T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
R E S S A M L A R
1 N‹SAN 2015
KAAN KAYIMO⁄LU
192297
SAYI: 2015 / 4
F‹YATI: 4 TL
N‹SAN 2015
Çanakkale Zaferi’nin 100. Y›ldönümünde kuca¤›nda yaral› Anzak askeriyle an›tlaflan
1972 Ankara do¤umlu Kaan Kay›mo¤lu, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Çizgi Film Ana Bilim Dal›’ndan mezun olduktan sonra ayn› bölümde 4 y›l araflt›rma ve ö¤retim görevlisi olarak çal›flt›. Çizgi film tasar›m›, karakter gelifltirme, sinematografi, senaryo yaz›m› dersleri verdi. Amerika’da, Savannah College of Art and Design okulundan ald›¤› bursla “Computer Art, 3D Animation” üzerinde çal›flt›. 1998 y›l›ndan buyana yaflad›¤› Amerika’da Activision, Planet Moon Studios, Bigpoint, Inc., Buck.tv, GREE, Zynga gibi önde gelen video oyun flirketlerinin bünyelerinde çal›flt›. Aralar›nda, yayg›n olarak bilinen “Kay›p Bal›k Nemo”, “Örümcek Adam”, “Doom 3”, “Lion King” ve “Tony Hawk”›n da bulundu¤u 30 video oyununda bafl animator olarak görev yapt›. Sanatç›n›n desenlerden oluflan sergisi, 11-30 Nisan’da, Uzun Haf›z sok. No:96/1 Rasimpafla, Yelde¤irmeni, Kad›köy Kad›köy, ‹stanbul adresindeki Galeri Diani’de gezilebilir.
Mehmetçik Ruhu Prof. Dr. Mehmet Haberal: Çanakkale’de Kazand›¤›m›z An S. 6 Dr. Ö¤üt Yazman Kurtulufl Günlerinde TBMM S. 26
Mete Akyol: Önce Özür Sonra Ayin S. 2 Cengiz Özak›nc›: Atatürk’ün Anzak’lara Demeci (1934) (Çarp›t›lmam›fl Özgün Metin)
Çeflitli Aç›lardan Büyük Kayb›m›z Yaflar Kemal S. 30 Gürbüz Evren: 100 Y›ll›k ‹ftira Ermeni Soyk›r›m› S. 77
B
u kitap yak›n tarihimizin dürüst, gerçek, do¤ru bir k›lavuzu niteli¤indedir. Sizi yalan yanl›fl, hastal›kl›, zehirli iddialardan koruyacak, bafl›n›z› dik tutman›z›, atalar›n›z›n ve ninelerinizin yi¤itlikleri ve yurtseverlikleri ile gurur duyman›z›, gelece¤e güvenle bakman›z› sa¤layacakt›r.
Biri Size ‹kincisi Bir Sevdi¤inize
50
%
‹ND‹R‹M
Bütün Dünya’dan ‹kinci Aboneli¤e %50 ‹ndirim Bütün Dünya tüm okuyucular›na kaç›r›lmayacak f›rsat sunuyor: Dergimize 1 y›ll›k abone olan herkese bir yak›n›na arma¤an olarak gönderebilece¤i ikinci abonelik bedeli flimdi % 50 indirimli. Bu f›rsattan yararlanmak ve Bütün Dünya’ya abone olmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik iflleminizi bafllatabilir; ve y›l boyu dergilerinizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Tel: (0536) 634 35 97 E-posta: abone@butundunya.com.tr
Mehmetรงik Ruhu
Önce Özür Sonra "Ayin" Y›l, 1912-1913.
Balkan’larda kolu, baca¤› kopart›lm›fl bir ülke… Önemli bir bölümü yokedilmifl periflan bir ordu… retici gücü cephelerde eritilmifl, yokedilmifl bir nüfus… Sald›rgan düflmanla savaflmak için gönderildi¤i Suriye ve Yemen cephelerinde, bir yandan da s›rtlar›n›, dindafllar›n›n kurflunlar›ndan korumaya çal›flan bir ordu. Güney’de, Frans›z askerlerinin üniformas›yla iflgalci Frans›zlar’a destek veren Ermeni kökenli Osmanl›lar… Do¤u’da, Rus k›flk›rtmal›, Rus destekli Ermeni kökenli Osmanl›lar’›n isyan›… Y›l, 1915. Çanakkale Bo¤az›’na bal›k k›l盤› gibi batm›fl bir “yedi düvel” donanmas›… Ve Çanakkale k›y›lar›n› önce bombalar›yla döven, sonra çizmeleriyle çi¤neyen gönüllü kölelerden oluflturulan bir karma ordu… Bu ellerde 100 y›l önceki Nisan ay›n›n “manzara-i umumiye”si budur.
Ü
2
100 y›l önce karfl›m›za, birlikte oluflturduklar› “dünyan›n en güçlü donanmas›”yla ç›kan “yedi düvel”, 100 y›l sonra flimdi karfl›m›za, bu kez yine birlikte oluflturduklar› “dünyan›n en güçlü korosu”yla ç›k›yor. Ortak flark›lar›, Türkleri “soyk›r›mc›” ilan etmek, “barbar” ilan etmek nakarat›ndan öteye geçemiyor. 00 y›l öncesinin ayn› ay›n›n, ayn› günlerinde, ikisi karfl›s›nda da “nefs-i müdafaa” (kendimizi korumak) amac›yla silaha sar›lmak zorunda kald›¤›m›z iki “düflman”dan biri, y›llarca yineledi¤imiz yüzleflme önerilerimizi duymazl›ktan gelip, suçlamalar›n› sürdürürken öteki ise , “ayin” ad› verdi¤i ve “yavuz h›rs›z” tavr›yla her y›l yineledi¤i “anma” toplant›lar›n›, 100’üncü y›ldönümü gerekçesiyle, bu kez daha da büyük bir coflkuyla yapmaya haz›rlan›yor. “Ayin”, Allah’›n huzurunda yap›l›r. Allah’›n huzurunda ise kiflinin,
1
“Ayin”, Allah’›n huzurunda yap›l›r. Allah’›n huzurunda ise kiflinin, önce “tertemiz” olmas› gerekir. önce “tertemiz” olmas› gerekir. Ey, dünyan›n öteki ucundan kalk›p gelen ve Çanakkale k›y›lar›nda, yaln›zca vatan›n›n topra¤›n› korumak namusu ve masumiyeti donan›m›yla karfl›lar›na çıkan Mehmetcik’lerimizi ve hatta onbeflli “Yavru Mehmetçik”lerimizi ac›mas›zca öldüren dedelerinizin torunlar›… edelerinizi, ad›na siz "savafl" dedi¤iniz için yasal aç›dan bizim "cinayet” diyemedi¤imiz bu “olay”›, üstelik yapt›klar› yerde anmak üzere bir ayin düzenlemek için flimdi de, siz buradas›n›z. Allah’›n huzuruna ç›k›nca önce Allah’tan, sonra o flehit Mehmetçik’lerin ve flehit yavru Mehmetçik’lerin ruhlar›ndan, dedelerinizi ba¤›fllamalar›n› dileyin. Ki, onlar da tertemiz olabilsinler Allah’›n huzurunda. Çünkü ancak böylesi içtenlikli bir özür temizleyebilir onlar›n ellerindeki “okyanuslar›n bütün sular›n›n ve Arabistan’›n bütün kokular›n›n temizleyemeyece¤i” masum ve onurlu Mehmetçik kan›n›… • meteakyol@butundunya.com.tr
D
Anzak Ruhu
Avustralya’n›n baflkenti Canberra’daki Savafl Müzesi’nde sergilenen ANZAK RUHU bafll›kl› bu heykelin aç›klamas›nda flöyle denilmektedir: “Bu heykel, parçalanm›fl bir top arabas›na yaslanan ve bir aya¤› Türk bayra¤›n›n üstündeki örnek bir Avustralyal› askeri temsil etmektedir.” (Anzak askerinin aya¤›n›n alt›ndaki kurukafa biçimiyle ne temsil edildi¤i belirtilmemifltir.)
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya
1 N‹SAN 2015
2000
Baflkent Üniversitesi Ad›na Sahibi: Prof. Dr. Mehmet Haberal Yay›n Genel Yönetmeni Mete Akyol Görsel Yönetmen ve Yay›n Genel Yönetmeni Yard›mc›s› : Turgut Keskin Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Gülçin Orkut Akyol Teknik Yap›m Yönetmeni: Faruk Güney Yay›n Dan›flman›: Yaflar Öztürk Türk Dili Dan›flman›: Haydar Göfer Sanat Dan›flman›: Süheyla Dinç E¤itim Dan›flman›: Dr. Fatma Ataman Düzeltme Sorumlusu: Nükhet Aliciko¤lu Baflkent Üniversitesi’nin bir kültür hizmeti olan Bütün Dünya 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan 1. Cadde, No: 77, Bahçelievler, Ankara adresindeki Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi ve Ticaret A. fi.’nin 3. Cadde, No: 2, Yenimahalle, Ankara adresindeki tesislerinde bas›lm›flt›r.
4
Seçiciler Kurulu: Prof. Dr. Nevzat Bilgin (An›sal Baflkan) Prof. Dr. Ahmet Mumcu Prof. Dr. Solmaz Do¤anca Prof. Dr. Sevil Öksüz Prof. Dr. Ender Varinlio¤lu, Prof. Dr. Okay Eroskay Prof. Dr. Fuat Çelebio¤lu, Prof. Dr. Sedefhan O¤uz, Prof. Dr. Levent Peflkircio¤lu, Gürbüz Atabek, Kaya Karan, Ayhan Erten, ‹lhan Banguo¤lu, Ahmet Aydede, Manuel Bilos, Cengiz Dolunay Sürekli Yazarlar: Yahya Aksoy, Yücel Aksoy, Pelin Hazar Aliabbasi, Sabriye Afl›r, Dr. Sıtkı Aydınel, Nuray Bartoschek, Sadi Bülbül, Haluk Cans›n, ‹lkay Erdem, Haluk Erdemol, Sema Erdo¤an, Konur Ertop, Gürbüz Evren, Prof. Dr. fiadan Gökoval›, Metin Gören, Ça¤dafl Güner, Mümtaz ‹dil, Muzaffer ‹zgü, Sinan Meydan, Filiz Lelo¤lu Oskay, Cengiz Önal, Sabahat Önen, Cengiz Özak›nc›, Saniye Özden, Tekin Özertem, Bekir Özgen, Nergis Öztürk, Yaflar Öztürk, Sezin San Sungunay, Mete Tizer, ‹zlen fien Toker, ‹zmir Tolga, Suat Türker, Engin Ünsal, Mehmet Ünver, Dr. Mehmet Uhri, Orhan Velidedeo¤lu, Dr. Ö¤üt Yazman, Halit Y›ld›r›m, Mustafa Y›ld›z Yönetim Merkezi: 10. Sokak No: 45, Bahçelievler, Ankara Tel: (0312) 215 51 27-313 Faks: (0312) 222 90 07 ‹letiflim Adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul Tel: (0216) 456 27 27 (pbx) Faks: (0216) 456 27 29 Da¤›t›m: Yaysat Bas›m Tarihi: 23 / 03 / 2015
www.butundunya.com.tr butundunya@butundunya.com.tr
‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya YIL:17 SAYI: 202
2000
2 Önce Özür Sonra “Ayin” Mete Akyol
6
Kazandı¤›m›z An Prof. Dr. Mehmet Haberal
61 Mustafa Kemal’in Ankara’da fiehrin ‹leri Gelenleri ile Konuflmas› Cengiz Önal 66 Adana Merkezli Güney Direnifli Sinan Meydan 71 Atatürk ve Berç Türker Yaflar Öztürk 77 100 Y›ll›k ‹ftira Gürbüz Evren 83 ‹z B›rakanlar Metin Gören 87 Protesto Orhan Velidedeo¤lu 91 Amerikan ‹ç Savafl› Sabriye Afl›r 97 Phaethon Haluk Erdemol 103 107 111 115
9 Anzak An›tlar›ndaki Sözler Cengiz Özak›nc› 16 Mustafa Kemal’e Hediye Edilen Çanakkale Hal›s› 17 Çanakkale Kaya Boztepe
119 125 128
23 Azman Dede Aydın Ayhan 26 TBMM Yeni Devlet ve Cumhuriyet Dr. Ö¤üt Yazman
132 134 135
30 Yaflar Kemal 31 Yaflar Kemal’in Gözlemleri, Önerileri, Umutlar› Konur Ertop 37 Yaflar Kemal Tekin Özertem 41 Yaflar Kemal Geçti Mahmut Temizyürek 45 Alo Say›n Yaflar Kemal... Mete Akyol 51 Ömür Boyu Okunacak Kitap Meral Diyar 55 Mustafa Kemal Pafla’n›n Kâz›m Karabekir Pafla’ya Mektubu Dr. S›tk› Ayd›nel 59 Hakimiyeti Milliye Yaz›lar›
139 146 36 82 102 144 151 152 154 156 158 160
Bezelyeler Yücel Aksoy Annabel Lee Mümtaz ‹dil Suç ve Ceza Nuray Bartoschek Boccadasse ‹zlen fien Toker Adam Gibi Adam Olmak Sema Tülay Ertekin ‹nmek ve Ç›kmak Yahya Aksoy Neler Olmuyor Ki Dünyada Sezin San Sungunay Kisebükü Can Pulak Okumak Zeynep Aburas Vigeland Heykel Park› Nevin Dedeo¤lu Mesut Ulu¤ Sema Erdo¤an Okul Gezileri Mehmet Ünver ‹lk Dersimiz Türkçe Bilginizi Denetleyin F›rçalayarak Ufak Tefek Bilgiler Çözümler Yar›n›n Büyükleri Bulmaca Satranç Ay›n Kitaplar› Bir Fotograf Bin Sözcük 5
Kazand›¤›m›z An! Kuflkusuz bugün Türkiye Cumhuriyeti varsa Çanakkale sayesinde vard›r. O direnifl zaferi, ulusal onuru ve bilinci canland›rm›fl, özgüveni tazelemifltir. Özgüvenin bilinçli uzant›s› Kurtulufl Savafl›’m›zd›r. Yazan: Prof. Dr. MEHMET HABERAL
ugün bir vatan›m›z varsa ve biz bu vatanda özgürce yafl›yorsak, dahas› ça¤dafl uygarl›¤a hat›r› say›l›r eserler verebilmiflsek, bunu herfleyden önce o büyük direnifle ve bu direniflle kazand›¤›m›z onura borçluyuz. 20’nci yüzy›l tarihinin dönüm noktas›d›r bu direnifl. O güne kadar görülmüfl en büyük deniz gücü olan ‹ngiliz ve Frans›z donanmas›, Bat›’n›n gözünde Do¤u’ nun ilk kap›s› olan Çanakkale Bo¤az›’ na 18 Mart 1915 günü girerken amaçlar› buradan geçip ‹stanbul’a yerleflmekti. ‹ngiliz ve Frans›zlar’›n
B
6
buradaki ivedi amaçlar›, zor durumda kalan müttefikleri Çarl›k Rusyas›’na yard›m iletmek, uzun vadeli amaçlar› ise Bo¤azlar’› tutarak tüm Do¤u’ya
BD N‹SAN 2015
hükmetmekti. O darac›k bo¤azda, o küçücük yar›madada neredeyse bütün dünya; ‹ngiliz, Frans›z, ‹skoçyal›, ‹rlandal›, M›s›rl›, Sudanl›, Cezayirli, Nepalli, Senegalli, Hintli, Avustralyal›, Yeni Zelandal›, Filistin Musevileri ve di¤erleri ordular›yla temsil ediliyorlard›. iç beklemedikleri bir dirençle karfl›laflt›lar. Oysa “hasta” bir ülkenin, “çaresiz” ordusuydu karfl›lar›ndaki... Yar› aç, yar› ç›plak ve donan›ms›zd›. Böylesi bir ordunun karada, denizde ve havada 259 gün süren benzersiz direnifli sonunda, adeta kaçarcas›na gittiler. 9 Ocak 1916’da, Çanakkale’nin geçilmez oldu¤unu ö¤rendi dünya. Oysa, varmak istedikleri ‹stanbul Bo¤az›’na çok geçmeden 30 Ekim 1918’de Mondros Antlaflmas›’yla ulaflm›fllard›; üstelik bir direniflle karfl›laflmadan... Koca imparatorluk zorbaya boyun e¤miflti; üstelik resmi bir r›za ile... Bofluna m›yd› bu direnifl? Çanakkale’de onca flehit bofluna m›yd›? fiehit say›s› hep tart›flmal›d›r; ama Genelkurmay Baflkanl›¤› Stratejik Etüdler Daire Baflkanl›¤› (ATASE) taraf›ndan, 55 bin 801’i künyeleriyle saptanm›fl, toplam 211.000 kiflidir. Peki, ço¤unlu¤u daha yeni subay olmufl binlerce gencin ölümüne neden olan, bir kufla¤›n› Gelibolu bay›rlar›na gömen direniflin ülkemize yarar› neydi? Kuflkusuz bugün Türkiye Cumhuriyeti varsa Çanakkale sayesinde vard›r. O direnifl zaferi ulusal onuru ve bilinci canland›rm›fl, özgüveni
H
tazelemifltir. Özgüvenin bilinçli uzant›s› Kurtulufl Savafl›’m›zd›r. Direniflin yarar› ülkemizle de s›n›rl› de¤ildir. Yaratt›¤› sonuçlardan tüm dünya halklar› yararlanm›flt›r. An›msan›rsa, müttefiklerin o dönemdeki amac›, Osmanl›’y› ezip geçerek zor durumdaki Rusya’ya her türlü yard›m› yapabilecek bir yol açmakt›. Bu yard›m ulaflamad› ve Rusya’daki toplumsal krizin derinleflmesinde etkin oldu. Rus halk› açl›kla ve savafl›n y›k›m›yla k›vranmak yerine 1917 y›l›nda ayakland› ve Çar’› devirdi. Böylece, dünyay› sarsan bir süreç bafllam›fl, Do¤u’yu ezerek boyun e¤dirmeye ayarl› sömürgeci çark› bozulmufltu. Rus Devrimi’nden sonra Rusya’n›n Türkiye’ye ezeli sald›rganl›¤› son buldu, yerini dayan›flmaya b›rakt›. Çanakkale direnifli yirminci yüzy›la yeni bir umut kazand›rm›flt›. Ba¤›ms›zl›k umuduydu bu... Çünkü, Bat›’n›n üstün donan›ml› sömürge ordusu yenilebilmekteydi. Türkler kovulup Anadolu az›nl›klar aras›nda pay edilmesi plan› bozulabilirdi. Türkiye’de ulusal kurtulufl için bir inanç do¤du. Çanakkale, baflar›s›n›n dünyay› mazlum uluslar lehine de¤ifltirdi¤ini, yirminci yüzy›l›n yolunun çizilmesinde büyük bir bafllang›ç oldu¤unu yazd› tarih. Do¤u uluslar› tehlikenin nereden geldi¤ini ve ne yapmalar› gerekti¤ini gördü. Ba¤›ms›zl›k hayalinin hayal de¤il ulusun 7
BD N‹SAN 2015
kendi elinde oldu¤u inanc›, Kurtulufl Savafl›’n› bafllatm›flt›. Ulusal onurun kazan›lmas› ve özgüvenin yenilenmesi için ilk büyük s›navd› Çanakkale. Daha fazlas› oldu, büyük bir ulusal destana dönüfltü direnifl. ‹ki yüz y›ld›r girdi¤i hemen her savaflta yenilen, y›pranm›fl, neredeyse tükenmifl Osmanl› ordusuna yepyeni bir güven geldi. Ama bu güven o eski mehteran davullar›nda simgelenen güven de¤ildi art›k. Bir ulusun ölüm kal›m savafl›yd› bu. Atatürk, o duyguyu flu çarp›c› sözlerle anlat›r: “‹çimizde Balkan utanc›n›n ikinci bir safhas›n› görmektense burada ölmeyi tercih etmeyenlerin bulunaca¤›n› kat’iyyen kabul etmem.”(*) Yepyeni bir ulusal bilinç ve yepyeni bir önderlik do¤mufltu bu savaflta. Çanakkale direnifli bir dahiyi dünya sahnesine ç›karm›flt›: Mustafa Kemal’i. Türkler’in eseri olan o direniflte, Türk ordusunun komutas› resmen Almanlar’›n elindeydi. Birinci Dünya Savafl›’nda Almanlar’›n saf›na türlü oyunlarla itilmifl Osmanl› devletinin ordu yönetimi de Alman komutan Liman Von Sanders’deydi. Bu ba¤›ml› koflullarda, Mustafa Kemal’in tek bir öngörüsü yanl›fl ç›ksayd›, bugün ad› bile an›lmayacakt› belki. Dahas›, kendi plan›n› de¤il de, Alman karargâh›n›n plan›n› uygulasayd›, ordusuyla birlikte imha edilecekti. Ulusal kaderin çizildi¤i zaman dilimi bir an kadar k›sayd› asl›nda: “Niçin kaç›yorsunuz?’ dedim. 8
Çanakkale direnifli yirminci yüzy›la yeni bir umut kazand›rm›flt›. Ba¤›ms›zl›k umuduydu bu... ‘Efendim düflman’ dediler. (...) ‘Düflmandan kaç›lmaz’ dedim. (...) ‘Cephanemiz kalmad›’ dediler. ‘Cephaneniz yoksa süngünüz var’ dedim ve ba¤›rarak süngü takt›rd›m. Yere yat›rd›m. Ayn› zamanda Conkbay›r›’na do¤ru ilerlemekte olan piyade alay› ile cebel bataryas›n›n yetiflebilen efrad›n›n benim bulundu¤um yere gelmesi için emir zabitini geriye sald›m. Efrat süngü tak›p yere yat›nca düflman efrad› da yere yatt›. Kazand›¤›m›z an bu and›r.” anda iflte flu an›t sözü söylemiflti: “Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarf›nda yerimize baflka kuvvetler ve kumandanlar kaim olabilir.” (**) Aradan 100 y›l geçmifl olmas›na karfl›n Çanakkale Direnifli’nin anlam›, ça¤r›fl›mlar›, duygusu ve bilinci, bugün de ülkemizin dünya ile iliflkileri ve gelece¤i aç›s›ndan büyük bir tarihsel derstir. Bu inançla flehitlerimizi sayg›, hürmet ve minnetle an›yoruz. Ruhlar› flad olsun!•
O
* R. E. Ünayd›n, Anafartalar Kumandan› Mustafa Kemal ile Mülakat, sf. 24, Cumhuriyet Y. 1999). **Ünayd›n, sf. 22, 23
Otopsi Cengiz Özak›nc›
1915 Çanakkale Savafl› An›tlar›na Kaz›nan "Conilerle Mehmetçikler Aras›nda Fark Yoktur" 2 Sözleri
Atatürk’e Ait De¤il Atatürk'e ait denilerek Çanakkale An›tlar›na kaz›nan "Bizim ‹çin Conilerle Mehmetçikler Aras›nda Fark Yoktur" sözlerinin Atatürk'e ait olmad›¤› saptand›. anakkale Savafl›'nda ANZAK Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birlikleri'nin "25 Nisan 1915 Gelibolu Ç›kartmas›"n› konu alan; Canberra'da
Ç
(Avustralya), Wellington'da (Yeni Zelanda) ve Ar›burnu'nda (Türkiye) dikilmifl yaz›tlara "Atatürk 1934" imzas›yla kaz›nan ve içinde
9
Avustralya'da Sydney flehir merkezindeki Anzak An›t›’n›n bulundu¤u Hyde Park’ta, bu y›l›n fiubat ay›nda aç›l›fl› yap›lan Atatürk An›t›’nda, alt›na "Atatürk 1934" yaz›lan sözler; ‹ngilizce ve Türkçe yanyana iki sütun olarak kaz›nm›flt›r. Türkçe sütunda yer almayan "Coniler ve Mehmetler aras›nda fark yoktur" ibaresinin, Türkçe metnin çevirisi olarak gösterilen ‹ngilizce sütunda "there is no difference between the Johnnies and the Mehmets" olarak yer ald›¤› görülmektedir. (Hürriyet, 20.02.2015)
"Bizim için Conilerle Mehmetler aras›nda fark yoktur" (There is no difference between the Johnnies and the Mehmets to us) ibaresi geçen sözlerin Atatürk'e ait olmad›¤› gerçe¤ini; geçti¤imiz ay, dergimizin Mart 2015 say›s›nda, bu sözlerin kayna¤› olarak gösterilen "Atatürk'ün fiükrü Kaya taraf›ndan okunan söylevi"ni, 84 y›l sonra bulup, ilk kez t›pk›bas›m ve tam metin halinde yay›mlayarak ortaya koymufltuk. Atatürk, bundan baflka, 1934 y›l›nda "25 Nisan 1915 Gelibolu Ç›kartmas›" ve "Çanakkale Savafl›"ndaki çarp›flmalar› konu alan resmi yaz›l› bir demeç vermifltir; ancak, bu demeçte de, sözünü etti¤imiz an›tlara "Atatürk 1934" imzas› ile kaz›nm›fl bulunan sözler yer almamaktad›r. fiöyle ki: 18 Nisan 1934 günü, Avustralya 10
Avustralya Melbourne'de yay›mlanan The Star gazetesinin Atatürk'e gönderdi¤i 18.04.1934 günlü telgraf. (Cumhurbaflkanl›¤› Arflivi'nden aktaran: Sermet Atacanl›, "Atatürk ve Çanakkale'nin Komutanlar›", ‹fl Kültür y., fiubat 2015, s. 571.) [kırmızı vurgular-C.Ö.]
'dan "Mustapha Kemal Pasha"ya bir telgraf gelir: "25 Nisan Gelibolu Ç›kartmas›'n›n y›ldönümü dolay›s›yla Avustralyal›lara bir mesaj gönderilmesinden mutluluk duyulacakt›r. - Star Gazetesi, Melbourne." Avustralya gazetesinin bu telgraf›na Atatürk'ün yan›t› çok k›sa ve
BD N‹SAN 2015
Atatürk'ün, Frans›zca'ya çevrilerek, Cumhurbaflkan› Genel Sekreteri Hasan R›za imzas›yla Avustralya'n›n The Star gazetesine gönderilen telgraf›. (Cumhurbaflkanl›¤› Arflivi, A; VIII-I, D:95, F:5'den aktaran: Sermet Atacanl›, "Atatürk ve Çanakkale'nin Komutanlar›", ‹fl Kültür y., fiubat 2015, s.572.) Atatürk'ün Frans›zca telgraf›n› ‹ngilizce çeviriyle birlikte yay›mlayan The Star gazetesinin 25.04.1934 günlü say›s›. (Bkz: Türkiye’nin Avustralya Canberra Büyükelçili¤i sitesi ve Sermet Atacanl›, "Atatürk ve Çanakkale'nin Komutanlar›", ‹fl Kültür y., fiubat 2015, s. 574.) [kırmızı vurgular-C.Ö.]
özdür: "25 Nisan 1915 Gelibolu ihraç (ç›kartma-C.Ö.) hareketi ve bu Yar›mada'da cereyan eden bütün muharebeler, dünyaya orada kanlar›n› dökenlerin kahramanl›¤› ile beraber, bu mücadelenin sebep oldu¤u zayiat›n (yitimlerin-C.Ö.) milletleri için ne kadar elemli (üzücü-C.Ö.)
oldu¤unu göstermifltir." [i] Atatürk'ün bu Türkçe demeci, Avustralya gazetesine gönderilmeden önce, dönemin uluslararas› diplomatik dili olan Frans›zca'ya çevrilir ve 22 nisan 1934 günü Cumhurbaflkan› 11
BD N‹SAN 2015
Genel Sekreteri Hasan R›za imzas›yla Melbourne The Star gazetesine tellenir. The Star gazetesi, 25.04.1934 günlü say›s›nda, Atatürk'ün Türkiye' den gönderilen Frans›zca telgraf›n›, ‹ngilizce'ye çevirip Frans›zca metinle bir arada yay›mlarken "Eski Düflman, Türkiye, Hat›rl›yor!" (Turkey, Old Foe, Remembers) bafll›¤›n› atar; "Türkiye'nin Diktatörü Kemal Pafla" (Kemal Pasha, dictator of Turkey) nitemini kullan›r; ve yay›mlad›¤› ‹ngilizce çeviriye, özgün telgraf metninde bulunmayan "hiç bir zaman unutulmayacakt›r" (will never be forgotten) ibaresini sokar. tatürk'ün telgraf›, Avustralya gazetesinde yay›mland›ktan bir gün sonra, ‹ngiltere'de, The Times gazetesinin 26.04.1934 günlü say›s›nda; do¤ruya daha yak›n bir çeviriyle; Avustralya gazetesinin ‹ngilizce çeviriye soktu¤u "hiç bir zaman unutulmayacakt›r" ibaresi ve "Türkiye'nin Diktatörü", "Eski Düflman" nitemleri kullan›lmaks›z›n yay›nlan›r. ‹ngiliz The Times gazetesinin 26.04.1934 günlü bu haberi, Türkiye' de 30.04.1934 günlü Cumhuriyet'te haber olur ve Atatürk'ün Avustralya gazetesine gönderdi¤i Frans›zca telgraf›n, ‹ngiltere'de The Times'da verilen ‹ngilizce çevirisi; Cumhuriyet' te, bu kez ‹ngilizce'den Türkçe'ye çevrilerek yay›mlan›r: "Gelibolu yar›madas›nda yap›lan ihraç hareketi ve muharebeler burada kanlar›n› dökenlerin kahramanl›¤›n› bütün
A
12
Atatürk'ün Avustralya The Star gazetesine gönderdi¤i demeç, ‹ngiltere'de The Times gazetesinin 26.04.1934 günlü say›s›nda.
dünyaya ispat etmifltir. Bu harbe ifltirak eden milletler için bu savafl›n sebep oldu¤u zayiat ne kadar yürekler ac›s›d›r." Bir ay kadar sonra, Avustralya gazetesi, Atatürk'ün telgraf›n› yay›mlad›¤› 25.04.1934 günlü say›s›ndan 2 nüshay›, 21.05.1934 günlü bir mektup ekinde Atatürk'e gönderip teflekkür eder ve ondan Çanakkale Savafllar›'yla ilgili daha ayr›nt›l› bir demeç iste¤inde bulunur. [ii] Atatürk, Avustralya gazetesinin daha ayr›nt›l› demeç istemini bu kez yan›ts›z b›rak›r. Bunda, Avustralya gazetesinin, Atatürk'ün Frans›zca telgraf›n›, ‹ngilizce'ye çevirirken, araya metinde bulunmayan "hiç bir zaman unutulmayacakt›r" sözlerini
BD N‹SAN 2015
Atatürk'ün Avustralya The Star gazetesine gönderdi¤i 22.04.1934 günlü demeci, 26.04.1934 günlü ‹ngiliz The Times gazetesinden Türkçe'ye çevirip aktaran Cumhuriyet gazetesinin 30.04.1934 günlü say›s›.
sokuflturmufl olmas›n›n etkisi olabilir. fiöyle ki: Atatürk, 25.08.1931 günü, Çanakkale'de, Mehmetçik Abidesi bafl›nda, fiükrü Kaya arac›l›¤›yla dünyaya duyurulan ve tam metnini dergimizin Mart 2015 say›s›nda yay›mlad›¤›m›z söylevinde: "Biz Türkler mazinin her türlü manas›z, mant›ks›z, girift eziyetlerini unutarak yeni bir hayat yaratt›¤›m›za kaniiz. Bu hayat, Türk'ün ilk ve medeni hayat›n›n alemflümul manas›n›n ihtiva eden bu kanaatimiz, fiiliyat›m›zla da sabit olmufltur. Karfl›m›zda mezarlar b›rakan milletler, bizim bu samimi ve çok yeni mahiyette noktai nazarlar›m›z› iyi telakki ederlerse bu karfl›l›kl›
mezarlar, aram›zda kin, husumet ve ölmez mübareze hisleri yerine muhabbet, dostluk temin eder." demiflti.[iii] Atatürk "geçmiflin eziyetlerini unutarak dost olmak" görüflünü, Dahiliye Vekili (‹çiflleri Bakan›) ve Hariciye Vekaleti Vekili (D›fliflleri Bakan› Vekili) olan fiükrü Kaya taraf›ndan okunan söylevi arac›l›¤›yla 1931'de dünyaya duyurmufl oldu¤u halde; üç y›l sonra, onun 22.04.1934 günlü telgraf›n› yay›mlayan bu Avustralya gazetesinin "Eski Düflman, Türkiye, Hat›rl›yor!" bafll›¤›n› at›p, "Türkiye'nin Diktatörü Kemal Pafla" nitemini kulanmas› ve telgraf›n ‹ngilizce'ye çevirdikleri metnine, özgün Frans›zca metinde bulunmayan "hiç bir zaman unutulmayacakt›r" sözlerini sokuflturmas›; Atatürk'ün, bu gazetenin ikinci demeç istemini yan›ts›z b›rakmas›na neden olmufl olabilir. elgelelim ayn› Avustralya gazetesi, 1934'teki ikinci demeç isteminin yan›ts›z b›rak›lmas›n› umursamaz ve bir y›l sonra, 1935'te, bir mektupla yeniden baflvurarak, ANZAK'lar›n 25 Nisan 1915 Gelibolu Ç›kartmas›'n›n 20. Y›ldönü-
G
13
BD N‹SAN 2015
Avustralya The Star gazetesinin, Atatürk'ten daha ayr›nt›l› demeç istemi içeren 21.05.1934 günlü mektubu. (Cumhurbaflkanl›¤› Arflivi, A: VIII-I, D:95, F:5-7'den aktaran Türkiye'nin Canberra Büyükelçili¤i sitesi, ayr›ca Bkz: Sermet Atacanl›, "Atatürk ve Çanakkale'nin Komutanlar›", ‹fl Kültür y., fiubat 2015, s. 388, s.575.) [kırmızı vurgular-C.Ö.]
mü dolay›s›yla, Atatürk'ten üçüncü kez demeç ister. Türkiye Cumhuriyeti D›fliflleri Bakanl›¤›, bu gazeteye gönderilmek üzere bir demeç tasla¤› haz›rlar. ‹çerik, bu gazetenin Atatürk'ün bir y›l önceki telgraf›n› "Eski Düflman Türkiye Hat›rl›yor!" bafll›¤› ile ve telgrafta olmayan "hiç bir zaman unutulmayacak" ibaresini ‹ngilizce çeviriye sokup çarp›tarak yay›mlam›fl olmas›na anlaml› bir gönderme içermekte gibidir: 14
"Gelibolu siperlerinde harp etmifl olanlar›n cümlesinin, çekilen meflakkatlar› (güçlükleri, zorluklar›, zahmetleri) her zamandan ziyade (çok) bu gün tahattur etmelerini (hat›rlamalar›n›) ve sulhün müdafaas› (bar›fl›n savunulmas›) için bundan 20 sene evvel vatanlar›n›n müdafaas› için gösterdikleri nisbette (ölçüde) gayret ve secaat (yi¤itlik) göstermelerini temenni ederim (dilerim)." [iv] Atatürk, D›fliflleri'nce haz›rlan›p 28.04.1935 günü Cumhurbaflkanl›¤›'na gönderilen ve 29.04.1935 günü kendisine ulaflan (yani ANZAK'lar›n Gelibolu Ç›kartmas›'n›n 20. y›ldönümü olan 25.04.1935 öncesine yetiflmeyen) bu demeç tasla¤›n›, o Avustralya gazetesine göndermemifl ve sonuç olarak, Avustralya gazetesinin bu üçüncü demeç istemi de 1935 y›l›nda yan›ts›z kalm›flt›r.[v] *** vustralya, Yeni Zelanda ve Türkiye'de, devletlerce dikilen an›tlara "Atatürk 1934" imzas›yla ‹ngilizce olarak kaz›nan sözlerin, Türkçe çevirisi flöyledir: "Kanlar›n› döken ve yaflamlar›n› yitiren kahramanlar... Sizler flimdi dost bir ülkenin topra¤›nda yat›yorsunuz. Bu nedenle huzur içinde yat›n. Ülkemizde yan yana yatt›klar› yerde
A
BD N‹SAN 2015
bizim için Johnnyler ile Mehmetler aras›nda fark yoktur. Uzak ülkelerden o¤ullar›n› gönderen analar, gözyafllar›n›z› silin; o¤ullar›n›z flimdi ba¤r›m›zda huzur içinde yat›yor; bu topraklarda yaflamlar›n› yitirdikten sonra, art›k onlar bizim o¤ullar›m›z olmufltur. Atatürk 1934" [vi] ysa, Atatürk, 1934’te böyle bir demeç vermemifltir. Atatürk'ün 1934'te Avustralyal›lara gönderdi¤i biricik demeç, yaz›m›z›n bafl›nda aktard›¤›m›z, Avustralya'da The Star gazetesinin 25.04.1934 günlü say›s›nda yay›mlanm›fl olan flu demeçtir: "25 Nisan 1915 Gelibolu ihraç hareketi ve bu Yar›mada'da cereyan eden bütün muharebeler, dünyaya orada kanlar›n› dökenlerin kahramanl›¤› ile beraber, bu mücadelenin sebep oldu¤u zayiat›n milletleri için ne kadar elemli oldu¤unu göstermifltir." Atatürk'ün 1934'te Avustralyal›lara gönderilen bundan baflka demeci yoktur ve bu demeç, 25 Nisan 1915 günü Gelibolu'ya ç›kart›lan ANZAK (Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birlikleri) askerlerine özgülenmifl olmay›p; Çanakkale Savafllar›'nda, Gelibolu'da "ANZAK"larla çarp›flan askerlerimizi kapsamaktad›r. Canberra'da (Avustralya), Wellington'da (Yeni Zelanda) ve Ar›burnu'nda (Türkiye) dikilmifl an›tlara "Atatürk 1934" imzas›yla ‹ngilizce olarak kaz›n›p yaln›zca "The Johnny"ler (ANZAK askerleri) ile onlar›n analar›na seslenen; ve içinde Avustralyal› Alan J. Campbell'e ait oldu¤unu kan›tla-
O
d›¤›m›z "Conilerle Mehmetler aras›nda bir fark yoktur" ibaresi bulunan sözler; Atatürk'e ait de¤ildir. Sa¤l›¤›nda yay›mlanm›fl yaz›, söylev ve demeçleri, kendisinin dünya bar›fl›na yönelik özlü güzel sözleriyle dopdoluyken; Atatürk'ün bar›flç›l›¤›n›, insanc›ll›¤›n›, kendisine ait sözlerle anlatmak yerine; baflkalar›na ait fliirsel sözlerin alt›na onun imzas›n› koyarak anlatman›n gere¤i var m›d›r? • cengizozakinci@butundunya.com.tr Kaynakça: [i] Cumhurbaflkanl›¤› Arflivi, A; VIII-I, D:95, F:5-13'den aktaran: Sermet Atacanl›, "Atatürk ve Çanakkale'nin Komutanlar›", ‹fl Kültür y., fiubat 2015, s. 385. [ii] Sermet Atacanl›, "Atatürk ve Çanakkale'nin Komutanlar›", ‹fl Kültür y. fiubat 2015, s. 388, s.575. [iii] Hakimiyet-i Milliye gazetesinin 26.08.1931 günlü say›s›nda yay›mlanan söylevin tam metni için, bkz: Cengiz Özak›nc›, "1915 Çanakkale Savafl› An›tlar›na Kaz›nan 'Conilerle Mehmetçikler Aras›nda Fark Yoktur' Sözleri Atatürk'e Ait De¤il", Bütün Dünya Dergisi, Mart 2015. [iv] Cumhurbaflkanl›¤› Arflivi, A: VIII-I, D:95, F:16. Aktaran: Sermet Atacanl›, "Atatürk ve Çanakkale"nin Komutanlar›", ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›, fiubat 2015. s.389. [v] Sermet Atacanl1, "Atatürk ve Çanakkale'nin Komutanlar›", ‹fl Kültür y. fiubat 2015, s.389. [vi] An›tlara kaz›l› ‹ngilizce sözler fiöyledir: "Those heroes that shed their blood and lost their lives... You are now lying in the soil of a friendly country. Therefore rest in peace. There is no difference between the Johnnies and the Mehmets to us where they lie side by side here in this country of ours ... You, the mothers, who sent their sons from far away countries wipe away your tears; your sons are now lying in our bosom and are in peace. After having lost their lives on this land they have become our sons as well. Ataturk, 1934." An›tlar›n Türkçe sütunlar›nda, metnin ‹ngilizcesiyle tam olarak örtüflmeyen flu sözler kaz›l›d›r: "Bu memleketin topraklar› üstünde kanlar›n› döken kahramanlar! Burada dost bir vatan›n topra¤›ndas›n›z. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunas›n›z. Uzak diyarlardan evlatlar›n› harbe gönderen analar! Gözyafllar›n›z› dindiriniz. Evlatlar›n›z bizim ba¤r›m›zdad›r, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklard›r. Onlar bu topraklarda canlar›n› verdikten sonra art›k bizim evlatlar›m›z olmufllard›r. Atatürk, 1934." 15
BD N‹SAN 2015
MUSTAFA KEMAL’E HED‹YE ED‹LEN ÇANAKKALE HALISI Feshane’de özel olarak dokutulan ve Sadrazam Talât Pafla taraf›ndan Anafartalar kahraman› Mustafa Kemal’e arma¤an edilen yukardaki hal›n›n çevresi, bar›fl› simgeleyen dallarla sar›l› top motifleriyle bezenmifltir. Köflelerinde “Ey gaziler”sözcüklerinin yer ald›¤› bu de¤erli hal›n›n orta bölümündeki haritan›n çerçevesi üstünde eski harflerle “Harb-i Umumî” sözcükleri ve Birinci Dünya Savafl›’n›n bafllang›ç ve bitiflini belirten “13311334” (1914-1918) y›llar› yer almaktad›r. Haritan›n çerçevesinin alt›ndaki bölümde ise, yine eski harflerle, “Çanakkale Muzafferiyat› Hat›ras›” sözcükleri bulunmaktad›r. 16
BD N‹SAN 2015
Unutamad›¤›m›z An›lar›yla
Çanakkale Yazan: KAYA BOZTEPE
ahmetli Neflet Ertafl bir konserinde çok sevilen bir türküyü söylemek üzere ba¤lamas›n›n tellerine vurmaya bafllar, ancak halk el ç›rp›p aya¤a kalk›p oynamaya bafllay›nca “durun” der. “Bu öyle bir türkü de¤il dostlar, dinleyin sözlerini, bu bir a¤›tt›r, a¤›t” diye tamamlar sözünü. Hangi türküdür bu? Analar›n yüreklerinden, yuvalar›ndan, ocaklar›ndan kopan, vatan› savunmak için cepheye koflan henüz onbeflinde genç çocuklar›n, k›nal› kuzular›n türküsüdür bu türkü. “Hey onbeflli onbeflli / Tokat yollar› tafll› / Onbeflliler geliyor, K›zlar›n gözü yafll›...”
R
Yörüklerden kaynaklanan k›na yakman›n ürünü “K›nal› kuzu” gelene¤i, yüzy›llardan buyana Anadolu'nun tüm yörelerinde uygulanmaktad›r. Bugün de Anadolu'da gelinlere k›na yak›l›r, anneler gelin giden k›zlar›na k›na yakarlar, yeni evine teslim etme-
BD N‹SAN 2015
¤›n›z bu kuzunuz, flimdi askere gididen önce onlar› birer “k›nal› kuzu” yor, cepheye gidiyor, savafla gidiyor… yaparlar. Gerekçeleri köklüdür: Elinde, babas›n›n omuzuna kadar “Gelin, herfleyden önce evine, büyümüfl boyuyla ters orant›l› kocaailesine, çocuklar›na iyi bakmal›, man bir tüfe¤i var ama… Tüfe¤inde özetle onlara kurban olmal›d›r.” Koçlara da k›na yak›l›r, Anadolu' mermi yok; yaln›zca sivri bir süngü var ucunda. Onbeflli “k›nal› kuzu”, bu da. Onun da gerekçesinde “kurban silah›yla engelleyecek, yurdunu iflgal etmek” vard›r. Önce k›na yak›l›r, eden düflman›… “k›nal› kuzu” yap›l›r koçlar, sonra Bu davul gümbürtüsü, bu zurna Allah'a kurban edilir. Anadolu'da bir de, asker oca¤›na havalar›, bu dü¤ün coflkusu, onun savafla gidiflini kutlayan köy halk›n› u¤urlanan delikanl›ya k›na yak›l›r; ana kuzusu delikanl›lar önce “K›nal› coflturuyor, köy halk› coflkusu, davul kuzu” yap›l›rlar, sonra birer “K›nal› zurnan›n coflkusunu coflturuyor… *** kuzu” olarak gönderilirler askere. ¤›r yaral›lar› Onlar da birer “kursona b›rak›p, ban”d›rlar. Vatana Onlar da yaras› hafif kurband›rlar, millete olanlar› tedavi edip geri kurband›rlar. O nedenle birer gönderen, ilaç, helalleflirler anneleriyle, “kurban”d›rlar. cepheye sarg› bezi, morfin babalar›yla, yak›nlar›, Vatana kalmad›¤›ndan ameliyat dostlar›yla, onlardan ayr›l›rlarken… kurband›rlar, s›ras›nda a¤z›na kösele verilip “›s›r” denilen, millete vefat edince ›s›rd›¤› yafl›ndaki kendi çocu¤unuzu kurband›rlar. köselenin üzerinde üç diflinin kald›¤›na flahit düflünün, onu olan, “ölürsem beni getirin gözlerinizin önüne. Onun yaflam›n› düflleyin, bir kefere diye ayr› yere gömmesinler sak›n, beni de sizlerle beraber topra¤a süre için de olsa ona, anas›n›n, babas›n›n gözleriyle bakmay› deneyin. versinler” diyerek Baflçavufl'a vasiyet eden Rum kökenli doktoru, MehmetDo¤uflunu, ad›n›n veriliflini, ilk ad›m›n› at›fl›n›, ilk baba deyiflini, ilk çik'le omuz omuza verip ayn› hedefe düflüp dizini kanatmas›n› getirin göz- koflan Ermeni kökenli mahalle arkadafl›n›, dört gün, dört gece top lerinizin önüne. Sar›p sarmalay›p, mermileri alt›nda, tüfek mermileri kendisine pek de belli etmemeye çal›flarak, ona hayran hayran bakt›¤›- karfl›s›nda süren savafl›n sonras›nda, n›z anlar›n›z geçsin flimdi de gözlerini- sa¤a sola saç›lm›fl kol parçalar›n›, bacak parçalar›n› ve… S›cakl›¤› henüz zin önünden. so¤umam›fl kan birikintilerini getirin Ve bir kez daha bak›n ona… ‹ki gün önce saçlar›na k›na yakt›- gözlerinizin önüne… Bilin ki, bilekten
A
15
18
BD N‹SAN 2015
Conk Bay›r› / Mustafa Kemal’in savafl› izledi¤i yer
kopup flurada duran o elin avuç içi, henüz bir yavuklu saç› okflamam›flt›r; diz ekleminden kopar›lm›fl flu ayak, henüz bir bisiklet pedal› çevirmemifltir, bir futbol topuna vurman›n mutlulu¤unu henüz bilmemektedir. Düflman Çanakkale'yi geçemediyse, iflte flehitlerimizin o paramparça edilmifl bedenleriyle ve gazilerimizin bedenlerinden kopar›lm›fl o kol ve bacak parçalar›yla durduruldu¤u için geçememifltir. *** onk Bay›r›n› ziyaret edin, kurflunlar›n aras›nda en önde yürüyen Mustafa Kemal'in, gö¤sündeki saatine isabet eden flarapneli düflünerek, her köflesi kanla sulanm›fl o topraklari gezin, gözünüzü k›sarak bak›n ve çevrenizdeki sessizli¤i dinleyin. Birkaç saniye sonra siz de duyacaks›n›z yüz y›l önceki gazilerin iniltilerini, can çekiflen flehitlerin kelimei flahadet getirebilmek için saklad›klar› son nefeslerini… Cepheye bir an önce gidebilmek
C
için geceden s›raya giren Galatasaray Lisesi ö¤rencilerini, ‹stanbul, ‹zmir Lisesi, Konya Lisesi ö¤rencilerini, Darülfünun ö¤rencilerini, tam kadro T›p Fakültesi ö¤rencilerini ve… Dört befl y›l tek mezun veremeyen okullar›n ac›lar›n›… Anafartalar Kahraman› Mustafa Kemal, harita okuma ve yön belirleme konusunda üstün baflar›l› bir komutand›. Komuta yetkisini Alman Mareflal Liman von Sanders'ten, “Lütfen bana b›rak›n” kararl›l›¤›yla devralmasayd›, “geçilmez” gönül madalyal› Çanak-
Mustafa Kemal Anafartalar Cephesinde
BD N‹SAN 2015
kale, üstelik pek de zorlanmadan geçilmifl olurdu. Ya da, bu cephe savafl›n ilk günü Mustafa Kemal'e teslim edilseydi, Çanakkale elbette yine geçilmezdi ve üstelik, memleketin yetifltirmifl oldu¤u en iyi kadrolar, en iyi e¤timi görmüfl ögrenciler ve subaylar ile onbinlerce Mehmeçik yan›s›ra, 1315 do¤umlu binlerce “onbeflli”ler de, 14-15 yafllar›nda flehit olmak zorunda kalmazlard›. *** anakkale Bo¤az›, ‹stanbul Bo¤az›'n›n iki misli uzunlu¤undad›r ve en dar yeri 1300 metredir. Bo¤az›n her iki yakas›nda kaleler vard›r. Bunlar Fatih Sultan Mehmet'in Ístanbul fethi için yapt›rd›¤› Rumeli yakas›nda Kilidülbahir, yani Denizin Kilidi, Anadolu yakas›nda da Seddülbahir, yani Deniz Seti kaleleridir. Bo¤az›n bu en dar yerinin her iki yakas›nda yükselen kalelerden Çanakkale Bo¤az›'na bakt›¤›n›zda görece¤iniz kuvvetli ak›nt› flaflk›nl›k vericidir. Daha da flaflk›nl›k veren ise bu kuvvetli ak›nt›da
Ç
geceleri bir hayalet gibi çal›flarak Çanakkale Bo¤az›'n› may›nlarla dokuyan ve dünyan›n en büyük donanmas›na tek bafl›na kafa tutarak onlara yaflayabilecekleri en büyük kabusu yaflatan Nusret May›n Gemisinin yapt›klar›d›r. Birleflik Düflman Devletleri'nin 19 fiubat 1915'te bafllatt›¤› deniz harekat›n›n sonunun de¤il yaln›zca, dünyan›n en büyük donanmas›n›n da sonunun getirildi¤i 18 Mart savunmas›na, iflte böylesi insan üstü vatanseverlik duygular›yla gelinmifltir. ‹flte Rumeli Mecidiye Tabyas›'nda görevli meflhur Seyit Onbafl›'n›n öyküsü de bu tan›t›m›n ve övgünün bir örne¤idir. Tabyada patlayan bir mermiyle Seyit Ali Onbafl›'n›n arkadafllar› flehit olmufl, kendisi de hafif bir bayg›nl›k geçirmiflti. Kendine gelip, gözünü açt›¤›nda, üzerinde iki arkadafl›n›n cans›z bedenlerinin yatt›¤›n› görmüfltü. Osmanl› topuna yerlefltirilecek mermiyi kald›ran vinç de parçalanm›flt›. May›nlar›n aras›ndan yara almadan geçmeyi baflararak yoluna devam Seyit Ali Onbafl› 215 kiloluk top mermisiyle
20
BD N‹SAN 2015
Frans›z z›rhl›s› Bouvet'in bat›fl› etmekte olan Frans›z z›rhl›s› Bouvet'in durdurulmas›, bu durumda olanaks›zd›.
merminin Bouvet'e hafif hasar vermekten baflka bir etkisi olmad›¤›n› görünce Seyit Ali topun menzilini yeniden ayarlad› ve üçüncü at›fl›n› eyit Ali Onbafl› önce, herbiri 215 yapt›. ‹flte bu at›flta yara alan z›rhl› kilo a¤›rl›¤›ndaki top mermile- yan yat›p bir süre bafl›bozuk bir rine bakt›, sonra biçimde sürüklendi, onlar› kald›r›p, dört Hiçbir zaman sonra da Nusret May›n basamak yükseklikteki döktü¤ü yap›lamayacak, gemisinin topun a¤z›na yerlefltirmay›nlara çarparak fakat o an mek için kullan›lan alabora oldu, batt›, kendi vincin sa¤a sola da¤›lkendine Çanakkale kendisinin m›fl parçalar›na bakt› Bo¤az›'n›n dibindeki kesinlikle ve… Hiçbir zaman yerine gömüldü. yap›lamayacak, fakat o Bu sald›r›da dünya-n›n yapmas› an kendisinin kesinlikle en güçlü donanmas›-n›n gereken tek yapmas› gereken tek en büyük z›rhl›lar› olan hareketi yapt›. ‹ngiliz HMS Ocean, hareketi yapt›. Yerinden f›rlad›, HMS Irresistable ve mermilerden birini s›rtlad› ve üç dört Frans›z Bouvet, komutanlar›n›n flaflk›n basamakl› merdivenden ç›kt›, her bak›fllar› aras›nda bo¤az›n so¤uk zaman vincin yapt›¤› ifli bu kez tek sular›na gömülürken, ‹ngiliz Inflexible bafl›na kendi yapt›, mermiyi topun ve Frans›z savafl gemileri Suffren ve “yuva”s›na yerlefltirdi. fiimdi s›ra, Gaulois da çok a¤›r yaralar alarak atefllemeye gelmiflti. ‹lk iki at›flta savafl d›fl› kalm›fllard›.
S
21
BD N‹SAN 2015
Amiral Robeck ve Churchill büyük çapta bir kara harekat› olmadan Çanakkale'yi geçemeyeceklerini anlam›fllard›. *** anakkale ile ilgili olarak okudu¤unuz say›s›z “savafl öyküleri”nden biraz de¤iflik bir öykü paylaflaca¤›m flimdi: 1915 y›l›, Çanakkale Savafl›'n›n en kanl› günleri. Vefa Lisesi ö¤retmenlerinden Ahmet R›fk› Bey s›n›fa girip ö¤rencilerine selam verir ama ö¤renciler selama karfl›l›k vermezler. Hoca flaflk›n, “Hay›rd›r” der. Arka s›ralardan bir çocuk aya¤a kalkar ve “Hocam mahallede eli aya¤› tutan herkes Çanakkale'de, bizim yafl›m›z tutmuyor diye göndermiyorlar, siz ise hâlâ buradas›n›z. Vatan elden giderse ald›¤›m›z e¤itim ne ifle yarar” der. Hoca çok üzülür ve hemen bir dilekçe yazarak okuldan ayr›l›r, Çanakkale yoluna düflmek üzere haz›rl›klara bafllar. Annesi yafll› ve hastad›r, fiehzadebafl›'nda beraber otururlar. Baflka da kimseleri yoktur. Ahmet R›fk› Bey, mahalle bakkal› Selahattin Adil Efendi'ye gider ve cebinde getirdi¤i “üç otuz para” deyimiyle ifade edilen çok az bir birikimini uzat›r: “Selahattin Amca, Allah'›n izniyle vatan›n bö¤rüne saplanan hançeri ç›karmaya gidiyorum” der. “Bütün param budur. Senden bir iste¤im, anam› iaflesiz b›rakmamand›r. Biriken borcumu döndü¤ümde öderim.” Helalleflirler, ayr›l›r. May›s ay›nda gitti¤i Çanakkale'de çeflitli cephelerde
Ç
22
savaflt›ktan sonra Aral›k ay›nda, Ahmet R›fk› Bey'in flehit oldu¤u haberi gelir. Annesi Ayfle Han›m dayan›kl› bir kad›nd›r. Gözü yafll› dua etti¤i günlerden birgün, akl›na bakkala olan borcu gelir. Gider bakkala, “Selahattin Efendi, biliyorsun o¤lum Çanakkale' de sehit düfltü” der. “fiehitlik künyesi, üzerinden ç›kan eflyas› ve ikramiyesi bir heyetle bana ulaflt›r›ld›. Bizim flu veresiye defterini ç›kar da helalleflelim, 7 ayd›r befl kurufl ödemedik, evlad›m borçlu yatmas›n.” Selahattin Efendi, “Senin okuman yoktur, bir yak›n›n› gönder, onunla hesaplafl›r›z, teyze” der. Komflunun k›z› Gülflah ile beraber tekrar gelir Ayfle Han›m veresiye defterini görmeye. Bakkal Selahattin Adil Efendi defteri açar ve komflu k›z› Gülflah okumaya bafllar. Okurken gittikçe gözleri dolar ve h›çk›r›klarla a¤lamaya bafllar. Ahmet R›fk›'n›n hesab› k›rm›z› kalemle çizilmifl ve sayfaya boydan boya flöyle yaz›lm›flt›r. “Bu hesap Ahmet R›fk›'n›n helal kan›yla ödenmifltir, vesselam.” *** u ülke bize miras b›rak›lmad›, ödünç olarak teslim edildi. Üstelik, koflullu olarak ödünç teslim edildi: “Bizden sonraki kuflaklara, daha geliflmifl olarak devretmemiz kofluluyla…” Baflta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadafllar› olmak üzere tüm gazi ve flehitlerimizi sevgiyle, sayg›yla, rahmetle an›yorum. •
B
BD N‹SAN 2015
Azman Dede Yazan: AYDIN AYHAN
Bal›kesir’de en son topra¤a verdi¤imiz Çanakkale gazisi ‹vrindi’nin Mall›ca Köyü’nden 104 yafl›ndaki Azman Dede’ydi. Gençli¤inde iki metreyi aflk›n boyu, dev görünümüyle insan azman› say›lm›fl, herkes ona “Azman” demeye bafllam›fl, Soyad› Yasas› ç›k›nca da “Azman” soyad›n› alm›flt›. Gerçek ad› adeta unutulmufltu. ›llar önce bir yerel araflt›rma s›ras›nda Mall›ca Köyü kahvesinde kendisiyle görüfltüm. Kulaklar› a¤›r duyuyordu. Köylülerden biri yard›mc› oldu. Benim sorduklar›m› kula¤›na ba¤›ra ba¤›ra söyledi. Onun sesine al›flk›n oldu¤undan anlad›. Sorduklar›m› yan›tlad›. Söz Çanakkale’ye geldi¤inde o koca adam sars›la sars›la, h›çk›r›klar içinde a¤lamaya
Y
Azman Dede / Çanakkale Savafl› 23
BD N‹SAN 2015
Çanakkale Savafl›’n›n çocuk askerleri
Gönlüm ak›verdi o çocuklara. Bu savafl için çok küçüktüler. Daha süngü tutmas›n› bile bilmiyorlard›. bafllad›. Kendi zor duydu¤u için kan çana¤›na dönen gözleriyle bize de duyurmak için ba¤›ra ba¤›ra anlatmaya bafllad›: “Bir hücum s›ras›nda bölük erimiflti. Yüzbafl› telefonla takviye istedi. Gece yar›s› siperleri takviye için istedi¤imiz askerler geldi. Hepsi askere al›nm›fl gencecik insanlard›. Ama içlerinde daha çocuk denecek yasta üç-dört asker vard› ki hemen 24
dikkatimizi çekti. Bölü¤ü düzene soktum. Yüzbafl› gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanl›kta el yordam›yla üstlerini bafllar›n› düzeltiyor, sabah yap›lacak olan süngü hücumuna haz›rl›yordu. ›ra o çocuklara geldi¤inde, o c›v›l c›v›l flark› söyleyerek gelen çocuklar birden çak› gibi oldular. Yüzbafl›, ‘Yavrum siz kimsiniz?’ diye sordu. ‹çlerinden biri, ‘Galatasaray Mekteb-i Sultanisi talebeleriyiz, vatan için ölmeye geldik!..’ diye yan›tlad›. Gönlüm ak›verdi o çocuklara. Bu savafl için çok küçüktüler. Daha süngü tutmas›n› bile bilmiyorlard›. Onlarla ilgilendim. ‘Mermi böyle at›l›r, tüfek flöyle tutulur, süngü böyle tak›l›r’ dedim. Onlar› karfl›ma al›p bir bir gösterdim.
S
BD N‹SAN 2015
Siperlerin arkas›nda ay ›fl›¤›nda sabaha kadar talim yapt›k. ün ›fl›madan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortal›k hafif ayd›nlan›r gibi olunca hep yapt›klar› gibi düflman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya bafllad›lar. Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düfltü¤ünde minare gibi alevler yükseliyor bir gün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçalar› havaya kalkan toprakla siperlere düflüyordu. Mermiler üzerimizden ›sl›k çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalm›flt›. Bir ara yüzbafl› ‘Azman yand›k!’ diye siperin köflesini iflaret etti. O flark› söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarm›fl gibi nefleli olan çocuklar siperin bir köflesinde sanki bir yumak gibi birbirine sar›lm›fl tir tir titriyorlard›. Çocuklar harbin gerçe¤i ile ilk kez karfl›lafl›yorlard›. Ürkmüfllerdi. Yüzbafl› ‘Yand›k’ demekte hakl›yd›. Muharebede bir ürküntü, panik meydana getirebilirdi.
G
am onlara do¤ru yaklafl›rken içlerinden biri avaz avaz bir marfl söylemeye bafllad›: Annem beni yetifltirdi bu yerlere yollad› Al sanca¤› teslim etti Allah’a ›smarlad› Bofl oturma çal›fl dedi hizmet eyle vatana Sütüm sana helal olmaz sald›rmazsan düflmana’ “Bakt›m hemen biraz sonra ona bir arkadafl› daha kat›ld›. Biraz sonra
T
biri daha... Marfl bitiyor yeniden bafll›yorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak... Hücum an› geldi¤inde hepsi süngü takm›fl, tüfeklerine s›ms›k› sar›lm›fl gözleri yuvalar›ndan f›rlam›fl, difller kenetlenmifl bekliyorlard›. O an geldi. Birden yüzbafl›, ‘Hücum!..’ diye ba¤›rd›. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden f›rlad›k. ‹flte tam o anda, tam o anda, o çocuklar kurulmufl gibi siperlerden f›rlay›verdiler.
‹flte o an. Tam o an bir makinal› yavrular› biçiverdi. Hepsi sipere geri düfltüler. Kuca¤›ma dökülüverdiler. ‹flte o an. Tam o an bir makinal› yavrular› biçiverdi. Hepsi sipere geri düfltüler. Kuca¤›ma dökülüverdiler. Onlar›n o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. ‹flte ben ona a¤l›yorum, o çocuklara a¤l›yorum!..” Azman Dede a¤l›yordu. Ben a¤l›yordum. Kahvede kim varsa a¤l›yordu. Kahveci gözyafllar› içinde bize çay getirdi ve “Azman Dede hep a¤lar”dedi. “Niye a¤lad›¤›n› bugün ilk kez anlatt›.”• 25
Ça¤dafl Düflünce Dr. Ö¤üt Yazman
TBMM
Yeni Devlet ve Cumhuriyet TBMM’nin 23 Nisan 1920’de aç›l›fl›n›n 95. y›ldönümündeyiz. ‹lk Meclis’in aç›l›fl›, Mustafa Kemal’in imkans›z› gerçeklefltiren inanç, irade ve dehas›n›n eseridir. Bunun için dünya demokrasi tarihinde mazlum milletlerin ba¤›ms›zl›k hareketlerinin öncüsüdür. 1920’DE ANKARA Ankara, ekonomik hayat› harap, bin y›ld›r ”tarihin giderek arka plan›na itilmifl” 20.000 nüfuslu, fakir bir kasaba görünümündeydi. Tarihi bir kalenin eteklerinde, yüzy›llar›n geri
kalm›fll›¤›n›n bezgin izlerini tafl›yordu. Bunlar›n yan›nda, 4000 y›ll›k zengin tarihi, ahilik, loncalar gibi güçlü gelenekleri de olan bir flehirdi. ‹lk Meclis, böyle bir Ankara’da toplanacakt›. fiehir, yeni gelen konuklar›n› 1920’lerde Ankara
BD N‹SAN 2015
bar›nd›rma ve a¤›rlama olanaklar›ndan yoksundu. Kald› ki gelenler Ankara’da yerleflecek ve onlar da Ankaral› olacakt›. MUSTAFA KEMAL’‹N EV‹ VE MAKAMI Yeni gelenlerden ‹lk Ankaral› olan Mustafa Kemal’di. Ankara, 27 Aral›k 1919 gününden beri Mustafa Kemal’i Ziraat Mektebinde misafir ediyordu. Bu okul, Keçiören yolunda sonradan Meteoroloji Enstitüsü olan iki katl› bir binayd›. Mustafa Kemal Pafla, üst katta kal›yordu. Üst katta büyücek bir odan›n döflemesi flöyleydi: sac bir soba, bir-iki kanepe ve koltuk, üçdört sandalye ve bir çal›flma masas›. Gazi, Heyet-i Temsiliye Reisi makam›, Karargah, kabul salonu, görüflme, toplant› salonu ve çal›flma odas› olmak üzere hep o tek oday› kullan›yordu. lk Meclis’in aç›l›fl haz›rl›klar›, bütün ülkeye yay›lan tebli¤ler, ordu kurulmas› ve savaflla ilgili konular oradan yürütülmüfltü. Gelen giden
‹
yaz›lar iki kiflilik bir ”kalem odas›ndan” sa¤lan›yordu. Anadolu Ajans› da o günlerde kurulmufl ve Ziraat Mektebinin üst kat›ndaki bir baflka küçük odada çal›flmaya bafllam›flt›. Halide Edip (Ad›var ) ve Yunus Nadi’den oluflan iki kifli ile bütün yurda ve dünyaya duyurulmak istenen konular ve haberler günde en az iki defa servis yap›lmak üzere telgrafhaneye veriliyordu. Evde bir oda telgraf merkezi yap›lm›flt›. Baz› geceler, ›ss›z zifiri karanl›¤› y›rtan silah sesleri Ziraat Mektebinde de duyuluyordu. Evde kalanlar (Mustafa Kemal dahil) yataklar›ndan ç›k›p ellerinde silah bekliyorlard›. O uykusuz gecelerin sabahlar› telgraf hatlar›n›n kesilmifl oldu¤u anlafl›l›yordu.
M
ustafa Kemal, daha sonra ‹stasyonda (Ankara Gar›) binas›nda üç odal› bir daireye yerleflmifl, oradan da Çankaya’ya (halen Çankaya köflkü bahçesi içinde müze olan) iki katl› mütevaz› küçük bir ba¤ evine tafl›nm›flt›.
1. Türkiye Büyük Millet Meclisi - Ankara
27
BD N‹SAN 2015
‹LK MECL‹S B‹NASI ‹lk Meclis, 23 Nisan 1920 günü Ankara Ulus Meydan›ndaki ‹ttihad ve Terakki Kulübü binas›nda çal›flmaya bafllayacakt›. Bina, tek katl› bir büyükçe salon ve birkaç küçük odadan ibaret tafl bir yap› idi. Henüz bitmemiflti. Ülke yoksulluk içindeydi. Ankaral›lar kendi evlerinin çat›lar›ndan söktükleri kiremitleri kucaklar›nda tafl›yarak çat›n›n kapat›lmas› sa¤lanm›flt›. Milletvekilerinin oturaca¤› s›ralar Ankara Muallim Mektebinden getirildi. fiehirde elektrik yoktu. Kahveden al›nan iki büyük gaz lambas› ile ayd›nlatma sa¤land›. Mebuslar›n su içmesi için koridora üç küp ve üzerlerine birer maflrapa konulmufltu.
Milletvekilerinin oturaca¤› s›ralar Ankara Muallim Mektebinden getirildi. fiehirde elektrik yoktu. Kahveden al›nan iki büyük gaz lambas› ile ayd›nlatma sa¤land›.
‹LK M‹LLETVEK‹LLER‹ Ankara’da görev almak isteyenlerle gazeteciler eskiden kalma han odalar›na yerleflmiflti. Yeni seçilen milletvekilleri ve Meclisi Mebusan üyelelerine Darülmuallimin binas› (Ankara Ö¤retmen Okulu) ayr›ld›. Bugünkü Ulus ‹flhan›’n›n bulundu¤u yerdeki bu okul yatakhanesinde milletvekilleri ranzalarda ve sonradan gelip ranza bulamayanlar yerlerde yat›yorlard›. Bir yat›l› okul havas› içinde yaflayan milletvekilleri, hesapl› hareket ediyordu. Aralar›nda 28
oluflturduklar› yönetimle günde üç ö¤ünü 48-55 kurufla mal olan bir tabldot da kurmufllard›. Cephede çarp›flan subaylardan da milletvekili seçilmifl olanlar vard›. Onlar askeri bir k›fllada kal›yorlard›. ‹lk milletvekilleri, iflgal kuvvetlerine yakalanmadan bir an önce Ankara’ya varmak istiyor-
Meclisin ilk Milletvekilleri
du. Bazen bir iki öküzün çekti¤i arabalarla, bazen beygir s›rt›nda, bazen bir yük treninin aç›k bir vagonunda ‹stanbul’dan Adapazar›’na alt› günde gelebiliyordu. Ankara yolunda 5-6
BD N‹SAN 2015
milletvekili bir köyde mevcuda nazaran bir eksik say›da hayvan bulabilmiflti. Beklememifl, aralar›nda birisi yaya kalmak ve de¤ifl tokufl binilmek üzere hemen yola ç›km›fllard›. ‹lk Meclis, çok çeflitli meslek gruplar›n›n yer ald›¤› bir meclistir. Giyimleri farkl› bu insanlar›n ortak niteli¤i, yurdu, düflman iflgalinden kurtarmak ve ba¤›ms›zl›¤›na kavuflturmakt›. Düflman ordular›n›n Polatl›’ ya kadar geldi¤i günlerde Mustafa Kemal, “Savunma hatt› yoktur. Sath› savunma vard›r. Bu sat›h, bütün vatand›r” diyordu. eclisin Kayseri’ye veya Sivas’a tafl›nmas› kabul edilmemiflti. Korkanlar, Ankara’ya giderse idam edilebilece¤ini düflünenler gelmemifllerdi. Çünkü 11 Nisan 1920 günü Mebusan Meclisi kapat›lm›fl ve ayn› gün fieyhülislam Dürrizade Abdulah, Mustafa Kemal ve onun baz› arkadafllar›n› flaki (haydut) ilan edip öldürülmelerine cevaz veren (uygun bulan) bir fetva yay›nlam›flt›. Bu fetva, düflman uçaklar›yla bütün yurda da¤›t›ld›. ‹zleyen günlerde padiflah Vahdettin, Mustafa Kemal ve arkadafllar›n› isyanc› olarak niteliyor ve bunlar›n “tenkili için” (topluca ortadan kald›r›lmalar› amac›yla) kuva-y› inzibatiye ad›yla bir ordu kurulmas› ve asker toplanmas› hakk›nda bir kararname ç›kar›yordu. Bu kuvvetler, “hilafet
M
‹lk Meclisin dualarla aç›l›fl›
ordusu” olarak da adland›r›lm›flt›r. Ankara’dan yürütülmeye çal›fl›lan ulusal kurtulufl hareketine karfl› büyük isyanlar da bafllat›lm›flt›. 23 N‹SAN 1920 Padiflah Vahdettin 11 Nisan 1920 günü Mebusan Meclisinin hukuki varl›¤›na son verdi¤ini aç›klad›. Gazi, Temsil Heyeti (Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti) Baflkan› olarak, Valilik ve Kolordu komutanl›klar›na gönderdi¤i bir genelge ile Ankara’da ola¤an üstü yetkilere sahip bir meclisin toplanaca¤›n› bildirmifl ve her ilden befl temsilci için seçim yap›lmas›n› istemiflti. Mustafa Kemal’in 22 Haziran 1919 günü Amasya Protokolu ile duyurdu¤u “Milletin ba¤›ms›zl›¤›n› ancak milletin azim ve karar› kurtaracakt›r” ilkesinin ilk ad›m› TBMM’nin aç›l›fl› olmufltur. Denilebilirki Cumhuriyet dönemi, milletvekili genel seçimi ile ilk Meclisin aç›ld›¤› 1920’de bafllam›flt›r. Milli Egemenlik ve Çocuk Bayram›n›, yeni devlet ve Türkiye Cumhuriyetini, bize arma¤an eden Atam›z› ve atalar›m›z› minnetle anarak kutluyoruz. • ogutyazman@butundunya.com.tr 29
"Yunan Kültürü’nün Homeros’u, Alman Kültürü’nün Schiller’i, Frans›z Kültürü’nün Hugo’su, ‹ngiliz Kültürü’nün Shakespeare’i, ‹talyan Kültürü’nün Dante’si, Rus Kültürü’nün Gogol’u ‹spanyol Kültürü’nün Cervantes’i, Türk Kültürü’nün Naz›m Hikmet’i yan›nda flimdi, Türk Kültürü’nün bir temsilcisi daha, Türkiye’nin Yaflar Kemal’i de, ‘‹nsanl›k Evriminin Onurlu Öncüleri’ galerisinin ölümsüzlük kat›ndaki yerini ald›." Bütün Dünya 30
Büyük Yap›tlar›m›z Konur Ertop
1961 Anayasas›n›n Ifl›¤›nda Türkiye’nin Sorunlar›na Çözümler:
27 May›s Günlerinde Yaflar Kemal’in Gözlemleri, Önerileri, Umutlar› Geçen ay sonsuzlu¤a u¤urlad›¤›m›z Yaflar Kemal, 1960’ta öykü kitab› Sar›s›cak”›, Teneke, ‹nce Memed, Ortadirek romanlar›n› yay›mlam›fl ünlü bir edebiyatç›yd›. Ancak “Cumhuriyet” gazetesinde çal›flmay› da sürdürüyordu.
BD N‹SAN 2015
Çukurova Yana Yana, Peri Bacalar› gibi kitaplar›ndaki röportajlar›n› kaleme almak için Anadolu’yu kar›fl kar›fl gezmifl, topraks›z köylüleri, ma¤aralarda yaflayanlar›, gurbetçileri, süngercileri, kaçakç›lar›, din-inanç sömürücülerini anlatm›flt›. Gazetesinde, “Bu Pazar” bafll›kl› haftal›k yaz›lar›nda toplumsal, kültürel sorunlar› ele al›yor, çözüm önerileri gelifltiriyordu. May›s sonras›nda, yeni anayasaya do¤ru gidilirken Tafl Çatlasa kitab›nda derledi¤i bu yaz›larda dönemle ilgili türlü ayr›nt›lar, de¤erlendirmeler, gelece¤e yönelik umutlar yer al›r. Tafl Çatlasa kitab›nda yazar›n elefltirileri, özlemleri aras›ndan yar›m yüzy›l önceki toplumuzun bir görünümü yans›r. Bütün bu anlat›lanlar pek çok noktada yaz›k ki bugün de yerimizde sayd›¤›m›z› ortaya koymaktad›r. Kitaptaki yaz›lar özgürlük, eflitlik, kalk›nma özlemlerini dile getirmektedir. Yeni bafllayan dönemin yöneticileri, bu ilkeler do¤rultusunda çal›flmaya ça¤r›l›r: “fiimdi tarihimizin bir dönüm noktas›nday›z. E¤er gerçek demokrasiye, onun gereklerine inanm›flsak, e¤er özgürlü¤ü seviyorsak, gerçek özgürlü¤ü, elele vermeliyiz. Bir demokrasi düzeyinin haz›rlanmas›na çal›flmal›y›z.” Türkiye’nin ac› gerçekleri, sorunlar› yaz›larda içtenlikle
27
32
s›ralanm›flt›r: “Halk›m›z utan›lacak bir sefalet içinde. Utan›lacak bir gerilik içinde, utan›lacak bir cehalet içinde. Bir ekme¤e, kuru bir ekme¤e muhtaç insanlar memleketidir Türkiye. Bu gerçe¤i inkâr edenin Allah belas›n› versin.” Yazar›n içinden yetiflti¤i, yak›ndan tan›d›¤› k›rsal kesim, sorunlar›yla birlikte tan›t›lmaktad›r: “Halk›m›z›n sefaletinin, as›rl›k sefaletinin bafll›ca kayna¤› topraks›zl›k ve a¤alar taraf›ndan durmadan sömürülmesidir.” “Bir yanda on köylük, on befl köylük a¤alar, bir yanda yüzlerce dönümlük toprak sahipleri ve bir yanda bu topraklar üstünde aç sefil, sömürülen insanlar.” Önlem olarak, “toprak reformu” yeniden gündemdedir. DP döneminde, topraks›z köylüye toprak da¤›t›ld›¤› da olmufltur. Ancak bu uygulaman›n yetersiz kalaca¤› gösterilmektedir: “Köylüye da¤›t›lm›fl topraklar›n ço¤u a¤alar taraf›n-
BD N‹SAN 2015
dan türlü flekilde gasp edilmiflti. Bunu gördüm. Toprak da¤›t›lm›fl köylüler borca batm›fl, a¤alarla yeniden ortakç› olmufllard›. Bu sefer tersine bir ortakç›l›k. Toprak da¤›t›l›rken verilen öküzleri, pulluklar› satan köylüler traktörü olan a¤alarla yeniden ortakç›l›¤a bafllamak zorunda kalm›fllard›. A¤a traktörüyle ekiyor, biçer-döveriyle biçiyor, bir k›sm›n› tarlas›ndan dolay› köylüye veriyordu.. San›rsam daha da öyle…” opra¤›n verimli olamay›fl› ayr› bir sorundur: “Bizim topraklar›m›za, devletin elindeki çiftliklere bile bilim girmemifltir. Allah›n verdi¤i gibi, Allah›n verdi¤i topraklara tohum at›l›yor. Ve bu yüzden, bu bak›ms›zl›ktan topraklar›m›z k›s›rlafl›yor. Köylü de bunun sebebini anlayam›yor, verimsizli¤e flafl›p kal›yor, sonra da yurdunu yuvas›n› b›rak›p gurbet ellere düflüyor.” “Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Endüstrimiz yok. Üretimimiz düflük. Tar›m›n da en gerisini yap›yoruz: Tah›l tar›m›. Topraklar›m›z y›k›lm›fl, yak›lm›fl, bitmifl… Ormanlar›m›z harap. Elimizdeki tek fleyimiz, topraklar›m›z, o da toprak de¤il,” diyen yazar›n bütün bu sorunlarla ilgili olarak önerileri vard›r: “fiu bizim arkadafllar gerçekten çok fley de biliyorlar. Örne¤in diyorlar ki, toprak reformunu ele alal›m, bu, yaln›z toprak da¤›tmakla olmaz. Topra¤› iflleyecek arac› da vereceksin.
T
Arac› verdin, oldu bitti mi? Ne gezer, arac›n devam›n› sa¤layacak krediyi de temin edeceksin.. Bu ça¤da art›k tek elle çal›flma yok. Güçleri birlefltireceksin. Toprak reformu demek, bu ça¤da, güçlerin birleflmesi demektir. Toprak da¤›tmak, büyük topraklar› bölmek yaramaz bir ifltir. Güçlerin parçalanmas›, verimin düflmesidir. Öyleyse tek çare güçleri birlefltireceksin.” E¤itim, inanç sömürüsü, demokrasi, eflitlik, özgürlük gibi alanlarda da birbiri üzerine y›¤›lm›fl sorunlar görülmektedir. Kendisi de köy ö¤retmenli¤i yapm›fl olan yazar, e¤itim sorunu üzerinde uzun uzad›ya durmufl-
tur. Köy Enstitüleri’nin kapat›lm›fl olmas›na elefltiriler yöneltir. Toplumun ayd›nlanmas›n› engelleyen kayna¤› gösterir: “Periflan›z. Yokluk içinde, gerilik içindeyiz. Bunun bir tek büyük sebebi var, o da gericilerin çelmesi.” “Bunlar büyük soyguncularla birlik olarak halk›n soyulmas›na araç olanlard›r. Bunlar din örtüsüne bürünmüfl 33
BD N‹SAN 2015
sömürücülerdir. Bunlar dindar de¤il, karfl›s›nda ne yapaca¤›m diye ap›fl›p tam aksine din düflman›d›rlar.” “fiu kalmaz.” koca Anadolu, her geride kalm›fl Yaflar Kemal kendisi de toplummemleket gibi bir hurafeler yata¤›d›r. cu-ayd›n kimli¤iyle bu savafl›n içinde Din ad›na inan›lmayacak kadar kor- yerini alm›flt›r. T‹P’te on y›l boyunca kunç yolsuzluklar olmufltur. Oluyor. etkin siyasal yaflam›n içinde bulunfieyhler, mollalar, hocalar, hoca k›l›k- mufltur. Hukuk devletine uygun yönel›lar, ipten kaz›ktan kurtulmufl cingöz- tim ve uygulamalar onun bafll›ca ler, sahtekârlar… kârl› ifl oldu¤u için konusudur. Örnek toplum modelini ço¤u zaman din adam› k›l›¤›ndad›rlar. araflt›r›rken bizim toplumumuzdaki Bal gibi de el üstünde tutulurlar. aksamalar› da göstermifltir: Bunlar, memlekete “Bizim toplumlugelecek her yenili¤e muz bozuk düzen bir karfl›d›rlar. Onlar› Bizler ayd›n olarak toplumdur. Böyle besleyen ekmek geribozuk düzen toplumkendi küçük liktir.” larda gemisini kurtabenlerimizden d›flar› ran kaptand›r. Altta in sömürüç›kamad›k. Halk›m›z› kalan›n can› ç›ks›n. cülerine Bu yap›da bir topbilmedik. Nas›l lumda kuflkudan baflbütün bu elefltiriler yöneltiliryaflar, neler eder, kas› yürümez. Korkuken yazar›n ayd›nlara baflkas› sökmez, üstünde durmad›k. dan da a¤›r elefltirileri sökmez. Güven dediBöylesi insanlara ¤in Anka kuflu hiç mi vard›r: “Bizler ayd›n olarak kendi küçük böylesi toplumlaayd›n derler mi hiç benlerimizden d›flar› ra u¤ramaz.” “Biz, demezler mi? ç›kamad›k. Halk›m›z› insan olarak bu bilmedik. Nas›l yatoplumda birbirimizBizde diyorlar. flar, neler eder, den kuflkulan›yor, üstünde durmad›k. Böylesi insanlara korkuyoruz. Polisten korkuyoruz. ayd›n derler mi demezler mi? Bizde Düflüncemizi söylemekten korkuyoruz. diyorlar. Biz de kendimizin ayd›n Polis de bizden korkuyor. Memur oldu¤umuzu bal gibi kabul ettik, edi- bafl›ndakinden, bafl›ndaki de memuryoruz. Biz gerçek anlam›yla ayd›n dan korkuyor. Köylü kentliden, kentli m›y›z? Ayd›n dedi¤imiz bir düflüncenin köylüden kuflkulu. Onlar›n iliflkilerini sahibidir. Ve bir ömür boyu düflüncesi ayarlayacak bir düzen kurulamam›fl.” u¤runa kendisini koymufl adamd›r. Gazeteci-politikac› kimli¤i, onun Hiçbir etki onu yolundan döndüremez. edebiyatç› kimli¤ini etkilemifltir. Düflüncesi u¤runa, her engeli y›kar. Ancak sanat›n, edebiyat›n, dilin geleViran kalas› hanedekini de düflünmez. ne¤i ve gelece¤i yaz›lar›n›n bafll›ca Bir ölçüsü, bir metodu vard›r. Olaylar konusudur. Uyar›lar›, ça¤r›lar› bu
D
34
eksen çevresindedir: “Önce kültürünü, dilini sen seveceksin ki, baflkalar› da sevsin. Sen bir Türkmen kocas› Yunus’un kim oldu¤unu bilmezsen, onu yüre¤inin bafl›nda duyup sevmezsen, kimsecikler sevmez. Karacao¤lan’›, Dadalo¤lu’ nu, Pir Sultan’›, Tevfik Fikret’i, Sait Faik’i anlamazsan, sevmezsen, inanmazsan bunlar›n varl›¤›na, kimsecikleri inand›ramazs›n, kimseciklere sevdiremezsin kültürünü.” oplumun sanattan beklentilerini anlatan sayfalar, toplumcu sanata bir ça¤r›d›r: “Kötülüklerle en önde, kellesini koyarak dö¤üflecek, en yi¤it yürek sanatç›d›r. Öyle olmal›. Bunun d›fl›nda sanatç›, ne kadar usta olursa olsun sanat›nda, olamaz ya, insan soyunu afla¤›latan ifllemlere karfl› koymad› m›, o hiçbir fleydir. ‹nsan soyunun yüz karas›d›r.” “Bir toplum afla¤›lat›lm›flsa, önce sanatç›lar› afla¤›lat›lm›flt›r. Bir toplumda insanlar
T
kötülüklere kafa tutam›yorlarsa, önce sanatç›lar› kafa tutam›yor, direnemiyorlar demektir.” az›larda kendini gösteren gelecek güzel günlere inançt›r, umuttur: “Bilgili, olgun, gerçek ayd›nlar, umutsuzlu¤a düflmezler, umutsuzlu¤un üstüne ç›karlar. Yirminci yüzy›l insano¤lu için umutsuzluk yüzy›l› olamaz, bunu iyice bilirler.” “‹nsanlar gelecek korkusunu, savafl korkusunu, açl›k, iflsizlik korkusunu yenecekler.” “Umutsuzluk, bir memleketin sanatç›s›, politikac›s›, bilginleriyle umutsuzlu¤a, karanl›¤a düflmesi, onlar için, ç›karc›lar, sömürücüler için bulunmaz bir nimettir.” Tafl Çatlasa yaz›lar›, 27 May›s dönemine tan›kl›k etmektedir. Bu yap›tta, gelecekteki yar›m yüzy›l boyunca Türkiye’nin ve yazar›n kendisinin gösterece¤i geliflmelerin tohumlar› bulunmaktad›r. •
Y
konurertop@butundunya.com.tr 35
Haz›rlayan: Y‹⁄‹T EREN GÜNEY
‹lk Dersimiz: Türkçe Bu ay köflemizi dilimizde yer etmifl yabanc› sözcüklerin karfl›l›klar›na ay›rd›k. Bilginizi s›nay›n. 1 C›mb›z (Yun.)
a-Eski kafal› b-Küçük mafla c-Barut kesesi d-Toprak kap 2 Hidrofor (Fr.)
a-Yunak teknesi b-Subasar c-Süs eflyas› d-Yasad›fl› 3 Fonksiyon (Fr.)
a-Metal niflan b-Kargafla c-May›n d-‹fllev 4 Direksiyon (Fr.)
a-Betili sanat b-Kopça c-Yönelteç d-Ahflap kornifl 5 Gri (Fr.)
6 Egoist (Fr.)
a-Gelenekçi b-Özgü anlat›m c-Bencil d-Parçac›k 7 Gravür (Fr.)
a-Dalavera b-‹sterik c-Sofa d-Oyma resim 8 Abajur (Fr.)
a-Ifl›k kesen b-Biçimleme c-Kavray›fl d-‹ntihal 9 Hiper (Yun.)
a-Yapay reçine b-Afl›r› c-Kopyalama d-Eksiltmek 10 Diksiyon (Fr.)
a-Kül rengi b-Elek, kalbur c-Kuflkucu, d-Nefes, soluk
a-Ö¤renim türü b-Makarna c-Kufl türü d-Söyleme
11 Masaj (Fr.)
a-Eski kafal› b-Silmetafl c-Ovma, ovuflturma d-Toprak kap 12 Elit (Fr.)
a-Seçkin b-Çaba, gayret c-Süreli, dönemli d-Oturum 13 Debriyaj (Fr.)
a-Kendili¤inden b-Kavrama c-Merkezkaç d-Yönleyici 14 Defile (Fr.)
a-Çizim, tasar›m b-Bafll›k c-Giyim gösterisi d-T›rnak cilas› 15 Rota (‹ta.)
a-Bilgilendirme b-Gidifl yönü c-Sevimsiz, itici d-Gösterge
(Fr.) Frans›zca (‹ta.) ‹talyanca, (Yun.) Yunanca
Yan›tlar: 151. sayfada
Kültür ve Sanat Dünyas›ndan Tekin Özertem
Yaflar Kemal e
n çok, romanlar›yla ölümsüzlefltirdi¤i çak›r dikenleri göz yafl› dökecek ard›ndan, eminim. Topak topak rüzgar›n önünde yuvarlan›p giden o çak›r dikenleri… Homeros, Dante, Cervantes, Shakespeare ile benzefltirilen Yaflar Kemal ile ilgili ben ne söyleyebilirim ki! Söyleyebilece¤im: onun ça¤dafl› olmaktan, onu tan›maktan, ayn› topraklar›n insan› olarak onunla ayn› havay› solumaktan onur duydu¤um. Eserleri ile beni zenginlefltirdi¤i önümde yeni ufuklar açt›¤› için kendisine müteflekkir oldu¤um…
Duvar›n dibinde resmim ald›lar, ak ka¤›t üstünde tan›y›n beni. ‹nce Memed’den
Okuru olarak, Yaflar Kemal’i 1950’li y›llar›n ikinci yar›s›nda ‹nce Memed roman› ile tan›d›m. Bu romandan akl›mda kalan, beni çok etkileyen dizeyi: “Duvar›n dibinde resmim ald›lar, ak ka¤›t üstünde tan›y›n beni.” dizesini de hiç, ama hiç unutmad›m. Me¤er o y›llarda duyup dinlemedi¤im Ayd›n yöresine ait ‹nce Memed türküsünden al›nt›ym›fl bu sözler. Bu türküyü ‹kinci Dünya Savafl› y›llar›nda Ruhi 37
BD N‹SAN 2015
Su yay›p sevdirmifl. Türkünün öyküsü de var. O da bir “Eflkiya” öyküsü. Usta, bu dize ile Ayd›nl› ‹nce Memed’e Çukurova’l› ‹nce Memed’ten bir selam göndermifl o eflsiz roman› ile… Pertev Naili Boratav hoca böyle diyor. (* )
idealistti. Tiyatro eserlerimizde, sinema filmlerimizde, romanlar›m›zda ve hikayelerimizde bu hep böyle idi. Hemen hemen bütün meslek mensuplar› birer tabu, kutsal dokunulmazlard›! Hele birine dokunun o iyilerin/aklar›n içinde kötülerin/karalar›n da olabileaflar Kemal’in ikinci okudu- ce¤ini yaz›p söyleyin… k›yametler ¤um roman› Yer Demir kopard›! Evet, k›yametler kopard›… Gök Bak›r idi. 1960’l› ‹flte size iki örnek: Y›l 1979. TRT y›llar›n ilk yar›s›. Akçasaz›n A¤alar› y›llar›… Orhan Asena’n›n Fadik K›z ikilemesinin "O iyi insanlar, o adl› oyununu Erdo¤an Ersegüzel atlara bindiler çekip ver televizyon oyunu Onun gittiler. Demirin tuncuna olarak gerçeklefltirmifl; sayesinde insan›n piçine kald›k Ankara Televizyonu diye" diye bafllayan farkettim ülkemiz olarak yay›nlam›flt›k. Demirciler Çarfl›s› Oyun, ailesi dahil edebiyat›n›n/ Cinayeti adl› romaherkes taraf›ndan sanat›n›n ak-kara n›n› okudu¤umda, itilip kak›lan, sahip 1970’li y›llar›n ikinci karfl›tl›¤› ile s›n›rl› ç›kma vaadi ile bir yar›s›nda keflfettim avukat taraf›ndan s›¤l›¤›n›. Aklar ve onun edebiyat›m›zda/ evinde hizmetçi karalar vard› sanat›m›zda kökleflmifl olarak çal›flt›r›lan ve salt ak-kara, iyi-kötü sadece. Griye tecavüz edilen bir genç karfl›tl›¤›n› bir kenara itip k›z›n, Fadik’in öyküsü… yer yoktu insan› insan olarak ele al›p Bu yay›nla ilgili ilk tepki iflledi¤ini. A¤alar›n a¤a o y›l yeni kurulmufl olan Türkiolman›n ötesinde farkl› insani yanlar› ye Barolar Birli¤i Baflkan› Faruk olan kiflilikler olduklar›n› ilk kez Yaflar Erem’den gelmiflti. Yap›m› k›nayan Kemal ö¤retmiflti bana bu roman› telgrafta üç afla¤› befl yukar› flöyle ile… Bu nedenle ona çok fley borçlu- yaz›yordu “Hiçbir avukat böyle bir yum. Onun sayesinde farkettim fley yapmaz!..” ülkemiz edebiyat›n›n/sanat›n›n akkara karfl›tl›¤› ile s›n›rl› tek boyutlu kinci örnek, Alifl’li, Zeynep’ s›¤l›¤›n›. Aklar ve karalar vard› sadeli, Hasibe Nine’li; kuklalar›n ce. Griye hiç yer yoktu. Bütün rol ald›¤›, ço¤unlukla yazarl›ö¤retmenler ayd›n, iflçiler devrimci; ¤›n› ve yönetmenli¤ini üslendi¤im imamlar/hocalar gerici, polisler çocuklara yönelik Uykudan Önce namuslu gariban babalar›, askerler dizisinden. Yine TRT y›llar›. Hasibe korkusuz, korkusuz olduklar› kadar Nine’nin anlatt›¤› masalda inci tanesi kahraman, yarg›çlar dürüst, avukatlar bulan bir horozun kuyumcu taraf›ndan
y
i
38
BD N‹SAN 2015
kand›r›lmas› sonucunda koptu yaygaRomanc› oldu¤u ra. Vay sen misin bunu yazan. Ertesi kadar bir flair ve sabah, ‹stanbul’dan röportaj ustas› bir telefon. Arayan bir gazeteci olan Kuyumcular Derne¤i Baflkan›! Aray›fl Yaflar Kemal’in nedeni hiçbir kuyumen önemli cunun böyle bir fleye özelli¤i tevessül etmeyece¤ini bildirmek ve üslubunun program› k›namak! sa¤laml›¤›. fiaka gibi ama gerçek… Mahkemelerde aç›lan davalar, Sansür Kurulu’nun makastarlar› YAfiAR KEMAL’in en önemli özelliklerinden taraf›ndan budanan ya da yasaklanan biri, siyaset ile yak›ndan ilgilenmekle birlikte günlük küçük politikalara sanat›n› alet etmefilmler… Turnelerde oynanmas›na mesi. Nobel’e birkaç kez aday gösterilmesine izin verilmeyen oyunlar. Toplat›lan ra¤men görmezlikten gelinmesinin nedeni de kitaplar… Bu konudaki örnekler yani kan›mca bu.. aklar›n ak, karalar›n kara oldu¤u saplant›s› o kadar yayg›nd› ki! Saygörmezden gelinmesi de bunun makla bitmez. sonucuydu. Ne oldu? K›r›lan kol yen içinde kal›nca kangren oldu… aflar Kemal’i sevgi ve sayg› Yaz›lmas› gerekenler gere¤ince ile anarken üzerinde önemle yaz›lamad›¤›, do¤ruyu söyleyenler durmak istedi¤im konu bu: dokuz köyden kovuldu¤u, “Onuncu Yaflam›n e¤risi ve do¤rusu ile yüzlefle- Köy”e (**) ulaflmak da pek kolay memenin toplumumuzun ve ülkemizin olmad›¤› için az geliflmifl toplumlar bafl›na binbir çeflit çorap ördü¤ü, aras›nda s›k›fl›p kald›k. Bu alanda ördürülmesine yol açt›¤› gerçe¤i. Var bask› biraz gevflemifl gibi görünse de olan ile var olmas› gereken aras›ndaki ayn› anlay›fl altan alta sürüp gidiyor. ayr›m›n ortaya konulamad›¤›, otorite K›r›k ve k›r›lacak kollar›n kangren taraf›ndan s›n›rland›r›ld›¤›, yasaklan›p olmas› olas›l›¤›na ra¤men yen içinde cezaland›r›ld›¤› toplumlarda sanatç› kalmas›n› ye¤leyenlerin, üfürükçülerve sanat›n o toplumlar› ileriye den medet umanlar›n say›lar› küçümtafl›yamayaca¤›. Bir Kürt olan Yaflar senecek gibi de¤il. Her fleye ra¤men Kemal’in ve di¤er Kürt söylenmesi gerekeni söyleyen, vatandafllar›m›z›n etnik kimliklerinin yaz›lmas› gerekeni yazan düflünür ve “kart kurt” sözleri ile yok say›l›p sanatç›lar›m›z›n ayd›nlatt›¤› yolda
y
39
BD N‹SAN 2015
yürüyerek kendimizi gelifltirerek varl›¤›m›z› sürdürmeye, bu k›s›r döngüden kurtulmaya çabalamal›y›z.
b
u yazar ve düflünürlerimizden biri de kuflkusuz Yaflar Kemal. Romanc› oldu¤u kadar bir flair ve röportaj ustas› bir gazeteci olan Yaflar Kemal’in en önemli özelli¤i uslubunun sa¤laml›¤›. Söylenecek sözü söylenmesi gerekti¤i gibi söylemekteki beceri ve ustal›¤›. Siyaset ile yak›ndan ilgilenmekle
da sars›ld›. Yaflar Kemal, bir röportaj›nda Tostoy’a, Maksim Gorki’ye ve daha bir çok yazara verilmemifl olan bu ödül için “Ölünceye kadar Nobel’e aday olaca¤›m.” demifl olsa da… Uzun y›llar eserlerini ve hakk›nda yaz›lanlar› okuyarak izledi¤im Yaflar Kemal ile 2000 y›l›nda çocuklar için yazd›¤› K›rm›z› Sakall› Topal Kar›nca ile Filler Sultan› adl› roman›n› çizgi sinema filmi olarak gerçeklefltirmek üzere senaryolaflt›r›rken tan›flt›m. Ona yak›fl›r bir flekilde uluslararas› düzeyde, bir Frans›z yap›mevi ile beyaz perdeye aktarmay› düflledi¤imiz yap›m ne yazık ki gerçekleflmedi. Bu iflten benim kazanc›m da Yaflar Kemal ile tan›flmak oldu.
y
birlikte günlük küçük politikalara sanat›n› alet etmemesi. Nobel’e birkaç kez aday gösterilmesine ra¤men görmezlikten gelinmesinin nedeni de kan›mca bu... Ülkemizin, Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen ilk yazar› Yaflar Kemal. Her türlü ödül konusunda çekinceleri olan biri olarak dünyaca önemsenen Nobel Edebiyat Ödülü ile ilgili de¤erlendirmelerin tarafs›zl›¤›na olan inanc›m bu ödülün inatla Yaflar Kemal’e verilmemifl olmas›yla daha 40
az›ya, Yaflar Kemal ile ilgili ben ne söyleyebilirim diye bafllad›m, me¤er söyleyecek çok fley varm›fl. Son olarak da flunu söylemek isterim. Onun eserlerini okumadan ülkemizde asla ayd›n olunamaz! tekinozertem@butundunya.com.tr (* ) Prof. Dr. Pertev Naili Boratav, Folklor ve Edebiyat 1 Adam Yay, 1982, s. 411. Grup Yorum ile Zülfü Livaneli’nin seslendirdi¤i, iki ‹nce Memet türküsü daha var. ‹çlerinde de ayn› dizeler geçse de sözleri farkl›. Grup Yorum’un seslendirdi¤i türküde Toroslar’dan, Zülfü Livaneli’ninkinde de Akgöbek’ten kükrüyor ‹nce Memet… (**) Onuncu Köy: Köy Enstitülü ünlü ve usta romanc›m›z Fakir Baykurt ‘un 3. roman›
Yaflar Kemal Geçti Yazan: MAHMUT TEM‹ZYÜREK
de¤erde bir dil miras›n› b›rak›p gitti. Bunun için yaflam›flt› zaten; dilde sakl› hazineyi gün yüzüne ç›karmak için. Ölü ya da yasakl›, yaflayan ya da kaybolan her dil gibi, Türkçeyi de insanl›¤›n vazgeçilemez bellek havuzu olarak görmekteydi. Türkçe de insanl›¤›n ortak kültür miras›d›r inanc›yla yazd›¤› dili an›tlaflt›rmay› gözetti. Bu dilin var oldu¤u zamandan bu yana bugüne kalan hayat›n› renkleriyle, sesleriyle, adlar›yla, yüzleriyle, yürekte çarpan
er bir fleyi gözünde kocaman bir teleskopla yeni bir y›ld›z› yak›ndan inceleyen bir kaflif gibi anlat›yordu. Yaz›l› kültür ça¤›nda çok eski bir destanc›yd› oysa.
H
“Yaz›n›n amac›n›n insano¤lunun oluflagelmesini betimlemek oldu¤una” en bafltan inanm›flt›. Destanlar, türküler, a¤›tlar, söylefliler, hikâyeler, romanlar; hiçbir hazineyle de¤iflilmez
41
BD N‹SAN 2015
ak›llar›yla, k›l›k-k›yafet, üretim-ibadet, varolufl-yokolufl halleriyle gözlemleyip kendi ça¤›nda yaflayan tazeli¤i, kendi zaman› içinde oluflan yaz›fl biçimiyle kaydetti. Daha çocuklu¤unda akl›na ve kalbine koymufltu bu görevi. Göçebe bir ailenin o¤lu olarak do¤mak (1923), aln›na yaz›lm›fl bir “kader”di ama o bu kaderi, düflünen, okuyan, duyan ve yaflayan herkes için bir mucizeye dönüfltürdü. Yaln›zca ülkesinde okuyanlara de¤il, dünyadakilere de ayn› flans› yaflatt›. Binbo¤alar’›, Çukurova’y›, ‹stanbul’u, F›rat ve Dicle vadisini insan›yla, do¤as›yla, tek tek çiçe¤i, a¤ac›, hayvan›, otu ve tafl› topra¤›yla, kültürel
Göçebe bir ailenin o¤lu olarak do¤mak (1923), aln›na yaz›lm›fl bir “kader”di ama o bu kaderi, düflünen, okuyan, duyan ve yaflayan herkes için bir mucizeye dönüfltürdü. çeflitlili¤iyle insanl›¤›n belle¤inde görkemli bir tablo gibi canland›rd›. Anlat› yetene¤ini annesinden ald›¤›n› her f›rsatta söylerdi. Kendisini anlat›rken ailesinin Birinci Dünya Savafl› s›ras›nda Van gölü k›y›s›nda bir köyden Suriye çöllerini afl›p savafl›n yang›n yeri boyunca Çukurova’ya göçüflünü anarak bafllard› söze: “ (…) Anam›n 42
çok güçlü bir belle¤i vard›. Hiçbir fleyi unutmazd›. (…) Çok da güzel konufluyordu. Yaz›k ki Türkçesi k›tt›. Belki Kürtçeyi bir destanc›dan daha güzel konuflurdu. O bir masal, bir destan, bir olay anlat›rken herkesi lâlü ebkem a¤z›na bakt›r›rd›. Ben de onun anlat›m›na hayrand›m… beni büyülerdi.” u büyülenmifllikle sözlü ça¤larda yaflasayd› hayran oldu¤u destanc›lar gibi o da belki büyük bir ad b›rakabilirdi. Ama o binlerce y›ld›r kulaktan kula¤a, bellekten belle¤e akarak yaflayan sözlü kültür gelene¤inin matbaa makinesi karfl›s›nda kar gibi eridi¤i bir dönemde do¤mufltu. Sözün yerini yaz›ya b›rakt›¤› ça¤da dünyaya gelmifl olmak, Raflit Kemal Gö¤çeli’yi Yaflar Kemal olmaya zorunlu k›lm›flt›. Çukurova’da birikmifl ne kadar sözlü kültür hazinesi varsa, aray›p buldu, gidip dinledi, sözün uçup gitmesini önleyen bereketli bir yaz› topra¤› yaratt›. Bu topra¤a sözcüklerini pamuk, bu¤day, kenevir tohumlar› gibi ekti, Çukurova’n›n bereketini yaz›da yeflertti. Buras› yaln›zca bir co¤rafya bölgesi olmaktan öteydi onun için; bu do¤a parças›nda insanl›¤›n zengin bir varolufl kayna¤› bulundu¤unu modern dünyaya inand›ranlar›n öncüsü oldu. “Bo¤a bizim Çukurova Türk-
B
BD N‹SAN 2015
meni için de döl bereketi anlam›na gelir. Dünyan›n birçok dilinde de böyledir ya… Bir de bizim Toros da¤lar›n›n ad› Binbo¤a da¤lar›d›r. Ben bizim Toroslara Toros denildi¤ini ilk olarak flehirde duydum. Çukuroval›lar ya parça parça ad verirler ya da Binbo¤a da¤lar› derler…. (Göçebeler) koca Osmanl›y›, Selçukluyu, daha nice nice devletleri kurmufllard›. Kendi deyimlerince Osmanl›n›n babas› olurlard›. Ve dölleri tükeniyordu, flu yeryüzünden namlar›, flanlar› siliniyordu, yeni, baflka bir fley oluyorlard›. Tükeniyorlar yeni bambaflka, belki daha mutlu, belki daha mutsuz bir dünyaya uyan›yorlard›. Yepyeni bambaflka.” diyordu bir konuflmas›nda. yepyeninin, o bambaflkan›n yaz›l› kültürdeki temsilcisi oldu. Yaz›s›yla yaratt›¤› kahramanlar›, yaln›zca bir etnik kökenin kahramanlar› de¤il, hakk›n, adaletin, umudun, cesaretin, dilin, kültürün yaflayan simgeleri olarak evrensel bir sayg› gördü. Yaln›zca Türk-Türkmen
O
halk hayat›n› de¤il, Anadolu topra¤›n›n yeflerip yaflamas›nda kimin eme¤i, hangi halk›n el ayak, orak çapa izi, hangi kültürün teri varsa, onlar› o yüce halleriyle yaz›ya geçmek, unutulup yitmesini önlemek için çal›flt›; bütün adanm›fllar gibi çal›flt›. ‹nce Memed’den Taflbaflo¤lu’na, Meryemce’den Demirci Haydar Usta’ ya, Dervifl Bey’den Abdi A¤a’ya, Yel Veli’den Vasili’ye, Poyraz Musa’dan Fakiye Teyran’a… gerçek ya da hayali unutulmaz karakterler yaratt›. Bu kahramanlar›n gerçek hayatta var oldu¤una inand›rmay› baflarm›fl, insan-
Anlatt›¤› cesur kahramanlar›n cesaretini kendisi de yaflad›; o da yaratt›klar› gibi bir kahraman olmak zorunda kald›... l›¤›n zihinsel belle¤ine, geçmifl gelmifl dünya nüfusuna bu kahramanlar› da eklemiflti. Anlatt›¤› cesur kahramanlar›n cesaretini kendisi de yaflad›; o da yaratt›klar› gibi bir kahraman olmak zorunda kald›; demokrasinin, 43
BD N‹SAN 2015
insan haklar›n›n, hakk›n, adaletin, eflitlik ve özgürlü¤ün savunucusu olman›n pay›na düflen çilesini de üstlendi. Her bir insan› kendi gerçe¤i içinde bir mucize gibi gördü. ‹nsan›n ruhunda aslonan›n iyilik oldu¤una, kötülü¤ün ar›zi ve geçici oldu¤una inanm›flt›. Haks›zl›k, adaletsizlik, yoksulluk, ezilme, zulüm gibi yabanc›laflmalar ortadan kalkt›¤›nda dünyan›n bir cennet mekan olaca¤›n› düflünüp hayal etmifl; düflünmüfl de¤il, adeta iman etmiflti. Çocuklu¤un insanda asla kaybolmad›¤›na inananlardand›. Masumiyet yitimini insan›n do¤adan, insan›n insandan, insan›n eme¤ine yabanc›laflmaktan kaynakland›¤›n› fikrine ba¤land›¤› düflünürler gibi savunmaktayd›. er bir kahraman›nda bu anlay›fl›n nas›l canland›¤›n› gözlemlemifl, kanaat getirmifl, inanm›fl ve yazm›flt›. Düfl ile gerçe¤in insan bak›fl›n›n ayr›flmaz bir ürünü oldu¤unu savunuyordu. Bak›fl›m›z› iyilik do¤ruluk adalet yönünde de¤ifltirecek güçlerden birinin bellek oluflturan edebiyat oldu¤una inand›¤› için, okuma yazma ö¤rendi¤i günden bu yana elinden kalemi düflürmemiflti. Yazacak k⤛t bulamad›¤› ilk günlerde matbaa önlerinde at›k k⤛tlar› toplar, rulo biçimindeki ak k⤛tlara zihninin hummal› yarat›c›l›¤›n› burufluk el yaz›s›yla döflerdi. “Duvar›n dibinde resmim ald›lar/ Ak k⤛t üstünde tan›y›n beni” dedirtmiflti ‹nce Memed’e. “Korkma, sak›n korkma, biz namuslu bir hayat sürdük. Yaflad›-
H
44
¤›m›z bu güzel hayat için sana teflekkür ederim sevgilim” diyordu, yoldafl›, yaz› çilesinin arkas›ndaki görünmez eme¤in kahraman›n›, Tilda’s›n› dünyadan yolcu ederken. amus dedi¤i yazd›klar›nda ve yaflad›klar›ndaki sahicilikteydi. Ona miras kalan anlat› yetene¤ini, anas›n›n ölümsüz an›s›n›, o ezeli gelene¤in yeni kuflaklara akaca¤›n› düflledi, düflünü yap›tlar›yla görünür gerçe¤e dönüfltürdü.
N
‹nsan›n ruhunda aslolan›n iyilik oldu¤una, kötülü¤ün ar›zi ve geçici oldu¤una inanm›flt›. Ayn› anlay›fl› do¤an›n binbir varl›¤› için de yaflam›flt›. Onun için do¤adaki her varl›k, bir baflkas›yla de¤ifltirilemez biriciklikteydi. Da¤›, ovay›, denizi; da¤›n, ovan›n, denizin devinen, de¤iflen, dönüflen içini, gözledi¤i her dünya varl›¤›n› kayda geçerse yaflaman›n nas›l bir mucize oldu¤una gönülden ba¤lanm›flt›. O art›k tarihsel bir kifliliktir; Homeros gibi, Dante gibi, Cervantes, Shakespeare ya da Nâz›m Hikmet gibi eflsiz anlat›c›lar›n, kudretli flairlerin soyundan gelmifl, ad›n› Türkçe yazm›fl tarihsel bir kiflilik. Türkçe ile yaflayanlar ne büyük bir onura, ne büyük bir flansa sahip ki, Yaflar Kemal ad› bu dilde var oldu. Her dilin Yaflar Kemalleri vard›r; ama o Türkçeyi flad etti, gitti. Ruhu flad olsun! •
BD N‹SAN 2015
“Alo Say›n Yaflar Kemal... Buras› Moskova... Ben Semra Özal.” Mete Akyol’un bu yaz›s›, 1993 y›l›nda Sabah gazetesinin eki Star dergisinde ve 2008 y›l›nda, yazar›n “Bir Baflkad›r Benim Mesle¤im”adl› kitab›nda yay›mlanm›flt›r. Yazan: METE AKYOL
endim için birfley istiyorsam namerdim” sözünü bugüne de¤in kimse, ünlü romanc›m›z Yaflar Kemal’in a¤z›ndan duymam›flt›r, kaleminden okumam›flt›r ama... ‹sparta’ya özgü olmas›na karfl›n bu sözü Yaflar Kemal’in bir yaflam ilkesi olarak benimseyip, kar›nca ezmez bir özenle harfi harfine uygulad›¤›na ise, tüm dostlar› tan›kt›r. ‹çkinin rahats›zl›k vermedi¤i yafllar›nda garsondan s›k s›k istedi¤i “bir kadeh daha”dan baflka Yaflar Kemal, tüm yaflam› süresince kimse-
K
den kendi için birfley istememifltir. Nedenini de söyleyeyim: “Hiçbir fleye gereksinim duymam›flt›r da, ondan” de¤il. ‹steyememifltir de, ondan.
45
BD N‹SAN 2015
önül ikram›m›n her zaman en Onun nedeni de fludur: Çünkü, cömertini, kendisine her zaman isteyemez. Ölüyor olsa da, bir yudum seve seve sunmaya haz›r suyun yaflam›n› kurtaraca¤›n› bilse oldu¤umu bilecek denli beni yak›ndan de, inan›n, kimseciklerden o bir yudum suyu bile isteyemez. Türkiye’ tan›yordu ve içtenlikle seviyordu. O sevgisine s›¤›narak, de¤iflik bir ikramde herkesin tan›d›¤› Yaflar Kemal, san›rs›n›z ki Türkiye’de bir yudum su da bulunmak istedim ona: “Gel seni gelininle görüfltüreyim” isteyebilece¤i tek kifliyi bile tan›maz. dedim. “K›zca¤›z›n yüre¤i güçlenir, *** 971 y›l›n›n 12 Mart’›nda, özellikle neflesi biraz olsun yerine gelir... Var Ankara’y› kas›p kavuran f›rt›nan›n m›s›n, abi?” Emniyet Müdürlü¤ü Birinci fiube’ hortumu, yaflla kuruyu ay›rmaks›z›n yakalay›p, çekti¤i o ilk günlerinde, de gözalt›nda tutulan bir kifliyle görüflebilmenin rüyas›n›n Yaflar Kemal’in o¤lu bile görülemedi¤i o Raflit’in eflini de “içeri alm›flt›.” Y›ld›r›m gibi Yaflar Kemal sigara günlerde Yaflar Kemal, ikram›n böylesine dündüfltü Ankara’ya Yaflar üstüne sigara den vard› ama... ‹flin Kemal. yak›yor, frenleri içine “kendisi için “Yavruca¤›n bir sonuna kadar çekili birilerinden birfleyler günah› yoktu, biliyooldu¤u için hareket istemesi” konusunun rum” dedi “fiimdi kendisine bir yard›m›m edemeyen dev bir girece¤ini bildi¤inden, dokunamayacak, onu lokomotif gibi hem hiç de oral› olmad›. “Bana böyle bir da biliyorum... S›rf h›rsla ofluyor, olana¤› sa¤lamalar› kendime sayg›mdan pofluyor, hem de için bile bunlardan ne geldim Ankara’ya... kendim bir istekte buluHiçbir fley yapmam›fl duman duman nurum, ne de bu iste¤iolmamak için geldim tütüyordu. mi senin arac›l›¤›nda bu flehre...” duyurmak isterim” Yaflar Kemal sigara üstüne sigara yak›yor, frenleri sonu- dedi. “Gel, vazgeç bu sevdadan...” H›h... Sevdan›n böylesinden na kadar çekili oldu¤u için hareket edemeyen dev bir lokomotif gibi hem vazgeçer miyim ben, hiç? “fiimdi buradan, senin yan›ndan h›rsla ofluyor, pofluyor, hem de duman duman tütüyordu. Sandalyesin- telefon edece¤im” dedim. “Görecekden ikide bir kalk›yor, oda içinde bir sin, senin ad›n› kullanarak, kimseden senin için birfley istemeyece¤im... iki tur at›yor, i¤nesinin tak›ld›¤› yerdeki “Gebertecek bu kah›r beni... B›rak beni, gerisine kar›flma...” *** Geberece¤im kahr›mdan...” sözünü, Emniyet Genel Müdürü Ömer Naci yineledikçe yineliyor, yineledikçe Bozkurt, önce insan, sonra insan, yineliyor, yineledikçe yineliyordu.
G
1
46
BD N‹SAN 2015
ancak ondan sonra “polis”ti. Onun bu yap›s›na güvenerek içtenlikle sordum: “Ankara Birinci fiube’de gözalt›nda tutulan bir ö¤renciyi befl on dakika kadar ziyaret etmek istiyorum” dedim. “Bana izin verir misiniz, Say›n Genel Müdür?” Ömer Naci Bozkurt, ö¤renciyle yak›nl›k derecemi sordu. “Çok yak›n bir arkadafl›m›n, daha do¤rusu çok sevdi¤im ve sayd›¤›m bir a¤abeyimin gelini oluyor” dedim. “Kendisini ziyaret edip, gördükten sonra a¤abeyime telefon edip, ‘Gelin han›m› gördüm... Çok iyi... Size de hürmetleri var’ gibilerinden bir müjde vermek istedim kendisine...” Genel Müdür Ömer Naci Bozkurt, bu iste¤imi seve seve yerine getirece¤ini söyledi. Ankara Emniyet Müdürlü¤ü’nde kimi görmem gerekti¤ini de bildirdikten sonra, akl›na geldi, öyle s›radan bir soru olarak sordu: “Hayrola, kimmifl bakal›m bu kadar çok sevdi¤in, sayd›¤›n a¤abeyin?” dedi. öyledi¤im isim iyi duyulsun diye, heceleye heceleye yan›tlad›m sorusunu: “Yaflar Kemal” dedim. Ömer Naci Bozkurt’un sesi bir anda de¤iflti: “Yani meflhur Yaflar Kemal mi?” diye sordu ve “evet”imi duyar duymaz, hemen ekledi: “Say›n Yaflar Kemal’le konufltu¤unda, lütfen benim sayg›lar›m› da bildir” dedi. “Bütün Türkiye’nin onur duydu¤u, bütün dünyan›n tan›d›¤› bir yazar›m›za hizmet etmek, benim için
S
Ömer Naci Bozkurt
özel bir flereftir. Ona sayg›lar›m› böyle bir olaydan daha de¤iflik bir nedenle iletmek isterdim ama...” mer Naci Bozkurt’un bir süre duraklad›ktan sonra söyledikleri, hiç kuflkum yok, tam o an akl›na geldi: “Bir dakika, bir dakika” dedi ve Yaflar Kemal’in Ankara’da m›, ‹stanbul’da m› oturdu¤unu sordu. Onun ‹stanbul’da oturdu¤unu ö¤rendikten sonra ise benden, flöyle bir istekte bulundu: “Yaflar Kemal beye lütfen sayg›lar›m› bildirdikten sonra, kendisine aynen flunlar› da söyleyiver: Gelin k›z›m›z› ne zaman görmek isterse Ankara’ya buyursun, emrini bize bildirsin, yeter... Tamam m›?... Bak, aynen böyle söylemeni istiyorum.” Emniyet Genel Müdürü’nün bu sözlerini Yaflar Kemal’e benim söylememe gerek yoktu. Çünkü Yaflar Kemal’in telefonuma uzatt›¤› kula¤›na bu sözleri, Emniyet Genel Müdürü zaten kendi söylemifl oluyordu. “Yaflar abi bugün burada, bir
Ö
47
BD N‹SAN 2015
dostunun evinde konuk olarak kal›yor” dedim. “‹sterseniz bu davetinizi kendisine hemen bildirebilirim.” *** nkara Emniyet Müdürlü¤ü’nde tutuldu¤u nezarethaneden özel olarak ç›kar›l›p, özel bir odaya getirilen geliniyle doyamaya doyamaya görüfltükten sonra Yaflar Kemal’in binan›n d›fl kap›s›ndan ç›kt›¤›n›, arabam›n dikiz aynas›nda gördüm. Gazeteye dönmeden önce, Ankara’n›n sakin bir yerinde, yar›m saat, bir saat kadar dolaflmam›z› istedi. Gölbafl›’na götürdüm, bir süre gölün çevresinde dolaflt›k. Oradan, az ötedeki Eymir Gölü’ne gittik, arabay› çevredeki yeflilli¤in ortas›nda durdurduk, az konufltuk, çok sustuk... Onun o saatlerdeki duygular›, ba¤›fllay›n, sizle bile paylaflmak isteyemeyece¤im denli kadar özelimdir. *** Benim o gün, bitti¤i yerde unuttu¤um bu olay› Yaflar abi, y›llarca unutmad›. Tam yirmi y›l sonra da bir gece, içimi
A
48
yakan bir haberle bana da an›msatt›: “Aynen y›llar önce gelinimi ziyaret ettirdi¤in gibi bir dostluk daha istiyorum flimdi senden” dedi ve... ‹zmir’de astsubay olarak görev yapan ye¤eni Tahir Kemal’in, büyük bir trafik kazas›ndan sonra kald›r›ld›¤› Ege Üniversitesi Hastanesi’nde flu anlarda ölümle pençeleflti¤ini söyledi. “Ben doktorlar›, beyin cerrahlar›n› pek tan›mam etmem” dedi. “N’olur yard›mc› ol bana. Çok acele bir beyin cerrah›na gereksinim var... Kafatas› parçalanm›fl, beyin ameliyat› olmas› gerekiyormufl... Kimdir bizim ye¤eni emanet edebilece¤im meflhur bir beyin cerrah›?” Bu konuda benim bilebildi¤im iki otoritenin adlar›n› verdim: “Ben bir, Prof. Cengiz Kuday’› bilirim, bir de Cengiz Aslan’›... Cumhurbaflkan›’ n›n doktorunu, yani...” Yaflar abinin ayr›nt› dinleyecek hali yoktu: “Acele birfley yap da, hangisi olursa olsun...” dedi. Prof. Cengiz Kuday’› arad›m, evinde yoktu. Cengiz Aslan’›n ise ça¤r› ayg›t›na not b›rakt›m, fakat yan›t alamad›m. Yaflar abiye yard›mc› olamaman›n s›k›nt›s›yla evin içinde dört dönerken birden akl›ma geldi, Çankaya Köflkü’ne telefon açt›m: “Say›n Semra Özal han›mefendiyle görüflmek istiyorum” dedim. “Çok acil bir durum var...” Bir alarm ürperticili¤inSemra Özal deki “Çok acil bir durum
BD N‹SAN 2015
Bir alarm ürperticili¤indeki “Çok acil bir durum var” sözümden sonra Say›n Semra Özal’la konuflabilece¤imi biliyordum.
var” sözümden sonra Say›n Semra Özal’la konuflabilece¤imi biliyordum. Onun, içten bir merak ve hatta büyük bir telaflla “Hayrola Mete bey?” diye soran sesi, flimdi de kulaklar›mdad›r. Yaflar Kemal’in üzüntüsünü ve çaresizli¤ini bir ç›rp›da özetledim ve Dr. Cengiz Aslan’a, ça¤r› ayg›t› d›fl›nda nas›l ulaflabilece¤imi sordum. “Yar›n ö¤le saatlerinde, Sovyetler Birli¤i’ne gidiyoruz” dedi Semra Özal. “Doktor Cengiz Aslan da bizle gelecek ama, o ancak yar›n sabah Ankara’da olabilecek... Bu gece sizi bulmas›n› temin etmeye çal›fl›r›m...” Say›n Semra Özal da, benden bir istekte bulunaca¤›n› söyledi, Yaflar
Kemal’in ev telefonunu ö¤renmek istedi. “Bir geçmifl olsun telefonu açmak isterim” dedi. *** gece Dr. Cengiz Aslan’›n beni bulmas›, ‹zmir’deki beyin cerrah› arkadafl›n›n oldu¤u yerde baflka doktora gerek olmad›¤›n› söylemesi, sonra da ‹zmir’e telefon edip, doktorla görüflmesi de, iflin sayg›yla an›lacak bölümleri ama... Geliniz flimdi, iflin yine sayg›yla an›lacak bir baflka bölümünü nakledeyim size: Ye¤eninin sa¤l›k durumuyla ilgili olarak s›k s›k görüfltü¤ümüz Yaflar Kemal, iki gece sonra, sesini titretmesinin önüne geçemedi¤i o kendine özgü coflkusuyla, telefonumu da titretti:
O
49
BD N‹SAN 2015
hastaneden... O da flimdi bana telefon ediyor ve Tahir’in durumunda iyileflme bafllad›¤›n› haber veriyor. Ayr›ca Turgut beyin de, kendinin de geçmifl olsun dileklerini bir kez daha bildirdi.” Yaflar Kemal bunlar› söyledikten sonra, konuyu yine “Türkiye’nin nereden nereye geldi¤ine” getirdi: “Yahu bak, ben sana birfley söyleyeyim...” dedi. “Vaktiyle bir arabayla Çankaya’dan geçti¤imiz s›rada, bir gören olur da, “Biraz önce ‘Ne maksatla bak›yorsun?’ diye sorgu sual Moskova’dan diye, bafl›m›z› Çantelefon etti Semra eder kaya Köflkü’nden aksi Han›m” dedi. yöne çevirir, köflkün “Bana, bizim bulundu¤u bölümden öyle geçerdik...” Tahir’in
“Yahu bu Türkiye’de neler oluyor, nereden geliyoruz, nereye gidiyoruz böyle?” dedi ve... “Hayrola abi... Ne oldu?” durumunu özü Moskova’ya dememe ald›rmadan bildirdi...” getirece¤i belli sürdürdü gürül gürül oldu Yaflar abinin: boflalmas›n›: “Yahu flimdi ise bir Cumhurbafl“Biraz önce Semra Han›m telefon kan›’n›n han›m›, Moskova’dan ‹zmir’e etti...” telefon ediyor, hastanedeki ye¤enimin Bu kez ben onun sözünü kestim: “Semra Han›m Moskova’ da, abi...” sa¤l›k durumunu ö¤reniyor, sonra yine o Moskova’ dan ‹stanbul’a evime “‹yi ya, o¤lum... Biz de onu telefon ediyor ve bana, ‹zmir’ deki söylüyoruz... Dinlesene...” Ve bu kez dinletti: “Biraz önce hastam›n sa¤l›k durumunu bildiriyor... Bana bak o¤lum... Bunlar rüya m›, Moskova’ dan telefon etti Semra Han›m” dedi. “Bana, bizim Tahir’in yoksa sahiden mi oluyor bütün bunlar?” durumunu bildirdi...” *** “Fakat, abi...” Bir ömürdür, Yaflar Kemal. Kendi için “Dinle, o¤lum... Semra Han›m birfley isterse sanki namert olaca¤› me¤er iki gecedir Moskova’dan korkusuyla kimseden kendi için birfley ‹zmir’e, hastaneye telefon edip, istemez, isteyemez ya... San›r ki Tahir’in durumunu soruyormufl. Dün Türkiye’de kimse de ona birfley gece pek iç aç›c› haber alamam›fl ama vermez, veremez sanki... • bu gece iyi bir haber vermifller
S
50
Ömür boyu okunacak kitap
YAfiAR KEMAL’DEN ANILAR Yazan: MERAL D‹YAR
Yaflar Kemal’i daha ilk gençli¤indeyken, ilk öyküsünü okuyup keflfeden Abidin ve Arif Dino kardefller, okumas› için yüzden fazla klasik yap›t hediye ederler. oca paketten ç›kan kitaplar aras›nda Don Kiflot çevirisi de vard›r; ama her bir kitaptan birer tane, Don Kiflot’tan üç. Raflit Kemal, bir yanl›fll›k olmufl galiba diye birini b›rak›p iki Don Kiflot’u
K
Arif Dino’ya geri götürür. Devam› flöyle: “Arif Dino, yanl›fll›k de¤il, dedi. Ömrünün sonuna kadar durmadan bu kitab› okuyacaks›n, diye sana üç tane ald›m, dedi. Ve Don Kiflotlar›m› gerisin geri eve götürdüm. (…) Onu okudu¤umda 17 yafl›ndayd›m… Don Kiflot okuyunca yeni bir dünya buldum.” A⁄TAMAR’IN KURTULUfi GÜNÜ Yaflar Kemal uzun y›llar Cumhuriyet gazetesinde gazetecilik yapt›. Kendi deyimiyle “bu diyar› bafltan bafla” dolaflt›, karfl›laflt›¤› hemen her fleyi, her karakteri yaz›ya 51
BD N‹SAN 2015
geçti. Yap›tlar›n› besleyen büyük bir kaynak oldu ona bu eme¤i. ‹flte o y›llardan kalma bir an›s› unutulmaz bir ibret öyküsüdür. “Diyarbak›r ovas›nda topraks›z kalm›fl, göçebe olmufl aileler ovay› doldurmufllar, nerelere gideceklerini bilemiyorlard›. Onlar› da yazd›m. Yayan yap›ldak birçok köy dolaflt›ktan sonra Diyarbak›r'da iflim bitti, oradan Van’a geçtim. Tu¤'dan vapura bindim Vana gidiyordum. Gönderdi¤im röportajlar gazetede yay›mland› m›, ya da yay›mlanmad› m› bilemiyordum. Geminin güvertesinde bir subay oturuyordu, yakas›nda da y›lan vard›. Anlad›m ki doktor. Doktorun yan›nda da bir tomar Cumhuriyet, belki yirmi tane. Gazeteyi açm›fl okuyordu ki, ad›m› gördüm. Bendeki sevinci tahmin edin bakal›m. emen doktorun yan›na kofltum, heyecanla, “Gazetenize bakabilir miyim yüzbafl›m?” diye sordum. Yüzbafl› heyecan›ma flafl›rd›. ‹fli anlatt›m. “Siz Yaflar Kemal'siniz de¤il mi” dedi. “Evet,” dedim, gazetelere sald›rd›m. Gönderdi¤im tüm röportajlar “Anadolu Notlar›” bafll›¤› alt›nda ç›km›flt›. Hepsini okudum. Yüzbafl› okumufl, kültürlü bir insand›. Benim heyecan›ma flaflk›nl›kla bak›yordu. Yüzbafl›ya heyecan›m›n
H
52
sebebini anlatmak zorunda kald›m. E¤er röportajlar›m yay›nlanmasayd›, Ercifl'teki akrabalar›m›n yan›na gidecek, orada arzuhalcilik yapacak, Cumhuriyet'e borcumu ödeyecektim. Bir de gazetecili¤e ilk ad›m›m› atm›flt›m. San›r›m bu ifli art›k tutturacakt›m. üzbafl›, “flu talihe bak›n” dedi, “iyi ki sizinle karfl›laflt›k. Burada A¤tamar adas›nda Ermenilerden kalma bir kilise var. Bir yap› bafleseri. Bugünlerde bunu y›k›yorlar. Yar›n sizi oraya götürece¤im. Bu kilise bu topraklar›n eseri, isterse Ermeniler yapm›fl olsun. ‹nsanl›¤›n mal›, kim yaparsa yaps›n. Bana ve ülkemize yard›m edebilir misiniz?” “Çok yeni bir gazeteciyim, elimden ne gelir ki...”
Y
Bir de çekiniyorum. Böyle ifllere kar›fl›rsam geçmiflim ortaya ç›kar, bafllad›¤›m iflten, daha bafllamadan olurum, diye. Bir ikindi üstü Van iskelesinde gemiden indik, yüzbafl› Dr. Operatör Cavit Bey beni Van'›n tek oteline götürdü. Yar›n buluflmak üzere ayr›ld›k. Yüzbafl› sabahleyin erkenden geldi beni almaya. A¤tamar adas›na gidecektik. Bizim o zamanki Van muhabirimiz ‹lyas Kitapç›'yd›. Altm›fl yafllar›nda olgun, güzel düflünceli bir kifliydi. Yüzbafl›yla önce onu görmeye
BD N‹SAN 2015
A¤tamar Kilisesi gittik, o, kilise üstüne daha kötü fleyler anlatt›, elinden geleni de gelmeyeni de yapm›fl, bir türlü y›k›m›n önüne geçemiyormufl. Vali de çok iyi, flair bir kifliymifl ya emir alm›fl, hiçbir fley yapam›yormufl. ‹lyas Bey, bana, “Nadir Nadi'ye telefon edelim, bizi anlar, durdursa durdursa bunu Nadir Bey durdurabilir” diye bir düflünce att› ortaya. “Nadir Bey'e telefon edip, sorunu ona anlatal›m.” “Olur” dedim ben. Doktorla A¤tamar adas›na do¤ru yola ç›kt›k. Van gölü de büyülü bir suydu. Andan ana rengi de¤ifliyordu. Küçük bir kay›kla adaya ç›kt›k. Kiliseye daha s›ra gelmemiflti ya, kilisenin yak›n›ndaki küçücük flapeli
hemen hemen y›km›fllard›. Yüzbafl›: “Ben gelinceye kadar, bu kiliseye bir kazma bile vurmayacaks›n›z. Ben Vali'ye gidiyorum” diye buyurdu. ‹flçiler haz›rola durdular. ‹flçilerin bafl›, “bafl üstüne komutan›m” dedi. Van'a geldik. Cumhuriyet'e telefonu açt›k. O gün akflama kadar bekledik, telefon aç›lmad›. Ertesi gün gene erkenden gazeteye telefon açt›k. Birkaç saat sonra Nadir Bey karfl›mdayd›. Olay› yüzbafl›dan ö¤rendi¤im kadar›yla anlatt›m. Nadir Bey: “Üzülmeyin” dedi. “Avni Bey bu ifli halleder. Onu iyi tan›yorum, uygar bir kiflidir.” Avni Baflman o y›l Milli E¤itim Bakan›'yd›. ‹ki gün sonra ‹lyas Kitapç›, yüzbafl› Dr. Operatör Cavit Bey’le otelime geldiler. Sevinç içindeydiler. Avni Baflman Valiye y›k›m› durdurmalar› için telgraf çekmifl. A¤tamar kilisesinin kurtulufl günü 25 Haziran 1951 günüdür.”• 53
K
ekik Kokulu Y›llar, bir dönemi, köy enstitüsü kurumlar›n›, özverili e¤itimcilerini yazar›n yaflam öyküsü üzerinden anlatan, e¤itimin bir ülke için önemini, cumhuriyet de¤erlerini ve kazan›mlar›n› vurgulayan, foto¤raflarla da desteklenmifl bir an› kitab›. Hani o bendin ark› vard› ya, bütün enstitü seferber olup kazm›flt›k da türbine su getirmifltik. K›fl günlerinde ark›n suyu dondu¤unda buzlar›n› k›rard›k. Sonradan ö¤renmifltik, suyu fliflirip alttan ak›t›nca santral güzelce çal›fl›r, sular›m›z depolara dolar, bol bol kullan›rd›k. Çevremizi ›fl›kland›rm›flt›k. De¤irmenimiz döner, köylünün ve bizim bu¤day›m›z ö¤ütülürdü. Bu de¤irmenden gelir de al›rd›k ya... ‹flte tüm bunlardan eser yok.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Y›lmadan Yorulmadan Dr. S›tk› Ayd›nel
Mustafa Kemal Pafla’n›n Kâz›m Karabekir Pafla’ya Mektubu ustafa Kemal Pafla Erzurum Kongresini yapmak üzere Erzurum’a gidip ‹stanbul Hükümeti’nin kendisini idam cezas› ile cezaland›rd›¤›n› ö¤rendi¤inde 7-8 A¤ustos 1919 gecesi askerlikten istifa etti¤ini ve “Ferdi milli olarak görevime devam edece¤im.” dedi¤ini hep biliyoruz. Bu arada Kâz›m Karabekir Pafla’y› ziyaretinde Kaz›m Pafla’n›n “Ben ve Kolordum emrinizdeyim” dedi¤i de tarihi bir gerçektir. Baz› yazarlar: “Karabekir Pafla,
M
bu sözü söylemeseydi ve böyle bir garantiyi, vermese idi Kurtulufl Savafl› bafllayamazd›” tarz›nda yorumlamaktad›rlar. Bu yorumu öylesine ›srarla dile getiriyorlar ki, Kâz›m Karabekir Pafla’n›n o güne kadar geliflen durumdan sanki hiç haberi yoktu. Üstelik, Mustafa Kemal Pafla ‹skenderun y›ld›r›m Ordular› Komutanl›¤›ndan ‹stanbul’a dönüp fiiflli’deki eve yerleflti¤inde komutanlarla buluflmalar›nda, yurdun düflmandan temizlenmesi için uygulanacak stratejiyi de birlikte 55
BD N‹SAN 2015
tart›flt›klar› bir gerçektir. Mustafa Kemal Pafla, Kâz›m Pafla’ya “Siz Kolordunuzun bafl›na geçin.” dedi¤inde Pafla Erzurum’a gitmifl ve bilinen baflar›lar› elde etmifltir.
B
ütün bu geliflmelere ilave olarak, Mustafa Kemal Pafla, Kâz›m Karabekir Pafla’ya 17 Haziran 1919 tarihinde afla¤›daki mektubu göndermifltir. Bu mektup, Amasya Genelgesi’nin ilan edildi¤i s›rada Amasya’dan yaz›lm›flt›r. Çünkü o toplant›da Karabekir Pafla Erzurum’ dad›r. Mektup, ‹stanbul’da ç›kan Yeni ‹stanbul gazetesinde de yay›mlanm›flt›r. O günlerde, eski Türkçe olarak yay›n hayat›na giren gazeteleri Ömer Sami Coflar bugünkü yaz›ya çevirerek büyük bir hizmette bulunmufltur.
Mustafa Kemal ve Kâz›m Karabekir 56
Bu mektup, Ömer Sami Coflar’›n ‹stiklal Harbi Gazetesinde de yeni yaz› ile yer alm›flt›r. Büyük harflerle verilen haber bafll›¤› flöyleydi: Mustafa Kemal Pafla Milli Birlik istedi, Anafartalar Kahraman›: Milli Ordu Kurulmal›d›r. Haber metninde Mustafa Kemal Pafla’n›n, ”Yurdun ancak 'Milli Birlik' ile kurtulaca¤›, Millet Ordusunun Milletin mukadderat›n› tayin edece¤i” sözleri belirtilmiflti. Haberde Mustafa Kemal’in Karabekir Pafla’ya yollad›¤› ”Diyarbekir’deki Kürt kulübünün ‹ngilizlerin teflviki ile, ‹ngilizlerin himayesinde bir Kürdistan teflkili gayesini takip etti¤i anlafl›ld›¤›ndan kapat›ld›¤›”n› bildiren telgraf metni yan›nda Mustafa Kemal Pafla’n›n flu sözleri de vurgulan›yordu: “Bu yörenin tan›nm›fl beylerinden ald›¤›m çeflitli telgraflarla, bu Kürt kulübünün Kürt’ü temsil etmedi¤i, birkaç serserinin teflebbüslerinin bulundu¤u ve vatan ve milletin tamamen ba¤›ms›z ve hür yaflamas› u¤runda her fedekârl›¤› ve bu hususta emirlerinize amade bulunduklar› bildirilmektedir.” Dokuzuncu Ordu Müfettifli Mustafa Kemal bundan sonra gayesinin ne oldu¤unu flu flekilde izah etmifltir: fiark Vilayetleri Halk›n›n ahalide Ermeni çetelerinin ac›mas›z taarruzlar›na hedef olmufl, en büyük
BD N‹SAN 2015
felaketi görmüfl bir unsur olmak nedeniyle gerçekten fedakârl›k gere¤ini en evvel takdir edecekleri tam bir iftiharla görülmektedir. Fakat Anadolu’nun sakin taraftar› böyle de¤ildir. Siyasi zümrelerin flimdiye kadar ç›karlar› u¤runda halk› aldatmalar› her türlü teflkilata karfl› bir çekingenlik yaratm›flt›r. Bu sebeple yard›mdan flimdiye kadar en çok önem verdi¤im elbet milletin gelece¤i ve hayat hakk›m›z›n ancak milli birlikle kurtulaca¤›n› ve bunun için her türlü siyaset uzmanlar› kiflisellikten ar›nm›fl ve yaln›z milletin hür ve ba¤›ms›z yaflatma gayesine yönelmifl teflkilat›n yani Milli Müdafaa Hukukunun her nahiyeye var›ncaya kadar kurulmas› esaslar›n› haz›rlamak oldu. ustafa Kemal Pafla ayn› telgrafta milletin bu ihtiyac› duydu¤unun, bu ifle fiilen baflland›¤›n› ald›¤› haberlerle anlafl›lm›fl bulundu¤unu da kaydederek flunlar› ilave etmektedir: Hükümetin adeta esir bir durumda olmas›,baflflehrin kuvvetli bir iflgal alt›nda bulunmas› nedeniyle, milletin al›nyaz›s› yine millet ordusu ile zorunlu k›ld›¤› zat›âlilerince bilinmektedir. Bu nedenle ben Kürtleri ve hatta bir öz kardefl olarak bütün milleti bir nokta etraf›nda birlefltirmek ve bunun dünyaya Müdafaa-i Hukuku Milliye örgütleri vas›tas› ile göstermek karar ve azmindeyim. Esasen milli vicdandan do¤an bu kadar kuvvet tasavvur etmiyorum . Bu mektuptan anlafl›ld›¤› gibi, Amasya Genelgesinden hemen önce
M
Siyasi zümrelerin flimdiye kadar ç›karlar› u¤runda halk› aldatmalar› her türlü teflkilata karfl› bir çekingenlik yaratm›flt›r. yaz›lm›flt›r. Esasen Kaz›m Karabekir Pafla devaml› olarak telgraf bafl›ndad›r ve Mustafa Kemal Pafla geliflen her durum hakk›nda kendisine bilgi vermektedir. Yine ayn› gazetede, Amasya’da Tarihi kararlar al›nacak bafll›¤› ile “Komutanlar Hükümet ile beraber yürümekten vazgeçtiler” denmekte, “Karabekir’e telgraf” alt bafll›¤› ile “Mustafa Kemal Pafla’n›n, Rauf Bey ve Ali Fut Pafla’n›n Amasya’ya geldikleri ve bir telgrafla Karabekir Pafla’ya bildirdi¤i haberi verilmektedir. Telgraf metni ise flöyledir: ‹stanbul’da temaslar yapan ve bizimle buluflmak üzere oradan ayr›lan ve ‹zmir havalisinden geçerek orada kumandanlar›n görüfllerini alarak tespit eden eski Bahriye Bakan› Rauf Bey, Yirminci Kolordu Kumandan› Ali Fuat Pafla ile buraya gelmifllerdir. Neticeyi yar›n arz edece¤iz. Hepimiz ayr› ayr› selam ve sayg› ile gözlerinizden öperiz. Toplant›lara bu 57
Mustafa Kemal Atatürk efli Latife Han›m ve Kaz›m Karabekir ile y›llar sonra Ege gezisinde.
Vatan›n, milletin ba¤›ms›zl›¤› tehlikededir. Milletin ba¤›ms›zl›¤›n› yine milletin azim ve karar› kurtaracakt›r. gün devam edece¤iz.” Gazetede ayn› sayfada di¤er bir haber de, “Di¤er kumandanlarla konuflulacak”, bafll›¤› alt›nda “Bu gün veya yar›n flehrimize gelmesi beklenen 3. Kolordu Kumandan› Refet Beyle de dan›fl›larak, onun da fikirleri al›nacakt›r. Ayr›ca Ali Fuat Pafla da Konya’da Mersinli Cemal Pafla ile temas ederek, onlar›n görüfllerini tespit edecek ve nihai karar flekli ortaya ç›kacakt›r.” fleklindedir. Görüldü¤ü gibi Mustafa Kemal Pafla hemen hemen bütün 58
kumandanlarla görüflüp fikirlerini alarak birlikte harekete önem veriyor. Nihayet 22 Haziran’da tarihe Amasya Tamimi olarak geçen kararlar al›n›yor ve Amasya’dan Anadolu’da mülki ve Askeri makamlara flu sözlerle bildiriliyor. “Vatan›n tamamiyeti, milletin ba¤›ms›zl›¤› tehlikededir. Milletin ba¤›ms›zl›¤›n› yine milletin azim ve karar› kurtaracakt›r. Sivas’ta milli bir kongrenin acele toplanmas› kararlaflt›r›lm›flt›r. Bunun için tekmil vilayetlerin her livas›ndan milletin itimad›na mazhar olmufl murahhaslar›n mümkün olan süratle yetiflmek üzere hemen yola ç›kar›lmas› icab etmektedir.” Bütün bu aç›klamalardan sonra Hâlâ daha Karabekir Pafla’n›n Mustafa Kemal Pafla’ya “Ben ve Kolordum emrinizdeyim” demeseydi Kurtulufl Savafl› bafllayamazd› sözü, tamamen bofllukta kalmaktad›r. Kald› ki, Mustafa Kemal Pafla Erzurum’a gelirken Erzurum yak›nlar›nda bulunan Il›ca’da bir grup Erzurumlu taraf›ndan karfl›lanmas› da di¤er bir kan›tt›r. • sitkiaydinel@butundunya.com.tr
YAZILARI
Türkiye’de Güvenlik Ülkede sürekli bir huzur ve istikrar vard›r. Halk ifliyle, gücüyle u¤raflmaktad›r. Buna kuflku yoktur. Hele Do¤u illerimizdeki güvenlik durumu, geçen y›llara k›yaslanamayacak kadar iyidir.
B
una karfl›n Türkiye’yi güvenlikten yoksun ve istikrars›z olarak kabul eden baz› düflmanlar›m›z›n iftiralar› ve yalanc›l›klar› da pek etkili olam›yor. Bunlar›n as›l amaçlar› Türkiye’nin düzensizlik, kar›fl›kl›k, kargafla ve anlaflmazl›k içinde yaflamas›d›r. Hâlbuki yeni rejim halka adalet kap›lar›n› açt›. Bu suretle ayaklanma ve düzensizliklerin etkenleri yok edilmifl oldu. Son günlerde baz› yabanc› gazeteler, ald›klar› güvenilir haberlere dayanarak, Do¤u illerimizde ayaklanma oldu¤unu yazm›fllard›r. Hatta Amerika gazetelerinin temsilcileri, Do¤u ve çevresinde böyle bir ayaklanma olup-olmad›¤›n› Bas›n-Yay›n ‹daresi’nden sormaya kendilerini zorunlu hissetmifllerdir. Yukar›da da anlatt›¤›m›z gibi, Türkiye’nin genel güvenlik durumu,
herhangi bir flekilde bozulmufl de¤ildir. Do¤u illerimizde ayaklanma de¤il, s›radan olaylar›n bile arkas› kesilmifltir. Eski eserler ve maden arayan çeflitli milletlere mensup birçok yabanc›lar, buralarda tam bir güven içinde dolaflmaktad›rlar. Esasen Do¤u illeri halk›n› düzensizlik yanl›s›, ayaklanmaya haz›r ve özellikle de rejime karfl› memnun olmad›klar› fleklinde kabul etmek, onlara karfl› aç›k bir suçlamad›r. ¤er Do¤u illerimiz, geçmiflte baz› ac›kl› olaylara sahne oldu ise, bunun sorumlulu¤u o yörenin saf ve temiz halk›na ait de¤ildir. Belki ‹ç ve D›fl siyasetin etkileri alt›nda k›flk›rt›c›l›k yapanlar›nd›r. Fakat durum yaln›z görünen manzaras› ile de¤il, ruhlardaki huzur dolu duygular itibariyle de tamamen
E
59
BD N‹SAN 2015
de¤iflmifltir. Halk, olumlu ile olumsuzu ve dost ile düflman› birbirinden ay›rt edecek kadar uyanm›flt›r. Yeni k›flk›rtmalar oralarda ancak nefretle karfl›lanmaya mahkûmdur. Bu söylentileri bir de siyaset cephesinden yorumlamak gerekir.
B
E¤er Do¤u illerimiz, geçmiflte baz› ac›kl› olaylara sahne oldu ise, bunun sorumlulu¤u o yörenin saf ve temiz halk›na ait de¤ildir.
una göre; Do¤u illerimizde ayaklanma söylentileri ç›karanlar›n özel amaçlar› vard›r. Düflmanlar›m›z, ak›llar›nca, flu günlerde Madrid’de toplanan Milletler Cemiyeti üzerinde etkili olmak sevdas›ndad›rlar. Bundan baflka son günlerde Frans›zlarla s›n›r ve demiryollar› üzerinde ve malum esaslar çerçevesinde bir anlaflma yapt›k. Bu anlaflman›n Suriye s›n›r›ndaki güvenlik durumu üzerinde de olumlu bir etkisi olaca¤› do¤ald›r. Uydurulan söylentilerin amac›, ülkemiz hakk›nda d›flar›da oluflan olumlu görüflleri ve etkileri
yok etmektir. Fakat yalanlar›n ve yalan haberlere dayanan söylentilerin ömrü ne kadar olabilir ki? Düflmanlar›m›z istedikleri yalanlar› söylesinler, diledikleri k›flk›rtmalar› yaps›nlar. Ülkenin bak›fl aç›s›yla bugün yaflanan gerçekler fludur: Cumhuriyet Türkiyesi, ekonomik ve sosyal alanlarda mevcut f›rsat ve olanaklardan yararlanarak çal›fl›yor, her gün yeni eserler ve baflar›lar gösteriyor. Onu, bu yalanc›l›klar, söylentiler de¤il, hiçbir güç bu kararl›l›¤›ndan vazgeçiremez… • Hâkimiyeti Milliye Gazetesi 31.6. 1929
ATATÜRK’ÜN KADINLARLA ‹LG‹L‹ SÖZLER‹
‹nsan toplulu¤u kad›n ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bütünlü¤ü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yar›s› topra¤a zincirlerle ba¤l› kald›kça öteki k›sm› göklere yükselebilsin? ***
Ey kahraman Türk kad›n›, sen yerde sürünmeye de¤il, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lay›ks›n. ***
Dünyan›n hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kad›n›n›n üstünde kad›n çal›flmas›n› zikretmeye imkan yoktur ve dünyada hiçbir milletin kad›n› "Ben Anadolu kad›n›ndan daha fazla çal›flt›m, milletimi kurtulufla ve zafere götürmekte Anadolu kad›n› kadar himmet gösterdim" diyemez. 60
Atatürk’ün Dünyas› Cengiz Önal
Mustafa Kemal’in Ankara’da fiehrin ‹leri Gelenleri ile Konuflmas›
62
ayg›de¤er Efendiler! Heyetimizi, Ankara’ya ulaflt›¤›m›z gün erkek, kad›n, çocuk bütün halk›n içten ve vatanseverce, ola¤anüstü gösterisiyle karfl›lad›n›z, sevindirdiniz. Bugün topluca yapt›¤›n›z yüce ziyaretinizle de onurland›rd›n›z. Bu nedenle Heyetinize derin sayg› ve teflekkürlerimi sunmakla mutluyum. Sayg›de¤er vatandafllar›m›z› böyle toplu bir halde selamlamak bizim için de¤erli bir f›rsatt›r. ‹zin verirseniz, bu f›rsattan yararlanarak k›sa bir konuflma yapmak isterim. Efendiler! Hepiniz bilirsiniz ki, savafl›n son döneminde Amerika Cumhurbaflkan› Wilson, on dört maddeden oluflan bir programla ortaya ç›kt›. Bu program milletlerin kendi geleceklerine kendilerinin hakim olmas›n› sa¤l›yordu. Program›n 12. maddesi özellikle devletimize ve ulusumuza aittir. Wilson bu madde ile milletimizin tam bir hâkimiyete sahip olmas› gere¤ini ortaya koyduktan sonra buna bir iki flart da eklemifl-
S
Mustafa Kemal
tir. O flartlar flunlard›r: Aram›zda yaflayan müslüman olmayan unsurlar›n, yani az›nl›klar›n, güvenliklerini ve hareket özgürlüklerini sa¤lamak ve di¤eri de; Bo¤azlar›n aç›k bulundurulmas› ve serbestli¤idir. 61
BD N‹SAN 2015
ABD’nin 28. Baflkan› Woodrow Wilson
Bütün ‹tilaf Devletleri Wilson’un prensiplerini kendi ç›karlar› için uygun gördükleri gibi bizim devletimiz de bu 12. maddeyi kabulde hiçbir sak›nca görmedi. Gerçekten de kabul edilebilecek bir prensiptir. Çünkü Mr. Wilson’un istedi¤i az›nl›klar›n can güvenli¤i, mallar› ve her türlü geliflme hak ve nedenleri için gereken her fleye zaten öteden beri devletimiz ve milletimiz uymufltu. Az›nl›klar olarak nitelenen vatandafllar›n Osmanl›’n›n himayesinde erifltikleri ayr›cal›klar üç yüz y›l› geçen bir zamandan beri fazlas›yla vard›r. Bundan dolay› bu s›n›rlama bizim için yeni bir fley de¤ildir. o¤azlar›n serbestli¤i sorununa gelince; özellikle ‹stanbul Bo¤az›’n›n her iki yakas›nda as›rlar önce kurulmufl bugünkü baflkentimiz, devletimizin kalbi vard›r. Bunun güvenli¤ini sa¤lad›ktan sonra genel ticarete haz›r olarak aç›lmas›
B 62
da gerekli görülür. Devletimiz ancak bu ilkeler çerçevesinde savafltan ç›kmak ve ateflkes yapmak karar›n› verdi. Bunun sonucu olarak da ‹tilaf Devletleri ile 30 Ekim 1918’de Mondros Ateflkes Antlaflmas› imzaland›. Antlaflma’n›n içeri¤i aç›k olarak bilinmekle beraber, içerik ile uygulama aras›nda dikkat çekici farkl›l›klar vard›r. Ateflkes Antlaflmas›’n›n baz› maddelerini özet olarak hat›rlataca¤›m: S›n›rlar›n korunmas› ve iç güvenli¤in devam› için gereken askeri kuvvetten fazlas› da¤›t›lacak… ‹tilaf Devletleri herhangi bir stratejik noktay› iflgal hakk›na sahip olacak… Toros tünelleri müttefikler taraf›ndan iflgal edilecek... Hükümet haberleflmesi ayr› olmak üzere, telsiz ve telgraf haberleflmesi ‹tilaf Devletleri’nin kontrolünde olacak… Demiryollar›n›n kontrolü ‹tilaf Devletleri’nce sa¤lanacak… Do¤u Anadolu’nun, herhangi bir parças›n›n iflgali hakk› ‹tilaf Devletleri’ne ait olacak… Efendiler; Ateflkes Antlaflmas›’ n›n en dikkat çekici noktalar› bunlard›r. Bu maddelerin anlamlar›yla uygulamalar› aras›nda uygunluk var m›d›r? Örne¤in ateflkes antlaflmas›n›n ilk imzaland›¤› zamanlarda; ‹ngilizler Musul’u iflgal etti. ‹stanbul’u kara ve deniz kuvvetleri ile iflgal ettiler. Adana çevresini, Urfa’y›, Antep ve Marafl’› önce ‹ngilizler ve ondan sonra Frans›zlar iflgal ettiler.
BD N‹SAN 2015
‹talyanlar Antalya’y› iflgal ettiler. Savafl halinde olmad›¤›m›z Yunanlar da ‹zmir ve çevresini iflgal ettiler. Bu sald›r›lara karfl› ‹stanbul Hükümeti yaz›k ki aciz ve beceriksiz bir durumda kald›. Hatta yap›lan haks›zl›klar› protesto bile etmediler. Bunu yapmad›klar› gibi; ‹stanbul’da, henüz bar›fl imzalamad›¤›m›z bir milletten jandarmam›za komutan bile atad›lar. Kömür sa¤lamadaki zorluklara karfl› duramama beceriksizli¤i yüzünden ‹stanbul’un tramvaylar›n›, su flirketini, bütün demiryolu hatlar›m›z› henüz ateflkes durumunda bulundu¤umuz ‹tilaf Devletleri’nin yönetimi alt›na verdiler. albuki biliyorsunuz, ateflkes antlaflmas›nda yaln›z demiryollar› için kontrol söz konusudur. Bundan baflka ve büyük bir üzüntüyle söylemek zorunday›m ki, Sadrazam Damat Ferit Pafla son zamanlardaki korumas›n› bile yabanc›lara b›rakm›flt›r. ‹ç güvenli¤i sa¤lamak ve s›n›rlar›n› korumak için ilk zamanlarda seksen bini aflk›n bir kuvvet yeterli görüldü. Sonradan bu say› ‹tilâf Devletleri’nce önce k›rk üç bine, bir süre sonra da daha da afla¤›lara indirildi. Bütün silâhlar›m›z›n sürgü kollar› ç›kar›larak, Milletimiz ve ülkemizi bütünüyle korumas›z b›rakmay› amaçlad›lar. Efendiler! ‹tilâf Devletleri’nin, kas›tl› olarak yapt›klar› Ateflkes Antlaflmas›’na ayk›r› uygulamalar› dikkate de¤er bir husustur. Bundan
H
kas›t yabanc›lar›n kendi ekonomik ve politik ç›karlar›n› sa¤lamak ve korumakt›r. Bunu yaparken de; öncelikle milletimizin, az›nl›klar›n eflitlik ve adalet içinde yönetimini beceremez oldu¤u ve modern tar›m yapacak yetenekte olmad›¤› gibi gerçekle ilgisi olmayan hususlar›, yap›lanlara k›l›f olarak öne sürdüler… Halbuki hakk›m›zdaki bu düflüncelerin asla gerçekle ilgisi yoktur ve olamaz da! Her iki görüfl de su kat›lmam›fl iftirad›r. (…)
Bu sald›r›lara karfl› ‹stanbul Hükümeti yaz›k ki aciz ve beceriksiz bir durumda kald›. Hatta yap›lan haks›zl›klar› protesto bile etmediler. Efendiler! Dünyan›n hiçbir milleti, Türk Ulusu’ndan daha fazla yabanc› unsurlar›n inanç ve geleneklerine sayg› göstermemifltir. Hatta denilebilir ki di¤er dinlere, baflkalar›n›n dinine ve milliyetine sayg› gösteren sadece Türk Ulusu’dur. ‹stanbul’un fethinden beri, az›nl›klara sa¤lanan ayr›cal›klar, ulusumuzun din ve siyasete göre dünyan›n en hoflgörülü ve cömert bir milleti oldu¤unu ispatlayan aç›k kan›tt›r. Ülkemizde 63
BD N‹SAN 2015
yaflayan az›nl›klar›n bafl›na ne gelmifl ise, kendilerinin yabanc› entrikalar›na kap›larak ve ayr›cal›klar›n› kötüye kullanarak vahflice bir flekilde takip ettikleri bölücülük siyasetinin sonucudur. Aleyhimizde ortaya ç›kar›lan düflünceler yanl›flt›r, bu gerçekler tarihçe ve mant›kça ortadad›r.
Damat Ferit Pafla resmi konuflmalar›nda Do¤u vilâyetlerinde genifl bir Ermenistan özerkli¤inden söz etti¤i gibi Paris’te de güney s›n›rlar›m›z›n Toros olabilece¤ini söylemiflti.
u konuyu yaln›z Bat›’ya de¤il hatta vatandafllar›m›za da önemli bir flekilde duyurmak gere¤ini hissediyorum. Çünkü az olmakla beraber üzüntüyle duyuyoruz ki, milletin tarihini okumam›fl veya ulusal duygudan yoksun kalm›fl baz› kifliler, yabanc›lar›n aleyhimizde söyledikleri suçlamalar› reddetmedikleri gibi vatanlar›n› suçlu göstermekten çekinmemifller ve halen de çekinmiyorlar. Örne¤in Tevfik Pafla, vatan›m›z›n bir k›sm›n› Ermenistan’a eklemede
B
64
bir zarar görmemekteydi. Damat Ferit Pafla resmi konuflmalar›nda Do¤u vilâyetlerinde genifl bir Ermenistan özerkli¤inden söz etti¤i gibi Paris’te de güney s›n›rlar›m›z›n Toros olabilece¤ini söylemiflti. Bu zavall›, Toros’un güneyinde Arapça konufluldu¤unu san›yor ve Toros’tan da Antakya’ya kadar olan yerlerde Türklerin yerlefl-
BD N‹SAN 2015
mifl oldu¤unu ve buralar›n bin y›ldan beri Türk kan›yla yo¤rulmufl oldu¤unu bilmiyordu. ‹flte bu gibi hükümetlerin tav›r ve hareketleridir ki Ulusumuz’un, geçmiflini unutmufl ve medeniyetlerin ba¤›fllad›¤› haklardan habersiz, zavall› bir millet olarak tan›nmas›na yol açm›flt›r. fendiler! Bu yaflananlara karfl›n, ‹zmir’in ac› veren olaylar›ndan sonrayd› ki, ulusumuz gerçekten duyguland›, uyand› ve akl›n› bafl›na toplad›… Yapt›¤› de¤erlendirme sonucunda derin bir uçuruma sürüklendi¤ini anlad› ve ondan sonra haklar›n› kendisi savunmaya karar verdi. Do¤al olarak bunu yapabilmek için bir flekil almak, taarruz etmek gerekirdi. Asl›nda her taraftan teflkilât ve oluflmalar daha önce bafllam›flt›. Fakat öncelikle Erzurum ve ondan sonra Sivas Kongreleri’nde genel birli¤imiz sa¤land›. Erzurum ve Sivas Kongrelerinin bütün dünyaya karfl› olan bildirisi ve tüzü¤ünün ruhu, “Vatan›n ve Ulusal Ba¤›ms›zl›¤›n korunmas› için Kuvay-› Milliye’nin etken ve Ulusal ‹rade’nin hâkim olmas› esast›r…” ifadesinden oluflmaktad›r. Bu ilke ve düflünce etraf›nda bütün Ulusumuz birleflmifl ve adeta birbirine kenetlenmifltir. Böylelikle Ulusal Birlik sa¤lanm›flt›r. Bence bundan sonra yap›lmas› gereken çok önemli vatani ve ulusal görevlerimiz vard›r. K›saca iç durumumuzu düzeltmek, medeni milletler aras›nda çal›flan bir organ olabilece¤imizi ifllerimizle göstermek gerekir.
E
Bu amaçta baflar›l› olmak için siyasal çal›flmadan fazla sosyal çal›flmaya ihtiyaç vard›r. Ulusal Teflkilât›m›z›n böyle bir amaç için nas›l bir flekil almas› gerekti¤ini flüphesiz ulusumuzun genel istekleri belirleyecektir. fiimdilik Temsil Heyeti, milletvekillerinin tam güvenlikle görev yapt›klar› meydana ç›kt›¤› güne kadar eskisi gibi görevine devam edecektir. Efendiler! Ümit ederim ki, Ulusumuz’un hakl› mücadelesinin arkas›ndan uygun bir bar›fl yap›l›r ve durumumuz da güzel yönetilirse; yaflam koflullar›m›z önceki s›n›rlar içindeki durumumuzdan çok daha iyi olur(…). izleri daha fazla al›koymak ve rahats›z etmek istemem. Beni dinlemek inceli¤inde bulundu¤unuzdan dolay› özellikle teflekkürlerimi sunar›m. •
S
Mustafa Kemal Pafla / 28 Aral›k 1919 Ziraat Mektebi Keçiören-Ankara
cengizonal@butundunya.com.tr (Gelecek Ay: Afyon’da Kolordu Karargâh›’nda Konuflmas›) 65
Sakl› Tarih Sinan Meydan
Atatürk’ün Unutulan Pozant› Kongresi ve Adana Merkezli Güney Direnifli Atatürk Mondros Ateflkes Antlaflmas›’ndan bir gün sonra 31 Ekim 1918’de Adana’ya gelerek Liman Von Sanders’ten Y›ld›r›m Ordular› Komutanl›¤›’n› devralm›flt›r. tatürk, 1 Kas›m-10 Kas›m 1918 tarihleri aras›nda Y›ld›r›m Ordular› Komutan› s›fat›yla Adana’dan Sadrazam Ahmet ‹zzet Pafla’ya gönderdi¤i telgraflarda kendisine izin verildi¤i takdirde düflman› (‹ngiliz ve Frans›z kuvvetleri) Anadolu’ya sokmayaca¤›n› bildirmifltir. Ancak Ahmet ‹zzet Pafla, ‹tilaf devletleriyle ateflkes antlaflmas› imzaland›¤›n› belirterek hiçbir flekilde düflmana karfl›l›k verilmemesini istemifl; düflmana ateflle karfl›l›k vermekten söz eden Atatürk’ü de görevinden al›p
A
66
BD N‹SAN 2015
Ali Fuat Pafla
‹stanbul’a ça¤›rm›flt›r. Atatürk ise ‹stanbul’a gitmeden önce Adana’da ilk direnifl haz›rl›klar›n› yapm›flt›r. Silah arkadafl› Ali Fuat Pafla (Cebesoy) ile yapt›¤› “Adana Mülakat›” sonras›nda “ilk direnifl yuvalar›” Adana’da kurulmufltur. o¤an Avc›o¤lu “Milli Kurtulufl Tarihi” adl› kitab›n›n 3. cildinde “Güney Direniflini Mustafa Kemal Örgütler” bafll›¤› alt›nda, Frans›zlara karfl› Urfa, Antep, Marafl’taki direniflin örgütlenmesinde Atatürk’ün çok önemli katk›lar› oldu¤unu belgelemifltir. Nitekim Atatürk’ün baflkanl›¤›nda toplanan Sivas Kongresi’nde Güney Anadolu’ nun kurtar›lmas› için gereken tedbirler de görüflülmüfltür. Sivas Kongresi’nde al›nan kararlar do¤rultusunda Antep ve Marafl bölgelerindeki direniflçilere gerekli direktifler verilmifltir. Sivas Kongresi’nden sonra Güney Anadolu Kuvay› Milliye teflkilat›n› Temsil Heyeti Baflkan› s›fat›yla Atatürk
D
organize etmeye bafllam›flt›r. Bu do¤rultuda öncelikle bölgedeki Kuvay› Milliye teflkilatlar›n›n bafl›na subaylar göndermifltir. K›l›ç Ali (Üste¤men Asaf), Yörük Selim (Yüzbafl› Salim), Kozano¤lu Do¤an (Binbafl› Do¤an), Ayd›no¤lu Tufan (Yüzbafl› Osman Nuri), Polat Pafla (Yüzbafl› Kamil), Tekelio¤lu Sinan (Yüzbafl› Rat›p) adlar›yla Güney Cephesi’ne gönderilmifltir. Nitekim Atatürk Nutuk’ta, “Marafl ve Antep’e K›l›ç Ali Bey’i ve Kilikya m›nt›kas›na da Topçu Binbafl› Kemal ve Yüzbafl› Osman Tufan Beyleri göndererek ciddi teflkilat ve teflebbüsata geçtik.” demifltir.
Atatürk’ün bilinçli çabalar›yla Çukurova bölgesindeki Kuvvac› çeteler yavafl yavafl düzenli birlikler fleklini almaya bafllam›flt›r. tatürk’ün bilinçli çabalar›yla Çukurova bölgesindeki Kuvvac› çeteler yavafl yavafl düzenli birlikler fleklini almaya bafllam›flt›r. Atatürk bu konuda gerekli tüm tedbirleri alm›flt›r. Atatürk’ün anlat›m›yla; “Özel olarak Osman Tufan ve Recep Zühtü Beylere flu talimat› verdim: ‘Milli Hareket aleyhinde küstahl›k edenler hakk›nda yap›lacak muamele icab edenlere bildirilmifltir. Vaziyeti aral›ks›z takip ederek harfiyen uygulan›p uygulanmad›¤›n› ve müsa-
A
67
BD N‹SAN 2015
maha görüldü¤ü takdirde bizzat mukabele ederek malum flah›slar›n tevkifi ve adamlar›n›n etkisiz hale getirilmesi do¤rudur. Bu babda gerekirse her kime karfl› olursa olsun gere¤ini yerine getirmede tereddüt etmede yer yoktur.” Do¤an Avc›o¤lu’nun dedi¤i gibi, “Mustafa Kemal ve ordunun bu ilgi ve deste¤i iledir ki Güneyde milli direnifl ufak çaptaki ilk çat›flmalardan sonra 1920 bafl›nda ciddi bir güç durumuna gelir.” Atatürk Adana merkezli Güney direnifliyle hep do¤rudan ilgilenmifltir. Kas›m 1918’de Adana’daki ilk direnifl faaliyetlerinin ard›ndan A¤ustos 1920’de Atatürk yine Adana merkezli direniflin içindedir. Atatürk, 5 A¤ustos 1920’de Fevzi Pafla’yla birlikte Adana Pozant›’ya gitmifltir. Atatürk, Pozant›’ya giderken Eskiflehir-KütahyaAfyon-Konya yolunu takip ederek cephenin en ileri kesimlerine kadar sokulmufltur. Atatürk’le birlikte Pozant›’ya gelenler aras›nda Ankara, Sivas ve Kayseri milli heyetlerinin temsilcileri de vard›r. Atatürk Pozant›’ ya geliflini Meclis gizli oturumunda flöyle anlatm›flt›r: “Güneydeki Adana cephesinde bulunan arkadafllar›n karargâh› Pozant›’d›r. Biz de oraya gittik. Yaln›z orada bulunan çeflitli Müdafaa-i Hukuk Heyetleri ki, onlar› da Pozant›’ya davet ettik ve orada milli görevle ilgilenen kiflileri davet ettik. ‹leri gelenlerle askeri ve siyasi durum hakk›nda görüflmeler yapt›k.” 5. A¤ustos 1920’de Atatürk’ün de kat›l›m›yla I. Pozant› Kongresi 68
düzenlenmifltir. Atatürk bu kongrenin de baflkanl›¤›n› yapm›flt›r. ongrenin birinci oturumunda Çukurova’n›n düflmandan kurtar›lmas› üzerinde durulmufl ve Çukurova Cephesi için gereken malzeme Atatürk’ten istenmifltir. Atatürk, imkânlar ölçüsünde silah ve cephanenin gönderilece¤ini belirtmifltir. Öncelikle Fevzi Pafla ile görüflen Atatürk en k›sa zamanda Adana Cephesi’ne top verilece¤ini müjdelemifltir. Atatürk, I. Pozant› Kongresi’nde verdi¤i sözleri tutarak kongreden hemen sonra Hulusi (Akda¤) Bey’i Malatya’dan Adana’ya 500 adet silah getirmekle görevlendirmifltir. Birinci oturumun sonunda konuflan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Ahmet Remzi (Yüre¤ir), bölgede Ermenilerin Türkleri katletti¤ini, Frans›zlar›n da bu katliamlara sessiz kald›¤›n› söyleyince Atatürk flunlar› söylemifltir:
K
Ahmet Remzi Yüre¤ir
“Bu flehitlerimiz vatan kurban›d›r ve bize h›z vermifllerdir. Tanr›’n›n
BD N‹SAN 2015
inayetiyle düflman topraklar›m›zdan kovulduktan sonra bu ve buna benzer bütün ac›lar›m›z› unutaca¤›z”. irinci oturum sonunda Atatürk, cephe ve müfreze komutanlar›yla konuflarak bilgi alm›fl, ihtiyaçlar›n› sormufl ve gerekli talimatlar› vermifltir. ‹kinci oturumda ise Pozant›’n›n vilayet merkezi olmas› tart›fl›lm›flt›r. Bu oturumda delegeler Atatürk’e Pozant›’n›n “müstakil bir liva” haline getirilmesi önerisinde bulunmufltur. Atatürk bu öneriye flu karfl›l›¤› vermifltir: “Güzel Adana flimdi iflgal alt›ndad›r. Biz burada yeniden bir vilayet teflkilat› kural›m. Bu suretle Adana’y› burada milli bir hareket merkezi ve vilayet teflkilat› olarak vücuda getirmifl oluruz. Böylece bütün kaza ve nahiyeleri de buradan, bir elden idare etmek imkân dâhiline girer. Bu düflman için daha büyük endiflelere hâs›l olur.” Atatürk’ün bu teklifi alk›fllarla kabul edildikten sonra Atatürk delegelere yeni bir teklifte daha bulunmufltur: “Aran›zdan bir heyet seçilsin. Bu heyet vilayetin mülki amirlerini bir liste halinde tespit etsin. Bu listeyi genel heyetin oylar›na sunal›m. Liste genel heyetinizce onaylan›rsa vilayetin mülki amirleri de seçilmifl ve derhal göreve bafllam›fl olacakt›r.” Atatürk böylece bölgeye, bölgeyi bilmeyen birinin vali olarak atanmas›n› da önlemek istemifltir. Atatürk’ün iste¤iyle 12 kiflilik bir heyet oluflturulmufl ve ‹smail Safa Bey vali seçilmifltir. Hemen göreve bafllayan ‹smail Safa Bey Pozant› mülki erkân›n› belir-
B
leyip listeyi kongre baflkan› Atatürk’e sunmufltur. Atatürk’ün okudu¤u 12 kiflilik liste kabul edilmifl ve Adana vilayet teflkilat› Pozant›’da kurulmufltur. Böylece Pozant› Adana’n›n merkezi olmufl ve Güneydeki milli hareket buradan organize edilmifltir. Atatürk 5 A¤ustos 1920 tarihinde ö¤leden sonra Pozant›’dan ayr›lm›flt›r. 8 Ekim 1920’de II. Pozant› Kongresi düzenlenecektir. Atatürk’ün kat›l›m›yla ve Atatürk’ün baflkanl›¤›nda toplanan I. Pozant› Kongresi Frans›zlar› ve Ermenileri moral açıdan çökertmifltir.
Atatürk’ün kat›l›m›yla ve Atatürk’ün baflkanl›¤›nda toplanan I. Pozant› Kongresi Frans›zlar› ve Ermenileri moral açıdan çökertmifltir. urtulufl Savafl›’n›n aranan, hakk›nda idam fermanlar› ç›kar›lan önderi Atatürk’ün Frans›zlar›n bulundu¤u cephenin en uç noktas›na kadar sokulmas› ve buradaki milli kuvvetleri denetlemesi, emirler vermesi, durumu bizzat yerinde görmesi ve üstelik Pozant›’da da bir kongre düzenlemesi Süleyman Hatipo¤lu’nun deyimiyle “Frans›zlar› çileden ç›karm›flt›r”. Atatürk Pozant› dönüflü Mecliste yap›lan gizli oturumda flunlar› söylemifltir: “fiimdilik Pozant›’y› Adana’ya merkez olmak üzere kurmaya lüzum
K
69
BD N‹SAN 2015
gördüm. Mersin livas› olufltu. (…) Karaisal› kazas› diye halk kendi kendini idare etmeye bafllam›flt›r. Mersin ve Tarsus kazalar›n› do¤rudan do¤ruya merkezi vilayetle irtibatland›rd›k ve oralarda görev yapmakta olan kiflileri vekil olmak üzere tayin ettik ve hükümet için gereken tedbirleri ald›k ve onlar da derhal göreve bafllad›lar.” Pozant› Kongresi sonras›nda Atatürk’ün iste¤iyle Güney Cephesi’ni güçlendiren flu çal›flmalar yap›lm›flt›r: 1. Karaisal›’da bulunan Müdafaai Hukuk Cemiyeti Merkezi Pozant›’ya tafl›narak yap›lan seçimde Ahmet Remzi (Yüre¤ir) baflkan seçilmifltir. 2. 41. Tümen Pozant›’ya yerlefltirilmifltir. 3. Milli kuvvetlerin ihtiyac› olan silah ve cephaneyi sa¤lamak için Kelebek’te bir depo yap›lm›flt›r. 4. 41. Tümen Komutan› Sinan Tekelio¤lu askere al›mlarla milli kuvvetleri güçlendirmifltir. 5. Çukurova’daki Kuvay› Milliyeciler Pozant›’dan kontrol edilmifltir. 6. Kelebek’te bir dispanser yap›lm›flt›r. 7. Pozant›’dan cephelere telefon ba¤lant›s› kurularak bölgedeki milli hareket güçlendirilmifltir. 8. Cephe gerisini kontrol etmek için Pozant› ‹stiklal Mahkemesi kurulmufltur. 9. Pozant›’da bir haber alma teflkilat› kurularak bafl›na Ahmet Remzi Bey getirilmifltir. 10. Bir süre sonra Atatürk Pozant›’ya arkadafl› Mehmet Nuri Bey’i
1.
70
Adana Valisi ve 41. Tümen Komutan› olarak göndermifl, böylece Çukurova’ daki sivil ve askeri teflkilat› tek çat› alt›nda birlefltirip bölgedeki milli hareketi TBMM’nin kontrolü alt›na alarak organize etmifltir. 31 Ekim 10 Kas›m 1918 tarihleri aras›nda Y›ld›r›m Ordular› Komutan› s›fat›yla Adana’ daki faaliyetleriyle Ali Fuat (Cebesoy)’un deyimiyle “bölgedeki ilk direnifl yuvalar›n›” kuran Atatürk, 1919’da Anadolu’ya geçtikten sonra da Adana ve civar›yla ilgilenmeye devam etmifl; bölgedeki direnifl hareketlerini takip edip yönlendirmifl, özellikle 5 A¤ustos 1920 tarihli I. Pozant› Kongresi’ne kat›larak Çukurova’n›n kurtuluflu için gerekenleri bölgenin ileri gelenleriyle konuflmufl, bölgenin idari taksimini yapm›fl ve birliklere silah ve cephane göndermifltir. Ayr›ca Pozant›’y› Güney’deki milli direniflin merkezi haline getirmifltir. Sonuç olarak Atatürk, Kurtulufl Savafl› y›llar›nda sadece Anadolu’daki ulusal çapl› Sivas ve Erzurum Kongrelerine de¤il, daha yerel çapl› I. Pozant› Kongresi’ne de bizzat kat›lm›flt›r. Görülen o ki Atatürk sadece Bat› Cephesi’ni de¤il, Do¤u ve Güney Cephelerini de teflkilatland›r›p organize edip çekip çevirmifltir. Anadolu direnifli, do¤usuyla bat›s›yla, güneyiyle kuzeyiyle Atatürk’ün akl›yla, çabas›yla, çal›flmas›yla biçimlenmifltir.• sinanmeydan@butundunya.com.tr Kaynaklar: Yusuf Ayhan, Mustafa Kemal’in Pozant› Kongresi ve Adana’n›n Kurtuluflu, Adana, 1963. Süleyman Hatipo¤lu, Türk-Frans›z Mücadelesi, Orta Toros Geçitleri 19151921, Ankara, 2001. Sinan Meydan, Cumhuriyet Tarihi Yalanlar›, 1. Kitap, 8. bas., ‹stanbul, 2015. Do¤an Avc›o¤lu, Milli Kurtulufl Tarihi, C.3, ‹stanbul, 1998. TBMM Gizli Celse Zab›tlar›. Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, ‹stanbul, 1938
Yakın Tarihimiz Yaflar Öztürk
Atatürk ve
Berç Türker 20
Temmuz’da 79’uncu y›l dönümünü kutlayaca¤›m›z Montrö Antlaflmas›’n›n görüflmelerinin yap›ld›¤› s›rada Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Afyonkarahisar milletvekili Berç Türker bir konuflma yapm›fl, Bo¤azlar Antlaflmas› ile Çanakkale’nin bir kez daha kurtar›ld›¤›n› an›msatarak Çanakkale Savafllar›’nda flehit olan Mehmetçik’ler için bir flehitlik yap›lmas›n› önermifltir. Ermeni as›ll› milletvekilimiz, bu konuda flunlar› söylemifltir: “‹ngilizler Çanakkale’de ölen askerleri için bir milyon ‹ngiliz liras› harcay›p koca bir mezarl›k yapt›lar. Acaba kendi topra¤›m›z üzerinde Türk flehitlerinin ruhuna sonsuza dek sayg› göstermek için onlara yak›fl›r güzel, büyük bir an›t yapmamal› m›y›z? fiimdi orada bulunan an›t çok küçüktür. Türkiye’nin Berç Türker kap›s›nda yap›lacak an›t 55 bin flehidin kutsal 71
BD N‹SAN 2015
kemiklerini bar›nd›racak yi¤itlik ve özveri an›t› olacakt›r.” Mustafa Kemal’i Samsun’a götürecek Band›rma Vapuru’na bir suikast haz›rl›¤› yap›ld›¤› haberini ö¤rendi¤i an, bu haberin vapurun hareketinden önce Mustafa Kemal’e ulaflt›r›lmas›n› sa¤layan Berç Türker bu olaydan sonra Mustafa Kemal’le yak›n bir dostluk kurmufltur. Mustafa Kemal’in önerisiyle Afyonkarahisar milletvekilli¤ine seçilen Berç Türker’le ilgili bilgiyi afla¤›da ve onun TBMM’de yapt›¤› konuflmay› ilerideki sayfalar›m›zda bulacaks›n›z.
Saadeddin Bey’in “fiahsen ustafa Kemal ve arkadafllar› ‹stanbul’dan Samsun’a hareket tan›m›yorum, fakat ismen biliyorum” etmek için son haz›rl›klar›n› yürütü- yan›t›ndan sonra Mustafa Kemal bu kez, “Bu kiflinin güvenilir biri olup yordu. Gecenin geç saatlerinde, Mustafa Kemal’in üç y›l önce kiralad›- olmad›¤›n›” sordu. ¤› ve bugün müze olarak kullan›lan aadeddin Bey, bu soruyu ise fiiflli’deki evinin kap›s› çal›nd›. flöyle yan›tlad›: Gelen kifli, Saadeddin Ferid (Talay) “Kendisi Osmanl› Bankas› müdüidi. Saadeddin Ferid Bey, Mustafa rüdür ve ayn› zamanda Hilâl-i Ahmer Kemal’in bir gazete aleyhine açt›¤› (K›z›lay) ikinci baflkan›d›r” dedi. davaya bakan avukatt›. Mustafa Kemal kap›da onu görünce, davayla “Hilâl-i Ahmer Baflkan› Hamit Bey’e ilgili bir konuda görüflme yapmak için sordum. Bana, ‘kiflili¤inin, do¤as›n›n geldi¤ini sand›. Fakat Saadeddin Bey, ve ahlak›n›n son derece düzgün oldu¤unu’ söyledi. Sizin avukat›n›z oldu¤ubambaflka bir haberi bildirmek için gelmiflti. Getirdi¤i haber, son derece mu duyunca bana geldi ve kayna¤›n› belirtmeden flu bilgileri verdi: önemliydi: ‘Mustafa Kemal Pafla’n›n bindi¤i “‹ngilizler, Band›rma Gemisi’ni vapur bo¤azdan ç›kt›ktan sonra Karadeniz’de bat›racaklar.” Mustafa Kemal, bu bilginin do¤- bat›r›lacak. Bu görevin torpidoya m› denizalt›na m› verilmesi rulu¤unu saptayabilmek bile araflt›r›ld›.’ Ben de için kayna¤›n› ö¤renmek ‘Mustafa Kemal bunlar› duyduktan sonra istedi: “Kimden ö¤rendi- Pafla’n›n bindi¤i Hilâl-i Ahmer Baflkan› niz, bu bilgiyi?” diye vapur bo¤azdan Hamit Bey’e sordum, sordu. Saadeddin Bey, ç›kt›ktan sonra kendisini nas›l tan›d›bilginin kayna¤›na olan güveniyle yan›t verdi: bat›r›lacak. Bu ¤›n›...” Mustafa Kemal, arka“Berç Keresteciyan görevin torpidodafl›n›n getirdi¤i bu Efendi’den, efendim...” önemli bilgiyi de¤erlenMustafa Kemal yine ya m› denizalt›na dirdi. Samsun’a gitmek sordu: “Siz kendisini tan›r m› verilmesi bile üzere bindi¤i Band›rma m›s›n›z?” araflt›r›ld›.’
M
S
72
BD N‹SAN 2015
Vapuru hareket ettikten sonra kaptan köflküne ç›kt› ve kaptana, “Bu andan sonra vapurun komutan› benim ve siz benim komutam alt›ndas›n›z” dedi ve vapurun rotas›n› de¤ifltirerek k›y›ya olabildi¤ince yak›n yeni bir rota izlemesi buyru¤unu verdi.
E
TBMM’de ilk gayrimüslim (Müslüman olmayan) milletvekili olan Berç Keresteciyan’a Mustafa Kemal, soyad› yasas› ç›kt›¤›nda “Türker” soyad› vererek ona, kendinin ve ulusunun teflekkürlerini bildirmifl oldu.• ***
Afyonkarahisar
rmeni as›ll› Berç Keresteciyan Milletvekili Berç Türker’in bu bilgiyi vermeseydi, Mustafa TBMM’de Montrö Kemal ve arkadafllar›n› Samsun’a götüren Band›rma Vapuru, ‹stanbul Görüflmeleri S›ras›nda Bo¤az›’ndan ç›k›p, Karadeniz’e Yapt›¤› Konuflma aç›ld›ktan bir süre sonra, büyük bir olas›l›kla torpillenmifl ve bat›r›lm›fl “Say›n Arkadafllar, olacakt›. Çanakkale Bo¤az›’n›n stratejik aç›dan Berç Keresteciyan, Türkçe’nin ne kadar önemli bir yer oldu¤unu ilk Etimolojik Sözlü¤ü’nü haz›rlayan genel savaflta gördük. Orada en güçlü dilci Bedros Keresteciyan’›n o¤luydu. devletlerden olan ‹ngiltere ve Fransa K›z›lay ikinci baflkan› olarak onun, donanmalar›yla ve birçok askerleriyle Kurtulufl Savafl›’m›zda bo¤az› zorla geçmek yapt›¤› üstün hizmetleri, istediler. Bo¤az›n iki bugün de zaman zaman taraf›n› basmaya, ele takdir ve hayranl›k geçirmeye çal›flt›lar. duygular›yla an›lmakOran›n kutsal topraklatad›r. Ordunun gereksir›n› alt üst ettiler ve o nim duydu¤u kimi araç yöreleri cehenneme gereçleri zaman zaman çevirdiler. Fakat Türt›bbi malzeme ve ilaç k’ün gülleleri, düflman›n sand›klar› içinde cepheye Bedros Keresteciyan z›rhl›lar›n› bat›rd›. Türk ulaflt›rmas›, ayr›ca bir askerinin kahramanl›¤› kahramanl›k örne¤i olarak da kuflak- ve çelik savunmas› düflman› geri lardan kuflaklara anlat›lmaktad›r. çekilmeye zorlad›. O zaman düflmanlaMustafa Kemal, 1934 y›l›nda r›m›z ve dünya alem anlad› ki, Türk emekli olan Berç Keresteciyan’›n askeri kahramand›r, yenilmez, y›lmaz kahramanl›¤›n› ve hizmetlerini hiçbir bir güçtür. zaman unutmad›. Ülkesinin bu yurtse‹flte bundan dolay›d›r ki Lozan’da, ver evlad›n›, do¤um yeri olan Afyon- özellikle ‹ngiltere, Çanakkale Bo¤az›’ karahisar’dan milletvekili aday› n›n aç›k kalmas›n› istediler, ›srar gösterdi ve onun, milletinin vekili ettiler. Biz di¤er konularda elde olarak TBMM’ne girmesini sa¤lad›. etti¤imiz baflar›lara karfl›l›k olarak 73
BD N‹SAN 2015
Çanakkale konusunu Fakat Türk’ün bizim için parlak bir tatl›ya ba¤lam›flt›k, fakat gülleleri, düflma- baflar›, diplomatik bir ruhumuzda, kalbimizde zafer olmakla beraber n›n z›rhl›lar›n› uluslararas› siyasi bak›fl Çanakkale vard› yafl›yorbat›rd›. Türk du. Orada vatan u¤runa aç›s›ndan bile büyük bir kan›n› döken Türk flehitöneme sahiptir. Atatüraskerinin lerinin ruhlar› her gün bizi kahramanl›¤› ve k’ün yarat›c› dehâs› bekliyordu. Lozan Antlaflbütün dünyaya gösterdi çelik savunmas› ki siyasette çözümü mas›’ndan sonra dünya düflman› geri durumu de¤iflti. Gittikçe belirsiz ve nazik soruntehlike kazand› ve öyle lar kavga ile de¤il çekilmeye önemli olaylar oldu ki tersine bar›fl ve dostluk zorlad›. art›k biz yurdumuzun havas› içinde çözülüp kap›s›n› aç›k b›rakamazd›k. O kutsal düzeltilebilir. ‹flte Türk siyasetindeki topraklara kavuflmak zaman› gelmiflti. bu yeni tez ve yeni yöntem, dünya Türkiye art›k bir ‘egrande puissance bar›fl› için olumlu etkiler yaratacakt›r. Europeanne’ olmufltur. Yani Avrupal› Genel savaflta Çanakkale Bo¤az›’nda büyük devletler s›ras›na geçmifltir. kazand›¤›m›z askeri zafer ve bugünkü Bununla birlikte yurdumuzun savun- diplomatik zaferimiz Türkiye tarihine mas› için Çanakkale Bo¤az›’na ege- alt›n harflerle yaz›lacakt›r. men olmakl›¤›m›z son derece Bugün gö¤sümüz gurur ve k›vançgerekliydi. la kabarm›flt›r. Ne mutlu bize ki böyle mutlu günler içinde yafl›yoruz. Bu en geçen y›l bununla ilgili bir mutluluk günleri onuruna, hafif suçlar soru önergesi vermifltim. için mahpus olan bahts›z yurttafllar› Sayg›de¤er hükümetimiz yan›t›nda bir özel afla hapishanelerden kurtar‘Bu iflle ciddi biçimde meflgul oluyo- sak çok uygun olur kan›s›nday›m. ruz. Endifleye yer yoktur’ buyurmuflSay›n Arkadafllar, lard›. Elde etti¤imiz diplomatik zaferden Ne mutlu ki Atatürk gibi ulu bir sonra Bo¤azlar’›n sa¤lamlaflt›r›lmas› flefimiz vard›r, onun dehâs›, zekâs›, kaç›n›lmazd›r. Bu ifl sözle olmaz, yetene¤i ve cevheri sayesinde ve parayla olur. Dolay›s›yla hükümeyüksek bir ileri gelen devlet adam› timizin ve özellikle Maliye Bakanl›¤›’ ‹smet ‹nönü’nün beceri ve gayretleri n›n herhangi bir mali teklifini seve ile Çanakkale sorunu Montrö’de seve kabul etmeyi elbette vatani bir özellikle siyasi yerlerde örnek al›na- görev biliriz. Fakat sevinçle iflitiyoruz cak biçimde dürüstçe ve ustaca çözül- ki hükümetimiz flimdiden para sorudü. D›fliflleri bakan› ve arkadafllar› nunu çözmüfltür. Bundan dolay› da bu iflte cidden büyük bir ustal›k ve maliye bakan›n› candan kutlar›m. beceriklilik gösterdiler. Çanakkale Bo¤az› Türkler’in ‘verdü Montrö’de imzalanan antlaflma n’üdür. Oras› sars›lmaz, y›k›lmaz,
B
74
BD N‹SAN 2015
geçilmez dayan›kl› sa¤lamlaflt›r›lm›fl bir yer olacakt›r. Bundan baflka Çanakkale’de flehid Mehmedcik için Türklü¤ün flan› ve flerefi ile uyumlu büyük bir an›t›n yap›m› pek gereklidir. Türk yurttafllar›n›n kat›l›m›yla gere¤i kadar para sa¤lanabilir kan›s›nday›m. ‹ngilizler Çanakkale’de ölen askerleri için bir milyon ‹ngiliz liras› harcay›p koca bir mezarl›k yapt›lar. Acaba kendi topra¤›m›z üzerinde Türk flehitlerinin ruhuna sonsuza dek sayg› göstermek için onlara yak›fl›r güzel, büyük bir an›t yapmamal› m›y›z? fiimdi orada bulunan an›t çok küçüktür. Türkiye’ nin kap›s›nda yap›lacak an›t 55 bin flehidin kutsal kemiklerini bar›nd›racak yi¤itlik ve özveri an›t› olacakt›r. Önerimin hükümetimiz taraf›ndan dikkate al›nmas›n› dilerim. Çanakkale ruhumda sembolik bir hat›ra uyand›r›yor. Orada Türk’ün Tanr›s›
‘Anafartalarda Türk askerini zafere sevk eden kahraman kumandan gelecekte Türk yurdunu düflmandan kurtaracak Türk milletini sonsuz zafere kavuflturacak’ demiflti. Mücadeleci Milliye zaferi bu ermifl sözlerinin ne kadar do¤ru oldu¤unu bize gösterdi.
T
ürk ulusu askeri zaferler kazanm›fl bir ulustur. Ve kendini çok mutlu biliyor. Çünkü baflta Atatürk gibi yarat›c› ulu bir önder vard›r, çünkü hükümeti idare eden yüksek bir baflbakan› ve bakanlar› vard›r ve yurdunun savunmas›n› kahraman Türk ordusuna b›rakm›flt›r. Bundan dolay› bu koflullar üstünde Türk ulusu her zaman zaferler kazanacak, her zaman yükselecek ve her zaman dünyan›n en güçlü ve bar›flsever bir ulusu olacakt›r.• yasarozturk@butundunya.com.tr
ATATÜRK’ÜN SÖZLER‹
"Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmufl bir milletiz.” *** "Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanl›k karfl›s›nda uflak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lây›k say›lamaz." *** "Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karfl›s›nda zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirli¤i üzerine kurulmufl müesseseler her tarafta y›k›lmaya mahkûmdurlar." *** "Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, iflbirli¤i eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onlar›n milliyetlerinin bütün icaplar›n› tan›r›z. Bizim milliyetçili¤imiz herhalde hodbince ve ma¤rurca bir milliyetçilik de¤ildir." *** "Bilelim ki milli benli¤ini bilmeyen milletler baflka milletlere yem olurlar." 75
E
rmeni Belgeleriyle Ermeni Soyk›r›m› Yalan› dizisine, Ermenistan hükümetinin ilk baflbakan› ve Taflnaksutyun Partisi liderinin imzas›n› tafl›yan bir resmi belgeyle bafll›yoruz. 1923 y›l› Nisan ay›nda Taflnaksutyun Partisi'nin Bükrefl'te yap›lan Yurtd›fl› Konferans›'na sunulmufl olan bu tarihi rapor, Ermenistan'da yasaklanm›flt›r. Kitab›n çeflitli dillerde yay›mlanan bas›mlar›, Avrupa kütüphanelerinden toplat›lm›flt›r. Raporu, okuyucumuza ‹stanbul Üniversitesi Araflt›rma Görevlisi Mehmet Perinçek'in önsözüyle sunuyoruz. Kendisinin Moskova'daki Lenin Kütüphanesi'nde buldu¤u Rusça bas›m›, Türkolog Arif Acalo¤lu her zamanki titiz çevirisiyle Türkçemize kazand›rd›. Soyk›r›ma u¤rad›klar› iddia edilen Ermenilerin baflbakan›, olay› bir savafl olarak de¤erlendirmekte ve daha önemlisi, emperyalistlere alet olduklar›n› aç›k yüreklilikle ortaya koymaktad›r.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Evrensel Bak›fl Aç›s› Gürbüz Evren
100 Y›ll›k ‹ftira
Ermeni Soyk›r›m› irinci Dünya Savafl› s›ras›nda Osmanl› Devleti vatandafl› olan Ermeniler, do¤uda ilerleyen Çarl›k Rusya’s› ordusuna kat›lm›fl, Mart 1915’te ise Rus askerleri ile birlikte girdikleri Van’da, Türk ve Müslüman unsurlara yönelik büyük bir katliam yapm›fllard›. Osmanl›
B
yönetiminin ‹stanbul’daki Ermeni toplumunun önde gelenlerine yapt›¤›, “Düflmanla iflbirli¤inden vazgeçin” uyar›s› dikkate al›nmam›fl, Ermeni komiteleri bölgedeki katliamlar›n› sürdürmüfltü. Bunun üzerine Osmanl› Devleti, 24 Nisan 1915’te ‹stanbul’daki Ermeni Komitelerinin önde gelen 77
BD N‹SAN 2015
221 yöneticisini tutuklayarak, Ankara ve Çank›r›’ya göndermiflti. Daha sonra da, 27 May›s 1915’te ald›¤› Tehcir karar› ile Do¤u Anadolu’daki 6 vilayette bulunan Ortodoks Gregoryen Ermenileri, Suriye baflta olmak üzere imparatorlu¤un güneydeki topraklar›na zorunlu göçe tabi tutmufltu. Bu olaydan hareket eden soyk›r›m lobileri, Tehcir s›ras›nda 1 milyondan fazla insan›n hayat›n› kaybetti¤ini ve bunun bir soyk›r›m oldu¤unu ileri sürmektedir. ütün Dünya’da, 1915 olaylar›na iliflkin Ermeni iddialar› konusunda birçok yaz› kaleme ald›m. Hemen her yaz›da da, Ermeni diyasporas›, Ermenistan ve Bat›l› destekçilerinin yani soyk›r›m lobilerinin hedefinin, 1915 olaylar›n›n 100. Y›ldönümü 2015’te, ifllemedi¤imiz bir cinayeti bize yüklemek ve Türkiye’ yi soyk›r›m suçlusu ilan etmek oldu¤unu belirttim. Yaz›lar›mda, Talat Pafla’ya atfedilen ve k›y›m emri içerdi¤i iddia edilen telgraflar›n sahteli¤ini, ölü say›s›na iliflkin yalanlar›, 24 Nisan’›n Ermeni iddialar› için nas›l sembolik bir gün haline getirildi¤ini, Tehcir yani Zorunlu Yer De¤ifltirme konusundaki gerçekleri, Atatürk’ün a¤z›ndan ç›kt›¤› öne sürülen sözlerin ona ait olmad›¤›n› belgeleri ile anlatt›m. Sonuçta “100 Y›ll›k ‹ftira” ad›n› verdi¤im Ermeni Soyk›r›m› yalan›n›n 100. Y›l› geldi.
B
78
Soyk›r›m lobisi, geçen 100 y›l boyunca hiç durmaks›z›n çal›fl›p, konuyu siyasallaflt›rarak dünya kamuoyunun büyük bir bölümünü bu yalana inand›rd›. Soyk›r›m lobisi, geçen 100 y›l boyunca hiç durmaks›z›n çal›fl›p, konuyu siyasallaflt›rarak dünya kamuoyunun büyük bir bölümünü bu yalana inand›rd›. Türkiye ise gelecek nesillerimizi de katil damgas› vuracak bu iftiraya karfl› ne do¤ru düzgün bir politika izleyebildi ne de ifllemedi¤imiz bir cinayetin bize yüklenmesine engel olacak çal›flma yürütebildi. Bu yaz›da soyk›r›m lobisine Bat›l› ve Ermeni tarihçilerin a¤z›ndan yan›tlar verece¤im. rmeni tarihçi Kabriel Serope Papazyan, 1934’te Boston’da yay›nlad›¤›, “Patriotism Perverted” adl› kitab›nda flöyle
E
Papazyan’›n Patriotism Perverted adl› kitab›
BD N‹SAN 2015
demektedir: “Avrupa’da Dünya Savafl› bafllay›nca, A¤ustos 1914’te, Erzurum’da toplanan Taflnak Kongresinde Taflnaklar, Türkiye ile Rusya aras›nda bir savafl ç›karsa, sad›k vatandafllar olarak Türkiye’yi destekleyeceklerini söylediler. Ne var ki, Türkiye savafla girince sözlerini tutmad›lar. Rus Hükümetinin ç›karlar›na uygun davranarak ve savafl›n Türkiye’deki Ermeniler için yarataca¤› tehlikeleri tamamen unuttular. ‹htiyat elden b›rak›lm›fl, hatta kendi Erzurum Kongrelerinin kararlar› bile unutulmufl ve Kafkasya cephesinde Türklerle çarp›flmak üzere gönüllülere ça¤r› yap›lm›flt›.”
isyanc›lar› Van’› ele geçirdiler, Aram ve Vardan’›n kumandas›nda bir Ermeni Genelkurmay› kurdular ve 6 May›s’ta, Van’› Müslümanlardan temizlenmifl olarak Rus kuvvetlerine teslim ettiler” sözleriyle anlatmaktad›r. an’daki katliam konusunda Frans›z tarihçi Robert Mantran, 1986’da yay›nlanan “Histiore De L’Empire Ottoman” adl› kitab›nda, “Ruslar›n Do¤u Anadolu’da ilerleyiflini f›rsat bilen Ermeniler, çeteler oluflturup düflman hizmetine girerek, Nisan 1915’de, Van’da Müslüman katliam›n› organize etmeye bafllay›nca, Hükümet, yer de¤ifltirme (tehcir) uygulamas› yapmak zorunda kalm›flt›r” demektedir. Ermenilerin Rus ordusu ile girdi¤i
V
yn› konuda ‹ngiliz tarihçi M. Philips Price,1956’da Londra’da yay›nlanan, “A History of Turkey” adl› kitab›nda, “Savafl bafllay›nca bu bölgelerdeki Ermeniler (Do¤u Anadolu kastediliyor) Rusya ile gizlice temasa geçtiler ve gelifltirilen bir yer alt› teflkilât› ile bu Türk vilâyetlerinden Rus ordusuna gönüllü sevk edilmeye baflland›” demektedir. Yaz›n›n bafl›nda, Ermeni çetele- M. Philips Price rinin Rus ordusu ile birlikte Van’a girerek yapt›¤› iflbirli¤ini en iyi anlatan isimlerden katliam›n, Tehcir karar› için dönüm biri de Frans›z tarihçi Philippe de noktas› oldu¤unu yazm›flt›m. Felix Zara’d›r. Zara, 1936’da yay›nlad›¤› Valyi, ‘Revolutions in ‹slam’ adl› “Mustafa Kemal”, adl› kitab›nda “‹ç kitab›nda konuyu, “Nisan’da Ermeni konularda anlaflmazl›k yaflayan
A
79
BD N‹SAN 2015
komiteler, Rus ordular›n›n ilerleyiflini kolaylaflt›rmak için mutab›k kal›yorlar, Türk birliklerinin geri çekiliflini zorlaflt›rmaya, lojistik konvoylar› durdurmaya, çeteler oluflturmaya çal›fl›yorlard›. Do¤u vilayetlerinde kitleler halinde firarlar oldu. Bu flekilde Ermeniler Rus Subaylar›n›n idaresinde birçok tabur oluflturdular. Yerel isyanlar ç›kard›lar. Türkiye Meclisindeki iki Ermeni milletvekili Rusya’ya kaçt›. Türk analar› a¤las›nlar, Türklere biraz ›st›rap tatt›ral›m fleklinde bir kin edebiyat› bafllad›. Ermenilerin suçlulu¤u hiçbir flüpheye yer b›rakmaz.” sözleriyle konuya aç›kl›k getirmifltir. ngiliz tarihçi Sir Edwin Pears’›n, 1916 y›l›nda yay›nlanan “Forty Years in Constantinople” adl› kitab›, soyk›r›m lobilerinin yok sayd›¤› ve yay›lmas›n› engellemeye çal›flt›¤› türden bilgiler içermektedir. Pears
‹
Sir Edwin Pears’›n, Forty Years’›n Constantinople adl› kitab›, 80
kitab›n bir bölümünde, “Bir avuç Ermeni’nin isyan›n›n hiçbir baflar› flans› yoktu ve hakl› da görülemezdi. Bir Ermeni dostu olarak isyan bence sadece zarar verici idi. Baz› kötü niyetli kifliler, bu denemelerin her birinde yüzlerce masum insan›n ›st›rap çekti¤ini kabul etmekle birlikte, büyük bir katliam› k›flk›rtarak yabanc› müdahalesini sa¤layabileceklerini söylediler” diyerek gerçe¤i ortaya koymaktad›r. ir Edwin Pears gibi olaylar›n s›ca¤› s›ca¤›na yafland›¤› dönemde anlatan ‹ngiliz tarihçilerden biri de, Sir Mark Sykes’d›r. Sykes’›n, 1915 y›l›nda yay›nlanan “The Caliphs Last Heritage” adl› kitab›ndaki, “Ermeni isyanc›lar çok fleytanca taktikler uygulad›lar. Masum insanlar›n cezaland›r›lmas› için Müslümanlar› katletmek, o gün vergisini ödemifl köylerden gece zorla para toplamak, para yard›m› yapmay› reddedenleri öldürmek, bunlardan sadece baz›lar›d›r. Ermeni isyanc›lar, kendi dindafllar›n› soydular. ‹stanbul’ daki anarflistler kendi hemflerilerinin öldürülmesine imkân sa¤lamak için bomba att›lar” sözleri de günümüzde çok fazla bilinmemektedir. Ermeni tezlerini dolayl› da olsa destekleyen Frans›z tarihçi George Maleville’in, “Ermeni
S
Trajedisi” adl› kitab›ndaki Tehcir uygulamas›na yönelik ilginç saptamas›, pek dikkate al›nmamaktad›r. Maleville özetle flöyle demektedir: “Ermenilerin yerlerini almak üzere ortadan kald›rmak amac›na yönelik sözde bir gizli plan masal› temelsiz oldu¤u kadar da de¤ersizdir. 1917’de Yunanistan, Türkiye’ye karfl› savafla girdi¤inde buna benzer bir olay olmad›. Osmanl›lar, Anadolu’ daki Rumlar› sürmeyi ak›llar›ndan bile geçirmediler. Neden? Çünkü Osmanl› Yunanlar› sakin kald›lar. fiayet Ermeniler de öyle yapsalard› sürgün de, sürgünle birlikte görülen öldürme olaylar› da olmazd›.” Birinci Dünya Savafl› s›ras›nda Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u Askeri Ataflesi olarak ‹stanbul’da görev yapan Joseph Pomiankowski de, Tehcir uygulamas›n› flöyle yorumluyordu: “Talat ve Enver Paflalar, savafl›n bafllamas›yla birlikte Ermeni liderlerini ça¤›rarak, düflmandan yana olmamalar› ve Osmanl› ordusuna karfl› savaflmamalar› yolunda uyard›lar. Fakat Ermeniler, gene de düflmanca davran›fllarda bulunmaktan ve Türk birliklerine karfl› sald›rmaktan hiç çekinmiyorlard›. Savafl›n bafllamas›ndan hemen sonra, Ermeni as›ll› pek çok asker ile subay, Ermeni gönüllü teflkilat›na girdiler. Bu teflkil edilen birlikler, Türk topraklar›n› kas›p kavurdular. Ayr›ca Ermeni çeteleri, Osmanl› ordusunun arkas›nda kalan Türk karakollar›na, nakliye araçlar›na ve tecrit edilmifl birliklere bask›nlar düzenliyorlard›. Türk Hükümeti Ermenilerin büyük bir isyan
Pierre Loti
ç›karaca¤›ndan endifle ediyordu. Gerçekten böyle bir olay, Ruslar›n yard›m› ile Ermenilerin Türk birliklerine sald›r›ya geçtikleri Van’da ortaya ç›kt›.” Soyk›r›m lobileri, gerçekleri yazan tarihçileri özellikle de Frans›z yazar Piyer Loti’yi hiç sevmezler. Y›llarca ‹stanbul’da yaflayan, Ermenilerle de çok yak›n iliflkileri olan Loti, 1922’de yay›nlad›¤› ve “Fransa Do¤u’da Neler Kaybetti” adl› kitab›nda flöyle demektedir: “Ermeniler Osmanl› vatandafl› idiler. Rahat rahat yafl›yorlard›. Fakat onlar izcilik ve casusluk etmek için Ruslar›n önüne koflmakta hiç tereddüt etmediler. Kazak süvarilerine Türk evlerini gösterdiler. ‹lk önce kendileri yakt›lar, iflkence ettiler. Alabildi¤ince öldürdüler ve büyük ceset y›¤›nlar› yapt›lar.” Yaz›y› NATO Genel Sekreterli¤i görevinde bulunmufl Joseph Lunz’un “‹nan›n Bu Bir Zevkti” bafll›¤› alt›nda toplad›¤› hat›ralar›ndaki flu sözleriyle bitirelim: “Avrupal›lar›n tek bildikleri fley Ermeni iddialar›d›r. Birinci Dünya Savafl›’nda Ermenilerin kaç Türk’ü öldürdü¤ünden kimsenin haberi yoktur.”• gurbuzevren@butundunya.com.tr 81
Haz›rlayan: SENEM SENGÜL KARAN
Bilginizi Denetleyin 1-‹stanbul Taksim’deki Cumhuriyet An›t›n› yapan ‹talyan heykelt›rafl kimdir? a-Giovanni Bologno b-Auguste Rodin c-Pietro Cononica d-Jean Arp
4-Avrupa birli¤inde oy kullanma yafl› 16 ya indirilen ülke hangisidir? a-Belçika b-Bulgaristan c-Avusturya d-Malta
8-Eski paralar› incelemeye ne ad verilir? a-Stater b-Nümizmatik c-Tremissis d-Semis
9-Günefl ›fl›nlar›yla tedavi yöntemine verilen ad afla¤›dakilerden hangisidir? 2-Futbolda bir a-Radyoterapi kalenin yüksekli¤i ne b-Helyoterapi kadard›r? 6-Türkiye’nin en uzun c-Hidroterapi a-2.44 d-Kemoterapi kara s›n›r›na sahip b-2.18 oldu¤u ülke hangisidir? c-2.50 10-S›tma mikrobunu a-‹ran d-2.65 bulaflt›ran sinek hangisidir? b-Irak a-Anofel c-Suriye 3-1994 y›l›nda kurulan d-Bulgaristan b-Anobium RTÜK ün ilk c-Anomalla baflkanl›¤›n› afla¤›daki 7-Uykuda hava ak›m›n›n d-Anomalopidae isimlerden hangisi 10 saniyeden daha fazla yapm›flt›r? 11-fiu ç›lg›n Türkler süreyle kesilmesi a-Fatih Karaca hastal›¤›na ne ad verilir? kitab›n›n yazar› kimdir? b-Ali Baransel a-Yaflar Kemal a-Uyku apnesi b-Turgut Özakman c-Günefl b-Solunumsuzluk c-Emin Çölaflan c-Tutarak Müftio¤lu d-Uykusuzluk d-Do¤an H›zlan d-Ali Çubukçu 5-Askeri havac›l›kta ç›k›fl anlam›na gelen sözcük hangisidir? a-Fret b-Arfor c-Sorti d-Notam
Yan›tlar: 151. sayfada
Sporun Dünyas›
BD N‹SAN 2015
Metin Gören
‹Z BIRAKANLAR Yaflam›m›z›n her evresinde, akl›m›z›n bir kenar›nda özenle saklad›¤›m›z isimler vard›r, unutulmazlar. Sporun geleneksel yap›s›nda; o isimlerin varl›klar› ile s›ms›cak duygular eflli¤inde zaman tünelinin gizemli yolculu¤una ç›kar›z ve de keyif al›r›z. imileri dünyay› sarsan uluslararas› bir tak›m Milan'›n sahibi Berlusconi, kimileri Anadolu’ya futbolun tafl›nmas›nda büyük eme¤i geçen kifli konumundayd›. Birisi vard›r ki; tam 64 y›l önce, ülkemizin ilk köy tak›m›n› kurmufltu. Ve k›sa bir süre önce yitirdi¤imiz, insanl›k timsali,son y›llarda çokça kulland›¤›m›z bir benzetimle, ''Adam gibi adam '' Süleyman a¤abeyi (Süleyman Seba) listenin tepesine ç›karır, Befliktafl'›n
K
Süleyman Seba 83
BD N‹SAN 2015
varl›¤›yla eflde¤erli¤ini tümcelere s›¤d›rmaya çal›fl›r›z. An›lar›n sa¤anakl›¤›nda akl›ma gelenler, sayfa say›s› kabar›k kitaplara dikkatle okunacak malzeme olur kuflkusuz. Ve gelmifl geçmifl bir çok Befliktafl yönetimine baflkanl›k yapan Seba'ya, bir makam otosu alabilmenin çabas›n› gösteren arkadafllar›na yönelik yapt›¤› söyleme dikkatinizi çekmek isterim: “Befliktafl Kulübünün, baflkan›na özel bir otomobil alacak dek lüksü yoktur. Ayr›ca bu kulüp baflkan›na hediye yoluyla otomobil alabilme oluflumuna da kapal›d›r.” üleyman a¤abeyin, bence ender kiflilerde var oldu¤unu sand›¤›m yaflam dünyas›, anlat›lmas› zor mütevaz›l›¤› da beraberinde getirmifltir. Siyah beyazl› tak›m›n duayen baflkan›, dönemin yöneticisi Latif Ayaz'la birlikte, Balkan ülkelerini dolaflmaktad›r. Yorucu geçen seyahat s›ras›nda, Bulgaristan ile Romanya s›n›r bölgesinde bir yerde çay molas› verilir. Seba otomobilden iner, Ayaz otoyu park etmek için uzaklafl›r. Süleyman a¤abey bir sandalyeye oturur yorgunlu¤unu gidermektedir, çay›n› yudumlarken. Bir yafll› adam yan›na yaklafl›r ve balkanlara özgü flivesiyle; “Beyefendi Süleyman Seba'ya ne kadarda çok benziyorsunuz.” der. Süleyman a¤abeyin yan›t› ilginçtir: “Evet bana çok benzedi¤ini söylerler.” Türk Futbolunun bir zamanlar dev adam› Orhan fieref Apak'› özellikle genç kuflak an›msamaz. Süleymaniye Tak›m›n›n savunma oyuncusu, üç
S
84
Orhan fieref Apak
Anadolu'nun futbolla
içiçe yaflam›n›n mimarlar›ndan biri olan Apak'›n her gitti¤i Anadolu kentinde u¤runa kurbanlar kesildi¤inin tan›klar›ndan biriyim. kez oturdu¤u Futbol Federasyonu Baflkanl›¤› koltu¤unda önemli ifllere imza atm›flt›r. Anadolu' nun futbolla içiçe yaflam›n›n mimarlar›ndan biri olan Apak'›n her gitti¤i Anadolu kentinde u¤runa kurbanlar kesildi¤inin tan›klar›ndan biriyim. Ve otoriter yap›s›n›n, yönetmelikleri delen kararlar›n› gözlerim yuvalar›ndan ç›karcas›na izledim. enerbahçeli bir ünlü futbolcuya verilen üç maçl›k cezan›n uygulanmas› için ataca¤› imza karar›n› y›rtarak, “Git bu cezay› veren kurula
F
BD N‹SAN 2015
söyle, kararlar›n› ya bir maça indirsenler, ya da kald›rs›nlar. Ben bir Allah'tan birde Fenerbahçe'den korkar›m” dedi¤i hâlâ kulaklar›mda yank›lan›r.Ve sonra bana dönerek, “Bak genç gazeteci. Baz› ifller vard›r ki; devlet otoritesi sars›lmadan kitab›na göre uygulanmal›d›r.” ifadeleri hiç akl›mdan ç›kmaz. Orhan fieref Apak bir döneme irice imzalar atan baflkand›. fiöhretinin ve hizmetinin iri gölgeleri alt›nda, görevden al›namayaca¤›n› düflünen Apak'›n 1969 y›l›nda kurulan Gençlik ve Spor Bakanl›¤›'n›n ilk bakan› ‹smet Sezgin taraf›ndan, azledilmesi bir milatt›.1973 y›l›n›n bir sonbahar gecesinde, anl› flanl› baflkan›n yaflama veda edifli ise futbolumuzun Anadolu yakas›na matem elbiseleri giydirdi.
‹ncirlikspor
dana'n›n ‹ncirlik Köyü, 1951 y›l›n›n bahar›nda yeni bir unvan› elde ediyordu. ‹ncirlikspor Türkiyenin ilk köy tak›m› olarak Beden Terbiyesi Genel Müdürlü¤ü’nün arflivlerine
Türkiyenin ilk köy tak›m› olarak Beden Terbiyesi Genel Müdürlü¤ü’nün arflivlerine girdi.
A
girdi. Eski futbolcu Hurflit Karsl› (Hurflit Aga) içindeki futbol ateflinin sönmesini istemiyordu. Hamlesini yapt›, köyünün ad›yla yeni bir tak›m kurdu. Adana Amatör Ligi'nde u¤rafl verecek tak›ma oyuncu gerekliydi ama nakit para ak›fl› yoktu. Hurflit A¤a zeki bir uygulama ile 16 oyuncu transferini de gerçeklefltirdi. Baflkan futbolcular› hasat zaman›nda verilmek üzere, para yerine bu¤day ve pamuk ürünleri karfl›l›¤›nda ifli bitirdi. ‹ncirlikspor y›llarca Adana futboluna, ilk köy tak›m› olarak olanaklar› ölçüsünde hizmet verdi. Amerikan Hava Üssü köye kuruluncaya dek, Hurflit A¤a'n›n tarla ürünleriyle futbol yaflam›n› sürdüren
‹ncirlikspor Futbol Tak›m›
85
BD N‹SAN 2015
‹ncirlikspor sonra büyük bir evrim geçirdi. fialvar ad› verilen yöresel giyimlerin yerini Blue-Jeanlar ald›. Oyuncular›n tümüne yak›n bölümü,
(Amerikal›lar ) bozdu. Oyuncular›n gözü aç›ld›, futbol arka s›ralara dek geriledi. ‹ncirlikspor, savafl uçaklar›n›n homurtular› aras›nda varl›¤›n› hââ sürdürüyor. Hurflit Karsl›'n›n o sevimli yüzü ise ad›n›n verildi¤i stad›n tribünlerinden sahaya dek iniyor. e seksen yafl›ndaki ‹talyan Silvio Berlusconi'yi de bir baflka flekilde iz b›rakanlar›n aras›na sokar›z. Forza ‹talya ad›ndaki partisiyle, çizme görüntüsündeki ülkesinde y›llarca baflbakanl›k yapan Milan Tak›m›n›n patronunun flu söylemi ise kulaktan kula¤a yay›lan bir melodi gibiydi.. “Benim; önce futbol, sonra kad›nlar en sona koydu¤um siyasetle iliflkilerim, yaflam biçimimin asla de¤iflmeyecek temel direkleridir. Üçünden biri olmazsa san›r›m bende olmam.” Berlusconi'nin düflünce yap›s›nda üç prensip, bizim iz b›rakanlar›m›zla asla örtüflemez. Hizmetlerini futbolun daha çok aflama kaydetmesiyle orant›l› sürdürenler ile Dolce Vita'y› (Tatl› hayat) çok seven bir ç›lg›n ‹talyan› birlikte düflünmek olas› de¤ildir. Berlusconi, ‹z B›rakanlar listesinin, Ç›lg›n Baflkanlar bölümünde yer al›r, baflka yere taflamaz... •
V Silvio Berlusconi
Hava Üssü'nde çal›flmaya bafllad› ve cepleri dolarlarla dolup taflt›. Ve Hurflit A¤a'n›n mahsüllerle gerçeklefltirdi¤i transfer ifllemleri sona erdi. ‹ncirlikspor ola¤anüstü bir baflkalafl›m geçirdi. Baflkan Hurflit Karsl›'n›n otoritesi giderek kayboldu. Ve sevgili Hurflit A¤a içinde biriken kah›r dolu y›llar›n a¤›rl›¤›na daha fazla dayanamad›, kenara çekildi ve sessizce göçüp gitti. Hurflit Karsl›,Türk Futbolunun isimsiz kahramanlar›ndan biriydi. Onun tarifiyle ‹ncirlikspor'u Co'lar
metingoren@butundunya.com.tr
D‹LENC‹N‹N fiÜKRÜ
Dilenci vapurda ac›kl› öyküsünü anlat›p flapkas›n› o¤luna vererek yolcular aras›nda dolaflt›rd›. fiapka kendisine geldi¤inde, içinde tek kurufl olmad›¤›n› gördü. Hal böyle olunca ellerini yukar› do¤ru kald›r›p Allah'a flükretmeye bafllad›: "fiükürler olsun sana ki, flapkam› sa¤lam kurtarabildim."
86
SÖZCÜKLER 1
Türk Dili Orhan Velidedeo¤lu
“Protesto” Alman ilahiyatç› ve reformcu Martin Luther (1489-1546), 1520’de ‘Luthercilik’in temellerini oluflturan bir dizi reform yapar: Yeni bir kilise ö¤retisi ortaya koyarak Papan›n yönetimini ve din sel liderli¤ini reddeder; Roma’ n›n üstünlü¤üne, kutsama ve kurallar›na karfl› Martin Luther ç›kar...
1
526 da toplanan “Speyer kurulu” Luther’in görüfllerine hoflgörü gösterse de üç y›l sonra (1529) ikinci kez toplanan kurulda Almanya k›ral› Karl V. (1500-1558)’in, reformlar› s›n›rland›rma karar›n›, Lutherciler büyük tepki göstererek protesto ederler. Bu kurul karar›n› protesto eden Lutherci 87
BD N‹SAN 2015
prenslere o günden sonra (‘protesto eden’ anlam›nda) “Protestan” denildi¤i gibi, sonraki y›llarda bir düflünceyi, uygulamay›, davran›fl› yersiz, gereksiz, haks›z bularak ona karfl› oldu¤unu belli etme, k›nama eylemleri de -yine bu olaydan esinlenilerek- “protesto” olarak adland›r›l›r. ünümüzde ifl yavafllatma veya açl›k grevleri biçiminde gerçeklefltirilen “eylemli / eylemsiz kiflisel” protestolardan daha çok dikkat çekici olan toplu yürüyüfller; yollarda, balkonlarda tencere tava çalmalar; kad›nlar›n bofl tencerelerle ya da filelerle yapt›¤› sokak gösterileri; Venezuella’da Madura hükümetine karfl› yap›lan kad›nl› erkekli ç›plak yürüyüfl gibi, “eylemli toplumsal protestolar” hükümetler ve yöneticiler üzerinde daha etkili olur. Yapt›¤› ilginç eylemlerle gündeme gelen fiefkat Kap›s› Derne¤i, “Kad›na fliddete ve kad›n cinayetlerine son vermek” amac›yla, kad›na fliddet uygulayan ve eflini öldürüp tahrik ve iyi hal indiriminden yararlanan katilleri protesto için 1 May›s 2013 tarihinde, “ev ifli, yemek, ütü yapmama;
G
cinsel iliflkiye girmeme” grevine tüm kad›nlar›n kat›lmas› için ça¤r›da bulunmufltu. Bayanlar›n bu gibi protesto ç›k›fllar› tarihin derinliklerinden yans›r: Aristophanes, “Lysistrata” adl› komedisini, iki taraf› da Yunan olan Atinal›lar ile Spartal›lar’› aralar›nda uzun süren kardefl kavgalar›na son vermeye raz› edebilmek umuduyla yazm›flt›r. Savafltan usanan Atinal› Lysistrata (Orduda¤›tan) adl› kad›n, tüm Yunan kad›nlar›n›, kocalar›n› protesto etmeye, bu savafl› b›rakmad›kça onlarla seviflmemeye yemin ettirir. Bu bask›ya dayanamayan ve efllerini yumuflatma çabalar› bofla ç›kan erkekler, çaresiz: “Do¤a öyle düzenlenmifl ki, ne onlarla ne de onlars›z yaflamak mümkündür” (Quoniam ita natura tradidit ut nec cum illis nec sine illis ullo modo vivi possit) diyerek aralar›nda bar›fl yapmak zorunda kal›rlar.
onuflmac›y› yuhalamak, kitap, pabuç, yumurta vb. f›rlatmak da bir baflka tür protesto eylemi. 11 Nisan 2014 akflam› televizyonlara yans›yan bir haber: ABD eski D›fliflleri Bakan› Hillary Clinton, Las Vegas’ta bir otelde düzenlenen toplant›da konuflurken f›rlat›lan ayakkab›dan bir bel çal›m›yla kurtulduktan sonra, “O bir yarasa Hillary Clinton’a yap›lan protesto an› m›yd›, yoksa biri bir
88
K
BD N‹SAN 2015
Konuflmac›y› yuhalamak, kitap, pabuç, yumurta vb. f›rlatmak da bir baflka tür protesto eylemi. fley mi att›, anlayamad›m” diyerek hiçbir fley olmam›fl gibi- konuflmas›na devam eder. ‹flte, özümsenilmifl demokrasi gere¤i oluflan hoflgörü ve olgun bir davran›fl... er ülke insan›n›n yapt›¤› beden ve el hareketlerinin o ülkeye özgü anlamlar tafl›mas› gibi, protesto biçimleri de ülkelere göre de¤iflir. Bununla ilginç bir olay› 22 May›s 2012 tarihli gazete haberlerinden ö¤reniyoruz: Recep Tayyip Erdo¤an’›n, baflbakanl›¤› döneminde Pakistan’a yapt›¤› ziyaret s›ras›nda Pakistan Meclisinde konuflurken iki ülkenin kardeflli¤ine dikkat çekmesi üzerine milletvekille-
H
S›ra kapaklar›na vurmak Pakistan Meclisinde protesto de¤il, takdir anlam›na geliyor.
rinin s›ra kapaklar›na vurmalar›n›, bizim meclislerimizdeki protesto davran›fl› gibi alg›lay›p flafl›rmas› üzerine ilgililer, Pakistan âdetlerine göre bu hareketin tepki de¤il, takdir anlam›na geldi¤ini aç›klarlar. Ülkemizde de zaman zaman yeni protesto yöntemleri gelifltiriliyor; suikast sonucu kaybetti¤imiz de¤erlerimizi alk›fllarla ebediyete u¤urlamak gibi. Alk›fllayarak neyi protesto ediyoruz; öleni mi, öldüreni mi, olay› m›?.. Hele ki, son günlerde konserler, özellikle de çok baflar›l› Türk Sanat Müzi¤i konserleri, coflkuyla alk›fllan›rken konser adab›ndan uzak beyefendilerin ve maalesef baz› zarif han›mefendilerin de, parmaklar›n› a¤›zlar›na götürerek keskin ›sl›k çalmalar› insan› irkiltiyor. Bu tür ›sl›k, takdir de¤il, tepki arac›d›r; olsa olsa, be¤enilmeyen etkinli¤i protesto etmek için çal›n›r. Be¤endi¤imizi ›sl›klarsak, be¤enmedi¤imizi nas›l belirtece¤iz?.. *** Be¤enilmeyen, hofllan›lmayan, haks›zl›k olarak görülen olaylar›
BD N‹SAN 2015
protesto etme içgüdüsü yaln›z insansal bir davran›fl olmay›p hayvanlarda da gözlemlenmifltir: Haber Türk gazetesinde yay›mlanan ilginç bir haber foto¤raf›nda s›rtlar›n› izleyenlere dönmüfl olarak oturan pek çok babun maymunu görülüyor. Alt yaz›daki aç›klama özetle flöyle: Hollanda’da Emmen Dierenpark’ taki 112 babun maymunu, günlerdir hiçbir fley yemeden, s›rtlar›n› ziyaretçilere dönerek oturuyor. Uzmanlar babunlar›n neden böyle oturdu¤unu araflt›r›rken hayvanlarla ilgilenen yetkililer, “Ziyaretçilerin davran›fl›na küsmüfl olabilirler, yemek de yemiyorlar” dedi. Bu aç›klama bana, “Etik” kavram›yla ilgili bir konuflmamda anlatt›-
¤›m, “hayvanlarda etik alg›lama” deneyini an›msatt›: a¤l› sollu kafeslerin bulundu¤u bir koridorda maymunlar üzerinde çeflitli deneyler yap›lmaktad›r. Maymunlar›n en sevdi¤i yiyecek muzdur. Bir deney s›ras›nda kafeste bulunan bir maymuna muz yerine salatal›k (h›yar), karfl› kafestekine ise her zamanki gibi muz verilir. Kendisine tats›z h›yar verilen maymun, muz verilen maymunu bir süre izler ve bir anda elindeki h›yar› bak›c›s›n surat›na f›rlat›r. Bu davran›fl, b›rak›n insan›, “maymunda bile” haks›zl›¤a karfl› oluflan protesto refleksi de¤il midir?
S
orhanvelidedeoglu@butundunya.com.tr
CEN A P fi A H A BETT‹ N’D EN S EÇ M E L E R
Para ak›ll›lar›n dostu, ak›ls›zlar›n düflman›d›r. ***
Kin hissi ancak bofl ruhlar› doldurur. ***
Ac›y› bilmeyenin merhametine inan›lmaz. ***
K›r›lm›fl yaflam› flikayetsiz yaflamak; iflte en büyük metanet! ***
Fikirler kad›nlar gibidir; güzellikleri modaya uygun k›yafetler içinde artar. ***
Niçin darg›n oldu¤unuzu bilmezseniz tabiidir ki bar›flamazs›n›z. ***
Yaflarken sesleri duyulmayanlar›n vefatlar› da duyulmaz. ***
En ac› yafllar gözümüzden akanlar de¤il, içimizde hapse mahkûm olanlard›r. ***
Yaflamda en hazin fley gözleri kuru olarak a¤lamakt›r. ***
En vefal› dostumuz gölgemizdir; o da yoldafll›k etmek için günefli bekler. ***
Gerçek temiz vicdanlar her zaman hoflgörüye sahiptir. 90
Dünya Döndükçe
BD N‹SAN 2015
Sabriye Afl›r
Wilmer McLean
Bahçesinde Bafllayan Amerikan ‹ç Savafl› Salonunda Bitti!
McLean’in savafl›n bafllad›¤› Manassas’taki çiftli¤i. | Savafl›n sona erdi¤i Appomattox’taki evi.
merikan ‹ç Savafl› onun mutfa¤›na düflen top mermisiyle bafllad›, salonundaki uzlaflma görüflmesiyle son buldu. Çiftçi Wilmer McLean, bahçesinde yap›lan iki muharebeyi, çiftli¤inin penceresinden izleyebiliyordu. Tafl›nd› ama savafl yine peflini b›rakmad›…
A
1800’lü y›llar›n ikinci yar›s›nda Amerika’n›n tar›m ve sanayisi, fiziksel olarak tam anlam›yla ikiye bölünmüfltü. Ekonomi, Güneyde tar›m Kuzeyde ise sanayi anlam›na geliyordu. Kuzey h›zla endüstrileflmifl, ülkedeki tar›m d›fl› üretimin yüzde 90’› Kuzey eyaletlerinde yap›l›r hale gelmiflti. Ülke 91
BD N‹SAN 2015
nüfusunun üçte ikisinin (1860’da 22 milyon kifli) yaflad›¤› Kuzey Amerika topraklar›ndaki köle say›s›, 500 bin civar›nda idi. Güney Amerika eyaletlerinde ise, Kuzey’in tam tersi bir durum vard›. Buradaki büyük çiftliklerde, pirinç, fleker, tütün ve pamuk yetifltiriliyor, ekonomi bütünüyle tar›msal üretime dayan›yordu. Güney eyaletlerinin nüfusunun (1860’da 9 milyon kifli) 3,5 milyonu ise kölelerden olufluyordu. Çiftliklerdeki üretim için gereken insan gücü, Afrika’dan kaç›r›lan siyahlarla sa¤lan›yordu. uzey ve Güney aras›ndaki bu keskin ayr›mda, 1861 kritik bir eflikti. Bu y›l ABD’nin 16. Baflkan› olarak göreve seçilen Abraham Lincoln, seçilmeden önce sözünü verdi¤i “köleli¤i kald›rmak”la ifle bafllad›. Kuzey Amerika’da ve yeni kurulan eyaletlerde köleli¤in kald›r›ld›¤›n› gören Güneyliler, s›ran›n eninde sonunda kendilerine de gelece¤ini
K
Seçildikten sonra ”köleli¤i kald›rmak”la ifle bafllayan ABD’nin 16. Baflkan›, Abraham Lincoln
düflünüyorlard›. Kurduklar› düzenin temelini oluflturan köleli¤in, kendi eyaletlerinde de kald›r›lmas›ndan tedirgin olan Güneyliler, düzenlerini de¤ifltirmektense ba¤›ms›zl›klar›n› ilan etmeyi seçtiler. Ve 7 Güney eyaleti; Güney Carolina, Mississippi, Florida, Alabama, Georgia, Teksas ve Louisiana ABD’den ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etti. Amerika Konfedere Devletleri ad› alt›nda yeni bir devlet kuran Güney eyaletlerine, k›sa süre sonra Virginia, Arkansas, North Carolina ve Tennessee de kat›ld›. Bu “tan›nmam›fl devlet” taraf› Konfederasyon (Confederacy) olarak adland›r›ld›. Özellikle Kuzey eyaletleri baflta olmak üzere ABD ise Birlik (Union) taraf›n› oluflturdu. ‹ki taraf aras›nda patlak veren iç savaflta Güneylilerin, ürettikleri tar›msal ürünleri toptan alarak pazarlayan Kuzeyli ifladamlar›n›n kendilerinden daha fazla kazand›klar›n› düflünerek büyüttükleri öfkelerinin de pay› vard›. ‹ki taraf aras›nda ipler gittikçe gerilirken, Konfederasyon’un 12 Nisan 1861 sabah› Güney Carolina’daki Fort Sumter’› topçu atefline tutmas›, iç savafl›n fitilini ateflledi. Her iki taraf›n da hiç kay›p vermedi¤i iki günlük bu bombard›man ‹ç Savafl’›n ilk muharebesi olarak savafl›n kronolojisinde yer alsa da, as›l savafl daha bafllamam›flt›… AKfiAM YEME⁄‹N‹N ÜZER‹NE TOP MERM‹S‹ DÜfiTÜ!
3 May›s 1814’te Virginia’da dünyaya gelen Wilmer McLean, anne-babas›n›n 14 çocu¤undan birisiydi. Anne ve babas›nı erken yaflta kaybeden Wil-
‹lk modern savafl olarak kabul edilen ve dört y›l süren Amerikan ‹ç Savafl› 600 binin üzerinde (o günkü nüfusun yüzde 2’si) askerin ölümüne neden oldu.
mer McLean, akrabalar› taraf›ndan yetifltirildi. 39 yafl›ndayken, önceki evlili¤inden iki k›z› olan Virginia Beverley adl› kad›nla evlendi. Virginia Beverley ayn› zamanda, ManassasBull Run bölgesindeki bin 200 dönümlük Yorkshire Çiftli¤i’nin de varisiydi. McLean, iflbilir bir toptanc› olarak Yorkshire Çiftli¤i’nde yaflam›n› huzur içinde sürdürüyordu. Ta ki Kuzey ve Güney aras›ndaki tansiyon yükselinceye dek… inbafl› rütbesiyle ordudan emekli olan çiftçi Wilmer McLean, kar›fl›kl›k bafllad›ktan sonra çiftli¤inin Konfederasyon ordusuna aç›k oldu¤unu bildirdi. K›sa bir süre sonra da Konfederasyon güçlerinin generali Pierre Gustave Toutant-Beauregard, 17 Temmuz 1861’ den itiba-
B
ren McLean’in çiftli¤inde kalmaya bafllad›. Washington’a 42 kilometre uzakl›kta, Manassas’taki çiftlik, Güney güçlerinin karargâh› haline gelmiflti. 21 Temmuz 1861 akflam› General Pierre Gustave Toutant-Beauregard, McLean’in çiftli¤inin yemek odas›ndaki masada otururken, mutfak flöminesinden afla¤› do¤ru inen bir top McLean’in Appomattox’taki evinde mutfa¤›n flöminesi. Savafl› bafllatan topun düfltü¤ü Manassas’taki çiftli¤indeki flömine de muhtemelen buna benziyordu.
93
BD N‹SAN 2015
Birinci Bull Run Muharebesi
mermisinin patlamas›yla irkildi. General Beauregard, daha sonra o akflam› günlü¤üne yazarken, “Bu topçu mücadelesinin en komik taraflar›ndan birisi, o akflam flömineye düflen top mermisinin hem benim, hem de McLeanlerin evindeki personelin ve askerlerin yemeklerinin yok olmas›yd›.” ifadelerini kullanacakt›. kflam yeme¤ini berbat eden o top mermisinin düflmesinden sonra, tarihe Birinci Bull Run Muharebesi (Birinci Manassas Muharebesi) olarak geçen, ‹ç Savafl’›n ilk muharebesi bafllad›. Muharebe boyunca, Birlik güçleri Konfederasyon askerlerine geri ad›m att›rd›ysalar da, Konfederasyon güçlerine takviye kuvvetlerin eklenmesiyle, Birlik askerlerinin hatlar› k›r›ld› ve da¤›larak geri çekildiler. Her iki taraf›n da ciddi kay›p verdi¤i Birinci Bull Run Muharebesi’nden sonra McLean’in çiftli¤i, Konfederasyon askerlerinin tedavisi için kullan›lan bir revir haline
A
94
geldi. Esir al›nan Birlik askerleri de burada tutuluyordu. Konfederasyon, McLean’in çiftli¤ini kulland›¤› süre için kira da ödüyordu. Wilmer Mc Lean ayr›ca, Birlik ablukas› s›ras›nda Konfederasyon güçlerine sa¤lad›¤› g›da ve di¤er ihtiyaç malzemelerinin karfl›l›¤›nda da küçük bir servet elde etmiflti. 1862 y›l›n›n A¤ustos’unda, yine ayn› bölgede gerçekleflen ve Kuzey güçlerinin a¤›r kay›plar verdi¤i ‹kinci Bull Run Muharebesi (‹kinci Manassas Muharebesi), Wilmer McLean’i
Karmafla içindeki evi ve arazisini terk ederek yeni bir bafllang›ç yapmak isteyen McLean, Güney Virginia’ya tafl›nmaya karar verdi.
BD N‹SAN 2015
korkutmufltu. T›pk› ilki gibi, bu muharebe de Konfederasyon taraf›n›n galibiyeti ile sonuçlanm›flt› ama Mc Lean art›k ailesinin can güvenli¤inden endifle eder hale gelmiflti. Yan› bafl›nda, evinin bahçesinde, arazisinde savafllar yap›l›yordu. Karmafla içindeki evi ve arazisini terk ederek yeni bir bafllang›ç yapmak isteyen McLean, Güney Virginia’ya tafl›nmaya karar verdi. SAVAfiIN BAfiLANGICI DA, SONU DA ONUN EV‹NDE OLDU
Bull Run’daki çiftli¤inin 200 kilometre güneyinde, Appomattox’ta flirin iki katl› bir ev bulan McLean, burada savafltan ve savafl›n ailesi için yaratt›¤› tehlikeden uzak olmay› umuyordu. Nitekim McLeanler, burada birkaç y›l› sessizlik ve huzur içinde geçirdiler. Ama 1865’te, Wilmer McLean kendini yine savafl›n içinde buldu. 8 Nisan 1865 sabah› bafllayan Appomattox Court House Muharebesi’nde,
General Robert E. Lee
Konfederasyon güçlerinin Generali Robert E. Lee, Birlik ordular›n›n kumandan› General Ulysses S. Grant’a teslim olmak üzereydi. eneral Lee, Birlik güçleriyle görüflme yapacak bir yer bulmak için McLeanler’in evine ula¤›n› gönderdi. Ulak, do¤ruca Wilmer McLean’in kap›s›n› çald› ve evini kullanmak istediklerini söyledi. ‹steksizce raz› olan McLean, evinin kap›s›n› bir kez daha ‹ç Savafl için açt›. Ve 9 Nisan günü ö¤le saatlerinde, Konfederasyon güçlerinin Generali Robert E. Lee resmen teslim olmak üzere, Birlik taraf›n›n Generali
G General Ulysses S. Grant
95
BD N‹SAN 2015
McLean’in Manassas’taki ve Appomattox’taki evlerinin savafl y›llar›ndaki görüntüleri
Ulysses S. Grant ile Wilmer McLean’ in salonunda bir araya geldi. Lee ve Grant, McLean’in oturma odas›nda Konfederasyon güçlerinin teslim olma flartlar›n›n konufluldu¤u 25 dakika süren bir görüflme yapt›lar. Birlik taraf›, Lee ve askerlerine karfl› iyi niyetli davrand›lar ve Güneyli askerlerin hiçbirinin vatana ihanet suçlamas› ya da hapse girme durumuyla karfl› karfl›ya gelmeyece¤ini kabul ettiler. Açl›ktan bitkin düflen Güneyli askerlere g›da yard›m› yap›lacakt› ve evlerine dönebileceklerdi. Bu kez McLean’in evi havaya
uçmam›flt› ama Konfederasyon güçlerinin teslim olduklar›n› beyan eden belgenin General Lee taraf›ndan imzalanmas›n›n ard›ndan, baz› Birlik askerleri bu tarihsel olay›n an›s›na evdeki masa, sandalye ve di¤er eflyalar› almaya bafllad›lar. Birkaç asker ise, evindeki eflyalar›n fütursuzca al›n›p götürülmesine tepki gösteren McLean’e ald›klar›n›n paras›n› ödedi.
S
avafl ön bahçemde bafllad›, salonumda bitti” sözü tarihte iz b›rakan çiftçi Wilmer Mc Lean’in evi, Amerikan ‹çiflleri Bakanl›¤›na ba¤l› Ulusal Park Servisi taraf›ndan koruma alt›na al›nd›. Savafl›n bitmesinden sonra McLean, ailesi ile birlikte do¤du¤u yere, Alexandria’ya döndü. 1882’de, 68 yafl›ndayken yaflama veda etti.• sabriyeasir@ butundunya.com.tr
96
Mitolojiden Yans›yanlar Haluk Erdemol
Phaethon Günefl’in O¤lu
Mitolojik yarat›l›fl öyküsü Kaos ile bafllar. Bu karanl›k hiçlikte Yeryüzü (Gaia veya Ge) vard› sadece, yani Toprak Ana Phaethon’un Düflüflü. Rubens (1577-1640)
G
enifl gö¤üslü, do¤urgan Toprak Ana yaln›zl›¤a dayanamad› ve Gökyüzü’nü (Uranos) do¤urdu tek bafl›na. Y›ld›zlar›yla göz k›rparak kendisine kur yapmakta gecikmeyen bir erke¤i vard› art›k. Uranos’un s›k s›k Gaia’n›n üzerine kapanmas› kaç›n›lmazd›. Onlar›n birleflmesi sonucu do¤an çocuklar da kendileri gibi dev yarat›klard›. Kaos’un yaban›l karanl›¤›ndan f›rlam›fl gibi görünen
canavar görünümlü ilk kuflak çocuklar› izleyen kuflakta ilk kez insans› yaflam özelliklerine sahip alt› erkek, alt› k›z do¤du. Bunlara Titanlar (Titanides) deniyordu. Baflka seçenekleri olmad›¤›ndan efllerini kendi aralar›ndan seçen Titan kardefllerin soylar›ndan gelenler belirli u¤rafllar edinerek dünya düzeninin kurulmas›nda öncü oldular. ‹çlerinden Kronos’un o¤lu Zeus babaannesi Gaia’n›n 97
BD N‹SAN 2015
yard›m›yla babas›n› alafla¤› ederek Olympos taht›na oturacakt›.
T
itan kadefllerden Hyperion da k›zkardefli Theia ile evlenmifl ve bu evlilik ›fl›klara bo¤mufltu dünyay›. Çünkü do¤an üç çocuk yetiflkinli¤e erifltiklerinde ›fl›kl› görevler üslenmifllerdi. Helios isimli o¤lan Günefl’i, Eos ve Selene isimli k›zlar da flafa¤› ve ay› yönetiyordu. Helios do¤udaki saray›ndan kalkarak dört at›n çekti¤i ›fl›klar saçan muhteflem arabas›yla burçlar kufla¤›ndan geçerek önce zirveye t›rman›yor, sonra inifle geçen atlar› zorlukla dizginleyerek bat›da amcas› Oceanos’un sular›nda son veriyordu günlük yolculu¤una. O zamanlar›n k›s›tl› co¤rafya bilgisine göre Oceanos okyanus de¤il, bilinen topraklar› kuflatan büyük bir nehirdi. Gece oldu¤unda Helios arabas› ve atlar›yla büyük bir alt›n kâseye binerek kendilerini do¤udaki saray›na geri götüren nehrin üzerinde dinleniyordu. Bu alt›n kâse Zeus’un o¤lu, demirci tanr› Hephaistos’un elinden ç›kmayd›, arabas› da. elios her akflam indi¤i Oceanos’un sular›nda ye¤eni Clymene’ye kapt›rm›flt› gönlünü. Clymene Oceanos’un k›zlar›ndan biriydi. ‘Oceanides’ denirdi onlara. Helios’dan bir o¤lu oldu¤unda Clymene babas›n›n an›s›na ‘par›ldayan’ anlam›na gelen Phaethon koydu ad›n›. Helios ile Clymene’nin k›z çocuklar› da olmufltu. Onlara da ‘Heliades’ deniyordu. Üvey babas› Habefl kral›
H Phaethon’un Düflüflü. Gustave Moreau (1826-1898) (üstte) Hans von Aachen (1552-1615) (altta) 98
BD N‹SAN 2015
Merops’a benzemedi¤i için küçük yafltan beri gerçek kimli¤inin pefline düflen Phaethon yetiflkinli¤e eriflti¤inde annesinden gerçe¤i ö¤rendi, fakat bir türlü inanamad›. Sonunda annesi “Bana inanm›yorsan git kendin ö¤ren.” dedi ona. Baflta sevgili arkadafl› Cygnus, arkadafllar›n›n da k›flk›rtmas›yla Phaethon do¤u ufkuna do¤ru uzun bir yolculu¤a ç›kt›. Helios’un göz kamaflt›ran kona¤›na vard›¤›nda y›ld›zlar çekilmeye bafllam›flt›. O günkü yolculu¤una haz›rlanan Helios ›fl›kl› taht›nda oturuyor, o güne kadar hiç kimsenin gelmeye cesaret edemedi¤i kona¤›na ilk kez ayak basan bu gencin kendi o¤lu oldu¤unu sa¤›nda ve solunda duran saniyelere, dakikalara, günlere ve y›llara söylerken gururla gülümsüyordu. Phaethon’u sevinçle kucaklayarak “Annen do¤ru söylüyor,” dedi, “sen benim o¤lumsun, dile benden ne istersin? Phaethon’un Düflüflü. James Ward (1769-1859) (üstte) Marc Chagall (1887-1985) (altta) 99
BD N‹SAN 2015
Sebastiano Ricci (1659-1734)
Styx üzerine yemin ederim ki ne istersen yapaca¤›m.” O zamanlar yeminler Oceanus’un yeralt›na giren kolu olan kutsal Styx ›rma¤› üzerine edilirdi. Böylece yeminlerin tutulmamas› halinde gelecek cezalara katlan›laca¤› bafltan kabul edilmifl oluyordu. Phaethon iste¤ini dile getirince Helios etti¤i yemine piflman oldu. Çünkü Günefl’in dört atl› arabas›n› sürmek istiyordu delikanl›. Helios onu vazgeçirmeye çal›flt›. “Yemin ettim, ama seni uyarmam gerek,” dedi, “bu çok 100
zor bir ifltir. Bana bile zor geliyor. Alev soluyan azg›n atlar› izlemeleri gereken yolda tutabilmek büyük güç ve beceri ister. Ö¤le vakti en yüksek noktaya ç›kt›klar›nda afla¤›ya bakarken benim bile içimi korku kapl›yor. Burçlar kufla¤›ndan geçerken Aslan’›n pençesinden, Akrep’in i¤nesinden, Yengeç’in k›skaçlar›ndan, Yay’›n oklar›ndan ve Bo¤a’n›n boynuzlar›ndan kaç›nmak gerekir. Hele inifl çok daha çetindir; dizginlere as›lmak daha da güçleflir. Baban oldu¤uma inand›ysan bir baba nasihat› gibi dinle sözümü, gel vazgeç bu iflten. Baflka ne istersen söyle, yapay›m.”
F
akat yüre¤i gençli¤in serüven tutkusuyla dolu Phaethon iste¤inden vazgeçmedi. Dört atl› araba ›fl›klar›n› saçmaya bafllam›flt› bile. Gül parmakl› Eos (fiafak) evinin önünde bekleyen atlar› zor tutuyordu. Helios alevlere dayanabilmesi için bedenini kutsal ya¤la ovduktan ve yüre¤i s›k›flarak son uyar›lar›n› yapt›ktan sonra koyverdi o¤lunu. Güneflin azg›n atlar› burunlar›n-
BD N‹SAN 2015
dan alev f›flk›rtarak h›zla t›rman›fla geçtiler. Fakat günün dakika ve saatlerine ayak uydurmalar› için güçlü kollarla dizginlenmeleri gerekiyordu. Dizleri titremeye bafllayan Phaethon dizginleri s›klaflt›rmak ve gevfletmek aras›nda bocalamaya bafllad›. Sürücüden gelen gücün zay›flad›¤› farkeden atlar daha da azg›nlaflarak yoldan sapt›lar; yaln›z sa¤a sola de¤il, yukar› afla¤› da kofluyorlard›. Yere yaklaflt›klar›nda, yerkürenin tepesindeki buzlar eriyor, ortas›ndaki denizler çekiliyor, nehirler buharlafl›yor, ürünler ve hayvanlar telef oluyordu.
k›zkardeflleri Heliadlar ve arkadafl› Cygnus öyle ac› ac› a¤lad›lar ki Olymposlular dayanamay›p k›zkardeflleri kavak a¤açlar›na dönüfltürdüler, Cygnus’u da bir ku¤uya. K›zkardefllerin gözyafllar› amber damlalar›na dönüfltü. O günden beri kavaklar su kenar›nda sal›n›r dururlar, yak›nlar›nda da bir ku¤u süzülür. • halukerdemol@butundunya.com.tr
A
frika’n›n üzerinden geçerken yeflillikleri çöllere dönüfltürdüler. Nil nehri bile bafl›n› kumlara gömdü. Bir türlü bulamad›lar kayna¤›n›. Phaethon üstesinden gelemeyece¤i bir ifle kalk›flm›fl ve baflar›s›z olmufltu. Topraklar›n›n ve üzerinde yaflayan canl›lar›n ac›kl› durumunu gören Toprak Ana torunu Zeus’un yard›m›n› istedi. Zeus da taht›n›n yan›ndaki y›ld›r›m oklar›ndan birini alarak Phaethon’a f›rlatt›. Delikanl› saçlar› alevler içinde, gökyüzünde kayan y›ld›zlar gibi uçarak Eridanus (veya Po) nehrine düfltü. O günü güneflsiz geçirdi dünya. Phaethon için nehir k›y›s›nda yas tutan
Phaethon figürlü masa saati (18.yy)
Notlar: Titanlar mitolojik zamandizininde geride kal›p Olymposlular ve soylar› öne ç›kt›¤›nda günefl Helios’un güdümünden ç›kar›lm›fl ve Apollo ile özdefllefltirilmifl oldu¤undan bu niteli¤ini yans›tmak için Apollo’ya ›fl›kl› anlam›na gelen ‘Phoebus’ ön ismi verilmifltir. Frans›zcada atl› araba için kullan›lan ‘phaéton’ sözcü¤ü dilimize ‘fayton’ olarak girmifltir. Cygnus Latincede ‘ku¤u’ anlam›na gelir. (Fr.Cygne; ‹t. Cigno). 101
F›rçalayarak Serdar Günbilen
102
Do¤an›n Gizemi Yücel Aksoy
Bezelyeler Aflç›y›
Öldürebilir mi? Önceki say›lar›m›zda, Amerikal› Backster’in çal›flmalar› 1960 y›l›nda bafllad› ve bütün dünyada ilgi gördü demifltik. Peki daha önceki y›llarda bu tip araflt›rmalar yap›lmad› m›? Elbette yap›ld›. ..
1
858 y›l›nda Hindistan’›n Kalküta flehrinde do¤an Jagadish Chandra Bose’un bitkiler üzerinde yapt›¤› say›s›z çal›flma var. Bose, bu çal›flmalardan birinde, bitkisinin tüm hareketleri durdu¤unda yani ölüm an›nda, hayvanlardaki ölüm kas›lmas›n› an›msatan biçimde titredi¤ini saptad›. Ölüm an›nda bitkiden büyük bir
elektrik gücü a盤a ç›km›flt›. “Beflyüz bezelye beflyüz volt üretebilir” diyordu Bose. “Bu gerilim bir aflç›y› kül etmeye yeter.” Ama hemen ard›ndan müjdeyi veriyordu: “Ne var ki bezelyeler seri ba¤lanamad›klar› için böyle Jagadish C. Bose' bir tehlike olufl103
BD N‹SAN 2015
Jagadish Chandra Bose ve gelifltirdi¤i alet: Crescograph
muyor.” Chandra Bose, bitkilerin duygusall›klar›n› ve duyarl›l›klar›n› kan›tlamak üzere, bilimsel ve o günün koflullar›na göre son derece teknik araflt›rmalar yapt›. Önce, bitkilerdeki hareketleri afl›r› derecede büyütecek optik bir ayg›t› gelifltirmekle ifle bafllad›. Ayg›t›n kaydettikleri, büyük bir ekrana aktar›larak çok daha kolay ve rahat izlenme olana¤› veriyordu. Bu ayg›t art›k, bitki organlar›n›n, o ana kadar bilim dünyas›n›n gözlerinden sakl› kalan hareketlerini net bir flekilde görülür hale getiren bir “optik darbe kaydedicisi” olmufltu. ose, dur durak bilmeden çal›fl›yor, ayg›t› daha da gelifltirmeye çabal›yordu. 1917 y›l›nda "Sir" ünvan› verilen Bose, Kalküta'da bir Araflt›rma Enstitüsü kurdu. 1918 y›l›nda da yeni bir alet gelifltirdi¤ini aç›klad›: Crescograph.
B 104
Bu aletle, bitkilerin hareketleri 10.000 kat büyütülerek gözlemleniyor ve ayr›ca, bitkilerin büyüme h›z› ve 1 dakika gibi k›sa bir süre içinde gösterdikleri de¤iflimler, otomatik olarak kaydedilebiliyordu. Bose bu aletle, say›s›z bitkide büyümenin ritmik nab›zsal karakterde olufltu¤unu ve her bir nabz›n ani bir yükselmeye ve arkas›ndan, yavaflça, ilerlemenin dörtte biri oran›nda bölümsel bir geri çekilmeye yol açt›¤›n› ortaya koydu.
1
920 y›l›nda bilimsel bir dergide yay›mlanan yaz›da ise Lord Rayleigh, Bose’un Crescograph ayg›t› için flöyle söylüyordu: “Bu ayg›tla, bitkilerin ve dokular›n›n büyümesinin, tam bir do¤rulukla ve bir milyonla on milyon kat aras›nda bir büyüme oran›yla saptand›¤›ndan hiç kuflkumuz bulunmamaktad›r.” Demek ki Bose, aradan geçen iki y›l içinde crescograph aletinin
BD N‹SAN 2015
büyütme gücünü 1.000 kat daha artt›rm›flt›. BOSE’UN LABORATUVARINI ZiYARET EDEN ÜNLÜLER Ünlü Hintli ermifl Paramahansa Yogananda, Bir Yogi'nin Otobiyografisi adl› kitab›nda, Dr. Bose'un Araflt›rma Enstitüsü'ne yapt›¤› ziyareti ve "crescograph"da gördüklerini flöyle anlat›r: " ... Büyük botanikçi, verdi¤i sözü unutmayarak, beni bir mabed gibi sessiz, huzur veren laboratuvar›na götürdü. ‘Crescograph'› bu e¤reltiotu
Küçücük yaflam hareketleri art›k aç›kça alg›lan›yordu; bitki, hayret dolu bak›fllar›m›n alt›nda gayet yavafl bir flekilde büyüyordu. ile irtibatland›raca¤›m; ayg›t›n büyütme gücü muazzamd›r. Bir sümüklüböce¤in yürüyüflü ayn› oranda büyütülseydi, aynen bir ekspres tren h›z›nda
Paramahanba Yoga ve kitab›, Bir Yogi’nin Otobiyografisi
yol al›yor gibi görünecekti’ dedi. Merak ve flaflk›nl›kla, e¤reltiotunun perdedeki yans›yan görüntüsüne bak›yordum. Küçücük yaflam hareketleri art›k aç›kça alg›lan›yordu; bitki, hayret dolu bak›fllar›m›n alt›nda gayet yavafl bir flekilde büyüyordu. Sir Bose, ufak bir metal çubukla e¤reltiotunun tepesine dokunuverdi. Hareketlilik aniden durdu ve çubuk geri çekildikten k›sa bir süre sonra da düzgün ritmine yeniden bafllad›. Bose, ‘D›fltan gelen herhangi bir etkinin duyarl› dokular için ne kadar zararl› oldu¤unu gördün' dedi. 'Dikkat et; flimdi kloroform verece¤im, arkas›ndan da antidotunu...' Kloroform etkisi tüm büyümeyi bir anda durdurmufl, antidot ise tekrar canland›rm›flt›. Perdedeki hareketler bana bir film öyküsünden daha çekici geliyordu. Dostum (burada kötü kifli rolünü oynayarak), e¤reltiotunun bir 105
BD N‹SAN 2015
yerine sivri bir alet soktu. Kas›lma fleklinde ç›rp›nmalar bitkinin çekti¤i ac›y› tüm gerçekli¤iyle yans›t›yordu. Bitkinin sap›n› jiletle kesti¤inde ise, perdedeki gölge önce fliddetle dalgaland›; sonra yavafl yavafl ölüm mele¤inin kontrolunda hareketsiz kald›.” ose’un çal›flmalar›n› yak›ndan izleyen “Nation” dergisinden bir yazar da gördüklerini flöyle aktar›yordu: “Bir masa üzerinde, sanki yeteneksiz bir operatörün kesip biçece¤i bir havuç yatmaktayd›. Havucun gövdesine iki yerden teller saplanm›flt›. Sivri bir maflayla s›k›flt›r›ld›¤›nda havuç ürperdi. Çimdiklendi¤inde ise, verdi¤i yan›t daha ac› doluydu. Böylece havucun geçirdi¤i sars›nt›lar, teller arac›l›¤›yla ekrana korkunç derecede abart›l› olarak aktar›lmaktayd›. Masadaki duruflu her ne kadar vurdumduymaz bir tav›r sergiliyorsa da, uyar›lara verdi¤i yan›t›n ekrandaki görüntüleri, iflkence çeken ve ac›dan k›vranan birinin ç›rp›n›fllar› gibiydi.” Bose, bitkilerin de, insanlar ya da hayvanlar gibi kloroformla uyuflturulabildiklerini, taze hava verildi¤inde ise k›sa zamanda kendilerine geldiklerini deneysel olarak kan›tlad›. Kocaman bir çam a¤ac›n› kloroform ile bay›ltt›ktan (uyuflturduktan) sonra yerinden söküp daha uzak bir noktaya tekrar dikmeyi baflard›. Baflard› çünkü, böylesine büyük bir çam, yerinden sökülüp baflka yere aktar›ld›¤›nda, a¤açta ölümcül olabilecek floklar çok s›k yaflan›r. Önceleri, bitkilerin s›n›rs›z flekilde karbondioksitten hoflland›klar› kan›s› yayg›nd›. Öyle ya bitki karbon-
B
106
Bitkiler de alkolle sarhofl oluyor, kendilerinden geçiyor, sonra da akflamdan kalmal›¤›n aç›k belirtileriyle ay›l›yorlard›. dioksiti al›yor, fotosentezde kullan›p, yerine de do¤aya oksijen veriyordu. Bose, bu gaz›n afl›r›s›n›n bitkileri bo¤abilece¤ini, ama sonradan oksijen verilerek diriltilebileceklerini de deneylerle kan›tlad›. (Aynen hayvanlarda oldu¤u gibi). Yine Bose’un çal›flmalar› gösterdi ki, bitkiler de (insanlara benzer flekilde) alkolle sarhofl oluyor, ayyafllar gibi sallan›yor, kendilerinden geçiyor, sonra da akflamdan kalmal›¤›n aç›k belirtileriyle ay›l›yorlard›. Sir Bose, 1929 y›l›nda kendisi için düzenlenen emeklilik töreninde yapt›¤› konuflmada, edindi¤i deneyimlerini flu sözlerle aç›kl›yordu: “fiu noktada fizik bafllar, flu noktada fizyoloji bafllar diye kesin bir ay›r›m yapmak olas› de¤il. Ald›¤›m kay›tlar›n suskun tan›kl›¤›nda, varolan her nesneyi kapsayan 'Birli¤in' bir aflamas›n› gördüm. Ifl›k demetindeki toz zerreleri, yeryüzündeki bereketli yaflam, tepemizde parlayan gözal›c› günefl.. Hepsi, hepsi bu 'Birli¤in' birer parças›yd›. • yucelaksoy@butundunya.com.tr Gelecek ay: Bitkilerin müzikli yaflam›
Tarihten Damlalar Mümtaz ‹dil
Yazar› Poe kadar ünlü fliir
Senelerce senelerce evveldi Bir deniz ülkesinde Yaflayan bir k›z vard›, bileceksiniz ‹smi; Annabel Lee, Hiçbir fley düflünmezdi sevilmekten Sevmekten baflka beni. (...) dgar Allan Poe’yu okur en çok, Melih Cevdet Anday’›n bu muhteflem çeviri flirinden bir de “Morg Soka¤› Cinayeti”nden tan›r. K›rk y›ll›k yaflam›na dünya edebiyat›n› sarsacak kadar önemli eserler s›¤d›rm›fl olan bir yazar›n, on y›l çal›flt›¤› eserinin karfl›l›¤› olarak yaln›zca on dolar alabildi¤ini ço¤u okur bilmez. Poe’ n›n yaflam› ac› ve hüsran ile geçmifltir. Ancak, yaflad›¤› aflk, kendisine Edgar Allan Poe edebiyat dünya107
BD N‹SAN 2015
sürdürmeye çal›fl›rken, Virginia, son öyküsünden gelen 6 dolar› da kira için k›r›k tahta bir kutuya özenle yerlefltiriyordu. Hastayd›. Ama daha da önemlisi, kocas›n›n kira için ay›rd›¤› üç dolar› da içkiye yat›raca¤›n› bilmesi, onu hastal›¤›ndan da fazla üzüyordu. Evde hiç yiyecek yoktu. Midesinin fliddetle buland›¤›n› hisseden Virginia, komflulara görünmeden evin önündeki otlar aras›ndan tan›d›klar›n› seçip bir cezvede kaynatt›. Bunun, mide bulant›s›na iyi gelece¤ini umuyordu. Edgar nas›lsa uyuyordu ve onun ne yapt›¤›n› fark edemeyecek kadar da sarhofltu. Virginia Clemm
s›n›n en üst basamaklar›nda bir yer sa¤layacak denli gizemli bir tutkudur. Annabel Lee fliirini kar›s› için yazd›¤›n› söylemek bile, bu kara kuru, hastal›kl› suratl› ve saf ispirto içecek kadar içkiye düflkün yazar›n ne denli sevgi yüklü oldu¤unun önemli bir kan›t›d›r. Poe, ileride fliirlerine konu olacak, kuzeni Virginia Clemm ile evlendi¤inde yirmi alt›, kar›s› Virginia ise on üç yafl›ndayd›. Aralar›ndaki yafl fark› nedeniyle, birçok insan bu evlili¤in mutluluk getirmeyece¤ine inan›yordu. Ama beklenen olmad›. Poe, kar›s›n› taparcas›na sevdi ve salt bu sevgi, onun, dünya edebiyat›n›n en güzel fliirlerini yazmas›na neden oldu. Edgar Allan Poe ve kar›s› Virginia Clemm, New York’un Grand Concourse bölgesinde, y›k›k bir binan›n bodrum kat›nda yaflamlar›n› 108
ezvede toplad›¤› otlar› kaynat›rken, Edgar’›n bir zamanlar kendisine söyledi¤i fliirleri, onlar› flark›laflt›ran sesini duyar gibi oldu. Karn› açt›, hem de dehfletli açt›. Edgar alkolden ald›¤› enerjiyle giderek zay›fl›yor, ama belli ki hiç açl›k çekmiyordu. Üstelik eskisi kadar canl› da de¤ildi ve son aylarda kendisine bir tek fliir bile okumam›flt›. Mahalledeki komflular da art›k yiyecek getirmez olmufllard›. Edgar flark› söylemiyordu kendisine. fiiir de okumuyordu. Edgar ölüyordu... Kendisinin midesi bulan›yordu yaln›zca, ama biricik kocas›, Edgar’› ölüyordu. Ölüm t›rnaklar›n›n ucundan bir yerden vücuduna girmifl olmal›yd› ve en zay›f an›n› kolluyordu. Bundan emindi. K›fl geceleri, el yordam›yla toplad›¤› otlar› yedikleri oluyordu, ama Virginia giderek kendini daha
BD N‹SAN 2015
kötü hissediyordu. Kocas›n›n Bu öykü, bire bir olmasa da, gözlerinin içine bak›yordu, ölmesin, gerçek bir öyküdür. ona fliir okusun diye, ama Edgar Dünyan›n aflk üzerine kurulu ölüyordu... oldu¤unun en büyük kan›tlar›ndan Bir gece Virginia atefllendi. Atefli biridir Edgar ile Virginia’n›n aflk›. düflmek bilmiyordu. Edgar Bütün sanatç›lar, özellikle de flairler, baflucundayd›, ama çaresizce dolafl›p bu kutsal sevgiyi yans›tmada kendileduruyordu. Hâlâ flark› söylemiyor, fliir rini görevli saym›fllard›r. Tüm birlikokumuyordu kendisine. Oysa bir tek teliklerin bafllang›c›, aflk denilen o fliir, bir tek fliir onu kurtaracakt›, aldat›c›, ama bir o kadar da dayan›lbundan emindi. maz duygunun üzerine kurulmufltur. Edgar, dondurucu Cinselli¤in aflk› so¤u¤a meydan okurayaklar alt›na ald›¤›, cas›na evin içinde Sokak kedilerini iki duygu aras›ndaki çaresiz dolafl›yor, büyük uçurumun kifli sevgili kar›s›n›n üzeri- toplay›p gelmiflti. taraf›ndan ölçülemene ne bulduysa örtüHepsini kar›s›n›n di¤i her aflamada, aflk yor, ama bir türlü yap›lan tüm ayaklar›n›n dibine ad›na Virginia’n›n titremebirliktelikler mutlaka y›¤m›fl, ayaklar› hüsranla sonuçlanm›fl, sini geçiremiyordu. Sokak kedilerini ›s›ns›n diye onlar› bu da yine, ehil ya da toplay›p gelmiflti. ehil olmayan kifliler saatlerce okflay›p, taraf›ndan insanl›¤a Hepsini kar›s›n›n ayaklar›n›n dibine bir mesaj olarak iletilk›m›ldamadan y›¤m›fl, ayaklar› ›s›nmeye çal›fl›lm›flt›r. s›n diye onlar› saatler- ayaklar› üzerinde Feministler itiraz ce okflay›p, k›m›ldaetmifl, magandalar yüz oturmalar›n› madan ayaklar› üzevermemifl, aptallar ise, sa¤lam›flt›. rinde oturmalar›n› her fleye “evet” demesa¤lam›flt›. Ama Virginia tek fley nin “aflk›” kurtaraca¤› inanc›yla bekliyordu: Bir tanecik fliir ya da sevgi yaflamlar›n› yok etmifllerdir. sözleriyle dolu k›sac›k bir flark›... Sonuçta insanlar, Edgar Allan Poe’nun binlerce y›l ötesine bile ayn› dgar söylemedi. tazelikte ulaflacak fliirine benzer bir Virginia da öldü. yarat›m› ortaya koymakta hep zorlanEdgar, kar›s›n›n cenazesini m›fllard›r. kald›racak kadar bile para bulamad›, Poe’n›n Virginia’y› ne denli onu, yani sevgili kar›s›n› al›p, sevdi¤i, en yak›n olarak Virginia kimsesizler mezar›na gömdüler. taraf›ndan bilinebilir. Bizler, yazd›klaEdgar Allan Poe da, fiziki olarak r›ndan yola ç›karak yapt›¤›m›z ç›karolmasa da, ruhen o gün ölmüfltü. samalarla, Virginia ya da bir baflkas›109
n›n, Poe ile inan›lmaz bir aflk yaflad›¤›n› biliyoruz ancak ve bunun muhtemelen de kar›s› oldu¤unu düflünüyoruz. evmeyi “utanç verici, afla¤›l›k” bir duygu olarak alg›lamaya kurgulanm›fl toplumlar›n bireyleri, her sabah sevgilisine nerede ve nas›l ihanet edece¤inin planlar›n› yapman›n afl›r› gururu ile yaflarken, Poe gibi sanatç›lara da dehfletli haks›zl›k ediyoruz. Sonu olmayan bir yolda, elbet bu yol da bitecek diye, her gün bir sonraki günün muhasebesini yapmak, yast›¤a kafay› koyduktan befl dakika sonra bunu bir onur meselesi yapmak, Poe’ yu okumamakla, okuyup da anlamamakla efl de¤erdir. Alçakgönüllü bir gülümsemenin bile “laubalilik, y›l›fl›kl›k” olarak alg›land›¤›, as›k suratl›l›¤›n ise ciddilikle özdefllefltirildi¤i bir ortamda, aflk› çocuk do¤uran ya da do¤urtan bir nesne olarak görmek, hiç de tuhaf gelmemeli. Poe’nun “Annabel Lee” fliiri, insanlar› “aflka” davet etti¤i için yasaklanmas› gereken bir fliirdir. 110
Poe ve efli Clemm’i betimleyen bir sahne
Birine olan sevgisini bu denli “ayan-beyan” ortaya koyan bir düflüncenin ileride neler(!) yapabilece¤ini de hesaplamak gerekir. Sevgi günümüzde, de¤eri milyarlarla ölçülen bir kolye almakt›r. Sevgi, okul önünde servis bekleyen küçük çocuklara babacanca sulanmakt›r. Sevgi, uyuflturucu kullanmaya e¤ilimli bir toplumda, uyuflturucu satmakt›r. Sevgi, “çocuk sevgisiyle” sokaklara dökülenleri sopalamakt›r. Sevgi, kedilerin kuyruklar›na teneke ba¤lamak, oyuncak istedi diye masum yavrular› tokatlamakt›r. Sevgi, her sabah salt siniri geçsin diye kendini f›rçalayan patronun önünde iki büklüm e¤ilip eve döndü¤ünde aslan kesilmektir. Sevgi en kalabal›k caddenin ortas›na bomba b›rakmakt›r, patrona iyi hizmet vermektir, hiç gere¤i yokken sevgiliyi dövmektir. Sevgi, çal›l›klar üzerinde do¤urmak yerine, en lüks hastanede çiçekten bo¤ulmakt›r. Ne bileyim, sevgi, Annabel Lee’yi bir daha hiç okumamakt›r... mumtazidil@butundunya.com.tr
Yaflamdan Yans›malar Nuray Bartoschek
Suç ve
Ceza Her geçen y›l giderek artan fliddet olaylar›n› okudukça, izledikçe toplum olarak yavafl yavafl isyan›n s›n›r›na geldi¤imizi, sab›r ve hoflgörüde s›n›rlar›m›z› zorlamakta oldu¤umuzu gözlemlemekteyim. urdun dört bir yan›nda yap›lan fliddet karfl›t› gösteriler, programlar her fleyden önce medya ve politikac›lar›n gündem bulma ya da de¤ifltirme konusunda bir süre s›k›nt› yaflamamalar›na da neden oluyor. Toplumu isyan›n efli¤ine getiren fliddet olaylar›nda medyan›n tutumu nas›l olmal›d›r konusunun
Y
tarafs›zca ve tüm aç›kl›¤›yla tart›fl›lmas› gerekti¤ini düflünüyorum. Ana haber programlar›nda sunucunun tacize u¤rayan kiflide yeni bir travmaya neden olaca¤›n› bile bile, izleyici say›s›n› art›rmak için sorumsuzca “Anlat bakal›m olay nas›l oldu? Önce ne yapt›?” benzeri sorular sormas› prim yapmad›¤› gibi tepkiye 111
BD N‹SAN 2015
vurulmuflken perde arkas›nda neler yafland›¤›n› görecek, düflünecek, sorgulayacak durumda de¤ildir ço¤u kez. Bir süre sonra gündem de¤iflip perde kapan›nca oyun içinde oynanan oyunlar›n fark›na var›ld›¤›nda ise yap›lacak bir fley kalmam›flt›r geriye. edyan›n görevi yaln›zca Bir sonraki duygusal travmaya dek olaylar› topluma duyurmak de¤il, ayn› zamanda ne yaz›k ki yine herkes kendi küçük görsel ve iflitsel iletiflim arac› olarak dünyas›na, kendi rolüne döner “Bana dokunmayan y›lan bin y›l yaflas›n” toplumun bilinçlenmesine, e¤itilmesine de katk›da bulunmak mant›¤›yla. Elbette, duyarl› ve sorumluluk olmal›d›r. Neredeyse magazin programlar›na dönüflen ana haber sahibi bir birey olarak, kad›n olarak, programlar› ise toplumu ayd›nlat- anne olarak, en önemlisi “‹nsan” maktan çok uyutma yapmaktalar. olarak kan›m› donduran cinayet haberPolitikac›lar için de çok iyimser lerini okudu¤umda ben de sars›l›yor, yazamayaca¤›m ne yaz›k ki. Toplum- günlerce, gecelerce etkisinden kurtulada tepkiye neden olabilecek, toplum m›yor, kâbuslar görüyorum. Ancak, düzenini en çok etkileyecek yasalar bu olaylar›n yaflanmamas› ya da en hep böyle dönemlerde sessizce imzaya az indirilmesi konusunda ciddi ad›mlar sunulup, jet h›z›yla onaylan›r. Halk, atabilmek için çok ciddi, bilimsel araflt›rmalar yap›lmas› gerekti¤ine duygusal anlamda yüre¤inden inan›yorum. Suç ve ceza kavramlar› insanl›k tarihi kadar eski ve adalet sistemi her toplumda farkl› biçimde iflliyor. Bir sosyolog aday› olarak suç ve ceza, adalet kavram›, tutukevleri konular›nda araflt›rmalar yap›yor, olabildi¤ince bilgi edinmeye çal›fl›yorum bir süredir. Tarihte ilk “‹nsan” olarak kan›m› tutukevinden, dünyadonduran cinayet n›n en iyi ve en kötü tutukevlerine, de¤iflik haberlerini ülkelerdeki adalet okudu¤umda ben de sisteminin iflleyifl sars›l›yor, günlerce biçimlerine dek onlaretkisinden ca kaynak okuduktan kurtulam›yor, kâbuslar sonra diyebilirim ki görüyorum. bir fleyleri olumlu neden oluyor art›k. Bu bir anlamda toplumun bilinçlenmeye baflland›¤›n›n göstergesi olmakla birlikte ne yaz›k ki bu bilinçlenmenin henüz istenilen düzeye gelmedi¤ini söyleyebiliriz.
M
112
yönde de¤ifltirmek istiAmaç yaln›zca yorsak öncelikle suçluyu sormam›z ve yan›tlamam›z gereken sorular var: cezaland›rmak m› olmal›d›r? “Amaç yaln›zca Suç oran›n› suçluyu cezaland›rmak m› olmal›d›r? Suç oran›n› düflürmeye düflürmeye çal›flmak çal›flmak suçlu suçlu say›s›n› da azaltsay›s›n› da azaltmak mak de¤il midir? de¤il midir? Cezalar›n art›r›larak cayd›r›c› olmas› m› yoksa suçlunun psikolojik, fiziksel, zihinsel ve elbette ahlaki aç›dan e¤itilerek topluma sa¤l›kl› bir birey olarak kazand›r›lmas› m› daha önemlidir? Bir insan› dört duvar aras›na kapat›p, yirmi y›l sonra sal›verdi¤imizde, çekti¤i ceza ayn› suçu tekrar ifllemesine engel olmak için yeterli midir? Toplumdan ayr› tutularak, cezalarla, yasalarla insan›n içindeki kötülük nas›l yok edilebilir? Bugün, bir cani Japonya, mavi rengin insanlar üzeriniçin ç›kmas›n› istedi¤imiz a¤›r ceza deki sakinlefltirici etkisinin suç yasalar›, uygulayanlar taraf›ndan ifllemeye engel olabilece¤i düflüncesi gelecekte yanl›fl amaçlarla masum ile sokak lambalar›n› mavi yapm›fl, kiflilerin yok edilmesine neden olabilir birkaç ay sonras›nda suç iflleme mi?” oran›n›n yüzde dokuz düfltü¤ünü gözlemlemifller. Avrupa’da uzun üm bu sorulara do¤ru yan›t zamand›r uygulanan, tutuklular›n verebilmek için elbette di¤er cezalar›n›n bir bölümünü sosyal ülkelerdeki adalet sistemlerini, kurumlarda çal›flarak yapt›¤› denetimsuç oranlar›n›, ceza yöntemlerini çok li serbestlik yasas› bir süredir ülkemiziyi araflt›rmak, karfl›laflt›rmak ve elde de de uygulanmakta. Bu yasa ile edilen verileri bilimsel aç›dan de¤er- tutuklular toplumdan soyutlanmak lendirmek gerekti¤ine inan›yorum. yerine sosyal sorumluluk ediniyor, Suç, hiç bir toplumda tamamen yok ayn› zamanda ifl gücü olarak ülke edilemez ama azalt›labilir. Dünyan›n ekonomisine destek oluyorlar. Norveç pek çok ülkesinde bu konuda ciddi ise bu konuda dünyan›n en iyi tutukevaraflt›rmalar yap›lm›fl ve yap›lmakta. lerine sahip olarak tan›n›yor. En
T
113
BD N‹SAN 2015
bak›fl›n›n de¤iflti¤ini okumak bu konuda düflünmeye de¤er bence. Norveç’ te, kendilerine “tutuklu” denilmeden ciddi anlamda e¤itim olana¤› sa¤lanan tutuklular, cezalar›n› tamamlad›klar›nda rahatl›kla ifl bulabilecek konumda oluyorlar. Cezalar›n art›r›lmas›n›n cayd›r›c› olaca¤› düflünülürken, yapt›¤› suç ortaya ç›karsa bunun tüm yaflam›na bedel olabilece¤i korkusuyla ard›nda iz b›rakmamak ad›na cinayet iflleyenlerin say›s›n›n artabilece¤i olas›l›¤› da göz ard› edilmemeli. Böylesi önemli yasalar, aceleyle de¤il, uzun çal›flmalar, araflt›rmalardan sonra ç›kmal›. En önemlisi de, medyan›n ve politikac›lar›n topluma kin nefret, yalan tohumlar› de¤il, bireyler aras›nda ay›r›m gözetmeden sevgi, iyilik, dürüstlük gibi erdemlerin tohumlar›n› ekebilmeleri. Elbette, hâlâ bu kavramlar›n anlam›n› bilerek kendi yaflamlar›nda uygulayanlar varsa! •
Norveç ise suçlular›n e¤itimi konusunda dünyan›n en iyi tutukevlerine sahip ülke olarak tan›n›yor.
ac›mas›z cinayet iflleyenlerin kiflili¤inde bile olumlu geliflmeler gözlemlenmifl. Tutukevleri neredeyse yaz tatil kamplar›n› and›r›yor ve tutuklulara bir cüzzaml› gibi de¤il, belki hayat›nda daha önce hiç karfl›laflmad›¤› denli insanca yaklafl›l›yor. At çiftli¤inde bir at›n do¤umuna tan›kl›k eden bir seri katilin, bir canl›n›n dünyaya geliflinden nas›l etkilendi¤i, duygulan›p a¤lad›¤›, yaflama tüm
nuraybartoschek@butundunya.com.tr
B‹LGELERDEN SÖZLER
Bizleri yok edecek unsurlar flunlard›r : ‹lkesiz siyaset ; vicdan› rahats›z eden e¤lence; çal›flmadan zenginlik iste¤i; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir ifl dünyas›; insan sevgisini alt plana itmifl bilim; özveriden yoksun bir din anlay›fl›. ***
fiiddet karfl›tl›¤›n›n üretti¤i güç kesinlikle insan yetene¤inin icat etti¤i tüm silahlardan gücünden üstündür. Mahatma Gandhi 114
Gezdikçe Gördükçe ‹zlen fien Toker
Cenova’n›n küçük bal›kç› köyü
Boccadasse ‹talya’n›n Liguria bölgesindeki liman kenti Cenova’n›n sokaklar› sabah saatlerinde bafllayan ya¤murla y›kan›yor. ¤lene kadar minik damlalar halinde devam eden ya¤mur durdu¤unda Boccadasse’ye gitmek için kent merkezinden otobüse biniyorum. Bir zamanlar kentin d›fl›nda olan Boccadasse zamanla büyüyen Cenova’ya ba¤lanm›fl olsa da özenle korudu¤u küçük bal›kç› köyü görünümüyle kent merkezinden kaçmak isteyenlere güzel bir seçenek sunuyor. Deniz k›y›s›ndaki genifl yürüyüfl
Ö
caddesi Corso Italia’da otobüsten indi¤imde ya¤mur sonras›n›n ›slak toprak kokusuna denizden gelen iyot kokusu ekleniyor. Caddenin yaz›n yürüyüfl yapanlar, yüzmek için plajlara gidenler, koflanlar, paten kayanlar ve bisiklete binenlerle dolu olan deniz kenar›ndaki kald›r›m› May›s ay›ndaki bu ya¤murlu günde oldukça sakin görünüyor. Kald›r›mla deniz aras›na dizilmifl irili ufakl› plajlar, kafeler ve restoranlar sezon için haz›rl›klar›n›
115
BD N‹SAN 2015
tamamlam›fl. Günefl, gökyüzünde bulutlarla kovalamaca oynarken ara s›ra yüzünü gösterdi¤inde flezlonglarda günefllenenleri mutlu ediyor. Bu uzun caddenin kara taraf›nda s›ralanm›fl binalar›n kimi bahçe içinde müstakil, kimi apartman olarak infla edilmifl. Genifl pencereleri caddeye ve gökyüzünün durumuna göre de¤iflik renklere bürünen Akdeniz’e bak›yor. yüzy›lda yap›lan San Giuliano manast›r›n› geçerek biraz daha yürüyünce Corso Italia caddesinin bitti¤i noktada Boccadasse’ye var›yorum. Denizcilerin eve
13.
San Giuliano manast›r›
dönmesi için pek çok duan›n okunup, ada¤›n adand›¤› S. Antonio kilisesinin arkas›ndaki küçük meydanda durup köyün muhteflem görüntüsünü izliyorum. Küçücük bir koyun etraf›na kümelenmifl, birbirine yaslanm›fl, farkl› renklerdeki evler; minik, tafll› bir plaj ve k›y›ya çekilmifl sandallarla zamana direnerek yüzy›llar önceki haliyle kalm›fl bir bal›kç› köyü. Köye karfl›dan bakan bir balkona benzeyen meydana ad›n› veren Cenoval› flair Edoardo Firpo’nun Boccadâze adl› fliirinin dizeleri geliyor akl›ma, ona kat›l›yorum. Gerçekten de kentin kargaflas›ndan ç›k›p buraya gelmek, çocuklu¤umuzun befli¤ine ya
BD N‹SAN 2015
da annemizin bize sar›lan kollar›na kavuflmak gibi... Yaflam›n endiflelerini az da olsa eriterek, bu güzel, samimi ve do¤al limanda bar›fl ve huzuru bulmak mümkün olabilir. Liguria’ya özgü "crêuza" denilen dar geçitlerden biri olan Via Aurora’y› takip ederek deniz k›y›s›na iniyorum. Küçük, tafll›k plajda oturanlar›n aras›na kar›fl›p, etraf› izliyorum. Bir k›sm› daha bak›ms›z olsa da sar›, pembe ve turuncu tonlardaki evlerin ortak yönü olan koyu yeflil pancurlar hofl bir bütünlük sa¤l›yor. Denize uzanan burundaki binalar›n alt k›sm›nda dalgalar›n izleri görülüyor. Genç bir erkek çocu¤u mayosunu giymifl, suyun serinli¤ine ald›rmadan yüzüyor. Daha temkinli bir genç k›z ayakkab›lar›n› ç›karm›fl, dalgalar›n hafifçe vurdu¤u deniz k›y›s›nda yürüyor. fiezlonga uzanm›fl baflka bir genç k›z da kitap okuyor. Sahildeki gençler, k›y›daki tafllar›n bedenlerinde b›rakt›¤› izlere ald›rmadan oturup uzanarak sohbet ediyor. ‹ki arkadafl, altlar›na serdikleri piknik örtüsünün üzerinde
buraya özgü bir tür pide olan focaccia yiyor. Yaln›z olanlar da konuflmadan denizi, dalgalar›, etraf› izliyor; insanlar›n yüzleri ve hareketlerindeki söylenmemifl sözleri anlamaya çal›fl›yorlar belki ya da yaln›zca kendi iç seslerine kulak veriyorlar. occadasse ad›n›n nereden geldi¤i kesin olarak bilinmese de, ‹talyanca “Bocca” a¤›z anlam›na geldi¤i için, köyün bulundu¤u darac›k koyun flekli nedeniyle
B
117
BD N‹SAN 2015
oldu¤u gibi günümüzde de hâlâ bal›kç›l›k yap›l›yor.
S
izin de bir gün yolunuz Cenova’ ya düflerse, kent merkezine 5 km uzakl›ktaki bu flirin köye gelip, k›y›da oturarak dalgalar›n kayalara vuruflunu, kayal›klarda bal›k tutanlar›, sahilde mutlulukla gülümseyen çocuklar› seyredin. Cenoval›lar›n y›llard›r yapt›¤› gibi Antica Gelateria“Latteria Igienica” da dondurma yiyin, lokantalarda deniz ürünlerinin tad›na bak›n, gün bat›m›n› izleyin. Ayr›l›k zaman› geldi¤inde de Boccadasse’nin y›llara meydan okuyarak de¤iflmeden kalmas›n› dileyerek ayr›l›n, “Bugünlük bu kadarm›fl” diyerek oltas›n› toplay›p, evine dönmek üzere yola ç›kan bir bal›kç› gibi... • izlensen@butundunya.com.tr
“eflek a¤z›”dendi¤i ya da bir zamanlar buradan denize akan Asse adl› nehirden dolay› bu ismi ald›¤› anlat›l›yor. uraya özgü renkli evler, üzerlerine çamafl›r ipleri gerilmifl dar geçitler, tepelere ç›kan ve denize do¤ru inen merdivenlerden oluflan köyün etraf› tamamen kent yaflam› ile çevrelenmifl olsa da Boccadasse y›llarca de¤iflmeden kalabilmifl. Uzun y›llar burada yaflayan müzisyen Gino Paoli’nin Boccadasse flark›s›na konu olan, Sicilyal› Andrea Camilleri’nin “Komiser Montalbano” kitab›nda bahsedilen bu köyde yüzy›llar önce
B
118
BD N‹SAN 2015
Rudyard Kipling, 1910 y›l›n›n bir k›fl günü 12 yafl›ndaki o¤lu için düflüncelerini kaleme almaya bafllad›. fiiirin ad›n› “Adam Gibi Adam Ol, O¤lum” koydu ve o y›l yay›mlanan çocuklara öyküler kitab›nda yay›mlad›. Elefltirmenler bunu onun en iyi yap›tlar›ndan biri olarak görmediler; ancak bir iki y›l sonra bu dört k›tal›k fliir bir dünya klasi¤i oldu ve 27 dile çevrildi. Okullarda çocuklara ezberletildi. Savafla giden askerlere yüksek sesle söyletildi. Hem kolay anlafl›l›r ve yal›nd›, hem de milyonlarca insana davran›fl kurallar› tan›ml›yordu.
“Adam Gibi Adam Ol, O¤lum” urufl k›r›fl kahverengi ka¤›da sar›l› paketin üzerinde sadece “Mösyö Kipling” yaz›l›yd›. Nobel ödüllü, tan›nm›fl ‹ngiliz yazar Rudyard Kipling zarf›n üzerindeki karalamay› and›ran yaz›dan etkilene-
B
Derleyen: SEMA TÜLAY ERTEKİN
rek paketi hemen açt›. Paketten, içinde kendi kitab› “Kim”in Frans›zca çevirisi bulunan k›rm›z› bir kutu ç›kt›. Kitap son yirmi sayfas›na dek bir mermiyle delinmiflti. Kitab›n delik sayfalar›ndan geçen bir ipe Fransa’n›n kahramanl›k madalyas› olan “Croix de Guerre” ba¤lanm›fl sallan›yordu. Kitap, Maurice Hamonneau adl› genç bir Frans›z askeri taraf›ndan yollanm›flt›. Bir de mektup vard›. Mektupta, savafla gitti¤inde bu kitab› götürmemifl olsayd› flimdi ölmüfl olaca¤›n› yaz›yordu. 119
BD N‹SAN 2015
Hamonneau flükran borcunun simgesi olarak Kipling’den bu kitab› ve madalyay› kabul etmesini istiyordu. Kipling’i flimdiye dek ald›¤› ödüllerin hepsinden çok, bu ödül duyguland›rd›. Onun arac›l›¤›yla Tanr› bir askerin yaflam›n› ba¤›fllam›flt›. Birisinin yaflam›n› kurtarabilmek ona verilebilecek onur ödüllerinin en de¤erlisiydi. irmibir y›l önce 1897 yaz›nda Kipling’in Amerikal› efli Carrie üçüncü çocu¤unu dünyaya getirmiflti. Rudyard’›n gözlerinin içine bakt›¤› iki k›z› daha vard›; Josephine ve Elsie... Bu kez bir o¤lan çocuk bekliyordu. Doktorun hayk›r›fl›n› hiç unutmayacakt›: “Bay Kipling, bir o¤lunuz oldu.” Ard›ndan Kipling kundaktaki
Y
Adam Gibi Adam Olmak Çeviri: Bülent Ecevit çevrende herkes flafl›rsa bunu da senden bilse sen akl› bafl›nda kalabilirsen e¤er herkes senden kuflku duyarken hem kuflkuya yer b›rak›r hem kendine güvenebilirsen e¤er bekleyebilirsen usanmadan yalanla karfl›l›k vermezsen yalana kendini evliya sanmadan kin tutmayabilirsen kin tutana düfllere kap›lmadan düfl kurabilir yolunu sapt›rmadan düflünebilirsen e¤er ne kazand›m diye sevinir ne y›k›ld›m diye yerinir ikisine de önem vermeyebilirsen e¤er söyledi¤in do¤ruyu ve gerçe¤i büken düzenbaz kand›rabilir diye saflar› dert edinmezsen ömür verdi¤in ifller bozulsa da y›lmaz ve 120
kocaman bebe¤e bakakald›. Esneyen bebe¤i kucaklad›¤› zaman flimdiye de¤in tan›k olmad›¤› bir duygu kaplad› içini. O¤ullar› John Kipling ak›ll›, nefleli ve sorunsuz bir çocuk oldu. Kipling kendisini çok flansl› duyumsuyordu. Ancak 1899’da trajedi geldi çatt›. Amerika’ya giderlerken Rudyard ve 6 yafl›ndaki k›z› Josephine zatürree oldular. Antibiyotiklerin olmad›¤› o dönemde doktorlar›n yapabilece¤i fazla bir fley yoktu. Kendisi, çok zay›flamas›na karfl›n 4 Mart’ta nöbetleri atlatt›; ancak iki gün sonra k›z› yaflama veda etti. Kipling k›z›n›n resimlerine bakam›yor, ondan söz edilmesine dayanam›yordu. Ancak ac›s›n› 19 ayl›k o¤lu ve 3 yafl›ndaki k›z›n›n hat›r›na içine gömmeye zorunyeniden koyulabilirsen ifle döküp ortaya var›n› yo¤unu bir yaz› turada yitirsen bile yitirdiklerini dolamaks›z›n diline bafltan tutabilirsen yolunu yüre¤ine, sinirine “dayan” diyecek direncinden baflka fleyin kalmasa da herkesin b›rak›p gitti¤i noktaya sen dayanabilirsen tek bafl›na herkesle düflüp kalk›p yine de erdemli kalabilirsen unutmayabilirsen halk› krallarla gezsen de dost da düflman da incitemezse seni ne küçümser ne de büyültürsen çevreni her saatin her dakikas›na eme¤ini katarsan al›n terine hakças›na bölüflürsen vicdan›ndaki adaleti her fleyiyle dünya önüne serilir korktu¤un yerde el öpmez hükümran oldu¤un yerde ezmezsen o¤lum adam oldun demektir üstelik adam gibi bir adam
luydu. Çocuklar› s›k s›k Sussex’ deki tepelere pikni¤e götürürdü. Onlara kum havuzu yapar ve onlarla oynamaktan büyük mutluluk duyard›. Kipling’in en güzel an›lar›n› yaflad›¤› y›llar Güney Afrika’da, Cape Town’da geçirdikleri 1900-1907 aras›ndaki k›fllard›. S›cak günlerde bahçede çocuklar oynarken büyük mefle a¤ac›n›n alt›ndaki hama¤a uzan›rd›. ohn bir seferinde “Baba, leoparlar›n neden benekleri var?” diye sormufltu. Kipling’in hemen gözleri parlam›fl ve bir filozof edas›yla “Leoparlar çok eskiden zebra ve zürafalar gibi taba rengiymifl; bir seferinde zebra ile zürafa leopar› kand›rmak için ormana saklanm›fllar; uzun süre geçince yar› gölge yar› güneflte kalmaktan zürafa iri lekeli zebra ise çizgi çizgi olmufl” aç›klamas›ndan sonra “Leopar da yeni av›n› ormanda yakalamak için de¤iflme gereksinimi duyarak benekli olmay› uygun bulmufl” diye uydurmufltu. ‹leride Kipling, vahfli yaflam hakk›ndaki bu tip fantazi hikayelerini “Just So Stories” adl› kitab›nda toplayacakt›. 1902’de kitap bas›ld›¤›nda çok elefltiri alm›flt›; ama ayn› zamanda dünya çocuklar›n›n en çok okudu¤u yazar olmaya bafllam›flt›. Çocuklar›n sihirli ve gizemli dünyas›n› bu denli seven insan›n, kendi çocuklu¤unun
J
Kipling efli Carrie ve k›z› ile
Çocuklar›n sihirli ve gizemli dünyas›n› bu denli seven insan›n, kendi çocuklu¤unun ne denli mutsuz geçti¤ini kimse bilemezdi. ne denli mutsuz geçti¤ini kimse bilemezdi. 1900’lerin bafl›nda Kipling, Almanya ile savafl ç›kaca¤› ve zorunlu askerlik konaca¤› hakk›nda kehanette buluyordu. Bu nedenle elefltirmenler onunla yine alay ediyor ve ona “emperyalist” ya da “savafl taraftar› milliyetçi” gibi yak›flt›rmalar yap›yorlard›. Gün geçtikçe zaman›n düflünürleri taraf›ndan a¤›r elefltirilmesine karfl›n o fikirlerinin arkas›nda duruyor ve ailesinden güç al›yordu. ¤lu John büyümekte ve çok yak›fl›kl› bir genç olma yolundayd›. John çok yetenekli bir atlet olmamas›na karfl›n yat›l› olarak okudu¤u okulda birçok spor yar›flmalar›na kat›l›yordu. Kipling, o¤lu rugby oynarken onu heyecanla
O
121
BD N‹SAN 2015
Kipling o¤lu John ile
izlerdi. Kipling’in o¤luyla gurur duymas›n›n nedeni, John’un çok yetenekli bir atlet olmas›ndan çok, sessiz azmi ve iyi huylu olmas›yd›. John hem tak›m arkadafllar›n› hem de rakiplerini iyi oyunlar› nedeniyle hep kutlard›. Ne kazan›nca böbürlenir ne de kaybedince üzülürdü. Okulda bir kurala uymazsa cezas›n› hiç flikayet etmeden çekerdi. Tüm davran›fllar› için sorumluluk al›rd›. Kipling, o¤lunun “adam” olmakta oldu¤unu gözlüyordu. Bu Kipling’e göre zorluklara karfl› güçlü olmak demekti. O¤lunun bu davran›fllar›n› destekleyerek gelifltirmek istiyordu. E¤er John, Kipling’in tan›d›¤› büyük adamlar›n izinden giderse, onlar›n de¤er yarg›lar›n› benimserse e¤er... 910 y›l›n›n bir k›fl günü Kipling 12 yafl›ndaki o¤lu için bu düflüncelerini kaleme almaya bafllad›. fiiirin ad›n› “Adam Gibi Adam Ol,
1 122
O¤lum” koydu ve o y›l yay›mlanan çocuklara öyküler kitab›nda yay›mlad›. Elefltirmenler bunu onun en iyi yap›tlar›ndan biri olarak görmediler, ancak bir iki y›l sonra bu dört k›tal›k fliir bir dünya klasi¤i oldu ve 27 dile çevrildi. Okullarda çocuklara ezberletildi. Savafla giden askerlere yüksek sesle söyletildi. Hem kolay anlafl›l›r ve yal›nd›, hem de milyonlarca insana davran›fl kurallar› tan›ml›yordu. 1915’te Kipling’in öngördü¤ü savafl Avrupa’y› kas›p kavuruyordu. O¤lu John flimdi ince, uzun, kestane rengi saçl›, ela gözleri p›r›l p›r›l, ak›ll› bir delikanl› olmufltu. Babas› gibi gözleri bozuk oldu¤u için ne kara ne de deniz kuvvetlerine kabul edildi. Sonunda Kipling onun ‹rlanda ordusunda te¤men olmas›n› sa¤lad› ve John çok mutlu oldu. John ‹rlanda’ya giderek baflar›l› bir subay oldu. u arada Kipling ülkesinde gönüllü askere alma kampanyas›na kat›ld› ve Fransa’ya giderek savafl muhabirli¤i yapt›. May›s ay›nda ‹ngiltere, cephelerden gelen yo¤un kay›p haberleriyle sars›ld›. Kipling, o¤lu daha 17 yafl›nda oldu¤undan, kendi onay›n›n al›naca¤›n› biliyordu. Ancak o¤luna ö¤retti¤i do¤rulardan kendisi sapamazd›. Sonucuna katlanacakt›. Onay›n› verdi. O s›rada Fransa’da bulunan babas› için “Ona sevgilerimi yollay›n” diyerek ayr›ld›. Alt› hafta sonra 2 Ekim’de Kipling’lerin evine gelen bir haberci, Savafl Bakanl›¤›’ndan bir telgraf getirdi. John’un en son Fransa’da Loos
B
BD N‹SAN 2015
Savafl›’nda görüldü¤ü ve sonra kayboldu¤u bildiriliyordu. ipling, o¤lu John’dan haber alabilmek için tüm olanaklar›n› kulland›; ancak kimseden bilgi edinemedi. Bir seyyar hastaneden ötekine koflarak John’un taburundan yaral›larla konufltu. Ancak aylar geçtikçe içinde ço¤alan büyük ac›y› hiçbir fley dindiremiyordu. O¤lundan haber yoktu. 1917 y›l›n›n sonuna do¤ru Fransa’ daki Loos Savafl›’nda John’un ölümüne tan›k olan birisini buldu. Bu ac› haber ailenin üzüntüsünü hiç hafifletmedi; çünkü John’ un cesedi bulunam›yordu. Yaflam›n›n bundan sonraki 18 y›l›n› Kipling, Kraliyet Savafl Komisyonu’nun Mezarl›klar Bölümü’ndeki görevi nedeniyle, defin ve savafl kay›plar›na sayg› törenleriyle geçirdi. Tüm askeri mezarl›klar›n girifllerine “Adlar› Sonsuza Dek Yaflayacakt›r” ve o¤lu gibi meçhul askerlerin mezar tafllar›na da “Yaln›z Tanr› Bilir” sözlerini yazd›rtt›. Kipling, o¤lunun kayb›ndan sonra sürekli bir umutsuzluk içindeydi. En de¤erli varl›¤›n› kurban etmiflti. Ne için? Uykusuz gecelerinde hep, bu soruya yan›t ar›yor, fakat ac›s›n› dindirebilecek bir karfl›l›k bulam›yordu. Kipling, Fransa’ya bir gidiflinde kendisine savafl madalyas›n› yollayan Frans›z askeri Maurice Hamonneau’ yu ziyaret etti. Geçen sürede ikisi karfl›l›kl› yaz›flm›fl ve aralar›nda güzel bir dostluk oluflmufltu. Hamonneau,
K
mektuplar›ndan birinde, eflinin bir o¤lan çocuk dünyaya getirdi¤ini yaz›yor ve Kipling’e bir öneride bulunuyordu: “Acaba o¤lumun vaftiz babas› olur musunuz?” Kipling bundan mutluluk duyaca¤›n› bildirdi. Ancak bir koflulu vard›: “Kurflunun deldi¤i ‘Kim’ adl› kitab› ile, ona eklenerek kendisine gönderi-
len madalyan›n, yeni do¤an ‘adam’a verilmesini” istiyordu. ›llar sonra ilk kez Kipling’in içinde bir umut ›fl›¤› belirdi: John’un yaflam› do¤mam›fllar için kurban edilmiflti. Kipling o¤lunun ad›na an›tlar yapt›rsayd›, onun an›s›n› bu küçük bebekten daha iyi yaflatamazd›. Bu bebek, yaflam›n ve umudun simgesiydi. Vaftiz babas› oldu¤u “o¤luna”, kendi öz o¤lu John’›n ad›n›n Frans›zca’s›n› verdi. Hamonneau’ya yazd›¤› mektupta, yaln›zca tek tümce vard›:“Benim o¤lumun ad› John idi, senin o¤lunun ad› da Jean olsun...” Kipling, flimdi bir baflka o¤lu için duydu¤u umut ve coflkuyla, bu kez o o¤lunun “adam” oluflunu izleyecekti.•
Y
123
Yahya Aksoy, yer kürenin en eski ve en önemli karayolu olan ‹pek Yolu'nda okuyucuya kültürel bir yolculuk sunuyor. K›rk y›l önce çal›flkan bir ö¤renci olarak tan›d›¤›m ve daha sonralar› üstlendi¤i görevlerde baflar›lar›na ve olaylar› sunufltaki becerisine yak›ndan tan›k oldu¤um Aksoy'un yazd›klar›n›n okuyucuyu saraca¤›na eminim.Prof. Dr. fierafettinTuran, (E.) Kültür Bakanl›¤› Müsteflar›Tarih çok bilgenin ad›n› sayd›, Kimisi güneflti, kimisi ayd›...Bunlardan bir Yahya Aksoy vard› ki;Tarihi ‹pek Yolu'na kültürü yayd›... Prof.Dr.‹brahim Agah Çubukçu, (E.) Türk Tarih Kurumu Bflk. VekiliSay›n Yahya Aksoy bu eseri ile bu alandaki ölümsüzler aras›na girmifltir. Çal›flmas›nda, ilgili literatür ile beyin arflivini birlefltirmifl, bize sosyal bilimlerin birçok dal›nda kaynak olabilecek çal›flmas›n› kazand›rm›flt›r. Dr. Yaflar Kalafat, Araflt›rmac› / Yazar-
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
‹NMEK ÇIKMAK ve
fiair, yazar, sanatç› ve düflünürlerin, yaflam›n inifl ve ç›k›fllardan ibaret oldu¤unu anlatan pek çok çarp›c› görüfl ve düflünceleri vard›r. Yazan: YAHYA AKSOY
ygarl›k, insanlar taraf›ndan, ortak anlaflmalar›n benimsenmesinden baflka bir fley de¤ildir," diyen Yaflama Sanat› kitab›n›n yazar› Andre Maurois, yaflam›n en temel konusu olarak "düflünme sanat›"n› bütün yönleriyle ele almakta ve düflünür Pascal'›n ,"‹yi davranabilmek için iyi düflünmeye çal›flmam›z gerekmektedir" sözüne vurgu yapmaktad›r. Bedeniyle, eliyle, sözcüklerle düflünme sanat› üzerine felsefi bilgi edinmek isteyenler Yaflama Sanat› kitab›n› okumal›d›rlar. Yaflama sana-
U
t›nda inifl ve ç›k›fllar›n önemli bir yer tuttu¤unu görmekteyiz. Nasrettin Hoca ile ayn› co¤rafyay› ve mizah kültürünü paylaflan ünlü flair avukat fievki Akar, bir fliirinde "ç›k›p geldi¤i bu âlemi" flöyle anlat›yor: "Ç›k›p geldim bu âleme, anam atam muradiyle / Bir meselem olmad› hiç, mübaflirle, münadiyle / Velî bildim, nebî bildim, cümlesiyle hofl geçindim / Bitip tükenmeyen davam, minderdeki o kad›yle." Halk sözleri, hayat› anlaml› deyimlerle anlat›r "Her ç›k›fl›n bir inifli, her iniflin bir ç›k›fl› vard›r." 125
BD N‹SAN 2015
gö¤ü seyredecek / Ve ayn› denizi." ”Kitab›m Andre Gide, Dünya kendisinden çok Nimetleri kitab›nda flu görüfllere yer vermifl : kendi kendinle "...Beni okudu¤un zaman, ilgilenmeyi bu kitab› at ve ç›k. Kitaö¤retsin sana, b›m ç›kmak arzusu versin isterdim sana, nereden sonra kendi olursa olsun ç›kmak; kendinden çok, flehrinden, ailenden, her fleyle odandan, düflüncenden. Yan›na alma kitab›m›. ilgilenmeyi." Andre Gide Menaque olsam, seni götürmek için sa¤ elinden lindeki ünlü feneriyle karanl›k tutard›m, sol elin bunu bilmezdi, sokaklarda hakikatleri arayan sonra, flehirlerden uzaklafl›r uzaklaflmaz b›rak›rd›m bu s›kt›¤›m eli, sonra Diyojen, utanc›ndan yüzü sana ’Beni unut’ derdim. Kitab›m k›zaran bir delikanl›ya "Aferin, iflte kendisinden çok kendi kendinle ilgilenfaziletin rengi budur" demifl. meyi ö¤retsin sana, sonra kendi ‹niflli ç›k›fll› hayat›n kal›c› olan k›sm›n› bir bilge flu sözlerle anlat›yor: kendinden çok, her fleyle ilgilenmeyi." "Er odur ki kala ondan bir eser lgilenmek, ilgisiz kalmak, umut / Eseri olmayan›n yerinde yeller eser." etmek, üretmek, uzaklaflmak, Ünlü flairlerimizden Ahmet yaklaflmak, yazmak, inmek ve Haflim, hayat› anlatan Merdiven ç›kmak gibi kavramlar üzerine kurulu fliirinde flunlar› söylüyor: "A¤›r a¤›r ç›kacaks›n bu merdi- hayatta en güç olan›, hayata girmek venlerden / Eteklerinde günefl rengi ve hayattan ç›kmak, kalbe girmek ve ç›kmak olsa gerek. ‹nifl ve ç›k›fllarla bir y›¤›n yaprak / Ve bir zaman bakacaks›n semaya a¤layarak / Sular dolu hayat›, ressamlar›n tablolar›nda, sarard› yüzün perde perde solmakta/ flairlerin dizelerinde, yazarlar›n öykülerinde, ozanlar›n türkülerinde ve saza K›z›l havalar› seyret ki akflam vurulan tezenenin ezgide yans›tt›¤› olmakta" iniflli ç›k›fll› seslerde bulabiliriz. Bütün fiair Swinburne, Ölüm Sanat› fliirinde, yaflam› felsefi bir yaklafl›mla bunlara kulak ve gönül vermeliyiz. fiair fievki Akar, hemflehrisi anlat›yor: Nasrettin Hoca'y› imdad›m›za kofl"Ölümün iyi olup olmad›¤›n› bilmiyoruz / Ama hiç olmazsa hayat, maya ça¤›r›yor: "Kimileri kuru s›k›, kimi desteksiz de¤ildir. / ‹nsanlar bizim gibi durup kederlenecek / Bizimle ayn› k›rlar› ve at›yor; / Piflmifl afla kimi zehir, kimi
E
‹
126
BD N‹SAN 2015
so¤uk su kat›yor. / Kan kaybediyor bu millet, ülke gün be gün bat›yor; / Ak›l, izan ve ahlâk ol, / ‹mdad›m›za kofl be Hocam !" ünya yuvarlak, yer yüzü engebeli, iniflli ve ç›k›fll›. Yaflam da böyle. ‹lahî buyrukla ”Ol!" denince olan insan ve canl›lar; "Bütün canl›lar ölümü tadacakt›r" ilahi buyru¤u ile iniflli ç›k›fll› yaflam-
D
lar›n› kapatmaktalar. Ünlü flair Yahya Kemal Beyatl›, "Bir çok gidenin herbiri memnun ki yerinden / Bir çok seneler geçti, dönen yok seferinden" dizeleriyle bu gerçe¤e vurgu yaparken, Cenap fiahabettin de flöyle diyor: "Hayat merdivenlerini ç›karken insanlara iyi davranal›m; çünkü inerken yine ayn› insanlara rastlayaca¤›z." •
• HASTA OLMAK ‹STEM‹YORSANIZ •
Duygular›n›z› anlat›n. Saklanan veya bask›lanan heyecan ve duygular hastal›klara yol açar. Zamanla, duygular›n bast›r›lmas› kansere dönüflür. Öyleyse, s›rlar›m›z›, hatalar›m›z› birileriyle paylaflmal›y›z! Diyalog, konuflma, kelime çok güçlü birer ilaç ve harika birer terapidir!
Karar Vermelisiniz. Karars›z kifli güvensiz, endifle ve ›st›rap içinde olur. Karars›zl›k, sorunlar›, endifle ve çat›flmalar› ço¤alt›r. Karar vermek, di¤erlerinin kazanmas› için vazgeçmeyi ve avantajlar› kaybetmeyi kesinlikle bilmektir. Karars›z kifliler mide rahats›zl›¤›, sinir hastal›klar› ve cilt sorunlar›n›n kurban›d›rlar.
Oldu¤unuzdan Farkl› Yaflamay›n. Gerçe¤i saklayan, rol
yapan, mükemmel görünmek isteyen kifli tonlarca a¤›rl›¤› biriktirmektedir. Aldat›c› görünerek yaflamak kadar sa¤l›k için kötü bir fley yoktur. Kaderleri ilaç, hastane ve ac›d›r.
Kabullenin. Reddedicilik ve kendine sayg› eksikli¤i, kendimizi kendimize yabanc›laflt›r›r. Kendimizle bar›fl›k olmak sa¤l›kl› yaflam›n anahtar›d›r. Elefltirileri kabullen. Bu bilgelik, ak›ll›l›k ve terapidir.
Çözümler Bulun. Olumsuz kifliler çözüm bulamazlar ve sorunlar› büyütürler. Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserli¤i tercih ederler. Biz ne düflünüyorsak oyuz. Olumsuz düflünce, hastal›¤a dönüflen negatif enerji üretir.
Dr. Dráuzio Varella
Güvenin. Güvenmeyen kifli iletiflim kuramaz, aç›k de¤ildir, derin ve sa¤lam iliflkiler gelifltiremez. Güven olmadan, bir iliflki de olamaz. Güvensizlik sendeki inanc›n azl›¤›d›r.
Hayat› Üzgün Yaflamay›n. Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk. Bunlar sa¤l›¤a güç verir ve daha uzun bir yaflam getirir. Mutlu kifli yaflad›¤› çevresini gelifltirir. Mutluluk sa¤l›k ve terapidir. 127
Neler Olmuyor ki Dünyada Sezin San Sungunay
Metal Z›rhl› Kad›n
1
Son Ver” adl› kad›n giriflimi, “Kad›nlar›n sokaklarda sistematik olarak taciz edilmesinin kad›nlar›n toplumsal hayata kat›lmas›n›n önündeki en büyük engel” oldu¤unu bildirdi.
2
Ünlü Oyuncuya 8 Ay Ceza
‹talyan aktris Ornella Muti, “doland›r›c›l›k yapt›¤›” gerekçesiyle cezaevine girebilir. Muti, rol ald›¤› Verdi Tiyatrosu’ndaki temsile, sa¤l›k Afganistan’da bir kad›n, üzerine metal bir z›rh tak›p baflkent Kabil sokaklar›nda dolaflt›. ‹smini aç›klamayan genç kad›n, soka¤a ç›kan kad›nlar›n istisnas›z olarak sözlü ve fiziki sald›r›ya u¤ramas›n› protesto etti¤ini söyledi. Genç kad›n›n foto¤raflar›n›n internette yay›nlanmas›ndan sonra sosyal medyada kad›nlardan bu protestoya büyük destek geldi. “Sokak Tacizine 128
BD N‹SAN 2015
sorunlar›n› gerekçe göstererek gitmemifl; ald›¤› raporu tiyatro yönetimine göndermifl ve temsil iptal olmufltu. Ancak daha sonra aktristin o tarihte, Oscar ödüllü aktör Kevin Costner ve Rusya Devlet Baflkan› Vladimir Putin’in de kat›ld›¤› bir hay›r gecesi için St. Petersburg’a gitti¤i ortaya ç›kt›. Bunun üzerine savc›l›k, “a¤›rlaflt›r›lm›fl doland›r›c›l›k” suçundan Muti hakk›nda dava açt›. Mahkeme heyeti ise, geçen ay sonuçlanan davada 8 ayl›k hapis cezas› verdi.
4
Kargalar Hediye Getiriyor
ABD’nin Seattle kentinde yaflayan sekiz yafl›ndaki Gabi Mann’›n kargalarla arkadafll›¤›, befl yafl›ndayken beslenme çantas›ndaki arta kalan yiye-
Kültür Miras› Yok Ediliyor
3
Irak fiam ‹slam Devleti (Ifi‹D) örgütü, Musul Halk Kütüphanesi’ni yakt›. Aralar›nda el yazmas› kitaplar›n da
bulundu¤u yaklafl›k 8 bin eser kül oldu. Eserler aras›nda UNESCO’nun Nadir Eserler Listesi’nde yer alan kitaplar da vard›. Osmanl›’n›n arflivlerinden kalan haritalar, koleksiyonlar ve kitaplar ile Irak gazetelerinden bir koleksiyon, kütüphanenin gözdeleri idi. Musul Kütüphanesi’nde 112 bin 709 el yazmas› ve kitap bulunuyordu.
cekleri kargalara vermesiyle bafllam›fl. Daha sonra, Gabi ve annesi, her gün düzenli olarak kargalara yem b›rakmaya karar vermifller. Bu y›l bir farkl›l›k olmufl ve kargalar, boflalan yem kutular›na parlak objeler b›rakmaya bafllam›fl. Geçen ay, Gabi ve annesi, bu objeleri bir kutuda bas›na gösterdiler. Kutuda, küpeler, kolye parçalar›, parlak tafllar, metaller gibi çok ilginç eflyalar ve objeler vard›.
5
Terk Edilen Ay› Yavrusu
Rusya’n›n do¤usunda bir sirkin önüne iki haftal›k bir ay› yavrusu b›rak›ld›. Vladivostok kentindeki sirkin güvenlik görevlisi, battaniyeye sar›lm›fl erkek Himalaya ay›s› yavrusunu bir kutu içinde buldu. Sirkin veterineri yavrunun sa¤l›kl› oldu¤unu, insanlardan rahats›z olmad›¤›n› ve biberondan 129
BD N‹SAN 2015
ailesi ile temasta oldu¤unu ve genç k›za psikolojik destek sa¤land›¤›n› bildirdi.
7 beslendi¤ini söyledi. Sosyal medyada, ay›n›n güvende olmas› memnuniyetle karfl›lan›rken, baz› kifliler, anne ve Sibirya’daki di¤er kara ay›lar için kayg›lar›n› dile getirdi.
6
F›st›k Alerji Riskini Azalt›yor
Yeni bir çal›flmaya göre bebek yaflta f›st›k ürünleri yenmesi alerji riskini büyük ölçüde azalt›yor. F›st›k alerjisi olmas› muhtemel 628 bebek üzerinde
Küçük K›z Otenazi ‹stiyor
fiili’de 14 yafl›nda hasta bir k›z, internete yükledi¤i video ile Cumhurbaflkan›na “sonsuza kadar uyumas›na” izin verilmesi ça¤r›s›nda bulundu.
yap›lan denemelerde, alerji riskinde % 80’in üzerinde azalma bulundu. Londra King’s College’dan araflt›rmac›lar, bulgular›n di¤er alerjiler için de geçerli olabilece¤ini ve beslenme fleklinin de¤iflebilece¤ini söyledi. Ama anneleri, henüz bunu evde denememeleri için uyard›.
Kistik fibrozis hastas› Valentina Maureira’n›n a¤abeyi de ayn› hastal›¤a yakalanm›fl ve alt› yafl›nda hayat›n› kaybetmiflti. fiili yasalar›nda ötenazi olmad›¤› için ötenaziye izin verilemiyor. Sa¤l›k Bakanl›¤› Maureira’n›n 130
8
Yüzü¤ünü Alt› Y›l Sonra Buldu
2009 y›l›nda ‹ngiltere’nin Weymouth liman›nda Mark Thorne adl› denizci, cankurtaran teknesi ile denize aç›l›rken yüzü¤ünü düflürdü. Thorne, görevden
BD N‹SAN 2015
¤ini ve maymunlar› Chunmun’u sat›n alana dek yaln›zl›k çektiklerini anlatt›. Brajesh Hindu, efli Shabista ise Müslüman.
10
Yine “Kahve” Tart›flmas›
Heart dergisinde yay›mlanan son araflt›rma, kahvenin kalp hastal›¤›na karfl› koruyucu nitelik tafl›d›¤›n› ortaya koyuyor. Güney Kore’de, ifl yerlerinde sa¤l›k döndükten sonra suyun alt›n› metal dedektörü kullanarak araflt›rmas›na ra¤men yüzü¤ünü bulamad›. Alt› y›l sonra, bir arkadafl› medcezir (gelgit) etkisiyle sular›n çekildi¤i sahilde yürürken tesadüfen yüzü¤ü buldu. 2004’te evlenen Thorne platin yüzü¤ünü büyüklü¤ünden ve üzerindeki izlerden tan›d›.
9
Maymun Tüm Servete Konacak
Evliliklerini onaylamayan aileleri taraf›ndan reddedilen Hintli bir çift tüm servetlerini evcil maymunlar›na
kontrolünden geçen 25 bin kad›n ve erke¤in incelenmesi sonucunda, günde 3-5 fincan kahve içenlerde, kalp hastal›klar›n›n ilk iflaretleri daha az görüldü.
11
b›rakmaya karar verdi. Brajesh Srivastava ve efli Shabista evliliklerinin ard›ndan ailelerinin kendilerini reddetti-
Öfkeli Geline Yeni Damat
Saral› olan Jugal Kiflore, hastal›¤›n› evlenece¤i ‹ndira adl› gelinden ve ailesinden gizli tuttu. Ancak dü¤ünde, gelinin boynuna çiçek kolyeyi takmak üzere ilerlerken davetlilerin gözü önünde yere y›¤›ld›. Hindistan’da yap›lan dü¤ünde, Kiflore hastaneye kald›r›l›rken, öfkelenen gelin hemen davetliler aras›ndan bir erke¤e evlenme teklif etti ve olumlu yan›t ald›. sezinsan@butundunya.com.tr 131
fiimdiki Zaman Can Pulak
Kisebükü ‹çin Çözüm Önerisi ‹ztuzu sorunu çözüldü gibi, flimdi s›rada Kisebükü var…
B
ilmeyenler için söyleyeyim, Kisebükü ormanlarla çevrili, Gökova’da harika bir koy. Dünyaca ünlü profesyonel bir ressama siparifl verseniz, bu kadar güzelini çizemez. Allah bu güzelli¤i Türkiye’mize hediye etmifl, di¤er do¤al de¤erlerimiz gibi, buran›n da k›ymetini bilemiyoruz. 20 y›ld›r oraya otel yap›lmak isteniyor. Yasalar engel ama, vahfli ifltahlar hiç durmad›. Her iktidar de¤iflikli¤inde, buras› gündeme geldi, projeler çizildi, izinler al›nd›. fiimdi yat›r›m bafllad› bafllayacak. Bölge çok hassas, halk ayakta, bu güzelim yeflil de¤erin ve koyun heder olmamas› için herkes ç›rp›n›yor. Kald› ki, oraya otel yap›ld› m›, art›k Gökova’n›n tümüne geçmifl olsun. Bu yasaklar bir delindi mi, di¤er koylar›n güvenli¤i de tehlikeye düfler ve mavi yolculuk rotas› çok büyük bir zarar görür. Bunu Ankara’ ya anlatmak kolay de¤il. Bakanlar›n ve bürokratlar›n gelip buralar› görmeleri laz›m. Bir görseler oralarda birkaç saat geçirseler bizden daha keskin çevreci ve korumac› olur. 132
Çevre Bakan›n› Ankara’da, Sadun Boro ile birlikte davet ettik. Biz gezdirelim, o güzellikleri biz anlatal›m, buralar›n korunmas›n› niye istiyoruz, etrafl›ca izah edelim. Davetimiz kabul gördü, havalar biraz düzelsin inflallah gelecekler. Gerçi zaman iyice darald›. Kisebükü’ne jeneratörler gelmifl bile, ilk kazma vurdu vurulacak. Hemen bir fleyler yapmak laz›m. Bunu Ankara’da Çevre Bakan›m›za anlatt›m. Yetkili bürokratlar da dinlediler, hatta not bile tuttular. Bakan ‹dris Güllüce, Kisebükü yat›r›m› için gerekli tüm izinlerin kendisinden önceki dönemlerde al›nd›¤›n›, bu durumda pek yapacak birfleyi olmad›¤›n› söyledi. evrecilerin gösterileri devam ediyor, mavi yol girifliminin protesto ve tepkileri art›yor, Deniz Ticaret Odas› ve yatç›lar›n mant›kl› talepleri sürüyor. Bu durumda yapacak bir fleyler olmal›. En az›ndan diyalog ve uzlaflma yollar› denenmeli de¤il mi? Çevre Bakan›na, geçmiflten bir
Ç
BD N‹SAN 2015
Kisebükü
örnek de vererek, pratik bir çözüm yolu önerdim… y›l önce Dalyan ‹ztuzu kumsal›nda bir otelin temeli at›ld›. Karfl› ç›kmama, mücadele etmeme ra¤men, dönemin Turizm Bakan› Mesut Y›lmaz Türk-Alman ortak yat›r›m›na onay verdi, hatta kumsalda yap›lan törene bizzat kat›ld›. Yat›r›m›n Türk sahibi Osman Kavala arkadafl›md›. Kendisine Atina’da rastlad›m ve bu iflten vazgeçmesi ricas›nda bulundum. O zaman›n paras›yla 1 milyon mark harcad›¤›n› söyledi. ‹ztuzu’nun önemini anlatt›m, oraya otel yap›l›rsa art›k bölgeyi koruman›n mümkün olamayaca¤›n› söyledim. Vatanseverli¤ine hitap ettim, yat›r›mdan vazgeçmesi halinde devletin ona baflka bir yerde tahsis yapabilece¤ini belirttim. Sonuçta onu ikna ettim. Devlet ona baflka bir yer göstermedi ama, Kavala sözünü tuttu ve yat›r›m› durdurdu. fiimdi ayn› fley, Kisebükü’nde oteli yapacak olan ETS Tur’un sahibi Mehmet Ersoy’dan istenebilir,
27
vazgeçmesi halinde kendisine baflka bir yer gösterilebilir. Bakan ‹dris Güllüce “olmaz” demedi, en az›ndan denenebilece¤ini belirtti. fiuras› bir gerçek ki, ak›ll› hiçbir ifladam› hükümetin bir iste¤ini, mant›kl› bir talebini geri çeviremez. Hele bu ifladam› turizmden ekmek yiyor ve çevrenin nimetlerinden yararlan›yorsa, üstelik iktidara yak›n olarak da tan›n›yorsa, red flans›n› kolay kullanamaz. O nedenle Çevre Bakan›, vakit geçirmeden Mehmet Ersoy’la konuflmal›, onu ikna etmeli ve t›pk› ‹ztuzu gibi, Kisebükü’nü de kurtarmal›d›r. Kurtaramazsa ne olur? Protesto ve tepkiler, boyutlar›n› giderek artt›r›p, durup dururken huzur bölgesinde büyük olaylar›n ç›kmas›na sebep olunur ki, ülkenin bu kadar sorunu varken bir yenisinin patlamas›na mani olmak gerek. Bakan Güllüce’nin pratik, samimi ve insani yaklafl›mlar›n›n bu meseleyi de çözece¤ine inanmak istiyorum. Ha onu aflan güçler varsa, buna bir fley söyleyemem tabii. • canpulak@butundunya.com.tr 133
N
örologlar, kitap okuman›n beyinde biyolojik de¤iflikliklere yol açabildi¤ini ortaya koydu. Brain Connectivity’de yay›mlanan makaleye göre, kurgusal bir hikâyeye dalmak, beyin fonksiyonlar›n›n iflleyiflinde befl güne kadar de¤ifliklik yaratabiliyor. Emory Üniversitesi’ndeki araflt›rmac›lar, kat›l›mc›lardan, milattan sonra 79 y›l›nda geçen ve sevdi¤i kad›n› Vezüv Yanarda¤›’n›n patlamas›ndan kurtarmaya çal›flan bir adam› anlatan tarihsel gerilim kitab› Pompei’yi okumalar›n› istedi. Kat›l›mc›lar›n temel aktiviteleri, kitab›n okunmas›ndan önceki befl gün boyunca kaydedildi ve sonras›nda da her bir kat›l›mc›, roman› bölümler halinde dokuz gün içerisinde okudu. fMRI taramalar› sonucunda her günün sonunda, beynin dil te134
Yazan: ZEYNEP ABURAS
melli sol temporal lobunda aktivitenin artt›¤› gözlemlendi. Buna ek olarak kat›l›mc›lar›n duyusal becerilerinde de art›fl oldu¤u görüldü. Nörolog Gregory Berns, konuyla ilgili flu aç›klamay› yapt›: “Fiziksel his ve hareket sistemlerinde gözlemledi¤imiz nörolojik de¤ifliklikler, roman okuman›n, sizi, bir anlamda bafl karakterin bedenine aktarabilece¤ini gösterdi. ‹yi hikâyelerin okuyucular› mecazi anlamda bir baflkas›n›n yerine koyabildi¤ini zaten biliyorduk. fiimdi ise bunun yan›nda biyolojik de¤iflikliklerin de gerçekleflti¤ini söyleyebiliriz.” Yap›lan araflt›rma yirmi bir kifliyle s›n›rl› kalsa da, fMRI sonuçlar›, beyinde gerçekleflen de¤iflikliklerin, kitab›n bitirilmesinden befl gün sonra bile belirgin halde oldu¤unu gösterdi. (independent.co.uk)
BD N‹SAN 2015
Vigeland Heykel Park› T Çeviri: NEV‹N DEDEO⁄LU
Norve ç’in Turistik Ziyaret Merkez i
ümü bir sanatç› taraf›ndan yap›lan 212 heykelin bulundu¤u dünyaca tan›nan Vigeland Park› “bugün”, turistlerin Norveç’de en çok görmek istedikleri turistik yerlerin ilk s›ras›nda yeral›yor. Oysa bu park “dün”, y›kt›rd›¤› evinin karfl›l›¤›nda belediyenin Vigeland’a verdi¤i küçük bir evin bulundu¤u çorak bir arsayd›. Norveç’in baflkenti Oslo Belediyesi, 1921 y›l›nda, “kentin güzelli¤ini bozuyor” gerekçesiyle Gustav Vigeland adl› bir heykel
135
BD N‹SAN 2015
Heykel sanatç›s›: Gustav Vigeland
sanatç›s›n›n evini y›kma karar› alm›fl, karfl›l›¤›nda ise kendisine kentin kenar bir semtinde bir ev vermiflti. anatç› Gustav Vigeland, bu evi heykel atölyesine dönüfltürmüfl, sonra da belediyeye bir öneride bulunmufl, heykelleriyle büyük bir park yapmak düflüncesinde oldu¤unu, bu nedenle evinin önündeki çorak arazinin bu çal›flmas› için kendi kullan›m›na verilmesini istemiflti.
S
Vigelan Park› 212 bronz ve granit heykeli bar›nd›rmas›yla, tek bir sanatç› taraf›ndan yap›lm›fl en büyük heykel park› olma rekorunu da elde etti. Oslo Belediyesi, sanatç›n›n bu önerisini kabul etmifl ve projesini uygulamas› için kullan›lmayan bu çorak alan› sanatç›n›n kullan›m›na vermiflti. Vigeland’›n önerisinde, yapt›¤› tüm heykelleri, çizimleri, gravürleri ve modellerini içeren tüm çal›flmalar›n›, Oslo kentinin ortak miras› olarak belediyeye ba¤›fllamas› karar› da vard›. Yeni konut-atölyesine 1924’te Parkta en dikkat çeken yap›t 14 metre yüksekli¤indeki “Monolith” isimli granit heykel
çal›flmalar›na bafllayan heykelt›rafl Vigeland, sonraki 20 y›l boyunca imza att›¤› yap›tlar›n›, bugün Vigeland Heykel Park› olarak isimlendirilen alanda bir araya getirdi. Vigeland Heykel Park› alan›na yerlefltirilerek düzenlenen heykeller, giderek dünyada bir benzeri olmayan önce bir aç›k hava sergisine, sonra da, yine dünyada bir benzeri olmayan bir aç›k hava müzesine dönüfltü. igeland Heykel Park› ayr›ca, sanatç› Gustav Vigeland’›n tasar›m ve yap›m›yla, tümüyle kendi çal›flmalar› olan bu 212 bronz ve granit heykeli bar›nd›rmas›yla, “tek bir sanatç› taraf›ndan yap›lm›fl en büyük heykel park›” olma rekorunu da elde etti. Vigeland, yaflam›n de¤iflik dönemlerindeki 212 erkek, kad›n, genç, küçük çocuk ve hatta fetüs heykellerinyle, bask›n motif olarak
V
insan iliflkilerini ve insan u¤rafllar›n› yans›t›yor. Kiminde dans eden, kiminde gürefl yapan, birbirlerine sar›lan ya da birbirleriyle el ele tutuflan insan figürlerinin yan›s›ra, bir araya gelmifl çok fazla bebek ve çocuklar›n yer ald›¤› “daha kalabal›k” anlat›mlar da sanatç›n›n çal›flmalar› aras›nda yer al›yor. Yap›tlar›n›, hiçbir ö¤rencisi ya da asistan sanatç›n›n yard›m› olmaks›z›n öncelikle tek bafl›na kil çal›flmalarla modelleyen Vigeland, heykellerin yap›m› s›ras›nda ise 137
BD N‹SAN 2015
olarak öne ç›kan 14 metre yüksekli¤indeki “Monolith” isimli granit heykelin üzerindeki 121 insan figürü, insan›n en üst noktaya ç›kabilme savafl›m›n› simgelemektedir. u yap›tta, insanlar›n birbirlerini kucaklayan beraberlik duygular›n›, kurtuluflun yüceli¤ine tafl›malar›n›n öyküsü özetlenmektedir. Gustav Vigeland’›n 212 yap›t›n›n bulundu¤u ve kendi ad›n›n verildi¤i parkta turistlerin hayranl›¤›n› çeken 212 sanat yap›t› yan›s›ra, turistlerin ayr›ca ilgisini çeken bir de “sanat yap›s›” var. O yap›, Oslo Belediyesi taraf›ndan y›kt›r›lan evinin karfl›l›¤›nda Gustav Vigeland’›n kullan›m›na verilen alanda oturdu¤u evi ve heykellerini yapt›¤› atölyesidir. Parktaki 212 heykelin “do¤um evi” olarak kabul edilen bu konut-atölye flimdi, “Oslo Belediyesi Gustav Vigeland Müzesi” ad›yla belediyenin turistlere sundu¤u özel bir bir övünç an›t›d›r.
B
yetenekli ustalardan destek alm›fl. Geçit ve köprü gibi yap›lar›n mimari düzenleme ve zemin uygulamalar›n› da Vigeland’›n tasarlad›¤› park›n yap›m çal›flmalar› birkaç y›l içinde tamamlanmas›na karfl›n, yaz›k ki, yaflama 1943 y›l›nda veda eden Vigeland, park›n tümüyle tamamland›¤›n› göremedi. Çünkü heykellerin büyük bir bölümünün yerlefltirilmesi ve di¤er mimari ö¤elerin tamamlanmas› çal›flmalar› ancak 1950 y›l›nda tamamlanabildi. Parkta en dikkat çeken yap›t 138
Yaflamdan Kesitler Sema Erdo¤an
Tarsus’un tek çömlekçisi
Mesut Ulu¤ Mesut Ulu¤, milli halterci olarak 14 y›l spor yapt›ktan sonra baba mesle¤i çömlekçili¤e döner ve yaflam›n› bu iflten kazanmaya bafllar. eçimini k›t kanaat sa¤lasa da bir el sanat› olan bu baba mesle¤ini yaflatmak gibi bir derdi var. Mesut Ulu¤, çömlekçili¤e 12 yafl›nda babas›n›n ç›ra¤› olarak bafllam›fl. Amaç babas›na yard›m etmek olsa da okul d›fl›ndaki zaman›n›n büyük bir bölümünü spora ay›r›r, haltere bafllar. O yafltaki bir çocuk, halter sporuna neden ilgi duyar?
G
“Dedem 120 kilograml›k bu¤day çuvallar›n› kald›r›rd›. O güç potansiyeli genlerimde var san›r›m. Babam›n zaman›nda makine mi vard›. Çömlek yapmak için kili haz›rlarken çamuru ayaklar›m›zla ezerdik, k›vam›n› bulunca içeriye tafl›rd›k. Ayaklar›m›zla bir kez daha ezip elimizle terbiyelefltirirdik.” ‹flte bu do¤al gücün verdi¤i gü139
BD N‹SAN 2015
venle halter sporuna ilgi duyar. bu sanat›n dili yok. Dedelerimizin Y›ld›zlar kategorisinden bafllar, genç- babalar›m›za ve onlar›nda bize b›rakler kategorisinde yar›fllara kat›l›r. 1978 t›¤› bir sanat. Onlar, kendi imkânlay›l›nda ise Milli Tak›m’a seçilir kampa r›yla buraya kadar getirmifller. Biz girer. Ayn› y›l Yunanistan’da yap›lan de kendi imkanlar›m›zla buraya kadar Dünya ve Avrupa halter flampiyona- getirdik. Ama gönül ister ki teknik s›nda Türkiye’yi temsil eder. donan›ma da sahip olal›m ve daha 1979’da ise Macaristan’da Genç- ileriye tafl›yal›m.” ler Dünya fiampiyonas›’nda Milli Mesut Ulu¤ ekonomik durumuna Tak›m’dad›r. Türkiye’de ise y›ld›zlar göre çok eksiklerle sürdürüyor mesleve gençler kategorisinde 12 Türkiye ¤ini. Sporla u¤raflt›¤› dönemlerden bu rekoru k›rar. iflle u¤raflt›¤›n› bildi¤i “Halter sporuna ve dostluk kurdu¤u 1979’da bafllad›¤›m günden beri insanlarla da görüflmeçok önemli baflar›lar ler yapm›fl, bilgiler Macaristan elde ettim ama hiçbir edinmifl. Onlardan bir Gençler Dünya imkân sa¤lanmad›. Naad›m önde ilerleme fiampiyonas›’nda gayretinde. im Süleymano¤lu geldi¤inde tüm imkânlar “Ama hâlâ eksi¤im Milli Tak›m’dad›r. seferber edildi. O imvar. Para olmadan Türkiye’de kânlar›n bir k›sm› bana yat›r›m yapam›yorsuise y›ld›zlar ve nuz. Örne¤in benim da sa¤lanabilseydi…” f›r›n›m tafl f›r›n. Bir gençler vlenip çoluk çokategorisinde elektrikli f›r›n 150 bin cu¤a kar›fl›nca TL. Yan›mda en az bir 12 Türkiye yaflam kayg›s› da kiflinin çal›flmas› gererekoru k›rar. kirken ben her fleyi tek bafllar Mesut Ulu¤’da. Spordan bir kazanç elde bafl›na yap›yorum. Tekedemeyece¤ini anlay›nca istemeyerek nik imkanlar olmaks›z›n tek bafl›ma de olsa b›rakmak zorunda kal›r. Bu mücadelemi sürdürüyorum” sporu yaflad›¤› ilçede “Halter Antrenörü” olarak devam ettirmek istese esut Ulu¤ topra¤a hayat de olmaz. Spordan umudunu kesince veriyor. Öyle göründü¤ü baba mesle¤i çömlekçili¤e dönmeye kadar kolay de¤il çömlek karar verir ama babas› da yoktur art›k. yapmak. Çömlek yap›m›nda kulland›Her fleye s›f›rdan bafllar. Borç harç ¤› balç›k ve tu¤la kilini Adana’n›n derken kimseden destek almadan Karaisal› ilçesinden al›yor. atölyesini açar. Her ifl gibi bu iflin de “Bir kaç gün f›ç›larda dinlendirizorluklar› vard›r. yoruz. Daha sonra mekanik bir de¤ir“Çömlekçilik güç isteyen bir mes- mende terbiyelefltiriyoruz. Bir gün lek ve sab›rl› olmak gerekiyor. Çünkü dinlendikten sonra ifllemeye bafll›yo-
E
M
140
ruz kili. El gücümüzle kilin havas›n› almak için terbiyelefltirmek zorunday›z. Yoksa çatlama olur. Tek tip kar›fl›m elde ediyoruz. Çukurova’ n›n topra¤› seramik topra¤› olmad›¤› için as›l vatan› Avanos, ‹zmir, Eskiflehir ve Çanakkale’ de çömlekçilik sanatsal geliflim göstermifltir. Biz kili ezbere çal›fl›yoruz. Atefle dayan›kl›l›¤› olup olmad›¤›n› da tahmini ayarl›yoruz. Ama teknik donan›ma sahip olan meslektafllar›m›z kilin oran›n› laboratuvar ortam›nda ayarlad›klar›ndan daha sa¤l›kl› bir malzeme elde ediyorlar. ” Mevcut koflullar içerisinde elde edilen malzemeye el terbiyesi verildikten sonra s›ra flekil vermeye geliyor. fiekil verirken sab›rl› olmak, kilin k›vam›n› dengede tutmak laz›m. Fazla kuru ya da fazla sulu olmas› flekil verme yönünü bozuyor. Mesut Ulu¤ standart fleyler üretiyor. Bu da taleple
Halter sporu ile u¤raflt›¤› günlerden bir an›. ilgili. Üretti¤ini satmak ve para kazanmak zorunda. Oysa O, sanatsal de¤eri olan objeler de üretmek istiyor. ”Yöremizin insanlar› daha çok mutfakta kullan›lan malzemeleri talep ediyor. Ama ben çocuklar› plastikten uzak tutmak için kumbaralar yap›yorum. En çok da dolmalar›n pifliriminde kullan›lan dolma tafl› isteniyor. Zaman zaman özel istekler de oluyor tabi. ‹fl çamura flekil vermekle kalm›yor elbette. Kurumas›n›n ard›ndan f›r›nlanmas› gerekiyor. F›r›n›n belli bir ›s›ya ulaflmas› için yakacak da ayr› bir maliyet. Bu nedenle ürünleri belli bir 141
BD N‹SAN 2015
dönemde yap›yor ve f›r›nl›yor. Eski usul bir f›r›n onunki. K›fl döneminde befl ay f›r›n yakam›yor. “Çünkü kil günefl ›fl›nlar›n› görmedi¤i zaman f›r›na girdi¤inde dinamit gibi patlar. Günefl ›fl›nlar› rutubeti almal›.” at›fl ifline gelince. Pazarc›lara ve toptanc›lara ve k›rtasiyecilere haber sal›yor. En çok satt›¤› ürünlerin bafl›nda dolma tafl›, kumbara, su testisi, güveç tenceresi, küçük çapta vazolar ve kalemlik geliyor. ‹stedi¤i gibi para kazanamasa da ekme¤ini ç›kard›¤›na flükrediyor. ‹ki k›z iki o¤lan dört çocu¤unu çömlek harc›n› kararken içine ak›tt›¤› al›n terinin karfl›l›¤›nda kazand›¤› para ile
S
okutuyor. Mesut Ulu¤, her ifllemi tek bafl›na yap›yor. Vakti zaman›nda kendisinin babas›na yard›m etti¤i flekilde çocuklar› da kendisine yaz aylar›na yard›mc› olabiliyor. “Büyük o¤lum bazen yard›mc› oluyor. Küçük o¤lum da f›r›n› yakt›¤›mda doldurma boflaltma ifllerinde destek olabiliyor o kadar. Benim çocukken duydu¤um ilgiyi onlarda göremesem de k›z›m daha sanatsal bak›yor.” Tarsus’un tek çömlekçisine Tarsuslular›n çok destek oldu¤u söylenemez. “Plastik ç›kt›ktan sonra bu meslek yavafl yavafl yok olmaya bafllad› ve ben uzun zamand›r tekim. Yöre halk› mutfakta kap-kacak olarak kullan›rd›, peynirler, yo¤urtlar dahi bu çömleklerde yap›l›rd›. Usta-ç›rak iliflkisi de yok oldu gitti. Güç ve maharet isteyen bir meslek oldu¤u için insanlar baflka ifllere yöneldiler. Bir çocuk sadece yaz döneminde bir fleyler ö¤renebilir. Bir süre sonra sigorta yapt›rmak, para vermek zorundas›n›z. Hem onlar hem de bizim için çok zor. Türkiye’de bu el sanat›n›n turizm aç›s›ndan da önem kazanan belli merkezleri var. Bunun d›fl›nda benim gibi tek-tük çal›flan ustalar yörelerinin son temsilcileri art›k.” Tüm bu olumsuzluklara karfl›n iflini büyütmek gibi bir hayali var Mesut Ulu¤’un. Asl›nda bir düflünce olsa da flu an için hayalden öteye geçiremeyece¤ini biliyor. Mesut Ulu¤ kile flekil vermeden önce elle terbiyelefltirme yap›yor.
142
BD N‹SAN 2015
“K›t kanaat da olsa çocuklar›m› buradaki kazanc›mla okutuyorum. Çocuklar kendini kurtar›rsa daha bir cesaretle kredi çekebilirim. fiu anda onlar›n gelece¤ini riske atamam.” ir çömlek testiyi 2,5 liraya veriyor. Ondan alanlar ise 510 liraya sat›yor. Asl›nda O, kaç liraya sat›ld›¤›n› da çok önemsemiyor, kendi kazanc›n› hesapl›yor o kadar. Kilin haz›rlanmas›, terbiyelefltirilmesi, dinlendirilmesi, tekrar elle terbiyelefltirilmesi ve çarkta iflleme tabi tutulmas› gibi aflamalardan sonra günde ortalama 50-60 adet ürün ç›kartabiliyor. Ortalama 3 ay sonra f›r›na
B
veriyor ve ürünler sat›fl aflamas›na haz›r hale geliyor. Baba mesle¤i ve Tarsus’ta bu el sanat› mesle¤in son temsilcisi olan Mesut Ulu¤’un en büyük arzusu bu mesle¤in memleketinde de devam ettirilmesi. “Çocuklar›mdan en az biri sahip ç›kacak diye umuyorum. Özellikle büyük k›z›mdan umutluyum. Belki bu alanda e¤itim al›r ve benim çok isteyip de yapamad›¤›m sanat boyutuna tafl›r. Zaman neler gösterir bilemiyorum.” Ve kararl› son sözü: “Tek bafl›ma olsam da, çok zorlansam da bu iflten kopmamak için sab›rla mücadelemi sürdürüyorum ve sürdürece¤im.” • semaerdogan@butundunya.com.tr
KISA FIKRALAR SAÇ DÖKÜLMES‹ ‹ki arkadafl sohbet
UCUZ C‹HAZ ‹flitme engeli olan
ederken, biri di¤erinin saçlar›na bakarak: "Saçlar›n ne kadar dökülmüfl… Neden?" diye sordu. Arkadafl› cevap verdi: "Üzüntüden..." ”Peki, neye üzülüyorsun bu kadar?" "Saçlar›m›n dökülmesine..."
kifli iflitme cihaz› almak için bir ma¤azaya girdi, tezgâhtara: "‹flitme cihaz› almak istiyorum ancak ucuz bir fley olsun!" dedi. "Fiyatlar 2 dolar ile 2000 dolar aras›nda de¤ifliyor efendim." dedi tezgâhtar. "2 dolarl›k model nas›l bir fley?" "Bu butonu kula¤›n›za tak›p flu teli boynunuzun üzerine b›rak›yorsunuz efendim." "Bu nas›l çal›fl›yor?" "Çal›flm›yor efendim... Kula¤›n›zda bunu görenler daha yüksek sesle konuflmaya bafll›yorlar!"
V‹RGÜL MESELES‹ Bir dostu
tan›nm›fl yazara gazetede yay›mlanmas› için bir yaz› göndermiflti. Ekledi¤i mektupta da flu not vard›: "Sevgili dostum, gazeteye basman için önemli bir yaz› gönderiyorum. Ancak acele yazd›¤›mdan, virgülleri koyamad›m. Bir zahmet virgüllerini yerlefltirirsin art›k..." Gazeteci, yaz›y› flu notla iade etti: "Sevgili arkadafl›m, bir dahaki sefere virgülleri sen gönder. Yaz›y› ben yazar›m."
143
UFAK TEFEK B‹LG‹LER
Sabahat Önen
Gereksiz Numaralar
Daha Karars›zlar Erkekler, kad›nlardan 3 kat fazla karar de¤ifltirir.
!
Burnu Görmezden Geliyoruz Gözler daima burunu görür ancak beyin bu görüntüyü yok sayar. Burun sadece dikkat edildi¤inde gözükür.
‹nsanlar›n telefonlar›nda kay›tl› numaralar›n ortalama %80'i gereksizdir ve ço¤u y›llarca kullan›lmaz.
Günde bir paket cips yemek, y›lda befl flifle s›v› ya¤ içmeye bedeldir. Samimi bir arkadafl›n›z›n yoklu¤u ile günde 10 tane sigara içmenin vücuda verdi¤i zarar birbirine çok yak›nd›r. ‹çilen her bir sigara hayat›n›zdan ortalama 11 dakika götürmektedir. Tuz De¤erlidir Afrika k›tas›nda ilk Ortaça¤da tuz dökmek sömürgelefltirilen u¤ursuzluk say›l›rd›. Bunun ülkeler XVI.yy’da sebebi, tuzun pahal› olmas› Mozambik ve Angola ve zenginlerin hizmetçileolmufltur. rini dikkate sevk etmek (Portekiz sömürgesi) istemeleriydi.
144
BD N‹SAN 2015
Hortum Gücü
Hortumlar o kadar güçlüdür ki kurba¤a, bal›k ve kufllar› yutup sonra bunlar›n ya¤mur gibi düflmesine yol açabilir. 1978’de oluflan fliddetli bir f›rt›na sonucu ‹ngiltere’de, 1994 y›l›nda Avustralya’da gökten kazlar ve yüzlerce tatl› su bal›¤› ya¤m›flt›r.
Büyük Menderes “Menderes” akarsunun ovalarda çizdi¤i S harfine benzeyen k›vr›m anlam›ndad›r. Ege’deki Büyük Menderes nehri ismini çizdi¤i büklümlerden al›narak, co¤rafya literatürüne geçmifltir. Afl›r›s› Zararl› Bilgisayarda afl›r› oyun oynamak beyni küçültmektedir.
Yaflar Kemal 1923 y›l›nda Osmaniye’de do¤mufltur. As›l ad› Kemal Sad›k Gö¤çeli’dir. Son s›n›f›ndayken okulu b›rakmak zorunda kalm›fl, ›rgatl›k, amelebafl›l›k, pirinç tarlalar›nda su bekçili¤i, arzuhalcilik ve kütüphane memurlu¤u gibi ifllerde çal›flm›flt›r. ‘Dünyan›n En Büyük Çiftli¤inde Yedi Gün’ bafll›kl› röportaj›yla Gazeteciler Cemiyeti Özel Baflar› Arma¤an›’n› kazanm›flt›r. ‹lk roman› olan '‹nce Memed' ile Varl›k Roman Arma¤an›'n› kazanm›flt›r.(1955) 'Demirciler Çarfl›s› Cinayeti' adl› eseri, Madaral› Roman Ödülü'nü alm›flt›r. (1974) 'Yer Demir Gök Bak›r' roman› Fransa'da Edebiyat Elefltirmenleri Sendikas› taraf›ndan y›l›n en iyi yabanc› roman› seçilmifltir. (1977) 'Binbo¤alar Efsanesi' 1982 y›l›nda uluslararas› Del Duca Ödülü'ne de¤er görülmüfltür. 1988’de kurulan PEN Yazarlar Derne¤i’nin de ilk baflkan› olmufltur. Eserleri 39 dile çevrilmifl, birçok eseri tiyatroya uyarlanm›flt›r. Türkiye'de ve dünyada en çok ilgi gören roman› “‹nce Memed” olmufltur. Eserlerinde Toroslar›, Çukurova insan›n›n ac› yaflam›n›, kan davas›n›, a¤al›k ile toprak sorununu çarp›c› bir biçimde ortaya koymufltur. 28 fiubat 2015 tarihinde ‹stanbul'da vefat etmifltir. En bilinen eserleri: ‹nce Memed, Teneke, Ay›fl›¤› Kuyumcular›, A¤r› da¤› Efsanesi, Yer Demir Gök Bak›r, Kufllar da Gitti, Y›lan› Öldürseler 145
‹nsanlar Yaflad›kça Mehmet Ünver
Belleklerden Silinmeyen
Okul GÇezileri ‹nsan yaflam›n›n baz› dönemleri vard›r. Yaflan›p, geçerler. O anlar› yaflarken günün birinde geçmiflin unutulmazlar› aras›na gireceklerini ve hep özlemle an›lacaklar›n› bilemeyiz. An› yaflar›z sadece.
146
ocuklu¤umuz, okul dönemi, gençlik maceralar› ve askerlik günleri iyisiyle kötüsüyle geçip gider. Y›llar› tüketip, ellili, altm›fll› yafllara geliriz. ‹flte o zaman, belki de k›ymetini bilemeden yaflam›fl oldu¤umuz o günleri an›msatan bir kare siyah beyaz foto¤raf bile gözümüzde büyük de¤er kazan›r. Bugün sosyal medyada paylafl›lan k›rk hatta elli sene öncesinin an›lar›n› gösteren soluk foto¤raflar›n en fazla
be¤enilip, takip edilen belgeler aras›nda olmas›n›n nedeni; k›ymetini bilemeden yaflad›¤›m›z geçmifle duyulan özlemdir. Bir grup yetiflkin insandan oluflan eski dostlar ne zaman bir araya gelseler önce çocukluk an›lar›n› anlatmaya bafllarlar. kul öncesi, henüz apartmanlarla dolmam›fl arsalarda, yeflil bahçelerde geçen günler, kirlenmemifl sahillerde yaflanan yazlar, parke tafllarla döfleli bir yokuflun bafl›ndaki ahflap evin sobas›n›n yan›nda geçen k›fllar, o eski sokaklarda komflular ve arkadafllarla belleklere kaz›nan an›lar birer birer anlat›l›p, paylafl›l›r. Derken s›ra okul an›lar›na gelir. fiüphesiz ki, y›llar önce bir okul binas›n›n gri renk badanal› koridorlar›nda, kara tahtal›, ahflap s›ral› dershanelerde ve beyaz çarflafl› yatakhanelerinde geçen günler unutulmazlar›m›z aras›ndad›r. Y›llar sonraki buluflmalarda o günler hep an›l›rlar. Oysa tart›fl›lmaz bir biçimde o an›lar›n en unutulmazlar›; topluca ç›k›lan okul
O
Oysa tart›fl›lmaz bir biçimde o an›lar›n en unutulmazlar›; topluca ç›k›lan okul gezileridir. gezileridir. Y›llar önce ayn› s›ralar› paylaflt›¤›n›z arkadafllar›n›zla birlikte ç›kt›¤›n›z bir okul gezisini an›msay›n. Sonralar› özlem ve buruk bir gülümsemeyle anaca¤›n›z o dönemde, derslerden ve ö¤retmenlerden uzak, arkadafllar›n›zla geçirdi¤iniz birkaç nefleli günü gözünüzün önünde canland›r›n. Belki bir haziran sabah›, k›zl› erkekli bir grup olarak bir yaz kamp›na gitmiflsinizdir. Ya da bir yar›y›l tatilinde, bir grup üniversite ö¤rencisi otobüslere doluflup, karl› ormanlarla çevrili bir göl k›y›s›ndaki kamp yerinde bir kaç gün geçirmiflsinizdir. Üzerinden kaç y›l geçerse geçsin, hatta yaflam›n size yükledi¤i 147
BD N‹SAN 2015
pek çok s›k›nt›y› yaflam›fl olun, yine de günü geldi¤inde bir foto¤raf albümünden ya da bir bohçadan ç›kan eski bir foto¤raf sizi o güzel günlere götürür. Tatl› tatl› an›msars›n›z. Çünkü yaflam›n›z›n en güzel, en kayg›s›z dönemlerini yaflarken çekilmifltir o foto¤raf.
B
ugün elli yafl›na basm›fl olan bir arkadafl›m okul döneminde topluca ç›k›lan bir gezinin geçmifle dair en unutulmaz an›s› oldu¤unu anlat›r hep. Bir sabah içine gerekli eflyalar›n› doldurduklar› küçük bavullar›yla tren istasyonuna gidifllerini, orada di¤er arkadafllar›yla buluflmalar›n› ve hep birlikte g›rg›r flamata binecekleri treni bekleyifllerini anlat›rken gözleri par›ldar. Sonra, topluca kamp yapacaklar› bölgeye ulaflmak için perona giren trene doluflmalar›n›, yemek vagonunda hep birlikte flark›lar, türküler söyleyerek saatlerin geçiflini ve sonunda gidecekleri bölgeye var›p, göl kenar›ndaki küçük ahflap kulübelerden oluflan kamp yerine yerleflmelerini anlatmaya geçer. Henüz on yafl›ndaym›fl o kampa gittiklerinde. ‹lk gece yakt›klar› koca kamp ateflini, o ateflin etraf›nda toplan›fllar›n›, ilerleyen saatlerde dört arkadafl›yla paylaflt›¤› kulübedeki ranzaya uzan›p temiz orman havas›n›n etkisiyle deliksiz bir uykuya yat›fl›n› anlat›rken o günlere dal›p gider. K›rk 148
sene önce yaflad›¤› o okul gezisi onda öyle kal›c› an›lar b›rakm›fl ki, bunu kendisinden defalarca dinlemiflimdir. Çok flansl›y›m ki benim de okul dönemimden bu tür an›lar›m var. Altm›fl yafl›na merdiven dayam›fl biri olarak bir yazl›k sinemada izledi¤im güzel bir filmi an›msar gibi s›k s›k gözümün önüne getiririm o günleri: am k›rk yedi sene önceydi. Haziran bafl›yd›. ‹lkokulu yeni bitirmifltik. Tam diplomalar›m›z› elimize al›p, evimize gidecekken, okul aile birli¤inin mezun olan ö¤renciler için Silivri sahilinde bir yaz kamp› haz›rlad›¤›n› ö¤rendik. ‹lkokuldan mezun oldu¤umuz için hepimiz farkl› yönlere, baflka okullara
T
gidecek, belki de bir daha hiç görüflemeyecektik. ‹flte okulumuz ve aile birli¤i bunu düflünerek bizlere unutulmaz bir an› kalmas› için bu kamp› düzenlemiflti. Annem hiç düflünmeden kardeflimle beni o yaz kamp›na kaydettirdi.
Nefle içinde çad›rlara yerlefltik. Ard›ndan mayolar›m›z› giyip o p›r›l p›r›l denize dald›k.
1967 y›l›n›n haziran›nda, ayn› s›ralarda okudu¤umuz arkadafllar›m›zla okul binas›n›n önünden topluca otobüslere biniflimiz dün gibi akl›mda. O s›ralar henüz Bo¤aziçi köprüleri yap›lmad›¤› için Üsküdar’ dan araba vapuruyla karfl› sahile geçmifltik. Trafikten kald›r›lan eski tramvaylar›n yerine konulmufl troleybüsler tek tük iflliyorlard› Avrupa yakas›nda. Caddelerde günümüze k›yasla o kadar az özel araç vard› ki, otobüsümüz bir otoyolda ilerler gibi h›zla gidiyordu. P›r›l p›r›l bir ‹stanbul sabah›yd›. Topkap›’dan ç›kt›ktan sonra yeflil alanlar aras›ndan ilerlemeye bafllad›k. Büyük Çekmece’den itibarense bir yan›m›z yemyeflil bir do¤a bir yan›m›zsa masmavi, tertemiz Marmara deniziydi. ‹lk kez ‹stanbul’un bu kadar d›fl›na ç›k›yorduk. ‹çinden geçti¤imiz güzelim co¤rafyan›n ›ss›zl›¤›na ve do¤an›n güzelli¤ine hayran kalm›flt›k. Göz alabildi¤ine yeflil ve mavi renk hâkimdi. O bölge-
nin bir de flimdiki halini Silivri’de kamp yapaca¤›z alanda bizleri bekleyen okul aile birli¤inin üyelerini bulduk. Uçsuz bucaks›z bir kumsal ve kumsal›n bitti¤i yerde bafllayan kristal berrakl›¤›ndaki denizin görüntüsü bir poster netli¤inde gözümün önünde duruyor hâlâ... efle içinde çad›rlara yerlefltik. Ard›ndan mayolar›m›z› giyip o p›r›l p›r›l denize dald›k. Berrak suyun içinde bizimle birlikte yüzen bal›klar sanki elimizi uzatsak tutacakm›fl›z gibi yak›n görünüyorlard›. Kumsalda yak›lan ateflte piflirilen ilk yeme¤imizse, bol taneli kuru fasulye, pilav ve irmik helvas›yd›. Saatlerdir denizde yüzüp flakalaflmaktan ifltah›m›z aç›ld›¤› için kazanlardaki yemekler k›sa sürede dibini buldu. Hiç yemedi¤imiz kadar yedik. Sonra gün boyu kâh kumsalda, kâh denizde topluca yüzüp e¤lendik. Kamp yerindeki ilk gecemizi
N
149
BD N‹SAN 2015
yaflad›¤›m süre boyunca unutamayaca¤›m. Dolunay›n ayd›nl›¤› Marmara’ n›n üstüne düflmüfl, yüzey ufka kadar gümüfli bir ›fl›kla kaplanm›flt›. Uzaklarda, Çanakkale’den gelip, ‹stanbul Bo¤az›na do¤ru seyretmekte olan gemilerin ›fl›klar› hayal gibi seçilmekteydi. Yak›lan koca kamp atefli etraf›nda toplanm›fl, flark›lar söylüyorduk. Sonunda yorgunluk ve uyku hepimizi teslim ald› ve üçer kifli paylaflt›¤›m›z çad›rlar›m›za çekilip tatl› uykunun kollar›na düfltük. Ertesi sabah ilk iflimiz yüzümüzü
bile y›kamadan bundan k›rk yedi y›l önceki Marmara denizinin berrak sular›na dalmak olmufltu. izlerin de vard›r okul döneminizde yaflad›¤›n›z toplu okul gezileri hatta okul kamplar›. Belki bu yaz›m o günleri an›msatm›flt›r. E¤er öyleyse sizler de benim gibi yap›n. Eski albümleri, bohçalar› kar›flt›r›n. Geçmifl, güzel günlere ait olan o solgun foto¤raflar› bulup, özlem giderin. •
S
mehmetunver@butundunya.com.tr
B‹R S‹RK H‹KAYES‹
Bir insan›n yaflam›n›n en önemli k›sm›, iyilik ve sevgi ad›na yapt›¤› küçük, ads›z ve an›msanmayan eylemlerdir. "Ergenlik dönemindeydim ve babamla sirk bileti kuyru¤unda bekliyorduk. Sonunda bilet giflesiyle aram›zda tek bir aile kalm›flt›. Tümü de oniki yafl›n alt›nda tam sekiz çocuklar› vard›. Çok varl›kl› olmad›klar› her hallerinden belliydi. Giysileri pahal› fleyler de¤ildi, ama tertemizdi. Çocuklar›n tümü babalar›n›n arkas›nda, el ele s›ran›n kendilerine gelmesini bekliyor, nefle içinde o gece görecekleri fleyler hakk›nda konufluyorlard›. Daha önce sirke gitmedikleri belliydi. Anneyle baba gururla çocuklar›n önünde duruyorlard›, el ele tutuflmufllard›. Gifledeki memur, babaya kaç bilet istediklerini sordu. Baba gururla, "‹ki tane eflimle kendim, sekiz tane de çocuklar›m için." diye yan›tlad› onu. Gifle memuru biletlerin bedelini söyledi. Baban›n dudaklar› titremeye bafllad›. Baba gifleye biraz daha yaklaflt› ve "Ne kadar dediniz?" diye sordu. Gifle memuru biletlerin bedelini yineledi. Adam›n o kadar paras› yoktu. fiimdi nas›l dönüp çocuklar›na yeteri kadar paras› olmad›¤›n› söyleyecekti? Babam onlar› görünce elini cebine soktu, cebinden bir 20 dolar ç›kartt› ve yere düflürdü (Biz de çok varl›kl› bir aile de¤ildik). Babam sonra yere e¤ildi, paray› yerden ald›, adam›n omzuna dokundu ve ona, "Affedersiniz, bu para cebinizden düfltü" dedi. Adam olan biteni anlam›flt›. Dilenmiyordu ama çok çaresizdi. Utanç duydu¤u ve çok üzüldü¤ü bu durum karfl›s›nda yap›lan yard›m› minnetle karfl›lam›flt›. Babam›n gözlerinin içine bakt›, eli iki elinin aras›nda, 20 dolar› ald›. Dudaklar› titrerken babama "Teflekkür ederim, çok teflekkür ederim, bay›m. Bu yapt›¤›n›z›n benim ve ailem için önemi çok büyük" dedi. Biz babamla arabam›za bindik ve evimize döndük. O gece sirke gidemedik, ama bunun hiç önemi yoktu. 150
BD N‹SAN 2015
N‹SAN AYI ÇÖZÜMLER SAYFASI Satranç Çözümleri
KURGUMAT: 1.Fh8! 1…Ve4 2.Ve5+# (1…fif4 2.Ve5+#, 1…fig5 2.Vf6+#, 1…fig6 2.Vf6+#, 1…fie6 2.Fg4+#) OYUN SONU: 1.f6! fih6 2. fig2 fih7 3.fif3 fig8 4.fie4 fif8 5.fid5! fif7 (5.fie5? fif7 =) 6.fie5 fif8 7.fie6 fie8 8.f7+ fif8 9.fif6 g5 10.fixg5! fixf7 (10.fxg5 Pat) 11.fif5 1-0 “Bilginizi Denetleyin”
1-(b) Küçük mafla
9-(b) Afl›r›
2-(b) Subasar
10-(d) Söyleme
3-(d) ‹fllev 4-(c) Yönelteç
11-(c) Ovma, ovuflturma
5-(a) Kül rengi
12-(a) Seçkin
6-(c) Bencil
13-(b) Kavrama
7-(d) Oyma resim
14-(c) Giyim gösterisi
8-(a) Ifl›k kesen
15-(b) Gidifl yönü
Kare Bulmaca 1-(c) Pietro Cononica 2-(a) 2.44 3-(b) Ali Baransel 4-(c) Avusturya 5-(c) Sorti 6-(c) Suriye 7-(a) Uyku apnesi 8-(b) Nümizmatik 9-(b) Helyoterapi 10-(a) Anofel 11-(b) Turgut Özakman 151
BD N‹SAN 2015
YARININ BÜYÜKLER‹ Gönderi adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul e-posta: butundunya@butundunya.com.tr (e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)
Katia Akyol, Londra
Dede Zafer Mentefl ve torun Armin Mentefl, ‹stanbul
Kuzey Ünal, Ankara
Eylül Dil, Rize 152
Yi¤it Özcan, Ankara
Umut Aydın, Ankara
BD N‹SAN 2015
Derin Vural, Diyarbakır
Duru Zinciro¤lu, Ankara
Talha ve Taha Bayram, Aydın
Defne Akpınar, Sivas
Aras Geçener, Ankara
Özgür Günefl, ‹zmir
Nil fiahin, Ankara
‹smail Efe Ünalan, Ankara
Zeynep Ahsen Mefle, Giresun
Mustafa Kemal Sa¤l›k, Kastamonu
Tarık Aydo¤an, Manisa 153
BD N‹SAN 2015
Bulmacan›n çözümü 151. sayfadadır. 154
Bulmaca Filiz Lelo¤lu Oskay SOLDAN SA⁄A: 1-Geçti¤imiz günlerde kaybetti¤imiz Türk edebiyat›n›n dev ç›nar›.- Mayal› hamurdan yap›lan, iste¤e göre üzerine yumurta, k›yma, peynir, vb. konarak piflirilen, ince, yayvan yiyecek.2-Alimler.Mehmet Akif Ersoy’un bir yap›t›. 3Hatay’›n bir ilçesi.- Dikiflte kullan›lan pamuk ipli¤i. 4-S›n›r niflan›.- Bir haber ajans›n›n k›sa ad›.-Kale duvarlar›nda iç yan› genifl, d›fl yan› dar delik. 5-Bir nota.Yakan›n gö¤se do¤ru inen devrik bölümü.-’Her arz kendi talebini yarat›r’ diyen ekonomi yasas›. 6-‹lgi.- Mavi renkli, de¤erli bir korindon türü. 7Yeryüzü.- Sahte para üretip piyasaya süren kifli.- Bir ba¤laç. 8-‹sviçre’de bir göl.- Teknelerde tutulan bal›¤›n canl› kalmas›n› sa¤layan özel bölme. 9-Akla ve gerçe¤e ayk›r› olan.- Galyumun simgesi.- Yapma, etme. 10-Sicilya’da bir yanarda¤.- Japon çiçek düzenleme sanat›.- Tarla s›n›r›. 11-Eski dilde asker.Bir ilimiz.- Çok dikenli bir a¤aç türü. 12-Kuzey ‹talya’dan gelen, zaman içinde Roma’ya kenetlenmifl, kökeni bilinmeyen bir ulus.-Büyük bal›kç› kay›¤›. 13-Ç›plak vücut resmi.-Silisyumun simgesi.- Tarih öncesinden günümüze kadar de¤iflik uygarl›klar›n kültür de¤erlerini temsil eden eser veya kal›nt›.-Aids hastal›¤›n› teflhis etmek için yap›lan test. 14-Bir soru sözü.- Negatif slayt.- Hindistan’da bir flehir.- Bir binek hayvan›. 15-Bulafl›c› bir cinsel hastal›k.‹rlanda’n›n kendi dilindeki ad›. 16Yaz›m.- Ulaflt›rma. 17-Caka.- Anne, baba ve çocuklardan oluflan topluluk. 18-Eski dilde göz.- Bir çikolata türü. 19-Baflka.- Eski dilde mavi. 20-Yeniçeri k›fllas›.- Güreflte bir oyun.
YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1-“Veda Busesi”, “O A¤ac›n Alt›”, ‘Darg›n Ayr›lmayal›m’’ adl› yap›tlar›ndan tan›d›¤›m›z ünlü bestekar›m›z.- Mu¤la’n›n bir ilçesi. 2-Akdeniz’de bir akarsu.-Bir nota.- Patl›cangiller-den, birlefliminde nikotin bulunan, otsu bir bitki.-Tibet s›¤›r›. 3-Bir aletin, bir arac›n ana çizgilerini gösteren çizim.- Emsallerine göre oldukça irice olan.-Karabük’ün bir ilçesi. 4-Fakat, lakin.-Vilayet.- Say› çubu¤u.Sergen.- Yunan alfabesinde bir harf. 5Güzel kad›n.- Ergenlik sivilcesi.- Un, et ve bamya ile yap›lan bir Arap yeme¤i.‹flaret. 6-Asya’da bir baflkent.- E¤itilmifl hayvanlar›n ve cambazlar›n gösteri yapt›klar› genellikle kapal› yer.- Kay›nbirader.- Gözleri görmeyen. 7-Avrupa Uzay Ajans›’n› simgeleyen harfler.‹stanbul’un da simgesi olan bir çiçek.Kiloamperin k›sa ad›.- ‘ ..... Familya’ (Ünlü mimar Gaudi’nin Barselona’da bulunan bir eseri). 8-Dünyan›n yeralt› katmanlar›ndan biri.- Sekizer hece ölçüsüyle yaz›lm›fl olan halk fliiri türü.S›caktan dolay› vücutta oluflan k›rm›z› lekeler. 9-Ba¤›fllama.- Sersem.- Odun kesmeye yarayan bir gereç.- Bir tür ‹ngiliz biras›. 10-Zaman›n bölünemeyecek kadar k›sa bir parças›.- Do¤u Karadenizi iç bölgelere ba¤layan önemli bir geçit.- Bal›kesir’in bir ilçesi. 11Pamuk ipli¤inden yap›lan kal›nca kilim.Yürürlükte olan. 12-Ahmet Ümit’in bir yap›t›.- ‹stanbul’un bir ilçesi. 13-Eski dilde antlaflma.-Endonezya’n›n plaka imi.- Kars ilindeki ünlü harabeler. 14Saçta ay›rma yeri.- Varsayma anlam›nda bir sözcük. 15-Toplum töresine uygun davranma.- Bir tür hamur tatl›s›.Gelecek. filizoskay@butundunya.com.tr
Satranç Mustafa Y›ld›z PR‹YOM
us satranç ö¤retisinde geçen priém (priyom) terimi, Rusça’dan Bat› dillerine çeviri yap›l›rken sözcü¤e tam bir karfl›l›k bulunamam›fl, aynen al›n›p priyome olarak kullan›lm›fl. Türkçe’de daha önce karfl›laflmad›¤›m›z bu terime, Andrew Soltis’in 100 Chess Master Trade Secrets kitab›nda rastlad›m. Araç, yöntem, teknik baflta olmak üzere birçok anlama gelebilen priyom sözcü¤ü satrançta özellikle piyon yap›lar›na iliflkin konumsal kal›p karfl›l›¤›n› alabilir ama figürlerin yerleflimleriyle iliflkilendirilebilen priyomlar da vard›r. Soltis, kitaptaki 25 Anahtar Priyom bölümünün giriflinde flöyle diyor:
R
“Sovyet Satranç Okulu’nun en tepe isimlerinden biri olan Aleksei Suetin, priyom konusunda ustalaflman›n baflar›n›n anahtar› oldu¤unu söylemifltir. Üstat olacak her kifli, kendi priyom da¤arc›¤›n› toplamal›, onlar› çal›flmal›, oyun içinde ayn› kal›plar ortaya ç›kt›¤› zaman o priyomlar› uygulamal›d›r. Priyomlar, bir hatt› kaleyle ele geçirmek gibi çok genel olabilirler. Bunlar hamlelerle de¤il sözle tan›mlanabilir, Vladimir Kramnik’in flu örnekte yapt›¤› gibi.
Kramnik – Zviagintsev, Tilburg, 1998 1.Fb5!’ten sonra Kramnik, “rakibim bu standart priyomu hafife ald›.” diye yazd› ve ne demek istedi¤ini de aç›klad›: “Kötü fil ama birçok piyonu savunan kötü fili de¤iflmek…” Filler bir kere tahtadan kalkt›ktan sonra siyah “a” ya da “d” piyonunu kaybetmek zorunda. Bir priyom Fb5xc6 ve Ae5 gibi sadece figür manevralar›ndan ibaret olabilir ya da bir figür hamlesiyle bafllayabilir ve bir piyon hamlesiyle devam edebilir ya da siyah›n …g6 ya da …Ag6’s›na bir cevap olarak h2h4 gibi bir piyon hamlesiyle bafllayabilir. Rus çal›flt›r›c› Anatoly Terekhin, üstadlar›n yaklafl›k olarak 100 priyom bildiklerini tahmin etmektedir. (Çeviri: Refik Algan) Hamle beyazda
156
BD N‹SAN 2015
EL YAZMASINDAK‹ BERABERL‹K Konya Koyuno¤lu Kütüphanesinde 16. yüzy›lda Arapça’dan çevrilmifl el yaz-
mas› bir satranç kitab› var. Ad›: S›rr› Hibalil Müsacede (Dostluk Ba¤lar›n›n S›rr›) Yazar›: Kad› Abdurrazzak Satranci, Çeviri ad›: Terceme-i Kahre’l-efrenç fi Lu’bül’s-satranç Çeviren: fia’ban b. ‹smâ’il es-Seferihisari Ankara 1538 ve Konya 1556. Kitab›n Ankara Milli Kütüphanede 9 bölüme ayr›lm›fl bir nüshas› ve Berlin Kütüphanesi’nde CD kayd› bulunuyor. Kitapta, Arapça, Farsça rubailer ve incelenen 29 konum var. Ayr›ca Akrep, Müveflfleh, Seyyale, Kirmani adl› 4 aç›l›fl yöntemi ve at›n turu incelenmifl. Bu kitapta çal›flmalar› bulunan 9. ve 10. yüzy›l oyuncular›ndan al-Adlî, as-Sulî, Jabir al-Kûfi, Abu’n Na’am ve al-Lajlaj aliyat’in büyükusta düzeyinde olduklar› kabul ediliyor. Meflhur beraberlik konumu. Bu zarif bir oyundur. 16.yüzyıl Türkçesi ile beraberlik açıklaması şöyle: mansûbesi dimekle meflhurdur. Gayet vakitli oyundur. Kayyim itmenin tariki oldur ki: Siyah flah›n filin evvelki hânesiyle (f8) ikinci evinden (f7) gayri yire oynamaya. E¤er oynarsa ma¤lub olur. E¤er ol iki evden birisin atla men‘ iderse, ol vakit piyadeyi sürüb ferz (vezir) eyleye, e¤er piyadeyi sürmedin at›la men‘ iderse ol vakit flah› ol iki hâneye oynaya dura. ‹lla bu zikrolan usluba riayet olacak, oyun kayyimdir. (Gönderi: Suat Boztepe / Samsun)
KURGUMAT B. Miloseski - Umut Sayman (ChessStar 2015)
2# myildiz@butundunya.com.tr
Beyaz oynar, berabere
OYUN SONU ‹lham Aliev (Azerbaycan) (Olimpiya Dünyas› 2013)
Beyaz Kazanır Çözümler 151. sayfadad›r.
157
Bize Gönderilen Kitaplardan
Türkiye’de Kad›n Özgürlü¤ü ve Feminizm (1908-1935) Zafer Toprak Tarih Vakf› Yurt Yay›nlar›
Z
afer Toprak’›n özellikle Tarih ve Toplum ile Toplumsal Tarih dergilerinde yay›nlanan kad›n konulu yaz›lar› bir çok kitaba kaynakça olurken bu yaz›lar›n bütününe ulaflmak zordu. Ne abartan ne de küçümseyen bir bak›fl aç›s›yla Türkiye’de Kad›n sorunuyla yüzleflmeye davet ediyor kitap. 1908 Jön Türk Devrimi’yle birlikte özgürlükten eflitli¤e, uluslaflmadan laikli¤e, gündemdeki tüm temel dönüflümler bir anlamda kad›na odaklanm›flt›. Geçmiflte kad›n “aile”nin bir parças›yd›; ayr› bir kimli¤i yoktu. Oysa Meflrutiyet söylemiyle kad›n bireysellefliyor, bedenini alg›l›yor, kendine özgü kimlik kazan›yordu. Cihan Harbi, tüm dünyada oldu¤u gibi Türkiye’de de kad›n› daha bir görünür k›ld›. Yoksulluk ile özgürlük atbafl› gitti. Mütareke’yle birlikte geçmiflin hiyerarflik yap›lar› k›smen çöktü; özel yaflam alan› köklü dönüflümlere u¤rad›. Art›k, geleneksel aile iliflkileri “özgür kad›n” karfl›s›nda
158
yetersiz kal›yordu. Cumhuriyet, ulusdevlet infla sürecinde “asrî kad›n”dan yeni görevler beklerken onu ayn› zamanda zapturapt alt›na ald›. Son kertede Cumhuriyet, biyolojik kimli¤ini koruyarak kad›na yurttafl kimli¤i kazand›rd›. Kad›n›n 1930’lu y›llarda seçme-seçilme hakk›n› elde edifli d›fl dünyada yank› uyand›rmakta gecikmedi. Nitekim 1935 Uluslararas› Kad›nlar Kongresi’nin Türkiye’de toplanmas›n›n temel gerekçesi buydu. Ancak Anglosakson çevrelerin etkin oldu¤u kongre Ankara’y› kayg›land›rm›fl, vurgulanan bar›fl söylemi Almanya ve ‹talya karfl›s›nda iktidar› güç durumda b›rakm›flt›. Bundan böyle Türkiye’de ilk feminist dalga son buluyor, kad›n hareketi otuz y›ll›k bir uykuya yat›yordu.
Beni “Akkuyu”larda Merdivensiz B›rakt›n Türkiye’nin Nükleerle ‹mtihan› Filiz Yavuz Can Yay›nlar›
B
ülent Ecevit’in yapt›¤› pek çok yürekli iflin yan›nda s›ralanmayan asl›nda Türkiye’nin yüzlerce y›l›n›n,
BD N‹SAN 2015
gelece¤inin kurtar›ld›¤› bir karar› vard›. Türkiye’nin bafl›na bela edilmek istenen Nükleer tehlikeyi ölmeden k›sa süre önce rafa kald›rm›flt›. Ecevit, halk›n deyifliyle Karao¤lan Akkuyu’yu, Akdeniz’i, ülkesini bu tuzaktan, kuflatmadan kurtarm›flt›. fiimdi toplum yeniden gündeme gelen üstelik hiç bir görüfl bildirme ve itiraz hakk› olmaks›z›n, ulusal ve uluslararas› hukuk yollar› kapanarak Türkiye’nin her bir yan›na nükleer santraller kurma (de¤il baflka ülkelerin kurtulamad›klar› nükleer at›klar›n depolanaca¤› alanlar oluflturma) tehlikesi ve tehdidi ile yüz yüze. Beni “Akkuyu”larda Merdivensiz B›rakt›n, Türkiye’de yeniden ama bu kez daha hararetli bir flekilde gündeme gelen nükleer enerji konusunu, fleffaf ve herkes için anlafl›labilir bir flekilde anlat›yor. “Mülki ve idari erkân” taraf›ndan sürekli “daha fazla enerji” deniyor. Türkiye’nin ekonomik geliflmesi ve sanayileflmesinin enerji a盤›n› gidermeye ba¤l› oldu¤u vurgulan›yor. Bu ihtiyac› gidermenin yolu olarak da tehlikeli bir yöntem gösteriliyor: nükleer santral. ‹flte bu can yak›c› meselede genel geçer hüküm ve alg›lar›n ötesinde gerçeklere, bizleri endiflelendiren fleylerin ne oldu¤unu bilmeye ihtiyac›m›z var. 40 y›ld›r do¤as›yla, bitkileriyle, hayvanlar›yla yaflamak ve yaflatmaktan baflka düflünceleri olmayan insanlar›n ve savafl›mlar›n›n öyküsü.
Protagoras Platon Çeviri: Furkan Akderin Say Yay›nlar›
‹
ç karart›c› fleyler yaflan›yor. Tecavüz, cinayet, h›rs›zl›k, haks›zl›k... var etme, var olan› büyütme, güzellefltirme, yar›na ulaflt›rma yerine yak›p, y›kma yok etme... Yaflananlar karfl›s›nda bir tarafta öfke, di¤er tarafta korkunun damarlar› kabar›yor. Ak›l tutulmas›na yol aç›yor. Oysa bize yaflanabilir dünyan›n perdesini yine ancak ak›l sunabilir. Ak›l d›fl› duygu, durum, düflünceler bilinç duvar›na çarp›p durabilir, durdurulabilir. Tüm olumsuzluklara ra¤men dünyada bar›fl, huzur, sa¤l›k ve esenlik yolunda yükselifl de sürüyor. Bu ilerleyiflte kilometre tafllar›ndan biri Platon’dur. De¤erli felsefeci Ahmet Cevizci, Furkan Akderin’in çevirdi¤i Platon’un Bütün Yap›tlar›’na yazd›¤› sunu da bize Platon’u flöyle anlat›yor: “Platon, bunun d›fl›nda düflünce tarihinde ad› pek çok “ilk”le birleflen, yani pek çok fleyi ilk kez gerçeklefltirmifl bir filozoftur. Bu “ilk”lerden biri, onun felsefede yaz›l› gelene¤i bafllatm›fl olmas›ndan ya da daha do¤rusu tüm eserleri günümüze ulaflm›fl ilk filozof olmas›ndan meydana gelir... 159
Bir Fotograf Bin Sözcü¤e Bedeldir Gönderi: HAYDAR ATEfi, ‹STANBUL
160
B
u kitap yak›n tarihimizin dürüst, gerçek, do¤ru bir k›lavuzu niteli¤indedir. Sizi yalan yanl›fl, hastal›kl›, zehirli iddialardan koruyacak, bafl›n›z› dik tutman›z›, atalar›n›z›n ve ninelerinizin yi¤itlikleri ve yurtseverlikleri ile gurur duyman›z›, gelece¤e güvenle bakman›z› sa¤layacakt›r.
Biri Size ‹kincisi Bir Sevdi¤inize
50
%
‹ND‹R‹M
Bütün Dünya’dan ‹kinci Aboneli¤e %50 ‹ndirim Bütün Dünya tüm okuyucular›na kaç›r›lmayacak f›rsat sunuyor: Dergimize 1 y›ll›k abone olan herkese bir yak›n›na arma¤an olarak gönderebilece¤i ikinci abonelik bedeli flimdi % 50 indirimli. Bu f›rsattan yararlanmak ve Bütün Dünya’ya abone olmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik iflleminizi bafllatabilir; ve y›l boyu dergilerinizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Tel: (0536) 634 35 97 E-posta: abone@butundunya.com.tr
T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
R E S S A M L A R
1 N‹SAN 2015
KAAN KAYIMO⁄LU
192297
SAYI: 2015 / 4
F‹YATI: 4 TL
N‹SAN 2015
Çanakkale Zaferi’nin 100. Y›ldönümünde kuca¤›nda yaral› Anzak askeriyle an›tlaflan
1972 Ankara do¤umlu Kaan Kay›mo¤lu, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Çizgi Film Ana Bilim Dal›’ndan mezun olduktan sonra ayn› bölümde 4 y›l araflt›rma ve ö¤retim görevlisi olarak çal›flt›. Çizgi film tasar›m›, karakter gelifltirme, sinematografi, senaryo yaz›m› dersleri verdi. Amerika’da, Savannah College of Art and Design okulundan ald›¤› bursla “Computer Art, 3D Animation” üzerinde çal›flt›. 1998 y›l›ndan buyana yaflad›¤› Amerika’da Activision, Planet Moon Studios, Bigpoint, Inc., Buck.tv, GREE, Zynga gibi önde gelen video oyun flirketlerinin bünyelerinde çal›flt›. Aralar›nda, yayg›n olarak bilinen “Kay›p Bal›k Nemo”, “Örümcek Adam”, “Doom 3”, “Lion King” ve “Tony Hawk”›n da bulundu¤u 30 video oyununda bafl animator olarak görev yapt›. Sanatç›n›n desenlerden oluflan sergisi, 11-30 Nisan’da, Uzun Haf›z sok. No:96/1 Rasimpafla, Yelde¤irmeni, Kad›köy Kad›köy, ‹stanbul adresindeki Galeri Diani’de gezilebilir.
Mehmetçik Ruhu Prof. Dr. Mehmet Haberal: Çanakkale’de Kazand›¤›m›z An S. 6 Dr. Ö¤üt Yazman Kurtulufl Günlerinde TBMM S. 26
Mete Akyol: Önce Özür Sonra Ayin S. 2 Cengiz Özak›nc›: Atatürk’ün Anzak’lara Demeci (1934) (Çarp›t›lmam›fl Özgün Metin)
Çeflitli Aç›lardan Büyük Kayb›m›z Yaflar Kemal S. 30 Gürbüz Evren: 100 Y›ll›k ‹ftira Ermeni Soyk›r›m› S. 77