T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
R E S S A M L A R
1 HAZ‹RAN 2015
fiENAY BULU⁄
192297
HAZ‹RAN 2015
1962’de ‹zmir, Karfl›yaka’da do¤du. Karfl›yaka K›z Meslek Okulu, Resim Bölümü’nden sonra, 1987 y›l›nda da Bursa Uluda¤ Üniversitesi E¤itim Fakültesi, resim ana sanat dal›ndan mezun oldu. S›ras›yla Tüzün K›z›lcan Seramik, ‹zmir Resim Heykel Müzesi Cahit Koççoban ve Nurdan Bozkurt atölyelerinde desen, seramik ve heykel çal›flmalar›nda bulundu. 1989- 2009 y›llar›nda birçok okulda resim ve görsel sanatlar ö¤retmenli¤i yapt›. 2005 y›l›ndan sonra Galeri Nüans’ta çal›flmalar›n› sürdürdü¤ü ‹zmir’in Urla ‹lçesi’nde, “ Sanat Soka¤›”n›n kurulmas›nda büyük katk›s› oldu. Çal›flmalar›n› Yorgo Seferis Sanat Galerisi’nde sürdüren sanatç›, Urla Sanat Soka¤› Derne¤i’nin etkinliklerine de kat›lmaktad›r.
SAYI: 2015 / 6
F‹YATI: 4 TL
...sonunda Türkiye Kazans›n.
Prof. Dr. Mete Akyol: Dr. Ö¤üt Yazman Haberal, Türk Halk›n›n ve Dr. Tekin Bu Kez Türk Seçim Sonunda Özertem’den: Dünyas›’na Hakedece¤i 800 Y›ll›k Büyük Alk›fl Uzand›, Magna Carta Sh. 4 Sh. 17 Türk Dünyas› Cengiz Özak›nc›: Otomotiv Sanayiinin TransplanÇanlar "Ahmet Usta"s› tasyon Türkiye ‹çin Dünya Devi Derne¤i’ni Çal›yor Oldu Sh. 33 Sh. 71 Kurdu Sh. 7
K
üllerinden do¤arak Kurtulufl destan›n› yazan Türk milleti, Cumhuriyet'le, devrimlerle ve demokrasiyle tan›fl›yor... Muhafazakâr bir Osmanl› k›z›, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Baflbakan›'n›n ve ikinci Cumhurbaflkan›'n›n efli oluyor... Mevhibe, Lozan'dan Cumhuriyet'e, devrimlerden demokrasiye, oradan ilk demokratik muhalefete uzanan yola hep birinci elden tan›kl›k ediyor. Tan›kl›k etmekle kalm›yor, kimi zaman hayat arkadafl› ‹smet ‹nönü'ye verdi¤i güç ve destekle, yak›n tarihimizin flekillenmesine katk›da bulunuyor. Mevhibe ‹nönü'nün torunu Gülsün Bilgehan, 20 y›l önce, bir vatan›n ve bir kad›n›n iç içe giren öyküsünü kaleme ald›. Hem Cumhuriyet'i, hem 60 y›ll›k bir aflk› yazd›. Bugün Mevhibe, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini anlat›rken, kurucular›na sald›ranlar›n iftiralar›n› da temelinden sars›yor. Ortaya, soluk solu¤a okunan bir Cumhuriyet tarihi klasi¤i ç›k›yor.
Biri Size ‹kincisi Bir Sevdi¤inize
50
%
‹ND‹R‹M
Bütün Dünya’dan ‹kinci Aboneli¤e %50 ‹ndirim Bütün Dünya tüm okuyucular›na kaç›r›lmayacak f›rsat sunuyor: Dergimize 1 y›ll›k abone olan herkese bir yak›n›na arma¤an olarak gönderebilece¤i ikinci abonelik bedeli flimdi % 50 indirimli. Bu f›rsattan yararlanmak ve Bütün Dünya’ya abone olmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik iflleminizi bafllatabilir; ve y›l boyu dergilerinizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:
Tel: (0536) 634 35 97 BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
E-posta: abone@butundunya.com.tr
IfiIKLAR ‹Ç‹NDE OL HUZUR ‹Ç‹NDE UYU SEVG‹L‹ ZEK‹ ALASYA
XXX
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya
1 HAZ‹RAN 2015
2000
Baflkent Üniversitesi Ad›na Sahibi: Prof. Dr. Mehmet Haberal Yay›n Genel Yönetmeni Mete Akyol Görsel Yönetmen ve Yay›n Genel Yönetmeni Yard›mc›s› : Turgut Keskin Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Gülçin Orkut Akyol Teknik Yap›m Yönetmeni: Faruk Güney Yay›n Dan›flman›: Yaflar Öztürk Türk Dili Dan›flman›: Haydar Göfer Sanat Dan›flman›: Süheyla Dinç E¤itim Dan›flman›: Dr. Fatma Ataman Düzeltme Sorumlusu: Nükhet Aliciko¤lu Baflkent Üniversitesi’nin bir kültür hizmeti olan Bütün Dünya 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan 1. Cadde, No: 77, Bahçelievler, Ankara adresindeki Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi ve Ticaret A. fi.’nin 3. Cadde, No: 2, Yenimahalle, Ankara adresindeki tesislerinde bas›lm›flt›r.
2
Seçiciler Kurulu: Prof. Dr. Nevzat Bilgin (An›sal Baflkan) Prof. Dr. Ahmet Mumcu Prof. Dr. Solmaz Do¤anca Prof. Dr. Sevil Öksüz Prof. Dr. Ender Varinlio¤lu, Prof. Dr. Okay Eroskay Prof. Dr. Fuat Çelebio¤lu, Prof. Dr. Sedefhan O¤uz, Prof. Dr. Levent Peflkircio¤lu, Gürbüz Atabek, Kaya Karan, Ayhan Erten, ‹lhan Banguo¤lu, Ahmet Aydede, Manuel Bilos, Cengiz Dolunay Sürekli Yazarlar: Yahya Aksoy, Yücel Aksoy, Sabriye Afl›r, Dr. Sıtkı Aydınel, Nuray Bartoschek, Kaya Boztepe, Sadi Bülbül, Haluk Cans›n, Nevin Dedeo¤lu, Haluk Erdemol, Sema Erdo¤an, Konur Ertop, Gürbüz Evren, Metin Gören, Mümtaz ‹dil, Muzaffer ‹zgü, Sinan Meydan, Filiz Lelo¤lu Oskay, Cengiz Önal, Cengiz Özak›nc›, Saniye Özden, Tekin Özertem, Yaflar Öztürk, Sezin San Sungunay, Mete Tizer, ‹zlen fien Toker, ‹zmir Tolga, Mehmet Ünver, Dr. Mehmet Uhri, Orhan Velidedeo¤lu, Dr. Ö¤üt Yazman, Halit Y›ld›r›m, Mustafa Y›ld›z Okur-BütünDünya Yaz›flma Adresi: okurlabasbasa@butundunya.com.tr Yönetim Merkezi: 10. Sokak No: 45, Bahçelievler, Ankara Tel: (0312) 215 51 27-313 Faks: (0312) 222 90 07 ‹letiflim Adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul Tel: (0216) 456 27 27 (pbx) Faks: (0216) 456 27 29 Da¤›t›m: Yaysat Bas›m Tarihi: 28 / 05 / 2015
www.butundunya.com.tr butundunya@butundunya.com.tr
‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya YIL:17 SAYI: 204
2000
4 Oyunun Sonundaki Alk›fllar Mete Akyol
7
Türk Dünyası Transplantasyon Derne¤i
13 Magna Carta Dr. Ö¤üt Yazman 17 Magna Carta Büyük Yemin Tekin Özertem 23 Miralay ‹nönü’nün Karabekir’e Mektuplar› Dr. S›tk› Ayd›nel 27 Hakimiyeti Milliye Yazıları 29 Mustafa Kemal’in Ankara’da ‹lk E¤itim Kongresi Aç›fl Konuflmas› Cengiz Önal 33 Çanlar Türkler ‹çin Çal›yor Cengiz Özak›nc› 41 Mustafa Kemal’i Öldürmek ‹steyen Hintli Casus Gürbüz Evren 45 Genç Tıbbiyeli Muhterem Bey Prof. Dr. Metin Özata 49 Ben Ne Yapabilirim Ki? Kaya Boztepe 53 Milli fiehitler Ceyhun Balc› 57 Atatürk ve Mehmed Akif’in Endülüs fiifresi Sinan Meydan 63 Düzen De¤iflikli¤i Önerileri Konur Ertop 69 Devrimin Karanlık Yüzü Nuray Bartoschek
71 Kalıpçı Ahmet Usta Mete Akyol 76 Sıradan Arkadafl ve Gerçek Dost 77 Atalanta’nın Ölümcül Yarıfl› Haluk Erdemol 81 Dünyanın Sınırlarını Zorluyoruz Sabriye Afl›r 87 Jules Verne Mümtaz ‹dil 91 Hayat Pınarı Yahya Aksoy 93 Fıstık Kabukları Orhan Velidedeo¤lu 101 Cehalet ve Bilgi Halit Yıldırım 105 Bitkiler Savunmasız De¤ildir Yücel Aksoy 111 Su Geldi Muzaffer ‹zgü 115 Cenova ‹zlen fien Toker 120 Behiç Ak Sema Erdo¤an 125 Samanyolu 126 Takiyüddin Rasathanesi Zeynep Aburas 128 Düdensuyu Ma¤aras› Nevin Dedeo¤lu 131 Dik Dur E¤ilme Gamze fienbursa 134 Neler Olmuyor Ki Dünyada Sezin San Sungunay 138 Altmıfll› Y›llar› An›msamak Mehmet Ünver 143 Menekflenin Açmaz› Mehmet Uhri 147 Bafl›m›za Gelenler ve Bafl›m›zdan Geçenler 6 32 62 95 151 152 154 156 158 160
‹lk Dersimiz Türkçe Bilginizi Denetleyin F›rçalayarak Okurlarla Baflbafla Çözümler Yar›n›n Büyükleri Bulmaca Satranç Ay›n Kitaplar› Bir Fotograf Bin Sözcük 3
BD HAZ‹RAN 2015
Oyunun Sonundaki Alk›fllar San›yoruz ki, bu seçimde de yine iktidardaki bir partinin yapt›klar› ile muhalefetteki partilerin yapacaklar›n› de¤erlendirece¤iz. an›yoruz ki, bu seçimde de yine iktidardaki partinin k›rd›¤› umutlar›m›zla, muhalefetteki partilerin yeflertti¤i umutlar›m›z› de¤erlendirece¤iz. San›yoruz ki, bu seçimde de yine son birkaç y›l›m›z›n gündemindeki partileri tek tek de¤erler terazimizin kefelerine oturtaca¤›z ve yine kimine “Sen gel”, kimine “Sen bekle” diyece¤iz. Söylemesi zor ama, yine de söyleyece¤iz: Bu seçimde demokrasicilik oynamay› bir yana b›rakmam›z gerekecek. Çünkü bu seçimde yaflam›m›z yan›s›ra onurumuzla da ilgili olarak çok önemli ve kesin bir karar vermek sorumlulu¤uyla yüzyüze gelece¤iz: Bize güvenilerek emanet edilen bir ülkeye sahip ç›kabilmeyi hakedip, etmedi¤imiz konusunda kendimizi yarg›layaca¤›z ve kendimizle ilgili
S
4
karar›m›z› kendimiz verece¤iz. *** Shakespeare’in s›k s›k kullan›lan “Dünya bir tiyatro sahnesidir ve biz de bu sahnede rolümüzü oynayan birer aktörüz” sözü, demokrasi için de geçerlidir. Demokrasi de bir tiyatro sahnesidir ve bu sahnede de rollerini oynayan aktörler vard›r. Tiyatro sahnesindeki bir aktörün, her düflündü¤ünü sahnede söyleyemeyece¤i, do¤ru oldu¤una inand›¤› her eylemi sahnede yapamayaca¤› örne¤i, demokrasi sahnesindeki oyuncular da kendi kiflisel düflüncelerini ve kendi kiflisel do¤rular›n› sahnede her istedikleri zaman aç›klayamazlar. Demokrasi sahnesinde de tüm sözler ve hareketler, sahne d›fl›nda bir yönetmen taraf›ndan saptan›r ve aynen tiyatro sahnesinde oldu¤u gibi, demokrasi sahnesinde de o yönetmenin saptad›¤› biçimde uygulan›r.
BD HAZ‹RAN 2015
Demokrasi sahnesinde de tüm sözler ve hareketler, sahne d›fl›nda bir yönetmen taraf›ndan saptan›r ve aynen tiyatro sahnesinde oldu¤u gibi, demokrasi sahnesinde de o yönetmenin saptad›¤› biçimde uygulan›r. önetmen, sahnedeki merdivenin en üst basama¤›na ç›karaca¤› aktörü yüzlerce sanatç› aras›ndan seçen, ona kral rolünü veren, kral giysileri giydiren, bafl›na kral tac› takan ve onu önce sahneye, sonra sahnedeki merdivenin en üst basama¤›na ç›karan… Sonra da ona orada, önceden saptad›¤› sözleri, önceden saptad›¤› ses tonunda söyletirken, öte yandan merdivenin alt basamaklar›ndaki yard›mc› oyuncular›n “hal ve gidifl” lerini de ayarlayan “sahnede görünmeyen” kiflidir. Oyun sonras›nda seyirciler bir yandan sahnedeki oyuncular› alk›fllarken, bir yandan da o oyunculara “Yap” dedi¤ini yapt›ran, “Yapma” dedi¤ini yapt›rmayan sahne arkas›ndaki yönetmeni de alk›fllad›klar›n› bilirler ama… Kendi alk›fllar›n› hakeden ya da hiç hak etmeyen kiflilerin gerçekte kendileri oldu¤unun ço¤u zaman, nedense, ay›rd›na bile varmazlar. Kendini “sahnede görünmeyen yönetmenin” oluflturdu¤u saman alevi bir coflkuya kapt›rarak, ülke yönetimini sahnedeki A ya da B adl› partiye, C ya da D adl› kifliye teslim etmek
Y
karar› verirken Türk seyirci, önce bir süre düflünüp, kendi yap›s›, kendi yaflam› ve kendi onuru konusunda kendi kendini yarg›lamak zorundad›r.
Varl›¤› kendine emanet edilmifl bir ülkeye sahip ç›kabilmeyi hak etti¤ine bu ön yarg›s›yla karar verdikten sonra ancak, hem “sahnede görünmeyen” yönetmeni bir kenara itebilecek, hem sahnedeki oyunun üstüne ç›kabilecek ve... Hem de, en önemlisi de, bu ülkeyi kendine emanet edecek denli ona güvenen Atatürk’e minnet, flükran ve vefa borcunun, hiç de¤ilse bir taksidini ödemifl de olacakt›r... Ki, gerçek alk›fl› da iflte bu son karar› nedeniyle hakedecektir. • meteakyol@butundunya.com.tr 5
Haz›rlayan: Y‹⁄‹T EREN GÜNEY
‹lk Dersimiz: Türkçe Bu ay köflemizi dilimizde yer etmifl yabanc› sözcüklerin karfl›l›klar›na ay›rd›k. Bilginizi s›nay›n. 1 Deklare (Fr.)
a-Ayr›nt› b-Pilot c-Bildirme d-Mütenaz›r 2 Partner (Fr.)
a-Efl b-Kötümserlik c-Göz uyumu d-‹yimser 3 Mantalite (Fr.)
a-fierit perde b-Küçük mafla c-Anlay›fl d-Eksiltmek 4 Antipatik (Fr.)
a-Aç›kgöz b-Sevimsiz, itici c-Perhiz d-‹ntihal 5 Pusula (‹ta.)
a-Kuflatma b-Ayarsız c-Nicelik d-Yön belirteci
6 Formasyon (Fr.)
a-Çivileme b-Biçimlenme c-Biçimsel d-De¤iflim 7 Branfl (Fr.)
a-Tan›tmal›k b-Çevirge c-Kol d-Yerlefltirme
11 Monoblok (Fr.)
a-Gösteriflli b-Tekgövde c-Ölçü birimi d-Olumlu, art› 12 Dipfriz (‹ng.)
a-Derin dondurucu b-Burgaç c-Torba d-Kesin uyar›
8 Sansasyon (Fr.)
13 Format (‹ng.)
a-Dalgalanma b-‹thal izni c-Kümelenme d-Pilot köflkü
a-Devingen b-Biçim c-Kopuntu d-Gezegen
9 Dekoder (‹ng.)
a-Öndelik b-Çardak c-Çözücü d-Ifl›kl› teker
14 Mesaj (Fr.)
a-Eleme b-‹leti c-Bezenti d-Büyük çanta
10 Transparan (Fr.) 15 Zapping (‹ng.)
a-Duyar b-Hedef c-Ifl›ldak d-Saydam
a-Otsu bitki b-Geçgeç c-Yabanc›l d-Tasas›z
(Fr.) Frans›zca (‹ta.) ‹talyanca, (‹ng.) ‹ngilizce
Yan›tlar: 151. sayfada
Prof. Haberal’dan Yeni Bir Uluslararas› At›l›m:
TÜRK DÜNYASI TRANSPLANTASYON DERNE⁄‹
Dünyan›n dört bir yan›ndan yüzlerce biliminsan› Prof. Dr. Mehmet Haberal taraf›ndan kurulan Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i’nin ilk uluslararas› bilimsel kongresi için Astana’da bir araya geldi. rof. Dr. Mehmet Haberal, alt› ay önce kurdu¤u Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i’nin ilk bilimsel kongresi için gitti¤i Kazakistan’›n baflkenti Astana’da, üç karaci¤er ve bir böbrek nakli ameliyat› da yapt›
P
7
Foto¤raf: Do¤an Y›ld›z-Cihan
ve biri bebek 4 kifliyi sa¤l›¤›na kavuflturdu. Astana’daki son gününde yapt›¤› ayn› anda “kadavradan karaci¤er ve böbrek nakli” ile Prof. Haberal, Türkiye’den sonra Kazakistan’›n da t›p tarihinde bu konuda yeni bir at›l›m›n ilk ad›m›n› gerçeklefltirmifl oldu. 1987’de kurdu¤u Orta Do¤u Transplantasyon Derne¤i’nin çat›s› alt›nda Orta Do¤u’nun 23 ülkesini
bütünlefltiren Prof. Haberal, 2014 y›l›n›n Aral›k ay›nda kurdu¤u Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i’nin bünyesinde de, Türkiye’yle birlikte baflta Azerbaycan, Kazakistan, K›rg›zistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan olmak üzere, toplam nüfusu 800 milyonu aflan Türk Dünyas› devletlerini ortak çat› alt›nda bir araya getirdi. “Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i”nin 20-22 May›s’ta Astana’da düzenlenen ilk Genel Kongresi’ne 22 ülkeden 550 biliminsan› kat›ld›. Türkiye’ yi bu kongrede Baflkent Üniversitesi’nden kat›l›mc›lar›n da bulundu¤u 50 biliminsan› temsil etti. Ankara-Astana aras›ndaki bilimsel köprünün temeli, Prof. Dr. Mehmet Haberal’›n Kas›m 2014’te davetli olarak gitti¤i Kazakistan Milli Sa¤l›k Araflt›rma Merkezi Baflkan› Abay Baigenzhin ve Prof. Dr. Mehmet Haberal birlikte
8
Foto¤raf: Do¤an Y›ld›z-Cihan
Prof. Dr. Haberal K›rg›zistan’dan kat›l›mc›lar ile birlikte
Kazakistan ve K›rg›zistan’da at›lm›flt›. Bu ziyaretinden bir ay sonra Prof. Haberal, siroz tan›s› konulan bir yafl›ndaki Jiger Serik’e, dayısından al›nan karaci¤eri nakletmek üzere Baflkent Üniversitesi’nden 15 kiflilik bir heyetle Kazakistan’a gitmifl ve
“Çocuklarda ilk kez karaci¤er naklinin gerçeklefltirildi¤i” bu ameliyatla, ülkenin t›p tarihinde yeni bir dönem bafllatm›flt›. Kazakistan tarihinde ilk kez uygulanan bu ameliyatla yaln›zca bir yafl›ndaki bir çocu¤un yeni bir yaflama kavuflturulmas› sa¤lanmakla kalmad›, Ankara-Astana aras›ndaki bilimsel köprünün temeli de at›lm›fl
Foto¤raf: Do¤an Y›ld›z-Cihan
Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i’nin ilk bilimsel kongresi ve eflzamanl› düzenlenen 3. Uluslararas› Türk-Kazak Nefroloji Kongresi’nin yan› s›ra, Prof. Dr. Haberal ve Baflkent ekibi, 2014 y›l›n›n Aral›k ay›nda ilk ad›m›n› att›klar› organ nakillerine yenilerini de eklediler. Haberal ve ekibi, 18 May›s’ta Çocuk Hastanesi’nde 6 ayl›k bir bebe¤i annesinden al›nan k›smi karaci¤erle yeniden sa¤l›¤›na kavuflturdular. 19 May›s’ta ise Cumhuriyet Hastanesi’nde
37 yafl›ndaki anneye, 18 yafl›ndaki k›z›ndan al›nan karaci¤er nakledildi. 21 May›s gecesi yine Cumhuriyet Hastanesi’nde kadavradan, ayn› anda hem karaci¤er hem böbrek nakli ameliyat› da gerçeklefltirildi. Prof. Haberal’›n Aral›k 2014’te amcas›ndan al›nan k›smi karaci¤er nakletti¤i bir yafl›ndaki Jiger Serik de, sa¤l›kl› bir biçimde annesinin kuca¤›nda Prof. Haberal’a getirildi ve sa¤l›kl› varl›¤›yla doktoruna teflekkürlerini sunmufl oldu. 9
Prof. Dr. Nadey Hakim, Prof. Dr. Hassan Argani ve Prof. Dr. Mehmet Haberal
oldu. Bu ameliyat sonras› Kazakistan sa¤l›k yetkilileri Prof. Dr. Mehmet Haberal’dan bilimsel katk› ve destek iste¤inde bulunmufl, Prof. Haberal’›n bu öneriyi memnuniyetle karfl›lamas› üzerine de, Astana’daki Cumhuriyet Hastanesi ile Baflkent Üniversitesi aras›nda transplantasyon konusunda “katk› ve destek” içerikli bir ön anlaflma imzalanm›flt›. 14 Aral›k 2014’te, Ankara-Astana
aras›ndaki bu ön anlaflmadan bir ay sonra Prof. Dr. Haberal, Kazakistan Milli Sa¤l›k Araflt›rma Merkezi Baflkan› Abay Baigenzhin’in baflkanl›¤›nda Kazakistan, Azerbaycan ve K›rg›zistan temsilcilerinden oluflan bir kurulu Ocak ay›nda Ankara’ya davet etmifl ve Aral›k 2014’te kurdu¤u Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i’nin ilk yönetim kurulu toplant›s›n› 29 Ocak'ta Ankara’da bu kurul üyeleriyle yapm›flt›. Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i’nin ilk Bilimsel Genel Kongresi’nin 20-22 May›s 2015’te Astana’da düzenlenmesi de, yönetim kurulunun bu ilk toplant›s›nda kararlaflt›r›lm›flt›.
Prof. HABERAL: ÜLKEM‹Z, D‹⁄ER ÜLKELERE YARDIMCI OLACAK B‹R NOKTAYA GELD‹ Prof. Dr. Mehmet Haberal, geçti¤imiz y›l Kazakistan’› ziyaret etti¤inde, hem Kazakistan’›n hem de Orta Asya’daki di¤er bölge ülkelerinin organ nakli alan›nda deste¤e gereksinim duyduklar›na tan›k oldu¤unu söyledi. Haberal, kendilerinden karaci¤er ve böbrek nakli konusunda destek istendi¤ini ifade ederek, Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i’nin kurulmas›n›n ve ilk bilimsel kongresinin böylelikle yaflama geçirildi¤ini dile getirdi. Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i’nin bu ilk bilimsel kongresiyle, t›p ve organ nakli alan›nda Astana’da Orta Asya ülkeleri 10
Prof. Dr. Haberal ve Prof. Dr. Abay Baigenzhin kat›l›mc›lar›n konuflmalar›n› ilgi ile izlediler
B
elirlenen tarihte Astana’da toplanan kongrede kat›l›mc›lar, bir yandan bilimsel bildirileriyle birbirlerine destek olurlarken, baflta evsahibi Kazakistan olmak üzere Türk Dünyas› ülkelerinin temsilcileri, özellikle Prof. Haberal ve Baflkent Üniversitesi biliminsanlar›na konukseverliklerini kan›tlarcas›na bir çeflit yar›fla girmifllerdi. Prof. Dr. Mehmet Haberal, kon-
grenin kapan›fl töreninde meslektafllar› ve dostlar› biliminsanlar›na, tüm dostluklar› ve konukseverlikleri nedeniyle, dünyan›n dört bir yan›ndan gelen tüm meslektafllar›na teflekkür ederken, bir sürprizle karfl›laflt›. Kongrenin evsahibi konumundaki Kazakistan Milli Sa¤l›k Araflt›rma Merkezi Baflkan› Abay Baigenzhin, tüm destekleri ve kat›l›mlar› nedeniyle Prof. Haberal’a
için sa¤lam temellere dayanan bir bafllang›ç yap›ld›¤›n› belirten Haberal, flöyle devam etti: “1987’de Ortado¤u Organ Nakli Derne¤i (MESOT)’ni kurmufltum. 1990’da Türkiye Organ Nakli Derne¤i’ni ve 2014’te de Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i’ni kurunca, adeta flu anda Orta Asya ile Ortado¤u birleflmifl durumda. Türkiye de baflkent konumunda. Bilimsel faaliyetler konusunda bu ülkeler art›k birlikte hareket ediyorlar. Orta Asya’n›n ortas›nda, Astana’da 550 biliminsan› bir araya gelebiliyor. Ve problemleri tart›fl›yorlar. Burada hakikaten bilime, ö¤renmeye ihtiyaç var. Ayr›ca hem kronik karaci¤er, hem kronik böbrek hem de kalp hastas› çok fazla. Orada bir yandan bilimsel
çal›flmalar›m›z› sürdürürken, bir yandan da organ nakillerine devam ettik. Art›k bu Orta Asya ülkeleri, bu bilimsel faaliyetlerle, organ nakli alan›nda geliflmeye devam edecekler. Tüm amac›m›z, bu ülkelere hep beraber katk› sa¤lamak. Türkiye art›k, di¤er ülkelere yard›mc› olacak bir noktaya geldi. Bundan sonra plan›m›z, bu kongreleri Orta Asya ülkelerinden birinde ve Türkiye’de organize etmektir. Daha sonra inflallah, Ortado¤u Organ Nakli Derne¤i (MESOT), Türkiye Organ Nakli Derne¤i ve Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i müflterek toplant›lar düzenleyecek. Ve böylece 800 milyon insan›n yaflad›¤› bu co¤rafyada bilim meyvelerini vermeye devam edecek.” 11
Prof. Dr. Haberal, Prof. Dr. Abay Baigenzhin taraf›ndan verilen plaketi ald›.
teflekkürlerini bildirdi¤i konuflmas›n› yaparken birden sahneye getirilen bir paketi açt› ve... Bir sayg› ifadesi olarak
Prof. Haberal’a arma¤an etti¤i, ülkesinin geleneksel kaftan›n› kendisine elleriyle giydirdi. •
Türk Dünyas› Transplantasyon Derne¤i’nin ilk bilimsel kongresine; Türkiye, Avustralya, Azerbaycan, Belarus, M›s›r, Almanya, ‹ran, Irak, Ürdün, Kazakistan, Kuveyt, K›rg›zistan, Umman, Pakistan, Rusya, Suudi Arabistan, Tacikistan, ‹sveç, ‹ngiltere, Amerika Birleflik Devletleri, Birleflik Arap Emirlikleri ve Özbekistan’dan 550’nin üzerinde biliminsan› kat›ld›. 31 davetli konuflmac›, 168 bilimsel sunumla kat›l›mc›lar› bilgilendirdi.
Prof. Dr. Haberal ve Baflkent ekibi, 2014 y›l›n›n Aral›k ay›nda ilk ad›m›n› att›klar› organ nakillerine de yenilerini eklediler. Haberal ve ekibi, 18 May›s’ta Çocuk Hastanesi’nde 6 ayl›k bir bebe¤i annesinden al›nan k›smi karaci¤erle 12
yeniden sa¤l›¤›na kavuflturdular. 19 May›s’ta ise Cumhuriyet Hastanesi’nde 37 yafl›ndaki anneye, 18 yafl›ndaki k›z›ndan al›nan karaci¤er nakledildi. 21 May›s gecesi yine Cumhuriyet Hastanesi’nde kadavradan, ayn› anda hem karaci¤er hem böbrek nakli ameliyat› da gerçeklefltirildi. Bu ameliyat Kazakistan için bir ilkti. Prof. Dr. Mehmet Haberal, Baflkent Üniversitesinden 15 kiflilik bilim heyetiyle, 2014 y›l›n›n Aral›k ay›nda Kazakistan’a gitmifl, ilk kez çocuklarda karaci¤er naklini gerçeklefltirmiflti.
Ça¤dafl Düflünce Dr. Ö¤üt Yazman
Demokrasi Yolunda 800. Y›l
Magna Carta Dünya demokrasisine kaynakl›k eden geliflmeler önce ‹ngiltere’de bafllam›flt›r. 13. Yüzy›lda Magna Carta (Büyük Sözleflme)’nin ilan› ve yay›nlanmas›, günümüze kadar gelen uzun demokrasi yolunun ilk resmi belgesidir. agna Carta ‹ngiltere’de krallarla baronlar aras›nda bafllayan çekiflmeler üzerine Kral I. John, 15 Haziran 1215 günü Londra’da yürürlü¤e girdi¤ini aç›klad›¤› Magna Carta (Büyük Sözleflme / Büyük Berat) ile önemli bir aç›l›m› gerçeklefltirmifltir. Magna Carta ile kiliseye özgürlük tan›nm›fl, baronlara, vergilerin keyfi art›r›lmayaca¤›na söz verilmifltir. Hatta parlamentolu sisteme geçiflin ve kad›n erkek eflitli¤inin ilk ad›mlar› da at›lm›flt›r. Yarg›ya düzenleme, kiflisel hak ve özgürlüklere güvence verilmifltir. Orjinali latince
M
yaz›lm›fl 3500 kelimedir. Sonra ‹ngilizcesi haz›rlanm›flt›r. Bafll›ca Maddeleri: Magna Carta, o zaman›n koflullar›na göre oldukça ileri hükümler tafl›r. Kral I. John, yaln›z kendisinin de¤il kendisinden sonra iflbafl›na gelecek krallar›n da bu hükümlere uyaca¤›na “Tanr›n›n önünde diz çökerek ve yemin ederek” söz vermifltir. Magna Carta sözleflmesi ile kral›n gerçeklefltirilece¤ini aç›klad›¤› hususlardan baz›lar› flunlard›r: ‹ngiliz Kilisesi için çok önemli ve gerekli görülen seçim özgürlü¤ü 13
BD HAZ‹RAN 2015
kabul edilmifltir. Genel Meclisin izni olmad›kça zorla, askerlik hizmeti karfl›l›¤› olarak vergi al›nmayaca¤› belirtilmifltir. Londra kentinin (o zaman ‹ngiltere’deki ilk belediye) yard›m paralar›n›n ödenmeye devam edece¤i ve Londra Belediye Baflkan›n›n
seçimle göreve gelece¤i hükme ba¤lanm›flt›r. Vergi miktar›n› yeniden belirlemek gerekti¤i zaman, Kral, ülkenin “genel meclisi” olarak adland›rd›¤› bir meclisin üyelerini 40 gün önceden bir mektupla bilgilendirip belirli bir yerde toplanmaya ça¤›raca¤›n› belirtiyor ve kimlerin bu meclisin üyeleri olaca¤›n› da aç›kl›yordu. Kat›lacak üyeler, kilise temsilcileri, kontlar ve büyük toprak sahibi baronlar ve yüksek mevkideki kifliler olarak belirtilmiflti. Adalet iflleri ve yarg› kararlar› konusunda da önemli hükümler vard›: Bundan böyle hiçbir hakim, herhangi bir kimseyi ilgili olayda do¤ru ve güvenilir deliller ortaya koymadan dava edemez. Kendi zümresinden olanlar ya 1297 tarihli Magna Carta Sözleflmesi’nin orijinal kopyas› (Washington Ulusal Arflivler Müzesi)
BD HAZ‹RAN 2015
da ülkenin ilgili yasalar›na uygun olarak verilen bir karar olmad›kça hiçbir özgür kifli tutuklanamaz, hapse at›lamaz, mal ve mülkü elinden al›namaz, sürgüne yollanamaz ya da herhangi bir biçimde kötü muameleye maruz b›rak›lamaz. Kimseye hakk› ya da adaleti satmayaca¤›z, menetmeyece¤iz ya da geciktirmeyece¤iz.
Bundan böyle hiçbir hakim, herhangi bir kimseyi ilgili olayda do¤ru ve güvenilir deliller ortaya koymadan dava edemez.
agna Carta’ya, baronlar›n ve kilisenin onay›n›n da bulundu¤u belirtti¤i için sözleflme denilebildi¤i gibi, bir kraliyet ferman› olarak da görülebilir. Kral, eskiden beri süregelen baronlarla aras›ndaki anlaflmazl›klara son verilebilmesi amac›yla baronlar›n kendi aralar›ndan seçece¤i 25 kiflilik bir Meclisi, uygulamalar› izlemek ve getirilen yeniliklere, bar›fl ve özgürlükle ilgili kurallara hem baronlar›n hem de yürütmenin uymas›n› uygulamak ve denetlemekle görevlendirilmifltir. Kral dahil Bafl Yarg›ç ve idarenin görevlilerinin kurallara ayk›r› hareket etmesi bu meclisten en az dört kifli taraf›ndan belirlenirse bu haks›zl›¤›n derhal giderilece¤ini, aksi halde 25 baronun bütün ülkeyi arkalar›na alarak kral›n mallar›, topraklar› dahil haciz uygulanabilece¤ini kral kabul etmekteydi. Kral›n, kraliçenin ve çocuklar›n›n can emniyeti korunacakt›. Etkileri Magna Carta zamanla bütün dünyada demokrasi, insan haklar›, kad›n-erkek eflitli¤i konular›nda öncü olmufltur. ‹lk etkisi ‹ngiltere’ye karfl› Amerika Birleflik Devletlerinin kuru-
Magna Carta’dan
M
luflunda görülür. Kara Avrupas›’nda ise feodalitenin y›k›lmas›, güçlü krall›klar›n bunlar›n yerini almas›ndan ve burjuvazinin geliflmesinden sonra, kral›n yetkilerini törpüleme yönünde ad›mlar at›lmas› 18. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru büyük zorluklarla gerçekleflmifltir. Osmanl› ‹mparatorlu¤unda ise Tanzimat Ferman› 3 Kas›m 1839’da ‹stanbul’da yine bir meydanda Gülhane meydan›nda okunmufl ve Gülhane Hatt-› Hümayunu olarak da adland›r›lm›flt›r. Kutlama 15 Haziran 2015 Magna Carta’n›n 800. Y›ldönümü olarak befl y›ld›r haz›rl›k yap›lan etkinliklerle kutlan›yor. Bu amaçla o gün Londra Heathrow hava alan›ndan kalkacak jet uçaklar› önce Magna Carta’n›n okundu¤u alan›n üzerinde alçalarak bir tur at›p sonra gözden kaybolacaklar. Sözleflmenin çeflitli bask›lar› ve orijinal foto¤raflar›n›n yer ald›¤› bir sergi ise ‹ngiliz Kütüphanesinde ve Parlamento binas›nda sergileniyor. Bu sergide Magna Carta’y› referans alan ABD Ba¤›ms›zl›k Bildirgesi’nin Thomas Jefferson’un 1776’da el 15
BD HAZ‹RAN 2015
‹ngiltere Surrey Runnymede’de 1957 y›l›nda Amerikan Barolar Birli¤i taraf›ndan yapt›r›lan Magna Carta an›t›
yaz›s›yla yaz›lm›fl orijinal örne¤i ve “Birleflik Devletler Haklar Bildirgesi’nin “ ilk bask› örne¤i de sergilenecektir. Sonuç Magna Carta’n›n kendine özgü koflullarda olufltu¤u unutulmamal›d›r. Günümüz dünyas›n›n bir çok ülkesinde hâlâ insan haklar›n›n ayaklar alt›nda çi¤nendi¤ine, polis fliddetine,
hukuksuz tutuklamalara tan›k oluyorsak, 800 y›l önce Thames nehrinin kenar›ndaki Windsor ile Stanes aras›nda Runnymede’deki çay›rlar›n üstüne kurulmufl bir çad›rda okunanlar hâlâ önemini koruyor demektir. ogutyazman@butundunya.com.tr Kaynakça: 1. Ö¤üt Yazman, ( 2011)“ Dünya Demokrasi Tarihi” Alp Kitap 2. David Carpenter, Magna Carta, Penguin Classics -yeni ingilizce yaz›m›- 3. Magna Carta- 800 years on , The Guardian, 2 January 2015
....................................................................................................................................... 9 VE 9’UN KATLARININ ÇARPIM ‹LG‹NÇL‹⁄‹
12345679, bu say›n›n tek bafl›na hiçbir özelli¤i yok. Ama 9 ve 9’un katlar›yla çarpt›¤›n›z zaman bak›n nas›l ilginç bir sonuç ç›k›yor. Hesap makinenizi elinize al›p sonuçlar› denetleyebilirsiniz. 12345679 x 9 = 111111111 12345679 x 18 = 222222222 12345679 x 27 = 333333333 12345679 x 36 = 444444444 12345679 x 45 = 555555555 12345679 x 54 = 666666666 12345679 x 63 = 777777777 12345679 x 72 = 888888888 12345679 x 81 = 999999999 12345679 x 999 999 999 = 12345678987654321 16
Kültür ve Sanat Dünyas›ndan Tekin Özertem
MAGNA CARTA
BÜYÜK YEM‹N YAZININ BAfiLI⁄INA TAKILMAYIN. B‹L‹YORUM: MAGNA CARTA, LAT‹NCE, “BÜYÜK FERMAN” DEMEK. KISALTILMAMIfi HAL‹ MAGNA CARTA LIBERTETUM DA “BÜYÜK ÖZGÜRLÜK FERMANI”. arsça kökenli Ferman sözcü¤ünün Türkçe karfl›l›klar›ndan biri “Buyruk / Padiflah Buyru¤u” di¤eri de “Tanr› Buyru¤u”… Padiflah, Orta Do¤u siyaset kültüründe Tanr›’n›n yeryüzündeki gölgesi anlam›na geldi¤inden ferman sözcü¤ü
F
hem padiflah hem de Tanr›’n›n buyru¤u / emri anlam›na gelmekte. Madem öyle, bu Latince ifadeyi “Büyük Yemin” ya da “Büyük Özgürlük Yemini” diye çevirmek de nereden ç›kt› demeyin hemencecik! ‹zin verin, anlatay›m… 17
BD HAZ‹RAN 2015
l›, mühürlü bir yemin bu Magna Carta! Kral I. John, H›ristiyanlar›n, Tanr›’n›n yeryüzündeki gölgesi olarak kabul ettikleri papan›n, Papa III. Innocent ile ‹ngiliz baronlar›n›n / soylular›n›n huzurunda etmifl bu yemini. Hemi de hem vallahi hem billahi diyerekten. agna Carta, “ Her fleyden önce, Tanr›’n›n önünde diz ‹sterse etmesin. Al›c› kufl gibi çökçöktük…” diye Tanr›’y› tan›k müflmüfl üstüne tüm ‹ngilizin baronlar› göstererek bafll›yor. Onun için anlam Tanr›’n›n Vatikan’da oturan gölgesi Papa III Innocent’i de yanlar›na alave içerik olarak “Büyük Yemin”. raktan... Diyecek Yemin; yemin etbaflka söz, yapacak mek de Do¤u’dan baflka bir fley, kaçaBat›’ya, Kuzey’ cak bir delik buladen, Güney’e; dünmam›fl... yan›n dört buca¤›nYukar›daki, da gelmifl geçmifl “Özgür hiç kimse tüm kültürlerin en kendi benzerleri kadim de¤erlerintaraf›ndan ülke den biri... ‹nsan kanunlar›na göre yaflam›n›n da! Bir yasal bir flekilde onur, bir fleref sözü! ‹NG‹L‹Z KRAL 1. JOHN muhakeme edilip Peki, kim etmifl bu Magna Carta PAPA III. INNOCENT ‹LE hüküm giymeden yeminini? ‹ngiliz’in ‹NG‹L‹Z BARONLARININ tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek..” padiflah›, “Yurtsuz HUZURUNDA ‹MZALAMIfi diye bafllayan al›nt›, John” denilen Kral BU METN‹ 800 y›l önce edilen I. John etmifl! Ne bu “Büyük Yemizaman etmifl? 1215 y›l›nda etmifl. Yani günümüzden tam n”in sadece 39. Maddesi. Tümü, tam 63 madde! “Hakk› ya da adaleti gecik800 y›l önce! Ne diye etmifl? “Özgür hiç kimse kendi benzerleri tirmeyece¤iz, kimseye satmayaca¤›z, taraf›ndan ülke kanunlar›na göre yasal kimseyi bunlardan men etmeyece¤iz.” bir flekilde muhakeme edilip hüküm den tutun da “Krall›¤›n yasalar›n› giymeden tutuklanmayacak, hapsedil- bilmeyen ve bu yasalara tümüyle meyecek, mal ve mülkünden yoksun uyaca¤›na kanaat getirmedi¤imiz b›rak›lmayacak, kanun d›fl› ilan edil- kiflileri hakim, vali, flerif ya da s›n›rl› meyecek, sürgün edilmeyecek veya yetkili hakim olarak atamayaca¤›z”a kadar daha neler var içeri¤inde... hangi flekilde olursa olsun zarara Sonra ne mi olmufl? Yoo! Etti ise u¤rat›lmayacakt›r.” diye etmifl! Sadece laf üzere de¤il yaz›l›, imza- etmifl! Adam sende…dedi¤im dedik, Dilimizde yeminin anlam›: Tanr›'y› veya kutsal bilinen bir kifliyi, bir fleyi tan›k göstererek bir olay› do¤rulamak; kendi kendine söz vermek, and içmek.
M
18
BD HAZ‹RAN 2015
çald›¤›m düdük deyip bildi¤ini eylemifltir demeyin! Yurtsuz, murtsuz ama dürüst, inançl› bir adamm›fl bu Kral I. John. Çünkü etti¤i yemine sonuna kadar sad›k kalm›fl. Ayr›ca o zaman da geçerliymifl insanlar için edilen yeminin bozulmayaca¤›, verilen sözden dönülmeyece¤i! Etti¤i yemine ihanet etmemifl, ‹ngiliz’in kral› I.John. Sad›k kalm›fl etti¤i yemine. Tutmufl verdi¤i sözü. Hemi de tek tek hepsini! Kendisinden sonrakilere de örnek olmufl. Ondan sonra gelen krallar da etmifller ayn› yemini. Yetmifl y›l sonra, 1285 y›l›nda parlamento oluflturulmufl ‹ngiliz’in memleketinde. 1688 y›l›nda da parlamentonun üstünlü¤ü kral taraf›ndan onaylanarak, “‹ngiliz Yurttafl Haklar› Bildirisi” yay›mlanm›fl. ‹flte, bu Büyük Yemin’in hikâyesi bu! Ve biz, bütün Anayasalar›n, Birleflmifl Milletler ‹nsan Haklar› Komisyonu taraf›ndan haz›rlanan ve 10 Aral›k 1948'de kabul edilen ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin anas›
1285 YILINDA PARLAMENTO OLUfiTURULMUfi ‹NG‹LTERE’DE.1688 YILINDA DA PARLAMENTONUN ÜSTÜNLÜ⁄Ü KRAL TARAFINDAN ONAYLANARAK ”‹NG‹L‹Z YURTTAfi HAKLARI B‹LD‹R‹S‹” YAYIMLANMIfi. olan bu Büyük Özgürlük Yemini’nin / Magna Carta Libertium’un 800.y›l›n› kutluyoruz bu y›l! ‹ngiliz Yurttafl Haklar› Bildirisi ve ‹ngiltere’de hayata geçen parlamenter yönetimi, 1787 y›l›nda ABD anayasas›, 1791 y›l›nda da ilk Frans›z anayasas›n›n yürürlü¤e girmesi izlemifl. Anayasal rejimler ile parlamenter demokrasiler tüm geliflmifl ülkelerin vazgeçilmezi, olmazsa olmazlar› olmufl. Anayasaya ba¤l›l›k yeminleri / büyük yeminler de sadece krallar ve devlet baflkanlar› taraf›ndan de¤il tüm parlamento üyeleri / milletvekilleri taraf›ndan edilir olmufl. Hâlâ da öyle… ize gelince: Kimileri Padiflah II. Mahmut’un ayanlar* ile imzalad›¤› Sened-i ‹ttifak’› Osmanl›’n›n Magna Carta’s› olarak de¤erlendirseler de bizde böyle bir adet yok. Ta ki 1876 y›l›na, I. Meflrutiyet ilan edilene kadar. I. Meflrutiyet ile kabul ve ilan edilen “Kânûn-i Esâsî” Osmanl› Devleti’nin ilk ve son anayasas›. 20 Mart 1877 Magna Carta günü aç›lan ve Meclis-
B
19
BD HAZ‹RAN 2015
da¤›t›p, anayasay› rafa kald›r›nca da yeminin bir hükmü kalmamıfl. Kimilerinin, padiflah hariç anayasay› oluflturan ilkelere yürekten ba¤l›l›¤› sürse de... Nam›k Kemal gibi “felek, her türlü esbab-› cefas›n toplas›n gelsin / dönersem kahpeyim millet yolunda azimetten” diyen niceleri. urum bugün farkl›: 1921 Anayasas›’ndan bugüne bafl›m›zda padiflah yok, II. Abdülhamit padiflah yerine cumhurbaflkan› ve iyi kötü bir Anayasam›z var. Bafl›nda “Büyük” s›fat› olmasa da i Mebusan ile Meclis-i Ayan olmak üzere iki meclisli Meclis-i Umumi de Anayasaya ba¤l›l›k yemini hem Cumhurbaflkanlar›m›z hem de milletilk parlamentomuz. vekillerimiz için zorunlu bir gereklilik. Devletin resmi dilinin Türkçe Cumhurbaflkanlar›m›z, “Cumhurbafloldu¤u belirtilen ilk anayasam›zda padiflahlar›n yemin zorunlulu¤u yok. kan› s›fat›yla, Devletin varl›¤› ve ba¤›ms›zl›¤›n›, vatan›n ve milletin Yani ”Büyük Yemin” söz konusu de¤il. II. Abdülhamit, Yurtsuz John bölünmez bütünlü¤ünü, milletin gibi böyle bir yemin etmemifl. Etme- kay›ts›z ve flarts›z egemenli¤ini di¤i için Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye koruyaca¤›ma, Anayasaya, hukukun üstünlü¤üne, demokrasiye, Atatürk / Büyük Osmanl›, Devleti Ruslarla savafla tutuflunca Meclis-i Mebusan’› ilke ve ink›lâplar›na ve laik Cumhuda¤›t›p kapatmakta bir sak›nca görme- riyet ilkesine ba¤l› kalaca¤›ma, millemifl. Ortada verilmifl bir söz olmas›na tin huzur ve refah›, millî dayan›flma ve adalet anlay›fl› içinde herkesin karfl›n, edilmifl bir yemin olmad›¤› için yemine sadakatsizlik söz konusu insan haklar›ndan ve temel hürriyetde¤il. Yemin sadece Meclis-i Mebu- lerinden yararlanmas› ülküsünden ayr›lmayaca¤›ma, Türkiye Cumhuriyesan ve Meclis-i Ayan üyeleri için geçerli. Hepsi de göreve bafllamadan ti’nin flan ve flerefini korumak yüceltmek ve üzerime ald›¤›m görevi tarafönce Kur’an-› Kerim’e el basarak s›zl›kla yerine getirmek için bütün “Padiflah›ma, vatan›ma ve Kanun-i Esâsî hükümlerine, bana verilmifl olan gücümle çal›flaca¤›ma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum vazifeye hürmet gösterip, aksine hareket etmekten sak›naca¤›ma” diye ve flerefim üzerine and içerim” diye yemin etmek zorunda. Padiflah meclisi yemin ediyorlar.
D
20
BD HAZ‹RAN 2015
Milletvekillerimiz de “Devletin varl›¤› ve ba¤›ms›zl›¤›n›, vatan›n ve milletin bölünmez bütünlü¤ünü, milletin kay›ts›z ve flarts›z egemenli¤ini koruyaca¤›ma, hukukun üstünlü¤üne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve ink›laplar›na ba¤l› kalaca¤›ma; toplumun huzur ve refah›, milli dayan›flma ve adalet anlay›fl› içinde herkesin insan haklar›ndan ve temel hürriyetlerden yararlanmas› ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayr›lmayaca¤›ma, büyük Türk milleti önünde namusum ve flerefim üzerine ant içerim” diye yemin etmekteler. K›saca özetleyecek olursam: 800 y›l öncesinin “Büyük Yemin”
gelene¤i geliflmifl, geliflmekte olan ve az geliflmifl ülkelerde halen sürüyor. Tarihe not düflmek için söylüyorum: 7 Haziran 2015 günü ülkemizde yap›lacak milletvekilli¤i seçimleri ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’de halk›m›z› temsil edecek milletvekillerimiz de namus ve flerefleri üzerine yukar›daki yemini edecekler. Biliyoruz ki edilen yemin bozulmaz. Verilen sözden dönülmez. Öyle de¤il mi Yurtsuz John? • tekinozertem@butundunya.com.tr (*) Ayan: Osmanl›larda, bir kentin ileri
gelenleri. / 2-Osmanl›larda, XVIII. yüzy›ldan bu yana illerin yönetiminde yetki kazanm›fl yerli kifliler.
KÜÇÜK CIVATA
Yaflam› boyunca denizlerde yolculuk eden ‹ngiliz flairi Rudyard Kipling, çok iyi görmesini bilen gözlerle, gemideki en küçük c›vatan›n önemini anlam›fl ve flu öyküyü anlatm›flt›r: “Koskoca bir gemide küçücük bir c›vata vard›. Bu, iki büyük çelik levhay› birbirine ba¤layan küçük c›vatalardan biriydi. Bu küçük c›vata Hint Okyanusu’nda yol al›rken birdenbire k›p›rdamaya ve Rudyard Kipling düflme tehlikesiyle yüz yüze geldi. Öteki cıvatalar ‘Sen düflersen biz de düfleriz’ diye seslendiler. Geminin teknesindeki çiviler de ‘Biz de çok s›k›fl›¤›z, biz de biraz k›p›rdayal›m’ dediler. Bunu duyan demir kaburgalar ‘Ne olur yapmay›n!’ diye yalvard›lar. Siz tutmazsan›z biz mahvoluruz. Derken küçük c›vatan›n amac› bir y›ld›r›m h›z›yla tüm gemiye yay›ld›. Gemi titremeye bafllad›. Bunun üzerine tüm kaburgalar, levhalar, c›vatalar, en küçük çiviler el ele verip, küçük c›vataya bir elçi gönderdiler. Küçük c›vata yerinde kalmal›yd›, aksi halde gemi parçalanacak, içlerinden hiçbiri vatana kavuflamayacakt›. Küçük c›vata kendine bu denli önem verilmesine çok sevindi ve oldu¤u yerde kalaca¤›n› bildirdi.” Bu en küçük c›vataya dek dikkate ça¤›r›fl, yaln›z gemilerin, uçaklar›n ya da demiryolu vagonlar›n›n güvenli¤iyle sorumlu mühendisler için de¤ildir. Do¤algaz musluklar›n› kullanan aflç› kad›n için de de¤ildir. Hepimiz içindir. Yaflamda her zaman küçük bir c›vatay› unutmak tehlikesiyle karfl› karfl›yay›z. Unutkanl›¤›m›z yüzünden büyük bir ifl bozulabilir, binlerce insan ölebilir. “Küçük gemi c›vatas›” derine gizlenmifl ahlaki gerçeklik için de güzel bir örnektir. Bu gerçe¤in kesin, ama gözle görünmeyen önemi çok zaman unutulur. Olumsuz durumlar yafland›ktan sonra birileri bunun nedenini keflfeder. Onu herkese bildirir, tüm dünya yaflananlardan dolay› büyük bir korku, merhamet ya da öfkeyle sars›l›r fakat bundan hiçbir ders almaz, tersine her yerde küçük c›vatalar› ve bu küçük c›vatalar›n önemini unutmaya devam eder.• 21
“Mustafa Kemal'in askeriyim, terhis olmak istemiyorum” “Ülkede bir tiyatro aç›ld›¤›nda bir hapishane kapan›r” sözlerinin sahibi, Cumhuriyet Türkiyesi'nin ayd›nl›k, ça¤dafl yüzü ve do¤ru sözü, Türk Tiyatrosu'nun büyük emekçisi ve usta yazar› Turgut Özakman için Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatlar› Bölümü'nün haz›rlad›¤› Turgut Özakman’› Anma Semineri etkinli¤i izleyemeyenler için kitaplaflt›r›ld›
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Y›lmadan Yorulmadan Dr. S›tk› Ayd›nel
Miralay ‹nönü’nün Karabekir’e Mektuplar› ‹smet Bey Kaz›m Karabekir Pafla ile iliflkisini mektuplar göndererek sürdürüyordu. u mektubu de¤erlendirebilmek için önce ülkenin içinde bulundu¤u durumu özetle belirtmek gerekir. Osmanl› ‹mparatorlu¤u, Almanya’n›n yan›nda girdi¤i 1. Dünya Savafl›’ndan yenilgi ile ç›km›fl, Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda b›rak›lm›flt›. 24 maddeden oluflan bu Ateflkes Anlaflmas› çok a¤›r koflullar› içermekte idi. Galip devletler, özellikle 5. ve 7. maddelere dayanarak (Sözde, aflayiflin bozuldu¤unu ileri sürerek) yurdu her taraftan iflgale bafllad›lar. 15 May›s 1919 tarihinde de, Yunanlar› öne sürerek, ‹zmir’i iflgal ettiler. ‹flgal süratle yurt içlerine ilerlerken, Osmanl› Hükümetleri bu duruma seyirci kald›lar ve hatta bu
B
iflgali teflvik ettiler. Halk›m›z ‹zmir’in ve di¤er yörelerin iflgallerine, çeflitli illerde yap›lan miting ve protestolarla karfl› koymaya çal›fl›rken, Müdafaai Hukuk kurullar› ve Kuva-y› Milliye
‹smet ‹nönü
BD HAZ‹RAN 2015
Kaz›m Karabekir
organizasyonlar› ile silahla da karfl› koydu. Di¤er taraftan, o tarihte irili ufakl› 44 parti, kurtulufl çareleri aramak yerine, bu durumda da birbirleriyle kavgalar›n› sürdürüyorlard›. Bunlar›n yan›nda ülke ç›karlar›na ayk›r›, zararl› kurulufllarda, ülkenin ileri gelen kiflilerinin de yer ald›klar› görülüyordu. rne¤in: ‹ngiliz Muhipler Cemiyeti ve Kürt Teali (yükseltme) Cemiyeti. ‹flte bu karmakar›fl›k durumda Mustafa Kemal, Karabekir Pafla’y› Erzurum’a kolordusunun bafl›na gönderdi. Kendisi de bir k›s›m yurtsever arkadafllar› ile birlikte Samsun’a do¤ru yola ç›km›flt›. Miralay (Albay) ‹smet Bey henüz ‹stanbul’da idi. Milli Savunma Bakanl›¤›’ndaki görevinden al›nm›flt›. Kaz›m Karabekir Pafla ile iliflkisini
Ö
24
mektuplar göndererek sürdürüyordu. ‹lk mektup 1 Haziran 1919’da yaz›lm›flt›. Bu mektup flöyledir: Sevgili kardeflim Kaz›mc›¤›m, Ne karanl›k günlerdeyiz. ‹zmir gitti ve civar› da hâlâ gidiyor. Daha ne kadar yerler iflgal edilecek bunu bilen de yoktur. ‹tilaf Devletleri Yunanistan’›n beklenmedik emirlerini kolaylaflt›r›yorlar. Ayval›¤› iflgal ederken çat›flma oldu. Sonra hükümet, çekilmeleri için emir vermifl, çekildiler. ‹zmir’ de Yunanlar subaylara ve erlere hakaret ettiler. Birkaç flehit ve yaral› var. Kolordu komutan› Nadir Pafla’y› elinde beyaz bayrak ve yan›nda subaylarla birlikte Kordon boyunda dolaflt›rm›fllar, dövmüfller ve ‘Yaflas›n Venizelos’ diye ba¤›rtm›fllar. Yar›n buraya bir Amerikan heyeti geliyormufl. Hem Yunanlar›n bu durumu hakk›nda inceleme yapacak, hem Türk kamuoyunu anlayacakm›fl. Zaman›n yald›zl› kelimesi Manda. ‹stanbul’da bir süreden beri ‘Hangi Manda’y› kabul etmeliyiz’ diye çeflitli fikirler var. Alemdar ve Türkçe di¤er ‹stanbul gazeteleri ‹ngiltere’ye yak›n olanlar ‘‹ngiliz Sevenler (muhipleri) Cemiyeti’ isminde bir cemiyet kurdular, imza topluyorlarm›fl, galiba ‘‹ngilizleri isteriz’ diye. Oysa Frans›zlar ‹ngilizleri hiç yaln›z b›rakmak istemiyorlarm›fl. Bizim memlekette bulunan sermayenin yar›s›ndan fazlas›, ortalama yüzde altm›fl befli Frans›zlar›n imifl. ‹htimal bu ilgilerden olacak ki hükümet de ‹ngiliz ve Frans›z’› birlikte
BD HAZ‹RAN 2015
Zaman›n yald›zl› kelimesi Manda. ‹stanbul’da bir süreden beri ‘Hangi Manda’y› kabul etmeliyiz’ diye çeflitli fikirler var. istiyormufl. Ço¤unluk diye ifade olunabilecek bir kitle de (yahut benim tan›d›klar›m›n ço¤u) Amerikan mandas›n›, parçalanmam›fl Türkiye’yi toptan üstüne almak üzere tercih ediyor. Fakat öte taraftan bu ifllere karar verenler de ne bize soruyorlar, ne bizi düflünüyorlar. Avrupa milletlerinde istila h›rs› kudurmufl bir hal ald›. ‘Almanlar çaresiz, bar›fl› kabul edeceklermifl’ fikri aç›kland›kça, do¤uda beklenmedik emirler mukavemet görmeden, kolayca yap›ld›kça bu h›rs ve heves art›yor. ‹talyanlar Konya’da iki bin kifli kadarm›fl. Özetle harici durum karanl›kt›r. ‹stanbul’dan ç›karma ve büsbütün imha olas›l›¤› kaybolmam›flt›r. Hep ayni kuvvet ve önemle mevcuttur. Gazetelerde Hint Müslümanlar›’n›n yard›m› bir sayg› gere¤i anlafl›larak Türkiye’nin imhas›na gidilmeyece¤i gibi ümitvar haberler bir gerçe¤e dayanmamaktad›r. Bu haberleri kasten, bizi uyutmak ve avutmak için ç›kar›yorlar san›l›yor. Bekliyoruz. Ankara, Kastamonu, Bursa, Sivas’›n bir k›sm›nda oluflan bir Türkiye projesi ne flekil alacak? Bakanlar
Kurulu yirmi befl kifli kadar olmufl, birer birer da¤›l›p eski durumuna dönmesi gariptir. ‹zmir felaketi üzerine iki gün sönmeye yüz tutmufl ikiyüzlülük tekrar canlanm›flt›r ve devam etmektedir. ‹ttihatç›lar ve ‹tilafç›lar korkmaktad›rlar. Milli galeyanlar›, milli harekat› ve giriflimi ‹ttihatç›l›kla ilgili görenler vard›r. Mustafa Kemal Pafla ile daha görüflmediniz. Fakat bir ortamda ve vazife gere¤i temastas›n›z. Baz› gazeteler, Anadolu’dan gelenler Anadolu’da ekinin iyi oldu¤unu söylüyorlar. E¤er bu do¤ru ise, bu seneyi çaresiz halk ziyans›z atlatabilseler, gelecek seneler daha ferah olur belki. Bu havadisler bizi pek çok sevindirir. Çünkü ‘Erzincan’da ekme¤in okkas› gümüfl para seksen kurufl’ diye biri söyledi de pek üzülmüfltüm. Bu s›k›nt›l› günlerimizde ‹ngilizce hocaya yol verdim. Kimse ile temas›m yok. Kendi halimde, yaln›z olarak sonumu bekliyorum. Al›flkanl›k m› diyeyim yoksa hastal›k ve zay›fl›k m›,
25
BD HAZ‹RAN 2015
‹smet Bey, Ankara’ya gidip Mustafa Kemal Pafla ile bulufltuktan sonra, birliktelikleri, yaflamlar›n›n sonuna kadar sürecektir.
içimde yine ümitli bir fley var. Bu olay›, pek güç de olsa, yine atlataca¤›z gibi geliyor. Ancak, toplumda ikiyüzlülük tedavisi zor ve fakat bir sessiz durumdad›r ki bu gün olmazsa yar›n herfleye yarar. Önemli tutuklular› ‹ngilizler ald›lar götürdüler. Halil Pafla, Seyfi Bey ve Vehip Pafla, daha bir k›sm› kald›, almad›lar. Seyfi’nin tevkif müzekkeresine suiistimal yazm›fllar. Ne sebeple, ne delil ile bilen yok. Ça¤›r›p soran yok. ‹nsan›n akl›na durgunluk geliyor. Örne¤in befl sene yatm›fllar…Sonra ça¤›r›p demifller ki ‘Sizin kabahatiniz yok imifl’. Hasretle gözlerinden öperim sevgili kardeflim. S›hhatim iyidir.” u mektubu de¤erlendirdi¤imizde flu noktalar ortaya ç›kmaktad›r: 1- ‹smet Bey henüz Albay’d›r. Karabekir ise Korgeneral’dir. Rütbe fark›, bir hayli fazlad›r. Buna karfl›n mektuplar›nda “kardeflim, gözlerinden
B 26
öperim” deyiflleri, arada ne derece samimiyet oldu¤unu ve Kurtulufl Savafl›’m›zda rütbe fark›n›n pek önemli olmad›¤›n›n bir göstergesidir. ‹kisi de Milli Savunma’da görevli iken, birlikte Avrupa seyahat›na ç›km›fllard›r. Aralar›ndaki bu içtenlikte, bu seyahatin rolü oldu¤u da düflünülebilir. 2- ‹smet Bey’in mektubundaki cümlelerin (mifl-mufl) ile bitmekte oluflu, kesinlik ifade etmemekte oluflunu gösterir. 3- ‹smet Bey’in ruhi durumu ço¤u zaman ümitsizlikle dolu olmas›na karfl›n, yine de ümitli görünmektedir. 4- ‹ngilizce hocas›na yol vermesi, o koflullarda bile ‹ngilizce ö¤renme iradesini göstermektedir. 5- Bütün bunlara karfl›n Ankara’ ya gidip Mustafa Kemal Pafla ile bulufltuktan sonra, onun en yak›n arkadafl› olacak ve Kurtulufl Savafl› boyunca pekifltirdikleri birliktelikleri, yaflamlar›n›n sonuna kadar sürecektir.• sitkiaydinel@butundunya.com.tr
BD HAZ‹RAN 2015
YAZILARI
Avrupa’n›n Gelece¤i Çeflitli milletlere mensup devlet ve fikir adamlar›, zamanla Avrupa’n›n gelece¤ine iliflkin tahminlerde bulunurlar.
F
ikir adamlar›n›n görüflleri, sonuçta bir teori halinde kal›rsa da devlet adamlar›n›n düflünceleri, olaylar›n geliflme tarz›na az çok etki edebilir. Milletlerin kaderlerine hâkim durumunda olanlar›n fikirleri, hiç kuflkusuz olaylara yeni bir yön vermek yetene¤ini haizdir. Tarihi ve uygarl›¤› yapanlar, -büyük bir ölçektebüyük fikirli ve büyük adamlard›r. Bugün Avrupa’n›n maruf baz› devlet adamlar›n›n, uluslararas› yaflam›n ve özellikle Avrupa’n›n gelece¤i hakk›nda özel görüflleri vard›r. Briand, Mussolini, Tchitcherino ve Mac Donald… Avrupa’n›n yak›n bir gelecekte alaca¤› flekil hakk›nda ayr› ayr› fikir ve kanaat sahibidirler. Bu kanaatler, hifl kuflkusuz, yaln›z flahsi bir niteli¤i haiz de¤ildirler. Devlet adamlar›n›n mensup olduklar› milletlerin dünya siyasal düzenindeki durumlar› ve gelecek hakk›ndaki hayal ve ümitleri de onlar›n geliflmelerine büyük bir
oranda etki yapmaktad›r. Çeflitli siyasi kanaatlerle bugünün ve yar›n›n gerçekleri aras›nda ne gibi bir iliflki oldu¤unu araflt›rmak ve yeni nesle o yolda bir yön tayin etmek konusu, milletlerin yaflam ve gelece¤ine iliflkin konular›n bafl›nda gelmektedir. Avrupa’n›n gelece¤i hakk›ndaki düflüncelerin en tipik iki örne¤ini Mussolini ve Mac Donald’›n fikirlerinde görüyoruz. Mussolini, devlet
Benito Mussolini
BD HAZ‹RAN 2015
bir görüfltür. Fakat her gerçe¤in de tatl› olmad›¤›n› unutmamak gerekir. Dar görüfllü olmaktan daha çok bugünün gerçeklerini de gözden uzak tutmayan sosyalist Mac Donald ise, Mussolini’nin görüfllerine tamamen karfl› bir kanaat tafl›maktad›r. “Sunday Dispatch” ad›ndaki bir ‹ngiliz gazetesine yazd›¤› bir makalede on y›l sonraki dünya ve özellikle Avrupa’y›, çok iyimser bir flekilde tan›mlam›flt›r. ac Donald’a göre e¤er Avrupa’n›n küçük devletleri de siyasi ve manevi bir güç gösterebilirlerse, on sene sonra bir çeflit Avrupa Birleflik Hükümetleri’nin teflekkül etmemesi için ortada hiçbir neden yoktur. Gene bu süre içinde ‹ngiltere ile Amerika, denizlerin serbestîsi konusunda uyuflacaklar ve Avrupa milletleri daha dayan›flma içinde ve samimi bir siyaset izleyeceklerdir. Bu görüfl de tatl› bir arzudur. Fakat her iste¤in gerçek olmas›n›n da mümkün olmad›¤› bilinmektedir. Bar›fl ve insaniyet fikirlerinin yürümesine, her milletin elinden geldi¤i kadar çal›flmas› büyük bir görevdir. Ancak uluslararas› yaflam›n bugünkü düzeninden do¤an gerçekleri de göz önünden uzak tutmay›p, milli varl›k ve geliflmeyi de sa¤lamak ve himaye etmek, gene her hükümete düflen daha büyük bir görevdir. Tatl› dil arkas›na gizlenen h›rslar ço¤unlukla daha tehlikelidir.
M Birleflik Krall›¤›n ‹flçi Partili ilk baflbakan› Ramsay Mac Donald
adamlar› aras›nda gerçekçili¤i ile tan›nmaktad›r. ‹talyan milletinin gözü önünde canland›rd›¤› Roma ‹mparatorlu¤u’nun varisli¤i gibi büyük bir hayale, bu¤day, silah, disiplin ve gençli¤in askeri terbiyesi gibi as›rlarca tecrübe edilmifl, basit ve elle tutulur, küçük gerçeklerle ulaflmak istemektedir. nlü bir nutkunda 1945 senesine do¤ru Avrupa için büyük devrimler düflündü¤ünü ve ‹talyan milletinin ona göre haz›rlanmas› gerekti¤ini aç›klam›flt›r. Tahmin edilen bu büyük devrim ve de¤iflimlerin niteli¤i ne olacakt›r? Mussolini’nin haz›rl›klar›na bak›l›rsa; bunlar› daha çok yeni milletler savafl›n›n do¤uraca¤› olaylar oluflturacakt›r. Bu, kuflkusuz bencilce
Ü
28
Hâkimiyeti Milliye Gazetesi 25 Haziran 1929
Atatürk’ün Dünyas› Cengiz Önal
62
Mustafa Kemal’in Ankara’da ‹lk E¤itim Kongresi Aç›fl Konuflmas›
ayg›de¤er Han›mlar, Sayg›de¤er Efendiler, Birinci Dünya Savafl› Osmanl› Devleti’ni büyük bir yenilgiye götürdü. Düflmanlar›m›z bunu f›rsat kabul ederek Türk Ulusu’nu bütünüyle yok etmek istediler. Buna karfl› ortaya ç›kan ulusal coflkuya Ankara çok büyük bir sahne oldu. Bizi yok etmek, yaflatmamak isteyenlere karfl› yaflamak hakk›m›z› savunmak üzere toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi burada, Ankara’da topland›. Bugün Ankara, Türkiye’nin Milli E¤itimi’ni kuracak olan Türkiye Kad›n ve Erkek Ö¤retmenler Kongresi’nin burada toplanmas›yla övünmektedir. Yüzy›llar›n yüklemifl oldu¤u derin bir yönetimin bofllay›p, savsaklamas›ndan devlet organlar›nda açt›¤› yaralar› tedaviye harcanacak yard›mlar›n en büyü¤ünü hiç flüphesiz kültür yolunda kullanmam›z gerekir. Gerçi bugün maddî manevi güç kaynaklar›m›z›n önemli bir k›sm›n›,
S
ulusal s›n›rlar›m›z içindeki vatan topraklar›m›zda iflgalci bulunan düflmanlara karfl› kullanmak zorunday›z. Bununla birlikte ülkemizin kültürü için ayr›labilecek olanlar, az da olsa, gelecekteki e¤itimimize dayanak olacak bir temel kurmaya yeterli de¤ildir. Ancak yeterli koflullar ve araçlara
Mustafa Kemal Atatürk 29
BD HAZ‹RAN 2015
Bir Ulusal E¤itim Program›’ndan söz ederken eski devrin saçma sapan ve yarat›l›fl özelliklerimizle hiç de iliflkisi olmayan yabanc› düflüncelerden, do¤udan ve bat›dan gelebilen etkilerden bütünüyle uzak, ulusal ve tarihî karakterimize uyan bir kültürden söz ediyorum. sahip oluncaya kadar geçecek savafl günlerinde bile dikkatlice haz›rlanm›fl bir Ulusal E¤itim Program› oluflturmaya ve var olan E¤itim Örgütümüzü bugünden daha yararl› bir faaliyetle çal›flt›racak ilkeleri haz›rlamaya zaman ay›rmal› ve çal›flmal›y›z. imdiye kadar sürdürülen e¤itim yöntemlerinin, ulusumuzun tarihsel süreç içinde, ne yaz›k ki, geri kalm›fl olmas›nda önemli bir etken oldu¤u inanc›nday›m. Onun için bir Ulusal E¤itim Program›’ndan söz ederken eski devrin saçma sapan ve yarat›l›fl özelliklerimizle hiç de iliflkisi olmayan yabanc› düflüncelerden, do¤udan ve bat›dan gelebilen etkilerden bütünüyle uzak, ulusal ve tarihî karakterimize uyan bir kültürden söz ediyorum. Çünkü ulusal deham›z›n tam olarak geliflerek ortaya ç›kmas› ancak böyle bir kültür ile sa¤lanabilir. Gelifligüzel izlenecek bir yabanc› kültür flimdiye kadar izlenen yabanc› kültürlerin y›k›c› sonuçlar›n› tekrar ettirebilir. Kültür zeminle uygundur. O zemin de Türk Ulusunun mükemmel karakteridir.
fi
30
Çocuklar›m›z ve gençlerimiz yetifltirilirken onlara özellikle varl›¤›, hakk› ve birli¤i ile genel olarak sald›rgan yabanc› unsurlarla mücadele gere¤ini ve ulusal düflünceleri bo¤maya çal›flan her karfl› fikre fliddetle ve özveri ile savunma yapman›n gere¤i ö¤retilmelidir. Yeni kufla¤›n bütün ruhi güçlerine bu özellikler ve yetene¤in verilmesi önemlidir. Devaml› ve müthifl bir savafl fleklinde beliren milletlerin hayat felsefesi, ba¤›ms›z ve mutlu kalmak isteyen her ulus için bu olgun özellikler fliddetle istenmek-
BD HAZ‹RAN 2015
tedir. Ayr›nt›lar›n› tamamen uzmanlar›na b›rakmak istedi¤im bu mesele hakk›ndaki genel görüfllerimi tamamlamak için yeni kufla¤›n donat›laca¤› manevi özellikler aras›nda kuvvetli bir erdemlilik ve kuvvetli, düzenli ve sa¤lam düflünceden de söz etmek zorunday›m. ‹flte biz, bu kongremizden sadece çizilmifl eski yollardan yürümenin flekli hakk›nda düflünceleri konuflmak de¤il, belki söyledi¤im koflullar› tafl›yan yeni bir sanat ve beceri yolu bulup millete göstermek ve o yolda yeni nesli yürütmek için rehber olmak gibi kutsal bir hizmet bekliyoruz. E¤itim Bakanl›¤›’n›n halk› tan›m›fl, çevreyi ve memleketi de¤erlendirmifl, ö¤retmen ve uzmanlardan oluflan bir ilim ve kültür kongresini Ankara’da toplamay› düflünmüfl olmas› ve bugünkü zor koflullara ra¤men bu girifliminde baflar›s›n› büyük bir sayg›yla anar›m.
Büyük tehlikeler karfl›s›nda uyanan milletlerin ne kadar kararl› olduklar› tarihçe ispat edilmifltir.
izlerin ve Türk Ulusu’nun huzurunda Ulusal E¤itimimiz hakk›ndaki görüfl ve düflüncelerimi söylemeye imkân vermifl olan bu toplant›dan yararlanarak gelece¤imizin kurtuluflunun sayg›de¤er liderleri olan Türkiye tad›n ve erkek ö¤retmenleri hakk›ndaki sayg› dolu duygular›m› hat›rlatmak isterim. Gelecek için haz›rlanan vatan çocuklar›na, hiçbir zorluk karfl›s›nda bafl e¤meyerek sab›rla çal›flmalar›n› ve e¤itimdeki çocuklar›m›z›n ana babalar›na da yavrular›n›n e¤itimlerini tamamlamak için her fedakârl›¤a katlanmaktan
S
çekinmemelerini öneririm. Büyük tehlikeler karfl›s›nda uyanan milletlerin ne kadar kararl› olduklar› tarihçe ispat edilmifltir. Silah›yla oldu¤u gibi beyniyle de mücadele etmek zorunda olan milletimizin, birincisinde gösterdi¤i gücü ikincisinde de gösterece¤ine asla flüphem yoktur. Milletimizin temiz karakteri yetenek ile doludur. Ancak bu do¤al yetene¤i ortaya ç›karabilecek yöntemlerle donat›lm›fl vatandafllar gereklidir. Bu görev de sizlere düflüyor. Ulusal Hükümetimizin ciddiyet ve içtenlikle istedi¤i derecede Türkiye kad›n ve erkek ö¤retmenlerinin hayat ve refah›n› henüz sa¤layamamakta oldu¤unu biliyorum. Fakat milletimizi yetifltirmek gibi kutsal bir görevi üzerine alan yüce heyetinizin bugünün durumunu dikkate alaca¤›ndan ve her zorlu¤u yenerek bu yolda gayet sab›rla yürüyece¤inden flüphem yoktur. Göreviniz çok önemli ve hayatidir. Bunda baflar›l› olman›z› Yüce Tanr›’dan dilerim. • cengizonal@butundunya.com.tr Mustafa Kemal, 16 Temmuz 1921, E¤itim Kongresi, Ankara
Gelecek Ay: Bursa’da Ö¤retmenlerle Konuflmas› 31
Haz›rlayan: SENEM SENGÜL KARAN
Bilginizi Denetleyin 1-Ay dünya çevresindeki dönüflünü yaklafl›k kaç günde tamamlar? a-1 b-28 c-30 d-365
5-Hitler’in günümüzde baz› ülkelerde yasak olan kitab›n›n ad› nedir? a-Ari ›rk b-Kavgam c-Savafl ve bar›fl d-Hitler’ in yolu
2-Gençlere “evlenin evlenin iyi bir efl bulursan›z mutlu olursunuz kötü bir efl bulursan›z benim gibi filozof olursunuz” diyen düflünür kimdir? a-Leibniz b-Heraklitos c-Demokritos d-Sokrates
6-Bir yar›flta ikinciyi geçen kaç›nc› olur? a-1. olur b-2. olur c-Diskalifiye olur d-3. olur
3-Afla¤›dakilerden hangisi bilimsel de¤ildir yani sahte bilimdir? a-Kuantum mekani¤i b-Astronomi c-NLP d-Do¤al seçilim 4-Afla¤›daki dalgalar›n hangisinin enerjisi daha yüksektir? a-Gama b-Radyo c-K›z›l ötesi d-Beta
9-Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤inin son devlet baflkan› kimdir? a-Boris Yeitsin b-Mihail Gorbacov c-Viadimir Putin d-Nikita Kruflcev
10-Bir düflünceyi yaymak için yap›lan, yaz› yazma, film gösterme ve gösteri yapma gibi faaliyetlerin 7-Elemelerle yap›lan bütününe ne ad verilir? oyunlarda birinciyi belirlemek için yap›lan a-Provokasyon son oyuna ne ad b-‹nformasyon verilir? c-Propaganda a-Derbi d-Reklam b-Eleme c-Finish 11-Tavlan›n en d-Final yayg›n oynay›fl biçiminde oyunun as›l amac› 8-Afla¤›daki guruplar›n nedir? hangisi astrolojik a-Rakibin tüm burçlar›n ayr›ld›¤› guruplar› temsil eder? tafllar›n› öldürmek a-Toprak, Hava, Su, b-Rakibi s›k›flt›rmak c-Kendi alan›n› Tahta b-Toprak, Su, Atefl korumak c-Su, Atefl, Toprak, d-Tüm tafllar› tavla tahtas›ndan Hava toplamak d-Toprak, Hava Yan›tlar: 151. sayfada
Otopsi
!
Cengiz Özak›nc›
"Ermeni Soyk›r›m› Tasar›s›" Papa ve Avrupa Parlamentosunca Onayland›
ÇANLAR TÜRKLER ‹Ç‹N ÇALIYOR vrupa'daki Hristiyanlar›n yaklafl›k %48'i Katolik, %32'si Ortodoks, %19'u Protestan mezhebindendir. Tüm Hristiyanlar›n de¤il, salt Katolik mezhebinin dinsel lideri olan Katolik Kilisesi ve Vatikan Devlet Baflkan› Papa Francis, 12.04. 2015 günü, Vatikan'›n en görkemli yap›s› olan San Pietro Bazilikas›'nda Ermeni "fiehit"li¤inin [i] 100. Y›l› ‹çin Kutsal Ayin ad›yla düzenlenen törende yapt›¤› aç›fl konuflmas›nda, "20. yüzy›l›n ilk soyk›r›m›n›n Ermeniler'e yap›ld›¤›n›" söyledi. CNN
A
International, bu olay› "Papa, Ermeniler'in Türklerce katledilmesini Soyk›r›m olarak niteledi." bafll›¤›yla duyurdu.[ii] Üç gün sonra toplanan Avrupa Parlamentosu da 15.04.2015 günü yap›lan oylamada, "Ermeni Soyk›r›m› Tasar›s›"n›; Papa'n›n (yani Vatikan'›n, Katolik Kilisesi'nin) demecine (yani 1915 olaylar›nda ölen Ermenileri D‹N U⁄RUNA D‹NLER‹NDEN DOLAYI ÖLDÜRÜLMÜfi olarak tan›mlamas›na) gönderme yaparak, yani bu tan›mlamay› do¤ru buldu¤unu vurgulayarak onaylad›.[iii] Böylece kendi tarihinde yüz 33
BD HAZ‹RAN 2015
milyonlarca insan› ›rk, din, mezhep ayr›mc›l›¤› yaparak katletmifl olan Soyk›r›mc›l›¤›n Anavatan› Avrupa ve Papal›k; binlerce y›l türlü ›rk, din ve mezhepleri kendi yönetimi alt›nda bar›fl içinde yaflatm›fl olan Türklere, soyk›r›mc› damgas› yap›flt›rmak konusunda anlaflm›fl olduklar›n› göstermifl oldular. Bu anlaflman›n önemi fluradad›r ki; Bat›l› ülkeler ile Katolik Kilisesi (Vatikan, Papal›k) hangi gün anlaflm›fllarsa, ard›ndan dünya kana boyanm›flt›r. unun yak›n geçmiflte en bilinen örne¤i, 1940'larda Hitler Avrupas›'n›n Yahudi Soyk›r›m›'n› Katolik Kilisesi'yle, Papal›kla anlaflarak gerçeklefltirmifl olmas›d›r. Katolik Kilisesi yüzy›llarca Yahudileri "‹sa'n›n Katilleri" olarak damgalam›fl, Hristiyanlar Yahudiler'e yüzy›llarca "‹sa' n›n Katilleri" diyerek sald›rm›fl, katletmifl; nitekim Hitler de Yahudileri ‹sa'n›n Katilleri olarak suçlayan Katolik Kilisesi'yle Roma'da antlaflma imzalad›ktan sonrad›r ki, Yahudi Soyk›r›m›'n› gerçeklefltirmifltir. fiimdi de Avrupa Parlamentosu ile Katolik Kilisesi anlaflm›fl; t›pk› geçmiflte Yahudiler'i ‹san›n Katili olarak damgalan›p soyk›r›ma u¤ratt›klar› gibi, bu kez Türkleri "‹sa'ya ‹nanan Ermenilerin Katili" olarak damgalam›fllard›r. Öyle ki, gelecekte Hristiyanlar Türkleri topluca öldürecek olsalar; bu, "Hristiyan Ermenilere Soyk›r›m Yapan Türklerin, bu suçlar›ndan dolay› hak ettikleri cezaya çarpt›r›lmas›" olarak kutsanacakt›r.
B
34
Bu anlaflman›n önemi fluradad›r ki; Bat›l› ülkeler ile Katolik Kilisesi (Vatikan, Papal›k) hangi gün anlaflm›fllarsa, ard›ndan dünya kana boyanm›flt›r. H. G. Wells, bir halk› sürekli olarak "ac›mas›z, gaddar, k›y›c›" diyerek suçlayanlar›n; gerçekte kendilerinin o halk› ac›mas›zca ortadan kald›rmay› tasarlad›klar›n›, ileride o halka yapacaklar› k›y›m ve ya¤malar› önceden hakl› göstermek amac›yla, o halk› suçlu göstermeye çal›flt›klar›n› söyler.[iv] Ben de diyorum ki: Birileri size "Barbar", "Soyk›r›mc›" damgas› yap›flt›r›yorsa, önleminizi al›n; çünkü onlar gelecekte sizi barbarca, soyk›r›m uygulayarak yok etmeyi tasarl›yor. Katolik Kilisesi'nin, Papal›¤›n tarihi, düflman gördü¤ü kifli ve topluluklara, katledilmelerini "hakl›" gösterecek bir tak›m suçlar yükleyip, onlar› k›l›çtan geçirme tarihidir. Hristiyanl›¤›n Roma’da devlet dini oldu¤u 380’den çok de¤il 7 y›l sonra Mani mezhebinden olanlar› dinsizlikle suçlay›p diri diri yakan Kilise, daha sonra Arius, Bogomil, Albigeois vs. mezheplerden olanlar› da dinsiz damgas› yap›flt›rarak topluca katletmifltir. 1050'lerde ‹spanya ve Sicilya’daki Müslüman yönetimlere sald›r› bafllatan
BD HAZ‹RAN 2015
Papal›k, ard›ndan Türklere karfl› Haçl› Seferleri düzenlemifl, yüzy›llarca süren bu seferlerde, milyonlarca insan›n kan› dökülmüfltür. Katolik Papal›k, 1500'lerde ortaya ç›kan Protestanl›¤› yok etmek üzere bu mezhebi yayanlar› diri diri yakm›fl, yandafllar›n› da toplu k›y›mlara u¤ratm›flt›r. Yak›larak öldürülmekten kaçan ‹ngiliz din adam› John Fox, I. Elisabeth tahta oturunca ülkesine dönmüfl ve “The Books of Martyrs”, “Din
John Huss’un Kilise taraf›ndan odun ateflinde diri diri yak›larak öldürülmesi. Richenthal’l› Ulrich’in Constance Konsülü Tarihi’nden
John Fox'un Papal›kça gerçeklefltirilen Protestan Soyk›r›m›'n› belgeleyen kitab›n›n 1563 ilk bas›m›n›n kapa¤›.
U¤runa Öldürülenlerin Kitab›”n› yay›mlam›flt›. 1563’te yap›lan ilk bas›m›n kapa¤›nda, kentlerin orta yerine da¤ gibi odunlar y›¤›l›p, bu odunlar›n üstüne dikilen insanlar›n, Papal›k buyru¤uyla diri diri yak›ld›¤›n› gösteren bir resim bulunan bu kitapta; Katolik Kilisesi’nin, Papalar›n buyru¤uyla iflkence edilip yak›larak öldüren binlerce kiflinin adlar›, soyadlar›, hangi tarihte, nerede, neyle suçlan›p, nas›l diri diri yak›larak öldürüldükleri gözler önüne seriliyordu. “Diri diri yak›larak öldürüldü" demek, yaflanan ac›y› anlatmaya yetmedi¤inden, Katolik Kilisesi’nin, Papal›¤›n tüm cinayetleri John Fox'un kitab›nda resimlerle anlat›l›yordu. Kitapta yer alan sahneler gerçekten de tüyler ürperticiydi. (Bu kitaptaki resimlerin en çarp›c› olanlar›n›n t›pk› bas›mlar›n› "‹slamda Bilimin Yükselifli ve Çöküflü" adl› kitab›mda yay›mlad›m.) 35
3
4
Resim 3 Papa John XXIII taraf›ndan lanetlenen Wycliff’in kemikleri Fleming’li Papaz Lincoln gözetiminde mezar›ndan ç›kart›l›p Swift ›rma¤›n›n yan›na getirilip odun ateflinde yak›larak külleri ›rma¤a at›l›yor.
5
Resim 4 Papal›k taraf›ndan suçlu bulunan yirmiiki tutuklunun Colchester’den Londra’ya götürülüflü. Resim 5 Katolik Kilisesi’nin Protestan Cutbert Simson’a uygulad›¤› iflkenceler. Resim 6 Kilise’nin Protestan John Bonner’e yapt›¤› iflkenceler
6
7
Resim 7 Hugh Latimer ve Nicholas Ridley’in 16 Ekim 1555 günü Oxford’ta toplanan büyük bir kalabal›¤›n gözleri önünde Kardinallerin huzurunda Papal›k buyru¤uyla törenle yak›l›fllar›.
BD HAZ‹RAN 2015
8
9
Resim 8 G. Catmer, R. Streater, A. Burward, G.Brodnright ve J. Tutty'nin, Eylül 1555’te Cantenbury’de törenle yak›l›fl›. Resim 9 John Hooper'›n Papal›k buyru¤uyla Kilise taraf›ndan Glocester’de yak›l›fl›. 9 fiubat 1555 Resim 10 Julius Palmer, John Gwin ve Thomas Askin, Newbury’de yak›l›yor. 16 Temmuz 1556 Resim 11 Kilise’nin 1535’te Brüksel yak›nlar›nda Vilvoorde kalesine hapsetti¤i William Tyndale, 6 Ekim 1536 günü Kilise taraf›ndan bu kalede törenle yak›l›yor. Tyndale’in son sözleri: "Oh Lord, open the King of England's eyes." Türkçesi: “Tanr›m, ‹ngiltere Kralı’nın gözlerini aç.”
10
11
Resim 12 Kilise’nin dinden ç›kmakla suçlad›¤› Katherine Cawches ve iki k›z› Guellemine Gilbert ve Perotine Massey, 16 Temmuz 1556 günü Garnsey adas›nda Papa’n›n buyru¤uyla törenle yak›l›yor. 12
BD HAZ‹RAN 2015
Papalar›n Katolik olmayanlara uygulad›klar› katliamlar saymakla bitecek gibi de¤ildir. Roma Katolik Kilisesi’ne ba¤l› Fransa'da 23 A¤ustos 1572’yi 24 A¤ustos 1572’ye ba¤layan gece, Frans›z Katolikleri "Une foi, un loi, un roi," (Tek Din, Tek Yasa, Tek Kral!) diye hayk›rarak sokaklara dökülmüfl, Fransa'da Huguenotlar denilen 3000 Kalvinist Protestan’›n evlerini basm›fl, kad›n çocuk demeden hepsini k›l›çtan geçirerek, cesetlerini nehre atm›fllard›r. Fransa’da yaln›zca Katolikler kalacak biçimde Protestanlar› yok ettirme eylemi günlerce sürmüfl, ilk hafta sonunda öldürülen Huguenot Protestanlar›n say›s› 100 bini aflm›fl ve Katolik Kilisesi'nin bafl› Papa XIII. Gregorius, gerçeklefltirdikleri bu Protestan Soyk›r›m›n› kutlamak için, bir an› madalyas› bast›rm›flt›r. Ön yüzünde Papa’n›n ad› “XIII. Gregorius, En Yüksek Papaz- 1. Y›l” ve arka yüzünde “Huguenot Katliam›- 1572” yaz›s› yer alan madalyada, Katolik Kilisesi’ni ve Papal›¤› simge-
Papa XIII. Gregorius, Protestan Soyk›r›m›'n› anlatan bir de resim yapt›rm›fl ve bu Soyk›r›m Tablosu'nu her gün görebilece¤i biçimde, Vatikan’›n Royal Salonu’na yerlefltirmifltir.
leyen kanatl› melek, bir elinde haç di¤er elinde k›l›çla Protestan Huguenotlar› katlederken görülmektedir. Papa XIII. Gregorius, bast›rd›¤› madalyadan baflka, ressam Giorgio Vasari’ ye bu Protestan Soyk›r›m›'n› anlatan bir de resim yapt›rm›fl ve 1572-1573 tarihli bu Soyk›r›m Tablosu'nu her gün görebilece¤i biçimde, Vatikan’›n Royal Salonu’na yerlefltirmifltir. O günden bu güne 452 y›ld›r bütün Papalar, toplant›lar›n› duvar›nda gerçeklefltirdikleri Soyk›r›m›n tablosu bulunan o salonda yapm›fllard›r. Öyle ki, Papa I. Francis bile 12.04.2015 günü, Vatikan'da Türklerin 100 y›l önce Ermenilere soyk›r›m› yapt›¤›ndan söz ederken, baflkan› bulundu¤u Katolik Kilisesi'nin, 452 y›l önce Protestan Soyk›r›m› yapt›¤›n› gösteren bu tablo, Vatikan'›n Royal Salon'unda as›l› bulunuyordu. Avrupal›lar›n Amerika Papa XIII. Gregorius'un Protestan Soyk›r›m›'n› kutlama k›tas›n›, Hindistan'›, madalyas›. 38
BD HAZ‹RAN 2015
Afrika'y›, Avustralya'y› sömürgelefltirirken o topraklar›n yerli halklar›na Katolik Kilisesi'nin Papal›¤›n buyruklar›yla soyk›r›mlar uygulad›klar›, kan›tlarla ortada bir gerçekliktir. Katolik Kilisesi’nin, Papal›¤›n, Soyk›r›mc› Nazilerle, Hitler’le iflbirli¤ini “Türkiye’nin Siyasi ‹ntihar›: ‘YeniOsmanl› Tuza¤›” adl› kitab›mda foto¤raflar›yla, belgeleriyle gösterdim. Nazi’lerin insanlar› f›r›nlarda yakmalar› bile, tümüyle Papalar›n tarihte “burning on stake” diye an›lan, ayk›r› inançl›lar› odun ateflinde yakma cezas›ndan esinlenmifltir. II. Dünya Savafl› sonunda, soyk›r›m suçlusu Nazi'lerGiorgio Vasari’nin Vatikan’da Royal Salon’un den pek ço¤u Papal›¤a ba¤l› duvarlar›nda bulunan ve Katoliklerin 1572’de Katolik Kiliseleri'nin örgütFransa’da yapt›¤› Protestan Huguenot soyk›r›m›n›n ledi¤i kaç›fllarla, Katolik Papal›kça kutsand›¤› kan›tlayan tablosu. ‹spanya üzerinden gizlice Katolik Güney Amerika ülkelerine Papal›¤a ba¤l› Vatikan Papazlar› Nazi götürülmüfller, Arjantin, Uruguay, fiili toplant›lar›nda Hitler selam› vererek gibi ülkelerde yaflamlar›n›n sonuna ba¤›r›yorlar: “Heil Hitler!”, “Yaflas›n Hitler!” dek Papal›¤a ba¤l› Katolik Kilisele-
BD HAZ‹RAN 2015
ri'nin korumas› alt›nda yaflam›fllard›r. fiimdiki Papa I. Francis'in Arjantin Katolik Kilisesi'nde papazken 1976'da 30.000 kiflinin katledildi¤i askeri darbeyi destekledi¤i, M. Chossudovski taraf›ndan belgeleriyle aç›klanm›flt›r. *** zun sözün k›sas›: Birileri ç›k›p "Türkler barbard›r, soyk›r›mc›d›r" diyorsa; önlemimizi alal›m; çünkü bu, onlar›n Türkleri barbarca, soyk›r›m uygulayarak yok etmeyi amaçlad›¤›n›n bir göstergesidir; hele "Türkler barbard›r, soyk›r›mc›d›r" diyenler, kendi tarihleri boyunca say›s›z soyk›r›ma imza atm›fllarsa; hiç kuflkunuz olmas›n, bu; "Çanlar Türkler için çal›yor" demektir. •
U
cengizozakinci@butundunya.com.tr Kaynakça: [i] "Solemn Mass for the Centenary of the Armenian Martyrdom." [ii] Pope Francis uses 'genocide' to refer to mass
Gelece¤in Papa XII. Pius’u Kardinal Pacelli Vatikan ile Nazi Almanyas› aras›ndaki antlaflmay› Roma’da imzal›yor. (20 Temmuz 1933) (Kardinal Pacelli ortada, Nazi fiansölye Yard›mc›s› Franz von Papen solda) killings of Armenians by Turks. [iii] "having regard to the statement made on 12 April 2015 by His Holiness Pope Francis" [iv] H.G.Wells, "Outline of History", 1921: "It is still the European custom to follow the lead of the Roman writers and write of these Huns and their associates as of something incredibly destructive and cruel. But such accounts as we have from the Romans were written in periods of panic, and the Roman could lie about his enemies with a freedom and vigour that must arouse the envy even of the modern propagandist. He could talk of Punic faith as a byword for perfidy while committing the most abominable treacheries against Carthage, and his railing accusations of systematic cruelty against this people or that were usually the prelude and excuse for some frightful massacre or enslavement or robbery on his own part. He had quite a Modern passion for selfjustification."
Evrensel Bak›fl Aç›s› Gürbüz Evren
Mustafa Kemal’i Öldürmek ‹steyen
Hintli Casus Mustafa Kemal Atatürk, kat›ld›¤› savafllar s›ras›nda birçok kez yaralanm›fl ya da ölüm tehlikesi geçirmifltir. Atatürk’e birçok kez de, suikast düzenlenmifl ya da suikast plan› yap›lm›flt›r.
P
lanlardan belki de en az bilinenlerinden birisi, Hintli Mustafa Sagir’in suikast giriflimidir. ‹ngiltere ad›na casusluk yapan ve çok iyi Türkçe bilen Sagir, Birinci Dünya Savafl›’n›n ard›ndan iflgal alt›nda olan ‹stanbul’a gelmiflti. Kendisini Hindistan Hilafet Komitesi’nin temsilcisi olarak tan›tan Sagir, ülkesinde Türki-
ye’deki Kurtulufl Savafl›’na yard›m için toplad›klar› paray› ve bir mektubu Mustafa Kemal’e sunmak için geldi¤ini söylüyordu. Bugün Pakistan s›n›rlar› içinde kalan Peflaver bölgesinden olan 44 yafl›ndaki Sagir’i ‹stanbul’a ‹ngiliz gizli servisi getirmiflti. ‹ngilizler, casus oldu¤unu belli etmemek ve Kuvay-i Milliyecilerin güvenini 41
BD HAZ‹RAN 2015
kazanmak amac›yla Sagir’i, Aksaray semtinde, duvarlar›nda Mustafa Kemal’in foto¤raflar›n›n as›l› oldu¤u bir eve yerlefltirdiler. Güveni art›rmak için ise Sagir’i göstermelik bir operasyon düzenleyerek tutuklad›lar. Bununla da yetinmeyip 20 güne yak›n hapiste tuttular. Serbest kald›ktan sonra Ankara’ya geçmek için ‹stanbul’daki çeflitli çevrelerle görüflen Mustafa Sagir, sonunda Anadolu’daki mücadele ile iliflkileri yürüten Karakol Cemiyeti’ nin güvenini kazand›. Cemiyetin Ankara’ ya durumu bildirmesinin ard›ndan Hintli casusun Ankara seyahati bafllad›. ‹nebolu, Kastamonu ve Çank›r›’da törenlerle karfl›land›. Ankara’ya var›fl›nda da törenle karfl›lanan Mustafa Sagir’e yard›mc› olmas› için bir de deniz te¤men görevlendirildi. Hintli casus k›sa sürede Ankara’daki önde gelen isimlerle ve yöneticilerle iyi iliflkiler kurdu. Görüfltü¤ü herkese Hindistan’da toplanan paralar›n k›sa bir süre sonra Ankara’ya ulaflaca¤›n› söylüyor, böylelikle kendisine olan güveni art›rmaya çal›fl›yordu. Mustafa Kemal’i de ziyaret etmeyi baflaran Sagir, görüflme s›ras›nda, Hindistan’da yaflayan Abdülmennan adl› önemli bir flahsiyetin gönderdi¤ini söyledi¤i sancak ile mektubu Pafla’ya
sundu. Ayr›ca Hintli Müslümanlar›n toplad›¤›n› ileri sürdü¤ü alt›n ve paralar› da uzun uzun anlatt›. Bunlar›n yak›nda Ankara’da olaca¤›na dair de güvenceler verdi. intli casus görüflmeden mutlu ayr›lm›fl, ama Mustafa Kemal, ‹ngiliz kontrol noktalar›n› nas›l bu kadar rahatl›kla geçti¤ini sorgulad›¤› Sagir’den flüphelenmiflti. Bir süre sonra ise Mustafa Sagir hakk›nda gelen bir ihbar mektubu ‹ngiliz casusun foyas›n› ortaya ç›kard›. Mektubun ard›ndan yak›n takibe al›nan ve yaz›flmalar› izlenen Mustafa Sagir’in ‹stanbul’a gönderdi¤i mektuplar incelendi. Mektuplar›n baz› bölümlerinin görünmeyen mürekkep ile yaz›ld›¤› tespit edildi. Bu bölümler okundu¤unda ise Sagir’in casus oldu¤u anlafl›ld›. Polisteki sorgusunda kan›tlar önüne konulan Sagir suçunu itiraf etmek zorunda kald›.
H
Hintli casus görüflmeden mutlu ayr›lm›fl, ama Mustafa Kemal, Sagir’den flüphelenmiflti.
42
zellikle son ald›¤› mektup çok önemliydi. Bu mektupta ‹ngilizler, Sagir’den elde etmesi gereken bilgileri sorular halinde s›ralam›flt›. En çok dikkat çekenler ise Mustafa Kemal’in günlük yaflam›na iliflkin olan flu sorulard›: Mustafa
Ö
BD HAZ‹RAN 2015
Kemal’in oturdu¤u ev ile korumalar›n›n bulundu¤u yer aras›ndaki mesafe nedir? Gezmeye ç›kt›¤› zaman hangi yoldan geçer? Güzergâh› kendisi mi belirler yoksa floförüne mi b›rak›r? fioförü nerelidir. Hangi milletten ya da kökendendir? Otomobilinin markas› ve modeli nedir? Bu sorular, Mustafa Kemal Pafla’ ya bir suikast düflünüldü¤ünün aç›k bir kan›t› olarak kabul edilmifltir. Mustafa Sagir tutuklanarak ‹stiklal Mahkemesi’ne ç›kar›ld›. Mahkeme baflkan› ile görüflen Sagir, ‹ngiliz istihbarat›n› çok iyi bildi¤ini, affedilmesi karfl›l›¤›nda ‹ngiltere aleyhine casusluk yapaca¤›n› söyledi. Baflkan ise suçunu itiraf etmesi karfl›l›¤›nda bu önerinin de¤erlendirilebilece¤i yan›t›n› verdi. Mahkemedeki sorgusu s›ras›nda ise Sagir, 10 yafl›ndan itibaren ‹ngiliz gizli servisi taraf›ndan özel e¤itildi¤ini, Afganistan Emiri’ni düzenledi¤i suikast sonucu nas›l öldürdü¤ünü anlatt›. Ayr›ca 1910 y›l›ndan itibaren M›s›rl› milliyetçileri izlemek ve haklar›nda bilgi toplamak üzere gitti¤i Kahire’deki çal›flmalar› hakk›nda bilgi verdi. Birinci Dünya Savafl› s›ras›nda birçok ülkede casusluk faaliyetinde bulunan Sagir’in ‹sviçre’deki iliflkileri de deflifre olmufl, bu ülkede yaflayan Ö Z L Ü
Almanlar ve Türkler ile yapt›¤› görüflmeler ortaya dökülmüfltür. Sagir’in son olarak ülkesi Hindistan’da casusluk yapt›¤› da belirlenmifltir. ngiliz Genelkurmay Baflkanl›¤›’n›n istihbarat servisinde görevlendirilen Mustafa Sagir’in, bir süre Londra’da kald›ktan sonra, Anadolu’ daki direnifli k›rmak için ‹stanbul’a gönderildi¤i tespit edilmifltir. Sagir’in ‹stanbul’a gönderdi¤i okunamayan mürekkeple yaz›lm›fl mektuplar› ise ‹leri gazetesi yazar› Ferid Cavit’in ald›¤› belirlendi. Böylelikle Cavit’in de ‹ngiliz istihbarat servisi için çal›flt›¤› ortaya ç›kt›. Sagir’e tercüman ve yard›mc› olarak verilen deniz te¤men Mehmet Ali de mahkemeye ç›kar›lm›flt›. Sagir’in itiraf›n›n ard›ndan dosyay› inceleyen ve san›klar›n aç›klamalar›n› dinleyen mahkeme 23 May›s 1921 tarihinde karar›n› verdi. Buna göre Ferid Cevat, ömür boyu hapis cezas›na çarpt›r›ld›. Te¤men Mehmet Ali ceza almad›, ancak güvenilmez kifli ilan edilerek ‹stanbul’a gönderilmesine karar verildi. Mustafa Sagir ise idama mahkûm edildi. Sagir, 24 May›s 1921 tarihinde, Ankara’da, Karao¤lan Çarfl›s›nda as›ld›. •
‹
gurbuzevren@butundunya.com.tr
S Ö Z L E R
Hile ve ihanet güçsüz insanlar›n iflidir. / F. de La Rochefoucauld ‹hanet iyi bafllar ama sonunda kendine ihanet eder / Liuy Sana bir kez ihanet edeni affedersen seni yine kullan›r; çünkü ihanet bir ruh hali de¤il, karakterin dökülüfl biçimidir. / Paul Auster 43
D
ilbilimci annesini Milas Musevi Mezarl›¤›’nda son yolculu¤una u¤urlayan Kamil’in hayat›, hiç tan›mad›¤› Harranl› bir adam›n, evini sat›n almak istemesiyle alt üst olur. Milas yak›nlar›nda cesedi bulunan adam›n konufltu¤u son kifli Kamil’dir ve o daha annesinin yas›n› tutarken kendini bir anda cinayet zanl›s› olarak nezarette bulur. fiartl› sal›verilmesinin ard›ndan gerçe¤in pefline düflen Kamil’in yolu, bilgisayar›n›n önüne döktü¤ü flifreleri çözdükçe binlerce y›l önce insano¤lunun dönüflüm hikâyesinin yaz›ld›¤› Göbekli Tepe’ye ç›kar. Peki Göbekli Tepe neresidir? Anadolu’nun en derin ve kadim s›rlar›n›n f›s›ldand›¤›, gizemli inançlarla tek tanr›l› dinlerin harmanland›¤›, ehil olmayanlara kapal› olan s›rlar›n sakland›¤› ve insanl›k tarihinin bafltan yaz›ld›¤› bir mabet... Ve tüm bunlar› koruyan dilsiz muhaf›z›n s›rr›na ancak hikmet sahiplerinin vak›f olabildi¤i, zaman ve mekândan azade bir u¤rak yeri....
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
BD HAZ‹RAN 2015
Genç T›bbiyeli Muhterem Bey ve Mustafa Kemal Pafla'n›n ‹lk Gülen Foto¤raf› Yazan: Prof. Dr. MET‹N ÖZATA
13
-23 Haziran 1922 tarihinde Mustafa Kemal Pafla Kocaeli bölgesine geldi. Kocaeli Cephesi'ndeki ordular› bizzat yerinde teftifl etti. Amaç Yunan iflgal kuvvetlerine karfl› yap›lacak savafla ordular›m›z› haz›rlamakt›. Bu ziyaretten iki ay sonra ordular›m›z kapsaml› bir taarruz gerçeklefltirerek, Yunan iflgal ordular›na karfl› kesin ve
çok büyük bir darbe indirecek ve ard›ndan büyük zafer kazanacakt›. Mustafa Kemal Pafla'n›n Kocaeli ziyareti s›ras›nda beraberinde birçok gazeteci bulunuyordu. Pafla'n›n yapt›¤› aç›klamalar› gazeteciler not al›yor, teftifl s›ras›nda foto¤raflar çekiliyordu. Bu foto¤raflar› çeken muhabirler aras›nda Muhterem Bey ad›nda genç
45
BD HAZ‹RAN 2015
bir T›bbiye ö¤rencisi de vard›. Muhterem Bey, Mustafa Kemal Pafla'n›n gazetelerde yay›mlanan foto¤raflar›n›n sert ifadelerle çekildi¤ini düflünüyordu. Oysa Mustafa Kemal Pafla, güler yüzlü ve nefleli bir mizaca sahipti. Gülümseyen bir foto¤raf› gazetelerde hiç yay›mlanmam›flt›. Muhterem Bey bu durumun fark›ndayd› ve güler yüzlü bir Mustafa Kemal foto¤raf› çekmenin f›rsat›n› kolluyordu.
M
ustafa Kemal Pafla, Geyve'de bulundu¤u s›rada Karaçam bölgesinde k›sa bir an teftifle ara verdi. Bir süre oturdular. Beraberindekilerle birlikte dinlenmeye bafllad›lar. Pafla'n›n bir taraf›nda Kocaeli Cephesi Kumandan› Halit Pafla, di¤er taraf›nda Cevat Abbas Gürer oturuyordu. Pafla beraberinde bulunan silah arkadafllar›yla sohbet ediyordu. Muhterem Bey, arzu etti¤i foto¤raf› çekmek için bu f›rsat› de¤erlendirmeye karar verdi. Mustafa Kemal Pafla' ya hitaben: “Paflam foto¤raf›n›z› çekmeme izin verir misiniz?” Mustafa Kemal Pafla: “Buyurun çekin. Muhterem Bey”. “Paflam bütün foto¤- Muhterem Bey (Gökmen) raflar›n›zda sert ifadelerle poz veriyor- foto¤raf makinesi ile sunuz. Sizden rica 46
etsem bu foto¤rafta gülümseyebilir misiniz?” Pafla'n›n beraberinde bulunanlar genç T›bbiyelinin teklifini münasebetsizlik olarak gördüler. Asabili¤i ile tan›nan Halit Pafla derhal kafllar›n› çatt›. Bir anda buz gibi bir hava esti. Herkes Mustafa Kemal Pafla'ya bak›yor ve bu ciddi olmayan teklife nas›l yan›t verece¤ini merak ediyordu. ysa bu teklif Mustafa Kemal Pafla'n›n çok hofluna gitmiflti. Pafla gülümseyerek: “Çocuk do¤ru söylüyor. T›bbiyeli bu gencimizin arzusunu yerine getirelim.” dedi. Üstelik Muhterem Bey'in teklif etti¤i bu foto¤rafta kendisinin de ç›kmas›n› istedi. Ve genç T›bbiyeliyi yan›na ça¤›rd›. Foto¤raf Etem Bey taraf›ndan çekildi. Mustafa Kemal Pafla'n›n Kurtulufl Savafl› s›ras›nda cephede çektirdi¤i ve bas›nda ilk defa yay›mlanan gülen foto¤raf buydu. Mustafa Kemal Pafla çekilen foto¤raf› çok be¤endi. Öyle ki bu foto¤raftan imzalayarak Muhterem Bey'e de hediye etti. Muhterem Bey, Kurtulufl Savafl›'nda oldu¤u gibi Cumhuriyet devrinde de Mustafa Kemal Pafla'n›n seyahatlerinde bulundu. T›bbiyeli Muhte-
O
BD HAZ‹RAN 2015
rem (Gökmen) daha sonra tahsil hayat›na devam ederek T›p Fakültesinde profesör oldu.
D
r. Muhterem Gökmen 1904 y›l›nda ‹stanbul'da do¤du. ‹stanbul Darülfünun T›p Fakültesini 1924 y›l›nda bitirdikten sonra 1930 y›l›nda Almanya'da radyoloji ihtisas›n› tamamlad›. 1933 y›l›nda doçent olan Dr. Muhterem Gökmen ‹stanbul Üniversitesi T›p fakültesi Radyoloji kürsüsünün kurucu üyesi olarak görev ald›. 1940 y›l›nda profesör oldu. 1948-1963 y›llar› aras› Radyoloji Enstitüsü ve Klini¤i müdürü olarak çal›flt›. 1963 y›l›nda Radyodiagnostik kürsü baflkan› oldu. Dr. Muhterem Gökmen, Prof. Dr. Dessauer'in yan›nda radyoterapi üzerinde de çal›flt›. Derinde daha fazla ›fl›n verebilmesi için rotation metodunu gelifltirdi (1936). Çok s›k görülen saç dibi hastal›klar›n›n tedavisinde kullan›lmak üzere “kafa tespit ve ›fl›nlamaya yarayan” küçük bir ayg›t yaparak Berlin'de kendi ad›na patentini ald›. Akci¤er muayenesi için “röntgen ekran fotografisi” yöntemini Türkiye'de ilk kez gelifltirerek enstitüde yapt›rd›¤› bir cihazda kulland›.
Türkiye'de ilk kobalt tedavi cihaz›n›n al›nmas›n› sa¤lad›. Türk Radyoloji Cemiyeti'nin 1954-1955 döneminde baflkanl›¤›n› yapt›. 1973 y›l›nda yafl haddinden emekli olmufl ve 03.03.1997 tarihinde vefat etmifltir.
ATATÜRK’ÜN SÖZLER‹
Benim Türk Milletine, Türk Cumhuriyetine ve Türklü¤ün istikbaline ait görevlerim bitmemifltir. Sizler, onlar› tamamlayacaks›n›z Siz de sizden sonrakilere benim sözlerimi tekrar ediniz. *** Çal›flma, insanlar›n vücut kuvvetlerini gelifltirir ve hayat için gereken fleyleri temin eder. Çal›flmaks›z›n, fikri geliflme ve ahlaki ilerleme de mümkün de¤ildir. 47
‹
nsano¤lu tarih boyunca "adalet" arad›. Adaletli bir toplumsal-siyasal düzen u¤runa zalimlere karfl› direndi, devrimler yapt›. Bu süreçte de, u¤runda bunca savafl›m verilen adaletin ne oldu¤unu aç›klamak için hukukçular, düflünürler, filozoflar görüfller öne sürdüler. Ama "Adalet nedir?" sorusuna bugüne de¤in üzerinde anlafl›lm›fl kavramsal bir tan›ma ulafl›lm›fl de¤il. Prof.Dr.Çetin Yetkin, adaletin bu de¤iflkenli¤inin dünyada ve Türkiye'de bu konuda yaz›lardan örnekler vererek aç›klarken, bir yandan da gerçekte "adalet" diye bir fley olup olmad›¤›n› sorguluyor. Yetkin diyor ki, "‹nsanlar, y›llarca tutuklu kald›ktan sonra bir yanl›fll›k oldu denilerek serbest b›rak›ld›klar›nda 'Yaflas›n adalet!' demekten vazgeçmelidirler. Çünkü adalet hiç olmad› ve olmayacakt›r da. Yeter ki s›n›fs›z toplum ideali küresel düzeyde bir gün gerçekleflsin. Çünkü o zaman adalete zaten gereksinim duyulmayacakt›r!"
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Yoktan var edilen Cumhuriyet ve enkaz halindeki ülke yine yokluklara ra¤men bafltan infla ediliyordu.
Ben Ne Yapabilirim ki? Yazan: KAYA BOZTEPE
mi?
mmetçi bir hayat tarz›ndan milliyetçi bir anlay›fla geçmek, Padiflah’a kulluk eden bir toplumdan ça¤dafl vatandafll›k bilinci yaratmak kolay olmam›flt›r. Hemen her hareketinin arkas›nda bir plan, bir hesap olan, her zaman bir kaç hamle sonras›n› düflünen Mustafa Kemal Atatürk ilk e¤itim kurultay›n› toplayarak “Cehaletle mücadele düflmanla mücadeleden daha az önemli
Ü
de¤ildir” derken henüz Sakarya Meydan Savafl› yap›lmam›flt›. Yoktan var edilen Cumhuriyet ve enkaz halindeki ülke yine yokluklara ra¤men bafltan infla ediliyordu. Sanat, kültür, sa¤l›k, e¤itim, tar›m, sanayi, ticaret, ekonomi, spor, ulafl›m gibi akl›n›za gelebilecek her konuda çal›flmalar yap›lmaya bafllanm›flt›. Cumhuriyet’in özellikle ilk 10 y›l›nda ulafl›lan baflar›lar ve mucizevi yükselifl 49
BD HAZ‹RAN 2015
hâlâ inan›lmas› zor bir masal gibidir. Yurtd›fl›na e¤itim için gönderilen çocuklar, konservatuar, opera ve tiyatro çal›flmalar›, radyo, ilk kurulan fabrikalar, yap›lan yollar, köprüler, okullar, hastaneler, çiftlik ve kooperatifler, d›fl iliflkiler, bankac›l›k ve henüz bugün bile geçilemeyen büyüme h›z› ile “demir a¤larla ördük anayurdu dört bafltan” dedi¤imiz demiryollar› hayallerin gerçe¤e dönüflmesidir.
ederdi: “‹lim Çin’de olsa ona talip olun. Çünkü ilim her Müslümana farzd›r.” Her iki y›lda bir “Türkiye’yi Anlama K›lavuzu” ad› alt›nda araflt›rma yapan bir firma var. Türkiye’nin 7 de¤iflik bölgesinden 14 yafl üstü yaklafl›k 16.000 kifliyle yap›lan bu araflt›rmada “En çok sevdi¤im fley televizyon izlemek” diyenlerin oran› %84! Bunlar›n %77’si yerli dizi izlerken, yar›ya yak›n› “TV’de karfl›ma ne ölgemizde bulunan ve çok ç›karsa onu izlerim” diyor. zengin milli kaynaklar› bulunan “Hiç yurt d›fl›nda tatil yapmad›m” müslüman ülkelerle Laik Türkiye diyenler, %94. “Hiç yurt içinde tatil Cumhuriyeti’ni k›yaslad›¤›m›zda yapmad›m” diyenler ise % 45! aradaki bariz fark› görebiliyorsak bunu Kurtulufl Savafl› sonunda Ankara en baflta Mustafa Kemal Atatürk ve gibi bir bozk›r’da orman çiftli¤i kuran, “önce vatan” diyen o kuflaklara yol, elektirik, su, köprü, i¤ne, iplik borçluyuz. yokken, doktor, mühenMustafa Kemal hemflire, ö¤retmen, Türkiye’de dis, Atatürk, Hazreti Peymeslek sahibi yokken, "En çok gamberin özellikle bu okuma yazma oran›nın söylemini çok sever ve sevdi¤im fley % 3’lerde ç›rp›nd›¤› bir her gitti¤i yerde tekrar ülkede Devlet Opera ve televizyon Balesi’nin kurulmas› çal›flmalar›n› bafllatan, izlemek" ö¤renim görmediyenlerin yüksek leri için bizzat, tek, tek oran› %84! saptayarak yurt d›fl›na ö¤renci gönderen Atatürk’ün “ruhu flad olsun” diyelim ama... Araflt›rman›n sonucuna bak›ld›¤›nda Atatürk’ün “O flad olas› ruhu” herhalde fazlas›yla inciniyordur: ‹flte o sunuç: “Türkiye’de Opera ve Bale’ye hiç gitmedim”
B
50
BD HAZ‹RAN 2015
%61’imiz, Erkeklerin %70’i, kadiyenlerin oran› % 96! Ya tiyatro? %80’i, medya’da d›nlar›n %57’si çal›fliçin erke¤in onay›“Hiç tiyatro izlemedim” sansürün ve mak n›n “flart” oldu¤unu diyen bir nüfusumuz var. internet’i söylüyor. %61’imiz, %73’ü yaflam›nda hiç konsere gitmemifl, kapatman›n “medya’da sansürün” ve “internet’i kapatma%56’s› hiç sinemaya normal n›n normal oldu¤u” gitmemifl. Nüfusumuzun görüflündeler. Zorunlu yar›ya yak›n› hiç kitap oldu¤u çektirdikleri veokumuyor, müzik ve görüflünde. olarak sikal›k foto¤raf d›fl›nda radyo dinlemiyor, gaze%56’s› hiç foto¤raf te okumuyor! “Hiç internette sörf yapt›n›z m›?” sorusunu çektirmemifl bir nüfusumuz var bu “‹nternette sörf yapmak ne demek?” ülkede. ‹lk matbaa M.S. 593’te Çin’de sorusuyla yan›tlayanlar›m›z›n oran› kurulmufl, ilk bas›l› gazete de M.S. ise, %68. 700’de Pekin’de ç›km›fl. Avrupa 1430’da kitap basmaya bafllam›fl. raflt›rmaya kat›lan kad›n ve erkekler gere¤inde kad›na tokat Osmanl›’daki ilk bask›n›n tarihi, 1729. Bizler daha kitab› duyana kadar Avat›lmas›n›n önemine inan›yorlar. “Ö¤renciler türban taks›n, ben dinin rupa befl milyar kitap satm›fl. Voltaire’in laf› çok ilginç ama gereklerini yerine getiriyorum” diyenbizi çok incitici: “‹stanbul’da bir y›lda lerin oran› %71. Kad›nlar›n % 60’› yaz›lanlar, Paris’te bir günde yaz›land›flar› ç›karken bafllar›n› örtüyor, lardan azd›r!” erkeklerin %56’s› ise bunun çok Lütfen bak›n etraf›n›za, kaç kitap önemli oldu¤unu düflünüyor.
A
51
BD HAZ‹RAN 2015
Hristiyan dünyas›n›n %70’e yak›n› teknik okul veya üniversite mezunu. Buna karfl›l›k sadece %2 Müslüman üniversite mezunu. okuyan var bugün? “Hun Devleti’ne vize kald›r›ld›, ne dersiniz?” diye soran sunucuya “Oh ne güzel, ben Hun’da denize girmeyi çok severim, kesin gideriz” diyen bir kesim var bugün ülkemizde. “M›s›r Piramitlerini turistler bizden çalm›fllar, gümrü¤ümüzden kaç›rm›fllar. Bu durum karfl›s›na ne dersiniz?” diye soran muzip TV sunucusuna “Kabahat onlarda de¤il, bizde. Gümrüklerimize sahip ç›kabilmemiz gerekirdi” karfl›l›¤› veren genç kad›n bizi üzerken, “Bu seçimlerde kad›nlara da seçme ve seçilme hakk› verilecekmifl, ne dersiniz” sorusuna 52
“Eh zaman› geldi, art›k” yan›t› veren bir baflka kad›n, hepimizi hayretlere sürüklüyor. Hristiyan dünyas›n›n %70’e yak›n› teknik okul veya üniversite mezunu. Buna karfl›l›k sadece %2 Müslüman üniversite mezunu.
M
üslüman dünyas›n›n nüfusu 2 milyardan fazla. Amerika ve Avrupa’n›n nüfusu neredeyse eflit, 300’er milyon. B›rak›n bütün Hristiyan dünyas›n›, sadece Amerika Birleflik Devletleri, e¤itim için Müslüman ülkelerin 2, 3, 5 kat› de¤il, tam 37 kat› fazla bütçe ay›r›yor e¤itime. “Biz ne yapabiliriz bu durumda?” diye sormay›n, lütfen. Hiçbir fley yapam›yor olsan›z da, Büyük Atatürk’ün ö¤retmenlere söyledi¤i flu sözü, önünüze ç›kan her f›rsatta, önünüze ç›kan her yöneticinin kulaklar›na f›s›ldayabilir, gözlerine sokabilirsiniz: “Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdan› hür, irfan› hür, nesiller ister...”•
BD HAZ‹RAN 2015
M ‹LL‹
fi EH‹TLER Uydurulmufl de¤il yaz›ya bafll›k olan konu! 14 Ekim 1922’de düflman denize henüz dökülmüflken TBMM karar›yla verilmifl Milli fiehit unvan›! Yazan: CEYHUN BALCI
C
umhuriyet kurulmam›flken bile de¤erbilirli¤ini böylelikle koymufl ortaya. 24 Nisan’›n 100. y›ldönümünde soyk›r›m tart›flmalar› h›z kazanm›fl durumda. Kantar›n topuzunu kaç›ran kimilerine bak›l›rsa soyunu kuruttu¤umuz Ermeni say›s› 2.5 milyon! Orhan Pamuk’a bile rahmet okutur de¤il mi? Bu olay› köklerinden kopart›p farkl› boyutlarda irdelemek önünde, sonunda hatal› bir sonuca var›lmas› anlam›na gelecektir. Bir yanda s›cak denizlere inme derdindeki Rusya ‹mparatorlu¤u di¤er yanda da ticaret yollar›na egemen olmaya çal›flan Britanya ‹mparatorlu¤u’nun Ermeni daha do¤rusu Do¤u Sorunu konusundaki rolleri unutulursa
a¤laflma, ba¤r›flma ve suçla(fl)ma k›skac›na düflülmesi kaç›n›lmaz olur. Hasta Adam Osmanl›’n›n y›k›lmas› karar› al›n›p da, topraklar›n›n paylafl›lmas› sürecinde Balkan Bozgunu’ndan esinlenip toprak edinme derdine düflen Ermeniler imparatorlu¤un do¤udaki zay›f halkas›yd›. Emperyalizm zay›f halkay› saptamada da, yaratmada da ola¤anüstü hünerlidir. Her zaman, her yerde, her türlü etkinlik emperyalin kendi eliyle yürütülmez! ‹flbirlikçiye, güncel deyiflle taflerona da gereksinim vard›r! Ermeniler bu gereksinimi karfl›lamak için bire bir görüntü çizmifltir. ‹ki devlet savafl›rken taraflardan birisinin içindeki bir topluluk kendi 53
BD HAZ‹RAN 2015
ülkesine yönelik ihanet içinde olursa ne olur? Ermenilerin bafl›na gelen tam da bu durum kaynakl›d›r. Ruslarla birleflip Osmanl›’y› vurma e¤ilimi Osmanl› topraklar›ndaki Ermenilerin yerlerinin de¤ifltirilerek baflka bir yere yerlefltirilmelerini zorunlu k›lar. Her ne kadar Osmanl› gerekli önlemleri al›p, bu ifli bir düzen içinde yapmaya niyetlense de zamana özgü koflullar karfl›l›kl› k›r›ma engel olamaz.
B
u gibi olaylar›n hesab›n›n sorulmas› bahanesiyle iflgal ‹stanbul’unda iflgalcilerin güdümünde sözde mahkemeler kurulmufl ve günah keçisi olarak belirlenenler yarg›lama kisvesi ard›nda dara¤c›na gönderilmifltir. Çok daha ilginç olan dara¤ac›na gönderilenlerin daha önce yarg›lan›p aklanm›fl olmalar›d›r. Hukukun bir kifli ayn› gerekçeyle iki kez yarg›lanamaz temel ilkesine ayk›r›d›r yap›lan ikinci yarg›lama. Buradan da bellidir ki; birileri bu sonucu önceden belirlemifl ve sonuca uygun k›l›f oluflturulmufltur. Tam da bu noktada, düzmece mahkemeler, duyuma dayanan yalan tan›kl›klar ve aceleyle al›nan idam kararlar› bugünlerde yaflad›¤›m›z benzer mahkeme facialar›n› an›msatm›fl olmal›d›r. Gizli / yalanc› tan›klar, mahkeme s›ras›nda uyuklayan savc›lar / yarg›çlar, gerçeklere dayanmayan ac›mas›z kararlar ve bütün bunlar›n sonunda onurlu konumlar›ndan edilen askerler, vatanseverler. Ders al›nmay›nca, 100 y›l önce yap›lanlar unutulunca bugün yaflananlara flafl›rmak olas› m›? Üç günah keçisi Ermeni Tehciri sürecinin kur54
Bo¤azl›yan Kaymakam› Kemal Bey (1885-1919)
banlar› olacakt›r. Üçünün ortak özelli¤i vatansever, bafl› dik, onurlu ve namuslu insanlar olmalar›d›r. Aralar›nda en tan›nm›fl olan› Bo¤azl›yan Kaymakam› Kemal Bey! Bir flafak vakti ans›z›n idam edilen Kemal Bey’in yaflad›klar› trajediden de ötedir! ‹damdan hemen sonra o¤lunu ziyaret için oradan geçmekte olan babas›n›n o¤lunu dara¤ac›nda sallan›rken görmesini kafan›zda canland›rabilir misiniz? Kemal Bey, buna karfl›n vatan sa¤olsun diyebilecek, evlatlar›n› millete emanet ederek veda etme soylulu¤unu gösterecek denli onurlu bir insand›r! Kemal Bey’in dara¤ac›ndaki son sözleri! “Sevgili vatandafllar›m. Ben bir Türk memuruyum. Ald›¤›m emri yerine getirdim. Vazifemi yapt›¤›ma vicdan›m emindir. Ecnebi devletlere yaranmak için beni as›yorlar. E¤er buna adalet diyorlarsa kahrolsun böyle adalet. Benim sevgili kardefllerim. Çocuklar›m› asil Türk milletine
BD HAZ‹RAN 2015
O zaman›n özel yetkili Nemrut Mustafa Pafla divan› ‹ngiliz güdümlü bir sözde hukuk kurumu olarak onu da 10 Nisan 1919’da ald› aram›zdan. Nusret Bey’in Efline mektubu! “Hayriye, Vazifei resmiyemi flimdiye kadar sad›kane ve müstakimane bir suretle ifa eyledi¤im gibi flu Ermeni iflinde de vazifei insaniyetimi elimden geldi¤i kadar bihakk›n ifa ettim. Binaenalyh bana isnat edilen bütün cürümlerin hepsinden uzaktay›m. Fakat ihtiras ve garaz iflte beni mahkûm eyledi. Beni mahvettiler. Aciz kalan ailem, biçare üç çocuk ve seni
Adana Ceyhan’daki Kemal Bey An›t›. Milli fiehit yaz›s› silinmeden önce!
emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara bakacakt›r. Allah vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin!… Borcum var, servetim yok! Üç çocu¤umu millet u¤runa yetim b›rak›yorum. Yaflas›n millet!”
K
emal Bey’in cenazesini T›bbiyeliler öncülü¤ünde vatanseverler kald›r›r. U¤urlan›fl› büyük bir baflkald›r› eylemine sahne olur! Gidifli bile umut tohumlar›n›n ekilmesine vesile olmufltur. Mezar tafl›na yaz›laca¤› da vasiyet etmeyi unutmam›flt›r! “Millet ve memleket u¤runa flehit olan Bo¤azl›yan Kaymakam› Kemal Bey! Ruhuna El Fatiha!” Kemal Bey kadar tan›nmayan di¤er iki kahraman›m›zdan ilki Bayburt Kaymakam› Nusret Bey’dir.
Nusret Bey (1876-1919)
de mahvettiler. Allah intikam›m› als›n! Masumiyetim bilahare anlafl›lacakt›r. Fakat heyhat… Mustafa Pafla garazkâr, Cemal Pafla ha keza! ‹flte iki flah›s ki, bir ailenin mahv›na sebep oldular. ‹snat olunan suçlar›n hiç birinin faili de¤ilim. fiehadet eden zevat içinde yaln›zca f›rka kumandan vekili do¤ru söyledi, öbürleri hay›r! Çocuklar›m sana emanet! Terbiyelerine itina et! Fakir ve açs›n›z! 55
BD HAZ‹RAN 2015
Allah muininiz olsun! Elveda! Nusret!”
D
iyarbak›r Valisi Dr Reflit Bey bafl›na gelecekleri sezdi¤i için çad›r mahkemesinde figüran olmamak için kaçak yaflar bir süre. Yakalanaca¤›n› anlad›¤› anda vasiyetini b›rakarak, kafas›na dayad›¤› tabancan›n teti¤ini çekmekte bir an bile ikileme düflmeyen bir baflka dev adam olarak ald› tarihteki yerini. Dr. Reflit Bey’in can›na k›ymadan önce ailesine yazd›¤› mektup! “Pek sevgili refikam ve çocuklar›m, Firar›mdan dolay› polis müdürü ve muhaf›z pafla olanca güçleriyle beni ar›yorlar. Ermeni taz›lar› da bunlara iltihak etmiflmifl. Gayretsiz ve hissiz baz› dostlar›m›n ihmali planlar›m› sekteye u¤ratt›. Utanmadan teslim olmakl›¤›m› istiyorlar. Neticeyi karanl›k görüyorum. Yakalan›p hükümetin oyunca¤› ve düflmanlar›m›n e¤lencesi olmamak için son dakikada intihar etmek fikrindeyim. Rövolverim bir dakika yan›mdan ayr›lm›yor ve haz›rd›r. Hayat›m›n bence hiç bir k›ymeti kalmad›. Bir müsait vakitte milletime son vazifemi
Dr. Reflit Bey (1873-1919)
yapar ve hayat›m›n bakiyesini size hasr ve tahsis ederdim ümidiyle yaflamak isterdim. Ne çare, her istenilen olmad›. Sizi milletim için ihmal ettim. ‹stikbalinizi düflünemedim. Herkes beni Ermeni mal›yla zenginleflmifl biliyor. Halbuki sizi temini maifletten aciz b›rak›yorum. Bu da talihin bir cilvesi…”
Ü
ç kahraman›m›z›n da ortak özelli¤i vatansever olmalar›yd›! Bir baflka ortak noktalar› bu soylu durufllar›n›n iflgalcileri korkutmufl olmas›yd›. Onlar var oldukça Osmanl›’y› paylaflamayacaklar›n› düflünenler için son derece do¤ru hedeflerdi. Milli flehitlerin yürek parçalayan öyküsüne de¤inmeye çal›flt›m. Milli fiehitler’in an›ld›¤› bu etkinlikte iyi ki buraday›m dedi salondaki izleyicilerin her biri!• Bo¤azl›yan Kaymakam› Milli fiehit Kemal Bey’in torunu Yalç›n Gürenci (ortada) bu anlaml› etkinli¤in onur konu¤uydu
56
Sakl› Tarih Sinan Meydan
ATATÜRK’ÜN VE MEHMED AK‹F’‹N ENDÜLÜS fi‹FRES‹ “Endülüs Tarihinin Son Sayfalar›n› Okumak” tatürk, 1913 y›l› Temmuz sonlar›nda Fuat Bulca’ya, evlili¤ini tebrik etmek amac›yla hayli uzun bir mektup yazm›flt›r. Söz konusu mektubun bir bölümü aynen flöyledir: “Kardeflim Fuat. Mektubunu ald›m. Yüce Tanr›’dan evlili¤inin mutlu ve u¤urlu olmas›n› en içten duygular›mla dilerim. Yaflam k›sad›r. Bunu kutlamak ve taçland›rmak için insanlar›n genellikle akla yak›n gördükleri yol evliliktir. Bu genel kurala uymayanlar çok azd›r. Bunlar da ana kural›n kötülü¤ünden de¤il, tam tersi bu güzel kurala uymaktan kendilerini önleyen nedenlerin tutsa¤›
A
olduklar›ndan, belki evlenmekten korktuklar›ndan çok, karayaz›l› olanlard›r. ‹nkâr edilemeyecek bir gerçektir ki, insanlar ve yaflam kad›ns›z
M. Kemal Atatürk
BD HAZ‹RAN 2015
olamaz. Evliler yaflam›n çok gerekli bir davran›fl›na uymufl, tüm düflünce ve umutlar›n› bir amaç, bir düzen ve bir hedefe yönlendirebilecek ak›lc›l›¤› göstermifl olur. Ancak talih, kar› ve kocan›n ruh ve kalplerine uyum versin. Gönderdi¤in ayr›nt›l› bilgilerden, mektubunun içeri¤inden o çok gerekli olan uyumlulu¤un flimdiden elde edilebilece¤ine inan›labilir. Yüce Tanr› mutlu etsin kardeflim. Rasim, Hamdi ve di¤er arkadafllar ne âlemdedir? Vatan› kurtarmak için flimdiye kadar oldu¤umuzdan ziyade gayret ve fedakârl›k laz›md›r. Endülüs tarihinin son sayfalar›n› okuyunuz…” y›l sonra… Mehmet Akif, Kurtulufl Savafl› y›llar›nda Kastamonu Nasrullah Camii’nde verdi¤i vaazlarla Müslüman halk› Mustafa Kemal’in yan›nda düflmana karfl› direnifle ça¤›rm›flt›r. Akif’in 5 Kas›m 1920 tarihli vaaz›n›n bir bölümü aynen flöyledir:
7
M. Akif Ersoy 58
“Ey cemaat-i Müslimin! Milletler topla, tüfekle, z›rhl› ordularla, tayyareler ile y›k›lm›yor; y›k›lmaz; milletler ancak aralar›ndaki rab›talar (ba¤lar) çözülerek herkes kendi bafl›n›n derdine, kendi havas›na, kendi menfaatini temin etmek sevdas›na düfltü¤ü zaman y›k›l›r. (…)‹slam tarihini flöyle bir gözümüzden geçirecek olursak cenupta, flarkta, flimalde, garpte yetiflen ne kadar Müslüman hükümetleri varsa hepsinin tefrika yüzünden, aralar›ndaki fitneler, fesatlar, nifaklar, flikaklar yüzünden istiklallerine veda ettiklerini, baflka milletlerin esareti alt›na girdiklerini görürüz. Emeviler, Abbasiler, Fatimiler, Endülüslüler. (…) A¤yar eline düflen Müslüman yurtlar›n›n hali bizim için en müessir bir levha-i ibrettir. Endülüs diyar›n› gözünüzün önüne getirin. O cihan›n en mamur, en medeni, en mütefennin iklimi vaktiyle sinesinde on befl milyon Müslüman bar›nd›r›rken bugün bafltan bafla dolaflsan›z, tek bir dindafl›m›za rast gelemezsiniz. Allah’›n vahdaniyetini garb›n afak›na ikrar ettiren o binlerce minarenin yerlerindeki çan kulelerinden bugün etrafa teslis velveleleri aksediyor. fievketin, medeniyetin, irfan›n, ümran›n müntehas›na varm›flken birbirlerine düflerek vatanlar›n› üç buçuk ‹spanyol’a karfl› müdafaadan aciz kalan bu zavall› dindafllar›m›zdan olsun ibret alal›m da ‹slam›n son mültecas› olan bu güzel topraklar› düflman istilas› alt›nda b›rakmayal›m. Ye’si, meskeneti, ihtiras›, tefrikay› büsbütün atarak azme, mücahadeye, vahdete sar›lal›m…”
BD HAZ‹RAN 2015
Dikkatinizi çekmifltir! Türk ulusunun kalbinde çok özel ve müstesna bir yere sahip olan, “‹stiklal önderi” Mustafa Kemal Atatürk ve “‹stiklal flairi” Mehmet Akif Ersoy, 7 y›l arayla Endülüs Emevilerinin y›k›l›fl›na dikkat çekmifltir. tatürk, Balkan Savafllar› ertesindeki zor günlerde, Akif de Kurtulufl Savafl›’n›n en zor günlerinde ›srarla Endülüs Emevileri’nin y›k›l›fl›n›, yok oluflunu hat›rlatm›flt›r. Atatürk’ün Balkan bozgunundan sonra, Akif’in Kurtulufl Savafl›’n›n en s›k›nt›l› günlerinde Endülüs tarihini hat›rlamalar›n›n ard›nda, her ikisinin de Endülüs Emevi Devleti’nin y›k›l›fl›yla Osmanl› Devleti’nin y›k›l›fl› aras›nda baz› önemli benzerlikler, paralellikler görmeleri vard›r. Peki ama Atatürk’e kulak verip “Endülüs tarihinin son sayfalar›n› okudu¤umuzda” hangi gerçeklerle karfl›lafl›yoruz? Ne var Endülüs tarihinin son sayfalar›nda: ‹spanya’da Müslümanlar›n kurdu¤u Endülüs Emevi Devleti, 1492 y›l›nda ‹spanyollar taraf›ndan y›k›l›p tarih sahnesinden silininceye kadar tam 781 y›l ayakta kalm›flt›r.
A
Endülüs Emevilerin zay›flay›p y›k›lmas›n›n belli bafll› nedenleri flunlard›r: 1. Devlet içindeki kabile ve kavim çat›flmalar› (etnik çat›flmalar), 2. Çocuk yaflta hükümdarlar›n tahta ç›kmas› (Yönetici ve yönetim sorunlar›), 3. Kurucu unsurun, yönetim ve ordunun kontrolünü kaybetmesi, 4. Yaklafl›k 20 y›l süren ve “Büyük Fitne “ diye adland›r›lan darbeler dönemiyle toplumun Endülüsler, Sakalibeler ve Yeni Berberiler diye üçe bölünmesi, 5. 1008 y›l›ndan itibaren halifeli¤in birlefltirici de¤il ay›r›c› bir nitelik kazanmas›, Bu nedenle “Kurtuba eflraf› l03l senesinde hilafet makam›n›n ilgas›na ve bu makam› uhdesinde tafl›yan Emevi sülalesinin Kurtuba' dan sürülmesine karar vermek zorunCordoba - ‹spanya da kalm›flt›r.” 6. 1008 y›l›ndan itibaren merkezi otoritenin bozulmas›yla birlikte her flehir, hatta küçük kaleler bile ba¤›ms›zl›klar›n› ilan etmifltir. Böylece Endülüs Emevi Devleti 20 civar›nda farkl› devlete bölünmüfltür. Bu “tek devlet” fikrinin yok olmas›na neden olmufltur. 7. Endülüs Emevileri’nin parçalanmas›, devletçiklere bölünmesi, birlik
Mustafa Kemal Atatürk ve Mehmet Akif Ersoy, 7 y›l arayla Endülüs Emevilerinin y›k›l›fl›na dikkat çekmifltir.
59
BD HAZ‹RAN 2015
ve bütünlü¤ü kaybetmesi H›ristiyan ‹spanyollar›n ifltah›n› kabartm›flt›r. ‹spanyollar, Endülüs'te ‹slam›n ve Müslümanlar›n kökünü kaz›may› amaçlayan H›ristiyan ‹spanyollar›n “megalo ideas›” durumundaki "Reconquista"y› yeniden bafllatma imkân›na kavuflmufltur. 8. ‹spanyollar önce Endülüs’te kurulan devletçikleri birbirine düflman etmifltir. ‹spanyol k›flk›rtmalar› sonucu Zunnuniler ile Hudiler, Eftasiller'le Zinnuniler ve Abhadiller'le Ziniler aras›nda savafllar ç›km›flt›r. 9. ‹spanyollar daha sonra Endülüs’teki bu devletçikleri haraca ba¤lam›flt›r. Devletçikler bu haraç vergilerini halktan toplay›p ‹spanya’ya vermifl, bu durum da fakirleflen halk›n isyan etmesine neden olmufltur. 10. ‹spanyollar bölüp, parçalay›p, haraca ba¤layarak ekonomik olarak sömürdü¤ü Endülüs devletçiklerini tamamen ortadan kald›rmak için Papal›¤›n önayak olmas›yla Endülüs üzerine bir dizi Haçl› Seferi düzenlemifltir. l236'dan 1250 y›l›na kadar 14 y›ll›k bir sürede Kurtuba, ‹flbiliye, Ceyyan, Belensiye, Denia, fiaube, Garb (Algarbe), Santarem flehirleri ve Balear adalar› H›ristiyan hâkimiyetine girmifltir. Bu flehirlerden baz›lar›n›n iflgaline; s›rf ellerindeki topraklar› korumak amac›yla baz› Müslüman liderler de askerleriyle birlikte katk› sa¤lam›flt›r. Sonuçta Endülüs G›rnata’ ya s›k›flm›flt›r. 1492’de G›rnata da ‹spanyollarca iflgal edilmifltir. 11. 1500’den itibaren Endülüs Müslümanlar› H›ristiyan olmaya zorlanm›fl bunu kabul etmeyenler 60
H›ristiyan ‹spanyollarca katledilmifl, kad›nlar›n, k›zlar›n ›rz›na geçilmifl, Müslüman mabetleri, ‹slam eserleri yak›lm›fl, y›k›lm›fl ve sonunda ‹spanya’ daki Müslüman varl›¤›na son verilmifltir. eçti¤imiz günlerde kaybetti¤imiz de¤erli bilim insan› Prof. Dr. Oktay Sinano¤lu da Endülüs Emevi tarihinden ders al›nmas› gerekti¤inin alt›n› çizmifltir. fiöyle diyor “Ne Yapmal›?” adl› kitab›nda: “Y›llar önce merak ettim. Acaba büyük medeniyetler, imparatorluklar tarihten silinmeden önce, silinmelerine befl kala aralar›ndaki ahali günlük hayat›nda ne düflünüyordu? Roma tarihçilerinin, Roma devleti henüz ayakta iken bundan afla¤› yukar› 1700 y›l önce yazd›klar›n› okudum. Sonra Endülüs nas›l batt› diye bakt›m. Ben zannediyordum ki ‹spanyollar Endülüs’ün tümünü bir ç›rp›da fethettiler, ahalinin de hepsini kestiler. Öyle ya flimdi oralarda bir tane bile Müslüman yok. Ama me¤erse vahim son o flekilde gelmemifl, en az 200 sene sürmüfl bitirilmesi. Çok ilginç, Endülüs içerideki iflbirlikçilerin yard›m›yla ad›m ad›m fethediliyor… Endülüs’ün en kuzeyinde bir azize ve kilise kal›nt›s› bulup bunu H›ristiyanlar›n hac yoluna dönüfltürüyorlar. Bu suretle haçl› düflman›n›n Endülüs topraklar›n› fethetme h›rs› sürekli olarak s›cak tutuluyor. ‹çerideki bozuk tak›m da gezim (turizm) aya¤›na Endülüs’teki eski kilise kal›nt›lar›n› ihya etmekle meflguller.” Atatürk, 1913 y›l›nda görmüfltür
G
BD HAZ‹RAN 2015
Oktay Sinano¤lu
Oktay Sinano¤lu: Endülüs içerideki iflbirlikçilerin yard›m›yla ad›m ad›m fethediliyor. Osmanl›’n›n Endülüs gibi y›k›ma sürüklendi¤ini. Bu nedenle “Endülüs tarihinin son sayfalar›n› okuyunuz!” diyerek uyarm›flt›r arkadafllar›n›… 1913 y›l› Osmanl›s› gerçekten de birçok bak›mdan 1008 y›l› sonrasndaki Endülüs’e benzemektedir: articilik, iç çat›flmalar, toplumsal bölünmüfllük ve en önemlisi milliyetçilik rüzgâr›yla ve emperyalist k›flk›rtmalarla ba¤›ms›zl›klar›n› ilan edip Osmanl›’dan ayr›lan devletler, devletçikler… Osmanl›’n›n ‹ngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler taraf›ndan kapitülasyonlarla, d›fl borçlarla, Duyunu Umumiye teflkilat›yla ekonomik olarak sömürülmesi, s›rt›ndaki vergi yükü alt›nda ezilen, ekonomik durumu bozulan halk›n hoflnutsuzlu¤u, her geçen gün artan isyanlar… Bölünmenin, parçalanman›n
P
efli¤inde, iliklerine kadar sömürülen bu toplum yap›s›yla 1913 Osmanl›s›, gerçekten de Endülüs’ün son zamanlar›ndan farks›zd›r. Üstelik ikisi de çok uzun süre ayakta kald›ktan sonra Endülüs 700 y›ldan fazla, Osmanl› 600 y›l kadar- son birkaç yüzy›lda yavafl yavafl çözülmüfltür. Atatürk’ten 7 y›l sonra, bu sefer Mehmet Akif, Kurtulufl Savafl› s›ras›nda 1920’de hat›rlatm›flt›r Endülüs Emevilerin y›k›l›fl›n›… Zamanlamas› itibariyle bu da son derece do¤ru ve yerinde bir hat›rlatmad›r: T›pk› bir zamanlar H›ristiyan ‹spanyollar›n Endülüs Müslümanlar›na yapt›klar› gibi Anadolu’yu iflgal eden H›ristiyan Yunanl›lar, ‹ngilizler, Frans›zlar da “böl, parçala, sömür, yönet, yok et” politikas› do¤rultusunda yerli iflbirlikçiler bulmufllar, insanlar› birbirine düflman etmeye çal›flm›fllar, iç isyanlar ç›karm›fllar, etnik unsurlar› k›flk›rtm›fllar ve sonunda -t›pk› ‹spanyollar›n Endülüs’e yapt›klar› gibi- silahl› sald›r›ya geçip kad›nlara, k›zlara tecavüz etmeye, camileri y›kmaya, Müslümanlar› yok etmeye çal›flm›fllard›r. Akif’in dedi¤i gibi, “Tarihi ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar”/ “Hiç ibret al›nsayd›, tekerrür mü ederdi?”. Bu günlerde bir kere daha “Endülüs tarihinin son sayfalar›n› okuman›n” tam zaman›d›r…• sinanmeydan@butundunya.com.tr Kaynaklar: Milliyet, 21 Kas›m 1979. Sadi Borak, Atatürk’ün Özel Mektuplar›, 4. Bas., ‹stanbul, 1998. Sinan Meydan, Vaiz, Öteki Mehmed Akif, 2. Bas, ‹stanbul, 2015. Mehmet Özdemir, “Endülüs’ün Y›k›l›fl Sürecinde Öne Ç›kan Baz› Mülahazalar,” Endülüs Müslümanlar› Sempozyumu, Ankara 1992. Oktay Sinano¤lu, Ne Yapmal›? Yeniden Dirilifl ve Kurtulufl ‹çin, ‹stanbul, 2003. 61
F›rçalayarak Serdar Günbilen
62
Büyük Yap›tlar›m›z 1961 Anayasas›n›n Ifl›¤›nda Türkiye’nin Sorunlar›na Çözümler:
Konur Ertop
Düzen De¤iflikli¤i
Önerileri 27 May›s’a do¤ru geliflen direnifl hareketinde en büyük etkenin demokrasiye yan çizilmesi, a¤›rlaflan siyasal bask› oldu¤u ileri sürülüyordu.
D
P yönetimini a¤›r biçimde elefltiren Org. Cemal Gürsel, Milli Savunma Bakan›na sundu¤u bir dizi öneri kabul görmeyince ordudan ayr›lm›flt›. Bakana gönderdi¤i mektup o dönem ayd›nlar›n›n devletten beklentilerini özetler: “Memlekette çok fleyler yapt›¤›n›z muhakkakt›r, fakat bu da asla kâfi de¤ildir. Bu yap›lan iflleri sömürge yönetimleri de yapar, yap›yor ve yapm›flt›r. As›l mühim olan toplumun ruhunda yaflama flevk ve azminin gelifltirilmesi, hak ve hürriyet aflk›n›n köklefltirilmesi ve vatandafl idrakinin yüksek ve soylu duygularla donat›lmas›d›r. Olaylar bu yolda olmad›¤›m›z› göstermektedir.”
Do¤an Avc›o¤lu 63
BD HAZ‹RAN 2015
27 May›s 1960 Müdahalesi'nden sonra "Devlet Baflkan›" ilan edilen Orgeneral Cemal Gürsel, 30 May›s 1960 tarihinde Baflbakanl›k'ta düzenledi¤i ilk bas›n toplant›s›nda. Soldan sa¤a, Ulus gazetesi muhabiri Do¤an Kasaro¤lu, Dünya gazetesi muhabiri Nilüfer Yalç›n, Milliyet gazetesi muhabiri Mete Akyol ve "Baflbakan Yard›mc›s›" Albay Alparslan Türkefl.
Oysa 27 May›s’tan hemen sonraki geliflmeler boyunca, mektupta anlat›lanlardan çok daha baflka beklentiler, öneriler ortaya kondu. Toplumsal, ekonomik sorunlar ele al›narak çözüm yollar› araflt›r›ld›. Düzenin de¤iflmesi iste¤i dillerdeydi… Ancak de¤ifltirilmesi istenen düzeni tarihsel geliflmesiyle birlikte somut bir biçimde tan›yanlar da pek azd›. Bu dönemde düzen de¤iflikli¤ini genifl bir çerçeve içinde ayr›nt›lar›yla inceleyerek ayd›nlar›n gündemine tafl›yan önemli bir yap›t, Do¤an Avc›o¤lu’ nun “Türkiye’nin Düzeni” adl› incelemesi oldu.. vc›o¤lu Fransa'da siyasal bilimler ve ekonomi okumufl, Türkiye' ye dönünce Türkiye ve Orta Do¤u
A 64
Kamu Yönetimi Enstitüsü'nde araflt›rma asistanl›¤› yapm›flt›. CHP’nin kurdu¤u Araflt›rma Bürosu'nda çal›flt›. Burada Ortak Pazar, Seçim Neticeleri, Türkiye için bir iktisadi ve sosyal politikan›n esaslar›n› tesbite yarayacak malzeme, Kalk›nma Meselemiz, Ziraatimizin Bugünkü Meseleleri, fiehirlere Ak›n ve Mesken Dâvas›, Devlet Personel Meselesi gibi incelemeleri haz›rlad›. 1961 y›l›nda Kurucu Meclis'e girdi, Anayasa Komisyonu'nda görev yapt›. 1961-1967 y›llar›nda Yön dergisinin yöneticisi ve baflyazar›yd›. Yön dergisinin temel sorunu, toplumsal ve ekonomik kalk›nma için gerekli çözüm yolunu belirleyerek bunu uygulamaya sunmakt›. Toprak reformu, iktisadi ve siyasi alanlarda tam ba¤›ms›zl›k, devletin güdümünde h›zl› bir sanayileflme Do¤an Avc›o¤lu’nun yay›mlad›¤› bir Yön Dergisi kapa¤›
BD HAZ‹RAN 2015
savunuluyordu. Dergi ilk say›s›nda n›n neden baflar›s›z kald›¤› aç›klan›bini aflk›n ayd›n›n imzalad›¤› bir yordu. Avc›o¤lu soruyordu: bildiriyle Türkiye’nin geliflme do¤rul“Mazlum milletler aras›nda ilk tusuna öneriler getirmiflti. Bildiriye kurtulufl savafl›n› Türkiye vermifl ve göre Atatürk devrimleriyle amaçlanan devrimler yoluyla ba¤›ms›zl›k içinde ça¤dafl uygarl›k düzeyine ulaflmak, ça¤dafl uygarl›¤a ulaflmay› amaç ulusal üretimi yükseltmekte gösterile- edinmifltir; ama bugün neden yine cek baflar›ya ba¤l›yd›. Topluma flekil ba¤›ms›zl›ktan söz etmekte ve ça¤dafl vermek durumunda olan ayd›nlar›n uygarl›k düzeyini çok uzaklarda belli bir kalk›nma felsefesi üzerinde görmekteyiz? Gidifl nereyedir ve bu anlaflmaya varmalar› gerekmekteydi. gidiflle kalk›nabilir miyiz?” Böyle bir kalk›nma felsefesinin Sorunun yan›t›n› flöyle özetlehareket noktalar› ise, miflti: “'Neden kalk›nabütün yurttafllar›n sefermad›k, nas›l kalk›n›ber edilmesi, kitlelerin Avc›o¤lu’nun r›z?' sorusu, 'Bu düzen sosyal adalete kavufltunedir ve nas›l de¤iflir?' dergide rulmas›, sömürünün sorusuyla efl anlaml›Türkiye’nin kald›r›lmas›, demokrad›r. Kemalizmin 'basinin kitlelere mal edil¤›ms›zl›k' ve 'ça¤dafl kalk›nmas› mesiydi. uygarl›k' diye özetleyeiçin gelifltirdi¤i bilece¤imiz iki büyük yol haritas›, ülküsünü gerçeklefltirildiride bu kalk›nma yolu, “Yeme yolunda en büyük sosyalist ve ni Devletçilik” engeli, bugünkü düzen Atatürkçü diye adland›r›lm›flt›. teflkil etmektedir. nitelikteydi. Türkiye'mizin 20-25 y›l Avc›o¤lu’nun dergide Türkiye’nin kalk›nmas› içinde kalk›n›p ça¤dafl için gelifltirdi¤i yol haritas›, sosyalist uygarl›¤a ulaflmas›n›n temel flart›, ve Atatürkçü nitelikteydi: “Radikal yürürlükteki düzenin de¤ifltirilmesidir. fakat insani bir sosyalizmden yanay›z. Yeni bir düzen nas›l kurulacakt›r? (…) Sosyalizmi halkç›l›k, devletçilik, Denemenin son bölümünde bu soruyu devrimcilik, laiklik, Cumhuriyetçilik cevapland›rmaya ve düzen de¤iflikli¤i ve milliyetçilik ilkelerine dayanan ve kalk›nma için gerekli stratejiyi Atatürkçülü¤ün en tabii sonucu ve de- çizmeye çal›flt›k.” vam› say›yoruz. Sosyalizmin Atatürk Avc›o¤lu’nun yap›t›nda yeni bir devrimlerini gelifltirme ve ileri götür- düzen aray›fl›yla ilgili olarak Tanzimat me yolu oldu¤una inan›yoruz.” döneminden bafllayarak tarih boyunca Yazar›n 1969'da Yunus Nadi yaflanan geliflmelerin aksayan yanlar› ödülünü kazanan Türkiye'nin Düzeni konu edinildikten sonra Cumhuriyeyap›t›nda, son 200 y›l boyunca süre- t’in kurulufl döneminin sorunlar› genifl gelen kalk›nma-Bat›l›laflma çabalar›- biçimde ele al›nmaktad›r:
B
65
BD HAZ‹RAN 2015
“Kurtulufl Savafl›yla ba¤›ms›z kalk›nma olana¤›n› bir ölçüde elde eden ülkemiz, milli bir kapitalizm kurarak, kalk›nma ve ekonomik ba¤›ms›zl›¤› gerçeklefltirmeyi denemifltir. Ne var ki milli olmas› istenen kapitalistler fabrika kurmak yerine ç›karlar› gere¤i, Bat› firmalar›n›n komisyonculu¤una yönelmifller, hafif tüketim sanayii alan›nda kurulan tek tük fabrika, makine yedek parça ve teknik bilgi bak›m›ndan Bat› firmalar›na ba¤l› kalm›flt›r. Politik ba¤›ms›zl›k, ekonomik ba¤›ms›zl›kla tamamlanamam›flt›r. Daha sonralar› yeniden
‘Tanzimat Batıc›l›¤›’na dönülmüfl, yabanc› sermaye ve borçlanmalarla kalk›nma bir kez daha denenmifltir.” “Türkiye’nin Düzeni” araflt›rmas›, tarih içindeki geliflmeleri gösterir. Farkl› kalk›nma yollar›n› tan›t›r. Ülkede süregelmifl düzenin kesin olarak de¤iflmesi gerekti¤i sonucuna var›r: “Kalk›nma ya da Atatürk’ün deyimiyle ça¤dafl uygarl›¤a ulaflma 66
sorunu, toplumun yeni güçlerle yeniden düzenlenmesini gerektirmektedir. Kalk›nma, toplumsal düzen ve güçlerle ilgisiz, soyut bir para, kredi, tasarruf, yat›r›m v.b. ayarlamas›ndan ibaret de¤ildir. Bir düzen de¤iflikli¤i sorunudur.” ncelemede baflka ülkelerin kalk›nma yollar› anlat›ld›ktan sonra Türkiye’ye uygun modelin ne olabilece¤i araflt›r›lm›flt›r: “Cumhuriyet Türkiye’si de, 1923’ ten sonra toprak a¤as›, komprador ve tefeci egemenli¤ine son verecek düzenleme tedbirlerine gitmeden bir milli kalk›nma yoluna girmifltir. Kalk›nma bu tutucu toplumsal güçleri kuvvetlendirmifltir. Devletçilik de ayn› yönde ifllemifltir. Kuvvetlenen bu güçler, ilk f›rsatta milli kalk›nma yolunu b›rak›p yabanc› sermayeye s›¤›nm›fllard›r. Böylece devletçi milli kalk›nma özlemlerinden Amerikan tipi kalk›nmaya geçilmifltir. fiimdi dava, bir ç›kmaz yol olan Amerikan tipi kalk›nmadan kurtulup milli devrimci ya da devletçi kalk›nma yoluna girebilmektedir.” Bu noktada inceleme art›k Türkiye için devrimci kalk›nma yolunu aç›klamaya giriflir. Devrimci bir iktidar›n en genifl biçimde demokrasiden yana
‹
olmas› gerekti¤i aç›klan›r. Yazar demokrasinin Türkiye’deki geliflmelerini sorgulamaktad›r: “Atatürk’ün devrimlere ve toprak reformu yapmaya yönelmifl otoriter tek parti rejimi mi daha demokratiktir, yoksa toprak reformu yapmay› reddeden güçleri devaml› iktidara getiren bugünkü liberal rejim mi? Atatürk rejimi otoriterdir fakat daha demokratiktir.” Demokrasi konusunun seçimleri, sand›ktan niçin hep tutucu iktidarlar›n ç›kt›¤› sorusunu gündeme getirmesi kaç›n›lmazd›r. ‹ncelemenin ortaya koydu¤u sonuç, kitle oyunun ba¤›ms›z olmad›¤›, genifl ölçüde tutucu güçlerin ekonomik ve ideolojik etkisi alt›nda bulundu¤unu göstermektedir: “Tutucu güçlerin oy üzerindeki egemenli¤i, genel oya dayanan parlamenter sistemin, tutucu bir rejim haline gelmesine yol açmaktad›r. Kitle oyunun ba¤›ml› durumdan kurtar›labilmesi için radikal bir toprak reformu, millilefltirmeler ve güvenlik sa¤lay›c› kurumlar gereklidir. Fakat genel oyun iflbafl›na getirdi¤i güçler, kitle oyunun ba¤›ms›zl›¤›n› sa¤layacak reformlar›n gerçeklefltirilmesine en büyük engeli teflkil etmektedir. Bu çeliflmenin nas›l çözülece¤ini kestirmek kolay de¤ildir.” ürkiye’nin Düzeni dönemin ayd›nlar›n›, siyasetçilerini derinden etkilemifltir. Yaz›l›fl›ndan yar›m yüzy›l sonra, Türkiye halk› önemli geliflmelerin öncüsü bir seçimde oy kullanmaya haz›rlan›rken Avc›o¤lu’nun yap›t› yeni bir bas›m›yla
T
Do¤an Avc›o¤lu
Kitle oyunun ba¤›ml› durumdan kurtar›labilmesi için radikal bir toprak reformu, millilefltirmeler ve güvenlik sa¤lay›c› kurumlar gereklidir. yeni okur kuflaklar›na sunulmufltur. Yap›tta verilen bilgiler, gelifltirilen düflünceler, bofla gitmifl y›llar›n ard›ndan önemini günümüzde de sürdürmektedir: “Milli kalk›nma yöntemiyle ülkemizin 15-20 y›l içinde kalk›nmas›, tam ba¤›ms›zl›¤›n› sa¤lamas› ve ça¤dafl uygarl›k düzeyindeki onurlu yerini almas› mümkündür. Yaln›z bunun için gerçekten devrimci olmak, ‘idare-i maslahatç›l›k’tan (iflleri oluruna b›rakmaktan) kesinlikle kaçmak, ve d›fl destekli tutucu güçler koalisyonunun say›s›z tuzaklar›n› bofla ç›kartmak gereklidir.”• konurertop@butundunya.com.tr 67
Bütün yönleriyle Birinci Dünya Savafl› ve
Osmanl› ‹mparatorlu¤u Usta gazeteci Tevfik Yener’den Birinci Dünya Savafl›’n› ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nu mercek alt›na alan bir tarih çal›flmas›… Türk Cepheleri, savafl›n bilinmeyenleri ve her yönüyle dünya haritas›n› de¤ifltiren bir savafl›n gerçek tarihi… Çanakkale, Galiçya, Hicaz, Irak, Suriye, Kafkasya ve Sar›kam›fl cepheleri.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Yaflamdan Yans›malar
BD HAZ‹RAN 2015
Nuray Bartoschek
DEVR‹M‹N KARANLIK YÜZÜ
ibyal› ö¤rencim Aya, k›z›m›n üniversite için baflka ilde oldu¤unu ö¤renince “Sizin ülkenizde k›zlar›n ailesinden uzakta okumalar› ay›planmaz m›?” diye sordu. Bu kez flafl›rma s›ras› bendeydi. Aya, genç bir avukat ve en büyük dile¤i ülkesini uluslararas› alanda temsil edebilmek. Onun sorusuna baflka bir soruyla yan›t verdim. “Sen hukuk fakültesinde okumak için ailenin yaflad›¤› yerin d›fl›na ç›kmad›n m›?” Aya, gülümsedi “Ailemden uzakta okumama izin verilmez ve toplumda d›fllan›rd›m, kötü gözle bak›l›rd›.” dedi. Ona gururla Atatürk’ün yapt›¤›
L
devrimlerle kad›nlara nas›l yaflam›n her alan›nda erkeklerle eflit haklar tan›nd›¤›n› anlatt›m. Aya ise ülkesindeki devrimle, kad›nlar›n sahip olduklar› hak ve özgürlüklerin nas›l daha da k›s›tland›¤›n› anlatt›. Aya, “Benim ülkemde kad›n olmak zor ifl.” dedi. “K›zlar, henüz oyuncaklar› ile oynamalar› gereken ça¤da aileleri taraf›ndan 12- 13 yafllar›nda zorla evlendirilerek bir anlamda efllerine kurban edilirler. Çocuk yaflta yap›lan evliliklerin ço¤u mutsuzlukla sonuçlan›r. Eflinden ayr›lan kad›n ise toplum gözünde büyük bir suç ifllemifl gibi ay›plan›r. 69
BD HAZ‹RAN 2015
Siz Atatürk’ün kalan e¤itimini tamamlaLibya’da kad›n›n varosayesinde erkekm›fl. Hiç kimse as›l de¤ilufl nedeni erke¤inin lerle eflit haklara flimin coflkular› durulup, varl›¤›n› güçlendirmek, normal yaflant›lar›na oysa benim düflünceme sahipsiniz, lütfen döndüklerinde bafllayagöre kad›nlar ve erkeközgürlü¤ünüzün ler her alanda eflit de¤erini iyi bilin, ca¤›n› öngörememifl o günlerde. Sonras›nda olmal›. Libya’ da kad›nona iyi sahip ç›k›n, devrimin karanl›k yüzü lar yaln›zca yasalar›n seçimlerinizi ortaya ç›kmaya bafllam›fl de¤il, erkek egemen bilinçli yap›n. ve ne yaz›k ki devrimden toplumun da bask›s› önceki günleri arar alt›ndalar. Kad›nlar›n duruma gelmifller. Aya, “Ne yaz›k ki araba kullanmalar› bile erkekler taraf›ndan uygulanan toplum yasas› flu an ülkem bir kaosun ortas›nda, kad›nlar devrim öncesi sahip olduklar› ile k›s›tlanmaya çal›fl›l›yor. Hukuk fakültesini bitirip avukat olmama haklar› da yitirmeye bafllad›lar. karfl›n babam güvenli olmad›¤› gerek- Ülkede herkes birbirinden hatta kendi çesiyle kendi arabam›n olmas›na karfl› gölgesinden bile korkuyor. Tüm sistem ç›k›yor ve ne yaz›k ki flu an ülkemde öylesine kökten de¤iflti ki bafl›m›zda kad›n olarak araba kullanman›n hesap soraca¤›m›z bir lider bile yok güvenli olmad›¤› bir gerçek.” art›k.” dedi. Aya, ülkesinin içinde bulundu¤u koflullarda e¤itimini tamamlayabilmek ibyal› ö¤rencim güvenlik nedeiçin ne gibi zorluklarla karfl›laflt›¤›ndan niyle yaz›mda gerçek ismini söz ederken “Okulda ö¤renciler, kullanmamam› rica etti, onun ö¤retmenler aras›nda ders d›fl›nda iste¤i üzerine “Aya” ad›n› kulland›m. hiçbir fley konuflamazd›k çünkü herkes Aya, yaflad›¤› tüm olumsuzluklara birbirine kuflkuyla bakar, güvenemez, karfl›n gelece¤e umutla bakan, ayd›n bafl›na bir fley gelmesinden korkard›.” görüfllü genç bir hukukçu. Yüksek dedi. lisans›n› bir Avrupa ülkesinde tamamolitik görüflü bilinen ö¤retmenle- layarak ülkesini uluslararas› alanda rin nas›l iflsiz kald›klar›na, tutuk- en iyi biçimde temsil etmek istiyor. Aya, ülkesine dönmeden önce land›klar›na tan›k olup durum daha da çekilmez hale gelince Tunus’a “Ayd›nl›k için bir umut olarak gördügöç etmifller bir süreli¤ine. Libya’da ¤ümüz devrimin bizi karanl›¤a sürükleyece¤ini anlad›¤›m›zda ne yaz›k ki devrim yap›ld›¤› haberi coflkuyla, çok geç olmufltu. Siz Atatürk’ün sayeheyecanla karfl›lanm›fl. “Hemen ülkemize döndük umut- sinde erkeklerle eflit haklara sahipsila” dedi Aya. Sabahlara dek kutlama- niz, lütfen özgürlü¤ünüzün de¤erini lar yap›lm›fl coflkuyla. Ellerinde bay- iyi bilin, ona iyi sahip ç›k›n, seçimleraklarla sokak sokak dolafl›p, cadde- rinizi bilinçli yap›n.” dedi. • nuraybartoschek@butundunya.com.tr lere sloganlar yazm›fllar. Aya yar›m
L
P
70
BD HAZ‹RAN 2015
Mete Akyol, Bir “Ulusal Övüncümüzü” Paylafl›yor:
"Kal›pç› Ahmet Usta" Haval› Fren Körükleri Üretiminde Dünya Devleri Aras›na Girdi H elsinki’nin 250 km kuzeyindeki Hermanni, yaln›zca “y›l›n son haftas›ndaki so¤u¤u”nun fliddetiyle de¤il, ülkenin bafll›ca gelir kayna¤› ka¤›d›n hammadde deposu olan dev a¤açlar›yla da kendine özgü özel bir kimli¤in sahibidir. Hermanni ormanlar›ndaki dev a¤açlar, “büyüme süreleri tamamland›ktan sonra” kesilirler, tomru¤a dönüfltürülürler ve “fil gibi yüksek, fil gibi kuvvetli” Sisu’larla, ülkenin ka¤›t fabrikalar›na tafl›n›rlar. Sisu, tonlarca a¤›rl›ktaki bu tomruklar› ormanlardan kolayl›kla tafl›yabilmek amac›yla özellikle k›fl koflullar› dikkate al›narak Finlandiya’da tasarlanan ve yaln›zca çok önemli bir “parça”s› d›fl›nda, tümüyle Finlandiya’da üretilen dev bir kamyondur.
71
BD HAZ‹RAN 2015
Sisu’lar›n çok önemli o “parça”s›, haval› fren körü¤üdür ve, hadi birlikte övünelim, Türkiye’de üretilmektedir. Gebze’deki Arfesan fabrikas›nda yaln›zca Finlandiya’ n›n Sisu’lar› için de¤il, biraz daha övünelim, Dünya'n›n önde gelen Kamyon ve Treyler dingili üreticilerinden Almanya'dan Daimler, BPW, ‹sveç'ten Scania baflta olmak üzere birFinlandiya flartlar›na özgü üretilen Sisu marka kamyon çok ülkenin dev araçlar› için de haval› fren körükleri y›l›n› Türkçe kutlayaca¤›m, Ahmet” üretilmektedir. dedi. “Bugün 27 Aral›k 1990… Tam *** bir y›l önceden söz veriyorum sana…” “Sizi Finlandiya’dan Bay *** Ericsonn ar›yor, efendim.” isu kamyon flirketinin Sat›n Arfesan’›n kurucusu ve Yönetim Alma Müdürü Allen Ericsonn, Kurulu Baflkan› Ahmet Arkan, sekrebefl y›l önce ifl nedeniyle tan›fl›p, terine önce “Bir dakika” dedi, sonra giderek dost oldu¤u arkadafl› Ahmet sümenin alt›ndaki “Yeni y›l›n›z kutlu Arkan’a o gün asl›nda yeni y›l kutlaolsun” sözünün Fincesini ç›kard›, bir mas› için de¤il, baflka bir nedenle ç›rp›da göz att› ve dersini çal›flan bir telefon ediyordu: ö¤renci rahatl›¤›yla, “fiimdi ba¤la, “Biraz önce Hermanni’den beni k›z›m” dedi. Sonra da, kendisini yeni arad›lar, Ahmet” dedi. “Bizim Sisu’ y›l›n› kutlamak için arad›¤›n› sand›¤› lardan birinin fren körü¤ü orman›n Allen Ericsonn’un “Hello Ahmet” ortas›nda ar›zalanm›fl. Arac› güçlükle sözüne “Hello”yla de¤il, Fince yeni kente getirmifller. Bir teknik arkadafla y›l kutlamas›yla karfl›l›k verdi: sorar m›s›n lütfen, nedeni ne olabilir “Onnellista uutta vuotta, ve nas›l onar›l›r?” Allen…” Bu kez Ahmet Arkan hiç bekleAllen Ericsonn, Ahmet Arkan medi¤i bir söz duymufltu telefonun ’dan hiç beklemedi¤i bu sözü duyunca öteki ucundan. O da çok flafl›rd› ama içtenlikli bir kahkaha att› ve kendisine birden toparlad› kendini: bir de söz verdi: “Merak etme, derhal çaresini “Gelecek y›l da ben senin yeni buluruz, Allen” dedi. “Sana biraz
S
72
BD HAZ‹RAN 2015
sonra, ‹stanbul’dan Helsinki’ye kalkacak ilk uça¤›n saatini bildirece¤im.” elsinki havaalan›nda o akflam saat 21’de, Arfesan’›n sadece teknik müdürü Sami Önay'› bekleyen Allen Ericsonn, uçaktan Ahmet Arkan’›n indi¤ini de görünce gözlerine inanamad›. “Ben flirketin bir teknik sorumlusunu beklerken, karfl›mda flirketin patronunu buldum” dedi. “Sen beni bugün ikinci kez flafl›rt›yorsun, Ahmet. Bu ne büyük bir sürpriz böyle?” ‹ki dost, Helsinki havaalan›nda fazla zaman yitirmeden HelsinkiHermanni aras›ndaki 250 klm’lik yola koyuldular. Hermanni’de arabadan indiklerinde Ahmet Arkan, büyük bir flokla karfl›laflt›; o an “nefesinin dond¤unu” sand›. Ve can›n› kurtarmak
H
Ben flirketin bir teknik sorumlusunu beklerken, karfl›mda flirketin patronunu buldum istercesine bir telaflla kendini, Sisu flirketinin Hermanni’deki temsilcilik binas›n›n kap›s›ndan içeri att›. Sonra da, ayn› telaflla kendisini izleyen Allen Ericsonn’a, kap›n›n d›fl›ndaki termometreyi gösterdi: “S›f›r›n alt›nda 50 derece” dedi hayretle. Allah, burada çal›flanlar›n yard›mc›s› olsun.” *** Ahmet Arkan, flirketin temsilcilik binas›nda bir süre dinlendikten ve daha da önemlisi, yavafl yavafl kendini d›flar›daki so¤u¤a al›flt›rd›ktan sonra, “Allah bizim de yard›mc›m›z olsun” diyerek ar›zal› Ahmet Arkan, "ikisi de sa¤ kolum" dedi¤i o¤lu Burtan Arkan ve k›z› Ayfle Arkadafl ve ikisini de "yüre¤i" olarak adland›rd›¤› torunlar› Ahmet Ömer Arkan ve Ali Arkadafl ile "Hannover IAA Fuar›"›ndaki Arfesan stand›nda... 73
BD HAZ‹RAN 2015
kamyonun yan›na gitti, “ifle bafllad›.” Ar›zal› Sisu’nun fren körü¤ünü kendi elleriyle söktü, kat›laflm›fl iç parçalar› ç›kard›, içeri getirdi. Körük içindeki elastik parçalar bir süre sonra yumuflad›, s›zd›rmazl›k yap›s›na yeniden kavufltu. Sorunun nedeni ortadayd›. “Fren sistemlerinde bizim kulland›¤›m›z gres ya¤›, s›f›r›n alt›nda 40 dereceye kadar dayan›kl›d›r” dedi. “S›f›r›n alt›nda 50 derecede bu ya¤ donar ve körük ve alt parçalar› da elastikiyetini yitirir, Ahmet Arkan, Bülent Ecevit’in ›srarlar› ile kat›lafl›r.” ”bir dönem için” milletvekilli¤i de yapt›. Sorunun, çaresi de ortadayd›. “Sorunun nedenini de, nas›l lisi, bu sorunu, ancak usta bir iflçinin çözümlenece¤ini de ö¤rendik” dedi sahip olabilece¤i bir yetenekle çözdüAllen Ericsonn. “fiimdi bizim teknik nüz, usta ellerinizle kendiniz arkadafllar›m›z, tüm kamyonlar›m›z›n giderdiniz.” fren sistemindeki gres ya¤›n› de¤ifltirecekler.” llen Ericsonn’un bir türlü *** dilinin dönüp de soramad›¤› Herfley a盤a kavuflmufl, sorusorusunu Ahmet Arkan anlad› nun nedeni de, çözümü de anlafl›lm›flt› ve duraksamadan yan›tlad›: ama, flimdi de ortada, anlafl›lmayan “Ben Arfesan’›n iflçisi miyim, büyük bir sorun de¤il, anlafl›lmayan patron muyum, bunu merak ediyorsubüyük bir soru oluflmufltu. Allen nuz, de¤il mi?” dedi gülerek ve anlatEricsonn, kafas›ndaki bu soruya bir maya bafllad›. Sonra da, meslek sanat türlü yan›t bulam›yordu. Dayanamad›, okulu mezunu olarak 60’l› y›llar›n o konuda da baflvurdu Ahmet Arkan’a: ortas›nda çal›flmaya bafllad›¤› Otosan “Siz Arfesan flirketinin kurucusu flirketinde, Türkiye’nin ilk fabrika ve Yönetim Kurulu Baflkan›’s›n›z, üretimi otomobili olan Anadol marka yani k›saca, flirketin patronusunuz” otomobilin flasi kal›b›n› yapan “Kal›pdedi. “Buradaki sorunu, ancak usta ç› Ahmet Usta” kimli¤ini aç›klad›. bir iflçinin sahip olabilece¤i bir yeteDaha sonra da, Otosan’dan nekle teflhis ettiniz ve daha da önem- ayr›l›p, 45 metrekarelik bir atölyede
A
74
BD HAZ‹RAN 2015
de olsa, kendi iflini kurdu¤unu ve otomotiv sanayiine hem parça, hem kal›p üretmeye bafllad›¤› günlerden, bugün Gebze’deki fabrikas›n›, frenkörü¤ü üretiminde dünyan›n önde gelen befl tesisinden biri yapabilmesinin “roman konusu olabilecek” öyküsünü anlatt›. Ahmet Arkan o akflam Finlandiyal› ifl arkadafl› ve dostuna, fabrikas›n› giderek büyütmesinin öyküsünü anlatmakla yetinmedi, önce ‹stanbul Sanayi Odas›’nda, daha sonra Kocaeli Sanayii Odas›’nda üstlendi¤i görevleri ve ülke otomotiv sanayiine yapt›¤› hizmetleri de özetleyerek anlatt›. Onun, 1990 y›l›n›n son günlerinde özetledi¤i baflar› öyküsünün devam›n› da, biz özetleyelim: Ahmet Arkan, bu baflar›s›ndan etkilenen DSP Genel Baflkan› Bülent Ecevit’in “kendisini TBMM’de görmek iste¤i” ›srarlar› karfl›s›nda direnmesini fazla sürdüremeyip, “bir koflulla” milletvekili olmay› kabul etmek zorunda kald›. Onun o “bir koflulu”, “Yaln›zca bir dönem için” kofluluydu.
“Dört y›ll›k bir dönem” milletvekilli¤inden sonra kendini yeniden tümüyle ifline veren Ahmet Arkan, “ikisi de sa¤ kolum” dedi¤i iki büyük yard›mc›s› o¤lu Burtan Arkan ve k›z› Ayfle Arkadafl’la bir yandan fabrikas›n› giderek geniflletip büyütürken, bir yandan da dünyaya aç›lan yelpazesini geniflletti, ihracat›n› gelifltirdi, otobüs ve kamyon üretilen birçok ülkede, önce yeni yeni ifl iliflkileri, sonra yeni yeni dostluklar kurdu. eliniz, bir ortak övüncümüzü daha paylaflal›m, birlikte biraz daha övünelim: “Arfesan flirketi bugün, ‹sveç’in Scania kamyonlar›n›n fren körüklerini, Daimler otobüs ve kamyonlar›n›n fren körüklerini, BPW treyler dingillerini ve elbette Finlandiya’n›n “fil gibi yüksek, fil gibi kuvvetli” özel Sisu kamyonlar›n›n frenkörüklerini üretmesi baflar›s› yan›s›ra… Bu alanda, dünyan›n en güvenilir befl büyük fabrikas›ndan biri olabilme baflar›s›na da ulaflm›flt›r, y›lda 1,2 milyon adet dev üretimiyle… •
G
ÜNLÜLER SEVG‹Y‹ ANLATIYOR
Karfl›l›ks›z sevgi ile paylafl›lan sevgi, do¤ru ile yanl›fl kadar birbirinden ayr›d›r. George Sam
Sevgide kaybetmek sevmemifl olmaktan iyidir. Seneca
Sevgi dünya tarihini de¤ifltiremeyecek, fakat çok daha önemli bir fley yapacakt›r: Bize tarihe karfl› gelmeyi ö¤retecektir. Julian Barnes
Ölçülebilen sevgi zavall› bir sevgidir.
Ben bu dünyaya kin de¤il, sevgi paylaflmaya geldim. Sophokles
Bir adam› hüzünlü görmeye bafllad›¤›m zaman sevmeye bafllad›¤›na inan›r›m.
‹nsan gerçekten bir kad›n› severse, onun gözünde dünyadaki tüm öteki kad›nlar kesin olarak anlam›n› yitirir.
Sevginin bulunmad›¤› yerde akl› da aramay›n.
‹kinci bir sevgi bulamazsak, birincisine uzun süre ba¤l› kal›r›z.
Oscar Wilde
Dostoyevski
La Rochefoucauld
Stendhal
Shakespeare
SIRADAN ARKADAfi ve
GERÇEK DOST Derleyen: AYfiE A. ARKADAfi
S›radan bir arkadafl›n›z sizi a¤larken görmemifltir. Gerçek dostunuzun omuzu gözyafllar›n›zdan s›r›ls›klam olmufltur. S›radan bir arkadafl›n›z, anne ve baban›z›n ad›n› bilmez. Gerçek dostunuzda onlar›n telefon numaralar› bile vard›r. S›radan bir arkadafl›n›z kendisini yeme¤e ça¤›rd›¤›n›zda bir flifle flarapla gelir. Gerçek dostunuz ise yemek haz›rl›¤› için davetinize erken gelir, masay› toplamaya ve bulafl›¤a yard›m için geç gider. S›radan bir arkadafl›n›z uyurken onu araman›zdan rahats›z olur. Gerçek bir dostunuz ise kendisini neden uzun süredir aramad›¤›n›z› sorar. S›radan bir arkadafl›n›zla sorunlar›n›z› rahatl›kla konuflabilirsiniz. Gerçek dostunuzla ise sorunlar›n›z› çözümlemeye çal›fl›rs›n›z. S›radan bir arkadafl›n›z aflk yaflam›n›z› çok merak eder. Gerçek dostunuz ise, aflk yaflam›n›z konusunda sizi uyar›r. S›radan bir arkadafl›n›z sizin konu¤unuz olur. Gerçek dostunuz evinizi kendi evi gibi görür. S›radan bir arkadafl›n›zla olan iliflkiniz, en küçük tart›flmada biter. Gerçek dostunuzla ise kavga ettikten sonra da dost kal›rs›n›z. S›radan bir arkadafl›n›z, hep kendisinin yan›nda olman›z› bekler. Gerçek dostunuz ise hep sizin yan›n›zdad›r. Gerçek dostlar›n›z›n say›s›, bir elinizin parmaklar›ndan fazla ise, ne mutlu size... Siz yeryüzünün çok çok flansl› birkaç kiflisinden birisiniz... 76
Mitolojiden Yans›yanlar Haluk Erdemol
Atalanta’n›n
Ölümcül Yar›fl›
eçen say›m›zda yaflam çizgisi Meleagros ile kesiflen ve Kalydon Domuz Av›’nda ald›¤› ödüle sevinemeden Meleagros’un ac›kl› sonuna tan›k olan Atalanta’y› ödülüyle baflbafla b›rakm›flt›k. Meleagros’u yaflam›n›n sonunda yakalayan talihsizlik daha yaflam›n›n bafl›nda çökmüfltü Atalanta’n›n üzerine. Bir erkek evlat beklerken do¤an Atalanta’ y› babas› Arkadya kral› Laius da¤ bafl›nda ölüme terketmeye karar vermifl, bunun için görevlendirdi¤i adam› Kral’›n zalim emrini içi s›zlayarak yerine getirirken kurda kufla yem
G
olmas›n diye bebe¤i orman›n derinliklerinde kuytu bir yere b›rakm›flt›. Böylece Atalanta da Paris ve Oedipus (Bkz: BD 2013/7 ve 2015/2) gibi anne kuca¤› yerine orman›n çimlerinde bafllam›flt› yaflam›na. B›rak›ld›¤› yerin yak›n›ndaki ininde yaflayan ve yavrular›n› avc›lara kapt›rm›fl bir ay› onu kendi yavrusu gibi emzirmifl, daha sonra bu yavrusunu da çobanlar alm›flt› elinden. K›rsal yaflam›n çetin koflullar› alt›nda büyüyüp serpilen Atalanta yaman bir avc› olmufl ve av tanr›ças› Artemis’i örnek alm›flt› kendine. 77
BD HAZ‹RAN 2015
Omzunda as›l› yay›, sada¤›ndaki oklar›yla meydan okur gibi durufluna, alt›n bir kemerle tutturulmufl giysisinin zorlukla sard›¤› yar› ç›plakl›¤›na, erkeksi tav›rlar›na karfl›n çocuksu diflili¤ine hayran kalan erkeklere hiç yüz vermiyordu. Yan›na yaklaflmay› deneyen iki Kentavros’u gözünü k›rpmadan öldürmüfltü. Ormandaki aya¤›na çabuk hayvanlar›n peflinden koflmak, onu da aya¤›na çabuk yapm›flt›. Hiçbir erke¤in kendisine yetiflemeyece¤ini söyleyerek övünürdü. alydon Domuz Av›’ndan ödülle ç›kt›¤›nda Atalanta’n›n ünü Arkadya’da yay›lm›flt›. Kral Laius bu yaman k›z› görmek için huzuruna ça¤›rd›. Anlatt›klar›ndan ve annesine benzerli¤inden dolay› kendi k›z› oldu¤unu anlay›nca ba¤r›na bast›
K
Guido Reni (1575-1642)
onu. Kendinden sonra Arkadya taht›na geçecek bir o¤lu olmam›flt›, ama krall›¤›n› sürdürecek bir torunu olabilirdi. ‹lerleyen yafl›n›n verdi¤i telaflla k›z›n› bir an önce evlendirmek istedi. Atalanta önce direndi; evlilik konusundaki duyars›zl›¤› sürüyordu. Fakat sonra kendisini vaktiyle ölüme terk eden bu yafll› adam›n akl›ndan geçenleri anlad› ve ac›d› ona. Yine de evlilik konusunu yokufla sürmek için sonucundan emin oldu¤u bir koflul önerdi: Noel Halle (1711-1781)
78
BD HAZ‹RAN 2015
Nicolas Colombel (1644-1717)
“Yar›flta beni geçecek biri ç›kmad›¤› sürece hiçbir erke¤in efli olmam,” dedi. “Bana kim meydan okursa yar›fla önümde bafllamas›na izin veririm; ama sona kalan yaflam›n›n da son bulaca¤›n› bilmeli.” uyurular yap›ld›; çeflitli yerlerden talipler geldi ve yar›fllar bafllad›. Atalanta bütün yar›fllar› önde bitiriyor, arkas›nda kalan zavall› gençler de baflar›s›zl›klar›n› canlar›yla ödüyordu, hem de bizzat Atalanta’n›n oklar›yla. Derken Hippomenes ad›nda (Melanion ismi de geçer) yavuz bir delikanl› ç›kt› ortaya. Yar›fllar› uzaktan izliyordu. Önce kat›lmaya istekli de¤ildi; ‘Bir efl için ölümü göze almaya de¤mez,’ diye düflünüyordu. Fakat
D
Atalanta’y› yak›ndan görünce bir atefl düfltü gönlüne. Meydan okudu. Kendini tan›t›rken “Ben Neptün’ün (Poseidon) soyundan geliyorum,’ dedi, “beni yenersen denizlerin efendisinin soyundan birini yendi¤ini söyleyerek övünürsün, ünün artar.” Atalanta hofllanm›flt› ondan. “Yitirenlerin sonunu gördün,” dedi. “Kanla biten bu evlilik girifliminden vazgeç, vakit varken git buradan.” Fakat Hippomenes kararl›y-d›. Öte yandan zor bir ifle kalk›flt›¤›n›n da fark›ndayd›. Gönlüne sevda atefli düflüren Venüs’ten (Afrodit) yard›m dilemek geldi akl›na. Romal› ozan Ovidius (MÖ 43MS 17) ünlü ‘Dönüflümler’ isimli yap›t›n›n 10. bölümünde Atalanta’n›n yar›fl öyküsünü Venüs’ün Adonis’e (Bkz: BD 2014/7) anlatt›¤› bir öykü olarak sunar. Venüs Hippomenes’e nas›l yard›m etti¤ini flöyle anlat›yor: “K›z ve babas› yar›fl duyurusunu yaparken Hippomenes’in yakar›fl›n› duydum. ‘Ey, yüce tanr›ça, bana yard›m et; yakt›¤›n aflk ateflini besle,’ diyordu. Hafif bir esintinin kula¤›ma getirdi¤i bu övgü dolu yakar›fl hofluma gitmiflti. Yar›fl bafllamak üzereydi. Yan›mda üç alt›n elma vard›. Buraya gelirken bereketli Tamasus’ta bana adad›klar› bahçenin kutsal a¤ac›ndan 79
BD HAZ‹RAN 2015
toplam›flt›m onlar›. Baflkalar›na görünmeden delikanl›ya yaklaflt›m, elmalar› verirken ne yapaca¤›n› da söyledim ona.” Venüs’ün Hippomenes’e yard›m etmesinde Atalanta’ya karfl› besledi¤i kindar duygular›n pay› vard› kuflkusuz. Aflk tanr›ças› erkeklerden kaçmakla aflk gibi yüce bir duyguyu yok sayan bu k›za bir ders vermek istemiflti. Tanr› ve tanr›çalar›n temsil etti¤i de¤erlere ters düflmek ölümlülerin hayr›na olmazd›. ippomenes yar›fl s›ras›nda peflindeki Atalanta’y› üç aflamada arkas›na att›¤› üç alt›n elmayla geciktirerek yar›fl› önde götürmüfl ve kazanm›flt› sonunda. K›z alt›n elma-
H
John D. Batten (1860-1932)
lar›n çekicili¤ine dayanamam›fl, her birini eline ald›¤›nda Hippomenes öne geçmiflti. Sözler tutuldu; evlilikleri gerçekleflti. Fakat Venüs’ün kini bu kez Hippomenes’i hedef alm›flt›. Çünkü yard›m› karfl›l›¤›nda Venüs’e flükranlar›n› sunmay› unutmufltu delikanl›. Yeni evliler Hippomenes’in evine giderken dinlenmek için kayalara oyulmufl eski bir suna¤a girdiklerinde Venüs da¤arc›¤›nda bol olan kösnü yumaklar›ndan birini att› üzerlerine. Gerde¤e girdikleri o sunak aslanlar›n efllik etti¤i yüce Kybele’ye adanm›flt›. Venüs genç çifte tuzak kurmufltu, çünkü ettikleri sayg›s›zl›ktan dolay› Kybele’nin onlar› cezaland›raca¤›n› biliyordu. Ceza bir dönüflüm biçiminde geldi. Atalanta ile Hippomenes bir daha birleflemesinler diye Kybele onlar› birer aslana dönüfltürdü. (O zamanlar aslanlar›n sadece leoparlarla çiftlefltiklerine inan›l›rd›). Sonra da arabas›na kofltu onlar›... •
Willem van Herp (1614-1677) 80
halukerdemol@ butundunya.com.tr
Dünya Döndükçe
BD HAZ‹RAN 2015
Sabriye Afl›r
Dünyan›n S›n›rlar›n› Zorluyoruz 9 kritik eflikten 4’ü geçildi.
Her birimiz, bireysel yaflam karmaflam›z›n içinde, kendi sorunlar›m›z› ya da eksiklerimizi öncelerken, günden güne kötüleflti¤inin ay›rd›na varamad›¤›m›z, bireysel kayg›lar›m›z›n çok üstünde bir baflka temel sorunumuz daha var: Üzerinde durdu¤umuz gezegenimizin h›zla tükenmekte oldu¤u gerçe¤i.
Ç
ünkü sürdürülebilirlik konusunda önümüze ç›kan tehditler “insanl›¤› yok edebilecek” denli ciddi… Pek çok ülkeden bilimadamlar›n›n oluflturdu¤u bir grup bundan befl y›l
önce, dünyan›n yaflanabilir bir sistemi sürdürebilmesi için insano¤lunun aflmamas› gereken dokuz biyolojik ve çevresel “s›n›r” aç›klad›. Bu tehlike s›n›rlar›; biyoçeflitlilik kayb› 81
BD HAZ‹RAN 2015
(biyosfer bütünlü¤ündeki de¤ifliklik), arazi kullan›m› (toprak sistemindeki de¤iflim-ormans›zlaflma), temiz su kullan›m›, azot ve fosfor döngüleri, stratosferdeki ozon azalmas›, okyanus asitlenmesi, iklim de¤iflikli¤i, kimyasal kirlilik (kirleticilerin artmas›) ve atmosferdeki aerosol yükü idi. Dünya bu dokuz tehlike güvenlik s›n›rlar›n›n üçünü çoktan geçmiflti: Atmosferde çok fazla karbondioksit, tür kayb› oran›n›n çok h›zl› olmas›, nehir ve okyanuslara (özellikle gübre biçiminde) çok fazla nitrojen dökülmesi idi. Bunlardan ikisi, yani iklim de¤iflikli¤i ve biyosferin bütünlü¤ü de bilim insanlar› taraf›ndan çekirdek-ana ekolojik s›n›rlar olarak nitelendirildi. B‹R TEHL‹KE SINIR DE⁄ER‹ DAHA AfiILDI: ORMANSIZLAfiMA Stockholm Üniversitesi ile Avustralya Ulusal Üniversitesi’nin koordinatörlü¤ünde yürütülen “Planetary Boundaries” (Gezegenin S›n›rlar›) adl› bu projede çal›flan 18 biliminsan› taraf›ndan haz›rlanan ve k›sa süre önce bilimsel araflt›rma dergisi Science’ta yay›mlanan makaleye göre, flimdi de yeni ve dördüncü bir tehlike limitini aflmay› “baflard›k”: Buldozerlerle yerle bir edilmifl ya da yanm›fl orman alan› miktar›. Yani ormans›zlaflma… ap›lan araflt›rmalara göre ormanlar›n azalmas›, gezegenimizin karbondioksiti emme yeterlili¤ini azalt›yor; ormans›zlaflma,
Y 82
su buhar› üretimi ve bitkiler için de yaflamsal önem tafl›yor. Ve devam eden bu orman kayb›, günefl enerjisinin ne kadar›n›n emilece¤i ve ne kadar›n›n genifl alanlardan yans›yaca¤›n›, tek bafl›na iklim de¤iflikli¤ine neden olacak ölçüde de¤ifltiriyor. 2009’da bu projeye ilk olarak bafllayan araflt›rma ekibinin üyelerinden baz›lar›n›n da yer ald›klar› yeni bir baflka uluslararas› araflt›rma grubu, bu son araflt›rma makalesini haz›rlad›lar. Ve dördüncü s›n›rafl›m›n›n ayr›nt›lar› ile dokuz tehlike s›n›r› konusunda gezegenimizin geldi¤i son durumu, Science dergisinde k›sa süre önce yay›mlanan makalelerinde aç›klad›lar. Biliminsanlar›, “Planetary Boundaries (PB)” olarak adland›rd›klar› bu dokuz s›n›rla ilgili befl y›l daha bilgi toplayarak yeniden bir de¤erlendirme yapmaya ve araflt›rmay› gelecekte de sürdürmeye karar verdiler. “YEN‹ B‹R JEOLOJ‹K DEV‹RDEY‹Z: ‹NSANO⁄LUNUN GEZEGEN DÜZEY‹NDE DE⁄‹fi‹ME EN BÜYÜK ETKEN OLDU⁄U DEV‹R” Stockholm Üniversitesi’nin bir kuruluflu olan Stockholm Resilience Centre (Ekolojik Esneklik Merkezi) yöneticisi Johan Rockström, insano¤lunun bugün dünyaya dört kat bask› uygulad›¤›n›, bunun en önde gelen nedeninin ise nüfus art›fl› oldu¤unu belirtiyor. Dünyaya uygulanan bask›da, zengin az›nl›¤›n en çok pay sahibi olan grup oldu¤unu da ifade eden Johan Rockström,“Sorun flimdi 7 milyar olmam›z ve 9 milyarl›k nüfusa
BD HAZ‹RAN 2015
“Sorun 9 milyarl›k nüfusa do¤ru gidiflimiz de¤il. Sorun ayn› zamanda eflitlik sorunu.” do¤ru gidiflimiz de¤il. Sorun ayn› zamanda eflitlik sorunu. Gezegenimiz üzerindeki en büyük çevresel etkiye zengin az›nl›k neden oluyor.” diyor. Rockström, dünya üzerindeki en büyük ikinci bask›n›n iklim, üçüncüsünün ise ekosistemdeki düflüfl oldu¤unu dile getiriyor ve sözlerini sürdürüyor: “Ne yaz›k ki, 3. bir etki de ekosistemdeki düflüfl, de¤iflme. Geçmifl 50 sene boyunca, ekosistem fonksiyonlar›nda ve gezegen üzerindeki etkisinde böyle büyük bir düflüfl gözlemleme-
Johan Rockström
dik. Ekosistemin gezegen üzerindeki etkilerinden biri orman, toprak alan ve biyolojik çeflitlilik için, uzun vadede iklimi düzenlemesi. 4. etki ise sürpriz; eski örneklemimizi terk etmemiz için gereken kavram ve kan›t. Eski örneklemimiz yani ekosistemlerin, do¤rusal, tahmin edilebilir ve bizim do¤rusal sistemlerimiz dahilinde kontrol edilebilecek flekilde davranaca¤› fikri. Asl›nda bu fikir daha ziyade evrensel, çünkü sistemler h›zl›, beklenmedik ve geri döndürülemez flekilde y›k›l›yor. Bu, gezegen üzerindeki insan etkisinin ne kadar önemli bir ölçekte oldu¤unu gösteriyor. Asl›na bakarsan›z yeni bir jeolojik devre girdik, Anthropocene, yani, insano¤lunun gezegen düzeyinde de¤iflime en büyük etken oldu¤u devir.” DURUM ÇEVRESEL ETK‹LER‹ EN AZA ‹ND‹RMEKLE AfiILAB‹LECEK G‹B‹ DE⁄‹L Rockström, her dokuz de¤iflkenin de insano¤lu için yaflamsal önemde oldu¤unu ve bu de¤iflkenlerin gezege83
BD HAZ‹RAN 2015
sonucu, sürdürülemez bir konuma gelen ve kilitlenen sistemlerin, yeni türlere ve sistemlere dönüflümü beraberinde getirdi¤ini Rockström, Ormans›zlaflma anlatan buna da mercan yaflam sistemimizi sarsan kayal›klar›n› ve etkilerden yaln›zca biri Kuzey Kutbu’nu örnek gösteriyor. nimizdeki yaflam sisteminin esnekli¤i Johan Rockström, devam ediyor: “Bilim sayesinde, bizler, dünya üzerindeki sars›c› etkisini vurguluyor ve azot oksit, metan, ormans›zlaflma, gezegeninin dengesine ve insano¤luafl›r› bal›k avlama, arazi kayb›, canl› nun geliflimi için gerekli olan yetilerine zarar verdi¤imizi bilen ilk nesiliz. çeflitlili¤i kayb›n›n son 200 y›ld›r Gezegenin karfl› karfl›ya kald›¤› risk inan›lmaz bir de¤iflim gösterdi¤ine o kadar büyük ki klasik yaklafl›mlar dikkat çekiyor. Ve önümüzdeki 10 ifle yaramayacak. y›l›n, bu dokuz gösterge için çok Bence insanl›k için en büyük uyar› önemli oldu¤unu da ekliyor. Yap›lan bizim güvenilmez bir durumda olufluaraflt›rmalar ve bilimsel analizler muz. Kendimizi gerçekten insano¤lunun geliflimi için zararl› ve istenmeyen, belki de felaket say›labilecek de¤iflime Araflt›rmadaki sebep olacak efliklere çok yaklaflt›r›verilere göre, yoruz. Biliyorsunuz ki, orada durmak bizi bugünkü istemiyorsunuz. tehlikeli sulara Gerçekte, orada durmaya izniniz sürükleyen süreç, bile yok. Asl›nda, bir çit var, bu efli¤in özellikle ‹kinci Dünya Savafl› sonras›nda oldukça üzerinde, ötesine geçerseniz bafllad›. 1940’lar›n bafl›nda 2 milyar tehlike bölgesinde oldu¤unuz yerde. civar›nda olan dünya nüfusu, 70 y›lda Ve bu yeni örneklem bize, çevresel 3,5 kat artt›. 1950’den bu yana yaln›zetkileri en aza indirmeyi amaçlad›¤›ca kent nüfusu ise 7 kat art›fl gösterdi. m›z örneklemin geçmiflte kald›¤›n›, Bugünkü dünya nüfusu 7 milyar›n üzeyetersiz oldu¤unu hat›rlat›yor. rinde ve h›zla 10 milyara do¤ru ilerliyor. Gerçekte, kan›tlar›n birço¤u Bireysel enerji tüketimi 5 kat, gübre gösteriyor ki bu dokuzu asl›nda Üç tüketimi 8 kat, okyanuslara dökülen Silahflörler gibi davran›yor: nitrojen miktar› 4 kat ve biyolojik ‘Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz çeflitlili¤in yok olufl h›z› ise 100 kat için.’ art›fl kaydetti. 84
BD HAZ‹RAN 2015
Ormanlar› yok ediyorsunuz, yeryüzünün s›n›rlar›n›n çok ötesine gidiyorsunuz, iklim sisteminin dengede kalabilme yetilerine zarar veriyorsunuz. NELER YAPAB‹L‹R‹Z? Dünyan›n s›n›rlar›n›n zorlanmaya ciddi biçimde bafllanmas›n›n, endüstri ile eflzamanl› oldu¤unu da an›msat›yor Rockström ve 90’l› y›llar›n bafl›na kadar iklimsel s›n›r›n da güvenli taraf›nda oldu¤umuzu söylüyor. Johan Rockström, dünyam›z› sürükledi¤imiz bu tehlikeli durumdan kurtulabilmek için “H›zl›ca de¤iflmeliyiz” diyor ve çözüm önerilerini s›ral›yor: “Soru fludur: Durum ne kadar kasvetli? O zaman sürdürülebilir geliflim ütopya m›d›r? Bu konuda fikir beyan edecek bir bilim yok. Ama gerçekte, bu dönüflebilir de¤iflimi yapabilece¤imizi gösteren
Kaybolan ormanlar›m›z: Yeflil
alanlar flu an için sürdürülebilir ormanlar›, sar› ve k›rm›z› renkli alanlar ise güvenli s›n›r› geçmifl ormanlar› gösteriyor. birçok bilim var. Yapmam›z gereken bu de¤iflim, kontrol ve yönetim biçimlerimizi tümden de¤ifltirmemizi zorunlu k›l›yor. Bugünkü verimlilik ve optimizasyona odakl› anlay›fl›m›z› çok daha esnek, çok daha uyum sa¤layabilen bir yaklafl›ma do¤ru de¤ifltirmemiz gerekiyor. Bu yaklafl›m ihtiyaç fazlas›n› fark edebilmemiz ve bu küresel tehditlerle bafl edebilmemizde anahtar niteli¤ini tafl›yor. Sosyal ve
“...iklim sisteminin dengede kalabilme yetilerine zarar veriyorsunuz.”
BD HAZ‹RAN 2015
ekolojik sistemlerin floklara dayanabilmesi ve istenilen ölçekte kalmaya devam edebilmesi için istikrarl› olmaya; krizden hemen sonra yükselebilme yetisine ve tabii ki beklenmedik de¤iflimlere uyum sa¤layabilmeye yat›r›m yapmal›y›z. Peki bu herhangi bir yerde gerçeklefliyor mu? Elimizde bu düflünce tarz›ndaki de¤iflime dair bölgesel düzeyde herhangi bir baflar› örne¤i var m›? Evet, asl›nda var ve liste uzamaya bafllayabilir. Örne¤in Latin Amerika’da toprak sürmeden yap›lan tar›m, daha fazla hasat vermekle kalmay›p karbona da el koymufltur. Avustralya’daki Büyük Set Resifi de bir baflka baflar› hikayesi. Ama f›rsat kap›s›, yenilikçilik ve yeni bir düflünce yap›s› içinde olmaktan geçiyor. Bu durum günümüzde tamamen farkl› bir yönetim stratejisine sebep oldu. Direnç kazanmak, ihtiyaç fazlas›n›n fark›nda olmak, tüm sisteme bir bütün olarak yat›r›m yapmak… Ve daha az tüketmek. Öyleyse gelecek ne durumda? 86
Gelecek elbette çok büyük bir sorunu içeriyor: Dokuz milyar insan› beslemek. ‹htiyac›m›z olan yeni bir yeflil devrimden daha fazlas›. Ve gezegenin s›n›rlar› gösteriyor ki, tar›m sera gaz› kayna¤› olmaktan ç›k›p “sera gaz› tüketici” olmal›. Bunu da halihaz›rda üzerinde yaflad›¤›m›z arazilerde yapmal›y›z. Daha fazla geniflleyemeyiz, çünkü gezegenin s›n›rlar›n› erozyona u¤rat›r›z. Dünya nehirlerinin yüzde 25’i okyanusa bile ulaflamazken, bugünkü gibi su tüketmeye devam edemeyiz. Bizim bir de¤iflime ihtiyac›m›z var. Fosile ba¤l› olmaktan kurtulmal›, rekor bir zamanda h›zl›ca düflük karbon ekonomisine geçmeliyiz. Enerji sektöründen kaynakl› iklim problemini çözersiniz, ayn› zamanda yenilikçi olmay› desteklersiniz. Bunlar, gezegen seviyesinde h›zl›ca büyük ölçe¤e dönüfltürülebilecek fleylerdir. Bunlar›n hepsinde önemli nokta, düflünce yap›s›ndaki de¤iflimdir; yani kendimizi karanl›k bir gelece¤e itti¤imiz bir durumdan uzaklaflmak, onun yerine gelece¤imizden yola ç›karak kanunlar›m›z› oluflturmakt›r. Bilim flunu gösteriyor ki, elbirli¤i ile yerel ölçekten küresel ölçe¤e eflzamanl› olarak de¤iflim seçenekleri üzerinde ilerlersek; ancak böylelikle güvenli s›n›rlar içindeki bir gelece¤e ulaflabilir ve bu sonlu gezegene bir esneklik kazand›rabiliriz.” • sabriyeasir@butundunya.com.tr
Tarihten Damlalar Mümtaz ‹dil
Jules Verne Nautilus’u o bulmad›, Nemo da onun kaptan› de¤ildi, ama o... Jules Verne’di...
aris’te, lüks bir apartman kat›n›n çal›flma odas›nda dönemin en büyük yazarlar›ndan Jules Verne gazeteci kimli¤i de olan bir konu¤u ile oturuyordu. Çal›flma odas›n›n duvarlar› çeflit çeflit dünya haritalar›yla doluydu. Jules Verne, haritalardan birini konu¤una göstererek, “Bana bu haritalar yetiyor,” dedi.“Kahramanlar›m›n izinden gidiyorum. Dolay›s›yla, bana gerçek yolculuklardan hep vazgeçmek düflüyor...” »
P
87
BD HAZ‹RAN 2015
Nas›l yani,” diye flafl›r›r konu¤u. “Siz hiç dünya seyahatine ç›kmad›n›z m›?” “Hay›r,” der Jules Verne. “Hiç bir zaman dünya seyahati yapmad›m!” “Yani yamyamlar› hiç görmedim diyorsunuz?” “Ne yamyam›, neden söz ediyorsunuz? Hayat›m boyunca yamyamlardan beni yerler diye hep korktum.”
J
ules Verne için dünyan›n hemen bütün ülkelerinde bir y›¤›n efsane türetilmifltir. Yaflad›¤› dönemde ününün doru¤una ulaflan bu ilginç yazar, tüm dünyan›n en çok tan›d›¤› yazarlardan biridir de ayn› zamanda. Bizde daha çok çocuk romanlar› yazar› diye bilinse de, Avrupa ve dünya edebiyat› onu önemli bir edebiyatç› olarak görür. Hayat› hakk›nda net ve tam bilgi bulunmuyor. Bunun nedeni Jules Verne’in kendi hayat›yla ilgili çok
Ünlü yazarla röportaj yapmak üzere Paris’e gelen Amerikal› bir gazeteci umutsuzluk içinde hayk›r›r: “Belki de böyle biri hiç olmad›, yok!” 88
az bilgi vermesi, hayat›yla ilgili neredeyse hiçbir fley yazmamas›. Hatta flöyle bir anekdot vard›r Verne ile ilgili: Ünlü yazarla röportaj yapmak üzere Paris’e gelen Amerikal› bir gazeteci umutsuzluk içinde hayk›r›r: “Belki de böyle biri hiç olmad›, yok!” Gazeteci, Verne ile ilgili röportaj bir kenara, onunla buluflmak için baflvurdu¤u yerlerden de ilginç yan›tlar alm›fl, bunlar› ka¤›da dökmüfltür. Sorduklar›ndan biri, “Jules Verne iflah olmaz bir gezgindir,” der. “Tüm Avrupa, Asya, Afrika, Amerika, Avustralya k›talar›n› gezdi. fiu s›ralarda da okyanusta bir yerlerde seyahat ediyordur.” Bir di¤eri, “Jules Verne hiçbir zaman, hiçbir yere gitmedi,” diye söze kar›fl›r. “O, taflrada bir yerde yafl›yor ve eserlerini çal›flma odas›ndan d›flar› ad›m bile atmadan yaz›yor.” Bir baflkas›, “Jules Verne Frans›z de¤il, asl›nda bir Yahudi’dir,” diye cevap verir. “Varflova yak›nlar›ndaki Plock kentinde do¤mufltur ve gerçek ad› Julio Olschewitz’tir.” Daha da bir baflkas›, “Jules Verne bir efsanedir,” diye söze kar›fl›r. “Bütün bir co¤rafya toplulu¤unun yaz›larda kulland›¤› ortak bir takma isimdir.” Bitmedi, “Gerçekten Jules Verne
BD HAZ‹RAN 2015
Hemen her ülke, bu efsaneler içinde kendine göre bir gerçeklik bulmufl ve kendi Jules Verne’lerini yaratm›fllard›r. diye biri vard›, ama birkaç y›l önce öldü. O yafll› bir ‹ngiliz kaptan, eski bir deniz kurdu, Saint-Michel adl› geminin de kaptan›d›r.” öyle birbirinden ilgisiz bilgiler vard›r Jules Verne hakk›nda. Hemen her ülke, bu efsaneler içinde kendine göre bir gerçeklik bulmufl ve kendi Jules Verne’lerini yaratm›fllard›r. Bir tek ‹ngilizlerin Jules Verne ile ilgili hiçbir çal›flmas› yoktur. Frans›zlar Jules Verne’i tasas›z, flakac›, Almanlar dürüst ama düz bir anlat›c›, Ruslar ise duygusal bulur. ‹talyanlar zeki, Amerikal›lar da enerjik ve iflgüzar bir adam olarak tan›mlarlar. (*) ‹ngilizler ise Verne ile ilgilenmifllerdir elbette, ama sadece eserlerini kendi dillerine çevirmifl, birçok bask›s›n›
B
yapm›fl ve çok okumufllard›r, ama asla hakk›nda konuflmazlar, yazmazlar. Jules Verne hakk›nda çok çeflitli “flehir efsaneleri” türetilmifltir, ama baz› noktalar var ki, gerçek ve buna ra¤men yazar›n ününden bir fley kaybetmesine neden olmuyor. Örne¤in, denizalt›y› ilk düflünen Verne de¤il. Atom denizalt›s› Nautilus’u ilk düflünen de o de¤il. Dahas›, Kaptan Nemo adl› kahraman› da kendine ait de¤il. Balonla Seyahat roman›ndaki Albatross da ona ait de¤il. Bütün bunlar benim çocuklu¤umda ve gençli¤imde hep ona mal edilmifl unsurlard›. Ama zaten edebiyat tarihçileri ve Jules Verne araflt›rmac›lar›, yazar›n tüm hünerinin ola¤anüstü hayal gücü oldu¤unu öne ç›kar›yorlar, buldu¤u ya da takt›¤› isimleri de¤il. Jules Verne’nin ünlü Ay’a Seyahat roman›ndan uyarlanm›fl bir betimleme 89
BD HAZ‹RAN 2015
yaz›lm›fl bir çok Ay’a Seyahat roman› zaten vard›. Baflta Fransa olmak üzere bütün dünya Jules Verne’i daha çok edebiyat›n kap›s›n› bilime ve teknolojiye, ek olarak da yeni kahramanlara açt›¤› için sevmifltir. ules Verne’in mezar› üzerinde sade bir figür vard›r. Ünlü yazar›n mermerden yap›lm›fl bir figürüdür bu. Figür diyorum, zira heykel say›lmaz. Mermerden bir tabut kapa¤›, Jules Verne kapa¤› kald›rm›fl ve sa¤ eli ile yüzünü semaya çevirmifl bir figür. Üzerinde de flöyle yazar: “Ebedi gençli¤e do¤ru...” •
J
Jules Verne’nin mezar›
Helikopter çizimleri veya aerodinamik makine projeleri La Landelle ve Ponton d’Amecourt’a ait oldu¤u biliniyordu. Ay’a Seyahat bile orijinal de¤ildi, zira ondan önce
mumtazidil@butundunya.com.tr (*) Kirill Andreyev'in "Jules Verne" adl› kitab›ndan, Çev. Ard›han Korkmaz, Etkin Yay›nevi
ÜNLÜLER‹N SÖZLER‹
Korkakl›k flu soruyu sorar; “Güvenli mi?” Menfaatçilik flu soruyu sorar; “Faydal› m›?” Kibir flu soruyu sorar; “Popüler mi?” Ama vicdan flu soruyu sorar; “Adaletli mi?”
Beni mahveden fley; Bana yalan söylemifl olman de¤il, Sana bir daha inanmayacak olmamd›r..
Her zaman yapamad›¤›m fleyi yap›yorum, onun nas›l yap›laca¤›n› ö¤renmem için.
Karanl›ktan korkan bir çocu¤u kolayl›kla affedebiliriz. Hayattaki gerçek trajedi yetiflkinlerin ayd›nl›ktan korkmas›d›r.
M.Luther King
Victor Hugo
Pablo Picasso
Platon
90
BD HAZ‹RAN 2015
Yazan :YAHYA AKSOY
Çocuklu¤umun geçti¤i
O¤ulcuk köyümüzde ‹lkokula yak›n "Hayat çeflmesi" vard›. Büyük musluktan gürül gürül akan suyu ile kurda-kufla, taflatopra¤a, canl›ya-cans›za, at› veya efle¤i ile gelen yorgun yolcuya ve binek hayvanlar›na hayat verirdi... Bütün köy çeflmelerine sembol olarak de¤erlendirdi¤im "hayat çeflmesi" insanlara ve ba¤a-bahçeye can suyu olurdu.
Hayat çeflmesi tafl›nda ilk yap›l›fl›nda flunlar yaz›l› idi: "Ne saray isterim, ne de bafl›ma taç / Gönlüm bir avuç suya muhtaç." Köyün dört yan›nda çeflmeler vard›. Bat› giriflinde halk›n deyifli ile "‹htiyar P›nar›", güney giriflinde
"Ahmet p›nar›", do¤usunda "Öküz P›nar›", köyün ortas›nda "Hayat P›nar›" ve di¤er p›narlar gelen geçene can suyu veririr, elini yüzü y›kayan insanlar çeflme bafl›nda biraz konaklar ve serinleyerek yorgunluk atarlard›.
yaflayan tüm canl›lar su içsinler diye köy çevresinde bulunan su kaynaklar›na harcayarak bu çeflmelerin yap›m›na katk› sa¤larlard›. Buralardan yaban kufllar› ve keklikler sabahlar› su içerler ve o tatl› na¤meli ötüflleri ile köy halk›n› selamlarlard›. Ayr›ca koyun ve kuzular›n yaz s›caÇeflmeler büyük ölçüde kurudu. ¤›nda köy yak›nlar›nda dinlendikleri Kimileri de serçe parmak kadar damla yerde (arkaç) su ihtiyaçlar›n› giderdik- damla akmakta. Halk›m›z, "sular ne leri "Çarda¤›n P›nar›" vard›. Koyunlar zaman ço¤alacak diye" dert yanmakta. ve kuzular, yaz s›caklar›nda hayat Bir yandan terkos kuyular›na su sa¤layan kaynaklar da çok yetersiz hale gelmekHay›r sever te. Susuz hayat olamainsanlar yaca¤›na göre, geleellerindeki üçbefl cekte su kaynaklar› daha da önem kazanakurufllar›n› harcayarak bu cak. Çareler düflünülecek ... çeflmelerin Yeryüzünün büyük yap›m›na bölümü sularla kapl›. Su ve toprak yaflam›n kaynak iki temel ögesi. Efsasa¤larlard› neler, destanlar, masallar, atasözleri, suyunu içerler ve yak›nlar›nda bulu- öyküler, türküler ve flark›lar su toprak nan hayat a¤açlar›n›n gölgesinde üzerine kurulmufltur. Çeflmelerle ilgili dinlenerek serinlerlerdi. Hay›r sever an›lar, çeflme bafl› sohbetleri, maniler, insanlar ellerindeki üçbefl kurufllar›n› öyküler ve türküler yaflam felsefesine çobanlar ve sürüleri ile k›rlarda ›fl›k tutarlar. • 92
Türk Dili Orhan Velidedeo¤lu
F›st›k Kabuklar› Ekim 2012 tarihli Cumhuriyet gazetesinin “Pazar Yaz›lar›” sayfas›ndan al›nm›fl bir yaz› geçti elime. Deniyor ki: “…Rivayete göre, Osmanl›’n›n Viyana’y› kuflatmas› s›ras›nda saraya acilen bir haber ulaflt›r›lmas› gerekmektedir. Haberci, dört at›n çekti¤i arabas›yla ve son h›zla, haberi ulaflt›rmak için yola ç›km›flt›r. Mariahilfer Caddesi’ne gelince görür ki yolun ortas›nda, flaha kalkm›fl atlar›n çekti¤i arabadan habersiz, oynayan bir çocuk vard›r. Haberci arabay› durdurmak istemez, zira haber çok önemlidir, acilen saraya ulaflt›r›lmas› gerekir. Yolda oynayan çocu¤un annesi ise tehlikeyi görerek yalvar›r: “ Maria Hilfe!” [Meryem ana yard›m et!] Ayn›
7
h›zla yoluna devam eden araban›n ç›kard›¤› toz bulutu da¤›l›nca kad›n görür ki, çocuk ayn› yerde oyununa devam etmektedir… Meryem Ana yard›m etmifl ve bu öyküden dolay› da bu yolun ad› Mariahilfer Caddesi (Mariahilfer Strasse) olarak kalm›fl.” Bu rivayet (söylenti) bana, Anadolu’nun pek çok yöresinde tarihin derinliklerine uzanan yerleflim yerlerinin adlar›, bu adlar›n kaynaklar›, bilinmeden oralara yak›flt›r›lan uydurma adland›rmalar› an›msatt›. Tarihi yerleflim yerleri için bu as›ls›z ‘ad uydurumu’ baflka ülkelerde de olabiliyormufl, demek ki... Okudu¤umuz tarih kitaplar›na göre, birinci Viyana kuflatmas›nda (1529) Kale kumandan› Kont Nicolas 93
BD HAZ‹RAN 2015
Von Salm, Osmanl› ordusu gelmeden kale duvarlar› d›fl›ndaki mahallelerin tamam›n› yak›p y›kt›rarak yirmi ad›m arayla iki savunma seddi oluflturur ve bu taktikle savunmada baflar› sa¤lan›r; Osmanl› ordusu flehri ele geçiremez. ‹kinci Viyana kuflatmas›nda da -d›flar›dan al›nan deste¤i saymazsakflehir, buna benzer önlemlerle savunulur . O kuflatma y›llar›nda , o toztoprak içerisinde, bir ‘araba yolu’ bile hayal edilemezken, Mariahilfer Caddesi’nden söz edilebilir mi? Ne zaman ki Osmanl›’n›n baflar›s›z iki kuflatmas› sonras› flehir o yöreye do¤ru geliflmeye bafllar, orada bir kilise yap›l›r; Maria Hilfer (Koruyucu Meryem) Kilisesi (16861689). Kilisenin önünden geçen sokak da zamanla çok geliflir ve Mariahilfer Caddesi ad›n› al›r. *** iyana’da bulundu¤um günlerde büyük ma¤azalar›n çoklu¤u, insan yo¤unlu¤u yan›nda uzunlu¤u ile de dikkatimi çeken ve bana ‹stanbul’un ‹stiklal Caddesi’ni an›msatan bu Mariahilfer Caddesi ile ilgili söylentiyi bir yana b›rakal›m da cadde ile ilgili, ilginç bir an›y› paylaflal›m: 1950’lerin sonlar›nda, biri Tarsuslu, di¤eri Antepli iki arkadafl, üniversite e¤itimlerini Viyana’da sürdürmektedirler. Üniversitenin ara tatilinde Antepli ö¤renci ailesinin yan›na gider, bir kutu Antep f›st›¤› ile döner. Bir gün Tarsuslu arkadafl›yla Mariahilfer Caddesi’nde
V 94
buluflup bir yandan vitrinleri seyreder, di¤er yandan ceplerine doldurduklar› f›st›klar› yiyerek yürürler ve caddenin sonuna vard›klar›nda tokalafl›p ayr›lacaklar› s›rada karfl›lar›na bir polis dikilir: “Kilisenin önünden beri sizi izliyorum; flimdi dönün ve yola att›¤›n›z o f›st›k kabuklar›n› teker teker toplay›n !..” der.(!) Olay› anlatan Tarsuslu genç (bugün ‘emekli ö¤retmen’) “Viyana’ n›n bu ifllek caddesinde, al›flverifle gelen insanlar›n doldurdu¤u yaya kald›r›m›nda, peflimizdeki polisin gözetiminde ayaklar alt›ndan utana s›k›la, kan ter içinde toplad›¤›m›z o kabuklardan sonra bir daha de¤il caddelere, sokaklara bile bir fley atmamay› ö¤renmifl oldum” demiflti. Çok etkili, iz b›rak›c› böylesi cezalara, ülkemizde ne büyük gereksinim var; bir uygulanabilse... Gerçi arada bir de olsa bu konuda yöresel bir iki haber, gazetelere yans›m›yor de¤il: Yak›n bir tarihte K›rflehir Belediye Baflkan› “sokakta çekirdek yiyerek kabuklar›n› yere atanlar›n uyar›laca¤›n›, buna ald›rmayanlara Kabahatler Kanunu uyar›nca para cezas› verilece¤ini ” duyurmufltu. • orhanvelidedeoglu@butundunya.com.tr
**** Not: Temmuz, A¤ustos ve Eylül aylar›nda Ankara’da olamayaca¤›mdan yaz›lar›ma ara vermek zorunday›m. Ekim’de buluflmak umuduyla sa¤l›kl›, nefleli dinlenceler...
BD HAZ‹RAN 2015
Okurlarla Başbaşa Bu sayfay›, de¤erli okurlar›m›z›n istekleri, hatta ›srarlar› üzerine oluflturduk ve ayn› içtenlik düzeyinde sürdürece¤iz. Okurlar›m›z›n uyar›lar›n›, elefltirilerini ve görüfllerini aç›klayacaklar› mektuplar›n› gerekti¤inde ayn› içtenlikle yan›tlayaca¤›z. Mektuplar›n›z› okurlabasbasa@butundunya.com.tr adresimize gönderebilirsiniz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, Anzak’lar konusunda söyledi¤i ileri sürülen kayna¤› belirsiz sözler ve Avustralya Savafl Müzesi’ndeki “Bir aya¤› Türk bayra¤›n›n üstündeki” Anzak askeri heykeli konular›nda: “Çanakkale Savafllar› s›ras›nda Mehmetci¤imizin, yaral› bir Anzak askerini kuca¤›na al›p siperine götürecek kadar centilmence davranmas›n›n yüce bir insanl›k örne¤i olmas› denli, bu olay›n Türkiye’de bir an›t olarak yaflat›lmas›n›n da, en az o denli yüce bir insanl›k örne¤i oldu¤unu belirtmek isteriz. Türklerin, savaflta ve savafl sonras›ndaki bu do¤al davran›fl›n› Avus-
Çanakkale’deki Mehmetçik An›t›
Avustralya’daki Anzak An›t›
tralyal›lar›n örnek almalar› gerekirken, tam tersi, küçümsercesine bir davran›flla onlar, Avustralya Savafl Müzesi’nde “örnek bir Avusralyal› askeri” simgeleyen Çanakkale savaflc›s› bir Anzak askerinin an›t›n›, “Bir aya¤› Türk bayra¤›n›n üstünde görülmektedir” tümcesiyle övünerek aç›klamaktad›rlar. Bunu ö¤renir ö¤renmez “Avustralian Turkish Advocacy Alliance” olarak biz, müze müdürü Dr. Brendan Nelson’la an›nda irtibata geçtik ve heykelin oradan kald›r›lmas›n› istedik. Kendisinin bize zaman›nda geri dönmemesi halinde bir bas›n bildirisiyle bu ay›b› bütün Avustralya medyas›na da duyuraca¤›z. 95
BD HAZ‹RAN 2015
Ayr›ca, Avustralya’daki tüm Türklerden, demokratik tepkilerini Dr Brenda Nelson’›n director.office@awm. gov.au email adresine ‹ngilizce olarak gönderecekleri mektuplarla belirtmeleri rica ettik.” Ömer Can fiirikçi, Avustralya Atatürk Kültür Merkezi yöneticisi *** ‹kinci mektup: “Sözü geçen heykelin Türk medyas›nda yer bulmas›n›n hemen akabinde üye kurulufllar›n› bildiren ATA-A, Avustralya Savafl Müzesi Müdürü Dr. Brendan Nelson ile görüflerek bu heykelin Müze koleksiyonundan derhal kald›r›lmas›n› istedi. ATA-A konuyu acil haber bülteniyle websayfas›ve sosyal medyada duyurmas›ndan hemen sonra ATA-A üye kurulufllar›ndan ve Türk toplumundan yo¤un emailler alan Avustralya Savafl An›t› Müzesi, sadece heykelin resmini web sayfalar›ndan kald›rmakla yetindi fakat sayfan›n baflka k›s›mlar›nda halen heykelin ayr›nt›lar›na ulaflmak mümkün. Dr. Nelson’a bir mektup da gönderen ATA-A CEO’su Ertunç Özen, müzeden bu konuda bir aç›klama talep ettiklerini ve bir hafta geçmesine ra¤men bu konuda halen bir aç›klama gelmedi¤ini söyledi. Müzeden istenilen vakitte bir cevap gelmemesi nedeniyle konuyla ilgili olarak bir bas›n aç›klamas› yapmay› bir görev bilen ATA-A Avustralya medyas›n›n da ilgi oda¤› oldu. The Australian, Sydney Morning Herald, Canberra Times ve The Age gazetelerine mülakat veren ATA-A ayn› zamanda konuyu 96
federal ve eyalet parlamentolar›na da tafl›d›. Konuyla ilgili bir aç›klama yapan Avustralya’n›n Ankara’daki yeni büyükelçisi James Larsen "Heykel, sanatç›n›n o döneme ait görüfllerini belirtiyor" dedi. ‹letiflim Bakan› Malcolm Turnbull, NSW Labour Party Lideri John Robertson, Reid bölgesi federal milletvekili Craig Laundy ve NSW Parlamentosu Türk Dostluk Grubu üyeleriyle de görüflen ATAA icra sekreteri Günefl Güngör, Bankstown bölgesi Federal Milletvekili Jason Clare’in konuyla bizzat ilgilenece¤ini söyledi¤ini bildirdi. Heykelin müzede bulunmas›n›n bile Avustralyal› Türkler için bir sayg›s›zl›k oldu¤unu dile getiren Güngör, müze yetkililerinin bu hatadan bir an önce döneceklerini umduklar›n› söyledi.” Ömer Can fiirikçi, Avustralya Atatürk Kültür Merkezi yöneticisi *** “Büyük savafllar kazan›p dünyaya hakim olabilirsiniz ancak birbirini tan›mayan, farkl› adet ve kültürlere sahip olan insanlar›n üzerinde ayn› etkiyi yapacak bu sihirli sözlerin baflar›s›na yaklaflamazs›n›z, insanlarin ruhlar›nda bu karfl›l›kl› erdemi ve hissiyat› kendili¤inden oluflturamazs›n›z. ‹flte böyle bakt›¤›n›zda, Jonniler ve Mehmetçikler her ikisi de vatan› için can›n› vermifltir. Gayet tabii ki iflgale gelen Jonniler ve vatan›n› savunan Mehmetler iki farkl› taraftad›r. Ancak, birbirlerinin kanlar›yla Çanakkale yar›madas› kutsanm›fl ve bu iki milletin çocuklar› y›llar sonra
BD HAZ‹RAN 2015
bu ac›y› iflte bu sözlerle olgunlaflt›rm›fl, düflmanl›k yerine dostlu¤un, birbirini anlayabilmenin tohumlar› at›lm›flt›r. Bu karfl›l›kl› hissiyatin ve iki taraf üzerinde flehitlik mertebesine duyulan flükran›n en güzel anlat›fl› olan bu kutsal sözler, millet ve din içermez, dolay›siyle evrenseldir, yani emperyalist bir anlam tafl›maz, tam tersi insani de¤erleri, düflman›yla dost olabilmeyi ö¤ütler ve afl›lar. Bu aç›dan bakt›¤›n›zda, tamamiyle özgün Atatürk ruhunu yans›tan bu evrensel mesaj›n orijinini sorgulaman›n bir faydas› yoktur. Kafa kar›flt›rmak, ve dostlu¤a darbe vurmaktan baflka amac› olmayan bu türden analizler, söylemin de¤erini düflüremedi¤i gibi, ne kadar u¤rafl›lsa u¤rafl›ls›n Atatürk'ün ileri görüfllülü¤üne ve evrensel kiflili¤ine de gölge düflüremez. Onun sars›lmaz takipçileri olarak size ve bize düflen görev, bu söylemle ö¤ütlenen evrensel mesajlar› baflka anlamlar aramadan, ulusal ba¤›ms›zl›¤›m›zdan ödün vermeksizin milletler aras› iliflkilerde uygulamakt›r. ‹nsani olgunluk ve erdem de bunu gerektirir. Aksini ispata çal›flmak ise humanist düflünceyi ve Atatürk'ün ilk paragrafta gayet aç›k olarak vurgula-d›¤› mesaji anlayamam›fl olmakla veya maksatl› olarak sapt›rmakla aç›klanabilir. De¤erlendirilmesi dile¤iyle, Sayg›lar.” (‹sim yok) Amerika Atatürk Derne¤i Yönetim Kurulu *** Anzaklar konusunda yapt›¤›m ararflt›rma sonucunda ekte resmi
bulunan bir haber metnine ulaflt›m. 10 A¤ustos 1915 Sal› günü Avustralya’da yay›mlanm›fl bu gazete haberini okurlar›n›z›n ilgiyle karfl›layacaklar›na inan›yorum Hale Ergül / Sydney- Avustralya
“‹NSAN” TÜRKLER Hawthorn’lu çavufl H. D. Collyer, Malta’daki hastaneden bir dostuna gönderdi¤i mektubunda, Türkleri övmekte ve flöyle demektedir: “Çok iyi kalpli Türkler tan›d›m ve (bu konuda) flimdi akl›ma gelen flu üç olay› anlatay›m: ‘Yaral› 12 askerimiz toplu halde Türk K›z›lhaç› taraf›ndan bulunmufllard›. Türkler hiçbirini esir almad›klar› gibi, hepsinin yaralar›n› sard›lar ve onlar›, “Sizinkiler flimdi gelecekler ve sizi götürecekler” diyerek teselli ettiler. Bir baflka olay da fludur: Bir Türk, yürüyecek durumda olmayan bir yaral› askerimizi bulmufl, yaralar›n› sarm›fl ve onu güvenli bir yere tafl›m›flt›. Sonra da, bizimkiler taraf›ndan bulununcaya kadar aç ve 97
BD HAZ‹RAN 2015
susuz kalmamas› için yan›na su ve yiyecek b›rakm›flt›. Bir baflka olayda da bir Türk, yaral› bir askerimizin yaralar›n› sard›ktan sonra kendisine, daha fazla zaman kaybetmeden birli¤ine dönmesini önermifl ve flöyle demiflti: “Bir Alman subay görürse, ikimizi de öldürür.” Olup biten tüm vahfletten, Alman köpekleri sorumludur. (Almanlar) Türkleri öyle çok etkileri alt›na alm›fllard› ki, bir Türk bize, yarad›l›fl›n›n güzel bir yan›n› göstermekten bile korkuyordu.” (*Considerate: Sayg›l›, nazik, düflünceli, anlay›fll› anlam›ndaki bu sözcü¤ü öz anlam›yla, “‹nsan” olarak çevirdim.) *** TSK’nin Kurmay Albay› kimli¤iyle Azerbaycan’a böyük hizmetleri dokunan ve flimdi emekli olan Say›n Suat Ayt›n’›n, böyük Mehmet Emin hakk›nda yazm›fl oldugu makalesini seve seve okudum. Onu Mehmet Emin beyin torunu, arkadafl›m- Reis Resulzade’yle paylafltım. Sayg›larımla: Doktor fiahin Musao¤lu, Baku, Azerbaycan *** Yazma sebebime gelince; Ocak /2015 say›nizda Prof. Mehmet Haberal'›n Uluslararas› Bilimsel Etkinlik Rekoru adl› yaz›n›z›n 16 ve 17'nci sayfalar›nda yer alan Kazakistan ve K›rg›zistan gezileri ile ilgili bölümünde her iki ülkenin M‹LL‹ BAYRAKLARI yanl›fl bas›lm›fl ve bu iki ülkenin isimleri ve bayraklar› birbiri ile kar›flt›r›lm›flt›r. Dost ve kardefl ülkelerimize sevgi ve 98
sayg›m›z› göstermeli ve bununla ilgili bir düzeltme yapman›z› veya tedbir alman›z› rica ediyorum. Sayg›lar›mla. ‹yi çal›flmalar. Muttalip Kesiksaç, Ankara *** Say›n Yetkili, Size Sidney’den yaz›yorum. Türkiye’ye her geliflimde, okudu¤um, içeri¤i ile kültür dünyam› besleyen Bütün Dünya Dergi’nizin say›lar›na, çevrim içi sayfan›zdan ulaflabildi¤im için teflekkürlerimi iletmek istiyorum. Sayfan›zda arfliv olarak adland›r›lan k›sma daha Türkçe bir sözcük olan Belgelik ad›n› vermenizi dileyerek bitiriyorum. Sayg›lar›mla Volkan Kaya Türüdü *** Öncelikle Bütün Dünya dergisinin devaml› okuyucusu oldu¤umu belirtmek isterim. Makalelerin çok kaliteli oldu¤una da inand›¤›m bir dergi. 1 Aral›k bask›s›ndaki Tekin Özertem'in makalesinde sadece bir noktaya tak›ld›m. Yay›nlam›fl oldu¤unuz Çanakkale foto¤raf› olarak belirtilen resmin hikayesinin farkl› oldu¤unu söylemek isterim. Alt›ndaki ifade de hatal›d›r. Bu konuda ciddi bir dergi ç›karan, Çanakkale araflt›rmac›s› bir gazetecinin yazm›fl oldu¤u makalenin linkini paylaflmak istiyorum. Size iyi çal›flmalar dilerim. Sayg›lar›mla, An›l Dal *** Say›n Dal, iletiniz için öncelikle teflekkür ederim. Bütün Dünya'n›n Aral›k ay› say›s›nda yer alan yaz›mda kulland›¤›-
BD HAZ‹RAN 2015
m›z, Çanakkale Savafl›’na kat›lan "15'liler”e ait foto¤raf, ‹stanbul Erkek Lisesi'nin resmi internet sitesinden al›nm›flt›r ve gönüllü olarak Çanakkale Savafl›’na kat›lan ‹stanbul Erkek Lisesi ö¤rencilerine aittir. 1915 y›l›nda o zamanki ad› ile ‹stanbul Sultanisi'nden 50 ö¤renci (kimi kaynaklara göre 55) vatanlar›n› savunmak için gönüllü olarak Çanakkale Savafl›'na kat›lm›fl; hepsi de 18 May›s'› 19 May›s'a ba¤layan gece saat 03.30 da Kartepe mevkiinde flehit olmufltur. Birçok kaynakta, sadece ‹stanbul Erkek Lisesi ö¤rencilerinin de¤il, baflka okullardan da ö¤rencilerin Çanakkale Savafl›’na gönüllü olarak kat›ld›klar› ve bu savaflta 10 bin üniversite, 70.000 orta okul ö¤rencisinin flehit olduklar› belirtilmektedir. ‹flaret etti¤iniz kaynakta da belirtildi¤i gibi, “On Beflliler Türküsü”n-
deki 15 rakam›, 1915 y›l›n› de¤il, Rumi takvime göre 1900 y›l›na denk gelen 1315 y›l›n› ifade etmektedir. 1917 y›l›nda ç›kar›lan yasa da 1900 (1315) do¤umlular›n askere al›nmalar›na dairdir. Foto¤raftaki “Yavru Mehmetcik”ler, söz konusu yasa ç›kmadan iki y›l önce, 1915 y›l›nda, gönüllü olarak Çanakkale Savafl›'na kat›lan 1315 (1900) do¤umlu öncü “Onbeflli çocuklar”d›r. “Savafl ve Bar›fl” bafll›kl› yaz›mda bu foto¤rafa niçin yer verdi¤imi de izninizle aç›klayay›m: Sanat ve kültür konular›nda yazan biri olarak, sanat ve gerçek aras›ndaki koflutlu¤u, ba¤› vurgulamak istedi¤im içindir. ‹lginiz nedeniyle size teflekkürümü yineliyor, görüfl ve düflüncelerinizi gelecekte de paylaflmay› sürdürmeniz dile¤iyle sayg›lar sunuyorum. Dr. Tekin Özertem 99
G
ünümüzde özellikle siyasal alanda sömürü, en çok ve en s›k rastlanan bir kötüye kullanmad›r. ‹nançtan faize kadar her konuda ve her alanda yürütülmekte, oy ve iktidar için ilkelerle, de¤erlerle, kurumlarla, kiflilerle, durum ve olaylarla sürdürülmektedir. Emek sömürülmekte, iyi niyet sömürülmekte, insanl›k sömürülmekte, bir tür Sömürü Düzeni siyasetin arka yüzü olmaktad›r.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
BD HAZ‹RAN 2015
Cehalet ve
Bilgi E¤itim bir kovay› doldurmak de¤il bir meflale yakmakt›r
Cehalet kelimesini ço¤unlukla, ilkel ya da aptalca bir inanç kümesini belirtmek için kullan›r›z. Asl›nda cehaletin fark›na varmak, bilimsel söylemin bafllang›c›d›r. ir fleyin bilinmedi¤ini ve anlafl›lmas›n›n güç oldu¤unu kabul etti¤imizde, bunun araflt›rmaya de¤er oldu¤unu da kabul etmifliz
B
Yazan: HAL‹T YILDIRIM
demektir. Cehalet” (ignorance) kelimesiyle Google’da arama yapt›¤›n›zda 37 milyon sonuç geliyor; “bilgi” (knowledge) kelimesi ise 495 milyon sonuç veriyor. Bu, Google’›n kullan›fll›l›¤›n› ama ayn› zamanda önyarg›s›n› da yans›t›yor. Bilgiden çok cehalet oldu¤u kesin. Dünyadaki herkes, bildiklerinden ya da bildiklerini iddia ettikleri fleylerden ötürü para kazan›r. Fakat bilimci101
BD HAZ‹RAN 2015
ler, cehaletlerinden ötürü ödüllendirilir. “Bazen kiflinin, ‘jetonunun düflmesi’, her fleyin gözünde berrakl›¤a kavuflmas› için ayn› fleyi birkaç kez ya da do¤ru flekilde duymas› gerekir. Bir fleyi ilk duydu¤unuzda bütünüyle anlasan›z da baflka bir aç›klama her zaman dokuyu zenginlefltirir. Okuyucuyu bir sav patikas›nda baflkas›n›n rehberli¤ini izlemektense bilgiler aras›nda kendi bafl›na dolanmaya davet ediyorum.” diye vurgulayan Prof. Dr. Nörobiyolog Stuart Firestein’in (ilk bas›m› Ekim 2014’de yay›nlanan 150 sayfal›k “CehaletBilimi ‹leriye Tafl›yan Güç-(How It Drives Science)” adl› eserinden öne ç›kard›¤›m birkaç paragraf› afla¤›ya aktar›yorum: Bilgi, esasl› bir konu. Cehalet ise daha esasl›. Üstelik daha da ilginç. Belki bu ifade kula¤›n›za tuhaf geldi; çünkü hepimiz bilgi elde etme peflinde koflar›z ve cehaletten kurtulmay› umar›z. Bunu nas›l yapaca¤›m›z›, nas›l elde edece¤imizi, çeflitli u¤rafllar›m›zda baflar›y› nas›l yakalayaca¤›m›z› bilmek isteriz. O halde, bilgiden sonra ne geliyor? Belki sizler bu s›rayla düflünmüyordunuz ama ben cehaletin ard›ndan
Stuart Firestein’in "Cehalet, Bilimi ‹leriye Tafl›yan Güç" adl› kitab›
bilginin de¤il bilginin ard›ndan cehaletin geldi¤ini söylüyorum. Son yap›lan deneyler, beynin an› depolama yöntemine dair bildi¤imiz neredeyse her fleyi de¤ifltirmektedir. Her ne kadar beynimiz gibi ola¤an modundayken çabucak ö¤renen bir sistem, ayn› zamanda çabucak unutacakt›r da. Bunun sebebi, sürekli oluflan yeni an›lar›n, eski an›lar›n üzerine yaz›lmas›d›r; böylece beyin faalken hiçbir an›n›n ömrü uzun olmaz. elli bir an›da kullan›lan sinapslar oldukça h›zl› bir biçimde baflka an›lar da devreye sokulur; böylece ilk an› gitgide erir. Nihayetinde tan›nmaz hale gelir, yani an›y› unuturuz. Demek oluyor ki unutmak, ço¤u-
B
BD HAZ‹RAN 2015
Unutkanl›k, özellikle de anahtar›n›z› nereye koydu¤unuzu ya da odaya neden girdi¤inizi unutmak gibi insanlar› endiflelendiren cinsten olan›, yafltan ziyade zavall› rnekanizmay› fazla çal›flt›rmaktan kaynaklan›r. muzun düflündü¤ü gibi belle¤in zamanla de¤il süregiden faaliyet sonucu y›k›m›d›r. Unutkanl›k, özellikle de anahtar›n›z› nereye koydu¤unuzu ya da odaya neden girdi¤inizi unutmak gibi insanlar› endiflelendiren cinsten olan›, yafltan ziyade zavall› rnekanizmay› fazla çal›flt›rmaktan kaynaklan›r.
Enrico Fermi Yeni an›lar y›¤›larak eski an›lar› def eder; hem de dakikalar içinde. Önde gelen fizikçilerden biri Enrico Fermi ö¤rencilerine, bir hipotezi baflar›yla kan›tlayan deneyin, asl›nda bir ölçüm oldu¤unu anlat›rd›;
keflif ise de¤ildir. Keflif, yeni bir cehaleti gün yüzüne ç›karmakt›r. Bilimsel baflar›n›n tepe noktas› olan Nobel ödülü, ömür boyu bilimsel baflar›y› de¤il, tek bir keflfi, tek sonucu ödüllendirir. Nature ve Science adl› dergiler ve özellikle büyük önem tafl›d›¤›na hükmedilmifl yaz›lar› içerirler. Bu dergilerden birinde makalenizin ç›kmas›, bir baflrol kapmak ya da çok itibar görmenin bilimdeki halidir. Her hafta dünyan›n her yerindeki laboratuvarlarda doktora ve post-doktora ö¤rencileri bu dergilerin sayfalar›nda, alanlar›ndaki son bulufllar› taray›p bir sonraki deneye kafa yorar ki kendi Nature makaleleri üzerine çal›flabilsinler. Fakat elbette ifl iflten geçmifltir; o makaleyi kaleme alanlar, s›radaki 103
BD HAZ‹RAN 2015
deneyleri zaten belirlemifltir; asl›nda muhtemelen o deneyleri bitirmek üzeredirler. Bir meslektafl›m, ö¤rencilerine, deney fikri bulmak için Nature’ ›n ya da Science’›n dünkü say›lar›na de¤il en az on y›l önceki say›lar›na bakmalar›n› sal›k veriyor.
Aç›kça ihtiyac›m›z olan fley, h›zland›r›lm›fl bir vatandafl bilimi dersidir; bilimi insani düzeye çekip, bilgili vatandafllar taraf›ndan anlafl›lmas›n› ve hakk›nda hüküm verilmesini mümkün k›lmak. Bilincin, yaln›zca insanlarda var olan yekpare bir giysi oldu¤u önyarg›m›z› yerle bir eden Pepperberg’in çal›flmas›, bilincin ne oldu¤una, onu meydana getiren fleye kendini ne zaman ve niçin gösterdi¤ine dair ayr›nt›l› sorular sormam›z› mümkün k›ld›. Konuflan papa¤an haber de¤eri tafl›maz; fakat ne söyledi¤i hakk›nda düflünen papa¤an haber de¤eri tafl›r. Elbette ayn›s› insanlar için de geçerli olabilir. Genç bir sinirbilimci olan John Krakauer, sürekli tekrarlad›¤› sözlerden ikisi flöyle: “Bitkilerin sinir sistemi yoktur; çünkü hiçbir yere gitmiyorlar” ve 104
“Varoluflun sebebi eylemde bulunmakt›r.” rakauer, s›n›f›ma basit bir soru sormufltu: “Asansör dü¤mesine basarken önce hangi kas kas›l›r?” Bu zor bir soru olmamal›. Hepimiz düflündük, filmi kafam›zda, beynimizde geri sard›k, asansörde dü¤meye bast›¤›m›z› hayal ettik. Bunu yüzlerce, binlerce kez yapt›k ama yan›t hepimizi flaflk›nl›¤a u¤rat›r: “Baca¤›n›zdaki gastroknemius kas› (bald›r›n›zdaki iki uzun kastan biri) dü¤meye basmak için kald›raca¤›n›z kolunuzla ayn› tarafta olan›” der.
K
Aç›kça ihtiyac›m›z olan fley, h›zland›r›lm›fl bir vatandafl bilimi dersidir; bilimi insani düzeye çekip, bilgili vatandafllar taraf›ndan anlafl›lmas›n› ve hakk›nda hüküm verilmesini mümkün k›lmak. Ben nörobiyolo¤um ama kuantum fizi¤i hakk›ndaki bilgim, ortalama bir müzisyeninkinden fazla de¤il; ayr›ca nas›l bir Brahms senfonisinin notalar›n› okuyam›yorsam, bilimsel bir fizik makalesini de okuyam›yorum. Ben de d›flar›dan biriyim. Bence bu, bilinmeyeni vurgulayan, halka yönelik bilimsel aç›klama söylemlerinin devreye sokulmas›yla de¤ifltirilebilir. Neredeyse bin y›ld›r ifl bafl›nda olan üniversitelerimizin ifl modelinin gözden geçirilmesi gerekecek. W. B. Yeats flu uyar›da bulunmufltu: “E¤itim, bir kovay› doldurmak de¤il, bir meflale yakmakt›r”. Do¤ru... Kibritlere uzanma vakti geldi. •
Do¤an›n Gizemi Yücel Aksoy
Bitkiler
Savunmas›z De¤ildir nceki say›lar›m›zda ç›kan yaz› dizimizde özellikle vurgulamaya çal›flt›¤›m›z nokta, bitkilerin de, “inan›lmaz” dedirtecek denli duyarl› oldu¤uydu. Dünyan›n hemen her taraf›nda ayr› ayr› yap›lan çal›flmalar ve deneyler de bunu kesinlikle kan›tlam›flt›r.
Ö
Fakat….. ‹nsan denen varl›¤›n, beyin fonksiyonlar›n› yitirip komaya
girmesi sonucu oluflan tepkisiz yaflam biçimine “Bitkisel Hayat” damgas› vurulur. “Hastada hiçbir yaflam belirtisi yok, öyleyse bitkisel hayata girdi”… Bu sözcük, uyaranlar› hemen yan›tlayan, ac› çeken, kendisine gösterilen sevgiye olabildi¤ince karfl›l›k veren, seven, düflünen, müzik dinleyen bir bitki için çok ac›mas›z bir yarg›… ‹nsanlar gibi ba¤›r›p ça¤›rmamalar›, kavga etmemeleri; hayvanlar gibi sald›rgan
105
BD HAZ‹RAN 2015
olmamalar›, bitkilerin yaflamdan yoksun olduklar›n›n bir göstergesi de¤ildir. Onlar, bir dal›n› k›rd›¤›n›zda, çiçe¤ini kopard›¤›n›zda, üzerine bas›p çi¤nedi¤inizde, hatta topraktan söküp ç›kard›¤›n›zda, gözyafllar›n› sessizce içine ak›tan, duygu yüklü ve capcanl› varl›klard›r. ‹nsanlar ve hayvanlar, bir tehlikeyle karfl› karfl›ya kald›klar›nda, kaçabilme flans›na sahiptir; ya da kaçmaz, savunmaya geçer. Bitkilerin ise kaçma flanslar› yok . Ama baz›lar›n›n ak›l almaz savunma mekanizmalar› bilim adamlar› taraf›ndan ayr›nt›lar›yla saptanm›flt›r.
içindeki formik asit de cildimize bulafl›r ve yukar›daki tablo ortaya ç›kar.
frika’da mevcut bir akasya çeflidi, keçilerin, ceylanlar›n özellikle zürafalar›n besini olmaya adayd›r. Adayd›r diyoruz çünkü, zürafa ne denli beslenmeye istekli ise, a¤aç da kendini korumaya o denli kesin kararl›d›r. Zürafa, akasyan›n körpe dallar›n› ve çiçeklerini yemeye bafllar bafllamaz, a¤aç hemen savunmaya geçer ve yapraklar›na bir “alkaloid” salg›lar. (Alkaloidler, bir bitki taraf›ndan do¤al olarak üretilen öyle ki: Güzel bir gün geçirmek kimyasal bilefliklerdir. En bilinenleri striknin, morfin, nikotin, efedrin..) Bu amac›yla k›rlarda gezerken, yerde gördü¤ümüz harika görü- alkaloid, zürafalar için zehirlidir. Yapraklar›n tad›nda bir de¤ifliklik nüfllü bir çiçe¤i koklamaya ya da koparmaya çal›flt›¤›m›zda, bedeni- oldu¤unu sezinleyen zürafa, o a¤ac› mizin aç›k olan bir yerinde, örne¤in b›rak›p bir baflkas›na geçer. Zürafan›n sald›r›s›ndan kurtulan akasyan›n henüz elimizde, kolumuzda, baca¤›m›zda, ifli bitmemifltir. Kendisini kafl›nma, k›zarma, fliflme, savundu¤u denli komfluyanma, a¤r› duyumsar›z. Ay›rd›na lar›n› da, “birlik” oluflturAy›rd›na varmadan dovarmadan du¤u di¤er akasyalar› kundu¤umuz, çarpt›da düflünür. Ve hava¤›m›z “›s›rgan otu” dokundu¤umuz, ya sald›¤› kimyasal belli ki savunmaya çarpt›¤›m›z uyar›larla, gelen geçmifltir. Is›rgan tehlikeyi onlara da yapraklar›n›n üzerin“›s›rgan otu” bildirir. Bu erken de, gözle zor görülen hemen uyar›y› alan di¤erleri küçücük dikenler savunmaya de hemen yapraklar›vard›r. Bu dikenlerin na alkaloid pompada yaprakla birleflti¤i geçer. lar. Ve onlar da havayerde, içi formik asit ya kimyasal uyar›lar dolu küçük kesecikgöndererek, di¤er ler bulunur. Yapra¤a arkadafllar›n›n savuntemas edildi¤inde maya geçmesini dikenler ele batar, sa¤lar. Zürafa, akasküçük baloncuklar
fi
106
A
BD HAZ‹RAN 2015
getirmifl olur. dmond Wells, “Göreceli ve Mutlak Bilgiler Aksiklopedisi” adl› yap›t›nda flöyle yaz›yor: “Keçiler, yiyecek bulmak için dolafl›rlarken, ilk dokunduklar› akasya hemen savunmaya geçer. K›sa sürede akasyalar›n hepsi zehirli hale gelmifltir. Fakat hayvanlar›n akasyalar› yemekten baflka çareleri yoktur; çünkü hem açt›rlar hem de baflka yerlere gidemezler. Uzun süre anlafl›lamayan nedenlerle birçok keçinin bu flekilde zehirlenerek öldü¤ü görülmüfltür.” Kaliforniya Üniversitesi’nden Richard Karban’›n yürüttü¤ü bir çal›flmada, çöllerde yetiflen ve Türkçe’de Pelin otu diye geçen artemisia absinthum bitkisinin, böcekleri uzaklaflt›rmak için çeflitli kimyasallardan oluflan
E Afrikada yetiflen bir akasya havaya kimyasal uyar›lar göndererek, di¤er arkadafllar›n›n savunmaya geçmesini sa¤lar. yan›n körpecik yapraklar›n› ve çiçeklerini yiyerek o a¤aca çok mu zarar verdi? Hay›r!... Zürafa, yapraklar› ve çiçekleri yemek için dallar aras›na bafl›n› sokup ç›kar›rken, akasyan›n polenleri de hayvan›n bafl›nda de¤iflik yerlere yap›fl›r; örne¤in derisine, kula¤›na, küçücük boynuzuna vs. Yapraklar›n›n tad› alkaloidlerin etkisiyle bozulan akasya, art›k zürafa için cazibesini kaybetmifltir. Hayvan bir baflka akasyada lezzet aray›fl›na ç›kar. O a¤ac›n dallar› aras›na bafl›n› sokup ç›kar›rken, önceki a¤açtan getirdi¤i polenleri yeni adreslerine b›rak›r. Ve o a¤aç senin bu a¤aç benim derken eriflebildi¤i tüm akasya a¤açlar›n›n polenlerini, birinden di¤erine tafl›ma görevini de en iyi flekilde yerine
Pelin otu
bir koku salg›lad›¤› saptanm›flt›r. Baz› bitkiler, böce¤in yapra¤› ›s›rd›¤› yerden, hayvan›n sindirim sistemini bozan ve ona sahte tokluk hissi veren bir s›v› salg›lar. Ayn› zamanda, hasarl› yerden “jasmonik asit” salg›layarak di¤er yapraklar›n ve komflular›n›n haberdar olmas›n› ve onlar›n da savunmaya geçmesini sa¤lar. 107
BD HAZ‹RAN 2015
leri için, larvalar›n› asma yapraklar›n›n üzerine b›rak›rlar. Yaln›z burada çok önemli bir nokta var. Kelebekler yumurtalar›n› b›rakmadan önce, asman›n yapraklar›n› iyice kontrol ederler. E¤er bir baflka hayvan ondan önce yumurtalar›n› yapra¤›n üzerine b›rakm›flsa, ayn› oramda birden fazla ailenin beslenmesi zor olaca¤›ndan, o yapra¤› terk edip bir baflka ama bofl olan yapra¤a giderler. T›rt›l ya da kelebek kendine uygun bir yaprak araya dursun, asma bitkisi bu istenmeyen misafirlerini d›fllamak için gizemli bir çabaya giriflir. Baz› asma türleri ehirsiz, zarars›z, insanlar› bile yapraklar›n› üzerinde yeflil tomurcuklar, baz›lar› ise kelebek yumurtalar›na düflüncelere sürükleyecek masum bir savunma yöntemini benzer renkte lekecikler olufltururlar. ise, Orta ve Güney Amerika’da yeti- Böylece, kelebekler bu yumru ya da lekecikleri görüp, kendilerinden önce flen bir asma türünde görmekteyiz. Bu bitkinin yapraklar›, o bölge sakini bu yapraklar›n üzerine baflkalar› taraf›ndan yumurtalaolan kelebekler için ideal, r›n›n b›rak›ld›¤›n› zançekici bir yaflam ve besKelebekler nederek, baflka yapraklenme ortam›d›r. Bu canl›yumurtalar›n› lar› aramaya ç›karlar. lar, yavrular› yumurtadan Böylece asma bitkisi de ç›kar ç›kmaz bu lezzetli b›rakmadan yapraklar›na ve dolay›yapraktan beslenebilmeönce, s›yla da yaflam›na zarar gelmeden, asman›n en güzelinden yapraklar›n› üzüm salk›mlar› iyice kontrol oluflturma çabas›n› sürdürür. Çünkü ederler bilir ki yapraklar› zarar görürse, fotosentez yapamaz, fotosentez yapamay›nca da üzüm salk›mlar›n›n oluflumu ve geliflimi aksar, belki de hiç Çinli akademisyen Yuan Yuan Song ve ekibi de yapt›¤› çal›flmalar sonras›nda, bitkilerin kimyasal uyar› ça¤r›lar›n›n sadece havadan de¤il yeralt›ndan kökleri vas›tas›yla da iletildi¤ini kan›tlad›lar. Bu örnekler ve daha birçok çal›flma göstermifltir ki, bitkiler kendi aralar›nda özel bir iletiflim a¤› kuruyorlar. Sald›r›ya u¤rayan bitki bir yandan kendini savunurken, di¤er yandan da arkadafllar›na havadan, topraktan savunma sinyalleri göndererek onlara tehlikeyi haber veriyor.
Z
108
BD HAZ‹RAN 2015
olmaz. (Fotosentez mucizesine sonraki yaz›lar›m›zda de¤inece¤iz). alk aras›nda “küstüm otu” diye bilinen bitkinin de ilginç bir savunma sistemi vard›r. ‹nsan, hayvan ya da böcek bu bitkinin yapraklar›na dokundu¤unda, yapraklar Baz› bitkilerin yapraklar› üzerinde birkaç saniye içinde kapan›verir. E¤er bitkiyi t›rt›l ve böceklerden korunma rahats›z eden etki devam amac›yla dikenler bulunur ediyorsa, bu kez küstüm otu afla¤› do¤ru e¤ilerek, gövdesindeki ziyafet çekmek amac›yla yapra¤a sivri dikenleri ortaya ç›kar›r. Bu da t›rmanmaya niyetlenen t›rt›l›n sald›r›y› sonland›rmak için yeterlidir. bedenine saplanan dikenler, onu Yapraklar›n tekrar eski haline ortamdan uzaklaflt›r›r. dönebilmesi için yaklafl›k 20 dakika Özetle, bitkiler, güçsüz, geçmesi gerekir. savunmas›z varl›klar de¤ildir. Ve Harika güzellikte olan Passiflora insano¤lunun do¤an›n gizemi çiçe¤i, bu güzelli¤ini koruyabilmek konusunda bildikleri, bilmediklerinin için, böceklerin sald›r›lar›na ya da yan›nda, günefl yan›nda pirinç tanesi zararl› eylemlerine karfl› önlemini gibidir.• bafltan alm›flt›r. Yapraklar›n›n üzeri yucelaksoy@butundunya.com.tr küçük i¤ne gibi dikenlerle kapl›d›r.
H
Örne¤in, kendine muhteflem bir
Gelecek ay: Bitkiler Niçin Makyaj Yapar?
MÜZ‹K NOTALARININ ANLAMLARI
Hepimizin ezberden söyleyebildi¤imiz müzik notalar›n›n, hemen hiçbirimizin bilmedi¤imiz kaynaklar›n› genç okurumuz Ali Arkadafl araflt›rm›fl ve… Hangi notan›n, hangi sözcükten geldi¤ini saptam›fl. Sonra da bu sözcükleri, yanlar›na Türkçe anlamlar›n› da ekleyerek, sizle paylaflmak için bize göndermifl. Afla¤›da, Ali Arkadafl’›n bu araflt›rmas›n›n sonuçlar›n› bulacaks›n›z: DO RE M‹ FA
: Dominus (Yaradan) : Rerum (Madde) : Miraculum (Mucize) : Familias Planetarium (Gezegenler Ailesi, Günefl Sistemi)
SOL : Solis (Günefl) LA : Lactea Vita (Samanyolu) S‹ : Siderae (Gökler) 109
Ön-Türk kültürünün kadınları, yöneticiydi, kutsaldı, anaydı... Yönetim kadın ile erkek arasında paylaşılmaktaydı. Kadınların, erkekler kadar sözü geçiyordu. Peki sonra ne oldu? Kadın sorununu anlamak için kadının tarihin derinliklerinden günümüze dek uzanan seyir defterini çok iyi okumak gerekiyor. Bu kitap Ön-Türk kültüründen bugüne Türk milletinin eşitlik, özgürlük ve özellikle kadının yeri konusunda geçirdiği evreleri nedenleri, nasılları, çarpıcı örnek ve yanıtlarıyla sorguluyor.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Yazar Dede ve Torunlar› Muzaffer ‹zgü
SU GELD‹ Bizim evimiz bir gecekondu. Ben gecekondunun ne demek oldu¤unu bilmiyordum. Hep düflünürdüm.
“ACABA BABAM bir gece sabaha dek, arkadafllar›yla birlikte çal›flarak m› kondurdu bu evi buraya?” C›k olmaz ki. Gerçi evimiz küçücük... Evet evet küçücük. Bir küçücük oda, bir de küçücüm mutfak. O mutfakta annem bize öyle güzel yemekler piflirir ki. Ispanak, lahana kavurmas›, p›rasa... Kapufl kupufl yeriz. Hele bir de etli patl›can yeme¤i yapt› m›yd›, üh üh üh, biz o güveci soluk almadan yer, sonra tabaklar›, tencereyi s›y›r›r, kocaman lokmalar› a¤z›m›za atar, lüp lüp diye yutar›z. Odam›z da bize yetiyor.
111
BD HAZ‹RAN 2015
BABAM B‹R PAZAR günü eline keseri, testereyi ald›, öyle güzel bir karyola yapt› ki, kocaman. Annem babam onun üzerinde yat›yorlar. Söz verdi babac›¤›m, ucuz kereste bulursa, bana, F›rat’a da birer karyola yapacak. F›rat’›nki küçücük olacak, benimki bana göre olacak. “Babac›¤›m, biz ikimiz ayn› karyolada yatar›z” dedim. Babam güldü, saç›m› okflad›. “Senin kerevetini büyük yapaca¤›m. ‹stedi¤in zaman F›rat da gelsin, senin yan›na yats›n.” F›rat bana bakt›, güldü, kollar›n› boynuma dolad›, “Ablamla yorgan› tekmeleye tekmeleye yatar›z...” dedi. ‹flte yeme¤imizi de yedi¤imiz bu oda ve mutfak bir gecede yap›lmaz ki... Babam güldü: “Bunlar›n ad› öyle Zehra,” dedi. “Elbette bir gecede yapmad›m. Üç günde yapt›k, bir de usta vard›.” Bizim gibi hep gecekonduyla
112
dolu buras›. Okulumuz biraz uzak ama koflarak gidiyoruz. Bazen yar›fl bile ediyoruz. “Haydi bakal›m, kim okula önce varacak?” Üf, kofluya bak!... Okula ilk giren iki elini birden havaya kald›r›yor, “Ben kazand›m, ben kazand›m!” diye ba¤›r›yordu. ‹ki kez de ben ba¤›rd›m. Gecekondular›n çocuklar› çok oyun oynamay› seviyorlar, ben de öyle. Okuldan geldikten sonra ödevlerimizi yap›yoruz. Ondan sonra, “Haydi bakal›m soka¤a!..” DÖRT YAfiINDAK‹ F›rat da benimle birlikte soka¤a. Hem de ellerimizde üzerine biber salças› sürülmüfl birer dikim ekmek. Oh, ›s›r, salça çok güzel. Az›c›k da ac›... A¤z›m›z›n iki yan› k›pk›rm›z›. Haydi oyuna!.. Yooo, oyuna de¤il. Önce çeflmeye, a¤z›n› yüzünü bir güzel y›ka. Çeflme bizim eve yak›n. O çeflme, bizim soka¤›n m› desem, mahallemizin mi desem, en de¤erli kayna¤›. Kaynak ya, aç muslu¤u, sana flak›r flak›r aks›n. Evlerimizde su yok. Neden yok, niçin yok, bilmem ki. Biz bütün su gereksinimlerimizi bu çeflmeden sa¤lar›z. Onun için çeflmenin bafl› her zaman kalabal›kt›r. Bidonunu kapan çeflmenin bafl›na koflar. Öyle ya, bu su içilecek,
BD HAZ‹RAN 2015
Bidonunu kapan çeflmenin bafl›na koflar. Öyle ya, bu su içilecek, çamafl›r y›kanacak... çamafl›r y›kanacak... Sonra banyo. Suyu kazanda ›s›t›r›z. Sonra annem kim y›kanacaksa suyu kazandan al›r, banyomuza getirir. Banyo ya. Ufac›kt›r, minnac›kt›r, içinde zor dönülür, kolunu fazla uzat›rsan tahtaya çarpar. Olsun!.. Otururuz babam›n yapt›¤› o k›sac›k sandalyenin üzerine, haydi bakal›m, dök kafana bir tas su, sonra sabunu sür de sür. Bir daha bir daha... Ondan sonra çiviye as›l› havuluyu al, kurulan... Oh banyon bitti, mis gibi kokuyorsun. fiimdi kofl annenin yan›na, kafan› uzat, “Kokla anneci¤im” de... “Oh, benim Zehram mis gibi kokuyor...” AH AH BAZEN de mis gibi kokmay›z. Koflar›z çeflmeye, açar›z muslu¤u... T››››s!... ‹flte o zaman anneler kara kara düflünürler. Çamafl›r› nas›l y›kayaca¤›z, bulafl›¤› nas›l y›kayaca¤›z, bu çocuklar hangi suyla banyo yapacaklar? Art›k gözümüz yollarda. Ellerimiz bidonlarda. Zaten bidonlar hemen kap›n›n yan›na dizilmifl. Tanker uzaktan göründü
müydü, bir 盤l›k, bir yaygara, bir ba¤›rt›... “Tanker geliyooor tankeeeer!.. Su geliyoooor!..” Hemencecik kuyruk oluflmufltur. Bidonunu kapan kuyru¤a giriverir, kad›nlar, çocuklar, dedeler, nineler... Eh, bir bidon daha fazla alabilmek için sab›rla bekle dur... Ya s›caksa? Olsun... Ya so¤uksa? Olsun... Ufac›k çocuklar, annelerinin yan›ndan ayr›lmazlar. “Anne ac›kt›m...” “Az kald› o¤lum. Bak s›ra bize geliyor.” “Ufff!..” Uflamak puflamak bofluna. Evde
birikmifl çamafl›rlar, bulafl›kla dolu. Ya banyo?.. O zaman yar›m kova banyo hakk›m... “Anneci¤im az›c›k daha su koysayd›n...” “K›z›m, yar›n tankerin gelece¤ini nereden biliyorsun?” Do¤ru annemin dedi¤i... Bazen bir haftay› geçer. O zaman büyükleri113
BD HAZ‹RAN 2015
miz bir yere giderler, belediye mi, muhtarl›¤a m›? Bilmem ki nereye? ‹nsanlar›n hepsinin gözü yolda. “Bakal›m, bugün gelecek mi?” Gelmez!.. Her evden oflar poflar yükselir. Gözler yollarda kal›r. “Geliyor, geliyor, geliyoooor!..” Haz›r›z, haz›r›z... Ben de annem de... Aaa, bugün F›rat da haz›r. Elinde ufac›k bir bidon, yan›m›za s›raya kofluyor. Tanker geldi, her zaman durdu¤u yerde durdu. Sürücü afla¤›ya indi, gür sesiyle ba¤›rd›: “Herkes kuyru¤a girsin, kuyru¤a girmeyene su yok!..” BEN ANNEM‹N önündeyim ama aram›zda F›rat var. Elinde ufac›k bidonuyla bekliyor. Annem ona sesleniyor, “Beklemekten yorulursan F›rat, eve git o¤lum...” “C›k yorulmam anne.” Ben sordum: “Pekiyi, sen ne yapacaks›n o ufac›k bidondaki suyu?..” F›rat omzunu kald›rd›. Haydi 114
bakal›m, bekle flimdi. ‹ki bidonu olan var, üç bidonu olan var, “Üüü ba¤›r›yor”, “Üç bidondan fazla yok... Tankerde artarsa, ondan sonra ancak dördüncü bidonu doldururum...” Onun için evde kaç kifliyse, koflmufl gelmifl tankerin yan›na. Hepsinin elinde bir bidon... Ben de üç tane, ama benimkiler küçük. Anneminkiler kocaman... S›ra geliyor mu bize? Geliyor geliyor... Önümüzde on kifli var. On kifli nedir ki ama önümüzdekilerin bidonlar› kocaman... Olsun. Onlar da dolar... Oh, geldi bize... Önce ben... Kocaman bidonlar› zor götürüyor annem. Ancak birini götürebilir. Ben öteki bidonlar›n bafl›nda beklerim. Annem o bidonu eve b›rak›r, gelir, ikincisini, sonra üçüncüsünü götürür... Herkeste bir sevinç... “Suyumuz var, suyumuz var!..” F›rat’›n da suyu var... “Ne yapacaks›n sen o suyu F›rat?” ANNEM ÜÇÜNCÜ bidonu s›rt›na vurdu. Biz de arkas›na düfltük. Benim her elimde bir bidon. A¤›r. Annemin ard› s›ra bir o yana, bir bu yana yalpalayarak gidiyorum. “Abla, birini benim s›rt›ma ba¤la...” Ah can›m kardeflim, F›rat›m!.. Eve vard›k, kan ter içindeyiz. F›rat da t›sl›yor... T›slaya t›slaya avluda yürüyor, dibi kupkuru sardunya tenekesinin önünde duruyor, ve suyu k›pk›rm›z› çiçekler açan sardunyaya flak›r flak›r döküyor... Ah can›m kardeflim, öpücüklere bo¤uyoruz F›rat’›...• muzafferizgu@butundunya.com.tr
Gezdikçe Gördükçe ‹zlen fien Toker
Cenova ‹talya’n›n denizcilik kenti
Apenin Da¤lar›’na s›rt›n› yaslayan Cenova yüzünü denize dönmüfl, sanki kollar›yla Akdeniz’i kucakl›yor. Bir yan› merakl› gözlerle, büyük gemilere binip gitmeye haz›r; di¤er yan› kal›p, limana gelenleri Lanterna adl› deniz feneriyle göz k›rparak karfl›lamak ister gibi.
iman›n ard›ndaki binalar da¤a do¤ru yükselirken farkl› tonlardaki renkleri a¤açlar›n aras›nda daha da belirginlefliyor. Bir zamanlar Ceneviz Cumhuriyeti’nin, bugün de ‹talya’n›n Liguria bölgesinin baflkenti olan Cenova, denizcilik ve liman kenti olma özelli¤ini hala koruyor. 2004’de
L
Avrupa Kültür Baflkenti olduktan sonra turist say›s› artan kente, uçak ya da trenin yan›s›ra yolcu gemileriyle de gelinebiliyor. Kentin tarihi bölümünü gezmek için s›ras›yla Balbi, Cairoli ve Garibaldi caddelerinde yürüyorum. Bu bölgedeki UNESCO Kültür Miras› listesinde
115
Eski Liman
yer alan 42 binan›n bir k›sm› müze olarak düzenlenmifl. Bir zamanlar “Yeni Cadde” (Strada Nuova) denilen Gari-baldi’de yer alan Rosso, Bianco
ve Tursi adl› yap›lar› gezmeye imkan veren Strada Nuova Müzesi biletiyle 15. ve 19.yüzy›llar aras›nda bir yolculu¤a ç›k›yorum. rignole-Sale ve Doria gibi ailelerin konut olarak kulland›klar› villalarda, ‹talyan ve Avrupa’l› ressam, heykeltrafllar›n eserleri, mobilyalar, seramikler, hal›lar, Cenova Cumhuriyeti’ne ait sikke ve tart›/ölçü aletleri ile Paganini’nin ünlü Guarneri del Gesu keman› sergileniyor. Bianco’dan Tursi’ye geçerken aralar›nda gizlenmifl bahçedeki büyük a¤açlar›n gölgesinde oturup, ortadaki havuza düflen yans›malar› seyre dal›p kufl seslerini dinliyorum. Lüks ma¤azalar›n bulundu¤u 25 Nisan ve Roma caddelerinde yürümeye devam edip, Mazzini isimli fl›k pasajdan geçerek kentin merkezindeki Ferrari meydan›na geliyorum. Tiyatro binas›n›n önünde gösteri yapan 4 kiflilik bir modern dans toplulu¤unu biraz seyredip, sonras›nda meydandaki f›skiyeli havuzun kenar›nda bu kez Cenoval›lar› izliyorum. Palazzo Ducale, Palazzo della Regione Liguria, Palazzo della Nuova Borsa ve Accademia Ligustica di Belle Arti gibi görkemli binalar›n çevreledi¤i meydan geçmiflten bir film
B
Rosso Binas› 116
BD HAZ‹RAN 2015
Ferrari Meydan›
karesi gibi görünse de gelip geçenler bugüne ait ve büyük bir k›sm› al›flverifl yapabilecekleri 20 Eylül caddesine do¤ru yürüyor. Belki de ço¤u bu genifl caddenin iki yan›ndaki dükkanlara bakarken buradaki tarihi binalar›n güzelli¤ini farkedemiyor. D›fl cepheleri, arkadlar› ve desenli zeminleriyle binalar›n hepsi birbirinden güzel. Kristof Kolomb’un do¤du¤u, 18. yüzy›lda yeniden infla edildikten sonra müzeye dönüfltürülen evin bulundu¤u Dante meydan›ndaki Porta Soprana kap›s›ndan 12. yüzy›ldan kalma Barbarossa soka¤›na yürüyorum. Geri dönüp, 16.yüzy›lda Ceneviz Cumhuriyeti yönetim binas›, bugün ise kentin kültür ve sanat merkezi olan Palazzo Ducale’nin dev kap›lar›ndan geçerek G. Matteotti meydan›ndaki kafede oturuyorum.
Meydan›n etraf›ndaki gri-beyaz çizgili yap›lar denizcileri ve tüccarlar›yla Cenova’n›n güçlü ticaret devletinin kurulmas›na katk›da bulunan Doria ailesinin izlerini tafl›yor. Amiral Andrea Doria’n›n do¤du¤u ev meydan›n köflesinde iken, mezar› da buradaki kilisenin içinde yer al›yor. an Lorenzo Katedrali’ne yürürken bulundu¤um sokak kalabal›klafl›nca kenara çekilip arkam›zdan gelenlerin geçmesine izin
S
Mazzini Pasaj› 117
BD HAZ‹RAN 2015
kullan›lan Banchi meydan›ndan geçip limana yürüyorum. Toplam uzunlu¤u 28 kilometreyi bulan r›ht›mlar›yla ‹talya’ n›n en büyük, Akdeniz’in ise Marsilya’ dan sonra ikinci Banchi Meydan› büyü¤ü olan yeni veriyorum. Önce rahibeler, rahipler, ticaret liman› biraz daha uzakken, sonra subaylar, polisler, itfaiyeciler, Porto Antico (Eski liman) kentin tarihi gençler geçiyor; katedralde düzenle- merkezinin deniz taraf›nda yer al›yor. nen dini tören için yerlerini ald›klar›n992 y›l›nda mimar Renzo Piano’nun da yan›mdaki gençten y›lda bir kez tasarlad›¤› bu bölümdeki ‹talya’n›n yap›lan bir törene denk geldi¤imi en büyük akvaryumu, denizin üzeö¤reniyorum. Günefl katedralin renkli rindeki cam fanusta çeflitli bitkilerin vitray camlar›nda parlarken San sergilendi¤i Biosphere, Bigo adl› Lorenzo caddesinin sonunda sa¤a panoramik asansör ve Roman Polansdönüp 12.yüzy›lda pazar yeri olarak ki’nin “Korsanlar” filmi için birebir ölçüde yapt›r›lm›fl olan ahflap korsan kad›rgas› turistlerin ilgisini çekiyor. Buradaki Piazza delle Feste ve çevresinde kurulan farkl› standlar› dolafl›p, meydandaki banklardan birine oturuyorum. Kimi benim gibi batmaya haz›rlanan güneflin tad›n› ç›kararak etraf› seyrediyor, kimi sohbet ediyor, kimi yürüyüfl yap›p, köpe¤ini gezdiriyor. Çocuklar içlerine su doldurduklar› balonlarla oynuyorlar. ‹ki kifli ellerindeki iplerle sabun köpüklerinden farkl› renkler yans›tan dev balonlar yaparken çocuklar da balonlar› yakalamaya çal›fl›yor. Akflam yeme¤i saati geldi¤inde liman›n bitifli¤indeki tarihi kemerlerin arkas›ndaki lokantalar yavafl yavafl doluyor. Kareli masa örtülerinin üzerini çeflit çeflit makarnalar, deniz
1
Bianco Binas›
BD HAZ‹RAN 2015
ürünleri ve bal›klar dolduruyor. Cenova’da sabahlar› en çok buraya özgü bir tür pide olan Focaccia yenirken, akflamlar› Pesto sosla haz›rlanan kurtçuk ya da mendil fleklindeki makarnalar ya da deniz ürünleri tercih ediliyor. Ertesi gün limandaki Galata Denizcilik Müzesi’nin önünden geçerken Galata kulesine bugünkü görünümünü kazand›ranlar›n Cenevizliler oldu¤unu hat›rl›yorum. Cenova’n›n Carrugi denilen dar sokaklar› ve mimarisi ‹stanbul’un Galata semtini and›r›yor. Tarih boyunca tüccarlar›n, korsanlar›n, bal›kç›lar›n ve denizcilerin mekan› olan bu bölgede art›k korsanlar olmasa da denizcilik devam ediyor. ent d›fl›na ç›k›p, tarihin ve denizcili¤in izleri ile ‹talyan Rivieras›’ n› görmek için tren ve gemi ba¤lant›lar›n› kullanabilirsiniz. Cenova’n›n do¤usundaki daha kayal›k k›y› Riviera di Levante (Do¤an Günefl K›y›s›), Fransa taraf›ndaki k›y› ise Riviera di Ponente (Batan Günefl K›y›s›) olarak biliniyor. Özellikle do¤u k›y›s›ndaki Portofino Park› ve 5 bal›kç› köyünden oluflan Cinque Terre yaz aylar›nda çok ziyaret ediliyor. Kentten ayr›lmadan önce Cenova’ya tepeden bakmak için Piazza del
K
Borsa Binas›
Portello’dan asansörle Spianata di Castelletto’ya ç›k›yorum. Da¤ taraf›ndaki mahallelerde daha fazla a¤aç olsa da afla¤› bölümdeki evlerin sahipleri de teraslar›ndaki çiçeklerle kendilerine küçük bahçeler oluflturmaya çal›flm›fl. Bu teraslara bakarken Cenova’n›n bir umut kenti oldu¤unu düflünüyorum. Yeni, daha güzel bir yaflam umut eden göçmenlerin, bal›k tutmay› umarak denize aç›lan bal›kç›lar›n, daha fazla para kazanmak için çal›flan tüccar ve denizcilerin, benim gibi Cenova ve çevresindeki yerleri gezme umuduyla gelenlerin kenti... • izlensen@butundunya.com.tr 119
Yaflamdan Kesitler Sema Erdo¤an
Çocuklar›n Dünyas›na S›¤›nan Yazar
BEH‹Ç
AK
ehiç Ak, yaz›n dünyas›na çocuklar için yazd›¤› kitaplarla ad›m atan bir isim. Cumhuriyet Gazetesi’nde bant karikatürler çizdi, karikatürleri yurtd›fl›nda sergilendi. Avrupa ülkelerinde sahnelenen tiyatro oyunlar› Fay Hatt› ve Tek Kiflilik fiehir adl› oyunlar› genifl ilgi gördü.
B
120
Ödüllü belgesel çal›flmalar› da olan Ak, mimarl›k e¤itimi alm›fl olmas›na karfl›n çocuklar›n dünyas›nda kalmay› tercih etti. Çocuklar için haz›rlad›¤› kitaplar› Türkiye’de bast›ramayan Behiç Ak’›n kitaplar›n› basan ilk ülke Japonya. “80’li y›llar›n bafl›yd›. Picture Book denilen büyük ile çocuk aras›nda köprü kurabilen çocuk kitaplar› Türkiye’de hem çok yayg›n de¤ildi hem de istedi¤im gibi de¤ildi. ‹flte bu
Behiç Ak çocuk okurlar›na kitaplar›n› imzalarken
nedenle Türkiye’de de¤il de Japonya’ da bast›rd›m.” apon yay›nevleri kitaplar›yla çok ilgilenir ve bu y›llarca böyle devam eder. Bir yandan karikatürler çizer bir yandan çocuk kitaplar› haz›rlar. Ve sonunda bu kitaplar Türkiye bask›s›n› yapar. Kore, Çin ve Almanya’da ise hâlâ yay›mlanmakta. Dilimize pelesenk olmufl bir serzenifltir “çocuklar›m›z çok okumuyor”. “Asl›nda çok say›da çocuk kitab› var ama kitap almak çocuklar›n en önemli ihtiyaçlar›ndan olmad›¤› için kitap al›m oran› nüfusa göre çok düflük. Son 10 y›ld›r çocuk kitaplar›n›n çocuk edebiyat› e¤itiminde kullan›lmaya bafllamas› ile Çocuk Edebiyat› biraz daha önemsenmeye bafllad›. Nitelikleri tart›fl›lsa da bu art›fl önemli.” Behiç Ak’›n
J
kitaplar›nda mizah unsuru a¤›r bas›yor. “Mizah uyumsuzluktur. Ama hangi mizah… Mizah var, mizah var. Entelektüel olarak zekâdan, güldüren mizahtan söz ediyorum. Bu hem çocu¤u hem de büyü¤ü; farkl› aç›dan bakabilme yetisini gelifltiren bir fley. Ben her kitab›mda hem büyüklere hem de küçüklere yönelik gözlemlerimi aktarmaya çal›fl›yorum. “Yaflas›n Ç Harfi Kardeflli¤i” kitab›mda oldu¤u gibi.” Okul öncesi hikâye kitaplar›n›n büyüklerin ve küçüklerin paylafl›m› için yap›lmas›n› savunan Behiç Ak, bu nedenle büyüklerin de ilgisini çekecek konular› seçiyor kitaplar›nda. Çok okunmas›ndaki en büyük etken de bu olsa gerek. “Okuma yazma Sanal alemin etkilerini anlatan kitab›. 121
BD HAZ‹RAN 2015
bilen çocuklar büyüklerden kopuyorlar. Oysa ben 9-10 yafl›ndaki çocuklara yazd›¤›m kitaplar› 40 yafl›nda büyüklere de okutabiliyorum. Hedefim de bu zaten.” ehiç Ak, kat›ld›¤› söyleflilerde ve imza günlerinde çocuklar›n sordu¤u sorulara göre ald›klar› e¤itimin kalitesini hemen anl›yor. “Bizde daha çok soru sormak yerine cevap vermek e¤itimi veriliyor. Performansa dönük e¤itimde neredeyse fl›klardan birini söyle flekline dönmüfl durumda. Oysaki e¤itimin temeli bat›da oldu¤u gibi soru sormak, sorular› çeflitlendirmek. Farkl› bak›fl aç›s› çocu¤un sordu¤u sorular›n farkl›l›¤› ile ortaya ç›k›yor zaten. Bir söyleflide ikinci s›n›f ö¤rencisi ‘bir kitap bir çocu¤u nas›l ve neden etkiler’ diye bir soru sordu. Bu asl›nda çok ilginç bir soruydu.” Peki, ‘bir kitap bir çocu¤u nas›l ve neden etkiler’ sorusunun yan›t›
B
ne olmal›? “Tek bir yan›t› yok. Çocuk kendi dünyas›n› da bulabilir, o güne kadar dikkat etmedi¤i bir konunun fark›na da varabilir. Hayat› zenginleflen çocu¤un farkl› sorular sormas›na neden olabilir ya da s›radan olaylar s›radanl›ktan ç›kabilir. Çocuklar›n niceliksel de¤il de niteliksel sorular sorabilmesi önemli. Baz› çocuklar kaç yafl›ndas›n, kaç kitap yazd›n, en çok hangi kitab› seversin diye niceliksel sorular soruyorsa anl›yorum ki e¤itim seviyesi daha çok yetersiz. Oysa farkl› bak›fl aç›lar›n› k›flk›rtan niteliksel sorular soruyorsa e¤itim düzeyinin ne kadar yükseldi¤ini görüyorum. Benim arad›¤›m kiflisel sorular sorabilme becerisi.” Çocuklar okusun diyoruz ama do¤ru yönlendirme yapabiliyor muyuz? “Türkiye ‘de bu yavafl yavafl oluflmaya bafllad›. Özellikle anneler bu konuda daha çok duyarl›. Çocuk Behiç AK’›n resimli kitaplar› bir çok okulda okutuluyor
122
BD HAZ‹RAN 2015
edebiyat›n›n önemini kavram›fl ö¤retmenler de var. Ama çocu¤un eline bir I-pad verip geliflti¤ini düflünenler de… Oysa çocu¤un sadece refleksleri gelifliyor. Giderek obsesif hale geliyor. Son iki roman›mda da bu konuyu ifllemeye çal›flt›m. Tabi komik hikayelerle. “Postayla Gelen Deniz Kabu¤u” ve “Yaflas›n Ç harfi Kardeflli¤i.” Sanal ortamdaki iletiflimin çocuklar üzerindeki etkisi? “Çok k›sa süreli, sanal ve sürekli bir ekranla iliflki kurman›n getirdi¤i olumsuzluklar…Elin, araç oldu¤u yetenekleri de köreltiyor. El ve beyin aras›ndaki komplike bir iliflki el ve bilgisayar aras›nda düz bir iliflkiye dönüflüyor. Ve bu çocu¤un beyinsel geliflimini engelliyor. Burada görsel bir veriyi bir tufl üzerinde parmak hareketine indirgedi¤iniz zaman beynin önemli bir bölümü çal›flm›yor. ‹kinci bir konu becerileri geliflmemifl sadece sanal alemde var olmaya çal›flan bir çocuk gerçekle ba¤lar›n› koparmaya bafll›yor. Sakarlafl›yor, flartlan›yor ve ba¤›ml›l›¤a aç›k hale geliyor. E¤itimin ve edebiyat›n amac› da insanlar› tek boyutlu ba¤›ml›l›klardan çok yönlü bir hayata sürüklemek. Teknoloji çok önemli ama s›n›rlar›n› belirlemek laz›m.“ E-kitap kitab›n yerine geçebilir mi? “Bir fleyin bir baflka fleyin yerini almas› gerekmiyor. Sinema nas›l ki tiyatronun yerini alamad›ysa e-kitap da kitab›n yerini alamaz. Bilgisayarlarda an›nda internete girme olana¤›n›z oldu¤u için okudu¤unuz fleyden kopufllar bafll›yor. Baflka fleye kayma
e¤ilimi var. Tek bir konuya konsantre olabilmenin yollar›n› açabilmek önemli. Bu, her fleyden biraz biliyormufl gibi yüzeysel bir insan tipi oluflturuyor. Günümüz insan› da biraz öyle asl›nda.” Sanal iliflkiler gerçek iliflkilerin yerini almaya bafllad› m›? “Öyle oldu. Gerçek hayattaki ortamlar yok oldu. Bu, sanal ortamlar oldu¤u için de¤il daha önce yok oldu. Özellikle yok edildi asl›nda. ‹nsanlar yaln›zlaflt›r›ld›lar ve bu teknolojide böyle ç›kt›. Meslek gruplar›n›n bir ortam› yok. Gazetecilerin, radyocular›n, üniversite hocalar›n›n... Okullardaki ‘ö¤retmenler odas›’ çay ve kahve içilen yer olarak kullan›l›yor. Dersini veren çekip gidiyor. Dünyan›n her yerinde bu böyle. Yaln›zlaflt›r›lan insanlar sanal ortamlara s›¤›n›yor. ‹nternetin kullan›m› ülkelere göre farkl›l›k gösteriyor. Japonlar buluflmak üzere haberleflmek amac›yla kullan›yor, biz komiklik olsun diye.” Kitaplar›n resimlenmesinin okunmas›ndaki önemi nedir? “Yazarken resim, resimlerken yaz› de¤iflebiliyor. Karfl›l›kl› birbirini etkileyen bu süreç do¤al olarak okuru da etkiliyor. Çok say›da çocuk var asl›nda yazd›klar›n› resimleyen. Bat›da çok yayg›n. ‹nternet ortam›nda yaza-çize sayfalar›na kat›l›m çok fazla. ‘Kedi Adas›’ kitab›m ‹sviçre’de 20 okulda resimleri okunan bir kitap. Aile albümlerindeki foto¤raflara ne kadar bak›yorsunuz? Belki 3 dakika. Ama yar›m saat bakarsan›z hiç görmedi¤inizi görecek ve yorumlar yapacaks›n›z. Bir aile albümü bir romand›r 123
BD HAZ‹RAN 2015
Karikatür okulunda sergilenen örneklerden biri
asl›nda. Resimle iliflki kurmak zay›f bizde. Sosyologlar, bizim toplumumuz için araflt›rm›fllard›r herhalde. Kitaplar›n›z› neden resimliyorsunuz diye bana soruldu. Çünkü, çocuklar sürekli bu ne diye soruyorlarm›fl. Anlad›m ki sadece çocuklar› uyutmak için kitap okuyorlarm›fl.” Türkiye’ de kitap az okunuyor ya da okunmuyor mu? “Oran› düflük olmakla birlikte eskiye oranla bir art›fl var. Çeflit ve say›s› çok artt›. Çocuk edebiyat›n›n çocuk e¤itiminde önemi fark edildi. Yazar ve çizerler de ço¤ald›. ‹llusturatörler var. Çocuk kitaplar›n›n tan›t›m› neden az? “Kitap endüstrisi kitab› ticari flekilde metalaflt›rd›. Bir kitab›n tan›t›m›n›n fazla yap›lmas› do¤ru 124
de¤il. Fazla reklamda kitaba iliflkin bir fley hat›rlam›yorsunuz ama kifliyi hat›rl›yorsunuz. Edebiyatç› fizi¤iyle özel yaflam› ile de¤il de yazd›klar›yla hat›rlanmal›. Bu fazla ezici bir fley. Kitab› seçenler bireysel bir tercih yapm›yorlar. Afl›r› reklamlaflt›rma sonucu al›yorlar o kitab›. ‹çeri¤i ile ilgilenmiyor. Bir röntgenci gibi bak›yorlar. Ve giderek kitab›n tiraj› da düflmeye bafll›yor. Afl›r› reklam okuyan›n da dengesini bozuyor. Kitap entelektüel mecrada kalabilmeyi becerebilmeli. Eskiden çocuk kitaplar› al›n›rd›. Bizim eskiden önce sinemaya sonra filme daha sonra da yönetmenin filmine gitmemiz gibi. fiimdi gözlemliyorum. Çocuklar yazar›na göre kitap seçiyorlar. Yazar›n da be¤enip be¤enmedi¤i kitaplar› var. Seçici bir alg› olufltu çocuklar üzerinde. Bu hakiki okuyucu demek.” Çocuklar›n m› büyüklerin mi dünyas›? “Yetiflkinlerin dünyas› negatif çocuklar›nki pozitif. ‹kisinin de çok güzel yanlar› var ama ben yazar olarak çocuklar›n dünyas›na s›¤›n›yorum. Biz çok negatifiz. Dünya’da ve Türkiye’de çok negatiflik var. ‹yi fleyler yazd›¤›n›zda çok ilgi çekmiyor. Oysa çocuklar için en negatif fleyi dahi pozitif anlatmak zorundas›n›z. Çocuklar›n dünyas›n› sarsmaman›z, hayal k›r›kl›klar›na, suçluluk duygular›na atmaman›z gerekiyor. Çok farkl› iki üslup asl›nda.” • semaerdogan@butundunya.com.tr
BD HAZ‹RAN 2015
ew York kenti 1970’li y›llarda büyük bir kalabal›¤a sahne oluyordu. Çünkü dünyan›n her yerindeki üniversitelerden tan›nm›fl, alanlar›nda uzman olmufl birçok bilim adam› New York’a geliyordu. Kentin en büyük üniversitesinin konferans salonunda büyük bir toplant› yap›lacak ve uzayla ilgili çok özel bir resim, bilim adamlar›n›n görüflüne sunulacakt›. Sonunda beklenen an geldi ve 20x10 metre boyutundaki bu çok özel resim, konuklara sunuldu. Bu, Samanyolu Y›ld›zlar Toplulu¤u’nun yap›labilen en büyük resmiydi ve ilk kez bilim adamlar›na gösteriliyordu. Konuklar aras›nda bulunan bir t›p doktoru kendini daha fazla tutamad› ve birkaç arkadafl›n› da yan›na alarak salondan ç›kt›.
Doktor, arkadafllar›n› büyük bir heyecan içinde, kendi üniversitesindeki odas›na götürüyordu. Arkadafllar›n› odas›na ald›ktan sonra doktor, onlara duvar›nda as›l› duran büyük bir resim gösterdi. Resmi gören öteki bilim adamlar› flaflk›nl›klar›n› gizleyemediler. Böyle birfleyin olmas› olanaks›zd›. Çünkü biraz önce ilk kez gösterildi¤i ileri sürülen Samanyolu Y›ld›zlar Toplulu¤u’nun resminin ayn›s›, flu anda t›p doktorunun odas›ndaki duvarda as›l› duruyordu. Konuklar› flaflk›nl›klar›n› sürdürürken, onlar› odas›na getiren ve duvar›ndaki resmi gösteren doktor, flu hayret verici aç›klamay› yapt›: “Beyler, bu resim bir insan›n beyin hücresinin 200 milyon kat büyütülmüfl resmidir.”• Gönderi: Dr. Fatih Mehmet Yorulmaz 125
BD HAZ‹RAN 2015
U¤ursuz Oldu¤una ‹nan›larak Y›kt›r›lan Bilim Merkezi
Takiyüddin Rasathanesi Yazan: ZEYNEP ABURAS
Rasathanenin kurulufluna öncülük eden bilim adam› zaman›n en ünlü matematikçi ve astronom Takiyüddin erRaflit’ti. akiyüddin Tophane s›rtlar›nda yap›m›na 1575 tarihinde bafllanan ve 1577’de bir k›sm› tamamlanan rasathanede gözlemlerine bafllad›. O, rasathanede araflt›rma ve gözlemler için gerekli bütün aletleri temin etmifl zengin bir de kütüphane oluflturmufltu. Rasathane iki ayr› binadan ve on alt› personelden olufluyordu. Takiyüddin o zamana göre oldukça ileri teknik ve hesaplamalar
T 126
BD HAZ‹RAN 2015
Araflt›rmac›lar Takiyüddin’in, ayn› dönemde yaflam›fl Danimarkal› astronom Tycho Brahe’den daha net ve daha kesin gözlemler yapt›¤›na iflaret ederler.
kullanarak gözlemlerde bulunmufltur. Mesela Ekliptik ile ekvator düzlemi aras›ndaki aç›y› bugünkine çok yak›n flekilde 23 derece 28’ 40’’olarak hesaplam›flt›r. Yap›lan gözlemler not edilmifl ve bu konuda önemli eserler oluflturulmufltur. Araflt›rmac›lar Takiyüddin’in, ayn› dönemde yaflam›fl Danimarkal› astronom Tycho Brahe’ den daha net ve daha kesin gözlemler yapt›¤›na iflaret ederler. ncak rasathanenin ömrü çok uzun olmad›. Baz› devlet adamlar› Hoca Sadettin’in ve Takiyüddin’in ön plana ç›kmas›na tahammül edemediler. Rasathanenin
A
u¤ursuzluk getirece¤i, ilk rasathaneyi kuran ve astronomi ile u¤raflan Ulu¤ Bey’in sonunun da felaketle bitti¤i, o tarihlerde dünyan›n çok yak›n›ndan geçen kuyruklu y›ld›z›n ve ‹stanbulda bafl gösteren veba salg›n›n›n bir uyar› oldu¤u ayr›ca Takiyüddin ve rasathane personelinin meleklerin bacaklar›n› gözledi¤i yolundaki söylentiler k›sa sürede rasathanenin sonunu getirdi. fieyhülislam Kad›zade Ahmet fiemsettin Efendi de III. Murat’a “y›ld›zlar›n gözleminin felaket getirece¤ini; göklerin s›rlar›n› örten perdeyi kald›rman›n u¤ursuz bir haddini bilmezlik oldu¤unu; böyle bir gözlemevinin kuruldu¤u hiçbir devletin varl›¤›n› sürdüremedi¤ini’’ söyledi. Padiflah III. Murat bütün bu iddialara inanarak rasathaneyi bir gecede 21 Ocak 1580’de yerle bir ettirdi. • 127
Türkiye’nin en büyük yeralt› gölü ma¤aras›
Alt›nbeflik
Düdensuyu Ma¤aras› Antalya’n›n ‹brad› ilçesine ba¤l› Ürünlü Köyü s›n›rlar› içindeki Alt›nbeflik-Düdensuyu Ma¤aras›, Türkiye’nin en büyük yeralt› gölü ma¤aras› olma özelli¤ini tafl›yor. Yazan: NEV‹N DEDEO⁄LU
lk kez 1966 y›l›nda, Türkiye Speleoloji (Ma¤arabilim) Derne¤i kurucu baflkan› Dr. Temuçin Aygen taraf›ndan, bölgede Oymap›nar Baraj› ile ilgili araflt›rmalar yapt›¤› s›rada keflfedilen Alt›nbeflik-Düdensuyu Ma¤aras›, bölgesindeki flora ve faunan›n da son derece zengin olmas› nedeniyle 1994 y›l›nda milli park ilan
‹ 128
edilerek koruma alt›na al›nd›. Dünyan›n da say›l› ma¤aralar› aras›nda gösterilen ve Alt›nbeflik Milli Park› içindeki Alt›nbeflik-Düdensuyu Ma¤aras›’n›n, dünyan›n üçüncü büyük ma¤aras› oldu¤u da belirtiliyor. Ancak, çeflitli dönemlerde yerli ve yabanc› araflt›rmac›lar taraf›ndan, ma¤aran›n yeni bölümleri keflfedildiy-
se de, ma¤aran›n henüz bütünüyle keflfedilmedi¤i de ifade ediliyor. ‹brad› ilçesine 7 kilometre uzakl›ktaki Alt›nbeflik-Düdensuyu Ma¤aras›’na 1,5 saatte inilebiliyor. Ç›k›fl ise 2 saat sürüyor. a¤araya giden yoldaki nefes kesen orman ve flelale manzaralar› ziyaretçileri büyülerken, foto¤raf tutkunlar› için de tatmin edici bir gezi vaat ediyor. Ma¤araya ulafl›ld›¤›nda, giriflte 200 metre uzunlu¤undaki bir yeralt› gölü konuklar› karfl›l›yor. Bu yeralt› gölü üzerinden
M
ma¤aran›n içerisine botlarla ulafl›m sa¤lan›yor. Birkaç katl› bir ma¤ara sistemi olan Alt›nbeflik- Düdensuyu Ma¤aras›’n›n ikinci kat›nda da, 130 metre uzunlu¤unda ince, uzun s›¤ bir göl bafll›yor. Ad›n›, Toroslar üzerindeki Alt›nbeflik Tepesi’nden alan ma¤aran›n, çok uzun ve büyük bir yeralt› sisteminin ç›k›fl ucunda bulundu¤u, bu büyük yeralt› su sisteminin kufl uçuflu 100 kilometreden fazla oldu¤u belirtiliyor. Bu özelli¤iyle dünyadaki en uzun ve büyük karst sistemlerinden biri oldu¤u saptanan ma¤aran›n, yeralt›ndan Beyflehir Gölü ile ba¤lant›l› oldu¤u da ifade ediliyor. Traverten, kalker bloklar›, küçük 129
BD HAZ‹RAN 2015
Alt›nbeflik-Düdensuyu ma¤aras› sark›t ve dikitleriyle büyüleyici bir güzelli¤e sahip
gölcükler, sark›t ve dikitleriyle büyüleyici do¤al güzelli¤e sahip Alt›nbeflik-Düdensuyu Ma¤aras›’n›n, üst katta sa¤ ve sol taraf›nda olan yan kollar›n hepsinin henüz araflt›r›lmad›¤› da dile getiriliyor.
Manavgat Vadisi’ nin Bat› yamac›ndaki Alt›nbeflik-Düdensuyu Ma¤aras›’n› çevreleyen Alt›nbeflik Milli Park›’ n›n muhteflem do¤as› da ziyaretçilerin haf›zas›nda iz b›rakacak nitelikte. Ma¤aray› çevreleyen çam ormanlar›, zengin flora ve co¤rafyas›n›n vahfli güzelli¤i, milli park›n peyzaj de¤erlerini olufltururken; bölge, da¤ bisikleti turlar› ve do¤a yürüyüflleri gibi sporlar için de uygun bir özellik tafl›yor. Türkiye’nin en güzel ma¤aralar›ndan biri olan Alt›nbeflik Ma¤aras›, belki de bütünü ile keflfedilmemifl olmas› nedeniyle kendine özgü bir gizemi de bar›nd›r›yor. •
SU, ATEfi VE AHLÂK
Su, atefl ve ahlak dost olup, birlikte zaman geçirmeye bafllam›fllar. Çevrede dolafl›rlarken e¤er kaybolurlarsa birbirlerini nas›l bulabileceklerini sorgulamaya bafllam›fllar. Suya sormufllar: "Kaybolursan seni nas›l bulaca¤›z?" "Nerede bir fl›r›lt› duyarsan›z beni orada bulabilirsiniz" diye cevap vermifl su. Atefle sormufllar: "Seni kaybedersek ne yapal›m?" "Bir duman gördü¤ünüz yerde ben var›m" diye yan›tlam›fl atefl. S›ra ahlaka gelmifl. Onun yan›t› ise oldukça düflündürücüymüfl. "Beni kaybederseniz, bir daha asla bulamazs›n›z!" 130
BD HAZ‹RAN 2015
Dik Dur E¤ilme! Dik ve düzgün durufla sahip kiflilerin kendinden emin olduklar›, özgüvenlerinin daha fazla oldu¤u ortaya ç›kt›. Peki dik durman›n di¤er faydalar› neler? Yazan: GAMZE fiENBURSA
ik ve düzgün durufla sahip kiflilerin kendinden emin olduklar›, özgüvenlerinin daha fazla oldu¤u ortaya ç›kt›. Askerli¤ini yapanlar bilir. Acemi birli¤inde verilen e¤itimlerden biri de dik durma e¤itimidir. Me¤er bunun t›pta da bir karfl›l›¤› varm›fl. Duruflumuz çevremizdeki insanlara ruh halimiz ve al›flkanl›klar›m›z hakk›nda bilgi veriyor. Yap›lan araflt›rmalar, duruflumu-
D
zun sadece fiziksel olarak de¤il zihinsel olarak da bizi yans›tt›¤›n› gösteriyor. Bilim insanlar›, dik ve düzgün durufla sahip olan kiflilerin kendinden emin olduklar› ve özgüvenlerinin daha fazla oldu¤unu bulmufl. Sa¤l›¤›na ve d›flar›dan görünüflüne önem verenler baflta olmak üzere hepimizin kulak vermesi gereken bu konular flöyle: “Davran›fl bilimcilerin yapt›¤› 131
BD HAZ‹RAN 2015
Araflt›rmalar, dik duruflun pozitif an›lar› ortaya ç›kard›¤›n› veya dik durma al›flkanl›¤› olanlar›n genel olarak pozitif düflüncelere sahip oldu¤unu göstermifltir. araflt›rmalar sonucunda, dik duruflun hayat›n›zdaki pozitif an›lar›n›z ortaya ç›kard›¤› ve dik durma al›flkanl›¤› olanlar›n genel olarak pozitif düflüncelere sahip oldu¤unu göstermifltir. Kötü durufl ise enerjinizin düflmesine ve dolayl› olarak depresyona daha yatk›n hale gelmenize neden olmaktad›r. Kendinizi ifade etmeniz, vücut diliniz ve insanlar›n sizi nas›l alg›lad›¤› duruflunuzla ilgilidir. Harvard ve Columbia üniversitelerindeki araflt›rmac›lar›n yay›nlad›¤› bir çal›flmada dik duruflun vücut dilinde gücü sembolize etti¤i ve bilinçalt›nda kiflilerin kararlar›n› etkiledi¤i bulunmufltur. Görünen o ki duruflumuz hayat›m›z› sand›¤›m›zdan daha fazla etkiliyor. Daha mutlu, daha kararl› ve güçlü olmak için duruflunuzu
132
düzeltmekten bafllayabilirsiniz.” NEFES ALIfi VER‹fi‹N‹Z ZORLAfiIR, S‹ND‹R‹M PROBLEMLER‹ ORTAYA ÇIKAB‹L‹R “Durufl veya t›ptaki di¤er ad›yla postür vücudun yer çekimine karfl› ayaktaki, oturmadaki ve yat›fltaki ideal pozisyonlar›d›r. Araflt›rmalar ideal duruflu tan›mlarken vücudun orta hatta olmas›na ve anormal e¤riliklerden kaç›n›lmas›na dikkat çekmifltir. Duruflumuz sa¤l›¤›m›z› direkt olarak etkileyen en önemli faktörlerdendir. Duruflunuz kötü olmas› omurga üzerine afl›r› yük binmesine, bel ve boyun bölgesinde gerginliklere ve a¤r›lara yol açar. Ayn› zamanda yorgunluk, bafl a¤r›s› ve tutulma hissi de duruflunuzun bozuk olmas›ndan kaynaklan›yor olabilir. Yap›lan araflt›rmalar durufl bozuklu¤unun iç organlar üzerinde de ciddi etkileri oldu¤unu ortaya ç›karm›flt›r. Kamburlu¤un artmas› ile nefes al›fl verifliniz zorlafl›r, kan bas›nc› yükselir ve sindirim problem-
BD HAZ‹RAN 2015
leri ortaya ç›kabilir. En önemlisi ise gö¤üs kafesinin s›k›flmas› akci¤erlere bask›n›n artmas›na ve solunum kapasitesinin %30 oran›nda azalmas›na neden olur. Düzgün duruflla bütün bu stresler ortadan kalkar, kaslardaki gerginlikler azal›r.”
Checkup sonunda ortaya ç›kar›lan problemler manuel terapi uygulamas›yla h›zl›, kal›c› ve etkili bir biçimde çözülerek vücudu egzersiz için ideal hale getirir.
D‹K DURUfi ‹Ç‹N MANUEL TERAP‹ “Dik oturmak ve dik durmak oldukça kolayd›r. Ancak zor olan bu pozisyonu gün içinde korumakt›r. Akl›m›za her geldi¤inde daha dik otururuz ancak 5 dakika sonra yine ayn› kambur pozisyonda buluruz kendimizi. Hatta ço¤u zaman dik durunca s›rt› a¤r›yan kiflilere bile rastlayabiliriz. Bunun nedeni dik duruflu sa¤layan kaslardaki gerginlikler ve kas kuvvetinin yetersiz olmas›d›r. Gergin ve kuvvetsiz bir kas, vücut a¤r›l›¤›n›z› tafl›maz ve bütün yükün omurgaya binmesine neden olur. Gün içinde normalde kaslar›n tafl›mas› gereken yükü tafl›yan omurga, gün sonunda afl›r› stresten dolay› a¤r›maya bafllar. E¤er bu durum böyle devam ederse kamburlu¤un
kal›c› hale gelmesi, boyun düzleflmesi, bel ve boyun bölgesinde f›t›klar›n oluflmas› kaç›n›lmazd›r. Oldukça basit ve k›sa süren bir anatomik checkup’la problemleri daha bafllamadan belirleyip ileride oluflabilecek rahats›zl›klar›n önüne geçebilirsiniz. Check-up sonunda ortaya ç›kar›lan problemler manuel terapi uygulamas› ile h›zl›, kal›c› ve etkili bir biçimde çözülerek vücudu egzersiz için ideal hale getirir. ‹htiyac›n›za yönelik planlanan egzersiz program› ile kaslar›n›z kuvvetlenir. Böylece dik durmak ve dik oturmak sizin için günlük hayat›n vazgeçilmez bir parças› haline gelir.” • 133
Neler Olmuyor ki Dünyada Sezin San Sungunay
K›sa Yaflam›nda Kahraman Oldu
1
babas› Mike Houlston “O, bir kahraman olarak öldü” dedi.
2
“Türk Filmi” Gibi Bir Olay
Hollanda’da çöpçatan program›ndan sevgili bulmay› amaçlayan iki genç bir sürprizle karfl›laflt›: Onlar öz kardeflti. Baba ve anneleri, olayl› bir flekilde ayr›lm›fl ve hiç görüflmemifl. Baba, Erik adl› o¤lunu yan›na alarak Belçika’ya tafl›nm›fl; Josephine ise Ölümcül hasta olarak dünyaya gelen ve sadece 100 dakika hayatta kalan bebek Teddy Haulston, Galler’in en genç organ ba¤›flç›s› oldu. Cardiff’teki Galler Üniversitesi Hastanesi’nde ikiz kardefli Noah’tan sonra do¤an ve k›sa sürede son nefesini veren bebe¤in böbreklerinin Leeds kentinde yaflayan bir yetiflkine nakledildi¤i ve onun hayat›n› kurtard›¤› aç›kland›. Bebe¤in 134
BD HAZ‹RAN 2015
annesi ile birlikte Hollanda’da kalm›fl. Erik, 16 y›l sonra Hollanda’ya döndü¤ünde arkadafl bulma program› Tinder’da, k›z kardefli oldu¤unu bilmedi¤i Josephine’in profilini be¤endi. Bir süre konufltuktan sonra Josephine’in kardefli oldu¤undan flüphelenmeye bafllayan Erik sorular sordu ve genç k›z›n öz kardefli oldu¤unu anlad›.
4
En Uzun Ambulans Yolculu¤u
Antalya’daki bir hastay›, Danimarka’ya 3819 kilometre tafl›yan Danimarkal› bir ambulans firmas›, geçen ay Guiness Rekorlar Kitab›na girdi.
‹nsans›z Uça¤a Havada ‹kmal
3
ABD, insans›z savafl uça¤› teknolojisinde yeni bir ad›ma daha imza att›. Northrop Grumman flirketi taraf›ndan Geçti¤imiz yaz, Hanne Astrup Tornvig ad›ndaki bir hastay› Antalya’dan Herning flehrine tafl›yan ambulans firmas›, dünyan›n en uzun ambulans yolculu¤unu yapan firma olarak tarihe geçti. fiirketin müdürü, 49 saatlik yolculukta kendisiyle birlikte hastaya efllik eden biri anestezi uzman›, biri hemflire ve biri doktor olmak üzere dört görevli ile nakliyeyi gerçeklefltirdiklerini aç›klad›.
ABD donanmas› için gelifltirilen ve uçak gemisine inifl-kalk›fl yapabilen X-47B tipi yarasa kanatl› insans›z savafl uça¤›na ilk kez havada yak›t ikmali gerçeklefltirildi. Bu ad›mla insans›z hava araçlar›n›n menzili art›r›l›rken; ABD, bu tip hava araçlar› ile çok daha uzak noktalara eriflme imkân›na sahip oldu.
5
Evlere Jeneratör Yerine Pil Geliyor
Elektrikli otomobil üreticisi Tesla Motors flirketi, evlere elektrik sa¤layabilecek bataryalar gelifltirdi. ABD’li flirket, günefl enerjisiyle çal›flacak pillerin elektrik kesintileri s›ras›nda devreye girece¤ini ve depolad›¤› elektri¤i evin kullan›m›na sunaca¤›n› 135
BD HAZ‹RAN 2015
üretimine bafllayaca¤› hükümet taraf›ndan duyurulmufltu. Geçen ay elde edilen ürünlerin verimli ve iyi oldu¤u aç›kland›. Söz konusu çiftlikte, daha önce ilaç üretimi ve afet hallerinde yard›m hizmeti verilmiflti.
7 aç›klad›. fiirket, bu yaz ev pillerini ABD’de sat›fla ç›karmaya haz›rlan›yor. Yeni buluflun enerji altyap›s›n› kökünden de¤ifltirebilece¤i savunulurken, pillerin s›f›r hava kirlili¤i yaratt›¤› da vurguland›.
6
Befl Gün Enkaz Alt›nda Yaflam
Nepal’de meydana gelen depremde enkaz alt›nda kalan 15 yafl›ndaki bir çocuk kurtar›ld›. Nepal polisi, hastaneye kald›r›lan Pemba Lama adl›
Ordudan ‹lginç T›bbi Destek
‹talya’da hukuken özel kifli ve kurumlar kenevir yetifltiremiyor. Kronik a¤r›lar gibi baz› hastal›klar›n tedavisinde etkili olan t›bbi esrar›n masraf› devlet taraf›ndan karfl›lanm›yor. Eczanelerde sat›lan esrar ise yan›na yaklafl›lmayacak kadar pahal› olabiliyor. Bu nedenle, t›bbi amaçl› kullan›lan esrar fiyatlar›n›n düflürülmesi amac›yla bir askeri çiftlikte ordunun esrar
çocu¤un durumunun iyi oldu¤unu söyledi. Baflkent Katmandu’da enkaz halindeki bir binan›n alt›nda canl› bulunan gencin, vücuduna saplanan bir metal parças›yla hareket alan›n›n çok az oldu¤u bir aral›kta hayatta kalmay› baflard›¤› belirtildi.
8
Facebook H›rs›z› Yakalatt›
ABD’de h›rs›zl›k ve kalpazanl›k suçundan aranan 23 yafl›ndaki Levi Charles Reardon, kendisi hakk›nda Facebook üzerinden yay›nlanan “Aran›yor” ilan›n› “Be¤en”ince yakaland›. 136
BD HAZ‹RAN 2015
tarihinde bir istisna hariç adalet bakan› olmak için en uzun bekleyen isim olarak da kay›tlara geçti.
10
Orman Horozu Eve Hapsetti
Stockholm’e ba¤l› Roslagen bölgesinde ormana yak›n bir villada oturan ‹sveçli aile, orman horozunun sald›r›s›na u¤rad›. Villa kap›s›n›n yan›na Y›l›n bafl›ndan bu yana aranan Reardon için, suçla mücadele derne¤i olan Cascade County Crime Stoppers, suçlu hakk›ndaki arama ilan›n› Facebook üzerinden yay›nlam›fl ve yerini haber verene 1000 dolar verilece¤ini duyurmufltu. Ancak Reardon’›n polis taraf›ndan nas›l izlendi¤i ve bulundu¤una dair aç›klama yap›lmad›.
9
‹lk Siyahi ve Kad›n Adalet Bakan›
ABD Senatosu, ilk defa siyahi bir kad›n›n Adalet Bakan› olarak atanmas›n› onaylad›. Baflkan Barack Obama’n›n atad›¤› Loretta Lynch, ABD siyasi
dadand›¤› belirtilen horozun, aile fertlerinden kim d›flar› ç›kmaya çal›fl›rsa sald›rd›¤› kaydedildi. Korkudan d›flar› ç›kamayan ve evde 3 saat mahsur kalan aileyi, Stockholm polisi ve Do¤a Koruma ve Milli Parklar fiube Müdürlü¤ü yetkilileri kurtard›.
11
Erkeklere Kafl Ald›rma Yasak
‹ran’da erkekler aras›nda kafl ald›rman›n yayg›nlaflmas› üzerine, Erkek Berber ve Kuaförler Birli¤i, kafl ald›rman›n erkekler için yasak oldu¤unu, uyar›lar› dikkate almayan berber dükkân ve salonlar›n›n kapat›laca¤›n› belirtti.• sezinsan@butundunya.com.tr 137
‹nsanlar Yaflad›kça Mehmet Ünver
Bar›fl›n, hoflgörünün Aradan uzun y›llar geçse ve iyimserli¤in de benim için masumiyeti, hâkim oldu¤u samimiyeti ve aile mutlulu¤unu simgeledi¤i için hep y›llar
ra s›ra yetmiflli ya da seksenli y›llar› anlatan mesajlar al›yorum. O y›llar› yaflayanlar›n gözünden dönemin kayda de¤er olaylar›n›, modalar›n›, gündemdeki sanatç›lar›n› ve müziklerini anlatan nostaljik yaz›lar bunlar. Ben de çocuklu¤umu yaflad›¤›m altm›fll› y›llar› kendi deneyimlerimden ve yaflad›¤›m an›lardan yola ç›karak iyi ve kötü yanlar›yla anlatmak istiyorum. Çünkü o y›llar dünya genelinde bar›fl›n, hoflgörünün ve belirgin bir iyimserli¤in hâkim oldu¤u bir dönemdi.
A
138
belle¤imde yaflayacak o günler. Altm›fll› y›llardaki yaz mevsimleri, Bo¤aziçi plajlar›nda yüzmek, k›fllar, bütün aile soba bafl›nda toplan›p radyo piyesini dinlemek, ilkbaharlar ise, ‹stanbul'un yemyeflil tepelerinde piknik yapmak anlam›na geliyordu. Bu romantizmine karfl›n pek çok yokluklar da vard› o y›llarda. Örne¤in flimdilerde her köflede rahatl›kla
BD HAZ‹RAN 2015
bulabilece¤iniz, spor ve k›rtasiye malzemeleri, hayat› kolaylaflt›ran plastik eflyalar ciddi birer lüks say›l›yordu. Elbiseler, ya da eflyalar iyice eskiyip, elden düflecek hale gelmeden yenileri al›namazd›. Bu nedenle okula giden ö¤rencilerin ezici ço¤unlu¤u babalar›ndan ya da a¤abeylerinden kalma yamal› ceket ve pantolonlar› giyerler, ama kimse bundan utanmazd›. Çünkü ço¤unluk böyle giyinmekteydi. Anneler birer yama uzman› olduklar› için y›rt›l›p, sökülen çoraplar› bile yamayabilirlerdi. Zaman bunu gerektiriyordu. Buna karfl›n mahallenin manav›na kavun veya çilek geldi¤i zaman mis gibi kokular› soka¤a yay›l›r, kuru kahveci, odun ateflinde kahveyi kavurdu¤unda her yan› enfes bir kahve kokusu sarard›. Bal›k bol oldu¤u için özellikle ak›n dönemlerinde çok fazla tutulan uskumrular sahillere gerilen iplerde kurutulup çiroz yap›l›r ve zengin fakir herkes rahatl›kla bal›k yiyebilirdi. Bo¤aziçi köprüleri henüz yap›lmad›¤› için ‹stanbul'da lodos,
kar, tipi oldu¤u günlerde vapurlar çal›flmad›¤›ndan okula, ifle gidememe, hatta gece eve dönememe durumlar›na s›kça rastlan›rd›.
lektrikler kesilmedi¤i müddetçe Bebek'ten, Aksaray'a, Kad›köy' den, Fenerbahçe'ye, Üsküdar' dan, K›s›kl›'ya tramvayla sadece on kurufla gidebilirdiniz. Saatte en fazla on befl kilometre yapabilen tramvaylar bana öyle h›zl› gelirlerdi ki, kardeflim araç hareket halindeyken atlay›p inebildi¤i halde ben korkar ve babam elimden tutmadan ad›m›m› atmazd›m. O s›ralar ›fl›l, ›fl›l al›flverifl merkezleri ve plazalar yoktu elbette. Sümerbank ve Mahmutpafla'dan al›flverifl etmek orta halli vatandafla fazlas›yla yetiyordu. Türkiye'deki ilk yürüyen merdiven o günlerde bir giyim ma¤azas›nda hizmete girmiflti. ‹stanbullular ak›n ak›n o yürüyen merdiveni görmeye gitmifllerdi. Dönemin pek çok yoklu¤una karfl›n özel tiyatrolar her gün dolu salonlara perdelerini açarlar, yazl›k sinemalara gezici ‹stanbul’da Bo¤az tiyatro topluluklar› köprülerinin gelir, biletler günler olmad›¤› y›llar öncesinden tükenir, bahçe gazinolar›nda Bar›fl Manço, Cem Karaca, Erkut Taçk›n, Erkin Koray, Erol Büyükburç sahne al›r, mahalenin k›zlar› Erol Büyükburç sahneye ç›k›nca ortal›¤› y›karlard›. Muhitimizin yafll›lar›
E
139
BD HAZ‹RAN 2015
omuzlar›na kadar uzun kün olmaz, misafirlisaçlar›yla Erkin Koray'› ¤e gidilen evlerde yer gördüklerinde onu yataklar› yap›l›r, e¤er "ecnebi" sanm›fllard›. mevsim k›fl ise misaPompal› gaz ocakfirlerin yataca¤› odalar›nda piflirilen yemeklar mangalla ›s›t›l›r, lerin, özellikle de bahçehep birlikte sofraya den toplan›p k›zart›lan oturulur, televizyon patl›can, biber ve kabakhenüz hayat›m›za lar›n tad›na doyum girmedi¤i için sabaholmazd›. Bugünkü gibi lara kadar süren sera tar›m› ve suni doyumsuz sohbetler 60’l› y›llar›n mutfaklar›nda gübreler sayesinde her olurdu. Ortaköy'de kullan›lan pompal› gaz oca¤› sebze dört mevsim bulunoturan akrabalar›m›masa da mevsiminde yenen organik z›n bizim yafllar›m›zda çocuklar› vard›. domates, gerçekten domates gibi, Bu yüzden onlara yat›l› misafirli¤e salatal›k gerçekten salatal›k gibiydi. gitmek bizim için bayram demekti. fiimdilerde beton binalar›n yükseldi¤i Günümüzün Pop Star flöhretleriaraziler o zamanlar yeflil bahçeler nin ne çabuk unutuldu¤unu biliyorve bostanlarla dolu oldu¤undan bu lezzetleri tatmak için mevsimini beklemek yeterliydi. ehir hatlar› vapurlar› ve tek vagonlu tramvaylardan oluflan toplu tafl›mac›l›k o günlerin az nüfuslu ‹stanbul’u için yeterli say›lsa da seferler çok s›n›rl›yd›. Bu durumda belirli saatler d›fl›nda bir yerden bir yere gitmek sorun teflkil ederdi. Bunun iyi taraf›ysa, Anadolu yakas›nda yaflayan bir ailenin, Avrupa yakas›nda oturan akrabalar›n› ziyarete gitmesinin o gece orada yat›ya kal›naca¤› anlam›na gelmesiydi. Çünkü ayn› gün içinde gidip dönmek müm-
Ş
Mavi Ifl›klar ve Beyaz Kelebekler 60’l› y›llar›n ünlü müzik gruplar› 140
BD HAZ‹RAN 2015
sunuz. Altm›fll› y›llarda, ‹stanbul Radyosu, müzik piyasas›na yeni sesler kazand›rmak için Alt›n Mikrofon Ses Yar›flmas› düzenlerdi. Y›ld›r›m Gürses, Beyaz Kelebekler, Mo¤ollar, Mavi Ifl›klar, Erkin Koray gibi günümüze kalan ve müzik esintileri hala özlemle an›lan sanatç›lar o yar›flma sayesinde kamuoyu taraf›ndan tan›nd›lar. dönem en çok dinlenen radyo programlar›n›n bafl›nda canl› olarak yay›nlanan “Liseler Aras› Bilgi Yar›flmas›’n›n” gelmesi, bilgiye ne kadar önem verildi¤inin bir göstergesiydi. Bu yar›flmalar her hafta canl› olarak yay›nlan›r, insanlar radyo bafllar›nda toplan›p heyecanla sorular› cevaplamaya çal›fl›r, final gecesi "rating" rekorlar› k›r›l›rd›. ‹lkokulu bile bitirmemifl bir mahalle sakini, bu yar›flmalar sayesinde didaktik fliirle, epik fliir aras›ndaki fark› ya da aruz vezniyle hece vezninin ne oldu¤unu bilirdi. En fazla dinlenen “talk show” olan Orhan Boran ve Yuki ile U¤urlugil ailesinin yay›nlanaca¤› günler iple
O
Radyo döneminin ünlüleri Orhan Boran ve Yuki
Fecri Ebcio¤lu
çekilirdi. San Remo flark› yar›flmalar› ‹talyanlar'dan çok Türklerin milli meselesi olmufltu. Hemen ertesi gün, birincili¤i kazanan flark›n›n üzerine, Türkçe sözler yaz›l›p k›rkbefllik plak ç›kart›l›rd›. fiark›lar birkaç gün içinde herkesin diline düflerdi. Fecri Ebcio¤lu bütün sanatç›lar›n kap›s›n› afl›nd›rd›¤› bir söz yazar›yd›. Dalida, Mark Arian, Peppino Di Capri, Adamo gibi flark›c›lar ülkemize s›k s›k gelip gittikleri için bizden say›l›yorlard›. Dario Moreno ve Juanito ise has adamlar›m›zd›. Kendilerine özgü 141
BD HAZ‹RAN 2015
aksanlar›yla Türkçe söyledikleri flark›lar›n bulundu¤u plaklar kap›fl kap›fl sat›l›yorlard›. Plastik ambalajlar ve pet flifleler henüz üretilmedi¤i için evlerde kullan›lan cam flifleler, bez torbalar, mantar t›palar ve akla hayale gelmeyen pek çok eflya asla at›lmaz günün birinde kullan›lmak üzere saklan›rd›. Çöp torbalar› olmad›¤› için mutfak art›klar› çöp tenekelerine oldu¤u gibi boca edilir, ortal›¤› sinekler, sivrisinekler kaplar, ama kimse bundan ciddi bir rahats›zl›k duymazd›. u kesintileri günlerce sürebilirdi. Biz çocuklar bundan hiç etkilenmezdik, çünkü sabahlar› tertemiz giyinmifl olarak soka¤a ç›ksak da akflama kadar arsalarda oynamaktan toz toprak içinde eve dönerdik. Ne de olsa üstümüzü bafl›m›z› bir y›kayan olaca¤› için su kesintisi bizi hiç ilgilendirmezdi. Hemen her muhitte Yahudi, Ermeni, Rum komflular yaflar, Paskalya, fieker bayram›, Noel, Kurban bayram›, Hamursuz gibi dini bayramlarda bu komflular›m›zla karfl›l›kl› kutlamalar yap›l›rd›. Musevi arkadafllar›m›z›n “Bar Mitzva” törenleri için bizim sünnet törenlerimiz gibi aylar öncesinden haz›rl›klar yap›l›r, hangi dine mensup oldu¤una bakmadan bir komflumuz vefat etti¤inde herkes ya kiliseye ya camiye, ya da sinegoga giderek son görevini yerine getirirdi. Hippiler, Sultanahmet'te, Yener'in yerinde toplan›p buradan eski püskü otobüslerle Nepal'e gitmek için yola ç›karlard›. Delikanl›lar Elvis'e, genç k›zlar Natalie Wood'a benzemeye
S
142
Sultanahmet’te Hippiler
çal›fl›rlard›. ‹stanbul'a gelen ilk sinemaskop film olan "Bat› Yakas›n›n Hikâyesi’ni" seyretmek için sinemalar›n kap›s›nda kuyruklar oluflmufltu. Filmin flark›s› uzun y›llar dillerden düflmedi. O s›ralar teknoloji yeterince geliflmedi¤i için evlere telefon ba¤latmak için ortalama on sene s›ra beklenir, otomatik hatlar olmad›¤› için PTT'ye flehirleraras› telefon yazd›r›p beklemek üç saat, milletler aras› ise en az alt› saat sürer, bazen ertesi güne kal›rd›. Almanya'ya giden ilk gurbetçiler, tatil için memlekete döndüklerinde sesini sonuna kadar açt›klar› pilli radyolarla sokaklarda dolaflmaya bafllay›nca olay olmufltu. ‹lk kez elektrik kablosu olmayan radyo görüyorduk. ünya elbette ki tersine dönmeyecektir. Ayr›ca nostaljinin fazlas›n›n da gereksiz oldu¤unu biliyorum ama yine de iyisiyle kötüsüyle o günleri özlüyorum. En az›ndan komflular›n gerçek komflu, dostlar›n gerçek dost, bir soba bafl›nda toplanarak yaflanan mutlulu¤un her fleye de¤er oldu¤u günleri sizlere elimin yetti¤ince yazmak istedim. •
D
mehmetunver@butundunya.com.tr
Gözle Gönül Aras› Mehmet Uhri
Menekflenin Açmaz› üzünden gülümsemesi eksik olmayan çevreye yayd›¤› pozitif enerjisiyle tan›nan hekim arkadafl›m› son günlerde s›k›nt›l› görüyordum. Bölümdeki pek çok hekim arkadafl›m›n aksine odas›n›n kap›s› her daim aç›kt›. Farkl› türde saks› çiçekleri ile renklendirdi¤i odas› arkadaflça muhabbet edilip dertleflilen bir tekkeyi and›r›yordu. Aram›za yeni kat›lm›flt›. Uzun y›llar kald›¤› ABD’ den üniversiteye dönmesi klini¤i canland›rm›flt›. Son zamanlardaki s›k›nt›l› halini hepimiz yad›rg›yor, sormaya da çekiniyorduk. Bir ö¤le
Y
yeme¤i s›ras›nda cesaretimi toplay›p konuflturmaya çabalad›m. Bir fley söylemese da arkadafl›m›z› s›k›nt›l› gördükçe üstümüze al›n›yor, kusuru kendimizde ar›yorduk. Üniversite yönetimi herhangi bir konuda üzmüfl veya hevesini k›rm›fl da olabilirdi. Ne de olsa, anlams›z bürokratik bask›lar yüzünden az ö¤retim üyesi kaybetmemifltik. Kalanlar›n durumu sessizce kabulleniyor görüntüsü de cabas›yd›. Önce “yok bir fley” deyip konuyu kapatmak istese de sonra dili çözüldü. ‹ki o¤lu oldu¤unu, liseyi bitirdikten 143
BD HAZ‹RAN 2015
sonra üniversite için ikisinin de burs bularak yurt d›fl›na gitti¤ini, evde efli ile yaln›z kald›¤›n› anlatt›. Do¤rusu, sorunun yönetimden kaynaklanmad›¤›na ve bilmeden de olsa onu k›rm›fl olmad›¤›m›za sevinmifltim. “Çok s›k›l›yorum dostum, çok. Ev bombofl geliyor. Eflim benden beter durumda.” “Ama siz de uzun y›llar yurt d›fl›nda görev yapm›fls›n›z. Çocuklar›n da sizi örnek almas› gayet normal. S›k›lman› anlamakta zorlan›yorum. Bence çocuklar için iyi olmufl.” “Bafllang›çta ben de kendimi böyle teselli ettim” diye yan›t verdi. emek sonras› odas›nda kahve içerken dertleflmeyi sürdürdük. Kahve için su kaynat›rken pencerenin önündeki renk renk menekflelerle ilgilendi. Arkas› dönük bafl› önünde çiçeklerin yapra¤›, topra¤› ile ilgilenirken daha çok kendiyle konuflur gibi sürdürdü konuflmas›n›. “Hedefim ve idealimdi Amerika’ ya gidip kendimi orada kan›tlamak. On y›ldan fazla kald›m oralarda. Çocuklar›m orada do¤du. Ad› san›
Y
duyulmufl merkezlerde çal›flt›m. Bu aray›fl›m kendimle yüzleflene kadar sürdü. Ancak öyle dönebildim buralara.” “Yani oralara gitti¤ine piflman m›s›n?” Çiçek saks›lar›ndan birini eline ald›. “Do¤up büyüdü¤üm evde rahmetli annem hep çiçek yetifltirirdi. Okumufl biri de¤ildi. Ev han›m›yd›. Ama çiçeklerden anlard›. En iyi ›fl›¤› ve nemi alaca¤› yerleri bulmaya çabalar, çiçeklerin yerlerini de¤ifltirirdi. Onun elinde çiçekler baflka güzel olurdu. En narin bitkiler bile çiçeklenirdi. fiimdi kendimi o bitkiler gibi hissediyorum.” “Nas›l yani?” “En güzel ›fl›¤› nemi ortam› bulunca açan çiçekler gibi. Üniversiteyi bitirdi¤imde kendimde gizli güç, bir cevher oldu¤unu düflünüyor ve bu cevheri a盤a ç›karmak, ifllemek için uygun ortam olarak gördü¤üm ABD’ ye gitmek gerekti¤ine inan›yordum. Dahas› ABD’ye gitmek de yeterli gelmedi, çok yer de¤ifltirdim. Ad› san› duyulmufl pek çok üniversitede çal›flt›m. Annemin saks›lar› gibi önce
BD HAZ‹RAN 2015
Günün birinde anlad›m ki, ben asl›nda bu bitkiye benziyorum. Hiçbir zaman çiçek açmayan, kendini yapraklar›n›n güzelli¤i ile ortaya koyan çiçeksiz bir bitkiye... pencere önüne ç›kt›m sonra kendime uygun ›fl›k ve ortam› arad›m çiçe¤e durabilmek için.” “Do¤rusu güzel benzetme. Peki sonuç ne oldu?” Yeflil büyük yapraklar› olan çiçeksiz bitkilerden birini iflaret etti. “Günün birinde anlad›m ki, ben asl›nda bu bitkiye benziyorum. Hiçbir zaman çiçek açmayan, kendini yapraklar›n›n güzelli¤i ile ortaya koyan çiçeksiz bir bitkiye. Nereye gidersem gideyim çiçek açmayacakt›m. Sadece yapt›klar›m ile kendimi ortaya koyacak ama bir zamanlar hayalini kurdu¤um ödül kazanm›fl insanl›¤a büyük yarar sa¤lam›fl bilim adam› olamayacakt›m.”
“Çocuklar›m gittikten sonra daha iyi anlad›m. Çiçek açamam›flt›m ama ailemle mutluydum bu dünyada. Arad›¤›m ortam› bulmufltum. Dahas› kendimde arad›¤›m çiçe¤in çocuklar›m oldu¤unu fark etmifltim. ‹çimde bulmay› ümit etti¤im cevheri onlarda görüyordum sanki. Ama çocuklar›m gitti. Çiçe¤imi kopard›lar sanki, yine kendimle kala kald›m.” encereyi açt›, saks›lardan birini d›flar› ç›kard›, di¤erini gölgeye ald›. Havalar›n ›s›nd›¤›ndan söz edip, baz› çiçekleri günefle, baz›lar›n› ise gölgeye almak gerekti¤inden söz etti. Kahvelerimizi yudumlarken gelece¤e dair baflka planlar› üzerine konuflup dertlefltik. S›k›nt›s›na ra¤men Amerika'da tuttu¤u günlüklerden derledi¤i an›lar›n› kaleme almakta oldu¤unu anlat›p yapmay› planlad›¤› seyahatleri dinleyince miskinli¤imden
P
K
endine haks›zl›k etti¤ini düflünüyordum. Ülkeye dönme karar›n› vermesinde kendi ile yüzleflmifl olmas›n›n büyük etkisi oldu¤undan, daha c›l›z bile olsa do¤up büyüdü¤ü topraklar›n bitkisi gibi olmak istedi¤inden söz etti. Çocuklar›n›n da benzer aray›fl içinde yurt d›fl›na yönelmifl olmas› onu rahats›z ediyordu. S›k›nt› içinde pencereden d›flar› bakt›.
Kahvelerimizi içip biraz daha dertlefltikten sonra izin istedim.
BD HAZ‹RAN 2015
utand›m. Kahvelerimizi içip biraz daha dertlefltikten sonra izin istedim. Masas›ndaki çiçe¤i olmayan menekfle saks›lar›ndan birini elime tutuflturdu. “Ne yapt›ysam olmad›. Yerini sevmedi belki senin odanda çiçeklenir. Ona iyi bak, masanda dursun, iyi arkadaflt›r” dedi. flinin bafl›na döndü. Çok geçmeden erken say›labilecek yaflta emekli oldu. ‹nternet ortam›nda açt›¤› kiflisel blogunda paylaflt›¤› yurtd›fl› an›lar›n›n akademi camias›nda hayli ilgi gördü¤ünü, gezip gördü¤ü yerlerden aktard›klar›yla merak uyand›ran bir gezi yazar› oldu¤unu söyleyebilirim. Onca emek ve y›llar›n› verdi¤i mesle¤inden bir ç›rp›da uzak-
‹
laflm›flt›. Özel sektörden gelen parlak ve bol s›f›rl› ifl tekliflerini geri çeviriyor olmas›n›n pek çok meslektafl› taraf›ndan k›skan›larak ve flaflk›nl›kla izlendi¤ini de eklemeliyim. Her neyse; arkadafl›m›n elime tutuflturdu¤u o hiç çiçek açmayan menekfle ile baya¤› u¤raflt›m. Ifl›k almak için pencereye yapraklar›n› çevirmesini mesaj olarak alg›lay›p masam› pencere kenar›na çektikten sonra keyfi yerine gelir gibi oldu. Saks›s›n› de¤ifltirip topra¤›n› havaland›rd›ktan sonra sab›rla bekledim. Bahara do¤ru ilk tomurcuklar göründü. Uzunca bir süredir çiçekleriyle odam› renklendirmeye, arkadafll›k etmeye devam ediyor. • mehmetuhri@butundunya.com.tr
‹K‹ FIKRA
Bir kentte kalabal›k trafi¤in içinde tehlikeli bir tren hemzemin geçidi vard›. Henüz otomatik sinyaller yoktu. Tek güvenlik önlemi olarak geceleri k›rm›z› fener sallayan bir geçit bekçisi vard›. Bir gece a¤›r bir kaza oldu ve birçok kifli yaflam›n› kaybetti. Soruflturma aç›ld›, kuflkular bekçinin üzerinde topland›. Mahkeme s›ras›nda, kendisine ne sorulursa sorulsun, bekçinin tek yan›t› vard›: “Görevimin bafl›ndayd›m ve fenerimi sall›yordum.” Bir kan›t bulunmad›¤›ndan, bekçi aklanarak serbest b›rak›ld›. Mahkeme binas›ndan ç›karken bekçi, “Tanr›’ya flükürler olsun, fenerin yan›p yanmad›¤›n› sormad›lar” diye m›r›ldan›yordu... 146
Amerika’da bir k›fl gecesi yerel televizyonda flu duyuru yap›ld›: “Kar bu gece tüm fliddetiyle ya¤acak. Kar makineleri caddelerin sol bölümlerini temizlemeye bafllayaca¤›ndan, araçlar›n›z› yolun sa¤ bölümüne park etmenizi rica ediyoruz.” Bayan Brown yerinden kalkt› ve “Ben hemen gidip arabay› yolun sa¤ bölümüne park edeyim” diyerek d›flar› ç›kt›. Bir gece sonra belediye, yollar›n bu kez sa¤ bölümünün temizlenece¤ini bildirerek araçlar›n, yolun sol bölümüne park edilmesini istedi. Bayan Brown, “Gidip arabam› yolun soluna park edeyim” diyerek d›flar› ç›karken, efli bu kez dayanamad›: “Lütfen oturur musun kar›c›¤›m” dedi. “Bari bu gece garajda kals›n arabam›z...”
BD HAZ‹RAN 2015
Ço¤umuz kendimizi, yaflam›n seline kapt›rm›fl›z san›r›z. Bafl›m›za gelen ve bafl›m›zdan geçen olaylar karfl›s›nda kendimizi, bir çeflit, rüzgar önünde sürüklenen kuru yapra¤a benzetiriz. Derleyen: NURCAN SÜR
e bu olup bitenler karfl›s›nda, nedense, ellerimizin kollar›m›z›n ba¤l› oldu¤una inan›r›z. Zaman olur, hastalan›r›z, zaman olur arabam›z bozulur. Kimi zaman uçaklar geç kalkarlar ya da geç gelirler ve tüm hesaplar›m›z bu nedenle alt üst olabilir. Trafikte hatal› ya da öfkeli bir sürücü, hiç kabahatimiz olmamas›na karfl›n, neflemizi kaç›rabilir, sinirlerimizi bozabilir. Oysa bafl›m›za gelen ve bafl›m›zdan geçen olaylar› "yüzde 10 ve yüzde 90" kal›plar›na oturtursak ve onlar› bu çerçeve içinde alg›larsak, yaflam›m›z› yönlendirmenin tümüyle kendi elimizde oldu¤unu görürürüz. 147
BD HAZ‹RAN 2015
Bir örnek verelim. Varsayal›m ailenizle kahvalt› yap›yorsunuz. K›z›n›z, kahve fincan›na çarp›yor ve gömle¤inizin üzerine birkaç damla kahve s›çr›yor. Bu olay tümüyle sizin denetiminiz d›fl›ndad›r. Fakat bu olaydan sonra oluflacak olaylar, tümüyle sizin denetiminizde, hatta sorumlulu¤unuzdaki olaylard›r. O olaylar, sizin davran›fl›n›za göre belirlenecektir. Gömle¤inize kahve s›çrad›¤›n› görünce, birden öfkelendi¤inizi varsayal›m. K›z›n›z›, onu üzecek, hatta k›racak biçimde azarl›yorsunuz. K›z›n›z a¤lamaya bafll›yor. Onun a¤lamas› karfl›s›nda daha da öfkeleniyorsunuz ve eflinize dönüyor, kahve fincan›n› masan›n kenar›na çok yak›n koydu¤u için bu kez ona sert sözler söylüyor-
148
sunuz. Bu davran›fl›n›zdan sonra eflinizle aran›zda bir tart›flma bafll›yor. Siz, öfkeyle yatak odan›za gidiyor ve gömle¤inizi de¤ifltiriyorsunuz. ‹flinizi bitirip geldi¤inizde k›z›n›z›, a¤lad›¤› için kahvalt›s›n› bitirememifl ve okula gitmek için hâlâ haz›rlanmam›fl olarak buluyorsunuz. K›z›n›z›n otobüsü kaç›rd›¤›na kuflku yok. Onu okula b›rakmak size düflüyor. K›z›n›z› al›p, aceleyle araban›za kofluyorsunuz. Geç kald›¤›n›z›n siz de ay›rd›ndas›n›z. O nedenle araban›z›, biraz h›zl› sürüyorsunuz. Siz trafik polisini görmeden, o sizi gördü. Araban›z› yolun kenar›na çekmenizi ve durman›z› iflaret ediyor. H›z s›n›r›n› aflt›¤›n›z için cezan›z› ödemek zorundas›n›z. Biraz daha sinirleniyor ve biraz daha gecikerek k›z›n›n okulunun önüne geliyorsunuz. K›z›n›z arabadan iniyor ve size "Allaha›smarlad›k" demeye zaman bulamadan koflarak okula giriyor. Siz ise, can›n›z bir kat daha s›k›lm›fl bir durumda iflyerinize geliyorsunuz ve... Hay Allah... Evrak çantan›z› evde unuttu¤unuzun ay›rd›na var›yorsunuz. Hiç de güzel bir bafllang›ç yapmad›n›z güne... Eve ulaflt›¤›n›zda efliniz ve k›z›n›zla yaflad›¤›n›z gerginli¤in ortas›na s›k›flm›fl bir durumda görüyorsunuz kendinizi. Arkan›zdan gözyafl›
BD HAZ‹RAN 2015
döken eflinizin gözlerinin fliflmifl oldu¤unu görüyorsunuz. Peki tüm bu tersliklerin nedeni nedir? Güne kötü bir biçimde bafllaman›za ne neden olmufltur? Hadi geliniz, birlikte arayal›m bu nedeni: a) Tek neden, kahvedir. b) Tek neden, k›z›n›zd›r. c) Tek neden trafik polisidir. d) Tek neden sizsiniz.
diyebilirdiniz ona. Geliniz, flimdi de bunu dedi¤inizi varsayal›m. K›z›n›z, birkaç kez üst üste sizden özür dilerken, siz bir yandan gömle¤inizdeki kahve damlalar›n› bir peçeteyle siliyorsunuz, bir yandan da yatak odas›na gidip, gömle¤inizi de¤ifltiriyorsunuz. Tam o s›rada k›z›n›z›n sesini duyuyorsunuz: "Babac›¤›m ben otobüsü kaç›rmayay›m... Hemen ç›kmak zorunday›m, imdi belki bize de k›zacaks›n›z allaha›smarlad›k..." ama, biz yine de do¤ruyu söyleSiz de içeriden ona, "Güle güle yece¤iz: Yukar›daki seçenekler k›z›m" diyorsunuz ve gömle¤inizi aras›nda do¤ru yan›t, "d" seçene¤idir. de¤ifltirdikten sonra da evrak çantan›z› Kusura bakmay›n ama, gününüzün al›yor, eflinize veda ediyor ve arabakötü bafllamas›n›n tek n›za biniyorsunuz. nedeni, siz kendiniz‹flyerinize, befl dakika Unutmay›n: önce geliyorsunuz ve siniz. Çünkü bu kötü olaylara siz neden Bafl›m›za gelen çal›flma arkadafllar›oldunuz. Olan bitenlen›zla nefleli bir biçimolaylar, ri isterseniz tek tek de selamlafl›yorsunuz. yaflam›m›z›n Biraz sonra patronugözden geçirelim: Gömle¤inize nuz geliyor ve "Ne yaln›zca kahve s›çramas›nda, güzel bir gün, de¤il mi yüzde 10’unu arkadafllar?" diyerek biliyoruz, sizin bir suçunuz yoktu. O olay etkilemektedir. selaml›yor sizi. Ayn› tümüyle, sizin denetiolay karfl›s›nda sergiminiz d›fl›nda olmufltur. Fakat o olay- lenen iki de¤iflik davran›fl, görüyordan sonra geçen befl saniye içindeki sunuz, günü nas›l da birbirinden davran›fl›n›zla, gününüzün kötü baflla- tümüyle de¤iflik bir biçimde etkiliyor. mas›na siz neden oldunuz. Siz o an pek ay›rd›na varamad›n›z ama, asl›nda edeni üzerinde fazla düflünmek›z›n›z, üzerinize kahve s›çratt›¤›n› ye gerek yok. Herfley ortada: görünce çok çok üzülmüfltü. Hatta o Herfley, sizin elinizde... Her an, an dokunsan›z a¤layacakt› bile... Siz, hepimizin bafl›na gelebilecek böylesi bir baba hoflgörüsü ve sevgisiyle onun bir olay›n örne¤inde gördü¤ümüz gibi, üzüntüsünü yok edebilirdiniz. yaflam›m›z süresince bafl›m›za gelen "Tamam yavrum, kaza sonucu ve bafl›m›zdan geçen tüm olaylarda oldu ama, bundan sonra biraz daha da durum ayn›d›r. Bafl›m›za gelen dikkatli olmaya özen göster" olaylar üzerinde yapabilece¤imiz pek 149
BD HAZ‹RAN 2015
birfley yoktur ama... O olaylar karfl›s›nda gösterece¤imiz davran›fl biçimi, tümüyle bizim elimizdedir. Unutmay›n: Bafl›m›za gelen olaylar, yaflam›m›z›n yaln›zca yüzde 10’unu etkilemektedir. Olmas›n› önlemenin ya da olmas›n› de¤ifltirmenin elimizde bulunmad›¤› o yüzde 10’luk bölüm karfl›s›ndaki davran›fllar›m›z ise, yaflam›m›z›n kalan yüzde
90’luk bölümünü oluflturmaktad›r ki... ‹flte o bölümün nas›l olaca¤›, tümüyle bizim kendi elimizdedir. zetle, yaflam›m›za yön vermek, kendi elimizdedir. Bir noktay› daha unutmay›n: Yüzde 90, matematik kurallar›na göre, yüzde 10’dan tam dokuz kat daha büyüktür, daha güçlüdür...•
‹D D ‹A ‹nflaat alan›ndaki genç adam fizi¤ine ve gençli¤ine duydu¤u güvenle
övünüyordu: “Burada benim tafl›yamayaca¤›m hiçbir a¤›rl›k yoktur” diyordu. “‹çinizde en güçlü benim.” Sonunda yafll› iflçilerden birisi dayanamayarak genç adama sordu: “Gücüne bu kadar güveniyorsan dedi¤imi yap da görelim. Karfl›daki binaya öyle bir fley götürece¤im ki, sen onu el arabas› ile geri getiremeyeceksin” dedi. “Söyledi¤imi baflar›rsan bir haftal›k maafl›m› sana verece¤ime buradaki herkes tan›kt›r.” Genç adam karfl›s›nda duran yafll› iflçiyi küçümseyerek süzdü: “Tamam ihtiyar” dedi. “Bakal›m ne yapacaks›n?” Yafll› adam el arabas›n› getirdi ve arabay› gösterdi: “O halde gösterimize bafllayal›m evlat” dedi. “Bin bakal›m flu arabaya!”• 150
BD HAZ‹RAN 2015
HAZ‹RAN AYI ÇÖZÜMLER SAYFASI Satranç Çözümleri
KURGUMAT: 1.Fd8! fib5 2.Fb7- 3.Kd5#, (1...fia7 2.Ka4+ fib8 3.Ka8#, 1...fia5 2.Fb73.Kd5#, 2.Fc6 - 3.Ka4#, 1...b5 2.Kd7 b4 3.Fd3#.) OYUN SONU: 1. Ad5! Vxf5 [1... Vxg2 2. Af4+] [1... Vh4 2. g4 fig5 3. f4#] [1... Vd8 2. Af4 fih4 3. g3 fig5 4. Ae6 fixf5 5. Axd8+] [1... Vd2 2. Af6 fig5 3. Ae4+] 2. g4! fixg4 [2... Vxg4 3. Af6+ fig5 4. Axg4 fixg4 5. b4] 3. Ae3 fig5 4. Axf5 fixf5 5. fic1!
1-(c) Bildirme
9-(c) Çözücü
2-(a) Efl
10-(d) Saydam
3-(c) Anlay›fl 4-(b) Sevimsiz, itici 5-(d) Yön belirteci 6-(b) Biçimlenme
11-(b) Tekgövde 12-(a) Derin dondurucu 13-(b) Biçim
7-(c) Kol
14-(b) ‹leti
8-(a) Dalgalanma
15-(b) Geçgeç
Kare Bulmaca “Bilginizi Denetleyin”
1-(b) 28 2-(d) Sokrates 3-(c) NLP 4-(a) Gama 5-(b) Kavgam 6-(b) 2. olur 7-(d) Final 8-(c) Su, Atefl, Toprak, Hava 9-(b) Mihail Gorbacov 10-(c) Propaganda 11-(d) Tüm tafllar› tavla tahtas›ndan toplamak 151
BD HAZ‹RAN 2015
YARININ BÜYÜKLER‹ Gönderi adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul e-posta: butundunya@butundunya.com.tr (e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)
Emir Can Yazman, Dubai
Tuva Hall, ‹sveç
Osman Gündüz, Uflak
Bera Akgün, ‹stanbul
Ardatunç Karakoyun, Balıkesir 152
Cansu Erdo¤an, Uflak
Defne Akpınar, Sivas
BD HAZ‹RAN 2015
Ekin Yılmaz, Alanya
Kaan ‹ncedo¤an, ‹stanbul
Damla ve Arda Payaz, ‹zmir
Mina Ça¤atay, Ankara
Emir Kürflat Ünal, Ankara
Eymen Kambur, Rize
Tarık Aydo¤an, Manisa
Muhammed Ali Aydın, Cezayir
fievval ve Eylül Buse Ulafl, Ankara 153
BD HAZ‹RAN 2015
Bulmacan›n çözümü 151. sayfadadır. 154
Bulmaca Filiz Lelo¤lu Oskay SOLDAN SA⁄A: 1-1905-1988 y›llar› aras›nda yaflam›fl olan, fotografta görülen resim sanatç›m›z.- Eski dilde ayak. 2- Ahlaka uygun olan.- Kural.- Boyutlar. 3-Tuzsuz bir peynir çeflidi.- Pierre Souvestre ve Marcel Allain’in 1912-1914 y›llar› aras›nda birlikte yazd›¤›, 43 ciltlik kitap serisi.- Tarih, devir. 4-Kastamonu’ya ba¤l› Karadeniz k›y›s›nda bir belde.Genellikle dört y›l süren üniversite veya yüksekokul ö¤renimi. 5-Bir ortaö¤retim kurumu.- Uzun süreden beri anlam›nda bir sözcük. 6-‘... Karanl›k’ (Ahmet Arif’in bir fliiri).- Kan veya evlilik yoluyla birbirine ba¤l› olan kimseler.- Hastal›kl›. 7-Hofl koku.- Kesin.-‹lgi eki. 8-Eski dilde bulut.Tavlada bir say›.- Endonezya’da turistik bir tatil yöresi. 9-Küçük bal›kç› teknesi kaptan›.- Sodyumun simgesi.- Naz›m Hikmet’in soyad›.- Hayvan ölüsü. 10Güreflte bir oyun.- Kan emici zararl› bir böcek.- Selenyumun simgesi. 11-‹zmir’in bir ilçesi.- So¤uk içilen bir kahve türü.Kalay›n simgesi. 12-Yahya Kemal’in hece vezni ile yazd›¤› tek fliir.- Eski dilde ba¤›rsak.- Kar›fl›k renkli.- Uzakl›k iflareti. 13-Yabanc› bir alan ölçüsü birimi.- Bir k›ta ad›. 14-Bafl›na geldi¤i kelimeye iki anlam› katan yabanc› bir ön ek.- Sanayi, endüstri.- Avrupa’da ‹spanya ve Portekiz’in üzerinde bulundu¤u bir yar›mada. 15Manisa’n›n bir ilçesi.- Bir toplumun, bir kuruluflun veya bir kimsenin yaflam›nda görülen güç dönem.- Edebiyatta k›sa okunmas› gereken heceyi ölçüye uydurmak için uzun okuma. 16-Gizlemeden, aç›kça yap›lan.- Eski bir siyasi partinin simgesi. 17-Kiloamperin k›sa yaz›l›fl›.- Yönetimsel olarak. 18-Yap›lan ifl, fiil.- Tavla oynama gereci. 19-Genellikle yolculukta içine giyim eflyas› konulan küçük el bavulu.- Üstün olan, seçkin. 20-Oynak kemiklerin aras›ndaki aç›lar› geniflletmeye yarayan kaslar›n genel ad›.- Yunanistan’›n bat›s›nda bir ada.
YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1-Bir ‘Atatürk K›z›’ olarak bilinen ünlü opera sanatç›m›z.- Edirne ve K›rklareli yöresinde ilkbaharda yap›lan bahar flenliklerine verilen ad. 2-Pamuk kozalar›n›n pamu¤unu ve çekirde¤ini birbirinden ay›ran ç›kr›k.Antalya’ya ba¤l› turistik bir belde.- Isparta yöresine özgü bir çorba çeflidi. 3-Yunan büyük harfi tipinde düzenlenmifl Slav alfabe ve yaz›s›.- Uranüsün bir uydusu.- Bir toplumu oluflturan en küçük birim. Bir göz rengi. 4-Daha yüksek de¤erli¤i gösteren son ek.- Duyufl, düflünüfl ve inan›fltaki ay›r›c› özellik.- Avrupa’da bir halk.- Boya yap›m›nda kullan›lan kimyasal bir madde. 5-Baflkalar›n›n duyamayaca¤› biçimde gizli ve alçak sesle konuflma.- ‹zmir’e özgü hamurdan yap›lan, sandviçe benzeyen bir tür yiyecek.- Eski dilde bayram. 6-Anadolu’da kurulmufl eski bir uygarl›k.- Karaman’›n bir ilçesi.- Güç.- Ba¤›fllama. 7-Ba¤›fl, yard›m.- Bir haber ajans›n›n simgesi.- En k›sa zaman.- Türkiye’nin ilk araflt›rma gemisinin ad›.- Bir nota. 8-Ayg›t, araç.Eski dilde su.- Karabük’ün bir ilçesi.Anlama yetene¤i. 9-Örnek al›nan, en çok hayranl›k duyulan kimse.- Gelir.- Sergen.Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka imi.‹liflkin. 10- Döfleme, taban.- ‹ri taneli bir bezelye türü.- Endonezya’n›n plaka imi.Konut, ifl yeri vb. yerlerin taban›n› döflemek için çeflitli boyutlarda, ince, uzunca tahta. 11-Araflt›rma görevlisi.- Kumafllarda bir bölümün öbürünün üzerine getirilmesiyle oluflturulan k›vr›m. 12-Bir nota.- fiafl›rtacak ve hayret verici fley.- Arap alfabesinde bir harf.- Rudyar Kipling’in bir eseri. 13-Herhangi bir fley üzerindeki ufak nokta, puan.- Bir tür ‹ngiliz biras›.- Kuru tütün yapra¤›n› and›ran k›z›l›ms› kahverengi. 14Y›rt›c› bir hayvan.- Ergenlik sivilcesi.- Nazi hücum k›tas›.- Yabanc›.- 15- Ced.- Gelecek.- Nefleli.- Azotlu gübre. filizoskay@butundunya.com.tr 155
Satranç Mustafa Y›ld›z AVRUPALI SENYÖRLER
28
Nisan – 8 May›s 2015 tarihlerinde Yunanistan’›n Eretria kentinde 50+ ve 65+ kategorilerinde yap›lan Avrupa Senyörler Birincili¤ine ülkemizden Hür Yasin, Halil Nejat Özmen ve Salih Murato¤lu kat›ld›lar. Murato¤lu, 65+ kategorisinde 6/9 puanla 4. oldu. Deneyim Az fiey De¤ildir FM Boris Gruzmann – Salih Murato¤lu, Senyörler 65+, Eretria, 2015 Caro-Kan Savunmas›’ndan gelen yandaki konumda hamle s›ras› siyahta. Merkezin denetimi beyaz piyonlarda, ayr›ca f dikeyi flahlara yak›n olan aç›k dikey oldu¤u için önem kazan›yor. Deneyimli senyörümüz Murato¤lu, güçlü rakibinin merkezini y›kan bir sürüfl buluyor. 24…Vxc5+, Vc1 ya da f6’daki at› oynay›p kaleyi de oyuna sokar ki bu çok tehlikeli olur. 24.Vb5 cxd4 25.h3 (b7’yi alam›yor; 24.Vxb7? Vc5!, Vc1+ veya d4+ tehditleri nedeniyle.) 25…Kf7 26.Ve5 Vd7 27.Kd3 Vc6! (d4 üzerindeki yo¤unlaflmaya siyah, taktik manevralarla karfl› koyuyor.) 33.Aa5? Af8 34.Kd3 Kd7 (Vezir, kaleyi tutan bir kareye gitmek zorunda ama bunun önemi yok çünkü sonras›nda çifte vurufl geliyor. 35…Kxd3 36.Vxd3 Ve5+ ve at düflerdi.) Beyaz terk etti. 0-1 Bir Anl›k Dikkatsizlik Hür Yasin – Svetlana Mendikova, Avrupa Senyörler Beyaz aç›s›ndan oyun bitmifl, siyah ise gerçekten karamsar; veziri rakip kampta kontrol alt›nda, fili çal›flm›yor, flah› da ç›plak, kalesi uzakta. Beyaz, kesin kazanç havas›na girmifl ve enini sonunu hesaplamadan Kf3?? oynuyor. Oysa bu bir anl›k dikkatsizlik, beyaz flah›n mat olmas›na neden olan yolu aç›yor. a8’deki kale ve f4’teki vezir 1. yatayda bir araya gelip yok edici bir enerji oluflturuyorlar: 1…Ka1+ 2.fig2 Vc1 ve karfl› konulamaz bir güç. g1 ya da h1’den mat tehditlerine karfl› bir savunma yok.
156
BD HAZ‹RAN 2015
TÜRK GENC‹N‹N ‹SPANYA ZAFER‹ Ulusal tak›m oyuncumuz, ‹zmirli satrançç› IM O¤ulcan Kanmazalp ‹spanya’da 4. yap›lan Llucmajor Aç›k Satranç Turnuvas›’nda 7,5/9 puanla, onlarca GM ve IM unvanl› yar›flmac›y› geride b›rakarak birinci oldu. IM Bernd Kohlweyer – IM O¤ulcan Kanmazalp, ‹spanya, 2015 Ayn› renkli fil oyun sonunda piyon yap›s› ve flahlar›n konumu sonucu belirler. Siyah flah, tahtan›n merkezinde, her taraf› kontrol ediyor. Siyah fil, dar alanda sald›rgan ve etkili. Beyaz flah ve fil, tamamen savunma konumunda. Geçit vermez görünen vezir kanad›ndaki bitiflik piyon yap›s› beyaz›n tek umudu ama figürlerinin aktifli¤inden ötürü siyah, üstün say›labilir. Yandaki konumda Kanmazalp oyun sonu ustal›¤›n› sergiliyor. 58…a4! Kenar piyonuyla yap›lan bu yarma beyaz›n üçlü piyon blokunu da¤›t›yor. 59.b4 (59. bxa4 Fxc4 60.a5 Fa6 61.Fd1 c4 devam yolu da beyaz için iyi de¤il çünkü a dikeyinde beyaz piyonlar bingeç olur, siyah, önce filiyle onlar›n ilerlemesini durdurur sonra da flah›yla giderek o savunmas›z piyonlar› yer. 59…cxb4 60.axb4 a3 61.c5 Fc4 62.fic2 d3+ 63.fic3 a2! Fili al›rsa a piyonu vezire yükselir. 64.fib2 d2 Paytak adam motifi olufltu. Bu ayr›k piyonlarla bafl edilemez. 65.b5 fid5 Siyah flah, beyaz piyonlar› durdurmak için vezir kanad›na yürüyor. 66.b6 fic6 67.Ff3+ Fd5 Filleri de¤ifltikten sonra beyaz flah iki vezir aday›yla u¤raflamaz. 68.Fd1 ve beyaz, b›rakt›. 0-1 KURGUMAT Ferhat Karmil (Springaren 1996)
3# myildiz@butundunya.com.tr
OYUN SONU Umut Sayman (Comm. Azerbaycan CCC -45 JT)
Beyaz Kazanır Çözümler 151. sayfadad›r.
157
Bize Gönderilen Kitaplardan
fieytan Etkisi Kötülü¤ün Psikolojisi Philip Zimbardo Say Yay›nlar›
S
akin, sayg›l›, sevgi dolu bir insan›n ya da grubun birden bire canavara dönüflmesinin, k›y›c›laflmas›n›n, katil sözcü¤ünün bile yanlar›nda masumane kald›¤› davran›fllar sergilemesinin kökeninde ne var? Kötülü¤ün boyutlar›, gerisinde ve kökeninde olanlar ne? Örne¤in, ‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda yaflanan soyk›r›mlar; yak›n geçmiflte Ruanda’da bar›flç›l Tutsilerin komflular› Hutularca palalarla yok edilmesi; Irak’ta 1 milyon insan›n uygar dünyan›n gözleri önünde uygar ülkelerin eliyle katledilmesi; kad›nlar›n tecavüze u¤ramalar›, bedenlerinin paramparça edilmesi, Ortado¤u’da ‹fi‹D. fiu sat›rlar› okudu¤unuzda televizyonlarda film izler gibi bakt›¤›m›z bireysel ya da toplu katliamlar karfl›s›nda kaçamak yan›tlar veriyor, k›sa önyarg›lar, ters yüz etmeler yap›yoruz. Zimbardo, s›n›f arkadafl› ve kendisi gibi o da yapt›¤› deneyle an›lan Milgram’›n bulgular›n› bir ad›m öteye tafl›yor: “1930-40’larda Almanya’da 158
yaflayan s›radan insanlar›n neden kötülük uygulay›c›lar›na dönüfltü¤üne veya Yahudi komflular›n›n yaflad›klar› insanl›k dram›na neden kay›ts›z kald›klar›na yönelik soruma dönmek için bu insanlar› genetik ve kiflilik özelliklerine bakmay› veya varsay›l› yatk›nl›klar›na odaklanmay› b›rak›p o dönemin d›flsal koflullar›na ve insanlar›n bulunduklar› zaman›n ruhunda ifllevlerini yerine getirdikleri özel davran›flsal ba¤lamlara bakmaya bafllamam›z gerekti¤ini” savunuyor. ‹nsan› tedirgin eden, dehflete düflüren, yaflam kalitesini düflüren kötülü¤ün psikolojisini araflt›rmakla kalmayan Zimbardo bunu deney yoluyla da insanl›¤›n gözlerinin önüne seriyor.
Mektuplardan S›zanlar Bir Balyoz Günlü¤ü Erdem Engin Tavlayan Alibi Yay›nc›l›k
B
alyoz Davas›’n›n siyasi, tarihi, ekonomik, sosyal... akl›n›za gelecek her yönü ele al›nd›. Ancak ruhsal boyutuna yani derindeki yaraya de¤inilmedi. Ülkemizin efsanevi valilerinden olan fienol Engin’in k›z› Erdem Engin Tavlayan, kendisinin,
BD HAZ‹RAN 2015
çevresinin, yurdunun ve yurttafllar›n›n yaflad›¤› travmay› mektuplara aktar›yor. Yazma ve resimleme olana¤› bulamayan Anadolu kad›n›n›n ac›s›n› sevincini i¤ne oyalara, dikifle, nak›fla ifllemesi, a¤›tlara dökmesi gibi yazm›fl. Ahmet Arif: “Bu namustur künyemize kaz›lm›fl/ Bu da sab›r a¤ulardan süzülmüfl” der. Zor ifltir “namuslu ve sab›rl›” olmak. Güneflin do¤mayaca¤› san›lan sabahlara gebe zifiri karanl›kta olmak. Bu karanl›kta bal›k istifi gibi yan yana olsa da insan, bu kalabal›kta yaln›zd›r. Özdemir Asaf da “Yaln›zl›k paylafl›lmaz/ Paylafl›lsa yaln›zl›k olmaz” diyor. Erdem Engin Tavlayan “yaln›zl›k”› paylafl›yor. Paylafl›l›rsa “yaln›zl›k”, gecenin karanl›¤› ayd›nl›¤a kavuflacak: “Bir a¤›t bu, tüm yaz›lanlar... Sevgiliye a¤›t... Memlekete a¤›t... Yitip giden dostluklara a¤›t... Yüreklerden kopup gidenlere a¤›t... Gözlerin kaybolan p›r›lt›s›na a¤›t... Sahipsiz kalm›fll›¤a, çaresizli¤e a¤›t... Hukuksuzlu¤a a¤›t... Senden kalanlar› getirdiler, kapakl› küçük bir karton kutu içinde. Gidiflinin hemen ard›ndan ofisinden biri geldi, kutuyu kap›dan kuca¤›ma verdi ve gitti. Öylece kalakald›m kap›n›n önünde. Küllerin gibi geldi birdenbire. Elim yand› sanki. Bir atefl elimle birlikte yüre¤imi sard› ve gözlerime ulaflt› o saniyede. Alev alev yanan gözlerimi yumdum bir an, k›sa bir an. Gözyafllar›m› tuttum, a¤lamad›m. Biliyordum ki bu alevi hiç bir fley söndüremezdi... hangi oyu nun kurbanlar›y›z bilmiyorum?
Tart›flma ve Kazanma Sanat› Geryy Spence Omega Yay›nlar›
H
er canl› kazanma odakl› yaflar, bir anlamda kazanmak yaflamakt›r. Daha okul bafllamadan bir at yar›fl›na dönüfltürülen yaflam yolculu¤u boyunca tart›flma ve kazanma savafl› sürüp gidiyor. Mesle¤inde zirveye ç›kmay› baflaran Spence savunmanl›k sanat›n› hukukun s›n›rlar›ndan alarak hayat›n her alan›na yay›yor. Gelene¤in kozas›n› k›rmak için özgürlü¤ümüzü borçlu oldu¤umuz bir çift kanat olarak gördü¤ü tart›flma ve kazanma sanat›n› anlat›yor. Kendimizi ve baflkalar›n› incitmeden ihtiyaçlar›m›z için iletiflim donan›mlar› sunuyor. Dayat›lan “Adalet”in karfl›s›nda boynunuz k›ldan ince de¤ildir. Yaflam›n›z›n avukat› olun diyor: “Aya bas›p dünyaya geri döndük, ancak kendimizi d›fl uzaya f›rlatt›¤›m›zda asl›nda son derece geri kalm›fl bir türü göndermifl olduk. Ac›mas›z bir sald›r›ya u¤rad›¤›m›zda veya sahip olmay› istedi¤imiz ya da ihtiyaç duydu¤umuz fleyleri hiyerarflinin daha zay›f üyelerinden güç kullanarak almam›z gerekti¤inde görülece¤i gibi yabani kaldık. 159
Bir Fotograf Bin Sözcü¤e Bedeldir Fotograf: NAMIK KOÇAK, ‹STANBUL
160
K
üllerinden do¤arak Kurtulufl destan›n› yazan Türk milleti, Cumhuriyet'le, devrimlerle ve demokrasiyle tan›fl›yor... Muhafazakâr bir Osmanl› k›z›, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Baflbakan›'n›n ve ikinci Cumhurbaflkan›'n›n efli oluyor... Mevhibe, Lozan'dan Cumhuriyet'e, devrimlerden demokrasiye, oradan ilk demokratik muhalefete uzanan yola hep birinci elden tan›kl›k ediyor. Tan›kl›k etmekle kalm›yor, kimi zaman hayat arkadafl› ‹smet ‹nönü'ye verdi¤i güç ve destekle, yak›n tarihimizin flekillenmesine katk›da bulunuyor. Mevhibe ‹nönü'nün torunu Gülsün Bilgehan, 20 y›l önce, bir vatan›n ve bir kad›n›n iç içe giren öyküsünü kaleme ald›. Hem Cumhuriyet'i, hem 60 y›ll›k bir aflk› yazd›. Bugün Mevhibe, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini anlat›rken, kurucular›na sald›ranlar›n iftiralar›n› da temelinden sars›yor. Ortaya, soluk solu¤a okunan bir Cumhuriyet tarihi klasi¤i ç›k›yor.
Biri Size ‹kincisi Bir Sevdi¤inize
50
%
‹ND‹R‹M
Bütün Dünya’dan ‹kinci Aboneli¤e %50 ‹ndirim Bütün Dünya tüm okuyucular›na kaç›r›lmayacak f›rsat sunuyor: Dergimize 1 y›ll›k abone olan herkese bir yak›n›na arma¤an olarak gönderebilece¤i ikinci abonelik bedeli flimdi % 50 indirimli. Bu f›rsattan yararlanmak ve Bütün Dünya’ya abone olmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik iflleminizi bafllatabilir; ve y›l boyu dergilerinizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:
Tel: (0536) 634 35 97 BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
E-posta: abone@butundunya.com.tr
T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
R E S S A M L A R
1 HAZ‹RAN 2015
fiENAY BULU⁄
192297
HAZ‹RAN 2015
1962’de ‹zmir, Karfl›yaka’da do¤du. Karfl›yaka K›z Meslek Okulu, Resim Bölümü’nden sonra, 1987 y›l›nda da Bursa Uluda¤ Üniversitesi E¤itim Fakültesi, resim ana sanat dal›ndan mezun oldu. S›ras›yla Tüzün K›z›lcan Seramik, ‹zmir Resim Heykel Müzesi Cahit Koççoban ve Nurdan Bozkurt atölyelerinde desen, seramik ve heykel çal›flmalar›nda bulundu. 1989- 2009 y›llar›nda birçok okulda resim ve görsel sanatlar ö¤retmenli¤i yapt›. 2005 y›l›ndan sonra Galeri Nüans’ta çal›flmalar›n› sürdürdü¤ü ‹zmir’in Urla ‹lçesi’nde, “ Sanat Soka¤›”n›n kurulmas›nda büyük katk›s› oldu. Çal›flmalar›n› Yorgo Seferis Sanat Galerisi’nde sürdüren sanatç›, Urla Sanat Soka¤› Derne¤i’nin etkinliklerine de kat›lmaktad›r.
SAYI: 2015 / 6
F‹YATI: 4 TL
...sonunda Türkiye Kazans›n.
Prof. Dr. Mete Akyol: Dr. Ö¤üt Yazman Haberal, Türk Halk›n›n ve Dr. Tekin Bu Kez Türk Seçim Sonunda Özertem’den: Dünyas›’na Hakedece¤i 800 Y›ll›k Büyük Alk›fl Uzand›, Magna Carta Sh. 4 Sh. 17 Türk Dünyas› Cengiz Özak›nc›: Otomotiv Sanayiinin TransplanÇanlar "Ahmet Usta"s› tasyon Türkiye ‹çin Dünya Devi Derne¤i’ni Çal›yor Oldu Sh. 33 Sh. 71 Kurdu Sh. 7