T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
R E S S A M L A R
1 MART 2016
‹BRAH‹M BALABAN
192297
SAYI: 2016 /03
F‹YATI: 5 TL
MART 2016
8 Mart Dünya Kad›nlar Günü
"Dünyada Her fiey Kad›n›n Eseridir" M. Kemal Atatürk
Türk resim sanat›n›n büyük ustas› ‹brahim Balaban, 1921’de Bursa Seçköy’de do¤du. 1937 y›l›nda, henüz 16 yafl›ndayken cezaevine girdi. 6 ay hapis ve 3 ay da para cezas›na çarpt›r›lan Balaban, para cezas›n› ödeyemeyince 3 y›l cezaevinde kald›. Burada tan›flt›¤› ve ç›ra¤› oldu¤u, “fiair Baba” diye hitap etti¤i Naz›m Hikmet’in deste¤iyle resim yetene¤ini gelifltirdi. 1944’te ‹mral›’ya gönderilen Balaban, 1947’de yeniden Bursa Cezaevi’ne gönderildi. 1950 aff›yla cezaevinden ç›kıp, 1953’te ilk sergisini açt›. 1961’de resimlerinden dolay› 6 ay tutuklu kald›. 1969’da Adana Halkevi’ndeki sergisi, bir grup taraf›ndan bas›larak resimleri parçaland›. Balaban, 2 binden fazla ya¤l› boya tablo yapt›, 50’den çok sergi açt›, 12 kitab› yay›nland›... Sanatç›n›n 25 fiubat’ta Ankara’da açılan son sergisi, 22 Mart’a de¤in, Hilal mahallesi, Alexander Dubcek caddesi 18/B, Yıldız, Çankaya adresindeki Peker Sanat’da gezilebilir.
Prof. Haberal’›n Karaci¤er Nakletti¤i Bebek 24 Y›l Sonra El Öpmeye Geldi S. 19
Dr. Ö¤üt Yazman:
Göç ve Mülteciler
S. 37
Hikmet Ulu¤bay:
Cengiz Özak›nc›:
Dünya Kad›nlar Türk Günü ve Anlam› Devrimi’nin S. 21 3 Temel Yasas›
Mete Akyol:
S. 33
‹nönü’nün Yatak Odas›ndaki De¤iflmez Yaz› "Allah’›n Dedi¤i Olur"S. 51
Prof. Dr. Kemal Ar›: ‹zmir’de Edilen Ant: Misak-› ‹ktisadi S. 61
Y
irmibirinci Yüzy›l›n birinci çeyre¤inin sonunda Dünya'n›n en geliflmifl on ülkesi aras›nda yer almak için, ülkeler amans›z bir yar›fl içerisinde... Türkiye'nin, cumhuriyetin 100. y›l›na rastlayan bu dönemin sonunda, ilk on s›ralamas›nda yer al›p alamayaca¤› ise büyük merak konusu. Önümüzdeki 20 y›l boyunca halen ilk "on"da yer alan ülkelerin konumlar›n› korumalar› ve hatta kendi aralar›nda daha öne geçme iddialar› yan›nda, bir çok dünya ülkesinin de kendileri için ilk on ülke aras›na girmeyi hedef seçmifl olmalar›, yar›fl›n çok çekiflmeli geçece¤ini göstermektedir. Ayr›ca, içinde bulundu¤umuz bilgi ça¤›nda, ekonomik büyümenin ivmesini ve kalitesini belirleyen unsurlar›n bafl›nda sadece politikac›lar›n, giriflimcilerin ve teknokratlar›n de¤il, ayn› zamanda iflçinin ve çiftçinin de bilgi düzeyi ve yüksek teknolojiyi kullanma becerisi çok önemli rol oynacakt›r.
Okullar›n en az 20 adetlik toplu aboneli¤ine Bütün Bütün Dünya, tüm okullar›m›z için kaç›r›lmayacak Dünya’dan bir f›rsat sunuyor: Yeni y›lda1 y›ll›k en az 20 adetlik abonelik indirim %
50
talebi olan her okulumuz Bütün Dünya dergilerini %50 indirimli olarak al›yor.
Bu f›rsattan yararlanmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla okullar›m›za yönelik abonelik iflleminizi bafllatabilir; yeni y›lda Bütün Dünya’nın okulunuza gelmesini sa¤layabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:
Tel: (0506) 888 26 44 E-posta: abone@butundunya.com.tr
Bütün Dünya BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya
1 MART 2016
2000
Baflkent Üniversitesi Ad›na Sahibi: Prof. Dr. Mehmet Haberal Yay›n Genel Yönetmeni Mete Akyol Görsel Yönetmen ve Yay›n Genel Yönetmeni Yard›mc›s› : Turgut Keskin Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Gülçin Orkut Akyol Teknik Yap›m Yönetmeni: Faruk Güney Yay›n Dan›flman›: Yaflar Öztürk Türk Dili Dan›flman›: Haydar Göfer Sanat Dan›flman›: Süheyla Dinç E¤itim Dan›flman›: Dr. Fatma Ataman Düzeltme Sorumlusu: Nükhet Aliciko¤lu Baflkent Üniversitesi’nin bir kültür hizmeti olan Bütün Dünya 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan 1. Cadde, No: 77, Bahçelievler, Ankara adresindeki Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi ve Ticaret A. fi.’nin Anafartalar Mah. Rüzgarlı Cad. Plevne Sk. No:14/5 Ulus, Altında¤, Ankara adresindeki tesislerinde bas›lm›flt›r.
Seçiciler Kurulu: Prof. Dr. Nevzat Bilgin (An›sal Baflkan) Prof. Dr. Ahmet Mumcu Prof. Dr. Solmaz Do¤anca Prof. Dr. Sevil Öksüz Prof. Dr. Ender Varinlio¤lu, Prof. Dr. Okay Eroskay Prof. Dr. Fuat Çelebio¤lu, Prof. Dr. Sedefhan O¤uz, Prof. Dr. Levent Peflkircio¤lu, Gürbüz Atabek, Kaya Karan, Ayhan Erten, ‹lhan Banguo¤lu, Ahmet Aydede, Manuel Bilos, Cengiz Dolunay Sürekli Yazarlar: Yahya Aksoy, Yücel Aksoy, Sabriye Afl›r, Dr. Sıtkı Aydınel, Nuray Bartoschek, Kaya Boztepe, Sadi Bülbül, Haluk Cans›n, Nevin Dedeo¤lu, Haluk Erdemol, Sema Erdo¤an, Konur Ertop, Gürbüz Evren, Metin Gören, Mümtaz ‹dil, Muzaffer ‹zgü, Sinan Meydan, Filiz Lelo¤lu Oskay, Cengiz Önal, Cengiz Özak›nc›, Saniye Özden, Tekin Özertem, Yaflar Öztürk, Sezin San Sungunay, Mete Tizer, ‹zlen fien Toker, ‹zmir Tolga, Mehmet Ünver, Dr. Mehmet Uhri, Orhan Velidedeo¤lu, Dr. Ö¤üt Yazman, Halit Y›ld›r›m, Mustafa Y›ld›z Okur-BütünDünya Yaz›flma Adresi: okurlabasbasa@butundunya.com.tr Yönetim Merkezi: 10. Sokak No: 45, Bahçelievler, Ankara Tel: (0312) 215 51 27-313 Faks: (0312) 222 90 07 ‹letiflim Adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul Tel: (0216) 456 27 27 (pbx) Faks: (0216) 456 27 29 Da¤›t›m: Yaysat Bas›m Tarihi: 23 / 02 / 2016
www.butundunya.com.tr butundunya@butundunya.com.tr 1
‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
Bütün Dünya YIL:18 SAYI: 213
2000
3 Annemizi Özledi¤imizde... Mete Akyol 5 Cadı Kazanı Can Dündar 7 Beni Hat›rlay›n›z Gazi Güder 8 Mustafa Kemal Ankara’da Dr. Sıtkı Aydınel 14 Atatürk’ün ‹nebolu Türk Oca¤›’ndaki Konuflmas› Cengiz Önal
19
“Sen Benim Canlı Vericiden Karaci¤er Nakli Yapt›¤›m Üçüncü Hastamd›n.”
21 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Hikmet Ulu¤bay 27 Kadınlar Günü ve Atatürk Kaya Boztepe 30 Osmanlı, Hazar Denizi’ni ve Sapanca Gölü’nü Karadeniz’e Ba¤lamak ‹stedi Gürbüz Evren 33 Devrimin 3 Yasası Cengiz Özakıncı 37 Göç ve Mülteciler Dr.Ö¤üt Yazman 43 Reflat Enis Konur Ertop 48 Turizmde Yeni Ufuklar Can Pulak 51 Allah’ın Dedi¤i Olur Mete Akyol 56 Fevzi Çakmak Zeki Sarıhan 61 Misak-ı ‹ktisadi Prof.Dr. Kemal Ar› 65 Kavrayıcı ve Birlefltirici Ulus Anlay›fl› Sinan Meydan 2
71 Güselleme Tekin Özertem 76 Mozart Mümtaz ‹dil 79 Ben de Salieri Olsam Mozart’ı Öldürürdüm Mümtaz ‹dil 82 Sanal Gerçeklik Sabriye Afl›r 87 Spor Metin Gören 89 Savant Nedir? Yücel Aksoy 94 St. Wolfgang ‹zlen fien Toker 99 Takvimler ve Gezegenler Yahya Aksoy 103 Zamanı Durdurmak Sema Erdo¤an 109 Endüstri ve ‹nsanl›¤›n Gelece¤i Erhan Toker 115 Neler Olmuyor Ki Dünyada Sezin San Sungunay 119 Ben Kendimin Patronuyum Melek fiirin Tolga 123 Mavi Okul Önlü¤ü Muzaffer ‹zgü 127 Yumurta Kabukları Aylin Yengin 130 Son Yemek Haluk Erdemol 135 Herkül Haluk Erdemol 140 Yo¤urtla Kanser Teflhis Edilebilir mi? 141 Palandöken’e Kiflisel Katk›lar›m Mehmet Ünver 146 Bir Fincan Kahve ‹çin Ali Nalçacı 147 Poyraz Bafllay›nca Mehmet Uhri 41 42 60 151 152 154 156 158 160
F›rçalayarak Bilginizi Denetleyin ‹lk Dersimiz Türkçe Çözümler Yar›n›n Büyükleri Bulmaca Satranç Ay›n Kitaplar› Bir Fotograf Bin Sözcük
Annemizi Özledi¤imizde... ürk kad›n›n›n yaflam›nda en büyük talihi, Atatürk gibi bir önderin yönetimindeki ülkede kad›n olmas›d›r.” Yukardaki tümce beynimin bir üretimi de¤ildir; çocuklu¤umdan bu yana kula¤›mda gururla tafl›makta oldu¤um anne arma¤an›m bir “mücevher küpe”dir. 1923 Nisan’›nda üniversiteli gençlere “Allaha›smarlad›k” ziyaretine gelen ‹smet ‹nönü’yü Lozan’a u¤urlad›klar› Darülfünun’un kap›s›ndan birkaç ay sonra matematik ö¤retmeni olarak ç›kan annemin, “Bu da kiflisel talihimdir” dedi¤i bir olay da, Adana K›z Ö¤retmen Okulu’ndaki görevine bafllama tarihinin 29 Ekim 1923 olmas›d›r. Annem, Akdeniz’den Karadeniz’e tafl›d›¤› ve bir yaflam boyu elinden düflürme¤i e¤itim-ö¤retim meflalesinin tüm alevlerinde, Gazi Mustafa Kemal’in ayd›nl›¤›n› tafl›d›¤›n›n bilincindeydi. Ve o meflaleyi tafl›d›¤› sürece de, “Atatürk gibi bir önderin yönetimindeki bir ülkede kad›n olmas›” talihinin flükran borcunu ödemekte oldu¤una inan›rd›. *** Türk kad›n›n›n bu talihinin de¤eri, Avrupa’n›n sanayide ve ticarette ileri gitmifl ülkelerinin kad›nlar›nca hayranl›kla ve takdirle izlenmifl hatta örnek
"T
al›nm›flt›r. Çal›flma arkadafl›m ve aile dostum de¤erli Cengiz Özak›nc›’n›n bir kopyas›n› da bana verdi¤i 8 Nisan 1935 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki bir haberi ben de sizle paylaflmak istiyorum. Haberde, Dünya Kad›nlar Birli¤i’ nin genel kongresinin o y›l, 35 ülke temsilcisinin kat›l›m›yla ‹stanbul’da düzenlenmekte oldu¤u bildiriliyor ve kongreye kat›lmak üzere gelen Dünya Kad›nlar Birli¤i Genel Baflkan Yard›mc›s›’n›n ve Genel Sekreteri’nin Türk kad›nlar›yla ilgili olarak görüflleri yeral›yor. Önce, Genel Baflkan Yard›mc›s› Matmazel Manus’un görüfllerini okuyal›m: “Bu y›l kongrenin ‹stanbul ’da toplan›fl›na çok sevindik. Çünkü Türkiye, kad›nl›k ifllerinde en ileri safta yürüyen bir memlekettir. Biz Türk kad›nlar›n›n bütün faaliyetini imrenerek ve takdir ederek çok yak›ndan alakalanarak takip ediyoruz. Türk kad›n›na lay›k oldu¤u bütün haklar verilmifltir. ‹flte bu münasebetle g›pta uyand›racak haklara sahip olan Türk kad›nlar› aras›nda, uluslararas› kad›nlar kongresinin toplan›yor olmas› bizlere sevinçlerin en büyü¤ünü vermifltir.” Dünya Kad›nlar Birli¤i’nin Genel Sekreteri ve Cenevre’de yay›mlanan “Kad›nlar Hareketi” gazetesinin 3
yazar› Matmazel Emilio Gourd ise görüfllerini flöyle özetliyor: “Ne yalan söyleyeyim, Türk kad›n›n› çok k›skan›yorum. Burada kad›nla erkek aras›nda toplumsal ve hukuksal konularda hiçbir fark kalmam›flt›r. Yani tam bir eflitlik vard›r. Biz de memleketimizde (‹sviçre) bunun için çok çal›flt›k. Tam dört kez haklar›m›z›n tümünü alabilmek için baflvurduk. Parlamento dört kez kabul etti, fakat Ayan Meclisi reddetti. Fransa’da da kad›nlar henüz sahip olamad›klar› haklar› almak için çal›fl›yorlar. Fakat orada iç politika nedeniyle bu konuda flimdilik bir ilerleme sa¤layam›yorlar. Yine de bu iflte onlar›n, biz ‹sviçrelilerden önce baflar›l› olacaklar›n› umuyorum.” *** Buraya de¤in naklettiklerimi okudunuz ve flimdi bana soruyorsunuz; “Fransal›, ‹sviçreli kad›nlar›n g›pta ettikleri, k›skan›yoruz dedikleri, hayran olduklar›, takdir ettikleri o her hakka lay›k Türk kad›nlar› flimdi neredeler?” diyorsunuz, de¤il mi? Söyleyeyim, göstereyim: “Onlar Atatürk’ün ayd›nl›k meflalesini flimdi Arap dolarlar› karfl›s›nda savunduklar› Karadeniz yaylalar›nda dolaflt›r›yorlar, havas›na, suyuna, tafl›na, topra¤›na sahip olduklar› Cerattepe’de, a¤açlar aras›nda, dereler k›y›lar›nda koflturuyorlar, terörün üstüne 4
üstüne gittikleri protesto yürüyüfllerinde s›kt›klar› yumruklar›nda ve hemen her gün Türk bayra¤›n›n kuca¤›nda ulusal flükran abidelerimizin kaidelerine tafl›d›klar› evlatlar›n›n, efllerinin, niflanl›lar›n›n, sevgililerinin arkas›ndan “Helal olsun” cömertli¤iyle yineledikleri “Vatan sa¤olsun” tesellilerinde tafl›yorlar. O kad›nlar›n tümünün yüzlerinde ben, her zaman annemin yüzünü görüyorum. Size de öneriyorum. Siz de benim gibi yap›n: Siz de “Devlet benim” diyerek Karadeniz’in yaylar›n› kollar›n›n kanatlar›n›n alt›na alan, “Dolar›n›z sizin, do¤am›z bizim olsun” diyerek Artvin’in havas›na topra¤›na sahip ç›kan ve dudaklar›n›n k›p›rt›lar› aras›ndan “Vatan sa¤olsun” diyerek evlatlar›na, efllerine helalli¤ini ba¤›fllayan kad›nlar›m›z›n yüzlerine bak›n... Onlar›n tek tek her birinin yüzlerinde, özledi¤iniz annenizi görmekle kalmayacaks›n›z, Fransal›, ‹sviçreli kad›nlar›n kendilerine olan hayranl›k duygular›na da hak vereceksiniz ve… Atatürk’ün yönetti¤i bir ülkede yetiflmifl olmalar›n›n, Türk kadınlarının en büyük talihleri oldu¤unu bir kez daha an›msayacaks›n›z. Bu talihin sahibi ve de¤erinin bilincindeki tüm kad›nlar›m›z›n 8 Mart Dünya Kad›nlar Günü kutlu olsun. • meteakyol@butundunya.com.tr
BD MART 2016
C
ad› Kazan› Yazan: CAN DÜNDAR
D
ünya gibi, insanl›k da karanl›kla t›lm›flt› Amerika’da... “Komünizm ayd›nl›k aras›nda gidip gelirken geliyor”du. “Amerikan toplumu tehdit kâh gecenin karas›na bulan›yor, kâh alt›nda”yd›. Ve McCarthy ad›nda faflist bir müjdeli bir sehere tutunup gün ›fl›¤›na senatör, bu korkuyu yayarak tüm kavufluyor. muhaliflerini yarg›lay›p sindirmeyi Tiyatro Tatavla’da Eraslan baflarm›flt›. Sa¤lam’›n rejisi ve baflar›l› ‹hbarc›lar›n yalanbir oyuncu kadrosuyla, lar›yla muhalif evlere Arthur Miller’›n ünlü celp k⤛tlar› ya¤›yordu. “Cad› Kazan›”n› izlerken O dönem, Elia bunu düflündüm. Kazan gibileri, bu zulme Oyunu kaleme alan boyun e¤ip iflbirli¤i Miller, 1950’ler Amerikayaparken Miller öcünü, s›’nda “komünist”lik suçen iyi bildi¤i yolla, kalelamas›yla “Amerikan miyle almay› tercih etti. Karfl›t› Faaliyetleri ‹zleme Cad› Kazan›’n› yazd›. Komitesi” taraf›ndan yarOyunda 1950’ler g›lanm›fl bir yazard›. Arthur Miller Amerikas›’n› anlatmak Bir korku iklimi yara5
BD MART 2016
için 1650’ler Amerikas›’n› iflledi. 17. yüzy›lda da benzer bir cad› av› yaflanm›fl, insanlar›n içine fleytan girdi¤i iddias›yla topluma korku sal›nm›fl, ihbar furyas›n›n k›flk›rtt›¤› celp k⤛tlar›yla yarat›lan dehflet sayesinde tam bir itaat sa¤lanm›fl, “Din adamlar›n›n dua etmek için neden bak›r flamdanlarla yetinmeyip alt›n flamdanlara ihtiyaç duydu¤u” sorusunun sorulmas› böylece engellenmiflti. Miller, 20. yüzy›l›n “komünist av›”n›, 17. yüzy›l›n “cad› av›”na benzeterek, kendisini yarg›layan McCarthy’yi yarg›l›yor ve tarih huzurunda mahkûm ediyordu. *** yun, Türkiye’de ilk kez Kas›m 1970’te, yap›m› yeni biten Atatürk Kültür Merkezi’nde sergilendi. ‹lk gösterimde, 3. perdenin hemen bafl›nda tiyatroda yang›n ç›kt›. Ve 23 y›lda yap›lan Kültür Merkezi, 45 dakikada küle döndü. Bu, renkli 1960’lar›n final sahnesiydi adeta... Tarihte sahne s›ras›, katran karas› gecedeydi. 4 ay sonra 12 Mart geldi ve bafllat›lan komünist av›yla “cad› kazanlar›” fokurdamaya bafllad›. O günden sonra da oyuna dokunmaya pek kimseler cesaret edemedi. Fakat gün geldi, yine Taksim’de, Atatürk Kültür Merkezi’nin tan›kl›¤›nda yeni bir “cad› av›” bafllat›l›nca Miller akla düfltü. Oyunu oynama s›ras›, yeniden Türkiye’deydi. *** Engizisyon y›llar›na, oradan 1950’ler Amerikas›’na uzanan bir pencereden
O
6
bugünkü Türkiye’de kaynat›lan cad› kazan›na bak›nca, her fley yerli yerine oturuyor. Neden iktidar›n anahtar›n› ele geçirenlerin, ayakta kalabilmek için öcülere ihtiyaç duydu¤u... “fieytanla iflbirli¤i yapt›lar, devleti ele geçiriyorlar” paranoyas›yla bütün muhaliflerini nas›l bask› alt›na ald›¤›... Onlar› ezerek toplumda dehflet iklimi yarat›rken el koydu¤u alt›n flamdanlar›n sorulmas›na nas›l engel oldu¤u... ‹hbarc›lar›n, iftirac›lar›n bu yemden pay kapabilmek için nas›l ortaya döküldü¤ü tüm berrakl›¤›yla ç›k›yor ortaya... *** Lakin baflka dersler de var: Yenilmez san›lan McCarthy birkaç sene içinde devrilip tarihin çöplü¤üne gömüldü; Elia Kazan, hâlâ o utanc› temizlemeye çal›fl›yor; Arthur Miller ise, kalemiyle hâlâ savafl›yor despotlara karfl›... Belli ki, bir süre sonra, günefl açt›¤›nda da 2010’lar Türkiyesi’nin istibdat rejimine dair oyunlar sahnelenecek buralarda... Ve insanlar, o bask›y› kuranlar› lanetlerken o bask›y› y›kanlar›, o oyunlar› yazanlar› alk›fllayacak. Cad› avc›lar› tarihin çöplü¤ünde buluflacak; her dönemin “cad›lar”› yanarak insanl›¤›n yolunu ayd›nlat›rken... Biz ise, her gecenin iki gündüz aras›nda oldu¤unu bilmenin ferahl›¤›yla her cad› av›nda, avc›lar›n karfl›s›nda, cad›lar›n saf›nda olaca¤›z. Cumhuriyet Gazetesi, 26 Aral›k 2014
ATATÜRK’ÜN BUGÜNÜ DE AYDINLATAN ÖZDEY‹fiLER‹
Derleyen: GAZ‹ GÜDER
Asla flüphem yoktur ki, Türklü¤ün unutulmufl büyük medeni vasf› ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkiflaf› ile, bat›n›n yüksek medeniyet ufkundan yeni bir günefl gibi do¤acakt›r. Bu söylediklerim hakikat oldu¤u gün senden ve bütün medeni befleriyetten dile¤im fludur. Beni hat›rlay›n›z... Türkiye devletinde ve Türkiye devletini kuran Türk halk›nda hükümdar yoktur, diktatör yoktur. Çünkü olamaz. Efendiler, bu millet gerçek e¤ilimlerine karfl› olanlara sempati göstermemektedir. Bununla bugün övünüyorum. Her fleyden evvel maneviyat›n, kalp ve vicdan kuvvetinin yüksek tutulmas› flartt›r. Türk ordusunu, onun erdemini, de¤erini ve bu ordu ile neler yap›labilece¤ini benim kadar anlayan az olmufltur. Bir devlet ki: halk›na koydu¤u bir vergiyi yabanc›dan almaz, gümrük vergilerini ülke ve ulusal isteklere göre düzenlemesi yasaklanm›flt›r; bir devlet ki: yabanc›lar üzerinde yarg› yetkisinden yoksundur, böyle bir devlete elbette ‘’Ba¤›ms›zd›r’’ denemez. Bir ulus s›ms›k› birbirine ba¤l› olmay› bildikçe yeryüzünde onu da¤›tabilecek bir güç düflünülemez. Uygulayan ve yapan, karar verenden daima daha kuvvetlidir. Yeni Türkiye devleti bir halk devletidir. Halk›n devletidir.
7
BD MART 2016
Y›lmadan Yorulmadan Dr. S›tk› Ayd›nel
Mustafa Kemal Ankara’da D
aha önceki yaz›lar›m›zda Mustafa Kemal’in kurtulufl savafl›n› bafllatmak üzere Samsun’a ç›k›fl›ndan itibaren att›¤› önemli ad›mlar› anlatm›fl; özellikle Erzurum ve Sivas Kongreleri esnas›nda karfl›laflt›¤› güçlükleri belirtmifltik. (Aral›k 2015 ve Ocak 2016 say›lar›.) Bu yaz›m›zda da büyük önderin mücadelesini takip etmeye devam edece¤iz ve Ankara’ya geldi¤i günden itibaren geliflen önemli olaylar› özetle anlatmaya çal›flaca¤›z. 8
Mustafa Kemal’in Ankara’ya geldi¤i 27 Aral›k 1919 gününden BMM’nin aç›ld›¤› 23 Nisan 1920 gününe kadar geçen yaklafl›k dört ayl›k süre kendisi ve yak›n mesai arkadafllar› için kurtulufl mücadelesinin en buhranl› günlerini teflkil eder. Bu dönemde memleket çap›nda durum flöyledir: Mondros Mütarekesi’nin yedinci maddesini kendi ç›karlar›na yorumlayan ‹tilaf Devletleri, mütarekeye ayk›r› olarak Urfa, Marafl, Antep, Adana,
BD MART 2016
Mersin ve Antalya’y› iflgal etmifller, buralarda yaflayan Ermeni vatandafllar›m›z› da kendi ordular›na katarak Türklere karfl› katliamlar yapt›rmaktad›rlar.
Y
unanistan, yine mütarekeye ayk›r› olarak 15 May›s 1919’da ‹zmir’i iflgal etmifl, iflgal bölgesini Ege’de geniflletmektedir. Burada da Rum kökenli baz› vatandafllar›m›z, ne yaz›k ki Yunan ordusu ile iflbirli¤i yapmaktad›r.. Buna paralel olarak Karadeniz k›y›lar›nda yaflayan Rumlar isyan halindedirler ve Türk köylerine bask›nlar yaparak buradaki devlet otoritesini zay›flatmak, Karadeniz bölgesinde bir “Pontus Devleti” kurma gayreti içindedirler. ‹mparatorlu¤un baflkenti ‹stanbul, önce 13 Kas›m 1918’de denizden; flimdi de 16 Mart 1920’de karadan iflgal edilmifl, 80 bin iflgal askeri flehri kontrol etmektedir. Kurtulufl için ‹stanbul’da ümit kalmam›flt›r. Tek kurtulufl yolu Anadolu ve onun merkezi Ankara’dan geçmektedir. Düflmanlar›n iflgali yetmezmifl gibi, içeride kutsal din duygular› istismar edilerek aldat›lan baz› vatandafllar›m›z da padiflah ve hükümetlerinin (özelikle Damat Ferit hükümetlerinin) k›flk›rtmalar› ile memleketin her yan›nda Kuvay-› Milliye hareketine karfl› isyanlar ç›kartm›fllard›r. Padiflah taraf›ndan ‹ngiliz paras› ile “Kuvay› ‹nzibatiye” (Hilafet Ordusu) ad›
alt›nda örgütlenen isyanc›lar özellikle Marmara bölgesinde (Bal›kesir, ‹zmit, Adapazar›, Bolu) Kuva-i Milliyecilere zor günler yaflatmaktad›rlar. Bu isyanlardan Bolu, Gerede, Mudurnu taraf›ndakiler, Beypazar›Ayafl, ve Mudurnu- K›z›lcahamam istikametlerinde geliflme tehlikesi göstererek milli mücadelenin yeni merkezi Ankara’y› tehdit etmektedir. Mustafa Kemal’in ne ordusu ne hazinesi vard›r. Padiflah onu asi ilan etmifl; önce görevden alm›fl (22 Hazi-
Mustafa Kemal’in ne ordusu ne hazinesi vard›r. Padiflah onu asi ilan etmifl; önce görevden alm›fl, daha sonra askerlikten tart etmek istemifl ve Mustafa Kemal’in askerlikten istifas›na sebep olmufltur. ran 1919), daha sonra askerlikten tart etmek istemifl ve Mustafa Kemal’in askerlikten istifas›na sebep olmufltur (7 Temmuz 1919). Bununla yetinmeyen padiflah hükümeti 20 Temmuz 1919’ da Mustafa Kemal hakk›nda tutuklama emri ç›karm›flt›r. BMM’ nin aç›lmas›ndan11 gün önce (12 Nisan 1920’de) ise Mustafa Kemal ve arkadafllar› hakk›nda padiflah›n idam hükmü bulunmaktad›r. Sivas’ta teflkil edilen “Anadolu Ve Rumeli Müdafa-‹ Hukuk Cemiyeti’ Temsil Heyeti (Heyet-i Temsili9
BD MART 2016
Halide Edib Ad›var’›n kaleminden aktaral›m: “Karargâh’ta d›fltan sakin görünmekle beraber, güç anlar yafl›yorduk. Ben, daima büromda tercüme ve makine ile meflguldüm. Bazen Mustafa Kemal Pafla gelir, bir kahve ›smarlar, az›c›k otururdu. O günlerde bütün iraat mektebinde yaflayanlar enerjisi ile maksat u¤runa çal›flan akflamla beraber flehirden kop- da¤›n›k kuvvetleri idare etmeye çal›fl›mufl olurlard›. Orada hele geceleri yordu. Ayn› zamanda, atefli vard› ve tam bir karargâh hayat› yaflan›rd›. hastayd›. Bu günlerde Dr. Refik (SayOrdusu olmayan fakat ordusunu dam) ile Dr. Adnan (Ad›var) adeta bekleyen bir karargâh hayat›. Bu endifleyle etraf›nda dolafl›r, onunla karargâh hiçbir makama ba¤l› de¤ildi. meflgul olurlard›. Mustafa Kemal Hiç bir yerden emir almazd›. Kudretini Pafla, lambas›n›n ›fl›¤› alt›nda k⤛tve yetkilerini güttü¤ü davadan, daha lar› kar›flt›r›rd›. Miralay ‹smet Bey do¤rusu kendinden al›yordu. Bu mütemadiyen dolafl›r. Cami Bey, di“kendi” dedi¤imiz varl›¤›n bafl› gerçi zindeki k⤛tlarla konuflmak f›rsat›n› Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hu- beklerdi. kuk Cemiyeti Temsil Heyeti Reisi ‹ç ifllerinde meseleler gittikçe idi. Ama hem bu cemiyetin, hem bu ço¤al›yordu. Her yar›m saatte bir reisli¤in kudretini bu reis kendi flahsi- Hayati Bey, telgraflar› getirirdi. Bunyetinde gelifltiriyordu. (1) lar›n aras›nda flöyleleri de vard›: Keçiören karagâh›nda yemekler ‘Ben Hilafet ordusunun yaklaflt›aynen bir tabur karagâh› tabldotunun ¤›n› görüyorum. Halk›n onlara iltiharejimine tabi idi. Ö¤len yap›lan k›ndan endifle ediyorum. Onlara girip yemek, akflam yeme¤ini de teflkil telgraf tellerini kesmeden evvel emirederdi. En çok uygulanan günlük lerinizi bekliyorum.’ yemek listesi: Kuru Bunlardan biri fasulye, bulgur pilav›, okunduktan sonra, üzüm hoflaf› idi. Ziraat Hayati Bey askeri seMektebi flehirden ollam vererek: ’Teller dukça uzakt›. Akflamla kesilmifltir’, dedi. beraber vadiye ürkütü‹flte ihtilalin mancü bir sessizlik ve kazaralar›ndan biri. ranl›k çökerdi. fiehirle Di¤er bir telgraf: karargâh›n temas› he‘Ben kasaban›n d›fl›nmen hemen kesilirdi.(2) da muhabere merkezi Yine ayn› günleritesis ettim. Kaymakam, Halide Edip Ad›var nin olaylar›n›, bir de Hilafetçilerle anlaflye)’nin Sivas’tan Ankara’ya olan zorlu yolculu¤unu geçen yaz›m›zda anlatm›flt›k. Ankara’ya gelen heyet Keçiören’de bulunan Ziraat Mektebine (flimdi meteoroloji enstitüsü ve y›k›larak AVM yap›lmak isteniyor) yerleflti.
Z
10
BD MART 2016
mak üzeredir. O bir vatan hainidir.”…. Bu durum her gün böyle devam ediyor, hepimiz bitkin bir hale gelirdik. Sabah›n erken saatlerinde afla¤›ya inerdik. Fakat rahat uyumak da pek mümkün olmazd›. Çünkü Hilafet ordusu mensuplar›n›n, ne zaman bizim yerimizi de bas›p yata¤›m›zda bizi bo¤azlayacaklar›n› tahmin edemiyorduk.( …)’ ‘Bütün tellerin kesildi¤ini (ö¤rendik) ve d›flar›dan silah sesleri gelmeye bafllad›. Önce herkes heyecanland›. Mustafa Kemal Pafla ayakta dolaflarak emirler veriyor, hemen herkes ömrünün son dakikas›n› yaflad›¤›na inan›yordu. Odan›n d›fl›nda zabitler müdafaa haz›rl›klar› yap›yorlard›. Sakindiler. Bir tanesi telefon ediyordu. Diyordu ki: ‘Ne dediniz? Atefli zeybeklerin att›¤› söylendi. Söyleyin cephaneyi israf etmesinler. Ankara’y› korkutabilirler. Zeybeklerin cepheye gideceklerin at›fl e¤itiminden dolay› oldu¤u anlafl›ld›.” (3)
K
urtulufl savafl›n›n bu ilk günlerinde savafl karargâh›n›n emniyetini alacak asker bile yoktur. Karagâh emniyeti Refet (Bele) Bey’in Demirci Mehmet Efe’den getirdi¤i 70 kadar süvari ile zorla al›nabilmektedir. Bunlar› anlatmam›z›n sebebi Keçiören karagâh›nda ne kadar zor günler geçirildi¤ini vurgulamakt›r. Keçiören karargâh›n› en çok mefl-
Mustafa Kemal ‹stanbul’un iflgal edilece¤ini büyük bir önsezi ile görmüfl ve dört gün önceden ilgililere haber vermifltir.
gul eden hadiseler yukar›da de¤indi¤imiz isyanlara karfl›, çok s›n›rl› kuvvetlerle nas›l tedbir al›naca¤› ve Ankara’ da yeni bir meclisi kurma çal›flmalar› idi. ‹smet ‹nönü hat›ralar›nda o günlerden bahsederken, “Elimize geçen kuvvetleri her tarafta isyan bölgelerine sevk etmeye bafllad›k.(…) asilerin tazyik edilmesi ve imhas› aylarca sürmüfltür.” diyerek isyanlar›n ne zorluklar içerisinde bast›r›ld›¤›n› anlatmaktad›r. (4) Milli mücadelenin Keçiören’deki yeni karargâh› isyanlarla u¤rafl›rken ‹stanbul 16 Mart 1920’de itilaf devletlerince karadan iflgal edilmifltir. Mustafa Kemal ‹stanbul’un iflgal edilece¤ini büyük bir önsezi ile görmüfl ve dört gün önce (12 Mart’da) ilgilileri 11
BD MART 2016
uyararak, “Her ihtimale karfl›, bilhassa Anadolu’da bulunmalar› faydal› olan arkadafllar›n gafil avlanmayarak icab›nda sürat ve emniyetle Anadolu’ ya geçmek için flimdiden tertibat almalar› laz›md›r” demifltir.(5) Baflkentin iflgali Kuvay-› Milliye hareketinin güçlenmesine, halk›n gerçekleri görerek Kuvay-› Milliye’ye kat›lmas›na ve Ankara’da yeni bir Meclis aç›lmas›na yard›mc› olmufltur. O s›rada 12 Ocak 1920’de aç›lan son Osmanl› Mebusan Meclisi görev
hür olarak çal›flamayaca¤› gerekçesi ile önce toplant›lar›na fiilen son verilmesi karar›n› alm›fl (18 Mart) daha sonra da 11 Nisan 1920’de padiflah›n emri ile kapat›lm›flt›r. Meclisin kapat›lmas›n›n yönetimde oluflturdu¤u boflluk Ankara’da yeni bir meclisin toplanma çal›flmalar›n› h›zland›rm›flt›r. Misak-› milli’nin kabul edilmesinden sonra Mustafa Kemal’i üzen bir geliflme yak›n mesai arkadafllar› aras›nda “Art›k yeni bir meclis var, vatanperver bir hükümet var (Ali R›za Pafla kabinesi), art›k temsil heyetine lüzum var m›?” görüfllerinin ileri sürülmesidir. Kâz›m Karabekir pafla 23 fiubat 1920’de “‹stanbul’da milli mecliste beliren cereyana karfl› Temsil Heyeti’nin ve Kuvay-› Miliye’ nin tahakküm edici bir durum almas›n› do¤ru bulmuyorum” fleklinde bir telgraf çekmifltir.(6) Sadrazam Ali R›za Pafla da “Kuvay-› Milliye’nin ikinci bir hükümet fleklinde görünmemesini, ve hükümetin ifllerine kar›flmamas›n›” istemiflti.(7)
Baflkent ‹stanbul’un iflgali Kuvay-i Milliye hareketinin güçlenmesine, halk›n gerçekleri görerek Kuvay-i Milliye’ye kat›lmas›na ve Ankara’da yeni bir Meclis aç›lmas›na yard›mc› olmufltur bafl›nda idi. Mebuslar› önemli bir bölümü meclise kat›lmadan Ankara’ da Heyet-i Temsiliye ile görüflmüfl ve mecliste bir “Müdafa-i Hukuk Grubu” oluflturulmas› yönünde ikna edilmifllerdi ancak bu grup yerine “Felah-› Vatan” ad› alt›nda bir grup kurulabilmifltir. Söz konusu grubun ve son Osmanl› Mebusan Meclisi’nin en önemli karar› Erzurum ve Sivas Kongreleri kararlar›na dayanarak haz›rlanan ve milli mücadelenin siyasi hedefini tan›mlayan Misak-› Milli (Milli Ant)nin 17 fiubat1920’de kabul ve ilan edilmesi olmufltur. Mebusan Meclisi iflgal alt›nda 12
H
em Mebusan Meclisi’nin kapat›lmas› hem de yak›n arkadafllar aras›nda “Kuvay-› Milliye’ye ve Temsil Heyeti’ne ihtiyaç kalmad›¤›” yönündeki düflünceler Ankara’da yeni bir meclisin aç›lmas›n› ivedi ve zorunlu bir ihtiyaç haline getirmiflti. Mustafa Kemal meclisin resmen kapat›lmas›n› beklemeden iflin sonu zaten belli oldu¤undan ‹stanbul’un iflgali ile beraber Ankara’da bir müessesan
BD MART 2016
(kurucu) meclis için 19 Mart 1920’de (iflgalden bir gün önce) bütün vilayet ve sancaklara, kolordu komutanlar›na “Heyet-i Temsiliye ad›na”bir tebli¤ yay›nlad›.
B
u tebli¤de özetle; “Millet taraf›ndan fevkalade selahiyete haiz bir meclisin Ankara’da toplanmas› için; • Her sancaktan befl zat›n seçilmesi, • ‹stanbul meclisinden gelebilecek mebuslar›n yeni meclise kat›lmalar›, • Seçimlerin nihayet on befl gün içinde (4 Nisan’a kadar) Ankara’da toplanmay› sa¤layacak flekilde yap›lmas› isteniyordu. Nihayet bu tebli¤e uygun olarak 23 Nisan 1920’de Ankara’da BMM aç›lm›fl ve milli mücadelenin yeni devleti kurulmufltur. Özet olarak Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’daki ilk aylar› büyük zorluklarla geçmifl, ziraat mektebindeki a¤›r çal›flma koflullar› alt›nda bir yandan isyanlar bast›r›lm›fl, di¤er yandan yak›n arka-
Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’daki ilk aylar› büyük zorluklarla geçmifltir
dafllar aras›nda görüfl ayr›l›lar› oluflmufl, bunlara ra¤men Ankara’da yeni bir meclisin aç›lmas› baflar› ile gerçeklefltirilmifltir. BMM’nin aç›l›fl hikayesini ve faaliyetlerini bir sonraki yaz›da ele alaca¤›z.• sitkiaydinel@butundunya.com.tr 1- Tek Adam, Cilt II, fievket Süreyya Aydemir, ‹stanbul, Yükselen Matbaas››, 1964,S. 228. age S.227. / 2- Türkün Ateflle ‹mtihan›, Halide Edip Ad›var, ‹stanbul, Can Yay›nlar›,1964, s.162. / 3- ‹smet ‹nönü Hat›ralar Cilt I, Yay›ma haz›rlayan Sabahattin Selek, Ankara, Bilgi Yay›nevi 1992.s.200., / 4- Aydemir, age s.231. / 5-Aydemir, age s.213. / 6- Orhan Çekiç, / 7- ‹mparatorluktan Cumhuriyete III, 1920, ‹stanbul, Kaynak Yay›nlar›, 2015, S.193.
Atatürk’ün Sözleri
“Ba¤›ms›zl›k ve hürriyetlerini her ne bahas›na ve her ne karfl›l›¤›nda olursa olsun zedeleme ve kay›tlamaya asla müsamaha etmemek; ba¤›ms›zl›k ve hürriyetlerini bütün mânasiyle koruyabilmek ve bunun için gerekirse, son ferdinin, son damla kan›n› ak›tarak, insanl›k tarihini flanl› örnek ile süslemek; iflte ba¤›ms›zl›k ve hürriyetin hakiki mahiyetini, genifl mânas›n›, yüksek k›ymetini, vicdan›nda kavram›fl milletler için temel ve ölmez prensip... Ancak bu prensip u¤runda her türlü fedakârl›¤›, her an yapmaya haz›r milletlerdir ki, devaml› olarak insanl›¤›n hürmet ve sayg›s›na lây›k bir topluluk olarak düflünülebilirler.” 13
Atatürk’ün Dünyas› Cengiz Önal
70
Atatürk’ün ‹nebolu Türk Oca¤›’ndaki Konuflmas›
Han›m ve Bey Arkadafllar›m! Bana seçkin huzurunuzda söz söylemek f›rsat›n› verdi¤inizden dolay› çok mutluyum. Bunun için size özellikle teflekkür ederim. Hemen ard›ndan eklemeliyim ki, ‹nebolu’nun sayg›de¤er halk› beni çok içten kabul ettiler ve hakk›mda yürekten gösterilerde bulundular. Bunun bende oluflturdu¤u mutluluk duygular›n› Belediye Dairesi’nde ve Hükümet Kona¤›’nda yeri gelmiflken söylemifltim. Fakat burada, önünüzde bir kez daha bu mutlulu¤umu ve içten teflekkürlerimi söylemek benim için çok zevkli bir görevdir. ‹zninizle onu aç›klayay›m: Arkadafllar, Ben sevgili memleketimizin hemen bütün bölümlerini Atatürk, Kastamonu’da K›yafet Devirimi konusunda konuflma yaparken 14
gezdim, gördüm ve inceleme f›rsat› buldum. Vatandafllar›m›z›n büyük kesimleriyle yak›ndan görüfltüm. Bütün bu candan görüflmelerimin bende b›rakt›¤› silinmez an›lar› tekrar anarken, söylemeliyim ki bu çevrede, Çank›r› ve Kastamonu çevresinde ilk defa geziyorum. Bu çevreyi yak›ndan görmek
BD MART 2016
Egemenli¤ine sahip olan bu milletin bafl›nda bir dakika bile olsun bir sultan› b›rakmak uygun olabilir miydi? Bunu sizden soruyorum?
benim için kutsal bir istek haline gelmiflti. Bu istek flüphesiz memleket ve millet görevlerini bilerek yerine getirme bak›fl aç›s›ndan ayn› zamanda da bir görevdi. Onun için il ad›na Ankara’ya gelen sayg›de¤er heyetin yapt›¤› ça¤r›y› mutlulukla ve hemen kabul ettim. Önemli bir görevin yerine getirilmesinde benden önce harekete geçen, millet olmufltur. Benim flu veya bu nedenle sonraya b›rakt›¤›m önemli görevi millet beni uyararak bana yapt›rm›flt›r. Bunu milletin ortak ruhundaki büyüklü¤e parlak bir örnek olarak söylemeliyim. Efendiler, Bu seyahatimde, genifl ormanlar›yla, çeflitli madenleriyle Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli servet kaynaklar›n› içine alan bu sahay› yak›ndan görmek benim için çok yararl› oldu. Fakat yüksek sesle söylemeliyimki, bundan daha çok yararl› olan›, bu bölge halk›yla yak›ndan görüflmektir. Bütün gördüklerim her bak›mdan beni çok mutlu etmifltir. Çank›r›’da,
Kastamonu’da, Ankara’dan ‹nebolu’ ya kadar bütün bu üçyüz elli kilometrelik yol boyunca, bugün burada içten karfl›lamalar›yla fleref kazand›¤›m sayg›de¤er ‹nebolulular’da gördü¤üm ayd›nl›k, yüksek anlay›fl ve geliflme derecesi gerçekten övgüye yarafl›r ve önemle an›lmaya de¤er. Bu aç›k gerçe¤in tersini söyleyenlerin de, varl›¤›n› düflündükçe ac› duyuyorum. Bu gibiler millete, milletin yetene¤ine, milletin yüksek amaçlar›na ne kadar ilgisizdirler. Bunlar kendi endiflesizliklerini genel sanman›n derin dalg›nl›¤›ndad›rlar. Kendi dar anlay›fllar›n› ölçü olarak milleti her türlü yüksek yenilenmeden mahrum b›rakmaya kalk›fl›yorlar. Milletin medeniyet ve insanl›k yolundaki uzun ad›mlar›n› durdurmak için adeta ç›rp›n›yorlar. Fakat o gibiler niçin düflünmüyor ki, buna art›k imkân kalmam›flt›r. Ey memleketini seven ve memleketi, milleti için hayat›n› vermekten çekinmemifl bulunan k›ymetli vatandafllar! 15
BD MART 2016
Hep beraber bütün dünyaya aç›kça anlatal›m ki, bunca devrimlerin bilinçli kahraman› olan bu millet, medeniyet güneflinin bütün s›cakl›¤›n› alm›flt›r. fiüphe etmeye yer var m›d›r ki, bu s›cakl›¤›n bollu¤u elbette beklenmedik emir halinde verimli olarak f›flk›rmaktad›r. Gerçi çok k›sa zamanda h›zl› ve yo¤un denilecek kadar siyasal, idari ve sosyal Devrimler yapt›k. Bu yapt›klar›m›z›n h›z ve yo¤unlu¤undan ancak mutlulukla ve huzurla söz edilebilir. Çünkü bu böyle olmasayd›, kurtulufl imkân› tehlikeye düflebilirdi. Böyle yapmak mecburiyeti oldu¤u için bunlar› yapt›¤›m›za güvenmelisiniz. Art›k bu gün her fleyi anlad›¤›na inand›¤›m sayg› de¤er vatandafllar size soru fleklinde baz› söylemlerde bulunaca¤›m. Egemenli¤ine sahip olan bu milletin bafl›nda bir dakika bile olsun bir sultan› b›rakmak uygun olabilir miydi? Bunu sizden soruyorum? (“Asla! Kesinlikle Hay›r!”
16
sesleri.) Sevgili Kardefllerim, Düflünce ve anlay›fl sahibi oldu¤unu büyük olaylarla ispat etmifl olan bu millet, Allah’›n gölgesi, Peygam-berin vekili oldu¤unu iddia küstahl›¤›nda bulunan Halife ünvan›ndaki ger-çekleri göremeyenlere, bilgisizlere, yalanc›lara vatan›nda, vicdan›nda yer verebilir miydi? Bunu sizden soruyorum? (“Hâflâ! Asla!” sesleri.) Büyük millet, dünya medeniyet ailesinde sayg›n yer sahibi olmaya lay›k Türk ulusu, çocuklar›na verece¤i e¤itimi mektep ve medrese ad›nda birbirinden büsbütün baflka iki çeflit kuruma bölmeye halen katlanabilir miydi? (“Kesinlikle Hay›r!” sesleri.) E¤itim ve ö¤retimi birlefltirmedikçe ayn› düflüncede, ayn› anlay›flta kiflilerden oluflan bir millet yapmaya imkân aramak bofl fleylerle u¤raflmak olmaz m›yd›? (“Elbette Olurdu!” sesleri.) Efendiler! Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halk› medenidir. Tarihte medenidir, gerçekte medenidir. Fakat Ben sizin öz kardefliniz, arkadafl›n›z, baban›z gibi medeniyim diyen Türkiye Cumhuriyeti halk›; düflüncesiyle, anlay›fl›yla medeni oldu¤unu ispat etmek ve göstermek zorunlulu¤undad›r. “Uygar›m” diyen Türkiye Cumhuriyeti halk›
BD MART 2016
aile hayat›yla, yaflay›fl flekliyle uygar oldu¤unu göstermek mecburiyetindedir. K›sacas› medeniyim diyen, Türkiye’nin, gerçekten medeni olan halk› bafl›ndan afla¤›ya d›flar›ya koydu¤uyla bile medeni ve olgun insanlar oldu¤unu fiilen göstermek zorundad›r. Bu son sözlerimi aç›k anlatmal›y›m ki, bütün memleket ve dünya ne demek istedi¤imi kolayl›kla anlas›n. Bu aç›klamalar›m› yüce heyetinize, genel heyete bir soruyla yöneltmek istiyorum, soruyorum: Bizim k›yafetimiz milli midir? (”Hay›r!” sesleri.) Bizim k›yafetimiz medeni ve milletleraras› m›d›r? (“Hay›r! Hay›r!” sesleri.) Size kat›l›yorum. Anlat›m›m› hofl görünüz. Alt› kaval üstü fliflhane diye anlat›labilecek bir k›yafet, ne millidir ve ne de milletleraras›d›r. O halde k›yafetsiz bir millet olur mu arkadafllar? Böyle nitelenmeye raz› m›s›n›z arkadafllar? (“Hay›r! Hay›r! Kesinlikle!” sesleri.) Çok k›ymetli bir özü çamurla s›vayarak dünyan›n gözü önüne göstermekte anlam var m›d›r? Ve bu çamurun içinde öz gizlidir, fakat anlayam›yorsunuz demek uygun mudur? Özü gösterebilmek için çamuru atmak gereklidir, bu da do¤ald›r. Özün korunmas› için bir kap yapmak gerekliyse onu alt›ndan veya plâtinden yapmak gerekmez mi? Bu kadar aç›k gerçek karfl›s›nda karars›zl›k uygun mudur?
(“Hay›r! De¤ildir!” sesleri.) Bizi karars›zl›¤a itenler varsa onlar›n ahmakl›k ve kal›n kafal›l›¤›na hükmetmekte hâlâ m› karars›zl›k edece¤iz? (“Kesinlikle Etmeyece¤iz!” sesleri.) Arkadafllar, Turan k›yafetini araflt›r›p diriltmeye yer yoktur. Medeni ve milletleraras› k›yafet bizim için çok özlü, milletimiz için yak›fl›r bir k›yafettir. Onu giyece¤iz! Ayakta kundura veya potin, bacakta pantolon, yelek, gömlek, kravat, yakal›k, ceket ve do¤al olarak bunlar›n tamamlayan› olmak üzere baflta günefl siperli bafll›k, bunu aç›k söylemek isterim. Bu bafll›¤›n ad›na ”flapka” denir. Redingot gibi, bonjur gibi, smokin gibi, frak gibi... Eski giydiklerini gösterip de; “‹flte flapkam›z!” diyenler vard›r. Onlara diyorum ki çok dikkatsizsiniz ve çok bilgisizsiniz! Onlara flunu sormak isterim. Yunan bafll›¤› olan fesi giymek uygun olur da flapkay› giymek neden uygun olmaz? Yine onlara, bütün millete hat›rlatmak isterim ki; Bizans papazlar›n›n ve Yahudi hahamlar›n›n özel elbisesi olan cübbeyi ne zaman, ne için ve nas›l giydiler? Bu bak›fl aç›s›na ait demecimi bitirmeden önce birkaç kelime daha söylemek isterim: Efendiler! Sosyal hayat›n bafllang›c›, aile hayat›d›r. Aile aç›klamaya gerek yoktur ki, kad›n ve erkekten oluflmufltur. Kad›nlar›m›z hakk›nda, erkekler hakk›nda söz söyledi¤im kadar fazla aç›klamalarda bulunmayaca¤›m. Bu 17
Türk Ulusu’na söylüyorum ki; bu k›l›k-k›yafet konusundan korkmay›n›z! Bu zorunlu bir gidifltir. Bu zorunluluk bizi yüksek ve önemli bir sonuca ulaflt›r›yor. ‹sterseniz bildireyim ki, bu kadar yüksek ve önemli bir sonuca varmak için gerekirse, baz› kurbanlar da verelim. Bunun önemi yoktur. Önemli olarak flunu uyar›r›m ki, bu durumun korunmas›nda inat ve taraftarl›k, hepimizi her an kurbanl›k koyun olmak al›flkanl›¤›ndan kurtaramaz. Han›m ve Bey Arkadafllar›m! Size, bildi¤iniz gibi bir gerçe¤i k›sa bir cümle ile tekrar gösterece¤im. Bunun için Beni hoflgörünüz. Medeniyetin coflkun seli karfl›s›nda direnmek boflunad›r ve medeniyet, dikkatsiz olanlar ve uygun davranmayanlar hakk›nda çok ac›mas›zd›r. Da¤lar› delen, göklerde uçan, göze görünmeyen ufak parçalardan y›ld›zlara kadar her fleyi gören, ayd›nlatan, inceleyen medeniyetin, güç ve yüceli¤iyle yüzleflmek; ortaça¤ anlay›fllar›yla ve ilkel uydurmalarla yürümeye çal›flan milletler için yok olmak veya hiç olmazsa esir ve alçak olmaya mahkûm olmak demektir. Hâlbuki Türkiye Cumhuriyeti halk› yenilenmifl ve olgunlaflm›fl bir topluluk olarak, sonsuza kadar yaflamaya karar vermifl, esirlik zincirlerini ise tarihte benzeri olmayan kahramanl›klarla parça parça etmifltir.• cengizonal@butundunya.com.tr
yüce varl›¤› özellikle huzurlar›n›zda görmemezlikten gelemem. ‹zin verilirse bir iki kelime söyleyece¤im ve siz söylemek istedi¤imi kolayl›kla anlayacaks›n›z. Gezilerim s›ras›nda köylerde de¤il özellikle kasaba ve flehirlerde kad›n arkadafllar›m›z›n yüzlerini ve gözlerini çok kal›n kumafllarla ve dikkatle kapatmakta olduklar›n› gördüm. Özellikle bu s›cak mevsimde bu tarz›n kendileri için mutlaka ac› ve rahats›zl›k verici oldu¤unu tahmin ediyorum. Erkek arkadafllar, bu biraz bizim bencilli¤imizin eseridir. Çok temiz ve dikkatli oldu¤umuzun gere¤idir. Fakat sayg›de¤er arkadafllar, kad›nlar›m›z da, bizim gibi anlayan ve düflünen insanlard›r. Onlara ahlâk›n kutsal fleylerini afl›lamak, milli ahlâk›m›z› anlatmak ve onlar›n beyinlerini nur ile temizlikle donatmak esas› üzerinde bulunduktan sonra fazla bencilli¤e gerek kalmaz. Onlar yüzlerini dünyaya göstersinler ve gözleriyle dünyay› dikkatle görebilsinler. Bunda korkulacak bir fley yoktur. Gazi Mustafa Kemal 28 A¤ustos 1925 Türk Oca¤› Arkadafllar, Binas› ‹nebolu-Kastamonu Do¤ru k›yafeti bu meydanda ve (Gelecek Ay: Kastamonu’da Halkla hepinizin huzurunda ve flahs›n›zda Konuflmas›) 18
BD MART 2016
“Sen benim canl› vericiden karaci¤er nakli yapt›¤›m üçüncü hastamd›n.”
P
rof. Dr. Mehmet Haberal, geçen ay ‹stanbul’da yan›na yaklaflan bir kiflinin “Beni tan›d›n›z m› hocam?”sorusu karfl›s›nda önce duraklad›, sonra “Hay›r tan›yamad›m, kimlerdensin?” dedi. Daha sonra da karfl›s›ndaki kiflinin 24 y›l önce karaci¤er nakletti¤i üç yafl›ndaki Erkan Erdo¤an oldu¤unu ö¤renince boynuna sar›ld›, “Ama sen koskoca adam olmuflsun, Erkan” diyerek hayProf. Dr. retini ve sevincini belirtti. Mehmet Haberal 27 yafl›ndaki Erkan ve 3 yafl›ndaki Erdo¤an Prof. Haberal’›n Erkan Erdo¤an
BD MART 2016
Prof. Dr. Haberal ve Erkan Erdo¤an
elini öptükten sonra cebinden ç›kard›¤› vesikal›k boyutundaki çocukluk foto¤raf›n› gösterdi. “Eminim üç yafl›ndaki bu çocu¤u hemen tan›rs›n›z.” Prof. Haberal foto¤rafa uzun uzun bakt›, “Elbette tan›d›m Erkan.” dedi. “Sen benim canl› vericiden karaci¤er nakli yapt›¤›m üçüncü hastamd›n. Annenin verdi¤i karaci¤erden bir bölümü nakletmifltim sana.”
P
rof. Haberal, 24 y›l önce annesinin ba¤›fllad›¤› karaci¤erin bir bölümünü naklederek yaflam›na yaflam katt›¤› karfl›s›ndaki sa¤l›kl› genç adama hayranl›kla bakt›: “fiimdi neredesin, ne yap›yorsun?” Ve Erkan Erdo¤an’›n 6 y›ldan bu yana Baflkent Üniversitesi ‹stanbul Hastanesi’nin arfliv bölümünde çal›flmakta oldu¤unu ö¤renince, hayreti ve sevinci bir kat daha artt›: “Ayn› çat› alt›nda beraber çal›fl›yormufluz Erkan.” dedi ve biraz da sitem etti: “Daha önce neden haberim olmad› bundan?” 20
Erkan Erdo¤an bafl›n› öne e¤di: “Benim buradaki iflime girdi¤im 2009 y›l›nda siz de affedersiniz cezaevine girmifltiniz, hocam.” dedi. “Orada 5 y›l kald›ktan sonra ç›kt›¤›n›zda da sizi oraya afedersiniz sanki ben göndermiflim gibi utanç duydum, suçluluk duydum. Elinizi öpmek için bile yan›n›za gelemedim.” •
Erkan Erdo¤an 3 yafl›ndayken, ailesi Erdo¤an’›n karaci¤er yetmezli¤i oldu¤unu ö¤rendi ve ‹stanbul Cerrahpafla Hastanesi’ne gitti. Ancak aile uzun süre sevk bekledi. Erdo¤an’›n babas› tam da böyle bir durumda Prof. Dr. Mehmet Haberal’a ulaflt›. Haberal’›n, aileye 3 yafl›ndaki Erkan’› direkt getirmelerini söylemesiyle Erkan bebek ameliyata al›nd›. Annesinden al›nan karaci¤er parças› ile Erkan Erdo¤an yaflama tutunmay› baflard›. 2011 y›l›na gelindi¤inde ise Erdo¤an böbrek yetmezli¤i ile karfl› karfl›ya kalm›flt›. O dönemde cezaevinde bulunan Prof. Dr. Haberal ameliyata girememifl ancak ameliyat, Baflkent Üniversitesi Hastanesi’nde Dr. Hamdi Karakayal› taraf›ndan baflar›yla gerçekleflmiflti. Erkan Erdo¤an 2009 y›l›ndan bu yana ise Baflkent Üniversitesi Hastanesi’nde çal›fl›yor.
8 Mart Dünya Kad›nlar Günü Yazan: H‹KMET ULU⁄BAY
Hikmet Ulu¤bay, 8 Mart Dünya Kad›nlar Günü nedeniyle “8 Mart Uluslararas› Kad›n Günü Kutlamalar›n› Bilgi ve Bilinçle Hak Etmek” konusunda yapt›¤› genifl kapsaml› çal›flmas›n›n özet anlat›m›n›, Bütün Dünya okurlar› için kaleme ald›.
ir süreden buyana her 8 Mart günü oldu¤u gibi bu y›l›n 8 Mart’›nda da ülkemizde ve dünyada yine “8 Mart Uluslararas› Kad›nlar Günü” kutlamalar› yap›lacak, al›fl›lm›fl, s›radan ve içeri¤ine pek de inan›lmayan politik mesajlar yay›nlanacak, kad›n örgütleri çeflitli etkinlikler düzenleyecek, günün anlam› vurgulanacak, kad›nlara karfl› artmakta olan fliddet olaylar› k›nanacak. Sonra, 9 Mart günü, Türkiye’de ve dünyan›n birçok ülkesinde, “7 Mart günü nerede kalm›flt›k?” anlay›fl› ile toplumlarda ve ailelerde kemikleflmifl eski davran›fllar ve uygulamalar ile kad›na yönelik dayatma, hor görme ve zaman
B
zaman da cinayetlere varan fliddete geri dönülecektir. Uluslararas› Kad›nlar Günü’nün tarihçesi konusunda “Wikipedia”n›n Türkçe yay›n›ndan özet bir al›nt› 21
BD MART 2016
yaparak bafllamak isterim. “8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40,000 dokuma iflçisi, daha iyi çal›flma koflullar› istemiyle bir tekstil fabrikas›nda greve bafllad›¤›, ancak polisin iflçileri fabrikaya kilitlemesi, ard›ndan yang›n ç›kmas›, iflçilerin kurulan barikatlardan kaçamamas› sonucunda 129 kad›n iflçi can verdi. 26-27 A¤ustos 1910 tarihinde Danimarka’n›n Kopenhag kentinde 2. Enternasyonel’e ba¤l› kad›nlar toplant›s›nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikas› yang›n›nda ölen kad›n iflçiler
Clara Zetkin an›s›na 8 Mart’›n Dünya Kad›nlar Günü olarak an›lmas› önerisini getirdi ve oy birli¤iyle kabul edildi.
T
ürkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü ilk kez 1921 y›l›nda ‘Emekçi Kad›nlar Günü’ olarak kutlanmaya baflland›. Birleflmifl Milletler ‘Kad›nlar On Y›l›’ program›ndan Türkiye’nin de 22
etkilenmesiyle “Türkiye 1975 Kad›n Y›l›” kongresi yap›ld›. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra dört y›l süreyle herhangi bir kutlama yap›lamad›. [i]” Dünyadaki kutlamalara iliflkin olarak da flu bilgileri verebilirim: 19 Mart 1911 günü Avusturya, Danimarka, Almanya ve ‹sviçre’de bir milyonu aflk›n kifli Uluslararas› Kad›nlar Günü’nü kutlad›. Kutlamalar s›ras›nda sadece Avusturya-Macaristan ‹mparatorlu¤u’nda 300 gösteri yap›ld›. Bu gösterilerde kad›nlar oy ve kamuda görev alma haklar›n›n verilmesini istediler, çal›flma yaflam›ndaki cinsel ay›r›mc›l›¤› protesto ettiler. [ii] *** “Kad›n tarihi” konusunda saptayabildi¤im ilk kitap, ‹ngiliz feminist Mary Wollstonecraft (17591797) taraf›ndan, “Vindication of Rights of Women” ad›yla 1792 de yay›mlanm›flt›r. Bu kitap 2015 y›l›nda ‹fl Bankas› taraf›ndan “Kad›n Haklar›n›n Gerekçelendirilmesi” bafll›¤› ile Türkçe bas›lm›flt›r. ‹kincisi ise, ABD’li Doktor William Alexander taraf›ndan 1796 y›l›nda Philadelphia’da iki cilt olarak yay›nlanm›flt›r; “Kad›nlar›n TarihiEn Erken Antik Dönemden Günümüze.” Benim bu yaz›da sorgulamak ve okurlar›n da sorgulamas›n› istedi¤im husus, ülkemizde Dünya Kad›nlar Günü’nü ne denli bilgili ve bilinçli olarak kutlad›¤›m›zd›r. Di¤er bir deyiflle, Dünya Kad›nlar Günü’nü
BD MART 2016
verece¤im. “Biz kad›nlar y›llarca kendi geçmiflimizden habersiz yaflad›k. Geçmiflimizdeki bu bilinmezli¤i neye borçluyuz (!), tarih gerçe¤i oldu¤u gibi gösteriyor mu?”[iii] u kitap kad›n tarihinin ülkemizde ve dünyada inatla ve ›srarla örtüle gelen örtüsünü aralayan kitaplardan biridir. Çak›r’›n kitab›nda, 1882 y›l›na kadar kad›na Osmanl› istatistiklerinde yer verilmedi¤i de saptanmaktad›r. 1868 y›l›nda yay›nlanan “Terakki” (geliflme) gazetesinin, 1869 y›l›nda Mary Wollstonecraft haftada bir “Terakki-i Muhadderat” (Müslüman Kad›n›n ‹lerlemesi) kutlarken, ülkemiz ve dünya tarihi boyunca kad›nlar›n karfl› karfl›ya b›ra- bafll›kl› dergi ç›karmaya bafllad›¤› ve k›ld›¤› zorluklar, dayatmalar, haks›z- bu dergide kad›nlar›n mektuplar›na l›klar, ay›r›mc›l›k, k›y›mlar, fliddetler da yer verildi¤i aç›klanan Dergi’nin ve zulümleri biliyor muyuz, biliyorsak beflinci say›s›nda Rabia imzal› yaz›da, bir Osmanl› kad›n›n›n 盤l›¤› flöyle ne kadar›n› biliyor ve ne kadar›n› an›ms›yoruz? Bu amaçla, Türkiye ve yans›maktad›r: “fiuras›n› iyi bilmek gerekir ki, ne erkekler Avrupa kad›n tarihine kad›nlara hizmetkâr, ne iliflkin bilgi veren on de kad›nlar erkeklere iki kitab› tan›tmak cariye olmak için yaraistiyorum. Tan›tacat›lm›flt›r. Erkekler hü¤›m ilk kitap, Prof. Dr. ner ve marifetleri ile Serpil Çak›r’›n yazd›¤› hem kendilerini, hem “Osmanl› Kad›n Hade hepimizi geçindirereketi”dir. Kitaptan biliyorlar da, biz niçin al›nt›layaca¤›m baz› bilgi ve hüner kazanmetinleri, genç kuflakmaya kudretli olam›yolar›n kolayca anlayaruz? El ve ayak, göz, bilmeleri için, güncel ak›l gibi vas›talarda Türkçemize çevirebizim erkeklerden ne ce¤im ya da gerekli fark›m›z vard›r? Biz de sözcüklerin güncel insan de¤il miyiz? dilimizdeki karfl›l›klaSerpil Çak›r’›n kitab›: Yaln›z cinsimizin ayr› r›n› parantez içinde Osmanl› Kad›n Hareketi
B
23
BD MART 2016
Osmanl› Devletinde toplumsal konumlar›na ve geri b›rak›lmalar›na isyan eden kad›nlar, dünyadaki geliflmeleri yak›ndan izlemektedir. oluflu mu bu halde kalmam›za sebep olmufltur? Bunu hiçbir sa¤duyu sahibi kabul etmez. E¤er böyle olmak gerekse idi, Avrupa kad›nlar› da bize benzerdi. Bilgiden yoksun kalmam›za meflru örtünmemiz sebep gösteriliyorsa ona da taflrada bulunan kad›nlar›m›z› göstermekle yetinirim. Çünkü onlar erkeklerine her çeflit hizmette yard›m etmekte, erkeklerle beraber çal›flmaktad›rlar.” (sayfa 24)
O
smanl› Devletinde toplumsal konumlar›na ve geri b›rak›lmalar›na isyan eden kad›nlar, dünyadaki geliflmeleri yak›ndan izlemektedir. 1906’da ‹smet Hakk› han›m, Demet Dergisi’ndeki yaz›s›nda görüfllerini flöyle aç›kl›yor: “…Erkeklerin do¤aca aklen kad›nlara daha üstün oldu¤u neden iddia ediliyor? Çünkü onlar daha iyi tahsil ediyor. Do¤alar›ndaki zekây›, sanat, fen ile tamaml›yorlar. O halde henüz ayn› f›rsatlardan yararlanmayan kad›nlar› afla¤›d›r diye hakir görmek pek insafl›ca bir davran›fl olmaz zannederim. … Madam Küri
24
bugün Sorbon’da ders veriyor. Fransa hukuk, t›p mektepleri erkek kadar kad›n talebe al›yor. Pek be¤enilen ‹ngiltere’de oy hakk›n› savunan kad›nlar›n fliddet ve metanetleri pek büyüktür. Bunlar bize aynen göstermiyor mu ki, kad›nlar da erkekler kadar geliflmeye ve yükselmeye kabiliyetlidir.” (sayfa 35)
K
itapta yer alan ve 1911 y›l›nda Kad›n Dergisi’nde yay›mlanan “Kad›nlar›n Fikri ve ‹çtimai Terakkisine Çal›fl›r Risale” kesinlikle bir kad›n isyan›n›n manifestosudur. Tamam›n›n mutlaka okunmas› gerekir diye düflündü¤üm risaleden iki paragraf al›nt›lamak isterim. Risalede yer alan ilk kad›n 盤l›¤› flöyledir: “Akflam bir okka ekmekle hayat›, mukaddesat› (kutsal say›lan her türlü inanc›) sat›n al›nan bu biçareler her fleylerini mülevves (kirli, pis) b›y›klar›n› burarak emreden erkeklere medyundurlar (borçlu hissederler). Onlar›n dini, vicdan›, izzet-i nefsi (onurlar›), namusu, fikri, hissi yoktur; bir köpek gibi vahfli a¤›r tekmeler alt›nda inler; ayaklar öper; namusuna sö¤ülür, sükût eder (susar); izzet-i nefsi (onuru), bir kad›n için her fleyi demek olan izzet-i nefsi ayaklar alt›na al›n›r, a¤lamakla mukabele eyler. Hele ses ç›kars›n, Allah’›n söylemek için yaratt›¤› dilini biraz tahrik etsin (hareket ettirsin) bütün bu hakaretlerle, dayaklarla teskin edilemeyen (yat›flt›r›lamayan) vahfletin son flekli ‘Boflsun mel’un’ istifra’› (sözlerinin kusulmas›) olur.” (sayfa 68) ‹kinci feryat ise flöyledir; “Maa-
BD MART 2016
Atatürk, Osmanl› kad›n›n›n ça¤dafl birey olma istekleri ve kad›n haklar›n› talep etme feryatlar›n› da duymufltur.
rif her fley iken daha dün, hepimiz biliriz, leyli (yat›l›) bir k›z mektebi için söylenmedik söz, edilmedik bühtan (iftira) kalmad›. Niçin? … Din mi müsait de¤ildi? Hâflâ, dinimiz, o dini muhterem, noksan kabul etmez. ‘Kad›nlar› cahil b›rak›n›z, okutmay›n›z’ diyen bir din (anlay›fl›) bence münkerdir (dini inkâr etmektir). O halde, … Bu en kuvvetli maniadan (engelden) sonra anl›yorsunuz ki, han›mlar, bunda yine erkeklerin, o hodbin mahluklar›n baya¤› bir rolü ta’assubdan (ba¤nazl›k) ziyade bir müdhikesi (gülünçlü¤ü) var. Maksat pek aç›k, pek aflikâr: Bizi mazlum, küflü, sefil b›rakmak istiyorlar. Tenevvür (ayd›nlanma) onlar›n ifline gelmez. Çünkü zulmetler haydutlar›n hemraz›d›r. Çünkü flu gece aç›ls›n, onlar›n bütün içtimai sirkatlerini (toplumsal h›rs›zl›klar›n›), cinayetlerini görece¤iz. fiimdiye kadar topraklara gömülen kad›nl›k dirilecek; art›k ne mufltalayacaklar› sine (demir parças› ile vuracaklar› gö¤üs), ne k›racaklar› kafa kalacak; art›k ‘Seni boflar›m,
mel’un’ diyen mülevves diller kuruyacak, tekmelemek için kalkan ayaklar k›r›lacak.” (sayfa 70) rof. Dr. Çak›r’›n nitelikli araflt›rmas›ndan al›nt›lad›¤›m bu birkaç paragraf Osmanl› toplumundaki kad›nlar›n Cumhuriyet devrimlerini, nas›l susam›fll›kla ve özlemle beklediklerini göstermeye yeterlidir. ‹nsan›n, kad›n tarihi konusunda bilgisi artt›kça, Atatürk’ün, Cumhuriyet ile birlikte, öncelikle kad›n haklar›n› ça¤dafl düzeye tafl›ma ve hatta onun üzerine ç›karma düflünce ve giriflimine duyulan sayg› da çok daha güçlü konuma ç›kmaktad›r. Çünkü O, içinde yetiflti¤i ve görev yapt›¤› Osmanl› toplumunda, kad›nlara dayat›lanlara içinden isyan etmifl ve bunu düzeltme konusunda karar›n› çok erken bir tarihte vermifltir. Ayr›ca, Atatürk, Osmanl› kad›n›n›n ça¤dafl birey olma istekleri ile medeni ülkelerdeki düzeyde kad›n haklar›n› talep etme feryatlar›n› da duymufltur.
P
25
BD MART 2016
Bizim toplumumuzun baflar›s›zl›¤›n›n nedeni kad›nlar›m›z›n (yetiflmesinde) gösterdi¤imiz tembellik ve kusurdan do¤maktad›r. Atatürk’ü, kad›nlar›n toplumdaki konumu yükseltme karar›na sevk eden unsurlar›n en bafl›nda, Osmanl› kad›nlar›n›n içinde yaflat›ld›klar› cendereye isyanlar›n› ve medeni ülke kad›nlar›n›n sahip olduklar› haklar› talep eden istekleri yer alm›flsa, ikinci olarak, ‹stiklâl Savafl›’nda cephede ve cephe gerisinde görev üstlenen kad›nlar›n sergiledikleri fedakârl›klar›, s›k›nt›lar›, baflar›lar› ve bunlara ek olarak da, Paris askeri manevralar›na kat›ld›¤›nda, veliaht Vahdettin ile gitti¤i Almanya gezisinde, tedavi için Avusturya kapl›calar›nda bulundu¤unda ve nihayet Askeri Atefle olarak görev yapt›¤› Sofya’da kad›nlara verilen önem ve duyulan sayg›y› yak›ndan gözlemlemifl olmas›n›n da çok önemli etkisi olmufltur diye düflünüyorum. tatürk’ün Erzurum Kongresi’nden hemen sonra, 7-8 A¤ustos 1919 gecesi sabaha karfl›, kurulacak devletin hangi reformlar› gerçeklefltirece¤ine iliflkin aç›klamalar› da, afla¤›da ba¤lant›s› verilen bu yaz›n›n kapsaml› fleklinde yer almaktad›r. Kapsaml› yaz›n›n bu çok k›sa özetini, Atatürk’ten bir al›nt› ile tamamlamak istiyorum. Atatürk, 31 Ocak 1923 günü ‹zmir’de halka yapt›¤› konuflmada,
A
26
medeni bir toplumda kad›n›n konumunu flöyle tan›mlam›flt›r: “fiuna inanmak lâz›md›r ki, dünya yüzünde gördü¤ümüz her fley kad›n›n eseridir… Bir toplum, yaln›z bir cinsiyetinin ça¤›n gereklerini kazanmas›yla yetinirse, o toplumun yar›dan fazlas› yetersizlik içinde kal›r. … Bizim toplumumuzun baflar›s›zl›¤›n›n nedeni kad›nlar›m›z›n (yetiflmesinde) gösterdi¤imiz tembellik ve kusurdan do¤maktad›r. … Bu nedenle bir toplumun bir bölümü (erkek) çal›fl›rken di¤er bölümü (kad›n) dura¤an olursa o toplum felç olmufl demektir… Bundan dolay› bizim toplumumuz için bilim ve fen gerekli ise bunlar› ayn› derecede hem erkek ve hem de kad›nlar›m›z›n ö¤renmesi gerekmektedir.” Ülkemizin ve Avrupa’n›n kad›n tarihini anlamam›za yard›mc› olacak 12 kitab›n tan›t›ld›¤›, “8 Mart Uluslararas› Kad›n Günü Kutlamalar›n› Bilgi ve Bilinçle Hak Etmek” bafll›kl› yaz›ma www.hikmet ulugbay.com adresinden ulafl›labilir. 8 Mart’›n ülkemiz ve dünya kad›nlar›na, bundan sonraki yaflamlar›nda sa¤l›k, mutluluk, huzur, sevgi ve sayg› dolu olarak gelmesini ve fliddetin her türlüsünün onlardan her zaman uzak olmas›n› dilerim.•
Gençli¤in Dünyas› Kaya Boztepe
Kad›nlar Günü ve
Atatürk
Sadece Türkiye’de de¤il, tüm dünya’da Mart ay›n›n 8. günü “Kad›nlar Günü” olarak kutlan›yor.
I
rz›na geçilmifl, darp edilmifl, ma¤dur edilmifl bir k›z için, bu saatte sokakta ne ifli var diye sorgulanan ülkemizde de kad›nlar günlerini görmeye devam ediyorlar. Kad›na fliddet olaylar›n›n önüne geçmeye çal›fl›rken izledi¤im bir haber tak›l›yor akl›ma. Adam kad›n› öyle bir dövmüfl ki kad›n›n yüzü, gözü kanlar içinde, burnu ve elmac›k kemi¤i k›r›lm›fl, kafatas›nda çatlak var. Irz›na geçmifl, iflkence etmifl. Sonra da defalarca b›çaklayarak öldürmüfl kad›n›. Sebep? Kad›n bu iflkencelere maruz kald›¤› için boflan-
mak istemifl ve baflina gelecekleri bilirmifl gibi korunmak için savc›l›¤a dilekçe vermifl. Kad›nca¤›z› öldüren ayr› yaflad›¤› mahlûk gömlek, kravat giyip, trafl olup mahkemeye gelip “piflman›m hakim bey” dedi¤i için af’tan yararlanm›fl ve suçu hafifletilmifl. Bu adalet yorumunu bana kim aç›klayabilir?
E
lbette sizler bana “madem böyle tayt giyiyorsun o halde sonuçlar›na katlanacaks›n” diyebilen sözde sanatç›lar, kahkaha atan bir kad›n üzerine 27
BD MART 2016
türlü, türlü yorum yapabilen devlet büyükleri ve düflünürlerin bulundu¤u ülkemizde “bundan daha do¤al ne olabilir” diye sorabilirsiniz. Pekiyi de bu hep böyle miydi? Biraz gerilere gidelim.
hatun kifliye talip olan erler için oyunlar, yar›flmalar düzenlenir, atlar koflulur, ciritler at›l›r, gürefller tutulurdu. Be¤enip de karar veren ise hatun kifli idi, er kifli de¤il. Edebali Ertu¤rul Gazi’ye nasihat etti¤i dönemlerde Nilüfer beldesi atta önce baya¤› bir geriye gide- “kad›n” savaflc›lar taraf›ndan korunurlim. Göçebe Türklerin müslüman du. Yüre¤inin üzerine bebesini koyup, olmadan önceki hayatlar›nda kad›n›n bafl›ndaki yemenisiyle ya¤an ya¤murtoplum içindeki yerine bakal›m. Ne- da ›slanmas›n diye top mermisinin den Toprak Ana? Anayurt? Neden üzerini örterek Ankara’ya tafl›yan, Anadil? Ana önemlidir çünkü Türk Milli Mücadele’nin “olmazsa olmaz”› toplumunda. Evin dire¤i, dirayetidir. kad›nlar›m›z›n ecdatlar›yd› onlar. Ana gibi yar olmaz, a¤larsa anam›z Yaklafl›k dört seçim kadar önce a¤lar gerisi yalan a¤lar çünkü. Gözüy- genç bir kad›n gazeteci, elindeki mikrofonu sokaktaki vatandafla uzaEdebali Ertu¤rul t›yor, televizyon Gazi’ye nasihat için röportaj yap›etti¤i dönemlerde yor: “Bu seçimlerde kad›na da seçme Nilüfer beldesi ve seçilme hakk› “kad›n” verilecekmifl, ne savaflc›lar dersiniz bu habere” taraf›ndan diye sorular yönelkorunurdu. tiyor sunucu k›z›m›z. Kiminin bafl› aç›k kimi ise kapal› olan kad›nlar dahil le sever analar›m›z. Evlad› yetifltiren olmak üzere gelen cevaplar›n hemen anad›r. Yemeyip yediren, içmeyip hepsi “Aaa ne güzel olur, geç bile içirendir ana. Hatun kifli Hakan ile kal›nm›fl” fleklinde! Güler misin, a¤lar beraber mühür basard› eski Türk top- m›s›n? Oysa Atatürk bu hakk› kad›nlalumunda. Anan›n r›zas› olmadan ad›m r›m›za tan›d›¤›nda, ‹talya’da, ‹sviçre’ at›lmaz, duas› olmadan ifle bafllanmaz, de, Almanya’da bile kad›n›n seçilme sefere ç›k›lmazd›. ‹ki, üç hatta dört hakk› yoktu. kad›nla nikahl› erkekleri duyuyor, Osmanl›’n›n özellikle son dögörüyoruz bazen. Eski Türk toplumla- nemlerinde Araplaflmaya bafllayan r›nda hiç bir zaman çok efllilik yoktu. zihniyetle beraber gördük kara çarflafGörücü de k›z be¤enen olmad›¤› gibi lar›. Yoksa Hazreti Muhammed’in
H
28
BD MART 2016
yaflad›¤› dönemdeki s›cak ötesi arap çöllerinde “kad›nlar her taraflar› kapal› kara çarflaflarla gezinirdi” diyen biri varsa bilin ki o kifli yalan söylemektedir. fiu an seçilmifl olan Meclis’de, yarg›da, bakanl›klarda ço¤unluk erkekler yerine kad›nlarda, gençlerde, analarda olsayd›, bugünkü irili ufakl› sorunlar›m›z karfl›m›za ç›kabilir miydi? Bu düzeye ulaflabilmemiz için yapmam›z gereken ilk hareket, ilk ad›m›m›z› atmakt›r.
‹
lk ad›m, atmak yolun yar›s›d›r. O ilk ad›m da, “millet” kimli¤ine kavuflturdu¤u toplumda kad›na, hak
etti¤i yeri teslim ederken Atatürk’ün, ileri görüfllülü¤ünü “y›lmadan, yorulmadan” anlatabilmektir. Türkiye’de Kad›nlar Günü hak etti¤i anlam ve bilinçle kutland›¤›nda, gerçek bir “Bayram”a dönüflecektir.• kayaboztepe@butundunya.com.tr
”fiuna inanmak laz›md›r ki, dünya üzerinde gördü¤ümüz her fley kad›n›n eseridir” *** ”Dünyada hiçbir milletin kad›n›, milletini kurtulufla ve zafere götürmekte, Anadolu kad›n›ndan daha fazla çal›flt›m diyemez” *** ”Türk kad›n›n›n dünya kad›nl›¤›na elini vererek, dünyan›n bar›fl ve güveni için çal›flaca¤›na emin olabilirsiniz” M. Kemal Atatürk
29
Evrensel Bak›fl Aç›s› Gürbüz Evren
Osmanl›, Hazar Denizi’ni ve Sapanca Gölü’nü Karadeniz’e Ba¤lamak ‹stedi S
on y›llarda gündeme aral›klarla dikkat çeken, yeni topraklar›n fethegelen ‘Kanal ‹stanbul’ Projesi dilmesi için ad›mlar atan, projeler bana, Osmanl› dönemindeki baz› yapan bir devlet adam›d›r. Osmanl› benzer projeleri an›msatt›. ‹stanbul Donanmas›’n›n Hint Okyanusu’na en Bo¤az›’na alternatif olarak düflünülen k›sa yoldan ulafl›m›n› sa¤layarak, yeni ve Karadeniz’i Marmara’ya bir kanal- ülkelerin fethinin önünü açacak Süveyfl la ba¤lamay› hedefleyen bu proje Kanal›’n›n yap›lmas› için harekete asl›nda ilk kez Romal›lar döneminde geçilmesi talimat›n› vermifltir. Ama ortaya at›lm›flt›r. Osmanl› ‹mparator- Sokollu, bundan çok daha önemli lu¤u’nda ise söz konusu proje farkl› oldu¤una inand›¤› bir baflka projeye padiflahlar döneminde 5-6 kez günde- öncelik vermifltir. me gelmifltir. Osmanl›’n›n, Sokollu Bu yaz›da, Osmanl› Mehmet Pafla dönemindönemindeki kanal prodeki önemli rakiplerinden jelerinden örnekler verebiri de ‹ran’d›r. Sadrazam, ce¤iz. ‹ran’a deniz yoluyla sald›rSokollu Mehmet man›n bu ülkeyi zay›flataPafla, Osmanl› Devletine ca¤›n› düflünmektedir. önemli katk›lar› olmufl, Ayr›ca kanal arac›l›¤› ile tarihte büyük yer edinmifl güçlenmekte olan Ruslar›n sadrazamlardan biridir. güneye iniflini engellemek, Sokollu Mehmet Pafla Sokollu, öngörüleri ile bölgedeki Türk Hanl›klar›-
30
BD MART 2016
n› güçlendirmek, Orta Asya’daki Türk topluluklarla yak›nlaflmak, önemini kaybetmifl ‹pek Yolu’nu canland›rmak da, Sokollu’nun planlar› aras›ndad›r. Bu düflüncesini önce padiflaha ard›ndan da Divan’da açt›¤›nda proje heyecanla karfl›lanm›flt›. Sokollu, amac›n›n Karadeniz ile Hazar Denizi aras›nda bir kanal açarak, Hazar Denizi’ne inmek oldu¤unu anlat›nca, büyük takdir alm›flt›r.
Beyi, 1568 y›l›nda kanal projesinin bafl›na getirmekle bafllad›. Bölgedeki Rus Prensi Srebiyanov’un komutas›ndaki güçleri kontrol alt›na almak için 20 bin süvari ve 3 bin yeniçeri gönderildi. A¤ustos 1569’da ise gemilerle Azov’a 5 bin yeniçeri ve 3 bin amele tafl›nm›flt›r. Bu güçlerin de yeterli olmayaca¤›n› düflünen Sokollu Mehmet Pafla, Rus güçlerini kuflatmas› ve kanal›n kaz›lmas› ifllerinde yard›mc› olunmas› için 30 bin Tatar›n da yeniçeroje, Karadeniz’e dökülen Don rilere yard›mc› olmas› emrini vermiflNehri ile Hazar Denizi’ne tir. Ancak Prens Srebiyanov’un yakladökülen Volga fl›k 15 bin askerden Nehri’nin en çok Proje, Karadeniz’e oluflan birlikleri sald›r›yak›nlaflt›¤› Volya geçerek, hem kuflatdökülen Don Nehri may› k›rm›fl hem de gograd bölgesinde ile Hazar Denizi’ne kanal için getirilen iflçiaç›lacak kanalla 2 nehrin birlefltirilmedökülen Volga Nehri’ leri da¤›tm›flt›r. Ruslar›n sini içeriyordu. Söz nin en çok yak›nlafl- Tatar ordusunu yenmekonusu projenin fikir si üzerine dengeler t›¤› Volgograd babas›n›n defterdar de¤iflmifl, ayr›ca bölgebölgesinde aç›lacak de Türklere k›lavuzluk Çerkez Kas›m Bey oldu¤unun iddia yapan Tatarlar›n da kanalla 2 nehrin edildi¤ini de belirtyanl›fl yönlendirmesi birlefltirilmesini mekte yarar var. kesin bir yenilgiye yol Projedeki tek sorunun içeriyordu. açm›flt›r. ise, kanal›n geçti¤i Bozgundaki önembölgedeki hava flartlar› nedeniyle y›lda li etkenlerden biri de, K›r›m Han› sadece 4-5 ay kullan›labilecek olmas›- Devletgiray’›n, kanala karfl› olmas›d›r. d›r. Bu soruna da çare bulundu¤u Devletgiray, bunu aç›kça göstermebelirtilir. Öyle ki, infla edilecek büyük mifl, ama Osmanl› güçlerinin direncini tafl›ma kapasiteli atl› k›zaklar, kanal›n k›racak söylentiler yaym›flt›r. Bölgede donaca¤› aylarda devreye girecektir. dokuz ay süren k›fl›n zor geçti¤i, k›sa Böylelikle, yararlanma oran› düflse geçen yaz mevsiminde ise gecelerin bile kanaldan hizmet vermeye devam 3 saat sürdü¤ü, bu nedenle de çal›flma edecektir. koflullar›n›n dayan›lmaz oldu¤u, günefl Sokollu ifle, K›r›m Yar›madas›’ bat›m›ndan sonra yats›, do¤umundan n›n güneyinde yer alan Kefe’ye bey- önce de sabah namazlar›n› k›lma lerbeyi s›fat›yla atad›¤› Çerkez Kas›m flans›n›n bulunmad›¤›, böylelikle dinin
P
31
BD MART 2016
gereklerinin yerine getirilemeyece¤i söylentileri Osmanl› askerlerini etkilemifltir. Asker aras›ndaki memnuniyetsizlik bir süre sonra isyan bafllang›çlar›na yol açt›. Durumu Sadrazam Sokollu Mehmet Pafla’ya bildiren Çerkez Kas›m Bey, gelen onay üzerine Osmanl› askerlerini Azov’a götürdü. Bir süre burada bekleyen askerleri daha sonra ‹stanbul’dan gelen Osmanl› kad›rgalar› ald›. Ç›kan f›rt›na ve Karadeniz’in azg›n dalgalar› baz› gemilerin batmas›na yol açt›. Bu yolculukta Osmanl› Donanmas› büyük zarar gördü. Osmanl› belgelerine göre, kanal projesi için gidenlerden sadece yaklafl›k 7 bini geri dönebildi. Baz› tarihçiler, Hazar Denizi ile Karadeniz’i birbirine ba¤layacak kanal›n, uzun ve sert k›fl koflullar›ndan ötürü askeri aç›dan çok yarar sa¤lamayaca¤›n› bilen Osmanl› Devletinin gerçek niyetinin, Rusya’n›n zenginliklerini bu yolla ‹stanbul’a getirmek oldu¤unu yazmaktad›r. Kanal Projesi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i döneminde, 1952 y›l›nda hayata geçirilmifltir. Yaklafl›k 100 kilometre uzunlu¤undaki bu kanal, Sovyetlerin artan gemi tafl›mac›l›¤› ihtiyac›n› karfl›layamaz hale gelmifl ve ikinci bir kanal inflas› için harekete geçilmifltir. Sovyetler Birli¤i’nin da¤›lmas› nedeniyle ikinci kanal projesi tamamlanamam›flt›r. Sokollu Mehmet Pafla, Kanuni Sultan Süleyman döneminde bir kanal projesi daha gündeme getirmifltir. Karadeniz’in bir kanal ile Sapanca Gölü’ne ba¤lanmas›n› öngören bu 32
projenin gerçek sahibi ise Sokollu’nun o¤lu Kaptan Hasan Pafla’d›r. Kanuni so¤uk bakt›¤› için bir süre rafa kald›r›lan proje, Padiflah 3. Murat döneminde, 1591 y›l›nda tekrar gündeme getirilmiflti. Bu tarihte, ‹stanbul ve çevre bölgelerden yaklafl›k 30 bin amele, kanal kazma çal›flmalar› için ‹zmit’te topland›. Çal›flmalar› bafllatmak ve bizzat yerinde izlemek üzere Kaptan Hasan Pafla da bölgeye geldi ve bir süre burada kald›. Kanal, sadece kereste tafl›mak için de¤il, Karadeniz bölgesinin kalk›nmas› için de önemliydi. Ancak padiflah›n çevresindeki baz› kesimler ise kanal›n, bir savafl halinde düflmanlar›n Anadolu içlerine inmesine yarayaca¤›n› düflünüyordu. Sultan 3. Murat’› bu yönde ikna eden bu kesimler, kanal›n inflas›n› engelledi. “Kanal açmaktansa gemi yapmal›y›z. ‹stanbul’a kereste nakli ise bugüne kadar yap›ld›¤› haliyle devam edebilir” diyen 3. Murat, çal›flmalar›n durdurulmas› emrini vermifltir.
G
erek Karadeniz ile Hazar Denizi aras›nda gerekse Sapanca Gölü ile Karadeniz aras›ndaki kanallar aç›lm›fl olsayd›, sadece ezeli düflmanlara karfl› kullan›lmas›na ve ticaretin artmas›na de¤il Osmanl› denizcili¤inin geliflip büyümesine de büyük katk› sa¤layacakt›. Bir baflka önemli kanal projesi ise Akdeniz’i K›z›l Deniz ile birlefltirmeyi amaçl›yordu. Osmanl› Donanmas›’n›n Hint Okyanusu’na iniflini hedefleyen Süveyfl Kanal› projesini de ayr›ca de¤erlendirece¤iz. • gurbuzevren@butundunya.com.tr
Otopsi Cengiz Özak›nc›
3 Mart 1924: Yüzüncü Y›l›n Efli¤inde
Devrimin
3
Yasas›
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini oluflturan devrimlerden üçü, TBMM'nin 3 Mart 1924 günlü oturumunda, oybirli¤iyle kabul edilen üç yasayla yürürlü¤e girmifltir.
B
unlar; 1- Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Ö¤retim Birli¤i Yasas›).[i] 2- fieriye ve Evkaf Vekaleti'nin Kald›r›lmas›; yerine Diyanet ‹flleri Reisli¤i ile Evkaf Umum Müdürlü¤ü' nün kurulmas›, 3- Hilafetin kald›r›lmas› yasalar›d›r.
3 Mart 1924 günü TBMM'de kabul edilen bu yasalar, daha sonra, 1961 Anayasas›'n›n “Devrim Kanunlar›n›n Korunmas›” bafll›kl› 153. Maddesi kapsam›nda hükümleri anayasaya ayk›r› oldu¤u fleklinde anlafl›lamaz ve yorumlanamaz oldu¤u bildirilen kanunlar aras›nda yer alm›flt›r. 1982 Anayasas›nda da "‹nk›lap Kanunlar›33
BD MART 2016
n›n Korunmas›" bafll›kl› 174. Madde ile anayasaya ayk›r› oldu¤u fleklinde anlafl›lamaz ve yorumlanamaz olarak ifade edilen kanunlardand›r. ergimizin A¤ustos, Ekim, Kas›m, Aral›k 2014, Ocak 2015 say›lar›nda Hilafetin kald›r›lmas› konusunu ifllemifl; bunun hangi nedenlerle gerekti¤ini ayr›nt›l› biçimde göstermifltik. Tevhid-i Tedrisat (Ö¤retim Birli¤i)'nin neden gerekli oldu¤unu ise, ilk olarak Ziya Gökalp'in yaz›lar›ndan ö¤reniyoruz. Ziya Gökalp, 1916' da ‹ttihat ve Terakki Cemiyeti Kongresi'ne sundu¤u bildiride ve 1917'de Muallim (Ö¤retmen) dergisinde "Maarif Mes'e-
D
lesi" (E¤itim-Ö¤retim Sorunu) bafll›¤› ile yay›mlanan iki yaz›s›nda[ii] Osmanl›'n›n son dönemindeki e¤itim ve ö¤retim karmaflas›n› flöyle tan›ml›yor: “Türkiye'yi di¤er ülkelerden ay›ran bir özellik var. Baflka milletlerde en seciyeli ve ahlâkl› kimseler tahsilde en ziyade ileri gitmifl kimseler aras›ndan ç›kt›¤› halde, bizde ço¤unlukla bunun tersi gerçeklefliyor. Türkiye'de vatan için en zararl› adamlar medrese veya mektepten nasip alanlard›r. Meflrutiyetin ilan›ndan (1908'den) beri gördü¤ümüz birçok olgular bu çeliflik gerçe¤i teyit etmektedir." Ziya Gökalp "Türkiye'de medrese ve mektep, terbiye etti¤i kiflilerin ahlâk ve seciyesini bozuyor. Bizi di¤er milletlerden ay›ran bu özelli¤in nedeni nedir? Bence bunun bir tek nedeni var: Di¤er milletlerin maarifi millî bir nitelikte oldu¤u halde, bizim maarifimizin kozmopolit (milli olmayan, kar›fl›k) bir durumda bulunmas›d›r." "Maarifimizin kozmopolit oldu¤unu anlamak için derin incelemelere gerek yoktur. ‹stanbul'daki kitapç› dükkânlar›yla ders yerlerine tasnifkâr bir bak›flla bakmak yeterlidir. ‹stanbul'da üç tür kitapç› vard›r: 1-Sahaflar, 2-Beyo¤lu, 3-Bab›âli caddesi kitapç›lar›... Sahaflardaki e¤itim-ö¤retim Arap ve Acem'e; Beyo¤lu'ndaki e¤itimö¤retim, Avrupa'ya aittir. Bab›âli Muallim Dergisi, Tevfik Fikret özel say›s› / 1917
34
BD MART 2016
caddesindeki Tanzimat e¤itim-ö¤retimi ise bu öncekilerin periflan çevirilerinden ve acemicesine afl›rma ve taklitlerinden oluflmaktad›r. Millî e¤itim ö¤retimin ise ne kitaplar› ne kitapç›lar› henüz vücuda gelmemifltir." "Ders yerleri de kitapç› dükkânlar› gibi üç türlüdür: 1- Medreseler, 2- Yabanc› mektepleri, 3- Tanzimat mektepleri... Sahaflar›n kitaplar›, medreselerde; Beyo¤lu'nun kitaplar›, yabanc› mekteplerinde; Bab›âli caddesinin kitaplar›, Tanzimat mekteplerinde okutulur. Ders okutulan bu üç yerin farklar› birbirinden o kadar aç›kt›r ki; herhangi bir Türk ile on dakika görüflmemiz onun hangisinden yetiflti¤ini anlamam›za yeter. Aralar›ndaki bu derin farklarla beraber bu üç ders yeri ortak bir özellik tafl›r: Oralarda yetiflen, Softa, Levanten ve Tanzimatç›lar›n üçünde de kiflilik göremezsiniz. Memleketimizin en büyük hastal›¤› budur.” *** iya Gökalp'in bu saptamalar›ndan 4 y›l sonra, M. Kemal, 16 Temmuz 1921’de Ankara’da toplanan Maarif Kongresi’ni aç›fl söylevinde: “fiimdiye dek uygulanan ö¤retim
Z
E¤itim ö¤retime çok önem veren Atatürk, okul incelemesinde.
ve e¤itim yöntemlerinin milletimizin gerileme tarihinde en önemli bir âmil oldu¤u kanaatindeyim. Onun için bir millî e¤itim program›ndan bahsederken eski devrin hurâfelerinden ve fikrî vas›flar›m›zla hiçbir ilgisi olmayan yabanc› fikirlerden, Do¤u’dan ve Bat›’dan gelebilen bütün tesirlerden tümüyle uzak, millî seciye ve tarihimize uygun bir kültür kastediyorum. Çünkü, millî deham›z›n bütünüyle geliflmesi ancak böyle bir kültür ile sa¤lanabilir. Gelifligüzel bir yabanc› kültür, flimdiye kadar takip olunan yabanc› kültürlerin y›k›c› sonuçlar›n› tekrar ettirebilir” diyordu. 31 Ocak 1923’te, ‹zmir’de, medreseler konusunda sorulan bir soruyu: “Milletimizin, memleketimizin irfân yuvalar› bir olmal›d›r. Bütün memleket evlâd›, kad›n ve erkek ayn› surette oradan ç›kmal›d›r” diyerek yan›tlayan M. Kemal, 8 Nisan 1923’te 35
BD MART 2016
yay›nlad›¤› "Dokuz Umde" (ilke) program›nda, ö¤retim birli¤i sa¤lama amac›na da yer vermiflti. *** umhuriyet döneminde, 3 Mart 1924 günü yasalaflan Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Ö¤renim Birli¤i Yasas›), Osmanl› döneminde üç tür e¤itimin yol açt›¤›, birbirine yabanc›-
C
d›¤› üç tür e¤itime geri dönüfl bafllayacakt›. Ö¤retim Birli¤i'nden geri dönüfl sürecinde gelinen nokta; Osmanl›'daki "Sibyan Mektepleri"nin yeniden kurulmas›d›r. Ö¤retim Birli¤i'nin parçalanmas› demek; yurttafllar›n, birbirlerine kültürel olarak yabanc› öbeklere ayr›lmas›; ve farkl› e¤itimler yoluyla yabanc›laflt›r›lan toplumsal öbeklerin birbiriyle sürtüflmesi, çat›flmas› demektir. Bir ülke için bundan daha ac› bir son olabilir mi? • cengizozakinci@ butundunya.com.tr Kaynakça: [i] Tevhid-i Tedrisat Kanunu. (Ö¤retim Birli¤i Yasas›) Kanun Numaras› : 430 Kabul Tarihi: 3 Mart 1340 (1924) Madde 1. Türkiye’deki bütün bilim ve ö¤retim kurumlar› Milli E¤itim Bakanl›¤›’na ba¤l›d›r. Madde 2. fier’iye ve Evkaf Vekaleti veya özel vak›flar taraf›ndan yönetilen bütün medrese ve okullar Milli E¤itim Bakanl›¤›’na ba¤lanm›flt›r. Madde 3. fier’iye ve Evkaf Vekaleti bütçesinde, okullara ve medreselere ait olan birikimler, Milli E¤itim Bakanl›¤› bütçesine devredilecektir. Madde 4. Milli E¤itim Bakanl›¤›’nca, yüksek din uzmanlar› yetifltirmek için, Üniversitede bir ilahiyat fakültesi aç›lacak ve imamet ve hatiplik gibi dini hizmetlerin görülebilmesi için de ayr› okullar aç›lacakt›r. Madde 5. Bu yasan›n yay›m› tarihinden bafllayarak genel e¤itim ve ö¤retimle görevli olup, flimdiye keder Milli Savunmaya ba¤l› olan askeri ortaokul ve liseler ile, sa¤l›k bakanl›¤›na ba¤l› olan yetim yurtlar› bütçeleri ve e¤itim kadrolar› ile birlikte Milli E¤itim Bakanl›¤›’na ba¤lanm›flt›r.Bu ortaokul ve liselerde bulunan e¤itim gruplar›n›n ba¤lant›lar›, bundan sonra ait olduklar› bakanl›klar aras›nda de¤ifliklik suretiyle düzenlenecek ve o zamana kadar orduya ba¤l› olan ö¤retmenler orduya ba¤l›l›klar›n› sürdüreceklerdir. Madde 6. Bu yasalar yay›mland›¤› tarihinden itibaren geçerlidir. Madde 7. Bu yasan›n yürütülmesinden hükümet sorumludur. [ii] “Maarif Mes’elesi”, Muallim Mecmuas›, Birinci Cilt, 1 Haziran 1917, Say›: 11, ss.322-7 ve 1 Temmuz 1917, Say›:12, ss.353-9.
Y›l 1932 - Manisa Salihli ‹lkokulu ö¤rencileri.
Y›l 2013 - Ardarda aç›lan say›lar› belirsiz "Sibyan Mektebi"nden birinin ö¤rencileri.
laflm›fl üç tür insan yerine; hepsi ayn› ak›lc›-bilimsel e¤itim-ö¤retimle donanm›fl yurttafllardan oluflan bir ulus oluflturmay› amaçl›yordu. 1945'e dek uygulanan Ö¤retim Birli¤i, II. Dünya Savafl› sonras›, So¤uk Savafl y›llar›nda, ABD öncülü¤ünde "Dinsiz Sovyet Rusya'ya karfl› Dindar Blok" oluflturma siyaseti nedeniyle örselenecek; ve Ziya Gökalp'in, Osmanl›'n›n son dönemi için tan›mla36
Ça¤dafl Düflünce Dr. Ö¤üt Yazman
GÖÇ ve MÜLTEC‹LER Ülkelerindeki iç savafltan kaçarak göç etmek zorunda kalan milyonlarca Suriyelinin durumu küresel ve uluslar aras› toplumu ilgilendiren bir insanl›k sorunudur. 2011 Nisan ay›ndan sonra Suriye iç savafl›ndan kaç›p Türkiye’ye gelenlerin say›s› artmaya devam ediyor.
Suriye ile ‹liflkilerin Bozulmas› 2000 li y›llarda ‹ki ülke aras›nda iyi dostluk iliflkileri ile vize zorunlulu¤u kald›r›lm›fl, ortak Bakanlar Kurulu toplant›s›nda yeni iflbirli¤i projeleri konuflulmufltu. Suriye’de rejim karfl›t› gösteriler bafllad›¤› zaman Baflbakan Erdo¤an 37
BD MART 2016
D›fliflleri Bakan› Davuto¤lu, Esad’a, reform yapmas›n› önerdiler. Esad rejimi, genel af ilan›, ola¤anüstü hâlin kald›r›lmas›, Kürtlere kimlik verilmesi, anayasa, seçim yap›lmas› gibi baz› ad›mlar att›. Fakat Rejim karfl›t› gösteriler artt› ve Nisan 2011’den sonra Suriye’den Türkiye’ye mülteciler gelmeye bafllad›. Bunlar kay›tlar› yap›larak “mülteci” statüsünde, s›n›ra yak›n illerde kurulmufl mülteci kamplar›na al›nd›. Türk Hükümeti k›sa sürede Esad’ s›z bir Suriye rejimi öngörüsündeydi. Suriye muhalefetinden yana bir politikaya yönelerek Suriye Ulusal Koalis-
38
yonu’nu Suriye halk›n›n temsilcisi kabul etti. Dostluk bitmifl, ipler kopmufl, temaslar kesilmiflti. “Aç›k Kap› Politikas›” Mültecilerin, Uluslararas› Hukuki Statüsüne ‹liflkin temel düzenleme 1951 Cenevre Sözleflmesi’dir. Türkiye, isabetli bir d›fl politika anlay›fl› ile sözleflmeyi co¤rafi k›s›tlama hakk›n› kullanarak imzalam›flt›. Türkiye, yaln›z Avrupa’dan gelecek mültecileri kabul edebilecekti.(1) Suriye’den gelen büyük göç dalgas› karfl›s›nda Türkiye, “aç›k kap›” politikas› uygulamaya bafllam›fl ve gelenleri “geri göndermeme” kofluluyla kabul etmifltir. Girip, ç›kan, tekrar girenlerle Suriye’den gelenler 2,5 milyona ulaflm›fl ve bütün ülkeye da¤›lm›flt›r. Kimler, nerede, kaç kiflidir, içlerinde teröristler de var m›yd›? Belirsiz.
BD MART 2016
Baflbakan Yard›mc›s› Bütçe komisyonunda befl y›l sonra “fiimdi Suriyelileri mahalle mahalle tesbit ediyoruz” diyor. (28 Ocak 2016 ) Mültecilerle ilgili dünyada tek yetkili kurulufl Birleflmifl Milletler Mülteciler Yüksek Komiserli¤i’dir. Mülteci statüsü ve say›lar› kaydedilir. Ülkelerin kay›tlar› ile paralel olmas› gerekir. “Aç›k kap›”dan dolay› o konuda belirsizlik ve aksakl›klar oldu¤u anlafl›l›yor. Türkiye aç›k kap› uygulamas›na son vermifltir. fiubat 2016’da kay›t düzeni ile mülteci al›rken AB sözcüsü, Türkiye’nin aç›k kap› politikas›na geçmesini istemifltir! Avrupa Birli¤i Geri Kabul Anlaflmas› Avrupa Birli¤i (AB), Suriyeli göçmenleri durdurmak için Türkiye ile bir geri kabul anlaflmas› yapt›. (Aral›k/2015). “Karfl›l›kl›l›k” (mütekabiliyet) ilkesine göre düzenlenmifl olsa da anlaflman›n esas›, Türkiye’den Avrupa’ya giden di¤er ülke vatandafllar›n›n, Türkiye’ye iade edilebilmesidir. Yani hepsine biz bakaca¤›z, AB istedi¤i kadar›n› seçip alacak. Karfl›l›¤›nda Türkiye’ ye 3 milyar euro verecekler. Bir de Türk vatandafllar›na vize kolayl›¤›
veya muafiyeti sa¤lanacakt›r. Kendi aralar›ndaki serbest geçifl, Schengen’i kald›r›rken TC vatandafllar›na vizesiz geçifli 2016 y›l›nda AB uygulayacak m›? Yoksa üyelik konu-sunda oldu¤u gibi, yeni bahanelerle ifli, aflamal› bir “vize kolaylaflt›rmas›na” m› dönüfltürecek, görece¤iz. Sorunlar Yuma¤› Çeflitli kamuoyu araflt›rmalar›na göre s›¤›nmac›lar›n bulundu¤u yerlerde fliddet, h›rs›zl›k, kaçakç›l›k ve fuhufl gibi suçlar›n toplumsal ahlak ve huzuru bozdu¤unu düflünenlerin oran› % 70’dir. Halk›n % 67’si devletin göç politikas›n› onaylam›yor. Halk›n %77’si s›¤›nmac›lardan kayg› duyuyor. % 86’s› göç art›k s›n›rlans›n diyor. S›¤›nmac›lardan dolay›, çok efllili¤in ortaya ç›kmas›, boflanmalar›n artmas›, kad›n ve çocuk istismar›, çarp›k yap›laflma,
Halk›n %77’si s›¤›nmac›lardan kayg› duyuyor. % 86’s› göç art›k s›n›rlans›n diyor.
39
BD MART 2016
kay›t d›fl›, kaçak iflçi çal›flt›rma problemleri art›yor. Etnik ve mezhepsel kutuplaflmalar ve gerginliklerin artmas›na da neden oluyor. Baz› flehirlerin demografik yap›s› de¤ifliyor.(2) ürkiye Nüfusu 2016 bafl›nda 78,7 milyondur.(3) D›fl Göçlerle devaml› konuklar›m›z ise 4,5 milyondur.(4) Milli Gelir’imizi flimdi toplam 83,2 milyon kifli paylafl›yor. Halk›m›z›n fert bafl›na ortalama geliri azalm›flt›r. Üstelik düflük büyüme oranlar› ve enflasyon ile dar gelirli kesimin geçim derdi artarken fakirlefliyoruz. (5) Cumhurbaflkan›, Peru’da “Dünya’da en çok mülteci bar›nd›ran ülke oldu¤umuzu iftiharla belirtmeliyim” derken, ertesi gün bir bakan›m›z ise “biz art›k bu yükü tafl›yamay›z” diyor. Orta Do¤u’da liderlik hevesi ve ard›ndan gelen “de¤erli yaln›zl›k” flimdi göç yükünü, sürekli olarak “de¤erli yaln›zl›¤›m›zla”, “tek bafl›m›za tafl›maya” dönüflmüfltür. Cumhurbaflkan› Erdo¤an, Bat›’ya
T
sitemlerinde hakl›d›r. Ama “hem suçlu, hem güçlüler” dünyas›nda yaflad›¤›m›z yeni bir olay de¤ildir. Herkesin, dosdo¤ru, dost olmad›¤› siyasal tarihin bilinen gerçe¤idir. “Yurtta bar›fl, dünyada bar›fl” ilkesi unutularak komflunun iç ifllerine kar›fl›p, taraf olmak ne derece do¤rudur? Komflularla “s›f›r sorun”dan, “s›rf sorun”a nas›l geldik? Sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik açmazlar ve sorunlar yuma¤› ile bu, öngörülü bir strateji olabilir mi? Suriye politikam›z sizce nas›l? Baflar›l› m›?• ogutyazman@butundunya.com.tr 1-1951 Cenevre sözleflmesi, daha sonra 359 say›l› kanunla da kabul edilmifl ve buna ekli deklarasyonda “ co¤rafi s›n›rlama”koflulu korunmufltur. Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakk›nda Yönetmelik, No.1994/6169, 30 Kas›m 1994, ve di¤er düzenlemelerle devam etmifltir. 2- Hacettepe Üniversitesi, Metropol, 2014 Trans Atlantik E¤ilimler, EDAM, GLOBAL, USAK araflt›rma ve kamu oyu anketleri. 3-TU‹K, 31.12.2015 Adrese Dayal› Nüfus Kay›t Sistemi Sonuçlar›, Bülten: 28.Ocak.2016 4-Kamu Denetçili¤i Kurumu Baflkan› ( Baflombudsman), Yozgat aç›klamas›. 5-Giderler, genel olarak AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Baflkanl›¤›’na) bütçeden verilen ve her y›l birkaç misli artan ödeneklerle karfl›lanmaktad›r. Ayr›ca bir çok bakanl›¤›n buna yönelik harcamalar› da kendi bütçelerinden ayr›ca ödenmektedir.
“GÖÇ”ten Kalan ‹zler
‹stanbul’da, bir ilkö¤retim okulunun 6. s›n›f ö¤rencisi Zeynep Kaya’n›n yapt›¤› “Göç” ana konulu resim, yafl›tlar› aras›nda düzenlenen bir yar›flmada birinci seçildi. Zeynep Kaya bu resmi yaparken duyumsad›klar›n› flöyle aç›klad›: “Bu resmi yaparken, insanlar›n ve kufllar›n daha iyi yaflamak için bulunduklar› yerden baflka bir yere gitmelerini düflündüm. Resmimde bir çocu¤un ve bir kuflun ayak izlerini çizdim. ‹nsan gitse de arkas›nda izler b›rak›r. Mesaj›n› vermeye çal›flt›m.” 40
F›rçalayarak Serdar Günbilen
41
Haz›rlayan: SENEM SENGÜL KARAN
Bilginizi Denetleyin 1-1503-1506 y›llar›
5-Bafl garsona ne ad 8-Akdeniz ülkelerinde
aras›nda Da Vinci taraf›ndan yap›lan Mona Lisa tablosu Paris’te hangi müzede sergilenmektedir? a-Louvre b-Musee d’Orsay c-I’Orangerie d-Rodin
verilir? a-Metrdotel b-Uflak c-Kurbanc› d-Sofrac› 6-Hiç bir bireysel
özgürlü¤e yer vermeyen ve bireyin yaflam›n› her yönüyle 2-Mimarl›kta duvar devlet otoritesine tabi içine b›rak›lan oyuk k›lmay› amaçlayan bölüme ne ad verilir? yönetim biçimine ne a-Tonoz ad verilir? b-Sehim a-Komünizm c-Nifl b-Oligarfli d-Mihrap c-Totaliter yönetim 3-12 Eylül’ de befl deli kuyuya bir tafl att›,60 d-Meflrutiyet milyon insan ç›karam›yor diyen yazar›m›z 7-Hangisi müslümanlarca kimdir? kutsal sayılan ve a-Oktay Akbal Kâbe’de bulunan b-Aziz Nesin herkesin dokunmaya, c-Çetin Altan öpmeye çalıfltı¤ı d-Yaflar Kemal parlak siyah taflın ismidir? 4-Kent soylu ne a-Kabl Esat anlama gelir? b-Zemzem a-Sosyete c-Mine b-Asilzade d-Hacerü-l c-Aristokrat Esved d-Burjuva
görülen, en çok keçi sütü ile bulaflan ateflli hastal›¤›n ad› nedir? a-Talasemi b-Lösemi c-Hodgkin d-Malta hummas› 9-B›çak bilemeye
yarayan, çubuk biçimindeki çelikten alete ne ad verilir? a-Masat b-Tokmak c-Rended d-Testere 10-Film montaj› ve ka¤›t kesiminde kullan›lan özel b›ça¤a ne ad verilir? a-Sustal› b-Kelebek c-Gretuar d-Knife 11-Kendilerini evrenin yurttafl› sayan insanlar›n benimsedi¤i görüfle ne denir? a-Solculuk b-Kozmopolitizm c-Bolivarc›l›k Yan›tlar: d-Optimizm 151. sayfada
Büyük Yap›tlar›m›z Konur Ertop
Reflat Enis’in Kaleminden 1930'larda
‹flçiler, ‹flverenler Kad›nlar Günümüz postmodern roman› yaflama tan›kl›k etmek, toplumsal sorumlara çözüm getirmek gibi kayg›lar› bir yana b›rakm›flt›r. Toplumsal gerçekçi roman ise tam da böyle bir tan›kl›¤› ve çözümü amaçl›yordu. Edebiyat›m›z›n Yakup Kadri’den Yaflar Kemal’e, Sadri Ertem’den Orhan Kemal’e uzanan serüveni, bu amac› türlü yönleriyle gerçeklefltirmifltir. Reflat Enis de ayn› yolu izleyenlerdendi. 43
BD MART 2016
O
ONUN “SARI ‹T” ROMANI 1960’larda iflçilerin a¤›r çal›flma koflullar›n›, aile iliflkilerini, günlük yaflamlar›n› göz önüne serer. Eme¤in karfl›l›¤›n› alabilmek için giriflilen savafl›m› anlat›r. ‹flçi haklar›n› savunmas› beklenen sendika ise iflverenin yan›ndad›r. Romanc›n›n “Sar› ‹t” dedi¤i de bu sar› sendikad›r! Reflat Enis deneyimli bir gazeteciydi. ‹stanbul’da, bir ara da Adana’da sürdürdü¤ü çal›flma y›llar›, onun siyaset dünyas›n›, halk›n yaflam›n›, toplumun sorunlar›n› yak›ndan tan›mas›n› sa¤lad›. “Ekmek Kavgam›z” roman›nda deniz emekçilerinin geçimlerini sa¤lama yolunda karfl›laflt›klar› güçlükleri gösterdi. Anlatt›¤› gemicilere iflverenin yapt›¤› haks›zl›klar, denizdeki en korkunç do¤a engellerini kat kat afl›yordu. Reflat Enis toplumcu bir ayd›nd›. Roman kiflilerinin dünyas›na, onlar›n sorunlar›na bu görüflle bak›yordu. “Toprak Kokusu” roman›nda Çukurova’da tar›m emekçi-
44
lerinin sorunlar›n›, a¤a bask›s›n›, hükümetin ç›karaca¤› yasayla yoksul çiftçiyi toprakland›rmas›n›n zorunlulu¤unu dile getirdi. “Despot” roman›, Kurtulufl Savafl›nda kendi ç›karlar›n› korumak için düflmanla iflbirli¤i yapan bir köy a¤as›n› anlat›yordu. Son yap›t› “K›rm›z› Karanfil”, ölümünden y›llar sonra yay›nlanabildi. Orada, çocukluk y›llar›ndan bafllayan kendi yaflam deneyimlerinin ›fl›¤›nda 1980’ler Türkiye’sini konu edinmiflti. Duyarl› bir ayd›n›n anlat›m›yla sokaklarda ölümün kol gezdi¤i dönemin apac› gerçekleri aktarm›flt›: "Günler birbirini koval›yor. Ne olup bitti¤ini bilen yok. Tabur tabur yakalan›yormufl 'teröristler.' Sa¤c›s› da, solcusu da... Çarp›flmalar sürüp gidiyor. Ve, üçer befler ölü olarak ele geçiriliyor delikanl›lar... Televizyon yüzlerce sol teröristin tutukland›¤›n› duyuruyordu. Uyuyamad›m o gece." Reflat Enis, “Afrodit Buhurdan›nda Bir Kad›n” roman›nda ise dokuma ve kömür iflçilerinin a¤›r çal›flma koflullar›n› ele alm›flt›r. ‹flçilerin çal›flma, yaflama güçlüklerine efllik eden öteki alan, toplumda kad›na yönelik cinsel sömürüdür. Romandaki olaylar Osmanl› devletinin son y›llar›ndan Cumhuriyet’in ilk y›llar›na uzanan dönemde yaflanm›flt›r.
BD MART 2016
Reflat Enis deneyimli bir gazeteciydi. Çal›flma y›llar›, onun siyaset dünyas›n›, halk›n yaflam›n›, toplumun sorunlar›n› yak›ndan tan›mas›n› sa¤lad›.
Reflat Enis
Bir d›fliflleri görevlisinin k›z› olan Y›ld›z öksüz kal›nca amcas›n›n yan›nda büyümüfl, liseyi bitirmifltir. Yetiflti¤i ailenin yan›ndan ayr›lmak zorunda kal›nca yaflam›n› çal›flarak kazanmak istemifl, ancak girdi¤i her ifl yerinde yöneticilerin taciziyle karfl›laflm›flt›r. Haliç k›y›s›ndaki bir fabrikada dokuma iflçili¤ine bafllad›¤›nda kendisinden yafll›, yoksul ancak sevecen, iyi yürekli iflçi Osman’la yaflam›n› birlefltirmifltir. Bir de o¤ullar› do¤mufltur. OSMAN, ‹fi KAZASI sonunda geçici
körlük nedeniyle çal›flamaz olunca ailenin yükü Y›ld›z’›n omuzlar›na biner. Cinsel taciz nedeniyle fabrikadan ayr›lmak zorunda kald›ktan sonra ifle bafllad›¤› bankada flefin cinsel sald›r›s› nedeniyle oray› da b›rak›r.
Ancak cinselli¤in pazarland›¤› dünyaya sürüklenmekten kurtulamaz. Y›ld›z’›n lise arkadafl› Müzehher’le karfl›laflmas› yaflam›n› de¤ifltirir. Müzehher eski bir din adam› olan Murtaza’n›n k›z›d›r. Modaya uyarak sar›¤›n› at›p sakal›n› b›y›¤›n› kesen Murtaza kad›n ticareti yapma¤a bafllam›flt›r. Ankara’daki e¤lence dünyas›na ‹stanbul’dan hayat kad›nlar› bulup göndermektedir. Y›ld›z da bu çarka kap›larak geliflmekte olan yeni baflkente sürüklenir. Efline orada bir resmi dairede çok elveriflli ifl buldu¤unu anlatm›flt›r. Ankara’da f›rsatç› ifladamlar›, sivrilmeye çal›flan politikac›lar kaynaflmaktad›r. Y›ld›z yüksek dereceli devlet memurlar›yla, paral› ifladamlar›yla düflüp kalkarak yaflam›n› sürdürmekte, kazand›klar›n› kocas›na göndermektedir. Çocu¤una fabrikadayken arkadafl oldu¤u Melek bakmaktad›r. Sürdürdü¤ü yaflam›n utanc› Y›ld›z’›n ailesine geri dönmesine engel olur. ‹yileflip Melek’le evlenen Osman yeniden fabrikada çal›flmaya bafllam›flt›r. 45
BD MART 2016
Roman›n sonunda Osman, art›k delikanl› olan o¤lu ve ikinci efli Melek’le, Zonguldak’tad›r. Baba-o¤ul maden oca¤›nda iflçidir. Sevdi¤i k›z o yak›nlarda veremden ölmüfl ac›l› delikanl›, bir meyhanede tan›flt›¤›, hep siyahlar giyen hayat kad›n›yla düflüp kalkmaya bafllar. Bu kad›n Y›ld›z’d›r! Yaflad›¤› ac› olaylardan sonra bu genç insan›n sevgisine s›¤›nm›flt›r. O⁄LUNUN B‹R HAYAT kad›n›yla gitgide derinleflen bir iliflkisi oldu¤unu ö¤renen Osman, siyahl› kad›n›n çal›flt›¤› meyhaneye u¤rar. Kad›n piyano çalmakta, herkes kendinden geçmifl onu dinlemektedir. Yafll› adam, kad›n›n yüzünü görünce ac› gerçekle karfl›lafl›r: Siyahl› kad›n, öldü
46
bildikleri eski kar›s› Y›ld›z’d›r. O¤lunun, öz annesiyle seviflmesinin yaratt›¤› umars›zl›¤›, utanc› kimseye açamayan Osman on befl gün sonra o¤luyla birlikte grizu göçü¤ü alt›nda kal›r. Siyahl› kad›n ise yine yapayaln›zd›r, akl›n› kaç›rm›flças›na maden oca¤› çevresinde dolaflmaktad›r… Beklenmedik raslant›lar›n birbirini izledi¤i, iyilerin çok iyi, kötülerin çok kötü gösterildi¤i “Afrodit Buhurdan›nda Bir Kad›n” roman›n›n eski Yeflilçam filmlerini and›rd›¤› söylenebilir. Yap›ta önem kazand›ran yan›, anlatt›¤› olaylardan, canland›rd›¤› kiflilerden çok yazar›n 1930’lar toplumuna iliflkin gözlemleri, de¤erlendirmeleridir. Reflat Enis iflçilerin yaflam›n›, a¤›r çal›flma koflular›n› büyük dikkatle, do¤ru biçimde, ayr›nt›lar›yla anlatm›flt›r. Haliç k›y›s›ndaki dokuma fabrikas›n›, Zonguldak’taki kömür oca¤›n› canland›ran sayfalar belge de¤erindedir. Kad›n›na yönelik cinsel sömürü, ana izlektir. Roman›n ad› da bu içerikle ilgilidir. Yazar›n aç›klamas›nda tarihle güncel yaflam birbirini bütünlemektedir: “Çok eski dönemlerde, Tanr›n›n temsilcisi olduklar›na inan›lan rahiplerle evlenmifl kad›nlar vard›. Ve onlara Tanr›yla elenmifl gözüyle bak›l›rd›. Tanr›n›n efli, bütün erkeklerin ortak mal› demekti. Babilli her kad›n Afrodit’in buhurdan›nda oturup cinsel iliflkide bulun-
BD MART 2016
makla kutsallafl›rd›. Ve buna zorunluydu da… Bugün patron, Tanr›n›n temsilcisi de¤il, bir gölgesidir. Fabrikas›na, ifl yerine ba¤lad›¤› kad›n önce kendisinin ve sonuç bak›m›ndan bütün erkeklerin ortak mal›d›r. Bugün de, her kad›n Afrodit’in buhurdan›nda oturup cinsel iliflkide bulunmak zorundad›r. Yaln›z, fark flurada: Dün bu kad›na tanr›sal bir gözle bakarlard›! Yapt›¤› ifl tap›nmayd›. Bugünkü kad›n ise, nefrete lay›kt›r; zina iflliyor!” Reflat Enis kad›nlar›n u¤rad›¤› cinsel sömürünün yan› s›ra iflçilerin a¤›r çal›flma koflullar›, e¤itimden uzak kalm›fl insanlar›n bofl inançlar›, onlar› bu zay›f yönlerinden sömürenler, bilgisizli¤in ihmalcili¤in etkiledi¤i sa¤l›k sorunlar›, çocuk yetifltirmenin güçlükleri üzerinde uzun uzad›ya durur. PARASINA GÜCÜNE dayanarak halk› ezen, yöneticilerin deste¤ini sa¤lam›fl zorba/mütegallibe tak›m›n› a¤›r sözlerle elefltirir: “Hükümetten yana olur; halk› yaralar. Ço¤u defa halktan -sureti haktan- görünerek hükümeti zarara sokar. Onun düflüncesi, kesesini doldurmakt›r.” Eski bir kaymakamdan görevine halka hizmet amac›yla bafllad›¤›n›, nas›l yenilgiye u¤rad›¤›n› ö¤reniriz: “Cehaletle, kör taassup ve softal›kla çarp›flacakt›m; köylünün ili¤ini emen ‘eflraf’› ortadan kald›racakt›m. Mütegallibenin köküne kibrit suyu dökecektim.” Genç kaymakam Halk› için canla baflla çal›flmaya bafllay›nca ç›karla-
Halk› bofl inançlara yöneltenler, elefltirenler romanc›n›n elefltiri oklar›n›n hedefidir. r›ndan olan mütegalibeden K›l›ço¤lu, yalan dolanla, iftira ile onu mesle¤inin d›fl›na sürüklemekte gecikmeyecektir. Halk› bofl inançlara yöneltenler, elefltirenler romanc›n›n elefltiri oklar›n›n hedefidir: “Hocalar ve papazlar her ça¤da, ahlaks›zl›¤›n en büyük rehberleri olarak görülür. Roma ‹mparatorlu¤u’ nun rezaletlerini ortal›¤a yayanlar papazlard›. Rahatl›k ve bolluk içinde ense flifliren ak sakall› hocalar, Osmanl› saltanat›n›n son günlerine kadar, camilerin en bafl köflesindeki kürsülerini kad›n avlamak için bir ökse haline getirmifllerdi; rezaletin, ahlaks›zl›¤›n sembolüydü kara cübbe.” Yaz›ld›¤› dönemde roman›n toplumsal içeri¤ini gözeten Naz›m Hikmet yap›t›, “Türk edebiyat›n›n temel tafl›” diye nitelemifl, Suat Dervifl, de “Türk dilinde yaz›lm›fl olan romanlar›n en güzellerinden biri” demiflti. Fethi Naci yap›t›, “gerçeklik duygusu uyand›rmayan, inand›r›c› olamayan” bir roman say›yor, “ancak yaz›nsal aç›dan de¤il, ele ald›¤› konu dolay›s›yla, yaz›n tarihi aç›s›ndan önemli” buluyordu. “Afrodit Buhurdan›nda Bir Kad›n”, üzeri hep örtülmüfl, unutturulmaya çal›fl›lm›fl ac› gerçekleri gözüpek bir yazar›n kalemiyle ilk kez ortaya serdi¤i için önem tafl›r. • konurertop@butundunya.com.tr 47
fiimdiki Zaman Can Pulak
Turizmde
Yeni Ufuklar Hastal›¤›n teflhisini do¤ru koyarsak, duygusall›k yerine mant›k çizgisine sad›k kal›rsak ve önümüzdeki krizin dünyan›n sonu olmad›¤›na inanarak ak›lc› çözümler üretirsek, problemi en az zararla gö¤üsleyebiliriz. unun birinci ve en önemli maddesi, ülkede huzur ve güvenli¤in sa¤lanmas›d›r. Bu olmad›kça, a¤z›m›zla kufl tutsak turizmimizi kurtara-
B 48
Turizmdeki krizi atlatman›n ilk flart›, ülkede huzur ve güvenli¤in sa¤lanmas›d›r.
may›z. Kimse terör ortam›na çolu¤unu çocu¤unu al›p tatile ç›km›yor. Bunun için, sektörün sesini yükseltmesi, Cumhurbaflkan› ve Baflbakanla ortak bir toplant› istemesi, özellikle muhtarlar› bile dinleyen Erdo¤an’a krizin ciddiyetini anlatmas› ve önlem bekledi¤ini iletmesi gerekir. Dikkat edin, böylesine önemli ve ciddi meselede, Parlamento’nun sesi ç›km›yor. Ümidini fuarlara ba¤lam›fl olan sektörün foto¤raf olarak en önemli adamlar›, ciddiye al›nabilecek çözüm önerileri göstermiyor. Tafl›n
Novartis firmas›n›n, alt›na elini sokmaya Kanada ve Avrupa’n›n kimse yanaflm›yor. ihtiyarl›k fonlar›yla Herkes, her zaman Türkiye’de büyük oldu¤u gibi armudun piflip a¤z›na bir proje üzerinde düflmesini bekliyor. çal›flt›¤› söyleBu hayali bir beklentiniyor. dir. Böyle bir beklentiyle, turizmin ç›kmazdan kurtulaca¤›na kimse inanmas›n. ‹ç turizm dinamiklerini patlatal›m, çal›flanlara devlet uzun vadeli kredi açs›n, hayat›nda hiç tatil yapmayanlar için sosyal fonlar kullan›ls›n, özel sektör de bir miktar fedakârl›k yaps›n, bu ifli aflar›z demifltim. Türk turizmi baflar›s›n› Rusya’ya borçlu de¤il. Rusya olmazsa, Türk turizmi iflas m› edecek yani? Di¤er ülkeler için çal›flmalara devam ederiz, ak›nt›ya kürek çeksek bile, iç turizmle sektörü yere düflürmeyiz. Bunun ince hesaplar›n› hemen yapmaya bafllamam›z laz›m. Önce gelecek yabanc›lara “hayat sigortas›” yapabiliriz. eyahat acentalar›, bu ifli organize edebilirler. TÜRSAB’›n elinde büyük mali kaynak var, sigorta flirketleriyle anlafl›p, nas›l uçaklar›n yolcular›na sigorta yap›l›yorsa, bize gelecek turisti de sigortalayabilir. Turizm yat›r›mc›lar›, dev otelleri, tatil köyleri ve belki devlet de buna kat›labilir. Geçmiflte krize düflen ülkeler, bu ve buna benzer önlemleri devreye sokmufllard›. Bu aç›dan biz de “tatil sigortas›”n› düflünebiliriz.
S
BD MART 2016
Öyle anlafl›l›yor ki, bu y›l Ege ve Güney’deki büyük otellerimizi dolduramayaca¤›z. Bu yüzden baz›lar› hiç
açmama, baz›lar› da satma karar› ald›lar. Üzülerek ifade edeyim ki, Türkiye genelinde sat›fla ç›kan otel ve tatil köyü say›s›, neredeyse bine yaklaflt›. Çok korkutucu ve ürkütücü bir tablo bu. Ama her fleyin bir çaresi var. Nas›l demokrasilerde çare tükenmiyorsa, turizmde de öyle. Vard›r mutlaka bir çaresi. ‹flte size bir çare: Y›llar önce Avusturya’dan Türkiye’ye yabanc› turist geliflinin kap›s›n› açan ve bunu uzun zaman sürdüren THY’nin efsane yöneticilerinden Uçal Dalg›ç’la Engin Armay, çok önemli bir çal›flmay› müjdelediler.
D
ünya ilaç sanayinin yüzde 70’ini elinde tutan dev NOVART‹S firmas›nın, Kanada ve Avrupa’n›n ihtiyarl›k fonlar›yla Türkiye’de büyük bir proje üzerinde çal›flt›¤› söyleniyor. 49
BD MART 2016
Buna göre ülkemizde, yafll›lar›n gelip uzun devreler kalacaklar› hem rehabilitasyon ve hem de sa¤l›kl› yaflam için “yafll› bak›m merkezleri” kurulacak. Alaçat›-Dalaman - Manavgat Baraj gölü baflta olmak üzere, Ege ve Akdeniz sahil band›ndaki baz› tatil köyleri ile oteller sat›n al›n›p, projeye uygun hale getirilecek. lk etapta, t›bbi bak›ma muhtaç yafll›larla refakatçileri için 300 bin yatak düflünülüyor. Ayr›ca 4 adet 1000 yatakl› geriatri ve rehabilitasyon hastanesi ile 4 adet e¤itim hastanesi yap›lacak. Buralarda 100 bin bak›m eleman› yetifltirilecek. Senede 6 milyon yafll›n›n, bu fonlar ve sigortalarla ülkemize gelip, bak›m merkezlerinde kalacaklar› ve Türkiye’ye ayda 10-15 milyar dolar b›rakacaklar› hesaplanm›fl. E¤er hedefine ulafl›rsa (ki, ulaflmamas› mümkün de¤il), turizm kap›s›n›n ard›na kadar aç›lmas› sa¤lanm›fl olur. Turizmde çare tükenmez... Benden duymufl olun, proje büyük bir gizlilik ve sessizlikle sürüyor. ‹zinleri büyük gayretler ve pazarl›klar sonucu al›nabildi. Baflbakan’›n (yat›r›mlar için yabanc› sermaye ile konufluyoruz) diye ipucu verdi¤i projelerin bafl›nda bu geliyor. Bu ay›n sonuna do¤ru altyap› çal›flmalar› bafll›yor ve flimdi gerekli flirketlerin kurulmas›na çal›fl›l›yor. Yine Novartis, benzer bir projeyi 60 bin yatakla Dubai’de yap›yor.
‹
50
Oradaki altyap›lar da tamamland›, inflaata bafllanacak hale geldi bile. Sektörün tüm kurulufl ve temsilcilerinin, bu projenin bir yerinde yer almak için, hemen Baflbakan ve Cumhurbaflkan›’ndan randevu almalar› ve ortak bir politika oluflturmalar› gerekir. Böylece, Türk turizminin yeni ufuklara yürüyüflünün yolunu devlet-özel sektör birlikte döfleyebilir. Sa¤l›k turizmini küçümsemeyin. Dünyan›n en önemli ülkelerinden, göz-difl-estetik ameliyatlar› ve saç ekimi için çok say›da turist Türkiye’ye geliyor. Amerika’dan ülkemize difl tedavileri için uçak kald›r›l›yor. Avrupa’dan estetik için, erkekler bile gelmeye bafllad›. Ameliyatlar bizde çok ucuz. Modern hastane ve cihazlarla, uluslar aras› üne sahip doktor ve uzmanlar›m›z var. Geçenlerde Kuveyt ve Dubai’deydim. Arap turistler, saç ektirme turlar› için birbirini çi¤niyor. fiaka de¤il bunlar gerçek. ep kötüyü görmeye al›flm›fl gözlerimiz, ülkemizdeki iyi geliflmeleri ferketmiyor bile. ‹nan›yorum ki, sa¤l›k turizmi Türkiye’ nin gelece¤inde ve döviz girdisinde çok önemli bir yere oturacakt›r. Bunu görmek için fazla beklemeyece¤iz. Novartis projesinden yeni haberler ald›kça, sizlere de duyurmaya devam edece¤im.•
H
canpulak@butundunya.com.tr
“ALLAH’IN DED‹⁄‹ OLUR” Yazan: METE AKYOL
Yaz›s›nda anlatt›¤› olay› Mete Akyol, 29 Ocak 2016 akflam› Ulusal Kanal’da, Mustafa Mutlu’nun “Kral Ç›plak” program›nda ve 4 fiubat 2016 akflam› Halk Tv’de, Bilgin Gökberk’in “Köyün Delisi” program›nda yineledikten sonra izleyicilerin bir bölümü, röportaj konusu fotografa kendilerinin de “sahip olabilmeleri” isteklerini bildirmifllerdir. Mustafa Mutlu, “Allah’›n Dedi¤i Olur” konulu fotograf› ve çekilifli öyküsünü 31 Ocak 2016 tarihli Ayd›nl›k gazetesinde kendi köflesinde yay›mlayarak izleyicilerinin isteklerini yerine getirmifltir. Bütün Dünya da ayn› fotograf› ve öyküsünü, ayn› nedenle bu say›s›nda bir kez daha yay›mlamaktad›r. 51
BD MART 2016
H
aydi ‹nönü’ye gidelim. Aday listesini imzalayacak...” Bir an düflündüm, hemen dudaklar›m› büktüm: “Dokunma bana, sen kendin git Hüseyin Abi” dedim. “Aday listesini imzalamas› o kadar önemli bir olay de¤il ki... Bizim gazeteye girmez. Bofl yere rahats›z etmeyeyim Pafla’y›...” Cumhuriyet Halk Partisi’nin o günlerdeki yay›n organ› Ulus gazetesinin foto muhabiri rahmetli Hüseyin Ezer koluma girdi, beni sürüklercesine otomobile götürdü. “Ben bir foto¤raf çeker, iflimi
bitiririm” dedi. “Ondan sonra da oturur, Pafla’n›n sütlü kahvesini içeriz.” ‹smet Pafla’n›n sütlü kahvesi, ‹smet Pafla’n›n kendi gibiydi. S›cakl›klar›, yumuflakl›klar› ve tatlar›ndan baflka dördüncü ortak yanlar›, ikisinin de “dayan›lmaz” olmalar›yd›. Yine dayanamad›m: “Haydi gidelim” dedim. Onunla, Pembe Köflk’ün kap›s›na vard›¤›m›zda Ali ‹hsan Gö¤üfl ve Nizamettin Neftçi’nin, “Ulus’tan gelecek foto¤rafç›y›” beklediklerini gördük. Ali ‹hsan Gö¤üfl o günlerdeki CHP’nin Merkez Yönetim Kurulu üyesi, Nizamettin Neftçi ise parti 52
hukuk dan›flman› idiler. Ali ‹hsan Gö¤üfl, Pembe Köflk’ün kap› ziline bast›. Kap›y›, ‹smet ‹nönü’nün k›z› Özden Toker açt› ve Ali ‹hsan Gö¤üfl’e, hiç de hofluna gitmeyecek bir haber verdi: “Pafla babam uyuyor, Ali ‹hsan Bey” dedi. “Sizi maalesef kabul edemeyecek.” Ali ‹hsan Gö¤üfl, randevusu oldu¤unu hat›rlatt› ve Pafla’yla mutlaka görüflmesi gerekti¤ini söyledi. “Fakat Pafla babam sizi galiba saat 2’de bekliyordu” dedi Özden Toker. “Kararlaflt›rd›¤›n›z saatte gelmedi¤inizi görünce de ‘Ben yatmaya gidiyorum. Beni saat befle kadar uyand›rmay›n’ diyerek, yatak odas›na çekildi.” Saat tam iki buçuktu. Ali ‹hsan Gö¤üfl, “Elimizde olmayan nedenlerden ötürü geç kald›k, Özden Han›m. Paflam›zdan özür dileriz. Fakat bu listeyi saat beflten önce kesinlikle imzalamas› gerekiyor” dediyse de Özden Toker, Pafla k›z› gibi de¤il, Paflas›n›n bir eri gibi karfl›l›k verdi: “Pafla babam›n emrine karfl› hareket edemem” dedi. “Saat 17’den önce kendisini asla uyand›ramam...”
P
artinin hukuk dan›flman› Nizamettin Neftçi girdi araya: “Özden Han›m, Say›n Paflam›za imzaya getirdi¤imiz liste, partimizin aday listesidir” dedi. “Say›n Paflam›z, partimizin Genel Baflkan› olarak bu listeyi saat 5’ten önce imzalamazlarsa, biz de partimizin bu aday listesini
BD MART 2016
Yüksek Seçim Kurulu’na teslim edemeyiz. Biliyorsunuz, seçimlere kat›lacak partiler, aday listelerini bugün en geç saat 5’e kadar Yüksek Seçim Kurulu’na teslim etmezlerse, önümüzdeki senato yenileme ve ara seçimlerine giremezler.”
Ö
zden Toker, iflin ciddiyetini anlay›nca, “Biraz bekleyin bakal›m” diyerek kap› önünden ayr›ld› ve k›sa bir süre sonra yeniden göründü kap›da. “Pafla Babam çok sinirlendi. Tavsiyem, listeyi hemen imzalat›p yan›ndan bir an önce ayr›lman›zd›r” dedi ve bizi içeri ald›. Üst kata ç›k›p yatak odas›na girdi¤imizde ‹smet ‹nönü’yü yatak odas›ndaki bir sehpan›n karfl›s›ndaki koltukta, pijamas›n›n üstüne geçirdi¤i “oda ceketi” ile gördük. K›zg›nl›k ve k›rg›nl›k flimflekleri f›flk›ran gözleriyle partisinin “randevu saatine uymayan” bu iki yöneticisini tokatl›yor gibiydi. “Getir bakay›m, Gö¤üfl” dedi sert bir sesle ve kendinde özür dileye-cek kadar bile kuvvet ve cesaret bula-mayan Ali ‹hsan Gö¤üfl’ün elleri titreyerek uzatt›¤› dosyay› ald›. 1968 Senato üçte bir yenileme ve ara seçimine kat›lacak senatör ve milletvekili adaylar›n›n listesinin bulundu¤u dosyay› al›r almaz imzalay›p, “Haydi bakal›m, tamam...” demesini bekledi¤imiz ‹smet ‹nönü, dosyay› açt›, listedeki adaylar›n isimlerini tek tek denetlemeye bafllad›. Ali ‹hsan Gö¤üfl ve Nizamettin Neftçi’ye, yan›na yaklaflmalar› için
arada bir iflaret ediyor, sonra da listedeki aday isimlerinden birine parma¤›n› bas›p, o kifli hakk›nda ek bilgi istiyordu. Hüseyin Ezer, foto¤raf üstüne foto¤raf çekiyor, ben de o güne kadar ilk kez girebildi¤im “‹smet ‹nönü’nün yatak odas›”n› göz ucuyla seyrediyor, kendi kendime de söyleniyordum. “Büyük adamlar›n yatak odalar›, galiba, kendi büyüklükleriyle ters orant›l› oluyor” diyordum. “Koskoca ‹smet Pafla’n›n flu yatak odas›, birinci dereceden emekli bir memurun bile
yatak odas›ndan daha mütevaz› döflenmifl...” Karyolas›n›n ayak ucu yönünde, duvar›n iki pencere aras›nda kalan bölümü önündeki iki çekmeceli, iki kapakl› ve yan yat›r›lm›fl yumurta biçimli orta boy bir aynadan oluflan eski bir, sözümona tuvalet masas› vard› ve... “H›flt, h›flt, Hüseyin Abi... Baksana fluraya... Tuvalet masas›n›n üstüne baksana... Aynan›n üst taraf›na baksana bir...” Hüseyin Ezer, aynan›n üst taraf›n53
BD MART 2016
da, duvara as›l› çerçeveli yaz›y› görünce, elinde olmadan sadece gözlerini aç-makla kalmad›, a¤z›n› da açarak biraz yüksekçe bir sesle okudu gördü¤ünü: “Allah’›n dedi¤i olur.” Dirse¤imle kar›n bofllu¤una vurup onu uyarmak istedim: “Sus... Pafla duymas›n” dedim. Hüseyin Ezer, Pafla’n›n duymayaca¤› bir sesle konufltu bu kez: “Ben bu yaz›n›n foto¤raf›n› çekerim arkadafl” dedi. Hüseyin Ezer’i bir kez daha uyarmak gere¤i duydum: “Dikkat... Pafla görmesin” dedim.
F
oto¤raflar›n› genellikle flafl ›fl›¤› yard›m›yla çeken Hüseyin Ezer, Pafla’n›n hiç de hofllanmayaca¤›n› bildi¤i bir foto¤raf› çekmek niyetinin verdi¤i çekingenlikle, bu kez flafl›n› kullanmadan çekti, istedi¤i foto¤raf›. Mesle¤in k›rk y›ll›k ustas› Hüseyin Ezer’in, o an, mesle¤in ilk basama¤›ndaki bir turfanda gazeteci heyecan›yla titredi¤ini gördüm. “Bizim iflimiz tamam” dedi. “Gel ç›kal›m.” Biz, Pafla’n›n huzuruna ç›kaca¤›z ve elini öpmeden ayr›laca¤›z oradan ha? Pöf!.. “Sabret biraz, Hüseyin Abi” dedim. “Elini öpmeden ç›kacak de¤iliz ya...” ‹smet ‹nönü, Yüksek Seçim Kurulu’na verilecek aday listesini imzalad›. Önce Hüseyin Ezer, sonra ben elini öptük, yatak odas›ndan ayr›ld›k. Birlikte Ulus gazetesine do¤ru giderken, otomobilde bana dert yand› Hüseyin Ezer. 54
“Parti gazetesinde çal›flman›n pisli¤i de iflte böyle anlarda ortaya ç›k›yor” dedi. “Y›llardan beri, karfl›s›ndaki politikac›lar›n bilir bilmez bir biçimde ona ‘dinsiz’ diye, ‘Allah’› tan›maz’ diye dil uzatt›klar› ‹smet Pafla’n›n, gece yatarken son gördü¤ü, sabah kalk›nca ilk gördü¤ü yerde, koskoca bir ‘Allah’›n dedi¤i olur’ levhas› as›l› duruyor. Uçan sine¤in bile giremeyece¤i bu odada ben bu yaz›n›n foto¤raf›n› çekiyorum ve gelip gazetemde yay›mlayam›yorum bu foto¤raf›. Nas›l yanmayay›m flimdi, bir parti gazetesinde çal›flt›¤›ma...” Ulus gazetesinin foto¤raf odas›nda Hüseyin Ezer, filmini banyo edip foto¤raf› k⤛da bas›nca gözleri dolu dolu oldu: “Bu foto¤raf› Ulus gazetesinde yay›mlayacak bir kifli elbette bulunmaz ya, bulunsa bile ertesi gün onu da, beni de kovarlar gazeteden” dedi. “Biliyorsun, dinsel inanc›n›n sadece Allah’la kendi aras›nda oldu¤unu savunur ve bu inanc›n›n kendinden baflka kimseyi ilgilendirmedi¤ini söyler hep Pafla... Ben bu foto¤raf› yay›mlarsam, baflta ben olmak üzere Ulus gazetesinin tüm sorumlular›n› keser Pafla, k›t›r k›t›r keser...”
H
üseyin Ezer’in yak›nmas›n› dinledikten sonra, elimi uzatt›m: “Haydi ben gidiyorum art›k” dedim. “Ver o foto¤raf› da gideyim.” Hüseyin Abi, yüzüme hayretle bakt›: “Niye verecekmiflim bu foto¤raf› sana?” diye sordu. ‹stifimi bozmadan sürdürdüm:
BD MART 2016
“Hadi Hüseyin Abi, ver flu foto¤raf› da gideyim...” dedim bir kez daha. “Ulus nas›l olsa yay›mlayamayacak bu foto¤raf›... Ver de biz yay›mlayal›m...” Elindeki foto¤raf› birden geri çekti: “Sende makine yoktu ki bugün orada” dedi. “Bu foto¤raf› benim çekti¤imi hemen anlar, Pafla... Keser beni sonra...” Yine dayatt›m: “Pafla bir fley sorarsa, benim gelip foto¤raf› odandan gizlice ald›¤›m› yani Türkçesi, çald›¤›m› söylersin” dedim. “Sen bütün suçu bana at...” Hüseyin Ezer’i güçlükle raz› edebildim ve elinden alabildi¤im foto¤raf› ilk uçakla ‹stanbul’a Milliyet’e postalad›m. Bir gün sonra Milliyet’in en göze çarpan yerinde bu foto¤raf yay›mlan›nca, Hüseyin Ezer soluk solu¤a bana geldi. “Pafla beni köflke ça¤›rtm›fl, flimdi oraya gidiyorum” dedi. “Niye ça¤›rd›¤›n› söylemediler ama gerek de yok söylemelerine... Hadi sen de gel.” Hüseyin Ezer’le birlikte, ‹smet ‹nönü’nün Pembe Köflk’üne gittik. Cumhurbaflkanl›¤›’ndan ayr›ld›¤› gün bile ‹nönü’nün yüzü herhalde böyle as›k, böyle k›zg›n, böyle üzgün de¤ildi. Hüseyin Ezer’i “özel” olarak azarlamak istiyor olmal›yd› ki, yan›nda beni görünce hofllanmad›: “Sen niye geldin?” diye sordu bana, sert bir sesle. “Ben onunla hesaplaflaca¤›m. Onun suçunu mu hafifleteceksin sen flimdi?” Sigara içerken babas› taraf›ndan
yakalanm›fl bir delikanl› gibi bafl›m› öne e¤dim, ellerimi önümde birbirine kavuflturdum: “Hüseyin Abi’nin bir suçu yok, Say›n Paflam” dedim. “Bütün suç bende... ‹zin verirseniz her fleyi kendi anlats›n da, as›l benim suçumu o hafifletsin...” H›h... Kand›rabildik sanki, Pafla’ y›... ‹smet Pafla’n›n, ona da bana da o gün orada neler söyledi¤ini, bizi nas›l utand›rd›¤›n›, flimdi burada tekrarlamaktan utan›yorum. Taa o günden bu yana, kulaklar›mda birer küpe zerafetiyle de¤il, birer pranga a¤›rl›¤›yla as›l› durdu onun, o gün bize söyledi¤i sözler.
‹
smet ‹nönü’nün, tüm yaflam› süresince, bir k›skançl›k duygusu ba¤›fllamazl›¤›yla ve üzerine toz kondurmaktan sak›nd›¤› bir özenle korudu¤u dinsel inanc›n›n, y›llar sonra bu ülkede yönetime bile gelebilen kimi kiflilerin kulaklar›n›n ötesinden birer sinek v›z›lt›s› hafifli¤inde gelip geçti¤ini gördükçe, kulaklar›mdaki prangalar›n a¤›rl›¤›n› daha çok duyumsad›m. ‹nanç özgürlü¤üne onun duydu¤u sayg›yla ve onun duydu¤u k›skançl›kla ve onun dinsel inanc›n›n toz kondurulmam›fl berrakl›¤›yla ve içtenli¤iyle bugün, biz de ayn› sözü yineliyoruz: “Allah’›n dedi¤i olur...” diyoruz ve bu sözün kendi tafl›d›¤› öz anlam› d›fl›nda, siyasal anlamlar ve amaçlar için kullan›ld›¤›n› gördükçe de, ayn› sözü bir kez daha tekrarl›yoruz, öz anlam›n›n yüceli¤ini bir kez daha savunmak gereksinimi duyumsayarak: “Allah’›n dedi¤i olur...” • 55
Kurtulufl Savafl›’ndan Zeki Sar›han
Fevzi Çakmak Kurtulufl Savafl›’na Nas›l Kat›ld›? Bütün ömrü boyunca memleketine hizmet eden Pafla, memleket elden giderken Beykoz’da pafla pafla oturacak m›yd›?
56
BD MART 2016
Kurtulufl Savafl› hükümetlerinin Genel Kurmay Baflkan›, Harbiye Naz›r› Fevzi Pafla, baz› subay arkadafllar›n›n tersine ihtilâlci bir ruha sahip de¤ildi. Ne ‹ttihat Terakki hareketine ne de baflka bir siyasi ak›ma kat›lm›fl olan Fevzi Pafla, tam bir bürokratt›. Verilen görevleri yapard›. Bununla birlikte ahlâkl›, dürüst, çal›flkan bir subayd›.
evzi Pafla, Damat Ferit hükümetlerinde de görev yapt›. Damat Ferit Pafla, 5 Nisan 1920’de Dördüncü Hükümetini kurdu¤u zaman Harbiye Naz›r› Fevzi Pafla’y› yeni kabinesine almad›. O da Beykoz’daki evine çekildi. Bütün ömrü boyunca memleketine hizmet etmifl, savaflm›fl, ordu kumandanl›¤›, Harbiye Naz›rl›¤› yapm›fl olan Pafla flimdi ne yapacakt›? Memleket elden giderken Bey- Mustafa Kemal Pafla, ‹stanbul’da koz’da pafla pafla çal›flmalar›n› tatil oturacak m›yd›? eden Meclis’in ‹tilaf Devletleri üyelerini Ankara’ya 16 Mart 1920’de ‹s- ça¤›rm›fl, Anadolu’ tanbul’u iflgal etmifl- da yeni seçimler lerdi. ‹ngilizler, Padi- yapt›rm›flt›. Memleflah’la el ele vererek ket kayn›yordu. Türkiye’yi bir yang›n yerine çevirmifllerdi. Koskoca bir imparatorlu¤un kal›nt›lar› da tarihe kar›flmak üzereydi. Buna karfl›l›k Ankara’da hummal› bir faaliyet vard›. Mustafa Kemal Pafla, ‹stanbul’da çal›flmalar›n› tatil eden Meclis’in üyelerini Ankara’ya ça¤›rm›fl, Anadolu’da yeni seçimler yapt›rm›flt›. Memleket kayn›yordu. ‹flte bu flartlarda Fevzi Pafla, birçok yurtsever insan›n yapt›¤› gibi Anadolu’ya gidip Milli Mücadeleye kat›lmaya karar verdi. ‹stanbul’dan Anadolu’ya geçmek
F
57
BD MART 2016
isteyenlere bu olana¤› haz›rlayan teflkilatla ba¤ kurdu. Üsküdar Jandarma kumandan› Binbafl› Remzi Bey’i ça¤›rarak kendisini Anadolu’ya geçirmelerini istedi. 17 Nisan 1920 günü Jandarma Te¤meni Salih K›l›ç bir müfreze ile onu evinden ald›, Kand›ra’ya, oradan da Geyve Bo¤az›’na getirdi. B‹RAZ GEÇ OLDU AMA… Geyve bo¤az›n› Ali Fuat Pafla’n›n bafl›nda bulundu¤u Milli Kuvvetler bekliyordu. Meclis aç›ld›ktan bir gün sonrayd›. 24/25 Nisan gecesi Ali Fuat Pafla’n›n odas›na giren yaveri: “Fevzi Pafla hazretleri teflrif ettiler, görüflmek istiyorlar,” dedi. Ali Fuat Pafla olsun, di¤er Ali Fuat Kuvay› Milliye Pafla önderleri olsun Ali Fuat Pafla onu beklemiyerinden sevinçle yorlard›. Bu f›rlad›; Fevzi nedenle Ali Pafla’y› kap›da Fuat Pafla daha karfl›lad›. Elini “Hangi Fevzi s›kt›... Pafla?” diye sormaya kalmadan yaver: “Eski Harbiye Naz›r› Ferik Fevzi Pafla efendim,” diye aç›klad›. Ali Fuat Pafla, an›lar›nda yerinden sevinçle f›rlad›¤›n› yaz›yor. Fevzi Pafla’y› kap›da karfl›lad›. Elini s›kt›: “Da¤ da¤a kavuflmaz, insan insana kavuflur!” dedi. Fevzi Pafla mahcuptu. 58
“Birbirimize kavufltuk ama galiba biraz geç oldu,” yan›t›n› verdi. Fevzi Pafla Kuvay› Milliyecilere karfl› neden mahcuptu? Çünkü o, ‹stanbul iflgal edilince yay›mlad›¤› bir bildiride Kuvay› Milliye’nin aleyhinde bulunmufl, komutanlar›n Mustafa Kemal’in emirlerini dinlememelerini emretmiflti. Bu nedenle Kuvay› Milliyeciler üzerinde kötü bir etki b›rakm›flt›.
A
caba bu ifl nas›l düzeltilebilirdi? Ali Fuat Pafla, Kurmay Baflkan› Saffet Bey’e hemen telgrafhaneye gitmesini, önemli bir sorun nedeniyle Ali Fuat Pafla’n›n Mustafa Kemal Pafla’y› telgraf bafl›na ça¤›rd›¤›n›, gelince de Fevzi Pafla’n›n Lefke’ ye geldi¤inin haber verilmesini emretti. Kendisi, Fevzi Pafla’y› yaln›z b›rakmamak için telgrafhaneye gitmedi. Verdi¤i bu emirden Fevzi Pafla’n›n da haberi yoktu. Ali Fuat Pafla ad›na çekilen telgrafta Fevzi Pafla’n›n Ankara’ya kabul edilmesinin do¤uraca¤› siyasi faydalar da anlat›lm›flt›. Ali Fuat Pafla’ya, sanki Mustafa Kemal’in Fevzi Pafla’y› Ankara’ya kabul etmeyece¤i do¤mufl gibiydi. Nitekim Mustafa Kemal Pafla’ dan: “Fevzi Pafla’y› geldi¤i yere iade edersiniz,” yan›t› geldi… Bu yan›tta belki Fevzi Pafla’n›n kendisinden büyük ve rütbesinin de daha yüksek olmas›n›n etkisi vard›. Fakat bu özellikleri tafl›yan bir kiflinin Ankara’ ya gelip onun emrine girmesi, Mustafa Kemal’in konumunu güçlendiren bir durumdu.
BD MART 2016
AL‹ FUAT PAfiA MUSTAFA KEMAL PAfiA’YI NASIL ‹KNA ETT‹? Ali Fuat Pafla bu yan›ta üzüldü. Bir bahane ile Pafla’n›n yan›ndan ayr›larak telgrafhaneye gitti. Mustafa Kemal Pafla’ya telgraf›nda Fevzi Pafla hakk›ndaki görüflünü tekrarlad›. Eski bir arkadafl› olarak bu ricas›n› geri çevirmemesini Mustafa Kemal’den istedi. Mustafa Kemal Pafla, ikna oldu. Fevzi Pafla’n›n kendisine hissettirmeden nezaret alt›nda Ankara’ya gönderilmesini istedi. Fevzi Pafla’ya da flu telgraf› gönderdi: “Anadolu’ya geçti¤inize memnun olduk. Hofl geldiniz. Ankara’ya teflrifinize intizar ediyoruz. Hürmetlerimizle.” Olan bitenden habersiz olan Fevzi Pafla, Mustafa Kemal Pafla’n›n telgraf› kendisine verilince, Anadolu’ya geldi¤ini Ankara’dan nas›l haber ald›klar›na flaflt›. Ali Fuat Pafla güya, bir gün önce yaverinin bu gelifli haber ald›¤›n›, durumu Mustafa Kemal Pafla’ya bildirdi¤ini, Mustafa Kemal Pafla’n›n da bu notu gönderdi¤ini söyledi. Fevzi Pafla çok memnun oldu. Yola düfltü. 27 Nisan’da Ankara’ya ulaflt›. S›rf onu karfl›lamak için Meclis oturumuna ara verildi. Kozan mebusu seçtirildi. Fevzi Pafla, kürsüye ç›karak konufltu: “‹stanbul’un esaret çevresinden kurtularak Anadolu’nun hür çevresine girdi¤im için hamd ederim. Padiflah ‘enkaz›n alt›nda kald›k’ diyor.
Fevzi Pafla, kürsüye ç›karak konufltu: ”‹stanbul’un esaret çevresinden kurtularak Anadolu’nun hür çevresine girdi¤im için hamd ederim. Padiflah ”Enkaz›n alt›nda kald›k” diyor
‹ngilizler bizi birbirimize düflürerek ‹ngiliz kan› ak›tmaks›z›n Anadolu’yu istila etmek istiyorlar,” diye konufltu. nun konuflmas›n›n özeti, telgrafla bütün yurda yay›ld›. 3 May›s’ta kurulan ilk bakanlar kurulunda da Milli Savunma Bakanl›¤›’na getirildi. Bakan veya Genelkurmay Baflkan› s›fatlar›yla Mustafa Kemal’in ölümüne kadar ona sad›k kald›. Ne demifller: ‹nsano¤lu bir kufl misali. Daha bir ay kadar önce Kuvay› Milliye’yi kanun d›fl› ilan eden Ferik Fevzi Pafla, flimdi onun içinde ve en önemli mevkilerinden birinin bafl›ndad›r. Siz siz olun, kimseye de¤iflmez gözüyle bakmay›n…•
O
zekisarihan@gmail.com Kaynaklar: Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hat›ralar›, ‹stanbul, 1953, Vatan Neflriyat, s. 368 Süleyman Külçe, Mareflal Fevzi Çakmak, 2. bask›, ‹stanbul, 1953, s. 141. Sabahattin Selek, Milli Mücadele, Ulusal Kurtulufl Savafl›, C. 2, ‹stanbul, 1971.
59
Haz›rlayan: Y‹⁄‹T EREN GÜNEY
‹lk Dersimiz: Türkçe Bu ay köflemizi dilimizde yer etmifl yabanc› sözcüklerin karfl›l›klar›na ay›rd›k. Bilginizi s›nay›n. 1 Popülasyon (Fr.)
7 Nötralize (Fr.)
2 Jüpon (Fr.)
8 Dezenfor-
3 Penye (Fr.)
a-Öndelik b-Parçac›k c-Resimleme d-Tarama kumafl a-Biçimleme b-Hareket, gidiflgelifl c-Bezenti d-‹z düflümü
masyon (Fr.) a-Organ aktar›m› b-Engelleme c-Eksiltmek d-Bilgi çarp›tma
a-‹lk örnek b-Yeni dalga c-‹lgileflim d-Yer hizmetleri 12 Sinerji (Fr.)
a-Bitki nakli b-Efl zamanl› c-Görevdefllik d-Eflitlemek 13 Etap (Fr.)
a-Üst düzey b-‹ntihal c-Konak d-Eleme 14 Optimist (Fr.)
a-Dedikodu yapan b-Köktendinci c-Mini gösterici d-‹yimser
9 Minimize (Fr.)
a-Bilgilendirme b-Küçültülmüfl c-Biçimsel d-Basit, baya¤›
5 Kadük (Fr.)
a-‹yimser b-Züppe c-Önemsiz, de¤ersiz d-Kesin uyar›
11 Korelasyon(Fr.)
a-Uyuflturma b-Öfkelendirici c-Bir element d-Etkisizlefltirilmifl
a-‹ç etek b-Sabit fikir c-Pilot d-B‹r gezegen
4 Manevra (‹ta.)
6 Protez (Fr.)
a-Takyapç› b-Takma c-Kümelenme d-Nitelikli
a-Varl›k kart› b-Nüfus c-Resimleyici d-Uzunluk
15 Monitör (Fr.) 10 Lokal (Fr.)
a-De¤iflim b-E¤lence yeri c-At gezdirmeli¤i d-Dufl kabini (Fr.) Frans›zca (‹ta.) ‹talyanca
a-Mini gösterici b-Kümelenme c-K›sa koflu d-Nicelik
Yan›tlar: 151. sayfada
‹zmir’de Edilen Ant Misak-› ‹ktisadi Yazan: Prof. Dr. KEMAL ARI
zmirliler art›k gurur içindeydiler. daha coflkulu çarp›yordu. Ve kentin çokça zamand›r semalar›n› kaplayan Her gün gelip geçtikleri Konak Meydan›’nda, Hükümet Kona¤›’nda hüzün bulutlar› o sihirli elin, Yunan bayra¤›n› gönderden indirip yerine ay iflte art›k ay y›ld›zl› Türk bayra¤› gururla dalgalan›yordu. Oysa ayn› yerde daha düne kadar dalgalanan Yunan bayra¤›n› gören yüzler, utançla yere bak›yorlard›. Çoktand›r bekledikleri süvarilerin altlar›ndaki atlar›n nallar›ndan, flu meydan› kaplayan kesme tafllara çarpt›kça ç›kan k›v›lc›mlar nas›l güzel günleri mufltulam›flt›, nas›l! Atatürk’ün Art›k denizin mavi dalgalar› ‹zmir’e girifli Kordonboyu’na do¤ru çok
‹
61
BD MART 2016
‹zmir Basmane yang›n› (1922)
y›ld›zl› Türk bayra¤›n› çek-mesiyle kentin hayalete dönüflmüfl karanl›k birlikte bir anda da¤›l›ver-miflti. fiimdi yüzü belirmeye bafllad›. Art›k her hüzünlü ve ac› dolu türkülerin ve tarafta y›k›nt›lar vard›. Ortal›k yang›na¤›tlar›n yerini coflkulu marfllar dan arta kalan moloz y›¤›nlar›yla alm›flt›: doluydu. Bu y›k›nt›lar aras›ndan kimi ‹zmir’in da¤lar›nda çiçekler açar, ya¤mac› tipler para ve baflka de¤erli Alt›n gümüfl orda s›rmalar saçar. eflyalar ar›yorlard›. Bunlar›n ço¤unun Bozulmufl Yunan, yel kim oldu¤u bile belli gibi kaçar, de¤ildi. Kentten Türk Yafla Mustafa Kemal süvarilerin önü s›ra Rum ÜLKEN‹N Pafla, yafla! Ortodoks nüfus göç TÜCCAR SINIFI Mustafa Kemal Pafla edince, iç bölgelerin KOPUP G‹TM‹fi, ad› her gönülde büyük ORTAYA ÇIKAN yan›p y›k›lan yerlerin coflkular yarat›yor, gururNÜFUS BOfiLU⁄U yoksul insanlar› sefil bir lar› flahland›r›yordu. O 10 ZATEN halde ‹zmir’e do¤ru Eylül 1922 günü Nif’ten SINIRLI OLAN akm›fllard›. (Kemalpafla) Halkap›nar’Onca gurura, coflÜRET‹M‹N a do¤ru arabas›yla harekuya ve sevince karfl›, BOYUTLARINI EN ket etti¤inde, çok yerde iflte sonuçta kentin içine ALT DÜZEYE coflkulu gösterilerle karfl›düfltü¤ü a¤›r görüntü ÇEKM‹fiT‹. lanm›flt›. Mustafa Kemal böyleydi. Kald› ki bu Pafla’n›n ad› ba¤›ms›z bir görüntü, asl›nda büyük yurt ve özgür bir birey kavram›yla bir foto¤raf›n yaln›zca bir parças›yd›. kaynaflan sihirli bir anlam tafl›yordu. Yunan askerinin çeklifli s›ras›nda pek çok önemli yer yak›l›p y›k›lm›flt›. Ülke radan üç gün geçti. Eylül 1922 yoksuldu. Türkiye’den Rum-Ortodoks günü kentte büyük bir yang›n kitlenin göç etmesiyle, ülkenin kimi bafllad›. Yang›n Basmane’den Frenk zanaat kollar›nda en hünerli kiflileri Mahallesi’nin bütününü kapsayacak gitmifllerdi. Pek çok mesleki alanda biçimde h›zla yay›ld›. Üç gün sonra önemli boflluklar ortaya ç›km›flt›. yang›n h›z›n› almaya bafllad›¤›nda, Örne¤in terzi, kundurac›, araba
A 62
BD MART 2016
tamircisi, yap› ustas›, berber, tenekeci, peynirci gibi meslekten kiflileri bulmak büyük bir sorundu. Ülkenin tüccar s›n›f› kopup gitmifl, ortaya ç›kan nüfus bofllu¤u zaten s›n›rl› olan üretimin boyutlar›n› en alt düzeye çekmiflti. Ülkede büyük bir ekonomik boflluk yaflan›yordu. Üstelik ayn› anda Lozan’da Bar›fl görüflmeleri yap›l›yor ve kapitülasyonlar› kald›rma u¤rafl› veren Türkler ’in nas›l bir ekonomik model izleyecekleri merak ediliyordu. Türkiye’nin bat› dünyas›ndan kopup, sosyalist bir ekonomik ve siyasi düzene yönelebilece¤i kuflkular› yaflanmaktayd›. fiimdi kimileri ç›k›p, ülkenin en çok yan›p y›k›lm›fl bir köflesinde bir ekonomi kongresinin toplanmas›n› önermekteydiler. Gazi Mustafa Kemal Pafla’n›n yan› s›ra özellikle iki kifli daha bu konuda çok hevesliydi. Biri Kaz›m Karabekir Pafla, öteki de o tarihlerde ‹ktisat Vekili olan Mahmut Esat Bey (Bozkurt)… ekâlâ, ülkenin ekonomik kaynaklar› kapsaml› raporlarla ortaya konulur, imkânlar belirlenir; bu potansiyel belli olunca da ekonomik hedefler saptanabilirdi. Böylece Türkiye, küllerinden yeniden do¤aca¤› bir mücadeleye gidece¤ine göre, bu veriler onun yolunu çizmede son derece önemli katk›Mahmut Esat lar sunabilirdi. Bozkurt Mustafa Kemal
P
Pafla, ‹zmir’de bir iktisat kongresi toplanmas›nı uygun bulunca bunun gerekli çal›flmalar›n› yapmak için ‹ktisat Vekili Mahmut Esat Bey’i görevlendirdi. Esat Bey ‹zmir’de kongrenin haz›rl›¤› için büyük bir çaba gösterdi. Kongrenin baflkanl›¤›na Kâz›m Karabekir Pafla getirildi. Ayr›ca bir de Kongre heyeti oluflturulmufltu. Kongre’nin yeri ‹zmir’de Alsancak’ta bulunan tarihi bir hand›. Han bafltan afla¤› gözden geçirildi, her taraf› ipek Türk hal›lar›yla donat›ld›. Her tarafta Türkiye’de üretilen ürünler için küçük sergiler aç›ld›.
17
fiubat 1923 günü ‹zmir’de bambaflka bir heyecan vard›. Gazi Mustafa Kemal Pafla annesinin ölümünden sonra ilk kez ‹zmir’e geliyordu. Annesinin mezar›n›n bafl›nda dualar okuduktan sonra Pafla, aç›lacak kongrenin haz›rl›klar›n› gözden geçirmifl, çal›flmalara nezaret etmiflti. Kongre baflkanl›¤›na Kaz›m Karabekir Pafla seçilmiflti. ‹ktisat Vekili Mahmut Esat Bozkurt, kongrenin aç›l›fl› s›ras›nda Anadolu Ajans›’na flu aç›klamay› yapt›: “Bu kongreyi millet ve memleketimizin yetenek ve ekonomik ihtiyaçlar›n› elbirli¤i ile araflt›rarak ona göre bir yöntem belirlemek ve ayn› zamanda ülkemizin çeflitli ve flimdiye kadar birbirine yabanc› kalm›fl olan iktisat kesimlerini birbiri ile tan›flt›rmay› sa¤lamak için toplanm›flt›r.” 63
BD MART 2016
karfl›t› olunmad›¤› ortaya Ayn› gün kongre konmal›yd›. Ancak bubaflkanl›k divan›n›n yerini nun da bir koflulu olmaalmas›ndan sonra, Gazi l›yd›: O da yabanc› Mustafa Kemal Pafla’n›n sermayenin ülkedeki belleklere kaz›nan ve yat›r›m düzeyi, ülkenin hemen hiç unutulmayaba¤›ms›zl›¤›n› tehlikeye cak konuflmas›yla bafllad›. düflürecek boyuta ulaflAlk›fllarla kürsüde yerini mamal›yd›. alan Gazi Pafla flunlar› Birinci Türkiye ‹ktisat söylüyordu: Kongresi’nde ulus, “Yeni Türkiye’yi ekonomik sorunlar›n lay›k oldu¤u sa¤lam bir çözümünde ulusal bir birlik ortaya düzeye ulaflt›rmak için, kesinlikle ekonomimize birinci derecede önem koymaktayd›. O, o ana dek ulusal konularda oldu¤u gibi, ekonomik vermek zorunday›z.” konularda da ba¤›ms›zl›¤a Gazi tarihten örnek vererek, yönelmeliydi. Kongreye fütuhat peflinden koflan koskoca bir ulusun TÜRK‹YE KEND‹ toplam 1135 üye kat›lm›flt›. Yap›lan ekonomiden uzak ULUSAL çal›flmalar›n sonunda, kalarak ne büyük EKONOM‹S‹N‹ oluflturulan bir kurul tarabedeller verdi¤ini anlatt›. KURMALI, KAP‹TÜLASYON f›ndan bir rapor haz›rland›. 23 fiubat 1923 günü onradan çal›flma SARMALINDAN yay›nlanan bu metnin kollar halinde KURTULMALIYDI bafll›¤› fluydu: sürdü. Ülkenin de¤iflik “Misak-› ‹ktisadi yerlerinden gelen çok say›da uzman, haz›rlad›klar› raporlar› Esaslar›” Misak-› ‹ktisadi? Bu baflka bir deyimi an›msat›bu toplant›larda sunuyorlard›. Raporlar üzerine tart›flmalar yap›l›yor, sorunlar yordu: Misak-› Milli… 28 Ocak 1920 tarihli bu metin, irdeleniyordu. Kredi, kaynak, nakliye, Türkiye’nin siyasi ba¤›ms›zl›¤›n›n üretim, vergi; ba¤c›l›k, üzümcülük, bal›kç›l›k, kömür üretimi, madenler ana reçetesi, yani yol haritas›yd›. fiimdi de Misak-› ‹ktisadi… gibi say›s›z konu ele al›narak tart›fl›ld›. Ya o neyi amaçl›yordu? Var›lan ortak kan› fluydu: Türkiye Ekonomik ba¤›ms›zl›¤›… Evet, kendi ulusal ekonomisini kurmal›, kapitülasyon sarmal›ndan s›yr›lmal›y- Türk Ulusu tam üç y›l önce kendisini d›. Hammadde üretimine a¤›rl›k ver- siyasi ba¤›ms›zl›¤a götüren Misak-› meli ve üretilen hammadde sanayide Milli’den sonra yeni bir metin üzerine kullan›labilmeliydi. Devlet ekonomik yemin ediyordu. O da kendisini ekonomik ba¤›ms›zl›¤a götürecek yat›r›mlar yapmal› ve yat›r›mlarda Misak-› ‹ktisadi idi… • öncü olmal›yd›. Yabanc› sermaye
S
64
Sakl› Tarih Sinan Meydan
Kavray›c› ve Birlefltirici Ulus Anlay›fl› “Cumhuriyet’in Kuruluflunda Türklük ve Türkiyelilik Tart›flmalar›” 913 Balkan Savafllar›, 1914-1918 I.Dünya Savafl› ve özellikle Çanakkale’de düflmana karfl› kenetlenme, kardefllik, birliktelik, 1919-1922 Kurtulufl Savafl›’yla taçlanm›flt›r.
1
11 y›ll›k yorucu y›prat›c› savafllar, Anadolu’da kol kola emperyalizme karfl› mücadele eden insanlar› tüm farkl›l›klar›na ra¤men bir araya getirip kaynaflt›rm›flt›r. 1913-1922 y›llar› aras›ndaki 11 y›ll›k savafl süreci ve hemen sonras›ndaki Lozan Antlaflmas› ve Mübadele ile Hristiyan etnik unsurlar›n Anadolu’ dan ayr›lmas›, buna karfl›n özellikle Balkanlar›n kaybedilmesinden sonra oradan ayr›lan Türklerin Anadolu’ya
gelmesi Anadolu’daki Türk nüfus oran›n› arttırm›fl, bu durum Türk ulus devletine giden yolu açm›flt›r. Ancak yine de Türkiye Cumhuriyeti kurulurken Anadolu’da Türkler homojen de¤ildir, hala Anadolu’da H›ristiyan, Müslüman baflka etnik unsurlar vard›r. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti kurulurken ›rka/soya veya dine, mezhebe dayal› de¤il, aidiyet duygusunu esas alan “vatandafll›k ba¤›na” dayal› bir millet tan›m› yap›lm›flt›r. ‹flte tam 65
BD MART 2016
da bu nedenle 1924 Anayasas›’n›n 88. Maddesinde “Türkiye ahalisine din ve ›rk fark› olmaks›z›n vatandafll›k itibariyle (Türk) ›tlak olunur” denilmifltir.
denilmesini önermifl, Celal Nuri Bey, Lozan Antlaflmas›’n›n 39. Maddesi nedeniyle böyle bir tan›m yap›lamayaca¤›n› belirtmifltir. Daha sonra söz alan Hamdullah Suphi Bey, s›n›rlar›m›z içinde yaflayan herkese Türk iç flüphesiz çok uluslu bir demek amac›nda oldu¤umuzu ancak, imparatorluktan ulus devlete Mübadele ile gayrimüslim az›nl›klar›n geçifl süreci çok kolay olmam›flt›r. Bu ülkeden ç›kar›lmakta olduklar›n›, bu geçifl sürecinde büyük sanc›lar, çetin süreçte bu unsurlara da Türk denilmetart›flmalar yaflanm›flt›r. Bu süreçte sinin sorun yarataca¤›n›, ülkemizde kimi çevrelerce çok abart›lan baz› kalan Ermenilerin ve Rumlar›n da bu yanl›fllar da yap›lm›flt›r. Ancak burada durumu kabul etmeyeceklerini belirtgözden kaç›r›lmamas› gereken nokta, mifltir. Hamdullah Suphi Bey bu de¤iflimin ve dönüflümün (impadevamla, eskiden, ayr› terbiyeleri, ayr› ratorluktan ulus devlete geçiflin) okullar›, ayr› dilleri olmayan, Türk tarihin bir zorlamas› oldu¤u gerçe- fliirleri yazan, Türk ninnileri söyleyen ¤idir. Türk ulus devleti, Ermenilerin araya giren 11 y›ll›k emperyalist propaganda, nifak sonunda paylafl›m savafllar›yla edebiyat, müzik, kilise ve da¤›l›p parçalanan bir okullarla bizden ayr›lmaya imparatorluktan geriye bafllad›klar›n›, kalplerinin kalan Türklerin, (Osmanart›k farkl› atmaya bafllad›l›daki di¤er uluslar çoktan ¤›n›, bu nedenle bu insanba¤›ms›zl›klar›n› kazan›p lara Türk demekle Türk kendi devletlerini kurolmayacaklar›n› ifade mufltur) ana yurt Anadoetmifltir. Hamdullah Suphi lu’da varl›¤›n› devam Bey sözlerini flöyle sürdürHamdullah Suphi Bey ettirme savafl›n›n zorunlu müfltür: bir sonucudur. “Baflka ülkelerde baflka az›nl›kTürk ulus devletinin kurucu metni lar›n yapt›¤›n› kabul ediniz. Fransa’da 1924 Anayasas›’d›r.1924 Anayasas› yaflayan Musevi nas›l Frans›z gibi haz›rlan›rken Meclis’te “Türk milleti” baflka mektepten vazgeçmiflse, nas›l nin nas›l tan›mlanaca¤› bir hayli tart›- baflka lisan konuflmuyorsa, nas›l fl›lm›flt›r. Milleti tan›mlayan 88. Mad- Fransa’y› benimsemifl ise, mektepleride görüflmelerinde öncelikle “milliye- nizi kapat›n›z, Ermenili¤i terk ediniz, tin” mi yoksa “tabiiyetin” mi dikkate Türk hars›n› kabul ediniz, ondan sonra al›nmas› gerekti¤i tart›fl›lm›fl, daha size Türk deriz. Fakat siz, dil ayr›l›sonra Bozok Mebusu Ahmet Hamdi ¤›n›, okul ayr›l›¤›n›, devlet ayr›l›¤›n› Bey, “Türk ahalisinden olup Türkiye güdünüz, ondan sonra geliniz ve bana hars›n› kabul edenlere Türk ›tlak olur” deyiniz ki, bizi Türk telakki et! E¤er
H
66
BD MART 2016
böyle muhalif iseniz elimMüslümanlar›n yararden gelmez. Çünkü ruhuland›klar› ayn› medeni mun inanmas›na imkân ve siyasi hukuktan istiyoktur. O halde arkadafllar fade edecekler denildi¤i madde bizim aleyhimizde için hiçbir fark yoktur. kullan›labilir. ‹zahata Binaenaleyh Hamdullah muhtaçt›r. Türk diye geSuphi Bey’e soruyorum, çerse bizim aleyhimize bunlara Türklük s›fat›n› kullan›rlar buna emin vermeyelim de ne yapaolunuz.” l›m? Elimizde ikinci bir Daha sonra söz alan imkân var m›d›r?” Celal Nuri Bey Celal Nuri Bey, eskiden Bunun üzerine bir Osmanl› s›fat›n›n oldu¤unu, bu Mazhar Müfit Bey, “Buraya, yaln›z s›fat›n herkesi kapsad›¤›n›, bu s›fat› ‘din ve ›rk fark› olmaks›z›n tabiiyet ortadan kald›r›p yerine Türkiye Cum- bak›mdan’ desek nas›l olur?” diye huriyeti’ni kurdu¤umuzu, ancak bu sormufltur. Bu “tabiiyet” konusu bir Türk cumhuriyetinin de tüm bireyle- süre tart›fl›ld›ktan sonra reddedilmifltir. rinin Türk ve Müslüman olmad›¤›n› Hamdullah Suphi Bey, maddenin belirterek “Bunlar› ne yapaca¤›z? “Türkiye ahalisine din ve ›rk fark› Ortada bir Rum var, bir Ermeni var, olmaks›z›n vatandafll›k itibariyle bir Yahudi var, türlü türlü anas›r var. Türk ›tlak olunur” fleklinde düzeltilÇok flükür ki az›nl›kt›r. Bunlara e¤er mesini istemifltir. Türklük s›fat›n› vermeyeceksek ne Madde bu flekliyle oya konulup diyece¤iz?” diye sorunca “Türkiyeli!” kabul edilmifltir. (TBMM Zab›t Cerisesleri yükselmifltir. desi, s. 908-911). Görüldü¤ü gibi 1924 Anayasas› unun üzerine Celal Nuri Bey, haz›rlan›rken “milliyet” tart›flmalar› “‹stirham ederim Türkiyeli s›ras›nda “Türklük” ve “Türkiyelihiçbir manaya gelmemektedir. Ayr›ca lik” kavramlar› da tart›fl›lm›flt›r. Lozan Antlaflmas›’n›n 39. Maddesi Sonuçta Celal Nuri Bey’in ifadesiyle gere¤i hiçbir fark olmayacakt›r.” demifltir. Ahmet Hamdi Bey, “‹simce de¤il de hukukça” diye seslenmifltir. Buna Celal Nuri Bey flu karfl›l›¤› vermifltir: “Müsaade buyurun fark olmayacakt›r. Fark olmay›nca flu Türk’tür, flu Türkiyelidir demek ikiye ay›rmak mümkün de¤ildir. (…) Lozan Antlaflmas›’n›n 39. Maddesi gere¤ince
B
1924 Anayasas› haz›rlan›rken “milliyet” tart›flmalar› s›ras›nda “Türklük” ve “Türkiyelilik” kavramlar› da tart›fl›lm›flt›r.
67
BD MART 2016
“Türkiyelilik hiçbir anlama gelmiyor” denilerek “Türklük” kavram› kabul edilmifltir. 1924 Anayasas›’n›n 88. Maddesi gere¤ince “vatandafll›k ba¤›” durumundaki Türklük anayasada s›kça kullan›lm›flt›r. rne¤in, anayasan›n 10. 11. maddeleri milletvekili seçme ve seçilme hakk›n›n erkek Türklere ait oldu¤unu belirtmifl, 5. fasl› “Türklerin Hukuku Ammesi” bafll›¤›n› tafl›m›fl. 68. Maddede “Her Türk hür do¤ar, hür yaflar” denilmifl; 69. Maddede “Türklerin kanun nazar›nda eflit olduklar›” belirtilmifltir. (Bkz. Karl›kl›, s. 33-45) Türk ulus devletine giden süreçte ‘Türkiye Devleti ve “Türkiye Halk›” kavramlar› da kullan›lm›flt›r. Örne¤in, 1924 Anayasas›’n›n 1. ve 2. Maddelerinde “Türkiye Devleti” ifadesi kullan›lm›flt›r. Daha önce 1921 Anayasas›’n›n (Teflkilat-› Esasiye Kanunu) 3. Maddesinde de “Türkiye Devleti” ifadesi yer alm›flt›r. Prof. Bülent Tanör’ün ifade etti¤i gibi burada geçen “Türkiye Devleti ibaresi, etnik kökeni, dini ve kültürü ne olursa olsun belli bir siyasal co¤rafya içinde yaflayan insanlar›n siyasal birleflmesinin en üst noktas› olan yeni bir devleti bütün kucaklay›c›l›¤›yla ifade ediyordu.”(Tanör, s. 244) Ayr›ca bu anayasan›n birçok maddesinde (m.1, m.2, m.4, m.12, m.18,) kullan›lan “millet” ve “halk” kavramlar›n›n önünde herhangi bir etnik kimlik ifadesi yoktur. (Bkz. Karl›kl›, s. 15-18). Kurtulufl Savafl›’n›n ola¤anüstü
Ö
68
koflullar›nda anayasa koyucu, “Türk milleti”, Türk halk›” gibi tan›mlamalar yapmam›fl, sadece “millet” ve “halk” ifadelerini kullanm›flt›r. Ayr›ca 23 maddelik 1921 Anayasas›’n›n 14 maddesi yerel yönetimlerle ilgilidir. 11. Maddede vilayetlerin “muhtariyetinden” söz edilmektedir. Kurtulufl Savafl›’n›n en zor zaman›nda haz›rlanan bu ola¤anüstü anayasada ›srarla “Türklük” ve “merkezi yönetim” vurgusundan uzak durulmas›n›n nedeni tamamen stratejiktir.
A
tatürk, iflgale karfl› oluflturdu¤u etnik ba¤laflmaya, birlik ve bütünlü¤e zarar vermemek için çok dikkatli bir kurtulufl stratejisi izlemifltir. Atatürk, Kurtulufl Savafl› y›llar›nda sürekli bu stratejiyi güçlendirmeye çal›flm›flt›r. Örne¤in, 1 Kas›m 1920’de Meclis’te yapt›¤› konuflmada “Burada ifade edilmeye çal›fl›lan Meclis-i alinizi teflkil eden zevat yaln›z Türk de¤ildir, yaln›z Çerkez de¤ildir, yaln›z Kürt de¤ildir, yaln›z Laz de¤ildir, fakat hepsinden mürekkep bir ‹slam toplulu¤udur, samimi bir bütündür.” diyerek bu etnik ba¤laflmaya dikkat çekmifltir. Kurtulufl Savafl› kazan›l›p Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra haz›rlanan 1924 Anayasas›’nda ise Türk ulus devlet inflas›n›n bir gere¤i olarak “Türklük” ve “merkezi yönetim” vurgusu yap›lm›flt›r. 1921 Anayasas›, Atatürk’ün 13 Eylül 1920’de Meclis’e verdi¤i, 18 Eylül 1920’de Meclis’te okunan ve 18 Kas›m 1920’de Meclis’te bir komisyonda görüflülmeye bafllanan
BD MART 2016
(ABE, C. 10, s. 102). Atatürk sadece 1921 Anayasas›’ na temel oluflturan Halkç›l›k Beyannamesi’nde de¤il, 1930 y›l›nda haz›rlad›¤› “Vatandafl ‹çin Medeni Bilgiler” kitab›nda da Türk milletini tan›mlarken “Türkiye halk›” ifadesini kullanm›flt›r. Atatürk burada Türk milletini, 1924 Anayasas›’n›n 88. Maddesine benzer flekilde “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halk›” olarak tan›mlam›flt›r.
Atatürk, iflgale karfl› oluflturdu¤u etnik ba¤laflmaya, birlik ve bütünlü¤e zarar vermemek için çok dikkatli bir kurtulufl strateji izlemifltir. Halkç›l›k Program›’na dayanmaktad›r. ‹flte bu Halkç›l›k Program›’na göre haz›rlanan Halkç›l›k Beyannamesi’nin metninde halk “Türkiye halk›” olarak tan›mlanm›flt›r: “Türkiye Büyük Millet Meclisi, (…) hayat ve ba¤›ms›zl›¤›n› yegâne ve mukaddes emel bildi¤i Türkiye halk›n› emperyalizm ve kapitalizm tahakküm ve zulmünden kurtararak irade ve hâkimiyetinin sahibi k›lmakla gayesine ulaflaca¤› kanaatindedir.”
onuç olarak Türkiye Cumhuriyeti kurulurken imparatorluktan ulus devlete geçifl sürecinde “millet” konusu enine boyuna tart›fl›lm›flt›r. Bu gün Türkiye Cumhuriyetiyle kavgal› çevrelerin dillerine pelesenk ettikleri “Türkiyeli” kavram› 90 y›l önce bu ülkenin kurucu meclislerinde, anayasa görüflmelerinde tart›fl›lm›fl ve “Hiçbir anlama gelmedi¤i” sonucuna var›larak reddedilmifltir. Sonuçta Türkiye’ deki hiçbir etnik unsuru d›fllamayan, ›rka ve dine dayanmayan “vatandafll›k ba¤›n›” esas alan son derece demokratik bir Türk milleti tan›m› yap›lm›flt›r. Dolay›s›yla Türkiye Cumhuriyeti, 1924 Anayasas›’ndaki flekliyle “Türkiye ahalisini”, Atatürk’ün Medeni Bilgiler’deki ifadesiyle “Türkiye halk›n›” tüm unsurlar›yla “Türk milleti” olarak adland›ran çok kavray›c› ve birlefltirici bir ulus anlay›fl› üzerinde yükselmifltir.
S
sinanmeydan@butundunya.com.tr Kaynaklar Atatürk’ün Bütün Eserleri (ABE), C.10, ‹stanbul, 2003. TBMM Zab›t Ceridesi, Devre II,‹çtima Senesi II, C. 8/1, 20.4 1340 Yücel Karl›kl›, Türk Devriminin Temel Belgeleri, ‹stanbul, 2010 Bülent Tanör, Osmanl›-Türk Anayasal Geliflmeleri, ‹stanbul, 2007
69
“Osmanl› ‹mparatorlu¤u modern dünya ve milliyetçilik karfl›s›nda y›k›lan son Roma'd›r. Bu tip bir imparatorluk bundan sonra olamaz." Osmanl›'ya Bakmak kitab›nda Haçl› birli¤ini dirilten Fetih'ten, Osmanl› tarihinin tart›flmal› pek çok olay, kavram ve kurumu ele al›n›yor. Mohaç'tan K›r›m Savafl›'na, Osmanl› tarihi boyunca hep bir muamma olarak kalan Ortado¤u'dan M›s›r ile olan iliflkilere, Kavalal› Mehmet Ali Pafla sorunundan sürgündeki fiehzade Cem Sultan'a, kad›nlar saltanat›n›n en güçlü ve simge ismi Kösem Sultan'dan II. Abdülhamid'e, Osmanl›'daki milletler ve dinler mozai¤inden Balkanlar'daki milliyetçilik hareketlerine… Osmanl› Bat›l›laflmas›, diplomasi, d›fliflleri, Tanzimat ve Meflrutiyet dönemine kadar pek çok konu ‹lber Ortayl›'n›n ak›c› kalemiyle bu kitapta.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Kültür ve Sanat Dünyas›ndan Tekin Özertem
Güselleme... Güsel Bilal’i ne zaman tan›d›m emin olun hat›rlam›yorum.
San›r›m 70’li y›llar›n sonlar›yd›. Her ilk duyan gibi ad›n›n güzel olup yanl›fll›kla Güsel diye yaz›ld›¤›n› düflünmüfl; o zamanlar “Hazreti Google” henüz yaflam›m›za girmedi¤inden sözlü¤e bile bakm›flt›m.
G
üsel diye bir sözcük yoktu söz- çal›flkan, flefkatli, vefal› gibi anlamlüklerde. Hâlâ da yok. Ama larla … san›r›m yak›n gelecekte olacak. Karfl›Güsel Bilal denince akl›ma hep s›nda da iyi, do¤ru, dürüst, güzel, bu birbirinden anlaml› tan›mlar geliyor.
71
BD MART 2016
Bir de Türk E¤itim Vakf›… Öylesine özdeflleflmifltir Güsel Bilal, ülkemizin yetenekli gençleri ile e¤itimine saymakla bitmeyecek bunca katk›s› olan Türk E¤itim Vakf› ile… Dile kolay, kuruldu¤u y›ldan bafllayarak 49 y›ld›r emek vermekte bu e¤itim kurumuna.
T
ürk E¤itim Vakf›, 4 May›s 1967 tarihinde, Birleflmifl Milletler’in uluslar›n geliflmifllik düzeyini ‹nsani Geliflmifllik Göstergesi [1] ile ölçümlemeye bafllamas›ndan tam yirmi alt› y›l önce merhum Vehbi Koç’un önderli¤inde kuruldu. 1993 y›l›ndan bu yana ülkelerin insani geliflmifllikleri belirlenirken bafll›ca üç konu: 1. Uzun ve sa¤l›kl› bir yaflam ortalamas›. 2. Bilgi düzeyi. (Okuryazarl›k; ilkokul, lise ve üniversite e¤itimi oranlar›) 3. Ölçünlü / standart yaflam düzeyi. Amerikan Dolar› olarak kifli bafl›na düflen gelir ve al›m gücü göz önünde tutulmaktad›r. Atatürk devrim ve ilkelerine yürekten ba¤l›, onun e¤itime verdi¤i önemin bilincinde bir ifl adam› ve sanayici olarak Vehbi Koç bu gerçe¤i, e¤itim düzeyinin bir ülkenin geliflimindeki önemini, Birleflmifl Milletler ‹nsani Geliflmifllik Göstergesi’nin kabulünden çok önce kavram›fl. Ülkemizin önde gelen, kendisi gibi ayd›n ve hay›rsever 72
dostlar› ile birlikte kurmufllar Türk E¤itim Vakf›n›. Amaç: Atatürk ilke ve devrimlerinin önemi, de¤eri ve gere¤i konusunda hâlâ kuvvetle ihtiyac›m›z olan bilinci artt›rmak; e¤itim görmek isteyip de buna gücü yetmeyen, bu alanda her türlü ilgi ve yard›ma de¤er gençlere e¤itim ve ö¤renim süreçlerinde destek olmak; e¤itimde f›rsat eflitli¤inin bir ölçüde de olsa sa¤lanabilmesine katk›da bulunmak. Kurucular› aras›nda Vehbi Koç’un yan›s›ra kimler yok ki! Dr. Nejat Eczac›bafl›, Ord. Prof. Sulhi Dönmezer, Ayd›n Bolak... Türk E¤itim Vakf›n›n kurulmas›yla çizilmifl Güsel Bilal’in kaderi: Vehbi Bey, vakfa yönetici ararken keflfetmifl çiçe¤i burnunda bir genç k›z olan Güsel Bilal’i... Vakfa müdür yard›mc›s› yapm›fl. "Müdürler gelir gider, sen yard›mc› s›fat›yla hep yerinde kal›r, buraya göz kulak
Vehbi Koç ve Güsel Bilal
BD MART 2016
Güsel Bilal ifle bafllad›¤› y›llarda
olursun." demifl; dedi¤i gibi de olmufl. Bugün de vakf›n genel müdür yard›mc›s›. Kurulufluna maddi katk› sa¤lamam›fl -olana¤› olsayd› eminim onu da seve seve yapard›- ama yüre¤ini koymufl temelinin harc›na… Hâlâ ayn›
Anadol marka k›rm›z› otomobilinin direksiyonunun bafl›nda… Güsel Han›m’›n arac›l›¤› ile y›llar sonra tan›d›¤›mda flafl›p kald›¤›m Vehbi Bey’in alçak gönüllü, her türlü gösterifl ve flatafattan uzak yaflam›n› an›msar›m. Bir akflamüstü ‹stinye’deki mütevaz› apartman dairesinde sohbet ederken, kendisini ilk gördü¤üm o yaz günden söz etmifl ve Anadol’a biniyor olmas›na flaflt›¤›m› söylemifltim. Bana: “Ben kendi üretip satt›¤›m otomobile binmezsem baflkalar› neden sat›n al›p binsin?” deyiflini de hiç unutmam. Türk E¤itim Vakf› kuruldu¤unda vakf›n ad› Türk E¤itim Tesisi. Vak›flar Kanunu henüz kabul edilmemifl. [2] Bir müdür, bir hukuk müflaviri, bir müdür yard›mc›s›, bir sekreter, bir muhasebe görevlisi ve bir de odac› olmak üzere alt› çal›flan ile ç›k›lm›fl
Türk E¤itim Vakf› taraf›ndan bugüne kadar verilen yurt içi burs say›s› 223.600’e yurt d›fl› burs say›s› da 1665’e ulaflm›fl. heyecan, çoflku ve sevinçle at›yor o yürek vakf›n merkez binas›n›n sekizinci kat›nda; görenlerin flafl›p kalaca¤› kadar mütevaz› makam odas›nda. Güsel Han›m’› her ziyarete gidiflimde, bir yaz günü Erdek yolunda karfl›laflt›¤›m Vehbi Bey gelir gözümün önüne beyaz kasketi ile
Türk E¤itim Vakf›’n›n temelini atanlardan biri olan Güsel Bilal 1971 y›l›nda Vakf›n genel kurul toplant›s›nda 73
BD MART 2016
yola. Aradan geçen 49 y›l boyunca çok fley de¤iflmifl. Vakf›n gücü de itibar› da güvenilirli¤i de artm›fl. Mal varl›¤› milyonlarca dolara, destekçisi yüzlerce kifliye, bugüne kadar verilen yurt içi burs say›s› 223.600’e yurt d›fl› burs say›s› da 1665’e ulaflm›fl. Çiçe¤i burnunda müdür yard›mc›s› genç k›z da genç yafll› on binlerce kiflinin sevgili Güsel Ablas›, Güsel Annesi olmufl. Güsel Han›m diye söz etti¤ime bakmay›n. Kendisi, tüm yaflam› boyunca e¤itime ve gençlere verdi¤i önem, gösterdi¤i özen ve gerçeklefltirdi¤i çal›flmalar nedeniyle benim de Güsel Ablam hanidir.
B
ir gün Vehbi Bey, Güsel Han›m’a. “K›z sen çok zenginsin.” diye tak›lm›fl. Güsel Han›m, “Neden?” diye sordu¤unda da “Her gitti¤im yerde senden söz ediyorlar.” demifl. Do¤ru. Vakf›n çal›flmalar›n› yak›ndan bilen herkesin hiç çekinmeden içten-
Y›l›n ‹fl Kad›nlar› Ödül Törenin’de (2004)
likle kat›laca¤› bir tan›m bu. Lay›k görüldü¤ü onca ödül de bunun kan›t›. Güsel Bilal’in zenginli¤i yaz›m›n bafl›nda da belirtti¤im gibi gerçek gönül zenginli¤i. Örnek mi? Örnek çok: Y›l 2002… Türk E¤itim Vakf› taraf›ndan 1980’li y›llarda Güneydo¤u Anadolu’da yapt›r›lm›fl olan 3 ilkö¤retim okuluna vak›f yönetim kurulu üyesi Dr. fiahap Kocatopçu’nun da kat›ld›¤› bir ziyaret gerçeklefltirilir. O y›llarda Batman’ da genç k›zlar aras›nda Ça¤dafl Yaflam› Destekleme Derne¤i kurucusu Prof. Dr. Türkan Saylan ile (1999)
74
BD MART 2016
intihar olaylar› oldukça yayg›n. Batman valisi ‹sa Parlak ile görüflen ve intiharlar›n nedenini sorgulayan Güsel Han›m bir rapor haz›rlayarak edindi¤i bilgi ve izlenimleri TEV yönetimine sunar. Batman’da çok amaçl› bir e¤itim merkezi aç›lmas› için hemen bir proje gelifltirir. Bak›n bu konuda Güsel Han›m ne diyor: “K›zlar›m›za beceri kazand›r›rsak, hem bir fleyler ö¤renirler, hem bir gelir elde edebilirler, ailelerinin yan›nda kendilerini daha güçlü hissederek kendi istedikleri fleyleri elde edebiler diye düflündüm. Batman’ da çok amaçl› bir toplum merkezi açmak için hemen harekete geçtik. Sadece bu proje için sa¤lad›¤›m›z maddi ve manevi desteklerle projeyi k›sa sürede hayata geçirmeyi baflard›k.” “Türk E¤itim Vakf›n›n 35. Kurulufl y›l dönümünde vakf›n yönetim kurulu baflkan› Ömer Dinçkök’ün önerisi ile yönetim kurulu taraf›ndan bu merkeze Güsel Bilal E¤itim Merkezi ad›n verildi ve bu beni çok mutlu etti. Ayr›ca vak›ftaki 35 y›ll›k eme¤imin, her y›l yurtd›fl›na yüksek lisans e¤itimi için gidecek bir gence benim ad›ma bir burs tahsis edilerek taçland›rılm›fl olmas› da bu mutlulu¤umu bir kat daha art›rd›. 2002 y›ldan bafllayarak her y›l bir gencimiz Güsel Bilal e¤itim bursundan yaralanarak yurtd›fl›nda yüksek lisans e¤itimi yapma olana¤›na kavufltu.” Y›l 2003… Güsel Bilal, bu kez de Dünya Gazetesi taraf›ndan pilot Nezihe Viranyal›, tiyatro sanatç›s› Suna Pekuysal ile birlikte Baflar›l› ‹fl
Y›l 2003… Güsel Bilal, bu kez de Dünya Gazetesi taraf›ndan pilot Nezihe Viranyal›, tiyatro sanatç›s› Suna Pekuysal ile birlikte Baflar›l› ‹fl Kad›nlar› Onur Ödülü ile ödüllendirilir. Kad›nlar› Onur Ödülü ile ödüllendirilir. Çok önemli sa¤l›k sorununun bile h›z›n› kesemedi¤i e¤itime hizmet yolunda yapt›¤› çal›flma ve sa¤lad›¤› katk›lar Alman Akademik De¤iflim Servisi (DAAD), Amerikan Türk Kad›nlar Birli¤i ile burada say›lamayacak çok say›da gönüllü toplum kuruluflu ve kifli taraf›ndan teflekkür ve ödüle lay›k görülür.
A
ma... San›r›m Güsel Bilal için en büyük ödül Türk e¤itimine ve gençlerine halen katk›da bulunabiliyor olmak. Teflekkürler Güsel Abla!• tekinozertem@butundunya.com.tr [1] Human Development Index, 1990 y›l›nda Pakistanl› ekonomist Mahbub ul Haq taraf›ndan gelifltirilmifl olup 1993 y›l›ndan bu yana Birleflmifl Milletler Geliflme Program› kapsam›nda yer almaktad›r. Türkiye, 2014 y›l›nda bu s›ralamada 188 ülke aras›nda 72. s›radad›r. Türkiye’nin en iyi oldu¤u alan uzun yaflam ortalamas› en zay›f olan alan ise bilgiye eriflim ve ömür boyu e¤itim olana¤›. [2] Kanunun Kabul Tarihi: 13.07.1967; Kanun No:903 75
ÜNLÜLER‹N B‹YOGRAF‹LER‹
Wolfgang Amadeus
Mozart W
Yazan: MÜMTAZ ‹D‹L
olfgang Amadeus Mozart’›n hayranlar› aras›nda Beethoven, Rossini, Wagner, Chopin, Brahms, Guno, Stendhal, Turgenyev, Herzen, Griboyevov ve Tolstoy gibi dünya edebiyat›n›n ve sanat›n›n dev isimleri bulunuyordu. Bilindi¤i gibi, Mozart’›n mezar›n›n nerede oldu¤u bilinmiyor. Buna biraz da kar›s› Constanze neden oldu. Mozart ile yaflad›¤› dönemde epey mali s›k›nt› çekmifl olan Constanze, hayat›n›n tüm an›n› kendi yaflam›n› korumakla geçirmiflti. Ölen kocas› Mozart ile hemen hiç ilgilenememiflti. Mozart’› sevmesine çok sevmiflti, ama asla bir dehan›n yan› bafl›nda oldu¤unu anlayamam›flt›. Constanze için yaflam Mozart gibi ç›lg›n biri ile yaflamaktansa, kendi halinde hayat›n› sürdüren “munis” bir adamla yaflamakt›. Mozart öldü¤ünde onu St. Marxer mezarl›¤›na gömmüfllerdi. Yeniden hat›rlay›p da mezar›n› bulmak
BD MART 2016
Öldü¤ünde Mozart’tan geriye 3 bin guldenlik borç kalm›flt›.
için aradan tam 18 y›l geçmiflti ve Mozart’›n nereye gömülü oldu¤unu bulmak art›k imkâns›zd›. Öldü¤ü gün ö¤leden sonra üç sular›nda Mozart’› son yolculu¤una u¤urlamak isteyenler St. Stephen Katedrali’nde topland›lar. Çok az gelen olmufltu. Üstelik gelmeyenler aras›nda Mozart’›n bestesi olan “Sihirli Flüt” operas› sayesinde servet kazanan Schikaneder de vard›. Öldü¤ünde Mozart’tan geriye sadece 200 gulden nakit ve 400 guldenlik eflya, ama buna karfl›l›k da 3 bin guldenlik borç kalm›flt›.
H
emen herkesin bildi¤i gibi Mozart Salzburg’da do¤du. fiöyle anlat›yor biyografi yazar› Boris Kremnev: “Adam, bafl›ndaki flapkas›n› ç›kar›p üzerinde biriken suyu silkti ve tekrar kafas›na geçirerek, ta kafllar›na kadar çekti. Sonra aya¤a kalkt› ve h›zla yürüdü. Adam, önüne ç›kan
küçük tafllar› bastonuyla kenara itiyor, tafllar gürültüyle afla¤› do¤ru yuvarlan›yordu. Uzun boylu, endaml›, genifl omuzlu adam, sanki tafllarla yar›fl›yormufl gibi h›zla yokufl afla¤› iniyordu. H›zl› yürüdü¤ü için yanaklar› k›pk›rm›z› kesilmiflti, gri gözleriyse sanki aç›k maviymifl gibi görünüyordu. Dudak çizgileri net olan a¤z› hafif aç›lm›fl, ince dudaklar›n›n kenarlar› afla¤›ya do¤ru sarkm›fl, kartal burnundan sert ve iradeli çenesine uzanan keskin çizgiler ise daha da belirgin hale gelmiflti. Üzerindeki giysiler karfl›laflt›¤› bekçinin pek hofluna gitmemifl olacak ki, kimli¤ini istedi. Kimlikte flöyle yaz›yordu: Ad›: Johan Georg Leopold Mozart, Mezhebi: Katolik. Özgür imparatorluk flehri Augsburg 1719 do¤umlu, zanaatkâr.” ‹flte ileride dünyan›n en büyük müzisyenlerinden biri olacak Wolfgang Amadeus Mozart’›n dedesi 77
BD MART 2016
Leopold Mozart buydu. Amadeus Mozart’›n gelece¤in en büyük müzisyenlerinden biri olmas›n› sa¤layacak adam da mesle¤ini zanaatkâr olarak seçmeyen Leopold’du. O¤lunun yetene¤ini fark etmese, onu Avrupa’ n›n her köflesine s›rt›nda tafl›masa, belki de Mozart, tüm yetene¤ine ra¤men bir saray müzisyeni olarak kalacakt›.
Nitekim 1756 y›l›nda Leopold Mozart, yani Amadeus’un babas›, ismini tüm Avrupa’da duyuran, “Keman Çalman›n Temellerini Ö¤reten” bir kitap yay›nlad› ve bu kitab› Rus, Frans›z, Hollanda ve daha birçok dillere çevrildi, ders kitab› olarak okutuldu. Amadeus Mozart’›n en büyük flans› da böylesine inatç› ve h›rsl› bir
Amadeus Mozart’›n en büyük flans› da böylesine inatç› ve h›rsl› bir babas› olmas›yd›.
A
sl›nda Georg Leopold üç o¤lunun da zanaatkâr olmas›n› istiyordu. Küçük olanlar›, Joseph Ignats ve Franz Aloiz baba mesle¤ini seçtiler ve iyi birer çiftçi oldular. Büyük o¤lu Leopold ise, baflka bir mesle¤i seçti: “Güç bilimdedir!” Bu güç iflte, Amadeus Mozart’› yaratm›flt›.
babas› olmas›yd›. Wolfgang Amadeus Mozart, belki de hakk›nda en çok yaz› yaz›lan, eserleri irdelenen, çal›nan bir dehad›r. Hakk›nda her türlü bilgi küçük bir araflt›rma ile bulunabilir, ama Leopold Mozart’›n onun hayat›ndaki yeri en az onun dehas› kadar önemlidir.•
‹nsanIar sanat›m›n bana çok koIay bir biçimde geIdi¤ini
düflünerek büyük hata ediyorIar. Hiç kimse besteciIi¤e benim kadar zaman›n› ve düflünceIerini adamam›flt›r. Geçmiflten flimdiye kadar yaflam›fl hiç bir büyük besteci oImas›n ki, onun eserIerini defaIarca kere çaI›flm›fl oImayay›m. Wolfgang Amadeus Mozart 78
Tarihten Damlalar Mümtaz ‹dil
Ben de Salieri Olsam Mozart’ı Öldürürdüm
B Daha alt› yafl›n› doldurmam›flt› Wolfgang Amadeus Mozart, babas› Leopold’un yan›na geldi ve söyledi¤i fleyleri notaya geçirmesini istedi. Mozart orgun bafl›na geçti ve küçük bir müzikal çald›.
u, fa majör format›nda çal›nm›fl basit bir eserdi, basit bir temposu vard› ama nereden bak›l›rsa bak›ls›n minuvet türünde bir eserdi ve o güne kadarki ezgilere, benzerlerine yak›n bile de¤ildi. Beste Mozart’a aitti. Ufak tefek yanl›fllar vard›, ama baba Leopold bu yanl›fllar› hemen düzeltti. Mozart o yafllardayken, yani daha alt› yafl›na bile gelmemiflken müzikle ilgili düflüncelerini notaya aktaram›yordu, ama art›k bir müzisyen gibi düflündü¤ü de babas› taraf›ndan fark edilmiflti. S›k s›k o¤luyla ilgili notlar düflüyordu: Bunlardan biri inan›lmazd›, “Wolfgang, yukar›da yaz›l› bu eseri dört yafl›ndayken ö¤rendi…” 79
BD MART 2016
Ard›ndan da bir süre sonra flu notu düfltü: “Wolfgang Mozart, 11 May›s 1762-16 Temmuz 1762.” Asl›nda çevresindekiler Leopold’un çocu¤unun müzik yetene¤ini abaratt›¤›n› düflünüyor, hatta kimi zaman o¤lu yerine kendisinin bestelerini yapt›¤›n› düflünüyorlard›. Asl›nda Leopold o¤lunun yetene¤inin fark›ndayd› ve onun, kendisinin baflaramad›¤› iflleri baflaraca¤›ndan emindi. Bu nedenle de d›flar›dan gelen seslere hiç kulak vermiyordu. Wolfgang’a ne kadar çok fley ö¤retiyorsa fazlas›yla ald›¤›n›n da fark›ndayd›. Kararl›yd› ve o¤lunu dünyan›n en büyük müzik dehalar›ndan biri yapacakt›. Nitekim öyle de oldu… Piyano derslerinden sonra Leopold o¤luna org dersleri ald›rmaya bafllad›. Mozart, org çalma tekni¤inin hemen tümünü babas›ndan alm›flt›. Bir baban›n o¤lu ilgilenmesinin bu düzeyde olmas› gerçekten çok flafl›rt›c›yd›.
A
sl›nda çok yumuflak ruhlu bir adam de¤ildi Leopold. Wolfgang’a sert ve ciddi bir tav›r gösteriyordu. Sürekli onun daha zor ve karmafl›k meseleleri çözmesini istiyor, Mozart da bundan hiç yüksünmüyor, babas›n›n kendisine yükledi¤i afl›lmas› güç iflleri tek tek hallediyordu. Bu da Leopold’un daha da h›rslanmas›na ve sertleflmesine neden
80
Mozart çocukluk günlerinde
oluyordu. Anton Schachtner ad›nda renkli bir müzisyen bir an›s›nda flöyle anlat›yor: “Günün birinde kiliseyi ziyaret ettikten sonra Leopold ile birlikte evinize geldi¤imizde (Anton Schachtner bunu Marianna Mozart’a söyledi¤i için ‘sizin evinize” diyor) Wolfgang’› elinde kalemle bir fleyler yazarken bulduk. “Ne yaz›yorsun,” diye sordu babas›. “Piyano için konçerto. Biraz sonra birinci bölümü haz›r olacak.” “Göster bakay›m. Eserin ne kadar güzel oldu¤unu tahmin edebiliyorum.” Babas› k⤛d› ald› ve bana, mürekkep lekeleri aras›nda yaz›lm›fl notalardan oluflan eseri gösterdi.
BD MART 2016
Salieri
Leopold Mozart
Leopold, o¤lunun yetene¤inin fark›ndayd› ve o¤lunu dünyan›n en büyük müzik dehalar›ndan biri yapacakt›. Küçük Wolfgang, bilmedi¤i için kaz tüyünü mürekkep okkas›n›n ta dibine kadar sokarak yazd›¤›ndan, k⤛da leke b›rak›yordu. Daha sonra da kaz tüyünü eliyle siliyor ve yazmaya devam ediyordu. ‹lk önce saçma gibi görünen bu yaz›lara güldük ama daha sonra babas› notalar› incelemeye bafllad›. Leopold, uzun bir süre aptal aptal k⤛da bakakal›. Nihayet iki gözünden iki damla yafl boflald›. Hayranl›k ve sevinç gözyafllar›…”(*) Leopold flaflk›nd›. “Bunu kimse orgla çalamaz,”
dedi heyecanla. Wolgfang babas›n›n sözünü keserek, “Buna bofluna konçerto dememifller. Düzgün yaz›lana kadar al›flt›rmalar yapmak gerekiyor. Bak›n, bu konçerto flöyle çal›nmal›d›r.” Ve çalmaya bafllad›… Mozart’›n bundan sonraki hayat› hep baflar›larla geçti, ama onun en önemli özelli¤i, gelmifl geçmifl en küçük piyano tufllar›n› seslendiren ve en genç (çocuk) besteci olmas›. Daha ileri yafllarda da inan›lmaz fleyler yapm›flt›r. Örne¤in, piyanonun bafl›nda oturan Salieri’yi kald›r›p, “o eser öyle çal›nmaz, böyle çal›n›r,” dedi¤i anlat›l›r. Mozart 5 Aral›k 1791’de gece yar›s›n› biraz geçe öldü. Ölümüne birkaç dakika kala ünlü eseri “Requiem”den m›r›ldanmaya çal›flt›. Gece yar›s›na do¤ru, yani ölümüne bir saat kadar kala yata¤›nda aniden do¤ruldu, donuk gözlerle etraf›na bakt›, sonra yan yatt› ve uyudu… Asl›nda ölmüfltü… mumtazidil@butundunya.com.tr (*) Mozart, Boris Grigoryeviç Kremnev, Çev: Eldar Rüstemzade, Etkin Yay›nevi, s.36)
81
Dünya Döndükçe Sabriye Afl›r
Gazetecili¤in yeni boyutu:
‹zleyicilerin ve gün tüketti¤i haberler, ski Newsweek okurlar›n haberi teknolojinin geliflmesimuhabiri Nonny “hissetmelerini” ne paralel olarak, hem de la Peña, insanlar›n haberi yaln›zca zihinlesa¤layacak yeni bir daha kolay ulafl›labilir hale geldi hem de yer riyle de¤il, tüm bedenleyöntem üzerinde ald›klar› mecralar çeflitriyle alg›lamalar›n› sa¤laçal›fl›l›yor. lendi. Haberlerin izleyicilemak, haberin kifli üzerindeki re ve okuyuculara özellikle etkisini art›rmak ve haber sosyal medya platformlar› ve ak›ll› öyküsünü fark yaratan bir biçimde sunmak için, sanal gerçeklikle gazete- telefon uygulamalar› gibi yeni araçlarla da ulafl›r hale gelmesi, beraberinde cili¤i bir araya getirdi. Çevremizde, ülkemizde ve dün- yaln›zca bilgi kirlili¤ini de¤il, ayr›ca yam›zda neler olup bitti¤ini anlamak haberlere karfl› “hissizleflmeyi” de için her gün haberleri izliyoruz, oku- getirdi. Güney Kaliforniya Üniversitesi yoruz ve dinliyoruz. Her birimizin her Gazetecilik Okulu’ndan Nonny de la 82
BD MART 2016
Peña, izleyicilerin ve okurlar›n haberi “hissetmelerini” sa¤layacak yeni bir yöntem üzerinde çal›fl›yor. Nonny de la Peña, insanlar›n özellikle “haber sa¤ana¤›na” maruz kald›¤› günümüzde, bireylerin haberi birebir hissetmelerini sa¤layan yeni bir yöntemin öncülü¤ünü yap›yor: Gazetecilikle sanal gerçekli¤i birlefltiriyor. Nonny de la Peña, 6 y›l önce Los Angeles’taki açl›k sorununa dikkat çekmek için bir haber haz›rlamak istiyordu. Ancak arad›¤›, haberi yazmak ya da görüntülü olarak sunman›n ötesindeydi. Görenlerin gerçek anlamda etkilenece¤i ve dikkate alaca¤› bir öykü haz›rlamak istedi. Stajyeriyle birlikte g›da bankalar›na giden ve burada yiyecek alabilmek için s›ra bekleyen insanlar›n aras›na kar›flan Nonny de la Peña, günler boyunca sesleri kaydetti ve foto¤raflar çekti. Bir gün bu görev için ofisten ayr›lan stajyeri döndü¤ünde a¤l›yordu. Elinde “Çok fazla insan var!”, “S›ra çok fazla!” diye hayk›ran insanlar›n sesleri, uzunca bir süre aç kald›¤› ve zaman›nda yiyece¤e ulaflamad›¤› için
kan flekeri düflen ve bir anda yere y›¤›larak komaya giren bir adam›n foto¤raflar› vard›. ›da bankalar› önündeki kuyruklarda karfl›lafl›lanlar› bir prodüksiyon çal›flmas›yla sanal gerçeklik projesine dönüfltürmeye karar veren Nonny de la Peña, s›rada bekleyen insanlar› modelleyerek ifle bafllad›. Ard›ndan da, o gün orada neler oldu¤unu seslerle ve insan hareketleriyle tam bir gerçekli¤e kavuflturacak biçimde kurgulad›: “Sanal gerçeklik gözlü¤ünü takt›¤›n›zda siz de art›k s›rada bekleyen insanlardan birisi oldunuz. Önünüzde ve arkan›zda sizinle birlikte s›ra bekleyen pek çok insan var. Bir kad›n ‘Çok fazla insan var, çok fazla insan var’ diye ba¤›r›yor. Bir di¤eri ‘S›ra çok fazla’ diyor onu destekleyerek. Çevrenizdekilerin yak›nmalar›, ba¤›rt›lar› ve zaman zaman da iniltilerini duyuyorsunuz. Ve önünüzdeki yafll› bir adam bir anda yere y›¤›l›yor. fieker hastas› ve uzun süredir aç. Yiyece¤e zaman›nda ulaflamad›¤› için bir anda 83
BD MART 2016
komaya giriyor ve yerde ç›rp›nmaya bafll›yor. S›radaki di¤er insan panikliyor, ‘yard›m ça¤›r›n, kriz geçiriyor’ diye ba¤›r›yorlar.”
s›nda bulundu¤una ve orada, s›rada bekleyen insanlarla birlikte oldu¤unu hissetti¤ine tan›k olduk. 2012’de Sundance’a götürdü¤ümüz bu eser, ilk sanal gerçeklik filmiydi ve tedirginavos’taki Dünya Ekonomik dik ama insanlardan inan›lmaz tepkiForumu’nda da gösterilen ler ald›k. Kendisini bu öykünün tam çal›flmas› ile ilgili Nonny de la Peña, da ortas›nda bulan insanlar›n baz›lasanal gerçeklik gözlüklerini takarak r›n›n bu deneyimin sonunda gözyafllabu haberi deneyimleyen insanlar›n r›n› tutamad›klar›n› gördük. Baz›lar› tan›k oldu¤u tepkilerini de anlat›yor: da orada, ayaklar›n›n dibinde yerde “Laboratuvar ortam›nda bu uzanan adama yard›m edemedikleri için oldukça gerildiler.” Kendisini öykünün tam Nonny de la Peña, sanal gerçeklikle da ortas›nda bulan baz› gazetecili¤i bir araya insanlar›n bu deneyimin getirdi¤i bu ilk projesinin ard›ndan hemen sonunda gözyafllar›n› ikincisi için kollar› s›vatutamad›klar›n› gördük. d›. Yeni çal›flmas› ise, deneyimi yaflayan kiflilerin, aya¤›n›n Suriye’deki iç savafl ile ilgili oldu. Mülteci kamplar›nda ses, video kay›tdibinde uzand›¤›n› düflündükleri lar› ve foto¤raf çekimleri yap›lmas› adam›n -gerçekte orada olmad›¤›n› bilmelerine karfl›n, üzerine basmama- için ekibini görevlendirdi. “Proje: ya özen gösterdiklerine, hareketleriyle Suriye” ismini verdikleri ikinci çal›flistemsiz biçimde yard›mc› olma çaba- malar›nda, küçük bir k›z soka¤›n
“
84
BD MART 2016
ortas›nda flark› söylüyordu. K›z›n flark› söyledi¤i s›rada kulaklar› sa¤›r eden bir gürültüyle, birkaç metre ileride bir bomba patl›yor ve etraf› bir toz bulutu sar›yordu. Toz bulutunun azalmas›yla, çevrede kofluflturan insanlar›, yerde yatan yaral›lar› görmek mümkün oluyordu. Sokakta insanlar›n ba¤›r›fllar›, inlemeleri ve 盤l›klar›, araçlar›n korna seslerine kar›fl›yordu. onny de la Peña ve ekibi, “Proje: Suriye”yi insanlara sunmalar› için Londra’daki Victoria ve Albert Müzesi’nden davet ald›lar. Müzenin ziyaretçileri sanal gerçeklik gözlü¤ünü takarak, kendilerini iç savafl yaflanan bir ülkenin topraklar›nda, birkaç metre ötelerinde bomban›n patlad›¤› bir sokakta buldular. Nonny de la Peña, bu çal›flmalar›n›, bu “üç boyutlu haber”lerini deneyimleyen insanlar›n tepkilerini de flöyle anlat›yor: “Küçük bir k›z›n flark› söyledi¤i ve bir bomban›n patlad›¤› soka¤› canland›rmam›z› deneyenler, o seslerin ve yaralananlar› görmenin inan›lmaz korkutucu ve gerçekçi oldu¤unu
söylediler. Gerçek bombalama yaflayan kifliler buna benzer bir korku uyand›rd›¤›n› söylediler. Birçok insan denedi ve befl günlük sürenin sonunda 54 sayfal›k ziyaretçi defteri yorumlar› ald›k. Oradaki küratörler böyle bir ak›n› daha önce görmediklerini söylediler. Yorumlarda, ‘Çok gerçekçi’, ‘Kesinlikle inan›lmaz’, ‘Normalde TV haberlerinde görece¤imiz bir fleyin tam ortas›nda oldu¤umu hissettim’ gibi ifadeler vard›. Gerçekten ifle yar›yordu, insanlar etkileniyorlard›, ak›lda kal›c›yd›.” Nonny de la Peña, üçüncü çal›flmas›nda da Trayvon Martin’in öldürülmesini ele ald›. 17 yafl›ndaki genç Trayvon Martin’in Florida’da bir dükkandan abur cubur al›p evine dönerken, George Zimmerman isimli bir semt bekçisi taraf›ndan öldürülmesi olay›yla ilgili tüm ayr›nt›lar›, polis görüflmelerini ve hatta mimari çizimleri bile gözden geçiren Nonny de la Peña, gerçe¤e tümüyle uygun bir sanal gerçeklik projesi haz›rlad›. Nonny de la Peña, gazetecili¤in bütün kurallar›na bu çal›flmalar› haz›rlarken de sad›k kald›klar›n› ve tüm sahneleri dürüst bir biçimde oluflturduklar›n› anlat›yor ve ekliyor: “LA’de Açl›k, bence gelecekte di¤er tüm normal platformlar› birlefltirecek yeni bir tür gazetecili¤i bafllat85
BD MART 2016
maya yard›mc› oldu. ‹nsanlar, ister bir adam›n açl›ktan yere y›k›ld›¤›n› görsün, isterse bir bombalama sahnesinin ortas›nda olduklar›n›, bu içinde bulunduklar› ortam› hissettiler. Amac›m tam olarak bu idi. Habercilik alan›nda, gerek belgesel, gerek, televizyon gerekse de gazetede çal›fl›rken hep fark yaratacak; insanlar›n dikkat kesilece¤i fleyler üretmeye çal›flt›m. Ama sanal gerçeklik projelerinde, insanlardan inan›lmaz kuvvetli ve içten tepkiler almaya bafllad›m. Çünkü sanal gerçeklikte siz, haberin, sahnenin tam ortas›nda yer al›yorsunuz. Bafl›n›z› ne yöne çevirirseniz, ortamdaki o yönü görüyor ve fiziksel anlamda oray›, ortamda bulunan insanlar›n durumunu hissediyorsunuz.” Gerçek görüntüleri ve bilgisayar grafiklerini birlefltirerek, yaflanm›fl olaylar› yeniden yaflama olana¤› sunan üç boyutlu gazetecilik alan›ndaki öncü
isim De la Peña, “Teknoloji gelifltikçe inan›yorum ki, haberler 360 derece ve üç boyutlu çekim yapan kameralarla kaydedilecek. Ve gelecekte gazeteciler, haberlerini üç boyutlu yapacaklar.” diyor. elki de De la Peña’n›n söyledi¤i gibi üç boyutlu gazetecilik sayesinde, bugünün okur ve izleyicileri gelecekte kendilerini haberin tam da ortas›nda bulabilecekler. Böylece bize uzak co¤rafyalarda yaflananlar›, kendimize uzak ve ilgisiz hissediflimiz, -kimbilir, belki de tarih olacak. Kendimizi Irak’taki bir çat›flman›n, Suriye’deki iç savafl›n, denizin ortas›ndaki bir mülteci botunun, bir protesto gösterisinin, bir suikast›n içinde ya da so¤uk bir gecede bir di¤er evsiz arkadafl›m›zla geceyi sokakta geçirirken bulaca¤›z. • sabriyeasir@butundunya.com.tr
Garip Dervifl
Garip derviflin biri büyük bir köflkün önünden geçerken evin ‘av merakl›s› ve zalim’ olan beyi, yard›mc›lar› ile ava gitmek için evden ç›karken yolunun üzerindeki derviflle selamlafl›rlar. Aksilik bu ya o gün akflama kadar hiç bir fley vuramazlar. Dönerken Bey çok sinirlidir: “Sabah ava giderken karfl›laflt›¤›m›z o dervifli bulun çabuk! Onun yüzünden ifllerim ters gitti. U¤ursuzu getirin bana!” Yard›mc›lar› hemen dervifli bulup beyin huzuruna ç›kar›rlar. Bey kükrer: “Bre u¤ursuz adam! Senin yüzünden elimiz bofl geldik! Hiçbir fley vuramad›k! Tiz vurun kellesini!” Dervifl, beye flöyle der: “Beyim sabah selamlaflt›k. Siz hiçbir fley vuramad›n›z. Ben ise kellemi kaybediyorum. Siz söyleyin, hangimiz daha u¤ursuzuz?”
Sporun Dünyas› Metin Gören
YAfiAMIN ENERJ‹ DEPOSU
SPOR
Dünyan›n neresine giderseniz gidin, koflan, z›playan ve egzersiz yapan insanlar› görürsünüz, yediden yetmifle.
aflam denilen sürece biraz daha takviye yapabilmek, ya da o süreci dinç olgular› içinde sürdürebilmek hedefidir bunun ad›. Amerika baflkanlar› aras›nda geleneksel bir etkinliktir, Central Park’ta ve de halk›yla birlikte ter dökmek. Siyasal yan› a¤›rl›kla olmas›na karfl›n sonuçta; zinde kalabilmenin ana çizgisidir, ter ak›tmak. fiili; Santiago Üniversitesi’nde uzun y›llar ders veren bilimsel spor uzman› Al-Salvaro Domingo; Yaflam adl› kitab›n›n önsözünü flu tümceyle doldurmufltur; ”Yaflam Tanr›’n›n emretti¤i say› yafl›n›n tam çizgisinde son nefesini verir.. Ancak; spor yapabilen zinde yaflayabilen ve bunun için emek harcayan insanlar› tanr› korur, daha fazla yaflamas› için, tarif edilemez bir özveride bulunur..”
Y
87
BD MART 2016
Yaflam›n enerji deposu sporun, her aç›dan bilinçli yap›lmas›, kontrollü ve program içerikli uygulanmas› gere¤i vard›r. Yetmifl yafl›n›n üzerindeki bir insana a¤›r bir program uygulamak yanl›flt›r..Ve ayn› insana “Sabahlar› yürü, sonra denizde ya da havuzda yüz ö¤leden sonra da bisiklete bin” fleklinde bir program, ayn› kiflinin ömrünü k›saltmakt›r. K›fl aylar›nda kapal› alanlarda spor yapman›n sa¤l›k aç›s›ndan puan de¤eri, aç›k havada
ve sistemli bir flekilde yap›lan spordan biraz daha düflüktür. Oksijen al›m› bilindi¤i gibi aç›k alanlarda daha fazlad›r. unun yan› s›ra aç›k alanlarda ve özellikle, “E¤lence içerikli” hal› saha futbol oyunlar›nda, kontrol ve sa¤l›k taramas› mutlaka yap›lmal›d›r. Ani kalp krizleri ve buna benzer sa¤l›k sorunlar›, bu taramay› yapt›rmayan en az›ndan, keyifli bir futbol karfl›laflmas› için, haz›r olmayan vücut yap›s›n› zor ve s›k›nt›l› bir sürece
B 88
sokmak anlam›ndad›r. Özellikle k›rk yafl›n›n üzerinde olan kiflilerin, hal› saha futbol oynama hevesi hüzünle bitmektedir. Ayr›ca, okudu¤u ya da bir antrenmanda izledi¤i hareketleri bilinçsiz bir flekilde kendi yap›s›nda uygulamakta çok tehlikelidir. Bir futbolcunun onlarca antrenman serisinden sonra yakalad›¤› kondisyon yap›s›n›, birkaç gün içinde uygulayarak haz›rl›k sürecini tamamlad›¤›n› sanan insanlar, tehlikenin sinsice kendi etraf›ndan döndü¤ünün ay›rd›nda olmal›d›r.. Böylesine bir haz›rl›k öncesi, yan›; antrenman veya maç oynama haz›rl› öncesi de çok önemlidir. Beslenme konusunda çok dikkatli hareket edilmelidir. Yaflam koflullar›na program içerikli yaklaflanlar›n kuflkusu önlerinde, beslenme listeleri de vard›r. Özellikle e¤lence içerikli hal› saha futbol oyunlar› öncesinde, beslenmeye dikkat edilmelidir. Y›llar öncesini an›msad›m. Kas›mpafla’n›n ünlü bir oyuncusu vard›, ad› Niko olan. Bir maç öncesinde alt› tane yumurta yiyerek maç ç›km›flt›. Sonuçta Niko yaflam›n› yitirdi. Yaflam›n enerji deposunun spor oldu¤unu yinelerken, bunun çok önemli bir konu oldu¤unu vurgulamakta yarar vard›r diye düflünüyorum; spor bilimsel veriler içinde ve e¤itimli insanlar›n denetiminde yap›ld›¤› zaman yararl›d›r…• metingoren@butundunya.com.tr
Do¤an›n Gizemi Yücel Aksoy
SAVANT
?
NED‹R YA DA K‹MD‹R
‹ngilizce-Türkçe sözlü¤e bakt›¤›m›zda, “Savant” sözcü¤ünün karfl›s›nda “bilge, alim, bilgin” yazd›¤›n› görürüz. Gerçekte bir sendromdur ve “Savant Sendromu” olarak bilinir. (Sendrom, bir hastal›¤› niteleyen belirtilerin tümüdür)
G
enellikle otistik hastalar›n yaflad›¤› bir sendromdur; bazen de, kiflinin geçirdi¤i beyin travmas›na ba¤l› olarak sonradan da ortaya ç›kabilmektedir. Savant sendromu, a¤›r düzeyde geliflimsel ya da zihinsel yetersizliklerin yan› s›ra, ço¤u insanda bulunmayan ola¤anüstü zihinsel becerileri olan kiflileri tan›mlamaktad›r. 89
BD MART 2016
Kiflinin genel zeka düzeyi ortalaman›n alt›nda olmas›na karfl›n afl›r› düzeyde zihinsel yetenek sahibidirler. Örne¤in, kimi matematik konusunda insan› hayretten hayrete düflürecek zihin gücüne sahip; kimi müzik, kimi de resim, heykel gibi güzel sanatlar konusunda harikalar yarat›yor. Hemen ekleyelim, her savant›n kendine has bir üstün yetene¤i var. Yani ya resim, ya müzik konusunda ola¤anüstü baflar›l›lar. Bu yeteneklerden ikisini ya da üçünü bir arada sergileyen savant ise çok az say›da.
sorular›n›n yan›t› bugüne dek kesin olarak verilemedi.
B
eyin bilindi¤i gibi, sa¤ ve sol olmak üzere iki bölümden (lob) oluflmaktad›r. Bu bölümlerin aras›nda adeta bir üstünlük savafl› vard›r. Savantlardaki bu üstün yetenek, sa¤ lobun bask›n, sol lobun ise daha pasif durumda olmas›ndan kaynaklan›yor. Sol lobun çok alt düzeyde çal›flmas›n›n sonucu olarak savantlar›n sosyal iliflkileri ya hiç yok ya çok zay›f, dil becerileri ise ço¤u zaman bir çocu¤unki kadar. Ayn› zamanda mant›ksal olarak da yeterli düzeyde Sol lobun çok alt düzeyde düflünememektedirler. çal›flmas›n›n sonucu olarak Bu sendrom, kiflinin geçirdi¤i travmas›na ba¤l› olarak savantlar›n sosyal iliflkileri beyin sonradan da ortaya ç›kabilir ya hiç yok ya çok zay›f, dil demifltik. Düflünün ki kaza ile becerileri ise ço¤u zaman aya¤›n›z kayd› ve yere düflerken bafl›n›z› (özellikle sol taraf›n›) bir çocu¤unki kadar. bir yere çarpt›n›z; bir süre kendinize gelemediniz. Uyand›¤›n›zda üstün yetenekleri olan biri haline avantlar›n birço¤u engelli. Örnedönüflmüflsünüz. Daha önce yaflam›n¤in, zekâ gerili¤i, merkez sinir
S
sistemi hastal›¤›, nörolojik anormallik gibi… Bir k›sm› da otizmin daha hafif bir türü olan Asperger sendromlu. IQ’lar› yani entelektüel katsay›lar› çok düflük; yaklafl›k 50 kadar… Özellikle 1970’li y›llar ve sonras›nda yap›lan araflt›rmalar gösterdi ki, otistik savantlar›n beyinlerinin sol yar›mküresi hasarl›. Ancak bilimin yan›tlayamad›¤› bir nokta flu ki, her sa¤ yar›mküresi aktif olan kifli ola¤anüstü yetenek sahibi olabiliyor mu? Büyük bir olas›l›kla hay›r. ‹flte savant sendromu ile ilgili “nas›l” ve “neden” 90
da bir kez dahi olsun eline kalem ya da f›rça almam›fl birinin bir anda harika resim yapmas›; iki haneli say›lar› bile toplay›p ç›kar›rken zorlanan biri-
BD MART 2016
nin bir anda matematik dehas›na dönüflmesi; müzik, nota konusunda hiçbir bilgisi olmayan birinin bir gecede ola¤anüstü bir müzisyen olmas›, insan› gerçekten hayretten hayrete düflürüyor. ‹flte bu sonradan rahats›zlanan kimselere “idiot savant” ya da “aptal dahi” deniliyor. Dünyadaki bilinen otistik savantlar›n say›s›n›n çok de¤il, 50 civar›nda oldu¤u san›l›yor. En ünlülerinden birkaç›n› siz okurlar›m›zla paylaflal›m: K‹M PEEK Tom Cruise ve Dustin Hoffman`in rol ald›¤› muhteflem Ya¤mur Adam (Rain Man) filmini ço¤u okurumuz an›msayacakt›r. O filmde Dustin Hoffman bir otisti¤in yaflam›n› canland›rm›flt›. ‹flte bu rol için Kim Peek örnek al›nm›fl. Kim Peek 12.000’den fazla kitab› ezberinde tuttu¤u düflünülen otistik mega savant... Ona yürüyen kütüphane denilebilir. Öyle güçlü belle¤i vard› ki, okudu¤u hiçbir fleyi unutmuyordu. Edebiyattan müzi¤e, sanattan spora kadar pek çok alanda bilgi sahibiydi. Bunlar aras›nda Shakespeare’ in tüm eserleriyle Tevrat ve ‹ncil gibi din kitaplar› da var...
O
kudu¤u kitab›n iki sayfas›n›, birini sa¤, di¤erini sol gözüyle ayn› anda okuyabiliyordu. Ancak günlük yaflamda babas›n› gereksiyordu. 4 yafl›na kadar konuflamayan ve küçüklü¤ünde özürlü oldu¤u san›lan Peek, ileri yafllarda yetenekleriyle herkesi flafl›rtmaya bafllad›. Örne¤in, piyano çalmay› da kimsenin yard›m› olmaks›z›n kendi kendine ö¤rendi.
Pek çok klasik müzik yap›t›n›, bestecilerini ve notalar›n›, ne zaman bestelendi¤ini ezbere biliyordu. Herhangi bir tarihin haftan›n hangi gününe denk geldi¤ini söyleyebiliyor; filmleri, konular› ve oyuncular›yla biliyordu. Dünya tarihine damgas›n› vurmufl bütün olaylar›, tarihlerini ve kiflilerini ezbere bilen Peek, ülkelerin flehirlerini, telefon ve posta kodlar›n› yine
Kim Peek ezbere s›ralayabiliyordu. ABD’deki pek çok kentin haritas› da ezberindeydi. Ancak ifl, bu dahi adam›n IQ düzeyini ölçmeye geldi¤inde ç›kan sonuç herkesi flafl›rtt›. 100’ün çok daha üstünde bir de¤er beklenirken 87 puanl›k sonuçla ortalaman›n alt›nda kalan Peek’in durumu, beynin IQ düzeyi ile yetenek edinme gücünün 91
BD MART 2016
Böylesine ola¤anüstü belle¤i ve yetenekleri olan birinden yararlanmay› düflünen NASA Peek’in beyin fonksiyonlar›n› incelemeye ald›.
Kim Peek birbiriyle çok da iliflkili olmad›¤› sonucunu ortaya koydu.
B
öylesine ola¤anüstü belle¤i ve yetenekleri olan birinden yararlanmay› düflünen NASA (Amerikan Uzay ve Havac›l›k Dairesi) Peek’in beyin fonksiyonlar›n› incelemeye ald›. Peek gibi s›rad›fl› dahilerin, ›fl›ktan h›zl› giden uzay gemilerinin gerçeklefltirilmesinde yararl› olabilecekleri , çözülemeyen problemlerin bu süper beyinlerin yard›m›yla kolayca çözülebilece¤i düflünülüyordu. Ama sonuçlar yine flafl›rt›c›yd›. Kim’in beyin kökünde bulunan beyinci¤i, do¤ufltan tam olarak geliflmemiflti. Ayr›ca iki beyin 92
lobunu birbirine ba¤layan köprücükler de bulunmuyordu. IQ testlerinde ortalaman›n alt›nda 87 puana ulaflabiliyor, baz› alanlarda zirve yaparken, baz› alanlarda da hiç performans sergileyemiyordu. Gömle¤inin dü¤melerini bile ilikleyemeyip babas›n›n yard›m›na gereksinim duyan, ancak belle¤ine ald›¤› kitaplar› ezbere okuyan, hangi tarihin haftan›n hangi gününe denk geldi¤ini fl›p diye söyleyebilen, uçlarda yaflayan biriydi Kim. Savant Sendromu konusunda 50 y›ld›r çal›flan ve Scientific American dergisinde bu konuyla ilgili yaz›lar yazan Darold Treffert, ‘Kim’in öyküsü, bize insan beyninin düflündü¤ümüzden daha yetenekli oldu¤unu ortaya koyuyor. T›pk› di¤er bilginlerde oldu¤u gibi, beyninin bir k›sm› devre d›fl› kal›rken, öteki taraflardaki geliflmeler ola¤anüstü yeni yetenekler kazan›lmas›n› sa¤lam›fl. Bu da bize hepimizin gizli bir entelektüel potansiyelimiz oldu¤unu gösteriyor. Ancak Kim ve di¤er dahileri inceleyerek, bu güçlerimizi nas›l uyand›rabilece¤imizi ö¤renebiliriz’ diyordu. Kim Peek’den hep geçmifl zaman kipiyle söz ettik, çünkü 19 Aral›k 2009’da 58 yafl›ndayken, geçirdi¤i bir kalp krizini atlatamayarak yaflama veda etti. STEPHEN WILTSHIRE 1974 do¤umlu olan Wiltshire’a 3
BD MART 2016
Stephen Wiltshire yafl›nda otizm teflhisi kondu. Wiltshire, New York 5 yafl›nda ola¤anüstü resim yetene¤i keflfedildi; yani bir anlamda kentinin üzerinde savant oldu¤u ortaya ç›kt›. Küçük helikopterle k›sa bir çocuk, yafl›ndan beklenmeyecek denli baflar›l› perspektif resimler uçufltan sonra on çizebiliyordu. Ailesinin yönlen- kilometrekarelik bir alan›n dirmesiyle özürlülerin de e¤itim tümündeki binalar›, daire ald›¤› bir sanat okuluna gönderinumaralar›na kadar çizdi. len Wiltshire, burada Londra otobüslerini, önemli heykelleri ve tarihi yap›lar› resmetmeye bafllad›. 8 yafl›na geldi¤inde ilk defa panoramik bir resmini çizdi. Tabloda binalar›n pencere say›lar›na kadar tüm konufltu. A¤z›ndan ç›kan ilk kelime “ka¤›t” oldu. Çizdi¤i resimlerle med- detaylar mevcuttu. Ayn› flekilde, New York kentinin yan›n ilgisini çeken Wiltshire, pek üzerinde helikopterle k›sa bir uçufltan çok televizyon program›nda yer ald›, sonra on kilometrekarelik bir alan›n hakk›nda kitaplar yaz›ld›. Kraliyet tümündeki binalar›, daire numaralar›Akademisi taraf›ndan “En ‹yi Çocuk na kadar çizdi. Paris, Madrid, Roma, Sanatç›” seçildi. Frankfurt, Kudüs, Hong Kong, ‹nan›lmaz görsel belle¤iyle, Dubai gibi kentler de ayn› flekilde Roma uzerinde helikopterle yanl›zca çizimleri aras›nda. • yar›m saat uçtuktan sonra üç gün içerisinde kentin 5 metre kare büyüklükte yucelaksoy@butundunya.com.tr 93
Gezdikçe Gördükçe ‹zlen fien Toker
Da¤ ve gölün kucaklaflt›¤› yerdeki kasaba:
St. Wolfgang vusturya’n›n Salzkammergut denilen göller bölgesinde sanki günefl yeryüzüne daha yak›n, bulutlar daha belirgin, a¤açlar daha yeflil... Burada her mevsimde da¤lar ve göller farkl› renklere bürünerek birbirinden güzel manzaralar oluflturuyor. Schafberg da¤› ile Wolfgangsee gölünün kucaklaflt›¤› yerdeki St. Wolfgang kasabas›, k›fl›n kayak, yaz›n su sporlar› ve y›l boyunca yürüyüfl parkurlar›n›n merkezi olarak her mevsim turistik kalmay› baflar›yor.
A
94
BD MART 2016
Abersee de denilen gölün k›y›s›nda yer alan bu kasaba, ad›n› ilk kez 976 y›l›nda gelip, buraya bir kilise infla etmeye karar veren St. Wolfgang’dan al›yor. Ad› pek çok efsane ve mucizeyle an›lan St. Wolfgang’›n kilisesinin ziyaretçileri artt›kça kasaba gelifliyor. 873 y›l›nda “Kaiser Franz Josef I.” adl› buharl› geminin gölde tafl›mac›l›¤a bafllamas›, 1893 y›l›nda da Schafberg da¤›na ç›kan bir tren yolu yap›lmas› kasabay› bir hac merkezinden turizm merkezine dönüfltürmeye bafll›yor. 18. ve 19. yüzy›llarda buraya gelen ünlü ressamlar›n tablolar›na konu olan St. Wolfgang ve çevresinin muhteflem görüntüleri, kasaban›n ününü Avusturya d›fl›na tafl›yor. Ünlü Almanca operetlerden biri olan ve St. Wolfgang’da geçen Beyaz At Oteli “Beyaz At Oteli” öykü-
1
sü pek çok ülkede sahnelenip filmlere konu oldukça kasaba daha da ünlenerek Avusturya’n›n önemli bir turizm merkezi haline geliyor. Kasaban›n merkezi oldukça küçük oldu¤u için yürüyerek rahatl›kla gezilebiliyor. Ben de pencerelerinin önü k›rm›z› ve pembe çiçeklerle süslenmifl beyaz boyal› belediye binas›n›n önündeki cadde boyunca yürüyerek göl k›y›s›ndaki kiliseye giriyorum. Kilisenin özellikle Michael Pacher taraf›ndan yap›lan dünyaca ünlü mihrab› ile burada bulunan
95
BD MART 2016
St. Wolfgang’taki Pilgrimage Kilisesinin ünlü mihrab›
homas Schwanthaler ve Meinrad Guggenbichler’›n eserleri dikkat çekiyor. Pazar meydan› denilen küçük meydandaki kilisenin hemen yan›nda da bir baflka ünlü yap›
T
96
olan “Beyaz At Oteli” (Im Weissen Rössl am Wolfgangsee) yer al›yor. Otelin yan›ndaki ahflap iskeleden elektrobot denilen elektrikle çal›flan sandallardan birini kiralay›p, kasabay› gölden görme f›rsat›n› buluyorum. Ahflap balkonlu, üçgen çat›l› evler, oteller, renkli binalar, göl ve da¤›n, maviyle yeflilin aras›na özenle yerlefltirilmifl gibi. K›y› boyunca dizilen binalar›n önünden, göldeki 7 iskele aras›nda gidip gelen küçük yolcu gemileri, elektrobotlar, yelkenliler, su kaya¤› yapanlar, deniz bisikletleri, sandallar, sörfler ve yüzenler geçip gidiyor. Pazar günü oldu¤u için k›y› oldukça kalabal›k, aileler çoluk çocuk k›y›daki iskelelerden ve gölün içinde kaz›klar›n üzerine infla edilmifl ahflap evlerden göle girip yüzüyor. ‹skeleye yanaflt›ktan sonra elektrobottan inip yürümeye devam ediyorum. Kasaban›n en eski sokaklar› olan In Stöckl ve Zipf çevresindeki hediyelik eflyalar, geleneksel Avusturya k›yafetleri, çikolata, tuz, baharat, guguklu saat satan dükkanlar› geziyorum. Göl k›y›s›nda a¤açlar ve ahflap göl evlerinin aras›ndaki patika yoldan yürümeye devam ediyorum. Gölün berrak sular›nda yüzen bal›klar› ve ördekleri görüyorum, k›y›da oynayan çocuklar›, suyun derinliklerindeki bitkileri, göl k›y›s›ndaki çeflitli a¤açlar›, çiçekleri, gölün etraf›ndaki
BD MART 2016
da¤lar›n eflsiz manzaras›n›... St. Wolfgang ziyaretçilerine her mevsim pek çok alternatif sunuyor; çevresinde yer alan ve toplam uzunlu¤u 9 km.ye ulaflan yürüyüfl parkurlar›, su sporlar›, bisiklet, t›rmanma, binicilik, tenis ve golf sporlar›; k›fl aylar›nda kayak, snowboard ve buz tutan gölde buz pateni yapma olana¤› gibi. yr›ca Nisan ay› sonundan Ekim ay›na kadarki dönemde Schafbergbahn tren yolu ile Schafberg da¤›n›n tepesine ç›k›p, 1783 metre yüksekli¤indeki zirveden etraftaki göllerin, da¤lar›n ve kasabalar›n büyüleyici manzaras›n› görebilir, hatta dilerseniz buradaki tesiste konaklayabilirsiniz. Wolfgangseeschiffahrt’›n günlük tarifeli tekneleriyle gölü dolaflabilir, göl çevresindeki St. Gilgen ve Strobl gibi di¤er kasabalara gidebilirsiniz. Yaz aylar›nda Scalaria Air-Challenge, Red Bull Cliff Diving ve haftal›k su
kaya¤› gösterilerini izleyebilirsiniz. Saatler geçip akflam üzeri oldu¤unda k›y›daki kalabal›ktan eser kalm›yor, gün batarken su daha da pürüzsüzlefli-
A
yor. Göl k›y›s›ndaki banklardan birinde oturmufl manzaray› seyrederken k›fl aylar›nda buz tutan gölün nas›l oldu¤unu hayal etmeye çal›fl›yorum. Akflam yeme¤i saatinde evlerde yavafl yavafl ›fl›klar yanarken Avusturyal› flair Georg Trakl’›n “Bir K›fl Akflam›” adl› fliirinin flu dizeleri geliyor akl›ma: “Pencereye kar düflünce Çalar akflam çan› uzun / Evi düzen içinde / Haz›r sofras› ço¤unun.”• izlensen@butundunya.com.tr 97
Prof. Dr. Sinan Bayraktaro¤lu, Talas ve Tarsus Amerikan Kolejlerinde okudu. AÜ DTCF’de ‹ngiliz Edebiyat› ve Osmanl› Tarihi alanlar›nda lisans, ‹ngiltere Leeds Üniversitesi’nde “Dilbilim ve ‹ngiliz Dili Ö¤retimi” alan›nda yüksek lisans, Londra Üniversitesi’nde “Uygulamal› Dilbilim ve Yabanc› Dil E¤itimi” alan›nda doktora e¤itimi gördü. Cambridge Üniversitesi’nde uzun y›llar ö¤retim üyeli¤i yapt›. Cambridge Yabanc› Diller Merkezi’nin (The Cambridge Centre for Languages, Sawston Hall) 22 y›l kurucu direktörlü¤ünü yürüttü. 2007 y›l›ndan beri Türkiye’de çeflitli vak›f ve devlet üniversitelerinde üst düzey idari görevler üstlenerek “Yabanc› dil e¤itimi” ile ilgili incelemelerde bulunmaktad›r. Prof. Dr. Sinan Bayraktaro¤lu T. C. Devlet Üstün Hizmet Madalyas› sahibidir.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Düfller ve Düflünceler Yahya Aksoy
Takvimler ve Gezegenler "Bilmem güneflin dilini, ayd›nl›¤› rastlanan varl›klar ve kültür de¤erleri karfl›m›za ç›k›yor. nur anlats›n." fievki Akar Do¤u'da tarihi ‹pek Yolu'nun ‹lk büyük kâflifi Venedikli Marco Polo, ygarl›k tarihi uzun bir süreci içine almakta, tarih öncesi ve dünyan›n çevresini dolaflan, Atlas Okyanusu'ndan Büyük Okyanus'a tarihi devirler olarak çeflitli dönemlere ayr›lmaktad›r. Tarih, yaz›- kendi ad›n› alan bo¤azdan geçen Portekizli ilk denizci Magellan, uzaya n›n icad› ile bafllat›l›r. Gelenek ve görenekler ile sözlü kültür de¤erleri ilk giden ve döndü¤ünde "Gezegenimizin güzelli¤ini koruyal›m” tarihi öncesine oldu¤u kadar tarihî zamanlara da ›fl›k tutmaktad›r. Zaman diyen Sovyet kozmonot Yuri Gagarin ve gezegenler üzerinde çal›flan nice ve mekân içinde insanlar, evren ve uygarl›klar incelendi¤inde, çok renkli, bilgin-kâflif tarihte yerlerini ald›lar. Güneflin çevresinde dönen, çeflitli ve de¤iflik inançlar, felesefeler, toplumlar, atmosferde, denizlerde ve uzayda sürekli hareket halinde olan dünya ve onun uydusu ay ile di¤er karalarda ve gezegenlerde ender
U
99
BD MART 2016
gezegenler, insanl›k için her zaman ilgi ve merak konusu olmufltur. fiaman inanc›nda gün-ay-y›ld›z üçlüsü yan›nda flaman davulu, kopuzu ve asas› esas olmufltur. Tarih boyunca gözlem evleri ve gözlemci gök bilimciler insanl›¤› ayd›nlatmak için büyük güçlüklere katlanm›fllar. Copernicus'tan Kepler’e, Galile' ye ve Ulu¤ Bey'e kadar bilim ve matematikle günefl sistemi üzerinde çal›flan bilginler çok a¤›r koflullar ve bask›lar alt›nda çal›flmalar›n› sürdürdüler.
encere yerine mazgal deli¤i ve çat› yerine kubbesi bulunan Mezopotamya mimarl›¤›nda önemli bir yer tutan, Sümerlerin ve Akadlar›n tap›nak olarak ve gökyüzünü gözlemek üzere piramit fleklinde yapt›klar› Kule-Ziggurat'lar›n tepesindeki düzlükte gökyüzünü gözlemleyen rahip-müneccimlerin oldu¤u tarihi bilgiler aras›nda yer alm›flt›r. Dünyaya hayat veren enerji kayna¤› günefl ve günefl sisteminde yer alan, do¤al uydular (kuyruklu y›ld›zlar, asteroitler, gök tafllar› ve toz bulutlar›) ve bütün gezegenler, Günefl’e en yak›n Merkür,
P
100
ad›n› Roma mitolojisinden alan Venüs, yanarda¤a ev sahipli¤i yapan Mars, renkli Jüpiter, hidrojen ve helyum gazlar› yüklü Satürn, yat›k dev gezegen Uranüs, rüzgarl› Neptün ve cüce Plüton... Ifl›k saçan dev gaz küreleri y›ld›zlar, geceleri parlak ama esas›nda h›zl› yaflay›p genç ölen en s›cak mavi y›ld›zlar, yetiflkin sar› y›ld›zlar ve yafll› k›rm›z› y›ld›zlar insanlar gibi ömürlü olmaktalar. Evrende milyarlarca y›ld›z ve y›ld›zlararas› maddeden oluflan sisteme galaksi denmekte. Ünlü Özbek özdeyiflinde "Cihanda iki ulu yol vard›r; yeryüzünde ‹pek Yolu, gök yüzünde Saman Yolu" sözleriyle ifade edilen Samanyolu, evreni oluflturan milyarlarca galaksiden biridir. Copernicus Bilim insanlar› her alanda durmadan çal›flmaktalar. Corot 7b ad› verilen ve dünyaya 489 ›fl›k y›l› uzakl›kta, günefl sistemi-
Corot 7b
BD MART 2016
nin çok ötesinde, Monekeros Tak›my›ld›zlar› içinde yer alan, yar›s› günefli gören di¤er yar›s› hiç günefl görmeyen "Lav Gezegeni"nden söz etmekteler. Bas›nda verilen bilgilere ve bilim adamlar› Mike Brown ve Konstantin Batygin'in iddialar›na göre; dünyan›n 10 kat büyüklü¤ünde, günefl çevresindeki turunu 20 bin y›lda tamamlayan, günefl sistemi d›fl›nda, yumurta biçiminde "9. Gezegen"den söz ediliyor. Neptûn, Plüton, Eris gibi gezegenler geri plana at›l›rken Günefl sisteminde tarih boyunca yap›lan araflt›rmalar burçlar, gezegenler ve insanlar üzerinde hep derin etkiler yaratmaya devam ediyor. Bugüne kadar bilinen en büyük y›ld›z sisteminden yaklafl›k üç kat ve Jüpiter'den on kat daha büyük kâinat›n en "tuhaf" y›ld›z› 2MASSJ2126-8140 isimli gezegen, yörüngesi etraf›nda dönüflünü bir milyon y›lda tamamlamakta imifl. ökyüzünde binlerce y›ld›r dolaflan ay ve günefl baflta olmak üzere tüm gezegenler ile yeryüzünde var olan insan nesli ve tüm canl›lar aras›nda yak›n bir ba¤ bulunmaktad›r. Gök yüzü yer yüzüne yön vermifl ve canl›, cans›z tüm varl›klar›, inançlar› ve insanlar› etkilemifltir. Türk Edebiyat› tarihine destanlar› ile damgas›n› vuran Dede Korkut hikâyelerinde durgun ve sakin olma-
G
12 hayvanl› Türk Takvimi
Bahar›n geliflini "Nevrûz- Yeni gün" olarak niteleyen anlay›fl do¤u ve Orta Asya uygarl›klar›nda hakimdi. yan coflkun tabiat ve Türklerin atl› bozk›r medeniyetinin temel unsuru olan tüm hayvanlar tafl›d›klar› özelliklerine göre, bir y›l on iki aya bölünerek 12 hayvanl› Türk takvimi'ne yans›t›lm›flt›r. On iki hayvanl› takvimin esas› bahar›n bafllang›c› ile bafllayan olaylara ve baz› varl›klara dayal› olarak anlat›l›r. Y›l›n ilk günü 22 mart olarak kabul edilmifl ve ilk ay fare di¤erleri s›¤›r, pars, tavflan, ejder, y›lan, at, koyun, maymun, tavuk, köpek, domuz ay› dönüflümlü olarak s›ralanm›flt›r. Bahar›n geliflini "Nevrûz- Yeni gün" olarak niteleyen 101
BD MART 2016
anlay›fl do¤u ve Orta Asya uygarl›klar›nda hakimdi. Gök cisimleri, göksel olaylar, do¤a olaylar› geliflen bilim ve teknoloji ›fl›¤›nda zaman ölçümlerinde ve yaflam›n felsefesinde derin etkiler yaratmaya devam etmektedir. Do¤u uygarl›klar›nda gök-ay-günefl, y›ld›zlar, yer, su ve atefl kültü uygulamalara yans›d›. Gök tengri inanc› hakimdi. ‹nsanlar›n inançlar›nda belirleyici unsurlard›. ygarl›k tarihinde öncelikli ve önemli bir yer tutan medeniyetler befli¤i Akdeniz, Mezopotamya, Roma, Bizans, M›s›r ve Anadolu inançlar› ve halk kültürleri, gökyüzü-yeryüzü ve insanlar aras› iliflkiler bak›m›ndan tarihe ›fl›k tutmaktad›r. Gezegenler, inançlarla yak›ndan ilgili olup bu anlay›fl takvimlere de yans›m›flt›r. Dünya üzerinde bugün "72 millet" dedi¤imiz her inançtan ve ›rktan milyarlarca insan yaflamaktad›r. Dinler ve sanat tarihi yan›nda sosyal ve kültürel dünya tarihe ait bilgi ve belgelerde dünyan›n merce¤inde insan› görmekteyiz. Maya ve Aztek uygarl›¤›nda zaman ayar› evrendeki günefl, y›ld›zlar ve gezenlerin hareketlerine göre düzenlenir ve tap›naklar›n yap›m felsefesinde esas al›n›rd›. Tarihi bilgilere göre eski Roma' da günlerin say›lmas› konusunda kargafla yaflanmas› üzerine imparator Jül Sezar, yeni y›l›n bafllang›c›n› 1 Ocak kabul eden "Jülyen Takvimi" ni MÖ 45 y›l›nda uygulamaya koydu. 1582 y›l›nda Papa Gregoriyus, yeni y›l bafllang›c›n› 25 Mart olarak kabul eden ve y›l› oniki aya bölen
U
102
Mobil cihazlardaki "GPS- Küresel Konumlama Sistemi" ile günümüzde gezegenlerin yerlerinin belirlenmesi dahil birçok konum belirleme ifllemi yap›labiliyor.
"Gregoryen Takvimi"ni (Miladi takvimi) düzenledi. Bu takvim 1572 y›l›nda yeniden düzenlenerek y›l bafl› 1 Ocak tarihine al›nd›. Hicretin 17'nci y›l›nda Halife Ömer zaman›nda uygulamaya konulan "Hicrî Takvim" müslüman ülkelerde benimsendi. Bu takvimde Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göç y›l› olan 622 y›l› bafllang›ç y›l› olarak benimsendi. Y›l oniki aya bölündü. Takvim yapraklar›, ömür yapraklar› oldular. Geliflen teknoloji ile birlikte küçülen dünyada, mobil cihazlara yüklenen pro¤ramlarla "GPS- Küresel Konumlama Sistemi" ile günümüzde gezegenlerin yerlerinin belirlenmesi dahil birçok konum belirleme ifllemi yap›labildi¤i ifade ediliyor. Bilim ve teknolojinin yaratt›¤› "Dijital Dünya" da yeni bulufllar ve uygulamalar günümüzü ve gelece¤i etkili bir flekilde yönlendirecek. Bu gerçe¤i içsellefltirecek insan› yetifltirmek durumunday›z.• yahyaaksoy@butundunya.com.tr
Yaflamdan Kesitler
BD MART 2016
Sema Erdo¤an
‹¤ne Deli¤inden S›zan Ifl›kla
Zaman› Durdurmak (Pinhole)
Foto¤raf çekmek için milyon pikselli makinelere, gövdesinden daha pahal› objektiflere ihtiyac›n›z yok. fl›k geçirmeyen her kutu; kibrit kutusu, makyaj kutusu, bant kutusu, buzdolab›, düdüklü tencere, karavan hatta bir cezve ile foto¤raf çekebilirsiniz. 2006 y›l›nda Ada Soka¤› Lisesi’nde görevli Edebiyat Ö¤retmeni Nuri Gürdil’ in öncülü¤ünde bafllayan “i¤ne deli¤inden s›zan ›fl›k” yöntemi ile foto¤raf
I
103
yaratt›.” Çal›flmalara bafllad›ktan k›sa bir süre sonra Nuri ö¤retmenin tayini bir baflka okula ç›kar. ”Yeni okulumda da ilgi duyan ö¤renciler olunca bunu bir AB projesine dönüfltürdüm ve 35 ö¤renci ile çal›flmalara bafllad›k.” Projenin ikinci y›l›nda Projenin mimar› sunumlar yapmaya baflö¤retmen Nuri Gürdil larlar ve K›br›s’a -bafllar›na konacak talih kuflundan habersizçekme önce projeye sonra büyük Yak›ndo¤u Üniversitesi’ne de sunum sergiye dönüfltü. yapmaya giderler. “Burada ‹stanbul Modern’in er fley Edebiyat Ö¤retmeni Nuri Gürdil’in foto¤raf makinesinin Küratörü Engin Özen ile tan›flt›k ve bize sergi açma teklifinde bulundu. k›r›lmas› ile bafllad›. “2006 y›l›nda Adana’n›n güne- 2008 y›l›nda ‹stanbul Modern Müzesi’ yindeki en son okul olan Ada Soka¤› nde 33 ö¤rencimizin 67 pinhole tekni¤i Lisesi’nde görevliydim. Ö¤rencilerle ile çektikleri foto¤raflar› sergilendi.” bir foto¤raf çal›flmas› yapmak istiyordum ama çocuklar›n makineleri yok. Cep telefonlar› da s›rf foto¤raf çekme amaçl› kullan›l›yordu ve pahal›yd›. Ö¤rencilerin durumlar› da malum. Benim de makinem düflüp k›r›lmaz m›?” ‹flte nas›l bir çözüm bulabilirim diye düflünürken akl›na ”‹¤ne Deli¤inden S›zan Ifl›k-Pinhole” tekni¤i gelir. “Ö¤rencilerime ›fl›k geçirmeyen her kutu ile foto¤raf çekilece¤ini anlatt›m ama inand›ramad›m. Bir süre sonra ö¤rencilerden biri bir kutu yapt› ve bir sabah tören s›ras›nda 3 foto¤raf çektik. Foto¤raflar banyo yap›l›p ortaya bir eser ç›k›nca heyecan
H
Ifl›k geçirmeyen bir cezveyle bile foto¤raf çekebilirsiniz.
104
(Soldan) ‹sa Büyükübayram, ‹sa Uluçay, ö¤retmen Nuri Gürdil ve Ece Mezarc›, sergide
Baflar›n›z› foto¤raf makinesi ile paylaflmak zorunda de¤ilsiniz Ifl›k geçirmeyen her kutu; kibrit kutusu, makyaj kutusu, bant kutusu, buzdolab›, düdüklü tencere, karavan hatta bir cezve ile foto¤raf çekebilirsiniz. Seçti¤iniz kutuya karanl›k odada bir film karesi yerlefltiriyorsunuz, deli¤in üzerini bantl›yorsunuz. Çekime karar verdi¤iniz zaman bant› kald›r›p istedi¤iniz kadar ›fl›k geçmesini
sa¤lay›p kapat›yorsunuz. Her bir i¤ne deli¤i bir poz anlam›na geliyor. Bir kutuyu ebad›na göre birden fazla makineye dönüfltürebilirsiniz. Uzun ve zorlu çekimlerden sonra iflin kolay›n› da bulurlar. “Teknikle ilgili çok bir bilgi sahibi olmad›¤›m›z için biz de ö¤rendik asl›nda. ‹flin içine küçük çocuklar girince usta foto¤rafç› Mehmet Baltac›’n›n uyar›s› ile foto¤raf ka¤›d› kullanmaya bafllad›k. Me¤erse biz zordan bafllam›fl›z.” Film ve foto¤raf ka¤›d› aras›ndaki fark? “Film, karanl›k odada banyo yap›l›rken tüm ›fl›klara duyarl›. Ama foto¤raf ka¤›d› ile k›rm›z› ›fl›kta çal›flabiliyorsunuz ve görüntünün ka¤›t üzerinde yavafl yavafl ortaya ç›kmas›n› görebiliyorsunuz. Ayr›ca banyo süresi de k›sa. Bir de tamamiyle tercih meselesi.” Filmin yerlefltirme biçimi ile ç›kacak foto¤raf›n niteli¤i birbiriyle ba¤lant›l›. Filmi iç 105
BD MART 2016
bükey mi d›fl bükey mi yoksa düz mü yerlefltireceksiniz kutunun içine. ‹¤ne deli¤i bal›k gözü objektifi ile ald›¤›m›z görüntüyü veriyor bize. Yani konuya yeterince yaklaflmak gerekiyor. ‹çine 40x60 cm’lik foto¤raf ka¤›d› yerlefltirdikleri bir düdüklü tencere ile yapt›klar› çekimde baflar›l› olamazlar. Baflar›s›zl›kla da yüzleflilmesi gerekiyor. Tekni¤in zorluklar›? “Ifl›¤› çok iyi okumak gerek. Gerçek makinedeki gibi bir pozometre yok. Vizör yok. Seçilen kutuyla özdeflleflirseniz iyi sonuçlar al›rs›n›z. Bu teknik ayr›ca çocu¤un bak›p görmesini gelifltiriyor. Bir kare için belki bir gününü harc›yor. Dikkatli ve sab›rl› olunmas› gerekiyor” Bir foto¤raf› bir daha çekme flans›n›z olmad›¤› için her foto¤raf özgün. Projenin, foto¤raf çekmekten öte bir amac› da vard›. “Tüm makinelerin çal›flma pren“Bir teneke kutu ile foto¤raf çekiyorEce Mezarc› sunuz Felsefe mezunu ama ne ç›kaca¤›n› bilmiyorsunuz. Bizim için çok keyifli ve heyecanl› bir süreçti. Her fleyi bize ait bir ürünümüzdü. Foto¤raf kutusundan banyosuna kadar, filmin bas›m›na kadar hepsinde bizim eme¤imiz vard›, güzel olan taraf› buydu.”
sibi ayn›. Bunlar› anlatt›k ama Çukurova’n›n an›tsal yap›lar›n› foto¤raflayaca¤›m›z için kent kültürünü de anlatt›k ve tan›tt›k. Önce Adana’ n›n içindeki, bütçe ç›kt›ktan sonra bölgedeki tüm an›tsal yap›lar› foto¤raflad›k. Bu gezilerde çok önemli foto¤rafç›lar da bize efllik etti. Farkl› projelere dahil olduk. Hayat›nda ilk defa tiyatroya, sinemaya, konsere ve bir sergiye giden ö¤rencilerim vard›.” roje 2006 y›l›nda bafllad›, 2008’ de 33 ö¤rencinin 80 foto¤raf› ile ‹stanbul Modern Müzesi’ nde sergiye dönüfltü. Bu, beklenmeyen bir baflar›ya at›lan imza idi. Yafllar› 11-22 aras›nda de¤iflen ö¤rencilerin büyük bir ço¤unlu¤u kendi yollar›n› çizdiler. “Neydi ‹¤ne Deli¤i? Sadece bir foto¤raf tekni¤i mi? De¤ilmifl!.. Eren’in Türkiye’nin en iyi foto¤raf bölümünü bitirece¤ini, Efe’nin ‘heykel’i seçece¤ini, Erkan’›n ‹stanbul’da tiyatro ile ilgilenece¤ini, ‹sa’n›n müzi-
P
“Bu proje bizim yarat›c›l›¤›n önüne ‹sa Uluçay Müzik Ö¤retmenligi Ö¤r. koydu¤umuz engelleri yok etti. Kafamdaki birçok fleyi de¤ifltirmeme yard›mc› oldu ve bana baflar›lar›n kap›lar›n› açt›. Ben de bunu do¤udaki çocuklarla yapmak istiyorum.”
“Bu proje hayat›mda birçok de¤iflikli¤e yol ‹sa Büyükbayram açt›. Önce Turizm-Otelcilik mezunu ailem istemedi ama foto¤raflar ortaya ç›k›nca destekledi. Arkadafl ve sosyal çevrem de¤iflti. fiimdi biz de bu teknik üzerinden farkl› bir proje düflünüyoruz. Baflka kentlerin an›tsal yap›lar›n› bu teknikle foto¤raflamak ve yeni yaflamlara dokunmak.”
‹stanbul Modern’deki sergi foto¤raflar›.
¤e foto¤raf arac›l›¤›yla ulaflabilece¤ini ya da Ça¤atay’›n 2D animasyon ile ilgilenece¤ini bilmiyorduk o dönemde… Hiçbir fleyi bilmiyorduk asl›nda; ‹¤ne Deli¤i tekni¤ini de hatta… 5 foto¤raf müzenin katalo¤una girdi. 15 yafl›nda bir çocuk için bu tan›ms›z bir fleydi...”
Ç
eflitli yar›flmalarda birincilik de kazand› baz› foto¤raflar. Mersin, K›br›s, Bursa… Parça parça küçük çapl› sergiler aç›lsa da an›tsal yap›lar›n›n foto¤rafland›¤› Adana’da bu serginin aç›lmas› için 8 y›l beklemek gerekecekti. “‹stanbul Modern’de sergiledik ama olanaks›zl›klardan dolay› foto¤raflar› olan ö¤renciler dahi görmedi bu sergiyi. Özellikle Adanal›lar›n, ö¤retmen ve ö¤rencilerin görmesini-
olanaks›zl›k diye bir fley olmad›¤›n› görsünler diye çok istedik.” ‹flte sekiz y›l sonra o sergi Ada-
Elem fieflek bant kutusundan oluflturdu¤u düzenek ile çekim yap›yor.
na’da Yaflar Kemal Kültür Merkezi’nde aç›ld›. “Foto¤raf› makine de¤il insan çeker” ana düflüncesinden hareket edilen projede yer alan ö¤renciler uzun bir aradan sonra Nuri ö¤retmenlerinin izini sürmek ve kendilerine dokunuldu¤u gibi onlar da kendileri gibi birilerine foto¤raf arac›l›¤› ile dokunmak ve fark yaratmak istiyorlar.• semaerdogan@butundunya.com.tr 107
A
nnem Türkiye’nin en iyi tiyatro çevirmenlerindendi. Babam ise bu ülkenin yetifltirdi¤i en iyi tiyatro yazarlar›ndan biriydi. Ancak özellikle cumhuriyet tarihimizi anlatan belgesel romanlar› ile ülkenin kalbine taht kurdu. Onlar bu hayattan çekilip giderken bizlere çok de¤erli iki miras b›rakt›lar; p›r›l p›r›l, ayd›nl›k, tertemiz bir soyad› ve yazma e¤ilimi. Bu e¤ilimin sonucu yazd›¤›m fliirlerim ilk iki kitab›mda yer ald›. Elinizde tuttu¤unuz öykü kitab›m ise üçüncü çal›flmam. Ne anlatt›n bu öykülerde derseniz; bizi biz yapan vicdani de¤erleri, güçlü kiflilik özellikleri, iyi niyetleri ama ayn› zamanda zaaflar›, kontrol edilemeyen öfkeleri, tak›nt›lar›, öç alma duygular› ile insan› anlatmaya çal›flt›m. Duygular, fliirsel betimlemeler, kara mizah ve flafl›rt›c› sürprizli finaller. Ben yazarken çok keyif ald›m, umar›m siz de okurken ayn› keyfi al›rs›n›z. Kerem Özakman
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
BD MART 2016
Endüstri 4.0 ve
‹nsanl›¤›n Gelece¤i
Yazan: ERHAN TOKER
ümüyle bilgisayar 40 y›l içinde sistemli ve yapay insanlar›n yapt›¤› zeka donan›ml› maki- her ifli makine ve nelerin, üretim ve hatta bilgisayarlar›n hizmet sektöründe çal›flma- yapmas› s›n› öngören 4. Sanayi Dev- amaçlan›yor. rimi’yle, 40 y›l içinde insanlar›n yapt›¤› her ifli makine ve bilgisayarlar›n yapmas› amaçlan›rken; insan gücünün üretimden ç›kar›lmas›, sermaye sahiplerine daha kârl›, tüm insanl›¤a ise sanc›l› bir gelecek vaat ediyor. Endüstri 4.0 terimi ilk olarak 2011 Hannover fuar›nda kullan›lm›flt›. Ekim 2012’de ise Robert Bosch
T
GmbH ve Henning Kagermann çal›flma grubu “4. Sanayi Devrimi” dosyas›n›, bir öneri olarak Alman hükümetine sunmufltu. Konu en son olarak da, 2016 Davos
109
BD MART 2016
zirvesinde “4. Sanayi Devrimi” temel bafll›¤› alt›nda tart›fl›ld›. 4. Sanayi Devrimi’nin ne oldu¤unu, neler getirdi¤ini daha iyi anlamak için; ilk üç sanayi devrimini an›msamakta yarar var. 1. Sanayi Devrimi buharl› makinenin bulunmas› ile ‹ngiltere topraklar›nda do¤du. 2. Sanayi Devrimi ise kimine göre elektrikli makinelerin (o dönem için elektrik motorlar› demek daha do¤ru olacak) üretim araçlar› aras›na girmesi, kimine göre de Henry Ford’un üretim band› yöntemini bulmas›yla bafllad›. ‹kinci devrimin Amerika k›tas›nda bafllad›¤› varsay›la-
bilir. Tesla gibi büyük bir Avrupal› bilim adam›n›n Amerika’ya gelmesi elektrik motorlar›ndaki büyük geliflmelerin Amerika’da gerçekleflmesine neden olmufltur. Bunda 1. Dünya Savafl›’n›n Avrupa’daki olumsuz etkilerinin, serbest fikirlerin henüz Avrupa’da yerleflmemifl olmas›n›n ve ›rkç›l›k ak›mlar›n›n rolü büyüktür. 3. Sanayi Devrimi ise, teknolojinin büyük ölçüde üretime kat›lmas› ile gerçekleflmifltir. 90’lar›n bafl›ndan beri içerisinde oldu¤umuz üretim yöntemi budur. Bu devrimde Japonya, Amerika bafllarda liderlik yapt›ysa da son dönemde Tayvan, Güney Kore gibi baz› Asya ülkeleri de bu devrime kat›lm›fl hatta bir ad›m öteye götürmüfllerdir. 4. Sanayi Devrimi ise k›saca makinelerin internete ve a¤ yoluyla birbirlerine ba¤lanarak hatas›z ve bütünleflik bir üretim modeli oluflturmas›d›r. Öyle ki projelendirme, tedarik, üretim, depolama, ulaflt›rma ve siparifle kadar her fley bilgisayar
Yazar›m›z› tan›yal›m: Erhan Toker 1968’de ‹stanbul’da do¤du. 1986’ da Lise e¤itimimi Maçka Teknik Okulu’nda Elektronik teknisyeni olarak tamamlad›. 1990’da ‹stanbul Teknik Üniversitesi Mimarl›k Bölümü’nden mezun oldu. 1990-1992 aras›nda Endüstri Ürünleri Tasar›m› ve Restorasyon bölümlerinde yüksek lisans e¤itimi ald›. 1990-1994 y›llar› aras›nda mimarl›k bürolar›nda mimar olarak çal›flt›ktan sonra, 1994 y›l›nda bilgisayar destekli çizim konusunda destek veren kendi firmas›n› kurdu ve o günden bu güne tasar›m otomasyonu konusunda özel ve paket yaz›l›mlar gelifltirmektedir. 110
BD MART 2016
Geliflmifl ülkeler, çok iyi e¤itimli ve sosyal refleksleri kuvvetli olan kendi toplumlar›na dayatamayacaklar›, eflit ve insani olmayan, çok ucuza gelen çal›flma koflullar›n› az geliflmifl ülkelere tafl›yabilmifllerdir. ve makineler taraf›ndan yap›lacakt›r. Bu devrimin bafl›n› Almanya çekiyor gibi görünse de Güney Kore devrimin sessiz lideridir. ütün bu devrimlerin temel amac› üretimi h›zland›rmak, iflçi say›s›n› azaltmak, hatay› en aza indirgemek, sonuç olarak ucuz ve bol mal üreterek kâr› art›rmakt›r. 90’lar›n sonuna kadar sanayi devrimini baflaran ve takip edebilen ülkeler oluflturduklar› katma de¤eri, refah olarak topluma yaymay› baflarm›fllard›r. Üretim devrimlerini takip edebilmek büyük
B
ölçüde yetiflmifl insan gücüne ba¤l›d›r. Bu da 5-20 yafl grubu bireylere çok iyi planlanm›fl ve odaklanm›fl e¤itim vermekle mümkün olabiliyor. ‹flte tam burada yaz›n›n esas konusu olan 4. Sanayi Devrimi’nin sosyolojik boyutuna de¤inmek gerekir. 2000’li y›llarda teknolojinin de katk›s› ile medya, devletler ve sermaye güçleri taraf›ndan çok etkili kullan›larak, insanl›¤›n çok da hayr›na olmayan geliflmeler çok iyi ambalajlanm›fl ve az geliflmifl ülkelerin toplumlar›, neredeyse gönüllü olarak ucuz ifl gücüne çevrilmifltir. Söz konusu geliflme, ad›na globalleflme dedi¤imiz büyük sosyo-ekonomik dönüflümdür. Geliflmifl ülkeler, çok iyi e¤itimli ve sosyal refleksleri kuvvetli olan kendi toplumlar›na dayatamayacaklar›, eflit olmayan, insani olmayan ve çok ucuza gelen çal›flma koflullar›n› az geliflmifl ülkelere tafl›yabilmifllerdir. Çin, Hindistan, Afganistan ve benzeri ülkelerdeki çal›flma koflullar› zaman zaman medyada gündeme gelmesine karfl›n; insanl›k tarihinin en refah içindeki dönemini yaflayan geliflmifl
BD MART 2016
toplumlar, bu olumsuzluklar› görmezden gelmeye devam etmifllerdir. Geliflen e¤lence sektörü, turizm sektörü, teknoloji sayesinde avucumuzun içine kadar gelen e¤lenceli içerikler, sosyal adaletsizliklere karfl› insanlar› duyars›z duruma getirmifltir. ‹flin daha da vahimi, bu haks›zl›klar›n hüküm sürdü¤ü toplumlar da bir uyufluklu¤un içinde kalm›fl, afl›r› uyar›lan tüketim duygular› ile borçlu hale getirilmifl ve sisteme itiraz edemez ya da sistemden ç›kamaz hale gelmifllerdir. Buna en yak›n örnek, yak›n tarihimizdeki Soma maden kazas›d›r. 301 vatandafl›m›z hayat›n› kaybetmifl, buna karfl›n ifl kazalar› günümüze dek sürmeye devam etmifltir. Sanayi Devrimi her ne kadar insanl›¤›n yarar›na geliflmeler vaat etse de amaç çok aç›kt›r: ‹nsanlar›n yapt›¤›
4. 112
Bu geliflmelerin insano¤lunun hayr›na olaca¤›n› söylemek çok zordur. Bu devrimin en son noktadaki amac› kuflkusuz insan gücünü üretimden ç›karmakt›r. her ifli makine ve bilgisayarlar›n yapmas› ön görülmektedir. Bu dönüflüm için belirlenen süre 20-40 y›ld›r. Sermaye ve patron gözü ile bak›ld›¤›nda bu devrim oldukça makuldür ve tüm olanaklar ile desteklenmelidir. Düflünün hiç hata yapmayan, yorulmayan, hastalanmayan, yemek yemeyen, mola vermeyen, maafl almayan, greve gitmeyen çal›flanlar›n›z oldu¤unu. Para harcayaca¤›n›z tek fley makineler, bilgisayarlar, bak›m ve enerji.
BD MART 2016
Bu geliflmelerin insano¤lunun hayr›na olaca¤›n› söylemek çok zordur. Bu devrimin en son noktadaki amac› kuflkusuz insan gücünü üretimden ç›karmakt›r. Daha geliflmifl makineler sayesinde hizmet sektörü de makineler taraf›ndan yürütülebilir. Sipariflinizi hatas›z anlayan, yeme¤inizi her defas›nda ayn› flekilde pifliren, bahflifl istemeyen aflç› ve garsonlarla dolu bir restoran hayal edin. Kula¤a hofl geliyor de¤il mi? Belki ilk baflta bunu insani bulmayabiliriz. Ancak ilerleyen aflamalarda yapay zekâs› çok geliflmifl, insandan ay›rt edilemeyen, endaml›, hofl sesli robot garsonlar›n size hizmet ettiklerini düflünün. Espri anlay›fllar› var, gücenmiyorlar ve hata yapm›yorlar… onuç olarak, bu devrimin sonunda belki 40 belki 60 y›l sonra insanlar art›k çal›flmayacaklar. En az›ndan yüzde sekseni. Baz› iyimser gelecek bilimciler, insanlar›n haftada k›rk saat çal›flmak zorunda olmad›klar›n›, on saat çal›flmalar›nda hiçbir sak›nca olmad›¤›n› ön görüyorlar. Ünlü yazar ve toplum bilimci Bertrand Russel’›n “Aylakl›¤a Övgü” adl› eserinde anlatt›¤› gibi, insanlara günlük 4 saatlik mesai yapt›r›p, tam mesai ücreti verirseniz, basitçe ekonominin hacmi ikiye katlanacakt›r ve insanlar paralar›n› harcayabilecek zaman bulabilecekleri için ekonomi geliflecektir. Üretimin amac› mal
S
üretmek oldu¤u ve bu mallar›n da yine biz insanlara sat›lmas› gerekti¤i gerçe¤i de biraz ümidimizi art›r›yor. Bu ba¤lamda sermayeyi elinde bulunduran gruplar, çal›flmayan insanlar› belli flartlarda para sahibi yapmak isteyebilirler. Ancak kime ne miktarda para verilecek? Hangi toplumlar bu ayr›cal›klardan yararlanabilecek? Bunlar henüz yan›tlayamayaca¤›m›z
sorular. fiu kesin ki, bu dönüflüm insanl›k için çok sanc›l› bir süreç olacak. Sürecin sonunda yazarl›k, sanatç›l›k, psikoloji, estetik hizmetler, tasar›m hizmetleri, yaflam koçlu¤u, spor e¤itmenli¤i gibi baz› uzmanl›k gerektiren ve insana ba¤l› olan meslekler halen çal›fl›labilir alanlar olacakt›r. Ülkemiz içinse bu süreçte yara almaman›n flart› elbette çok iyi e¤itilmifl ve gelecek vaat eden mesleklere yönlendirilmifl insan gücü. Bu do¤rultuda politikalar›m›z› flekillendirmeli ve sonuncusu olabilecek bu üretim devrimini yakalamal›y›z. Bu savafl› kazanmak için zaman›m›z çok ama çok az. • 113
E
vrim Düflmanl›¤› Bilim Düflmanl›¤›d›r; Bu ise, Gerçek Düflmanl›¤›… Prof. Dr. Yaman Örs, ülkemizde evrim kuram›na yönelik gerici sald›r›lara karfl› mücadelenin y›llard›r en ön saflar›nda yer alan bir biliminsan›. T›p ve Etik alanlar›ndaki uzmanl›¤›n›n yan› s›ra felsefeci kiflili¤iyle de bu mücadelede farkl› bir yeri var. Bir bilimsel felsefeci olan Yaman Örs’ün bu kitab›n›n içeri¤ini, evrim kuram› ile genel olarak bilimsel kuramlar ve bilim; bunlarla kar›flt›r›lan kavramlar ve ilgili terimlerin yanl›fl kullan›lmas›; evrim kuram›na akademik çevrelerin d›fl›ndan gösterilen karfl›tl›k (ve bilim düflmanl›¤›) konular›yla ilgili düflünce ve tart›flmalar oluflturuyor.
BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
Neler Olmuyor ki Dünyada Sezin San Sungunay
Yeni Bir Virüs Salg›n›
1
ABD'li bilim insanlar›, Zika virüsünün "güçlü bir salg›n potansiyeline" sahip oldu¤unu söyledi ve Dünya Sa¤l›k Örgütü'ne (WHO) acilen harekete geçme ça¤r›s›nda bulundu. Bebeklerin beyin geliflimini engelleyen Zika virüsünün, Brezilya'da binlerce kiflide görüldü¤ü ve 20 ülkeye yay›ld›¤› söyleniyor. Virüs, 1947'de Uganda'n›n Zika Orman›'nda yaflayan maymunlarda keflfedildi. Virüsün insanlarda görül-
dü¤ü ilk vakaya 1954'te Nijerya'da rastland›.
2
Kanguru Canl› Bomba Olacakt›
Üzerine Irak fiam ‹slam Devleti'nin (Ifi‹D) sembolünü boyad›ktan sonra bir kangurunun kesesine patlay›c› madde koyarak polislerin üzerine salmay› planlalayan gencin davas› sürüyor. 19 yafl›ndaki Sevdet Ramadan Besim’in bu plan›, 25 Nisan'da kutlanan Anzak gününde gerçeklefltirece¤i belirtildi. Avustralya'da görülen davada terörle ba¤lant›l› dört ayr› suçlamadan yarg›lanan Besim, polisin düzenledi¤i son bask›nlarda tutuklanan befl gençten biri. 115
BD MART 2016
Koyun Sürüsü Yakalatt›
3
Yeni Zelanda'da polis, otomobille
müzisyen David Bowie, ABD listelerinde ilk kez birinci s›raya yükseldi. Bowie'nin son albümü "Blackstar", sanatç›n›n 69’uncu do¤um gününde ve ölümünden sadece iki gün önce piyasaya ç›kt›. Kariyeri boyunca Bowie, ABD'de hiçbir zaman büyük bir ticari baflar› yakalayamam›flt›. Ölece¤ini bilen Bowie, bu son albümündeki "Lazarus" flark›s› için çekti¤i klibin ölüm yata¤› sahnesinde sanatsal ifadeler kullanm›flt›.
5
Zengin Yoksul Dengesizli¤i
kaçmay› baflaran dört kifliyi, yola ç›kan bir koyun sürüsü sayesinde durdurmay› baflard›. Otago bölgesinde yaflanan olayda, polis arac› afl›r› h›z ve plaka olmamas› nedeniyle bir otomobili durdurmak istedi. Bunun üzerine sürücü dâhil dört kifli, bir buçuk saat süren kovalamacada polisten kaçmay› baflard›. Ancak bir koyun sürüsü yolu tamamen kaplay›nca kaçaklar durmak zorunda kald›. Polis dört kaça¤› da gözalt›na ald›.
4
Ölümden Sonra Gelen Birincilik
Ocak ay›nda ölen ünlü ‹ngiliz 116
‹ngiliz yard›m kuruluflu Oxfam'›n
raporuna göre, dünyan›n en zengin yüzde 1'lik kesiminin serveti, geri kalan yüzde 99'luk kesimin servetinin toplam›na eflit. Rapor, dünyan›n en zengin 62 milyarderinin servetinin, dünya nüfusunun en yoksul yüzde 50'lik kesiminin servetine denk geldi¤ini yaz›yor. 2010 ila 2015 y›llar› aras›nda dünya nüfusu 400 milyon artmas›na ra¤men, en yoksul yüzde 50'lik kesimin varl›klar›, yüzde 41 oran›nda düflmüfl.
BD MART 2016
6
Cam Ayakkab› fieklinde Kilise
Tayvan'›n turistik bölgesi Chaiyi Valili¤i'nin fikri olan kilise, yaklafl›k 686 bin ABD dolar›na mal olmufl ve 320 renkli lamine cam panelle infla edilmifl dev bir topuklu ayakkab› fleklinde. Yeni kilisenin ayinlerde de¤il, daha çok evlilik törenlerinde ve evlenen çiftlerin foto¤raf çekimlerinde kullan›laca¤› söylendi. Kilisede kad›nlara yönelik objelerin olaca¤›n› söyleyen bir yetkili, bölgede romantik bir ortam yaratmay› ve özellikle kad›n turistlerin kiliseyi ziyaret etmelerini sa¤lamay› amaçlad›klar›n› belirtti.
7
S›¤›nmac›lara Havuz Yasa¤›
Almanya'n›n Bornheim kasabas›n-
daki halka aç›k bir yüzme havuzuna, erkek s›¤›nmac›lar›n girmesi yasakland›. Köln'ün yaklafl›k 20 km güneyinde bulunan kasabada erkek s›¤›nmac›lara getirilen yasa¤›n, yüzmeye gelen kad›nlar ve çal›flanlar taraf›ndan yap›lan “uygunsuz davran›fl” flikâyetlerinin artmas› üzerine kondu¤u belirtildi.
Ancak Belediye, flikâyetlerin hiçbirinin suç teflkil etmedi¤ini ve sosyal hizmet görevlilerinin, s›¤›nmac›lar›n davran›fllar›n› de¤ifltirmeleri için yard›mc› olacaklar›n› söyledi.
8
En Büyük Günefl Sistemi
Gökbilimciler, flimdiye kadar bilinen en büyük günefl sistemini buldu. Bu sistemdeki y›ld›z›n (güneflin) etraf›ndaki yörüngesini tamamlamas› yaklafl›k bir milyon y›l süren dev bir gezegen de yer al›yor. Bu gezegenin kütlesi, Jüpiter'inkinden 12 ila 15 kat daha büyük. Yeni günefl sisteminin boyutlar›, daha önce bulunan gezegen-y›ld›z 117
BD MART 2016
eflleflmelerinden yaklafl›k üç kat daha büyük. Yeni keflfedilen bu günefl sisteminin 10 ila 45 milyon y›l önce oluflmufl olabilece¤i yorumu yap›l›yor.
9
Uçakta Tek Bafl›na
Düflünün bir uçakta tek bafl›nas›n›z, bacaklar›n›z› rahatça uzat›yorsunuz, size özel hizmet veriliyor ve a¤layan bebekler yok. Çin’de tatile ç›kanlar, yaflanan yo¤unluk nedeniyle uçaklar›n kalk›fllar›ndaki olas› gecikmelere karfl› daha erken saatlerdeki seferleri seçince, Çinli genç bir kad›n uçakta adeta bir film y›ld›z› gibi a¤›rland›. Uçakta kendisini tek bafl›na bulan Zhang adl› genç kad›n, yolculu¤unu bol bol foto¤raflad› ve sosyal medyada paylaflt›. Elbette, havayolu flirketinin tek yolcu ile uçmas› da ayr› bir takdiri hak ediyor.
10
fieker Vergisi
‹ngiltere'de Ulusal Sa¤l›k Sistemi,
118
ülkede artan obezite sorunuyla savaflmak amac›yla hastaneler ve sa¤l›k merkezlerinde "fleker vergisi" uygulamas› planl›yor. Yap›lan aç›klamada, afl›r› flekerli içecek ve yiyeceklere yüzde 20 oran›nda vergi konulmas› düflünülüyor. Uygulama, 2020'ye kadar tüm sa¤l›k tesislerinde hayata geçirilecek. ‹ngiltere'de kötü beslenme al›flkanl›klar›, “hayat tarz›na ba¤l› engellenebilir ölümler” kategorisinde sigaray› geçmifl durumda.
‹nsano¤lu Kendine Zarar Veriyor
11
Ünlü fizikçi Profesör Stephen
Hawking, insanlar›n yaratt›¤› tehlikelerin yine kendilerini tehdit etti¤ini söyledi. Bu tehlikeler aras›nda nükleer savafl olas›l›¤›n›, küresel ›s›nma ve genetik yap›s› de¤ifltirilen virüsler var. Bilim ve teknolojideki ilerlemenin, yolunda gitmeyebilecek geliflmelere neden olabilece¤ine dikkat çeken Hawking, yine de insanl›¤›n bu tehlikeleri aflabilece¤i görüflünde: "Baflka dünyalar üzerinde koloniler oluflturaca¤› varsay›l›rsa, insanl›k var olmay› sürdürebilecek." • sezinsan@butundunya.com.tr
Anne Babalarla Baflbafla Melek fiirin Tolga
iç çocu¤unuzun bu sözleri söyledi¤ini duydunuz mu? Eminim duymuflsunuzdur... Hemen arkas›ndan anlafl›lmaz ve kabul edilemez bir davran›fl içine girdikleri olmufltur. Bir çok ailede bu sözler gergin bir ortam yarat›r. Ebeveynlerin bu söze otomatik olarak ilk tepkisi; “Hay›r de¤ilsin!“ olur. Fakat ya yan›t “Hakl›s›n ! Sen kendinin patronusun!“ olsa... Booooom! Çat›flma yok... Ve müthifl bir ö¤renme süreci!...
H
BEN KEND‹ KEND‹M‹N
PATRONUYUM!
119
T
Çocuklar›m›z›n
yor. Bu durumda üm insanlar güçyüksek özgüvene olmaktan hiç hofllanlü olmay› ve sahip olmalar› için ilk m›yorum. Herkes kontrolün kendilead›m onlara kendi beni k›zd›r›yor!” rinde olmas›n› isterler, hatta çocuklar kendilerinin patronu diye flikayet etti. “Vay can›na. Çok bile. Özellikle çocukolduklar›n› fazla insan seni k›zd›r›lar tüm yetkinin yetiflö¤retmektir. yor. Yani sen ‘Ma¤dur kinlerin elinde oldu¤unu Mahir’ oldun” dedi Rehber düflündükleri için kendilerini Ö¤retmeni. “Fark›nda m›s›n? Sen s›kça ma¤dur rolünde görürler. Ailegücünü tamamen baflkalar›n›n eline leri onlara ne yapmalar› gerekti¤ini b›rak›yorsun ve bir ma¤dur gibi söyler; ö¤retmenleri ne yapmalar› gerekti¤ini söyler; koçlar› ne yapma- davran›yorsun. Bütün sorunlar›n›n baflkalar›n›n hatas› oldu¤unu düflünülar› gerekti¤ini söyler… Çocuklar›m›z›n yüksek özgüven yorsun. Herkesi sana bir fleyler yapt›rve özsayg›ya sahip olmalar›na yard›m- makla ve seni mutsuz etmekle suçluyorsun.” c› olman›n ilk ad›m› onlara kendi “Ama bu onlar›n hatas›” diye kendilerinin patronu olduklar›n› ve kendilerini güçlü görmelerini ö¤ret- ba¤›rd› Ma¤dur Mahir. “Onlar demektir. Kendi kendinin patronu olmak vaml› bana ne yapaca¤›m› söyleyerek ne demek? Ma¤dur Mahir’in hikaye- patronluk tasl›yorlar.” “Ya sana güçlü olman›n s›rr›n›n sine bakal›m: baflkalar›n› suçlamamak, bahaneler Mahir: “Ö¤retmenim çok ödev bulmamak oldu¤unu, bunun yerine veriyor, yüzme antrönörü çok fazla antrenman yapt›r›yor, annem babam hayat›ndaki herfley için tam sorumlusürekli benden bir fley yapmam› isti- luk almak oldu¤unu söyleseydim. Tam 120
BD MART 2016
sorumluluk ald›¤›nda, kendi hayat›n›n lideri olursun. Kendi kendinin patronu. Sorumlu olmak demek, her anlamda kendi hayat›n›n sahibi olmak demektir. Nas›l düflünüyorsun, nas›l hissediyorsun, olaylara nas›l karfl›l›k veriyorsun, nas›l hareket ediyorsun. Kendi mutlulu¤unu, kendi nefleni, kendi baflar›n› kendin yarat›rs›n! Bu gerçekten çok güçlü bir fley!” dedi Rehber Ö¤retmeni. “Anlam›yorum. Ben sadece bir çocu¤um. Nas›l bu kadar güce sahip olabilirim? Onlar benim patronum, ben de¤ilim.” diye söylendi Mahir. “Aaa” dedi Rehber Ö¤retmeni. “Bazen insanlar sorumluluklar›n› yapmak zorunda olduklar› fleyler olarak görürler. Evet bazen yapmak istemedi¤imiz fleyleri yapmak zorunda kal›r›z, mesela bilgisayar oyununun ortas›nda sofray› kurmak gibi; bununla beraber bu duruma nas›l karfl›l›k verece¤imizi seçerek güçlü olabiliriz, yapmak istemedi¤imiz bir fley olsa bile. Sen kendi güçlü duruflunu korudu¤unda, ‘yapmak zorunday›m’ düflüncesi ile ma¤dur biri olmak yerine, ’yap›yorum’ diyerek sorumlu biri olursun. Ve tam sorumluluk almak hayatta seni en çok özgürlefltiren deneyimdir.” “Hâlâ kafam kar›fl›k” dedi Mahir. “Bir örnekle bakal›m.” dedi Rehber Ö¤retmen.
“Annen ve baban›n sana yapman› söyledi¤i fleyi yapmak zorunda oldu¤unu söyledin, do¤ru mu? Peki, annenle baban›n sana yapman› söyledi¤i fleyi yapmazsan ne olur?” diye sordu Rehber Ö¤retmen. “Bana k›zarlar ve bafl›m belaya girer.” dedi Mahir. “Ve genellikle bu durum benim o fleyi yapmamla sonuçlan›r.” “Peki annenle baban›n istedi¤i fleyi yapmaya karar versen ne olur?” diye sordu Rehber Ö¤retmen. “Yap›lm›fl olur ve bafl›m belaya girmez.” dedi Mahir. “Hangisini tercih edersin, bafl›n›n belaya girmesini mi, girmemesini mi?” diye sordu Rehber Ö¤retmen. “Bafl›m›n belaya girmemesini tabii ki.” “E¤er annenle baban›n senden istedi¤ini yapmay› seçersen, o zaman kontrol sende çünkü karar› sen verdin. fiikayet etmek ve direnmek yerine senden isteneni yapmay› seçtin. Bu seçiminin seni ma¤dur gibi hissettirmek
121
BD MART 2016
olabilirler ve kurallar› y›kayerine seni güçlü k›ld›¤›n› görebiliyor musun?” bilirler. Bu düflünce Çocuklar›n›za “O zaman geronlar› sorumlu tutar, kurallara boyun çekten kendi kendiçünkü patron olmak e¤mek veya isyan nin patronu olmak herhangi bir d›fl etkeiçin ne yapabiliretmek yerine, farkl› ni, arkadafl, anne, sin?” diye sordu baba vs. suçlamaks›bir talepte bulunaRehber Ö¤retmen z›n y›kt›¤›n kurallar›n bileceklerini “San›r›m bilgisasorumlulu¤unu ö¤retin. yar oyununa bafllamaalmakt›r. dan önce sofray› kurabilib-Üçüncü olarak rim.” dedi Mahir. “patron” olabilirler ve farkl› bir fley “Harika fikir!”dedi Rehber Ö¤isteyebilirler. Bazen kurallar de¤iflretmen. tirilebilir veya esnetilebilir. Çocu¤u“Annenin söylemesine gerek kal- nuza kurallara boyun e¤mek veya madan, ifller tamamen senin kontro- isyan etmek yerine, farkl› bir talepte lünde olurdu!” bulunabileceklerini ö¤retin. “Evet bu harika bir çözüm!” dedi 2- Patron olmak patronluk taslaMahir. mak demek de¤ildir. Patron olmak Bu hikayeyi çocu¤unuzla baflkalar›na karfl› nas›l bir tutum içinde paylafl›n. Size de bir kaç tavsiyemiz olaca¤›n› seçmektir. ‹letiflim içinde var: olduklar› kiflilere sayg›l› ve nazik mi 1- Patron olmak kurallar› y›kmak olacaklar, yoksa kaba ve sayg›s›z bir anlam›na gelmez. Patron olmak için davran›fl içinde mi olacaklar? çocuklar›n›z›n eylemlerini seçmeleri Seçimleri di¤er kiflilerle nas›l bir iliflki gerekir. Toplum kurallar›, okul kural- içinde olacaklar›n› do¤rudan etkiler. lar›, aile kurallar› gibi kurallar vard›r ve bunlara uyulmas› gerekir. E¤er bu ocu¤unuz bir fley istedi¤inde ona kurallarla ayn› fikirde de¤illerse seçe›srarc› ve talepkar olmak yerine bilecekleri bir kaç olas›l›k vard›r: kararl› bir biçimde ve nazikçe a- ‹lk olarak kendilerinin patronu rica etmelerini ö¤retin. Bunu ö¤renolmay› seçebilirler ve kendi kurallar›n› dikleri zaman yaflamlar›nda kendilerikoyabilirler. Bu onlara güçlü bir durufl ni güçlü hissederler. içinde olma imkan› sa¤lar. Azarlanma, “Patron olmak hangi ad›m› zorla bir fleyin yapt›r›lmas› veya ceza ataca¤›n› seçmektir.” almak yerine, karar verme sorumluluO halde bir dahaki sefere o¤lunuz ¤unu al›p mevcut kurallarla uyumlu veya k›z›n›z “Ben kendi kendimin olarak kendi kurallar›n› koymalar› ve patronuyum” dedi¤inde onu flafl›rt›n bu kurallara uymalar› onlar› güçlü ve “Evet sensin!” deyin. • k›lar. meleksirintolga@butundunya.com.tr b- ‹kinci olarak “patron”
Ç
122
Yazar Dede ve Torunlar› Muzaffer ‹zgü
Mavi Okul Önlü¤ü "Ufff ufff" dedi Ömer. Havaya bakt›. Havada küçücük bir bulut bile yoktu. Geçen gün bir flemsiye bulmufltu. Çok sevinmiflti. ma flemsiyeyi aç›p bafl›na tutunca bu kez arabas›n› çekememiflti. bu araba onun herfleyiydi, eliydi, aya¤›yd›. Çünkü çöplerden ne bulursa bu araban›n içine koyuyordu. Ka¤›tlar, kartonlar, pofletler, teneke kutular, bunlar›n hepsini arabas›na dolduruyor, araba dolunca, babas›n›n gösterdi¤i Bilal Amca’n›n yolunu tutuyordu. Sonra babas› da bulduklar›n› ayn› yere getiriyordu...
A
BD MART 2016
aray› hep babas› al›yordu. Zaten yafl› küçüktü Ömer’in. Okula da gitmemiflti. Ah bu çöp bidonlar›, içinde neler vard› neler. Bazen yar›s› bofl bir defter buluyordu. Seviniyordu. Onu araban›n kocaman torbas›ndaki ayr› bir yere koyuyordu. O defter, Ömer’indi. Bazen de boyal› kalemler buluyordu, renk renk... Ama kimisi yar›m, kimisi bitti bitecek. Olsun? Seviniyordu. Onlar› yine torban›n o gözüne koyuyordu. Ama en çok sulu boya buldu¤u günler seviniyordu. Sulu boya resim yapmay› çok seviyordu. Hele bir kezinde sulu boyalarla birlikte, yar›s› bofl bir resim defteri bulmufltu. Acaba f›rça da var m›yd›? Çok kar›flt›rd› çöpü. C›k. Yoktu. Olsun, akflam eve gitti¤inde sulu boya
P
124
resimler yapard›. Çünkü evde f›rças› vard›. Ama ne olur, çöpün bir yan›nda s›k›flm›fl kalm›fl bir f›rça olsayd› ya. Yorulmufltu. Dinlenmek için az sonra çeflmenin bafl›nda oturur, hem suyunu içer, hem yüzünü y›kar, hem de f›rças›n› suya bat›r›r, bir resimcik orac›kta yap›verirdi. I-›h bulamad›. e s›cakt› bugün hava. Bafl›nda kocaman flapka, tiflörtünün üç dü¤mesi de aç›k ama durmadan terliyordu. Her çeflmede elini yüzünü y›k›yor, kana kana su içiyordu. Hangi çeflmenin bafl›na varsa orada bir y›¤›n kufl görüyordu. Kufllar da s›cakta rahats›z oluyorlar, yalaktan su içiyor, kanatlar›n› ç›rparak, bafllar›n› suyun içine sokuyor, banyo yap›yorlard›.
N
BD MART 2016
Bugün biraz h›zl› dolaflm›flt›. Belki ondand›, kan ter içinde kalm›flt›. Ama bakaca¤› çöp bidonu say›s› azalm›flt›. Hergün ayn› bidonlar› dolafl›rd›. Bazen de sayard›, “Otuz dört bidon oldu...” “Otuz befl bidon oldu...” Eve gidince bafl›n› muslu¤un alt›na tutacak, elini yüzünü, kollar›n›, ayaklar›n›, y›kayacak, sonra resim yapacakt›. Resim yapmay› çok seviyordu...
Üzerine tuttu... Tastamam kendine göre. Demek ki kendi yafl›nda bir çocu¤un önlü¤üydü elinde tuttu¤u. Bilinçsiz, önlü¤ü gö¤süne bast›rd›. Koklad›. Hiç de kötü kokmuyordu. Belki de onu buraya koymadan önce y›kam›fllard›. Öyle ya, “Gereksinmesi olan bir çocu¤a götürsünler” demifllerdi. Kim o çocuk? “Benim, benim!.” Diye ba¤›rd›. Birden flaflk›nl›kla elini a¤z›na götürdü. Sonra m›r›ldand›:
Birden seviverdi önlü¤ünü. Üzerine tuttu... Tastamam kendine göre. Demek ki kendi yafl›nda bir çocu¤un önlü¤üydü elinde tuttu¤u. h, bir okula gitseydi, mutla“Ben okula gitimiyorum ki...” ka resimden çok iyi notlar Olsun... Çok sevdi bu okul önlüal›rd›. ‹çini çekti, arabas›n› ¤ünü. Tekrar üzerine tuttu. “Ben yaflçekmeye çal›flt›. ‹ki bidon kalm›flt›. taym›fl bu çocuk, dedi. On bir yafl›nOnlara da bakt›ktan sonra dosdo¤ru da...” Bilal Amca’ya gidecekti. Torban›n gözünde herzaman tafl›O da nesi? Aa!.. d›¤› tertemiz bir torba vard›. Ç›kard› Son bidonun yan›ndaki ask›ya ma- önlü¤ü onun içine koydu, araban›n vi bir giysi konmufltu. Giysilere de bakard›. Evdekilerin ifline yaTorban›n gözünde rayacaksa, eve getirirdi. Annesi herzaman onu bir güzel y›kar, tertemiz tafl›d›¤› giyilecek giysi olurdu. tertemiz bir Aaaaa... Bu bir önlük... Okutorba vard›. may› yazmay› bilmiyordu ama “Okul” yaz›s›n› biliyordu. Birçok okulun önünden geçti¤i için okul yaz›n› ö¤renmiflti. Önlü¤ün gö¤sünde okul yaz›yordu. Acaba hangi okuldu? Mavi... Gökyüzü gibi. Okul önlü¤ü... Ne güzel... Birden seviverdi önlü¤ünü.
A
125
BD MART 2016
sap›na ba¤lad›... Nas›l olmufltu, yorgunlu¤u bir anda geçmiflti. Günefl de o denli fazla yakm›yordu art›k insanlar›... H›zl› h›zl› çekti arabay›, karfl›dan ba¤›rd›: “Bilal Amca” Bilal Amca gülümsedi. “Erken geldin Ömer” dedi. “Bütün bidonlar› dolaflt›m Bilal Amca...” Bilal Amca, naylonlar›, ka¤›tlar›, kartonlar› ayr› ayr› tartt›. “Haydi, güle güle Ömer...” dedi. mer arabay› dükkan›n bir köflesine b›rakt›, önlük torbas›n› ald›, neredeyse koflacakt›. Çok sevinçliydi. Art›k kendinin de bir önlü¤ü vard›. Hem de rengi maviydi. Ömer art›k okullu çocuk olmufltu. Koflarken birdenbire durdu, poflad›. “Ama ben okula gitmiyorum ki...” dedi. Ard›ndan,
Ö
“Olsun” diye m›r›ldand›... Tele konmufl kufla seslendi: “Hey kufl, benim de önlü¤üm var, ben de okul çocu¤u oluyorum...” Tekrar koflmaya bafllad›, bir köpekle karfl›laflt›, ona da ayn› fleyleri söyledi. “Hey köpek okullar›n aç›lmas›na az kald›, haberin var m›? Ben de bu y›l okullu çocuk oluyorum... Baaak...” Önlü¤ü torbadan ç›kard›, köpe¤e gösterdi. Oh, annesi evde yoktu. O y›k›k dökük evin çöpten bulunmufl kocaman çatlak bir aynas› vard›. Hemen formay› s›rt›na geçirdi. Aynada kendisine bakt›, gülümsedi. Bir ara parmak kald›rd›, “Ö¤retmenim...” dedi. Ö¤retmenim ben seni çok seviyorum!..” Sonra kahkahalar att›... Ayna da ona güldü. • muzafferizgu@butundunya.com.tr
Rakamlar Ö¤retmen, ilkokula yeni bafllayan miniklere sordu: “Say› saymay› bilen var m›?” Hemen bir minik el kald›rd›, “Ben biliyorum ö¤retmenim. Babam bana ö¤retti” dedi. Bundan oldukça hofllanan ö¤retmen, ö¤rencisine sorusunu hemen sordu: “Söyle bakal›m, üçten sonra kaç gelir?” dedi. Minik ö¤renci, hiç duraksamadan “Dört” diye yan›t verdi. Ö¤retmen, minik ö¤rencinin istekli oluflunu görünce, ona bir soru daha sormak istedi: “Peki, alt›dan sonra kaç gelir?” dedi. Minik ö¤renci yine hiç düflünmeden “Yedi” dedi. Bunun üzerine ö¤retmen “Çok iyi. Baban iyi bir ö¤retmenmifl. Peki, ondan sonra kaç gelir?” dedi bu kez de. Minik ö¤renci, yan›t› bilmesinin gururuyla flöyle yan›t verdi: “Vale.” • 126
Aylin Abla’dan Ö¤ütler Aylin Yengin
Yumurta Kabuklar›n› Çöpe Atmadan Önce
Bu Yaz›y› Okuyun!
E¤er yumurtadan hofllan›yorsan›z, hafta boyunca bir sürü yumurta tüketiyor olmal›s›n›z. Yumurtan›n kullan›m alanlar› sonsuzdur, harika bir omletten, ›slak keke kadar... Di¤er yandan yumurta kabuklar› hemencecik çöpü boylar, t›pk› dünkü gazete misali. Ve bu oldukça üzücü bir durumdur, çünkü yumurta kabuklar›ndan yapabilecekleriniz saymakla bitmez... 127
BD MART 2016
1
Cildi s›k›laflt›r›c› yüz maskesi Kabuklar› iyice temizleyip kurutun ve ince bir toz haline gelinceye kadar havanda ezin. Bu toz kar›fl›m›n içine bir yumurta ak› ilave edin ve elde etti¤iniz bu yap›flkan s›v›y› yüzünüze uygulay›p kurumas›n› bekleyin. Kuruduktan sonra yüzünüzü y›kay›n, cildinizdeki fark› fark edeceksiniz.
Kap kacaklar›n›z› p›r›l p›r›l yapar Ufak ufak ö¤ütülmüfl yumurta kabuklar›n› sabunlu su ile kar›flt›rarak, tencere tavalar›n›z›n ve farkl› ebatlardaki kaplar›n›z›n içlerini temizleyebilirsiniz. Tek yapman›z gereken kar›fl›m›, temizlenecek kaba boflalt›p iyice sallamak. Üstelik çevre dostu bir yöntem!
2
3
Giderlerinizi temizler Lavabo süzgecinizin içine bir miktar ö¤ütülmüfl yumurta kabu¤u koymay› deneyin; parçalan›p borulardan afla¤› do¤ru süzüldükçe, giderlerinizi ve borular›n›z› tertemiz yapacakt›r.
Filizlerin büyümesine yard›mc› olur Yumurta kabuklar›n› yar›ya kadar toprakla doldurun ve içine seçmifl oldu¤unuz tohumlar› serpin, sonra hepsini bir yumurta kartonunun içine dizin ve büyümelerini izleyin. Fideler haz›r oldu¤unda, onlara daha genifl bir alan ve verimli bir toprak sa¤lamak üzere, yumurta kabuklar›yla birlikte bahçenize ekin.
4 56
Kahvenin ac›l›¤›n› al›r E¤er kahveniz fazla ac›ysa, kahve filtrenizin içine temiz bir yumurta kabu¤u koymay› deneyin. Yumurta kabu¤unun içinde, kahvenin asit oran›n› düflürmeye yarayan kalsiyum karbonat vard›r, bu flekilde kahveniz hem daha yumuflak içimli, hem de daha hafif olacakt›r. Ac› tad› nedeniyle içemedi¤iniz kahvenizi keyifle yudumlayabilirsiniz. 128
Gübreyi pekifltirir Yumurta kabu¤u gübreye kolayca kar›fl›r ve kar›fl›ma gereken miktarda kalsiyumu sa¤lar. Daha da iyi bir sonuç için 5. maddedeki kahve telvesini kar›fl›ma ekleyebilirsiniz.
BD MART 2016
78 9 10
Bahçenizi böcek ve salyangozdan korur Böceklerin, salyangozlar›n, hatta kurtlar›n bitkilerinize zarar vermesini önlemek için, bahçenize ö¤ütülmüfl yumurta kabu¤u serpmeyi ihmal etmeyin.
Zar›ndan da faydalan›n Yumurtan›n iç kabu¤undaki zar da pekçok derde devad›r: Sivilcelerinizin üzerine sürerseniz, iyilefltirecektir. Parma¤›n›za batan k›ym›¤› ya da ince cam parças›n› bir c›mb›zla alam›yorsan›z e¤er, parma¤›n›z›n üzerine bir parça zar yerlefltirin; kurudu¤unda k›ym›¤› da beraberinde götürecek ve parma¤›n›zdan kolayca ç›kmas›n› sa¤layacakt›r. Ayn› flekilde yumurta zar›n› siyah noktalar›n›z›n üzerine uygulayabilirsiniz. Zar›n ›slak taraf›n› yara ya da kesiklerin üzerine koyup, kurumas›n› bekleyin. Bu ifllem kesi¤in daha h›zl› iyileflmesini ve geride yara izi b›rakmadan kapanmas›n› sa¤lar. E¤er yanl›fll›kla parma¤›n›z›n kenar›ndaki fleytant›rna¤›n› kopartt›ysan›z, üzerine bir parça yumurta zar› koyup kurumas›n› bekleyin. Bu flekilde hem ac›n›z dinecek, hem de yaran›z h›zl›ca iyileflecektir.
Tahrifl olmufl cilde devad›r
Bir bütün yumurta kabu¤unu, elma sirkesinin içinde tamamen eriyene kadar (yaklafl›k iki gün süreyle) b›rak›n ve ard›ndan da, bu kar›fl›m› tahrifl olmufl bölgeye uygulay›n. Nas›l rahatlatt›¤›na inanamayacaks›n›z. Nefleli kal›plara dönüfltürün Yumurtan›n içini bir çuvald›z ya da çivi yard›m›yla boflalt›n ve içi boflalan kabu¤un içini erimifl çikolata ya da jöle ile doldurun. Bir süre buzdolab›nda beklettikten sonra, konuklar›n›za dilerseniz kabu¤unu soyarak, dilerseniz sürpriz yumurta gibi sunun.• aylinyengin@butundunya.com.tr
Milano’nun Ölümsüz Hazinesi
LEONARDO DA V‹NC‹’N‹N
SON YEMEK YAPITI
jinal Yenilikçi ve ori özellikleriyle Bat› sanat›nda er devrim yapan es
Yazan: HALUK ERDEMOL
Milano’daki Santa Maria delle Grazie Manast›r› dünya kültürünün önemli ve özel bir yap›t›na ev sahipli¤i yapmaktad›r. Bu yap›t manast›r›n yemekhanesinin kuzey duvar›n› görkemli bir biçimde kaplayan ve ‹sa ile 12 havarisini bir yemek masas›nda betimleyen Leonardo da Vinci’nin ‘Son Yemek’ isimli duvar resmidir. 130
BD MART 2016
bir adet haline gelmiflti. Bu resimler yemek için bir araya gelen din görevlilerinin resimlerin yaratt›¤› ilahi birliktelik ve paylafl›m havas›n› kendi yemekleri s›ras›nda duyumsamalar›n› sa¤l›yordu. Son Yemek konusunu birçok sanatç› ifllemifl olmas›na karfl›n Da Vinci’nin yap›t› en baflar›l› ve en çok bilinen Son Yemek resmi olarak sanat tarihinde özel bir yere sahiptir. ‹talya’da rönesans›n zirvede olmas›na ve güzel sanatlar›n ülkenin her yöresinde sanatç›lar ve yap›tlar üretmesine karfl›n Leonardo da Vinci resim yapmay› u¤rafl alan›n›n küçük bir parças› olarak görüyordu. Yerlisi oldu¤u Toscana’da yarat›c› dehas›yla ünlenmesini izleyen dönemde Dük’ün hizmetine girdi¤inde askeri mühendis-
talya’da zaman›n en güçlü adam› Milano dükü Lodovico Sforza 1494 y›l›nda manast›r›n yemekhanesini süsleme görevini verdi¤inde Da Vinci 42 yafl›ndayd›. Manast›r›n kilisesini kendi özel ibadet mekan› olarak seçen Dük, Dominiken rahipleri s›k s›k ziyaret ediyor ve 40m x 9m boyutlar›ndaki manast›r yemekhanesindeki ö¤le yemeklerinde onlar›n masas›nda oluyordu. Manast›rlar›n yemekhanelerini Son Yemek resimleriyle süslemek yüz y›l› aflk›n süredir
‹
Leonardo da Vinci
lik, hidrolik gereçler uzmanl›¤› ve müzisyen nitelikleri öne ç›k›yordu. Askeri kuflatmalar için yeni bulufllar veya kanal ve köprüler için planlar yapmad›¤› zamanlarda da matematik, anatomi ve botanik çal›flmalar› yap›yor, kufllar›n nas›l uçtuklar›n› inceliyordu. Ça¤dafllar›n›n ço¤u için 131
BD MART 2016
o bir sihirbazd›. Resim yapmaya el att›¤›nda ise di¤er u¤rafllar› bask›n ç›k›yor, bafllad›¤› resimlere uzun sürelerle ara vermekte sak›nca görmüyordu. 1495-1499 y›llar› aras›nda yap›lan Son Yemek duvar resmi Hristiyan Yeni Ahit fleriat›n› oluflturan ‹ncil’in dört kitab›n›n hepsinde sözü geçen ilahi bir toplant›y› konu edinmekte, Leonardo’nun yorumuyla bir renk çümbüflü içinde 460 x 880 cm boyutlar›ndaki bir duvar› kaplamaktad›r.
“Biliyorum, içinizden biri gün do¤madan bana ihanet edecek.” Söz konusu ilahi toplant› ‹srailo¤ullar›n›n M›s›r’daki kölelik ortam›ndan kurtularak kutsal topraklara yapt›klar› göçü (Exodus) kutlayan Bahar Bayram›’n›n geleneksel yeme¤idir. 33 yafl›ndaki ‹sa bayram haftas›n›n bafl›nda Kudüs’e gelmifl ve kendisini y›llarca bekledikleri Mesih olarak karfl›layanlar aras›nda dolaflt›ktan 132
sonra hafta sonunda havarileriyle yemek masas›nda bir araya gelmifltir. Bu onlar›n son yeme¤i olacakt›r, çünkü ertesi gün ‹sa yerel yüksek mahkemede yarg›lanacak ve musevi din adamlar›n›n sözlerine kap›lan Roma’l› yönetici Pilatus’un onay›yla çarm›ha gerilecektir. on Yemek duvar resminde ‹sa sa¤›nda ve solunda üçlü gruplar halinde yer alan 12 havarisiyle birlikte bir yemek masas›nda görülmektedir. Elleri ekmek ve flaraba uzanm›fl olan ‹sa havarilerine ekmek sunarken “Bu benim bedenim,” flarap sunarken “Bu benim kan›m, yiyiniz, içiniz ve beni hat›rlay›n›z,” diyerek ikramda bulunduktan sonra ortal›¤› sessizli¤e bo¤an o sözleri söylemifltir az önce: “Biliyorum, içinizden biri gün do¤madan bana ihanet edecek.” Resim o anda bu öngörü karfl›s›nda oluflan gerilim dolu ortam›, havarilerin düfltü¤ü ruh hallerini, flaflk›nl›k, endifle, korku, öfke ve tepkilerini farkl› biçimlerde, kiflilerin yafl ve kifliliklerine göre iflleyerek betimlemektedir. Havarilerin birbirlerine ve ‹sa’ya karfl› tak›nd›klar› tav›rlar›n ak›c›l›¤›, dörtgen boflluklar içinde üçlü gruplar oluflturan havarilerin el ve yüz hareketlerinin karfl›l›kl› tepkimelerle hem birbirleri aras›nda diyalog oluflturmas› hem de ‹sa’n›n yer ald›¤› üçgen bofllu¤a do¤ru yönelmesiyle oluflan perspektif düzen zaman›n resim sanat›nda büyük bir aflama ve yenilik olarak görülmüfltür. ‹sa figürünün üçgen bir boflluk içinde yer almas› Hr›stiyanl›ktaki Kutsal Üçlü (Teslis) inanc›n›
S
BD MART 2016
temsil etti¤i fleklinde yorumlanmaktad›r. Soldan dördüncü figürün temsil etti¤i hain Judas’›n yüzünün karanl›k b›rak›lmas› onu di¤erlerinden ay›rmakta, d›fllamaktad›r. Judas’›n sa¤ elinin kavrad›¤› torbada ihanetinin karfl›l›¤›nda alm›fl oldu¤u otuz gümüfl para bulunmaktad›r. ‹sa’n›n ayaklar›n›n olmas› gereken bölümdeki boflluk talihsiz bir olayla ilgilidir. Frans›z istilas› s›ras›nda duvarda aç›lan bir kap› o bölümün yitmesine neden olmufltur. a Vinci’nin Son Yemek resmi üzerinde çal›flmaya bafllamadan önce ayn› konuyu iflleyen baz› duvar resimlerini inceledi¤i kuflkusuzdur. Bu resimlerde betimlenen 13 kiflinin birbirleri aras›nda iliflki kurulmam›fl oldu¤unu ve bunlar›n o ilahi birlikteli¤in ruhunu yans›tmayan ba¤›ms›z figürlerden olufltu¤unu gözlemleyen Da Vinci üç y›l süren çal›flmas›n›n öncesinde karakter incelemesi üzerinde önemle durmufl ve atölyesine gelen insanlar›, onlar›n yüz ifadelerini, el hareketlerini, giysilerini incelemifl, sayfalarca çizim yapm›fl ve resminde yapmak istedi¤ini yavafl yavafl belle¤inde oluflturmufltur. Havarilerin nas›l hareket edeceklerini, el ve yüz ifadelerini, birbirlerine karfl› tak›nacaklar› tav›rlar› ayr›nt›l› biçimde Defterler’ine not etmesi bu ön çal›flmaya ne denli önem verdi¤ini göstermektedir. Leonardo kiflileri sadece durufllar›yla çizmekle yetinmek istemiyordu. Bir notunda flöyle demektedir: “‹yi bir resim iki fleyi yans›tmal›d›r: Kifliyi ve içinde bulundu¤u ruh
D
halini. Birincisi kolayd›r, ikincisi ise zor. Ruh hali yüz ve el hareketleriyle ifade edilmelidir.” Bu yo¤un ve zorlu araflt›rmalar sonunda Da Vinci’nin ortaya koydu¤u, yemekhane duvar›n›n dokuz metrelik alan›n› her biri iki metreye yak›n 13 insan figürüyle kaplayan ve içeri¤inin yans›tt›¤› ilahi hava kadar bu büyüklü¤üyle de derin bir etki b›rakan yap›t yenilikçi ve orijinal özellikleriyle Bat› sanat›nda devrim yapm›flt›r.
“‹yi bir resim iki fleyi yans›tmal›d›r: Kifliyi ve içinde bulundu¤u ruh halini. Birincisi kolayd›r, ikincisi ise zor.” An›lar› ve öyküleri Shakespeare’ in oyunlar›na esin veren ve resmin yap›l›fl› s›ras›nda manast›rda ö¤renim gören yazar Matteo Bandello yaz›lar›nda flöyle demektedir: “Leonardo’yu resminin bafl›nda, iskelesinde izliyorum. F›rçalar›n› b›rakmadan sabahtan akflama dek aç karn›na çal›fl›yor, arada birkaç gün eline f›rça almad›¤› da oluyor, fakat her gün resmin karfl›s›na geçip saatlerce yapt›klar›na bak›p duruyor.” Bandello’nun amcas›, manast›r›n bafl rahibi Vincenzo kesintili ve yavafl çal›flt›¤› için önce uyard›¤› Leonardo’ yu Dük’e flikayet etmifl, Leonardo da baz› sanatç›lar›n az çal›flt›klar› halde en güzel yap›tlar› verebildi¤i konusun133
BD MART 2016
da Dük’e aç›klama yapt›ktan sonra baflrahip Leonardo’yu rahats›z etmekten vazgeçmiflti. Ne yaz›kt›r ki bu ölümsüz yap›t›n› k›smen ölümlü yapan da bizzat Leonardo’nun kendisi olmufltur. Uygulad›¤› yöntem resmin dayan›kl› olmas›n› engellemifl, bu yüzden ‹kinci Dünya Savafl› s›ras›nda Milano’ya at›lan bombalar›n resme veremedi¤i hasar› bizzat kendi tercihi vermifltir. Bu tercih duvar resimleri için zaman›n yayg›n yöntemi olan ‘fresk’ boyama tekni¤inde yapt›¤› de¤ifliklikle ilgilidir. Söz konusu teknikte ›slak astar üzerinde sulu boyayla resim yap›l›rd›. Astar›n emdi¤i boya astar kuruduktan sonra duvar›n bir parças› olur ve resim bozulmadan y›llarca dayan›rd›. Do¤al olarak ›slak astar kurumadan iflini bitirmesi için ressam h›zl› çal›flmak zorundayd›. Fakat Leonardo daha zengin bir paletle yavafl çal›flmak istedi¤inden ›slak astar kullanmam›fl, tahta veya tuval üzerinde çal›fl›yormufl gibi kuru zemin üzerinde yapm›flt› resmini. Nemsiz ortamda bu teknik dayan›kl› kalabilirdi, fakat Milano’nun ya¤›fll› havas› nedeniyle duvar›n kuru kalmas›na olanak bulunmad›¤›ndan duvarda nem yo¤unlaflt›¤›nda boya katmanlar›n›n alt›ndaki s›van›n yap›s› bozulmufl ve boyalar pul pul dökülmüfltür. Resmin tamamlanmas›n›n üzerinden yirmi y›l geçmeden ziyaretçilerin bu durumu gözlemledikleri baz› kaynaklarda yer ald›¤›na göre sorunun Leonardo daha sa¤ken bafllam›fl oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Bu talihsizlik sonucu resmin asl›nda yer alan birçok ayr›nt›n›n yitip gitmifl oldu¤u 134
yap›t›n kopyalar›yla yap›lan karfl›laflt›rmalardan kolayca görülmektedir. Buna ek olarak zaman içinde resmi kurtarmaya kalk›flan flarlatanlar›n ne idü¤ü belirsiz çareleri, üstüste sürülen yeni boya, vernik, zamk ve ya¤ katmanlar› yitik ayr›nt›lar›n ço¤almas›na neden olmufltur. A¤ustos 1945’ teki hava bombard›man›nda Manast›r a¤›r hasar gördü¤ü halde al›nan önlemler sonucu yap›t kum torbalar› ile desteklenen tahta panellerle korunarak kurtar›lm›flt›r. Savafl›n bitimini izleyen aylarda resmin temizlenmesine bafllanm›flt›r. dönemde temizleme ekibinin baflkan› olan ressam Mauro Pellicioli’nin verdi¤i bilgiye göre bizzat Leonardo’nun f›rças›ndan ç›kan boya katmanlar›na ulaflmak için yer yer yedi kat yabanc› boya ve di¤er katman kal›nt›lar›n›n temizlenmesi gerekmifltir. ‹fllem sona erdi¤inde resmin asl›ndaki birçok ayr›nt›, örne¤in ‹sa’n›n giysisinin k›z›l tonlar› ile arka plandaki nehrin mavili¤i Da Vinci’nin paletinden dökülen güzellikleri a盤a ç›karm›flt›r. Temizleme ifli sürerken mekân› kuru tutmak için gerekli önlemler al›nm›flt›r. Bu ilk temizlik ve kurtarma çal›flmas›n› günümüze dek di¤er çal›flmalar izlemifltir. Bugün resmin karfl›s›nda duran bir ziyaretçi Leonardo’nun elinden ç›kan yap›t›n sadece hayaletini görse bile yap›t›n solgun güzelli¤i bütün görkemiyle zamana, do¤an›n ve insan›n vermifl oldu¤u hasarlara karfl›n büyüleyici etkisini kuflaktan kufla¤a aktarmay› sürdürmektedir. •
O
Mitolojiden Yans›yanlar Haluk Erdemol
Kahraman Herakles (Herkül) “HERKÜL G‹B‹ GÜÇLÜ”
deyifline isim babal›¤› yapan antikitenin bu büyük kahraman› as›rlar boyu insanl›¤› etkilemifl, sadece antik Yunan’›n de¤il, benzerleriyle ça¤dafl uygarl›klar›n söylencelerini de enine boyuna doldurmufl, ad›na say›s›z öyküler düzülmüfl, sanat yap›tlar›na konu olmufl, insan›n direnme ve savafl›m gücünün yan› s›ra insana özgü trajik nitelikleri de simgeleyen bir karakterdir.
135
BD MART 2016
atas›ndan daha üstün olmas› gerekti¤i ilkesini pekifltirmek istemiflti. Söz konusu kad›n Perseus ile Andromeda’n›n (bkz. BD. 2013/6) torunlar›ndan biri olan Alkmene idi. Alkmene amcao¤lu Amphitryon ile evliydi. Kocas› savafl nedeniyle evinden uzaktayken Zeus onun kimli¤ine bürünerek yaklaflm›flt› Alkmene’ye. Zeus’un ilgi duydu¤u ölümlü kad›nlar›n karfl›s›na de¤iflik biçimlerde ç›kt›¤›n› biliyoruz. Europa’ya bir bo¤a, Danae’ye alt›n ya¤muru, Leda’ya ku¤u, ‹o’ya bulut biçiminde yaklaflm›flt›. (Bkz.BD.2012/12; 2013/5; 2015/3)
Öncelikle bir yar›-tanr›d›r Herakles, çünkü babas› Zeus’tur. Kahraman olmak yazg›s›nda vard›r, çünkü o, Zeus’un kendi gücünden bir yans›may› insan ›rk›na arma¤an etmekle övündü¤ü bir o¤uldur. Herakles’in do¤umunu ve yaflam çizgisini etkileyen olaylar›, özellikle ad›yla özdeflleflen 12 zorlu görevi ve nedenlerini anlamak için anne taraf›ndan soyunu da bilmek gerekiyor. HERAKLES KAHRAMAN Perseus’un soyundan geliyordu, Perseus da Zeus’un o¤luydu. (bkz: Danae ve Leda, BD.2013 /5)
Belki de Zeus Herakles’i do¤uracak kad›n›n Perseus soyundan gelecek ikinci bir kahraman›n annesi olmas›na özen göstermifl, böylece o¤ulun Pieter van der Werff (1665-1722) 136
BU KEZ FARKLI B‹R YOL izleyerek s›radan bir koca olmufl ve günefl tanr› Helios’a gönderdi¤i buyruk sonucu Alkmene ile geçirdi¤i gecenin üç gece gibi geçmesini sa¤lam›flt›. Alkmene’yi gerçek kocas› oldu¤una inand›rmak için de savafltan yeni dönmüfl gibi bafl›ndan geçen olaylar› anlatarak süslemiflti o gecenin uzun saatlerini. Gerçek Amphitryon’un evine dönmesi üzerine ayn› sahneler tekrarland›¤›nda
BD MART 2016
Pietro Benvenuti (1769-1844)
kar› koca bu iflte tanr›sal bir gücün rol oynad›¤›n› anlam›fllard›. Bu gücün kimli¤ini anlamak zor de¤ildi onlar için.
Alkmene hamile kald›¤›nda Zeus’un evlilik d›fl› iliflkilerinden b›kan efli Hera k›skançl›k ve öç duygular› içinde Alkmene’nin do¤uraca¤› bebe¤in gelece¤ini karartmak için kulland› baz› güçlerini. Do¤acak bebe¤in Perseus soyunun taht›na ouraca¤›n› ve Zeus’un flimdiden bununla övündü¤ünü biliyordu. Bildi¤i bir fley daha vard›: Tahta bir varis daha geliyordu. Alkmene’nin amcas› Sthenelous’un kar›s› da hamileydi. Hera kurnaz bir oyun oynad›. Perseus soyunda do¤acak ilk erkek çocu¤un kral aday› olaca¤› üzerine söz ald› Zeus’tan. Bir yeminle de pekifltirdi bu sözü. Bu aday›n Alkmene’nin bebe¤i olaca¤›ndan emin olan Zeus yemin etmekten çekinmemiflti. Hera hemen do¤um tanr›ças› ‹lithyia’y› güdümüne alarak iki do¤umun zamanlamas›n› de¤ifltirdi. Birini çabuklaflt›r›p di¤erini geciktirdi ve sonunda Herakles’in daha geç do¤mas›n›, böylece daha erken do¤an di¤er bebek Eurystheus’un kraliyet zincirinde Herakles’e yani kuzenine üstün olmas›n› sa¤lad›. Hera’n›n bu oyunu sonucunda büyüyünce Miken kral› olacak olan Eurystheus konumuna dayanarak Herakles’e bask›n ç›kmak u¤ruNicolas Poussin (1594-1665) 137
Annibale Carracci (1560-1609)
na ona s›k›nt›l› günler geçirtecek, Hera da yapt›klar›yla yetinmeyerek Zeus’un ihanetinin öcünü almak için Herakles’in yaflam› boyunca onun üzerinden ay›rmayacakt› kem gözünü. HERAKLES YALNIZ GELMED‹ dünyaya. Bir de üvey ikizi olmufltu: ‹phikles. Onun babas› Amphitryon’du. Zeus’un h›flm›ndan çekinen Amphitryon di¤er bebe¤i d›fllamam›fl, hatta kendi babas›n›n ismi olan Alcaios’un ad›n› vermiflti ona. Bir anlat›ma göre Herakles ad› daha sonra verilmiflti bebe¤e. Bu iflte Hermes de rol oynam›flt›. Zeus’un habercili¤ini yapan Hermes onun emri üzerine bebe¤i Olympos’a götürmüfl ve Zeus uyumakta olan Hera’n›n gö¤süne b›rakm›flt› onu. Zeus’un amac› hem Hera’ n›n öfkesini yat›flt›rmak hem de bebe¤e kahramanl›k yolunu açacak gücü afl›lamakt›. Hera olanca gücüyle süt emerken can›n› yakan, tan›mad›¤› bu gürbüz bebe¤i iterek zorla gö¤sünden uzaklaflt›rm›fl, fakat bebe¤in emdi¤i süt kendisine insanüstü güçleri 138
sa¤layacak göksel besini almas›na yetmiflti. Bundan ötürü Hera’n›n Görkemi anlam›na gelen Herakles ad›n› uygun görmüfllerdi bebe¤e. (Yunanca ‘kleos’: görkem.) Hera’n›n bebe¤i gö¤sünden itti¤i s›rada s›çrayan süt damlalar› Yun. ‘Galaksias Kyklos’ dan (sütsü çember) Bat› dillerine geçerek ‘Sütsü Yol’ (Lat. Via lactea; Fr.Voie lactée; ‹ng. Milky way diye an›lan y›ld›z kümesinin (galaksisinin) söylencesel kayna¤› oldu. Biz ‘Samanyolu’ diyoruz. Herakles’i kral olma hakk›ndan yoksun b›rakt›¤› için Hera’ya bu yolla karfl›l›k vermiflti Zeus. Bu olay›n Hera’n›n h›flm›n› yat›flt›rmad›¤›, aksine oyuna getirildi¤i için daha da öfkelendirdi¤i anlafl›l›yor. Çünkü ikizler daha yafllar›n› doldurmadan onlar uyurken odalar›na zehirli iki y›lan gönderdi Hera. Gök renkli pullarla bezeli iki y›lan›n hedefi kuflkusuz Herakles’ti. ‹phikles korkup a¤lamaya bafllarken Herakles y›lanlar› iki eliyle s›k›p bo¤du, sonra da oyuncak gibi gülerek oynad› onlarla. Bu görünüme tan›k olan Amphitryon kendi o¤lunun ‹phikles oldu¤unu daha iyi anlayarak bebek Herakles’i tanr›sal bir emanet gibi el üstünde tuttu ve Zeus’un gazab›n› üzerine çekmemek için elinden gelen özeni gösterdi. Hocalar tuttu ve her soylu gencin almas› gereken e¤itimi almas›n› sa¤lad›. Zaman›n gelene¤ine göre lir çalmas›n› da ö¤rendi
BD MART 2016
HERAKLAS S‹LAH KULLANMAYI ve çobanl›k yapmay› da. ‹yiyi kötüden ay›rma s›nav›n› da geçti. K›rsalda, bir kavflakta karfl›s›na ç›kan ve kendisini hofl ve rahat bir yaflama götürecek yolla çetin, fakat zaferlerle dolu onurlu bir yaflama ulaflt›racak yol aras›nda seçim yapmas›n› isteyen simgesel iki diflil varl›ktan ikincisinin gösterdi¤i yolu seçti. Thebai kentini haraca ba¤layan düflmanlardan kurtarmas› üzerine kral Creon k›z› Megara ile evlendirdi onu. Üç o¤lu oldu. Fakat Hera’n›n gazab› peflini b›rakm›yordu. Hera’n›n neden oldu¤u delilik bunal›m› sonucu kar›s›n› ve çocuklar›n› düflman gibi görerek öldürdü onlar›. Yapt›¤›n›n ay›rd›na vard›¤›nda günah›ndan ar›nmak ve yaflam›n›n geri kalan y›llar›nda izleyece¤i yolu dan›flmak için Delphoi’deki bilicilere baflvurdu. Biliciler Apollo’nun rahipleri idi, ama Hera’n›n sözünden ç›kamazlard›. Onun buyru¤u üzerine Herakles’e kuzeni Eurystheus’a gitmesini, onun emrine girmesini, o ne derse yapmas› gerekti¤ini, yaflam›ndaki günahlardan ar›narak do¤ru yolu ancak ondan sonra bulabilece¤ini, belki de kendisine ölümsüzlük yolunun aç›laca¤›n› söylediler. Çaresiz, Herakles kuzeninin saray›na do¤ru yola ç›kt›. Yan›nda bir can yoldafl› vard›. Üvey kardefli ‹phikles’in o¤lu ‹olaos. Kulland›klar› tek atl› savafl arabas›n› o sürüyordu. Miken krall›¤›n›n Tirynis kentine var›p Eurystheus’un karfl›s›na ç›kt›¤›nda Herakles kendisinden bir gün önce do¤makla elde etti¤i krall›k taht›nda oturan kuzeninin buyuraca¤› 12 zorlu görevle
bafl etmek zorunda kalacakt›. Gerçi Herakles Zeus’un o¤luydu, yar›-tanr›yd›, ama yeryüzünde insanlar›n kurallar› geçerliydi ve bunlar›n aras›nda bir krala boyun e¤mek de vard›. Herakles’in ismi ve yaflam›yla özdeflleflen bu görevleri ve sonuçlar›n› gelecek say›m›za b›rak›yorz. Bu bölümü yans›tan sanat yap›tlar› aras›ndan yapt›¤›m›z seçkide girifl sayfam›zda yer alan yontu Roma
Tintoretto (1518-1594)
imparatoru Commodus’u simgesel aslan postu ve sopas›yla Herakles (antik Roma’da Hercules) k›l›¤›nda canland›r›yor. Di¤er yontu bebek Herakles’i y›lanlardan birini bo¤arken betimliyor. Her iki yontu da MS. 2. yüzy›l›n ikinci yar›s›na tarihleniyor. Resimler ise yine bebek Herakles’in y›lanlarla bo¤uflmas›n› ve genç Herakles’in do¤ru yolu seçimini konu ediniyor. Tintoretto ile Rubens’in tablolar›n›n ortak ad› ‘Samanyolu’nun kayna¤›.’ • halukerdemol@butundunya.com.tr 139
Bir kafl›k yo¤urtla kanser teflhis edilebilir mi? assachusetts Institute of Technology (MIT)’den Profesör Sangeeta Bhatia, bunun için çal›fl›yor… Kal›n ba¤›rsakta görülen kanserlerin (kolekteral kanser) teflhisi için günümüzde kolonoskopi ve MR yöntemleri kullan›l›yor. Ancak bir kafl›k yo¤urt da, bu yöntemlerin aras›na kat›labilir. Kanser hücrelerinin teflhisi için, vücuda sentetik moleküller verilmesi ve bu moleküllerin idrar yoluyla d›flar› at›larak idrar testi uygulanmas›na dayal› bir yöntem zaten uygulan›yordu. Fakat Bhatia, hastalar›n bu moleküller yerine, de¤ifltirilmifl bir bakteri içeren yo¤urdu yutmalar›na dayal› yeni bir yöntem gelifltirdi. Di¤er yöntemde, idrar analizi yapabilmek için laboProf. Bhatia ratuvar ekipmanlar›
M
140
gerekiyordu. Bhatia’n›n yönteminde ise, gebelik testlerine benzeyen bir ka¤›t kullan›lmas› yeterli oluyor. Ve yo¤urt-idrar testi ikilisinin, kanserin erken teflhisinde ucuz ve etkili bir yol olmas› bekleniyor. Bhatia, klinik çal›flmalar baflar›l› olursa, bunun tan› yöntemlerini de¤ifltirebilece¤ini düflünüyor. Özel ekipmanlara ihtiyaç duyulmayan bu yöntem ile, özellikle geliflmekte olan ülkelerde, pahal› yöntemlere ulaflamayan hastalara büyük yarar sa¤layaca¤› tahmin ediliyor. Amerikan Kanser Derne¤i’ne göre erken teflhis, kolekteral kanserli hastalar›n yüzde 40’›n›n yaflam süresini art›rabilir. bir kafl›k yo¤urt ve kolonoskopi seçenekleri sunulsa, hangisini seçerdiniz? • Gönderi: Y. EREN GÜNEY
‹nsanlar Yaflad›kça Mehmet Ünver
PALANDÖKEN'E K‹fi‹SEL KATKILARIM lk kez seksenli y›llar›n ortas›nda gitmifltim Palandöken Kayak Merkezi'ne. Da¤da özel sektöre ait küçük bir otel vard› o zamanlar. Telesiyej ve T-Bar gibi kayakç›lar›n pistlere ç›kmak için kulland›¤› mekanik tesisler ise henüz özel sektöre geçmemiflti ve çok yetersizdiler.
‹
141
BD MART 2016
ayakç›lar›n zirveye ç›kmas›n› sa¤layan ana telesiyej tek sandalyeli ve çok eskiydi. ‹kide bir ar›zalan›yordu. Bazen bir kez piste ç›kmak için en az bir saat bekledi¤imiz oluyordu. Özellikle tatil ve bayram günlerinde bu beklemeler dayan›lmaz bir hâl al›yor, arada s›ray› ihlal edenler oluyordu. Ciddi ar›za durumlar›ndaysa di¤er kayakç›lar gibi ben de büyük bir düfl k›r›kl›¤› yafl›yordum. Çünkü piste ç›kamad›¤›m›z için kayam›yor, bu durumda da flehir merkezindeki otelde pineklemekten baflka bir fley yapam›yorduk. Oysa Türkiye'nin en uzun ve en heyecan verici kayak pistleri Palandöken' deydi. Hele üç bin metre yüksekli¤indeki Ejder Zirvesinden inilen kuzey pistinde kayman›n zevkine doyulmuyordu. Türkiye'nin tek Alp disiplini pistiydi. S›rf o zevki yaflamak için ‹stanbul'dan yollara düflüp Erzurum'a gitmiflken, telesiyej düzgün çal›flamad›¤› için bu piste ulaflamamak çok moral bozucu oluyordu. O günlerde ar›zalanan, ya da uzunca bir süre s›ra beklememiz gereken telesiyejlerle ilgili sorunlar› aflmak için Türk zekas›yla çeflitli çözümler üretmeye çal›fl›yorduk. Bir seferinde birkaç kayakç› birleflip bir keçi patika-
K
142
s›ndan tepedeki pistlere ç›kabilmek için köhne bir arazi cipi kiralam›flt›k. Bir baflka seferindeyse bir köylünün traktörünü kullan›p pistlere ulaflmak için ayn› patikay› o traktörün römorkunda gidip geldik gün boyu. Ne demifller? Demokrasilerde çareler tükenmez. Sen kalk, kayak yapmak için ‹stanbul'dan, Erzurum'a git, ama mekanik tesis ar›zas› nedeniyle otelde pinekle. Kim raz› olur buna. Biz de kendi çözümümüzü üretip o muhteflem pistlerde kayman›n sa¤layaca¤› adrenalinden mahrum kalmamak için bu yöntemlere s›k› s›k baflvurmufltuk.
80’li y›llarda Palandöken
Sonuç olarak, o y›llarda tesisler yetersiz de olsa her seferinde k›fl sporlar›na doymufl olarak dönmüfltüm Palandöken'den. O y›llarda bile, tüm zorluklara karfl›n Palandöken'in k›fl sporlar› için ola¤anüstü güzellikte bir yer oldu¤u hemen anlafl›l›yordu. Aylarca kar eksik olmayan uzun pistleri ve ülkemizin bir baflka ucunda kayak yapma zevki insan› heyecanland›r›yordu.
BD MART 2016
Seksenli y›llarda birkaç kez gidip geldikten sonra Palandöken için yap›lacak en büyük iyili¤in o bölgeye özel sektörün tesisler yapmas› için davet edilmesi oldu¤unu anlad›m. Elbette bunun için devlet deste¤i de gerekecekti. Çünkü özel sektörün kayak merkezinde oteller ve mekanik tesisler açmas› ülkemizin do¤usunu da kalk›nd›racak, yeni bir ekonomi yaratacakt›. Aksi takdirde o günlerin k›s›tl› devlet olanaklar›yla daha öteye gide-
Palandöken flimdilerde yaln›zca ülkemizdeki kayakç›lar›n de¤il, komflu ülkelerdeki kayakseverlerin de tercih etti¤i pistlere ve tesislere sahip bir yer.
foto¤raflar› yollayarak bölgedeki k›fl sporlar› potansiyeline dikkat çekmek istedim. Bir süre sonra yan›t alabildiklerimden randevular isteyerek ilgili kiflilerle birebir görüfltüm. Yan›t alamad›klar›maysa b›kt›rana kadar tekrar tekrar baflvurularda bulundum. O süreçte Palandöken'e kaya¤a gitmeyi de hiç ihmal etmedim. Bana göre gerçek kayak heyeGünümüzde Palandöken can› Palandöken'in kuzeyindeki meflhur Ejder Zirvesi’nden mez, uzaklarda küçük ve olanaklar› inerken yaflan›yordu. s›n›rl› bir tesis olarak kal›rd›. Aradan y›llar geçti. Yap›lan yat›r›mlar sonucu Palandöken önemli u düflünceyle harekete geçtim: Palandöken'in özel sektöre aç›l- ve en iyi donan›ml› uluslararas› k›fl sporlar› merkezlerinden biri durumuna mas› ve bölgenin kalk›nmas› için kiflisel çabalara girifltim. Devlet Plan- geldi. fiimdilerde yaln›zca ülkemizdelamaya, Bakanl›klara ve özel sektörde ki kayakç›lar›n de¤il, komflu ülkelerk›fl turizminden büyük cirolar yapan deki kayakseverlerin de tercih etti¤i pistlere ve tesislere sahip bir yer. seyahat firmalar›na yaz›lar yazd›m. Bölgenin önemini fark eden özel Onlara Palandöken'de çekti¤im
B
143
BD MART 2016
sektöre ait firmalar, geçti¤imiz y›llarda orada h›zla oteller ve mekanik tesisler infla ettiler. Heyecan dolu kayak pistlerini eskisinden çok daha güzel bir hale getirdiler. fiimdilerde kayak merkezinde çok say›da modern telesiyej oldu¤u için art›k öyle ar›zalar, uzun uzun s›ra beklemeler yaflanm›yor. Çünkü baflta kayakç›lar› Ejder Zirvesine tafl›yan gondol olmak üzere çok say›da telesiyej, T-Bar var kayakç›lar› o pistlere ulaflt›rabilmek için. Günümüzde, Palandöken'de k›fl sporlar›n› seven bir insan› fazlas›yla tatmin edebilecek bir ortam var çok flükür. Elbette bu yeni haliyle de keyfini yaflad›m Palandöken'in ve her seferinde de tüm kurtlar›m› dökmüfl olarak ve çok mutlu döndüm oradan. Bildi¤iniz gibi yak›n geçmiflte Uluslararas› Üniversiteleraras› K›fl Oyunlar› da orada düzenlendi ve gelecekte yenileri de düzenlenecek. fiimdi geriye dönüp seksenli 144
y›llar›n Erzurum’uyla, bugünü k›yaslarsak, k›sa sürede kaydedilen inan›lmaz geliflmeler oldu¤unu görüyorum. rne¤in, o zamanlar Erzurum’da kay›tl› ticari taksilerin say›s› bir elin parmaklar›n› geçmezdi. fiimdi binleri buldu. Otel yat›r›mc›lar› da bu pastadan pay kapmak için harekete geçmekte hiç gecikmediler. fiehir merkezinin, kayak merkezine çok yak›n olmas› sayesinde Erzurum caddelerinde pek çok yeni otel boy göstermeye bafllad›. Benim gibi say›s›z kayakç› bu yak›nl›k sayesinde kent merkezindeki iki ya da üç y›ld›zl›, ucuz ama temiz otellerde kalabiliyorlar art›k. Peki, bu durumda kaymaya nas›l gidiyorsunuz diye soracak olursan›z, hemen yan›tlayay›m: Palandöken'in tüm pistlerine ulaflman›z› sa¤layan modern gondolun s›f›r noktas› flehir merkezine sadece üç kilometre uzaktad›r. Erzurum'a
Ö
BD MART 2016
gitti¤im zamanlar flehirdeki otellerde kal›p her sabah binan›n önünde bekleyen taksilerden biriyle ya da evvelce anlaflt›¤›m bir taksiyle, gondolun s›f›r noktas›na gidip pistlere ulaflmak üzere hiç s›ra beklemeden gelen gondollardan birine biniyorum. Elbette kayak k›yafetlerimi ve kayak ayakkab›lar›m› giymifl olarak biniyorum taksiye. alandöken K›fl Sporlar› Merkezi’nin son y›llardaki modern dönüflümü Erzurum ekonomisine de do¤rudan büyük bir katk›da bulunuyor. Erzurumlular, sokaklarda kayak k›yafetleri hatta kayak ayakkab›lar›yla dolaflan, o flekilde taksi bekleyen, kafelere ve ma¤azalara öyle giren kayak severlere çoktan al›flm›fl durumdalar. Çünkü k›fl sporlar› için gelenler kentlerine büyük bir ekonomi sa¤l›yor. Uzun k›fl sezonu boyunca oteller, kafeler, lokantalar, marketler, hediyelik eflya satan butikler, spor malzemesi satan ma¤azalar ve kentin tarihi bölgeleri dolup dolup boflal›yor.
Palandöken'e ilk kez gidiflimin üzerinden neredeyse otuz y›l geçmifl. O zamanlar Erzurum'da böylesi bir canl›l›k yoktu. Geçen y›llar içinde yaflanan geliflmelerde kiflisel çabalar›mla, özel sektöre ve bakanl›klara
P
›srarla yazd›¤›m dilekçelerin, bilgi mektuplar›n›n ve açt›¤›m telefonlar›n bir katk›s› olduysa ne mutlu bana. Bugün Erzurum Atatürk Üniversitesinden çok say›da ö¤renciyi Palandöken pistlerinde kayarken görmek insan› mutlu ediyor. Umar›m bu k›fl sporlar› merkezimiz daha da geliflir, bölgedeki tüm gençler ve kayak severler için her zaman öncelikle tercih edilen bir yer olur. • mehmetunver@butundunya.com.tr
Matematik Finali 4 üniversite ö¤rencisi, uyanamad›klar› için matematik finaline geç kal›r ve okula gidince hocalar›na arabalar›n›n lasti¤inin patlad›¤›n› söylerler... Hoca önce inanmaz ama ö¤rencilerinin yalvarmalar›na dayanamayarak, 3 gün sonra yeniden s›nav yapaca¤›n› söyler. S›nav gününde hoca, 4 ö¤renciyi bofl salonun ayr› ayr› köflelerine oturtur. S›nav sistemi flöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan s›nav› geçebilir... Ön sayfada 10'ar puanl›k 4 basit matematik sorusu vard›r... Ö¤renciler bunlar› kolayca çözerler. Arka sayfada ise 60 puanl›k bir soru vard›r: "Hangi lastik patlad›?" 145
BD MART 2016
B‹R F‹NCAN KAHVE ‹Ç‹N Derleyen: AL‹ NALÇACI
s›n›fta, masaya büyükçe bir kavanoz koydu ve içini tenis toplar›yla doldurdu. Ö¤rencilere kavanozun dolup dolmad›¤›n› sordu. Ö¤renciler kavanozun doldu¤unu söylediler. Profesör bu kez, çak›l tafllar›n› kavanoza döktü. Tafllar, tenis toplar›n›n aralar›ndaki boflluklar› doldurdu. Profesör, kavanozun dolup dolmad›¤›n› bir kez daha sordu. Ö¤renciler yine doldu¤unu söylediler. Profesör, bir kutunun içindeki kumlar› kavanoza boflaltt›. Kum tanecikleri, tafllar›n aralar›ndaki boflluklar› doldurdu. Profesör, ayn› soruyu bir kez daha sordu ö¤rencilere. Onlar da yine kavanozun doldu¤unu söylediler. Profesör masan›n alt›ndan ald›¤› iki fincan kahveyi kavanoza boflaltt›. Kahve de kendine yer buldu ve kalan boflluklar› doldurdu. Ö¤renciler, bu gösteriyi alk›fllarla karfl›lad›lar. PROFESÖR “Bu küçücük gösteriyle size, yaflam›n›z› simgelemeye çal›flt›m. Bu tenis toplar› yaflam›n›zdaki önemli de¤erler olan aileniz, çocuklar›n›z, sa¤l›¤›n›z, arkadafllar›n›z gibi sizin için önemli olan de¤erlerdir. Bu önemli de¤erler hep kalacak ve yaflam›n›z› doldurmay› hep sürdüreceklerdir. Çak›l tafllar› daha az önemli olan, ifliniz, eviniz, araban›zd›r. Kum ise, olsa da olur, olmasa da olur de¤erlerinizdir.” Bu aç›kladan sonra profesör, s›ralaman›n nedenlerini de aç›klad›: “Kavanoza önce kum doldurursan›z, çak›l tafllar›na ve özellikle de tenis toplar›na yeterli yer kalmaz” dedi. “Ayn› olay, yaflam›n›zda da geçerlidir. Dikkatinizi mutlulu¤unuz için önemli olan konulara çevirin. Çocuklar›n›zla oynay›n, sa¤l›¤›n›za özen gösterin, ailenizi zaman ay›r›n evinizin. Önce tenis toplar›n›z› yerlefltirin kavanozunuza. Önceliklerinizi s›ralamay› iyi bilin. Gerisi zaten hep kumdur.” B‹R Ö⁄RENC‹ söz istedi: “Peki, o iki fincan kahve nedir, hocam?” dedi. Profesör ö¤rencisine önce teflekkür ederek sorusunu yan›tlad›: “Yaflam›n›z ne denli yo¤un, ne denli dolu olursa olsun” dedi. “Ne yap›n, yap›n, dostlar›n›zla içece¤iniz bir fincan kahve için yine de zaman bulun...”• FELSEFE PROFESÖRÜ
146
Gözle Gönül Aras› Mehmet Uhri
P
oyraz Bafllay›nca
ivri¤i yak›nlar›na gidece¤imizi duyan bir yak›n›m yüksek tansiyon hastas› annesi için Zara yak›nlar›ndaki tuzlaya u¤ray›p kaya tuzu almam›z için ricac› olmasa ne oradan yolumuzu geçirecek ne de tuzun insana bu denli benzer oldu¤undan haberimiz olacakt›. Hayli ›ss›z da¤ bafl› gibi bir yerde
D
yol kenar›nda genifl bir alanda tuzlu suyun buharlaflt›r›lmas›yla do¤al tuz üretilen görece basit bir iflletmeydi. Elde ettikleri tuzu boyut ve safl›¤›na göre elekten geçirip ay›r›yor, torbalara dolduruyorlard›. Patronlar› yafll›ca bir beyefendiydi ve çal›flanlar›n ondan hayli çekindikleri anlafl›l›yordu.
147
BD MART 2016
Y›¤›l› duran birkaç farkl› kalitedeki tuzu de¤il iri taneli kristal tuz istedi¤imizi söyleyince patron devreye girip yan›ndaki çal›flana “depoda yok, imalat alan›na bir bak›n. Az da olsa bafllam›fl olabilir ne varsa al›p gelin” diye talimat verdi. uzlar›n gelmesini beklerken patrondan iflletmenin hikâyesini dinledik. Eski terk edilmifl tuzlay› faaliyete geçirebilmek ve devletten iflletme ruhsat› alabilmek için çok
T
haberlerini gösterdi. Arkadafl›m y›ll›k üretim miktar›n› az bulup kapasiteyi artt›rmak için neden çabalamad›¤›n› sorunca bizimkinin yüzünde alayc› bir gülümseme belirdi. “Görüntüde fabrikaya benzesek de tuzu tarlada yetifltiriyoruz. Burada her fley do¤an›n kontrolündedir. Y›ll›k üretim iklime ve suya ba¤l›d›r. Bak bu y›l yaz geç geldi hava kurumad›, üretim düfltü. Geçen y›l ise herkes kurakl›ktan yak›n›rken burada üretim patlam›flt›. Yer alt›ndan gelen s›cak
Yer alt›ndan gelen s›cak su, yolda tuzlu kayalar› eritip flu da¤›n ete¤inden yeryüzüne ç›kar. Suya yol verip yayar kurutur suyunu uçurup tuzunu al›r›z. u¤raflt›¤›n›, kimsenin talip olmad›¤› bu da¤ bafl›nda iflletme açma çabas›n› ak›l kar› bulmam›fl olmal›lar ki k›rk türlü güvenlik soruflturmas›ndan sonra hat›rl› birilerinin araya girmesiyle açabildi¤ini anlatt›. 15 y›ld›r faaliyet göstermesine karfl›n devletin gözünün hep üstünde oldu¤undan yak›nd›. Üretilen tuzun fazla sodyum içermemesi ve mineral kar›fl›mdan oluflmas› nedeniyle tansiyon hastalar› taraf›ndan ilgi gördü¤ünden söz edip bu konuda Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nin yapt›¤› çal›flmalar› içeren gazete 148
su, yolda tuzlu kayalar› eritip flu da¤›n ete¤inden yeryüzüne ç›kar. Suya yol verip yayar kurutur suyunu uçurup tuzunu al›r›z. Bak›nca kolay görünür.” “Zor mu?” “Havalar kuru ve güneflli gitti¤inde ifller yolundad›r. Arada ya¤mur at›flt›r›p kuruttuklar›n› ›slatsa da idare ederiz. Sonbahar ya¤murlar› bafllamadan kurutabildi¤imiz kadar›yla seneyi geçiririz. Tuzunu kurutabilmiflsen s›rt›n yere gelmez. Tuzu kuru olmak deyimi de buradan gelir. Buradan bak›nca gökte beliren her bulut s›k›nt›
BD MART 2016
kayna¤›d›r. Çiftçi ya¤mur dilerken ben ya¤mas›n isterim. Kurakl›k olup ba¤ bahçe sulanmazsa millette para olmaz. Bu kez de mal›n elinde kal›r, satamaz beklersin. Yani burada her fleyi do¤a belirler. Biz ona uyar›z.” “Peki ya bu bize verece¤in kristal tuz ne oluyor. Di¤erlerinden farkl› m›?” “O tuz için poyraz gerekiyor. Bu sene yaz geç geldi muhtemelen geç gidecek. Sonbahar gecikti ve poyraz bafllamad›. O yüzden elimde istedi¤iniz tuzdan az miktarda var. Di¤erlerinden fark› ise yine do¤an›n hikmetine ba¤l›.” “Nas›l yani poyraz esince tuz farkl› m› oluyor?” “Olmaz m›? Tuz insan gibidir. Do¤du¤unda kayna¤›n suyu gibi saft›r yaflad›kça oradan buradan sürtünür kirlenir, tuza pasa bulan›r. Zaman› dolup geçip gittikten sonra geriye kalan ise bu tuz gibi hakk›nda konuflulan ve geride b›rakt›klar›d›r. Kristal tuz için sab›r gerekir di¤erleri toza kire bulanm›fl bir fleyler b›rak›rken sab›rla poyraz› bekleyip kurumay› erteleriz. Sonbahara do¤ru Poyraz sert esip sular› dalgaland›r›r, kristaller irileflir sertleflir. Su tümüyle çekildi¤inde buzlu cam gibi iri ve saf parçalar b›rak›r. Dedim ya insana benzer. Her insan ölünce iyi adam olur ama baz›lar› saf ve temiz haliyle b›rakt›klar›yla, kalitesiyle an›l›r.” Bu arada bekledi¤imiz tuzlar gelmifl tart›l›p torbalara konuyordu.
Gerçekten de di¤er tuzlar kirli beyaz görünürken bunlar hafif mavimsi buzlu cam parçalar›n› and›r›yordu. “Peki ya poyraz hiç olmazsa? O zaman ne oluyor?” “O zaman kaliteli kristal tuz ç›km›yor. Ç›kan da kavruk oluyor. Tuz insana benziyor iflte. Ortal›k dalgalanmaz veya çalkant› olmas›na izin vermezlerse insanlar da öylece boynu bükük oturuyor geriye b›rakt›klar› da zay›f ve kavruk oluyor. Toplum dedi-
¤in arada dalgalanacak ki içinden kaya gibi sert duru ve biçimli insanlar ç›ks›n. Ama b›rakm›yorlar. Poyraza tahammül etmeyip sanki herkesin geride pek bir fley b›rakmadan sabun köpü¤ü gibi olmas›n› istiyorlar. Sonra o v›c›k v›c›k insanlardan yak›n›p duruyorlar. Nas›l olsun ki?” fkelenmiflti. Paketlemeyi yapan çal›flan›na acele etmesini söylerken biraz da öfkesini d›fla vuruyordu. Paketler haz›rlan›p tafl›nabilir bir koli yapmam›za da yard›mc› oldular.
Ö
149
BD MART 2016
Yükümüzü al›p selamlaflt›k. yr›lmadan “Peki ya sizden geriye hangi çeflit tuz kalacak?” diye biraz da çekinerek soru yönelttim. K›sa bir sessizlik oldu. Bizimki çal›flanlar›na bakt›. Onlar da gelecek yan›t› merak etmifl gibiydi. “‹flinize bak›n” diyerek onlar› sertçe azarlad›. Sonra bana döndü “Toplum öyle kirlendi ki, bence kimseden temiz hiç
A
Uzakdo¤u’nun bir
bir fley kalmayacak, kalana da kimse elini sürmek istemeyecek. fiu da¤ bafl›nda tarlada tuz yetifltirdi¤im için bile bana kuflkuyla bak›yorlar. Benden geriye kala kala o kuflku kalacak. Yanar›m ben buna yanar›m. Tuzunuz karar›nda olsun, hadi gidin art›k” dedi. Yola ç›kmam›z› bile beklemeden arkas›n› dönüp imalat yap›lan binaya do¤ru yürüyüp uzaklaflt›.• mehmetuhri@butundunya.com.tr
gelince yeni harekete flehrinde bir çocuk küçük geçeriz...” yafllarda bir trafik kazas› geçirir 2 y›l ,3 y›l, 5 y›l derken ve sol kolunu kaybeder. ‹yi çocuk judodaki 10. y›l›n› bir judo ustas› olmak isteyen doldurdu. Birgün hocas› Tek Kollu çocu¤un sol kolunu kaybetyan›na geldi "Haz›r ol!" dedi. Judocunun mesiyle tüm hayalleri de y›k›ld›. "Seni ülkenin en büyük Öyküsü Bu hayali de y›k›lan çocu¤uturnuvas›na yazd›rd›m. Yar›n nun büyük bir bunal›ma girdi¤ini gören maça ç›kacaks›n!"... babas›, Japonya'n›n ünlü bir Judo ustas›na Genç delikanl› flafl›rd›. Turnuvada hiçbir gidip yap›lacak bir fleyin olup olmad›¤›n› flans›n›n olmayaca¤›n› düflündü ama sordu... hocas›na sayg›s›ndan ses ç›karmad›. Hoca :”Getir çocu¤u, bir bakal›m” Turnuvan›n ilk günü delikanl› ilk dedi. Ertesi gün baba-o¤ul hocan›n yan›na müsabakas›na ç›kt›. Rakibine bildi¤i tek gittiler. Hoca çocu¤u süzdü ve, “Tamam” hareketi yapt› ve kazand›. Derken... ‹kinci dedi. “Yar›n eflyalar›n› getir, çal›flmalara ve üçüncü maç... Çeyrek, yar› final ve final... bafll›yoruz.” Finalde delikanl›n›n karfl›s›na ülkenin Ertesi gün çocuk geldi¤inde hocas› son on y›l›n yenilmez flampiyonu ç›kt›. ona bir hareket gösterdi ve bu hareketi Önce çok korktu ama gene bildi¤i hareketi çal›fl dedi. Çocuk bir hafta ayn› hareketi yaparak son rakibini de yendi ve flampiyon çal›flt›. Sonra hocas›n›n yan›na gitti. oldu. Sevinçle hocas›n›n yan›na kofltu ve "Bu hareketi ö¤rendim baflka hareket sordu “Hocam nas›l, sadece bir hareket göstermeyecek misiniz hocam ?" diye ve tek kolla flampiyon oldum” sordu. Hocas› çocu¤a bakt› ve dedi ki, “Senin Çocuk aylar boyu hep ayn› hareketi yapt›¤›n hareket judodaki en zor tekrarlad› ve hocas›na her sordu¤unda hareketlerden biridir. Onun için de rakibin ayn› yan›t› ald›: kendini savunmas› için senin sol kolunu “Sen ayn› hareketi çal›fl o¤lum. Zaman› tutmas› gerekir...”
150
BD MART 2016
MART AYI ÇÖZÜMLER SAYFASI Satranç Çözümleri
KURGUMAT: U.SaymanB.Milofleski 2# 1.Ad1!! (Tehdit:2.Ac3#) 1…Kxd1 2.e4+# , 1…Vxd1 2.c4+# OYUN SONU: Cheron, 1952 1.h6 Ad6 2.h7 Af7+ 3.fie7 Ah8 4.fif6 +-, 1-0
1-(b) Nüfus
9-(b) Küçültülmüfl
2-(a) ‹ç etek
10-(b) E¤lence yeri
3-(d) Tarama kumafl 4-(b) Hareket, gidiflgelifl
“Bilginizi Denetleyin”
5-(c) Önemsiz, de¤ersiz 6-(b) Takma
1-(a) Louvre
11-(c) ‹lgileflim 12-(c) Görevdefllik 13-(c) Konak
7-(d) Etkisizlefltirilmifl
14-(d) ‹yimser
8-(d) Bilgi çarp›tma
15-(a) Mini gösterici
Kare Bulmaca 2-(c) Nifl 3-(b) Aziz Nesin 4-(d) Burjuva 5-(a) Metrdotel 6-(c) Totaliter yönetim 7-(d) Hacerü-l Esved 8-(d) Malta hummas› 9-(a) Masat 10-(c) Gretuar 11-(b) Kozmopolitizm 151
BD MART 2016
YARININ BÜYÜKLER‹ Gönderi adresi: Sedef Cad. 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, Da: 16, Ataflehir, 34750 ‹stanbul e-posta: butundunya@butundunya.com.tr (e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)
Zeynep Kaya, ‹stanbul
Azra fiimflir, Bal›kesir
Bera Bertu¤ Canöz, Ankara
Ece fiahin, Ayd›n
Berrak Haz›rol, ‹zmir
Ege Koç, Ankara
Eylül Ece Nar, Rize
Lorolai De¤er, New Orleans
Mehmet Reflat Koçyi¤it, ‹stanbul
152
BD MART 2016
Melek Naz Bo¤ar, Tekirda¤
Kemal Babal›k, ‹stanbul
Osman Cohen, ‹stanbul
Pelin Özkurnaz, ‹stanbul
‹lke H›zal, Tekirda¤
Öykü Çankaya, Ankara
Asl›han Bindal, Adana
Nazlı Sarnav, ‹stanbul
Seyfettin Erdem, Mersin
Can Baysar, Ankara
Emirhan Yönet, ‹stanbul
Bartu Balc›, ‹stanbul 153
BD MART 2016
Bulmacan›n çözümü 151. sayfadadır. 154
Bulmaca Filiz Lelo¤lu Oskay SOLDAN SA⁄A: 1-2012 yılında yitirdiğimiz, fotografta görülen oyun yazarımız. Kuzu sesi. 2-Doğu Anadolu’da bir ırmak.- Eski dilde ayna.- Doğaüstü yollardan gizli, bilinmeyen şeyleri, geleceği bilme savında bulunan kimse. 3-Altın.Çanakkale’nin bir ilçesi. 4-İşaret.- Tene yumuşaklık vermek için sürülen koyu kıvamlı madde.- Köpek.- Kur’anda bir sure. 5-Bağış yapma, iyilikte bulunma.Bir cismin, çevresinde döndüğü doğru.Kriptonun simgesi. 6-Gaziantep’te bulunan bir açık hava müzesi.- Tunus’un plaka işareti.- Bir şeyin niteliklerini övme. 7-Hektometrenin kısa yazılışı.- Donuk renkli.- Nokta, çizgi, açı, yüzey ve cisimlerin birbirleriyle ilişkilerini, ölçümlerini, özelliklerini inceleyen matematik dalı. 8- Asya’da bir göl.- Gözün renkli bölümü.İridyumun simgesi.- Güzel sanat. 9-İnce yapılı.- Rütbesiz asker.- Fetva verme işi. 10-Ardahan’ın bir ilçesi.- Ah etme. 11-Mevsimin başında ilk yetişen meyve, sebze. 12-Sert ve siyah renkli bir ağaç.Büyüme, çoğalma. 13-Koyun, köpek, at gibi hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan bir zararlı.- Bir kimsenin, bir yazının altına bu yazıyı yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde yazdığı ad veya işaret.- Selüloz esterlerinin çözeltilerinin genel adı. 14-Müstahkem yer.- İkinci tekil şahıs.- Cefa çektirme. 15-İstanbul’un bir semti.- Sicilya’da bulunan bir yanardağ.Bayramlardan bir önceki gün. 16-Tayin etme.- Merkezi sinir sistemini etkileyen bir hastalık. 17-Güney Amerika’da bir başkent. 18-Yapma, etme.- Elekten geçirmek. 19-Kısa okunması gereken heceyi ölçüye uydurmak için uzun okuma.- Bir göz rengi. 20-Tanrıça.Normal sıcaklıkta gaz durumunda bulunan, içme ve atık suların dezenfeksiyon işlemlerinde kullanılan halojen grubundan bir element.
YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1- ‘Ahmet .... ......’(Genellikle Kayseri yöresine özgü türküleri derlemiş olan ünlü halk müziği sanatçımız). Gana’da bir liman kenti. 2-Faiz.- Erzurum’lu ..... ( Yoh Yoh adlı yapıtından da tanıdığımız halk ozanımız).Bir kandil adı.- İri cüsseli bir hayvan. 3- Çok taneli bir meyve.-Duman lekesi.Türk musıkisinde bir makam.- Samanla karışık tahıl. 4-Bir spor kulübümüzü simgeleyen harfler.- Moskova’da bulunan ünlü saray.- 14. yüzyılda yaşamış olan ünlü divan şairi.- Beddua. 5-Tiyatro oyunu, piyes.- Türkiye’nin de üye olduğu askeri bir kuruluş.- İşçi. 6-Arjantin’in plaka imi.Hitit.- Gemilerde yemek pişirilen yer.Çok sevilen bir İngiliz birası. 7- Dilimlemek anlamında bir sözcük.- Bir nota.Türkiye Cumhuriyeti’ni simgeleyen harfler. 8-Kap-Kacak, tencere gibi lüzumlu ev eşyası.-’ ......Asım Bey (Klasik Türk müziği çalgılarından ney’in günümüzde unutulmuş bir cinsi olan girift adlı çalgının son icracısı olan bestekarımız).- Gerçekleşmesi uzun zaman alan istek. 9-Akvaryumda yetiştirilen bir süs balığı.- Lantanın simgesi.- Ulu, yüce.- Satrançta bir sınıflandırma tekniği. 10-Söylenen sözleri söylendiği kadar çabuk yazmaya elverişli, kısa ve yalın işaretlerden oluşan yazı yöntemi.- Övgü, övme.Bazı hayvanların, özellikle atların alınlarında bulunan beyaz leke. 11-Büyük, yetişkin.Bir nota.- Neodimin simgesi.- Avuç içi. 12-Dişi deve.- ‘..... Köksal’ (Yeşilçamın merhum karakter oyuncusu).- Rütbesiz asker. 13-Yaradılış, huy özelliği.- Demirin simgesi.- Kardeş eşlerinden her birinin ötekine göre adı. 14-Bir nota.- Ağrı ilinin eski adı.- Dolayısı ile anlatma. 15-Kedi, köpek yavrusu.- Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça.Yabancı bir alan ölçüsü birimi. filizoskay@butundunya.com.tr 155
Satranç Mustafa Y›ld›z TÜRK‹YE KUPASI Burak F›rat – Fatih Çelikel, Türkiye Kupas›, 3.1. Manavgat, 2016 Kendi tafllar› taraf›ndan kuflat›lan siyah flah, havas›zl›ktan bo¤ulmak üzere! 21.Kg6! 383 yar›flmac›n›n kat›ld›¤› 11 turluk Türkiye Kupas›’n› 9 puanla ve averajla kazanan IM Burak F›rat, rakip piyonlar›n korudu¤u karelere basarak s›k›fl›k konumdaki flah›n yan›na kadar a¤›r aletleriyle sokuluyor. Kale al›namaz. (21…fxg6 22.hxg6+#) 21…Kc8 Beyaz, flah›na yer aç›yor ama beklemedi¤i bir darbe ile y›k›l›yor. 22.Vxh6+ !! Fxh6 23.Kxh6+ Siyah terk etti. Çünkü, beyaz, 3 hamlede mat eder: (23…fig6 veya 23…fig7 24.Kg1+ fif8 25.Kxh8 Ag8 26.Kgxg8+#) 1-0 Ali Ammar Camc› – GM K›vanç Haznedaro¤lu, Türkiye Kupas› 7.5. Manavgat, 2016 Beyaz, bir fil önde ama konumu çok nazik, görünen yollar dikenli. Belki, 40.Fxe7! ile fazla materyali iade edip konumu sa¤lamlaflt›rarak beraberlikle yetinmek gerekir ama böyle durumlarda insan›n h›rs›n› zapt etmesi zor. Beyaz da o tehlikeli yollardan birini seçiyor: 40.Kxf4? Vh7+ 41.fig3 Kg5 ve beyaz vezir düfler. (41.Vh4? de kötü 41…Kh5 yine düfler, vezir.) 42.Kd4+ fie8 43.Vxg5 fxg5 Bundan sonras› GM Haznedaro¤lu için sadece teknik iflidir. 44.Fc1 Vc2 45.Fe3 (45.Fxg5? Vc3+ ve kale kazan›r.) 45… Vxa2 46.Fxg5 Vb3+ 47.fih4 Vb2 48.Kg4 a5 49.fih3 Ve5 50.g3 Vf5 51.Fc1? Vf1+ Beyaz terk etti. 0-1 Esat Ba¤lan – Ege Köksal, Türkiye Kupas›, 11.4. Manavgat, 2016 Zay›f c3 piyonundan kurtulmak düflüncesindeki beyazlar, sonradan bask› kurarak karfl›l›¤›n› almak umuduyla o piyonu sürmeye karar veriyor. 38.c4 bxc4 39.Kc1 ‹flte bask› kuruldu ama flah kanad›ndan yap›lan karfl› sald›r› beyaz›n plan›n› bozuyor. 39…f5! Vezir kanad›ndaki piyon 156
BD MART 2016
savafl›na flah kanad› piyonlar› da kat›l›yor. 40.f3 fxe4 41.fxe4 Kb6! Aç›k dikeye gelen kale, a2 piyonuna göz diken ürkünç bir silaha dönüflüyor. 42. Ke2 c3 43. Kec2 Kb2 44.fif1 Kxc2 Az tafl, az hesap. 45.Kxc2 Af3 At da olay yerine kofluyor. 46.Fb7 Etkisiz bir sald›r›. 46…Kc7 47.Fxa6 Ad2+ 48. fig2 Axe4 49. Fd3 Ad6 50.a4 e4 51.Fe2 Af5! Çatal tehdidi. 52.fif2 Ad4 53.Kc1 c2 Bu piyonun yükseliflini engelleyemeyece¤ini anlayan beyaz, oyunu terk etti. 0-1 Samsun’da yeni bir spor oyunu do¤du: FUTRANÇ amsun GS‹M ve OMÜ Vakf›’n›n projelendirdi¤i futbolda satranç sloganl› FUTRANÇ, farkl› tarz› ile herkesin dikkatini çekti. Bu yeni spor dal›n›n isim babas› satrançç›lar›n yak›ndan tan›d›¤›, Süha Tekeli. Futbol ile satranc›n ortak yanlar›n› içeren bir gösteri projesi olan futranç, uzunlu¤u 45, geniflli¤i 25 metre olan alanda alt›flar kiflilik tak›mlarla oynan›yor. Satranç, futbol alan›n›n yan›na konan satranç tahtas›nda oynan›yor. Satranç hamleleri sporcular›n s›rt numaras›na göre yap›l›yor. Hamlesini yapan oyuncu, satranç saatine bas›p futbol alan›na dönüyor. Oyun sonunda satranc› kazanan tak›m, 2 gol atm›fl say›l›yor. Beraberlik durumunda alt›n gol, eflitlik bozulmazsa penalt› uygulamas›na geçiliyor.
S
KURGUMAT
OYUN SONU
U.Sayman- B.Milofleski (Phenix 256)
Cheron, 1952
2 #
Beyaz kazanır
myildiz@butundunya.com.tr
Çözümler 151. sayfadad›r.
157
Bize Gönderilen Kitaplardan
Yeni Türkiye’nin Do¤uflu Cumhuriyetin Kurulufl Hikayesi Osman Selim Kocahano¤lu Temel Yay›nlar›
B
at›n›n hasta adam ilan edip Trablusgarp (1911) Balkan Savafl› (1912-1913) ve Birinci Dünya Harbi (1914-18) felaketleri ard›ndan ölüm döfle¤ine soktu¤u “yedi iklimli yedi medeniyetli Anadolu co¤rafyas›nda, 600 y›ll›k bir imparatorlu¤un küllerinden do¤an Türkiye Cumhuriyetinin kurtulufl/kurulufl hikayesi. Bugüne kadar göz ard› edilen ya da dillendirilmeyen konular... “Kuvay› Milliye kalpakl› devrimcilerle, ileriyi geride arayan medrese ö¤retisinin devrimleri paranteze alma niyetlerinin ideolojik ve stratejik derinli¤i”; “Hem modernist hem muhafazakar; gelene¤in bazan millî ucuna bazan dinî ucuna sar›lan, laiklikle sorunlu milliyetçili¤in paradokslar›”; “Milli Mücadelenin ön saflar›ndan gelip piflman olmufl gibi gerilere düflen s›rdafl ve yoldafllar›n hikayesi”; “Selanikli Mustafa’ya
158
Hilafet rüflveti öneren hocalar”; “iflas etmifl ö¤retilerine yeni bir yol, yeni bir felsefe bulamayan sosyalist ve liberal entellerin, kronikleflmifl Cumhuriyet nefretleri”; “bir yanda etno-kültürel kimlik travmas›na bir yanda afliret bilincine sürüklenen yap›lar›n yanl›fl cumhuriyet(!) sendromu”; “olaylar› ve zaman› bütünüyle kuflatan, gecesi ve gündüzü olmadan bazan cephelerde bazan kürsülerde, herkesi ve her projeyi yöneten, annesinin de¤il de tarihin kuca¤›na do¤mufl, sanki onun memelerini emmifl, oyun kurucu bir siyaset dehas›”; “Saltanatla cumhuriyetin, ileri ile gerinin, ayd›nl›k ile karanl›¤›n, medrese ile modernitenin, millet ile ümmetin, demokrasi ile teokrasinin bitmeyen kavgas›”; “medrese gericili¤inin ‘iki ayyafl’ küfür hamlesi”(...) bulacaks›n›z” bu kitapta.
Meslekler Tarihi Zeki Tez ‹nk›lap Kitabevi
M
esleklerin ortaya ç›k›fl›, insano¤lunun küçük topluluklar halinde yaflamaya bafllad›¤› günlerden bu yana giderek kalabal›klaflan toplumlar›n oluflumundaki temel tafllardan birini oluflturur. Mesleklerin kökeni tanr›lara dek uzan›r, efsanelere göre insano¤lu-
BD MART 2016
na meslekleri ö¤retenler de tanr›lar olmufltu. Mezopotamyal›lardan Çinlilere, M›s›rl›lardan Yunanlara uzanan her co¤rafya, mesleklerin geliflimine büyük katk›larda bulundu. Kumafl› boyamaktan deriyi tabaklamaya, kumdan cam üretmeye dek pek çok alanda say›s›z teknik keflfedildi… Meslekler Tarihi ‘nde binlerce y›ll›k uygarl›¤›m›z› yaratan mesleklerin ortaya ç›k›fl› anlat›l›yor. Bunlar›n bir bölümü zaman içinde yok olup giderken bir bölümü de günün ihtiyaçlar›na göre de¤iflerek farkl›laflt›. Demircilerden lakecilere, saç pudras› yap›mc›lar›ndan meddahlara, sabun pifliricilerden tel çekenlere, aray›c›lardan mühürcülere dek uzanan uçsuz bucaks›z bir meslekler çeflitlemesi, hem Bat› hem de Do¤u dünyas›nda onlar› yaratan esnaf birlikleri ve loncalar unutulmaks›z›n bir bir önünüze seriliyor…
Musa ve Akhenaton n Ahmed Osman Omega Yayınları
M
›s›rbilimci Ahmed Osman otuz yafl›nda terk etmek zorunda kald›¤› ülkesi ile olan ba¤lar›n›
koparmad›¤› gibi M›s›r’›n gizlenen, yok edilmeye çal›fl›lan tarihinin ba¤lar›n› ba¤lamay› sürdürüyor. John Haymen’in “Moses and Nefertiti” adl› filmine esin kayna¤› olan “Musa ve Akhenaton” adl› kitab› sonunda Türkçe yay›nland›. “M›s›r’dan ç›k›fl zaman›nda, M›s›r’›n Gizli Tarihi, M›s›r’›n Kafir Kral’› ‹branilerin Peygamberine nas›l dönüfltü?” alt bafll›¤›n› tafl›yan kitap M›s›r tarihinin perdelerini aralamakla kalm›yor, “Tek Tanr›l› Dinler Tarihi”ni de sars›yor. Çünkü Musevili¤in ilk tek tanr›l› din olmad›¤›n› somut belgelerle kan›tl›yor. Ahmed Osman, laf olsun diye “M›s›r’›n ünlü “Kâfir Kral”› Akhenaton’un Musa Peygamberin ta kendisidir...” demiyor. Kutsal Kitap’taki bir metni okurken birden kaz›larda ortaya ç›kar›lan M›s›r yaz›tlar›nda geçenler ça¤r›fl›nca Yusuf ile Yuya’n›n ayn› kifli olabilece¤i ba¤lant›s›n› kuruyor. 15 y›l boyunca neden bunu fark edemedi¤ini kendi kendine soran Ahmet Osman Bat›’n›n M›s›r tarihini nas›l saman alt› etti¤ini ortaya koyuyor. “Musa ve Akhenaton” ile kurmaca tarihle Yunan mitinin nas›l oluflturuldu¤unu anlatan yeni geniflletilmifl çevirisi yay›nlanan “Kara Atena” (Kaynak Yay›nlar›, çeviren Özcan Buze) dünyaya yalanlarla dolu tarih kitaplar› okutuldu¤unun kan›tlar›. 159
Bir Fotograf Bin Sözcü¤e Bedeldir Gönderi: J‹N. DR. GÜRBÜZ TURGAY, N‹⁄DE
Çorlu Adliye Sarayı flantiyesinden
160
Y
irmibirinci Yüzy›l›n birinci çeyre¤inin sonunda Dünya'n›n en geliflmifl on ülkesi aras›nda yer almak için, ülkeler amans›z bir yar›fl içerisinde... Türkiye'nin, cumhuriyetin 100. y›l›na rastlayan bu dönemin sonunda, ilk on s›ralamas›nda yer al›p alamayaca¤› ise büyük merak konusu. Önümüzdeki 20 y›l boyunca halen ilk "on"da yer alan ülkelerin konumlar›n› korumalar› ve hatta kendi aralar›nda daha öne geçme iddialar› yan›nda, bir çok dünya ülkesinin de kendileri için ilk on ülke aras›na girmeyi hedef seçmifl olmalar›, yar›fl›n çok çekiflmeli geçece¤ini göstermektedir. Ayr›ca, içinde bulundu¤umuz bilgi ça¤›nda, ekonomik büyümenin ivmesini ve kalitesini belirleyen unsurlar›n bafl›nda sadece politikac›lar›n, giriflimcilerin ve teknokratlar›n de¤il, ayn› zamanda iflçinin ve çiftçinin de bilgi düzeyi ve yüksek teknolojiyi kullanma becerisi çok önemli rol oynacakt›r.
Okullar›n en az 20 adetlik toplu aboneli¤ine Bütün Bütün Dünya, tüm okullar›m›z için kaç›r›lmayacak Dünya’dan bir f›rsat sunuyor: Yeni y›lda1 y›ll›k en az 20 adetlik abonelik indirim %
50
talebi olan her okulumuz Bütün Dünya dergilerini %50 indirimli olarak al›yor.
Bu f›rsattan yararlanmak flimdi çok kolay. Bir telefonunuz veya e-posta mesaj›n›zla okullar›m›za yönelik abonelik iflleminizi bafllatabilir; yeni y›lda Bütün Dünya’nın okulunuza gelmesini sa¤layabilirsiniz. Bütün Dünya Abone Servisi:
Tel: (0506) 888 26 44 E-posta: abone@butundunya.com.tr
Bütün Dünya BÜTÜN K‹TAPÇILARDA
T Ü R K
BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI
R E S S A M L A R
1 MART 2016
‹BRAH‹M BALABAN
192297
SAYI: 2016 /03
F‹YATI: 5 TL
MART 2016
8 Mart Dünya Kad›nlar Günü
"Dünyada Her fiey Kad›n›n Eseridir" M. Kemal Atatürk
Türk resim sanat›n›n büyük ustas› ‹brahim Balaban, 1921’de Bursa Seçköy’de do¤du. 1937 y›l›nda, henüz 16 yafl›ndayken cezaevine girdi. 6 ay hapis ve 3 ay da para cezas›na çarpt›r›lan Balaban, para cezas›n› ödeyemeyince 3 y›l cezaevinde kald›. Burada tan›flt›¤› ve ç›ra¤› oldu¤u, “fiair Baba” diye hitap etti¤i Naz›m Hikmet’in deste¤iyle resim yetene¤ini gelifltirdi. 1944’te ‹mral›’ya gönderilen Balaban, 1947’de yeniden Bursa Cezaevi’ne gönderildi. 1950 aff›yla cezaevinden ç›kıp, 1953’te ilk sergisini açt›. 1961’de resimlerinden dolay› 6 ay tutuklu kald›. 1969’da Adana Halkevi’ndeki sergisi, bir grup taraf›ndan bas›larak resimleri parçaland›. Balaban, 2 binden fazla ya¤l› boya tablo yapt›, 50’den çok sergi açt›, 12 kitab› yay›nland›... Sanatç›n›n 25 fiubat’ta Ankara’da açılan son sergisi, 22 Mart’a de¤in, Hilal mahallesi, Alexander Dubcek caddesi 18/B, Yıldız, Çankaya adresindeki Peker Sanat’da gezilebilir.
Prof. Haberal’›n Karaci¤er Nakletti¤i Bebek 24 Y›l Sonra El Öpmeye Geldi S. 19
Dr. Ö¤üt Yazman:
Göç ve Mülteciler
S. 37
Hikmet Ulu¤bay:
Cengiz Özak›nc›:
Dünya Kad›nlar Türk Günü ve Anlam› Devrimi’nin S. 21 3 Temel Yasas›
Mete Akyol:
S. 33
‹nönü’nün Yatak Odas›ndaki De¤iflmez Yaz› "Allah’›n Dedi¤i Olur"S. 51
Prof. Dr. Kemal Ar›: ‹zmir’de Edilen Ant: Misak-› ‹ktisadi S. 61