T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
S A N A T Ç I L A R I
1 MAYIS 2014
U⁄URAL GAFURO⁄LU
192297 SAYI: 2014 / 05
F‹YATI: 4 TL
MAYIS 2014
Dr. S›tk› Ayd›nel:
Atatürk’ün Kurtulufl Reçetesi
Namus Cephesi Sh: 4
Amerikan Yan›k Derne¤i’nden
Prof. Haberal’a Özel Baflar› Ödülü Sh: 8 U¤ural Gafuro¤lu, 1952 yılında Salihli’de do¤du. TED Ankara Koleji’nden sonra 1976 yılında Bo¤aziçi Üniversitesi ‹dari Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. 1986 yılından bu yana sanat çalıflmalarına devam etmektedir. Bugüne de¤in 29 kiflisel sergi açan Gafuro¤lu, Bebek Arnavutköy Cad. (1. Cadde) 20A, Arnavutköy, Befliktafl adresindeki Galeri Selvin2’de 7-30 Mayıs günlerinde açaca¤ı sergisinde sanatseverlere, amorf camlar üzerine yaptı¤ı yeni çalıflmalarıyla, “bakmadıkları, görmedikleri, tatmadıkları farklı bir ‹stanbul sunmayı” amaçlamaktadır.
Cengiz Özak›nc›: Türklerin Dünyaya Arma¤an›: Çiçek Afl›s› Sh: 45 fiehit Çocu¤u Cengiz Kuday: Tüm Hava fiehitleri ve Babam›n An›s›na Sh: 56 Halit K›vanç: Unutulmaz Dünya Kupas› An›lar› Sh: 51 Tekin Özertem: Y›l 1919, May›s’›n 19’u Sh: 29
‹nönü Evi’nde Türkiye ‹ktisat Kongresi Sh: 13
Biri Size ‹kincisi Bir Sevdi¤inize
fi
erafettin Turan’›n Türk Kültür Tarihi adl› yap›t›, "kültür nedir, Türk kültürünün tarihsel de¤iflim ve geliflimi, dil, yaz›, din, bilim, giyim kuflam, sanat, flehir hayat›n› etkileyen bafll›ca toplumsal kurumlar" ana bafll›klar›yla kültür tarihimizi bütünüyle ele alan ilk yap›tlardan biridir. Türk Kültür Tarihinin "Türk Kültüründen Türkiye Kültürüne ve Evrenselli¤e" uzanan geliflimini saptayan bu kapsaml› yap›t›, baflta ö¤renciler ve ö¤retmenler olmak üzere, tüm okurlar için önemli bir kaynak kitap.
50
%
‹ND‹R‹M
Bütün Dünya’dan ‹kinci Aboneli¤e %50 ‹ndirim Bütün Dünya tüm okuyucular›na kaç›r›lmayacak f›rsat sunuyor: Dergimize 1 y›ll›k abone olan herkese bir yak›n›na arma¤an olarak gönderebilece¤i ikinci abonelik bedeli flimdi % 50 indirimli. Bu f›rsattan yararlanmak ve Bütün Dünya’ya abone olmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik iflleminizi bafllatabilir; ve y›l boyu dergilerinizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Tel: (0312) 215 51 27-28 Dahili: 313 Gsm: (0536) 634 35 97 E-posta: abone@butundunya.com.tr
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya
1 MAYIS 2014
2000
Baflkent Üniversitesi Ad›na Sahibi: Prof. Dr. Mehmet Haberal Yay›n Genel Yönetmeni Mete Akyol Görsel Yönetmen ve Yay›n Genel Yönetmeni Yard›mc›s› : Turgut Keskin Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Gülçin Orkut Akyol Teknik Yap›m Yönetmeni: Faruk Güney Yay›n Dan›flman›: Yaflar Öztürk Türk Dili Dan›flman›: Haydar Göfer Sanat Dan›flman›: Süheyla Dinç E¤itim Dan›flman›: Fatma Ataman Düzeltme Sorumlusu: Nükhet Aliciko¤lu Baflkent Üniversitesi’nin bir kültür hizmeti olan Bütün Dünya 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan 1. Cadde, No: 77, Bahçelievler, Ankara adresindeki Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi ve Ticaret A. fi.’nin 3. Cadde, No: 2, Yenimahalle, Ankara adresindeki tesislerinde bas›lm›flt›r.
Seçiciler Kurulu: Prof. Dr. Nevzat Bilgin (An›sal Baflkan) Prof. Dr. Ahmet Mumcu Prof. Dr. Solmaz Do¤anca Prof. Dr. Sevil Öksüz Prof. Dr. Ender Varinlio¤lu, Prof. Dr. Okay Eroskay Prof. Dr. Fuat Çelebio¤lu, Prof. Dr. Sedefhan O¤uz, Prof. Dr. Levent Peflkircio¤lu, Gürbüz Atabek, Kaya Karan, Alaettin Giray, Ayhan Erten, ‹lhan Banguo¤lu, Ahmet Aydede, Manuel Bilos, Cengiz Dolunay Sürekli Yazarlar: Yücel Aksoy, Pelin Hazar Aliabbasi, Sabriye Afl›r, Dr. Sıtkı Aydınel, Nuray Bartoschek, Sadi Bülbül, Haluk Cans›n, Haluk Erdemol, Sema Erdo¤an, Konur Ertop, Gürbüz Evren, Metin Gören, Mümtaz ‹dil, Muzaffer ‹zgü, Sinan Meydan, Filiz Lelo¤lu Oskay, Cengiz Önal, Sebahat Önen, Cengiz Özak›nc›, Saniye Özden, Tekin Özertem, Bekir Özgen, Nergis Öztürk, Yaflar Öztürk, Sezin San, Mete Tizer, ‹zlen fien Toker, ‹zmir Tolga, Suat Türker, Engin Ünsal, Mehmet Ünver, Dr. Mehmet Uhri, Orhan Velidedeo¤lu, Mustafa Y›ld›z Yönetim Merkezi: 10. Sokak No: 45, Bahçelievler, Ankara Tel: (0312) 215 51 27-313 Faks: (0312) 222 90 07 ‹letiflim Adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul Tel: (0216) 456 27 27 (pbx) Faks: (0216) 456 27 29 Da¤›t›m: Yaysat Bas›m Tarihi: 22 / 04 / 2014
www.butundunya.com.tr butundunya@butundunya.com.tr
1
‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya YIL:17 SAYI: 191
2000
3 Varl›¤›m›z›n Güvencesi Namus Cephesi Mete Akyol 4 Namus Cephesi Dr. S›tk› Ayd›nel
8
Prof. Dr. Haberal’a “Özel Baflar› Ödülü”
13 ‹nönü Evi’nde Türkiye ‹ktisat Kongresi B.D. Yazı ‹flleri 17 Organ Nakilli Çocuklar Geleneksel 23 Nisan Balosu 20 Hakimiyeti Milliye Yaz›lar› 23 Atatürk’ün ‹lkeleri Cengiz Önal 29 Yıl 1919 Mayısın 19’u... Tekin Özertem 35 Kadınlar 100 Yıldır Mücadele Alanında Zeki Sarıhan 41 Evrensel Yönüyle Atatürk Yahya Aksoy 45 Çiçek Afl›s› Cengiz Özak›nc› 51 Dünya Kupas› 20 Yafl›na Basarken Halit K›vanç 56 Sevgili Babam ve Tüm Hava fiehitleri ‹çin Prof. Dr. Cengiz Kuday 59 Vahdettin’in ‹slam Dinine ‹hanetleri Sinan Meydan 63 Mehmet Emin Yurdakul Konur Ertop 69 Petrol ‹nsanla Tan›fl›yor Hikmet Ulu¤bay 75 Tarihimizde Kuzey Afrika’n›n Unutulan Yeri Gürbüz Evren 2
80 Gökova ve Bodrum’da Deprem Can Pulak 82 Ebola Virüsü Metin Gören 85 Persephone ve Mevsimler Haluk Erdemol 90 Ataç Kütüphanesi Hatice Sezer 93 Side Süheyla Dinç 97 ‹htilal Kendi Çocuklar›n› Yer mi? Mustafa Tokyay 101 Vasili Arkhipov Sabriye Afl›r 106 ‹nanc›n Zaferi Yücel Aksoy 110 Seni Çok Çok Çok Seviyorum Nergis Öztürk 113 Dostoyevski’nin Küçük Sonyası Mümtaz ‹dil 118 Kim Kimdi? Sabriye Afl›r 122 Mısır Çarfl›s› ‹zlen fien Toker 128 Kutsal Kediler 129 Ekme¤ini ‹sraf Etme Nuray Bartoschek 133 ‹ki Kabak ve Ben Muzaffer ‹zgü 137 Ayrılı¤›n Yükü Bekir Özgen 141 Neler Olmuyor ki Dünyada Sezin San 146 Huang Xianfan Mete Tizer 148 Milion Tafl› Deniz Bener 12 ‹lk Dersimiz Türkçe 22 F›rçalayarak 40 Bilginizi Denetleyin 126 Ufak Tefek Bilgiler 151 Çözümler 152 Yar›n›n Büyükleri 154 Bulmaca 156 Satranç 158 Ay›n Kitaplar› 160 Bir Fotograf Bin Sözcük
Varl›¤›m›z›n Güvencesi
Namus Cephesi M ondros mütarekesinden sonra ordusuz b›rak›lan ülkemiz, 15 May›s 1919 tarihinde ‹zmir’e ç›kar›lan 12 bin Yunan askerine iflgal ettirildi¤inde Mustafa Kemal Pafla, Türk ulusunun kendine özgü bir özelli¤ine güvenerek bir gün sonra Samsun’a hareket etti, dört gün sonra da Anadolu topraklar›nda Kurtulufl Savafl› bafllatt›. Ordusu, paras› ve bir örgütü bile bulunmayan Mustafa Kemal Pafla’n›n “yedi düvele karfl›” Kurtulufl Savafl› bafllat›rken s›rt›n› dayad›¤› tek güvenilir güç, Türk ulusunun içinde her zaman var olan, fakat ancak gerekti¤i zamanda ve mekanda orta ya ç›kan “Namus Cephesi” idi. Mustafa Kemal Pafla, iflte bu cephenin varl›¤›na güvenerek Kurtulufl Savafl›’n› bafllatt›, Türk ulusunu iflgal müflkülünden, iflte bu cephenin gücü ile kurtard›. Sayfay› çevirdi¤inizde ayr›nt›lar›n›, Bütün Dünya yazar› Türk Tarihi Doktoru, emekli tümgeneral Dr. S›tk› Ayd›nel’in ö¤retici kaleminden okuyaca¤›n›z “Namus Cephesi” deyiminin, gerçekte Mustafa Kemal Pafla’n›n “müflküllerden kurtulma reçetesi” oldu¤unu göreceksiniz. 17 Ocak 1923 tarihinde bafllayan ‹zmit Bas›n Toplant›s› nedeniyle cena-
zesine kat›lamad›¤› annesi Zübeyde Han›m’›n kabrini ziyaret için geldi¤i ‹zmir’de, 27 Ocak 1923 tarihinde yapt›¤› konuflmada Mustafa Kemal Pafla, Namus Cephesi konusundaki görüfllerini flöyle aç›kl›yordu. “Namus Cephesi çok büyük, maddî olarak çok kuvvetli idi, denilemez. Fakat çok yüksek namus ve manevi kuvvete sahipti. Bunu oluflturan insanlar çok iyi biliyordu ki, bütün vatandafllar bu cepheye koflacakt›. Gerçekten öyle oldu. Bütün millet gerçe¤i anlad›, iflbirli¤i yapt› ve bu cephenin desteklenmesine kofltu.” Mustafa Kemal Pafla, Türk ulusunun yap›s›nda her zaman var olan “Namus Cephesi”ne güvenmekle yetinmedi; “Bir müflküle u¤rad›¤›m›zda”, o müflkülden kurtulmak için baflvuraca¤›m›z en sa¤lam, en güvenilir bu gücün, bugün de var oldu¤unu bildirdi: “Efendiler! Namus Cephesi hiç bir zaman y›k›lmaz, yenilemez” dedi. “Bundan dolay› o cephe y›k›lmam›fl, ma¤lûp edilememifltir” dedi. Ellerinizle tutmak, gözlerinizle görmek de ister misiniz? Çevrenize bir göz at›verin, göreceksiniz… Üç kifliden en az ikisi, Namus Cephesi’nin askeri... • meteakyol@butundunya.com.tr 3
Y›lmadan Yorulmadan Dr. S›tk› Ayd›nel
Namus
Cephesi Efendiler!
Bu güzel ‹zmir’i dördüncü kez ziyaret ediyorum. Birinci ve ikinci ziyaretlerim çok dertli ve s›k›nt›l› zamanlarda olmufltur. Bunlar, sürgün yerine giderken ve gelirken yapt›¤›m ziyaretlerdir. çüncü ziyaretim ise kahraman ordumuzun düflman ordusunu sonsuza kadar yendikten ve periflan ve yok ettikten sonra buraya ulaflt›¤› zaman, ona kar›flarak buraya geldi¤im zamand›r. Bir de flimdi gelmifl bulunuyorum. Üçüncü defa buraya girdi¤im zamanki duygular, önceki duygular ile karfl›laflt›r›lamaz bir durumda ve içerikte idi. ‹zmir’i arkadafllar›mla beraber do¤udan gelen yol üzerinde, Belkahve s›rtlar›ndan seyretti¤im zaman ‹zmir’in güzel liman› ‹tilâf devletlerinin savafl gemileri ile dolu, sokaklar› henüz düflman ayaklar› ile çi¤neniyor, top, mitralyöz ve tüfek sesleri iflitiliyordu. Bir gün sonra idi ki, flehrin içine girdik. ‹zmir alevler, dumanlar içinde idi. Bütün halk bu ac› görüntü karfl›s›nda do¤al olarak üzüntülüydü. Gözlerinde yafllar vard›.
Ü
4
BD MAYIS 2014
iliyoruz ki, bütün düflmanlar›n k›flk›rtmas›yla, isteklendirmesiyle, karar›yla bu güzel ‹zmir’e giren düflman, ayn› zamanda ‹stanbul’da bir hükümdar›n, bir Bab› Âli’nin ve flimdi yemek yedi¤imiz bu kona¤›n içindeki bir temsilcisinin kat›l›m› ve sessizli¤iyle ile karfl›lanm›flt›r. Fakat ‹zmir ve çevresinin çok namuslu ve vatansever halk›, hiçbir zamanda bu hükümdar ile ve onun heyeti ile, onun temsilcisi ile beraber olmad›, olmak istemedi ve olamazd›. Onun için derhal “Redd-i ‹lhak” ad› ile kurdu¤u cemiyet arac›l›¤›yla bütün halk› vatan savunmas›na ça¤›rd›. Bu nedenle o cemiyetin ad›n› sayg›yla anmay› bir borç sayar›m. Bu giriflim ile düflman karfl›s›nda bir Namus Cephesi olufltu. Bu cephe çok büyük, maddî olarak çok kuvvetli idi, denilemez. Fakat çok yüksek namus ve manevi kuvvete sahipti. fiüphe yok, bu Namus Cephesi bütün memleket için bir ça¤r› ve yüreklendirme, harekete geçirme cephesiydi. Bunu oluflturan insanlar çok iyi biliyordu ki, bütün vatandafllar bu cepheye koflacakt›. Gerçekten öyle oldu. Bütün millet gerçe¤i anlad›.
B
‹flbirli¤i yapt› ve bu cephenin desteklenmesine kofltu. Ancak düflmanlar›m›z bunu anlam›fllar ve buna imkân ve f›rsat vermemek için derhal o namus cephesine sald›rm›fllard›. Efendiler! Namus Cephesi hiç bir zaman y›k›lmaz, yenilemez. Bundan dolay› o cephe y›k›lmam›fl, ma¤lûp edilememifltir. (Bu konuflma 27 Ocak 1923 tarihinde ‹zmir, Hükümet Kona¤›nda M. Kemal Pafla taraf›ndan yap›lm›flt›r.) Bu terimin, flimdiye kadar dünyada hiç bir lider taraf›ndan kullan›lmad›¤›n› düflünmekteyiz. ‹flte onun ayn› zamanda ne kadar güçlü konuflma sanat›na sahip oldu¤unun bir kan›t› daha. O halde Namus Cephesi teriminin anlam derinli¤ini irdelemeden geçemeyiz. Bu terim sadece d›fl ve ç›plak anlam› ile Namus sözcü¤ünü içermez. Mustafa Kemal’ in mükemmel ifadesinde, bir ulusun onuruna, egemenli¤ine verdi¤i önemi, Türk’ün, tarihin derinliklerinden beri ba¤›ms›zl›¤›ndan ödün vermemesi, kahramanl›¤›, hele esareti hiç kabul etmemesi ve vatan›n›n ufak bir parças›n› bile düflmana verilmemesi, ve asla yenilgiyi kabul etmeme v.b. daha birçok özellikleri de içermektedir. Cephe terimi de kendisinin de
”
Efendiler! Namus Cephesi hiç bir zaman y›k›lmaz, yenilemez. Bundan dolay› o cephe y›k›lmam›fl, ma¤lûp edilememifltir.
5
BD MAYIS 2014
ifade etti¤i gibi bütün vatan sath›n› içine almaktad›r. ustafa Kemal’in yukar›daki konuflmadan da anlafl›laca¤› gibi bu sözler, ‹zmir’in iflgaline karfl› al›nan tepkileri dile getirmeye yöneliktir. Konunun daha iyi anlafl›labilmesi için, ‹zmir ayd›nlar›n›n daha önce ald›klar› önlemlere ait baz› bilgileri de özetleyerek vermek gerekir. Bunun için de Atatürk Büyük Nutuk’ta ifade etti¤i gibi (Manzara-i Umumiye’yi yani genel durumu) ortaya koymal›y›z. Osmanl›’n›n son y›llar›: 1. Önce büyük bir hata ile Birinci Dünya harbine girilmifl ve Osmanl› Ordular› üç k›tada sekiz cephede savaflmak zorunda b›rak›lm›flt›r. 2. S›k s›k hükümet de¤ifliklikleri olmufltur. 1908- 1922 aras›nda 24 defa, Mondros Mütarekesinden sonra 10 defa hükümet de¤iflmifltir. 3. Meclis-i Mebusan son 4 yasama y›l›nda iki defa, 1914 genel seçimlerinden sonra da Padiflah Vahdettin’in iradesi ile olmak üzere, iki defa daha kapat›lm›flt›r. 3. Mütareke döneminde irili ufakl› 44 siyasal parti kurulmufltur. Bunlar›n k›rk kadar› Padiflahç› olup Milli Kurtulufl Hareketinin karfl›s›nda idi. 4. Vatan›n birçok parças›n›n ve
M
‹zmir’in iflgal edilece¤ine ait emarelere de de¤inmek gerekir. Bunlar: a) Birinci Dünya Harbi sürerken 1915 y›l›ndan beri büyük devletler kendi aralar›nda gizli antlaflmalar yaparak Osmanl› topraklar›n› paylafl›yorlard›. Bunlar, Rusya’da 1917 Ekim ay›nda yap›lan Bolflevik isyan› sonucu Rusya taraf›ndan aç›kland›. b) Birinci Dünya Harbi sonunda yap›lan Mondros Ateflkes Anlaflmas› sonucu iflgaller fiilen bafllad›. c) 1915’den sonra özellikle Ege sahillerine kuzeyden güneye kadar Rumlar yerleflmeye bafllad›. Böylece Paris Konferans›’nda Venizelos’un Ege’de demografik durumun Yunanistan lehine oldu¤u iddias›nda bulunmas›na ve Yunanlar›n bu bölgelerin iflgalinde kendilerine destek bulacak ortam› yaratmalar› sa¤land›. d) Mütareke ve iflgal döneminde pek çok Rumca, Frans›zca, Ermenice, ‹branice ve Yahudi gazete ç›k›yordu. Bunlar›n hepsi aleyhimize ve Rum propagandalar›n› destekleyen yaz›lar yay›ml›yorlard›. e) ‹yice fl›maran Rum çeteleri köylere bask›nlar düzenlemeye bafllad›lar. ‹flgal yaklaflt›kça bu olaylar ço¤al›yordu. Bütün bu emareler art›k fiilen ‹zmir’in ve hatta Antalya’n›n iflgal edilece¤inin çok yak›n oldu¤unu gösteriyordu. Yurdun her taraf›nda
Önce büyük bir hata ile Birinci Dünya harbine girilmifl ve Osmanl› Ordular› üç k›tada sekiz cephede savaflmak zorunda b›rak›lm›flt›r.
6
BD MAYIS 2014
Müdafaa-i Hukuk Dernekleri ad› alt›nda Wilson Prensiplerini esas alarak iflgallere karfl› protesto faaliyetlerini sürdürüyorlard›. ‹zmir’de de bir grup vatansever örgütlenmeye bafllad›. Böylece Mustafa Kemal Pafla’n›n ifade etti¤i Vatan Cephesi’nin temeli at›ld›. Ve ‹zmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kurdular. Ancak, daha önce de belirtildi¤i gibi Padiflahç› Partiler özellikle ‹ttihat ve Terakki Partisi’nin Hükümete flikâyeti sonucu bu cemiyet yirmi gün sonra kapat›ld›. Bu defa ‹zmir Müdafaa-i Hukuku Osmaniye ad›yla yenisi kuruldu. Bu da ne yaz›k ki uzun ömürlü olmad›. rt›k, faaliyetler durmuyordu. Ege çap›nda bir Kongre toplanmas› kararlaflt›r›ld›. 17 Mart 1919 günü Milli Sinema’da toplan›ld›. Buna, Ayd›n Vilayeti, Ayd›n, ‹zmir, Saruhan Sanca¤›, Mentefle Sanca¤›, Denizli Sanca¤›, Mu¤la Sanca¤›, Bal›kesir, ve ilçelerinden 37 Müftü, 37 Belediye Baflkan› ve yüzlerce delege kat›ld› (Burada sancak kelimesi geçmektedir. Bu konuda da bilgi vermek gerekir: 1864 tarihli vilayet nizamnamesine göre mülki taksimat, vilayet- sancak (liva)-kaza- nahiyeköy olarak bölünüyordu. Ayd›n Vilayeti, Ayd›n, Saruhan (Manisa)-Mentefle (Mu¤la) ve Denizli Sancaklar›ndan olufluyordu. Ayd›n vilayetinin merkezi ‹zmir idi.) Bu kurulufllar› Osmanl› Hükümeti hiç de iyi karfl›lam›yordu. Kongre, ‹stanbul’a Padiflah ve Tevfik Pafla Hükümeti ile temas etmek ve tehlikeyi
A
Gazi Mustafa Kemal anlatmak için bir heyet göndermeye karar verdi. Bu arada ‹zmir’in Yunanlar taraf›ndan iflgal edilece¤i ‹ngiliz Amirali Calthorpe taraf›ndan ‹talyan Yüksek Komiseri Kont Sforza ile Frans›z Yüksek Komiseri General Amet’e bildirilmiflti. Ayn› gün ‹stanbul’da bulunan Cemiyet üyeleri bu durumu protesto ettiler. Bu siyasi giriflimlerden bir sonuç al›nam›yordu. Art›k, 15 Mart 1919 tarihine gelinmifl ‹zmir’in iflgali de gerçekleflmek üzere idi. Bu durumda, Namus Cephesi’nin fiilen kurulmas› kaç›n›lmaz oldu... Daha sonraki geliflmeleri gelecek makalemizde anlataca¤›z. • sitkiaydinel@butundunya.com.tr 7
BD MAYIS 2014
“Kaçmas›ndan” korkuluyordu...
Prof. Dr. HABERAL AMER‹KA’DA 1,5 GÜN KALDI, “ÖZEL BAfiARI ÖDÜLÜ” ALDI
Bütün Dünya Yaz› ‹flleri
C
ezaevinde kald›¤› 4 y›l 4 ay boyunca tüm tahliye talepleri ‘kaçma flüphesi’ nedeniyle reddedilen, tahliyesinden sonra ise ayn› gerekçeyle bu kez yurtd›fl›na ç›k›fl› yasaklanan Prof. Dr. Mehmet Haberal, hakk›ndaki yasa¤›n kald›r›lmas›n›n hemen ard›ndan gitti¤i Boston’da sadece 36 saat kald› ve Amerikan Yan›k Derne¤i’nin “Özel Baflar› Ödülü”yle yurda döndü. 8
BD MAYIS 2014
‹ki bini aflk›n bilim insan›n›n kat›ld›¤› törende Prof. Haberal ayr›ca, derne¤e “Onur Üyesi” seçilerek de onurland›r›ld›.
Yan›k tedavisi alan›ndaki üstün çal›flmalar› ve örnek oluflturan baflar›lar› nedeniyle Prof. Haberal’a verilen “Özel Baflar› Ödülü”ne, derne¤in yar›m yüzy›l› aflk›n çal›flma süresince bugüne de¤in befl bilim insan› lay›k görülmüfltü. Soldan sa¤a: Prof. J. Wesley Alexander, Maureen Alexander, Prof. Mehmet Haberal, Prof. Glenn D. Warden, Prof. Basil A. Pruitt, Jr.
9
Prof. Haberal’a ödülünü, 26 Mart’ta Amerikan Yan›k Derne¤i Y›ll›k Toplant›s›’n›n aç›l›fl seremonisinden sonra düzenlenen özel bir törende dernek baflkan› Prof. Dr. Palmer Q. Bessey verdi. ki bini aflk›n bilim insan›n›n kat›ld›¤› törende Prof. Haberal ayr›ca, derne¤e “Onur Üyesi” seçilerek de onurland›r›ld›. Törende Prof. Haberal, büyük bir bölümünün kiflisel dostlar› oldu¤u meslekdafllar›na hitaben yaptı¤ı konuflmasında “Bugün burada bana yaflattı¤ınız gurur, gerçekte ülkemin tüm insanlarına aittir” diyerek “Özel Bafları Ödülü” ve “Onur Üyeli¤i” ödülleri nedeniyle duygularını açıkladı, teflekkürlerini bildirdi. Prof. Haberal, Amerika’da ve Türkiye’de gazetecilere yaptı¤ı açıklamalarında ise, ödülleriyle ilgili duygularını flöyle açıkladı: “Tüm yurttafllarım adına bugün burada yafladı¤ım ortak gururumuzu gerçekte , bir ülke kurarak bize arma¤an eden Atatürk’e, arkadafllarına ve aziz flehitlerimize borçluyuz. Ben ülkemin
‹
10
Prof. Dr. Mehmet Haberal Amerikan Yan›k Derne¤i Baflkan› Prof. Dr. Palmer Q. Bessey ile birlikte
bir vatandaflı olmaktan her zaman gurur duymaktayım. Bu gururumun bana yükledi¤i sorumluluk, ülkemin yükselip, yücelmesine katkı sa¤lamaktır. Aldı¤ım her ödülde oldu¤u gibi, son iki ödülümü alırken de ayrıca, bu sorumlulu¤umu yerine getiriyor olmamın mutlulu¤unu da yafladım.”
Haberal, 1985 y›l›nda derne¤in ‘Everett IDRIS EVANS Özel Ödülü’nü kazanm›flt›. Amerikan Yan›k Derne¤i’ne 1975 y›l›nda üye olan Prof. Dr. Mehmet Haberal, 1985 y›l›nda derne¤in ‘Everett IDRIS EVANS Özel Ödülü’nü kazanm›flt›. 24 y›l sonra lay›k görüldü¤ü “Özel Baflar› Ödülü”, Prof. Haberal’›n ayn› dernekten ald›¤› ikinci ödülüdür.
BD MAYIS 2014
Milletimiz hassast›r, verdi¤i paran›n nereye gitti¤ini mutlaka bilmek ister ‹smet ‹nönü bir gün yorgun ve sinirli bir halde Çankaya’ya ç›k›yor. Kahveden sonra Atatürk soruyor: “Hayrola ‹smet? Sende bir fevkaladelik var bugün... Ne oldu? Neye sinirlendin?” “Türk Hava Kurumu’nun toplant›s› vard› da...” “Eee, ne olmufl varsa?” “Fuat Bey’i (Türk Hava Kurumu Baflkan›) epey terlettim. ‹stifaya falan kalkt›...” “Çal›flkan çocuktur Fuat. Kurumu da iyi yönetiyor...” “Bunlara bir diyece¤im yok. Fakat can›m› s›kan bir fley oldu.” “Neymifl o?” “Hesaplarda bir kurufl oynuyor.” “Bir kurufl...” “Daha önceki toplant›da dikkatimi çekmiflti. Bu bir kuruflun nereye gitti¤ini ö¤rensinler diye talimat vermifltim. Bulamam›fllar. Fuat Bey’in hassasiye-
tini anl›yorum. Ama milletimiz ondan daha hassast›r. Verdi¤i paran›n nereye gitti¤ini mutlaka bilmek ister. ‹stifa bu gibi hallerde en kolay ç›kar yoldur. Ama kimseyi rahatlatmaz. Hatta söylentilere bile sebep olur… “Demek mesele bu. Bir kuruflun hesab› seni bu kadar üzdü. Hakl›s›n. K›rk para (bir kurufl) günün birinde 40 lira, 40 lira da 400 lira olur. Bu da giderek büyür halk›n a¤z›nda. Cumhuriyet’i kurarken böyle bir kurufllara çok ihtiyac›m›z oldu... Peki ne yapt›n sonunda? “Memurlar› seferber ettim. Ve bir kuruflun yanl›fll›kla baflka bir hesaba geçirildi¤ini bulup, ç›kartt›rd›m. Bizim milletimiz cömerttir, elindekini avucundakini verir. Ama verdi¤inin do¤ru, dürüst yerlere harcand›¤›n› görmek ister. Buna inanmak ister… (Atatürk’ün ‹zinde Bir Ömür Böyle Geçti / THK Yay›n›, 1982) 11
Haz›rlayan: Y‹⁄‹T EREN GÜNEY
Bu ay köflemizi dilimizde yer etmifl yabanc› sözcüklerin karfl›l›klar›na ay›rd›k. Bilginizi s›nay›n.
1 Antipatik (Fr.)
6 Obez (Fr.)
2 Klasifikasyon (Fr.)
a-Üst giysisi b-Kötümser c-Oyma bask› d-Basamak
7 Global (Fr.)
12 Arkeoloji (Fr.)
a-Görevdefllik b-F›rsat, kelepir c-Yans›t›m d-Kaz› bilimi
a-Çevre bilimi b-Küresel c-Dü¤ümcük d-Gizlenme
a-S›n›fland›rma b-Çaba, gayret c-Süreli, dönemli d-Oturum
8 Spontane (Fr.)
3 Ekstra (Fr.)
a-En iyi, üstün nitelikli b-Aktar›m c-Donan›m d-Zeka düzeyi
a-K›flk›rt›c› b-Destekleyici c-Büküm, dönemeç d-Tepki
a-Baya¤›l›k b-Tarafs›z c-El konulmufl d-Rapor 14 Defile (Fr.)
a-Giriflken b-K›y›, çevre c-Giyim gösterisi d-Göz yan›lg›s›
a-‹mcelemek b-fierit c-Tekdüze, yeknesak d-Tan›tmal›k 10 Rota (‹ta.)
5 Oje (Fr.)
13 Bloke (Fr.)
a-Kendili¤inden b-Kesin uyar› c-Merkezkaç d-Yönleyici 9 Monoton (Fr.)
4 Reaksiyon (Fr.)
15 Etüt (Fr.)
a-Para iflleri b-Gidifl yönü c-Tafl›mal›k d-Giysi kesi¤i
a-Çizim, tasar›m b-Bafll›k c-Hofl koku d-T›rnak cilas› Yan›tlar: 151. sayfada 12
11 Kaban (Fr.)
a-Ön kesinti b-Çok fliflman c-Niceleyici d-Efl zamanl›
a-Bilgilendirme b-Yay›mc› c-Sevimsiz, itici d-Dizin, gösterge
(Fr.) Frans›zca, (‹ta.) ‹talyanca
a-Ön do¤ru b-‹nceleme, araflt›rma c-Tüylü top d-Kavray›fl
BD MAYIS 2014
‹nönü Vakf›’ndan "‹zmir ‹ktisat Kongresi" Konferans› Pembe Köflk olarak da bilinen ‹smet ‹nönü Evi’nde, ‹nönü Vakf› taraf›ndan, Türkiye (‹zmir) ‹ktisat Kongresi konulu bir konferans gerçeklefltirildi. ürkiye Cumhuriyeti’nin kurulufl öncesi çal›flmalar› aras›nda anlam› ve ifllevi yan›s›ra, halk taraf›ndan benimsenmesi aç›s›ndan da önemli bir yeri olan Türkiye ‹ktisat Kongresi’nin tüm tutanaklar›n›n kayboldu¤u ve bugüne de¤in bulunamad›klar› aç›kland›. “Bize, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde hiçbir belgenin, hiçbir
T
Pembe Köflk zaman kaybolmayaca¤› ö¤retilmifltir” diyen Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi ö¤retim üyesi Dr. Serdar fiahinkaya, etkinlikteki konuflmas›nda kay›p tutanaklarla ilgili olarak flu bilgiyi verdi: “Bu bilgimize karfl›n, Gündüz Ökçün hocam›z›n kitab›nda görüyoruz ki, Türkiye (‹zmir) ‹ktisat Kongresi’ nin encümen çal›flmalar› ile genel 13
BD MAYIS 2014
Dr. Serdar fiahinkaya kurul görüflmelerinin tutanaklar› bugüne de¤in bulunamam›flt›r. Evraklar›n 28 Mart 1923’te balyalanarak trenle Ankara’ya gönderildi¤ini biliyoruz. Dolay›s›yla da ‹ktisat Vekaleti’ne teslim edilmifl olmas› gerekiyor. Ama 28 Mart 1923 tarihinin Vatan Gazetesi’nde yay›mlanan evraklar›n yola ç›kt›¤›na dair haber s›cakl›¤›n› bugün de koruyor. Ve kongrenin ›slak imzal› belgeleri ne Osmanl›, ne Cumhuriyet, ne de Cum-
hurbaflkanl›¤› arflivlerinde bulunam›yor. Bu önemli belgeler, umar›m bir gün, bir yerlerden ç›kacakt›r.” Türkiye (‹zmir) ‹ktisat Kongresi’nde Divan Baflkanl›¤› yapan “Atatürk’ün paflalar›ndan” Kaz›m Karabekir’in k›z› Timsal Karabekir, Kongre’de önemli bir konuflma yapan “Atatürk’ün bakanlar›ndan” Mahmut Esat Bozkurt'un torunu Prof. Dr. Yaman Tekant, Prof. Nesrin Çobano¤lu ve Anayasa Mahkemesi eski Baflkanlar›ndan Yekta Güngör Özden de etkinlikte Türkiye ‹ktisat Kongresi konusunda görüfllerini aç›klad›lar. Dr. Serdar fiahinkaya, Lozan’ daki görüflmelere ara verildi¤i 17 fiubat-4 Mart 1923 tarihleri aras›nda düzenlenen Türkiye (‹zmir) ‹ktisat Kongresi’yle ilgili olarak yapt›¤› ayr›nt›l› sunumunda, flu ilginç bilgileri de verdi: Türkiye (‹zmir) ‹ktisat Kongresi 17 fiubat 1923’te ‹zmir’de 1.135 delegenin kat›l›m› ile toplanm›flt›r.
Konuklar konferans› ilgi ile izlediler 14
BD MAYIS 2014
Dönemin a¤›r k›fl koflullar› nedeniyle, kongreye kat›lmak için yola ç›kan özellikle Do¤u ve Güneydo¤u bölgesinden çok say›da yurttafl, günler süren yolculuklar›na karfl›n kongrenin bitimine de¤in ‹zmir’e varamad›lar. Günümüz büyük sivil toplum örgütlerinin kongrelerinde bile ulafl›lamayan bir say›da, 1.135 kiflinin kat›l›m›yla yap›lmas› da, kongrenin halk taraf›ndan ne denli önemle
benimsendi¤ini kan›tlamaktad›r. Kongreye 500 kad›n da kat›lm›flt›r. Bu say› da, Mustafa Kemal’in Türkiyesi’nde kad›na kota olmad›¤›n›n kan›t›d›r. Kongrede konuk Rus Sefiri Aralov, k›sa bir konuflma yapm›fl ve sözlerini “Yaflas›n Türkiye, yaflas›n Türk ordusu” diyerek bitirmifltir. Türkiye (‹zmir) ‹ktisat Kongresi’nin yap›ld›¤› han binas› 12 Eylül sonras› göreve gelen bir vali taraf›ndan
Konferans›n ard›ndan, kat›l›mc›lar ev sahibi ‹nönü Vakf› Baflkan› ve ‹smet ‹nönü'nün k›z› Özden Toker taraf›ndan verilen kokteylde bir araya gelerek sohbet ettiler. Kokteyl s›ras›nda, konferans› izlemek üzere gelen, Türkiye tarihinde iz b›rakan ‹smet ‹nönü, Kaz›m Karabekir, Mahmut Esat Bozkurt ve Hasan Ali Yücel'in çocuklar› ve torunlar›n›n bir araya geldikleri foto¤raf, tarihi bir kare olarak an›lara kaz›nd›. ‹flte o foto¤raf ve ayn› karede bir
araya gelen çok özel isimler. Foto¤raftakiler: (Soldan bafllayarak) Kaz›m Karabekir'in k›z› Timsal Karabekir, ‹smet ‹nönü'nün k›z› ve ‹nönü Vakf› Baflkan› Özden Toker, Hasan Ali Yücel'in torunu Âli Eronat, ‹smet ‹nönü'nün torunu CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, Mahmut Esat Bozkurt'un torunlar› Prof. Dr. Yaman Tekant ve Prof. Dr. Gül Güner, ‹smet ‹nönü'nün torunu fiiflli Belediye Baflkan› Hayri ‹nönü… 15
BD MAYIS 2014
y›k›larak otoparka dönüfltürülmüfltür. Kongrede temsil edilen dört “sosyal s›n›f” çiftçiler, tüccarlar, sanayiciler ve iflçilerdi. ‹flçi grubunun kongreye ulaflt›r›lan istekleri aras›nda yer alan “1 May›s’›n emek bayram› olmas›” da ‹zmir ‹ktisat Kongresi’nde al›nan kararlar içindedir. Kongrenin ana çizgisi “Milletimiz mazisinden de¤il art›k istikbalinden mesuldür” oldu¤udur. Mustafa Kemal “Milli egemenli¤i, iktisadi egemenlikle taçland›rmazsak sonumuz çok parlak de¤il” sözünü bu kongrede söylemifltir. “Lozan’da Atatürk ve arkadafllar›n›n Bat›’ya selam durduklar›” sav› reddedilmifltir, “Hay›r, Bat›’ya selam durma de¤il, Bat›’yla çata çat hesaplaflma var” görüflü belirtilmifltir. Kongrede Mustafa Kemal, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni’yi de elefltirmifl, “Fetihten bir hay›r gelmeyece¤ini anlay›n art›k” dedikten sonra “üretim, üretim, üretim” diye yineleyerek önümüzdeki hedefi iflaret etmifltir. “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün iktisadi anlam›, 13,5 milyon köylü nüfusuna, “Art›k tarlan›z› ekebilirsiniz, sizi savafla götürmeyece¤iz” müjdesi vermektir. Çünkü o köylü, 50 y›l-100 y›l, yabanc› topraklarda fetih peflinde koflturulmufltu. Bu k›l›ç-saban ikilemi, önemli bir devrimci perspektiftir ve kongrede 1.135 kat›l›mc›ya anlat›lm›flt›r.” “Çiftçinin 83 iste¤i, kongre sonunda madde anlaflma maddesi olarak yer almaktad›r. Mustafa 16
Kemal’in Türkiyesi’nde çiftçiler (köylüler) bir kongreye geliyor, istekleri dinleniyor ve bu istekleri 83 madde olarak kabul ediliyor. Kongre sonunda 126 madde de tüccar grubun iktisat esaslar›ndan oluflmaktad›r. Bu maddeler, 9 Eylül 1923’te kurulan Cumhuriyet Halk F›rkas›’n›n parti program› olmufltur. Dr. Serdar fiahinkaya, etkinlikteki konuflmas›n› flöyle tamamlad›: Türkiye ‹ktisat Kongresi, Türkiye’ nin önündeki sorunlar›n tümünü resmetmifltir.. Özellikle Bat›s› olmak üzere, yak›lm›fl y›k›lm›fl bir ülke vard›r. Karayolu neredeyse yoktur, demiryollar› ve deniz ticareti yabanc›lar›n elindedir. Köylerde asayifl en büyük sorundur. Toprak yoktur; tar›m aletleri, makine, posta, telefon, telgraf, yasa yoktur. Bilgi yoktur; e¤itimsizlik en büyük sorundur. Bu nedenle toplumun tüm katmanlar› önce e¤itim, okul istiyor. Gümrük ba¤›ms›zl›¤›, kabotaj hakk› istiyor. Yabanc› tekellerin kald›r›lmas›n›, devletten kredi deste¤i istiyor. Yabanc› sermayenin ülkeyi sömürmemesi isteniyor. ‹zmir ‹ktisat Kongresi’nden k›sa süre önce Mustafa Kemal, ‘halkç›l›k ilkesine dayanan bir parti kuraca¤›m’ diyerek herkesten yard›m istemifltir. ‹zmir ‹ktisat Kongresi’nde de ortaya konan budur, amac› da budur. Daha kurulmam›fl bir Cumhuriyeti bekleyen iktisadi sorunlar›n ortaya konulmas› ve bunlara iliflkin toplumsal kesimlerin görüfllerinin al›nmas›d›r.”• Bütün Dünya-Yaz› ‹flleri
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹
Organ Nakilli Çocuklar Geleneksel 23 Nisan Balosu
Baflkent Üniversitesi’nin “Organ Nakilli Çocuklar Geleneksel 23 Nisan Balosu”, befl y›ll›k aradan sonra bu y›l yeniden “yaflama döndürüldü” ve... aflkent Üniversitesi Hastaneleri’nde yeni bir yaflama kavuflan çocuklar, kiminin “Haberal Dede”, kiminin “Haberal Amca”, kiminin “Haberal Baba” dedikleri Prof. Dr. Mehmet Haberal’la olan befl y›ll›k karfl›l›kl› özlemlerini, yine karfl›l›kl› olarak, doya doya giderdiler.
B
Boylar› yetmeyenler bacaklar›na sar›larak, biraz büyük olanlar› vücuduna, kocaman adam gibi büyümüfl olanlar› boynuna sar›larak Prof. Haberal’a kavuflmalar›n›n sevincini paylaflan organ nakilli çocuklar, belirli sözcükleri kullanmaya gerek duymadan ona bir yandan 17
BD MAYIS 2014
“Geçmifl olsun” dileklerini, bir yandan da her zamanki teflekkür duygular›n› belirtiyorlard›.
P
18
rof. Dr. Mehmet Haberal, bu y›l dokuzuncusu yap›lan Geleneksel Balo’da “befl yafl daha büyümüfl”
çocuklar› hayranl›kla izlerken, hem onlardan ayr› kald›¤› y›llar›n üzüntüsünü, hem de flimdi onlara yeniden kavuflman›n sevincinden oluflan buruk bir mutluluk duyumsuyordu. Atatürk’ ün 23 Nisan’› çocuklara bayram olarak arma¤an etmesinin öyküsünü de, iflte bu duygular içinde anlatt›. “Atatürk’e ’23 Nisan’› nas›l isimlendirece¤iz’ diye soruyorlar. O da diyor ki, ‘Türkiye Cumhuriyeti geliflecek, büyüyecek ve ilerleyecek. Aynen çocuklar›n büyüdükleri, gelifltikleri gibi. Bundan böyle 23 Nisan çocuklar›n bayram› olarak kutlanacak. 23 Nisan’› da, o nedenle, çocuklara arma¤an ediyor.. Onun için çok
BD MAYIS 2014
“Bu ça¤r›m› herkese yap›yorum: Organlar›n›z› ba¤›fllamay› unutmay›n...” mutluyuz. Siz sevgili çocuklar›m›z›n, tüm ülkemiz çocuklar›n›n 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram›’ n› kutluyorum. fiimdi size düflen görev, büyürken de çok ö¤renmek ve çok çal›flmakt›r.” Prof. Haberal, organ nakilli çocuklara “Baflkent Üniversitesi’nin bir s›rr›n› da verdi: “Baflar›n›n bir flart› var: Çal›flmak. Baflkent Üniversitesi’ndeki slogan› sak›n unutmay›n: Hafta 7 gün, gün 24 saat, çal›flaca¤›z.” Prof. Haberal çocuklarla birlikte “Bayram Pastas›”n› keserken, büyüklere de bir ça¤r› yapt›: “Ülkemizde organ nakli bekleyen hastalara cevap verecek ölçüde organ bulunamamaktad›r. Bu ça¤r›m› herkese yap›yorum: Organlar›n›z› ba¤›fllamay› unutmay›n...” 19
BD MAYIS 2014
YAZILARI
Çocuk Siyaseti Çocuk milletin gelece¤idir. Yar›n, bütün maddiyat ve maneviyat› ile milli varl›¤› onun eline teslim edece¤iz. ocuk Esirgeme Kurumu bir ras› art›k bu ça¤a ait de¤ildir. Ça¤daflçocuk haftas› düzenlemifltir. l›¤a ulaflm›fl milletler bu kalp yaralay›Bu hafta boyunca yap›lacak c› çocuk facialar›n› birer birer ortadan etkinlikler, küçükleri e¤lendir- kald›rmaya bafllam›fllard›r… Çocuk facias›… Bu, insani ac›lamek kadar büyüklerin de çocuklar üzerine dikkatlerini çekmeye yönelik- r›n en büyü¤üdür. Yaflama henüz ilk tir. Büyüklerin, çocuk dünyas›na ilgi- ad›m›n› atan masum bir varl›¤›n, maddi ve manevi bir selerini çekmek için ne dünyas› ile karyap›lsa azd›r. Bu Yaflama henüz ilk falet fl›laflmas› ne kadar noktadan hareketle çocuk haftas›n›n, ad›m›n› atan masum üzücü bir olayd›r. baflka ülkelerde ol- bir varl›¤›n, maddi ve Dünyada kabahat ve sorumlulu¤u olmadu¤u gibi, bizde de manevi bir sefalet yan masumlar›n, baflart›k çocuk ça¤›na kalar› yüzünden ceza intikal etmesini bütün dünyas› ile ac› çekmesi kadar samimiyetimizle tekarfl›laflmas› ne kadar ve feci ne hayal edilemenni ederiz. üzücü bir olayd›r. bilir? Bu yorum iflin Sokaklarda arduygusal ve insani s›z bir tav›rla dilenen, okullarda uçuk benzi ile arkadafl›n›n boyutudur. Cömert ve hassas kalpler yiyece¤inde gözü kalan, çal›flma ve için çocuk merhameti, flüphesiz insani ifl yaflam›nda küçük tahammülüyle duygular›n en büyü¤üdür. Fakat iflin ola¤anüstü ac› çeken, ana kuca¤›nda bir de milli ve gelece¤e ait noktas› fabrika ve imalathanelerin öldürücü vard›r ki, burada hepimizin daha çok havas›n› solumaya mahkûm olan, ma- düflünmesi gerekir. Çocuk milletin gelece¤idir. Yahalle aralar›nda kötü sözler ve küfürlerle birbirini tafllayan çocuk manza- r›n, bütün maddiyat ve maneviyat› ile
Ç
20
BD MAYIS 2014
milli varl›¤› onun eline teslim edece¤iz. E¤er bu el, onu idare edecek kuvvete, e¤er bu el sahibinin ruhu, ça¤dafl yaflam›n gereklerine uyum sa¤layacak güce sahip olmazsa, milli varl›k nas›l devam eder ve geliflebilir? Özel varl›klar›n gelecek kuflaklara geçifl seyrini pek isabetle ve iyi görüyoruz. Ata’dan, ana-babadan kalma servetleri güzel idare ederek, art›rmak flöyle dursun, koruyabilen kaç aile gösterilebilir? Toplum da sonuçta genifl bir ailedir. Orada, gerek bedeni ve fikri güç itibariyle hasta yoksullar›n, gerek ruh ve karakter yönüyle hasta miras yedilerin ço¤almas›, milli varl›¤› tehlikeye u¤ratabilir. Çocuk ve gençli¤in durumu, gelece¤e bu denli etkili oldu¤u için, bugün ve gelecekte bütün millet yaflam›n›n koruyucusu olan devlet, bu konuda büyük bir sorumluluk tafl›r. Ailelerin, sosyal çevrelerin çocuk dünyas›na karfl› önemli ve büyük görevleri vard›r. Fakat aileler, çevrelerine iliflkin görevlerini yerine getirmezler ve hatta bu görevlerin ne oldu¤unu bile bilemezlerse, devlet bütün araçlar›n› harekete geçirerek, denetleme ve sonuçta yürütme gücünü kullan›r.
S
a¤l›k Bakan›m›z›n sosyal yard›m cephesine ait görevlerinin en önemli ve hassas olan› bu konuya temas eder. Ancak “Sosyal Yard›m” Bakanl›¤›’n›n bu konudaki program› henüz tamam›yla aç›kl›k kazanmam›flt›r. Yeni bir toplum hayat› kuran bizler, ilk dikkat ve önemimizi çocuk dünyas›na göstermeye zorunluyuz.
Çocu¤u bir an önce eski adetlerin, istismar konusu olmaktan kurtarmal›y›z. Bizim hangi alanda olursa olsun israf edilecek hiçbir fleyimiz yoktur. Çocuk dünyas›ndaki israf ise en tehlikeli bir durumu do¤urur. Bunun için genel ve özel bütün millet faaliyetini harekete geçirecek bir çocuk siyasetinin uygulanma zaman›n›n çoktan gelmifl oldu¤u kanaatindeyiz. • Hâkimiyeti Milliye Gazetesi 27 Nisan 1929 21
F›rçalayarak Serdar Günbilen
22
Atatürk’ün Dünyas› Cengiz Önal
fendiler ve Ey millet! ‹yi biliniz ki; Türkiye Cumhuriyeti fieyhler, dervifller, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En do¤ru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikat›d›r. Medeniyetin emir ve talep etti¤ini yapmak insan olmak için kâfidir. Gazi Mustafa Kemâl Atatürk
E
Atatürk’ün 53 ‹lkeleri
G
azi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlayabilmek ve iflaret etti¤i ufuklara ulaflabilmenin en önemli unsurlar›ndan birisi de onun ilkelerini ö¤renmektir. ‹lkelerin yeterince bilinememesi; devrimlerin anlafl›lmas›nda s›k›nt›lar yaflanabilece¤i anlam›na gelebilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza de¤in varl›¤›n› sürdürebilmesi, yaflam›n› ça¤dafl bir anlay›flla devam ettirebilmesi, her yönüyle yükselebilmesi ve bir an önce ça¤dafl uygarl›klar düzeyine ulaflabilmesi amac›yla belirli ilkeler belirlenmifltir. Bunlar, önce Halk F›rkas›’n›n program ilkeleri olarak tespit edilmifl ve daha sonra 5 fiubat 1937 tarihinde yap›lan Anayasa de¤iflikli¤i ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel nitelikleri haline gelmifltir. Atatürk’ün
Türk ulusuna, Türk ulusunun da ona duydu¤u güven sonucunda gereken birlik ve beraberlik sa¤lanm›fl ve Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkç›l›k, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik 23
BD MAYIS 2014
olarak adland›r›lan alt› temel ilke, devlet siyaseti haline getirilerek, uygulamaya konulmufltur. CUMHUR‹YETÇ‹L‹K Cumhuriyet, ulusun, egemenli¤i do¤rudan do¤ruya veya seçti¤i temsilciler ile kulland›¤› yönetim fleklidir. Di¤er bir ifadeyle Cumhuriyet, ulusal egemenlik esas›na dayanan halk hükümetidir. Seçim ilkelerine dayan›r ve dolay›s›yla ulus kendisini yönetme yetkisini verdi¤i Meclisi oluflturur. Meclis
de devlet baflkan›n› seçer ve yürütmeyi yapacak hükümeti oluflturur. Bu da, Cumhuriyet’in ulusal egemenlikle iç içe bir kavram ve ilke oldu¤udur. Hedefi demokratik sistemdir. Cumhuriyet’in bu benzersiz yönü, onu monarfliden ay›ran en önemli özelli¤idir. Yani yönetimde vesayetin, babadan o¤la geçmenin yeri yoktur. Ulusun, kendisini yönetecek olanlar›, 24
hiçbir bask› alt›nda kalmaks›z›n kendisinin tayin etmesi, dolays›yla da seçme ve seçilme hakk›n› sürekli elinde bulundurmas›, Cumhuriyeti gerçek ve ideal bir yönetim flekli yapar. Cumhuriyet rejimini genel olarak de¤erlendirdi¤imizde, dünyada Cumhuriyetle yönetilen bir y›¤›n ülke oldu¤unu hemen fark ederiz. Ancak Türkiye Cumhuriyeti farkl›d›r. Bizim Cumhuriyetimiz, dünyan›n di¤er bir k›s›m bölgelerindeki cumhuriyetlere benzemez. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti; halk›n egemenli¤i esas›yla kurulmufl laik, demokratik, ça¤dafl ve hukukun üstünlü¤ü ilkelerine dayal› bir Cumhuriyettir. M‹LL‹YETÇ‹L‹K Milliyetçilik; mensup oldu¤u ulusun varl›¤›n› devam ettirebilmesi amac› ile, hayat›n her yönünde bütün fertleriyle birlikte çal›flmaya, bu çal›flmalar› çeflitli eserlerle süsleyerek, bunu gelecek kuflaklara aktarmaya denir. Bu ilkenin temelindeki esas unsur, hiç flüphe yok ki; ulustur. Atatürk’ün milliyetçilik anlay›fl›nda, ›rkç›l›k olmad›¤› gibi dini esaslar da yoktur. Atatürk milliyetçili¤i belirli bir mezhep veya siyasal görüfle de dayanmaz. Ona göre milliyetçili¤in temel anlay›fl› ak›lc›l›k, bilimsellik ve insanc›ll›kt›r. Dolay›s› ile; bir milleti emsal milletlerden ay›ran belirgin özellik de o milletin yetenekleri ve kültürüdür. Hâl böyle olunca da; Atatürk milliyetçili¤i, kalk›nmada, sanayileflmede, geliflmenin her aflamas›nda ve düflülen s›k›nt›lar›n elbirli¤i içinde atlat›lma-
BD MAYIS 2014
Atatürk milliyetçili¤i; her türlü bölücülü¤e ve etnik köken ayr›mc›l›¤›na, ›rkç›l›¤a karfl›d›r. s›nda, herkesi eflit flekilde kucaklar ve ba¤r›na basar. Atatürk milliyetçili¤i; •Her türlü bölücülü¤e ve etnik köken ayr›mc›l›¤›na, ›rkç›l›¤a karfl›d›r. •Vatandafllar aras› eflitlik prensibine dayan›r ve aksi düflünülemez. •Ak›lc›l›¤› esas al›p, bilimi de rehber edinir. •Kalk›nmada, ulusal ekonomiye sahip olman›n flart oldu¤unu kabul eder. •Türk ulusunun dil, tarih ve kültür gibi en baflta gelen de¤erlerine mutlaka sahip ç›k›lmal› ilkesini benimser. •Sömürgeci anlay›fla ve amac› ne olursa olsun her türlü mezhep ayr›m›na ve sald›rgan davran›fla karfl›d›r. HALKÇILIK Halkç›l›k, bir anlam›yla da demokrasi ve egemenli¤in, kay›ts›z flarts›z, millete ait olmas›d›r. Halkç›l›¤›n temeli de; kanunlar karfl›s›nda, devletten hizmet almada, siyasal olaylarda ve yönetime ifltirak etmede eflitliktir. Bu durumda; toplumda, huzur bozucu ç›kar çat›flmalar›na olanak tan›nmaz. Halkç›l›¤›, temel ilkelerden birisi yapan en önemli etken; ulusal kurtulufl
ve ba¤›ms›zl›k savafl› esnas›nda, dünyay› flafl›rtan ve ak›l almayacak derecede mükemmel geliflen savafl›m›n halka mal edilmifl olmas›d›r. Savafl›m›, asl›nda halk›n kendisi kazanm›flt›r. Bu da; Atatürk’ün halk›na olan güveninin tescillenmifl bir belgesidir. DEVLETÇ‹L‹K Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, “Muas›r medeniyetler seviyesine ç›karmak” olarak nitelendirdi¤i, devletin ekonomi baflta olmak üzere, her alanda kalk›nmas› Devletçilik il-
kesinin temelidir. Karma Ekonomi’nin model al›nd›¤› bu sistemde, devletle vatandafl iflbirli¤i ve elbirli¤i halinde çal›flmalara kat›lacakt›r. Özel teflebbüsün reddedilmedi¤i devletçilikte, sermayesi olan ve kendisine kredi sa¤lanabilen herkes, olanaklar› oran›nda, devletin denetiminde, üretime katk›da bulunabilecek ve eme¤inin de karfl›l›¤›n› alabilecektir. Devletçilik ilkesi; devletin temel 25
BD MAYIS 2014
görevlerinin; vatandafl›n›n e¤itim-ö¤retim, sa¤l›k, tar›m, ulafl›m, ticaret, sanayi gibi temel ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› oldu¤unu öne ç›kar›r. Bu ifade çerçevesinde; devletin temel görevleri: •Adaletin ve güvenli¤in sa¤lanmas›, •D›fl siyasetin, ulusun onuru esas al›narak belirlenmesi, •Türk Ulusu’nun ulusal güvenli¤inin, flartlar ne olursa olsun, teminat alt›na al›nmas›, •Milli E¤itim, Sa¤l›k, Tar›m, Sanayi, Ticaret, Ulafl›m, Bay›nd›rl›k, Sanat gibi temel ifllerin, Türk ulusunun ihtiyaçlar› göz önünde bulundurularak yap›lmas›, •Özel teflebbüsle ekonomik konularda gerekli olan iflbirli¤inin temin edilmesi, hususlar› olarak s›ralanabilir. Bunlar›n gereklerinin yerine getirilmesi ise devletin asli görevleri aras›ndad›r. LA‹KL‹K Laikli¤in tan›m›, k›saca; dinin, devlet ve dünya ifllerinden ayr›lmas› ve devlet gücünün din ve vicdan özgürlü¤üne müdahalede bulunmamas›d›r. Laikli¤in temel esaslar› flöyle s›ralanabilir: •Devlet vatandafl›n›n dini inançlar›na müdahalede bulunmaz, •Vatandafllar, din, inanç ve mezhep fark› gözetilmeksizin yasa önünde eflittir, •Din ile devlet ve dünya ‹flleri birbirlerinden ayr›d›r. Atatürkçü düflüncede laiklik, dine ak›lc› bir yoldan yaklafl›r. ‹nsanlar 26
Atatürkçülük, dindara sayg›l›, dini her türlü ç›kar› için kullanan dinciye, yobaza ve gericiye düflmand›r. aras› iliflkide hoflgörü esast›r. Atatürkçülük, dindara sayg›l›, dini her türlü ç›kar› için kullanan dinciye, yobaza ve gericiye düflmand›r. Bu nedenle de; Cumhuriyet döneminde, hangi gerekçeyle olursa olsun, ‹slam dininin inançla ilgili hiçbir kural›na de¤il dokunmak, böyle bir düflünce ak›ldan dahi geçirilmemifltir. ncak, ‹slam dinine zarar verdi¤i ve dini her türlü ç›kar› için kullanabilece¤i görülen dincilere, yobazlara, ça¤d›fl› ve gerici zihniyetlere de imkân tan›mamak için gerekenler yap›lm›flt›r. Atatürk, bu konudaki tehlikeyi görerek, gerçe¤in alt›n›; “Yaln›z bafl›ma kalsam da gericileri, dincileri yine cezaland›r›r›m. Dini, asla siyaset arac› yapmay›n›z” sözleriyle ve adeta kal›n çizgiyle çizmifltir.
A
DEVR‹MC‹L‹K Cumhuriyet döneminde gerçeklefltirilen devrimler, y›llardan buyana gelen ve Türk ulusunu geri b›rakm›fl, adeta ça¤›n d›fl›nda flartlarla yaflamaya zorlam›fl eski ve köhnemifl kurum ve kurulufllar›n kald›r›l›p, yerine daha
BD MAYIS 2014
ça¤dafl ve geliflmifl kurumlar›n yerlefltirilmesini sa¤lam›flt›r. Hedeflenen amaç, Türk ulusunu daha ça¤dafl ve uygar bir toplum haline getirebilmektir. Bunun için e¤itim baflta olmak üzere, muas›r medeniyetler seviyesine ulaflmada ihtiyaç duyulan her hususa büyük önem verilmifltir.
D
evrimcili¤in amac›; öncelikle ça¤dafllaflmak ve uygarl›¤a do¤ru emin ad›mlarla yürü-
mektir. Devrimcilik ‹lkesi’nin getirmifl oldu¤u yararlar: •Toplumu ümmet olmaktan kurtar›p, Millet(Ulus) olmay› sa¤lamak, •‹nsanlar›m›z› tebaa olmaktan ç›kar›p, Vatandafl olmalar›n› temin etmek, •Kiflinin saltanat›n› kald›r›p, ulusun egemenli¤ini hâkim k›lmak, •Türk ulusuna, sosyal hayatta yeni ufuklar açmakt›r. Atatürk ‹lkeleri, ça¤dafl Türkiye Cumhuriyeti’nin olmazsa olmazlar›d›r. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün üstün ve k›vrak zekâs›, dünya tarihini oldukça iyi biliyor olmas›, ileri görüfllülü¤ü ve içinden geldi¤i toplumu tan›mada mükemmel Liderlik vas›flar›n› haiz olmas›, onu dünyan›n bile unutamayaca¤› bir kiflilik olarak, tarihin kendisi için ay›rd›¤› muhteflem mevkiine oturtmufltur. Türkiye üzerine oynanmak istenen oyunlar› çok erkenden fark eden Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti düflüncesini y›llar içinde kafas›nda oluflturarak gelmifl ve zaman› geldi-
¤inde de gereken eyleme geçmekten bir an bile tereddüt etmemifltir. umhuriyeti, Anadolu’nun ortas›nda ve ilelebet bir an›t gibi yükselttikten sonra, görevinin bitmedi¤inin, hatta yeni bafllad›¤›n›n bilinciyle Türk Devrimleri’ni bafllatm›flt›r. Cumhuriyet’in onuncu y›l› konuflmas›nda da dile getirdi¤i gibi; k›sa zamanda çok büyük ifllerin baflar›lmas›n› sa¤lam›flt›r. Gazi Mustafa Kemal’i tan›mak, bilmek ve anlamak demek, öncelikle Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkç›, Devletçi, Laik ve Devrimci olmak demektir. •
C
cengizonal@butundunya.com.tr
(Gelecek Ay: Atatürkçülük ve Türk Devrimleri’nin Tamamlay›c› ‹lkeleri) 27
Kendilerini “Liberal” olarak tan›mlayan d›fl güdümlü yazarlar›n boy hedefinde y›llard›r, “Ulusalc›” olarak nitelendirdikleri “Atatürk Milliyetçileri” var. “Ulusalc›l›k” ve “Milliyetçilik” farkl› kavramlar m›?.. Ülkemizin bütünlü¤ünü ve Laik Cumhuriyetimizi korumak için, kendisini “Ulusalc›” veya “Milliyetçi” olarak tan›mlayan kiflilerin birbirlerini do¤ru anlamalar› ve el ele verip eyleme geçmelerinden baflka çare var m›?..
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Kültür ve Sanat Dünyas›ndan Tekin Özertem
Y›l 1919 May›s›n 19’u... K›zaran ufuklardan kald›r›yor bafl›n›, Yeryüzüne can veren, Cana heyecan veren, Al yüzlü O¤an günefl. Takan›n burnu nas›l Karadeniz’i y›rtar; Siz de öyle bir anda y›rt›n›z uykunuzu. Uyan›n Samsunlular! Kurutacak gözlerde umutsuzluk yafl›n› Bugün Çalt› burnundan gülerek do¤an günefl… 29
BD MAYIS 2014
öyle müjdelemifl “O Geliyor” adl› fliirinde Celal Sahir Erozan, Mustafa Kemal’in 19 May›s 1919’da Samsun’a ç›k›fl›n›. “Y›l 1919 / Uyan›n Samsunlular; / Uyumak ölüme efl, /Diriltin ruhunuzu,/ Ufukta bir gemi var;..” diye sürdürmüfl o coflkulu mufltusunu. Mustafa Kemal de Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri aras›ndaki ikinci kurultay'›nda “1919 senesi May›s›n›n 19 uncu günü Samsun’a ç›kt›m.” diye bafllam›fl Nutku okumaya. Üç ay sürmüfl bu büyük eserini kaleme almas›. Kurultay boyunca okumas› da alt› gün... Alt› gün boyunca “Samsun’a ç›kt›¤›m gün genel durum ve görünüfl:” diyerek sürdürdü¤ü söylevinde bir bir belgeleriyle anlatm›fl 19 May›s 1919 gününden 1927 y›l›na kadar geçen zaman içinde neyi neden ve nas›l yapt›¤›n›. O y›llarda ülkemizde radyo yay›nc›l›¤› yayg›nlaflm›fl olsayd› da Cumhuriyet Halk Partisi’nin II. Kurultay› ve Mustafa Kemal’in bu eflsiz eseri radyolardan naklen yay›nlansayd› diye düflünürüm kimi zaman. Necip milletimiz Nutuk’u okumam›fl olsa da dinlemifl olur; okuma yazma bilmeyenler Mustafa Kemal ile arkadafllar›n›n içte ve d›flta hangi koflullarda nelerle ve kimlerle nas›l bafl ettiklerini belki biraz olsun anlard› diye de vahlan›r›m. “da¤ bafl›n› efkâr alm›fl / gümüfl dere durmaz a¤lar/ gözyafl›ndan kana kesmifl gözlerim / ben a¤lar›m çay›r a¤lar çimen a¤lar / a¤lar a¤lar cihan a¤lar / m›z›kalar iniler ›rlam ›rlam dövülür / altm›fl üç ilimiz altm›fl üç
B
30
yetim / y›llar gelir geçer kufllar gelir geçer / her geçen seni bizden parça parça götürür / mustafa'm mustafa kemal'im” diyen Attila ‹lhan’›n hüznü çöker yüre¤ime, koca bir tafl gibi oturur. Bu fliiri ilk okudu¤um delikanl›l›k günlerimdeki gibi. Çünkü de¤iflen pek bir fley yok ortada. Eski tas eski hamam!
Sadece tek bir soru yöneltsem, sedece tek bir soru Atatürkçüyüm diyen vatandafllar›m›za: “Atatürk’ün Nutuk’unu okudunuz mu?” diye sorsam. Derim ki kendi kendime: “E¤er,” derim; “e¤er yediden yetmifle okumufl olsayd›k ilk günden bugüne Mustafa Kemal’in Nutuk’unu, yazmazd› o zaman Atilla ‹lhan usta “Mustafa Kemal” adl› fliirini: “nas›l böyle var›p geldin hofl geldin / ç›ng› kaym›fl yalazlanm›fl gözlerin / flol yüzünde günefl südü s›cakl›k / ellerinden öperim mustafa kemal / senin dal›n yapra¤›n biz senin fidanlar›n / biz bunlar› yapmad›k / sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal / elsiz ayaks›z bir yeflil y›lan / yapt›klar›n› y›k›yorlar mustafa kemal / hani bir vakitler kubilay'› kestiler / çün buyurdun kesenleri ast›lar / sen uyudun as›lanlar dirildi / mustafa'm mustafa kemal'im” deyip boyunu
BD MAYIS 2014
bükmezdi Ata’n›n an›s›n›n huzurunda. Bir yolunu bulsam da bir araflt›rma yapsam. Sadece tek bir soru yöneltsem, sedece tek bir soru Atatürkçüyüm diyen vatandafllar›m›za: “Atatürk’ün Nutuk’unu okudunuz mu?” diye sorsam. Sorunun yan›t› belli asl›nda belli olmas›na ama merak iflte! Dürüst davran›p da “Okumad›m”, “Okuyamad›m” diyenlere bir de “Neden?” diye sorsam.
Atatürk’ü gelmifl geçmifl devlet adamlar›ndan ay›ran en önemli fley: Ça¤›n›n
en önemli olaylar›ndan birine, mazlum milletlerin önünü açan ilk kurtulufl savafl›na birinci elden tan›kl›k eden çok önemli bir eser yazm›fl olmas›.
Çünkü üzerinde durup düflünülmesi gereken olgu Atatürkçü olup ya da “Atatürkçüyüm.” deyip Nutuk’u okumam›fl olmak. Bunun nas›l bir tutum, nas›l bir yaflam biçimi oldu¤u. er fley bir yana Atatürk’ü gelmifl geçmifl devlet adamlar›ndan ay›ran en önemli fley: Ça¤›n›n en önemli olaylar›ndan birine, mazlum milletlerin önünü açan ilk kurtulufl savafl›na birinci elden tan›kl›k eden çok önemli bir eser yazm›fl olmas›. Atatürkçü olsun olmas›n kendisini “ayd›n” olarak tan›mlayan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandafl›n›n nutku okumam›fl olmas› bana göre büyük bir eksiklik. Çünkü Nutuk, ne sadece bir an›lar demeti ne de sadece bir tarih kitab›. Halk›na hesap vermeyi borç bilen, görev addeden -ender bir bir devlet adam›n›n kaleme ald›¤›; belgelere dayanan, tan›kl›k etti¤i ça¤a ve gelece¤e ›fl›k tutan bir toplum bilim klasi¤i. Ayn› zamanda da kökü Göktürk devletine uzanan gerçek Türk devlet adaml›¤› gelene¤inin ça¤dafl bir örne¤i... Orhun Yaz›tlar› (1) ile ilgili ilk bilgim lise birinci s›n›f tarih bilgisine dayanmakta. Göktürk Devleti’ni anlat›rken söz etmiflti Orhon Yaz›tlar›’ndan tarih ö¤retmenimiz Ziya fiölen. Atatürk’ün Nutku ile Orhon Yaz›tlar› aras›ndaki benzerli¤e dikkatimizi ilk çeken de o olmufltu.. Sadece tarih ö¤retmeni de¤ildi Ziya fiölen, ayn› zamanda kitaplar› da olan bir tarihçi ve son derece yetkin bir
H
31
BD MAYIS 2014
e¤itimciydi O zaman Nutuk’u henüz okumam›flt›m.. Lise son s›n›fta Nutuk’u ilk okudu¤umda Ziya Bey’in sözünü etti¤i benzerlik gelmiflti akl›ma. Orhon Yaz›tlar›’n› okuma ve kendi çap›mda de¤erlendirme gere¤i duymufltum. Gerçekten de öyle idi. Kül Tigin ve Bilge Ka¤an Yaz›tlar›n› okurken sanki yüz y›llarca önce yaz›lm›fl “Nutuklar” okur gibiydim. O zaman daha iyi anlam›flt›m Atatürk’ün ulusu ve vatan›ndan baflka bir fley düflünmemifl bir devlet adam› oldu¤unu. ir söyleflisinde benim do¤um günüm 19 May›s demifl Atatürk. Samsun’a ayak bast›¤› ve Kurtulufl Savafl›m›z›n bafllad›¤› günü de Türk gençli¤ine, Gençlik ve Spor Bayram› olarak arma¤an etmifl; Nutuk’unun sonunda, Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet etti¤i Türk gençli¤ine…
B 32
“Muhterem Efendiler, sizi günlerce iflgal eden, uzun ve teferruatl› beyanat›m, en nihayet mazi olmufl bir devrin hikâyesidir. Bunda milletim için ve müstakbel evlâtlar›m›z için dikkat ve teyakkuzu davet edebilecek, baz› noktalar, tebarüz ettirebilmifl isem, kendimi bahtiyar addedece¤im. Efendiler, bu beyanat›mla, milli hayat› hitam bulmufl farzedilen büyük bir milletin; istiklâlini nas›l kazand›¤›n› ve ilim ve fennin en son esaslar›na müstenid, milli ve asri bir devleti nas›l kurdu¤unu ifade etmeye çal›flt›m. Bugün vâs›l oldu¤umuz netice, as›rlardanberi çekilen milli musibetlerin intibah› ve bu aziz vatan›n, her köflesini sulayan kanlar›n bedelidir. Bu neticeyi, Türk gençli¤ine emanet ediyorum. Ey Türk Gençli¤i! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
BD MAYIS 2014
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en k›ymetli hazinendir. ‹stikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahlar›n olacakt›r. Bir gün, ‹stiklal ve Cumhuriyet’i müdafaa mecburiyetine düflersen, vazifeye at›lmak için içinde bulunaca¤›n vaziyetin imkân ve fleraitini düflünmeyeceksin! Bu imkân ve flerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. ‹stiklal ve Cumhuriyet’ine kastedecek düflmanlar, bütün dünyada emsali görülmemifl bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatan›n bütün kaleleri zaptedilmifl, bütün tersanelerine girilmifl, bütün ordular› da¤›t›lm›fl ve memleketin her köflesi bilfiil iflgal edilmifl olabilir. Bütün bu fleraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet
ve dalalet ve hatta h›yanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri flahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler; millet fakrü zaruret içinde harap ve bitap düflmüfl olabilir. Ey Türk istikbalinin evlad›! ‹flte bu ahval ve flerait içinde dahi vazifen Türk ‹stiklal ve Cumhuriyeti’ni kurtarmakt›r! Muhtaç oldu¤un kudret, damarlar›ndaki asil kanda mevcuttur.“ (2) Gazi Mustafa Kemal 19 May›s Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayram›m›z kutlu olsun…• tekinozertem@butundunya.com.tr 1- Göktürkler taraf›ndan, Türklerin ilk alfabesi olarak bilinen Orhun alfabesi ile MS. 8.yüzy›lda yaz›lm›fl yap›tlard›r. 2- Nutuk, s.645-646, Devlet Bas›mevi, ‹stanbul, 1938 15-20 Ekim 1927 Cumhuriyet Halk Partisi II. Kurultay›
Gerçek dost Bizi yüzümüze karfl› elefltiren, ama herkesin içinde savunan... Baflar›lar›m›za sevinen, baflar›s›zl›klar›m›za üzülen... Bizi üzgün görünce öteki dostlara haber verip bizimle ilgilenmelerini isteyen... Birileriyle tan›flmam›z gerekiyorsa o buluflmay› sessizce düzenleyen... Bizi dikkatle izleyen ama sahiplenmeyen... Nerede olursa olsun günde ondört saat çal›flsa da, kendisine gereksinim duydu¤umuz anda yard›m›m›za koflan... Gerçek dost iflte budur... Ve yaflamda en büyük zenginlik böyle dostlara sahip olmakt›r. 33
Sappho Alkaios’un ça¤dafl›, Yunan lirizminin büyük ozan›. Ozan fliirlerinde özlü, dolays›z bir dili ye¤lemifl, gündelik, kiflisel konular› ifllemifltir. Sappho’nun fliirinden günümüze ulaflan parçalard›r sadece. Ama bu parçal›l›¤›n, do¤al eksiltilerin de fliire baflka bir koku katt›¤› ortadad›r. Ça¤dafl araflt›rmac›lar Sappho söylencesini, ender somut kan›tlar›ndan hareketle, ayd›nl›¤a kavuflturmaya çal›flmaktalar hâlâ.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
BD MAYIS 2014
Kad›nlar
1Y›ld›r 00
Mücadele 1
Alan›nda
Yazan: ZEKİ SARIHAN
B
az›lar›n›n zannetti¤i gibi kad›nlar›m›z siyaset sahnesine 1923’te veya onlara seçme ve seçilme hakk›n›n verildi¤i 1934’te ç›kmad›. Onlar›n mücadele sahnesine ç›kmalar› epey eskilere dayan›yor. Türkiye’de kad›n devrimi, Tanzimat’›n yaratt›¤› birikimden yararlan›larak ve esas olarak 1908 ‹kinci Meflrutiyet devrimiyle yap›ld›. Kad›n›n e¤itim hakk›ndan yararlanmas› için 1869 Maarifi Umumiye Nizamnamesi 6-11 yafllar› aras›ndaki bütün erkek ve 6-10 yafllar› aras›ndaki tüm k›zlar için ilkö¤retimi zorunlu k›lm›flt›. 1876 tarihli Kanunu Esasi de imparatorluktaki bütün erkek ve k›z çocuklar›n ilkö¤renim 35
BD MAYIS 2014
görmelerini emrediyordu. Ebe okulu 1845, k›zlar›n devam etti¤i ortaokul 1859, K›z Ö¤retmen Okulu 1879’te aç›lm›flt›. K›z liseleri ise ‹stanbul’da 1913-1914’ te aç›labildi. K›z Sanayi okullar›n›n aç›lmas› ise daha eskidir. K›zlar için yap›lan Nakiye Elgün önemli bir at›l›m da Halide Edip, 1914’te K›z Sanayi Okulu’nun aç›lmas› ve k›zlar›n üniversite- kad›nlar, daha 1860’l› yallarda gazete ye devam haklar›n›n tan›nmas›d›r. ve dergilere yaz›lar yazarak kad›n K›zlar için aç›lan ilk fakülteler Fen haklar›n› savunmaya bafllam›fllard›. ve Edebiyat Fakülteleridir. Bu fakül- Bu yay›nlarda kad›nlara ö¤renim hakteler ilk mezunlar›n› 1917’de verdi. k›, çok efllili¤e son verilmesi, kad›nlara Türklerin yüksek tabakalar›na mensup çal›flma olanaklar›n›n tan›nmas›, kad›n-erkek eflitli¤i ele al›nm›flt›r. ‹lk kad›n dergisi de 18831884 y›l›nda Arife Han›m taraf›ndan ç›kar›ld›. 1880’den sonra bir kad›n yazarlar grubu da ortaya ç›kt›. 1895’te Han›mlara Mahsus Gazete yay›mland›. Bu örnekler, kad›nlara baz› haklar›n kendi istekleri olmaks›z›n yukar›dan verildi¤ini yalanlamaya yeter. Yüzy›l, kad›nlar ça¤›d›r. Yirminci Yüzy›l, kapitalist ülkelerde bir kad›nlar ça¤›n›n bafllamas›n› da beraberinde getirdi. Her bak›mdan Bat›’dan geri kal›nd›¤›n› ve böyle giderse devletin çözülece¤ini, toplumun yerinde sa‹lk kad›n dergilerinden Kad›nlar Dünyas› 36
BD MAYIS 2014
yaca¤›n› fark eden ayd›n Türkler, 1908’de ortaya ç›kan coflkun Hürriyet ikliminden yararlanarak kad›nlar›n toplumsal yaflama kat›lmas›, çeflitli ifllere girerek hayatlar›n› ba¤›ms›zca kazanabilmeleri, e¤itim olanaklar›ndan eflitçe yararlanmas› için kollar› s›vad›lar. 19. Yüzy›l›n ortalar›nda aç›lan k›z okullar› epey mezun vermifl, okunan ve okuyan kad›n say›s› oldukça artm›flt›. ad›nlar, yeni Hürriyet döneminde yeni haklar kazanmak, kazan›lm›fl haklar›n› geniflletmek ve bunlar› toplumun her kesimine yaymak için dermekler kurdular, gazeteler, dergiler ç›kard›lar; gazetelerde
K
Kad›nlar›n kurdu¤u ilk cemiyet 1908 tarihli Cemiyeti ‹mdadiye’dir. kad›nlarla ilgili sayfalar yer almaya bafllad›. Bu dönemin önde gelen kad›n haklar› savunucular› Halide Edip, Ö¤retmen Nakiye Han›m ve Nezihe Muhittin’dir. Kad›nlar›n kurdu¤u ilk cemiyet 1908 tarihli Cemiyeti ‹mdadiye’dir. Bu cemiyetin amac›, Rumeli s›n›r›nda çarp›flan askerlere k›fll›k çamafl›r ve benzerlerini sa¤lamakt›. 4 Nisan 1913’ te ilk say›s› ç›kan günlük Kad›nlar Dünyas›, ‹kinci Meflrutiyet’te özgürlük patlamas›n› flöyle anlat›yor:
“Üç dört senelik meflrutiyet hayat›m›z, memleketimizde birçok ihtiyac›n mevcut oldu¤unu gösterdi. Senelerce olgunlaflmaya, geliflmeye ilgisiz kalan Osmanl›, hayat›m›z›n her aflamas›nda bir yenili¤in, hakiki bir ink›lâb›n gerekli oldu¤unu bize anlatt›.” Kad›n› özgürlefltiren vatan savunmas› Türk kad›n hareketi bafl›ndan beri yurtseverdir. Ayd›n Türk kad›nlar›, erkekler gibi Nam›k Kemal’in “Vatan Mersiyesi” benzeri fliirleriyle büyüdü. Halide Edip, Meflrutiyet dönemi kad›n hareketini anlat›rken flöyle yaz›yor: “Bir kad›n evvela Osmanl›, bir vatanperverdir. Vatan›n hukuku, kad›nl›k hukukundan bin kat mühim ve muhteremdir.” u sözler, Türkiye’de kad›n hareketinin Bat›’dakinin tersine feminist olmad›¤›n›, toplumsal devrimin ve vatan savunmas›n›n kad›nlar› da içine almas›ndan do¤du¤unu göstermektedir. Türk kad›nlar›n›n ilham kayna¤› Frans›z ‹htilali oldu¤u kadar, Rusya’ daki Kuzey Türklerinin toplumsal ilerleme program›d›r. Daha 1913’te Kad›nlar Dünyas›’nda Frans›z ‹htilalinde kad›nl›¤›n rolü flöyle anlat›lm›flt›r: “Frans›z ink›lâb›n› izleyen erkeklerimiz pekiyi bilirler ki, en mühim rolleri kad›nlar oynam›flt›r. Komünlere taraftar olan kad›nlar›n gördükleri iflleri, gösterdikleri cesareti erkekler gösterememifltir. Versail askerlerine karfl› bo¤az bo¤aza savaflan kad›nlar idi. Ak›llara durgunluk verecek derecede olan cesaretleri inkâr
B
37
BD MAYIS 2014
edilemez.” Gazete, kad›nlar›n özgürleflmesinin ifl hayat›na at›lmas›yla mümkün olaca¤›n›n bilincindedir. Ayn› zamanda yerli sanayin kurulmas›n›, yabanc› mallara boykot uygulanmas›n› savunmufltur. Baflka milletlere ezilmemek için en büyük kuvvetin ekonomi, sanat ve iflçilik oldu¤unu anlatm›flt›r. kinci Meflrutiyet döneminde, insan›n özgürlü¤ünden ne anlafl›lmas› gerekti¤ini Kad›nlar Dünyas›, bugünkü kad›n haklar› savunucular›na tafl ç›kartacak bir bilinçle flöyle anlat›yor:
‹
uygun yan›t› vermifl ve “kad›na haklar›n› dinimiz ve insanl›¤›m›z vermektedir” diye yazm›flt›r. Yaz›ya göre Türk kad›nlar›na üniversitelerde okuma hakk› vermek istemeyenler, Tanr›’ ya, insanl›¤a karfl› gelmifl olacaklard›r. “Cahil, korkak, c›l›z, ahlaks›z analardan do¤acak millet, nas›l olur da yaflar ve düflmanlardan öcünü al›r?” Birinci Dünya Savafl› flartlar›n›n yaratt›¤› kad›n tipini 6 Nisan 1920 tarihli ‹kdam’›n bir yaz›s›ndan ö¤reniyoruz:
Meflrutiyet Kad›nl›¤›, kad›n özgürlü¤ü karfl›s›na ‹slam dinini ç›karanlara, o dönemde verilebilecek en uygun yan›t› vermifl ve “kad›na
haklar›n› dinimiz ve insanl›¤›m›z vermektedir” diye yazm›flt›r. “Kendine sahip olan insan›n her fley için istedi¤i gibi düflünmesi, istedi¤i gibi karar vermesi, istedi¤i gibi yerine getirebilmesi, o iflin güzellik ve çirkinli¤ini de istedi¤i gibi yarg›layabilmesidir.” Meflrutiyet Kad›nl›¤›, kad›n özgürlü¤ü karfl›s›na ‹slam dinini ç›karanlara, o dönemde verilebilecek en 38
‹kdam Gazetesi “Harbin yaratt›¤› zaruret ve ihtiyaç nedeniyle kad›nlar›m›z da di¤er Bat› kad›nlar› gibi çal›flma hayat›na at›lmaya mecbur olmufllar ve bu alanda son derece teflekküre de¤er kabiliyetler ve liyakatler göstermifllerdi. O zamanlarda hemen her s›n›f vazifede kad›nlar›m›z› görmek mümkündü. Postanede, maliyede, belediyede vb. Di¤er taraftan da Hilali Ahmer, Esirgeme Derne¤i, Kad›nlar› Çal›flt›rma Cemiyeti ve müesseselerinin himayesi, çok deste¤e muhtaç annelerimizin, hemflirelerimizin tek teselli ve geçim
BD MAYIS 2014
kayna¤›n› teflkil ediyordu. Birçok senedir, idaremizin her flubesinde ortaya ç›kan buhran ve kar›fl›kl›ktan önce kad›nlar›m›z etkilenmeye bafllad›.” ezihe Muhittin flöyle yazmaktad›r: “Evvelce yaln›z k›na gecelerinde, dü¤ünlerde, tand›r sofralar›nda ve özel toplant›larda birleflen Türk han›mlar›, art›k genel ç›karlara yarayan derneklerin çat›s› alt›nda toplanabiliyorlar ve isimleri bafll› bafl›na anlam ve kiflilik ifade edebiliyordu.” Tar›k Zafer Tunaya’ya göre Mütareke dönemine gelindi¤inde Türkiye’de kad›n sorunu esas olarak halledilmifl bulunuyordu. 1919 ilkbahar›nda ‹stanbul’da kad›nlar hakk›nda gözlemlerde bulunan bir Frans›z kad›n›n Fransa’daki bir gazetede yay›mlanan
N
ve Türk bas›n› taraf›ndan iktibas edilen bir yaz›s›nda “Art›k bin bir gece memleketinden uzak bulunuyoruz” denilerek onun ‹stanbul K›z Ö¤retmen Okulu’nda gördükleri aktar›lmaktad›r. Bu okulda Avrupa’daki gibi bir e¤itim uygulanmaktad›r. Türk k›zlar› çok yeteneklidir. Çarflaflar›n›n alt›na giydikleriyle moday› da izlemektedirler. Çok iyi el ifllere yapmakta, keman çalmaktad›rlar. Çok evlilik de hemen hemen kalkm›flt›r. “Türk kad›nlar›, yüksek fikri seviyeleriyle kad›nlar aras›nda gerçek bir devrim yapm›flt›r. Türk kad›nlar› art›k as›rlarca yaflad›klar› hayattan ç›km›fllard›r.” Yazara göre Hasta Adam’›n do¤rulmas› muhtemeldir. Bu konuda kad›nlar aras›ndaki ink›lâp ve tekâmül büyük bir etki yapacakt›r. • Gelecek ay: Kurtulufl Savafl› ve Türk Kad›n›
En Çok Kimi Seversin? Bilgeye sordular: "Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
"Terzimi severim," diye cevap verdi bilge. Soruyu soranlar flafl›rd›lar: "Aman üstat, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden ç›kt›? Neden terzi?" Bilge, flöyle cevap verdi: "Dostlar›m, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gitti¤imde, benim ölçümü yeniden al›r. Ama ötekiler öyle de¤ildir. Bir kez benim hakk›mda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep ayn› gözle görürler.” Küfeyi Atma Çin'in k›rsal kesiminde yaflayan dede, baba, anne ve çocuktan oluflan bir aile
oldukça s›k›nt› çekiyordu. Bir gün baba, bir köflede oturmaktan baflka ifle yaramayan dedeyi, pazar küfesine koyarak nehre do¤ru yola ç›kt›. Arkadafllar›yla oynayan çocuk, babas›na ne yapt›¤› sordu. Baba "Büyük baban›n bize yük olmaktan baflka yapt›¤› bir fley yok. Onu bu küfe ile beraber nehre atmaya karar verdim" dedi. Çocuk heyecanlanarak at›ld›. "Aman baba, küfeyi atma. Çünkü bir gün gelip sen de yaflland›¤›nda o küfe bana laz›m olacak." Gönderen: SABAHAT ÖNEN 39
Haz›rlayan: SENEM SENGÜL KARAN
1-Afla¤ıdaki kıtalardan hangisi domatesin ana vatanıdır? a-Asya b-Avrupa c-Afrika d-Amerika 2-Hangisi müslümanlarca kutsal sayılan ve Kâbe’de bulunan herkesin dokunmaya, öpmeye çalıfltı¤ı parlak siyah taflın ismidir? a-Kabl Esat b-Zemzem c-Mine d-Hacerü-l Esved 3-De¤iflmeyen tek fley de¤iflimin kendisidir sözü kime aittir? a-Herakleitos b-Frederic Engels c-Namık Kemal d-Platon 4-Mora çalan kırmızı renk hangisidir? a-Türkuaz b-Turuncu c-Cam göbe¤i d-Bordo 5-Üçgen (her yüzü bir üçgen olan) piramitte kaç köfle vardır? a-3 b-4 c-5 d-6 6-Kot pantolonu icat eden kifli hangisidir? a-Jacop Eisenbery b-Calvin Klein c-Levi Strauss d-Dutch Schultz 40
7-Afla¤ıdakilerden hangisi bir refleks de¤ildir? a-Diken batınca parma¤ın geri çekilmesi b-Yüksek ıflıkta gözbebe¤inin küçülmesi c-Diz kapa¤ına vurulunca aya¤ın hareket etmesi d-Acıkınca yemek yenmesi 8-Bir gün kaç saniye sürer? a-12400 b-36000 c-14400 d-86400 9-Bilinen en eski yazılı antlaflma afla¤ıdakilerden hangisidir? a-Hammurabi b-Urukagina c-Çatal höyük d-Kadefl 10-Normandiya bölgesi hangi ülkede bulunur? a-Almanya b-Fransa c-Danimarka d-Polonya
13-Lezzeti keflfetmifl, damak tadına sahip kifliye ne denir? a-Gurme b-Mabeyinci c-Degustatör d-Yemekçi 14-Aynı alanda faaliyet gösteren iflletmelerin bir araya gelerek büyük bir birlik oluflturup tekelleflmelerine ne ad verilir? a-Kartel b-Tröst c-Hegomanya d-Monopol 15-Müzik çalgılarını inceleyen bilim dalına ne ad verilir? a-Müzikoloji b-Etnomüzikoloji c-Organoloji d-Perküsyon 16-Direkler arası, eski ‹stanbul da hangi semtler arasına verilen addır? a-fiehzadebaflı- Vezneciler b-fiehzadebaflı-Aksaray c-Sultanahmet-Aksaray d-Vezneciler-Aksaray
11-Afla¤ıdaki hayvanlardan hangisi kütle olarak di¤erlerinden büyüktür? a-Fil b-Köpek balı¤ı c-Su aygırı d-Mavi balina
17-Bale terminolojisinde, ayakların tam parmak ucunda durmasını sa¤layan ayakkabıya ne denir? a-Tütü b-Tayt c-Point d-Mes
12-Bitki ve hayvan ölülerinin uzun zamanlar boyunca korunarak tafllaflan ve günümüze kadar gelmesine ne ad verilir? a-Fosil b-Artık c-Kayaç d-Reçine
18-Zenginlerden alıp fakirlere vermesiyle ünlenmifl ‹ngiliz halk kahramanının adı nedir? a-William Wallace b-Wilhem Tell c-Robin Hood d-III. Richard Yan›tlar: 151. sayfada
BD MAYIS 2014
Evrensel Yönüyle
Atatürk Yazan: YAHYA AKSOY
"Dünya bar›fl› içinde insanl›¤›n gerçek saadeti, ancak bu yüksek ideal yolcular›n›n ço¤almas› ve baflar›ya ulaflmas›yla olabilir." (25.X.1931- Balkan Konferans›) "Ona nas›l hayran olmayay›m ?... Dehan›z›n büyük eseri laik bir Türkiye yaratmak olmufltur. Edouard Herriot (1933) Fransa eski baflbakan› "O, müslümanlar›n da sesiydi." Muhammed Ali CinnahPakistan'›n kurucusu "Onun bak›fl› ile ayd›nland›k." ‹kbal-Pakistan milli flairi
ömürgecilik ve emperyalizme karfl› Mustafa Kemal'in askeri ve siyasi liderli¤inde sürdürülen Türk Kurtulufl Savafl› sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti, halk›m›z›n ve ülkemizin ça¤dafllaflmas› yolunda çok yönlü devrimlerle taçland›r›lm›fl. "Bir ifli zamans›z yapmak, o ifli baflar›s›zl›¤a u¤ratmak olur. Her fleyi s›ras›nda ve zaman›nda yapmal›d›r." diyerek bilgi, bilinç ve umutla yola koyulan ve "19 May›s günü Samsun'a ç›kt›¤›mda elimde hiç bir kuvvet yoktu; yaln›z Türk Milleti'nin asaletinden do¤an ve benim vücudumu dolduran yüksek ve
S
41
BD MAYIS 2014
manevi kuvvet vard›. ‹flte ben bu milli kuvvete, bu Türk Milleti'ne güvenerek ifle bafllad›m." kayd›n›, tarihin sayfas›na alt›n harflerle yazd›ran Mustafa Kemal, "Ya ba¤›ms›zl›k, ya ölüm" parolas› ile Kurtulufl savafl›n› sürdürürken, halk›n temsilcilerinden kudu¤u TBMM ile birlikte, "En büyük eserim" dedi¤i ve kültür temelleri üzerine kurdu¤u Türkiye Cumhuriyeti'ni "En do¤ru ve gerçek yol, uygarl›k yoludur" diyerek 29 Ekim 1923'de ilan etmifltir. ustafa Kemal Atatürk, emperyalizmin ve cehaletin tüm dünya insanl›¤› için en büyük tehlike oldu¤una dikkatleri çekmifl ve bu alanda, ulusumuzun ve dünya uluslar›n›n yönetiminde görev alanlar›n ufkunu açan evrensel bir baflö¤retmenlik görevi yapm›flt›r. Atatürkçülük, Türk Ulusu'nun akl›n ve bilimin ›fl›¤›nda ileri bir toplum olarak en k›sa zamanda ça¤dafl uygarl›k düzeyine eriflmesini ve onu geçmesini, dünya uluslar› içerisinde ba¤›ms›z, onurlu, özgür, demokratik, laik bir toplum olarak yerini almas›n› amaçlar. "Atatürk'ten Düflünceler" kitab›n›n yazar› Daniel Dumoulin, "‹nsanl›k tarihi boyunca hiç bir deha, hiç bir sezar, halk›, reformlar› ve daha da önemli olan fleyleri onun gibi anlatamam›flt›r. Hepsini ele alm›flt›r. Türk Ulusu'nun tüm insanl›¤›n karfl›s›nda sayg›n bir millet oldu¤unu ispatlam›flt›r." demektedir. Ulusun egemenli¤ine dayal› Cumhuriyet Ç›nar›, " Fikri hür, vicdan› hür, irfan› hür nesillerle" sonsuza dek
M
42
"Atatürk, uluslararas› anlay›fl ve bar›fl yolunda çaba harcayan üstün bir kiflidir." korunacak ve gelifltirilecektir. Atatürk'ün do¤umunun 100. y›l›na anlaml› bir kararla kat›lan UNESCO, Atatürk'ün evrensel düflünce ve uygulamalar›na vurgu yaparak, O'nu dünyaya örnek göstermifltir: "Atatürk, uluslararas› anlay›fl ve bar›fl yolunda çaba harcayan üstün bir kiflidir. Ola¤anüstü bir devrimcidir. Sömürgecilik ve emperyalizme karfl› savaflan ilk önderdir. ‹nsan haklar›na sayg›l›, dünya bar›fl›n›n öncüsüdür. ‹nsanl›k aras›nda hiçbir din, dil, ›rk ve cinsiyet gözetmeyen, bir uyum ve iflbirli¤i ça¤›n›n do¤aca¤›na inanan eflsiz bir devlet adam›d›r." üba'da, Santiago'da, Amsterdam'da, Aflkabat'ta, Yeni Zelanda'da, Venezuela'da, ‹srail'de, Yenidelhi'de, Roma'da, Kazakistan, Azerbaycan'da Atatürk an›tlar›, parklar›, caddeleri, okullar› ile bütün dünyan›n dört bir yan›nda gönüllerde yer tutmufltur. Hitler'in 2. Dünya Savafl›'na neden olaca¤›n›, SSCB'nin da¤›laca¤›n› ve "Tarihi bir, kültürü bir kardefller olan Türk Dünyas›'n›n ba¤›ms›zl›¤a kavuflaca¤›n› çok önceden gören Atatürk, geçmifli çok iyi bilen, geliflmeleri de¤erlendiren ve gelece¤i gören önder ve örnek bir lider olarak tarihteki sayg›n ve seçkin yerini alm›flt›r.
K
BD MAYIS 2014
Yabanc› devlet adamlar›n›n de¤iflik zamanlarda verdikleri mesajlar ile An›tkabir defterine yazd›klar› görüfl ve düflünceler, Atatürk'ün insanl›¤›n belle¤inde derin izler b›rakan, hayranl›k duyulan, aranan, imrenilen, örnek al›nan, sayg› duyulan evrensel bir devlet adam› oldu¤una vurgular yapan tarihi belgelerdir. tatürk, Bir Milletin Yeniden Do¤uflu adl› eseri yazan ‹ngiliz Yazar L.Kinross, "Bir çok dünya lideri Atatürk'ü kendilerine bir simge ve örnek olarak alm›fllard›r." demektedir. ABD'de de¤erli bilgilere sahip bulunan "Kongre Kitapl›¤›", Atatürk'e ait araflt›rmalara yer veren sadece bat› dillerinde 5.000 'nin üzerinde eser bulunmakta. Türkiye' de Ankara Milli Kütüphane Atatürk Belgeli¤i'nde; 2872 kitap,155 süreli yay›n, 1371 kitap d›fl› doküman, 227 adet dosyada Atatürk'e ait foto¤raf olmak üzere toplam 4398 belge bulunuyor. Ayr›ca ‹fl Bankas›'n›n Atatürk'e arma¤an etti¤i malzeme ile Atatürk'ün TBMM'de tuttu¤u kendi el yazma notu da bulunmaktad›r. "E¤itimimizin temel tafl›, bilgisizli¤in yok edilmesidir" diyerek harf devrimi yapan ve okuma -yazma seferberli¤i ile bütün ülkeyi okul haline getiren, yokluklar içinde ve savafl halindeki ülkeyi, ilme ve fenne dayanan bir e¤itim sistemi ile ça¤dafl uygulamalar› hayata geçiren Baflkomutan, Öncü, Önder Lider ve Baflö¤retmen Mustafa Kemal Atatürk bütün
dünyan›n "Baflö¤retmeni" olarak benimsenmifltir. Medeni kanun, kad›nlara seçme ve seçilme hakk› tan›nmas›, Türk tarih ve Türk dil Kurumlar›'n›n kurulmas›, K›yafet devrimi, ulusal bankalar›n kurulmas›, tar›m alan›nda
A
uygulamalar, ulusal sanayi, her alanda e¤itim kurumlar› aç›lmas› ile toplumun de¤iflim ve dönüflümüne büyük katk›lar sa¤lam›flt›r. Savafl y›llar›nda birkaç kez Ankara'y› ziyaret eden Frans›z gazeteci Gaulis, Paris'ten ayr›l›rken bir dostuna flunlar› yaz›yor: "Yak›nda Ankara'ya dönüfl arma¤an› olarak bir bavul kitap götürüyorum. fiimdi orada en çok aranan fley kitapt›r." 43
BD MAYIS 2014
Mustafa Kemal Atatürk, kurtulufl Savafl› y›llar›nda %90'› okuma yazma bilmeyen bir toplumdan okuyanyazan-üreten-paylaflan ça¤dafl yepyeni bir ulus yaratarak dünyaya örnek olmufltur. ustafa Kemal Atatürk, Birleflmifl Milletler'in ve UNESCO'nun kuruluflundan y›llarca önce, evrensel düflünceleri ve uygulamalar› ile bu uluslararas› kurulufllar›n amaç ve felsefsine ilham kayna¤› olmufltur. Çanakkale Savafl›'na istila için uzak diyarlardan asker gönderen analara "Göz yafllar›n›z› dindiriniz. Evlatlar›n›z, bizim ba¤r›m›zdad›r. huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklard›r. Onlar bu toprakta canlar›n› verdikten sonra art›k bizim evlatlar›m›z olmufllard›r." diye seslenen büyük asker ve eflsiz devlet adam› M. Kemal Atatürk'ün mesaj› insanl›k tarihinde bir ilktir. Son y›llarda Çanakkale'ye evlatlar›n›n mezarlar›n› ziyarete gelenlerin, Atatürk için söyledikleri övgü, sevgi ve hayranl›k dolu sözler, insanl›¤›n bar›fl ve hoflgörü da¤arc›¤›nda seçkin ve sayg›n yerini almaktad›r. Bir Avustralya'l› (Anzak) ana flunlar› söylemifl: "Bizim evlatlar›m›z›, bir büyük baba gibi ba¤r›na basan büyük komutan Mustafa Kemal'i hiçbir zaman unutmuyoruz. Çanakkale'de yatan evlatlar›m›z huzur içindedirler. Bizler de huzur içindeyiz." Ça¤dafllaflma ile örtüflen ve örüntülenen güzel sanatlar›n, toplumsal yaflamda hayata geçirilmesi için
M
44
Times dergisi kapa¤› (24 Nisan 1923) kimsenin yapamad›¤›n› yapan, Mustafa Kemal Atatürk, dünyaya örnek lider olarak kabul edilmifl ve 24 Mart 1923 tarihli Time Dergisi' ne ilk kez kapak olmufltur. ABD'de kurulu, ilk gerçek Amerikan yazar› olarak tan›nan Mark Twain Edebiyatç›lar Cemiyeti, ilk Türk olarak M. Kemal Atatürk'ü üye seçmifltir. Daha sonra Sait Faik ve Yaflar Kemal'e fahri üyelik verilmifltir. Atatürk'ün "muas›r medeniyet seviyesinin üstüne ç›kmak için, " zaman ölçüsü, geçmifl as›rlar›n gevfletici zihniyetine göre de¤il, asr›m›z›n sürat ve hareket mefhumuna göre düflünülmelidir" diyerek, dünya uluslar› ve ulusumuz için izledi¤i tutum ve uygulamalar›, tüm dünyada bar›fl, güven, özgürlük, adalet, huzur ve hoflgörü alanlar›nda evrensel bir lider olarak ilham kayna¤› olmufltur. ‹ngiliz Devlet Adam› Lord Kinross "O, yar›n› görürdü." demifltir. •
Otopsi Bilimsel Gerçe¤e Karfl› Kör ‹nanç:
Cengiz Özak›nc›
1720’de Türkiye’den ‹ngiltere’ye Götürülen bulufl:
Çiçek Afl›s›
Ve Bat›’da “Afl› Karfl›tlar› Derne¤i”: Anti-Vaccination League nsekizinci yüzy›la dek Hristiyan Bat›’da, her y›l ortalama 400.000 kifli çiçek hastal›¤›ndan ölüyor ve Kilise, bütün hastal›klar gibi çiçek hastal›¤›n› da “ifllenen günahlar nedeniyle Tanr› taraf›ndan gönderilen bir ceza” olarak nitelendiriyordu. Oysa, yüzy›llar boyu milyonlarca insan›n ölümüne yol açan çiçek hastal›¤› genellikle bebekler-
O
Çiçek hastal›¤›na tutulmufl bir bebek. (Centers for Disease and Prevention Public Health Image Library; by Dr. Noble, 1966.) 45
BD MAYIS 2014
de bafllay›p eriflkinlere yay›l›yordu; ölenlerin ço¤u da bebeklerdi; bebeklerin cezaland›r›lacak ne günah› olabilirdi? stanbul’daki ‹ngiliz Büyükelçisi Sir Robert Sutton’un çevirmeni doktor Emanuel Timoni, Aral›k 1713’te ‹stanbul’dan ‹ngiltere’deki Kraliyet Derne¤i’ne (Royal Society) gönderdi¤i raporda; Türkiye’de çiçek hastal›¤›n›n afl› yap›larak önlendi¤ini bildiriyor; bu rapor 1714 y›l›nda Philosophical Transactions of the Royal Society dergisinde yay›mlanmas›na karfl›n, ‹ngiltere, bu yöntemi uygulamaya koymuyordu. 1716’da Sutton’ un yerine ‹stanbul’a gönderilen ‹ngiliz Büyükelçisi Sir Edward Wortley Montagu’nun efli Lady Mary Wortley Montagu, ‹stanbul’a gelmeden k›sa
‹
Lady Montagu’nun Varflova’da Lazienki Saray›’nda bulunan Türk giyisileriyle resmi. (Ressam: Jean Etienne Liotard) 46
süre önce çiçek hastal›¤› geçirmiflti. Güzel yüzünü çirkinlefltiren çiçek hastal›¤›na karfl› büyük bir duyarl›l›k gösteren Lady Montagu, Türkiye’de bu hastal›¤a karfl› afl› kullan›ld›¤›na tan›k olunca heyecanlanm›fl; ‹ngiltere’ deki arkadafl› Sarah Chiswell’e gönderdi¤i 1 Nisan 1717 günlü mektubunda, bu yöntemi özetle flöyle anlatm›flt›: “Bizde çok yayg›n olan bu zalim çiçek hastal›¤› Türkiye’de afl›lanma sayesinde çok önemsiz bir fley... Afl› için en uygun zaman sonbahar›n bafllang›c›... Birkaç aile bir araya geliyorlar, yafll› bir kad›n elinde bir ceviz kabu¤u dolusu çiçek afl›s›yla geliyor, i¤neyle bir damar aç›yor,. i¤nenin ucunun alabildi¤i az›c›k bir afl›y› buraya koyuyor, sonra yaray› ba¤lay›p üzerine bir ceviz kabu¤u yap›flt›r›yor. Afl›lanan çocuklar, gençler bir hafta sonra ateflleniyor, iki üç gün yatakta kal›yor, ama sonra sa¤l›klar›na kavufluyorlar, yüzlerinde hiç bir iz kalm›yor. Bu ifllem her y›l binlerce çocu¤a uygulan›yor. Türkiye’de bu hastal›ktan ölen yok. Bu uygulaman›n güvenli oldu¤una öylesine inan›yorum ki, o¤lumu da burada afl›latmay› düflünüyorum. Ben, bu afl›lama yöntemini ‹ngiltere’ye getirmeye çal›flacak denli yurtseverim; flayet bizim doktorlar›m›z›n kendi ç›karlar›n› insanl›¤›n iyili¤ine feda edecek ve kazançlar›n›n önemli bir bölümünü gözden ç›kartacak kertede fedakar olabileceklerine inanm›fl olsayd›m, Türkiye’de uygulanan afl› yöntemini doktorlar›m›za yazmaktan bir an bile çekinmezdim. Ancak, her fleyin sonu olacak bir hata yap›p onlar› k›zd›rmaktan korkuyorum. Ama e¤er
BD MAYIS 2014
‹ngiltere’ye dönecek kadar yaflarsam, onlarla çat›flmay› göze alabilirim...” Arkadafl›na gönderdi¤i bu mektuptan hemen sonra, befl yafl›ndaki o¤lunu ‹stanbul’da ‹ngiliz Büyükelçili¤i’nde görevli doktor Charles Maitland’a Türkiye’de kullan›lan yöntemi uygulatarak afl›latan Lady Montagu, 1718 Mart’›nda efline yazd›¤› mektupta, o¤lunun afl›dan sonra eskisinden çok daha sa¤l›kl› ve nefleli oldu¤unu bildirmiflti.
1
720’de ‹ngiltere’ye dönen Lady Montagu, Türkiye’deki afl› uygulamas›n› ‹ngiltere’de benimsetebilmek için dört yafl›ndaki k›z›n› Kraliyet Derne¤i üyesi doktorlar›n tan›kl›¤›nda, yine Doktor C. Maitland’a afl›latt›rm›fl; afl›n›n baflar›s› Kraliyet ailesinin, seçkinlerin ve ço¤u politikac›lar›n da kendi çocuklar›n› afl›latmas› için örnek olmufl; afl› uygulamas› bütün ‹ngiltere’ ye yay›lmak üzereyken, papazlar karfl› ç›k›p; hastal›¤›n günah iflleyenlere Tanr›’n›n verdi¤i bir ceza oldu¤unu, afl› yapt›rman›n Tanr›’n›n cezaland›rmas›na karfl› gelmek oldu¤unu hayk›rarak, yasaklanmas›n› istemifllerdi. Papazlar öyle yo¤un bir kampanya yürütmüfllerdi ki, Lady Montagu’ nun k›zkardefli bile afl›n›n günah oldu¤u propagandas›ndan etkilenerek iki çocu¤unu afl›latmaktan çekinmifl, fakat iki y›l sonra bu çocuklardan biri çiçek hastal›¤›na tutulup ölmüfltü. Dahas›, afl›y› ilk kez anlatt›¤› mektubu gönderdi¤i arkadafl› Chiswell de papazlar›n afl› karfl›t› propagandas›ndan etkilenerek afl› yapt›rmayacak ve 1726’da çiçek hastal›¤›ndan ölecekti.
Türkiye’de uygulanan çiçek afl›s›n› Amerika’da uygulad›¤› için evi Hristiyanlarca bombalanan Cotton Mather ve Dr. Boylston’un bafl›na gelenleri anlatan Jennifer Lee Carrell’in kitab› astal›k, Amerika’daki ‹ngiliz sömürgelerini de kas›p kavuruyordu. Amerikal› akademisyen Cotton Mather, ayn› zamanda ‹ngiliz Royal Society üyesiydi ve ‹stanbul’daki ‹ngiliz Büyükelçili¤i’nde görev yapan çevirmen doktor Emanuel Timoni’nin 1714’te ‹ngiltere’de Royal Society dergisinde yay›mlanan Türkiye’de afl› yöntemi konulu yaz›s›n› okumufltu. Ayn› yöntemi 1721’de Amerika’da Boston’da Doktor Zabdiel Boylston’la birlikte uygulamaya bafllay›nca, Amerikal› papazlar da t›pk› ‹ngiltere’dekiler gibi “hastal›k
H
47
BD MAYIS 2014
Tanr›’n›n günahkârlara verdi¤i bir cezad›r, hastal›¤› afl›yla engellemek Tanr›’n›n cezas›na karfl› ç›kmakt›r, günaht›r” diye afl› karfl›t› propagandaya giriflerek, Cotton Mather’in evine bomba f›rlatm›fllard›. u papazlar, ba¤l› bulunduklar› Kilise’nin yüzy›llard›r yayd›¤› bir inanc› yineliyorlard›. ‹sa’ dan sonra 67 y›l›nda ölen Aziz Paul’e göre, hastal›klar, iblislerin u¤ursuz bir ifliydi. ‹sa’dan sonra 185-254 y›llar› aras›nda yaflayan Kilise ileri gelenlerinden Origen; “Açl›¤a, k›s›rl›¤a (verimsizli¤e) havan›n bozulmas›na ve salg›n hastal›klara yol açanlar, cinlerdir. Bunlar gökyüzünde bulutlar›n aras›nda gizlenerek dolaflmakta ve kendilerini tanr› olarak gören kafirlerin sundu¤u kan ve tütsülerle çekilmektedirler.” diyordu. ‹sa’dan sonra 354-430 y›llar› aras›nda yaflayan ve Kilise babalar› aras›nda en etkilisi olan Augustin; “Hristiyanlar›n bütün hastal›klar› bu cinlerin iflidir; bu cinler en çok da yeni vaftiz olmufl Hristiyanlara ve hatta yeni do¤mufl masum bebeklere eziyet çektirmektedirler.” demifl; 1572’de ölen Papa V. Pius da “hastal›klar›n günahtan kaynakland›¤›” gerekçesiyle, iyileflmek için “inanç doktoruna” bafl-
B
48
vurulmas›n› buyurmufltu. Türkiye’deki afl› yöntemini ‹ngiltere’ye götüren Lady Montagu ve bu yöntemi Amerika’da uygulayan Cotton Mather ile Dr. Zabdiel Boylston, iflte bu inançla donanm›fl bulunan papazlarca dinsiz, kafir diye damgalan›yordu. Gelgelelim, gerçekler çok güçlüydü: ‹nsanlar afl›lan›nca yafl›yor, afl›lanmay›nca ölüyordu. Lady Montagu, ‹ngiltere’de kendi yurttafllar›na bu gerçe¤i göstermifl; ‹ngilizler de onun an›s›n›, ad›na diktikleri an›tlarla bugüne dek yaflatm›fllard›. 1747’de Wentworth kalesine dikilen ilk an›t›n kaidesinde; “Çiçek afl›s›n› 1720 y›l›nda ilk kez Türkiye’den ‹ngiltere’ye getirmifl olan Lady M. W. Montagu’nun an›s›na” yaz›l›d›r. ([i]) 1789’da Staffordshire’da Lichfield Katedrali’ne dikilen ikinci an›t-
Çiçek afl›s›n› ilk kez Türkiye’den ‹ngiltere’ye götüren Lady Montagu an›s›na 1747 y›l›nda Wentworth kalesine dikilen an›t kaidesindeki yaz›.
BD MAYIS 2014
bu an›t, Do¤ru Dürüst Onurlu Lady Mary Wortley Montagu’nun kutsal an›s›na; Sir John Wrottesley, Bart.’›n k›zkardefli ve Theodore William Inge Esq.’›n dul efli Henrietta Inge taraf›ndan, ‹sa’n›n do¤umunun 1789’uncu y›l›nda dikilmifltir.” ([ii]) ilise, afl›ya uzun y›llar direndikten sonra onay vermifl; ancak Hristiyan Bat›l› toplumlarda afl› yapt›rmay› günah sayanlar›n direnifli hiçbir zaman tümüyle k›r›lmam›flt›r. 1700’lerin ikinci yar›s›ndan bafllayarak ‹ngiltere ve ABD’de afl› uygu-
K
Çiçek afl›s›n› Türkiye’den ‹ngiltere’ye ilk olarak götüren Lady Montagu onuruna 1789 y›l›nda Staffordshire’ daki Lichfield Katedrali’ne dikilen an›t. (Foto¤raf: Rex Harris)
taki yaz›n›n yaklafl›k çevirisi flöyledir: “Çiçek hastal›¤›n› afl› yöntemiyle iyilefltirme sanat›n› ilk olarak Türkiye’ den ‹ngiltere’ye getirip tan›tan; afl›y› topluma benimsetebilmek u¤runa ilk önce kendi çocuklar› üzerinde deneyip sonra di¤er yurttafllar›na öneren; örnek olup tan›tmas› sayesinde bu korkunç hastal›ktan kurtulabildi¤imiz; böylesine bir iyicilli¤in an›s›n› yaflatmak ve bu iyilefltirme uygulamas›ndan sa¤lanan yarar için kendisine flükran duygular›m›z› dile getirmek üzere; ifl
Amerika Afl› Karfl›tlar› Ligi (The AntiVaccination League of America) taraf›ndan yay›mlanan 1 fiubat 1916 tarihli bülten. 49
lar› toplumsal bellekten silmeye yetmez; toplumun yanl›fl inançlardan kurtulabilmesi için, kuflaklar boyu bilimsel e¤itim gerekir.
13 Kas›m 1919 günü, Kanada Afl› Karfl›tlar› Ligi (The Anti-Vaccination League of Canada) örgütünün düzenledi¤i afl› karfl›t› gösteri. (Foto¤raf: William James. Toronto Kent Arflivi.)
lamas›n›n zorunlu k›l›nmas› ve afl›lanmayanlara para cezas› gibi yapt›r›mlar uygulanmas›na karfl›, afl›y› günah sayan Hristiyanlar taraf›ndan “Afl› Karfl›tlar› Derne¤i”, “Gözlemkulesi Derne¤i” (Watchtower Society) gibi dernekler kurulmufl ve bunlar 200 y›ld›r yay›nlad›klar› kitap ve dergilerle, afl› yapt›rman›n cehennemlik bir günah oldu¤u inanc›n› yaymay› sürdürmüfllerdir. 1800’lerde, baflta ‹ngiltere ve ABD olmak üzere pek çok Bat› ülkesinde afl› yapt›rman›n günah oldu¤unu savunan “Afl› Karfl›tlar› Ligi” (Anti-Vaccination League) kurulmufl ve bunlar afl›ya karfl› kitlesel gösteriler düzenlemifllerdir.
D 50
ERS: Bir olguyu bilimsel yöntemle deneysel olarak kan›tlamak; o konudaki yanl›fl inanç-
NOT: 1850’lerde Türkiye’ye gelip, K›r›m Savafl›’nda yaralanan ‹ngilizFrans›z-Osmanl› askerlerini iyilefltirmeye çal›flan ‹ngiliz hemflire Florence Nightingale’in ad›, Türkiye’de yaflat›l›yor; iyi, güzel; ancak, t›p tarihinde afl› bulufluna Türkiye’nin ad›n› yazd›ran Lady Montagu’nun ad›n› ve an›s›n› Türkiye’de yaflatmak için de bir fleyler yapmam›z gerekmiyor mu?• cengizozakinci@butundunya.com.tr Kaynaklar: [i] “To the memory of the P.T. Hon. Lady Mary Wortley Montagu Who In The Year 1720 Introduced Inoculation Of The Smallpox Into England From Turkey.” [ii] “Sacred to the memory of the right honorable Lady Mary Worstley Montagu, who happily introduced from Turkey, into this country, the salutary art of inoculating the small-pox. Convinced of its efficacy, She first tried it with success on her own children, and then recommended the practice of it to her fellow-citizens. Thus by her example and advice we have softened the virulence, and escaped the danger, of this malignant disease. To perpetuate the memory of such benevolence, and to express her gratitude for the benefit she herself received from this alleviating art; this moment is erected by Henrietta Inge, relict of Theodore William Inge, Esq. and daughter of Sir John Wrottesley, Bart. in the year of our Lord M, DCC, LXXXIX.”
Dünya Kupas› Haziran’da Bafll›yor
Halit K›vanç Unutulmaz Dünya Kupas› An›lar›n› Yaz›yor
2
Dünya Kupas› 20 Yafl›na Basarken Ne yalan söyleyeyim, sanki futbolun en büyük o¤lu “Dünya Kupas›” ile beraber do¤mufl gibi hissederim kendimi. azarl›¤a ilk ad›mlar›m› daha okul s›ralar›nda atm›flt›m. Sevgili oyunca¤›m futbol ile de mahalle maçlar›nda tan›flm›flt›m.Ve hiç ayr›lmad›m o y›llardan bugünlere... 19 Dünya Kupas›’ndan tam 10 tanesini izledim yerinde.. Ve sadece izlemekle kalmad›m, Dünya Kupas› maçlar›n› önceleri gazetede yazarak... Sonra da radyoda... Ve daha sonra da, televizyonda ülkemin merakl›lar›na seslendim.
Y
Dünya Kupas› ile tan›flt›¤›m y›lda, takvimler 1954’ü gösteriyordu. Asl›nda 4 y›l öncesinde yani 1950 Dünya Kupas›’nda da orada olabilir ve bu çok zevkli görevime daha evvel bafll›yabilirdim. Hem de Dünya Kupas› n›n finallerinde oynama onuruna eriflen Türk milli Futbol Tak›m›’n›n maçlar›n› anlatarak... Elemelerde kura ile karfl›m›za ç›kan Suriye’yi 7-0 gibi müthifl bir sonuçla yendi¤imizde sevinçten ç›lg›na 51
BD MAYIS 2014
dönmüfltük. Ama ne yaz›k ki bu mutlulu¤umuz uzun sürmeyecekti... Evet, 1950 Dünya Kupas› finallerinde oynama hakk›n› kazand›¤›m›z halde sudan sebeplerde “Gidemiyoruz iflte!” diye susturulmufltuk... Veee gidememifltik! ma 4 y›l sonra, 1954 Dünya Kupas› elemelerinin kura çekiminde, futbol dünyas›n›n çok güçlü, çok iddial›, çok büyük bir tak›m› ‹spanya ile karfl› karfl›ya düflmüfltük. Hele ilk maç›m›zda deplasmanda 4-1 gibi farkl› bir sonuçla yenilince... Tüm ümidimizi kaybetmifl gibiydik. Ama ülkemizdeki rövanflta Fenerbahçe’li Burhan Sarg›n’›n bir tek golünün bizi taaa Dünya Kupas› finallerine götürece¤ini nas›l bilebilirdik? Uzun sözün k›sas›, Ay-Y›ld›zl› tak›m›m›z ilk kez bir Dünya Kupas› finallerinde ‹sviçre’de sahaya ç›karken, ben de Bas›n Tribünü’nde “Türk
A
Bas›n mensubu” kart› yakamda, o büyük heyecan› ve mutlulu¤u yafl›yordum. Sonradan flans›m beni b›rakmad› ve onca y›lda tam 10 Dünya Kupas› finallerini önce gazetede yazarak daha sonra da radyoda ve TV’de ülkeme iletmek mutlulu¤unu yaflad›m. 1954 Dünya Kupas›’nda 2. Gruptayd›k. ‹sviçre’nin evsahipli¤i yapt›¤› bu turnuvadaki ilk maç›m›za Almanya’ya gol atarak bafllam›flt›k ama arkas›n› getiremeyecek ve 1 gole karfl›l›k tam 4 tane yiyerek ilk maçtan 4-1 yenik ayr›lacakt›k. O zamanki düzenlemeye göre ikinci maç›m›z› Güney Kore ile yap›p da 7-0 kazan›nca... Bu sefer Almanlarla bir daha oynamam›z gerekti. Ve att›¤›m›z kadar golü bu sefer biz yiyerek elendik. Almanya’ya 7-2 yenilmifltik. Ancak Kupan›n finalinde üzüntümüz hafifleyecekti. Çünkü Almanya flampiyon olmufltu... Biz de “Elendikse de... fiampiyona yenilerek elendik” diye teselli bulmufltuk. Almanya-Macaristan finali ise muhteflemdi. 2-0 geriye düfltükten sonra Almanlar›n birden aç›larak 3-2 öne geçmesi ve flampiyonlu¤u kazan›fl›, unutulmayacak bir olayd›. 958’de ise ‹sveç’in evsahipli¤i yapt›¤› kupada futbolun yeni bombas› Pele patlayacakt›. Ama dünyada kimsenin tan›mad›¤›, köyden gelen 17 yafl›ndaki Brezilyal› futbolcu Edson Arantes De Naseimento’ya kimse bu uzun ad›yla de¤il, sadece takma ad›yla “Pele” diye sesleniyordu. Pele tak›m›n› Dünya fiampiyonu
1 Att›¤› tek gol ile Türkiye’yi Dünya Kupas›’na tafl›yan Burhan Sarg›n bugün 80’li yafllarda 52
BD MAYIS 2014
yapan y›ld›zlar›n bafl›nda geliyordu. Ve kendisiyle dünyada ilk konuflan spiker ise, 1958’de ‹sveç’teki Pele’yi ilk maç›ndan önce tan›flt›¤› Türk spikeri Halit K›vanç’t›. Sonraki Dünya Kupalar›nda her 4 y›lda bir Pele ile randevulafl›p konufltuk.Vee 2007’de de Türkiye’ye geldi. Mikrofonda beni, kendi diliyle “A¤abeyim” diye tan›tm›fl, sonra da kendisiyle futbol hayat›nda, ilk Dünya Kupas›’nda ilk röportaj› yapan kifli oldu¤umu söylemiflti.
Pele mikrofonda beni, kendi diliyle “A¤abeyim” diye tan›tm›fl, futbol hayat›nda, ilk Dünya Kupas›’nda ilk röportaj› yapan kifli oldu¤umu söylemiflti. Pele’nin y›ld›zlaflt›¤› bu kupada onu finalde anlat›fl›m› her hat›rlay›flta o günkü heyecan› duyar›m. 1958 Dünya Kupas›’n› Pele’li Brezilya’n›n ‹sveç’i 5-2 yenerek kazand›¤› maç› da radyoda anlatt›¤›m ilk büyük maç olarak hiç unutmam. Mikrofon bafl›nda hem anlat›p hem seyretti¤im 3’üncü Dünya Kupam, 1966 da ‹ngiltere’nin hem ev sahipli¤ini yapt›¤›, hem de Almanya’y› uzatmada 4-2 yenerek kupay› kazand›¤› maçt›. 1970’de Meksika’-
Pele: Futbol tarihinin en büyük y›ld›zlar›ndan biri daki Dünya Kupas›’nda Pele, bir büyük bas›n toplant›s› düzenlemifl ve beni de yan›na alarak dünyada kendisiyle röportaj yapan ilk spiker olarak tan›tm›flt›. Tabii Pele’li Brezilya’n›n ‹talya’y› 4-1 yenerek 1970 Dünya Kupas›’n› kazan›fl› da muhteflem olmufltu. WC’de Röportaj!. Araya Wembley’den bir özel not s›k›flt›ray›m... Türk futbolunun unutulmaz y›ld›zlar›ndan, Befliktafll› milli futbolcu, fiükrü Gülesin... Yurtd›fl›nda baflar›yla top koflturanlar›n öncülerinden, sadece bizim de¤il; ‹talyanlar›n sevgilisi... Frikikleriyle, kornerleriyle, golleriyle... Sayg›yla, sevgiyle and›¤›m fiükrü Gülesin arkadafl›m... 53
BD MAYIS 2014
Tabii esprileriyle de... Futbolu b›rakt›ktan sonra Milliyet’te spor yazarl›¤› yapt›¤› s›rada, 1966 Dünya Kupas› finallerinde s›k s›k beraber oluyorduk. ‹flte Wembley’de bir maç› yan yana seyrederken, devre aras›nda kalkt›k, d›flar› ç›kt›k. Ay›b› yok, “WC” ye gittik. Bofl bir pisuarda ihtiyaç molas›n› de¤erlendirdi¤im s›rada... O anda hiç yan›mdakilere bakmam... Bak›lmas› âdet de de¤ildir zaten... Ama sanki fleytan dürttü. Bafl›m› çevirmemle... O da ne? Olamaz!.. Olamaz!.. Sadece biz de¤il, Dünya Kupas›’n› izleyen tüm medya mensuplar›n›n arad›¤› adam... Eski Macar y›ld›z›, büyük futbolcu Puflkafl. Yan›mda...
Ferenc Puskas
Macar futbolunun büyük y›ld›z› Puflkafl ülkesinden ayr›lm›flt›; hatta ‹spanyol uyru¤una geçerek, 1962 lk flaflk›nl›¤›m› at›nca, hemen laf› Dünya kupas›nda ‹spanya Milli at›verdim: “Sizinle 1954’te ‹sviç- Tak›m›’nda bile oynam›flt›. fiimdi ise re’de kampta tan›flm›flt›k. Sonra Londra’ya geldi¤i duyulunca bütün ‹stanbul’a geldi¤inizde, 1956’da, gazeteciler, radyocular, televizyoncuziyafette epey birlikte oturmufl, lar onu aramaya bafllam›fllard›. Biz konuflmufltuk. Ben Türk spor spikeri konuflurken birden öteki pisuardan, ve yazar›y›m...” hem de Türkçe bir ses duymaz m›y›m? Puflkafl’a rastlay›nca, oraya beraber yürüdü¤ümüz Futbolda Dünya fiampiyonlar› fiükrü Gülesin’i unutuver1930’da URUGUAY 1966’da ‹NG‹LTERE mifltim... fiükrü de kendine 1934’de ‹TALYA 1970’de BREZ‹LYA özgü tatl› gülüflüyle “Pes 1938’de ‹TALYA 1974’de ALMANYA be Halit” diyordu, “Gidip (2.Dünya Savafl› 1978’de ARJANT‹N Organizasyon Komitesi’ne nedeniyle 1942 ve 1982’de ‹TALYA bildirece¤im, Dünya bas›n 1946 y›llar›nda Dünya 1986’da ARJANT‹N tarihinde herkesin aray›p Kupas› maçlar› 1990’da ALMANYA da bulamad›¤› adam› yap›lamad›.) 1994’de BREZ‹LYA helada s›k›flt›r›p röportaj 1950’de URUGUAY 1998’de FRANSA yapt›¤›n›... Ve sana büyük 1954’de ALMANYA 2002’de BREZ‹LYA ödül verilmesini isteyece1958’de BREZ‹LYA 2006’da ‹TALYA ¤im... O¤lum, dünya bas›1962’de BREZ‹LYA 2010’da ‹SPANYA n›n› böyle atlatan bir kifli
‹
54
Televizyon yay›n›yla yurt d›fl›nda görev üstlendi¤im ilk Dünya Kupas› maç› 1974 y›l›ndayd› daha ç›karsa, otuz iki diflimi k›rar›m.” Dünya Kupas›’nda Türk Hakemi 1974, yaflam›mda unutamayaca¤›m çok önemli bir y›ld›. O güne kadar televizyonda nakletmek üzere yurt d›fl›nda görev üstlendi¤im ilk Dünya Kupas› maç›yd›. Ancak 1974, Türk Futbolu için bir büyük özellik daha tafl›yacakt›. Dünya Kupas› finallerindeki bir maç canl› olarak Türk Televizyonu’nda naklen yay›nlan›rken... O maç› yöneten de, bir Türk Futbol Hakemi’ydi. Unutulur mu bu güzeller güzeli olay?... lmanya’da o maç›n öncesinde bulufltu¤umuz, sözünü etti¤im maç›n hakemi Do¤an Babacan’a tak›l›fl›m› da hiç unutmam. Sevgili Babacan’a, “Do¤anc›¤›m Vallahi o ünlü Alman y›ld›zlar› bile korksun senden. Dev futbolcu Beckenbauer bile bir sert girerse hemen k›rm›z› kart›n› ç›kart›rs›n” dememle epey gülüflmüfltük. Babacan “Yapma be Halitçi¤im” demiflti. “Ad›m› ç›karacaks›n›z. Ben olur olmaz oyuncu atmam ki... Ama
A
‹lk kez Dünya Kupas› finallerinde bir Türk hakemi... Do¤an Babacan, Almanya - fiili maç›nda kaptan Caszelly’ye k›rm›z› kart gösteriyor. disiplinsiz, sporun sayg›nl›¤›n› yaralayan bir hareket yapan› ise, kim olursa olsun, gözünün yaflma bakmadan atar›m.” Gerçekten Babacan, mükemmel bir maç yönetecekti o gün... Ben de bir Dünya Kupas› finallerinde bir Türk hakeminin böyle baflar›l› yönetti¤i bir maç› anlatm›fl olman›n mutlulu¤unu hiç unutmayacakt›m. Vee o maçta ne mi olmufltu? Almanya’n›n fiili’yi 1-0 yendi¤i maç› yöneten Do¤an Babacan, fiili’nin y›ld›z futbolcusu Caszelly’nin rakibine çok feci flekilde faullü giriflmesiyle birlikte a¤›r a¤›r yan›na gelmifl... Ve k›rm›z› kart›n› ç›kartm›flt›. O turnuvada finallerde gösterilen ilk k›rm›z› kartt› bu... • 55
BD MAYIS 2014
Sevgili Babam ve Tüm Hava fiehitleri ‹çin
Yazan: Prof. Dr. CENG‹Z KUDAY
U
zun y›llar önceydi, belki yar›m as›r, ilkokul ö¤rencisiydim. Yüzünü hep as›k gördü¤ümüzden olsa gerek okul müdürümüzden çok korkard›k. Bir sabah o çok korktu¤um as›k suratl› müdür bulundu¤umuz dershaneye geldi, hiç al›fl›k olmad›¤›m›z biçimde sevecen görünüyordu, ancak bu yumuflak ifadenin ayn› zamanda üzüntülü de oldu¤u fark edilebiliyordu. Aya¤a kalkan s›n›f ö¤retmenimizin kula¤›na usulca bir fleyler söyledi. Ö¤retmenimizin yüzü birdenbire de¤iflmiflti, üzerimizde gezdirdi¤i gözlerinin yaflla doldu¤unu görebiliyorduk. Sonra bize do¤ru yönelerek benim iki s›ra arkamda oturan bir arkadafl›m›z›n yan›na gitti, saçlar›n› okflayarak elini tuttu ve beraberce s›n›ftan d›flar› ç›kt›lar. fiaflk›nd›k, bütün bu olanlardan hiç bir fley anlamam›flt›k.
56
BD MAYIS 2014
‹lerleyen saatlerde teneffüs aralar›nda kula¤›m›za çal›nan konuflmalardan babas›n›n havac› oldu¤unu ö¤rendik, galiba uça¤›n›n düfltü¤ünü söylüyorlard›... Demek ki babas› flehit olmufltu... Art›k anlayabiliyordum müdürün ve ö¤retmenin gösterdi¤i bu fevkalade flefkati... Daha önce bir benzerini gördü¤üm olaylar› yeniden yafl›yor gibiydim...
B
ölük-pörçüktü an›lanm, sisli ve siyah-beyaz... Yaln›z üniformalar maviydi... Bir sabah evimizi ans›z›n dolduran mavi kalabal›¤› an›msam›flt›m... Ve annemin uzun sessizliklerini bölen hayk›r›fllar›n›, beni birilerinin kuca¤›na al›p evin bahçesine ç›kard›klar›n›... Ne oldu¤unu anlayam›yordum. Herhalde birkaç ay önce do¤mufl olan ikiz kardefllerimle ilgili bir fley olmal›yd›. Bu kalabal›k ve ilgi hofluma gitmiyor da de¤ildi. Kardefllerimin bulundu¤u sal›ncakta ba¤r›flmalar›n›, evdeki al›fl›lmam›fl kalabal›k ve hareketi hayal meyal hat›rl›yordum. Daha sonraki y›llarda, evimiz yine Kütahya’dayd›, 4-5 yafllar›nda olmal›y›m. Her May›s›n ortas›nda teyzemin ‹stanbul’dan özel kaplar içinde getirdi¤i çiçeklerin saplar›n› day›m tek tek ay›r›r, ince süpürge saplar›na sarard›. Gece çiçekler solma-
s›n diye suyun içine at›lan tabletin aspirin oldu¤unu ö¤renecektim çok sonra. Sabah›n erken saatlerinde day›m bu çiçekleri büyük bir özenle çelenk yapard›. Çelengin ortas›na yüzünü pek hat›rlayamad›¤›m babam›n foto¤raf› yerlefltirilir, üzerine yald›zl› bir yaz› ile ismi yaz›l›rd›. O zaman san›yorum Kütahya’da çiçekçi pek yoktu. Her 15 May›sta benim çok hofluma giden giysileri ile evimizin önünden geçen bando ve askerler bir
ara durarak bizi de aralar›na al›rlard›. Etraftaki arkadafllar›m g›pta ile bakard›, belki de bana öyle gelirdi. Annemin ve ninemin kesik kesik h›çk›r›klar›n›n nedenini pek anlayamazd›m. Kortejle birlikte çelengimizin arkas›nda küçük kardeflimin elinden tutturulup, kulaklar›mdan yaflad›kça gitmeyecek cenaze marfl›n›n nameleri aras›nda flehitli¤e yürüyüflümüz ve biz iki kardeflin babam›z›n flimdilik 57
BD MAYIS 2014
yatt›¤›n› ama bir müddet sonra dönece¤ini söyledikleri mezar› bafl›nda çelengi özenle b›rak›fl›m›z› hat›rl›yordum. ‹stanbul’da yaflad›¤›n› bildi¤imiz fakat hiç görmedi¤imiz amcam›z›n gönderdi¤i güzel elbiseleri annem yaln›zca o günlerde üzerimize giydirirdi. En çok hofluma giden fley de herkesin bize sevgiyle bak›yor olmas›, baz›lar›n›n bafl›m›z› okflad›¤› üniformal›, üniformas›z birçok kiflinin bizlere ilgi göstermesiydi. Y›llar geçiyor, evimize çok yak›n flehitlikteki mezarlar da geçen y›llarla birlikte art›yordu. Babam›z›n art›k hiç dönmeyece¤ini idrak etmeye bafll›yorduk. fiehitli¤in hemen yak›n›ndaki bir tepede flehitli¤e yukar›dan bakan eski bir Osmanl› türbesi vard›. Önündeki tafl s›raya oturarak gökyüzüne bakar, bulutlar› seyreder, rüzgar› dinlerdim. Çünkü benim babam bir havac›yd› ve belki bir bulutla geri gelecekti.
y›lbafl›nda ne yapt›¤›m›z› anlatan bir kompozisyon yazmam›z› istiyordu. Ne yazaca¤›m› pek bilemiyordum çünkü bizim evde y›lbafl› hiç kutlanmazd› ki... Hep siyahlar giyen annem radyonun aç›lmas›na izin vermez, bizim evde müzik hiç dinlenmezdi. Tek dinledi¤im ve çok sevdi¤im müzik Chopin’in cenaze marfl›yd›. Daha sonraki y›llarda day›m›n ›srar› ile aç›lan radyoda Feridun Faz›l Tülbentçi’ nin sundu¤u “tarihte bu gün” program›n›n bafllang›c› ve sonunda çalan marfllar› dinlerdim. O yüzden marfllar› hâlâ çok severim. Mavi üniformalar› da çok sevdi¤im gibi...
Bugün 15 May›s, Hava fiehitlerini Anma Günü. 15 May›s benim için çok ama çok fley ifade ediyor...
endimi çok yaln›z ama kuvvetli hissetti¤im bu bekleyifllerde babam›z›n art›k hiç dönemeyece¤ini yavafl yavafl anlad›¤›m zamanlar bazen k›zd›¤›m ama a¤layamad›¤›m anlard›. ‹lkokul 2. ya da 3. s›n›ftayd›m, babam›n bir daha dönmeyece¤ini art›k biliyordum. Yeni y›l zaman›yd›, ö¤retmenimiz bizden
K 58
ugün 15 May›s, Hava fiehitlerini Anma Günü. 15 May›s benim için çok ama çok fley ifade ediyor... Babam›n bir gün dönece¤ine inanmaktan vazgeçti¤im uzun y›llardan beri ona olan derin özlem ve minnetim köklendi ve güçlendi. Ona sayg› duydum, onu sevmeyi ö¤rendim. Bu sevgi hiçbir zaman karfl›l›ks›z kalmad›, hayat›ma anlam ve yön verdi, ben yetiflirken o belki yan›mda de¤ildi ama beni yetifltiren asl›nda onun ta kendisiydi. Tüm hava flehitlerimizi minnet ve flükranla anarken, aziz hat›ralar› önünde sayg›yla e¤ilirim. •
B
Sakl› Tarih Sinan Meydan
V
ahdettin’in ‹slam Dinine ‹hanetleri 1 ›, Vahdettin’in satt›¤ iler kiraya verdi¤i cam ve mezarl›klar
T
arihimizin en “ac›mas›z” cami sat›fl› son padiflah Vahdettin taraf›ndan gerçeklefltirilmifltir. ‹flgal y›llar›nda saray ve hükümet, para ihtiyac› için ‹stanbul’daki ecdad miras›n›; tarihi camileri, tarihi hamamlar›, medreseleri, hatta mezarl›klar› bile iflgalcilere satm›flt›r. Bu konudaki belgeleri ortaya ç›karan Atilla Oral’›n ifadeleriyle; “Vahdettin, atalar›n›n emanetine sahip ç›kmak isteyen bir padiflah de¤ildi. E¤er böyle biri olsayd›, ilk önce kültür miraslar›na, ata yadigârlar›na sahip ç›kmas› gerekirdi. Oysa, bunlara sahip ç›kmak amac›yla hiçbir çaba göstermedi. Aksine hay›rs›z mirasyediler gibi ne var ne yoksa sat›p savurdu. Camileri, türbeleri, mezarlar› dahi satt›rd›. 59
BD MAYIS 2014
Mimar Sinan eserlerini y›kt›rd›. ‹flgal y›llar›nda Vahdettin’in hissizli¤i ve ac›mas›zl›¤› sonucu kültür ve sanat varl›klar›m›z büyük zarar gördü.”
O
smanl› Devleti, Balkan Savafl› y›llar›nda para bulabilmek için ülke içindeki kaynaklara yönelmifl, askeri doyurabilmek için ‹stanbul’daki baz› gayrimenkulleri sat›fla ç›karm›flt›r. Taksim K›fllas› ve Talimhane Meydan› da sat›fla ç›kar›lanlar aras›ndad›r. Talimhane ve K›flla, 500.000 liraya Farans›z sermayeli “‹stanbul Emlak fiirket-i Osmaniyesi”ne sat›lm›flt›r (7/20 fiubat 1913). Ancak o Taksim K›fllas› içinde Mehmetçi¤in ibadeti için bir de camii flerif vard›r. 1913 y›l›ndaki sat›fl sözleflmesine k›fllan›n içindeki “bu caminin korunmas›” hükmü koydurulmufltu. Ancak Frans›z flirket 1920’ lerde k›flla içindeki Taksim Mehmetçik Camii’ni de sat›n almak istemifltir. Daha önceki hükümetlerin ve Padiflah Mehmet Reflat’›n özellikle satmad›¤› Taksim Camii’ni Padiflah Vahdettin, ‹stanbul Hükümeti’nin Maliye Nazareti Vekili Tevfik Bey imzas›yla Frans›z flirkete satm›flt›r. (23 A¤ustos 1922). Dönemin Maliye Naz›r› Vekili Tevfik Bey an›lar›nda Taksim Camisi sat›fl sözleflmesine de yer vermifltir. onuçta Taksim Camii, Padiflah Vahdettin’in emriyle ve 7000 lira bedelle Frans›z sermayeli “‹stanbul Emlak fiirket-i Osmaniyesi”ne sat›lm›flt›r. Cami sat›fl›na halk›n tepki duyaca¤› düflüncesiyle ahalisinin tamam› Müslüman olan
S 60
‹flgal y›llar›nda ‹stanbul hükümeti ve Padiflah Vahdettin, Beyo¤lu’nun göbe¤indeki tarihi A¤a Camii’ni de satmaya kalkm›flt›r.
Beyo¤lu A¤a Camisi Safraköy’de bir cami inflas›na karar verilmifltir. Ancak o dönemde böyle bir cami yap›lmam›flt›r. Bak›rköy’deki Safraköy Camii bölge halk›n›n toplad›¤› paralarla ancak 1957 y›l›nda yap›lm›flt›r. Ayr›ca Vahdettin’in bu onur k›r›c› sat›fl sözleflmesi dönemin resmi gazetesi Takvim-i Vekayi’de de yay›mlanmayarak adeta halktan gizlenmifltir. Bu apaç›k gerçe¤e ra¤men saltanat sevicisi Cumhuriyet düflmanlar› “Taksim Camisi’ni ‹smet ‹nönü y›kt›!” yalan›n› söylemifllerdir. Örne¤in, Prof. Dr. Ekrem Bu¤ra Ekinci, Taksim Camisi’ni, 1940
BD MAYIS 2014
y›l›nda ‹smet ‹nönü’nün y›kt›rd›¤›n› iddia etmifltir. ‹flgal y›llar›nda ‹stanbul hükümeti ve Padiflah Vahdettin, Beyo¤lu’nun göbe¤indeki tarihi A¤a Camii’ni de satmaya kalkm›flt›r. Taksim Camii’nin sat›fl›nda oldu¤u gibi, “Camii flerifi baflka bir yere nakledece¤iz!” takti¤iyle tarihi A¤a Camii de sat›lmak istenmifl, fakat cami mütevellisinin muhalefeti yüzünden sat›fl gerçekleflmemifltir. ‹leri gazetesi, A¤a Camii’ nin sat›fl› için yap›lan giriflimleri ö¤renip “Cami Sat›l›r m›? A¤a Camii Etraf›nda Dönen Dolaplar” bafll›kl› bir haber yapm›flt›r.
‹stiklal Caddesi üzerindeki tek cami olan A¤a Camii’ni sat›lmaktan, y›k›lmaktan kurtaran da Atatürk Cumhuriyeti’dir. unun üzerine hükümet, cami arsas›n›n baz› bölümlerini gayrimüslim bir flirkete kiraya vermifltir. Dönemin gazetelerinden ö¤rendi¤imize göre, cami arsas›na apartman infla edilmesine çal›fl›lm›fl, bu ifl için yap›lan ihaleyi Lefter adl› bir Rum alm›fl. Bu s›rada Atatürk’ün Kurtulufl Savafl›’n› kazanmas›, ‹stanbul’un, iflbirlikçi ‹stanbul hükümetinden ve iflgalcilerden temizlenmesi sayesinde A¤a Camii de sat›l›p yok edilmekten kurtulmufltur. A¤a Camii,
B
sat›lmaktan ve y›k›lmaktan son anda kurtulmufltur ama iflgal y›llar›n›n ihanetlerini, kirini, pas›n› tafl›maktad›r. Bir hayli y›pranm›fl, k›r›k dökük haldedir. fiair Naz›m Hikmet, 1921’de yazd›¤› “A¤a Camii” adl› fliirinin sonunda “Ey bu caminin ruhu bize mucize göster” diye yazm›flt›r. Ve çok de¤il bir y›l kadar sonra o mucize gerçekleflmifl, Kurtulufl Savafl› kazan›lm›fl ve iflgalciler geldikleri gibi çekilip gitmifllerdir. stiklal Caddesi üzerindeki tek cami olan A¤a Camii’ni sat›lmaktan, y›k›lmaktan kurtaran da Atatürk Cumhuriyeti’dir. Cami, 1937 y›l›nda Vak›flar ‹daresi taraf›ndan restore edilmifltir. Vak›flar ‹daresi bu yenileme için tam 22.432,30 lira para harcam›flt›r. 1937’de A¤a Camii tamir edildikten sonra caminin önüne, “Yurttafl dününü unutma bugünü iyi anlars›n” diye yaz›lm›flt›r. Görüldü¤ü gibi Vahdettin, sadece iflgalcilerle iflbirli¤i yaparak vatana ihanet etmemifl, ayr›ca tarihi camileri yabanc›lara satarak, satmak isteyerek veya sat›lmas›n› engellemeyerek de kendi tarihine, kültürüne ihanet etmiflmifltir. Vahdettin’in “sat›fl” giriflimleri sadece ‹stanbul Taksim Camii ve Beyo¤lu A¤a Camii ile s›n›rl› de¤ildir. ‹flte Vahdettin’in satt›¤› eserlerin k›sa bir bilançosu: 1. Taksim Müslüman Mezarl›¤›’ n›n 17.000 liraya gayrimüslim sermayeli bir elektrik flirketine sat›lmas›. 2. Ayasofya Camii fierifi’ndeki
‹
61
BD MAYIS 2014
mahzenin sat›lmas›. Tahir Efendi Camii 3. Laleli’de Sultan Mustafa Han Medresesi’nin önce sat›lmas›, sonra y›k›lmas› ve yerine Laleli apartmanlar›n›n yap›lmas›. 4. Mustafa A¤a Camii fierifi’nin 1300 liraya Harunaçi Efendi’ye sat›lmas›. 5. Sultan Mahmut Türbesi karfl›s›ndaki iki caminin sat›lmas›. 6. Üsküdar’da Ac›badem Dergâh›’n›n y›k›l›p yerine Tramvay Fabrikas›’n›n Camisi’nin depo olarak kullan›lmak yap›lmas›. üzere Amerikal›lara kiraya verilmesi. 7. Bahçekap›’da Hamidiye 12. Vak›f çeflmeleri, sebillerin Medresesi ile Eyüpsultan’da Mihriflah paray› bast›rana kiraya verilmesi. 13. Yol yap›yoruz diye tarihi Yedikule Surlar›n›n y›k›lmaya bafllanmas›. 14. Alemda¤ ormanlar›n›n sat›l›¤a ç›kar›lmas›. 15. General Harrington’un Taksim Ermeni Mezarl›¤›’n› futbol sahas›na çevirmesi. 16. Bak›ms›z ve sahipsiz Bereketzade Camii b›rak›lan camilerin soyulup ‹mareti’nin ardiye olmak üzere kiraya so¤ana çevrilmesi. • (Sürecek) sinanmeydan@butundunya.com.tr verilmesi. 8. Bereketzade Camii fierifi’nin Ayr›nt›lar için bkz: Atilla Oral, Charles sat›lmas›na çal›fl›lmas› (cami son anda Harrington, “Sömürge Valisi’nin Himayesinde Vahdettin’in ‹hanetleri ve kurtuldu) . 9. Kas›mpafla-Beyo¤lu Müslü- ‹flgal ‹stanbul’u”, ‹stanbul, 2013 • man mezarl›¤›n›n Vahdettin’in Düzeltme: Yazar›m›z›n geçen ayki yaz›kararnamesiyle sat›lmas› . s›nda Atatürk’ün Genel Sekreteri Hasan 10. Mimar Sinan’›n Haseki R›za Soyak yanl›fll›kla Atatürk’ün Yaveri Sultan Hamam›’n›n y›k›lmas›. olarak an›lm›flt›r. Düzeltir okuyucular›m›z11. . Üsküdar Tahir Efendi dan özür dileriz 62
Büyük Yap›tlar›m›z Konur Ertop
“Türkçe fiiirler”in Yazar›
Mehmet Emin Yurdakul Tu¤general Mustafa Kemal, 1916 y›l›nda kolordu komutan› olarak Do¤u Cephesi’nde görevliydi.
B
ofl zamanlar›nda kitap okuyor, s›ras› geldikçe günlü¤üne, okuduklar›yla ilgili düflüncelerini yaz›yordu. Korumas› alt›na ald›¤› yetim iki çocuk vard›: 12 yafl›ndaki Ömer ile arkadafl› ‹hsan. Kemal Pafla’n›n okudu¤u kitaplardan biri, Mehmet Emin Yurdakul’un iki y›l önce yay›nlad›¤› “Türk Saz›”yd›. Buradaki “Yaflamak Kavgas›” fliirini, yan›na gelip giden iki çocu¤a ezberletti. fiiir, nelerden söz ediyordu: Da¤ bafllar›nda olsun, kentlerde olsun, ac›mas›z bir yaflam sürüp gitmektedir. Bütün yarat›klar gibi insanlar da ya ötekileri alt etmekte, ya da onlara yenilmektedir. 63
BD MAYIS 2014
O
zan, do¤adaki bu haks›z iflleyifli gösterdikten sonra, durumun yaratt›¤› ac›y› dile getirirken de, “Burada her ses, bir yaral› iniltisi bir feryat!..” diyordu. Mustafa Kemal Pafla’n›n bavulundaki baflka bir kitap da Tevfik Fikret’in “Rübab-› fiikeste” siydi. Güncesinde iki fliir kitab›n›, iki ozan› flöyle karfl›laflt›rm›flt›: “Emin Beyin Türkçe fiiirler’iyle Fikret’in Rübab-› fiikeste’sinden, ayn› konularda baz› parçalar›n› okuyarak bir karfl›laflt›rma yapmak istedim. ‹kisi de baflka baflka güzel. Ancak Türkçe olanda da ötekinde de ayn› ölçekte Arapça, Farsça sözler var. Biri parmak hesab› (hece vezni), öteki de¤il!” Tevfik Fikret, “Edebiyat-› Cedide” (Yeni Edebiyat) toplulu¤unun öncüsüydü. 2. Abdülhamit’in bask› döneminde, “mutlak güzele, güzelli¤e ulaflmay›” öngören bireyci anlay›fl›n bir temsilcisi olarak sanat dünyas›na ad›m atm›flt›. Daha çok imgeye, yap› ustal›¤›na, sese önem verdi¤i fliirlerinde öne ç›kan, duygu dünyas›yd›. Zamanla bu
64
anlay›fl› de¤iflti. Önceki dönemin deneyiminden de beslenerek toplumsal içerikli bir fliir gelifltirdi. “Halukun Defteri” kitab› art›k onun toplumsal soruna öncelik verdi¤i bir yap›t›yd›. Yeni kuflaklar› ak›l, bilim, özgürlük yoluna ça¤›r›yordu. Mehmet Emin Yurdakul edebiyat dünyas›ndaki yerini, “Edebiyat-› Cedide”den sonraki kufla¤›n temsilcisi olarak ald›. Milli Edebiyat ak›m›n öncülerindendi. 1897 Yunan savafl› s›ras›nda söyledi¤i fliirleri, “Türkçe fiiirler” ad›n› verdi¤i yap›t›nda derlemiflti. Bir ozan›n kendi ülkesinin dilinde fliir yazmas› ola¤and›r. Bu fliirlerde elbette o dilin ad› an›l›r! Bir Türk ozan›n›n Türkçe fliir yazmas›, bunlar› “Türkçe fiiirler” diye adland›rmas› için ise 1899 y›l›n›n beklenmesi gerekmiflti. fiafl›rt›c› olan buydu! Mehmet Emin fliirlerinde halk›n duyarl›¤›n› dile getiriyor, halk diliyle yaz›yor, halk fliirinin vezni olan hece veznini kullan›yordu. “Türkçe fiiirler” yaln›z ozan›n kendi ülkesinde de¤il, Türk edebiyat›n› ad›m ad›m izleyen
BD MAYIS 2014
Bir Türk ozan›n›n Türkçe fliir yazmas›, bunlar› “Türkçe fiiirler” diye adland›rmas› için ise 1899 y›l›n›n beklenmesi gerekmiflti.
gönlünü okudunuz ve bunlar›n duygular›n› kendi dilleriyle ve edebiyata uygun bir yolda, onlara sundunuz. Bence, Türk fliirinin do¤ru içeri¤iyle do¤ru anlat›m biçimini siz buldunuz. Türk edebiyat› sizi, alt› yüz y›l beklemifltir.” Yetim Ömer ile ‹hsan’a ezberletirken Tevfik Fikret’in yap›t›yla karfl›laflt›rd›¤› “Türkçe fiiirler”in Türkçesini ise Mustafa Kemal Pafla, yeterince yal›n bulmam›flt›. Bu karfl›laflt›rmada onun on befl y›l sonra öncülük edece¤i dil devriminin de tohumlar› görülür! ehmet Emin’in fliirlerini Fikret’in o¤lu Haluk daha 8 yafl›ndayken ozan›n kendisinden dinledi¤inde çok etkilenmiflti: Âfliyan’da Halit Ziya Uflakl›gil ile Ahmet Hikmet Müftüo¤lu’nun da kat›ld›¤› bir edebiyat toplant›s›nda Mehmet Emin, “Zavall›lar” fliirini okumufltu. Haluk, babas›na yaklafl›p, “Bu ne güzel fliir, baba!” dedi. Fikret, çocu¤un bu yaklafl›m›yla ilgili olarak, ozana, “Sizin bir çocuk zihninde kolayl›kla yer bulan fliirinize g›pta ediyorum,” diyecekti… “Zavall›lar” fliiri, bir köyde varl›kl› bir gencin askere gitmekten kurtulmas› için yoksul bir k›zla evlendirilmesini anlat›r. Horlan›p ezilen, üzerine ortak getirilen genç kad›n afla¤›lan›r, sopa alt›nda çal›flt›r›l›r… Mehmet Emin kendi fliirinden söz ederken halk›n›n ac›lar›n› anlatt›¤›n›, onlara dert orta¤› olmay› amaçlad›¤›n› aç›klam›flt›r: Evet, benim her fliirimde y›lan diflli diken var;
M
Elias John Wilkinson Gibb yabanc› Türkologlar aras›nda da büyük yank› yaratt›. Büyük yap›t›nda Osmanl› fliirinin tarihini yazan ‹ngiliz Do¤ubilimci E. J. W. Gibb, kitab›n› okur okumaz ozana gönderdi¤i mektubunda, onun “Türk ulusal sesi”ni buldu¤unu söylüyordu: “Ne Do¤u’ya bakarak, ne Bat›’ya; kendi yurttafllar›n›z›n
65
BD MAYIS 2014
Sizler gidin, bal verecek yeni açm›fl gül bulun. Belki benim ac› sesim kulaklar› t›rmalar Sizler gidin, genç k›zlar›n türküsüyle flen olun! … Zavall› ben, elimdeki flu üç telli saz ile Milletimin felaketli hayat›n› söyleyim; Dertlilerin gözyafl›n› çevrem ile sileyim.” oksul bir bal›kç›n›n o¤lu olan Mehmet Emin, s›k›nt›lar içindeki halk› yak›ndan tan›yordu. Halk›n kültürünü, be¤enisini iyi biliyordu. Yay›nlanan ilk fliiri “Köyde F›rt›na”da, a¤›r do¤a koflullar›n›n ezdi¤i kendi halk›n› konu edinmiflti. Bu çizgisini hep sürdürdü: “Sanat için sanat” ilkesinin geçerli oldu¤u bir ortamda toplumun sorunlar›n› ele al›yor, halk›n dilini kullan›yordu. “Benim ne güzellik perisinin
Y
arkas›nda dolafl›r ruhum var; ne de avam dünyas›ndan kalemimi geri çektirecek kibirim. Elimde dört telli bir kemençeyle zavall›lar›n gizli dertlerini söyler kaba bir sesim var. Bir yaral› yüre¤im var ki fenal›klar için ç›rp›n›r. Bir çift a¤lar gözüm var ki öksüzlerin kap›lar›nda yafl döker, iflte kadar.” iirlerini, “Çifte giden babalar›n, ekin biçen genç k›zlarla odun kesen analar›n” dinleyip etkilenmelerini özlüyordu. Halk›n›n “felaketli hayat›n›” anlatmaya çal›fl›yordu. Ülkesinde yaflayanlar› mutlu k›lacak özgürlü¤ü, hukuku, kad›n haklar›n›, ça¤dafl yasalar›, insanlar› bir arada yaflatacak ulusal duyguyu, evrensel de¤erlerle ba¤daflan bir gelecek özlemini dile getirecek, bütün bunlar›n gerçekleflmesine kat›s› olacak sanatt› öngördü¤ü. Ellerin halka uzanmas›n›, onu kurtarmaya çabalamas›n› bekliyordu. Halk›n›n “çürümüfl yaralar›”n› anlatanlar›n, çözüm arayan bilginlerin yazd›klar› yap›tlar, “isli
fi
Yoksul bir bal›kç›n›n o¤lu olan Mehmet Emin, s›k›nt›lar
içindeki halk› yak›ndan tan›yordu. Halk›n kültürünü, be¤enisini iyi
biliyordu.
BD MAYIS 2014
viran çat›larda” okunsun istiyordu! 2. Meflrutiyet’ten önceki fliirlerinde halk›n sefaletini, bilgisiz b›rak›lmas›n›, yurdu saran a¤›r bask› yönetimini elefltirmiflti. Ancak ‹ttihat ve Terakki döneminde de, geçmiflteki olaylar yinelenince –T›pk› Tevfik Fikret gibi– bask›ya, haks›zl›¤a baflkald›rmaktan geri durmad›: Bugün de mi fikirlere, a¤›zlara kelepçe? Bugün de mi hürriyete, adalete iflkence; Bugün de mi eli kalem tutanlara zindanlar? Bugün de mi eserlere külhanlar? mparatorlu¤un y›k›l›fl çat›rt›lar› yükselirken Mehmet Emin, “Türkçülük” ak›m›n›n önde gelen temsilcilerindendi. Türklü¤ün sorunlar› üzerinde duruyor, kurtulufl yollar›n› araflt›r›yordu: fiu köylerde hayvan gibi ot yiyenler Türk’türler; fiu inlerde yaflayanlar, post giyenler Türk’türler … Bo¤uluyor dilin, duygun, horlan›yor Türk ad›n! Özledi¤i uyan›fl›n sonunda gelecek yeni bir yaflama düzeni, adalet, eflitlik dönemini bekliyordu: Köylü, a¤ayla boy ölçüflebilecek, yasalar karfl›s›nda yoksullar vars›llarla eflit duruma gelebilecekti; “a¤›l›n›n, çiftli¤inin, her hakk›n›n sahibi” olacak, “özgür ve mutlu yurttafl oldu¤unu” duyumsayacakt›! Canland›rd›¤› ütopyada hor görülmüfl iflçi, hak etti¤i yere ulafl›yor-
‹
du. Sevecen yüre¤i iflsizlere, yoksullara, tutuklulara, açlara, hastalara, dilenen genç dullara, yetimlere, yafll› k›zlara sahip ç›k›yordu. Duyguyu ak›lla, sanat› bilimle birlefltiriyordu. “Luther H›ristiyanl›kta ne yapt›ysa, iflte ben de ülkemin edebiyat›nda onu yapmak istiyorum.” demiflti. Ulusal duygunun temeli olan ulusal dile ulaflma yolunda çabas› unutulamaz. Valilik, milletvekilli¤i hizmetlerinde bulunmufltu. Ülkesinin en güç günlerinde halk›n›n aras›nda görev üstlendi. Kurtulufl Savafl›na kat›ld›. Bu savafl› bütün ezilen uluslar için bir umut, bir olanak say›yordu: Bu do¤an y›ld›z› menfalar›ndan (sürgün yerlerinden) Paryalar, fellahlar selaml›yorlar; ‹rlanda, Zengibar adalar›ndan Beyazlar, silahlar selaml›yorlar! Dünyan›n yaflad›¤› haks›zl›klar, çeliflkiler, yanl›fll›klar karfl›s›nda hayk›rmay› hep sürdürdü: Her yerde dünyay› yak›p y›kana Bir büyük cihangir, fatih diyorlar Kanlarla yaz›l› k›z›l destana Bir ölmez efsane, Tarih diyorlar. Her yerde münaf›k din tacirleri Ruhlar› yalanla aldat›yorlar; Mukaddes fleylerin muhtekirleri Zalime kan, kemik, lefl sat›yorlar. anat anlay›fl›n› aç›klarken, “Unutma ki flairleri hayk›rmayan bir millet, sevenleri toprak olmufl öksüz çocuk gibidir” demiflti. “Milli fiair” diye an›l›yordu. Bu unvan› hak etmiflti… •
S
konurertop@butundunya.com.tr 67
K
afkas kökenli bir insan olmama karfl›n, olabildi¤ince nesnel olmaya çal›flsam da, dünyan›n dört bir yan›na da¤›lm›fl fiu Bizim Çerkesler için salt bir a¤›t de¤il, bir övgü olacakt›r anlatacaklar›m. (...) Tarihinden, kültüründen, geçmiflinden gelen övünç kayna¤›, övünç belgeleri olabilecek olaylar yaflam›flt›r her halk. Kafkasyal›lar bunlar›n üstüne bir de ac›y›, k›y›m›, sürgünleri yaflam›fllad›r. (...) ‹flte tüm bu nedenlerle ben Kafkasyal›lar› 'gömmeye de¤il, övmeye' çal›flaca¤›m. Dünyan›n merkezinin Kafkasya ve Kafkasyal›lar oldu¤unu söyleyip Nasrettin Hoca gibi: '‹nanm›yorsan›z araflt›r›n, ö¤renin, tan›y›n, tan›fl›n,' diyece¤im.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
BD MAYIS 2014
Petrol “‹nsan”la Tan›fl›yor 4 Yazan: H‹KMET ULU⁄BAY
B
Birinci Dünya Savafl› öncesinde, s›ras›nda ve sonras›nda dünya ve bu ba¤lamda da Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ nun kontrolü alt›ndaki petrol kaynaklar›n›n ele geçirilmesi ve paylafl›lmas› için devletler ve flirketler aras›nda çok büyük çekiflme kavgalar yer alm›flt›r. Zaman darl›¤› nedeni ile o olaylara ayr›nt›s› ile de¤inmeyece¤im. Birinci Dünya Savafl›’n›n bafllamas› ile birlikte ‹ngiltere’nin M›s›r Valisi McMahon ile Mekke fierifi Hüseyin aras›nda, fierif’in Osmanl›’ya savafl açmas› için bir seri yaz›flma yap›lm›fl ve bu ba¤lamda Osmanl›
Devletinden ayr›lacak Araplar›n kuraca¤› devletlerin s›n›r› da müzakerelerin temeli olmufltur. Bu müzakereler devam ederken Emir Suud ile de gizli görüflmeler yürütülmüfl ve anlaflmalar imzalanm›flt›r. Ayn› flekilde Yemen emiri ile de Emir’in Osmanl› birliklerine sald›rmas› konusunda anlaflma imzalanm›flt›r. Bunlara ek olarak ‹ngiltere, Fransa ve Çarl›k Rusya’s› aras›nda Osmanl› Devleti’nin paylafl›lmas›n›n esaslar›n› belirleyen anlaflmalar da imzalanm›flt›r. Rusya’da Sovyet Devrimi’nin gerçekleflmesi üzerine bu gizli anlafl69
BD MAYIS 2014
Birinci Dünya Savafl›’n› sonland›racak anlaflmalar›n esaslar›n› görüflmek üzere 1920 y›l›nda ‹talya’n›n San Remo kentinde toplanan ‹ngiliz ve Frans›z yetkilileri bu arada dünya petrollerini aralar›nda paylaflt›ran ve San Remo Anlaflmas› olarak bilinen gizli anlaflmay› 24 Nisan 1920 günü imzalam›fllard›r. [38]
Vladimir Lenin
malar Lenin taraf›ndan dünyaya aç›klanm›flt›r. Birinci Dünya Savafl› sonlar›na do¤ru Kafkasya’n›n ‹ngiliz Ordular›n›n eline geçmemesi için sevk edilen Osmanl› Ordular› karfl›s›nda Alman askeri birlikleri bulmufl ve iki birlik aras›ndaki çat›flma üst düzey Devlet yetkililerinin araya girmesi ile önlenmifltir. [37]
Mustafa Kemal Atatürk’ün Ba¤›ms›zl›k Savafl›n› bafllatt›¤› günlerde ‹stanbul Hükümeti, yukar›da Devlet mülkiyetine iade edildi¤i belirtilen Mezopotamya petrol haklar›n› Hazinei Hassa’ya geri vermifltir. Bunun üzerine, Ankara Hükümeti derhal ald›¤› bir kararla bunlar› yeniden Devlet Hazinesi’ne iade etmifltir. ‹flte bütün bu sürecin yafland›¤› ortamda dönemin önde gelen Devlet adamlar›n›n dile getirdikleri söylemler afla¤›daki bölümde yer almaktad›r. Irak’›n ‹ngiltere’nin mandas› alt›nda bir devlet olmas›na yönelik çal›flma-
Birinci petrol paylafl›m›nda söylenenler: ‹ngiliz D›fliflleri Bakan› Lord Landsdowne May›s1903 de Lordlar Kamaras›’nda yapt›¤› bir konuflmada çok önemli bir politik görüflü dile getirmifltir; “‹ngiltere Hükümeti, ‹ran Körfezi’nde kendisinden baflka hiçbir gücün denizde üs kurmas›na veya berkitilmifl-liman kurmas›na müsaade edemez ve böyle bir olguyu kendi ç›karlar›na yönetilmifl menfur bir hareket sayar. Bu itibarla bu tür bir giriflime ellerindeki tüm imkânlar› seferber ederek mani olacakt›r.”Kaynak:Mejcher H., “Imperial Quest for Oil, L. Landsdowne Iraq 1910-1928”, sayfa 10. ‹ngiltere’nin Donanma Haber alma ‹daresi’nin Genel Müdürü 31 temmuz 1916 günü Hükümete sundu¤u raporda flu ifadeye yer vermifltir; “... hiç bir koflul alt›nda, ‹ngiltere’nin kontrolü alt›nda bulunan petrollü topraklar bir yabanc› devletin veya yabanc› ortakl›¤›n eline geçmemelidir. ... ‘b›rak›n›z yaps›nlar politikas›’ ile bu büyük zenginlikleri yabanc› flirketlerin ellerine geçmesi, di¤er yönleri bir tarafa b›rak›lsa bile ‹ngiliz halk›n›n öfkesine yol açacakt›r. ”Kaynak: Jones Goeffrey, “The State and the Emergence of the British Oil Industry”, s. 186.
‹ngiliz Amirali Slade Birinci Dünya Savafl›’n›n sonlar›na do¤ru haz›rlad›¤› raporunda 70
BD MAYIS 2014
lar›n tamamlanmak üzere oldu¤u aflamada ‹ngiliz devlet adamlar›ndan Winston S. Churchill 4 A¤ustos 1921 günü planlar›n uzun vadeli hedefi olarak flu ifadede bulunmufltur: “Bafl›ndan beri, Mezopotamya’ y›, tamamen güçle de¤il, fakat halk›n›n özgürce kabul edebilece¤i Kral› ve Hükümeti ile birlikte benimseyece¤i ve Hava Kuvvetleri, ‹ngiltere’nin denetimindeki yerel askerler ve dört ‹mparatorluk taburu ile destekleyerek elde tutmay› düflünmüfltüm. Daha sonraki aflamada, daha fazla güç indirimini ve nihai olarak da ülkenin ba¤›ms›z, Büyük Britanya’ya dost ve onun ticari ç›karlar›na olumlu bakan ve ‹ngiliz Hazine’sine yük getirmeyen yerel bir devlet durumuna ulaflmas›n› öngörüyordum.” Kaynak: Stivers W., “Supremacy and Oil, Iraq Turkey and the AngloAmerican World Order, 1918-1930 sayfa 78.
Lozan Konferans›’n›n aç›lmas›n› izleyen gün olan 24 Ocak 1923’de, Lord Curzon, ‹smet Pafla’n›n konufl-
‹smet ‹nönü
mas›n› yan›tlarken flu hususa da de¤inmifltir; “Sözlerime son vermeden önce, de¤inmek istedi¤im bir konu daha vard›r. Bu konuyu ortaya ‹smet Pafla atm›fl de¤ildir. Fakat dünya bas›n› bu konuyu bol bol ve sürekli olarak tart›flm›flt›r. ‹ngiliz Hükümeti’nin Musul’u elinde tutma iste¤ini petrol sorunun etkiledi¤i san›lmaktad›r. Bunun böyle oldu¤u iddia edilmektedir. Musul
Mezopotamya petrollerinin ve bu petrollü sahalar›n ele geçirilmesinin önemi üzerinde durmufltur. Bu raporu Savafl Kabinesine sunan Kabine Sekreteri Maurice Hankey, D›fliflleri Bakan› Balfour’a da flu notu iletmifltir; “Mezopotamya’da ilerlemenin askeri aç›dan yarar› yoktur. Zira Almanlar art›k Hindistan’a sald›rmay› Ba¤dat Demiryolu üzerinden de¤il Kafkasya üzerinden denemektedirler. Mezopotamya’daki bir harekatla onlar›n Hazar Denizi üzerinden yapt›klar› ilerlemeyi durM. Hankey duramayaca¤›m›z Amiral Slade’›n raporunda belirtilmektedir. Ancak Amiralin bana gönderdi¤i harita, Mezopotamya’da Kuzey’e ilerlemenin askeri nedenlerin ötesinde hakl› gerekçeleri oldu¤unu aç›kça göstermektedir. Mezopotamya’n›n de¤erli petrol kuyular›n› savafl bitmeden ele geçirmek bir avantaj olmaz m›? ”Amiral Slade’›n raporunu Savafl Kabinesi 13 A¤ustos 1918 günü görüflmüfl ve sonuçta, Baflbakan “Savafl sona ermeden Musul’a ulafl›lmal›” talimat›n› vermifltir. Kaynak: Mejcher H.,“Imperial Quest for Oil, Iraq 1910-1928” sayfa 39.
Savafl sona erip Kuzey Irak ve Suriye da iflgal edildikten sonra, ‹ngiltere ve Fransa Araplar aras›nda do¤abilecek huzursuzluklar› engellemek için 7 Kas›m 1918 günü bir Ortak 71
BD MAYIS 2014
Vilayetindeki petrol sorununun benim öne sürdü¤üm iddialarla hiçbir ilgisi yoktur. ‹ngiliz tezini, kendi bafl›na ve bu ülkede var olabilecek do¤al kaynaklar› hiçbir flekilde göz önünde tutmaks›z›n öne sürdüm. Musul dolaylar›nda ne kadar petrol bulunabilece¤ini ya da iflletmenin verimli olup olmayaca¤›n›, yoksa bu masal›n bofl bir hayal mi oldu¤unu bilememekte-
Lord Curzon
yim.”Kaynak: Meray Seha Prof. Dr., Lozan Bar›fl Konferans›, Tutanaklar Belgeler, A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yay›nlar› No 29, 1961
Birinci Dünya Savafl› sonras›nda sömürgelerin ve kaynaklar›n paylafl›m›ndan pay alamayan Almanya ve Japonya’n›n yol açt›¤›
II. Dünya Savafl›’nda bu ülkeler yenilince, geçmiflte kurulan düzen aynen devam ettirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Birinci petrol paylafl›m›na iliflkin çekiflmeler Birinci dünya Savafl› sonras›nda da devam etmifltir. Bu paylafl›m kavgas›na, San Remo Anlaflmas›’ n›n içeri¤ini ö¤renen ABD de dahil olmufltur. Sonuçta 31 Temmuz 1928
Bildiri yay›nlam›fllard›r. fiu ifade dikkat çekicidir; “Do¤u’da, Almanya’n›n denetimsiz ihtiraslar›n›n yol açt›¤› mücadeleyi, Fransa ve Büyük Britanya’n›n sürdürmesinin nedeni, uzun süredir Türkler taraf›ndan ezilmekte olan halklara tam ve kusursuz özgürlük vermek ve yerel halklar›n hür iradeleri ile ulusal hükümetlerini kurmalar›na yard›m etmektir. ”Savafl sonras›nda Irak ‹ngiltere’nin, Suriye’de Fransa’n›n mandas› alt›nda uzunca bir süre kalm›flt›r. Kaynak: Hurewitz J.C., “Diplomacy in the Near and Middle East A Documentary Record: 1914-1956 sayfa 30.”
‹ngiliz Kabinesinde petrol ifllerinden de sorumlu olan Bakan Sir Hamar Greenwood, 12 Mart 1920 günü Parlamento’da flu konuflmay› yapm›flt›r; “... Trajedi, bu ülkeye gelen petrolün yüzde 80 inin ABD ve Meksika’da üretilmesine karfl›l›k sadece yüzde 2 sinin ‹ngiliz bayra¤› alt›ndaki topraklarda ç›kar›lmas›d›r. Söz veririm ki, Hükümet ve benim bafl›nda bulundu¤um ‹dare, petrolün daha çok petrolün ‹ngiliz bayra¤› taraf›ndan kontrol edilmesinin yaflamsal öneminin fark›ndad›r. Yeryüzünde petrol aramaya aç›k olup da, petrol aramad›¤›m›z tek bir yer bile yoktur. Petrolün kayna¤›ndan tüketicisine kadar ‹ngiliz Hükümeti taraf›ndan kontrol edilebilece¤i H. Greenwood tüm petrol kaynaklar›n› ele geçirmek için büyük çaba sarf etmekteyiz. 72
günü flirketler aras›nda imzalanan, fakat gerisinde devletlerce desteklenen, “K›rm›z› Çizgi Anlaflmas›” imzalanm›fl ve paylafl›m geçici olarak tamamlanm›flt›r. Ancak Birinci Dünya Savafl› sonras›nda sömürgelerin ve kaynaklar›n paylafl›m›ndan pay alamayan Almanya ve Japonya’n›n yol açt›¤› II. Dünya Savafl›’nda bu ülkeler yenilince, geçmiflte kurulan düzen aynen devam ettirilmeye çal›fl›lm›flt›r. Bu noktada sizlerle II. Dünya Savafl›
s›ras›nda Alman ordular› Rusya Kafkasya yönünde ilerlerken Stalin’in Sovyet Rusya’n›n Petrol Üretiminden Sorumlu Müsteflar› Nikolai Baibakov ile 1942 yaz›nda Kremlin’de yapt›¤› görüflme s›ras›nda söylediklerini paylaflmak isterim: “Yoldafl Baibakov, Hitler Kafkasya’ya yürüyor. Kafkas petrollerini ele geçiremez ise savafl› kaybedece¤ini aç›klad›. Almanlar›n eline tek bir damla petrolün geçmemesi için gereken
Nikolai Baibakov
her fley yap›lmal›. fiunu unutma, Almanlar›n eline bir ton bile petrol geçerse seni kurfluna dizeriz. Ancak petrol varl›klar›n› do¤ru zamandan önce imha edersen ve Almanlar emeline ulaflmay› baflaramam›fl olur ise ve biz petrolsüz kal›rsak, seni yine kurfluna dizeriz.[39]” Stalin Baibakov görüflmesinde söylenen sözlerden daha net olarak petrolün stratejik önemi ve savafl sonucunu belirleme boyutu daha iyi nas›l anlat›labilirdi ki? • (Sürecek) Kaynaklar: [37] Ulu¤bay Hikmet, “‹mparatorluk’tan Cumhuriyet’e Petropolitik” De-Ki Yay›n Evi 2008 sayfa 214-217. [38] Ulu¤bay, a.g.e. sayfa 435-436 Anlaflma metni.
”Kaynak: Hornbeck K.S., “The Struggle for Petroleum”, The Annals of the American Academy of Political and Social Sciences Cilt CXII Mart 1924 sayfa 164.
‹ngiltere Donanma Bakan› Walter Hume Long ise 23 Mart 1920 günü Petrol Teknolojisi Uzmanlar› Enstitüsü’nde yapt›¤› konuflmada flu söylemde bulunmufltur; “Dünyadaki halen bilinen petrol yataklar›n› ele geçirebilirsek, diledi¤imiz gibi kullanabiliriz. E¤er Büyük Britanya, ‘ele geçirilebilir’ petrol sahalar›na sahip olma f›rsat›n› elinden kaç›r›rsa Hükümet, ‘ulusal ç›karlar bak›m›ndan en uygun zamanda harekete geçmemekle suçlanacakt›r. Ola¤an d›fl› f›rsatlar›n efli¤indeyiz; ya biz bu kap›dan girmek için gerekeni yapaca¤›z veya baflkalar› girecek ve W. Hume Long gelece¤in anahtar›na sahip olacakt›r.” Kaynak: Hornbeck, y.a.g.m. Ayn› Enstitüde, Donanma Bakan›’ndan önce konuflan Amiral Philip Dumas ise flu hususu büyük bir aç›kl›kla söylemifltir; “Bu, genifl ölçüde petrole yönelik bir savaflt›. Gelece¤in harpleri tamamen o amaca yönelik olacakt›r. Bismark’›n ‘kan ve demir’ özdeyifli art›k ‘kan ve petrol’ fleklinde ifade edilecektir. ”Kaynak: DeNovo, “The Movement for an Aggressive American Oil Policy Abroad 1918-1920” American Historical Review 61 July 1956, sayfa 855 dipnot 4. 73
Gündüz Ö¤üt’ün klasöründeki baz› öyküleri ilgiyle okudum. De¤er tafl›d›¤› kadar›yla ”do¤all›k”, onun metinlerinde kolayl›kla görülebilir. Okuyucunun kalitesiyle do¤ru yahut ters orant›l› olarak, yazar›n y›ld›z›n›n parlayaca¤›na inan›yorum. ‹hsan Oktay Anar
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Evrensel Bak›fl Aç›s› Gürbüz Evren
Tarihimizde Kuzey Afrika’n›n unutulan yeri Kuzey Afrika’da, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas’› kapsayan bölgeye “Ma¤rip” ad› verilir. as’›n d›fl›nda, söz konusu ülkelerin tarihinde Türklerin önemli bir yeri vard›r. Çünkü bu ülkeler, 16. Yüzy›l ile 20. Yüzy›l aras›nda Osmanl› egemenli¤i alt›nda yaflam›flt›r. Bunun önünü açanlar ise Oruç ve H›z›r Reis kardefllerdir. ‹ki kardefl, 1513’te, Tunus aç›klar›nda bulunan Cerbe adas›n› ele geçirmifl, 1516 y›l›nda ise Cezayir’i fethetmifllerdir.
F
Oruç Reis
75
BD MAYIS 2014
ruç Reis, Kuzey Afrika k›y›lar›nda ‹spanyollarla savafl›rken flehit oldu. ‹flte bu tarihten itibaren H›z›r Reis bölgedeki egemenli¤ini art›rmak için Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun deste¤ine gereksinim duydu¤unu anlad›. Bu nedenle de, 1519 y›l›nda, Padiflah Yavuz Sultan Selim’e bir mektup gönderen H›z›r Reis, Osmanl›’ya ba¤l› çal›flmak istedi¤ini bildirdi. M›s›r’› fethetmifl olan Yavuz Selim, bölgedeki etkisini art›racak bu talebe hemen olumlu yan›t verdi. Ard›ndan da, Cezayir’e topçu birlikleri ve 2 bin 500 kadar Yeniçeri gönderdi. H›z›r Reis, bu hat›r› say›l›r destekle harekete geçerek, 1526 y›l›na kadar tüm Cezayir’i hâkimiyeti alt›na ald›. ‹spanyollara karfl› savaflt›¤› s›rada Hayreddin lakab› ile an›lan H›z›r Reis’e, Osmanl›’ya ba¤l› çal›flmaya bafllad›¤› andan itibaren de
O
Barbaros Hayrettin Bey unvan› verildi. Akdeniz’deki korsanl›k faaliyetleri s›ras›nda ise K›z›l sakal›ndan dolay› ‹spanyol, Frans›z ve ‹talyanlar Barberousse
Yavuz Selim, Cezayir’e topçu birlikleri ve 2 bin 500 kadar Yeniçeri gönderdi.
Cezayir Annaba vilayeti 76
BD MAYIS 2014
lakab›n› tak›nca, tarihte Barbaros Hayreddin olarak an›lmaya baflland›. arbaros’un Osmanl› Devleti gözünde de¤er kazand›¤› as›l olay, ‹spanya’daki Endülüs Müslümanlar›n› kurtarmak için gösterdi¤i çabad›r. Barbaros, emrindeki gemiler ile 76 bin Endülüs Müslüman›n›, ‹spanya topraklar›ndan Afrika k›y›lar›na tafl›m›flt›r. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman, 1533 y›l›nda Barbaros Hayreddin’i ‹stanbul’a davet etmifltir. Önce Beylerbeyi unvan› verilen Barbaros, ard›ndan da Kaptan-› Derya yani Osmanl› Donanmas› Komutan› ilan edilmifltir. ‹flte bu tarihten itibaren Cezayir, Tunus ve Libya için yeni bir dönem bafllam›flt›r. Barbaros, Cezayir’de “Ocak” ad› verilen bir sistem kurmufltu. Ocak’›n askeri gücü de kara ve deniz kuvvetlerinden olufluyordu. Kara kuvvetleri için Ege adalar›ndan, Rumeli ve Anadolu’dan Türk gençleri getiriliyordu. Deniz kuvvetleri ise Levend ad› verilen ve genelde Hristiyanl›ktan dönme, bir dönem korsanl›k yapm›fl askerlerden olufluyordu. Levendlerin Akdeniz’deki Hristiyan gemilere sald›r›p elde ettikleri ganimet ise Ocak için önemli bir gelir kayna¤› oluflturuyordu. Barbaros’un Osmanl› tabiiyetine girmesi-
B
nin ard›ndan Cezayir’e Beylerbeyi tayin edilmeye baflland›. Beylerbeyi’ne ise Cezayir’deki 3 bölgenin beylerini seçme yetkisi verilmiflti. Cezayir Arap, Berberi ve Endülüslülerden olufluyordu. Ülkede görev yapan Yeniçerilerin yerli kad›nlarla evlenmelerine izin verilmiflti. Bu evliliklerden do¤an çocuklar ise “Kulo¤ullar” olarak adland›r›l›yordu. Kulo¤ullar› Ocak’ta görevlendirilmelerine ra¤men, babalar›n›n haklar›na sahip de¤ildiler. Bu durum, ileride birçok
Barbaros, 1534 y›l›nda Tunus’u ele geçirdi.
Kaf Vilayeti-Tunus isyan›n›n da nedeni olacakt›. Osmanl›, Kaptan-› Derya görevine getirdi¤i Barbaros Hayreddin’den, bir süre sonra Tunus’u fethederek ‹mparatorlu¤a ba¤lamas›n› istedi. Yüze yak›n gemi ile ‹stanbul’dan demir alarak Akdeniz’e aç›lan Barbaros, 1534 y›l›nda Tunus’u ele geçirdi. Ancak sadece 1 y›l sonra Alman imparatoru Charlken, H›ristiyan güçlerden oluflturdu¤u büyük bir donanma ile Tunus’u geri ald›. Tunus’un Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na kesin olarak kat›lmas› ise tam 77
BD MAYIS 2014
40 y›l sonra yani 1574’de gerçekleflti. Bu tarihte Kaptan-› Derya K›l›ç Ali Pafla komutas›ndaki donanma Tunus’u yeniden fethetti ve Cezayir gibi bu ülkeye de ‹stanbul’dan bir Beylerbeyi gönderildi. rablusgarp olarak bilinen Libya ise Malta flövalyelerinin elinde idi. Dönemin Kaptan-› Deryas› Sinan Pafla, Libya’n›n fethi için Akdeniz’in tan›nm›fl korsanlar›ndan Turgut Reis’ten yard›m istemifltir. Doksan befl parça gemi ile Libya’daki Malta
T
Turgut Reis flövalyelerinin üstüne giden Osmanl› Donanmas›, 1551 y›l›nda bu ülkeyi de ‹mparatorluk topraklar›na katm›flt›r. T›pk›, Cezayir, Tunus gibi Libya’ya da bir Beylerbeyi gönderilmifltir. Bu göreve getirilen Murat Paflan›n 1556 y›l›nda ölümünün ard›ndan ise Libya’ n›n fethinde büyük katk›s› olan Turgut Reis Beylerbeyi tayin edilmifltir. Libya, Tunus ve Cezayir, Ocak 78
sistemi sayesinde yerleflen bir düzen ile genelde sorunsuz yönetildi. Ancak, Ocak sisteminin askeri gücünü oluflturan Yeniçeriler ile Levendler aras›nda anlaflmazl›k, sürtüflme ve kimi zamanda çat›flmalar yafland›. Yerli kabilelerin yan› s›ra eflit haklar isteyen Kulo¤ullar› da s›k s›k ayakland›. 17. Yüzy›ldan itibaren ise Kuzey Afrika’daki yöneticilerin ‹mparatorlu¤un baflkenti ‹stanbul ile ba¤lar› zay›flamaya bafllad›. Merkeze itaat etmeyen yöneticiler, kendi bafllar›na buyruk oldular. Öyle ki, Cezayir’e 1711’de ‹stanbul’dan gönderilen Beylerbeyi’ nin gemiden inifline Ocak yöneticisi Sökeli Ali Çavufl izin vermedi. Bu tarihten itibaren Ocak yöneticilerinin seçti¤i isimlerin Padiflah taraf›ndan Beylerbeyi olarak atanmas› uygulamas›na geçildi. Böylelikle, birkaç y›l arayla Libya, Tunus ve Cezayir’de, kökenleri Anadolu ya da Rumeli olan baz› Türk ailelerin babadan o¤ula geçen Beylerbeyli¤i dönemini bafllatt›. Bu durum, Beylerbeylerinin, Avrupa’daki devletlere do¤rudan anlaflmalar imzalamalar›n›n önünü açt›. Ayr›ca ifllerine gelmeyen baz› Padiflah fermanlar›na da uymad›klar› görüldü. ncak iliflkilerdeki tüm gerilemeye ra¤men askeri alanda yine de birlikte hareket edilmektedir. Osmanl›’n›n Avrupa devletleri ile girdi¤i savafllarda Libya, Tunus ve Cezayir’deki Ocaklar asker ve gemi göndermeye devam etmifltir. Bunun nedeni ise yine Beylerbeylerinin ç›karlar›ndan kaynaklanmaktad›r. Bu ülkelerdeki Ocaklara, daha ilk y›llar-
A
BD MAYIS 2014
Kuzey Afrika’da Osmanl› egemenli¤i 400 y›l sürdü...
Tunus’ta Osmanl› Kalesi dan itibaren Anadolu ve Rumeli’nden yeniçeri yaz›l›yordu. Padiflah ile iliflkileri tamamen koparman›n, asker kaynaklar›n› kurutaca¤›n› bilen Beylerbeyleri, özerkli¤e varacak giriflimlerden uzak durmaya özen gösteriyorlard›. Bu durum, 1815 y›l›ndaki Viyana Kongresi’ne kadar devam etmifltir. Viyana’da, Avrupal› devletlerin, korsanl›¤a savafl açma karar› almas› üzerine Kuzey Afrika'da dengeler de¤iflmeye bafllam›flt›r. ‹ngiliz donanmas› Libya, Tunus ve Cezayir aç›klar›na demirleyerek, korsanl›ktan vazgeçilmesi, kölelerin de serbest b›rak›lmas› uyar›s›nda bulunmufltur. Libya ve Tunus Ocaklar› ‹ngilizlerin uyar›s›n› dikkate al›rken, Cezayir buna karfl› ç›km›flt›r. ‹ngiliz gemileri bu yan›ttan sonra 10 y›l boyunca her f›rsatta Cezayir limanlar›n› topa tutmufltur. Cezayir’deki Ocak sistemini bitiren olay ise 1827 y›l›nda meydana gelmifltir. Ocak yönetici (day›s›) Denizlili Ali Hüseyin Paflan›n, Frans›z Konsolosu De la Haye’e, bir görüflme s›ras›nda söyledi¤i söz ve hareketlerini hakaret olarak kabul eden Fransa, 1830’dan itibaren Cezayir’e abluka uygulamaya ve asker ç›karmaya bafllad›. Üç bölgeden oluflan ülkede Frans›zlara karfl› yürütülen direnifl tam 20
y›l sürdü. Direnen beyler, Osmanl› Devletinden yard›m alamay›nca, 1850’de teslim oldu ve Cezayir’de Frans›z sömürgecili¤i dönemi bafllad›. Tunus’un Fransa’n›n hâkimiyetine girmesi ise 1881 y›l›nda olmufltur. Osmanl› Devleti de Libya’n›n elden ç›kmamas› için 1835 y›l›ndan itibaren harekete geçmifl, bu ülke ile ba¤lar›n› güçlendirecek ad›mlar atm›flt›r. ilindi¤i üzere Libya da, 1912’de ‹talyanlar›n sald›r›s›na kadar Osmanl› topra¤› olarak kalm›flt›r. Dört yüzy›l kadar Kuzey Afrika’da egemen olan Türkler bu genifl bölgede, köprüler, yollar, camiler, çeflmeler infla etmifl, vak›flar kurmufltur. Zorla dilini ö¤retmek, yerel kültürlere müdahale etmekten uzak durmufllard›r. ‹flte bu nedenledir ki, Cezayir ve Tunus’ta 400 y›l hükmeden Türklerin dili de¤il, 100 y›l kadar kalan Frans›z sömürgecilerinin dili konuflulmaktad›r. Bu üç ülkedeki Türklerin say›s›, geçen 4 yüz y›l boyunca 25-30 bin civar›nda olmufltur. Günümüzde ise özellikle Cezayir’in baz› gölgelerinde kökenlerinin Türk oldu¤u bilinen birçok aile yaflamaktad›r. Bir baflka yaz›da, bu konuya de¤inece¤iz. •
B
gurbuzevren@butundunya.com.tr 79
fiimdiki Zaman Can Pulak
Gökova ve Bodrum’da Deprem ‹ki ayd›r Ege bölgesi, Gökova çevresi ve Bodrum sallan›p duruyor
B
az›lar›n› hissediyoruz, bazen dipten gelen bir gürültü duyuyoruz, aradabir tokmak gibi vuruyor deprem. Ama hiç fark etmediklerimiz de oluyor. Son bir ayda tam 19 deprem oldu Bodrum’da. Saati pek belli olmuyor, gece de olabiliyor, gündüz de. En fazla 2,9 fliddetine kadar ç›kt›, ama genelde 1,6 ile 2,8 aras›nda gidip geliyor. Bu rakamlar insan› ürkütecek, korkutacak, pani¤e kapt›racak rakamlar de¤il. Mala ve cana zarar vermesi söz konusu bile olamaz. Kandilli Rasathanesinden ald›¤›m bilgilere göre, Ege, Gökova çevresi, Hisarönü Körfezi ve Bodrum’la Marmaris’te meydana gelen depremler, geçmifl y›llara oranla biraz fazla ama, öyle korkutucu boyutlarda de¤il. Bilim adamlar› bazen, halk› endifleye sevkeden aç›klamalar yap›yorlar. Örne¤in geçen hafta bir profesör, Gökova ve Bodrum’da 7 fliddetinde bir deprem beklendi¤ini
80
söyledi ve yak›n bir zaman› ima etti. Gerçi Gökova’n›n alt› hayli hareketlidir. ‹ki güçlü fay, zaman zaman sallay›p durur çevreyi. Bu faylardan biri Karacasö¤üt üzerinden Marmaris’e iner. Di¤eri ise Kos üzerinden Çaml›köy’ü (Kleopatra Adas›) takiben Köyce¤iz’e do¤ru yol al›r. Nitekim 20 gün önce Kos 2,9 ile salland›, Çaml›köy’e etkisi ise 2,2’ye düfltü. Ayn› gün Datça bile 2,0 ile hissetti zelzeleyi. Bunlara bak›p devaml› deprem korkusuyla yaflayacak de¤iliz. Allah ülkemizi ve bölgemizi büyük bir zelzeleden korusun. Ama bizler de gerekli önlemleri alal›m da, fazla zarar görmeyelim. on y›llarda yap›lanlar›n baz›lar› hariç, binalar›n ço¤u sa¤lam de¤il. Tu¤la üstü s›va modeliyle yap-satç›lar›n infla etti¤i yap›lar, ne yaz›k ki ço¤unlukta. Bu yüzden Bodrum’da binalar›n sa¤laml›k
S
BD MAYIS 2014
kontrolünü yapmak gerekiyor. Bunu Belediye mi yapar, özel sektör mü üstlenir bilemem. Ama bildi¤im, bu kontrolün süratle yap›lmas› gere¤idir. Kontrolde sa¤lam ç›kmayan binalar› güçlendirmek de flart. Bunun için Mimar ve Mühendis Odalar›ndan yard›m al›nabilir. Belediye böyle bir çal›flmay› hemen bafllatabilir. Ayr›ca deprem sigortas› zorunlulu¤u olmas›na ra¤men, Bodrum bu konuda çok geride. Mevcut yap›lar›n yüzde 5’i bile sigortal› de¤il. O nedenle sigorta iflini sa¤lama almak ve yap›lar› bir miktar da olsa güvenceye kavuflturmak laz›m. o¤umuz zelzelede ne yapaca¤›m›z› bilmiyoruz. Bilenlere sordu¤umuzda, bir deprem öncesi, bir de deprem sonras› önlemlerin oldu¤unu ö¤reniyoruz. Öncesinde kaygan ve oval›k bölgeleri iskana açmamak, yap› tekni¤ine ve inflaat yönetmeliklerine uygun yap›lar yapmak, dik yerlerin yak›n›na, dik bo¤az ve vadilerin içine ev yapmamak, mevcut binalar›n dayan›kl›klar›n› art›rmak yer al›yor. Sonras›nda ve deprem s›ras›nda ise flunlara dikkat etmeliyiz. Sars›nt› bafllad›¤›nda hemen bafl›m›z› iki elimizin aras›na alarak korumal› ve bitene kadar beklemeliyiz. Panik yapmadan masa alt›na, dolgun hacimli eflyalar›n yan›na saklanmal›y›z. Merdiven, balkon ve koridorlardan uzak durmal›y›z. Sars›nt›dan sonra ocak ve f›r›nlar›, elektrik-su-gaz vanalar›n› hemen kapatmal›, soba ve ›s›t›calar› söndürmeliyiz. E¤er bina d›fl›nda isek,
Ç
Öncesinde kaygan ve oval›k bölgeleri iskana açmamak, yap› tekni¤ine ve inflaat yönetmeliklerine uygun yap›lar yapmak, dik yerlerin yak›n›na, dik bo¤az ve vadilerin içine ev yapmamak, mevcut binalar›n dayan›kl›klar›n› artt›rmak yer al›yor. enerji hatlar›ndan ve komflu binalardan uzaklaflmal›, evlerden dökülebilecek kiremit, cam k›r›klar› ve s›valara karfl› dikkatli olmal›, mümkünse aç›k arazide çömelmeliyiz. Deprem bafllad›¤›nda araç kullan›yorsak, sa¤a yanafl›p durmal› ve araçtan inmemeliyiz. A¤aç, direk ve enerji hatlar›ndan uzaklaflmal›y›z. E¤er araç binalar aras›ndaysa, konta¤› kapat›p arac› terk etmeliyiz. ‹kinci sars›nt› ihtimaline karfl›l›k da, telefon hatlar›n› ve trafi¤i meflgul etmemeliyiz. Zarar gören binalara birkaç saat geçmeden girmemeliyiz. Çocuklar› korumal› ve yat›flt›rmal›y›z. Deprem geliyorum demez. Ama bizler her an gelecekmifl gibi haz›rl›kl› olal›m. Zaman zaman tatbikatlar yapal›m, yapt›ral›m. • canpulak@butundunya.com.tr 81
Sporun Dünyas› Metin Gören
Afrikal› Futbolcular›n Transfer Ambargosu;
EBOLA V‹RÜSÜ ursaspor Transfer Komitesi, Mofle ve Kufle ile birlikte harika iki sezon geçiren Gençlerbirli¤i'nin Kamerunlu golcüsü Kona'y› renklerine katmak istiyordu. Kona; yeflil beyazl› tak›ma önemli ölçüde katk› sa¤layacakt›, komite böyle düflünüyordu. Afrikal› oyuncu ile ilgili karar birgün sonra verilecekti. Bursaspor'un birgün sonraki, transfer komitesi toplant›s›n›n gündeminde bir tek madde vard›, o da Kamerunlu Kona ile ilgiliydi. Üyelerden birinin ilginç aç›klamas› flok etkisi yaratt›; '' Arkadafllar; Kona'n›n oyunculu¤unu tart›flm›yorum.
B
82
Kamerunlu futbolcu Kona
BD MAYIS 2014
Ancak; Kona'n›n ülkesinde Ebola Virüsü diye öldürücü bir hastal›k yayg›nlaflm›fl, girifl ç›k›fllar kontrol alt›nda. fiu anda Kona da ülkesinde. Bu transferin sak›ncal› olaca¤›n› düflünüyorum. Ebola Virüsü do¤rusu bu ya beni çok ürküttü..'' Ve Bursaspor, Kamerunlu oyuncu Kona'n›n transferinden vazgeçti. Kona ise ülkesinde giderek yayg›nlaflan Ebola Virüsü'nün, tüm kontrolleri iyi ç›kmas›na karfl›n, ölüm flüphesini tafl›ya tafl›ya futbol hayat›n› belki de çok erken noktalad›. Afrika K›tas›n› kas›p kavuran ve flu günlerde Gine'yi etkisi alt›na alan Mali'yi de aç›k seçik tehdit eden Ebola Virüsü, Ebola Sudan, Ebola Reston ve Ebola Fildifli fleklinde üç ayr› isimle de¤erlendiriliyor. Dünya Sa¤l›k Örgütü'nün 4. risk grubu patojen oluflum fleklinde aç›klad›¤› bulafl›c› ve kesin öldürücü Ebola Virüsü, ishal, kanama, deri dökülmeleri, yüksek atefl ve giderek yo¤unlaflan a¤r›larla yay›l›yor. üm bu olumsuzluklar, Afrikal› oyuncular›n baflka ülkelere transfer yolunu belirli ölçüde kapatt›. Futbolun üst düzey oynand›¤› bir çok ülkede örne¤in; ‹ngiltere, ‹spanya, ‹talya, Almanya’da birçok kulübün, Afrika iletiflimini sa¤layan tüm bürolar›ndan gelen iletiler, Ebola Virüsü'nün yayg›n oldu¤u, olabilece¤i ülkelerin üzerine çarp› iflaretleri
T
Kona hayranlar›yla
Tüm bu olumsuzluklar, Afrikal› oyuncular›n baflka ülkelere transfer yolunu belirli ölçüde kapatt›. koyuyor. Avrupa ülkelerinde ve çeflitli kulüplerde futbol oynayan birçok oyuncunun, dinlence günlerinde bile ülkelerine gitmedikleri belirtildi. Afrikal› futbolcular yurt d›fl›nda olanlar›n risk tafl›mad›¤›n› ve bunlar aras›nda herhangi bir hastal›k belirtisine rastlanmad›¤› UEFA (Avrupa Futbol Birli¤i) yetkililerine aç›kland›. Ancak; Afrika Futbol Birli¤i yetkililerinin F‹FA'ya (Dünya Futbol Birli¤i) gönderdi¤i Ocak- fiubat 2014 raporlar›nda, Afrikal› genç y›ld›z adaylar›yla ilgili karamsar sözcükler yeral›yor. Birli¤in sözcüsü Güney 83
BD MAYIS 2014
Afrikal› Thomas Mutanba, UEFA 'n›n ayl›k bülteninde, ''Ebola Virüsü Afrikal› futbolcular›n transferlerine süresiz ambargo koydu. Y›ld›z aday› oyuncular, flöhret olmadan tozlu futbol alanlar›nda, ç›plak ayaklar›yla top vura vura tükenecekler. Yayg›n hastal›klar Afrika'y› periflan etti¤i ve Dünya Sa¤l›k Örgütleri gerekli ilgiyi göstermedi¤i sürece, Dünya Futbolu'nun alt›n madeni üretimine son vermek zorunda kalacakt›r.'' ransa’da ise çok de¤iflik boyutlarda t›bbi araflt›rmalar yap›l›yor. Marsilya kentinde bulunan tam teflekküllü bir sa¤l›k merkezi, beyaz ve siyah insanlar aras›nda yapt›¤› uzun denemeler sonucunda, siyahi toplulu¤un bünyelerinde mikrobik oluflumlar›n beyazlara oranla daha fazla yaflad›¤›, siyahlar›n beyazlara oranla daha dirençli oldu¤unun bu tür denemelerle ortaya ç›kt›¤›n› aç›klad›. Fransa, kulüp tak›mlar›ndan bafllayan ve giderek Milli Tak›mlara dek uzanan siyahi oyuncular›n ham maddesini bilindi¤i gibi Afrika K›tas›’ndan oluflturmakta. Afrika'daki bu olumsuz geliflmeler, 2014 Dünya Kupas›'na ev sahipli¤i yapacak Brezilya hükümetini de harekete geçirdi. Ebola Virüsü'nün Afrika K›tas›’nda yay›lmas› halinde bir dizi önlem almay› düflünen Brezilyal› yetkililer, Afrika kafilelerini, bir hafta süreyle karantina'ya alacaklar›n› ve daha sonra ülkeye girifl izni verecek-
F
84
lerini resmi olmayan a¤›zlardan duyurmaya çal›fl›yor. Ancak bu flekil bir önlemin etik olmayaca¤›, bu nedenle kupada final karfl›laflmalar› oynamay› hakeden birçok Afrika ülkesinin kat›l›p, kat›lmama konusunu bir kez daha gözden geçirece¤i belirtiliyor. 1993- 1994 sezonuna, Gençlerbirli¤i formas› alt›nda arkadafllar› Mofle ve Kufle ile adeta damga vuran Kamerunlu Kona'n›n y›llar sonra, ‹spanya'n›n Sport dergisine Ebola Virüsü ile ilgili yapt›¤› aç›klama, Türk futbol kulüpleri için, endifleleri ortadan kald›ran bir söylem olur mu bilemem? Ancak Kona'n›n itina ile seçti¤i sözcüklerden oluflan tümce dikkate de¤er: ''Afrika yoksul bir k›ta. Kamerun çok yoksul bir ülke. Efendiler (zenginler) için tehlike söz konusu de¤il. Çünkü onlar, ülkelerine hiç gelmez. Onlar›n mikroplar›n› benim fakir halk›m tafl›r ve sonuçta yaflam süreleri azal›r. Biz futbolcular ise sürekli kontrol alt›nday›z. Virüs tehlikesi oluflmadan önce, bana yap›lan i¤nelerin say›s› yan›lm›yorsam yüz rakam›n›n üzerindeydi. Vücudumun kol ve kaba etinde i¤neyi bat›racak alan kalmad›¤›n› söyleyebilirim. Ben ve Afrikal› futbolcular, sosyal ve parasal yaflam›m›z› de¤ifltirmek için bu denli bir u¤rafla girmifliz. Hiçbir kardeflimin, dünya halk›na virüsü bulaflt›rmak gibi haince bir düflüncesi olamaz. Ayr›ca Ebola Virüsünden hayat›n› kaybeden kaç futbolcu sayabilirsiniz?''• metingoren@butundunya.com.tr
Mitolojiden Yans›yanlar Haluk Erdemol
PERSEPHONE ve MEVS‹MLER B
ilimsel aç›klamalar›n yer almad›¤› bir dünyada bu ifli efsaneler üstleniyor ve insano¤lunun kendini bildi¤i andan itibaren akl›n› kurcalayan do¤a olaylar›na yan›tlar getirerek onu rahatlat›yor, yaflam›na anlam kazand›r›yordu. Mevsimlerin nas›l ve neden olufltu¤u da insan›n sorgulad›¤› olaylardan biriydi. Çoktanr›l›l›¤›n birçok soruya aç›klama getirdi¤i antik dönemde mevsimler konusu da tanr›ça k›z› Persephone’nin (Roma’da Proserpina) öyküsüyle anlam kazanm›flt›.
Jan van Huysum (1682-1749) 85
BD MAYIS 2014
O
lymposlulardan biri de bereket, toprak ve hasat tanr›ças› Demeter’di (Roma’da Ceres). Büyükannesi olan evrensel toprak ana Gaia ve annesi Rhea’dan sonra toprak analar›n üçüncü kufla¤› ve insanlara en yak›n› olarak topra¤›n bereketinin simgesi, dolay›s›yla insan›n yaflam kavgas›n› sürdürmesinde en büyük yard›mc›s› olan Demeter alçakgönüllü kiflili¤iyle görevini yap›yor, Zeus’tan olma k›z› Persephone’nin sevgisi ve insanlar›n duas›yla yetinerek gürültücü di¤er Olymposlulara fazla yanaflmadan sakin bir yaflam sürüyordu. Güzelli¤i dillere destan Persephone’yi hiçbir talipliye, hatta Apollo ve Hermes’e bile uygun görmüyor, kendi gözünden bile k›skan›yordu onu. Ana-k›z›n geçti¤i yerlerde çiçekler aç›yor, a¤açlar meyve veriyor, tohumlar filizleniyordu. Persephone’de gözü olanlar aras›nda öyle biri vard› ki di¤erlerinden iki nedenle ayr›l›yordu: Birincisi Hades’ti o (Roma’da Pluton); Yeralt›’ 2 n›n, ölüler diyar›n›n hükümdar›, Zeus’un kardefli. ‹kincisi de Afrodit’in o¤lu Eros annesinin iste¤iyle aflk oklar›ndan birini atm›flt› ona. Çünkü Afrodit karanl›k dünyas›nda yaln›zl›k çeken, bir efl, bir kraliçe arayan amcas› Hades’ e yard›m etmek istemiflti. Hades de 86
1
BD MAYIS 2014
3
annesine söz geçirebilirdi belki, ama babas› Zeus’un onay›n› almas› gerekirdi. Olympos’a ç›k›p Zeus’a anlatt› derdini. Zeus ikilemde kalm›flt›. Hades ile Demeter kardeflleri, Persephone de k›z›yd› ve onun yeralt› dünyas›na gelin gitmesi söz konusuydu. Demeter ne derdi bu ifle? K›z› da asla ba¤›fllamazd› onu. Zeus oyalama yolunu seçerek karar›n› öteledi. Ne onaylad› ne de geri çevirdi Hades’in iste¤ini. Ancak karanl›k yaln›zl›¤›nda cevap beklerken sabr› tükenen Hades kendince bir sonuca vard›: Zeus ‘hay›r’ demedi¤ine göre izin veriyor demekti. Harekete geçmeye karar verdi.
P
4
1-Persephone (Dante Gabriel Rossetti, 1828-1882) 2-Persephone’nin kaç›r›l›fl› (Jan Bruegel, 1568-1625) 3-Nicolas Mignard (1606-1668) 4 -Rembrandt (1606-1669) yeryüzüne yapt›¤› ender ç›k›fllar›ndan birinde gördü¤ü Persephone’ye vurulmufl, gözü ondan baflkas›n› görmez olmufltu. Fakat göz koydu¤u k›z›n
ersephone Sicilya’n›n çay›rl› ve sulak ovalar›n› çok sever, oradaki orman ve su perileriyle zaman geçirmek için s›k s›k ziyaret ederdi onlar›. Keyifli anlar yaflad›¤› bu ziyaretlerden birinde yaflam›n›n kararaca¤›ndan habersizdi. Çiçek toplamaya ç›kt›¤›nda iki kayan›n aras›nda çiçek açm›fl nergisleri kopar›rken gökgürültüsünü and›ran bir ses duydu. Kayalar›n aras›ndan yer yar›ld› ve dört siyah at›n çekti¤i arabas›yla Hades ç›kt› ortaya. Persephone’yi belinden tuttu¤u gibi arabas›na koyup ç›kt›¤› kara delikten kendi dünyas›na kaç›rd› onu. K›z›yla buluflmak için geri gelen anne Demeter için k›z›ndan kalan tek iz 87
BD MAYIS 2014
onun otlar üzerindeki kemeri oldu.
D
5
6
5-Persephone’nin dönüflü (Frederick Leighton. 1830-1896) 6-Demeter’in üzüntüsü (Evelyn de Morgan, 1855-1919) 88
emeter dokuz gün dokuz gece arad› k›z›n›. Bulamad›. ‹nsanlara bereketli hasatlar ba¤›fllarken iflbirli¤i yapt›¤›, her fleyi gören ve bilen Helios’u (Günefl) kendine daha yak›n gördü¤ünden ona dan›flmak geldi akl›na. Olan biteni ö¤renince k›z›n›n kayb›na neden olarak gördü¤ü Zeus’a küserek Olympos’u terketti. Öfke ve gözyafllar› içinde dolafl›rken k›z›ndan baflka hiç bir fley düflünmez olmufl, insanlar için yapt›¤› iflleri sürdürmek art›k içinden gelmedi¤inden çimenler solmaya, tarlalardaki ekinler çürümeye bafllam›flt›. Att›¤› her ad›mda toprak çöllefliyordu art›k. Hayvanlar ve insanlar açl›ktan k›r›lmaya bafllay›nca hem Demeter’in durumuna hem de insanlara ac›yan Zeus haberci tanr› Hermes’i (Roma’da Mercurius) Hades’e göndererek Persephone’yi yeryüzüne geri göndermesini istedi ondan. Bu arada Persephone yeralt› dünyas›nda mutsuz, gölge gibi, aç susuz dolafl›yor, Hades de onu bu yeni dünyas›na al›flt›rmaya çal›fl›yordu. Zeus’un iste¤ini duyunca Hades’ in keyfi kaçt›. Çünkü Zeus’un buyruklar›na karfl› ç›kmak olanaks›zd›. ‹stemeye istemeye, fakat kendinden emin bir tav›rla Persephone’yi u¤urlarken eline bir nar verip kendisini unutma-
BD MAYIS 2014
mas›n› istedi. Demeter k›z›na kavufltu. Fakat anne k›z›n sevinçle kucaklaflmalar› fazla uzun sürmedi. Çünkü Hades’ten bir haber gelmiflti.Yazg› tanr›çalar› Moiralar›n yasalar›na göre yeralt› dünyas›nda a¤z›na bir yiyecek koyan bir kifli orada kalmak zorundayd›. Persephone yeryüzüne ç›kman›n sevinci içinde Hades’in verdi¤i nardan yemiflti. Bu nedenle yasaya boyun e¤erek geri dönmeliydi. Zeus ve Demeter Moiralar›n yasalar›na karfl› ç›kman›n evreni kaosa sürüklemek oldu¤unu biliyordu. Hades hile yapm›flt›, ama yasalara uymak gerekirdi.
K
›z›n› tekrar yitirmek korkusu içinde Demeter Zeus’a yalvard›, bir çözüm bulmas›n› istedi. Zeus Persephone’nin yeralt› dünyas›na geri dönmesinin insanlar›
Hayat için
7
alt›n kural
açl›¤a terkederek onlar› bir kez daha ölümün kuca¤›na atmak oldu¤unun bilincindeydi. Hem bu k›r›m› önlemek hem de yasaya karfl› ç›kmamak için bir çözüm buldu: Persephone Hades’in elinden dört nar tanesi yemiflti; öyleyse onun yan›nda dört ay kalmas› yeterliydi. Demeter üzüntüsünü içine atarak k›z›n› y›l›n dört ay›nda Hades’in yan›na göndermeye raz› oldu. Günahs›z insanlar› hat›rlay›p tekrar bereketi getirdi onlara. Fakat k›z›n›n Hades’e dönme zaman› yaklafl›rken üzüntüsü yapraklar› sarartt›, onun yoklu¤unda da koyulaflan özlemiyle karla kapland›, buz kesti topraklar. Persephone’nin öyküsünü betimleyen sanatç›lardan derledi¤imiz küçük bir seçkiyi sunuyoruz. • halukerdemol@butundunya.com.tr
1- Geçmiflinle bar›fl ki gelece¤ini etkilemesin
2- Di¤er insanlar›n senin hakk›nda ne düflündü¤ü seni ilgilendirmez
3- Zaman herfleyi iyilefltirir Zaman› tan›.
4- Seni mutlu etmek kimsenin görevi de¤il. Sen hariç!
5- Hayat›n› baflkalar›n›nki ile kar›flt›rma ve onlar› yarg›lama. Onlar›n yolculu¤unun ne oldu¤una dair hiçbir fikrin yok.
6- Çok fazla düflünmeyi b›rak Cevaplar› bilmiyor olabilirsin, en beklemedi¤in anda karfl›na ç›karlar.
7- Gülümse Dünyan›n bütün problemlerinin sahibi sen de¤ilsin.
89
Türkiye’nin ‹lk Hukuk Kütüphanesi ‘Kitaplar insan›n en iyi dostudur’ denilir. Avukat Rafet Ataç ve efli Ays›n Ataç’›n öyküsü ise, kitaplarla olan dostlu¤un, ayn› zamanda ‘büyüyebilen’ ve hiç tan›flmam›fl insanlar› bir araya getirebilen bir dostluk oldu¤unu da ortaya koyuyor… vukat Rafet Ataç, 1956’da üniversiteye bafllad›¤›nda, amcas›n›n harçl›k olarak verdi¤i 15 liralarla, hem ö¤renimini
A 90
Yazan: HATİCE SEZER
sürdürüp, hem de kitap biriktirmeye bafll›yor. Avukat Ataç’›n kitaplarla kurdu¤u dostluk ba¤› gün geçtikçe artarken, yolu s›k s›k sahaflar çarfl›s›na da düflüyor. ‹lk kitap biriktirmeye bafllad›¤› 1956’dan 1999’a kadar sahaflardan da kitaplar alan Rafet Ataç, bir gün eflinin ‘Evde art›k kitaplar› koyabilecek yer kalmad›, ne yapaca¤›z’ sorusu üzerine, en büyük hayali olan bir kütüphane kurma fikrini, hayata geçirmeye karar veriyor… Efli Ays›n Ataç ile birlikte önce Ays›n-Rafet Ataç Kültür ve E¤itim Vakf›’n› kuran Avukat Rafet Ataç,
BD MAYIS 2014
kültür ve e¤itim alanlar›nda topluma katk› sa¤lamay› amaçlayan yola böylece ilk ad›m›n› at›yor. afet Ataç, o günleri flöyle anlat›yor: “Kültür hizmeti için 2001 y›l›nda kütüphaneyi açt›k. Daha sonraki y›llarda da, Türkiye’de bir ilk olan hukuk kütüphanesini okurlar›n ve araflt›rmac›lar›n hizmetine açt›k. Kütüphaneyi kurdu¤umuzda 15 bin olan kitap say›m›z, bugün 50 binlere ulaflt›. Ays›n-Rafet Ataç Kültür ve E¤itim Vakf› Kütüphanesi, ‹stanbul’daki ikinci büyük vak›f kütüphanesi haline geldi. Kitaplar›n ço¤u, seçilmifl eserlerdir. Tarih, co¤rafya, arkeoloji, sanat, din, genel kültür gibi say›s›z alanda ve pek çok yay›nevine ait eserler, çocuklar›m›z›n, gençlerimizin, ö¤rencilerimizin ve araflt›rmac›lar›n kullan›m›na sunulmufltur. Resmi Gazete ve Cumhuriyet Gazetesi külliyatlar›n›n yan› s›ra, çok genifl bir dergi arflivimiz de var.
R
Yay›nland›klar› dönemlere tan›kl›k eden, 1930’lardan günümüze kadar ulaflan say›lar›yla, sahaflardan edindi¤imiz dergiler, y›llar›na göre ciltlenerek raflardaki yerlerini alm›flt›r. Yay›n yaflam› sona eren ya da yay›n yaflam› devam eden dergilerde de, mizahtan edebiyata, güncel içerikli yay›nlardan hukuk dergilerine kadar kapsaml› bir
91
arflive sahibiz. Bafllang›çta tek kata kurulmufl olan kütüphanemiz bugün 3 katta, 6 dairede hizmet vermektedir. Birinci kat hukuk kütüphanesi ve hukuk dergili¤i, ikinci kat okuma salonu ve müdüriyet, üçüncü kat ise ana kütüphane ve dergiliktir. Ayr›ca okuma salonumuzda bilgisayar ve yaz›c›lar da kullan›ma sunulmufltur. Hukuk kütüphanemiz ise 1944’ten bu yana, yay›nlanan eserleri içeriyor. De¤iflen Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu’ndan sonra, kütüphanemizi güncelledik ve hukukçular›n faydalanmas›na açt›k.” taç çiftinin 1990 y›l›nda Gümüflhane’de yapt›rd›klar› Ays›n-Rafet Ataç ‹lkö¤retim Okulu, e¤itim-ö¤retim faaliyetlerine devam ediyor. Ayr›ca vak›f, 52 üniversite ö¤rencisine de burs deste¤i sa¤l›yor. Avukat Rafet Ataç, tüm yurttafllar› Ays›n-Rafet Ataç Kültür
A 92
ve E¤itim Vakf› Kütüphanesi’ne davet ediyor ve ekliyor: “Ö¤renciler genellikle güncel kitaplar›, araflt›rmac›lar ise eski kaynaklar› ar›yorlar. Kütüphanemize kitap temin etmek için zaman zaman avukat arkadafllar›m›zdan ba¤›fl kitap al›yoruz. Bulabildiklerimizi, kütüphanemizin arflivine kazand›r›yor, okurlar›m›z›n da kullan›m›na sunuyoruz. E¤er ayn› kitaptan birden fazla varsa, fazla olan kitaplar›m›z› da ihtiyaç sahibi okullara ulaflt›r›yoruz. Tüm amac›m›z, Ays›n-Rafet Ataç Kültür ve E¤itim Vakf› Kütüphanesi’ ni ‹stanbul’un en büyük ve en iyi kütüphanelerinden biri haline getirmek. Kütüphanecili¤in, okul yapt›rmaktan bile daha önemli bir hizmet oldu¤una inan›yorum. Ülkemizde ise kütüphanelerin yeterince ilgi görmedi¤ini düflünüyor, buna üzülüyorum. Bu nedenle, belli bir gelir düzeyine sahip insanlar›n, kütüphanenin, kütüphane kültürünün de¤erini kavramas› ve bu konuya önem verip, destek olmalar› gerekiyor.
G
elirimizin çok büyük bir bölümünü kitaplar için kullan›yoruz. Benim ve eflimin tek arzusu, vakf›n kendi gelirleriyle kendisini idame ettirebilmesi ve Ays›nRafet Ataç Kültür ve E¤itim Vakf› Kütüphanesi’nin bizlerden sonra da kal›c› olmas›, topluma faydal› olmas›d›r.” • ‹lgilenenler için: Kütüphane hafta içi her gün 09.00 – 12.00/13.00 – 18.00 saatleri aras›nda, Cumartesileri ise 09.00 – 13.00 saatleri aras›nda halka aç›k. vakif@atackutup.com www.atackutup.com
Antik Kentlerimiz Süheyla Dinç
S‹DE ANT‹K KENT‹ Side antik kenti, Pamfilya dedi¤imiz bölgenin tek liman kentidir. Antalya Manavgat yolu üzerindedir.
N
ar anlam›na gelen “Side” ismini Anadolu’nun en eski halk›n›n dili olan Luvi’ceden alm›flt›r. Bir yar›mada üzerinde kurulan Side antik kenti, M.Ö. 5. Yüzy›ldan itibaren kendi paras›n› bas›p, M.S. 2. Yüzy›la kadar da kendi dilini ve yaz›s›n› korumufltur.
93
BD MAYIS 2014
K
entin simgesi olan nar, ayn› zamanda bölgede en çok yetiflen meyve idi. Tarihte M.S. 4. Yüzy›ldan itibaren bir çok ak›nlara maruz kalm›fl, Lidya ve Pers’lerden sonra M.Ö. 334’de Makedonya Kral› ‹skender’in buraya gelmesiyle flehir geliflmifltir. M.Ö 78 de Roma ‹mparatorlu¤u’nun egemenli¤inde Side en parlak devrini yaflam›flt›r. Hristiyanl›¤›n yay›lmaya bafllamas›yla piskoposluk merkezi olmufltur. M.S. 2. Yüzy›ldan itibaren de Arap ak›nlar›, Rodos, Ceneviz ve Venedik korsanlar›n›n hucümuna u¤ram›fl, Haçl› seferleri ile ya¤malanm›fl ve halk› Antalya’ya ve çevresine göç etmek zorunda kalm›flt›r.12. yüzy›ldan itibaren Selçuklu’lar ve Osmanl›lar
Vespasian Kap›s› 94
bölgeye hakim olmufllard›r. 19. Yüzy›l bafl›nda ise Girit’ten gelen göçmenler bugünkü Selimiye köyünü kurmufllard›r. Side Liman kenti olmas› nedeniyle köle ticaretinin de merkezi olmufltur. ‹lk kaz›lar 1947 y›l›nda arkeolog Prof. Arif Müfit Mansel baflkanl›¤›nda bafllar. 1960 y›l›ndan itibaren turistik yap›laflma nedeniyle nar a¤açlar› kesilmifl, kaz› alanlar› zarar görmeye bafllam›flt›r. Kente flehir kap›s›ndan girilip genifl bir avluya gelinir. Buradan bafllayan sütunlu galerili bir cadde limana do¤ru gider. Yol üzerinde kare planl› ve dört taraf› galerilerle çevrili bir agora bulunur. Agoran›n karfl›s›nda geç devir yap›lar›ndan olan hamam bugün Side Müzesi olarak kullan›l›r.
Side Antik Tiyatrosu (D›fltan görünüfl) Agoran›n yan›nda kentin en iyi korunmufl tiyatrosu bulunur.
S
ide tiyatrosu, Anadolu’da yap›lan yamaç tiyatrolar›n›n aksine düz bir zemin üzerine tonoz kemerlerle yükseltilen oturma kademeleri ve sahne binas›ndan oluflur, yar›m adan›n en dar yerindedir. M.S 2.Yüzy›lda Roma döneminde yap›lm›flt›r. Tiyatro yap›lar› tarihi süreç içinde toplumdaki sosyal de¤iflikliklere gore
çeflitli biçimlerde kullan›lm›flt›r. Yar›m daire fleklinde olan Side tiyatrosunun bugün büyük bir k›sm› y›k›lm›flt›r. Tiyatro M.S. 3. Yüzy›lda arena olarak kullan›lm›fl, M.S. 5 ve 6. Yüzy›llarda ise Bizans döneminde aç›k hava kilisesi yap›lm›flt›r. 1500 seyirci alabilecek büyüklükte idi. Limana yak›n yerde Side’nin iki önemli
Arif Müfit Tansel
mabedi olan Apollon ve Athena mabetleri bulunur. M.S 2. Yüzy›l yap›lar› olan bu mabetlerin, Side sikkeleri üzerindeki betimlemelerindeki görüntüden büyük mabet bafl tanr›ça Athena’ya küçük mabetin Apollon’a ait oldu¤u saptanm›flt›r. Bugün Apollon mabedinin 95
BD MAYIS 2014
Side Antik Tiyatrosu badet sütunu ve al›nl›¤›n bir k›sm› aya¤a kald›r›lm›fl durumdad›r. Bizans döneminde bura-ya bir bazilika yap›lm›flt›r. Limanda flehir kap›s› yan›nda hamam bulunur. Denizden gelen yolcular›n y›kanarak flehre girmeleri öngörülürdü. ntik kent koruma amaçl› flehir surlar› ile çevrili idi. Kara ve deniz surlar›, bölgeden ç›kar›lan konglemera denilen blok tafllardan yap›lm›flt›r. Surun hemen d›fl›nda kent giriflinde M.S. 2. Yüzy›l yap›s› olan An›tsal bir çeflme binas› olan “Wym-
A
Side Müzesi 96
phaion” bulunmaktad›r. Üç büyük nifl ve bunun önünde genifl bir havuza sahip yap›n›n yüzü mermer plakalarla kapl› idi. Üzerinde tanr›lara ait aflk sahneleri tasvir edilmifltir. Su, çeflmeye Manavgat çay›n›n kaynak yerinden tünel ve kanallarla getiriliyordu. Antik flehrin kara surlar›n›n d›fl›nda ise ölüler kenti (nekropol) bulunur. Buradaki an›tsal mezarlar›n süslemeleri dikkat çekicidir. M.S 3. Yüzy›la tarihlenir. Nekropolün bir bölümü bugün Sorgun turistik tesisleri içine kadar gider. Side Antik kentinden ç›kan eserler Roma Hamam› olan yerde ve bahçesinde sergilenmektedir. Müze 1962 y›l›nda aç›lm›flt›r. Befl bölümden oluflur. Sergilenen eserlerin büyük bir bölümü 1947-1967 y›llar› aras›nda kaz›lardan ç›kan eserlerdir. Helenistik -Roma-Bizans dönemlerine ait heykel, lahit, kabartmalar piflmifl toprak, cam, bronz sikkeler bulunmaktad›r. • suheyladinc@butundunya.com.tr
Ö¤retmen G›yaseddin Tokyay’›n örnek yaflam›ndan kesitler 10 Ömer Bozcal› Olay›:
‹htilal Kendi Çocuklar›n› Yer mi? Yazar›m›z›n önceki say›lar›m›zda yer verdi¤imiz, babas›n›n yaflam›ndan öyküye dönüfltürdü¤ü yaz›lar›n› yay›mlamay› sürdürüyoruz...
May›s ‹htilali olmufl, Yeni Anayasa Kabul edilmifl ve seçimler yap›lm›flt›. Kurulan Cumhuriyet Halk Partisi -Yeni Türkiye Partisi koalisyon hükümetinin bafl›nda rahmetli ‹smet Pafla vard›. ‹htilalin ard›ndan Kayseri Maarif Müdürlü¤ü’ne vekaleten ben atanm›flt›m. Önceki döneme iliflkin baz› yolsuzluk ve partizanl›k soruflturmalar› nedeniyle Çocuk Esirgeme Kurumu ve Türk Hava Kurumu Kayseri fiube-
27
lerinin de yönetimlerine girmem istenmiflti. Bana duyulan güven hofluma gitmiyor de¤ildi. ‹kinci askerli¤im s›ras›nda arkadafl›m olan Ömer Bozcal› Adalet Partisi’nden ‹zmir Senatörü olmufltu. Partinin etkin isimlerinden birisiydi. Askerli¤imiz s›ras›nda o 97. Alay›n emir subay› ben de harbiye ayniyat subay›yd›m. Efendi, yard›msever bir insand› ve çok da dindard›. Alay›n Yozgat’tan Gebze’ye, Gebze’den 97
BD MAYIS 2014
Kand›ra’ya ve sonra tekrar Gebze’ye intikalleri s›ras›nda çok deste¤ini görmüfltüm. ayseri Adalet Partisi’nin önemli bir kalesi oldu¤undan zaman zaman parti toplant›lar› ve baz› temaslarda bulunmak üzere buraya gelirdi ve her geliflinde de bu eski asker arkadafl›n› mutlaka ziyaret ederdi. Bu ziyaretlerinin birinde onu ö¤le yeme¤ine ç›karmadan evvel masamdaki iflleri bitirebilmem için odamda istirahat etmesini rica etmifltim. Bozcal›’n›n beni ziyaret etti¤ini ö¤renen aralar›nda yine arkadafllar›m olan Kemal Bey ve Hüseyin Bey’in de oldu¤u
K
Onlar bir taraftan sohbet ederken ben de Refladiye köyü ilkokulunun diplomalar›n› onayl›yordum. 98
bir kaç ö¤retmen odama geldiler. Onlar bir taraftan sohbet ederken ben de Refladiye köyü ilkokulunun diplomalar›n› onayl›yordum. Bozcal›’yla ö¤retmen meslektafllar›n sohbeti o s›rada gündemde olan ö¤retmen maafllar›n›n yükseltilmesine iliflkin yasa tasar›s›na geldi. Bozcal›, “Sizin kanununuz ç›kmaz!” dedi. “Bakanl›kta baz› komünistler köfle bafllar›n› tutmufl, bu adamlar orada kald›¤› sürece bizim bu kanuna destek vermemiz söz konusu olamaz.” Konuflmalar k›sa bir süre daha sürdü. Benim diploma onaylar›m bitmifl, ö¤le tatili saati de gelmiflti. “Ömer Bey, art›k ç›kabiliriz. Kusura bakmay›n sizi beklettim. Arkadafllar, siz de buyurun kat›l›n, beraber bir yemek yiyelim.” Ö¤retmen arkadafllar›m gelmediler, Bozcal›’yla ben çarfl›da bir lokantada bir fleyler yedikten sonra sar›l›p, öpüflüp ayr›ld›k. O partisinin il merkezine ben de Maarif Müdürlü¤ü’ne iflimin bafl›na gittim. Ö¤leden sonra sabah Bozcal›’yla bir süre sohbet eden arkadafllar›m yapt›klar› konuflmay› Ö¤retmenler Derne¤i lokalinde “G›yas’›n bir senatör arkadafl› geldi, ö¤retmenlere komünist dedi” anlam›na gelen bir biçimde aktarm›fllar. Orada bulunan di¤er bir çok ö¤retmenin tepki göstermesi üzerine de Cunhurbaflkan› Cemal Gürsel’e, Baflbakan ‹smet Pafla’ya ve o s›rada Ö¤-
BD MAYIS 2014
Y›l 1962. G›yasettin Tokyay (Soldan ikinci) çeflitli illerden gelen Türk Hava Kurumu yöneticilerinin Cumhurbaflkan› Cemal Gürsel’i ziyaretlerinde. retmenler Derne¤i Genel Baflkan› olan Turhan Feyzio¤lu’na telgraflar çekmifller. ‹ki gün içinde basit bir sohbet büyük bir olaya dönüfltü. Baflta Ankara olmak üzere bir çok ilde ö¤retmenler toplant›lar yapt›lar, AP’yi ve Bozcal›’y› protesto ettiler. ütün bunlar olurken, Kayseri Ö¤retmenler Derne¤i lokalinde bir zab›t metni haz›rlanm›fl ve benim odamda Bozcal›’yla konuflan ö¤retmen arkadafllar taraf›ndan imzalanm›fl. Metni bana da getirdiler, “Bunu imzala” dediler. ‹mzalamad›m. ‹ki gerekçem vard›: Birincisi, Bozcal› ö¤retmenler komünisttir dememiflti. Dedi¤i, baz› ö¤retmenlerin komünist oldu¤u, bir k›sm›n›n bakanl›kta önemli görevlerde bulundu¤u, bu nedenle de ö¤retmen maafllar›n›n artmas› ile ilgili kanun
B
teklifine olumlu bakmad›klar›yd›. ‹kincisi de adam benim asker arkadafl›md› ve gerçekten haks›z yere suçlanmas›n› istemiyordum. Bu kez baflka çarklar dönmeye bafllad›. Hakk›mda tahkikat aç›ld›. Müfettifller geldi. Sonuçta Maarif Müdür Vekilli¤i’nden al›nd›m ve Ahmetpafla ‹lkokulu ö¤retmenli¤ine verildim. Yani ben y›llarca CHP’yi ve ‹smet Pafla’y› desteklemiflken ‹smet Pafla Hükümeti’nden tokad› yemifltim. üfettifl oldu¤um gerekçesiyle hakk›mda verilen ilkokul ö¤retmenli¤ine atanma karar›na itiraz ettim. Yapt›klar› hatay› anlad›lar ve beni Kayseri’de müfettifl olarak görevlendirdiler bu kez ama hemen ard›ndan Van Maarif Müdürlü¤ü’ne atand›¤›ma dair bir yaz› ald›m Bakanl›ktan. K›z›m Filiz bir y›l sonra Üni-
M
99
BD MAYIS 2014
versite’ye bafllayacakt›, büyük o¤lum Rifat Kayseri, Talas’da ö¤renciydi, küçük o¤lum da ilkokula gidiyordu. Onlar›n e¤itim olanaklar›n› düflünerek Ankara’ya naklimi istedim.
B
u kez, Ankara Milli E¤itim Müdürlü¤ü kadrosunda düz ö¤retmen olarak görevlendirildim. Eflimi ve çocuklar›m› Kayseri’de b›rak›p Ankara’ya geldim. Kay›nbiraderimin evinde kal›yordum. Her gün sabah dokuz akflam befl Milli E¤itim Müdürlü¤ü’ne gidiyordum ama her
Her gün sabah dokuz akflam befl Milli E¤itim Müdürlü¤ü’ne gidiyordum ama her hangi bir iflim de bana bir görev veren de yoktu. hangi bir iflim de bana bir görev veren de yoktu. Hem ailemden ayr› olmak, hem kay›nbiraderimin evinde ona yük oldu¤um düflüncesi hem de iflsizlik giderek moralimi bozuyordu. Neden sonra arkadafl›m fievket Türky›lmaz Ankara Erkek ‹lkö¤retmen Okulu’nda bir Müdür Yard›mc›l›¤› kadrosunun aç›k oldu¤unu söyledi. Bakanl›¤a bir dilekçe verdim. Ö¤retmen Okullar› fiube Müdürü de yine bir arkadafl›m olan Azmi’ydi. Dilekçem muameleye kondu. Fakat Bakan’›n önüne geldi¤inde sümen alt› olmufl. Sebep bizim Ömer Bozcal› olay›. 100
O s›rada Deneme Lisesi Müdürü olan Rafet Ang›n benim Gelibolu Gazi Süleyman Pafla Okulu’ndan ö¤retmen arkadafl›md›. Bakanl›kta bana yard›mc› olabilir mi diye ona gittim. Bakan› tan›yormufl. Ondan beni Bakanla görüfltürmesini rica ettim. Bakan›n beni görmesini istiyordum. Ay› m›y›m kurt muyum anlas›n diye. O arada eflim Nilüfer de ‹zmir Muallim Mektebi’nde okurken tan›d›¤› Bakan›n efline nas›l haks›zl›¤a u¤rad›¤›m›z› anlatan bir mektup yazm›fl. Bir kaç gün sonra Bakan randevu verdi. Nilüfer’in bir mektup yazd›¤›n› kendisinden ö¤rendim. Mektuptan eflinin de kendisinin de çok etkilendi¤ini söyledi, yaz›m› getirtti, imzalad› ve Ankara Erkek ‹lkö¤retmen Okulu Müdür Yard›mc›l›¤›’na tayinim ç›kt›. Bir y›l sonra da eflimin nakli Ankara Gazi ‹lkokulu’na yap›ld›. Art›k kafam›z rahatlam›fl, üstümüzden bir Erciyes yükü kalkm›flt›. n çetrefilli zamanda (‹htilal dönemi) Kayseri Maarif Müdürlü¤üne vekalet etmifltim. fiikayetler, tahkikatlar, gammazl›klar ve iftiralar›n haddi hesab› yoktu. Bütün bunlar›n adil sonuçlanmas› için çok çaba sarfetmifltim ama iflte sonunda benim hakk›mda da bir tahkikat aç›lm›flt›. Bozcal› olay›yla ilgili bu tahkikattan hiç bir fley ç›kmad› ç›kmamas›na ancak yaralanm›flt›m. Buna ra¤men beni haks›z yere gammazlayan ve ayn› siyasi görüfllere sahip oldu¤um ö¤retmenlerle de farkl› siyasi görüfllere sahip oldu¤um Ömer Bozcal›’yla da arkadafll›¤›m hep devam etti… •
E
Dünya Döndükçe Sabriye Afl›r
Vasili Arkhipov 1962’de, dünyay› ‘so¤ukkanl›l›¤›’ ile kurtaran subay ¤er 27 Kas›m 1962’den önce do¤duysan›z, Vasili Arkhipov hayat›n›z› kurtarm›fl demektir. Çünkü o gün, tarihteki yaflanm›fl en kritik ve en tehlikeli gündü… O gün, bundan elli y›l önce, Sovyet B-59 denizalt›s›n›n genç subay› Vasili Arkhipov, nükleer torpidoyu atefllemek için kendilerine verilen emri tek bafl›na reddetti… Dünyay› bir nükleer k›yametten kurtard›… Küba krizine giden yol, 1959 y›l›nda Fidel Castro’nun ABD kontrolündeki Batista rejimini devirmesiyle bafllad›. Yan› bafl›nda sosyalist bir devletten rahats›z olan ABD, Latin Amerika ülkeleriyle birlikte hareket ederek Castro’yu devirmeyi planlad›. Ancak 1961 y›l›nda gerçekleflen Domuzlar Körfezi harekat› baflar›s›zl›kla sonuçlan›nca,
E
101
BD MAYIS 2014
Sovyetler bu f›rsat› de¤erlendirdi ve Küba’ya yanaflmaya bafllad›. arekâttan bir süre sonra ise Castro, ülke bütünlü¤ünün SSCB taraf›ndan sa¤lanaca¤› vaadi ile Sovyet füzelerinin ülkesine yerlefltirilmesine izin verdi. Bu ad›m Sovyetler Birli¤i için ABD’nin Türkiye’ye yerlefltirdi¤i Jüpiter füzelerine karfl› bir cevap olacakt›. Ayn› dönemde, Türkiye’den kalkt›¤› belirlenen bir U-2 tipi Amerikan casus uça¤›n›n Sovyetler taraf›ndan düflürülmesiyle ABD ve SSCB iliflkileri iyice gerildi. O y›llarda ABD istihbarat› Küba’ya Sovyetler taraf›ndan füze yerlefltirildi¤ini, ancak ateflleme sistemlerinin henüz bu ülkeye varmad›¤›n› ö¤renmiflti. 22 Ekim 1962 günü Sovyetler Birli¤i’nden bu parçalar› tafl›yan gemilerin yola ç›kt›¤› ö¤renilince durum ABD Baflkan› J.F. Kennedy’e iletildi. Kennedy televizyon arac›l›¤›
H
Rusya’dan yola ç›kan gemilere ayn› zamanda 4 Sovyet denizalt›s› da efllik ediyordu. Denizalt›lar›n görevi ablukay› delmekti. ile gemilerin geri gönderilmesini talep etti. Ancak Sovyet lideri Nikita Kruflçev bu talebi dikkate almad›. Füze malzemelerini tafl›yan Sovyet gemileri Küba’ya do¤ru yaklafl›rken, Baflkan Kennedy, Küba’ n›n denizden abluka alt›na al›nmas›n› ve ülkeye girmeye çal›flan gemilerin bat›r›lmas› emrini verdi. Rusya’dan yola ç›kan gemilere ayn› zamanda 4 Sovyet denizalt›s› da efllik ediyordu. Denizalt›lar›n görevi ablukay› delmekti. Yola ç›kan deniz alt›lardan biri Sovyet B-59 tipi nükleer denizalt›yd›. Denizalt› 10 kilotonluk bir nükleer torpidoya sahipti -ki Hiroflima’ya at›lan atom bombas› kadar gücü vard›. Denizalt›n›n Kaptan› Valentin Savitsky idi. Yard›mc›l›klar›n› ise, Vasili Arkhipov ve ismi bilinmeyen di¤er bir üst düzey denizci subay yap›yordu.
J. F. Kennedy ve Nikita Kruflçev 102
KIRILMA NOKTASI, B‹R DEN‹ZALTIDA YAfiANDI 27 Ekim günü B-59 deni-
Sovyet Denizalt›s› B-59 zalt›s›, Küba s›n›r›na yaklaflt›¤› s›rada Amerikan destroyerleri taraf›ndan fark edildi ve denizalt› ablukaya al›nd›. Bir Amerikan destroyeri olan USS Beale, nükleer silah donan›ml› bir Sovyet denizalt›s› olan B-59’a su alt› bombalar› b›rakmaya bafllam›flt›… -59’un kaptan› Valentin Savitsky’nin, bu sualt› bombalar›n›n ‘öldürücü olmayan uygulama at›fllar›’, yani bir nevi devriye prati¤i oldu¤unu ve bunun amac›n›n yaln›zca B-59’u yüzeye ç›kmaya zorlamak oldu¤unu bilmesine ise imkân yoktu. Tüm dünya ise krizin nas›l sonuçlanaca¤›n› merakla, televizyonlara kilitlenmifl Kruflçev’le, Kennedy’nin nas›l bir karar verece¤ini bekliyordu. ABD destroyerlerinin, nükleer bafll›k tafl›d›¤›ndan habersiz, su alt› bombalar›yla yüzeye ç›kmaya zorlama at›fllar›n› sürdürdükleri s›rada, B-59’un kaptan› Valentin Savitsky son derece bitkin durumdayd›. Destroyerlerin att›¤› su bombalar› denizalt›n›n üzerinde patl›yor ve içeridekilerin kafas›na adeta çekiç gibi iniyordu. Moskova’yla da iletiflim kuramad›¤› için ne yapaca¤›n› bilmez bir haldeydi.
B
Üstelik, daha da umutsuzlu¤a kap›lm›fl, Üçüncü Dünya Savafl›’n›n ç›kt›¤›n› ve kendilerinin ‘kaderlerine terk edildiklerini’ düflünmeye bafllam›flt›. ARKH‹POV NÜKLEER TORP‹DONUN ATEfiLENMES‹NE ENGEL OLDU Ani bir kararla, subaylar›na denizalt›n›n 10 kilotonluk nükleer torpidosunu atefllemek üzere haz›rlamalar›n› emretti. Hedefinde ise, ABD hava güçlerini tafl›yan dev uçak gemisi USS Randolf vard›. E¤er B-59’un nükleer
ABD uçak gemisi USS Randolf 103
BD MAYIS 2014
B-59’un kaptan›n›n ekibini bilgilendirendirdi¤i dramatize bir sahne torpidosu USS Randolf’a do¤ru atefllenmifl olsayd›, nükleer bulutlar h›zla denizden ayr›larak karaya do¤ru yay›lacakt›. ‹lk önce de, Moskova, Londra, Do¤u Anglia havaalan› ve Almanya’n›n asker kamplar›na
ulaflacakt›. Bomban›n neden olaca¤› dalgalar›n bir sonraki aflamas›nda ise, ‹ngiltere nüfusunun yar›s›ndan fazlas› yok olacakt›. Ayr›ca, Pentagon da, Tek Entegre Operasyonel Plan› (SIOP) çerçevesinde, Arnavutluk ve Çin gibi savafla dahil olmayan ülkelerin de içerisinde oldu¤u binlerce hedefe nükleer silahlar f›rlatm›fl olurdu. ›yamet senaryosunu irdeledikten sonra, flimdi yeniden kaptan›n›n nükleer torpidosunu at›fla haz›rlama emri verdi¤i B-59’a, denizalt›na dönelim… Sinirleri son derece gergin ve yorgun durumdaki kaptan Savitsky, karar›n› vermiflti: Denizalt› batma pahas›na destroyerlere atefl aç›lacak ve ABD gemileriyle beraber okyanusun derinliklerini boylayacak-
K Arkipov ölmeden 3 y›l önce k›z› ile 104
BD MAYIS 2014
lard›. Ancak karar› uygulamak için yard›mc›lar›n›n da onay›na ihtiyac› vard› ve bu durumda Arkhipov devreye girdi… Yani asl›nda, Üçüncü Dünya Savafl›’n› bafllatacak ya da bafllatmayacak karar, ne Beyaz Saray’da, ne de Kremlin’de verilecekti… Evet, bir denizalt›n›n kontrol odas›nda verilecekti…
Arkhipov, son derece so¤ukkanl› davranarak denizalt› kaptan› Savitsky ile di¤er denizci subay› sakinlefltirmiflti.
rkhipov, önce kendisi son derece sakin ve so¤ukkanl› davrand›, sonra da denizalt› kaptan› Savitsky ile di¤er denizci subaya sükûnet telkin etti. Konuflmalar›yla hem onlar› bir nebze rahatlatmaya, hem de ikna etmeye çabalad›. Böylelikle nükleer torpidonun atefllenmesini engelledi. Birkaç saat sonra ise Kruflçev ve Kennedy anlaflt›klar›n› aç›klad› ve kriz sona erdi. Kriz sona erdikten sonra Arkhipov görevine devam etti. 1975 y›l›nda Kirov Deniz Harp Okulu’ nun bafl›na getirilen Arkhipov, 1985 y›l›na kadar bu görevini sürdürdü. 1998 y›l›nda ise verdi¤i bu tarihi karardan pek çok kimsenin haberi olmadan yaflam›n› yitirdi. Sovyetler Birli¤i ve Amerika aras›nda 1962 y›l›nda yaflanan krizde, dünyan›n olas› bir nükleer savafla girme ihtimalini, bir denizci subay olan Vasili Arkhipov’un engelledi¤i ise, George Washington Üniversitesi Ulusal Güvenlik Arflivi yöneticisi Thomas S. Blanton’un 2002’de aç›klad›¤› belgelerle ortaya ç›kt›. Arkhipov, 1998’de sessizce yaflama veda etmiflti oysa… Dünya ona, hem kurtard›¤› hem de kriz an›nda kontrol-
lü davranman›n yaflamsal önemini, müthifl bir örnekle gösterdi¤i için, bir teflekkür bile edemeden… •
A
sabriyeasir@butundunya.com.tr
Arkipov’un kar›s› Olga kocas›yla her zaman gurur duydu¤unu söylüyor Kaynaklar: Çeviri, The Guardian Edward Wilson 27 Kas›m 2012 (http://www.the guardian.com/commentisfree/2012/oct/27/ vasili-arkhipov-stopped-nuclear-war) Çeviri, Dailymail Leon Watson ve Mark Duell 25 Kas›m 2012 (http://www.dailymail.co. uk/news/article-2208342/Soviet-submarinersingle-handedly-averted-WWIII-heightCuban-Missile-Crisis.html) http://www. 1news.com.tr/print.php?item_id=2012092 6043052129&sec_id=16 105
Tatl› Bir Öyküdür Yaflam Yücel Aksoy
‹nanc›n
Zaferi Y
er, Amerika "Baca¤› Birleflik Devkesilmeli” denen letleri’nin Kansas Eyaletinde çocuk sonunda küçük bir yerleflim "Yüzy›l›n Atleti" bölgesi olan Elkhart. oldu Y›l 1917... Sekiz yafl›nda Glenn ile onüç yafl›nda olan a¤abeyi Floyd, evlerinden çok uzakta olmayan ilkokula birlikte gidip geliyorlard›. Ö¤retmenleri bu iki kardefle bir de görev vermiflti: Her sabah, arkadafllar›ndan ve ö¤retmenlerinden önce gelip s›n›ftaki sobay› temizleyip yakacaklard›. Glenn ve Floyd, büyük bir sorumluluk duygusuyla, bu görevlerini hiç aksatmadan yerine getiriyorlard›. So¤uk bir k›fl günü sabah› iki kardefl yine erkenden gelip sobay› temizlediler, odunlar› doldurdular. Her zaman yapt›klar› gibi, birisi flifledeki gazya¤›n› odunlar›n üzerine boflaltt›, di¤eri de kibriti yak›p sobaya att›.
106
BD MAYIS 2014
yle büyük bir patlama oldu ki, okul sars›ld›; çevredeki evlerde yaflayanlar da korku ile d›flar› firlad›lar. Bu üzücü kazan›n nedeni, flifleye gazya¤› yerine yanl›fll›kla benzin doldurulmufl olmas›yd›. Alevler aras›ndan kurtar›lan çocuklardan A¤abey Floyd yaflam›n› yitirmiflti. Kardefli Glenn yafl›yordu ama onun da belden afla¤›s› feci flekilde yanm›flt›. Glenn, doktorlar›n ve hastane personelinin yak›n ilgisi ve yo¤un bak›m› sonucu ölüm tehlikesini atlatt›. Ancak doktor, yan›klar nedeniyle art›k iyileflme ümidi kalmayan bacaklar›n›n kesilmesi gerekti¤ini söyledi¤inde, zaten bir çocuklar›n› kaybederek y›k›lan aile bir kez daha floke oldu. Ama doktorun önerisini hemen onaylamad›lar ve bu operasyonun bir süre ertelenmesini rica ettiler. Bir süre bekleyen doktor, ameliyat gerekti¤ini yineledi ama aile tekrar erteleme istedi. Bu böyle iki ay sürdü. ‹ki ay sonunda sarg›lar aç›ld›¤›nda, ayaklar kesilmekten kurtulmufltu ama görünüfl içler ac›s›yd›. Kemiklerin üzerinde neredeyse et ya da kas diye bir fley kalmam›flt›. Üstelik sa¤ bacak, di¤erinden birkaç santim k›sayd›. Doktor, çocu¤un
Ö
Doktor, çocu¤un yürüme flans›n›n art›k hiç olmad›¤›n› söyledi. Ama aile umutluydu. Geç de olsa, zor da olsa, bir gün Glenn aya¤a kalkacakt›. yürüme flans›n›n art›k hiç olmad›¤›n› söyledi. Ama aile umutluydu. Geç de olsa, zor da olsa, bir gün Glenn aya¤a kalkacakt›. Ailenin inanc› Glenn’i de yüreklendirdi. Annesi hergün ayaklar›na masaj yap›p onu aya¤a kald›rmaya çal›fl›yordu. O da bütün gücüyle baflarmaya çabal›yordu. Egzersizler s›ras›nda can› çok yan›yor, çok zorlan›yordu ama yüre¤i baflarma inanc› ile doluydu.
107
BD MAYIS 2014
Annesinin dualar›, kendi çabas› ve azmi sonucu Glenn önce aya¤a kalkt›, sonra annesinin deste¤iyle küçük ad›mlar atmaya bafllad›; sonra yürüdü ve daha sonra da koflmaya bafllad›. Özlem duydu¤u okul yaflam›na dokuz ay gecikmeli de olsa döndü. Glenn art›k yürümüyor, kofluyordu. Mucizelere do¤ru kofluyor, mucizeler yarat›yordu. 12 yafl›na geldi¤inde, girdi¤i atletizm yar›fl›nda ilk birincili¤ini kazand›. Lisede kat›ld›¤› “Bir Mil” yar›fl›nda 4.24.7 ile lise rekoru k›rd›. Bu baflar› ona Kansas Üniversitesi’nde burslu okuma kap›s›n› da açt›. Herkes ona “Uçan Kansasl›” diyordu. 1932 Olimpiyat Oyunlar›na kat›ld› ve 1500 metrede 4. Oldu. 1936 y›l›nda düzenlenen Berlin Olimpiyat Oyunlar›nda da ikincilik kürsüsüne ç›kt›. 1938 y›l›nda, salon atletizm yar›fllar›nda k›rd›¤› “Bir Mil” rekoru, ancak 1954 y›l›nda yenilenebildi. Bir zamanlar, baca¤› kesilsin mi kesilmesin mi diye tart›fl›lan “Demir Adam”, New York Madison Square Garden’da “Yüzy›l›n Atleti” ilan
Glenn Cunningham
edilen Glenn Cunningham, ad›n› spor tarihine alt›n harflerle yazd›rm›flt›. Bu en k›sa ifadeyle ‹nanc›n zaferiydi. *** nsan olman›n, düflünen bir varl›k olman›n en büyük sorumluluklar›ndan biri de, yaflam›m›z›n hemen her an›nda bir fleylere inanmak zorunda kalmam›zd›r. Uykudan uyan›p yeni bir güne gözümüzü açt›¤›m›z andan itibaren yat›ncaya kadar say›s›z eylemler yapar›z ve her davran›fl›m›z›, do¤ru oldu¤una inand›¤›m›z ölçüler içinde tutmaya çal›fl›r›z. ‹nsan, ama do¤ru, ama yanl›fl mutlaka birtak›m inançlar›yla kiflilik
‹
kazan›r. Hemen her davran›fl›, mutlaka onunla ilgili bir inanc›n izini tafl›r. ‹yi, üstün inançlar iyi davran›fllar› do¤urdu¤u gibi, yanl›fl, eksik, zararl› inançlar da kötü davran›fllara neden olur. ‹nanç, bedene ve ruha hükmeden, yap›c› oldu¤u kadar y›k›c› da olabilen bir güçtür.
‹nanç, do¤rulu¤u ve yararl›l›¤› ak›l ve mant›k süzgecinden geçirilerek saptanm›fl, düflünce ve imgeleme yoluyla özümsenmifl bilgidir. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sars›lmaz inanc›, paramparça olmufl bir Osmanl› Devleti’nden yepyeni Türkiye Cumhuriyeti’nin do¤mas›n› sa¤lam›flt›r. Ama Adolf Hitler’in saf ›rk yaratma inanc› ise say›s›z yahudinin yaflam›na malolmufltur. ‹nanman›n gerçek yolu mant›ktan geçer. Mant›k da ak›lla ifller. ‹nanmak, düflünerek ve mant›kl› olursa, o inanç sa¤lam ve sürekli olur. Ancak, en güçlü inanc›n dahi sürekli yeni bilgilerle tazelenmesi ve gelifltirilmesi gerekir. Bu tür inanca “uyan›k inanç” denir. Herkes kendi inanc›n›n do¤ru oldu¤unu düflünür; böyle oldu¤u için de peflinden gider. Ne varki, sa¤lam
bilgiye dayanmayan, üzerinde derinlemesine düflünülmeden, körükörüne benimsenen inançlar, kifliyi yanl›fla götürebilir. Bildi¤i birkaç olgu do¤ru bile olsa, ilgili di¤er bilgilerin eksik olmas›, kifliyi yanl›fl inanca sürükleyecektir. Yanl›fl bir inanc›n peflinden gitmek ise tüm yaflant›m›z› altüst edebilir. ‹nanc› birtak›m kal›plara hapsetmek, peflin yarg›larla bilginin dinamizmini engellemek, sonuçta bizi ba¤nazl›¤a götürür. Bu tür inanç “kör inanç” olarak adland›r›l›yor.
G
eliflmeyen her fley gerilemeye mahkûmdur. Öncelikle bir inanc›n do¤ru olup olmad›¤›na karar vermek gerekir. Peki do¤ru olup olmad›¤›n› nas›l saptayaca¤›z? ‹nanç, do¤rulu¤u ve yararl›l›¤› ak›l ve mant›k süzgecinden geçirilerek saptanm›fl, düflünce ve imgeleme yoluyla özümsenmifl bilgidir. ‹mgeleme, her çeflit bilgi, deneyim ve duygular›m›zla alg›lad›klar›m›z› zihnen ve ruhen yaflamakt›r. Düflünce de, edinilen bilgileri gözden geçirme ve aralar›ndaki ba¤lar›, köprüleri kurma ifllemidir. Bir düflünür “ak›lda oluflan bilgi bal›, damla damla ruha akar” demifl. “Güçlü olmak için önce inanmak gerek. ‹nanan, arzu eden ve bafllayan, bitirir. • yucelaksoy@butundunya.com.tr 109
Not Defterimden
Seni
Nergis Öztürk
Çok Çok Çok
Seviyorum enç k›z babas›na, yaflamda karfl›s›na ç›kan engellerden yak›n›yor ve bunlar› aflabilmek için bir çeflit savafl vermekten yorgun düfltü¤ünü anlat›yordu. “Bu yorgunlu¤um bir süre sonra mutsuzlu¤a dönüflüyor, yaflam›n koflullar› karfl›s›nda sanki bo¤uluyormuflum gibi bir duyguya kap›l›yorum” diyor, yak›nmalar›n› birbiri pefli s›ra sürdürüyordu: “Bir sorunun üstesinden geldi¤im an karfl›ma baflka bir sorun ç›k›yor, bu kez yeni sorunumla bafla ç›kmaya u¤raflmak zorunda kal›yor ve yorgunluktan yenik düflüyorum.” Bir lokantada aflç› olarak çal›flan baba, üzgün k›z›n› kolundan tuttu ve “Gel senle bir yaflam yeme¤i piflirelim” diyerek onu lokantan›n
G
110
BD MAYIS 2014
Aflç› baba önce oca¤›n üstüne üç tencere koydu, sonra da yeni yard›mc›s›ndan büyük bir kapla su getirmesini istedi...
mutfa¤›na götürdü. Aflç› baba önce oca¤›n üstüne üç tencere koydu, sonra da yeni yard›mc›s›ndan büyük bir kapla su getirmesini istedi: “fiimdi de her tencereye ayn› ölçüde su koy ve her tencerenin alt›ndaki alevi ayn› ölçüde aç” dedi. K›z› dediklerini yaparken aflç› baba da içeri gitti ve bir patates, bir yumurta ve biraz da kavrulmufl kahve çekirde¤i getirdi. “Tenceredeki sular kaynamaya bafllad›ktan sonra bunlar›n her birini ayr› bir tencereye koyaca¤›m ve piflmelerini birlikte izleyece¤iz” dedi. Genç k›z bir yandan tencerelerdeki kaynayan sulara ve içlerindeki yumurta, patates ve kahveye bakarken,
bir yandan da babas›n›n ne anlatmak isteyebilece¤ini düflünmeye bafllad›, fakat olup bitene bir anlam veremedi. Yirmi dakika sonra babas› ocaklar›n üçünü de söndürdü ve tencerelerden birindeki patatesi ald›, soymaya bafllad›. Soydu¤u patatesi bir taba¤a koyan baba, bu kez öteki tenceredeki yumurtay› ald›, soydu ve onu da bir taba¤a koydu. ›ra üçüncü tenceredeki kahveye gelmiflti. Aflç› baba bir fincan getirdi ve tenceredeki mis gibi kokan kahveyi boflaltt›. Sonra da, kendisini merakla izleyen k›z›na ne gördü¤ünü sordu.
S
111
BD MAYIS 2014
“Sen ne görüyorsan ben de elbette onu görüyorum, babac›¤›m” dedi genç k›z. “Bu tabakta hafllanm›fl patates var, bu tabakta hafllanm›fl yumurta var, bu fincanda da kahve var.”
anlatay›m m›?” Ve “Lütfen, lütfen” diyerek merakla bekleyen k›z›na, bir yaflam dersi de, o gün mutfakta verdi: “Bu üç madde, ayn› derece s›cakl›ktaki suda, ayn› süre kald›lar. Sert papates, kaynad›ktan sonra flç› baba, bir filozof olgunlu- yumuflay›verdi, bir bak›ma zay›flad›. K›r›lgan kabu¤unun içindeki s›v› ¤uyla güldü: “Hiç de benim yumurta, ayn› koflullar karfl›s›nda gördüklerimi görüyor sertleflti, kaskat› oluverdi, güçlendi. de¤ilsin yavrum” dedi ve Kahve çekirdekleri ise, suyun k›z›n›n göremeyip de kendi gördükyap›s›n› de¤ifltirdiler, kendi özelliklerini anlatmaya bafllad›: lerini vererek suyu “Patates, yumurta bambaflka bir kimli¤e, ve kahve çekirdekleri, “Hepimizin, kahveye dönüfltürdüler.” ayn› derecedeki suda hergün içinde Aflç› baba bu “gördükleayn› süre kalmalar›na rini” anlatt›ktan sonra karfl›n, de¤iflik tepkiler yaflad›¤›m›z k›z›na sordu: gösterdiler.” yaflam koflullar› “fiimdi söyle Patatesi eline bakal›m, sevgili k›z›m” almas›n› söyledi k›z›karfl›s›nda sen dedi. “Hepimizin, herna. “Patates suya nas›l bir tepki gün içinde yaflad›¤›m›z girmeden önce kaskat› bir maddeydi” dedi. vermek istersin? yaflam koflullar› karfl›s›nda sen nas›l bir tepki “fiimdi elinde yumuvermek istersin? Patates flak bir madde var.” gibi yumuflay›p, gücünü kaybetmek Yumurtay› almas›n› söyledi ve içinde yaflad›¤›n koflullar karfl›s›nda k›z›na: “fiimdi elindeki kaskat› yumurta, suya girmeden önce k›r›lgan ezilmek mi istersin?.. Yoksa içinde kabu¤unun içinde bir s›v› maddeydi. yaflad›¤›n koflullar karfl›s›nda yumurta gibi direnip, sertleflerek, güçlü olmak Oysa kaynar suda belirli bir süre m› istersin, ya da… Kahve çekirdekleri kald›ktan sonra, elindeki kaskat› durumuna dönüfltü. fiimdi de fincan- gibi, içinde bulundu¤un koflullar› etkileyip, onlar› kendine uygun bir daki sudan bir yudum al›r m›s›n?” Genç k›z kahve fincan›n› dudak- yap›ya m› dönüfltürürsün?” Genç k›z nemlenen gözleriyle lar›na götürürken, babas›n› uyard›: “Ama bu art›k su de¤il, babac›- babas›n›n gözlerinin içine bakt› ve ¤›m” dedi ve gülerek ekledi “Mis gibi kollar›n› onun boynuna dolayarak, içinin en içinden gelen mutluluk kahve kokan bir kahve…” duygular›yla babas›n› yan›tlad›: K›z›n›n güldü¤ünü gören aflç› “Seni çok çok çok seviyorum…”• baba da gülümsedi: “fiimdi de senin göremeyip, benim görebildiklerimi nergisozturk@butundunya.com.tr
A
112
Tarihten Damlalar Mümtaz ‹dil
Raskalnikov’un Sonya’s› Asl›nda Dostoyevski’nin Küçük Sonya’s›yd› Rus edebiyat›n›n en büyü¤ü kabul edilen Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin çok sevdi¤i k›z› Sonya 24 May›s 1868’de öldü¤ünde yazar hayat›n›n en zor günlerinden birini geçiriyordu.
Ö
lümünde Dostoyevski’nin de büyük sorumlulu¤u vard›. Bir gezinti sonras› so¤uk alan küçük çocuk, öksürmeye bafllad›. Dostoyevskiler hemen küçük Sonya’y› doktora götürdüler, ama doktor merak edilecek bir durum olmad›¤›n› söyledi. Dostoyevski yine de emin de¤ildi. Sezgileri ona çocu¤unu kaybedece¤ini söylüyordu. Akflam k›z›n›n bafl›nda nöbet tutmaya bafllad›. Küçük Sonya’n›n atefli sürekli yükseliyor, 113
BD MAYIS 2014
say›klamalar bafll›yordu. Dostoyevski, k›z›n›n küçücük ellerini tek avucuna alm›fl, sürekli aln›nda biriken terleri silmeye çal›fl›yordu: Hem k›z›n›n, hem kendinin. Bir yandan da dua m›r›ldan›yordu. K›z› onun için yaflam› boyunca ald›¤› en büyük arma¤and› ve onu kaybetmeye dayanamayaca¤›n› düflünüyordu. Üstelik kaybedece¤ini de biliyordu. Ondan sonraki yaflam›n›n hesaplar›n› yap›yordu.
S
ezgileri do¤ru ç›km›flt›: Sabaha do¤ru küçük Sonya öldü. Dostoyevski, onun öldü¤ünü bildi¤i halde bafl›ndan ayr›lmad›. A¤lam›yordu. Yaln›zca k›z›n›n giderek solan ve so¤uklaflan yüzüne bak›yor ve geçmifliyle hesaplafl›yordu. “E¤er bir günah ifllediysem, bunun bedelini küçücük Sonya’n›n ödememesi gerekirdi. Bunun bedelini ben ödemeliydim. Ama e¤er bunun bedeli dayan›lmaz ac›lar içinde k›vranmaksa, evet, bu anlamda cezay› çeken ben olmal›yd›m, öyle de oldu.” Sabah oldu¤unda k›z›n›n uyanaca¤›n› san›yordu Dostoyevski. Bir an olsun gözlerini k›z›n›n gözlerinden ay›rmadan, ellerini bir saniye olsun b›rakmadan sabaha kadar bekledi. So¤uyan küçük parmaklar›n› ›s›tmaya çal›flt›. Onun yaflad›¤›n› ve her zaman
114
BD MAYIS 2014
yanlar›nda olaca¤›n› düflünmeye çal›flt›.
S
abah saat alt› oldu¤unda Dostoyevski hâlâ k›z›n›n bafl›nda oturuyor ve onun yaflama dönmesini bekliyordu. Bir mucize bekliyordu k›sacas›. Semyanovski meydan›ndaki gibi bir mucize. Ama o mucize asla olmad›. Küçük Sonya’n›n cenaze töreni tam bir drama dönüfltü. Sinirlerine ve duygular›na hakim olamayan Dostoyevski, k›z›n›n mezar› bafl›nda saatlerce a¤lad› ve dövündü. Sürekli, bu sonu kendisinin hak etmedi¤ini tekrarlay›p duruyordu. Tanr›yla kavga ediyordu. Bu küçücük bedenden ne istedi¤ini soruyordu. Neden kendi can›n› almad›¤›n› sorguluyordu. Tanr›n›n sesi sanki kulaklar›nda ç›nl›yordu: “Sen bir kere bu f›rsat› yakalad›n ama cömertçe harcad›n!” “Hay›r,” diye ba¤›r›yordu Dostoyevski. “O f›rsat› yakalam›flt›m ama harcayan ben de¤ilim! Bunun bedelini sen bile tahmin edemezsin,” diye ba¤›r›yordu Tanr›ya. “Bunun bedelini sen bile karfl›layamazs›n.” ütün aile fertleri, yak›n arkadafllar› Dostoyvski’nin ç›ld›rd›¤›na hükmetmifllerdi. Dostoyevski, minicik tabutun üzerine ilk toprak at›ld›¤›nda ç›kan tak›rt›lar› ömrü boyunca unutmayacakt›. Nitekim, ilk kürekten sonra kendini kaybetti. Sara nöbeti onu yakalam›flt› yeniden. Yerde ç›rp›nmaya bafllad›. Babas›n›n ölümü akl›na gelmiflti birdenbire.
B
Sinirlerine ve duygular›na hakim olamayan Dostoyevski, k›z›n›n mezar› bafl›nda saatlerce a¤lad› ve dövündü.
Elli yafl›na yaklaflm›fl ve ikinci bir çocu¤a sahip olma flans›n› yitirdi¤ini düflünen Dostoyevski için karanl›k erken bast›rm›flt›. Ölümü hiç bu kadar özlemedi¤ini düflündü. Yaflam bitmiflti, ama kendisi yafl›yodu. Bu kadar büyük bir çeliflkiyi s›rt›nda tafl›yamazd›. Hiç kimse tafl›yamazd›. “Hiçbir zaman unutamayaca¤›m ve hiçbir zaman üzüntüm durmayacak,” diye not al›yordu Dostoyevski. “Hatta ikinci bir çocu¤um olsa bile, onu nas›l sevece¤imi bilemiyorum. Sevgiyi nereden bulaca¤›m? Bana Sonya gerek! Onun sevgisi gerek! Onun art›k var olmad›¤›n› ve onu bir 115
BD MAYIS 2014
daha hiç göremeyece¤imi kabul edemiyorum, anlayam›yorum.” “Bu durumda ‘öteki’ Dostoyevski ne yapard›,” diye sordu kendine Fedya. “Piflkin, y›rt›k, yüzsüz Golyatkin olsa ne yapard›?” “Hiç!” diyor beyninin bir köflesindeki ses. “Yaflam›n ac›mas›zl›¤› karfl›s›nda o da k›l›c›n› çeker ve ayn› ac›mas›zl›kla sald›r›rd›.” “Nas›l yani?” “Hiçbir fley olmam›fl gibi yaflam›na devam ederdi. Senin yapman gereken flu anda neyse, o da onu yapard› Fedya!” “Mephisto’dan bu yana, en afla¤›l›k kahraman› benim yaratmam› m› istiyorsun benden?” “Evet! Bunu yapaca¤›n› da biliyorum. Sen, babas› gözlerinin
116
önünde öldürülen Fedya de¤il misin? Sen kumarda bir gecede tüm yaflam›n› yiyen adam de¤il misin? K›z›n›n ölümüne neden olan sen de¤il misin? Boflversene Fedya, sen Mephistolar›n en ac›mas›z›, en afla¤›l›¤›s›n. Kendine bir bak da öyle karar ver. Sen bu dünyaya kötülükleri göstermek için geldin. ‹yilikleri b›rak baflkalar› yazs›n. Salaklar›, afla¤›l›klar›, baba katillerini, yafll› düflmanlar›n› sen yaflad›n ve yaratt›n. fiimdi oturmufl küçücük k›z›n›n mezar› bafl›nda utanmadan a¤l›yorsun!”
D
o¤ru muydu bütün bunlar? Gerçekten yeryüzüne gelmifl en korkunç Mephisto muydu? Her fleyden önce Budala roman›n› bitirmeliydi. Ard›ndan Rusya’n›n bafl belas› olan Tanr›tan›mazlarla kavga etmeliydi ve sonra da aile dramlar›yla. Budala roman› art›k iyice s›kmaya bafllam›flt› Dostoyevski’yi. “Bu romanda Golyatkin’i biraz daha gizemli vurgulamal›y›m,” diye düflünüyordu. Öyle bir fley yaratmal›y›m ki, iki insandan tek bir insan ortaya ç›kmal›. Birbirini tamamlayan iki insan. Birbirine afl›k iki insan, ama bu aflk bildi¤imiz aflklardan da olmamal›! Arada bir de çok güzel kad›n olmal›. Dikkatler onun üzerinde yo¤unlafl›rken, bir elman›n iki yar›s› kadar birbirine benzeyen ama ayn› oranda da birbirinden karakter olarak ayr›lan iki insandan tek insan yaratmal›y›m. Belinski veya çömezi Dobrolyubov’un bile anlamakta güçlük çekece¤i bir roman olmal› bu.
BD MAYIS 2014
Kimse budalay› küçümsememeli, ondan sayg›yla bahsetmeli. Yaflasayd›, ilk itiraz kuflkusuz Belinski’den gelecekti. Bir insan›n öldü¤üne sevinmek sap›kl›k m›?” u anlamda “Suç ve Ceza” roman› zay›f kal›yordu. Orada da iki kiflilik vard›: Biri amaçlar› u¤runa cinayet iflleyecek kadar ileri giden bir Raskolnikov, öteki ise yapt›¤›ndan piflmanl›k duyarak cezas›n› çekmeye boyun e¤en di¤er Raskolnikov. Budala roman›nda ifllenecek cinayet biraz daha farkl› geliflmeliydi. ‹ki genç adam›n sevdi¤i bir kad›n› ortalar›na al›p öldürmeleri, Raskolnikov’un planlayarak iflledi¤i cinayetten daha farkl› olmal›yd›. ‹nsanlar, fildifli sapl› b›ça¤› Rogojin’in elinde
B
gördükçe, Rogojin’den, b›çaktan daha farkl› olarak, fildifli sapla ilgilenmeliydi. T›pk› Budala M›flkin gibi... “Suç ve Ceza”y› Rus halk› niye sevmiflti? Sevmiflti, çünkü orada ilkel bir “kazanç” düflüncesinin tohumlar› serpifltirilmiflti. Tanr› da bu yüzden Dostoyevski’ye k›z›yor olmal›yd›. Genç insanlar paras›zl›ktan okuyamazken, karn›n› doyuramazken, tefecilikle para kazanan bir y›¤›n Rus refah içinde yafl›yordu. Çok hakl› bir davran›fl›n çok a¤›r cezas›yla karfl› karfl›ya b›rak›l›yordu insanlar. Tabular y›k›l›yor, insanlar Raskolnikov’a itiraf› için k›z›yorlard›. “Budala” daha karmafl›k bir konuya parmak basmal›yd›. Sevgi konusuna! Rogojin ve Knyaz M›flkin acaba birbirlerini sevdikleri için mi Nastasya Filipovna’y› ortadan kald›rmaya karar vermifllerdi. Bu, iki erke¤in yaflad›¤›, itiraf etmesi güç bir aflkt›.
D
ostoyevski, her zamanki gibi Tanr›sal anlat›m gücünü kullanarak Nastasya Filipovna’y› öldürdü. Roman yay›nlan›r yay›nlanmaz da elefltiri ya¤muru bafllad›. Kimse Rogojin ile M›flkin aras›ndaki iliflkiye de¤inmiyor, yaln›zca “budala” hastal›¤›na yakalanm›fl Knyaz M›flkin’in zekas›n› konuflmaya bafll›yordu. Herkes M›flkin üzerine yo¤unlaflm›flt› romanda ama as›l kahraman›n Rogojin ile M›flkin’in bütünleflmesinden meydana gelen kiflilik oldu¤u gözlerden kaç›yordu... • mumtazidil@butundunya.com.tr 117
BD MAYIS 2014
Kim Kimdi? Dünyam›zda iz b›rakm›fl ünlüler ve k›sa yaflam öyküleri... Yazan: SABR‹YE AfiIR
A
nnesini ve babasını küçük
yaflta yitirdi. E¤itimi sırasında, bilime büyük ilgi duy-
118
maya baflladı. Okulunu bitirip ö¤retmenli¤e baflladıktan sonra, bir yandan da tıp e¤itimi aldı. Tıp ve dinsel hoflgörü üzerine kafa yordu. Ülkesinin en kargaflalı dönemleri sırasında, kendisini fırtınanın ortasında buldu. Baskı ve tehditlere maruz kald›. Ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve uzun yıllar Hollanda’da sürgünde kaldı. Bu yıllarda da, düflünsel eserler üretmeyi sürdürdü. Çalkantılı yaflamını bütünüyle felse-
BD MAYIS 2014
feye adayan bu dirayetli adam, skolastik düflüncenin son kalelerini yıkıp aydınlanma felsefesinin yolunu açarken; kendisinden sonra gelen Berkeley, Hume, Voltaire ve Kant gibi büyük düflünürleri de etkiledi. Modern Avrupa felsefesinin kurucularından ve siyaset bilimi alanındaki çalıflmalarıyla da liberalizmin babası kabul edilen ünlü düflünür, yafladı¤ı döneme damga vurmasına karflın son derece mütevazı yapısını da koruyan ve hep sahnenin gerisinde durmayı seçen ‹ngiliz filozof, John Locke…
yitirince, onun yerine sarayın matematikçisi ve filozofu olarak görevlendirildi. 36 yaflındayken, geometri ve mekanik üzerine bir kitap yayımladı. Açık hava basıncı üzerindeki deneyleri sırasında, barometreyi icat etti. Geometri ve mekanik alanındaki fikirlerini ise ilk önceleri kimse dikkate almadı. Çalıflmaktan vazgeçmeyen genç bilimadamı, akıflkanlar konusunda kendi adıyla anılacak bir ilkeyi de ortaya koydu. Rüzgar konusuna ilk bilimsel açıklamayı da getiren isim olan ‹talyan fizik ve matematik bilgini, Evangelista Torricelli’ydi… ***
K
T
ekstil iflçisi bir babanın o¤-
luydu. Yoksulluk içinde yaflayan aile, o¤ullarının baflta matematik olmak üzere, yetenekli oldu¤unu küçük yaflta fark edince, onu daha iyi bir e¤itim alması için amcasının yanına gönderdiler. Kolejdeki e¤itimini tamamlayan ‹talyan genç, hidrolik biliminin kurucusu ve Galilei’nin talebesi olan Benedetto Castelli ile birlikte çalıflmaya baflladı. Bir süre mektuplafltı¤ı, daveti üzerine de görüfltü¤ü Galilei yaflamını
ü ç ü k
yaflta annesiz, babasız kaldı ve bir ailenin yanına verildi. ‹fle çobanlıkla baflladı¤ı çocukluk yıllarında, hayvanları güderken söyledi¤i türkülerle moral bulmaya çalıflıyordu. Çünkü yanına verildi¤i ailenin hanımı, onu her fırsatta hırpalıyordu. Sonraları yatılı okula baflladı, okul yıllarında sesinin güzel olması dikkat çekti, müzik ö¤retmeni onunla özel olarak ilgilendi. Müzik Ö¤retmen Okulu sınavını kazandı ama o sırada çıkan bir bildiri nedeniyle, Askeri Liseye girmek zorunda kaldı. Askeri Lise’den, Müzik Okulu’na gitmek için kaçınca, hapse atıldı. Bir süre sonra ayrılıp Müzik Okulu’na girifl sınavına ödünç bir 119
BD MAYIS 2014
kemanla katılabildi ve sınavı geçti. Mezun olduktan sonra Riyaseti Cumhur Orkestrası’na seçilen genç adam, müzik ö¤retmeni olarak da göreve baflladı. Pek çok operada oynadı, bir süre de türkü ve deyifller seslendirdi¤i radyo programı yaptı. Yaflanan karmaflık siyasi iklimde, gözaltına alınan ve befl ay hücrede
iflkence gören müzisyen, tanınmaz hale geldi. Efli de hapse atılan sanatçı, üç buçuk yıl kaldı¤ı cezaevinde de, türkülerden hiç vazgeçmedi. 16 adet plak ve 11 adet uzunçalar çıkardı, koro ve konser çalıflmaları yaptı. Yafladı¤ı onca a¤ır koflullara karflın yılmayan, yetene¤i ve sanatının gücü ile adını ülkemiz sınırları dıflında da duyuran bu isim, Ruhi Su… *** ahudi bir ailenin tek çocu¤u olarak dünyaya gelen genç kız, Adolf Hitler’in yönetti¤i Nazi Almanya’sı döneminde Yahudilerin maruz kaldı¤ı zulüm ve katliamın canlı tanıklarından ve ma¤durlarından biri oldu. Bu durum onun içinde yafladı¤ı politik düzen üzerinde kafa yormasının, fikir ve kavramlar üretmesinin en önemli fak-
Y 120
törlerinden birisi haline geldi. Üniversite e¤itimini tamamladıktan sonra felsefe alanında da özel dersler aldı ve doktorasını yaptı. Hitler’in iktidara gelmesi üzerine ülkesinden ayrılmak zorunda kaldı. Fransa’ya geçti ve Yahudi göçmen hareketi içerisinde aktif olarak yer aldı. Daha sonra Amerika’ya yerleflti ve ABD vatandafllı¤ına geçti. ‹lk yıllarda akademik bir ifl bulmakta epey zorlansa da, bir süre sonra konferans davetleri almaya baflladı. Böylece üniversitelerde verdi¤i dersleri içeren seçkin akademik kariyerine baflladı. Ortaya koydu¤u görüflleri ve yazdı¤ı eserlerinde, iktidar, otorite ve totaliterlik konularını
Ortaya koydu¤u görüflleri ve yazd›¤› eserlerinde, iktidar, otorite ve totaliterlik konular›n› ele ald›.
BD MAYIS 2014
ele aldı. Kendine özgü çizgisiyle, özellikle de fliddet ve fliddetin kayna¤ı üzerinde durdu. Adolf Eichmann’ın yargılanmasını izleyerek hazırladı¤ı kitabı, baflta arkadaflları ve yakın çevresi olmak üzere tepkilere ve hatta tehditlere neden olsa da, öne sürdü¤ü fikirleri tutarlı biçimde savunmaktan vazgeçmedi. Yanıtlar vermektense soruları kıflkırtan bir düflünür olarak pek çok ça¤dafl politik tartıflmaya ilham veren bu kadın Hannah Arendt idi…
E
vde annesinden e¤itim aldı¤ı
süreçte, matematik konusundaki dehası dikkat çekti. On iki yaflında liseye baflladı ve okulda da baflarılı oldu. Matemati¤e ilgisi arttıkça, edebiyat ve klasiklerden de uzaklaflmaya baflladı. Bu durum ö¤retmenlerinin hofluna gitmedi ve sınıfta bıraktılar. Derslerde verilen matematik bilgisi ona yetmiyor, ancak büyük matematikçilerin eserlerinde aradı¤ını buluyordu. Daha 16 yaflında iken pek çok matematik klasi¤ini okumufl olmasına
Daha 16 yafl›nda iken pek çok matematik klasi¤ini okumufl olmas›na ra¤men üniversiteye kabul edilmedi. ra¤men üniversiteye kabul edilmedi. Sınava girenlerle ilgili bir yazıya yer veren Terquem dergisi, bu genç adam için “Yüksek zekâlı bir aday, daha düflük zekâlı sınav jürileri tarafından döndürülmüfltür.” yorumunu yapıyordu. O ise, 17 yaflında, denklemler kuramında her zaman hatırlanacak olan ve sonuçları bir yüzyıldan fazla bir zaman sonra bile tüketilemeyen kefliflere imza atıyordu. Akademiye göndermek üzere tanınmıfl matematikçi Cauchy’ye verdi¤i makaleyi Cauchy kaybetti. Yarıflmaya katıldı¤ı bir di¤er makale de, yarıflmanın hakemi Fourier ölünce kayboldu. ‹kinci kez baflvurdu¤u üniversitenin kapısı, bir kez daha yüzüne kapandı. Bir baflka makalesi, hakem ispatların içinden çıkamadı¤ı için reddedildi. fianssızlıklarla dolu yaflamı, bir düelloda henüz 21 yaflındayken son bulmadan önce, arkadaflına yazdı¤ı mektupta yer verdi¤i teoremleri, ancak ölümünden yıllar sonra anlaflılabilen Fransız matematikçi Evariste Galois… 121
Gezdikçe Gördükçe ‹zlen fien Toker
Bitkilerin, baharatlar›n, kokular›n ve tatlar›n mekân›
M›s›r Çarfl›s› Küçük bir çocu¤un avucunun içinde s›ms›k› tuttu¤u minik, rengârenk kufl lokumlar›. So¤uk bir k›fl akflam›nda d›flar›da kar taneleri uçuflurken, demlikte kaynayan ›hlamur, karanfil, kabuk tarç›n ve zencefil. 122
BD MAYIS 2014
azar sabah› özenle kurulmufl kahvalt› masas›ndaki tulum peyniri, beyaz peynir, past›rma, bal ile ince belli bardakta içilen çay. Pilav› sar›ya boyayarak lezzetlendiren safran. K›z istemeye gelenlere ikram edilen Türk kahvesi ile çifte kavrulmufl Antep f›st›kl› lokum. K›na gecesinde tepsiye uzanan ellerle buluflan k›na. Ramazan sofralar›n› zenginlefltiren hurmalar, y›lbafl› akflamlar›n›n vazgeçilmezi kuruyemifller. Yiyeceklerimize lezzet katan kimyon, k›rm›z› biber, nane, sumak, yenibahar, zerdeçal, karabiber, biberiye, kekik gibi baharatlar. Elma, portakal, kuflburnu gibi meyve; adaçay›, papatya, melisa, rezene, zahter gibi bitki çaylar›. Tümünün ortak özelli¤i M›s›r Çarfl›s›’ndan al›nm›fl olmalar›. Eminönü’nde, Yeni Cami’nin arkas›ndaki bu kapal› çarfl› camiye gelir getirmesi amac›yla külliyenin bir bölümü olarak infla ettirilmifl. Sultan III.Mehmet’›n annesi Safiye Sultan taraf›ndan 1597’de bafllat›lan
P
M›s›r Çarfl›s›, Eminönü girifli
cami yap›m› 67 y›l sonra Sultan IV.Mehmet’in annesi Hatice Turhan Sultan taraf›ndan tamamlatt›r›ld›¤›nda, 1664’de aç›lm›fl. ‹ki caddeden oluflan L biçimli çarfl›, ürünlerin ço¤unun M›s›r üzerinden gelmesi nedeniyle
18.yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren “M›s›r Çarfl›s›” olarak an›lmaya bafllanm›fl. Buradaki aktarlar, yüzy›llar boyunca kurutulmufl bitkilerin, otlar›n, baharatlar›n, haz›rlad›klar› toz ve merhemlerin flifal› gücüyle dertlere derman olmaya çal›flm›fl.
Y
abanc› gezginlerin seyahatnamelerine de konu olan M›s›r Çarfl›s›, ‹talyan yazar Edmondo de Amicis’in 1874 tarihli notlar›nda flöyle anlat›l›yor: “...Buras›, Hindistan, Suriye, M›s›r ve Arabistan’dan gelen her türlü baharat›n dolanarak, odal›klar›n ellerini yüzlerini boyayan, evlere, hamamlara, a¤›zlara, sakallara ve yemeklere güzel kokular veren, asabi paflalara kuvvet kazand›ran, muhteflem flehre hayal, sarhoflluk ve keyif da¤›tan esans, hap, toz, merhem haline döndü¤ü M›s›r Çarfl›s›’d›r. Çarfl›da biraz yürüyünce insan sersemlemeye bafllar ve hemen uzaklafl›r 124
oradan; fakat bu s›cak ve a¤›r hava ile, sarhofl edici kokular›n tesiri, aç›k havaya ç›k›nca bile, bir müddet devam eder ve zihninizde fiark’›n en mahrem ve en manal› izlerinden biri olarak dipdiri kal›r.” M›s›r Çarfl›s› ilk yap›ld›¤›nda çarfl›daki 100 dükkandan yar›s› aktarlara, yar›s› da pamukçular ve yorganc›lara tahsis edilmiflti. Dükkânlar, önünde bir sat›fl alan›, arkada çal›flma ve depo alan› olarak kullan›lan eyvanlar ve odalar olacak flekilde tasarlanm›flt›. Girifl kap›lar›n›n üzerin-
M›s›r Çarfl›s› ilk yap›ld›¤›nda çarfl›daki 100 dükkandan yar›s› aktarlara, yar›s› da pamukçular ve yorganc›lara tahsis edilmiflti.
BD MAYIS 2014
Girifl kap›lar›n›n üzerinde kule, kay›k, makas, püskül, fener gibi iflaretler ve semboller vard› de kule, kay›k, makas, püskül, fener gibi iflaretler ve semboller vard›. Bu semboller halk›n dükkan› bulmas›n› ve gerekirse baflkas›na tavsiye etmesini sa¤lar, ayn› zamanda tüketici haklar›n›n korunmas›na da yard›mc› olurdu. Zamanla yap›n›n dükkan bölümleri özgünlü¤ünü kaybederek, ay›r›c› ahflap do¤ramalar kald›r›ld›, oda ve eyvanlar öndeki alanlarla birlefltirilerek dükkanlar geniflletildi. Kap›lar›n üzerindeki sembol ve iflaretler tabelalara dönüfltü. Aktarlar›n say›s› azald›, farkl› ülkelerden ve Türkiye’nin farkl› bölgelerinden gelen birçok ürün sat›lmaya baflland›. rt›k dükkanlar›n önü, baharatlar, çaylar, kurutulmufl sebze ve meyveler, kuruyemifller, cevizli, tatl› sucuklar, pestiller, flekerleme, lokumlar ve tatl›larla dolu. Bazen peynir ve past›rma satan dükkanlar›n önüne, kalabal›¤a ra¤men buraya ulaflabilen kediler geliyor. Turistler, deri, seramik, tak›, nazar boncu¤u, çay ve kahve tak›mlar›, sabun, lif, sünger, kese, pefltemal gibi banyo malzemeleri, tavla ve satranç tak›mlar› gibi ürünlere bakarken güvencinler girip, ç›k›yor içeriye. Dükkanlarda ikram edilen lokumlarla yetinmeyen ve
A
ac›kanlar çarfl›n›n lokantalar›ndaki yemeklerin tad›na bak›yor. D›fl duvarlar›n bir yan›nda çiçekçiler, di¤er yan›nda bal›kç›lar ve peynirciler, arkas›nda da standlarla baflka çarfl›lar var. M›s›r Çarfl›s›’n›n iki ana kap›s› Eminönü ile Sultanhamam aras›nda ba¤lant› kurarken, yan kap›lar› ise Yeni Cami, Tahtakale, Mercan, Yemifl ‹skelesi ve Süpürgeciler’e ç›k›fl vererek bölgedeki kalabal›¤›n ak›fl›n› sa¤l›yor. Akflam olup, çarfl›n›n kap›lar›n›n kapanma vakti geldi¤inde kalabal›k ve gürültü bitiyor; duvarlar, dükkanlar ve ürünler de sessizli¤in tad›n› ç›kar›p, dinleniyor sanki. • izlensen@butundunya.com.tr 125
UFAK TEFEK B‹LG‹LER Sabahat Önen
‹talya'da Spagetti'ye makarna demek hakarettir.
Ev Hayvanlar› Sa¤l›¤a Yararl›
SONSUZ RUH Giza Piramidi, 4.500 y›l önce Firavun’un ruhunu sonsuza kadar tafl›yaca¤›na inan›larak yap›lm›flt›r.
Evlerinde hayvan besleyen insanlar›n ba¤›fl›kl›k sisteminin, beslemeyenlere oranla çok daha güçlü oldu¤u bilimsel olarak kan›tlanm›flt›r.
Tek Tekerlekli Motosiklet
1931'de ‹talyan M.Goventosa de Udine taraf›ndan icat edilen tek tekerlekli motosiklet saatte 150 km h›za ulaflabiliyordu.
100 yafl›ndaki bir kay›n a¤ac› saatte 40 kiflinin ç›kard›¤› karbondioksiti yok eder.
Y›lda ortalama 10 milyon kez göz k›rpar›z.
Ça¤dafl turizm hareketlerinin bafllamas›nda en önemli rolü oynayan sektör; demiryollar›d›r. ABD’de infla edilen, içinde say›s›z odas› ve basketbol sahas› bulunan dünyan›n en yüksek a¤aç evi, 11 y›lda tamamlanm›flt›r..
BD MAYIS 2014
Sergey Vasilieviç Rachmaninov
‹lk Yüksek H›zl› Tren lk yüksek h›zl› tren 1964’te Tokyo ile Osaka aras›ndaki hatta bafllam›flt›r.
BÜYÜK ÇUKUR
Güney Afrika’n›n Kimberley kentinde bulunan Büyük Çukur adl› elmas madeni yata¤›, sadece insan gücüyle makina kullan›lmadan kaz›lm›fl en derin çukur olarak bilinir.
Eylül ve Kas›m Aylar›n›n S›rr› Ne? 100 yafl›na dek yaflayanlar›n ço¤u Eylül ve Kas›m ay› do¤umludur.
(1.4.1873-28.3.1943) Rus romantizminin son büyük bestecisi olarak an›lan Rachmaninov Rusya’da do¤mufltur. Tatar kökenli Rus bestecinin ilk müzik e¤itmeni, kendisi gibi müzisyen olan annesidir. Müzik e¤itimini Moskova Konservatuar›’nda sürdürmüfl ve daha okul y›llar›nda 1892’de Puflkin’in “Çingeneler” fliiri üzerine besteledi¤i tek perdelik eseri “Aleko” adl› operas›yla ödül kazanm›flt›r. Çaykovski’nin etkisinde kalarak beste yapmaya bafllam›fl ve okul sonras›nda kendi tarz›n› bulmufltur. “Do Diyez Minör Prelüd” ile ad›n› tüm müzik dünyas›na duyurmufltur.1900’de 2. Piyano Konçertosu ile bir süre ara verdi¤i müzik çal›flmalar›na yeniden bafllam›flt›r. Bu eseri en çok çal›nan piyano konçertolar›ndand›r. Çeflitli ülkelerde orkestra yöneticili¤i de yapm›flt›r. 1905 Devrimi s›ras›nda Almanya Dresden’e gitmifl, burada 2. Senfoni ve 3. Piyano Konçertosu gibi önemli eserler bestelemifltir. 1909’da k›sa süre ABD’de kalm›fl, 1917 Devrimi’nden sonra bir daha dönmemek üzere ABD’ne gitmifltir. Duygusal ve etkili müzi¤iyle 19. yüzy›l Rus Romantizmi’nin simgesi olmufl, ABD’de yaflama veda etmifltir. Önemli Eserleri; Dört piyano konçertosu, Ölüler Adas› adl› senfonik fliir, Senfonik Danslar ve Cimri fiövalye, Francesca da Rimini operalar›’d›r. 127
KutsalKediler Yazan: SAN‹YE ÖZDEN
E
ski M›s›r’da en önemli besin ve gelir kayna¤› bu¤dayd›. Öyle ki, bütün yaflam alanlar› Nil Nehri boyunca bu¤day üretimi için yap›lm›flt›. Hatta M›s›rl›lar, bu¤day› korumak için Nil’in sular›n›n yükselme zamanlar›n› hesaplam›fl ve astronomiden bile yararlanm›fllard›. Peki kediler Eski M›s›r için neden u¤runa Sfenksler yapacak kadar önemliydi? Bast, Eski M›s›r’daki kedi tanr›çan›n ismidir. Kedilerin tanr›ça say›lmas›n›n sebebi ise, en temel g›dalar› olan bu¤day› farelerden korumalar›yd›. Kediler, bu sayede Eski M›s›r’da tanr› konumuna gelmifllerdi. Öyle ki, bir kedi öldü¤ünde törenle defnedilir veya bir ailenin kedisi öldü¤ünde tüm aile yaslar›n› belli etmek için kafllar›n› t›rafl ederlerdi. Firavunlar döneminde kediye zarar verenler cezaland›r›lm›fl öldürenler ise idam edilmifllerdir. M›s›r’dan tüm Akdeniz’e yay›lan kediler, baz› dinlerde de kutsal ilan edilmifltir. Kutsal128
l›¤›na olan inanç, kedinin yay›lmas› ile Uzakdo¤u’da da kabul görmüfltü. Öyle ki Japonya’da kedi öldüren katilin ailesinin 7 kuflak boyunca lanetlenece¤ine inan›l›r. Hindistan’da insanlar›n öldükten sonra dünyaya kedi olarak geleceklerine inan›l›r. Eski M›s›r’dan tüm dünyaya yay›lan kedi, sadece yay›lmakla kalmam›fl ayn› zamanda her yerde sevgi ve sayg› görmüfltür. Sfenks ad› verilen kedi bafll› heykeller, hiyerogliflerdeki kedi adamlar gibi tarihi kal›nt› ve buluntular, Antik M›s›r’da kedinin ne denli önemli oldu¤unu gösteriyor… •
Yaflamdan Yans›malar Nuray Bartoschek
Ekme¤ini ‹sraf Etme!
Akl›m›za hemen gelmeyecek bir nedenle ülke genelinde her y›l yaklafl›k 1,3 milyar liray› çöpe att›¤›m›z› biliyor muydunuz? Do¤rusu, kütüphaneler Haftas› etkinlikleri kapsam›nda Özel Fethiye ‹lkö¤retim Okuluna söylefli için davet edilinceye dek olay›n bu denli büyük boyutlara ulaflt›¤›n› ve ne yaz›k ki hemen hepimizin bu iflin içinde oldu¤umuzu ben de düflünmemifltim. 129
BD MAYIS 2014
sl›nda davet nedenim ve ö¤rencilerle sohbet konumuz farkl› olsa da, okulda öyle güzel bir etkinli¤e tan›k oldum ki bunu sizlerle paylaflmasam olmazd›. Okulda beni güleryüzle karfl›layan edebiyat ö¤retmeni Gözde K›l›ç ve okul müdürü Ayser Y›lmaz ile birlikte s›n›flar› ziyaret etmeden önce e¤itim, edebiyat, kitaplar ve okullar›ndaki etkinlikleriyle ilgili k›sa bir sohbetimiz oldu. Okul müdürü Ayser Y›lmaz “Bugün ö¤le yeme¤inde bizimle birlikte olursan›z çok seviniriz Nuray han›m, böylece bahçemizdeki 'Ekme¤ini ‹sraf Etme' etkinli¤imize de tan›kl›k etmifl olursunuz.”dedi. Etkinli¤in ad› ilgimi çekse de minik ö¤rencileri bekletmemek için ayr›nt›lar› ile ilgili soru soramad›m. Birkaç saat sonra ö¤len saatinde nas›l olsa ö¤renece¤im diye düflündüm.
A
Okul Müdürü Ayser Y›lmaz ile 130
Bu kez ikinci, üçüncü ve dördüncü s›n›flar›n konu¤uydum. Mini mini olduklar›na bakmay›n, yapt›¤›m›z sohbetlerde, sorduklar› sorular ve verdikleri yan›tlarla birbirinden zeki, birbirinden yetenekli ve baflar›l› olduklar›n› gösterdiler. Hepsi de, aileden ald›klar› alt yap›n›n okulda deneyimli e¤itmenlerce do¤ru biçimde gelifltirilmesinin ne denli önemli oldu¤unun güzel birer örne¤iydiler. Hep birlikte sohbet ettik, güldük, düflündük, sevgiyle sar›ld›k birbirimize. Onlar yine elime küçük ka¤›tlara yaz›lm›fl, sevgi mektuplar› tutuflturdular, tekrar ne zaman gelece¤imi sordular. en tepeden t›rna¤a sevgiyle yenilenmifl olarak ç›kt›m s›n›flardan. Ö¤len yemek saatinde Gözde ö¤retmen ve müdür Ayser Y›lmaz ile birlikte “Ekme¤ini ‹sraf Etme” etkinli¤ine kat›lmak için okul bahçesine ç›kt›k. Bahçede uzunca yan yana s›ralanm›fl masalar›n üzerinde tatl›s›, tuzlusuyla inan›lmaz güzel görünen yiyecekler ve etkinli¤in nedenlerini, amac›n› afifllerle, resimlerle, fliirlerle aç›klayan bir pano vard›. Önce ö¤renciler ve ö¤retmenler tüm okul ö¤rencilerini ekmek israf›n›n ne oldu¤u, etkinli¤in amac› ve bayat ekmeklerle neler yap›labilece¤i konusunda bilgilendirdiler.
B
BD MAYIS 2014
Bayat ekmeklerle yap›lan yiyecek ve tatl›lar sergisi Ö¤rencilerle birlikte s›raya girip taba¤›m›za birkaç çeflit “ekmek yemeklerinden, tatl›lar›ndan ald›k. Do¤rusu hepsi de öylesine güzel ve lezzetli görünüyordu ki, söylemeselerdi hepsinin bayat ekmeklerden yap›ld›¤›n› asla tahmin edemezdim. Neler yoktu ki, çikolata parçal› bayat ekmek kekinden, bayat ekmek pizzas›na, bayat ekmekli içli köfte mant›s›ndan, meyveli turtaya, ekmek profiterolden patl›canl› ekmek kebab›na tam otuz çeflit yemek ve tatl› vard›.
Ö
¤renciler okulun Sosyal Bilgiler Ö¤retmeni Mesut Atl› rehberli¤inde öncelikle ekmek israf› ile ilgili ciddi araflt›rmalar yapm›fllar ve günlük ekmek tüketimini, israf›n› ve ekonomik kay›plar›n say›sal olarak ne denli çok oldu¤unu ö¤renmifller. Sonras›nda ise ekmek israf›n›n önemini vurgulamak amac›yla böyle bir etkinlik düzenle-
2013 y›l›nda ülkemizdeki y›ll›k ekmek israf›n›n boyutu
1,3 milyar lira! meye karar vermifller. Derlenen bayat ekmek tariflerini annelerine haz›rlat›p okula getirmifller. Her yeme¤in yan›nda ad› yaz›l›yd› ve çocuklar evlerindeki ekmek israf›n› önlemek için be¤endikleri tarifleri evlerinde yapt›rabileceklerdi. Bunca tatl›dan, yemekten sonra gelin bir de içimizi s›zlatacak gerçeklerle yüzleflelim: Evet, yap›lan araflt›rmalara göre ne yaz›k ki 2013 y›l›nda ülkemizdeki y›ll›k ekmek israf›n›n boyutu 1,3 milyar lira! Yanl›fl okumad›n›z, 1,3 Milyar Lira! Bu tutarla neler yap›labilece¤i de 131
Ö¤rencilerin ekmek israf› konusunda haz›rlad›¤› bilinçlendirme kampanyas›ndan örnekler araflt›r›lm›fl: 84 bin aile (5 kiflilik) bir y›l boyunca yoksulluk s›n›r›nda geçinebilmekte, 128 bin asgari ücretli kifli bir y›l boyunca geçinebilmekte veya 387 bin ö¤renciye 12 ay boyunca ayl›k 280 TL burs verilebilmektedir. Ya da; 100 yatakl› 63 hastane, 16 derslikli 394 okul, 300 ö¤renci kapasiteli 217 yurt, 433 kilometrelik bölünmüfl yol gibi hizmetlerden herhangi biri yap›labilmektedir. ‹nan›lmaz de¤il mi? Ekmek israf› konusunda dünya verilerine gelince: Y›lda 870 milyon insan›n (Dünya nüfusunun % 12,5’i) yetersiz beslendi¤i, yaklafl›k 10 milyon insan›n ise açl›k ve yetersiz beslenmeden 132
öldü¤ü dünyam›zda, y›ll›k 1,3 milyar ton g›dan›n israf edildi¤i tahmin edilmekte. Dünya G›da Örgütü verilerine göre israf edilen veya kayba u¤rayan miktar ise dünya g›da üretiminin üçte birini oluflturmakta. Bu gerçekle yüzlefltikten sonra hala evinizdeki bayat ekmekleri eliniz titremeden, yüre¤iniz s›zlamadan çöpe atabilir misiniz? Ben atamad›m. Bu hafta evimde konuklar›m› karamelli bayat ekmek tatl›s› ile a¤›rlad›m ve çok be¤enen dostlar›ma tarifini verirken, bir yandan da ülke ekonomisine, dahas› insanl›¤a küçücük bir katk›da bulunman›n mutlulu¤unu duyumsad›m. Böylesi güzel bir etkinli¤i gerçeklefltiren Özel Fethiye ‹lkö¤retim Okulunu yürekten kutluyorum. kmek israf› ile ilgili daha fazla bilgi edinmek ve konuklar›n›z›, ailenizi flafl›rtacak ve herkesin nas›l yapt›¤›n›z› soraca¤› bu özel tariflere ulaflmak isterseniz Toprak Mahsulleri Ofisinin düzenledi¤i www.ekmekisrafetme.com sitesine bakabilirsiniz. Tek kiflinin bile açl›ktan ölmedi¤i bir dünyay› hep birlikte oluflturmak dile¤iyle ve umuduyla… •
E
nuraybartoschek@butundunya.com.tr
Yazar Dede ve Torunlar› Muzaffer ‹zgü
Can›m anneci¤im, o yaz›y› masaya koymay› hiç unutmaz,“Afiyet olsun.” e zaman ö¤leyin okuldan gelsem, o yaz› yemek masas›n›n üzerindedir. Bilmem, o yaz›y› görünce sanki annem evdeymifl gibi san›r›m, içimden mutfa¤a bakas›m, onun yana¤›na bir öpücük konduras›m gelir. Annem sabahlar› benden sonra gider. Babam da annem de çal›fl›yorlar. Babac›¤›m çok erken kalkar. Onlar› iflyerine götüren araç vard›r. Kahvalt›s›n› çabucak yapar, soka¤a ç›kar o arac› beklemeye bafllar. Annem de babam da akflamlar› iflten yorgun gelirler. 133
BD MAYIS 2014
Ama yine de yorgunluklar›n› hiç belli etmeden akflam yeme¤ini yeriz. Üçümüz birlikte flark› bile söyleriz. Sabah okula gidece¤im için erken yatar›m. Yatarken bazen mutfaktan düdüklü tencerenin sesi gelir. Bazen de çamafl›r makinesinin. Babac›¤›m mutlaka çamafl›r makinesinin bafl›ndad›r. Onun içindeki çamafl›rlar› alacak, arka balkondaki ipe asacak. Annem de oca¤›n bafl›ndad›r. Kimbilir yar›n yememiz için hangi yeme¤i yap›yordur? Bazen tersi de olur, babam mutfaktad›r, annem elektrik süpürgesinin bafl›ndad›r... Pazar günleri üçümüz bir araday›z. Oh ne güzel!.. nnem sorar, “Yar›n ne piflireyim Utku?” Babam sorar, “Yar›n pikni¤e gidelim mi Utku?” Bazen babamla yak›ndaki alana gider uçurtma uçururuz. Annem parktaki kufllar› çok sever. Hepsinin 134
Acaba annem bugün ne yapt›? Yoksa babam›n haz›rlad›¤› babaanne sebze salatas›n› m› yiyece¤im? de hangi kufl oldu¤unu bilir. Bana kufllar› parma¤›yla gösterir. Parka gidince, “Bu kumru, bu karga, bu güvercin...” der. Ö¤leleri yeme¤imi bir bafl›ma yerim. Annem oca¤› yakmam› istemez, sonra b›çak kullanmam› da istemez. Ço¤u zaman zeytinya¤l› yemekler yapar... Hergün okuldan ç›k›p eve gelirken biraz sonra yiyece¤im yeme¤i düflünürüm. Acaba annem bugün ne yapt›? Yoksa babam›n haz›rlad›¤› babaanne sebze salatas›n› m› yiyece¤im? Babaannem yaparm›fl o salatay›. Babam çok güzel yapar. ‹çinde hafllanm›fl m›s›r, mercimek de olur.
BD MAYIS 2014
Haydi bakal›m ne? Yoksa masan›n üzerinde bir not mu bulaca¤›m? “Utkucu¤um, çok rahats›zd›m, yemek yapamad›m, senden sonra ben de hemen uyudum. Baban da hiçbir fley yapamad›. Reçel, zeytin, peynir ye... Sana akflama öyle bir yemek yapaca¤›m ki, umh umh umh, parmaklar›n› yiyeceksin...” Eh, akflama sürpriz var ya, art›k o kara zeytin bana dünyan›n en lezzetli yiyece¤i gibi gelir. ap›y› açt›m. Çantam› odama b›rakt›m. Elimi, yüzümü bir güzel y›kad›m. Muh muh muh, odan›n havas›n› koklad›m, ›-›h hiçbir yemek kokusu alamad›m. Mutfa¤a kofltum, yeme¤im orac›kta, yemek masas›n›n üzerinde duruyor. Annem küçük bir kapakla kapatm›fl. Haydi bakal›m, kald›r kapa¤› Utku, gör yiyece¤in yeme¤i... “Bir iki üç!.. Aaaa kabak dolma.” Tabaktaki iki tane kabak dolmas› bana gülümsüyor, az›c›k iri olan›, neredeyse, “Buyur benden baflla Utku bey!..” diyecek. Az›c›k oyalansam m›? Niçin?.. Hiiiç... Kendi kendime konuflmuyorum ama sanki ifltah›m yok gibi... Belki de kabak dolmas›n› sevmedin. Hay›r hay›r sevdim. Annem çok güzel yapar, suyu ekflili ve nane kokuludur... Haydi bakal›m suyuna ekmek bat›r Utku... ‹ki kabak ve ben... Yani flimdi
karfl›mda arkadafl›m olsa, Okan... Ama onlar›n evi buraya çok uzak. Onunla bir kabak dolmas› yeme yar›fl›na girsek? H›h... Acaba balkonda m› yesem yeme¤imi?.. Uvvv, kabaklar bana ters ters bak›yor, “Biz d›flarda donar›z, hava so¤uk” diyorlar. Hay›r Utku hay›r, bu yeme¤i flurac›kta oturup yiyeceksin... Kolay
m› kabak dolmas›n› yapmak? Annem kabaklar› bir bir s›y›rd›, bir bir oydu. Önce iç haz›rlad›... O dolma içini bir bir kabaklar›n içine doldurdu, tencereye dizdi, piflirdi... Sandalyemi ald›m, salonun penceresinin yan›na koydum, sonra da taba¤›m› kafl›¤›m› al›p pencerenin yan›na geldim... Pekiyi hani ekme¤in Utku? En iyisi flu sehpa... Hah onu koy 135
BD MAYIS 2014
fluraya... Taba¤›n› da üzerine koy... Kofl dolaptan bir tane domates, bir tane de yeflil biber al... Oh, bir kafl›k dolma, bir hart biberden, bir hüp domatesten... Ooo flölen var flölen!.. Anneci¤im eline sa¤l›k, ne güzel olmufl dolma! olman›n ikisini de yedim. Hem de apartman›n bahçesindeki a¤açlara konan kufllara bakarak. Hatta kufllardan biri pencerenin yan›na kondu, serçe... Bana cicikcik diyerek “Afiyet olsun” dedi. Biber bitti, domates bitti, dolma bitti... Eee elimde yar›m dilim ekmek var. Bunu neyle yiyeyim?
Acaba akflam yeme¤inde yedi¤imiz hoflaftan kald› m›? Buzdolab›na kofltum... Uf bir kase üzüm hoflaf› var, hem de kara üzüm hoflaf›. Dald›r kafl›¤› Utku... Can›m anneci¤im ellerine sa¤l›k, ne güzel bir hoflaf yapm›fls›n... Oh, öyle doydum ki!.. Hoflaf kâsesini y›kad›m, biberi, domatesi koydu¤um taba¤› y›kad›m, dolma taba¤›n› da çeflmenin alt›na tuttum, içine de çatal›m›, kafl›¤›m› b›rakt›m. Sonra aynada kendime bakt›m. “Hani yemek istemiyordun Utku?” Hay›r hay›r, ifltahla yedim, çok da sevdim. fiimdi odanda biraz dinlen. Ondan sonra ödevlerinin bafl›na. Ha dur önce bir Okan’› arayay›m... “Okanc›¤›m nasls›n?” Gülüverdim, bana daha “‹yiyim” demeden hangi yeme¤i yedi¤imi soruyor. “Kabak Okan kabak, kabak dolmas›...” “Sen ne yedin?” “Past›rmal› börek...” “Oooo yan›nda hoflaf var m›yd›?” “Yoktu...” “Hoflaf bir güzeldi ki Okan, böyle kara kara kocaman üzümler, bal m› bal, kokulu mu kokulu, tatl› m› tatl›...” “Dur, ben de sana past›rmal› böre¤i anlatay›m?” “Yo yo yar›n okulda anlat›rs›n...” H›h bunca karn›m tokken flimdi can›m past›rmal› börek isteyecek...• muzafferizgu@butundunya.com.tr
Kim Hakl›?
Annesi küçük Fatih'e çok k›zm›flt›: “Baban gelince yapt›klar›n› anlataca¤›m” diye ba¤›rd›. Fatih büyük bir so¤ukkanl›l›kla cevap verdi: “Yapars›n yapars›n... Kad›nlar s›r saklamas›n› bilmez diye bofluna söylememifller.” 136
Anadolu’nun Dünyas› Bekir Özgen
Ayr›l›¤›n Yükü 1
Ne demiflti rahmetli anam? "Kufllar bile vatan›n›, oca¤›n› aray›p soruyor da sizlere ne oluyor böyle?" aza gireli çok olmufltu. Uyku tutmayan bir gecenin sabah›ndayd›. Bir an, ruhumun ta derinliklerinden gelen dayan›lmaz bir istekle irkildim. Dünüm bir kez daha düflünce önüme, yolum elimde olmadan do¤du¤um yere çevrildi. Art›k evimizi görmek için aylar, y›llar yoktu aramda. Birkaç yürek vuruflu yetecekti. Çocuklu¤umun kök sald›¤› yere bir an önce kavuflabilmenin coflkusuyla yürüdüm. Elimde sallanan küçük kameram, önümde sessizli¤in ve kimsesizli¤in kokusunun sindi¤i sokaklar... Güne ayar›n› veren günefl bulutlar aras›nda yitip gitmiflken göründü evimiz. Göründü ya, yüre¤im de söküldü
Y
137
BD MAYIS 2014
sanki. Kafllar›n› çatm›fl içimi da¤larcas›na duruyordu karfl›mda. "Yüre¤i neresinde atar bir evin? Sedirleri yast›kl›, yüze gülen oturma odas›nda m›? Kaymak tutmufl sütlerin, mis kokulu çöreklerin sakland›¤› kilerinde mi? Yüze gülen üzüm salk›mlar›n›n afla¤› sarkt›¤› asmal› avlusunda m›? Neresinde?" diye sordum kendime. "Bir ev, içinde yaflayanlar›n mutluluklar› kadar ac›lar›na da ortak olur mu? ‹nsanlar terk edip gitseler de ev her fleyi an›msamay› sürdürür mü? Odalar›nda paylafl›lan ac›lar, sevinçler, sevgiler; camlar›ndan yans›yan görüntüler, dört bir yan›nda yank›lanan sesler neden silinip gitmez? Bir ev her türlü s›k›nt›y› kald›rabilir de, unutulmufllu¤a dayanamaz m›? Ne zaman ölür bir ev peki? Temelinden sars›l›p y›k›l›nca m›? Parmaklar›m y›llard›r dokunmad›¤›m cümle kap›m›z›n horozuna gitti¤inde yüre¤im küt küt atarken, beynimde bu sorular kol geziyordu.
138
Bir ev, içinde yaflayanlar›n mutluluklar› kadar ac›lar›na da ortak olur mu? Çekinerek dokundum mandala. Buz gibiydi. Bu yaz sabah›nda nas›l olur da bu kadar üflümüfl olabilir, diye düflündüm. Atefli yüksek olan ben miydim yoksa? avaflça iteledim. Uzun süredir hiç aç›lmam›fl gibi duran kap›m›z inler gibi bir g›c›rt›yla araland›. Göz ucuyla kolaçan ettim içeriyi. Sessizdi. Gerçek sahibi ben de¤ilmiflim gibi, "Ev sahibi! Kimse yok mu içeride?" diye seslendim. Derinden derine bir hastal›kl› ses: "Kimi aram›flt›n›z? Aya¤a kalkmaya takatim yok," dedi. Kap›s›nda dikilen, y›llard›r bekledi¤i, göz göze gelmek için ömür tüketti¤i ben de¤il miydim? Son göz a¤r›s›n›, nas›l olur da tan›mam›fl olabilirdi ki? Kavuflman›n heyecan dolu bas›nc›, bir nab›z gibi vurmaya bafllad› flakaklar›ma. "Benim!" diyebildim. "Hani ekinler biçilirken kuca¤›nda do¤an, Soner."
Y
Bitkin ve flaflk›nd› evimiz. "Gelmeyeceksin sand›md› seni. fiükür kavuflturana," dedi kah›r yüklü bir sesle. ald›m içeriye ki aman Tanr›m!.. Y›k›lmaya ve ayakta kalmaya ayn› zamanda çaba gösteren birinin ac›lar›n› gizliyor. Dört bir yan nem, küf, eskimifllik ama ille de yaln›zl›k kokuyor, genzimi yak›yor. Kimi duvarlar zaman›n h›flm›na u¤ray›p bel vermifl. Pencerelerin camlar› k›r›k. Tavanlar çökük. Ev, evlikten ç›km›fl; harabeye dönmüfl. "Vay can›m benim. Ne oldu sana böyle? Bütün bunlar› görecek kadar yaflamad›m ki ben!..." diyebildim. Sab›rs›zd› ama telafll› de¤ildi evimiz. "Seni hay›rs›zlar›n hay›rs›z›... Vefas›zlar›n vefas›z›..." dedi. "Y›llar y›l› yolunu bekledim durdum. Gelir yan›ma u¤rars›n, hat›r›m› sorars›n diye. Tafl›ma, topra¤›ma el sürersin diye. Y›pranan, y›k›lan yerlerimi onar›rs›n diye. Haydi b›rakt›k bütün bunlar›, içinde külü, suyu kalmayan
D
flu köfledeki kenefe bir kez olsun u¤rars›n diye... Ama yapmad›n hiçbirini. Ben sana ne ettim de beni yüzüstü b›rak›p gittin böyle?" "Ne olur asma surat›n›. Dayanamam senin üzülmene. Unutma ki sen benim dünyaya gözümü açt›¤›m yersin. Yürümeyi konuflmay› yan›nda, a¤lamay› gülmeyi kuca¤›nda ö¤ren-
BD MAYIS 2014
medim mi? D›flar›larda korkup kaçt›¤›mda gelip sana s›¤›nmad›m m›? Anamdan babamdan gizlediklerimi sana emanet etmedim mi? Çald›klar›m› birlikte saklamad›k m›? Okula burada bafllay›p, gerde¤e burada girmedim mi? ‹yiliklerini nas›l unuturum... Ben, bende olsam; kendi istencimi kullanabilsem, seni böyle yüzüstü b›rak›r gider miydim hiç? ‹fl güç, çoluk çocuk b›rakmad› ki yakam›, yan›nda kalay›m, birlikte olal›m..." "Sözü a¤z›nda geveleyip durma. Laftan harman olmaz. 'Senden daha güzellerini buldum. Daha konforlusuna, daha asrisine, daha havadar›na kavufltum. Senin gibi içten içe küflenen, gizli gizli çürüyen bir tafl y›¤›n›n›, ne yapacakt›m desen,' daha do¤ru olmaz m›?" ne biçim söz? ‹nsan do¤du¤u büyüdü¤ü, çocuklu¤unun tüm an›lar›n› gömdü¤ü yeri unutur mu, unutabilir mi hiç? Kendi unutsa, düflleri al›p getirir, ikide bir kor önüne." "Bir de unutsayd›n bari," demedi. Onca kay›ts›zl›¤›m› yok sayd›. “Kokunu seveyim senin. Ne iyi ettin de geldin,” diyerek elimden tuttu, yan›na çekti. Beni içi pamuk pamuk güherçile tutan, havas›z kalm›fl köfle bucak her yan›n› gezdirdi. "fiu kiler de, bu sofa da, yandaki ambar da," dedi. "‹lerideki örtme de sonraya kals›n," demedi. Bombofltu ve bak›ms›zd› her bir yan›. Dünden yans›yan an›msamalar›ma tek tek selam vererek yürümeyi sürdürürken, gözüme ilk batan, hayattaki
"O
140
"Kim k›rd› bunu? Buralarda saklambaç oynayan çocuklar m›?" diye sordum. büyük oca¤›m›z oldu. Yaln›z bir mekan›n, yaln›z bir insandan daha hüzünlü olabilece¤ini bilmeden, elime geçirdi¤im bir de¤ne¤in ucuyla sa¤›n› solunu kar›flt›rmaya bafllad›m. ‹çinde arad›klar›m bir çeflit kül y›¤›n› de¤il de çocuklu¤umdan artakalanlard› sanki. Sonra dipteki karanl›k erzak odas›nda toprak küpümüzün döküntüleri ç›kt› karfl›ma. ‹çim burkulmufltu. "Kim k›rd› bunu? Buralarda saklambaç oynayan çocuklar m›?" diye sordum. "Keflke öyle olsayd›," dedi a¤lamakl›. "Nemden, havas›zl›ktan ama ille de bak›ms›zl›ktan çürüdü, eridi. Eflya deyip de geçmemeli kuzum. Onlar›n da t›pk› insanlar gibi geçmiflleri, gençlikleri, yafll›l›klar› yan›nda, bir de kendi gerçekleri var. Zaman içinde sahiplerinin yazg›s›n› paylafl›yorlar." "Ne demek istiyorsun?" "Bu evde, yaflama gözlerini yuman ilk kifli annendi, topra¤› bol olas›ca. Önce onun kulland›¤› el bezleri, havlular, ifllemeler yok oldu. Ard›ndan rahmetli baban›n mendilleri, yelekleri, tespihleri hatta fötr flapkas› kay›plara kar›flt›. En sonda da senin k›y›da köflede kalan oyuncaklar›n..." bekirozgen@butundunya.com.tr (Devam› Haziran say›m›zda)
Neler Olmuyor ki Dünyada Sezin San
Migren Hastalar›na Müjde
1
Portatif bir cihaz ile beyne elektromanyetik dalgalar göndererek migren a¤r›lar›na son verilecek. Saç kurutma makinesi boyutunda gelifltirilen bu cihaz, migren krizi s›ras›nda al›na tutuluyor. Cihaz, hastan›n beynine elektromanyetik dalgalar gönderiyor ve migren a¤r›lar›na neden olan elektrik f›rt›nas› sona eriyor. ‹ngiliz Sa¤l›k Ürünleri Denetleme Enstitüsü, 164 kronik migren hastas› üzerinde yapt›klar› deneylerin baflar›l› oldu¤unu aç›klad›.
2
Otomatik Ayakkab›
Kendi kendini ba¤layan ayakkab›, gerçek oluyor. Nike firmas›n›n üretece¤i Power Laces isimli model, giyildikten sonra ba¤c›klar›n› otomatik olarak ba¤layacak. 2015 y›l›nda sat›fl› bafllayacak model ilk olarak ünlü bilimkurgu film serisi Gelece¤e Dönüfl’te yer alm›flt›. Daha önce, Blake Bevin isimli bir mucit, kendi kendini ba¤layan ayakkab› teknolojisinin hantal bir örne¤ini üretmiflti.
141
BD MAYIS 2014
3
Stresi Önleyen Sutyen
Microsoft kad›nlardaki stresi tespit edebilecek ak›ll› sutyen üretmeyi planl›yor. Teknolojik sutyen, kalpten ve deriden gelen sinyalleri alg›lay›p giyen kiflinin stres seviyesini ölçebilecek. Stres seviyesinde art›fl tespit edildi¤inde, sutyen kifliyi uyaracak. Özellikle kad›nlarda stres yemek yemeyi tetikledi¤i için bu proje, stres kaynakl› afl›r› beslenmenin önüne geçmeyi amaçl›yor.
4
Kraliçe II. Elizabeth, eflcinsel oldu¤u için büyük haks›zl›klara u¤rayan Alan Turing’den özür diledi. Turing, ‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda, önemli bir flifre k›r›c› istihbarat eleman› idi ve ‹ngiltere’ye büyük hizmetleri olmufltu. Buna ra¤men, o dönemde suç olan “eflcinsel aktiviteleri” sebebiyle 1952 y›l›nda hapse mahkûm edilmiflti. Kendisine zorla hormon tedavisi uygulanan Turing, afl›r› dozda siyanür alarak 1954 y›l›nda intihar etmiflti. Resmi aç›klama, 1945’ten bu güne dördüncü “Kraliyet özrü” olarak kay›tlara geçti.
5
Sol Taraf›m›z Daha Güzel
Kraliyet Özrü Yüzün sol yar›s›ndan oluflturulan foto¤raflarda insanlar daha güzel görünüyor. Alex John Beck adl› sanatç›, farkl› etnik kökenlerden gelen birçok modelin foto¤raf›n› çekti. Sonra yüzün sa¤ ve sol yar›lar›n› bölüp karfl›s›na kopyalayarak simetrik iki yeni yüz portresi oluflturdu. Sanatç›n›n amac›, 2012 y›l›nda ABD’li uzmanlar taraf›ndan ortaya konan flu tezi
142
BD MAYIS 2014
do¤rulamakt›:Beynin duygulardan sorumlu yar›m küresi taraf›ndan kontrol edilen yüzün sol taraf›, sa¤ tarafa k›yasla daha çok ifade bar›nd›r›yor.
6
Uruguay’da Esrar Serbest
Latin Amerika ülkesi Uruguay, esrar›n üretimini ve sat›fl›n› düzenleyecek ilk ülke oldu. Art›k esrar, devlet taraf›ndan onaylanan eczanelerden sat›n al›nabilecek. Hükümetin sundu¤u yasa tasar›s›na, Temsilciler Meclisi onay vermiflti. Tasar›n›n, Senato taraf›ndan da onaylanmas›yla Uruguay bir ilke imza att›.
7
TV Dizisi Hayat Kurtard›
“House MD” adl› televizyon dizisi, bir hastan›n tedavisine ilham kayna¤› oldu. Frankfurt Ad› Tam Konulamayan Hastal›klar Merkezi’nde çal›flan Dr. Jürgen Schaefer, bu dizinin hayran›yd›. Dizinin bir bölümünde, hatal› bir kalça protezi tak›lan ve sonra hastalanan kad›na “kobalt zehirlenmesi” tan›s› konuldu¤unu gördü. Dr. Schaefer, kalp yetmezli¤i sorunu olan ve dizideki hasta ile benzer belirtileri gösteren hastas›na da ayn› teflhisi koyarak tedavi etti. Kendisi, T›p ö¤rencilerine ders verirken düzenli olarak bu diziden yararland›¤›n› söyledi.
8
Anti Bakteriyel Ürünler
Anti bakteriyel sabun ve jellerin, normal sabundan daha iyi oldu¤unu gösteren bilimsel bir kan›t yok. ABD G›da ve ‹laç Dairesi (FDA) taraf›ndan yap›lan aç›klamada, bu ürünlerin büyük olas›l›kla etkisiz olduklar›, di¤er taraftan insan sa¤l›¤›na zararl› olabilecekleri belirtildi. Anti bakteriyel s›v› sabunlarda bulunan ‘triklosan’ ve kal›p sabunlarda bulunan ‘triklokarban’ adl› kimyasallar›n kanser, hormon bozuk143
BD MAYIS 2014
luklar›, kas fonksiyon bozukluklar›, ast›m ve alerji gibi hastal›klara yol açt›¤›na dair veriler oldu¤u tespit edildi.
9
Uzun Ömürlü Pizza
Uzun y›llar öncesine ait bir tabutun kapa¤› aç›l›r aç›lmaz, içindeki ceset oksijenle temas edince bir saat içinde simsiyah oldu. Tabutun içindeki kiflinin, Çin’in Qing Hanedanl›¤› döneminde yaflam›fl olabilece¤i belirtildi. Arkeoloji uzman› Dr. Lukas Nickes, “Tabutu ilk açt›¤›m›zda cesedin yüzü bembeyazd›. Hiç bozulmam›fl gibiydi. Asl›nda Çinliler, ölülerini asla mumyalamazd›. Bu kiflinin cesedinin neden çürümedi¤ini inceleyece¤iz” dedi.
fianghay’da Efl Pazar›
11 So¤utulmadan ya da dondurulmadan 3 y›l saklanabilen pizza üretildi. ABD’de lojistik ihtiyaçlar çerçevesinde yap›lan çal›flmalar sonucunda, konservenin yerini alacak dayan›kl› bir pizza, askeri laboratuvarlarda oluflturuldu. Pizzan›n dayan›kl›l›¤› için en büyük sorun salça ve peynirden kaynaklanan nemin bozulmaya neden olmas›yd›. Bu nedenle, uzmanlar, nemi tutan fleker, tuz ve flurup oran›n› art›rarak çözüme ulaflt›.
10
144
300 Y›ld›r Hiç Bozulmam›fl
Çin’in fianghay flehrinde kurulan evlilik pazar›nda ebeveynler çocuklar›na efl ar›yor. fiehir merkezindeki “Halk Park›” hafta sonlar› bu faaliyete ev sahipli¤i yap›yor. Park›n girifline as›lan ilanlar› okuyan ebeveynler, çocuklar› için en uygun efli bulmaya çal›fl›yor. Aileler, gençlerin çok fazla çal›flt›klar› için kimseyle tan›flamad›¤› ve bu görevi, kendilerinin üstlendi¤i söylüyor.
BD MAYIS 2014
12
Bebek Bezi Alarm›
Organik bir duyar özelli¤i sayesinde de¤ifltirilmesi gerekti¤ini söyleyen bebek bezi tan›t›ld›. Japonya’da üretilen bebek bezinin duyar›, kablosuz a¤ üzerinden bak›c›ya mesaj gönderecek. Bu sayede, k›yafetler ç›kar›lmadan da bezin kirlenip kirlenmedi¤i anlafl›labilecek. Bebek bezinin maliyetinin ise birkaç dolar› geçmeyece¤i tahmin ediliyor.
13
Fransa’da Boflanmak Kolay
Fransa Adalet Bakanl›¤›, mahkemelerdeki yo¤unlu¤u azaltmak için anlaflmal› boflanmalara iliflkin yeni bir düzenleme haz›rl›yor. Fransa Yarg›tay’› taraf›ndan haz›rlanan rapora göre, aralar›nda anlaflan çiftler, hâkimler yerine yetkili bir zab›t kâtibi önünde boflanabilecek. Ancak, bu düzenleme, hem boflanmalar› kolaylaflt›rarak aile kurumuna zarar verece¤i, hem de meslek hâkimlerinin görevini elinden alaca¤› için elefltiriliyor.
14
F›nd›k-F›st›kla Uzun Ömür
Her gün bir avuç kuruyemifl tüketenlerin ciddi sa¤l›k sorunlar›na yakalanmad›¤› aç›kland›. Bu konudaki en kapsaml› araflt›rmada, 30 y›l boyunca 120 bin kifli izlendi ve sonuçlar›, New England T›p Dergisi’nde yay›mland›. Araflt›rma, haftada bir kuruyemifl tüketenlerin hiç yemeyenlere göre yüzde 11 daha uzun yaflad›¤›n›; her gün kuruyemifl yiyenlere göre ise yüzde 20 daha uzun yafland›¤›n› ortaya koydu. sezinsan@butundunya.com.tr 145 XXX
BD MAYIS 2014
Ansiklopediden Bir Sayfa Mete Tizer
Çin’in tarihini bafltan yazan bir akademisyen:
Huang Xianfan Çin’in Qusi Köyü’nde 13 Kas›m 1899’da dünyaya gelen Huang Xianfan, çiftçi bir baban›n o¤luydu. ert ve disiplinli biri olan babas›, küçük Huang Xianfan’›n alt› yafl›ndan itibaren klasikleri okumas›n› sa¤lad›. Dokuz yafl›nda da, Konfüçyanizm de¤erleri üzerine e¤itim veren bir okula gönderildi. Ö¤retmen okulunu tamamlad›ktan sonra, Pekin ve Tokyo üniversitelerinde de yüksek ö¤renim gördü. Çocukluk y›llar›nda bafllayan tarih araflt›rmalar› konusundaki merak›, üniversite y›llar›nda da artarak devam etti. Hem üniversite y›llar›nda, hem de sonras›nda, Çince’ye baz› kitap çevirileri de yapt›.1935’te e¤itim için gitti¤i Japonya’ dan iki y›l sonra ülkesi Çin’e bir profesör olarak döndü¤ünde, Çin tarihi konusunda e¤itim vermeye bafllad› ve kendini bütünüyle antropoloji ve folklor araflt›rmalar›na verdi. Baflta kendi etnik kökeni olan Zhuanglar olmak üzere, Çin tarihi ile ilgili önemli saha araflt›rmalar› yapt›. Çin ve Zhuang Genel Tarihini eserleriyle ölümsüzlefltirdi. ‹lk Zhuang Tarihi Profesörü olan Huang Xianfan, bir Çin etnoloji okulu olan ‘Bagui Okulu’nu
S
146
BD MAYIS 2014
kurdu. Bu etnoloji okulunun önemi, Çin Halk Cumhuriyeti’nin 56 resmi etnik grubu oldu¤u göz önüne al›nd›¤›nda, kuflkusuz daha iyi anlafl›l›yor. Hiçbir zaman okula, üniversiteye hapsolmad›, araflt›rmalar›n› hep sahada yürüttü. Ayr›ca, ba¤›ms›z akademik araflt›rman›n önemini de her f›rsatta dile getirdi. kademik ilkesi, ‘itaati de¤il, dürüstlü¤ü muhafaza et’ idi. Akademik araflt›rma slogan› ise, ‘yetkililere hay›r, yasaklara hay›r, yok etmeye hay›r’ biçimindeydi. Çin tarihinin de yeniden yaz›lmas› gerekti¤ine inanarak Çin’in bir feodal bir hanedanl›k oldu¤u alg›s›yla ve etnik flovenizmle savaflt›… Geleneksel Çin tarihini, Bat› tarihi ile birlefltirmek için çaba gösterdi. ‘Çin, tarihinin hiçbir döneminde köle bir toplum olmam›flt›r’ görüflü, Çin tarihinin önemli ve en bilinen teorilerinden biri haline geldi. Xianfan, yaflam› boyunca toplumsal ve bireysel ahlak›n en önemli ölçütünün, bireyin içtenli¤i ve kendisini tan›mas› oldu¤unu savundu. Akademik, siyasal
A
30 y›ldan fazla görev yapt›¤› Guangxi üniversitesi ve toplumsal sorunlara karfl› hoflgörülü bir tutum benimsedi. Genel ahlak anlay›fl›n›n karfl›s›nda bireysel özgürlüklerin savunucusu oldu. Bu bak›fl›n›, e¤itim alan›nda da ayn› biçimde tafl›yordu. E¤itimin, her fleyden önce düzgün karakter yap›s›na sahip bireyler yetifltirme konusunda, bir bilgi-eylem üssü oldu¤una inan›yordu. Bu amaçla, geleneksel e¤itim yöntemlerinin yerine yeni ve etkili e¤itim yöntemlerinin uygulanmas› için de çaba gösterdi. Xianfan, kitaplar, makaleler ve e¤itim notlar›n› içeren say›s›z esere imza att›. endinden sonra e¤itim meflalesini tafl›yacak pek çok de¤erli ö¤renci yetifltirdi¤i gibi, hem ülkesinde hem de dünyada, tarih ve kültür alan›nda çal›flan akademisyenleri de etkiledi. Modern Çin etnolojisinin kurucusu kabul edilen, Huang Xianfan, 18 Ocak 1982’da Guilin’de yaflama gözlerini kapad›.•
K
Tokyo’da arkadafllar›yla birlikte-1963
metetizer@butundunya.com.tr 147
Dünyan›n ‘S›f›r Noktas›’ ‹stanbul’dayd›
Milion Taşı Herhalde hepimiz, “Bütün yollar Roma’ya ç›kar” tümcesini duymufluzdur. Asl›nda burada sözü edilen, ilk akla gelen ‹talya’n›n baflkenti Roma de¤il, ‹mparator Konstantin’in kurdu¤u yeni Roma, yani ‹stanbul idi. Yani asl›nda, “Bütün yollar ‹stanbul’a ç›kar”d›… Yazan: DEN‹Z BENER
B
ugün ‹ngiltere’de Greenwich nas›l dünyada s›f›r noktas› kabul ediliyorsa, Milion Tafl›’na da bundan bin y›l önce bu görev verilmiflti. Dünyan›n çeflitli noktalar›na kaç mil uzakta oldu¤unu belirten, seyyahlar›n u¤rak noktas›yd› Mil Tafl›. ‹lk örne¤i Roma’da forumda bulunan Alt›n Mil Tafl› (Golden Milstone) Roma ‹mparatorlu¤u Bat› ve Do¤u olarak ikiye ayr›l›nca, Do¤u Roma’da Konstantinopolis (‹stanbul) infla edilmiflti. 148
BD MAYIS 2014
Önceleri Roma’dan ‹stanbul’a uzakl›k ölçülürken, daha sonralar› Milion Tafl› bu özelli¤i Alt›n Mil’ den alm›flt›r. Ve ‹stanbul dünya için art›k bir merkez olmufltur... Sultanahmet ve Ayasofya’n›n ihtiflam› yan›nda, insanlar›n onu fark etmesi biraz zor gibidir. Ayasofya’n›n karfl›s›ndan Yeniçeri Caddesi’nin Ayasofya’ya dönen sapa¤›nda kurumufl bir çeflmenin yan›nda, a¤açlar›n gölgesinde kalm›flt›r bu eflsiz zaman tafl›… Baz› metinlerde bu tafl›n M.Ö 458 y›l›nda Megara Kral› Byzas (Vizas) taraf›ndan dikildi¤i ve flehirdeki en eski eser oldu¤u söyleniyorsa da, Albrecht Berger’e göre en fazla flehrin kurucusu
olan Konstantin zaman›na dayan›r. Konstantinopolis’in baflkent oluflundan k›sa süre sonra burada dört sütunlu (tetrapilon) infla edilmiflti. Berger’e göre burada flehrin koruyucu tanr›ças› Tykhe’ye ait bir tap›na¤›n varl›¤›ndan söz ediyor. Osmanl› döneminde ise
Dünyada, 330’dan bafllayarak 1453’e kadar bütün mesafeler, ‹stanbul’daki Milion Tafl› (Milyon Tafl›) esas al›narak ölçülmüfltür. Bu tafl, halen Ayasofya’n›n karfl›s›nda durmaktad›r. Milion Tafl›, s›f›r kilometre noktas›d›r. Hatta Roma ‹mparatorlu¤u zaman›nda, Milion Tafl›’n›n hemen yan›nda bulunan bir
dükkanda, isteyenlere, gidecekleri yolun ‹stanbul’a mesafesini gösteren haritalar sat›l›yordu. ‹stanbul’un en eski sakini olan, ‹stanbul’la yafl›t ve kentin yaflanm›fll›klar›n›n tümüne tan›kl›k eden bu tarihi kal›nt›, halen ‹stanbul’un en önemli tarihi zenginliklerinden birisi olma özelli¤ini koruyor.
BD MAYIS 2014
burada küçük bir ahflap yap› infla edilerek yolcular›n gidecekleri güzergahları tespit etmeleri ve hatta haritas›n› sat›n ald›klar› bilinir. Bizans halk› bu tafla ‘tafl’ deyip geçmemifl, büyük anlamlar ve efsaneler yüklemifltir. Bizansl›lar bu tafl›n dünyan›n ortas› oldu¤u inanc›n› öyle sahiplenmifllerdi ki, Ayasofya’n›n ucuna Milyon Tafl›’n› de¤il, Milyon Tafl›’n›n ucuna Ayasofya’y› infla etmifllerdi. Bizans halk›n›n inand›¤› bir efsaneye göre ise, “Milyon Tafl›’ndan ileri hiç bir düflman askeri
geçemez, geçmeye çal›fl›rsa gökten inen bir melek taraf›ndan ikiye bölünür”dü. Bu yüzden Fatih Sultan Mehmet’in ‹stanbul’u fethi s›ras›nda halk Ayasofya’ya s›¤›nm›fl, Fatih ve ordusunun Milyon Tafl›’ndan geçerken ortadan ikiye ayr›lmas›n› beklemifltir. aln›zca Bizans döneminde de¤il, Osmanl›’da da bu tarihin tan›¤› tafla anlamlar yüklenmiflti kuflkusuz. Bunu da, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinden okuyoruz: “Ayasofya’n›n güneyinde dört adet mermer beyaz uçlar üzerinde Azrail, ‹srafil, Mikail, Cebrail’in tasvirleri ‹stanbul’un on dördüncü t›ls›m›n› oluflturuyordu. Bunlar dört yöne bakacak flekilde dikilmifllerdi. Y›lda bir kere Cebrail tasviri kanatlar›n› ç›rp›p hayk›rsa do¤u taraf›ndan bolluk olur. ‹srafil tasviri bunu yapsa bat›da k›tl›¤a delalet eder, Mikail tasviri kanat ç›rpsa ve hayk›rsa yeni bir asi ç›kar, Azrail tasviri ayn› hareketi yapsa bütün âlemi veba sarar.”
Y
A
yr›ca yine Evliya Çelebi, kendine has üslubuyla, Hz. Muhammet do¤du¤unda, Ayasofya’n›n kubbesinin çatlad›¤›n› ve bu tafllar›n ters düz oldu¤unu da belirtir. •
150
BD MAYIS 2014
MAYIS AYI ÇÖZÜMLER SAYFASI Satranç Çözümleri
PROBLEM: Umut Sayman 2 # 1.Fd5! Fxd5 2.Acb5+# (1…Ke8 2.Ac8+#, 1…Kxd5 2.Kg6+#, 1…Fb3 2.Aaxb5+#) OYUN SONU: Svidler-Karjakin, 2014 Siyah Kazanır 1…g4 2.c5 g3 3.c6 g2 4.b6 fif2 5.b7 g1V 6.b8V Vc1+ 7.fid4 fic4 8.Fe6+ 0-1 “Bilginizi Denetleyin”
1-(d) Amerika
1-(c) Sevimsiz, ‹tici
9-(c) Tekdüze, yeknesak
2-(a) S›n›fland›rma
10-(b) Gidifl yönü
3-(a) En iyi, üstün nitelikli
11-(a) Üst giysisi
4-(d) Tepki
12-(d) Kaz› bilimi
5-(d) T›rnak Cilas› 6-(b) Çok fliflman
13-(c) El konulmufl
7-(b) Küresel
14-(c) Giyim gösterisi
8-(a) Kendili¤inden
15-(b) ‹nceleme, araflt›rma
Kare Bulmaca
2-(d) Hacerü-l Esved 3-(a) Herakleitos 4-(d) Bordo 5-(b) 4 6-(c) Levi Strauss 7-(d) Acıkınca yemek yenmesi 8-(d) 86400 9-(d) Kadefl 10-(b) Fransa 11-(d) Mavi Balina 12-(a) Fosil 13-(a) Gurme 14-(a) Kartel 15-(c) Organoloji 16-(a) fiehzadebafl›-Vezneciler 17-(c) Point 18-(c) Robin Hood 151
BD MAYIS 2014
YARININ BÜYÜKLER‹ Gönderi adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul e-posta: butundunya@butundunya.com.tr (e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)
Ali Arkadafl, ‹stanbul
Ada Erken, New York 152
Taylan Aksel Yurttafl, ‹stanbul
Erim Evren, ‹stanbul
BD MAYIS 2014
Burak Efe Kurban, Adana
Remle ve Güney Gökçe, Alanya
Cansu Erdo¤an, Uflak
Egehan Yardımcı, Ankara
Ülkü Bilge Özbayram, Ankara
Mir Arzen Kalay, Van
Ka¤an Bozo¤lan, ‹zmir
Aras Can, ‹stanbul
Umay Karamahmut, Rize
Can Michael Nural, Viyana
Kayra Tarıkçı, ‹stanbul
153
BD MAYIS 2014
Bulmacan›n çözümü 151. sayfadadır. 154
Bulmaca Filiz Lelo¤lu Oskay
SOLDAN SA⁄A: 1-Fotografta görülen karikatür sanatçımız.- Manisa’nın bir ilçesi. 2-Emsallerine göre çok daha uzuca satılan - Köprüye gelmifl güreflçinin dikeye kalkarak kurtulmaya çalıflırken yaptı¤ı hareket. 3- Mobilyacılıkta kullanılan ve akaju da denilen bir a¤aç türü.-Denizli’nin bir ilçesi.‹nsan vücudunu saran dıfl doku.- Hile. 4-Tırnak, boynuz, kıl gibi üst deri ürünü olan yapıları oluflturan proteinli madde. 5-Hıristiyanların en büyük bayramı.- Bir nota.- Artvin yöresine özgü bir halk oyunu. 6-Küçük ebatlı bir limon cinsi.- Tedirgin etme.- Eski dilde ekmek. 7-Bir fleyin içinde bulunanların bütünü, muhteva.- Otomobillerde arkayı görmeye yarayan iç ayna. 8-Holmiyumun simgesi.- Duyuru.Kiloamperin kısa yazılıflı.- Do¤u Anadolu’da bir ırmak. 9-Hatay ilinde bir ova.- A.J. Cronin’in bir yapıtı.- Hitit. 10-Atın yavrusu.- Topra¤ın altını üstüne getirmeye yarayan ilkel bir tarım gereci. 11-Üç veya daha çok sesin bir arada tınlaması.- Litrenin kısa yazılıflı.Özen. 12-Roma’yı yakmasıyla meflhur imparator.- Bir opera yapıtında ya da oratoryoda ezgi.- ‹ridyumun simgesi. 13-fiarkı, türkü.- Veba hastalı¤ına verilen bir ad.- Eski dilde ba¤ırsak.14‘Aziz ….’ (Mizah yazarımız).- Zirkonyumun simgesi.- Sözleflme. 15-Afrika’nın do¤usunda toplu olarak yapılan vahfli hayvan avı.- Tutucu. 16-Gümüfl.Divan edebiyatında gazelin son beyiti. 17-ABD’de bir eyalet.- Katıflıksız, saf. 18-Avrupa’da bir ülke. 19-Bir renk.‘… Derek’ (ABD’li ünlü artist).- Ergenlik sivilcesi. 20-‘….. Nadir( Edebiyatçımız).
YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1-‘Bir ‹htimal Daha Var,’, ‘Yine Bu Yıl Ada Sensiz’ adlı bestelerinden de tanıdı¤ımız müzisyenimiz.- Tatlı su levre¤i. 2-De¤nek.- Tek bir sanatçının tek bir çalgı ile verdi¤i konser. 3-Hawaii adalarına ait telli çalgı.- Elektrik yüklü atom ya da atom kümesi.- Ekinlerin harmanda dövülüp taneleri ayrıldıktan sonra kalan, ufalanmıfl sapları. 4-Uzak do¤u felsefesine göre insanın kendi iç varlı¤ını görebilme sanatı.- Çok etkili, coflkun, genellikle kiflisel duyguları dile getiren edebiyat.-fiiirde uyaktan sonra tekrarlanan, aynı harflerden oluflan kelime.- Ba¤ıfl. 5- Kekli¤in boynundaki halka.- Yabancı bir uzaklık ölçüsü birimi.- fian, flöhret.- ‹nci Aral’ın bir yapıtı. 6-Meyvelerin flekerle kaynatılmasıyla hazırlanan tatlı.- ‹ri cins bir balina türü.- Hint prenslerine verilen ad. 7Düzenek.- Çok taneli bir meyve türü.‘…. Alet’ (Aziz Nesin’in bir yapıtı).Boyun e¤en. 8-Açık mor rengi.- ‹sim.Sebze, meyve, bakliyat vb.nin toptan satıldı¤ı yer.- Tümör.- Bir tür bafllık. 9Orta Asya’da bir ülke.- Güç, kuvvet. 10- Güney Amerika’nın en büyük tatlı su gölü- Baryumun simgesi.- Notada durak iflareti. 11-Ölümcül hastalı¤ı olan birinin ölmek istemesi.- Gösteriflli kıyafet. 12-Nazım Hikmet’in soyadı.- Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka imi.- Kazak baflkanlarına verilen ad. 13-Danimarka’nın plaka imi.- Sanı.- Ukrayna’da bir liman kenti.- Anadolu’da kurulmufl eski bir uygarlık. 14-Bir göz rengi.- Afrika’da bir baflkent.-Nikelin simgesi.- Belirti.15-Bulaflıcı.-‹zmaritgillerden, Akdeniz’de yaflayan, pullu, eti be¤enilen bir balık. filizoskay@butundunya.com.tr 155
Satranç Mustafa Y›ld›z ADAYLAR TURNUVASI
D Viswanathan Anand
ünya fiampiyonu Carlsen’in rakibini belirlemek amacıyla Khanty-Mansiysk Ugra Satranç Akademisi’nde yapılan Adaylar Turnuvasını Dünya fiampiyonlu¤unu 2013 Kasım ayında kaybeden Hintli büyükusta Viswanathan Anand kazandı. Anand, süper büyükustalar Kramnik, Mamedyarov, Topalov, Svidler, Karjakin, Andreikin ve Aronian arasında her rakiple 2 oyun üzerinden yapılan döner turnuvada hiç kaybetmeden 8,5 puanla 1. oldu ve rövanfl hakkını elde etti. O oyunlardan ilginç konumlar:
YA⁄MURDAN KAÇARKEN
Mamedyarov – Anand, 2014 3.Tur 27…c5! Bu piyon fedası kabul edilmeli mi? File uygun bir kare bulabilirsek kabul etmeyelim ama siyahın arka sıra zayıflı¤ı ve hava deli¤inin kapalı olması piyon için ifltah kabartıyor. 28.Axc5 Kc8! Açmaz, belalı fley! 29.Kd1 Fxc5 30.Fxc5 h6 Hava deli¤i açıldı, beyaz fil açmazdan nasıl çıkacak? 31.fih1?? Tam bir “kendi gelen” hamlesi. fiehriyar, hatasını görüp oyunu bıraktı. (31…Af2+ 32.Vxf2 Vxd1) 0-1
Afi‹L’‹N ATI
Anand – Aronian, 2014- 1.Tur Tahtada gidebilece¤i do¤ru dürüst bir kare yoksa bir taflın tahtanın dıflında olması daha iyi, flu yandaki konumdaki siyah at gibi. 42.b3 Fb5 Siyah daha büyük bir tafl istiyor ama atını kurtaramıyor. 43.Kb4 Ab2 (44.Fxb2? hata olurdu.) 44.Fxb5 axb5 45.fie3! Ke8 46.fid2 Kd8 47.fic3 ve at tutsak edildi. 1-0
156
BD MAYIS 2014
MADEM DUVARLARIN CAMDAN, NEDEN TAfi ATARSIN DAMDAN?
Kramnik-Svidler, Adaylar Turnuvası, 2014, 10.Tur Kd4?, eski Dünya fiampiyonu Kramnik fili yanl›fl kale ile istiyor, Svidler affetmiyor. 32...Fxh2+, f1 karesindeki kale boflta. 33.fixh2 Vxf1 ve birkaç hamle sonra beyaz terk edecek. 0-1 ‹NSAN BAZEN B‹R BUNALIR K‹ SORMAYIN
Mamedyarov- Aronian, Adaylar Turnuvası, 9.Tur Beyazlar 34. Ah5! oynadı. Siyah vezir bu atı alamaz. (34…Vxh5 35.Ve6+ Vf7 36.Vc8+ ve mat.) 34…Fg6 35.Ve8+!! Vxe8 36.Af6+fif7 37.Axe8 Ka3 At yine alınamıyor. 38.Af6 Ka8 39.g8V+ Kxg8 40.Axg8 fixg8 Beyaza kazanç olan ters renkli fil oyun sonuna girildi.41.fig4 Fd3 42.fie5 fif7 43.Fe3 Ff1 44.g4 1-0
ERKEN OYNANAN VEZ‹R, ERKEN ÖTEN HOROZA BENZER
Aronian-Mamedyarov, Adaylar Turnuvası, 2014 14.Ade4 dxe4 15.Axe4 Vh4 Baflka yer yok. 16.g3 Vh3 Giyotine girdi vezir. 17.Af2 Vxf1 18.fixf1 1-0 PROBLEM Umut Sayman
OYUN SONU Svidler-Karjakin, 2014
2#
Siyah Kazan›r
myildiz@butundunya.com.tr
Çözümler 151. sayfadad›r.
157
Bize Gönderilen Kitaplardan gibi mi görünüyorsa, bir fleylerden (uyku, para, temiz bir ev) vazgeçmemiz mi gerekir, yoksa faaliyetleri yo¤unlaflt›rmay›, az zamanda çok ifl Günlük Ritüeller yapmay›, babam›n bana dedi¤i gibi “daha fazla de¤il, daha ak›lc› çal›flBüyük Eserlerin may›” ö¤renebilir miyiz? Daha aç›k Yaratıcıları Nasıl söyleyecek olursak, rahatl›k ve yarat›Çalıfl›r? c›l›k bir biriyle ba¤daflmayan fleyler midir, yoksa tam tersi mi do¤rudur: Mason Currey sürdürülebilir bir yarat›c› çal›flma için, temel seviyede bir günlük rahatl›¤a Kolektif Kitap ulaflmak ön koflul mudur?” Sorular ve yan›tlar› ünlülerin yaflam›ndan urdu¤u “Günlük Rutinler” bloguna kesitler eflli¤inde veriliyor. gelen say›s›z yaz›lar›n aras›ndan bir derleme yapan yazar son dört yüz Çanakkale y›l›n önde gelen büyük zihinlerinin en iyi eserlerini oluflturmak için her Olmasayd›... gün zaman› nas›l kulland›klar›n›; ya- O Olmasayd›... yd›... rat›c› ve verimli olmak için nas›l bir programla çal›flt›klar›n› gözler önüne seriyor. Ele ald›¤› kiflilerin günlük Orhan Karaveli yaflamlar›n›n s›radan detaylar›- ne zaman uyuduklar›, yemek yedikleri, Do¤an Kitap çal›flt›klar› ve endiflelendikleri- üstüne yazarak onlar›n kiflilikleri ve kariyer963 y›l›nda meydana gelen bir leri hakk›nda özgün bir bak›fl aç›s› sa¤layarak sanatç›lar›n e¤lenceli port- uçak kazas›n›n yolaçt›g› facia içinde relerini sunuyor. “Kendi hayat›m›zda Ankara’da Anafartalar caddesinde da mücadele etti¤imiz konular: Bir yaral›lara yard›m için ç›rp›nan Dü¤yandan geçminizi sa¤larken nas›l meci Tevfik Bey’in y›llar önce Çaanlaml› bir yarat›c› çal›flma içinde nakkale savafl›na kat›lan bir gazi olduolabilirsiniz? Kendinizi bir projeye ¤unu ö¤renen Orhan Karaveli, Tevfik tümüyle adamak m›, yoksa her günün Hasköy’ün Çanakkale savafl› s›ras›nda küçük bir k›sm›n› ona ay›rmak m› tuttu¤u günlü¤ü ilk kez kamuoyu ile daha iyi? Ve baflarmay› istedi¤iniz paylafl›yor. “E¤er bir Çanakkale mucifleyin tamam› için yeterli zaman yok zesi yarat›lmam›fl olsayd›, daha 38’in-
K
1
158
BD MAYIS 2014
deki bir genç generali kaç kifli tan›rd›, Anadolu’da? B›rak›n tan›may›, kaç kifli ad›n› duymufl olurdu? Sabah karanl›¤›nda bir süngü savafl›nda en öndeki saflar›n da önüne geçerek ölüme at›lmam›fl olsayd› kaç kifli O’nun yönetimindeki ‹stiklal Savafl›m›zda yaflam›n› gözünü bile k›rpmadan, seve seve hiçe sayard›? Çanakkale’de bir mucize yarat›l›rken tek kahraman› elbette Mustafa Kemal de¤ildi. Tehlikedeki ülkenin ve ulusun gelece¤i için kendilerini feda eden bütün yurt çocuklar›, ömürlerinin bahar›ndaki bütün er, erbafl ve subaylar, meslek sahibi ayd›nlar, ö¤renimilerini yar›da b›rak›p cepheye koflan gönüllü ö¤renciler… hepsi de birer kahramand›(…) Çanakkale mucizesini bir tak›m aptalca hurafelere; yeflil sar›kl› ve cüppeli kiflilerin gizemli eylemlerine ba¤lay›p ziyaretçilere anlatan sözde rehberler art›k utan›p kenara çekilmelidir(…)
Klasik Mitler Jenny March ‹letiflim Yay›nlar›
A
nlat›lm›fl en dramatik ve unutulmaz aflk, savafl, kahramanl›k ve ihanet hikayeleri olan Eski Yunan ve Roma mitleri her yerde karfl›m›za ç›kar. Kuflaktan kufla¤a akat›rlan mitler,
geleneklerin oluflmas› ve yayg›nlaflmas›n› sa¤layarak toplumlar› flekillendirmekle kalmam›fl, öte yandan sanat ve edebiyat›n en önemli ilham kaynaklar› olmufllard›r. Peki bu hikayeleri gerçekte ne kadar biliyoruz? Klasik ça¤lar uzman› olan Jenny March her mitin kökeni, geliflimi ve yorumlanmas›n› bir arada sunarak dünyam›z› biçimlendiren hikayelere rehber olacak bir kaynak sunuyor. Kitapta, tanr›lar ile titanlar›n çarp›flmas›ndan Troya’n›n düflmesine kadar, bütün zamanlar›n en önemli efsanelerini berrak bir dille anlat›l›yor. Odysseus ve Aeneas’›n destans› yolculuklar›; Atina ve Roma’n›n kurulmas›; Iason’un Alt›n Post’u aramas›; Prometheus’un atefli tanr›lardan çalma maceralar› ve klasik medeniyetin di¤er bütün kahramanlar›, canavarlar›, habis flahsiyetleri, tanr›lar› ve tanr›çalar›… Eski ça¤ yaz›l› kaynaklar›ndan yararlanmakla yetinmeyen yazar görsel kaynaklar› da inceleyerek zaman içinde mitlerin ve kahramanlar›n›n geçirdi¤i de¤iflimi de aktar›yor. Antik dönemden kalan yaz›l› kaynaklar d›fl›nda mozaikler, sikkeler, mühürler, de¤erli tafllar, süslü bronz aynalar üzerine ifllenen resimler ve en çok da günümüze ulaflmay› baflaran vazolar mitlerin dünyas›na ›fl›k tutuyor. Edebiyattan, psikiyatriye her alanda karfl›m›za ç›kan adlar, kavramlar, olaylar ve kifliler kitapta yal›n bir dille anlat›l›yor. 159
Bir Fotograf Bin Sözcü¤e Bedeldir Gönderi: DR. SITKI AYDINEL, ANKARA
160
Biri Size ‹kincisi Bir Sevdi¤inize
fi
erafettin Turan’›n Türk Kültür Tarihi adl› yap›t›, "kültür nedir, Türk kültürünün tarihsel de¤iflim ve geliflimi, dil, yaz›, din, bilim, giyim kuflam, sanat, flehir hayat›n› etkileyen bafll›ca toplumsal kurumlar" ana bafll›klar›yla kültür tarihimizi bütünüyle ele alan ilk yap›tlardan biridir. Türk Kültür Tarihinin "Türk Kültüründen Türkiye Kültürüne ve Evrenselli¤e" uzanan geliflimini saptayan bu kapsaml› yap›t›, baflta ö¤renciler ve ö¤retmenler olmak üzere, tüm okurlar için önemli bir kaynak kitap.
50
%
‹ND‹R‹M
Bütün Dünya’dan ‹kinci Aboneli¤e %50 ‹ndirim Bütün Dünya tüm okuyucular›na kaç›r›lmayacak f›rsat sunuyor: Dergimize 1 y›ll›k abone olan herkese bir yak›n›na arma¤an olarak gönderebilece¤i ikinci abonelik bedeli flimdi % 50 indirimli. Bu f›rsattan yararlanmak ve Bütün Dünya’ya abone olmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik iflleminizi bafllatabilir; ve y›l boyu dergilerinizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Tel: (0312) 215 51 27-28 Dahili: 313 Gsm: (0536) 634 35 97 E-posta: abone@butundunya.com.tr
T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
S A N A T Ç I L A R I
1 MAYIS 2014
U⁄URAL GAFURO⁄LU
192297 SAYI: 2014 / 05
F‹YATI: 4 TL
MAYIS 2014
Dr. S›tk› Ayd›nel:
Atatürk’ün Kurtulufl Reçetesi
Namus Cephesi Sh: 4
Amerikan Yan›k Derne¤i’nden
Prof. Haberal’a Özel Baflar› Ödülü Sh: 8 U¤ural Gafuro¤lu, 1952 yılında Salihli’de do¤du. TED Ankara Koleji’nden sonra 1976 yılında Bo¤aziçi Üniversitesi ‹dari Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. 1986 yılından bu yana sanat çalıflmalarına devam etmektedir. Bugüne de¤in 29 kiflisel sergi açan Gafuro¤lu, Bebek Arnavutköy Cad. (1. Cadde) 20A, Arnavutköy, Befliktafl adresindeki Galeri Selvin2’de 7-30 Mayıs günlerinde açaca¤ı sergisinde sanatseverlere, amorf camlar üzerine yaptı¤ı yeni çalıflmalarıyla, “bakmadıkları, görmedikleri, tatmadıkları farklı bir ‹stanbul sunmayı” amaçlamaktadır.
Cengiz Özak›nc›: Türklerin Dünyaya Arma¤an›: Çiçek Afl›s› Sh: 45 fiehit Çocu¤u Cengiz Kuday: Tüm Hava fiehitleri ve Babam›n An›s›na Sh: 56 Halit K›vanç: Unutulmaz Dünya Kupas› An›lar› Sh: 51 Tekin Özertem: Y›l 1919, May›s’›n 19’u Sh: 29
‹nönü Evi’nde Türkiye ‹ktisat Kongresi Sh: 13