2015/10

Page 1

T Ü R K

BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI

R E S S A M L A R

1 EK‹M 2015

AVN‹ ARBAfi

192297

SAYI: 2015 /10

F‹YATI: 4 TL

EK‹M 2015

Muhafaza ve Müdafaa Edece¤iz

Faz›l Hüsnü DA⁄LARCA

Prof. Mehmet Atatürk’ün Gözlemi Cengiz Özak›nc›: Haberal “ Günümüze Ifl›k Tutuyor: 1934’de Gelibolu’ya 3 Avrupa En adi yalanlar› Yap›lan Alt›n Av› Ülkesinde yaymada bas›n›n ve Rom Seferi S. 45 Türk Bayra¤›n› kullan›ld›¤› Dr. Ö¤üt Yazman: Dalgaland›rd› S. 31 olmufltur. S. 7 D›fl A盤›m›z ‹smet ‹nönü’nün ‹zlen fien Toker’in 7,5 Milyardan, Örnek Devlet Ölümsüz Aflk›: 40 Milyar Adam› Konuflmas› S. 11 Güzel ülkem S. 35 Dolara Ç›kt› S. 41 “

Mustafa Kemal’i gördüm düflümde, Daha, diyordu. U¤runa flehit olas›m geldi hemen Sabaha, diyordu. Al bir kalpak giymiflti al, Al bir ata binmiflti, al, Zafer ›rak m›? dedim, Aha, diyordu.


“Hocalar›n hocas›" Boratav, bu kitapta, son y›llarda yazd›¤› makalelerden, sundu¤u bildirilerden ve verdi¤i röportajlardan bir bölümünü bir araya getiriyor. Yar›m yüzy›l› aflk›n bir süre içinde edindi¤i birikimle ve özümseyerek olaylara/olgulara uygulad›¤› tarihî maddeci anlay›flla dünya ahvaline, memleketin haline çeviriyor bak›fllar›n›. Kitapta yer alan on befl bölüm, "Memleketin Haline Bakarken", "Türkiye Ekonomisi", "Dünyan›n Hali", "Marksist ‹ktisat" bafll›kl› dört k›s›m alt›nda toplan›yor. Seçki, memleketin, dünyan›n haline "endifleler ve ümitler içinde bakan" söylefli, yaz› ve konuflmalarla bafll›yor; Türkiye ekonomisine geçerek devam ediyor.

Biri Size ‹kincisi Bir Sevdi¤inize

50

%

‹ND‹R‹M

Bütün Dünya’dan ‹kinci Aboneli¤e %50 ‹ndirim Bütün Dünya tüm okuyucular›na kaç›r›lmayacak f›rsat sunuyor: Dergimize 1 y›ll›k abone olan herkese bir yak›n›na arma¤an olarak gönderebilece¤i ikinci abonelik bedeli flimdi % 50 indirimli. Bu f›rsattan yararlanmak ve Bütün Dünya’ya abone olmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik iflleminizi bafllatabilir; ve y›l boyu dergilerinizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA

Tel: (0536) 634 35 97 E-posta: abone@butundunya.com.tr


BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI

Bütün Dünya

1 EK‹M 2015

2000

Baflkent Üniversitesi Ad›na Sahibi: Prof. Dr. Mehmet Haberal Yay›n Genel Yönetmeni Mete Akyol Görsel Yönetmen ve Yay›n Genel Yönetmeni Yard›mc›s› : Turgut Keskin Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Gülçin Orkut Akyol Teknik Yap›m Yönetmeni: Faruk Güney Yay›n Dan›flman›: Yaflar Öztürk Türk Dili Dan›flman›: Haydar Göfer Sanat Dan›flman›: Süheyla Dinç E¤itim Dan›flman›: Dr. Fatma Ataman Düzeltme Sorumlusu: Nükhet Aliciko¤lu Baflkent Üniversitesi’nin bir kültür hizmeti olan Bütün Dünya 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan 1. Cadde, No: 77, Bahçelievler, Ankara adresindeki Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi ve Ticaret A. fi.’nin 3. Cadde, No: 2, Yenimahalle, Ankara adresindeki tesislerinde bas›lm›flt›r.

Seçiciler Kurulu: Prof. Dr. Nevzat Bilgin (An›sal Baflkan) Prof. Dr. Ahmet Mumcu Prof. Dr. Solmaz Do¤anca Prof. Dr. Sevil Öksüz Prof. Dr. Ender Varinlio¤lu, Prof. Dr. Okay Eroskay Prof. Dr. Fuat Çelebio¤lu, Prof. Dr. Sedefhan O¤uz, Prof. Dr. Levent Peflkircio¤lu, Gürbüz Atabek, Kaya Karan, Ayhan Erten, ‹lhan Banguo¤lu, Ahmet Aydede, Manuel Bilos, Cengiz Dolunay Sürekli Yazarlar: Yahya Aksoy, Yücel Aksoy, Sabriye Afl›r, Dr. Sıtkı Aydınel, Nuray Bartoschek, Kaya Boztepe, Sadi Bülbül, Haluk Cans›n, Nevin Dedeo¤lu, Haluk Erdemol, Sema Erdo¤an, Konur Ertop, Gürbüz Evren, Metin Gören, Mümtaz ‹dil, Muzaffer ‹zgü, Sinan Meydan, Filiz Lelo¤lu Oskay, Cengiz Önal, Cengiz Özak›nc›, Saniye Özden, Tekin Özertem, Yaflar Öztürk, Sezin San Sungunay, Mete Tizer, ‹zlen fien Toker, ‹zmir Tolga, Mehmet Ünver, Dr. Mehmet Uhri, Orhan Velidedeo¤lu, Dr. Ö¤üt Yazman, Halit Y›ld›r›m, Mustafa Y›ld›z Okur-BütünDünya Yaz›flma Adresi: okurlabasbasa@butundunya.com.tr Yönetim Merkezi: 10. Sokak No: 45, Bahçelievler, Ankara Tel: (0312) 215 51 27-313 Faks: (0312) 222 90 07 ‹letiflim Adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul Tel: (0216) 456 27 27 (pbx) Faks: (0216) 456 27 29 Da¤›t›m: Yaysat Bas›m Tarihi: 29 / 09 / 2015

www.butundunya.com.tr butundunya@butundunya.com.tr 1


‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R

BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI

Bütün Dünya YIL:17 SAYI: 208

2000

3 Do¤u’dan, Güneydo¤u’dan Sesler, Görüntüler... Mete Akyol 7 Kamuoyu ve Bas›n 11 ‹smet ‹nönü’nün Türk Gençli¤ine Hitabesi B.D. Yaz› ‹flleri 14 Atatürk’ün Özdeyiflleri Gazi Güder 15 Milli Mücadele Yahya Aksoy 19 Nas›l Bir Türkiye ‹stiyorum? Kaya Boztepe 23 Hakimiyeti Milliye Yaz›lar› 25 Atatürk’ün Konya’da Türk Oca¤›ndaki Konuflmas› Cengiz Önal

31

Prof. Haberal 3 Ayr› Avrupa Ülkesinde Türk Bayra¤›n› Dalgaland›rd› B.D. Yaz› ‹flleri

35 Güzel Ülkem ‹zlen fien Toker 39 Büyüklere Masal Nuray Bartoschek 41 TL ve Döviz F›rt›nas› Dr. Ö¤üt Yazman 45 ‹ngiliz Askerlerinin 1934 Gelibolu Ziyareti ve Atatürk’ün Mesaj› Cengiz Özak›nc› 55 Atatürk’ün Ba¤›ms›z Suriye Plan› Sinan Meydan 61 Oktay Akbal Konur Ertop 66 Özgürlükten Kaç›fl Yaflar Öztürk 71 Turhan Selçuk Karikatür Yar›flmas› 73 Fevzi Pafla’da da Çok Yokmufl Mümtaz ‹dil 2

77 Cemal Pafla’y› Kim Öldürdü? Gürbüz Evren 80 Perdeler Aç›l›rken Tekin Özertem 85 Bedelli Askerli¤e ‹lk ‹syan Zeki Sar›han 88 Ak›ll› ‹dareciye Hasret Bir Toplum Can Pulak 90 Alt›n Post ve Argo Denizcileri Haluk Erdemol 95 Kardefl Sporcular Metin Gören 99 Birlik ve Beraberlik Orhan Velidedeo¤lu 103 Neler Olmuyor Ki Dünyada Sezin San Sungunay 107 Yunis, fiilda, Firyala Muzaffer ‹zgü 111 Conan Doyle Mümtaz ‹dil 117 Zencefilin 10 Yarar› Aylin Yengin 122 Nasa’dan “Kara” Haber Var Zeynep Göktepe 125 Suyun Belle¤i Yücel Aksoy 130 Güvenli Uçuflu Onlara Borçluyuz Sabriye Afl›r 133 Bal›k Replikalar› Sema Erdo¤an 139 Mutluluk Amaç De¤il Sonuçtur Halit Y›ld›r›m 142 Tahtal› Da¤ Nevin Dedeo¤lu 145 Düfl Dünyam›z› Y›kt›lar Mehmet Ünver 30 54 70 150 151 152 154 156 158 160

‹lk Dersimiz Türkçe Bilginizi Denetleyin F›rçalayarak Poldi Çözümler Yar›n›n Büyükleri Bulmaca Satranç Ay›n Kitaplar› Bir Fotograf Bin Sözcük


Do¤u'dan, Güneydo¤u'dan Sesler, Görüntüler...

Deprem gecesinin sabah› günefl do¤arken girdim Bingöl’e.

Kentin giriflindeki Yat›l› Bölge Okulu’nun depremden sa¤ kurtulan ö¤rencileri, okul bahçesinin bir bölümünü kaplayan y›k›nt›lar›n oldu¤u yerde, bir gün önce birlikte bir futbol topunun peflinden kofluflturduklar› s›n›f arkadafllar›n›n flimdi cans›z bedenlerini ç›kar›yorlard›. 5-16 yafl›ndaki ö¤renciler, y›k›nt›lar›n alt›ndan ç›kard›klar› arkadafllar›n›n önce yüzüne bak›yorlar, sonra ad›n› hayk›rarak onun kim oldu¤unu çevreye duyuruyorlar, daha sonra da yüzünü gözünü elleriyle sildikleri arkadafllar›n›n bafl›nda h›çk›rarak a¤lafl›yorlard›. A¤laflmalar›na bir süre ara

1

verdiklerinde arkadafllar›n› götürüp, bahçenin bir köflesine biraz önce yat›rd›klar› arkadafllar›n›n yan›na b›rak›yorlar, kendileri yeniden y›k›nt›lar›n aras›na giriyorlard›. ‹ki kolumu iki yan›ma uzatt›¤›mda ancak iki ucundan yakalayabildi¤im büyüklükte bir beton parças› ald›m, dizimin üstüne oturttum ve 3


BD EK‹M 2015

“Bak›n çocuklar” deyip, ellerimle bast›rd›m, onlar›n gözleri önünde, dizimin üstündeki beton parças›n› ikiye böldüm. “‹flte arkadafllar›n›z›n katilleri, çocuklar” dedim. “Bu katiller, kat betonu diye sözüm ona bu betonu döken müteahhitle, onun bu yap›s›n› onaylayan ‘Fen ‹flleri Müdürü’dür.” *** Ayn› kat betonunu, üç y›l önceki Varto depremimde, Varto Yat›l› Bölge Okulu’nun y›k›nt›s›nda da görmüfltüm. Ortas›nda, kalorifer kazan›ndaki suyun s›cakl›k derecesini gösteren bir saat bulunan ve L harfi biçimindeki bir demirle kalorifer kazan›na ba¤lanm›fl bir gösterge, üzerine çöken üst kat betonunu delmifl, kat betonunun üstüne ç›km›flt›. Mufl’un Varto ilçesinin genç kaymakam› merhum Hasan Kafagil‘in, bu görüntü karfl›s›nda aln›n› birkaç kez avucuna vurup, “‹flte böylesi h›rs›z müteahhitlerin cirit att›klar› bu bölgede, geliniz de idarecilik yap›n” sözü bugün de kulaklar›mdad›r. *** ran gezisini yar›da kesemedi¤i için Varto’ya, depremden ancak bir ay sonra gelebilen bir devlet büyü¤ümüzün, Ankara’ya uçakla dönebilmek için Erzurum’a giderken H›n›s civar›nda yolun kenar›nda kendisini

bekleyen köylülerle konuflmas› da gitmiyor y›llard›r kulaklar›mdan. Yol kenar›ndaki köylüleri görünce arabas›ndan inen devlet büyü¤ümüz, köy halk› ad›na konuflan tunç tenli, beyaz sakall› bir ihtiyara ne söyleyece¤ini sordu. Arkas›ndaki kad›nl›, erkekli, çoluk çocuklu köylüleri ad›na konuflan ihtiyar, “Deprem hasar tespit heyeti” nin köylerine gelmedi¤ini ve bu nedenle depremin ilk gününden beri periflanl›klar›n›n devam etmekte oldu¤unu söyledi. Devlet büyü¤ümüz, karfl›s›ndaki köylü büyü¤ünün sözüne inanmad›. “Hasar tespit komiyonunun gitmedi¤i ve yard›m›n ulaflmad›¤› köy kalmam›flt›r” dedi. Köylülerin sözcüsü ihtiyar, bunun do¤ru olmad›¤›n› söyledi: “Bizim köye vazgeçtik yard›m malzemesi gelmesinden, hasar›m›z›n ne kadar oldu¤unu tespit edecek komisyon bile gelmemifltir” dedi. Devlet büyü¤ümüz yan›ndaki ‹mar ve ‹skan Bakan›’na döndü: “Filanca Bey” dedi. “Siz önceki gece Mufl’ta bana verdi¤iniz brifingde, hasar tespit komisyonunun gitmedi¤i ve deprem yard›m›n›n ulaflt›r›lmad›¤› köy kalmam›flt›r demifltiniz. Bak›n vatandafl ne diyor.” ‹mar ve ‹skan Bakan› Filanca Bey, iki avucunu belinin alt›nda,

Köylülerinin sözcüsü ihtiyar: “Ben yalan söylemiyorum” dedi. “Ayr›ca Allah bizim belam›z› zaten vermifl…”

‹ 4


BD EK‹M 2015

bacaklar›n›n yan›na yap›flt›rd›, belini de bükerek, önce asker selam›yla bürokrat sayg›s› kar›fl›k bir bedensel dille, sonra da hepimizin anlayaca¤› bir dille flöyle karfl›l›k verdi: “Kendileri yalan söylüyorlar, Say›n Devlet büyü¤üm…” Say›n Devlet büyü¤ümüz, bakan›n bu yan›t›ndan sonra köylülerin sözcüsü o ihtiyara döndü ve elinin hareketiyle de destekledi¤i bir afla¤›lamayla ona flöyle dedi: “Karfl›mda yalan söylemeye utanm›yor musun? Allah belan› versin.” Bir devlet büyü¤ü taraf›ndan, hem de hiç hak etmedi¤i böylesi bir afla¤›lanma karfl›s›nda önce flafl›ran köylülerinin sözcüsü ihtiyar, kendini birden toparlad› ve o da sert bir sesle devlet büyü¤ümüze karfl›l›k verdi: “Ben yalan söylemiyorum” dedi. “Ayr›ca Allah bizim belam›z› zaten vermifl…” Devlet büyü¤ümüz, köylünün böyle bir karfl›l›k vermesine çok sinirlendi: “Benim karfl›mda böyle konuflmana bak›l›rsa, Allah’›n size verece¤i daha çok bela var demektir…” ‹htiyar köylü, devlet büyü¤ümüzün bu sözü karfl›s›nda da sessiz kalmad›: “Madem Allah’›n verece¤i daha büyük bela var, o zaman toptan versin, hepimiz birlikte bulal›m belam›z›…” Devlet büyü¤ümüz köylünün bu sözü karfl›s›nda elindeki asas›n› havaya kald›rd›: “Götürün bu adam› karfl›mdan” dedi. “Gözlerim görmesin bu adam›…

Götürün karfl›mdan…” Birkaç yüksek rütbeli görevli kifli, devlet büyü¤ümüzün “Götürün karfl›mdan” dedi¤i ihtiyar köylüyü bacaklar›ndan kavrad›lar ve onu, en arkadaki s›raya götürmek üzere 6070 kiflilik toplulu¤un içine dald›lar. Köylülerinin aras›ndan üç dört üst düzey rütbeli görevlinin kucaklar›nda götürülürken tunç yüzlü, bembeyaz sakall› ihtiyar sözcünün bedeninin belden yukar› bölümü, köylülerinin bafllar› üzerinden sanki kay›yormufl gibi bir görüntü oluflturuyordu. ‹flte tam bu görüntünün orta yerinde ihtiyar köylü, bafl›n› devlet büyü¤ümüzün oldu¤u yere çevirdi ve elini ona dopru sallayarak sesinin var gücüyle flöyle ba¤›rd›: “Götürseler götürseler en son idaml›¤›ma kadar götürürler. Ondan öteye de senin hökmün geçmez…” Gözlerimin önünden yar›m yüzy›ld›r gitmeyen bir görüntü de budur, kulaklar›mdan yar›m yüzy›ld›r gitmeyen bir söz de budur. *** illi E¤itim Bakan› Urfa’da ö¤retmenlerle “meslek içi sorunlar” konulu toplant› yaparken arkadafllar› ›srar üstüne ›srar etmifller, Arif Nihat Asya’n›n “Bayrak” fliirini Urfa’da en güzel okuyan arkadafllar›na bu fliiri bakan›n huzurunda da okutturmufllar. “Yaln›zca okumam› de¤il, fliiri de çok be¤enmiflti Say›n Bakan” dedi. O nedenle istemifl ondan, bir de yaz›l›s›n› bu fliirin. “Ben o akflam fliiri okunakl› bir biçimde özenle ka¤›da çekerken,

M

5


BD EK‹M 2015

me¤er Say›n Bakan’›n ifli aceleymifl, arabas›na atlad›¤› gibi gitmifl Ankara’ya” dedi. O da ertesi gün bir otobüse binmifl, Say›n Bakan’dan bir gün sonra Ankara’ya gitmifl. Önce Özel Kalem Müdürü’ne derdini anlatm›fl: “Say›n Bakan’›ma bizzat kendim arz etmeliyim” demifl. “Kendisi benden istedi. Çok özel bir iste¤idir.” Sonunda kendini, makam odas›nda, Milli E¤itim Bakan›’n›n karfl›s›nda bulmufl. Say›n Bakan iki gün önce Urfa’daki toplant›da birdenbire aya¤a kalk›p, “Bayrak” fliirini okuyan ö¤retmeni karfl›s›nda görünce çok flafl›rm›fl. Ne söyleyece¤ini düflünürken ö¤retmen bafllam›fl konuflmaya: “Urfa’da arzedemedim, hemen ayr›lm›fls›n›z Say›n Bakan’›m” demifl. “Benden emretti¤iniz Bayrak fliirini yazd›m, getirdim, efendim.” Say›n Bakan teflekkür etmifl ve Urfa’ya dönüflünde iyi yolculuklar bile dilemifl. Fakat Urfa’da ertesi sabah okula gitti¤inde, eline bir mektup tutuflturmufllar. Mektupta, “Bakanl›k emriyle buraya, Bitlis’e atand›¤›” bildiriliyormufl. *** itlis’de, memurlar›n “fiehir Kulübü” ad› verdikleri “lokanta-meyhane” kar›fl›m› bir yerde, yan masadan bir kifli kar›flt› söze: “Muallim beyin böyle yüre¤i yanarak anlatt›klar›na bak›p da, dünyalar onun bafl›na y›k›lm›fl sanmay›n sak›n” dedi. “Buradaki biz devlet memurlar›n›n buraya, Bitlis’e sürül-

B 6

mesinin hikayesi az buçuk de¤ifliklik gösterir ama, nedeni de¤iflmez, hepimiz ayn› nedenle buraya sürülmüflüzdür.” “Siz de ö¤retmen misiniz?” “Hay›r, ben hakimim…” “Sizin sürülme nedeniniz nedir, peki?” Hakim bey barda¤›ndaki rak›s›n›n kalan yar›s›n› da bir dikiflte yudumlad›: “Dedim ya, buradaki hepimizin buraya sürülme nedenimiz ayn›d›r diye” dedi ve sanki masaya yumruk vuruyormufl gibi bir öfkeyle o nedeni de aç›klad›: “Bizim devletin gücü, bizi ancak buraya sürmeye yeter de, biz hepimiz, ondan buraday›zd›r” dedi. “Çünkü buradan ötesi, Tahran’d›r.” *** üzel ülkemiz”in do¤usundan ya da güneydo¤usundan ne zaman “ters bir olay” sesi gelse kula¤›ma, k›yamam an›nda bölgenin masum insan›n› suçlamaya… Büyük bir bölümünü Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu’muzda, o yörenin insanlar› aras›nda, onlar için, onlarla birlikte geçirdi¤im altm›fl y›l› aflk›n meslek yaflam›mda gözlerimin önünde öylesine çok s›ralanm›fl olaylar, kulaklar›m›n içinde öylesine çok birikmifl sesler var ki… fiimdi gözlerimin önüne getirilen her olaya bak›yorum ama “gördüm” diyemiyorum, kula¤›m›n dibine getirilen her sesi duyuyorum ama, “duydum” diyemiyorum. •

G

meteakyol@butundunya.com.tr


Dünün Işığı Günümüzü Aydınlatıyor

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, yaln›zca bir asker, komutan, diplomat, politikac› ve devlet adam› de¤ildi. O, bir düflünürdü de... Onun, ulusumuzun toplumsal yap›s›, uygarl›k ve ça¤dafll›k anlay›fl›, dinsel inanc› ile “Türk” ve “insan” olman›n anlam› konusunda yazd›¤› kimi yaz›lar, yapt›¤› konuflmalar üzücüdür ki, Türk halk›na ulaflt›r›lmam›flt›r. Türk halk›n›n büyük bir bölümü bu nedenle, Mustafa Kemal Atatürk’ü, tan›mas› gerekti¤i düzeyde tan›yamam›fl, anlamas› gerekti¤i düzeyde anlayamam›flt›r. Bütün Dünya, bu say›dan bafllayarak, onun çeflitli konulardaki görüfllerini aç›klayan ve Türk halk›na yeterince ulaflamam›fl bu yaz›lar›n›, sürekli olarak yay›mlayacakt›r.

KAMUOYU VE BASIN illî egemenlik esas›na dayal› temsili bir hükûmette, kamuoyu büyük bir rol oynar. Bas›n ve toplant› hürriyetleri olmadan ve topluma ait ifller hakk›nda genifl bir tenkit sahas› b›rak›lmadan kamuoyu vazifesini yapamaz. Millî egemenlik ve temsili hükûmet fikrinin yay›lmas› ve yükselmesi ancak kamuoyunun faaliyeti ile mümkündür. Hükûmetin fikri, memleketin fikrini temsil etmelidir.

M

Hükûmet memleketin fikrini anlayabilmek için, bu fikrin belirmesine neden olan vas›talara sahip olmal›d›r. Gerçi hükûmet, seçim zamanlar›nda milletin fikirlerini ö¤renir; seçilmifl olan meclisler de milletin fikrini temsil ederler. Fakat milletin seçim zamanlar›nda belirtti¤i fikirler sabit kalmaz. Bu sebeple, meclislerin bu fikirleri temsil edebilmesi, çok zaman devam etmez. 7


BD EK‹M 2015

amuoyu, milletin içinden taflan çeflitli fikirler denizidir. O denizde çeflitli ak›mlar, çeflitli münakafla dalgalar› meydana getirir. Kamuoyu ruhî bir ortamd›r. Orada cereyan eden fikir mücadelesi, dikkatli gözlerden gizli kalamaz. Eski demokrasilerde, bu fikir mücadelesi, bütün vatandafllar›n her gün bir arada toplanarak yapt›klar› toplant›larda meydana geliyordu. Bugün vatandafllar›n say›sal çoklu¤u ve medeni hayat›n vatandafllara yükledi¤i günlük ifller, onlar›n maddeten ve her gün bir arada toplanmalar›na imkân b›rakmam›flt›r. Bu sebeple kamuoyu ideal bir ortam olmufltur ki, bu ortamda topluma ait ifllerin tenkidi flu özellikleri gösterir: a-Tenkit ve münakafla tamamen hürdür. Bu hürriyet, herkes taraf›ndan, hiç kimsenin etkisi olmadan, kendi kendine kullan›l›r. Hükûmeti ve meclisi dikkatli bulunduran kamuoyunun tenkit hürriyetidir. b-Kamuoyunun tenkit hürriyeti, bafll›ca çok say›daki yay›nlar ile olur. Yay›nlar yolsuzluklara engel olur ve hükûmet organlar›n› vazifelerini do¤ru yapmaya mecbur eder. Yay›n en etkin kontrol vas›talar›ndand›r. Bu noktada, tenkidin kolay ve fakat yapman›n güç oldu¤u hakikatinin unutulmamas› laz›md›r. Onun için, toplumun iyili¤i fikri, her türlü tenkitlere ve münakaflalara daima hakim ve esas tutulmal›d›r. Gerekli görülen fikirler, toplumun iyili¤i ad›na ortaya at›lmal›d›r. Bu fikir, hareket noktas› olunca, tenkit ve münakafla, devletin de iyili¤i ad›na yap›lm›fl ve vatandafllar›n sosyal ve siyasi terbiyelerini yükseltmeye

K

8

Tenkit ve münakafla tamamen hürdür. Bu hürriyet, herkes taraf›ndan, hiç kimsenin etkisi olmadan, kendi kendine kullan›l›r. Hükûmeti ve meclisi dikkatli bulunduran kamuoyunun tenkit hürriyetidir. hizmet etmifl olur. c-Topluma ait iflleri tenkit hürriyeti, hükûmet ile millet aras›nda bir anlaflma ortam› meydana getirir. Hükûmet yay›n yoluyla kamuoyunu anlar ve gerekti¤inde lüzumlu olan belgelerle onu ayd›nlat›r. Hükûmetin milleti ve milletin hükûmeti anlamas›, bunlar›n tek vücut olmalar›n› ve kalmalar›n› sa¤lar. Gerçek kamuoyu, d›flar›dan kimsenin etkisi olmaks›z›n do¤al olarak mevcut olan duygu ve düflüncelerin yine do¤al olarak yaratt›¤› bir havad›r. Halbuki insan daima etki alt›nda kal›r. Yaln›z yeter ki bu etki, toplumu meydana getiren


BD EK‹M 2015

insanlar›n hakikaten onlar› düflünen ve bütün varl›¤›n› onlara adayanlar taraf›ndan yarat›lm›fl olsun. Bu flekilde yarat›lacak olan kamuoyu bu memleketin gelece¤ini sa¤layabilir. Yoksa esen herhangi bir hava ile de¤iflebilecek bir kamuoyu içinde yaflarsak yar›na güvenmek mümkün olmaz. Türk milletinin sa¤lam bir fikre sahip olmas›n› sa¤lamak amac›m›zd›r. ürüdü¤ümüz hakikat yolunun milleti mutlulu¤a ulaflt›ran tek yol oldu¤unu anlatmak laz›md›r. Herfleyin oluflmas›na çal›fl›rken bütün çal›flmalar›n,

Atatürk’ün bas›n hakk›ndaki düflüncelerini yazd›¤› sayfalardan biri

bütün teflebbüslerin üstünde olarak Türk kamuoyunu gerçe¤i anlamaya ve duymaya al›flt›rmak, bu durumu ona do¤al hale getirmek, fluradan ve buradan gelecek günlük fikirlere, sahte ve yan›lt›c› sözlere asla önem verme-

yecek bir olgunlu¤a erifltirmektir. ir toplumun ortak ve genel hisleri ve fikirleri vard›r. Toplumlar›n k›ymetleri, medenileflme dereceleri, arzu ve e¤ilimleri ancak bu genel duygu ve düflüncelerin meydana gelifl ve a盤a ç›k›fl derecesiyle anlafl›labilir. Bir toplulu¤u yöneten insanlar için toplumun talihi üzerinde hüküm vermek durumunda bulunan dostlar veya düflmanlar için ölçü, bu toplumun düflüncelerinden (kamuoyundan) anlafl›lan yetenek ve de¤erdir. Bundan dolay› milletler kamuoylar›n› dünyaya tan›tmak zorunlulu¤undad›r. Bütün dünya kamuoyunun ö¤renilmesi ise hayat›n düzene konmas› için flüphesiz laz›md›r. Bu hususta ise mevcut araçlar›n birincisi ve en önemlisi bas›nd›r. Bas›n milletin genel sesidir. Bir milleti ayd›nlatma ve ona do¤ru yolu göstermede, bir milletin muhtaç oldu¤u fikri g›day› vermekte, özetle bir milletin hedefi mutluluk olan ortak yönde yürümesinin sa¤lanmas›nda, bas›n bafll› bafl›na bir kuvvet, bir okul, yol göstericidir. Önemi ve yüceli¤i medeniyet dünyas›nda aç›kl›k kazanan bas›n, hükûmetimizin birinci derecede önem vermesi, bu konuda sarfedece¤i çal›flmay› millet için yapmakla sorumlu oldu¤u hay›rl› hizmetlerin bafl taraf›na koymas› yüce meclisin kesinlikle isteyece¤i hususlardand›r. Kamuoyu gibi gösterilmek istenilen suni fikirler, en sonunda özel fikirler gibi düflünülebilir. De¤erli ve yararl› görülürse gözönüne al›n›r. Fakat genel idarede laz›m olan kurallar niteli¤inde de¤erlendirilemezler.

B

9


BD EK‹M 2015

En adi yalanlar› yaymada bas›n›n kullan›ld›¤› olmufltur. Kamuoyunu gerçek durum ile karfl› karfl›ya b›rakmay› tercih ederim. ‹yice bilinmesi gerekir ki, gazeteler okul kitaplar› de¤ildir. Afla¤›l›k insanlar›n para ile yapt›rd›klar› bas›n mücadeleleri vard›r. En adi yalanlar› yaymada bas›n›n kullan›ld›¤› olmufltur. Bas›n ve fikir hürriyetinin karfl›laflt›¤› baflka tehlikeler de vard›r. Bas›n›n ve hatta fikir derneklerinin, millî hükûmetin tesirinden kurtularak, siyasi veya ekonomik gizli amaçlara alet olmas›ndan korkulur. Bas›n›n para ile sat›n al›nabilmesi, uluslararas› yüksek para aleminin bas›n üzerinde gizli tesiri veyahut sadece yabanc› devletlerin örtülü ödeneklerinin etkisi, iflte bunlar›n kamuoyunu kand›rma ve yan›ltmas›ndan tamam›yla korkulur. Fakat, hürriyetten ç›kacak bu kötülükler asla çaresiz de¤ildir. ‹lk önce bas›n hürriyetine yasal bir s›n›r çizilir. ‹kinci olarak gazeteler, özel bir teflkilat kurarak bununla kendi üzerlerinde ahlaki bir tesir meydana getirirler. ‹lk zamanlarda, bir iflten baflka bir fley olmayan gazetecilik, sosyal bir müessese haline gelebilir. Bundan baflka, halk›n fikrî ve siyasi 10

terbiyesi de bir güvencedir. Halk, çeflitli gazeteleri okumaya ve onlar› birbirleriyle kontrol etmeye ve gazeteci yalanlar›na inanmamaya al›fl›r. Bütün bunlar›n üstünde, herfleyin aç›k olmas› sayesinde iyi niyetin geliflece¤ini ve çok önemli meseleler üzerinde iyi niyet sahibi insanlar›n daima ço¤unlu¤u oluflturaca¤›n› kabul etmek uygun olur. Çünkü, “Her zaman dünyan›n yar›s›n› ve bir zaman dünyan›n hepsini aldatmak mümkündür. Fakat, bütün dünyay› her zaman aldatmak mümkün de¤ildir.” Tecrübe göstermifltir ki, insanlar›n herfleyi söylemelerini önlemek asla mümkün de¤ildir. Fakat, millî terbiye ve büyük manevi kuvvetlere karfl› hükûmetin uygun flekilde hareketi sayesinde, isyankâr fikirlerin yay›lmas›na müsade etmeyecek sosyal bir çevre yaratmak mümkündür. Herhalde, herfleyin söylenmesine müsaade etmek ve bunun karfl›s›nda söyleyenlerin harekete geçmesini bekleyerek tedbir almakla yetinmek anlams›zd›r. Bütün halk›n harekete geçti¤i gün, onlar› durduracak kuvvet yoktur. Do¤al olarak bir sa¤l›¤› koruma oldu¤u gibi, sosyal bir sa¤l›¤› koruma da vard›r. Her ikisi ayn› prensibe dayan›r. Maddî mikroplar› yok etmek mümkün olmad›¤› gibi, manevî mikroplar› da yok etmek mümkün de¤ildir. Fakat, flahs›n vücudunda fizyolojik bir sa¤l›k yaratmak mümkün oldu¤u gibi, sosyal bünyede de manevî bir sa¤l›k yaratmak, bu flekilde bir direnç ortam› haz›rlamak mümkündür.• Kaynakça: Atatürk’ün Bütün Eserleri c. 23, s. 50, Elyazısı s. 208. (Kaynak Yay›nlar›, ‹stanbul, Mart 2008.)


İsmet İnönü’nün Türk Gençliğine Hitabesi Kurtulufl Savafl›’m›zda ve Devrimlerimizin oluflturulmas› çal›flmalar›nda Mustafa Kemal Atatürk’ün en yak›n›ndaki silah ve çal›flma arkadafl› ‹smet ‹nönü, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaflkan› olarak görev yapt›¤› dönemde, Gençlik ve Spor Bayram› nedeniyle 19 May›s 1946 tarihinde Türk gençli¤ine hitaben afla¤›daki konuflmay› yapm›flt›r. Bu konuflma, bir Cumhurbaflkan›m›z›n devlet adam› kimli¤i yan›s›ra onun, Büyük Atatürk’ün Cumhuriyet’i emanet etti¤i Türk Gençli¤i karfl›s›nda duydu¤u umut ve sayg›s›n› da belirten bir belge niteli¤indedir. ‹smet ‹nönü’nün “edebi” özellik de içeren bu konuflmas›n› 69 y›l sonra, yine bir Ulusal Bayram›m›z nedeniyle, bugünün Türk Gençli¤i’ne ulaflt›rmay› onurlu bir görevimiz olarak yerine getiriyoruz. » Bütün Dünya 11


BD EK‹M 2015

A

ziz Türk Gençleri: Bugün, bizleri, sevinçler ve ümitlerle dolu olarak, karfl›n›zda bir daha toplam›fl bulunuyorsunuz. Yeni nesillerimizin, canl› ve nefleli varl›klar›n› karfl›m›zda görmek, vazifelerimizi bize tekrar hat›rlat›yor. Vatan›m›z› koruyacak, gelifltirecek, yükseltecek evlatlar›m›z; s›hhatli, iradeli ve hür insanlar›n hakikati ve iyili¤i seven, korkusuz ve fedakar örnekleri, bizi bahtiyar ediyor. Gençlik Bayram›’nda karfl›laflan eski ve yeni nesillerin, birbirlerine tesirlerini, cemiyet ve milletimiz için, çok feyizli buluyoruz. Biz, yafll›lar, hayat ve siyaset mücadelelerimizin ayr›l›klar›n› unutarak, gençlik karfl›s›nda, bütün millet, bütün vatan düflüncelerini ön safa alabiliriz. Hele sizin spor sevginiz ve spor zevkiniz, hayat›m›z›n her mücadele12

sine girebilirse, bundan milletçe çok istifade edece¤iz. ‹htirasl› mücadelelerden sportmenin genifl yürekli tavriyle ç›kmak, milli hayattaki herhangi bir yar›fl›n sonundan, netice ne olursa olsun, güler yüzle ve ümitsizli¤e kap›lmadan ayr›lmak, al›flaca¤›m›z bir haldir. Sporlar›n›z› ne kadar zevkle ve istifadeyle seyretti¤imizi anl›yorsunuz. Gençli¤in sporlar›, onlar›n s›hhati üzerinde yapt›¤› iyi tesirlerden ziyade, bütün cemiyetin karakteri üzerinde yapt›¤› feyizli tesirlerden dolay› k›ymetlidir. Aziz evlatlar›m›z, Vatan›n kurtulmas› ve yükselmesi için, yafll›lar›n›z›n, önceki nesillerin, dar ve güç zamanlar geçirdi¤ini ö¤renmiflsinizdir. Hele, son yüzy›l içinde Türk vatan›n› tehlikelerden kurtar›p, sa¤lam bir varl›k haline


BD EK‹M 2015

Bu memlekette, sizin gözleriniz önünde at›lm›fl olan büyük ink›lap hamlelerini, siz koruyacaks›n›z; siz gelifltireceksiniz. getirmek, bu vatan›n yetifltirdi¤i seçkin evlatlar›n bafll›ca emeli olmufltur. Babalar›n›z›n ve dedelerinizin hat›ralar›n› ve gayretlerini, iftiharla ve gururla düflünebilirsiniz. Yar›n elinize alaca¤›n›z memleket kaderini, can›n›zdan k›ymetli tutaca¤›n›za inan›yoruz. Yar›nki vazifelerinizin, hür vatandafl ve vatan›n› seven vatandafl olarak, ne kadar ciddi oldu¤unu bir an gözünüzden ay›rmaman›z› isterim. Aziz evlatlar›m›z, Bu memlekette, sizin gözleriniz önünde at›lm›fl olan büyük ink›lap hamlelerini, siz koruyacaks›n›z; siz gelifltireceksiniz. Bugünlerde, tek dereceli milletvekili seçimi gibi, tarihimizin büyük bir hadisesini daha göreceksiniz. Günlük siyaset ak›mlar› içinde basit görünen bu olay, iyi biliniz ki, hür milletin serbest iradesiyle kendi kaderine hakim oldu¤unu belirtecek yeni bir devrimdir. Türlü güçlüklerini ve tecrübesizliklerini gö¤üsleyerek ald›¤›m›z bu karar›n büyük feyizlerini, yetiflkin zamanlar›n›zda, siz elde edeceksiniz. Tek dereceli seçimde, kad›n erkek, bütün seçmenlerin oy sand›klar› bafl›na gidip, kararlar›n› bildirmelerini, kutsal bir borç bilmeliyiz. Bütün dünya milletlerinin birbirini gözetle-

di¤i bir zamanda, Türklerin, oy sand›klar› bafl›nda, milli vazifelerini ne kadar hevesle yapt›klar›n›n meydana ç›kmas›, varl›¤›m›z için büyük meseledir. Sizin temiz, ve küçük hislerden uzak olan görüflleriniz önünde bütün milleti, tek dereceli seçimin flerefli vazifesine davet ediyorum. Kay›ts›zl›klar›m›z› yenmek ve tek dereceli seçimin ehemmiyetini ve manas›n› kavram›fl olmak, milletimizin bugün geçirece¤i k›ymetli ve tesiri büyük bir imtihand›r. Aziz evlatlar›m›z, Bana, dört çevremizin s›n›r topraklar›ndan arma¤an getirdiniz. Türk Milleti, s›n›rlar›n›n dokunulmazl›¤› için, bugün çok dikkatli ve duygulu bir andad›r. Gençlerimizin arma¤an›n›, Türk Milleti’nin en canl› ve kesin kararl› iradesi için, bir iflaret olarak al›yorum. Büyük Atatürk’ün insanl›k, hürriyet ve fleref yolu, sizin emanetinizde, emniyettedir. Ailelerinizin ve cemiyetinizin faydal› unsurlar›, vatan›m›z›n flerefi olman›z› bekliyorum. Var olunuz! Bu konuflma metni, dönemin “Radyo Dergisi”nin 1 Haziran 1946 tarihli 54. say›s›nda yay›mlanm›flt›r. 13


ATATÜRK’ÜN CUMHUR‹YET ‹LE ‹LG‹L‹ ÖZDEY‹fiLER‹

Derleyen: GAZ‹ GÜDER

Adliyemizin emin oldu¤umuz yüksek yetene¤i sayesindedir ki; cumhuriyet ola¤an geliflmeyi izleyebilecek ve her türlü flekil ve k›l›ktaki tecavüzlere karfl› vatandafl›n haklar›n› ve memleketin düzenini koruyabilecektir. Arkadafllar, Cumhuriyet döneminin verimli çal›flmas› sonucu, tüm bu üzüntü ve s›k›nt›lar›n, mutluluk ve esenli¤e dönüflece¤i bir gerçektir. Gelecekten bunu güvenle bekleyebilirsiniz. Benim önemsiz (naçiz) bedenim bir gün elbet toprak olacakt›r. Fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuzlu¤a kadar yaflayacakt›r. Bugünkü devletimizin biçimi, yüzy›llardan beri gelen eski flekilleri bir yana iten en geliflmifl biçim olmufltur. Bugünkü yönetim biçimini, tüm ulusumuz çok k›skanç olarak koruyacakt›r. Halk›m›z›n buna güçlü oldu¤una ve sonsuza dek güçlü kalaca¤›na kesinlikle inan›yorum ve bundan dolay› da gelece¤e gönül rahatl›¤›yla bak›yorum. Bütün dünya bilsin ki; benim için tek yanl›l›k vard›r. Cumhuriyet yanl›l›¤›, düflünsel ve sosyal devrim yanl›l›¤›… Bu noktada, yeni Türkiye toplumunda bir tek kifliyi dahi d›flta düflünmek istemiyorum. Cumhuriyet, düflünce özgürlü¤ünden yanad›r. ‹çten geldikçe ve do¤ru yolda bulundukça her düflünceye sayg› duyuyoruz. Bütün inançlar bizce sayg›ya de¤er.


BD EK‹M 2015

Milli Mücadele

Yazan: YAHYA AKSOY

“Bütün tarih boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmufl bir milletiz.” Mustafa Kemal Atatürk 1927 rta Asya’dan Anadolu’ya, Balkanlara ve Avrupa’ya uzanan genifl bir alanda uzun y›llar yayg›n ve etken bir rol oynayan

O

Türkleri, Kafkaslardan öteye atmak arzusu ile ‹ngiltere ve Avrupa ülkeleri tarih boyunca iflbirli¤i içine girmifllerdir. Bunlar›n en önemlileri aras›nda uzun y›llar yap›lan “Haçl› Seferleri” yer almaktad›r. ‹ngiltere baflbakanlar›ndan William Ewart Gladstone (1809-1898) bu seferler s›ras›nda Türklerin, “dünyadan tasfiyesi

15


BD EK‹M 2015

gerekti¤i” düflüncesini öne yücelten “Milli hudutlar›ç›kararak sürekli gündeme m›z dahilinde hür ve müstâtafl›m›flt›r. kil yaflamak istiyoruz” diye Birinci Dünya Savafl› dünyaya hayk›ran önder (1914-1918), Bat›l›lar›n devlet adam› ve komutan amaçlar›n› gerçeklefltirmeMustafa Kemal Pafla’d›r. si için uygun bir ortam Mustafa Kemal Pafla, haz›rlam›fl ve bu f›rsattan mütareke hükümlerine yararlanmak isteyenler ifl karfl› önceden yaz›l› itirazbirli¤i içinde hareket larda bulunmufl ve sonra Willam E. Gladstone çözüm yolu aramak için etmifllerdir. Mondros Mütareke‹stanbul’a dönerek çal›flmasi’nin imzalanmas› (30 Ekim 1918) lar›n› sürdürmüfltür. ile birlikte ‹tilaf Devletleri taraf›ndan Çok k›sa bir zamanda ‹skenderun, Anadolu’da iflgaller yap›larak, Adana, Çukurova ve bütün Güney Türklerin yaflam alanlar› daralt›lmak Anadolu bölgesinde iflgaller bafllam›fl istenmifl ve “Milli Mücadele” zorunlu ve bu haks›z iflgallere karfl› vatansehale gelmifltir. verlik ve toplumsal bilinçle yurttafllar›m›z vatan savunmas› için Marafl, ondros Mütarekesi’nin Urfa, Antep ve di¤er bölgelerde h›zl› imzalanmas›ndan bir gün ve etkin bir flekilde örgütlenerek silahl› sonra Adana’ya gelerek bir direnifl bafllatm›fllard›r. Y›ld›r›m Ordular› Komutanl›¤›’n› Silah ve mühimmat ihtiyaçlar› devralan Mustafa Kemal Pafla, “Savafl önceden öngörülen tedbirlerle giderilmüttefikler için bitmifl olabilir; ama mifl, Marafl ve Urfa Frans›z ve Ermeni bizi ilgilendiren savafl, istikbalimizin iflgalinden kurtar›lm›flt›r. savafl› ancak flimdi bafll›yor,” sözleri Mustafa Kemal Pafla, Adana’dan ile Milli Mücadele’nin bafllang›c›na sonra ‹stanbul’a giriflinde bo¤azdaki iflaret etmifltir. iflgalci gemilerine bakarak “ Geldikleri Milli Mücadele’nin bafllang›c›n› gibi giderler” diyerek milli mücadele Çanakkale Savafllar›na ve düflmana azmini ve kararl›l›¤›n› Samsun’a ilk kurflunun at›ld›¤› tarihlere götüren- ç›kmadan önce yürekten ifade etmifltir. ler de bulunmaktad›r. Elbette ki bunlar Anadolu’nun bütün yönlerden heyecan ve umut veren ilk k›v›lc›mlar- düflman sald›r›s› ile karfl› karfl›ya d›r. Millî Mücadele’nin parolas›, “Ya kald›¤› günlerde 19 May›s 1919 günü istiklal, ya ölüm”, hedefi “Tam Samsun’a ç›kan Mustafa Kemal Pafla, Ba¤›ms›zl›k”, güvencesi “Halk›n planl› bir flekilde iç ve d›fl engelleri ba¤›ms›zl›k aflk› ile dolu kararl›l›¤›” afl›p halkla bütünleflerek, Samsun’dan d›r. Havza’ya, Amasya, Erzurum ve Sivas Türk halk›nda do¤ufltan var olan kongrelerini tamamlay›p, Kayseri, bu nitelikleri özümseyerek benli¤inde Hac›bektafl üzerinden 27 Aral›k

M

16


1919‘da Ankara’ya ulaflm›fl ve bütün yörelerden halk›n temsilcileri ile TBMM’ni açarak, milli mücadeleyi, bütün cephelerde baflar›l› bir flekilde zafere götürmüfl ve Büyük Taarruz’la noktalam›flt›r. Mustafa Kemal, ö¤rencilik y›llar›ndan beri kurgulayarak düflünce gelifltirdi¤i ve Kurtulufl Savafl› boyunca bir “Milli S›r” olarak gönlünde, kafas›nda ve dilinde saklad›¤› Cumhuriyet’i en uygun bir zaman olarak gördü¤ü 29 Ekim 1923’de TBMM karar› ile ilân etmifltir. Vatan topraklar›n› savunmak amac›yla, iflgalci emperyalist düflmana karfl› Mustafa Kemal Atatürk kurulan yerel örgütleri, “Anadolu ve Rumeli MüdafaCumhuriyetimiz ve i Hukuk Cemiyeti” olarak ulusal düzeyde bütünlefltirerek, ”Hatt› demokrasimiz ‹stiklâline müdafaa yoktur, sath› müdafa vard›r, ve istikbaline düflkün o sat›h bütün vatand›r” diyen Mustafa Kemal, Milli Mücadelenin yöntemini halk›m›z›n ulusal bilinci ile ve amac›n› belirlemifltir. korunup geliflerek sonsuza s›rlard›r, “kaderde, k›vançta ve tasada” ortak, ayn› topraklarda yaflamakta olan ve milli mücadeleyi omuz omuza gerçeklefltirerek, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halk›m›z›, kin ve nefret duygular› ile ay›r›mc›l›¤a sürüklemek isteyenler “gaflet, dalâlet ve ihanet “ içinde bindikleri dallar› kesmektedirler.

A

dek yaflayacakt›r. Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz istiklâline ve istikbaline düflkün halk›m›z›n ulusal bilinci ile korunup geliflerek sonsuza dek yaflayacakt›r. ‹nsanl›k tarihinde efli ve benzeri bulunmayan Millî Mücadele’ye ait bütün ayr›nt›lar›n yer ald›¤› Atatürk’ün büyük Nutku, yer, zaman ve tarih gösteren gerçek bir Millî Mücadele belgesidir. Baflucunda kaynak eser 17


BD EK‹M 2015

‹nsanl›k tarihinde efli ve benzeri bulunmayan Millî Mücadele’ye ait bütün ayr›nt›lar›n yer ald›¤› Atatürk’ün büyük Nutku, yer, zaman ve tarih gösteren gerçek bir Millî Mücadele belgesidir. olarak s›k s›k okunmal›d›r. Millî mücadele Atatürk demektir. Al›nan ve uygulanan kararlar Milli Mücadele’nin temel esaslar›n› özetlemektedir: •Vatan›n bütünlü¤ü ve ulusun gelece¤i tehlikededir. •Vatan›m›zın karfl›lafl›laflt›¤› tehlikeden vatandafllar›n azim ve karar› ile ç›k›lacakt›r. •Manda ve himaye kabul edilemez. •Hedef, tam ba¤›ms›zl›k ve TBMM’nin aç›lmas› ve Cumhuriyetin ilan›d›r. Milli Mücadele’nin önderi Baflkomutan Gazi Mustafa Kemal Pafla, Büyük Taarruz emrinde “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir! ‹leri!” demifl ve 9 Eylül’de ‹zmir’e ulaflarak Milli Mücadeleyi zaferle sonuçland›rm›fl, Mudanya Mütarekesi ile Do¤u Trakya’y› teslim alm›flt›r. Lozan Anlaflmas› ile Milli Mücadele’nin tüm kazan›mlar› güvence alt›na al›nm›flt›r. “Ak›l ve bilim benim manevi rehberimdir. / Hürriyet ve ba¤›ms›zl›k benim karakterimdir” diyen bafl 18

komutan Mustafa Kemal’in komutas›nda ve önderli¤inde yap›lan ve her safhas› eflsiz bir büyük destan olan “Milli Mücadele”, tarihin alt›n sayfalar›nda ve halk›m›z›n gönlünde unutulmaz kutsal yerini alm›flt›r. Emperyalizme karfl› verilen bu örnek mücadeleyi, bütün dünya liderleri, devlet adamlar›, seçkin tarih yazarlar› ve komutanlar her zaman hayranl›kla anmaktad›rlar. Atatürk hakk›nda eserleri ile ünlü yazar Mango’nun son kitab›nda belirtti¤i gibi; Mustafa Kemal Pafla, ulusal ve hatta evrensel düflünceleri ve uygulamalar› ile emperyalizme karfl› mücadele veren ve dünyada unutulmaz izler b›rakan komutan ve devlet adam› nitelikleri ile do¤umunun 100. y›l› olan 1981’de UNESCO taraf›ndan al›nan bir kararla bütün dünyada örnek bir lider ve devlet adam› olarak an›lm›flt›r.

C

umhuriyetin ilan› ve devrimler k›sa sürede ülkemizi karanl›ktan ayd›nl›¤a ç›karm›fl ve Mustafa Kemal gençli¤e eserlerini emanet ederek: “Ey Türk Gençli¤i! Birinci vazifen Türk istaklâlini ve Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafa etmektir... Muhtaç oldu¤un kudret damarlar›ndaki asil kanda mevcuttur.” demifl ve bu gerçek, “Hakk›d›r, hür yaflam›fl bayra¤›m›n hürriyet / Hakk›d›r Hakk’a tapan milletimin ‹stiklal” dizeleriyle ‹stiklal Marfl›’m›zda veciz bir flekilde yerini bulmufltur.


Gençli¤in Dünyas› Kaya Boztepe

Nas›l bir Türkiye ve Nas›l Bir Cumhuriyet Bayram›

‹stiyorum? Zor günlerden geçiyoruz. Dost, düflman belli de¤il. Bizler hiç kat›ks›z bir düflmanl›k güderek büyütülmedik oysa. Tarih boyunca da güçlünün de¤il, hakl›n›n yan›nda yer ald› Türkler. nce ‹spanya’da katliamdan kaçan, sonra da Hitler’den kaçan Musevilere kucak açt›k. Türk olmayanlara Türk pasaportu verdik. Türk trenine doldurup Nazilerin tam göbe¤inden kaç›rarak Türkiye’ye getirdik onlar›. Bir insan›n baflka bir insana sadece dini, rengi, inanc› veya milliyeti yüzünden bir nefret

Ö

duyabilece¤ini düflünemedik hiç bir zaman. Kin gütmedik, ayr›mc›l›k nedir


bilmedik hiç. Gayri müslim dostlar›m›zla bayramlaflt›k, kader birli¤i ettik. Onlar›n Paskalya günlerini bekledik. Noel zaman› kilisede bize mum yakan, dua eden dostlar›m›z hiç eksik olmam›flt›. En güzel zeytinya¤l› dolmalar› onlar yapard›. Ermeni de vard›, Süryani de içimizde. Ayr›mc›l›k akl›m›z›n ucundan geçmezdi hiç, hâlâ da öyle. Kürt Mehmet diye tak›l›rsak, o bu flahs›n do¤rulu¤unu, dürüstlü¤ünü söylemek içindi. Laz o¤lu da inad›n›, çal›flkanl›¤›n›, sivri zekas›n›. Ne Çerkez ne de Tatar farkl›yd› bizim

için. K›z ald›k, k›z verdik, Çanakkale’ de omuz omuza çarp›flt›k. Tek de¤iflmez gerçe¤imiz, ayn› tarih ve co¤rafya içinde ayn› ya da çok benzer kaderleri paylaflarak el birli¤i ile kurdu¤umuz laik Cumhuriyet idi. a¤ ve sol terörün doruk yapt›¤› dönemde K›br›s ç›kartmas› olunca asker kaçaklar›n›n bile asker olmak için gidip müracaat ettikleri, tüm sorunlar› rafa kald›r›p tek vücut olduklar› ilginç bir ülkedir Türkiye. Birbirini yiyen, düflmanl›k güden insanlar›n Milli maç için tek yumruk olduklar›, tüm küskünlükleri unuttuklar› ilginç bir toplum. Bütün bunlar›n yan›nda en büyük üzüntüm Atatürk Milliyetçili¤ini anlatamay›fl›m›z oldu. Türk devletleri hiç bir zaman flovenist, kafatas› ölçüsü alan bir toplum yap›s›nda olmad›. Dünyan›n en büyük ordular›na karfl› zaferler kazan›p, Padiflaha kulluk eden bir toplumun birey ve millet olma çabalar›, çok k›sa sürede elde ettikleri baflar›lara bakarak, okyanusu

S

Tek de¤iflmez gerçe¤imiz, ayn› tarih ve co¤rafya içinde ayn› ya da çok benzer kaderleri paylaflarak el birli¤i ile kurdu¤umuz laik Cumhuriyet idi. 20


BD EK‹M 2015

geçip derede bo¤ulacak halimiz yok mimarlar›, sanatç›lar›, edebiyatç›lar›, elbette. Son derece zor koflullarda bürokratlar›, baflbakanlar› düflünürsek kurulan bu laik Cumhuriyeti büyük- bugünün imkânlar› içinde benim lerimizden ödünç ald›k. Daha iyisini hayallerime kavuflmam çok daha b›rakmak için söz verdik. Hayalleri- kolay de¤il mi sizce de? miz, hedeflerimiz var. Gençleri toplamak, kötü al›flkanl›klardan, adece imam hatip yetifltiren yoksulluktan, terörden, televizyon ve okullar yerine, ça¤dafl zihinler, oyunlar›n bafl›ndan alarak spora teknik elemanlar, uzmanlar, sanatç›lar, yönlendirmek, onlara ve Türkiye’ye sporcular, sa¤l›kç›lar, ziraatçiler ümit vermekten daha güzel bir hayal yetifltiren okullar›n oldu¤u bir Cumolabilir mi? Atalar›m›z yüzy›llar boyu huriyet Bayram› istiyorum. Herkesin at s›rt›nda cenk ettiler diyerek övünen bakabilece¤i, zaman›n›, sevgisini kesimden biniciler, aylarca kar alt›nda verebilece¤i, hayat› paylafl›p, kalan illerimizden kayak flampiyon- gelece¤ini oluflturabilece¤i kadar lar›, deniz kenar›ndaki flehirlerimizden çocuk yapmas›n› istiyorum. Fikri hür, yüzücüler, Anadolu, Trakya’dan Fikri hür, vicdan› hür, ata sporu dedi¤iirfan› hür, hedefleri olan, miz güreflçiler ümitleri olan, de¤erleri ç›ksa nas›l olur? Boston veya New olan, bilgili, kültürlü, York maratonlasayg›l›, soran, r›nda ipi gö¤üslesorgulayan gençler yen veya Tour de istiyorum. France’de Sar› mayoyu Ay Y›ld›zl› üniformas›n›n üzerine giyerken vicdan› hür, irfan› hür, hedefleri olan, dünya televizyonlar›na görüntü veren ümitleri olan, de¤erleri olan, bilgili, gençlerimizi hayal edin lütfen. kültürlü, sayg›l›, soran, sorgulayan gençler istiyorum. kuma yazma oran›n›n %3 olduE¤itim ve adalet sisteminin ¤u, imkâns›zl›klarla bo¤uflan önemini kavrayan dünya vatandafllar› Cumhuriyet’in genç, erkek ve okumufl yetifltirmek istiyorum, insanlara, kuflaklar›n› savafllarda kaybetti¤i, çevreye, hayvanlara duyarl›. Baflkalaço¤unlu¤un kad›n, yafll› ve çocuklar- r›n› mutlu ederek kendilerini de mutlu dan olufltu¤u bir dönemde Atatürk’ün edecek insanlar düfllüyorum. Belediye bizzat tek tek, kendi elleriyle seçerek otobüsüne binen baflbakan, k›rm›z› yurt d›fl›na okumaya gönderdi¤i genç ›fl›kta bekleyen bir cumhurbaflkan›, çocuklar›n içinden ç›kan ordinaryus milletin vekillerinin millet için çal›flprofesörleri, doktorlar›, mühendisleri, t›¤› bir meclis istiyorum.

S

O

21


BD EK‹M 2015

En çok da ve özetle de, Atatürk’ü özlüyorum. Biz her fleyimiz varken hiçbirfley yapam›yoruz, o hiçbir fley yokken her fleyi yapm›fl.

“Kökeni ne olursa olsun bu ülkenin vatandafl›y›m” diyen, laik Cumhuriyete, bu ülkenin birli¤ine, bütünlü¤üne, hukukun üstünlü¤üne inanan, oluflabilecek tehlikelerde sorumlulu¤u eline al›p tek vücut olacak gençlerle kutlamak istiyorum bu en büyük bayram›m›z›. özünün içi gülen yak›fl›kl› beylerin flapkalar›n› ç›kararak selamlaflt›klar› günleri, güzel giyimli, donan›ml›, bilgili, kültürlü insanlar›, zarif bayanlar› özlüyorum. Elefltiri yaparken bile nezaketlerini koruyan vatandafllar›, eski bayramlar› özlüyorum, o bayramlar›n gecelerinin fener alaylar›n› özlüyorum. En çok da ve özetle de, Atatürk’ü özlüyorum. Biz

G

her fleyimiz varken hiçbirfley yapam›yoruz, o hiçbir fley yokken her fleyi yapm›fl. Özellikle son zamanlarda bizi derinden yaralayan olaylar yaflad›k, flehitler verdik. Baflta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadafllar›n›, flehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle an›yorum. Onun bizlere emanet etti¤i bu vatanda kurdu¤u düzeni ve bayra¤› daha yukar›ya tafl›mak için ç›rp›nan insanlar› görebilece¤im bir Cumhuriyet Bayram› istiyorum. Bugün o bayramd›r; bugün bizim en büyük bayram›m›zd›r. Hepimize, sözcü¤ün tam anlam›yla, hepimize kutlu olsun. • kayaboztepe@butundunya.com.tr

Bilirsiniz ki dünyada her kavmin, varl›¤› k›ymeti, hürriyet ve ba¤›ms›zl›k hakk›, sahip oldu¤u ve yapaca¤› medenî eserlerle orant›l›d›r. Medenî eser vücuda getirmek kabiliyetinden mahrum olan kavimler hürriyet ve ba¤›ms›zl›klar›ndan soyunmaya mahkûmdurlar. Medeniyet yolunda yürümek ve muvaffak olmak hayat›n flart›d›r. Bu yol üzerinde ileri de¤il, geriye bakmak bilgisizli¤i ve ihtiyats›zl›¤› gösterenler, umumî medeniyetin coflkun seli alt›nda bo¤ulma¤a mahkûmdurlar. M. Kemal Atatürk


Karfl›l›kl› Ba¤l›l›k Gerek ulusal ve gerekse uluslararas› yaflamda kifliselli¤in art›k yeri kalmam›flt›r. Bu ça¤, dayan›flma ve karfl›l›kl› ba¤l›l›k ça¤›d›r. ifliler ve milletler bu gerçe¤i, sadece ahlaki ve insani bak›fl aç›s›yla de¤il, daha çok yeni yaflam fleklinin zorunlu gereklerinden olarak tan›mak zorundad›rlar. Ulusal yaflam alan›nda dayan›flma ve karfl›l›kl› sevginin büyük bir güç oluflturdu¤unu ve vatandafl terbiyesinin, her fleyden önce, bu esaslar üzerinde kurulmas› gerekti¤ini, bu sütunlarda birkaç kez dile getirdik. Normal zamanlarda Türk toplumunda en az hissedilen husus “milliyetçilik” ve “devletçiliktir”. “Kendini kurtarmak” ilkesini bütün mesleki çal›flmalar›nda amaç edinen bir kifli, ya k›s›r bir düflünceye sahiptir veya onun ülke sevgisi eksiktir. Yanl›fl düflüncelerin zararlar› çok geçmeden ac› bir flekilde hissedilir. Ulusal felaketler daima bütün toplum fertlerini etkiler. Bunlara karfl› dayanma gücünü oluflturacak olan mutluluklar›n da genel olmas› gereklidir. Kendini, genel mutluluk ve

K

felaketlerle ilgili görmeyenlerin yaflam› ise maneviyattan çok uzakt›r. Siyasi ve sosyal terbiyenin en büyük amac›, bir millet içinde bu tür bencillerin, olabildi¤ince azalt›lmas›na çal›flmakt›r. Ulusal yaflamda her gün, her dakika temas edilen bu “karfl›l›kl› ba¤l›l›k” zorunlulu¤u, uluslararas› yaflamda da çokça hissedilmektedir. Bu ça¤da hiçbir milletin kendi

Kendini, genel mutluluk ve felaketlerle ilgili görmeyenlerin yaflam› maneviyattan çok uzakt›r. kabu¤u içine çekilerek, bildi¤i ve istedi¤i gibi yaflamas›na olanak yoktur. Uluslararas› yaflam›n gidiflinden ve fleklinden kendi s›n›rlar› içinde etkilenmeyecek bir millet düflünülemez. Herhangi bir devletin siyasi idealleri, ülküleri, di¤er milletler 23


Birinci Dünya Savafl›’na kat›lan devletlerden kaç› bu savafl› istemifl veya haz›rlanm›flt›? üzerinde de etkilerini ve yans›malar›n› gösterir. Bunun içindir ki, devletler siyaset alan›nda sadece flu veya bu ilkeyi tespit etmekle yetinmezler. Ayn› zamanda hem kendi ilkelerinin uluslararas› yaflamda zaferini sa¤lamaya ve hem de di¤erlerinin karfl›l›k vermelerini ve belki de olumsuz hareketlerini etkisiz b›rakmaya çal›fl›rlar. Dürüst ve bar›flsever bir siyaset ancak aktif bir siyasete dayand›¤› takdirde kendisinden beklenen sonuçlar› verebilir. Siyasi olaylar, durgun bir suya at›lan tafl›n meydana getirdi¤i halkalar gibi zincirleme bir flekilde gider. Tafl›n at›lmas›nda hiçbir ilgisi bulunmayan milletlerin, sonuçta bu halkalar›n etki alan›na girmeleri kesindir. Bir millet bar›fl ister, fakat di¤eri ne olursa olsun deyip, savafl isterse ne olacak? Birinci Dünya Savafl›’na kat›lan devletlerden kaç› bu savafl› istemifl veya haz›rlanm›flt›? 24

Bir devlet herhangi bir konuyu bir an önce çözmek ve uluslararas› iliflkileri güçlefltiren pürüzleri ortadan kald›rmak ister. Fakat di¤eri ayn› amac› izlemez, ayn› samimi arzuyu göstermezse, birbirine karfl›t olan amaç ve güçler mücadeleye girmifl demektir. rt›k iflin bu aflamas›nda her devletin ilk görevi, kendi siyasetini her araçtan yararlanmaya çal›flarak güçlendirmektir. Toplum yaflam›nda, kiflilerin düflünce ve hareketlerinde nas›l bir irtibat varsa, devletler toplulu¤unda da, milletlerin ideal, ülkü ve siyasetlerinde öylece bir ilgi irtibat› vard›r. Bunlar aras›nda zafer daima yarat›c› fikirlerin, aktif ve giriflimci siyasetlerin al›n yaz›s›d›r. •

A

Hâkimiyeti Milliye Gazetesi 10 Temmuz 1929


Atatürk’ün Dünyas› Cengiz Önal

67

Atatürk’ün Konya’da Türk Oca¤›ndaki Konuflmas› (20 Mart 1923)

ayg›de¤er Gençler! Türk Oca¤› ad›na hakk›mda söylenen sözlerden, gösterilen sevgi ve güvenden dolay› Ocak flerefli üyelerine özellikle teflekkür ederim. Arkadafllar; Gerçekten Türk ulusu as›rlarca kendi iste¤i aksine, ulusun hedef ve yararlar› tersinde yönetilmifltir. Ulus, hiçbir tarih devresinde yarat›l›fltan sahip oldu¤u yetene¤i gelifltirecek çal›flma sahas›na sahip olamam›flt›r. Ve bu sahipsizlik yüzünden birçok felâketlerin düflkünü kalm›flt›r. O ac› felâketler ulusu ölüme kadar götürecek durum alm›flt›r. Teflekküre de¤erdir ki, en son ölüm darbeleri Türk ulusunda en

S

hayati uyan›kl›klar› do¤urmaya neden oldu. Ancak o flöyledir ki, üç buçuk dört senedir ulusumuz, uyumlu çal›flmas›n›n sonucudur ki, hepimizi mutlu, dünyay› hayrette, düflmanlar› dehflette b›rakan zaferlere, baflar›lara ve Allah’›n yard›m›na eriflti. Efendiler; bizi kendi benli¤imize

Atatürk gençlerle 25


BD EK‹M 2015

sahip yapan bu uyanmaya; bize kendimizi bulduran bu gerçek uyan›fla daha önce sahip bulunsayd›k, daha eskiden kendi varl›¤›m›z, kendi kurtuluflumuz, kendi amac›m›z için çal›flm›fl olsayd›k, bugünkü sonuç çok daha parlak olur ve biz son felâketlere düflmeyerek dünyan›n en mutlu ulusu olurduk. ürk ulusu en yüksek medenileflme derecesinde, en parlak olgunluk derecesinde, en flanl› mutluluk de¤erinde iken, di¤er birtak›m milletler ancak ulusumuzun darbeleri karfl›s›nda kendi benliklerini bularak, o darbeleri geçirdikten sonra bugünkü durumlar›n› bulmufllar, biz ise onlardaki uyan›fla karfl›l›k, çok derin aldan›fllar içinde koflup gelmiflizdir. Arkadafllar! Her yerde söylüyoruz ve tekrar ediyoruz, Türk ulusunun bugünkü zaferleri çok parlak olmakla beraber henüz ulusumuzu gerçek kurtulufla sahip k›lmam›flt›r. Belki bundan sonraki çal›flmam›z, zaferi elde etmede oldu¤u gibi ayn› gayretle, ayn› özveriyle yap›lacak çal›flma sonucundad›r ki, as›l amaca o zaman ulaflaca¤›z. O amaca varmak için de her fleyden önce bizi flimdiye kadar aldan›fl içinde b›rakan nedenleri ve etkenleri çözümlemek, meydana ç›karmak, diline dolamak lâz›md›r. Bu gerçekleri, milletin vicdan kula¤›na ulaflt›rmak ve iyice yerlefltirmek için onlar› bir daha, befl daha söylemek, onlar› daima ve daima tekrar etmek gerekir. Ulusu uzun yüzy›llar aldan›flta b›rakan çeflitli nedenler aras›nda gerçek noktay›, bir kelime ile söylemifl olmak için

T

26

diyebilirim ki, bütün yoksulluklar›m›z›n kesin nedeni anlay›fl meselesidir. Sevgili gençler, insanlar ve toplumlar her fleyden önce bütün bireyleriyle sa¤lam bir anlay›fla sahip olmal›d›rlar. Anlay›fl› zay›f, çürük, hasta, bofl olan bir toplumun bütün çal›flmas› boflunad›r. Kabul etmek zorunday›z ki, bütün ‹slâm dünyas›n›n toplumlar›nda hep yanl›fl anlay›fllar hüküm sürdü¤ü içindir ki, do¤udan bat›ya kadar Müslüman memleketleri ve milletleri düflmanlar›n ayaklar› alt›nda çi¤nenmifl ve düflmanlar›n esaret zincirine geçmifltir. olay›s›yla, bu milletler, ‹slâm dininin çok yüce, çok k›ymetli ilkeler ve gerçeklerini oldu¤u gibi almamakta inatç› oldular. Bu yüzden, ‹slâm toplu-mu içindeki birtak›m kavimler ‹slâm olduklar› halde sönmeye, yoksullu¤a, y›k›lmaya u¤rad›lar. Geçmifllerinin yanl›fl veya bat›l âdetleri ve inançlar›yla ‹slâmiyeti kar›flt›rd›klar› ve bu flekilde ‹slâm’›n gerçeklerinden uzak-laflt›klar› için kendilerini düflmanlar›n esiri yapt›lar. Bu ‹slâm kavimlerinin içinde bizim ulusumuz olan Türkler ise, ulusal gelenekleri ve glusal adetleri bak›m›ndan yanl›fl fleylere sahip de¤illerdi. Arkadafllar, Türk sosyal geleneklerinin pek ço¤u ‹slâm’›n gerçeklerine uygun ve yak›nd›. Ancak Türkler bulunduklar› alan, yaflad›klar› yerler bak›m›ndan bir taraftan do¤u ve di¤er taraftan da Arap ve Bizans milletleriyle iliflki içindeydiler. fiüphe yok ki,

D


BD EK‹M 2015

iliflkilerin milletler üzerinde etkileri görülür. Türklerin iliflki kurdu¤u milletlerin o zamanki medeniyetleri ise genifllemeye bafllam›flt›. Türkler bu milletlerin yanl›fl âdetlerinden, kötü yanlar›ndan etkilenmifl olmaktan kendilerini engelleyememifllerdir. Bu durum kendilerinde karmakar›fl›k, bilim d›fl›, insanl›k d›fl› anlay›fllar do¤urmaktan geri kalmam›flt›r. ‹flte düflmemizin belli bafll› nedenlerinden birini bu nokta oluflturuyor. Yine biliyorsunuz ki, ‹slâm dünyas› içindeki toplumlar ile Hristiyan dünyas› kitleleri aras›nda birbirini

birinci yöntem ile ne de zorbal›k ve bask› ile kendi amac›m›za sürüklemeye baflar›l› olamad›¤›m›z› görüyoruz. Bunda baflar›l› olmak için ayd›n s›n›fla halk›n düflüncesi ve amac› aras›nda do¤al bir uygunluk olmas› gereklidir. Yani; ayd›n kesimin halka verece¤i bilgiler, gösterece¤i ülküler, halk›n ruh ve vicdan›ndan al›nm›fl olmal›. Hâlbuki bizde böyle mi olmufltur. fiüphesiz hay›r! Arkadafllar, ayd›nlar›m›z içinde çok iyi düflünenler vard›r. Fakat genellikle flu hatam›z da vard›r ki, araflt›rmalar›m›za temel olarak

Bunda baflar›l› olmak için ayd›n s›n›fla halk›n düflüncesi ve amac› aras›nda do¤al bir uygunluk olmas› gereklidir. Yani; ayd›n kesimin halka verece¤i bilgiler, gösterece¤i ülküler, halk›n ruh ve vicdan›ndan al›nm›fl olmal›. affedilmez gören bir düflmanl›k vard›r. Müslümanlar, Hristiyanlar›n, Hristiyanlar Müslümanlar›n sonsuza kadar düflmanlar› oldular. Birbirlerine kâfir, tutucu gözüyle bakt›lar. ‹ki dünya birbiriyle yüzy›llardan beri bu tutuculuk ve düflmanl›kla yaflad›. Bu düflmanl›¤›n sonucudur ki, ‹slâm âlemi bat›n›n her yüz y›l farkl› bir flekil ve rengi olan ilerlemelerinden uzak kalm›flt›. Efendiler, flimdi incelenmesi gereken as›l hususa geldik: ‹slâm âlemi iki s›n›f ayr› heyetlerden oluflmufltur. Biri ço¤unlu¤u oluflturan avam, s›radan halk kesimi, di¤eri az›nl›¤› oluflturan ayd›nlar. Halk› ne

çoklukla kendi memleketimizi, kendi tarihimizi, kendi geleneklerimizi, kendi özelliklerimizi ve ihtiyaçlar›m›z› almal›y›z. Ayd›nlar›m›z belki bütün dünyay›, bütün di¤er milletleri tan›r, fakat kendimizi bilmeyiz. yd›nlar›m›z ulusumuzu en mutlu ulus yapay›m derler. Baflka milletler nas›l olmuflsa onu da aynen öyle yapal›m derler. Fakat düflünmeliyiz ki, böyle bir görüfl hiçbir devirde baflar›l› olmufl de¤ildir. Bir millet için mutluluk olan bir fley di¤er millet için felâket olabilir. Ayn› neden ve flartlar birini mutlu etti¤i halde di¤erini mutsuz edebilir.

A

27


BD EK‹M 2015

Onun için bu millete gidece¤i yolu gösterirken dünyan›n her türlü ilminden, kefliflerinden, geliflmelerinden yararlanal›m, ancak unutmayal›m ki, as›l temeli kendi içimizden ç›karmak zorunday›z. De¤erli gençler, gençlerimiz ve ayd›nlar›m›z ne için yürüdüklerini ve ne yapacaklar›n› öncelikle kendi beyinlerinde iyice kararlaflt›rmal›,

temiz kalpli, çok asil ruhlu, ilerlemeye çok yetenekli bir halkt›r. Bu halk, e¤er bir defa karfl›s›ndakilerin içtenlikle kendilerine yard›mc› olduklar›na inan›rsa her türlü hareketi derhal kabule haz›rd›r. Bunun için gençlerin her fleyden önce ulusumuza güven vermesi gerekir. Bunun için ülkümüzü aç›kl›kla ifade etmeliyiz. Onu imanla duymal› ve onu hiç y›lmadan takip

Ulusal varl›¤›m›za düflman olanlarla dost olmayal›m. Böylelerine karfl› bir Türk flairinin dedi¤i gibi, “Türküm ve düflman›m sana, kalsam da bir kifli!” diyelim. onlar› halk taraf›ndan iyice sindirilebilir ve kabul edilebilir bir hale getirmeli, onlar› ancak ondan sonra ortaya atmal›d›r. en çok ümitliyim ki, gençlerimiz bunu yapacak derecede yetiflkindir. Biliyorum ki ihtiyarlar›m›z gibi gençlerimizin de tecrübeleri vard›r. Çünkü ulusumuzun yak›n y›llara ait gördü¤ü ac› dersler, yak›n y›llar›n en yo¤un olaylar› ile dolu oluflu, devrimizin gençlerini eski devirlerin ihtiyarlar› kadar ve belki onlardan fazla olaylar›n flahidi ve bundan dolay› da gençlerimizi ihtiyarlar kadar tecrübe sahibi yapt›. Herhangi bir gencimiz yaflad›¤› devrin belki üç kat› oran›nda olaylara flahit oldu¤u için, her gencimiz üç kat› yafl sahibi say›labilir, onlar› da ihtiyarlar gibi tecrübeli kabul edebiliriz. Arkadafllar, bizim halk›m›z çok

B

28

etmeliyiz. Kiflisel ç›karlar›m›zdan, alçak emellerimizden vazgeçmemiz ancak böyle canl› ve alevli ülkü ile baflar›lacakt›r. Arkadafllar, dünyan›n bize sayg› göstermesini istiyorsak öncelikle biz, kendi benli¤imize ve milliyetimize bu sayg›y› hissen, fikren, fiilen bütün çal›flma ve hareketlerimizle gösterelim; bilelim ki ulusal benli¤ini bulmayan milletler baflka milletlerin av›d›r. Ulusal varl›¤›m›za düflman olanlarla dost olmayal›m. Böylelerine karfl› bir Türk flairinin dedi¤i gibi, “Türküm ve düflman›m sana, kalsam da bir kifli!”diyelim. Efendiler! Bir fikri daha düzeltmek isterim: Milletimizin içinde gerçek âlimler, âlimlerimiz içinde milletimizin halk›yla övünebilece¤i bilginler vard›r. Fakat bunlara karfl› ilmi elbise alt›nda ilmin gerçe¤inden uzak, gere¤i kadar ö¤renim göreme-


BD EK‹M 2015

mifl, ilim yolunda gere¤i kadar ilerleyememifl hoca k›yafetli cahiller de vard›r. Bunlar›n ikisini birbirine kar›flt›rmamal›y›z. Gerçekte bilgin olmamakla beraber, s›rf o elbisenin içinde bulunduklar› için bilgin san›lan, ç›kar›na düflkün h›rsl› ve imans›z birtak›m hocalar da vard›. Hükümdarlar iflte bunlar› ele ald›lar ve iflte bunlar, dine uygundur diye fetvalar verdiler. Gerektikçe yanl›fl hadisler bile uydurmaktan çekinmediler. ‹flte o tarihten beri saltanat taht›nda oturan, saraylarda yaflayan, kendilerine halife ad› veren zorba hükümdarlar, bu gibi hoca k›yafetli dilencilere de¤er verip, onlar› korudular. Gerçek ve inançl› bilginler her zaman ve her devirde onlar›n nefret ettikleri kifliler oldu. Arkadafllar, üç buçuk dört y›l öncesine kadar, sa¤ olan Osmanl› hükümdarlar› da ayn› fleyleri yapm›fllar, ayn› hilelerden yararlanm›fllard›. Osmanl› tarihinden bu konuda uzun örnekler söylemeye gerek yok, son Osmanl› hükümdar› Vahdettin’in hareketleri gözünüzün önündedir. Onun emriyledir ki, bile bile ölüme götürülen milleti kurtarmak isteyenler asi ilân edildi. Onun emriyle millet ve vatan› kurtarmak için kan döken aziz ordumuzun asiler sürüsü oldu¤una dair fetvalar veren bilgin k›yafetli kimseler ç›kt›. Art›k bu milletin ne öyle hükümdarlar, ne öyle bilginler görmeye dayanacak gücü ve imkân› yoktur. Art›k kimse öyle hoca k›yafetli sahte bilginlerin yalan›na önem verecek

de¤ildir. En cahil olanlar bile o gibi adamlar›n kimli¤ini pekiyi anlamaktad›r. Fakat bu konuda tam bir güven sahibi olabilmemiz için bu uyan›fl›, bu aç›kgözlülü¤ü, onlara karfl›, bu nefreti, gerçek kurtulufl an›na kadar bütün kuvvetiyle hatta artan bir kararl›l›kla korumal› ve devam ettirmeliyiz. Efendiler, e¤er onlara karfl› benden bir fley anlamak isterseniz, derim ki, ben kendim onlar›n düflman›y›m. Onlar›n olumsuz yönde atacaklar› bir ad›m, yaln›z benim iman›ma de¤il, yaln›z benim amac›ma de¤il, o ad›m benim ulusumun hayatiyle ilgili, o ad›m ulusumun hayat›na karfl› kas›t, o ad›m ulusumun kalbine yöneltilmifl zehirli bir hançerdir. Benim ve benimle ayn› fikirde olan arkadafllar›m›n yapaca¤› fley mutlaka ve mutlaka o ad›m› atan› tepelemektir. üphe yok ki arkadafllar, millet birçok fedakârl›k, birçok kan bahas›na, en sonunda elde etti¤i yaflama esas›na kimseyi tecavüz ettirmeyecektir. Bugünkü hükümetin, meclisin, kanunlar›n, Anayasan›n içeri¤i ve anlam› hep bundan ibarettir. Varsayal›m e¤er bunu sa¤layacak kanunlar olmasa, bunu sa¤layacak Meclis olmasa, öyle olumsuz ad›m atanlar karfl›s›nda herkes de çekilse ve ben tek bafl›ma kalsam bile, o amaçta olanlar› yine tepelerim. •

cengizonal@butundunya.com.tr Gelecek Ay: Konya K›z›lay Derne¤i fiubesi’ndeki Konuflmas› 29


Haz›rlayan: Y‹⁄‹T EREN GÜNEY

‹lk Dersimiz: Türkçe Bu ay köflemizi dilimizde yer etmifl yabanc› sözcüklerin karfl›l›klar›na ay›rd›k. Bilginizi s›nay›n. 1 Agresif (Fr.)

a-Atak b-Etmen c-Eflzaman d-Saldırgan 2 Reel (Fr.)

a-Gerçek b-Büyük, genifl c-Destekleyici d-Dolafl›m 3 Komplo (Fr.)

6 Anons (Fr.)

a-Yap›c› b-Uyum c-Edilgen d-Dayatma

7 Aktivite (Fr.)

12 Nominal (Fr.)

a-Ayarlama b-Sıra d›fl› c-Verimli d-Ektinlik

a-‹lginç b-Saymaca c-fienlik d-Çarp›c›

8 ‹llegal (Fr.)

a-Kavrama b-Tuzak c-Da¤›t›c› d-Kar›flt›r›c›

a-Karmafla b-Yasa d›fl› c-Yarat›m d-Nesnel

4 ‹nisiyatif (Fr.)

9 Natürel (Fr.)

a-Hofl koku b-Yans›t›c› c-Üstünlük d-Taslak

a-Do¤al b-Görünüm c-De¤iflken d-Edilgen

5 Change (‹ng.)

10 Komisyon (Fr.)

a-Özgül b-Para de¤iflimi c-Çözümleyici d-Seçenek

11 Pasif (Fr.)

a-Dolu, tam b-Duyuru c-Gösteriflli d-Süreli

13 Kreatör (Fr.)

a-Ayaküstü b-Uzman c-Donan›m d-Yaratımcı 14 Filtre (Fr.)

a-Süzgeç b-Onar›m c-Bölüm d-Öznel 15 Profil (Fr.)

a-Tan›t›m b-Alt kurul c-Gerçeklik d-Süreç (Fr.) Frans›zca (‹ng.) ‹ngilizce

a-E¤ilim b-Zamanlama c-Yan görünüfl d-Özel Yan›tlar: 151. sayfada


Prof. Dr. Haberal 3 Ayr› Avrupa Ülkesinde Türk Bayra¤›n› Dalgaland›rd› Prof. Dr. Mehmet Haberal ve Baflkent Üniversitesi’nden befl kiflilik bilimsel heyet, eylül ay›nda gittikleri Prag, Brüksel ve Hannover’deki üç kongrede sunduklar› bildiriler ve sunumlarla, bilimsel çal›flmalar›n› dünyan›n çeflitli ülkelerinden Bütün Dünya gelen meslekdafllar›yla paylaflt›lar. YAZI ‹fiLER‹

rof. Haberal, bu kongrelerden sonra yurda döndü¤ünde görüfllerini ve duygular›n› flöyle özetledi: "Arkadafllar›m ve ben, Avrupa’n›n üç ülkesinde düzenlenen bilimsel kongrelerde Türkiye'yi temsil etmemizin mutlulu¤u yan›s›ra, bildirilerimiz ve sunumlar›m›zla da Türkiye'nin, bilim alan›nda geliflmifl ülkeler düzeyine ulaflt›¤›n› bir kez daha kan›tlam›fl

P

Prof. Dr. Mehmet Haberal 31


Prag’da gerçeklefltirilen kongrenin aç›l›fl töreni

Prof. Dr. Nadey Hakim, Prof. Dr. Haberal ve ICS Baflkan› Prof. Yik Hong Ho

Uluslararas› Cerrahlar Birli¤i Kongre Bflk. Prof. Karel Novak ve Prof. Dr. Haberal

olduk. Avrupa’daki çal›flmalar›m›z sonunda, bu baflar›m›z›n gururunu ve mutlulu¤unu yaflad›k." Prof. Haberal ve beraberindeki 32

Baflkent Üniversitesi Bilim Heyeti, “Avrupa ç›karmas›” na, Uluslararas› Cerrahlar Birli¤i’nin Prag’da düzenlenen kongresine kat›larak bafllad›. Kongrenin yap›ld›¤› tarihsel “Carolina Üniversitesi”nin ayn› salonunda Prof. Haberal, 2005 y›l›nda kendisine Uluslararas› Cerrahlar Birli¤i’nin “Onur üyesi” seçildi¤i törene kat›lm›flt›. Çeflitli ülkelerden 300'ü aflk›n bilim insan›n›n kat›ld›¤› kongrede Prof. Dr. Mehmet Haberal, Türkiye'de organ naklinin ve özellikle çocuklarda karaci¤er naklinin tarihçesini anlatt›. Prof. Dr. Mehmet Haberal’›n Silivri Cezaevi’nde kurdu¤u Dünya T›p Bilimleri Akademisi'nin Avrupa Temsilcili¤i görevini üstlenen ünlü ‹ngiliz cerrah Prof. Dr. Nadey Hakim’in, kongredeki sunumu s›ras›nda Prof. Mehmet Haberal’› "Ortado¤u'nun hatta dünyan›n en önemli transplant lideri" olarak tan›mlamas›,


BD EK‹M 2015

Prof. Haberal’›n kurucusu oldu¤u MESOT Ortado¤u Organ Nakli Derne¤i Üyesi meslekdafllar›, Brüksel’deki Baflkent Üniversitesi stand›nda

Oxford Üniversitesi Emeritus Prof. Sir Peter Morris ve Prof. Haberal

kongreyi izleyen dünya cerrahlar› taraf›ndan alk›fllarla karfl›land›. Prag Belediye Baflkan›’n›n, kongreye kat›lan bilim insanlar› onuruna düzenledi¤i davette Prof. Haberal’a kat›l›m› nedeniyle teflekkürünün ifadesi olarak onur belgesi vermesi takdirle karfl›land›. Prof. Haberal, Prag'daki kongreden Türkiye’ye döndükten

Prof. Haberal, Hannover Belediye Baflkan› Regine Kramarek ile

Prof. Haberal ve ‹srail Yan›k Derne¤i Baflkan› Prof. Lior Rosenberg 33


BD EK‹M 2015

Slovakya Yan›k Der. Bflk. Prof. Pavel Brychta ve Prof. Mehmet Haberal

bir gün sonra yine beraberindeki Baflkent Üniversitesi heyetiyle Brüksel'e gitti ve burada düzenlenen Avrupa Transplantasyon Derne¤i’ nin kongresine kat›ld›. Transplantasyon konusundaki yeni çal›flmalar›n› Brüksel’deki kongrede de bildirileri ve sunumlar›yla yabanc› meslekdafllar›yla paylaflan Prof. Haberal ve Baflkent heyeti daha sonra, kongre binas›ndaki Baflkent Üniversitesi stand›nda meslekdafllar›na evsahipli¤i yapt›. “Avrupa’ya bilimsel ç›karma” lar›nda Prof. Haberal ve Baflkent Üniversitesi bilim heyetinin Brüksel’ den sonraki dura¤›, Almanya’n›n Hannover kentiydi. Hannover’de Avrupa Yan›k Derne¤i'nin kongresine, aralar›nda Dünya Sa¤l›k Örgütü Yan›k Bölümü Baflkan› Prof. Dr. Gunn, Harvard Üniversitesi Yan›k Bölümü Baflkan› Prof. Dr. Ronald Tompkins, ‹ngiltere Yan›k Derne¤i Baflkan› Prof. Dr. Keith Judkins 34

Dünya Sa¤l›k Örgütü (WHO)- Yan›k Dept. Baflkan› Prof. S.W.A. Gunn ve Prof. Haberal

gibi alanlar›nda dünya çap›nda ünlü bilim insanlar› da kat›ld›lar. Baflkanl›¤›n› Hannover Belediye Baflkan› Regine Kramarek’›n yapt›¤› kongrede Prof. Haberal, Türkiye'de yan›k vakalar› ve tedavilerinde sa¤lanan geliflmeler konusunda aç›klamalar yapt›, meslekdafllar›n›n sorular›n› yan›tlad›. ürkiye’de dönüflünde Prof. Dr. Mehmet Haberal, on gün içinde Avrupa’n›n üç kentinde kat›ld›klar›, üç bilimsel kongredeki baflar›n› yorumlarken “Önemli olan›n, Baflkent Üniversitesi çat›s› alt›nda yap›lan çal›flmalar› uluslararas› düzeyde bilimsel kongrelerde sunman›n ve ülkemizi böyle üst düzey bilimsel ortamlarda temsil etmenin önemine” dikkat çekti ve “Bu çal›flmalar›m›z sonunda Türk bayra¤›n› üç Avrupa kentinde dalgaland›rmak baflar›m›z nedeniyle arkadafllar›mla birlikte mutluluk ve gurur duyuyoruz.” dedi. •

T


Gezdikçe Gördükçe ‹zlen fien Toker

G üzel Ülkem Benim güzel ülkem,

gökkufla¤›ndaki renklerin ülkesi... ‹ki bin metreye kadar yükselen Kaçkar Da¤lar› ormanlar›n›n, Ayval›k’taki zeytin a¤açlar›n›n, yurdun dört bir yan›na da¤›lm›fl yaylalar›n yeflili... Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz’in, k›y›s›nda serinledi¤imiz göller ve nehirlerin mavisi...

A

¤r›, Erciyes, Ilgaz, Uluda¤, Toroslar, Alada¤lar gibi yüzlerce da¤› ve Nemrut Da¤›’ndaki heykelleri ›fl›klar›yla ayd›nlatan güneflin sar›s›...


BD EK‹M 2015

Halfeti ve Bozcaada’daki gelinciklerin, komflularla birlikte sabah kahvesinin içildi¤i bahçelerdeki sardunya ve güllerin k›rm›z›s›... Küre Da¤lar› ve Yedigöller’deki sonbahar yapraklar›n›n, Ç›ral› Olympos’ta kayalar›n içinden ç›kan alevlerin turuncusu... K›zkalesi, Kalkan ve Bodrum’da denizin, ‹znik’de çinilerin laciverti... Pencere önüne dizilmifl menekflelerin, baharda etraf› saran ball› baba çiçeklerinin, leylaklar›n, yaz› müjdeleyen lavantalar›n moru...

Ülkemin saymakla bitmeyecek do¤al güzellikleri t›pk› Kapadokya semalar›nda uçan balonlar gibi rengârenk... Benim güzel ülkem, milattan öncesine uzanan köklü, zengin bir tarihin ülkesi... Tap›naklar, kiliseler, camiler, Efes, Bergama, Knidos, Phaselis, Aphrodisias gibi antik kentler, 36

Zeugma’daki mozaikler, Hasankeyf gibi yerleflimler ve müzelerde sergilenen tarihi eserlerin her biri farkl› zamanlar›n, mekanlar›n ve yaflamlar›n izlerini tafl›yor. Benim güzel ülkem, seslerin ülkesi... Türkülerin, Sanat Müzi¤i ve Pop müzi¤i bestelerinin söylendi¤i, klasik müzik konserlerinin düzenlendi¤i, yöreye özgü müziklerle halk

Benim güzel ülkem, güzel insanlar›n da ülkesi. oyunlar›n›n oynand›¤›, halay çekilen, horon tepilen dü¤ünlerin ülkesi. Çeflit çeflit, birbirinden leziz yiyeceklerle donat›lan sofralarda ailelerle, dostlarla,


BD EK‹M 2015

arkadafllarla yenen yemeklerdeki sohbetlerin sesleri evlerden, bahçelerden, lokantalardan yükseliyor. Benim güzel ülkem, güzel insanlar›n da ülkesi...

K

entten gelen konu¤una ikram etmek için yumurtalar›n› satarak geçindi¤i tavu¤u kesen köylü teyze; sokakta tan›flt›¤›, dilini bile bilmedi¤i yabanc›y›

kimsesiz, yard›ma muhtaç diye evine davet eden aile; “Börek yapt›m, sana da getirdim” diyen komflular... Otobüse binen yafll› teyzeye yerini veren genç k›z, yolda su bidonlar›n› tafl›maya çal›flan amcaya yard›m eden genç delikanl›, görme sorunu yaflayan han›m›n koluna girip onu yolun karfl›s›na geçiren bey...

“Bir çay ikram edeyim, biraz dinlenin” , “Tad›na bak, almasan da olur”, “Bozuk yoksa kals›n, can›n sa¤olsun” diyen esnaf; çal›flan›na k›ymet veren, onun sa¤l›¤›n›, mutlulu¤unu düflünen iflveren... Yaln›zca kendi için de¤il, toplumsal fayda için çal›flan sivil toplum kuruluflu gönüllüleri, gelecek seçimleri de¤il, gelecek nesilleri düflünen politikac›lar... Çocu¤una zenginli¤in çok fley sahibi olmak de¤il, az fleye ihtiyaç duymak oldu¤unu; dürüstlü¤ün, do¤rulu¤un, paylaflman›n, yard›m etmenin, sevgi ve sayg›n›n de¤erini

ö¤reten anne ve babalar... Ça¤dafl bir toplum olmak için düflünmeye ve iyi bir e¤itim almak gerekti¤ine inanm›fl ö¤retmenler... Cehalet, kin, öfke, yalan, h›rs›zl›k ve bölücülükten uzak; dürüstlük, sevgi, sa¤duyu, vicdan, anlay›fl ve insanl›¤a yak›n olan tüm insanlar... Bütün renkleri, izleri, sesleri ve 37


insanlar› harmanlad›kça zenginleflen güzel ülkemin bir efli yok. Bu yüzden flimdi k›zg›nl›¤›, nefreti, intikam duygular›n› bir kenara koyup; sa¤duyu, hoflgörü ve sevgiye güvenme zaman›. fiimdi yaln›zca kendimize de¤il, birbirimize ve güzel ülkemize sahip ç›kman›n, Mevlâna’n›n ö¤ütlerine kulak vermenin zaman›...

“Cömertlik ve yard›m etmede akarsu gibi ol. fiefkat ve merhamette günefl gibi ol. Baflkalar›n›n kusurunu örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Hoflgörülülükte deniz gibi ol. Ya oldu¤un gibi görün, ya göründü¤ün gibi ol.” • izlensen@butundunya.com.tr

Mele¤in Söyledikleri

Küçük bir k›z k›rda yürürken bir kelebe¤in dikene tak›l›p kalm›fl oldu¤unu gördü. Özenle kelebe¤i dikenden kurtard›. Kelebek iyi kalpli bir melek olarak geri döndü. Küçük k›za, "Ben de sana bir iyilik yapmak istiyorum" dedi. "En çok neyi istiyorsan, sana o istedi¤ini vereyim." Küçük k›z "Ben, mutlu olmak istiyorum" dedi. "Bana mutlulu¤un gizini ö¤retebilir misin?" Melek, küçük k›z›n kula¤›na birfleyler f›s›ldad›. Sonra bir anda gözden kayboldu. Küçük k›z, o günden sonra öylesine mutlu yaflad› ki, çevresinde herkes onu, "Dünyan›n en mutlu kiflisi" olarak kabul etmeye bafllad›. Art›k herkes mutlu olmas›n›n gizini soruyordu. O ise "Ben yaln›zca, mele¤imin sözünü dinledim" diyordu. Y›llar sonra k›z yaflland›kça, komflular› aras›nda bir telafl bafllad›: "Gizini bize söylemeden ölürse, mutlulu¤un gizini de sonsuza dek yitirmifl olaca¤›z" dediler ve toplan›p ona gittiler " Bir sak›ncas› yoksa, mele¤inin sana söylediklerini söyler misin?" dediler Sevimli nine, küçük bir k›z oldu¤u günlerde mele¤inin sözlerini, komflular›na söylemekte bir sak›nca görmedi: "Mele¤im bana, çevremdeki kiflilerin ne denli güçlü ve güvence içinde olduklar›na ald›rmay›p, onlar›n tümünü, benim yard›m›ma gereksinim duyan kifliler olarak görmemi ve onlara öyle davranmam› söylemiflti" dedi. "Tüm yaflam›m boyunca yapt›¤›m ise, mele¤imin bu sözünü hiç unutmam›fl olmamd›r." 38


Yaflamdan Yans›malar Nuray Bartoschek

Büyüklere asal M B

ir vard›, bir çoktu. Bize ay kadar uzak, yüre¤imiz kadar yak›n bir memlekette aniden her fley tepetaklak olmufl, ülke freni patlam›fl bir kamyon gibi h›zla uçuruma do¤ru sürüklenmekteydi. Durun bir dakika, “Aniden” mi dedim. Do¤rusu aniden olmad› hiçbir fley. Önceleri halk›n ço¤unlu¤u izleyici koltu¤unda oturdu¤u yerden izliyordu oyunu. Zaman zaman s›k›c›, s›radan bir oyundu iflte. Arada kanal de¤ifltirip farkl› programlar› izleseler de oyun asl›nda kendi içinde planl› bir biçimde ilerliyordu. Ara s›ra birileri ç›k›p “Hey, uyan›n, bu sizin bildi¤iniz oyunlara benzemez.! “

Bir gecede komflular düflmana dönüflmüfltü.


BD EK‹M 2015

diye sesini yükseltmeye çal›fl›rsa, izleyiciler hep bir a¤›zdan oyun aralar›nda gösterilen göz al›c› reklamlar› göstererek “Sen sesini k›s, bu flu ana dek izledi¤imiz en iyi oyun, reklamlara bakarsan oyunu kuranlar›n ne denli özveriyle çal›flt›klar›n› görebilirsin!” diyerek o sesleri bast›r›yordu. Sesi k›s›lamayanlar ise oyunun hakemleri taraf›ndan etkisiz hale getiriliyor, saha d›fl›nda b›rak›l›yorlard›. onunda ayn› ayak oyunlar›n› izlemekten yorulan ve b›kan baz› izleyiciler yeni sezonda ayn› oyunu ve oyuncular› görmek istemediklerini aç›k bir biçimde gösterince olanlar oldu. Rahat izleyici koltu¤unda oturarak yaln›zca izlediklerini sand›klar› oyun, bir ahtapot gibi herkesi çekip sard› ve oyunun tam orta yerine b›rakt›. Önce bir yumruk, sonra tekme, sonra art›k kimin eline ne geçerse herkes birbirine sald›rmaya bafllad›. Ortal›k kan gölüne döndü. Art›k sahada kin ve nefret söylemleri ile birbirini “ötekiler” olarak gören insanlar vard›. Bir gecede komflular düflmana dönüflmüfltü. Yaral› çocuklar, büyüklerin oynad›¤› ve ad›na “iç savafl” denilen bu ac›mas›z, pis oyunun geçmiflte de farkl› kültür ve toplumlar› bölerek parçalay›p yok etmek için

S

40

kullan›ld›¤›ndan habersiz en büyük bedeli ödüyorlard›. Halk freni boflalm›fl bir kamyona binmifl, hep birlikte bir uçuruma do¤ru sürüklenirken oyun içinde oyun kuranlar ise dökülen kanlarla susuzluklar›n› gidererek, ifltahla emellerine ulaflmaya çok az kald›¤›n› düflünüyorlard›. Plan ifle yaram›fl, halk kendilerini sahada kavgan›n ortas›na itenlere de¤il birbirlerine sald›rm›flt›. Sonra ne mi oldu? Tam uçurumun k›y›s›ndayken insanlar bir anda gerçe¤in ay›rd›na vard›lar. Kan kanla temizlenemezdi. O topraklar üzerinde yaflayan herkes kardeflti. Hep birlikte nice zorlu yollarda, zorlu y›llarda omuz omuza vermifl olan insanlar oyun içinde oyun oynayanlar›n oyununu kanla de¤il, onlar› oyun d›fl›na atacaklar› oylarla belirleyeceklerdi... Onlar erdi muradlar›na, biz bakal›m kendi gelece¤imize!

Tam uçurumun k›y›s›ndayken insanlar bir anda gerçe¤in ay›rd›na vard›lar. O topraklar üzerinde yaflayan herkes kardeflti.

Ç

ocuklar›n savafl de¤il, bar›fl masallar›yla büyümeleri için dünya üzerindeki tüm insanlar›n do¤ru seçimler yapabildi¤i, oynanan pis oyunlar› görebilmek için fark›ndal›¤›m›z›n artt›¤› günler dile¤iyle düflünekal›n. • nuraybartoschek@butundunya.com.tr


Ça¤dafl Düflünce Dr. Ö¤üt Yazman

TLve Döviz F›rt›nas› KÜRESEL EKONOM‹ Dünya ekonomisi tehlikeli ve gelece¤i belirsiz bir dönemden geçiyor. 1980 de bafllayan ve gittikçe h›zlanan küreselleflme ile uluslar aras› ekonomik iliflkiler gelifltikçe ülkeler, birbirlerinden daha çok etkilenir oldu.. Bu etkiler bazen geliflen ülkelerin yarar›na sonuçlar verdi. Ama bu geliflen ülkeleri, dünyan›n geliflmifl, büyük hakim ekonomilerine (ABD, Çin, AB) daha çok ba¤›ml› duruma getirdi. Böylesine bir kurtlar sofras›nda baz› ülkeler yeni koflullara uygun ekonomi politikalar› ile küreselleflmenin nimetlerinden yararlanmaya, bulafl›c› ve zararl› ektilerinden korunmaya yönelik gerekli önlemleri al›rken baz›lar› sorunlar› görmezden gelip hal› alt›na 41


BD EK‹M 2015

süpürmeyi ye¤lediler. TÜRK‹YE EKONOM‹S‹ Dünya’n›n orta gelir grubundaki geliflen ülkeleri aras›nda yer alan Türkiye Ekonomisi’nin çeflitli yap›sal güçlükleri vard›r.

Bunlardan önemli bir tanesi sermaye yetersizli¤i ve tasarruf düzeyinin düflük olmas›d›r. Bu nedenle kronik d›fl aç›k veren bir ülkedir. ‹thalat› ihracat›ndan fazlad›r. Sa¤lanan döviz gelirlerinden daha fazlas› harcand›¤› için d›fla ba¤›ml›l›k artmakta, d›flar›dan devaml› borçlanmak zorunda kalmaktad›r. Borcu çevirmek için yeniden borçlanmakta, yetmedi¤i zaman elde avuçta kalanlar› da satmaktad›r. Dünyada likidite bollu¤unun oldu¤u zamanlarda gelen sermaye giriflleri ile yeni borçlanmalar kolaylaflm›fl ama Türkiye bundan halk›n refah›n› art›racak, iflsizli¤i azaltacak flekilde yararlanamam›fl, savurganl›¤› sürdürmüfltür. 2015 DOLAR DEPREM‹ 2015 y›l›na gelinirken ABD 2008 Lehman krizinin atlat›ld›¤› ve ekonomideki düzelmeye paralel olarak faizleri art›rma sinyali vermifltir.

FED’in bu niyet belirtisi bile d›flar›

42

2003 y›l›nda 7,5 milyar dolar olan d›fl aç›k 2015 y›l› ortalar›nda 40 milyar dolar› aflm›flt›r. saç›lan dolarlar›n ç›k›fl›n› bafllatm›fl ve h›zland›rm›flt›r.Türkiye muhtaç kald›¤› d›fl finansman gere¤i, sermaye girifllerinin k›sa vadeli (s›cak para) yap›s› ve çok k›r›lgan ekonomisiyle bu f›rt›naya yakalanm›flt›r. 2015 y›l›nda sermaye ç›k›fllar› artm›flt›r. Türk Tahvilleri ve Borsa’daki hisse senetlerini satarak ilk 8 ayda 9,3 milyar dolar s›cak para ülkeyi terk etti. Kalanlar ç›kmak için f›rsat kolluyor. Giderek de¤ersizleflen Türk Liras›ndan (enflasyon ve düflük faiz nedeniyle) halk›n da ç›k›p dövize dönmeye bafllamas› ile dolar ve euroya karfl› TL’n›n de¤er kayb› h›zlanm›flt›r. Türkiye enerji ithalatç›s› olarak dünya petrol fiyatlar›ndaki büyük düflüflten de döviz kurundaki yükselme nedeniyle yeteri kadar yararlanamam›flt›r. Petrol fiyatlar›ndaki düflüfl, d›fl a盤› azaltan bir yama olmufltur. Ama dünyada ucuzlayan petrolden girdi olarak tar›m, Sanayi ve Ulaflt›rma sektörleri yararlanamam›flt›r.


BD EK‹M 2015

Petrol istasyonlar›, her yere pahal›l›k pompalamaya devam etmektedir. 2003 y›l›nda 7,5 milyar dolar olan d›fl aç›k 2015 y›l› ortalar›na gelinirken 40 milyar dolar› aflm›flt›r. Bir önceki aya göre ihracat›n ithalat› karfl›lama oran› yüzde 67’den yüzde 61’e düflmüfltür. Sanayi üretiminde kullan›lan ham madde ve ara mallar ithalat› azalm›fl, tüketim mallar› ithalat› artm›flt›r. Sanayi üretimi düflmüfltür. Büyüme duraklam›flt›r. ‹hracat pazarlar›m›z daralm›fl, iflsizlik artm›flt›r. TL SERENCAMI D›fl aç›k, iflsizlik, üretim düflüklü¤ü, enflasyon gibi yurt içi ve d›fl alemdeki konjonktür de¤iflmelerinden oluflan d›fl etkenler nedeniyle Türk Liras›’n›n di¤er

ve hatta bir k›sm›n›n açl›k s›n›r›nda oldu¤u da görülüyordu. Bu durumda hemen gerekli ekonomi politikas› önlemleriyle (para politikas› ve maliye politikas› araçlar›yla) hasar›n daha hafif atlat›lmas› sa¤lanabilirdi. Oysa bir ekonomi bakan› ç›k›p dine dayal› yeminler ederek bu durumun d›flar›dan kaynakland›¤›n›, geçici ve önemsiz oldu¤unu söylüyordu. MERKEZ BANKASI ve ‹KT‹DAR 85 y›ll›k bir deneyime ve bilgi birikimine sahip Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas›,

dünyadaki geliflmelere paralel olarak 1970’de yeni bir yasa ile yeniden yap›land›r›lm›fl ve sonraki de¤ifliklikle görevleri aç›klanm›flt›r. Buna göre: “Bankan›n temel amac› fiyat istikrar›n› sa¤lamakt›r. Banka, fiyat istikrar›n› sa¤lamak için uygulayaca¤› Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankas›

güçlü para birimlerine karfl› de¤er yitirmesi, kaç›n›lmaz gibi yorumlanabilirdi. Meteoroloji de¤iflmifl, f›rt›na belirtileri görülür olmufltu. Ayr›ca gelir da¤›l›m›ndaki bozulma ile borca batm›fl dar ve sabit gelirli halk›n büyük ço¤unlu¤unun yoksulluk 43


BD EK‹M 2015

para politikas›n› ve kullanaca¤› para politikas› araçlar›n› do¤rudan kendisi belirler.” “Banka, Kanun ile kendisine verilen görev ve yetkileri, kendi sorumlulu¤u alt›nda ba¤›ms›z olarak yerine getirir ve kullan›r. “ TCMB kanunu md. 4) Son y›llarda Merkez Bankam›z siyasi bask›lar sonucu, görevini yapamaz duruma gelmifl, kuru düflük tutmufl, faizleri art›ramam›flt›r. Bununla da yetinilmemifl, kuruluflu ve kendilerinin atad›klar› baflkan›n› suçlayan söylemler artm›flt›r. ‹ki bakan›n MB kanunu “de¤iflsin -de¤iflmesin” demeçleri bas›na yans›m›flt›r. ATEfi‹ YÜKSELM‹fi TL Gelinen noktada, baflkan› ve de¤erli uzman kadrosuyla eli kolu ba¤l› bir Merkez Bankam›z var. Bunun sonucu TL’n›n atefli

yükselmifl ve yan›yor. Bir y›lda (Eylül / 2014-Eylül 2015) TL dolara karfl› yüzde 41 de¤er kaybetmifl bulunuyor. Dünya’n›n benzerleri aras›nda en çok paras›n›n de¤eri düflen üç ülke var: Türkiye, Brezilya ve Malezya. Üç ülkenin de yolsuzluk 44

iddialar›yla çalkalanmas› bir rastlant› m›d›r? Orta Do¤u’nun s›cak çat›flmalar› s›n›rlar›na dayanm›fl, iki milyondan fazla mülteciyi bar›nd›ran ve giderek artan iç çat›flman›n içindeki bir ülkede, rüzgarlar f›rt›naya dönüflüyor. YÜKSEK ATEfi SEMPTOMLARI Art›k Merkez Bankas› tek bafl›na bu atefli söndüremez. Çünkü deva-

lüasyonun zincirleme olumsuz etkileri ekonominin bütün sektörlerine ad›m ad›m yay›lmaktad›r. Fiyat art›fllar› ve pahal›l›k kaç›n›lmazd›r. Adaletsiz vergi sistemi, bozuk gelir da¤›l›m› flikayetleri ile k›vranan halk›n yeni pahal›l›k f›rt›nas›ndan korunmas› gereklidir. VE SEÇ‹M... Türkiye ekonomisi, görüfl mesafesi s›f›rlanm›fl bir sis bulutu içinde 7 Haziran’da kurala uygun ç›k›fl kavfla¤›n› kaç›rm›fl olarak oto yolda ters yola girmifl, geri geri giderek ç›kmaya çal›flan bir araç görüntüsü ile 1 Kas›m seçimlerine gidiyor. • (14 Eylül 2015)


Otopsi Cengiz Özak›nc›

1915'te Çanakkale'de Savaflan

ESK‹ ‹NG‹L‹Z ASKERLER‹N 1934 GEL‹BOLU Z‹YARET‹ ve ATATÜRK'ÜN MESAJI

ngiliz Daily Telegraph gazetesi,13 Nisan 1934 günlü haberinde; “Gelibolu Yar›madas›'n›n tarihi savafl alanlar›, çok yak›nda define avc›lar›yla dolacak,” diyordu; “Dünya Savafl›'nda buradaki çarp›flmalara kat›lan ‹ngiliz subay ve erlerinden 500 kifli, yak›nda Duchess of Richmond gemisiyle ‹ngiltere'den yola ç›kacak. Bunlar, 1915'te Gelibolu'dan çekilirken topra¤a gömdükleri alt›n torbalar›n› da arayacaklar. Te¤men Stanton-Hope, Daily Telegraph muhabirine Gelibolu'da definelerin oldu¤unu anlatt›: "Burada görev yapan erlerden

Akflam gazetesi 19.04.1934

ço¤u, öteden beri bankalara güveni olmayan ve bütün paralar›n› alt›n olarak yanlar›nda tafl›yan Tyne'liler. Bunlar çat›flma alan›na giderken üzerlerindeki alt›nlar› birer çukura 45


BD EK‹M 2015

gömerek sakl›yorlard›. Gömülen her torbada yaklafl›k 40 ‹ngiliz alt›n› vard›. Bunlardan biri, alt›nlar›n› bir a¤ac›n dibine gömmüfl ve yerini unutmamak için foto¤raf›n› çekmiflti. O foto¤raf bendedir. Bu adam atefl alt›nda vuruldu ve bir daha alt›nlar›na kavuflamad›. Alt›nlar› saklayan 8. Welch Alay›'ndand›r; askerlerin listesi ve adresleri bendedir. O a¤ac›n yerini bulup alt›nlar› ç›kart›rsam sahibini arayarak gönderece¤im..." Askerlerden biri de bir galon alkollü içkiyi (rom) Suvla Körfezi'nde sahile gömmüfl, haritas›n› çizmifl; bu harita da gemiye as›lacak; bu rom galonunu bulmakta her ziyaretçinin eflit flans› olacak. 1915 Çanakkale Savafl›'nda iflgal askerlerine verilen gündelik alkolün göstergesi olan bu rom galonunu aramak, gezinin en e¤lenceli yan›...” *** ‹ngiltere'de oldu¤u gibi Avustralya ve Türkiye'de de Define Av› olarak

‹ngiliz Aberdeen Press gazetesi, 21.04.1934, Eski ‹ngiliz Askerleri, Gelibolu'da Alt›n Para Arayacaklar. 46

Avustralya "The Telegraph" (Brisbane) gazetesi, 14.04.1934

yank›lanan Daily Telegraph ç›k›fll› bu haber,1 Çanakkale Savafl›'na iliflkin az bilinen gerçekleri dile getiriyordu. Gelibolu'da savaflan iflgal gücü askerlerine yaz-k›fl hergün rom veriliyordu. Avustralyal› asker Roy Retchford, Gelibolu sahilinde karaya nefle içinde, güle oynaya ç›kt›klar›n› anlat›yor;2 bir ‹ngiliz subay da 1922' de; "E¤er rom olmasayd›, Dünya Savafl›'n› kazanabilece¤imizi hiç sanm›yorum." diyordu.3 Askerler romu argoda "alkolün verdi¤i cesaret" anlam›nda "Dutch Courage" olarak adland›r›yordu.4 Bir alkollü içki olarak rom, iflgalci askerlerin Gelibolu'da yapt›¤› gibi, s›cak kahveyle kar›flt›r›larak al›nd›¤›nda, etkisi doru¤a ç›k›yor, onlara savaflta gereksindikleri cesareti sa¤l›yordu.


BD EK‹M 2015

Aral›k 1916.

Birinci Dünya Savafl›’nda Anzaklar günlük romlar›n› içiyor.

Bu rom bildi¤imiz rom de¤il, "orduya özel üretilmifl rom"du. ‹flgal güçleri komutanlar›, Aral›k 1915'te Gelibolu'dan çekilmeden önce, bu "rom"un Türklerin eline geçmesini -ve tabii içeri¤inin tahlil edilmesiniönlemek için seramik kavanozlar›n tümünü k›rd›rm›fllard›.5 ‹flte eski ‹ngiliz savaflç›lar›n 1934 Gelibolu ziyaretinde, bir askerin 1915'te k›rmay›p topra¤a gömdü¤ünü söyledi¤i bir galonluk rom kavanozunu arayacaklar› haberi, bu bak›mdan

‹ngiltere ordusunun seramikten yap›lma S.R.D.“Supply Reserve Depot” damgal› Rom kavanozlar›.

‹ngiliz askerleri ve rom- Aral›k 1916

anlaml›yd›. Ziyaretçilerin, kimi askerlerce 1915'te Gelibolu'da topra¤a gömülen alt›n para torbalar›n› arayacaklar› haberi de göründü¤ü gibi de¤ildi. Anzak Subay› G. Barclay, Gelibolu'da savafl›rken, Yeni Zelandal› mühendislerin su bulmak için bir kuyu açt›klar› s›rada, 10 metre derinlikte alt›n madeni filiziyle karfl›laflt›klar›n› aç›klam›fl ve yerini de bildirmiflti.6 Gelibolu'yu ziyaret edecek olan eski ‹ngiliz askerleri, belki de topra¤a gömülü alt›n para ç›k›nlar›n› ararm›fl gibi yaparak, gerçekte 1915'te Yeni Zelandal› Anzak askerlerinin buldu¤u söylenen alt›n madenini arayacaklard›. 47


BD EK‹M 2015

‹flgal ordusu Gelibolu’yu terketme öncesinde 17 Aral›k 1915. Üç asker rom kaplar›n› k›r›yor. (K›r›lm›fl kaplar yerde.)

1915 Çanakkale Savafl›'n›n bafl sorumlusu Sir Winston Churchill ve iflgal güçleri komutan› Sir Ian Hamilton bu derne¤in onursal konuklar›yd›. Gelibolu'ya gelecek eski ‹ngiliz askerleri aras›nda, Sir Francis Davies ve Sir Archibald Paris gibi Çanakkale Savafl›'nda görev yapm›fl on general de vard›.9 Lozan Bar›fl Antlaflmas›, Gelibolu Savafl Mezarlar›'n›n, mezarl›k d›fl›nda, askeri, ticari, vs. baflka amaçlarla kullan›lmas›n› yasakl›yordu.10 Gelgelelim, Daily Telegraph'›n

The Gloucester Advocate (NSW) 27.11.1915 "Gelibolu'da Alt›n"

Ian Hamilton, Winston Churchill ve Admiral Sir Roger Keyes; 700 kiflilik 1934 Gelibolu ziyaretini düzenleyen Royal Naval Division Association'un, Londra Crystal Palace, toplant›s›nda birarada. (Haziran 11, 1938. (AP Photo/Staff/Putnam) Evening News (Sydney, NSW) 19.10.1915 "Gelibolu'da Alt›n Bulundu"

*** Geziyi düzenleyen örgüt, 1915'te Çanakkale'de savaflm›fl emekli ‹ngiliz deniz subaylar›n›n kurdu¤u7 Kraliyet Deniz Kuvvetleri Derne¤i'ydi. 8 48

13 Nisan 1934 günlü haberi; bu geziye mezarl›k ziyaretine ek olarak bir de "define aray›c›l›¤›" boyutu eklendi¤ini gösteriyordu. Bu, antlaflmaya ayk›r›yd›. Atatürk bu haberden hemen bir gün sonra, 14 Nisan 1934 günü Çanakkale'ye gidecek; Çanakkale Valisi ile görüflecekti.11


BD EK‹M 2015

Atatürk'ün Çanakkale Valisi ile neler konufltu¤unu bilmiyoruz. Ancak, Lozan Antlaflmas›'na uygun yap›lmas› gereken bir mezar ziyaretine, antlaflmaya ayk›r› olarak, define avc›l›¤› boyutu ekleyenler, bu davran›fllar›n›n karfl›l›¤›n› göreceklerdi: 1- Aralar›nda çok say›da emekli generalin bulundu¤u ziyaretçiler, devletin üst düzey temsilcilerince de¤il, yerel düzeyde, Çanakkale Valisi, Belediye Baflkan Vekili ve yöre halk›ndan 10 kifli taraf›ndan karfl›lanacakt›. 2- Gelibolu'daki mezar ve an›tlar›na koymak üzere, ziyaretçilerin ‹ngiltere'den yanlar›nda getirdikleri 85 çelengin her birinden 31 sterling gümrük vergisi al›nacakt›. 3- ‹stanbul Taksim'de, içinde Atatürk'ün de simgelendi¤i an›ta koymak üzere ‹ngiltere'den getirdikleri dev boyutlu bir çelenk için, çok yüksek bir gümrük vergisi istenecek ve ziyaretçiler koca çelengi ülkelerine geri götürmek zorunda b›rak›lacaklard›.12 4- Gelibolu Savafl Mezarlar› alan›nda kaz› yap›p define vs. araman›n, Lozan Antlaflmas›'na ayk›r› oldu¤u, ziyaretçilere tam kaz› yapmaya kalk›flt›klar› anda bildirilecek; ve topra¤› eflelemeleri yasaklanacakt›.13 Atatürk Türkiyesi, Duschess of Richmond gemisinin yaklafl›k 700

yolcusuyla 30 Nisan 1934 günü Gelibolu'ya ulaflt›¤› andan bafllayarak yukar›da belirtti¤imiz tüm eylemleri gerçeklefltirdi. Gemi yanafl›r yanaflmaz, Çanakkale Valisi Süreyya Bey baflkanl›¤›nda Türk heyeti gemiye ç›kt›, konuklara "hoflgeldiniz" dedi.

S

onra eski ‹ngiliz askerleri ve di¤er yolcular karaya ç›kt›lar; Gelibolu çarp›flmalar›nda yaflamlar›n› yitiren kendi askerlerinin mezarlar›n› ziyaret ettiler; an›tlar›na çelenk koydular. Kendilerinden çelenk bafl›na 31 sterling gümrük vergisi al›nd›. Bu arada Türk heyeti de Anzak mezarlar›n›n bulundu¤u Tek Çam (Lone Pine) an›t›na çelenk koydu. Ziyaretçiler topra¤a gömülü para torbalar›n› ve rom kavanozunu aramaya yeltendikleri anda, Türk görevliler yasak oldu¤unu bildirerek bunu

Ziyaretçilere "hoflgeldiniz" diyen Türk Heyeti, Duchess of Richmond gemisinde. (Stanton Hope, "Gallipoli Revisited") 49


BD EK‹M 2015

Çanakkale Valisi Süreyya Bey baflkanl›¤›ndaki Türk Heyeti, Gelibolu'da eflleriyle birlikte. (Stanton Hope, "Gallipoli Revisited")

engellediler. 700 ziyaretçi 2 May›s 1934 akflam› Gelibolu'dan gemiyle ‹stanbul'a geçti; onlar› ‹ngiliz Büyükelçisi Sir Percy Loraine baflkanl›¤›nda elçilik görevlileri karfl›lad›. Çanakkale gazisi Pertev (Demirhan) Pafla Baflkanl›¤›ndaki Türk heyeti ‹stanbul'a gelen ziyaretçilere "hoflgeldiniz" dedi. Yemekte her iki taraf›n heyet baflkanlar› karfl›l›kl› söylevler verdiler. Sonunda Duchess of Richmond

gemisi, 3 May›s 1934 günü 700 yolcusuyla, k›r›lm›fl bir seramik rom galonundan arta kalan küçük parçalarla; ve define, alt›n vs. arayamadan, ‹stanbul' dan ayr›ld›.14 2000'li y›llara gelindi¤inde, üzerinden nice on y›llar geçmifl olan 1934 gezisi, çoktan unutulmufltu. Gezinin y›llar sonra an›msanmas›na yol açan fley; 1978'den sonra "Atatürk 1934" imzas›yla Anzak an›tlar›na ‹ngilizce olarak15 kaz›nan flu sözlerdi: "Kanlar›n› döken ve yaflamlar›n› yitiren kahramanlar... Sizler flimdi dost bir ülkenin topra¤›nda yat›yorsunuz. Bu nedenle huzur içinde yat›n. Ülkemizde yan yana yatt›klar› yerde bizim için Johnnyler ile Mehmetler aras›nda fark yoktur. Uzak ülkelerden o¤ullar›n› gönderen analar, gözyafllar›n›z› silin; o¤ullar›n›z flimdi ba¤r›m›zda huzur içinde yat›yor; bu topraklarda yaflamlar›n› yitirdikten sonra, art›k onlar bizim o¤ullar›m›z olmufltur. Atatürk 1934"

A

Ziyaretçiler, mezar an›tlar›na çelenk koyma töreninde. (Stanton Hope, "Gallipoli Revisited") 50

tatürk döneminde ‹çiflleri Bakan› olan fiükrü Kaya, Atatürk'ün ölümünden 15 y›l sonra, 1953'te yay›mlanan bir söyleflisinde, Atatürk'ün yaz›p kendisine verdi¤ini ileri sürdü¤ü bu sözleri Çanakkale'de Mehmetçik An›t› bafl›nda, bütün


BD EK‹M 2015

dünyaya hitaben okudu¤unu; orada bulunan gazetecilerin bu söylevi gazeteleri arac›l›¤›yla dünyaya duyurduklar›n›; bunun üzerine dünyan›n çeflitli yerlerinden kutlama yaz›lar› geldi¤ini söylemiflti. 2000'li y›llarda "Biliflim Devrimi" gerçekleflti. Milyonlarca sayfadan oluflan gazete arflivleri, 1700'lü y›llardan bafllanarak bilgisayarlara aktar›ld›. Araflt›rmac›lar, gazete arflivlerini tarad›lar ve o sözlerin, 1919-1938 aras› Atatürk döneminde, hiç bir tarihte hiç bir gazetede yay›mlanmad›¤› ortaya ç›kt›. fi. Kaya bu söylevi, Atatürk döneminde dünyaya hitaben verdi¤ini söylemiflti. ‹ngilizlerin 30 Nisan-3 May›s 1934 aras› gerçeklefltirdikleri 700 kiflilik Gelibolu gezisi, bu tan›ma uyuyordu. Bu geziyi konu alan biricik belgesel, 1934 ziyaretinde gemide bulunan 1915'te Gelibolu'da savaflm›fl eski ‹ngiliz subay› Stanton-Hope'un, 1934'te yay›mlanan "Gelibolu'yu Yeniden Ziyaret" (Gallipoli Revisited) adl› kitab›yd›.

P

rof. Dr. Anthony Pym, bu kitaptaki foto¤raflardan birinde fi. Kaya'n›n bulundu¤unu; onun 1953 söyleflisinde "sözlerini Atatürk yazm›flt›" dedi¤i söylevi, 1934'te, Çanakkale'de savaflm›fl eski ingiliz askerlerinin bu ziyareti s›ras›nda onlar huzurunda okudu¤unu; "‹ngilizce bildi¤i düflünülemeyecek"(!) olan fi. Kaya'n›n, tüm dünyaya seslenen bu söylevi "aptalca bir tutumla, çeviri olmaks›z›n, Türkçe" olarak verdi¤ini; orada haz›r bulunan ‹ngilizler ve uluslararas› bas›n görevlileri

Türkçe bilmedikleri için, onun bu söylevini anlamad›klar›n›; Atatürk'ün on y›llar sonra "Atatürk 1934" imzas›yla an›tlara kaz›nacak olan sözlerini içeren "1934 fiükrü Kaya Söylevi" nin, o tarihte bu nedenle dünya bas›n›nda yank›lanmam›fl olabilece¤ini, vs. vs. ileri sürdü.16

O

ysa gerçekler, bu iddialar›n tersini kan›tl›yor: 1- fi. Kaya anadili düzeyinde Frans›zca biliyordu. Frans›zca'dan Türkçe'ye kitaplar çevirmiflti.17 Dahas›, ‹ngilizce de biliyordu.18 700 ziyaretçinin de Türkçe çevirmenleri vard›: 125 y›ld›r Türkiye'de yaflamakta olan ‹ngiliz kökenli Levanten Whittall Ailesi... Pym'in, ziyaret s›ras›nda çeviri yoklu¤u (untranslation) iddias› gerçe¤e ayk›r›d›r. 2- Ziyaretçileri karfl›lamakla görevli Türk heyetinin baflkan ve üyelerinin adlar› o günün gazetelerinde duyurulmufltur. Bunlar aras›nda fi. Kaya yoktur.19/20 3- Çanakkale Valisi'nin Gelibolu' daki Tek Çam an›t›na çelenk koymas› s›ras›nda çekilmifl foto¤rafta, fiükrü Kaya yoktur; çünkü o tarihte Ankara' da oldu¤u kan›tl›d›r. 21 (E¤er ‹çiflleri Bakan› fi. Kaya orada olsayd›; an›ta çelenk koymak Çanakkale valisine düflmezdi.) 4- Sözkonusu foto¤rafta saç ve al›n yap›s› fi. Kaya'ya benzeyen kifli; ziyaretçiler aras›nda bulunan R. D. Blackburn olabilece¤i gibi, bir baflkas› da olabilir.22 (Anzaklar›n 1960 ziyareti s›ras›nda ‹stanbul'da çekilmifl 51


BD EK‹M 2015

Türk Heyeti Baflkan› Çanakkale Valisi Süreyya Bey, Gelibolu'da Anzaklar›n Tek Çam (Lone Pine) an›t›na çelenk koyarken. K›rm›z› okla gösterilen ziyaretçi fi.Kaya’ya benzetilen kiflidir. (Stanton Hope, "Gallipoli Revisited")

Ziyaretçiler aras›nda bulunan ve saç-al›n bölgesi fi. Kaya'ya benzeyen R. D. Blackburn. (Stanton Hope, "Gallipoli Revisited")

Anzaklar›n 1960 Gelibolu ziyaretinde, ‹stanbul'da Taksim Atatürk an›t›na çelenk koyarken çekilmifl bir foto¤raf›. K›rm›z› iflaretli olan, 1934 ‹ngiliz ziyaretinde fi. Kaya'ya benzetilen kifliyi and›rmaktad›r. (AWMP00176.002'den aktaran-Dr.David Stephens, Honest History)

foto¤raflarda bile, 1959'da ölmüfl olan fi. Kaya'ya benzer bir kifli bulunabiliyor. 23) 5- Atatürk'ün 700 kiflilik 1934 Gelibolu ziyareti dolay›s›yla gemiye gönderdi¤i mesaj; hem o günün 52

gazetelerinde, hem de Stanton Hope'un kitab›nda yay›nlanm›flt›r. Metni Frans›zca olan bu mesajda, y›llar sonra an›tlara "Atatürk 1934" imzas›yla kaz›nan sözler yoktur.24 6- Ziyaretin ‹stanbul'da geçen


BD EK‹M 2015

son gününde, ‹ngiliz ve Türk heyet baflkanlar›n›n karfl›l›kl› söylevleri, o günün gazetelerinde yay›mlanm›flt›r.25 Bu söylevlerde de "Atatürk 1934" imzas›yla an›tlara kaz›nan sözler yoktur. 7- 1915 Çanakkale savafl›na kat›lm›fl ‹ngiliz askerlerin ‹ngiltere'den getirdikleri dev çelengi, kendisinin ‹stanbul Taksim'deki an›t›na koymalar›n› gümrük engeli ç›kartarak geri çevirmifl olan Atatürk'ün; bu eski askerlere, bu ziyaretleri s›ras›nda, Homerik fliirsel övgüler sundu¤u iddias› kan›ttan yoksundur. *** "Bizim için Johnnyler ile Mehmetler aras›nda fark› yoktur" vs. sözleri an›tlara kaz›y›p, alt›na "Atatürk 1934" imzas›n› atanlara; ve Atatürk'ün bu sözleri eski ‹ngiliz askerlerine 1934 Gelibolu ziyareti s›ras›nda fiükrü Kaya arac›l›¤›yla iletmifl oldu¤unu ileri sürenlere; Atatürk'ün flu sözlerini an›msat›r›m: "Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sad›k kalmazsa, de¤iflmeyen hakikat, insanl›¤› flafl›rtacak bir mahiyet al›r. Gazi Mustafa Kemal 1931." • cengizozakinci@butundunya.com.tr 1 The Telegraph (Brisbane), 14.04.1934. 2 Kalgoorlie Miner (WA), 7 July 1915. 3 Nick Johnson, "World War 1, Part 2: British Rum Ration": 4 Cambridge Dictionary - "Dutch Courage": the confidence that some people get from drinking alcohol before they do something that needs courage. 5 http://www.bundabergrumshowcase. com.au/srdpics.html 6 Evening News (Sydney, NSW)19.10.1915 7 The Times, 15.11.1920 8 Royal Naval Division Associaton. 9 The Times, 3 March 1934. 10 Lozan Bar›fl Antlaflmas›- m.129 / (1) - Bu arsalar, iflbu Andlaflma ile belirlenen kullanma amac›ndan baflka bir biçimde kullan›lmayacak; böylece hiç bir askersel ya da ticarî amaçla ya da verilmesine neden olan yukar›da belirli

amaca ayk›r›, baflkaca hiç bir amaçla kullan›lmayacakt›r. 11 Cumhuriyet gazetesi, 15.04.1934. 12 Nottingam Morning Post, 03.05.1934 ve Stantone Hope, "Gallipoli Revisited", s. 39. 13 Stantone Hope, "Gallipoli Revisited", p. 39. 14 The Telegraph (Brisbane) 12.05.1934 15 "Those heroes that shed their blood and lost their lives… You are now lying in the soil of a friendly country. Therefore rest in peace. There is no difference between the Johnnies and the Mehmets to us where they lie side by side here in this country of ours… You, the mothers, who sent their sons from faraway countries wipe away your tears; your sons are now lying in our bosom and are in peace, after having lost their lives on this land they have become our sons as well." Ataturk, 1934 16 Anthony Pym, "On the passage of transcent messages: Johnnies and Mehmets" 19.05.2015. 17 fi. Kaya'n›n Frans›zca'dan Türkçe'ye çevirdi¤i kitaplar için, bkz: C. Özak›nc›, "Atatürk'e Yak›flt›r›lan Anzak Demeçleri ve Eski Yunan Masallar›", Bütün Dünya dergisi, Temmuz 2015. 18 fi. Kaya'n›n T.C. D›fliflleri Bakanl›¤›'nca yay›mlanan özgeçmifli: http://www.mfa.gov.tr/sayin-sukru-kaya_nin_ozgecmisi.tr.mfa 19 Cumhuriyet gazetesi, 01.05.1934. 20 Hakimiyeti Milliye gazetesi, 04.05.1934. 21 Vakit gazetesi, 30.04.1934. Cumhuriyet gazetesi, 30.04.1934-01.05.1934 - 01.05.1934- 02.05.1934-03.05.1934-TBMM Tutana¤›, 03.05.1934. 22 Stanton Hope, "Gallipoli Revisited", s. 55, s.39 (foto¤raf), s. 41 (Foto¤raf, siperde) 23 Australian War Memorial, P00176.002 24 The Times, 03.05.1934, British Veterans Visit Gallipoli - Message To The Ghazi - From our own correspondent- Constantinople, May 2. - The following message has been sent to the Ghazi by the British veterans, who today ( 2 May 1934- C.Ö.) concluded their visit to the Gallipoli peninsula:- "We come to honour our dead on the Gallipoli peninsula and send you our deep respect, and greetings to your brave and chivalrous nation. Signed on behalf of all British ranks on board the Duchess of Richmond. General Davies." The Times, 04.05.1934.- British Veterans In Turkey - From Our Own Correspondent. Constantinople, May 3.- The British Veterans this (3 May 1934-C.Ö.) morning placed a wreath on the monument of the Turkish Republic. Some of them were later entertained at luncheon given by local ex-Service men, at which the Ambassador (Sir Percy Loraine) presided. In the evening the exService men dined on board the Duchess of Richmond with the veterans. The Ghazi, in acknowledging the telegram sent yesterday (2 May 1934- C.Ö.) replied (3 May 1934-C.Ö.):- "I am much touched by your cordial telegram. I send warmest wishes to all of you during your devout pilgrimage." Stanton Hope'un "Gallipoli Revisited" kitab›nda (s. 62) her iki mesaj da 29 Nisan 1934 gününe tarihlenmifltir. Davies'in mesaj› ‹ngilizce, Atatürk'ün yan›t› Frans›zca olup flöyledir: "Très touche votre aimable vous adress à tous un salut cordial pendant votre pieux pèlerinage. Gazi Mustafa Kemal." 25 Cumhuriyet, gazetesi, 01.05.1934, 03.05.1934; Hakimiyeti Milliye gazetesi, 02.05.1934, 03.05.1934, 04.05.1934.

53


Haz›rlayan: SENEM SENGÜL KARAN

Bilginizi Denetleyin 5-Birinin geçindirmekle yükümlü bulundu¤u kimselere, bu sorumlulu¤u yerine getirmedi¤i takdirde, ancak mahkeme karar›yla ba¤lanan ayl›¤a ne ad verilir? a-Tazminat 2-‹zlanda’n›n baflkenti b-Maafl afla¤›dakilerden c-Tahsisat hangisidir? d-Nafaka a-Vetmannaeyjar b-Reykjavik 6-Yaprak k›s›mlar› c-Akureyri yemeklere eklenen, hofl d-Seydisfjördur kokulu yaban keki¤i ve nanenin ortak ad› 3-A Milli futbol nedir? Tak›m›m›z Avrupa a-Mercan köflk fiampiyonas›’na ilk b-Barsama olarak hangi y›l c-Agaragar kat›lm›flt›r? d-Adam otu a-1964 b-1988 7-Ticaret gemilerinde c-1984 tayfalar›n bafl›nda d-1996 bulunan kiflilere verilen ad afla¤›dakilerden 4-Avrupa Futbol fiampiyonas› finalleri ilk hangisidir? a-Kaptan olarak hangi y›l b-Çarkç› düzenlendi? a-1953 b-1960 c-Lostroma c-1964 d-1970 d-Miço 1-Ülkesinden kopmufl bir halk›n s›¤›nd›klar› ülkelerde oluflturduklar› topluluklara ne denilir? a-Diyaspora b-Göçmen c-Az›nl›k d-Lejyoner

8-‹çine k›yma konularak küçük bohçalar biçiminde dürülmüfl hamur parçalar›yla haz›rlanan yeme¤e ne ad verilir? a-Mant› b-Gözleme c-Dürüm d-K›s›r 9-Bizans döneminin ‹stanbul’unda, kentin ‘’0’’ noktas› olarak kabul edilen merkezinde, mermerden yap›lm›fl tafl an›t›n›n ad› nedir? a-Milion tafl› b-Çemberli tafl c-Dikili tafl d-Obelisk 10-Meyvalara özgü güzel kokuya ne ad verilir? a-It›r b-Aroma c-Rayiha d-Parfüm 11-Klasik Latin alfabesinde kaç harf bulunur? a-22 b-23 c-26 d-28 Yan›tlar: 151. sayfada


Sakl› Tarih Sinan Meydan

Atatürk’ün Tam Ba¤›ms›z ‹slam Dünyas› Vizyonu ve Ba¤›ms›z Suriye Plan› “E¤er Suriyeliler isterlerse ben Suriye’nin ba¤›ms›zl›¤›n› da sa¤lar›m.” nadolu’da emperyalizme karfl› bir Kurtulufl Savafl› veren Atatürk -pek anlat›lmasa da- efl zamanl› olarak Irak’ta ve Suriye’de de antiemperyalist hareketlerin geliflmesine destek olmufltur. Öyle ki Arap ‹slam dünyas›nda Kemalist hareketin IrakSuriye uzant›s›na, “Harekât-ül Kemaliye” ad› verilmifltir. Atatürk, Anadolu’daki antiemperyalist milli hareketle, Irak’taki ve Suriye’deki antiemperyalist hareketler aras›nda Uceymi Pafla ve özellikle fieyh Ahmet Sunüsi arac›l›¤›yla iliflki kurmufltur.

A

55


BD EK‹M 2015

O, bir taraftan Anadolu’yu düflmandan temizlemenin hesaplar›n› yaparken, di¤er taraftan hem Musul’u Misak-› Milli s›n›rlar›na katmak, hem de Irak ve Suriye’deki ba¤›ms›zl›k hareketlerini güçlendirmek istemifltir. Atatürk, 1 fiubat 1922 tarihli bir “Baflkomutanl›k Yönergesi” ile Elcezire cephesine Özdemir Bey’i (Yarbay Ali fiefik Özdemir) tayin etmifltir.

Anadolu’yu düflmandan temizleyen Atatürk, Irak ve Suriye’nin de ba¤›ms›z olabilmesi için -bilinenin aksine- çok çaba harcam›flt›r. Bütün bir Kurtulufl Savafl› boyunca “Biz asl›nda gerek Suriye ve gerek Irak’taki insanlar›n ba¤›ms›z olmalar› esas›n› kabul etmiflizdir. Buna dair bir itiraz›m›z yoktur.” diyen Atatürk, Irak’›n ve Suriye’nin, ba¤›ms›zl›k mücadelesini ölünceye kadar hep desteklemifltir. rne¤in, 21 Aral›k 1937’de, ölümünden bir y›l önce, Suriye Baflbakan’› Cemil Mardam’la Ankara’da yapt›¤› görüflmede, Atatürk düflmanlar›n›n asla gündeme getirmedikleri, flu çarp›c› sözleri söylemifltir: “Ben bir millet mevcudiyetini kurtarmak için ifle bafllarken (…)bütün kuvvetimi ve kudretimi, yaln›z bu imparatorluk içindeki Türk olan unsura hasretmek mecburiyetinde kald›m. Ancak ben bu ifli yaparken çok emindim ki, as›rlardan beri beraber yaflam›fl, dindafll›k yapm›fl insanlar ayr›lamazlar. Yaln›z imparatorlu¤un yaratt›¤› birtak›m yanl›fl anlamalar›n unutulabilmesi ve nihayet beraber yaflam›fl bu insanlar›n birbirlerini anlayabilmesi için belli bir zaman geçmesi laz›md›.” “Türkiye Cumhuriyeti gayet aç›k konuflmak mecburiyetindedir. Ben söylüyorum ki, ‹slam alemi ve Suriye Milleti ve Devleti tamamiyle ve katiyen ba¤›ms›z olmal›d›r. Bunu burada söyledi¤im gibi, Frans›zlar›n ve bütün dünyan›n önünde tekrar etmek benim için fleref ve zevktir.” “Frans›zlar bu hususta bir tak›m

Ö

Ali fiefik Özdemir

Atatürk, 26 A¤ustos 1922’de Anadolu’da ‹ngiliz destekli Yunan ordusuna karfl› Büyük Taarruzu bafllat›rken, onun görevlendirdi¤i Özdemir Bey de Revandiz’de 5000 kifliye varan kuvvetiyle ‹ngilizlere, Nasturilere ve iflbirlikçi Araplara karfl› harekete geçmifltir. Atatürk’ün, 30 A¤ustos 1922’de Baflkomutanl›k Meydan Muharebesi’ni kazanmas›ndan sadece bir gün sonra, 31 A¤ustos 1922’de, Özdemir Bey de müfrezesiyle -Atatürk’ten iki bin kilometre uzakta- Derbent Zaferi’ni kazanm›flt›r. Böylece ‹ngilizlerin ifadesiyle adeta Irak’ta “Kemalizm hayaleti” dolanmaya bafllam›flt›r. Kurtulufl Savafl›’yla 56


BD EK‹M 2015

hayali ve kaprisli yollara saparlarsa, korkar›m ki netice aleyhlerinde olur. (…) Ben, Kemal Atatürk, söylüyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti Fransa’ya bütün bu düflüncelerinin makûs olaca¤›n› gösterecektir. Bu cevap, yerinde maddi, yerinde manevi olacakt›r.(…) Frans›zlar ak›llar›n› bafllar›na als›nlar. Benim için diplomasi meçhuldür. Benim için realite vard›r. Bu olacak m›? Olmayacak m›? Benim makul olarak söyledi¤im fley olmal›d›r. Çünkü ben makul olmayan bir fleyi hayat›mda asla düflünmedim.(…) Hatay’› b›rakt›m, b›rakmayabilirdim. Fakat b›rakt›m. ‹ki fley için b›rakt›m: Bunu aç›kça söyleyeyim. Bir kere Suriye mevcudiyetini az çok kuvvetli bir hale koymak için. ‹kincisi; bir gün Türkiye ve Suriye birbirini anlayacaklard›r. Bir gün makûs hareketler ortadan kalkacakt›r. Biz Suriyelilerle kolayl›kla anlafl›r›z diye bakar›m.” “Belki ayn› ›rktan›z. Tabii, ben bu nokta üzerinde durmayaca¤›m. Fakat bat›dan bir millet gelecek, bunu tayin edecek. Bu benim hofluma gitmiyor. (…) Bu iflte onlar› hakem tayin etmeyece¤im. (…) Frans›zlar bir fley yapamazlar, enerjinizi kullanmak flart›yla. Ben bunu somut olarak söylüyorum ve icab›nda da fiilen gösterecek vaziyetteyim. Frans›zlar e¤er flüphe ediyorlarsa bunu tecrübe edebilirler. Yapamam! Hepimiz Müslüman›z. Yemin ederim ki, namusum üzerine söylerim ki , b›rakmam! Çok temenni ederim ki, Frans›z hükümeti

akl›n› bafl›na toplas›n. Namusum üzerine söylüyorum b›rakmam. Kendileri bilirler. Fakat daima Türkiye Cumhuriyeti’nin arzu etti¤i fley, Suriye’nin ba¤›ms›z bir ‹slam Devleti olmas›d›r. ‹sterlerse Suriyeliler bizimle dost olurlar veyahut olmazlar. Bu onlar›n bilece¤i bir

M. Kemal Atatürk

fleydir. Fakat herhalde Ba¤›ms›z bir Suriye ‹slam Devleti kurulmal›d›r. Fakat Frans›zlar bunu istemiyorlar. Suriye’yi k›sk›vrak ellerine almak istiyorlar. (…) E¤er Suriyeliler isterlerse ben bunu (Suriye’nin ba¤›ms›zl›¤›) yapaca¤›m. (…) Frans›zlar, Suriyelileri adam yapmak istiyorlarm›fl. Fakat evvela kendileri adam olsunlar. Suriyeliler zeki, modern ve nazik insanlard›r. Frans›zlar›n terbiyesine ihtiyaçlar› yoktur. Suriyeliler böyle düflünmelidirler. Ben Suriye’ yi bilirim. Gençli¤imde fiam’da bulundum. Sürgün olarak, Abdülhamit zaman›nda. Suriye’nin daha birçok flehirlerinde de yaflad›m. Daha sonra da kumandan olarak da bulundum. Bütün kabahat Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndad›r. Balkan Harbi sonunda Gelibolu’da idim. Ben Talat Pafla’ya 57


BD EK‹M 2015

teklif ettim. Suriye’ye, Irak’a ba¤›ms›zl›k veriniz dedim. Talat Pafla, ‘Bunu baflkas›na söyleme, seni asarlar’ dedi. Fakat yap›lacak fley bu idi. E¤er yap›lsa idi, bugün Türkiye, Suriye ve Irak, ki zaten kardefltirler, daha samimi kardefl olacaklard›; Ba¤›ms›z, Suriye, Irak, Türkiye. (…) Frans›zlarla, ‹ngilizlerle, herkesle dost olal›m, fakat benli¤imizi kaybetmeyelim. Onlar da art›k bizim varl›¤›m›z›, k›ymetimizi anlas›nlar, Ba¤›ms›zl›¤a hürmet etsinler. Onlar bizi köle olarak kabul ederlerse bundan Say›n Suriye Baflvekili elbette memnun olmaz. Emir alt›nda olamay›z. Bunu Suriyeliler anlayacaklard›r, anlamazlarsa hiç olurlar. (…) Suriye devleti, milleti, Baflvekili vard›r. (Ama) ben çok hassas›m.(…) Bir Frans›z generali gelsin bütün bir millete hükmetsin! Suriyeliler henüz olgun de¤ilmifller. Frans›zlar acaba ne zaman olgun olmufllard›r? Suriyeliler mükemmelen

Frans›zlarla, ‹ngilizlerle, herkesle dost olal›m, fakat benli¤imizi kaybetmeyelim. Onlar da art›k bizim varl›¤›m›z›, k›ymetimizi anlas›nlar, Ba¤›ms›zl›¤a hürmet etsinler. 58

medeni iken acaba Frans›zlar ne vaziyette idi? Daha birçok meselelerimiz vard›r. Fakat ve maalesef bunlar›n ortaya konulmas› için kuvvet laz›md›r. Suriyelilerin ellerini, kollar›n› ba¤lam›fllar. Çözünüz onlar›, kopar›n›z o ba¤lar›! Biz Türkler, sizi seven dostlar›n›z. Tabi bu meseleleri diplomatik yollarla takip edece¤iz, Fakat onlar bize galebe çalamazlar. Hatay nedir? Küçük bir fley! Ben onu bize verin demiyorum. Bu mesele benim için namus meselesidir. (…) Bu meseleyi halledece¤iz, bu namus meselesidir. Bunun için en büyük tehlikeyi bile göze ald›m. Mesele, Suriye ile aram›zda kal›nca bin bir dostluk yollar› ile uyufluruz. Hatta Suriye Baflvekili ile benim aramda kalsa daha çabuk olur. Bunu yapaca¤›m. Frans›zlara veremem. Aç›k söylüyorum. E¤er Ekselans, yar›n Suriye’ye ve fiam’a dönerlerse lütfen benim bütün Suriyelilere ve bütün dostlar›m›za selam›m› söylesinler ve aç›k olarak desinler ki, ben ve hükümetim sizin tam ba¤›ms›zl›¤›n›z› istiyoruz. E¤er Frans›zlar engel olursa Frans›zlara da söyleyecek sözlerimiz vard›r. Ona da kefilim. Suriyelilerin ordusu yoktur. Fakat bizim ordumuz kâfidir. Söz veriyorum: ‹cap ederse girerim ve sonra yine ç›kar›m. Temenni ederim ki, buna mecbur olmayal›m. Katiyen b›rakmam. (Frans›zlar) Suriye’yi terk etmek istemiyorlar. Fakat terk edeceklerdir. Bir kere tutununuz, ordu yap›n›z. Korkmay›n›z, bir fley yapamazlar. Kuvvet kullanmaz iseniz her fley yaparlar.”


BD EK‹M 2015

3 Genelde tüm ‹slam dünyas›n›n, özelde ise Suriye’nin ba¤›ms›zl›¤› için emperyalist ülkelerine karfl› bizzat mücadele etmeye söz vermifl, yemin etmifltir: “Hepimiz Müslüma-n›z. Yemin ederim ki, namusum üzerine söylerim ki, b›rakmam. Çok temenni ederim ki, Frans›z hükümeti akl›n› bafl›na toplas›n. Namusum üzerine söylüyorum, b›rakmam. Kendileri bilirler. Fakat daima Türki-ye Cumhuriyeti’nin arzu etti¤i fley, Suriye’nin ba¤›ms›z bir ‹slam devleti olmas›d›r. Fakat Frans›zlar bunu istemiyorlar. Suriye’yi k›sk›vrak ellerine almak istiyorlar. (…) E¤er Suriyeliler isterlerse ben bunu (Suriye’nin ba¤›ms›zl›¤›) yapaca¤›m. Ben ve hükümetim sizin tam ba¤›ms›zl›¤›n› istiyoruz. E¤er Frans›zlar engel olursa Frans›zlara da söyleyecek sözlerimiz vard›r. Oma da kefilim. Suriyelilerin ordusu yoktur. Fakat bizim ordumuz kâfidir. Söz veriyorum: ‹cap ederse girerim ve sonra yine ç›kar›m.”

Ben söylüyorum ki, ‹slam âlemi ve Suriye milleti ve devleti tamam›yla ve katiyen ba¤›ms›z olmal›d›r. Falih R›fk› Atay’›n kitab›na verdi¤i isimden yola ç›karsak “Atatürk ne idi?” sorusunun cevab› bence bu konuflmada gizlidir. 21 Aral›k 1937 tarihli bu konuflman›n gösterdi¤i Atatürk fludur: 1 Türkiye gibi, di¤er ‹slam ülkelerinin de ba¤›ms›z olmas›n› çok istemektedir: “Ben söylüyorum ki, ‹slam âlemi ve Suriye milleti ve devleti tamam›yla ve katiyen ba¤›ms›z olmal›d›r.” 2 Balkan Savafl› sonras›nda Osmanl› yöneticilerinden, Suriye ve Irak’a ba¤›ms›zl›k verilmesini istemesi, yal›n gerçekçili¤inin, flafl›rtan öngörüsünün ve aç›k sözlülü¤ünün kan›t›d›r. Çünkü o, daha I. Dünya Savafl› öncesinde art›k Osmanl›’n›n da¤›lma sürecinin önlenemeyece¤ini görmüfltür. O günlerde Atatürk’ün dedi¤i yap›lsayd›, belki sonraki savafllarda on binlerce vatan evlad› kaybedilmeyecek, Anadolu ve civar› daha iyi savunulaca¤› için Türkiye iflgal edilmeyecek ve belki de ba¤›ms›z Suriye ve Irak emperyalizmin pençesine hiç düflmeyecekti. Tarih ac› tecrübelerden sonra Atatürk’ü hakl› ç›karm›flt›r.

A

tatürk bu son sözleriyle Suriye’yi istila amac› gütmedi¤inin de alt›n› çizmifltir. Suriye’yi iflgal etmeyi de¤il, Suriye’nin emperyalizmden kurtulup tam ba¤›ms›z olmas›n› amaç-lam›flt›r. Hep göz ard› edilmesine ra¤men, Atatürk, en az Hatay’›n ana-vatana kat›lmas› kadar, dost ve kardefl ülke Suriye’nin ba¤›ms›zl›¤›n› da istemifltir. 4 Atatürk, Müslüman ülkelerin Frans›zlarla, ‹ngilizlerle dost olmalar› için, onlar›n da Müslüman ülkelerin ba¤›ms›zl›¤›na sayg› duymas› gerekti¤ini söylemifltir: “Frans›zlarla, 59


BD EK‹M 2015

‹ngilizlerle, herkesle dost olal›m, fakat benli¤imizi kaybetmeyelim. Onlar da art›k bizim varl›¤›m›z›, k›ymetimizi anlas›nlar, Ba¤›ms›zl›¤a hürmet etsinler.” 5 Atatürk, Hatay meselesini bir fleref ve namus meselesi olarak görmüfltür: “Hatay nedir? Küçük bir fley! Ben onu bize verin demiyorum. Bu mesele benim için Namus meselesidir. (…) Bu meseleyi halledece¤iz, bu namus meselesidir. Bunun için en büyük tehlikeyi bile göze ald›m. 6 Dünyadaki ilk antiemperyalist savafl›n önderi Mustafa Kemal Atatürk, 1937’de de t›pk› 1921-1922’deki gibi iflgalci emperyalizmle mücadeleye haz›rd›r; öyle ki, bir Müslüman ve kardefl ülkenin, Suriye’nin tam ba¤›ms›zl›¤› için Fransa’ya çok a¤›r sözlerle meydan okumufltur:“Frans›zlar ak›llar›n› bafllar›na als›nlar!”,“ Frans›zlar evvela kendileri adam olsunlar!”, “E¤er Frans›zlar engel olursa Frans›zlara da söyleyecek sözlerimiz vard›r!”, “Frans›zlar Suriye’yi terk edeceklerdir.” Ayr›ca Atatürk’ün Kurtulufl Savafl› y›llar›nda Irak ve Suriye örgütleri ile gelifltirdi¤i bir Irak, Suriye, Türkiye Konfederasyon Plan› vard›r. Bu plan›, Atatürk’ün 1937’de Suriye Baflbakan’› Cemil Mardam’a söyledi¤i yukar›daki sözlerle birlikte düflününce ortaya müthifl bir Atatürk vizyonu ç›kmaktad›r. “Ba¤›ms›z Suriye” ve “ba¤›ms›z Irak” hayali maalesef Atatürk’ün sa¤l›¤›nda gerçekleflmemifltir. Ancak Atatürk, o günün gelece¤inden emindir. Ankara’da 26 Mart 1933 günü 60

M›s›r Büyükelçili¤i’ni ziyaret edip gün a¤arana kadar M›s›rl› yetkililerle yapt›¤› görüflmede güneflin ilk ›fl›klar› belirirken flu öngörüde bulunmufltur: “Do¤u’dan flimdi do¤acak olan günefle bak›n›z. Bugün günün nas›l a¤ard›¤›n› görüyorsam, uzaktan, bütün Do¤u milletlerinin de uyan›fllar›n› öyle görüyorum. Ba¤›ms›zl›k ve hürriyetine kavuflacak olan daha çok kardefl millet vard›r. Onlar›n yeniden do¤ufllar›, flüphesiz ki terakkiye [ilerlemeye] ve refaha müteveccih [yönelmifl] olarak vuku bulacakt›r. Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün engellere ra¤men, manileri yenecekler ve kendilerini bekleyen istikbale ulaflacaklard›r. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler aras›nda hiçbir renk, din ve ›rk fark› gözetmeyen yeni bir ahenk ve iflbirli¤i ça¤› kaim olacakt›r.” Tam ba¤›ms›zl›¤›n; tam ba¤›ms›z Irak’›n ve tam ba¤›ms›z Suriye’nin ne anlama geldi¤i, Irak’›n ve Suriye’ nin bugün içinde bulundu¤u bölünmüfllü¤e ve iç savafla bak›nca çok daha iyi anlafl›lmaktad›r. ‹slam dünyas›n›n gerçek kurtuluflu, Atatürk’ün bu “Tam Ba¤›ms›z ‹slam Dünyas› Vizyonu”nun gerçeklefltirilmesiyle mümkün olacakt›r. • sinanmeydan@butundunya.com.tr Kaynakça: Murat Güztoklusu, Atatürk’ün Gizli Kalm›fl Musul, Özdemir Harekât›, Ankara, 2013, s. 79,90,95-97 Komisyon, Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.30, s. 120-122. Komisyon, Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.26, s.144. Komisyon, Atatürk’ün Bütün Eserleri, C. 8, s. 391. Bilal N. fiimflir, “Atatürk’ün Yabanc› Devlet Adamlar›yla Görüflmeleri Yedi Belge (1930-1937)”, Belleten, Ocak 1981, C.45, S.177, s.202-207. Ulus, Cumhuriyet, Tan, Akflam, Son Posta, 23 Aral›k 1937. Ay›n Tarihi, Ocak 1938, S.49, s. 73. Sinan Meydan, Atatürk ‹le Allah Aras›nda, 9. Bas., ‹stanbul, 2015, s.400-424. Dünya, 20 Aral›k 1954, Numara: 1007, s.1, 7.


Büyük Yap›tlar›m›z Konur Ertop

Cumhuriyet Dönemi Edebiyat›n›n Temsilcilerinden, Cumhuriyet Ayd›nlanmas›n› Canla Baflla Savunan Bir Ayd›n

Oktay Akbal Cumhuriyetle yafl›t olan Oktay Akbal, Cumhuriyetin getirdi¤i de¤erlerle yetiflti. O de¤erler onun yap›tlar›n› flekillendirdi.

ykücü, romanc› Akbal giderek gözüpek bir gazeteci olarak Cumhuriyetin de¤erlerini canla baflla savundu. Türkiye’nin yaflad›¤› toplumsal- siyasal kargaflan›n son yar›m yüzy›l›nda onun köfle yaz›lar› olup bitenlerin bir aynas› oldu. Cumhuriyet ayd›nlanmas›n›n ›fl›¤›nda ilerici görüfllerini topluma duyurdu. Edebiyatç› kimli¤ini oluflturan bireyci ve toplumcu yönlere ilgili tart›flmalar olmufltur. 1968’de konuyla ilgili aç›klamas› flöyleydi:

Ö


BD EK‹M 2015

“Ta ilk gençli¤imden bu yana ‘ortan›n solu’nda, hattâ epey solunda bir insan, bir yazar olmaya çal›flt›m. Öykülerim bireyi ifller. Ama hangi bireyi? Soyut evrendeki birey de¤ildir o. Bu toplumun, bu yeryüzünün, çevremizin bireyidir. Bir bak›ma toplumcu bir bireyciliktir benim yapt›¤›m, yapmak istedi¤im.” kbal, 1946 tarihli Önce Ekmekler Bozuldu kitab›ndan bafllayarak edebiyat dünyam›zda özgün yerini, kazand›. Öyküleri kendi yaflam› çerçevesinde kentli ayd›n›n an›lar›ndan besleniyordu. ‹nsan halleri, sevgiler, umutlar, umars›zl›klar bafll›ca konular›yd›. Geçmiflte kalm›fl mutlu çocukluk dünyas›n›, umut dolu ilk gençlik günlerinin an›lar›n› duyarl›kl› bir anlat›mla dile getirdi. Bir kenar mahalledeki yazl›k bir sinema oda¤›nda

A

62

canland›rd›¤› iki Musevi genç k›z›n gelecekle ilgili beklentilerini sergileyen Ester ile Roza öyküsü, an›lar yuma¤›n› açt›kça geçmiflten gelip ete kemi¤e bürünen Tarzan Öldü, Hayri Beyli Üsküdar gibi ilk dönem öyküleri pek sevilmiflti. Öyküleri sonralar› anl›k gözlemler, k›sa izlenimlerle daha çok beslendi. ‹stinye Sular› kitab›yla birlikte olaylardan çok fliirsel betimlemelerle geliflen bu ürünleri kendisi “öykücükler” diye adland›racakt›. ‹lk roman› Garipler Soka¤›, çocuklu¤unun, ilk gençli¤inin geçti¤i Fatih semtindeki küçük insanlar› anlat›yordu. Bu gözlerden uzak kalm›fl çevreyi, bu silik insanlar› flöyle tan›mlam›flt›: “Bu mahallede kimsenin bilmedi¤i, tan›mad›¤› insanlar yafl›yordu. Bunlar her yerde görülen fakat önem verilmeden geçilen basit insanlard›.” Garipler Soka¤›, s›radan insanlar›, sokaktaki adam› konu edinen edebiyat›n önemli ürünlerinden biridir. Daha sonraki ‹nsan Bir Ormand›r, Suçumuz ‹nsan Olmak, Bat›k Bir Gemi gibi romanlar› yine Akbal’›n özyaflam›ndan derin izlerle yüklüdür. Yazar çocukluk, ilk gençlik an›lar›n›n yan› s›ra çok genç yaflta gir-


BD EK‹M 2015

di¤i edebiyat dünyas›ndan görüntüler topland›¤› kahvehaneler, pastaneler de yans›t›r. Bütün bu yap›tlarda yaz›lar›nda canlan›r. geçmiflin renkleri, an› parçac›klar›yla Sait Faik, Sabahattin Kudret birlikte insano¤lunun beklenenAksal, Salah Birsel, Behçet Necabeklenmeyen davran›fllar›, insan tigil, Özdemir Asaf, Ziya Osman iliflkileri, seviler, yasak seviler, evlilik Saba, ‹lhan Berk, Faz›l Hüsnü kurumu, mutluluk aray›fllar›, umutsuzluklar, umutlar canland›r›l›r. Kendi yaflad›klar›n› bir bir aktarm›fl görünür. Çocuklu¤u, yaflad›¤› çevre, ilk gençlik arkadafllar›, babas›n›n erken ölümü, ailesinin sürüklendi¤i geçim s›k›nt›s›, Küçük Pafla roman›n›n yazar› olan dedesi Ebubekir Haz›m Tepeyran, gece sekreterli¤i, daha Kendisinden sonraki kuflaklarla, en yeni sonra köfle yazarl›¤›yla yap›tlarla çok yak›ndan ilgilenmifltir. geliflen gazetecilik Kimsenin çömezi olmas›n› istememifltir mesle¤i, eski Bab›ali’ ama en genç yazarlarla hep ilgilenmifl, de ifl bitiminde yaln›z gazetecileri tafl›yan en yeni yap›tlar›n ilk okurlar›ndan geceyar›s› tramvay›yla olmufltur. eve dönüflleri, yedeksubay ö¤retmenli¤i, sevileri, darbe Da¤larca, Tahir Alangu, Naim döneminde siyasal elefltirileri Tirali, Nahit Ulvi Akgün yaz›lar›na yüzünden tutuklan›fl›… ‹çtenlikle s›k s›k konuk olurlar. anlat›lm›fl bütün bu yaflam kesitleri okurunu sarar, sürükler… endisinden sonraki kuflaklarla, Deneme, günlük gibi türlerde de en yeni yap›tlarla çok yak›ndan ustal›kl› ürünler vermifltir. 1940 ilgilenmifltir. Kimsenin çömezi kufla¤›n›n temsilcileri, daha sonra olmas›n› istememifltir ama en genç birbirini izleyen ak›mlar, baflar›l› yazarlarla hep ilgilenmifl, en yeni yazarlar, yaflam›n de¤iflmeleri yap›tlar›n ilk okurlar›ndan olmufltur. denemelerinin konular› aras›ndad›r. Salah Birsel, Attila ‹lhan gibi Bab›ali kald›r›mlar›n› çi¤neyenleri o da 1950’lerin sinema elefltirmenletan›t›r; dergi idarehaneleri, yazarlar›n rindendir. Kufla¤›ndan baflka arkadafl-

K

63


BD EK‹M 2015

lar› gibi avareli¤i sevdi¤i bir dönem olmufltur. ‹stanbul sokaklar›nda dolaflmaktan hofllan›r. Gördükleri onda an›lar canland›r›r. ‹stanbul geçmiflinde ona do¤al çevreyle uyumlu bir uygarl›k an›t› olarak görünür. 950’lerde ise bir 盤 gibi büyüyen, kent dokusunu, insan iliflkilerini saran bozulmaya, yozlaflmaya tan›kl›k eder. Çocukluk an›lar› ona sonraki y›llarda olup bitenlerden çok daha çekici görünür. Ama 1940’lar›n edebiyat çevrelerinde bir yeniden do¤uflun bereketini görür. Ankara’da Tercüme Bürosu’nda çal›flm›flt›r.

1

r›yla ça¤dafl Türkçenin en güzel örneklerini vermifltir. Her gün kaleme ald›¤› köfle yaz›lar› bile usta bir edebiyatç›n›n dil becerisini, devrimci bir yazar›n dille ilgili kayg›lar›n› yans›t›r. Türkçenin özleflmesi, geliflmesi ülküsünü hep savunmufltur. Dil devrimine, 1980’den önceki TDK’ye sald›r›lara karfl› ç›km›flt›r. Türkçe sevgisini, dilin yap›tafl› olan sözcüklerle al›flveriflini s›k s›k konu edinmifltir. Yaz›lar›na Türkçe sözcükleri ustaca yerlefltirir. Anlat›m sorunlar› bafll›ca dertlerindendir “Sözcükler, kimi zaman aldat›c› bir klifledir. Kimi zaman da bir yaflam›n anlam›n› bir anda duyuran bir simge. Yazarl›k, sözcüklere egemen olmas›n› bilmektir. Sözcükler geometrik bir oranda ço¤al›rlar Kafas›nda, kaleminde… Ustal›k buradad›r. Sözcükleri kullanmas›n› bilmek.” 1956’da köfle yazarl›¤›na bafllam›fl, y›llar boyu kalemini Cumhuriyetin temeli olan ilkeleri savunmaya adam›flt›r. Özgürlükçü, toplumcu, demokrat bir yazard›r. Edebiyat›m›za, dilimize katk›lar›n›n yan› s›ra ayd›nlanmac› bir yazar olarak gazeteci kimli¤iyle de toplumsal geliflmede önemli yeri olmufltur. Köfle yaz›lar›nda iflçilerin, küçük memurlar›n sorunlar› üzerinde durmufl, gençlerin ça¤dafl dünyada hak ettikleri yeri alacak biçimde e¤itilmeleri gerekti¤ini vurgulam›flt›r. Bask› yönetimlerine karfl› ç›km›fl, düflünce özgürlü¤ünü, insan haklar›n› savunmufltur.

Yazarl›k, sözcüklere egemen olmas›n› bilmektir. Ayd›nlanma devriminin bir merkezi sayd›¤› o çevreden ayr›nt›lar aktar›r. “Günce”leri bizde bu yaz›n türünün önde gelen örneklerindendir. Frans›z ozan› Alfred de Vigny’ nin Bir fiairin Güncesi’nden Seçmeler’i Milli E¤itim Bakanl›¤› için çevirdi¤ini, ancak bu çeviriyi yitirdi¤ini anlat›r. 1940’lardan bafllayan güncesinin yay›nlanan ciltlerinde ancak 1965 sonras›n› buluruz. “Yazarl›k sözcüklere egemen olmas›n› bilmektir” sözü onundur. Türk Dil Kurumunda 1980 öncesinde Yönetim Kurulu üyesiydi. TDK roman ödülü sahibiydi. Yap›tla64


BD EK‹M 2015

“Uygarl›k ve insanl›k” öncüsü diye tan›mlad›¤› Atatürk’e yürekten ba¤l›d›r. Ataç’›n “en tam edebiyat adam›” sözünden esinlenerek kendisini “en tam Cumhuriyetçi” diye tan›mlam›flt›r. “Ayd›nlanma devrimi”nin önde gelen savaflç›lar›ndand›r. Cumhuriyet ayd›nlanmas›, laiklik, dil devrimi, Köy Enstitüleri gibi de¤erleri savunurken onlar› yanl›fl alg›layan, içi bofl kal›plar durumuna sokanlar›n da karfl›s›ndad›r: “Bar›fl derken, demokrasi derken, Kemalizm derken belirli bir kapsam› vard›r bu sözcüklerin… Bak›yorum, kimileri sözcükleri keyiflerine uygun biçimde kullan›yor, anlamland›r›yor. Sözcüklere dün de bugün de yar›n da ayn› anlam›, ayn› içeri¤i veren kifliler; yazar olsun politikac› olsun öylesine az ki!” Cumhuriyetin de¤erlerine karfl› ç›kan politikac›lara, yazarlara sert elefltiriler yöneltmifltir: “Karfl›devrim günden güne kendini belli ediyor. Kim mi karfl›devrimci? Bak›n çevrenize, bak›n politika dünyas›na, bak›n baz›

gazetelere, kim a¤z› köpürerek, kaleminden kanlar damlayarak önüne gelene, kendisine karfl› ç›kana, çevresine biraz ayd›nl›k verene, Atatürk devrimlerini savunana, bilim gerçeklerini savunana ‘komünist, komünist ’ diye sald›r›yorsa, iflte odur karfl›devrimci!.. Karfl›devrimci demek Atatürk Cumhuriyetinin temel ilkelerine karfl› ç›kan adam demektir. Devrim sözcü¤ünden Atatürk devrimini anlamayan kifli demektir. Halk›n s›rt›ndan iktidara gelerek halk› uyutan, halk› zehirleyen ç›karc› demektir. Türk ulusunu ça¤d›fl› bir havaya, bir ortama sürükleyen gerici demektir.” u uyar›n›n kaleme al›nd›¤› 1970’lerden günümüze do¤ru, halka gözda¤› vermek için, “karfl›devrimci” yeni yeni “umac›lar” üreterek varl›¤›n› sürdürebilmifltir. Bu ortamda siyasal-toplumsal uyar›lar›yla Oktay Akbal’›n toplumumuza katk›lar›, edebiyatç› kimli¤i kadar önemli say›lmal›d›r. •

B

konurertop@butundunya.com.tr 65


Kültür Dünyas› Yaflar Öztürk

Özgürlükten

Kaç›fl

Erich Fromm’dan demokrasi ve özgürlük üzerine ilginç Yap›t:

66


BD EK‹M 2015

S

orular ve yan›tlar

aras›nda mekik dokuyan Erich Fromm, Say yay›nlar› kitapl›¤›nda yerini alan Özgürlükten Kaç›fl-Faflizm, Demokrasi ve Özgürlük Üzerine adl› yap›t›nda, tarihin her döneminde sahnelenip duran bir oyunu çözdü. Onaylamad›¤› oyunun ne senaryosuna, ne oyununa, ne oyunculu¤una, ne de alk›flç›l›¤›na kat›lan Fromm, fiemsa Ye¤in’in ak›c› bir dille çevirdi¤i yap›t›nda özellikle “Özgürlük”, “Demokrasi” ve “Faflizm” konular›nda ilginç görüfller aç›kl›yor. Erich Fromm’un bu ünlü kitab›ndan birkaç bölümü, sizle paylafl›yoruz:

“AMCALARIMDAN, kuzenlerimden ve benden daha yafll› okul arkadafllar›mdan bir k›sm› savaflta ölmüfllerdi. Generallerin zafer vaatleri hep bofla ç›km›flt›. Ve ben k›sa sürede “stratejik geri çekilme”, “Yengi dolu savunma” türündeki görünüflte ciddi, gerçekte saçma konuflmalar› anlamay› ö¤rendim.” “Baflka bir fley daha oldu. ‹flin bafl›ndan beri Alman bas›n›, Alman halk›n› savafl ilan etmeye, baflar›l› rakiplerinden kurtulmak ve Almanya’ y› ezmek isteyen k›skanç komflular›n›n

zorlad›¤› ve savafl› bir özgürlük mücadelesi olarak betimliyordu (...) “Milyonlarca insan›n siperlerde kalmay› sürdürüp baflka uluslar›n suçsuz insanlar›n› öldürmeleri ve öldürülmeleri, böylece ana babalara, efllere ve yak›nlar›na büyük ac›lar›n çektirilmesi nas›l olabiliyordu?” “Günümüzde, bu e¤ilim faflistlerin, yaflam›n amac›n›n, daha “yüksek” güçler u¤runa, önder ya da ›rksal topluluk u¤runa feda edilmesini savunan görüfllerinde doru¤una ulaflm›flt›r. Ça¤›m›zda insan› özgürlükten kaç›fla iten araçlara dikkat çekiyor, Fromm: “Reklam›n müflteri üzerindeki etkisi gibi, siyasal propaganda yöntemleri de, seçmen bireyinin önemsizlik duygusunu artt›rma e¤ilimindedirler. Sloganlar›n tekrarlanmas› ve as›l önemli konuyla uzak yak›n iliflkisi bulunmayan etmenlerin vurgulanmas›, bireydeki elefltiri yetilerini köreltir. ...Partilerin, propagandalar›nda yans›tt›klar› güçleri ve boyutlar› karfl›s›nda bireyin kendisini küçük ve önemsiz hissetmesi kaç›n›lmazd›r.” Fromm, “Korkmufl birey ne yapar?” sorusunun yan›t›n› da veriyor: “Kendisini ba¤layacak bir kimse ya da bir fley arar; art›k kendi bireysel beni olmaya dayanamaz ve panik 67


BD EK‹M 2015

da bir asker ya da fabrikada yürüyen bant›n bafl›nda görevli bir iflçi gibi, olan bitene ayak uydurmakt›r.” Birey kurtuluflu ço¤u kez kaçmakta ve canavar›n kendisini yakalaGünümüzde bireyin ad›n›n var, ancak kendisinin yok edildi¤ini ileri mas›n› olanaks›z k›lan rastlant›larda bulacakt›r -iflte “mutlu son”un en sürüyor Fromm: önemli ve en ac›kl› bölümü de “Bireyin içinde kayboldu¤u budur(...)” kentlerin büyüklü¤ü, da¤lar kadar “Günümüzde var olan temel topyüksek olan binalar, radyodan lumsal kaçma yolu, faflist ülkelerde (televizyondan, internetten, cep oldu¤u gibi bir öndetelefonundan) gelen re boyun e¤mek ve sürekli ses bombard›demokrasilerde man›, günde üç kez “Günümüzde var olan görüldü¤ü üzere de¤iflen ve insana neyin önemli oldu¤u temel toplumsal kaçma zorunlu uyum sa¤lakonusunda karar yolu, faflist ülkelerde mak, raz› olmakt›r.” verme f›rsat› tan›mayan gazete bafll›k- oldu¤u gibi bir öndere El fenerini toplumun üzerinden lar›, bireyi ortadan boyun e¤mek ve üzerine kald›rmak için saat demokrasilerde görül- ailenin çeviriyor Fromm: gibi flaflmaz bir temdü¤ü üzere zorunlu “Örne¤in bir erkek, poyla yeteneklerini sergileyen, pürüzsüz uyum sa¤lamak, raz› kar›s›na çok sadistçe davran›r ve ona tekçal›flan güçlü bir olmakt›r.” rar tekrar diledi¤i makina gibi hareket zaman çekip gidebieden yüz k›z›n rol lece¤ini, gitmesinin ald›¤› flovlar, caz›n onu çok sevindirebang›r bang›r kafalace¤ini söyler. Ço¤u ra inen ritmi -bütün durumda kad›n gitme bunlar ve daha birgirifliminde bulunçok ayr›nt›, denetlemaya cesaret edemenemez boyutlar›yla yecek kadar ezilmiflbireyi içine ald›¤›ntir, dolay›s›yla her da, ona bu bütünün ikisi de erke¤in minicik bir zerresiysöylediklerinin do¤ru mifl duygusunu oldu¤una inanmay› veren bir y›ld›zlar sürdürürler. Ama kümesini and›r›r. kad›n, adam› terk Bireyin elinden edece¤ini aç›klama gelen tek fley, taburiçinde ondan kurtulmaya, bu yükü, yani benli¤ini yok ederek yeniden güvenlik duymaya çabalar.”

68


BD EK‹M 2015

cesaretini bulabilirse, ikisinin de beklemedi¤i bir fley olabilir: Erkek y›k›l›r, çaresizlik içinde k›vranmaya ve kendisini b›rakmamas› için kad›na yakarmaya bafllar; kad›na onsuz yaflayamayaca¤›n›, onu ne kadar sevdi¤ini falan söyler. Genellikle, kad›n zaten kendini ortaya koymaktan, fikrini savunmaktan korkan bir kifli oldu¤undan, ona inanmaya haz›rd›r, fikrini de¤ifltirir ve kal›r. Bu noktada oyun yeniden bafllar.” “Radyo, sinema ve gazetelerin bu yönde büyük etkisi vard›r. Bir kentin bombaland›¤›n›n ve yüzlerce insan›n öldü¤ünün bildirilmesinden hemen sonra ya da bu bilgi yanda kesilerek bir sabun ya da flarap reklam› okunur ya da gösterilir. Ayn› spiker, az önce siyasal durumun ciddili¤i konusunda sizi etkilemek amac›yla kulland›¤› inand›r›c›, yaltaklanan ve yetkeci sesiyle bu kez haber yay›n›n›n paras›n› veren flu marka sabunun erdemleri konusunda izleyicilerini etkilemeye çal›flmaktad›r. Haber filmlerinde, bombalanm›fl gemilerin ard›ndan bir moda defilesi yer al›r. Gazeteler bilimsel ya da sanatsal önemi olan olaylar› aktarmada kulland›klar› ciddi dille, ve bu habere ay›rd›klar› yer kadar alanda, ünlü bir y›ld›z›n s›radan düflüncelerini ya da kahvalt› al›flkanl›klar›n› anlat›rlar. Bütün bunlardan dolay›, duyduklar›m›za içten, hakiki bir ilgi duymaz oluruz, kendimizle olaylar aras›nda bir iliflki gelifltiremeyiz. Heyecan duymaz oluruz, coflkular›m›z ve

elefltirel yarg›lar›m›z kösteklenir ve giderek dünyada olan bitene karfl› tutumumuz, s›¤, kay›ts›z bir niteli¤e bürünür. Yaflam, “özgürlük” ad›na bütün yap›s›n› yitirir; her biri bir di¤erinden ayr›, bir bütün olarak anlamdan yoksun birçok küçük parçadan oluflmufltur art›k. Birey, t›pk› boz-yap bilmecenin bafl›na tek bafl›na oturtulmufl çocuk gibi bu parçalarla yaln›z b›rak›lm›flt›r; ancak arada bir fark vard›r, çocuk, bir evin ne oldu¤unu bilir, dolay›s›yla yerlefltirmeye çal›flt›¤› küçük parçalarda evin bölümlerini tan›yabilir, yetiflkinse, elinde tuttu¤u parçalar›n oluflturdu¤u “bütün”ün anlam›n› görememektedir. fiafl›rm›flt›r, ürkmüfltür, o küçük anlams›z parçalara bakakalmaktan baflka yapabilece¤i bir fley yoktur.” Bu kurgulanm›fl düzene karfl› ses ç›karman›n güçlü¤ü konusunda flöyle diyor Fromm: “Hakikat, bir fizikötesi kavram haline getirilmifltir, biri kalk›p da hakikati bulmak istemekten söz etti¤inde, ça¤›m›z›n “ilerici” düflünürleri onu eski kafal› olarak de¤erlendirmektedir. Hakikatin bafltan sona nesnel bir konu, nerdeyse bir zevk meselesi oldu¤u ileri sürülmektedir. Bilimsel çaba, nesnel etmenlerden ayr›lmal›d›r, bilimin amac›, dünyaya tutkusuz ve ç›kar düflünmeksizin bakmakt›r. Bilim adam› olgulara, t›pk› bir cerrah›n hastalar›na yaklaflmas› gibi steril ellerle yaklaflmal›d›r.” • yasarozturk@butundunya.com.tr 69


F›rçalayarak Serdar Günbilen

70


Milas Uluslararas› Turhan Selçuk Karikatür Yar›flmas›nda Ödüller Sahiplerini Buldu. Bu y›lki 5. Uluslararas› Turhan Selçuk Karikatür yar›flmas›na, 36 ülkeden 230 karikatüristin 780 eserle kat›ld›¤› etkinlikte ödüller sahiplerini buldu. irincili¤i H›rvatistan’dan Mojmir Mihatov ‹kincili¤i Türkiye’den Ali Bulca Üçüncülü¤ü Endenozya’dan Jitet Kustana

B

Cumhuriyet Gazetesi Özel Ödülünü ise S›rbistan’dan Sasha Dimitrijevic kazand›. Ödüller Milas, Turhan Selçuk Karikatürlü Ev’de, ödüle ve sergilen-

Sergiye kat›lan konuklar Turhan Selçuk’un büstü önünde


BD EK‹M 2015

‹kincilik ödülü: Ali Bulca

Birincilik ödülü: Mojmir Mihatov

lenmeye de¤er bulunan eserleri içeren bir sergi eflli¤inde sahiplerine takdim edildi. Sergi aç›l›fl›nda konuflma yapan Milas Belediye Baflkan› Muhammet Tokat; “Dünyaca ünlü karikatüristimiz Milas do¤umlu Turhan Selçuk ad›na beflincisini düzenledi¤imiz bu yar›flma ve serginin aç›l›fl›n›n k›vanc›n› yafl›yoruz. Yar›flmam›za daha nice y›llar diliyorum” dedi. Turhan Selçuk’un efli Ruhan Selçuk ünlü sanatç›m›z› “Turhan Selçuk sözsüz ileti ve ola¤anüstü çizgileriyle evrensel dili yakalayan karikatür dünyas›n›n bir dahisidir.” sözleriyle and›. Yo¤un bir kat›l›m›n oldu¤u ödül törenine Milas Belediye Baflkan› Muhammet Tokat, Mu¤la Büyükflehir Belediye Baflkan› Osman Gürün, CHP Mu¤la ‹l Baflkan› Mürsel 72

Üçüncülük ödülü: Jitet Kustanaa

Cumhuriyet Gazetesi Özel Ödülü: Sasha Dimitrijevic

Alban, CHP Milas ‹lçe Baflkan› Suat Özcan, CHP Mu¤la Milletvekili Ak›n Üstünda¤, Milas Sanayi ve Ticaret Odas› Baflkan› Reflit Özer ve Cumhuriyet Gazetesi çizeri Kamil Masarac› efllik ettiler.


Tarihten Damlalar Mümtaz ‹dil

Bir kahve öyküsü

Fevzi Pafla’da da Çok Yokmufl Kay›npederim 91 yafl›nda rahmetli oldu... Yoksul bir çocukluk yaflam›fl. TCDD’ye kapa¤› atm›fl, Demiryolu Meslek Okulu’nda ö¤renimini sürdürmüfl. Okul bitince de zorunlu hizmetine bafllam›fl. u arada gürefle merak sarm›fl. Eskiflehir dolaylar›nda oldukça da iyi bir isim yapm›fl ve milli tak›m seçmelerine hak kazanm›fl. Ama o da ne? Güreflecek güreflmesine de kendi s›kletinde güreflmeye kalksa karfl›s›nda Yaflar Do¤u var. Bir alt s›klete düflmüfl, kader bu ya, karfl›s›na bu kez Gazanfer Bilge ç›km›fl, o zaman demifl kendi kendine, ben de Yaflar Do¤u’nun bir üstü s›klete ç›kar›m. Bafllam›fl t›k›nmaya ve kilo alm›fl. Yaflar Do¤u’nun bir üstüne ç›km›fl, bu kez de

B


BD EK‹M 2015

kar›s›nda Hamit Kaplan... (s›ralamam yanl›fl olabilir, ama isimler do¤ru). Bu üçünden birini yenmesi mümkün de¤il... Tam gürefli b›rakacak, Vehbi Emre ça¤›rm›fl yan›na. “Evlat,” demifl. “Sen iyi bir güreflçisin ama karfl›ndakiler gördü¤ün gibi senden daha iyi. Bu kiloda senin s›kletinde birinci gelmen mümkün de¤il. Sen en iyisi hakem kurslar›na kat›l, gürefl hakemi ol.” Vehbi Emre ne de olsa, vard›r bir bildi¤i diyerek kay›npederim hakem olmaya karar vermifl. Bu alanda o kadar önemli baflar›lar elde etti ki,

gar›nda flimdi müze olan binada Mustafa Kemal ile birlikte sabahlara kadar nöbet tutarm›fl. Atatürk çal›fl›rken o da sürekli kap›n›n önünde, verece¤i emirleri beklermifl. Kay›npederime anlatm›fl Ali Day›. Bir gece, yine geç saatlere kadar çal›flan Mustafa Kemal, Ali Day›’y› ça¤›rm›fl. Ali Day› huzura ç›k›nca da, “Ali, demifl, flöyle güzel bir kahve yapsan da içsek...” Ali Day›, “Emredersiniz paflam,” demifl, ama bir ad›m bile geri atmam›fl. Bafl›n› öne e¤mifl. Atatürk durumu hemen anlam›fl elbette.

Mustafa Kemal: “Param›z da yok de¤il mi? O yüzden sen gündüzden kahve almad›n. Yoksa hiç ihmal etmezdin.” Vehbi Emre’nin uza¤› görmesine flaflmamak gerek. Uluslararas› hakem olmakla kalmad› kay›npederim, iki de olimpiyat madalyas› getirdi evine: Dünyan›n en büyük superior hakemi olarak. ‹flte bu güzel insan bana Ali Day›’n›n öyküsünü anlatt›. skiflehir’de, tren istasyonunda tan›m›fl ilk kez Ali Day›’y›. Atatürk’ün emir eriymifl. Savafltan sonra Mustafa Kemal yan›ndan hiç ay›rmam›fl Ali Day›’y›. Cumhuriyetin ilk y›llar›nda, Ankara

E 74

“Kahvemiz kalmad› Ali, de¤il mi?” diye can al›c› noktaya dokunmufl. Ali Day›’dan ses yok. “Sükut ikrardan gelir Ali,” demifl Mustafa Kemal: “Param›z da yok de¤il mi? O yüzden sen gündüzden kahve almad›n. Yoksa hiç ihmal etmezdin.” Ali Day›’da yine ses yok. “Sabah hat›rlat bana da, Fevzi Pafla gelince ondan biraz borç alay›m. Kahve paras›n› denklefltirelim...” Ali Day› gerisin geriye ç›km›fl


BD EK‹M 2015

odadan. Bunu hiç unutmam›fl. Ertesi gün Ali Day›’n›n eline birkaç kurufl s›k›flt›rm›fl Atatürk ve kula¤›na f›s›ldam›fl: “Fevzi Pafla’da da çok fazla yokmufl, cebindekinin yar›s›n› bana verdi. Kahveye yeter, al flunu.”

A

li Day› avucuna tutuflturulan paray› alm›fl ve do¤ru kahve almaya gitmifl. Sonralar› Ali Day›’n›n Ankara’da, bir zamanlar Atatürk ile paylaflt›¤› gardaki müzenin bekçili¤ini yapt›¤›n› söyledi kay›npederim. Arada bir Eskiflehir’den Ankara’ya geldi¤inde, Ali Day›’ya u¤ray›p bir kahvesini içermifl. Bir flehir efsanesi de¤il bu anlat›lanlar. Ali Day› çoktan öldü, kay›npederim Ali Merdo¤an da öyle... Anlat›yor, bir daha anlat›yor. Ama 1952 ve 1964 y›l›nda ald›¤› “alt›n

madalyalar›” hiç anlatm›yor. Onlar›, Hürriyet gazetesinden kesti¤i, Nezih Demirkent’in kaleme ald›¤› gazete kupürlerinden okuyoruz. Yafll›lar› bilirsiniz, anlatt›klar›n› dönüp dolafl›p bir daha anlat›rlar. Ama hepsi istinas›z cumhuriyet çocu¤udur. Anlatt›klar›ndan s›k›ld›¤›n›z olur belki, ama bu öyküsünü ne kadar dinlesem de b›km›yorum. Biraz süsleyeyim istedi¤imden, her anlat›fl›nda farkl› ayr›nt›lar bulmaya çal›flm›flt›m. Ama olmad›, o hep ayn› cümlelerle, ayn› hikayeyi anlatt›. Ne eksiltti, ne abartt›. Cumhuriyetin ilk y›llar›n› ve Baflkomutan’›n gece kahvesiz kald›¤›n›. Fevzi Pafla’dan borç istemek zorunda kald›¤›n›... Hiç de¤ifltirmeden, ayn› safl›kla ve duydu¤u gibi... • mumtazidil@butundunya.com.tr

ATATÜRK ÖZDEY‹fiLER‹

Bana insanlar üstünde bir do¤ufl yormaya kalkmay›n›z. Do¤uflumdaki tek ola¤anüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir. *** Mal ve para bana a¤›rl›k veriyor. Bunlar› soylu ulusuma geri vermekle büyük rahatl›k duyuyorum. Zenginlikten ne ç›kar? ‹nsan›n zenginli¤i, kendi manevi kiflili¤inde olmal›d›r. *** Ben bir halk adam›y›m. Ben düflündüklerimi daima halk kat›nda söylemeliyim, yanl›fl›m varsa, halk beni yalanlar. Fakat flimdiye kadar aç›k konuflmamda halk›n beni yalanlad›¤›n› görmedim. *** Ne zaman ki ahlâk›m›z bozularak fedakârl›k ve mertlik damarlar›m›z›n gevflemesi, fetih düflüncesinin sönmesi, milletin flan›n› yükseltmek amac› yerine kiflisel yarar sa¤lamak ve can derdi belas›na düflmemiz üzerine yenilgiden yenilgiye, felaketten felakete düfltük. Çeflitli yoksulluk ve yoksunluklara mahkûm edildik. 75


Bat›n›n bilimsel üstünlü¤ünü Eski Yunan Çoktanr›c›l›¤›n›n, Yahudili¤in ve H›ristiyanl›¤›n bir baflar›s› olarak gösterenler, Do¤unun bilimsel gerili¤ini tümüyle Müslümanl›¤a ba¤lamaktad›rlar. Oysa Müslümanlar 827-1109 y›llar› aras›nda yeryüzünde bilimin tek öncüsü durumundayd›lar; elinizdeki kitap bunun belgeleriyle dolu.

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA


Evrensel Bak›fl Aç›s›

BD EK‹M 2015

Gürbüz Evren

Cemal Pafla’y› Kim Öldürdü? Osmanl› Devletinde, Birinci Dünya Savafl›’n›n kaybedilmesinin ard›ndan, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesine giden süreçte, Sadrazam Talat Pafla’n›n istifas› üzerine görev, 14 Ekim 1918’de Ahmet ‹zzet Pafla’ya verildi. u tarihten itibaren, ‹ttihatç›lar ülke d›fl›na ç›kma haz›rl›klar›na bafllad›lar. 1 Kas›m 1918 gecesi ise Enver ve Talat paflalar›n yan› s›ra birçok ‹ttihat Terakki ileri geleni, bir Alman denizalt›s›yla ‹stanbul’dan ayr›larak, K›r›m’›n Sivastopol liman›na do¤ru yola ç›kt›lar. Bu denizalt›da ‹ttihatç›lar›n önde gelen üçüncü ismi Cemal Pafla da vard›.

B


BD EK‹M 2015

emal Pafla, Osmanl› Devletinin son dönemlerinde, "Üç Paflalar ‹ktidar›" ad›yla an›lan 1913-1918 y›llar› aras›nda, ülke yönetiminde çok etkin rol oynam›flt›. Birinci Dünya Savafl›'nda, Filistin Cephesi'nin komutanl›¤›n› yapan Pafla, savafl›n kaybedilmesinin önde gelen sorumlular›ndan biri olarak kabul edilmiflti. Sivastopol’a var›ld›¤›nda, bu gruptan sadece Enver Pafla ayr›l›yor, Cemal ve Talat Paflalar ile di¤erleri Berlin’e geçiyordu. Burada yaklafl›k 20 gün kalan Cemal Pafla, daha sonra

C

görüflmede, do¤u halklar›n›n ‹ngiliz boyunduru¤undan kurtar›lmas› için çal›flan ‹ttihatç›lardan oldu¤unu, Ankara’n›n da ayn› yönde mücadele verdi¤ini, kendilerine yard›m edilmesini, birlikte ortak düflmana karfl› savafl›lmas› gerekti¤ini söyledi. Bu görüflmenin ard›ndan Sovyet Yönetimi Cemal Pafla’ya, Anadolu ‹htilalci Hükümeti Temsilcisi kimli¤i verince Pafla, önce Bakü’ye gitti. Buradaki temaslar›n›n ard›ndan döndü¤ü Moskova’da bir süre kal›p, sonra Türkistan’a giderek, Taflkent’e

Cemal Pafla ilk resmi ve siyasi giriflimlerine Moskova’da bafllayacakt›r. Münih’e gitti. Osmanl› ordusunda görev yapm›fl bir Alman’›n yard›m›yla ald›¤› sahte pasaportla kentte yaflamaya bafllad›. Pafla’n›n seyahat trafi¤i ve yeni hayat› bundan sonra bafllayacakt›r. Pafla, Halit Baboviç adl› bir Boflnak ad›na düzenlenmifl sahte pasaport ile önce ‹sviçre’nin Davos kasabas›na giderek, bir süre orada yaflad›. Daha sonra (May›s 1920’de) Berlin’e dönen Cemal Pafla, savaflta Almanlara esir düflmüfl Rus askerlerin kafilesine kat›larak, Rusya’n›n St. Petersburg kentine gitti. Oradan da Moskova’ya geçti. Cemal Pafla ilk resmi ve siyasi giriflimlerine Moskova’da bafllayacakt›r. Sovyet Hükümeti ile kurdu¤u ba¤lant›da, kendini Ankara Hükümetinin temsilcisi olarak göstermeye çal›flt›. Sovyet yetkilileriyle yapt›¤› 78

yerleflti. Savafl s›ras›nda esir düflmüfl ya da ülkeden uzakta kalm›fl Türk asker ve subaylar›n› çevresinde toplamaya bafllad›. 1920 y›l›n›n A¤ustos ay›n›n sonunda Afganistan’a gitti. Yaklafl›k 20 günlük bir yolculu¤un ard›ndan ulaflt›¤› bu ülkede, Afgan Emiri Amanullah ile görüflüp, onu, Afganistan ordusunun e¤itilmesi konusunda ikna etti. aklafl›k 1 y›l kald›¤› Afganistan’ da büyük ilgi gördü ve iyi iliflkiler kurdu. Afgan emirinin iste¤i üzerine baz› görüflmeler yapmak için, önce Moskova’ya, ard›ndan da Berlin’e gitti. Daha sonra Paris’e de u¤rayan Cemal Pafla, Almanya’n›n çeflitli kentleri aras›nda mekik dokuduktan sonra May›s 1922’de Moskova’ya döndü. Pafla tüm bu yolculuklar› s›ras›nda, Sovyetler Birli¤i ile Afga-

Y


nistan’›n yak›nlaflmas›n› sa¤lamaya ve Afgan ordusu için silah bulmaya çal›fl›yordu. Cemal Pafla’n›n düflmanlar› ise onun yoklu¤unda bofl durmad›lar ve anlatt›klar›yla Emir Amanullah’› etkilediler. Emir de, Pafla’n›n görevlendirdi¤i Türk subaylar›n› Afgan ordusundan at›nca ifller kar›flt›. Bu geliflme, Sovyet yetkilileri de rahats›z etti. Onlar da, Pafla’n›n Türkistan’a geçerek, Hindistan’da ‹ngilizlere karfl› örgütlenme çal›flmalar›na müsaade etmediler. Yazd›¤› mektuplarla Moskova, Avrupa ve Afganistan’daki faaliyetleri hakk›nda Mustafa Kemal’i uzunca bir süredir haberdar etmeye çal›flan Cemal Pafla, çareyi Anadolu’ya dönmekte buldu. Temmuz ay›n›n bafllar›nda Moskova’dan, Gürcistan’›n Tiflis kentine gelen Pafla, burada Türkiye temsilcisi olarak görev yapan Muhtar Bey ile görüfltü. Ankara’ya geçme düflüncesini anlatt›. Ard›ndan da, Kars ve Erzurum’a geçebilmek için izin almak üzere yard›mc›lar›ndan birini Ankara’ya gönderdi. Tiflis ise bu y›llarda Ermeni komitecilerin yo¤un faaliyetlerine sahne olan bir merkez özelli¤iyle öne ç›km›flt›. Bunu bilen Cemal Pafla ve 2 yaveri, olas› bir sald›r›ya karfl› fazla ortalarda görünmemeye çal›fl›yorlard›. Hatta kald›klar› evden d›flar› da, çok mecbur kalmad›kça ç›km›yorlard›. Cemal Pafla, yaverleri ile 21 Temmuz 1922’de, Türkiye temsilcisi Muhtar Beyi ziyaret ettikten sonra eve dönüflte, akflam saatlerinde, kentin en büyük ve kalabal›k caddelerinden

Cemal Pafla

birinde yürürken, 3 ya da 4 kifliden oluflan bir grubun sald›r›s›na u¤rad›lar. Sald›rganlar›n açt›¤› ateflte Cemal Pafla ve yaveri Binbafl› Nusret Bey olay yerinde öldü. Onlar›n birkaç metre önünde yürüyen Te¤men Süreyya Bey koflarken arkas›ndan aç›lan ateflle vurulup düfltü. Katiller kaçarken, kendilerine engel olmak isteyen Ermeni as›ll› bir itfaiyeciyi ve ayn› yerde bulunan bir kad›n› da vurarak öldürdüler. Te¤men Süreyya Bey, yaral› olarak kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirdi. Olay›n ard›ndan harekete geçen polis, cinayetlerin Ermeni Taflnak Partisi üyeleri taraf›ndan ifllendi¤ini aç›klamas›na ve 2 kifliyi tutuklamas›na karfl›n, katillerin gerçekte bu kifliler olup olmad›klar› hiçbir zaman netlik kazanmad›. Cemal Pafla ve yaverlerinin cenazeleri, Tiflis’teki fiah Abbas Camisi’nde k›l›nan namaz›n ard›ndan bu kentte defnedilmiflti. Ancak bir süre sonra Cemal Pafla’n›n kardefli Yüzbafl› Kemal Bey, Tiflis’e giderek cenazeleri alm›fl, Kâz›m Karabekir Pafla’n›n sa¤lad›¤› bir tren ile de Erzurum’a getirmifltir. Cemal Pafla ve 2 yaveri, kentin Kars Kap›s› bölgesindeki flehitlikte topra¤a verilmifltir.• gurbuzevren@butundunya.com.tr 79


Kültür ve Sanat Dünyas›ndan Tekin Özertem

P erdeler Aç›l›rken Sihirli bir sözcüktür perde; kimi zaman yeni bir bafllang›ç kimi zaman da bir son. Yo¤un emek, özveri, sevgi gerektiren provalardan sonra tiyatro, opera, bale ve orkestralar k›sacas› sahne sanatlar›n›n hemen hemen hepsi bu ay perdelerini aç›p seyircileri ile buluflacak.

80


BD EK‹M 2015

unulacak eserlerin kimi yeni kimi de bir y›l öncesinin tekrarlar› olacak. Seyirci ile önceden buluflmufl eserlerin tekrar› hiç bir zaman bir önceki sunumlar›n seyirci taraf›ndan be¤enilmemesinden ya da sanat kurumlar›n›n yöneticilerinin, yönetmenlerin, sanatç›lar›n/ oyuncular›n memnuniyetsizli¤inden kaynaklanmaz. Seyircilerin önceki y›llarda sahnelenmifl eserlerle yeterince buluflamamas›, eserlerin çok be¤enilmifl olmas›d›r tekrarlar›n nedeni.Tekrarlanan eserler de yeni sezonda seyirci ile buluflmak üzere gerekti¤i kadar prova edilir ve

S

seyircinin karfl›s›na öyle ç›k›l›r. Bu provalar›n amac› eserlerin bir önceki sezonda temsil edildi¤i gibi ayn› düzeyde seyirciye sunulmas›d›r. De¤ifliklik yapmak daha önce oyunu izlemifl seyircilere sayg›s›zl›k olur.. Söz etti¤im bu yaklafl›m yayg›n ad› ile Bat›l› anlamda tiyatro sanat›n›n temel ilkesidir. Çeflitli kültürlerin Commedia dell’Arte, Orta Oyunu gibi benzeri geleneksel halk tiyatrolar›nda -bunlara geleneksel köy seyirlik oyunlar›n› da dahil edebiliriz- böyle bir disiplin söz konusu de¤ildir. Belli, sabit bir metinden çok bir kanava (*) söz konusudur. Sadece örgüsü önceden belli bu tiyatro türlerinde olaylar›n geliflimini ve ak›fl›n› belli bafll›klar oluflturur. Konuflmalar ve sahnedeki hareketler oyuncular taraf›ndan belirlenir. izim tiyatro kültürümüzde bu tür oynan›fl biçimine tuluat denir. Oyunlar›n tekrar›nda ana konunun çerçevesi içinde kal›narak söz hareket ve tav›rlarda de¤ifliklikler, eklemeler ç›karmalar yapmak halk tiyatrolar›n›n temel niteli¤ini oluflturur. Buna oyuncular›n karfl›s›ndaki oyunculara beklenmedik tuzaklar kurmalar›n›, onlar› açmaza düflürme çabalar›n› da eklemek gerekir. Bu da seyircilerin ayn› oyunu defalarca ald›rmadan izlemelerini sa¤lar.

B

81


BD EK‹M 2015

Bu tür oyunlar›n baflar›l› olmas›nda tek istisna tiyatroya, özelikle de oyuncular›n do¤açlama yetenekleri, operaya çok düflkün padiflah›m›z II. oyunlar›n her tekrar›nda yeni ve Abdülhamit’in Y›ld›z Saray›’nda al›fl›lmad›k sözler söylemeleri, farkl› yapt›rd›¤› o güzel tiyatro binas›nda davran›fllar sergilemeleri önemli bir seyretti¤i kimi oyunlar›n gidiflat›na, rol oynar. Halk tiyatrosu gelene¤inde müdahale etmesi ya da müdahale ayn› oyunlar›n farkl› söz, davran›fl ve etmesine gerek kalmadan durumu fark mimiklerle sahnelenmesi tekrar de¤il eden tiyatro sorumlusu taraf›ndan ifle yeni bir sunufltur. Ayn› oyunu yeniden an›nda el konulmufl olmas›d›r. Ama izleyen seyirciler de bunun bilincin- bu gerçekten bir istisna. Üstelik devir dedirler. Seyirciyi oyunun örgüsünden de istibdat devri! ‹flte böylesine ciddi çok oyun kiflilerinin/ oyuncular›n bir ifltir tüm sanatlar gibi sahne becerileri, k›vrakl›klar›, haz›r sanatlar›. Onun için herkes ne cevapl›l›klar› cezbeder. yazar, besteci, yönetBu nedenle oyunun men, oyuncu ne de sonunun nas›l bitemüzisyen olabilir... ce¤inin önceden Ama herkesin biliniyor olmas› seyirci olmaya pek bir fley dehakk› ve yetene¤ifltirmez, Oyun ¤i vard›r. Hem hep ayn› oyun, de en iyisinden, Kavuklu hep en mükemme...herkesin seyirci ayn› Kavuklu linden. Bunun olmaya hakk› ve Piflekar hep ayn› için seyircilerin Piflekard›r. Ne yapmalar› gereken yetene¤i vard›r. Kavuklu Piflekarlaflabilir tek fley izledikleri göstene de Piflakar Kavukluya riyi, dinledikleri konseri, t›pk› dönüflebilir.. Bir metne, besteye, icra eden sanatç›lar gibi özenle izleyip koreografiye dayal› sahne eserlerinin dinleyecek al›flkanl›¤› edinmektir. tekrar›nda provalarda belirlenmifl Tiyatro, opera, bale izlerken, olan›n›n d›fl›na ç›k›lmas› mümkün konserlerde icra edilen eserleri dinlerde¤ildir. Oyunun kural› budur. ken son günlerin modas› pet fliflelerle salonlara girmifl, ak›llar›na estikce su emsillerin sonunda, perde içen, cep telefonlar›n› ç›kar›p gelen kapand›ktan sonra ne yönetici- mesajlar› okuyan ya da mesaj yazan lerin, ne yönetmenlerin, ne seyircileri gördükçe hep Muhsin oyuncular›n, ne metin yazar› / besteci Ertu¤rul’un önceleri Darülbedayi ve koreogralar›n ne de seyircilerin daha sonra Türk Tiyatrosu ad› ile ben bu temsili be¤enmedim hadi yeni ‹stanbul Belediyesi fiehir Tiyatrolar› bafltan demeye haklar› yoktur. taraf›ndan yay›mlanan dergide Bu konuda tiyatro tarihimizdeki “Perdeci” imzal› yaz›lar› geliyor

T 82


akl›ma: “Yine çekirdek, f›nd›k, f›st›k”, “Niye geldin niye ç›kt›n?” ve daha neler neler. Bir ömür boyu seyirciyi e¤itmek, seyirci yetifltirmek için u¤rafl›p didinmifl; ‹stanbul fiehir Tiyatrosu’nda 1 Ekim 1935 terihinde art›k var olmayan Tepebafl› Tiyatrosu’nda perdelerini açan çocuk tiyatrosu çal›flmalar›n› da gelece¤in seyircisini yetifltirmek için bafllatm›flt›r. M. Kemal Küçük’e yazd›rd›¤› ilk çocuk oyununun ad› da bu nedenle Çocuklara ‹lk Tiyatro Dersi’dir. emal Küçük, provalar s›ras›nda hastaland›¤› için oyunu fiehir Tiyatrolar› Genel Sanat Yönetmeni olmas›na ra¤men bizzat kendi sahneye koymufl, dönemin en yetkin en ünlü ‹stanbul fiehir Tiyatrosu sanatç›lar› da bu oyunda rol alm›fllard›r. O y›llardan günümüze epeyce yol ald›k seyir ve seyirci kültürü aç›s›ndan. Her ne kadar kimi sinema ve tiyatrolarda h›fl›r h›fl›r sesler duyuluyor, yap›lan anonslara ra¤men cep telefonlar›n›n kapat›lmas› unutuluyor olsa da... Ama yine de birilerinin “Perdeci” nin görevini üstlenmesi, tüm ülke genelinde tiyatro, opera, bale izlerken, konserde müzik dinlerken f›nd›k f›st›k yenmeyece¤ini, sak›z çi¤nenmeyece¤ini halk›m›za özellikle çocuk ve gençlerimize ö¤retmesi gerekiyor.

K

Muhsin Ertu¤rul

...birilerinin “Perdeci”nin görevini üstlenmesi, tüm ülke genelinde tiyatro, opera, bale izlerken, konserde müzik dinlerken f›nd›k f›st›k yenmeyece¤ini, sak›z çi¤nenmeyece¤ini halk›m›za özellikle çocuk ve gençlerimize ö¤retmesi gerekiyor. Yolunca yordam›nca. Kafl yapay›m derken göz ç›karmadan... Muhsin Ertu¤rul’un “Perdeci” bafll›kl› yaz›lar› ile seyirci yetifltirme çabalar› bana hep Dale Carnegie’ nin (2) çabas›n› ve çal›flmalar›n› an›m83


BD EK‹M 2015

sat›r. ‹nsanlar›n kiflisel geliflim konusunda ne kadar eksik oldu¤unu ilk o keflfetmifl, yaflam›n› bunu de¤ifltirmeye adam›fl ve bu konuda da hayli baflar›l› olmufltur. Özellikle Amerika Birleflik Devletleri vatandafllar› ona çok fley borçludur. Elimde olsa Carnegie’nin kitaplar›n›, baflta Söz Söylemek ‹fl Baflarmak, Dost Kazanmak olmak üzere tümünü orta okul, lise ve üniversitelerde gençlere okutur, onun gibi gece kurslar› düzenleyerek ileri yafltaki insanlar›m›z›n da geliflimlerine katk›da bulunmak isterdim. Halkevleri bunun için kurulmufltu ama olmad›…

yeni bir bafllang›ç, hem de bir son. Dile¤im bu y›l aç›lacak bütün perdelerin ülkemizin sahne sanatlar›na kazan›mlar getirmesi; sanat›n ve sanatç›lar›n özgürlüklerine müdahale edilmeyecek, tiyatrolar›n, konser salonlar›n›n birer ibadethane gibi kabullenilmesine yol açacak yeni bir bafllang›ç olmas›. Bu da büyük ölçüde seyircilere ba¤l›. Nas›l m›? ‹yiyi, do¤ruyu, güzeli, düzeyli olan› destekleyip kötü oyunlar› d›fllayarak; biletli ya da biletsiz sergilenen ve sergilenecek kötü oyunlar› tekrar tekrar izleyip zamanlar›n› bofla harcamayarak. Baflar›l› bir sezon dile¤i ile... tekinozertem@butundunya.com.tr

erdeler aç›l›rken dedik ta nerelere geldik. Çünkü hayat kim ne derse desin bir oyun; perde de gerçekten sihirli bir sözcük. Hem

P

1- ‹talyanca canavaccio sözcü¤ünden dilimize geçmifl olan bu sözcük, bir oyunun iskeleti anlam›na gelir. 2- Dale Carnegie (1888 - 1955), Amerikal› yazar, hatip, kiflisel geliflimci ve kifliler aras› iletiflim uzman›

Yaln›zca "Görevli" Köpekler Girebilir

Birinin yan›nda Doberman, ötekinin yan›nda küçücük bir Fino köpe¤i olan iki arkadafl, yemek yiyebilmek için lokantaya giremiyorlard›. Kentte hiçbir lokanta, köpekli müflteri kabul etmiyordu. ‹ki arkadafltan Dobermanl› olan›, kör taklidi yapmalar›n› önerdi ve gözlerine birer günefl gözlü¤ü takarak bir lokantaya gittiler. Kap›daki görevli, köpekli müflteri kabul etmediklerini söyleyince iki arkadafltan biri, gözlerinin görmedi¤ini, köpeklerinin rehber köpek oldu¤unu söyledi. "‹nsan parçalayan bir Doberman m› size görme görevi yap›yor?" diye flaflk›nl›kla sordu kap›daki yetkili. Doberman›n sahibi, rehber olarak e¤itilmifl bir Doberman oldu¤unu, söyleyince içeri kabul edildi. S›ra arkadaki "finolu kör"e gelmiflti. "Bu da benim görme görevli köpe¤im" dedi. Kap›daki yetkili yine flaflk›nl›k içinde kald›: "Bir fino köpe¤i nas›l görme görevi yapabilir?" diye sorunca, "finolu kör" de büyük bir flaflk›nl›kla sordu: "Do¤ru mu söylüyorsunuz?" dedi kap›daki yetkiliye. "Yoksa bana gerçekten bir fino köpe¤i mi vermifller?.."• 84


Bedelli Askerli¤e

‹lk ‹syan

Günümüzde yeniden alevlenen bedelli askerlik hakk›ndaki tart›flmalar, yeni de¤ildir. Yazan: ZEK‹ SARIHAN

irinci Dünya Savafl› y›llar›n- yapmak da istemeyen Rum ve Ermeni dan kalan bir türküde “Zengi- gibi gayri Müslim Osmanl› yurttafllanimiz bedel öder, flehidimiz r›yd›. Onlar›n eline silah vermemek fakirdendir” sözlerini içimiz burkula- devletin de tercihiydi. Zengin Türkler rak hat›rlar›z. bedel vererek askerlik Kurtulufl Savafl› de O dönemde bedelli yapm›yordu. Bu uygulama askerlik uygulamas› vard›. y›llar›nda halk Kurtulufl Savafl› y›llar›nda Maddi imkân› bedel ver- aras›nda adalet da sürüyordu. Ancak bu meye elveriflli olanlar, belli duygusu Türkiye durum hakl› olarak birçok bir para vererek askerlik insan›n gözüne bat›yordu. tarihinde yükümlülü¤ünden kurtuluKurtulufl Savafl› y›llayorlard›. Uygulamaya en hiç görülmemifl r›nda halk aras›nda adalet çok itibar edenler de maddi duygusu Türkiye tarihinde derecede durumlar› Türklerden daha hiç görülmemifl derecede artm›flt›r. iyi olan ayr›ca askerlik artm›flt›r. Bir k›s›m

B

85


BD EK‹M 2015

insanlar›n cephede görüflülürken sert tart›flTasar›ya karfl› malar oldu. Birçok kan›n› vatan için feda ederken, paras› olanmebus, askere gitmeç›kanlar, lar›n ifl ve güçlerinin dikleri için zenginlersavaflman›n bafl›nda bulunmalar› yak›nd›. Yoksulzengin-yoksul den pek çok insan› isyan zengin, kad›n-erkek herkes için farz herkesin yurt savunmaettiriyordu. Öte yandan o güns›na koflmas› istendi. oldu¤unu lerde Müslüman olmaBedelli askerlik kanun savunarak yanlardan askere al›tasar›s› ilk oylamas›nda tasar›n›n nanlar daha çok amele 51 ret oyuna karfl›l›k 63 taburlar›nda çal›flt›r›- halkç›l›¤a ayk›r› oyla kabul edildi. Halk l›yorlard›. Doktor, Zümresi’ ne mensup oldu¤unu mühendis gibi kalifiye belirtiyorlard›. baz› mebuslar, sonuca unsurlar ise ordunun k›z›p Meclis genel sa¤l›k ve teknik hizmetlerinde kurulunu terk ettiler. Sonra görüflmekullan›l›yordu. lerin devam etmesini engellemek için 1920 y›l› yaz›nda haz›rlanan bir içeriye girip s›ra kapaklar›n› vurmaya yasa önerisiyle, bedelli askerlik konu- ve gürültü yapmaya bafllad›lar. su yeni bir düzene ba¤lanmak istendi. 2 Eylül 1920 günü Meclis’te görüflül- “ZENG‹NLER YAfiASIN, meye bafllanan tasar›ya göre, yafl›tlar› FAK‹RLER GEBERS‹N!” Hükümetin yar› resmî yay›n organ› silâhalt›nda olan ‹slam ve ‹slam olmayanlardan, seferberlik süresince olan Hâkimiyeti Milliye de bedelli ilk alt› ay içinde 200 lira, bir tüfek ve askerli¤e karfl›yd›. 27 Ekim 1920 100 fiflek, daha sonraki alt› ay içinde tarihli say›s›nda “Paral› bedel kanu200 lira al›nacakt›. Bu paran›n de¤erini nu ç›karmak, zenginler yaflas›n, anlamak için milletvekili maafllar›n›n fakirler gebersin demektir. Herkeo tarihte 100 lira oldu¤unu, ortalama sin görevi cepheye gitmektir” diye yaz›yordu. bir memurun eline ise 15-30 lira Tasar›ya karfl› olan mebuslar 1 geçti¤ini bilmek gerekir. Kas›m 1920 günü, tasar›n›n kald›¤› asar›ya karfl› ç›kanlar, savafl- yerden görüflülmesini ve maddelere man›n zengin-yoksul herkes geçilmesini engellediler. Tasar›n›n için farz oldu¤unu savunarak görüflülmesi bir türlü tamamlanam›tasar›n›n halkç›l›¤a ayk›r› oldu¤unu yordu. 22 Ocak 1921 günü Meclis gizli belirtiyorlard›. O günlerde en gözde bir oturum yapt›. Bu görüflmede siyaset halkç›l›kt›. Hükümet de iki Müslüman olmayanlar›n askerlik hafta sonra Meclis’e sunaca¤› bir vergisi vermesi, veremeyenlerin de “Halkç›l›k Bildirisi” haz›rl›yordu. 24 Ekim 1920’de tasar› Mecliste yol ifllerinde çal›flt›r›lmas› konusu

T 86


BD EK‹M 2015

görüflüldü. Fevzi Pafla Türkiye’de yedi-sekiz yüz bin Hristiyan oldu¤unu söyledi. Bunun yar›s›n›n Karadeniz k›y›lar›nda oldu¤unu da ekledi. Bu konuda bir karar almak kolay görünmüyordu. Temmuz 1921 ortalar›nda yasa tasar›s› hâlâ Meclis’te görüflülmekteydi. Sonunda 18 Temmuz 1921 günü kabul edilen yasa ile yafltafllar› askerde olan Hristiyanlardan askerlik bedeli al›nmas›na karar verildi. Yasa 11 ret

bedelli askerli¤i savunanlar›n gerekçesi de yabana at›lacak cinsten de¤ildir. Bunlar diyorlard› ki: ”Ne yaparsak yapal›m, a¤a ve eflraf çocu¤una askerlik yapt›rmak mümkün de¤ildir. Bunlar askere al›nsalar bile bir yolunu bulup cepheden tüyerler. Rapor al›rlar, ifllerinin bafl›na dönerler. ‹yisi mi biz bunlardan bedel alal›m, bununla silah ve teçhizat ihtiyac›m›z› giderelim; yoksa bundan da mahrum kal›r›z…”

Ne yaparsak yapal›m, a¤a ve eflraf çocu¤una askerlik yapt›rmak mümkün de¤ildir. (...) ‹yisi mi biz bunlardan bedel alal›m, bununla silah ve teçhizat ihtiyac›m›z› giderelim; yoksa bundan da mahrum kal›r›z... oyuna karfl›l›k 178 oyla kabul edildi. Hükümet bu yolla hazineye 5 milyon lira kazand›r›lmas›n› umuyordu. Bedel, kiflinin mali durumuyla orant›l› biçimde al›nacakt›. Hristiyanlardan fiili askerlik yerine bedel al›nmas›n› anlamak mümkündür. Maddi durumu Türklerden daha iyi olan Hristiyanlar da genellikle bu yolu tercih ediyorlard›. Meclisteki ilk oylamada kabul ve ret oyu kullanan mebuslar›n say›s› birbirine yak›nd›. Bu bir zengin-yoksul ayr›flmas› m›yd›, bir bütçe sorunu muydu? Herkesin askerlik yapmas› elbette daha mant›kl› görünüyor. Ancak

Bu da yabana at›lacak bir görüfl de¤ildir. Müslümanlar için bedelli askerlik olmasa bile eflraf çocuklar›n›n cephede savaflmak yerine ya rapor alarak ifllerinin bafl›na döndü¤ünü ya da risk gerektirmeyen geri hizmetlerde görevlendirildiklerini varsayabiliriz. Bedelli askerlik, daha sonraki y›llarda da uygulanm›flt›r. • Kaynak: TBMM Zabit Ceridesi, I. Devre, C. 3, s. 419, 430.

Gerek askerlik, gerekse siyaset hayat›m›n bütün devir ve safhalar›n› dolduran mücadelelerimde daima hareket düsturum millî iradeye dayanarak milletin, vatan›n muhtaç oldu¤u gayelere yürümek olmufltur. M. K. Atatürk 87


fiimdiki Zaman Can Pulak

Ak›ll› ‹dareciye Hasret bir Toplum B odrum’u sevmeyi yanl›fl anl›yoruz. Bu kadar güzel, böylesine her aç›dan de¤erli, göreni heyecana ve coflkuya kapt›ran bu müthifl kent lafla sevilmez. Dondurmay› sever gibi, çocuklar›n çikolatay› sevdi¤i gibi sevilir mi Bodrum hiç? Aflkla sevmek laz›m buray›, en küçük bir zarar görmemesi için üzerine titremek laz›m Bodrum’un. K›skanmak laz›m, kem gözle bakana haddini bildirmek laz›m. Tafl›na topra¤›na, çal›s›na ç›rp›s›na, denizine karas›na, orman›na hatta börtüsüne böce¤ine bile sahip ç›kmak laz›m. Öyle kuru kuruya sevgi olur mu? Seven gördü¤ü her olumsuzlu¤u söyler, her kötülü¤ü belirtir, çare gösterir, yöneticileri uyar›r. Hatta onlara destek olur, elinden geleni yapar. Yani tafl›n alt›na gerekirse elini de sokar. Herkes evinin önünü süpürse, herkes kenti süsleyen çiçek yada a¤açlara bir bardak su dökse, herkes birbirinin hakk›na sayg› gösterse, Bodrum’da yaflam daha rahatlamaz m›? Bir yeri yönetmeye karar verenlerin, seçim yoluyla yada tayinle gelenlerin, elefltirilere k›zma haklar› yoktur. Aksine bu elefltirileri, kötüye giden fleyleri ve halk›n rahat ve 88

huzurunu kaç›racak geliflmeleri önlemek ve düzeltmekle yükümlüdürler. Kald› ki, bunun için kendilerine milletin vergisiyle toplanan paralardan maafl da ödenmektedir. Yani fahri ve gönüllü bir ifl de¤ildir kent yöneticili¤i. Bugün Türkiye’de görevini hakk›yla yapan ve görevini yapmayanlar› elefltiren gerçek gazeteciler, yönetimlerin hedef tahtas› haline geliyor. Bal›k bafltan kokar. Ankara’dan sert flekilde esen rüzgar, ülkenin her taraf›na yay›lmakla kalm›yor, yerel yöneticiler kendilerini Ankara’n›n modeli olmaya zorluyorlar. Ankara’ n›n yüzü gülüyorsa, taflran›n da yüzü gülüyor. Gülmeyip bir fleye k›z›yorsa, tüm yerel yöneticiler de hiddete kap›l›yorlar.

K

ötü idarecinin partisi purtusu filan olmaz. Her partide vard›r kötüler, her iktidar ve muhalefette de bol miktarda mevcuttur böyleleri. Ama aksini de görmezden gelmemek laz›m. Öyle Bakanlar, öyle Valiler, öyle Kaymakamlar, öyle Belediye Baflkanlar› gördü ki bu toplum, y›llar geçse de millet onlar› unutmuyor ve hay›rla, sevgiyle, sayg›yla an›yor hepsini. Bir kenti yönetenler, sabah erkenden kalkm›yorlarsa yataklar›ndan, öyle


BD EK‹M 2015

makam araçlar›yla korumalarla filan de¤il yürüyerek gitmiyorlarsa makamlar›na, flöyle gözleriyle çevrelerini bir taram›yorlarsa, yol üzerindeki halk›n ve esnaf›n hat›r›n› soram›yorlarsa, bir Allah’›n selam›n› bile esirgiyorlarsa insanlardan, ifllerini eksik yap›yorlar demektir. o¤u ve Güneydo¤u’da durum çok kar›fl›k, oralarda görev yapan yöneticiler çok farkl› ortamlarda çal›fl›yorlar. Onun için bu sözlerim Bat› bölgelerinde ve sahil ilçelerinde görev yapanlar› kaps›yor. Gönül isterdi ki, tüm ülkemiz idarecilerine seslenebilelim. Bodrum’dan, Marmaris’ten, k›ymetli ve ülkeye para kazand›ran turizm bölgelerimizden bahsetmek istiyorum. Buralar›n yöneticileri elefltiriden hiç hofllanm›yorlar. Bir gazeteci onlar› göklere ç›kartmazsa, o gazeteciden kötüsü yok. Düflman kesiliyorlar hemen. Patronlar›na flikayet ediyorlar, iflten att›r›yorlar. Patronlar› sadece gazetecilik yapmad›¤› ve ticaretin her dal›na bulaflt›klar› için, Kaymakamlar›n ve Belediye Baflkanlar›n›n sözünden ç›kam›yorlar. Öyle olunca da, namusuyla gazetecilik yapmaya çal›flanlar bir ç›rp›da iflsiz kal›yorlar. Bunu Ankara’da, ‹stanbul’da filan yap›yorlar san›yorsunuz de¤il mi? Yan›ld›n›z iflte, Türkiye’nin her taraf›nda böyle oluyor bu. Biz çevremize bakal›m, Bodrum’da da öyle, Marmaris’te de… Ama mühim de¤il, gücünü kötüye kullananlardan korkmayan gazeteciler de var bu ülkede. Ankara’da da var, ‹stanbul’da da, Bodrum’da da. Yani

D

kefeniyle dolaflt›¤›n› ilan etmeyecek efendilikte ve olgunlukta olanlar da… Kefense, bu kefen herkeste var. Yürekse o da herkeste mevcut… Ak›ll› bir idareci, aleyhteki yay›nlar› dikkate al›r, elefltiri yapanlara teflekkür eder, yanl›fl uygulamalar› hat›rlatt›¤› için, daha çok gazetecinin bu tipini tercih eder. Yandafl ve yalaka gazetecinin bir ç›kar› oldu¤u için, onun övgülerine ve alk›fllar›na pek itibar etmez ak›ll› idareci. Ama böyle bir idareci nerede…? Herneyse, Bodrum’a sevgiden bahsederek yola ç›kt›k, nerelere kadar geldik. B›rak›n gazeteciyi, bir insan Bodrum’u gerçekten seviyorsa, tüm noksanlar›, hatalar›, yanl›fllar› korkmadan, çekinmeden söylemelidir. Bodrum’da flu s›ra çok eksik ve görev ihmali var. Bunlar› söylememek, düzeltilmesini istememek, bence Bodrum’a yap›labilecek en büyük bir düflmanl›kt›r. Bu eksiklerin neler oldu¤unu merak edenlere bir ipucu vereyim. fiöyle yeni gemi yanaflma liman›ndan ç›k›p, halk plaj›ndan Kumbahçe’ye devam edin, restoranbar ve kafelerin önünden bir geçin, oradan Denizciler kahvesine kadar yürüyün, hatta Marina’ya kadar sa¤›n›za solunuza iyice bakarak gidin, ne demek istedi¤imi anlars›n›z. Öyle Suriye ve Büyükflehir mazeretlerine s›¤›nmadan da yap›labilecek çok ifller oldu¤unu görürsünüz. Gazetecinin el etek öptü¤ü idarecilere de¤il, gerçek gazetecilerin yapt›¤› elefltirilerden yararlanmas›n› bilen idarecilere sahip olmam›z dile¤iyle.• canpulak@butundunya.com.tr 89


Mitolojiden Yans›yanlar Haluk Erdemol

Alt›n Post ve

Argo Denizcileri 4 Geçen say›m›zda Argo Denizcileri’ni (Argonot’lar›) Dolion’lar›n ülkesinde Konstantinos Volanakis Argo- (1837-1907) sert rüzgârlar›n dinmesi için tanr›lara yakar›rken b›rakm›flt›k. n iki gün süren f›rt›nal› hava düzelir düzelmez yola koyuldular. Bekleme süresince içinde bulunduklar› yas havas›ndan s›yr›lmak, hem de hareketsiz kalan kaslar›n› canland›rmak için var güçleriyle küreklere as›ld›lar. Herakles’in ça¤r›s› kürekleri daha da h›zland›rd›. “Bakal›m, hiç durmadan en uzun

O 90

süre kim dayanacak?” diyerek arkadafllar›n› yar›flt›rmak istemiflti Herakles. Orpheus’un bu ça¤r›ya uyan hareketli ezgileri eflli¤inde kürekler giderek h›zlan›yor, k›sa sürede yunuslarla yar›flacak kadar h›z kazanan Argo’da Herakles yorgunluk belirtisi göstermeksizin di¤erlerine meydan okurcas›na kürek çekmeyi


BD EK‹M 2015

sürdürüyordu. Gücü tükenenler küreklerini havaya dikmeye bafllay›nca dayanma güçlerini s›nayan bu yar›fl Herakles ile ‹ason aras›nda kiflisel rekabete dönüfltü. ‹kisi en sona kald›klar›nda Argo yavafllam›flt›. Kim pes edecek diye beklenirken ‹ason’un bayg›nl›k geçirdi¤i, Herakles’in de küre¤inin k›r›ld›¤› görüldü. u arada Mysia yöresindeki bir körfeze gelmifllerdi. Di¤er denizciler küreklerini indirerek Argo’yu Kios ›rma¤›n›n akt›¤› bu körfeze (Gemlik Körfezi) soktular. Herakles k›y›ya ç›k›p yeni bir kürek yapmak için uygun bir a¤aç dal› aramaya koyuldu. Di¤erleri de dinlenmek için kumsala yay›ld›lar. Herakles s›rt›nda bir çam dal› ile geri geldi¤inde kendisine yard›m etmesi için Hylas’a seslendi. Hylas Herakles’in korumas› alt›na ald›¤› yetim bir delikanl›yd›. Talihsiz bir çat›flmada istemeden babas›n› öldürdü¤ü için yan›na alm›flt› onu. Ça¤r›s›na yan›t alamay›nca su getirmeye gitti¤ini söylediler. Hylas’›n gecikmesi üzerine endifleye kap›l›p su kenar›na giden Herakles onun bofl testisini gördü, ama delikanl› ortal›kta yoktu. Seslene seslene yürüyüp aramay› sürdürürken Herakles Argo’dan uzaklafl›yordu. Seslenmeleri sonuç vermedi. Yitip gitmiflti delikanl›. Herakles onu Nympha’lar›n kaç›rd›¤›n›

B

bilemezdi. Sabah oldu¤unda Herakles’in geri gelmedi¤ini gören arkadafllar› onsuz yola devam edip etmeme konusunda tart›flmaya bafllad›lar. Daha fazla beklemeden yola ç›kmaktan yana olan ‹ason’a öfkeyle karfl› ç›kanlar da vard›. Kendine rakip gördü¤ü ve gölgesinde kalmamak için Herakles’ den kurtulmakla suçluyorlard› onu. Tam kavga ç›kmak üzereydi ki denizcilerin ve bal›kç›lar›n koruyucusu, Ege adalar›n›n tanr›sal varl›¤› Glaukus Argo’nun yan›nda belirdi ve Herakles’in yazg›s›n›n burada Argo’ dan ayr›ld›¤›n›, onu ölümsüzlü¤e götürecek ifllerin bekledi¤ini söyledi. Bunun üzerine tart›flmalar son buldu; Herakles’i arkada b›rakan Argo Kios k›y›s›ndan yeni sulara do¤ru dümen tuttu. K›y›y› gözden yitirmeden yoluna devam eden Argo Mysia k›y›lar›n› izleyerek Bithynia k›y›lar›na ulaflt›. (Yöre isimleri için Antik Anadolu’da bölgeler haritas›na bak›n›z.) Bu k›y›lar Bebrykia krall›¤›Antik Anadolu’da bölgeler (‹talik yaz›lanlar Yunan yerleflimleri)

91


BD EK‹M 2015

t›. ‹ki tanr›sal varl›k aras›ndaki dövüfl Amykus’un ölümüyle sonuçland›. Kral’›n askerleri öfkeyle Polydeukes’a sald›r›nca Argonot’lar araya girip askerleri safd›fl› b›rakt›lar, sonra da saray› ya¤malay›p o akflam gönüllerince e¤lendiler. ¤lunun ölümü için Poseidon’un gazab›na u¤ramayacaklar›n› düflünüyorlard›, çünkü Amykus kendi bafllatt›¤› dövüflü yitirerek ölmüfltü. Yine de Poseidon’u yat›flt›rmak için ona bir bo¤a kurban etmeyi uygun gördüler; ne de olsa denizde yol al›rken denizin efendisine hofl görünmek gerekirdi. Ertesi sabah demir ald›klar›nda Boreas (Kuzey Rüzgâr›) Argo’ya Bithynia’n›n karfl›s›na düflen k›y›lara (Güney Trakya) dek efllik etti. Argo’da bulunan o¤ullar› Calais ile Zetes’i

O

Nympha’lar Hylas’› kaç›r›yorRoma mozai¤i - MS 350

n›n yönetimindeydi. Poseidon’un o¤lu olmakla övünen kibirli kral Amykus’ un ilginç bir saplant›s› vard›. Yumruk dövüflüne merakl›yd›. K›y›lar›na ayak basan her yetiflkin erke¤i kendisiyle dövüfle zorlar, karfl›s›na ç›kmak istemeyenleri veya ç›k›p da yenilenleri denize atard›. Argo denizcileri ad›na içlerinden birinin kendisiyle dövüflmesini istedi. Argo’da bu ifle en uygun kifli ikizlerden Polydeukes’ti, çünkü Olympia oyunlar›nda baflar› kazanm›fl-

Hylas ve nympha’lar - John William Waterhouse (1849-1917)


BD EK‹M 2015

di¤erlerinin baflaramayaca¤› bir görevin bekledi¤ini ve bu görevin kimle ilgili oldu¤unu biliyordu. rgo’nun yanaflt›¤› k›y›da Trakya’n›n eski kral› Phineus’un kona¤› vard›. Phineus Fenike kral› Agenor’un “K›zkardeflinizi bulmadan dönmeyin” diyerek Europa’ y› (Bkz: BD, Aral›k 2012) aramaya gönderdi¤i befl o¤lundan biriydi. O da di¤er kardeflleri gibi, Europa’y› bulmaktan umudunu kesip son gitti¤i yeri mesken tutmufl, yafllan›nca da köflesine çekilmiflti. Argonot’lar onun bilicilikte ünlenmifl, bilge birisi oldu¤unu duymufllard›. Fakat yan›na gittiklerinde karfl›lar›ndaki bir deri bir kemik kalm›fl, kör adam›n o oldu¤una inanamad›lar. Phineus genç yafllar›nda Apollo’dan ald›¤› bilicilik yetene¤ini ilerleyen yafllar›nda tanr›larla rekabet edercesine kulland›¤› için Zeus’un

A

Hylas ve Nympha’lar – Kabartma - Bertel Thorvaldsen (1770-1844)

gazab›na u¤ram›fl ve gözlerinden olmufltu. Zeus bununla da yetinmemifl, adamca¤›z›n yemeklerini iflkenceye çeviren iki Harpy musallat etmiflti bafl›na. Kad›n bafll›, kufl gövdeli ve pençeli bu yarat›klar Phineus’un önüne konan yemeklerden çalabildikleri çal›yor, kalanlar›n da üzerine pisliyorlard›. Adam›n can›na tak etmiflti. Yabanc›lar›n geldi¤ini duyar duymaz onlar›n aras›nda kendisini bu dertten kurtaracak birilerinin bulundu¤u öngörüsüyle canlanm›flt›. Bafl›na gelenleri anlatt›ktan sonra yard›m dile¤inde bulundu. O akflam sofra kuruldu¤unda Harpy’ler gelir gelmez Calais ile Zetes hemen pefllerine düfltüler. Zorlu bir kovalamacan›n ard›ndan yakalad›klar›nda k›l›çlar›n› indiremeden Olympos’un haberci k›z›, gökkufla¤› ‹ris girdi 93


Phineus ve Harpy’ler -Antik vazo resmi -MÖ 440

aralar›na. Olympos’dan haber getirmiflti. “Yüce Zeus’un taz›lar›n› öldürmenize izin yok,” dedi, “bunun karfl›l›¤›nda yemin ederim ki Harpy’ ler bir daha Phineus’u rahats›z etmeyecek.” ris’in sözleri üzerine Boreas’›n o¤ullar› geri döndüler. Argonot’lar o gece y›llardan beri ilk kez yeme¤inin tad›n› ç›karan Phineus’u keyifle izlediler. Yemekten sonra Phineus “fiimdi beni dinleyin,” diyerek söze bafllad›. “Etti¤iniz iyili¤in alt›nda kalmak istemem. Bilmeniz gereken fleyler var. Benden ayr›ld›ktan sonra iki denizin karfl›laflt›¤› bo¤azda aralar›ndan hiçbir canl›n›n geçmesine izin vermeyen kocaman iki kaya göreceksiniz. Bunlar yere ba¤l› de¤ildir; geçmeye çal›flan olursa h›zla yaklafl›p birbirine çarpar, sonra da aç›l›rlar. Gençli¤inizin verdi¤i gözüpeklik akl›n›z› karartmas›n. Yaklaflt›¤›n›zda bir güvercin sal›n aralar›ndan. Sa¤ salim geçerse kayalar

94

tekrar kapanmadan var gücünüzle küreklere as›l›p h›zla geçin. Dualardan çok güçlü kollar›n›za güvenmeniz gerekiyor. Güvercin s›k›fl›p kal›rsa geri dönün derim.” Phineus mitolojide ‘Symplegades’ diye an›lan ve günümüzün ‘Kavaklar’›na denk gelen Karadeniz’e ç›k›fl noktas›ndan söz ediyordu. (Bkz: Halikarnas Bal›kç›s›, Anadolu Efsaneleri, Symplegad Kayalar› bölümü.) özlerini sürdürdü ve Colchis’e kadar nelerle karfl›lacaklar› hakk›nda ayr›nt›l› bilgiler verdi. ‹ason var›fl yerine dek ald›¤› bilgilerden hoflnut kalm›flt›, ama sonras›n› da bilmek istiyordu. Bunu anlam›fl gibi Phineus “Çarp›flan Kayalar› geçebilirsen sonras› için kayg›lanma,” dedi. “Colchis’e ayak bas›nca tanr›sal bir güç destek olacak sana. K›br›sl› Tanr›ça’n›n hünerli yard›mlar›na güven. Ç›kt›¤›n seferin parlak baflar›s›n› ona borçlu olacaks›n. Art›k baflka bir fley sorma bana.” K›br›sl› Tanr›ça derken Afrodit’ ten söz ediyordu Phineus. Deniz köpükleri aras›nda do¤duktan sonra ilk kez K›br›s’a ayak basm›flt› Afrodit. Heyecan içinde Bosphorus’a do¤ru dümen tutan Argonot’lar›n seferini gelecek say›m›zda sürdürece¤iz. •

S

halukerdemol@butundunya.com.tr


Sporun Dünyas› Metin Gören

K S

ardefl porcular

Kardefllik. Duygusal bir olgu. Üst düzey bir sevginin, yükseklerde seyreden keyifli dünyas›. Anne baba birlikteli¤inin ürünleri. ›llarca bir çat› alt›nda olabilmenin tarif edilemez yaflam biçimi. Kardefllik. Belki; do¤umdan ölüme dek de¤il ama; hayat denilen ömrün y›llar› yutan renkli dünyas›. T›rnak parmak gibi birfley. Ve kimi

Y

zaman da yeflil alanlara inen ayn› formay› tafl›yan ve sonra ezeli rekabetin içine sürüklenen sporcu kardefllerin ilginç öyküleri. Birinin zirve t›rman›fl›, di¤erinin gölgede kalmas›. Birinin neon ›fl›klar›na yaz›lan ad›, di¤erinin; kardefli arac›l›¤›yla tan›nabilmesi. ‹flte böyle birfley, kardefl sporcular›n dünyas›.. Türk Futbolunun olmazsa olmaz tak›mlar›ndan Galatasaray'da 1950 y›llar›nda birlikte oynayan Reha ve Reha ve Bülent Eken kardefller 95


BD EK‹M 2015

Bülent Eken kardefller Jackie ise savunma vard›. Centilmenli¤i ön becerisiyle ‹ngiltere' plana ç›kararak sar› nin en önemli oyuncuk›rm›z› tak›ma y›llarca lar›ndan biri olmufltu. hizmet verdiler. Eken Jackie Charlton bir kardefller asla dönemin ünlü tak›m› unutulmad›. Leeds United formas› Fenerbahçenin alt›nda ikinci bahar›n› bir Mehmet Ali'si yaflam›flt›. vard›. Daha sonra sar› Gürcü ikizler fiota lacivertli tak›mda ve Arçil Arveladze Mehmet Ali Has flöhret basamaklar›n› kardeflleri unutmak birer birer ç›kan fieref mümkün mü? Has'›n a¤abeyi. Bir Günümüzün Trabfutbol virtiözü idi zonspor Teknik DirekMehmet Ali Has. törü, Trabzonspor'dan Dönemin taraftarlar›na sonra Hollanda futbove izleyicilerine göre; lunun en büyük oyunM. Ali Has günümüz cular›ndan biri olmuflfutbolunda oyun tu. Arçil ise ikizi dek alanlar›nda gösteri flansl› de¤ildi. Sakatyapabilse, statlarda yer l›klarla uzun süre Jackie (solda) ve bulabilmek mümkün u¤raflt› ve sonunda Bobby Charlton olamazd›. Ne ilginç; kaybolup gitti. Mehmet Ali Has bir maestro idi, Befliktafl Teknik Direktörü fienol kardefli fieref Has ise bir tak›ma çok Günefl, futbolumuzun yetifltirdi¤i en gerekli tam bir görev oyuncusu olarak ünlü kalecilerden biri oldu. Kardefli iz b›rakt›. Bahattin ise Trabzonspor tak›m›nda bir süre baflar› çizgisini yakalad›, utbolun befli¤i ‹ngilterenin en Ankaragücü tak›m›na uzun y›llar katk› ünlü oyuncular› Bobby ve sa¤lad›. Galatasaray'›n unutulmaz kapJackie Charlton kardefllerden tanlar›ndan Bülent Korkmaz kardefli baflkas› olamazd› Mert ile birlikte sar› kuflkusuz. k›rm›z› formay› payManchester laflt› ama Mert daha United'in Münih’te sonra futbol yaflant›geçirdi¤i uçak kazas›ns›n› baflka tak›mlarda dan kurtulan Bobby'in sürdürmek zorunda efsaneleflen futbol yaflakald›. m›, say›s›z baflar›lar› da Avrupa Gol kral› beraberinde getirmiflti. Tanju Çolak Tanju Çolak flöhretin

F

96


BD EK‹M 2015

y›llarca tad›n› ç›kard› ama kardefli Yücel kendisi dek olamad›. Kardefllerden kimi yükselirken, kimi de ne yaz›k ki; kabu¤unu k›ramad›. Almanya’da flöhret olan daha sonra ülkemize gelen, halen Galatasaray kadrosunda yer alan Hamit ile Trabzonspor’da baflar›l› olamayan ve tekrar Almanyaya dönen Halil Alt›ntop ikiz kardefllerden de söz etmek gerekliydi. Tenis Dünyas›n›n y›ld›z› Serena ile kardefli Venus Williams kardefllerin ilginç yanlar› küçük kardefl Serena'n›n y›llardan beri ablas› Venus'e karfl› üstünlü¤ü olmasayd›. Kardefller aras›ndaki rekabetin bir baflka boyutunu yafl›yor, Williams'lar. lman futbolunun unutulmaz oyuncusu Karl Heinz Rummenigge ile onun dek flöhreti yakalayamayan kardefli Michael'in bir aç›klamas› çok ilginçti: ''A¤abeyime sayg› duyuyorum. Çünkü o benden çok daha iyi bir oyuncu. Ben ondan iyi olsayd›m kuflkusuz ayn› sayg›y› o bana duyard›.'' Kardefl sporcular›n bir baflka flöhretli olana Galatasaray’da futbol yaflam›n› sürdürüyor. Wesley Sneijder. Kardefli Rodney'i an›msayanlar›n say›s› ise yok denecek dek az. Ve ünlü oyuncu Hakan fiükür'ün futbolcu kardefli Gökhan a¤abeyinin gölgesinde kalmad› m›? Daha niceleri saymakla bitmez, basketbolcu Tunçeri kardefller. H›rvatlar›n elim bir trafik kazas›nda hayat›n› kaybeden dünya çap›ndaki

A

Hamit ve Halil Alt›ntop

y›ld›z oyuncusu Drazan Petroviç ve kardefli Alexsander. Ünlü otomobil yar›flc›s› Michael Schumacher ile kardefli Ralf, Frank ve Roland De Boer kardefller ve daha niceleri. Ama bir kardefller grubu varki; sevinçle hüznü birlikte yaflad›¤›m›z. Kaynak kardefller. Reflit, Kayhan, Feyzullah ve Orhan. Müthifl oyuncular. Reflit Befliktafl, Kayhan Fenerbahçe, Feyzullah Adanaspor ve Orhan hem Befliktafl'ta hem de Trabzonspor’da harikalar yaratt›lar. Ama kal›mt›sal ve ailenin en büyük s›k›nt›s› kalp, Reflit ve Kayhan'› aram›zdan erken ald›. Kaynaklar'›n öyküsü do¤rusu yürek yakan türdendi. fiimdi geride kalanlar› yaflamlar›n› sporun içinde kalarak sürdürüyorlar. Türk Futbolunun gelmifl geçmifl en büyük oyuncular›ndan biri olan Metin Oktay'› an›msad›m. fiöyle demiflti; ''Neyi özlüyorum biliyor musunuz? fiöyle yanyana oynayaca¤›m, att›¤›m›z golleri sevinçle paylaflaca¤›m, bir futbolcu kardeflim olsun isterdim..''• metingoren@butundunya.com.tr 97


Bütün yönleriyle Birinci Dünya Savafl› ve

Osmanl› ‹mparatorlu¤u Usta gazeteci Tevfik Yener’den Birinci Dünya Savafl›’n› ve Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nu mercek alt›na alan bir tarih çal›flmas›… Türk Cepheleri, savafl›n bilinmeyenleri ve her yönüyle dünya haritas›n› de¤ifltiren bir savafl›n gerçek tarihi… Çanakkale, Galiçya, Hicaz, Irak, Suriye, Kafkasya ve Sar›kam›fl cepheleri.

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA


Türk Dili Orhan Velidedeo¤lu

Birlik ve Beraberlik Ülke içerisinde oluflan toplumsal gerginlikler yan›nda komflu ülkelerde bar›fl› gölgeleyen olaylar nedeniyle baz› devlet adamlar›m›z›n, yöneticilerimizin konuflmalar›nda kal›plaflm›fl, anlams›z bir deyifli yineledikleri görülüyor. rne¤in, son günlerin s›k›nt›l› ortam›nda birlik ve beraberlik deyifli, devlet adamlar›m›z›n ve politikac›lar›n dilinden düflmedi¤i gibi, gazetelerin haber sayfalar›nda da kanat açm›fl, uçuflmaktad›r: SÖZCÜ gazetesi (8 Eylül 2015): “‹fl dünyas›, Da¤larca sald›r›s›n› lanetleyerek “Birlik ve beraberli¤imizi kimse bozamaz” mesaj› verdi. TOBB: “Bu ülkenin birlik beraberlik duygular› çözülemeyecek kadar kökleflmifltir.”

Ö

MÜS‹AD: “Milletimizin birli¤ine, beraberli¤ine... yönelik bu haince sald›r› amac›na ulaflamayacakt›r.” TASD: “Birlik ve beraberli¤imize kast eden bu tür sald›r›lar› k›n›yoruz.” ZOB: “Hain sald›r›y› düzenleyenler birli¤imize, beraberli¤imize, bütünlü¤ümüze yönelik karanl›k emellerine ulaflamayacaklard›r.” Haber Türk gazetesi (10 Eylül 2015): “Birlik ve beraberlikle bar›fl ve huzuru sa¤lar›z....Ülkemizi tek bir 99


BD EK‹M 2015

hedef etraf›nda toplayan birlik ve beraberlik duygumuzdur... Huzura, bu birlik ve beraberli¤imizi koruyarak ulaflabiliriz.” Bir HT yazar›: “Millete arka arkaya birlik ve beraberlik mesajlar› veren siyasiler bu birlik ve beraberli¤in, kardeflli¤in ad›mlar›n› niçin kendi aralar›nda atmazlar?..” Cumhuriyet gazetesi (13.9.2015): “Davuto¤lu, vatandafllara birlik ve beraberlik mesaj› verdi... *** rof Dr. Hamza Ero¤lu bu sözü kitaplar›nda flöyle tan›mlam›flt›: Millî birlik ve beraberlik; milletçe birlik, milleti oluflturan unsurlarda birlik, beraberlik ve bütünlük demektir... (!?..) Turgut Özal’›n cumhurbaflkanl›¤› döneminde çok kulland›¤› birlik ve beraberlik içinde olmak sözü o dönemde a¤›zlarda sak›z olmufl, televizyona ç›kan her politikac› birlik ve beraberlikten dem vurmufl, hele bir ilin ANAP’l› belediye baflkan› televizyondaki konuflmas›nda h›z›n› alamayarak birlik ve beraberlikle birlikte olmal›y›z önerisinde bulunmufltu. O y›llarda da yazm›flt›m: Tumturakl› konuflma özentisinde olan kifliler, ayn› anlama gelen ‘Türkçe-Arapça’, ‘Türkçe-Farsça’; dahas›, ‘Arapça-Farsça’ sözcükleri ard› ard›na kullanmay› beceri san›yorlard› herhalde. Dile özensizlikten kaynaklanan bu ve benzeri kullan›mlar do¤ru de¤ildi. Bir yüksek ö¤retim kurumu yetkilisi televizyon konuflmas›nda “18

P

100

y›ll›k deneyim ve tecrübe sahibi” oldu¤unu söylüyor; bir vali, “günün mana ve anlam›” üzerinde duruyor; bir milletvekili, tam bir “Türkçe Farsça - Arapça” koalisyonuyla, “halk›n istek, arzu ve taleplerini” dikkate al›yordu... Bir zamanlar TBMM’den yap›lan canl› yay›nda, parti yöneticisi bir milletvekilinin beraber birlikte ikilemesini birkaç kez yinelemesi yan›nda, kürsünün mehabeti yerine kürsünün muhabbeti’nden söz etmesi de dikkat çekiciydi. Bir ara unutulmaya yüz tutan, kullan›mdan düflen bu birlik ve beraberlik sözü, son günlerin iç ve d›fl olaylar› nedeniyle yine s›k kullan›l›r oldu. 13 Eylül 2015 tarihli gazetelerde okuyoruz: Bir partinin ola¤an kongresinden sonra yap›lan konuflmada “vatandafllara birlik ve beraberlik mesaj›” verildi¤ini yaz›yorlar. üflünelim: Birlik, birliktelik, beraberlik sözcüklerinin anlamlar› nedir? Bu noktada yarg›y› öncelikle, Türkçeyi çok güzel, do¤ru ve düzgün kullanmas›yla ünlü, flair ve yazar Melih Cevdet Anday (1915-2002)’a b›rakal›m, bakal›m ne demifl: “Birlik ve beraberlik içinde… sözü politikac›lar›m›z›n dilinden düflmüyor; ama ne anlamda kulland›klar›n› kavramakta güçlük çekiyorum. Farsça sözlü¤e bakt›¤›m›zda beraber’in birlikte anlam›na geldi¤ini görüyoruz. Türkçelefltirirsek birlik ve birliktelik içinde... dememiz

D


BD EK‹M 2015

gerekecek. “‹flte güç bir durumla karfl› karfl›ya oldu¤umuz ortaya ç›kt›; hem birlik, hem birliktelik içinde olacakm›fl›z…Ne demek bu? Ya usumuzu aflan bir derinlik içeriyor, ya da düpedüz anlams›zl›k. (…) Birlik ve beraberlik içinde sözünün bir anlam› olmad›¤› gibi, uygulamada da yeri yoktur.” (Melih Cevdet Anday, “Özveri” Cumhuriyet 22.9.1995) Birlik sözcü¤ü Türkçedir ve ‘bir olma’, ‘bir arada olma’ durumudur. Beraber (Farsça) birlikte anlam›ndad›r. Beraberlik sözcü¤ü ise birliktelik demektir (ber, gö¤üs; ber-a-ber, gö¤üs gö¤üse, birlikte) Di¤er bir edebiyatç›, flair ve yazar Cahit Külebi (19171997) de bir yaz›s›nda flöyle der: “Bugün, görüfl ayr›l›klar›n› gidermek ve toplumu güçlendirmek sav›yla ortaya ç›kanlar -sanki ayr› anlamda sözcüklermifl gibi- birlik ve beraberlik laf›n› a¤›zlar›ndan düflürmüyorlar. Bu iki sözcü¤ün birlikte kullan›lmas› ne denli bir dil yanl›fl›ysa, bunlar›n [politikac›lar›n] yapt›klar› da o denli yanl›flt›r.” (“Atatürk’ün Türk Dil Kurumu ve Sonras›’. Bilgi Yay.) Baz› yazarlar›m›z›n yan› s›ra, örne¤in eski Milli E¤itim Bakanlar›ndan Hasan Celâl Güzel, kültür adam› Zülfü Livaneli bu sözü, “ayn› inançta,

eksiksiz, bölünmemifl sa¤lam bir topluluk” anlam›nda “Milli birlik ve bütünlü¤e en çok ihtiyaç duydu¤umuz flu dönemde...” biçiminde kullanm›fllard›r. (Sabah, 13.2.2001) Dönemin Genel Kurmay Baflkan› Org. ‹lker Baflbu¤ da 21 Mart 2010 Pazar günü Ruhat Mengü ile yapt›¤› televizyon söyleflisinde birkaç kez ülkenin birlik ve bütünlü¤ünden söz etmiflti. Filolog Doç. Dr. Suat Yakup Baydur da “Farsça gö¤üs gö¤üse demek olan beraber’in Türkçe birlikte’ye anlamca üstün olmad›¤›n› savunuyor ve deyifli elefltiriyordu. (Dil ve Kültür, TDK 1964) Bu çok de¤erli yazarlar›m›z›n vurgulad›klar› gibi birlik ve beraberlik sözü, dil mant›¤›na ayk›r› ve anlams›zd›r. Bunun yerine birlik ve bütünlük içinde denilmesi, anlat›ma güç katar. Milli birlik ve bütünlük, Türk ulusunun düflünce ve inançta birlik; ülkeye yönelik sald›r›larda ulusu oluflturan bütün unsurlar›n bir granit kaya kütlesi kadar bütünlük içinde olmakt›r. Son günlerde ülkemizin en önemli gereksinimi olan birlik ve bütünlü¤ümüzün bozulmamas› dile¤imizle... •

Birlik sözcü¤ü Türkçedir ve ‘bir olma’, ‘bir arada olma’ durumudur. Beraber (Farsça) birlikte anlam›ndad›r.

orhanvelidedeoglu@butundunya.com.tr 101


G

ünümüzde özellikle siyasal alanda sömürü, en çok ve en s›k rastlanan bir kötüye kullanmad›r. ‹nançtan faize kadar her konuda ve her alanda yürütülmekte, oy ve iktidar için ilkelerle, de¤erlerle, kurumlarla, kiflilerle, durum ve olaylarla sürdürülmektedir. Emek sömürülmekte, iyi niyet sömürülmekte, insanl›k sömürülmekte, bir tür Sömürü Düzeni siyasetin arka yüzü olmaktad›r.

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA


Neler Olmuyor ki Dünyada Sezin San Sungunay

Emniyet ‹hlaline Rekor Tazminat

1

mahkemede, aynan›n hiçbir yere tutturulmam›fl olmas› nedeniyle ifl yeri sa¤l›k ve emniyet kurallar›n› ihlal etti¤ini kabul etti.

2

Hugo Boss firmas›, ‹ngiltere'deki bir ma¤azas›nda üzerine 120 kiloluk aynan›n düflmesi sonucu ölen dört yafl›ndaki çocu¤un ailesine 1,2 milyon sterlin tazminat ödemeyi kabul etti. Austen Harrison adl› çocuk, babas› elbise denerken dokundu¤u aynan›n alt›nda kalm›fl ve beyninde a¤›r hasar olufltu¤u için kurtar›lamam›flt›. Firma

Rastlant›n›n Böylesi

‹rlanda'da üç k›z kardefl ayn› hastanede ayn› gün do¤um yapt›. K›z kardefller do¤umlar› planl› bir flekilde koordine etmediklerini söyledi. Hastane görevlileri bebeklerin üçünün de sa¤l›kl› oldu¤unu belirtti. Olay› daha da ilginç hale getiren ise, Murray isimli dördüncü k›z kardeflin de do¤um 103


BD EK‹M 2015

yapmak için hastanede olmas›yd›. Murray, bebe¤ini k›z kardeflleriyle ayn› gün do¤uramad›¤› için biraz hayal k›r›kl›¤› yaflad›¤›n› söyledi.

Papa’dan Kürtaja Af

3

lere eriflimleri olsa bile d›flar›y› tercih ediyorlar. Oysa tuvalet ihtiyac›n› d›flar›da gidermek, özellikle çocuk sa¤l›¤› için ciddi bir sorun. Hindistan’da bafllat›lan yeni bir program, bu al›flkanl›¤› de¤ifltirmek ve tuvalet al›flkanl›¤› kazand›rmak için çocuklara para ödemeyi öngörüyor.

Cep Telefonu ile Belediye Yönetimi

5 Papa Francesco, dünyan›n her yerindeki Katolik rahiplere kürtaj yapt›ran kad›nlar› bir y›l boyunca affetme yetkisi verdi. Af, 8 Aral›k' ta bafllayacak olan "Ola¤anüstü Merhamet Jübilesi" adl› etkinlik kapsam›nda uygulanacak. Kürtaj Katolik Kilisesi’nde aforozla cezaland›r›lan büyük bir günah olarak kabul ediliyor. Normal flartlarda yaln›zca, üst düzey din adamlar› olan piskoposlar ya da piskoposlar›n özel yetki verdi¤i din adamlar› kürtaj› affedebiliyor.

4

Tuvalet Kullan Para Ödülü Kazan

Hindistan'da nüfusun neredeyse yar›s›, olan 590 milyondan fazla kifli büyük tuvaletlerini bulduklar› aç›k alanlarda yap›yor. Çok say›da Hintli için bu günlük bir gelenek ve umumi tuvalet104

Brezilya'da bir kasaban›n belediye baflkan› e¤itim sisteminden para zimmetine geçirmek ve belediyeyi uzaktan “WhatsApp” mesajlar›yla yönetmekle suçland›. Savc›, 25 yafl›ndaki Belediye Baflkan› Lidiane Leite'nin Maranhao eyaletinin baflkentinde lüks içinde yaflad›¤›n› ve Leite' nin kasabayla tek iliflkisinin kabinesine günlük yollad›¤› Whatsapp mesajlar› oldu¤unu iddia etti. Avukat› ise herhangi bir usulsüzlük iddias›ndan haberi olmad›¤›n› savundu.

6

Savafl E¤itimsiz Nesil Do¤uruyor

Birleflmifl Milletler, Orta Do¤u'daki savafllar›n 13 milyondan fazla çocu¤u


BD EK‹M 2015

yerinin tespit edildi¤i aç›kland›. Polonya Kültür Bakanl›¤›, yer alt›n› görüntüleyebilen radar cihazlar›ndan elde ettikleri veriler sayesinde trenin Walbrzych kentinde gömülü oldu¤una yüzde 99 emin olunduklar›n› belirtti. 150 metre uzunlu¤unda ve 300 ton alt›n tafl›yan trenin, 1945’te Sovyet güçleri yaklafl›rken kayboldu¤una inan›l›yor. e¤itimden yoksun b›rakt›¤›n› duyurdu. BM Çocuklara Yard›m Fonu, Unicef'in raporuna göre Suriye, Irak, Yemen ve Libya'da 9 bin okul kullan›lmaz halde. Rapora göre 2014 y›l›nda Suriye, Irak, Libya, Filistin, Sudan ve Yemen'de 214 okula sald›r› düzenlendi. Raporda, “insan öldürme, adam kaç›rma ve ö¤rencilerin, ö¤retmenlerin, e¤itim personelinin keyfi tutuklanmalar› s›radanlaflt›” deniyor.

7

Alt›n Yüklü Nazi Treni Gerçek mi?

‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda kayboldu¤una inan›lan alt›n, mücevher ve silah yüklü efsane Nazi treninin

8

Trafikte Ölen Hayvanlara ‹lginç Çevreci Yaklafl›m

‹ngiliz yazar ve çevreci George Monbiot, canl› yay›nda ölü bir sincab› piflirip sunucuyla beraber yedi. BBC'nin Newsnight program›na konuk olan Monbiot, araba çarpmas› sonucu yollarda ölen hayvanlardan faydalan›labilece¤ini söyledi. Kendisini elefltirenlere yan›t olarak, besi hayvan etlerini yemeyi “etik d›fl›” buldu¤unu belirten yazar, hayvanlar›n tutuldu¤u koflullar›, gübrelerin yaratt›¤› kirlili¤i ve besi hayvanc›l›¤›na büyük alanlar ayr›lmas›n› elefltirdi. 105


BD EK‹M 2015

9

Mesai Saatinde Sigara Yasak

Hastalanmak Yasakland›

‹ngiltere'de Nottinghamshire Belediyesi, çal›flanlar›n›n mesai saatleri içinde sigara içmesini yasaklayacak. Önerinin belediye meclisinde destek bulmas› halinde, belediye çal›flanlar› sigara molas›na ç›kamayacak, ifle gelirken giderken sigara içemeyecek. Belediye yetkilileri, yasa¤›n çal›flanlar›n sa¤l›¤›n› koruyaca¤›n›, verimlili¤i art›raca¤›n› ve hastal›k izinlerini azaltaca¤›n› savunuyor. Belediyenin yaklafl›k 9 bin çal›flan› var.

10

Evdeki Mikroplar

ABD'de yap›lan bir araflt›rmaya göre evlerimizde biriken toz, ortalama 9 bin farkl› mikrop türü bar›nd›r›yor. Colorado Üniversitesi'nin 1200 evde yapt›¤› incelemeler sonunda, bakteri ve mantar oluflumu, evin konumu, evde yaflayan bireyler ve evde evcil hayvan beslenip beslenmedi¤ine göre de¤ifliklik gösteriyor. Araflt›rmada, bir hanede 2 binden fazla farkl› mantar ve 7 bin farkl› tür bakteri tespit edildi. 106

11

‹talya'da Sellia kasabas›n›n belediye baflkan›, “hastalanmay› yasaklad›”. En fakir bölgelerden biri olan Calabria' da yer alan kasaba, gençlerin göç etmesi ve do¤um oran›n›n düflmesiyle nüfus kaybediyor. Her 10 kifliden 6's› 65 yafl üzerinde. Belediyenin sa¤l›k merkezinde düzenli muayene olanlara vergi indirimleri yap›l›yor.

12

Telefon Pillerinin Ömrü Uzayacak

Intelligent Energy adl› flirket, cep telefonunuzu bir hafta flarj etmeden kullanman›z› sa¤layacak teknolojiyi gelifltirmifl ve patentlerini alm›fl bulunuyor. Bilim dünyas›, bu teknolojinin temelinde yatan hidrojen ve oksijenin reaksiyonundan su ve elektrik elde edilebilece¤i bilgisine 175 y›ld›r sahip. Ama onlarca y›ld›r fosil yak›tlara alternatif olan bu çevre dostu teknoloji, flimdiye kadar bir türlü ticari bir ürün olarak piyasaya sürülememiflti. sezinsan@butundunya.com.tr


Yazar Dede ve Torunlar› Muzaffer ‹zgü

YUN‹S fi‹LDA F‹RYALA Ne çok zorluk çektik, ne çok yorulduk… Uf, uf, uf!.. Babam›n s›rt›nda kocaman bir çuval vard›. En önden yürüyordu. Arada bir arkas›na bak›yor, bize sesleniyordu, “Çabuk yürüyün çabuk, günefl do¤madan oraya varm›fl olaca¤›z…” ereye? Bilmiyorum ki… Annem, k›z kardeflim fiilda’y› s›rt›na ba¤lam›flt›. Elinde kocaman bir çanta vard›. Bir eliyle öteki k›z kardeflim Firyala’n›n elinden tutmufltu. Ama nas›l tutmak… Sanki Firyala’y› sürüklüyordu.

N


BD EK‹M 2015

Firyala durup durup, “Uf uf uf!..” diye ba¤›r›yordu. O az›c›k dinlenmelerde hemen kendini pat diye yere at›yordu. en de Firyala gibiydim. Ah az›c›k babam dursa da, biz de kendimizi pat diye yere atsak… Elimizdeki ufac›k torba, gittikçe çok büyümüfltü, çok a¤›rlaflm›flt›. Onu tafl›mak için çok çabal›yordum. O mola verdi¤imiz yerlerde hiç konuflmuyorduk. Zaten

B

ki! Hepiniz birden çeflmenin bafl›na birikirseniz hiç biriniz su içemezsiniz, elinizdeki bofllar› dolduramazs›n›z. Önce siz içeceksiniz, ama s›rayla…” diyordu. Çok zor s›ra oluyorduk. Anneci¤im, her zaman terini siliyordu. Sanki, “Ah bana s›ra gelse de flu çeflmede bir güzel yüzümü y›kasam” diye bak›yordu. “Anneci¤im, ben s›ram› sana veririm” deyince annem saçlar›m› okfluyordu. Niçin bu yoldayd›k? Niçin böyle h›zl› h›zl› yürüyorduk? Niçin gecenin karanl›¤›ndayd›k? Niçin evimizden, soka¤›m›zdan ayr›lm›flt›k? Babam: “Bizi öldürecekler.” diyordu. Kimler öldürecekler? Niye öldürecekler? Bilmiyordum ki… Yolda neler yedik? Hiç an›msam›yorum. Kupkuru ekmek vard› annemin elindeki çantada. Annem ondan kocaman parçalar kopar›yor, bize da¤›t›yordu. Kendi yiyor muydu acaba? I-›h an›msam›yorum. Ya babam? Hay›r, onun yedi¤ini

Niçin bu yoldayd›k? Niçin böyle h›zl› h›zl› yürüyorduk? Niçin gecenin karanl›¤›ndayd›k? kimse konuflmuyordu ki… Kaç kifli birden yola ç›km›flt›k? Kaç çocuk vard› kimbilir bizim gibi. Yolda bir çeflme bulduk muydu, çocuklar bafl›na koflturuyorduk. Bir büyü¤ümüz, hemen ba¤›r›yordu, “Durun durun çocuklar, böyle olmaz

108


an›msam›yorum. Ara s›ra babam›n s›rt›ndaki çuval› yere b›rak›p, derin derin soluk ald›¤›n› an›ms›yorum… Kimlerden kaç›yorduk? Niçin kaç›yorduk? Hiç hiç bilmiyorum ki. Büyüklerimizin bir ara, “‹flte Türkiye s›n›r›!..” dediklerini duydum. S›n›r ne ki? Niçin biz buraya geldik? Burada bir akrabam›z m› var? Uf uf, bunlar› anneme sorsam annem duymam›fl, anlamam›fl gibi dalg›n dalg›n yüzüme bak›yordu. Pekiyi biz burada niçin y›¤›ld›k kald›k?.. Evet evet, insanlar dipdibeydik… Hep, hep karfl›ya bak›yorduk. Ama orada da bir fley göremiyorduk… Askerleri görüyorduk, Uyudum mu? Bilmiyorum, Firyala’n›n yan›na k›vr›ld›¤›m› an›ms›yorum. Ya sonra? Gördü¤üm düflü de an›ms›yorum. Okulday›m, arkadafl›m Alân’la top oynuyoruz. Ben kaledeyim, Alân durmadan bana sesleniyor, “At topu, at Yunis, aaat!..”

‹yi de Alân’lar niçin bizimle gelmediler? Onlarla ayn› sokaktayd›k, birkaç ev ötemizde oturuyorlard›. Anneme sordum, “C›k” dedi. Omzunu kald›rd›. Sonra, “Kimbilir, belki de bu kalabal›¤›n en sonundad›rlar…” dedi. Biz ne zaman ç›km›flt›k evden, c›k, bilmiyordum ki… Birden gürültü oldu: “‹zin ç›kt›, izin ç›kt›, Türkiye'ye giriyoruz!..” Babam gülüyor mu, yoksa a¤l›yor mu anlamad›m. Annem, geldi¤imiz yöne bak›yordu. Sonra havaya bak›yor, kardeflim fiilda’y› öpüyordu. aydi, yine bir kargafla, yine sesler 盤l›klar bafllad›… “Giriyoruz, giriyoruz… Yürüyün… Acele edin!..” Günefl do¤uyordu, ama ne ben ne kardefllerim, ne de annem babam günefle gülümsemiyorlard›. Annemin, babama, “Bizi nereye götürecekler Rengin?” dedi¤ini duydum. “Bilmiyorum Suri”

H

109


BD EK‹M 2015

buras›? Bu kentin ad› neydi? Okulu var m›yd› bu kentin? Çocuklar› koflar gibi okula gidiyorlar m›yd›? “fiimdilik burada kalacakm›fl›z” dedi babam. Bildim, buras› bir park… Çiçekler var, oturacak kanepeler var. Bu kanepelerden biri bizim. Bilmiyorum ki burada ne denli oturaca¤›z? Ama ev de¤il buras›, bir park. Parklar› çok severim. Okulumuz bir park›n karfl›s›ndayd›. Ö¤le tatilinde okul bahçesinden b›kt›k m›yd› bu parka giderdik. Uf uf uf, neler neler oynamazd›k ki bu parkta. Köpekler var parkta dolaflan, onlar da bizimle oynarlard›… Nerede flimdi o köpekler, o kara köpek nerede, o kuyru¤u beyaz köpek nerede? Orada m› kald›lar? Yoksa kalabal›¤›n arkas›na tak›l›p onlarda m› buraya geldiler? “Ne denli kalaca¤›z burada anneci¤im?” “Bilmiyorum Yunis” dedi. Sonra çok yavafl bir sesle, “Ne yiyece¤iz burada, ne içece¤iz?” dedi. Gözleri yaflland›. Elinin tersiyle gözyafllar›n› sildi. A¤ac›n gölgesindeydik, ama günefli görüyordum. Bu günefl o günefl mi? I-›h, ›-›h… Bu günefl gülmüyor bize? Hiç gülmüyor!.. •

S›ra bize gelince bir otobüse bindi¤imizi an›ms›yorum. Ya sonras›? Yok… Uyumuflum, hem de annemin kuca¤›nda. dedi. Eh, demek ki bizi hiç bilmedi¤imiz bir yere götüreceklermifl… S›ra bize gelince bir otobüse bindi¤imizi an›ms›yorum. Ya sonras›? Yok… Uyumuflum, hem de annemin kuca¤›nda. Ya fiilda nerede? O da annemin kuca¤›nda. Ya Firyala? O da babam›n kuca¤›nda. Eh art›k yata¤›mdayd›m, evimdeyim… K›rm›z› pikemin alt›nday›m. Biliyorum, biraz sonra annem beni uyand›racak, “Haydi Yunis, kalk kahvalt›n› yap, okuluna gideceksin” diyecek… I ›h, demedi. Bir kente gelmifltik. Neresiydi 110

muzafferizgu@butundunya.com.tr


ÜNLÜLER‹N B‹YOGRAF‹LER‹

Sherlock Holmes’un yarat›c›s› hep böyle dolaflt›:

Ad›m Doyle, Conan Doyle Yazan: MÜMTAZ ‹D‹L

Roman yazarlar›n›n karfl›s›nda, kendi istemlerini de aflan bir tehlike söz konusudur. Bu tehlike her roman yazar› için geçerlidir ve yazar da bunun fark›ndad›r. Kendini aflan kahraman yaratmak. Sir Arthur Conan Doyle da, t›pk› Gonçarov’un Oblomov’u gibi, kendini aflan bir kahraman yaratm›flt›r.


BD EK‹M 2015

S

herlock Holmes tipini yaratan ünlü yazar, dünyan›n her taraf›nda, yediden yetmifle herkesin bildi¤i bu ünlü kahraman›n›n ismi alt›nda kaybolmufltur. Conan Doyle ad›n› bilmeyenlerin ço¤u, Sherlock Holmes’u tan›maktad›r. Bir yazar için hem bu kadar büyük bir övünç hem de bir o kadar dehflet olan baflka bir tehlike yoktur. Yazar, kahraman›n›n kendisini geçmesini asla istemez ve buna elden geldi¤ince de izin vermez. Öldürmek, yok etmek ya da hiç yaratmamak kendi elindedir, ama buna karar veren ço¤unlukla yazar de¤ildir. Kendisini aflt›¤›n› hissetti¤i anda da ifl iflten geçmifltir. Dünya edebiyat tarihi bu tür “yazarkahraman” çeliflkisiyle doludur. Sefiller’in yazar› Victor Hugo e¤er Jean Valjean’›

aflabilmiflse, bunu Valjean’› da aflan kahramanlar yaratmas›na borçludur. Sherlock Holmes’un en yak›n arkadafl› olup da, hep yanl›fl yolu izleyen Dr. Watson olarak olaylar› anlatan konumundaki Conan Doyle, bir anlamda yaratt›¤› kahraman›n peflinde iz sürmek zorunda kalm›fl ve bu tehlikeyi fark etti¤i halde engelleyememifltir. Yaflamad›¤›, ama hep yaflamak istedi¤i kahraman› Sherlock Holmes’u Dr. Watson’un gözüyle bizlere aktarmaya çal›flm›fl, bu u¤urda da kendini feda etmifltir. Oysa yaflanan, son derece basit bir olayd›r. Bir cinayetin nas›l ifllendi¤ini kafas›nda kurgulayan yazar, bu cinayetin sonundan bafllayarak, ilke do¤ru yapt¤› kurgulama ile okuru flaflk›nl›¤a düflürme hakk›na sahiptir ve Conan Doyle da bunu yapm›flt›r.

Yazar, kahraman›n›n kendisini geçmesini asla istemez ve buna elden geldi¤ince de izin vermez.

Bir Sherlock uyarlamas›nda, Patrick Macnee (Dr. Watson) ve Christopher Lee (Sherlock Holmes) 112


BD EK‹M 2015

Polisiye romanlarda ilke, suçun ifllendi¤i andan geriye do¤ru dönerek, bu suçun nas›l karmafl›k hale dönüfltürülebilece¤i üzerine kuruludur. Doyle’un kahraman› Holmes, piposu, giysileri ve daha da önemlisi tipik flapkas›yla bir simge haline gelmifl ve yazar›ndan daha çok ünlenmifl olmas›na karfl›n, bütün yarat›c›l›¤›n› Watson’un “s›radanl›¤›na” borçludur. Asl›nda Sir Arthur Conan Doyle’un yazd›¤› bir çok tarihsel roman vard›r, ama hepsi Sherlock Holmes’un gölgesinde kalm›flt›r. Hatta. Dr. Watson, yani Holmes’un yard›mc›s› bile Doyle’dan daha ünlüdür. Doyle’un Sherlock Holmes tipini, ak›l yürütme yetene¤i çok geliflmifl olan Edinburgh’lu bir ö¤retmenden esinlenerek yaratt›¤› söylenir. Cinayet ve çözümleri konu alan Holmes öyküleri de ilk kez 1891 y›l›nda, Strand Magazine’de ç›kmaya bafllad›. Öykülerin beklenenden fazla ilgi görmesi üzerine Doyle, bunlar› bir kitap haline getirmifltir. Asl›nda Doyle, yaratt›¤› kahraman olaca¤›n› o s›ralar sezmiflti ve hemen kafas›nda bir plan yaparak, Holmes’un öldü¤ü bir roman yazmaya kalk›flt›. Holmes’u öldürüp, yerine yeni bir kahraman yaratarak, en az›ndan kendisini kan›tlamay› planl›yordu.

BBC’ yap›m› dizide Dr. Watson rolünde Martin Freeman

Ünlü ‹spanyol yazar Miguel Unamuno’nun Sis roman›ndaki kahraman›n› öldürmeye kalk›p da, kahraman›n itiraz› üzerin vaz geçmesi gibi, fantastik bir yol seçmedi Doyle, ama okurlardan gelen yo¤un bask› üzerine, sevgili kahraman›n› öldürmedi, Holmes’u öldürebilseydi e¤er, Agatha Christie’nin yapt›¤› gibi, Poirot tipinin yan›nda bir de Mrs. Marple tipi yaratabilecekti, ama olmad›. oyle’un yaratt›¤› Holmes tipi asl›nda Dr. Watson’un flekillendirdi¤i bir tiptir. Watson normal insan zekâs›nda çözümleri okura yans›t›rken, Holmes hep Watson’un tersi düflünceleriyle çözüme ulafl›r. Watson “aptal çocuk” rolünü oynarken, okur da bu “aptal çocu¤un”yönlendirmesiyle, Holmes’un “üstün zekas›na” hayran kal›r. Bu yöntem, Doyle gelene¤ine ba¤l› kalan tüm polisiye roman

D

113


BD EK‹M 2015

yazarlar›nda kullan›lan ve hâlâ kullan›lmakta olan bir yöntemdir. Televizyonlarda gösterilen Bayan Flatcher bunun tipik bir örne¤idir. Genelde kasaban›n “s›radan” polisi cinayetin nas›l ifllendi¤ini hemen çözer ve birini tutuklar, ama cinayeti iflleyen baflka birisidir ve Bayan Flatcher de onu bulur. Ancak teknolojinin dev ad›mlar atmas› ve insan be¤enisinin de¤iflmesi sonucu, bu tür polisiye romanlar, roman sanat›n›n “beyaz dizileri” olarak tarihe kar›flm›flt›r.

olmes’un, “Watson, beni biraz yaln›z b›rak düflünmek istiyorum,” sözlerinin alt›ndaki cinayete giden yolu okur, daha önceden Holmes’un beynine enjekte edilmifl olarak kabul etmektedir art›k. Dünyan›n en ünlü dedektifinin yarat›c›s› Sir Arthur Conan Doyle, yaratt›¤› hayali dedektif Sherlock Holmes’un k›sa zamanda kazand›¤› ola¤anüstü flöhreti gerçekten de k›skan›rd›. Onu piyasaya ç›kard›ktan bir süre sonra var gücüyle ortadan kald›rmaya çal›flt›. 1877 y›l›nda”K›z›l Leke adl› ilk Sherlock Holmes hikayesi yay›nland›¤›nda, Doyle en çok alt› öykü daha yaz›p bu seriyi bitirme-

H

114

yi tasarl›yordu. Nedir,

Conan Doyle, daha ilk hikaye yay›mSherlock lan›r yay›mlanmaz, Londra’n›n en ünlü Holmes’un kitapç›lar› Doyle’un k›sa zamanda pefline düfltü. Herkes yeni bir Holmes macekazand›¤› ras› daha istiyordu. Doyle önce flafl›rd›. ola¤anüstü Sonra korktu. K›sa bir flöhreti sür sonra da kendi gerçekten de yaratt›¤› Holmes’tan nefret etmeye, onu bir k›skan›rd›. düflman olarak görmeye bafllad›. O ciddi tarih kitaplar› yazmak istiyordu, ama Sherlock Holmes maceralar› yazmak zorunda kald›¤› için buna zaman bulam›yordu. Üstelik kendi yaratt›¤› bu hayali dedektifin ünü, Conan Doyle’un bir doktor olarak de¤il ama bir yazar olarak o güne kadar kazand›¤› küçük çapl› flöhreti de bir anda silip süpürmüfltü. Sherlock Holmes’un Norman Neruda adl› kemanc›y› be¤endi¤ine, onun o dönemde yasal olan afyon ve morfin kulland›¤›na, arkadafl› Doktor Watson ile birlikte Baker Caddesi’nde 221 B adresli bir evde oturdu¤una yürekten inanan binlerce kifli, bütün bunlar› yaratan Conan Doyle’u tan›m›yordu bile. Önce yay›nevlerinden çok yüksek ücret isteyerek Sherlock Holmes yazmaktan kurtulmay› denedi. Oysa yay›nevleri talep etti¤i yüksek ücreti kabul ettikleri gibi, Doyle dudak uçuk-


Sherlock Holmes’in yaflad›¤›na inan›lan Baker Caddesi 221 B’deki ev art›k bir müze

latan çok daha yüksek telif ücretleri önerdiler. Romatizma hastal›¤› bahane ederek bir süreli¤ine yazmaktan kaçmay› denedi. Yine olmad› çünkü bu kez de ortaya bir sürü sahte Sherlock Holmes hikayesi ç›kt›. Conan Doyle bunalm›flt›. Annesine gönderdi¤i bir mektupta, “Holmes’u öldürmeyi düflünüyorum. O adam akl›m› daha iyi fleylerden çeliyor” diye yazd›. Doyle, daha sonralar› o zamaki ruh durumunu anlat›rken, kendisini Dostoyevski’nin ünlü Suç ve Ceza roman›ndaki Raskolnikov gibi gördü¤ünü, bu ruh durumundan kurtulabilmek için sayfalar boyu Freud okudu¤unu söyledi. Olmad›. Conan Doyle bu durumdan kurtulamad› ve sonunda kendi kahraman›n› öldürdü. Son Vaka adl› hikayesinde, Sherlock Holmes en büyük düflman› olan Moriarty ile bo¤uflurken onunla birlikte bir flelaleden düfltü ve kayboldu. Sherlock Holmes’u “öldürdü¤ü” kitap piyasaya ç›kar ç›kmaz, binlerce Londral› ayakland›. Doyle’un

Holmes’u yaflad›¤› yer olarak gösterdi¤i Baker Caddesi baflta olmak üzere Londra’n›n bir çok semtinde “ulusal yas” ilan edildi. Binlerce genç kollar›na siyah bantlar takarak Londra’ da ulafl›m› durdurdu. Doyle’un evinin duvarlar›na, onu “sadist, katil ve vatan haini” olmakla suçlayan afifller yap›flt›r›ld›. Dehflet içinde kalan Doyle, alelacele Bofl Ev Maceras› adl› yeni bir kitap yamak zorunda kald› ve pek inand›r›c› olmasa da Holmes’u yeniden hayata döndürdü. Güya Holmes flelaleden düflünce ölmemifl ama düflmanlar›ndan korunmak için ‹ngiltere’ nin ›ss›z k›rlar›nda baflka bir isimle saklanm›flt›. Conan Doyle, o¤lunun savaflta ölmesinden sonra yazmay› da yaflamay› da savsaklad›. Sis Diyar› ve Perilerin Gelifli adl› metafizik unsurlar içeren, ölümü irdeleyen bir iki yaz› daha yazd›ktan sonra yazarl›¤› tamamen b›rakt›. 7 Temmuz 1930’da kalp krizinden öldü. • mumtazidil@butundunya.com.tr 115


Ön-Türk kültürünün kadınları, yöneticiydi, kutsaldı, anaydı... Yönetim kadın ile erkek arasında paylaşılmaktaydı. Kadınların, erkekler kadar sözü geçiyordu. Peki sonra ne oldu? Kadın sorununu anlamak için kadının tarihin derinliklerinden günümüze dek uzanan seyir defterini çok iyi okumak gerekiyor. Bu kitap Ön-Türk kültüründen bugüne Türk milletinin eşitlik, özgürlük ve özellikle kadının yeri konusunda geçirdiği evreleri nedenleri, nasılları, çarpıcı örnek ve yanıtlarıyla sorguluyor.

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA


Aylin Abla’dan Ö¤ütler Aylin Yengin

Dünyan›n en lezzetli baharatlar›ndan biri olan, zencefilin ayn› zamanda sa¤l›¤›n›za da son derece yararl› bir besin oldu¤unu biliyor muydunuz?

Z

encefilin “flifal› bir besin” oldu¤u gerçe¤i, Asya’da yüzy›llard›r yayg›n biçimde bilinen bir gerçekti, ancak t›bbi olarak dünya çap›nda ünlenmesi flu son y›llara dayan›yor. Afla¤›da, zencefili bir anda gözünüzde bir süper besine dönüfltürecek olan ve onu günlük beslenme plan›n›z›n bir parças› haline getirmek isteyece¤iniz 10 sa¤l›k önerisini paylafl›yoruz!

Türlü Mide 1Her Bulant›s›na ‹yi Gelir

Zencefil’in deniz tutmas›ndan, hamile kad›nlar›n sabah bulant›lar›na, hava ya da deniz yolculukla-


BD EK‹M 2015

r›ndaki yol tutmalar›na kadar pek çok bulant› türüne iyi geldi¤i defalarca kan›tlanm›flt›r. Ayn› zamanda kemoterapi tedavisi gören kanser hastalar›n› ya da ameliyat sonras› bulant› ve kusma flikâyeti olan hastalar› da son derece rahatlatt›¤› görülmüfltür. Fazlaca bir miktar kullanmaya gerek yok, 1-2 gram yeterli olacakt›r. Baz› çal›flmalar, zencefilin bu konuda en az reçeteli ilaçlar kadar etkili oldu¤unu kan›tlam›flt›r.

2

Kas A¤r›lar› ‹çin Müthifl Bir ‹laçt›r

Çeflitli çal›flmalar, zencefilin henüz bafllang›ç aflamas›ndaki s›z›lar› ve a¤r›lar› günden güne azaltmakta aktif bir rol oynad›¤›n› ispatlam›flt›r. Do¤rudan a¤r›yan bölgeye uygulanaca¤› gibi, birkaç damla zencefil ya¤›n› banyo küvetinizin suyuna dökmeniz de mucizevi bir rahatlama etkisi yaratabilir. Hemen etkisini göstermese bile, birkaç günlük bir tekrar›n ard›ndan, faydas›n› görece¤inizden emin olabilirsiniz!

3

Beynin Zindeli¤ine Katk›da Bulunur

Oksidatif stres ile kronik enflamasyon, Alzheimer hastal›¤›n›n ve yafla ba¤l› haf›za kayb›n›n iki temel nedeni olarak görülmektedir. Yap›lan çal›flmalar, 118

zencefilin beyinde meydana gelen enflamasyonlara karfl› mücadele ederken, bir yandan da zamana ba¤l› tepki süresini gelifltirme, bellek gücünü ve zihinsel fonksiyonlar› art›rma konusunda direkt ve pozitif bir etkisi oldu¤unu göstermifltir.

4

Nezleden T›kanm›fl Burnu Açmaya ve Sürekli Hapfl›r›ktan A¤r›yan Gö¤sü Yumuflatmaya Yarar Üst solunum yollar› iltihab› yüzünden koca bir hafta boyunca aks›r›p t›kt›rmaktan ve sümkürmekten daha can s›k›c› bir fley olamaz -ama neyse ki zencefil var. Zencefilin so¤uk alg›nl›¤› ve nezleye yararlar›, reçetesiz


BD EK‹M 2015

sat›lan tüm ilaçlarla rekabet edebilecek nitelikte. Bu yüzden, bir daha nezle oldu¤unuzu hissetti¤inizde ya da öksürmeye bafllad›¤›n›zda, bir bardak s›cac›k zencefil çay› sorunlar›n›z› kökünden çözebilir. Ayr›ca içiniz ürperdi¤inde, çay›n s›cakl›¤› da iliklerinizi ›s›tmaya birebir gelecektir!

ve Mide 5Haz›ms›zl›k Yanmas›na ‹yi Gelir

Sürekli tekrarlayan mide yanmas› ya da mide ekflimesi hayat›n›z› mahvedebilir. Haz›ms›zl›¤›n temel nedenlerin-

den biri midenin g›dalar› gerekti¤i gibi sindirememesi ve sindirimi gereken sürede tamamlayamamas›d›r. Neyse ki, zencefil midenin içindeki sindirilmemifl g›dalar› %50’ye varan

ZENCEF‹L‹ GÜNLÜK BESLENME PLANINIZA EKLEY‹N Bunca yararl› özelli¤i okuduktan sonra zencefili günlük beslenme plan›n›z›n vazgeçilmez bir parças› haline getirmek isteyeceksiniz! Zencefilli çay en basit seçim olabilir, ancak zencefili hayat›n›za dâhil etmenin ve sa¤l›¤›n›za sundu¤u tüm bu yararlardan faydalanman›n üç yolu daha oldu¤unu hat›rlay›n...

Meyve Suyunuza Ekleyin

Pilav›n›za Kar›flt›r›n

Tatl›n›zda Lezzet Patlamas›

Biraz taze zencefil rendeleyin ve onu en sevdi¤iniz meyvelerle birlikte kat› meyve s›kaca¤›na at›p kar›flt›r›n. Özellikle limon ve portakal gibi turunçgillere son derece yak›fl›r.

Pilav›n›za yeni bir lezzet kazand›rmaya ne dersiniz? ‹çine bir tutam zencefil ekleyin! E¤er lezzet duraklar›nda s›n›r tan›mayan biriyseniz, az›c›k sar›msak ve kiflnifl de ekleyebilirsiniz.

Sufleniz ya da dondurman›z yepyeni bir lezzet aray›fl›nda m›? ‹flte yine zencefi kullanman›z için iyi bir bir neden. Ne duruyorsunuz öyleyse, üzerine hemen zencefil serpin ve afiyetle yiyin!


BD EK‹M 2015

Zencefil midedeki sindirilmemifl g›dalar› %50’ye varan bir ölçüde boflaltarak haz›m sürecine yard›mc› olabilir. bir ölçüde boflaltabilmekte ve bu flekilde de haz›ms›zl›k riskini ortadan kald›rabilmektedir. E¤er sürekli haz›m sorunu yafl›yorsan›z, yemeklerden önce a¤z›n›za ataca¤›n›z 1-2 gram zencefil, yemeklerinizin tad›n› keyifle ç›karman›za yard›mc› olabilir.

6

Eklem A¤r›lar› ‹çin Birebirdir

Eklemlerde a¤r› ve sertliklerin giderilmesinde zencefilin yararlar› konusunda çokça araflt›rma vard›r. Çal›flmalar, artrit hastalar›n›n, zencefil özü ald›klar›nda a¤r›lar›n›n azald›¤›n› ve daha az ilaca gereksinim duyduklar›n› göstermektedir. Di¤er baz› çal›flmalarsa, zencefil, tarç›n, sak›z ve susam ya¤› ile kar›flt›r›-

larak elde eden kar›fl›m›n, do¤rudan a¤r›yan bölgeye uygulanmak kayd›yla eklem a¤r›s›n› k›sa sürede geçirdi¤ini ispatlam›flt›r.

7Enfeksiyonlarla Mücadelede Etkin

Rol Zencefil, içinde pek çok zararl› bakteri türünün geliflimini engelleyen bir madde olan 'gingerol' bar›nd›r›r. Bu madde, özellikle a¤›zda bulunan ve difleti hastal›klar›na yol açan bakterilere karfl›n son derece etkilidir, bu yüzden zencefil yemek sizi birçok difleti hastal›¤›na karfl› korur. Taze zencefilin ayn› zamanda, solunum enfeksiyonlar›na karfl› da etkili oldu¤u kan›tlanm›flt›r.

8

Kan Dolafl›m›na, Ar›nmaya ve Hatta Libidoya Yarar› Büyük! Zencefil önemli bir “›s›nma maddesi”dir ve kan dolafl›m›n›z›, sa¤l›¤›n›z›

Pek çok kayna¤a göre zencefilin afrodizyak özelli¤i var.


BD EK‹M 2015

olumlu etkileyecek flekilde h›zland›r›r. Bu ifllevi sayesinde, cildinizi, böbreklerinizi ve ba¤›rsaklar›n›z› temizlemek kayd›yla, vücudunuzu toksinlerden ar›nd›r›r ve hatta libidonuz üzerinde olumlu bir etkisi bile olabilir. ‹flin asl›, pek çok kayna¤a göre, zencefilin afrodizyak bir özelli¤i oldu¤u söylenir, yani yatmadan önce içece¤iniz zencefilli bir çorba, bir anda mucizeler yaratabilir!

Hastal›klar›n9Kalp dan Korur ve Kan

fiekerinizi Düflürmeye Yard›mc› Olur Zencefilin sa¤l›¤a yararlar› konusundaki araflt›rmalar henüz bafllang›ç aflamas›ndad›r, ancak yine de yap›lan çal›flmalar günde 2 gram zencefilin, diyabet hastalar›n›n kan flekerini önemli düzeyde düflürmeye yarad›¤›n› göstermifltir. Ayn› araflt›rma zencefilin, kalp hastal›klar›n›n temel nedenleri olarak say›lan oksitlenmifl lipo-protein düzeyi

ile ApoB / ApoA-I oran›n› azaltt›¤› sonucuna varm›flt›r. Her ne kadar bu faydalar› ispatlamak için daha fazla araflt›rma sonucu gerekli olsa da, bulgular zencefilin kalp sa¤l›¤›n›z› koruman›za yard›mc› oldu¤unu aç›kça göstermektedir.

ve Gaz› 10fiiflkinli¤i Azalt›r

Zencefil safra, tükürük ve mide suyu da dâhil olmak üzere, etkili bir sindirim için gerekli tüm etkenleri harekete geçirir. Bu da, yemek sonras› gaz oluflumunu azalt›r ve bu flekilde midenizde fliflkinlik hissetmezsiniz. Bunun sadece fliflkinlik önleyici bir yöntem olmad›¤›na dikkat çekelim- kas gevfletici özelli¤i sayesinde, bir fincan zencefilli çay, sindirim sisteminizde s›k›flan gazlardan yavaflça ve güvenli bir flekilde kurtulman›z› sa¤lar. Yedi¤iniz besinler sindirim sisteminizden daha kolay ve h›zl› bir flekilde geçer ve bu flekilde kendinizi çok daha iyi ve hafif hissedersiniz! • aylinyengin@butundunya.com.tr

AÇIK G Ö Z HAS TA

Doktor, muayenehaneye ilk kez gelen hastadan 50 lira, sonraki muayenelerde 30 lira al›yordu. Bunu ö¤renen cingöz bir hasta muayeneye ilk gidiflinde: ”‹flte yine geldim doktor bey!” dedi. Doktor soyunmas›n› söyledi. Muayene etti, ücretini ald› ve ekledi: ”Sa¤l›¤›n›z düzeliyor. Ayn› ilaçlar› kullanmaya devam edin!”

121


Uzay›n derinliklerinden dünyaya verdi¤i müjdelerle y›llard›r “‹yi haberler mele¤i” olarak tan›d›¤›m›z NASA, yukarlardaki “gözleme noktas›”ndan kulaklar›m›za flimdi tehlike çan› sesleri gönderiyor: Yazan: ZEYNEP GÖKTEPE

ikkat dikkat! Kutuplardaki buzlar h›zla eriyor, okyanuslar›n sular› yükseliyor...” diyor. Okyanuslar›n sular›n›n yükselmesi, denizlerimizdeki bal›klar›n ço¤alaca¤› müjdesi de¤il, denizlerimizi çevreleyen kara parçalar›n›n önemli bölümlerinin 122

sular alt›nda kalaca¤› kara haberidir. Bu da, yüzbinlerce, belki de milyonlarca kiflinin ya yaflamlar›n› yitirece¤i ya da yaflamlar›n› kurtarsalar bile, tüm varl›klar›n› yitireceklerinin uyar›s›d›r. NASA, okyanus sular›n›n ilk aflamada yaklafl›k 90 cm artaca¤›n› öngörü-


yor. Sular›n bu denli yükselmesi, en iyimser bir yaklafl›mla, milyonlarca kiflinin evsiz kalmas› için yeterli olabiliyor. a kutuplardaki tüm buzullar eridi¤inde okyanus sular› ne kadar yükselecek? NASA’n›n bu soruya yal›n yan›t› flu: “65 metre, 80 santim.” NASA’ya, bir ilkokul ö¤rencisinin flu “masum” sorusunu sorabiliriz: “Kutuplardaki tüm buzullar›n erimesi sonucu okyanuslardaki su düzeyi 65.8 metre yükselince, dünyam›z bu kadar çok suyu nerede depolayabilir?” Bu “masum” soruya NASA, hiç de masum olmayan bir yan›t veriyor: “Dünyan›n bir yedek su deposu olmad›¤› için bu fazla sular, gidecek baflka bir yerleri olmad›¤›na göre,

çevrelerindeki kara parçalar›n›n üzerlerine taflacak ve k›y›lar› altlar›na al›p gömerek bafllayacaklar› yay›lmalar›n›, k›talar› yutarak sürdüreceklerdir.” NASA, okyanuslar›n “fazla sular›” karfl›s›nda yenik düflecek yerleflim merkezlerinin ilk s›ras›nda Venedik’i ve onla ayn› s›rada, Venedik gibi zaten su ile kapl› ve çevrili olan kentleri gösteriyor. Bu kentlerin yan›s›ra deniz düzeyine çok yak›n olan adalar da, fazla sular›n sald›r›s› karfl›s›nda “teslim bayra¤›”n› çekecek yerleflim merkezlerinin ilk s›ras›nda yer al›yor. Bütün buzlar›n erimesi ve okyanuslar›n düzeyinin yükselmesi, dünyan›n Asya yöresinde de büyük de¤ifliklikler ve kay›plar oluflturacak. Kalküta ve fiangay gibi büyük yerleflim merkezi olan kentlerin tümüyle yok olacaklar› ve dünya haritas›nda bu kentlerin bugünkü yerlerin123


Nasa’n›n yükselen denizlerden sonraki durumu gösteren Avrupa haritas›. (Aç›k mavi bölgeler denizlerin kaplayaca¤› alanlar› göstermektedir.)

de okyanusun uzant›s›n›n yer alaca¤› gerçe¤ini flimdiden kabul etmek zorunday›z. Fazla sular›n sald›r›s› sonucu, dünya nüfusunun bugünkü genel toplam rakam› 19 milyon azalacak. Daha ac› bir anlat›mla, fazla sular›n karalara sald›r›s› sonunda 19 milyon kifli yaflamlar›n› yitirecek. Dünya bu trajediyi yaflarken, büyük kay›plara u¤ramas› kaç›n›lmaz olan Amerika da, öncelikle Florida eyaletinin sular alt›na gömülmesine çaresizlikle seyirci kalacak.

NASA’n›n, böylesi “kara haber” ler sonunda, yüreklerinizi serinletici haberleri de var. Dünyam›z›n u¤rayaca¤› bu kaç›n›lmaz de¤ifliklikleri, hiçbirimiz göremeyece¤iz. Çünkü bu de¤iflikliklerin hiçbiri bizim ömrümüzde gerçekleflmeyecek. u konuda yürek serinletici bir haber de National Geographic dergisinden geliyor: National Geographic, 2013 y›l›nda dünyada 20,8 kübik km buz bulunmakta oldu¤unu ve bu miktar buzun erimesinin en az 5 bin y›l sürebilece¤ini aç›klad›. Bu haberin bir anlam› da, dünyam›z›n doyamad›¤›m›z güzelliklerinin kaç›n›lmaz kay›plar›, bizim de, torunlar›m›z›n da, onlar›n torunlar›n›n torunlar›n›n da yaflad›klar› y›llarda görülmeyecek. Bu durumda bize düflen, dünyam›z›n güzelliklerini doya doya yaflayabilmektir.•


Do¤an›n Gizemi Yücel Aksoy

SUYUN G‹ZEM‹

Suyun Belle¤i Var! “Bilgiyi belle¤ine kaydediyor; kesinlikle unutmuyor!... Suyun belle¤i var!..” u sözcükler, Japon araflt›rmac› Dr. Masaru Emoto’nun belle¤inde sürekli yank›lan›yordu. Üniversite y›llar›nda ald›¤› Uluslararas› ‹liflkiler e¤itimi Dr. Emoto’yu tatmin etmemiflti. Bir aray›fl içindeydi. Amerika Birleflik Devletlerine gitti ve Yard›mc› (Alternatif) T›p e¤itimi ald›. ‹flte bu u¤rafl› s›ras›nda Homeopati ile tan›flt› ve suyun belle¤i oldu¤unu ö¤rendi. (Homeopati konusuna ileride tekrar de¤inilecektir) Japonya’ya döner dönmez akl›n› kurcalayan sorular üzerinde çal›flmalar›na bafllad›. “Madem suyun belle¤i var, bunu nas›l kan›tlayabilirim?”

B


BD EK‹M 2015

Bilindi¤i gibi hiçbir kar tanesi bir di¤erine benzemez. Dr. Emoto da e¤er foto¤raflar›n› çekmeyi baflar›rsa her bir kristalin bir di¤erinden farkl› görüntüde olaca¤›n› bafltan biliyordu. Acaba bu kristaller, araflt›rmas›nda ona bir ipucu verebilecek miydi? Emoto da bu düflünceden yola ç›karak suyu dondurup, oluflacak kristalleri gözlemeye karar verdi.

Dr. Masaru Emoto

Bunun için bir yöntem gelifltirdi. ‹nceleyece¤i sudan az bir miktar al›p bir kaba koydu ve -20 C derecede dondurarak ince bir buz tabakas› elde etti. Sonra bu kaplar›, ›s›s› -4 C derece olan bir odada, foto¤raf çekme özelli¤i olan bir karanl›k alan mikroskobunun alt›nda inceledi. Çözülmeye bafllayan buzun yüzeyinde, -4 dereceye geldi¤inde kristaller olufluyor. ‹flte tam bu s›rada kristallerin resimlerini çekmeyi baflard›. Dr. Emoto ilk olarak Japonya’n›n farkl› co¤rafi bölgelerinden gönderilen sular›n kristallerini inceledi. Al›nan sonuçlar baflar›s›z gibi görünüyordu, çünkü baz› su örneklerinden kristal 126

oluflmam›flt›. Acaba bu, deney grubunun çal›flmas›ndan kaynaklanan bir baflar›s›zl›k m›yd›? Daha dikkatli yap›lan çal›flmalar gösterdi ki, su ne denli kirliyse, kristal oluflturma olas›l›¤› da o denli düflüktü. Su ne denli temiz ve do¤al ise, elde edilen kristaller o denli parlak, yo¤un motifli, simetrik ve insan› hayrete düflüren sanatsal görünümdeydi. Sadece Japonya’dan de¤il dünyan›n dört bir yan›ndan su örnekleri getirtti. Ve bu uzun süren çal›flmalar gösterdi ki, çeflitli kimyasallarla do¤all›¤› bozulmufl olan musluk suyundan kristal

Su ne denli temiz ve do¤al ise, elde edilen kristaller o denli parlak, yo¤un motifli, simetrik ve insan› hayrete düflüren sanatsal görünümdeydi.


BD EK‹M 2015

Heavy Metal Müzik

Beethoven / Pastoral Senfoni

oluflturmak çok zordu. Do¤an›n yaflam veren gücüne zararl› olan maddelerin kullan›m›, suda kristal oluflumunu engelliyor. uyun do¤all›¤› ne denli korunmuflsa, kristal oluflumu da o denli gözal›c› ve büyüleyici… Örne¤in Kanada’da Vancouver bölgesinden al›nan örnekler, o bölgedeki “Kayal›k Da¤lar”dan gelen suyun çok az kirlenmesi nedeniyle, bütünlü¤ü bozulmam›fl kristaller oluflturur. Yine Amazon Nehri’nin etkisi nedeniyle Brezilya’n›n Buenos Aires kentinin sular› da çok güzel kristal görüntüsü verir. Ve elbette do¤an›n ba¤r›ndan kirlenmeden ç›kan kaynak sular›n›n kristalleri, dünyan›n neresinden olursa olsun birbirinden güzel harika görüntüdedir. Dr. Emoto, bir çal›flan›n›n önerisiyle, suya müzik dinletmeye karar verdi. ‹ki hoparlör aras›na bir flifle suyu koyup bir süre müzik çald›. ‹lk çal›flmas›nda, Beethoven’in Pastoral Senfonisini kulland›. Al›nan sonuç harikayd›. Gözal›c› biçimli kristaller

S

Mozart / 40. Senfoni

oluflmufltu. Sonraki çal›flmalar›nda Mozart’›n 40. Senfonisi, Chopin’in 3 numaral› etüdü ve di¤er klasik müzik türlerinde, belirgin özellikleri olan biçimli kristaller olufltu. Ama “heavy metal” türü müzik dinletilen su, parçalanm›fl, kötü flekilli kristaller oluflturmufltu. Çal›flmalar ilerledikçe Dr. Emoto’ nun da görüflleri netleflmeye bafllad› ve yeni aray›fllara yöneldi. “Yeryüzünde her oluflum bir enerjidir ve kendine göre bir titreflimi vard›r. Düflünce de bir enerjidir ve onun da bir titreflimi 127


BD EK‹M 2015

vard›r. O halde, olumlu ya da olumsuz herhangi bir düflünceyi suya yönlendirdi¤imizde, bundan etkilenecektir” sav›ndan yola ç›karak bu kez ilginç bir çal›flma bafllatt›. Etiketler üzerine birtak›m sözcükler yaz›l›p, yaz›lar içeride kalacak flekilde fliflelerin üzerine yap›flt›r›ld›. Su,

Aptal

Nefret

Teflekkür Ederim

Sevgi

yaz›lar› okuyup ona göre reaksiyon verecek miydi? Al›nan sonuçlar inan›lmazd›. Örne¤in “teflekkür ederim” etiketli suyun kristalleri gözal›c› güzellikteydi. Ama “aptal ” yazan etiketli suda kristal bile oluflmam›flt›. 128

Emoto bu kez “teflekkür ederim” ve “aptal ” sözcüklerini birkaç dilde yaz›p fliflelere yap›flt›rd›. Al›nan sonuç de¤iflmemiflti. Yine teflekkür sözcüklerinin kristalleri, dil ne olursa olsun düzgün ve gözal›c›yd›. Ama “aptal ” sözcü¤ü, hangi dilde olursa olsun yine kristal oluflturmam›flt›. Teflekkür sözcü¤ünün ‹ngilizcesiyle (thank you) Japoncas›n›n (arigato) titreflim olarak farkl› oldu¤u düflünülse bile, yüklendi¤i anlam ayn› oldu¤u için, oluflan kristaller de benzer yap›dayd›. ⤛da yaz›l›p suya gösterilen sözcüklerin etki mekanizmas› nas›l yorumlanabilir? Toplumlar, sözcükleri y›llar boyu kullanarak ona bir kimlik yüklemifl olurlar. Ve her sözcü¤ün ayr› titreflimi vard›r. Toplumlar farkl› olsa bile kullan›lan sözcük her dilde ayn› anlamda oldu¤undan, üstlendi¤i kimlik ve yüklendi¤i titreflim yine her dil için ayn› olacakt›r. Örne¤in “fieytan” , “Katil”, “Yalanc›” gibi sözcükler, her dilde ayn› düflünce ve duyguyu

K

Musluk Suyu

Kaynak Suyu


BD EK‹M 2015

Merhamet

Seni Öldürece¤im

Bilgelik

Melek

Aptal

fieytan

ifade etmek için kullan›l›r. “Evren”, “Dünya” , “Sevgi” gibi sözcükler de, ayr› dillerde bile olsa ayn› anlamlardad›r. Bu nedenle de yüklendikleri titreflimleri ayn›d›r. ‹flte, fliflelere yap›flt›r›lm›fl olan yaz›l› sözcükler, ancak suyun duyumsayabilece¤i titreflimler yayarlar. Su da bu titreflimleri , oluflacak kristalleri arac›l›¤›yla gözle görülebilir hale dönüfltürür. Dr. Emoto, 1993 y›l›nda bafllad›¤› araflt›rmas›n› 6 y›l aral›ks›z sürdürdü. Yaklafl›k 10.000 resim çekti. 1999 y›l›nda, içinde 70 adet su kristali resmi de bulunan “Suyun Gizli Mesaj›” (The Hidden Messages in Water) kitab›n› yay›nlad›. Kitap tüm dünyada ola¤anüstü ilgi gördü, toplam 75 ülkede 45 dile çevrildi ve 2.5 milyon adet satt›. Dr. Emoto’yu bu denli ünlendiren neydi peki? “Su cans›z de¤il; canl› ve duygular› alg›lar. Çevresinden

Dr. Emoto’nun Kitab›

alg›lad›¤› pozitif ya da negatif bilgileri al›r ve ona göre tepki verir. Ve de bu bilgiyi belle¤inde korur” diyordu kitab›nda… • yucelaksoy@butundunya.com.tr Gelecek say›: Suya Yaz› Yaz›lmaz Denir 129


Dünya Döndükçe Sabriye Afl›r

Güvenli Uçuflu Onlara Borçluyuz

ça¤›n icad›na giden yolda en büyük ilham kayna¤› olan kufllar, sonralar› hem askeri hem de sivil uçaklar için ayn› zamanda ciddi bir tehlike haline geldiler. Uçaklar›n motor bölümüne, kanatlar›na ya da camlar›na kufllar›n çarpmas›, can kay›plar›na yol açt›¤› gibi önemli mali zararlara da neden olunca, araflt›rmac›lar yine bir ‘kufl’tan yard›m alarak buna çözüm bulmak için kollar› s›vad›lar… ‹lk motorlu uça¤› icat eden Wright Kardefller, kufllar›n uçmalar›n› çok yak›ndan gözlemlemeleri ve nas›l

U

uçtuklar› hakk›nda kendilerine ipucu verebilecek her fleyi sistemli bir flekilde incelemeleri sonucunda 1903’te, tasarlad›klar› motorlu uça¤› baflar›yla uçurdular. ‹lk motorlu uça¤›n baflar›l› uçuflunun ard›ndan, y›llar içinde bu hava tafl›t› da hem gelifltirildi hem de yayg›nlaflt›. Uçaklar›n askeri alanda ve tafl›mac›l›k alan›nda yayg›nlaflmas›, bir sorunu da beraberinde getirdi. Gökyüzündeki bu davetsiz misafirlerle kufllar›n aras› pek de iyi de¤ildi…


BD EK‹M 2015

Yap›lan test sonras› camda oluflan hasar görülebiliyor.

›pk› yolda ilerleyen arabalar›n camlar›na ya da son y›llarda birbiri ard›na h›zla yükselen gökdelenlerin camlar›na çarpt›klar› gibi, kufllar uçaklar›n kanatlar›na, camlar›na ve motor bölümlerine de çarpabiliyorlard›. Uçaklar›n arabalardan kat be kat h›zl› olmalar› nedeniyle, bir kufl çarpmas›n›n neden oldu¤u tehlike ve tahribat da o denli fazlayd›. Uçaklar›n ön camlar› ya da motor bölümlerine çarpan kufllar›n, can kay›plar›na yol açmalar› araflt›rmac›lar› harekete geçirdi. Ve böylelikle, yeni tasarlanan uçaklar›n geçmeleri gereken yeni bir test daha ortaya

T

ç›km›fl oldu: Tavuk f›rlat›c›s› testi! Tavuk f›rlat›c›s› ilk olarak 1950’lerin ortalar›nda kullan›lmaya baflland›. Daha sonra da özellikle 1970’lerin bafl›nda, ABD’nin Vietnam Savafl› s›ras›nda alçak irtifada seyretmek durumunda olan askeri uçaklar›nda Kanada Ulusal Araflt›rma Konseyi (NRC)’nin tasarlad›¤› tavuk f›rlat›c›s› kullan›ld›. ABD Hava Kuvvetleri’nin tespitlerine göre, uçaklar›na her y›l 2 bin 500-3 bin civar›nda kufl çarp›yor. Bunun mali karfl›l›¤› ise elli ile seksen milyon dolar aras›nda bir rakama

50’li y›llarda test amac›yla kullan›lmaya bafllayan tavuk f›rlatma makinesi.

131


BD EK‹M 2015

karfl›l›k geliyor. Kimi durumlarda can kayb›yla bile sonuçlanabilen bu kazalara karfl› da, uçak üreticileri tasar›mlar›n›n kufl darbelerine karfl› dayan›kl›l›¤›n› kontrol etmeye bafllad›lar. Araflt›rmac›lar ve mühendisler, daha önce de kullan›lan “tavuk f›rlat›c›s›”n› yeniden gündemlerine ald›lar ve bir kufl darbesinin sebep olaca¤› hasar› tespit etmek için gerçek bir uça¤a yüksek h›zla gerçek bir kufl f›rlatmaktan daha iyi bir yol olamayaca¤›n› düflündüler. Tavuklar›n seçilmelerinin nedeni de, hiç kuflku yok ki say›ca fazla olmalar›yd›. Kufl testi için kullan›lan ölü tavuklar, test f›rlat›c›s›n›n mühimmat›yd›. Yüksek h›zda çarpan bir kuflun etkilerini taklit etmek üzere tasarlanan “tavuk f›rlat›c›s›”, Kanada Ulusal Araflt›rma Konseyi (NRC)’nin enstitüsünde haz›rland› ve bir simülasyon haline getirildi. ABD Federal Havac›l›k ‹daresi’nin tüm yeni uçak motoru tasar›mlar›n›n geçmesini zorunlu k›ld›¤› bu tuhaf testte, topun a¤z›na yerlefltirilen tavuklar uçaklar›n motorlar›na ve ön camlar›na f›rlat›l›yor, tüm bu test ifllemi de yüksek h›zl› kameralarla kay›t alt›na al›n›yordu. Uça¤›n herhangi bir bilefleni bu testte baflar›s›z olursa, ABD Federal Havac›l›k ‹daresi’nden onay al›nam›yor ve uça¤›n testten geçebilmesi için 132

Günümüzde uçaklar art›k daha güvenli. Ancak kufllar nadiren de olsa uçaklarda hasarlara neden olabiliyor

tasar›m mühendisleri silbafltan çal›flmak durumunda kal›yorlard›. ›k›flt›r›lm›fl havayla çal›flan f›rlat›c›da kullan›labilecek tavuklarda da baz› özellikler aran›yordu. Tavu¤un askeri testlerde iki kilogram, sivil uçak testlerinde ise dört kilogram a¤›rl›¤›nda olmas›, ayr›ca buzlar› çözünmüfl, taze ve gerçek bir etki yaratmas› için tüyleri yolunmam›fl olmas› gerekiyordu. Tavuklar uça¤›n çeflitli bölgelerine f›rlat›l›yor ve hedefler de ço¤unlukla ön camlar, k›r›lgan kanat parçalar› ve motorlar oluyordu. Kanada Ulusal Araflt›rma Konseyi (NRC)’nin aç›klamas›na göre, gelifltirdikleri tavuk f›rlat›c›s›n›n f›rlatma h›z› saatte 225 ile 300 kilometreye kadar ulaflabiliyordu. Tavuk f›rlat›c›s›, y›llar boyu uçufl güvenli¤i ve olas› hasarlar› en aza indirgeyebilmek için kullan›ld›. Bugünse uçufl simülatörleri kufl çarpmas› da dahil, onlarca farkl› test için kullan›labiliyor.•

S

sabriyeasir@butundunya.com.tr


Yaflamdan Kesitler Sema Erdo¤an

Demir Kardefllerden

Bal›k Replikalar› Halil ve Ali Hakan Demir. Güzel Sanatlar alan›nda e¤itim alm›fl iki kardefl. Sanat e¤itimlerini bir zanaatle birlefltirip Türkiye’ de bir ilki baflard›lar.


Ç

ocukluklar›n› ve ilk gençlik y›llar›n› geçirdikleri apartman›n bodrum kat›n› bir atölyeye çevirerek Anadolu’ nun denizlerinde ve tatl› sular›nda yaflayan bal›klar›n “replika” lar›n› yap›yorlar. Yaz›ya “Replika” n›n ne oldu¤unu aç›klayarak bafllamam gerek. Bir nesnenin veya bir objenin ifllevsel olmasa da görsel olarak asl›n›n t›pk› kopyas›. Öyleymifl gibi yani. Replikaya 5-6 y›l önce ilk ilgi duyan kardefl Halil Demir, Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Ana Sanat Dal› mezunu. Mezun oldu¤u fakültede 10 y›ld›r grafik tasar›m› alan›nda okutmanl›k yap›yor. Kardefline son üç y›ld›r efllik eden a¤abeyi Ali Hikmet Demir de kardefli gibi ayn› fakültenin grafik tasar›m bölümünden mezun. Ortanca kardeflleri de ayn› fakültenin resim bölümünden mezun. Üç kardeflin akademik e¤itime uzanan sanata yatk›nl›¤› genetik. Kendisi fark›nda olmasa da annelerinin bu yetene¤ini

134

ilk gençlik y›llar›nda keflfetmifller. Halil Demir ana sanat dal› heykelle çok fazla u¤raflmam›fl. “Bilgisayarda üç boyutlu çizgi film animasyonu ilgimi çekmiflti o y›llarda. Bu konuda dersler de verdim. Bir süre sonra istedi¤im yere gitmedi¤ini gördüm. Oysa ben bir heykelt›raflt›m ama elimi kullanam›yordum, atölyeden de uzaklaflm›flt›m.Verimli olmay›nca ben de çok s›k›l›nca dönüfl flart oldu.”

R

eplikaya olan ilginin nedeni olta bal›kç›l›¤›. Bu hobi de babalar›ndan kalan bir miras. “Amaç, bal›k tutup yemek de¤il. Örne¤in gitti¤imiz yer carettalar›n yavrulama alan›. Onlar› gözlemliyor ve koruyoruz. Do¤a ve çevreyle iliflki kurunca keyifli bir do¤a ve sportif etkinli¤ine dönüflüyor.” A¤abey Ali Hakan Demir 23 y›ll›k resim ö¤retmeni. “Kardeflim Halil’ in bal›k tutmak için yapt›¤› voblerlerle tan›flt›m ilk önce. 5-6 y›l önce de yapt›¤› replika-


BD EK‹M 2015

lar› görünce hayran kald›m. 3 y›ld›r da beraber çal›fl›yoruz.” Halil Demir’in replika ile tan›flmas› “Bir arkadafl›m›n oltac›l›kla ilgili 80’li y›llara ait yabanc› dergi arflivi vard›. Bir sanatç›n›n replika üzerine çal›flmalar›n› gördüm, ilgimi çekti. Akl›ma öylesine yer etmifl ki 5-6 ay araflt›rma yapt›m. Sonra bir cesaret denemeye karar verdim. Bal›¤a ç›kan bir arkadafl›m da güzel bir Apya ile bir güzellik yapt› bana.” Replika nas›l yap›l›r? Çal›fl›lacak bal›k önceden belliyse referans foto¤raflar inceleniyor, özel bir malzeme ile çok küçük ayr›nt›lar› da ortaya ç›karan bir kal›p al›n›yor. 72 saat sürebiliyor. En k›sa zaman bir gün. Bir çok bal›k sudan ç›kt›ktan sonra özelli¤ini kaybetti¤i için ya hiç uyumuyor ya da nöbetlefle çal›fl›yorlar. Ayn› anda birkaç kal›p almak zorunda da kalabiliyorlar. Yani zamanla yar›fl›yorlar. En küçük hata tüm emeklerin bofla ç›kmas› demek. Bir köpek bal›¤›n› yakalama flans›n› düflünün...

Demir kardefller köpek bal›¤› kal›b› al›rken

Halil Demir ifl riskinden de söz ediyor. “Bazen hakk›nda hemen hiç bilgi sahibi olmad›¤›m›z bir bal›k geliyor. Kiminin zehirli i¤nesi bat›yor kiminin s›v›s› yak›yor. Kiminin de kan›n› durduramay›nca damar› dikmek de bize düflüyor. Çünkü kan akt›kça bal›k çöküyor. O zaman da kal›p alam›yoruz.”

H

er bal›¤›n bir kal›p alma öyküsü var asl›nda. Nas›l ki bir insan organ› zaman›nda nakledilmeliyse replikada da kal›p zaman›nda al›nmal›. Bir bal›¤›n ne zaman yakalanaca¤›n› kestirmek imkâns›z oldu¤u için her an haz›r durumdalar. Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’ nden teknik, büyük marketlerden de bal›k deste¤i al›yorlar. Bal›¤›n iki yüzünün kal›b›n›n al›nmas› ile ifl bitmiyor. A¤z›n›n içi çal›fl›lacaksa birkaç parça kal›p almak laz›m. Örne¤in köpek bal›¤›n›n diflleri tek tek kal›ba al›nm›fl. ‹flin bir de sa¤l›k aç›s›ndan riski var.


BD EK‹M 2015

Ali Demir kal›p sonras› al›nan döküm üzerinde çal›fl›yor

“Elimizde z›mpara toz soluyoruz. Kulland›¤›m›z polyester kansorojen etkiye sahip bir madde oldu¤u için gaz maskesi ile çal›fl›yoruz. Boya, tiner gibi kimyasallar sa¤l›¤a zararl›. Temizlik için tiner kullan›n bir ifl, gerisini siz düflünün.” al›¤›n en kötü kokusunu içlerine çekmek zorunda kalan Demir kardefller bal›ktan tiksinmifl olabilirler mi? “Hay›r. Çok pis bir bal›k bazen en temiz insandan daha güzel kokabiliyor. Bal›k kal›ba maruz kald›¤›nda o kadar kötü kokar ki bize de siner do¤al olarak. Eve gitti¤imizde kimseye görünmeden ilk u¤rak yerimiz banyo oluyor ama hep ortaya ç›kacak güzel sonucu hayal ediyoruz.” Kal›p al›nd›ktan sonra 1-2 milim kal›nl›¤›nda polyesterden dökümü

B

136

Halil Demir büyük bir titizlikle boya ifllemi yap›yor.

yap›l›yor ve ince bir iflçilikle boyan›yor. Milimlik, mikronluk boya atan ”air-brush” denilen hava tabancalar› ile çal›yorlar. Replikada renk tutturman›n çok zor oldu¤unu belirten Halil Demir aylar süren denemelerden söz ediyor. “Gerçek tonlar› yakalamak en zor ifl. Su bazl› özel boyalar kullan›yorum. Kal›b›n araya gitmemesi için bazen 8 saat bazen bir gün hatta günler boyunca boya yapam›yorum. Baflka bir zeminde uzun denemeler yap›yor, foto¤raflarla karfl›laflt›r›yorum ve içime siniyorsa iflleme bafll›yorum.” ‹flin maliyeti ‹flin maliyeti çok yüksek olmasa da iflçili¤in ve teknik bilginin maliyeti fiyatland›r›lamaz. 2 metre 60 cm’lik bir bal›¤› da yüzgeci birkaç milimlik


BD EK‹M 2015

6,5 santimlik bal›k da çal›fl›yorlar. Polyester, elyaf, macunlar, boyalar, vernik vb kimyasallar (50-60 kalem de¤iflik kimyasal malzeme) replika yap›m›nda kullan›lan temel malzemeler. Halil Demir bu iflin e¤itimini almam›fl olsa da heykelt›rafl olman›n avantajlar›n› kullan›yor. “Replika yap›m› için verilen bir e¤itim de yok zaten. Heykelt›rafl oldu¤um için kal›p almada ve döküm iflinde zorlanmad›m. El iflçili¤ine yatk›n›m. ‹lk bafllad›¤›m gibi de¤ilim elbette. K›sa ve do¤ru uygulama yöntemleri de bulduk. Daha iyi foto¤raflar da çekmeye bafllad›k.” Yakalanan her bal›¤›n replikas› yap›lm›yor. Çocuklar›n ve merakl› yetiflkinlerin do¤ru bilgilendirilmesi için o bal›¤›n türünün do¤ru örne¤i olmas› gerekiyor. Kanad› k›r›k, anteni eksik olmamal›… Kal›b› al›nan bal›klar ifllem özelli¤ine göre bazen çöpe gitse de ço¤u zaman mahallenin kedilerine bayram ettiriyor.

çal›flmalar da yapm›fl, 2013 y›l›nda ‹stanbul’da bir Av ve Do¤a Fuar›’na da kat›lm›fl. Tan›t›m ve sat›fla yönelik broflürler dahi haz›rlam›fllar. Replika Türkiye’de tan›nm›yor, bilinmiyor. Oysa Avrupa’ da dekorasyonda yayg›n olarak kullan›l›yor ve müzelerde sergileniyor.

H

alil Demir bir akademisyen arkadafl›n›n önerisi ile proje yazmaya bafllar. “Yapt›¤›m›z replikalar nas›l bir proje içerisinde yer almal› diye 5-6 ay süreyle projeler yazd›m. Sonunda ‘Anadolu’daki Deniz Ve Tatl› Su

Replika Projesi (Anadolu’daki Deniz Ve Tatl› Su Bal›klar› Koleksiyonu) ‹ki kardefl, merakl›lar› için perakende Gerçe¤inden ay›rt edilemeyecek replika örnekleri.

137


BD EK‹M 2015

Bal›klar›n›n Replikalar›’ ndan bir koleksiyon oluflturmaya ve bir müzede sergilemeye karar verdik. ‹nsanlar kendi sular›nda yaflayan bal›k türlerini görmeliler ve bilmeliler. Çevre koruma ve üniversitelerimiz dahil böyle bir araflt›rman›n yap›lmad›¤›n› tespit ettim.” emir kardefller projenin küçük bir parças› say›lacak 80-100 bal›k replikas›n›n yer ald›¤› serginin haz›rl›¤› içerisindeler. ‹nsanlara ne yapt›klar›n› ve yapmak istediklerini bu sergi ile daha iyi ifade edebilecekler. Günefllenen köpek bal›¤› seterinos maksimus (mikrobik canl›larla beslenen) serginin en önemli parçalardan. Okyanuslarda da yaflayan y›rt›c› köpek balklar›ndan Mako köpek bal›¤›n›n yavrusu da replika olarak al›yor. 4-5 metre uzunlu¤undaki bu bal›¤› bir market sahibi replikas›n›n hediye edilmesi karfl›l›¤›nda ba¤›fllam›fl. Tüm projeyi tamamlamak içinse10 y›l gibi bir zamana ihtiyaç var.

D

Zanaat ve Sanat Demir kardefller sanat e¤itimi alm›fl olsalar da zanaata daha fazla zaman ay›r›yorlar. En az›ndan flimdilik. “Replikada zanaat yap›yoruz, bir teknik iflle u¤rafl›yoruz. Yani yorum yapma flans›m›z yok. Replikada manipülasyon olmaz. ‹flin ayr› bir disiplini var. Sanatta ise tam tersi. ‹kisinden de ayn› hazz› alsak da flu an için repkila daha a¤›r bas›yor.” Demir kardefllerin biriktirdikleri güzel an›lar da var. “Bal›kç›lar› dolaflmam›z çok 138

e¤lenceli oluyor. Bal›¤› öyle bir inceliyoruz ki. Yok çok güzelmifl yok karn› çökmüfl yok anteni k›r›k gibi yorumlar›m›za bal›kç›lar ’Abi evlenecek misin taze iflte tavaya at k›zart’ diye karfl›l›k veriyor. Replikas›n› yap›yoruz desek nas›l aç›klayaca¤›z. Ço¤u kez bal›k restoran›na broflür haz›rl›yoruz diye kestirip at›yoruz.” Projenin ilk sergisi ile Türkiye’ de bir ilke de imza atacaklar. ‹nsanlar›n ilk gördükleri anda neler hissedecekleri heyecanland›r›yor Demir kardeflleri. Hedef kitle, köklü bir bilincin oluflmas› aç›s›ndan çocuklar. Gelece¤in yafll›lar›n› bugünden flekillendirmek istiyorlar.

G

erek akademisyenlerin gerekse kat›ld›klar› ilk ve son fuardaki ilgililerin “çok iyisiniz sak›n b›rakmay›n” fleklindeki de¤erlendirmeleri itici güç onlar için. ‹lk sergi henüz aç›lmam›fl olsa da projenin bütünü için hedef say› 550 türü tamamlamak. fiunu çok iyi biliyorlar ki replikalar›n say›s› artt›kça koleksiyonun de¤eri de artacak. Belki de ders araç gereçlerinin bir parças› olacak. En büyük hedefleri ise; Adana’da bir Do¤a ve Tarih Müzesi’nin aç›lmas›n› sa¤lamak; deniz ve tatl› su parças›n›n koleksiyonunu oluflturmak. semaerdogan@butundunya.com.tr

‹nsan bir fleyi ciddi olarak istemeye görsün, hiçbir fley eriflilemeyecek kadar yüksek de¤ildir ANDERSEN


BD EK‹M 2015

“‹ster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu kifli, evinde huzur olan kiflidir.”Goethe

Mutluluk amaç de¤il sonuçtur Yazan: HAL‹T YILDIRIM

Bu ba¤lamda mutluluk, bir bak›ma, elindekinin k›ymetini bilerek, elinde olmayanlar› elde etmeye çal›flmakt›r. Mutlulu¤un mal, mülk, para elde edilerek sa¤lanabilece¤i düflüncesi insan› sakinlefltiren bir çeflit kand›rma yoludur… Bir köpek yavrusunun bir kemik parças›n›, s›rf onu yeniden bulman›n mutlulu¤u nedeniyle, bahçeye gömmesi gibi, biz de hakikati fliirlere, resimlere ve flark›lara gömüyoruz. Bazen, hakikatimizi nereye saklad›¤›m›z› hat›rlam›yoruz. Hatta bazen, bulunacak bir hakikat oldu¤unu bile unutuyoruz. Bir süre daha bak›nmaya devam ediyor, sonra s›k›l›p vazgeçiyoruz.


BD EK‹M 2015

‹flte o zaman, televizyonun karfl›-

s›na kuruluyoruz, mutlulu¤u orada aramaya çal›fl›yoruz. Bir de¤erlendirmeye göre mutlulu¤umuzun ancak yüzde k›rk›n› belirlemek elimizdedir. Kalan bölünmün %50’si kal›tsal, %10’u yaflam koflullar›na ba¤l›d›r. Mutlulu¤umuzun bizim sorumlulu¤umuzdaki % 40’n› etkilemek için herbirimiz de¤iflik çabalar harc›yoruz. Sydney Üniversitesi ö¤retim üyelerinden, elefltirel yaz›lar konusunda uluslararas› iki ödül sahibi Yeni Zelanda’l› mimar ve yazar Doçent Elizabeth Farrelly, ülkemizde de yay›mland›¤› andan k›sa süre sonra

Elizabeth Farrelly

ikinci bask›s› yap›lan Mutlulu¤un Sak›ncalar› kitab›n›n girifline flu özelefltiriyle bafll›yor: “Ben de sizin gibi çok araba kullan›yor, çok fazla fley sat›n al›yor, bunlar›n gere¤inden fazlas›n› elimde tutuyor, birço¤unu da at›yorum. Kendimi ve çocuklar›m› fazlas›yla fl›mart›yorum. Çok fazla su, enerji ve hava tüketiyor, çok fazla alan iflgal ediyorum. K›sacas› varoluflum, geze140

Çok fazla su, enerji ve hava tüketiyor, çok fazla alan iflgal ediyorum. K›sacas› varoluflum, gezegenin kald›rabilece¤inden fazlas›na mal oluyor. genin kald›rabilece¤inden fazlas›na mal oluyor. Bu ne ahlaki bir elefltiri, ne de suçluluk duygusundan kaynaklanan bir vicdan azab›; sadece bir durum tespiti. Ve bu durumun yol açt›¤› sonuçlar apaç›k ortada, hatta art›k tüm olumsuz etkilerini hissedebilece¤imiz kadar yak›n›m›zda. Hem kendi gelece¤im hem de çocuklar›m›n gelece¤i için de¤iflmem gerekti¤ini biliyorum. Ama buna ra¤men -tuhaf olan da bu zatensizin gibi ben de de¤iflemiyorum. ‹lginç, çünkü gayet mant›kl›, gayet zeki oldu¤umuzu düflündü¤ümüz halde, gerek birey gerekse de toplum olarak ak›ls›zca davran›yoruz. Elinizdeki kitab› yazma nedenim de budur. ‹nsan denen flu tuhaf mahlûklar›n ne haltlar kar›flt›rd›¤›na en az›ndan bir göz atmak istedim.” Elizabeth Farrelly’in Mutlulu¤un Sak›ncalar› adl› kitab›ndan birkaç bölümü, afla¤›da sizle paylafl›yoruz: Al›flverifl merkezine kimler


BD EK‹M 2015

gider? Herkes, ama büyük ço¤unlukla kad›nlar. Underhill'in ifadesiyle, "Erkekler seri bir flekilde içeri girer, etrafa bak›n›r, yard›m istemeyi reddeder ve oradan ayr›l›r. Bu kadar." Oysa kad›nlar için mesele, bir fley al›p ç›kmaktan ibaret de¤ildir; sadece bakmak bile iyi bir masaj kadar rahatlat›c›d›r. Amerika'da yürütülen baz› yeni araflt›rmalar, kad›nla erkek aras›ndaki bu fark›n giderek ortadan kalkt›¤›n›, “günümüzde genç erkeklerin de genç k›zlar gibi al›flverifl etti¤ini” gösteriyor. Nesnelere olan do¤al düflkünlü¤ümüz, özünde y›k›c›l›k bar›nd›rmaz. Toffler, bundan neredeyse k›rk y›l önce flu öngörüde bulunmufltu: “Gelecekte insanlar, seçenek yoklu¤undan de¤il, felç edici bir seçenek fazlal›¤›ndan rahats›zl›k duyabilirler. Seçenek bollu¤unun, süper endüstriyel toplumlara özgü bu açmaz›n kurbanlar›na dönüflebilirler.” Onun öngörüsü bugün gerçekleflmifl durumda… Eflya, k›skançl›ktan kaynaklanan arzular›m›z›n en ola¤an› ve de en dolays›z›d›r. Çünkü eflyaya sahip olmak bizi güvende hissettirir. O kusursuz, o ›fl›lt›l› nesneye sahip oldu¤umuzda, biz de bir bak›ma kusursuz olur, k›sacas› ölümsüzlefliriz. Orta yafl krizine girenler bu yüzden sürekli bir fley edinme ihtiyac› içindedirler. Bu yüzdendir ki, her yerde karfl›m›za ç›kan al›flverifl merkezleri

Bat›l› yasam tarz›n›n belirleyici bir özelli¤i haline geldi. Amerikan D›fliflleri Bakanl›¤›n›n verilerine göre, Amerikal› çocuklar›n % 67'si günde en az iki saat televizyon izliyor. Buna interneti ve video oyunlar›n› da eklersek, günde dört saatlerini bir ekran karfl›s›nda geçiriyorlar. Amerika'da durum böyle ama kutsal savafllarda oldu¤u gibi ekran ba¤›ml›l›¤›nda da, dünyan›n geri kalan› Amerika’n›n pefline tak›lm›fl durumda. Tenor Luciano Pavarotti'nin flakayla kar›fl›k dedi¤i gibi, "fiiflman kifliler mutludurlar, çünkü sinirleri iyi korunmufltur." Alman felsefeci P. Sloterdijk, kad›nlar›n "do¤ufltan birer toplay›c› olmalar›, onlar› erkeklere k›yasla kapitalizme çok daha uygun k›l›yor" diyor ve flöyle devam ediyor: "Sepetine doldurdu¤u fleyleri eve getiren bir toplay›c›n›n o sakin ve muzaffer tatminini tüketicide de görebiliriz. Kad›nlar›n gizemli ve evrensel simgesi olan el çantas›n›n kökeni burada yatmaktad›r. M›zraks›z bir erkek düflünebiliriz, ama el çantas› olmayan bir kad›n bizzat do¤aya ayk›r›d›r." • 141


Her da¤›n bir mucizesi, her da¤›n anlat›lacak bir öyküsü vard›r. Robert H. Schuller

M‹TOLOJ‹K TAHTALI DA⁄ VE ÖYKÜSÜ Yazan: NEV‹N DEDEO⁄LU

A

ntik dönemlerde dünyada Olympos ad› verilen 19 da¤dan biri olan Tahtal› Da¤’›n tepesine Bellerophontes, o dönemde halk›n düfllerinde oluflturulan Pegasus adl› bir “kanatl› at”›n s›rt›nda ç›km›flt›; flimdi ayn› da¤›n tepesine turistler, bilimin son y›llardaki buluflu “Teleferik” adl› ça¤dafl bir tafl›ma arac›yla ulafl›yorlar. Tahtal› Da¤’›n flimdi ad› de¤iflik, tepesine ç›k›lan arac›n türü ve ad› de¤iflik ama, konumu antik dönemdeki özelli¤ini ve görkemini, en küçük bir de¤ifliklik olmaks›z›n koruyor. Tahtal› Da¤ bugün yine 2365 metre yüksekli¤iyle ve yine Antalya’n›n bat›s›ndan bakt›¤› Akdeniz’i 142


BD EK‹M 2015

Tahtal›da¤’›n panoramik görünümü

yine tüm görkemiyle ve yine özverili bir annenin tüm özeniyle korurcas›na kucakl›yor.

D

ünyadaki her da¤ gibi, Tahtal› Da¤’›n da ünlü ve de¤iflmez bir efsanesi var. Efanesi denli, onun ayr›ca bir de ünlü ve de¤iflmez özellikli bir tan›m› da var: “Tanr›lar›n Evi” tan›m›yla da biliniyor Tahtal› Da¤. ‹sveç, Alman, Frans›z, Rus turistler “Tahtal› Da¤” ad›n› kendi dillerinde de¤iflik biçimlerde seslendirTahtal›da¤ zirvesindeki dinlenme noktas›

melerine karfl›n, “Tanr›lar›n Evi” tan›m›n› kendi dillerindeki sözcüklerle daha rahat söyleyebiliyorlar, Tahtal› Da¤’› ad›ndan çok, “Tanr›lar›n Evi” tan›m›yla an›yorlar. BELLEROPHONTES ‹LE KH‹MA‹RA

Tahtal› Da¤’›n tepesine ç›kmak üzere teleferi¤e binmeden önce, o tepeye ilk ç›kan Bellerophontes’in öyküsünü anlatay›m size. Argos kral›n›n o¤lu Bellerophontes bir av partisinde kazayla erkek kardeflini öldürür ve babas› taraf›ndan bu nedenle ülkesinden kovulur. Bellerophontes, Ege Denizi’ni geçerek Anadolu’ya gelir ve bir krala s›¤›n›r, onun hizmetkar› olur. Ancak talihsiz Bellerophontes’in peflini talihsizli¤i b›rakmaz. Kral›n saray›nda kraliçenin iftiras›na u¤rar. Kral bunun bir iftira olup olmad›¤›n› araflt›rmaz, kraliçesinin iftiras›n› 143


BD EK‹M 2015

do¤ru olarak alg›lar canl›n›n eriflmesini ve… Cezas› ölüm engellemek için yükolmas›na karfl›n bu suçu selen alevleri böylece Bellerophontes’e, baflka geçip, Khimaira adl› Yanartafl’›n bir yöntemle ödetmeye canavarla karfl› karfl›ya alevleri karar verir. Xhantos kral›na geldi¤inde zehirli oklar›yla bir mektup yazar ve bu mektubu sald›r›ya geçer ve onu öldürmeyi Bellerophontes ile gönderir. Mektupta, baflar›r. “Bu mektubu getiren kiflinin öldürülmesi” iste¤i yaz›l›d›r. Xhantos ellerophontes canavar› öldürmeyi kral› da öldürmek istemez onu ve o baflarm›flt›r ama, onun a¤z›ndan da baflka bir yöntem seçer. Belleroç›kan alevleri söndürmeyi baflaramaphontes’e Olympos Da¤›’na ç›kmas›n› m›flt›r. Aradan yüzy›llar, dönemler ve orada yaflayan Khimaira adl› geçse de canavar›n a¤z›ndan ç›kan alevler sönmez, bugün de yanmalar›n› sürdürür. Tahtal› Da¤ ile yak›n›ndaki “Yanartafl” ad›yla an›lan Ç›ral› adl› yöre aras›nda bugün de yer yer görülen alevler, bu öykünün s›cakl›¤›n› günümüzde de sürdürmektedirler. Bellerophontes ve Kimi merakl› Khimaira’n›n savafl› turistler ›srar ederler, Yanartafl’a da canavar›n› yok etmesini bildirir. gitmek isterler ve hatta giderler ama… Khimiara aslan bafll›, keçi gövdeli, Turistlerin önemli bir bölümü bu y›lan kuyruklu ve a¤z›ndan alevler yöreyi bugünün “kanatl› at”› teleferikç›kan bir canavard›r. Bellerophontes ten seyrederek, Tahtal› Da¤’›n tepesiTahtal› Da¤’a ç›karken yolda kanatl› ne teleferikle ulaflmay› ye¤lerler. at Pegasus’la karfl›lafl›r ve onu yakaUlafl›lan yöntem ve araç ne olursa layarak üzerine binmeyi baflar›r. olsun Tahtal› Da¤’›n zirvesi, tüm Canavar›n püskürttü¤ü alevlerden görkemini ve bu görkemiyle özenle korunmak için Tahtal› Da¤’›n dorukla- korudu¤u Akdeniz’i, yüzy›llar›n verdir›na ancak bu kanatl› at sayesinde ¤i evsahipli¤iyle bugün tüm konuklaulafl›r. Bellerophontes, herhangi bir r›na cömertce sunmaktad›r. •

B

144


‹nsanlar Yaflad›kça Mehmet Ünver

Filmlerde yaflanan ölümsüz aflklar› ve güçlü dostluklar› canland›ran oyuncular›n gerçek yaflamda birbirlerini çok seven, kifliler oldu¤unu san›rd›m.

Düfl Dünyam›z› Y›kt›lar n yayg›n sanatlardan biri olan sinema ayn› zamanda insano¤lunun düfl dünyas›d›r. Gitmek istedi¤i yerlerin, yaflamak istedi¤i olaylar›n ve benli¤inde canland›rmak istedi¤i karakterlerin düflsel bir aynas›d›r. Bu durum hepimiz için geçerlidir. ‹ster aflk filmi, ister savafl filmi, isterse korku filmi olsun, hepimiz o büyülü

E

beyaz perdede kendimizi görürüz asl›nda. O filmlerdeki aflklar› biz yaflar›z, savafllar› biz veririz, korkunç olaylardan biz ürkeriz, perdede a¤layanlar ve gülenler yine biz oluruz. ‹ster çocuk, ister ergen, isterse yetiflkin olal›m hiç fark etmez. Kendimizi beyaz perdedeki kahramanlar›n yerine koyar›z. 145


BD EK‹M 2015

Barbra Streisand ve Kris Kristofferson ”A Star is Born” filminde

D

o¤al olarak ben de yaflam›m boyunca beyaz perdeye yans›yan o düflsel dünyadan hep etkilendim. Yeni yetmelik yafllar›mdayken tüm o senaryolar›n benim için yaz›lm›fl oldu¤una ve perdedeki unutulmaz oyuncular›n asl›nda beni canland›rd›klar›na inan›rd›m. Bu etkilenmemin sonucunda o filmlerde yaflanan ölümsüz aflklar› ve güçlü dostluklar› canland›ran oyuncular›n gerçek yaflamda en az›ndan birbirlerini çok seven, aralar›nda insani iliflkiler olan kifliler oldu¤unu san›rd›m. Bana göre, perdede birbirlerini ölesiye seven iki insan› canland›ran oyuncular çekimler s›ras›nda yo¤un duygular yafl›yorlar, sette günler süren çal›flmalar boyunca birbirleriyle çok yak›nlafl›p, ayr›lmaz bir ikili oluflturuyorlard›. Hatta çekimler bittikten sonra bile aralar›ndaki bu yo¤un duygular devam ediyor, sonunda gerçek bir

146

aflka bile dönüflüyordu. Öyle san›yordum. Ayn› flekilde perdede unutulmaz dostluk temalar›n› canland›ran oyuncular›n da çekimler boyunca gerçek bir dostluk iliflkisi yaflad›klar›n› ve bu güzel dostlu¤un ömürleri boyunca sürdü¤üne inan›rd›m. Bana göre, bir filmin haftalar, hatta aylar süren çekimleri boyunca birbirini ölesiye seven afl›klar› ya da birbiri u¤runa can›n› verecek kadar iyi dostlar› canland›ranlar›n gerçek yaflamda da birbirlerine karfl› bu tür duygular beslemeleri son derece do¤ald›. Hatta öyle olmas› gerekirdi. Bunun pek de böyle olmad›¤›n› o unutulmaz filmlerin çekimlerinden y›llar sonra gerek oyuncular gerekse yönetmenler taraf›ndan yap›lan baz› aç›klamalar sonucu ö¤renip büyük bir düfl k›r›kl›¤›na u¤rad›m. Örne¤in 1976'da çekilen "A Star is Born" filminde birbirlerini ölümüne seven iki afl›¤› canland›ran Barbra Streisand ile Kris Kristofferson aras›nda çekimler boyunca korkunç kavgalar yaflanm›fl. Perdede gözler yaflartan o büyük aflk› canland›ran ikili, filmin çekimleri boyunca birbirlerinden nefret etmifller. Hatta bir ara birbirlerine bile girmifller. Sette olaylar ç›km›fl, sonunda Kris Kristofferson, bu kad›na baflka türlü tahammül edemiyorum diyerek


BD EK‹M 2015

Söylemesi ac› ama

seyircileri gözyafllar›na bo¤an o muhteflem aflk› canland›ran çift, haftalar süren çekimleri kavga dövüfl ve birbirlerinden nefret ederek tamamlam›fllar. çekimler boyunca sabah›n köründe sete zil zurna sarhofl gelmeye bafllam›fl. Söylemesi ac› ama seyircileri gözyafllar›na bo¤an o muhteflem aflk› canland›ran çift, haftalar süren çekimleri kavga dövüfl ve birbirlerinden nefret ederek tamamlam›fllar. Bunu okudu¤umda düfl dünyam y›k›lm›flt›. Gözümün önünde filmin o en ac›kl› sahnesi, yani Kris Kristofferson'›n cans›z bedeni bafl›nda gözyafllar› döken Barbara Streisand'›n ac›kl› hali canlanm›fl ve nas›l olup da asl›nda Richard Beymer ve Nathalie Wood ”West Side Story” filminde

birbirlerinden nefret ettiklerine inanamam›flt›m. u üzücü duruma bir di¤er örnek, dünyada olaylar yaratan unutulmaz "West Side Story" filmidir. Gösterime girdi¤inde sinemalar›n önünde kuyruklar oluflmufl, seyirciler, güzeller güzeli Maria ile yak›fl›kl› Tony'nin perdeye yans›yan aflklar›n› yafll› gözlerle izlemifllerdi. Onlardan biri de o zamanlar yeni yetmeli¤in yaflam›ma getirdi¤i yo¤un duygusall›¤› yaflayan bendim. Senaryo gere¤i, yaflad›klar› bölgede birbirlerine düflman olan iki farkl› sosyal grubun içinden ç›km›flt› bu genç afl›klar. Maria sonradan Amerika'ya gelen göçmen Portoriko'lu gruba ait genç ve çok güzel bir k›zd›, Tony ise Portorikolular› hiç sevmeyen hatta onlara düflmanl›k besleyen yerel beyaz gençler grubundan son derece yak›fl›kl› bir delikanl›yd›. Her iki grup da birbirinden nefret ediyor, yaflad›klar› bölgeyi

B


BD EK‹M 2015

bile birbirleriyle paylaflmak istemiyorlard›. Ve böylesi düflmanca bir ortamda gelifliyordu Maria ile Tony' nin aflk›. Birbirleri u¤runa ailelerini ve çevrelerini reddedip, ölümü bile göze alabilecek kadar güçlü olabilen bir aflkt› bu. Müzi¤iyle, konusuyla ve oyuncular›yla belleklere kaz›nd› bu aflk. Filmi izleyen genç k›zlar kendilerini Maria'n›n, delikanl›lar ise Tony' nin yerine koymufllard›. Tam bir düflsel flölendi o film. Ne yaz›k ki y›llar sonra gelen bir itiraf, çekimlerde yaflananlar›n hiç de

öyle perdeye yans›yanlar gibi olmad›¤›n› gösterdi bize. Filmde yak›fl›kl› Tony rolünü oynayan aktör Richard Beymer'den gelmiflti bu itiraf. Perdede büyük bir aflkla ba¤land›¤› Maria rolünü canland›ran Nathalie Wood ile aralar›nda en küçük bir dostluk bile yefleremedi¤ini, aylar süren çekimler boyunca aralar›nda de¤il bir duygusall›k yaflanmas›, karfl›l›kl› bir kahve bile içmediklerini itiraf etti. Sette kameralar çal›fl›rken birbirlerine afl›k rolü yap›yorlar ve çekime mola verildi¤inde herkes kendi odas›na gidip bir sonraki sahneye kadar yan yana bile gelmiyorlarm›fl. Bunu okudu¤umda korkunç bir düfl k›r›kl›¤› yaflad›m. Çünkü perdedeki o büyük aflk›n gerçek yaflama da bir nebze olsun yans›m›fl oldu¤unu ummufltum o zamanlar. Keflke o itiraf› hiç okumasaym›fl›m. inemaseverlerin büyük yürek çarp›nt›lar›yla seyretti¤i bir di¤er film ise, baflrollerini efsanevi asi, James Dean, Nathalie Wood ve Sal Mineo'nun paylaflt›¤› unutulmaz "Rebel Without A Cause" filmidir. Dünya sinemas›nda ilk kez kuflaklar aras›ndaki iletiflimsizli¤i anlatan bu etkileyici film ayn› zamanda büyük bir aflk ve dostluk temas›n› da perdeye tafl›r. Amerikan Milli

S

James Dean ve Nathalie Wood’un baflrollerini paylaflt›¤› ”Rebel Without a Cause” filminin afifli 148


Film Arflivine al›nmaya hak kazanm›fl olan bu filmde baflrolleri paylaflan James Dean, Nathalie Wood ve Sal Mineo aras›nda yaflan›r bu aflk ve dostluk temas›. Milyonlarca sinemasever gibi ben de bu filmden çok etkilenmifl uzun süre de bu etkiden kurtulamam›flt›m. Yapt›¤›m araflt›rmalarda filmin çekimleri s›ras›nda setteki molalarda çekilmifl yüzlerce foto¤raftan oluflmufl bir arflive rastlam›flt›m. Baflrollerdeki üç genç oyuncu o foto¤raflarda t›pk› filmde oldu¤u gibi birbirleriyle büyük bir samimiyet içinde görünüyorlard›. O foto¤raflar beni son derece duyguland›rm›fl, flimdi aram›zda olmayan üç genç insan›n filmdeki dostluk ve aflk temas›n› do¤rularcas›na yak›nl›k içinde görünmeleri beni çok mutlu etmiflti. e yaz›k ki, o güzel tablo da sonradan bozulmufl ve güzelim birliktelikleri çekimler bittikten çok k›sa bir süre sonra son bulmufl. Üç genç oyuncu da yeni filmlere ve yeni projelere do¤ru yelken açm›fllar ve bir daha da dünya gözüyle hiç görüflememifller. Zaten James Dean çekimlerin bitiminden k›sa bir süre sonra trajik bir kazada ölerek çok genç bir yaflta aram›zdan ayr›ld›. Ard›ndan Sal Mineo korkunç bir cinayete kurban gitti. Nathalie Wood ise nas›l gerçekleflti¤i hala anlafl›lamayan bir deniz kazas›nda bo¤ularak öldü. Umar›m öbür dünyada buluflmufllar ve bir sinema klasi¤i haline gelmifl olan "Rebel Without A Cause" filminin düflsel görüntülerindeki dostluk ve

N

James Dean, Nathalie Wood ve Sal Mineo ”Rebel Without a Case” filminde

aflk› orada sürdürüyorlard›r. fiimdilerde, Yeflilçam'›n duayen yönetmenlerinin an›lar›n› anlatan kitaplar pefl pefle yay›mlan›yor ve o kitaplar› okudu¤umuzda benzer durumlar›n Türk sinemas›nda da yafland›¤›n› ö¤reniyoruz. Ne yaz›k ki, milyonlar› sinema salonlar›na çeken o unutulmaz filmlerin çekimlerinde de perdede yaflanan duygusall›¤›n tam tersi olaylar geliflmifl. O ölümsüz aflklar› ve dostluklar› canland›ran oyuncular aras›nda çekimler boyunca genellikle so¤uk rüzgarlar esmifl, çeflitli kayg›lardan kaynaklanan tats›zl›klar ve kavgalar yaflanm›fl. Aç›kças› hiçbir fley perdede göründü¤ü gibi de¤ilmifl. O aflklar ve dostluklar yalanm›fl. Bunu akl›m›z erdi¤inde anlayabildik ancak. Oysa perdede o unutulmaz aflklar› ve dostluklar› canland›ranlar›n gerçek dünyada da ayn›s›n› yaflam›fl olmalar›n› yüre¤imizin bir köflesinde umduk hep. Sonra birisi ortaya ç›k›p, tats›z gerçekleri aç›klayarak güzelim düfl dünyam›z› y›k›verdi. • mehmetunver@butundunya.com.tr 149


BD EK‹M 2015

Mankafa Poldi

– ‹ki erkek kardeflin de iyi mi? – ‹ki erkek kardeflim mi? benim bir erkek kardeflim var. – fiakay› b›rak can›m, daha dün k›z kardefliniz iki erkek kardefli oldu¤unu söyledi.

– Poldi, apandisit ameliyat›ndan sonra on kilo noksan geliyorum. – Demeyin... Kör barsa¤›n on kilo geldi¤ini hiç bilmiyordum.

– Ne o diflçiden mi geliyorsun? Diflin hâlâ a¤r›yor mu? – A¤r›ma¤a devam edip etmedi¤ini bilmiyorum. Diflçi diflimi çekti. Difl orada kald›.

– Niye yeni ayakkab›lar›n› giymiyorsun Poldi? – Ayakkab›c› bunlar›n bir iki gün aya¤›m› s›kaca¤›n› söyledi de bir iki gün sonra giyece¤im.

150


BD EK‹M 2015

EK‹M AYI ÇÖZÜMLER SAYFASI Satranç Çözümleri

KURGUMAT: 1.Ae6! [2. Ad7, Axc6#] 1. ... Kxe6, Ae7, Fg2 2. Ad7#, 1. ... Af8, Fxe6 2. Axc6#, 1. ... Axe5 2. Kg8#. Novotny/Grimshaw OYUN SONU: 1. a5! fib5 [1...cxb4 2. a6=] 2. a6! fixa6 3. bxc5 h5 [3...fib5 4. fif7 h5 5. fie6! (Reti Manevras›) 5...h4 6. fid6=] 4. fif7 fib5 [4...h4 5. fie6 h3 6. c6 h2 7. c7=] 5. fie6! (Reti Manevras›) 5...h4 [5...fixc5 6. fif5] 6. fid6 h3 7. c6=

1-(d) Saldırgan

9-(a) Do¤al

2-(a) Gerçek

10-(b) Alt kurul

3-(b) Tuzak 4-(c) Üstünlük 5-(b) Para de¤iflimi 6-(b) Duyuru

11-(c) Edilgen 12-(b) Saymaca 13-(d) Yaratımcı

7-(d) Ektinlik

14-(a) Süzgeç

8-(b) Yasa d›fl›

15-(c) Yan görünüfl

Kare Bulmaca “Bilginizi Denetleyin”

1-(a) Diyaspora 2-(b) Reykjavik 3-(d) 1996 4-(b) 1960 5-(d) Nafaka 6-(b) Barsama 7-(c) Lostroma 8-(a) Mant› 9-(a) Milion tafl› 10-(b) Aroma 11-(b) 23 151


BD EK‹M 2015

YARININ BÜYÜKLER‹ Gönderi adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul e-posta: butundunya@butundunya.com.tr (e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)

Yasmin Nur Yazman, ‹stanbul

Bedir Emir Çekmece, ‹stanbul

Yasemen Kerimi, ‹stanbul

Eylül Uysal, Alanya

Eymen Uysal, Alanya

Emirhan Kerim Yılmaz, Düzce

Masal ‹lke ve Maya Bilge Tutar, Ankara 152

Yavuz Mahir Zengin, Viyana


BD EK‹M 2015

Nehir Baflp›nar, Alanya

Miray Yılmaz, ‹stanbul

Duha Can Polat, Ankara

Ekin Yılmaz, Alanya

Doruk Kaya, ‹stanbul

Gökalp Torgay, Alanya

Özgecan Menekfle, Amasya

Ça¤an Kalayc›o¤lu, Bursa

Do¤a Kesik, ‹stanbul

Elif Özbek, Ankara

Yi¤it ve Remle Gökçe, Alanya 153


BD EK‹M 2015

Bulmacan›n çözümü 151. sayfadadır. 154


Bulmaca Filiz Lelo¤lu Oskay SOLDAN SA⁄A: 1-Geçti¤imiz günlerde yitirdi¤imiz fotografta görülen gazeteci ve yazar›m›z.- Yelkenleri açt›rmak için verilen komut. 2-‹skambilde bir ka¤›t.‹stanbul’da, Topkap› Saray›’n›n birinci avlusunda bulunan tarihî bir müze.- Ak›l. 3- Hektometrenin k›sa yaz›l›fl›.-Dünyan›n uydusu.- Asya’da eski ad› Seylan olan ülke. 4-Türk mus›kisinde bir makam.- ‘..... Connery’ (ABD’li ünlü sinema sanatç›s›).Dolay›s› ile anlatma. 5-Dana budundaki kemiksiz ve sinirsiz olan en büyük kaba et.- Gerçekleflmesi uzun zaman alan istek.Arka, geri. 6-At›n bir yürüyüfl flekli.Yunan mitolojisinde savafl tanr›s›. 7-Konut, hane.- Bir renk.-Hukukta bir karar›n k›saca yaz›lmas›. 8-Hayvanlar›n su içtikleri tafl veya a¤açtan oyma kap.Sermaye.- Notada durak iflareti. 9-Avrupa’da bir ›rk.-Canl›lar›n hayatta kalabilmeyi ve soyunu sürdürmeyi amaçlayan, sald›rganl›k, savunma ve kaç›nma gibi tüm davran›fl biçimleri. 10-Bafllang›çta yer alan.- De¤erli bir tafl cinsi.- Arnavutlu¤un para birimi. 11-‹lgi.Dolay, çevre.- Kiloamperin k›sa yaz›l›fl›. 12-Cüzzam hastal›¤›na verilen ad.- Arthur Hailey’in bir roman›. 13-Olanak.- Özel bir makine yard›m›yla oynanan bir oyun.‹stanbul’un bir semti. 14-Lityumun simgesi.- Ayakkab›lar›n alt›n› temizlemek için kap› önlerine konulan yüzü t›rt›kl› silecek.- S›k gözlü bal›k a¤›. 15- Akdeniz’de Antalya yak›nlar›nda uzunca plaj›yla ünlü turistik bir yöre.-Belirti. 16-Bir nota.Çok taneli bir meyve türü. 17-Sodyumun simgesi.- Küçük ma¤ara.- Türk Hava Yollar›’n›n uçufl kodu. 18-Asya’da bir nehir.- Un, et ve bamya ile yap›lan bir Arap yeme¤i. 19- Kayna¤› ilk meyveler anlam›na gelen bir ay ad›.- Bir kab›n bofl a¤›rl›¤›. 20- Asya’da bir ülke.- Kaz, ördek, güvercin gibi kufl yavrular›n›n civcivlikten sonraki durumu.

YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1-‘ ..... ....... Orhon’ (‘Kervan’, ‘ O Beyaz Bir Kufltu’ adl› yap›tlar›ndan da tan›d›¤›m›z gazeteci ve yazar›m›z.- Güçlü müzik sevgisi. 2-‹zmir’e özgü hamurdan yap›lan, sandviçe benzeyen bir tür yiyecek.Kastamonu’da bulunan dünyaca ünlü bir kanyon.-Besinlerin sindirime haz›r duruma getirildi¤i organ.-Telli bir çalg›. 3-Uzakl›k iflareti.- ‹sviçre’de bir akarsu.- Gevezelik, bofl sözler.- Kur’anda bir sure. 4-‘...... Lincoln’ (ABD’nin 16. baflkan›).- Büyük bal›kç› kay›¤›.- Tarla s›n›r›. 5-Yürüyerek giden kimse.- Eti lezzetli bir tuzlu su bal›¤›.- Nazi hücum k›tas›.- En k›sa zaman. 6- ‘... Karanl›k’ (Ahmet Arif’in bir fliiri).Türk müzi¤inde bir makam.- Bir kimseyi övmek için yaz›lan fliir.- Avrupa’da bir baflkent. 7-Adale.- Bir s›vac› gereci.- Do¤al gazda bol bulunan bir bileflik. - Ünlem. 8-’...... Kaplang›’ (Tiyatro sanatç›m›z).Olumsuzluk belirten bir ek.- ‘ ..... Batur’ (fiairimiz).- Branfl. 9- Saturn gezegeninin bir uydusu.-Üflemeli bir çalg›- S›v›laflt›r›lm›fl petrol gaz›n›n k›sa yaz›l›fl›.- Latincede on anlam›na gelen bir kelime. 10-Aç›k mor rengi.- Gösterim. - ‘ Nino .....’ (Baba filminin müzisyeni).- ‹lave.- Yetmez miktarda. 11-Emile Zola’n›n bir yap›t›.-Nitelikli eme¤e dayal›; ö¤renimin yan› s›ra el becerisi ve ustal›k gerektiren meslek.- Tavlada bir say›. 12-Avrupa’da bir halk.Yar›flmac›lar›n otomobille belli yollar› izleyerek ve özel kurallara uyarak belirli bir yere ulaflmalar›na dayanan yar›flma.Parlakl›k, ayd›nl›k. 13-Anadolu’da yetiflen muhtelif geven çeflitlerinin gövdelerinden s›z›p havada kat›laflan, beyaz yahut krem renkli plaka.-Polonya para biriminin k›sa yaz›l›fl›.-Dar ve kal›nca tahta. 14-Mankafa hastal›¤›n›n di¤er ad›.-Baz› yörelerde ekme¤e verilen ad.- ‹nci Aral’›n bir roman›. 15-‹skambilde birli.- ‘Necil Kaz›m .....’ (Senfonik müzik bestecimiz). Afrika’da bir baflkent. filizoskay@butundunya.com.tr 155


Satranç Mustafa Y›ld›z AYIN OYUNU Serkan Yeke-Bülent K›l›nç, Maltepe Park AVM, 2015

G

M Vasiukov’un Frans›z savunmas›na karfl› oynad›¤› fiah-Hint atak varyant›, rakibini flafl›rtmak isteyen her seviyede oyuncu için oldukça ideal bir örnek. Vasiukov-Uhlmann, 1962 1.e4 e6 2.d3 d5 3.Ad2 Af6 4.Agf3 c5 5.g3 Ac6 6.Fg2 Fe7 7.0-0 0-0 8.Ke1 Vc7 9.Ve2 b5 10.e5 Ad7 11.Af1 a5 12.h4 b4 13.Ff4 Fa6 14.Ae3 Varyant›n belkemi¤ini oluflturan bu hamlenin ayn› zamanda bitirici atak fikrinin bafllang›ç hamlesi oldu¤una inanmak gerçekten güç ama izleyin bak›n neler olacak. 14...a4 15.b3 Ka7 16.h5 Kfa8 17.h6 g6 (D1) Her fley olgunlaflt› ve darbe geliyor. 18.Axd5 exd5 19.e6 Vd8 20.exf7+ fih8 21.Ae5 Acxe5 22.Vxe5+ Ff6 23.Ve8+ Af8 24.Fe5 Vb6 25.Fxd5 (D1) Kc8 26.Fe6 Fxe5 27.Fxc8 Fd6 28.Fxa6 Kxa6 29.bxa4 Ka7 30.Ke6 Vc7 31.Kae1 c4 32.Kxd6 Vxd6 33.Ke6 1-0 fiimdi gelelim benim oyunuma, ilk 12 hamle yukar›daki oyunla ayn›. 12...Fa6 13.Ff4 c4 14.d4 b4 15.c3 a4 16.a3 bxc3 17.bxc3 Kfb8 18.Ae3 Tehditin ne oldu¤u her halde anlafl›lm›flt›r. 18...Va5 19.Ag5 Vxc3 (D2) 20.Axd5! exd5 21.e6 Af6 22.exf7+ fih8 23.Fxb8 Kxb8 24.Ve6 Fc8?? 25.f8V+ ve oyun bo¤maca mat› ile biter. (D2) Son söz: Kendinize örnek alman›z gereken bir ya da birkaç oyuncu mutlaka olmal› ve bu oyuncuyu seçerken sizin tarz›n›za ve oyun stilinize yak›n olmas›na özen göstermelisiniz. Herkes Mikhail Tal gibi ya da Aleksander Alekhine gibi ya da Karparov gibi oynamak ister ama gerçekçi olmakta fayda var. Oyun stili bize yak›n oyuncular› objektif olarak belirledikten sonra oyunlar›n› dikkatlice incelemelisiniz, ezberlemelisiniz demiyorum ama anlamal›s›n›z. Bilgisayar programlar› sizi sadece somut varyantlar konusunda destekleyebilir. Pozisyonu do¤ru de¤erlendirebilmek, analiz programlar›ndan çok daha

156


BD EK‹M 2015

fazlas›n› gerektirmektedir. Nimzovich’in My System’ini okumadan, Capablanca’n›n Satranc›n Esaslar›’n› bilmeden, Tarrash’›n, Averbakh’›n muhteflem kitaplar›ndan haberdar olmadan sadece databaselere, analiz programlar›na gömülerek satrançta Analiz: FM Serkan Yeke baflar›l› olamazs›n›z. TDK SATRANÇ K‹TABI YAYIMLADI: Satranç-name-i Kebir

Uzun Firdevsî taraf›ndan 1503 y›l›nda yaz›lan Satranç-nâme-i Kebîr kitab› Yrd. Doç. Dr. Atâ Çat›kkafl taraf›ndan sadelefltirilerek bugünkü Türkçe’ye çevrildi ve Türk Dil Kurumu Yay›nlar› taraf›ndan yay›mland›. Uzun Firdevsî (Firdevsîi Rumî) (1453 – 1515 sonras›) yaflam›fl ve eserini 2.Bayezid’e sunmufltur. Bal›kesir’de yaz›lan ve Nuruosmaniye Kütüphanesi’ndeki bu kitab›n nüshalar› ‹stanbul (95 yaprak), Berlin (109 yaprak) ve Münih’te (87 yaprak) bulunuyor. Münih nüshas› eksiktir ve 1553-1789 y›llar› aras›nda M›s›r’dad›r. Bu kitab›n en büyük özelli¤i al-Adli (9. yy)’nin kitab›nda olmayan aç›l›fl konumlar›n›n yer almas›. Bir aç›l›fl, 1427 y›l›nda yaz›lm›fl baflka bir Türkçe kitapta da var. Nüsha ç›karma ifllemi 1820 y›l›nda yap›lm›fl, Abdullah b. Mustafa Yunuszade taraf›ndan sureti ç›kar›lm›fl olup, bu kitap Çorum’da bulunmaktad›r. Bat› kaynaklar›na göre 12. yy’dan Firdevsi’ye kadar olan kitaplar hep ayn› konular› iflliyordu. Kitaba göre satranc› icat eden Leclâc’t›r. Kitapta yer alan yandaki konum bir Bat› kitab›ndan al›nm›fl ve kaynak gösterilmifltir. Gönderi: SUAT BOZTEPE, SAMSUN

KURGUMAT Umut Sayman (e4 e5 Romanya, 2015)

Beyaz oynar, berabere 1.Kh5! Kxh5 2.Ka6+ fi∞ 3.Ka5+ fi∞ 4.Kxh5 =

OYUN SONU ‹lham Aliev (e4 e5, 2013)

2#

Beraberlik

myildiz@butundunya.com.tr

Çözümler 151. sayfadad›r.

157


Bize Gönderilen Kitaplardan

Unutulan Beyin Seksten Daha Büyük Tabu Ruh Hastal›klar›nda ‹laç ve Tedavi Yöntemlerinin Hikayesi

Turan ‹til Kaynak Yay›nlar›

T

uran ‹til t›pk› ablas› Muazzez ‹lmiye Ç›¤ gibi Türkiye’nin yüz ak› ve dünya çap›nda biliminsan›. Elinden tutarak okula götürdü¤ü kardeflini yitirmenin derin ac›s› içinde Muazzez ‹lmiye Ç›¤ ondan kalan yay›ma haz›r kitab›n varl›¤›n› k›z› Esin’in a¤z›ndan duyunca buruk bir sevinç duyup kitab› okuyarak önsöz yazd›. Günümüzde insanl›¤› avuçlar›n›n içine alan ve yak›nlar›n› de çaresizli¤in atefline atan Alzheimer hastal›¤›na karfl› savaflta öncü bir biliminsan›yd›, ‹til. ‹nsan›n en önemli organ›n›n beyin oldu¤una dikkat çeken ‹til, neden insanlar›n beyinlerine checkup yapt›rmad›klar›n› sorguluyor. Alzheimer hastas› Amerikan Cumhurbaflkan›ndan en s›radan insana kadar herkesin unuttu¤u beyin için flunlar› yaz›yor ‹til: “E¤er ben beyin olsayd›m sahibime “Eh be adam bütün hayat›n

158

boyunca her gün diflini temizledin, saçlar›n› y›kad›n, haftada bir t›rnaklar›na bak›m yapt›n, buna mukabil senelerce benim can›ma okudun. Bana en zararl› yemek ve bilhassa içecekler yüzünden çektirdin, en stresli hayatta beni mahvettin, gürültülü müzikle, gaz kokular›yla, ta en derinlere kadar giden ilaç ad› alt›ndaki o kimyevi zehirlerle milyonlarca hücremi öldürdün. fiimdi yaflland›n benden medet umuyorsun. (...) Kitap sadece bir biliminsan›n›n çal›flmalar›n› de¤il, Cinsellik, Terör araflt›rmalar›ndan ilaç dünyas›nda yaflananlara iliflkin çok özel bilgiler paylafl›l›rken, bir ailenin, bir ülkenin ve dünyan›n tarihi de sorular ve yan›tlar eflli¤inde anlat›l›yor. Alzheimer sadece bireyi de¤il toplumsal, evrensel haf›zay› da siliyor. Ablas› ile ‹til haf›zalar› tazeliyor.

Özgürlükten Kaç›fl Erich Fromm Say Yay›nlar›

Ö

zgürlükten Kaç›fl” ya da “Özgürlük Korkusu”nu da¤arc›¤›m›za katan Fromm: ”Bir kentin bombaland›¤›n›n ve yüzlerce insan›n öldü¤ünün bildirilmesinden hemen sonra ya da bu bilgi


BD EK‹M 2015

yanda kesilerek bir sabun ya da flarap reklam› okunur ya da gösterilir. Ayn› spiker, az önce siyasal durumun ciddili¤i konusunda sizi etkilemek amac›yla kulland›¤› inand›r›c›, yaltaklanan ve yetkeci sesiyle bu kez haber yay›n›n›n paras›n› veren flu marka sabunun erdemleri konusunda izleyicilerini etkilemeye çal›flmaktad›r. Haber filmlerinde, bombalanm›fl gemilerin ard›ndan bir moda defilesi yer al›r. Gazeteler bilimsel ya da sanatsal önemi olan olaylar› aktarmada kulland›klar› ciddi dille, ve bu habere ay›rd›klar› yer kadar alanda, ünlü bir y›ld›z›n s›radan düflüncelerini ya da kahvalt› al›flkanl›klar›n› anlat›rlar. Bütün bunlardan dolay›, duyduklar›m›za içten, hakiki bir ilgi duymaz oluruz, kendimizle olaylar aras›nda bir iliflki gelifltirenleyiz. Heyecan duymaz oluruz, coflkular›m›z ve elefltirel yarg›lan›n›z kösteklenir ve giderek dünyada olan bitene karfl› tutumumuz, s›¤, kay›ts›z bir niteli¤e bürünür. Yaflam, “özgürlük” ad›na bütün yap›s›n› yitirir.” “ça¤dafl insan hâlâ kayg›l›: özgürlü¤ünü çeflit çeflit diktatöre teslim etmeye do¤ru gidiyor ya da kendisini makinan›n küçücük bir çark›na dönüfltürmüfl, karn› tok, s›rt› pek, ama özgür bir insan de¤il de bir robot haline gelerek bu özgürlü¤ü yitirmek yönünde ilerletiliyor. Zaman gözlerimizi açma, rüyadan uyanma zaman›. Ça¤dafl insan›n baflucu kitaplar›ndan “Özgürlükten Kaç›fl.” Erich Fromm uyar›yor ve uyand›r›yor.

Psikopatlar Aras›nda (Vicdans›zlar Üzerine Bilimsel Bir Araflt›rma)

Kent A. Kiehl Say Yay›nlar›

P

sikopatlar› televizyon haberlerinden, gazetelerin üçüncü sayfalar›ndaki ürkütücü manfletlerden, “Kuzular›n Sessizli¤i” filminde Anthony Hopkins’in baflar›yla canland›rd›¤› Hannibal Lecter karakterinden ve “Dexter” isimli dizideki Dexter Morgan’dan biliyoruz. ‹nsanlar›, toplumu, ülkeleri, dünyay› uçuruma sürükleyenleri... Peki ya aram›zdaki, yani bafl›m›zdaki psikopatlar› tan›yabiliyor muyuz? Oda arkadafl›n›z›n, patronunuzun ya da birlikte oldu¤unuz kiflinin psikopatik davran›fllar› oldu¤unu fark ederseniz, ne yapars›n›z? Dr. Kent Kiehl’in iflaret etti¤i gibi psikopatlar patolojik yalanc›l›k, empati kuramama, suç iflleme ve bundan asla piflmanl›k duymama, kendilerini afl›r› önemseme, insanlar› kullanma ve davran›fllar›n›n sorumlulu¤unu üstlenmeme gibi özelliklere sahipler. Psikopatlar neden böyle davran›yorlar? Onlar› yetifltikleri çevre mi psikopat yap›yor, yoksa vicdans›zl›klar›n›n kökeni genetik bir unsura m› dayan›yor? (...) 159


Bir Fotograf Bin Sözcü¤e Bedeldir Gönderi: ALEV DO⁄ANCA, ‹STANBUL

160


“Hocalar›n hocas›" Boratav, bu kitapta, son y›llarda yazd›¤› makalelerden, sundu¤u bildirilerden ve verdi¤i röportajlardan bir bölümünü bir araya getiriyor. Yar›m yüzy›l› aflk›n bir süre içinde edindi¤i birikimle ve özümseyerek olaylara/olgulara uygulad›¤› tarihî maddeci anlay›flla dünya ahvaline, memleketin haline çeviriyor bak›fllar›n›. Kitapta yer alan on befl bölüm, "Memleketin Haline Bakarken", "Türkiye Ekonomisi", "Dünyan›n Hali", "Marksist ‹ktisat" bafll›kl› dört k›s›m alt›nda toplan›yor. Seçki, memleketin, dünyan›n haline "endifleler ve ümitler içinde bakan" söylefli, yaz› ve konuflmalarla bafll›yor; Türkiye ekonomisine geçerek devam ediyor.

Biri Size ‹kincisi Bir Sevdi¤inize

50

%

‹ND‹R‹M

Bütün Dünya’dan ‹kinci Aboneli¤e %50 ‹ndirim Bütün Dünya tüm okuyucular›na kaç›r›lmayacak f›rsat sunuyor: Dergimize 1 y›ll›k abone olan herkese bir yak›n›na arma¤an olarak gönderebilece¤i ikinci abonelik bedeli flimdi % 50 indirimli. Bu f›rsattan yararlanmak ve Bütün Dünya’ya abone olmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla abonelik iflleminizi bafllatabilir; ve y›l boyu dergilerinizi her ay kap›n›zdan alabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:

BÜTÜN K‹TAPÇILARDA

Tel: (0536) 634 35 97 E-posta: abone@butundunya.com.tr


T Ü R K

BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI

R E S S A M L A R

1 EK‹M 2015

AVN‹ ARBAfi

192297

SAYI: 2015 /10

F‹YATI: 4 TL

EK‹M 2015

Muhafaza ve Müdafaa Edece¤iz

Faz›l Hüsnü DA⁄LARCA

Prof. Mehmet Atatürk’ün Gözlemi Cengiz Özak›nc›: Haberal “ Günümüze Ifl›k Tutuyor: 1934’de Gelibolu’ya 3 Avrupa En adi yalanlar› Yap›lan Alt›n Av› Ülkesinde yaymada bas›n›n ve Rom Seferi S. 45 Türk Bayra¤›n› kullan›ld›¤› Dr. Ö¤üt Yazman: Dalgaland›rd› S. 31 olmufltur. S. 7 D›fl A盤›m›z ‹smet ‹nönü’nün ‹zlen fien Toker’in 7,5 Milyardan, Örnek Devlet Ölümsüz Aflk›: 40 Milyar Adam› Konuflmas› S. 11 Güzel ülkem S. 35 Dolara Ç›kt› S. 41 “

Mustafa Kemal’i gördüm düflümde, Daha, diyordu. U¤runa flehit olas›m geldi hemen Sabaha, diyordu. Al bir kalpak giymiflti al, Al bir ata binmiflti, al, Zafer ›rak m›? dedim, Aha, diyordu.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.