Sakl› Tarih Sinan Meydan
Halifeli¤in Kald›r›lmas›ndaki ‹ncelik
Mündemiç ve Mülga Mündemiç: Bir fleyin içinde
var olan, bulunan, sakl› olan. Mülga: Varl›¤›na son verilen,
kald›r›lan, kapat›lan. tatürk ve TBMM halifeli¤i do¤rudan “kald›r›yorum” deyip kald›rmam›flt›r. “Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiçtir” biçimindeki bir gerekçeyle kald›r›lm›flt›r. Bu nedenle hakl› olarak “Halifelik TBMM’de (manevi flahs›nda) sakl›d›r” yorumlar› yap›lm›flt›r. Önce, 3 Mart 1924 pazartesi günü TBMM’de yap›lan halifeli¤in kald›r›lmas›yla ilgili görüflmelerde konuflan baz› milletvekillerine kulak verelim.
A
Meclis Zab›t Ceridelerinden okuyal›m: Tunal› Hilmi Bey (Zonguldak): “Hilâfetin ilgas› deniliyor arkadafllar. Ben, hilâfetin ilgas›n› kabul etmiyorum arkadafllar. Hilâfet ilga edilmiyor. Hilâfetin makam› kald›r›l›yor. Hâlbuki hilâfet mevcuttur arkadafllar. ‹mamet de burada, hilâfet de burada.” (Bravo hay›r sesleri). fieyh Safvet Efendi (Konya): “Binaenaleyh mademki bugün hak ve adil üzere icray› Hükümet ancak cumhuriyetle kaimdir ve idare-i haz›ran›z 39
BD EYLÜL 2014
Tunal› Hilmi Bey
Halit Akmansü
da hamdolsun bir idare-i cumhuriyedir. Hilâfetin mahiyeti aklen ve mant›ken Büyük Millet Meclisinin flahs› mânevisindetamamiyle tecelli etmifl oluyor. fiu halde Dini ‹slâm›n kasdeylemifl oldu¤u hilâfetin hakikati bu Meclisi Muazzam›n flahs› mânevisinde tecelli etmekte…” Halit Bey (Kastamonu): “…Bendeniz bu son sözü yani mülgad›r sözünü aç›kça söylemeyi ve kayd›n› fler’ an de¤il siyaseten büyük bir mahzur telâkki ediyorum.” deyince, Tunal› Hilmi Bey: “O halde kapal› kaydedelim!” demifltir. Bunun üzerine Halit Bey (Devamla): “Büyük Millet Meclisinin flahsiyeti mâneviyesinde deriz. Do¤rudan do¤ruya mülgad›r demek hatal›d›r.” demifltir. Tunal› Hilmi Bey, “Büyük Millet Meclisinin flahs›nda mündemiçtir” karfl›l›¤›n› vermifltir. eclis’teki tart›flmalarda aç›kça görüldü¤ü gibi TBMM ’de fieyh Saffet Efendi, Halit Bey ve Tunal› Hilmi Bey aras›ndaki konuflmalarda “Halifelik TBMM’nin manevi
M 40
fieyh Safvet Efendi
flahs›nda mündemiçtir” ilkesi konuflulmufltur. Halit Bey’in halifelik, “aç›kça mülgad›r (kald›r›lm›flt›r) demenin hatal› oldu¤unu” belirtip “Büyük Millet Meclisi’nin flahsiyeti mâneviyesinde deriz.” demesinden sonra Tunal› Hilmi Bey’in, “O halde kapal› kaydedelim” diyerek “Büyük Millet Meclisi’nin flahs›nda mündemiçtir” demesi dikkat çekicidir. öylece Tunal› Hilmi Bey, halifeli¤in “ TBMM ’nin manevi flahs›nda” olmas›yla, “TBMM’ nin flahs›nda mündemiç” olmas›n›n asl›nda ayn› anlama geldi¤ini belirtmifltir. Yani Tunal› Hilmi Bey, “aç›kça” halifelik “mülgad›r” (kald›r›lm›flt›r) ifadesi yerine, zaten kanun maddesinde “kapal›” olarak halifelik “TBMM’nin flahs›nda mündemiçtir” denildi¤ini belirtmifltir. ‹flte halifeli¤in ilgas›/ kald›r›lmas› s›ras›ndaki “incelik” tam da burada ortaya ç›kmaktad›r. Gerçekten de halifeli¤in kald›r›ld›¤› 431 Nolu Kanun’da halifelik aç›kça “ilga edilmemifl”, Tunal› Hilmi Bey’in ifadesiyle “kapal›” olarak “TBMM’nin flahs›nda mündemiç” olarak
B
BD EYLÜL 2014
“ilga edilmifltir” (kald›r›lm›flt›r). Mesele bu kadar aç›k ve nettir.
‹
flte Halifeli¤i kald›ran kanunun metni: 3 Mart 1924, Kanun No 431: Madde 1: “Halife hal’edilmifltir. Hilafet, Hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç oldu¤undan Hilafet makam› mülgad›r.”1 Günümüz Türkçesiyle karfl›l›¤›: Madde 1: “Halife görevinden al›nm›flt›r. Halifelik, hükümet ve Cumhuriyet’in anlam ve kavram› içinde esasen var oldu¤undan/sakl› oldu¤undan hilafet makam› kald›r›lm›flt›r.” Görüldü¤ü gibi kanun metninde sadece “Halifelik mülgad›r” denilmemifl, bununla birlikte gerekçe olarak, “Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiçtir” denilmifltir. Bu da Meclis’teki tart›flmalar›n, zaten kanun maddesinden kaynakland›¤›n›n ve yine kanun maddesinde karfl›l›k buldu¤unun en aç›k kan›t›d›r. Yeniden TBMM’ye dönelim: ‹lk tart›flmalardan sonra Adliye Vekili Seyit Bey söz alm›flt›r:
Seyit Bey
Seyit Bey (‹zmir): “Her fleyden evvel flu noktay› arz edeyim ki; Hilâfet hükümet demektir. Do¤rudan do¤ruya millet iflidir (…) Evvelce de söylemifltim. Hilâfet meselesi dinî olmaktan ziyade dünyevi ve siyasi bir meseledir. (…)” demifltir.2 Özetle Seyit Bey, ‹slam tarihinden, ayetlerden, hadislerden örneklerle halifeli¤in asl›nda “hükümet” oldu¤unu, Cumhuriyet hükümeti varken ayr›ca halifeli¤e ihtiyaç olmad›¤›n› belirtmifltir. Yani Seyit Bey’e göre de halifelik, esasen Cumhuriyet hükümeti içinde zaten sakl›d›r, vard›r. Atatürk de Seyit Bey’le ayn› görüfltedir. Birçok kez halifeli¤in asl›nda dini de¤il siyasi bir kurum oldu¤unu belirtmifltir. fiöyle demifltir: “Halife reis demektir; emir demektir, sultan demektir. fiekl-i hükümete göre bafl›nda bulunan adam›n almas› laz›m gelen isimlerdir.”3 “Hilafet demek idare, hükümet demektir.”4 alifeli¤in kald›ran 431 No’lu kanun 6 Mart 1924’te Resmi Gazete’de yay›mlanm›flt›r. Halifelik kald›r›ld›¤›nda görevi gere¤i baz› ‹slam ülkelerini gezip dönen Rasih Efendi (Kaplan), Müslüman ülkeler halk›n›n Atatürk’ün halife olmas›n› istedi¤ini Atatürk’e iletti¤inde Atatürk, “Siz din bilginlerindensiniz. Halifenin devlet baflkan› demek oldu¤unu bilirsiniz…” diyerek halifelik teklifini reddetmifltir.5 29 Ekim 1923’te bir Frans›z muhabire yapt›¤› aç›klamada da, “…Hilâfet demek, idare, hükümet demektir...” demifltir.
H
41
BD EYLÜL 2014
olamaz.(…) ‹flte bizim Meclisimiz ve onun içindeki kiflilerden oluflan hükümet dinin tamam›yla emretmifl oldu¤u bir flekilde ve niteliktedir. Buna karfl›n baflkaca bir Hilafet makam› söz konusu olabilir mi?”6 tatürk de Seyit Bey gibi halifeli¤in “idare”, “hükümet”; halifenin ise “devlet baflkan›” demek oldu¤unu; mevcut durumda TBMM, hükümet ve devlet baflkan› varken ayr›ca halifeye, halifeli¤e gerek olmad›¤›n› belirtmifltir. Yani Atatürk’e göre de halifelik, yeni durumda, esasen TBMM’dir, hükümettir. Ancak bu gerçe¤i, hilafetin dinsel bir kurum san›ld›¤› 1920’lerin Türkiyesinde anlatmak pek de kolay olmad›¤›ndan -Müslüman halktan gelecek tepkileri önlemek için- halifeli¤i kald›r›rken do¤rudan “Halifeli¤i kald›rd›k!” demek yerine, “Halifelik, hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç oldu¤undan, hilafet makam› mülgad›r” denmifltir. Yani halifeli¤in “Hükümet ve Cumhuriyetin / TBMM’nin anlam ve kavram› içinde sakl› oldu¤u / var oldu¤u” belirtilmifltir. Anayasada “Devletin dini ‹slamd›r” maddesinin yer ald›¤›, din ifllerini TBMM’nin yürüttü¤ü, Türkiye’nin henüz laik olmad›¤› bir ortamda halifelik kald›r›l›rken böyle bir gerekçe ileri sürülmesi son derece do¤ald›r. Atatürk ve TBMM, halifeli¤in kald›r›lmas› gibi çok önemli bir devrimsel ad›m› atarken çok dikkatli, çok stratejik, çok ustaca hareket etmifltir. TBMM’nin, “Halifeli¤in hükümet, Cumhuriyet,
A Halifeli¤i kald›ran 431 No’lu kanun 6 Mart 1924’te Resmi Gazete’de yay›mlanm›flt›r.
Rasih Kaplan Atatürk, -bütün dünya Müslümanlar›n› bir noktadan idare eden flekilde- hilafetin olmad›¤› görüflündedir. Ona göre hilafet “flura”d›r, “dan›flma” d›r, “adaletli yönetim”dir; yani Meclistir. fiöyle demifltir: “...Peygamber bile kendili¤inden ifl yapmayacakt›. Dan›flma ile yapacakt›. (…) ‹lahi emir böyledir. Di¤er bir esas da adalet esas›d›r. fiura adaletli olacakt›r. Adaletsiz bir flura Allah’›n emretti¤i bir flura 42
BD EYLÜL 2014
yani TBMM’nin anlam ve kavram› içinde zaten sakl› oldu¤unu” belirterek “Halifeli¤i kald›rmas›” çok ince bir devrimci stratejidir. Böylece hem halifelik kald›r›lm›fl, hem de halifelik kald›r›ld›¤› için do¤acak tepkiler önlenmek istenmifltir.
“Halifelik do¤rudan kald›r›lmad›. Halifelik TBMM’de (manevi flahs›nda) mündemiçtir/sakl›d›r denilerek kald›r›ld›.” cümlesi bir “yan›ltmaca” de¤il, tarihi gerçeklere tamamen uygun bir cümledir.
alifeli¤i kald›ran kanun maddesi hakk›nda Bozok mebusu Süleyman S›rr› Bey’in flu yorumu dikkat çekicidir: “Muhterem arkadafllar kabul etti¤imiz birinci madde mucibince Halifeyi Hal'ettik. Hilâfet Makam›n›n hakiki mercii Meclisi Âli oldu¤unu, orada Hilâfet Makam› denilen bir sandalyenin ariyet/ ödünç bulundu¤unu o madde ile teyit ettik. fiimdi mesele hal’edilen halife ve hanedan›n memleketten ihrac› meselesidir.” Yani o gün o Meclis’te bulunan Süleyman S›rr› Bey, bu sözleriyle halifeli¤i kald›ran kanun maddesiyle “Halifenin görevinden al›nd›¤›n›” ve “Halifeli¤in TBMM’nin anlam ve kavram›nda yer ald›¤›n›n kabul edildi¤ini” ifade etmifltir. Peki, buradan ne ç›kar? Kanun maddesindeki ifadesiyle, “Hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç olan” halifeli¤i bugün veya yar›n bu kanun maddesine dayanarak tekrar geri getirmek “hukuken” mümkün müdür? De¤ildir! Çünkü halifelik 3 Mart 1924’te hukuken “hal’edilmifltir”, “ilga edilmifltir”, yani kald›r›lm›flt›r.
H
3 Mart 1924 tarihli 431 No’lu Kanun’un 1. Maddesinde geçen “mündemiç (içinde sakl›/var olma) ifadesi tamamen ‹slam tarihinden, Kuran’dan, hadislerden ç›kar›lan sonuçlara dayal› ve dönemin koflullar›na özgü, stratejik nitelikte bir yorumdur. Bu yorum, halifeli¤in kald›r›lmad›¤›na yönelik hukuki bir gerekçe olarak yorumlanamaz. Bu nedenle buna dayanarak halifeli¤in yeniden diriltilebilece¤ini düflünmek çocukça bir hayaldir. “Aman ha! Bu ‘mündemiç/sakl›’ ifadesine dayanarak halifeli¤i geri getirmeye kalkarlar!” korkusu da çocukça bir korkudur. Bu korkunun etkisiyle gerçekleri çarp›tmak da bilim insanlar›na yak›flmaz. Özetle: “Halifelik do¤rudan kald›r›lmad›. Halifelik TBMM’de (manevi flahs›nda) mündemiçtir/sakl›d›r denilerek kald›r›ld›.” cümlesi bir “yan›ltmaca” de¤il, tarihi gerçeklere tamamen uygun bir cümledir. Nitekim bu cümle, halifeli¤i kal43
BD EYLÜL 2014
d›ran 3 Mart 1924 tarihli 431 Nolu Kanun’un 1. maddesine zaten neredeyse birebir yans›m›flt›r. Nitekim kanun maddesinin kabulünden sonra Süleyman S›rr› Bey, “Hilafetin as›l yerinin Meclis oldu¤unu teyit ettik” demifltir. irçok konuflmas›nda halifeli¤in “hükümet”, “yönetim” oldu¤unu söyleyen, Cumhuriyet hükümetinin/ TBMM’nin oldu¤u bir ortamda art›k halifeli¤e/halifeye ihtiyaç olmad›¤›n› belirten Atatürk, halifeli¤i kald›ran 3 Mart 1924 tarihli 431 No’lu Kanun’un 1. Maddesi’nden habersiz de¤ildir herhalde! Bu kanun maddesi Atatürk taraf›ndan da görülmüfl ve kabul edilmifltir. Hatta bu kanun maddesindeki “inceli¤in” Atatürk’ün stratejik zekâs›n›n bir ürünü oldu¤unu tahmin etmek de fazla zor de¤ildir. Antalya milletvekili Rasih Kaplan, Atatürk’e gönderdi¤i 5 Mart 1924 tarihli bir telgrafta, Hintli Müslümanlar›n hilafetin kald›r›lmas›na gösterdikleri tepkiyi önlemek için “Hilafet s›fat›n› TBMM’nin maneviyat›nda muhafaza etmek ve onu Reisin flahs›nda temsil ettirmek laz›md›r” önerisinde bulunmufltur. Atatürk bu öneriye, Rasih Kaplan’a ve Hindistan Bombay Hilafet Merkezi Komitesi’ne gönderdi¤i telgrafta yan›t vermifltir. Atatürk telgraf›n›n giriflinde aynen flöyle demifltir: “TBMM’nin kabul etti¤i kanun berveçh-i atidedir (afla¤›da gösterilmifltir). Halife hal’edilmifltir. Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç (içinde/
B
44
sakl›) oldu¤undan makam-› hilafet mülgad›r (Hilafet makam› kald›r›lm›flt›r). Bu kanun metni yine tamamen mutab›kt›r (uygundur). Filhakika hilafetten maksüd hükümettir, devlettir…”7 Atatürk telgraf›n devam›nda halifeli¤in neden kald›r›ld›¤›n› anlatm›flt›r. Atatürk’ün bizzat ifade etti¤i flekliyle, “Hilafet, Hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç (içinde/sakl›) oldu¤undan Makam-› Hilafet mülgad›r. (Hilafet makam› kald›r›lm›flt›r).” “Atatürk’ün böyle bir sözü yok!” diyenler, bu iddialar›n› kan›tlamak için Atatürk’ün telgraf›ndaki bu sözünü görmezden gelmifl, sansürlemifl, yok etmifltir! Onlar›n görmedi¤i (!) Atatürk’ün telgraf›ndaki bu sözlerini gördü¤ümüzde ortaya flu gerçekler ç›kmaktad›r: Atatürk, “Hilafeti TBMM’nin manevi flahs›nda saklamak ve Reisin flahs›nda temsil etmek gerekir”8 diyen Rasih Kaplan’a “Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda esasen mündemiç (içinde/sakl›) oldu¤undan makam-› hilafet mülgad›r” biçimindeki kanun metnini hat›rlatarak, “Bu kanun metni yine tamamen mutab›kt›r (uygundur)” demifltir. ani Atatürk, Rasih Kaplan’a, halifeli¤in zaten TBMM’de “mündemiç” (sakl›) oldu¤unun kanun metninde yer ald›¤›n› hat›rlatm›flt›r. Sonra da “Filhakika hilafetten maksüd hükümettir, devlettir” diyerek de halifeli¤in hükümet, devlet oldu-
Y
BD EYLÜL 2014
¤undan, TBMM /hükümet varken halifeli¤e gerek olmad›¤›n› söylemifltir. Yani Atatürk, Rasih Kaplan’›n “Hilafet s›fat›n› TBMM’nin maneviyat›nda muhafaza edelim” önerisini birilerinin iddia etti¤i gibi- “kesin bir dille reddetmemifl”; aksine “Halifelik hükümet ve Cumhuriyetin anlam›nda esasen mündemiçtir/ sakl›d›r” fleklindeki halifeli¤i kald›ran kanun maddesinin Rasih Kaplan’›n önerisini zaten kapsad›¤›n› ima etmifltir. Atatürk’ün reddetti¤i, Rasih Kaplan’›n, “Halifeli¤in Meclis Reisi flahs›nda temsil edilmesi” önerisidir. tatürk, halife demek zaten hükümettir, hükümet reisidir, diyerek bu öneriyi reddetmifl ve kanun madde-sine de almam›flt›r. fiunu da hat›rlatay›m ki, halifeli¤i kald›ran Atatürk’ü Hilafetçi gösterenler ya bilgisiz, ya da yalanc›d›r. fiu sözler Atatürk’e aittir: “Hilafet milletimize bafl belas›d›r. Osmanl› padiflahl›¤› hilafeti almadan evvel Osmanl› devrinin en parlak safhas›n› yapm›flt›r. Fakat bu hilafet mevki’ini ald›ktan birkaç sene sonra sükû-
A
ta bafllam›flt›r. (…) Yani hilafet hiçbir fley kazand›rmam›flt›r. Birçok musibetler getirmifltir.”9 (1923)• sinanmeydan@butundunya.com.tr Kaynakça: 1- “Hilafetin ‹lgas›na ve Hanedan› Osmaninin Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Ç›kar›lmas›na Dair Kanun”, Kanun No: 431,26 Recep 1342 ve 3 Mart 1340, Düstür, Tertip III, C.5, s. 668 (323) 2- Halifeli¤in kald›r›lmas› tart›flmalar› için bkz. TBMM Zab›t Ceridesi, ‹kinci ‹çtima, 13.1340 Pazartesi, Devre II, C.7, s. 34-67. 3- Ar› ‹nan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 Eskiflehir-‹zmit Konuflmalar›, Ankara, 1982, s.67 4- Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düflünceleri, Ankara, 1999, s. 68 5- Gazi Mustafa Kemal, Nutuk/Söylev, C.2, 3. bas. Ankara, 1989, s. 1133 6- ‹nan, age, s. 103,104 7- Belgenin asl› Cumhurbaflkanl›¤› Arflivi, A.IV,17-a, D.68,F.18, Fotokopi 17’de.Atatürk'ün Bütün Eserleri, Kaynak Yay›nlar›, C. 16, s. 237 Komisyon, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayat›, Atatürk Araflt›rma Merkezi Yay›n›, Ankara, 2011, s. 374 8- Cumhurbaflkanl›¤› Arflivi, A.IV, 17a,D.18,F.18-1, Fotokopi 16, Komisyon, Gazi Mustafa Kemal’in Hayat›, s. 373,374 9- ‹nan, age, s. 71
Atatürk Diyor ki...
"Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vard›r. Bu ölçü ile hangi fleyin bu dine uygun olup olmad›¤›n› kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi fley ki akla, mant›¤a halk›n menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir fley ak›l ve mant›¤a, milletin menfaatine, islâm›n menfaatine uygunsa kimseye sormay›n. O fley dinîdir. E¤er bizim dinimiz akl›n mant›¤›n uydu¤u bir din olmasayd› mükemmel olmazd›, son din olmazd›." 45