T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
R E S S A M L A R
1 fiUBAT 2016
HALE ASAF
192297
SAYI: 2016 /02
F‹YATI: 5 TL
fiUBAT 2016
Siber Savunmam›z ‹çin:
Ulusal Yaz›l›m Hale Asaf, ilk Türk kad›n ressamlardan Mihri Müflfik’in ye¤eni olmas› nedeniyle kendini resim sanat›yla ilgili bir aile ortam›nda buldu, bu ortamda büyüdü. Resim ö¤renimine 1919’da Almanya’da Berlin Akademisi, Arthur Komp atölyesinde bafllad›. ‹stanbul’a döndü¤ünde Sanayii Nefise’de Ömer Mil ile Feyhaman Duran’›n ö¤rencisi oldu. 1925’te Maarif Vekaleti (Milli E¤itim Bakanl›¤›) bursuyla Almanya’ya,sonra da Paris’e gönderildi, resim çal›flmalar›n› sürdürdü. 1918 y›l›nda kurulan Müstakil Ressamlar ve Heykeltrafllar Birli¤i’nin kurucular› aras›nda yer alan tek kad›n sanatç›, toplulu¤un Ankara (l928) ve ‹stanbul (1929) sergilerine kat›ld›, bir süre Bursa K›z Ö¤retmen Okulu’nda resim ö¤retmenli¤i yapt›. Daha sonra Paris’e yerleflti, bir resim galerisi yönetti. Bu galeride 37 resimden oluflan sergisinin aç›lmas›ndan 6 gün önce, 31 may›s 1938’de 33 yafl›nda yaflam›n› yitirdi.
Can Dündar’dan "Bas›n"a: Bas›n Öne E¤ilmesin S. 13
Cengiz Özak›nc›: Frans›z Devrimi’nden Günümüze Federalizm, Özerklik ve Dr. fiahin Musao¤lu: Hendek S. 17 Türklerin Ortak Kaya Boztepe: Gururu Lozan Olmasayd› Nizami Sevr Olacakt› S. 29 Gencevi S. 81
Dr. Ö¤üt Yazman: Türkiye ve 2016 Ekonomisi S. 43 Prof. Dr. Kemal Ar›: Türkiye’nin Kara Günü ‹zmir’in 15 May›s’› S. 33
E
nerji, her fleydir! Enerji kaynaklar›n›, transfer olanaklar›n› elinde tutan, dünyay› elinde tutar. Bugün Orta Do¤u'da yaflanmakta olan, milyonlarca insana ülkesini terk ettiren, yüz binlercesinin ölümüne neden olan, kimilerince 3. Dünya Savafl› olarak adland›r›lan "savafl", enerji kaynaklar› için yap›lan savaflt›r. 21. yüzy›lda enerjinin kanl› tarihi yaz›lmaya devam ediliyor. Bu kitapta, "Enerji nedir? Günlük yaflam›m›zdaki önemi nedir? Ülkelerin geliflimlerinde, hatta var olmalar›ndaki rolü nedir? Enerji güvenli¤i ne demektir? ABD, AB, Rusya'n›n enerji politikalar›n›n temel unsurlar› nelerdir? Enerji kaynaklar› bak›m›ndan zengin olan ülkelere yönelik iflgallerin, sivil katliamlar›n›n ard›nda büyük güçlerin ne gibi ihtiraslar›, kirli planlar› var? Türkiye'nin bir enerji politikas› var m›? Enerji alan›ndaki sorunlar›m›z çözümsüz mü? D›fla ba¤›ml›l›¤›m›z kader mi? Ne yapmal›?" sorular›n›n cevaplar›n› bulacaks›n›z.
Okullar›n en az 20 adetlik toplu aboneli¤ine Bütün Bütün Dünya, tüm okullar›m›z için kaç›r›lmayacak Dünya’dan bir f›rsat sunuyor: Yeni y›lda1 y›ll›k en az 20 adetlik abonelik indirim %
50
talebi olan her okulumuz Bütün Dünya dergilerini %50 indirimli olarak al›yor.
Bu f›rsattan yararlanmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla okullar›m›za yönelik abonelik iflleminizi bafllatabilir; yeni y›lda Bütün Dünya’nın okulunuza gelmesini sa¤layabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:
Tel: (0506) 888 26 44 E-posta: abone@butundunya.com.tr
Bütün Dünya BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
MERHUM MUSTAFA KOÇ’UN ANISINA SAYGIYLA
TRT Ekonomi Program› yap›mc›s› ve sunucusu Nazmi Kal'›n arflivinden. 1993
Nazmi Kal: “Dedeniz Lise 2'den terk Vehbi Koç, Türkiye'nin en büyük holdingini yaratt›. Amerika'da ekonomide ‘master’ yapm›fl bir torun olarak sizin hedefiniz ne olacakt›r?” Mustafa Koç: “Hedefimiz, dünyaya aç›lmakt›r.”
Bütün Dünya'n›n notu: Bugün Avrupa'da sat›lan 3 beyaz eflyan›n biri, Türk yap›m›d›r.
K
aptan “Çal›n” diyordu... “Kemanlar çald›¤›na göre gemi batm›yor” diye düflünenler…devrilen sancak direklerini sorgulamad›lar bile... Ülkenin yurtseverleri, Atatürkçüleri, cumhuriyete gönül vermifl ayd›nlar›... Bu ülkeyi kuran güç, koca Türk ordusunun komutanlar›, flerefli subaylar›... Bilim adamlar›, hocalar, gazeteciler, yazarlar al›n›p götürüldü¤ünde... Kemanc›lar çald›lar… Hukuk, e¤itim, bürokrasi çöktü¤ünde... Üniversiteler, medya, sendikalar, devrimin getirdi¤i kurumlar çöktü¤ünde... Kemanc›lar çald›lar… Bu, s›radan bir çarpma de¤ildi...
Buzda¤›n›n görünmeyen yan› vard›... Karanl›k bir gecede devletin omurgas› parçalan›p, gövdesi gömülürken... Dinleyin... Titanic kemanc›lar› çalmaya devam ediyor. “Bir ülkenin neresinde hadise varsa, nerede sorun, nerede ac›, nerede isyan, nerede rezalet, nerede kah›r... Oraya yetiflmek gibi bir günah›n ürünü her bir yaz›... Yaz›lar›m kaybolsun istemedim... Onlar› emanet edecek en iyi yeri seçtim. Kimler için yazd›ysam onlara... Size emanet yaz›lar›m.”
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
-Bekir Coflkun-
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya
1 fiUBAT 2016
2000
Baflkent Üniversitesi Ad›na Sahibi: Prof. Dr. Mehmet Haberal Yay›n Genel Yönetmeni Mete Akyol Görsel Yönetmen ve Yay›n Genel Yönetmeni Yard›mc›s› : Turgut Keskin Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Gülçin Orkut Akyol Teknik Yap›m Yönetmeni: Faruk Güney Yay›n Dan›flman›: Yaflar Öztürk Türk Dili Dan›flman›: Haydar Göfer Sanat Dan›flman›: Süheyla Dinç E¤itim Dan›flman›: Dr. Fatma Ataman Düzeltme Sorumlusu: Nükhet Aliciko¤lu Baflkent Üniversitesi’nin bir kültür hizmeti olan Bütün Dünya 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan 1. Cadde, No: 77, Bahçelievler, Ankara adresindeki Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi ve Ticaret A. fi.’nin Anafartalar Mah. Rüzgarlı Cad. Plevne Sk. No:14/5 Ulus, Altında¤, Ankara adresindeki tesislerinde bas›lm›flt›r.
Seçiciler Kurulu: Prof. Dr. Nevzat Bilgin (An›sal Baflkan) Prof. Dr. Ahmet Mumcu Prof. Dr. Solmaz Do¤anca Prof. Dr. Sevil Öksüz Prof. Dr. Ender Varinlio¤lu, Prof. Dr. Okay Eroskay Prof. Dr. Fuat Çelebio¤lu, Prof. Dr. Sedefhan O¤uz, Prof. Dr. Levent Peflkircio¤lu, Gürbüz Atabek, Kaya Karan, Ayhan Erten, ‹lhan Banguo¤lu, Ahmet Aydede, Manuel Bilos, Cengiz Dolunay Sürekli Yazarlar: Yahya Aksoy, Yücel Aksoy, Sabriye Afl›r, Dr. Sıtkı Aydınel, Nuray Bartoschek, Kaya Boztepe, Sadi Bülbül, Haluk Cans›n, Nevin Dedeo¤lu, Haluk Erdemol, Sema Erdo¤an, Konur Ertop, Gürbüz Evren, Metin Gören, Mümtaz ‹dil, Muzaffer ‹zgü, Sinan Meydan, Filiz Lelo¤lu Oskay, Cengiz Önal, Cengiz Özak›nc›, Saniye Özden, Tekin Özertem, Yaflar Öztürk, Sezin San Sungunay, Mete Tizer, ‹zlen fien Toker, ‹zmir Tolga, Mehmet Ünver, Dr. Mehmet Uhri, Orhan Velidedeo¤lu, Dr. Ö¤üt Yazman, Halit Y›ld›r›m, Mustafa Y›ld›z Okur-BütünDünya Yaz›flma Adresi: okurlabasbasa@butundunya.com.tr Yönetim Merkezi: 10. Sokak No: 45, Bahçelievler, Ankara Tel: (0312) 215 51 27-313 Faks: (0312) 222 90 07 ‹letiflim Adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul Tel: (0216) 456 27 27 (pbx) Faks: (0216) 456 27 29 Da¤›t›m: Yaysat Bas›m Tarihi: 22 / 01 / 2016
www.butundunya.com.tr butundunya@butundunya.com.tr 3
‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya YIL:18 SAYI: 212
2000
5 fiimdi Birinci Vazifemiz: Ulusal Yaz›l›m Mete Akyol 7 Sivas’tan Ankara’ya Dr. S›tk› Ayd›nel 11 Beni Hat›rlay›n›z Gazi Güder 13 Bas›n Öne E¤ilmesin Can Dündar 17 Frans›z Devrimi’nden Cumhuriyet Türkiyesi’ne Cengiz Özak›nc›
22
Türkiye Hemen Siber Savunmaya Geçmelidir Sabriye Afl›r
27 Mezar Bafl›nda Yemin 29 Yurtta da, Dünyada da Bar›fl! Kaya Boztepe 33 ‹zmir’in ‹flgali ve Karagün Prof. Dr. Kemal Ar› 37 Atatürk’ün Samsun’daki Ö¤retmenlere Konuflmas› Cengiz Önal 42 Hakimiyeti Milliye Yaz›lar› 43 2016 Türkiye Ekonomisi Dr. Ö¤üt Yazman 47 Milli Mücadele Hesapt›r Hesap Sinan Meydan 53 Garip Bir Keflif Maceras› Zeki Sar›han 57 fierafettin Turan Konur Ertop 63 Onlar› Çok Özlüyoruz Metin Gören 66 Difl ‹mplantlatlar› Türkiye’de 45 Yafl›nda Doç. Dr. Ahmet Kurtaran 72 Müze Bekçileri Gülbin Güzey 4
73 Osmanl› ‹ngiltere’yi ‹spanyol ‹flgalinden Kurtarm›flt› Gürbüz Evren 77 Mesut Mertcan Sema Erdo¤an 81 Nizami Gencevi Dr. fiahin Musao¤lu 87 Alt›n Post ve Argo Denizcileri Haluk Erdemol 91 Daniska Orhan Velidedeo¤lu 94 Kral›n Soytar›s› Tekin Özertem 98 Hado Nedir? Yücel Aksoy 103 Gölge Etme Mümtaz ‹dil 107 Diyojen Mümtaz ‹dil 110 ‹pek Yolu Kavfla¤›n›n Ölümsüzlük Eserlerinden Sümerlere Muazzez ‹lmiye Ç›¤ 115 ‹lmiye Bergman Nevin Dedeo¤lu 117 Küresel So¤umaya Dikkat! Nuray Bartoschek 120 Dünyam›z Nefes Almaya Çal›fl›yor Zeynep Göktepe 123 Kervans›z Saraylar Yahya Aksoy 127 Ulu Cami ‹zlen fien Toker 131 Her Tencereye Bir Bal›k! Sabriye Afl›r 136 Demokrasi, Çikolata ve Tenis 137 Neler Olmuyor Ki Dünyada Sezin San Sungunay 141 Gitme Yavrum Prof. Dr. M. Kerem Doksat 145 Hayaller Gerçek Olsun! Nilay Karatosun 149 Aflk Aylin Yengin 16 56 62 151 152 154 156 158 160
‹lk Dersimiz Türkçe Bilginizi Denetleyin F›rçalayarak Çözümler Yar›n›n Büyükleri Bulmaca Satranç Ay›n Kitaplar› Bir Fotograf Bin Sözcük
fiimdi Birinci Vazifemiz: Ulusal Yaz›l›m Ü
lkemiz bugün, d›fl ülkelerden her an gelebilecek çok önemli bir “Siber sald›r›” tehlikesinin hedefi konumundad›r. Bizim için önemli olan konu, bu sald›r›n›n hangi ülkeden yap›lacak olmas› de¤il, Türkiye’nin “bu sald›r›ya haz›rl›ks›z yakalanmas›” olas›l›¤›d›r. Karfl›m›zdaki iki uçlu bu tehlikenin birincisinin nedeni “siyasal”d›r, ötekinin nedeni “toplumsal”d›r. Bir “siber sald›r› hedefi” konumuna getirilmifl olmam›z siyasal bir konudur ama, bir siber sald›r› karfl›s›nda güvenli¤imizi koruyamayaca¤›m›z denli “savunmas›z” konumuna getirilmemizin nedeni, toplumumuzun tümörleflmifl umursamazl›¤›d›r. Bize alt›n tepsiyle sunulan “zahmetsiz sahip oldu¤umuz” bir uygar yaflam›n, üzerimizden atamad›¤›m›z rehavetinden ve bu uygar yaflam›n de¤erini kavrayamad›¤›m›z bir beyinsel yetersizlikten kaynaklanan toplumsal umursamazl›¤›m›z, tehlikeli bir siber sald›r› karfl›s›nda bugünkü çaresizli¤imizin tek nedenidir. *** “Siber sald›r›”, tanklarla, jetlerle, roketler ve füzelerle yap›lan bir sald›r› de¤ildir ama, en az onlarla yap›lan bir sald›r›n›n oldu¤u denli tehlikelidir, “yokedici”dir.
Siber sald›r›, ülkemizde internet hizmeti sa¤layan tüm “ana hizmet birimi merkezleri” ile ülkemizde kullan›lan tüm bilgisayarl› sa¤l›k ayg›tlar›, sanayi ayg›tlar›, inflaat ayg›tlar›, bilgisayar, televizyon ve cep telefonu gibi kifli kullan›ml› ayg›tlar›n çal›flmalar›n› sa¤layan “yaz›l›m”lara, “düflman yaz›l›m”larla sald›r›larak, önce yaz›l›mlar› bozan, sonra tüm bu elektronik ayg›tlar›m›z› çal›flamaz duruma getiren sald›r›d›r. Bu sald›r›, dünyan›n en tepesindeki ülkeler yan›s›ra en alt s›ralardaki ülkeler taraf›ndan da yap›labilir. Hatta bu sald›r›lar›n sahipleri, emellerini yurt içinden de gerçeklefltirebilirler. *** Ülkemize yönelik bu büyük sald›r› tehdidi karfl›s›nda harekete geçmemiz için en erken zaman, “flimdi”dir. “fiimdi” yapmam›z gereken birinci vazifemiz önce uyanmak, sonra da hiçbir “düflman yaz›l›m”›n bozamayaca¤› ve tümüyle bize özgü ve bize özel bir “Ulusal yaz›l›m” haz›rlamakt›r. ‹lerde kendisini daha yak›ndan tan›yaca¤›n›z› bildi¤imiz konunun uzman› Bilgisayar Yüksek Mühendisi Gazi Güder'in, yazar›m›z Sabriye Afl›r'la bu konuda yapt›¤› söyleflisindeki görüfllerini 22’nci sayfam›zda okuman›z› öneririz. meteakyol@butundunya.com.tr 5
85
yafl›nda Ankaral› bir Atatürk çocu¤uyum. 65 y›ll›k da gazeteci ve yazar›m. Pek çok okura ulaflm›s 15 kitab›m var. Atatürk öleli 77 y›l oldu ama kurdu¤u Cumhuriyet hâlâ yafl›yor. Bizler görevimizi yapt›kça yaflamaya da devam edecek. Atatürk’ün savafl ve siyaset arkadafllar›ndan art›k kimse yok. Bir yerlerde, onu gören, sesini duyan birkaç çocuk kalm›fl olabilir. ‹çlerinden biri de benim. Onunla konufltum, ne mutlu bana. Kurtulufl Savafl›m›z boyunca babam onun yan›ndaym›fl. Bu kitapta, onun an›lar›yla benimkileri bulacaks›n›z.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Y›lmadan Yorulmadan Dr. S›tk› Ayd›nel
Sivas’tan Ankara’ya B
undan önceki yaz›lar›m›zda (Aral›k 2015 ve Ocak 2016) Mustafa Kemal’in milli mücadeleyi bafllatmas›n› ve ad›m ad›m nas›l ilerledi¤ini, bu kapsamda Erzurum ve Sivas kongreleri esnas›nda yaflad›klar› zorluklar› anlatmaya çal›flm›flt›k. Bu yaz›da ise büyük önderin Anadolu’daki milli mücadele yolculu¤una devam ederek, Sivas’tan Ankara’ya geliflini ve Ankara’da karfl›lan›fl›n› anlataca¤›z. Hat›rlanaca¤› gibi Sivas kongresi tüm yurtta düflman iflgaline karfl› kendili¤inden kurulan Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i ‹lhak gibi milli direnifl örgütlerini tek bir çat› alt›nda “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” ad› alt›nda birlefltirmifl, Mustafa Kemal’in baflkanl›¤›nda bu cemiyetin dokuz kiflilik bir “Temsil Heyeti” teflkil edilmifl ve milli mücadelenin ilk siyasi örgütlenmesini gerçeklefltirmiflti. Mustafa Kemal ve Temsil Heyeti, Sivas kongresinden (4-11 Eylül 1919) sonra uzunca bir müddet (22 Aral›k1919’a kadar) bu flehirde kalmaya devam etmifller bu arada bir yandan geçen say›da bahsetti¤imiz zorluklarla u¤rafl›rken bir yandan da Sivas’taki haberleflme imkânlar›ndan istifade
Mustafa Kemal Sivas’taki günlerinde
BD fiUBAT 2016
ederek yeni devletin yürütme organ› gibi kararlar alm›fl, emirler vermifllerdir. (komutan atamalar›, isyanlara karfl› al›nacak tedbirler gibi) Bu günlerde memleket çap›nda durum flöyle idi: Çukurova, Marafl, Antep, Urfa mütarekeye ayk›r› olarak iflgal edilmifl, ‹talyanlar Antalya’ya ç›km›fllar, Yunanlar ‹zmir’i iflgal etmifller, Ege’ de iflgal bölgesini geniflletiyorlar, ayr›ca Karadeniz sahillerine ç›kmak için f›rsat kolluyorlard›. ‹mparatorlu¤un baflkenti ‹stanbul ise 13 Kas›m 1918’de ‹tilaf donanmalar›nca iflgal edilmifl idi. Bütün bunlar yetmezmifl gibi Sivas’ta fieyh Recep, Konya’da Delibafl, Marmara bölgesinde Anzavur, Adapazar› Bolu Düzce isyanlar› bafllam›flt›. Neden Ankara? fiimdi önde gelen mesele fluydu: Sivas yeni geliflmeleri harekât alan-
lar›ndan çok uzakta kam›flt›. Temsil Heyeti’nin bat›ya intikali art›k ön planda gelen bir zaruret halini alm›flt›. Sivas’ta bocalayacak bir Temsil Heyeti olaylar›n d›fl›nda ve havada kalmaya mahkûmdu.(1) özellikle bat› ve güneydeki geliflmelerle yak›ndan ilgilenmek gerekiyordu. Meclis ‹stanbul’da toplanacakt›. Sivas ‹stanbul’a çok uzakt›. Demiryolu Ankara’ya kadar geliyor, daha do¤uya uzanm›yordu. Bat›ya tafl›nmal› idi; ama nereye? nce Konya ve Eskiflehir düflünülmüfltü. Konya’n›n iç politik ve stratejik koflullar› o gün için uygun görülmeyince bu kez Eskiflehir üzerinde duruldu. Ne var ki o s›rada iflgal kuvvetlerinin tutumu ve Yunanlar›n Ege’de ilerlemeleri yüzünden Eskiflehir kritik hale düflebilir kayg›s› ile bundan vazgeçilmiflti… Geriye demiryolu ile bat›ya ba¤l› tek Anadolu flehri olan Ankara kal›yordu.(2) Mustafa Kemal ve temsil heyeti 22 aral›k 1919 günü Sivas’tan üç ayr› otomobille karl› bir günde Ankara’ya hareket etti. Otomobillerin ikisi dolma tekerlekli, yaln›z birisi normal lastikliydi... Bu son otomobilin lastikleri ile yolda gereken
Ö
Mustafa Kemal, Heyet-i Temsiliye üyesi arkadafllar› Rauf Orbay ve Bekir Sami beyler ile Sivas’ta (4-11 Eylül 1919) 8
BD fiUBAT 2016
Mustafa Kemal Kayseri’ye ulaflm›fl ve ‹mamzade Reflit A¤a’n›n evinde misafir edilmifltir.(4) Bu arada Mustafa Kemal Hac›bektafl’a u¤ramay› ihmal etmez. Hac›bektafl önemli bir merkezdi. Anadolu’daki Alevilerin ba¤l› oldu¤u çelebi Hac›bektafl’ta oturmakta idi. ‹stanbul hükümetinin iflgalciler karfl›s›nda izlemekte oldu¤u politika ile bunun karfl›s›nda “Kuvvac›lar”›n ald›¤› tav›r aç›s›ndan de¤erlendirili¤inde, say›lar› milyonlara ulaflan Alevi ve Bektafliler henüz tarafs›z bir tutum izliyorlard›. Ancak Aleviler çelebinin “dede postu” vekilinin iradesine ba¤l›yd›lar. O nedenle bu kiflilerin ve bu merkezin kazan›lmas› önemliydi.(5) Heyet Hac›bektafl’ta büyük bir ilgi ile karfl›lan›r ve bu suretle Alevilerin Anadolu hareketine destekleri teyit edilir. 25 aral›k günü K›rflehir’den Kaman’a, oradan Beynam’a gelinir. Beynam’da bir gece kald›ktan sonra 27 Aral›k’ta Ankara’ya var›l›r.
‹mparatorlu¤un baflkenti ‹stanbul 13 Kas›m 1918’de ‹tilaf donanmalar›nca iflgal edilmifl; yetmezmifl gibi Sivas’ta fieyh Recep, Konya’da Delibafl, Marmara bölgesinde Anzavur, Adapazar› Bolu Düzce isyanlar› bafllam›flt›. benzin de Sivas Amerikan mektebi idaresinden ”hediye” fleklinde sa¤lanabilmiflti.(3) (Heyetin para s›k›nt›s› ve yolda yenecek kumanya miktar›na geçen say›daki yaz›m›zda -Ocak2016. s.10-de¤inmifltik.) eyet Sivasl›lar›n coflkun tezahürat› aras›nda Mekteb-‹ Sultani (lise) binas› önünden u¤urlan›r. Güzergâh Kayseri-K›rflehirAnkara istikametidir. Sabah erkenden yola ç›karlar. En öndeki araban›n lasti¤i patlar ve araba yolda kal›r. Di¤erleri yollar›na devam ederler. fioför lastik de¤ifltirir ne var ki yar›m saat sonra yedek lastik de patlar. Çaresiz lastik yerine paçavra doldurularak yola devam edilir. Bir süre sonra Mazhar Müfit ve Yüzbafl› Bedri Bey’in içinde bulundu¤u araba kara saplan›r. Yollardaki izler karla örtülmüfltür…. Bu arada
H
Mustafa Kemal Kongre için Sivas’ta 9
BD fiUBAT 2016
Mustafa Kemal ve arkadafllar› Sivas Kongresi günlerinde
Ankara’da 20. Kolordu komutan› Ali Fuat (Cebesoy) Pafla, Vali Yahya Galip baflta olmak üzere flehrin ileri gelenleri heyeti Gölbafl›’nda karfl›lad›lar. Dikmen s›rtlar›ndan Ankara’n›n ilk ve en güzel göründü¤ü yerde yolcular otomobilden inerek bir müddet flehri seyrettiler. (O noktada bu gün Se¤menler Park› bulunmaktad›r.) ‹lk karfl›lay›c› saflar› flimdiki Harp Okulu’nun bulundu¤u yerlerden bafll›yordu. (Bu noktada bu gün Genelkurmay Baflkanl›¤› karargâh› önünde bir an›t bulunmaktad›r.) Da¤lar gene ezanlar, salat ve selam hayk›r›fllar› ile inliyordu. Se¤menlerin davul zurna ekipleri K›z›l›rmak vadisi K›z›lbafllar›ndan seçilmifllerdi. En öndeki bayraktar›n bir elinde bir sancak, bir elinde k›l›ç vard›. Boynuna da Kuran-› Kerim’i asm›flt›. Mustafa Kemal hemen her kafilenin önünde durdu. Hepsine söyleyecek sözler buldu. fiehir bahçesi (bu günkü gençlik park›) önünden Ulus Meydan›’na, oradan da vilayet binas›na geç10
tiler. o yerden ve o dakikadan itibaren Mustafa Kemal’in Ankara’daki hayat› ve milli mücadelenin hakiki savafl› bafllad›. Çünkü bu mücadele art›k bir merkez ve bir flef buluyordu.(6) zet olarak; Heyet-‹ Temsiliye Sivas’tan Ankara’ya zorlu bir yolculukla intikal etmifl, yolda geçti¤i yerlerde büyük bir ilgi ve sevgi ile karfl›lanm›fl, Alevi, Bektaflilerin milli mücadeleye destekleri teyit edilmifl ve Heyet yeni devletin baflkenti olacak Ankara’da yine büyük bir muhabbetle karfl›lanm›fl, mücadelenin yeni karargâh› Ankara’da tesis edilmifltir. Bundan sonraki yaz›m›zda büyük önder’in Ankara’daki faaliyetleri üzerinde duraca¤›z.•
Ö
sitkiaydinel@butundunya.com.tr 1) fievket Süreyya Aydemir, Tek Adam Cilt 2. ‹stanbul Remzi Kitabevi,1964, S.137. 2) Orhan Çekiç, 1920 Sivas’tan Ankara’ya, Kaynak Yay›nlar›, Eylül 2015. S.163. 3) Aydemir, a.g.e. s.137. 4) Çekiç, a.g.e. s.165. 5) Çekiç. A.g.e. s.167..
ATATÜRK’ÜN BUGÜNÜ DE AYDINLATAN ÖZDEY‹fiLER‹
Derleyen: GAZ‹ GÜDER
Gazeteciler ulusun düflüncelerini ayd›nlatan ve kamuoyunu belirgin biçimde ortaya ç›karacak çal›flmalar›nda bütünüyle serbest olmal›d›rlar. Gelecek ümidi ile dopdolu gençler taze ve temiz canlar›n› feda ettiler, memleketi kurtarmak için. Memleketi, kendilerinden ve afl›r› tutkular›ndan baflka bir fley düflünmeyen politikac›lar elinde oyuncak yapmak için de¤il. Bir ulus, bir ülke için kurtulufl ve baflar› istiyorsak, bunu yaln›z bir flah›stan hiçbir zaman istemeyiniz. Bence bir ulusta flerefin, haysiyetin, namusun ve insanl›¤›n vücut bulabilmesi, devam edebilmesi mutlaka o ulusun özgürlük ve ba¤›ms›zl›¤›na sahip olmas›yla mümkün olur. Hayali harici siyasetler peflinde koflanlar, dayanma noktalar›n› kendili¤inden kaybederler. Ne zaman ki ahlak›m›z bozularak fedakarl›k ve mertlik damarlar›m›z›n gevflemesi, fetih düflüncesinin sönmesi, milletin flan›n› yükseltmek amac› yerine kiflisel yarar sa¤lamak ve can derdi belas›na düflmemiz üzerine yenilgiden yenilgiye, felaketten felakete düfltük; çeflitli yoksulluk ve yoksunluklara mahkum edildik. fiunu iyi bilmek gerekir ki ülke ifllerinde, gerçek ifllerde duygulara, hat›r ve yak›nl›¤a bak›lmaz.
‹yi olmak kolayd›r. Zor olan adil olmakt›r. Victor Hugo
Bas›n
ÖneE¤ilmesin Yazan: CAN DÜNDAR
azeteci dostlar›m›z›n,
G
zekice bir kelime oyunuyla Sabahattin Ali’nin ünlü dizesinden bas›na “teslim olma” mesaj› üretmesine flapka ç›kard›m. Bu dize, flimdi -bir nokta eksi¤iyle- Silivri kap›s›ndaki Umut
Nöbetçilerinin çad›r›n›n kap›s›nda as›l›... Sabahattin Ali o dizeyi yazd›¤›nda 27 yafl›ndayd›. Sinop Cezaevi’ndeydi. Orada Anadolu insan›yla tan›flt›. Sonra fliirlerine, romanlar›na konu olacak insanlarla... Edebiyat›m›z›n, sanat dünyam›z›n pek çok ustas› zindanlarda demlendi, yatt›¤› cezaevini, bir akademiye, 13
BD fiUBAT 2016
atölyeye, üretim merkezine çevirdi. Nâz›m’›n “Memleketimden ‹nsan Manzaralar›” da mahpuslukta tan›flt›¤› karakterlerden derlenmiflti; Y›lmaz Güney’in “Yol”unun kahramanlar› da... Ruhi Su’nun türkülerinde, Kemal Tahir’in romanlar›nda hep o mahpusluk devrinin izi vard›. Onlarla birlikte ayn› ko¤uflta yat›p ayn› çileye ortak olduklar› için bütün o karakterler o kadar gerçek, samimi, kanl›-canl› idi.
B
iz, bir pazar günü ilk kez günefle ç›kar›lman›n nas›l bir ferahl›k oldu¤unu, cam› olmayan ko¤ufl penceresinden s›zan ayaz›n nas›l dondurdu¤unu, görüflmecinin getirdi¤i yeflil so¤an›n kokusunu, Mamak’a sonbahar›n geldi¤ini haber veren kömür deposunu hep hapishane edebiyat›yla tan›y›p ö¤rendik. Mahpusluk çileli iflti, koflullar a¤›r, cezalar uzundu. Ama paylafl›lan bir çileydi bu... Ko¤ufl, kendi içinde yard›mlafl›r, yemek ortak piflirilir, voltada hüzün üleflilirdi. Deniz’ler mavra, Mahir’ler maç yapard›. Savunmalar birlikte yaz›l›r, edebiyatç›lara arzuhalci muamelesi yap›l›rd›. Bu yüzden yazar için mahpus dam›, arad›¤› konunun aya¤›na geldi¤i bir insan madeniydi. Nas›l “askerlik yapmayana k›z vermezler”se, “hapis yatmayana da yazar demezler”di. Eski zindanlar›n duvarlar›nda bu ülkenin büyük ustalar›n›n izi, sesi, sözü vard›r. Onlar, cezaevinden bir edebiyat fakültesi yaratm›fllard›r. Fakat... 14
Gün geldi, devlet bunu fark etti. ‹çeri giren, daha da donan›ml› ç›k›yordu d›flar›... Tahliye de¤il, mezun oluyordu sanki; kariyerinde bir eksi¤i tamamlam›fl gibi. Ko¤ufl, bir “›slah” alan› olmak yerine bir terapi merkezine dönüflüyordu. Bast›r›lmaya çal›fl›lan isyan› hepten büyütüyordu. Art›k kaba dayak, iflkence de yasakt›. O halde mahkûmu hizaya sokacak baflka bir yol gerekiyordu. Tecriti keflfettiler Ko¤ufl sistemini y›k›p “suçlu”yu küçük hücrelere t›kt›lar. Art›k as›l ceza, yaln›z b›rakmakt›. 21. yüzy›lla birlikte, 20. yüzy›l›n mahpusluk öyküleri, gardiyan türküleri, o volta resimleri bitti. Devlet, elindeki tutsa¤›, F tipi bir izolasyona sokarak cezay› “eza”ya çevirdi. Kal›n so¤uk duvarlar ard›na beton hücreler infla edildi, her tarafa kameralar yerlefltirildi, mahkûmlar aras›ndaki iliflki kesildi. Foucault’nun “Hapishanenin Tarihi”ndeki tabiri ile söylersek “zindan mahkûmun d›fl›ndayken içine yerlefltirildi.” fiimdi binalar modern, gardiyanlar fl›k, musluk suyu s›cak... Ama insanla temas yasak. Ekmek, bir kap›n›n bölmesinden uzan›yor içeri, gardiyanla sohbet yasak. Siz görüfle ç›karken koridordaki di¤er tutuklular bir odaya al›n›yor; karfl›laflmak yasak.. Görüflte sevdikleriniz kal›n bir cam›n ard›nda; temas yasak...
BD fiUBAT 2016
Kendinle savafltaysan, yaralanma ihtimalin yüksek... Kendinle bar›fl›ksan, yararlanma ihtimalin büyük... Görüflmeciniz yeflil so¤an gönderse alamazs›n›z; içeri sokmak yasak... Kömür deposu boflalsa ruhunuz duymaz; d›flar› ç›kmak yasak. Roman m› yazacaks›n›z, fliir mi, savunma m›; 1940’larda Nâz›m’a, 1971’de Deniz’e, 1980’de Ecevit’e serbest olan daktilo size yasak... Pencerede cam var art›k, ama her an gözetim alt›ndas›n›z; perde yasak... Bir kavanoza hapsedilmifl okyanus bal›¤› gibi biçare dolan›p durman›z isteniyor. 21. yüzy›l›n devlet akl›, bir önceki asr›n verimli hapishanesinin yerine bu tafltan kibrit kutular›n› koyarak sadece bir gelene¤i de¤il, onun edebiyat›n›, fliirini, türküsünü de bitirdi. *** eni bir yoldafl›n var flimdi: Sen... Tecrit, seni senle bafl bafla b›rakarak ›slah etmeye, diz çöktürmeye çal›fl›yor. ‹flte orada, kalabal›kta fark etmedi¤in kendinle karfl›lafl›yorsun. Kendinle savafltaysan, yaralanma ihtimalin yüksek... Kendinle bar›fl›ksan, yararlanma ihtimalin büyük... Akflam çöküp el ayak çekilince, kendinle bafl bafla kal›nca, kalabal›k içinde onu epeydir ihmal etti¤ini, nicedir konuflup dertleflmedi¤ini fark ediyorsun.
Y
Sohbetin s›k›c›ysa, yand›n. Kendini ço¤altabiliyorsan, yaflad›n. Aynay› içine tutma süreci bu; karanl›ksa gördü¤ün, hepten için karar›r. Ayd›nl›ksa; hücren ayd›nlan›r. Zindan› içine t›kmak flöyle dursun; seni al›r, d›flar› ç›kar›r. *** Tam 21. yüzy›l hapishane edebiyat›n›n a¤›rl›kla bir iç muhasebeler manzumesi olaca¤›n› düflünürken a¤›r demir kap›n›n bölmesi araland› ve hücrede infaz memurunun sesi yank›land›. “Mektubun var.” Sonra o bölmeden içeri, k⤛ttan bir musluk aç›lm›fl gibi mektup ya¤maya bafllad›. Iss›z hücre insanla doldu birden, zarf zarf, sayfa sayfa, sat›r sat›r yüzlerce insan... Çiçekle, fliirle, sohbetle yaln›zl›¤›n› paylaflmaya koflmufl, el yaz›lar›... “Bafl›n öne e¤ilmesin” feryatlar›... Ko¤ufl edebiyat› ölürken, bitti san›lan mektubun muhteflem dönüflü... Avucumda insan kokusu... Özeti flu: Ne yapsan, el ele tutuflman›n bir yolunu buluyor insan... “Görülmüfltür” bu... • Can Dündar 9. Bölüm A -1 / 5 Silivri / ‹stanbul Cumhuriyet Gazetesi, 27 Aral›k 2015 15
Haz›rlayan: Y‹⁄‹T EREN GÜNEY
‹lk Dersimiz: Türkçe Bu ay köflemizi dilimizde yer etmifl yabanc› sözcüklerin karfl›l›klar›na ay›rd›k. Bilginizi s›nay›n. 1 Bar (Yun.)
a-Elektrik birimi b-Hava bas›nç birimi c-Kimyasal tepki d-Hava bofllu¤u 2 Üniversal (Fr.)
a-Evrensel b-Yöresel c-Film çevirme d-Süs bitkisi 3 Akademi (Yun.)
a-Borsa yasas› b-Yüksekokul c-Müzik yap›t› d-Gökbilimi 4 Cokey (‹ng.)
a-Mahalle bekçisi b-Yar›fl at› binicisi c-Afyon türü d-Kümeleflim 5 Damping (‹ng.)
a-Fiyat› düflürerek satmak b-Kans›zl›k c-Bilinemezcilik d-Can çekiflme
6 Zootekni (Fr.)
11 Ürbanizm (Fr.)
a-Evcil hayvan bilimi b-Halka aç›lma c-S›z›nt› kütlesi d-Karartmak
a-Mimarl›¤›n bir kolu b-Analiz yapmak c-Serüven d-Sporda say›
7 Volt (Fr.)
a-Bir element b-Gerilim birimi c-Kan bas›nc› d-Alt›n ölçüsü 8 Ahlat (Yun.)
a-Do¤al olmayan b-Y›ld›z kaymas› c-A¤aç türü d-Kuflatma 9 Ajitasyon (Fr.)
a-Fantezi giyinme b-fiafl›rmak c-‹stenç yoklu¤u d-K›flk›rtma 10 Banliyö (Fr.)
a-‹ç hat vapuru b-Evin bir bölümü c-Yörekent d-Tefeci faizi
12 Ajur (Fr.)
a-Korku b-Büyültme c-Örgü gözene¤i d-S›rnafl›k 13 Baraka (‹ta.)
a-Pamuk türü b-Salk›m c-Ecifl bücüfl d-Derme çatma yap› 14 Barata (‹ta.)
a-Dil tutuklu¤u b-Osmanl› bafll›¤› c-Kargafla d-Bir bitki 15 Volontarizm (Fr.)
a-Motor kay›fl› b-Genifl yol c-Düzen d-Felsefede bir ö¤reti
(Fr.) Frans›zca (‹ta.) ‹talyanca, (Yun.) Yunanca, (‹ng.) ‹ngilizce
Yan›tlar: 151. sayfada
Otopsi Cengiz Özak›nc›
1789 Frans›z Devrimi'nden Cumhuriyet Türkiyesi'ne "Hendek", "Federalizm", "Özerklik" vs. 1789 Frans›z Devrimi ile Fransa'da krall›k devrildi; ‹nsan ve Yurttafl Haklar› Bildirgesi'ne dayal› cumhuriyet yönetimi ile, tek odakl› (merkezî, üniter) ulus-devlet kuruldu. ncak, baflta ‹ngiltere olmak üzere, krall›kla yönetilen Avusturya ve di¤er Avrupa devletleri, üniter cumhuriyetçili¤in kendi ülkelerine s›çramas›n› önlemek için, Frans›z Cumhuriyeti'ni parçalayarak y›kmaya yöneldiler. ‹ngiltere ve Avusturya'n›n 1789 Frans›z Devrimi, k›flk›rtma ve desBastille Hapishanesi te¤iyle, Gironde bask›n›.
A
17
BD fiUBAT 2016
bölgesi milletvekilleri, kendi bölgelerinin merkezî yönetime ba¤lanmay›p federal olmas›n› savunmaya bafllad›lar. ederalizm propagandas› eyleme dönüflünce Gironde bölgesi milletvekilleri, Frans›z Meclisi’ nin 2 Haziran 1793 günlü karar›yla tutukland›. Ancak federalizm salt Gironde (Bordeaux) ile s›n›rl› kalmam›fl; Lyon, Marseille, Toulon kentleri de ayr›l›kç› (federalist) isyanc›lar›n eline geçmiflti. Üniter Cumhuriyet savunucusu Robespierre, 2 A¤ustos 1793 günü Frans›z Millet Meclisi’nde yapt›¤› konuflmada, federalist isyanc›lar› flu sözlerle suçluyordu:
F
Frans›z Devrimi öncülerinden Maximilien Robespierre.
“Güçlü bir fesat komitesi,. Avrupa’n›n zorbalar›yla gizliden gizliye iflbirli¤i ediyor. Yabanc› silahlar›n gücü ve içerde ç›kartaca¤› kargaflal›klarla, bizleri bu yüzkaras› uzlaflmay› (üniter cumhuriyet yerine federasyonu) kabul etmek zorunda b›rakaca¤›n› 18
umuyor. ("Devrim Yaz›lar›", Haz›rlayan: Vedat Günyol, Belge y., 1. bs., 1989., s.39-40) “Hainler, yurdun ba¤r›n› delik deflik ettiler. Avrupa’daki zorbalar›n o kana susam›fl uydular›,. kad›n ve çocuklar›m›z› kesip biçtiler! Üçyüzbin Frans›z’›n kan› akt› flimdiye kadar; daha üçyüzbin Frans›z›n kan› akacak belki de...” (s.46) “Ya Cumhuriyet’in içerde ve d›flar›daki düflmanlar›n› bo¤aca¤›z ya da Cumhuriyet’le birlikte yok olup gidece¤iz. (s.85) ‹çerdeki (Kralc›, Federalist-eb) düflmanlar, d›flar›daki düflmanlar›n birlefltikleri, yurdumuzu içinden parçalayan katiller de¤iller mi?.. Bunlar kardefl kavgas›n› körüklemek ve manevi karfl›-devrim yoluyla politik karfl›-devrimi (Üniter Cumhuriyet’e karfl› Federalizmi) haz›rlayan sat›n al›nm›fl yazarlar de¤iller mi?” (s.88)
“Ya Cumhuriyet’in içerde ve d›flar›daki düflmanlar›n› bo¤aca¤›z ya da Cumhuriyet’ le birlikte yok olup gidece¤iz.” Robespierre'in bu konuflmas›ndan bir kaç gün sonra, merkezî cumhuriyet hükümeti, federalist isyanc›lar›n elinde bulunan Lyon kentini kuflatacak; iki ay süren ve kentin büyük ölçüde yak›l›p y›k›lmas›na yol açan kanl› çarp›flmalar sonunda, merkezî hükümet kenti isyanc›lardan temizleyecek;
BD fiUBAT 2016
Federalist isyanc›lar›n ele geçirdikleri Lyon kentinde, hükümet güçleri isyanc›larla savafl›yor
ve 11 Ekim 1793 günü, Lyon'un surlar›n› y›kmaya karar verecekti. Frans›z Devrimi önderlerinden Saint Just, Lyon kentinin federalist isyanc›lardan temizlenmesinden bir gün sonra meclise sundu¤u 10 Ekim 1793 günlü raporda, ayr›l›kç› federalistlerin en sert biçimde cezaland›r›lmalar›n› istiyordu: “Komite, (üniter) Cumhuriyet’i güçlendirmeye, federalizmi ortadan kald›rmaya, devleti yak›p y›kan (federalist) komplolardan temizlemeye,. karar vermifl bulunuyor.” (...) “Sizler, yaln›zca hainleri de¤il, vurdumduymazÜniter Cumhuriyet güçleri, lar› da cezalan- Toulon kentini ele geçiren d›rmal›s›n›z. federalist isyanc›larla çarp›fl›yor. (Üniter) Cumhu- (Library of Congress, Washington, D.C. Digital riyet’te, eli kolu File Number: cph 3a26681) 19
BD fiUBAT 2016
ba¤l› duran, dolay›s›yla (Üniter Cumhuriyet’i korumak için) hiçbir fley yapmayan kim varsa, hepsini cezaland›rmal›s›n›z.” (s.124, 125.) u s›rada Toulon kenti de ‹ngiltere, ‹spanya, ‹talya (Naples, Sicilya ve Sardunya) taraf›ndan desteklenen federalist isyanc›lar›n elindeydi. Cumhuriyet güçleri, 18 Eylül 1793 günü kuflatt›klar› Toulon'u, iki ay sürecek ve binlerce yurttafl›n ölece¤i çat›flmalar sonucunda federalist isyanc›lar›n elinden kurtaracaklard›. Frans›z Meclisi'ndeki federalist Gironde bölgesi milletvekillerinden ço¤u, 31 Ekim 1793’te giyotinle idam edilecek, Fransa d›fl›na kaçabilenlerden kimileriyse intihar edecekti. Üniter Cumhuriyetçi önderlerden
B
Frans›z Devrimi önderlerinden Saint Just.
Saint Just, meclise sundu¤u 13 Mart ve 15 Nisan 1794 günlü iki raporda; federalist ayr›l›kç› isyanlarla ilgili olarak flunlar› söylüyordu: “Frans›z halk›na, hükümet güvencesini alt üst eden, kendine ve Paris’e karfl› haz›rlanm›fl bir plan› Ressam Pierre-Antoine Demachy'nin, "Terör Dönemi"ni yans›tan tablosu, 1793. (Carnavalet Museum, Paris.) -
20
BD fiUBAT 2016
aç›kl›yorum. (...) Cumhuriyet’te, yabanc› ülkelerin haz›rlad›¤› bir komplo var. (...) Komplonun elebafl›s›, ‹ngiliz hükümetidir!.. (...) Onlar›n tasar›s› flu: (...) tembellik bizde bir flef özlemi yarats›n ve bu flef omuzlarda tafl›ns›n." (s.138-165.) “Fransa’y› parçalamak, parçalar›n› bir tek kiflinin egemenli¤inde bir araya getirmek için icadedilen federalizm, bir y›l süren cinayetlerle desteklenmifl, bu cinayetler, al›fl verifli, ticareti, güveni, iliflkileri ortadan kald›rm›flt›. Ç›kar ve iliflkilerinde parçalanan devlet, kendili¤inden çözülecekti. ‹flte komplocular›n plan›! (...) Federalizmi ortadan kald›rmal›s›n›z. Bütün Cumhuriyet’te, (Federalist) komplocular›n ve suç ortaklar›n›n pefline düflmelisiniz. (...) Yabanc›lar›n parayla tuttu¤u (federalist) tahrikçileri rezil edip, gülünç hale sokmal›s›n›z.. Federalizm gerçekleflirse bu iç savafltan daha korkunç bir fley olur!. Bir kentle bir baflkas›, bir köyle bir baflka köy aras›nda hiçbir toplumsal iliflki kalmaz. Federalizm, yaln›zca bölünmüfl bir hükümet’e de¤il, ayn› zamanda bölünmüfl bir halk’a dayan›r. Birlik (Üniter Cumhuriyet) ise, yaln›zca hükümetin birli¤ine de¤il, yurttafllar›n ç›karlar›na ve iliflkilerine de dayan›r. Siz ey, Cumhuriyet’in yurttafllar›n› ikiye bölen bütün ilkel topluluklar›n dört bir yan›na Çin Seddi’ne benzer duvar çeken (federalist)ler! Vahfli birer hayvans›n›z! Toplumu kendinden uzaklaflt›ran, ya da, yurttafllar› ayakta tutan güveni ürkütmek için hoflnutsuzluk f›s›lt›lar› k›z›flt›ran siz (federalistler)! Vahfli,
“Fransa’y› parçalamak, parçalar›n› bir tek kiflinin egemenli¤inde bir araya getirmek için icadedilen federalizm, bir y›l süren cinayetlerle desteklenmifl, bu cinayetler, al›fl verifli, ticareti, güveni, iliflkileri ortadan kald›rm›flt›. yaban adamlars›n›z! Çok geçmeden, Frans›zlar ayn› dili konuflmaz olacaklard›r art›k. Kaç zamand›r, pek az kimse uzaklardan gelin getirir oldu. Her ev, neredeyse apayr› bir topluluk oldu. ‹flte yurdun bafl›ndaki belalar!..” (s.169-172) *** 789 Frans›z Devrimi'nin Robespierre, Saint Just gibi öncülerinin, üniter cumhuriyeti y›kmay› ve yerine federal devlet kurmay› amaçlayan isyanc›lara karfl›, 1793-94'te Frans›z Meclisi'nde yapt›klar› konuflmalar› ve sunduklar› raporlar› okurken; Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluflundan bu yana karfl›laflt›¤› ayr›l›kç› isyanlar geçiyor gözlerimizin önünden... Günümüz Türkiyesi'nde yaflananlar, 1793 Fransas›'n›, "Terör Dönemi" ad› verilen federalist isyanlar› ça¤r›flt›r›yor; fakat ne yaz›k ki, meclisimizde bir "Robespierre"imiz, bir "Saint Just"›m›z yok...•
1
cengizozakinci@butundunya.com.tr 21
Türkiye Hemen Siber Savunmaya Geçmelidir
SÖYLEfi‹: SABR‹YE AfiIR
Ülkemizin önemli biliflim uzmanlar›ndan Bilgisayar Yüksek Mühendisi Gazi
Güder, günümüz dünyas›nda yaflamlar›m›z›n oda¤›nda olan “yaz›l›m”›n, üretilmesi ve gelifltirilmesi noktas›nda ulusça bir seferberlik bafllatmam›z gerekti¤ini savunuyor ve ekliyor: “Bu ülkenin kurtulmak ve sömürgeleflmemek için yaz›l›m teknolojileri ve projeleri gelifltirmekten baflka yolu ya da reçetesi yoktur. Kalk›nmaya ve ça¤dafl medeniyetler düzeyine giden yol, ulusal yaz›l›mlar kullanmaktan geçiyor.” Ulusal ba¤›ms›zl›¤›m›z› ve kalk›nmam›z› sa¤layabilmenin, “ulusal yaz›l›mlara sahip olmak”tan baflka yolu olmad›¤›n› dile getiren Güder ile siber sald›r›lar›, ülkemizin teknoloji ithalat›n› ve biliflim alan›nda nas›l “üretir” hale gelebilece¤imizi konufltuk…
1
976 - 1977 y›llar›nda ABD'de yüksek lisans e¤itimimi yaparken ald›¤›m bir ödevle ilgili çal›flma yapt›¤›mda, belirli bir müddet sonra yaz›l›m›n di¤erlerinden çok daha ön s›ralara geçece¤i, daha fazla de¤erlenece¤i görüflü belirginleflmiflti. Yurduma
22
döndükten sonra da çal›flmalar›m› hep bu do¤rultuda, bu rotada gerçeklefltirdim. *** Siber savafllar çoktan bafllad› bile. ‹ki yönlü bir savafl bu. Biri güncel yaflad›klar›m›z. ‹kincisi, ekonomik
BD fiUBAT 2016
olarak bizden söke söke ald›klar›. Peki ne yapmal›yd›k? Yap›lacak tek fley var. O da “ulusal yaz›l›m gelifltirmek.” E¤er ulusal yaz›l›mlar›n›z yoksa “ba¤›ms›zl›¤›n›z” da kesin olarak yok demektir. Avrupal›lar bu konuda ne yap›yorlar? Ne yapt›lar? K›saca, ABD'li yaz›l›m firmalar›n›n kuyru¤una tak›lmadan bir çok fleyi kendi kontrolleri alt›nda olacak biçimde kullan›r hale geldiler. Di¤er yandan bunlar› dünyaya da sat›yorlar. Bizim bu anlamda hiçbir yaz›l›m›m›z ne yaz›k ki yok. ***
Yap›lacak tek fley var. O da “ulusal yaz›l›m gelifltirmek.” E¤er ulusal yaz›l›mlar›n›z yoksa “ba¤›ms›zl›¤›n›z” da kesin olarak yok demektir. Yapabilir miydik? Evet yapabilirdik. Hem de fazlas›yla. Ama birlefltirici,
koordine edici, yönlendirici, görevlendirici bir makam olmay›nca sonuç al›namad›. Acil harekete geçmezsek yar›n daha da fazla dizlerimizi dövece¤imiz kesindir. Sald›r›lardan etkilenen her yer kaybedilmifl bir kaledir. *** ürkiye'de de çok say›da hek›r (hacker) var. Birçok kurumda “beyaz hek›r” dedi¤imiz türden çal›flanlar vard›r. Bunlar, sistemlerin bu tür sald›r›lara karfl› durumlar›n› s›namak ve gerekli önlemlerin neler olabilece¤ini ya da neler yap›lmas› gerekti¤ini belirlemekte çal›flt›r›l›rlar, kullan›l›rlar. Di¤er yandan, y›llard›r bu konu üzerinde çal›flan çok say›da yabanc› yaz›l›m ve donan›m flirketleri vard›r. Bunlar›n ürünlerini satabilmesi için bir yerlere sald›r›lar yaparak ya da yapt›rarak güvenlik gereksinimi yaratmalar› gerekti¤i de gözard› edilmemelidir. *** Nato kanal›yla ülkemizde de siber savafllar konusunda bir tak›m çal›flmalar
T
GAZ‹ GÜDER K‹MD‹R? Bilgisayar Yüksek Mühendisi Gazi Güder, Deniz Harp Okulu'nu bitirdikten sonra Amerika Birleflik Devletleri'nde yüksek lisans e¤itimi ald›. Burada kendisine kalmas› yönünde yap›lan teklifleri ve sunulan olanaklar›, ülkesine hizmet etmek için reddeden ve yurda dönen Güder, uzun y›llar Deniz Kuvvetleri bünyesinde görev yapt›. Bu s›rada ilk bilgisayar kontrollü savafl gemimizin TCG Tayfun'un yap›m›nda görev ald›. ‹ngiltere'den gelen uzmanlar›n çözmeyi baflaramad›¤› Elektronik Savafl Sistemleri'nin ar›zas›n› çözdü ve bu baflar›s› özel bir takdirname ile ödüllendirildi. Deniz Kuvvetlerimiz için seyir, hidrografi ve oflinografi bilgi ifllem sistemlerini kuran Güder, telefon santraliyle bilgisayar› birbirine ba¤layan da ilk kifli oldu. Deniz Kuvvetleri'nden yüzbafl› rütbesiyle ayr›lmas›n›n ard›ndan yaz›l›m alan›ndaki çal›flmalar›n› sürdüren Gazi Güder, kurdu¤u biliflim flirketiyle banka, üniversite ve flirketler için haz›rlanan pek çok yaz›l›m ve yönetim sistemi projesini gelifltirdi. Alan›nda kaynak niteli¤inde olan Bilgi ‹fllem Terimleri Sözlü¤ü kitab›n› da yazan Güder, bugün ülkemizde h›zla bir “yaz›l›m seferberli¤i” bafllat›lmas› gerekti¤ini ifade ediyor. 23
BD fiUBAT 2016
yap›ld›¤› biliniyor. Talimatlar, yönetmelikler, süreç tan›mlar› vb. fleylerin haz›rland›¤› da medyadan biliniyor. Fakat bu çal›flmalar›n hemen hemen tümü, her zamanki gibi tozlu raflarda üstüste duran dosyalarda durmaktad›r. ›llar önce biz gerekli çal›flmalar› yapmaya bafllay›p, ulusal yaz›l›mlar›m›z› gelifltirmeye bafllasayd›k, bunu da ülkemiz çap›nda sistematik biçimde, planl›, programl› bir flekilde uygulam›fl olsayd›k, bugün karfl›m›za ç›kan tehditleri bir ç›rp›da savuflturabilirdik. *** Hiçbir dönemde herhangi bir makam›n yaz›l›m› destekleyelim, gelifltirmeyi artt›ral›m gibi bir master plan›, bir kararl›l›¤› ve de elle tutulur yat›r›m› olmad›. Baz› kurumlar›m›z taraf›ndan “m›fl gibi” oyunu oynand›¤›na tan›k olduk. Bu konuda at›lmas› gereken “Yaz›l›m Gelifltirme” ad›m›, acilen “stratejik sektör” olarak
Y
belirlenmeli ve gerekli önlemlerin de al›nmas›yla, aradaki boflluk kapat›lmaya çal›fl›lmal›d›r. *** Donan›m da önemli ancak yaz›l›m daha da önemli. Donan›m bir yaz›l›mla çal›flt›r›labilirken, o yaz›l›m çok say›da farkl› donan›mlarda çal›fl›yor olabilir. Bir kere yaz›l›m›n “ülkemizde en az yat›r›mla en çok istihdam yaratabilece¤imiz” bir sektör oldu¤unu art›k görmeliyiz. *** Teknoloji ithal etmek, en tehlikeli ifllerin bafl›nda gelir. Özellikle yaz›l›m arac›l›¤›yla, bir anlamda tutsak al›n›yoruz. Do¤rudan yabanc›lara ba¤›ml› kal›yoruz. Daha da ileri gidersek ba¤›ms›zl›k diye bir fleyden söz edemeyiz. Bugün yaflananlar da budur. Teknolojiyi satanlar flimdi ne isterlerse vermek zorunday›z. O ya da bu nedenle her y›l de¤iflik yöntem ve uygulamalarla, de¤iflik miktarlarda paralar› al›rlar. ***
“Yaz›l›m Gelifltirme” ad›m›, acilen “stratejik sektör” olarak belirlenmeli ve gerekli önlemlerin de al›nmas›yla, aradaki boflluk kapat›lmaya çal›fl›lmal›d›r. 24
BD fiUBAT 2016
Tüm yaz›l›m gelifltirme faaliyetlerini planlayacak, koordine edecek vb. ifllemleri yürütecek yeni bir kurum oluflturmal›d›r. Örne¤in, “Yaz›l›m Gelifltirme Üst Kurulu.” Çünkü siber alanda hemen her taraf› ele geçirmifl durumdalar. Biz vaktinde gerekenleri yapmay›nca, yapamay›nca çaresiz, onlar›n arkas›ndan, onlar› izleyerek gider olduk, istedikleri her ek paray› ödemek zorunda kald›k. *** Yeni yeni yaz›l›m programlar› ürettiler, biz de itiraz edemeden, üstelik kendi iste¤imizle, üstelik, paralar üstüne paralar ödeyerek firmalar›m›z›n, kurumlar›m›z›n bilgilerini yabanc›lara verdik, veriyoruz. Özetle yabanc›lar, istedikleri an flalteri indirip dükkan› kapatabilirler ve biz de çaresiz kal›r, onlar›n bu uygulamalar›n› boyun e¤erek kabulleniriz. *** Yap›lmas› gerekli çok ama çok fazla fley var. Ancak flunlar› söyleyebilirim ki, yaz›l›m gelifltirme konusunda seferberlik ilan etmiflcesine çal›flma yapmam›z laz›m. Acilen “stratejik sektör” ilan edilmelidir. Bu
konuyla ilgili olarak devletin ve halk›n iflbirli¤i içinde, uyumlu, huzurlu, h›zl› yürüyen yeni bir yap›lanmay› gerçeklefltirmesi gerekir. *** Tüm yaz›l›m gelifltirme faaliyetlerini planlayacak, koordine edecek vb. ifllemleri yürütecek yeni bir kurum oluflturmal›d›r. Örne¤in, “Yaz›l›m Gelifltirme Üst Kurulu.” Kurumun yönetimi devlette olmamal›, yönetimin sorumlulu¤u, bu konuya ömrünü harcam›fl uzman kiflilere verilmelidir. *** ürkiye'de yöneticilerin henüz ay›rd›nda olmad›klar› bir gerçek vard›r. Yabanc›lar araflt›rmalar yapm›fllar ve yaz›l›m gelifltirme konusunda en uygun ve en verimli olabilecek kiflilerin Türk gençleri oldu¤unu saptam›fllard›r. O nedenle, özellikle ‹ngilizce e¤itim görmüfl, p›r›l p›r›l çocuklar›m›z, gençlerimiz ülkelerinde kalmak yerine, yabanc› ülkelere ak›n ediyorlar. Çünkü onlar,
T
25
BD fiUBAT 2016
kap›lar›n› dünden açm›fllar, Türk gençlerini bekliyorlar. Yaz›l›m gelifltirme konusunda “emperyal düflünmemiz”, bir baflka anlat›mla, dünyaya sat›labilecek yaz›l›mlar gelifltirmemiz gereklidir. Bu, kolayl›kla yap›labilir. Yeter ki ülkemizde bu konuda çal›flma ortam› oluflturulabilsin ve yeter ki biz de çal›flabilelim. ***
Türkiye'de yaz›l›m konusunda ba¤›ms›z çal›flan ve gelece¤e yönelik çabalayan firma say›s› azalm›fl hatta yok düzeyine gelmifl durumdad›r. Hemen herkes Gug›l (Google), Suratkitab› (Facebook) ya da C›v›lt›c› (Twitter) gibi düzenlemelere g›ptayla bak›yor. fiunu da düflünmemiz gerekmiyor mu? Peki, di¤er devletler Almanya, ‹srail, Romanya, ‹spanya özellikle Finlandiya vb. ne yap›yorlar? Sonra da dönüp “Biz ne yapt›k?” vb. sorular› sormam›z gerekir. Ben Almanya örne¤ini alaca¤›m. Ürettikleri bir yaz›l›m› yaklafl›k bir milyon dolar karfl›l›¤› ortalama fiyatla sat›yorlar. Lüten internet sitelerine (www. sap.com) bir bak›n, ne kadarl›k yaz›l›m satm›fllar. ‹lk anda gözlerinize inanamayacaks›n›z. Sonra da bu baflar›n›n onda birini bizim gerçeklefltirdi¤imizi düflünün. *** 26
Biliflim sektörü genifl kapsaml› bir kavram. Yaz›l›m denilince de özellikle ve öncelikle “yaz›l›m gelifltirme” esas al›nmal›d›r. Bu konuda çal›flan firmalar›n çok fazla sorunlar› var. Ancak k›saca özetlersek; yerli firmalar›n orta ve daha büyük olanlar›n›n en az yüzde 90'l›k bir bölümü yabanc› yaz›l›m kullanmaktalar. Bir baflka anlat›mla küresel ekonomi derken kendi insanlar›m›z›n kurdu¤u ve u¤rafl verdi¤i firmalar› güçlü bir konuma getiremedik. *** ürkiye'de yaz›l›m konusunda ba¤›ms›z çal›flan ve gelece¤e yönelik çabalayan firma say›s› azalm›fl hatta yok düzeyine gelmifl durumdad›r. Güçlü yaz›l›m firmalar›n›n olabilmesi için uzunca bir süre desteklenmeleri ve parasal aç›dan ayakta tutulmalar› gereklidir. Bunlar sa¤lanamay›nca güçlü diyebilece¤imiz firmalar›n ortaya ç›kmas› çok zor olmaktad›r. Di¤er yandan büyük yaz›l›m firmas› olabilmenin temel ve olmazsa olmaz kural› “emperyal düflünmek”, yani dünya ölçe¤inde düflünmek gereklidir. *** Yaz›l›m gelifltirirken “dünyaya sataca¤›m” düflüncesiyle çal›flmazsan›z, yaln›zca üç befl kurufl kazanan bir program yapmakla yetinirsiniz. *** E¤er “yaz›l›m gelifltirme” konusunda etkin bir fleyler yapmak istiyorsak; konuyu stratejik sektör olarak ele al›p, çal›flmalar›m›z› bir “seferberlik heyecan›” ve sorumlulu¤uyla sürdürmemiz gerekmektedir. Çünkü “tehlike, kap›m›zdad›r”.•
T
BD fiUBAT 2016
MEZAR BAfiINDA YEM‹N Atatürk'ün annesi Zübeyde Han›m 14 Ocak 1923 tarihinde ‹zmir'de hayata veda eder. Afla¤›daki metin, Atatürk’ün 27 Ocak 1923 tarihinde annesinin mezar› bafl›nda söyledikleridir. Söylediklerinin son paragraf› ulusal egemenlik yeminidir ve bugünlere ulaflan vasiyet niteli¤i tafl›maktad›r... “Zavall› annem, bir zamanlar kurtuluflu bütün bir ulus için ülkü olmufl ‹zmir’in kutsal topraklar›na vücudunu emanet etmifl bulunuyor. Ölüm, yarat›l›fl›n en do¤al bir yasas›d›r. Böyledir ama yine de üzüntü verici belirtileri vard›r. Burada yatan annem, zulmün, zorbal›¤›n, bütün ulusu uçuruma götüren kural d›fl› yolsuz bir yönetimin kurbanlar›ndan biridir. Bunu aç›klam›fl olmak için, izin verirseniz, ac›l› yaflam›n›n belirgin birkaç evresini ayd›nlatay›m. Abdülhamit günlerinde idi. 1905
y›l›nda okuldan kurmay yüzbafl› olarak ç›km›flt›m. Hayata ilk ad›m at›yordum. Ama bu ilk ad›m hayata de¤il zindana rastlad›. Gerçekten de beni bir gün ald›lar
ve yolsuz yönetimin zindanlar›na koydular. Orada aylarca kald›m. Annem bunu ancak ben zindandan ç›kt›ktan sonra duydu. Ve hemen beni görmek için koflup ‹stanbul’a geldi. Ama orada kendisi ile ancak üç befl gün konuflabildim. Çünkü yeniden o kötü yönetimin jurnalcileri, casuslar› 27
Annem şimdi bu toprağın altında; ama bu toprağın üstünde Anayurt bütünlüğü ve ulus egemenliği dünyanın sonuna kadar sürecek; beni avutan en etkili güç işte budur. ve cellâtlar› oturdu¤umuz yeri sarm›fl, beni yine al›p götürmüfllerdi. Anam a¤layarak arkamdan geliyordu. Beni sürgüne götürecek olan vapura bindirirlerken o kadar çok istedi¤i halde benimle görüflmesi yasakland› da göz yafllar› içinde Sirkeci r›ht›m›nda tek bafl›na kalakald›. Sürgündeki korkutucu günlerimi o, gönül kayg›lar› ve göz yafllar› ile geçirdi. Sonra; Mütareke y›llar›nda ben Anadolu’ya geçince de annemi yine kayg›l› ve kuflkulu olarak ‹stanbul’da b›rakmak zorunda kald›m. Yan›mda kendisinin bana arkadafl diye verdi¤i bir adam vard›. Onu Erzurum’dan ‹stanbul’a gönderdi¤im zaman annem, tek bafl›na geldi¤ini duyunca, benim için Padiflah›n “as›ls›n” ferman›n›n yerine getirildi¤ini san›p inmeli oldu. Ondan sonras› savafl ve u¤rafl y›llar›
onun günlerini hep kayg›ya, derde ve üzüntüye bo¤an nedenlerle dolu geçti. Son bir iki y›l içinde onu ‹stanbul’ dan kurtar›p yan›ma getirebilmifltim. Ona kavufltu¤um zaman o art›k yaln›z 28
duygular›yla yafl›yordu. Annemi yitirmekten çok üzgünüm. Ama benim bu ac›m› gideren bir avuntum var; Anayurdu yoksullu¤a, yoklu¤a sürükleyen yönetimin, art›k bir daha geri gelmeyecek gibi yoklu¤un mezar›na götürülmüfl oldu¤unu görerek ölmüfl olmas›d›r. Annem flimdi bu topra¤›n alt›nda; ama bu topra¤›n üstünde Anayurt bütünlü¤ü ve ulus egemenli¤i dünyan›n sonuna kadar sürecek; beni avutan en etkili güç iflte budur. Evet, ulusal egemenlik dünyan›n sonuna kadar sürüp gidecektir. Annemin ve bütün atalar›m›n ruhunu tan›k tutarak vicdan›mdan kopan and› bir daha söyleyeyim: Annemim mezar› önünde ve Tanr›n›n yüce kat›nda söz verip and içiyorum ki, ulusumun bu kadar kan dökerek elde etti¤i egemenli¤in korunmas› ve savunulmas› için gerekirse annemin yan›na gitmekten çekinmeyece¤im. Ulus egemenli¤i u¤runda can›m› vermek, benim için vicdan borcu olsun, namus borcu olsun.”•
Gençli¤in Dünyas› Kaya Boztepe
Lozan olmasayd› Sevr olacakt›.
Yurtta da, Dünyada da
Bar›fl!
‹
mkâns›z› baflarm›fl, mucizelere imza atm›fl galip devletin temsilcileri Lozan’a gideceklerdi. Ömrü cephelerde geçmifl, hayatlar›nda hiç sivil elbisesi olmam›fl, borç parayla tak›m elbise diktirip yollara düflmüfl bu onurlu devlet adamlar›n›n ruhlar› flad olsun. Hâlâ Lozan Antlaflmas›yla masada onu b›rakt›k, bunu b›rakt›k diyenlere önce aç›p Sevr Antlaflmas›n› anlatmak laz›m. Lozan olmasayd› Sevr olacakt›. Yani Türkiye eline
b›rak›lan bir avuç Anadolu topra¤›nda Fransa, ‹ngiltere ve ‹talya'dan oluflan üçlü bir Komisyon ile köle hayat› yaflayacakt›. Bu üçlü komisyonun onay› olmadan Türkiye, ad›m atamayacak, çivi çakamayacak k›saca, nefes alamayacakt›. Sevr Antlaflmas›na göre Türkiye’nin kanun ç›karma hakk› yoktu. Mahkemesi, kolluk gücü, ordusu silah›, askeri yoktu, olamazd›. Yat›r›m yapamaz, banka kuramaz, para basamazd›. Fabrika, okul, hastane, yol, köprü yapma haklar› bile olmayan, içte, d›flta, 29
BD fiUBAT 2016
her konuda herfleyiyle bu komisyona ba¤l› bir Türkiye olacakt›.
C
umhuriyet düflman› baz› zihniyetler ›srarla Lozan’da bize ne söylendiyse kabul etti¤imizi, Lord Curzon’un isteklerinin harfiyen yerine getirildi¤ini söylüyor ve yaz›yorlar. Roman gibi yaz›lm›fl mesnetsiz kitaplar› belge gibi kullanmak pek bir moda son zamanlarda. Lozan hakk›n-
Lord Curzon
da tarihi belgelere, hat›ralara bile bakmaya gerek kalmadan Curzon’un sadece tek bir cümlesini hat›rlatmak istiyorum. Karfl›laflt›¤› direnç ve diplomatik dirayetten s›k›lan Curzon ‹nönü’ye yaklafl›r ve der ki: “Konferanstan bir neticeye varaca¤›z. Ama biz memnun ayr›lmayaca¤›z. Hiçbir iflte bizi memnun etmiyorsunuz. Hiçbir dedi¤imizi, makul oldu¤una, hakl› oldu¤una bakmaks›z›n kabul etmiyorsunuz. Hepsini reddediyorsunuz. En nihayet flu kanaate vard›k ki, ne reddederseniz hepsini cebimize at›yoruz. Memleketiniz 30
harapt›r. ‹mar etmeyecek misiniz? Bunun için paraya ihtiyac›n›z olacakt›r. Paray› nereden bulacaks›n›z? Para bugün dünyada bir bende var bir de bu yan›mdakinde (ABD gözlemcisi Richard Washburn Child). Unutmay›n, ne reddederseniz hepsi cebimdedir. Nereden para bulacaks›n›z, Frans›zlardan m›? Para kimsede yok. Ancak biz verebiliriz. Memnun olmazsak kimden alacaks›-
‹smet ‹nönü
n›z? Harap bir memleketi nas›l kurtaracaks›n›z? ‹htiyaç sebebiyle yar›n para istemek için karfl›m›za gelip diz çöktü¤ünüz zaman, bugün reddettiklerinizi cebimizden birer birer ç›kart›p size gösterece¤iz!” ‹smet Pafla cevap verir: “fiimdi meseleleri halledelim, para istemek için gelirsem o zaman gösterirsiniz.” Lord Curzon’un bu tepkisi, her dedi¤ini kolayca kabul ettiren bir devlet adam›n›n tepkisi olabilir mi? Onursuz ve esir yaflamaktansa “Ya ‹stiklal Ya Ölüm” diyerek Milli
BD fiUBAT 2016
Mücadeleyi bafllatm›fl olan Atatürk’ün Lozan plan› bellidir. fiöyle der: “Temel ilke Türk milletinin haysiyetli ve flerefli bir millet olarak yaflamas›d›r. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanl›k karfl›s›nda uflak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lây›k say›lamaz. Yabanc› bir devletin himaye ve deste¤ini kabul etmek, insanl›k özelliklerinden mahrumiyeti, beceriksizlik ve miskinli¤i itiraftan baflka bir fley de¤ildir. Gerçekten bu afla¤› dereceye düflmemifl olanlar›n isteyerek bafllar›na bir yabanc› efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Halbuki Türk'ün haysiyet ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaflamaktansa yok olsun daha iyidir. Bundan ötürü, ya ba¤›ms›zl›k ya ölüm! Türk milleti istiklalsiz yaflamam›flt›r, yaflayamaz ve yaflamayacakt›r.”
S
evr Antlaflmas› Türkiye'nin sonuydu, ölümüydü, bitti¤i, esir düfltü¤ü son noktayd›. ‹flte böyle bir felaket tablosundan ba¤›ms›z, laik Cumhuriyet’e nas›l geldi¤imiz konular›n› irdelememiz ve bizden sonra gelecek kuflaklara anlatmam›z gerek. Yanm›fl, y›k›lm›fl, kül olmufl, en iyi yetiflmifl, okumufl kadrolar›n› Çanakkale’de, Sar›kam›fl’da, Milli Mücadele’de yitirmifl olan ülkenin genç yöneticileri, ço¤unlu¤u ödünç ald›klar› k›yafetlerle gitmifllerdi Lozan’a. Bafllar›nda ‹smet Pafla, ellerinde ise bir atefl topu gibi 14, “olmazsa olmaz” maddeden oluflan bir Hükümet tali-
Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanl›k karfl›s›nda uflak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lây›k say›lamaz. mat› vard›. Neydi bu maddeler? Do¤u s›n›r›, Irak, Suriye s›n›r›, Adalar ve Trakya konusu ile Bat› Trakya ve Bo¤azlar! Sadece bu kadar m›yd›? Hay›r, bir bu kadar hatta daha da zor olan baflka bir konu vard› ki, bafll› bafl›na bir konferans konusuydu. Önce Türkiye'nin devlet s›n›rlar›n›n çizilmesini ve onaylat›lmas›, sonra, çizilen bu s›n›rlar içinde tam ba¤›ms›z ve egemen bir devlet kurulmas›, Osmanl› Devleti’nin tasfiyesi konusu vard› ki bu yeni bir ça¤ açmak demekti. Çünkü bu konunun içinde Kapitülasyonlar’ dan az›nl›klara, Osmanl› borçlar›ndan ordu ve donanmaya, yabanc› kurulufllardan vak›flara ve Osmanl›’dan ayr›lm›fl olan bir çok devletin konular› vard›, Musul, Halep, Hatay konular› vard›. Bütün bu zorluklar, tehditler, bask›lar, kesilen görüflmelere ra¤men dirayetle, ad›m, ad›m yürüyen Genç Türkiye Lozan Bar›fl Antlaflmas›n› imzalad›. Bir yandan enkaz halindeki ülkeyi infla etmeye, e¤itimden adalete, 31
BD fiUBAT 2016
Hangi istiklal vard›r ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlar›yla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemifltir! ziraatten sanayiye kadar ülkeyi infla etmeye çal›flan Türkiye komflularla ve ülkelerle dostluk nas›l olurmufl dersini de vermeye bafllam›flt›. Hemen Lozan sonras› Polonya, ABD hemen ard›ndan ise 1934’de Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya ile Balkan Antant› imzalad›. Bunu Yugoslavya, Bulgaristan ile ‹ran, Irak ve Afganistan'la ‹ran'da Sadabat Pakt› takip etti. Bitmedi.
T
ürkiye Arnavutluk, Macaristan, ‹sveç, ‹spanya, Çekoslovakya, Estonya, Finlandiya, ‹sviçre, Litvanya, ‹rlanda, Norveç, fiili, Uruguay, Almanya, S›rp-H›rvat-Sloven Dostluk Antlaflmas›, Türk-Sovyet Tarafs›zl›k ve Sald›rmazl›k Antlaflmas› ve ‹ngiltere ile anlaflmalar yapt›. Hem de bütün bunlar› Avrupa’n›n, Sovyet Rusya’n›n Amerika’n›n bask›lar›na boyun e¤me32
den, onurlu bir flekilde yapt›. Konuyu yine Atatürk’den ald›¤›m›z cümle ile tamamlayal›m: “Efendiler! Avrupa'n›n bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileflmesine karfl›l›k Türkiye tam tersine gerilemifl ve düflüfl vadisine yuvarlanadurmufltur. Art›k vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün iflleri Avrupa'n›n emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtak›m zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vard›r ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlar›yla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemifltir!” Konular›m›z›, tarihimizi, bugün yaflad›klar›m›z›n sebeplerini b›kmadan, usanmadan genç kuflaklara anlatmaya devam edece¤iz. kayaboztepe@butundunya.com.tr
BD fiUBAT 2016
15 May›s 1919 ‹zmir’in ‹flgali ve
Karagün Yazan: Prof. Dr. KEMAL ARI
arih, 15 May›s 1919; günlerden Perflembe günüydü. ‹zmir’de günlerdir süren heyecanl› bir bekleyifl vard›. ‹zmirli Türkler 14 May›s’› 15 May›s’a ba¤layan gece hemen hiç uyumam›fllard›. ‹zmir’in iflgal edilece¤i ve sabah›n erken saatlerinde körfez aç›klar›nda bekleyen ‹tilaf Donanmas›’n›n r›ht›ma asker ç›karaca¤› duyumlar› al›nm›flt›. Kentin bilindik tan›d›k yüzleri Vali ‹zzet Pafla’n›n yan›na kofluyor ve duyulan haberlerin do¤ru olup olmad›¤›n› soruyorlard›. Halk kamburundan dolay› Vali’ye “Kambur ‹zzet” lakab›n› vermiflti. ‹stanbul Hükümeti’nin her dedi¤ini gözleri kapal› yerine getirmekle ün kazanm›fl olan Vali ç›karma-
T
‹zmirli Türkler 14 May›s’› 15 May›s’a ba¤layan gece hemen hiç uyumam›fllard›. n›n duyulmas›n› istemiyor; yurtseverleri avutucu sözlerle yat›flt›rmaya çal›fl›yordu. Ancak ortada dolaflan söylentiler hiç de yabana at›lacak türden de¤ildi. Kulaktan kula¤a yay›lan f›s›lt›lar, duyarl› çevrelerde ola¤anüstü etkiler yap›yordu. Haber h›zla kente yay›lm›flt›. Halk heyecan içindeydi. Çokca zamand›r yurtsever ayd›nlar›n toplanma yeri haline gelmifl olan ‹zmir Türk Oca¤›’nda birkaç gündür ard› ard›na toplant›lar yap›l›yordu. Konuflma 33
BD fiUBAT 2016
Mustafa Necati
“Korkmuyoruz gelsinler. Hatta Masum Türk'e kast› olan bütün dünya gelsin. Süngüleriyle zaten kanayan yaram›z› deflsinler. Toplar›yla evlerimizi, kuvvetlerimizi y›ks›nlar, alt üst etsinler, parçalas›nlar! Ama asla unutmas›nlar ki Türk ölmedi, yafl›yor. Ve buray› Yunan'a vermeyecektir. Hatta silahlar›m›z olmasa bile, direnen ruhumuzla, coflkun kanlar›m›zla, sökülmeyen difllerimizle bile bu ülkeyi savunaca¤›z!” Ve o gece… Yani 14 May›s’› 15 May›s’a ba¤layan bitmeyen karanlık…
yuyamayan Türkler, sokak yapanlar›n kimisi itidalli olmaktan, aralar›nda bisikletli gençlerin kimisi de bir süre beklenmesi gerekti¤inhaber vermesi üzerine eski bir Yahudi den söz ediyorlard›. Ancak baflta kentin genç hukukçular›ndan Mustafa Mezarl›¤› olan Maflatl›k’ta yap›lacak Necati olmak üzere kimi yurtseverler mitinge koflmufllard›. Gecenin o bu sözlere art›k kulak vermiyorlard›. saatlerinde kulaklara hükümetin Onlar bu sözlerin ve önerilerin art›k elindeki kimi silahlara yurtseverler anlam› kalmad›¤›n› silahl› direniflten tarafından halka da¤›t›ld›¤›, hatta baflka çare kalmad›¤›n› söylüyorlard›. hapishanede yatan kimi mahkumların Bir toplant›da bunu büyük bir heye- d›flar› ç›kart›ld›¤› haberleri çal›n›canla dile getirmifl olan Mustafa Necati, art›k böy- Hasan Tahsin le toplant›lara kat›lmaya- takma adl› ca¤›n› hayk›rarak toplan- Osman Nevres t›y› terk etmiflti. Onun gibi baflka düflünenler de vard›: Örne¤in “Hukuku Befler” gazetesi sahibi ve baflyazar› Hasan Tahsin takma adl› Osman Nevres 14 May›s 1919 günü yazd›¤› “Namus U¤runa” adl› yaz›s›nda flunlar› söylüyordu:
U
34
BD fiUBAT 2016
yordu. Heyecan içinde kalan mahfleri bir kalabal›k Maflatl›kta kaynafl›p duruyordu. Körfez d›fl›nda, Sancak Kale’nin ötelerinde toplanm›fl olan ‹ngiliz, Frans›z ve Yunan gemilerinin ›fl›klar› görünüyor; bu gemilerden ertesi gün ‹zmir’e asker ç›kar›laca¤› düflünülüyordu. Kalabal›k bir yandan bu gemilerdeki ‹tilaf güçle-rine ‹zmir’in gerekirse direnifl için kararl› oldu¤u mesaj› verilmeye çal›fl›l›yordu. 1
e Karagün do¤maya bafllad›. Sabah›n ilk ›fl›klar› körfezin serin sular›nda göz k›rpmaya bafllad›¤›nda ‹tilaf gemileri bacalar›ndan dumanlar savrularak harekete geçtiler. Gemiler körfeze girerlerken, sabah›n ilk saatlerinden beri Halil R›fat Pafla s›rtlar›nda sakland›klar› bir evde gemilerin hareketlerini gözleyen Mustafa Necati ve Haydar Rüfltü Beyler (Öktem) her fleyin bitti¤ini düflünerek h›çk›rarak a¤lamaya bafllam›fllard›. O saatlerde Gümrük ve Konak yönlerinden bafllayarak R›ht›m’a aç›lan sokaklar ve köfleler h›nca h›nç ‹zmirlilerce doldurulmufltu. Türkler korku ve telafll›, Rumlar coflkulu ve sevinçliydiler. ‹zmir Metropoliti Hrisostomos Rum kalabal›¤›n bafl›nda dualar okuyordu. Rum k›zlar› günlerce
V
Yunan Askeri ‹zmir’de
önce ‹zmir’e Yunan askerlerinin ç›kar›laca¤›n› haber alm›fllard›. Bu nedenle süslenmifller, en güzel elbiselerini giymifllerdi. Coflkulu bir karfl›lama için k›y›ya koflmufllard›. Ve sabah saat 8’den sonra; Pasaport’a yanaflan Yunan gemileri asker ç›karmaya bafllad›lar. Rum kalabal›k gözyafllar› içinde “‹sa dirildi” diyerek istavroz ç›kar›yor, dualar ediyordu. Derken saat 10 s›ralar›nda gelen bir emirle Hükümet Kona¤›na düzenli biçimde yürümeye bafllad›lar. Yürüyüflle birlikte dehfletli bir alk›fl tufan› koptu. Her taraf Yunan bayraklar› ve Venizelos’un resimleriyle donat›lm›fl, yol boyunca taklar yap›lm›fl ve çiçeklerle süslenmiflti. Patrik Hrisostomos Yunan askerlerini vaftiz ediyor; flarap, ekmek ve tuz ikram ediyordu. Bu s›rada Yunan askerlerini k›flk›rtarak, Türk kan› içmenin bir dinsel görev oldu¤u-nu hayk›r›yordu. Yer demire, gör bak›ra dönüflmüfl gibiydi. Bir yandan korku ve telafl, öteki yanda sevinç ve 盤l›klar 35
BD fiUBAT 2016
Yunan Askerleri ‹zmir’de
u¤ultu halinde ‹zmir’in semalar›na yükseliyordu. Karagün do¤mufl, sanki hükmünü yerine getirece¤i an› bekliyordu. Verilen emirle harekete geçen Efzon Alay r›ht›m›n sonunda sola k›vr›larak Konak Meydan›’na yöneldi. En baflta elinde bayrak bir Yunan askeri bulunuyordu. Art›k Hükümet kona¤› karfl›lar›ndayd›. Sar›k›flla’n›n önünden geçerlerken bir anda bir revolver sesi duyuldu. Ard› ard›na mermiler kulaklar› ç›nlat›rcas›na u¤uldadı. Ve bir anda alay›n önünde yürüyen bayraktar asker, kanlar içinde yere yuvarland›. Asker bafl›ndan ald›¤› kurflunla yere y›¤›lm›fl ve ölmüfltü. Kalabal›k korkudan sa¤a sola kaç›flmaya bafllad›. ‹lk floku atlatan Yunan askerleri, silahlar›n› sivil halka ve olaylar› Sar›k›flla’dan izleyen ve adeta oraya hapsedilmifl olan Türk askerlerine çevirdiler. Bir anda namlular atefl kusmaya bafllad›. Kalabal›¤a, Sar›k›flla’ya ve Valilik yönüne savrulan ya¤mur gibi mermilerle yüzlerce kifli Konak Meydan›’na kanlar içinde serildi. Yar›m saat atefl alt›nda kalan Sar›k›flla sonunda teslim olmak 36
zorunda kald›. Teslim olan askerlerin önünde yürüyen Ali Nadir Pafla, bir yüzbafl› taraf›ndan tokatland›. Pafla’n›n kalpa¤› yere at›ld› ve çi¤nendi. Kimi askerler süngüleniyor, kimileri her türlü sopa, demir ve zincirlerle dövülüyor; Yunan askerlerinin yan› s›ra Konak’tan Gümrük’e kadar uzanan güzergâhta sivil halka da kesici aletlerle sald›r›lar yap›l›yordu. “Zito Venizelos” diye ba¤›rmay› reddeden Albay Süleyman Fethi Bey süngülendi. Kemaralt› sokaklar›ndaki dükkanlar bafltan afla¤› ya¤maland›, karfl›lafl›lan siviller ac›mas›zca öldürüldü. isar Camisi’ne giren Yunan askerleri Kuran-› Kerim’i parçalad›lar ve cami imam›n› bafl›ndaki sar›¤›n fleridiyle ba¤lay›p soka¤a att›lar. Sonradan görgü tan›klar›nca ilk kurflunu att›¤› söylenen Hasan Tahsin’in cesedi parçalanm›fl bir halde Kordonboyu’nda görüldü ve iki gün cesede kimse dokunamad›. ‹flgal k›y›dan iç mahallelere yay›ld› ve akflam üzeri bafllayan yo¤un ya¤mura kadar aral›ks›z sürdü. O gün öldürülen Türk say›s› 2000 di. Bir hafta içinde bu say› 5.000’i aflt›. ‹zmir o gün, tarihinin en kanl› Karagün’ünü yaflad›. O günün, Akgün’e dönüflmesi için ta 9 Eylül 1922 gününe kadar bekleyecekti. •
H
1- “Karagün” deyimi ‹stanbul’un iflgali üzerine ünlü yazar Süleyman Nazif taraf›ndan kullan›lm›flt›r.
Atatürk’ün Dünyas› Cengiz Önal
69
Atatürk’ün Samsun’da ‹stiklal Ticaret Okulu’nda Ö¤retmenlerle Konuflmas›
Sayg›de¤er Han›mlar, Sayg›de¤er Beyler! Bu toplant›y› düzenleyenlere özel olarak teflekkür ederim. Bu nedenle, Benim Samsun’un çok ayd›n bir yerinde bulunmam sa¤lanm›fl oldu. Bu nedendir ki yine beni, beyinleri ilim ve fen ile süslenmifl olan k›ymetli insanlardan oluflmufl bir heyetin önünde, çok mutlu etti. Efendiler! Dünyada her fley için; uygarl›k için, hayat için, baflar› için en hakiki mürflit ilimdir; fendir. ‹lim ve fennin d›fl›nda rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanl›fll›kt›r. Yaln›z ilmin ve fennin yaflad›¤›m›z her dakikadaki aflamalar›n›n olgunlaflmas›n› kavramak ve yükseliflini zamanla izlemek flartt›r. Binlerce sene
önceki ilim ve fen dilinin çizdi¤i kurallar›, flu kadar bin sene sonra bugün oldu¤u gibi uygulamaya kalk›flmak, elbette ilim ve fennin içinde bulunmak de¤ildir. Çok mutlu bir duygu ile anl›yorum ki; söz söylediklerim bu gerçeklere eriflmifllerdir. Bu itibarla mutlulu¤um artmaktad›r. fiöyle ki söz
Atatürk Samsun’da 37
BD fiUBAT 2016
söylediklerim, ö¤retim ve e¤itim alt›nda bulunan yeni nesli de gerçe¤in ›fl›klar›yla do¤ufluna sahip olacak flekilde yetifltireceklerine söz vermifllerdir. Bu, hepimiz için övünmeye aç›k bir noktad›r. Sayg›de¤er Efendiler! K›z kardeflimiz Han›mefendi ve ondan sonra aç›klamada bulunan sayg›de¤er duygusal arkadafllar›m›z, uzak geçmifli çok güzel göstererek aç›klad›lar. Yak›n geçmiflin ac›lar›n› da, gerçekten kalpleri durduracak flekilde belirttiler. Bu sebeple, bana yönelik çok güzel sözler söyleme inceli¤i gösterdiler. ‹çten gelen bu güzel sözlerden dolay› flüphesiz çok mutluyum, duyguluyum ve onlara teflekkür borçluyum. Yaln›z sizden
Atatürk Samsun’da 38
olan bir kifliye, sizden fazla önem vermek, her fleyi bir milletin ferdinde toplamak, geçmifle, bugüne, gelece¤e, bütün bu zamanlara ait bir sosyal çal›flma heyetinin aç›klamalar›n›, böyle yüksek bir toplant› meclisinin alçak gönüllü bir ferdinden beklemek elbette ki uygun de¤ildir ve gerekli, de¤ildir. Memleket ve ulusun hayat ve gelece¤ine olan sevgi ve sayg›mdan dolay›, önünüzde gerçek bir noktay› aç›klamak zorunday›m: Vatandafllar, herhangi bir kifliyi istedi¤iniz gibi sevebilirsiniz. Kardefliniz gibi, arkadafl›n›z gibi, baban›z gibi, çocu¤unuz gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi sizi, ulusal varl›¤›n›z› bütün sevgilerinize ra¤men herhangi bir kifliye, herhangi bir sevdi¤inize verme¤e yöneltmemelidir. Bunun tersine hareket kadar büyük hata olamaz. Bir ulus için, bir ulusun varl›¤›, flerefi, onuru ve büyüklü¤ü için bu kadar büyük bir yanl›fl olamaz. Ben ait oldu¤um büyük Türk Ulusu’nun böyle bir hatay› art›k beklemeyece¤ine tam güvene sahip olmakla huzurlu ve rahat›m. Arkadafllar, Ben ve benim gibi birçok vatandafllar, kardefller bundan befl, befl buçuk sene önce ulusumuzun gerçek vatan›n›, ümitsiz felâkete düfltü¤ü zaman, vicdanca, namusça, flahsen sorumlu olduklar› görevi yapmak durumunda kald›lar. Bunu do¤al olarak yapacaklard›. Yapmalar› zorunluydu. Bu ulusal namusun gere¤iydi. Ben bu kutsal gerçeklerin d›fl›nda hareket edebilir miydim? Elbette edemezdim. Türk ulusunun hiçbir
BD fiUBAT 2016
ferdi, bu gere¤in d›fl›nda hareket edemezdi. Ben, elbette bu üzücü manzara karfl›s›nda yüre¤imin isteklerine karfl›, ulusal namusumuza ayk›r› hareket edemezdim. Ait olmakla gurur duydu¤um büyük Türk ulusunun yüksek kiflili¤ine elbette ayk›r› hareket edemezdim. Bence aitli¤iyle gurur duydu¤um ulusun hiçbir ferdi, bu namus gere¤inden asla sapmam›flt›r. E¤er bundan farkl› gösterilenler varsa, emin olunuz yüce namuslu vatandafllar, onlar›n kalp ve vicdan› güzellikten hiç esinlenmemifl, kapkara alçak vicdanlard›r. Efendiler! Türk ulusu derin bir geçmifle sahiptir. Ulusumuzun hayat hikâyesini düflünelim. Bu düflünce bizi elbette yedi yüz y›ll›k Osmanl› Türklü¤ünden, çok yüz y›ll›k Selçuklu Türklerine ve ondan önce bu devirlerin her birine denk olan ne büyük Türk devirlerine kavuflturur. Bütün bu zamanlara dikkat ediniz Türk kendi ruhunu, benli¤ini, hayat›n› unutmufl; nereden geldi¤i belirsiz birtak›m baflkanlar›n ak›ls›z arac› olmak durumuna düflmüfltür. Türk ulusu kendi benli¤ini, akl›n›, ruhunu unutur gibi olmufl ve varl›¤›yla herhangi bir amaca, sonucu alçakl›k olan, esirlik olan karfl›l›ks›z köle olmaya giden de¤ersiz bir hedefe sürüklenmifltir. Ulusumuz ne yaz›k ki bu yanl›fl durumu çok sürdürdü. Bu yüzden her türlü yoksulluklara ve esirliklere düflmekten kendini kurtaramad›. Bütün bu s›k›nt›lar›n ve ald›klar› ulusal olmayan e¤itimin gere¤i oldu¤unu fark etmeksizin, sa¤lam bir e¤itimin eseri oldu¤u düflüncesiyle
karar›n› uyguluyordu. E¤itimin temeli, e¤itimin amaç ve anlam› çok büyüktür. Bu konudaki yol yanl›fl ise ve koskoca bir ulus önem ve güven duydu¤u kitaplardan; kutsal kitaplardan iflaret göstererek rehber olduklar›n› iddia edenlerin sözlerine inanarak yürürlerse ve bu yürüyüfl yönü kendilerini yoklu¤a düflürürse, suç bu yönü izleyen temiz, iyi huylu, özverili, rehberine güvenen çaresiz halktan fazla, rehberlere ait de¤il midir?
Ait olmakla gurur duydu¤um büyük Türk Ulusu’nun yüksek kiflili¤ine elbette ayk›r› hareket edemezdim. Efendiler! Konuflmac› arkadafllar›m›zdan biri bana nereden esinlendi¤imi ve güç ald›¤›m› sordu. Bu soruya k›sa bir cevap vermek isterdim. Diyebilirim ki, bugünkü uyanmay›, düne, geçmifle borçluyuz. Herhalde babalar›m›z›n, analar›m›z›n, yetifltirdiklerimizin ruh ve ak›llar›m›z›n aç›l›m›nda verimli etkileri vard›r. Gerçi biz, belki burada bulunanlar›n hepsi, dünyaya geldi¤imiz zaman bu topraklar üzerinde yaflayanlarla beraber, yok edici bir bask›n›n pençesi alt›ndayd›k. A¤›zlar kilitlenmifl gibiydi. Ö¤retmenler ve e¤itmenler yaln›z bir noktay› beyinlerde yerlefltirme¤e zorunlu tutulmak39
BD fiUBAT 2016
Mustafa Kemal ve Latife Han›m Samsun’da (1924)
tayd›. Benli¤ini, her fleyini unutarak bir maddeye boyun e¤mek, onun kulu, kölesi olmak. Bununla beraber hat›rlamak gerekir ki, o bask› alt›nda da, bizi bugün için yetifltirme¤e çal›flan gerçek ve özverili ö¤retmenler, e¤itmenler eksik de¤ildi. Onlar›n bize verdikleri verim, elbette esersiz kalmam›flt›r. fiimdi burada bir kifliye rastlad›m. O, benim ortaokulun birinci s›n›f›nda ö¤retmenimdi. Bana henüz ilk fleyleri ö¤retirken gelecek için ilk düflünceleri de vermiflti. Efendiler, Aç›klamak istiyorum ki; ilk ilham ana-baba kuca¤›ndan sonra okuldaki e¤itimcinin dilinden, vicdan›ndan, terbiyesinden al›n›r. Bu esinlenmenin aç›l›m›n›n gerçekleflmesi, ulus ve yurda hizmet edebilecek güç ve kabiliyetin kazan›lmas› için ulusumuz ve yurdumuza büyük, derin ilgi oluflturan düflünce ve duygularla her an desteklenmek gerekir. Bu düflünce ve duygular›n kayna¤› yurt bütünlü¤ü ve ulusumuzdur. 40
Ulusumuzun ortak istek ve gönlüne dokunmak ve onun gereklerine göre varl›¤›n› yöneltmeyi, kanun hareketi bilmek, gerçek yolda yürüyebilmek için tek kurald›r. Bir ulusun birli¤ine hâkim olmak, gereklerine uymak uluslar›n ortak iste¤i ve düflüncesidir. Bir insan yurduna ve ulusuna yararl› bir ifl yaparken, dikkatinden bir an uzak bulundurmamaya zorunlu oldu¤u kural; ulusun gerçek iste¤idir. Efendiler! Bir toplumun mutlaka ortak bir düflüncesi vard›r. E¤er bu her zaman aç›klanam›yorsa, onun varl›¤›na bask› yap›lmamal›d›r. O uygulamada mutlaka vard›r, varl›¤›m›z›, istiklâlimizi kurtaran bütün fiiller ve hareketler, ulusun ortak düflüncesinin, iste¤inin, karar›n›n yüksek oluflumunun eserinden baflka bir fley de¤ildir. Bugün vard›¤›m›z sonuç, flüphe yok, çok mutluluk ve ümit vericidir. Fakat bu mutlulu¤u koruyabilmek ve ümitleri uygulama sahas›na koyabilmek için bundan sonra dikkat edilecek
BD fiUBAT 2016
noktalar da çoktur. Son konuflmac› Hoca Efendinin aç›klamas›ndan esin alarak söyleyeyim ki, en önemli, en gerçekçi nokta e¤itim sorunudur. E¤itimdir ki, bir milleti ya hür, ba¤›ms›z, flanl›, yüce bir ulus halinde yaflat›r; ya da bir ulusu esirlik ve yoksullu¤a düflürür. Efendiler! E¤itim kelimesi yaln›z olarak kullan›ld›¤› zaman, herkes ona kendince istedi¤i bir anlam yükler. Ayr›nt›ya girilirse, e¤itimin amaçlar› çeflitlilik kazan›r. Örne¤in dini e¤itim, ulusal e¤itim, milletleraras› e¤itim vb gibi. Bütün bu e¤itimlerin amaçlar› baflka baflkad›r. Ben burada yaln›z yeni Türk Cumhuriyeti’nin yeni nesle verece¤i e¤itimin, ulusal e¤itim oldu¤unu kesinlikle aç›klad›ktan sonra di¤erleri üzerinde durmayaca¤›m. Yaln›z gösterdi¤im anlam› k›sa örnekle aç›klayaca¤›m. Yeryüzünde üç yüz milyonu içine alan Müslüman vard›r. Bunlar ana, baba, hoca e¤itimiyle, e¤itim almaktad›rlar. Fakat ne yaz›k olay›n gerçe¤i fludur ki, bütün bu milyonlarca insan gruplar› flunun ve bunun esaret zincirleri alt›ndad›r. Ald›klar› manevi e¤itim ve dolays›yla edindikleri ahlâk onlara bu esirlikten kurtulabilecek insanl›k becerisini vermemifltir, veremiyor ve de veremez! Çünkü e¤itim amaçlar› ulusal de¤ildir. Ulusal e¤itimin ne demek oldu¤unu bilmekte art›k bir kafa kar›fl›kl›¤› kalmamal›d›r. Bir de ulusal e¤itim gerçeklefltikten sonra onun dilini, yöntemini, araçlar›n› da ulusal yapmak zorunlulu¤u tart›fl›lmazd›r. Ulusal
...en önemli, en gerçekçi nokta e¤itim sorunudur. E¤itimdir ki, bir milleti ya hür, ba¤›ms›z, flanl›, yüce bir ulus halinde yaflat›r; ya da bir ulusu esirlik ve yoksullu¤a düflürür. e¤itim ile aç›lmak ve yükseltilmek istenilen genç beyinleri, bir yandan da pasland›r›c›, uyuflturucu, gerçek d›fl› fazlal›klarla doldurmaktan dikkatle kaç›nmak gereklidir. Genç kuflaklar›n beynini yormadan onun her fleyi almaya ve benimsemeye uygun yüzü, gerçe¤in izleriyle süslenmelidir. Sayg›de¤er Han›mlar, Sayg›de¤er Beyler! Bu toplant›da yap›lan konuflmalarda ifade edilenler o kadar duygulanmama ve etkilenmeme neden oldu ki, kula¤›mda o kadar ilâhi bir ses oluflturdu ki, bunu bozmamak için bir kelime bile söylemeyi düflünmüyordum. Fakat varl›¤›n›z›n ruhumda oluflturdu¤u duygulanma beni düflüncelerimi aç›klamaya yöneltti. Beni dinlemek zahmetine katland›¤›n›zdan dolay› hepinize teflekkür ederim.• cengizonal@butundunya.com.tr Mustafa Kemal 22 Eylül 1924 ‹stiklal Ticaret Okulu Samsun (Gelecek Ay: ‹nebolu Türk Oca¤›’ndaki Konuflmas›) 41
BD fiUBAT 2016
TÜRKLER VE BULGARLAR arl›k Rusya’s› ve ‹mparatorluk Avusturya’s›, Osmanl› Saltanat›’n› parçalamak için Balkanlar› Türk düflmanl›¤› ve milliyet ateflleriyle tutuflturdular. Kara ve korkunç bir edebiyat, y›llarca Balkan halk kitlelerine Türkler hakk›nda masal okudu. Bu milletler uzun süre bizim için hiçbir komfluluk hissi ve uyan›fl› duymaz oldular. Ne o tarafta, ne de bu tarafta do¤ru bir fikir yay›mlanmaz oldu. ‹htilaller ve savafllar›n hepsi geldi geçti ve verilen verildi, al›nan al›nd›. Milletlerin yeni gençlikleri geçmifl nesillerin kapkara bir ba¤nazl›¤› içinde hapis kalmaktan, kafalar›n› ça¤d›fl› zihniyetin zindan› içinde çürütmekten b›kt›lar. Bu tepkinin ilk olumlu eseri Türk-Bulgar dostlu¤u olarak alg›lanabilir. Ana kuca¤›nda al›nan yanl›fl bir terbiyenin, ak›l ve mant›kla, az zamanda kökten de¤ifltirilmesinin ne kadar güç oldu¤unu biliriz. Avrupa’n›n iki büyük milleti, Frans›zlar ve Almanlar, eski duygular›n› yenen liderlerini hala yaln›z b›rakmamaktad›rlar. Ak›l kolay karar verir; fakat bu karar›, sinir ve ilk terbiyenin bask›s› alt›nda yürüyen halk kitlelerine yerlefltirmek ve solunan havay› bu kararla doldurmak zordur. Bugün bile yeni Bulgar gençli¤inin zihinlerinden eski masal karanl›¤›n› kald›rmak için ne çok u¤raflt›klar›n› biliyoruz.
Ç
42
Ancak herhangi bir fikir hareketinin, bafllad›ktan ve özellikle ayd›n kesimde yer edindikten sonra baflar›ya ulaflmas› k›sa bir zaman meselesi olur. Gerek Türk ve gerekse Bulgar, bu hay›rl› ifle önayak olanlar›n ilk iflleri, siyaset edebiyat›ndan fazla, iki milleti, etkili olabilecek tan›flma zeminlerinde birbirlerine yak›nlaflt›rmak olmal›d›r. Milletler fikir sanat ve toplum yaflam›nda yak›nl›k duymad›kça, gazete telkinlerinin etkisi az olur. Biz bu tan›flmalar için Türk ayd›nlar›n›n kalben haz›r olduklar›n› biliyoruz. Türk-Bulgar dostlu¤u, henüz duygu ve yokluk dalgalar› içinde yüzen milletlere yenir bir örnek olmas› aç›s›ndan yararl› olur. ürkiye Cumhuriyeti, bugüne de¤in kendisine uzanan hiçbir dostluk elini asla geri çevirmemifltir. Fakat hastal›kl› ve f›rsat kollay›c› anlaflma gösteriflçilerinin tuza¤›na da düflmez. Kalbimiz, sadece dürüst, aç›k ve samimi olan kalplere aç›kt›r. Do¤u Avrupa’s›n›n bar›fl›n› isteyenlerin Türk D›fliflleri’nin art niyetsiz anlaflma severli¤inden yararlanamamalar›n› tarih ba¤›fllamayacakt›r. Çünkü bunun aksi, çok ac› çeken Do¤u ve Balkan Dünyas›’n›n gelece¤inde bir dönüm noktas› olurdu.•
T
Hâkimiyeti Milliye Gazetesi 19 Temmuz 1929
Ça¤dafl Düflünce Dr. Ö¤üt Yazman
2016 Türkiye Ekonomisi
T
ürkiye siyasal ve ekonomik aç›dan zor geçen 2015 y›l›n› geride b›rak›p yeni umutlar ve olumlu beklentilerle bir beyaz sayfa açarak yeni bir y›la girecekti. Ekonomi, üç günlük tatilin ard›ndan 4 Ocak 2016 Pazartesi gününü bekliyordu. Ç‹N ETK‹S‹ Günün ilk ›fl›klar› Çin’de bafllarken, Çin Borsas› h›zla düflmeye bafllad› ve ifllemler durduruldu. Ard›ndan dünyan›n bu en büyük ikinci ekonomisinde yeni bir devalüasyon geldi. Önce Uzakdo¤u ülkelerine yay›lan bu
s›k›nt›, iflgünü bafllarken Türkiye’de ve saat fark›yla bütün Avrupa’da deprem etkisi yaratt›. Bir günde dolar TL karfl›s›nda yüzde 3’e yak›n art›flla 3 TL oldu. Borsa düfltü. Alt›n yükseldi. 2015 y›l›n›n kötü miras›n› tafl›yarak 2016’ya giren Türkiye Ekonomisi, 43
BD fiUBAT 2016
Çin Borsas›’ndeki düflüfl ve ard›ndan gelen devalüasyonTürkiye’de ve Avrupa’da deprem etkisi yaratt› 2016’ya d›fltan kaynaklanan bu nedenle zorlukla bafllam›fl oldu. 2016’da EKONOM‹ Tehlikeli ve gelece¤i belirsiz bir dönemden geçen Dünya Ekonomisi ile Orta Do¤u’daki karmafl›k savafl Türkiye’yi etkilemektedir. Bu genel tabloya ikili iliflkilerde artan gerginlikler eklenince sorunlar›n daha çok büyüdü¤ü ve yüklerin artt›¤› anlafl›l›yor. Dengede olmas› istenen ekonomi terazisi bu a¤›r yükü tafl›yabilir mi? Al›nabilecek önlemler ile uygulamada ortaya ç›kan durum aras›nda uyum var m›? Dünya’da çok riskli “ k›r›lgan ekonomiler” olarak belirtilen iki ülkeden biri Türkiye’dir. (1) EKONOM‹K BÜYÜME Ülkelerin kalk›nma, geliflme ve halk›n 44
refah düzeyinin belirlenmesinde kullan›lan ölçü Milli Geliridir. Milli Gelir, bir ülkede bir y›lda üretilen mal ve hizmetlerin parasal toplam›d›r. Uluslararas› karfl›laflt›rmalar için ABD dolar› ile de ifade edilir. Kifli bafl›na düflen ortalama y›ll›k gelir ise Milli Gelirin o ülkede yaflayan nüfusa bölünmesi ile bulunur. Türkiye milli geliri son dört y›ld›r yüzde 3 civar›nda büyüyor. Nüfus art›fl›n› da dikkate ald›¤›m›zda kuflku verici bir gidifl içinde oldu¤umuz aç›kt›r. Hindistan ve Çin’in yüzde 7, Pakistan, Filipinler, Endonezya, Malezya gibi ülkeler yüzde 5’in üstünde büyürken Türkiye ekonomisi tökezlemifl ve geri kalmaya bafllam›flt›r. (2) ‹fiS‹ZL‹K Son resmi verilere göre Türkiye’de iflsizlik oran› %10,3
BD fiUBAT 2016
olarak hesaplanm›flt›r. ‹flsizlik oran›, çal›flabilir yafltaki 15-64 aras› nüfusun, geçerli ücret düzeyinde çal›flmak istedi¤i halde ifl bulamayanlar›n oran› anlafl›l›r. ‹flsizlik, ekonomimizin kronik bir sorunudur. Türkiye yüksek oranda iflsizi olan bir ülkedir. Ekonomik sorunlar› olan ve krizdeki ülkelerde iflsizlik fazlad›r. Yunanistan ve Güney Afrika’da iflsilik oran› 2015’te yüzde 25’e ç›km›flt›r. Türkiye’deki iflsizlik oran›n›n daha yüksek oldu¤u ancak düflük hesapland›¤› yolunda çeflitli tart›flmalar vard›r. Örne¤in çal›flabilir yaflta ifl aray›p bulamayan ve ifl aramaktan vazgeçenler bu istatistiklerde yer almazlar. Ayr›ca 15-24 yafl aras› genç nüfusta resmi iflsizlik oran› yüzde 19 dur. ENFLASYON Enflasyon devam ediyor. 2015 y›l›n› % 8,81 gibi yükselen fiyatlarla tamamlad›k. Oysa loto, toto, at yar›fllar› gibi fiyat› pek artmayan ve ortalamay› düflüren kalemler ç›kar›ld›¤›nda halk›n geçimini ilgilendiren fiyat art›fllar› çok daha yüksektir. Üstelik ‹statistik Kurumunun kulland›¤› fiyatlar›n gerçeklerle ba¤daflmad›¤› da elefltiri konusu olmaktad›r. 2016 y›l› için enflasyonun daha yüksek oranlara ç›kaca¤› anlafl›lmaktad›r. TL’n›n bafll›ca dövizler karfl›s›nda devaml› de¤er yitirmesi sonucu, ekonomisi genifl ölçüde ithalata ba¤l› ülkemizde fiyatlar zincirleme artacakt›r. 1 Kas›m 2015 seçimleri öncesi vaat edilen asgari ücret art›fl›,
emekliye zam, ö¤renciye harçl›k ve evleneceklere çeyiz paras›, zor geçinen dar gelirli kesimin tüketim harcamalar›na gidecektir. Ne var ki uygulamaya konulan vergi art›fllar› ve zamlarla dar gelirli kesim kafl›kla al›p kepçe ile harcas›n diye devlete verecektir. Merkez Bankas› yine % 5 enflasyon oran›nda ›srar edecek mi bilinmez. Befl y›ld›r yan›lm›fl, 2015 için öngörüsüne göre gerçekleflen enflasyon % 76 daha fazla olmufltur. 2016 y›l›n›n enflasyonu çift haneli rakamlara yerleflmifl olarak % 10 olacak gibi görünüyor.(3) TÜRK‹YE- RUSYA GERG‹NL‹⁄‹ 24 Kas›m 2015’te bafllayan TürkiyeRusya aras›ndaki gerginlik Rusya’n›n ald›¤› çeflitli ekonomik önlemlerle devam etmektedir. Bunun ihracat›m›z
2016 y›l› için enflasyonun daha yüksek oranlara ç›kaca¤› anlafl›lmaktad›r.
BD fiUBAT 2016
Ekonomik geliflmenin itici gücü olan sanayi sektörü ihmal edilmifl, istek ve uyar›lar dikkate al›nmam›flt›r. ‹mar rantlar› yarat›lm›fl, inflaat özendirilmifltir. Bunun iki olumsuz sonucu olmufltur. Çarp›k flehirleflme ile flehirler adeta havas›z kalm›fl, Suriyeli mültecilerle çevre ve trafik sorunTürkiye’nin nüfusu lar› artm›flt›r. Toplam 2 milyon kifli artm›flt›r gelirden inflaat›n pay›n› genelde korunan s›n›rl› say›da ve Turizm gelirlerimiz üzerindeki firmalar almaya bafllam›flt›r. Gelir etkileri 2016 y›l›nda görülecektir. da¤›l›m› bozulmufl, orta direk çökmüfltür. MÜLTEC‹ SORUNU Suriye’de savafl devam etmektedir. Türkiye, iki milyondan fazla s›¤›nma- AVRUPA B‹RL‹⁄‹ Avrupa Birli¤i ile iliflkileri yeniden c›y› bar›nd›rmaktad›r. Bunun mali yükü yan›nda, yeni iflsizlerle iflgücü düzeltmeye gelince demokrasi ve piyasas›n bozulmufltur. Türkiye’deki hukuk devleti ilkeleri ön plana nüfus, 2,4 milyon kifli artm›flt›r. Art›k ç›kmaktad›r. kifli bafl›na düflen Milli Gelir ve iflsizlik hesaplan›rken bunlar› da istatistiklerde SONUÇ Türkiye 2016 y›l›na s›n›rlar›na kadar dikkate almak gerekmez mi? gelmifl Orta Do¤u savafl›, ekonomideki dar bo¤azlarla giriyor. Kamu oyu TARIM, SANAY‹ ve ‹NfiAAT En önemli iki sektör tar›m ve sanayi yoklamalar›nda terör ve ekonomi en önemli iki sorun olarak ortaya ç›k›yor. ihmal edilmifltir. Bunlara yap›lan Biz ise Baflkanl›k sistemini yat›r›mlar azalm›fl, yeterli üretim art›fl› tart›fl›yoruz. • sa¤lanamamaktad›r. ogutyazman@butundunya.com.tr Dünyan›n kendine yeterli g›da üretimine sahip bir ülkesi iken tar›m 1-The World in 2016, Economist, London ürünleri ithal eden bir duruma 2- Ö¤üt Yazman, TL ve Döviz F›rt›nas›, Bütün Dünya, gelinmifl, tar›m›n üretim girdi fiyatlar› Ekim 2015 3- JPMorgan Türkiye raporunda Türkiye için artarken, afl›r› ya¤mur ve daha az kar enflasyon tahmini %9,5 ya¤›fl› nedeniyle üretim düflmüfltür. 46
Sakl› Tarih Sinan Meydan
Milli Mücadele Hesapt›r Hesap “Milli Mücadele: Bilginin ve Akl›n Zaferi” üyük Taarruz öncesinde, Meclis’in milli hatiplerinden Hamdullah Suphi (Tanr›över) kürsüden, “Kuvay› Milliye, bir cinneti mukaddestir!” demifltir. Bu söze büyük tepki duyan Atatürk, “Ne diyor bu? Ne demek cinnet-i mukaddes? Kuvay› milliye hesapt›r, hesap” karfl›l›¤›n› vermifltir. “Hayatta en hakki mürflit ilimdir, fendir…” diyen ve hayat› boyunca bu temel ilkeye uygun olarak hareket eden Atatürk’ün en imkâns›z görülen ola¤anüstü baflar›lar›n›n ard›nda hep “do¤ru hesaplar” vard›r. Bu nedenle Atatürk gerçek bir “hesap adam›”d›r.
B
BD fiUBAT 2016
‹flte Atatürk, bu hesap adaml›¤› sayesindedir ki, I. Dünya Savafl› sonras›nda herkesin kay›ts›z koflulsuz flekilde teslimiyeti kabul etti¤i; kimilerinin ‹ngiliz, kimilerinin Amerikan mandas› peflinde kofltu¤u, en iyimser olanlar›n bile ‹ngiliz, Frans›z deste¤iyle yerel kurtulufl çareleri arad›¤› bir ortamda o, “Ya istiklal ya ölüm” parolas›yla tam ba¤›ms›zl›k ve ulusal kurtulufl mücadelesi verilebilece¤ine yürekten inanm›flt›r. illi Mücadele, bazen yaz›l›p söylendi¤i gibi, öyle hesaps›z, kitaps›z bir macera, kaderci bir ç›lg›nl›k veya bir mucize de¤ildir. Milli Mücadele, Atatürk’ün tamamen gerçekçi, ak›lc› ve bilimsel hesaplar›na dayal›d›r. Atatürk bu mücadeleyi I. Dünya Savafl›’n›n son y›l›nda 1918’in Kas›m ay›nda, Adana’da Y›ld›r›m Ordular› Komutan› oldu¤u dönemde hesaplamaya bafllam›fl, bu hesaplar›na 13 Kas›m 1918 ile 16 May›s 1919 tarihleri aras›nda iflgal ‹stanbul’unda devam etmifltir. Atatürk’ün Milli Mücadele hesaplar›n›n üçüncü aflamas› Samsun’a ç›kt›¤› 19 May›s 1919 ile Lozan Antlaflmas›’n›n imzaland›¤› 24 Temmuz 1923 tarihleri aras›n› kapsamaktad›r. (Bkz. Sinan Meydan, Parola Nuh-Atatürk’ün Gizli Kurtulufl Planlar›, 4. bas., ‹nk›lap Kitabevi, ‹stanbul, 2015). Atatürk’ün Milli Mücadele hesaplar›n›n merkezinde iki temel gerçek vard›r: 1. Bütün unsurlar›yla halk›n tümünü “tam ba¤›ms›zl›k” ortak amac›nda birlefltirmek için bir “kurtulufl
inanc›” yaratmak, 2. ‹ç ve d›fl düflmanlar› çok iyi tan›y›p ona göre hareket etmek…
M
48
Atatürk’ün, savafl yorgunu, yoksul bir halkla birlikte ‹ngiltere, Fransa, ‹talya ve onlar›n tafleronu durumundaki Ermeniler ve Yunanl›lar ile yerli iflbirlikçilere karfl› mücadele bayra¤› açmas›n›n nas›l bir hesap ifli oldu¤unu iki örnekle aç›klayaca¤›m: Atatürk, 4 fiubat 1919 tarihinde Alemdar gazetesi yazar› Refi Cevat (Ulunay)’a verdi¤i ancak -sansür nedeniyle- yay›mlanmayan mülakat›n bir yerinde aynen flunlar› söylemifltir: “Düvel-i Muazzama dedi¤imiz devletlerin bir de iç yüzleri var. Siz san›yor musunuz ki harbi (I. Dünya Savafl›’n›) kazanmakla Müttefikler aralar›ndaki anlaflmazl›klar› halletmifllerdir. As›l ihtilaf, as›l menfaat rekabeti bundan sonra bafllayacakt›r. Her geçen gün Müttefiklerin kuvveti azalmaktad›r. Terhisler dolay›s›yla ordular› günden güne küçülüyor.
BD fiUBAT 2016
As›rlarca birbiriyle bo¤uflan ‹ngilizlerle Frans›zlar› ‘müflterek düflman’ telakkisi birlefltirdi. fiimdi o eski rekabet b›rakt›klar› noktadan yeniden bafllayacakt›r. Bafllam›flt›r bile… ‹talya’n›n da bafl› dertte… Onlar da iç kargaflal›k arifesinde… Bu yüzden ilhak etmek istedi¤i topraklardan bile çekilecektir. Netice flu ki, Anadolu’da bafl gösterecek bir milli direnifle hiçbiri müdahale edecek durumda de¤ildir. Böyle bir mücadelenin tam s›ras›d›r.”
Atatürk daha o günlerde Müttefiklerin aralar›ndaki bu menfaat çat›flmalar›ndan yararlanmak için ak›lc› hesaplar yapm›flt›r.
G
örüldü¤ü gibi Atatürk, Anadolu’ya geçip Milli Mücadele’yi bafllatmadan yaklafl›k üç ay kadar önce iflgal ‹stanbul’unda her fleyin fark›ndad›r. Atatürk daha o günlerde Müttefiklerin aralar›ndaki bu menfaat çat›flmalar›ndan yararlanmak için ak›lc› hesaplar yapm›flt›r. Sonunda t›pk› düflündü¤ü ve hesaplad›¤› gibi olmufl, ‹ngiltere, Fransa ve ‹talya aralar›ndaki menfaat çat›flmalar›n›n üstesinden gelip Anadolu’daki Milli Mücadele’ye do¤rudan müdahale
etmeyi bir türlü becerememifltir. Yine t›pk› düflündü¤ü gibi ‹talya daha yolun bafl›nda “ilhak etmek istedi¤i topraklardan” çekilip gitmifltir. ‹talya’ y› Fransa takip etmifl, onlar da bir süre sonra iflgal ettikleri yerleri boflaltm›fl, böylece yaln›z kalan ‹ngilizler, milli kuvvetlerle do¤rudan bir savafl› göze alamayarak, Lozan Antlaflmas›’n›n imzalanmas›ndan sonra “Geldikleri gibi gitmifller”dir.
A
tatürk’ün önderli¤indeki Milli Mücadele’nin nas›l hesapl›, kitapl›, planl› ve gerçekçi bir mücadele oldu¤unu kan›tlayan en iyi örneklerden biri, Atatürk’ün 23 Temmuz 1919 tarihinde yapt›¤› Erzurum Kongresi’nin aç›l›fl konuflmas›d›r. Atatürk söz konusu konuflmas›n›n bir yerinde aynen flunlar› söylemifltir: “Ve iflte bütün bu i¤renç zulümlerden ve bu bedbaht acizlerden, tarihimize karfl› reva görülen haks›zl›klardan üzüntü duyan milli vicdan nihayet uyanm›fl, hayk›r›fl›n› yükseltmifl ve Müdafaa-i Hukuk-u Milliye ve Müdafaa-i Vatan ve Redd-i ‹lhak gibi çeflitli adlarla ve fakat ayn› mukaddesat›n korunmas›n›n sa¤lanmas› için beliren milli cereyan, bütün vatan›m›zda art›k bir elektrik flebekesi haline girmifl bulunuyor. ‹flte bu azimli flebekenin vücuda getirdi¤i kahramanl›k ruhudur ki, mübarek vatan ve milletin mukaddesat›n› kurtarmaya ve himayeye dayanan ve son sözü söyleyecek ve hükmünü tatbik ettirecektir.” Atatürk’ün ordu müfettiflli¤inden istifa etmek zorunda kald›¤›, görevin49
BD fiUBAT 2016
Atatürk Erzurum Kongresi’ne kat›lanlarla
den al›nd›¤›, kongre baflkanl›¤›na getirilip getirilmemesinin tart›fl›ld›¤› o zor Erzurum günlerinde kurtulufla olan inanc›n› korumas›n›n temel nedenlerinden biri bütün vatan› saran o “milli cereyan” ve o cereyan›n yaratt›¤› “elektrik flebekesi”dir. Atatürk, Anadolu’daki o elektrik flebekesinin adeta trafosu, santrali olacak, o flebekeyi her geçen gün daha da güçlendirerek Milli Mücadele’yi kazanmas›n› bilecektir. Atatürk, Erzurum Kongresi’ni aç›fl konuflmas›na flöyle devam etmifltir: “Genel ve özel vaziyet hakk›nda, cümlenizce bilinen baz› hususlar› burada tekrar hat›rlatmay› faydal› görüyorum: a) Dört aydan beri M›s›r’da milli ba¤›ms›zl›¤›n temini ve geri al›nmas› için pek kanl› vakalar ve ihtilaller devam ediyor. b) Hindistan’da ba¤›ms›zl›k için genifl ölçekte ihtilaller oluyor. Milli maksatlar›na ulaflmak için bankalar, Avrupa müessesleri, demiryollar› bombalarla tahrip ediliyor. 50
c) Afganistan ordusu da ‹ngilizlerin milliyeti imha siyasetine karfl› harp ediyor. d) Suriye’de ve Irak’ta ‹ngilizlerin ve yabanc›lar›n tahakküm ve idaresinden tekmil Arabistan galeyan halindedir. Arabistan’›n her yerinde yabanc› boyunduru¤u reddediliyor. e) Son zamanlarda devletler aras›nda ortaya ç›kan rekabet münasebetiyle ‹ngilizlerin Kafkasya’dan tamamen çekilmesine karar verilmifl ve tatbikat bir müddetten beri bafllam›flt›r. (…) f) Milli ba¤›ms›zl›klar›n› tehlikede gören ve her taraftan istilaya u¤rayan Rus milleti, bu genel tahakküme karfl› bütün millet fertlerinin ortak kudretiyle çarp›fl›p (…) g) Kuzey Kafkas, Azerbaycan ve Gürcistan birbiriyle birleflerek milli varl›klar› aleyhine yürümek isteyen Denikin ordusunu, harben bask› yaparak Karadeniz sahiline sürmüfltür. h) Ermenistan’a gelince: Bir istila fikri besleyen Ermeniler, Nahci-
BD fiUBAT 2016
van’dan Oltu’ya kadar bütün ‹slam ahaliye bask› ve baz› mahallerde katliam ve ya¤ma yap›yorlar. (…) i) Karadeniz’in Bat› taraf›ndaki vakalara gelince: Macar ve Bulgarlar memleketlerinin önemli bir k›sm›n› istila etmek isteyenlere karfl› bütün milli varl›klar›yla çarp›fl›yorlar. (…) Bat› Trakya’n›n Bulgarlardan al›narak Yunanlara verilmesi ‹tilaf devletlerince kararlaflt›r›ld›¤› için tatbik harekât› bafllam›fl ve Yunan iflgal kuvvetlerine karfl› Bulgar Kuvayi Milliyesi taraf›ndan takviye edilen Bulgar kuvvetleri Bat› Trakya bölgesi dâhilinde verdikleri muharebeler neticesinde çeflitli Yunan f›rkalar›n› def etmifltir.”
A
tatürk d›fl durumu ortaya koyduktan sonra, iç duruma geçmifltir. ‹çeride ise Anadolu’da “milli iradenin”, “milli fluran›n” ve “milli hükümetin” kurulmas› gerekti¤ini belirtmifltir. Ancak bu ifllerin hiç de kolay olmad›¤›n›, çünkü “yabanc›
Burada as›l önemli nokta Atatürk’ün bütün bu aç›klamalar›, Milli Mücadele’nin çok bafllar›nda, örgütlenme aflamas›nda, çok zor zamanda yapm›fl olmas›d›r.
paras›yla” propaganda yapan “kalp ve sinirleri zay›f, vatans›z, kendi menfaatlerini düflünen sefillerin” oldu¤unu, ancak kurtulufl için mücadele eden “bütün milletin” her türlü engeli aflaca¤›na inand›¤›n› söylemifltir. (Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.3, ‹stanbul, 2000, s. 183-186) Atatürk, iç ve d›fl tüm düflmanlar›n› çok iyi tan›maktad›r. Bu nedenle hiçbir fleyi flansa, kadere b›rakmam›fl; sahip oldu¤u bilgilere dayanarak akl›n› kullanarak her fleyi hesaplam›flt›r. Örne¤in, 1919 Temmuz ay› itibariyle iflgalci ‹ngiltere’nin M›s›r’da, Hindistan’da, Afganistan’ da, Suriye’de, Irak’ta ve Kafkasya’ da çok zor durumda oldu¤unu bilmektedir. Dolay›s›yla bu ‹ngiltere’nin Türkiye’ de genifl kapsaml› veya do¤rudan bir askeri harekâta giriflmesinin çok zay›f bir ihtimal oldu¤unun fark›ndad›r. En önemlisi de dünyan›n de¤iflik yerlerindeki ‹ngiliz karfl›t› hareketin merkezinde “milli ba¤›ms›zl›k” ortak amac›n›n oldu¤unu da görmüfltür. Bunu konuflmas›nda M›s›r’da “milli ba¤›ms›zl›¤›n temini”, Hindistan’da “ba¤›ms›zl›k için milli maksatl› ihtilal”, Afganistan’da “milliyeti imha siyasetine” baflkald›r›, Suriye ve Irak’ta “yabanc› boyunduru¤unun reddi”, Rusya’da “milli ba¤›ms›zl›klar›n› tehlikede görenlerin” isyan›, Kuzey Kafkasya, Azerbaycan ve Gürcistan’da “milli varl›klar›na yürümek isteyenlere” karfl› savafl, Macarlar ve Bulgarlar›n “istilac›lara karfl› milli varl›klar›yla çarp›flmas›” ve “Yunan iflgal kuvvetlerine karfl› Bulgar Kuvay› Milliyesi’nin savaflarak” zafer kazand›¤› fleklinde 51
BD fiUBAT 2016
ifade etmifltir. Atatürk’ün bu aç›klamalar›n›, onun sadece dünyada olup bitenleri çok iyi takip etti¤i, düflman›n› çok iyi tan›d›¤› biçiminde yorumlamak eksik bir analiz olacakt›r. urada as›l önemli nokta Atatürk’ün bütün bu aç›klamalar›, Milli Mücadele’nin çok bafllar›nda, örgütlenme aflamas›nda, çok zor zamanda yapm›fl olmas›d›r. O, 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi’ nin aç›l›fl›nda bu aç›klamalar› yaparak, “‹ngiltere’ye karfl› nas›l mücadele ederiz? En iyisi ‹ngiliz veya Amerikan mandas›n› kabul edip kurtulal›m!” diyenlere, ‹ngiltere’nin düflündükleri kadar güçlü olmad›¤›n›, M›s›r’dan Hindistan’a kadar dünyan›n birçok yerinde ‹ngiliz emperyalizmine karfl› “milli ba¤›ms›zl›k” mücadelelerinin
B
bafllad›¤›n›, böyle bir ortamda ‹ngiltere’den korkman›n anlams›z oldu¤unu ve Türkiye’de de anti-emperyalist bir “milli ba¤›ms›zl›k” mücadelesi bafllatman›n do¤ru olaca¤›n› kavratmak istemifltir. Sonuç olarak Atatürk’ün Milli Mücadele’yi baflar›ya ulaflt›ran do¤ru hesaplar›n›n temelinde; kendini, milletini, dostunu, düflman›n› çok iyi tan›mas›, do¤ru bilgiye sahip olmas›, sahip oldu¤u do¤ru bilgiyi gerçekçi bir bak›fl aç›s›yla ak›l süzgecinden geçirerek bilimsel sonuçlar ç›karmas› ve toplumsal bir “kurtulufl inanc›” yaratacak stratejiler gelifltirmesi vard›r. Atatürk çok hakl›d›r. Milli Mücadele gerçekten de “hesapt›r, hesap”• sinanmeydan@butundunya.com.tr
Atatürk’ün Ba¤›ms›zl›k Hakk›ndaki Sözleri
Ba¤›ms›zl›k ve hürriyetlerini her ne bahas›na ve her ne karfl›l›¤›nda olursa olsun zedeleme ve kay›tlamaya asla müsamaha etmemek; ba¤›ms›zl›k ve hürriyetlerini bütün mânasiyle koruyabilmek ve bunun için gerekirse, son ferdinin, son damla kan›n› ak›tarak, insanl›k tarihini flanl› örnek ile süslemek; iflte ba¤›ms›zl›k ve hürriyetin hakiki mahiyetini, genifl mânas›n›, yüksek k›ymetini, vicdan›nda kavram›fl milletler için temel ve ölmez prensip... Ancak bu prensip u¤runda her türlü fedakârl›¤›, her an yapmaya haz›r milletlerdir ki, devaml› olarak insanl›¤›n hürmet ve sayg›s›na lây›k bir topluluk olarak düflünülebilirler. *** Yabanc› bir devletin himaye ve deste¤ini kabul etmek, insanl›k özelliklerinden mahrumiyeti, beceriksizlik ve miskinli¤i itiraftan baflka bir fley de¤ildir. Gerçekten bu afla¤› dereceye düflmemifl olanlar›n isteyerek bafllar›na bir yabanc› efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. 52
Kurtulufl Savafl›’ndan Zeki Sar›han
K›z›l›rmak Üzerinde
Garip Bir
Keflif Maceras› Kurtulufl Savafl› y›llar›nda Rusya’dan getirilen gemiler dolusu silah Samsun’da y›¤›l›p kal›yordu. Samsun’daki ambarlar, tüccar eflyas›n› almaya yetmezken bu savafl malzemelerinin korunmas›nda zorluk çekiliyordu.
53
BD fiUBAT 2016
Yunan gemileri taraf›ndan bunlar›n bombalanmas› ihtimali de vard›. Bu halde bütün flehrin havaya uçmas› iflten de¤ildi. itekim Yunanlar bunu ‹nebolu’da ve Samsun’da birer kez denemifllerdir. Bu malzemeyi en k›sa yoldan Ankara’ya ulaflt›rman›n yol ve yöntemleri aran›yordu. Kara ulaflt›rma araçlar›n›n da¤lar›, tepeleri aflarak cepheye silah ve cephane tafl›mas›, karada pek zordu ve birçok insan›n ve hayvan›n ölümüne de neden oluyordu. Kuvay› Milliyecilerin elinden gelse Fatih Sultan Mehmet’in ‹stanbul’un fethinde yapt›¤› gibi Samsun’a savafl malzemesi getiren gemileri karadan yürütüp cepheye getirecekti! Bir tek yol akla geliyordu. K›z›l›rmak nehrinden yararlanmak. Kuzey Avrupa’n›n ve Rusya’n›n böyle nehir ulafl›m›ndan yararland›¤› biliniyordu. Ancak o nehirler uçsuz
N
54
bucaks›z düzlüklerde ak›yorlar ve bol su tafl›yorlard›. Nehirlerin baz› yerleri de ›slah edilmiflti. Acaba K›z›l›rmak’ta bu ifli yapmak mümkün olur muydu? ‹htiyaç ve çaresizlik insana her fleyi düflündürür. O günkü güçlü yurtseverlik duygular›, Kuvay› Milliye’de mucize yaratma duygular›n› gelifltiriyordu. Ankara’da Bahriye Dairesi Baflkan› K›demli Yüzbafl› fievket Bey, Harekât Dairesi Baflkan› Yüzbafl› Zeki’ye K›z›l›rmak nehrini inceleyip rapor etme görevi verdi. Yüzbafl› Zeki kollar›n› s›vad›. Yan›na marangoz ustas› bir er ve denizcilikte uzman bir onbafl› alarak Yahflihan’a gitti. Orada sa¤lad›¤› kereste ile alt› düz bir sandal yapt›rd›. Sandal yap›l›rken harita üzerinden K›z›l›rmak’›n geçti¤i arazinin durumunu inceledi. 1921 Haziran ay›nda K›z›l›rmak’›n taflk›n dönemi bitmiflti. Suyun ak›fl› normal durum al›nca bir pazar sabah› sandal› besmeleyle suya indirdiler. Sandal›n kürek tak›lan yerleri (›skarmoz) ve bir çift küre¤i vard› ama su ak›nt›s› kürek çekmeye gerek b›rakm›yordu. Yaln›zca sandal› do¤ru yürütmek için k›ç taraf›ndan uzatt›klar› bir kürek dümen görevi yap›yordu. günlük yolculuk rahat ve e¤lenceli geçti. Nehrin k›vr›mlar›ndan tatl› meyillerle dolaflarak akflam gün batarken Kalecik civa-
r›na ulaflt›lar. Geceyi sandalda geçirmek istediler ama gece yar›s› olmadan hava so¤udu. Dondurucu bir ayaz ç›kt›. Sandal› karaya çekip kuzey rüzgârlar›na kapal› bir kayal›¤›n dibinde atefl yakarak uykusuz bir gece geçirdiler. Ertesi gün Yüzbafl› Zeki, marangoz Mehmet’i yan›na alarak Kalecik’e gitti. Askerlik flubesine u¤rad›. Hem yiyeceklerini takviye ettiler, hem de birer battaniye daha edindiler. Askerlik fiubesinden Ankara’ya gönderdikleri ilk raporda, nehrin bu bölümü hakk›nda bilgi verdiler, durumlar›n› ve ihtiyaçlar›n› anlatt›lar. Nehrin Kalecik’ten sonraki k›sm› engebeliydi. Yükseklik farklar› yüzünden suyun ak›fl› baz› yerlerde korkunç dönüfller yap›yor, ak›nt› sel haline geliyordu. Birkaç kez devrildiler. Bir defas›nda hayatlar› tehlikeye girdi. Yaraland›lar. Bereket versin yaralar› hafifti. Yaralar›n› yanlar›ndaki malzemeyle sard›lar. Ancak sandal parçalanm›flt›! Onu onarmak için bir da¤ dibinde bir hafta konaklamak zorunda kald›lar. Yanlar›nda getirdikleri çad›r imdatlar›na yetiflti. Bu kez de yiyecekleri bitti! Ali Onbafl›, yiyecek bulmak için köylere gönderildi. Ali, ancak üçüncü gün
çad›ra dönebildi. Asker kaçaklar› taraf›ndan soyuldu¤unu anlatt›. Kaçaklar elbisesinden baflka üzerinde ne varsa alm›fllard›! Buna ra¤men Ali Onbafl› bofl dönmedi. ‹skilip köylerinden birinde ona bir sepet dolusu erzak vermifllerdi. Yumurta, yufka, çökelek… A¤›zlar›na 36 saattir bir lokma girmemifl iki arkadafl bu köy erzak›n› ifltahla yediler. Sandal›n onar›m ifli bitince yeniden erzak bulup yola ç›kt›lar. Düfle kalka, devrile düzele Karadeniz’e ulaflt›lar. Bafra’ya var›ncaya kadar süren bu heyecanl› ve maceral› yolculuk tam 22 gün sürdü. onuçta K›z›l›rmak yoluyla ulafl›m yapman›n mümkün olmad›¤› anlafl›ld›. Hele denizden içerilere do¤ru yol alman›n imkân› yoktu. Ancak bu sefer s›ras›nda K›z›l›rmak hakk›nda önemli bilgiler edinmifl oldular. O mevsimde nehirdeki suyun h›z› ve ak›fl› ölçüldü. Denizciler bu K›z›l›rmak maceras›na Balat Sandal Sefas› ad›n› takt›lar. Bu seferi düflünen Yüzbafl› Zeki Ifl›n Balatl›’yd›.•
S
zekisarihan@gmail.com Kaynak: Emrullah Nutku, “‹stiklal Savafl›nda DenizcilerGarip Bir Sandal Sefas›”, Yak›n Tarihimiz, Cilt. 3, s. 408.
55
Haz›rlayan: SENEM SENGÜL KARAN
Bilginizi Denetleyin 1-Dünyada do¤um
yapan tek erkek canl› afla¤›dakilerden hangisidir? a-Gergedan b-Denizat› c-Fil d-Maymun
5-Arflimet ‘in keflfet- 8-Geçirdi¤i a¤›r depres-
ti¤i ‘’suyun kald›rma kuvveti’’ne anlama gelir? a-Bir cismin kütlesi tafl›rd›¤› suyun miktar› kadard›r b-Bir cisim sudan daha az yo¤unsa, 2-Fidel Castro hangi su onu yüzeye ülkenin baflkanl›¤›n› do¤ru iter yapm›flt›r? c-Su bir cisme, a-Bolivya tafl›rd›¤› su kadar b-Panama yukar› do¤ru bir c-Küba güç uygular d-Surinam d-Cisimlerin a¤›rl›klar›yla orant›l› 3-Hristiyanl›kta para bir güç su taraf›nkarfl›l›¤› günahlardan dan uygulan›r ar›nma anlay›fl›na ne ad verilir? 6-Afla¤›dakilerden a-Günah ç›karma hangisi erkek eflek ile b-Aforoz difli at çiftleflti¤inde c-‹stavroz meydana gelen ço¤u d-Endüljans kez k›s›r melez hayvand›r? 4-Allah’›n birli¤ini a-K›srak b-Kat›r anlatan kasideye ne c-Midilli d-Beygir denir? a-Münacat 7-Afla¤›dakilerden hanb-Methiye gisi Yunan aflk tanr›ças›d›r? c-Tevhid a-Helena b-Pandora d-Mersiye c-Afrodit d-‹lyada
yon sonucunda kula¤›n› kesen ressam kimdir? a-Vincent Van Gogh b-Alexs Katz c-Dosso Dossi d-Alvan Fisher 9-Hiç kimsenin
Atatürk soyad›n› kullanamayaca¤›na dair kanun, hangi y›l TBMM’ de kabul edilmifltir. a-1936 b-1930 c-1934 d-1937 10-Galata kulesi kimler taraf›ndan infla edilmifltir? a-Osmanl›lar b-Romal›lar c-Bizansl›lar d-Cenevizliler 11-Kar alt›nda çiçek açan, so¤anl› bitkinin ad› afla¤›dakilerden hangisidir? a-Zambak b-Kardelen c-Sümbül Yan›tlar: d-Lale 151. sayfada
Büyük Yap›tlar›m›z Konur Ertop
Yaflad›¤›m›z Günlere Bakmas›n› Baflaran Tarihçi
Prof. Dr.
fierafettin Turan “Ça¤› yaflayabilmek için, geçmifli hayat için kullanmak ve olmufl olanlardan yeniden tarih yapmak gerekmektedir.”- F.Nietzsche
P
rof. Dr. fierafettin Turan, Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCo¤rafya Fakültesi’nde Genel Türk Tarihi, daha sonra da Yak›nça¤ Tarihi bölümlerinde görev yapt›. DTCF dekan› oldu. Uzmanl›k alan› Osmanl› tarihiydi. 16. yüzy›l tarihçisi Kemalpaflazade’nin yaflam› ve yap›t›, Kanuni’ nin o¤lu fiehzade Bayezid olay›, Osmanl› hassa mimarlar›, Türk-‹talyan iliflkilerinin Selçuklu dönemine uzanan bafllang›ç
BD fiUBAT 2016
evreleri gibi konulardaki yap›tlar› bilimsel çal›flmalar›n›n yaln›zca bir bölümüdür. Turan, kültür tarihimiz ve Türkiye’nin yak›n tarihi üzerine de önemli yap›tlar yay›nlam›flt›r. Atatürk ve ‹nönü ile ilgili kitaplar› kaynak de¤erindedir. Üniversitede okuttu¤u devrim tarihi derslerinin ulusal kitapl›¤›m›za katk›s› 5 ciltlik büyük “Türk Devrim Tarihi” olmufltur. “Türk Kültüründen Türkiye Kültürüne ve Evrenselli¤e” alt bafll›¤›n› tafl›yan “Türk Kültür Tarihi” yap›t› onun konuya nesnel, bilimsel, hoflgörülü yaklafl›m›n›n bir ürünüdür. ilim adam› ve ça¤›ndan sorumlu ayd›n kimli¤i içinde kültür alan›yla çok yak›n iliflkideydi. Ecevit döneminde kültür bakan› Prof. Dr. Ahmet Taner K›fllal›’n›n müsteflarl›¤›n› yapm›flt›. Kültür sorunlar›na yaklafl›m›n› flöyle aç›klam›flt›r: “Dil, yaz›, din, bilim, giyim kuflam, sanat, yerleflme gibi unsurlar vard›r kültürün içinde. Bütün bu süreçlerde, günümüzde kültür olarak ele ald›¤›m›z pek çok fleyin tarihsel kökleri vard›r… Bazen fark›na varmazs›n›z, gündelik yaflamda karfl›n›za ç›k›veren bir kültürel oluflumun, binlerce y›ll›k geçmiflinden söz
B
58
edebiliriz. Örne¤in çinicilik, hat sanat›, ebru sanat› ya da giyim kuflam; bazen bir giyim parças›nda gördü¤ünüz basit bir desen… Bunun köklerine indi¤iniz zaman, binlerce y›l›n etkisini, felsefi ya da mistik anlay›fl›n› görmeniz olanakl›d›r. Bunu da bir zenginlik olarak benimsemek gerekiyor.” Kültür siyasetinin hedefini flöyle aç›klam›flt›: “Ulusal kültür siyasetinin ere¤i Türk insan›d›r. Kendisiyle do¤a, öteki insanlar, toplum ve çevresi aras›ndaki türlü sorular› çözmek için çal›flan, topluma yabanc›laflmayan, edilgin ve uydu olmayan, bar›flç› ve hoflgörülü bir insan modelidir. Baflkalar›n›n düflünce ve inançlar›na sayg›l›, haklar›n›n, görevlerinin ve sorumluluklar›n›n bilincinde, kendini sürekli yenileyebilen ve üretici olan; geçmiflinden bugünü kavramak ve gelece¤i yaratmak için yararlanan; kendi mutlulu¤unu toplumun ve giderek tüm insanl›¤›n mutlulu¤unda arayan Türk insan›d›r.” Ulusal kültürün temel tafl› olarak “dil” ile yak›ndan ilgiliydi. Konunun kendi çal›flma alan›yla yak›n iliflkisi konusunda flunlar› söylemiflti: “Tarihçi, do¤ru konuflan do¤ru yazan bir kimse olmal›d›r. Türkçenin ayr›nt›lar›n› iyi bilmelidir. Çünkü kullan›lan sözcükler, seçilen sözcük çok önemlidir. Yani bir
BD fiUBAT 2016
“Atatürk devrimini bir bütün olarak ald›¤›n›z zaman tarihi dilden, dili tarihten ay›rmak olanakl› de¤ildir. Dil de tarihin içinde biçimlenen bir olgudur.” olay› befl ayr› sözcükle ifade edebilirsiniz. Kulland›¤›n›z sözcükler anlatmak istedi¤iniz konuyu, olumlu da gösterebilir olumsuz da.” “Atatürk devrimini bir bütün olarak ald›¤›n›z zaman tarihi dilden, dili tarihten ay›rmak olanakl› de¤ildir. Dil de tarihin içinde biçimlenen bir olgudur.” Türk Dil Kurumu 12 Eylül’den sonra kapat›ld›¤›nda genel baflkan› oydu. Anayasaya eklenmifl geçici bir maddeyle TDK, ba¤›ms›z bir kurum olmaktan ç›kar›lm›fl. Baflbakanl›¤a ba¤l› bir devlet kurulufluna dönüfltürülmüfltü. Anayasa’n›n koruma alt›na ald›¤› mülkiyet ve miras haklar› çi¤nenerek TDK’nin mal varl›¤›na el konulmufltu. Atanan yeni baflkan, TDK binas›nda görevi bafl›nda bulunan seçilmifl Baflkan fierafettin Turan’a, emekli bir korgeneralin imzas›n› tafl›yan bir yaz›yla geldi: “Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Kanunu gere¤ince, Türk Dil Kurumu Baflkanl›¤›na atanan …’e, eski baflkan› bulundu¤unuz kurumun devir ve teslimini rica eder, sayg›lar sunar›m.” fierafettin Turan’›n yaz›y› getirene verdi¤i yan›t, yasalara sayg›y›,
bilime ba¤l›l›¤›, ayd›n onurunu dile getiriyordu. Çok aç›k yasal bir haks›zl›¤› tarihe geçecek sözlerle mahkûm ediyordu: “Biz bir kurultay taraf›ndan seçildik, kurultaya karfl› sorumluyuz. Kurultay›m›zca seçilen yeni bir Yönetim Kurulu olmad›¤›na, bir yasa da yürürlü¤e girdi¤ine göre, devir söz konusu de¤ildir. Yaln›zca teslim ederiz.” erafettin Turan s›ra d›fl› bir bilim adam›yd›. Toplum sorunlar›yla yak›ndan ilgilenen bir ayd›nd›. Ça¤›ndan sorumlu tarihçi, yaflad›¤› ortamda geçmifli de¤erlendirirken, savundu¤u ilkeler do¤rultusunda günün siyaset dünyas› kadar kendi meslektafllar›na da, sert elefltiriler yöneltmekten kaç›nmad›: “Say›n Ecevit ölümünden k›sa bir süre önce Fethullah Gülen’i sevindirecek bir tav›r içine girdi ve onu öven konuflmalar yapt›. (…) Vahdettin’le ilgili baz› aç›klamalarda bulundu. (…) Tam da Osmanl›c›l›¤›n canland›r›lmaya çal›fl›ld›¤› günlerde bu aç›klamalar gerekli miydi? Bunlar talihsiz aç›klamalar de¤il miydi?” “Halil ‹nalc›k’›n ve ‹lber Ortayl›’n›n yay›nlar›nda öyle bir hava esiyor ki, iflte o düzen flimdi olsa, olabilse
fi
59
BD fiUBAT 2016
de geri getirilse, hiç iç kargafla, savafl falan ç›kmayacak; her fley güllük gülistanl›k olacak. Yani Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun hoflgörüsünü laiklikle iliflkilendirmek. Zimmi (devlete haraç veren H›ristiyan, Musevi uyruklar) düzenini, cemaatleraras› iyi iliflkilerlin kayna¤› diye nitelemek bana göre yanl›fl bir fley…” Prof. Dr. fierafettin Turan’›n “Türk Kültür Tarihi-Türk Kültüründen Türkiye Kültürüne ve Evrenselli¤e” yap›t› Türklü¤ün tarih sahnesine ç›k›fl›ndan bafllayan kültür yolculu¤unun bir öyküsüdür. Burada tarihçi,
çal›flaca¤›z.” Ancak araflt›rmac›, kültür tarihinin yaln›zca bir tan›¤› de¤ildir. Yap›t›na bafllarken Nietzsche’nin sözünü anm›flt›r: “Ça¤› yaflayabilmek için, geçmifli hayat için kullanmak ve olmufl olanlardan yeniden tarih yapmak gerekmektedir.” endisi de geçmifli hayat için kullan›r. Geçmiflten yararlan›p onu yeniden de¤erlendirirken geçmifle tutsak olmaktan, geçmiflte yaflamaktan kurtulmay› öngörür.
K
Tart›flmas›z kabul etmek gerekir ki, bilimi gerçek yol gösterici kabul ederek toplum ve devlet hayat›nda ça¤dafllaflma ve ulusal kültürü ça¤dafl uygarl›k düzeyinin üstüne ç›karma savafl›m›nda laik anlay›fl çok büyük etken olmufltur. kültür kavram›n› ayr›nt›l› bir biçimde inceler. Kültür-uygarl›k alanlar›nı birbirleriyle iliflkileri içinde de¤erlendirir. Konu çerçevesini flöyle belirler: “Amac›m›z Türk kültürünün tarih içindeki görünümünü ve de¤iflmesini sergilemektir. Bu nedenle onu oluflturan ö¤eleri salt bu ak›fl› belirleyen etkenler olarak ele alaca¤›z. Yani dili bir dilbilimci, dini bir dinbilimci, sanat› bir sanatç› ya da sanat tarihçisi yaklafl›m› ile de¤il, onlar› kültür olgusunu belirleyen, yönlendiren ve de¤ifltiren de¤erler olarak incelemeye 60
Kültür tarihimizin parlak sayfalar›n›n yan›nda yeri geldikçe sert elefltirilere de yer vermekten çekinmez: fieriata dayanan hukukun akla, bilime karfl›t yanlar›n› gösterir. En ünlü fleyhülislamlar›n akla, bilime karfl›t fetvalar›n› s›ralar. Yaz› devriminin1000 boyunca yaz›lm›fl yap›tlarla iliflkimizi kopard›¤› elefltirisine karfl›, “eski harflerle yaz›lm›fl kitaplardan bir bölümünde anlat›lanlar›n geçerli¤ini yitirdiklerini, bir kesiminin ise birbirinin tekrar› oldu¤u”nu söyler.
BD fiUBAT 2016
mutludur: “Görünen, laikli¤i bir yana b›rak›p yeniden bir din devletine dönmenin mümkün olmayaca¤›d›r. Çünkü tart›flmas›z kabul etmek gerekir ki, bilimi gerçek yol gösterici kabul ederek toplum ve devlet hayat›nda ça¤dafllaflma ve ulusal kültürü ça¤dafl uygarl›k düzeyinin üstüne ç›karma savafl›m›nda laik anlay›fl çok büyük etken olmufltur. Edebiyat, resim, müzik, sahne sanatlar› gibi kültürel etkinliklerde uluslararas› düzeyde elde edilen baflar›larda laik düflünce ve e¤itimin pay› asla yads›namaz.” fierafettin Turan tarih çal›flmalar›n› derinlefltirirken tarihin verileriyle güncel olaylar› de¤erlendirdi, öneriler gelifltirdi. Dekanl›k görevi s›ras›nda
U
bilimin verilerinden, yasalardan hiç ayr›lmayan bir yönetici oldu. Siyasetin bu temel ilkelere yan çizdi¤i bir dönemdi. Bilimi bask› alt›nda tutmaya, Cumhuriyet ayd›nlanmas›n› karartmaya çal›flan çevreye direndi¤i için tepkiler gördü. 12 Eylül sonras›nda Ayd›nlar Dilekçesi kovuflturmas›nda yarg›lananlar aras›ndayd›. Bu yaflad›klar›n› son yap›t› “Bir Kara Çalma Öyküsü”nde anlatt›. Ancak 90 yafl›nda yaflam› noktalanan genç düflünceli, ça¤›ndan sorumlu bilim adam›, kitab›n›n bas›ld›¤›n› göremedi. Yap›tlar› geçmifli ö¤retirken genç kuflaklar› tarihin ›fl›¤›nda ayd›nlatmay›, gelecek için yol göstermeyi sürdürecektir. • konurertop@butundunya.com.tr
‹ÇTEK‹ GÜNEfi
Nefleli bir ruh ne büyük bir zenginlik hazinesidir!. ‹yimser olabilmek k›ymetli bir mirast›r!. Zira sükûnet ve bar›fl daima onunla beraberdir. Onun ›fl›¤› etraf›ndaki gölgeleri kovar; kederli kalpleri ayd›nlat›r. Onun kudreti ümitsizlere bile sevinç ve cesaret getirir. Hele iyimserlik özelli¤i, sevimlilik, nezaket ve yüz güzelli¤iyle bir arada bulunursa, yer yüzünün hiçbir hazinesi bununla k›yaslanamaz. Bu paha biçilmez nimeti elde etmek san›ld›¤› kadar zor de¤ildir; zira nefleli bir yüz, s›cak ve cömert bir kalbin yans›mas›d›r. ‹çteki günefl, ilk önce yüzde de¤il ruhta do¤ar, oradan yüze yans›r. Yüze parlakl›k ve çekicilik veren tatl› gülümseme içimizdeki günefl ›fl›¤›ndan baflka bir fley de¤ildir. Orison Swett Marden 61
F›rçalayarak Serdar Günbilen
62
Sporun Dünyas› Metin Gören
Onlar› Çok Özlüyoruz Ö
zlemek. Anay›, babay›, kardefli, arkadafl›. Vatan› özlemek. Duygu yükleriyle dopdolu, hasret türküleri 盤›rarak. Özlemek iflte. Yaflamlar›nda sayg› duydu¤un, ölümlerine inanamad›klar›n›. Yüce Atatürk'ü özlemek. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, özgürlü¤ümüzün garanti belgesindeki ›slak imzas› Mustafa Kemal'i özlemek. Maafl›n›n tamam›n› genç sporculara harcayan; ''Onlar Türkiye Cumhuriyetinin gelece¤idir'' diyerek, bayan sporcular›m›z› Olimpiyat Oyunlar›na gönderen mavi gözlümü özlemek.
63
BD fiUBAT 2016
“Ben sporcunun, zeki, çevik ve ayn› zamanda ahlakl›s›n› severim” sözlemiyle, Dünya Spor Literatürüne geçen bir dahiyi özlemek.... ‹smet ‹nönü'yü özlemek. Atatürk'ün silah arkadafl›n›. 3530 say›l› Beden Terbiyesi Kanununun uygulay›c›s›, genç Cumhuriyetimizin spor oluflumuna temel atan bir lideri an›msamak. Özlemek....
C
umhuriyetle geçirdi¤imiz evrimin, çeflitli zaman dilimlerinde
‹zmir'e gelme. Yemin ederim; bu kez ben yedi sülalenle birlikte seni denize dökece¤im .' yan›t› veren Koçak'›n o gün Atina'nin ünlü Mermer Stad›’ndaki unutulmaz yar›fl›n› özledim. Baflkan Antonyadis'in aya¤›n›n dibine tükürerek ve Yunan atlete tam 20 metre fark atarak flampiyon oldu¤u o yar›fl›. Metin Oktay'›, Lefter Küçükandonyadis'i özledim. Bir futbol beyefendisi, Türk Futbolunun gelmifl geçmifl en büyük golcüsünün, ‹zmir’de bir lokantada
Metin Oktay Yaflar Do¤u
ortaya ç›kan, ülke sporuna yads›nmayan hizmetleri geçen nice de¤erlerimizi özlemek. Yaflar Do¤u'yu, Celal Atik'i, Nasuh Akar'› özetle; 1948 Londra Olimpiyatlar›n›n alt›n adamlar›n› özlemek. Türk atletizm evriminin ünlü sporcular› Cahit Önel'i, Ekrem Koçak'› rahmetle anarak özlemek. Yunanistan Atletizm Federasyonu Baflkan› Antonyadis'in, ''Bizim atlet seni geçsin, sana benden 10 bin dolar'' fleklindeki i¤renç teklifine, ''Sak›n ola 64
Lefter Küçükandonyadis
bana söylediklerini özledim: “Metin kardefl. Türk Futbolcusu, futbola ihanet ediyor. Gelecek günlere umutla bakam›yorum.” Büyükada'ya ve Fenerbahçe’ye ömrünü veren Lefter a¤abeyin, rahmetli ‹slam Çupi a¤abeyle birlikte yapt›¤›m›z bir ziyaret s›ras›nda “Yunanlar bana hep dönek diye ba¤›r›yorlar. Yahu ben dönek de¤il Türk o¤lu Türküm.” fleklindeki asil söylemini özledim. Göztepe'nin yaflasayd› bir dünya
BD fiUBAT 2016
devi olacak kalecisi, Genç Milli Tak›m’dan arkadafllar›m Ali Artuner'i ile Karfl›yaka'n›n simge futbolcusu Cengiz Öztoros'u (Gode) ben de özledim, milyonlarca futbolsever de... Türk Basketbolunun sevimli devi 2.14'lük Hüseyin Alp'i özledik. Sevimli faul at›fllar›n›, ''Yahu bu yaflta beni niye keflfettiler. Gözleri beni otuz yafl›nda m› gördü?'' diyerek keflifçilerine sitem eden Alp'i...Ve kulüp baflkanl›¤›nda devrim yaratan, efendilerin efendisi Süleyman Seba'y› özledik.
birkaç ay önce bana ne dedi biliyor musunuz? “Do¤rusu bu ya Apak'› çok özledim...” ‹smail Hakk› Güngör'ü çok özledik.Türk sporunun reformist Genel Müdürünü, Müsteflar›n›, siyasal güce kafa tutan, o anlaml› söylemini özledim. Ölümünden bir süre önce bana gönderdi¤i, kendisini görevden alan devrin bakan›na yaz›lm›fl mektubunun sat›r aralar›na girerek özlemimi yineliyorum: “Say›n Bakan. Yetki; flimdilik sizin gibi siyasi güçlerindir... Ama yar›nlar; ülkesini çok seven yurtseverlerin olacakt›r. Sporcusu, izleyicisi, yöneticisi bu anlams›z gidifle elbette dur diyecektir.” Özlemek... Birfleyleri, kifliyi, kiflileri ve bu ülkeye hizmet edenleri, geçmiflten günümüze de¤iflen siyasal sistemin Süleyman Seba çarklar› aras›nda ezilip Orhan fieref Apak yok olanlar›... Anay›, Yak›n tarihe dek aram›zbabay› varl›klar›m›z›, iz da yaflayan Befliktafl'›n unutulmaz baflkan›n›n, “Eski dostlar b›rakanlar›... Ama; özlemin tepe noktas›ndaki bir büyük insan› ulu önder flark›s›n›n nameleri aras›nda tarih yazd›¤›n› duyumsad›m. Befliktafl benim Atatürk'ü özlemek... Devrimlerini, Türkiye Cumhurimilyonlarca varisi olan varl›¤›md›r.” söyleminin sahibini; dev gibi bir adam, yetinin varolufl evrimindeki ola¤anotoriter, futbolumuza unutulmaz katk›- üstü dehas›n›.Ve Türk kad›n›n›n her lar› olan Orhan fieref Apak'› özledim, sahada oldu¤u gibi spor alanlar›nda özlediler... Hükümranl›¤›n›n hizmet da baflar›l› olabilece¤ini keflfeden Yüce Atatürk'ü çok özlüyoruz. s›n›rlar›na el koyan siyasi yap›n›n, Özlemek sözcü¤ü; dev gibi bir adam› nas›l yok etti¤inin özlediklerimizi unutturacak birileri tan›kl›¤›n› yapm›flt›m, o zamanlar. Y›llar sonra Orhan fieref Apak'› azle- ç›kmad›¤› sürece, bizimle birlikte den, onu baflkanl›k koltu¤undan çekip hasret yüklü trenlere binecektir...• metingoren@butundunya.com.tr alan futboldan so¤utanlardan biri, 65
BD fiUBAT 2016
Difl ‹mplantlar› Türkiye’de Yafl›nda Türkiye’de ‹mplantoloji 45 y›l önce “ilginç bir rastlant›” sonunda bafllad›. Yayg›n olarak bilinen içeri¤iyle bir bitkinin “yetifltirilmek üzere bir yere dikilmesi” ya da “bir yere yerlefltirilmesi” anlam›ndaki “implant” sözcü¤ü, t›p dilindeki anlam›yla, bir tedavi yönteminin ad›d›r. 66
45
Yazan: Doç. Dr. AHMET KURTARAN
H
acettepe Difl Hekimli¤i’nde henüz bir y›ll›k asistan oldu¤um 1971 y›l›nda ad›m, Modern Folk Üçlüsü’ nün üç sanatç›s›ndan biri olarak yayg›n biçimde duyulmaya bafllam›flt›. Türk folk ve klasik müzi¤i ile çocuk flark›lar›n› çok seslendirmek yöntemiyle Türkiye’de yeni bir müzik türü ve be¤enisi oluflturan müzik toplulu¤umuz Modern Folk Üçlüsü, yak›ndan tan›d›¤›n›z ünlü gazeteci
BD fiUBAT 2016
Doç. Dr. Ahmet Kurtaran (13.10.1946‹stanbul) Hacettepe Difl Hekimli¤i Fakültesi Mezunu Diflhekimi (46 y›ll›k) Modern Folk Üçlüsü Üyesi (47 Y›ll›k) Halen görevi: Baflkent Üniversitesi ‹stanbul Klini¤i Koordinatörü
H›ncal Uluç’un menajerli¤i do¤rultusunda giderek be¤eni alan›n› geniflletmifl, 5 k›tada 36 ülkenin 76 kentinde verdi¤imiz 300’den fazla konserle ve ç›kard›¤›m›z 15 plak, CD ve DVD ile yaln›zca kendimizi tan›tmakla kalmam›fl, Türkiye’nin tan›t›m›nda önemli baflar›lar sa¤lam›flt›k. Toplulu¤umuz ilk yurt d›fl› konserine 1971’de Berlin “Deutchland Halle’de”, “Senin Yurdun, Benim Yurdum” adl› festivalde
Doç. Dr. Ahmet Kurtaran’›n kitab› ”40 y›ld›r implantlarday›m”
kat›lm›fl, Yunanistan, Yugoslavya, Almanya, Fransa, Portekiz, ‹talya gibi ülkeler aras›nda Türkiye’yi temsil etmifl, 10-12.000 kiflinin doldurdu¤u salondaki bu ilk yurt d›fl› konserlerimizde sahneye defalarca ça¤›r›lm›flt›k.” Ahmet Kurtaran kitab›n›n bu bölümünde “difl implantasyonu”
1970 y›l› Hey dergisi Y›l›n Sanatç›lar› Kad›n Sanatç›: Ajda Pekkan/ Topluluk: Modern Folk Üçlüsü 67
BD fiUBAT 2016
konusuyla “tan›flmas›n›” anlat›yor ve difl tedavisindeki bu ça¤dafl yöntemin Türkiye’de 45 y›l önce, birçok meslektafl›n›n bile bilmedi¤i ilginç bir rastlant› sonunda bafllad›¤›n› aç›kl›yor. “Kendisini bugün rahmet ve sevgiyle and›¤›m›z dostumuz Mehmet Bar›, bu baflar›l› konserimizden bir gün sonra bize Berlin’i gezdirirken bir öneride bulundu. ‘Sen ayn› zamanda difl hekimisin’ dedi. ’Hem baflar›l› bir meslektafl›nla tan›flmak, hem de onun uygulad›¤› bir tedavi yöntemini görmek istersin. Gel seni onun difl muayenehanesine götüreyim.’” Mehmet’in beni tan›flt›rd›¤› Alman doktor, çeneye implant yerlefltiriyordu… ‹flte o an bende bir ›fl›k yand›: ‘Ben bu yöntemi Türkiye’de bafllatabilirim’ dedim.
ederek, onlara uygun çal›flma ortam› haz›rlamas› ile bafllar. Sonraki y›llarda yetiflen bizim kuflak, özellikle sa¤l›k alan›nda yeniliklere imza atm›fl, Atatürk’ün s›k s›k yineledi¤i gibi ‘Türk insan›n›n büyük baflar›lar sa¤layaca¤›na inanc›n›” defalarca kan›tlam›flt›r. Esas›nda benzer bir uygulamayı Cumhuriyetin ilk y›llar›nda Mustafa Kemal de yapm›fl, Almanya’dan, sanat-bilim insanlar›n› getirerek, cumhuriyete yeni eserler ve kurumlar kazand›rm›flt›r. Türkiye’de ilk implant uygulamalar›: Yurda dönünce konuyu araflt›rmac›
Hacettepe’nin Bilimsel Farkl›l›¤›: Hacettepe 1954’lerde Ankara Türkiye’nin ilk Üniversitesine ba¤l› “Ana Çocuk Sa¤l›¤›” adl› bir birim üretilen implantlar› olarak bafllam›fl, 1962-63 y›lla- (Krom-Cobalt-Molibden alafl›m› = Vitallium Hacettepe Difl Hekimli¤i Fakültesi 1971’li Y›llar) r›nda da “t›p ve difl’e” ilk ö¤renciler al›nm›flt›. Ben bu bilim kervan›na Ankara Koleji’nden mezun olduktan 1 y›l sonra 1964’de kat›ld›m ve 1970’de de difl hekimli¤inden mezun olmufltum. Hacettepe, ‹hsan Do¤ramac›’n›n ayr›cal›kl› ve ilerici bir eseridir. Yarat›c› bir zekâya sahip Do¤ramac›’n›n baflar›s›, o tarihlerde yurt d›fl›nda yetifl- Ayn› implantlar› çeflitli çene ve konumlar için mifl akademisyenleri davet üretilmifl di¤er örnekleri 68
BD fiUBAT 2016
ve e¤itimci kiflili¤i olan hocam›z Cengiz Tokman’a açt›m. ’Deney hayvanlar›nda denemeden olmaz’ dedi. Projeyi haz›rlad›k, araflt›rma bölüm baflkan› Prof. Naci Bor’a sunduk. Köpeklerin diflsiz çenelerine Cr-Co (Vitallium) metal implantlar› yerlefltirdik. Histopatolojik sonuçlar olumlu olunca da, insanlara da uygulayabilmemiz için izni ç›kt›. ‹zin ç›kt› ç›kmas›na da, ortam flimdi gibi de¤il. Elde fabrikasyon implant yok, olsa da zaten ithal edilebilme imkân› bulunmuyor. Bir ‘araflt›rma gurubu’ kurduk, kendi implantlar›m›z› kendimiz üretmeye karar verdik.
Bir ‘araflt›rma gurubu’ kurduk, kendi implantlar›m›z› kendimiz üretmeye karar verdik.
B
izim dönemlerde hepsi Hacettepe’de yetiflmifl, sonra akademisyen olan Prof. Taner Okflan (cerrah), Prof. Ergun Ayd›nl›k (protez), Prof. Bülent Dayangaç, ben ve gurup flefi hocam›z Prof. Cengiz Tokman rehberli¤inde ifle bafllad›k. Ben, kendi olanaklar›m›zla yapt›¤›m›z ilk implantlara “home-made” yani “ev yap›m›” implantlar ad›n› verdim… Önce 26 hastada 40’a yak›n implant uygulad›k, ki ben bunlar› daha sonra “doktora” tezimde yay›nlad›m. Pek ço¤u uzun y›llar bu hastalar›n a¤›zlar›nda hizmet gördü. Daha sonra bu vakalar› 1. ‹stanbul Difl Hekimli¤i Kongresi’nde sunduk. Büyük arbede ve itirazlar oldu. ‘Böyle fley olmaz, bu genç arkadafllar›m›z biraz ileri gidiyorlar, henüz bu konuda yeter araflt›rma yok’ itirazlar›na, k›demli bir hoca daha da ileri giderek,
bana hitaben ’Difl hekimli¤i çalg› çalmaya benzemez, ciddi bir meslektir, insanlar› denek olarak kullanamazs›n›z’ gibi serzenifllerde bulundu. Yenilik ve ilk’lere daima önce itirazlar edilir… Tabii, deney hayvanlar› ve histopatolojik sonuçlar› ortaya koyunca salonda derin bir sessizlik egemen oldu, Hacettepe Türkiye’de bir ilke daha imza atm›fl oldu. Y›llar içinde bu konuda materyal, teknik, metod ve uygulama anlay›fl› de¤iflti. Bunun her aflamas›nda bizler vard›k. Baflar› % si 65’lerden % 9899’lara yükseldi. Bu konuda doktora (1974) ve doçentlik (1978) tezleri yazarak bir ilke daha imza atm›fl olduk. Kazand›¤›m›z deneyim ve bilgilerin ülke genelinde tan›nmas› için kurslar, e¤itim seminerleri açt›k, konferanslar, tebli¤ler verdik. Baflar›, Tak›m Çal›flmalar›nda Yatar: 2016’ya girdi¤imiz bu y›lda, ilk uygulamalar›n üzerinden 45 y›l geçti¤ini görmekteyiz. Ben bir protez uzman›y›m, uzun y›llar›m da bununla geçti. T›bb›n di¤er branfllar›nda da oldu¤u gibi implant konusu da tak›m çal›flmas› gerektirir. Yaflam›mda, müzik ve difl hekimli¤i u¤rafl›mda hep 69
BD fiUBAT 2016
tek tek hepimizin, birbirimize olan sayg›s› yer almaktad›r. acettepe’den bafllay›p flimdilerde Baflkent Üniversitesi ‹stanbul Hastanesi’nde devam eden bu serüvende, kendilerini hep sevgi ve flükranla and›¤›m Taner Okflan, Tezcan Demiröz, Selçuk Basa, Ercan Kocagil, Haluk fiarman, Kerem Dedeo¤lu, Kaya Energin, adlar›n› bir anda sayabilece¤im beraber çal›flt›¤›m önemli cerrahlard›r. Difl teknikerlerim Yakim Yakimoviç, Bekir, Kubilay ve Recep’i de bu listeye dahil etmeliyim.. ‹lk günden itibaren tüm vakalar›m› kayda al›r, arflivlerim. Teker teker saymad›m ama tahminen (ayda ortalama 25 implant bu +/- 10-15 de¤iflir) 45 y›l sonunda 13.000’in üzerinde implant’ta ben ve arkadafllar›m›n imzas› vard›r. Bunun yaln›zca Türkiye ölçe¤inde de¤il, uluslararas› aç›dan da önemli bir rakam ve deneyim oldu¤unu, hoflgörünüze s›¤›narak söyleyebilirim.
H
Uluslararas› 1. Difl Hekimli¤i Kongresi / 1972 (Tan›t›m broflürü kapa¤›)
“tak›m çal›flmalar›” içinde bulunmuflumdur. Bu tür çal›flmalar ancak, kiflilerin birbirine itimad›, deste¤i ve dayan›flma ruhu içinde yürüyebiliyor. ‹mplantolojide de ilk planlanmadan, son aflamas›na kadar, uygun bir ortamda, bilgi, beraber çal›flma, disiplin ve deneyime gereksinim vard›r. Tak›m›, a¤›z cerrah›, periodontolog (difl eti), protez uzman› ve uzman difl teknikerleri oluflturur. Bu yap›lanman›n her aflamas›nda da, yine ancak titizlikle kurallara uyulmas› ilkesiyle yakalanabiliyor baflar›. Özetle 45 y›l sonra ulaflt›¤›m›z bugünkü baflar›m›z›n temelinde ve ruhunda, bu y›llar› paylaflt›¤›m›z iyi ve yetenekli cerrah, tekniker, asistan ve yard›mc›lar›m›z›n birlikte çal›flma azmi, disiplini ve her fleyden önce, 70
fle bafllad›¤›m›z y›llarda Türkiye’ deki say›s› 3 olan difl hekimli¤i fakültelerimizin say›s›n›n günümüzde 90’lara ulaflm›fl oldu¤u ve kendi implantlar›m›z› üreterek yola ç›kt›¤›m›z Türkiye’de flimdilerde 350’nin üzerinde implant firmas›n›n varl›¤›n› söylersem, konunun halk sa¤l›¤› ve difl hekimli¤i aç›s›ndan ne düzeye ulaflt›¤›n› belirtmifl ve önemini dikkatinize sunmufl oldu¤uma inanmak isterim.
‹
BD fiUBAT 2016
Özetle, bir müzik konseri sonras›nda yabanc› bir ülkede bir meslektafl muayenehanesine yapt›¤›m›z ziyaretimizin, ülkemizde implantlar›n bafllamas›na neden oluflturmas› “ilginç bir rastlant› ve sonucu” olarak yorumlanabilir ama... Tüm bunlar›n arkas›ndaki bir “Hacettepe” olgusunun varl›¤› ve bize sa¤lad›¤› bilimsel destek, bu “ilginç rastlant›”y›, ülkemizin t›p alan›ndaki övünç duyulacak bir bafla-
r›s›na ve bu baflar›dan yararlanan Türk halk›n›n “talihi”ne dönüfltürmüfltür.
A
rkam›zda bir “Hacettepe olgusu” ve bilimsel deste¤i olmasayd› bu “ilginç rastlant›”, hiç kuflkumuz yok, kiflisel belle¤imizin s›n›rlar› aras›nda s›k›fl›p kalm›fl ve zaman zaman an›msayaca¤›m›z gençlik an›lar›m›z›n kapsama alan›n›n bir ad›m ötesine bile geçememifl olacakt›. •
Yaban Kazlarının
Gizemi
Yaban kazlar› “V” fleklinde uçarlar. Bilim adamlar› kazlar›n neden bu flekilde uçtuklar›n› araflt›rd›klar›nda flu verilere ulaflt›lar: 1- "V" fleklinde uçuldu¤unda, her kufl arkas›ndaki kufl için onu kald›ran bir hava ak›m› sa¤l›yor. Böylece "kanat hareketleri sonucunda ortaya ç›kan hava ak›m›n› kullanarak uçufl menzillerini yüzde yetmifl oran›nda uzat›yorlar. K›ssadan Hisse: Belli bir hedefe ulaflmak için bir araya gelenler hedeflerine daha kolay ve çabuk eriflirler. 2- Bir kaz, "V" grubundan ayr›ld›¤› anda uçmakta güçlük çekiyor. Çünkü birlikte oluflturduklar› hava ak›m›n›n d›fl›nda kal›yor. Sonuçta, genellikle geri dönerek yoluna grupla devam ediyor. K›ssadan Hisse: Bizimle ayn› yöne gidenlerle bilgi al›flverifli ve iflbirli¤i yarar›m›zad›r. 3- "V" grubunun bafl›nda giden kaz hiç bir hava ak›m›ndan yararlanam›yor. Bu yüzden di¤erlerine oranla daha çabuk yoruluyor. Bu durumda yorulunca en arkaya geçiyor ve bu defa hemen arkas›ndaki kaz lider konumuna geçiyor.
Bu de¤iflim sürekli yap›l›yor; böylece her kaz grubun her noktas›nda yer alm›fl ve ayn› oranda yorulmufl oluyor. K›ssadan Hisse: Yapt›¤›m›z her ifli, yeri ve zaman› geldi¤inde baflkas›na b›rakmak gerekiyor. 4- Uçufl h›z› yavafllad›¤›nda gerideki kufllar, daha h›zl› gitmek üzere öndekileri ba¤›rarak uyar›yorlar. K›ssadan Hisse: ‹lerlemek için bazen baflkalar›n›n uyar›lar›na gereksinim duyar›z. Bundan al›nmamal› tam aksine, sevinç ve takdirle karfl›lamal›y›z. 5- Gruptaki bir kufl hastalan›rsa veya bir avc› taraf›ndan vurulup uçamayacak duruma gelirse; düflen kufla yard›m etmek üzere gruptan iki kaz ayr›l›yor ve korumak üzere hasta/yaral› kaz›n yan›na gidiyor. Tekrar uçabilene (veya e¤er ölürse, ölümüne kadar) yaral› kuflu asla terk etmiyorlar. Daha sonra kendilerine baflka bir kaz grubu buluyorlar. Hiçbir kaz grubu, kendilerine bu flekilde kat›lmak isteyen kazlar› reddetmiyor. K›ssadan Hisse: Vefa ve yard›mlaflma duygusu sadece insanlara özgü de¤il 71
BD fiUBAT 2016
Kar›n Toklu¤una Çal›flan
Kadrolu Müze Bekçileri! Yazan: GÜLB‹N GÜZEY
Rusya’n›n St. Petersburg kentindeki
dünyan›n en büyük ve en eski müzelerinden Ermitaj’da, 3 milyondan fazla paha biçilemez sanat eseri kediler taraf›ndan korunuyor. 200 y›l önce say›lar› artan farelere önlem olarak Çariçe II. Katerina’n›n verdi¤i emirle koruma görevine ”atanan” uzman kedilerin görevi günümüzde de devam ediyor! Halen 70’ten fazla ”kadrolu” kedi Ermitaj’daki tablolar› kemirgenlerden uzak tutuyor. Kediler için kurulan bir dernek, bu sevimli bekçileri “makul bir say›da tutma” görevini üstlenirken, müze bünyesindeki özel veterinerler de kedilerin sa¤l›k sorunlar›yla ilgileniyor. Müze çal›flanlar› ise kedilere olan minnetlerini her y›l düzenledikleri özel bir ”Hermitage Kedi Günü” etkinli¤iyle gösteriyor.•
72
Evrensel Bak›fl Aç›s› Gürbüz Evren
Osmanl› ‹ngiltere’yi ‹spanyol ‹flgalinden Kurtarm›flt› spanya, 1500’lü y›llar›n özellikle ikinci yar›s›nda Avrupa’n›n en güçlü H›ristiyan krall›¤› olarak öne ç›km›flt›r. Avrupa’n›n yar›s›na yak›n bir bölümünde etkili olan ‹spanya Krall›¤›, Katolik dünyas›n›n da lideri durumundayd›. Ayn› dönemlerde bir cihan ‹mparatorlu¤u olan Osmanl› Devleti ise ‹spanya’n›n en önemli rakibiydi. Osmanl›lar, Katoliklere karfl› Protestanlar› destekleyen bir politika izliyordu. Böylelikle Katolik ‹spanyollar›n düflman› olan Protestanlar› da kullanarak, bu önemli rakiplerini
‹
zay›flatacaklar›n› biliyorlard›. Ayn› y›llarda Protestan ‹ngiltere de, ‹spanya’n›n düflmanlar› aras›ndayd›. ‹spanyol donanmas›n›n bir bölümü Amerika k›tas› k›y›lar›nda ‹ngiliz gemilerinin önündeki en büyük engel olarak dururken, di¤er bir bölümü de, ‹ngiltere k›y›lar›n›n karfl›s›ndaki Hollanda’da bulunuyordu. Bu durum nedeniyle ‹ngilizler, ‹spanyollar›n ‹ngiltere’yi iflgal etmesinden korkuyordu. ‹ngilizler, 1580-1590 döneminde, ‹spanyollardan kurtulman›n yolunun Osmanl›lar ile iflbirli¤i yapmaktan 73
BD fiUBAT 2016
Fransa Kral› 1. François
geçti¤inin bilincindeydi. Çünkü önlerinde Fransa örne¤i vard›. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Fransa Kral› 1. François’n›n daveti ile Barbaros Hayrettin Pafla komutas›ndaki Osmanl› savafl gemileri, Toulon baflta olmak üzere Akdeniz’deki Frans›z limanlar›na demir atm›flt›. Buradan ‹spanya k›y›lar›na sald›r›lar düzenleyen Osmanl› kad›rgalar›, ‹spanyollar› fazlas›yla meflgul etmifl, çok da zarar vermiflti. Bu örne¤i bilen ‹ngilizler, Osmanl› padiflah›ndan yard›m istemeye karar verdi. öz konusu karar›, 1587 y›l›ndaki mektup trafi¤inden ö¤reniyoruz. Bu mektuplar›n varl›¤› da, John Ezard imzas›yla, 1 Haziran 2004 tarihinde, The Guardian gazetesinde yay›nlanan, “Türklere hangi nedenden ötürü teflekkür etmeliyiz”
bafll›kl› bir haber ile ortaya ç›kt›. Haberde, Kraliyet Koleji ö¤retim üyesi Jerry Broton’un, “1588 y›l›nda, Hollanda’ya getirdi¤i gemilerle ‹ngiltere’yi iflgale haz›rlanan ‹spanya, Osmanl› donanmas›n›n Akdeniz’e yay›lmas› ve manevralar yapmaya bafllamas› üzerine, elindeki deniz gücünü ikiye ay›rmak zorunda kald›. Bu durumdan faydalanan ‹ngilizler de ‹spanyollar› yendi” fleklindeki de¤erlendirmesine yer vermektedir. Jerry Broton, bu bilgilerini, ‹ngiliz Kraliyet arflivlerinde buldu¤u baz› belgelere dayand›rmaktad›r. Söz konusu belgelerden biri, Kraliçe’nin askeri dan›flman› Sir Francis Walsingham’›n, ‹stanbul’daki ‹ngiliz elçisi William Harborne’a gönderdi¤i, 9 Mart 1587 tarihli bilgilendirme mektubuna yan›t verdi¤i 24 Haziran 1587 tarihli mektuptur. Bu mektupta, Sir Francis Walsingham, “‹spanyollar›n güçlü hatta yenilmez armadas› diyebilece¤i-
S 74
Jerry Broton
BD fiUBAT 2016
miz donanmas›n›, ancak Osmanl› ‹mparatorlu¤u durdurabilir” demektir. yr›ca verilen görevleri lay›k›yla yerine getirdi¤ini belirtti¤i ‹ngiliz elçiye, ‹stanbul’daki baflar›l› çal›flmalar›ndan ötürü teflekkür ederek, Padiflah 3. Murat’›n ‹spanya Kral› Philip ile anlaflma yapmamas›na Kraliçe’nin çok memnun oldu¤unu, bunu da Türk Sultan›na özellikle söylemesini istemektedir. Bunun d›fl›nda Osmanl›lar›, Akdeniz’de, ‹spanya, ‹talya ve Kuzey Afrika k›y›lar›nda sald›r›lar düzenleyerek, ‹spanyollar› zay›f düflürmeye ikna etmesi için Padiflah ve vezirlerle görüflmeler yapmas›n›, ‹ngilizlerin çok iyi insanlar oldu¤unu anlatmas›n› da istemektedir. ‹ngiltere elçisi William Harborne, hemen harekete geçerek, Padiflah 3. Murat’a bir mektup sunacakt›r. Mektupta en çok dikkat çeken unsur, elçinin konuyu dini inançlar üzerinden anlatarak Padiflah› etkilemeye çal›flma düflüncesidir. Elçi Harborne, ‹spanya Kral› için, “Papa ve sad›k müttefiki putperest-kâfir Katolik kral” ifadesini kullanmaktad›r. Elçi, devam›nda, “Yüce Tanr›’n›n size verdi¤i kuvvet ile ortak düflman›m›z tüm putperest kâfirleri yok edece¤inizi umuyorum. Zavall› bir kulunuz olarak size yalvar›yorum, putperest kâfir ‹spanya üzerine büyük bir donanma sevk etmezseniz bile hiç olmazsa 60 ya da 80 kad›rga gönderin” demektedir. Mektubun devam› ise daha da ilginç bir hale gelmektedir. Elçi
A
Harborne, Padiflah 3. Murat’a, “Kraliçe Elizabeth, bir kad›n oldu¤u halde Tanr›’n›n, putperest kâfirlerle savaflma emrini yerine getirmek için çabal›yor. Size her zaman sad›k kalan Kraliçe’yi bu en zay›f zaman›nda yaln›z b›rak›rsan›z, size inanan, güvenen tüm dünya flafl›racakt›r. ve taraftarlar›na hak ettikleri cezay› vermifl olacaks›n›z. Tanr› sizin arac›l›¤›n›z ile putperest kâfirleri cezaland›racakt›r” sözleriyle adeta yalvarmaktad›r. Bu mektuplar›n ayr›nt›lar›n›n kamuoyu taraf›ndan bilinmesi, ‹ngiltere’de tart›flmalar› art›rd›. Baz› ‹ngiliz tarihçiler, konuya iliflkin Türkiye’ye müracaat edilmesini, Osmanl› arflivlerinde, ad› geçen döneme ve Padiflah 3. Murat’a ait belgelerin de incelenmesini önerdiler. Söz konusu önerinin Türkiye’deki resmi makamlar taraf›ndan kabul edilmesinin ard›ndan Osmanl› arflivlerinde yap›lan araflt›r-
Sultan III. Murat 75
BD fiUBAT 2016
malarda, 3. Murat’›n, Kraliçe Elizabeth’e gönderdi¤i bir mektup bulunacakt›r. Padiflah mektubunda özetle, “Sizden önce Osmanl› Sultanlar› ile dostluk kuranlar nas›l sayg› görüp, taraf›m›zca korunma alt›na al›nd›larsa ‹ngiltere Kraliçesi Elizabeth de ayn› muameleyi görecektir. Elçiniz arac›l›¤› ile bizden istedi¤iniz donanma yard›m›n› dikkate alaca¤›z. Önümüzdeki ilkbahar aylar›nda büyük bir donanmay› gönderece¤iz. Ülkenizin dostlu¤u ayn› flekilde devam ederse, Osmanl› Devleti de sizi sürekli koruyacakt›r” demektedir. adiflah 3. Murat’›n Kraliçe Elizabeth’e gönderdi¤i mektup ortaya ç›k›nca, konu baflka bir boyut kazand›. ‹ngiltere Eflitlik ve ‹nsan Haklar› Komisyonu Baflkan› Trevor Philips’in, söz konusu mektuplardan hareketle, “‹ngiltere Kraliçesi Elizabeth, Türklerin yard›m› sayesinde ‹ngilizlerin elinden kurtulmufltur. Bu bilgi ülkenin resmi tarihine eklenmelidir” yönündeki aç›klamas›, ülke kamuoyunu ikiye böldü. Tarih biliminin gere¤i söz konusu bilginin e¤itimö¤retim program›nda yer almas›n› isteyenlere karfl› ç›kanlar, ‹ngilizlerin, 400 y›l önce bir ara Türklere muhtaç duruma düflmesini yeni kuflaklar›n bilmesinin iyi bir etki yaratmayaca¤›n› savunmaktad›r. Tüm tart›flmalara ra¤men, bu bilgi resmi tarihe eklenmemifltir. Söz konusu durum bize Fransa’ n›n tutumunu hat›rlatmaktad›r. Bilindi¤i üzere Fransa Kral› 1.
P
76
François, 1525 y›l›ndaki Pavie Savafl›’nda, ordusu yenilince, ‹spanya Kral›, Habsburg Hollandas› Lordu ve Burgonya Kontu s›fatlar›n› da tafl›yan Roma Germen (Alman) ‹mparatoru fiarlken’e (5. Karl ya da Charlesquint) esir düflmüfltü. Çok kötü esaret koflullar› içinde olan Frans›z Kral›, annesi Louise de Savoie arac›l›¤› ile Kanuni Sultan Süleyman’a bir mektup göndererek, yard›m istemifltir. Mektubu ‹stanbul’a getiren Frans›z elçi Kont Jean Frangipani, Kuzey ‹talya’daki savaflta esir düflen 1. François’›n ‹spanya götürülüp, orada hapsedildi¤ini bildirerek, Kral’›n annesinin o¤lunun kurtar›lmas› için yalvard›¤›n› dile getirmifltir. Frans›z Kral›’n›n annesi ilk temas›n ard›ndan baflka mektuplar da göndermifltir. Kanuni Sultan Süleyman ise mektuplara verdi¤i yan›tta, Kral François’y› kurtaraca¤›n› bildirmifl, fiarlken’i de hemen uyarm›flt›r. Nitekim bu geliflmelerin ard›ndan Osmanl› ile fiarlken’in ordusu aras›ndaki Mohaç Meydan Savafl› (1526) Türklerin zaferi ile bitince, Fransa Kral› 1. François da serbest b›rak›lm›flt›r. ‹flte bu olay da, Fransa resmi tarihine eklenmemifltir. Gerek ‹ngiltere gerekse Fransa, büyük sömürgeci devletler olarak, resmi tarihlerinde zor durumlara düfltükleri olaylar›n bilinmesini istemezler. Bir çeflit büyüklük kompleksi olan bu anlay›fl, tarihteki gerçekleri yok sayma üzerine kurulmufltur. Bu duruma iliflkin yeni örnekleri paylaflmaya devam edece¤im. • gurbuzevren@butundunya.com.tr
Yaflamdan Kesitler Sema Erdo¤an
Bereketin Sesi
Mesut Mertcan Ç
ocukluk ve ilk gençlik y›llar›ndaki konuflmas›n› tam bir “Adanal›” olarak tan›mlayan, çok dalga geçilen, kaba konuflmas› nedeniyle hoflland›¤› k›za sinemaya gitme önerisi reddedilen ve benzer onlarca an›n›n sahibi olan isim gün gelecek Türkiye’nin en iyi haber spikerlerinden biri olacakt›. Baz›lar› için inan›lmas› zor olsa da o, inand› ve baflard› ve Mesut Mert-
can oldu. Adana’ya özgü pek çok fley kendisinin yazd›¤› ve ‘fiimdi fiiirler’ albümünde seslendirdi¤i “Pamuk Tarlalar›” adl› fliirde kalm›flt›. Mesut Mertcan gençlik döneminde ayr›ld›¤› Adana’da art›k. Annesi ile babas› do¤umuna say›l› günler kala ayr›l›r. “Ama benden sonra imalat iyi. On kardeflin en Mesut büyü¤ü benim.” Mertcan gençlik Farkl› bir çocuktur. y›llar›nda “Nedenini bilmiyorum 77
BD fiUBAT 2016
ama yal›nayak gezerdim. Babam oldukça varl›kl›yd›, bana da çok iyi bakard› ama sabah erkenden f›r›na gider simit al›r satard›m. F›r›nda kalmam›flsa satanlardan al›r yine satard›m. Hofluma gidiyordu. Çok da savurgand›m. Elime geçen parayla flamf›st›¤› ve akide flekeri al›rd›m. Hâlâ çok seviyorum ama flimdi fleker bakkalda yok bende var.” Tarihi bir dokuya sahip Tepeba¤ Mahallesi’ nde geçer çocuklu¤u. Tepeba¤ ‹lkokulu’nda okur. Babas›n›n ekonomik durumuna göre dalgal› bir ö¤retim süreci yaflar. “Adana’da koleje bafllad›m ‹stanbul’da devam ettim. Lisede Adana’ya döndüm. Bir disiplin içinde yetiflti¤im için ayak uyduramad›m. Sürekli kaç›yordum. Tiyatroya da heves sarm›flt›m. Devams›zl›ktan belge ald›m.” er iki kolejde de futbol oynar, kalecidir. Çok yaramazd›r. K›zlar›n saç›n› çekmekten çok hofllan›r. “Yaramazl›k yapan ö¤rencileri ceza olsun diye kömürlü¤e atarlard›. Orada çok arkadafl edindim.” Babas›, sonradan “Teselli Meflrubatlar›” olarak fabrikaya dönüflen Adana’da çok bilinen “Vatan Gazozlar›”n›n imalatç›s›d›r.
H
‹lk anons deneyimi “Ç›kmaz sokaktaki evimizin d›flar›ya bakan, delikli balkon gibi bir yeri vard›. Elime hortumu al›r ’Vatan Gazozlar› için, iyidir!’ diye anons yapard›m. Ama babam harçl›k 78
Mesut Mertcan spikerlik y›llar›nda
vermedi¤i zaman da ’Vatan Gazozlar› kötüdür, içmeyin. Midenizi bozar, hasta yapar’ diye anons yapard›m.” Tiyatroya ilgi, çeflitli yerlerde ve cambazhanelerde sunuculuk derken spiker olmaya karar verir. Lise mezunu zorunlulu¤u vard›r. Çok zorlansa da 3 y›l›n derslerini verip diplomas›n› al›r. Çocuklu¤unuzda ya da ergenlik döneminizde nas›l konuflurdunuz? “Adanal› gibi gonufluduk bac›m ne gonuflak ki baflga.” Bir an karfl›n›zda baflka birisi var san›yorsunuz. “16 yafl›nday›m. Hoflland›¤›m bir k›z var. Sinemaya götürece¤im. ‹ki gün aynan›n karfl›s›nda prova yapt›m. ’Benle sinemaya giden mi?’ diyorum arkadafllar ‘Benimle sinemaya gider misin?’ diye düzeltiyorlar. Prova prova derken k›z›n yan›na gittim,’ Cuma günü sinemaya gidek mi? dedim. K›z bana … dedi.” Okulda çok alay edildi¤i için sürekli a¤layan bir delikanl›d›r. ‹stanbul fiehir Tiyatrosu’ ndan Reflit Baran “O¤lum çal›flarak baflar›lmayacak bir fley yoktur. Bol bol kitap oku.” önerisiyle iki perdelik bir oyun kitab› verir.
BD fiUBAT 2016
Etüdlerde buldu¤u bofl odalarda replikleri çal›fl›r. O y›l okulun tiyatro kolundad›r. Ve oyunun sunuculu¤unu yapar. “Güzel konuflmaya bafllay›nca bu kez de ‘muhallebi çocu¤u’ diye dalga geçmeye bafllad›lar.” ‹lk önemli sunufl “Lisede bir oyunda oynuyorum. Oyun bitmifl. Perde aral›¤›ndan annem ve babam›n gelip gelmedi¤ine bak›yorum. Üzerimde de kruvaze bir tak›m var. Sorumlu ö¤retmenimiz Erdo¤an Bozdo¤an beni sunucu ile kar›flt›m›fl. Ne bak›yorsun buradan deyip sahneye itti. Bir kalabal›¤›n karfl›s›nday›m. Bütün cesaretimi toplad›m. Bildi¤im bir f›kra vard› onu anlatt›m. Büyük alk›fl ald›.” Okul müdürü de çok be¤enince 15 gün sonraki bir okul etkinli¤ini sunar ve böylece sunuculuk bafllam›fl olur. Askerli¤ini de Orduevi’nde orkestra sunumlar›n› yaparak tamamlar. Adana’da o dönemin ünlü Emirgân Çay Bahçesi’nde çal›fl›r. fiükran Ay’› ve Beyaz Kelebekler’i sunar. Kolay de¤ildir ama Maksim Gazinosu’nun yazl›¤› Tafll›k’ta sunuculuk yapar. ‹lk sunucusudur ayn› zamanda. “‹fl aramak için ‹stanbul’dayd›m. Tesadüfen Beyaz Kelebekler’le karfl›laflt›k. Tafll›k’taki programlar›n› sunmam için beni davet ettiler. Hasan Bora, Fahrettin Aslan ile konuflmufl.
O da benimle görüfltü. ‘Biliyor musun sen gazinomda ilk ve tek sunucusun.’ dedi. Sanatç›lar› kimse takdim etmezdi o tarihlerde. Üç ay kadar güzel takdimler yapt›m.” TRT Günleri Liseyi bitime s›navlar›nda tek dersi kald›¤› için TRT s›nav›na kabul edilmez. “Arada bir ayl›k zaman fark› var. Eylül ayn›nda diplomam› al›r almaz ’Türkiye’nin neresinde olursa olsun spikerlik yapmak istiyorum’ diyerek Çukurova Radyosu’na baflvurdum. Adana ‹l Radyosu reklam ajans›nda çal›flt›¤›m için kabul ettiler. Ankara Radyosunu kazand›m ama ihtiyaç oldu¤u için Erzurum’a gönderdiler.” 12 Mart 1974’te Devaml›l›k Spikeri olarak bafllar göreve. ‹lk olarak bir flark› anos eder. “Nas›l bir heyecan, anlat›lmaz yaflan›r.” 3 ayl›k radyo spikeri iken Ankara Radyosu’na ça¤›r›l›r, s›nava girer ve paket televizyon programlar›na bafllar. Kimlerle çal›flmaz ki. “TRT de hocam hatay› hiç affetmeyen Jülide Gülizar’d›. Bir di¤eri Zafer Cilasun..”
TRT’de hocam hatay› hiç affetmeyen Jülide Gülizar’d›. Bir di¤eri Zafer Cilasun.
Haber spikerli¤ine geçifl “Tek idealimdi. Ben bir gün televizyonda haber okuyaca¤›m ve baflar›l› olaca¤›m demifltim. Ekrana 79
BD fiUBAT 2016
1976 da ilk kez Güne Bak›fl ile ç›kt›m. Zafer Cilasun rahmetli olunca beni buraya kayd›rd›lar.” Yaklafl›k bir y›l sonra Günayd›n gazetesinden y›l›n en iyi erkek haber spikeri ödülünü al›r. Bir süre sonra da ana haberdedir. “Ödülümü ald›m karfl›ma koydum ve sabaha kadar a¤lad›m. Bu ödülü sana halk verdi ve sen önce halk diyeceksin, fl›marmayacaks›n dedim.” Alt›n Kelebek ve Y›l›n Unutulmayan Spikeri ödüllerinin de sahibi olur. Redaktör spiker kadrosu ile çal›fl›r. ‹lk tv haberleri “‹lk televizyon haberlerine ç›kaca¤›m. Can Baba (Akbel) heyecanl› m›s›n? diye sordu. Yoo radyoda haber okuyorum dedim. O da heyecanlan heyecanlan, heyecan iyidir dedi. Jenerik bafllad› kalbim nas›l çarp›yor. fiartlanm›fl›m. Ama hata yapmad›m.” TRT’nin gelmifl geçmifl en önemli isimleri, Erkan Oyal, Tuna Hufl, Zafer Cilasun, Adnan Advan, Can Akbel, Aytaç Kardüz, Sevim Canbaz, fiengül K›l›ç Karaca, Ülkü Giray, Ülkü Kuranel ile çal›fl›r. 19741987 y›llar› aras› çal›flt›¤› TRT’den sonradan ‘bana göre de¤ilmifl’ diyece¤i siyasete girer, milletvekilli¤i adayl›¤› için ayr›l›r. Ard›ndan Star, Kanal 6, Ulusal Kanal…Ve küçük kanallar. “Onlar da çekirdek olsun, ifl olsun diye gittim ama arad›¤›m› bulamad›m.” ‹yi bir haber spikeri nas›l olmal› “Metinsiz okumaya al›flt›rmal› 80
kendini. Haber yazmay› bilmeli ki okuyabilsin. Çok güzel kad›nlar, yak›fl›kl› erkekler var. Cüneyt Ark›n da çok yak›fl›kl›yd› ama sinemada y›llarca Abdurrahman Palay konufltu. Ayhan Ifl›k’› da Hayri Esen. Haber nedir bilmeliler. Genç arkadafllar yar›m saat haber okuyor ve hemen gelip ‘nas›ld›m hocam’ diye soruyor? Güzeldi, peki okudu¤un ikinci haber neydi diye soruyorum, hat›rlam›yor.” Çok fazla televizyon izlemese de en çok bir s›¤›nma nidas› olarak “eeee” ve “››››” y› çok kullananlara k›z›yor. Bir de ters vurgulara. “Rahats›zl›¤›m geçer geçmez Adana’da bir e¤itim okulu açmak yeni spiker ve sunucular yetifltirmek istiyorum.” Türkçeyi çok iyi kullanan biri olarak siyasilere de not veriyor. “Cumhurbaflkan›, çok Arapça kullan›yor ama iyi bir hatip. K›l›çdaro¤lu, çok aç›ld›, iyiye gidiyor. Bahçeli, tam bir Adanal›. Mesut Mertcan gençli¤in Tükçesini be¤enmiyor. “Tembeliz biz. ‹nternet Türkçesi ile konufluyoruz. K›saltmalara gidiyoruz. Merhabaya mrb, ne habere naber diyoruz. Bir de Bat› özentimiz var.” fiimdi fliirler, Zeki Müren ile Karanl›klar Günefli, Selda Ba¤can’ la Özgün Müzik fiöleni fliir albümleri…Üç filmde rol ald›, belgeseller seslendirdi. Yazd›¤› 160 fliiri var. Kesin olmamakla birlikte ad› “Y›ld›z Gözlüm” olacak bir fliir kitab› ç›karmak için büyük bir heyecanla gün say›yor. • semaerdogan@butundunya.com.tr
BD fiUBAT 2016
fiairlerin “yol göstericisi” ‹rfan hazinesi
Nizami encevi G Yazan: Dr. fiAH‹N MUSAO⁄LU Azerbaycan Yazarlar Birli¤i Üyesi
yüz y›l, Selçuklu egemenli¤inin Anadolu sayfas›... Türklerin Anadolu' yu mesken edinmeye bafllad›¤› dönem. O dönemki, Anadolu, Bizans ‹mparatorlu¤u’nun örttü¤ü bir co¤rafyayd›... O dönemki, Anadolu'da yaflam zor, çok zordu. Bir tarafta bu bölgede tutunabilen ilk yerleflimcilerden Selçuklular "imans›z düflmanlar›n" aras›nda ‹slam› yaymak için kutsal bir savafl verme¤e haz›rlan›yordu,
XII.
81
BD fiUBAT 2016
"‹flittim ben ki, her y›ld›z cihand›r Ki, her biri birer yer, asimand›r"
N. Gencevi’nin "Hosrov ve fiirin" mesnevisinden. (asiman = asuman, gökyüzü)
Türk halk›n›n dünya edebiyat›na arma¤an› Azerbaycan y›ld›z› ve fliirin yücesi Nizami Gencevi (1141-1209) her y›ld›z›n bafll› bafl›na birer varl›k oldu¤unu Bat›’dan dört yüzy›l önce söylemiflti... öteki tarafta ise ‹ngiliz Kral› "uzun bacakl›" Edvard ve Mo¤ollar Selçuk müslümanlar›n› önlerine katm›fl, koval›yorlard›. Eski dünyan›n do¤uflu ayaklan›yor, k›sacas› göz gözü görmüyordu. Ba¤dat merkezli Abbasi ‹mparatorlu¤u da¤›lma iflaretleri gösteriyor, M›s›r Memluklar› baflarabildikleri yerlerde otoriteye baflkald›r›yorlard›. Ortam, karmafla ve boflluktan olufluyordu. Ama ortamdaki bu karmaflan›n ve güç bofllu¤unun dolmas› uzun sürmeyecekti. Y›l 1136... Selçuk hükümdar› Alp Arslan, Selçuklu egemenli¤inin da¤›lma tehlikesi olan Güney Azerbeycan bölgesine flah fiemseddin Eldegez'i kendisinin vekili olarak atad›. Parçalanm›fl Selçuk ‹mparatorlu¤u’nun bu bölümünde, fiemseddin ve o¤ullar› Cahan Pehlivan ile K›z›l Arslan'›n çal›flmalar› sayesinde Azerbaycan Atabeyler devleti kuruldu ve 1225 y›l›na kadar Azerbaycan'›n Güneyi, Arran, Nahç›van, ‹ran'›n bat› Vilayetleri ‹sfahan ve Rey, bu devletin topraklar›na kat›ld›. Arran, Azerbaycan’›n Baflkenti Gence'ye göçürüldü. Gence dönemin güçlü y›llar›n› yaflayan, Arran adl› Azerbaycan devleti'nin Baflkenti oldu, görkem ve ünüyle, dillerden düflme82
yen bir memlekete dönüfltü. Ve Büyük ‹pek yolu üzerindeki bu ilim, bilim, kültür, güzel sanatlar merkezine dönüflen Gence'nin ad› giderek, dönemin Ba¤dat'›yla eflde¤erde an›lmaya bafllad›. Y›l, XII yüzy›l. Azerbeycan kendi geliflme tarihinin basamaklar›nda, ad›m ad›m bir “rönesans” yafl›yordu. Yak›n ve Orta Do¤u'nun önde gelen bilimadamlar›, yazar ve mimarlar› Gence'ye ak›n ediyorlard›. Bu “ayd›nlar ordusu”, de¤iflik zamanlarda ve de¤iflik mekanlarda gerçeklefltirdikleri baflar›lar›yla bir yandan insanl›¤›n evrimine katk›da bulunuyor, evrenin keflfinde sa¤lad›klar› önemli katk›lar›yla yaln›zca Do¤u'nun de¤il, Bat› rönesans›n›n da temelini oluflturuyordu.
R
önesans ad› verilen bu dönem, insanl›¤›n geliflim sürecine Biruni ad›n›, ‹bni Sina, Firdovsi, Hayyam ad›n› müjdeliyordu. Ve o günlerden bir gün... Hicri tarihle 535, miladi tarihle 1141 y›l›nda, iflte o Gence'de, bir y›ld›z do¤du. Bu do¤ufl, sonradan ölümsüzlü¤ü anlafl›lan bir dehan›n ve onun ayd›nlat›c› ›fl›¤›n›n do¤ufluydu. Bu ›fl›k Do¤u’ dan yükseliyor ve varl›¤›yla oluflturdu¤u ayd›nl›¤›n› Bat›’ya uzat›p, Bat› insan›na da kendini ve çevresini görüp
BD fiUBAT 2016
tan›mas›n› sa¤l›yordu. “Ayd›nlanman›n Do¤u’dan geldi¤i”nin Latin kültüründe “Lux ex Orient” (Ifl›k Do¤u’dan gelir) özdeyifliyle özetlendi¤i bu “ayd›nlanma dönemi”nin kayna¤›, birçok dillere çevrilen yap›tlar›yla tüm dünyaya Azerbeycan, Türk Kültürü ve düflüncesini ulaflt›ran ve s›raüstü kiflili¤i yan›s›ra, ölmez sanat örnekleriyle de yüzy›llar›n süzgecinden geçerek ad›n›n canl›l›¤›n› günümüzde de sürdüren, ülkesinin insanlar›nca “fiiirin Tanr›s›” tan›mlamas›yla an›lan Nizami Gencevi idi.
Ç
evresini ayd›nlatan söz ustad›, Selçuklu döneminin en önde gelen flairi Nizami ki, 874 y›ldan buyana, insanl›k aleminin yücelik simgesi olarak tan›nm›flt›r. O Nizami ki, flairlerin “yol göstericisi”, irfan hazinesi, Türk, Arab, Fars dilleriyle Do¤u Müslüman Kültürü’ne en önemli katk›da bulunan bir kiflidir. Gerçek ismi ‹lyas, baba ismi Yusuf, anne ismi Reise olan Nizami’ nin ailesi, Gence eflraf›ndand›r ve ilime, kültüre yapt›klar› hizmetleriyle tan›nm›fl, day›s› Hac› Hasan, Gence'de Atabeyler Saray›’nda vezir olarak çal›flm›flt›r. ‹lyas Arab ve Fars dillerini mükemmel denilen düzeyde ö¤renmifl, Kur'an-› Kerim’i derin anlam›yla kavrayabilmifl, baflta Peygamber Hazretleri’nin olmak üzere, tün din büyüklerinin yaflamlar›n› ayr›nt›lar›yla incelemifltir. Din konusundaki engin
bilgisi, ona "fieyh" denilerek baflvurulmas›n›n bafll›ca nedenidir. ‹lyas çocuk denilecek yafllar›nda önce babas›n›, sonra annesini yitirmifl, yetiflmesini üstlenen day›s› Hac› Hasan’›n k›sa bir süre sonra vefat etmesi üzerine ilim, bilim, e¤itimden vazgeçmeyerek bu alanlarda kendi kendini yetirmeye çal›flm›flt›r. Kendini kimya, co¤rafya, astronomi, t›p, felsefe, fizik ve tarih alanlar›nda yetifltirmeye adayan Nizami’ye göre yaflam›n anlam› ve neflesi, gece-gündüz okumak, aramak ve düflünmektedir: "Aflk›nla atefle dön, nefretinle buza dön, ilim yolunda güne dön, aya dön, y›ld›za dön!" m›sralar›n›n sahibi Nizami’den kalan edebi miras 48 bin beyitten oluflan “toplu fliirler”dir. Bunlardan 19 bini gazel, kaside, rubai, geri kalan 29 bini flairin "Penc -Genc-Hamse-Befl Hazine" olarak isim verdiyi manzumeler toplusudur. 1177 y›l›nda, 36 yafl›nda tamamlad›¤› ve sanat›n›n zirvesine ulaflt›¤› "Hamse"-Befllik” yap›t›n› Erzincan hakimi Behram fiah’a adam›flt›r. Örnek dolu hikayeler, hayata dair
Kendini kimya, co¤rafya, astronomi, t›p, felsefe, fizik ve tarih alanlar›nda yetifltirmeye adayan Nizami’ye göre yaflam›n anlam› ve neflesi, gece-gündüz okumak, aramak ve düflünmektedir... 83
BD fiUBAT 2016
Kullu¤a melhemsen tut iltizam›./ Sabah uykusunun perdesini at,/ Yine söz oynat›p bir sehr yarat./ O yeni geline çekende zahmet/ Fars, Arab diliyle vur ona zinyet./ Türk dili yaraflmaz flah neslimize/ Eksiklik getirir Türk dili bize." Nizami, hükümdar›n bu koflulu üzerine fliiri yazmaktan vazgeçti. "Kumru halkas›na düfltü kula¤›m, Kan vurdu beynime esti doda¤›m.." Fakat o¤lu Mehmet’in hayat›n› hedef alan bir tehdit üzerine ve o¤lunun rica ve ›srarlar›ndan sonra, “Leyla ile Mecnun”u bitirmeye flöyle karar verdi: "Ne cüretim kald› elinden kaçam, / Ne de gözüm vard› hazine açam. /Ömrüm viran oldu, Nizami Gencevi solub sarald›m /Bu emrin öninde cavabs›z kald›m." Asl›nda Leyla ile Mecnun bir öyküler nasihat ve rivayetler de dahil "Megalet" adl› 20 bölümden oluflan Arap öyküsü olsa da edebi biçim bu insanl›k miras›, bir “ahlâk dersli¤i” aç›s›ndan bu destan Nizami taraf›ndan kendini tamamen idealine alm›fl iki niteli¤indedir. Azeri Türkü’nün büyük bir aflk›na 1180 - 81 y›llarda tamamlad›¤› arma¤and›r. "Hosrov ve fiirin" mesnevisinde Nizami insan ve onun olgunlu¤unu, zerbeycan’›n ünlü bestecisi insan ve onun kayg›lar›n›, insansal Üzeyir Hac›beyli, Nizami’nin isteklerini, toplumsal yap›s›n›n 4613 beyitlik bu eflsiz mesnevisini özelliklerini dile getirmektedir. besteleyerek opera sahnesine ç›karm›fl, 1188 y›l›nda Nizami Gencevi yeni yap›t› "Leyla ile Mecnun"un son k›sa bir süre sonra yap›t, tüm dillere çevrilmifltir. m›sralar›n› yazarken, fiirvan fiairin “Yedi güzel” (Heft peyker) hükümdar› II Ahsitan’dan gelen bir adl› manzum fliiri ise 4968 beyitten haberle üzüldü. fiirvan hükümdar› oluflmaktad›r. 1197 y›l›nda Revvadiler flaire, yazmakta oldu¤u "Leyla ile Mecnun" destan› konusunda bir koflul neslinden yerli A¤sunquriler sülalesine mensub Elaettin Körpe Arslan’›n ileri sürdü: "Ey söz dünyas›na hakim Nizami,/ siparifli üzerine yaz›lan bu yap›t,
A
84
BD fiUBAT 2016
masals› bir niteli¤e sahiptir. Nizami’ nin son yap›t›, görkemli ve an›tsal “‹skendername”dir. “‹kbalname” ve “flerefname” bafll›kl› iki konunun bütünleflti¤i bu yap›t, 10 bin 540 beyitten oluflan bir mesnevidir. Yap›tta ‹skender yaln›zca bir imparator de¤il, ayn› zamanda Eflatun, Sokrat, Erestu gibi filozoflarla sohbetler eden ilim ve bilim afl›¤› bir düflünürdür de. "S›rlar hazinesi"inde 盤›r açt›¤› adaletli memleket, hür, özgür, olgun insan düflüncesini Nizami Gencevi, ‹skendername’de sanatsal ve felsefi bir anlat›mla öne ç›karmaktad›r.
mert ve ma¤rur bir kifli idi de. "Merde temiz bir ad Candan daha önemli, Lekeli kalmakdan Ölüm güzeldi" diyerek, namertli¤e, hainli¤e meydan okurdu. Nizami, Vatansever ve yurtsever idi: "Hizmet etmek say›lar kiflilikden niflane halk›na hizmet etmek bir flereftir insane!" ‹nsan›n en büyük özelli¤inin, adil ve adaletli olmas›nda görürdü: "Dünyaya fatih olmaz zulumkarl›k, rezalet yer üzünün fatihi, adalettir adalet!" diye hayk›rm›flt› her zaman. Nizami, tüm yap›tlar›nda eme¤in
B
u arada Orta Ça¤’›n kaynaklar›ndan süzülüp gelen bir öyküyü de paylaflmak isterim sizle. Evet XII yüzy›lda... Gence’de sessizli¤ine s›¤›nd›¤› kendi tenha hücresinde kalbinin sesine kulak verip düflüncelerini, duygu ve isteklerini bir bir sözcüklere dizerek içinde yaflad›¤› "Söz saltanat›”n› kururken Nizami yaln›zca, kendi sözcükler ülkesinin sultan› olmak istiyordu... Bu büyük insan asl›nda, sözün tam anlam›yla, olgun ve sad›k bir Allah kulu idi. "‹lahi ne kadar dünyada sa¤am, senin hat›r›na yaflayaca¤am" demesine karfl›n, Bir Leyla ile Mecnun betimlemesi 85
BD fiUBAT 2016
yüceli¤inden ve emek severli¤in insana fleref getirmesi olgusundan söz etmifltir. "Becerirsin, herkesin yükünü sen çek. ‹nsana en büyük flereftir emek!" *** izami, 1209 y›l›nda Mart ay›n›n 12'nci günü 68 yafl›nda dünyas›n› de¤ifltirdi, o gün böylece tarihe gömüldü. Öyle dahiler vard›r ki, tüm halklar sahiplenmek ister onlar›. Söz ustad› Nizami’yi ise her bir halk›n kendi evlad› ve kendi flairi gibi görmek istemesi do¤ald›r... Nizami’nin dünyan›n her bir ülkesinde araflt›r›c›lar› vard›r. Dünya edebiyat›nda Nizami için yaz›lan kadar hiç bir sanatkar›n yap›t› konusunda yaz› yaz›lmam›flt›r. Yaln›zca Do¤u’da 300’den çok flair ve yazar Nizami’nin yap›tlar›n› konu edinmifl, yap›tlar› çeflitli dillere çevrilmifltir. Onun edebi miras› Japonya'dan, ABD'ne de¤in tüm dünyada araflt›rma konusu yap›lmaktad›r. Azerbeycan'da Nizami Gencevi'nin yarat›c›l›¤›n› 100' den çok bilim adam› araflt›rm›fl, flerefine abideler, heykeller dikilmifl, ismi ölümsüzlefltirilmifltir. Azerbeycan Milli ‹limler Akademisi'nde Nizami Üniversitesi, Gence' de Nizami fiiir Tiyatrosu’nda, dünyan›n bir çok ülke-sinde abidelerinin yükseldi¤i sokak ve meydanlarda ve elyazmalar›n›n korundu¤u Fransa'da "Kral" kütüphanesinde Nizami Gencevi, yaflam›n› bugün de tüm canl›l›¤›yla sürdürmektedir. Azerbeycan'›n ünlü bestecisi Üzeyir Hac›beyli flairin "Sevgili Canan" ve "Sensiz" gazellerine
N
86
besteledi¤i romanslar dillerde ezberi olmufltur. Dünyaca meflhur Azeri besteçiler, Kara Karayev onun "Yedi Güzeli" ne bale, "Leyla ile Mecnun" una senfonik fliir ve flairin hayat ve yarat›c›l›¤›n›n anlat›ld›¤› "Nizami" operas›, Fikret Emirov’un flair hakk›ndaki "Nizami" senfonisi, Maestro Niyazi ise onun "Hosrov ile fiirin" dizelerini operada seslendirmektedirler. Tüm dünya onun kahramanlar›n› aflk, sevgi adalet ve cüret sembolu gibi kabul ediyor. Onun eserleri dünya halklar› için fliir, sanat simgeleri olarak kabul edilmektedir. Bugünümüz, bizi onun yaflad›¤› dönemden ne az, ne çok, tam 874 y›l ay›rmaktad›r.
B
unca geçen y›llara karfl›n bu büyük ustad›n ça¤dafl söz sanat›n›n incileri kalbimizde yaflama, hedeflerimize ifl›k tutma ve birlikte yola ç›karak bize yol gösterme ifllevlerini sürdürmektedirler. Nizami bugün de yaflayor ve bugün de seviliyor. Nizami yar›n da yaflayacakt›r ve yar›n da sevilecektir... O, dünya fliirinin bir “efendi”sidir. Onun fliirleri dünya gülüstan›n›n solmayan çiçekleridir... Nizami bir “ölmez”dir. "Yüz y›l sonra bile sorsan o hardad›r?” (Nerededir?) diye... Her beyti oldu¤u yerden ses verir: “Burda, Burdad›r!" diye... ‹nsanl›¤a seslenen düflünceleri ile gönüllerde taht kuran, “Lux ex Orient” ile önümüzü, yar›n›m›z› ayd›nlatan “Yol Gösterici”miz Nizami’ye, Selam olsun! •
XXX
Mitolojiden Yans›yanlar Haluk Erdemol
Alt›n Post ve
Argo Denizcileri 8 rgo Denizcileri öyküsünün dönüfl bölümünün sonunda ‹ason Alt›n Post’u evine geri getirmifl ve Argo’yu Korinth Bo¤az›’nda dinlenmeye b›rakm›fl, belki de emekliye ay›rm›flt›. Alt›n Post’un ait oldu¤u yere geri getirilmesiyle Argo’ nun seferi amac›na ulaflm›fl olmas›na karfl›n ozanlar ve yazarlar ‹ason ile Medea’n›n peflini b›rakmam›fl, onlar›n yaflamlar›n› çeflitli mitolojik kurgularla ifllemeyi sürdürmüfller. Öykünün
A
devam›nda bunlar aras›ndan seçim yapmak gerekiyor. Argo’nun ‹olkus’un Pagasae liman›ndan yola ç›kt›¤›n› ve ayn› limana döndü¤ünü biliyoruz. ‹ason’un Argo’ yu götürüp Poseidon’a adad›¤› yer ise Korinth Bo¤az›, yani olas› deniz trafi¤ine göre bugünkü Kanal’›n do¤u ucu. Korinthos kentine çok yak›n. ‹ason’un Argo’yu buraya getirmesi ve çiftin Korinth’de yerleflmesi bu yer seçiminin önceden planlanm›fl 87
oldu¤unu güçlendiriyor. ‹olkus ile Korinth aras›ndaki uzakl›k ise akla “Neden Korinth?” sorusunu getiriyor. Antik dönemin bir yazar›na göre Medea’n›n babas› Aetes aslen Korinthliydi ve miras yoluyla Korinth taht›nda hak sahibiydi. Colchis’e giderken de ilerde do¤acak bir o¤lunun tahta geçme hakk›n› sakl› tutarak ayr›lm›flt› Korinth’den. Medea bu ba¤lant›dan ötürü kendine yak›n buldu¤u için seçmiflti bu kenti. Nitekim zaman›n kral› Kreon da Korinth taht›n›n geçmiflini biliyordu. Medea ile ‹ason’u fleref konuklar› olarak a¤›rlad›. Hatta baz›lar›na göre Kreon haktan›r bir yaklafl›mla Medea’ya Korinth’i birlikte yönetmek önerisinde bile bulunmufltu. ‹ason ile Medea on y›l boyunca Korinth’de güzel bir yaflam sürdüler. ‹ki o¤ullar› oldu. ‹olkus’un kral› olmay› beklerken oradan kovulurcas›na ayr›lmak Glauke’ye ölümcül hediyeler, Vazo resmi. MÖ.400 88
Medea, Anselm Feuerbach (1829-1880)
zorunda kald›¤›n› unutmayan ‹ason bir sürgün gibi geldi¤i Korinth’deki ilk günlerinden beri gözlerini yükseklere dikmifl, bencil düflüncelerle tek çocu¤u k›z olan yafll› kral Kreon’la çok iyi bir iliflki kurmufltu. Glauke isimli prenses yetiflkinli¤e eriflti¤inde ‹ason ona yaklaflmakta gecikmedi. Gizli sakl› bir yan› yoktu bu iliflkinin. Kreon kutsal bir seferden baflar› ile dönmüfl olan ‹ason’u bafltan beri el üstünde tutmufl ve bir damat aday› olarak görmüfltü onu. K›z›yla evlenme iste¤ine sevinçle onay verdi. ‹ason’un ihaneti karfl›s›nda Medea’n›n içine düfltü¤ü ruh hali, öç
a¤›rl›kl› tepkisi, ‹ason ve Kreon’la konuflmalar›, Yunan tragedyas›n›n tipik ço¤ul karakteri olan Koro ile dertleflmesi Euripides’in ilk kez MÖ. 431’de sergilenen Medea isimli oyununda çok canl› ve özlü diyaloglarla betimlenirken Medea tragedyan›n kad›n kahramanlar› aras›nda en çarp›c› bir tip olarak öne ç›k›yor. Medea’n›n babas›na karfl› ç›karak aile oca¤›n› terk etmesi, yapt›¤› onca yard›m ve özveri karfl›l›¤›nda ‹ason’un etti¤i ba¤l›l›k yeminini hiçe saymas› ve ihaneti sonras›nda Medea’n›n içine düfltü¤ü d›fllanma ve itilmifllik duygusu onun tanr›sal kökenli, do¤ulu ve tekinsiz kiflili¤inde bir öç patlamas›na neden oluyor. yundaki olay örgüsünün devam›nda kocas›n›n ihanetine u¤rayan Medea’ya bir darbe de Kreon’dan gelir. Medea’n›n geçmiflte yapt›klar›ndan dolay› onun gücünden ve k›z›na bir zarar verme-
O
Medea vazo resmi, MÖ. 400
Medea çocuklar›n› öldürüyor, Eugène Delacroix (1798-1863)
sinden çekinen Kral Medea’y› çocuklar›yla birlikte Korinth’den kovar. Medea “‹zin ver, gidiflimiz için haz›rl›k yapay›m; bir gün daha kalay›m,” deyince “Peki, bir gün daha kalabilirsin; yapmandan çekindi¤im fleyleri nas›l olsa bir günde yapamazs›n,” diye yan›tlar Kreon. Fakat yan›lmaktad›r. Medea gibi insanlar›n yazg›lar›yla oynama gücüne sahip biri için günlerden de¤il, anlardan söz edilebilir ancak. Medea yeni gelin Glauke’ye iki hediye gönderir. Alt›n ifllemeli bir taç ve bir duvak. Zehirli otlar›n özlerini tafl›yan bu hediyeleri al›c›s›na iletmek için de iki o¤lunu görevlendirir. Genç k›zlara özgü merakla hemen hediyelerini kuflanan Glauke’nin bedenini alevler sarar. Onu kurtarmak için 89
Medea arabas›na binip gidiyor, Carle van Loo (1705-1765)
yan›na koflan Kreon da k›z›yla birlikte ölür. Medea’n›n öç duygusu öylesine güçlüdür ki çocuklar›n› da kendi eliyle ölüme gönderir. Kendisini evlat katili olmakla suçlayan ‹ason’a “Onlar› senden çok sevmifltim, ama senin kalbini k›rmak için öldürdüm onlar›,” der. ‹ason’un ac›s›n› daha da koyulaflt›rmak için çocuklar›n ölü bedenlerini vermez ona. Hera’n›n tap›na¤›nda topra¤a verece¤ini söyleyerek yan›na
Maria Callas Pasolini’nin filminde Medea rolünde 90
al›r onlar›. Sonra da dedesi Helios’un gönderdi¤i, kanatl› iki ejderhan›n çekti¤i arabaya binip giderken ‹ason için biçilen yazg›y› da hayk›r›r yüzüne: “Sen de yapt›klar›na lay›k bir ölüme kavuflacaks›n. Argo’dan bir kalas düflecek kafana; evlili¤imizi hiçe sayman›n bedelini ödeyeceksin böylece.” Euripides’in oyununun olay örgüsü Medea’n›n, kendisini korumas› alt›na alma sözünü veren Atina kral› Aegeus’un saray›na gitmek üzere arabas›yla Korinth’den ayr›lmas›yla son bulur. Medea’n›n Ege Denizi’ne ismini veren Aegeus’dan olan Medeus ad›ndaki o¤luyla Colchis’e döndü¤ü ve Medeus’un Med soyunun atas› oldu¤u söylenir. Euripides’in oyununda Medea’ n›n Yunan tragedyas›nda görülen en bask›n karakteri canland›rm›fl olmas› modern dönem sanatç›lar›n› da etkilemifltir. Bunlar›n aras›nda ‹talyan besteci Cherubini’nin Medea operas› (1797) ve ‹talyan sinemac› Pasolini’ nin yönetti¤i, ünlü soprano Maria Callas’›n baflrol oynad›¤› ayn› adl› film (1969) say›labilir. Alt›n Post ve Argo Denizcileri’ nin öyküsünü Euripides’in oyununda Koro’nun söyledi¤i kapan›fl dizeleriyle bitirelim: Zeus Olympos’da birçok fleyin hakimidir, Bunlar›n ço¤u tanr›lar›n usa karfl›n oldurdu¤u fleylerdir. Beklenen gerçekleflmezken, tanr›n›n biri beklenmeyen için bir ç›kar yol bulur. Bu öykü de böyle bitti. • halukerdemol@butundunya.com.tr
Türk Dili Orhan Velidedeo¤lu
Daniska Geçen aral›k ay›nda oynanan basketbol karfl›laflmas› sonras› Federasyon, kazanan tak›m› ‘hükmen yenik’ ilan etti. Bir gazeteci, tepki gösterdi¤i bu karar› gazetesinin spor sayfas›nda, renkli fon üzerinde iri kal›n harflerle “SAÇMALI⁄IN DAN‹SKASI” olarak nitelendirdi. aniska sözcü¤ünün özellikle bas›nda, ‘insanlar›n olumsuz yönlerinin, davran›fllar›n›n üst derecesini’ vurgulamak için kullan›lmas›n› yad›rg›yorum. Bir meydan konuflmas›nda halka, “Ben, siyasetin daniskas›n› bilirim, daniskas›n›!..” diye seslenen Süleyman Demirel’e özenip meydanlarda “Biz gerekti¤inde hakaretin de küfrün de daniskas›n› biliriz, daniskas›n›!..”
D
91
BD fiUBAT 2016
diyen baz› politikac›lar›n sözlerini kulak ard› ederek ‘bas›ndan birkaç örne¤e’ göz atal›m: “Sürgünün, ac›n›n ve soyk›r›m›n daniskas›n› 93 Harbi’nde yaflad›k.”(?) “Alçakl›¤›n daniskas›na bak›n siz... Ne kald› geriye? fierefsizlik, edepsizlik, hainlik... ” (!) (“Aptall›¤›n daniskas›”, “cehaletin daniskas›”, “iflas›n daniskas›”, “körlü¤ün daniskas›”, “merhametsizli¤in daniskas›”, “rüflvetin daniskas›”, “yalan›n/yalanc›l›¤›n daniskas›”, “yüzsüzlü¤ün daniskas›” vb. ) Hele de “Aflifteli¤in (aflüfteli¤in /iffetsizli¤in) daniskas›” nas›l ola ki? Yoksa, çok mu cilveli ?.. Mehmet Türker, SÖZCÜ gazetesinde flöyle yaz›yordu: DAN‹SKA ne demek?.. Sözlüklerde en iyi, en ala, katmerli, olarak geçiyor. Ama dilimizde daha kötüsü, daha berbat olan› anlam›nda kullan›ld›¤›n› görüyorum. Misal: “Terbiyenin daniskas›”, “Sayg›n›n daniskas›” gibi de¤il de flöyle kullan›l›yor: “Terbiyesizli¤in daniskas›”, “Sayg›s›zl›¤›n daniskas›”, “H›yarl›¤›n daniskas›...” ( 24 A¤ustos 2008) *** ir yaz›s›nda, sözünü etti¤i kifli için “Zarafet numunesi ve haz›rcevapl›¤›n daniskas›d›r ” diyen hekim, flair ve yazar Fahri Celal Göktulga (1895-1975), Haldun Taner için, “Türkçenin daniskas›n› bildi¤ini belli etmemeye önem verirdi” diye yazan Salâh Birsel (1919-1999) gibi, sözcü¤ü do¤ru kullanan yazarlar›m›z vard› e s k i d e n.
B 92
Dilimizde, insanlar›n olumsuz bir davran›fl›n›n, bir durumunun en afl›r› biçimini, son kertesini vurgulad›¤› san›lan daniska sözcü¤ü yerine, hiç de¤ilse “dik âlâs›” deyimini kullansalar... Dik âlâs›, insanlar›n hofl karfl›lanamayacak, yak›fl›ks›z bir durumunun ya da davran›fl›n›n “eksiksiz ayn›s›”, “t›pk›s›” ya da “afl›r› bir örne¤i” anlam›ndad›r. Genelde yermeli, alçalt›c›, küçük düflürücü; dahas›, hakaret içeren [pejoratif] bir deyimdir dik âlâs›: “Sen onu bana sor, namussuzlar›n dik âlâs›d›r.” (Çetin Altan) “[Yafll› bir adam›n]... yirmi yafl›ndaki çocukla evlenmek istemesi kepazeli¤in dik âlâs›d›r.” (Reflat Nuri Güntekin) *** Daniska’ya gelince: 1940’lar›n sonlar›na do¤ru (yafl 16-17) üç katl› apartman›m›z›n bodrumunda, dairelerin her türlü bak›m ve onar›m›nda kullanabilece¤im el aletlerinden oluflan bir ‘hobi atölyesi’ oluflturmufltum. Yaflam›mda önemli yeri olan ve ilerleyen y›llarda gelifltirdi¤im bu hobi atölyesinde Daniska sözcü¤ü, gerçek anlam›yla, varl›¤›n› sürdürmüfl ve an›lar›mda canl›l›¤›n› korumufltur. Çünkü, kulland›¤›m aletlerimin pek ço¤u Daniska idi. O y›llarda Ankara - Ulus Meydan›’na yak›n, PTT Merkez Binas›’n›n yan›ndan Ulus Hali’ne uzanan Posta Caddesi (Bugünkü ad›yla fiehit Te¤men Kalmaz Caddesi) Ankara’n›n en eski ticaret merkeziydi.
BD fiUBAT 2016
Küçük atölyemde gereksinim duydu¤um, özellikle marangozluk, su ve elektrik tesisat›yla ilgili ifllerde kullanabilece¤im her türlü el aletini ya da malzemeyi bu caddedeki dükkânlardan sat›n al›rd›m. Devaml› al›flverifl yapt›¤›m dükkânlardan istedi¤im alet/edevat›n daniska markal› olmas›na özen gösterirdim. Bu aletlerin Alman üretimi oldu¤u söylenirdi. Bir keresinde param yetmemifl, yaflam›m›n ilk borçlanmas›n› yapm›flt›m, o daniska u¤runa. Ünlü sözdür: “Kem âlât ile kemâlât olmaz!..” (Kötü aletlerle iyi ifl yap›lamaz): “Alet ifller, el övünür”. Aletin kalitesi ifle yans›r. Daniska -yaln›z ve yaln›z- Balt›k Denizi’ndeki Danzig (Gdansk) Liman›’ndan yap›lan baz› d›flsat›m (ihraç) mallar›n›n kalitesini kan›tlayan bir belirtke, bir damga idi. ‹nsanlar›n; insan hallerinin ya da rezilliklerinin de¤il, malzemede kalitenin alameti farikas› idi. günlerden bu yana 65’i aflk›n y›l geçti: O pense, kerpeten, kargaburnu, yan keski, boru anahtar›, matkap ve uçlar›, de¤iflik amaçl› testereler, rende a¤›zlar› vb. bugün de elimin alt›nda; gerekti¤inde, bir k›sm›n› bugün de kullanabiliyorum. Y›llar belimizi bükse de onlar Daniska. Gençlik günlerime götürüyorlar beni... *** Daniska sözcü¤ünün sözlüklerimizdeki tan›mlar› hemen hemen ayn›d›r. Örne¤in, Türkçe Sözlük: “Daniska öna. Alm. (Danzig
O
Daniska -yaln›z ve yaln›zBalt›k Denizi’ndeki Danzig (Gdansk) Liman›’ndan yap›lan baz› d›flsat›m (ihraç) mallar›n›n kalitesini kan›tlayan bir belirtke, bir damga idi. kentinin ad›ndan) tkz. En iyi: Dikiflle nak›fl›n her türlüsü, örgü ifllerinin daniskas›... Türk Dili ve Edebiyat› Uzman› Kemal Bek ise, bu sözcü¤e flöyle ilginç bir aç›klama getiriyor: (*) Daniska (dan.) En iyi, en nitelikli. Bu sözcü¤ün kökeni konusunda M. N. Özön, Türkçe Yabanc› Kelimeler Sözlü¤ü’nde Almanca oldu¤u ve Almanya’n›n Danzig kentinin ad›ndan kaynakland›¤› bilgisini veriyor... Hakk› Devrim’in Radikal gazetesindeki (29.8.2008, s.7) ‘Cihannüma’ köflesine mektup gönderen Kopenhag Büyükelçisi M. Arif Ciliv’se, sözcü¤ün eskiden Danimarka’dan gelen nitelikli bir ipli¤in ambalaj›nda yaz›l› ‘Made in Danska‘ [Danimarka Mal›] yaz›s›ndan kaynakland›¤›n› belirtiyor. Olas›l›kla, o dönemde, sözcükteki ‘n’ ve ‘s’ sesleri aras›na bir ‘i’ sesi getirilerek bu ipli¤e halk aras›nda, en iyi iplik anlam›nda ‘daniska ipli¤i’ denilmifl, daha sonra ‘ipli¤i’ sözü düflmüfl; daniska, ad ve s›fat olarak en iyi anlam›n› kazanm›flt›r. Baflka söze gerek var m›?.. orhanvelidedeoglu@butundunya.com.tr (*) Kemal BEK, Ansiklopedik Yabanc› Kal›psözler Sözlü¤ü. Özgür Yay›nlar›, ‹stanbul, 2010 .
93
Kültür ve Sanat Dünyas›ndan Tekin Özertem
Ünlü oyuncu Danny Kral›n Kaye’in oynad›¤›, Kral›n adl› müzikal Soytar›s› Soytar›s› filmi bilmem izleyeniniz, Soytar›lar›n hat›rlayan›n›z var m›? Kral› [1]
Benim yafl›mdaki sinema severler muhakkak hat›rlayacaklard›r. Gençlerin böyle bir filmin varl›¤›ndan haberdar olup olmad›klar› ise flüpheli. Filmin televizyonda ilk gösteriminin üzeriden bile y›llar geçti. Bu filmi, ‹zmir’in en gözde sinemalar›ndan biri olan Elhamra Sinemas›’nda izledi¤imde ya ilkokul son ya da ortaokul birinci
s›n›ftayd›m. Yabanc› filmlerin ülkemizde ancak birkaç y›l sonra gösterime girdi¤i y›llard›. Çok gülmüfl, ilk kez izledi¤im Danny Kaye’e hayran olmufltum. Barbara Bel Geddes, Louis Armstrong, Susan Gorden ile beraber oynad›¤› Befl Kurufl Versene[2]
Danny Kaye Kral›n Soytar›s› (The Court Jester) filminde
adl› filmi seyretti¤imde de bu büyük ustaya yaflam›m boyunca sürecek hayranl›¤›m daha da artm›flt›. Filmin benim için bir baflka önemi: soytar› karakteri ile ilk kez bu filmde karfl›laflm›fl olmam. Daha önce -bir fuar zaman›- ‹zmir’e ilk geldi¤i y›l Medrano Sirki’nde palyaçolar›n gösterilerini; iki direkli büyük çad›r›n› evimizin yak›n›nda, Fevzi Pafla kona¤›n›n hemen yan›ndaki büyük arsada kuran Boncuk’un cambazhanesinde de bizim ‹bifl’i[3] birkaç kez izlemifltim… Ama soytar›
karakteri ile hiç karfl›laflmam›flt›m. Benim ilk soytar›m, filmde kendisini tan›tan repli¤i ile “Kral›n soytar›s›, soytar›lar›n kral›!” Danny Kaye oldu. Çocukluk ve ilk gençlik y›llar›m-
da bir çok kifli gibi benim için de soytar› ile palyaço sözcü¤ünün anlam› birdi. Shakespeare ile tan›flt›¤›mda ö¤rendim palyaçolar ile soytar›lar›n farkl› kiflilikler oldu¤unu... enry Miller’in Merdivenin Dibindeki Gülümseyifl [4], Heinrich Böll’ün Palyaço [5] adl› eserlerini okuduktan, Ruggero Leoncavallo' nun Palyaçolar [6] operas›n› izleyip dinledikten sonra da oldukça etkilendim; daha iyi kavrad›m aradaki fark›. Tiyatro e¤itimim s›ras›nda da ciddi ciddi yurt d›fl›ndaki bir palyaço okuluna gidip palyaço olmay› bile düflündüm... ‹lk bak›flta soytar› ile palyaço aras›ndaki en belirgin fark: palyaçolar›n suskun; soytar›lar›n ise “delidir ne söylese, ne yapsa yeridir” misali sivri dilli, deli dolu kiflilikler olmalar›. Ortak yanlar› ise resim, edebiyat ve sahne sanatlar›n›n çeflitli dallar›ndaki geçmifllerinin çok eski oluflu. Palyaçolar›n 3500 y›l öncesine, M›s›r'da yap›lan ritüelik törenlere; soytar›lar›nki
H
95
BD fiUBAT 2016
ise ortaça¤a kadar uzanmakta. Ortaça¤dan bafllayarak ayr›flm›fl bafllang›çta birbirinin içine geçmifl olan palyaçolar ile soytar›lar›n kiflilikleri. Ortaça¤da, kendilerini yerseler de kimselerin söz söyleyip elefltiremedi¤i tiranlar›n, krallar›n hoflland›¤› bir kimlik olarak ortaya ç›km›fl sivri dilli, sözünü sak›nmayan soytar›lar. Kraliçe I. Elizabeth döneminin ve bütün zamanlar›n eflsiz ve vazgeçilmez yazar› Shakespeare de eserlerinde soytar›lar›n a¤z›ndan dile getirmifl en güçlü koplumsal/ yönetsel elefltiri ile düflünceleri. Palyaçoluk ise giderek gerçek bir sanata dönüflmüfl. Abart›l›, birbirinden farkl› anlamlar içeren makyajlar› ve renkli tuhaf giysileri ile günlük hayat›n, 18. yüzy›ldan bafllayarak
Ortaça¤’da palyaço
‹ngiltere’de sirklerin ortaya ç›kmas›yla da sirk gösterilerinin ayr›lmaz bir parças› olmufllar.
izim geçmiflimizde de soytar›lar, dalkavuklar var. Sarayda padiflahlar›, konaklarda devlet büyüklerini, zenginleri nükteli hofl sözlerle güldürüp Dalkavuk e¤lendiren. Tarihçi Reflat Ekrem Koçu’ya göre Tanzimat öncesinde locas› ve kâhyas› ile bir ifl kolu dalkavukluk. Buna kan›t olarak da Topkap› Saray› Müzesi’ndeki 1. Mahmut dönemine (1696-1754) ait kime yaz›ld›¤› belli olmayan ve ekinde dalkavuklara ödenecek ücretlerin yer ald›¤› bir dilekçeyi kan›t olarak gösteriyor. Bu belgeye göre: • Dalkavu¤un burnuna fiske vurma (fiske bafl›na): 20 para • Bafl›na kabak vurma, bir seferine: 20 para • Yüzüne tokat atma, tokat bafl›na: 30 para • Oturdu¤u minderden ve setten afla¤› yuvarlama, latife bafl›na: 30 para • Yüzüne mürekkep veya kömür sürme: 37 para • Ellerini ve ayaklar›n› domuztopu ba¤lama: 40 para… Bu kadar da de¤il! Dilekçenin alt›na, sunulan makam taraf›ndan dalkavuklar›n bir yere ça¤›r›ld›klar›nda nas›l davranacaklar›na, nerede ve nas›l oturacaklar›na dair bir de not
B
BD fiUBAT 2016
düflülmüfl. Davet sahibinin huzuruna vard›klar›nda etek öpmeleri, ev sahibinin söylediklerini içtenlikle tasdik etmeleri, edepli olmalar›, küfürsüz konuflmalar› gerekti¤i gibi hususlara da ayr›ca yer verilmifl. Türkçe sözlükte dalkavu¤un karfl›l›¤› da üç afla¤› befl yukar› böyle özetlenmifl: Kendisine ç›kar ve yarar sa¤layacak olanlara, afl›r› bir sayg› ve hayranl›k göstererek yaranmak isteyen kimse, flaklaban… Bugün olas› de¤il; ama o zamanlar bir dalkavu¤u ilk bak›flta tan›mak, toplum içinde di¤er kiflilerden ay›rt etmek mümkün. Çünkü Osmanl›’da ister yetiflkin ister çocuk olsun erkeklerin de bafl› aç›k gezmeleri yasak. Ya kavuk giyilecek, ya külah! Kavuklara da meslekleri, mevkilerini simgeleyen beyaz ya da renkli türban sar›lacak. Dalkavuklar hariç. Dalkavuklar kavuklar›na tülbent sarm›yorlar. Dal sözcü¤ü “ç›plak” anlam›na geldi¤inden bu zenaat erbab›na bu nedenle “ç›plak kavuk” anlam›na gelen dalkavuk denmifl. Günümüzde soytar› ve dalkavuk sözcükleri hofla giden ve sayg›n anlamlar içermiyorlar. Saray ve köflklerde soytar›lara da dalkavuklara da görünüfle göre yer yok. Shakespeare devrinin özü sözü do¤ru soytar›lar›na günümüz erk sahiplerinin tahammül etmeleri mümkün de¤il. Fakat birçok kiflinin k›l›k k›yafet kanununa uyup bu eski mesle¤i(!) sürdürdükleri; “evet efendimcilik” yaparak, “ya¤ çekerek” efendilerini devletin çeflitli kademelerindeki amirlerini pohpohlayarak; karfl›lar›nda
boyun büküp, gerdan k›r›p, flaklabanl›k yaparakgizli gizli ç›kar sa¤lad›klar› kesin. Bafllar›nda dal kavuk olmad›¤› için bunlar› ilk bak›flta tan›mak mümkün de¤il. Ancak üçer befler atlayarak t›rmand›klar› basamaklar›, sa¤lad›klar› haks›z ç›karlar› gözleyerek anlayabiliriz kimlerin dalkavuk olduklar›n›. Üflenmeyip birkaç dilde sözlü¤e bakt›m. Birden fazla karfl›l›¤› var ama bu tiplere ‹ngilizler, “creep, yes man”; Frans›zlar, “slcophant, flagorneur”; ‹talyanlar, “adulatore, reccapiedi” ‹spanyollar, “adulador, sicofante”; Ruslar, podxalim/podkhalim” Japonlar, “Goma suri” diyorlar... San›r›m dalkavuk sözcü¤ünün olmad›¤› geliflmifl bir dil yok yeryüzünde. ‹steyenler araflt›rabilirler. Palyaçolara gelince: Palyaçolar farkl›... ‹flin içine sanat girdi¤i için
onlar ça¤›m›z›n gizli dalkavuk ve soytar›lar›n›n gözlerini boyad›¤› efendilerin, giderek yozlaflt›rd›klar› toplumlar›n hüznünü, bireylerini temsil ediyorlar tek gözlerinin alt›ndaki kimi siyah, kimi kan k›rm›z› birer gözyafl› ile... • tekinozertem@butundunya.com.tr 1-The Court Jester,1955 2-The Five Pennies, 1959 3-Orta oyununun komik kiflisi 4-The Smile At The Food, 1959 5-Ansichten Eines Clowns, 1963 8- Pagliacci, Gala: Teatro Dal Verme, Milano 21 May›s 1892
97
Do¤an›n Gizemi Yücel Aksoy
?
Hado Nedir J
apon araflt›rmac› Dr. Masaru Emo- Emoto, suyun de¤iflik ifadelerini yakalad›¤›n› ayr›msad› ve flu kan›ya vard›: to’nun, ABD’de Tamamlay›c› “Çekilen onbinlerce foto¤raf› salt (Alternatif) T›p e¤itimi al›rken, suyun suyun kristalize olmufl robelle¤i oldu¤u bilgisinin mantik görüntüleri olarak kendisini çok etkiledi¤ini düflünmemek gerekir. Bunve ülkesine döndükten sonlar, düflünce ve duygular›n ra su kristalleri ile yapt›¤› fizik realiteyi etkiledi¤inin çal›flmalarda çekti¤i say›s›z birer somut kan›t›d›r.” foto¤raflardan elde etti¤i Çal›flmalar ilerledikçe, sonuçlar›, dergimizin geçtiyaflam ve insan iliflkileri ¤imiz dört say›s›nda sizlerle konusunda yarg›lar› kesinpaylaflm›flt›k. Dr. Masaru Emoto leflti. Araflt›rmalar›nda Dr. 98
BD fiUBAT 2016
“Düflündüklerinizin ve konufltuklar›n›z›n kalitesinde yaflars›n›z.” diyor Dr. Emoto.
Örne¤in,”Tüm evren titreflim halindedir ve varolan her fleyin bir titreflimi, dolay›s›yla da bir enerjisi vard›r. Yeryüzündeki de¤iflik frekanslara afl›r› derecede duyarl› olan, tüm frekanslar› en yüksek düzeyde duyumsayabilen sadece sudur. Bu nedenle de su, kendisine yönlendirilen yaz›ya, sözcüklere, düflüncelere, duygulara, farkl› kristaller oluflturarak yan›t verir.”
E
moto, suyun niteli¤ini ve su kristallerinin oluflma biçimini etkileyen bu enerjiye Hado ad›n› verdi. Hado, Japonca’da “dalga” ve “hareket” anlam›na gelen iki heceden oluflur. Dr. Emoto’ya göre Hado, tüm maddede atomik düzeyde görülen titreflim desenine verilen add›r ve bunun temeli de insan bilincidir. Yaz›lan ve söylenenler de¤iflik Hado, yani titreflimler oluflturmakta, suyun önceki ifadesini de kolayca de¤ifltirebilmektedir. Önceki say›lar›m›zda, olumlu ve olumsuz düflünce ve duygu yöneltilmifl sulardan elde edilen kristallerin görüntülerini paylaflm›flt›k. Dr. Emoto bu çal›flmalar›yla, suyun sadece belle¤inin ve bilgi tafl›y›c› özelli¤inin olmad›¤›n›, ayn› zamanda gerçek “Sevgi” titreflimini de yans›tt›¤›n› kan›tlad›. Suyun yap›s›, kendisine verilen bilgiye ba¤l› olarak iyileflti¤ine ya da kötüleflti¤ine göre,
bedeni %70 sudan oluflan biz insanlar çok dikkatli olmal›y›z. “Düflündüklerinizin ve konufltuklar›n›z›n kalitesinde yaflars›n›z.” diyor Dr. Emoto. “Su, hücreler aras› bilgi al›fl-veriflini sa¤lar. Bu flekilde varolabiliyoruz. Sizin gün içinde düflündü¤ünüz ve söyledi¤iniz her fley tüm hücrelerinizi etkiler; çünkü bedeninizdeki su bunlar›n enerjisini kopyalay›p hücrelere da¤›t›r. Sa¤l›kl› olmak ya da hastalanmak bizim elimizde. Sevgi dolu olunca, pozitif düflünüp pozitif davrand›kça, negatif güçleri s›f›rlay›p bedenimize dinçlik ve sa¤l›k kazand›r›r›z.”… Bir baflka konuflmas›nda da “Hepimiz, sahip oldu¤umuz bu müthifl enerjinin ay›rd›nda olmal›y›z. Çünkü herhangi birfleyi bak›fl›m›zla, düflüncelerimizle etkileyebiliriz. A¤z›m›zdan ç›kacak her sözcü¤ü kontrol ederek kullanmal›y›z.” diyor. Geçen say›m›zda üç kavanoz pirinç deneyini paylaflm›flt›k. Özetleyecek olursak, üç ayr› kavanoza ayn› sudan ayn› ölçekte su al›nd›, ayn› miktarda pirinç konuldu. Bir ay süre ile birinci kavanoza “teflekkür ederim”, ikincisine “seni aptal” denildi. Üçüncü kavanoz ise “görmezden gelindi”. Bir ay sonunda birinci kavanoz, güzel kokan, hafif sararm›fl yap›dayd›. ‹kinci kavanozdaki pirinçler kararm›flt› 99
BD fiUBAT 2016
ve kötü kokmaya bafllam›flt›. Üçüncü kavanozdakiler ise çürümüfltü. Bu deneyin verdi¤i mesaj, biz insanlar için çok çok sars›c›yd›. Sevgi her zaman pozitif bir ortam yarat›r, pozitif enerji oluflturur. Aksine sevgisizlik, fliddet, kin gibi olumsuz duygu ve davran›fllar negatif enerji yayar. Ama ilgisizli¤in do¤urdu¤u sonuçlar ise daha kötü, daha düflündürücü; çünkü kinden, nefretten, fliddetten daha y›k›c› oluyor.
Ü
ç kavanoz pirinç deneyi, sadece Japonya’da de¤il dünyan›n birçok yerinde yinelendi. Sonuç hepsinde ayn›yd›. ‹lgisizli¤in ne denli y›k›c› sonuçlar do¤urabilece¤i gerçe¤i, tüm çevrelerde yo¤un yorumlara, bilgi paylafl›mlar›na yol açt›. Ama bir gerçek var ki “Gerek ailemizle ve gerekse çevremizle iliflkilerimizi sa¤l›kl› ve olumlu sürdürmemiz ve de yetiflme
ça¤›nda olan çocuklar›m›za daha da çok ilgi göstermemiz, yaflam›m›z›n olmazsa olmaz›”… Dr. Emoto, “‹lgisizlik ve de¤er vermemek yaln›z baflkalar› için geçerli de¤il, kendimize de dikkat etmek zorunday›z. E¤er pozitif bir yaflam sürdürmek istiyorsak, bedenimizdeki suyu sürekli pozitif titreflimlerle desteklemeliyiz. Tek bir sözcü¤ün bile üzerimizdeki olas› etkileri, san›ld›¤›ndan çok daha büyük olabilir” diyor. “Bunun için ilk yapaca¤›m›z fley, sabah uyan›r uyanmaz kendimizi öven sözcükleri söylemeliyiz. Bu gibi sözcükleri ve ifadeleri sürekli kullanmaya bafllad›¤›m›zda, bedenimizdeki suyun titreflimlerini yükseltiriz ve ay›rd›nda olmasak bile çevremize pozitif enerji saçan biri haline geliriz. Sonuçta hem kendimiz hem de baflkalar› için yararl› oluruz. Sevginin gücünü önce kendimizde uygulamal›y›z. Bu gerçekten Dr. Emoto çok satanlar listesindeki kitab› “Suyun gizli mesajlar›” adl› kitab›n›n tan›t›m›nda
100
Dr. Emoto’nun ünlü deneylerinden bir örnek: Soldaki kavanoz üzerine ”Seni seviyorum.” sa¤dakinde ise ”Senden nefret ediyorum” yaz›l›
yola ç›karak her sabah uyand›¤›m›zda kendimize güzel sözler söylemek, olumlu titreflimler yüklenmemizi sa¤layacakt›r. Baflkalar›n› sevmek, önce kendini sevmekle bafllar. ‹nsan›n kendini sevmesi (abart›l› olmamak kofluluyla) bencillik de¤ildir. Kendini sevmek kifliye baflka birini, ailesini, komflusunu, ülkesini, k›saca her fleyi sevmesi için gerek duyulan enerjiyi sa¤layan bir kaynakt›r. Sevgi, baflkalar›na verdi¤inizde bitece¤inden endifle duymayaca¤›n›z ‹lahi bir güçtür.” Dr. Emoto’nun çal›flmalar›, bu sözlerini defalarca kan›tlad›. Örne¤in, aile sevgisi, arkadafl sevgisi, komflu sevgisi, insanl›k sevgisi, vatan sevgisi, Yaratan sevgisi gibi sevginin her türü, ola¤anüstü güzellikte kristal görüntüleri veri-
yor. “Mutluluk”, “hoflnutluk”, “enerji” , “umut”, “sen güzelsin” gibi olumlu sözcükler düzgün alt›gen flekilli harika kristaller olufltururken, “mutsuzluk”, “hoflnutsuzluk”, ”tükenmifllik”, “çaresizlik”, “sen çirkinsin” gibi olumsuz sözcükler sanki geliflimini tamamlayamam›fl gibi flekilsiz kalmakta direniyor. Ayn› flekilde, ” sen güzelsin”, “güzel bir ifl ç›kard›n”, “seni çok seviyorum” gibi sözcükler harika su kristalleri olufltururken, “sen çirkinsin”, “hiç de iyi olmam›fl”, “beni hasta ediyorsun”, “senden nefret ediyorum” gibi sözcükler, kristal oluflumunda baflar›s›z kal›yorlar. Olumsuz sözcükler negatif titreflimlere neden olur. Kendimizi bu olumsuz duygu ve düflüncelerden kurtaramad›¤›-
”Sevgi, baflkalar›na verdi¤inizde bitece¤inden endifle duymayaca¤›n›z ‹lahi bir güçtür.”
101
BD fiUBAT 2016
m›z takdirde, bedenimizde bir dizi olumsuz reaksiyonlar olacakt›r. Sabahlar› uykudan uyan›p gözlerimizi açt›¤›m›z andan bafllayarak hep olumlu duygu ve düflünceler içinde olal›m. ”Bu ya¤murlu havada ifle gitmek de neymifl?” ya da “Bugün kendimi çok kötü duyumsuyorum” yerine, “Ya¤mur da ya¤sa ben günümü renklendirmesini bilirim” ya da “Kendimi çok iyi duyumsuyorum” diyerek güne bafllayabiliriz.
dünyay› ve kendi sa¤l›¤›m›z› pozitif (ya da negatif) bilgilendirmeyle etkileyebilece¤imizi kan›tlam›fl, devrim niteli¤inde fluursal bir fark›ndal›k yaratm›flt›r. Birçok araflt›rmac›n›n da onaylad›¤› gibi “su kendi ifadesini de¤ifltirmifl ve yeni bir maddeye dönüflmüfltür.” Günlük yaflant›m›z›n kaç›n›lmaz bir parças› olan ”stres”in, suyun yap›s›n› ne denli olumsuz etkiledi¤ini kan›tlayan foto¤raflar› an›msayarak, bedenimizde yapabilece¤i y›k›m›
“Ya¤mur da ya¤sa ben günümü renklendirmesini bilirim” diyerek güne bafllayabiliriz. Kendimiz pozitif titreflime sahip de¤ilsek, baflkalar›na pozitif titreflim gönderemeyiz. Baflka bir tan›mlamayla, kendini sevmeyen, baflkas›n› sevemez. Dr. Emoto, son çal›flmalar›ndan birinde suya film izlettirilmifl. Korku, fliddet içeren filmler suyun kristalleflmesini olumsuz yönde etkilemifl, baz›lar›nda kristal bile oluflmam›fl. Emoto, bu tarz filmleri izleyerek bedenimize negatif titreflimler yüklememeyi, ya da en az›ndan uykudan önce izlememeyi öneriyor. Yap›lan araflt›rmalar ve elde edilen sonuçlar, üzerinde yaflad›¤›m›z 102
akl›m›zdan hiç ç›karmay›p, gerekli önlemleri almal›y›z. Düflündüklerimiz, duyumsad›klar›m›z, hem kendimiz hem de karfl›m›zdakini olumsuz etkileyebilir. Olumlu düflünce ve davran›fllar, huzur veren bir müzik ve en önemlisi yürekten yap›lan dualar, bizi olumsuzluktan çok k›sa sürede kurtaracakt›r. Kendimize bu yönden dikkat eder sadece olumlu duygu ve düflünceler üretebilirsek, önce kendimiz, sonra çevremizdekiler, daha sonra do¤a ve k›saca her fley h›zla iyileflecektir. Bu denli basit asl›nda...• yucelaksoy@butundunya.com.tr
Tarihten Damlalar Mümtaz ‹dil
GÖLGE ETME BAfiKA ‹HSAN ‹STEMEM icesiasin o¤luna dönerek, “Bu son iflimiz olsun Diyojen,” dedi. “Bir süre daha bu ifle devam edersek, korkar›m yakalanaca¤›z.” Diyojen bir önündeki bozuk bak›r paralara bir de babas›na bakarak, “Yani art›k para basmayacak m›y›z? Neden? Çok iyi gidiyordu ifllerimiz.” Hicesiasin bafl›n› kafl›yarak o¤luna döndü. “Bak o¤lum, yapt›¤›m›z ifl yasal de¤il ve dedi¤im gibi, biraz daha devam edersek yakalanaca¤›z. Piyasada sahte para döndü¤ünü fark ettiler. Bizi mutlaka bulurlar. Bu da sonumuz olur.” Diyojen hâlâ tehlikenin fark›nda de¤ildi. Yapt›klar› iflin normal oldu¤unu, herkesin cebindeki paray› evinde basarak
H
103
BD fiUBAT 2016
soka¤a ç›kt›¤›n› san›yordu. Çaresiz, “Nas›l istersen baba,” dedi. “Ama e¤er yapt›¤›m›z ifl yasal de¤ilse, bizi nas›lsa bulacaklard›r.” Nitekim çok k›sa süre sonra polisler Sinop’taki bu küçük para bas›lan mekân› bast›lar ve baba-o¤ulu gözalt›na ald›lar. Hicesiasin yapt›¤› tüm ifllerde o¤lunun bir suçu olmad›¤›n›, her fleyi kedisinin yapt›¤›n› söyleyerek o¤lunu kurtarmaya çal›flt›. Diyojen’in yetiflkin say›lmas›na ra¤men yafl› küçük oldu¤undan onu b›rakt›lar, Hicesiasin’i hapse att›lar. Hicesiasin bir daha oradan ç›kamad›. Diyojen ise, babas›n›n tavsiyesine uyarak Sinop’tan kaçt›. zun bir yolculuktan sonra Atina’ya ulaflmay› baflard›. Ancak Atina’da tutunabilece¤i bir dal, yapabilece¤i bir ifl yoktu. O s›ralarda Atina’ya yaklafl›k 15 kilometre uzakl›kta bulunan liman kenti Pire’de Antistenes ad›nda bir filozofun yaflad›¤›n› ö¤rendi. Herkes Antistenes’ten söz ediyordu. Sokrates’in bu parlak ö¤rencisi, hocas›n›n ölümünden sonra Akedemi’yi sürdürmeyi üstlenmiflti ve birçok da taraftar bulmufltu. Sokrates’in ad›n› da biliyordu genç Diyojen ve ona da büyük hayanl›k duyuyordu. Diyojen Antistenes ile tan›flmay› akl›na koymufltu. Kulaktan duydu¤u kadar›yla Antistenes tam da özledi¤i yaflam biçimini ona ö¤retecek biriydi. Antistenes’e göre ak›ll›ca yaflamak isteyen bir insan için çok fleye ihtiyaç yoktu. Yafll› filozof kendinden örnek-
U
104
ler veriyordu: Evi yoktu, dilenci gibi dolafl›yordu, giysileri y›rt›k p›rt›kt›, omuzunda bir çantas›, elinde de bastonu vard›. Ama tüm Pire halk›, hatta Atina’n›n ço¤u insan› ona bafl vuruyor ve yaflam ile ilgili do¤ru yolu ö¤renmeye çal›fl›yordu. O s›ralarda Antistenes’in ayakta tutmaya çal›flt›¤› Akademi’nin ö¤rencileri oldukça azalm›flt›. Buna biraz da Antistenes neden olmufltu. Çok sevdi¤i hocas› Sokrates’in üzüntüsünü üzerinden atamayan filozof, onun ö¤retilerini daha da ileri götürmekte zorlan›yordu. En çok da Sokrates’in öldürülüfl biçimine öfke duyuyordu. Diyojen Anistenes’i Pire’deki Akademi’de ziyarete gitti. Diyojen’i ilk kez karfl›s›nda gören Antistenes, “Bak›n hele,” diye hayk›rd›. “Yapacak baflka ifli olmayan biri daha ipini Antistenes
BD fiUBAT 2016
“Hocam, derslerini dinlemeye geldim. En do¤ru flekilde yaflamay› ö¤enmek için burada, karfl›n›zday›m.” kopart›p buralara kadar gelmifl, benim gibi yafll› bir adam› dinlemek istiyor. Ben böylelerine hiç dayanamam ve hemen kovar›m!” Diyojen yerinden k›p›rdamadan öylece bekledi. “Neden bana geldin?” diye h›fl›mla ç›k›flt› Antistenes. “Kim gönderdi seni? Kendi c›l›z bacaklar›nla, o küçücük beyninle kendin karar verip gelmedin herhalde?” “Hocam,” diye inledi Diyojen. “Derslerini dinlemeye geldim. En do¤ru flekilde yaflamay› ö¤enmek için burada, karfl›n›zday›m.” “Defol git buradan!” diye yeniden hayk›rd› Antistenes. “Benim art›k kimseye anlatacak fleyim yok,
ihtiyac›m da yok. Hele senin gibilere hiç güvenmem. Beni yaln›z b›rak!”
iyojen yalvar›r bir sesle, “Ben yan›n›zdan ayr›lmak istemiyorum hocam,” diyebildi. “Defol!” diye bir daha ba¤›rd› Antistenes. Çok sinirlenmiflti. Elindeki bastonu tehdit edercesine Diyojen’e sall›yordu. “Hemen git buradan, defol diyorum sana!” “Vur bana, vur!” diye bu kez Diyojen hayk›rd›. “Ama flunu bil ki, beni buradan kovacak kadar güçlü bir sopa henüz yap›lmad›!” ‹flte o anda Antistenes’in yüzü yumuflad›, bastonunu b›rakt› ve yüzünü müthifl bir ayd›nl›k kaplad›. Bir fley, sihirli bir fley sanki Antistenes’e dokunuvermiflti. “Sevgili dostum,” diyerek Diyojen’e do¤ru bir ad›m att›. “Ba¤›flla beni. Ba¤›flla ve kucakla! Görebildi¤im kadar›yla bafl›ndan çok fley geçmifl senin ve çok h›rpalanm›fls›n. Sen yaln›zca güçlü Diyojen ve Antistenes’i betimleyen bir gravür detay›ve genç bir vücuda Giulio Bonasone
D
105
BD fiUBAT 2016
de¤il, ayn› zamanda sa¤lam bir ruha sahipsin. Bu andan itibaren sak›n yan›mdan ayr›lma. Bana yard›m edeceksin ve birlikte insanlara do¤rular› ö¤retelim, onlarla paylaflal›m. Seni tan›yorum. Anlatt›lar seni bana. Sen flu cebindeki tüm paray› Atina’da yoksullara da¤›tan genç de¤il misin? Evet, anlatt›lar seni. Manes ad›nda ihtiyaçlar›n› karfl›lad›¤›n bir dostun oldu¤unu, ama senin yaflama biçimine al›flamad›¤› için senden ayr›ld›¤›n› da anlatt›lar.” “Öyle oldu efendim,” dedi Diyojen utangaç bir sesle. “Peki Manes’e ihtiyaç duymuyor musun. Bir anlamda o senin kölen, istedi¤in zaman ça¤›rabilirsin. Dönmesini neden istemiyorsun?” “Neden?” diye flaflk›nl›kla sordu Diyojen. ”E¤er Manes bensiz yapabiliyorsa, ben neden Manes’siz yapamayay›m. B›rakal›m o da özgürlü¤ünü yaflas›n.” “‹flte bu yüzden seni girince hemen tan›d›m sevgili dostum Diyojen,”diyerek gülümsedi Antistenes.
“E¤er biz iyi olursak, Çevremizdeki tüm insanlar bizden de iyi olurlar.” Diyojen, yafll› hocas› Antistenes’ten çok fley ö¤rendi ve bunlar› Atina ya döndükten sonra uygulamaya bafllad›. Atina’ya döndü¤ü gün insanlar meydanlarda kutsal bir günü kutluyor ve e¤leniyordu. Diyojen pelerinine sar›larak bir köfleye çekilde ve vurdumduymaz gözlerle e¤lenenlere bakt›. Art›k neresi olursa olsun orada uyumaya ve gecelemeye karar vermiflti. K›fl›n tap›naklar›n giriflinde kendine s›¤›nacak yer buluyor, yaz›n ise neresini bulursa orada uzan›p geceliyordu. Hiçbir evin çat›s› bu kadar görkemli ve ayd›nl›k olamaz,” diyordu. ‹flte Büyük ‹skender’in görüp de bir iste¤i olup olmad›¤›n› sordu¤u Diyojen buydu. Diyojen de ona kendini meflhur eden sözü söylemiflti: “Gölge etme baflka ihsan istemem!”•
”E¤er biz iyi olursak, Çevremizdeki tüm insanlar bizden de iyi olurlar.”
mumtazidil@butundunya.com.tr
Büyük ‹skender ve Diyojen
Büyük ‹skender Diyojen’i, birbiri üstüne y›¤›lm›fl insan kemikleri içinden bir fleyler araflt›r›rken görür ve ne yapt›¤›n› sorar. Diyojen ”Baban›z›n kemiklerini ar›yorum, ama hangisinin kölelere, hangisinin baban›za ait oldu¤unu kestiremiyorum” der 106
BD fiUBAT 2016
ÜNLÜLER‹N B‹YOGRAF‹LER‹
Yoksulluk Erdemdir Yazan: MÜMTAZ ‹D‹L
B
Diyojen
elki flafl›rt›c› gelecektir okurlara, ama Diyojen’in yoksun ve yoksul bir hayat› seçmesindeki bafl etkenlerden biri Sokrates’in Akademi’sidir. Gerçi Diyojen Atina’ya geldi¤inde Sokrates çoktan bald›ran zehiri içip ölmüfltü, ama onun yerine geçen müritleri Akademi’yi uzun süre ayakta tutabildiler. Bunlar›n bafl›nda da Sokrates’in ö¤rencilerinden Antistenes gelir. fiafl›rt›c›d›r, çünkü Sokrates’in
ö¤retileri her ne kadar müritlerine mütevaz› bir yaflam› önerse de, onlar›n bütün dünya nimetlerinden elini ete¤ini çekmesi tavsiyeleri yoktur. Bunu bir yaflam biçimi olarak çevresine aktaran Antistenes’tir. Diyojen de onun ö¤rencisi olmufl, mütevaz›l›k bir yana, tamamen yoksul bir yaflam› seçmeyi de kendi istemifltir. Bu düflüncesi ve yaflam biçimiyle de tarihe geçmifltir. 107
BD fiUBAT 2016
Sinop’ta do¤an Diyojen, babas› bir kalpazanl›k ifline bulaflt›¤› için bu ilden kaçmak ve Atina’ya s›¤›nmak zorunda kalm›flt›r. Atina’ya vard›ktan sonrad›r ki ancak, yoksul ve vurdum duymaz bir yaflam›n insanl›k için çok daha yararl› olaca¤› düflüncesini benimsemifl bunu ad›m ad›m da olsa uygulamaya koymufltur. Bir anlamda Diyojen, medeniyet denilen olguyu tamamen reddeder. Kendi dönemindeki tüm hayat› kolaylaflt›ran yaflam tarz›n› reddederek, üzerinde bir pelerin ile Atina’n›n her soka¤›nda, her kuytusunda, k›y›s›nda kendine yatacak yer bulmufl, asla yumuflak bir yata¤› veya bir ev hayat›n› seçmemifltir.
D
iyojen ile ilgili flöyle bir hikaye anlat›l›r: Atina’ya uzak olmayan Aegine diye bir ada orada da Onesikritus ad›nda zengin biri varm›fl. Diyojen’in yaflam›yla ilgili bir çok fley duymufl ve onun nas›l bir insan oldu¤unu ö¤renmesi için küçük o¤lunu Atina’ya göndermifl. Çocuk Atina’ya gitmifl, babas› da uzun süre o¤lunun dönmesini beklemifl. Bir süre sonra Atina’dan baz› tüccarlar Aegine adas›na gelince, Onesikritus tüccarlara o¤lunu görüp gömediklerini sormufl. Tüccarlardan biri, “O¤lun Diyojen’in etkisi alt›nda kalm›fl,” demifl. “Bizim Aegina adas›na gelece¤imizi ö¤renince, adaya, senin yan›na dönmeyece¤ini sana iletmemizi söyledi. Çünkü ö¤retmenini b›rakmak istemiyormufl.” Bunlar› duyunca Onesikritus, bu
108
Diyojen s›kl›kla, “insanlar isedi¤ini elde edemedi¤i zaman her fleyden çok ac› çeker,” diyordu. “Yani ac› çekmemek, mutlu olmak için daha az istemek gerekir.” kez büyük o¤lunu Atina’ya göndermifl, ama o da dönmemifl. Sonunda çaresiz ve Atina’ya kendi gitmifl. Diyojen’i görüp dersini dinleyince, o da Diyojen’in ö¤rencisi olarak o¤ullar›yla birlikte Atina’da kalm›fl. Diyojen s›kl›kla, “insanlar isedi¤ini elde edemedi¤i zaman her fleyden
Diyojen heykeli Sinop-Türkiye
BD fiUBAT 2016
Diyojen-Jules Bastien-Lepage (1837)
çok ac› çeker,” diyordu. “Yani ac› çekmemek, mutlu olmak için daha az istemek gerekir. ‹stekler ise insan›n kendisine ba¤l›d›r. ‹nsan, isteklerinden ar›nd›¤› zaman mutlu olmaya bafllar. Kendisiyle daha az ilgilendi¤inde; isteklerini karfl›lamak ad›na kendine çal›flarak iflkence etmez ve böylelikle baflalar›na yard›m etmek için daha fazla vakti olur.” Diyojen yoksullu¤u ve yoksullar› çok önemsiyordu ve onlar›n da yoksullar› sevmesi, zenginli¤i aramamalar› konusunda e¤itiyordu. “Fakirlik,” diyordu, “kendi kendini terbiye etmektir. Bilgeli¤in yard›mc›s›d›r.” “‹nsan›n yaflam› sürdürebilmesi için bedeninin ve ruhunun güç toplamas› gerekir,” diye ekliyordu. “Beden, al›n teri dökecek a¤›r ifllerle, ruh ise iyi ifller yaparak kendine güç toplar.” Ve yine diyordu ki, “Kendini ruhun ve bedenin d›fl›nda baflka fley olarak görme. Bedenini de kendin için de¤il, iyin insanlar için kullanmaya özen göster.” “Bir ifl düflündü¤ünde,” diye devam ediyordu, “ak›ll›ca m›, de¤il mi, böyle bir eylem için vicdan›n›n
seni hoflgörüp görmeyece¤ini göz önüne alman gerek. Baflka insanlar›n ne diyece¤ini düflünmemen laz›m, çünkü bu dünyaya ait söylentiler deniz dalgas› gibidir, de¤iflebilir. E¤er kafana takt›¤›n bir fleyi düflünüp durur, ona göre de¤iflirsen, kimseye yaranamazs›n, ne kendine ne de baflkalar›na faydal› olamazs›n.” Diyojen, kendisini dinlemeye gelenlere böyle söylüyordu ve kendi sözlerinin do¤rulu¤unu kan›tlamak için de kendi yaflam›ndan örnekler veriyordu. Bir çok Yunan, Diyojen’in zekas›na hayrand› ve kendi aralar›nda, “Bütün bunlar› nas›l biliyor? Bu, Sinop’ta kalpazanl›ktan hapse at›lan Hicesiasin’in o¤lu de¤il mi?” “Evet,” diyordu aralar›ndan biri. “O da kalpazanl›k yap›yordu babas› gibi, ama Sinop’tan kaçmay› baflard›. fiimdi de ö¤retmen olmufl...”
B
az›lar› bu düflüncelerini yüzüne karfl› da söylediler: “Do¤u de¤il mi Diyojen? Sen bundan önce sahte para basan babanla birlikte çal›fl›yordun.” Bu sözler üzerine Diyojen, “Evet, do¤ru,” diyordu. “Daha önceleri kötü bir hayat›m vard›, ama de¤ifltim. Bu arada siz kendinie bir bak›n. Siz önceden nas›l insanlard›n›z, onu bir sorgulay›n ve o zamandan bu zamana de¤ifltiniz mi?” Diyojen bir gün Aegina’ya giderken korsanlar taraf›ndan kaç›r›l›p Xeniades ad›nda birine sat›ld› ve Korint’e getirildi. Yaflam›n›n geri kalan k›sm›n› burada geçirdi ve burada da öldü. (M.Ö. 323) • 109
Muazzez ‹lmiye Ç›¤, Prof. Dr. Cengiz Aly›lmaz’›n son kitab› hakk›nda yazd›
BD fiUBAT 2016
‹pek Yolu Kavfla¤›n›n Ölümsüzlük Eserlerinden
Sümerlere Yazan: MUAZZEZ ‹LM‹YE ÇI⁄*
u yaz bana gönderilen kitaplar›n hepsi de¤erli ama bunlar›n içinde en önemlisi ve de¤erlisi Prof. Dr. Cengiz Aly›lmaz taraf›ndan yaz›lan ‹pek Yolu Kavfla¤›n›n Ölümsüzlük Eserleri kitab›. Kitap, Atatürk Üniversitesi ile Pekin Üniversitesi aras›nda yap›lan bir proje kapsam›ndaki çal›flmalar› içermektedir. Eser, Çin Halk Cumhuriyeti s›n›rlar› içindeki özerk bölgelerdeki Gök Türk Ka¤anl›¤› ve Ötüken
B
Muazzez ‹lmiye Ç›¤ 110
Uygur Ka¤anl›¤› dönemlerinde Çin-Türk iliflkilerini ve ‹pek Yolu kavfla¤›nda bulunan çeflitli yap›lar, mezarlar, mezarl›klar, yaz›l› resimli dikili tafllar, resimli kayalar, heykeller, günlük kullan›lan eflyalar, süs eflyalar› ve yaz›l› eserleri kapsa-
BD fiUBAT 2016
maktad›r. Bunlar›n hepsi Türk uygarl›¤›n› yans›tmas› bak›m›ndan çok önemli. Biz yaz›l› belge olarak yaln›z Orhun kitabelerini biliyorduk. Bu kitapta, Çin s›n›rlar› içinde 30 kadar dikili mezar tafl›ndan söz ediliyor. Ayr›ca bugünkü Uygur Özerk Bölgesi s›n›rlar› içinde yer alan co¤rafyada Türklerin hem kendi dillerini, hem kendi yaz›lar›n›, hem de iliflkileri olan Çinliler, Hintliler, ‹ranl›lar, So¤dlar, Tibetliler gibi milletlerin dillerini ve alfabelerini kullanarak birçok yaz›l› belge ve kitap meydana getirdi¤ini ö¤reniyoruz. Bunlar›n bir k›sm› orijinal yerlerinde, bir k›sm› da müzelerde imifl. ütün bunlar gösteriyor ki, Türkler içinde herkes yaz› yazmas›n› ve okumas›n› biliyordu. Bu yaz›tlar genellikle yol kenarlar›na, akarsu kenarlar›na herkesin görebilece¤i yerlere
B
Bütün bunlar gösteriyor ki, Türkler içinde herkes yaz› yazmas›n› ve okumas›n› biliyordu. konulmufl. Ayr›ca tap›naklarda ve ma¤aralarda da var bu yaz›lar. Bu ma¤aralar›n ço¤u Uygur döneminden kalma. Türklerin inan›fl›na göre ma¤aralar sonsuz huzura kavuflabilmek, Tanr›’ya ulaflabilmek için, Tanr›’n›n insanlara lütfetti¤i en gizli yerlermifl. Peygamberlerin, kamlar›n düflünceye dald›klar› gibi ola¤anüstü güce sahip insanlar da buralarda Tanr› ile iletiflime giriyorlarm›fl. Uygur Özerk Bölgesi’ndeki ma¤aralarda hem Türk boylar›n›n, hem de oralarda yaflayan halklar›n yaflay›fl ve inan›fllar›ndan Cengiz Aly›lmaz Çin Altaylar›’ndaki taflbabalarla
111
BD fiUBAT 2016
Cengiz Aly›lmaz Pekin’deki yaz›larla
izler bulunuyormufl. Bu ma¤aralar çeflitli dinlerin ö¤retildi¤i yerler. Buralar, din adamlar›n›n ve ö¤rencilerinin hem e¤itim ve ö¤retim gördükleri, hem de çeflitli ça¤lara ait din ve ahlakla ilgili eserlerin yaz›l›p okundu¤u, toplumu yönlendirecek insanlar›n yetifltirildi¤i, müzik, resim, heykelt›rafll›k gibi sanat eserlerinin meydana getirildi¤i yerlermifl. Ma¤aralar›n içinde her ö¤renci için bir oda varm›fl, duvarlar›na resimler yap›lm›fl, yaz›lar yaz›lm›fl. Bu yerlerde birçok tap›nak harabesi yan›nda yaflayan camileri, en eski Türk sözlü¤ünü (Divanü Lügat’itTürk’ü) yazan Kâflgarl› Mahmut’un ve Kutadgu Bilig’in yazar› Has Hacip’in türbelerini de görüyoruz kitapta.
A
ly›lmaz’›n kitapta verdi¤i bilgilere göre eski Türklerde soylu kimselerin üç ayr› mezar› olurmufl. Birincisi ölenin cesedinin ve ona ait eflyan›n sakland›¤› mezarlar. 112
Bunlar yüksek tepelerde, eriflilmesi güç yerlerde yap›l›yor. ‹kincisi ölen kiflinin mezar›n› aratmamak için yap›lan sahte mezar. Üçüncüsü ölen kiflinin ad›n› yaflatmak, ona sayg› göstermek, as›l mezar› gizli tutmak için yap›lan mezar. Bu mezarlar sunak masas› fleklinde dikdörtgen tafllar (sanduka tafllar›). Bunlar ifllemeli, yaz›l› oluyor. Baz›lar›nda ölüye ait eflya da bulunuyor. Benim için en ilginç olan buluntulardan biri de, Türklerin göçebe olmad›klar›n› kan›tlayan flehir kal›nt›lar›. Bu kal›nt›lar içinde y›k›lm›fl saraylar, surlar, evler, sokaklar ve künklerden oluflan suyollar›, kullan›m eflyas› bulunuyor. Bunlar Türklerin ne kadar uygarca yaflad›klar›n› göstermektedir. Kitapta Sümerlilerin kültürü ile Türk kültürü aras›nda ba¤lant›lar buldum: 1. Sümer heykellerinde eller gö¤üste bir kap tutar hâlde gösterilmifl. Türk heykellerinde de eller bir kab›, su kab›n› gö¤üste tutar flekilde yap›lm›fl. Türklerde buna Bengü su kab› deniyormufl. Bu egemenli¤i, gücü, kut ve mutlulu¤u ifade ediyormufl. Bir yerde de bunun antlaflman›n simgesi antlaflma kab› oldu¤unu okumufltum. Sümer’de bunun ne oldu¤unu bildiren bir yaz› yok. Demek ki, bu ayn› kökten
süren bir gelenek. 2. Astana Mezarl›¤› ile Ur Kral Mezarlar› yan›ndaki halka ait mezarlar. Her ikisi de 1000 kadar, çeflitli zamanlara ait mezarlar. Mezarlar genellikle oda fleklinde, içinde ölülere ait çeflitli eflyalar bulunuyor. 3. Türklerde umay kuflu göklerde Tanr› Da¤lar›’n›n bulundu¤u yerlerde yaflar. Tanr›’n›n elçisidir. O bereket, flans tafl›yor, koruyuculu¤u var. Bu hayali bir kufl. Özbekistan Devleti’nin armas›nda umay kuflu bulunuyor. Sümer’in Anzu = Imdigud kuflu da ayn›. Yükseklerde yafl›yor, Tanr› elçisi, insanlara yard›m ediyor, kaderleri belirliyor. Kanatlar›n› açt›¤› zaman gökyüzünü kapl›yor.[1] 4. Da¤ keçisi teke Türklerde dayan›kl›l›¤›, cesareti ile önceleri yaln›z ka¤an› simgelerken daha sonraki dönemde ka¤ana ba¤l›l›¤› da simgeliyormufl. Sümer’de da¤ olmad›¤› hâlde mühürlerde, çeflitli yerlerde da¤ keçisinin resmini yapmalar› geldikleri yerin kültürünü sürdürdüklerini göstermez mi? 5. Türklerde günefl difli, ay erkek; Sümer’ de de günefl difli, ay erkek olarak tan›mlan›yor. 6. Türkler adak adayarak tafllar› bir yere y›¤›yorlar ve etraf›nda dua edip dönüyorlarm›fl. Bu tepeciklere oboo diyorlarm›fl. Bazen bu tepenin orta yerine bir a¤aç dal› dikiyorlar ve onun üzerine adak olarak bez
Prof. Dr. Cengiz Aly›lmaz ve Prof. Dr.Lou Xin Bezeklik Ma¤alar›ndaki Köktürkharfli yaz›tlar üzerinde belgeleme yaparken
ba¤l›yorlarm›fl. Bunu okuyunca hemen Sümerlilerin bir efsanesi geldi akl›ma:
Türklerde günefl difli, ay erkek; Sümer’de de günefl difli, ay erkek olarak tan›mlan›yor. Tanr› Enlil’in o¤lu savaflç› Tanr› Ninurta flarur ve flarguz adl› silahlar› ve 50 bafll› gürzü ile Kur denilen yer alt› ülkesindeki korkunç hastal›k cini asakku ile savafla gidiyor. Bu savaflta birçok tafl cinsleri ona yard›m eder, savafl› kazan›r, ama yer alt› sular› f›flk›r›r yukar›. Tanr› savaflta ona yard›m eden tafllar› toplayarak sular›n önüne bir da¤ gibi y›¤›yor, böylece sular tutuluyor. Taflan sular› da Dicle Nehri’ne yönlendiriyor ve onunla ülkeye bolluk ve bereket geliyor. Tanr›’n›n annesi Tanr›ça Ninmah o¤lunu özlemifl, hem de savafl› 113
BD fiUBAT 2016
kazand›¤› için onu kutlamak ister ve uzun bir yolculuktan sonra o¤lunun yan›na gider. O¤lu buna çok sevinir ve kendisine yard›m eden tafllardan yapt›¤› da¤›, annesine arma¤an eder, annesine de da¤›n han›m› anlam›na gelen Ninhursag ad›n› verir. Bu da¤a da annesine yarayacak her ürünü vermesini söyler. “Da¤›n tepesi çiçekler yetifltirsin, sana bal ve flarap haz›rlas›n, üstünde senin için sedir, servi, ç›nar, flimflir, ›lg›n yetifltirsin” der. Da¤ ayn› zamanda tanr›çaya alt›n, gümüfl, bak›r gibi madenleri, her türlü güzel kokulu bitki ve meyveyi, ayr›ca her cins hayvan› da [2] verir. ‹flte o günden sonra da¤lar kutsal, tafllardan yap›lan tepeler kutsal olmufltur Sümer’de. Bu efsanedeki tafllardan yap›lan da¤ ile Türk “oboo”lar› ne kadar uyuyor. Bu olay Tanr›larla ilgili oldu¤undan kutsal say›lm›fl. Bu inan›fl›n, birbirinden çok uzak ve arada binlerce y›l zaman fark› olan iki milletten biri di¤erini etkiledi denemez. Bunun ayn› kökten ç›kt›¤› ve binlerce y›ldan beri Türklerde sürdü¤ü, onlar›n ayn› kökten geldi¤ini ve Türklerin tarihinin ne kadar eskilere dayand›¤›n› kan›tlamaz m›? Ayr›ca tafl tepenin ortas›na dikilen adak a¤ac› da hem Sümerlilerde hem de Türklerde varl›¤›na inan›lan yerin dibinden gö¤ün içine kadar uzanan hayat a¤ac›n› da simgeliyor. 7. Türkler oboo olay›n›n çok eski Tengri dininden geldi¤ini söylüyorlarm›fl. Tengiri, tangara, tengere, tenger. Tanr› kelimeleri Sümer’de Tanr› ve gök anlam›na gelen dingir kelime114
sinden gelmektedir. Akl›mda kald›¤›na göre yabanc› bir tarihçi “Türk diline ait bilinen en eski kelime MÖ üçüncü yüzy›la kadar süren tengri kelimesidir” diye yazm›fl. Hâlbuki flimdi onun binlerce y›l önceye kadar uzand›¤›n› görüyoruz. 8. Bu kitapta mezar ziyaretine gitmemizin nedenini de ö¤reniyoruz. Türklerde atalar, ka¤anlar öldüklerinde kut (= bir tür güç) ile gidermifl. Mezar›na gidip ondan bu kut istenirmifl. Bir savafltan veya önemli bir iflten önce ölen hakan›n mezar›na gidip kut istemek gelenekmifl. ‹slam’da mezara gidip Kuran okunur. Asl›nda Kuran’da ölü için Kuran okunacak diye hiçbir ayet yok. Demek mezar ziyaretinin asl› da Türklerden. itap hakk›ndaki yaz›y› burada bitiriyorum. Tan›tmak için yeterli bilgi verdim kan›s›nday›m. Kitab›n yazar› Say›n Prof. Dr. Cengiz Aly›lmaz’a ne kadar teflekkür etsek azd›r. Kitab› yazan ellerine ve akl›na, eserler bulmak için giden ayaklar›na, onlar› gören gözlerine binlerce sa¤l›k! Çok yafla! Bat›’n›n dedi¤i gibi Türk kültürünün dünkü kültür olmad›¤›n›, kökünün binlerce y›l önceye dayand›¤›n› görüyoruz. Bizi bize ö¤retecek yeni eserleri bekleyerek…•
K
* Sümerolog; Araflt›rmac› yazar 1-Bu kuflun Türk mitolojisi ile büyük ilgisi için bkz. muazzez ‹lmiye Ç›¤, Sümerliler Türklerin Bir Koludur, Sümer Türk Kültür Ba¤lar›. Kaynak Yay›nlar› 2-Muazzez ‹lmiye Ç›¤, Sümerliler Türklerin Bir Koludur, Sümer Türk Kültür Ba¤lar›. Kaynak Yay›nlar›, s. 78
Erciyes Da¤›’n›n zirvesine ç›kan ilk Türk kad›n›
‹lmiye Bergman Yazan: NEV‹N DEDEO⁄LU
ynen adafl› Muazzez ‹lmiye Ç›¤ gibi, o da Cumhuriyet’ten önce do¤mufl, Cumhuriyet’le büyümüfltü; o da yaln›zca bir “Cumhuriyet kad›n›” olmakla kalmam›fl, cesareti ve ayd›nl›¤›yla, hatta bir kad›ndan beklenmeyecek üstün baflar›s›yla, o da örnek al›nacak bir “Cumhuriyet kad›n›” olmufltu. Yaflad›klar› ayn› dönemin “uygar kad›n” örne¤ini oluflturan bu adafl iki “Cumhuriyet kad›n›”ndan Muazzez ‹lmiye Ç›¤, tarihin befl bin y›l derinliklerine inip, Sümerlerin dünyas›na girerken, öteki “örnek kad›n” ‹lmiye gözlerini yukar›lara dikmifl, Erciyes Da¤›’n›n 3900 metre yükseklikteki tepesine t›rman›yordu. 1936 y›l›nda ‹lmiye Bergman’›n, 22 yafl›n›n cesareti ve çevikli¤iyle Erciyes Da¤›’n›n tepesine ç›kt›¤› baflar›s›, önce ilk duyuldu¤u Kayseri’de bir “hemflehri baflar›s›” olarak övünç yaratm›fl, daha sonra “Erciyes Da¤›’n›n zirvesine ç›kan ilk Türk kad›n›” kimli¤iyle tüm ülkeye yay›lm›fl ve yurttafllar aras›nda hem
A
115
BD fiUBAT 2016
bir “Cumhuriyet kad›n›” örne¤i, hem de ulusal bir gurur oluflturmufltu. lmiye Bergman, Kayserililer taraf›ndan özellikle sayg›n kiflili¤iyle an›lan Alim Muhaddiso¤lu’ nun k›z›yd›. Kurtulufl Savafl›’nda cephedeki askerlere gönderilecek ekmeklerin üretimini h›zland›rmak için Kayseri’deki ilk un fabrikas›n› kuran, Kayseri-Sivas demiryolunun ve Seyhan Baraj›’n›n yap›mc›l›¤›n› üstlenen Alim Muhaddiso¤lu, memlekete yapt›¤› hizmetlerden hiç söz etmez, fakat Erciyes Da¤›’n›n zirvesine ç›kan kz›n›n bu baflar›s›n› hiç dilinden düflürmezdi. ‹lmiye Bergman’›n “da¤c›l›k baflar›s›”, uzun bir süre aile çevresi ve Kayserili hemflehrileri aras›nda, pek de uzun say›lamayacak bir süre ülke çap›nda gururla an›ld›ktan sonra giderek unutuldu. Oluflturdu¤u heyecan›n “canl›l›¤›n›” yitirdi¤i o günlerden sonra ‹lmiye Bergman ve baflar›s›, ancak befl y›l önce Kayseri Da¤c›l›k ‹l Temsilci¤i yöneticileri taraf›ndan an›msanabildi.
‹
116
Da¤c›l›k ‹l Temsilci¤i yöneticileri, 2010 y›l›nda ‹lmiye Bergman onuruna düzenledikleri bir törenle kendisine plaket verirlerken ‹lmiye Bergman, o günün Dünya Kad›nlar Günü oldu¤unu an›msad› ve törenin de Dünya Kad›nlar Günü nedeniyle düzenlenmifl oldu¤unu ö¤rendi. ‹lmiye Bergman o gün törende, da¤c›l›ktaki baflar›s›n› öne ç›kararak, “Erciyes Da¤›’n›n Zirvesine ç›kan ilk Türk kad›n” kimli¤iyle bir konuflma yapt› ve kendisini merakla dinleyenlere, “1936 y›l›n›n zor koflullar› alt›nda Erciyes’e nas›l t›rmand›¤›n›” anlatt›, sonra da 1936 y›l›n›n Türkiye’si ile 2010 y›l›n›n Türkiye’si aras›nda ders verici bir de¤erlendirme yapt›. 914 y›l›nda dünya gelen ve 22 yafl›nda “Erciyes Da¤›’n›n zirvesine ç›kan ilk Türk kad›n›” ‹lmiye Bergman, büyük bir baflar›yla süsledi¤i 101 y›ll›k yaflam›n› sessiz yaflad› ve… Bir önceki y›l›n sonuncu ay›nda, dünyam›zdan ayr›ld›. •
1
Yaflamdan Yans›malar Nuray Bartoschek
Küresel
So¤umaya görünce “Acaba bir yaz›m hatas› m›?” diye düflündü¤ünüzü tahmin edebiliyorum. Hay›r, bir yaz›m hatas› de¤il, Küresel ›s›nma yerine yanl›fll›kla küresel so¤uma yazmad›m. Son y›llarda hep küresel ›s›nma sorunu ve çözümleri üzerine yaz›lar yaz›ld› oysa ben as›l sorunun küresel ›s›nma de¤il, küresel so¤uma oldu¤una ve en k›sa zamanda çözüm bulamazsak bu sorunun YAZIMIN BAfiLI⁄INI
Dikkat!
insanl›¤›n sonuna neden olabilece¤ine inan›yorum. Küresel so¤uman›n ne anlama geldi¤ini gelin hep birlikte irdeleyelim. Haberleri izlerken, okurken sizin de yüre¤iniz s›k›fl›yor, ruhunuz daral›yor ve al›p bafl›n›z› uzaklara kaçma iste¤i duyuyor musunuz? Uzaklar m› dedik?
BD fiUBAT 2016
Uzaklarda yaflananlar gerçekten çok mu farkl›? Açl›ktan ölenler, özgürlü¤e kaçmaya çal›fl›rken denize dökülen canlar, dünya liderlerinin kendilerini sadece ülkelerinin de¤il, neredeyse evrenin sahibi duyumsad›klar›n› düflündüren, insanl›¤› yok etmeye yönelik egolar›, h›rslar›… HEM O DENL‹ kolay m› öyle al›p bafl›n› gidebilmek bir baflka ülkeye? Bu gezegen hepimizin elbette ama tapusu güçlü ülkelerin elinde ne yaz›k ki! Seyahat özgürlü¤ü, vizelerin bafllad›¤› yere kadard›r. K›r›k flemsiyeleri, tencere saplar›n› bile tamir ettirdi¤imiz günlerden k›r›k kalpleri onarmaya bile hiç çaba göstermeden h›zla yeni iliflkilere yelken aç›lan günlere geldik. Ayn› okul önlü¤ü ve okul kitaplar›yla birkaç çocu¤un -komplekssiz, afla¤›lanmadan, insanca- okudu¤u y›llardan, ellerinde son teknolojik oyuncaklar›, mutsuz, sürekli s›zlanan, sitem eden, sahip olduklar›ndan daha fazlas›n› isteyen doyumsuz çocuklar ve gençlik dönemine tan›kl›k ediyoruz. Hiç tan›mad›-
Sabah bir koflu bafll›yoruz güne ve akflam yorgun seriliyoruz yata¤a. 118
K›r›k flemsiyeleri, tencere saplar›n› bile tamir ettirdi¤imiz günlerden k›r›k kalpleri onarmaya bile hiç çaba göstermeden h›zla yeni iliflkilere yelken aç›lan günlere geldik. ¤›m›z, selam›m›za bile karfl›l›k vermeyen “komflu komflunun külüne muhtaçt›r’ ya da ”bir fincan kahvenin k›rk y›l hat›r› vard›r” sözlerinin anlam›n› bilmeyen, ayn› apartmanda, ayn› mahallede yaflad›¤›m›z komflular›m›z, komfluluklar… ‹K‹ GÖZ ODALI,
tek katl› evlerde , soba bafl›nda yap›lan sohbetler, s›cac›k aile iliflkilerinden, en yo¤un yaln›zl›klar›n yafland›¤›, çok odal›, çok kalabal›k, çok lüks, en geliflmifl ›s›nma araçlar›n›n bile ›s›tamad›¤›, so¤uk, mesafeli, yapay iliflkilerin yafland›¤› mekanlara geçifl. En yak›n arkadafllar›m›z›n etnik kökenini, inanc›n›, kimli¤ini, cinsiyetini sorgulamay› akl›m›za bile getirmeyip, insana insanca yaklaflt›¤›m›z y›llardan, neredeyse en yak›nlar›m›z› bile ötekilefltirdi¤imiz, sevgi, sayg› ve hoflgörü söz-
Seçim bizim: Ya televizyonlar›m›z›n bafl›nda uyuflmufl biçimde ...savafllar›n, fliddetin, hoflgörüsüzlü¤ün, sevgisizli¤in, bencilli¤in giderek bask›n oldu¤u günümüzde ben küresel ›s›nmadan de¤il, küresel so¤umadan söz edebilirim ancak.
cüklerinin yerini ego, sayg›s›zl›k ve fliddetin ald›¤› günlere tan›k olmak. Ya yaflam biçimimiz? Adeta h›zland›r›lm›fl bir film izler gibi yafl›yoruz, hiçbir fleye zaman›m›z yok de¤il mi? SABAH B‹R KOfiU bafll›yoruz
güne ve akflam yorgun seriliyoruz yata¤a. Kendimiz için yapmak istediklerimizi sürekli ertelemek zorunday›z çünkü tüketim toplumunda yaflaman›n bedeli var. Daha çok almak, daha çok tüketmek, daha çok yok etmek için daha çok çal›flmal›y›z! Her yeni güne bir önceki günden borçlu girdi¤imiz için ”yap›lacaklar” listemiz giderek uzuyor. Büyük flehirlerde, yeflil alanlar›n h›zla beton y›¤›nlar›na dönüfltü¤ü ara sokaklarda dolafl›rken, bafl›n›z› yukar› kald›rd›¤›n›zda bir avuç gökyüzüne bak›p siz de kendinizi modern bir cezaevinde duyumsuyor musunuz? ‹flte tüm bu nedenlerle, savafllar›n,
fliddetin, hoflgörüsüzlü¤ün, sevgisizli¤in, bencilli¤in giderek bask›n oldu¤u günümüzde ben küresel ›s›nmadan de¤il, küresel so¤umadan söz edebilirim ancak. Evet, dünya so¤uyor giderek. Biz so¤uyoruz. Yürekler buz tutuyor, insanl›k ölüyor sevgisizlikten. Seçim bizim: Ya televizyonlar›m›z›n bafl›nda, ruhumuz, beynimiz, yüre¤imiz uyuflmufl bir biçimde aptalca programlar› izlemeye devam ederek, hayat›m›z›n iplerini tüketim sistemine b›rakarak, sevgimizi pahal› arma¤anlarla göstererek, kendi yaln›zl›¤›m›zda tutsak olacak, kendi ellerimizle yok edece¤iz insanl›¤›; ya da, inad›na sevgi, inad›na bar›fl, inad›na hoflgörü diyerek insanca, içtenlikle, sevgiyle, fark›ndal›kla kucaklayaca¤›z birbirimizi küresel so¤umaya karfl›. Sevgi gününde yüreklere dokunabilmek ve insanl›¤›m›z› an›msamak, an›msatabilmek dile¤iyle...• nuraybartoschek@butundunya.com.tr
Fazla iktidar h›rs› yüzünden düflen melekler oldu, fazla bilgi arzusu da insanlar› düflürdü; fakat sevecenli¤in fazlas› yüzünden tehlikeye giren ne bir melek, ne de bir insan olmufltur. Francis Bacon 119
Dünyam›z Nefes Almaya Çal›fl›yor
Yazan: ZEYNEP GÖKTEPE
Önümüzdeki y›llarda dünyam›z kömür, petrol ve do¤al gaza veda etmek zorunda kalacak.
Barbara Hendricks 120
P
AR‹S’TEK‹ ‹KL‹M KONFERANSI’NDA hem
ülkelerin hem de dünya ölçe¤indeki flirketlerin gündeminde, fosil yak›tlardan tümüyle kurtulurken ayn› zamanda tüm alanlardaki kalk›nma ve geliflmenin de h›zla sürdürülebilmesi vard›. Konferansta, dünya liderleri küresel ›s›nma dâhil olarak son y›llardaki do¤al afetlerin temel nedenleri aras›ndaki karbon emisyonlar›n› azaltmak için yöntemler ararken, karbon at›k yaratmayan alternatif enerji kaynaklar›n›n kullan›m› ile yeni bir dünya ekonomisinin kurulmas›n›n en mant›kl› seçenek olabilece¤i üzerinde durdular. Bu anlamda öne ç›kan alternatif kaynaklar ise, günefl ve rüzgâr enerjisi oldu. Karbon emisyonlar›n›n yak›n zamanda zirve yapt›ktan sonra tamamen yok olaca¤›
BD fiUBAT 2016
öngörülen tarihi konferansta Almanya Çevre Bakan› Barbara Hendricks “Önümüzdeki y›llarda dünyam›z kömür, petrol ve do¤al gaza veda etmek zorunda kalacak.” görüflünü dile getirdi.
K
ARBON YAKIT KULANIMININ
emisyonlar›n› azaltmakla kalmay›p fosil yak›t kullan›mlar›na tamamen son verme kararl›l›¤›nda olacaklar›n› da aç›klad›lar. Paris dâhil olmak üzere 18 Frans›z belediyesi kömür, petrol ve do¤al gaz kullanan flirketler ile ba¤lar›n› kesmek üzere ad›mlar att›. Oslo, Melbourne ve San Francisco gibi 60 flehir de bu tarz flirketlerle iflbirliklerini azaltacaklar›na ve ya tamamen iliflkilerini keseceklerine dair söz verdiler. Teknoloji dünyas›n›n devleri de,
yok olmas› ancak teknolojinin devaml› geliflimiyle paralel biçimde mümkün olabilecek. Ancak, iklim de¤iflikli¤i tehlikesinin kritik seviyedeki tehdidi ile yüzleflmeden önce bu zararl› emisyonlardan tam olarak kurtulabilmemiz de düflük bir “Paris’te al›nan ihtimal olarak de¤erkararlar›n hepsi lendiriliyor. ABD gerçeklefltirilse Baflkan› Barack Obabile, ma’n›n, “Paris’te al›nan kararlar›n hepsi atmosferimizdeki gerçeklefltirilse bile, karbonu azaltmak atmosferimizdeki karbonu azaltmak için için sadece yar› sadece yar› yola gelmifl yola gelmifl oluruz.” sözleri de, bu oluruz.” öngörülerin ciddiyetini ortaya koyuyor. Çünkü araçlar›n neredeyse tamam› ve fosil yak›t kullan›m›ndan uzaklaflmak dünyadaki enerjinin üçte ikisini üreten için çaba gösterecekler. Bu devrim tesisler hala fosil yak›tlar kullan›yor. suresince dünyaya yard›m etmek için Obama, bu konferansta yap›lan Bill Gates (Microsoft), Jeff Bezos anlaflmalar›n iklim problemlerini (Amazon.com) ve Mark Zuckerberg çözmeyece¤ini fakat ilerde çözülmesi (Facebook) gibi 28 yat›r›mc›n›n kat›l›için gerekli temeli yaratt›¤›n› da m›yla milyarderler kulübü oluflturuldu. söyledi. ‹klim Konferans›’nda yap›lan Gates, bu kulüp sayesinde temiz enerji bir anlaflman›n koflulu olarak, aralar›n- fikirlerinin art›k sadece fikir olarak da global büyüklükteki flirketlerin de kalmay›p hayata geçeceklerini söyledi. yer ald›¤› yüzlerce firma ve binlerce Önümüzdeki befl y›l içinde 20 ülke flehir karbon emisyonlar›n› azaltmaya ile çal›flacaklar›n›, bu ülkelerde temiz söz verdiler. Baz› flehirler ise karbon enerji araflt›rmas› için yaklafl›k 20 121
BD fiUBAT 2016
kadar elbette ekonomik yararlar› da Amerika’da son olacak. Rüzgar ve 7 y›l içinde rüzgar günefl enerjisi, enerjisi üretimi 3’e elektrik ve hybrid araçlar gibi az kargünefl enerjisi bon emisyonlu üretimi ise 20’ye teknoloji sistemleri katland› günümüzde dünya ekonomisine toplam 600 miyar dolar girdi sa¤l›yor. Teknoloji gelifltikçe günefl enerjisi daha da milyar dolar temin edeceklerini söyle- ekonomik bir seçenek olacak, kömür kullan›m› ise gittikçe azalacak. Günefl diler. enerjisini daha kullan›r hale getirmek ‹klim Konferans›’nda yap›lan anlaflmalar, ço¤u ülkenin y›llard›r fosil için her gün yeni fikirler ve araçlar yak›t kullan›m›ndan uzaklafl›p temiz öne ç›k›yor. Günefl enerji panelleri enerji kullan›m›na geçmeye yönelik giderek küçülüp tafl›nabilir flekillerde tasarlan›yor. Art›k bu paneller yollarhedeflerini gerçeklefltirebilmek için yol gösterici oldu. Fosil yak›t kullan›- da, golf sahalar›nda ve evlerde bile m›n› b›rak›p temiz enerji seçeneklerine kolayca kullan›labiliyor. Bill Gates, herhangi bir yüzeyi kaplay›nca günefl geçmenin temel nedeni çevresel etkiler olsa da, ekonomik nedenlerin enerji paneline dönüflebilen bir boya de bu devrimde pay› var. Temiz enerji üzerinde çal›fl›ld›¤›n› bile aç›klad›. alternatifleri gittikçe fosil yak›tlardan EKNOLOJ‹ ‹LERLED‹KÇE ve fosil daha hesapl› hale geliyor. 2008’den yak›tlar›n hem ekonomik, hem de bu yana günefl ve rüzgâr enerjisi maliyetleri yar› yar›ya düfltü. Dolay›- çevresel zararlar› gündeme getirildikçe, araflt›rmac›lar ve mühendisler s›yla, Amerika’da son 7 y›l içinde yenilenebilirtemiz enerji kaynaklar›n› rüzgâr enerjisi üretimi 3’e, günefl kullan›labilir hale getiriyor. enerjisi üretimi ise 20’ye katland›. Çok yak›nda günefl enerji panel2013’te dünyada kullan›lan enerjinin yüzde 22’si yenilenebilir kaynaklar- leri sadece büyük flirketler ve fabrikalar›n üzerinde de¤il, mahallelerimizdan sa¤land›. Uluslararas› Enerji Ajans›’na göre bu rakam 2020 y›l›nda deki pek çok evin çat›lar›nda, yollarda ya da kim bilebilir, belki d›fl cephe yaklafl›k yüzde 26’ya ç›kacak. boyan›zda bile kullan›labilir hale Yenilenebilir enerji kullan›m›n›n gelecek… • yükselmesinin çevresel faydalar›
T
122
Düfller ve Düflünceler Yahya Aksoy
Kervans›z Saraylar! “Mimarl›kta kubbe, Sümerlerin bulufludur.” Zahir Güvemli
T
arihi ‹pek Yolu üzerinde ticaret yapan kervanlar›n konaklayaca¤› ve güvenle baflka öncülere ve koruyuculara teslim edildi¤i belirli aral›klarla yap›lan 3000 y›ll›k menzil kaleleri yer alm›flt›r.
Saruhan Kervansaray› 123
BD fiUBAT 2016
A
nadolu’nun önemli ticaret yollar› üzerinde belirli aral›klarla “Kervansaraylar” yap›lm›fl olup kervansaraylar›n avlu ortas›nda bir cami, yap›n›n üç yan›nda konaklama odalar›, depolar, idari bölmeler ve hamam yer alm›flt›r. 2000 y›l› aflan bu an›t yap›larda, ifllenmifl sa¤lam yöresel tafllar kullan›lm›fl iç ve d›fl mekânlar zaman›n geleneksel motifleri ile süslenmifltir. ‹nsanlar›n ve hayvanlar›n ihtiyaçlar›n› giderece¤i alanlar kare ve dikdörtgen flekilli bir plan üzerinde kurulmufltur. Genifl bir avlu çevresinde yer alan mekânlar bar›nmaya ve güvenli¤e elverifllidir. Sarn›ç su kuyular› da özel olarak yap›lm›flt›r. Her kervansaray›n, kalenin, han›n ve hamam›n halk›n dilinde ve gönlünde yaflat›lan iz b›rakm›fl ac› ve tatl› bir öyküsü, bir türküsü vard›r. Kervansaray sözü, bizlere hemen atlar›n çekti¤i yayl› arabayla yolculuk yapan F. Nafiz Çaml›bel’in tarihi, co¤rafyay›, insan› ve kültürümüzü
124
zaman içinde en iyi özetleyen “Han Duvarlar›” fliirini hat›rlat›r: “...Ya¤›z atlar kiflnedi, meflin k›rbaç flaklad› / Bir dakika araba yerinde duraklad›/ Neden sonra sars›ld› alt›mdaki demir yaylar / Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar /... Gidiyordum, gurbeti gönlümde duya duya / Uluk›flla yolundan Orta Anadolu’ya /...A¤›r a¤›r önümdem geçti deve kervan› / Bir kenarda göründü, beldenin vira han› /...Ey garip çizgilerle dolu han duvarlar› / Ey hanlar›n gönlümü s›zlatan duvarlar›.” arihe tan›kl›k eden kadim bir kültürün konuksever arma¤anlar› kervansaraylar, yüzy›llara meydan okuyan mimari yap›lar› ve kimliklerinin yaz›l› bulundu¤u tafl ifllemeli ve kemerli çatal kap›lar› ve tarihe tan›kl›k eden yüksek kültürün görkemli abidevi yap›lar› olarak dünya kültür miras› aras›nda seçkin yerlerini alm›fl bulunmakta ve insanl›¤› selamlamaktalar. Bugün bilinen yüzden fazla kervansaray›n dokuzu Selçuklu sultanlar› taraf›ndan di¤erleri Selçuklu vezirleri ve emirleri taraf›ndan yapt›r›lm›flt›r. En eski olan› Aksaray-Kayseri yolunda K›l›çaslan II taraf›ndan yapt›r›lan Alay Han geometrik süslemeleri ile öne Saruhan ç›kmaktad›r. Kervansaray› Anadolumuzun en
T
BD fiUBAT 2016
büyük kervansaray›, Aksaray-Konya aras›nda ana kervan yollar› üzerinde 1229 y›l›nda Sultan Alaeddin Keykubat tarf›ndan klasik bir plan olarak infla ettirilmifl Sultanhan Kervansaray›’ d›r. Kapal› mekân ve avlu bölümleri ile birlikte 4 bin 990 metrekarelik bir alana yay›lm›fl olan kervansaray Selçuklu tafl süsleme sanat›n›n en güzel örneklerine tan›kl›k eder. Avanos SaruhanKayseri-Aksaray güzergâh›nda Damsa Çay› Vadisi üzerinde 1249 y›l›nda yöresel pembe ve aç›k tüf renkli tafllarla 2 bin metre karelik bir alana infla edilen Saruhan Kervansaray›, 1991 y›l›nda yap›lan restorasyonla eski haline döndürülmüfltür. Aksaray-Nevflehir karayolu üzerinde 1239 y›l›nda tamamlanm›fl olan ve taçkap›n›n bulundu¤u girifl bölümünün hiç ›fl›k almamas›ndan ad›n› alan A¤z› Karahan Kervansaray›, kare planl› bir avlu ve dikdörtgen planl› kapal› mekânlardan meydana gelmifltir. Taç kap›lardaki Selçuklu motifleri sanat tarihine ›fl›k tutmaktad›r. Kayseri Malatya karayolu üzerin-
Saruhan Kervansaray› avlu görünüflü
Erzincan Mamahatun Kervansaray›
A
de, Büyük Selçuklu Veziri Celaleddin Karatay taraf›ndan 1240-41 y›llar›nda yapt›r›lan kusursuz mimarisi ile öne ç›kan Karatay Han bulunmaktad›r. Antalya- Burdur güzergâh› üzerinde Susuz Kervansaray›, Erzincan Tercan’da bulunan Mama Hatun Kervansaray› ve ülkemizin dört bir yan›nda tarihi yollar üzerinde XII ve XIII. yüzy›llardan itibaren kurulan yüzlerce kale, han ve kervansaray, sosyal, kültürel, ticari, ekononik ve 125
BD fiUBAT 2016
A¤z›karahan Kervansaray›
“Rüyada gibiyiz” diyerek, unutulmaz anlar yaflad›lar. Bu törenlere sahne olan Sultan Han›, Saruhan, Ak Han ve A¤z›kara Han ile ilgi olarak ÇHC Urimçi Devlet Üniversitesi ö¤retim üyesi Abdülkerim Rahman Anadolu’nun Ulu Kervansaraylar› bafll›kl› makalesini yay›nlad›. Kültür ve Turizm Bakanl›¤›, hanlar›n yerel el sanatlar› sat›fl merkezi olarak turizm hizmetine aç›lmas› için yeni projeler üretti.
arafll› fieyho¤lu’nun sa¤ inip, ölü ç›kt›¤›, gurbetten gurbete giden yafll› yollar üstünde, derebeyi gibi kurulmufl olan, fliflesi is ba¤lam›fl lambalar›n ayd›nlatt›¤›, dertlerine deva bulmak için gariplerin topland›¤›, duvarlar› dert Alayhan yüklü, a¤›r a¤›r ilerleyen Susuz Kervansaray ipek ve di¤er ticaret mallar› yüklü deve kervanlar›n› ve toplumsal tarihinizin kimlik an›tlar›d›r. tüccarlar› konuk eden kervansaraylar, Göz bebe¤imiz gibi onar›larak korun- flimdilerde kervans›z ama siyasal, mal› ve ifllevsel hale getirilmelidirler. sosyal, ticari ve kültürel tarihin 1993 y›l›nda organizatörlü¤ümde mimarl›k simgeleri olarak ayaktalar... yap›lan KTB. Uluslararas› Tarihi ‹pek Bir ozan›m›z flöyle demekte: Yolu Kongresi’ne kat›lan iki yüzün “Kervansaraylar›n dili olsa da üzerinde dünya bilim adamlar›, ozankonuflsa, keflke tüm insanla, dostluk, lar, manasç›lar, âfl›klar ve bas›n menkardefllik u¤runa kültür ve sanat suplar› y›llar sonra ilk kez Anadolu flenli¤inde buralarda buluflsa.” • kervansaraylar›nda halk›m›zla birlikte yahyaaksoy@butundunya.com.tr bir dizi kültürel etkinlik yapt›lar.
M
126
Gezdikçe Gördükçe ‹zlen fien Toker
Bursa’n›n Kalbindeki
Ulu Cami Bafl›nday›m sanki bir mucizenin, Su sesi ve kanat flak›rt›s›ndan Billûr bir âvize Bursa'da zaman. lu Cami’nin içindeki mermer flad›rvan›n yan›na oturmufl, f›skiyelerden havuza akan suyun sesini dinlerken Ahmet Hamdi Tanp›nar’›n “Bursa’da Zaman” adl› fliirinin bu dizeleri akl›ma geliyor. Günefl ›fl›klar› havuzun üzerindeki camekanl› kubbeden, billur gibi parlayan suya süzülüp yans›yarak camiyi ayd›nlat›yor.
U
127
BD fiUBAT 2016
Bu ›fl›k, bir hat sanat› müzesini and›ran caminin duvar ve sütunlar›ndaki hat levhalar› ile duvar yaz›lar›n› da belirginlefltiriyor. Evliya Çelebi’nin ifadesi ile Bursa’n›n Ayasofya’s› olan bu önemli tarihi yap›n›n kuflatma, deprem, yang›n gibi felaketlerde zarar görmesine ra¤men onar›larak bugüne gelebilmifl olmas› beni mutlu ediyor. ivayete göre, Y›ld›r›m Bayezid Ni¤bolu zaferi sonras›nda Bursa’da 20 cami yapt›rmak istese de damad› Emir Sultan’›n önerisi ile 20 cami yerine 20 kubbeli tek bir cami yapt›rmaya karar vermifl. Kapal›
R
Girifl Kap›s›
namaz k›lma alan› bak›m›ndan ülkemizdeki en büyük cami olan Ulu Cami 1396-1399 y›llar› aras›nda Mimar Ali Neccar’a yapt›r›lm›fl. ‹slam dinindeki kutsal mekanlar içinde dönemin baz› alimleri taraf›ndan Mekke’deki Mescid-i Haram, Medine’deki Mescid-i Nebevi, Kudüs’teki Mescid-i Aksa ve fiam’daki Emeviye Camii’nden sonra 5. en yüksek mertebedeki ibadethane olarak kabul edilmifl. Mevlit yazar› Süleyman Çelebi’ nin ömrü boyunca imaml›k yapt›¤› caminin müezzin mahfili 1549 y›l›nda,
onun karfl›s›na yerlefltirilmifl mermerden oyulmufl tafl kürsüsü de 1815 y›l›nda yapt›r›lm›fl. Sonraki yüzy›llarda eklenen ve caminin iç mekan›n› süsleyen al›fl›lm›fl›n d›fl›ndaki büyük ebatl› hat levhas› ile duvar yaz›lar› ilgi ve itibar› daha da art›rm›fl. Yavuz Sultan Selim taraf›ndan camiye hediye edilen16. yüzy›ldan kalma bir sanat eseri olan Kâbe kap› örtüsü de 2013 y›l›ndaki restorasyonundan beri camideki iklimlendirmeli özel bir vitrinde sergileniyor.
H
at sanat› örneklerine ek olarak 20 kubbeli dikdörtgen plan›, flad›rvan›, minberi ve kuzeydeki ana kap›n›n yan›nda yer alan iki minaresi ile özgün bir yap› olan Ulu Cami ile ilgili Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’ne yazd›¤› baz› cümleler de flöyle: “...Bu sütunlar üzerinde 19 kubbe vard›r ki hep kurflunla örtülüdür. Her kubbenin alemleri günefl gibi parlar. Yirminci kubbe yeri caminin ortas›, aç›k olup sar› pirinç telden bal›k a¤› gibi bir kubbe örülmüfltür...Bu aç›k
Yavuz Sultan Selim taraf›ndan camiye hediye edilen16. yüzy›ldan kalma bir sanat eseri olan Kâbe kap› örtüsü camideki iklimlendirmeli özel bir vitrinde sergileniyor. kubbenin alt›nda daire fleklinde bir havuz vard›r ki içinde bal›klar yüzer. Bütün cemaat o havuzdan abdest tazeleyip ibadet eder...Dört taraf›
129
1399 y›l›nda yap›lan minber üzerine 9 gezegenin ifllendi¤i günefl sistemi
lar›n›n tutkal ve çivi kullan›lmadan birbirlerine geçirilmesiyle meydana getirilmifl muhteflem bir sanat eseri...
E
pencerelerle, pencereleri billurlarla bezenmifl ayd›nl›k bir camidir. Her gece yedi kandille ayd›nlan›r. Gece gündüz kalabal›k cemaati vard›r... Cevizden minberi yapan sanatkar, var kuvvetini sarf ederek tahtay› ola¤anüstü bir nak›flla bezemifltir ki buradaki Bursal› fahri oymas› gibi; çiçek, turunca, efllemi, çargül, katmer gülleri ve çeflitli kitabeleri dünya ressamlar› bir araya gelseler yapamazlar. Benzeri bulunmaz...” Gerçekten de Evliya Çelebi’nin yazd›¤› gibi benzeri bulunmayacak kadar güzel olan minberin yan›na gidip üzerindeki detaylar› inceliyorum. Kündekari tekni¤i ile geometrik flekillerde kesilmifl küçük ahflap parça130
n flafl›rt›c› yan› da 1399 y›l›nda yap›lm›fl olmas›na ra¤men minberin mihraba bakan do¤u taraf›nda günefl ve 9 gezegenden oluflan günefl sisteminin, bat› taraf›nda da Samanyolu’nu içeren galaksi sisteminin tasvir edilmifl olmas›... Üstelik minberin sa¤ yan›nda oyma sülüs yaz› ile ad› yaz›lm›fl olan sanatkar›n kompozisyona yerlefltirdi¤i gezegenlerin büyüklükleri ve yörüngelerinin gerçek oranlarla örtüflüyor olmas› da insan› hayrete düflürüyor. Kainat› temsil eden minber ve Bursa’n›n kalbindeki bu görkemli yap› bana evreni, dünyay›, do¤ay› ve insanlar› düflündürüyor. Ifl›¤›n ve suyun verdi¤i huzuru; iyili¤in, sevginin ve inanman›n gücünü düflünüyorum. Her birimiz farkl› insanlar olsak da hepimiz evrende f›skiyeden flad›rvan›n havuzuna düflen minicik su damlalar› gibiyiz. El ele verip dünyay› birlikte ayd›nlatabiliriz... • izlensen@butundunya.com.tr
Dünya Döndükçe Sabriye Afl›r
HER TENCEREYE
B‹R BALIK! Kamboçya gezisinde karfl› karfl›ya kald›¤› ve bir toplumsal sa¤l›k sorununa dönüflen kans›zl›k konusunda, uzun bir süre araflt›rma yapan Kanadal› doktor Christopher Charles, basit ve ulafl›labilir bir çözüm gelifltirdi: Demir bal›k.
fi
imdiden binlerce Kamboçyal›n›n iyileflmesini sa¤layan bu proje, dünyan›n dört bir yan›ndaki milyonlarca düflük gelirli aile için de düflük maliyetli bir tedavi umudu haline geldi… Kamu sa¤l›¤› ve beslenme dan›flmanl›¤› alan›nda çal›flan Kanadal› Doktor Christopher Charles, alt› y›l önceki Kamboçya ziyaretinde, kans›zl›¤›n bu yoksul Asya ülkesinde çok ciddi bir halk sa¤l›¤› sorunu oldu¤unu gördü. 131
BD fiUBAT 2016
Anemi, özellikle çocuk do¤urma ça¤›ndaki tüm kad›nlar›, gençleri ve çocuklar› etkileyen, dünya genelinde en s›k görülen bir beslenme sorunudur. Dr. Christopher Charles
Kendal bölgesindeki köylerdeki gezilerinde, çocuklar›n kendilerinden beklenen hareketli ve c›v›l c›v›l hallerinin aksine, çelimsiz, hareketsiz ve zihinsel geliflimlerinin yavafl oldu¤una tan›kl›k eden Dr. Charles’a, kad›nlar da bafl a¤r›s› ve yorgunluktan flikayet ederek çal›flamayacak denli bitap düfltüklerini anlat›yorlard›. Hamile kad›nlar da do¤um öncesinde ve sonras›nda, kanama gibi çeflitli komplikasyonlar yafl›yorlard›. Tüm bunlar› ö¤renmesinin ard›ndan Dr. Charles, Kamboçya’da ciddi bir toplumsal sa¤l›k sorunu olan, demir eksikli¤ine ba¤l› kans›zl›k konusuna kafa yormaya bafllad›. BÜYÜK B‹R KÜRESEL SA⁄LIK SORUNU Befl y›l boyunca, Kamboçya’da kans›zl›k ve etkileri üzerine araflt›rmalar yapan Dr. Charles, kans›zl›¤›n ciddi bir sa¤l›k sorunu oldu¤unu flu sözlerle anlat›yor: “Anemi, özellikle çocuk do¤urma 132
ça¤›ndaki tüm kad›nlar›, gençleri ve çocuklar› etkileyen, dünya genelinde en s›k görülen bir beslenme sorunudur. Anemi, hem insan sa¤l›¤› hem de sosyal ve ekonomik geliflme konusunda ciddi sonuçlara yol açan bir sorun. Bebek bekleyen bir kad›n, e¤er kans›zl›k problemi yafl›yorsa, kanama yaflama riski art›yor. Bebekte de enfeksiyon kapma riski art›yor. Kamboçya gibi geliflmekte olan ülkelerde, demir eksikli¤ine ba¤l› sa¤l›k sorunlar›na kad›nlar ve çocuklar›n yar›s›nda, yani oldukça yayg›n biçimde rastlan›yor. Genel bir çözüm olan demir destekleri ve tabletler ise, demir emilimini art›rma konusunda ifle yaram›yor. Çünkü insanlar genellikle yan etkilerinden dolay› bu çözümlere baflvurmaktan yana olmuyorlar. Ayr›ca bu destekler oldukça pahal›. Kamboçya’da 6 milyon insan, ki bu ülke nüfusunun yar›s› demek, demir eksikli¤ine ba¤l› kans›zl›k problemi yafl›yor. Dünya genelinde ise bu önlenebilir sa¤l›k sorununu yaflayan kifli say›s› 2 milyar›n üzerinde…” 2011 y›l›nda Kanada’daki Guelph Üniversitesi’nde Biyomedikal Bilim
BD fiUBAT 2016
ve Epidemiyoloji alan›nda doktoras›n› tamamlayan Dr. Christopher Charles, 14 bin kilometrelik yolculu¤un sonundaki o Asya ülkesine, Kamboçya’ya tafl›nmaya karar verdi. Ve neredeyse köylülerin tamam›n›n pirinç yetifltirerek ve bal›kç›l›kla u¤raflarak geçimlerini sa¤lad›klar› bir köye yerleflti: “Bu ciddi soruna bafl›m› çevirip yaflam›ma geri dönemez ya da bunu kimsenin okumayaca¤› bir rapora dönüfltürerek üzerime düfleni yapt›¤›m› düflünüp, öylece yürüyüp gidemezdim. Çal›flmaya devam etmem ve çözüm üretmem gerekiyordu. Dolaflt›¤›m yerlerde, insanlar›n her bulduklar› yerde dinlendiklerini ve uyuduklar›n› görüyordum. Kimsenin çal›flacak gücü, çocuklar›n oyun oynayacak ya da bir fleyler ö¤renecek enerjisi, konsantrasyonu
yoktu. Biliyoruz ki, demir insan vücudunun ve beyinin geliflimi için zorunlu. Ayr›ca yaflad›¤›m köydeki çok say›da kad›n, kans›zl›¤›n direkt bir sonucu olarak önemli kanama sorunlar›yla karfl›lafl›yorlard›.” VE DEM‹R BALIK TENCERELERE G‹R‹YOR Dr. Charles, Kamboçya’da karfl›s›na ç›kan bu toplumsal sa¤l›k sorununa çözüm aray›fl›ndayken basit,
Dr. Charles’›n tencerelerin içerisine konulmas›
için düflündü¤ü demir parças›na “bal›k” biçimini bulmas› da sanc›l› bir süreçti. Önce bir dikdörtgen bar biçiminde tasarlanan demir parças›n›n, ka¤›t a¤›rl›¤›-kap› tutucu gibi de¤iflik alanlarda kullan›ld›¤›na tan›k oldu. Sonra ise tepsi biçiminde bir demir parças› tasarlad›. Bundan da sonuç alamay›nca, Budist inan›fllarla kültürel bir ba¤› olan lotus çiçe¤i flekline umut ba¤lad›. Ancak insanlar çiçek biçimindeki demir parças›n› da tencerelerinin içerisine koymay› benimseyemediler. Son ve köylülerin kullanmakta uyum sa¤lad›klar› tasar›m ise “bal›k” biçimiydi. ‹nsanlar neredeyse her yemekte bal›k tüketiyorlard› ve bal›k Kamboçya kültüründe “flans” anlam›na geliyordu. Bu “tasar›m” deneyimi Dr. Charles’a yeni bir fleyi daha ö¤retti: “Bilimsel çözümler üretebilmenin temeli insanlar› anlamaktan geçiyor. Çünkü biz bilimadamlar› bazen ne yapt›¤›m›z›, neden yapt›¤›m›z› ve bunun insanlar› nas›l etkileyece¤ini unutabiliyoruz.” 133
BD fiUBAT 2016
Bu basit, ucuz ve y›llarca kullan›labilecek demir bal›k, eski araba parçalar› gibi baz› metallerin eritilmesiyle haz›rland›. Bu “çevresel sürdürebilirlik” anlam›na da geliyordu. sürdürülebilir, ucuz ve kolay ulafl›labilir bir çözüm fikrine ulaflt›. Dökme demir tencerelerin, içerisinde piflirilen yiyeceklerin demir içeri¤ini art›rd›¤›na yönelik bilimsel araflt›rmalardan yola
Demir Bal›k Projesi, sonuçlar›
yan› s›ra, ayn› zamanda bir sosyal kurulufl olarak da somutlaflt›. Proje için haz›rlanan www.luckyironfish.com sayfas›nda, aneminin halsizlik, biliflsel yetene¤in bozulmas›, çocuklarda fiziksel geliflim konusundaki tehlikelere ve hastal›k riskinin artmas›na, hatta ölümlere yol açabilece¤i belirtilirken, küçük bir bal›kla tüm bunlar›n önlenebilir oldu¤una dikkat çekiliyor. Buradaki bilgiye göre, küçük bir demir bal›kla, 5 y›l boyunca tüm ailenin günlük ihtiyac›n›n yüzde 90’› karfl›lanabiliyor. 134
ç›kan Dr. Charles, bundan esinlenerek yemek piflen tencerelerin içerisine bir demir parças› koymaya karar verdi. Ülkedeki çocuklar›n ve kad›nlar›n yeteri miktarda demir almas›n› sa¤layabilecek bu buluflunu ise, Kamboçya’ da flans anlam›na gelen bal›k biçimindeki bir demir parças› olarak tasarlad›. Dr. Charles, nas›l kullan›laca¤›n› da tarif etti: “Kaynayan suda ya da çorbada demir bal›k 10 dakika süreyle kaynat›lacak. Daha sonra demir bal›¤› tencereden ç›karabilirsiniz. Ve son olarak da, -demir emilimini art›rmak için önemli, biraz limon s›k›n.”
K
anada’daki laboratuvar›nda, demir bal›k kullanarak haz›rlanan yiyeceklerden demir emiliminin ne ölçüde sa¤lanabildi¤i üzerinde araflt›rmalar›n› sürdüren Dr. Charles, demir bal›¤›n t›pk› anlatt›¤› gibi her gün kullan›lmas› halinde, bunun yetiflkinlerdeki günlük önerilen demir al›m›n›n yüzde 75’ini, çocuklarda ise daha fazlas›n› karfl›layabilece¤i sonu-
cuna ulaflt›. Bu aflamaya geldikten sonra, Dr. Charles demir bal›¤›n köylüler üzerindeki etkilerini denedi. Her üç ayda bir de kan örnekleri almaya devam etti. Ve bu s›k› çal›flma, sonuç verdi. Kamboçya’n›n belirlenen bölgesindeki, yiyeceklerini demir bal›k kullanarak haz›rlayan 400 civar›ndaki köylünün yar›s›nda, bir y›l sonunda kans›zl›¤a ba¤l› sa¤l›k sorunlar› art›k tamam›yla kaybolmufltu: “‹nsanlar yan›ma gelip demir bal›¤›n kendilerine ve ailelerine nas›l iyi geldi¤ini, daha enerjik hissettiklerini anlatmaya bafllad›lar. Art›k bafl a¤r›lar› yaflam›yor ve kendilerini sersem hissetmiyorlard›. Kad›nlar, çocuklar›n›n daha sa¤l›kl›, daha mutlu ve güçlü olduklar›n› söylediler.”
Demir bal›klar, geçti¤imiz y›l Kamboçya’da 2 bin 500 aile taraf›ndan kullan›ld›. Ülkedeki hastane ve sivil toplum kurulufllar›na da 9 bin demir bal›k da¤›t›ld›. Dr. Christopher Charles, bu yaz›y› haz›rlarken yararland›¤›m kaynaklardan biri olan 2014 May›s›nda Dubai’de yapt›¤› bir konuflmada, “Toplum sa¤l›¤› için büyük bir bulufl yapm›fl olabilirsiniz ama insanlar› onu kullanmazlarsa, kabul etmezlerse ifle yaramaz. Ve basit bulufllar hayat kurtar›r. Biz demir bal›k ile hayat kurtar›yor, iyilefltiriyoruz.” diyor. Ve bugün Dr. Charles’›, demir bal›¤› gülümseyerek kabul eden Kamboçyal›lar› görmek, buluflunun insanlar› iyilefltirdi¤ine yönelik sonuçlara tan›k olmak mutlu ediyor.• sabriyeasir@butundunya.com.tr
RASTLANTI! Adam, salonunu duvar ka¤›d›yla kaplatacakt›. Bu ifli daha önce yapt›rm›fl olan
komflusuna, “Sen, salonun için kaç top ka¤›t ald›n?” diye sordu. Arkadafl›n›n “45 top…” yan›t›ndan sonra gidip 45 top duvar ka¤›d› ald› ve ifle bafllad›. ‹fli bitti¤inde elinde 23 top duvar ka¤›d› kalm›flt›. Hemen komflusuna gitti: “Ben de 45 top ka¤›t ald›m ama” dedi. “‹fl bittikten sonra elimde 23 top ka¤›t kald›?” Komflusunun da kafas› kar›flt›: “Amma da rastlant›” dedi. “‹nan›r m›s›n, ifl bittikten sonra benim elimde de tam 23 top kalm›flt›...” 135
BD OCAK 2016
Demokrasi, Çikolata ve
Mona Sahlin
B
Tenis
ir düflünün… Hafta sonu bir otelde kal›yorsunuz, oda temizli¤i için gelen görevli kap›n›z› çal›yor. Açt›¤›n›zda karfl›n›zda duran temizlikçi eski bir bakan. ‹sveç’in eski bakan›, 25 y›l milletvekilli¤i yapm›fl, üstelik y›llarca ‹sveç’in en büyük partisi olan Sosyal Demokrat ‹flçi Partisi baflkanl›¤› görevini yürütmüfl olan Mona Sahlin tam da bunu yap›yor flu s›ralar. K›z›n›n kurdu¤u bir temizlik flirketinde hafta sonlar› otel odas› temizliyor. Hiç gocunmadan… Sahlin 25 y›l› aflk›n siyasi hayat› boyunca iki kez rüflvet ve yolsuzluk iddias›yla sorufl-turma geçiriyor. ‹lkin, sa¤c› bir gazete Sahlin’in devlet iflleri için tahsis edilen kredi kart›ndan kendi-sine çikolata ald›¤›n› öne sürdü¤ünde Sahlin görevinden istifa ediyor ve kendisini mahkemeye veriyor. Tarihe “tobleron davas›” olarak geçen bu soruflturma sonucunda akland›ktan sonra görevine geri dönüyor. Sahlin’i ikinci kez rüflvet iddias›yla yolsuzlukla mücadele komisyonu karfl›s›na ç›karan suçlama ise, denetim 136
Gönderi: ÜSTÜN KÜSEFO⁄LU
mekanizmalar›n›n demokrasilerde nas›l çal›flt›¤› konusunda ibret olacak cinsten. Sahlin, bakanl›k yapt›¤› dönemde, ünlü tenisçi Roger Federer’in Dünya fiampiyonlu¤u final maç›na turnuva organizatörleri taraf›ndan onur konu¤u olarak davet ediliyor. Ancak yolsuzlukla mücadele komisyonu, bu daveti kabul edip maç bileti ücreti ödemedi¤inden, siyasal makam›n› kullanarak kendisine ç›kar sa¤lad›¤› gerekçesiyle Sahlin hakk›nda soruflturma bafllat›yor. Turnuva organizatörleri, bu tür organizasRoger Federer yonlarda onur konu¤u davetiyelerinin parayla sat›lmad›¤›n› söyleseler de ayn› flekilde davet alan ‹sveç Genel Kurmay Baflkan›’ n›n davetiyeyi reddedip kendi paras›yla bilet alm›fl olmas› Sahlin’i çok zor durumda b›rak›yor. Sahlin partisinin bafl›nda girdi¤i seçimlerde % 0,5 oy kayb›na u¤rad›¤›nda ise görevinden istifa ediyor. •
Neler Olmuyor ki Dünyada Sezin San Sungunay
Torununu Y›llard›r Ar›yor
1
leri” grubunun da eski baflkan›.
2
Adreste Yaln›zca ‹ngiltere Vard›
Almanya’dan ‹ngiltere'nin Gloucestershire bölgesine gönderilen bir zarf›n üzerindeki adresin etiketi düflmüfl sadece “‹ngiltere” sözcü¤ü kalm›flt›. Ancak kutlama kart› sahibine ulaflt›. Paul Biggs, kart›n Pazartesi Arjantin’de 92 yafl›ndaki Maria Isabel Mariani, 1976’da askeri yönetim s›ras›nda kaç›r›lan torununu hâlâ ar›yor. Geçen ay kendisi ile tan›flt›r›lan bir genç kad›n için “nihayet torunuma kavufltum” dedi; ancak DNA testleri sonucunda, bu kiflinin arad›¤› torunu olmad›¤› ortaya ç›kt›. Maria Isabel Mariani, 1976-1983 y›llar› aras›ndaki askeri yönetimde kaybolan çocuklar›n›, torunlar›n› arayanlar, “Plaza de Mayo Anneanne137
BD fiUBAT 2016
günü Almanya'daki arkadafllar› taraf›ndan gönderildi¤ini ve Çarflamba sabah› eline ulaflt›¤›n› söyledi. ‹ngiliz Kraliyet Posta ‹daresi (Royal Mail), posta idaresindeki adres dedektiflerinin ifllerini titizlikle yapt›klar›n› söyledi.
3
Göçmen Geldi, Zengin Oldu
Avrupa’ya sekiz y›l önce bir tekneyle kaçak giren Senegalli bir göçmen, piyangodan 400 bin Avro ödül kazand›. 35 yafl›ndaki soyad› aç›klanmayan Ngagne adl› talihli 2007'de Fas'tan ‹spanya'ya geçmifl, Roquetas de Mar kasabas›nda yaflamaya bafllam›flt›. El Gordo adl› piyangoda tek büyük ödül bulunmuyor, ikramiyeler binlerce kifliye da¤›t›l›yor. Bu y›lki ödül Roquetdas de Mar kasabas›na isabet etti ve 1600 bilet sahibi ikramiye kazand›.
4
‹talya’da Kokainli Çay Sat›lm›fl
Cenova Kentinde otobüs floförlü¤ü yapan 37 yafl›ndaki Roberto isimli bir kiflinin rutin sa¤l›k tahlillerinde kokain kulland›¤› belirlendi. Bu 138
kifli hayat›nda hiç uyuflturucu kullanmad›¤›n›, yaln›zca iki bardak “Peru çay›” içti¤ini söyledi. Yap›lan testlerde, Güney Amerika'dan ithal edilen “delisse alla coca” çay›nda, kokainin etken maddesi “kokain hidroklorür” bulundu¤u tespit edildi. Bugünlerde ‹talyan polisi çay›n ‹talya'n›n di¤er bölgelerinde sat›l›p sat›lmad›¤›n› araflt›r›yor.
5
Köpek Havlad› Çocuk Kurtuldu
Avustralya’da ‹ki yafl›ndaki Sophia adl› k›z çocu¤u, evin köpe¤i ile birlikte evden yürüyerek uzaklaflt›. Polis yedi saat süren araman›n ard›ndan Poppy isimli, bir yafl›ndaki çoban köpe¤inin havlamas› sayesinde çocu¤u buldu. Kurtarma ekipleri,
BD fiUBAT 2016
Sophia ve Poppy'yi bir baraja 200 metre uzakl›kta buldu. Küçük k›za kavufltuklar› için çok mutlu olan aile, Poppy'e "mükemmel bir yemek haz›rlayacaklar›n›" söyledi.
6
“Noel Baba yok” sözü isyan ettirdi
‹talya’n›n Antey-St-Andre kasabas›nda din e¤itimi veren peder Don Zibigniew çocuklara, Noel Baba'n›n gerçek olmad›¤›n› söyleyerek, flekerleme almalar› için ailelerinin verdi¤i paray› kiliseye ba¤›fllamalar›n› istedi. Çocuklar›n pederin bu sözlerini ailelerine anlatmas› üzerine öfkeli anne babalar bir protesto gösterisi düzenledi. Veliler, "Çocuklar›n hayallerini y›kmak ve ailelerin görevini üstlenmek din adamlar›n›n haddi de¤il" dedi.
7
Kasiyerlerden Sa¤l›k Kontrolu
Nüfusunun dörtte biri 65 yafl ve üzerinde olan Hollanda, yafll›larla ilgili ilginç bir projeyi bafllat›yor. Projenin fikir sahibi Türk kökenli bir
kasiyer Elif Özkan. Hollandal› yafll›lar›n en fazla flikâyet etti¤i konular›n bafl›nda yaln›zl›k ve konuflacak birilerinin olmamas› geliyor. Ço¤unlukla, günlük s›k›nt›lar›n› ve sa¤l›k sorunlar›n› süpermarket kasiyerleri ile paylafl›yorlar. Projede, kasiyerlere, yafll›lar›n durumunu anlayabilecekleri bir e¤itim verilmesi planlan›yor.
8
Güney Kore’de Tabut Terapisi
‹ntihar oranlar›n›n en yüksek oldu¤u ülkelerden biri Güney Kore. Bu nedenle baz› flirketler çal›flanlar›n›n stres sorununa ilginç bir tedavi yöntemi
uygulamaya bafllad›. Örnek bir uygulamada, Seul'deki bir flirketin çal›flanlar›, kendileri için temsili cenaze töreni yap›yorlar. Önce sevdiklerine son mektuplar›n› yaz›yor, kendileri için 139
BD fiUBAT 2016
yerlefltirilmifl tabutlara girip yat›yorlar. Daha sonra tabutlar›n kapaklar› kapat›l›yor ve bir müddet tabutta kal›yorlar
9
En fiiflman Adam Hayat›n› Kaybetti
nakit kullananlar›n oran› yüzde 25'i geçmiyor. Yak›nda, g›da maddeleri d›fl›nda sat›fl yap›lan iflletmelerin tamamen nakitsiz ödeme uygulamas›na geçebilece¤i belirtiliyor. ‹sveç'te baz› bölgelerde benzer bir uygulamada ma¤azalar›n kap›lar›nda, "Nakit geçmez" ibaresi yer al›yor. 38 yafl›ndaki Meksikal› Andrés Moreno Sepúlveda, geçen ay yaflam›n› yitirdi. 450 kilo a¤›rl›¤›yla dünyan›n en fliflman adam› olarak gösterilen Seplúveda’n›n ölümüne kalp krizinin yol açt›¤› belirtildi. Ekim ay›nda eski polis memuru Sepúlveda'n›n midesinin dörtte biri al›nm›flt›. En son 300 kg olan Sepúlveda, bir y›l içinde a¤›rl›¤›n› 70-85 kg daha azaltacak bir operasyon geçirmeyi bekliyordu. Sepúlveda, ayn› zamanda diyabet ve yüksek tansiyon hastas›yd›.
10
Dünya Nüfusu 7.4 Milyar
Alman Dünya Nüfusu Vakf›‘n›n (DSW) verilerine göre, 2015 y›l›nda bir önceki y›la göre nüfus 83 milyon art›fl kaydetti. Nüfus art›fl› özellikle geliflmekte olan ülkelerde gözlemleni-
Danimarka Para Kullanmayacak
Danimarka'da halk, peflin parayla al›flverifl yapmak yerine banka kartlar›yla ödemeyi ye¤liyor. Bundan 20 y›l önce Danimarkal›lar›n yüzde 80'i nakit para kullan›yordu. Bugün 140
11
yor. Buralarda her y›l 75 milyon kad›n istemeden hamile kal›yor.• sezinsansungunay@butundunya.com.tr
BD SUBAT 2016
Gitme Yavrum Yazan: Prof. Dr. M. KEREM DOKSAT
araj Yolu 6.5 durakta oturuyorduk ve hem Tekwondo için antrenman yap›yor, hem de Büyük Saat’teki muhtelif ortamlara dal›p ç›k›yordum. Apartman›n en üst kat› sanki tamamen bana aitti ve hem çevreyi seyreder, hem de uyduruk bir teleskopla Adana’y› gözlemlerdim. Pek çok arkadafl›m da tak›l›rd› yan›ma. Eve giren ç›kan›n haddi hesab› yoktu o zamanlar; gitarla ilahiler de, düzenlemeler de çalard›k.
B
Daha ilk klimam›z› takt›rm›flt›k ve sesinden dolay› asab›m›z bozuluyor, uyuyam›yorduk ‹flte, s›cak ve rutubetli bir yaz gününde evimden ç›kt›m ve Çocuk Nörolojisi bölümüne gittim. Her fley pek güzel ve dingindi. Caddeye f›rlad›¤›m gibi gittim ve e¤reti binalarda (Numune Hastanesi) e¤itim gördü¤ümüz Pediatrik Nöroloji bölümüne gittim. Çocuk pek küçüktü ve henüz 4 yafl›ndayd›. Annesi ve babas› dönemlik çal›flan tar›m iflçileriydi ve pek fazla paralar› olmad›¤› da gözlerinden anlafl›lan iki gariband›. Zehra’y› getirmifllerdi muayeneye ama babas› da, annesi 141
de mutsuz ve umutsuz bak›fllarla bak›yorlard› bize. Henüz hekim olmam›flt›m ama yine de bir fleylerin yolunda gitmedi¤ini anlam›flt›m. Ambulans›n sireni çok aç›kt› ama içindekilerin sesi solu¤u ç›km›yordu. Tevekkül ve çaresizlik içinde bak›yorlard› bize. 40 yafllar›ndaki han›m Doçentimiz atlad› önce ve sert bir ses tonuyla “hemen içeri al›n” talimat› verdi. Onu, Yard›mc› Doçent A¤abeyimizin “aman hemen yatakl› bölüme yat›r›n ve kemik ili¤i biyopsisine haz›rlay›n” talimat› izledi. ‹kisi bir oldular ve enjektörü tam le¤en kemi¤inin üzerinden bat›rarak dald›lar ufac›k k›z›n kemi¤ine. Kanla kar›fl›k kemik ili¤i hemen f›flk›rm›flt›.
S
onunda, hepimizi donduran bir sonuç gelmiflti. Hem Yard›mc› Doçent, hem Doçent Han›m, lamla lamel aras›ndaki incecik doku parças›na bakarak birbirlerini teyit ederlercesine aç›klad›lar tan›lar›n›: “Akut miyeloid lösemi.” Bunun, h›zla bafllay›p, genellikle de öldürücü seyreden bir kan kanseri 142
türü oldu¤unu hepimiz biliyorduk ama o ufac›k k›zca¤›z›n babas› ‹dris, ne olup bitti¤inin henüz fark›nda de¤ildi. Çaresiz bak›fllar›n› önce yard›mc› doçent a¤abeyimize, sonra doçent han›ma yöneltti, yar›m yamalak Türkçesiyle sordu: “Doktor bey a¤abeyim, doktor han›m ablam, k›z›m yaflayacak m›?” Çaresiz baban›n sorusu karfl›s›nda hepimiz donmufl, kalm›flt›k. Hiçbirimizin a¤z›n› b›çak açm›yordu. Kötü bir haberi hasta yak›n›na vermek görevi, her zaman “en çömez”imizin omuzlar›na yüklenirdi. Yine öyle oldu, çevremizdeki bütün gözler bana çevrildi. ‹dris Bey’e yaklaflt›m ve titremesini engelleyemedi¤im bir sesle k›z›n›n durumunu anlatmaya çal›flt›m: “K›z›n›z›n çok önemli bir kan hastal›¤› var” diyebildim. “Belki kaybedebiliriz bile.” Adamca¤›z sorgulayan gözlerle öyle bir bakt› ki yüzüme, bugün bile gözlerimin önünden gitmez, onun o bak›fllar›. “Siz daha uzman de¤ilsiniz galiba” dedi, sustu. Bütün s›navlar›mdan
BD SUBAT 2016
baflar›yla geçmifl, T›p Fakültesi’nden mezun olmufltum ama, flimdi yüre¤i ac›lar içindeki bir baba karfl›s›nda bambaflka bir s›nav veriyordum: “Evet, henüz uzman de¤ilim ama yak›nda uzman da olaca¤›m, hatta kesin kararl›y›m, ileride psikiyatri profesörü bile olaca¤›m” dedim. “Hiç kuflkunuz olmas›n, t›bbiyeden iyi anlar›m, bana ne sormak istiyorsan›z, sorabilirsiniz...” Efli ‹dris’i yana itti, kendi öne geçti. O yöredeki a¤alar›n hizmetinde çal›flan garip kad›nlardan biri oldu¤u, flalvar›ndan ve Türkçeyi bozuk bir lehçeyle konuflmas›ndan anlafl›l›yordu. Açabildi¤i kadar açt›¤› mavi mavi
yordu. Aln›mdan kayan ter damlalar› sanki içimden f›flk›rm›yor, havan›n neminden yüzüme bulafl›yordu. “Doktor bey, doktor bey, köydeki son mal›m›z› satt›k.” Kastetti¤i öküzdü ve belli ki en son onu elden ç›karm›fllar, baflka bir fleyleri kalmam›flt›. “Allah’tan ümit kesilmez” dedim yutkunarak. “Bak›n hocalar›m da seferber oldular, en iyi ilaçlar› verip flifaya kavuflturacaklar yavrunuzu.” ‹kisi de hepimizi küçümsercesine bakt›lar yüzlerimize. “fiifa sadece Allah’tan gelir, siz olsan›z olsan›z, ancak vesilesi olursunuz o flifan›n” dediler ve ellerinde kalan birkaç tane
ALLAH’TAN ÜM‹T KES‹LMEZ. BAKIN HOCALARIM DA SEFERBER OLDULAR, EN ‹Y‹ ‹LAÇLARI VER‹P fi‹FAYA KAVUfiTURACAKLAR YAVRUNUZU gözlerini yüzüme dikti ve önce o gözleriyle, sonra bozuk Türkçesiyle, en yetkin profesörün bile yan›tlamakta zorlanaca¤› en zor “s›nav sorusu”nu sordu: “Yani k›z›m ne olacak, Doktor Bey” dedi. “Onu söyle bana...” Bu “anne sorusu” karfl›s›nda içim darald›, ald›¤›m nefes yetmez oldu. Sanki o an mengene gücünde bir çift el, bo¤az›m› kelepçe gibi kavram›fl, tüm gücüyle s›k›yor, s›k›yor, s›k›yordu. D›flarda rüzgâr, havan›n s›cakl›¤›yla ve nemiyle çarp›fl›yor, ortal›¤› toz dumana kat›yor, duvardaki termometre 36º C s›cakl›¤› gösteri-
alt›n› da bozdurdular, paraya çevirdiler, tedavi ücretini peflinen yat›rd›lar, yürüyerek uzaklaflt›lar. Minik Zehra sadece üç gün dayanabildi her taraf›ndan sokulan tüplere, biyopsilere ve tahlillere. Hep hafif hafif gülümsüyor, bazen de doyarcas›na gülüyordu. Minnac›k bebeklerin de, çocuklar›n da, az›c›k iyileflince hemen tebessüm ettiklerini de böylece ö¤renmifltim. Tam dördüncü gündü; eve gitmeye k›yamam›flt›m ve hemen yan›ndaki sedyede uyuklamaktayd›m. Hava da bozmufl, ya¤mur çiselemeye bafllam›flt›. Nöbetçi hemflire “Bir bak›n 143
BD SUBAT 2016
isterseniz, sizden daha k›demli yok da...” dedi. Sabaha karfl›yd›; 04:00 sular› gibi. ‹çime daral düfltü ve hemen Zehra’n›n yan›na kofltum. “Doktor Abi, ben çok yaflicem di mi?” dedi. Gözlerim doldu ama ona göstermemem gerekiyordu. “Tabii ki yavrum, ileride ben köye gelip, senin mürüvvetini de görece¤im” dedim. Pek inanmam›flt› ama hofluna da gitmiflti. Minnac›k avuçlar›n› uzatt› bana ve “Ümit var di mi?” diye sordu. S›ms›k› sar›ld›m narin gövdesine ve “Elbette” dedim. “Dur hele can›m benim.” dedim.
B
irkaç saat sonra Doçent Ablam›z ve Yard›mc› Doçent A¤abeyimiz göreve geldiler, onlar da seferber oldular ama… Zehra’c›¤›n kalbi de, bedeni de dayanma gücünü yitirmiflti. Son bir kez tebessümle bakt› hepimize, “Allah’a ›smarlad›k” dedi ve... Gitti! 144
Zehra’c›k, kaybetti¤im ilk hastamd› ve ölüm denilen o “kaç›n›lmaz gerçek”le ilk karfl›laflmamd›. Hastabak›c›lardan k›demli hekimlere kadar herkesin gözleri dolmufltu. Ne ilkti, ne de sonuncusuydu ama bu minnac›k k›z öyle bir iz b›rakm›flt› ki hepimizde, san›r›m hiçbirimiz unutmam›fl›zd›r. ‹flin en can s›k›c› bölümüne gelmiflti s›ra. Yard›mc› Doçent A¤abeyimiz’den “beni ba¤›fllamas›n›” rica ettim. Buruk bir tebessümle ba¤›fllad› beni: “Elbette Keremci¤im, hadi git evine, dinlen... Çok yoruldun” dedi. Evde bir bardak ›hlamur yapt›m kendime, döfle¤in kenar›na k›vr›ld›m ve onu içerken uyuyakalm›fl›m. rtesi sabah Zehra’n›n anne ve babas›n›n geldi¤ini, a¤›zlar›n› dahi açmadan yavrular›n›n nafl›n› al›p köylerine götürdüklerini ö¤rendim. Zehra gitti ama, onun o minnac›k elleri ve ümit dolu mavi gözleri hiçbir gözlerimin önünden gitmedi. T›p Fakültesi’ndeki hocalar›m bana yaflam› ve yaflatmay› ö¤retmifllerdi; bu minnac›k Kürt k›z› ise, bana yaflam›n da bir sonu oldu¤unu ilk ö¤reten hocam oldu. Ifl›klar içinde uyusun. •
E
Anne Babalarla Baflbafla Nilay Karatosun
Hayaller Gerçek Olsun! YEN‹ B‹R YILA G‹RD‹K, 12 ay h›zla ak›p gitti.
fiimdi kendimize bir dakika zaman ay›ral›m ve geçen y›lda bu yolculukta ne gibi dönüflümler yaflad›¤›m›za, deneyimlerimizden nas›l tatmin edici dersler ç›kard›¤›m›za ve kendimizi nas›l onurland›raca¤›m›za bakal›m.
145
BD fiUBAT 2016
Gözlerinizi kapat›n, bir an için 2015 boyunca nefle ve coflku içinde oldu¤unuz anlar›, uyanma anlar›n›, gerçekten kalpten hissetti¤iniz duygular›, çocuklar›n›z›n yeni bir fleyler denediklerindeki tan›kl›¤›n›, yeni düflünce kal›plar›na uyum sa¤lamalar›n› ve tepkilerini gelifltirmelerini yeniden hat›rlay›n. eni bir seneye girerken genellikle neleri de¤ifltirmek istedi¤imize odaklan›r›z, oysa neleri baflard›¤›m›za yönelik omuzumuza bir teflekkür s›vazlamas› yapmay› unuturuz. Bir an için dursak ve geriye baksak “Vaay, bu durumu daha önce hiç baflaramad›¤›m kadar iyi hallettim! Harika bir fley, bu olay art›k beni hiç rahats›z etmiyor.” dedi¤imiz anlar› yakalar›z. Ufak tefek zaferlerimizi
Y
fark etmek, bize zor olaylar› güçlü bir biçimde yeniden ele alma f›rsat› verir. Dönüflüm ve geliflim hayat›m›z›n süregelen bir parças›d›r. Yol boyunca büyük ya da küçük olmalar›na bakmaks›z›n baflar›lar›m›z› kutlamak, devam eden yolculukta bizim mutlu, tatmin ve harikulade hissetmemize yard›mc› olur. Yeni senenin ilk bir kaç haftas›nda bugüne kadar baflarm›fl olduklar›n› ortaya ç›karmaya odaklan›n ve ayn› fleyi çocuklar›n›zla da yap›n. Onlar›n geliflimlerini takdir edin, talep edilmeden yard›m ettikleri anlar› hat›rlat›n ve teflekkür edin, kardefliyle ya da arkadafl›yla yaflad›¤› bir olayda tepkisel davranmadan kendini kontrol etti¤i anlar› göstererek kutlay›n. Bu kutlamalar, 2016 y›l›nda kendinizle ve sevdiklerinizle yeni bir iliflki ve ba¤ kurmana, motivasyon ve cesaret enerjisi yaratman›za neden olacakt›r. Kutlama ve flükran enerjisi ile 2016’y› yaratmaya ne dersiniz? YEN‹ YARATIMLARIN güçlü yolla-
r›ndan biri “Vizyon Panosu” yap-
BD fiUBAT 2016
makt›r. “Vizyon Panosu” bir çeflit mucize yarat›r. Ben her y›l bir tane yapar›m ve yapt›kça “Vizyon Panosu” nun gücüne daha fazla inan›yorum. Vizyon Panosu benim için bir kaç flekilde çal›fl›yor. V‹ZYON PANOSU y›ll›k
hedef belirleme sürecinin çok önemli bir ad›m›d›r. Hedeflerimi, de¤erlerimi ve niyetimi ortaya koymam› ve önceliklerimi belirlememi sa¤lar. V‹ZYON PANOSU yapmak çok e¤lenceli ve yarat›c› bir fleydir. V‹ZYON PANOSU haz›rlama süreci hedeflerimi ve niyetimi fidelenmesi için topra¤a ekmek gibidir. Hedeflerimi, dileklerimi, de¤erlerimi ve niyetlerimi sözler ve resimlerle görmek, benim nas›l olmak istedi¤imi, neye sahip olmak istedi¤imi ve ne yapmak istedi¤imi çok belirgin hale getirir ve her an hat›rlat›c› bir etkisi vard›r. Bu flekilde bilinçalt›ma isteklerim ve hedeflerimle ilgili mesaj veririm ve bilinçalt›n›n da yard›m›yla kurgulad›¤›m yönde ilerlemem mümkün olur.
4
AYRICA HEDEFLER‹M‹ ve niyetimi dile getirdi¤imde ve çevremdekilerle paylaflt›¤›mda bunlar›n gerçekleflmesi için destekçiler ve
Vizyon Panosu haz›rlama süreci hedeflerimi ve niyetimi fidelenmesi için topra¤a ekmek gibidir. takipçiler yaratm›fl olurum. Yolumuzda bizi söylemlerimizden sorumlu tutacak takipçiler olmas› inan›lmaz bir güç ve destek yarat›r. Vizyon panolar› gerçekten ifle yar›yor mu? Kesinlikle evet. Benim için ifle yarad› ve baflkalar› için de yar›yor. Vizyon panosuna koymufl oldu¤um bir hedefimin gerçekleflti¤ini görmek muhteflem bir duygu. Bazen ayn› sene içinde gerçekleflmeyebiliyor ama her fleyin bir olgunlaflma süreci yok mu zaten? Eski yapt›¤›m panolara bakt›¤›mda gerçekleflen ne kadar çok hayalim oldu¤unu görmek hem çok flafl›rt›c›, hem çok e¤lenceli, hem de bir o kadar gerçek. “Vizyon Panosu” haz›rlamak çocuklar›n›zla yapaca¤›n›z müthifl 147
BD fiUBAT 2016
e¤lenceli bir aktivite. Birlikte ortak hedeflerini yarataca¤›n›z, paylafl›p e¤lenece¤iniz çok özel bir an bu. Haydi hemen bir zaman planlay›n; Çocu¤unuzla birlikte rahat, keyifli bir ortam yarat›n, ortak sevdi¤iniz bir müzik aç›n, en sevdi¤iniz içecekleri, en sevdi¤iniz bardaklara koyun ve e¤lence bafllas›n. ‹htiyac›n›z olacak malzemeler renkli karton, farkl› konularda bolca dergi, makas ve yap›flt›r›c›. Tüm niyetinizi aç›kça ortaya koyun ve samimiyetle kendinize ve çocu¤unuza ne istedi¤inizi sorun. Nas›l biri olmak istiyorum? Ne yapmak istiyorum? Neyi baflarmak istiyorum? Neye sahip olmak istiyorum? ÇOCU⁄UNUZLA B‹RL‹KTE
dergileri kar›flt›rmaya bafllay›n. Belki bir bafll›k, sorular›n›za cevap olacak, belki bir resim bir fley ça¤r›flt›racak. O an sadece orada olmay› seçin. Bu süreç derinlere inmenize, bir an için egonuzu bir kenara b›rakman›za, vizyonunuzu aç›k ve net yaratman›za yard›mc› olacak, çocu¤unuzla
yepyeni bir ba¤ kurman›za katk›da bulunacakt›r. Saf ve temiz bir enerji ile etkilendi¤iniz, hoflland›¤›n›z her cümleyi ve resmi niçin diye sormadan kesin ve panonuzun üzerine yap›flt›r›n. Olur mu, olmaz m›, bu çok zor diye düflünmeyin sezgilerle haz›rlanan “Vizyon Panosu” müthifl bir rehber niteli¤indedir, çünkü egomuz ne istedi¤ini bildi¤ini düflünür, oysa ço¤u zaman gerçek düfllerimiz, düflüncelerimizle uyum içinde de¤ildir. Bu flekilde daha derine iner, sizin ve çocu¤unuzun tutkusunu, gerçekten sizi neyin heyecanland›rd›¤›n› ortaya ç›kar›r. 2016’n›n tüm sevdiklerinizle paylafl›m içinde, yarat›m dolu ve e¤lenceli geçmesi dile¤i ile. • nilaykaratosun @butundunya.com.tr
148
Aylin Abla’dan Ö¤ütler Aylin Yengin
'Aflk' insan olman›n en güzel ve vazgeçilmez özelliklerinden biri. Peki, ama biri size gelip de “Aflk nedir?” diye soracak olsayd›, cevab›n›z ne olurdu? ¤itim Görevlisi ve Yazar Leo Buscaglia liderli¤indeki bir araflt›rma grubu, çocuklar›n aflk alg›s›n› keflfedebilmek amac›yla bu soruyu cevaplamalar› için 4 ila 8 yafl aras› bir grup çocu¤a sordu.Bu araflt›rmay› yaparken esas amaçlar›, içlerinde en sevecen çocu¤u bulmakt›. Ancak araflt›rma boyunca, aflk›n çocuk alg›s› üzerinde ne kadar derin bir anlama sahip oldu¤unu hayretle keflfettiler.
XXX
BD fiUBAT 2016
‹flte çocuklar›n verdikleri flafl›rt›c› ama bir o kadar da flefkatli yan›tlardan baz›lar›:
Aflk bir çocu¤a gömle¤inin güzel oldu¤unu söyledi¤inde, onu her gün giymeye bafllamas›d›r. Noelle / 7 yafl›nda
Büyükannem romatizma oldu¤unda, e¤ilip ayak t›rnaklar›n› boyamak ona çok zor geliyordu. Bu yüzden dedem onun t›rnaklar›n› boyamaya bafllad›, hatta kendisi de romatizma olduktan sonra bunu yapmaya devam etti. Aflk budur iflte.
Aflk, babam terli oldu¤unda ve kötü koktu¤unda bile annemin onu hâlâ Robert Redford’dan yak›fl›kl› bulmas›d›r. Chris / 7 yafl›nda
Rebecca / 8 yafl›nda
Birisi seni sevdi¤inde, ismini bile farkl› flekilde söyler. Bu flekilde isminin, onun a¤z›nda güvende oldu¤unu bilirsin. Billy / 4 yafl›nda
Aflk seni, yorgunken bile gülümsetebilir. Terri / 4 yafl›nda
Aflk, biriye yeme¤e gitti¤inizde ve karfl›n›zdaki sizden hiçbir fley istemeden ona bütün k›zarm›fl patateslerinizi vermektir. Karfl›l›¤›nda hiç patates k›zartmas› istemeden... Chrissy / 6 yafl›nda
Aflk, annem babama kahve piflirdi¤inde ucundan bir yudum içmesidir, sadece lezzetli oldu¤undan emin olmak için.
Aflk, köpe¤inizin yüzünüzü sevgiyle yalamas›d›r, hatta onu bütün gün evde tek bafl›na b›rakt›ktan sonra bile.
Danny / 6 yafl›nda
Mary Ann / 4 yafl›nda
Aflk sürekli öpüflmektir. Ve öpüflmekten s›k›ld›¤›n›zda bile birlikte olmak ve onunla konuflmaya devam etmek istersiniz. T›pk› annemle babam gibi. Öpüfltüklerinde çok çirkin görünüyorlar.
Gerçekten öyle hissetmiyorsan kimseye 'Seni seviyorum' dememen gerekir. Ama e¤er öyle hissediyorsan sürekli tekrar etmelisin. Çünkü insan unutabilir.
Emily / 6 yafl›nda 150
Jessica / 8 yafl›nda aylinyengin@butundunya.com.tr
BD fiUBAT 2016
fiUBAT AYI ÇÖZÜMLER SAYFASI
1-(b) Hava bas›nç birimi
9-(d) K›flk›rtma
2-(a) Evrensel
10-(c) Yörekent
3-(b) Yüksekokul
11-(a) Mimarl›¤›n bir kolu
4-(b) Yar›fl at› binicisi 5-(a) Fiyat› düflürerek satmak 6-(a) Evcil hayvan bilimi
12-(c) Örgü gözene¤i 13-(d) Derme çatma yap›
7-(b) Gerilim birimi
14-(b) Osmanl› bafll›¤›
8-(c) A¤aç türü
15-(d) Felsefede bir ö¤reti
“Bilginizi Denetleyin”
Kare Bulmaca
1-(b) Denizat› 2-(c) Küba 3-(d) Endüljans 4-(c) Tevhid 5-(c) Su bir cisme, tafl›rd›¤›
su kadar yukar› do¤ru bir güç uygular 6-(b) Kat›r 7-(c) Afrodit 8-(a) Vincent Van Gogh 9-(c) 1934 10-(d) Cenevizliler 11-(b) Kardelen 151
BD fiUBAT 2016
YARININ BÜYÜKLER‹ Gönderi adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul e-posta: butundunya@butundunya.com.tr (e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)
Ahmet Gerkufl, Bal›kesir
Halil ve Melike Abdujalilov, Taflkent
Alya Topuz, Düzce
Bobur Abduganiev, Taflkent 152
Defne Akpınar, Sivas
Yasmel Mila Aydo¤du, ‹zmir
BD fiUBAT 2016
Merve Erdo¤an, Diyarbakır
Meryem Erdo¤an, Diyarbakır
Öyküm Timurcanday, ‹zmir
Nehir Geçgel, ‹stanbul
Umay Karamahmut, Rize
Eren Ersürmeli, ‹stanbul
Duru Zinciro¤lu, Ankara
Mümin Utku Bulut, ‹stanbul
Uras Gürsoy, ‹stanbul
Bera Bertu¤ Canöz, K›r›kkale
Berk ve Bora Gündüz, Ankara 153
BD fiUBAT 2016
Bulmacan›n çözümü 151. sayfadadır. 154
Bulmaca Filiz Lelo¤lu Oskay SOLDAN SA⁄A: 1-Türk Halk Müziğine büyük katkılarda bulunmuş olan ve 2004 yılında yitirdiğimiz fotoğrafta görülen ses sanatçımız. 2-Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya.- Bolu iline bağlı turistik bir göl.- Eski bir zamanı belirmek için kullanılan sözcük. 3-Öğrenim görmemiş, okumamış.- ‘ …. Kızı ‘ ( Orhan Kemal’in bir yapıtı).- Bayındır. 4-Emsallerine göre daha büyükçe olan.Ünlü Hollandalı art izlenimci ressam.Üye. 5-Titreyen, titrek.- ‘ Halide Edip …….’ (Edebiyatçımız). 6-Avrupa Birliği’ni simgeleyen harfler. - Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan madde.- Tanrıya göre insan. 7- İskambilde birli.- ‘Kral ….’ (Shakespeare’nin bir yapıtı)- Kabak yaprakları biçiminde etli ve tüylü yaprakları olan, kırlarda ve su kenarlarında yetişen bir bitki. 8-İslamiyetin farzlarından biri.- Bağışlama.Büyükbaş hayvan.- Bir bağlaç. 9-Karakter.- Bir renk.- İstanbul’un bir ilçesi. 10-Metin olma, dayanma, sağlamlık.Cariye, kadın köle. 11-Uğur sayılır.- Keten, kenevir, pamuk, gibi türlü dokuma maddelerinden yapılan ince halat. 12- 19071991 yılları arasında yaşamış olup klasik batı müziğinde yapıtlar vermiş Türk müzik eğitimcisi ve müzik bilimcisi.-Eğer, Şayet. 13-Bir padişahın emrinde olan halk.Özel yer, makam.- Bilim adamı. 14-Güzel sanat.- Küçük bir limon türü.-Ticarete ilişkin. 15-Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla oyun kâğıdı, kahve telvesi, el ayası vb.ne bakarak anlam çıkarma.- Güçlü, onurlu.- Eski dilde katı, şiddetli. 16-Bir nota.- İridyumun simgesi.Erkek. 17-Akdeniz Bölgesinde yetişen bir ağaç cinsi.- Gümüş. 18-Utanma, utanç duyma.- Bir cetvel türü.- Hava basıncı birimi. 19-Asya’da bir ülke.- Tuzlu suda, sirkede bırakılarak özel bir kıvama getirilmiş sebze veya meyve. 20- Güneydoğu Anadolu’da bir petrol bölgesi.- Eski dilde tat.
YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1- ‘ …. …..Akses’ (Çağdaş Türk müziğinin kurucu ve öncü kuşağı olan ve “Türk Beşleri” olarak tanınan grubun üyesi olan müzisyenimiz). -Trabzon’un bir ilçesi.İran’ın plaka işareti. 2-Belirti, iz.- Genellikle Orta ve Doğu Karadeniz’e özgü, kırsal yörelerde görülen dört direk üzerine oturtulmuş mimari yapı.- Akdeniz’de bir akarsu. 3-Gereğinde kullanılmak için saklanan tahıl.- Japon samurayları tarafından kullanılan, geleneksel tek yönlü, kıvrık kılıç çeşidi.- Bir ağırlık ölçüsü birimi. 4-Kars ilindeki ünlü harabeler.- Kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer.- ‘ Hamidiye …….’ (II. Abdülhamit’in Doğu Anadolu’da yaşayan Türkmenlerden ve Yörüklerden oluşturduğu Osmanlı birlikleri.- Sodyumun simgesi. 5-Şeker, yağ, un veya irmikle yapılan tatlı.- Doymuş hidrokarbon sınıfından, gaz halinde, doğal gazda bol bulunan bileşik.- Ulaşmış, erişmiş.- Briçte sanzatunun kısa yazılışı. 6-Bir binek hayvanı.- Yad etme.- Mercek.Bir besin türü. 7-Genişlik.- Tarih, devir.Altının simgesi.- Kulağımızda bulunan bir kemik.- Telli bir çalgı. 8-Ankara’nın bir semti.- Bir nota.- Bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olma durumu -Aklama, temize çıkarma. 9-Eski dilde su.- Bir ışık veya ısı kaynağından yayılan ışınların toplandığı yer.Olmakta olan bir şeyin birdenbire durarak kesilmesi.-Hoşlanarak bakma, seyretme. 10- Muhakeme etme işi.- ‘…… Grass’ (Teneke Trampet’ adlı eserinden tanıdığımız Alman yazar).- Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse. 11- Radon elementinin simgesi.- Hekto-voltun kısa yazılışı.- Sık ormanla kaplı dağ.- İşaret. 12-Gelecek.Bir pamuk cinsi.- Aktinyumun simgesi. 13Yaprakları salata olarak yenen bir bitki.Bir nota.- Mahkeme kararı. 14-Evre.-Yanardağ püskürtüsü.- Piknik yapmaya müsait yer. 15-Yönetmen Halil Özer’in bir filmi.Yağlı, mayalı veya mayasız hamurdan yapılan çörek.- Buyruk, komut. filizoskay@butundunya.com.tr 155
Satranç Mustafa Y›ld›z AYIN OYUNU Türk Her Dem Yeflil’i M Suat Atal›k’›n efli 2006 Avrupa Bayanlar Satranç fiampiyonu IM Ekaterina Atal›k’›n Prag Aç›k turnuvas›n› kazanmas› hiç kuflkusuz geçen ay›n en önemli satranç olay› idi. 2661 performans ratingi ile oynayan bayan Atal›k, 13. s›rada bafllad›¤› turnuvay› hiç yenilmeden 8/9 puanla1. s›rada bitirdi. Hele 7.turda Alman rakibine karfl› siyah tafllarla kazand›¤› oyun, unutulmaz oyunlar listesine girecek denli güzeldi. ‹flte o oyun:
G
Schmidt-Schaeffer, Sebastian (2381) - Atal›k, Ekaterina (2378) [A03] Prag 2016 Aç›k, (7), 13.01.2016 1.f4 d5 2.Af3 Fg4 3.e3 [3.Ae5 Fh5 4.g4 f6 5.gxh5 fxe5 6.fxe5 e6 ard›ndan gelen 7...Vh4 ile siyaha müthifl imkânlar sunard›.] 3...Ad7 4.h3 Fxf3 5.Vxf3 e5! Siyah, beyaz›n rokunu bozmak için bir merkez piyonunu feda ediyor. 6.Vxd5 Vh4+ 7.fid1 0–0–0 8.fxe5 [8.Vf3!? dikkate de¤erdi.] 8...Ve7! Bütün geliflim ilkelerine ayk›r› gibi görünen bu hamle ustalara özgü incelik tafl›yor. Atal›k’›n amac›, piyonu geri almak ve merkez (D1) 19...Axd4!! dikeylerde a¤›r aletleriyle çok daha etkili bir sald›r› gerçeklefltirmek. 9.b3 [Piyon korunamaz: 9.d4 Axe5!] 9...Axe5 10.Va5 Ac6 11.Vf5+ fib8 12.d4 [Vxe3 tehdidinden kurtulmaya çal›flan beyaz, merkezdeki konumunun aç›ld›¤›n› tehlikeli bir biçimde göz ard› ediyor. Beyaz için di¤er yol: 12.Fa3 olabilirdi, ancak 12...Vxe3 13.Fxf8 Ah6! 14.Vc5 Vg3 15.Fe7 Axe7 16.Vxe7 Khe8 sonras›nda savunma yetersiz olurdu.] 12...g6 13.Vf3 Fh6 14.Fd3 f5 15.Ke1 Af6 16.Fa3 Vd7! [Bu güzel vezir hamlesi, 17...Axd4 18. exd4 Vxd4 19. c3 Vxd3 tehdidini haz›rl›yor.] 17.Ac3 Khe8 18.Fc5 b6 19.Fa3 (D1) Axd4!! fiiddetli bir sars›nt›, gökten düflen y›ld›r›m! Beyaz›n merkezdeki piyon duvar› y›k›l›yor. 20.exd4 Vxd4 fiimdi, açmazda kalan at› ve merkezde kalan flah› nedeniyle beyaz›n konumu (D2) 22...Kxe2!! 156
BD fiUBAT 2016
tamamen ümitsizdir. 21.Vc6? [Beyaz vezir, siyah at› tehdit alt›nda tutarak kalelerin k›r›fl›lmas›yla rahatlamay› umuyor. Daha do¤al görünen 21.Fb2 olas›l›¤›na karfl› siyah›n 21...Ae4 yan›t› bask›y› dayan›lmaz k›lard›.] 21...Vf2 Atal›k, at›n›n boflta kalmas›na ald›rmadan görkemli mat sald›r›s›n› sürdürüyor. 22.Ae2 (D2) Kxe2!! Siyah kale, göktafl› gibi düfltü beyaz flah›n yan›na. Atal›k, bu feda ile kaleyi celbederek sald›r›y› son s›raya tafl›mak (D3) Hantal beyaz istiyor. 23.Kxe2 Vf1+ 24.Ke1 Kxd3+! ‹kinci Kaleler fiah’› kurtaram›yor göktafl› daha büyük gümbürtüyle düflüyor. 25.cxd3 Vxd3# (D3) 0-1 Art arda bir at ve iki kale fedas›yla zaferini taçland›ran Ekaterina Atal›k, bu unutulmayacak oyunuyla Türk satranç tarihine alt›n bir sayfa ekledi. Analiz: Sayman –Y›ld›z SAYMAN’A Ç‹FTE ÖDÜL Okuyucular›m›z›n yak›ndan tan›d›¤› genç satranç ö¤retmeni, kurgumat ve etüd konulu uluslararas› bir çok yar›flmada ödüller kazanan Umut Sayman Azerbaycan’da çifte ödül kazand›. ‹lk ödül Azerbaycan Satranç Federasyonu taraf›ndan düzenlenen E.Yusupov 95. An› Yar›flmas›’ndan geldi. Sayman, bu yar›flmaya gönderdi¤i yandaki kurgumat kompozisyonuyla 1. fieref Ödülü kazand›. (2#)
Çözümü: 1. Kc3! Le Grand temas›. Tehdit: 2.Ac2# Siyah flah›n kaç›fl hamlesi olan 1...fid4’e karfl› ise beyazlar 2.Af5 ile mat› gerçeklefltirirler. Sayman, Azerbaycan Milli Olimpiyat Komitesinin resmi yay›n organ› olan Olimpiya Dünyas› gazetesinin 2015 y›l›nda yay›mlad›¤› kompozisyonlar aras›nda yapt›¤› yar›flmada Çok Hamleli Minyatürler klasman›ndaki bir kompozisyonuyla (solda) Övgü Ödülü almay› baflard›. (4#) Çözümü: 1.Ab5! 1...fid5 2.fic3 fic6 3.Aa7+ fid5 4.Ke5# (‹deal Mat), 1...fixb5 2.Ke6 fia5 3.fic4 fia4 4.Ka6# (Model Mat) myildiz@butundunya.com.tr 157
Bize Gönderilen Kitaplardan
Harita Metod Defteri Murathan Mungan Metis Yay›nlar›
S
oluk almadan okunan Paran›n Cinleri’nin büyüleyici serüveni sürüyor: “Yaz›’n›n kendisi, her zaman gerçeklefltirmese de bir ödeflme vaat eder. Yazarak çocuklu¤umuza dönme iste¤inde, orada y›llar y›l› bizden saklanm›fl bir hakikati bulma ümidi vard›r., sanki o hakikati bulmak ömrümüzün geri kalan›n› daha kolay yaflamam›z› sa¤layacak, bizim için hayat› ve kendimizi anlamam›z› kolaylaflt›racakt›r. Ne yaz›k ki büyüdükçe kaybetti¤imiz, uza¤›na düfltü¤ümüz yeni bir hayat yaratma gücü ve ümidi, gelece¤e iliflkin hayal ve heves zenginli¤i çocuklukta sakl›d›r... Çocukluk bafll› bafl›na bir memlekettir, hatta s›las›d›r insan›n. Büyüdükçe s›la özlemimiz artar, hayat giderek gurbetleflir. Sanki ne kadar yaflarsak yaflayal›m hep gurbetteyizdir. Büyümek gurbete ç›kmakt›r. Bir çocu¤un yaflamla iliflkisini, do¤ayla olan 158
iliflkisine benzetirler... Çocukken do¤an›n bir parças›ym›fl gibi yaflar›z. Sonra parçalanma bafllar, kendi içine ve her fleyle... belki de bunun için herkes çocuklu¤unu anlatmak ister birilerine... Anlatmak ikinci hayatt›r” sözleriyle bugün kan, gözyafl›, y›k›m, talanla gündemden düflmeyen Mardin, Cizre, Suriye, Türkiye’yi k›sacas› gurbetlefltirilmek istenen dünyay›, insanlar›, yaflam› yüre¤in ve akl›n derinliklerine inerek anlat›yor.
Savafl Sanat› Sun Tzu Say Yay›nlar›
N
apolyon’un Rusya yenilgisinin, Saneyoshi’n›n Rusya zaferinin nedeni olarak gösterilen M:Ö 4. Yüzy›lda Sun Tzu’nun yazd›¤› “Savafl Sanat›” bugün askeri bir yap›ttan öte yaflam rehberi ifllevini görüyor. Çin siyasal düflüncesi Konfüçyüs, Çin savafl sanat› da Sun Tzu ad›yla özdefllefltirilir. Savafl›, stratejisiyle, takti¤iyle, muhaberesiyle, ikmaliyle, casusluk ve
BD fiUBAT 2016
istihbarat faaliyetleriyle, k›sacas› tüm yönleriyle ele al›yor. Alt›n› çizdi¤i ilkelerin hayata geçirilmesinin pek çok komutan› muzaffer k›ld›¤›, geçirilmemesinin ise pek ço¤unu ma¤lubiyete sürükledi. Dünyan›n tüm kütüphanelerinde mutlaka bulundurulan bu kitap liderlik sanat›n› icra eden ve rakipleriyle mücadele etmek zorunda olan herkesin mutlaka okumas› gereken bir eser.
Safranbolu Korumada 40.Y›l 40 Söylefli Aytekin Kufl K›z›ltan Ulukavak Safranbolu Kültür ve Turizm Vakf› Yay›nlar›
Ç
o¤unluk yaflam›n› kendine adar. Bir de ömrünü kentine adayanlar, flehirlerine sevdal› yürekler var. Müteahhitlerin dünyay› beton bir mezarl›¤a dönüfltürdü¤ü ortamda b›rak›n kentlerin simgesi olan yap›lar› korumay›, arkeolojik, do¤al, kültürel,
tarihi dokular, kentler kaflla göz aras›nda yok ediliyor. Buna direnenlerden Aytekin Kufl-K›z›ltan Ulukavak Safranbolu afl›¤› bir çift yürek. Nehir söylefli ile hem bu onurlu u¤rafl›lar›n› belgeliyorlar hem de bu bayrak yar›fl›na kat›lacaklara bir rehber sunuyorlar. Bugün, yeme, içme, çekirdek, abuk sabuk flark›c›lar›n sahne ald›¤› kuru kalabal›klara dönüflerek anlam›n› yitiren festivallerin asl›nda neleri baflarabilece¤ini gösteriyor. Do¤an Kuban, Tarihi Kentler Birli¤i’ni öncüsü Metin Sözen, Çelik Gülersoy, kurtard›¤› kenti, arma¤an etti¤i Arasna’y›, görmeye gelecekken öldürülen Kültür Bakan› Ahmet Taner K›fllal›... 800 y›l Türklerin yönetiminde, hiçbir istila görmeden bugüne varan, gelecek kuflaklardan emanet al›nan hayat› bir kafl›k suda bo¤ulmaktan kurtaranlar›n öyküsü. “Safranbolu etkinlikleri kentlere ya¤malanacak toprak ve y›k›l›p yeniden yap›lmas› gereken köhne yap›lar olarak bakan bir anlay›fltan, bir toplumsal kültür miras› olarak görmeye dönüflen bir anlay›fla yol açan bir kültür at›l›m›yd›” diyen, Safranbolu Belediye Baflkan› olarak bafllatt›¤› savafl›m› Baflbakanl›k Yüksek Denetleme Kurulu Baflkanl›¤›’ndan emekli olduktan sonra da sürdüren K›z›ltan Ulukavak ve Aytekin Kufl “çok geç olmadan geçmiflten kalanlar› y›kmay›n ayakta tutun” ça¤r›s› yap›yor. 159
Bir Fotograf Bin Sözcü¤e Bedeldir Gönderi: ALEV DO⁄ANCA, ‹STANBUL
160
E
nerji, her fleydir! Enerji kaynaklar›n›, transfer olanaklar›n› elinde tutan, dünyay› elinde tutar. Bugün Orta Do¤u'da yaflanmakta olan, milyonlarca insana ülkesini terk ettiren, yüz binlercesinin ölümüne neden olan, kimilerince 3. Dünya Savafl› olarak adland›r›lan "savafl", enerji kaynaklar› için yap›lan savaflt›r. 21. yüzy›lda enerjinin kanl› tarihi yaz›lmaya devam ediliyor. Bu kitapta, "Enerji nedir? Günlük yaflam›m›zdaki önemi nedir? Ülkelerin geliflimlerinde, hatta var olmalar›ndaki rolü nedir? Enerji güvenli¤i ne demektir? ABD, AB, Rusya'n›n enerji politikalar›n›n temel unsurlar› nelerdir? Enerji kaynaklar› bak›m›ndan zengin olan ülkelere yönelik iflgallerin, sivil katliamlar›n›n ard›nda büyük güçlerin ne gibi ihtiraslar›, kirli planlar› var? Türkiye'nin bir enerji politikas› var m›? Enerji alan›ndaki sorunlar›m›z çözümsüz mü? D›fla ba¤›ml›l›¤›m›z kader mi? Ne yapmal›?" sorular›n›n cevaplar›n› bulacaks›n›z.
Okullar›n en az 20 adetlik toplu aboneli¤ine Bütün Bütün Dünya, tüm okullar›m›z için kaç›r›lmayacak Dünya’dan bir f›rsat sunuyor: Yeni y›lda1 y›ll›k en az 20 adetlik abonelik indirim %
50
talebi olan her okulumuz Bütün Dünya dergilerini %50 indirimli olarak al›yor.
Bu f›rsattan yararlanmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla okullar›m›za yönelik abonelik iflleminizi bafllatabilir; yeni y›lda Bütün Dünya’nın okulunuza gelmesini sa¤layabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:
Tel: (0506) 888 26 44 E-posta: abone@butundunya.com.tr
Bütün Dünya BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
R E S S A M L A R
1 fiUBAT 2016
HALE ASAF
192297
SAYI: 2016 /02
F‹YATI: 5 TL
fiUBAT 2016
Siber Savunmam›z ‹çin:
Ulusal Yaz›l›m Hale Asaf, ilk Türk kad›n ressamlardan Mihri Müflfik’in ye¤eni olmas› nedeniyle kendini resim sanat›yla ilgili bir aile ortam›nda buldu, bu ortamda büyüdü. Resim ö¤renimine 1919’da Almanya’da Berlin Akademisi, Arthur Komp atölyesinde bafllad›. ‹stanbul’a döndü¤ünde Sanayii Nefise’de Ömer Mil ile Feyhaman Duran’›n ö¤rencisi oldu. 1925’te Maarif Vekaleti (Milli E¤itim Bakanl›¤›) bursuyla Almanya’ya,sonra da Paris’e gönderildi, resim çal›flmalar›n› sürdürdü. 1918 y›l›nda kurulan Müstakil Ressamlar ve Heykeltrafllar Birli¤i’nin kurucular› aras›nda yer alan tek kad›n sanatç›, toplulu¤un Ankara (l928) ve ‹stanbul (1929) sergilerine kat›ld›, bir süre Bursa K›z Ö¤retmen Okulu’nda resim ö¤retmenli¤i yapt›. Daha sonra Paris’e yerleflti, bir resim galerisi yönetti. Bu galeride 37 resimden oluflan sergisinin aç›lmas›ndan 6 gün önce, 31 may›s 1938’de 33 yafl›nda yaflam›n› yitirdi.
Can Dündar’dan "Bas›n"a: Bas›n Öne E¤ilmesin S. 13
Cengiz Özak›nc›: Frans›z Devrimi’nden Günümüze Federalizm, Özerklik ve Dr. fiahin Musao¤lu: Hendek S. 17 Türklerin Ortak Kaya Boztepe: Gururu Lozan Olmasayd› Nizami Sevr Olacakt› S. 29 Gencevi S. 81
Dr. Ö¤üt Yazman: Türkiye ve 2016 Ekonomisi S. 43 Prof. Dr. Kemal Ar›: Türkiye’nin Kara Günü ‹zmir’in 15 May›s’› S. 33