klar, dizlerinin üstlerindeki dosyalar›n› kar›flt›r›yorlar, ben de not defterime, k›sa k›sa notlar al›yordum: “Y›l 1633… San›k sandalyesindeki suçlunun ad›, Galileo Galilei… Yapt›¤› ifl, gökbilimcilik, fizikçilik… Suçu, kilisenin görüflüne ters gelen bir görüfl ileri sürmek… Ne demifl, biliyor musunuz? Benden duymufl olmay›n... ‘Dünya dönüyor’ demifl.”• meteakyol@butundunya.com.tr 7
BD fiUBAT 2012
GÜLE GÜLE BÜYÜK KAHRAMAN “Hayat, bir mücadeleden ibarettir. Hayat, düz bir yol de¤ildir. ‹niflliç›k›fll›d›r. Sizler Fatih’in ‹stanbul’u fethetti¤i yafltas›n›z, y›lmayacaks›n›z. Vatan tehlikeye girdi¤inde, millî duygular›m›z ayaklar alt›na al›nd›¤›nda, ’Ben Türk’üm, Atatürk genciyim’ diyerek dirileceksiniz, bayra¤› yere düflürmeyeceksiniz. Tek bir Türkiye, tek bir Anadolu vard›r. Bunu kimseye parçalatmay›n›z...” Rauf Denktafl
‹stanbul Üniversitesi mezuniyet töreninde gençlere yapt›¤› konuflmas›ndan 8
BD fiUBAT 2012
Süleyman Demirel, “Cephe Arkadafl›” Rauf Dektafl’› anlat›yor:
"Büyük Do¤du, Büyük Yaflad›, Büyük Öldü." KKTC’nin Kurucu Cumhurbaflkan› Rauf Denktafl’›n geçen ay yaflam›n› yitirmesi, baflta KKTC ve Türkiye olmak üzere, dünyan›n çeflitli co¤rafyalar›nda yaflayan tüm Türkler aras›nda derin bir üzüntüye neden oldu. Dokuzuncu Cumhurbaflkan›m›z Süleyman Demirel, yar›m yüzy›l› aflk›n bir süre yak›ndan tan›d›¤› dostu ve “K›br›s Davas›” konusunda uzun y›llar omuz omuza çal›flt›¤› “cephe arkadafl›” büyük Devlet Adam› Rauf Denktafl’›n ard›ndan onun unutulmaz hizmetlerini ve baflar›lar›n› belirtirken, onu yitirmesinin yüre¤inde oluflturdu¤u ac›s›n›n yan›s›ra, dünyadaki tüm Türkler’in yüreklerindeki ac›lar›n› da aç›kl›yordu. Süleyman Demirel’in, Cumhuriyet Gazetesi yazar› Utku Çak›rözer’e aç›klad›¤› ve yazar›n, 18 Ocak 2012 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki “Analiz” bafll›kl› köflesinde yay›mlanan görüfllerini afla¤›da aynen yay›mlayarak biz de, Bütün Dünya okurlar›na iletiyoruz.
"Y
irminci yüzy›l›n bafl›nda
Türkiye için K›br›s kaybedilmifl bir hadiseydi. Önce 1878’de ‹ngilizlere muayyen süre için devredilmiflti. Birinci Dünya Savafl› kaybedilince K›br›s da tamamen kaybedildi. Bu yüzden Lozan’da K›br›s yoktur. K›br›s üzerinde Türkiye’nin hiçbir hak iddias› yokken, soydafllar›-
m›z›n hiçbir iddias› yokken K›br›s ortaya ç›kt›. Nedeni Helenizmin bafl hedeflerinden biri olmas›ndand›r. Akdeniz’deki 1800’e yak›n ada aras›nda sadece K›br›s Yunanlar›n de¤ildi. 300 sene Osmanl›lar tuttu, o çöktü¤ü zaman da yine Yunanistan de¤il baflka bir yere gitti. ‘Bu K›br›s kimin olacak’ sorusuna yan›t aran›rken kimi9
BD fiUBAT 2012
leri‘Osmanl›’n›n miras›d›r, K›br›s Türkiye’nin olacak’derken en güçlü ses ‘K›br›s Yunanistan’›n olacak’diyen Helenizm ve ENOS‹S taraftarlar›yd›. ‹flte bu mücadelenin ön saflar›nda gencecik bir adam, Rauf Denktafl vard›.
"D
enktafl’›n istedi¤i tek fley
vard›: Hür yaflayan ve güvenli¤e kavuflmufl K›br›s halk›. K›br›s’ta Helenizmin do¤urdu¤u çeteler Türklerin kan›n› dökmekteydi. Buna karfl› kurulan Mukavemet Teflkilat›’nda en önde yer ald›.1960’ta
durumu ortaya ç›kt›, ambargo kondu. Denktafl ile beraber gö¤üsledik o zor günleri. “Nihayet 1983’te KKTC ilan edildi.
Nereden nereye? Geçti¤imiz yüzy›l›n bafl›nda Türkiye için kaybedilmifl bir hadiseyken, orada bir K›br›s Türk devleti var flimdi. Herkes taraf›ndan kabul edilmifl K›br›s Türk halk› ve onun kendini savunma hakk› var. fiimdi yap›lmas› gereken K›br›s halk›n›n kazand›¤› haklar› muhafaza edebilmesi ve kendini iyi idare edebilmesidir. Ba¤›ms›zl›¤› henüz tan›nm›yor ama bir gün tan›nacak. fiayet makul, yaflayabilir, süreklili¤i bulunan adil bir anlaflma bulunamazsa bu devletin varaca¤› yer ba¤›ms›z K›br›s Türk Devleti’dir. Yani kan çana¤›ndan ba¤›ms›zl›¤a ulaflt›rd› halk›n›.
“Denktafl’›n istedi¤i tek fley vard›: Hür yaflayan ve güvenli¤e kavuflmufl K›br›s halk›. Türk-Rum ortak hükümetinin kurulmas›nda da Makarios bu hükümeti da¤›tt›¤›nda yeniden kan dökülmeye bafllad›¤›nda da hep Denktafl mücadele etti. “Ben kendisini 1964 y›l›n›n flubat
ay›nda tan›d›m. K›br›s’taki Türk toplumunun sözcüsüydü. Davas›na ne kadar sad›k oldu¤unu, ne kadar yi¤itçe, cesur ve kopmaz biçimde peflinden gitti¤ini bizzat gördüm. 60’lar, 70’ler, 80’ler ve 90’larda hep birlikte olduk. K›br›s’ta önce kuzeydeki Rumlar›n güneye, güneydeki Türklerin kuzeye gelifline flahit olduk. 67’de ben baflbakanken Grivas ordusunu ç›kard›k, kan› durdurduk. 70’li y›llarda müdahale 10
“Zorluklar karfl›s›nda gerçek bir devlet adam› gibiydi. Bazen halkla bu mücadeleleri yürütenler aras›nda incelmeler olabilir. Bu durumda ya lider halk›na küser ve çekilir. Ya da ‘siz yapmasan›z da ben do¤ru yolu göstermeye devam ediyorum’ der ve mücadeleyi b›rakmaz. Liderlik de budur. Denktafl da bunu yapm›flt›r. Ist›rab›n› hep içine gömmüfl, incinip dar›l›p küsüp gitmemifl, halk›n›n yan›nda olmufltur. Kahramanca bir ifl yapt›.
Büyük do¤du, büyük yaflad›, büyük öldü.” •
BD fiUBAT 2012
Adalet çözemeyece¤i dü¤ümü atmamal›d›r Yazan: AT‹LA SAV-Avukat
Prof. Dr. Mehmet Haberal ile Gazeteci-Yazar Mustafa Balbay’›n milletvekilli¤i için adayl›¤› önerildi¤inde ‘masumluk karinesi’ne inanm›fl bir hukukçu olarak söz alm›fl ve olumlu oy verece¤imi belirtmifltim.
M
ASUMLUK KAR‹NES‹
Her ikisi de yüzbinlerce seçmenin oyu ile seçildiler. Ama her ikisi de hâlâ tutuklu. Bunun için bir suçluluk duygusuna kap›lmal› m›y›m? Suçlu ben miyim? Karar veremiyorum. Yüksek Seçim Kurulu da benim gibi düflünüyordu ki, aday olmalar›na engel görülmedi. Ceza hukukunda "masumluk karinesi" temel ilkedir. Bir kifli hakk›nda usüle uygun biçimde yap›lm›fl bir yarg›lama sonucunda kesinleflmifl mahkeme karar› olmad›kça, kifli suçlu say›lamaz; özgürlüklerinden yoksun b›rak›lamaz. (Any.md.38/4) Ayn› ilke B.M.
‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nde de (md.11), Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’nde de (md.6) vard›r. Tutuklama bir önlemdir ve geçici olmal›d›r. Bugün ceza ve tutuk evlerinde bulunanlar›n yar›s›na yak›n› (bir bilgiye göre %40) tutuklulard›r. Yani suçlu oldu¤una iliflkin kesinleflmifl mahkeme karar› olmad›¤› halde cezaevinde tutulanlar. Uzun süre tutukluluk “yarg›s›z infaz”a dönüflür elefltirisinin kayna¤›nda bu fazlal›k vard›r. Bir üniversite hocas›-hekimin, bir düflünce ve kalem emekçisinin yüksek rütbeli bir subay›n bir kamu görevlisi11
BD fiUBAT 2012
De¤erli hocam›z Faruk Erem "Adalet yan›ld›¤›n› anlay›nca geri veremeyece¤ini almamal›" diyor. nin uzun süre tutuklanmas›, hem tutukluya, hem de topluma zarar verir. Bu kifliler çal›flt›klar›nda toplum için üretim yapacaklar, bilim, düflünce veya ekonomik de¤erler üreteceklerdir. Uzun süren tutukluluk bireyin en temel hakk› olan özgürlü¤ünü ortadan kald›r›r. Ça¤dafl demokraside bireysel özgürlük en temel de¤erdir. Bu nedenlerle ceza hukukçusu için “bir masumu mahkum etmektense, on suçluyu serbest b›rakmak ye¤dir”. De¤erli hocam›z Faruk Erem "adalet yan›ld›¤›n› anlay›nca geri veremeyece¤ini almamal›" diyor. Gerçi bu özdeyifl "ölüm cezas›" için söylenmiflti. Ama bugün birey haks›z olarak özgürlü¤ünden yoksun b›rak›l›yorsa, bu da ölüm cezas› kadar a¤›r bir durumdur.
ÖZEL YETK‹L‹ MAHKEME NE DEMEK?
Bugün, en çok tedirginlik veren uzun tutukluluk halleri özel yetkili mahkemelerde görülen davalarda söz konusu olmaktad›r. Ola¤anüstü mahkemeler, ça¤dafl demokrasilerde terkedilmifl bulunuyor. 1971’deki Anayasa de¤iflikli¤inde öngörülen devlet güvenlik mahkemelerinin sak›ncalar› yafland›. Bu mahkemeler 2.5.2004 tarihli 5170 say›l› yasayla yap›lan Anayasa de¤iflikli¤inde kald›r›ld›. Ama hemen arkas›ndan 4.12.2004 tarihli 5271 say›l› Ceza Muhakemesi Kanunu ile "özel yetkili mahkeme"ler geldi. Yasa 1 Haziran 2005’de yürürlü¤e girdi. Bu mahkemeler ola¤anüstü birtak›m yetkilerle -özellikle uzun tutuklama süresi ile- donat›lm›flt›r. Suçlar›n türü gere¤i (örgüt suçlar›) genellikle çok san›kl› davalarda görevli olan mahkemelere tan›nan tutukluluk yetkisinin süresi de daha uzundur. Soruflturma bafllarken gözalt›na
Yazar›m›z› tan›yal›m: Atila Sav, Hukukçu ve si-
yaset adam› kimlikleri yan›s›ra tiyatro elefltirmeni kimli¤iyle de hakl› bir ün kazanm›flt›r. Türkiye Barolar Birli¤i baflkanl›¤›, 20. Dönem (1995-99) milletvekilli¤i yapm›flt›r; flimdilerde de CHP Parti Meclisi üyesidir. 1971 Mart'›ndan sonra Parlamento d›fl›ndan Çal›flma Bakanl›¤›'na, bir süre de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl›¤›'na getirilmifltir. Kurucu üyesi oldu¤u SODEP'te Genel Baflkan Yard›mc›l›¤›'na seçilmifltir. CHP'nin yeniden aç›ld›¤› 1992'de, CHP Parti Meclisi üyesi ve Ankara ‹l Baflkan› olarak görev yapt›.1955 y›l›ndan sonra çeflitli gazete ve sanat dergilerinde yapt›¤› tiyatro elefltirileriyle tiyatro alan›nda da önemli hizmetlerde bulunmufltur. Ankara Hukuk Fakültesi'ndeki s›n›f arkadafl› Nuyan Ölçer'le evlenmifltir. O¤lu pataloji uzman› Profesör Dr. Ayd›n Sav, Ac›badem Üniversitesi Rektörü'dür, k›z› avukat Dr. Özden Sav, D›fliflleri Bakanl›¤› Hukuk Müflaviridir. 12
BD fiUBAT 2012
al›nan flüpheli tutuklanmakta ve duruflman›n makul sürede sonuçland›r›lmas›n› sa¤layacak biçimde duruflma yap›lmaktad›r. Makul süre y›llar sürmemeli. Olamaz. Olursa "makul" say›lmaz. C.M.K. 190. maddesi "duruflmaya ara verilmeksizin devam edilerek hüküm verilir" demektedir. Önceki C.M.U.K.’nunda da ayn› ilke vard›. Ceza yarg›lamas›nda "talik" yoktur. Ancak zorunlu hallerde davan›n makul sürede sonuçland›r›lmas›n› olanakl› k›lacak surette duruflmaya ara verilebilir." "Makul süre" herhalde y›llarca süremez! DAVALAR NEDEN UZAR?
Özellikle kamuoyunu ilgilendiren Ergenekon I, Ergenekon II ve Balyoz gibi adlarla an›lan çok san›kl› davalarda soruflturma da, kovuflturma da uzamaktad›r. Bu durum kamu vicdan›n› "rencide" etmektedir. Örne¤in I. Ergenekon davas› 108 san›kl›d›r. Uzun bir haz›rl›k soruflturmas› sonucunda binlerce sayfal›k ve onlarca ek dosyadan (klasör) oluflan bir iddianame ile dava aç›lm›flt›r. (Böylesi bir iddianameye ceza yarg›lamas› tarihimizde pek rastlanmamaktad›r.) Davan›n duruflmas›na 20 Temmuz 2009 tarihinde bafllanm›flt›r.
Aral›k ay› bafl›na kadar ancak elli san›¤›n sorgusu yap›lm›flt›r. Bu tempo ile duruflman›n iki y›ldan daha uzun bir süre gitmesi beklenir. (Bkz. Sedat Ergin’in 2 Aral›k 2011 tarihli Hürriyet’teki yaz›s›.) u süreçte san›klar›n tutuklulu¤u devam edecek midir? Benzer durum Ergenekon II ve Balyoz davalar› için de geçerlidir. Duruflmalar görevli mahkemenin adalet binas›ndaki salonunda yap›lmamakta, Silivri Cezaevi’nde haz›rlanan bir salonda yap›lmaktad›r. Ayn› salonda toplu san›kl› birkaç davan›n duruflmas› yap›lmaktad›r. Bu dönüflümlü sistem "ara verilmeksizin duruflma yap›l›r" ilkesine ayk›r›d›r. Duruflma bafllad›ktan sonra zorunlu erteleme hali ancak savunma ile ilgili nedenlerle olabilir. ‹ddia makam›, iddianameyi haz›rlarken bütün kan›tlar› ve bilgileri toplam›fl olmal› ki, son soruflturman›n aç›lmas›n› iste-
B
Makul süre y›llar sürmemeli. Olamaz. Olursa "makul" say›lmaz.
13
BD fiUBAT 2012
mifltir. Mahkeme de iddianameyi incelemifl ve yeterli bulmufl, kabul etmifltir (C.M.K. 174). Oysa görüyoruz ki, C. Savc›l›¤› eklemelerle yeni san›klar ve kan›tlar oluflturmakta, davay› geniflletmektedir. C.M.K. 250. Maddesi bu davalar›n sürekli görülmesi için bir baflka kural daha öngörmüfl: "Bu suçlar acele ifllerden say›l›r ve bunlarla ilgili davalara adli tatilde de bak›l›r."
Bu davalar›n uzamas›n›n nedeni san›klar de¤il, uygun koflullar› haz›rlamas› gereken kamu makam›d›r. Cezaevi adliye binas› m›d›r?
MASUM, FAKAT TUTUKLU
(Hücrede) "Masumluk karinesi" kesin hükme kadar devam etti¤ine göre tutuklulu¤un aç›klamas› yoktur. Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’nin yerleflik içtihad›na göre san›¤›n neden olmad›¤› uzama hallerinde tutukluluk "adil yarg›lama hakk›"na ayk›r›d›r. Anayasa’n›n 90. Maddesi’ne eklenen son f›kra uyar›nca "usulüne göre yürürlü¤e konulmufl milletleraras› temel hak ve özgürlüklere iliflkin andlaflmalarla kanunlar›n ayn› konuda farkl› hüküm içermesi nedeniyle ç›kabilecek uyuflmazl›klarda milletleraras› andlaflma hükümleri esas al›n›r." Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesinin 6. Maddesi’ne göre de "bir suç ile suçlanan her kifli, suçlulu¤u kanun yolundan ortaya konuncaya kadar suçsuz say›l›r." Bu davalar›n uzamas›n›n nedeni san›klar de¤il, uygun koflullar› haz›rlamas› gereken kamu makam›d›r. Cezaevi adliye binas› m›d›r?
GEC‹KEN ADALET ADALETS‹ZL‹KT‹R
V‹CDAN‹ KANAAT NED‹R? NASIL OLUfiUR?
Bütün bu kurallara karfl›n toplu san›kl› davalar uzat›lmaktad›r. Çünkü mahkeme bir salonda haftan›n dört günü duruflma yapabilmekte; ayn› salonu dönüflümlü kullanarak di¤er davalar için de ayn› salon kullan›lmakta. Böylece ara verilmeksizin görülmesi gereken davaya uzun say›lacak aralar verilmektedir. Bu durum yarg›lamay› yapan mahkemenin de kusuru kusuru de¤il, Bakanl›¤›nd›r. Bu süreçte san›klar hep tutuklu mu kalacakt›r?
"Hakimler, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler." (Any. Md. 138) Hakim karar›n› ancak duruflmaya getirilmifl ve huzurda tart›fl›l›p, de¤erlendirilmifl kan›tlara dayand›rabilir. Bu delilleri hakim vicdani kanaatine göre takdir eder. (C.M.K. 217) Peki bu denli uzun süren bir davada hangi hakimler, duruflmada bulunmufltur. Hangi hakimler karar aflamas›nda "vicdani kanaatine göre" kan›tlar› de¤erlendirecektir. Bu denli uzun
14
BD fiUBAT 2012
Bu kifliler milletten ald›klar› vekillik görevini yapam›yorlar. Masum olduklar› halde "tutuklular." sürede atama, yükselme, izin, hastal›k, yer de¤ifltirme, hafta tatili, bayram tatili gibi nedenlerle duruflmalar› sürekli izleyemeyen yarg›c›n "vicdani kanaati" nas›l oluflur? Silivri’de y›llar süren bu davalarda görev yapan yarg›çlar nas›l karar verebilecekler? Uzun süren tutukluluktan sonra, san›k suçlu bulunmazsa "beraat"ine karar verilmesi de güçtür. Bir tak›m duygusal etkenler iflin içine kar›flabilir. Yarg›ç hâlâ "tarafs›z" m›d›r? Her ay bir kez tutuklulu¤un devam›na karar vererek san›¤› y›llarca yat›ran yarg›ç art›k tarafs›z olamaz. Bu hallerde çok rastlanm›fl bir durumdur "biz bir mahkûmiyet karar› verelim, yukar›s› bozsun" kaçama¤›. (Sözüm meclisten d›flar›) ADALET ÇÖZEMEYECE⁄‹ DÜ⁄ÜMÜ ATMAMALIDIR
Bir yarg›laman›n her aflamas›nda birçok dü¤üm at›l›r. Dosya dokunur, ifllenir. Sonuçta ortaya ç›kan gerçek hükümlülü¤e yeter olmal›d›r. Yoksa "flüphe san›¤›n lehine yorumlan›r" ilkesi ceza hukukunun temelidir. Bir baflka ilke de "kanuna ayk›r› olarak elde edilmifl bulgular, delil olarak kabul edilemez" (Any.md.98/6)
Oysa bu tür toplu san›kl› siyasal davalarda yasa d›fl› dinlemelere çokça dayan›ld›¤› yolunda yak›nmalar vard›r. (Bilgisayarlardaki özel notlar, özel telefon görüflmeleri dinlemeleri, gizli çekilmifl video kasetleri gibi). "Mahkûmiyet karar› kesinleflinceye kadar her san›k suçsuz say›l›r." Suçsuza uzun süre tutukluluk uygulamak adalete ayk›r› olur. Tutukluluk yeni ça¤lar›n icad›d›r. Eski Yunan’da davan›n sonuçlanmas› beklenirdi. (bkz. Faruk Erem-Bir Ceza Avukat›n›n An›lar›) rgenekon davas›n›n san›klar› aras›nda bulunan Prof. Dr. Mehmet Haberal ile Mustafa Balbay yüzbinlerce seçmenin güvenine eriflmifl ve milletvekili seçilmifllerdir. Ayn› durumda olan alt› kifli daha oldu¤u biliniyor. Bu kifliler T.B.M.M. kürsüsünden "and" içemiyorlar. Milletten ald›klar› vekillik görevini yapam›yorlar. Masum olduklar› halde "tutuklular." Aday olmalar›na olumlu oy verdi¤im için acaba suçlu ben miyim? Karars›zl›k kötü bir fley... Vicdan azab› da öyle •
E
15
BD fiUBAT 2012
22.11.2011 tarihli Silivri'deki 2. Ergenekon davas›n›n görüldü¤ü Duruflmas›'nda ‹nönü Üniversitesi eski rektörü ve Baflkent Üniversitesi ö¤retim üyesi Prof. Dr. Fatih Hilmio¤lu'nun savunmas›, Hipokrat yeminine de sadakatinin bir kan›t› olarak hukuk ve t›p arflivlerinde, siyasal tarihte ve insan belleklerinde hak etti¤i yeri alm›flt›r. Prof. Dr. Fatih Hilmio¤lu'nun "karar verici hakimler" karfl›s›nda yapt›¤› "savunma biçimli, ders özlü" bu konuflmas›n›, mesleklerine bir katk› sa¤layabilir inanc›m›zla, yaln›zca hukukçular›n de¤il, kiflisel korkular› nedeniyle görüfllerini aç›klama görevlerini yerine getiremeyen akademisyenlerin de dikkatlerine sunuyoruz. Bütün Dünya
Prof. Dr. Fatih Hilmio¤lu savunmas›yla bir insanl›k dersi verdi...
"ADALET ‹NSANLARI ÖLDÜRÜR MÜ HAK‹M BEYLER?" "Say›n Baflkan, Say›n Üyeler, Say›n Cumhuriyet Savc›lar› Sizlere ve salondakilere sayg›lar sunarak konuflmama bafll›yorum. Say›n Baflkan, Savunmam ile ilgili konuflmama bafllamadan önce izninizle son yaflanan Kâflif Kozino¤lu'nun ölüm olay›na iliflkin olarak mesle¤imin gerektirdi¤i sorumluluk nedeniyle baz› aç›klamalarda bulunmak istiyorum. 16
BD fiUBAT 2012
Say›n Baflkan; Bundan önce yine mesle¤imle ilgili olarak yapm›fl oldu¤um bir konuflmada son olarak tahliye olan ve kendisini ilk kez burada tan›d›¤›m Mehmet Koral'›n bana göstermifl oldu¤u ve 20'ye ulaflan tansiyon de¤erlerini say›n heyetinize göstermifl ve bu yükseklikteki tansiyon de¤erlerinin t›bbi aç›dan iki sonucu olaca¤›n›, bun- Prof. Dr. Fatih Hilmio¤lu lardan birinin kalp enfarktüsü, di¤erinin ise beyin kanamas› ritm bozuklu¤u" olmas›na ra¤men ve oldu¤unu ve her iki durumun da ani cezaevinde a¤›r stres koflullar›nda olan ölümle sonuçlanabilece¤ini ifade bir baflka hasta, Mehmet Haberal' etmifltim. Bu nedenle bu tür hastalar›n d›r. Mehmet Haberal'›n da bu koflullar-
BU B‹L‹MSEL DE⁄ERLEND‹RME YAZILARININ DO⁄RULU⁄UNUN HEYET‹N‹ZCE D‹KKATE ALINMASI ‹Ç‹N MEHMET HABERAL’IN AKIBET‹N‹N DE KAfi‹F KOZ‹NO⁄LU G‹B‹ OLMASI MI GEREK‹R? ilgili uzman doktorlar›n oldu¤u bir merkezde birkaç haftal›k tedavi ile tansiyonlar›n›n kontrol alt›na al›nmas› gerekti¤ini arz etmifltim. Bu konuda sizleri bilimsel olarak inand›ramad›m. Ancak ismini bile ilk kez bu dava nedeniyle duydu¤um Kaflif Kozino¤lu'nun, 20'ye ulaflan yüksek tansiyon sonucu enfarktüs geçirerek yaflam›n› kaybetmesi, bu konuda daha önce söylediklerimin tümüyle bilimsel bir gerçe¤e dayand›¤›n› aç›kça göstermektedir. Benzer flekilde "ölümcül kalp
da 'yüksek ölüm riski' tafl›d›¤›n› söylemifltim. Ayr›ca dünyan›n en önemli t›p merkezlerinden biri olan Harvard Üniversitesi'nin Kardiyoloji Bölümü' nün bu konudaki bilimsel yay›n›n› da göstermifltim. Harvard Üniversitesi'nin bu konudaki bilimsel yay›n›n›n da say›n heyetinizce dikkate al›nmad›¤›n› üzüntüyle görmekteyim. Bu bilimsel de¤erlendirme yaz›lar›n›n do¤rulu¤unun heyetinizce dikkate al›nmas› için Mehmet Haberal'›n ak›betinin de Kaflif 17
BD fiUBAT 2012
Kozino¤lu gibi olmas› m› gerekir? Yine burada flahit oldu¤um bir baflka hasta Yusuf Erikel'dir. ‹lk kez burada tan›d›¤›m ve sizlerin meslektafl› da olan bu kifli, bir y›l boyunca flikâyetleri nedeniyle gitti¤i Silivri Devlet Hastanesi'nde grip vs. tan›lar› ile geçifltirilmifl ve geniz tümörü 6-7 cm çapa, yani bir portakal büyüklü¤üne erifltikten ve say›n mahkemenizin huzurunda kan kustuktan sonra ancak tahliye olabilmifltir. Kanserde erken teflhisin tedavide ne denli hayat kurtar›c› oldu¤unu art›k on yafl›ndaki çocuklar bile bilmektedir. Erken teflhis ve tedavi ile geniz kanserlerinde son derece iyi sonuçlar al›na-
laflt›¤›m›z Erol Manisal›'d›r. Tutuklanmadan üç dört sene önce, üç kez beyin felci, üç kez de kalp enfarktüsü geçiren hasta, ancak meme kanseri teflhisi konduktan sonra tahliye olabilmifltir. fiahit oldu¤um di¤er bir hasta ise ismini dahi ilk kez bu dava nedeniyle duydu¤um ve kendisini ilk kez, ayn› gün Cerrahpafla T›p Fakültesi Hastanesi'nden Silivri Devlet Hastanesi'ne sevk edildi¤imiz gün gördü¤üm Levent Ersöz' dür. Tahliye olsa bile y›l›n onbir (11) ay›n› hastanede geçirecek a¤›rl›kta hastal›klar›, bu yarg›lama sürecinde ak›betinin ne olaca¤›n› bilmek için
BU DAVA SÜREC‹NDE YAfiANAN HASTALIKLAR VE ÖLÜMLER, SANIKLARDA ASLINDA B‹R YARGILAMA SÜREC‹NDE DE⁄‹L B‹R RUS RULET‹ SÜREC‹NDE BULUNDUKLARI ‹ZLEN‹M‹ YARATMIfiTIR. bilirken, Yusuf Erikel' in hastal›¤›nda teflhisin gecikmesi nedeniyle hastal›k ilerleyerek vücudun di¤er k›s›mlar›na yay›lm›fl ve bu nedenle Yusuf Erikel, bu flans›n› kaybetmifltir. Art›k yaflam günleri say›l›d›r. Normal bir hukuk düzeninde bu durumun sorumlular› tespit edilir ve gere¤i yap›l›r. Ancak ben bugüne kadar bu konuda tek bir giriflimin dahi yap›ld›¤›n› duymad›m. Ülkemizde yafland›¤› iddia edilen ileri demokrasi bu mudur? fiahit oldu¤um di¤er bir kifli ise ilk tutukland›¤›m da ayn› ko¤uflu pay18
san›r›m hekim olmaya gerek yoktur. Say›n Baflkan; Bu dava sürecinde yaflanan hastal›klar ve ölümler, san›klarda asl›nda bir yarg›lama sürecinde de¤il bir Rus ruleti sürecinde bulunduklar› izlenimi yaratm›flt›r. San›klar kendilerine ve di¤er san›klara sessizce ve derin bir endifle ile gözleriyle sormaktad›r. fiimdi s›ra kimdedir? • Ölümcül ritm bozuklu¤u olan Mehmet Haberal'da m›? • Art›k yatalak hale gelmifl Levent Ersöz' de mi? • Kalp damarlar›ndaki t›kan›kl›k nedeniyle Hasan Atilla U¤ur'da m›?
BD fiUBAT 2012
• Yoksa cezaevi koflullar›nda her biri 1000 ton stres yükü alt›nda olan bir baflka san›kda m›? • Kimbilir belki de s›ra bendedir. Bütün bunlar›, • Bekleyerek görece¤iz, • Yaflayarak görece¤iz, • Ya da ölerek görece¤iz, Sonra da bütün bunlara adalet, diyece¤iz öyle mi? Adalet insanlar› öldürür mü hakim Beyler? Say›n Baflkan, Say›n Üyeler, Say›n Cumhuriyet Savc›lar›, Lütfen biraz düflününüz, bu dava s›ras›nda;
Burada bulunan san›klar aras›nda san›yorum alt› (6) hastane ile en çok say›da hastanede bulunan kiflilerden biriyim. Yatt›¤›m bütün hastanelerde, meslektafllar›m›n yüzlerinde, gözlerinde, tutum ve davran›fllar›nda ve hatta ses tonlar›ndaki korkuyu ve tedirginli¤i gördüm. Hangi hekim bu koflullar alt›nda mesle¤ini lay›¤› ile yapabilir ki. Belki de çok az bir k›sm›... Bir t›p akademisyeni olarak söylemek isterim ki; Bu davalar çerçevesinde yarg›lanan san›klarla ilgili hekimlerin kanaatleri, hastanelerin heyet raporlar› ve de özellikle Adli T›p Kurumu raporla-
BU DAVALAR ÇERÇEVES‹NDE YARGILANAN SANIKLARLA ‹LG‹L‹ HEK‹MLER‹N KANAATLER‹, HASTANELER‹N HEYET RAPORLARI VE ÖZELL‹KLE ADL‹ TIP KURUMU RAPORLARININ BU KORKU ‹KL‹M‹ ALTINDA B‹L‹MSEL GEÇERL‹L‹⁄‹ ARTIK KALMAMIfiTIR. • Onurlar›na yediremeyerek intihar edenleri, • Onurlar›na yediremeyerek hastalan›p ölenleri, • Ruh sa¤l›¤›n› kaybedenleri, • Beyin kanamas›, kalp enfarktüsü geçirenleri, • Kanser olanlar›, • Ölümü bekleyenleri ve ölenleri düflününüz. Ve yine yarat›lan bu korku ikliminde meslektafllar›m›n hekimlik mesle¤ini korkmadan ve özgür bir flekilde yapamad›klar›n› düflününüz. Hekimlerin bu duruma gelmesinde hangi koflullar›n neden oldu¤unu düflününüz.
r›n›n bu korku iklimi alt›nda bilimsel geçerlili¤i art›k kalmam›flt›r. Art›k bilimsel bir de¤er tafl›mayan bu kanaat ve raporlar›n hukuki bir de¤er tafl›d›¤›n› iddia etmek, hukukun bilimsel bir temele dayanmad›¤›n› iddia etmekle efl anlaml›d›r. Say›n Baflkan, Bilindi¤i üzere bir insan için en kutsal hak, "Yaflam Hakk›"d›r, "Yaflama Hakk›"d›r. Ve bir insan için en yüce de¤er de "Özgürlük"tür. Özgür ve demokratik bir hukuk devletinde insanlar›n en kutsal hakk› olan "Yaflama Hakk›" n›n mesleki 19
BD fiUBAT 2012
...SANIKLARIN BEY‹N KANAMASI, KALP ENFARKTÜSÜ GEÇ‹RMES‹NE, KANSER OLMASINA VE N‹HAYET ÖLÜMLER‹NE fiAH‹T OLDU⁄UMDA; ‹SYAN ED‹YORUM VE SADECE HEK‹ML‹⁄‹MDEN DE⁄‹L, ‹NSANLI⁄IMDAN DA UTANIYORUM. karfl›l›¤› hekimlik'tir. Bak›n›z bu konu ile ilgili olarak Amerika'da görev yapan dünya çap›ndaki Türk doktoru Prof. Dr. Mehmet Öz flöyle diyor: "En iyi hekim, hasta olan hekimdir. Çünkü en iyi empatiyi onlar yapar." Öte yandan yine özgür ve demokratik bir hukuk devletinde insanlar için en yüce de¤er olan "Özgürlük"ün mesleki karfl›l›¤› ise 'hakimlik' tir. Bak›n›z, bu konuyla ilgili olarak hukukçu akademisyen Prof. Dr. Adnan Güriz, Hukuk Felsefesi kitab›nda flöyle diyor: "Empati, yani karar verenin kendisini karar verilen yerine koymas›, hukukun etkinli¤i ve tarafs›zl›¤› bak›m›ndan önem tafl›maktad›r." Say›n Baflkan; hiçbir somut delile dayanmadan ve tümüyle ak›l ve mant›ktan uzak, hayali suçlamalar nedeniyle otuz ay› aflk›n bir süredir tutuklu olmam nedeniyle, ben yukar›dakilerden birisiyim. Birisi de sizlerin mes-
lektafl› olan iki profesörün söylediklerinden daha da öte flunu aç›kça ifade etmek isterim. "Empati yapamayanlar, hekimlik de hakimlik de yapamazlar, yapmamal›d›rlar!" Eminim ki her iki profesör de, bu yarg›lama sürecinde yaflananlara flahit olsalard›, benden farkl› düflünmezlerdi. Say›n Baflkan; bu yarg›lama esnas›nda sadece san›klar›n de¤il, san›k yak›nlar›n›n da beden ve ruh sa¤l›klar›n› nas›l kaybettiklerini gördü¤ümde veya bunlar› duydu¤umda san›klar›n beyin kanamas›, kalp enfarktüsü geçirmesine, kanser olmas›na ve nihayet ölümlerine flahit oldu¤umda; • ‹syan ediyorum ve • Sadece hekimli¤imden de¤il, insanl›¤›mdan da utan›yorum. Ancak benim t›bbi bilimsel aç›klamalar›m›n, say›n heyetinizce bir sivrisinek v›z›lt›s› kadar bile dikkate al›nmad›¤›n› görsem de, ben mesleki aç›dan sorumlulu¤umun gere¤ini yapmaya devam edece¤im. •
Bir ülkede adaletin varl›¤› kiflinin kendini özgürce ifade
etmesinden anlafl›l›r. Bir ülkede adaletsizli¤in varl›¤› ise kiflilerin bafl›na buyruk davran›fl›ndan anlafl›l›r. -Konfüçyüs ‹nsanl›¤›n en güzel görevi adalet da¤›tmas›d›r. -Voltaire 20
N
ilgül Do¤an bu kitab›nda asl›nda bir ailenin yaflam öyküsünü, yaflanan mutluluklar› ve çekilen çileleri anlat›yor. Bu kitap, Türkiye Cumhuriyeti'nin kimlerin elinde nerelere nas›l sürüklendi¤inin k›sac›k bir özeti. Bu kitaptan herkesin alaca¤› dersler var. Siviller, askerler, aileler ve özellikle onlar› ›srarla içeride tutan hâkim ve savc›lar bu kitab› mutlaka okumal›… Yani bu kitap bir yan›yla Çetin Do¤an kitab›, öteki yan›yla ise bir ibret belgesi.” Emin Çölaflan
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
BD fiUBAT 2012
fiükran Soner’in 31.12.2011 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde Yay›mlanan Yaz›s›
Silivri’den Bir T›p Adam›n›n Feryad› (...) Silivri yarg›lamalar› do¤ru dürüst izlenip medyada haber konusu yap›lmad›¤›ndan hepimizin atlad›¤›, asl›nda kendisinin de yaflamsal sa¤l›k sorunlar› olan, y›llard›r çok olumsuz koflullarda tutuklu, tedavisi yap›lmayan ‹nönü Üniversitesi’nin eski rektörü Fatih Hilmio¤lu’nun 22 Kas›m tarihli savunmas›ndan...
H
ilmio¤lu mesle¤inin gerek-
tirdi¤i sorumlulukla, cezaevinde yaflanan Kaflif Kozino¤lu’nun ölüm olay›na iliflkin mesle¤inin gerektirdi¤i sorumlulukla baz› aç›klamalarda bulunuyor. Daha önce de cezaevinde tutuklu olan hastalar üzerinden yinelenen 20’ye ulaflan tansiyon de¤erlerinin t›bbi aç›dan iki sonucu olaca¤›na iliflkin mahkemeye uyar› yapt›¤›n› an›msat›yor. Birinin kalp enfarktüsü, di¤erinin ise beyin kanamas› oldu¤unu, her iki durumda ani ölümle sonuçlanabilece¤inin alt›n› çiziyor. Bu nedenle bu türden hastalar›n uzman doktorlar›n oldu¤u merkezlerde birkaç haftal›k tedavi, tansiyon kontrolünden geçirilmelerinin zorun-
22
lulu¤una iflaret ediyor. Bilimsel olarak mahkeme heyetini inand›ramad›¤› bu gerçe¤in, ad›n› ilk kez bu dava nedeniyle duydu¤u Kaflif Kozino¤lu’nun, 20’ye ulaflan yüksek tansiyon sonucu enfarktüs geçirerek yaflam›n› kaybetmesiyle kan›tland›¤›n› vurguluyor. “Benzer flekilde ‘ölümcül kalp ritim bozuklu¤u’ olmas›na ra¤men, cezaevinde a¤›r stres koflullar›nda olan bir baflka hasta, Mehmet Haberal’d›r. Mehmet Haberal’›n da bu koflullarda yüksek ölüm riski tafl›d›¤›n› söylemifltim. Harvard Üniversitesi kardiyoloji bölümünün bu konudaki bilimsel yay›n›n› da göstermifltim. Say›n heyetinizce dikkate al›nmas› için Mehmet
BD fiUBAT 2012
Haberal’›n da ak›betinin Kaflif KozinYine ismini ilk kez bu dava nedeo¤lu gibi olmas› m› gerekir?” sorusunu niyle duydu¤um, ayn› gün Cerrahpafla yöneltiyor... T›p Fakültesi Hastanesi’nden Silivri *** Devlet Hastanesi’ne sevk edildi¤imde onra a¤›r sa¤l›k sorunlar› olup, gördü¤üm Levent Ersöz’dür. Tahliye göz göre göre tedavileri yap›l- olsa bile y›l›n on bir ay›n› hastanede mayan, yaflam haklar› ile oyna- geçirecek a¤›rl›kta hastal›klar›yla, bu nanlardan kimi örnekleri daha ekliyor. yarg›lama sürecinde ak›betinin ne “Yine burada flahit oldu¤um, ilk olaca¤›n› bilmek için san›r›m hekim kez burada tan›d›¤›m bir baflka hasta olmaya gerek yoktur. Yusuf Erikel’dir. Sizlerin meslektafl› Bu dava sürecinde yaflanan hastaolan bu kifli, bir y›l boyunca flikâyetleri l›klar ve ölümler, san›klarda asl›nda nedeniyle gitti¤i Silivri Devlet Hastanesi’nde grip fiimdi s›ra kimdedir? vs. tan›lar›yla geçifltirilÖlümcül ritim bozuklu¤u mifl, geniz tümörü 6-7 cm. çapa, yani bir portakal bü- olan Mehmet Haberal’da yüklü¤üne erifltikten, sam›? Art›k yatalak hale y›n mahkemenizde kan gelmifl Levent Ersöz’de kustuktan sonra ancak tahliye olabilmifltir. Kan- mi? Kalp damarlar›ndaki serde erken teflhisin kurtat›kan›kl›k nedeniyle r›c› oldu¤unu çocuklar bile bilmektedir. Geniz kan- Hasan Atilla U¤ur’da m›? serinde son derece iyi sonuçlar al›nabilirken Yusuf Erikel’in bir yarg›lama sürecinde de¤il bir Rus hastal›¤›nda teflhisin gecikmesi nedeni ruleti sürecinde bulunduklar› izlenimi ile hastal›k vücudun di¤er k›s›mlar›na yaratm›flt›r. San›klar kendilerine ve ilerlemifl, Erikel bu flans›n› kaybetmifl- di¤er san›klara sessizce ve derin bir tir. Art›k yaflam günleri say›l›d›r. Nor- endifle ile, gözleriyle sormaktad›r. mal bir hukuk düzeninde bu durumun sorumlular› tespit edilir, gere¤i yap›l›r. imdi s›ra kimdedir? Ölümcül Bugüne kadar bu do¤rultuda bir giriritim bozuklu¤u olan Mehmet flim duymad›m. Ülkemizde yafland›¤› Haberal’da m›? Art›k yatalak iddia edilen ileri demokrasi bu mudur? hale gelmifl Levent Ersöz’de fiahit oldu¤um bir di¤er kifli, ayn› mi? Kalp damarlar›ndaki t›kan›kl›k ko¤uflu paylaflt›¤›m Erol Manisal›’d›r. nedeniyle Hasan Atilla U¤ur’da m›? Tutuklanmadan önce 3 kez beyin felci, Her biri bin ton stres yükü alt›nda 3 kez kalp enfarktüsü geçiren hasta, olan bir baflka san›kta m›? Kim bilir ancak meme kanseri teflhisi konulduk- belki de s›ra bendedir. tan sonra tahliye olabilmifltir. Bekleyerek görece¤iz...” •
S
fi
23
BD fiUBAT 2012
Ali Sirmen’in 13.01.2012 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde Yay›mlanan Yaz›s›
‹flin Özü:
Adil Yarg› Al›nt›, Melih Afl›k’›n "Aç›k Penceresi’nden" dostum Fahrettin Fidan’dan: "Bülent Ar›nç, ‘Tutuklu milletvekilleri b›rak›ls›n’ demifl. Allah Allah! B›rak o zaman!" ahrettin’i kutlar›m, bu çar-
F
p›kl›k, ancak bu kadar veciz ifade edilebilirdi. Ar›nç, Erdo¤an, Gül, tutuklama sürelerinin uzunlu¤undan yak›n›yorlar. ‹nsan›n ç›ld›ras› geliyor! Oralar yak›nma de¤il, icra makam›. Fahrettin’in dedi¤i gibi, “düzelt o zaman!” Bu istemde bulunurken kimi ayr›nt›lar› ve de konunun özünü gözden kaç›rmayal›m. Önce belirtelim. Bugünkü uygulamalara temel oluflturan yasalar› AKP kabul etmifltir. O düzenlemeler yap›l›rken uyar›ld›klar›na göre, onlar›n yak›nmaya 24
haklar› yok. Tutuklama kurumu “Katalog suçlar” düzenlemesiyle daha da otomati¤e ba¤land›. Burada kaç kez ›srarla vurgulad›k, bir kez daha belirtelim, uzun tutukluluk süreleri, tutuklamay› yapan hâkime de köstek olmaktad›r. Y›llar süren tutuklulu¤a karar veren hâkimlerin, hükme giderken “tutuklulu¤un hesab›n› nas›l veririm” diye düflünmemesi mümkün mü? Evet, uzun tutukluluk kararlar›, onu veren hâkimin de nihai karar›n› etkiliyor. Yani siz flimdi Ergenekon veya baflka bir davada bu kadar uzun tutukluluklardan sonra, bunu çekenler hak-
BD fiUBAT 2012
k›nda beraat kararlar›n›n verilmesi kolay m› san›yorsunuz? *** Ne yaz›k ki, olay›n bu yan› pek düflünülmüyor, toplum hakl› olarak sanki kendi tutukluymufl duygusuna kap›l›yor. Yaflad›m, bilirim, tutuklulukta ilk hedef o halin kalkmas›d›r, gerisi sonra düflünülür. fiimdi toplumda da ayn› psikoloji egemen. Uzun tutukluluklar, toplum vicdan›nda o kadar büyük tepki yaratt› ki, yukar›da belirtti¤im gibi, kendi yasal düzenlemeleriyle uygulamaya yol açanlar bile flimdi uygulamadan flikâyetçi görünüyorlar. ‹çtenliklerine inanm›yorum. Aksi olsayd›, yak›nmak yerine düzeltirlerdi. Neyse, flimdi güya düzeltip tutukluluk sürelerini k›salt›yor, daha do¤rusu, yarg› sürecini h›zland›rma yolunu tutuyorlar. Yarg› sürecinin h›zland›r›lmas› kuflkusuz yerinde bir giriflim. Ama sütten a¤z› yanan›n yo¤urdu üfleyerek yemesi gibi ben de bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim. ‹ster misiniz flimdi yarg› sürecini h›zland›r›yoruz derken, bu kez de tutuklu san›klar› h›zl›, ama adil olmayan bir yarg›lamayla keyfi mahkûmiyetlere çarpt›r›versinler? *** Onun için meselenin özünü ortaya do¤ru koyal›m: Sorunun özü adil yarg›d›r. Uzun tutukluluk sürelerine de Özel Yetkili A¤›r Ceza Mahkemelerine de adil yarg›yla ba¤daflmad›¤› için karfl›y›z.
Konu ne tek bafl›na tutukluluk süreleridir ne de Özel Yetkili A¤›r Ceza Mahkemeleri... Özel Yetkili A¤›r Ceza Mahkemeleri ve uzun tutukluluklar olmasa bile, yarg› ba¤›ms›zl›¤› yoksa adil yarg› yine olamaz. Konu ne tek bafl›na tutukluluk süreleridir ne de Özel Yetkili A¤›r Ceza Mahkemeleri... Özel Yetkili A¤›r Ceza Mahkemeleri ve uzun tutukluluklar olmasa bile, yarg› ba¤›ms›zl›¤› yoksa adil yarg› yine olamaz. Ortada tutukluluk olmasa da yarg› süreci çabuklaflt›r›lsa da adil yarg› aç›s›ndan kamu vicdan›n› yaralayan kararlar ç›kabilir. Do¤u Perinçek’in salt savunmalar›ndan dolay› 16.5 y›l hapis cezas›na çarpt›r›lmas›n› kamu vicdan› adil yarg› olarak kabul edip içine sindiriyor mu? Ne dersiniz? Görülüyor ki, sorun yaln›z tutukluluk hali, yarg› sürecinin h›zland›r›lmas› de¤ildir. Sorunun özü adil yarg›d›r. Yarg› ba¤›ms›z olmad›kça adil de olamaz. Aman dikkat! • 25
BD fiUBAT 2012
Taha Akyol’un 12-01-2012 Tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Yay›mlanan Yaz›s›
Lam› cimi yok B aflbakan Yard›mc›s› Bü-
lent Ar›nç, özellikle Mustafa Balbay’› kastederek, tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmesini savunuyor. O kadar emin konufluyor ki, “‹çerideyken seçilmifl olmas› onun derhal tahliye edilmesini gerektirir. Bunun lam› cimi yok’’ diyor. Do¤ru söylüyor. Benim de öteden beri savundu¤um tezdir: Milli irade taraf›ndan milletvekili seçilen bir kimseyi tutuklu bulundurmak yarg›n›n yasamaya müdahalesidir! Çünkü milletvekili Meclis’te konuflacakt›r, kanun teklifi verecektir, kanunlar›n lehinde, aleyhinde oy kullanacakt›r. Tutuklu kald›¤› zaman bu yasama görevlerini yapamaz. Tutuklulu¤un devam› bu yüzden kuvvetler ayr›l›¤› ilkesine ayk›r›d›r.
26
Ancak çok istinai ve a¤›r zorunluluk varsa tutukluluk devam edebilir. Benden yana adalet! Bizde yayg›n tutuklama gerekçesi “kaçma” ve “delilleri karartma” ihtimalidir. Terör örgütü üyeli¤inden yarg›lan›rken seçildi¤i için tahliye edilen BDP’li Sabahat Tuncer kaçmad› da, Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, Engin Alan m› kaçacak?! Toplanmam›fl hangi delil kald› ki, karartacaklar?! Milletvekili seçilen KCK tutuklular› m›? Terör eylemi için emir vermek, bomba saklamak falan gibi terörle do¤rudan iliflkisi olanlar d›fl›nda milletvekili seçilmifl KCK san›klar› da tahliye edilmelidir. Hukukun “tarafs›z hakem” olabilmesi için, ilgililerin siyasi pozisyonu-
BD fiUBAT 2012
na göre de¤il, adalet ilkelerine göre yorum. Hiçbir politikac› buna cesaret edemez, hiçbir hâkim böyle bir fleye bakmak flartt›r. Unutmayal›m, “benden yana ada- boyun e¤mez... Bu bak›mdan Kemal K›l›çdaro¤let” demek, benim zalim olmam delu’nun yarg› hakk›nda burada tekrarlamektir! Adalet yarg›n›n tarafs›zl›¤›yla mak bile istemedi¤im sözlerini yanl›fl mümkündür. Atatürkçü yarg›, sa¤c›, buluyorum. Yarg› elefltirilmeli, ama solcu yarg› olamaz. Yarg›n›n tarafs›z- dikkatli bir dille. l›¤› ancak evrensel hukuk ilkelerinin uygulanmas›yla gerçekleflir. Halbuki Savc› ve hâkimler Fakat savc› ve hâkimler de düflünTürkiye’de tutuklamalar konusunda kantar›n topuzunun kaç›r›ld›¤›n›n melidir: Ülkenin yaflamakta oldu¤u kan›t›, A‹HM kararlar›d›r. Dün Sedat siyasi gerilimlerde, kendilerinin “ölçüErgin yazd›, Thomas Hammarberg gibi Terör örgütü üyeli¤inden sayg›n hukukyarg›lan›rken seçildi¤i için tahliye edilen çular›n raporlar›d›r. BDP’li Sabahat Tuncer Hakl› dava, haks›z tutuklama
kaçmad› da, Mustafa Balbay, Mehmet Haberal, Engin Alan m› kaçacak?!
Türkiye’de 2003’ten itibaren ciddi darbe çal›flmalar›, hukuki anlamda “haz›rl›k eylemleri” yap›lm›flt›r. Bu konuda “kuvvetli flüphe” do¤uran bulgular 2009’a kadar uzanmaktad›r. Elbette soruflturmalar aç›lacak, fiillerin a¤›rl›¤›na ve delil durumuna göre tutuklamalar yap›lacakt›r. Sorun ölçünün kaç›r›lmas›d›r. Tutuklamalarda afl›r›ya gidilmifltir. Kantar›n topuzunun kaç›r›lmas›, aç›lan davalardaki hakl›l›¤a da gölge düflürmekte, davalara itibar kaybettirmektedir. Savc› ve hâkimlerin emir alarak böyle davrand›klar›n› asla kabul etmi-
lü” olmayan tutuklama ve tutuklulu¤u sürdürme kararlar›n›n da vebali vard›r! Bu ülkenin kanayan bir terör sorunu var... Bu ülke dört partinin uzlaflmas›yla anayasa yapmak zorunda... Bu ülkede herkesin adalete, adaletin de güvenilir olmaya ihtiyac› var. Kamuoyunda her taraftan elefltiri çeken baz› tutuklular hakk›nda tahliye karar› vermek hem adaletin gere¤idir, hem ülkede “toplumsal huzur”un gere¤idir. Vallahi lam› cimi yok bunun. • 27
BD fiUBAT 2012
Sedat Ergin’in 12-01-2012 Tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Yay›mlanan Yaz›s›
Avrupa’dan hâkim ve savc›lara a¤›r elefltiriler
A
Avrupa Konseyi ‹nsan Haklar› Ko-
miseri Thomas Hammarberg’ün raporu “Türkiye’de Adalet Yönetimi ve ‹nsan Haklar›n›n Korunmas›” bafll›¤›n› tafl›yor. ‹sveçli komiser, bu bafll›¤› koyduktan sonra ana tespit olarak adalet yönetimine iliflkin uzun süredir devam eden birçok sorunun “Türk halk›n›n insan haklar›ndan yararlanmas›n› olumsuz yönde etkiledi¤i” yolundaki görüflünü belirtiyor. Buna ek olarak, bu sorunlar›n “adalet sisteminin etkinli¤i, ba¤›ms›zl›¤› ve tarafs›zl›¤›na iliflkin alg›y› olumsuz yönde etkiledi¤ini” de vurguluyor komiser.
‹NCELEMEDEN TUTUKLUYORLAR
Raporun en çarp›c› taraflar›ndan biri, Hammarberg’ün hâkim ve savc›lar hakk›nda sözünü sak›nma ihtiyac› duymadan son derece elefltirel tespitler yapmas›d›r. Bu tespitlerdeki uygulamalara bak›ld›¤›nda, elefltirilerin daha 28
çok özel yetkili mahkemelerde görev yapan hâkim ve savc›lara yöneldi¤ini söylemek hata olmaz. Bu elefltirilerin önemli bir bölümü, tutukluluk kararlar›n›n s›kl›¤› ve uzun tutukluluk sürelerini konu al›yor. Hammarberg, çok aç›k bir ifade ile “kanuna ayk›r› tutukluluklar”dan söz ediyor. ‹nsan Haklar› Komiseri’nin raporunda sorunlu alanlardan birine “Uzun Tutukluluk Kararlar›nda Hatal› Muhakeme” bafll›¤›n› koymufl olmas› bile ciddi bir muhakeme sorunu gördü¤üne iflaret ediyor. Muhakeme hatas›n› nerede görüyor? Hammarberg’e göre sorunun bir boyutu, 5271 say›l› Ceza Muhakemesi Kanunu’nun tutuklamay› düzenleyen 100’üncü maddesinin üçüncü f›kras›ndaki katalog suçlar›n yorumlanma flekliyle ilgilidir. Komiser, yasada tutuklama için “sa¤lam nedenler olmas›” koflulunun da arand›¤›na dikkat çekiyor. Peki bu koflul karfl›lan›yor mu? Komiser, flöyle diyor:
BD fiUBAT 2012
“Ancak birçok Türk hâkiminin sadece iddia edilen suçun bu listenin kapsam›nda olup olmad›¤›na bakarak ve geri kalan tutukluluk koflullar›n› ayr›nt›l› bir flekilde incelemeden tutuklulu¤a izin verdi¤i görülmektedir” KARARLAR OTOMAT‹K ALINIYOR
Hammarberg’ü bu kanaate götüren, yaln›zca geçen ekim ay›nda yapt›¤› Ankara gezisinde ald›¤› izlenimler de¤ildir. Komiser, bu tespitini önemli ölçüde A‹HM’nin bu konudaki “yo¤un içtihad›”na dayand›r›yor. Hammarberg, Türk mahkemelerinin tutukluluk süresini uzat›rken, yeterli bir neden göstermeden “suçun niteli¤ine, kan›tlar›n durumuna ve dosyan›n içeri¤ine istinaden” fleklinde basmakal›p ifadeler kulland›¤›n›, bunun sonucu Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’nin 5. maddesinin 3’üncü f›kras›n›n “defalarca ihlal edildi¤ini” vurguluyor. Hammarberg’ün flikâyeti A‹HM’nin bu sorunu tan›mlam›fl olmas›na ra¤men uygulamada sorunun devam ediyor olmas›d›r. Elefltirilerini flöyle sürdürüyor: “Birçok davada hâkimlerin, verdikleri kararda flüphenin tam nedenlerini belirtmedikleri, adaletten kaçmaya ya da adalete müdahale riskine iliflkin spesifik delilleri de¤erlendirmedikleri ve savunman›n dikkatlerine sunabildi¤i herhangi bir karfl› nedeni nadiren kabul ettikleri görülmektedir. Türk yarg› mensuplar›n›n aktard›klar› dahil, komisere verilen bilgiye göre, özellikle tutuklulu¤u uzatma kararlar›n›n neredeyse otomatik olarak al›nd›¤›, hâkimlerin bu konudaki taleplerin ço¤unu dava dosyas›n› detayl› olarak
incelemeden onaylad›¤› görülmektedir”. Komiserin bir di¤er tespiti, baz› hâkimlerin tutuklulu¤a yol açan nedenlere iliflkin usule uygun gerekçelendirmifl bir karardan kaç›nmalar›na gerekçe olarak “bunun davan›n esas›na iliflkin görüfllerini etkileyece¤ini, ihsas›-› rey oluflturabilece¤i” tezini öne sürmeleridir. Ancak, Hammarberg’e göre bu yorum A‹HM içtihad›yla uyumlu de¤ildir. LEHTE KANITLAR DE⁄ERLEND‹R‹LM‹YOR
Hammarberg, ayr›ca hâkimlerin iddianameleri incelemeden “otomatik olarak onaylad›klar›” yolundaki flüphelerini de aktar›yor. Baz› önemli davalarda iddianamelerin binlerce sayfay› geçti¤ini hat›rlatan Hammarberg, “hâkimlerin bu süre içinde metni de¤erlendirebilecek durumda olup olmad›klar›” hususunda “kayg›lar tafl›d›¤›n›” belirtiyor. Komiser, ayr›ca “hâkimlerin san›klar›n lehine olan kan›tlar› ve ya da tan›k aç›klamalar›n› dikkate almad›klar› yolunda ald›¤› bilgileri” de “not ediyor”. ‹ddianamelerin niteli¤i ve uzunlu¤u da Hammarberg aç›s›ndan kayg› konusudur. Bu konuda “‹ddianamelerin kalitesine dikkat edilmelidir” gibi bir ifadeye de yer veriyor Hammarberg. Sonuçta 2011 y›l›nda Avrupa’n›n insan haklar› alan›nda en sayg›n flahsiyetlerinden biri olan Hammarberg’ün Türkiye’deki hâkim ve savc›larla ilgili ancak k›sa bir özetini aktarabildi¤imiz bu elefltirileri neresinden bak›l›rsa bak›ls›n çok düflündürücü bir durumdur.• 29
BD fiUBAT 2012
Y›lmaz Özdil’in 13- 01 - 2012 Tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Yay›mlanan Yaz›s›
Lan’g›r lungur “Bir günlük adalet... 60 y›ll›k ibadetten faziletlidir” Hazreti Muhammed Bir kifliye yap›lan haks›zl›k, tüm topluma yap›lan tehdittir” Montesquieu... “Adalet kutup y›ld›z› gibi yerinde durur, geriye kalan her fley onun etraf›nda döner” Konfüçyus... “Adalet devletten gelmeli” Aristo... “Adalet olmadan düzen olmaz” Camus... “Adaletsizli¤i iflleyen, çekenden sefildir” Eflatun... “Hükümdar köylüden haks›z yere yumurta al›rsa, adamlar› bütün tavuklar› al›r” Sadi... “Yasama yürütme yarg› iç içe geçmiflse, anayasa yok demektir” Rousseau... “Adalet ortadan kalkarsa, insana de¤er verecek hiçbir fley kalmaz” Kant... “Adaletsiz güç, zalimdir” Pascal... “Özgürlü¤ün tek yolu hukuktur” Çiçero... “‹flkencenin en kötüsü, yasayla yap›lan›d›r” Bacon... “Haks›zl›k yap›p, herkesle birlikte olmaktansa, adaletli davran›p, tek bafl›na kalmak daha iyidir” Gandhi... “Demokrasi, kamu makamlar›n›n hukuka uymak yükümlülü¤ünü ve adaletin yans›z flekilde da¤›t›lmas›n› zorunlu k›lar” Paris fiart›...“Hukuk, ancak kaybetti¤imizi anlad›¤›m›z zaman de¤erinin fark›na 30
vard›¤›m›z sa¤l›k gibidir” Calamanderi... “Adalet mülkün temelidir” Nizamülmülk... “Kral olmas›na kral›m, bundan kuflku yok ama, her akl›ma geleni yapamam ya” 2’nci Ferdinand... “Medeniyetin ilk flart› adalettir” Freud... “Adalet kanunlarla sa¤lanamaz, adalet insan ruhundad›r” Whitman...“Adaleti geciktirmeyece¤iz” Magna Carta... “Yarg›çlar›n nihai hakem oldu¤unu düflünmek, tehlikeli bir doktrindir, despotizme götürür” Thomas Jefferson... “Adalet bütün ahlaki görevlerin toplam›d›r” William Godwin... “‹nsan›n, adil yasalara itaat etme gibi yasal ve ahlaki sorumlulu¤u vard›r, ayn› flekilde, adil olmayan yasalara itaat etmeme gibi sorumlulu¤u da olmal›d›r” Martin Luther King... “Adaletsizli¤i engelleyecek gücünüzün olmad›¤› zamanlar olabilir, fakat, itiraz etmeyi beceremedi¤iniz bir zaman asla olmamal›” Elie Wiesel. * “Bana ne lan, git savc›ya söyle, ats›n içeri” Burhan Kuzu •
FIRÇALAYARAK Serdar Günbilen
31
Ö
rümcek kafal›lar›n ördü¤ü bir a¤a yap›fl›p kalmayan ve yem olmak istemeyen genç bir adam›n, Taylan Özbay’›n ”ci¤erler dolusu” hayk›r›fllar›ndan oluflan bir kitap... ‹çten, namuslu ve bir çocu¤un gözbebekleri kadar masum... Ak›p giden zamana inat... Yozlaflmaya, da¤›lmaya, bozguna inat... Genç bir adam›n sessiz 盤l›klar› var bu ”yaz›l› bellekte”... Mustafa Mutlu / Gazeteci-Yazar
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
SPORUN DÜNYASI Metin Gören
Bir Yanl›fll›k Olmal›
Yirmibir y›l önce, Trabzonspor ile Avrupa Kupas› karfl›laflmas› için Fransa'n›n Lyon kentine gitti¤imde, Ermeni as›ll› Frans›z flark›c› Charles Aznavour da, kentin her yerinde sözde Ermeni soyk›r›m›n› anlat›yordu.
K
Kald›¤›m›z otelin görevlileri ise
Aznavour'un 1970 y›l›nda besteledi¤i She adl› parças›n›, aralar›nda Türklerin de bulundu¤u müflterilerine istek üzerine sürekli çal›yordu. She'nin, unutulmaz sözlerini m›r›ldanarak müflterilerine hizmet veren resepsiyon görevlisi, Cezayir as›ll› Ahmet Hatem de kafilede bulunanlar› nazik bir
flekilde uyar›yordu: “Buras› Ermenilerin yo¤un oldu¤u bir kenttir. Lütfen d›flar›ya ç›kmay›n. Çünkü Türklere karfl› büyük bir kin var. Ermeni yetkililer de bunu sürekli körüklüyorlar.” Lyon Kulübü’nün o zamanki baflkan› Hanry Petüe, yan›na Aznavour'u alarak taraftarlarla yapt›¤› özel toplan33
BD fiUBAT 2012
Charles Aznavour sözde soyk›r›m› anlatarak, do¤mad›¤› ve hiç yaflamad›¤› Ermenistan'a kendine özgü yöntemle insanl›k d›fl› hizmet sunuyordu.
t›larda, karfl›laflmay› bir çeflit intikam flekline dönüfltüren tümcelerl alevlendiriyor, baflta flark›c›n›n atalar› olmak üzere, binlerce Ermeni’nin Türkler taraf›ndan soyk›r›mla yok edildi¤ini, sözcük oyunlar›yla ve önceden düzenlenmifl yalan içerikli kurgularla söylemlere dönüfltürüyordu. Tüm bunlara karfl›n, o güne dek izledi¤im en büyük ve en heyecan verici futbol karfl›laflmas›nda Trabzonspor, güçlü rakibi Ermeni lobilerince araç olarak kullan›lan Lyon tak›m›n› sahas›nda 4 -3 yenerek adeta bir destan yaz›yordu. Bu olaydan 13 y›l önce, Türk doktoru Mehmet Haberal da ilk böbrek naklini gerçeklefltirerek, t›p alan›nda harikalar yarat›yordu. Ermeni as›ll› Frans›z flark›c› Charles Aznavour'un, bu ola¤anüstü baflar›dan sekiz y›l önce bestelenen She adl› flark›s› da, ülkemiz dahil tüm dünyada sat›fl rekorlar› k›r›yordu. 2002 y›l›nda, annesi Adapazar› do¤umlu Aznavour bofl durmuyor, sözde soyk›r›m› yans›tan “Türk 34
mezalimi”ni öne ç›karan Ararat filminde önemli bir rol üstlenerek, senaryo ve üstlendi¤i rol gere¤i geçmiflimize galiz küfürler ederek rol yap›yordu. Diplomatlar›m›z› ac›mas›zca öldüren tafleron Asala'n›n en büyük mali destekçilerinden biri oldu¤u öne sürülen Türk düflman› Aznavour, bu denli gözü dönmüfl hedeflerin pefli s›ra giderken, ayn› y›llarda, profesör Haberal da, yads›namaz insansal hizmetleriyle, umutsuz canlara hayat veriyor, Sedat Simavi Ödülü baflta olmak üzere onlarca ödül kazan›yordu. 2009 y›l›nda önce Ermenistan'›n ‹sviçre Büyükelçisi, ayn› y›l içinde, ayn› ülkenin Birleflmifl Milletler daimi delegesi görevlerine atanan, sanatc› kimli¤inin yan› s›ra, diplomatik kariyeriyle de öfke kusan Aznavour, Türk spor kafilelerinin yurt d›fl› seyahatlerini bir dedektif gibi izleyerek, sporcular›m›z›n bulundu¤u ülkelerin kentlerinde, genifl kapsaml› organizasyonlarla sözde soyk›r›m› anlatarak, do¤mad›¤› ve hiç yaflamad›¤› Ermenistan'a kendine özgü yöntemle insanl›k d›fl› hizmet sunuyordu. Aznavour'un diplomatik trendi yakalad›¤› y›l›n, yani 2009 'un 13 Nisan Pazartesi günü Ankara’da, inan›lmas› olanaks›z bir olay oluyor, dünya çap›nda bilim adam›m›z Mehmet Haberal sabah›n erken saatlerinde evi bas›larak göz alt›na al›n›yor, sonra da tutuklan›yordu. Prof. Haberal, gençlik, delikanl›l›k
BD fiUBAT 2012
ve yetiflme dönemlerini yaflad›¤›, ailesinin yerleflti¤i Zonguldak’›n, bir dönem Türk Futbolu'na damgas›n› vuran Zonguldakspor tak›m›n›n yeniden o eski görkemli günlerine dönmesine olanak sa¤layacak planlar, programlar›n› tamamlam›fl, bu konuda yap›lmas› gerekli tüm ifllemleri yaflama geçirmeye haz›rlan›yordu. Bölgenin atletizm sporuna uygun potansiyeli, kömür iflçilerinin spora yatk›n çocuklar› ve herfleyden önce sa¤l›k sorunlar›yla ilgili dosya birikimlerine yo¤unlaflt›¤› o günlerde, apar topar götürdüler bu hayat kurtaran insan›. O günlerden bugüne tam bin gün geçti. 8 Ocak 2012 günü, Haberal'›n demir parmakl›klar arkas›ndaki bininci günüydü. Bu tarihi belle¤ime kaz›d›m. Bunu biliyorum. Ermeni as›ll› Frans›z
sanatç› varsa... Öte yanda, ülkesi için can›n› ortaya koyan bir t›p dehas› Prof. Dr. Mehmet Haberal parmakl›klar arkas›ndan “Suçum ne?” diye hayk›r›yorsa... Bu iflde bir yanl›fll›k olmal›.
P
Pascal Nouma’y› bilirsiniz. Onu, 1993 y›l›nda Fransa’da yap›lan Akdeniz Oyunlar›'ndan tan›r›m. Ülkesinin U21 tak›m›nda oynuyordu. Dünyan›n en iyi oyuncular›ndan biri olan Zidane ve Thuram da tak›m arkadafllar›yd›. Ayn› kategorideki Milli Tak›m›m›z onlar› eze eze yenmiflti. Fatih Terim'in teknik direktörlü¤ündeki oyun alan›na ç›kan futbolcular›m›z, fl›mar›k Frans›z'lara unutamayacaklar› bir futbol dersi vermiflti. Bir da¤ kasabas›nda, gözlerden ›rak ve futbol oyun kurallar›n›n katledildi¤i bir karfl›laflma oyna-
Öte yanda, ülkesi için can›n› ortaya koyan bir t›p dehas› Prof. Dr. Mehmet Haberal parmakl›klar arkas›ndan "Suçum ne?" diye hayk›r›yorsa... Bu iflte bir yanl›fll›k olmal›. flark›c› Charles Aznavour'›n, “Türklerden intikam alma yemininin” kaç›nc› y›l›, kaç›nc› ay›, haftas›, ya da günüdür, bilmiyorum. Ayr›ca hiç de umurumda de¤il. Bildi¤im tek fley, Aznavour'un bestelerinin, hâlâ bu ülkede çal›nmas›, dinlenmesidir. Kimine göre; müzik uluslararas› bir olgudur. Siyaset müzikle özdeflleflemez. Ancak, bir yanda s›n›rlayamad›¤› öfkesi uluslararas› nezaket boyutlar›n› çoktan geçmifl, kin kusan Ermeni as›ll› bir
m›flt›k 1993 y›l›nda... Hakan fiükür, Sergen, Tugay baflta olmak üzere futbolcular›m›z›n tümü, o gün harikalar yaratm›fllard›. O tak›m daha sonra rakiplerini birer birer yenerek Akdeniz Oyunlar› flampiyonu olmufltu. ‹flte böylesine bir ülkenin futbolcusu Pascal Nouma, 20 Nisan 2003 y›l›nda oynanan bir Fenerbahçe karfl›laflmas›nda formas›n› giydi¤i Befliktafl ad›na att›¤› bir gol sonras›nda, elini flortunun içine sokarak “Tombala” 35
BD fiUBAT 2012
hareketi yapmas›, bir baflka söylemle centilmenlik d›fl› davran›fl› uygulamas›, ak›llardan asla ç›kmam›flt›. Befliktafl Kulübü’nün, ayn› oyuncuya 7 ay ceza vermesi ve sözleflmesini feshetmesi alk›fllanacak bir davran›flt›, ama!... O y›l içinde fienol Günefl ad›nda bir teknik direktör, Türk Milli Tak›m› ile birlikte Güney Kore ve Japonya’da harikalar yarat›yor, Dünya Üçüncüsü ünvan›yla ülkesine dönüyordu. Pascal Nouma, yapt›¤›n›n sözde piflmanl›¤› içinde, birilerine “Türkiye benim ikinci vatan›m” söylemlerini
tart›fl›lamaz bir teknik direktörün bir gecede apoletlerini söktük. Ve sonra Frans›z Pascal Nouma'ya genifl kapsaml› kucaklar açt›k. Onun için Befliktafl tribünleri beste yapt›, “Fransa’da do¤du, Befliktafll› oldu” gibi. Nouma futboldan kazanmad›¤› paralar›, flimdilerde ikinci vatan› Türkiye’de kazan›yor. Tüm yar›flmalarda onu görüyoruz. Do¤rusu ikinci vatan›n›n vatandafllar›, Pascal'a para kazand›rmak flöhretin biraz daha yolunu açabilmek için adeta s›raya girdiler. Bu mutlu Frans›z, ülkemizin futbol
Fatih Terim gibi tart›fl›lamaz bir teknik direktörün bir gecede apoletlerini söktük. Ve sonra Frans›z Pascal Nouma'ya genifl kapsaml› kucaklar açt›k.
Pascal Nouma “Gözyafl› ve h›çk›r›klar” eflli¤inde yaparken, bu ülkede fienol Günefl'in giyim, kuflam›, kariyeri, katk›lar› özcesi kiflili¤i tart›fl›l›yordu. Hayret!.. Biz böylesi bir de¤eri, doldurufl uygulamalar› ve anlams›z yaz›larla, futbol deyimiyle taca att›k. Fatih Terim gibi 36
de¤erleri çok yüksek, milyonlar›n sevgilisi iki ünlü tak›m›m›z›n Befliktafl ile Fenerbahçe aras›ndaki karfl›laflmada “Tombala” çekti¤i için flansl› oldu¤unu düflünüyordur. Belki de Türk insan›n›n ruhsal yap›s›n› eylemden önce genifl kapsaml› irdeleyerek, bu denli bir olumsuzlu¤a giriflti. Nouma, ç›lg›n Türklerin ço¤unlu¤unda ayk›r›l›klara karfl› yelken indirme ba¤›ml›l›¤›n›n fark›na vard›. Belli ki, bu avantaj›n› da sonuna dek kullanacak. ‹ki örnekten de anlafl›l›yor ki; bizim ülkemizde ambargolar geçersiz, boykotlar komik. S›n›rs›z bir
BD fiUBAT 2012
Fatih Terim fienol Günefl vatan aflk›yla hizmet gerçeklefltirenlere ise akla gelmedik cezalar veriyoruz... Ülke insanlar›na sahip ç›kma konusundaki duyarl›l›¤›m›z da karnesinde k›r›k notlar eksik olmayan tembel bir ö¤rencinin görüntülerini yans›t›yor. Üzülmeyin, Say›n Haberal... Can›n›z› s›kmay›n Sevgili Terim, Sevgili Günefl. Bu ülkeye hizmet vermekte olanlar›n tümü... Üzülmeyin. Bunlar
da geçer. Bunlar da geçecek. Çünkü, oynanmakta olan oyunun ak›fl›nda da, çekiminde de bir yanl›fll›k var. Rolleri her kimse kim de¤ifltirmifl, diledi¤ine baflrol vermifl. Yeniden yaz›lan senaryo ise çok komik. Figüranlar›n egemenli¤i, ülke insan›n›n ortak yap›m› gibi gösteriliyor. En büyük ay›p da san›r›m bu olmal›.• metingoren@butundunya.com.tr
BONKÖR BERBER
Kasaban›n rahibi berberde t›rafl olmufl... S›ra ücreti ödemeye gelince; "Para istemez efendim..." demifl berber,"bu benim dinime bir hizmetim olsun..." Berber ertesi sabah dükkân› açmaya geldi¤inde kap›s›nda 12 adet dua kitab› bulmufl... O gün polis flefi t›rafla gelmifl. T›rafl sonunda borcunu sorunca: "Ücret istemez beyim...Bu benim topluma bir hizmetim olsun..." Berber ertesi sabah kap›s›nda polis flefi taraf›ndan b›rak›lm›fl 12 çikolata bulmufl... Bir milletvekili t›rafla gelmifl ertesi gün...S›ra ücret ödemeye gelince: "Gerek yok say›n parlamenter, bu benim meclise bir hizmetim olsun." Berber ertesi sabah ifle geldi¤inde bakm›fl kap›da 12 milletvekili bekliyor... 37
BD fiUBAT 2012
Dile kolay
Tam
1000 gün
Hastalar›n, Ö¤rencilerin ve Sevenlerin Hergün yolunu gözlüyor...
Özledik, özlüyoruz... Bekledik, bekliyoruz... Bu hasret bitsin art›k, diliyoruz...
Sevenlerin 38
Prof. Dr. Mehmet Haberal’a Dünyaca Ünlü T›p Adamlar›ndan Yeni Y›lda Kutlama ve Destek Mesajlar› Ya¤d›
O
rgan Nakli ve Yan›k Tedavisi konular›nda dünyaca ünlü bilim adamlar› Prof. Dr. Mehmet Haberal’a yeni y›lda kutlama mesajlar›n› ve baflar› dileklerini ileterek, en k›sa sürede özgürlü¤üne kavuflaca¤›na inand›klar›n› belirttiler. Siyaset ve bilim alan›nda ülkesine ve dünyaya hizmetlerinin art›k engellenmemesi gerekti¤ini belirterek Prof. Dr. Mehmet Haberal’a destek veren bilim adamlar›, bunun Türkiye’nin ve insanl›¤›n ortak kazanc› oldu¤una dikkat çektiler. Prof. Dr. Mehmet Haberal’a gönderilen tebrik ve destek mesajlar›ndan bir bölümünü sonraki sayfalarda okurlar›m›z›n ilgisine sunuyoruz.
Bütün Dünya
XXX 39
BD fiUBAT 2012
Sevgili Mehmet: Ad›n›, bir sayg›nl›k ve asalet simgesi olarak kabul eden yurttafllar›nla birlikte geçirece¤in yeni bir y›l diliyorum sana. Ülkende, senin iyili¤ini düflünen milyonlarca kiflinin yan›s›ra, dünyan›n her ülkesinde de, çeflitli ›rk, soy ve dinden milyonlarca kiflinin kalbinde yerin var. ‹nsanl›¤›n ortak sesiyle konuflarak sana yard›mc› olabilmeyi umuyoruz. Daimi arkadafl›n, Prof. Dr. Thomas Starzl
Mehmet, Dünyadaki, bütün dostlar›n ve arkadafllar›nla birlikte sana, yeni y›lda sa¤l›kl›, huzurlu ve özgür bir yaflam diliyoruz. Prof. Dr. Andrew L. Warshaw Uluslararas› ve Bölgesel Klinik iliflkiler Bafl Dan›flman›, Massachusettes General Hastanesi Eski Baflhekimi
Eflim Kelly ve ben seni her zaman yürekten an›yoruz, Mehmet. Umuyoruz ki 2012’de haketti¤in özgürlü¤e sonunda kavuflmufl olursun. Prof. Dr. Carlos A. Pellegrini
Cerrahi Profesörü, Pennsylvania, ABD
Sevgili Mehmet, Seni düflünmedi¤imiz tek bir gün bile geçmiyor ve özgürlü¤üne kavuflman için her gün dua ediyoruz. Allah büyüktür ve seni koruyor. Silivri savunman›n kitab› elimize ulaflt› ve onu büyük bir üzüntüyle okuduk. ‹yi ol sevgili dost ve çok çok sevildi¤ini bil. Prof. Dr. J. Wesley Alexander Fahri Direktör, Organ Nakli Bölümü, Cincinnati Üniversitesi T›p Fakültesi Eski Baflkan, Amerikan Yan›k Birli¤i Eski Baflkan, Amerikan Organ Nakli Cerrahlar› Birli¤i, Eski Baflkan, Cerrahi Enfeksiyon Birli¤i, ABD
Maureen Alexander Bafl Hemflire (Emekli) Genel Cerrahi Ana Bilim Dal›, Cincinnati Üniv. T›p Fakültesi, J. Wesley Alexander’›n Efli, ABD 40
Amerikan Cerrahlar Derne¤i Eski Baflkan› Cerrahi Anabilim Dal› Baflkan› Washington Üniversitesi, ABD
Sevgili Mehmet, Sana 2012’de herfleyin en iyisini diliyorum. Umuyorum bu zor günler yak›nda sona erecek. En iyi dileklerimle, Prof. Dr. Gerhard Opelz Baflkan, Dünya Organ Nakli Derne¤i Organ Nakli ve ‹mmunoloji Ana Bilim Dal›, ‹mmunoloji Enstitüsü Heidelberg Üniversitesi, Almanya
BD fiUBAT 2012
Sevgili Mehmet, Bu zor günlerinde sana en iyi dileklerimi gönderiyorum. Yeni y›l›n, seni s›k›nt›lar›ndan kurtaraca¤›na ve yaflam›na yeni bir ›fl›k getirece¤ine inaniyorum. Prof. Dr. Jeremy Chapman Eski Dönem Baflkan›, Dünya Organ Nakli Derne¤i, Akut Giriflimsel T›p ve Böbrek Hastal›klar› Bölümü Sorumlusu Westmead Hastanesi, Nefroloj› Ana Bilim Dal›, ABD
Umar›m en yak›n zamanda adalet sizin için de yerini bulur. Yeni y›l›n size ve Baflkent Üniversitesi’ne mutluluk getirmesini dilerim. Prof. Dr. Naoki Aikawa Eski Baflkan, Uluslararas› Yan›k Derne¤i, Fahri Profesör, Keio Üniversitesi, Japonya
Lütfen Dr. Haberal’a yeni y›lda mutluluk dile¤imi ve içten selamlar›m› iletin. Dr. John Fung Genel Sekreter, Dünya Organ Nakli Derne¤i, Organ Nakli Merkezi Sorumlusu, Cleveland Klini¤i Merkez Kampus, ABD
Sevgili Mehmet, Bu s›k›nt›l› günlerinde sana en iyi dileklerimi gönderiyorum. Karfl›laflt›¤›n tüm
olaylar› dikkatle izledim, kitab›n› da ayn› dikkatle okudum. Varl›¤›nla gurur duymalar› gereken kiflilerin, seni y›llard›r cezaevinde tuttuklar›na inanam›yorum. Hergün düflüncelerimizde ve dualar›m›zda oldu¤una inan lütfen. Arkadafl›m oldu¤un için sana teflekkür ederim. Prof. Dr. David Heimbach Uluslararas› Yan›k Derne¤i Eski Baflkan› Washington Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dal›
Sevgili Prof. Haberal, Haketti¤iniz özgürlü¤e hâlâ kavuflamam›fl olman› çok korkunç bir olay olarak görüyorum. ‹ngiliz Economist dergisinin son say›lar›ndan birinde (Kas›m 26Aral›k 2, Sayfa 40), “Türkiye ve ‹nsan Haklar›” adl› bir makale yay›mland›. Sizin ad›n›z›n bu yaz›da geçmedi¤ini görünce, derginin editörüne bir mektup yazd›m. Bir kopyas›n› size de gönderece¤im. Hiç merak etmeyin de¤erli Profesör Haberal, insan haklar›n› ve insanl›¤› savunmak için elimden geleni yap›yorum. ‹nsanl›k ad›na yapt›klar›n›z› yak›ndan bildi¤im için sizn insanlardan en iyi muameleyi görmeyi hakeden bir kifli oldu¤unuza inan›yorum. Son olarak her ülkede s›k s›k de¤ifltirilmesi gereken iki fley oldu¤unu belirtmek isterim: Bebek bezi ve kimi siyasetçiler… Çünkü ikisinin de temizlerine gereksinim duyuluyor. Yeni y›l için en iyi dileklerimi lütfen kabul edin ve fluna inan›n: Sizi sürekli desteklemeye devam ediyoruz. Sayg›lar›mla, 41
BD fiUBAT 2012
Prof. Dr. Ekkehard. Schaffner Organ Koruma Klinik Araflt›rma Baflkan› Dr. F. Köhler Chemie GmbH Almanya
Sevgili Mehmet, Ola¤anüstü sab›r ve dayan›kl›l›k gösterdin. Özgürlü¤üne kavuflacaks›n ve bunu kutlayaca¤›z. 2012 Mutlu bir y›l olacak! Prof. Dr. Nadey Hakim Organ Nakli Ünitesi Sorumlusu Hammersmith Hastanesi, Londra, ‹ngiltere
Her toplant›m›zda çal›flmalar›m›za senin yapt›¤›n katk›lar› an›yoruz. Yaflam›n›n bu zorlu sürecini de baflar›yla geçirece¤ine inan›yorum ve bunun için sana dayanma gücü diliyorum. Sana destek olan herkese en iyi dileklerimi gönderiyorum. Prof. Dr. Gabriel M. Danovitch Böbrek ve Pankreas Nakli Program› Direktörü UCLA, Los Angeles, ABD
Yeni y›lda en iyi dileklerimi gönderiyorum. Sayg›lar›mla, Prof. Dr. Radana Königova Prag Yan›k Merkezi, Charles Üniversitesi 3. T›p Fakültesi, Prag, Çek Cumhuriyeti 42
Sevgili Dostum Mehmet, Bilmeni isterim ki sen her zaman düflüncelerimde, kalbimde ve dualar›mdas›n. Senin özgürlü¤üne sahip olabilmen için ne gerekiyorsa umar›m bu y›l gerçekleflir. Yeni y›l, senin için ailene ve arkadafllar›na kavufltu¤un, bizim için de senin enerjine ve deste¤ine yeniden kavufltu¤un bir y›l olur. Allah yard›mc›n olsun. Sayg›lar›mla, Dr. Antoine Barbari Böbrek Nakli Bölümü Sorumlusu Rafik Hariri Üniversite Hastanesi Beyrut, Lübnan
Sevgili Mehmet, Umar›m bu yanl›fl anlama yak›nda aç›kl›¤a kavuflur ve bu y›l birbirimizle tekrar bir arada oluruz. Hepimiz seni özlüyoruz. Dr. Andreas G. Tzakis Kuzey Amerika Temsilcisi Konsey Üyesi, Dünya Organ Nakli Derne¤i Organ Nakli Hizmetleri Sorumlusu, Broward General T›p Merkezi, ABD
Mary ve ben yeni y›lda sana en iyi dileklerimizi gönderiyoruz, mutlu bir yeni y›l diliyoruz. Dr. Courtney M. Townsend Amerikan Cerrahi Derne¤i Eski Baflkan› Cerrahi Profesörü, Texas Üniversitesi T›p Fakültesi, ABD
BD fiUBAT 2012
Sevgili Mehmet, Yeni y›l›n, Ortado¤u ve özellikle senin için, istenmeyen durumlar›n düzelmeye bafllad›¤› bir y›l olmas›n› diliyorum. En iyi dileklerimle, Prof. Dr. Roy Yorke Calne Genel Cerrahi Ana Bilim Dal› Cambridge Üniversitesi, ‹ngiltere
Sevgili Mehmet, 2012’de sana özgürlük ve mutluluk diliyorum. Dr. Mustafa AlMousawi Orta Do¤u Organ Nakli Eski Baflkan›, Kuveyt Organ Nakli Derne¤i Baflkan Yard›mc›s› , Hamed Al Essa Organ Nakli Merkezi , Kuveyt
Dostum Haberal, her an dualar›mda ve düflüncelerimde oldu¤unu bilmeni isterim. Prof. Dr. L. D. Britt Amerikan Cerrahlar Koleji Eski Baflkan›, Genel Cerrahi Anabilim Dal› Baflkan›, Eastern Virginia T›p Fakültesi, ABD
Sevgili Dr. Haberal, Eflimle birlikte, size ve ailenize yeni y›lda mutluluklar ve baflar›lar diliyoruz.
Dr. Richard Fine Çocuk Hastal›klar› Nefroloji Bilim Dal›, Stonybrook Üniversitesi , New York, ABD
Say›n Profesör Haberal, 2011’in sonunda size umutlar›m› göndermeme ve 2012 y›l› için size sa¤l›k, mutluluk ve özgürlük dilememe izin verin. Cerrahi çal›flmalar›n›za en k›sa zamanda yine büyük baflar›yla devam edece¤inizi umuyorum. Prof. Dr. Milo Hájek Çek T›p Derne¤i Baflkan Yard›mc›s› Merkez Askeri Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü, Prag, Çek Cumhuriyeti
Sana ve seni destekleyen herkese, mutlu olacaklar› yeni bir y›l diliyorum. Prof. Dr. David Herndon Uluslararas› Yan›k Derne¤i Eski Baflkan› Çocuk Hastaliklari ve Genel Cerrahi Anabilim Dallar›, Shriner’s Yan›k Hastanesi Baflhekimi, ABD
2012’nin sa¤l›kl› ve mutlu geçmesini diliyor, en k›sa zamanda özgürlü¤üne kavufltu¤unu duymak istiyoruz Sayg›lar›mla, Prof. Dr. Jay L. Grosfeld Çocuk Cerrahisi, Riley Hastanesi ‹ndiana Üniversitesi, ABD 43
BD fiUBAT 2012
Yeni y›l›n, sana ve tüm ailene mutluluk getirmesini diliyorum. En iyi dileklerimle, Nabil Mohsin Nefroloji ve Organ Nakli Ana Bilim Dali, Lapeyronie Hastanesi, Montpellier, Fransa
Sevgili Mehmet, Kötü günlerinde senle dostluk, daha de¤erli. 2012 için herfleyin en iyisini diliyorum ve durumun düzelmesini umuyorum. Dostlu¤umuzun devam etmesi benim için bir onurdur. Sayg›lar›mla, Prof. Dr. Luis Toledo Pereyra Journal of Investigative Surgery Editörü Cerrahi Profesörü, Michigan State Üniversitesi
Yeni y›lda size sa¤l›k, huzur ve özgürlük diliyoruz. Prof. Dr. Paul Silverstein & Amalia Silverstein Plastik Cerrah, Oklahoma, ABD
Mehmet, sana mutlu bir y›l diliyorum. Senin özgür oldu¤unu duydu¤um zaman inan, çok mutlu olaca¤›m. En iyi dileklerimle, 44
Prof. Dr. José Miguel Alvear Ekvator Merkez Üniversitesi Genel Cerrahi Profesörü, Ekvator Cerrahi Derne¤i Eski Baflkan›, Quito - Ekvator
Say›n Prof. Dr. Mehmet Haberal, Yeni y›l›n size haketti¤iniz özgürlü¤ü ve mutlulu¤u getirmesini diliyorum. En iyi dileklerimle, Dr. Rajeev B. Ahuja Uluslararas› Yan›k Derne¤i Genel Sekreteri, Yan›k, Plastik ve Mikrovasküler Cerrahi Bölümü Lok Nayak Hastanesi ve Maulana Azad T›p Koleji, Yeni Delhi, Hindistan
Sevgili Mehmet, 2012 için en iyi dileklerimi gönderiyorum. Umar›m tüm s›k›nt›lar›n bu yeni y›lda sona erer ve ‹ngiltere’de yap›lacak olan Uluslararas› Yan›k Derne¤i Kongresi’ne kat›labilirsin. Prof. Dr. Basil A. Pruitt, Jr Editör, Journal of Trauma Eski Baflkan, Uluslararas› Yan›k Derne¤i, ABD
Sevgili Profesör Haberal, Size ve bütün ailenize mutlu ve baflar›l› bir y›l diliyorum. Sayg›lar›mla, Prof. Dr. Ahad J. Ghods Orta Do¤u Organ Nakli Derne¤i Eski Baflkan›, Hasheminejad Böbrek Merkezi,
BD fiUBAT 2012
Nefroloji Bölüm Baflkan›, ‹ran
Size ve ailenize mutlu bir y›l diliyor, en iyi dileklerimizi gönderiyoruz. Dr. Edward E. Tredget Alberta Üniversitesi Yan›k Merkezi, Kanada
Say›n Dr. Haberal, Yeni y›lda size mutluluk ve baflar›larla dolu bir y›l diliyorum. Sayg›lar›mla, Prof. Dr. Rashad Barsoum Kahire Üniversitesi T›p Fakültesi Kahire Böbrek Merkezi Baflkan›, M›s›r
Say›n Prof. Haberal, Yeni y›l›n size, ailenize ve üniversiteniz yan›s›ra tüm kurulufllar›n›z›n çal›flanlar›na mutluluk ve baflar›lar diliyoruz. Prof. Dr. Abdel-Hadi Breizat ve Ailesi
En iyi dileklerimle, Max C. Downham ‹dari Yönetici, Uluslararas› Cerrahlar Koleji, fiikago, ABD
Prof. Haberal, size yeni y›l için en iyi dileklerimi gönderiyor ve bu uzun süren çilenizin yak›nda art›k bir son bulmas›n› umuyorum. Prof. Dr. Raimund Margreiter Genel Cerrahi Ana Bilim Dal›, Innsbruck Üniversite Hastanesi, Avusturya
Say›n Profesör Haberal; Size, sevdiklerinize, ve çal›flanlar›n›za Yeni Y›l’da mutluluklar diliyorum. Umar›m 2012 hepinize mutluluk ve huzur getirir. Prof. Dr. Ignazio Marino Cerrahi Profesör, Thomas Jefferson Üniversitesi T›p Fakültesi, ABD Prof. Haberal’a yeni y›l için kendisine mutluluk ve baflar›lar diledi¤imi lütfen iletiniz.
Hepatobilyer Cerrahisi, Al-Bashir Hastanesi Direktörü, Amman, Ürdün
Say›n Profesör Haberal, Yeni y›lda size sa¤l›k, huzur ve baflar› diliyorum. Dostlu¤unuzu özlemle an›yoruz.
Sayg›lar›mla, Dr. Annika Tibell Organ Nakli Bölüm Baflkan› Karolinska Üniversitesi Hastanesi, Stockholm, ‹sveç 45
BD fiUBAT 2012
Z
onguldak Nereden Nereye?
Yazan: Prof. Dr. MEHMET HABERAL Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Milletvekili, Silivri Cezaevi
Türkiye onu genellikle “Kara Elmas” olarak tan›mlar ama Zonguldak, gerçekte yeflilin maviyle bütünleflti¤i bir do¤a zümrütüdür.
46
BD fiUBAT 2012
B
u yüzeysel görünümünün güzelli¤i yan›s›ra Zonguldak, özünün derinliklerindeki zenginli¤iyle, yüzy›la yak›n bir süredir Karadeniz halk›na ifl ve afl, tüm ülke halk›n›n evlerine yuva s›cakl›¤›, anayurdu dört bafltan ören demir a¤lara enerji sa¤lamaktad›r. Kömürü elmasa dönüfltüren gerçek emek, Zonguldak’› ise elmastan da de¤erli bir kimli¤in sahibi yapm›flt›r. Zonguldak, Türkiye’de "Eme¤in Baflkenti"dir. Karadeniz bölgesindeki ilk Ticaret Lisesi’ne ve Türkiye’de ba¤›fl olarak yap›lan ilk "tam donan›ml›" liseye sahip olan Zonguldak, bu "yer üstü zenginli¤i"yle ise, özellikle orta ve bat› Karadeniz illerinden gelen ö¤renciler için uzun y›llar, bir e¤itim ve ö¤renim merkezi de olmufltur. Sonsuzluk uykusunu iki y›ldan buyana Zonguldak’›n koynunda uyumakta olan merhum babam Yaflar Ali Haberal, bu kentin e¤itim ve ö¤renim olana¤›ndan yararlanmak için geldi¤i 1948 y›l›nda Ticaret Lisesi’nde meslek ö¤renimine ilk ad›m›n› atm›fl, ayn› anda da Çatala¤z› Ifl›kveren Santrali yap›m›nda çal›flarak, orada ise "hayat mücadelesi"ne ilk ad›m›n› atm›flt›.‹fl saatleri d›fl›nda kay›nbiraderi ‹smail fianal enifltemin "Hemflin" adl› f›r›n›nda hem çal›fl›yor, aileye yard›m ediyordu, hem de yaflam›nda bofl zamana yer b›rakm›yordu. Rize’nin Pazar ilçesi ortaokulundan sonra devam etti¤i Zonguldak Ticaret Lisesi’ni "mesMehmet Haberal, annesi babas› ve kardeflleri ile 47
BD fiUBAT 2012
lek sahibi" olarak bitiren babam, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun Zonguldak fiubesi’nde "okullu muhasebeci" olarak devlet bünyesinde görev yapmaya bafllam›flt›. Ben 1954 y›l›nda Zonguldak’a geldi¤imde, "dördü bitirmifl, befle geçmifl" bir ilkokul ö¤rencisiydim. ‹lkokulun birinci ve ikinMehmet Haberal. ci s›n›flar›n›, Rize’nin Zonguldak Pazar ilçesinin Subafl› Mehmet Çelikel Köyü’nde, ö¤retmenleLisesi’ günleri rim Hüseyin Delihasano¤lu ve Sedat Çilli’nin, teyzemin evinin "Misafir Odas"nda f›r›n sat›l›yor; alsam, çal›flt›rabilir miaçt›klar› ilkokulda okudum. Üçüncü yiz?” diye sordu. O gün, adeta "Bayve dördüncü s›n›flar› ise, devletin ram" yapt›m. bizim mahallede yapt›rd›¤› ve yap›m›Zonguldak’›n So¤uksu semtindeki na benim de bir metreküp tafl tafl›yarak f›r›n› sat›n ald›k, ismini de "Kurtulufl kat›ld›¤›m okulda okudum. Ülkemizin F›r›n›" koyduk ve hemen çal›flmaya flartlar› çok a¤›rd›. Yokluk ülkenin bafllad›k. Zonguldakl›lara bugün de hemen her yerinde devam ediyordu. hizmet veren Kurtulufl F›r›n›’n›n özGaz bulamad›¤›m›z dönemlerde ders- geçmifl öyküsü k›saca böyledir. leri "Odun ateflinin ›fl›¤›nda" çal›fl›Kendi f›r›n›m›zda severek çal›fl›yorduk. Karadeniz’in e¤itim ve ö¤re- yordum ama, ö¤renimime devam edetim merkezi Zonguldak’a geliflimin bilmem için, ortaokula kaydolmam ana nedeni, orada ö¤renimime devam da gerekiyordu. Mehmet Çelikel Liseedebilme olana¤›yd›. Zonguldak’ta si’nin, ortaokul bölümüne kayd›m› gözümü, beflinci s›n›f› okudu¤um yapt›rd›k. Türkiye’de ilk kez özel ola"Gazi ‹lkokulu"nda açt›m. rak yapt›r›l›p, devlete ba¤›fllanan bu lise, 1938’de merhum Mehmet Çelikir y›l sonra, May›s 1955’- el’in yaln›zca Zonguldakl›lara de¤il, de ilkokulu bitirdim ve enifl- tüm Karadeniz bölgesi ö¤rencilerine temin Hemflin F›r›n›’nda, bir arma¤an›yd›. Ben, bir yandan okutezgahlara yard›mc› oldum, la gidiyor, okul sonras›nda f›r›na geliekmek satmaya bafllad›m. Babam yor ve o gün nerede yard›m›m gerekiSSK’daki memuriyetini sürdürüyordu. yorsa, f›r›n›n o bölümünde çal›fl›yorBirgün bana, “O¤lum So¤uksu’da bir dum. Kimi günler tezgahtarl›k, ç›rak-
B 48
BD fiUBAT 2012
l›k yap›yor, kimi günler bakkallara ekmek tafl›maya yard›m ediyor, kimi günler de hamurkâr yard›mc›l›¤› yap›yordum. Fakat hemen hergün de¤iflik olarak yapt›¤›m bu ifllerimin aras›nda, hatta bafl›nda, asla de¤iflmeyen bir iflim daha vard›: Ders çal›flmak. O iflimi hiçbir zaman aksatmad›m.
M
ehmet Çelikel Lise-
si’nin ö¤retmen kadrosu çok zengindi. Müdür Rahmi ‹der, yard›mc›s› Zahide Cem, spor ö¤retmenlerimiz Can Polat Pomay, Mahir bey, Çetin bey, resim ö¤retmenlerimiz Nesteren Pomay (Gülerler), Fatma han›m (ayn› zamanda sanat tarihi), tarih ö¤retmeni Mefküre Karaçelik, biyoloji ‹clal Dirio¤lu, Hik-
met han›m, Matematik Rana ve Sezai Hazer, Kamuran han›m, Turgut bey (S›f›rc› Turgut), co¤rafyac› Didar Sonat, Ziya bey (Azeri), fizik Ganime han›m, Nesrin ‹der, Kimya Nesime Yeser, Makbule Ni¤deli... Bu çok de¤erli ö¤retmenlerimizin herbiri, ö¤rencileriyle birebir ilgileniyorlard›. Ders çal›flmay› hiçbir zaman aksatmay›fl›m›n önemli bir nedeni de, ö¤rencilerine yak›n ilgilerini esirgemeyen bu sayg›n ö¤retmenlerimin karfl›s›nda mahcup duruma düflme-
...bu çok de¤erli ö¤retmenlerimizin tek ve ortak amac›, yetifltirdikleri ö¤rencilerinin ileride yapacaklar› ulusal ve uluslararas› “baflar›l›” çal›flmalar›yla, ülkemize yararl› olabilmelerini sa¤lamakt›.
Mehmet Çelikel Lisesi, beden e¤itimi ö¤retmenim Can Polat Pomay
mekti. Ö¤renmek nedeniyle oldu¤u kadar, büyüklerimize karfl› sayg›m›z› korumak terbiyemiz nedeniyle de çal›fl›yorduk derslerimize. Ö¤retmenlerimiz yaln›z s›n›flarda, derslerle de¤il, s›n›flar d›fl›nda, kültürel, sosyal ve sportif çal›flmalarla da, birlik ve iliflkilerimizi gelifltiriyorlard›. Münazaralar çok etkili oluyordu; sporda s›n›flar, liseler aras› faaliyetler, dersler d›fl›nda da bizlere çok önemli katk›lar sa¤l›yordu. Zonguldak, uzun y›llar, baflta Karadeniz olmak üzere ülkemiz insanlar›na bir "umut kap›s›" olmufl ve bu 49
BD fiUBAT 2012
deki kömür madeni ocaklar›na, savaflta cepheye giden bir asker güveniyle girmifl, o koflullarda çal›flm›fl ve hem ailesine, hem de ülkemize katk› sa¤lam›flt›r. Türkiye’nin ekonomi yaflam›nda uzun y›llar ciddi sorunlar meydana gelmemesinde, Zonguldak’›n yurtsever iflçilerinin al›nterlerinin pay› önemli bir yer tutmaktad›r. Biz, Haberal Ailesi’nin tüm bireyleri, 1955 y›l›ndan buyana, köyümüzden de (Subafl›-Pazar-Rize) kopmadan, yaflam›m›z› Zonguldak’Türkiye’nin ekonomi da iflte bu yurtsever Zongulyaflam›nda uzun y›llar ciddi dakl›lar aras›nda, onlarla birsorunlar meydana likte sürdürmekteyiz. ‹fl alangelmemesinde, Zonguldak’›n lar›m›z Zonguldak’tad›r. yurtsever iflçilerinin Zonguldak’ta çal›fl›yoruz, al›nterlerinin katk› pay› Zonguldak’ta üretiyoruz. önemli bir yer tutmaktad›r. Zonguldak’›n suyunu içiyoruz. Ekmek fabrikalar›m›z ile Zonguldak halk›na hizmet veriyoözelli¤i nedeniyle "Göç alan" konuruz. Zonguldak bugün ne durumdad›r? munu uzun y›llar devam ettirmifltir. Düflünülen seviyeye ulaflabilmifl Zaman zaman yer üstünde görülen sel midir? Kimi geliflmeler olmufltur; bunfelaketleri ve yer alt›nda kömür ocaklar yads›namaz. Bunlarla hatta övünülar›nda görülen "Grizu Facialar›", lür. Örne¤in "Karaelmas Üniversitesi", Zonguldakl›lara büyük s›k›nt›lar ve devletin Zonguldakl›lara olan flükran ac›lar yaflatm›flt›r. ve minnet duygular›n›n bir ifadesi, u s›k›nt›lara ve ac›lara al- bir simgesi olarak, Zonguldakl›lar›n d›rmaks›z›n onbinlerce iflçi- gö¤sünde hakedilmifl bir madalya miz, "Devlet güvencesi" kav- gibi parlamaktad›r. Bu de¤erli e¤itim ve ö¤renim kuram›n› "devlete sayg›" ve rumumuzun kuruluflunda katk›s› olan "devlete güven" kavramlar›yla efl anherkese teflekkür ediyorum. ‹nan›yolamda tutmufl, devletine sayg›s› ve rum ki bu kurulufl, Zonguldak’›n geliflgüveniyle yüzlerce metre derinlikler-
B 50
BD fiUBAT 2012
mesine çok önemli katk›lar sa¤layacakt›r. Biraz zaman alacak olmas›na karfl›n Karaelmas Üniversitesi, Zonguldak’›n sa¤l›k, sosyal, kültürel ve ekonomik yaflam›nda büyük ölçüde etkisini gösterecektir. Zonguldak’a ulafl›m, hâlâ çok ciddi bir sorundur. Denize aç›lan en yak›n kap› olan ve Zonguldak için ekonomik ve turistik yönden büyük önem oluflturan "Zadak"›n bugüne kadar yap›lamamas›, üzücü olmas›n›n da ötesinde, bir talihsizliktir. Ere¤li Kömür ‹flletmeleri’nde (EK‹) devlet katk›s› azalt›larak "Tafleron" sistemine geçifl, kent halk›n›n ekonomik ve sosyal yap›s›nda adeta bir "çöküfl" meydana getirmifltir. Onbinlerce insan›n çal›flt›¤› ocaklarda flimdi, ancak "Yüz"lü rakamlarla ifade edilen say›da iflçiler çal›flt›r›lmaya bafllam›fl, özellikle bu nedenle Zonguldak, art›k "Göç alan" de¤il "Göç veren" kent konumuna gelmifltir. Böyle bir olgunun kabul edilmesi düflünülemez. Zonguldak için parola, bundan böyle "Yeniden Yap›land›rma" olmal›d›r. Devlet, geçmifl y›llarda oldu¤u gibi katk› sa¤lamal›, yüzlerce metre yerin derinliklerinde, al›n teri döken insanlar, sadece "Güvence alt›na" de¤il, "Güven alt›na" da al›nmal›d›rlar. ‹flçiler desteklenmeli, "üretkenlikleri" art›r›lmal›d›r. Cumhuriyetin ilk yar›m yüzy›l› aflk›n bölümünün "Üreten kent Zon-
guldak"›, Cumhuriyetin yüzy›la yak›n bölümünün de "Üreten kenti" olmal›d›r. Bu duruma h›zla eriflilebilmenin en düzgün yolu, sa¤l›k, e¤itim, tan›t›m ve turizm alanlar›ndan geçmektedir. Kentin ekonomik aç›dan h›zla geliflmesi, ancak bu alanlara önem verilmesiyle sa¤lanabilir. ‹flte Zonguldak o zaman, yine onbinlerin çal›flabilece¤i bir “Göç alan Zonguldak” olacakt›r.
Onbinlerce insan›n çal›flt›¤› ocaklarda flimdi, ancak “Yüz”lü rakamlarla ifade edilen say›da iflçiler çal›flt›r›lmaya bafllam›fl, özellikle bu nedenle Zonguldak, art›k “Göç alan” de¤il “Göç veren” kent konumuna gelmifltir. Böyle bir olgunun kabul edilmesi düflünülemez. Bu baflar›ya ulaflman›n t›ls›m› ise, Zonguldakl›lar›n özverili çal›flmalar›nda mevcuttur. Ben, Zonguldakl›lar›n bu güce sahip olduklar›n› biliyorum. Çünkü onlar›n bu gücünün yak›n tan›¤›y›m. Benim bu tan›kl›¤›m›n kefili ise, Haberal Ailesi’nin, kökleri Zonguldak’›n topraklar› alt›nda yatan ç›nar›n›n varl›¤›d›r. O ç›nar, benim rahmetli babam, Zonguldakl›lar›n rahmetli amcas› Yaflar Ali Haberal’d›r. • 51
BD fiUBAT 2012
nceki TBMM Baflkanvekili Uluç Gürkan, ‹ngiliz Kraliyet Baflsavc›l›¤›’n›n “Ermeni katliam›” iddialar› konusunda “kovuflturmaya yer olmad›¤›” karar› verdi¤i hat›rlatarak, “Türkiye bu dosyay› ‹ngiltere’den istemeli” dedi. ‹ngiliz Kraliyet Baflsavc›l›¤›’n›n 29 Temmuz 1921 günlü karar›, soyk›r›m iddialar›n›n geçersizli¤ini belgelendiren en temel belge olmas›na karfl›n sakland›¤›n› belirten Gürkan, “Belgeler aç›klan›rsa soyk›r›m tart›flmalar› dünya genelinde son bulacakt›r” dedi… Önceki TBMM Baflkanvekili Uluç
Ö
52
Gürkan, ‹ngiltere’nin, 1915 Ermeni olaylar› konusunda Kraliyet Baflsavc›l›¤› taraf›ndan yürütülen “soruflturma dosyas›n›” aç›klamas›n› istedi. Gürkan, söz konusu karar›n dünyada Türkiye hakk›ndaki "soyk›r›m" tart›flmalar›n› bitirece¤ini bildirdi. “Ermeni Sorunu’nu Anlamak” bafll›kl› söylefli-belge kitab›nda ‹ngiliz arflivlerinde “Malta Yarg›lamas›” olarak tan›mlanan bu soruflturmaya dikkat çeken Gürkan, “Londra’daki Kraliyet Baflsavc›l›¤›’n›n baflta Ermeniler olmak üzere Osmanl›
BD fiUBAT 2012
H›ristiyanlar›n›n k›r›m› iddialar›yla ilgili olarak kovuflturmaya gerek görmemesi, soyk›r›m tart›flmalar›na nihai noktay› koyacak tarihteki en önemli hukuki belgedir” dedi. Uluç Gürkan, yeni yay›nlanan kitab›yla ilgili ANKA’n›n sorular›n› yan›tlarken, ‹ngilizler’in ‹stanbul iflgali sonras›nda 140 kadar Osmanl› yöneticisini öncelikle Ermenileri ve di¤er H›ristiyan tebaay› katlettikleri iddias›yla tutuklad›klar›n› ve iki y›l› aflk›n süre Malta’da tuttuklar›n› hat›rlatt›.
Baflsavc›l›¤›’nca, Sevr Antlaflmas› uyar›nca bu iddialar soruflturulmufl, sonuçta 21.07.1921 günü katliam iddialar›n› do¤rulayan yeterli kan›t bulunamad›¤› ve eldeki kan›tlarla bir hukuk mahkemesinde bu konuda dava aç›lamayaca¤› belirtilerek soruflturma dosyas› kapat›lm›flt›r. Bu olay günümüz hukukunda kovuflturmaya yer olmad›¤›, baflka bir deyiflle takipsizlik karar› anlam›na gelmektedir. Bu konudaki bilgilerimiz, ‹ngiliz Kraliyet Baflsavc›l›¤› ile ‹ngiliz
“Londra’daki ‹ngiliz Kraliyet Baflsavc›l›¤›’nca, Sevr Antlaflmas› uyar›nca bu iddialar soruflturulmufl, sonuçta 21.07.1921 günü katliam iddialar›n› do¤rulayan yeterli kan›t bulunamad›¤› ve eldeki kan›tlarla bir hukuk mahkemesinde bu konuda dava aç›lamayaca¤› belirtilerek soruflturma dosyas› kapat›lm›flt›r. "‹NG‹L‹Z KRAL‹YET BAfiSAVCILI⁄ININ KARARI DÜNYADA SOYKIRIM TARTIfiMALARINI B‹T‹R‹R"-
Türkiye’de “Malta sürgünleri” olarak bilinen olay› inceledi¤ini ve kitab›na ald›¤›n› belirten Gürkan, Birinci Dünya Savafl›’n›n galip devletleri ve o günün Birleflmifl Milletleri olan Milletler Cemiyeti bak›m›ndan “uluslararas› bir yarg›lama” süreci olarak gerçeklefltirilen bu olayda Türkiye’nin Ermeni iddialar› konusundaki yaklafl›m›n›n do¤rulu¤unu kan›tlayacak unsurlar bulundu¤unu bildirdi. Gürkan flöyle konufltu: “Londra’daki ‹ngiliz Kraliyet
D›fliflleri Bakanl›¤› aras›ndaki yaz›flmalardan ibarettir. Baflsavc›l›¤›n dosyas›n›n da aç›klanmas› gerekir. Baflsavc›l›¤›n hangi gerekçelerle takipsizlik karar› verdi¤inin bilinmesi, soyk›r›m tart›flmalar›na ›fl›k tutacakt›r. ‹ngiltere Baflsavc›l›k arflivini nas›l ve hangi boyutta sakl›yor bilemem. Ancak, böylesine önemli ve ünlü Mavi Kitap’› da bofla ç›karan soruflturma dosyas›n› bütünüyle imha etmifl olmamal›lar. Türkiye Devleti, ellerinde ne varsa, ‹ngiltere’den Malta Yarg›lamas› dosyas›n› aç›klamas›n› istemelidir. Aç›klanacak dosya soyk›r›m tart›flmalar›na dünya genelinde son verecektir.” (ANKA) (ORH/ÖMR) 53
BD fiUBAT 2012
Erdal Atabek’›n 26.12.2011 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde Yay›mlanan Yaz›s›
Fransa’y› k›narken Fransa’n›n kabul etti¤i yasa yanl›flt›r. Hem de aç›k bir yanl›fl. ‹nsanlar düflüncelerini aç›kça söyleyebilmeli. Voltaire de bunu söylüyordu. Frans›z ayd›nlanmas›n›n büyük ad› olan Voltaire.
B
u tamam.
Ama “düflüncelerini topluca söylüyorlard›” diye ö¤rencilerin aylarca hapis yatmas›na ne diyoruz? Buna "yanl›flt›r" diyen bizim ayd›nlar›m›z› dinleyen var m›? Fransa Meclisi’nde tasar› oylan›rken 5 bin Türk binan›n arkas›nda toplanm›fl gösteri yap›yordu. Bizde 50 kifli Meclis’te görüflülen bir tasar› aleyhinde gösteri yapabilir mi? "Yapar elbette" diyen tek bir kifli var m›? Prof. Mehmet Haberal, 91 yafl›ndaki annesiyle "helalleflme izni" istiyor. CHP’nin eski baflkan› da Baflbakan’a ziyaretinde bu dile¤i 54
iletiyor, Baflbakan "Bir çare bulal›m" diyor. Prof. Mehmet Haberal CHP milletvekili. Orada yatmas›n›n ay›b›n› nas›l görmezden geliyoruz? Mustafa Balbay CHP milletvekili. Bin günü aflt› tutuklu. Bu ay›plar› nas›l tafl›yoruz da baflka bir ülkeyi k›n›yoruz? Engin Alan MHP milletvekili. Hapisten ç›kam›yor. Fransa’y› k›n›yoruz. Tamam. Ama Frans›zca e¤itim yapan kurumlar›n müdürlerini neden Ankara’ya ça¤›r›p gözda¤› veriyoruz? Galatasaray Üniversitesi Rektörü de Ankara’ya ça¤›r›l›yor.
BD fiUBAT 2012
Neden mi? Fransa’daki tasar›ya karfl› ç›kmalar› isteniyormufl. Bu tutum savunulur bir yaklafl›m m›? Frans›z yazarlar›n›n okunmas› da yasaklanacak m›? Paris’e gitmek vatana ihanet mi say›lacak? Zaman›nda yap›lacak olanlar› yapmamak. Yerinde yap›lacak olanlar› atlamak. Sonra da ba¤r›fl ça¤r›fl hakl› oldu¤unu kan›tlamak. Kendi vatandafllar›n› ürkütmek, tedirgin etmek. As›l yanl›fl bu. ***
B
Günümüze bak›yorum. Türk’e en büyük zulmü gene Türk yap›yor. Günümüzde korkmayan bir Türk vatandafl› var m›? Hani, "Özgürüm. Anayasan›n korumas› alt›nday›m. Suç ifllemedi¤im sürece kimse bana dokunamaz" diyen tek bir Türk vatandafl› var m›? Varsa da ben bilmiyorum. Neden mi? Suçu art›k yasalar tan›mlam›yor. Suçu art›k sadece siyasal iktidar tan›ml›yor da ondan. Seni al›rlar, hapsederler, sesini k›sarlar. Yatars›n. Suçun mu? Onlar bilirler. Sen
ak›n, biz kendi
vatandafllar›m›z› Prof. Mehmet Haberal CHP korkutuyoruz. Ermeni olaylar›n›n gerginli¤i milletvekili. Orada yatmas›n›n bizim Ermeni vatandafllar›ay›b›n› nas›l görmezden m›za yans›yor. Y›llard›r geliyoruz? dostlar›m›z olan Agop’lar, Kirkor’lar,Vartkes’ler. Mustafa Balbay CHP Korkuyorlar. milletvekili. Bin günü aflt› ‹srail’le iliflkilerimiz bozuluyor. Yahudi tutuklu. Bu ay›plar› nas›l vatandafllar›m›z korkuyor. tafl›yoruz da baflka bir ülkeyi 1492’de biz ‹spanya’dan k›n›yoruz? ça¤›rm›fl›z. ‹lk matbaay› onlar kurmufl. Dostluklar kurmufluz. bilemezsin. Hiç ö¤renemeden y›llarca Rumlar, yüzy›llard›r içimizde yatars›n. yaflam›fl. 6-7 Eylül olaylar›ndan sonra Kafka’n›n davas› böyledir. kaç›rm›fl›z. Her Yunan gerginli¤inde Sen bilemezsin, onlar bilir. korkuyla birbirlerine bakarlar. *** Hepsi bizim vatandafl›m›z. 'Çizgiyi aflt›n’ demifllerdi. Gelmifli geçmifli bir yana b›rakal›m. Ama gerçekte çizgi yoktu. Günümüze bakal›m. Budur. Korkmayan bir Türk vatandafl› var *** m›? Fransa’y› k›nayal›m. *** Arada bir aynaya da bakal›m… 55
BD fiUBAT 2012
Özdemir ‹nce’nin 01.01.2012 Tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Yay›mlanan Yaz›s›
Fransa Büyükelçisi’ne Mektup
S
ay›n Büyükelçi, önce tan›-
‘SOYKIRIM DE⁄‹L’ D‹YECE⁄‹M
flal›m: Ben, Özdemir ‹nce, Frans›zca ile 1948 y›l›nda ortaokulda tan›flt›m. (Babam, Mersin’i iflgal eden Frans›zlara karfl› savaflm›flt› ama Frans›zca ö¤renmemi istiyordu.) Türkiye’de Frans›z dili ve edebiyat› okudum, Paris Üniversitesi Sorbonne’a ba¤l› “Institut des professeurs de français à l’Etranger”de Frans›z hükümetinin burslusu olarak 1965 ve 1966 y›llar›nda ö¤renim gördüm. Bunun d›fl›nda, 1983 ve 1986 y›llar›nda da Fransa’n›n yaz›nsal çal›flma burslar›ndan yararland›m. Baflta Rimbaud, Lautréamont, Aloysius Bertrand, René Char gibi flairler olmak üzere birçok Frans›z yazar›n› Türkçeye çevirdim, kitaplar› yay›nland›. Bundan dolay› olacak, 1990 y›l›nda, devletiniz taraf›ndan “Officier de l’Ordre des Arts et les lettres” rütbesiyle onurland›r›ld›m. 1983 y›l›nda Mallarmé Akademisi’ne ömür boyu “yabanc› üye” seçildim. Fransa’da dört kitab›m yay›nland›. Beflincisi bu y›l yay›nlanacak.
Sözü, 577 milletvekili üyeli Fransa Ulusal Meclisi’nde 45 oyla onaylanan, Ermeni soyk›r›m›n› kabul etmeyenleri cezaland›ran yasaya getirmek istiyorum. Öneri Senato’da henüz onaylanmad› ama o sürecin tamamlanmas›n› beklemeyece¤im. Bu sütunda bu konuda epeyce yaz› yay›nlad›m ama özellikle ikisi do¤rudan do¤ruya Fransa ile ilgili: “Fransa Büyükelçisi Mutlu mu?” (28.01.2001), “Fransa Büyükelçisi Monsieur Paul Poutade’a Mektup” (21.12.2004). Bir de “Frans›z Elçisi’nin Hac Seferi” (15.07.2005) tarihli bir yaz›m var. Her y›l en az›ndan bir kez Fransa’ya giderim. Birkaç ay sonra gene gidece¤im. Bu gidiflimde sorarlarsa, bizim “Ermeni Gailesi” olarak tan›mlad›¤›m›z olaylar›n bir soyk›r›m olmad›¤›n› söyleyece¤im, gerekirse böyle yazaca¤›m. Böylece bir y›l hapis ve 45 Euro para cezas›n› göze alaca¤›m. Param yok! Ceza paras›n› ödemeyece¤im için fazladan hapis yatar m›y›m?
56
BD fiUBAT 2012
AMAÇ, TÜRKLER‹ ASYA’YA KOVMAK
Say›n Büyükelçi, Frans›z tarihçi Gaston Gaillard’›n 1920 y›l›nda Chapelot Yay›nevi taraf›ndan yay›nlanan “Türkler ve Avrupa” (Les Turcs et l’Europe) adl› kitab›n› duydunuz mu? Bu kitap 1920’den sonra neden bir daha yay›nlanmad› acaba? 1915 olaylar›n›, bilgi kirlenmesi olmadan s›ca¤› s›ca¤›na ve tarafs›z olarak yazd›¤› için mi yeni bask›lar› yap›lmad›? Yazar, kitab›n›n VII. bölümü olan “Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Parçalanmas›” bölümünde Osmanl›-Ermeni sorununu ele almaktad›r. (Kitab›n 262297 sayfalar›nda yer alan bu bölümün fotokopisini size gönderece¤im.) Yazara göre, genel olarak Do¤u Sorunu’nun bir parças› olan Ermeni sorunu, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nu parçalama giriflimlerinin yan› s›ra Türkleri Asya’ya kovma amaçlar›ndan vazgeçmeyen ‹tilaf Devletleri’nin (‹ngiltere, Fransa) kas›tl› tutumlar› yüzünden içinden ç›k›lmaz duruma gelmifltir. ERMEN‹LERDEN S‹Z ÖZÜR D‹LEY‹N
Say›n Büyükelçi, Fransa’da neden 600 bin Ermeni vatandafl›n›z var? Ermenistan s›n›r komflunuz mu? Bu soruyu sordu¤um hiçbir Frans›z do¤ru dürüst cevap veremedi. Çünkü kendilerine gerçekler söylenmemiflti; ne Justin McCarthy’nin “Ölüm ve Sürgün” (Death and Exile) adl› kitab›n›, ne de bu kitab›n sözünü etti¤i “Archives des Affaires Etrangères de France, Levant, Arménie. 1918-1919” belgelerini okumufllard›:
1 Kas›m 1918 tarihinden itibaren Çukurova bölgesini iflgal eden Fransa, bölgede bir Ermeni devleti kurma vaadiyle Ermenileri kand›rd›. Önce gönüllü Ermeni taburlar› oluflturuldu. Daha sonra, ABD, M›s›r, Suriye ve Fransa’dan 200 bin Ermeni gelmesi üzerine, Frans›z Do¤u Lejyonu’na ba¤l› Ermeni Lejyonu kuruldu. Bu özel birli¤e Frans›z üniformas› giydirildi ve eline Frans›z silah› verildi. (Ayn› fleyi Çarl›k Rusya 1914-1915’te Do¤u Anadolu’da yapm›flt›). Ad› geçen birlik 1921 y›l›na kadar bölgede ak›l almaz katliamlar yapt›. Fransa için utanç verici olan bu günleri Çukurova halk› “Kaç-Kaç Dönemi” olarak adland›r›r. Yaflar Kemal’e sorun, size anlat›r!
20
Ekim 1921’de TBMM hükümeti ile Fransa aras›nda imzalanan Ankara Antlaflmas›’ndan sonra Frans›z iflgal kuvvetleri Suriye ve Lübnan’a çekilirken yan›nda 50 bin Ermeni götürdü. Ard›ndan, Frans›zlar›n Çukurova’da (Kilikya’da) yüzüstü b›rakt›¤› Ermeniler önce Suriye ve Lübnan’a, daha sonra da Fransa’ya gittiler. Fransa’daki 600 bin Ermeni as›ll› seçmenin öyküsü böyledir! Kim kimden özür ve ba¤›fl dileyecek Say›n Büyükelçi? Sizce Fransa’n›n kand›rd›¤› Ermenilerden özür dilemesi gerekmiyor mu? Türkiye’den özür dilemesi gerekmiyor mu? Sömürgecili¤in faydalar›n› ders kitaplar›na koyan Fransa kendi tarihiyle ne zaman yüzleflecek? Tabii, Türkiye tarihini sapt›rmadan, kendisini ve Türkiye’yi satmadan!" • 57
BD fiUBAT 2012
Mehmet Perinçek’in 09.12.2011 Tarihli Ayd›nl›k Gazetesi’nde Yay›mlanan Yaz›s›
Ahmet Davuto¤lu’na Aç›k Mektup S ay›n Ahmet Davuto¤lu
T.C. D›fliflleri Bakanl›¤›-Ankara
21 Kas›m 2011 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki habere göre D›fliflleri Bakanl›¤› Stratejik Araflt›rmalar Merkezi’nden bir heyetin 2012 y›l›n›n ilk aylar›nda Rusya’ya giderek Ermeni meselesinde Türk tezlerini güçlendirecek belgeleri arflivlerden ç›karmas› planlanmaktad›r. Bakanl›¤›n›z›n bu önemli ve faydal› ad›m›yla ilgili baz› noktalara dikkatinizi çekmek istiyorum. 10 seneyi aflk›n süredir Rus devlet arflivlerinde Ermeni meselesi üzerine araflt›rmalar yap›yorum. Rusya Askeri Tarih Devlet Arflivi’nde, Rusya Askeri Devlet Arflivi’nde, Rusya Federasyonu Devlet Arflivi’nde, Rusya Toplumsal Siyasal Tarih Devlet Arflivi’nde, Rusya Film ve Foto¤raf Dokümanlar›
58
Devlet Arflivi’nde, Soljen›ts›n Vakf› Rus Diasporas› Arflivi’nde, Rus siyaset ve bilim adamlar›n›n kiflisel arflivlerinde ve Rusya’n›n önde gelen kütüphanelerindeki çal›flmalar›m sonucunda konuyla ilgili binlerce sayfa materyal toplad›m. Bu kaynaklardan yararlanarak Türkçe haricinde ‹ngilizce, Almanca, Frans›zca, Rusça, Farsça, ‹sveççe ve Azeri Türkçesinde kitap ve makaleler yay›mlad›m. Bu kitaplardan örnekleri ekte takdim ediyorum. Rusya’da ülkenin önde gelen yay›nevlerinin birinden ç›kan kitab›m büyük ses getirdi. Kitab›n Moskova’n›n en büyük kitabevinde yap›lan tan›t›m etkinli¤ine Rus, Ermeni ve Azeri bilim, siyaset ve medya çevrelerinden önemli kat›l›m oldu. Özellikle Rus ve Ermeni bas›n›nda kitab›m genifl yer buldu. Bu temelde devlet televizyonu
BD fiUBAT 2012
da dahil birçok programa ça¤r›ld›m, röportajlar ve konferanslar verdim. Türk tezleri ilk defa bu kadar etkili bir flekilde Rusya’da dile getirilmifl oldu. Akademik dergilerde makalelerim yay›mland›. Ayn› flekilde Azerbaycan’da ç›kan baflka Rusça ve Azeri Türkçesi kitaplar›m da genifl çevreler taraf›ndan tart›fl›ld›. ‹ran’da Farsça olarak yay›mlanan baflka bir çal›flmam›n da ülkede etki yaratt›¤›n› kitab› basan yay›nevi bana bildirdi. Ayr›ca tutuklanmasayd›m Ekim ay›nda Moskova Devlet Üniversitesi Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü’nde enstitü müdürünün yönetiminde ve Ermeni bilim adamlar›n›n kat›l›m›yla Rusya’da ç›km›fl olan kitab›m›n tart›fl›laca¤› bir yuvarlak masa toplant›s›na kat›lacakt›m. Bunun haricinde Nisan ay›nda Bosna-Hersek’te, Ermeni meselesiyle ilgili tebli¤ sunaca¤›m uluslararas› bir toplant›ya davetliydim. Bunlara ek olarak Rus bir meslektafl›mla haz›rlamakta oldu¤um iki ciltlik bir kitap çal›flmas› da iletiflimimizin kesilmesine yol açan tutuklanmam dolay›s›yla yar›da kalm›flt›r. Bu araflt›rmalar›m çerçevesinde
geçmifl dönemde bakanl›¤›n›z›n birçok toplant›s›na davetli olarak kat›lm›flt›m. Di¤er yandan 2007-2008 y›llar›nda Say›n Abdullah Gül ve Ali Babacan’›n bakanl›¤› döneminde D›fliflleri Bakanl›¤›’n›n projesi çerçevesinde Rus arflivlerinde çal›flmalar da yapm›flt›m. Bütün bu çal›flmalar›n sonucunda hâlâ birço¤u yay›mlanmam›fl olan belgelerin ifllenerek dünya kamuoyuna sunulmas›na yönelik bakanl›¤›n›z›n ilgili dairesiyle koordinasyon halinde size baz› projeler sunulmufltu. 2009 Haziran’›ndan bugüne kadar bunlara olumlu ya da olumsuz bir cevap alamad›m. zellikle belirtmek isterim ki bu projelerin bütçesi bakanl›¤›n›z›n ilgili dairesi taraf›ndan belirlenmifltir. Cumhuriyet gazetesinin ilgili haberi üzerine bu konuyu tekrardan size sunmak istedim. Çünkü elimde Ermeni meselesiyle ilgili Türkiye’nin tezlerini destekleyen, senelerce süren çal›flmalar sonucunda Rus arflivlerinden kopyalar› al›nm›fl birçok belge var. Belgelerin paras› verilmifl, izinleri al›nm›fl ve bu belgeler yay›mlanmak/çevrilmek üzere tasnif edilmifltir. Daha önce proje-
Ö
Yazar›m›z› Tan›yal›m: Mehmet Perinçek, ‹stanbul’da do¤du. ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. ‹stanbul Üniversitesi Atatürk ‹lkeleri ve ‹nk›lâp Tarihi Enstitüsü’nde araflt›rma görevlisi olarak çal›flt›. 2005-2006 ö¤retim y›l›nda Moskova Uluslararas› ‹liflkiler Devlet Enstitüsü’nde (Üniversitesi) [MG‹MO(U)] misafir araflt›rma görevlisi olarak çal›flt›. Burs alarak Rusya Federasyonu’na gitti. Sekiz y›l RusSovyet devlet arflivlerinde “Türk-Sovyet iliflkileri” ve “Ermeni meselesi” üzerine araflt›rmalar yapan Perinçek’in, Atatürk’ün Sovyetlerle Görüflmeleri / Sovyet Arfliv Belgeleri’yle, Boryan’›n Gözüyle Türk-Ermeni Çat›flmas› ve Avrasyac›l›k / Türkiye’deki Teori ve Prati¤i bafll›kl› üç kitab› yay›mland›. Güncel Türk d›fl politikas› üzerine çal›flmalar› da olan Perinçek, Türkiye’de ve yurtd›fl›nda konferanslar vermekte, sempozyumlarda tebli¤ler sunmaktad›r. Mehmet Perinçek ‹ngilizce, Almanca, Rusça ve Osmanl›ca biliyor. 59
BD fiUBAT 2012
davan›n binlerce sayfal›k iddianame ve eklerinin Türkiye’yle ilgili bölümleri. Son 2 maddedeki belgeler, Taflnaklar›n kuruldu¤undan beri devaml› terör faaliyeti yürüttü¤ünü ve Türkiye’nin bunun karfl›s›nda kendini savundu¤unu kan›tlamaktad›r. Sözü geçen belgelerin arflivlerden tekrar aran›p bulunmas›na gerek yoktur. Belirtti¤im gibi bunlar, tasnif edilmifl, Rusça bas›lmaya veya çevrilerek dünya dillerinde yay›mlanmaya haz›rd›r. 2015 y›l›na az bir süre kald›¤› düflünülürse, Rusya’ya gönderilecek heyetin bunlar için zaman, emek ve para harcamas›na gerek yoktur. Ayr›ca; birkaç ayl›k bir çal›flmayla bunlar›n hepsini toplamak da mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla benim elimdeki belgeler h›zla dünya kamuoyuna sunmak amac›yla yay›na haz›rlanabilir. Bunun d›fl›nda gidecek heyete de arflivlerle ilgili tecrübelerimi aktarabilirim. Böylece, ayn› iflin iki kez yap›l›p enerjinin bofla harcanmas›n›n önüne geçilebilir. Dikkatinize sundu¤um bu çal›flma, bilimsel bir çerçevede, siyasi ve “hukuki” sürece malzeme yap›lmadan, gereken disiplin içerisinde yürütülüp k›sa sürede sonuçlar› al›nabilir. Türkiye aç›s›ndan büyük önem tafl›yan bu konuya D›fliflleri Bakanl›¤›’m›z›n gerekli dikkati gösterece¤ini umuyorum. Sayg›lar›mla... •
Dikkatinize sundu¤um bu çal›flma, bilimsel bir çerçevede, siyasi ve “hukuki” sürece malzeme yap›lmadan, olmas› gerekti¤i disiplin içerisinde yürütülüp k›sa sürede sonuçlar› al›nabilir. lerde belirtilmifl olsa da bu belgelerin içeri¤i konusunda tekrar bilgi vermek isterim: 1- 700 sayfan›n üzerinde Rus Kafkas ordular› askeri mahkemelerinde I. Dünya Savafl› s›ras›nda iflgal bölgelerinde Müslüman nüfusa karfl› girifltikleri katliam ve ya¤ma suçlar›ndan dolay› Ermeni gönüllülerin yarg›land›klar› davalar›n tutanaklar›. Türkiye’ye karfl› savaflan bir ordunun askeri mahkemelerinin kendi komutas› alt›ndaki Ermeni birliklerinin gönüllülerini yarg›lamas›, Türk tezinin dünya kamuoyuna anlat›lmas›nda büyük önemi vard›r. 2- Çok say›daki Türkiye Ermenisi’nin I. Dünya Savafl› s›ras›nda Rus ordular›yla iflbirli¤i yapt›¤›n› ve Türk ordular›n› arkadan vurdu¤unu gösteren belgeler. Bu belgeler, Türkiye’nin cephe gerisindeki tehdidin büyüklü¤ünü ve al›nan tedbirlerin meflrulu¤unu kan›tlamaktad›r. 3- Taflnak ve H›nçak partilerinin, kurulufllar›ndan I. Dünya Savafl›’na kadarki süreçte Türkiye’ye karfl› sürekli terör faaliyeti yürüttü¤ünü ortaya koyan Çarl›k polis istihbarat›n›n raporlar›. 4- Yüzlerce Taflnak lider ve üyesinin devlete karfl› ifllenen suçlar kapsam›nda Çarl›k Rusyas›’nda yarg›land›klar› 60
BD fiUBAT 2012
Liberte Egalite Fraternite New York’ta, entellektüel mimar arkadafl›m Peter Schultz, alt kattaki komflusundan çok flikayetçi idi. Yazan: AYHAN S‹C‹MO⁄LU
K
Komflu, devaml› otlar, yapraklar, unlar filan yak›yor ve tuhaf 盤l›klar atarak evinde dans ediyormufl. Alt kattan, sabah›n çok erken saatlerinde s›zan dumanlar, 盤l›klar, ulumalar ve davul sesleri o kadar çok rahats›z edici bir duruma gelmifl ki, bir sabah dayanamam›fl, hiddetle alt kata inip
fliddetle kap›y› vurmufl. Yüzü savafl renkleriyle boyal›, kafas›nda tüyler, sar›fl›n bir Amerikal› açm›fl kap›y› ve üst kattaki soluk benizliye, k›z›lderi lisan› ile defolmas›n› söylemifl. Arkadafl›m çok korkmufltu. “Polise gidece¤im” vs. diye geveleyip duruyordu, ama sonunda onu raz› ettim. 61
BD fiUBAT 2012
Beyazlar y›llar sonra nihayet anlam›flt›. New York’daki bu yepyeni ”trend”e kap›lan bu ç›lg›n komflu, daha derinden keflfetmeye çal›fl›yordu K›z›lderili’nin ruhsal dünyas›n›. Hofl, ayr›ca oras› da “New York” idi. Alt kattaki komfluya, K›z›lderili’yi anlamaya çal›flan, belki de günah ç›kartan bir beyaz oldu¤u için tuhaf bir yak›nl›k duymaya bafllam›flt›m. Acaba as›rlard›r “Kafa derisi yüzen Türk” veya ‹talyancas› ile “Anac›¤›m Türkler!!”, asl›nda derin felsefesi, adaleti ve naif hoflgörüsü ile Avrupal›’dan çok daha üstün insanlar m› idi? Eminim günün birinde tarih baflka türlü okunacak ve sonunda Avrupal› o ödünün patlad›¤› Osmanl›’n›n o ger-
man harfler ile üç sözcük: “Liberte”, “Egalite” ve “Fraternite”. Bu sözcükler ayn› zamanda resmi evraklar›nda da ve paralar›nda da bas›l›. Meflhur Frans›z ‹htilali’nden kalma bir “Milli Motto” bu. Bu üç sözcü¤e asl›nda bir de “Ou la Mort” (veya ölüm) ekli imifl ama çok sert bir ifade olmas› nedeniyle kald›r›lm›fl. Özgürlük, Eflitlik ve Kardefllik.
Tarsus Amerikan Koleji’nden okul a¤abeyim Uluç Gürkan’›n 3 maddelik damardan “Ermeni Soyk›r›m›” karfl›t› iddialar›n› düflünmeden edemedim. * Bir: Hukuki çerçeve. BM yasas› 1948. Soyk›r›m iddias› tüzel kiflilere yönetilemez, gerçek kiflilere yönetil-
BM yasas› 1948. Soyk›r›m iddias› tüzel kiflilere yönetilemez, gerçek kiflilere yönetilmesi gerekir. çek ve ütopik kimli¤ini, K›z›lderili’ye nihayet uyanm›fl Amerikal› gibi yeniden keflfedecek. As›rlar›n “Türk Korkusu”nun asl›nda kendilerinin do¤urdu¤u Haçl› Seferleri’ne karfl› bir “survival” oldu¤unu anlayacaklar m› acaba? Bu, kemiklere kadar ifllemifl öyle bir korku ki hâlâ s›zl›yor. Verimli Türkiye topraklar› ise günah keçilerinin favori otlad›¤›. Sonu gelmeyen Epik Yunan oyunlar› ile dünya anfitiyatrosunun vazgeçilmez sahnesi. Fransa’n›n güneyindeki Nis flehrinin Adliye Saray›’na yanyana dizilmifl, birbirinin ayn› üç ana kap›dan giriliyor. Her birinin üzerinde koca62
mesi gerekir. ‹ki: Uluslar aras› yetkili mahkeme olarak Malta Mahkemesi tan›nm›fl ve 3 sene süren duruflmalar sonucu “Takipsizlik Karar› verilmifl”. Kay›tlar Londra da. Üç: “Tehcir”in soyk›r›m arac› oldu¤u iddias› hukuken geçersizdir. 1949 Cenevre Andlaflmas›’n›n 1977 ek maddesine göre askeri nedenler ile yap›lan tehcir de¤erlendirmeye aç›kt›r. Asl›nda tuhaf bir flekilde Fransa, Adalet Saray› ana kap›lar›na yazd›¤› o meflhur ulusal mottosuna da karfl› ç›km›yor mu? E¤er ben kendi düflüncemi, yani “Ermeni soyk›r›m› as›ls›z bir iddiad›r” diyemiyorsam, nerde be-
BD fiUBAT 2012
nim düflüncemi ifade “Libertem”? E¤er Türk halk› d›flar› itiliyorsa, düflüncemizi ifade edebilmemiz para ve hapis cezas›na sebep olacak ise, ama ayn› zamanda Türkiye aleyhine isteyen istedi¤ini at›p tutacak ise, nerde benim “Egalitem”? Fraternite konusuna girmeye ise hiç gerek yok. Düflman iki toplum yaratmaya sebep olacak tutumlar ile Fransa, o meflhur mottosuna temelden karfl› ç›km›yor mu? Hem de tüy dikerek ve adeta o kald›r›lan 4. Maddeyi de yeniden ekleyerek: “Ou la mort”. Bu “Hortlamalar›n” zamanlamas›na dikkat çekerim.
B
Baflkanl›k seçimle-
Baflkanl›k seçimlerine az kala “SuperSarko”, beflyüzbin Ermeni as›ll› Frans›z oy avc›l›¤›nda.
rine az kala “SuperSarko”, beflyüzbin Ermeni as›ll› Frans›z oy avc›l›¤›nda. Avrupa’n›n politik lideri olma çabalar›, kaybetti¤i kredi notlar›n›n açaca¤› yaralar›na merhem olacak m› acep? Almanya’ya kapt›rd›¤› ve hiç bir zaman ele geçiremeyece¤i “Ekonomik Lider” vasf›n› “Politik Lider”lik ile mi ikame edecek? Nice’de “Pieton” (yaya al›flverifl
soka¤›)›nda ‹stanbul’dan gitme cafe sahibi Levon ile muhabbetdeyiz. “Abi bence bu iflin içerisinde s›rf oy beklentisi yok; bizim bilmedi¤imiz kimbilir neler var acaba” diye sordu¤unda, Sarko’nun bayram de¤il seyran de¤il Ekim ay›nda Erivan’a ziyarete gitti¤ini ve befl milyarl›k nükleer santral anlaflmas› imzaland›¤›n› hat›rlatt›m. Türkiye, bence yanl›fl agresif reaksiyon gösteriyor, yani Fransa’n›n istedi¤i tuza¤a düflüyor. Politik liderlerimizin, a¤›zlar›ndan ç›kacak her sözcü¤e çok dikkat etmeleri gerekir. Fevri ”Delikanl› Mert Türk”, “Osmanl› tokad›” vesaire imaj› ile dünya kamuoyuna “Bak›n, ben sizlere demedim mi? Al›n size ‘terorist müslüman’ bir ülke daha var yolumuz üzerinde” diye-
cek Sarkofl. Büyükelçimizi geri çekece¤imize, kuvvetli, konulara vak›f, bilgili dünya adamlar›m›z›, kültür ateflelerini yollamam›z daha yerinde olmaz m›? Tabii herzaman ekonomik yapt›r›mlar ile kolkola. • ---*(Destek Yay›nevi, Kas›m 2011: Ermeni Sorunu’nu Anlamak. Uluç Gürkan) 63
BD fiUBAT 2012
YAZILARI
GAZ‹’N‹N SIHHAT‹ Devrimlerin sarsılmaz gücüne cepheden saldıramayanlar, onu, alçakça kışkırtma ile arkadan vurma politikasını güdüyorlar.
B
irkaç ayd›r ki, memleketin
içinde ve d›fl›nda genifl bir propaganda faaliyeti mevcuttur. Dini ve ekonomik konular içinde yalanlar, iftiralar uyduran bu k›flk›rt›c›lar, son zamanlarda baflka bir konu etraf›nda ›srarla çal›fl›yorlar. Bu, Cumhurbaflkan› Gazi Mustafa Kemal’in sa¤l›¤› konusudur. Güya, Gazi Hazretleri, devlet iflleriyle ilgilenemeyecek derecede hastaym›fl… Fesat anlay›flta olanlar›n bu tür propagandadan bekledikleri sonuç ise, meçhul de¤ildir. Türk milleti, sars›lmayan bir heyecan ve inanç ile her sahada çal›flmaya bafllad›. Harf Devrimi sayesinde ilim, fen, sanat ve bir söz ile medeniyet kap›lar›n› açabilecek olan alt›n anahtar› ele ald›. Bu gidifl, önüne geçilemeyen sel gibi bir düzeyde ak›yor. Böylece bar›fl ve çal›flma içinde geçecek birkaç seneden sonra Türk Vatan› imar edilmifl olacak ve Türk milleti refaha kavuflacakt›r. Bu manzara, ihtimal ki vatan düflmanlar›n› hasetlerinden ç›ld›rt›yor,
64
onlar› hileye, yalana ve iftiraya sevk ediyor. Düflmanlar k›flk›rt›c›l›¤a nereden bafllamak laz›m geldi¤ini düflündükleri zaman, her fleyden önce, halk›n kaynayan çal›flma heyecan›n› söndürmeye karar veriyorlar. Bunun için de, milletin sonsuz sevgisine mazhar olmufl Gazi’nin s›hhat ve hayat› etraf›nda yalan-yanl›fl haberler yay›yorlar. Bundan kas›t, kamuoyunu üzüntüye ve sars›nt›ya sokmak ve bunun sonucunda da, genel çal›flma temposunu yok etmektir.
B
üyük Gazi’nin s›hhat ve haya-
t› etraf›nda yalan hikâyeler uyduranlar›n daha kötü bir niyetleri vard›r. Onlar, içerde ve d›flar›da anlatmak istiyorlar ki, Türkiye’de bugün yaflanan rejim, Gazi’nin flahs› ve hayat› ile varl›¤›n› korumaktad›r. Böyle bir geliflme Türkiye Cumhuriyeti’ne karfl› güven ve inanc› sarsan bir fleydir. Gafiller, unutuyorlar ki, Gazi Haz-
BD fiUBAT 2012
retleri bütün ifllerinde halk›n dileklerini, duygular›n› ve ihtiyaçlar›n› göz önüne alan ve bu türden tesirlerin alt›nda yürüyen bir halk babas›d›r. “E¤er milletin, kararlar›m›z›n ve harekât›m›z›n sorumlulu¤una kat›lma karar›nda olmad›¤›n› zannetseydik, bu memleketi idare sorumlulu¤unu bir dakika bile omuzlar›m›zda tafl›mak istemezdik!” diyen Gazi’nin kendisidir.
G
ene Büyük Gazi’dir ki: “‹ki
Mustafa Kemal vard›r. Birisi Ben, fani Mustafa Kemal, di¤eri milletin aras›nda mevcut ebedi Mustafa Kemal’dir ki, ben onlar›n hayallerini gerçeklefltiriyorum!” diyerek büyük bir gerçe¤i ifade etmiflti. Cumhurbaflkan›m›z›n hayat ve s›hhatine dair olan gerçe¤in özeti fludur: Gazi, bugün her zamankinden ziyade sa¤lam ve sa¤l›kl›d›r. Son günlerde fliddetli kar ve tipiye karfl›n s›k s›k at gezintileri yap›yor, avlan›yor, civardaki köylülerle ilgileniyor, Ankara sokak ve pazarlar›nda dolafl›yor. Buna ilaveten, Bakanlar Kurulu toplant›lar›na kat›l›yor, Türkçe veya yabanc› dilde eline ald›¤› bir kitab›, -kaç saat sürerse sürsün- bitirmeden b›rakm›yor, ekseriye gerçekleflti¤i gibi en küçük bir ara vermeden on sekiz saat durmaks›z›n çal›flabiliyor!
Yaz›k ki, bu günefl gibi gerçekler ve olaylar ortada dururken, olumsuz propaganda gene alabildi¤ine sürüp, gidiyor. Yürekleri vatan endiflesi ile titreyen vatandafllara ö¤üdümüz fludur: Müsterih olsunlar. Ortada endiflelerini hakl› gösterebilecek hiçbir sebep yoktur. Güneflin ›fl›¤›n› balç›kla s›vamaya çal›flan hainlere gelince; onlar› söz söylemeye, cevap vermeye bile lay›k görmüyoruz. Henüz, zehirden flifa umacak kadar gafil de¤iliz. Onlara
"E¤er milletin, kararlar›m›z›n ve harekât›m›z›n sorumlulu¤una kat›lma karar›nda olmad›¤›n› zannetseydik, bu memleketi idare sorumlulu¤unu bir dakika bile omuzlar›m›zda tafl›mak istemezdik!" diyen Gazi’nin kendisidir. yap›lacak ifllem, ‹smet Pafla Hazretleri’nin flu sözlerini yüzlerine f›rlatmakt›r: “Gazi, daha pek çok zaman bu vatana hizmet edecek ça¤da ve s›hhattedir. Merak edenler, sebep hâs›l olursa O’nun, en az Baflkomutanl›k Meydan Muharebesi’ndeki kadar genç ve diri oldu¤unu göreceklerdir…” • Hâkimiyeti Milliye Gazetesi 9 Mart 1929 65
fi
akir Zümre, 1925 y›l›nda ‹stanbul Haliç’te özel sektöre ait ilk silah ve cephane fabrikas›n›n tamam›n› yerli sermaye ile kurdu. Uçak bombalar›, silah ve cephaneden, ziraat aletleri ve soba üretimine kadar çeflitli konular üzerinde çal›flt›. Türk Savunma Sanayii’nde özel sektörün öncülü¤ünü yapan ilk Türk giriflimci fiakir Zümre’nin faaliyetleri ilk kez yay›mlanan belge ve foto¤raflarla bu kitapta gün ›fl›¤›na ç›k›yor.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
ATATÜRK’ÜN DÜNYASI Cengiz Önal
T
ürk Ulusu yeni bir iman ve kesin bir ulusal azim ile yeni bir devlet kurmufltur. Bu devletin dayand›¤› esaslar Tam Ba¤›ms›zl›k ve Kay›ts›zfiarts›z Ulusal Egemenliktir. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk
Cumhuriyet 26 Anayasas› Ocak 1921 Anayasas› geçici bir nitelik tafl›yor ve ihtiyaca cevap vermedi¤i gibi, 1876 Anayasas›’n›n kimi hükümlerini de halen muhafaza ediyordu. Yürürlükteki bu anayasan›n Mustafa Kemal’de rahats›zl›k yaratmas›na karfl›n; TBMM’nin aç›lmas›ndan buyana yeni bir anayasan›n haz›rlan›p ç›kar›lmas› için müsait zaman ve uygun ortam henüz bulunamam›flt›. Özellikle, Meclis’te zamanla kendini gösteren ve ça¤dafl yasalar›n ç›kar›lmaya çal›fl›lmas› esnas›nda ciddi derecede muhalefet eden kimi flah›slar, padiflahl›¤›n veya halifeli¤in etkisinden uzun süreden beri kurtulamam›fllard›. Bunlar›n, ça¤dafl giriflimlere ve al›nan onca mesafeye karfl›n, ‹stanbul’un otoritesinin hakim olmas› yönündeki arzular›n› gizlemeye ihtiyaç duymadan, bunu zamanla ortaya koymalar›, ulusal bir anayasa ç›kar›labil-
20
mesi için gerekli olan toplumsal mutabakat›n sa¤lanmas›n›n önündeki en önemli engeldi. Mustafa Kemal’in yak›n silah ve çal›flma arkadafllar›n›n içinde bile bu görüflte flah›slar›n bulunmas›, Meclis’-
Mustafa Kemal ve ‹smet ‹nönü Meclis ç›k›fl›nda 67
BD fiUBAT 2012
teki dengenin ne denli hassas bir noktada bulundu¤unun aç›k göstergesiydi. Dolay›s›yla, Meclis’te böylesi bir durum varken, Türk Ulusu’nun genelinden, ça¤dafl bir anayasa yap›lmas› konusunda toplumsal ve ulusal bir mutabakat beklemek hayali bir düflünceye hizmet etmek gibi olurdu… ***
Anayasa Tasla¤› metni haz›rlanarak, Mart-1924 ay› bafllar›nda Meclis’e sunulmufltu. Muhalif kanat bafllang›çta tepki gösterdi. Tasar› üzerinde Meclis’te ciddi tart›flmalar yap›ld› ve gerilimli geçen oturumlar oldu. Anayasa Tasar›s› hakk›nda yap›lan elefltirileri dört k›s›mda toplan›yordu. Bunlar; Cumhuriyet Anayasas›’n›n 1- Anayasa bir Kurucu Meclis Kabulü (20 Nisan 1924) taraf›ndan haz›rlanmal›, 2- Millet Meclisi’nin yan› s›ra umhuriyetin ilan› ve halife- ikinci bir Meclis de olmal›, li¤in kald›r›lmas›yla devletin 3- Cumhurbaflkan›’na verilmek bünyesinde köklü de¤ifliklikler istenen veto hakk›, yap›ld›. Dolay›s›yla ve halen yürürlük4- Cumhurbaflkan›’nca Meclis’i te olan anayasan›n da ça¤dafl ihtiyaç- da¤›tma yetkisi olarak s›ralanabilir… lara cevap veremiyor olmas› itibariyle, Tart›flmalar özellikle Cumhurbaflgenifl kapsaml› yeni bir anayasaya kan›’n›n Meclis’i da¤›tabilme ve yaihtiyaç vard›. salar› veto edebilme hakk› üzerinde Mustafa Kemal bu amaçla özel yo¤unlaflt›. Devlet Baflkan›n›n seçimbir çal›flma grubu oluflturmufl, kendisi lerin yenilenmesine karar verme yetde çal›flmalar› yak›ndan izlemifl ve kisi Meclis’çe kabul edilmedi. Veto yönlendirmiflti. Yo¤un çal›flmalar ya- hakk› ise de¤ifliklik yap›larak benimp›lm›fl ve sonuçta 108 maddelik bir sendi. Buna göre; Cumhurbaflkan›, Anayasa ve Bütçe ile ilgili yasalar hariç olmak üzere, uygun görmedi¤i yasalar› tekrar görüflülmek üzere Meclis’e iade edebilecekti. Veto edilen yasalar Meclis’çe tekrar benimsenirse, Cumhurbaflkan› bunlar› onaylamak zorundayd›. Meclis’in tasar›da yapt›¤› di¤er bir de¤ifliklik ise; Cumhurbaflkan›’nca onaylanan Anayasa çal›flmalar› günlerinde halk›n meclise ilgisi
C
68
BD fiUBAT 2012
Millet ad›na egemenlik hakk›n› yaln›z o kullan›r. •Yasama ve yürütme yetkisi gücü Meclis’te toplan›r. •Meclis yürütme yetkisini kendi seçti¤i Cumhurbaflkan› ve Bakanlar Kurulu eliyle kullan›r. •Meclis hükümeti her vakit denetAnayasa haz›rl›¤› günlerinde bir Meclis çal›flmas› leyip düflürebilir. hükümet listesi Meclis’ten güvenoyu •Yarg› hakk› millet ad›na, usul ve alacakt›. Ayr›ca 7 y›l olarak belirlenen kanuna göre ba¤›ms›z mahkemelere Cumhurbaflkanl›¤› süresi Meclis’in verilmifltir.” görev süresine göre ayarlanarak dört y›la indirilmiflti. Tart›flmalar sonucu kinci bölümde yasama ile ilgili gerekli düzeltme ve düzenlemeler konular yer alm›flt›r. Üçüncü böyap›larak, Anayasa Tasla¤›’na son lüm yürütme, dördüncü bölüm flekli verildi ve Meclis’in onay›na yarg› erki, beflinci bölüm ise kamu sunuldu. Meclis’te 20 Nisan 1924 gü- haklar›na ayr›lm›flt›r. nü yap›lan oylama sonucu yeni AnaKamu haklar› bölümü özetle flunyasa kabul edilerek yürürlü¤e girdi. lar› öngörmekteydi: •Her Türk hür do¤ar, hür yaflar. Cumhuriyet Anayasas›’n›n Hürriyet baflkas›na zarar vermeyecek ‹çeri¤i her fleyi yapabilmektir. Anayasa 105 maddeyi içeren alt› bö•Türkler kanun karfl›s›nda eflittirlümden olufluyordu. ‹lk 8 Madde ana ler. Her türlü grup, s›n›f, aile ve kifli hükümlerle ilgiliydi. Bunlara göre; ayr›cal›klar› kald›r›lm›flt›r. •Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’•Kifli dokunulmazl›¤›, vicdan ve tir. düflünme özgürlü¤ü, söz, yay›n yolcu•Devletin dini ‹slam, resmi dili luk, çal›flma, mülk edinme hakk›n› kulTürkçe, baflkenti Ankara’d›r. lanma, toplanma, dernek, ortakl›k •Egemenlik kay›ts›z flarts›z mille- kurma haklar› Türklerin do¤al haktindir. lar›d›r. •Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin •Cana, mala, ›rza, konuta hiç bir yegâne temsilcisi olup, suretle dokunulamaz.
‹
69
BD fiUBAT 2012
•Kanun d›fl›nda kimse yakalanamaz ve tutuklanamaz. •‹flkence, eziyet, zorbal›k ve angarya yasakt›r. •Hiç kimse mensubu oldu¤u din, mezhep ve felsefi inan›fl›ndan dolay› k›nanamaz. •Asayifl, ahlaki kurallar ve kanun hükümlerine ayk›r› bulunmamak flart› ile her türlü ayinler serbesttir. •Kanunda yaz›l› usul ve haklar d›fl›nda kimsenin konutuna girilemez, üstü aranamaz. •Bas›n kanun çerçevesinde serbesttir ve yay›n›ndan önce denetlenemez. •Hükümetin gözetimi ve denetlemesi alt›nda ve kanun çerçevesinde her türlü e¤itim serbesttir. •Hiç kimse kanunca ba¤l› oldu¤u mahkemeden baflka bir mahkemeye verilemez. •Kad›n erkek bütün Türkler ilkö¤retimden geçmek mecburiyetindedir. ‹lkö¤retim Devlet okullar›nda paras›zd›r. •Türkiye’de din, ›rk ay›rt edilmeksizin vatandafllar bak›m›ndan herkese -Türk- denir. u hükümler Büyük Frans›z Devrimi’nin dünyaya mal etti¤i de¤erlerdi ve ça¤dafl dünyan›n temel ilkeleriydi. Alt›nc› Bölüm çeflitli maddeleri kaps›yordu. Bu bölümün 102. Maddesi, Anayasada de¤ifliklik teklifi için Meclis üye say›s›n›n en az üçte biri taraf›ndan imzalanmas›n›, de¤iflikliklerin mevcudun üçte iki ço¤unlu¤u ile kabul edilebilece¤ini; Devlet fleklinin Cumhuriyet oldu¤unu
B 70
belirten birinci maddenin de¤iflmesi için hiç bir suretle teklif yap›lamaz hükmünü getiriyordu.103. Maddesinde ise; “Anayasa’n›n hiç bir maddesi hiç bir sebep ve bahane ile ifllerlikten al›konamaz. Hiçbir kanun anayasaya ayk›r› olamaz” deniliyordu. *** aik ve ça¤dafl Türkiye yolunu açan bu Anayasa, günün ihtiyaçlar›na göre birkaç defa de¤ifliklik geçirdi. Yap›lan de¤ifliklikleri özetle ifade edersek; •10 Nisan 1928’de laikleflme ile ilgili hükümler gözden geçirildi. •5 Aral›k 1934’de 30 yafl›n› bitiren her kad›n ve erke¤in milletvekili seçilmesi ve seçmen yafl›n›n da 18’den 22’ye ç›kar›lmas› uygun görüldü. •5 fiubat 1937’de Anayasa’n›n 2. Maddesi’ne, -Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkç›, Devletçi, Laik ve Devrimcidir- ifadelerinin eklendi¤ini görürüz... Gazi Mustafa Kemal, olumsuz tepkileri gö¤üsleyerek ve gündeme getirilen her talebi ayd›nlat›c› söylemlerle yan›tlay›p, tatmin edici görüfllerini ortaya koyarak Meclis’ten ç›kmas›n› sa¤lad›¤› 1924 Anayasas›’yla, yeni Türkiye Devleti’nin hukuki dayana¤›n›, tarihi süreç ve zaman›n gereklerine uygun bir flekilde sa¤lad›. Ulusun, kay›ts›z-flarts›z egemenli¤ini temel alan bu Anayasa’da esasl› bir de¤ifliklik yap›lmadan, 1945’te çok partili demokratik rejime geçildi. •
L
cengizonal@butundunya.com.tr
(Gelecek Ay: fieyh Sait Ayaklanmas› ve Takrir-i Sükûn Kanunu)
OTOPS‹ Cengiz Özak›nc›
3 Sivas’l› Misyoner Henry H. Riggs’in
1911Dersim Raporu
O
Osmanl› döneminde Dersim’i H›ristiyanlaflt›rmak üzere çal›flmalar yürüten
ve bu do¤rultuda 1911 y›l›nda "Dersim Kürtlerinin Dini" bafll›kl› bir rapor yay›nlayan Henry H. Riggs, Amerika’l› misyoner bir ailenin çocu¤u olarak 1875 y›l›nda Sivas’ta do¤du. Dedesi, Türkiye’ye gelen ilk misyonerlerden,
Misyoner Henry H. Riggs’in 1911 Dersim Raporu’nun yay›nland›¤› New York’ta bas›lan ’The Missionary Review of the World’ dergisi Ocak 1911 say›s› kapa¤›. 71
BD fiUBAT 2012
Henry H. Rigss’in Ocak 1911’de Amerika’da ‘The Missionary Review of the World’ dergisinde yay›nlanan ‘Dersim Kürtlerinin Dini’ bafll›kl› raporunun girifli.
‹ncil’i Ermenice, Bulgarca ve Türkçe’ye çeviren Elias Riggs; babas› da Merzifon Amerikan Koleji baflkan› Edward Riggs’ti. Sivas’ta büyüdü, Minnesota’ya gitti, 1896’da Carleton Koleji’den mezun olarak Türkiye’ye döndü. 1903-1910 aras› Harput’ta F›rat Koleji’nin baflkanl›¤›n› yapt›. 1912-1917 aras› Harput’ta misyonerlik çal›flmalar›n› sürdürdü. 1923-1940 aras› Beyrut’taki Ermeni sürgünler aras›nda evangelist ve ö¤retmen olarak çal›flt›. 1943 y›l›nda Kudüs’te öldü. Henry H. Riggs’in görev yapt›¤› F›rat Koleji’nin 1911-1912 y›ll›k kapa¤›, ‘Gamal› Haç’›n ‹ndo-Aryan Irk›’n›n simgesi olarak Hitler’den çok daha önce Anadolu’daki Amerikan misyonerlerinin yay›nlar›nda kullan›ld›¤›n› belgeliyor. Henry H. Riggs’in, afla¤›da tam metnini okuyaca¤›n›z “Dersim Kürtlerinin Dini” bafll›kl› raporunda, bir 72
Harput’taki F›rat Koleji’nin 1911-1912 y›ll›¤›n›n kapa¤›nda kenar süsü olarak kullan›lan ‘Gamal› Haç’ simgesi
BD fiUBAT 2012
tak›m ›rkç›, etnik ay›r›mc› yarg›lar bulundu¤u görülüyor. Yazar, Ermenilerle Kürtlerin ›rkdafl olduklar›n› savunuyor. Rapor, Dersimlilerin 1908 Devrimi’nden sonra ‹ttihad ve Terakki yönetimine ba¤l›l›k gösterdiklerini orta-
ya koymas› bak›m›ndan ilginç oldu¤u gibi, Dersim’deki yaflama iliflkin do¤rudan gözlemler içermesi bak›m›ndan da önemlidir. Riggs’in kimi yanl›fl saptamalar›n› irdelemeyi yaz›n›n sonuna b›rakt›m. ‹flte raporun tam metni:
DERS‹M KÜRTLER‹N‹N D‹N‹
P
Rev. Henry H. Riggs, Harput, Tür-
lümanlar sözde ‹sa’y› peygamber olakiye The Missionary Review of the rak kabul ederler. Fakat bu Kürtler World-Ocak 1911 Do¤u Türkiye ge- “Dersim” denilen da¤l›k yörede F›zimde ilkin feribotla yukar› F›rat Irma- rat’›n bat› ve do¤u yakas›nda yaflarlar ¤›’na geldim. Irmak coflkun ve derin; ve H›ristiyan inanc›na Sünni Müslüferibot ise antika oldu¤undan, yolculu- manlardan daha yak›nd›rlar. Çünkü ¤un epey heyecanl› geçti¤ini söyleye- onlar Allah’a di¤er (sünni) Müslübilirim. Teknede atlar›m›z› haz›rlarken manlardan farkl› bir biçimde ibadet yafll› bir adam teknenin sahibi ve bir ederler. Sünniler onlar› afla¤›lay›c› bir arkadafl›n›n yard›m›yla tekneye bindi. anlamda "Kuzzulbash" (K›z›lbafl) ‹kisi de bu ihtiyara büyük bir sayg› derler. ‹ran’da büyük yer tutan bütün gösteriyorlard›. Benim H›ristiyan bir fiii mezhebine "K›z›lbafl" denir. ö¤retmen oldu¤umu farkeden ‹htiyar; Ancak, Dersim Kürtleri’nin onlardan "‹sa peygambere mi dua edece- farkl› ve tarihlerini ayd›nlatabilecek ¤iz?" dedi. ilginç özellikleri vard›r. Onu yürekten onaylad›m. Tekne bata ç›ka ilerlerken ihtiyar bafl›n› yukar› kald›r›p dua etti: "Ya Rab ‹sa!.. Koru bizi, Rab ‹sa!” Adam H›ristiyan de¤ildi. Pek çok dinin yay›ld›¤› Türkiye’de adam kabaca müslüman olarak s›n›fland›r›l›rd›. Dahas›, bir Kürt afliretinde dinsel nüfuzu olan bir adamd›. ‹sa’ya tümüyle içinden gelerek dua etmiflti ama, ‹sa’ya ba¤l›1911 y›l›nda F›rat’ta iflleyen feribot l›¤› afliret üyelerinden daha (Henry H. Riggs’in raporundan, s.739) fazla de¤ildi. Bütün Müs73
BD fiUBAT 2012
Kürtler genellikle basit, yaban›l, güleryüzlü, samimi, paylafl›mc›, konuksever bir halkt›r. Onlar›n konukseverli¤ini baflka hiç bir yerde görmedim. Yaflamlar› genellikle sa¤l›kl› ve temizdir. Fakat, kaba ve coflkulu insanlard›r. Afliretler aras›nda kronik kan davalar› vard›r. Onlar›n ülkesinden geçen bir gezgin, onlardan koruma edinmedikçe, soyulmas› kaç›n›lmazd›r. Her y›l Dersim’e askeri seferler düzenlendi¤i halde, bölge asla tümüyle Türk yönetimi alt›na al›namam›flt›r. Da¤lar›ndaki do¤al s›¤›naklar nedeni ile Kürtler, üzerlerine gelen askerleri b›kt›r›p alt etmeyi baflarm›fllard›r. Fakat, 1908 Devrimi’yle ülkede anayasal bir yönetim kurulmas›ndan sonra "Jön Türker" bu yönetilmez afliret adamlar›na yeni taktikler uygulad›lar.
Dersim’e ö¤retmenler ve politik önderler gönderildi ve Kürtlere yeni özgürlü¤ü paylaflabilecekleri anlat›ld›. Bir Kürt siyasi kulübü örgütlendi, zaman›nda ortaya ç›k›p büyük bir sadakat gösterisi yapt›lar. Bir kaç bin kifli dalgalanan bayraklar› ve omuzlar›nda tüfekleriyle Harput merkezine yürüyüp yeni yönetime ba¤l›l›klar›n› bildirdi. Türkiye’deki bütün ›rklar için oldu¤u gibi, bu insanlara da yeni bir gün do¤uyor.
A
Ancak, biz flimdi bu halk›n daha çok
diniyle ilgileniyoruz. Yak›n çevrede komflu bölgelerde yaflayanlara sorarsan›z Dersim Kürtleri’nin diniyle ilgili çeflitli yan›tlar verirler, ama bu yan›tlar›n ortak yanlar› vard›r: Müslümand›rlar, fakat befl vakit namaz k›lmaz ve Ramazan ay›nda oruç tutmazlar; atefle ve günefle sayg› (reverence) gösterirler (ya da -worship- taparlar); ruh göçüne, yani ölenin ruhunun baflka bir canl›ya geçip yaflam›n› baflka bir varl›kta sürdürdü¤üne inan›rlar; ibadetleri kesinlikle gizlidir. Kürtlerin kendileriyle bizzat yapt›¤›m görüflmelerde söylenenlerin gerçek oldu¤unu saptad›m. Onlar ve özellikle de dinsel liderleri; Dersim afliretlerinin 1911’de ‹ttihat ve Terakki yöne- Müslüman olduklar›n› timine ba¤l›l›k yürüyüflü. (Henry H. Riggs’in Raporun- söylüyorlar, namaz› ve orucu ihmal edifllerini dan, s. 735)
74
BD fiUBAT 2012
ise, bunlar›n biçimsel fleyler oldu¤unu söyleyerek savunuyorlar. ‹nanç ve ibadet alan›nda sünni Müslümanlarla aralar›ndaki farkl›l›klar›n neler oldu¤u konusunda suskun buldum onlar›. Bu konuda belki içlerinden bir kaç kiflinin bilgisi vard›r. Bir Misyoner, Dersim’de, Seyid’le görüflürken. (Henry H. kaç ay önce, onlar›n Riggs’in Raporu, sf. 737) "Seyid"lerinin, ya da dinsel önderlerinin konu¤u oldu¤um de farkl› de¤iliz" ve gerçekten de "‹sa’zaman, bu Kürtlerin dinini ö¤renmek n›n Krall›¤›’ndan uzak de¤iliz" dedi. için, çok önemli bir Bu Kürtler kendilerini f›rsat geçti elime. Bu ihtiyar -ki Müslüman (‹ngilizcesi 'Moslem'= ona Mustafa diyece¤iz- beni bir kaç kez 'Teslim Olmufl') de¤il, Ehl-i ‹man ›srarla Harput’a ça- (‹ngilizcesi "The people of Faith" = ‹man ¤›r›p köyüne u¤raHalk›) olarak adland›r›rlar. mam› istemifl ve bir keresinde, flakayla, e¤er oradan geçip Fakat bu makalenin amac› bu kode köyüne u¤ramayacak olursam pe- nuflmay› yeniden yazmak olmad›¤›nflime adam tak›p soyduraca¤›n› söyle- dan, yaln›zca Seyid’in kendisinin dinmiflti. fiakayd› ama gerçek pay› vard› sel inanc› ve halk›n›n gelenek ve bunda. Derken o yoldan geçerken ar- göreneklerine iliflkin kimi sözlerini kadafl›mla birlikte Seyit Mustafa’n›n aktarabilirim: evine konuk oldum. Bize büyük bir e¤lence düzenledi. Gece, söz din ko- Bu Kürtler kendilerini "Müslüman" nusuna geldi ve saatlerce hiç bir k›s›t- (‹ngilizcesi ‘Moslem’ = ‘Teslim Ollama olmaks›z›n dinsel inanç ve al›fl- mufl’) de¤il, "Ehl-i ‹man" (‹ngilizcesi kanl›klar›m›zdan konufltuk. K›sa süre "The people of Faith" = ‹man Halk›) önce okudu¤u ‹ncil’le ilgilenen ihti- olarak adland›r›rlar. Bu “Ehl-I ‹man” yarla görüflme; bir H›ristiyan misyo- adland›rmas› önemlidir. Çünkü Sünni neri için oldukça ilginçti. Konuflma- Müslümanl›¤›n temel ilkesi, kaç›n›lm›z›n sonunda: maz kadere körü körüne teslimiyet "Biz inançlar›m›z bak›m›ndan pek oldu¤u halde; bu basit (simple) Kürt-
B
75
BD fiUBAT 2012
ler, hiç de¤ilse onlar›n baz›lar› için maddi ve kiflisel yaflamla iliflkisi olan bir inanca sahiptir.
dir; insan nerede olursa olsun hangi zamanda olursa olsun dua edebilir." Arkadafl›m (Seyid Mustafa), sahip oldu¤u bu Allah fikrinin uzant›s› olaOnlardaki Allah anlay›fl›, hiçbir yer- rak, Ahiret konusunda, ruhun baflka de benim ihtiyar arkadafl›m›nkinden bir bedene geçmesi d›fl›nda baflka bir daha apaç›k bir biçimde kan›tlanma- fleye inanamazd›. Bizim inanc›m›z› m›flt›r. O, bana ilkin biz H›ristiyanlar›n sordu. Ben, ruhun, ölümden sonra inand›¤› Allah’›n nerede bulundu¤unu derhal Allah’›n huzuruna ç›kt›¤›na sordu. Ona Allah’›n her yerde haz›r inand›¤›m›z› anlatt›m. O; "Ama Allah ve naz›r oldu¤u düflüncemizi anlatt›m, kullar›n›n kalbindedir; bu nedenle, ama bu onu doyurmad›. kifli öldü¤ü zaman ruhunun baflka bir "Biz Allah’›n kullar›n›n kalbinde bedende yaflamaya devam etmesi gebulundu¤una inan›r›z. Her nerede do¤- rekir" dedi. Ruhun bedensiz olarak varolabilece¤i ve Allah’la bedensiz olaBana onlar›n -Kürtleriniliflki kurabilecekendilerine ait bir kutsal rak ¤i; düflünülemez gökitab› oldu¤unu; bunun rünüyordu ona. Bu Kürtlerin soy a¤ac›yla dinsel insanlar›n inanç ve ö¤retileri fludur: Bir ö¤ütler veren bir tarih kimse öldü¤ünde; ruhu derhal yeni do¤an kitab› oldu¤unu söyledi. bir bebe¤in bedenine ru bir kimse varsa, Tanr› onun kalbin- girip yeniden yaflamaya bafllar; bebededir." dedi. Canl› cans›z ay›rmadan ¤in kiflili¤i onun devam›d›r. Bu iyi bütün maddi do¤ay› Tanr› sayan bir insanlar için de, kötü insanlar için de, ruh de¤il; yaflamla ilgili, kiflisel iliflkiyi gerçektir; Allah, ondan korkanlar›n belirleyen bir Allah inanc›n›n manevi kalbinde yaflamay› sürdürür. teflvikiyle konufluyordu. Allah’›n her yerde oldu¤u düflün- Allah’›n zamandan ve mekândan cesi, onlar›n ibadetini de belirler. On- münezzeh oldu¤u inanc›, Kürtleri, lara göre, (Sünni) Müslümanlar›n gün- peygamberler ve din ö¤retmenlerini de befl vakit namazda diz çöküp m›r›l- benimsemede son derece özgür (catdanmalar› gülünçtür; namaz› ihmal holic) k›lar. Seyit bana yer yüzünden ettikleri gerekçesiyle kendilerine ac› 80.000 peygamber gelip geçti¤ini çektirilse dahi kesinlikle namaz k›lma- söyledi. Tevrat’›n kutsal kiflileri, ‹sa yacaklard›r. Seyid Mustafa’n›n dedi¤i ve Havariler, Muhammed ve halifeler, H›ristiyan azizler, Müslüman evliyagibi: "Do¤ru bir adam›n bulundu¤u her lar, flehitler, - "bunlar›n hepsi Allah’›n yerde Allah vard›r ve onun kalbinde- gönderdi¤i hiç biri ötekinden üstün
O
76
BD fiUBAT 2012
olmayan elçilerdir. Bunlar›n hepsinden de Allah’a nas›l kabul edilece¤imiz konusunda ö¤üt alabiliriz."
S
Seyid, Muhammed’in peygamberler aras›nda en üstün oldu¤unu düflünmüyordu. Dünyevi yaflama ait bir inanc›n Muhammed’den k›sa süre sonra kâfir gibi katledilen flehitleri olan Hasan ve Hüseyin, K›z›lbafllar›n özel peygamberiydiler; fakat görünüfle göre, yaln›zca onlar›n bir biri ard›nca gelen din ö¤reticilerinin kurucular›yd›lar. Seyid olmak isteyen birinin Hasan’la Hüseyin’in mezarlar›nda dua etmesi gerekir; ancak bu hep yap›lan bir fley de¤ildir. Onlar kutsal kitaplar› benimsemekte de peygamberleri benimserHenry H. Riggs’in raporunun 741. sayfas›. ken oldu¤u gibi oldukça özgürdürler. Bütün uluslar›n kutsal kitaplar›, onlar›n neye ¤unu; bunun Kürtlerin soy a¤ac›yla de¤er verdi¤ine göre kabul edilmifltir, dinsel ö¤ütler veren bir tarih kitab› ama ben yaln›z Kuran’la ‹ncil’i ger- oldu¤unu söyledi. Kitap, Adem Peyçekten Allah’›n huzuruna ç›kacak ki- gamberin o¤lu fiit Peygamber taraf›ntaplar olarak görüyorum. Nitekim ar- dan yaz›lmaya bafllanm›fl; ondan sonra kadafl›m (Seyit Mustafa) da ‹ncil’i gelen her peygamber de buna bir sayfa di¤erlerine ye¤ledi ve kendilerinin eklemiflti. Seyidlerin soy a¤ac› da bu daha derin din anlay›fl› hakk›nda ak›lc› kitapta kay›tl›yd›. Bu kitab›n her köysorular sordu. Bana onlar›n -Kürtlerin- de bir kopyas›n›n bulundu¤unu, fakat kendilerine ait bir kutsal kitab› oldu- bir tanesini görmem için bana vere77
BD fiUBAT 2012
meyece¤ini söyledi. Türkler, Kürtlere "Kitaps›z" diyordu; ki bu rezil söz "kafir" demeye benziyordu. Gerçe¤in ne oldu¤u tam aç›k de¤il; ama görünen o ki, de¤iflik kaynaklardan toplad›klar› kitaplar her ne ise, bunlar, onu yazanlar›n söylemine ya da dayand›¤› kaynaklara göre de¤ifliyordu. Onlar›n kitaplar›ndan duydu¤um bütün aktarmalar, pekala kolayl›kla Kur’an’a veya ‹ncil’e maledilebilecek fleylerdir. Atefle tapmak,
bu halk›n özel miras› olup Seyid Mustafa bu konuda herhangi bir fikre sahip görünmüyordu.
G
Günefl yaflam kayna¤›d›r, bu yüzden her sabah günefl do¤arken hürmet ediyoruz; atefl Allah’›n en büyük arma¤an›d›r ve Kürtler kalplerinin üzerindeki atefli kutsal bilirler, dedi. Ateflin kutsall›¤›na dair aç›k bir görüflü yoktu; günefle ve atefle duyduklar› sayg› Allah’›n en büyük arma¤an› oldu¤u içindi; ama bu daha çok onlar› k›fl gecelerinin yaman so¤u¤undan korumas› nedeniyle duyulan minnet gibi görünmektedir. Bir defas›nda afliret savafl› zaman›nda Dersim’den geçerken, da¤larda bekçisiz duran bir yakacak odun y›¤›n› görmek, beni flafl›rtm›flt›. Kürt olan k›lavuzum, odunlar›n güvende oldu¤unu, hiç bir Kürt’ün bu odunlar› çal›p yakamayaca¤›n› söyledi. Savafl s›ras›nda düflman›n› en küçük vicdan azab› duymadan öldürüp evini yakar, fakat yakacak odununa asla dokunamazd›; o kutsald›. "E¤er düflmanlar›m›n odunlar›n› atefle verirsem, o y›l ç›kmadan benim evim de ceza olarak mutlaka yan›p kül olacakt›r" dedi. ‹lk H›ristiyanlarda Henry H. Riggs’in raporunun 743. sayfas›. 78
BD fiUBAT 2012
oldu¤u gibi Kürtler de ibadetlerini söyledi. ‹htiyar, kendisinin gerçekgece, kad›n erkek bir arada, gizlice ten de de¤ersiz oldu¤unu söyleyerek yaparlar. Bu durum, etraftakilerin kufl- yan›tlad›; ondaki soylu alçakgönülkulanmas›na, söylentilere ve karala- lülük ruhu genellikle müslümanlar malara neden oldu. ‹htiyar Seyid böy- aras›nda hiç bilinmeyen bir fleydir. Kendi inançlar›ndan olmayan kimlesi karaçalmalar› küçümsedi¤ini gösterdi ve bu toplant›larda yap›lanlar›n selerin bu (Cuma gecesi) toplant›lar›na ne oldu¤unu bana dosdo¤ru bir biçim- kat›lmalar›na izin vermezler. ‹nanç de anlatt›. Ehl-i ‹man (‹man Sahibi) sahipleri de toplant›ya kat›lmaya mecerkekler, kad›nlar ve çocuklar, her bur de¤ildir. Ne mutlu ki o gece Cuma Cuma gecesi ibadet evlerinde toplan›r- gecesiydi. Seyid’e orada kendileriyle lar. Onlar, burada, "okur, Allah’a yüksek sesle a¤- ...dinsel yükümlülüklerin lay›p yakar›r ve birbirletümünü yerine getiren rine erdemli, onurlu bir yaflam ve iyili¤i ö¤ütler- biri, çevresi için tehlikeliler."Daha sonra beraberce dir, çünkü iflleyece¤i "Hakk Lokmas›" (morsel of righteousness) yerler. Dedi- günahlar›n ba¤›fllanmas›na ¤ine göre, bu basit bir ekyetecek kredisi vard›r mek parças›d›r; Allah’›n Allah’›n kitaplar›nda. huzurunda o hafta süresince do¤ru dürüst yaflayacaklar›na dair ayn› duyguyu tadaca¤›ma güvence karfl›l›kl› söz vererek onu hep birlikte vererek beni de toplant›ya götürmesini yerler. Ancak gerçekten samimi olan- istedim. Buna izin verilemeyece¤ini söyledi. Tekrar üsteledim. Pekalâ, lar bu sözü tutaca¤›na emindir. dedi. A¤›rlad›¤› konu¤un e¤lenmesini, Sorular›m›n baz›lar›na ald›¤›m haftal›k ibadetten daha üstün bir görev cevaplar bu toplant›lar›n ruhu üzerine kabul etti. Müslümanlar aras›nda din hayatilginç ipuçlar› verdi. Toplant›larda baflkanl›k yap›p yapmad›¤›n› di- tan tümüyle ayr› bir fleydir. Gerçekte ¤erlerini teflvik edip etmedi¤ini sor- bu anlama gelen çok bilinen bir söz du¤umda; Seyit, o toplant›larda vard›r; dinsel yükümlülüklerin tümünü kendisinden daha iyilerin oldu¤unu yerine getiren biri, çevresi için tehlisöyledi. Bu konuda k›skançl›k, çeke- kelidir, çünkü iflleyece¤i günahlar›n memezlik olup olmad›¤›n› merak edip, ba¤›fllanmas›na yetecek kredisi vard›r flafl›rd›m. Haz›r bulunan gençlerden Allah’›n kitaplar›nda. Fakat Kürtlerin biri; onun bir Seyid oldu¤unu, oradaki dinsel inanc› biçimsel olmad›¤›ndan, herkesten daha yafll› olmas›na ra¤men onlarda böyle bir durum yoktur. Onhep en itibars›z yer olan kap›n›n lar›n Seyidleri sürekli olarak yaflamla yan›na oturup pek az konufltu¤unu dinin birli¤ini vurgular.
S
79
BD fiUBAT 2012
S›kça üzerinde durduklar› erdemler, dürüstlük, safl›k ve iyiliktir. Onlar›n dürüstlük anlay›fl›; onlar taraf›ndan soyulmufl yolcular›n kan›tlayaca¤› gibi, Bat›’daki dürüstlük anlay›fl›na kesinlikle benzemez. Ama bir dürüstlük ölçüleri vard›r. Onlar yol kesip soygun yapmay›, bizim ticari kâr dedi¤imiz hakla ayn› fley olarak görürler. Fakat Kürt, kendisine konuk olan birini kand›r›p soymaz. Kendi komflular›yla, kendi arkadafllar›yla
yapt›¤› anlaflmalarda çok dürüsttür. Ev sahibim (Seyid Mustafa) bunu flöyle aç›klad›: "Sen benim evimde bir alt›n düflürecek olsayd›n, ben bu alt›n› sen gittikten sonra bulsayd›m, ben bu paray› kullanamazd›m. Hemen peflinden gidip, paray› sana teslim etmem gerekirdi. fiayet seni bulamayacak olursam, bu paray› yoksula vermem gerekir. Paray› kendim için kullan›rsam, bu para bana felaket getirir."
K
Kad›n erkek iliflkileri
Henry H. Riggs’in raporunun 735. sayfas›. 80
ve kad›nlar›n durumu, gerçek Müslümanlarla kesin bir z›tl›k gösterir; dahas›, flu ya da bu ölçüde Müslümanlardan etkilenmifl olan H›ristiyan ›rklardan bile daha yüksektir. Bu Kürt kad›nlar› peçeli de¤ildir, haremlik-selaml›kla erkeklerden ayr› tutulmufl de¤ildir. Evin yükünü eflit olarak paylafl›r; dinsel yaflama erkeklerle birlikte kat›l›rlar. Toplumsal iliflkilerde tam bir özgürlük ve karfl›l›kl› sayg› görülür. ‹htiyar Seyid Mustafa, Türklerin düflük ahlâk anlay›fl›n› sert bir küçümsemeyle yerdi¤i zaman halk›n›n duygular›n› seslendiriyordu: "Her kad›n benim kardeflimdir; neden onunla konuflmayay›m
BD fiUBAT 2012
ve birlikte çal›flmayay›m? Ona flehvetli düflüncelerle bakmak çok günaht›r" dedi bana. Müslüman (Sünni) ba¤nazl›¤›na yönelik bu bildik elefltirilerin, Müslüman olarak bilinen birinden (Seyid Mustafa’dan) duyulmas› flafl›rt›c›d›r.
E
yedirdi¤inden dolay› kendisini ba¤›fllamas›n› istedi. Fakat Allah, Musa’ya, bu yapt›¤›ndan memnun oldu¤unu; açlar›, yoksullar› doyurmakla gerçekte bütün ziyafeti Allah’a sunmufl oldu¤unu söyledi." ‹nsan bu tuhaf ve ilginç dini ö¤ren-
Eli aç›kl›k, konukseverlik Kürt’ün
dikçe daha çok soruyor. Bu dinin kayen büyük erdemidir; bu halk› tan›yan na¤› nedir, ve daha bilgili olan komfluve onlar aras›nda gezip dolaflm›fl olan lar›n›n sahip oldu¤undan daha ço¤una herkes bunu do¤rular; ve gezginler sahip olan bu basit, cahil halk›n tarihi aray›p bulduklar› hangi Kürt evine giderlerse Bafltan sona Dersim gitsinler gerçek bir kobölgesinde çok say›da nukseverlikle karfl›lan›rlar. Arkadafl›m Seyid y›k›lm›fl kilise ve manast›r (Mustafa)’n›n anlatt›¤› var; ve Kürtler, bu yerleri afla¤›daki öykü onun Allah’a hizmeti nas›l dü- büyük bir sayg›yla kutsal flündü¤ünü gösteriyor; kabul ediyor. ve Kürt konukseverli¤ini anlamaya ›fl›k tutuyor. nedir? Özellikle çok say›da yal›t›k "Musa Peygamber, Allah’› ziyafe- gerçe¤e bak›l›nca cevap oldukça aç›kte davet etti, kabul etmesi için çok t›r; bunlar›n kimilerinden bahsetmem dua etti; Allah gelmeye raz› oldu ve gerek: ziyafet sofras›n› haz›rlamas›n› buyurBafltan sona Dersim bölgesinde du. Musa yüz koyun, yüz öküz kesti, çok say›da y›k›lm›fl kilise ve manast›r büyük bir ziyafet haz›rlad›, Allah’›n var; ve Kürtler, bu yerleri büyük bir gelmesini beklerken, kap›s›nda bir sayg›yla kutsal kabul ediyor. yolcu durdu; Musa içinde kuflkularla Dersim’deki mezarlar Türklere ona hoflgeldin deyip içeri alarak yeme- göre utanç vericidir; çünkü mezar taflsini buyurdu. Ard›ndan bir dilenci lar› ölenin geride b›rakt›¤› atlar›, sigeldi, o da önceki gibi beslendi. Musa lahlar›, vs gösteren kaba oyma flekilAllah’›n ziyafete gelmesini beklerken lerle donat›lm›flt›r. En çok karfl›lafl›lan bir sürü yoksul ve aç insanlar geldi; da, koyun heykeli biçiminde yontulhepsi buyur edilip doyuruldular. Ye- mufl mezar tafllar›d›r. Türkler bunlara mekler bitirilene dek bir kaç gün bek- put diyor, fakat ben hiç bir Kürt’ten lemifl, fakat Allah gelmemiflti. Musa onlar›n önemine dair herhangi bir Allah’a yine dua etti; Allah gelecek aç›klama duymad›m. diye haz›rlad›¤› yemekleri baflkalar›na Dersim yöresinde Ermeni kilisesi81
BD fiUBAT 2012
"domuz" ad›n› hoflgörüyle kullanmalar› beni flafl›rtm›flt›, fakat nihayet adam›n bu ad›n anlam›n› bilmedi¤ini anlad›m. Ad› Ermenice olan köy bütünüyle Kürt köyü idi ve orada hiç Ermeni yoktu. O bölgedeki yolculu¤um s›ras›nda gördüm ki; Müslüman (sünni) Riggs’in Dersim gördü¤ü koç biçiminde yontulmufl köylerde kad›nlar mezar tafllar›ndan biri. kutsal gün Cuma’ya ne ba¤l› fakat art›k Ermenice konufl- haz›rl›k için çamafl›rlar›n› perflembe mayan ve görünümleri de Ermenilere günü y›karken; K›z›lbafl köylerde kabenzemeyen H›ristiyan topluluklar d›nlar çamafl›rlar›n› Cumartesi günü vard›r ki, bunlar, dil, gelenek, görenek, y›k›yorlar; demek ki K›z›lbafllar›n kutgörünüfl ve kiflisel özellikler bak›m›n- sal günü Pazar. Bu yoksul köylülerin dan Kürtlere benzerler; onlardan tek y›kamak için kald›rd›klar› yaln›zca farklar› dindir. Dahas›, bu K›z›lbafl bir tak›m elbiseleri var; kutsal günden Kürtlerin köy, aile ve insan adlar›nda sonra y›kaman›n önemi yok; sebebi bazen Ermeni adlar›na da rastlan›r. soruldu¤unda, yaln›zca "Bu, köyümüzde gelenektir" diyeOsmanl› Türkleri buray› bilirler. iflgal ettiklerinde, Ermeni Bu gerçekler bizi oldukça aç›k bir yarg›ya Kilisesi’ne dönüflmüfl, vard›r›yor: tamamen kendi milleti ve Yüzy›llar önce bu Kürtlerin atalar› H›ristikendi dili olan bu da¤l› yand›. Osmanl› Türkleri H›ristiyan afliretlerle buray› iflgal ettiklerinde, Ermeni Kilisesi’ne dökarfl›laflt›. nüflmüfl, tamamen kendi Bir defas›nda, yolda karfl›laflt›¤›m bir milleti ve kendi dili olan bu da¤l› H›Kürt’e, nerede oturuyorsun dedim; ristiyan afliretlerle karfl›laflt›. Ac›mas›z Khozakhpiur’da dedi. Bu, "domuz iflgalciler, bu insanlar› Müslümanl›¤a çeflmesi" (p›nar›, kayna¤›, gözesi) çevirmeye çal›flt›lar; bu amaçla fliddet anlam›na gelen Ermenice bir add›. kullanarak kiliselerini y›kt›lar. Ama Kürtlerin Müslümanlar›n i¤rendi¤i Kürtler uysal bir ›rk de¤ildi. Bir k›sm› 82
BD fiUBAT 2012
Müslümanl›¤› kabul ederek H›ristiyanl›ktan ç›kt›. Sünni Müslüman Kürtler bunlard›r. Di¤er k›s›m ise H›ristiyanl›¤a s›ms›k› sar›ld›. Bunlar da flimdi dahi varl›¤›n› koruyan H›ristiyan Kürtlerdir. Fakat Dersim Kürtleri, ve baz› di¤er afliretler, görünüflte Müslümanl›¤› kabul edip H›ristiyanl›ktan uzaklafl›rken tümden dönüfltürülemememifl, Müslüman ad›yla an›lan, biçimsel bak›mdan az fakat ruhsal bak›mdan çokça H›ristiyan olan bir din gelifltirmifllerdir. ‹flte flimdi onlar›n ibadetlerinin gizli
oluflu; ta o ac›mas›z din de¤ifltirme bask›lar› döneminde oluflup süregelen bir durumdur. “Hak Lokmas›” dedikleri, belki H›ristiyanl›¤›n ilk döneminden günümüz H›ristiyanl›¤›na uzanan "Son Yemek" (Last Supper, Lord’s Supper: Aflai Rabbani, flarap-ekmek) benzeri bir ayindir. Onlar›n H›ristiyan olduklar› dönemde sahip olduklar› erdemsel ve dinsel düflünceler, haftal›k ibadet toplant›lar› sayesinde, kuflaktan kufla¤a aktar›lagelmifltir. Mezarlardaki Kuzu (‹ng. The Lamb = ‹sa) görüntüleri; H›ristiyan adlar›, eski H›ristiyan tap›naklar›na gösterdikleri sayg›; bunlar›n hepsi, onlara daha önceki H›ristiyan inanç ba¤lar›ndan kalan fleylerdir. Dinlerindeki H›ristiyan olmayan ögeler dahi H›ristiyan komflular›yla akraba olduklar›n› gösteriyor. Irma¤›n öte yakas›ndaki Ermeniler türlü ayinler, bayramlar, yortular yapar ki, bunlar da atefl tap›m›ndan gelen etkinliklerdir. Kürtlerdeki ruh göçü, ruhun ölümden sonra bir baflka bedene girdi-
¤i inanc›, bir yar›-inanç olarak Ermeniler taraf›ndan da savunulur. Bir çocuk do¤du¤unda, ana-babas› kimi zaman; "Baban›z (ya da anneniz) ölüden do¤du" denilerek kutlan›r. Dersim Kürtlerinin dini, çal›fl›lmaya de¤er bir konudur. E¤er bu varsay›m (hipotez) do¤ruysa; H›ristiyan Kilisesi’nin tarihinin ilginç bir parças›yla ilgili bir çok fley ö¤renilebilir. Ancak, gerçekler çok daha önemlidir. Onlar bu afliretlerin H›ristiyanl›¤a ne denli yak›n oldu¤unu ve Müslüman mezheplerden çok ‹ncil’in etkisinde olduklar›n› gösteriyor. Onlar do¤al düflman ve bask›c›lar› olan Türklere nefretle büyüdüler. Pek ço¤u, H›ristiyanl›¤›n atalar›n›n dini oldu¤una inan›yor; ve H›ristiyanlara karfl› böyle duygular› ya da düflmanl›klar› yok. Bir zaman önce bu afliretlerden birinin bafl Seyid’i Harput’taki Amerikan misyonerlerine gelip, flayet misyonerler onlar› gördükleri bask› ve fliddetten kurtarabilirlerse, bütün afliretinin topluca H›ristiyan olmaya haz›r oldu¤unu söyledi.
B
Bu teklif ola ki çok ak›ll›ca ya da
içtenlikli de¤ildi. Hiç kuflku yok ki, zulüm ve bask› ortam›, onlar aras›nda misyonerlik çal›flmas› yürütmekte epey ciddi bir engel oluflturuyor. Fakat e¤er ince düflünülmüfl zekice taktikler gelifltirilirse, bu engel afl›labilir. ‹flte öncü misyonerli¤i harika iyimserlikle bekleyen neredeyse bakir bir alan… *** Henry H. Riggs’in Ocak 1911’de yay›nlanan Dersim raporunu yukar›da aktard›m. Burada özetin özeti olarak flunlar› söyleyebilirim: Riggs, kendile83
BD fiUBAT 2012
zar tafllar›n›, ‹sa’n›n lakab›n›n "Kuzu" (‹ng. The Lamb) olmas›yla ba¤lant› kurarak, halk›n geçmiflte H›ristiyan oldu¤una kan›t gösteriyor. Oysa, Orta Asya’da, ‹sa’n›n do¤umundan önce yap›lm›fl koyun, koç biçiminde mezar tafllar› vard›r; bunun eski Türk gömü gelene¤inde yeri oldu¤unu, AkkoyunHarput Misyoner okuluna gidip, H›ristiyan olmak lular ve Karakoistediklerini söyleyen Dersimli afliret üyeleri. ( s.741) yunlular ile Derrini "Zaza" olarak tan›mlayan Der- sim bölgesine getirildi¤ini bilmiyor. sim’lileri Ermenilerin ›rkdafl› "Kürt"- ‹sa’n›n do¤um yeri olan Nas›ra’n›n, ler olarak gösteriyor ve Türklere karfl› ‹.Ö. 600’lerden bafllayarak bir ‹skit ›rksal ve dinsel nefret afl›l›yor. 1908 Türk yerleflim bölgesi oldu¤unu; ‹sa’Devrimi konusunda "bütün ›rklara n›n ve annesi Meryem’in Sami olma‹skitlerden olduRiggs, kendilerini "Zaza" y›p, ¤unu; ‹sa’n›n "Son olarak tan›mlayan Dersim’- Yemek"te; "bu flarab› içiniz o benim kan›mlileri Ermenilerin ›rkdafl› d›r, flu lokmay› yiyi"Kürt"ler olarak gösteriyor niz o benim etimdir" ve Türklere karfl› ›rksal ve sözlerinin, tam› tam›na ‹skit kan kardeflli¤i dinsel nefret afl›l›yor. and›ndan ibaret olduyeni bir gün do¤uyor" sözleriyle, Os- ¤unu; bozulmadan önceki ilk H›ristimanl›’n›n ›rksal, dinsel, etnik ayr›fl- yanl›¤›n, ‹skit Türk damgal› gelenek mayla parçalanmas›n› istedi¤ini a盤a ve görenekler içerdi¤ini bilmiyor. Bilvuruyor. "Hristiyan atalar" niteleme- di¤i tek fley, Ermeni ve Kürtleri, Türksiyle, soy ve din harman› yaparak, lere düflman etmek ve Osmanl› toprakbin y›l önce dedesi ninesi H›ristiyan lar›n› parçalamak. Misyoner Henry olan›n yeniden H›ristiyanl›¤a döndü- H. Riggs’in 1911 Dersim Raporu, bu rülmesi gerekti¤ine inand›¤›n› gösteri- bak›mdan önemli ve anlaml›… • cengizozakinci@butundunya.com.tr yor. Dersim’de koyun, koç biçimli me84
Haz›rlayan: Y‹⁄‹T EREN GÜNEY
Bu ay köflemizi dilimizde yer etmifl yabanc› sözcüklerin karfl›l›klar›na ay›rd›k. Bilginizi s›nay›n.
1 Öreke (Rum.)
a-‹plik e¤irme arac› b-Aç›kgöz c-Palavra d-Ölçü birimi 2 Vatman (Fr.)
a-Karfl›lamak b-Abartmak c-Gemi bayra¤› d-Tramvay sürücüsü 3 Fenomen (Fr.)
a-Baflar›l› b-Müzik yap›t› c-Olay, olgu d-Sihir Yapan 4 Manflet (Fr.)
a-Gömlek kollu¤u b-Gazete ka¤›d› c-El aynas› d-Yaz›l› belge 5 Anekdot (Fr.)
a-Kimyasal element b-Hikayecik c-Denetçi d-Din adam› Yan›tlar: 152. sayfada
6 Botanik(Fr.)
a-Tap›nma b-Bitkibilimi c-Sar› çiçekli bitki d-Bakla tanesi
11 Bandaj (Fr.)
a-Çok kar›fl›k b-Sarg› c-Kal›m sicim d-Emici sünger
7 Anahtar (Rum.)
12 Müflteki (Fars.)
a-Metal niflan b-Sa¤lam bafll›k c-Kilit açar d-Külhanbeyi
a-Utangaç b-Tatl› çörek c-fiikayetçi d-Polis hafiyesi
8 Limit (Fr.)
a-Üst s›n›r b-En üstün c-Ayr›nt› d-Köfleleme 9 Paradigma (Yun.)
a-Kargafla b-Gelenekçi c-Karfl› ak›m d-De¤erler dizisi 10 Spiker (Fr.)
a-Moda yaratan b-Haber sunucusu c-Karfl›l›kl› konuflma d-Çok konuflan
(‹ta.) ‹talyanca, (Fr.) Frans›zca, (Rum.) Rumca, (Yun.) Yunanca, (Fars.) Farsca
13 Caka (‹ta.)
a-Dirençli b-Yetenekli kimse c-Gösterifl d-E¤ilim 14 Analiz (Fr.)
a-Çözümleme b-At›flt›rmal›k yiyecek c-Tahta set d-Kar›fl›k durum 15 Pala (‹ta.)
a-Yafll› erkek b-Y›rtmaçl› ceket c-Kal›n puro d-Kavisli k›sa k›l›ç
85
BD fiUBAT 2012
Buyrun Size Türkiye Arflivi Tunceli vilayeti dahilinde Ovac›k Kazas› jandarma birli¤ine tabi Diztafl
karakoluna 4/2/938 tarihinde Kalan Aflireti taraf›ndan yap›lan taarruz neticesinde flehit edilen karakol komutan› ile 20 jandarma erine ait olup mütaarr›zlar taraf›ndan gasbedilen 499 lira de¤erindeki erzak›n bilahare erlerin iafle bedellerinden ödenmek üzere Ovac›k Kazas› merkezindeki bakkallardan veresiye olarak al›nd›¤› ve bunlar›n Jandarma Genel Komutanl›¤› bütçesinin iafle tertibinden verilmesi mümkin olam›yaca¤› anlafl›ld›¤›ndan, Maliye Vekaleti bütçesinin masarifi gayri melhuza tertibinden verilmesi; Jandarma Genel Komutanl›¤›’n›n iflar›na atfen Maliye Vekilli¤i’nin teklifi üzerine ‹cra Vekilleri Heyeti’nin 23/6/938 tarihli toplant›s›nda onanm›flt›r. ‹mza Reisicumhur, Atatürk. Baflvekil, Celal Bayar. Diyor ki… Adamlar askerlerimizi flehit etti, üstüne erzak›n› çald›, flehitlerimizin bakkallara veresiye borcu kalmas›n, derhal ödeyin. Hikâye anlatmay›n. Aç›n flu arflivleri. Bu memleketin, bu milletin… fiehitlerine olan borcunu ödeyin. 86
BD fiUBAT 2012
Mete Tizer Özel Arflivinden Al›nm›flt›r 87
SAKLI TAR‹H Sinan Meydan
Daha önce kamuoyuyla paylafl›lmayan belge ve bilgilerle yeni bir Dersim Dosyas›: 1
88
BD fiUBAT 2012
Genç Cumhuriyetin Dersim’e yönelik operasyonunun nedeni Kürtleri yok etmek, soyk›r›ma u¤ratmak m›d›r, yoksa rejim karfl›t›, bölücü bir isyan› bast›rmak m›d›r? Neden sadece Dersim olaylar›n›n sonuçlar›ndan söz edilirken olaylar›n nedenlerinden hiç söz edilmemektedir? fiimdi gelin hep birlikte 1937-1938’e uzan›p, Dersim ‹syan›’n› anlamaya çal›flal›m.
89
BD fiUBAT 2012
E
n kan›ksanm›fl Cumhuriyet tarihi yalanlar›ndan biri “Atatürk’ün ve ‹smet ‹nönü’nün liderli¤indeki genç Cumhuriyetin, 1937-1938 y›llar›nda Dersim’de Kürtleri katletti¤i!” biçimindedir. Ülkemizde bugün, tarihçisinden gazetecisine, e¤itimcisinden siyasetçisine kadar neredeyse herkes, Türkiye Cumhuriyeti’nin Dersim’de bir k›y›m ve katliam yapt›¤›n› peflinen kabul etmifl gibidir. Örne¤in, ‹smail Beflikçi’nin bir kitab›n›n ad›, Tunceli Kanunu (1935) ve Dersim Jenosidi’ dir. Hasan Cemal’in bir yaz›s›n›n ad› da, Dersim Katliam›n› Mazur Göstermeye Çal›flman›n Ahmakl›¤› Üzerine’dir. “Dersim yalan›” Türkiye’de son zamanlarda s›kça siyasete alet edilmeye de bafllanm›flt›r. Örne¤in, Türkiye Cumhuriyeti’nin Baflbakan› Recep Tayyip Erdo¤an, Meclis kürsüsünden defalarca “Tek Parti döneminde Dersim’de katliam yap›ld›!” demifltir. “Dersim’de katliam yap›ld›!” iddialar›, bugün baz› iç ve d›fl Cumhuriyet düflmanlar›nca, Türkiye’yi soyk›r›mla suçlamak için kullan›lmak istenmektedir. Örne¤in, 13 Kas›m 2008’de Avrupa Parlamentosu himayesinde Dersim Soyk›r›m› Konferans› düzenlenmifltir. Düzenleyenler, bu konferans›n amac›n›, Ermeni, Süryani, Pontus Rumlar›na karfl› soyk›r›m suçu iflleyen Türkiye’nin suçlar listesine yeni bir insanl›k suçu daha ekleniyor: “Dersim soyk›r›m›” biçiminde aç›klanm›flt›r. Prof. Dr. Ronald Mönch, Dersim’de yaflananlar›n insanl›k suçu oldu¤unu savunarak Atatürk ve dönemin Bakanlar Kurulu üyeleri ile üst düzey askeri yetkililer için, “Yaflasalard› savafl suçlusu olarak yarg›lanmalar› gerekirdi!” demifltir. 19 Kas›m 2009’da Dersim Soyk›r›m› Konferans›’n›n ikincisi yine Brüksel’de yap›lm›flt›r. Bu toplant›lardan sonra, Dersim harekat›n›n ’soyk›r›m’ olarak tan›mlanmas›n› isteyen bir heyet, bu olaylar› Uluslararas› Ceza Mahkemesi’ne götürmek için harekete geçmifltir. Aralar›nda ABD’li avukat Prof. Dr. Barry Fisher ile Dink davas› avukat› Erdal Do¤an’›n da bulundu¤u heyet, 12 Nisan 2011’de Tunceli’de incelemelerde bulunmufltur. Dersim yalan›, kartopu misali büyüdükçe büyümüfl ve sonunda 1937-1938 Dersim isyan›n› bast›ran CHP içinden baz›lar› bile bugün “Evet! Dersim’de katliam yap›ld›!” deme noktas›na gelmifltir. Peki ama gerçekte Dersim’de ne olmufltur? Gerçekten de Atatürk ve ‹nönü, Dersim’de Kürtlerin katledilmesini mi emretmifltir? Genç Cumhuriyetin Dersim’e yönelik operasyonunun nedeni
90
Gerçekten de Atatürk ve ‹nönü, Dersim’de Kürtlerin katledilmesini mi emretmifltir? Kürtleri yok etmek, soyk›r›ma u¤ratmak m›d›r, yoksa rejim karfl›t›, bölücü bir isyan› bast›rmak m›d›r? Neden sadece Dersim olaylar›n›n sonuçlar›ndan söz edilirken olaylar›n nedenlerinden hiç söz edilmemektedir? fiimdi gelin hep birlikte 1937-1938’e uzan›p, Dersim ‹syan›’n› anlamaya çal›flal›m.
‹syan›’n›n Kökleri Koçgiri ‹syan›’nda gizlidir. D ersim Dersim ‹syan› ve sonras›ndaki Dersim harekat›n› anlamak için öncelikle Kurtulufl Savafl› y›llar›ndaki Koçgiri ‹syan›’na (1921) bakmak gerekir. Koçgiri ‹syan›’n›n zamanlamas›, isyandaki emperyalizm parma¤›, isyanda rol alan aktörler, isyan›n bast›r›lma biçimi, isyan›n›n bast›r›lma biçiminin istismar edilmesi, Cumhuriyet dönemindeki Dersim ‹syan›’n› ça¤r›flt›rmaktad›r. Dikkatli bir göz, Dersim ‹syan›’n›n köklerinin Koçgiri ‹syan›’nda gizli oldu¤unu çok kolay bir biçimde görebilir. “Dersim sonuçtur; bafllang›ç Koçgiri ‹syan›’d›r” fiimdi, s›ras›yla Koçgiri ‹syan›’ndan Dersim ‹syan›’na uzanan düflünsel ve eylemsel çizgiye göz atal›m ve Dersim’in Koçgiri’deki köklerini görelim: 1. Koçgiri ‹syan› da Dersim ‹syan› gibi emperyalistlerce kullan›lm›flt›r: Koçgiri ‹syan›’n› planlayan Kürt Teali Cemiyeti ‹ngilizlerin kontrolünde bir cemiyettir. ‹ngilizler, Kemalistlerin, Çerkez Ethem’le ve Yunan ilerleyifliyle iyice köfleye s›k›flt›¤› bir zamanda Koçgiri ‹syan›’n› organize 91
BD fiUBAT 2012
ederek Milli hareketi sonuçsuz b›rakmak istemifllerdir. Dersim ‹syan›’n›n arkas›nda da -Hatay meselesinin tart›fl›ld›¤› günlerde Türkiye’nin elini zay›flatmak isteyen-Frans›z emperyalizmi oldu¤u anlafl›lmaktad›r. 2. Koçgiri ‹syan› da Dersim ‹syan› gibi Ba¤›ms›z Kürdistan parolas›yla bafllat›lm›flt›r: Koçgiri ‹syan›nda isyanc›lar›n tafl›d›¤› yeflil, k›rm›z›, beyaz Kürdistan bayra¤› ve isyanc›lar›n dillerindeki Kürdistan marfl›, Baytar Nuri’nin Sivas’›n Kangal ilçesinin Yellice buca¤›nda Hüseyin Abdal Tekkesi’nde yapt›¤› toplant›da, Sevr Antlaflmas›’na uygun olarak bir Kürt devleti kurulmas› düflüncesini kabul ettirmesi, isyan s›ras›nda fiadan afliretinin Refahiye ilçesindeki hükümet kona¤›na Kürt bayra¤› çekmesi, Hozat toplant›s› sonunda Baytar Nuri’nin babas› ‹brahim A¤a’n›n haz›rlad›¤› 15 Kas›m tarihli bildiriyle ayr›l›kç› Kürt afliretlerinin Ankara hükümetinden bir tür “özerk Kürdistan” talep etmeleri, Bat› Dersim afliretlerinin de 25 Kas›m tarihli baflka bir bildiriyle ba¤›ms›z Kürdistan talep etmeleri, ‹mranl›’daki yönetimi ele geçiren isyanc›lar›n hükümet kona¤›na Kürt bayra¤› çekmeleri ve Baytar Nuri’nin, “‹lk önce Dersim’de Kürdistan istiklali ilan edilecek. Hozat’a Kürdistan bayra¤› çekilecek. Kürt milli kuvveti, Elaz›¤, Malatya istikametinden Sivas’a do¤ru hareket ederek Ankara Hükümeti’nden resmen Kürdistan istiklalini tan›mas›n› isteyecek” diyerek Koçgiri ‹syan›n amac›n› aç›klamas›, Koçgiri ‹syan›’n›n ba¤›ms›z Kürdistan iste¤iyle ç›kar›ld›¤›n› flüpheye yer b›rakmayacak bir biçimde kan›tlamaktad›r.
Dersim İsyanı’nın ele başı Seyit Rıza’nın, Koçgiri İsyanı’nın perde arkasındaki kışkırtıcısı olduğu gerçeği hep gözden kaçırılmaktadır. 92
3. Koçgiri ‹syan›n›n bafl aktörleri Dersim ‹syan›’nda da karfl›m›za ç›km›flt›r: Koçgiri ‹syan›’yla Dersim ‹syan› aras›ndaki ba¤›n ve süreklili¤in en aç›k kan›tlar›ndan biri, 1921 Koçgiri ‹syan›’nda ön saflarda yer alan Baytar Nuri, Alifler ve Seyit R›za gibi isimlerin, Dersim ‹syan›’nda da karfl›m›za ç›kacak olmas›d›r. Dersim ‹syan›’n›n ele bafl› Seyit R›za’n›n,
BD fiUBAT 2012
Koçgiri ‹syan›’n›n perde arkas›ndaki k›flk›rt›c›lar›ndan biri oldu¤u gerçe¤i nedense Cumhuriyet tarihi yalanc›lar›nca hep gözden kaç›r›lmaktad›r. Baz› Kürt afliret liderlerinin ayr›l›kç› Kürtlerden ayr›larak Ankara’ya gidip TBMM’ye kat›lmalar› üzerine Seyit R›za ön plana ç›km›flt›r. Adamlar›yla birlikte köyünden ç›karak Dersim’e gelen Seyit R›za, Sivas’taki isyanc›lara gidecek yard›m› organize etmeye bafllam›flt›r. Bütün plan ve program haz›rlanm›flt›r, k›fl atlat›l›r atlat›lmaz ba¤›ms›zl›k ilan edilecektir. ‹syanc›lardan Baytar Nuri, bu plan› flöyle aç›klam›flt›r: “‹lk önce Dersim’de Kürdistan istiklali ilan edilecek. Hozat’a Kürdistan bayra¤› çekilecek. Kürt milli kuvveti, Elaz›¤, Malatya istikametinden Sivas’a do¤ru hareket ederek Ankara Hükümeti’nden resmen Kürdistan istiklalini tan›mas›n› isteyecek.” ‹syan›n yeni önderlerinden Seyit R›za, TBMM’ye kat›lan Kürt milletvekillerinin Dersim’i temsil etmediklerini, çünkü Do¤u Anadolu’da bir Kürt yönetimi kurularak ba¤›ms›zl›¤›n ilan edildi¤ini bildirmifltir. Bu s›rada Dersim’deki ayr›l›kç› afliret liderleri üzerindeki bask›s›n› art›ran
‹syanc›lardan Baytar Nuri: ‹lk önce Dersim’de Kürdistan istiklali ilan edilecek. TBMM, Baytar Nuri’yi tutuklam›flt›r. Baytar Nuri’nin tutuklanmas›na isyanc› afliretler büyük bir tepki göstermifllerdir. Seyit R›za, Baytar Nuri’nin hemen serbest b›rak›lmas›n› aksi halde hiç zaman kaybetmeden Dersim’den Sivas’a sald›racaklar›n› bildirmifltir. Bir taraftan Yunan ilerleyifli, di¤er taraftan da iç isyanlarla u¤raflan TBMM, yeni bir isyan› göze alamayarak Seyit R›za’n›n iste¤ini kabul etmifl ve Baytar Nuri’yi serbest b›rakm›flt›r. Bu arada Dersim mutasarr›f› da tehdit edilerek bölgeden uzaklaflt›r›lm›fl ve bölgenin tüm hakimiyeti afliretlerin eline geçmifltir.
4. Koçgiri ‹syan› da Dersim ‹syan› gibi “bast›r›lmas› s›ras›nda afl›r› güç kullan›ld›¤›” iddias›yla tart›flma konusu olmufltur: Dersim isyan›n› bast›rmakla görevlendirilen Nurettin Pafla’n›n “afl›r› güç kulland›¤›, Kürtlere bask› yapt›¤›, suçsuz insanlar› da öldürdü¤ü” iddialar› ve bu do¤rultuda bafllat›lan propaganda çal›flmalar› sonunda, hem bir af ç›kart›larak Kurtulufl Savafl›’n›n en kritik aflamas›nda isyanc› Kürtçülerin ço¤u serbest b›rak›lm›fl, hem de Kürtçü propaganda çal›flmalar›yla isyanc› Kürtçüler adeta ma¤dur durumuna getirilmifltir. Bu ma¤dur edebiyat›, ayr›l›kç› Kürtçü hareketin iflini kolaylaflt›rmaktan baflka hiçbir fleye 93
BD fiUBAT 2012
yaramam›flt›r. Bilindi¤i gibi benzer bir afl›r› güç kullanma iddias› ve bir ma¤dur edebiyat› da Dersim ‹syan›’ndan sonra bafllat›lm›flt›r. 1921 Koçgiri ‹syan›’n›n TBMM temsilcisi Nurettin Pafla taraf›ndan çok sert bir biçimde bast›r›lmas› ve bunun ayr›l›kç› Kürtçülerce propaganda malzemesi haline getirilmesi, Kürt haf›zas›nda “Kemalist sistemin AleviKürtlere düflman oldu¤u” biçiminde yer etmifltir ve bu haf›za, sonradan 1937-1938’deki Alevi-Kürt Dersim ‹syan›’na meflruiyet kazand›rmak için kullan›lm›flt›r. Özetle, emperyalizm ve onun yerli iflbirlikçisi durumundaki ayr›l›kç› Kürtçü afliret liderleri, Kurtulufl Savafl› s›ras›nda Koçgiri ‹syan›’yla gerçeklefltiremedikleri ba¤›ms›z Kürdistan projesini, Cumhuriyet döneminde gerçeklefltirmek için, bir anlamda kald›klar› yerden ifle bafllayarak Dersim ‹syan›’n› örgütlemifllerdir. Yani, Dersim’in kökleri Koçgiri’de gizlidir… Dersim’in kökleri bir baflka yerde daha gizlidir...
D ersim ‹syan›’n›n Kökleri: Hoybun Cemiyeti ve A¤r› ‹syanlar› Türkiye’de 1919’daki Koçgiri ‹syan›’yla 1937-38’deki Dersim ‹syan› aras›nda, emperyalizm destekli, “bölücü” ve “irticac›” çok say›da Kürtçü isyan ç›km›flt›r. Bu isyanlar içinde, fieyh Sait ‹syan›’ndan sonra en etkili Kürtçü isyan A¤r› ‹syanlar›d›r. Koçgiri ‹syan›, Nasturi ‹syan›, fieyh Sait ‹syan› ve A¤r› ‹syanlar›n›n baflar›s›z olmas› üzerine Dersim ‹syan›; tertiplenmifltir. ‹lk A¤r› ‹syan› May›s 1926’da, ikincisi Eylül 1927’de, üçüncüsü de Eylül1930’da ç›km›flt›r. A¤r› ‹syanlar›n›n arkas›nda Kürt-Ermeni dayan›flmas›yla kurulan ayr›l›kç› Hoybun Cemiyeti vard›r. Hoybun Cemiyeti, fieyh Sait ‹syan›’ndan sonra yurt d›fl›na kaçan ve ‹ngilizlerle iflbirli¤ine giren Kürt liderleriyle Ermeni Taflnak liderleri aras›ndaki iflbirli¤i sonunda kurulmufltur. Hoybun Cemiyeti’nin kurulufluyla ilgili ilk toplant› 1927 fiubat’›nda ‹ngilizlerin Revandiz Kaymakaml›¤›’na getirdikleri Seyyit Taha’nnn evinde yap›lm›flt›r. ‹ngiltere’nin Irak ola¤anüstü komiser yard›mc›s› Edmons’un organize etti¤i bu toplant›da Türkiye’de ç›kar›lacak bir isyanla ilgili olarak flu kararlar al›nm›flt›r: a) ‹ngilizler, Kürtlere para ve ihtiyaç halinde silah yard›m› yapacaklard›r. b) Nasturiler, Kürt k›yafetleri giyerek isyana kat›lacaklard›r. c) Haz›rl›klar tamamland›ktan sonra harekete geçilecektir. d) ‹syan fiemdinli Yüksekova’dan bafllayacak ve hedef Van’›n ele geçirilmesi olacakt›r. Taflnak Ermenilerinden Leon Emirizyon, Sultanyan ve Aris adl› 94
BD fiUBAT 2012
kiflilerinde kat›ld›¤› ikinci toplant› Mart 1927’de yine Siyyit Taha’mn evinde yap›lm›flt›r. fieyh Sait’in o¤lu Ali R›za ile kaçak subaylardan Kas›m ve ‹hsan Nuri’nin de kat›ld›¤› bu toplant›da Cemiyetin ad› Hoybun olarak tesbit edilmifltir. Kurulufl haz›rl›klar›na Irak’ta ‹ngilizlerin kontrolünde bafllanan Hoybun Cemiyeti, esas kurulufl kongresini Fransa’n›n kontrolünde ve Ermenilerin güçlü oldu¤u bir bölgede yapm›flt›r. Kongrede cemiyetin baflkanl›¤›na Celadet Ali Bedirhan seçilmifltir. Merkez heyeti üyeliklerine ise, Süreyya Bedirhan, Kamuran Ali Bedirhan, Memduh Selim, Nizamettin, Tevfîk Cemil, Haso A¤a, Mustafa Bozan, Halil Rahmi, Cesim A¤a (fiihnu) fierif, ‹brahim ve Emin Ali A¤a seçilmifllerdir. Hoybon Cemiyeti, do¤rudan genç Türkiye Cumhuriyeti parçalamak için kurulmufltur. Nitekim, kongrede Hoybun Cemiyeti’nin kurulufl amac› belirtilirken, “Türk Kürdistan›’n›n ba¤›ms›zl›¤› olarak” tespit edilmifl, Türkiye’nin d›fl›ndaki “hiçbir millet ve devlete karfl› aleyhtar ve tecavüzkar bir vaziyet almamay› fliar› ittihaz eylemifltir” denilmifltir. Hoybun Cemiyeti, isyan haz›rl›klar›na bafllam›fl ve bu amaçla 1928 y›l›nda, “Türkiye’de Kürtlerin Katliam›” adl› 48 sayfal›k bir kitapç›k bast›rm›flt›r. Hoybun Cemiyeti, özellikle para toplamak ve propaganda yapmak amac›yla Paris Taflnak Merkezi üyesi Çaml›yan ile Süreyya Bedirhan Hoybun cemiyeti üyeleri
95
BD fiUBAT 2012
yo¤un faaliyetlerde bulunmufllard›r. Çaml›yan faaliyetlerini daha çok Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve M›s›r gibi ülkelerde yo¤unlaflt›rm›flken, Süreyya Bedirhan, Hoybun Cemiyeti’nin Avrupa temsilcisi olarak Paris’te bir büro açm›fl ve Avrupadaki faaliyetleri yürütmüfltür. Süreyya Bedirhan, Avrupa’daki faaliyetlerinin yan›nda para toplamak ve Amerikan kamuoyunu etkileyerek ABD deste¤ini sa¤lamak amac›yla 1928 y›l›nda ABD’ne gitmifltir. Hoybun Cemiyeti ad›na ABD’nin çeflitli yerlerinde konferanslar veren Süreyya Bedirhan ilk aflamada 20 bin dolar para toplam›flt›r. Bedirhan, ABD’ndeki faaliyetleri esnas›nda Ermenilerle de yak›n iflbirli¤ine girmifl, Ermeni Kilisesi’nde de bir konferans vermifltir. Süreyya Bedirhan’›n ABD’ndeki konferanslar› bir kitapç›k halinde 1928 y›l›nda Hoybun Cemiyeti taraf›ndan ‹ngilizce olarak yay›nlanm›flt›r. Kitap盤a “Ayn› Türk” bafll›¤› ad› alt›nda bir girifl yazan Herbert Adams Gibboms; Süreyya Bedirhan’›n Kürt Milli Meclisi Hoybun’un temsilcisi olarak Kürdistan’›n durumunu Amerikan hükümeti ve insanlar›na anlat-
Sonuçta Dersim afliretleri üzerinde R›za, devlet görevlilerine karfl› direnifle
oraya da kuvvet kayd›r›lmak mak için geldi¤ini belirtmifl ve Bedirhan’›n k›sa bir biyografisini vermifltir. Süreyya Bedirhan, Kürt isyan› ve medeniyeti ad›na Hoybun ve Kürdistan ad›na Amerika, ‹ngiltere, Fransa ve ‹talya’y› 1925 y›l›ndan beri Kürdistan’da Türklerin yapt›klar› gaddarl›¤› incelemeleri için uluslararas› bir komisyon kurmaya davet etmifltir. Cemiyetin faal üyesi ve A¤r› isyanlar›n›n elebafl›s› ‹hsan Nuri, 1924 y›l›nda Türkiye’den kaçarak Irak’a, dolay›s›yla ‹ngilizlere s›¤›nm›fl, daha sonra 1930 y›l›nda ç›kan A¤r› ‹syanlar› s›ras›nda Kürtlerin davalar›n› Milletler Cemiyeti’ne götürece¤ini bas›n arac›l›¤›yla dolayl› yoldan duyurmufl, hatta Irak’ta yapt›¤› temaslarda böyle bir müracaat› teflvik etmifl, ayr›ca A¤r› isyanlar› s›ras›nda ‹ngiltere’nin kontrolündeki Barzani Kürtleri, Irak s›n›r›n› geçerek Türkiye’ye sald›rm›flt›r. Bütün bunlar dikkate al›nacak olursa ‹ngiltere’nin bölgedeki geliflmelerle yak›ndan ilgilendi¤i ve en az›ndan Türkiye’ye karfl› yönlendirmeler ve k›flk›rtmalar yapt›¤›n› görülmektedir. 12 Nisan 1931 tarihinde ‹çiflleri Bakanl›¤›’ndan Baflbakanl›¤a gönderilen bir yaz› ekindeki rapora göre; ‹ngiltere’nin bölgedeki afliretler ve geliflmelerle yak›ndan ilgilenmesinin amac›n›n, 96
BD fiUBAT 2012
“Hakkari vilayeti ile Cizre’de dahil olmak üzere Irak Kürtleri hakimiyeti alt›nda Irak ile Türkiye aras›nda bir Kürt hükümeti teflkil etmek” olarak de¤erlendirilmifl, bu amaçla fieyh Mahmut’un Kürdistan Prensi ilan edilece¤i, Barzani fleyhi emri alt›na verecekleri, ve Nasturileri Kürtlefltirmeye çal›flt›klar› belirtilmifltir. Hoybun Cemiyeti, Temmuz 1929’da Halep’te iki toplant› yapm›flt›r. Bu toplant›lara baflta Celadet Ali Bedirhan, Memduh Selim, Cemilpaflazade Mehmet, Cemilpaflazade Kadri, Yado, Vahan Papazyan, H›rflak Papazyan ve Karabet olmak üzere 45 kifli kat›lm›flt›r. Toplant›larda, Suriye’deki yerli ve Türkiye’den firari Kürtlerden “azami istifade edilmesi”, Türkiye’ye karfl› yap›lacak herhangi bir hareketin tam ve mükemmel olarak tamamlanmas›na karar verilmifltir. Hoybun-Taflnak ittifak›nda önem verildi¤i vurgulanan Dersim bölgesinde Koçgirili Aliflir, Hoybun bildirilerini afliretler aras›nda yayarak bu bölgelerin de A¤r› ‹syan›’na destek olmas›na zemin haz›rlam›flt›r. Sonuçta Dersim afliretleri üzerinde dini bir otoriteye sahip olan Seyyit
dini bir otoriteye sahip olan Seyyit
geçmifl, bunun üzerine A¤r› bölgesinden zorunda kal›nm›flt›r. R›za, devlet görevlilerine karfl› direnifle geçmifl, bunun üzerine A¤r› bölgesinden oraya da kuvvet kayd›r›lmak zorunda kal›nm›flt›r. Böylece merkezi A¤r› olan ayaklanman›n bütün Do¤u Anadolu bölgesine yay›lmas› hedeflenmifltir. Hoybun Cemiyeti da¤›tt›¤› bildiriler ve yapt›¤› propaganda ile isyanc›lar›n moralini yüksek tutmaya çal›flm›flt›r. Nitekim Cemiyet, 1 Eylül’de yay›nlad›¤› bir bildiride, Türk ordusuna büyük kay›plar verdirildi¤i belirtilmifl ve ayn› zamanda Türk kuvvetlerini, baz› köyleri ya¤malamak ve bir çok insan› öldürmekle suçlam›flt›r. Birinci A¤r› ‹syan›, 16 May›s 1926’da Yusuf Taflo ve çetesinin ‹ran s›n›r›n› geçip Beyazit köylerinden hayvan çalarak A¤r› yayalar›na s›¤›nmas› ve Has› Telli’nin halk› k›flk›rtmas›yla bafllam›flt›r. ‹syan baflar›ya ulaflmadan bir ay sonra bast›r›lm›flt›r. 1927 Eylül’ünde ‹kinci A¤r› ‹syan› bafllam›flt›r. Avrupa’da ve Amerika’da etkili olan ve Amerika’da bir flubesini açan Hoybun Cemiyeti, ‹kinci A¤r› ‹syan›’n› desteklemifltir. Türkiye, Temmuz 1927’de Sovyet Rusya ile yapt›¤› bir anlaflma ile Kürt isyanlar›na karfl› Rusya’y› kendi yan›na çekmeye çal›flmflt›r. A¤r› ‹syan›’nda Sovyet ordular› s›n›ra asker y›¤arak isyanc›lar›n hareket alan›n› daraltm›flt›r. 1928 y›l›na gelindi¤inde 97
BD fiUBAT 2012
‹hsan Nuri liderli¤indeki isyanc› Kürt gruplar› A¤r› da¤›na hakim olmufllard›r. 2 bin kifliden fazla isyanc› Kürt, da¤lara ç›km›flt›r. Hoybun Cemiyeti’nin organize etti¤i Üçüncü A¤r› isyan›, 1930 y›l›nda bafllam›flt›r. Bölgedeki Celali, Süphanl›, Haydaranl›, Milanl›, Hasenanl›, Zirkanl›, Cibranl› ve Mokorlu afliretlerinin kat›ld›¤› A¤r› ‹syan›’n›n lider kadrosuna Türk ordusundan firari yüzbafl› ‹hsan Nuri, Ermeni Zilan ve Bro Haso Telli oluflturmufltur. ‹syana kat›lan afliret mensuplar›n›n yan›nda Ermeni ve Nasturi çeteleri de yer alm›flt›r. Genç Türkiye Cumhuriyeti, Hoybun Cemiyeti’nin organize etti¤i A¤r› ‹syan›na karfl› 1930 Haziran’›ndan itibaren askeri harekata bafllama karar› alm›flt›r. May›s 1930’da 4. ve 6. Kolordular A¤r› da¤› yak›nlar›nda toplanarak A¤r› ‹syan›’n› bast›rmak için harekete geçmifltir. ‹syanc›lar, Türk ordusunun bir bölümünü üzerlerine çekerek as›l büyük ayaklanmaya destek vermek üzere ayn› anda iki olay daha ç›karm›fllard›r. Bunlardan biri, 20 Haziran 1930 tarihinde Kör Hüseyin ve Eminpaflao¤ullar›n›n ‹ran s›n›r›n› geçerek Zeylan’da bafllatt›klar› isyand›r. Bu isyanda öldürülen isyanc›n›n birinin üzerinde halk› isyana teflvik eden birkaç Hoybun Cemiyeti bildirisi ile mührü ç›km›flt›r. Bu s›rada Do¤u Anadolu’nun Dersim, Palu ve Viranflehir bölgelerinde de Hoybun Cemiyeti bildiriler da¤›tarak halk› isyana ça¤›rm›flt›r. Türkiye bu olaylar› bast›rmaya çal›fl›rken Irak’taki fieyh Barzani ve Molla Hüseyin fierif idaresindeki bir grup, Irak s›n›r›ndan geçerek Oramar, fial ve fiemdinli bölgelerinde de isyan ç›karm›flt›r. 7-14 Eylül 1930 tarihleri aras›nda yap›lan askeri harekâtla A¤r› isyan› tamamen bast›r›lm›flt›r.
Ö
zetlemek gerekirse;
1919’daki Koçgiri ‹syan›’n› ‹ngiltere desteklemifltir; Koçgiri ‹syan›’na kat›lan isyanc›lar›n ele bafllar› 1937-38’de Dersim ‹syan›’nda da karfl›m›za ç›km›flt›r. 1924’te ç›kan Nasturi ‹syan›’n› ‹ngiltere desteklemifltir. 1925’te ç›kan fieyh Sait ‹syan›’n› ‹ngiltere desteklemifltir. 1925’teki fieyh Sait ‹syan› sonras›nda yurt d›fl›na kaçan isyanc›lardan baz›lar› 1927 y›l›nda Ermenilerle birlikte Hoybun Cemiyeti’ni kurmufltur. Hoybun Cemiyeti’ni ‹ngiltere, Fransa ve ABD desteklemifltir. 1930’daki A¤r› ‹syan›’n› Hoybun Cemiyeti’nce desteklenmifltir. 1937-38’deki Dersim ‹syan›’n›n alt yap›s› 1928-29’da haz›rlanm›flt›r.• Not:“Dersim Dosyas›”ndaki bilgi ve belgelerin kaynaklar›na, “Cumhuriyet Tarihi Yalanlar›, 2.Kitap” adl› kitab›mdan ulafl›labilir. sinanmeydan@butundunya.com.tr 98
DERS‹M DOSYASI önümüzdeki ay devam edecek...
fi‹MD‹K‹ ZAMAN Can Pulak
Sak›z’da Y›lbafl› Bizden akıllılar mı, bizden çalışkanlar mı, bizden daha mı yaratıcılar? Hayır ama, burnumuzun dibindeki Yunan adalarında turizmi bizden iyi yapıyorlar. Değerlerini iyi pazarlıyorlar, propogandayı iyi biliyorlar, kimseyi yolunacak kaz gibi görmüyorlar.
S
uyun iki yakas›ndaki iki toplum. Aradan bir nehir geçiyor, flehri ikiye bölüyor sanki. Ayr› dili konuflmasalar birbirlerinden farklar› yok. Giyimleri, yemekleri, zevkleri, hatta baz› gelenekleri birbirlerine o kadar benziyor ki, ay›rmak imkans›z. Peki nedir fark›m›z? San›yorum kültür, estetik, düzen, disiplin ve bir de propoganda… Mandalina bizde de var, yerlerde sürünüyor. Ama onlar reçellerini, tatl›lar›n›, flekerlerini, sabunlar›n›, parfümlerini, kremlerini yapm›fllar, çok da güzel ambalajlam›fllar, almamak mümkün de¤il. Zeytinin alas› bizde, ama gel gör ki Yunanlar zeytinlerini
ve ya¤lar›n› öylesine güzel kutularda ve fliflelerde pazarl›yorlar ki, neredeyse havyar muamelesi yapm›fllar. Sak›z a¤ac›m›z bol, biz keserek yak›yoruz hepsini. Onlar ormanlar yetifltirmifller, öylesine koruyorlar ki sak›z a¤ac›n›, neredeyse dokunmak suç. Her y›l 300 ton toplad›klar› sak›zdan akl›n›za ne gelirse üretiyorlar. Rak›s›n›, likörünü, flurubunu, gazozunu, tatl›s›n›, pastas›n›, sabununu, parfümünü, güzellik kremlerini, dedim ya akl›n›za ne gelirse hepsini… Y›lbafl›n› Sak›z adas›nda geçirdim. Hani flu Çeflme'nin karfl›s›ndak› Sak›z (Chios) Adas›. Feribotla 40 dakikada gidiyorsunuz. Hergün karfl›l›kl› düzenli seferler var. ‹ki y›ld›r bizimle çok 99
BD fiUBAT 2012
güzel bir iflbirli¤i köprüsü oluflturmufllar. Çeflme ve Sak›z Belediyeleri, ‹zmir Ticaret Odas›n›n da deste¤iyle iyice turizme açm›fllar kentlerini. Yunanlar da geliyor, Türkler de gidiyor ziyarete. Ancak bizimkiler iyi para harc›yor, öyle olunca da ekonomik krizde daha bir el üstünde tutuyorlar Türkleri...
koyam›yor, mal›n› ç›karam›yor d›flar›. Ortada polis, belediye zab›tas› filan da yok ki, nas›l sa¤lam›fllar bu disiplini, hayret do¤rusu… Daha Feribot'tayken elinize geçiyor broflürler, haritalar, kitaplar. Belki inanmaya-caks›n›z ama, hepsi ücretsiz ve de Türkçe. Adaya ayak basmadan tan›yorsunuz Sak›z'›. Nerede kaça kal›n›r, lokantalarda ortalama kaç paraya yemek yiyebilirsiniz, neyi kaça tadabilirsiniz? Taksi ve otobüs ücreti ne kadard›r? Adada sat›n al›nacak neler var, nesi meflhur, fiyatlar› nedir? Lokantalarda Türkçe menü bile basm›fllar. Otobüsle yada minibüsle flehir turu yapabiliyorsunuz. Mutlaka götürüyorlar köylere. 15-25 ero aras›nda 3-4 köyü ziyaret ediyorsunuz. Mesta ve Pirgi köylerini mutlaka görmek gerek. Tafl binalar›n güzelli¤i, bahçelerin ve narenciyelerin muhteflem görüntüsü, köy mimarisindeki estetik anlat›lamayacak görkemdeydi. Yunanlar bu görsellik iflinde çok baflar›l›lar do¤rusu. Hediyelik eflyada yabanc› ve sahte bir fley yoktu. Ço¤u yöresel, el eme¤iyle yap›lm›fl fleylerdi. Öyle çakma tiflortlara, çanta ve parfümlere, ayakkab›lara rastlamad›k hiç. Ama ucuza çin mallar› vard›.Tezgahtarlar çat-pat Türkçe konuflmaya çal›fl›yorlard›. Hatta içlerinde Türkçe kurslar›na gidenlerle bile karfl›laflt›k. Gülerek “para art›k Türklerde” diyorlard›. Yiyecek çok ucuzdu. Do¤rusunu
Kap›lar›n önü bombofl, kimse tezgah koyam›yor, mal›n› ç›karam›yor d›flar›. Ortada polis, belediye zab›tas› filan da yok ki, nas›l sa¤lam›fllar bu disiplini, hayret do¤rusu… K›fl›n 35 bin, yazlar› ise 60 bine ç›k›yor nüfusu. fiehir çok bak›ml›, mimari bir çarp›kl›k yok, plan›n bir santim bile d›fl›na ç›kmak mümkün de¤il. Binalar›n hepsi boyal›, inflaat art›¤› ve moloz görünmüyor ortal›kta. Allah için yollar, caddeler ve sokaklar iyi ve tertemiz. Trafik yazlar› s›k›fl›yormufl ama, k›fl›n çok düzgündü.
B
arlar›, restoranlar›, dükkanlar› herkes akl›na esti¤i gibi yapmam›fl. San›r›m mimarlardan destek alm›fl hepsi. Kap›lar›n önü bombofl, kimse tezgâh
100
BD fiUBAT 2012
söylemek gerekirse iyi bir restoranda flöyle mükellef bir ziyafetten adambafl› 18-20 eroya ç›k›labiliyordu. Dikkatimi çeken ne oldu biliyor musunuz koskoca restoranda bir garson, ar› gibi çal›flarak tüm sipariflleri aksatmadan yetifltiriyordu. Lokantalar›n ço¤unda öyleydi.
K
›z yada erkek bir garson, kasada oturan biri, mutfakta da en fazla iki kifli... Zaten ço¤u aile iflletmeleriydi… Bizdeki restoranlar› düflündüm. Bir sürü garson, ayr›ca komi, mutfakta bir kalabal›k... Öyle olunca yemek fiyatlar› da flifliyor tabii. Pansiyonlar da giderek azal›yor bizde. Herkes ya apart yada otel sahibi olmak istiyor. Oysa günümüzün para harcayan turisti, aile içinde ve onlar gibi yaflamay› tercih etmeye bafllad›. Gitti¤i ülkenin insanlar›n›,yemeklerini, adetlerini ve geleneklerini tan›mak istiyor. Bu pansiyon iflini gelifltirmeli, biraz daha önem vermeli ve teflvik etmeliyiz. Neye üzülüyorum biliyor musunuz? Herfleyimiz var, hatta rakiplerimizden çok daha mükemmellerine sahibiz. Ama bunlar› de¤erlendiremiyoruz, tan›tam›yoruz, pazarlayam›yoruz. Disiplinimiz yok çünkü. Trafi¤i düzeltmeye kalksak, taksi ve minibüsçüler derne¤inden korkuyoruz. Esnaf›, çarfl›y›, dükkanlar› bir hale yola koyal›m desek, esnaf odalar›ndan çekiniyoruz. Lokantalara bir düzen getirsek, f›r›nlar› kontrol etsek, berber enflasyonunu frenlesek, tepkilerden ürküyoruz.
Öyle olunca da, düzelemiyoruz bir türlü. Türk turizminin tart›flmas›z bir disipline ihtiyac› var. Mutlaka ama mutlaka propaganda ve tan›tma a盤›n› kapatmas› laz›m. Yabanc› fuarlarda açt›¤›m›z pavyonlara ve oralarda da¤›tt›¤›m›z broflürlere filan kulak asmay›n. Bodrum'da, Marmaris'te, Kufladas›'nda, Çeflme'de, Alanya'da filan do¤ru dürüst bir broflür bulabiliyor musunuz, ona bak›n siz. Broflürünüz turizm ofislerinizde bile yok, flehirlerdeki tabelalar ac›nacak vaziyette, sokakta nereye gidece¤ini bilemeyip salak salak dolaflan turistleri gördükçe çok üzülüyorum. Bu kadar eksi¤e ve noksana ra¤men 25 milyar dolarl›k bir gelir sa¤l›yoruz. E¤er eksikleri tamamlasak, gelir rekorlar› k›rar, paray› koyacak yer bulamay›z. Dünyan›n turizm potansiyeli en yüksek ülkesinin, cennet Türkiye'mizin sa¤l›kl› bir turizm organizasyonuna ve propagandas›na, profesyonel aç›dan ciddi ihtiyac› var.Bunu görmezden gelemeyiz.• canpulak@butundunya.com.tr
GANDH‹’DEN ÖZDEY‹fiLER Bizi yokedecekler flunlard›r:
‹lkesiz siyaset; vicdan› sollayan e¤lence; çal›flmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir ifl dünyas›; insan sevgisini alt plana itmifl bilim; özveriden yoksun bir din anlay›fl›. 101
BD fiUBAT 2012
Arslan Bulut’un 09.12.2011 Tarihli Yeniça¤ Gazetesi’nde Yay›mlanan Yaz›s›
'Dersimli' bir profesörün mektubu.. Prof. Dr. Eyüp S. Karakaş, “Dersim konusunda yazdıklarınızı büyük bir takdirle okudum” diyerek “Ben de özür istiyorum” başlıklı kendi yazısını gönderdi.
S
ütuna s›¤mayaca¤› için biraz
k›saltt›m: “Say›n Baflbakan›m›z devletin Dersim’de yapt›klar›ndan dolay› özür diledi. Annem Tunceli’nin Çemiflgezek, babam Hozat ilçesinde do¤mufl, büyümüfl. Ben de Çemiflgezek do¤umluyum. Yani ben Dersimliyim. Say›n Baflbakan›m›z›n devlet ad›na özür dilemesi elbette beni de ilgilendirir ama benden baflkalar›n›n da özür dilemesi gerekir. Kimler mi özür dilemelidir? Elbette Seyit R›za ve onun gibi flakilere sahip ç›kanlar ve onlar ad›na konuflanlar! Ben Dersim olaylar›n› babaannem, babam ve annemden dinleyerek büyüdüm. Devlete isyan eden asiler sadece askerleri katletmekle kalmam›fl, oran›n sivil halk›n› da öldürmüfller ve zulmetmifllerdir. Babaannemin nahiye müdü102
rü olan, Salih isimli kardeflinin o¤lu Efendi’yi asiler kaç›rm›fl ve daha sonra ‘gel çocu¤unu geri verece¤iz’ diye köylerine ça¤›rm›fl ve yolda pusu kurarak öldürmüfllerdir. Bu ölüm Hozat’ta büyük üzüntüye sebep olmufl ve afla¤›daki a¤›t-türkü yak›lm›flt›r. Bu türkü halen söylenmektedir: Hozat’ta gezerdim bir fidan boylu Görenler derdi kim bu aslan soylu Sorana deyin ki Hamil’in o¤lu Vars›n Hozat yans›n ver veran olsun Hozat’›n gençleri intikam als›n Hozat’›n içinde okunur ezan Ne kara yazm›fl ah aln›n› yazan Hep Seyit R›za’d›r kavlini bozan Yolumu kesenler yolundan kals›n Büyüsün Efendi’m intikam als›n. Di¤er kardeflini de benzer flekilde öldürmüfller. Onun için de bir türkü
BD fiUBAT 2012
söylenmifltir. O türkünün de sözleri flöyledir: At›m› ba¤lad›m nar a¤ac›na, Perçemim doland› gül a¤ac›na Gidin söyleyin benim bac›ma Nas›l dayanacak benim ac›ma. Türküde geçen bac›, benim babaannemdir. Rahmetli babaannem bu olaylar› anlat›r, türküleri söyler a¤lard›.. ***
E
flk›ya ifli o kadar az›tm›flt›r ki birkaç kere Çemiflgezek’i basm›fl, karfl› koymaya çal›flanlar› öldürmüfl ve kasabay› ya¤malam›flt›r. Annem o günleri hat›rl›yor. Kad›nlar bir camiye toplan›r eflk›ya onlara bir kötülük yapmas›n diye dua eder tespih çekerlermifl. Daha üç gün önce, o günlerde küçük bir k›z›n yan›nda öldürülen yüzbafl›y›, balta ile parçalanarak öldürülen askerleri, F›rat nehrini salla geçerken sal›n ipi kesilerek F›rat’›n azg›n sular›na terk edilen ve bo¤ulan askerlerin hikâyesini anlat›rken gözleri doldu. Bu asiler köprüleri y›km›fllar, telefon tellerini kesmifller, nahiye müdürü, vergi tahsildar› gibi memurlar› öldürmüfller, karakollar› basm›fllar, subaylar›, astsubaylar›, erleri öldürmüfller. Halk›n mal, can ve ›rz emniyeti kalmam›fl. ‹flte bu ortamda askeri müdahale yap›lm›fl ve suçlular a¤›r biçimde cezaland›r›lm›fl. ‹kinci Dersim harekât›nda maalesef bu asilerin yan›nda çok say›da yerli halk da zarar görmüfltür. Tabir yerinde ise kurunun yan›nda yafl da yanm›flt›r. ‹syana ifltirak eden afliretler
mecburi iskâna tâbi tutulmufl ve Anadolu’nun farkl› bölgelerine gönderilmifltir. Dersim isyan›n›n Alevilikle, Kürtlükle ilgisi yoktur... Bu isyan tüm Dersim halk›na da mal edilemez. Çok say›da afliretten sadece alt›s› bu isyana kat›lm›flt›r. ‹syan›n liderlerinden Seyit R›za ise aslen bir Türk’tür. Kendisinin bazen Arap, bazen Kürt oldu¤unu söylemifltir ama mensup oldu¤u afliret asl›nda bir Türk afliretidir. Bu hareket sonunda Tunceli’den tamam› son model 14 binden fazla silah toplanm›flt›r. ***
D
ersim dosyas›n›n aç›lmas›n›
Cumhuriyet’in tasfiyesi projesi içinde de¤erlendirmek gerekir. Cumhuriyet’i koruyan tüm kifliler, kurumlar, topluluklar sindirilmeye, etkisizlefltirilmeye veya Cumhuriyet’ten so¤utulmaya çal›fl›l›yor. ‘Sonsuza kadar koruma ve kollama’ kararl›l›¤› ve direnci k›r›lmak isteniyor. ‹nsanlar hapse at›l›yor, hatta öldürülüyor, bilgi kirlili¤i yarat›l›yor; âdeta Cumhuriyet’ten intikam al›n›yor. Bu çerçevede s›ra Alevilere gelmiflti. Alevi yurttafllar›m›zda Atatürk sevgisi ve Cumhuriyet sevdas› her zaman var olmufltur. Cumhuriyeti koruma kararl›l›¤›n› hiç yitirmemifllerdir. Dersim dosyas› aç›larak, Atatürk’ten ve Cumhuriyet’ten so¤utulmaya çal›fl›l›yor. Özetle Cumhuriyet savunmas›z b›rak›lmak isteniyor. Geçmiflte baz› oyunlara gelmeyen Alevilerin bu oyunu da bozaca¤›na inan›yorum.” • 103
EVRENSEL BAKIfi AÇISI Gürbüz Evren
Gelece¤imizi yok eden süreç
Değersiz Fark›nda m›s›n›z? Türkiye’de estirilen de¤iflim rüzgârlar›n›n fliddeti artt›kça ‘De¤ersizlefltirme’ süreci de h›zlan›yor.
E
n anlaml› ve önemli de¤erlerimiz bile de¤ersizlefltirme furyas›ndan pay›n› al›yor. Buna paralel olarak, topluma, için için iflleyen duyars›zl›k da endifle verici boyutlara ulaflmakla kalmad›, yads›nmayacak bir gerçek haline geldi. Çok de¤il, bundan 4-5 y›l öncesine kadar toplumun duyarl› oldu¤u konular art›k gündemde yer bulam›yor. Bulanlar ise ilgi görmüyor. Önceleri ülkemizin gelece¤ini, ulusal ç›karlar›m›z›, birli¤imizi ve bütünlü¤ümüzü yak›ndan ilgilendiren konular medyada genifl yer bulur, kamuoyu duyarl›l›¤› hep üst düzeyde kal›rd›. Ama tek sesli bir medya yaratmaya yönelik operasyon ile gelen de¤ifliklik tüm dengeleri alt üst etti. Art›k ‘De¤ifltirilmifl’ medya gerçe¤i ile karfl› karfl›yay›z. Bunun sonucunda da, toplumun duyarl›l›klar› h›zla kaybolmaya bafllad›. Eskiden medya flehit haberlerine mutlaka ilgi gösterir, toplumun bu konudaki duyarl›l›¤› dikkate al›n›rd›. Bundan 4-5 y›l önce herhangi bir sald›r›, çat›flma veya operasyonda tek flehit bile olsa kamuoyu haberdar
104
BD fiUBAT 2012
leştirme edilirdi. Oysa flimdi flehit haberi, an- görüyor. Ayr›ca gazeteci, akademiscak 8-9 ya da daha fazla say›da as- yen, uzman ad› verilen kiflilerin her kerimizi yitirdi¤imiz olaylar yaflan›nca gün ekranlardan, gazetelerden terörü de¤er buluyor. E¤er say› 20 civar›nda hakl› göstermeye çal›flmalar›, terör ise medya gerçeklerden kaçamad›¤› örgütünü savunur türden konuflmalar› için daha genifl yer veriyor, bunun ve yaz›lar› insanlar›n bilincine yerlesonucunda da toplum flöyle bir sil- fliyor. Bir de buna terörle mücadele kelenip kendine geliyor, tepkiler yükse- Önceleri ülkemizin gelece¤iliyor, sonras›nda da ni, ulusal ç›karlar›m›z›, unutma süreci tekrar iflliyor. Bu say›lar›n birli¤imizi ve bütünlü¤ümüalt›nda flehit verilmezü yak›ndan ilgilendiren si, trafik kazalar›ndakonular medyada genifl yer ki can kayb› kadar debulur, kamuoyu duyarl›l›¤› ¤er görmüyor. Görse de gazetelerin arka hep üst düzeyde kal›rd›. sayfalar›nda ya da televizyon kanallar›n›n haber bül- etmesi gereken kurum ve kiflilerin tenlerinin sonlar›nda kendisine zar terör örgütü ile yapt›klar› görüflmelerin zor yer bulabiliyor. ortaya ç›kmas› ve ‘Elbette görüflülür, Düflünün ki, ülkenin baflka bölge- ne var bunda’ türünden aç›klamalar lerinde insanlar huzur ve güven içinde eklenince, de¤erler alt üst oluyor, fleyaflas›nlar diye zor flartlarda görev hit, gazi, asker gibi kavramlar›n içi yapan askerimiz, polisimiz flehit düfler- boflal›yor. ken, tepki vermesi gereken toplum, Ülkeyi içten içe çürüten bir hastaolanlar› kan›ksam›fl, içsellefltirmifl, l›k olan yolsuzlu¤un, toplum hassasigünlük yaflam›n bir parças›ym›fl gibi yetlerinin bafl›nda gelmesi gerekir. 105
BD fiUBAT 2012
Geliflmifl Bat›l› ülkelerde bir iktidara yolsuzlukla ilgili suçlamalar yöneltilirse, gere¤i yap›l›r ve iddialar›n üzerine fleffaf bir flekilde sonuna kadar gidilir. Toplum da geliflmeleri büyük bir duyarl›kla sorgulayarak ve sonuna kadar takipçi oldu¤unu hissettirerek izler.
t›n› almadan 3 y›la yak›n bir süredir zindanlarda çürütülürken, söz konusu yolsuzluk davas› nedeniyle 3 ay önce gözalt›na al›nanlar, ‘uzun tutukluk cezaya dönüflüyor’ gerekçesiyle serbest b›rak›l›yor. Toplum da bu geliflmelere kör, sa¤›r ve dilsiz olmay› sürdürüyor. lkemizde ise yolsuzluk s›raÜyesi olmaya çal›flt›¤›m›z Avrupa danlaflt›. Yolsuzlukla ilgili Birli¤i ülkelerinde benzer bir olay yahaberler ya verilmez oldu ya flansa, toplumdan gelecek bask›lar› da gündemin sonlar›na itildi. Bu da dikkate alan yetkililer hemen istifa yolsuzlu¤a yönelik tepkileri iyice mekanizmas›n› çal›flt›r›rd›. Bizde ise azaltt›. Konuyla ilgili son dönemde hiçbir fley olmam›fl gibi davran›l›yor. yaflananlar, gelinen noktay› göstermesi Biliniyor ki istifay› mecbur k›lacak bak›m›ndan büyük önem tafl›yor. Al- toplumsal bask› yok bu ülkede. Çünkü manya’da aç›lan bir yolsuzluk dava- toplumun de¤erlerinden biri olan düs›nda, Alman yarg›s› k›sa sürede arafl- rüstlük de¤ersizlefltirildi, yolsuzluk t›rmalar›n› sonuçland›r›yor, karar›n› s›radanlaflt›. Bunun sonucunda da kaveriyor ve Türkiye’ye söz konusu n›ksand›. yolsuzluk iddialar›n›n as›l kayna¤› Bir dava nedeniyle tutuklu bulusizde diyor. Almannan Prof. Dr. Mehlar›n onca giriflimi met Haberal ve Musve aradan geçen y›ltafa Balbay son selar›n ard›ndan nihaçimlerde aday olduyet Türkiye’de de lar. Halk›n oyunu dü¤meye bas›l›yor, alarak milletvekili baz› isimler gözalt›seçildiler, ancak serna al›n›yor. Ama best b›rak›lmad›kk›sa bir süre sonra, lar› için görevlerine ülkeyi sarsacak iddibafllayamad›lar. Sealar üzerinde çal›flan çim öncesinde dosavc›lar görevden el kunulmazl›klar›n çektiriliyor. kald›r›lmas›n› iste‘De¤ifltirilmifl’ medya Türkiye’nin guyen bir belgeyi imruru olmufl, uluslar ise tutuklu milletvekilleri zalayan Haberal ve aras› alanda sayg›n- konusunu haber yapma- Balbay y›llard›r tul›k kazanm›fl Prof. tuklular, yani hüküm mak ya da geliflmeleri Dr. Mehmet Habegiymifl de¤iller. ‘Daçarp›tmak için bin ral, her gün ‘Suçum vam›z devam etsin, ne’ diye sorup, yan›gelip duruflmalara dereden su getiriyor.
Ü
106
BD fiUBAT 2012
kat›lal›m, ama b›rak›n milletvekili olarak görevimizi yapal›m’ fleklindeki taleplerine de kulak asan yok. Oysa bir önceki dönemde benzer durumdayken milletvekili seçilen ve serbest b›rak›lan bir kifli, bugün ikinci kez TBMM’de görev yap›yor. Çeliflki tüm ç›plakl›¤› ile ortadayken, konu s›radan bir olaym›fl görülüyor. ‘De¤ifltirilmifl’ medya ise tutuklu milletvekilleri konusunu haber yapmamak ya da geliflmeleri çarp›tmak için bin dereden su getiriyor. ‹tirazlar yükselince de,
kan›ksam›fl bir görüntü sergiliyor. ‘Milletin iradesi’ gibi kutsal bir kavram bile de¤ersizlefltirilirken, içi boflalt›l›rken, hangi de¤eri sorgulayacaks›n›z ki? Türkiye’nin son dönemdeki gerçeklerinden biri de pefl pefle gelen zamlar ve hayat pahal›l›¤›d›r.
Ç
ok de¤il, bundan 10 y›l öncesine gidelim ve unutanlara an›msatal›m. Rahmetli Bülent Ecevit’in Baflbakan oldu¤u
Haberal ve Balbay y›llard›r tutuklular, yani hüküm giymifl de¤iller. ‘Davam›z devam etsin, gelip duruflmalara kat›lal›m, ama b›rak›n milletvekili olarak görevimizi yapal›m’ fleklindeki taleplerine de kulak asan yok. konu, “laf olsun torba dolsun” türünden haberlerle geçifltiriliyor. Toplum ise tutuklu milletvekilleri oldu¤unu bile unuttu. Milyonlarca vatandafl›n oyunu alarak seçilmifl milletvekilleri yok say›l›yor. Asl›nda bu olayda yok say›lan, ma¤dur edilen sadece vekil seçilenler de¤il, as›l unsur yani vekilini seçen millettir. K›sacas› millet, yok say›lmay› bile
Koalisyon Hükümeti dönemde, enflasyon, zam, hayat pahal›l›¤›, iflsizlik gibi sorunlar medyan›n sürekli haber yapt›¤›, gündemde tuttu¤u konulard›. Protestocular›n sesi özgürce ve de çok yüksek ç›kard›. Öyle ki, esnaf›n biri, siftah bile edemediklerini anlatmak için, yazar kasas›n› kapt›¤› gibi Baflbakanl›k binas›n›n önüne gelmifl, o s›rada biraz ileride makam arac›na 107
BD fiUBAT 2012
binmekte olan Baflbakan Ecevit’e do¤ru f›rlatm›flt›. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin Baflbakan› da eylemciye gülümseyerek bakm›flt›.
Bugün, 60’a yak›n› general ve amiral olmak üzere 200’ü aflk›n subay tutukludur. ‹flte bu tablo karfl›s›nda, kamuoyunda c›l›z birkaç tepkinin d›fl›nda tam bir sessizlik ve duyars›zl›k egemen.
fiimdilerde Baflbakanl›k binas›n›n yak›n›nda b›rak›n böylesi bir protestoyu yapmak, çevresinden geçmek bile mümkün de¤il. Aman yanl›fl anlafl›lmas›n, kimseye yazar kasa falan at›n demiyoruz. Birilerinin ünlü sözü ile “Nereden nereye geldik” demek için bu örne¤i verdik. ‘De¤ifltirilmifl’ medya ise ne zamdan bahsediyor ne de hayat pahal›l›¤›ndan. Ne maafllar›n yetersizli¤inden bahsediyor ne de artan iflsizlikten. Asl›nda bu sorunlar› medyan›n gündemde tutmas›na da gerek yok. Çünkü iflsizli¤i, yoksullu¤u, zamlar›, hayat pahal›l›¤›n›, bu ülkenin insanlar› iliklerine kadar hissediyor. Ama ‘De¤ersizlefltirme’sürecindeki toplum bunlar› da kan›ksam›fl, “kader” diyerek yaflay›p gidiyor. “Ordu milletin gözbebe¤idir” ifadesini bilmeyenimiz yoktur. Bu topraklarda yaflayan insanlar için Türk Ordusu çok ama çok büyük bir de¤erdir. Yak›n zamana kadar yap›lan tüm kamuoyu araflt›rmalar›nda en çok gü108
venilen kurum hep Türk Silahl› Kuvvetleri (TSK) olmufltur. Öyle ki güven oran› kimi zaman yüzde 80’i aflm›flt›r. ‹nsan›m›z askerine subay›na, komutan›na laf söyletmez, toz kondurmazd›. Ama art›k bu konuda da dengeler de¤iflti. De¤ersizlefltirme kampanyas›n›n önemli hedeflerinden biri olan TSK’ ya öylesine i¤renç iftiralarla, yalanc› flahitlerle, sahte belgelerle, gizli tan›klarla, imzas›z ihbar mektuplar›yla, sahteli¤i kan›tlanan CD vb belgelerle sald›rd›lar ki, kimse ne oldu¤unu bile anlayamad›. Bu geliflmeler, de¤ifltirilmifl medya arac›l›¤› ile her gün halka, üstüne bin kat›larak aktar›ld›. Bunun do¤al sonucu olarak ta insan›m›z›n kafas›na sokulan flüpheler, giderek büyüyen asker düflmanl›¤›na dönüflmeye bafllad›. “Peygamber oca¤›” olarak bilinen TSK’y› demokrasinin, özgürlüklerin düflman› ve darbeci olarak gösterme, k›sacas› karalama süreci devam ediyor. ugün, 60’a yak›n› general ve
B
amiral olmak üzere 200’ü aflk›n subay tutukludur. ‹flte bu tablo karfl›s›nda, kamuoyunda c›l›z birkaç tepkinin d›fl›nda tam bir sessizlik ve
BD fiUBAT 2012
duyars›zl›k egemen. ‹nsan›m›z, gözbebe¤i olan orduya yönelik de¤ersizlefltirme kampanyas›na s›radan bir geliflmeyi izler gibi bakarken, sadece silah ve teknoloji alanlar›nda de¤il, morali ile de üst düzeyde bulunmas› gereken TSK’y› y›pratan Atlantik ötesi güçlerle içerideki uzant›lar›n›n ülkeye verdi¤i zararlar› göremiyor.
Ç
ok de¤il yine bundan 4-5 y›l öncesine kadar Ermeni iddialar› gündeme geldi¤inde, Fener Rum Patrikhanesi, kendisine Lozan Anlaflmas› ile belirlenen yasal yetki s›n›rlar›n d›fl›na ç›kma giriflimlerinde bulundu¤unda, kamuoyundan ciddi tepkiler yükselirdi. Ermeni iddialar›n›n soyk›r›m olarak tan›nmas›n› ve iddia-
lar› Wikileaks belgelerine kadar yans›mas›ndan yine birkaç c›l›z sesin d›fl›nda rahats›z olan da yok art›k. Türkiye topraklar› üzerinde bin y›ld›r birlikte yaflayan insanlar›n oluflturdu¤u tüm de¤erlerin tart›flmaya aç›ld›¤› ve en i¤renç yöntemlerle sald›r› alt›nda tutuldu¤u süreç h›zla ifllerken, ortak de¤erlerin alt üst edildi¤ini hatta yok edildi¤ini üzülerek görüyoruz. ‘De¤ersizlefltirme’ politikalar›n› uygulamaya koyanlar, bu topraklar›n insanlar›n›n büyük bölümünü etkilemeyi baflard›lar. Manevi de¤erlerin bafl›nda gelen din siyasete alet edilerek, inançlar› üzerinden sonuna kadar sömürülen, dizilerin, futbolun, magazin ve abuk sabuk yar›flma programlar›n›n ba¤›m-
‘De¤ersizlefltirme’ politikalar›n› uygulamaya koyanlar, bu topraklar›n insanlar›n›n büyük bölümünü etkilemeyi baflard›lar. lar›n reddedilmesini yasaklamak isteyen ülkelere yönelik protestolar düzenlenirdi. Patrikhane’nin devlet içinde devlete dönüflmesinin yolunu açmaya yönelik d›fl talep ve bask›lara karfl› toplumun sesi yüksek ç›kard›. De¤ersizlefltirme süreci böylesine hassas konularda da etkisini gösterdi. Türk insan›n› 1915 olaylar›n›n 100. Y›l›nda soyk›r›m suçlusu yani katil ilan etmek isteyenler hedeflerine h›zla ilerlerken, yeni ad›mlar at›l›rken birkaç c›l›z sesin d›fl›nda toplum kör, sa¤›r ve dilsiz oldu sanki. Fener Rum Patrikhanesi’nin giriflimleri ve ülkemizin iç siyasetine kar›flt›¤›n›n kan›t-
l›s› k›l›nan, maddi yard›mlarla gözleri perdelenen insanlar, ‘De¤ersizlefltirme’ sürecinin figüranlar› olduklar›n›n fark›nda bile de¤iller. ‹flsizlik, enflasyon, bütçe a盤›, topraklar›n yabanc›lara sat›lmas›, borsan›n yüzde 80’inin yabanc›lar›n eline geçmesi, gazeteci, subay, akademisyenlerin, kamu vicdan›n› rahats›z etme pahas›na, soru iflaretlerine yol açan nedenlerle tutuklanmas›, füze kalkan›n topraklar›m›zda kurulmas›n›n komflular›m›zla yarataca¤› sorunlar, soyk›r›m suçlusu ilan edilme tehlikesi, ülkenin bir bölümünde özerklik ilan edilmesi, vatan evlatlar›n›n flehit edilmesi, Ata109
BD fiUBAT 2012
türk’ün ad›n› tafl›yan kurumlar›n bafl›na yeminli Atatürk düflmanlar›n›n getirilmesi de¤ersizlefltirme sürecinin etkisi alt›ndaki ço¤unlu¤un umurunda bile de¤il. Referandumda neyi oylad›¤›n› bilmeyen ve sorgulamayanlar›n, en önemli de¤erleri ellerinden al›n›r-
ken oynanan oyunlar› anlamayanlar›n ço¤unlu¤u oluflturdu¤u bir ülkede Cumhuriyet, demokrasi, ba¤›ms›z yarg›, eflitlik, insan haklar›, ifade ve düflünce özgürlü¤ü, ulusal ç›karlar gibi kavramlar›n ne anlam› olabilir ki? • gurbuzevren@butundunya.com.tr
KUYUMCU Bir bilge, y›llarca yan›nda yetifltirdi¤i
ö¤rencisinin seviyesini ö¤renmek istedi. Ona çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip, “Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Satmadan sadece fiyatlar›n› ve ne dediklerini ö¤ren, gel bana bildir.” dedi Ö¤renci ilk önce bir bakkal dükkan›na girdi, elindekini göstererek, “fiunu kaça al›rs›n›z?” diye sordu. Bakkal parlak bir boncu¤a benzetti¤i nesneyi eline ald›, evirdi çevirdi. “Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynas›n.” dedi. Ö¤renci, bir manifaturac›ya gitti. O da parlak bir tafla benzetti¤i nesneye ancak bir befl lira vermeye raz› oldu. Üçüncü durak olan semerci de, nesneye bak›p, “Bu benim semerlere iyi süs olur. Buna bir on lira veririm.” dedi. Ö¤renci en son olarak bir kuyumcuya girdi. Kuyumcu ö¤rencinin elindekini görünce yerinden f›rlay›p. “Bu de¤erli p›rlantay›, nereden buldun?” diye hayretle ba¤›rd› ve hemen sordu: “Buna kaç lira istiyorsun? Ne istiyorsan veririm.” Ö¤renci, “Hay›r veremem.” diye tafl› almak için uzan›nca kuyumcu yalvarmaya bafllad›: “Ne olur bunu bana sat›n. Dükkân›m›, evimi, hatta arsalar›m› vereyim.” Ö¤renci, satmaya yetkili olmad›¤›n›, anlat›ncaya kadar bir hayli dil döktü. Ö¤rencinin kafas› karma kar›fl›kt›. Böylesi kar›fl›k düflünceler içinde geriye dönmeye bafllad›. Bilge hocas›n›n yan›na dönen ö¤renci, büyük bir flaflk›nl›k içinde bafl›ndan geçenleri anlatt›. “Çok flaflk›n›m efendim, ne diyece¤imi bilemiyorum, kafam karmakar›fl›k.” diyebildi. Bilge hoca ö¤rencisine dönerek bafl›ndan geçenleri daha iyi anlamas›n› sa¤lad›: “Bir fleyin de¤erini ancak onun de¤erini bileni anlar ve onun de¤eri bilenin yan›nda k›ymetlidir. Her insan›n hayat›nda varl›¤›n› ve de¤erini bilen, hisseden, fark eden kuyumcular mutlaka vard›r. Mesele kuyumcuyu bulmaktad›r...” Gönderi: SABR‹YE AfiIR 110
BÜYÜK YAPITLARIMIZ Konur Ertop
Karadüfl Caddesindeki Evinden
Romanc›n›n Gördükleri Hasan Ali Toptafl’›n romanlar›nda köyü, küçük
kenti, küçük insanlar› buluyoruz. Ancak 1950’lerin yazarlar› gibi o çevrenin toplumsal sorunlar›n› anlatm›yor.
B
“Benim yazd›¤›m fley kasaba ya da kent de¤il. ‹nsan›n olabilirlikleri. Hem ‘Kay›p Hayaller Kitab›’nda, hem de öteki romanlar›mda sürekli bir ç›k›fls›zl›k ve insan›n ›ss›zl›¤›. Bu kahramanlar›n kasaba ya da kentte olmalar› beni ilgilendirmiyor. Sözgelimi ‘Gölgesizler’in mekân›
çok tehlikeli bir bölgeydi benim için. Köy edebiyat› dedi¤imiz türün doygunluk noktas›na ulaflt›¤› bir zamanda ç›kt› ‘Gölgesizler’. Ard›ndan bu romanda imam var, muhtar var ama neden ö¤retmen yok, diye soruldu. Oysa benim amac›m o al›fl›lagelmifl köy romanlar›ndan birini yazmak 111
BD fiUBAT 2012
de¤ildi.” diyor! En sayg›n ödülleri alm›fl romanlar›n sahibi: “Gölgesizler (1994 Yunus Nadi Roman Ödülü)”, “Bin Hüzünlü Haz (1999 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü), “Uykular›n Do¤usu (2006 Orhan Kemal Roman Arma¤an›)”! Araflt›rmac›lar onun yap›tlar›nda Güney Amerikal› romanc›lar›n gelifltirdi¤i "büyülü gerçekçilik" ak›m›ndan izler görüyorlar. Onu “postmodernist” bir yazar say›yorlar. Postmodernist yazarlar roman›n toplumbilim, tarih, siyaset, psikoloji kitab› olmad›¤›n› düflünürler. Bu yüzden Hasan Ali Toptafl’›n yap›tlar› k›rsal kesimin gerçeklerini sergileyen, bu çevredeki olumsuz koflullar› de¤ifltirmeyi amaçlayan "köy roman›"na çok uzak! Postmodernist roman, modernizmin rasyonalist temeline, ak›lc›l›¤›na tepkidir. Ayd›nlanma felsefesine daya112
nan bilgi ya da bilgilenme sistemine karfl› ç›kar. Bu sistem içindeki kurum, ideoloji ve her türlü avangart oluflumu elefltirir, olumsuz bulur. Metnin yaz›lma sürecini roman›n ana konusu haline getirmesi, postmodernizmin olmasa olmazlar›ndan biridir. Bu yüzden romanda anlat›c›/ romanc› s›k s›k kendini gösterir. "Gölgesizler"de de kentte bir berber dükkân›nda bafllayan anlat›da bir ara berber, s›ras›n› bekleyen müflterilerinden yazara, "Neden konuflmuyorsun beyim?" deyince, konuflma, flöyle sürer: " ‘Ne anlatay›m,’ dedim kanl› bir oyunu seyretmeye haz›rlananlar›n tedirginli¤iyle. ‘Ne anlat›rsan anlat,’ dedi; yeter ki anlat...’ " Berber, koltuktaki bir müflteriyi t›rafla haz›rlan›rken ç›ra¤›n› jilet almaya göndermifltir. Çocu¤un dönmesi gecikir. Koltuktaki müflteri beklerken uyuklamaya bafllar. Berber, dükkândan d›flar› ç›kar.
Y
Yazar/ anlat›c›n›n art›k düflüncesi-
ninde, tasarlad›¤› roman vard›r: "Ola ki, karmakar›fl›k bir yüzle henüz ad›n› koymad›¤›m o roman› tasarl›yordum. Uzaklardayd›m yani, sözcükler ya da sayfalarca uzaklardayd›m." Bu s›rada bir köyde seçimi kazanm›fl bir muhtar, içki içip uykuya yatm›flt›r. Buras›, "Tanr›ya ve devlete en uzak köy"dür. Kar›s›, köy halk›ndan Reflit’in geldi¤ini haber vererek muhtar› uyand›r›r. On alt› y›l önce muhtar ilk kez seçim kazand›¤›nda da onu
BD fiUBAT 2012
komflulardan biri görmeye gelmifltir. O zaman gelenin berber C›ng›l Nuri’nin kar›s› oldu¤unu ö¤reniriz. Kocas›n›n akflam, ruhum daral›yor diyerek evden ç›kt›¤›n›, bir daha da geri dönmedi¤ini yana yak›la anlat›r. C›ng›l Nuri’den bir daha hiç bir haber al›namam›fl, Almanya’ya gitti¤i, piyangodan büyük ikramiye kazand›¤› için dönmedi¤i söylenmifltir. Derken, ‘Uzaklardan geliyorum. Nereye gitti¤imse meçhul!..’ diyen biri köye gelip mesle¤inin berberberlik
gömerek, topra¤› sürerek sonra, kufllara bakarak, köylüleri t›rafl ederek ya da, merhaba diyerek, muhtara oy vererek, kahvede oturarak..." Dünyaya böyle bak›lmas›yla, post-
modernist romanda s›k s›k karfl›lafl›l›r. Muhtar›n on alt› y›l sonraki seçim zaferi ertesinde komflusu Reflit de bir kay›p haberiyle gelir: K›z› Güvercin ortada yoktur! Kentteki dükkândan ç›k›p gidenlerin serüvenleri flimdi köyde sürmektedir.
Araflt›rmac›lar onun yap›tlar›nda Güney Amerikal› romanc›lar›n gelifltirdi¤i "büyülü geçekçilik" ak›m›ndan izler görüyorlar. Onu “postmodernist” bir yazar say›yorlar. oldu¤unu söylemifl, Nuri’nin dükkân›na yerleflip orada çal›flmaya bafllam›flt›r. Bir süre sonra C›ng›l Nuri de köye dönecektir. Daha önce o, kentteki berberin müflterilerinden biriydi. T›rafl› bitince ç›ra¤›n eline bahflifl tutufltururken, "Ruhum s›k›l›yor," demiflti berbere...
Jilet almaya gönderilen ç›rak komflu köylerden birindeki ailesinin yan›na dönmüfl, ard›ndan da kay›plar›n yafland›¤› köydeki berberin yan›na verilmifltir. Yazar/anlat›c› kentteki berberin
Yaflam›n›n bir oyun gibi sürdü¤ünü farkedenlerdendir C›ng›l Nuri: "Demek demifl, yaflad›klar›m›n hepsi bir oyundu. Demek insan ne yapsa bir oyunun içinde... Demek ben köyde de oyun oynam›fl›m; çocuklar›m› döverek hem de, kar›m› severek, hasta koyunlar› keserek, meyveleri devflirerek, do¤an›m› yaflat›p ölenimi 113
BD fiUBAT 2012
aynas›ndaki güvercin resmine bakt›¤›n› söylemiflti. fiimdi köyde Güvercin ad›nda bir k›z kay›plara kar›flm›flt›r! Muhtarla bekçi köyün bu en güzel k›z›n› bulmaya çal›fl›rken ak›lalmaz olaylar birbirini izler: K›z›n amcas› köyün imam›na, o¤lu Ramazan’›n tutuldu¤u k›z›n saç›n› getirdi¤ini söyleyerek okuyup üflemesini ister. Böylece Güvercin’in bulunabilece¤ini düflünmektedir. Ancak saç yerine ah›rdaki k›sraktan kesti¤i bir tutam k›l› getirmifltir. Delikanl› bu nedenle kendisine sevdalanan k›sraktan kaçmaya çal›fl›rken at›n çifteleri alt›nda can verir.
M
Muhtar Güvercin’i aramak için köyden gitmifl, eli bofl döndükten sonra da kendini asm›flt›r. Bekçi olay› yorumlarken böyle uzak bir köyün, d›flardan bak›l›nca nas›l de¤erlendirildi¤ini aç›klar: "Ola ki diyordu (...) , muhtar hakarete u¤ad› ilçede. Devlet kap›lar› yüzüne tek tek kapand›. Güveni susuz toprak gibi çatlad› kap›lar kapand›kça, inanc› m›s›r koçan› gibi ufaland›. Ama ilçedekiler görmediler onun içini, günlerce efliklerde beklettiler; dediklerini anlamad›lar..." "Sen demifllerdir ona, bir k›z›n kayboluflunun devlet ifllerinde kaç›nc› s›rada yer ald›¤›n› bilemeyecek ve bu bilgisizli¤i yüzünden devletin bayrak dalgaland›rd›¤› bir köyü flu kadar gün muhtars›z b›rakacak kadar aptalsan, nas›l muhtar olabildin?" Güvercin’i kaç›rd›¤› san›lan Cennetin O¤lu, k›z› bulup getirmifltir. Hamile oldu¤u farkedilince babas›,
114
Güvercin’i ah›ra kapat›r. Köylüler köye dadanan bir ay›y› öldürürler. Bu s›rada Güvercin do¤um yapar. Babas› gelip kilitli kap›y› açacakt›r: Ah›r›n önü kad›nlarla dolup tafl›yordu. Onu görünce aç›ld›lar; aralar›ndan, kap›ya do¤ru uzun bir yol uzand›. Reflit yürüdü. ‘Tekbafl›na do¤urdu,’ dedi biri. Anahtar› ç›kard› cebinden. ‘‹nekler gibi bö¤ürdü,’ dedi bir baflkas›, ‘flükür ki k›z›n da kurtuldu, torunun da!’ Titreyen elleriyle çevirdi. ‘Ç›¤l›klar›n› duysayd›n dayanamaz, ölürdün!’ Durdu Reflit, kap›y› usulca itip kenara çekildi. Kad›nlar ah›ra dald›lar sonra, dalar dalmaz da, gördükleri fley karfl›s›nda bir 盤l›k att›lar. Kad›nlar›n ne görmüfl olaca¤›n›, roman›n son cümlesi aç›klayacakt›r. Köyde baflka kay›plar meydana gelir, tuhaf olaylar birbirini izler: "Her fley ikide bir kayboluyordu hatta, yerinde duran bir süpürge bile bulunam›yordu kimi zaman, avlunun köflesindeki bir kürek bafl›n› al›p öteki köfleye gidiyor, bulgur keseleri nohut çuvallar›n›n arkas›na saklan›yor, ya da kafl›k, çanak, tepsi gibi fleyler kaybolufllar›ndan aylar sonra komflu evlerde ortaya ç›k›yordu. Tavuklar›n tavuk oldu¤u bile kuflkuluydu neredeyse, a¤açlar hayvans› bir duruflun s›n›rlar›na girmiflti; çiçek açarken her an bö¤ürüp meleyebilir ya da avlulardan f›rlay›p sokaklarda salk›m saçak koflabilirdi." Bekçi, Dede Musa’ya, "Her fley
BD fiUBAT 2012
gitgide karmakar›fl›k bir hal al›yor köyde, her fley gitgide tuhaflafl›yor." der. Bütün bunlar›, berberdeki yazar›n düflüncesinden geçirdi¤i aç›klanmaktad›r: "Cam dibine çekti¤im sandalyeden hem otomobillerin gelip geçti¤i caddeyi seyrediyor, hem çok uzaklardaki o köyü düflünüyordum. Oray› düflünmemek elimde de¤ildi zaten; henüz nereye kayboldu¤u anlafl›lmayan Güvercin’den akl›n› yitirerek kar›n neden ya¤d›¤›n› sorup duran Cennet’in o¤luna, bekçiye, R›za’ya, hangi k›z›n saç›na okuyup üfledi¤ini bilmeyen imama, hâlâ ilçeden dönemeyen muhtara, hattâ y›llar
Hasan Ali Toptafl içimdeydi." Kaybolup geri dönen roman kiflileri kendi gölgeleriyle de sorunlar yaflamaktad›r: "Gölgesi, topra¤›n yüzüne göre
Kaybolup geri dönen roman kiflileri kendi gölgeleriyle de sorunlar yaflamaktad›r: “Gölgesi, topra¤›n yüzüne göre biçimlenmifl kapkara bir yarat›k gibi önündeydi. önce nereye gidip y›llar sonra nereden geldi¤i bir türlü çözülemeyen C›ng›l Nuri’den eviyle muhtarl›k aras›nda iskelet eskisi gibi dolafl›p duran Reflit’e, tenindeki yang›nla samanl›¤› atefle veren Hacer’e ve at›n ayaklar› alt›nda ezilen Ramazan’a kadar herkes
biçimlenmifl kapkara bir yarat›k gibi önündeydi. ‹mam bir an as›l yürüyenin o, kendisinin de gökyüzüne yans›m›fl bir gölge olabilece¤ini düflündü. Sonra ürktü bu düflüceden, hatta kendi varl›¤›ndan korktu ve içinden rastgele bir dua okudu." 115
BD fiUBAT 2012
Yazar›, gecenin ilerlemifl saatinde art›k kimsenin kalmad›¤› berber dükkân›ndan ayr›l›rken görürüz. Bir kahveye gitmeye çal›fl›r. Arad›¤› yeri güçlükle bulur. "Kay›p bir kentten getirilmifl" gibidir cadde. Zaten ad› da "Karadüfl Caddesi”dir! Berber dükkân›na geri dönmek ister, bunu da baflaramaz: "Bir el, belle¤imin düzeniyle oynam›flt› sanki, ya da kentin kimi sokaklar›n› silmiflti yeryüzünden, belki de anahtar sokak hangisiyse onu al›p baflka bir kente götürmüfltü..." Sonunda berber dükkân›n› karfl›s›ndaki evinin önüne gelmeyi baflar›r. Kendi penceresini aç›k görünce sevinir: "‹flte bu iyi, dedim merdivenleri yorgun ad›mlarla t›rman›rken kendi kendime, karfl›ma ç›kan onca engele
karfl›n hâlâ yaz›yorum demek ki..." Ifl›¤› hâlâ yand›¤›na göre sabaha kadar yazmay› sürdürmüfl olmal›d›r. T›rafl olmak için yüzünü sabunlam›fl, evde jilet kalmad›¤›n› görünce o¤lunu bakkala göndermifltir. Çocu¤un getirdi¤i gazetede bir k›z› bir ay›n›n kaç›rd›¤› yaz›l›d›r!
H
Hasan Ali Toptafl’›n yap›t› bir ro-
man›n oluflma süreciyle ilgili veriler üzerine kurulmufltur. Varolufl sorunu üzerinde genifl biçimde durmaktad›r. Büyü yap›lan k›srak, ay›dan çocu¤u olan k›z gibi izlekler yazar›n öncü bir yap›tta yerli malzemeden, masallardan, söylencelerden beslendi¤ini göstermektedir. • konurertop@butundunya.com.tr
EfiE⁄‹N GÖLGES‹
Dinleyiciler sürekli kendi aralar›nda konufluyor, filozofu dinlemiyorlard›. Demostenes, “Bir hikâye anlat›p inece¤im” dedi ve anlatmaya bafllad›: “Bir delikanl› Atina'dan Megara'ya gitmek için bir eflek kiralam›flt›. Efle¤ini kiraya veren adam›n da Megara'da ifli vard›, beraber yola düfltüler. Konuflarak giderlerken ö¤le s›ca¤› bast›rd›, biraz dinlenmek için bir su bafl›na çöktüler. Ama ortal›kta hiç gölgelik yoktu ve efle¤in sahibi yeme¤ini al›p efle¤inin gölgesine s›¤›nd›. Efle¤i kiralayan genç buna içerledi, 'Sen çekil gölgede ben oturaca¤›m' dedi. Beriki itiraz etti: 'Ben oturaca¤›m, çünkü eflek benim.' Delikanl› 'Ama ben efle¤i kiralad›m' deyince, efle¤in sahibinden 'Ben sana efle¤i kiralad›m gölgesini de¤il' cevab›n› ald› ve aralar›nda kavga ç›kt›." Hikâyenin tam buras›nda Demostenes kürsüden indi, yürümeye bafllad›. Dinleyiciler, "Sonunda ne oldu, sonunu anlat" diye ba¤r›flmaya bafllay›nca filozof kürsüye döndü, “Öyküden önce sizin için çok önemli bir konuda bir fleyler anlatmaya çal›flt›m, dinlemediniz. fiimdi ise efle¤in gölgesini merak ediyorsunuz. Ne fikrimi söyleyece¤im ne de efle¤in gölgesine ne oldu¤unu...” dedi. Kürsüden indi, yürüyerek uzaklaflt›... 116
TÜRK D‹L‹ Orhan Velidedeo¤lu
Farelerve ‹nsanlar Bir süredir baz› okurlar›m elefltiriyorlar; hep belli bir kitleye yönelik yaz›lar yaz›yor, genifl halk kitlesini boflluyormuflum. Arada bir de olsa, topluma yönelik; gençlerin, hatta çocuklar›n da ilgisini çekebilecek konular› ele almal›ym›fl›m. Peki; bu kez de okurlar›n dedi¤i olsun!.. Ben de o zaman çok sevdi¤im farelerden söz edeyim.
BD fiUBAT 2012
K
imi insan içinde fare, di¤erinde farelerin çok farelerden tiksinir. Ama sevdikleri çikolata olan kapal› iki kafes benim gözümde dünyan›n en flirin, en b›rak›l›r. Bir süre sonra gelen fareler ak›ll› hayvan›d›r. Asl›nda bütün hay- çikolatal› kafesin çevresinde dolanvanlar› severim de farenin yeri baflka- d›ktan sonra içinde fare bulunan di¤er d›r. Ona, flöyle avucunuza al›p yak›n- kafese yönelir, oradaki fareyi kurtardan bir bak›n; o minicik, zekâ taflan may› baflard›ktan sonrad›r ki ancak, c›v›l c›v›l gözleri, sivri burnu, burnu- çikolatal› kafese dönerek onu açarlar nun üstünde kocaman b›y›klar› ile ne ve kurtard›klar› fareyi de ziyafete orkadar cana yak›nd›r. tak ederler. (!?) Farelerden tiksinenleri k›namam *** ama, ya Miki Fare (Mickey Mouse)’a Veteriner bir arkadafl›m, farelerin ne demeli?.. Hani, o flirin, o ak›ll›, o ne kadar zeki yarat›klar oldu¤unu zaman zaman kediye kan›tlayan bilimsel kafa tutan kabaday› Onlar bu kadar bir deneyden söz etMikimavs ve sevgili miflti. Fareler yumurzeki ve flirin efli Minimavs (Minnie tay› çok severler ve olmasalar Mouse)?.. Onlar bu kümeslerden yumurkadar zeki ve flirin çocuklar›n sevimli ta çalarlarm›fl. Bir olmasalar çocuklar›n çiftlik sahibi, yumurkahramanlar› sevimli kahramanlar› talar› korumak için olabilirler mi? olabilirler mi? duvardan duvara ip Çocuklar da fareyi germifl ve yumurta çok seviyorlar; evlesepetini ipin ortas›na rinde besleyenler bile asm›fl. Ertesi gün bavar. kar ki, yumurtalar Ocak ay› içerisinyine eksik… Baflvurde bir gazetede, faredu¤u bilimsel kurulerin ne kadar özgeci lufl, bir deney yapar. (di¤erkâm/kendi yaÇiftli¤in ambar›nda rar›ndan önce baflkayumurtalar›n toplans›n› gözetici) oldukd›¤› yerin iki duvar› lar›n› vurgulayan bir aras›na gerdikleri haber vard›: Farelerin ipin ortas›na yumurta dolaflt›¤› alana birinin sepetini asarlar ve
118
BD fiUBAT 2012
ertesi sabah bakarlar ki gerçekten yumurtalar eksilmifl. Bu kez olay›, gece gizlice izlerlerler. Bir süre sonra pefl pefle iki fare ipin üzerinden sepete kadar gelir, biri sepete iner, bir yumurtay› kucaklar ve ayaklar›yla ters olarak ipe as›l›r. Di¤er fare ipe as›l› farenin kuyru¤unu yakalar ve onu “teleferik gibi” çekerek duvara kadar götürür. Bu biçimde birkaç yumurta daha afl›rd›ktan sonra kaybolurlar… (!?) *** Yaz›m›n bafll›¤›n› Amerikal› yazar John Steinbeck’in ünlü “Fareler ve ‹nsanlar” adl› roman›ndan ödünç ald›m. Gerçi, Steinbek de bu ad› Robert Burns’ün “Fareye” adl› fliirinin ilk iki dizesinden alm›flt›. Burns bu fliirinde “Farelerin ve ‹nsanlar›n tasar›lar› çok zaman gerçekleflmez!..” diyordu. Ankara’n›n Çaml›dere ilçesindeki da¤ evimiz orman k›y›s›nda, orman özelli¤ini kaybetmifl bir yamaca yap›lm›fl küçük bir sitede. Sitenin arkas›ndaki ormanda ay›dan domuza, tilkiden sincaba; hele de toprak alt›na yuvalanm›fl
tarla farelerine kadar pek çok hayvan bar›n›yor. ‹nflaat bölgesi, tarla farelerinin yuvalanma alan›. Siz onlar›n yuvalar›n› bozarsan›z, evler bitince onlar da do¤al olarak kendilerinde sizin evlerinize girme hakk›n› görürler. Al›nan önlemlere karfl›n evler farelerin iflgali alt›nda; han›mlar feryat figan… Kimi komflumuz fare kapan› kuruyor, kimi zehirli arpa serpiyor, kimi yap›flkan tuzaklar kullan›yor ki, o kadar›n› gönlüm kald›rm›yor. Bu arada bir arkadafl›m›z›n biyolog olan eflinin “Farelerden kurtulman›n yolu, eczanelerde sat›lan mercimek irisi k›rm›z› ilaçlard›r. Onlar› belli yerlere say› ile koyun, e¤er azal›rsa fare yemifl demektir, onu yiyen fare yuvas›na döner ve orada ölür” önerisi üzerine han›mlar eczaneleri zengin ettiler ama farenin fendi, han›mlar› yendi… Bizde de eflim “ya ben ya fare” deyince, fare tutkuma son verip evin belli yerlerine onar tane o ilaçtan koyup Ankara’ya geldik. Birkaç gün
119
BD fiUBAT 2012
...bir de ne göreyim, evin neresine ilaç koymuflsak eksiksiz hepsini toplay›p terli¤imin içine t›km›fllar… (!)
sonra gitti¤imizde ilk iflimiz ilaçlar› kontrol etmek oldu; de¤iflik yerlere koydu¤umuz ilaçlar›n hiç birisi yoktu. Eh, dedik, kurtulduk. Ayakkab›m› ç›kart›p terliklerimi giyece¤im s›rada aya¤›ma bir fleyler tak›ld›, bir de ne göreyim, evin neresine ilaç koymuflsak eksiksiz hepsini toplay›p terli¤imin içine t›km›fllar… (!)
ilaçlar› toplay›p bu kez montumun cebine doldurmam›fllar m›, “Al da...” dercesine. Do¤rusu, çok al›nd›m ve k›r›ld›m; bunu bana yapmamal›yd›lar. Anlafl›l›yor ki fareler bizimle dalga geçiyordu. Onlar bunu düflünebiliyorlar da biz onlardan kurtulman›n baflka yolunu niye düflünmedik ki… Fareler bizi düflünmeye yöneltti:
Bir süre sonra yine Ankara’ya dön-
memiz gerekti. Bir ümit, ayn› flekilde evi ilaçlay›p ayr›ld›k. Tekrar Çaml›dere’ye gitti¤imizde yine evin içini köfle bucak arad›k, her yer tertemiz. Ak›lland›k ya, hemen terliklerin ve orada b›rakt›¤›m›z ayakkab›lar›n içine bakt›k; oralarda da yok. Bu kez, ilaçlar›n fareler taraf›ndan yenildi¤ine ve onlardan tamamen kurtuldu¤umuza inand›k… Ankara’ya dönerken ç›kard›¤›m montumu katlay›p salondaki koltu¤un üzerinde b›rakm›flt›m. Dönüflte hava serince idi, montumu giymemle ç›kar›p atmam bir oldu. Eflim de flafl›rd›, ne oluyor, diye. Fareler, yine bütün 120
Onlar› evden kovmaktansa, eve girmelerini önlemek daha do¤ru, daha insanca olmaz m›yd›? Araflt›rd›k, büyük olas›l›kla flömine bacas›ndan salona iniyorlard›. Bacay› onlar›n giremeyecekleri flekle getirip kap› altlar›n› da t›kayarak onlardan kurtulabildik. Robert Burns’ün yukar›da de¤indi¤im fliirini an›msatan bu olayda ilk tasar›y› fareler kazanm›flt›; ama ikinci hamlede bizim tasar›m›z geçekleflti… Olay ortada: Bu, düpedüz insanlarla alay etmek de¤ildi de ne idi?.. Ah bu alaylar› bile esprili, mini mini sevimli fareler... Onlara yak›ndan bakt›n›z m› hiç?• orhanvelidedeo¤lu@butundunya.com.tr
TAR‹HTEN DAMLALAR Mümtaz ‹dil
Tarihteki ilk köle ayaklanmasını gerçekleştiren önder:
Spartacus Marcus Crassus var gücüyle ba¤›r›yordu: “Bana Spartacus’ün cesedini bulun!”
A
ma bir türlü Spartacus’ün ce-
sedi bulunam›yordu. E¤ri bir burnu oldu¤undan baflka ipucu yoktu ellerinde. Çarm›ha gerilecek esirlere dönüp de Spartacus’ün kim oldu¤unu sordu¤unda Crassus’un ald›¤› yüzlerce cevap aynen flöyleydi: “Spartacus benim!” Kimse, “Günefl Ülkesi” kurma hayaliyle, Capua’dan yetmifl üç arkadafl› ile birlikte kaç›p, üç kez de Roma or-
dusunu dize getirmifl bu yürekli adam›n ölüsünü bile teslim etmeye yanaflm›yordu. Crassus kesin zaferi elde etti¤inde, kölelerin bulundu¤u Capua kentinden Roma’ya kadar uzanan Appia yolunun iki kenar›n›n belli aral›klarla çarm›ha gerilen isyanc›larla dolu oldu¤u anlat›l›r. Spartacus yenildi¤inde takvimler ‹sa’dan Önce 71 y›l›n› gösteriyordu. 121
BD fiUBAT 2012
Spartacus’ün hayat› ile ilgili bilgiler bir söylentiye göre, dönemin “tarih yaz›c›lar›ndan” olan Fulvius’tan al›nm›flt›r.
R
oma bafllarda Spartacus’ün
73 arkadafl› ile birlikte Capua’dan kaçmas›n› fazla önemsememiflti, bu yüzden de Cladius yönetiminde üç bin kiflilik bir ordu gönderdi. Ama Spartacus ve beraberindekiler bu süre içerisinde bir çok yandafl edinmifllerdi ve Cladius ile birli¤ini kolayl›kla alt ettiler. Bu, bir anlamda techizat sa¤lamalar›na da neden olmufltu. Yenilen birli¤in tüm kumanyas›n› ele geçirdiler ve güneye do¤ru taraftar
tek hayali. Kuzey Afrika’daki maden ocaklar›ndan kurtulup da köle olarak Roma’ya sat›ld›¤›ndan beri ilk kez mutlulu¤un ne oldu¤unu tad›yor, bunu da kaybetmeyi hiç istemiyordu. Vezüv yanarda¤› eteklerinde geçici bir “ülke” kurdular. Su ihtiyaçlar›n› Po’nun kollar›ndan birinden gideriyor, yiyecek için sürekli avlan›yorlard›. Vezüv, Spartacus ve beraberindeki köleler için güvenliydi belki, ama yiyecek s›k›nt›s› giderek art›yordu. Bir hamle daha yap›p, daha güneye inmeleri gerekiyordu. Bu arada Roma ordusu da Spartacus ve arkadafllar›n›n peflini b›rakm›yordu. Spartacus, daha da güneye ine-
Ama Spartacus savaflmak istemiyordu. toplayarak yürümeyi sürdürdüler. Spartacus, zafer sarhofllu¤u içinde olan birli¤ini kontrolde zorlan›yordu. Çapulcu fleklindeki ordu zaman zaman baz› köylere dal›p, talan ediyor ve orada zulüm yarat›yordu. Sonunda Spartacus tamamen yönetimi eline al›p, ya¤malama ifline son vermeye karar verdi. Bunun için yan›na sa¤lam adamlar›n› da alarak bir çeflit görev da¤›l›m›n› üstlenen konsül kurdu. Capua arenas›nda ölümüne savaflt›¤› Draba en yak›n dostlar› aras›ndayd›. Yine Capua’dan Crixius, Trakyal›lar ve Galyal›lar ile omuz omuzayd›. Roma ordusundan asla çekinmiyor ve düzensiz savafl içerisinde mutlaka onlar› yenece¤ini biliyordu. Ama Spartacus savaflmak istemiyordu. Tek amac› ‹talya’n›n en güneyine, hatta Sicilya adas›na geçip orada bir ülke kurmakt› 122
rek hayal etti¤i ülkeyi kurmay› baflard›. Ama Roma da, en iyi komutanlar›ndan Marcus Crassus’u Spartacus’ü yok etmek üzere ‹talya’n›n güneyine yollam›flt› bile. Crassus’un ordusu seçme birliklerden olufluyordu ve ç›kabilecek olas› bir meydan savafl›nda kesin galibiyet elde edecek güçteydi. ‹lk sald›r›larda Roma ordusu a¤›r kay›plar verdi. Spartacus hâlâ direniyordu. Ancak Galyal›lar›n fl›mar›kl›¤› ve bafllar›na buyruk davran›fllar› Spartacus’un ordusunda derin bir çatlak yaratm›flt›. Roma ordusu ve Crassus da bundan yararlanmay› bildi. Ve Spartacus yenildi. Kaçt›¤› da söylenir, ama bir daha Spartacus ad› tarihte hiç an›lmad›. Bir o¤lu oldu¤u da söylenir, ama onun da tarihte ad› hiç duyulmad›. mumtazidil@butundunya.com.tr
BELGESELC‹N‹N GÖZÜYLE Çetin ‹mir
Haritac›l›k Dünya'n›n en eski bilimlerinden biridir. ‹lk ça¤da yaflayan ve öncelikli amac› yaflamak için beslenmek olan insanlar bölgelerini, kendilerince ortak bir iflaret dili ile kayalara oyarak günümüz modern kartografyas›na dair harita iflaretlerinin temellerini atm›fllard›r.
İ
nsanlar›n bu yol ile iletiflimi
sözlü iletiflimden çok daha eskilere dayanmaktad›r. Bugün bilinen en eski harita benzeri kal›nt›n›n tarihinin M.Ö. 6200 olarak belirlenmesi, buna karfl›n yaz›n›n tarihinin M.Ö. 3000 olarak kabul edilmesi bu tezi destekleyici karakterdedir. Üretilen harita denilebilecek yap›tlar, ko-
runma güçlükleri ve genellikle arazide kullan›lmalar› dolay›s› ile günümüze nadiren ulaflabilmifltir. Bu araçlar›n insanl›k taraf›ndan ilk kullan›lmaya bafllanmas› M.Ö. 6200 y›llar›na kadar uzanmaktad›r. Babillerden kalma bugüne intikal etmifl en eski harita olarak bilinen eser M.Ö. 3800 y›llar›na aittir. Kil bir levha üzerine çizilmifl olan 123
BD fiUBAT 2012
harita Kerkük’ün güneydo¤usunda bugün “Yorgan Tepe” olarak bilinen yöredeki Babil fiehri “Nuzi”’deki kaz›larda ortaya ç›kar›lm›flt›r.
Çatalhöyük flehir plan› Fakat yak›n zamanda bilinen bu tarih de¤iflmifltir. Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen ve M.Ö. 6200 y›llar›ndan kalan Çatalhöyük fiehir Plan› 5800 y›ll›k olarak bilinen harita tarihini 2400 y›l daha geriye götürmüfltür. Bundan yaklafl›k 8205 y›l önce yap›lan ilk harita Çatalhöyük’teki kaz›larda bir evin duvar›nda bulunmufltur. Antik Ça¤ ve Haritac›l›k M.Ö. 484-424 y›llar› aras›nda yaflayan Heredot, co¤rafya ile ilgilenmifl ve yerin fleklini oval bir düzlem varsayarak toplad›¤› bilgiler ve okudu¤u kitaplardan yararlanarak bir dünya haritas› çizmifltir. Bugün co¤rafi koordinat sisteminin elemanlar› olan enlem ve boylam kavramlar› Heredot’un 124
bu haritas›na dayanmaktad›r. Heredot’un haritas›nda dünya üç büyük kara parças›ndan olufluyordu: Avrupa, Asya ve Libya (Afrika). Haritada Hazar Denizi ilk defa bir iç deniz olarak gösterilmifltir. M.Ö. 340 y›llar›nda filozof Platon’un ö¤rencisi olan Aristo (Aristoteles) dünyan›n bugünkü ölçülerle yaklafl›k 74.000 km çevreli bir küre olmas› gerekti¤ini savunmufl ve tezini destekleyici kan›tlar olarak flunlar› ile sürmüfltür. Deniz yüzeyi düzlem de¤il, e¤rili¤i olan bir yüzeydir, de¤iflik enlemlerde y›ld›z yüksekli¤i de¤iflik de¤erler almaktad›r, de¤iflik boylamlarda günefl yüksekli¤i farkl› olmaktad›r, Ay tutulmas›nda Dünyan›n gölgesi Ay'da yuvarlak oluflmaktad›r. Milattan sonra ‹skenderiye uzun
Heredot Haritas›
BD fiUBAT 2012
Strabon’un gelifltirdi¤i Dünya modeli süreli bilimin merkezi olma özelli¤ini korumufltur. Amasyal› yerbilimci Strabon, ‹skenderiye’ye yerlefltikten sonra burada “Co¤rafya” adl› 18 ciltlik bir eser yazm›flt›r. Strabon’un gelifltirdi¤i dünya modeline göre yer, kutuplar aras›nda kalan ve ›l›man olan 5 kuflaktan oluflmaktayd›. Ona göre yaflanabilir bölge Ekvator ile Kuzey Kutup aras›nda kalan dikdörtgen benzeri bir aland›. M.S. 100 y›llar›nda yaflam›fl olan Marinus haritac›l›k tarihinde önemli bir yere sahiptir. Marinus haritan›n konumlar›n›, kesin matematik ba¤›nt›lara göre hesaplanan paralel ve meridyen daireleri içermesi gerekti¤ini söyleyen ilk kiflidir. Bugün matematiksel kartografyada “meridyen boylar› koruyan silindirik projeksiyon” bu nedenle onun ad› ile an›lmaktad›r. Marinus harita yap›m›na iliflkin yazd›¤› kitab›na harita örnekleri koymam›flt›r. Eski Yunanda M.S. 87-150 y›llar› aras›nda yaflam›fl olan Ptolemaeus (Batlamyus) zaman›nda co¤rafya, “dünya-
n›n grafik biçimde gösterimi” olarak filozoflar taraf›ndan tan›mlanmaya bafllam›flt›r.
Z
aman›n filozoflar›na göre dünya, yüzen bir disk, silindir parças› ya da bir küre olabilirdi. Düflüncelerine göre tüm dünyay› çevreleyen okyanusu besleyen dört deniz vard›: Hazar Denizi, Arap Denizi (K›z›ldeniz), Basra Denizi ve Akdeniz. Batlamyus’un astronomi alan›nda yazd›¤› kitap M.S. 827 y›l›nda “Almagest” (Y›ld›z Katalogu) ad›yla Arapça’ya çevrilmifltir. Batlamyus, kitab›nda bugün kullan›lan y›ld›z burçlar›, Samanyolu ve Evrenin genel düzeni hakk›nda görüfllerini toplam›flt›r. Batlamyus’a göre Evren merkezi Dünya olan gezegenler toplulu¤udur. Batlamyus’un Evrene iliflkin genel hatlar› ile verdi¤i model bugün de geçerlidir. “Almagest” d›fl›nda Batlamyus taraf›ndan yaz›l›p yaz›lmad›¤› bazen tart›flma konusu olan “Harita Çizimi için 125
BD fiUBAT 2012
Co¤rafi Esaslar” ya da bugün ad› yaln›zca “Co¤rafya” olarak bilinen 8 ciltlik kitab›, bir küre yüzeyinin düzleme aktar›lmas›na iliflkin ilk projeksiyon denemesi olarak kabul edilir. Eski Roma Haritac›l›¤› Eski Romal›lardan günümüze kalan en önemli kartografik eser ordular›n savafla gidifl yollar›n›, ticaret merkezlerini ve flifal› su kaynaklar›n› gösteren rulo biçimindeki haritalard›r. Haritalar›n koleksiyoncusu olan Alman Konrad Peutinger dolay›s› ile uzmanlar aras›nda “Tabula Peutingeriana” olarak da an›lan bu haritalarda ‹stanbul (Constantinopolis), Kad›köy (Calcedonia), Bergama (Pergamo), Asos, Sakarya Irma¤› (El Sagar), Gemlik Körfezi (Sinus Nicomedicus) ve Bursa civar›ndaki da¤lar aç›kça görülebilmektedir. Ortaça¤da (476-1453), tüm di¤er bilim dallar› gibi, haritac›l›k da inifle geçmifltir. H›ristiyan inanc›, taraftarlar›n›n, ‹ncil’de yaz›lan›n d›fl›nda baflka bir dünya düflüncesine sahip olmalar›n› engelliyordu. ‹slam Dünyas› Haritac›l›¤› Batlamyus’un miras›n› iyi de¤erlendiren ‹slam âlemi kendi Dünya haritalar›n› çizmifllerdir. Yaklafl›k 1100-1500 y›llar› aras›nda ‹slam haritac›l›¤› en parlak dönemini yaflam›flt›r. Ortaça¤da ‹slam yerbilimciler taraf›ndan insanl›¤a miras b›rak›lm›fl en de¤erli kartografik eser “‹drisi Dünya Haritas›” d›r. Kuzey Afrika Araplar›ndan oldu¤u bilinen Muhammed Bin Muhammed ‹drisi seyahat etmeyi çok seven bir kifliydi. ‹drisi 126
‹drisi, "Arap Dünyas›" haritas› ö¤renimini Endülüs’ün Cordoba flehrinde yapt›. Bu ö¤renimi s›ras›nda ve sonras›nda ‹ngiltere, Fransa, ‹stanbul ve Orta Asya gibi yerleri görme imkân› buldu. 1130-1154 y›llar› aras›nda Sicilya’da krall›k yapan II. Roger, Palermo flehrinde bilimi teflvik etmek amac› ile zaman›n âlimlerinden olan ‹drisi’yi de flehre davet etmifltir. ‹drisi, Palermo’da toplad›¤› bilgileri de de¤erlendirerek önemli merkezlerin yaln›zca enlem ve boylamlar› de¤il, birbirlerine uzakl›klar› ve hangi iklim kufla¤›nda bulunduklar› bilgilerini de içerecek flekilde yaklafl›k 15 y›l süren çal›flmalar sonunda 3,5x1,5 m ebatlar›nda bir harita çizmifltir.
B
atlamyus’un miras›n› iyi
de¤erlendiren ‹slam âlemi kendi Dünya haritalar›n› çizmifllerdir. Yaklafl›k 11001500 y›llar› aras›nda ‹slam haritac›l›¤› en parlak dönemini yaflam›flt›r. Ortaça¤da ‹slam yerbilimciler tara-
BD fiUBAT 2012
f›ndan insanl›¤a miras b›rak›lm›fl en n›zca din ad›na yap›lmaya bafllanm›flde¤erli kartografik eser “‹drisi Dünya t›r. Kilisenin bu bask›s› 10.yy’dan itiHaritas›”d›r. Kuzey Afrika Araplar›n- baren azalmaya bafllam›flt›r. 16.yy dan oldu¤u bilinen Muhammed Bin bafllar›na kadar üretilen haritalar geMuhammed ‹drisi seyahat etmeyi çok nelde kilise kökenli olup, görünüflleri seven bir kifliydi. ‹drisi ö¤renimini bak›m›nda üç gruba ayr›lmaktad›rlar. Endülüs’ün Cordoba flehrinde yapt›. T-O biçimli haritalar: Yerküre daire Bu ö¤renimi s›ras›nda ve sonras›nda ‹ngiltere, Fransa, ‹stanbul ve Orta Asya gibi yerleri görme imkân› buldu. 11301154 y›llar› aras›nda Sicilya’da krall›k yapan II. Roger, Palermo flehrinde bilimi teflvik etmek amac› ile zaman›n âlimlerinden olan ‹drisi’yi de flehre davet etmifltir. ‹drisi, Palermo’da toplad›¤› bilgileri de de¤erlendirerek önemli merkezlerin yaln›zca enlem ve boylamlar› de¤il, birbirlerine uzakl›klar› ve hangi iklim kufla¤›nda bulunduklar› bilgilerini Ebstorf haritas› de içerecek flekilde yaklafl›k 15 y›l süren çal›flmalar neti- biçimli varsay›ld›¤›ndan ve nehirler cesinde 3,5x1,5 m ebatlar›nda bir ve denizler bu haritan›n içerisinde T harita çizmifltir. görünümü oluflturdu¤undan bu ismi alm›fllard›r. En meflhurlar› “Ebstorf” Hristiyan Dünyas› Haritac›l›¤› ve “Hereford” haritalar›d›r. Hristiyan dünyas›nda kilise bilim yeHaritalarda görülen garip resimler rine dine daha çok önem vermifltir. ve yarat›klar Haçl› Seferlerine kat›lanKilisenin bilim gibi dünya iflleri ile lar taraf›ndan anlat›lan söylenti ve u¤raflmak yerine dini yayma çabalar› abartmalardan esinlenilerek haritaya sonucunda bilim adamlar›na olan top- aktar›lm›flt›r. lum güveni de sars›lm›flt›r. O dönemde Avrupa’da hemen hemen her fley yal- 16.yy Türk Haritac›l›¤› 127
BD fiUBAT 2012
Kaflgarl› Mahmut haritas› Türkler taraf›ndan yap›ld›¤› bilenen en eski harita Kaflgarl› Mahmut’un çizdi¤i dünya haritas›d›r. Dilbilimci Kaflgarl› Mahmut bu haritay› Türkçe’nin de¤iflik flivelerle konufluldu¤u Dünyadaki bölgeleri göstermek için çizmifl ve “Divan-i Lügat it Türk” adl› kitab›na eklemifltir. Bu harita Orta Asya’n›n büyük bir k›sm›n› Çin ve Kuzey Afrika’y› içermektedir. Bat›da ise Volga nehrini fazla geçmemektedir. Dünya'n›n tepsi gibi düz ve yuvarlak oldu¤u kabul edilen bu dünya haritas›, çeflitli ülkelerin birbirlerine göre konumu belirtilmifl olan bir kroki görünümündedir. O zamanki baflkent “Balasagun” ise haritan›n merkezindedir. Haritan›n yaz›lara göre olan üst taraf›, Güneflin do¤du¤u do¤u yönü seçilmifltir. 15.yy bafllar›ndan 16.yy sonlar›na kadar özellikle Osmanl› Türkleri askeri alanda oldu¤u kadar di¤er alanlarda da alt›n ça¤lar›n› yaflam›fllar, 128
yenilikleri izleme ve üretme çabas› içerisinde olmufllard›r. 16.yy da Osmanl› ‹mparatorlu¤u, Akdeniz havzas›n›n büyük bir k›sm›na sahip, Karadeniz’i bir iç deniz haline getirmifl, güneyde Arabistan yar›madas› ortalar›ndan Kuzey Afrika’ya kadar, kuzeyde K›r›m’dan bat›da Viyana önleri ve do¤uda Hazar Denizine kadar uzanan büyük bir alana sahiptir. Fatih Sultan Mehmet ile bafllayan co¤rafyaya yönelik ilgi, yaklafl›k 150 y›l sürmüfl ve denizciler haritalar üretmeye bafllam›flt›r. 15. ve 16.yy aras›nda Türkler taraf›ndan üretilmifl haritalar: •‹brahim Katibi “Akdeniz Portolonu” (*) (1413) •Mürsiyeli ‹brahim “Akdeniz Portolonu” (1461) •Piri Reis “Atlantik Haritas›” (1513), “Kitab-› Bahriye” (15211525), “Kuzey Atlantik Haritas›” (1528) •Hac› Ebul Hasan “Avrupa-Afrika Haritas›” (1552) •Ali Macar Reis Atlas› (1567) •Anonim Atlas (16. yy’›n ikinci yar›s›) ortolon Harita, 14. ve 17. yy aras›nda daha çok Akdeniz Havzas›na ait deniz navigasyonu için çizilmifl, üzerinde pafta a¤› görünümünde pusula do¤rultular› çizgilerle belirtilmifl haritalard›r. -‹brahim Katibi Akdeniz Portolonu:
P
BD fiUBAT 2012
Akdeniz k›y›lar› ve Akdeniz adalar› oldukça iyi çizilmifltir. Özellikle Britanya Adalar›nda ve Bat› Avrupa k›y›lar›nda di¤er kesimlerdeki do¤rulu¤a ulafl›lamam›flt›r, fakat bu haritan›n sahip oldu¤u genel do¤ruluk ve bilgi zenginli¤i bu haritay› önemli k›lmaktad›r. •Mürsiyeli ‹brahim Akdeniz Portolonu: Akdeniz, Ege ve Karadeniz’in tamam› ile Bat› Avrupa k›y›lar›n› ve ‹ngiliz Adalar›n› içermekte, k›y› biçimleri bak›m›ndan oldukça do¤ru bir haritad›r. Piri Reis Haritalar› Türk Amirali Piri Reis (1470-1554), Osmanl› Donanmas› amirallerinden Kemal Reis’in kardeflinin o¤ludur. Piri, amcas› ile birlikte bir dizi deniz
Piri Reis
Piri Reis haritas› savafl›na kat›lm›fl, deniz navigasyonunun vazgeçilmez arac› olan haritalar ve haritac›l›k ile ilgilenmifltir. Piri Reis’in bugüne ulaflm›fl üç adet eseri bilinmektedir. 1923 y›l›ndan sonra bafllayan yeniliklere paralel olarak müzecilik alan›nda da at›l›mlar bafllam›flt›r. Topkap› Saray›’n›n düzenlenmesi s›ras›nda Milli Müzeler Müdürü Halil Erdem’in buldu¤u bir Atlantik Haritas› Alman bilimci Paul Kahle taraf›ndan incelenmifltir. Kahle taraf›ndan yap›lan araflt›rmalar ile harita bilim dünyas›na tan›t›lm›fl, bu çerçevede Türk tarihçileri Afet ‹nan ve ‹brahim Hakk› Konyal› da özellikle haritan›n nas›l üretildi¤i konusunda 129
BD fiUBAT 2012
Piri Reis Kitab-› Bahriye haritas› araflt›rmalar yapm›fllard›r. Daha sonraki y›llarda haritaya olan ilgi giderek artm›fl,yabanc› bilim adamlar› harita ile ilgilenmifl, Piri Reis ad›na sempozyumlar düzenlenmifl, Erich von Daeniken’in “Tanr›lar›n Arabalar›” isimli kitab›ndaki iddialar ile harita tüm dünya kamuoyuna mal edilmifltir.
A
raflt›rmac›lar 1513 tarihli
Atlantik Haritas› ve Kuzey Atlantik Haritas›n›n Piri Reis’in ço¤u parçalar› kaybolan Dünya Haritas›n›n birer parças› olduklar›na inanmaktad›rlar. ‹TÜ Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisli¤i
130
Bölümü Baflkan› ve Kartografya Anabilim Dal› Baflkan› Prof. Dr. Do¤an Uçar’›n da yapt›¤› çal›flmalar neticesindeki sonuçlar da bu do¤rultudad›r. 21 parçadan meydana gelen bu haritan›n 65x90 cm’lik bir paftas› Topkap› müzesindedir. Colombus’un 1489 tarihli bir haritas›ndan da yararland›¤›n› haritas›n›n üzerine yazan Piri Reis'in bu tarihte Amerika içlerini ve güney kutbundaki da¤lar› da gösteren bu haritay› nas›l yapt›¤› bilim adamlar›nca merak konusu olmufltur. Ayr›ca "Hadikat'ül Bahriye", "Netayic'ül-Efkar fi Cezayir'ül Bihar", “Bilad'ül- Aminat” ve harita yap›m›yla ilgili "Eflkalname" (o zamanlar harita-
BD fiUBAT 2012
ya eflkal deniliyordu) ad›nda bir bilim kitab› ile 1528 tarihini tafl›yan "Hint Denizi Haritas›" gibi yap›tlar› ‹stanbul Deniz Müzesindedir. Piri Reis Hürmüz kalesi kuflatmas›nda bir iftira nedeniyle 1554’de idam edilmifltir.
P
iri Reis’in Kitab-› Bahriye
Piri Reis’in harita çizme merak› artarak devam etmifl, Akdeniz ve Ege Denizi limanlar›na ve adalar›na iliflkin tuttu¤u krokileri kullanarak Osmanl› donanmas›n›n hâkim oldu¤u denizlere ait "Kitab› Bahriye" isimli eserinde; çeflitli liman, koy, körfez, k›y›, kale vb. yerlere ait haritalar ile bu denizlerdeki gemicili¤e ait ak›nt›lar, s›¤ yerler, tehlikeli kayal›k yerlere ait bilgileri de vermifltir. “Kitab-› Bahriye” Akdeniz Havzas› Adalar› ve Körfezlerine iliflkin yaz›lan ilk kitap de¤ildir. Bu tür kitaplara “isolario” denilmekte ve zaman›n›n en k›ymetli eserleri say›lmaktayd›. Matbaa icat edildikten sonra ilk bas›lan eserler "isolario"lar olmufllard›r. Bilinen en eski isolario 1420 tarihli “Cristoforo Buondelmonte” haritas›d›r. Piri Reis’in eserinin ilk isolario’lar aras›nda olmas› o dönemde Avrupa ile ayn› düzeyde oluflumuzun bir göstergesidir. Hac› Ebul Hasan Portolonu(*): 1552 tarihli haritada bat›da Kanarya adalar›ndan do¤uda A¤r› Da¤›na, kuzeyde Balt›k Denizinden güneyde Ümit Burnuna kadar olan bölgenin haritas› yap›lm›flt›r. Ali Macar Reis Atlas›: 1567 tarihli atlas yedi parçadan oluflmaktad›r. Ali Macar Reis, Dünya haritas›n›n geometrik çat›s›n› olufltu-
rurken günümüzde Eckert III olarak bilinen 1906 y›l›nda gelifltirilen projeksiyon benzeri bir projeksiyonu 450 y›l daha önce kullanarak atlas›na bilimsel bir de¤er kazand›rm›flt›r. Anonim Atlas: Atlas› Dünya’ya ilk kez 1987 y›l›nda Thomas D. Goodrich, “Atlas-› Hümayun” (Osmanl› Hükümdarl›k Atlas›) olarak tan›tm›flt›r. Yap›m y›l› ve çizen kifli bilinmemektedir, 9 parça haritadan oluflmaktad›r.
1
413 y›l›nda ‹brahim Katibi ile
bafllayan dönemde Kartografya ile ilgili çok say›da eser üretilmesi son derece övündürücü bir durumdur. 17. yy.dan sonra bafllayan olumsuz geliflmelere ra¤men Türkiye’nin de¤iflik müze ve kütüphanelerinde eski harita koleksiyonlar› mevcuttur. ‹stanbul’da Topkap› Saray› Müzesi, Süleymaniye Kütüphanesi, ‹stanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Köprülü Kütüphanesi, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Arflivi, Ankara’da Milli Kütüphane ve Harita Genel Komutanl›¤› Müzesi bu kurumlardand›r.• cetinimir@butundunya.com.tr * Portolon: deniz haritas›, plan, çizelge MESLEK SIRRI Komiser sorar: "Kameralar› atlat›p, o kasay› nas›l açt›n?" "Komiserim, söyleyemem, meslek s›rr›d›r!" "Ama ben söyletmesini bilirim! "O da sizin meslek s›rr›n›zd›r!" 131
BD fiUBAT 2012
BÜYÜKADA’NIN BÜYÜKADAMI BÜYÜK LEFTER’‹N ANISINA, SAYGIYLA...
Sahalar›n Kral› Lefter, Macide Tan›r Hayran›ym›fl, Me¤er... Futbolseverlerin hayran olduklar› Lefter, bir “Macide Tan›r hayran›” imifl me¤er. Tiyatroseverlerin hayran olduklar› Macide Tan›r da, me¤er bir “Lefter hayran›” imifl.
Yazan: METE AKYOL
K
oskoca bir geçen yüzy›l bo-
yunca kimselere söylemedikleri bu duygular›n› ikisi de, ilk kez geçen yaz birbirlerine aç›klad›lar. Ve onlarla birlikte biz de ilk kez o an, onlardan duyduk, ikisinin de birbirlerinin hayran› olduklar›n›. Geçen yüzy›l›n gözler önüne gelmeyen, kulaklara ulaflmayan bu habe-
132
rini, flimdi, tan›¤› oldu¤umuz bu yüzy›lda veriyoruz: “Bir önceki yüzy›l›n futbol sahalar›n›n kral› Lefter ile ayn› yüzy›l›n tiyatro sahnelerinin kraliçesi Macide Tan›r, ancak geçen yaz Büyükada’da, bir öncekinden de önceki yüzy›ldan kalma Yüksek Kahve’de ilk kez yüzyüze geldiler, orada tan›flt›lar.”
BD fiUBAT 2012
Macide Tan›r bu hayranl›¤›n› “Tribünlerde yerlerimizden az aya¤a kalkmad›k ve yumruklar›m›z› havalara kald›r›p az tempo tutmad›k, ‘Ver Lefter’e yazs›n deftere’ diye” sözleriyle özetlerken, Lefter de radyonun “Mikrofonda Tiyatro” ve “Arkas› Yar›n” adl› programlar›nda Macide Tan›r’›n hayranl›kla dinledi¤i sesinin hâlâ kulaklar›nda oldu¤unu söyleyerek aç›kl›yordu duygular›n›.
Görüflme sonunda Lefter’in sayg›yla e¤ilerek Macide Tan›r’›n elini öpmesini, sonra da “Müsaade ederseniz ben bu eli öpmekle kalmayaca¤›m, bafl›ma da koyaca¤›m” sözleriyle büyük sanatç›dan izin isteyip, onun öptü¤ü elini bafl›na koyarak kan›tlad›¤› bambaflka bir büyüklü¤üne daha tan›k olurken de, bu kez biz hayranl›k duyuyorduk, ikisine de, kimbilir kaç›nc› kez daha...• 133
Haz›rlayan: B‹RSEN ERKUTUN
7-Keneler ve buna benzer hayvanları inceleyen bilim dalına ne ad verilir? a-Arkeoloji b-Akaroloji c-Mitoloji d-Agrobiyoloji 1-TRT televizyon yayınına hangi tarihte başlamıştır? a-1971 b-1968 c-1974 d-1952 2-Kurşunlu şelalesi hangi ilimizdedir? a-Hatay b-Kırklareli c-Antalya d-Tokat 3-Sözle ve bakışla telkin yapılarak sağlanan bir çeşit uyku durumuna ne ad verilir? a-Psikoterapi b-Hipnoz c-Morfoz d-Uyuklama 4-Osmanlılar ilk kapitülasyonları hangi devlete vermiştir? a-Fransa b-Almanya c-Mısır d-İngiltere 5-Bir dik üçgende 90 derecenin karşısındaki kenara ne ad verilir? a-Hipotenüs b-Açıortay c-Eşkenar d-Kosinüs 6-Yeşile çalan mavi renk hangisidir? a-Yavruağzı b-Turuncu c-Mor d-Turkuaz 134
8-Atatürk'ün “Ölü doğmuş bebek” olarak tanımladığı antlaşma hangisidir? a-Ankara antlaşması b-Lozan antlaşması c-Sevr antlaşması d-Moskova antlaşması 9-Vatikan Devleti ne tür bir devlet yapısına sahiptir? a-Otokrasi b-Meritokrasi c-Plütokrasi d-Teokratik 10-Devlet tarafından güvenlik için kişilerin kimlik kayıtlarının tutulduğu sisteme ne ad verilir? a-GBT b-GPS c-EDS d-MİT 11-Türkiye'de Nisan 1993'te internet ilk olarak nerede kullanılmaya başlanmıştır? a-ODTÜ b-Başbakanlık c-Telekom d-İTÜ 12-İspanya'da oynanan Barcelona-Real Madrid maçlarına ne ad verilir? a-Siesta b-El Clasico c-Büyük derbi d-El pais
13-Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası hangi tarihte kurulmuştur? a-1923 b-1927 c-1930 d-1941 14-Hangi ülkenin resmi dili yoktur? a-Macaristan b-Uruguay c-ABD d-Paraguay 15-İllere isim koyma ve değiştirme yetkisi hangi kurumun kararına bağlıdır? a-Maliye b-Danıştay c-İçişleri bakanlığı d-Ulaştırma bakanlığı 16-Schengen Vizesi adını hangi Avrupa ülkesinin aynı adlı şehrinden almıştır? a-Lüksemburg b-Danimarka c-İsveç d-Polonya 17-Frambuaz hangi meyvenin diğer adıdır? a-Frenk üzümü b-Ahududu c-Böğürtlen d-Çilek 18-Hamı pişiremezsen bari, pişmişi ham etme sözleri kime aittir? a-Mevlana b-Hacı Bektaş Veli c-Sami efendi d-Evliya Çelebi Yan›tlar: 152. sayfada
TIP DÜNYASINDAN KISA KISA Prof. Dr.
Yürük ‹yriboz
ANNE SÜTÜ Anne sütü ile beslenen çocuklar daha zeki olmakta ve hayata daha iyi uyum sa¤lamaktad›r.
BAL Hergün bir tatl› kafl›¤› bal yemek alerji hastal›klar› riskini düflürür.
ATIfiTIRMA S›kça at›flt›rma al›flkanl›¤› olanlar›n kilo alma riski çok daha azd›r.
Bu¤day, yulaf, çavdar, bulgur gibi tah›llar ve meyveler sperm hücrelerini kuvvetlendirir Esnemek sinüsleri açar ve beyni so¤utup rahatlat›r.
BALIK YA⁄I Bal›k ya¤› prostat kanseri riskini azalt›r.
H‹PERTANS‹YON Bebeklerini bol anne sütü ile besleyen kad›nlar›n ileri yafllarda hipertansiyonu olmaz
E
V‹TAM‹N‹
Son araflt›rmalar, geçmifl dönemlerde prostat kanseri riskini azaltt›¤› söylenen E vitamininin tam tersine bu riski art›rd›¤›n› göstermektedir. 135
BD fiUBAT 2012
Mankafa Poldi
– Bir de saçlar› uzatan bir ilâç! Rengi esmer olsun!
– ... Peki, ya dörtte ya¤mur ya¤arsa can›m? Her ihtimale karfl› üçte evden ç›kmal›!
–25 derece suda 40 banyo almak size iyi gelecek, Bay Poldi. – Niçin 50 derece suda 20 banyo olmas›n, Bay Doktor? O zaman daha çabuk iyileflmez miyim?
– fiu manzaraya bak; gökte flu milyonlarca y›ld›z› gördükçe insan dehflet içinde kal›yor, Poldi! – Hakl›s›n! Hele flu gördüklerimizin yaln›z buraya ait olanlar oldu¤unu düflünmek insan› büsbütün flafl›rt›yor.
136
YAZAR DEDE VE TORUNLARI Muzaffer ‹zgü
Pelin’i Özlesem Kime anlatay›m, kime anlatay›m?
En iyisi Papatya’ya anlatay›m. Papatya kim mi? Bebe¤im can›m. Ben onun gözlerini papatyaya benzettim. Annem onu bana verir vermez hemen ad›n› koydum: “Senin ad›n Papatya anlad›n m› bebecik?...” dedim.
137
BD fiUBAT 2012
K
imse görmedi ama ben
gördüm. Hemen bafl›n› sallad›... ‹flte bak, sana anlataca¤›m Papatya, hem saçlar›n› tarayaca¤›m, hem de bir bir sana anlataca¤›m. Hay›r hay›r, Pelin duymaz. Onu az önce uyuttum. Uyuturken ona flark› bile söyledim. Böyle gözlerini kapad› ve uyudu. Ben var ya, gelecek y›l okula bafllayaca¤›m. Öyle çok istiyorum ki... Karfl› dairede oturan Burcu anlatt›. Uf uf uf, okulun kocaman bahçesinde bir kofluyor, bir kofluyormuflsun ki, sana kimse kar›flm›yormufl. Sonra can›n isterse arkadafllar›nla top da oynayabiliyormuflsun, dans da edebiliyormuflsun, flark› da söyleyebiliyormuflsun. ‹stersen çizgi oyna, istersen seksek oynarm›fls›n. Ben bu oyunlar› bilmiyorum ki. Ama Burcu biliyor. Burcu zaten soka¤a da ç›k›yor... fiimdi flu pencereden birlikte baksak kaç çocu¤un sokakta oynad›¤›n› görür. Ama ben hiç oynamad›m ki Papat-
ya... Oynad›m m›, oynamad›m m› bilmiyorum ki... Ben hep kardeflime bakt›m. Biliyorsun onun ad›n›, Pelin, benimkini de biliyorsun, Selin... Papatya, can›m soka¤a ç›kmak istiyor, oyun oynamak istiyor... Bak bak bak, sesleri duyuyor musun? Mutlaka saklambaç oynuyorlard›r. Belki de oyuncak bebeklerini alm›fl soka¤a ç›km›fllard›r... Hay›r, pencereden bakmak istemiyorum. H›h, babaannem Pelin’e bakamazm›fl. S›k›nt›l›ym›fl. S›k›nt› ne Papatya, sen biliyor musun? Babaannem durmadan “Of of of” diyor. Sonra balon gibi “Poooof” diye bir ses ç›kar›yor. ‹flte bu ofla, pof mu s›k›nt›? Yüre¤i de daral›yormufl. Yürek ne Papatya? C›k, bilmiyorum. Annemi çok seviyorum, babam› da çok seviyorum...Yo yoo, Pelin’i de çok seviyorum. fiimdi yan›na varsam, bafl›m› bafl›na uzatsam, m›fl›l m›fl›l sesini duysam, saç›n› da flöyle bir okflay›versem... Annem de çal›fl›-
Ama ben hiç oynamad›m ki Papatya... Oynad›m m›, oynamad›m m› bilmiyorum ki... Ben hep kardeflime bakt›m.
138
BD fiUBAT 2012
yor. Salt pazarlar› çal›flm›yor. Ama o günde evde çal›fl›yor... Uf uf, öyle çok ifli var ki annemin. “Ay Selin, bak flu da¤ gibi y›¤›lm›fl çamafl›rlar y›kanacak, flayet kurursa ütülenecek, ev silinecek, süpürülecek, tozlar al›nacak, yemek yap›lacak, dikifl dikilecek veee yemek yap›lacak.” Can›m anneci¤im, bana sorar: “Can›n ne istiyor Selin?...” “Patates k›zartmas›...” “Annesi ona bir tabak patates k›zartmas› yapacak... Sen yaln›z kardeflinle odada oyna, hiç d›flar› ç›kmay›n. Ben de flu iflleri bitireyim, sonra patatesi k›zartay›m.”
O
ysa ki bugün Pazar... Sokaktan gelen seslerden belli de¤il mi? Bütün çocuklar sokakta, yaln›z Selin yok... Selin nerede? Kardefliyle ufak odada. O ufak odada ne yap›yorlar? Oynuyorlar... Yooo, oynam›yoruz, ben Pelin’e bak›yorum. Çünkü o daha üç yafl›nda. Benimle oynayamaz ki. Biraz sonra a¤lar, biraz sonra güler, biraz sonra ba¤›r›r. Hele arada bir seni yere f›rlatmas› yok mu Papatya? “Can›n ac›yor de¤il mi Papatya?” Ac›yor, ac›yor, anl›yorum. Bazen de beni kakt›r›p, kap›y› aç›p bang›r bang›r ba¤›r›yor, “Anneeeeee....” Annem koflup geliyor. “Ne oldu Pelinim, ne oldu yavrum?” Yan›t›n› ben veriyorum, “Birfley yok anne...” “Az iflim kald› Selin, onu da bitireyim...” Annemin ifli hiç bitmez. Ona ba-
bam da yard›m edemez. Çünkü babam Pazar günleri de ifle gidiyor. “Söylesene bana Papatya, niçin Burcu’nun babas› Pazar günleri ifle gitmez? Hem onun annesi de çal›flm›yor ki.” H› bak flimdi ne diyorum, babam Pazar günleri çal›flmasa, anneme yard›m etse, çamafl›r› o y›kasa, ütüyü o yapsa, bana da, “Haydi Selin, sen soka¤a ç›k, arkadafllar›nla oyna” dese... Uf, uçar›m de¤il mi? Uçar›m ya. Ama benim arkadafl›m da yok. Ne çok isterim Burcu’nun bize gelmesini. Ama gelmiyor ki. Pencereden ba¤›r›yorum, “Burcuu, bize gelsene” diyorum. Omzunu kald›r›yor, pencereme bakm›yor bile, “Buradaki oyunlar daha güzel...” diyor. Ben de biliyorum oradaki oyunlar›n daha güzel oldu¤unu. Kap›m›z›n zili çal›yor, “H›h, Burcu geldi” diyorum... “Kimsiniz?” diye soruyorum. “Benim k›z›m, babaannen’ diyor. Aaa ö¤le olmufl, babaannem gelmifl, bizim ö¤le yeme¤imizi yedirecek. Annemin yapt›¤› yeme¤i ›s›tacak, önümüze koyacak, oflayacak, poflayacak, bugün de s›rt›na bir a¤r›n›n yap›flt›¤›n› söyleyecek... “Hasta hasta geldim” diyecek... Son lokmam›za dek bekleyecek. Tabaklar› kald›racak. Saçlar›m›z› okflayacak, “Kardefline iyi bak Selin” diyecek, belini tuta tuta çekip evine gidecek, hay›r hay›r, babaannemi de seviyorum. Ama bize masal anlatm›yor ki, flark› söylemiyor ki, çocuklu¤unu anlatm›yor ki, “Gelin sizi parka götüreyim” demiyor ki... 139
BD fiUBAT 2012
Annem beni öyle s›k› s›k› uyard› ki, “Kap›y› kimseye açmayacaks›n Selin... Yaln›z Burcu’nun sesini duyarsan açacaks›n...” Burcu gelmiyor ki... “Sonra sak›n ha, kardeflini al›p da soka¤a ç›kmak yok... Yani bir duyarsam, bir söyleyen olursa...” Ne yapar annem acaba? Hay›r hay›r, Pelin’i al›p soka¤a zaten ç›kmam. Evde, Pelin nerede bilirim. Pelin tuvalette, Pelin mutfakta, Pelin salonda, Pelin odam›zda. Zaten ben hep onun ard› s›ra koflar›m. TuvaAh Papatya ah, okullar aç›lsa, ben de lette bafl›nda beklerim, okula gitsem... Gitsem de, okulda mutfakta bafl›nda bekleoynarken Pelin’i özlesem... rim. O parma¤›yla gösterir... “Abla elma” der. Elmay› y›kar, eline veririm. Ah, sonra da gider uyur... Anneci¤im öyle bir güncük olsun annem hava karar- de¤il, benle kardeflim kahvalt›m›z› madan gelse ya... Yooo, gelmez... ‹lle yapar›z, annem ondan sonra gider. de hava kararacak, çocuklar bir bir Bazen düfller görürüm Papatya. Sen evlerine gidecekler, ondan sonra gele- de görürsün can›m. Sokaktay›m... Sen cek... Olsun... Yine de çok sevinirim. de kuca¤›mdas›n. Öteki çocuklar da Zaten ikidebir pencereden bakar›m, oyuncak bebeklerini getirmifller... annem geliyor mu, gelmiyor mu? Uf Ama siz bebekler hep kofluyorsunuz... Biz de sizi kahkahalarla izliyoruz. annemi bir görürsem ba¤›r›veririm, “Annem geliyoooor Pelin, annem Uyku zaman›n›z geliyor, seni Burcu al›yor, ben de Burcu’nun bebe¤ini geliyor...” Annem hep birfleyler getirir, bana, al›yorum, uyutuyoruz. Sonra ne mi Pelin’e. Ama annem bir gün olsun yap›yoruz? Burcu’yla kofluyoruz, birböyle çocuklar sokakta 盤l›klar atar- birimizi yakalamaya çal›fl›yoruz. Ama ken gelse ya... Ben de soka¤a koflsam, Burcu beni bir türlü yakalayam›yor. ben de 盤l›klar atsam. Annemin en Bir anda öteki k›zlar›n yan›nda oluyobüyük hediyesi bana bu 盤l›klar ola- ruz. Haydi, o¤lanlar k›zlar, karfl›l›kl› cak. Ama annem gelmez!.. Babam top oynuyoruz... Ah Papatya ah, flu hiç gelmez... Bazen biz akflam yeme- k›fl bitse, sonra yaz gelse, okullar aç›l¤imizi yeriz, babam ondan sonra gelir. sa, ben de okula gitsem... Gitsem de, Hem de öyle yorgundur ki... fiöyle okulda oynarken Pelin’i özlesem. • muzafferizgu@butundunya.com.tr yeme¤ini yer, bir yöresine bak›n›r, 140
TATLI B‹R ÖYKÜDÜR YAfiAM Yücel Aksoy
Beni ever misin?
S
Anne ba¤›rd›: “Çabuk ol servisi kaç›racaks›n!..” Baba kükredi: “Ne yatmas›n› biliyorsun ne kalkmas›n›!...”
Çocuk, her sabah hava ayd›nlanmadan yata¤›ndan kopar›l›r ve ad›na yuva ya da krefl denilen yere b›rak›l›rd›. Bütün gün annesinin hasretini çeker, eve gidince annesine sar›l›p oyunlar oynamay› hayal ederdi. Arkadafllar›yla aralar›nda hep sevgi üzerine konuflurlard›. Hepsi de, ailesinin kendisini ne kadar çok sevdi¤ini ispatlamaya çal›fl›rd›:
141
BD fiUBAT 2012
“Benim babam beni çok seviyor!” “As›l benim babam beni çok seviyor!” “Benim hem annem hem babam beni çok seviyor!” Öteki çocuklar yeni yeni sevgi ispatlar›n› ortaya koydukça içini bir ürperti kaplard›. Baflkalar›n›n babalar› çocuklar›n› daha m› çok seviyordu acaba? ‹nanmak üzeredir onu sevmediklerine. Otomobilin arka koltu¤una gazoz döktü diye ne çok ba¤›rm›flt› babas›… Ama olsun, eve gidince babas›yla kovboyculuk oynayabilirlerdi belki de… Ya da annesi ona uyuma-
redeyse eve gelecek, daha yemek haz›r de¤il. Hadi sen içeride biraz oyna.” “Ne oynayay›m?” “Ben nereden bileyim evlâd›m, sinir etme insan›!”
B
Birden elektrik kesildi, ev karanl›¤a gömüldü. Annesi öfkeden delirmek üzereydi. El yordam›yla mumlar› bulmaya çal›flt›. Çocuk, kanepenin üzerine s›rtüstü uzand›. Böyle elektrik kesildi¤i zaman anneannesinin kendisine anlatt›¤› kurtla tavflan öyküsünü hat›rlard›. Ellerini birlefltirip duvarda kurt ve tavflan flekilleri yapmaya çal›fl-
“‹flin Bitince Beni Sever misin Anneci¤im?” dan önce bir masal anlatabilirdi.. Bu düflüncelerle akflam oldu ve çocuk, büyük ümitlerle eve geldi. “Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?” Anne sinirlenmiflti: “Görmüyor musun telefon görüflmesi yap›yorum.” Çocuk bilirdi ki telefon konuflmas› bitince annesi mutfa¤a gidecek ve yemek haz›rlayacak. Beklerdi konuflman›n bitmesini.. ‹flte bitti ve annesi acele mutfa¤a yöneldi. “Anneci¤im sana yard›m edebilir miyim?” “Hay›rd›r?... Bir yaramazl›k falan m› yapt›n okulda? Bak zaten çok yorgunum, bir de seninle u¤raflmayay›m.” ‹flte bu cümleden nefret ediyordu: Bir de seninle u¤raflmayay›m… “Anneci¤im sen yorulma diye…” “Bak çocu¤um, bankada iflleri bitiremedim, geç kald›m. Baban da ne142
t›. Masal› bir kez daha bafl›ndan sonuna kadar akl›ndan geçirdi, yeni hayal ürünleriyle zenginlefltirerek… Sonra o da yorgun düfltü. Kolu kanepeden afla¤› sarkarken, duvardaki flekiller de kayboldu. Neden sonra ›fl›klar yand›. Kad›n, çocu¤undan uzun süredir ses ç›kmad›¤›n› fark etti birden ve salona kofltu. Yavrucuk, küçük dizlerini karn›na çekerek uyuyup kalm›flt›. Yüre¤i c›zz etti. Çocu¤unu doya doya sevemeden bir gün daha bitmiflti. Usulca kanepeye yaklaflt› ve uyand›rmamaya özen göstererek aln›na s›cak bir öpücük kondurdu. Çocuk, sanki bu öpücü¤ü bekliyormuflcas›na gözlerini açt›: “‹flin bitince beni sever misin anneci¤im?” Kad›n, sevilmek için annesinden randevu alan yavrusuna bakarak sabaha kadar a¤lad›. •
BD fiUBAT 2012
1 2 8 9 0 3 2 9 8 5 9 8 7 3 2 5 8 7 0 2 3 1 5 4 7 8 1 5 7 0 Sudoku Yapamayanlar ‹çin
3 4 5 3 1 2 8 6 2 9
4 9 5 3
1 4
7 6 5 8 7 2 3 6 7
Sudokusuz Yapamayanlar ‹çin
143
UFAK TEFEK B‹LG‹LER Derleyen: SABR‹YE AfiIR
Dünyada en yayg›n bulunan madde
S an›lan›n aksine dünyada en çok bulunan madde oksijen, karbon, nitrojen veya su de¤ildir. Yan›t "perovskittir". Gezegenimizin toplam kütlesinin yar›s›n› oluflturdu¤u tahmin edilen Perovskit; magnezyum, silikon ve oksijenden oluflan bir mineraldir.
Elmastan daha sert Alman bilimciler 2005 y›l›nda laboratuvarda elmastan daha sert bir madde oluflturmay› baflard›. Toplanm›fl karbon nano çubuk (ACNR) adl› bu madde karbon moleküllerin s›k›flt›r›l›p 2226°C'ye kadar ›s›t›lmas›yla elde edildi. ACNR o kadar serttir ki, elmas› rahatl›kla çizebilir.
O
tomobillerin hava yast›klar› nas›l çal›fl›r?
Hava yast›klar› s›k›flt›r›lm›fl hava veya gaz›n sal›verilmesiyle de¤il kimyasal reaksiyonun sonucunda fliflerler. "Sodyum azide" (NaN3) denen madde ›s›t›l›nca an›nda ayr›fl›r ve ortaya nitrojen gaz› ç›kar. (130 gram›ndan 67 litre nitrojen oluflur.) Çarp›flmada arabadaki sensörün uyar›s›yla, NaN3 çözülür, a盤a ç›kan nitrojen hava yast›¤›na dolarak fliflirir. Sensörün çarpmay› alg›lamas› ile yast›¤›n fliflmesi aras›nda geçen zaman yaln›zca 30 milisaniye yani 0.030 saniyedir. Bir saniye sonra yast›k üzerindeki özel delikler vas›tas› ile kendi kendine söner ve kazazedeye devaml› bask› yap›lmas›na engel olur. 144
Churchill Winston Churchill alt›nc› s›n›ftayken s›n›fta kalm›fl. ‹ngiltere Baflbakan› oldu¤unda ise, tam 62 yafl›ndaym›fl. Baflbakan olduktan sonra büyük yenilgiler yaflam›fl. Yaflam›n›n en büyük baflar›lar›n› emekli olduktan sonra elde etmifl...
Kahve sarhofl birini
Kahve U
ay›ltmaz. Tersine ço¤u kez alkolün etkisini art›rabilir.
zayda ortalama olarak, metreküp bafl›na sadece birkaç tane atom vard›r.
BD fiUBAT 2012
Ömer Seyfettin fiubat do¤umlu ünlü yazar›m›z (28 fiubat 1884 6 Mart 1920)
Ördek sesinin gizemi
Ördek sesinin asla yank› yapmad›¤›n› biliyor muydunuz? Bilim adamlar› bu gizemi bu güne de¤in çözebilmifl de¤il.
En yüksek baraj
Tacikistan'daki Vahfl Irma¤› üzerine kurulan Nurek Baraj'› 300 metre yüksekli¤i ile dünyan›n en yüksek baraj›d›r. Baraj 700.000 hektarl›k alana sulama yapacak kadar kaynak sa¤almaktad›r.
Hayvanlarla Yaflam
n lp krizi riskinde Stresten ve ka an yv sergileyen ha uzak bir yaflam re öm ha uzun bir sahiplerinin, da ak limsel olar sahip oldu¤u bi nm kan›tla ›flt›r.
G
önen'de do¤du. Asker çocu¤u oldu¤u için ‹stanbul'da Aksaray'daki Mekteb-i Osmaniye'ye devam etti, Kuleli Askeri ‹dadi'sine yaz›ld›, Edirne Askeri ‹dadisi'nde ö¤renimini tamamlad›. -1910’da Askerlik'ten ayr›l›p Selanik'e gelerek, Genç Kalemler dergisinde yazmaya bafllad›. Balkan Savafl›nda tekrar subay olarak orduya döndü, Yunanlar'›n elinde bir y›l kadar esir kald›. Esareti s›ras›nda da öykü yazamaya devam ederek Halka Do¤ru, Türk Yurdu ve Zakâ dergilerinde yay›mlad›. Dilde sadeleflme yanl›s›d›r. Eserlerinde vatan sevgisi, onur, dostluk, bofl inançlar aile, kad›n-erkek iliflkileri konu edilir. Mizah anlay›fl› yüksek bir yazard›r. Trajik hikayelerinin yan›nda oldukça e¤lenceli öyküler de kaleme alm›flt›r. Cumhuriyet döneminde yaflayamam›fl, yeni harfler ile tan›flmam›fl, ancak cumhuriyet döneminde dilimizin nas›l olmas› gerekti¤i konusunda ›fl›k tutmufltur. Diyet, Forsa, Kafla¤›, Bomba, Yüzak›, And, Mermer Tezgâh›, Bafl›n› Vermeyen fiehit, Pembe ‹ncili Kaftan, Efruz Bey (roman), Yüksek Ökçeler, Beyaz Lale, Topuz, Perili köflk, Gizli Mabed, tan›nm›fl eserlerindendir. Son y›llar›nda Kabatafl Lisesi edebiyat ö¤retmenli¤i yapan Ömer Seyfettin, ‹stanbul'da ölmüfltür. 145
BD fiUBAT 2012
YARININ BÜYÜKLER‹ Gönderi adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul e-posta: butundunya@butundunya.com.tr (e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)
Isaac Eric Woolf, A.B.D.
Simon Emre Calderon, A.B.D.
Burak Mathias Calderon, A.B.D.
Hazal Sayın, Ankara
Nil Serin Ekmen, ‹stanbul
Ece Ekin, ‹stanbul
Nehir ve Nil fiirino¤lu, ‹stanbul 146
Metehan Ülkü, ‹stanbul
BD fiUBAT 2012
Mustafa Yaman Kınık, Ankara
Erolcan ve Ata Tekin, Ankara
Güven Erdem Koç, Tokat
Selahattin Zararc›, Karadeniz Ere¤li
Tuna Taflp›nar, Ankara
Helin Akal›n, Bart›n
M.Emre Demir, Antalya
fievket Kan, fianl›urfa
Mümin Özdemir, Kocaeli
Yasin ve Sema Öztelli, ‹stanbul 147
BR‹Ç DÜNYASI Y›lmaz Da¤deviren
BütünDünya’dan
Briç severlere Özel KOZ OYUNUNDA ÇIKIfiLAR/ATAKLAR Yer oyununun baflar›daki etkisi %15 civar›nda iken savunman›n ki %30-35 demifltik. Savunman›n en önemli an› da ç›k›fl kart›nda yatar. Ç›k›fl %70-75'i bilimseldir. %25-30'u tercihte yatan flanst›r. Do¤ru ç›k›fl batar› olan eli bat›r›r, yanl›fl ç›k›fl yap›lmas› zor eli yapt›r›r. *** ÇIKIfi, • Rakiplerin ve ortakl›¤›n deklerelerine göre farkl›d›r. • Renklerdeki kart say›s› ve s›ralan›fl›na ve puanlara göre farkl›d›r. *** GENEL ‹LKELER A- Üstten 3./5. ç›k›l›r. (Baz› ortakl›klar SA ile ayn› olsun diye 4. ç›karlar.) D1063, ç›k›fl 6. D10632, ç›k›fl 2. ------------------------------------4. ç›k›flta uygulanan 11 kural› 3-5 ç›148
k›flta 12 kural›na dönüflür: Ç›k›lan kart›n say›s›na (5'li ise 5'e yerdeki 5'ten büyük kartlar›n adedi ile (D93 ise 2 eklenecek, 7 eder) buna -ç›kan›n orta¤›n›n) elindeki 5'ten büyük kartlar›n adedi (RV82, 3 adet, 10 eder) eklenir. 12'den eksik kalan say› (burada 2) dekleran›n elindeki “5”ten büyük kart say›s›n› gösterir. ÖRNEK 1: Ç›k›fl kart› 5'li. YER: V93 EL: D108 5 (ç›k›lan kart) + 2(yerde 5'liden büyük kart say›s›) + 3(eldeki 5'liden büyük kart say›s›) = 10. Ortak AS'›n alt›ndan ç›kmad›¤›na göre dekleranda AS ya da AR vard›r, yerden konan 3'lü ise rahatl›kla 8'li koyabilirsiniz. ÖRNEK 2 Ortak 6'l› ç›kar. YER: V82 EL: D97: 6+2+3=11, ortak AS'›n
BD fiUBAT 2012
alt›ndan ç›kmad›¤›na göre dekleranda AS vard›r 2'liye 7'li, 8'liye 9'lu koyman›z yeterlidir. (6 ve daha fazla adette 5. yerine 3. ç›k›l›r.) B- Sekansta tepeden ç›k›l›r. AR76, A (Baz›lar› say› almak için R ç›kar.) RD9, D. RD985, R. DV87, D. C- A ve D'a apel, R'ya say› verilir. (Çok ortakl›k koz oyununda daima say›y› ye¤ler.) D. Say› önemlidir. SAYI VERME Düz say›: Önce küçük sonra büyük TEK (1,3,5), önce büyük sonra küçük Ç‹FT (2,4) adet demektir. Küçük apel oynayanlar genellikle say›y› da ters verirler. Önce küçük sonra büyük (2-4) çift, önce büyük sonra küçük (3,5) adet demektir. Küçük apel ters say› biraz daha iyi bir uygulamad›r. BAZI KURALLAR 1. Koz 2 veya 3 bofl ise di¤er renklerden X (tek) veya XX varsa -çakayaç›k›l›r. 2 bofltan önce büyük ç›k›l›r. Ç›k›flta daima düz say› oynan›r. 2. Koz 4 adet veya daha fazla ise dekleran›n çakmas›/koz kontrolünü kaybetmesi için sanzatuya ç›kar gibi en uzun renk 3. 5. kural›na göre ç›k›l›r. 3. Sekansta 2 adet olsa bile üstteki ç›k›l›r. RDVX, RD10XX.., RDX, RDXX.. DV10X, DV9XX.., DVX, DVXX..gibi yap›fl›k sekanslardan en
üstteki kart ç›k›l›r. ‹stisnalar: Baz›lar› RDX 3 adetten D ç›kar. Baz›lar› DV sekten V ç›kar. 4. RDVX.. önce R, sonra V,. DV10X.. önce D sonra onlu oynan›rsa bu 4+ adet gösterir. (orta¤› say› verir. uygun görürse 2.'yi ezer.). (Bunlar sanzatuda da geçerlidir.) 5. AS ve D ç›k›fla apel, R ç›k›fla say› verilir. AS alt›ndan, RX'ten ve tek R ç›k›lmaz. R ç›k›fla A, AD, DV.. varsa apel verilir; çünkü ortak istisnai olarak RX'ten R ç›km›fl demektir. 6. V ç›k›flta daha büyük kart olamaz. V10(9)X... VEYA VX'tir. (‹stisnai de olsa koza da AV10'dan V ç›kanlar hariç.) 7. Onörlü sekans her zaman iki onörlü sekansa tercih edilir. ‹ki renkteki sekans›n uzunlu¤u ayn› ise büyük sekans (DV10X) küçük sekansa (V109X) tercih edilir. 8. Bilgi yoksa 3 bofltan 3. ç›k›l›r. Bu kural dönüflte de geçerlidir. Ancak dönüflte, elinizde yerdeki en büyük kart› geçen kart›n›z yoksa en küçükle dönülmez, orta ile dönülür. En küçük dönüyorsan›z mutlaka yerdeki en büyük kart› geçen kart›n›z vard›r. 9. 4 bofltan üstten 2. ç›k›l›p sonra alttaki verilir. ‹stisna; sadece 9862'ten 9'lu ç›k›yoruz. Ayn› rengin 2. kez oynanmas›nda preferansiyel apel uygulamak yararl› olur; 8'li vermek kalanlardan büyük, 2'li vermek küçük renk ister; 6'l› bilgi vermez, en az›ndan küçük ve büyük renk tercihi yoktur. 10. Tercih yap›lacaksa uzun renk ye¤lenir. 149
BD fiUBAT 2012
11. AR sekten önce R sonra As çekilir. A çekilip R devam ediliyorsa 3+ adettir. 12. Orta¤›n rengi daima say› ile ç›k›l›r. Orta¤›n rengini tutmuflsak ve onörümüz yoksa say›ya bak›lmaks›z›n en büyük kart ç›k›l›r. 972 veya 9752'den 9 ç›k›l›r. (Sanzatuda da.) Orta¤›n renginin A'› varsa A, onör 2'li ise onör, onör 3+ ise 3. ç›k›l›r. Ortak 1 minör aç›p bir daha konuflmam›flsa ve o minör ç›k›lacaksa, mutlaka say› ile ç›k›l›r. (Sanzatuda da.)
150
Yer en az 5+4 majör. Yerden pike çakt›rmamak için koz ç›k›l›r. Yer: Eliniz: 2 ADV8 D1097 53 A54 863 AD853 D1097 .....................
NOT: Negatif kontur tutulmufl/cezaya çevrilmiflse koz ç›k›l›r. *** fi‹LEME ÇIKIfiLAR 1. As ç›k›fl› çok kritiktir. Deklerelere göre de¤iflir. As prensipte R ezmek, el tutmak içindir. 2. RD.., DV9.'dan üstteki ç›k›l›r. 3. RXX yan›ndan ç›kmak DXX veya XXX'ten ç›kmaktan daha iyidir.
Eliniz: Yer: 852 A1053 A64 V52 A1053 D6 R85 9764 Atak: Pik 2 ------------------------------------G K 1P‹K 2TR 2KÖR 4KÖR Hep pas. .....................
KOZ ÇIKMAK a. Dekleran›n 5'li bir yan rengi varsa ve sizde de o renk uzun ve iyi ise, b. Ç›k›lacak iyi renginiz yoksa ya da pasif atak tercih edilecekse, c. koz karfl›l›kl› tutuflulmuflsa ç›k›lacak çok iyi bir renginiz yoksa, d. Koz 4 boflsa ve di¤er renkler dengeli da¤›lm›fl ve atak için uygun de¤illerse, e. Rakibin 9 kozu varsa, f. Dekleran el yer çakas› kullanacaksa, g. yerde tek ka¤›t varsa, h. Rakip baraj yapm›flsa koz ç›kmak yararl›d›r. Kozunuz tekse ç›k›lmas› tavsiye edilmez.
4. Elinde as olan çaka amac›yla ç›k›fl yapmamal›. Çünkü ortakta As bulamaz. 5. Küçük flileme aktif, büyük flileme pasif atak ye¤lenir. 6. Ortak kontur atm›flsa; A. Renkle araya girmiflse “LE‹GTNER”d›r. Anlam› kesin olarak fludur: -kozumuzu ç›kma, -koz ç›kma, -çakam var onu bul ya da yerin ilk rengini ç›k. B. Renk okumam›flsa genel kuvvettir deklereye göre ya da yerin ilk rengi ç›k›l›r. *** ÖRNEKLER G K 1P‹K 2P‹K Hep pas Ya da 1P‹K 3TR (BERGEN) 4P‹K Hep pas.
------------------------------------B K D G 1KA X 2KA 2P‹K 3KA 3SA P 4P‹K
.....................
Atak: Kör R. Pik AR ve 3'lü de oynanabilir ama kör R en iyi atakt›r. Eliniz: Yer: AR3 9764 RD109 AV8 D97532 AV10 ARV ------------------------------------B K D G ---1P‹K X 4P‹K 4SA 5P‹K P P 5SA P 6TR P P 6P‹K
Atak: pik 5(veya V) .....................
Eliniz: V5 AR1082 DV10 D104
Yer: D109432 5 6 98765
ÇOCUKLARIN DA TANRI’DAN D‹LEKLER‹ VAR Amerika’da bir araflt›rmac›, ilkokul ö¤rencilerine flöyle bir soru sordu: “Tanr›’yla yaln›zca bir dakika konuflabilseydiniz, ona ne söyler ya da sorard›n›z?” Çocuklar›n, internetle tüm dünyaya yay›lan yan›tlar›n›n bir bölümü flöyleydi:
•“Sevgili Tanr›, geçen hafta New York’a gitti¤imizde Saint Patrick Kilisesi’ni gördüm. Baya¤› güzel bir evde oturuyorsun.” (Frank) •“Can›m Tanr›, kucaklaflmay› sen mi buldun? Çok güzel bir fley.” (Brenda) •“Sevgili Tanr›, ö¤retmenim günlerin önce k›sald›¤›n›, sonra uzad›¤›n› söyledi. Art›k bir karar vermelisin.” (Mindy) •“Sevgili Tanr›, sen zengin misin, yoksa yaln›zca ünlü mü?” (Steven) •“Niçin daha sonra yeni hayvanlar bulup göndermedin? Hâlâ eskileri ortada dönüp dolafl›yor.” (Alice) Ayn› soruyu biz de ‹stanbul’da bir ilkokulda ikinci s›n›f ö¤rencilerine sorduk. ‹flte yan›tlar:
•“Ben derslerime çok çal›flaca¤›m. Sen de bize bir ev verir misin?” (Buket) •“Annem ameliyat olacak ama param›z yokmufl. Bize biraz para verir misin?” (Buse) •“Ben bisiklet istiyorum. Babam olmaz diyor ama sen olur dersin, de¤il mi?” (Ali) •“Biz de zengin olabilir miyiz?” (Hüseyin) •“Büyük bir futbolcu olmak istiyorum. Bana yard›m eder misin?” (Gürkan) •“Day›m›n askerli¤ini hemen bitirebilir misin?” (Salih) •“Beni de polis yapar m›s›n?” (Necdet) Gönderi: •“Atari istiyorum, fazla varsa tabii...” (Burak) AYSEL SEZGİN 151
KARELER VE RAKAMLAR Cahit Batum •S›f›rdan, dokuza kadar olan rakamlar› kullanarak afla¤›daki ifllemleri çözünüz. •Her farkl› flekil bir rakam› göstermektedir. •0-9 aras›ndaki rakamlar her iki grupta farkl› flekillerle simgelenmektedir.
1
2
Çözümler 152. sayfadad›r.
153
BD fiUBAT 2012
Bulmacan›n çözümü 152. sayfadadır. 154
BULMACA Filiz Lelo¤lu Oskay
SOLDAN SA⁄A: 1- Fotografta görülen Kırşehir doğumlu Türk Halk Müziği ozanımız.-Vahşi bir hayvan. 2- ÖğeHalk dilinde yolsuzluk yapılarak elde edilen şey. 3- Bir tür deniz taşımacılığı.Birleşmiş Milletler’in kısa yazılışı.Hıristiyanlıkta din adamı tarafından dinden çıkarılma. 4- Doğu Anadolu’da bir ırmak.Lezzet.- Bir haber ajansının simgesi. 5Üç kişiden oluşan müzik topluluğu.- Bir veya daha çok elektron kazanmış veya yitirmiş bir atom veya bir atom grubundan oluşmuş elektrik yüklü parçacık.- Birincil. 6- ‘Çıplak …(Pedro Almadovar’ın bir filmi.-Eski dilde himaye etmek.- Dişi deve. 7- Akdeniz’de hapishanesi ile ünlü bir ada.- Dürüst,iyi ahlaklı.- Güney Fransa’da bir liman kenti. 8-Lütuf,ihsan.- Halk dilinde cüzzam.- Demirin simgesi. 9- Kayak.Satrançta bir taş.- Duyuru.- İçel’in bir ilçesi. 10- Pamuk ipliğinden yapılan kalınca kilim.- Gelir. 11- Şehzadeleri eğitmekle görevli kimse.- Bir makyaj malzemesi.Bir çiftçi gereci. 12- Cennet.- Y.K. Karaosmanoğlu’nun bir yapıtı. 13- Birleşik Krallığın kısa yazılışı.- Mezopotamya’da kurulmuş eski bir uygarlık.Bilgisiz kimse.-Haberci. 14- Bazen,kimi vakit.- Manganezin simgesi.- İstanbul’u ilk kez kuşatan Türk boyu. 15- Malta’nın eurodan önceki para birimi.- Asya’da bir ülke.-Halkın galeyana gelerek bir kimseyi,suçluyu öldürme girişimi. 16- Bir zeka oyunu.- Bağ çubuğu.17- Torosların Hatay’daki uzantısı olan sıradağlar.- Cömert. 18- ‘ Doris …’ (ABD’li ünlü aktrist).- Elma, armut gibi meyvelerin kurutulmuşu.- 19- Bunama.İstanbul’un bir semti. 20- Şaşma belirten bir ünlem.- Makine kullanmadan el emeği ile yapılan iş.
YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1-‘ Kalamış ‘ , ‘ Dönülmez Akşamın Ufkundayız’, ‘ Aşıka Bağdat Sorulmaz’ adlı eserlerinin yanı sıra birçok yapıtı da bulunan bestekarımız.- Kastamonu’nun bir ilçesi. 2- ‘ ….. Erduran’ ( ‘Cengiz Han’ın Bisikleti’, ‘ Bir Kilo Namus’ adlı yapıtlarından da tanıdığımız edebiyatçımız.- İri bir zeytin türü. 3- Tevfik Fikret’in bir yapıtı.Bir o kadar daha anlamında bir zarf.Esirgeme, koruma. 4- Satrançta bir kategori türü.- Berilyumun simgesi.İsviçre’de bir akarsu.- Nazım Hikmet’in soyadı.- Helyumun simgesi.- 5- Bir cetvel türü.- En uygun durum ve zaman.Bir meyva.- İlkel bir silah. 6- Cenin.Köken.- Sinirli. 7- Ünlü bir Hint destanı.Nikelin simgesi.- Duman lekesi.Antalya’nın bir ilçesi. 8- Tunus’un plaka işareti.- Afrika’da bir ülke.- Kuzu sesi.Bir devletin, bir hanedanın veya bir şehrin sembolü olarak kabul edilmiş resim, harf veya şekil.- Bir sıfat eki. 9- ‘ …. Wood’ (ABD’li ünlü aktrist).Bursa’nın bir ilçesi.-10- Bir makinenin dönme hareketini öteki parçalara aktaran demir mil.- Bazı giyeceklere sertlik vermek için kullanılan bir tür kumaş.- Boru sesi. 11- Bir şeyin niteliklerini övme.- ‘ ….. Halde Leman’ ( Attila İlhan’ın bir romanı). 12- Atina’da bulunan ünlü bir tapınak.- Belli bir görevi yerine getirmek üzere bir araya gelmiş olan hücre topluluğu. 13- Bilinmeyen gök cisimlerine verilen ad.-Adale.- Belirli etaplardan oluşan bir tür otomobil yarışı. 14- Tatlı bisküvi parçalarıyla yapılan bir tür kakaolu pasta.- Yoksul,fakir. 15- Güzel sanat.- Belirti,işaret.- Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek. filizoskay@butundunya.com.tr 155
SATRANÇ Mustafa Y›ld›z GÜNÜMÜZÜN USTALARI:
2
En Güçlü Amerikal›: Yasser SE‹RAWAN 960 fiam do¤umlu. 7 yafl›nda ailesiyle ABD’ye yerleflti. Satranca 12 yafl›nda bafllad›. 1979’da Dünya Gençler fiampiyonu oldu. Dört kez ABD flampiyonlu¤unu kazand›. Satranç oynad›¤› süre içinde ABD’nin en yüksek ratingli satrançç›s› idi. Dünya fiampiyonlu¤u final karfl›laflmalar›na iki kez kat›ld›. Sab›rl›, temkinli, yal›n bir oyun tarz› olan Seirawan, ünlü flampiyonlar Kasparov’u ve Karpov’u büyük turnuvalarda yenmifl az say›da satrançç›lardan biridir. Yasser SE‹RAWAN Satranç e¤iticili¤i, yorumculu¤u ve yazarl›¤› yapan ünlü büyükusta, yedisi Türkçe’ye çevrilmifl ondört satranç kitab› yazm›flt›r. ‹flte onun güzel bir oyunu: Seirawan-Karpov, Phillips-Drew, 1982 1.Af3 Af6 2.c4 e6 3.Ac3 d5 4.d4 Fe7 5.Fg5 h6 6.Fh4 0-0 7.Kc1! Yenilik. (Burada 7.e3 daha yayg›n. Beyaz›n roku gecikiyor ama özel amac› var.) 7…b6 8.cxd5 Kale için yol aç›l›yor. 8…Axd5 9.Axd5 exd5 10.Fxe7 Vxe7 11.g3 Ke8 Siyah, beyaz›n geliflimine izin vermiyor. 12.Kc3 Aa6 Bu at nereye gider!? 13.Va4 c5 Karpov, alet feda ediyor. (D) 14.Ke3 Fe6 Siyah, vezirini kaçsa e8 kalesini kaybeder. 15.Vxa6 cxd4 16.Kb3 Baflka seçenek yok. (16.Axd4 Vb4+ ve aleti geri al›r.)16…Ff5 17.Fg2 Fc2 18. Axd4 Fxb3 19.Axb3 Kac8 20.Ff3 Beyaz umudunu e piyonuna ba¤l›yor. 20…Kc2 21.0-0 Kxb2 22.Kd1 Kd8 23.Ad4 (c6 karesinden çatal tehdidi. ) 23…Kd7 24.Ac6 Ve8 25.Axa7 Kc7 26.a4 Va8 27.Kxd5 Vxa7 Beyaz materyal bak›m›ndan geri düfltü ama oyunu kazanman›n yolunu buldu. 28.Kd8+ fih4 29.Vd3+ f5 30.Vxf5+ g6 (30.Ka8! ile de siyah vezir düflerdi.) 31. Ve6! Karpov terk etti. 1-0 Kaynak: Satrançta Kazand›ran Harika Oyunlar/Yasser Seirawan 156
14.Ke3
BD fiUBAT 2012
ÖZTÜRK DE WGM OLDU
B
etül Cemre Y›ld›z’›n WGM (Kad›n Büyükusta) olmas›n›n ard›ndan 2011 Aral›k ay›nda Mardin’de yap›lan FIDE Bayanlar Tak›m fiampiyonas›nda gösterdi¤i yüksek performans ile Ulusal Tak›m oyuncumuz Kübra Öztürk de Kad›n Büyükusta ünvan›n› kazand›. 2006 16 Yafl Avrupa fiampiyonu olan WGM Kübra Öztürk’ün baflar›lar›n›n devam›n› diliyorum. ‹flte onun Mardin oyunlar›ndan iki güzel konum: Xue Zhao – Kübra Öztürk, Mardin, 2011 24…d3 Siyah›n üstünlü¤ü geçer piyonunun gücüne ba¤l›. Kübra Öztürk, tüm kuvvetlerini n d piyonuna destek olmas›n› sa¤lamaya çal›fl›yor. 25.Ke3 d2 yürüyüfl sürüyor. 26.Vf3 Vg6 vezirler de mücadeleye kat›lmak üzere konufllan›yor. 27.h3 Kd4 Kaleleri ikileme niyeti. 28.Kd1 Kf8 29.Kc3 h6 Arka s›ra mat›na önlem olarak hava deli¤i aç›l›yor. 30.fih2 c5 c piyonu da yürüyüfle bafllad›. Bu piyonun sürülmesi 3. yataya siyah kalenin yerleflmesini sa¤lar. 31.Ve3 c4 32.Af1 Kd3 33.Kxd2 Fd5! Mat istiyor. 34.f3 Kxe3 Vezir gitti, kavga bitti! Beyaz, on hamle sonra terk etti. 0-1 Kübra Öztürk-Tatiana Kosintseva, Mardin, 2011 36.Kxe6 Kazand›ran kalite fedas›. 36…fxe6 37.Kf1+ Siyah terk etti. Çünkü sonraki hamlede mat önlenemiyor. 1-0 (37…fie8 38.Fe6+# veya 37…fig8 38.Vh7+#) PROBLEM F.B. Feast
OYUN SONU SeirawanKasparov, 1986
2#
Beyaz Kazan›r
mustafayildiz@butundunya.com.tr
Çözümler 152. sayfadad›r.
157
B‹ZE GÖNDER‹LEN K‹TAPLARDAN
Osmanl› Ermenileri Bilâl N. fiimflir
Bilgi Yay›nevi
T
ürkiye'yi dünyan›n dört bir yan›nda büyükelçi olarak temsil etme yan›nda 90 cildi aflk›n yap›tlar›yla Osmanl› ve Türk tarihi konusunda uluslararas› belgelere dayal› ayd›nlat›c› ve bilgilendirici çal›flmalara imza atan Bilâl N. fiimflir'in fiinasi Orel'in Türkçelefltirdi¤i bu yap›t› s›k s›k ›s›t›larak gündeme getirilen Ermeni meselesi konusunda bütün dünyaya bir yan›t. Osmanl› Ermenileri üzerine yurtd›fl›nda çok yay›n yap›lm›flt›r. Bugün de yap›l›yor. Dünya kitapl›klar›n› dolduran bu yay›nlar, ço¤unlukla tek yanl›d›r. Bilimsellikten uzakt›r; tarihsel gerçekleri çarp›tmaktad›r(...) K›sacas›, Osmanl› Ermenileri Do¤u Anadolu üzerindeki ‹ngiliz-Rus rekabetinde bir faktördü. Daha do¤rusu bir piyondu. Ne ‹ngiltere'nin ne de Rusya'n›n Ermeni ç›karlar›n› düflündükleri yoktu. Her iki taraf Ermenileri
158
bir piyon gibi kullanmak istiyor ve kullan›yordu. Ermenilere büyük umutlar verilmiflti.Umutlar› gerçekleflmeyince Ermeniler, ileride, daha afl›r› hareketlere ve silahl› ayaklanmalara kalk›flacaklard›. Bu hareketler Ermeni umutlar›n› körükleyenlerce ac›mas›zca sömürülecekti. Baflka bir deyimle, Büyük Devletler, kendi emperyalist yay›lma emellerini doyurmak için Ermenileri bir mafla olarak kullan›yorlard›. Ermeni ileri gelenleri de Büyük Devletlerin bu çirkin oyununa bilerek ya da bilmeyerek, alet olmufllar ve Osmanl› Ermeni toplumunu ve onlar›n Türk komflular›n› felakete do¤ru sürüklemifllerdir. Bat›dan pompalanan dar görüfllü bir milliyetçilik anlay›fl›yla Ermeni toplumu gittikçe fanatiklefltirilmifltir. Yüzy›llarca bir arada bar›fl içinde yaflayagelmifl olan Ermeni ve Türk toplumlar›n›n karfl›l›kl› hoflgörüleri, ortak yaflam biçimleri, tarihleri kültürleri, Bat› kaynakl› dar milliyetçilik ve ›rkç›l›k mabedinde kurban edilecekti.” Arapç›l›¤a Karfl› Ak›lc›l›¤›n Öncüsü
‹mam-› Âzam Ebu Hanife Esas Fikirleri Gölgelenen Önder
Yaflar Nuri Öztürk Yeni Boyut Yay›nlar›
BD fiUBAT 2012
U
¤ur Mumcu'nun “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” konusunda yapt›¤› uyar›y› an›msatan bir çal›flma.”Elli y›l› aflk›n bir zaman›n, hayat alan›nda ve kitap sayfalar›nda verdi¤imiz mücadelesiyle ulaflt›¤›m›z gerçeklerden biri de fludur: “‹slam'›n yozlaflt›r›lmas›na karfl› (özellikle Arapç› yozlaflt›rmaya karfl›) mücadelenin fikri öncüsü ‹mam› Âzam Ebu Hanife, eylem öncüsü ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür” diyen Yaflar Nuri Öztürk, Dinin nas›l siyasal alan›n buyru¤u alt›na sokuldu¤unu, Hz. Muhammed'in sa¤l›¤›nda yaz›lmas›na izin vermedi¤i sözlerinin, y›llar sonra dudak uçuklatan uydurma hadislere dönüflmesi, kad›n özgürlü¤ü, ana dilde ibadet, Hz. Aifle'nin b›rakt›¤› f›k›h miras›, içki meselesi, halifeli¤in hanedanl›¤a dönüfltürülmesi gibi bir birinden ilginç konular› da ele alarak ac› gerçekleri ortaya seriyor. “Tarihin diyaleti¤i “Hz. Muhammed- ‹mâm› Azam-Mustafa Kemal üçlüsü'nden, zulme karfl› bir birlik ç›karm›flt›; Kelimei fiahadet düflmanlar›yla 'müslüman' kimlikli hainler bu birli¤i, emperyalizme destek veren bir teslise dönüfltürdüler. Bugünkü ‹slam dünyas›n›n ve Türkiye'nin kaderi bu teslisin yaratt›¤› savafl mihverinde belirleniyor. Ya Kelimei fiahadet düflmanlar›n›n emperyalist teslisi kazanacak yahut da Hz. Muhammed- ‹mâm› Azam-Mustafa Kemal üçlüsünün antiemperyalist birli¤i. Savafllar›n
savafl› iflte budur. Gerisi, hikaye ve dekor.”
10 Kas›m Öncesi ve Sonras› Atatürk’ün Vefat› Orhan Erinç Cumhuriyet Kitapları
O
rhan Erinç sahafta buldu¤u ”‹çiflleri Bakanl›¤› Bas›n Genel Direktörlü¤ü taraf›ndan her ay neflredilen” Ay›n Tarihi dergisinin Kas›m 1938 özel say›s›n› aç›klamalar ekleyerek yeniden kamuoyunun dikkatine sunuyor. Atatürk'ün vefat› öncesi ve sonras› yurt ve dünyadaki geliflmeler, yank›lar il il, ülke ülke s›ralan›yor. Dönemin usta kalemlerinin görüflleri, fliirleri, yurtd›fl›ndaki bas›n›n bu konuda yaz›p çizdi¤i bir arada toplanarak aktar›l›yor. Bu özel sayı hem Cumhuriyet tarihimiz hem de basın tarihimiz açısından önem tafl›yor. Orhan Erinç “Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin bir yurttafl› olarak Atatürk Devrim ve ilkeleri'nin savunulmas›nda denizde bir damla say›labilecek bu çal›flmay› sunarken, Mustafa Kemal Atatürk'ü sayg›, sevgi ve minnetle, ama biraz da içim buruk olarak an›yorum.”diyor. 159
B‹R FOTOGRAF B‹N SÖZCÜ⁄E BEDELD‹R Gönderi: DO⁄AN GÜVENÇ, ANKARA
160
ASIL ÖNEML‹ OLAN VE MEMLEKET‹ TEMEL‹NDEN YIKAN, HALKINI ES‹R EDEN, ‹ÇERDEK‹ CEPHEN‹N SUSKUNLU⁄UDUR.
M. KEMAL ATATÜRK
M‹LL‹ EGEMENL‹K ÖYLE B‹R NURDUR K‹, ONUN KARfiISINDA Z‹NC‹RLER ER‹R, TAÇ VE TAHTLAR BATAR, MAHVOLUR. M‹LLETLER‹N ES‹RL‹⁄‹ ÜZER‹NE KURULMUfi MÜESSESELER HER TARAFTA YIKILMAYA MAHKÛMDURLAR.
M. KEMAL ATATÜRK
T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
R E S S A M L A R I
1 fiUBAT 2012
SEZEN TÜMER
192297 fiUBAT 2012
1958 y›l›nda Ankara Dil Tarih ve Co¤rafya Fakültesi ‹ngiliz Dili ve Edebiyat› bölümünden mezun olmufltur. Çeflitli el sanat› dallar› ile u¤raflm›fl, 2003 y›l›nda Hikmet Çetinkaya atölyesinde resim çal›flmalar›na bafllam›fl olup halen devam etmektedir. Günümüze kadar karma resim sergilerine kat›lm›fl, 2010 y›l›nda ilk kiflisel sergisini açm›flt›r. Özel kolleksiyonlarda resimleri bulunmaktad›r.
SAYI: 2012 / 02
2000
F‹YATI: 4 TL
ADALET KEND‹N‹ ARIYOR
Haberal'a Dünyan›n Ünlü Doktorlar›ndan Yeni Y›l Tebrikleriyle, Yeni Destek Geldi S:39
Cengiz Özak›nc›: Misyoner Henry H. Riggs'in 1911 Dersim Raporu S:71
Süleyman Demirel: Rauf Denktafl Büyük Do¤du, Büyük Yaflad›, Büyük Öldü. Sh:9
Mehmet Haberal: Zonguldak’›n Alt› Kara Elmas Üstü Bir Zümrüttür S:46
Uluç Gürkan'dan "Soyk›r›m"a Son Çözüm S:52
Sinan Meydan, Dersim Yalan ve Gerçeklerini Belgelerle Açkl›yor S:88