T Ü R K
R E S S A M L A R I
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
EMEL KORUTÜRK
1 N‹SAN 2013
192297
SAYI: 2013 / 04
F‹YATI: 4 TL
N‹SAN 2013
4
DUVAR ARASINDA
4
YIL TÜRK ÇOCU⁄UNUN ATATÜRK’E fiÜKRANI Önceki Cumhurbaflkanlar›m›zdan merhum Fahri Korutürk’ün geçen ay yitirdi¤imiz sayg›de¤er efli Emel Korutürk’ü rahmet ve sayg›yla an›yoruz.
Prof. Dr. Haberal’dan Y›lmaz Özdil, Atatürk'ün Adalet Kamuoyu Bakan› Bozkurt’un Haberal'› Aç›klamas›: Anlat›yor: Tarihi Konuflmas›:
Bu muydu Profesör Özgürlük Ülkeye Terör Aleti 60 y›l Hizmetin önceki facia: De¤ildir Bedeli? Dumlup›nar
Baflkent Üniversitesi'ne
Uluslararas› Alt›n Kalite Zirvesi Ödülü
Hat: VOLKAN ATAY
“Bu Da Geçer Ya Hu” (Bu yaz›, derginizi ters çevirdi¤inizde de ayn› biçimde okunabilmektedir.)
Bütün Dünya’ya Abone Olun Derginiz Kap›n›za Gelsin Bütün Dünya derginize abone olmak flimdi çok kolay. Art›k bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik ifllemlerinizi yapt›rabilir ve derginizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi: Tel: (0312) 215 51 27 - 28 Dahili: 313 Gsm: (0536) 634 35 97 E-posta: abone@butundunya.com.tr
Bütün Dünya
BD N‹SAN 2013
Ergenekon davas›nda hakk›nda a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet istenen CHP milletvekili Mehmet Haberal, Silivri’den bir aç›klama yapt›.
ÜLKEYE H‹ZMET‹N BEDEL‹, A⁄IRLAfiTIRILMIfi MÜEBBET M‹ OLMALIYDI? üm yaflant›m boyunca sadece hizmete talip bir bilim insan› olarak, ülkemize ve milletimize kazand›rd›¤›m eserler ortada iken, bugün ‹ddia Makam› taraf›ndan düzenlenen Sözde Mütalaada, sanal bir terör örgütünün yöneticisi olarak gösterilmeye çal›fl›lmam adalet ve hukuk ad›na utanç vericidir. ‹ddia Makam›’n›n, yarg›laman›n bu aflamas›na kadar toplanan somut delilleri, resmi belgeleri ve objektif tan›k beyanlar›n› hiçe sayarak, sadece san›klar› suçlamak ad›na düzmece delillere ve geçmiflte yüz k›zart›c› suçlardan hükümlü sözde tan›klar›n hayali senaryolar›na itibar etmek suretiyle haz›rlad›¤› bu mütalaay›, her cümlesi ve her kelimesi ile reddediyorum.
T
Asla unutulmamal›d›r ki; gerçekler inatç›d›r. Görmeyenler ya da görmek istemeyenler de, bu gerçekleri bir gün mutlaka görmek zorunda kalacaklard›r! Aziz milletimizin bilgisine sayg›yla sunuyorum. CHP 24.dönem Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal 1
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya
1 N‹SAN 2013
2000
Baflkent Üniversitesi Ad›na Sahibi: Prof. Dr. Mehmet Haberal Yay›n Genel Yönetmeni Mete Akyol Görsel Yönetmen ve Yay›n Genel Yönetmeni Yard›mc›s› : Turgut Keskin Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Gülçin Orkut Akyol Yay›n Dan›flman›: Yaflar Öztürk Türk Dili Dan›flman›: Haydar Göfer Sanat Dan›flman›: Süheyla Dinç Redaksiyon: Fatma Ataman Düzeltme Sorumlusu: Nükhet Aliciko¤lu
Baflkent Üniversitesi’nin bir kültür hizmeti olan Bütün Dünya 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan 1. Cadde, No: 77, Bahçelievler, Ankara adresindeki Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi ve Ticaret A. fi.’nin 3. Cadde, No: 2, Yenimahalle, Ankara adresindeki tesislerinde bas›lm›flt›r.
2
Seçiciler Kurulu: Prof. Dr. Nevzat Bilgin (An›sal Baflkan) Prof. Dr. Ahmet Mumcu Prof. Dr. Solmaz Do¤anca Prof. Dr. Sevil Öksüz Prof. Dr. Ender Varinlio¤lu, Prof. Dr. Okay Eroskay Prof. Dr. Fuat Çelebio¤lu, Prof. Dr. Sedefhan O¤uz, Prof. Dr. Levent Peflkircio¤lu, Gürbüz Atabek, Necmi Tanyolaç, Mete Tizer, Kaya Karan, Alaettin Giray, Ayhan Erten, ‹lhan Banguo¤lu, Ahmet Aydede, Manuel Bilos,Cengiz Dolunay Sürekli Yazarlar: Yücel Aksoy, Pelin Hazar Aliabbasi, Sabriye Afl›r, Nuray Bartoschek, Sadi Bülbül, Haluk Cans›n, Y›lmaz Da¤deviren, Haluk Erdemol, Sema Erdo¤an, Ali Murat Erkorkmaz, Konur Ertop, Gürbüz Evren, Metin Gören, ‹lyas Halil, Mümtaz ‹dil, Çetin ‹mir, Muzaffer ‹zgü, Mehmet Muhsino¤lu, Filiz Lelo¤lu Oskay, Cengiz Önal, Sebahat Önen Cengiz Özak›nc›, Saniye Özden, Bekir Özgen, Yaflar Öztürk, R›fat Serdaro¤lu, ‹zlen fien Toker, ‹zmir Tolga, Suat Türker, Engin Ünsal, Mehmet Ünver, Dr. Mehmet Uhri, Orhan Velidedeo¤lu, Mustafa Y›ld›z Yönetim Merkezi: 10. Sokak No: 45, Bahçelievler, Ankara Tel: (0312) 212 80 16 (pbx) Faks: (0312) 234 12 16 ‹letiflim Adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul Tel: (0216) 456 27 27 (pbx) Faks: (0216) 456 27 29 Da¤›t›m: Yaysat Bas›m Tarihi: 22 / 03 / 2013
www.butundunya.com.tr butundunya@butundunya.com.tr
‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya 2000
YIL:16 SAYI: 179
1 Haberal Duyuru 4 Ben de Bildiriyorum Mütalaam› Mete Akyol 6 Gerçek Suçları Suçlay›c›lar ‹flliyor Gülçin Orkut Akyol 10 Adalet ve Hukuk Özdeyiflleri Orhan Sami Güvenç 14 M. Esat Bozkurt Yaflar Öztürk 18 Baflkent Üniversitesi’ne Uluslararas› Alt›n Zirve Ödülü
20 Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın 14 Mart Tıp Bayramı Kutlama Mesajı 22 25 26 27 31 35 42 49 55 62 67
Profesör Yılmaz Özdil Altm›flalt›nc› Sone Shakespeare Hakimiyeti Milliye Yaz›lar› Atatürk’ün Dünya Krizinde Çok Yönlü Siyaseti Cengiz Önal Prof. Dr. Mehmet Haberal Bilim ve Sanat Etkinlikleri Dumlupınar Savafl Karakafl Atatürk’ün ‹slam Dinine Hizmetleri Sinan Meydan Atatürkçülükte Zihniyet Devrimi Dr. Sıtkı Aydınel Yahudi Soykırımı Suçlaması Cengiz Özakıncı Soykırım Yalanına Belgelerden Yanıtlar Gürbüz Evren 23 Nisan Muzaffer ‹zgü
71 Dünkü Çocuktum Ben de Ersin Köseo¤lu 76 Zavall› Efle¤in Bafl›na Gelenler Konur Ertop 81 fiöhretlerin Unutulmaz Söylemleri Metin Gören 87 Cacabey Gökbilim Medresesi Çetin ‹mir 92 Yafll› Fakir Adam ve Güzeller Güzeli At› Selin Demiryürek 95 Gülmenin Sırrı Sadi Bülbül 96 Tarih Ba¤›fllamaz Orhan Velidedeo¤lu 103 Daphne Haluk Erdemol 110 Zeytini Koruma Gere¤i Can Pulak 112 Kim Kimdi? Sabriye Afl›r 117 Betin Günefl Suat Türker 122 Dresden ‹zlen fien Toker 127 E¤itim Kültürün Neresinde? Tekin Özertem 132 Son Durak Türkân Ataman 135 Habercikler Altan Alkan 139 Mahmut Haz›m K›sakürek Sema Erdo¤an 145 Maria Ad›nda Bir Kaz Engin Ünsal 148 Felix Mendelssohn Mümtaz ‹dil 13 48 86 108 134 151 152 154 156 158 160
F›rçalayarak ‹lk Dersimiz Türkçe Bilginizi Denetleyin Ufak Tefek Bilgiler Sudoku Çözümler Sayfası Yar›n›n Büyükleri Bulmaca Satranç Ay›n Kitaplar› Bir Fotograf Bin Sözcük 3
Ben de Bildiriyorum Mütalaam› ün do¤umunda bir bölümü evini, bir bölümü makam›n›, bir bölümü arabas›n› basan polislerden tutun da... Onu demir kap›lar›n arkas›ndaki dört duvar aras›nda, dört y›ld›r tuttuklad›klar›n› sanan gardiyanlara de¤in hepsi, hepsi, hepsi yan›l›yorlar... Bir numaral› Atatürkçü diye... Uluslararas› üne kavuflmufl koskoca bir üniversite… Yurdun çeflitli yörelerinde onbir hastane… Urfa'dan Yalova'ya yurdun dört köflesinde dializ merkezleri kurdu diye yakalad›klar›…. Ça¤dafl düflünceli, kat›ks›z Atatürk genci binlerce ö¤renci yetifltirdi diye... Türkiye'de ilk kez kendisinin bafllatt›¤› ve kendi elleriyle yapt›¤› böbrek ve karaci¤er nakli ameliyatlar›yla binlerce hastas›n› ölümün uçurumundan çekip, yaflama döndürdü diye… Türkiye'deki t›p bilim adamlar›n›n önemli bir bölümünün, Avrupa'y› da atlayarak, Amerika'daki meslekdafllar›yla ayn› bilgi ve yetenek düzeyine kavuflmas›na büyük katk› sa¤lad› diye tutuklad›klar› Prof. Dr. Mehmet Haberal... ‹ster inan›n, ister inanmay›n, kendisini kapatt›klar›n› sananlar›n san-
G
4
d›klar› gibi dört duvar aras›ndaki alt› ad›ml›k hücresinde elleri kollar› ba¤l›, beyni yüre¤i tutuklu bir tutsak olmad› da, olmayacak da… flte birkaç gerçek ve belgeleri: Prof. Dr. Mehmet Haberal, her gece üstüne kilitlenen demir kap›daki 10x15 santimlik gözetleme deli¤inden mi, yoksa karavanas›n›n verildi¤i o kap›n›n alt bölümündeki 15x30 santimlik boflluktan m› ç›k›yor bilinmez ama… Kesinlikle bilinen bir gerçek var ki o istedi¤i her zaman, ya o deliklerden birinden süzülüp ç›k›yor ya da matkaplar›n bile delemeyece¤i kal›nl›ktaki o buz so¤uklu¤undaki beton duvarlar› çatlat›yor, o çatlaklar aras›ndan f›flk›r›yor ve… Taaa Amerikalara gidip, dünyan›n en köklü t›p bilimi kuruluflu Amerikan Cerrahlar Koleji'nden “Ömür Boyu Onur Ödülü” al›yor, kongrelere kat›l›yor, dünyan›n en tepedeki bilim kuruluflu üniversitelerle, örne¤in Harvard Üniversitesi'yle kendi kurdu¤u Baflkent Üniversitesi aras›nda ikili anlaflmalar imzal›yor, “en üst düzey”de akademik e¤itim vermek için ortak programlar haz›rl›yor. Baflka bir gün, 28 ülkenin önde gelen 68 t›p bilim adam›n›n üye olarak
‹
BD N‹SAN 2013
kat›ld›¤› “Dünya T›p Etik Bilimler Akademisi” adl› uluslararas› yepyeni bir bilim örgütü kuruyor, Orta Do¤u Organ Nakli Derne¤i’nin iki ayda bir yay›mlanan bilimsel yay›n› "Experimental and Clinical Transplantation" adl› uluslararas› dergiyi haz›rl›yor.
N
as›l gitti¤ini kimse bilmiyor ama, Aral›k ay›nda Abu Dhabi'de toplanan Orta Do¤u Organ Nakli Derne¤i'nin genel kurulunda, tüm kat›l›mc›lar›n ayakta alk›fllad›klar› bir konuflma yapt›¤›n› ve ad›n› tafl›yan “The Mehmet Haberal Award” (Mehmet Haberal Ödülü) adl› uluslararas› bir bilim ödülünün oluflturuldu¤unu da herkes biliyor. O toplant›da oybirli¤iyle al›nan bir kararla, MESOT adl› bu kuruluflun üstelik gelecek dönem baflkanl›¤›na seçildi¤ini de biliyor herkes. Oldu olacak, MESOT’un 2014 y›l›nda ‹stanbul'da yap›lacak bilimsel kongresi yan›s›ra ayn› y›l yine ‹stanbul’da “Organ Nakilliler Olimpiyat›” düzenledi¤ini, haz›rl›klar› flimdiden tamamlad›¤›n› da bilenler bilmeyenlere söylesinler. Yetmedi... Türkiye’de kendisinin karaci¤er naklini bafllatt›¤› 8 Aral›k 1988 tarihinin 25. Y›ldönümü nedeniyle, hocas› Prof. Dr. Starzl’›n onuruna 4-6 Aral›k 2013 tarihinde Ankara’da yap›lmas›n› kararlaflt›rd›¤› bilimsel kongrenin tüm haz›rl›klar›n› tamamlad›¤›n› da bildirelim. Yine yetmedi... Dünyan›n önde gelen kalite de¤erlendirme kuruluflu Business Initiative Directions (BID)'in, bu y›l Baflkent Üniversitesi’ne lay›k
görülen Alt›n Kategori’de, Uluslararas› Kalite Zirve Ödülü’nün bizzat kendisine verilebilmesi için, Baflkan Jose E. Prieto taraf›ndan 26-27 May›s’ta New York’da yap›lacak törene davet edildi. Bitmediii… Haberal, bu olaydan bir ay sonra da, Ere¤li Belediye Baflkan› taraf›ndan kendisine törenle, bu y›l›n geleneksel “Sevgi, Bar›fl ve Dostluk Ödülü”nün verilece¤i tören için Ere¤li'de bekleniyor. *** Akl›na esen herkesin “Ben bir yurtseverim, ben bir demokrat›m” diyerek kimi gönüllü, kimi gönülsüz, kimi aç›k, kimi gizli tan›kl›k yaparak, a¤z›na geleni söyledi¤i bir ortamda ben de, bildi¤im gerçeklerin bir bölümünü, gerçek bir yurtsever ve gerçek bir demokrat kimli¤imle bildirmeyi bir yurttafll›k görevim olarak kabul ediyorum ve…
H
aberal'›n, dört y›ld›r, dört duvar aras›n›n koflullar›nda bile tutsak al›namad›¤›n› ve bundan böyle de tutsak al›namayaca¤›n› güneyden kuzeye, do¤udan bat›ya tüm ülkemize bildiriyorum. Onu, yar›m yüzy›la yak›n bir süredir tan›mam›n bilgisi, yarg›s› ve yetkisiyle söylüyorum: Benim bildi¤im, benim tan›d›¤›m, benim güvendi¤im Haberal, “milleti için, ülkesi için, insanl›k için” durmaks›z›n çal›flmas›n› ve eserler üretmesini, nerede ve hangi koflullarda olursa olsun, tüm engellere ve tüm engelleyicilere karfl›n, hem de ömür boyu sürdürecektir. Belgem de var: Kapa¤›m›za bak›n! Bu da benim mütalaam…• meteakyol@butundunya.com.tr 5
BD N‹SAN 2013
Yarg› tarihine geçmifl ilginç bir örnek
Gerçek Suçlar› Suçlay›c›lar ‹flliyor Sadrazam Tevfik Pafla sordu: “Ebubekir Haz›m Bey’in idam karar›n› nas›l verdiniz?” Harp Divan› Baflkan› Yarg›ç Nemrut Mustafa Pafla yan›t verdi: “Ald›¤›m›z buyruk üzerine...” Derleyen: GÜLÇ‹N ORKUT AKYOL
ahiliye Naz›r› (‹çiflleri Bakan›) Ebubekir Haz›m Tepeyran, Kuvay› Milliye’ yi “asi” olarak kabul etmedi¤i ve korudu¤u suçlamas›yla Nemrut Mustafa Pafla baflkanl›¤›ndaki Harp Divan›’nda yarg›lanm›fl ve idama mahkûm edilmiflti: Damat Ferit’in yerine Sadrazaml›¤a getirilen Tevfik Pafla, ziyaretine
D 6
Tevfik Pafla
BD N‹SAN 2013
gelen Harp Divan› Baflkan›’ na, “Haz›m Bey’le ilgili idam karar›n› nas›l verdiniz?” diye sormufl, baflkan da bu soruyu flöyle yan›tlam›flt›: “Ald›¤›m›z buyruk üzerine...” Baflkan›n bu yan›t› üzerine Sadrazam Tevfik Pafla kendisine, bir tokat fliddetindeki flu karfl›l›¤› vermiflti: “Kanuna, vicdana ayk›r› buyru¤a uyulur mu?” Harp Divan› Baflkan›, Sadrazam’dan yedi¤i bu “tokat”tan sonra bafl›n› önü”Ald›¤› buyruk üzerine” Ebubekir Haz›m ne e¤mifl, ellerini ovuflturTepeyran’› idama mahkûm eden Nemrut maya bafllam›flt›. Mustafa Pafla Ebubekir Haz›m Tepeyran, kendisini idama mahkûm eden Harp Divan› Baflkan›’n›n gasp ve ya¤ma ve kentlerin y›k›m› bu hareketini “Pek sefilce bir cinayet” suçlar›n› iflleyen ve baflka yollarla Osolarak niteliyor, bir idam karar›n› manl› Devleti’nin iç ve d›fl güvenli¤ini “Ald›¤› buyruk üzerine” verdi¤ini bozan bütün suçlular› yarg›lar ve vesöyleyen yarg›çlar kurulu baflkan›n› recekleri hükümlerden idam cezas›na ise, flu sözleriyle tan›mlayarak tarihte- karfl›l›k verenler istek aranmaks›z›n ve bundan baflka en a¤›r cezalar ile, ki mezar›na gömüyordu: “Onun bu yan›t›, kendisinin bir e¤itici cezalar kapsam›ndakiler harp mahkeme baflkan› de¤il, bir cellatbafl› divan›n›n bulundu¤u yerlerdeki askeri hükümet baflkan›n›n istemesi durumunoldu¤unun itiraf› de¤il midir?” da temyize ba¤l›d›r. An›lan hükümler ••• ›k›yönetim harp divanla- temyiz kurulunca befl gün içinde incer›n›n kurulufl ve yarg›lama lenir ve sonuçland›r›l›r. ‹flbu kararnausulleriyle ilgili Nisan 1336 me, yay›n› tarihinden bafllayarak yü(1920) tarihli kararnamenin rürlü¤e girer. (geçici yasan›n) üçüncü maddesi afla- / Yay›n tarihi: 11 Teflri-nievvel (Ekim) 1920’dir. ¤›daki gibi de¤ifltirilmiflti: Bu yasa, önceki yasan›n yay›n›n“S›k›yönetim harp divanlar› göç ettirme, taktil (Çok öldürme, öldürül- daki birçok yanl›fl› kan›tlayan bir belme), vurgunculuk, ayaklanma, apaç›k gedir.
S
7
BD N‹SAN 2013
er ne kadar ben yasa ve vicdan aç›s›ndan suç say›lacak bir davran›fl›m bulunmad›¤› için gerek sorgu, gerek yarg›lama denilen “öldürücü” oyuncaklar s›ras›nda söylemeye gönül indirmedimse de, geçen zaman ve genel aflar gibi, yasal kovuflturmalara olanak b›rakmayan engellere karfl›n, yap›l›p yap›lmad›¤› bence bilinmeyen uydurma ve ya¤madan dolay› oniki y›l sonra beni, bunlar› önlememifl olmakla idam cezas›na çarpt›rmak, büyük bir cinayet de¤il midir? Harp divan› yasas›n›n birinci maddesi, harp divan›n›n do¤rudan do¤ruya kiflileri götürüp yarg›lamas›n› engelledi¤i halde, Harbiye Naz›rl›¤›’ndan hakk›mda bir suç san›kl›¤›n› içeren belgeler gönderilmeksizin beni yarg›layarak ve kaçak bir cani gibi yakalatarak yeralt›ndaki bodrumlarda hapsettirmeye kalk›flmas› bir cinayet de¤il midir?
H
...Yarg›laman›z son buldu, karar› bildirece¤iz dedikleri halde hiçbir fley bil-
dirmeyerek, onalt› gün sonra idam karar›n› gazetelerle yay›mlamak bir cinayet de¤il midir? Her ne kadar yasa, avukat arac›l›¤›yla savunmay› yasakl›yorsa da, san›¤›n kendini savunma hakk›n› kald›rmad›¤›na göre, “Biz, seni flu suçlarla suçluyoruz, kendini nas›l savunacaks›n?” demeksizin “Yarg›laman›z son buldu, karar› bildirece¤iz” dedikleri halde hiçbir fley bildirmeyerek, onalt› gün sonra idam karar›n›
Ebubekir Haz›m Tepeyran 1864 y›l›nda Ni¤de’de dünyaya gelmifl, çeflitli illerde Mutasarr›fl›k, Mektup Kalemi Katipli¤i, Vali Yard›mc›l›¤› gibi görevlerde bulunduktan sonra Jön Türk hareketine kat›ld›¤› gerekçesiyle bu görevinden al›nm›flt›. Musul Valili¤i’ne atan›p, bu görevinden “Padiflah karfl›tl›¤›” suçlamas›yla al›nm›fl, fiuray› Devlet (Dan›fltay) üyeli¤ine getirilmiflti. Manast›r, Ba¤dat, Sivas, Ankara, Hicaz ve Beyrut’ta da valilik yapm›fl, Dan›fltay, Mülkiye ve Maarif ‹daresi baflkan› ve Bursa Valili¤i hizmetlerinde bulunmufltur. 1920’de Ali R›za Pafla ve Salih Pafla kabinesinde ‹çiflleri Bakanl›¤› görevi yapm›fl, Kuvay› Milliye’nin “asi” oldu¤u görüflünü kabul etmedi¤i için istifa etmifltir. Kuvay› Milliye’yi korudu¤u sav›yla Nemrut Mustafa Pafla Harp Divan› taraf›ndan yarg›lanarak ölüm cezas›na çarpt›r›lan Tepeyran’›n bu cezas› önce hücre hapsine, sonra da Padiflah Vahdettin taraf›ndan kürek cezas›na çevrilmifltir. Daha sonra kurulan Harp Divan›, Tepeyran’›n aklanmas›na karar vermifltir. 8
BD N‹SAN 2013
gazetelerle yay›mlamak bir cinayet de¤il midir? Harp divan› üyelerinden idam karar›na uymayanlar ç›kar›l›p, yerine atananlara, san›klar›n huzurunda önceki duruflma tutanaklar› okunmaks›z›n verilen karar›, yeni üyeye imzalatmak bir cinayet de¤il midir? Hasta bir tutuklunun yarg›lamas›n›n h›zland›r›lmas› de¤il de, iyileflmesi için ertelenmesi gerekirken ve örne¤in sorumsuzluk ya da aklama karar› verilmesi gerekirken, hasta bir mahpusun ›sd›rab›n› bofl yere art›rmamak için suç arkadafllar›ndan ayr›larak yarg›lanmas› ve tahliyesi uygun görülebilse de, benim gibi rahats›zl›¤›ndan ve tutukevinin sa¤l›¤a zararl› türlü türlü durumundan dolay› genel hapishanenin memurlar dairesindeki odaya naklolunan adam›n, hayali suç ortaklar›ndan ayr›larak idam›na karar verilmesi bir cinayet de¤il midir? onralar› araflt›rd›¤›ma göre,
S
cezam›n hafifletildi¤ine iliflkin buyruk birkaç gün önce, Harbiye Naz›rl›¤› arac›l›¤›yla Harp divan›na bildirildi¤i halde baflkan›n Türcüman-› Hakikat gazetesinin 9 A¤ustos tarihli say›s›ndaki demecinde buyru¤u yads›yarak, ertesi gün idam karar›n› gazetelerle yay›mlatmas› cinayet de¤il midir? Cezam küre¤e çevrilince, her mahkûm gibi genel hapishaneye naklim gerekirken, idam edilecek gibi korkunç bir biçimde genel hapishaneden tutukevine götürülerek, idam edileceklere ayr›lan hücreye sokularak, kap›n›n deli¤inden “Buraya Haf›z Abdullah konuldu, as›ld›, Nusret Bey ko-
nuldu, as›ld›, sen de as›lacaks›n; d›flar›da gömlek dikiliyor” dedirtmek, pek zalimce bir cinayet de¤il midir?
K
endi sözlerine göre ”Ulusun al›n yaz›s›n›n söz konusu oldu¤u” ve yine kendi sözleriyle “Ekmek ve nimetleriyle yetifltirildikleri” bu devlet ve ülkenin adli ve yönetsel tarihine sonsuza dek ay›p olarak kalacak bir idam karar› vermeleri ve hele bu karar› bütün dünyaya karfl› utanmadan duyurmalar› bir cinayet de¤il midir?
Ad› geçen Tevfik Pafla:
"Kanuna, vicdana ayk›r› buyru¤a uyulur mu?" deyince, önüne bakarak ellerini ovuflturmak, pek sefilce bir cinayet de¤il midir? Say›n Tevfik Pafla’n›n Damat Ferid’in yerine sadrazaml›¤a gelince kendisini ziyaret eden harp divan› baflkan›na, “Haz›m Bey’le ilgili idam karar›n› nas›l verdiniz?” diye sormas› üzerine baflkan›n, “Ald›¤›m›z buyruk üzerine” yan›t›n› vermesi, onun bir mahkeme baflkan› de¤il, bir cellatbafl› oldu¤unun itiraf› demek de¤il midir? Ad› geçen Tevfik Pafla: “Kanuna, vicdana ayk›r› buyru¤a uyulur mu?” deyince, önüne bakarak ellerini ovuflturmak, pek sefilce bir cinayet de¤il midir? • 9
BD N‹SAN 2013
Orhan Sami Güvenç’ten
Adalet ve Hukuk Özdeyiflleri Orhan Sami Güvenç, 1893 y›l›nda ‹stanbul’da do¤mufl, babas›n›n yarg›ç olarak atand›¤› Halep’te Frans›z Okulu’nda okumufl, üniversite y›llar›nda ‹stanbul’dan Çanakkale’ye giderek, savafla kat›lm›flt›r. Çanakkale’de a¤›r yaralanan Orhan Sami, bir cesedin arkas›na saklanarak ölümden kurtulmufl ve gözlerini açt›¤› hastanedeki tedavi sonucu yaflam›na kavuflabilmifltir. Sonraki y›llarda Karaman, Bitlis, Keçiborlu, K›rklareli, E¤ridir, Ödemifl, Düzce, Çankaya Kaymakaml›klar›nda, daha sonra Samsun Vali Muavini, Diyarbak›r Vali Muavini, Adana ‹l ‹dare Meclisi Azas›, Ankara Vali Muavini, Mufl Valisi, Erzincan Valisi, Samsun Valisi, Giresun Valisi, Çank›r› Valisi olarak görev yapm›fl, emeklili¤inden sonra avukatl›¤a bafllam›fl,1967 y›l›nda yaflam›n› yitirmifltir.
10
BD N‹SAN 2013
Avukatl›k yapt›¤› y›llarda an›lar›n› ve çeflidi konulardaki görüfllerini kaleme alan Orhan Sami Güvenç’ in, afla¤›da yay›mlad›¤›m›z “Adalet ve Hukuk” konusundaki özdeyiflleri ile Atatürk konusundaki düflünceleri, o¤lu Do¤an Güvenç’in haz›rlad›¤› “Babam” adl› kitaptan al›nm›flt›r.
•
•
Kanunlar›n korumad›¤› hakim kanunlar› koruyamaz.
Adliye’deki bütün dava dosyalan erteleme kararlar› ile dolu.
•Adalet, herkese her
•
fleyi vermek de¤ildir. Herkese ancak hakk› olan› vermektir.
Adaletin belirtilmesi ertelendikçe adaletsizlik oluyor atalet.
•Hukuk tefekkürü,
içinde, tolerans, insaf ve merhameti de tafl›yan bir düflünüfl ve anlay›fl sistemidir. (Kas›m 1963)
•Bir yerde adalet
•
Gerçek adalet duygudan çok akl›n eseridir.
Çok a¤›r yürüdü¤ü, çok geç kald›¤› ve ço¤u zaman ise ifl iflten geçtikten sonra geldi¤i için olacak “adalet topald›r.” Bu topal adalet ço¤u zaman eksik ve yetersizdir.
•
Her yasal iflin hakl› olmas› ya da her hakl› iflin de yasal olmas› her zaman mümkün olam›yor.
olmazsa o yerde haklar›m›z›n güvenli¤i de kalmaz.
•
•Af cezay› kald›r›r ama, suç ve hak ask›da kal›r.
•
Bizler, birbirini kovalayan af kanunlar›n› adalet sistemimize
•
Anlafl›l›yor ki, adalet yaln›z topal de¤il üstelik bir de çolak. Bak›ma almaz ve üstüne titremezseniz kötürüm olacak. (Temmuz 1964)
•fiimdiye kadar bir davan›n
karfl›l›kl› ba¤›rarak veya dövüflerek çözüldü¤ü görülmemifltir. (Eylül 1964)
‹nönü ve Orhan Sami Güvenç 11
BD N‹SAN 2013
ç›karlar› için devleti y›kmay› bile göze alan vatan hainleri saf›nda say›lmaya mahkûmdur. Milletin zinde kuvvetleri, bitmeyecek direnmeleri ile bunlar› ya tutumlar›n› düzeltip de¤ifltirmeye mecbur edecek ya da bunlar› ortadan kald›racakt›r.
Orhan Sami Güvenç ailesi ile (May›s 1963)
inanmad›¤›m›z için mi ç›kar›yoruz? E¤er böyleyse, en k›sa yoldan bunlar› inan›l›r ve güvenilir hale getirmemiz gerekir. Bu aflar her iktidara gelenin bir cülûs bahflifli gibi ödenmekte devam edecek mi? Vatandafl›n mal› ve can›, milletin huzuru ve yurdun güvenli¤i ile bu kadar oynamaya kimsenin hakk› yoktur (May›s 1966)
Atatürk, kadercili¤in miskin tevekkülü yerine iradeyi, kapal› içtihat kap›s› karfl›s›na düflünmeyi ç›kard›. Bizi ›fl›¤a, ileriye, harekete ve Bat›ya iten ve yönelten en büyük Türk’tür ve Türk’ün Atas›d›r. (Eylül 1963)
•Atatürk, Osmanl›’y› Türk yapm›flt›r;
ve dura¤anl›¤›n karfl›s›ndad›r. Daima en güzele en iyiye ve en do¤ruya afl›kt›r. (A¤ustos 1962)
Türk’ü de Bat›l› yapmaya çal›flm›flt›r. (Mart 1963)
•Atatürk Devrimlerini y›kmak ve
ondan öç almak isteyenler, Anayasa’ n›n verdi¤i haklara ve hürriyetlere dayanmakta ve onu kendilerine kalkan yapmaktad›rlar. Bile bile böyle bir yola sapanlar›n bu tutumlar› ve davran›fllar› en hafif deyimi ile sahteciliktir.
•
Milleti birbirine düflman cephelere ay›rarak, Orduyu bölerek, gençli¤i da¤›tarak, bas›n› susturarak, ayd›nlar› y›ld›rarak amac›na ulaflmay› hedef edinen her siyasî kurulufl, kendi 12
•
•Atatürkçü, devrimcidir. O, miskinli¤in •Türk ve Osmanl› tarihlerinde
gerilemeler, da¤›lmalar, çöküntüler olmufltur. Fakat bunlar›n hiç birinde dünyan›n en büyük en güçlü devletlerinin oy birli¤i ve karfl›l›kl› imzalanm›fl bir antlaflma ile Türk milletinin idam›na hüküm verilen bir durum ortaya ç›kmam›flt›r. ‹flte Atatürk, milletleraras› bir vesika olan bu idam hükmünü y›rtan ve bizi devlet olarak yeniden hayata ve egemenli¤e kavuflturan eflsiz ve en büyük Türk’tür. (Ekim 1964)
F›rçalayarak Serdar Günbilen
13
Yakın Tarihimiz Yaflar Öztürk
Atatürk’ün Devrimci Adalet Bakan›
Mahmut Esat Bozkurt’un Cumhuriyet Savc›lar›na seslenifli ‹fllerimizin de¤erini ölçerken geçen yönetimlerin bilançolar› size teselli ba¤›fllamas›n. Bunlar›n sizlere bir gurur vermesini istemem.
S
ayg›de¤er Beyler Cumhuriyet savc›lar› aras›nda geçirmekte oldu¤um bu güzel saatleri hat›ralar›m›n en sevimlilerinden birisi diye anaca¤›m. Toplan›fl›m›za yüksek kat›l›mla anlam katan ve de¤er veren seçkin kiflilere de teflekkürlerimi iletmek isterim. Bugünü f›rsat sayarak mesleki düflüncelerimden baz›lar›n› Cumhuriyet Savc›lar›m›z›n vefal› hat›ras›na b›rakmay› burada yersiz bulmad›m. Arkadafllar! Bilirsiniz ki adliye14
ciler meslek gere¤i uzun sözlerden bafllamazlar. K›saca söylemeliyiz ki aleyhimize olan› oldu¤u gibi ortaya koymak bizim belli bafll› gücümüzdür. Saklamak, korkmak yaln›z zaaf›n huyudur. Bu bafllang›çtan sonra sizlere haber verebilirim ki yapaca¤›m›z hayli ifller vard›r. Do¤u s›n›rlar›m›zdan bat› s›n›rlar›m›za kadar Cumhuriyet adliyesinde y›llardan beri süren denetimlerimin bende oluflturdu¤u izlenim budur. Bununla birlikte Cumhuriyet, Türk
BD N‹SAN 2013
adliyecilerine yükledi¤i büyük görevleri- araçlar›n üzücü, y›prat›c› k›tl›¤› içindeçal›flma arkadafllar›m büyük soylar›na, Türk ulusuna özgü genifl bir anlay›fl, beceriyle baflard›lar ve do¤rulukla baflarmaya adayd›rlar. Bunu derin bir haz içinde sizlere bildirmek isterim.
A
Cumhuriyet savc›lar›! Türk ulusu ve onun tarihi yüksek bir felsefe kitab›na benzer ki onu anlamak ve sezebilmek için oldukça özel bir kabiliyetle donanm›fl bulunmak ve önce Türk olmak gereklidir.
rkadafllar, gö¤üs gerdi¤iniz ve gerece¤iniz çal›flman›n de¤erini ölçerken hesaplar›n› tarihin görmekte oldu¤u geçmifl yönetimlerin bilançolar›n›n flu ve bu uluslar›n durumunun sizlere en ufak bir gurur duygusu vermesini bile arzu etmem. K›yaslama yoluna sapt›¤›n›z gün korkar›m ki emeklerinizin de¤erini küçültmüfl olursunuz. Oranlama yöntemi bizleri yeterli olma ve yetinme yollar›na götürebilir ki adalet konusunda bu tehlikeli bir 盤›rd›r. Çünkü bu eksikli¤in biraz eksikli¤i gene eksiktir. Kötünün biraz kötüsü gene kötüdür. Sizleri düflündürmeden, s›kmadan ben haber vereyim ki Türk adliyesi bir çok uygar uluslar adliye örgütünden geri de¤il, ileridir. Bu iflle görevli yabanc›lar›n dedi¤i gibi oldukça uygar uluslar›n imrenme ve öykünmelerine de¤er k›ymetleri vard›r. Bizden olanlarla olmayanlar›n kabul ettikleri bu gerçe¤e karfl›n yapaca¤›m›z ifller az de¤ildir. Bunlara henüz el de¤dirmeye bafllad›k. Sizler gurura tenezzül etmeyecek-
siniz. Gurur aldanma demektir. Aldanan mutlaka düfler. Bundan sonraki çal›flmalar›n›z›n ilk hedefi örgütümüzün geliflimi, güçlendirilmesini ve bu, örgüt içerisinde çal›flanlar›n kifliliklerini flekillendirecektir.
C
umhuriyet savc›lar›! Türk ulusu ve onun tarihi yüksek bir felsefe kitab›na benzer ki onu anlamak ve sezebilmek için oldukça özel bir kabiliyetle donanm›fl bulunmak ve önce Türk olmak gereklidir. Karfl›mda bekleyen iflleri yapmak için olgunlaflma ve zaman kavram› yoktur. Bunlar› en k›sa yoldan ve birden baflarmak zorunday›z. Türk ulusunu yoran h›z de¤il yavafll›kt›r, Türk ulusunun harekete de¤il hareketsizli¤e dayanma gücü yoktur. Mesleki eksik15
BD N‹SAN 2013
liklerimizi tamamlamaya çal›fl›rken unutmayaca¤›z ki devrimi ilk safta bekleyenler aras›nda Türk adliyecileri bulunmaktad›rlar. Teflekkür etmeliyiz ki tarihin insanlar› onurland›rabilece¤i görevlerin en flereflisi ile onurluyuz. Cumhuriyet savc›lar›! Meriç k›y›lar›nda çal›flan bir Türk köylüsünün kaybolan hayat›ndan tutunuz da bu vatanda yaflayanlar›n u¤rayaca¤› en ufak bir haks›zl›ktan, hatta Bingöl da¤lar›n›n ›ss›z kuytular›nda
kald› ki özgürlük, diye bizde yaz›ld› Öyle olaylara tan›k olduk ki flimdi ç›kmak hakk›n› kendinde görmeyen bir gazete Cumhuriyet hükümetinin yabanc›ya yüzsuyu dökmeksizin s›cakl›k verdi¤i demiryolu siyaseti etraf›nda yaz› yazarken (tren raylar›na vatan evlatlar›n›n kemikleri travers yap›l›yor) diyecek kadar kas›tl› ve zalimce bir iftira ile özgür olmak hakk›n› kendisinde gördü. Bilirsiniz ki bu vatan›n demiryolu siyasetine Rus çarl›¤› da muhalifti. Gene o s›ra-
Cumhuriyet savc›lar›! Meriç k›y›lar›nda çal›flan bir Türk köylüsünün kaybolan hayat›ndan tutunuz da bu vatanda yaflayanlar›n u¤rayaca¤› en ufak bir haks›zl›ktan, hatta (...) öksüzlerin göz yafllar›ndan siz sorumlusunuz. nafakalar›n› bekleyen öksüzlerin göz yafllar›ndan siz sorumlusunuz. Bu haks›zl›klar› seri ve kesin hükümlerinizle y›lmaz ve yorulmaz takiplerinizle siz tamir edeceksiniz. ünler oldu ki bu topraklar›n kutsal isteminde ç›kan Rumca, Ermenice gazetelerle, yabanc› gazeteler özgürlük ad› ile Türklü¤ü afla¤›lama hakk›n› kendilerinde buldular. O kadar ki bu yaz›lar yabanc› ülkelerde yaz›lsa Türkiye’nin protesto hakk› olurdu. Nerede
G 16
larda ç›kan haftal›k ve gündelik bir dergi, bir gazete dini kendilerine ticaret arac› yapt›. Sanki yeryüzünde Allah’›n zab›ta memuru imifl gibi ifl bafl›nda bulunanlar›, vatan ve ulusu yükseltme çal›flmalar›n› dinsizlikle suçlamaya koyuldu. Düflünmelidir ki bugün bu mücadeleyi anavatanda bar›nacak yer bulamayan hainler komflular›m›z yabanc› ülkelerde Yunanistan’ da, Suriye’de yapmaktad›r. Din bayra¤› alt›nda ulusun özgürlü¤ünü, varl›¤›n› imhaya kasteden fieyh Sait isyan› tarihe dizginsiz özgür-
BD N‹SAN 2013
lü¤ün bir kan lekesi diye geçecektir. Bütün bunlar›n ac›lar›n› çekmifl ulus durumunda unutmuyoruz ve unutmayaca¤›z. fiurada, burada laf atanlar›, hilebazlar›, düzenbazlar› hatta halk› soyup ac› salan vurguncular›, bir tak›m baya¤› sald›rganlar› hesaba çekiniz.
A
rkadafllar; özgürlük, ulusun varl›¤›n› ifade eden devlet otoritesi, vatandafllardan hakk›na karfl› flunun bunun elinde kullan›lan bir terör aleti de¤ildir. Özgürlük toplumun bir mal›d›r ki s›n›rlar› kanunlar›n hatta bilgili insanlar›n sa¤duyunun “Dur!” dedi¤i yerde biter. Özgürlük uluslar›n bir mal› ise durumun güvenli¤i onun korumas›na ba¤l›d›r. Koruma hakk›n›n yapt›r›m› devlet otoritesidir. Arkadafllar! San›lmas›n ki demokrasilerin, Cumhuriyet rejimlerinin elefltirilerden, düflüncelerden korkusu vard›r. Cumhuriyetler elefltirilerin, düflüncelerin ürünüdürler. Bunlardan do¤dular, bunlarla yaflayabilirler. ‹fllerimize yönlendirilecek içten elefltiri ve görüfller olsa olsa bize güç olurlar. Fakat özel emelleri doyurmak için devlet otoritesini zaafa salacak kasti elefltirileri, propagandalar› hareketleri bu vatan›n yüksek ç›karlar› ile oynayan içten pazarl›kl› düflünceleri herhangi bir suikast› takip eder gibi yok edinceye kadar koflturmakta acz gösterece¤imizi umanlar her an aldanacaklard›r. Bunlar etraf›nda Türk adliyesinin bilgisine ve dirili¤ine güvendi¤imiz kadar Cumhuriyetin yeni ve güzide bas›n›n›n Cumhuriyet bas›n› olmak konusunda duyarl›l›¤›na ve bece-
Arkadafllar; özgürlük, ulusun varl›¤›n› ifade eden devlet otoritesi, vatandafllardan hakk›na karfl› flunun bunun elinde kullan›lan bir terör aleti de¤ildir. risine inan›yoruz. Arkadafllar, sözlerimi bitirmeden önce ‹stanbul barosunu flöleninde göstermekten zevk ald›¤›m içten bir kan›m› sizlere bildirmekten kendimi al› koyamayaca¤›m. Bilirsiniz ki, klasiklere göre hakk›n yapt›r›m› güçtür. Bu bir gerçeklik olmakla beraber baz› eksikleri vard›r. Bence kullan›lan gücün içtenlik, sevgi ve dürüstlük ile sar›lmas› gerekir. Yoksa hak flöyle dursun tek bafl›na güç kendinin bile yapt›r›m› olamaz. Tarih böyle güçlerin kendilerini yiyerek, kemirerek yok olup gittiklerini yaz›yor. Yetkilerinizi kullan›rken içtenlik ve sevgi içinde kullanacaks›n›z. Sözlerime son verirken aran›zdan uzaklarda bu güzel vatan›n dört buca¤›nda Cumhuriyet adaletini da¤›tan de¤erli arkadafllar›m› ve yüksek çal›flmalar›n› sayg›yla anar ve selamlar›m. • yasarozturk@butundunya.com.tr 17
BD N‹SAN 2013
Baflkent Üniversitesi’ne Uluslararas› Alt›n Kalite Zirve Ödülü
Dünyan›n önde gelen kalite de¤erlendirme kuruluflu Business Initiative Directions (BID)’›n Alt›n Kategori’de ‘Uluslararas› Kalite Zirve Ödülü’ne bu y›l Baflkent Üniversitesi lay›k görüldü. Bütün Dünya ‘Kalite Oscar›’ olarak adland›r›lan ve 118 ülkeden kat›l›mc›lar›n YAZI ‹fiLER‹ oylar›yla Baflkent Üniversitesi’nin seçildi¤i dünya çap›ndaki
bu ödül, 26-27 May›s’ta New York’ta törenle Baflkent Üniversitesi yetkilisine sunulacak. 18
BD N‹SAN 2013
Sektöründe kaliteyi en ön s›rada tutan kuruluflun lay›k görüldü¤ü ve dünyan›n en sayg›n ödülleri aras›nda yer alan ‘Uluslararas› Kalite Zirve Ödülü’nü bu y›l Baflkent Üniversitesi’nin kazand›¤› haberi, Business Initiative Directions (BID)’›n Yönetim Kurulu Baflkan› Jose E. Prieto’nun mektubuyla önce Baflkent Üniversitesi’ne bildirildi, sonra Silivri Cezaevi'nde Prof. Dr. Mehmet Haberal'a ulaflt›r›ld›.
B
aflkan Prieto mektubunda bu seçimin, BID taraf›ndan y›l boyunca Paris, Londra, Madrid, Cenevre, Frankfurt ve New York’ta toplanan ve 118 ülke temsilcisinin kat›ld›¤› uluslararas› kongrelerde yap›ld›¤›n› belirtti ve Baflkent Üniversitesi’nin adayl›¤›n›n, bu kat›l›mc› ülkelerin flirket yöneticileri ve kalite-mükemmellik uzmanlar›n›n önerileriyle oylamaya sunuldu¤unu aç›klad›. Adayl›k ve ödül de¤erlendirmesinde ISO 9000, müflteri
‘Uluslararas› Kalite Zirve Ödülü’nü bu y›l Baflkent Üniversitesi’nin kazand›¤› haberi, önce Baflkent Üniversitesi’ne bildirildi, sonra Silivri Cezaevi'nde Prof. Dr. Mehmet Haberal'a ulaflt›r›ld›. memnuniyeti ve müflteri iliflkileri, liderlik, prestij, yenilikçilik, teknoloji, uygulama, ifl sonuçlar› gibi faktörlerin QC100 kalite modülüne göre bir bütün olarak ele al›nd›¤›n› da aç›klad›¤› mektubunda Baflkan Prieto, Baflkent Üniversitesi’nin bu özellikleriyle BID dünya kongrelerinde de¤erlendirildi¤ini belirtti ve Uluslararas› Kalite Zirve Komitesi’nce, Alt›n Kategori’de ‘Uluslararas› Kalite Zirve Ödülü’nün bu y›l Baflkent Üniversitesi’ne verilmesi karar›n›n, yap›lan oylamalar sürecinin ard›ndan al›nd›¤›nı aç›klad›. 19
BD N‹SAN 2013
CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal,
tutuklulu¤unun dördüncü y›l›nda, bulunduruldu¤u Silivri Cezaevi'nden 14 Mart T›p Bayram› nedeniyle bir kutlama mesaj› yay›mlad›. ‹lerideki y›llarda Türkiye'nin belirli bir döneminin incelemesini yapacak kültür ve tarih uzmanlar›na, çal›flmalar›nda yard›mc› olaca¤› inanc›m›zla bu tarihsel belgeyi, afla¤›da yay›ml›yoruz.
Prof. Dr. Mehmet Haberal'›n 14 Mart T›p Bayram› nedeniyle, 14 Mart 2013 tarihinde Yay›mlad›¤› Kutlama Mesaj› Mart T›p Bayram›, bildi¤iniz gibi, 14 Mart 1827 tarihinde ülkemizde "Ça¤dafl T›p Bilimi"nin bafllat›lmas›n›n mutlulu¤unu yaflad›¤›m›z bir y›ldönümüdür. Ülkemizde t›p ö¤reniminin bafllang›c›n› oluflturan 14 Mart 1827 tarihini, ayn› zamanda t›p biliminin Türkiye Cumhuriyeti'nde bugün ulaflt›¤› üstün düzeyin bafllang›ç tarihi
14 20
olarak da kutluyorum. Türk t›bb›ndaki geliflmelerin, günümüzde Avrupa Ülkeleri ve Amerika Birleflik Devletleri'ndeki geliflmelerin seviyesine ulaflmas›, öncelikle ülkemiz insanlar› için bir gurur kayna¤›d›r. Bu geliflme, uluslararas› hasta trafi¤inin bir zamanlar ülkemizden yurt d›fl›na giden yönünü de¤ifltirerek,
günümüzde bu trafi¤in art›k yurtd›fl›ndan Türkiye'ye yönelmesini sa¤lam›flt›r. lkemizin, gurur verici bu düzeye ulaflmas›nda çok önemli katk›lar› olan ve sa¤l›k alan›nda adeta "Yeni Ça¤›" bafllatan çok de¤erli hocam Prof. Dr. ‹hsan Do¤ramac› baflta olmak üzere, bugün aram›zda olmayan çok de¤erli hocalar›m› ve t›p mensuplar›n› da, bu vesile ile rahmetle, minnetle ve flükranla bir kez daha anmak istiyorum. Bunun yaln›zca bir ö¤rencinin vefa borcu olarak de¤il,
Ü
Ülkemizde t›p ö¤reniminin bafllang›c›n› oluflturan 14 Mart 1827 tarihini, ayn› zamanda t›p biliminin Türkiye Cumhuriyeti'nde bugün ulaflt›¤› üstün düzeyin bafllang›ç tarihi olarak da kutluyorum.
De¤erli Meslektafllar›m; ülkemizde hekimlerin mesle¤e bafllarken ettikleri yemine sad›k kalarak maruz b›rak›ld›klar› olumsuz çal›flma koflullar› alt›nda dahi büyük bir özveriyle, salt insanl›¤a hizmet etme aflk›yla yakalad›¤› bu üstün baflar›y› candan kutluyorum. bu ülkenin her yurttafl›n›n da insani borcu oldu¤una gönülden inan›yorum. De¤erli Meslektafllar›m; Ülkemizde hekimlerin mesle¤e bafllarken ettikleri yemine sad›k kalarak maruz b›rak›ld›klar› olumsuz çal›flma koflullar› alt›nda dahi büyük bir özveriyle, salt insanl›¤a hizmet etme aflk›yla yakalad›¤› bu üstün baflar›y› candan kutluyorum. Ancak, flunu da unutmayal›m ki; sa¤l›k alan›nda ulaflt›¤›m›z bu üstün düzeyin mutlulu¤unun rehavetiyle durmak, bize yaraflmaz!
Çünkü, düzeyi ne denli üstün olursa olsun, ulaflt›¤›m›z her baflar›m›z, ulaflabilece¤imiz daha üstün baflar›m›z›n yaln›zca birer basama¤›d›r. u inanc›mla, ülkemizdeki tüm hekim ve sa¤l›k mensuplar›n›n 14 Mart T›p Bayram›’n› candan kutlar; hak ettikleri uygun çal›flma koflullar›na ve özgürlüklere, en k›sa zamanda ulaflmalar›n› temenni ederim. Prof. Dr. Mehmet Haberal
B
21
BD N‹SAN 2013
Y›lmaz Özdil’in 07 - 03 - 2013 Tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Yay›mlanan Yaz›s›
Profesör Ergenekon’dan tutuklanan Profesör Haberal hakk›nda 500 bin civar›nda haber-yorum yap›lm›fl... Bunca haber-yorum yap›l›rken, Profesör Haberal’la görüflüp, fikrini soran gazeteci say›s› kaç biliyor musunuz? S›f›r! vet, s›f›r, hiç yok... Dört senedir hapiste bulunan, g›yab›nda her türlü at›l›p-tutulan Profesör’le bi kez olsun yüz yüze konuflup, siz ne düflünüyorsunuz diye soran gazeteci, görülmedi maalesef.
E
hat›r›n› sormak için bile olsa gidilmeliydi. Gidilmedi. E, ben gideyim bari dedim. Avukat› arac›l›¤›yla Adalet Bakanl›¤›’na baflvurdum, aç›k görüfl talep ettim. Hay hay dediler. fiak diye izin verdiler. Peki, aç›k görüfl yapabilmek için birinci derece akraba olmak gerekmiyor mu? Gerekmiyor. Çünkü, Profesör Mehmet Haberal milletvekili... ‹steyen her gazeteci görüflür. Yeter ki, iste. eyse, gittim Silivri’ye, girdim görüflme salonuna, hiç tan›flmam›flt›k, tan›flt›k profesörle... P›r›l p›r›l t›rafll›, tak›m elbiseli, kravatl›... ‹ki masa haz›rlanm›fl. Birinin üstü broflür dolu; izah edece¤im dedi. Geçtik öbür masaya, oturduk. Betondan ibaret cezaevinde, görmeyi düflündü¤üm en
N Prof. Dr. Mehmet Haberal Halbuki zaman›nda, özellikle Ankara bas›n› için en popüler insanlardan biriydi. B›rak gazetecili¤i filan, eski dostlu¤a binaen, halini 22
BD N‹SAN 2013
son fley vard› masada... Çiçek sepeti! Rengârenk çiçeklerden zarif bi potpuri haz›rlanm›fl, masaya özenle konulmufl. En karamsar olunmas› gereken mekân›, adeta k›rm›z› karanfil gibi yakas›na takm›fl yani profesör... Güzellefltirmifl.
Harvard Üniversitesi’yle "hapisteyken" protokol imzalam›fl; Harvard Üniversitesi’yle Baflkent Üniversitesi, yan›k tedavisinde, ortak programla en üst düzeyde akademik e¤itim verecekmifl.
zin verirseniz, fluradan bafllayay›m dedi, antetli bir k⤛t ç›kard›, hakikaten gözlerime inanamad›m... Harvard Üniversitesi’yle “hapisteyken” protokol imzalam›fl; Harvard Üniversitesi’yle Baflkent Üniversitesi, yan›k tedavisinde, ortak programla en üst düzeyde akademik e¤itim verecekmifl.
‹
Sonra, yan masadaki broflürleri tek tek anlatmaya bafllad›. “Hapisteyken” Dünya T›p Etik Bilimler Akademisi’ni kurmufl iyi mi... Hani, örgüt kurmufl diyorlar ya, al sana örgüt... 27 ülkeden 66 biliminsan› bu örgütün üyesi! Baz›lar›n› ihbar ediyorum: ABD’den Profesör Gamelli, Japonya’dan Profesör Aikawa, Kanada’dan Profesör Keown, Almanya’dan Profesör Land, ‹ngiltere’den Profesör Nadey. Türkiye’de ‹lk Karaci¤er Naklinin 25’nci
Y›ldönümü Kongresi’ni organize etmifl... “Hapishaneden” tek tek yaz›flarak, teyitlerini alm›fl, içsavafl halindeki Suriye dahil, 17 ülkeden 42 konuflmac› kat›lacakm›fl. Teee 2014’ün Eylül ay›nda ‹stanbul’da düzenlenmek üzere, Ortado¤u Organ Nakli Derne¤i Kongresi’ni ve Transplant Oyunlar›’n› organize etmifl... Salonu, saati, davetiyeleri bile flimdiden haz›r, gösterdi. ‹ki ayda bir “Experimental and Clinical Transplantation” dergisini
"Hapisteyken" Dünya T›p Etik Bilimler Akademisi’ ni kurmufl iyi mi... Hani, örgüt kurmufl diyorlar ya, al sana örgüt... 27 ülkeden 66 biliminsan› bu örgütün üyesi! 23
BD N‹SAN 2013
infla ettirdi¤i Profesör Haberal’›n vücudunu kendisinin Zübeyde Han›m Hastanesi’ni oraya hapsetmifller ama, görmem gerekti¤ini, gidersem, mutlaka idealleri bir gün bile tutsak Ankara’ya Baflkent Üniversitesi’nin olmam›fl. Bedeni kampusunda kurdu¤u Atatürk Müzesi’ni gezmem gerekti¤ini Silivri’de kilitli... söyledi; Atatürk’ün ‹stanbul Vizyonu dünyay› Akaretler’de oturdu¤u 76 numaral› evin birebir dolafl›yor. kopyas›ym›fl. 2015 ç›kar›yor; hapisten... ABD’den Avustralya’ya Belçika’dan Hollanda’ya ‹ran’dan Pakistan’a dünyaca ünlü otoriteler makalelerini Silivri’ye postal›yor, Profesör Haberal flef editörlü¤ünü yap›yor, Ankara’da bas›l›yor, 40 ülkeye gönderiliyormufl. Bir saat görüfltük. Bir saat bunlar› anlatt›. Beni ald›, çocuklu¤una, odun ateflinin ›fl›¤›yla kitap okumaya çal›flt›¤› Rize’deki köyüne götürdü, odun ateflinin ›fl›¤›ndan lazer teknolojisine gelmelerini “hayaldi gerçek oldu” diye özetledi, gülümsedi. F›rsat olsa, bir-iki saatli¤ine ç›kabilse, Zonguldak’a gidip yer bakmak istedi¤ini, oraya diyaliz merkezi kurdu¤unu, bir de hastane kurmak istedi¤ini anlatt›. ‹zmir’e gidersem,
projelerinden bahsetti, heyecanla, coflkuyla. Hayat›n k›ymetini bilecek kadar ölüm, özgürlü¤ün k›ymetini bilecek kadar hapishane gördüm, böyle fley görmedim kardeflim... Profesör Haberal’›n vücudunu oraya hapsetmifller ama, idealleri bir gün bile tutsak olmam›fl. Bedeni Silivri’de kilitli... Vizyonu dünyay› dolafl›yor.
U
¤rad›¤› haks›zl›¤›n yüzde birine maruz kalan biri, lanet olsun böyle memlekete, verdi¤im emekler haram olsun der, y›lg›nl›¤a düfler, hiç olmazsa dert yanar. Tam tersine... “Buraya konulaca¤›m› rüyamda görsem inanmazd›m ama, buraya konuldum diye memleketime küsecek de¤ilim” diyor. ‹nsan›n, her flartta daha iyi ne yapabilirim diye u¤raflmas› gerekti¤ini anlat›yor. Bitti görüflme... Kalkt›k, sar›ld›k. Ayr›l›yoruz. “Peki ya, dava?” dedim. 4 sene... Sadece 4 kelime. “A¤r›ma gidiyor, yak›flm›yor Türkiye’ye.” •
“Buraya konulaca¤›m› rüyamda görsem inanmazd›m ama, buraya konuldum diye memleketime küsecek de¤ilim” diyor. 24
Altm›flalt›nc› Sone Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, De¤mez bu yang›n yeri, avuç açmaya de¤mez. De¤il mi ki çi¤nenmifl inanc›n en seçkini, De¤il mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, De¤il mi ki ayaklar alt›nda insan onuru, O k›zo¤lank›z erdem da¤lara kald›r›lm›fl, Ezilmifl, hor görülmüfl el eme¤i, göz nuru, Ödlekler geçmifl bafla, derken mertlik bozulmufl, De¤il mi ki korkudan dili ba¤l› sanat›n, De¤il mi ki ç›lg›nl›k sahip ç›km›fl düzene, Do¤ruya do¤ru derken, e¤riye e¤ri ç›km›fl ad›n, De¤il mi ki kötüler kad› olmufl Yemen’e, Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yaln›z komak var, o koyuyor adama. William Shakespeare Çeviri: Can Yücel
BD N‹SAN 2013
YAZILARI
YALAN GÜNÜ
1
Nisan, yalan söylemenin bir
de¤er kabul edildi¤i tek gündür. Bugün Çocuk Babas›n›, Ö¤renci Ö¤retmenini, Memur Amirini ve Arkadafl Arkadafl› aldatmak için bütün zekâs›n› bir yalan üzerinde toplam›flt›r. Bu söylenecek yalan için, daha bir hafta kadar öncesinden, yeryüzünde derinlemesine düflünen ne kadar bafllar vard›r! E¤er bu milyonlarca insan› meflgul eden ilgi yalan de¤il de gerçe¤e yöneltilse, bu bir günlük sürede bin bir keflifle karfl›laflmak iflten bile de¤ildir. Yalan Günü’nde gazeteler, okurlar›na, bir sayfan›n uygun bir yerinde, “Uyan›k davran›n, aldanmay›n” diye uyar›da bulunurken; öbür sayfalar›n birinde, bir dizi yanl›fl haber s›ralam›fllard›r. Bir bak›ma do¤rular›ndan ay›rt edilemeyecek gibi görünen bu haberlere karfl› okur, gere¤inden fazla uyan›kt›r. Geçen ay içinde Takrir-i Sükûn (Huzurun Sa¤lanmas›) Yasas›’n›n kalkmas› ile beraber halk›n gözü dört aç›ld›. Acaba ortada ne tür rivayetler dolaflacak? Bu bekleyifl uzun sürmedi. Büyük Reisimiz Gazi Pafla’n›n sa¤l›¤›ndan, seferberlik ilan›na kadar, akla gelmeyen saçmal›klar duyulmaya baflland›. Halk, haftalarca bu çeflit yalanlar› ka26
n›ksam›fl olmas›na karfl›n, bugün nas›l olur da uydurulan habere kendini kapt›r›r? ‹nsan inanmakta zorlan›yor… 1 Nisan, ancak y›l›n üç yüz altm›fl befl gününü do¤ru söz söylemek ve do¤ru söz iflitmekle geçirenler, yalan›n ad›n› unutturmamak, dünyada yalan diye var olan bir fleyin varl›¤›n› hat›rlatmak için ayr›lm›fl uluslararas› bir gündür. Dünyan›n birçok ülkesi bu günü hat›rlamakta ve çok ilginç yalanlar›, sanki gerçekmifl gibi bir tav›r ile okurlar›na sunmaktad›r.
B
izde, köfleden bucaktan ç›kar-
d›klar› söylentilerle, neredeyse y›l›n her gününü 1 Nisan’a çevirenler varken, böyle ayr›ca bir gün ay›rmaya gerek var m›? Polis taraf›ndan aran›lan ve tan›nan bu flüpheli a¤›zlar bizi, y›lda bir gün olsun, yalan›n incesinden, güzelinden ve tatl›s›ndan bile nefret ettirdi. Her gün, her konuda yalan söylemeyi karakter haline getirmifl birini tan›yoruz. Bu adam, sadece 1 Nisan günü do¤ru söylerdi. Bizi söylentileriyle yalana al›flt›ranlar da ayn› yöntemi izleseler ne güzel olurdu… Fakat bu do¤ruya da inanacaklar bulunur mu?• Hâkimiyeti Milliye Gazetesi 2 Nisan 1929
Atütürk’ün Dünyas› Cengiz Önal
D
ünya uluslar› aras›nda bar›fl, huzur ve iyi geçim olmazsa, bir ulus kendisi için ne yaparsa yaps›n, huzurdan mahrumdur. ‹lkemiz, her zaman, hiçbir baflka ulusun aleyhinde olmayan bar›fl yolu olacakt›r. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk
Atatürk’ün Dünya Krizinde Çok Yönlü 40 Siyaseti
T
ürkiye’nin komflular› ile olan
iliflkilerini düzeltti¤i bir ortamda, 1930’lu y›llarda dünya bar›fl›n› gölgeleyen olaylar pefl pefle patlak vermeye bafllad›. Uzakdo¤u’da Japonya’n›n Mançurya’ya sald›rmas› ve bu sald›r› karfl›s›nda Milletler Cemiyeti’nin etkin bir önlem alamamas›, zay›f devletleri düflündürmüfl, sald›rgan siyaset izleyenleri de cesaretlendirmiflti. ‹talya’da Mussolini’nin sald›rgan bir siyaset izlemesi, Almanya’da 1933’de Hitlerin bafl›nda bulundu¤u Nasyonal Sosyalistlerin ifl bafl›na gelmesi ve Versailles Antlaflmas›n› tan›mamas›yla, bar›fl›n tehlikeye girece¤i anlafl›lm›flt›. Bu geliflmeler sonucunda, dünyada, Birinci Dünya Savafl› sonun-
da oluflan düzeni de¤ifltirmek isteyen devletlerle, onu korumak isteyen devletler olmak üzere iki grup olufltu. Bunlarda birinci gruptakilere Revizyonistler (De¤iflimciler), ikincilere
BD N‹SAN 2013
ise Anti Revizyonistler (De¤iflim karfl›tlar›=Bar›fl yanl›lar›) denildi. Türkiye, her ne kadar yak›n geçmiflte birçok haks›zl›¤a u¤ram›fl olmas›na karfl›n, Atatürk’ün gerçekçi siyaseti sonucu ikinci grupta, yani bar›fl› korumak isteyenler saf›nda yer ald›. Dolayıs›yla dünyadaki sayg›nl›¤› da artmaya bafllad›… Bu dönemde ve 1932’de Milletler Cemiyeti’ne girmeye davet
somut sonuçlara bir türlü ulafl›lam›yordu… Milletler Cemiyeti’nin de silahs›zlanma ile ilgili gayretleri olumlu sonuç vermedi, aksine 1933’ten sonra silahlanma ne yaz›k ki daha da h›z kazand›. u durumda Atatürk, Türkiye’nin etraf›nda, bir güvenlik ve dostluk çemberi oluflturmak istedi. Yunanistan’la olan sorunlar›n bafl›nda gelen de¤iflimle (Mübadele) ilgili konuda “Etabli-Yerleflmifl” konusunun çözümlenmesinden sonra, bu komflumuzla aram›zda mevcut olan di¤er pürüzlü konular da anlaflmayla sonuçlanm›flt›. Türkiye’nin, uzun zaman Osmanl› topra¤› olan Balkan ülkeleri üzerinde, Birinci Dünya Savafl›’ndan sonra bir iddias› yoktu. Bununla birlikte bir de; sald›rgan› cayd›racak ve Balkan ülkelerinin s›n›rlar›n› garanti alt›na alacak bir gruplaflmadan yana a¤›rl›k koydu.
B
Devaml› bar›fl› sa¤lamak, uluslararas› ortak güvenlik sistemlerinin etkili bir flekilde kullan›lmas›yla mümkün olabilirdi. edildi. Türkiye, Milletler Cemiyeti’ne davet edilerek kat›lan ilk ve tek ülkeydi. Üyeli¤inin ard›ndan, teflkilat›n bar›fl› koruma giriflimlerini inançl› bir flekilde destekledi. Türkiye komflular›yla bar›fl›k
Atatürk, bütün devletlerle iyi iliflkiler kurmaya özen göstermifl, ama bar›fl› bozmak isteyen devletlere karfl› da; bar›fl yanl›s› devletlerle iflbirli¤i yapmay› ön plâna alm›flt›. Bu arada Ulusal Savafl›m’dan beri iyi iliflkiler sürdürdü¤ü kuzey komflusu Sovyet Rusya ile de ters düflmemeye özen gösterdi.
D
evaml› bar›fl› sa¤lamak, uluslararas› ortak güvenlik sistemlerinin etkili bir flekilde kullan›lmas›yla mümkün olabilirdi. Bütün devletler bu fikirde mutab›kt›. Ancak 28
‹lk önce Yunanistan ile 14 Eylül
1933’te ortak s›n›rlar› garanti alt›na alan ve milletleraras› konularda karfl›l›kl› dan›flma ve iflbirli¤ini öngören bir antlaflma yap›ld›. Antlaflma, Bat› Trakya hududu konusunda Yunanistan ile anlaflmazl›klar› bulunan de¤iflimci bir politikay› benimsemifl olan Bulgaristan’› tedirgin etti. Halbuki Türkiye, Bulgaristan’›n Türk-Yunan Pakt›na kat›lmas› arzusundayd›. Bu konudaki bütün gayretler ne yaz›k ki sonuçsuz kald›. Buna karfl›l›k, Bulgaristan ile Dobruca konusunda anlaflmazl›¤› bu-
BD N‹SAN 2013
lunan Romanya ile 17 Ekim 1933’te bir dostluk ve sald›rmazl›k pakt› yap›ld›. Bunu 27 Kas›m 1933’te Yugoslavya ile yap›lan ayn› nitelikteki bir antlaflma takip etti.
T
ürkiye’nin üç Balkan dev-
leti ile yapt›¤› antlaflmalar ayn› nitelikteydi. Dolay›s›yla dört devlet 9 fiubat 1934’de bir araya gelerek Balkan Pakt›’n› gerçeklefltirdi. Buna göre taraflar s›n›rlar›n› karfl›l›kl› olarak garanti alt›na al›yordu. Birbirlerinden habersiz herhangi bir Balkan Devleti ile siyasi antlaflma yapmamay› taahhüt ediyorlard›. Atatürk, anlaflmay› de¤erlendirmek amac›yla May›s-1935’te yapt›¤› bir aç›klamada; “Geçen dört y›l içinde bir önemli hâdise de Balkan Pakt›’d›r. Dört devlet; kendi güvenlikleri için ve Balkanlar›n, kar›flma ve kar›flt›rma konusu olmaktan ç›kmas› için içten bir kanaatle birbirlerine ba¤lanm›fllard›r. Balkanl› ba¤dafl›klar›m›zla gittikçe artan bir beraberlik ve dayan›flma siyasas› güdüyoruz… As›l dikkate de¤er olan, Balkan Pakt›’n›n daha bir y›l içinde ulusal bar›fl için büyük bir etken oldu¤unun anlafl›lmas›d›r. Balkan Pakt› gittikçe Avrupa bar›fl›n›n bafll›ca temel tafllar›ndan biri olmak yerindedir.” ifadesini sarf etti.
Balkan Pakt› Devletleri, ‹talya’n›n Habeflistan’a karfl› giriflti¤i sald›r›da, Milletler Cemiyeti’nin ekonomik ambargo önlemine birlikte kat›ld›lar. ontrö Konferans›nda da birlikte hareket ettiler. Ancak, de¤iflimci bir politika güden ‹talya ve Almanya’n›n giriflimleri karfl›s›nda etkili olamad›lar. Yugoslavya’n›n 24 Ocak 1937’de mevcut durumdan memnun olmayan Bulgaristan’la bir dostluk antlaflmas› yapmas›, ard›ndan ‹talya ile anlaflmas›; Yunanistan’›n da ‹talya’ya karfl› yumuflak bir tutum izlemeye bafllamas›, ‹kinci Dünya Savafl› öncesinde Pakt›n etkinli¤inin azalmas›na yol açt›. Bat›’da s›n›rlar›n› güven alt›na alan Türkiye, gittikçe artan ‹talyan tehdidi karfl›s›nda Do¤u’da da önlemler almak
M
Atatürk ve ‹ran fiahı Rıza Pehlevi 29
BD N‹SAN 2013
Bu anlaflmazl›k çözüme kavuflturulunca ad› geçen üç devlet, Afganistan’›n da kat›lmas›yla, 8 Temmuz 1937’de Tahran’da Sâdâbat Pakt›’n› imzaland›. Antlaflmaya göre dört devlet, aralar›ndaki dostluk iliflkilerini devam ettirmeyi, ortak s›n›rlar›n doAtatürk ve Balkan Paktı Devletleri Üyeleri kunulmazl›¤›n›, zorunda kald›. Önce ‹ran’la s›n›r so- ortak ç›karlar› ilgilendiren konularda runlar› çözüme ba¤land› ve ‹ran fiah› dan›flmay›, birbirlerine karfl› bir sald›r› R›za Pehlevi’nin 1934’te Atatürk’ü hareketine giriflmemeyi, uyuflmazl›kziyaretiyle aradaki dostluk ba¤lar› lar› Milletler Cemiyeti’ne götürmeyi taahhüt ettiler. perçinlendi. Atatürk, Balkan ve Sâdâbat Paktlar›yla, ülkenin Bat› ve Do¤usu’nda birer güvenlik fleridi oluflturdu. Böylece, “Yurtta bar›fl, dünyada bar›fl” ilkesinin, "dünyada bar›fl" fikri gerçekli¤ini kan›tlam›fl talya’n›n Habeflistan’› istilas› ve oldu… Türkiye de; bölgede bar›fl ve sömürge alanlar› olarak Asya ve istikrar›n devam› için en fazla güveniAfrika topraklar›ndan bahsetmesi, len ve sayg› duyulan, dostlu¤u aran›bölge devletleri aras›nda kuflkulara lan bir devlet haline geldi.• *** yol açt›. Türkiye, ‹ran ve Irak aras›nda cengizonal@butundunya.com.tr Ekim-1935’te bir gruplaflma olufltu. (Gelecek Ay: Montrö Bo¤azlar Ancak ‹ran ve Irak aras›ndaki s›n›r Sözleflmesi) anlaflmazl›¤› sebebiyle ifl uzad›.
Atatürk, Balkan ve Sâdâbat Paktlar›yla, ülkenin Bat› ve Do¤usu’nda birer güvenlik fleridi oluflturdu. Böylece, “Yurtta bar›fl, dünyada bar›fl” ilkesinin, "dünyada bar›fl" fikri gerçekli¤ini kan›tlam›fl oldu…
‹ 30
BD N‹SAN 2013
Baflkent Üniversitesi Prof. Dr. Mehmet Haberal Bilim ve Sanat Etkinlikleri
Baflkent Üniversitesi'nde 13-20 Kas›m 2012 tarihleri aras›nda düzenlenen Prof. Dr. Mehmet Haberal Bilim ve Sanat Etkinlikleri program›n›n son gününde Prof. Dr. Mehmet Haberal ile çal›flma f›rsat› bulan arkadafllar› Prof. Dr. Zafer Öner, Prof. Dr. Gülnaz Aslan ve Prof. Dr. Gökhan Moray, Prof. Haberal ile yaflad›klar› ilginç an›lar› etkinli¤e kat›lan konuklarla paylaflt›. Ocak say›m›zda bafllad›¤›m›z yaz› dizimize Prof. Dr. Gülnaz Aslan’›n an›lar› ile devam ediyoruz.
Prof. Haberal ile 7 Gün 24 Saat Prof. Dr. GÜLNAZ ASLAN’dan naklen
Geçti¤imiz günlerde, Say›n Rektörümüzle ilgili düzenlenen 7 gün 24 saat konulu toplant›ya konuflmac› olarak kat›lmam istendi ve konuflma içeri¤i bana b›rak›ld›. Bunca zamand›r suçunun ne oldu¤u, de¤il millete kendisine bile söylenmeyen 45 y›ll›k ifl arkada-
fl›m ve yak›n dostumun u¤rad›¤› haks›zl›¤a karfl› hiçbir fley yapamaman›n utanc›n› tafl›ma zorlu¤unu hissederken konuflmam hiç de kolay de¤ildi. Ak›l durgunlu¤una neden olan bu durumu anlatmaya ifade gücüm yetmez, içimi dökmek istesem sonu gelmez. En iyisi 31
BD N‹SAN 2013
bir flark› dinler gibi geçmifl zaman› dinleyerek an›lardan küçük bir demet sunay›m istedim. Haberal’› asistanl›k s›ras›nda tan›d›m. Diyarbak›r Lice’den 3 y›ll›k zorunlu hizmet bitiminde eflimle Ankara’ ya dönüp uzmanl›k e¤itimine bafllama karar› alm›flt›k. Hacettepe’de anesteziye bafllad›¤›m›n ilk günleriydi.
D
ünyaca ünlü, de¤erli
bilim adam› Say›n ‹hsan Do¤ramac›’n›n eseri olan bu hastanenin o zamana göre ihtiflam›, inan›lmaz yenili¤i, akl›m› bafl›mdan alm›fl durumda flaflk›n flaflk›n dolaflt›¤›m ilk günlerden birinde, bulundu¤um ameliyat odas›na k›demli anestezistlerden biri girdi. Ve anesteziyi veren daha k›demsiz asistana: “Hadi ç›k, bir çay iç gel” dedi. Asistan arkadafl ç›kmak istememekte ›srar edince sert bir dille: “Hadi hadi 'Haberallaflma' ç›k iflte” beni de gösterip: “Bu arkadafl›n› da götür.” dedi. Hacettepe’deki hocalar›n hepsi, Amerika’dan geldi¤i için hiç anlamad›¤›m ‹ngilizce k›saltmalar ve deyimler duyuyordum bu arada, 'Haberal-
laflma' sözcü¤ünü de bu yabanc› deyimlerden biri san›p arkadafl›ma "Bu ne demek?" diye sordu¤umda cevab›: “Cerrahide çok çal›flkan bir asistan var, Haberal onun ad›” cevab›n› ald›m. Me¤er o günlerde, asistanlar aras›nda 'Haberallaflma'; çal›flmay› abartanlar için kullan›l›r olmufl. Hakl› olduklar›n› anlamam, çok zaman almad› kuflkusuz. Uzmanl›k e¤itimleri süresince asistanlar kendi dal› d›fl›nda farkl› dallarda bir iki ayl›k rotasyonlar yapar ve çok yorucu asistanl›k döneminde bu rotasyon süreleri biraz kaytarma f›rsat› olarak görülürdü. Rotasyondaki arkadafllara da “yaylac›” der, onlardan
Prof. Dr. Gülnaz Arslan 1941 y›l›nda Yalova do¤du. 1965’de ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesi’nden mezun olmufl; 3 y›l süre ile Diyarbak›r Lice ve Rize Çayeli’nde pratisyen hekim olarak görev yapm›flt›r. 1969’da Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal›’nda ihtisasa bafllay›p, 1972’de ö¤retim görevlisi olarak görevine devam etmifl, 1978 y›l›nda Anesteziyoloji Anabilim Dal›’nda Doçent unvan›n› alm›flt›r. 3 ay süre ile ‹ngiltere'de Liverpool Çocuk Cerrahisi Merkezi’nde çal›flm›flt›r. 1989 y›l›nda Hacettepe T›p Fakültesi’nden ayr›l›p, Türkiye Organ Nakli ve Yan›k Tedavi Hastanesi’nde görevine devam etmifltir. 1994 y›l›nda Baflkent Üniversitesi’ nde Profesörlü¤e yükselmifltir. Halen Baflkent Üniversitesi T›p Fakültesi Anesteziyoloji Anabilim Dal› Baflkan› olarak görevine devam etmektedir. 32
BD N‹SAN 2013
Nöbetlerde, ameliyathane sekreterini "Ameliyat ç›kt›¤›nda, en önce beni uyand›r" diyerek tembihledi¤ini ö¤rendik, hiç rastlamad›¤›m›z bir davran›flt› bu. pek ifl beklemezdik, onlar›n da çok ifline gelirdi. Haberal, bize rotasyona geldi¤inde tam tersi oldu, bizi flafl›rtt›. Anesteziyi bizden daha çok ciddiye al›p bizim gevfleme için kendimize ay›rd›¤›m›z f›rsatlar› da engelledi. Gece acil ameliyat ç›k›nca bizden önce hastan›n bafl›na gelifline ve haz›rl›¤a bafllam›fl olmas›na flaflard›k. Nöbetlerde, ameliyathane sekreterini “Ameliyat ç›kt›¤›nda, en önce beni uyand›r” diyerek tembihledi¤ini ö¤rendik, hiç rastlamad›¤›m›z bir davran›flt› bu. Mehmet’i ameliyathane kafeteryas›nda gören olmam›flt›r. Oysa anestezistler ve cerrahlar, orada bofl muhabbetlerle vakit öldürmeye bay›l›rd›k ama onun hep çok ifli vard›r. Ya ameliyattad›r, ya da koridorlarda ve servislerde ona yetmeyen zaman›n peflinden koflar. Kuflkusuz böyle olunca da hiç beklenmedik en kritik anlarda kendisiyle hiç ilgisi olmayan bir hastan›n acil müdahalesinde birden
yan›m›zda bitiverir “Ne var, ne var” diye gelir yard›m ederdi. Biz de, “H›z›r yetiflti derdik”, asl›nda bu 7 gün 24 saat çal›flma demekti.
H
iç unutamam, nöbetle-
rimin birinde, çok acil bir durum geliflmifl, anestezistin, yani benim yapmam gereken ama o anda beceremedi¤im, entübasyon denilen hayat kurtaran ifllemi, beni kenara itip Haberal halletmifl ve hastay› kurtararak bizi flafl›rtm›flt›r. Gene rotasyon nöbetinde septik floktaki bir hastan›n acil ameliyat›nda yönetime el koymufl, itiraz etti¤imiz halde steroid kullan›m› ile ilgili bildi¤ini okumufl, ertesi sabah bölüm baflkan›na flikayet etti¤imizde çok sevdi¤imiz hocam›z Özdemir Demir “literatürü takip etmiyorsunuz, o do¤ruyu yapm›fl ” demiflti. ransplantasyon e¤itimi
T
için gitti¤i Amerika’dan Hacettepe'ye döndü¤ünde Türkiye’de ilk baflar›l› böbrek naklini yaparkenki heyecan› bugünkü gibi akl›mda. Bitmeyen ve bir türlü yetiflemedi¤i hayallerini ayaküstü dinlerken hep olmayacak fleyler diye düflünüp daha sonra da gerçekleflti¤ini görmekle geçti y›llar›m›z. Hacettepe ona dar gelip isteklerini yapabilmek için Organ Nakli Hastanesi’nin temellerini atarken ayn› zamanda bir iflçi Haberal vard›; Haberal'› bundan böyle s›k s›k iflçi k›yafetleriyle hastane inflaat›nda görebiliyorduk. Bir gün “Ameliyathaneyi görmek ister misin?” dedi, “Bitti mi” diye sor33
BD N‹SAN 2013
dum “Neredeyse” dedi. Gittik, bina daha dört duvar, tahta merdivenle zorla indik. Birisi ›fl›k tutuyor Mehmet bana ameliyat odalar›n›, uyanma odas›n›, y›kanma yerlerini, lambalar›, ameliyat masalar›n› her ayr›nt›y› gösterdi. D›flar› ç›kt›k “Bir önerin var m›, güzel oldu de¤il mi? ” dedi¤inde ben: “Dört duvar gördüm Mehmet, senin söylediklerinin hiçbirini görmedim” deyince bozuldu. Çünkü ben gözümle, o yüre¤iyle bak›yorduk, kuflkusuz o görüyordu. ok geçmeden 1985 y›l›nda Hastane aç›ld›. Çok güzel fleyler yap›l›yordu. Böbrek, karaci¤er nakilleri baflar›yla devam ederken “Buras› e¤itim hastanesi olacak” dedi. ‹nanmad›m, oldu. Zaman geçti buras› “Üniversite” olacak dedi. ‹nanmad›m, oldu. “Hizmetlerimiz Türkiye’ye yay›lacak” dedi, inanmad›m, oldu. ‹nanamad›¤›m bir fley daha vard›: Baflkent Hastanesi'nin Türkiye'deki özel hastaneler, devlet ve vak›f hastaneleri içinde, bunca y›ld›r hiç tereddüt yaflamadan “tam zamanl›” olarak yo-
Ç
Zaman geçti buras› "Üniversite" olacak dedi. ‹nanmad›m, oldu. "Hizmetlerimiz Türkiye’ye yay›lacak" dedi, inanmad›m, oldu. 34
luna devam eden, ilk ve tek hastane olmay› baflarmas›d›r. Y›llard›r, Üniversiteler ve Sa¤l›k Bakanl›¤›’nda bunun kavgas› verilirken gözler önünde duran bu örnek nas›l görülmez. Hep merak ederim. Ya¤mur ve f›rt›nal› bir gece, çok geç saatte hastaneden arad›lar, ameliyathanede tavan ak›yormufl, hemen gittim, tamir edilmifl bile, ama bir bakt›m Haberal, bitiflikteki komflunun, göl olmufl bahçesinde, çizmeler aya¤›nda ya¤mur alt›nda iki kifli ile kovakürek çal›fl›yor, “‹fl bafla düfltü” diyor bana. Biliyoruz ki ifl bafla düflmemifl, Haberal iflin bafl›na düflmüfl beklendi¤i gibi. aflkent Hastanesi’nde za-
B
man zaman ayn› gecede 23 nakil ameliyat› olur. Gene böyle bir zamanda gece 02:30 civar›nda ameliyatlar bitti ç›kt›k, hastalar stabil, arabama binmek üzere kap›dan ç›karken Mehmet “‹stersen ben b›rakay›m” dedi. “Çok iyi olur, araba kullanacak gücüm yok” deyip, bitkin durumda kendimi arabaya att›m. Arkada oturur oturmaz uyumuflum. “Gülnaz, kampüsün giriflindeki f›skiyeli havuzu gördün mü?” sorusuna uyand›m, “Hay›r, görmedim” cevab›mla, floföre “Adalet, kampüse gidiyoruz” demesi bir oldu. “Ben hemen yar›n gider görürüm, flimdi gitmeyelim” dememe kalmad› kampüse geldik. Gece 02.30, havuzu tavaf ettik. Alt taraf› havuz ama her ayr›nt› onun için çok önemli. Saat mevhumu yok, yorgunluk yok, çünkü 7 gün 24 saat... •
60 y›l önce Çanakkale’de yaflanan trajik kaza
Son Tan›klar›yla
Dumlup›nar Yazan: SAVAfi KARAKAfi
Dumlup›nar Facias›’n›n üzerinden 60 koca y›l geçti. Tan›klar›n say›s› azald›, olay›n ac›s› hafifledi. Karanl›k s›r perdesinin kalkt›¤›n› söylemek için ise henüz erken. 953 y›l›n›n 3 Nisan’›n› 4’üne
ba¤layan hafif sisli bir geceydi. Ege’de kat›ld›¤› NATO tatbikat›ndan dönen Dumlup›nar denizalt›s› ile ‹stanbul’dan gelen ‹sveç band›ral› kuru yük gemisi Naboland’›n kara yazg›lar›yd› o gece yaflanacaklar. Dumlup›nar, Çanakkale Bo¤az›’ndan geçerek Gölcük’teki üssüne do¤ru yüzeyden seyrediyordu. Naboland ise
Yunanistan’a gitmek üzere Bo¤az’a giriyordu. ‹ki geminin kaderi Nara Burnu mevkiinde kesifliyordu. Her iki gemi birbirlerinin seyir fenerlerini gördüler. Fakat Bo¤az’›n en keskin dönemecinde karfl› karfl›ya geldiler ve duyulan tek ses Dumlup›nar’›n müsademe (çarp›flma) alarm›yd›. Ard›ndan da k›y›larda yank›lanan korkunç bir gürültü! 35
BD N‹SAN 2013
bat›n geri kalan› ise, Dumlup›nar’la 90 metre derinli¤e gömülmüfltü.
Hayatta kalanlar "o gece"yi anlat›yor...
Çanakkale’de Dumlup›nar denizalt›s› ile yolu kesiflen gemi: Naboland
G
ece saat 02:15’te Naboland,
Dumlup›nar’›n sancak bafl omuzlu¤una çarpt›, sonra yaslad›, ezdi ve üzerinden geçti. Çarp›flman›n etkisiyle, Dumlup›nar’›n köprü üstünde bulunan seyir personeli denize savruldu. Aç›lan yaradan bafl torpido dairesine dolan sular, 95 metrelik denizalt›y› bafl› üstüne dikti. K›sa bir süre pervaneleri havada göründü ve ard›ndan Çanakkale Bo¤az’› denizalt›y› yuttu. Deniz yüzeyinde kesif bir motorin tabakas› ve Naboland’dan at›lan ›fl›kl› can simitleri kalm›flt›. Çarp›flma s›ras›nda güvertede bulunan 8 denizciden, 2 gözcü er Naboland’›n pervanesine kap›larak, 1 astsubay ise bo¤ularak flehit oldular. Sadece 5 kifli kurtar›labildi. 86 mürette-
Bugün faciadan sa¤ kurtulan befl kifliden sadece ikisi hayatta. Dumlup›nar'›n Seyir Astsubaylar› Hüseyin ‹nkaya ve Hüseyin Ak›fl. Son tan›klar; Dumlup›nar'›n Naboland' la çarp›flma an›n›, bat›fl›n›, nas›l kurtulduklar›n› ve sonras›nda yaflananlar› art›k saklam›yorlar. Kazan›n en trajik k›sm› sabah›n ilk ›fl›klar›yla yaflanmaya baflland›. Denizalt›n›n içinde sa¤ kalan 22 kifli k›ç torpido dairesine s›¤›nm›fl, kurta-
86 kiflilik mürettebattan yüzeyde 5 denizci sa¤ kalm›flt›. 90 metre derinli¤e gömülen denizalt›daysa 78 denizci vard›.
36
r›lmay› bekliyordu. Deniz yüzeyine b›rakt›klar› denizalt› batt› flamand›ras› ile hem yerlerini belli ediyor, hem de yüzeydekilerle haberleflebiliyorlard›.
Afla¤›dan gelen son sesler... "Alo, afla¤›dan, alo Dumlu..." "Evet Dumlu." "Ben Üste¤men Suad." "Evet efendim ben Selami"
BD N‹SAN 2013
"Selami nas›ls›n›z, biz geldik, flimdi bana durumu anlat." "Efendim dizellerden yara ald›k, manevra dairesinde yang›n ç›kt›, bataryay› s›f›ra alarak k›ç torpido dairesine geçtik, flimdi manevra dairesi su ile dolu." "Kaç kiflisiniz orada?" "22 kifliyiz." "Di¤er dairelerle irtibat›n›z var m›?" "Yar›m saat evvel k›ç batarya dairesi ile konufltum, flimdi cevap vermiyorlar. "Merak etmeyin 'Kurtaran' geldi biz buraday›z. "Efendim manometre 267 kadem gösteriyor do¤ru mu?.." "Selami Kurtaran geldi flimdi kurtarma ifline bafllan›yor, ben biraz sonra yine gelirim. "Peki efendim..."
Z
amana karfl› bir yar›fl bafl-
"Selami nas›ls›n›z?" "Efendim hava biraz fenalaflt›." "Morallerinizi bozmay›n o hava size daha iki gün yeter, sen çocuklar› yat›r sigara içmeyin." "Yok efendim hepsi yat›yor sigara da içmiyoruz ›fl›k da yok karanl›ktay›z." "‹htiyaç lambalar›n› kullanmay›n ileride laz›m olacak." "Kullanm›yoruz zaten birinin ›fl›¤› çok zay›flad›."
‹natla akan sular kazand›! Dumlup›nar'la tek ba¤lant› olan batt› flamand›ras› denizalt›ya sadece bir telefon kablosuyla ba¤l›yd›. Kazadan 10 saat 25 dakika sonra Kurtaran gemisi Nara’ya ulaflt› ve denizalt›nda esir 22 denizciyi kurtarmak için çal›flmalara baflland›. Ancak daha ilk manevrada denizalt› batt› flamand›ras›n›n kablosu yanl›fll›kla kopar›ld› ve Dum-
lam›flt›. Denizalt›n›n içerisindeki oksijen tükenmeden Kurtaran gemisi kaza mahaline yetiflmeli ve denizalt›lar›yla diri diri sulara gömülen kazazedeleri çan vas›tas›yla kurtarmal›yd›. Bu s›rada denizalt›dakilerle tekrar görüflülüyor ve onlara moral verilmeye çal›fl›l›yordu. "Alo Dumlu SelaBatan Dumlup›nar ve yard›ma gelen Kurtaran gemisinin mi." durumunu gösteren kroki "Evet Dumlu." 37
Kazada hayat›n› kaybeden subay ve astsubaylar lup›nar’›n yatt›¤› yerin iflareti kaybedilmifl oldu. Afla¤›dakilerle irtibat da böylece kesildi.
Denizcileri kurtarma flans› vard›! Arama, taramalar neticesinde, kazadan ancak 25 saat 15 dakika sonra Kurtaran Dumlup›nar üzerinde tespit edildi. Dumlup›nar’da çan k›lavuz teli yoktu. Bu nedenle de dalg›çlar çan k›lavuz telini denizalt›ya takmaya çal›fl›yorlard›. K›lavuz telini ba¤layabilseler, kurtarma çan›n› afla¤›ya indireceklerdi. Fakat fliddetli ak›nt› suya giren dalg›çlar› birer yaprak gibi savuruyordu. Dumlup›nar' ›n flamand›ras› kopmasayd›, dalg›çlar buna tutunarak afla¤›ya inecek ve Kurtaran gemisindeki çan telini denizalt›n›n kurtarma kapa¤›na takabilecekti.
Bunun için 11 deneme yap›ld›…
Bütün gayretler sonuçsuz kald› Radyo ve gazeteler vas›tas›yla facia haberleri k›sa zamanda tüm yurtta duyuldu. Milli Savunma Bakanl›¤›'n›n yay›nlad›¤› 7. ve son tebli¤ ise tüm ümitleri tüketti:
E¤er Dumlup›nar'›n flamand›ras› kopmasayd›, dalg›çlar buna tutunarak afla¤›ya inecek ve Kurtaran gemisindeki çan telini denizalt›n›n kurtarma kapa¤›na takabilecekti.
38
"Çanakkale'de Nara önünde batan Dumlup›nar denizalt› gemisinde kalm›fl olan personelin kurtar›lmas›ndan tamamen ümit kesilmifltir.''
Denizciler denize aittir. Dumlup›nar’da ölüme yatan hem Ast-
BD N‹SAN 2013
Bana döndü ve 'Gitmem gerek. Bir gün anlayacaks›n. Vazife çok kutsald›r ve ben bir askerim gitmem gerek.' dedi.
gün anlayacaks›n. Vazife çok kutsald›r ve ben bir askerim gitmem gerek.' dedi. Gidifl o gidifl..."
Kara k›z... O zaten yaral›yd›!
subay Selami Özben, hem de Komodor Albay Hakk› Burak ölümü denizde bulacaklar›ndan çok emindirler. Selami yazd›¤› fliirlerde son nefesini verirken söyleyece¤i sözlerle tarihe geçece¤inden bahseder, Hakk› Burak mezar yeri istemez ‘nas›l olsa mezar›m›z deniz olacakt›r’ der. Astsubay Sait Y›ld›r›m ise ne olmak istiyorsun dendi¤i zaman ‘flehit’ demifltir.
"Baba ne olur gitme…" Berke ‹nel-fiehit Astsubay Sait Y›ld›r›m'›n k›z›: "O gün okula gidecektim. Tam ç›kaca¤›m s›rada geriye döndüm ve kofla kofla babam›n yan›na gelip sar›ld›m. 'Babac›¤›m nolur gitme. Ben senin gitmeni istemiyorum.' dedim. Bana döndü ve 'Gitmem gerek. Bir
23 Nisan 1944 tarihinde, Groton Connecticut Electric Boat tezgahlar›ndan denize indirilen USS BLOWER denizalt›s› seyir tecrübelerini tamamlar. Blower, ilk cephe görevini almak için Florida’dan Panama’ ya seyrederken bir Amerikan devriye botuyla çarp›fl›r. Sancak bafl omuzluktan a¤›r bir yara alan denizalt› Pasifik’ teki ilk görevi yerine, Key West'teki havuza gider ve 8 gün tamir görür.
Son yaran›n yeri ilk yaras›yla ayn›. DUMLUPINAR ismiyle Türk donan-
mas›nda görev yapan ayn› denizalt› 4 Nisan 1953 tarihinde Çanakkale Nara burnu önlerinde ‹sveç band›ral› Naboland gemisiyle yine ayn› yerden çarp›flm›fl ve 1-2 dakika içerisinde batm›flt›r. Bu ac› olayda unutulmak istenen hâlâ pek çok fley var. Gemi komutan› Yüzbafl› Sabri Çelebio¤lu ve o anda 39
BD N‹SAN 2013
nöbetçi vardiya subay› olan Üste¤men Hasan Yumuk z›t emirler vermifllerdir. Emirler tek bafllar›na uygulansa bu kaza olmayacakt› fakat köprü üstünde bir komuta çat›flmas› yaflan›p, iki z›t emir pefl pefle uygulan›nca, denizalt› göz göre karfl›dan gelen Naboland'in alt›na girmifltir.
ç›bafl›s› Selim Yoludüz’ün aktard›¤› konuflmalar› manflete tafl›m›flt›r. Selim Yoludüz flamand›ran›n telefonunu ilk eline alan ve Dumup›nar’la ilk temas kuran kiflidir. Yan›nda da Çanakkale Bo¤az Komutan› Albay Zeki Adar vard›r.
Kurmay bas›n bürosunda yapmakta olan iki gazeteci Erol Simavi ve Orhan Birgit faciay› yerinde izlemek için Çanakkale’ye gelir. Saatler geçmifl ancak kurtarma çal›flmalar› henüz bir umut ›fl›¤› do¤urmam›flt›r. fiimdi telefon ahizesinden sadece dua ve inilti sesleri duyulmaktad›r. Bu sesler de kurtarma çal›flmalar›nda telefon kablosuyla ba¤l› olan flamand›ran›n kopar›lmas› sonucu kesilecektir. ‹flte bu durumda Orhan Birgit ‘Astsubay Selami’nin son sözleri Vatan Sa¤olsun’ oldu diye yazacakt›r ve bu tüm gazetelerde manflet olacakt›r. Yaratt›¤› efsaneyi kendi elleriyle y›kmak ad›na, Birgit bu habere yalan katt›¤›n› 45 y›l sonra itiraf etmifltir. Oysa Birgit olay›n en s›cak saatlerinde Dumlup›nar’la ilk konuflmalar› yapan 10 numaral› Gümrük motorunun çark-
Ne gariptir ki bugüne kadar Türk Deniz Kuvvetleri'ne al›nan denizalt›lardan üçünün kaderleri ayn› oldu. Farkl› y›llarda, farkl› modellerde, farkl› tersanelerde infla edilmifl olsalar da, onlar› benzer k›lan özellikleri, kötü kaderleri ve adlar›n›n “Dumlup›nar” olmas›yd›...
Kaderleri ayn› olan üç 953 y›l›nda askerliklerini Genel adafl denizalt›...
Birinci Dumlup›nar ‹talyan yap›m› denizalt› Türk Deniz Kuvvetlerine 1931 y›l›nda kat›ld›. Karadeniz’deki bir tatbikattan dönerken dümeni ar›zaland›, Haydarpafla’da bir gaz tankeri ile çarp›flt›. Kazada can kayb› yaflanmad› ancak denizalt› 1949 y›l›nda hizmet d›fl› kald›.
‹kinci Dumlup›nar 1944 y›l›nda denize indirildikten sonra Amerikan Deniz Kuvvetlerinde U.S.S. Blower ad›yla görev yapm›flt›. ‹lk cep-
Birinci Dumlup›nar 40
BD N‹SAN 2013
filomuza kat›ld› ve Nara’da 81 denizcimizin mezar› oldu.
Üçüncü Dumlup›nar
‹kinci Dumlup›nar
Üçüncü Dumlup›nar he görevine giderken yaflad›¤› kazayla ünlenmiflti. 1950 y›l›nda denizalt›
USS Caiman denizalt›s› da t›pk› di¤er iki denizalt› gibi, Türk Deniz Kuvvetlerin’de hizmete 1972 y›l›nda Dumlup›nar ad›yla girdi. Filodaki 4. y›l›ndan sonra, 1 Eylül 1976'da Çanakkale Bo¤az›'nda Sovyet band›ral› S›zik Vavilov gemisi ile çarp›flt›. Denizalt› mucize eseri batmaktan kurtuldu, ancak daha sonra tersanede tamirdeyken yand›. Dumlup›nar adl› adafl denizalt›lar›n›n yaflad›klar›ndan sonra Türk Deniz Kuvvetleri bir daha hiç bir gemisine Dumlup›nar ad›n› koymad›. •
Band›rma Vapuru Kurtulufl Savafl› tarihinde Band›rma Vapuru' nun kuflkusu ayr› bir yeri vard›r. Büyük önder Atatürk 16 May›s 1919 günü Galata R›ht›m›ndan bir motorla ayr›larak K›z Kulesi a盤›nda bekleyen Band›rma Vapuru'na geçmifl ve 9. ordu karargah› mensuplar›yla istanbul'dan ayr›lm›flt›r. Atatürk Band›rma Vapuru'nun K›z Kulesi aç›klar›nda aranmas›na takiben düflman z›rhl›lar› aras›ndan geçerek güvertekilere flunlar› söylemifltir: "Bunlar iflte böyle yaln›z demire çeli¤e, silah kuvvetine dayan›rlar. Bildikleri fley yaln›z madde. Bunlar hürriyet u¤runa ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadolu'ya ne silah, ne cephane götürüyoruz; biz ideal ve iman götürüyoruz." 41
BD N‹SAN 2013
Sakl› Tarih Sinan Meydan
Atatürk’ün ‹slam Dinine Hizmetleri 1 Kendine Özgü Sade Bir Dindar Atatürk düflmanlar›n›n öteden beri Atatürk’e sald›rmak için kulland›klar› en önemli yöntem, Atatürk’ün “dinsiz” oldu¤u ve “dindarlara bask› yapt›¤›” fleklindeki yalan› durmadan tekrarlamakt›r.
Y
okluk ve yoksulluk içindeki bir toplumla önce emperyalizmi dize getiren sonra da ça¤dafl bir ulus yaratan Atatürk’ün, “onunla Allah aras›nda” kalmas› gereken din-inanç konusundaki tutumuna göre de¤erlendirilmesi, (gerçekten inananlar için söylüyorum) her fleyden 42
önce günaht›r! Çünkü din, Atatürk’ün de dedi¤i gibi, “Allah ile kul aras›ndaki ba¤l›l›kt›r.” Atatürk'ün inan›p inanmad›¤›, az ya da çok inand›¤› kiflisel bir tercih oldu¤undan sadece Atatürk'ü ilgilendirir, ancak "Atatürk'ün din düflman› oldu¤u ve dindarlara bask› yapt›¤›" iddias› herkesi ilgilendirir, bu nedenle de üzerinde durulmas›
BD N‹SAN 2013
gerekir. Atatürk'ün hayat› incelendi¤inde onun hayat›n›n hiçbir döneminde hiçbir dine ve hiçbir din mensubuna kötü gözle bakmad›¤›, hangi dinden olursa olsun bütün dindarlara sayg›yla yaklaflt›¤›, hiçbir din mensubuna bask› yapmad›¤› görülecektir. Nitekim Atatürk, "Her türlü düflünceye ve inan›fla sayg›l›y›z" diyerek laiklik ilkesini hayata geçirmifltir. Atatürk’ün anlad›¤› laiklik her fleyden önce dine ve dindara sayg›d›r. teden beri Atatürk düflmanlar›, Atatürk’ü Müslüman-Türk milletinin gözünden düflürmek için Atatürk’e “dinsiz” diye iftira atm›fllar, genç nesilleri bu çirkin iftirayla zehirlemifllerdir. ‹flin as›l flafl›rt›c› taraf›, kendisini "Atatürkçü" diye adland›ran baz› çevrelerin de Atatürk'ü yüceltmek ad›na onu "dinsiz" diye adland›rm›fl olmalar›d›r. Yani, bir grup "afla¤›lamak" için, bir baflka grup ise "yüceltmek" için Atatürk'ün "dinsiz" oldu¤unu iddia etmifltir. Gerçek flu ki hiçbir konuda anlaflamayan din istismarc›lar› ile Atatürk istismarc›lar› "Atatürk’ ün dinsizli¤i" noktas›nda anlaflm›flt›r. Örne¤in, bugün Türkiye’de Atatürk'ün "dinsiz olmad›¤›n›" iddia edenler, hem Atatürk düflman› yobaz din istismarc›lar›n›n hem de sözde Atatürkçü Atatürk istismarc›lar›n›n sald›r›s›na u¤ramaktad›r. Din istismar-
c›s› Atatürk düflmanlar›n›n ve Atatürk istismarc›s› sözde Atatürkçülerin Atatürk’e yönelik bu as›ls›z iddialar›na yan›t vermek için 15 y›ll›k bir çal›flmayla 1153 sayfal›k “Atatürk ‹le Allah Aras›nda” adl› bir kitap yazd›m. Bu kitab›mda Atatürk’ün din anlay›fl›n›, do¤umundan ölümüne kadar çok ayr›nt›l› bir flekilde belgelere dayal› olarak inceledim. Neredeyse bütün arflivlere girdim, yerli
Ö
Atatürk’ün anlad›¤› laiklik her fleyden önce dine ve dindara sayg›d›r. yabanc› bütün kaynaklar› tarad›m ve 15 y›ll›k çal›flmalar›m›n sonunda Atatürk’ün bu ülkeye gelmifl geçmifl en bilinçli ve en gerçek inananlardan biri oldu¤unu gördüm. Araflt›rmalar›m sonunda; Atatür43
BD N‹SAN 2013
k’ün inanc›n› kendi içinde yaflayan, toplumun her fleyden önce dinini anlamas›n› isteyen, bunun için de bir Dinde Öze Dönüfl Projesi gelifltiren, din istismar›yla ve yobazl›kla savaflan, baflka inançlara sayg› duyan "kendince samimi bir dindar" oldu¤unu gördüm. tatürk’ün nas›l gerçek bir dindar oldu¤unu bu makalenin s›n›rlar› içinde bütün boyutlar›yla özetlemek neredeyse imkâns›zd›r. Ancak yine de birkaç bafll›k alt›nda onun kendine özgü dindarl›¤›n› flöyle özetlemek mümkündür:
A
Atatürk, daha 7 yafl›nda annesi Zübeyde Han›m’›n iste¤i ile Kuran› Kerim’i hatmetmifltir. 8 Yafl›nda Kuran’›n tamam›n› ezbere okuyabilmektedir. Atatürk, daha çocukluk y›llar›nda Selanik’te Mevlevi-Bektafli tekkelerine giderek ayinlere kat›lm›flt›r.
Atatürk, daha 7 yafl›nda annesi Zübeyde Han›m’›n iste¤i ile Kuran-› Kerim’i hatmetmifl, 8 Yafl›nda Kuran’›n tamam›n› ezbere okuyabilmektedir. 44
Atatürk, Çanakkale Savafl› y›llar›nda yak›n dostlar›na, arkadafllar›na yazd›¤› mektuplarda Allah’a olan inanc›n› dile getirmifl ve “Allah’›n inayeti sayesinde” bu savafl› kazanacaklar›n› belirtmifltir. Atatürk, Kurtulufl Savafl› y›llar›nda camilere, cem evlerine gitmifl, cuma namazlar›n› k›lm›fl, cami minberine ç›k›p “Allah birdir, flan› büyüktür” diye bafllayan Hz. Peygamber’den övgüyle söz eden bir hutbe vermifl, TBMM’yi tekbir ve dualarla açt›rm›flt›r. I. TBMM’de giriflte hep bir haf›za Kuran okutmufltur. Ayn› flekilde Cumhuriyet döneminde Topkap› Saray›’nda Kuran okutma gelene¤ini sürdürmüfltür. Atatürk, özel hayat›nda f›rsat buldukça Kuran okumufl veya Kuran okutup dinlemifltir. Özellikle özel haf›z› Haf›z Yaflar Okur’a Kuran okutmufltur. Atatürk zaman zaman da manevi k›zlar›ndan Nebile’ye ezan ve Kuran okutup dinlemifltir. Atatürk’ün en yak›n arkadafl› Fevzi Pafla, annesi Zübeyde Han›m befl vakit namazlar›n› k›lan, ‹smet Pafla ise elinden geldi¤ince ibadetlerini aksatmayan insanlard›r. Atatürk çevresinde namaz›n› k›l›p ibadetlerini yapan herkese çok sayg›l› davranm›flt›r. Atatürk Kurtulufl Savafl› s›ras›nda tuttu¤u özel notlar› aras›nda zaman zaman “Haf›z› ça¤›r›p Kuran okuttu¤unu” yazm›flt›r. Yine özel notlar› aras›nda “Allah Birdir ve fian› Büyüktür” notu göze çarpmaktad›r.
BD N‹SAN 2013
Atatürk’ün Kuran okutturdu¤una dair kay›t düfltü¤ü not defterlerinden biri Atatürk, cumhuriyeti ilan ettikten sonra 1930’lu y›llarda özellikle ramazan aylar›nda dönemin tan›nm›fl haf›zlar›n› köflke/saraya ça¤›rarak onlara Kuran okutup dinlemifltir. Makamla Kuran okunmas›na büyük önem veren Atatürk, haf›zlar›n makam hatas› yapmamalar›na ve ayetleri tane tane okumalar›na büyük önem vermifltir. Atatürk, 1930’larda Çanakkale fiehitleri için her y›l Çanakkale Mehmet Çavufl abidesi önünde mevlit okutmufl, ayn› flekilde her y›l annesi Zübeyde Han›m’a da mevlit okutmufltur. Atatürk döneminde okullarda din e¤itimi devam etmifltir. Köy ilkokullar›nda din derslerinde “Cumhuriyet Çocu¤unun Din Dersleri” adl› kitap okutulmufltur. Atatürk, Kurtulufl Savafl› s›ras›nda Yunanl›lar taraf›ndan yak›l›p y›k›lan yüzlerce camiyi onartt›rm›fl ve yeniden
Atatürk, Kurtulufl Savafl› s›ras›nda Yunanl›lar taraf›ndan yak›l›p y›k›lan yüzlerce camiyi onartt›rm›fl ve yeniden yapt›rm›flt›r. yapt›rm›flt›r. Hatta Eskiflehir Mihal›çç›k camisini cebinden 5000 lira verip yeniden yapt›rm›flt›r. Ayr›ca Atatürk’ün yurt d›fl›nda Paris ve Tokyo camilerinin yap›m›na katk›da bulundu¤una iliflkin iddialar vard›r. Atatürk, ‹slam dünyas›yla da yak›ndan ilgilenmifltir. Kurtulufl Savafl› s›ras›nda ‹slam dünyas›n›n deste¤ini yan›na alan Atatürk Kurtulufl Savafl›’ndan sonra da ‹ran-Irak ve Afga45
BD N‹SAN 2013
yan›nda oldu¤unu herkese göstermifltir. Tarihe çok merakl› olan Atatürk en çok Hz. Muhammet’ten etkilenmifltir. Onun savafllar›n› bütün detaylar›yla ö¤renmifl, liselerde okutulan Tarih kitaplar›nda ‹slam tarihi bölümünün yaz›m›na bizzat katk›da bulunarak bu kitaplarda Hz. Muhammed’in savafllar›n› anlatan haritalar› bizzat kendisi çizmifltir. Tarih çal›flmalar› s›ras›nda Hz. Muhammet’i elefltirmeye kalkanlar›, “Hz. Muhammet’in k›ymetinden habersiz cahil serseriAtatürk’ün Süleymaniye Camisi’nde ler bizim tarih çal›flmalar›m›za kat›ilk kez Türkçe hutbe okuttu¤u habe- lamazlar” diye azarlam›flt›r. Hz. Murini veren Cumhuriyet Gazetesi hammet’ten, “Benim senin ad›n silinir ama o ölümsüzdür” diye söz nistan gibi Müslüman ülkelerle Sada- etmifltir. bat Pakt›’n› kurarak, H›ristiyan haçl› Atatürk, 1922 Sakarya Savafl›’nsald›r›lar›na karfl› Müslüman ülkelerle dan 1934 Soyad› Kanunu’na kadar birlikte hareket etmifltir. ‹slami içerikli “Gazi” unvan›n› ad Müslüman ülkelerin liderleriyle olarak kullanm›flt›r. Soyad› Kanunu’nde çok iyi iliflkiler gelifltirmifltir. Ör- dan sonra da zaman zaman ad olarak ne¤in Afgan Kral› Amanaullah Han “Gazi” unvan›n› kullanmaya devam ve ‹ran flah› R›za Pehlevi ile kiflisel etmifltir. dostluk kurmufltur. Dâhinin Felsefi Kodlar›, Atatürk, 1937 y›l›nda Filistin’e yönelik bir Siyonist- Haçl› H›ristiyan sald›r›s› olaca¤›n› haber al›r almaz “Filistin’e el sürülmez” diye bir bildiri yay›mlayarak Müslüman Filistinlilerin 46
Bilimsel Kafa Yap›s› ve Din Atatürk, ça¤›n› aflm›fl bir "savafl ustas›", gelmifl geçmifl en büyük örgütçülerden biri ve Asya'n›n en büyük dev-
BD N‹SAN 2013
rimcisidir. O, tart›flmas›z bir "dahidir". Bu kadar "üstün yeteneklere" sahip bir insan›, bir "dahiyi" anlamak do¤rusu çok da kolay de¤ildir. Hele hele "okuman›n" sadece "bofl zaman" etkinli¤i olarak kabul edildi¤i, "felsefe" dersinin "önemsiz" görülerek müfredattan kald›r›ld›¤›, kitabi ve ak›l süzgecinden geçirilmifl bilgininin yerine "kulaktan dolma" nakilcili¤in egemen oldu¤u bir toplumda, Atatürk gibi ça¤›n› aflm›fl bir "dehay›" anlamak, özellikle de onun "felsefi derinli¤ini" çözmek çok zordur. Buna, bir de de¤iflik kayg›larla bu dehan›n "çarp›t›lmas›" da eklenince, Atatürk'ün "insana”, "evrene", "do¤aya" ve "tanr›"ya bak›fl›n› tam olarak ortaya koyabilmek neredeyse imkans›zlaflm›flt›r.
Atatürk’ün felsefeden, tarihe, dinden, dile, matematikten kuramsal fizi¤e kadar pek çok farkl› alanda 5000 civar›nda kitap okumas›n›n alt›nda "bilimsel zeka" ve "bilim insanlar›na has bir "merak" ve "sorgulama dürtüsü" vard›r.
tatürk üzerine yaklafl›k 15 y›ld›r kafa yoran, do¤umundan ölümüne kadar inceleyen biri olarak söyleyebilirim ki; o sürekli geniflleyen evren misali geliflen ve olgunlaflan bir düflünce dünyas›na sahiptir. Bir taraftan ömrünü adad›¤› toplumunu kurtarmaya çabalarken, di¤er taraftan içinde yaflad›¤› "evreni" anlamaya çal›flm›flt›r. Atatürk’ün felsefeden, tarihe, dinden, dile, matematikten kuramsal fizi¤e kadar pek çok farkl› alanda 5000 civar›nda kitap okumas›n›n alt›nda "bilimsel zeka" ve "bilim insanlar›na has bir "merak" ve "sorgulama dürtüsü" vard›r. Atatürk'ün "göz kamaflt›ran baflar›lar›n›n" anahtar›n› da burada aramak gerekir. Yar› ba¤›ml›, bir imparatorlu¤un
"sürekli de¤iflimi arzulayan bir bireyi" olarak yetiflen Atatürk, ailesinden ve çevreden ald›¤› dinsel e¤itimden sonra (Zübeyde Han›m etkisiyle), özellikle ‹stanbul Harp Okulu ve Harp Akademisi y›llar›nda dünyay› etkilemeye bafllayan Pozitivizm, Materyalizm, Darvinizm, Sosyalizm üzerine kafa yormuflfl ve 1905'de not defterlerinden birine "Evvela Sosyalist olmal› maddeyi anlamal›" diye bir not düflmüfltür. Sonraki y›llarda karfl›m›za ç›kacak olan "Ak›l ve bilim" vurgusunun kökleri bu dönemlere gider. J. Jack Rousseau'dan, Montesquieu'ya, Nam›k Kemal'den Abdullah Cevdet'e birçok yerli ve yabanc› ayd›n›n görüflleriyle bu dönemde tan›flm›flt›r.• sinanmeydan@butundunya.com.tr
A
Gelecek ay: Atatürk’ün ‹slamDini’ne hizmetleri 47
Haz›rlayan: Y‹⁄‹T EREN GÜNEY
Bu ay köflemizi dilimizde yer etmifl yabanc› sözcüklerin karfl›l›klar›na ay›rd›k. Bilginizi s›nay›n.
1 Meridyen (Fr.)
6 Steril (Fr.)
2 Puzzle (‹ng.)
a-Kauçuk kaplama b-Yapboz c-Yeralt› siperi d-Ölçü birimi
a-Savunma sanat› b-Yasal olan c-Hafif flark› d-Yer hizmetleri
7 ‹ndikatör (Fr.)
12 Fizyoterapi (Fr.)
a-Barut kesesi b-Gösterge c-Düflünüfl yolu d-Yönelteç
a-Nikel kaplama b-Fizik tedavi c-Bencillik d-Bitkibilimi
8 Partikül (Fr.)
3 Ekstrem (Fr.)
a-Bilinmezci b-Ac›dan zevk alan c-Afl›r› d-Kimyasal element
13 Episot (Fr.)
a-Toplum hekimli¤i b-Çözümleme c-Dilim d-Devingen
a-Gelenekçi b-Özgü anlat›m c-Gezegen d-Parçac›k 9 Remix (‹ng.)
4 Periferi (Fr.)
14 Diaspora (Fr.)
a-Tatl› çörek b-Yöntem, kural c-Kapris yapan d-Kopuntu
a-Kar›fl›k durum b-Kal›n puro c-Bindirim d-Müzik yap›t›
a-K›y›, çevre b-Denetçi c-Y›rtmaçl› ceket d-Sihir yapan
10 Mega (Yun.)
5 Podyum (Fr.)
15 Transplantasyon (Fr.)
a-Büyük, devasa b-Aldatma c-Kal›n sicim d-Kargafla
a-Ç›kmal›k b-Uzun bluz c-Kovuflturmak d-Dirençli Yan›tlar: 151. sayfada 48
11 Handling (‹ng.)
a-Savafl gemisi b-Moda yaratan c-Resim türü d-Ar›n›k
a-Yelkenli gemi b-Baflkalafl›m c-Boylam d-Denizbilimi
(Fr.) Frans›zca, (Yun.) Yunanca (‹ng.) ‹ngilizce
a-Organ nakli b-Uza¤› görememek c-At›flt›rmal›k yiyecek d-Böcek öldürücü
Atatürkçülükte Zihniyet Devrimi A
tatürk modern zihniyette bir Türk insan› yaratmak” istemifl, bu nedenle bu kavrama çok yer vermifltir.
Yazan: Dr. SITKI AYDINEL
B
u günlerde zihniyet kavram›n›n farkl› amaçlarla kullan›ld›¤›n› görmekteyiz. Öncelikle bu kavram üzerinde bir fikir birli¤i oluflturabilmek için bu kavram›n anlam ve kapsam›n› k›sacaca incelemek gerekir. ‘Zihniyet’ kavram›, farkl› kaynaklarda de¤iflik flekillerde tan›mlanm›flt›r.
Örne¤in, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlükte, zihniyet: “Bir toplum veya topluluktaki bireylerde görüfl ve inan›fl etmenlerinin etkisi ile beliren düflünce yolu, düflünüfl biçimi.” Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedide de “Gelenek, göreneklerin, al›flkanl›klar›n v.b. etkisiyle bir toplum 49
BD N‹SAN 2013
ya da toplulu¤un bireylerinde oluflan davran›fl ve de¤erlendirme biçimlerinin tümü” fleklinde tan›mlanm›flt›r. Bu kavram, halen medyada da çeflitli flekillerde yer almaktad›r. Baz› örnekler verelim: Uyum zihniyeti: Birlikte çal›flmay› mümkün k›lan zihniyet, toplumsal yaflama uyma zihniyeti. Mistik zihniyet, ça¤dafl zihniyet, orta ça¤ zihniyeti, bir lokma-bir h›rka zihniyeti, kadercilik zihniyeti, skolâstik zihniyet v.b... Bu deyimlerde, bazen olumlu bazen de olumsuz anlam mevcuttur. tatürk’ün Söylev ve Demeçlerini inceledi¤imizde, Atatürk’ün pek çok konuflmas›nda bu terime s›k s›k yer verdi¤ini görürüz. Çünkü, Atatürk, devrim ve ilkelerini ortaya koyarken “yap›lan ve yap›lmakta olan bütün devrimlerin gayesinin, Türk toplumunu tümüyle, ama bütün anlam, ruh ve koflullar›yla uygar ve ça¤dafl hale getirmektir” diyerek “Modern zihniyette bir Türk insan› yaratmak” istemifl, iflte bu nedenle bu kavrama çok yer vermifltir. Biz Atatürk’ün konuflmalar›ndan örnekler vererek, Zihniyet kavram›na hangi maksatla yer verdi¤ini an›msatmaya çal›flaca¤›z.
A
Ekim 1922 tarihinde ‹kdam Gazetesi yazar› Yakup Kadri ile Dumlup›nar muharebesinin kazan›lmas›ndan sonra yapt›¤› görüflmede yazar›n, “bu hedeflere savaflarak m› yoksa diplomasi yolu ile mi ulafl›ld›¤›n›” sormas› üze-
22 50
Hiçbir vakitte bofl yere kan dökmek istemedik ve istemeyiz. Milletimizin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gerçek zihniyeti böyledir. rine verdi¤i yan›tta: “Hiçbir vakitte bofl yere kan dökmek istemedik ve istemeyiz. Milletimizin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gerçek zihniyeti böyledir. fiimdiye kadar dökülen kanlar›n sorumlular› medeni dünyaca tan›nm›fl ise, bu facian›n devam›na yer yoktur.” demifltir. Atatürk’ün burada kulland›¤› zihniyetin anlam›, onun öncelikle “bar›fl yanl›s›” oldu¤unu göstermektedir. 20 Mart 1923 günü Konya Sultanisi’nde verilen çay ziyafetinde lise ö¤-
BD N‹SAN 2013
retmen ve ö¤rencileri ile bir konuflma yapm›flt›r. (Özetle) Burada da önce cehaletle mücadelenin kesinlikle devam etmesi gerekti¤ini, dinimizin asl›nda buna engel olmad›¤›n›, bütün ‹slâm âleminde övünece¤imiz büyük bilim adamlar› yetiflti¤ini, düflman› yenilgiye u¤ratt›¤›m›z›, ikinci gaye olarak devrim hareketlerinde de kesinlikle baflar› elde edece¤imizi belirterek flunlar› söylemifltir: “Bu ikinci gayemize de her gün daha çok baflar›ya varmak için herkesin, milletin her ferdinin ruh ve vicdan›nda flu kanaat sars›lmaz surette yerleflmelidir ki, art›k bu millet mazide oldu¤u gibi flunun, bunun hevesleri ve ihtiraslar›n› baz› kiflilerin flan ve flerefini, niyetlerini ve menfaatini tatmin için de¤il, ancak kendine ait menfaatler için, kendisine gerekli ve faydal› gördü¤ü fleyler için yürüyecek ve bu millet art›k ancak bu Zihniyetle ilerleyecektir. urada da ulusun cehaletten kurtar›lmas›n›n önemi, baz› kifli ve gruplar›n ç›karlar› ve hevesleri u¤runa ülkeyi maceraya sokmamas› gere¤i vurgulanmaktad›r. 24 A¤ustos 1925 tarihinde Kasta-
B
Bu konuflmas› da aç›kl›kla göstermektedir ki, uygarl›k d›fl› zihniyet geri kalm›fl olmam›zda en büyük etkendir.
monu’da ‘Genç Fikirler’ hakk›nda yapt›¤› konuflmada: “Genç fikirli demek gerçek fikirli demektir” dedikten sonra; “Fikrimiz, zihniyetimiz medeni olacakt›r. fiunun, bunun sözüne önem vermeyece¤iz. Medeni olaca¤›z. Bununla iftihar edece¤iz.” Bu konuflmas› da aç›kl›kla göstermektedir ki, uygarl›k d›fl› zihniyet geri kalm›fl olmam›zda en büyük etkendir. A¤ustos 1925 tarihinde de Kastamonu’dan ‹nebolu’ya geçer ve burada da tekrar fiapka Devrimi ile ilgili konuflmas›nda flu sözlere yer vermifltir: “Efendiler, Türkiye Cumhuriyetini tesis eden Türk halk› medenidir. Tarihte medenidir, gerçekte medenidir. Fakat medeniyim diyen Türkiye Cumhuriyeti halk›; fikriyle, Zihniyetiyle medeni oldu¤unu ispat ve izhar etmek mecburiyetindedir. Türkiye Cumhuriyeti halk› hayat›yla, yaflay›fl tarz›yla medeni oldu¤unu göstermek mecburiyetindedir.” Zihniyet kavram› ile burada vurgulanan husus, ulusun k›l›k k›yafet ve yaflay›fl tarz› ile de medeni oldu¤unu göstermesinin gerekli oldu¤udur. 30 A¤ustos 1924’de Baflkomutanl›k Meydan Savafl›n›n ‹kinci Y›l Dönümü dolay›s›yla Dumlup›nar’da yapt›¤› konuflma, zaferin kazan›lmas›n› arazide göstererek yap›lan tarihî bir konuflmad›r. “Art›k vatan imar istiyor, zenginlik ve refah istiyor. ‹lim ve marifet, yüksek medeniyet, hür fikir ve hür Zihniyet istiyor. fieref, namus, istiklâl, gerçek
28
51
BD N‹SAN 2013
varl›k, vatan›n bu taleplerini tamamen ve s›ras›yla yerine getirmek için esasl› ve ciddi bir surette çal›flmay› emreder.” Ayn› konuflman›n devam›n› da: “Baylar, uygarl›k yolunda baflar›, yenilenmeye, tazelenmeye ba¤l›d›r. Toplumsal yaflamda, ekonomik yaflamda bilim ve fen sahas›nda baflar›l› olmak için biricik olgunlaflma ve ilerleme yolu budur. Yaflam ve geçinmeye hâkim olan hükümlerin, zaman ile de¤iflmesi geliflme ve yenileflmesi zaruridir. Uygarl›¤›n bulufllar›, fennin harikalar›, dünyay› de¤ifliklikten de¤iflikli¤e sürükledi¤i bir devirde, as›rl›k köhne zihniyetlerle, geçmifle ba¤l›l›kla varl›¤›m›z› devam ettirmek olas› de¤ildir.” sözleri ile ba¤lar. u konuflmada dikkat çeken husus, savafl alan›nda harekât› anlat›rken dahi, sözü hür zihniyete, köhne zihniyete getirerek toplumun her konuda ilerlemesi için, yine
B
zihniyet de¤iflikli¤ine gereksinim oldu¤unu iflaret etmesidir. ine bir konuflmas›nda, “Milli e¤itimimizden konuflmaya bafllarken, k›z ve erkek çocuklar›m›z›n ve ana babalar›n›n tahsil için gösterdikleri genel flevk ve istekle at›lmay› takdirle anmak isterim... Kad›n ve erkek ö¤retmenlerimizin yeni nesli yetifltirmek için sarf ettikleri özverili mesai ile beraber toplumumuz içinde yeni Zihniyeti ve uygar yaflam› afl›lama ve genellefltirme için uygulad›klar› mükemmel etkilemeler, bu seçkin topluluklar›n yüce vazifelerini ne kadar iyi anlad›klar›n› göstermektedir.” demektedir. Burada da yeni nesli yetifltirmede ö¤retmenlere ne kadar büyük görev düfltü¤ünü ve onlar›n bu görevi tam anlam›yla yapt›klar›n› ifade etmektedir. 1 Kas›m 1929 tarihinde TBMM’ nin Üçüncü Dönem Üçüncü Toplanma Y›l›n› açarken yapt›¤› konuflmas› flöy-
Y
Uygarl›¤›n bulufllar›, fennin harikalar›, dünyay› de¤ifliklikten de¤iflikli¤e sürükledi¤i bir devirde, as›rl›k köhne zihniyetlerle, geçmifle ba¤l›l›kla varl›¤›m›z› devam ettirmek olas› de¤ildir.
52
BD N‹SAN 2013
ledir: “Hariciyede dürüst ve aç›k olan siyasetimiz bilhassa bar›fl fikrine dayan›r. Uluslararas› herhangi bir meselemizi bar›fl vas›talar› ile halletmeyi aramak bizim menfaat ve Zihniyetimize uyan bir yoldur. Bu yol haricinde bir teklif karfl›s›nda kalmamak içindir ki, emniyet prensibine ve onun vas›talar›na çok ehemmiyet veriyoruz. Uluslararas› bar›fl havas›n›n muhafazas› için Türkiye Cumhuriyeti iktidar› dahilinde herhangi bir hizmetten geri kalmayacakt›r.”
B
u konuflma, ayn› zamanda “Yurtta Bar›fl, Cihanda Bar›fl “ilkesinin de bir ifadesidir. Bütün uluslar aras› iliflkilerde hükümetin tutumuna, bu Zihniyet hakim olacak ve “emniyet prensibine” çok önem verilecektir. 29 Ekim 1933 günü Mustafa Kemal Pafla, çok bilinen ve her ulusal bayramda televizyonlarda tekrar edilen meflhur Onuncu Y›l Söylevini, Cumhuriyet Bayram›n›n Onuncu Y›l kutlamalar›nda Ankara Hipodromunda okumufltur. fiimdi bu nutkunda zihniyet kavram›n›n geçti¤i bir cümleyi ele alal›m: “Millî kültürümüzü muas›r medeniyet seviyesinin üstüne ç›karaca¤›z. Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmifl as›rlar›n gevfletici zihniyetine göre de¤il, asr›m›z›n sürat ve hareket mefhumuna göre düflünülmelidir. ‹flte bu cümle, ortaya koydu¤u bütün hedeflere varmak için saptad›¤› stratejiyi ortaya koymaktad›r. Asl›nda, bu nutuk, Atatürk’ün bütün Söylev ve Demeçleri incelendi¤inde, görüle-
Millî kültürümüzü muas›r medeniyet seviyesinin üstüne ç›karaca¤›z. Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmifl as›rlar›n gevfletici zihniyetine göre de¤il, asr›m›z›n sürat ve hareket mefhumuna göre düflünülmelidir. cektir ki, o güne kadar söylediklerinin bileflkesidir. imdi de, baz› bilim adamlar›n›n bu konudaki düflüncelerine de¤inelim: Prof. Dr. Mümtaz Turhan , “Üç Zihniyet” bafll›¤› alt›nda, üç türlü zihniyet oldu¤unu ifade etmektedir. Bu üç zihniyet flunlard›r: ‹ptidaî zihniyet, Ortaça¤ zihniyeti, ‹lim Zihniyeti. Bugün her üç zihniyeti temsil eden, fertler gibi cemiyetlere de rastlamak mümkündür. Bunlar yan yana yaflamakta ve zaman içinde oldu¤u gibi, mekânda da yayg›n bir yer iflgal etmektedir. Prof. Tar›k Zafer Tunaya: “Atatürk’e göre, Türk Devriminin dayand›¤› kafa da, temsil etti¤i zihniyet de ça¤›n kafas›, 'Bat›l› zihniyet' olmal›yd› ve ancak bu zihniyet, modern ve refah içinde mesut, muvaffak, muzaffer bir
fi
53
BD N‹SAN 2013
Türkiye kurabilirdi. Atatürk, refah ve hürriyet unsurlar›n›, yeni bir devletin harc› saym›flt›r.” u konuyu incelerken baz› yerlerde Zihniyet De¤iflikli¤i demifltik. Atatürk’ün yapt›klar›n› ço¤unlukla “Kültür devrimi “olarak niteleriz. Do¤rudur. Ancak, bu nitelemeye, bir de Zihniyet Devrimi nitelemesini de katmak gerekmektedir. Nitekim bilim adamlar› da bu fikrimize kat›ld›klar›n flu sözlerle ifade etmektedirler: Prof. Dr. Halil ‹nalc›k; 1962 y›l›nda “Atatürk Devrimleri” konusunda verdi¤i bir konferansta, flöyle diyordu: “Bence bu, büyük zihniyet devriminin tarihî temeli, millî hâkimiyet fikrinden do¤maktad›r. Tarihçi olarak, Atatürk devriminin 1919’da Amasya tamimiyle bafllad›¤› kanaat›nday›m. Devlet içinde fertleri birlefltiren ba¤ art›k hilâfet, din ba¤› olmak de¤il; millî ba¤d›r. Milletin kaderine bundan sonra millî irade hâkim olacakt›r.” Ord. Prof. Sadi Irmak, “Devrim Tarihi” adl› eserde: “Milletin ebedî ve özgür yaflamas› yeni bir dünya görüflünün getirilmesine, yani Zihniyetlerde bir Devrime ihtiyaç gösteriyordu. Genifl ve felsefî aç›dan bakt›¤›m›z zaman Türk Devrimi; cihanda do¤mufl ve geliflmifl büyük fikir hareketlerinin (hümanizm, rönesans, reformasyon, hürriyetçilik, ba¤›ms›zl›k, sosyal dayan›flma, insan haklar›) Türkiye’deki bir yank›s›, dünya seviyesine yükselmek için kaybedilen zamanlar›n hamle fleklinde telâfisi, zorunlu¤u ve nihayet memleket içinde
B
54
Atatürk’ün "Kültür devrimi" tan›m›na Zihniyet Devrimi nitelemesini de katmak gerekmektedir. ›slahat hareketlerinde beliren bir özlemin son hedefine ulaflt›r›lmas› fleklinde kavranabilir.” demektedir. ek çok bilim adam› da bunlar gibi “Atatürk, Zihniyet Devrimi yapm›flt›r” fikrine kat›lmaktad›r. Bu devrim, hem kiflilerde, hem devletin tüm kurumlar›nda geçerlidir. Dünyada yap›lmas› en zor üç iflin oldu¤u söylenmektedir. Bunlar çeli¤i, elmas› ve insan› ifllemektir. Bunlar›n en zoru teknolojinin hudutsuz ilerlemesine karfl›n, insan›n zihniyetini de¤ifltirmektir. ‹flte Atatürk de bu zor ifli gerçeklefltirmek için çok büyük çaba göstermifltir. Bizlerin de bu çabay› sürdürmemiz, Atatürk’e olan büyük borcumuzdur. •
P
Otopsi Cengiz Özak›nc›
Türkiye Cumhuriyeti’ne
YAHUD‹ SOYKIRIMI SUÇLAMASI 7
24 fiubat 1942 STRUMA FAC‹ASI’NDA KAT‹L K‹M?
Geçen ay yay›mlad›¤›m›z ilgili bölüm sonu: Agronsky’nin bu kitab›n›n ‹srail’ de ‹branice olarak bas›lmas›ndan k›sa bir süre sonra, Alman Der Spiegel gazetesi, 12.05.1965 günlü say›s›nda Röhwer’in bir y›l önce yay›mlanan kitab›n› genifl bir yer ay›rarak tan›tacak; Struma’y› Türk karasular› d›fl›nda bir Sovyet denizalt›s›n›n bat›rd›¤›n› kan›tlayan Sovyet resmi aç›klamas›n› dünyaya duyuracak; ve böylece, geminin Türk karasular› içinde batt›¤› iddias›, dolayl› yoldan yalanlanacakt›.
B
Bu iddia, Der Spiegel’in yay›n›na karfl›n h›z kesmeden yay›l›rken ([v]) Türkiye’ye yeni bir suç daha at›lacak; faciadan kurtulan tek kifli oldu¤u söylenen David Stoliar, ‹srail Ordu Radyosu’nun 30.08.1971 günlü yay›n›nda
“geminin Türkiye taraf›ndan at›lan bir torpille bat›r›ld›¤›”n› söyleyecekti. “Sahilden gelen sesleri duyuyordum” diyen Stoliar’a göre, Struma hem Türk karasular› içinde ve hem de Türkiye taraf›ndan f›rlat›lan bir torpille vurulup 55
BD N‹SAN 2013
say›s›nda “The Man Who Survived Struma” bafll›¤› ile yay›mlanan söyleflisinde sürdürecekti. (Karfl› sayfadaki resim)
David Stoliar’›n ‹srail Ordu Radyosu’ndan yay›mlanan suçlamas›na karfl› Türk D›flifllerinin aç›klamas›. (Milliyet Gzt. 03.09.1971) bat›r›lm›flt›. Türk D›fliflleri, iki gün sonra bir bas›n aç›klamas› yaparak, ‹srail Ordu Radyosu’nca yay›lan bu suçlamalar› reddedecekti. Buna karfl›n geri ad›m atmayan Da-
vid Stoliar; “gemi Türkiye taraf›ndan f›rlat›lan torpidoyla vuruldu” suçlamas›n›, 1979’da, ‹ngiltere’nin Avrupa Parlamentosu’ndaki temsilcisi ve Lordlar Kamaras› üyesi Baron Nicholas William Bethell’in “The Palestine Triangle” ad›yla yay›mlanan kitab›nda; ve ard›ndan, ‹ngiliz The Sunday Times gazetesinin 9 Mart 1980 günlü 56
‹flte tam bu s›rada, Türkiye’ye yöneltilen bu suçlamalar›n gerçek d›fl› oldu¤u ortaya ç›kt›: ‹srail’in Rusça bilen Romanya Büyükelçisi Yosef Govrin, 1980’lerin bafl›nda ‹srail’de YahudiRus ‹liflkileri konusunda doktora yapmaktayken; Rus Akademisyen Gennadii ‹vanoviç Vaneev’in 1978’de Moskova’da Sovyetler Birli¤i Milli Savunma Bakanl›¤› onay›yla bas›lan doktora tezini incelemifl ([vi]) ve kitab›n Sovyet donanmas›n›n 1942 etkinliklerine ayr›lan sayfalar›nda, SC-213 no’lu Sovyet denizalt›s›n›n, tam Struma’n›n bir patlamayla batt›¤› 24.02.1942 sabah›, Struma’n›n batt›¤› bölgede, bir sivil gemiyi torpidoyla vurup bat›rd›¤›n› gösteren belgeyle karfl›lafl›nca, gözleri yuvalar›ndan f›rlam›flt›. G.I.Vaneev, “Karadeniz’de Büyük Yurtseverlik Savafl›”, SSCB, Milli Savunma Bakanl›¤› Askeri Bas›mevi, Moskova 1978. Doktora tezi, Sovyet Genelkurmay›’nca onaylanarak yay›mlanan Vaneev, bu çal›flmas›ndan sonra profesörlü¤e yükseltilerek Sovyetler Birli¤i Karadeniz Donanmas› Askeri Deniz Yüksek Okulu Tarih
BD N‹SAN 2013
‹srail Ordu Radyosu’nun 30.08.1971 günlü yay›n›nda Struma’n›n Türk sahilinden at›lan bir roketle vuruldu¤u suçlamas›ndan sonra; Türk Deniz Kuvvetleri Komutanl›¤›’n›n Struma’n›n batt›¤› fiile aç›klar›nda, 1-3 Kas›m 1972 tarihleri aras›nda 3 gün ve bir y›l sonra 5-8 Kas›m 1973 tarihleri aras›nda 4 gün süreyle yasak bölge ilan›n› gösterir duyurular. (Cumhuriyet 21.10.1972 ve 30.10.1973)
David Stoliar’›n ‹ngiliz The Sunday Times gazetesinin 9 Mart 1980 günlü say›s›nda “The Man Who Survived Struma” bafll›¤›yla yay›mlanan söyleflisi.
Bölüm Baflkanl›¤›’na atanm›flt›r. 1962 y›l›nda, Sovyet K›z›lordu Donanmas› Askeri Tarih Bölüm Baflkan› W.J. Ackasow’un J. Röhwer’e gönderdi¤i ve Struma’n›n SC-213 no’lu Sovyet denizalt›s›nca vuruldu¤u yarg›s›na veri oluflturan o -inan›lmaz!resmi aç›klama; y›llar sonra 1978’de Sovyet Donanmas› Askeri Tarih Profesörü G. I. Vaneev’in Sovyet Genelkurmay›’nca onaylan›p bas›lm›fl doktora teziyle do¤rulan›yordu. Yosef Govrin’in Sovyet resmi kayna¤›nda buldu¤u bu belge, ilkin ‹srail’de Jewish Chronicle gazetesinin 3 Eylül 1982 günlü say›s›nda Zeev Ben Shlomo taraf›ndan “Struma Sovyet Denizalt›s› Taraf›ndan Torpidoyla Vuruldu” ([vii]) bafll›¤›yla duyurulacak; bir 57
BD N‹SAN 2013
hafta sonra, Amerika’da, 10 Eylül 1982 günlü The Jewish Week’te; “Struma batmad›, Onu 1942’de Sovyet Denizalt›s› Topridoyla Bat›rd›!” ([viii]) bafll›¤›yla yay›mlanacak; Ekim 1982’de ‹ngiltere’de Emanuel Litvinoff’un yönetti¤i “Insight: Soviet Jews” gazetesinde çevirisi yay›mlanan bu belge; Kas›m 1982’de ‹ngiltere’de AJR Information (Association of Jewish Refugees) adl› dergide “Struma’ y› Sovyet Torpidosu Vurdu” ([ix]) bafll›¤›yla yay›mlanacak; ve ‹ngiliz Oxford Üniversitesi Tarih Profesörü Sir Martin John Gilbert, 1986’da yay›mlanan “Soyk›r›m” (The Holocaust) adl› kitab›nda, bu Sovyet belgesinin ‹ngilizce çevirisini aktaracakt›. Struma’n›n Sovyet denizalt›s› taraf›ndan vurulup bat›r›ld›¤›na iliflkin resmi belgenin yay›mland›¤› Sovyet Genelkurmay onayl› doktora tezinin kapa¤›.
D
Derken, 1990’larda Rusya’da Komü-
nist Partisi iktidar› y›k›lacak; Sovyet dönemine iliflkin bütün gizli belgeler, araflt›rmac›lar›n incelemesine aç›lacak; Kanadal› yönetmen Simcha Jacobovici’nin 2001 y›l›nda Toronto Film festivalinde gösterilen “Struma” adl› belgesel filminde, SC-213 no’lu Sovyet denizalt›s›n›n 24.02.1942 günü Karadeniz’de bat›rd›¤› geminin ad›n›n “Struma” olarak kay›tl› bulundu¤u bir resmi belgenin, Gennadi Kibardin taraf›ndan Sovyet arflivlerinde buldu¤unu duyuracakt›. ([x]) Sonuç olarak: Türkiye’yi Struma Facias›’n›n sorumlusu olarak gösterip ‹ngiltere’de yay›mlanan AJR Information (Association of Jewish Refugees) adl› derginin Kas›m 1982 say›s›nda yay›mlanan “Struma’y› Sovyet Torpidosu Vurdu” haberi.
58
BD N‹SAN 2013
Simcha Jacobovici’nin 2001 y›l›nda Toronto Film festivalinde gösterilen “Struma” adl› belgesel filminin afifli. ödence almak amac›yla uydurularak y›llarca kullan›lm›fl olan “geminin sahilden 1-1,5 mil aç›kta yani Türk karasular› içinde ve Türkiye taraf›ndan f›rlat›lan bir torpille vuruldu¤u” suçlamalar› bofla ç›km›fl; Struma’n›n olay tarihinde 3 mil olan Türk karasular›n›n bir kaç mil d›fl›nda ve SC-213 no’lu Sovyet Rus denizalt›s› taraf›ndan bat›r›ld›¤› belgelerle kan›tlanm›flt›. Öyle ki, Struma Facias›’ndan kurtu-
lan tek kifli olarak tan›nan David Stoliar bile 1971’de ‹srail Ordu Radyosu’nda yay›mlanan ve 30 y›l boyunca yineleyip durdu¤u “geminin Türkiye taraf›ndan f›rlat›lan bir torpidoyla vuruldu¤u” suçlamas›n› bir yana b›rakm›fl; 24 fiubat 2012 günü ‹srail’de Haaretz gazetesinde yay›mlanan de-
mecinde; “Struma Rus denizalt›s› taraf›ndan torpillenerek bat›r›ld›” demeye bafllam›flt›r. ([xi]) Amerika’da bulunan “Birleflik Devletler Soyk›r›m An›tsal Müzesi” bile, art›k yay›nlar›nda; “Struma’n›n SC-213 no’lu Sovyet Rus denizalt›s› taraf›ndan vurularak bat›r›ld›¤›n›” aç›kça belirtmektedir. ([xii]) Struma’y› Sovyet Rus denizalt›s›n›n vurup bat›rd›¤› yarg›s›, ‹srail’de, Yahudi akademisyenlerce saptanarak dünyaya duyurulmufltur. Durum böyleyken Türkiye’de yap›lan bir tak›m yay›nlarda; “Bunu yapan Ankara’daki katiller! Struma’n›n katili Türkiye Cumhuriyeti!” gibi bafll›klar at›l›yor. Gerçek katilin kim oldu¤unu çok iyi bilen birileri, “Katil sensin!” diye yakan›za yap›fl›p sizi dara¤ac›na sürüklerse; kendinizi savunmaktan, 59
BD N‹SAN 2013
ölenin yas›n› tutmaya f›rsat bulabilir misiniz?.. Struma’daki canlar› Türkiye öldürmedi; bu kesin... Öyleyse, b›rak›n Cumhuriyetimizi katillikle suçlamay› da, Struma’da can veren kardefllerimiz için doya doya a¤layabilelim... • cengizozakinci@butundunya.com.tr Kaynakça: ([v]) “Anti-semitism worldwide” University at Tel-Aviv. Sayfa 201: “sinking of the Jewish immigrant ship Struma in Turkish waters in February 1942.” ([vi]) G.I.Vaneev, “Karadeniz’de Büyük Yurtseverlik Savafl›”, SSCB, Milli Savunma Bakanl›¤› Askeri Bas›mevi, Moskova 1978. 1978.) ([vii]) Zeev Ben Shlomo, “Struma was torpedoed by Soviet Sub-
marine”, Jewish Chronicle, 3 Eylül 1982. ([viii]) Zeev Ben Shlomo, “Struma did not founder – Soviet Sub Torpedoed Her In ’42.”, The Jewish Week, 10 Eylül 1982. Aktaran: R›fat N. Bali, page. sf.201. ([ix]) “Soviet Torpedo Sank The Struma”, AJR Information (Association of Jewish Refugees), Kas›m 1982. ([x]) Douglas Frantz and Catherine Collins, Death on the Black Sea: the Untold Story of the Struma and World War II’s Holocaust at Sea, New York: Ecco, 2003. ([xi]) David Stoliar, Haarezt, 24.02. 2012, “Early in the morning, a Soviet submarine fired a torpedo at us. The ship vaporized around me, some 500 passengers were killed immediately. I was thrown into the sea along with several hundred others…” ([xii]) “Electronic data regarding Jews who perished in 1942 on the Struma, sunk by the Russians in the Black Sea.
Biliyor muydunuz?
1
Che Guevara, 1967 y›l›nda Bolivya'da yakalan›p öldürüldü¤ünde s›rt çantas›ndan Atatürk'ün Büyük Nutku'nun ç›kt›¤›n› ..."
2
Fidel Castro'nun 12 May›s 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türk diplomat› Bilal fiimflir'den ABD'nin bilgisi olmamas› flart›yla "Atatürk'ün Büyük Nutuk Kitab›n›" istedi¤ini ve "Devrimci M. Kemal Atatürk varken, Türk gençleri neden kendilerine baflka önder ar›yorlar?" dedi¤ini,
3 1935'teki Uzun Yürüyüfl öncesinde fiangay Meydan›'nda toplanan binlerce Çinliye seslenen Mao'n›n ilk sözlerinin, "Ben, Çin'in Atatürk'üyüm.." oldu¤unu,
4
Yunan baflkomutan› Trikopis 'in hiçbir zorlama ve bask› olmadan her Cumhuriyet bayram›nda Atina'daki Türk büyükelçili¤ine giderek Atatürk'ün resminin önüne geçti¤ini ve sayg› duruflunda bulundu¤unu,
5
1938'de General Mc Arthur'un en buhranl› döneminde dan›flman, senatör ve bakanlardan oluflan yüz yirmiden fazla kifliye; "fiu anda hiçbirinizi de¤il, büyük istidad› ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dedi¤ini,
6
1938'de Ata'n›n ölümünde Tahran gazetesinde yay›mlanan bir fliirde "Allah bir ülkeye yard›m etmek ve onun elinden tutmak isterse, bafl›na Mustafa Kemal gibi lider getirir" denildi¤ini ...
C
umhuriyet'in 90 Y›l›nda Sinan Meydan'›n Kaleminden AKL-I KEMAL, Atatürk'ün Ak›ll› Projeleri", 4. Cilt Tüm Kitapç›larda... Akl-› Kemal'in 4. cildinde, Atatürk'ün Uçak Sanayi Projesi (Havac›l›k ve Uzay Öngörüsü), Dinde Öze Dönüfl Projesi ve Tarih ve Dil Tezleri Projesi (Antropoloji çal›flmalar›yla birlikte) yer almaktad›r. Kemalist akl›n flekillendirip hayata geçirdi¤i "ak›ll› projeler" ve Atatürk'ten sonra bu projelerin yok edilifl öyküsü "Akl-› Kemal" serisinde.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Evrensel Bak›fl Aç›s› Gürbüz Evren
Soyk›r›m Yalan›na Belgelerden Yan›tlar Ermeni Soyk›r›m› çok rahatça ve s›kl›kla dillendirilen bir kavram oldu ç›kt›. Biraz insafl› davrananlar ise katliam, k›y›m, k›r›m ya da Ermenistan’da kullan›lan “Büyük Felaket” gibi ifadeleri tercih ediyor.
Y
›llard›r bu kavramlar› kullananlar›n yer ald›¤›, benim de konuflmac› oldu¤um etkinliklerde, Ermeni iftiralar›na hep belgelerle, kay›tlarla, do¤ru bilgilerle yan›t verdim. Konuflmalar›mda izledi¤im yöntem ise önce anlatmak, Ermeni iddialar›na yan›t vermek, ard›ndan da 62
sormak oldu. Malûm Nisan ay›nday›z ve her y›l 24 Nisan’da, “Türkler Ermenilere soyk›r›m yapt›” iddias›ndaki çevreler, bu olay›n y›ldönümü nedeni ile kamuoyunu yalan yanl›fl bilgi ve iftiralarla zehirlerler. Onlara göre 1 ya da 1,5 milyon Ermeni soyk›r›ma u¤rat›lm›flt›r.
BD N‹SAN 2013
B
irinci Dünya Savafl› s›ras›nda, Osmanl›’n›n savafl halinde oldu¤u Rus ordusu Do¤u Anadolu’da ilerlerken, en büyük yard›m› Osmanl› Devleti vatandafl› Ermenilerden alm›flt›. Kimi Ermeniler çeteler halinde kimileri de Rus üniformas› alt›nda kendi devletlerine karfl› savafl›yor, korumas›z kad›n, çocuk ve yafll›lar› katlediyordu. ‹flte bu katliamlar, Rus askerleri, Mart 1915’te Van’a girdi¤inde en üst düzeye ulaflm›flt›. Geliflmeler üzerine Osmanl› yönetimi, Ermenilerin önde gelen temsilcileriyle ‹stanbul’da bir toplant› yapm›fl, isyana, ihanete ve katliamlara son verilmesini istemiflti. Uyar›lar bir ifle yaramad›¤›nda ise 27 May›s 1915 tarihinde, ad›na “Tehcir” denilen karar al›narak, özellikle Do¤u Anadolu’ daki Ermeniler, ‹mparatorlu¤un güneydeki eyaletlerine zorunlu göçe tabi tutulmufltu. Olay›n özetinin de özeti budur. ‹flte bu Tehcir karar› Ermeni çevrelerine ve destekçilerine göre soyk›r›m›n ta kendisidir. Afla¤›da paylaflaca¤›m bilgiler ›fl›¤›nda Tehcir’in katliam, k›y›m, k›r›m ya da soyk›r›m olup olmad›¤›na lütfen siz karar verin. 10 Haziran 1915
tarihli ‹çiflleri Bakanl›¤› talimatnamesi, Tehcir’e tabi tutulan Ermenilere, gidecekleri yerlerde arazi ve ev verilmesini, ifl yapacaklara sermaye ve araç gereç sa¤lanmas›n›, tar›ma uygun bölgelere yerlefltirilmesini, uygun kasaba ve köy yoksa yeni köylerin, çiftliklerin kurulmas›n› istemektedir.
T
ehcir s›ras›ndaki masraflar›n karfl›lanmas› için 250 milyon kurufla ulaflan bir bütçe ayr›lm›flt›r. Kafilelerin yiyecek ve içecek ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›, her bir kifli için 2 para ile 10 para aras›nda de¤iflen günlük harçl›k verilmesi de, bu bütçe sayesinde olmufltur. Paran›n yetmedi¤i görüldü¤ünde ise Adana, Konya, Ankara, Eskiflehir, ‹zmit, Urfa, Marafl, Halep gibi vilayet ve sancaklar›n yönetimlerine ek ödenekler gönderilmifltir. fiimdi soral›m; katledilmek istenilen insanlar için ev, arazi, sermaye, araç-gereç verilir mi? Bunca ödenek ayr›l›r m›? Günlük harçl›k verilir mi? Devam edelim. Osmanl› ‹çiflleri Bakanl›¤›, Haziran ay›ndan itibaren, Erzurum, Elaz›¤, Bitlis, Trabzon, Konya baflta
fiimdi soral›m; katledilmek istenilen insanlar için ev, arazi, sermaye, araçgereç verilir mi? Bunca ödenek ayr›l›r, günlük harç verilir mi?
63
BD N‹SAN 2013
Osmanl› ‹çiflleri Bakanl›¤›, zorunlu göçe tabi tutulan Ermenileri yol boyunca koruyamayan, eflk›ya bask›nlar›na, soyulmalar›na, öldürülmelerine engel olamayan ve kötü davranan yetkililer hakk›nda ifllem yap›lmas›n›, askeri mahkemelere sevk edilmelerini emretmifltir.
olmak üzere bir-çok vilayetin valisine gönderdi¤i telgraflarda, zorunlu göçe tabi tutulan Ermenileri yol boyunca koruyamayan, eflk›ya bask›nlar›na, soyulmalar›na, öldürülmelerine engel olamayan ve kötü davranan yetkililer hakk›nda ifllem yap›lmas›n›, askeri mahkemelere sevk edilmelerini emretmifltir. ‹flte bu süreçte, 1916 y›l›n›n sonbahar aylar›na kadar mahkemeye ç›kar›lan Osmanl› memur ve subaylar› ile baz› sivillere cezalar verilmifltir. Mahkemeler, 67 kifliye idam, 524 kifliye hapis, 68 kifliye de para ve sürgün cezas› vermifltir. fiimdi soral›m; katledilmek istenilen insanlar için yüzlerce devlet görevlisi mahkemeye ç›kar›l›r m›? ‹dama, hapse ya da sürgüne mahkûm edilir mi? 10 Haziran 1915 tarihli ‹çiflleri Bakanl›¤› talimatnamesinin bir baflka özelli¤i ise Ermenilerin, ayr›ld›klar› yerlerde b›rakt›klar› mallar› koruma alt›na almas›d›r. Buna göre, Ermeni64
lerin tafl›nmazlar baflta olmak üzere geride b›rakt›klar› tüm varl›klar›, mühürlenerek kay›t alt›na al›n›p korunacakt›r. Ambarlarda, tarlalarda, evlerde kalan ürünleri, yiyecekleri aç›k art›rma ile sat›larak paras› sahipleri ad›na kaydedilecektir. Bu iflleri Tafl›nmaz Mallar Komisyonu yapacakt›r. Kay›tlar›n örnekleri vilayet ve sancak yönetimlerinin yan› s›ra kiliselerde de tutulacakt›r. fiimdi soral›m, katletmek istenilen insanlar›n tafl›nmazlar›, mallar›, ürünleri kay›t alt›na al›n›p korunur mu?
G
elelim 18 Aral›k 1918 tarihine. Bu tarihte Osmanl› hükümeti Ermeniler için Geri Dönüfl Kararnamesi ç›karm›flt›r. Bu kararnameye göre Ermenilere evleri, arazileri geri verilecek, kilise, okul, yetimhane vb yerlerdeki eflyalar› teslim edilecek, içine göçmen yerleflmifl evlerin tasfiyesi gerçeklefltirilecektir.
BD N‹SAN 2013
Ayr›ca dönüfllerin güvenlik içinde olmas› için gerekli tedbirler al›nacakt›r. fiimdi soral›m; Katledilmek istenilen insanlar için geri dönüfl ve mal varl›klar›n›n iadesi amac›yla kararname ç›kar›l›r m›?
B
u son örne¤i verdi¤im etkinliklerde, bir a盤›m› bulmuflças›na heyecanlanan soyk›r›m iddiac›lar›, “Savafl› kaybetmifl Osmanl› yöneticilerinin, Tehcir’den yaklafl›k 3,5 y›l sonra ald›¤› Ermenilerin geri dönüflü karar› inand›r›c› bir kan›t de¤il. Zaten Ermeniler, müttefikler sayesinde dönecekti” diyerek beni köfleye s›k›flt›rd›klar›n› san›rlar. Bu sözlere de yan›t›m haz›rd›r. 10 Haziran 1915 tarihli talimatname ile k›smen bafllayan Zorunlu Göç, ‹stanbul’dan, tüm vilayetlere ve sancaklara gönderilen emirle, 25 Kas›m 1915 tarihinde geçici olarak durdurulmufltur. Osmanl› Hükümeti, 15 Mart 1916 tarihinde ise ald›¤› bir kararla Tehcir’i tamamen durdurmufltur. Hatta zorunlu göç için yolda bulunan kafilelerin, o s›rada bulunduklar› yerlerde iskân edilmeleri emri verilmifltir. Bunlar› söyledikten sonra karfl›dakilerin soru sormas›na gerek kalmad›¤›n› san›r›m siz okuyucular da tahmin edecek-
siniz. Soyk›r›m iddiac›lar›n›n bilinmesini hiç istemedikleri bir baflka konu ise Zorunlu Göç uygulamas› d›fl›nda tutulan Ermenilerdir. ‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n vilayetlere, sancaklara gönderdi¤i 9 Haziran 1915, 17 Haziran 1915, 26 Haziran 1915, 4 Temmuz 1915, 4 A¤ustos 1915, 15 A¤ustos 1915, 17 A¤ustos 1915, 18 Eylül 1915, 23 Ekim 1915, 4 Kas›m 1915, 13 Mart 1916, 30 Nisan 1916, 3 May›s 1916 tarihli telgraf, yaz› ve di¤er belgelerinde bu durum aç›kça ortadad›r. öz konusu belgelerde, Katolik ve Protestan mezhebinden Ermenilerin, 5 bin civar›nda Ermeni askeri ailesinin, devlet memuru olarak görev yapan Ermenilerin ve ailelerinin,
S
Osmanl› Hükümeti, 15 Mart 1915 tarihinde ise ald›¤› bir kararla Tehcir’i tamamen durdurmufltur. Hatta zorunlu göç için yolda bulunan kafilelerin, o s›rada bulunduklar› yerlerde iskân edilmeleri emri verilmifltir.
BD N‹SAN 2013
komitac›larla iliflkisi olmayan Ermeni tüccarlar› ve ailelerinin, kimsesiz Ermeni çocuklar›n, baz› özel durumu olan Ermenilerin Tehcir kapsam› d›fl›nda tutulmas› emredilmifltir. fiimdi soral›m; katliamla yok edilmek istenenler, flu ya da bu mezhepten, falan meslekten, filanca özellikten diye ayr›l›p, bu uygulaman›n d›fl›nda tutulur mu?
Neden sadece Ortodoks Ermeniler Zorunlu Göç uygulamas› kapsam›na al›nm›flt›r? Ermeni nüfusu ne kadard›r ve Tehcir edilenlerin say›s› kaçt›r? Bu süreçte yerlerine geri dönen ve ölenlerin say›s› nedir? Bu konular› da baflka bir yaz›da ele al›p, ard›ndan yine soral›m. •
Neden sadece Ortodoks Ermeniler Zorunlu Göç uygulamas› kapsam›na al›nm›flt›r?
gurbuzevren@butundunya.com.tr
Cebinizdeki Elmas Sadece en nadide tafllar› çalan usta bir h›rs›z hakk›nda anlat›lan bir hikâye vard›r. Bu h›rs›z de¤erli tafllar sat›n alanlar› izlemek için her zaman elmaslar›n sat›ld›¤› bölgelerde dolafl›rm›fl, sonra da sat›n alan kiflinin cebinden elmas› çalarm›fl. Bir gün çok ünlü bir elmas tüccar›n›n hayat›nda gördü¤ü ve hep sahip olmak istedi¤i en muhteflem mücevheri sat›n ald›¤›n› görmüfl. Bu, dünyan›n en güzel, en saf ve en temiz elmas›ym›fl. Çok heyecanlanm›fl ve elmas tüccar›n› takip etmeye bafllam›fl. Usta bir h›rs›zm›fl, ancak tüm yetene¤ini kullanmas›na ra¤men, bu az bulunan k›ymetli mücevheri çalmay› baflaramam›fl. (...) Sonunda art›k dayanamam›fl ve tüccar›n yan›na gidip ona flöyle demifl: “Efendim, ben ünlü bir elmas h›rs›z›y›m. Senelerce gelifltirdi¤im sanat›m›n tüm hünerlerini kulland›¤›m halde, mücevheri bulamad›m. S›rr›n›z› ö¤renmek zorunday›m. Lütfen bana söyler misiniz, p›rlantay› benden nas›l saklad›n›z?” Elmas tüccar› cevap vermifl: “Evet, beni izledi¤inizi gördüm ve sizin bir yankesici oldu¤unuzu tahmin ettim. Böylece elmas› arama ihtimalinizin en düflük oldu¤unu düflündü¤üm yere saklad›m: Sizin cebinize!” Al›nt›: Cebinizdeki Elmas da h›rs›z›n cebinden elmas› ç›kar›p alm›fl. Eckhart Tolle 66
Yazar Dede ve Torunlar› Muzaffer ‹zgü
23Nisan Annemim sesini duydum, “Ilg›n biz ifle gidiyoruz k›z›m.” fiimdi anneci¤imin dudaklar› yanaklar›mda gezecek... Beni öpüyor... Oh anne öpücü¤ü, s›cac›k, içten, gül kokulu... Baflımı sallayamıyorum ki, gözlerimi açamıyorum ki, parmaklarımı oynatamıyorum ki... Uyku beni sarmıfl sarmalam›fl, hem de sabah uykusu...
67
BD N‹SAN 2013
›z›m kahvalt›n masada haz›r... Sak›n okula geç kalma!..” “H› h›” diye bafl›m› sallayamam ki, uykunun tad› baflka. Bilmem, belki babam›n öpücü¤üyle kendime gelirim, gözlerimi açar›m. Babam aln›m›, kula¤›m› öper... I-›h yok haberim yok... Ben flimdi okuldaki törende 23 Nisan’la ilgili fliirimi okuyorum... A¤z›m› açm›fl›m, gözlerimi havaya kald›rm›fl›m, sa¤ kolum daireler çiziyor, sol kolum önümdeki ö¤renci arkadafllar›m› gösteriyor...
K
Ben flimdi okuldaki törende 23 Nisan’la ilgili fliirimi okuyorum... A¤z›m› açm›fl›m, gözlerimi havaya kald›rm›fl›m, sa¤ kolum daireler çiziyor... 68
Arkadafllar›m, veliler, beni ilgiyle dinliyorlar. Kalabal›ktan ç›t ç›km›yor, hepsi fliirimin büyüsüne kap›lm›fl, sanki soluk almadan bak›yorlar... Okul müdürümüz de beni dinliyor. Gözleri p›r›l p›r›l, duda¤›nda bir gülücük, sanki beni alk›fllamaya haz›rlan›yor... fiiirim bir türlü bitmiyor. Yoksa fliiri bitti¤i yerde ben mi yazmaya bafll›yorum. Ay ben ozan de¤ilim ki. fiiirleri ozanlar yazar... Ama yok yok, ozanm›fl›m. Demek yazd›klar›m› be¤enmifller ki sessizlik ve ilgi sürüyor. Çok mu uzatt›m acaba? Atatürk’ü, Büyük Millet Meclisini, Cumhuriyeti öyle güzel anlat›yorum ki, müdür yaklaflt›kça yaklafl›yor... Hatta ba¤›r›yor, “Yafla Ilg›n, çok yafla!..” Ay ad›m› da biliyor müdür bey... Ö¤retmenime bak›yorum, onun da dudaklar› oynuyor, sanki fliirimi benimle birlikte söylüyor. fiiirim bitti... Bir alk›fl, bir alk›fl... Alk›fl›n sesi beni uçuracak sanki... Gerçekten uçuyorum. Uçarken arkadafllar›m›, ö¤retmenimi, müdür beyi selaml›yorum. Öyle mutluyum, öyle çoflkuluyum ki... O anda kula¤›m ve aln›m öpülüyor... H›››... Yo yo hiç sesim ç›km›yor ama bir anda kendimi yerde görüyorum... Babam m› beni öptü acaba? Yok yok arkadafllar›m öpüyorlar... Ö¤retmenim, bana sar›l›yor, annem gibi bak›yor... “Haydi kofl Ilg›n giysilerini çabuk giy, milli oyun ekibi ç›kmak üzere...”
BD N‹SAN 2013
‹çeriye kofluyorum, s›n›f›ma var›yorum. Giysilerim s›ram›n üzerinde duruyor. Öyle çabuk giyiyorum ki. Aman›n bafll›¤›m nerede? ‹flte burada, s›ran›n içinde... Kafl›klar›m nerede? Çantamda... “Kafl›k Oyunu ekibi haz›r!..” Yo yo ben haz›r de¤ilim. Ay kafl›¤›n biri yok... Bir iki üç, ya dördüncü kafl›k nerede? Biliyorum ö¤retmenim beni ar›yor. Ama dördüncü kafl›k yok ö¤retmenim. ‹ki parma¤›m kafl›klar› çalar, ama öteki elimin parmakları çalamaz ki... Çünkü kafl›k yok. Kafl›k nerede, kafl›k nerede? Ba¤›r›yorum, “Kafl›k neredeee!” Aa aa elimdeymifl... Uçuyorum afla¤›ya... Kula¤›ma sesler geliyor. Yoksa ekibimiz oynamaya bafllad› m›? Bensiz bafllayamazlar ki... Bahçeye ç›kt›m, herkesin gözü bende. Ekip gel gel yap›yor. Geliyorum geliyorum... Çünkü ekibin en bafl›ndaki çocuk benim. ‹flte bafla geçtim, iflte kollar›m› kald›rd›m. Müzik bafllad›, kafl›klar öttü. Aman yine alk›fl... Olur ya... Geçen y›l okullar aras› milli oyun yar›flmas›nda birincili¤i biz alm›flt›k. Müdür bey hepimize birer gümüfl kafl›k hediye etmiflti. Kafl›k oyun... Kafl›k oyun. Kafl›k kafl›k kafl›k?.. Kafl›k masada, annemin haz›rlad›-
¤› kahvalt› masada... Ya ben? Ben yataktay›m... Karfl›mdaki duvar saatine bakt›m... Aman aman geç kalm›fl›m!.. Dersler bafllam›fl. Nas›l nas›l?.. “Nas›l uyur kal›rs›n Ilg›n? Annem seni öpüp gitmedi mi, baban seni öpmedi mi?”
F
›rlay›verdim yataktan. Üzerimdeki örtü ayak ucuma uçtu, yast›¤›m büzüldü kald›. Hay›r hay›r, bugün yata¤›n› yapmak yok... Haydi kofl kofl lava-
boya!..
Yüzümü y›k›yorum ama sanki bir yüz y›kama yar›fl›nday›m. Sabun elimden f›rlay›p gidiyor, havlu bana bir çarflafm›fl gibi büyük geliyor. Giysilerim... Odama kofluyorum, hemen giysilerimi giyiyorum. Saç›m. Saç›m› taramad›m... Haydi tarak benim saçlar›m› çabucak tara. Kahvalt› sofras›... Can›m anneci¤im bana kay›s› yumurta yapm›fl... Tuzu, 69
BD N‹SAN 2013
kimyonu orac›¤a koymufl... Hay›r hay›r, onu yiyemem ki anneci¤im... Sütüm so¤umufl, olsun, l›k›r l›k›r içiyorum... A¤z›mdaki peynir mi? Lokmam kocaman m›? Ay kara gözlü zeytinler, yeflil gözlü zeytinler bana küsmeyin ne olur, yar›n sizi çok çok yiyece¤im, çekirdeklerini de size sayd›raca¤›m...
Ç
antam?.. Odandaki masan›n üzerinde... Ya kap›n›n anahtar›. O da çantan›n en ön gözünde. Haydi haydi oyalanma, geceden koydun ya oraya. Çek kap›y› ç›k... Kofluyorum... Ama nas›l koflma... Oh oh nisan ya¤muru yok, so¤uk hiç yok... “Kufllaaar kufllaaar, ben okula geç kald›m!..” H›h, flimdi ö¤retmenime ne diyece¤im? Nas›l s›n›f›ma girece¤im? Bafl›m› yerden kald›ramayaca¤›m ki... Akflam annem babam gelince ne derler bana? Can›m onlar annem babam. Elbette okula geç kalmama çok üzülürler... Ama ilk kez anneci¤im babac›¤›m. ‹lk kez geç kal›yorum. Ne yapay›m, düflümdeki tören öyle güzeldi ki, ben o denli güzel fliir okuyordum ki... Ya Kafl›k Oyunu... Belki de ö¤retmenim anneme telefon etmifltir. Ne bilsin uyuyup kald›¤›m›... Tam 23 Nisan Bayram› törenleri yaklaflm›flken Ilg›n hasta m› oldu?” Hay›r hay›r, hasta de¤ilim ö¤retmenim. Kofla kofla geliyorum. Okul bahçesinden de bu h›zla koflaca¤›m, ikinci kat›n merdivenlerini uçar gibi ç›kaca¤›m, s›n›f›n kap›s›na gelece¤im 70
ve kap›y› çalaca¤›m... Uf, ben ne diyece¤im ö¤retmenime?.. Kap›y› çald›m, içeriye girdim, bütün gözler bende. Ö¤retmenimin masas›na dek nas›l yürüyece¤im?.. Bafl›m› kald›ramam ki... T›k t›k t›k... Ö¤retmenimin sesi: “Geeel...” Ellerim titriyor, ayaklar›m titriyor, gözlerim bu¤ulan›yor... Ne büyükmüfl me¤er bizim s›n›f, kap›yla ö¤retmenimin aras›ndaki uzakl›k!... Uf uf!.. Solu¤um ç›km›yor, masan›n yan›na var›yorum. Ö¤retmenimin sesini duyuyorum. “Ne oldu Ilg›n? Niçin geç kald›n? Sen hiç geç kalmazd›n ki...” Ö¤retmenimin yüzüne bakam›yorum. Hiçbir fley söyleyemiyorum. Arkadafllar›ma da bakam›yorum... Yoksa söylesem mi? Dudaklar›mdan v›z›lt› gibi ç›k›yor, “fiey ö¤retmenim, düflümde fliir okuyordum, Kafl›k Oyunu oynuyordum...” Aa aa arkadafllar›m da duymufllar. Gülüyorlar. Ö¤retmenim de gülüyor. Ö¤retmenim saç›m› okfluyor, “Çocuklar, Ilg›n Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram›’n› üç gün önce kutlam›fl...” diyor. Yine sesim v›z›lt› gibi ç›k›yor... “Ben Çocuk Bayram›’n› da, Cumhuriyet Bayram›’n› da çok seviyorum ö¤retmenim...” Ö¤retmenim beni alk›fll›yor, arkadafllar›m da alk›fll›yorlar... “Biz de çok seviyoruz Ilg›n biz de... Haydi git yerine otur...” Oh, rahat bir soluk al›yorum.• muzafferizgu@butundunya.com.tr
BD N‹SAN 2013
Dünkü
Çocuktum Ben de Hani geçmifli anlatan, o günlerden bize uzanan ilginç eflyalar›, objeleri satan antikac› dükkânlar› vard›r ya içinde bin bir olay›, özlemi, an›y›, sevgileri de bar›nd›r›r; iflte hep ilgimi çekmifltir böyle yerler... Yazan: ERSİN KÖSEOĞLU
B
ir eski, orijinal binalar, bir de antika eflyalar, benim için vazgeçilmezdir... Yine bir gün bir antikac›ya u¤ram›flt›m, raflara gelifligüzel bakarken, birden duraksad›m; üzerinde bar›nd›rd›¤› onca toza karfl›n güzel mi güzel, ilginç ifllemelerle süslenmifl bir lamba sanki bana göz k›rp›yor... Çok özgün bir parçayd›; kesinlikle onu almal›yd›m!
H›zl› ad›mlarla koflarcas›na eve do¤ru giderken s›k› bir pazarl›k sonucu ald›¤›m lambay› da büyük bir özenle tafl›yordum. Paketi heyecanla açm›fl, tam tozunu al›yordum ki “Oh !!” diye ürkütücü bir ses duydum; bakt›m karfl›mda heybetli mi heybetli bir cin! Ben flaflk›nl›kla bakarken o, “Dile benden, ne dilersen ...” deyince sanki dilimden dökülüverdi: “Çocuklu¤umu... Çocuklu¤umu 71
BD N‹SAN 2013
yaflamak istiyorum ben.” Böylesine flaflk›n, böylesine garipsemifl bakmay›n bana... Tutun ki çocuklu¤umu çalmay› denedim bir an... Çocuklu¤un o büyülü dünyas›nda yeniden dolaflmak istedim... Pek ço¤umuz geçip giden y›llar›n ard›ndan en çok da çocuklu¤umuza özlem duymaz m›y›z?
Y
›llar y›llar öncesi, henüz 5. S›n›fa gidiyorum, o gün ö¤retmenimizde ayr› bir telafl... Hepimize 23 Nisan Bayram kutlamalar› ile ilgili görev da¤›l›m› yap›yor. Ben, Mu¤la ‹l Milli E¤itim Müdürü ile önce röportaj yapacak, ard›ndan da yar›m gün boyunca o makam koltu¤unda oturarak e¤itim ifllerini ben yönetecektim. Nas›l sevindim anlatamam. Gece boyunca “Nas›l konuflmal›y›m? Neler sormal›y›m? Nas›l oturmal›? Nas›l davranmal›y›m?” sorular› aras›nda zorlukla uyu-
yabildim. O bayram sabah› uyand›¤›mda, kendimi bir baflka hissediyordum, sanki bir gece içinde büyüyüvermifltim. Okuluma farkl› bir sevinçle kofltum. Ö¤retmenimle birlikte Hükümet Kona¤›’n›n merdivenlerini nas›l bir gururla ç›kt›¤›m› bugün bile çok net hat›rl›yorum. Ayr›ca bir gün öncesi evdekilere a¤z›mdan kaç›rmamak için büyük bir çaba sarf etti¤im sürpriz de a盤a ç›kacakt› art›k. iddi bir flekilde makam odas›ndan içeri girip kendimi tan›tarak sorular›m› sordu¤umda babam›n flaflk›nl›¤›n› görmeliydiniz... Röportaj› tamamlay›p da babam›n makam koltu¤una geçerken ben, o da çok duygulanm›flt›: “Güzel, ayd›nl›k yar›nlar sizindir çocuklar! Önce Atatürk güvendi size!.. Biz de size güveniyor ve gurur duyuyoruz sizinle!” dedi.
C
O bayram sabah› uyand›¤›mda, kendimi bir baflka hissediyordum, sanki bir gece içinde büyüyüvermifltim. Okuluma farkl› bir sevinçle kofltum. 72
BD N‹SAN 2013
“Güzel, ayd›nl›k yar›nlar sizindir çocuklar! Önce Atatürk güvendi size!.. Biz de size güveniyor ve gurur duyuyoruz sizinle!” Çok mutluydum. K›sa süreli de olsa; okul, ö¤renci sorunlar› ile ilgilenmifl, e¤itim ifllerinin ne kadar ayr›nt›l› oldu¤unu ve ne büyük bir sorumluluk tafl›d›¤›n› ö¤renmifltim..
den, ayr›ca onca insan içinde büyük bir ciddiyet ve sorumlulukla görevimi yerine getirmemden dolay› beni kutlay›p “Benim k›z›m gerçekten de büyümüfl!”dedi. Daha sonra bu röportaj›m yerel bas›nda da ç›kt›. Çok çok mutlu olmufltum...
Y
ar›nlar›n umudu olan biz çocuklar, farkl› makam koltuklar›nda oturarak o gün yetkilerimizi-gücümüzü ö¤renmifl, sanki bir anlamda gelece¤in provas›n› yapm›flt›k. Yani küçücük boyumuzla biz, söz sahibi olmufltuk. Art›k 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram›’n›n yeni
Ve ben, tüm bu güzellikleri Atatürk sayesinde yaflam›flt›m. O günden sonra Atatürk sevgim daha bir köklendi, daha bir yüceldi... Gün sona erdi¤inde gururla gülümsedim; çünkü büyük bir kifli gibi, bana, yapt›klar›ma ve söylediklerime de¤er verilmiflti. O kocaman koltu¤un gerçek sahibi benmiflim gibi davran›lm›flt›. Baflka bir güç, güven sarm›flt› yüre¤imi. Güzel yar›nlar bizi bekliyordu. Baflarmal›yd›k. O gün eve döndü¤ümde babam, bir gün öncesi evde hiç s›r vermemem-
giysiler giymekten, gösteriler yapmaktan çok daha farkl› bir anlam› vard› benim için. Ve ben, tüm bu güzellikleri Atatürk sayesinde yaflam›flt›m. O günden sonra Atatürk sevgim daha bir köklendi, daha bir yüceldi... Dün bir Atatürk çocu¤uydum, bugün ise Atatürk’ün ö¤retmeni... 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram›... Dünyan›n ilk ve de 73
BD N‹SAN 2013
Atatürk’ün baflar›lar›n› aç›klamak için yaln›zca “önder, lider, deha” kavramlar› yeterli de¤ildir. Onun tüm çabas›nda müthifl bir sevgi, tutku yatar. Bu topra¤›n insanlar›na duydu¤u yüce sevgi... tek çocuk bayram›... Hakimiyetin kay›ts›z flarts›z Türk Ulusu’nun oldu¤u, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruldu¤u gün bugün! fiu anki varl›¤›m›z›, özgürlü¤ümüzü dünya uluslar› içinde aln› dik bir flekilde ba¤›ms›z bir devlet olarak hayk›rd›¤›m›z gün bugün!
olarak seçme ve seçilme hakk›na sahip olmam›z, kad›nlara verilen haklar ve uygarl›k yolunda h›zla ilerlememiz ...Her fley onun ulusuna verdi¤i de¤erin, ulusuna duydu¤u sevginin somut bir ifadesidir. “Yan yana iki çocuk görsem ‹flte Atatürk diyorum Özgürlü¤ün topra¤› uyan›yor ‹çin için seviniyorum.” * Atatürk yaln›zca bizim de¤il tüm dünya uluslar›n›n örnek ald›¤›, say›p sevdi¤i bir liderdir. Yüzy›la damgas›n› vuran bu büyük insan›, düflüncelerini "ak›l gözü” ile görüp tan›man›n zaman› art›k çoktan gelmifltir. Atatürkçülük; insana de¤er vermek demektir, özgür düflünmek, ulusumuzu ayd›nl›k yar›nlara ulaflt›rmak, insanl›k ailesi içinde onurlu bir yer kazand›rmak demektir. Atatürkçülük bilim, ak›lc›l›k, gerçeklik ve hiç yorulmadan çal›flmak demektir.
D
ünkü çocu¤um ben de… Sevgili Atatürk’ümün güvenine, sevgisine lay›k olmak için bir ömür ç›rp›nan, Atatürk detince yüre¤i p›r p›r atan dünkü çocuk! fiimdi sizler, Atatürk çocuklar›; gelecek sizsiniz... Ayd›nl›k yar›nlar› emekle, sevgiyle, duyarl›l›kla, sorumlulukla oluflturaca¤›n›z› biliyor, sizlere güveniyoruz... Gözlerinizden ›fl›lt›, yüreklerinizden heyecan hiç eksilmesin. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram›n›z kutlu olsun! •
tatürk egemenli¤i ulusa, ulusu da çocu¤a dayand›rmak gerekti¤ini kavram›fl örnek liderlerden biridir. Atatürk’ün baflar›lar›n› aç›klamak için yaln›zca “önder, lider, deha” kavramlar› yeterli de¤ildir. Onun tüm çabas›nda müthifl bir sevgi, tutku yatar. Bu topra¤›n insanlar›na duydu¤u yüce sevgi... Her fleyi onlar için yapm›flt›r... Halk›n› ba¤›ms›zl›¤a kavuflturmas›, Cumhuriyet’in ilan›ndan sonra 10 y›l gibi k›sa bir sürede devrimleri gerçeklefltirmesi, ilkeleriyle yolumuzu ayd›nlatmas›, kulluktan kurtulup özgür bireyler olmam›z› sa¤lamas›, yurttafl *Kurtulufl Öncüleri ‹çin - Mehmet K›yat
A 74
V
icdan-dil-öykü üçleminde gerçeklefltirdi¤i (kurgusal) denemelerinde Emin Özdemir öyle bir evrensel iç içelik yarat›yor ki, orada insan›n, ülkenin s›n›rlar›n›n yerini evrenselli¤in s›n›rlar› al›yor. Orada Shakespeare’in "binlerce dilden konuflan dil"i, vicdan denen o sonsuz evrensellikle bütünlefliyor. Vicdan; yazar, sanatç›, bilimci... O bütünleflme insanlar aras›nda öyle bir iç içelik yarat›yor ki, Llosa Vargas da, Emin Özdemir de ayn› dilden konufluyor. Adnan Binyazar
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Büyük Yap›tlar›m›z Konur Ertop
"Harname" Bir efle¤in a¤z›ndan dönemin çarp›k yap›s›n› hicveden ünlü mesnevi
Zavall› Efle¤in Bafl›na Gelenler 13. Yüzy›l Anadolu’sunda Yunus Emre’den Mevlana’ya, Hac› Bektafl’tan Ahi Evren’e uzanan düflünürlerin, sanat adamlar›n›n bir “ayd›nlanma kufla¤›” oluflturdu¤u kabul edilir. nayurtlar›ndan göçen farkl› Türk boylar›, kendi bölgelerinden tafl›d›klar› inançlar›, düflünceleri ‹slam kültürüyle birlefltirdiler. Yerleflik yönetimin birikimiyle göçebe Türkmenler aras›nda geliflen de¤erler birbirini etkiledi. ‹nsan sevgisiyle temellenen araflt›r›c› bir anlay›fl çizgisi halk›n yarar›n› gözeterek geliflti. Konuyla ilgili bir araflt›rma bu geliflimin, “bilgi, bilinç, birlik, dirlik, beraberlik, sayg›, sevgi gibi evrensel de¤erler üzerinde” yo¤unlaflt›¤›n› vurgulamaktad›r. Anadolu co¤rafyas›na yay›lm›fl beyliklerde bilgi, sanat halk›n anlad›¤› dilde olufluyor, onun kavrayaca¤› yolda biçimleniyordu.
A 76
BD N‹SAN 2013
B
eylikleri yönetenlerin iste¤i do¤rultusunda Arapçadan ard› ard› ard›na t›p, astronomi, zooloji, botanik, matematik kitaplar› çevriliyordu. Üstelik bu çevirilerde halk›n konufltu¤u dilin sözcükleri kullan›l›yordu. Tarikatlar›n dine yaklafl›m› akl›n, bilginin uza¤›nda de¤ildi. Tekkelerde gönül adamlar› d›flardaki yaflamdan, üretimden kopmam›flt›. Örne¤in Hac› Bayram Veli, derviflleriyle birlikte Ankara ovas›nda topra¤› ekip biçmekteydi. Onun, Nâgehan bir flara vard›m Ol flar› yap›l›r gördüm Ben dahi bile yap›ld›m Tafl u toprak aras›nda (Yolum bir kente düfltü./ O kent yeni yeni yap›lmaktayd›. /Tafl toprak aras›nda / ben de onlarla birlikte yap›ld›m) dizeleri insan›n iç dünyas›ndaki geliflme serüvenini anlatsa da malzemesini kuflkusuz günlük yaflamdan alm›flt›. Germiyanl› hekim, ozan Yusuf Sinaneddin, ‹randa ö¤renim görmüfltü. Hac› Bayram dergâh›nda bulundu. Oradaki yaflam›n›n etkisiyle fliirlerinde “fieyhî” takma ad›n› kullanmaya bafllad›. Kütahya’da açt›¤› dükkânda flifal› bitkiler sat›yor, sa¤l›k sorunlar› olanlara yol gösteriyordu. Özellikle göz hastal›klar›n› sa¤altmada baflar›l›yd›. Yazd›¤› kasideler Germiyano¤lu Yakup Beyin hofluna gidiyordu. Karfl›l›kl› söyleflileri oluyordu. Beyin özel hekimiydi. Çelebi Sultan Mehmet, Karaman seferi nedeniyle Ankara’da bulundu¤u s›rada rahats›zlanm›fl, onu tedavi etmesi için Yakup Bey, fieyhî’yi gön-
dermiflti. Bu görevde baflar›l› oldu¤u için Osmanl› sultan›n›n özel hekimli¤ine getirildi. Tokuzlu köyü de kendisine t›mar olarak verildi. Osmanl› sisteminde topra¤›n mülkiyeti padiflah›nd›. Topraklar t›mar arazisi olarak devlete yararl›¤› olanlara da¤›t›l›yor, onlar buran›n gelirinden devlete vergi ödüyorlard›.
fiiirlerinde “fieyhî” takma ad›n› kullanan Germiyanl› hekim, ozan Yusuf Sinaneddin. eyhî, gitti¤i Tokuzlu köyünde t›mar›n eski sahiplerince iyi karfl›lanmad›, sald›r›ya da u¤rad›. Umudu k›r›lm›fl olarak geri döndü. Bafl›na gelenleri benzetme yoluyla gülmeceli bir hayvan öyküsü biçiminde “Harname” (Efle¤in öyküsü) adl› küçük mesnevisinde anlatt›. fieyhî’nin daha genifl çerçeveli yap›tlar› da oldu. Be¤enilen bir “Divan”› vard›. Kendi dönemindeki meslekdafllar›ndan bafllayarak Baki’ye, Fuzuli’ye de¤in süren etkileri görüldü.
fi
77
BD N‹SAN 2013
flahsi bir eser hüviyeti tafl›maktad›r.” “Harname”, fleyhî’nin yap›tlar› aras›nda ayr›cal›kl›d›r. Bu k›sa mesnevi, “Türk hiciv edebiyat›n›n baflyap›tlar›ndan biri” say›l›r. Bir kayna¤a göre, ozan›n yergisi, kendisine verilmifl t›marla ilgili de¤il, “Husrev u fiirin” yap›t› yüzünden bafl›na gelenlerle ilgilidir. fieyhî, “Husrev u fiirin”i tamamlay›p 2. Murad’a götürmüfl. Padiflah okuyunca pek be¤enmifl. Ancak çevresindekiler, yarat›c›l›k ürünü bir yap›t de¤il, Nizami’den çeviri ve özetlemedir; övülmeye de¤mez, demifl. Umdu¤u karfl›l›¤› alamayan ozan, yap›t›n› kötüleyelerin tutumunu bir hayvan öyküsü biçiminde düzenledi¤i mesnevisiyle padiflaha duyurmufl. Yap›t›n bafl›nda “fieh-i Sultan Murad Hân-› zaman” (zaman›n padiflah›, sultanlar sultan› Murad Han)’›n övülmesinin, bu söylenceyi do¤rulad›¤› düflünülmelidir.
Umdu¤u karfl›l›¤› alamayan ozan, yap›t›n› kötüleyenlerin tutumunu bir hayvan öyküsü biçiminde düzenledi¤i mesnevisiyle padiflaha duyurmufl. 2. Murad’›n iste¤i üzerine Nizami’ nin Farsça “Husrev ü fiirin” adl› mesnevisini Türkçeye çevirdi. Ancak bu yap›t›, asl›na bire bir uygun bir aktarma de¤ildi. Prof. F. Timurtafl’›n, konuyla ilgili aç›klamas› flöyledir: “Husrev u fiirin, Nizami’den aynen yap›lm›fl basit bir tercüme de¤ildir. fieyhî, esere kendi flahsiyetini koyabilmifltir. Eser, bir tercümeden ziyade, bir ‘nakil’ mahiyetindedir; ve mevzuu Nizami’ninkine benzeyen
yküsü anlat›lan eflek zay›ft›r, hastad›r. Yük tafl›maktan bitkin düflmüfltür. Tüyleri dökülmüfl, bir deri bir kemik kalm›flt›r. Gözlemleri çok güçlü olan ozan, hayvan›n ac›nacak durumunu flu dizelerle canland›r›r: Duda¤› sarkm›fl u düflmüfl enek Yorulur arkas›na konsa sinek Do¤ran›r idi arpa arpa teni Gözü görünce bir avuç saman› (...) Arkas›ndan al›nsa palan›
Ö
78
BD N‹SAN 2013
Sanki it art›¤›yd› kalan›” (Duda¤› sarkm›fl, çenesi düflmüfltü/ Arkas›na sinek konsa yoruluyordu/ Gözü bir avuç saman görünceye dek / teni k›y›m k›y›m do¤ran›rd›... S›rt›ndan palan› al›nsa, / geriye kalan sanki bir köpe¤in gövdesiydi.)
S
ahibinin ac›y›p bir gün otlas›n diye sal›verdi¤i hayvan, çay›rda öküzlerin nas›l yaflad›¤›na tan›k
olur: Gördü otlakta yürür öküzler Odlu gözler ü gerlü gö¤üzler Sömürüp öyle yerler otla¤› Ki çekicek k›l›n tamar ya¤› Boynuzu baz›s›n›n ay bigi Kiminin halka halka yay bigi Bö¤rüflüp çün verirler âvâze Yank›lan›rd› da¤ ü dervâze” (Otlakta yürüyen öküzleri gördü: Gözleri ateflli, gö¤üsleri gergin ve dolgundu. / Otla¤› sömürüp yerlerdi/ Sanki, tüylerini çekseler kanlar› damlayacakt›. / Baz›lar›n›n boynuzlar› ay gibi, kiminin de halka halka yay gibiydi. / Bö¤ürdüler mi da¤lar ç›n ç›n öterdi.) Gördü¤ü hayvanlar›n yulars›z, palans›z sal›nmas›na, yük tafl›y›p ezilmeyifline flafl›p kalm›flt›r. Düflüncesinde sorular birbirini izler: Bunlarun bafllar›na tâc neden Bizde bu fakr ü ihtiyâc neden Bizi ger arpa oku
yây etti Bunlarun boynuzun kim ay etti” (Bunlar›n bafl›na taç giydirilmesi neden;/ bizde bu ihtiyaç ve yoksulluk neden?/ Bizi arpa özlemi okla ve yaya döndürdü. / Bunlar›n boynuzunu kim aya benzetti?) fleklerin güngörmüfl pirine gidip sorular›n› s›ralar: “Yük tafl›d›¤›m›za göre biz onlardan üstünüz. Öyleyse niçin boynuzumuz yok? Niçin onlar gibi rahat yaflam›yoruz?” Yafll› eflek, öküzlerin insano¤lunu beslemek için yarat›ld›¤›n›, gece gündüz arpan›n, bu¤day›n elde edilmesine çal›flt›klar›n›, kendilerine verilen iflin ise odun tafl›mak oldu¤unu anlat›r. Eflek, art›k kendisi de onlar›n yapt›¤›n› yapacak, odun tafl›may› b›rakacak, dayaktan kurtulacakt›r. Onun ifli de yaln›zca arpayla, bu¤dayla u¤raflmak olacakt›r! Yeflermifl ekinlerin aras›na dal›p karn›n› doyurur. Yuvarlan›p flark›lar söyler. Sesleri duyup gelen ekin sahibi
E
Sahibinin ac›y›p otlas›n diye sal›verdi¤i hayvan, çay›rda öküzlerin nas›l yaflad›¤›na tan›k olur: 79
BD N‹SAN 2013
olanlar› görünce efle¤i döver, h›rs›n› alamay›p kula¤›n›, kuyru¤unu da keser. Ac›lar içindeki hayvanca¤›z ak›l dan›flt›¤› yafll› eflekle yolda karfl›lafl›nca, Bât›l isteyü haktan ayr›ld›m Boynuz umdum kulaktan ayr›ld›m (Olmayacak fleyi isteyerek do¤ru yoldan uzaklaflt›m. Boynuz umdum kulaktan ayr›ld›m) ‹ster iken helâldan rûzî Var›m ettim haramîler rûzî” (Helalinden r›zk isterken var›m› yo¤umu haramilere kapt›rd›m) diye yak›n›r. lup biteni kendi bafl›na gelenlere benzeten ozan, padiflahtan adalet ister: Göklere erdi nâle vü feryâd Dâd ey pâdiflâh-› âdil dâd” (Benim inleme ve feryatlar›m göklere ç›kt›. Adaletini göster ey ey adil padiflah!) Bir 15. yüzy›l mesnevisi olan Harname, bu türün sonraki üç yüzy›ll›k geliflmeleri boyunca gözlenecek süslü anlat›mdan uzakt›r. Dilinin yal›nl›¤›yla dikkati çeker. Edebiyat diline sonraki yüzy›llar boyunca uzak kalacak olan “yer, gök, kamu, dün (gece), gün, yoksul, bay (zengin), ufl (iflte), baflmak (pabuç), kat› (çok), k›s› (s›k›nt›), ya¤›r (yara), tan (flafl›lacak fley), sünük (kemik), enek (çene), otlak, od (atefl), yayla, k›flla (k›fl› geçirmek için s›¤›n›lan yer), döflek, çomak, tapmak (bulmak), buyruk, ya¤, et, y›ld›z, iç, d›fl, gö¤ermek (yeflermek), yuvalanmak (yuvarlanmak), a¤namak (debelenmek), ›rlamak (flark› söylemek), ça¤›r-
O
80
Harname, bu türün sonraki üç yüzy›ll›k geliflmeleri boyunca gözlenecek süslü anlat›mdan uzakt›r. mak, ekin, ›s (sahip), ulumak (yat›flmak) gibi halk›n sözcükleri fieyhî’nin yap›t›nda birbirini izler. Ö¤renim görmüfl, dergâhta, Germiyan, Osmanl› saraylar›nda bulunmufl olan ozan, k›rsal yaflama da hiç yabanc› de¤ildir. Do¤ada görülebilecekleri apaç›k anlat›r. “Harname”de ele al›nan sorun, toplumsal eflitliktir. Ozan, adaleten uzaklafl›lmas›na, zorbal›¤a karfl› ç›kar.
G
ünümüzde yap›t hakk›ndaki bir incelemede flu yarg›lar ortaya konmakt›r: “Harnâme, temiz bir Türkçe ve mizahi bir üslûpla yaz›lmas›n›n yan› s›ra sosyal tenkit içermesi yönüyle de son derece önemlidir. Harnâme, devrinin sosyal tenkidini ince, temiz ve baya¤›l›¤a kaçmayan alayc› bir üslûpla yapm›flt›r. Hayvanlar›n a¤z›ndan insan›n dünyas›na ayna tutan flair, mizah ile fliiri, övgü ile yergiyi sembolik bir anlat›mla karfl› karfl›ya getirmifltir. Harnâme, insanlar›n hak ve ödevleri konusunda verdi¤i mesajlarla da didaktik bir nitelik kazanm›flt›r.”
(Dr. M. Özdemir, Uflak Üniversitesi) • konurertop@butundunya.com.tr
Sporun Dünyas› Metin Gören
fiöhretlerin Unutulmaz Söylemleri erkürenin befl k›taya da¤›lan ülkelerinde, gelecek y›llara ›fl›k tutabilmesi için belge niteli¤i tafl›yan spor arflivleri özenle tutulur. Ülkemizde pek umursanmayan bu nostaljik ve de¤erli arflivde günümüz sporcular›n›n dersler ç›karabilece¤i söylemler vard›r. Koflullar›n zorluklar›n›, teknolojinin k›s›rl›¤›n› afl›p, ülke ve dünya sporuna yads›namaz katk›lar sa¤layanlar sonunda zirveye oturur. Onlar› hep an›msar›z. Bu nedenle, dünü hiç yaflamam›fl veya yaflay›p da bellek kay›tlar› bir nedenle silinmifl olanlar geçmifle yeniden dönmeyi veya birilerinin bu an›lar› yeniden canland›rmalar›n› isterler.
Y
Barselona tak›m› Günümüzün Messi, Xavi, ‹niesta gibi dünya y›ld›zlar›n› bar›nd›ran ‹spanya'n›n ünlü Barselona tak›m›n›n elli y›l önceki bir savunma sistemi ile günümüzde harikalar yarataca¤› akl›n›za gelir miydi? 60’l› y›llarda "katenaçyo" (kilit) 81
BD N‹SAN 2013
Barselona tak›m›n›n, otuz y›lda bu sistemi çok üst düzeylere tafl›d›¤› aç›k bir gerçek. Helenio Herrera'n›n "katenaçyo" savunma sistemiyle ‹talya'n›n ünlü tak›m› ‹nter’e nice flampiyonluklar kazand›rd›¤› anmsan›r. 1997 y›l›nda kaybetti¤imiz ünlü teknik direktörün, daha sonra dünya futbol literatürüne geçen, ''En iyi savunma hücumdur'' flekHelenio Herrera lindeki söylemini, yaratt›¤› savunma sistemi "kaHelenio Herrera: tenaçyo" ile bütünlefltirdi¤ini an›msar ve Herrera’n›n dehas›na yeniden sayg› ''Barselona ve duyar›z.
‹spanya futbolunda benim oluflturdu¤um sistem otuz y›l sonra sayg› duyularak an›msanacakt›r.'' sistemini olgunlaflt›r›p futbol dünyas›na kazand›ran dönemin en büyük teknik direktörü Helenio Herrera'n›n o günlerdeki söylemi ilginçti: ''Barselona ve ‹spanya futbolunda benim oluflturdu¤um sistem otuz y›l sonra sayg› duyularak an›msanacakt›r." Herrera'n›n bu iddial› söylemle tan›mlad›¤› sistem, günümüzde hücum tekni¤i ile oynayan ve att›¤› gol say›s› tahminleri aflan bir tak›ma nas›l bir katk› sa¤lad›¤›n› bilemiyoruz; ancak 82
izim ülkemizde böyle sistemlerin yarat›c›lar› yoktu ama soyunma odalar›nda maç öncesi yapt›klar› söylemlerle ünlenmifl bir çok teknik direktör vard›. Bunlardan biri de Bülent Giz'di. Mesle¤in en ünlü foto muhabirlerinden biriydi. Futbol sevgisi onu antrenörlük kurslar›na dek sürükledi. Giz önce Yeflildirek tak›m›n› daha sonra da dönemin ünlü tak›mlar›ndan PTT'yi baflar›yla çal›flt›rd›. Giz'in tak›m›, Türkiye Birinci Ligi'ne emin ad›mlarla yürüyen Trabzonspor'la Ankara 19 May›s Stad›'nda, flampiyonlu¤u büyük ölçüde etkileyecek grup liderli¤i karfl›laflmas› oynayacakt›. Kazanan tak›m, di¤er grup lideri fiekerspor'la karfl›laflacak ve bu karfl›laflman›n galibi Türkiye Birinci Ligi'ne
B
BD N‹SAN 2013
yükselecekti. PTT için Trabzonspor çok zor bir rakipti. Giz, uzun süre soyunma odas›na girmedi. Oyuncular ise teknik direktörlerinin taktik a¤›rl›kl› söylemini biraz da tedirgin bekliyorlard›. Bülent Giz soyunma odas›na h›fl›mla girdi, sesinin tonunu yükselterek k›sa konufltu: ''Arkadafllar, fiekerspor ile yapaca¤›m›z flampiyonluk maç› için antrenman sal› günü saat ikide.'' dedi ve d›flar›ya ç›kt›. Gündüz Tekin Onay mas›n› kazanmak zorundayd›. Moral deste¤i ile komflu kent Mersin'e giden Adanaspor mucizevi bir galibiyet ald› ve rakibini farkl› yendi.
O Bülent Giz Oyuncular, flaflk›nl›k içinde biribirlerine bakarak bu k›sa konuflmadan bir sonuç ç›karmak istiyorlard›. Asl›nda Giz, psikolojik bir söylemle oyuncular› zor karfl›laflmaya motive etmiflti. O gün PTT önce güçlü rakibi Trabzonspor'u arkas›ndan fiekerspor'u yenerek flampiyon oldu.
G
ündüz Tekin Onay, Adanaspor'u çal›flt›r›yordu. Tak›m›n ligdeki konumu da iç aç›c› de¤ildi. Tak›m› deplasmanda oynayacaklar› Mersin ‹dmanyurdu karfl›lafl-
nay; maçtan önce soyunma odas›na girdi, kap›y› kilitledi. ''Arkadafllar size bir öykü anlataca¤›m'' diyerek sözlerine bafllad›. "Çanakkale Savafl› s›ras›nda Mehmetçiklerin nas›l savaflt›¤›n›, neler yapt›¤›n› bilirsiniz. Onlar, kaz›lan siperlerde düflman› püskürtmek için anlat›lmaz bir mücadele örne¤i verdiler. Yo¤un atefl alt›nda her 30 dakikada bir biraz daha geride bulunan bölük komutan›na durumla ilgili bilgi aktar›l›yordu. Gelen asker; ”Komutan›m düflman on metre daha yaklaflt›, ne yapal›m?” diye komutan›na soruyordu. Komutan savaflacaks›n›z emrini veriyor; bir süre sonra asker yeniden geliyordu: "Komutan›m düflman yirmi metre daha yaklaflt›." Komutan›n gür sesi ortal›¤› ç›nlat›yordu: "Savaflacaks›n›z asker savafla83
BD N‹SAN 2013
Gündüz Tekin Onay bu anlaml› öykünün sonuna kendi isteklerini katarak oyuncular›na sesleniyordu; ''Haydi siz de ç›k›n, Mehmetçikler gibi savafl›n.'' caks›n›z!" Sonunda yaral› bir asker kanlar içinde komutan›n bulundu¤u yere zorlukla ulaflt›. Komutan›na "Düflman burnumuzun dibinde emirlerinizi bekliyoruz." dedi. Genç te¤men belindeki tabancay› k›l›f›ndan ç›kard›, ve yaral› askerin elinden tutarak, "Haydi yürü; hepsini gebertmeye gidelim!" diye ba¤›rd›... Gündüz Tekin Onay bu anlaml› öykünün sonuna kendi isteklerini katarak oyuncular›na sesleniyordu; ''Haydi siz de ç›k›n, Mehmetçikler gibi savafl›n.''
San Antonio Spur’sun çok baflar›l› bir koçu vard›r. Hangi oyuncuyu ne zaman ve hangi görevde kullanaca¤›n› çok iyi bilen ola¤anüstü yeteneklere sahip Gregg Popovich, baflar›s›n›n s›rr›n› ilginç bir söylemle flöyle aç›klam›flt›r: ''Benim ikisi önde oyunu izleyen, ikisi de arkadakileri denetleyen dört gözüm vard›r. Arkam› izleyen gözlerimi, bençte oturan oyuncular› sürekli taramak için kullan›r›m. Oyuna girmek ve tak›m›na hizmet vermek için can atan oyuncu ile dalga geçenin ay›rd›nda olurum..'' opovich’in bu söylemi, NBA dergisinden yay›mland›ktan sonra, baz› oyuncular›n daha dikkatli oldu¤u, baz›lar›n›n da söylemin bask› niteli¤i tafl›d›¤› iddias›yla tak›mdan ayr›ld›¤› aç›kland›. Birkaç kez y›l›n koçu seçilen Gregg Popovich disipline bir baflka aç›dan bakarak
P
D
ünyan›n en görkemli spor organizasyonlar›ndan biri (NBA) Amerika Profesyonel Basketbol Ligi'dir. Bu harika organizasyonda baflta Amerikal› sporcular olmak üzere, dünyan›n her yerinden yetenekli basketbolcular gövde gösterisi yapar. NBA dünyas›n›n ›fl›kl› yaflam›nda, "koç"lar›n da çok önemli bir yeri vard›r. Onlar›n gözü oyunda, beyni benç denilen (sahada olmayan oyuncular›n bulundu¤u) yerdedir.
84
Gregg Popovich
BD N‹SAN 2013
sporcu-koç iliflkilerini en güzel flekilde de¤erlendirmiflti.
A
lfredo Di Stefano... Dünyan›n gelmifl geçmifl en büyük oyuncular›ndan biri. 1956 y›l›nda bafllayan Real Madrid efsanesini y›llarca sürdürebilmifl ola¤anüstü bir gol makinesi. Arjantin as›ll› futbolcu görkemli yaflam›n› muhteflem bir jubile ile noktalad›ktan sonra, ilk antrenörlük teklifi y›llarca formas›n› giydi¤i, baflar›dan baflar›ya kofltu¤u Real Madrid'ten geldi. Di Stefano tüm ›srarlar› geri çevirdi. Efsanevi baflkan kont Bernabeu' nin ikinci kuflaktan ye¤eni milyarder Antonio Cabillas'›n önüne koydu¤u çek defterini göstererek, ''‹stedi¤in rakam› yaz, kabul edece¤im'' fleklindeki teklifine y›ld›z oyuncunun verdi¤i yan›t, Real Madrid'in tarihine geçecek nitelikteydi: ''Ben kim oluyorum ki bana bu flekilde bir teklifle geliyorsunuz. Futbolu yeni b›rakm›fl, teknik direktörlük konusunda hiçbir deneyimi olmayan bir adama, bu kadar büyük para veril-
Alfredo Di Stefano mesine, Real Madrid'in bir fanati¤i olarak asla izin veremem.'' Y›ld›z olmak, literatüre geçmek, y›l›n teknik direktörü seçilebilmek, daha da önemlisi insan psikolojisini özümsemek... San›r›m baflar›n›n anahtar› olsa gerek. • metingoren@butundunya.com.tr
fians›n Zaman› Fransa’n›n ünlü piyangosu, tam bilet sahibi çok yafll› bir adama ç›km›flt›. Bas›n mensuplar› topland› ve bir röportaj için adam› ziyarete gittiler. Bir muhabirin, ‘Bu kadar çok parayla ne yapmay› düflündü¤ü’nü sormas› üzerine yafll› adam, “Önce Paris olmak üzere tüm Fransa’ya umumi tuvalet yapt›raca¤›m.” dedi. fiafl›ran gazetecilerden biri, “Çok mu s›k›flm›flt›n›z?” diye flaka yollu yaklafl›nca, yafll› adam muzip muzip güldü ve “Yoook yok, öyle de¤il.” dedi, “Bu yafltan sonra gelen flans›n içine sadece ben de¤il, tüm Fransa etsin diye!..” 85
Haz›rlayan: B‹RSEN ERKUTUN
7-Japonya’da 1925’li y›llarda ortaya ç›kan dövüfl sanat›na ne ad verilir? a-Karate b-Judo d-Gürefl c-Aikido 1-‹lk Dünya haritas›n› kim çizmifltir? a-Kristof Kolomb b-Marco Polo c-Ömer Hayyam d-Piri Reis 2-Kanuni Sultan Süleyman’›n kat›ld›¤› son seferin ad› nedir? a-Zigetvar b-Mercidabık c-Belgrad d-Ridaniye 3-‹lk sigorta ve ilk komandit flirketleri kim kurmufltur? a-Lidyalılar b-Romalılar c-Cenoval›lar d-Osmanlılar 4-Yakacaklarda yanan esas madde hangisidir? a-Karbon b-Oksijen c-Azot d-‹yot 5-Latin harfleriyle bas›lm›fl ilk Türk paras› hangi y›l tedavüle sürülmüfltür? a-1939 b-1937 c-1071 d-1980 6-Türklerin ‹slamiyet ile tan›flt›¤› savafl olarak kabul edilen savafl hangisidir? a-Talas b-Kırım c-Mohaç d-Preveze 86
8-Beflamel sos hangi ülke mutfa¤› kökenlidir? a-Hint b-Meksika c-‹ngiliz d-Frans›z 9-Ifl›¤› oluflturan parçac›k hangisidir? a-Proton b-Atom c-Foton d-Molekül 10-“A¤›r a¤›r ç›kacaks›n bu merdivenlerden / Eteklerinde gümüfl rengi bir y›¤›n yaprak / Ve bir gün semaya bakacaks›n, a¤layarak” dizeleriyle ünlü flairimiz hangisidir? a-Afl›k Veysel b-Ahmet Haflim c-Aziz Nesin d-Atilla ‹lhan 11-Dünya Kupas›’nda 25 maç oynama baflar›s›n› gösteren Lothar Matthaeus hangi ülkenin futbolcusudur? a-Belçika b-‹ngiltere c-Avusturya d-Almanya 12-Finlandiya nereden, ne zaman ayr›larak ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etmifltir? a-Norveç, 1923 b-Rusya, 1917 c-‹sveç, 1917 d-‹ngiltere, 1923
13-Demircilerin korkuluk vb. fleylerin yap›m›nda kulland›klar› içi bofl demir boruya ne denir? b-Halat a-Profil c-Ferforje d-Kombi 14-Tavla zar›nda 4’ün tam karfl›s›ndaki say› hangisidir? a-6 b-1 c-3 d-2 15-1946 y›l›nda çok partili döneme geçiflle birlikte yap›lan seçimlerde bu dönemin ilk hükümetini kim kurmufltur? a-Recep Peker b-‹smet ‹nönü c-Celal Bayar d-Mesut Y›lmaz 16-Kalp, akci¤er gibi bir organda bir atardamar›n, doku bozuklu¤undan dolay›, kan p›ht›s›yla t›kanmas›na ne ad verilir? a-Tansiyon b-Enfarktüs c-‹ç kanama d-Koroner 17-Adliye mahkemelerinde verilen kararlar en son hangisinde son kez incelenir? a-Çal›fltay b-Dan›fltay c-Ahim d-Yarg›tay 18-Bir do sesiyle ondan sonraki do sesi aras›ndaki uzakl›¤a ne ad verilir? a-Bemol b-Es c-Oktav d-Alto Yan›tlar: 151. sayfada
C
Belgeselcinin Gözüyle Çetin ‹mir
acabey
Gökbilim Medresesi
K›rflehir, sahip oldu¤u tarihi ve kültürel de¤erleriyle Anadolu topraklar›nda Türk-‹slam Medeniyeti’nin oluflmas›nda çok önemli yere sahip olan bir merkezdir.
Ö
zellikle, Selçuklu döneminde ilim, kültür ve medeniyete befliklik etmifl, bu topraklar›n bizlere ebedi vatan k›l›nmas›n› sa¤layan birçok alperene ev sahipli¤i yapm›flt›r. ‹flte, bu dönemde K›rflehir Emiri olarak görev yapan Baha’elDin Caca’n›n o¤lu Nureddin, halk aras›ndaki ad›yla Cacabey, K›rflehir’in bir ilim merkezi olmas›n› sa¤layan flahsiyetler aras›nda ismi en çok an›lanlardan biridir. 1272 y›l›nda yapt›rd›¤› ve kendi ad›yla an›lan medresesi de “Cacabey” ad›n›n günümüze ulaflmas›nda son derece etkili olmufltur.
87
BD N‹SAN 2013
C
acabey’in flöhreti ve vermifl oldu¤u hizmetler Orta Anadolu’yu sarm›fl, büyük bir emir olarak tan›nm›flt›r. Sahip oldu¤u yüksek ka¬rakterinin yan› s›ra özellikle Türk halk›n› korumas› halk aras›nda sayg›nl›¤›n› art›rm›flt›r. Ayr›ca Cacabey, öz Türkçe konuflarak, emirleri ve devlet muamelat›n› Türkçe yaparak, K›rflehir’in Türk yurdu olmas› için mücadele etmifltir. Anadolu’nun Türkleflmesi Süreci’ne büyük katk›lar sa¤layan Hac› Bektafl-› Veli ile görüflmüfl, Mevlana Celalettin Rumi’den övgü mektuplar› alm›flt›r. Cacabey’in bilime verdi¤i önem, kendisinde, bir dünya görüflü oluflmas›n›, belli ilkelere göre düflünmesini ve bilimsel bir zihniyet kazanmas›n› sa¤lam›flt›r. Bilimsel zihniyet ise, Cacabey’in dürüst ve tarafs›z olmas›n›,
karfl›lafl›lan sorunlar› sab›rl›, ayr›nt›l› ve ileri görüfllü bir biçimde ele almas›n› sa¤lam›flt›r ki bunlar ahlak ve erdemin en önemli özellikleri aras›nda yer almaktad›r. Bu özellikleri üzerinde tafl›yan Cacabey, sahip oldu¤u bilimsel zihniyet yoluyla hem kiflisel hem de toplumsal yaflay›fl› düzenlemifl, bu sayede, içinde yaflad›¤› toplum için çal›flmay› ö¤renmifltir. Baflar›l› bir devlet adam› olmay› bu sayede baflarm›flt›r.
K
›rflehir il merkezinde bulunan Cacabey Gökbilim Medresesi, girifl kap›s› üzerindeki Selçuklu sülüsü ile yaz›lm›fl iki sat›rl› kitabesinden ö¤renildi¤ine göre K›l›çarslan’›n o¤lu III. Keyhüsrev zaman›nda K›rflehir Emini Nureddin Cebrâil bin Cacabey taraf›ndan 1272-1273 y›l›nda yapt›r›lm›flt›r. Medrese 1272 tarihinde düzenlenmifl, Arapça ve Mo¤olca vakfiyesi günümüze kadar gelmifltir. Medresenin girifl kap›s› üzerinde kitabeden baflka, girifl kemeri üzerine tek sat›r halinde Besmele ve Kuran’›n Nahl Suresi’nin 9. Ayetinin bafl k›sm› Cacabey Medresesi girifl kap›s›
88
BD N‹SAN 2013
yaz›lm›flt›r. Bunun alt›nda ve uçlar› iki yana dönen kitabeli¤e de Al-i ‹mran Suresi’nin 18. ve 19. Ayetleri yaz›lm›flt›r. Bu kitabeler ile kap› kemeri aras›na da iki sat›r halinde baflka bir metin eklenmifltir. Bu metin vergilerin kald›r›ld›¤›n› belirten bir emirnamedir. W.Hinz’e göre bu kitabe 1330 y›l›nda yaz›lm›flt›r. Ana kap›n›n iki köflesine demet fleklinde, duvara bitiflik sütunlar yerlefltirilmifltir. Ayr›ca cephe duvar›n›n d›fl köflesine de de¤iflik kaideler üzerine oturan bir çift gövdesi burmal› sütunlar yerlefltirilmifltir.
M
inare, rasat kulesi olarak kullan›lm›fl Selçuklu devrinde yap›lan medresenin tafl ifllemeli, tu¤la örgülü, mozaik çinilerle süslü bir de kulesi vard›r. Bugün, minare olarak kullan›lmakta olan medrese kulesi: “gözlem kulesi” hizmeti görmüfl, daha sonra minareye dönüfltürülmüfltür. Yurdun çeflitli yerlerinden gelen ö¤renciler burada astronomi araflt›rmalar› yaparlard›. Ahmedî Gül-flehrî ve Âfl›kpafla bu medresede okumufl ö¤renciler aras›nda yetiflmifl ilim adamlar›ndan yaln›zca birkaç›d›r.
Kap› yaz›t› Bugün cami olarak kullan›lan medresenin d›fl köflelerine yerlefltirilmifl k›vr›ml› köfle sütunlar› ilgi çekicidir. Binan›n bat›, kuzeydo¤u ve kuzeybat› köflelerinde, duvara bitiflik, alt taraflar› de¤iflik ifllemeli füze biçiminde birer tane olmak üzere üst k›sm› konik külahl› üç tane kule vard›r. Bu kuleler zaman›m›zda kullan›lmakta olan modern füzelerin 700 sene evvel Müslüman Selçuklu Türkleri taraf›ndan savafllarda kullan›lan füzelerin maketini and›rmaktad›r. Bu sütun düzenlemesinin Anadolu Türk Sanat›nda baflka bir örne¤i bulunmamaktad›r. Anadolu’da baflka örne¤i olmayan modern füzelere benzeyen sütunlardan biri 89
BD N‹SAN 2013
yenin bize ulaflan bir bölümüdür.
G
Kubbe ve gözlem penceresi
Dünyan›n ilk gözlemevi Gökbilim (Astronomi) araflt›rmalar› yan›nda, hukuk, mant›k, geometri, matematik, tarih, co¤rafya, tefsir, hadis, tasavvuf; ayr›ca Türk dili ve kültürünün ö¤retildi¤i Cacabey Gökbilim Medresesi, K›rflehir ve çevresinde zengin vak›flar› olan genifl bir külli-
Kubbe alt› flad›rvan 90
ünümüzde cami olarak hizmet veren medresenin kubbesi aç›k ve alt›nda su kuyusu vard›r. Bu kuyuya akis eden y›ld›zlar tetkik edilirdi. Döneminde “astronomi yüksek okulu” olarak hizmet veren medrese, dünyada gayesine uygun gözlemevi olarak yap›lan ilk yap›tt›r. Bat› Türkistan’da Ulu¤ Bey’in rasathanesi neyse, Selçuklular zaman›nda K›rflehir Cacabey rasathanesi de o derece önemlidir. Cacabey Medresesi Anadolu’da benzerlerine rastlanan orta avlusu kubbe ile örtülü kapal› medrese tipinde bir yap›d›r. Bu kapal› mekân›n bir avlu olarak yap›ld›¤›n› göstermek için
BD N‹SAN 2013
Döneminde "astronomi yüksek okulu" olarak hizmet veren medrese, dünyada gayesine uygun gözlemevi olarak yap›lan ilk yap›tt›r.
si, Selçuklular döneminde dinî ilimler yan›nda müspet bilimlerin de ö¤retildi¤i bir fakülte olarak kullan›lm›fl; gökyüzünün, güneflin, ay›n, y›ld›zlar›n hareketlerini inceleyen bir gözlemevi olarak y›llar boyu ayakta kalm›flt›r. Cacabey Gökbilim Medresesi günümüzde cami olarak kullan›lmaktad›r. Döneminde önemli bir ilim yuvas› olan Cacabey Gökbilim Medresesi, yaklafl›k 800 y›l boyunca ayakta kalmay› baflararak, adeta zamana meydan okumufltur. Mimari yap›s›yla da dik-
de kubbesinin ortas›na bir ayd›nl›k feneri, alt›na da flad›rvan yap›lm›flt›r. edrese kesme tafltan olup, girifl kap›s› etraf›nda kabartma fleritler halinde iki ayr› renkten tafllardan frizler yap›lm›flt›r. Plan olarak Selçuklu ve Osmanl› mimarisinde görülen avluya aç›lan dört eyvanl› plan flemas›na göre yap›lm›flt›r. Giriflin karfl›s›ndaki üzeri beflik tonozla örtülü ana eyvan ayn› zamanda namaz k›l›nan bölümdür. Buraya son derece zengin bezemeli bir mihrap konulmufltur. Medresenin girifl cephesinin sol taraf›ndaki kubbeli mekân, medreseyi yapt›ran Nureddin Cebrâil bin Cacabey’in türbesidir. Bu türbeye soldaki eyvandan alt› basamakl› bir merdivenle ç›k›lmaktad›r. Türbenin girifl kap›s› kabartma tafl bir süsleme ile çerçevelenmifltir. Buradan k›sa bir koridorla Cacabey’in sandukas›n›n bulundu¤u türbeye girilmektedir. Türk–‹slâm kültür ve medeniyetinin en muhteflem mimari özelliklerini yans›tan Cacabey Gökbilim Medrese-
M
katleri üzerine çekmeyi baflaran Medresede, gökbilimleri derslerinin verildi¤i ifade edilmektedir. fiu bir gerçektir ki Cacabey, hem vermifl oldu¤u hizmetlerle hem de yapt›rd›¤› eserlerle uzun y›llar konuflulmaya ve tart›fl›lmaya devam edecektir. Yaflad›¤› co¤rafyaya sahip ç›kan ve Türk halk›n› koruyan, Türkçeyi savunan Cacabey, yüzy›llardan beri Türklerin hakim oldu¤u bu topraklarda sayg› ile an›lmaktad›r. • cetinimir@butundunya.com.tr Kaynakça: “Kaz›m fiahin -H.Ü. Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü” 91
BD N‹SAN 2013
Yafll›
Derleyen: SEL‹N DEM‹RYÜREK
fakir adam ve güzeller güzeli at›
92
Ö ykümüz Çinli düflünür Leo Tzu’ nun zaman›nda geçiyor. Çin’de bir köyde, kral›n bile k›skand›¤› fakir bir yafll› adam varm›fl. Kral›n onu k›skanma nedeni, dillere destan güzellikteki at›ym›fl.
BD N‹SAN 2013
O at› sat›n almak istiyor, fakat önerdi¤i yüksek rakamlara karfl›n yafll› fakir adam, satmamakta direniyormufl. Köylüler birgün kap›s›na gelip büyük bir flaflk›nl›k içinde at›n› neden satmak istemedi¤ini sormufllar.
K
ral›n sana önerdi¤i parayla yaflam›n›n sonuna de¤in rahat edece¤ini biliyorsun. Neden satmad›n at›n›?” demifller. Yafll› fakir adam onlar›n flaflk›nl›¤›n› umursamam›fl bile: “Bu yaln›zca bir at de¤il ki, benim dostumdur” demifl. “‹nsan dostunu nas›l satar?” Ne oluysa, nas›l olduysa olmufl, o güzeller güzeli at ertesi gün kaybolmufl. Köylüler yafll› fakir adam›n kap›s›na yine gelmifller, bir gün önce at› satmamakla büyük hata yapt›¤›n› söylemifller. “Kral›n önerisini geri çevirmeseydin, zengin bir adam olacakt›n” demifller. “Oysa flimdi hem yine paran
yok, üstelik dostum dedi¤in o güzeller güzeli at›n da yok. Çok kötü günler bekliyor seni...” Yafll› fakir adam yine önemsememifl köylülerinin sözlerini: “Acele etmeyin, hemen kesin karar vermeyin” demifl. “Evet, flu an at›m da yok ama bu durumuma bak›p, hemen karar vermeniz için çok erken. Bekleyelim, sabredelim, iflin sonu nas›l olacak, birlikte onu görelim...” Köylüler de yafll› fakir adam›n bu sözlerini önemsememifller, hatta ona gülmüfller bile. radan 15 gün kadar geçtikten sonra yafll› fakir adam›n “dostum” dedi¤i o güzeller güzeli at›, arkas›nda kendisini izleyen 12 atla birlikte dönmüfl. Bu olay üzerine köylüler yafll› fakir adamdan özür dilemifller. “Biz ‘Bir at›n vard›, o da gitti’ derken ve senin durumuna üzülürken, flimdi bir anda 13 at›n sahibi oldun” demifller. “Ne talihli adamm›fls›n sen. Durdu¤un yerde devlet kuflu kondu bafl›na”... Yafll› fakir adam yine önemsememifl köylülerinin sözlerini. “Acele etmeyin, hemen kesin karar vermeyin” demifl yine. “Bu durum, yaflamakta oldu¤umuz an›n gerçe¤idir. Bekleyelim, sabredelim, iflin sonu nas›l olacak, birlikte onu görelim...” Birkaç gün sonra yafll› fakir adam›n o¤lu atlar› e¤itirken aya¤›n› k›rm›fl ve uzun süre yürüyemeyecek duruma düflmüfl. Köylüler yine gelip dayanm›fllar kap›ya:
A
93
BD N‹SAN 2013
Yaflam›n küçük bir parças›na bak›p, tümü hakk›nda karar vermekten kaç›n›n... “Sana ‘Ne talihli adamm›fls›n’ derken gerçekten acele etmifliz, erken karar vermifliz” demifller. “Me¤er o 13 ata birden sahip olman talihin de¤il, talihsizli¤inmifl... Bak, o atlara bakay›m derken o¤lun aya¤›n› k›rd›. Sana bakacak kimsen yok art›k. Zor günler bekliyor flimdi seni...” Yafll› fakir adam, yine her zamanki tavr›yla karfl›l›k vermifl: “Acele etmeyin, hemen kesin karar vermeyin” demifl. “Bunun talih mi, talihsizlik mi oldu¤unu bugün bilemeyiz. Çünkü bu, içinde oldu¤umuz durumdur. Bekleyelim, iflin sonu nas›l olacak, birlikte onu görelim...”
B
irkaç hafta sonra ülkede önce savafl, sonra da seferberlik ilan edilmifl. Eli silah tutabilecek yafltaki tüm gençler, kral›n emriyle askere al›nm›fl, savafl cephesine gönderilmifl. Köyde yaln›zca, yafll› fakir adam›n o¤lu askere al›nmam›fl. Aya¤› k›r›k oldu¤u için yürüyemeyen genci yata¤›nda yatarken bulan kral›n adamlar›, ona dokunmam›fllar. Köyü bir üzüntü alm›fl, bir matem havas› sarm›fl. Çünkü herkes, savafl›lan ülkenin ordusunun çok kuvvetli 94
oldu¤unu biliyor ve askerdeki çocuklar›n›n dönmeyece¤ine inan›yormufl. Köylüler, yine gitmifller yafll› fakir adam›n kap›s›na: “Yine sen hakl› ç›kt›n” demifller. “O¤lun baca¤› k›r›k oldu¤u için yan›nda kalabildi. Oysa bizim çocuklar›m›z korkar›z sa¤ dönemeyecekler.” Yafll› fakir adam bu kez biraz sert bir sesle karfl›l›k vermifl köylülerine: “Yine acele edip, hemen kesin karar veriyorsunuz” demifl. “fiu andaki gerçek, benim o¤lumun yan›mda, sizin o¤ullar›n›z›n askerde olmas›d›r. Bekleyelim, sabredelim, bu iflin sonu nas›l olacak, birlikte onu görelim...” Leo Tzu bu öyküsünü flöyle tamaml›yor: “Yaflam›n küçük bir parças›na bak›p, tümü hakk›nda karar vermekten kaç›n›n. Karar akl›n durmas› halidir. Siz karar›n›z› verdikten sonra akl›n›z düflünmeyi, dolay›s›yla geliflmeyi durdurur. O nedenle karar verirken, acele etmeyin. Bekleyin, sabredin, bu iflin sonu nas›l olacak, birlikte onu görelim...” Evet, hemen karar vermeyece¤iz... “‹çinde yaflad›¤›m›z durum budur” diyece¤iz ve... Bekleyip, sabredece¤iz, bu iflin sonu nas›l olacak, birlikte onu görece¤iz... •
› Yazarak Söyleyerek Sadi Bülbül
Gülmenin
S›rr› B
ir vezirin bir türlü gülme-
yen, ne yap›lsa memnun olmayan, as›k yüzlü bir k›z› vard›. K›z›n mutsuzlu¤una bir çare bulunam›yor, diyardan diyara gidilerek bir deva aran›yordu. Yine yollara düflmüflken vezir bir köy yolunda, flark›lar söyleyerek yürüyen bir köylü gruba rastlad›. Bir baba ile k›zlar›yd› bunlar. K›zlar devaml› gülüyor ve güldükçe yüzlerinde güller aç›yordu… Vezir, adama sordu: "Sen kimsin de bu k›zlar böyle gülüp oynuyor, flark›lar söylüyorlar?" Adam: "Hiç," dedi. "Köylünün biriyim iflte. Ya sen kimsin?" Vezir, kendini tan›mayan köylüye k›zarak ba¤›rd›: "Sen benim kim oldu¤umu nas›l bilmezsin gafil adam… Ben vezirim…" Adam: "Kusura bakma beyim" dedi, "Biz cahil insanlar›z. Bilemedim iflte…" Köylü sonra da, saf saf sordu: "Peki, daha büyüyünce ne olacaks›n
vezir a¤am?" Vezir, bütün haflmetiyle köylüye: "Bunu da m› bilmezsin adam," dedi. "Tabii sadrazam olaca¤›m." Köylü: "Peki daha sonra ne olacaks›n?" deyince, önce köpüren veziri, bir düflünme ald›. Evet, sonra ne olacakt›? Sonra ne olacakt›?
C
evap bulamad› ve… Sustu. Bu suskunlukta köylü vezire, olup bitenlere hâlâ gülerek izleyen k›zlar›n› gösterdi. "Bunlar›n neden böyle güldü¤ünü sormufltun vezir hazretleri" dedi. "Onlar bir hiç'in k›zlar› da ondan gülüyorlar. Bir vezir k›z› olsalard› belki gülmezlerdi…" Bu sözleri duyan vezir, arabas›n› geldi¤i yere do¤ru çevirdi ve oradan süratle uzaklaflarak kona¤›na döndü. "Anlad›m" dedi, kendi kendine… art›k bundan sonra, bir "hiç" oldu¤umu benim de ö¤renmem gerekecek… • sadibulbul@butundunya.com.tr 95
Türk Dili Orhan Velidedeo¤lu
Tarih Ba¤›fllamaz (III) Say›n Murat Bardakç›’n›n, 7 Mart 2004 tarihli Hürriyet gazetesinde yay›mlanan Hilafetin Kald›r›lmas›’na iliflkin yaz›s›nda ileri sürdü¤ü savlar›n bir bölümüne Bütün Dünya’n›n Mart say›s›nda de¤inmifltim. Bu ay da say›n yazar›n di¤er savlar›ndaki yan›lg›lara ›fl›k tutmaya çal›flaca¤›m.
S
ay›n Bardakç›, 3 Mart 1924 Pazartesi günü Millet Meclisi’nde hilafetin kald›r›lmas›na iliflkin yedi saat süren görüflmelerin tamam›n› rahmetli Vehbi Koç’un tek bafl›na yazd›¤›na iliflkin yaz›s›n›n devam›nda flöyle der: Görüflmelerin tamamlanmas›ndan sonra, kürsüye devrin baflvekili ‹smet Pafla geldi. Zab›t kâtibi Ahmet Vehbi Efendi’nin, baflvekilin son cümlesini art›k tutamaz hâle gelmifl eliyle ‘Yüce Meclis’in alaca¤› karar, Türk milleti için bir mutluluk vesilesi olacak, kesin bir flekilde ve samimiyetle uygulanacakt›r’ diye kaydetmesinden sonra oylamaya geçildi ve tasar› o zaman›n
96
ifadesiyle ‘kahir ekseriyetle’ kabul edildi. Üzerine Hilâfetin Kald›r›lmas› ve Osmanl› Hanedan›’n›n Türkiye S›n›rlar› D›fl›na Ç›kart›lmas› Hakk›nda Kanun sözleri yaz›ld›, ‘431’ diye bir numara verildi, hemen o gece uyguland› ve Halife Abdülmecit Efendi s›n›r d›fl› edildi… Milletvekilleri ‘Hay›rl› olsun!’ temennileriyle salonu terk etmeye bafllarken, 23 yafl›ndaki zab›t kâtibi, saatler boyu tuttu¤u notlar› s›raya koydu, Meclis Reisi’nin bürosuna b›rakt›ktan sonra ç›k›p evinin yolunu tuttu… Bir kanun teklifinin, hangi aflamalarda ne gibi ifllemler uygulanarak
BD N‹SAN 2013
Meclis’te görüflülmeye bafllanaca¤›n› Bardakç›’n›n bilmemesi düflünülemez. Urfa Milletvekili fieyh Saffet Efendi ile birlikte 53 milletvekilinin imzalad›¤› 431 Say›l›, Hilafetin ‹lgas›na ve Hanedan-› Osmani’nin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Ç›kar›lmas›na Dair Kanun (Halifeli¤in Kald›r›lmas› ve Osmano¤ullar› Soyundan Olanlar›n Türkiye D›fl›na Ç›kar›lmas›na ‹liflkin Yasa) bafll›kl› teklif, ‘komisyona gönderilmeden Genel Kurulda ivedilikle görüflülmesi’ iste¤iyle Meclis Baflkanl›¤›na sunulur. Oturumu yöneten Baflkan Fethi (Okyar) öneriyi Genel Kurulun oyuna sunar, kabul edilmesinden sonra görüflmeleri bafllat›r. Kanunun ad› ve numaras› görüflmeler bittikten sonra yaz›lmaz; kanun teklifi, ad›yla birlikte Baflkanl›¤a sunulur ve metin o ad alt›nda görüflülür.
M
eclis tutanaklar›n›n, hele de gizli oturum tutanaklar›n›n, öyle sorumsuzca götürülüp ‘Meclis Reisinin bürosuna b›rak›lmas›’ ise, söz konusu olamaz. Dönüflümlü olarak görev yapan her bir zab›t ekibi (5’er kâtipten oluflan üç ekip) yazd›¤› tutanaklar›, kendilerine tekrar s›ra gelene kadar, ki bu süre 45-50 dakikad›r, bürosunda temize çeker, birlefltirir, ekip amirine teslim eder. Görüflmelerden sonra toplanan ve zab›t tekni¤ine göre düzenlenen tutanaklar mümeyyizleri (flefleri) taraf›ndan gözden geçirildikten sonra Tutanak Müdürlü¤ünce matbaaya gönderilir. Toplant› gizli ise, zab›tlar Meclis
Baflkanl›¤›n›n gözetiminde düzenlenen tutanakla birlikte torbaya konur ve torban›n a¤z› mühürlenerek özel arflive kald›r›l›r. Bardakç› devam ediyor: Türkiye, tarihinin en önemli hadiselerinden birinin canl› flahidi olan genç zab›t kâtibinin ismini sonraki senelerde çok s›k iflitti ama ‘Ahmet Vehbi Efendi’ de¤il, ‘Vehbi Koç’ olarak. Koçzade Ahmet Vehbi Efendi’nin Ankara’da bir dükkân› vard› ama arada bir Meclis’ten ça¤›r›l›yor ve gidip zab›t kâtipli¤i yap›yordu. O günler Ankara’n›n s›k›nt›l› zamanlar›yd›
Kanunun ad› ve numaras› görüflmeler bittikten sonra yaz›lmaz; kanun teklifi, ad›yla birlikte Baflkanl›¤a sunulur ve metin o ad alt›nda görüflülür. ve kurulufl sanc›lar› içerisinde genç devlet için de¤il para, okur-yazar bulmak bile meseleydi. ‹flte, Meclis görüflmelerinin kayda geçirilmesi için askerinden muhasebecisine, ö¤retmeninden tüccar›na kadar hemen herkesin gidip saatler boyu canla-baflla çal›flmas›n›n s›rr› da buradayd›. (?..) Bardakç›’n›n, Ekim 2011’de ya97
BD N‹SAN 2013
y›mlanan Nesliflah adl› yap›t›nda, Vehbi Bey’in zab›t kâtipli¤ini anlat›fl› daha de¤ifliktir: Görüflmeler s›ras›nda 23 yafl›nda bir delikanl› milletvekillerinden daha çok yoruldu. Delikanl› Meclisin zab›t kâtibiydi…Zab›t kâtipli¤i yapmas›na ra¤men Meclis’in kadrolu görevlilerinden de¤ildi. Tüccard›, bir dükkan› vard›, arada bir Meclis’ten ça¤›r›yorlard›, gidip görüflmeleri kaydediyordu. (?)
H
aber Türk gazetesinde ‹zzet Çapa ile 2 Ocak 2012 tarihinde yap›lan söyleflide ise anlat›m daha da de¤iflir: Vehbi Koç, 23 yafl›ndayken Büyük Millet Meclisi’nin zab›t kâtiplerinden biriymifl. 3 Mart 1924’de Hilafetin kald›r›ld›¤› gizli celsenin kay›tlar›n› tutan iki kifliden biri de oymufl. Saatlerce yazm›fl o gece…(?) Ne zaman iki kifli oldular ve di¤er kifli kimdi ?.. ‹kinci bir kifli daha var idiyse, Vehbi Bey’e neden tek bafl›na zab›t tutturuluyor?.. O ikinci kifli, ›srarla dile getirildi¤i gibi, H›fz› Veldet Velidedeo¤lu idiyse e¤er, orada da aç›k ve kesin bir yan›lma var: Bir Lise Ö¤rencisinin Milli Mücadele An›lar› (Varl›k yay. 1971, s. 54) adl› yap›t›nda Meclisin aç›ld›¤› günlerdeki memurlardan söz ederken, “Memurlar aras›nda ö¤renci olarak yaln›z ben vard›m. Bir süre sonra bizim okuldan Vehbi (Koç) Meclis Matbaas›na memur olarak geldi. Vehbi, bizden afla¤› s›n›flarda ve gündüzcü 98
ö¤rencilerdendi” diye yazan H›fz› Velidedeo¤lu, 1923 y›l›nda 6 ayl›k okul tatili boyunca çal›flt›¤› Meclisten ayr›l›r ve e¤itimini tamamlamak üzere okuluna döner. ‹ki y›l sonra (o dönemde liseler dört y›ld›r) Trabzon lisesini bitirir, 1922 Ekim ay›nda Ankara’ya döner ve 23 Nisan 1920’de “mübeyyiz” olarak atand›¤› Meclis’e bu kez Divan-› Riyaset Memuru olarak girer; “kâtip” de¤il !.. Velidedeo¤lu, Hilafetin kald›r›ld›¤› 3 Mart 1924 tarihinde de, Divan-› Riyaset memurlu¤u görevini sürdürmektedir. ‹zzet Çapa soruyor: O günlerde ayn› zamanda bakkall›k da yap›yor Vehbi Bey?.. Murat Bardakç›: Tabii, iflin ilginç yan› da bu. Yeni Cumhuriyet’te okur yazar o kadar az ki, “bakkal›n o¤luna” “Gel, sen yaz” diyorlar… (!?)
B
ardakç›’n›n bu anlat›m› düflündürücü: Cumhuriyet tarihimizde “Devrim Yasalar›” diye an›lan: 429 Say›l›, fier’iye ve Evkaf Vekâleti’nin kald›r›lmas›; 430 Say›l›, (medreseler kapat›larak) E¤itim ve Ö¤retim Birli¤i’nin sa¤lanmas›; 431 Say›l›, Hilafetin kald›r›lmas› yasalar›n› kabul ederek laikli¤in toplumsal temellerini atan o “Anl› fianl›” diye and›¤›m›z, övündü¤ümüz Türkiye Büyük Millet Meclisi, me¤er ne kadar zavall›, gecekondu meclis imifl ki, zab›t tutturacak okur yazar bir kâtip bile bulamad›¤›ndan “bakkal›n o¤luna” eyvallah edip “Ne olursun, gel flu zab›tlar›
BD N‹SAN 2013
yaz›ver” diyecek kadar çaresiz… (!?) *** 18’inci dönem Meclis Baflkan› Say›n ‹smet Kaya Erdem’in önerisiyle oluflturulan “Meclis Tarihini (Meclis’in kurulufl, iflleyifl ve etkinli¤ini) ‹nceleme Kurulu”nun yay›mlad›¤› Türk Parlamento Tarihi, II. Dönem, 1923-1927 adl› yap›tta, 1924 y›l› Devlet Bütçesinin görüflüldü¤ü Mart ay›nda (1924 y›l› bütçe görüflmeleri 1 Mart ’ta bafllam›flt›r) Meclis bütçesi görüflülürken, elyevm mevcut (o gün görev bafl›nda olan) memur kadrosu flöyle aç›klan›r: (cilt 2, s. 435) Kadro hulâsas› (Memur adedi): Baflkâtip (1); Zab›t kalemi (24); Kavanin kalemi (16); Evrak ve tahrirat kalemi (5); Muhasebe (7); Kütüphane (1); Memurin Muhakemat Encümeni (5); Muvazenei Maliye Encümeni 2); Meclis tamirat memuru (1); Matbaa memurîn ve müstahdemi (86); Posta ve telgraf (7); Memurini ‹nzibatiye (23); Müstahdem (44): (Memur toplam›: 222) Bu belgenin alt›ndaki bir notta da, 1921 y›l› sonunda (Meclis’in aç›l›fl›ndan 20 ay onra) TBMM kadrosunda 74 kiflinin bulundu¤u; bu kadronun 1924 y›l›na kadar 148 kiflilik art›flla 222’ye ulaflt›¤› ve görevden uzaklaflt›r›lan 11 memurun bu say›ya dahil olmad›¤›, vurgulan›r. Yukar›da belirtilen 222 kiflilik kadroda 24 kiflilik Zab›t Kalemi’nin (Tutanak Müdürlü¤ü) kadrosu flöyle aç›klan›r: Müdür(1), mümeyyiz (2), grup flefi (3), birinci s›n›f zab›t kâtibi (5), ikinci s›n›f zab›t kâtibi (10), üçüncü
s›n›f zab›t kâtibi (3). (Sayfa 439) Bu resmi belgede görüldü¤ü gibi, hilafetin kald›r›ld›¤› 3 Mart 1924 tarihinde Tutanak Müdürlü¤ü’nün görev bafl›ndaki kadrosu 24 kiflidir. Devrim yasalar›n›n görüflülüp kabul edildi¤i o gün, görüflme tutanaklar›n› yazarak tarihe mal eden de iflte bu etkin kadrodur!.. Aksini savunmak, bu insanlar›n büyük
Büyük özveri ve yokluklar içerisinde Ulusal Kurtulufl savafl›m› veren Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu düzeye düflürülmesi, milli duygular› incitir. özveriyle yerine getirdikleri onurlu görevlerini yads›mak olur. Mart 1924 tarihinde Meclis’in memur kadrosu bu kadar kesin rakamlarla ortada iken Bardakç›’n›n, “bakkal›n o¤lu” deyifliyle Vehbi Koç’u mu; yoksa, “bakkal›n o¤lu’na gel sen yaz!..” diyecek kadar çaresiz gösterdi¤i, 3 Mart yasalar›n› kabul ederek modern ve laik Türkiye’ nin temellerini atan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni mi küçümsedi¤ini çözümleyemedim. Büyük özveri ve yokluklar içeri-
3
99
BD N‹SAN 2013
sinde Ulusal Kurtulufl savafl›m› veren Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin bu düzeye düflürülmesi, milli duygular› incitir. *** Bardakç› devam ediyor: O günler Ankara’n›n s›k›nt›l› zamanlar›yd› ve kurulufl sanc›lar› içerisindeki genç devlet için de¤il para, okur yazar bulmak bile meseleydi. (?) 25 Nisan 1920’de kurulan Muvakkat ‹cra Encümeni’nden sonra ‹smet Pafla’n›n Baflbakanl›¤›nda 30 Ekim 1923’de kurulan ve 6 Mart 1924’e kadar devam eden Ankara Hükümeti’nde on bir vekalet (bakanl›k) ve bu vekaletlerde çal›flan pek çok da memur vard›r… Meclis yönetiminde gereksinim duyulsayd›, bu vekâletlerin memurlar›ndan ya da Ankara’daki okullar›n ö¤retmenlerinden yararlan›l›rd›. eclis arflivinden bir örnek: 1920’de Millet Meclisi’nde kurulan ilk hükümette maliye, gümrükler ve tapu iflleri ile görevli Maliye Vekâletine 1922 y›l›nda memur olarak giren Arif Hikmet Bey, 28 A¤ustos 1923’de bu görevinden ayr›l›r ve zab›t kâtibi olarak, Millet Meclisi’ne geçer. Meclis kadrosunda kendisine verilen sicil /s›ra numaras› 165’dir… Baflbakanl›k Kültür Müsteflarl›¤›nca yay›mlanan “Türkiye Birinci Büyük Millet Meclisi’nin 50. Y›ldönümü” adl› anma kitab›nda Tahsin fierifsoy, 1922 y›l›nda Meclise nas›l girdi¤ini flöyle anlat›r: “Meclise girmek istiyordum ama
M
100
kadrosu tamamlanm›fl deniyordu. Me¤er evrak kalemine bir memur lâz›m imifl. Hemen bir istida ile Baflkâtibe müracaat ettim. “Yar›n imtihana ifltirak edin” dedi. 78 talip aras›nda cereyan eden imtihan› kazanarak evrak kalemine atand›m.” Okur yazar bulman›n mesele oldu¤u dönemde bir bofl kadroya 78 okur- yazar baflvurabiliyorsa, buna ‘k›tl›k’ m› demeli, ‘bolluk’ mu?.. *** ardakç›’n›n Vehbi Bey ile kurdu¤u iletiflimle ilgili aç›klamalar› da dikkat çekici. 7 Mart 2004 tarihli Hürriyet Gazetesindeki yaz›s›nda flöyle diyor: Ben, Meclis'te 1924'ün 3 Mart'›nda yap›lan gizli celsedeki zab›t kâtibinin Ahmet Vehbi Efendi, yani ileriki y›llar›n Vehbi Koç'u oldu¤unu bundan seneler önce tesadüfen ö¤renmifl ve hemen kendisinden do¤rulatmaya çal›flm›flt›m. Ama Vehbi Bey o günlerde tatile gitmiflti ve yanl›fl hat›rlam›yorsam güney sahillerinde, Antalya taraflar›ndayd›. Temas kuramay›nca rahmetli Sevgi Gönül'ü, yani k›z›n› aram›fl ve konuyu babas›ndan sormas›n› rica etmifltim. Tesadüf, Sevgi Han›m o gün babas›n› ziyarete gitmek üzereydi, 'Sorar, sana bildiririm' dedi, gitti ve ‹stanbul'a kendisinden önce mektubu geldi. Sevgi Han›m mektubunda konuyu babas›na sordu¤unu söylüyor, 'Pederim, gizli celsenin kâtibi oldu¤unu do¤rulad›' diyor ve gizli celsede yaflanan ama pek bilinmeyen baz› hadiseleri de Vehbi Bey'in anlatt›klar›na dayanarak naklediyordu. Ama Vehbi
B
BD N‹SAN 2013
Bey de, Sevgi Han›m da flimdi maalesef aram›zda bulunmad›klar› için, mektubun tamam›n› burada yay›nlama hakk›n› kendimde görmüyorum. Bu bölümden anl›yoruz ki Bardakç›, Sevgi Gönül Han›m’dan konuyu babas›na sormas›n› rica ediyor. Sevgi Han›m da babas› Vehbi Bey’e soruyor; ondan ald›¤› bilgileri kaydetti¤i mektubu Bardakç›’ya iletiyor. Ekim 2011 de yay›mlanan “Nesliflah” adl› yap›ttan: “…Ayr›nt›lar›, Vehbi Koç’tan 1996 fiubat’›nda vefat etmesinden iki ay önce, k›zlar›ndan rahmetli Sevgi Gönül’ün vas›tas›yla ö¤rendim. Sorular›ma verdi¤i yaz›l› cevapta gizli celsede kâtiplik yapt›¤›n› do¤ruluyordu. Bu bölümceden anlafl›lan, sorular› do¤rudan ve yaz›l› olarak yan›tlayan Vehbi Beydir. 2 Ocak 2012’de gazeteci ‹zzet Çapa ile yap›lan söylefli: ‹zzet Çapa: Bu detay› ilk siz ortaya ç›kard›n›z, nas›l oldu? Murat Bardakç›: Ben tesadüfen ö¤rendim. Rahmetli Vehbi Beye sordum. “Do¤ru” deyince yaz›l› göndermesini rica ettim. O da bir mektup yaz›p rahmetli Sevgi Gönül ile gönderdi. Öteki zab›t kâtibi de H›fz› Veldet Velidedeo¤lu’dur… (!?) Bu yan›ttan anlafl›lan da o ki, Say›n Bardakç›, Vehbi Bey’e “Hilafetin kald›r›ld›¤› gizli celse için Meclise ça¤›r›l›p zab›t tuttu¤unuz do¤ru mudur” diye, kendisi soruyor. Vehbi Bey’in olumlu yan›t› üzerine bunun kan›t› olarak yaz›l› bir belge rica ediyor. Vehbi Bey, soruyu do¤-
rulayan mektubu kendisi yazarak k›z› Sevgi Han›m arac›l›¤›yla Bardakç›’ya iletiyor. Ancak, bu aç›klaman›n ilginç bir yan›, olaya Velidedeo¤lu’nun da ad›n›n kar›flt›r›lmas›d›r; neden gerekiyorsa?..
V
ehbi Bey 1996 y›l›nda vefat ediyor. K›z› Sevgi Gönül Han›m’›n vefat› Eylül 2003. Benim, Hürriyet gazetesinde gördü¤üm ilk yaz›n›n tarihi ise 7 Mart 2004. Aradan geçen sekiz y›l içinde Bardakç›, konuya de¤inen bir baflka yaz› yazd› m›, bilmiyorum. Ancak, 7 Mart 2004 tarihli yaz›s›nda: “Sevgi Han›m mektubunda konuyu babas›na sordu¤unu söylüyor, ‘Pederim, gizli celsenin kâtibi oldu¤unu do¤rulad›’ diyor ve gizli celsede yaflanan ama pek bilinmeyen baz› hadiseleri de Vehbi Bey’in anlatt›klar›na dayanarak, naklediyordu. Ama Vehbi Bey de, Sevgi Han›m da flimdi maalesef aram›zda bulunmad›klar› için, mektubun tamam›n› burada yay›nlama hakk›n› kendimde görmüyorum” diyordu. Bardakç›, bu konuda etik davranarak mektuptaki özel bilgileri aç›klamak istemeyebilir; ama Vehbi Bey’in yazd›¤› “gizli toplant›ya ça¤›r›l›p tek bafl›na zab›t tuttu¤una iliflkin bölümü” aç›klad›¤›na göre, yaln›zca bu bölümün fotokopisini yay›mlayabilirdi. Koç Holding taraf›ndan süreli olarak yay›mlanan “Bizden Haberler” dergisinin fiubat 2013 say›s›nda, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyeli¤ini 101
BD N‹SAN 2013
sürdürmekte olan k›z› Semahat Arsel, babas› için “Geriye dönüp bakt›¤›mda Allah’›n Vehbi Koç’u sevdi¤ine bir kez daha inan›yorum. Zira, Son nefesine kadar sa¤l›kl› bir flekilde yaflayabildi” diyordu. Vehbi Bey’in yaflam›n›n sonuna kadar, yaln›z bedensel de¤il, kafa sa¤l›¤›n›n da yerinde oldu¤u bilinir. Say›n Bardakç›’n›n, Vehbi Bey’in kaleminden ç›kan mektubun, hiç de¤ilse “tutanaklarla ilgili” bölümünü yay›mlamas›, Cumhuriyet ve TBMM tarihi için bir kazanç olacakt›r; özellikle de Vehbi Bey’in el yaz›s›n› tan›yan bir o¤lu ve k›z› henüz hayattayken… ***
Cumhuriyetimizin onurlu geçmifline, bir yan›lg›yla da olsa, gölge düflürülmesini “Tarih Ba¤›fllamaz!..” O nedenle, yukar›da aç›klad›¤›m bilgi ve belgelerin tan›kl›¤›nda tarihsel gerçeklere ›fl›k tutarak gölgeleri ayd›nlatmaya çal›flt›m. *** Say›n Murat Bardakç›’n›n, Kültür Bakanl›¤›, imparatorluk döneminden kalan bir filmi tan›t›rken öylesine hatalar yapm›fl ki... diyerek yak›nd›¤› 9 Ocak 2013 tarihli yaz›s›n›n bafll›¤› ilginçtir: “Bu kadar hata da yap›lmaz ki beyler!..” • orhanvelidedeoglu@butundunya.com.tr
Yenilseydik Sorumlu Ben Olacaktım Bir aral›k konu ‹stiklâl Savafl›'na geldi. Her komutan›n hangi birli¤e komuta etti¤ini, nerede bulundu¤unu, -bir gün önce olmufl gibi- hat›rl›yordu. Tümenlere binbafl›lar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Fakat, bu kadro can›n› difline takm›fl bir ekipti. Var olmak ya da olmamak bu savafl›n sonucuna ba¤l›yd›. 30 A¤ustos bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dram›, hem yazar›, hem bafl aktörünün a¤z›ndan dinlemek büyük bir mutluluktu. Anlat›m›nda abartma yoktu. Ama bu anlat›fl öylesine canl›yd› ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlat›m›n› flöyle ba¤lad›: "‹flte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. fierefler de ortakt›r." Bu alçakgönüllülük flaheseriyle konunun kapanaca¤›n› tahmin ediyorduk. Bu arada Atatürk bir duraklama yapt›. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuflur gibi ilave etti: "Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yaln›z bana ait olacakt›." Bu belagat karfl›s›nda gözyafl›m› tutamad›m. Tarihin, zaferleri kendine maleden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlar›n› hat›rlad›m. Ord. Prof. Sadi IRMAK Kaynak: Sadi Irmak, Ord Prof. - Atatürk'ten An›lar, 1978 102
Mitolojiden Yans›yanlar Haluk Erdemol
Ad›n› defne a¤ac›nda ölümsüzlefltiren peri k›z›:
Daphne
Romal› bilge, yazar, flair Ovidius’un Dönüflümler isimli yap›t›ndaki mitolojik öykülerden biri de tanr› Apollo ile peri k›z› Daphne’nin yollar›n› kesifltiren ve aflk tanr›s› Eros’un da önemli bir rol oynad›¤› öyküdür.
103
BD N‹SAN 2013
B
afltanr› Zeus ile titanlar›n soyundan Leto’nun o¤lu ve tanr›ça Artemis’in ikiz kardefli olan Apollo (Roma’da da Apollo) Olympos tanr›lar› aras›nda özellikleri bak›m›ndan en zengin tanr›d›r. Öncelikle ›fl›¤›n, dolay›s›yla gerçe¤in tanr›s›d›r. Do¤rular› korur, hastalara flifa da¤›t›r, lir çalarak müzisyenlere ve ozanlara esin kayna¤› olur. ‹yi bir okçudur.
Gümüfl yay› ile atar oklar›n›, kötüleri cezaland›r›r. Ifl›k ile ba¤lant›s›ndan dolay› zaman içinde günefl tanr›s› Helios’un kiflili¤ine de büründürülmüfltür. fiifa da¤›tma özelli¤ini o¤luna da aktarm›flt›r. O¤lu t›p ve sa¤l›k tanr›s› Asklepios’tur. Daphne ise nehir tanr›s› Peneus’un k›z›d›r. Nehir kenarlar›ndaki çimenlik alanlarda koflup oynayan, güzelli¤ine vurulup pefline düflenlerden kaçan bir peridir. Onu evlendirip torun sevmek isteyen babas›n›n sözlerine kulak vermedi¤i gibi ne aflk tanr›s› Eros’a ne de evlilik tanr›s› Hymen’e (veya Hymenaeus) yüz verir.
1 104
Öykünün di¤er kahraman›, aflk tanr›s› Eros (Roma’da Cupido veya Amor) savafl tanr›s› Ares (Roma’da Mars) ile güzellik tanr›ças› Afrodit’in (Roma’da Venus) o¤ludur. Savafl ve bar›fl›n birlikteli¤inden do¤an Eros çocuksu bir delikanl› ve kanatl› olarak betimlenir. Simgeleri ok ve meflaledir. Çünkü aflk kalbi yaralar ve tutuflturur.
E
ros ya da öyküyü yaz›ya
döken Ovidius’un anlat›m› ile Cupido Apollo’nun gümüfl yay› gibi bir yaya sahip de¤ildir, ama oklar›n›n gücü üstünlük sa¤lar ona. Alt›n uçlu sivri oklar› hedefledi¤i
4 5 2 3
kiflileri âfl›k eder, kurflun uçlu küt oklar› ise aflktan yoksun k›lar. ‹flte Apollo’yu Daphne’ye âfl›k eden bu alt›n uçlu oklardan biridir. Fakat Cupido bu oku Apollo’ya duydu¤u garez nedeniyle atm›flt›r. Çünkü Apollo okçuluk hünerleri konusunda Cupido ile alay etmifltir. “Sen meflalenle yetin, çocuk,” demifltir ona, “ok ve yay bana
1 : Francesco Albani (1578-1660) 2 : Carlo Cignani (1628-1719) 3 : Hendrick Goltzius (1558-1617) 4 : Antonio del Pollaiolo (1431-1498) 5 : Rubens (1577-1640) yarafl›r ancak, senin gibi çocuklar›n eline de¤il.” Küçümsenmeyi kendine yediremeyen Cupido öç duygusu içinde bir ok da Daphne’ye atar, ama kurflun uçlu oktur bu. Böylece Daphne ile Apollo aras›nda talihsiz bir iliflki 105
BD N‹SAN 2013
bafllar. Gönlü aflkla dolan Apollo Daphne’nin pefline düfler, fakat onun aflk›na ilgisiz kalan Daphne kaçmaya bafllar. “Kuzunun kurttan kaçt›¤› gibi kaçma benden,” diye seslenir Apollo. “Ben yaban bir çoban de¤il, Zeus’un o¤lu Apollo’yum, flifa da¤›t›r›m, ama
bu kez hiçbir merhemin iyilefltiremeyece¤i bir ok yaras› ald›m, aflk yüzünden düfltüm pefline.” Apollo’nun sözlerini a¤z›nda b›rak›rcas›na rüzgâr gibi kaçmay› sürdüren ve saçlar›nda Apollo’nun solu¤unu
6
7 9
8 6 : Taddeo Zuccari (1529-1566) 7 : Giambattista Tiepolo (1696-1770) 8 : Paolo Veronese (1528-1588) 9 : Bernini (1598-1680) 106
BD N‹SAN 2013
hisseden Daphne tükenmek üzereyken babas›n›n nehirlerinden birinin kenar›na geldi¤inde yalvar›r babas›na: “Kurtar beni baba, ba¤r›na bas.”
B
az› kaynaklar bu yakar›fl›n
toprak ana Gaia’ya yap›ld›¤›n› söyler ki Daphne’nin dönüflümü buna daha uygun düfler. Çünkü ayaklar› topra¤a gömülerek bir a¤aca dönüflmeye bafllar Daphne. Apollo’nun sonunda ulafl›p sar›ld›¤› fley bir a¤aç gövdesidir art›k. Apollo a¤ac›n kabuklar› alt›nda hâlâ Daphne’nin kalp at›fllar›n› duyumsamaktad›r. Okflamak istedi¤i saçlar ve
11 10 : Théodore Chassériau (1819-1857) 11 : Jean Etienne Liotard (1702-1789)
10
tutmak istedi¤i eller dal ve yaprak olmufltur. Apollo derin kederler içinde a¤›t yakar: “Madem eflim olamad›n a¤ac›m ol; yapraklar›n hiç solmas›n, dökülmesin. Çelenk yap›p bafl›ma takay›m onlar›. Savafllardan zaferle dönen imparatorlar›n, oyunlarda kazananlar›n bafllar›na çelenk ol.” Bu dilekleri onaylar Daphne, hafif bir esintiyle dallar›n› e¤erek. Bu öykünün sanatç›lar›n dünyas›na nas›l yans›d›¤›n› küçük bir seçkiyle aktarmaya çal›flt›k. • halukerdemol@butundunya.com.tr 107
Ufak Tefek Bilgiler Sebahat Önen
fiaheserin Bedeli künleri Çay Düfl ‹ngilizler, en çok çay içen millettir.
Hortum Gücü
Taç Mahal, Hint ‹mparatoru fiah Cihan’›n kar›s›na mezar olarak infla edilmifl, bitmesi yirmi y›l sürmüfltü. Bitti¤inde ise imparator, daha güzelini yapmas›n diye mimar›n kafas›n›, iflçilerin ise kollar›n› kestirmiflti.
Fillerin hortumu 50 bin kasla çevrilidir. Bu sebeple, tonlarca a¤›rl›¤› kolayl›kla itebilirler.
Yal› ›n› Çapk
Annie Edson Taylor, Niagara fielalesi’nden f›ç›yla atlama denemesi için önce kedisini, özenle haz›rlad›¤› f›ç›yla flelaleden atm›fl, onun hayatta kal›fl›yla kendisi de atlam›flt›r. Taylor, 1901’deki bu atlay›fltan sa¤ olarak ç›km›flt›r. 108
Yal›çapk›n›, h›zl› avlanan bir kufltur. Suya dal›fl› ve a¤z›nda bal›kla d›flar› ç›k›fl› ancak bir saniye sürer. Bu esnada bütün vücudunu ince bir hava tabakas› sard›¤›ndan ›slanmadan ç›kabilir. Gergedan Gücü 4 cm. boyundaki gergedan böce¤i kendi a¤›rl›¤›n›n 850 kat›n› s›rt›nda tafl›yabildir. Bu, bir insan›n sekiz fili tafl›mas›na eflittir.
BD N‹SAN 2013
Mimar Sinan
‹lk kad›n sürücü Bertha Benz, 1899 y›l›nda uzun mesafede yol giden ilk kad›n sürücü olmufltur.
Dürbün gibi gözler Baykufllar›n gözleri d›fla do¤ru ç›k›kt›r ve boru biçimindedir, bu da nesneleri üç boyutlu görebilmelerine imkân veren dürbün görüflünü artt›r›r ve 500 metreden bir fareyi görebilirler.
Pizza Diyar› Amerika Birleflik Devletlerinde hergün yaklafl›k 75 dönüm araziyi kaplayacak büyüklükte pizza yenir.
Kayseri’nin A¤›rnas köyünde do¤du. 1511 y›l›ndaYavuz Sultan Selim zaman›nda devflirme olarak ‹stanbul’a getirildi. Yeniçeri olarak çeflitli seferlere kat›l›p mimari eserleri inceledi. Devrinin mahir ustalar› yan›nda han, çeflme ve türbe inflaat›nda çal›flt›. Moldova seferinde Prut nehri üzerine onüç günde kurdu¤u köprü ile Kanunî Sultan Süleyman’›n takdirini kazand›. Ayn› sene baflmimarl›¤a yükseldi. Mimar Sinan, kat›ld›¤› seferlerde çeflitli ülkeleri görüp mimari eserleri inceledi. fiehzadebafl› Camii, Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’›n ‹stanbul’daki en muhteflem eserleridir. En güzel eseri, seksen alt› yafl›nda yapt›¤› Edirne Selimiye Camii’dir. Selimiye’nin kubbesi, Ayasofya kubbesinden daha yüksek ve derindir. Eserlerindeki sütunlar, duvarlar ve di¤er k›s›mlar tafl›d›klar› yüke mukavemet edebilecek miktardan daha kal›n de¤ildir. Kulland›¤› bütün mimari unsurlarda bu hesap dikkati çeker. Ayn› zamanda bir flehircilik uzman›d›r. ‹stanbul caddelerinin geniflli¤i, evlerin yap›m› ve la¤›mlar›n ba¤lanmas›yla u¤raflt›. Türbesini ölümünden az önce kendisi yapm›flt›r. 84 camii, 53 mescid, 57 medrese, 7 darülkurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüflflifa, 5 suyolu kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 saray, 8 mahzen, 48 hamam olmak üzere 364 adet eser b›rakm›flt›r. 109
fiimdiki Zaman Can Pulak
Zeytini Koruma Gere¤i uhaf bir millet olduk. Zenginliklerimize, de¤erlerimize zarar verip duruyoruz. Geçici ç›karlar için, do¤al varl›klar›m›z› tahrip ediyoruz. Korumam›z gereken fleyleri bile, biçip geçiyoruz… Günlük yafl›yoruz art›k. Gelece¤e yönelik ciddi planlar›m›z yok. Para için heryeri, herfleyi parçalayabiliriz. Tüm de¤erleri altüst edebilir, tüm varl›klar›m›z› elden ç›karabiliriz. Beyin ve gözlerimizi sadece paraya odaklar, gelece¤i düflünmeden sadece bugünü yaflarsak ve yaflam›m›z› giderek kaybetmeye bafllad›¤›m›z de¤erlerimizi heder ederek sürdürürsek, istikbalimizi teminat alt›nda tutamay›z. Bunlar› çevreyi hafife alan, yeflili küçümseyen, beslenmemizi sa¤layan bitkilere dahi ac›mas›zca sald›ranlar› kastederek yaz›yorum. fiah›slar bu suçlar› iflleyebilir, para ve ç›karlar insanlar›n gözünü döndürebilir, ama devlet ayn› fleyi yapar m›, her fleye ç›kar gözlü¤üyle bakar m›? Son y›llarda devlet eliyle yap›lan madencilik ya¤mas›, ormanlar›m›za büyük zararlar verdi. Keza önüne gelene da¤›tt›¤›m›z, hidroelektrik santral ruhsatlar› ile akarsular›m›z› h›rpalad›k. Evet ülkemizin enerjiye ihtiyac› vard› ama, bunu akarsular›m›z›n gücünü
T
110
azaltarak, zarar vererek yapmak yerine, belki baflka metodlarla da çözebilirdik. En az›ndan dere ve nehirlerimizin cansuyu oran›n› büyütebilirdik. Ama öyle olmad›, konu iyi araflt›r›lmadan, da¤›t›ld› ruhsatlar. Öyle olunca hem akarsu de¤erlerimizi, hem do¤al kaynaklar›m›z› ve hem de çevre güzelliklerimizi h›rpalad›k. imdi s›ra zeytinlere geldi. Zeytin a¤açlar› ve zeytinlikler güya devlet korumas›nda. Yasaya göre de¤il kesmek, zeytine zarar vermek bile suç. Ama yasa, do¤ru dürüst uygulan›yor mu acaba? Üretim bölgelerine bak›n, ekti¤imizden ço¤unu kesmifliz. Çam a¤açlar› yetmemifl, zeytin a¤açlar›nda da k›y›m› bafllatm›fl›z. fiehirlerde kesip kesip, bina yap›yoruz yerlerine. Sanki koruma yasas›n›, korumama fleklinde, anlam›fl›z gibi.. Haydi ç›karc›lar, arazi rantç›lar› böyle davran›yor, peki onlar› durdurmas› ve zeytin alanlar›n› korumas› gereken devletimiz ne yap›yor acaba? Tar›m Bakanl›¤› sahip ç›k›yor mu zeytine, koruyor mu do¤al g›da ambar›m›z›? ‹flte bu soruya da, ne yaz›k ki “evet’’cevab›n› veremiyoruz. Çünkü bakanl›k, zeytin alanlar›nda jeotermal
Ş
BD N‹SAN 2013
kaynakl› sera yat›r›mlar›na, yenilenebilir enerji kaynaklar›na dayal› elektrik üretim tesislerine, madencilik, petrol ve do¤algaz arama ve iflletme faaliyetlerine, savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlara ve bakanl›klarca kamu yarar› al›nm›fl plan ve yat›r›mlara izin vermeye çal›fl›yor.
O
lacak ifl mi, Türkiye’de oluyor iflte. Hem de nas›l oluyor biliyor musunuz, kanunla korudu¤umuz zeytine, yönetmelikte de¤ifliklik k›l›f›yla zarar vermeye çal›fl›yoruz. Aferin Tar›m Bakanl›¤›na… fieytan›n bile akl›na gelmeyecek bir yolla, kanunun kafas›na yönetmelik külah›n› geçirmeye u¤rafl›yor. Önce yasay› de¤ifltirmeye çal›flt›. Sektörden gelen büyük tepkiler üzerine bakt› ki olmayacak, bu sefer de yönetmeli¤i de¤ifltirerek hedefe gitmeye gayret ediyor. TBMM’de zeytinle ilgili komisyonlar kuruldu. Bu komisyonlarda görev alan milletvekilleri, zeytindeki koruman›n kalkmamas› için savafl verdiler adeta. Ama iktidar ald›rmad›, kafaya koydu¤unu nas›l olsa yapacakt›. Kanun asfalt›n› terk ederek, yönetmelik bulvar›na sapt›. fiimdi o yolda emin ad›mlarla ilerliyor. Göreceksiniz yak›nda zeytin alan›nda her fley yap›labilir yollu bir karar ç›kacak ve bizler de gözü yafll› bir flekilde izleyece¤iz bu karar›… Zeytin mübarek bir a¤açt›r. Allah’a inanan üç büyük dinin kutsal kitaplar›nda yer al›r. Cennette zeytin ve incir a¤açlar› vard›r. Zeytin tüm a¤açlar›n ilkidir. Sa¤l›¤›n simgesidir, yaflam
a¤ac›d›r zeytin. Meyvas›yla, ya¤›yla, dal›yla, köküyle, yapra¤›yla anlayaca¤›n›z her fleyiyle insanl›¤›n hizmetinde olan böyle bir a¤ac› korumak, geliflmesine ve üretimine yard›mc› olmak bir yerde ibadet say›l›r. Tar›m Bakanl›¤› zeytini korumamakla yanl›fl bir ifl yap›yor. Özel sektör dikiyor, bofl alanlar› yeni ve verimli fidanlarla dolduruyor. Bunu teflvik etmesi, ödüllendirmesi, korumas› gereken devletimiz ise, böylesine verimli alanlar›n zarara u¤ramas›na imkân tan›yor. ‹nanmak istemiyoruz ama ne yaz›k ki gerçek bu… eytin bugün dünyan›n yükselen bir de¤eri. Ya¤›n›n fiyat› giderek yükseliyor. S a¤l›kl› beslenmede zeytin ve ya¤›, en ön plana geçti. Yak›n bir gelecekte bol zeytin alanlar›na ve üretimine sahip devletler, çok para kazanacaklar. Kazançlar› belki de, enerji üretiminden bekledi¤imizden de fazla olabilir. Onun için hesaplar› iyi yapal›m. Dünyan›n önemli ekonomistleri, gelecek y›llarda beslenmenin ön plana ç›kaca¤›n› ve buna yat›r›m yapanlar›n büyük kazançlar sa¤layaca¤›n› söylüyorlar. Bu söylemlere de dikkat etmeli, hesaplar›m›z› ona göre yapmal›y›z. Marifet zeytin alanlar›n› daraltmak de¤il, aksine gelifltirmek ve tek bir zeytin a¤ac›na bile inatla ve ›srarla sahip ç›kmakt›r. Ülkesini seven her insan, elbette tüm a¤açlar› ve tüm do¤al zenginliklerimizi korur ama, bunlar›n içinde zeytinin ayr› ve özel bir yerinin oldu¤u da unutmamal›d›r. •
Z
canpulak@butundunya.com.tr 111
BD N‹SAN 2013
Kim Kimdi? Dünyam›zda iz b›rakm›fl ünlüler ve k›sa yaflam öyküleri... Yazan: SABR‹YE AfiIR
B
u siyah çocuk, 11 kardeflin yedincisiydi. Bir kölenin o¤lu olarak ve pek çok Afrikal› Amerikal› gibi, okulunu b›ra-
112
k›p çal›flmak zorunda kald›. Bir süre ulak olarak çal›flt›, sonra da dikifl makinesi tamircili¤i yapt›. Kendi iflini kurup, terzi dükkan›nda giysiler dikmeye bafllad›. Kumafl üzerindeki tüylerin, dikifl i¤nesinin hareketini s›n›rlamas› nedeniyle, bir s›v› üzerinde çal›flt›. Haz›rlad›¤› s›v›, kumafl üzerindeki tüyleri düzlefltirince, bunu bir de komflusunun köpe¤i üzerinde denedi. Sonra da kendi saç›nda… Sonuçlar olumlu olunca ürünü için patent
BD N‹SAN 2013
ald›, bir de saç ürünleri flirketi kurdu. ‹fl giysileri de dikti¤i atölyesinde, bu kez bir gaz maskesi için kollar› s›vad›. Özellikle yang›nlarda ve savafl s›ras›nda askerleri zehirli gazlardan korumay› sa¤layan ilk gaz maskesini gelifltirdi. ‹nsanl›¤a son arma¤an› ise trafik ›fl›klar› oldu. Bugün halen kulland›¤›m›z üç aflamal› trafik uyar› ›fl›¤› sistemini yapt›. Yaln›zca ilkokul e¤itimi alabilen bu mucidin ad› Garrett Morgan…
Ticarette öncü ad›mlarla, ilklere imza att›. Ülkenin say›l› ifladamlar› aras›na girdi. Efliyle birlikte kurdu¤u vak›fla, okullar ve sa¤l›k kurumlar› yapt›rd›. Say›s›z okulun yenilenmesini, onar›lmas›n› sa¤lad›. Bu hay›r ifllerini, kurdu¤u üniversiteyle de taçland›rd›. Ülkesinden kazand›¤›n› yine ülkesine vermenin, en büyük onur ve vefa borcu oldu¤una inanan bu adam, Kadir Has idi… ocas› taraf›ndan terk edilmifl bir annenin, befl çocu¤unun en küçükleriydi. Çocuklu¤u fakirlik içinde geçti. Temizlikçilik yapan annesine destek olmak için tarlada çal›flt›. Okulunda da sanatsal faaliyetlerde boy gösteriyor, oyuncu olmay› hayal ediyordu. Çok geçmeden okulu b›rak›p, bir tiyatroya girdi. Rol ald›¤› oyunlardaki baflar›s›yla, y›ld›z› parlad›. Dönemin bakanlar›ndan Juan Peron’la tan›flt›, evlendi. Eflinin tüm toplant›lar›nda yan›ndayd›. Kitleleri etkilemekte baflar›l›yd›. Kocas›n›n seçim kampanyas›na da destek verdi,
K
ördü¤ünüz Kayserili genç adam, okumas› yazmas› olmayan ve kasap ç›rakl›¤›ndan ilk milli sanayici olmaya kadar yükselen bir adam›n o¤luydu. Ortaokuldan itibaren e¤itimini ‹stanbul’da sürdürdü. E¤itiminden sonra hemen ticarete at›ld›. Aileden varl›kl› idi. Ancak en önemlisi; yorulmak bilmemesi, dürüstlü¤ü, çal›flkanl›¤›, azmi ve dirayeti ona, ‘babadan miras’t›. Özellikle otomotiv sanayisine yönelik ifller olmak üzere, pek çok alandaki ticari çal›flmalar›na devam etti.
G
113
BD N‹SAN 2013
efli cumhurbaflkan› seçildi. ‹htiyaç sahiplerine yard›m için vak›f kurdu, binden fazla okul yapt›. Kad›nlar›n da seçimlerde oy kullanabilmesine öncülük etti. Bu iyi niyetli kad›n›n tek derdi, s›n›f ayr›m›n› ortadan kald›rmak ve halk›n yaflam kalitesini iyilefltirmekti. Ülkesi Arjantin’de iz b›rakan bu ‘Latin Amerika günefli’ elbette Eva Peron; Evita idi…
B
u Macar çocu¤un müzi¤e ilgisi küçük yafltayken fark edildi. ‹lk piyano derslerini babas›ndan ald›, ilk piyano resitalini 9’unda ve ilk konserini de 11 yafl›ndayken verdi. Dönemin en ünlü müzik ö¤retmeninden özel dersler ald›, büyük besteci Beethoven ile de tan›flt›. Di¤er taraftan da, verdi¤i
Parmaklar›n› yeterince açabilmek ve piyano tufllar›n›n daha fazlas›na ulaflabilmek için, parmaklar›n›n aras›ndaki deriyi usturayla kesti. Turneleri, konserleri ve yap›tlar›yla büyük bir baflar› kazand›. Piyanodaki ola¤anüstü virtüözlü¤ünü göstermek için çal›nmas› çok güç parçalar yazd›. Gelmifl geçmifl en büyük piyano virtüözlerinden biri olarak gösterilirken, hakk›nda kimi zaman ‘piyanonun kral›’, kimi zaman da ‘müzi¤in hasta ruhu’ denildi. Romantik müzi¤in simgesi say›lan bu dahi adam Franz Liszt… enç Amerikal›, avukat bir baban›n o¤luydu. Önceleri babas›n›n izinden giderek hukukçu olmay› düflündü. Okulunda, derslerinin yan› s›ra beyzbolda da çok baflar›l›yd›. Harvard Üniversitesi’ ni kazand›, ancak a¤›r bir göz hastal›¤› geçirince e¤itimine ara verdi. Biraz iyileflince, bir çelik fabrikas›nda staj yapmaya bafllad›. H›rsl› genç adam, bir yandan da makine mühendisli¤i diplomas›n› ald›. Baflmühendis olarak fabrikada çal›fl›rken, kurdu¤u makine atölyesinde 40’tan fazla maki-
G
konserlerde üstün yetene¤i ile dinleyiciyi büyülüyordu. 15 yafl›nda babas›n› kaybettikten sonra, ailesinin geçimini sa¤lamaya çal›flt›. Parmaklar›n› yeterince açamad›¤› düflüncesiyle ve piyano üzerindeki tufllar›n daha fazlas›na ulaflabilmek için, parmaklar›n›n aras›ndaki deriyi usturayla kesti. 114
BD N‹SAN 2013
ne icat ederek patentini ald›. Bofl zamanlar›nda ise gül yetifltiriyor ve golf oynuyordu. Kariyerine bir mucit olarak devam edebilecekken, çal›flma sistemi üzerine e¤ildi. Fabrikalarda üretimde kullan›lan bant sistemini gelifltirdi. Çal›flma süreci ve yöneticilikte bilimsel yöntemin kurucusu oldu. Çal›flma verimini art›ran ve kendi ad› ile an›lan ilkeleri öne sürdü. Modern sanayinin geliflmesinde kilit rol sahibi bu adam Frederick Winslow Taylor’d›…
F
oto¤raftaki küçük çocuk, bir f›r›nc›n›n tek o¤luydu. Yaflad›klar› Güney Galler’de gitti¤i
okulunda, çevresiyle iletiflim kurmakta pek baflar›l› olmayan ve asosyal olarak tarif edilen bir ö¤renciydi. Lise y›llar›nda tiyatro oyuncu¤una ad›m at›nca, kendini ait oldu¤u yere ulaflm›fl hissetti. Bu içine kapan›k genç, ayn› zamanda piyanoda da yetenekli idi. Dolay›s›yla hem müzik hem de oyunculuk alanlar›nda e¤itimini sürdürdü. Okul sonras› pek çok oyunda rol ald›. ‹lk film deneyimine imza att›¤›nda 30 yafl›ndayd›. ‹lerleyen y›llarda kariyerine sinema filmleriyle devam etti. Pek çok ödül al›rken, ‹ngiltere ve Amerika’ da tan›n›rl›¤› artt›. Her filminde uç insanlar› canland›rarak, insan›n yo¤un yanlar›n› en baflar›l› flekilde sergileyebiliyordu. Nitekim dünya genelinde zirve yapt›¤› film ‘Kuzular›n Sessizli¤i’ ile baflar›s›n› taçland›ran, Dr. Hannibal Lecter: Anthony Hopkins… u göçmen k›z›, yaflam›n›n siyasal seyrini gösterircesine May›s’›n ilk günü do¤du. Amerikan Koleji’ni birincilikle bitiren ilk Türk k›z› oldu. Cumhuriyet’in ilk ö¤retmenlerinden biri olarak görev yapt›. Sosyoloji üzerine doktora yapt›ktan sonra, ö¤retim görevlisi oldu. fiimdi de ‘ilk kad›n sosyolog’ idi. Çal›flkan ve idealistti. Bir yandan ö¤renciler yetifltiriyor, bir yandan da çeviriler yap›yordu. Görüflleri nedeniyle, arkadafllar›yla birlikte üniversiteden
B
115
BD N‹SAN 2013
sveçli genç, ailesinin iflas etti¤i zor bir dönemde dünyaya gözlerini açt›. Mühendis babas› kurdu¤u bir atölye, annesi ise açt›¤› bakkal dükkan›yla toparlanmaya çal›flt›. Babas›n›n Rus ordusu için silah üretmeye bafllamas›yla ekonomik durumlar› iyiye gitti. Genç adam, özel ö¤retmenlerden e¤itim ald›. 17’sindeyken 4 dili ak›c› biçimde konuflabiliyordu. Babas› gibi, mühendislik e¤itimi ald›. Nitrogliserin üzerinde çal›fl›rken, laboratuar›nda yaflanan pat-
İ
Parti genel baflkanl›¤› yapan ilk kad›n oldu. Ülkesinin vatandafll›¤›ndan ç›kar›ld›, sürgün edildi. kovuldu, iflsiz kald›. Arkadafllar› yurtd›fl›na yerleflirken, o mücadele etmeyi seçti. Kore’ye asker gönderilmesine karfl› ç›kt›¤› için hapse at›ld›. Cezaevinde bile, arkadafllar›na Kuantum Kuram› seminerleri verdi. ‹flçi Partisi’ne girdi, milletvekili seçildi. Avrupa Parlamentosu’nda ülkeyi temsil etti. Parti genel baflkanl›¤› yapan ilk kad›n oldu. Ülkesinin vatandafll›¤›ndan ç›kar›ld›, sürgün edildi. 7 y›l süren sürgün yaflam› s›ras›nda, “Her fleyi düflünmüfltüm, hapis yatmay›, bask›lar› flunu bunu. Ama yetmifl alt› yafl›nda, bir yabanc› ülkede sürgün yaflamak hiç akl›ma gelmemiflti.” diyen bu yurtsever kad›n Behice Boran’d›… 116
lamada küçük kardefli ve dört kifli daha yaflam›n› yitirince, kent s›n›rlar› içerisinde çal›flma yapmas› yasakland›. Bir göl kenar›ndaki atölyesinde çal›flmalar›n› sürdürdü. Birkaç ay geçmemiflti ki, yine güçlü bir patlamayla laboratuar› alt üst oldu. Yine de devam etti. Araflt›rmalar›n›n sonucunu ald› ve dinamiti buldu. Tüm varl›¤›n› ba¤›fllayarak, ad›na her y›l insanl›¤a hizmette bulunanlara ödül verilmesini vasiyet etti. Bu kimyager ve mühendis Alfred Nobel… •
Yaflamdan Gerçek Öyküler Suat Türker
"Sihirli De¤nekli" Uluslararas› Sanatç›m›z
Betin Günefl
BET‹N GÜNEfi, "cesur yürek" sanatç›lar›m›zdan biri. Daha, Mimar Sinan üniversitesi konservatuar› piyano ve kompozisyon bölümünde okurken, 'Sanat Türkiye s›n›rlar› d›fl›na tafl›nmal›. Türk sanatç›lar uluslararas› alanda kendilerini kan›tlamal›' demiflti. Dedi¤ini de yapt›... ünefl, 1980 y›l›ndan beri Almanya'da 'Türk sanat elçili¤i' yap›yor. Önce, Köln Müzik Yüksek Okulu’nun orkestra flefli¤i ve trombon bölümünü bitirdi. Sonra kollar›n› s›vay›p çal›flmalara bafllad›. Bugün Av-
G
rupa'n›n her yerinde aranan takdir edilen bir sanatç› oldu. Üstelik yirmiden fazla senfoniye, 30 CD'ye imzas›n› att›. Bayer Nefesli Sazlar, Ensemble Mondial, Köln Senfoni Orkestras›’n›n flefli¤ini yapt›. Onlarca ödül kazand›. Konserlerinde mutlaka Türk sanatç›la117
BD N‹SAN 2013
Bu seksen kiflinin her birinin kalbi o anda de¤iflik at›yordur. Önce bu kalp at›fllar›n›n düzenli hale gelmesi gerekir.
r›n›n eserlerine yer verdi.
S
endeki Müzik tutkusu ne zaman bafllad›?" "Do¤ufltan diyebilirim. Ama, ailemin katk›s› da büyük oldu." "Piyano'yu anlad›m da trombon'u nas›l seçtin?" "Babam, fiair ressam ve hukukçu ‹hsan Günefl'in çok renkli bir kiflili¤i vard›r. Bir gün gazetede ‹stanbul'daki St. Joseph lisesinin ö¤renci orkestras›n›n enstrümanlar›n› toplu halde sat›fla ç›kard›¤›n› okumufl. Bana, 'hemen gidip bunlar› alal›m' dedi. Gittik, ço¤unlu¤u nefesli sazlardan olan bu enstrümanlar› ald›k. Bir kamyona yükleyip Beykoz'da oturdu¤umuz yal›ya getirdik. Trompetler, saksafonlar, baslar, trombonlar bir y›¤›n saz. Ben bunlar› teker teker sildim parlatt›m. Sonra da çalmaya çal›flt›m. Trombon aflk›m böyle bafllad›.
118
"Çok s›k sorulan bir soru var. Orkestra flefinin elindeki de¤nek (Baget) ne ifle yarar?" "Bu de¤neye 'sihirli de¤nek', ' sihirbaz sopas›' da denir. Elindeki bagetle orkestraya istedi¤in iflareti verebilirsin. "Müzisyenler ellerindeki enstrüman› çalarken bu iflareti görürler mi?" "Kesinlikle görürler. Zaten profesyonellik burada ortaya ç›kar. Ayr›ca, 'müzisyen bak›fl›' denilen bir bak›fl vard›r. Örne¤in ben flu anda karfl›mdaki saate bak›yorum. Ama, sol yan›mdaki seni de görebiliyorum. Profesyonel bir müzisyen notaya bakarken flefi de sürekli görür. Diyelim ki seksen kiflilik bir orkestray› yönetiyorsunuz. Bu seksen kiflinin her birinin kalbi o anda de¤iflik at›yordur. Önce bu kalp at›fllar›n›n düzenli hale gelmesi gerekir. Çünkü, h›zl› kalp at›fl› demek, müzi¤in ritmini h›zl› hissetmek demektir. A¤›r atan kalbin ritmi de düflük olur. fief ilk ifl olarak elindeki de¤nekle hepsinin kalp at›fllar›n› ayn› noktaya
BD N‹SAN 2013
getirir. Profesyonel olmayan müzisyenler heyecanland›¤› zaman h›zl› çalmaya bafllarlar. Heyecandan, eli aya¤› titreyenler, h›zl› çald›¤›n› da fark edip daha da kötüleflirler. fief elindeki de¤nekle bu tempoyu verir. fief girifl verdi¤inde tüm sazlar buna uyar. Klasik müzikte ölçü bafl›na ritm de¤iflir. Pop müzi¤inde oldu¤u gibi ayn› tempoyla bafllay›p bitmez. "Hiç hata olmaz m›?" "Elbette olur. Yayl›lar›n sesi az ç›k›yor. ‹kinci keman daha çok ç›kacak. Yanl›fl gireni durdur. Bütün bunlar›n kontrolu flefin sopas›nda. Ayr›ca Wagner notalar›nda bile hata var. Oysaki Wagner eserlerinde hiç hata yapmam›fl. Eseri yazanlar›n hatas› bunlar. fiefin görevi ise eserlerdeki bu tür hatalar› da düzeltmektir. "Müzisyenler provalara derslerini iyi çal›flmadan gelirler mi?" "Hemen eve gönderirim onlar›. Yoksa her kafadan bir ses ç›kar. Orkestra uyumu sa¤lanmaz. Önce disiplin gelir." "Konsere bafllad›n en arkadaki
biri hata yap›yor veya dalga geçiyor. Bunu duyar m›s›n?" "Hemen duyar›m. Tek tek tüm sazlar› duyman›z laz›m. Orkestra flefli¤ine yeni bafllad›¤›m y›llarda ikinci klarnet beni denemek için Si bemol klarnet yerine La bemol klarnet çalmaya bafllad›. Onu klarnetini de¤ifltirmesi için hemen uyard›m. Yüzü k›pk›rm›z› oldu. Müzisyenlerin flefe inanmalar› gerekir. Çünkü herkes hata yapabilir ama flef asla hata yapamaz. Kurt müzisyenlerin karfl›s›na ç›k›yorsunuz. Daha sopay› kald›rmadan onlar size notlar›n› veriyorlar.
O
rkestra flef olmasa da çalabilir mi?" "fief olmadan orkestra ilk sesi bile veremez. Ama, flef sopay› kald›r›p indirdi¤inde seksen müzisyen ayn› anda girer. Diyelim ki obuac› solosuna iki ölçü önceden girdi. Onu durduruyorsun ve 'bekle' iflaretini veriyorsun. Daha sonra ona bir daha girifl veriyorsun. Bu arada orkestra durmuyor. Çalmaya devam ediyor.
BD N‹SAN 2013
"Siz yanl›fl çalan bir veya iki kifliyi konser s›ras›nda durdurabilirsiniz. fief olmasa onlar yanl›fl çalmaya devam edebilirler." Siz yanl›fl çalan bir veya iki kifliyi konser s›ras›nda durdurabilirsiniz. fief olmasa onlar yanl›fl çalmaya devam edebilirler." "Bir orkestran›n konsere haz›rlanmas› ne kadar sürer?" "Ben bir besteci olarak kendimi örnek vereyim. Bir eserin yaz›lmas› bir iki y›l sürer. Sonra orkestrasyon 120
çal›flmalar› bafllar. Yüz müzik aleti varsa, her alet için ayr› notalar yaz›l›r. Bu notalar müzisyenlere da¤›t›l›r, onlar çal›flmaya bafllar. Onlar da haz›r olunca flefin karfl›s›na ç›karlar. Profesyonel bir orkestraysa haz›rl›k süresi daha da k›sal›r. ‹skoç senfoni orkestras›n› ‹stanbul'da yönettim. ‹skoçya'da prova yapmam›z gerekiyordu. Oraya gidemedim. ‹stanbul'da k›sa süreli bir prova yapt›k. Kald›rd›m sopay› mükemmel çald›lar. Tempoyu yüzde befl düflürdüm, yüzde yedi h›zland›rd›m. Hemen uydular. Profesyonellik bu. "Konsere ç›karken heyecanlan›yor musun?" "Hay›r heyecanlanm›yorum. Sadece bir iç k›p›rdamas› var o kadar. ‹nsan kendine güvenmedi¤i zaman heyecanlan›r. Siz içinizdeki coflku ve elektri¤i orkestraya veriyorsunuz, orkestra da seyirciye aktar›yor. "Gününün ne kadar› müzikle geçiyor?" "Günün 24 saati müzikle yafl›yorum. Sanki kula¤›mda küçük bir orkestra var. Sürekli çal›yor. Ama, dünyadan kopuk yaflam›yorum. Dünya gerçeklerine s›rt›n› dönen bir insan nas›l güzel müzik yapar?" "Çevredeki gürültüler bu kadar hassas bir kula¤› olan insan› rahats›z etmiyor mu?" "Hay›r etmiyor. Çünkü gürültü de müzi¤in bir parças›. Bestelerimde gürültülerden de yararlan›yorum. Bir
BD N‹SAN 2013
parçan›n hayk›r›fl noktas›na bunlar› nas›l yerlefltiririm diye düflünüyorum. (Eliyle masaya vuruyor) Tahtaya vurdu¤unuz zaman o sesin hangi yükseklikte ve 'do'mu, 're'mi, 'sol' mu oldu¤unu da duyuyorum. "Tahtadan ç›kan sesi notaya alabilir misin?" "Hemen notas›n› yazar›m. Benim kula¤›m›n hassasl›¤›n› befl yafl›nda saptad›lar."
Cumhurbaflkan› Walter Scheel samimiyetle elimi s›karken flöyle konufltu: 'Güzel çald›n›z. Sizin gibi piyano çalmak benim en büyük hayalimdi. Gelin yerlerimizi de¤ifltirelim.' Bu sözler beni çok heyecanland›rd›.
M
üzikte iki el ayr› ayr› nas›l kullan›l›yor?" "Sa¤ ve sol el iki ayr› insan gibidir. ‹ki elimle de¤iflik parçalar çalabilirim. Beyin bu s›rada ikiye bölünmüfl oluyor. Her aileye tavsiye ediyorum: çocuklar›na piyano çald›rs›nlar. Piyano çalan çocuklar okullar›nda daha baflar›l› oluyorlar. Çünkü beyinleri daha çok çal›fl›yor. Konsantrasyonlar› yo¤un oluyor. Çocuklar, müzi¤in anas› piyano ile bafllay›p yaflamlar› boyunca müzikle u¤rafls›nlar. Ba¤lama bile çalacaklarsa önce piyano ile bafllas›nlar." "Avrupa konserlerinde unutamayaca¤›n an›lar›ndan birini anlat›r m›s›n?" "‹ki Almanya birleflmeden önce Almanya'n›n baflkenti Bonn kenti idi. Baz› büyük elçilerimiz sanata çok önem verirlerdi ve elçilikte konserler düzenlerlerdi. Türk elçili¤indeki bu konserler büyük ilgi görürdü. Bir defas›nda o zamanki Alman Cumhurbaflkan› Walter Scheel'in de konsere gelece¤i bildirildi. Ben piyano resitali verecektim. Çok baflar›l› bir konser oldu. Konser sonras›nda yan›ma gelen
"Gelece¤e dönük yeni projelerin var m›?" "Avrupa'da bir Türk Kültür merkezinin kurulmas› ve buralarda Türk sanatç›lar›n›n eserlerinin sergilenmesi en büyük idealim. Böylece Amerikan,‹ngiliz, Frans›z kültür merkezlerinde oldu¤u gibi Türk sanat›n› en iyi flekilde tan›tabiliriz. Dünya çap›nda sanatç›lar›m›z var. Ancak, bunlar uluslararas› alanda seslerini duyuram›yorlar. Onlara bu f›rsat verilirse Türkiye flimdikinden farkl› görünecektir. anat dünyada herkesin anlayaca¤› tek dildir. Yabanc›lar gerçek Türk kültürünü görsünler ve ön yarg›lar silinsin. Ön yarg›lar› silmenin tek yolu budur. Kaliteli hizmetler sunan bir Türk kültür merkezi Türkiye'ye çok fleyler kazand›racakt›r." •
S
suatturker@butundunya.com.tr 121
Gezdikçe Gördükçe ‹zlen fien Toker
Almanya’n›n yeniden do¤an kenti:
Dresden Dresden’i yaln›zca üç kelimeyle anlatmak gerekseydi e¤er, onu anlatabilecek binlercesinin içinden kültür, sanat ve do¤a kelimelerini seçerdim.
122
BD N‹SAN 2013
D
resden, rönesans, barok, 19.yüzy›l ve modern mimari tarzlardaki yap›lar›, de¤erli hazine ve sanat eserlerini bar›nd›ran müzeleri ve müzik, sanat etkinliklerinin yan› s›ra %62’ lik yeflil alan›yla Avrupa’n›n en yeflil kentlerinden biri. “Elbe’deki Floransa” da denilen Almanya’n›n Saksonya eyaletinin baflkenti Dresden, 13. yüzy›lda Elbe nehri k›y›s›nda kurulmufl. 1945 y›l›nda kent merkezi, savafl uçaklar›n›n arka arkaya b›rakt›¤› bombalarla neredeyse tamamen y›k›lm›fl. Kentte do¤up, çocuklu¤unu burada geçiren, çocuklar için yazd›¤› kitaplar› çeflitli dillere çevrilen Erich Kästner, kendi çocuklu¤unu paylaflt›¤› kitab›nda, savafl›n kenti nas›l y›kt›¤›n› flöyle anlat›yor:
“‹kinci Dünya Savafl›, Dresden’i tek bir gecede sadece bir el hareketiyle haritadan silip süpürdü. Kentin eflsiz güzellikleri yüzy›llar boyunca oluflmufltu ama her fleyi yerle bir etmeye sadece birkaç saat yetti. 13 fiubat 1945’de yafland› bu y›k›m. Sekiz yüz uçak, yang›n ve tahrip bombalar› att› kentin üzerine. Bombard›mandan geriye kocaman bir çöl kald›. Birkaç devasa enkaz d›fl›nda hiçbir fley yoktu. Enkazlar alabora olmufl okyanus gemilerine benziyordu.”
O
tarihte tamam›na yak›n› y›k›lan tarihi binalar, sonradan tekrar yap›l›nca Dresden adeta küllerinden do¤mufl. Altstadt bölgesinde muhteflem barok kubbesiyle Frauenkirche kilisesi, Kraliyet Saray›, Zwinger Saray› ve Semper Opera Binas› kentin tarihi yüzünü oluflturuyor. 13 fiubat 1945’de Prag Caddesi’nde bir k bu kentte büyü eskiden oldu¤u giy›k›m yafland› bi bugün de ma¤azalar ve restoranlar var. Kraliyet Saray›’ndaki Stall Avlusu’nun bir duvar›n› kaplayan, 24.000 parça üzerine yap›lm›fl, dünyan›n en büyük porselen eserlerinden biri olan 101 metrelik Fürstenzug (Prenslerin Geçidi) isimli duvar resminin önünden yürüyorum. Meydandaki ma¤azalar›n vitrinlerinde sergilenen çeflitli porselen heykeller ve minyatür porselenler onlar› görenleri içeri ça¤›r›r gibi. Saksonya Kral› Güçlü August döneminde dünyan›n farkl› yerlerinAltstadt Tiyatro Meydan› 123
BD N‹SAN 2013
Zwinger Saray› den Dresden’e getirilen birçok sanat eseri ve de¤erli eflya, Yeflil Kubbe, Türk Odas›, Zwinger Saray› içindeki Porselen Müzesi, Matematik-Fizik Salonu ve Old Masters Resim Galerisi gibi müzelerde sergileniyor.
R
esim galerisinde sergilenen Raphael’in ünlü “Sistine Madonna” isimli tablosunun alt›nda resmedilen melekler, 1803 y›l›nda ilk kopyalar› yap›ld›¤›nda kendi kanatlar›yla uçmaya bafllam›fl. Merakl› bak›fllar›yla bu iki melek önce porselenlere ve tak›lara, sonra defterlere, çikolata kutular›na konmufl, günümüzde de halen tüm dünyay› gezmeye devam ediyorlar. Her y›l Temmuz ay›nda “Müze’nin Yaz Gecesi”nde müzeler aç›l›yor, kapal› kap›lar ard›nda gizlenen bölümler yüzünü gösteriyor, nadir makineler çal›fl›yor. 12 epik hikâye içeren el yazmas› Dede
124
Zwinger Saray› Korkut kitab›n›n da bulundu¤u kentte Alman Hijyen Müzesi, Buharl› Lokomotif Müzesi, Tarihi Telekomünikasyon Müzesi ve Tramvay Müzesi’ ni de içeren toplam 44 farkl› müze bulunuyor.
Kültür, sanat ve do¤ayla iç içe bir yaflam süren her Dresden’linin bir aç›l›r kapan›r sandalyesi var. Kültür, sanat ve do¤ayla iç içe bir yaflam süren her Dresden’linin bir aç›l›r kapan›r sandalyesi var. Bu sandalyeler bazen Elbe k›y›s›ndaki çimenlerde dinlenmek için, bazen Elbe Film Geceleri, bazen Elbhangfest festivali, bazen Bunte Republik Neustadt Sokak Festivali ve bazen de Elbe saraylar›n›n
BD N‹SAN 2013
bahçelerinde yap›lan konser ve yaz etkinliklerini izlemek için aç›l›yor. Nehir kenar›nda bisiklete binmek, park ve bahçelerde dolaflmak, hatta iflten ç›k›nca reçel yapmak için ormanda bö¤ürtlen toplamaya gitmek de Dresden’lilerin günlük faaliyetlerinden.
1
370 y›l›ndan beri Noel, Paskalya
gibi pazarlar›n yap›ld›¤› Eski Pazar Meydan›’ndaki Sonbahar pazar›nda hediyelik eflyalar›n ve yiyeceklerin sat›ld›¤› reyonlar›n aras›na yerlefltirilmifl atl› kar›nca, dönme dolap ve masalar›n aras›ndan geçip, katedrale do¤ru yürüyorum. Meydandaki bir pastanede, içinde porselen tak›mlar›n sergilendi¤i vitrinin önündeki alanda, Dresden’e özgü Eierschecke tatl›s› yiyerek çay içen fl›k han›mlar var. Elbe nehri k›y›s›ndan Pillnitz’e giden yolun kenar›ndaki yeflil alana bir bit pazar› kurulmufl.
Eski zarflar, kartlar, plaklar, giysiler, kristal kadehler ve sürahiler onlar› kullananlar›n an›lar›n› saklamak ister gibi masalara dizilmifl. Ünlü besteciler Richard Wagner ve
Carl Maria von Weber’in de yaflam›fl oldu¤u kent, Staatskapelle Orkestras›, Dresden Filarmoni orkestras›, Kreuzchoir korosu , Gospel festivali, Müzik Festivali ve Uluslararas› Dixieland Caz Festivali ile bir müzik kenti olma özelli¤ini de tafl›yor.
T
arihi kentteki yap›lar›,
Yeni Sinagog, Yenidze Tütün Binas›, Kongre Merkezi ve Kristal Saray› gibi binalar›yla farkl› mimari tarzlar›n sergilendi¤i kentin, Neustadt bölümünde yürüyorum. Altstadt ve Neustadt bölümlerini birlefltiren August köprüsünün önündeki meydanda Kral August’un alt›n renkli
Altstadt Stall Avlu 125
BD N‹SAN 2013
Neustadt saat geçirmeye de¤en keyifli bir pasaj. Kentte her y›l›n 13 fiubat günü, 1945 y›l›nda kaybedilenlerin, savafl›n ve faflizmin tüm kurbanlar› an›s›na bir insan zinciri oluflturuluyor. Binlerce kifli ›rkç›l›¤a, savafl ve fliddete karfl› bar›fl, demokrasi ve insan haklar› için el ele tutuflup, Dresden sokaklar›n› ve köprülerini birbirine ba¤l›yor.
G Kunsthof Pasaj› bir heykeli var. Heykelin ard›nda uzanan genifl caddedeki yemyeflil a¤açlar›n aras›ndan yürüyerek Kunsthof Pasaj›’na gidiyorum. Buras› her biri farkl› renge boyanm›fl binalar›n alt katlar›ndaki, tasar›m ve el ifli ma¤azalar›, restoran ve kafeleriyle bir kaç 126
ece, gökyüzü siyaha boyand›¤›nda, Elbe k›y›s›nda, ›fl›l ›fl›l ayd›nlat›lm›fl kentin görüntüsünü izlerken karfl›mdaki binan›n ›fl›kl› cephesi önümdeki havuza yans›yor. Kästner’in kitab›ndaki cümleler geliyor akl›ma: “E¤er benim neyin kötü ve çirkin oldu¤unu bilmekle kalmay›p, neyin güzel oldu¤unu da bildi¤im do¤ruysa bu yetene¤imi Dresden’de büyümüfl olmaya borçluyum. Neyin güzel oldu¤unu önce kitaplardan ö¤renmek zorunda kalmad›m. Okulda veya üniversitede ö¤renmedim. Güzelli¤i, ormanc› bir ailenin çocuklar›n›n orman havas›n› soluduklar› gibi soludum.” •
izlensen@butundunya.com.tr
Kültür ve Sanat Dünyas›ndan Tekin Özertem
E¤itim Kültürün Neresinde?
E¤itim ve kültür, çok kez birlikte kullan›lan iki sözcük. Fakat anlamlar› birbirinden oldukça farkl›. E¤itim, genifl anlamda genç bireylerde bilgilendirime yolu ile amaçlanan davran›fl de¤iflikliklerini -düflünce de dahil- sa¤lamak demek. Kültürün anlam› ise yaflam biçimi. iraz açacak olursak: insanlar›n, bireysel ve toplumsal yaflamlar›n› sürdürebilmek, düzenlemek ve yap›land›rmak için yaratt›klar› maddi ve manevi de¤erler, inançlar ve adetlerden oluflan bir düzen. Böyle olunca da bu yaz›n›n bafll›¤›n›, ‘E¤itim kültürün neresinde?’ sorusunu, ‘‹çinde, özünde.’ diyerek k›saca yan›tlamak mümkün.
B
127
BD N‹SAN 2013
ünkü insanlar yaflamlar›n› sürdürebilmek, toplum d›fl›na itilmemek için ait olduklar› toplumlar›n yaflam biçimlerini -bir baflka deyiflle kültürlerini- benimsemek, içsellefltirmekle yükümlüler. Bunun için de ö¤renmek... ‹lkel olsun geliflmifl olsun tüm toplumlar için geçerli bu kural. ‹nsan›n e¤itimi önce aileden bafll›yor, belli bir süre sonra da toplumsal kurumlar giriyor iflin içine. Topluma yeni kat›lan bireylere, var olan kültürün aktar›lmas›n›n yan› s›ra, yaflam›n› zenginlefltirecek ve gelifltirecek bilgilerin ö¤retilmesi; yeteneklerinin gelifltirilmesi önem kazan›yor. Ö¤renilen bilgi ve edinilen davran›fl de¤ifliklikleri yeni bilgilerin oluflmas›na yol aç›yor. Yeni bilgilere ulaflt›kça, bu bilgi zenginli¤inin neden oldu¤u yeni oluflumlar ç›k›yor ortaya: Toplumlar›n yaflam biçimleri, alg› ve düflünüflleri giderek de¤iflmeye bafll›yor. Dünden bugüne bu hep böyle olmufl. Mevcut kültürlerin sürdürülmesini amaçlayan e¤itim, hep toplumsal de¤iflim ve geliflimlerin kayna¤› olmufl.
Ç
Mevcut kültürlerin sürdürülmesini amaçlayan e¤itim, hep toplumsal de¤iflim ve geliflimlerin kayna¤› olmufl.
olay olmam›fl insan›n dünden bugüne yolculu¤u. Bilim insanlar›n›n dedi¤ine göre iki milyon küsur y›l sürmüfl. Ama ancak günümüzden on iki bin y›l önce bafllam›fl Tar›m Devrimi. Bunu on alt›nc› yüzy›ldan bafllayarak Teknoloji Devrimi ile Sanayi Devrimri izlemifl. Geçti¤imiz yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan bugüne uzanan süreç de Biliflim Devrimi olarak adland›r›lmakta. Bu süreçlerin her birini yüzeysel de olsa gözden geçirmekte yarar var. Çünkü bilginin yavafltan bafllay›p nas›l bir h›zla ço¤ald›¤›n›, giderek katlanan bu art›fl›n toplumlar›n yaflam›n› -kültürlerini-nas›l etkiledi¤ini; e¤itimin kültür içindeki yerini ancak o zaman do¤ru bir flekilde belirlemek mümkün. Toplumlar, ça¤lar boyunca var olan kültürlerini korumay› ve sürdürmeyi amaçlam›fl; e¤itimi de bu amaca hizmet edecek flekilde yap›land›rm›fllar. Bu yap›land›rmalar da daima sahip
K
128
BD N‹SAN 2013
Daha iyi bir toplumsal yaflam›, yeni
bilgilere ulaflmay› amaçlayan nice ayd›n düflünür ve bilim adam›, sorgusuz sualsiz zindanlara at›lm›fl; engizisyon mahkemeleri taraf›ndan yarg›lanarak (!) ölüme mahkûm edilmifltir. olduklar› konum ve ç›karlar› muhafaza etmek isteyen hakim kifli ve zümreler taraf›ndan içeriklendirilmifl. Bunun en uç örne¤i, yüz y›llar› kapsayan Orta Ça¤ boyunca gerçeklefltirilmifl; kilise, toplumsal de¤iflim ve geliflime neden olacak her türlü bilgi ve düflüncenin önüne afl›lmas› güç bir set çekmifltir. Daha iyi bir toplumsal yaflam›, yeni bilgilere ulaflmay› amaçlayan nice ayd›n düflünür ve bilim adam›, sorgusuz sualsiz zindanlara at›lm›fl; engizisyon mahkemeleri taraf›ndan yarg›lanarak(!) ölüme mahkûm edilmifltir. Amaç mevcudun korunmas›, sahip olunan güç ve ç›karlar›n yitirilmemesi.
B
ir baflka çarp›c› örnek de Antik Yunanistan’da, demokrasi ile yönetilen Atina flehir devletinden: E¤itimci düflünür Sokrates’in yarg›lanmas› ve ölüme mahkûm edilmesi. Mevcut kültürden hareketle, düflünüp yeni ç›kar›mlarda bulundu¤u; bunlar› ö¤rencileri ile tart›flt›¤›, onlara düflünmeyi ö¤retti¤i için suçlanm›fl Sokrates*. Gençleri düzen ve dine isyana teflvik etti¤i, toplumun huzurunun bozulmas›na neden oldu¤u gerekçesiyle tutuklanSokrates m›fl; yarg›lanm›fl ve ölüme mahkûm edilmifl. Ama sonuç hiç de umuldu¤u gibi olmam›fl: Atina’y› yönetenler, Sokrates’i yarg›lad›klar›n› san›rken, Sokrates onlar› yarg›lam›fl ve sonsuza de¤in mahkûm etmifl.** Geçmiflin yan› s›ra günümüze ait benzer örnekleri ço¤altmak mümkün. Önemli olan e¤itimin, mevcut kültürü aktarman›n yan› s›ra aynen muhafaza etmek için de yap›land›r›ld›¤›n›, kurgulanmak istendi¤ini ve istenece¤ini görmek. Afl›r›ya kaç›ld›¤›nda bu iste¤in toplumlar›n aleyhine sonuçlar do¤urdu¤unu kav129
BD N‹SAN 2013
ramak. Bütün engellere ve sansüre ra¤men, toplumlar›n geliflim ve süreklili¤ini sa¤layan yeni düflünce, görüfl ve bulufllar›n e¤itim ve ö¤retim sayesinde olufltu¤unu anlamak. En yayg›n ve genel anlam› ile ‘yaflam biçimi’ olarak tan›mlanan kültürün dura¤an olmay›p, zaman içinde de¤iflti¤ini ve insanlar taraf›ndan oluflturuldu¤unu ortaya koymak. Kültürün ayr›lmaz bir parças› olan e¤itim yap›land›r›l›rken bu gerçe¤i daima göz önünde bulundurmak. eliflkili bir dünyada yafl›yoruz. Kimi okullar›nda Evrim Teorisi d›fllanan bir ülkede, uzay› keflfetmek için araflt›rmalar yap›l›yor; Cern’de, Tanr› Parçac›¤› keflfedilmeye çal›fl›l›rken, insandan yana -laik ya da dinsel- ö¤retilere ra¤men, baflta Afrika olmak üzere dünyan›n bir çok yerinde çocuk ve yetiflkinler açl›ktan, içecek su bulamad›klar› için susuzluktan k›r›l›yorlar; tarih derslerinde farkl› ülkelerin çocuklar›na geçmiflteki olaylar farkl› flekillerde ö¤retiliyor. Pefl pefle s›ralanacak onca örne¤e ra¤men yeryüzündeki mevcut bilgi her y›l dört kez katlanarak art›yor... Bütün bunlar, Orta Ça¤’›n karanl›¤›na ra¤men gelinen nokta. Bir de flöyle düflünelim: E¤er yüzy›lar boyunca bilgi ve düflünceye zincir vurulmasayd›, yirmi otuz y›l içinde insan›n Mars’a ayak basaca¤›n›n söylendi¤i günümüz dünyas›nda acaba nas›l bir yaflam düzeyine ve bilgi birikimine sahip olurduk? O zaman da günümüz dünyas›nda oldu¤u gibi geçmifl yüzy›llarda yaflayan geliflememifl, geri b›rak›lm›fl toplumlar var olur muydu? Öyle çok uza¤a gitme¤e de pek gerek yok. Kendi ülkemizi,
Ç
Bütün engellere ve sansüre ra¤men, toplumlar›n geliflim ve süreklili¤ini sa¤layan yeni düflünce, görüfl ve bulufllar›n e¤itim ve ö¤retim sayesinde olufltu¤unu anlamak. 130
BD N‹SAN 2013
Köy Enstitüsü ö¤rencileri
Türkiye’mizi düflünelim: E¤er Köy Enstitüleri ile Halkevleri kapat›lmam›fl olsayd› bugün, ülkemizin kültürel ve ekonomik birikimi acaba hangi düzeyde olurdu? 1940 y›l›nda aç›lan Köy Enstitüleri’nin ömrü sadece alt› y›l sürdü. 21 Köy Enstitüsü’nden 15.529 köy ö¤retmeni yetiflti. Sadece ö¤retmen de¤il nice ayd›n düflünür ve sanatç›. 1951 y›l›nda Londra Halkevi dahil 478 halkevi, 4322 halkodas›n›n kap›s›na kilit vuruldu. Merkez yay›n organ› Ülkü dahil, halkevleri taraf›ndan yay›mlanan 41 derginin yay›m›na son verildi. Soru, bu verilerin ›fl›¤›nda de¤erlendirilerek yan›tland›¤›nda, Atatürk’ün gösterdi¤i ‘Ça¤dafl uygarl›k düzeyine ulaflma’ yar›fl›nda nelere varm›fl olabilece¤imizi düflünmek bile heyacan veriyor. öy Enstitüleri ile Halkevleri, ister örgün ister yayg›n olsun e¤itim ile kültürün iç içeli¤inin en yak›n ve en güzel iki örne¤i. Mevcut kültürün zenginlefltirilerek korunmas›n›, bilginin toplumun tüm bireylerine ulaflmas›n› amaçlayan bu iki kurum, toplumun kültürel yap›s›n› gelifltirip gelece¤e tafl›mak isteyenler taraf›ndan aç›lm›fl; toplumsal yaflam ve birikimin olan haliyle muhafaza edilmesini isteyenler taraf›ndan kapat›lm›fl. Bu eylem de aynen M.Ö. 3. yüzy›lda 150.000 cilt yazma esere sahip ‹skenderiye Kütüphanesi’nin yak›l›fl› kadar vahlan›lacak, ac›nas› bir eylem. Unutulmamas› gereken e¤itim ve kültürün iç içeli¤inin fark›nda olup, e¤itimin geçici de olsa toplumlar›n geliflimini s›n›rlayacak, duraksatacak hatta geriye götürecek flekilde kurgulanabilece¤inin fark›nda olmak… •
K
tekinozertem@butundunya.com.tr (*M.Ö. 469-399 ** bk. Sokrates’in Savunmas›) 131
BD N‹SAN 2013
S on Durak Yazan: TÜRKÂN ATAMAN
D
oktorum, bana ac› gerçe¤i söyledi¤i zaman, bir an
duralad›m. Kaybedecek neyim vard›? Tanr› bana uzun denecek bir ömür bahfletmiflti. Bu süreyi nas›l kullanm›flt›m? Kendimi sorgulad›m: Ömrümün 30 y›l› yurdun dört bir köflesinde (Erzurum’ dan Trakya’ya kadar) ö¤retmenlik yaparak geçmiflti. Bugün baz›lar› üst düzeyde olan binlerce ö¤renci yetifltirmifltim. Ö¤rencilerim aras›nda hiçbir ay›r›m yapmam›fl, hatta fakir, özürlü, tembel ö¤rencilerimle daha fazla ilgilenmifl, bir saç okflaman›n, ne mucizeler yaratt›¤›n› gözlemlemifltim. Emekli olduktan sonra durmam›fl, birikimlerimi ve ilginç an›lar›m›, baz› gazete ve dergilerde okurlarla paylaflm›flt›m. Atalar›m›n “93 Harbi”nde Rumeli’den Anadolu’ya göç edifllerini, bafllar›ndan geçen olaylar› anlatan “Yerebakan Gülleri” isimli bir de kitap yazm›fl, bunu, belge ve foto¤raflarla süslemifltim. F›rsat buldukça dünyay› dolaflm›fl, birçok ülke ve insan tan›m›flt›m. Bu arada biri Prof. Dr. olan iki de evlat yetifltirmifltim.
B
ir yazar, “Ölüm gelip de insan, bu dünyaya gözlerini kapayaca¤› zaman ‘ben, bu iflleri yapt›m, bu insanlar› yetifltirdim, flu kitaplar› yazd›m, flu kalpleri kazand›m’ diyebiliyorsa, en büyük eseri olan hayat›n›, gönül rahatl›¤› ile tamamlam›fl demektir.” der. Zorlu bir ameliyata girerken (zira yafll› ve ayn› zamanda a¤›r bir kalp hastas›yd›m) genç doktorlara, “Benim kaybedecek bir fleyim 132
BD N‹SAN 2013
yok. Hayat›m› dolu dolu yaflad›m. Ters bir durumla karfl›lafl›rsan›z, lütfen üzülmeyin, çünkü ben çok mutluyum.” demifltim. Narkozun etkisi geçince, ilk sözüm “Saat kaç?” diye sormak oldu. “Akflam›n befli” dediklerinde, “fiaka ediyorsunuz!” dedim. Demek ki ameliyat›m dokuz saat sürmüfltü ve ben, yafl›yordum.
G
üzel say›labilecek bir yaflant›m olmufltu. Elbet benim de ac›l›, f›rt›nal› günlerim yok de¤ildi; o¤lumu ve eflimi ayn› zamanda kaybetmenin ac›lar›n› yaflam›flt›m. Bu günlerimde, dilimden düflürmedi¤im o meflhur duay› okudum hep: “Tanr›m, de¤ifltirilmesi elimde olmayan fleyler için bana güç ve sab›r ver ki dayanabileyim.” dedim. Kendi ac›lar›mla baflkalar›n› üzmedim. Onlar, benim için özeldi. Zaten herkesin kendine göre sorunlar› vard›. Rahmetli babam “Dünyan›n bütün dertlerini toplay›p hamur etmifller, herkese eflit ülefltirmifller de insan gene eski dertlerine raz› olmufl.” derdi. Ameliyat›m süresince yak›nlar›m›n, arkadafllar›m›n ve sevenlerimin hastane bahçesinde ve çay salonunda beklefltiklerini ö¤rendi¤imde, K›z›lderililerin meflhur atasözünü an›msad›m; “Do¤du¤unda sen a¤lam›flt›n, herkes bayram etmiflti. Öyle ifller yap ki öldü¤ünde de herkes a¤las›n.” Ben, yaflarken bu denli sevildi¤ini gören ender insanlardan biriydim. Bu, bana yetmez mi? •
T Tanr›m,
Güçlülerin yüzüne gerçe¤i söylemek, Zay›flar›n alk›fl›n› ve sevgisini kazanmak ve yalan söylememek için bana yard›m et. E¤er bana para verirsen, mutlulu¤umu alma. E¤er bana güçler verirsen, beni muhakeme yetene¤imden E¤er baflar› verirsen, beni alçakgönüllü¤ümden E¤er bana alçakgönüllülük verirsen, beni sayg›nl›¤›mdan yoksun b›rakma. Benim düflüncelerime kat›lm›yorlar diye bana karfl› olanlar› hainlikle suçlayarak, onlar›n karfl›s›nda suçlu duruma düflmeme izin verme. Kendimi sever gibi di¤erlerini sevmeyi ve di¤erlerini yarg›l›yormufl gibi kendimi yarg›lamay› ö¤ret bana. Baflar›l› oldu¤umda sarhofllu¤una izin verme, Baflar›s›z olursam umutsuzlu¤a düflmeme. Baflar›s›zl›¤›n baflar›n›n öncesindeki bir deneme oldu¤unu hat›rlamam› sa¤la. Hoflgörünün, güçlerin en büyü¤ü oldu¤unu ve intikam arzusunun zay›fl›¤›n ilk görünümü oldu¤unu ö¤ret bana. E¤er beni paradan yoksun b›rak›rsan bana umudu ve e¤er beni baflar›dan yoksun b›rak›rsan, baflar›s›zl›¤› yenebilmek için bana irade gücünü b›rak. E¤er beni sa¤l›k ba¤›fl›ndan yoksun b›rak›rsan inanc›n lütfunu b›rak. E¤er insanlara zarar verirsem, özür dileme gücü ver bana, Ve e¤er insanlar bana zarar verirse, affetme ve merhamet gücü ver bana.
Tanr›m, E¤er seni unutursam, sen beni unutma ! Mahatma GANDHI
Gönderi: SEBAHAT ÖNEN 133
BD N‹SAN 2013
1
4
2
2
9 4
7 3
7
9
3 9
2
5
6
1 3
6 5
9
4 8
1
4
9
Sudoku Yapamayanlar ‹çin
1 2 3 4
8 9 1 7
5 2
4 6
8 6
8 1
2 1
7 4
7 5 9 6
3 1
Sudokusuz Yapamayanlar ‹çin
134
9 7
Habercikler Altan Alkan
Dünyadan yurttan ilginç olaylar minik haberler Soyad› Gibi Bir Bulufl Manisa’da özel sektörde çal›flan iki çocuk babas› 30 yafl›ndaki Mümin Alt›n, hafta sonu ailesiyle memleketi Bal›kesir’in Ericek Köyü’ne gitti. Yak›nlar›n› ziyaret eden Mümin Alt›n, köyünden üç çuval kömür alarak evine döndü. Alt›n sobaya atmak için ald›¤› kömür parçalar›ndan birinde bal›k fosili oldu¤unu fark etti. Fosilin incelenmesi için yetkililerden yard›m isteyen Alt›n, “Kömürü götürüp inceletti¤im bir arkeolog, fosilin yaklafl›k bir milyon y›ll›k olabilece¤ini söyledi. Fosili hava almayacak flekilde saklayaca¤›m” dedi.
Köpek adam› ›s›r›rsa haber de¤il adam köpe¤i ›s›r›rsa haberdir denir;
Ya Adam Kurdu Is›rsa Ne Olur?
Göle’nin Esenyayla Köyü’nde dün akflam saatlerinde evlerine gitmek isteyen Sercan Ceco ile Kamber Altun, yiyecek bulmak için köye inen bir kurtla karfl›laflt›. Ne yapacaklar›n› flafl›ran iki arkadafl kurdun sald›r›s›na u¤rad›. Olay yerine 40 metre uzakl›kta olan Ziya Kerdige, arkadafllar›na kurdun sald›rd›¤›n› görünce yard›ma kofltu. Kurdun üzerine atlayan Ziya Kerdige, elleriyle bo¤maya çal›flt›¤› hayvan›n kula¤›n› ›s›rd›. Bu s›rada 135
BD N‹SAN 2013
olay› duyup koflarak gelen köylüler kurdu öldürerek sald›r›ya u¤rayanlar› kurtard›lar.
a ‹flte Nohut Od Bakla Sofa Dünyan›n en küçük dairelerinin yer ald›¤› Hong Kong’da bir çok insan çok katl› apartmanlarda tuvalet büyüklü¤ündeki dairelerde üst üste yafl›yorlar. Genellikle alt gelir grubunun yaflad›¤› bu daire evlerde mutfak, yatak odas›, oturma odas› birarada yer al›yor. Evlerde duvarlara yerlefltirilen raflarda yemekten k›yafete tüm ihtiyaç malzemeleri bulunuyor.
F›kra Gerçek Oldu Bursa’da rahim kanseri 69 ya-
fl›ndaki N.A.’›n ameliyat s›ras›nda karn›nda unutulan makas, 3 ay sonra çekilen röntgende ortaya ç›kt›. Makas› ç›kartmak için yap›lan ikinci ameliyatta da ba¤›rsaklar› kesilerek 10 santim k›sald›¤›n› söyleyen A, “Kanser ameliyat› ard›ndan sanc›lar›m 136
art›nca tekrar ayn› doktora gitti¤imde doktor bana ‘Karn›nda makas unutmufluzdur’ diyerek flaka yapt›. Çekilen röntgende makas› görünce hepimiz floke olduk” dedi.
Bu Defa Çocuk Damat! Güney Afrika’da 8 yafl›ndaki Sanele Masilela, 61 yafl›ndaki ve 5 çocuk annesi Helen Shabangu ile evlendi. Bu evlili¤i hayat›n› kaybeden dedesinin son vasiyeti nedeniyle yapt›. Dü¤üne gelinin kocas› ve 5 çocu¤u da kat›ld›. Aileler bunun sadece bir
BD N‹SAN 2013
tören oldu¤unu, resmi bir imzan›n at›lmad›¤›n› ve 8 yafl›ndaki çocu¤un ailesiyle birlikte yaflamaya devam edece¤ini söyledi. Küçük damad›n 46 yafl›ndaki annesi, “Kay›nbabam o¤lumun evlenmesini çok istiyordu. E¤er vasiyetini yerine getirmeseydik ailemizin bafl›na çok kötü fleyler gelirdi. Atalar›m›z› k›zd›rmaya gelmez” dedi.
adam, buradaki tüm müdahalelere ra¤men kurtar›lamad›. ‹leri teknoloji ve ekonomik geliflmedeki baflar›s›n› sa¤l›k sektörüne yans›tamayan Japonya, bu konuda her geçen y›l biraz daha kan kaybediyor. Doktor yoklu¤u ya da imkan yetersizli¤i nedeniyle acil durumdaki hastalar, tedavi merkezlerine al›nm›yor.
Sa¤l›k Sistemi Her Yerde Sorunlu
in Art›k Hepimiz Çipi Olacak Her y›l Türkiye’de ortalama 4
Japonya’n›n önde gelen gaze-
telerinden Mainichi, bir sa¤l›k skandal›n› ortaya ç›kard›. Gazetenin haberine göre, 25 ayr› hastanenin 36 kez bakmay› reddetti¤i yafll› adam, baflka bir eyaletteki hastanede yaflam›n› yitirdi. Emekli maafl›yla geçinen 75 yafl›ndaki bir adam acil servisi arayarak ambulans istedi. Ambulans zaman›nda gelerek yafll› adam› ald›. Ancak 3 saat boyunca hastane hastane dolafl›ld›. 25 ayr› hastane “doktor olmamas›” ve “yatak olmamas›” gibi nedenlerden dolay› toplam 36 kez yafll› adama bakmay› reddetti. 3 saat süren u¤rafl›n ard›ndan hasta ‹baraki eyaletindeki bir hastaneye ulaflt›r›ld›. Ancak 75 yafl›ndaki
bin kiflinin ölümüne, yaklafl›k 20 milyar liral›k maddi kayba neden olan trafik kazalar›n› sonland›rmaya yönelik teknoloji destekli trafik önlemlerini art›rmak için çal›flma bafllat›ld›. Emniyet Genel Müdürlü¤ü yetkililerinden al›nan bilgiye göre, bu kapsamda Elektronik Araç Kimliklendirme Sistemi Projesinin trafi¤in etkin flekilde yönetilmesi ve denetlenmesinde kolayl›k sa¤layaca¤›, trafik ihlallerinin ortadan kald›r›lmas›nda önemli rol oynayaca¤› belirtiliyor.
137
BD N‹SAN 2013
Kameral› sistemlere göre, daha ekonomik olan sistemde sadece plaka bilgisi tespit edilebilecek. Sadece trafik denetimlerinde kullan›lmas› öngörülen bu sistemin, sahte veya çal›nt› plakal› araç kullan›m›n›n engellenerek suç ifllenmesinde cayd›r›c› olmas›, ikiz plaka kullan›m›yla edinilen haks›z kazanc›n önlenmesi baflta olmak üzere birçok konuda kamu ve trafik güvenli¤iyle ekonomiye katk› sa¤lanmas› amaçlan›yor.
Yalanc›n›n Burnu Yan›yormu fl
söylerken yüz ›s›lar›nda de¤ifliklikler meydana geldi¤ini,burun etraf›ndaki ›s›da art›fl görüldü¤ünü ve beynin etraf›n› kaplayan en büyük doku olan insulan›n faal duruma geçti¤ini söyledi ‹nsulan›n faal duruma geçifli ile ›s› art›fl› aras›nda bir ters ilinti bulundu¤unu belirten araflt›rmac›lar, kifli bir duyguyu daha güçlü hissetti¤i zaman vücuttaki ›s› de¤iflikli¤inin azald›¤›n› ve bir duygunun daha zay›f olarak hissedildi¤i durumlardaysa ›s› de¤iflikli¤inin artt›¤›n› kaydetti.
Böyle Ticaret Olur Mu?
Ünlü çocuk roman› Pinokyo’-
dan esinlenerek, “Pinokyo etkisi” ad› verilen durum, ‹spanya’daki Granada Üniversitesi Deneysel Psikoloji Bölümü’nden bilim adamlar›n›n termografi yard›m›yla yapt›klar› araflt›rmalar sonucu belirlendi. Psikoloji sahas›nda termografiden yararlanman›n öncüleri olarak kabul edilen Emilio Gomez Milan ve Elvira Salazar Lopez adl› bilim adamlar›, gelifltirdikleri yeni termografik uygulamalar yard›m›yla, insanlar›n zor görevleri yerine getirirken, belirli bir konuda sorguya çekilirken veya yalan 138
Çin’de özellikle turistler için di-
zayn edilen minik pofletler içindeki kaplumba¤a, y›lan ve bal›k anahtarl›klar, görenleri dehflete düflürüyor. ‹çinde bir miktar besin ve oksijen bulunan plastik pofletlere hapsedilen hayvanlar sadece 2 ay yaflayabiliyor. En fazla 2 ay kadar yaflayabilen hayvanlar, g›dalar› bitip oksijenleri tükendi¤inde ölüyor. Hediyelik anahtarl›klar 1.6 dolara (3 TL) al›c› buluyor. Çin’de anahtarl›klar›n u¤ur getirdi¤ine inan›l›yor. altanalkan@butundunya.com.tr
Yaflamdan Kesitler Sema Erdo¤an
Karagöz Kukla Tiyatrosu’nun Do¤u Akdeniz’deki Son Temsilcisi
Mahmut Haz›m K›sakürek Babas›n›n hediye olarak ald›¤› plastik tasvirinden
tan›d›¤› ama hiç izlemedi¤i Karagöz Kukla Tiyatrosu, olgunluk döneminde geçim kayna¤› oldu. Mahmut Haz›m K›sakürek, bugün bu tiyatronun Do¤u Akdeniz Bölgesi’ndeki tek ustas›. 139
BD N‹SAN 2013
O
na tiyatro afl›s›n›
yapan babas›yd›. ‹zledi¤i ilk tiyatro oyunu Carlo Goldoni' nin Yalanc›’ s›yd›. “1966-67 y›llar›yd›. B›rak›n salonu, fuayede dahi ses ç›kmazd›. ‹nsanlar en güzel giysileriyle gelirlerdi tiyatroya ve k›rm›z› hal›dan geçilerek girilirdi salona. ”
S›k s›k Adana’ya gelen “‹stanbul
fiehir Tiyatrosu” nu ve "Kenterler"i izleyen bu ortaokul ö¤rencisi, müsamereler için oyunlar yaz›yor ve oynuyordu. Tiyatronun bir tutkuya dönüflece¤inden habersiz bir arkadafl›n›n önerisi ile Dost Oyuncular Tiyatrosu’ na "Göç" adl› oyuna gitti ve oyunu kuliste izledi. Sahneden önce kulisin tozunu yuttu. Bilal ‹nci’nin efli Perihan Doygun ile de orada tan›flt› ve önüne geçti diye bir güzel azar da iflitti. Her gün tiyatrodayd›. Üçüncü gün gifleye geçti ama hesapta aç›k verdi. Uzun aray›fllar sonunda tahta masan›n aras›ndan ç›kt› kay›p para. “O para bulunmasayd› tiyatroyu b›rak›rd›m.”
Aziz Nesin "Bu oyunu Adana’da oynad›n›z m›? Oynarsan›z sizi tafllarlar" diye görüfl belirtti. tif bir rol ald›. Bu oyun ile ODTÜ Tiyatro Festivali’ ne gittiler. Organizasyon komitesinde olan Deniz Gezmifl’ i de burada gördü. Aziz Nesin, Yaflar Kemal, Ertu¤rul Kürkçü gibi isimler festivalin izleyicileri aras›ndayd›. Ertu¤rul Kürkçü taraf›ndan "Baflka oyun bulmad›n›z m›? Bir köfteye sat›n" cümlesiyle elefltirildiklerinde Yaflar Kemal taraf›ndan "Bizim orda köfte sat›lmaz, iliflkin ekmek sat›l›r" cümlesiyle savunuldular. Aziz Nesin de "Bu oyunu Adana’ da oynad›n›z m›? Oynarsan›z sizi tafllarlar" diye görüfl belirtti.
Tiyatrolar aras› kofluflturma
‹lk oyun ODTÜ Tiyatro Festivali’nde 1969’da kulisinden girdi¤i tiyatroda 1970’de Gülten Ak›n’›n yazd›¤› Kelo¤lan oyununda figüra140
Tiyatro yaflam›nda en önemli oyunlardan biri olan Yaflar ne Yaflar Ne Yaflamaz oyununda.
BD N‹SAN 2013
Atölyesinde kendi kendine tasvir yapmay› ö¤renmekle kalmad› yeni tasvirler yaratt›. 21 y›l sürecek tiyatro serüveninde Dost Oyuncular Tiyatrosu’nda ilk karakter oyununu "Alo oras› t›marhane mi?" adl› oyunda oynad›. Ankara Sanat Tiyatrosu’nda ilk ve son oyunu Palyaço Kral oldu. 12 Mart döneminde Çukurova Bölge Tiyatrosu’nda Yaflar Kemal’in politik oyunu Teneke’yi oynarlarken tiyatro kurflunland›, arkadafllar› tutukland›. Tek sezonda Keflanl› Ali Destan›, Teneke, Tuzak ve Toros Canavar›’na perde açan tiyatro da kapat›ld›. Kendisi de 18 gün gözalt›nda kald› ve her türlü iflkenceyi görü. Çal›flmalar›n› ‹stanbul’da yürüten Ankara Birlik Tiyatrosu’nda da iki y›l çal›flt›. Yaflar’› oynad›¤› ‘Yaflar ne yaflar ne yaflamaz’ oyununu dönemin Deniz Kuvvetleri Komutan› Celal Eyiceo¤lu da izledi ve kuliste birer kutu çikolata ile tebrik etti. Ekipte Levent K›rca da vard›.
Asker olmak ideali
Babas›, Türkiye 3. sü olarak kazand›¤› Kuleli Askeri Lisesi’ne göndermedi. Önce Erkek Lisesi’ ne sonra Ticaret Lisesi’ ne kay›t yapt›rd› ama müdür ve ö¤retmenlerle yaflad›¤› sorunlar nedeniyle her iki okuldan da sahte imzal› dilekçelerle tasdiknamesini al›p ayr›ld›. Ankara Devlet Konservatuvar›’n› kazand› ama burada da bar›namad›. 1974 y›l›nda askere gitti. TRT’ye film olarak çekilecek "Yaflar ne yaflar ne yaflamaz" oyunu için Birlik Tiyatrosu’nun, izin iste¤i K›br›s Bar›fl Harekat› bafllad›¤› için geri çevrildi.
Askerlik sonras› ve Almanya serüveni Askerlik sonras›nda Belediye fiehir Tiyatrosu’nda oynad›, gazinolarda sunuculuk yapt›. Dev-Genç üyesiydi. Siyasi ortam›n gerginli¤i içerisinde a¤z› burnu kanlar içerisinde dolafl›rken bir karar ald›. Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul’un öldürüldü¤ü gün Almanya’ya gitmek için yola ç›kt›. Çok çeflitli ifllerde çal›flt›, Almancas›n› gelifltirdi. Tek Türk olarak gitti¤i Gençlik Kültür Evi’nde tan›flt›¤› Türkiye’yi çok iyi bilen bir
Ankara Sanat Tiyatrosu’nda ilk ve son oyunu Palyaço Kral oldu. 141
BD N‹SAN 2013
kad›n›n önerisi ile Almanya’daki Türklerin sorunlar›n› dile getiren bir oyun yazd› ve sahneledi. Oyun, Almanya’da bir gettoda kaçak olarak yaflarken polis bask›n›nda çöp tenekesine saklanan ve "Çöpten gelip çöpte ne iflim var” sorgulamas›n› yapan bir Türk’ün hikayesiydi.
12 Eylül sonras› Almanya’ya iltica talebi kabul edilmeyince yurda döndü. 12 Eylül sonras›yd›. fiehir Tiyatrosu kurulmufltu. 142
"Nal›nlar"›n ard›ndan "Fehimpafla Kona¤›" oyununa haz›rlan›rken müdürün odas›na ça¤›r›ld› ve eline "1402 say›l› s›k› yönetim kanunu gere¤i iflinize son verilmifltir" yaz›l› bir zarf tutuflturuldu. Pazarlamac›l›k ifline girdi, ilaç temsilcili¤i yapt›, Mersin’e yerleflti. Kap›dan pazarlama ifline girdi, flirket kurdu. Tekrar tiyatroya döndü ve Adana fiehir Tiyatrosu’nda üç dört oyunda rol ald›.
Tiyatrodan Gölge Kukla Tiyatrosu’na geçifl süreci bafll›yor Rus pazarlar›nda sat›lan kafalar› ayr›lan bebeklerin bo¤az k›s›mlar›na elbise yap›p okullarda kukla oynatmaya bafllad›. Kültür fienlikleri’nde kurdu¤u koca sahnede kuklalar›n boyutlar›n› büyüterek yapt›¤› kukla tiyatrosu büyük ilgi gördü. ‹stek üzerine krefllerde Karagöz oynatmaya bafllad›.
BD N‹SAN 2013
Kukla Festivali ve UN‹MA ile tan›flma
Karagöz Bir Kukla oyunu ve politik bir karakter
Kukla oynat›c›l›¤›n› do¤ru yap›p yapmad›¤›n› dahi bilmezken kültür müdürünün emrivakisi ile Kukla Festivali içinde buldu kendini. UN‹MA (Uluslararas› Kukla Birli¤i) vard› iflin içinde. ‹lk gösterisini ustalardan kimse izlemedi. Karagöz Ustas› Orhan Kurt’un, bir baflka karagözcüye "Bak burada da senin gibi bir plastikçi var" fleklindeki seslenifline çok bozuldu. "Sonra bana döndü, o¤lum plastikten olmaz. Tasvirleri deriden yapacaks›n, yan›ma gel" dedi. Bir tasvirin fiyat›n› sordum. 60 dolar. 10 tasvir yapsam 600 dolar. Ben kendimi geçindiremiyorum nas›l gideyim yan›na.”
"Karagöz bir kukla oyunudur, iki boyutludur ve fleffaft›r. Gölge oyunu tek boyutludur. Siyah beyazd›r. Karagöz, çocuk oyunu alg›s›ndan ç›k›p eski politik yap›s›na dönerse halk sahip ç›kacakt›r. Abdülaziz döneminden sonra iktidarlar taraf›ndan yok edilmifl ve para karfl›l›¤› kendilerine ba¤lanm›flt›r. Halk, söyleyemedi¤ini söyleyenin
Dönüm noktas› Bursa Festivali Bursa’daki Kukla Festivali’nden Adana’ya deri ve gerekli di¤er malzemelerle döndü ve ellerini yaralamak pahas›na deneme yan›lma yoluyla deriden tasvir yapmay› ö¤rendi. Ald›¤› derinin kalan yar›s› ise Adana depreminde farelere yem odu. Ustalar›n takdirlerini kazanmaya bafllad›, bir dükkandan siparifl dahi ald›. 1994 y›l›nda dört dörtlük bir Karagözcü oldu. UN‹MA taraf›ndan ödüllendirildi ve üyesi oldu.
Mahmut Kaz›m K›sakürek ald›¤› ödüllerden biri ile arkas›nda durur. Bugün bunu kitle iletiflim araçlar› ile yapmak çok zor. Bir iflportac› gibi halk›n içerisinde yer alacak. “
Usta Karagözcü olman›n kriterleri O, kendi kendine Karagözcü oldu, usta ç›rak iliflkisi ile yetiflmedi ama bir ç›rak bulup yetifltirdi. "Güzel sesi olacak flark› söyleyecek, güzel çizimi olacak, tasvir yapacak ve iyi oyun yazacak. Bunlar özelliklerin hepsini tafl›mayan usta kara143
BD N‹SAN 2013
gözcü de¤ildir. "Karagözcü neden az?" "Ben Karagöze bafllad›¤›mda bir elin parmaklar› kadard›k. 1990-91 de UN‹MA Milli Merkezi’ nin kurulmas› ile çok fley de¤iflti. Eski ustalar biraz da bu iflin gelirini paylaflmak istememifller. Ben ç›ra¤›m› bir y›lda yetifltirdim. "
300 çocu¤un beynine Karagöz’ü kaz›mak Gölge Kukla Tiyatrosu’nun gelece¤e tafl›nmas›n› istiyor. ‹lk gün 30 ö¤rencinin kat›ld›¤› atölye çal›flmalar›na 15 gün hiç kimse gelmese de y›lmadan tekrarlad› bu çal›flmay›. "Oyunu izletti¤im 300 çocuktan bir Karagözcü ç›kacak diye umuyorum."
Gölge Kukla Oyununun gelece¤i? "Ülkem nereye gidiyorsa bu sanat da oraya gidiyor. Gelenek halk›n bayraml›k giysisidir ve bu geleneksel oyun da teknolojiye yenik düflmek üzere. Halk›n duyars›zl›¤›n› hissediyorsan›z kurumlara güveneceksiniz. fiu anda 144
görev Kültür Bakanl›¤›’na düflüyor." "42 y›ldan bugüne kalan?" Geçirdi¤i menenjit nedeni ile felç olan bedenini gösteriyor. "Bana kalan bu" Tedavi sonras› bir tekerlekli sandalye ya da bir bastona ba¤›ml› kalaca¤›n› çoktan kabullenmifl durumda. Çalan her kap› zili "icra memuru" korkusu olmufl. Befl çocu¤u, befl torunu, Unima’n›n verdi¤i ustal›k ödülü ve yüzlerce teflekkür plaketi en büyük manevi de¤erleri. En büyük hayali ramazan ay›nda her gün 2 mahallede büyüklere yönelik bedava gösteri yapmak, politik mesajlar vermek. Denememifl de de¤il. Prosedür ve maliyet duvar olmufl önüne. Muhtarlar, izin için emniyete göndermifl, emniyet bir güvenlik flirketi ile anlafl demifl. Onlar da 1000 lira istemifl. Bedava yapacak bir de üstüne para verecek. ‹cra memurunun kâbusu ile yaflarken….
Kendisi bir Karagöz olsa "A¤z›mdan sadece Karagöz gibi küfür ç›kar. Halk›m düflünmüyor, okumuyor. Kültürün kendine bir ihtiyaç oldu¤unu, bir s›n›f fark›ndal›¤› yarataca¤›n›, toplum önderli¤i yapaca¤›n› düflünmüyor. Soka¤a ç›k›n sorun herkes tiyatroyu çok severim der. En son hangi oyunu izledin diye sorun bir diziyi söyler. A¤z›m› açt›rmas›nlar." • semaerdo¤an@butundunya.com.tr
Gözlemler ‹zlenimler
BD N‹SAN 2013
Engin Ünsal
Hayvanlar alemindeki sadakatin bir örne¤i
Sevdi¤im bir arkadafl›m ‹stanbul’da baflar›l› bir ifl yaflam›ndan sonra büyük flehirde yaflaman›nn stresinden kurtulmak istedi.
B
undan yaklafl›k otuz y›l önce Gelibolu- Çanakkale yolu üzerinde Orhaneli beldesinde bir arsa ald› ve oraya yapt›rd›¤› genifl bahçeli bir evde efli ile yaflamaya bafllad›. Bahçesi ile u¤rafl›yor, tavuk besliyor, a¤aç dikiyor, do¤a ile yaflaman›n o tarifsiz keyfini yafl›yordu. Bir gün yaflam›na yeni heyecanlar katmak ve Çanakkale bo¤az›n›n yan›ndaki evindeki yaflam›n›n tekdüzeli¤ini
k›rmak için bilgisayar ö¤renmeye karar verdi. Önce bir bilgisayar ald› sonra gitti Çanakkale’de kurslara kat›ld›, bafl› dara düfltü¤ünde evine teknisyenler ça¤›rd› ve azmi ile bir bilgisayar kurdu oldu. Evine kurdu¤u bin kanall› televizyon sistemi ve bilgisayar dünyas› ile çok mutlu bir yaflam sürmeye bafllad›. Arkadafl›m, devrimci, Atatürkçü, ulusalc› bir kimli¤e sahipti. Bilgisaya145
BD N‹SAN 2013
r›n› tel tel çözülmek istenen laik cumhuriyetin düflmanlar›na karfl› bir silah olarak kullanmaya ve bu konudaki uyar›c›, bilgilendirici ve isyan dolu makaleler, kitaplar ve belgeleri tüm dostlar›na mail olarak göndermeye bafllad›. Bir çok dostu onun sayesinde Atatürk ilkelerinin ›fl›¤›nda ayd›nlanan bir çok belge ve bilginin sahibi oldu. Resimler, belgeseller, f›kralar dostlar›n›n dünyas›nda genifl ufuklar aç›yordu. Bir gün bana gönderdi¤i bir mail Los Angeles’da bir parkda yaflayan Maria adl› bir kaz ile ilgiliydi. Müthifl bir fleydi ve benim hayvan sevgimin kilometre tafl› oldu.
Maria arkadafl›n› bekliyor
M
aria her sabah parka yürüyüfl yapmak için gelen bir iflçi emeklisi ile tan›flm›fl ve ona "afl›k" olmufltu. Her sabah park›n giriflinde onun motosikleti ile geliflini bekliyor. Motorunu park edinceye kadar onu bekliyor sonra beraber yürüyüfle ç›k›yorlard›. Maria k›skanç bir afl›kt› ve parkta yürürken yanlar›ndan geçen insanlara ve hayvanlara kazca gözda¤› veriyor 146
ve yanlar›na kimsenin yaklaflmas›n› istemiyordu. Yürüyüfl sonras› adam bir banka oturup yan›nda getirdi¤i sabah kahvalt›s›n› yerken Maria karfl›na geçip, hayranl›kla ona bak›yor ve sab›rla onun kahvalt›s›n› bitirmesini bekliyordu.
A
dam yürüyüflünü bitirip evine dönmek için motorunun yan›na gidiyor ve Maria onu asla b›rakmayaca¤›n› belirten sesler ç›kar›p onu izliyordu. Adam motoru çal›flt›r›p yola koyulunca Maria uçmaya bafll›yor ve adam›n önünden sanki ona k›lavuzluk yap›yor ve gidece¤i yolu gösteriyordu. Adam bekârd› ve kendisi ile konuflan televizyon muhabirine, ”Bir kazla evimde yaflayamam bu nedenle onu yeniden parka götürüyor ve telle çevrili bir alana b›rak›yorum. Sonumuzun ne olaca¤›n› bilemiyorum” diye anlat›yordu. Maria "afl›k" bir kazd› ve hayvanlar aleminde gözlenen sadakatin bir örne¤ini bir insana gösteriyordu.
Maria "afl›k" bir kazd› ve hayvanlar aleminde gözlenen sadakatin bir örne¤ini bir insana gösteriyordu.
BD N‹SAN 2013
Darwin’in evrim teorisine göre insanlar da hayvandan gelmifl ve hayvan›n geliflmifl bir örne¤i oldu¤unu söyleyen görüflüne inan›rsak bunda flafl›lacak bir fley yoktu. Maria kendi türünün geliflmifl bir örne¤ine afl›k olabilir, onu sevebilir, onunla bir ömür geçirmeye haz›r olaMaria arkadafl›na kimseyi yaklaflt›rm›yor bilirdi. Maria’n›n aflk halini gördükten ve ona aflk›n hallerini sormak isterdim sonra Los Angeles’a gitmek, o park› ama o çok uzaklardayd› ve sevdi¤i ve Maria’y› bulmay› çok isterdim. adam›n d›fl›nda kimseyle konuflmak Onu kucaklamak, onunla konuflmak istemeyebilirdi. Onu uzaktan seyretmek, onun k›skançl›¤›n› yaflamak müthifl bir fley olabilirdi.
Sevginin her türü kutsald›r. Seven insan güzel insand›r.
M
aria ve aflk› Amerikan CBS kanal›na haber olmufltu. Bu haberi flu linkten siz de izleyebilir ve Maria’n›n aflk›na tan›kl›k edebilirsiniz: http://www.youtube.com/watch ?v=61WkeY9Jcvw Sevginin her türü kutsald›r. Seven insan güzel insand›r. Bu nedenle Maria’n›n aflk›na da flapka ç›kar›yor ve bu güzellikleri insanlarla paylaflan arkadafl›m Erdo¤an Yönel’e selam olsun diyorum. •
Maria arkadafl›yla yürüyüflte
enginunsal@butundunya.com.tr 147
Tarihten Damlalar Mümtaz ‹dil
FELIX
MENDELSSOHN
Bach'› Yeniden Yaratan Adam:
Felix Mendelssohn, kar›s› Cecile Jeanrenaud'un sabah ›smarlad›¤› eti almak üzere Leipzig'deki küçük mütevaz› evinin yak›n›ndaki kasaba u¤rar...
K
asap ile uzun zamand›r arkadaflt›r. Bu kasab› tercih etmesinin en büyük nedeni de, kendisine her zaman etin en iyi k›s›mlar›n› veriyor olmas›d›r. Kafas› sürekli notalarla dolu bir halde kasaba girer ve kar›s›n›n istedi¤i eti haz›rlarken dalg›n dalg›n kasab›n hareketlerini izler.
BD N‹SAN 2013
S
onunda kasap iflini bitirir ve eti bir ka¤›da sar›p, Mendelssohn' un eline tutuflturur. Ya¤murlu bir gün oldu¤u için eti koltu¤unun alt›na s›k›flt›ran genç müzisyen, flemsiyesini de aç›p yine dalg›n dalg›n eve yollan›r. Cecile kap›y› açar açmaz Mendelssohn'un elinde göremedi¤i eti sorar: "Felix, yoksa yine mi unuttun ›smarlad›¤›m eti almay›?" Felix anlamaz gözlerle kar›s›na bakarken flemsiyeyi de kapatmaya çal›flmaktad›r. Tam o s›rada koltu¤unun alt›na s›k›flt›rd›¤› et düfler. Cecile h›fl›mla eti al›p tezgah›n üzerine koyar ve paketi açmaya bafllar. Mendelssohn'un bir anda gözü kasab›n eti sard›¤› ka¤›da tak›l›r. Ka¤›t, üzerinde bir sürü notalar›n oldu¤u bir ka¤›tt›r. Daha ilk görüflte bunun önemli bir ka¤›t oldu¤unu anlam›flt›r. Kar›s›na hemen durmas›n› söyler. Kad›n flaflk›n vaziyette dalg›n kocas›n›n birden nas›l olup da böyle heyecanland›¤›na bakar. Felix hemen kasab›n sard›¤› ka¤›d› titizlikle etten ay›r›r ve bir süre öylece ka¤›da bakar. O s›rada notalar› okumakta ve kafas›nda canland›rmaktad›r. Birden 盤l›k atar: "Bu... Bu Bach'›n yazd›¤› bilinen, ama asla ortaya ç›kar›lamam›fl ünlü Aziz Matta Passion'u!" "Yani?.." der Cecile; hiçbir fley anlamam›flt›r. "Düflünebiliyor musun, y›llard›r kay›p oldu¤u san›lan 149
ünlü Passion bu! Benim hemen gitmem gerek!"
K
oflarak kasaba döner. "Etleri sard›¤›n bu ka¤›tlar› nereden buldun?" Kasap kay›ts›zca, "Yukar›da depoda bunlardan çok," der. Felix bay›lacak gibidir. "Hemen yukar› ç›k›yoruz. Ne kadar ka¤›d›n varsa sat›n al›yorum," der. Birlikte yukar› ç›karlar. Felix için bu hurda ka¤›t y›¤›n›, Washington kütüphanesi kadar zengin bir bilgi hazinesidir. Ka¤›tlar›n içine dalar ve Bach'a ait ne kadar nota varsa ortaya ç›kar›r. Müthifl bir heyecanla eve dönerek, Bach'›n eserlerini yeniden notaya geçirmeye bafllar. ‹flte müzik tarihinde Bach'›n yeniden dönüflünü sa¤layan ünlü Felix Mendelssohn budur... Jakob Ludwig Felix Mendelssohn-
Johann Sebastian Bach
BD N‹SAN 2013
Felix Mendelssohn art›k tam bir müzik araflt›rmac›s› ve bestecisidir. Bach'tan kendi dönemine kadar tüm bestecilerin unutulmufl yap›tlar›n› sahnelemeyi bir görev edinmifltir.
Mendelssohn’un efli Cecile Bartoldy 3 fiubat 1809'da Hamburg'da dünyaya geldi. 12 yafl›na kadar 6 senfoni, koro parçalar› ve piyano için eserler yazd›. En büyük "felsefi" deste¤ini de o s›ralarda 72 yafl›nda olan Goethe'den al›r. Aralar›ndaki yafl fark›na ra¤men Felix, Goethe'nin iyi bir arkadafl› olmufltur. Goethe'nin ünlü "Faust" eseri Felix'in yayl› çalg›lar sekizlisi için yazd›¤› oda müzi¤ine esin kayna¤›d›r. asapta buldu¤u Bach'›n "Aziz Matta Passionu"nu üzerine çal›flt›ktan sonra, onu Berlin Korosu derne¤i baflkan› Zelter'e götürür ve çal›nmas›n› ister. Zelter'in de r›zas›yla 1829'da, yani Bach'›n kendi yönetiminde seslendiriliflinden tam yüz y›l sonra Matta Passion'u yeniden hayat bulur. Felix bundan sonra Bach'› hayata döndüren isim olarak müzik tarihine geçecektir. Her gitti¤i yerde, her konserinde Bach'a özel bir önem atfeder. Bir yandan da Almanlar›n çok iyi ta-
K
150
n›mad›¤› Hendel'i tan›tmaya çal›flmaktad›r. Felix Mendelssohn art›k tam bir müzik araflt›rmac›s› ve bestecisidir. Bach'tan kendi dönemine kadar tüm bestecilerin unutulmufl yap›tlar›n› sahnelemeyi bir görev edinmifltir. Leipzig'e dönen Mendelssohn, 1842-43 y›llar› aras›nda ünlü Leipzig Konservatuar›'n› kurar ve tüm dünyaya tan›t›r. Kardefli ve ilk piyano hocas› olan k›z kardefli Fanny'nin 1847 y›l› may›s ay›nda ölmesinin ard›ndan büyük bir flok geçirir. Ayn› y›l, büyük karamsarl›k içinde Fa Minor yayl› çalg›lar kuarteti besteler. Cecile'in bütün uyar›lar›na ra¤men çok çal›flmaktan yorgun ve zay›f düfler. Bu s›rada zaten tüberküloza da yakalanm›flt›r. 1847 y›l›n›n 4 kas›m›nda da hayata gözlerini yumar. Mendelssohn yaln›zca bir müzik adam› de¤il, donan›ml› bir sanatç›d›r. ‹yi bir ressamd›r, edebiyat konusunda çok yetkindir, bestecili¤inin yan› s›ra çok usta bir piyanist, viyolonsel sanatç›s› ve org ustas›d›r. Piyano için yazd›¤› eserler neredeyse unutulmufltur, ama hâlâ dü¤ün salonlar›n› süsleyen ünlü eseri hemen her gün dünyan›n çefltli yerlerinde çal›nmaya devam ediyor. • mumtazidil@butundunya.com.tr
BD N‹SAN 2013
N‹SAN AYI ÇÖZÜMLER SAYFASI Satranç Çözümleri
“Sudokunun Yan›tlar›”
7 2 8 9 1 6 4 5 3
1 6 4 5 2 3 9 7 8
5 9 3 4 8 7 6 1 2
4 8 9 6 3 5 7 2 1
3 7 1 8 9 2 5 4 6
2 5 6 1 7 4 8 3 9
6 1 7 2 4 9 3 8 5
9 3 2 7 5 8 1 6 4
8 4 5 3 6 1 2 9 7
1 7 8 5 6 4 2 3 9
2 9 5 8 3 1 7 4 6
7 8 3 4 5 6 1 9 2
4 1 2 3 9 8 6 5 7
5 6 9 2 1 7 3 8 4
8 5 7 1 2 9 4 6 3
9 4 6 7 8 3 5 2 1
PROBLEM: B.G. Laws 2# 1.Af4! fixe7 2.Ad5+# (1…Fg7 2.Ve6+# , 1…Kf7 2.Vg5+#, 1…Kxe7 2.Vg6+#, 1…fif5 2.Vg5+#) ‹lk dersimiz Türkçe
Sudoku yapamayanlar için
6 3 4 9 7 2 8 1 5
ATAK: Kas›mcanov-Hofstra, 2004 Beyaz Kazan›r 1.Vxe8+! Fxe8 2.Kxe8+ fih7 3.Fe4+ 1-0
3 2 1 6 4 5 9 7 8
1-(c) 2-(b) 3-(c) 4-(a) 5-(a) 6-(d)- 7-(b) 8-(d) 9-(c) 10-(a) 11-(d) 12-(b) 13-(c) 14-(d) 15-(a)
Kare Bulmaca
Sudokusuz yapamayanlar için “Bilginizi Denetleyin”
1-(d) Piri Reis 2-(a) Zigetvar
10-(b) Ahmet Haflim
3-(c) Cenovalılar
11-(d) Almanya 12-(b) Rusya, 1917
4-(a) Karbon
13-(a) Profil
5-(b) 1937
14-(c) 3
6-(a) Talas
15-(a) Recep Peker
7-(c) Aikido
16-(b) Enfarktüs
8-(d) Frans›z
17-(d) Yarg›tay 18-(c) Oktav
9-(c) Foton
151
BD N‹SAN 2013
YARININ BÜYÜKLER‹ Gönderi adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul e-posta: butundunya@butundunya.com.tr (e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)
Erim Evren, ‹stanbul
Nehir Geçgel, ‹stanbul
Umay Karamahmut, Rize
Simge Canıtez ve Yi¤it Eren Güney, ‹stanbul 152
Mina Ça¤atay, Ankara
Eren Ersürmeli, ‹stanbul
Uras Gürsoy, ‹stanbul
BD N‹SAN 2013
Durakcan Öztürk, Yozgat
Batuhan Abdullah Sucu, Samsun
Saffet Sucu, Samsun
Anıl Çolak, Kahramanmarafl
Yi¤it Eryörük, Eskiflehir
Kuzey Cansu, ‹stanbul
Sude Balkesen, Ankara
Öykü fiener, ‹stanbul
O¤uzhan fiahin, Adana
‹lay Karagenç, ‹stanbul
M›sra Ada Acar, Bitlis 153
BD N‹SAN 2013
Bulmacan›n çözümü 151. sayfadadır. 154
Bulmaca Filiz Lelo¤lu Oskay
SOLDAN SA⁄A: 1- Fotografta görülen Türk Sanat Müziği bestekarımız.Sıcak esen bir rüzgar. 2- Diğer adı da labada olan yapraklı bir bitki.- Negatif elektrik yüklü iyon.- Suudi Arabistan’ın plaka imi. 3- Ahşap gemilerin içine suyun girmemesi için gerekli yerlerdeki tahtalar arasının sıkıştırılma işlemi.- Afrika’da bir başkent. 4- İlkel benlik.- Bir kimsenin ya da bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan duyulan üzüntü. 5-Tuna nehrinin Almanya’da bulunan bir kolu.Hile.- Rakam yerleştirmeye dayalı bir zeka oyunu. 6- Geçmiş kavimleri ve onların kültürlerini inceleyen bilim dalı.‘’ Baki Kalan Bu Kubbede Bir Hoş Sada ….’’ (Baki). 7- Şahıs, kişi.- Bir bağlaç.- ‘Afet ….’ (Tarihçimiz).- Türk Hava Yollarının uçuş kodu. 8- Hamız.- Sadece bire ve kendine bölünebilen sayılar.- Hinduizm kültüründe bulunan metafiziksel enerji. 9- Soylu kan, başkan anlamında bir sözcük.- İstanbul’un bir semti. 10Giysilere süs katmak amacı ile yapılan dikiş türü.- Akdeniz bitki örtüsü.- Vilayet. 11- Yeryüzü kıvrımı.- Serçegillerden güzel ötüşlü bir kuş.- Yakup Kadri’nin bir yapıtı. 12- Güneydoğu Anadolu’da bir dağ.- Kimi giyeceklere sertlik vermek için kullanılan bir tür kumaş. 13- Arapça’da ben.- Güven.İridyumun simgesi. 14- Uzaklık işareti.Bembeyaz.- Zayıf ve çelimsiz kimse. 15-Kırgızların ünlü destanı.- Habeş soylusu.-Lübnan’ın plaka imi. 16-Üzerine bildiri, açıklama tutturmak için hazırlanmış genelde ahşap levha.- Büyük erkek kardeş.17- Çağ, dönem.- Hayvanlara vurulan damga. 18- Şeytana tapınma. 19- Trabzon’un bir ilçesi.- Baş.- Bir işaret sözü. 20- Satrançta bir taş.- ‘ Tolga .........’ (Türk Halk Müziği sanatçımız).
YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1- Türk
futboluna yıllarca hizmet etmiş olup anı zamanda Milli takımımızın ilk golünü de atmış olan sporcumuz.- Ardahan’ın bir ilçesi. 2- Anlatım.- Askeri Elektronik Sanayii kuruluşunun kısa adı.- Eski dilde su.- Caka. 3- Rüzgar.- Bir yatırımdan veya menkul değerden elde edilen gelir.- Dayanıklılık. 4- Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne.- İnternette kullanılan bir alan uzantısı.- Nazi hücum kıtası.- Hafif bir yağmurluk türü. 5- Burdur’un bir ilçesi.- Zonguldak yöresine özgü bir halk oyunu.- Yemiş verecek durumdaki ağaç. 6- Gelir, irat.- İmkan.- Keder, elem.-Yapma, etme. 7- Sokrates öncesi dönemde yaşamış olan Yunan filozof.-‘’….. Çelebi’(Tarih, coğrafya, bibliyografya ve biyografya ile ilgili çalışmalar yapmış Türk-Osmanlı bilim adamı.- Asya’da bir başkent. 8- Kiloamperin kısa yazılışı.- Telefon sözü.- Amerikan Film Enstitüsü’nün kısa adı.- Irak’ın güneyinde bir kent. 9- Kur’anda bir sure.- Arkası ve önü tek parça olan, kolu ve yakası olmayan bir yelek türü.- İri taneli bir bezelye türü.- Baryumun simgesi. 10- Nyobyumun simgesi.- İlham.- Nikelin simgesi.Litrenin kısa yazılışı.- İran ve Hindistan kökenli bir vurmalı bir çalgı. 11- Bir çökelme sonunda bir sıvının dibine çöken katı madde.- Fundagillerden güzel görünümlü bir çiçek. 12- Olumsuzluk belirten bir ek.- Afyon’un bir ilçesi.- Avrupa’da bir başkent. 13- Halojen grubundan bir ametal.- Bir düşünceyi anlatan bir ya da birkaç tümcelik söz. 14- Baston.- Ağaç gövdelerinde oluşan bir tür zamk.- Tarla sınırı.Zirkonyumun simgesi. 15- İç içe yerleştirilmiş beş veya yedi bebekten oluşan Rus yapımı oyuncak bebek.- Küçük mağara.-Doğal bir afet.
filizoskay@butundunya.com.tr 155
Satranç Mustafa Y›ld›z GÜNÜMÜZÜN USTALARI:
15
Rüstem KASIMCANOV
Ö
zbek satrançç›. 5 Aral›k
1979 y›l›nda Özbekistan’da do¤du. 2004’te Libya Trablusgarp’ta yeni Dünya fiampiyonu’nu belirlemek için düzenlenen büyük turnuvay› Vasily Ivanchuk, Zoltan Almasi, Alexander GrisRüstem chuk, ve Veselin Topalov gibi dünKasımcanov yan›n en kuvvetli oyuncular› aras›nda, sa¤lam oyunu ve mükemmel teorik haz›rl›¤› ile sürpriz bir flekilde kazand›. Final maç›nda ‹ngiliz Michael Adams’› yenerek FIDE Dünya fiampiyonu oldu ve tüm Dünya’ya ad›n› duyurdu. Bu baflar›s›ndan dolay› Özbekistan’da “Halk Kahraman›” ilan edilerek Özbekistan Gurur Madalyas› ile ödüllendirildi. Kas›mcanov’un satranç kariyerinde ayr›ca, 1998 Asya satranç flampiyonlu¤u, 1999 y›l›nda Dünya Gençler fiampiyonlu¤u, 2010 Asya Satranç Kupas›’nda alt›n madalya gibi baflar›lar bulunuyor. Kas›mcanov, 2709 Elo rating ile Dünya s›ralamas›nda 32. durumda. ‹flte onun ö¤retici bir oyunu: Rüstem Kas›mcanov – Judit Polgar, 2005 Sicilya Savunmas› Scheveningen devam yolundan gelen yukar›daki konumda Kas›mcanov, 28. Ad4! hamlesiyle merkezdeki gerginli¤i doruk noktas›na ç›kar›rken çok kuvvetli bir flah kanad› ata¤› bafllat›yor. Siyahlar bu at› alam›yor çünkü büyük siyah çapraza yerleflen beyaz fil tahtan›n efesi kesiliyor. h3 karesindeki kale de sald›r›n›n büyük gücü olarak hedefine kilitlenmifl durumda. Oyun flöyle sürdü: 28…Kf7 29.Vh4 b5 30.Axf5 d5 31.g6! Vb6+ 32.fih1 Vxg6 Siyahlar vezirini de savunma hatt›na getirdiler ama bu da kurtar›c› olamayacak. 33.Kxe5 Axe5 34.Fxe5+ Fg7 35.Fxg7+ Kxg7 36.Axg7 Vxg7 37. axb5 axb5 38.c3 Oyunu sadelefltiren Kas›mcanov kazançl› bir oyun sonuna girdi. 38…Vg6 39. f5! Vg7 40.Ke3 Ka8 Kaleler aç›k hatlara! 41.Ve1 Vf7 42.Vd1! ( g8 karesini hedef alan küçük bir tuzak.) 42…Vg7 43.b4 h6 44.Ve1 Ka7 45.f6 Vxf6 46.Ke8+ fih7 47.Vb1 Siyah terk etti çünkü vezirini kaybediyor. 1-0 156
BD N‹SAN 2013
ÜSKÜP Üsküp’te düzenlenen Karpos 2013 aç›k turnuvas›na Türkiye’den kat›lan 25 oyuncu baflar›l› sonuçlar ald›lar.
M. Batuhan Dafltan(2371)- M.Emilian Parligras (2616) GM Bir piyon önde olan Batuhan tahtadan a¤›r tafllar› ç›kart›p kazanabilece¤i fil-at oyun sonuna girmeyi düflünüyor. 38.Kxc8+ Axc8 39.Kxh6 Ab6 40.fig2 Ac4 41.fig3 Ae3 42.Kh8+ fid7 43.Kh7 fie8 Zaman kazanmak, moral kazanmakt›r. 44.fih4 Ac2 45.Fc5 Ae1 46.a4 Ka6 47.Ka7! Kc6 48.a5 Ad3 49.Fd6 Axf4 50. Ke7+ fid8 51.Ka7 Ae6 52.a6 Axd4 53.Ka8+ Kc8 54.Kxc8 fixc8 55.fig5 Ab5 56.Fb4 Ac7 57.a7 f4 58.Fc5 fib7 59.fif6 g5 60.h3 f3 61.e6 d4 62.Fxd4 Ad5+ 63.fixg5 Siyah terk etti. 1-0 Vahap fianal (2404) IM - Branko Damljanoviç (2562) GM Damljanoviç, Türk satrançç› Vahap fianal karfl›s›nda zor durumda. 26.Kd1! Tafllar› avantajl› biçimde de¤iflme önerisi. 26…Af8 Tabiki Büyükusta’n›n ifline gelmedi, yoksa d7 karesine yerleflen beyaz kale oyunu hemen bitirirdi. 27.Ac5 Vc6 28.Vb3+ fih8 29.Fh6! g5 Siyah vezir at› yine alam›yor, zira Vf7 hamlesi bitirici oluyor. 30.Fxf8 Fb6 Damljanoviç, bir alet geriden umutla oynuyor. 31. Ad7 Fd4 32.Vf7 Vg6 33.c3 Fe3 34.Vxg6 hxg6 35.Fc5 Fxc5 36.Axc5 e4 37.Kd4 e3 38.Ae4 Siyah terk etti. 1-0 ATAK Kas›mcanov-Hofstra, 2004
Beyaz Kazanır myildiz@butundunya.com.tr
PROBLEM B.G. Laws
2# Çözümler 151. sayfadad›r.
157
Bize Gönderilen Kitaplardan
Çayönü’nden Ergani’ye
Uzun bir Yürüyüfl Müslüm Üzülmez
T
arihin binlerce y›ldan beri sürdü¤ü say›l› yerleflimlerden biri olan Ergani’nin on bin y›ll›k tarihi. Do¤du¤u kente olan sevdas› ve gönül borcunu ödeme duygusuyla bir heyetin alt›ndan kalkabilece¤i çal›flmay› tek bafl›na yapan Müslüm Üzülmez 800 sayfal›k kitab›n› üstelik kendi olanaklar› ile bast›rm›fl. Diyarbak›r’a ad›n› veren bak›r madeninin ç›kar›ld›¤› yörenin co¤rafi ve jeolojik yap›s›n›n ele al›nd›¤› ilk bölümün ard›ndan “Dünyan›n En Eski Köyü” olarak dünya bas›n›nda yer alan ve y›llar içinde tarih biliminin yeniden yorumlanmas›na yol açan Çayönü ile bafllayan tarihe yolculuk günümüze kadar sürüyor. Akkoyunlu devletinin kurucusu Uzun Hasan’›n, günümüzün efsane flairi ve yazar› olan Sezai Karakoç’un do¤du¤u kent olan Ergani’nin dünden bugüne yetifltirdi¤i ayd›nlar, yaflamlar›, yap›tlar› ile ele al›n›yor. Ergani’de do¤mayan ama Ergani’de Nazif Evren’in kuruculu¤unu yapt›¤› 158
Dicle Köy Enstitüsü’nde okuyan Kemal Burkay, Enver At›lgan, Osman fiahin, Adnan Binyazar gibi flair ve yazarlar da unutulmam›fl. Osmanl› arflivinden belgeler ve foto¤raflarla Ergani Ansiklopedisi olmufl. (Kitap için iletiflim adresi: muslumce@yahoo.com.uk)
Bilinmeyen Mektuplar› ve fiiirleri Rüfltü Onur Mektubun Avucumda Leyla fiahin ‹brahim T›¤ Kaynak Yay›nlar›
22
y›ll›k ömrü ve 40 günlük evlili¤i ile Zonguldak’tan dünyaya aç›lan bir pencere olmay› baflaran Rüfltü Onur’un yaflam›, mektuplar›, fliirleri ve onun hakk›nda ç›kan yaz›lar› bir araya getiren yap›t bugünlerde gösterime giren Y›lmaz Erdo¤an’›n Kelebe¤in Ömrü adl› filimin de ana konusu. Efl zamanl› Sel Yay›nlar› aras›nda yay›mlanan Salah Birsel’in haz›rlad›¤› “Rüfltü Onur, fiiirleriMektuplar›-ard›ndan Yaz›lanlar” adl› kitap ile Zonguldakl› flair yeniden yaflam buluyor. Orhan Veli’nin “Son y›llarda Zonguldak üç büyük yetenek yetifltirdi: Biri Rüfltü Onur” dedi¤i; Behçet Necatigil’in “Bir flair yaflam›flt›
BD N‹SAN 2013
Zonguldak’ta/ Ad› Rüfltü Onur’du/Bilseydi hat›rlanaca¤›n›/Ölümünden sonra/Memnun olurdu.” diye dizelefltirdi¤i flairin mektuplar›n›n ve fliirlerinin özgün taramalar›n›n da karfl› sayfada verildi¤i kitap insan›n içinde derin bir ac› b›rak›yor: “Yirmi iki y›ll›k ömrün her cümlesinde Allah’›mdan baflka kimseye boyun e¤meyen bir insan›m... Benim için hayat›n manas› yaln›z yemek içmek, evlenmek ve bir sürü çocuk sahibi olmak, ev bark edinmek, nihayet rahmeti rahmana kavuflmak de¤ildir... Bu akflam istemeyerek kendi kendime “ben ölürsem mezar›ma gül koysunlar, e¤er gül mevsimi de¤ilse gül suyunu topra¤›ma döksünler” dedim. Ne tuhaf ve ne garip histi bu. Derhal duvardan bir tu¤la söküp atar gibi bu garip hissi kafamdan söküp att›m. Bu güller hiç al›nmasalar ne iyi olurdu. Onlar›n her gün sular›n› tazeliyorum.(...)
Eski Ça¤’da Yak›ndo¤u Amélie Kuhrt Türkiye ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›
D
o¤uda ‹ran ve Afganistan’dan, bat›da Do¤u Akdeniz ve Anadolu’ya, kuzeyde Karadeniz’den güneyde
M›s›r’a kadar uzanan genifl bir co¤rafi alan›n yaklafl›k üç bin y›ll›k tarihini öykü tad›nda anlatan yap›t kendi alan›ndaki en önemli baflvuru kayna¤›. Günümüzde gündelik yaflam›n vazgeçilmez parças› olan tabletlerin en eski atalar› olan kil tabletler tarihi ayd›nlat›yor. Yazar, en eski yaz›l› belgeler kil tabletler ile Büyük ‹skender’in fetihleri aras›nda kalan bu uzun ve insanl›k tarihi aç›s›ndan can al›c› dönemi, son arkeolojik bulgulara, metin çözümlemelerine, eksiksiz denebilecek bir kaynaklara dayanarak anlat›yor. Kuhrt, ayr›ca çeflitli yorum ve yöntem sorunlar›n› da mercek alt›na al›yor. Üst düzey akademik bir çal›flman›n ayn› zamanda zevkle okunabilecek bir kitap haline de getirilebilece¤ini kan›tlayan bu yap›t, tarih, arkeoloji, sanat ve edebiyat tarihi bölümü ö¤rencileri için oldu¤u kadar, üzerinde yaflad›¤›m›z topraklar›n, Anadolu’nun ve bölgenin, Mezopotamya’n›n, Hititlerin, M›s›r›n ve daha birçok uygarl›¤› tan›mak, bilgilenmek isteyenler için de vazgeçilmez bir eser. Kara Athena adl› kitaptan sonra bu yap›t da uygarl›¤›n, sanat›n do¤udan bat›ya nas›l göç etti¤ini bir kez daha gözler önüne sererek tarih çarp›t›c›lar›na bilimsel bir yan›t veriyor. Ac› bir gerçe¤i de gösteriyor. Bak›fl aç›s›ndaki genifllik, bu eseri konuyla ilgili tüm dillerde bas›lm›fl kitaplar aras›nda benzersiz bir yere oturtuyor.(...) 159
Bir Fotograf Bin Sözcü¤e Bedeldir Gönderi: ‹REM KIYMAZ, ‹STANBUL
160
Hat: VOLKAN ATAY
“Bu Da Geçer Ya Hu” (Bu yaz›, derginizi ters çevirdi¤inizde de ayn› biçimde okunabilmektedir.)
Bütün Dünya’ya Abone Olun Derginiz Kap›n›za Gelsin Bütün Dünya derginize abone olmak flimdi çok kolay. Art›k bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik ifllemlerinizi yapt›rabilir ve derginizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi: Tel: (0312) 215 51 27 - 28 Dahili: 313 Gsm: (0536) 634 35 97 E-posta: abone@butundunya.com.tr
Bütün Dünya
T Ü R K
R E S S A M L A R I
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
EMEL KORUTÜRK
1 N‹SAN 2013
192297
SAYI: 2013 / 04
F‹YATI: 4 TL
N‹SAN 2013
4
DUVAR ARASINDA
4
YIL TÜRK ÇOCU⁄UNUN ATATÜRK’E fiÜKRANI Önceki Cumhurbaflkanlar›m›zdan merhum Fahri Korutürk’ün geçen ay yitirdi¤imiz sayg›de¤er efli Emel Korutürk’ü rahmet ve sayg›yla an›yoruz.
Prof. Dr. Haberal’dan Y›lmaz Özdil, Atatürk'ün Adalet Kamuoyu Bakan› Bozkurt’un Haberal'› Aç›klamas›: Anlat›yor: Tarihi Konuflmas›:
Bu muydu Profesör Özgürlük Ülkeye Terör Aleti 60 y›l Hizmetin önceki facia: De¤ildir Bedeli? Dumlup›nar
Baflkent Üniversitesi'ne
Uluslararas› Alt›n Kalite Zirvesi Ödülü