İklim Değişikliği Koşullarında İzmir’in Su Kaynaklarının 1/25.000 Ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Kararları Kapsamında Değerlendirilmesi Neslihan YALINIZ KOÇ
Su kıtlığı nedenleri, - kendi döngüsü içinde (hidrolojik çevrim) yenilenebilir olan su kaynaklarının döngü zincirini kıracak miktarlarda su kullanımı ve ya kirletilerek kullanılamaz duruma gelmesi, - küresel iklim değişikliği olarak tanımlanan atmosferdeki sıcaklık artışlarına bağlı olarak özellikle sıcak iklim kuşağındaki ülkelerde buharlaşmalardan kaynaklanan kullanılabilir su miktarlarının azalmasıdır.
Küresel iklim modelleriyle üretilen iklim projeksiyonlarının bölgesel bir model yardımı ile ölçek küçültülmesi ve özellikle Türkiye üzerindeki iklim değişikliğinin etkilerinin saptanması ve bu değişikliğe uyum çalışmalarında kullanılacak bilgilerin üretilmesi amacıyla İstanbul Teknik Üniversitesi ve Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nün yürüttüğü “Türkiye İçin İklim Değişikliği Senaryoları” projesinde insan kökenli etkilerin ülkemize ve içinde bulunduğu bölgeye yansımaları araştırılmıştır (Gözcelioğlu, 2009).
Proje sonucunda yapılan öngörülere göre 21. yüzyılın sonlarına doğru Türkiye’nin tamamında 10mm’den yüksek yağışlı gün sayısında azalma olacaktır. Dört mevsim için de geçerli olan bu durumda su kaynakları açısından önemli bir parametre olan yüzey akışı, hem yağış hem de sıcaklık değişikliklerinden etkilenmektedir. İlk 30 yılda Ege Bölgesi’nde yıllık toplam yağışlarda artış, ilerleyen yıllarda yağışlar büyük oranda azalış yaşanacağı ve özellikle yaz yağışlarının azalacağı öngörülmektedir. Bu öngörülerden hareketle bölgedeki su kaynakları da bu durumdan olumsuz etkilenecektir.
Kentlerde su kaynaklarına bağımlı sektörler olan konut, sanayi, turizm ve tarım sektörlerinin gelişimi farklı ölçeklerdeki imar planları ile belirlenmektedir. 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planları ile bölgeye ilişkin makro ölçekte kararlar üretilmekte ve bu kararlar doğrultusunda hazırlanan 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planları ile de kentsel ve kırsal gelişmeye yön verilmektedir.
1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planları su kullanan sektörlerin gelişimini de belirlemektedir. Bu nedenle tebliğ kapsamında İzmir Kentsel Bölge için hazırlanan 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planında su kaynaklarının plana girdi oluşturması ve suya bağlı sektörlerin gelişimi konuları ele alınacak ayrıca İzmir kentinin mevcut su kullanım durumundan hareketle planın su kaynaklarının geleceğine ilişkin etkileri değerlendirilecektir.
1. İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı’nın Tanıtımı 1/25.000 Ölçekli Nazım İmar Planları 10.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu kapsamında hazırlanmaktadır. Bu kanun kapsamında; “çevre düzeni planına uygun olmak kaydıyla, büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.0000 arasında her ölçekte nazım imar planı yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak...” görevleri Büyükşehir Belediyelerinin görev ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.
5216 sayılı yasa kapsamında 1/25.000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı (İKBNİP) İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanarak 2007 yürürlüğe girmiştir. 14.08.2009 tarihinde onaylanan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Nazım İmar Planına itirazların değerlendirilmesi, ilgili kurumlardan alınarak güncellenen orman alanları, tarım alanları, su kaynakları ve koruma alanlarına ilişkin bilgiler, sit alanları, ulaşım bağlantıları, idari sınırlar gibi konular değerlendirilerek bu doğrultuda hazırlanan 1/25.000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu (İKBNİPR) İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 16.10.2009 tarih 01.904 sayılı kararı ile onaylanarak yürürlüğe girmiştir.
İKBNİPR, İzmir Kentsel Bölge (İKB) olarak tanımlanan ve 19 ilçe, 57 belediye ve 161 köy yerleşik alanını kapsayan alan için üretilen makro kararları içeren üst ölçekli plandır. İKB içerisinde beş temel alt bölge tariflenmektedir.
Merkez Kent Alt Bölgesi: Güzelbahçe, Narlıdere, Balçova, Konak, Gaziemir, Buca, Bornova, Karşıyaka, Çiğli ve Menemen’i kapsayan, Kuzey Gelişme Alt Bölgesi: Aliağa, Helvacı ve Türkeli’yi kapsayan, Doğu Gelişme Alt Bölgesi: Kemalpaşa, Ulucak yerleşmelerini kapsayan, Güney Gelişme Alt Bölgesi:Torbalı, Ayrancılar yerleşmelerini kapsayan, Batı Gelişme Alt Bölgesi: Urla, Seferihisar yerleşmelerini kapsayan bölge.
2. İKBNİP ve Su Kaynaklarına Yönelik Plan Kararları
İKBNİP’nda su kaynakları analiz çalışması yapılmış ve bilgiler ilgili kurumlardan (DSİ, İZSU gibi) temin edilerek sayısallaştırılmıştır. Bu kapsamda su kaynakları; sulama alanları, taşkın alanları, koruma alanları, sulak alanlar, kıyılar, akarsular ve baraj gölleri konu başlıklarında ele alınmıştır.
İKBNİP’nda içme suyu kaynağı olarak kullanılan barajların su kaynakları koruma alanları planlamaya girdi olarak değerlendirilmektedir. Planlama alanında yer alan Tahtalı, Balçova, Çamlı, Güzelhisar, Alaçatı (K. Aktaş), Kunduz, Ali Onbaşı ve Bostanlı Barajlarının su kaynak koruma alanları belirlenmiştir. Uzun mesafeli koruma alanları, barajların su toplama havzası sınırı olarak belirlenmektedir. Barajların koruma kuşaklarına ilişkin kullanım ve yapılaşma koşulları Çevre Mevzuatı ve Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği kapsamında tanımlanmaktadır.
Su kaynakları ve çevresi, koruma alanları olarak belirlenirken kentsel gelişmeye de eşik olarak değerlendirilmektedir. İKBNİP’nda su kaynakları koruma alanları, sulak alanlar ve sulama alanları birinci derece eşikler, taşkın riskli alanlar ikinci derece eşikler grubunda değerlendirilmiştir.
Planda Doğu, Güney ve Batı Kentsel Gelişme Alt Yörelerinde bulunan su kaynakları ile ilgili, kirlilik ve fazla su kullanımı nedeniyle taban suyunun çekilmesi gibi sorunlar yaşanmaktadır.
Doğu Kentsel Gelişme Alt Yöresinde bulunan Nif Çayı, Uluçay ve Kızılçay Dereleri ile beslenmekte olup, yöre halkının geçim kaynağı çayın etrafında bulunan kum ocaklarıdır. Ayrıca Çiçekli ve Yiğitler Çayı da ovayı kat ederek Gediz Nehri’ne ulaşmaktadır. Bu bölgede sanayinin yoğun su kullanımı nedeniyle yeraltı su seviyesi çekilmiş ve tarım alanlarının verimli kullanımı kısıtlanmıştır. Nif Çayı endüstriyel atık sularını Gediz ve Menemen Ovası’na kadar taşıyan kirletici bir kaynak olmuştur. Bu kapsamda kentsel gelişme stratejisi olarak çok yoğun su kullanan sanayi tesislerinin neden olacağı su sorununa engel olmak için Çiçekli ve Yiğitler Barajı’nın hayata geçirilmesi ve düzensiz gelişme gösteren sanayilerin havzayı korumak adına organize şekilde gelişmelerinin yönlendirilmesi stratejileri geliştirilmiştir. Bu kapsamda Nif Havzası ve sulama alanlarının korunması gibi planlama kararları oluşturulmuştur.
Güney Kentsel Gelişme Alt Yöresinin tek akarsuyu Küçük Menderes ve kolları olan Fetrek ve Çevlik Çaylarıdır. Fetrek ve Çevlik Çayları bu bölgede tarımsal üretime yeterli gelmemekte ve sulamalar derin kuyu ve artezyenlerle sağlanmaktadır. Ayrıca fabrikaların arıtma tesislerinin Fetrek Çayına deşarjı ile çayın geçirgenliği bazı bölgelerde aşırı derece artarak yeraltı sularını kirletmektedir. Bölgede tarım alanları ve kentsel su kullanımı nedeniyle taban suyu düşmüş ancak yine de İzmir’in diğer bölgelerine oranla yüksek yeraltı su potansiyeline sahiptir. Küçük Menderes Sulama ve İçme Suyu Projesi kapsamındaki baraj, gölet, bent ve taşkından koruma projelerinin gerçekleştirilmesi hedefleri planda yer almaktadır.
Batı Kentsel Gelişme Alt Yöresinin başlıca su kaynakları Kocaçay ve Hereke çaylarıdır. Tahtalı Su Toplama Havzası da bu bölgededir. Tarım alanlarının yanlış politikalar sonucu konut alanlarına dönüşmesi ile evsel atıkların çevredeki baraj ve su koruma havzaları için risk oluşturmaktadır. Yörede içme suyu talebi karşılanamamakta ancak içme-kullanma su potansiyelinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Yöre içinde baraj ve su toplama havzalarının yapılaşmalardan korunması hedeflenmektedir.
Plan kararlarında;
Yüzey suları ve yeraltı sularının kirliliği, taban suyu seviyelerinin düşmesi gibi sorunların çözümüne yönelik, su kaynaklarının kullanımı ile ilgili kapsamlı stratejiler geliştirilmediği, kaynakları yalnızca korumaya yönelik önlemler sıralandığı tespit edilmekte, Bunların yanı sıra, suyun sınırlı olduğu bölgelerde fazla su kullanımına yönelik su kullanıcılarını kısıtlamak, daha az su kullanan sanayi kollarının gelişmesini desteklemek, tarımda daha az su kullanan teknolojilerle sulama yapılması gibi yöntemlerin uygulanmasına ilişkin öneriler geliştirilmemektedir. Ayrıca plan kararları doğrultusunda artan konut, sanayi ve tarım alanlarının ve bu alanla birlikte artan nüfusun kullanımı için yeni su kaynakları oluşturulması hedeflenmektedir. Bu bağlamda yeni barajlar ve su toplama havzaları gibi projeler geliştirilmektedir.
3. İKBNİP’nın Alt Yörelere Göre Mekansal ve Sektörel Dağılımı
Kentsel alanlarda su kullanan sektörler: konut, sanayi, turizm tarım alanları.
Planda sanayi alanları, sanayi ve ticaret sektörünün gelişimi açısından merkez kent ile güney-kuzey kentsel alt yörelerinin öne çıktığı, turizm sektöründe ise batı kentsel alt yöresi önemli paya sahip olduğu görülmektedir. Bu nitelikler açısından merkez kent, kentsel bölgenin sektörel kapasitesini belirlemesi açısından etkindir. Merkez kent, kuzey ve batı kentsel gelişme alt yöreleri toplam çalışma alanlarının %83’ünü içermektedir. Merkez kent ağırlıkla altyapı yatırım ve sanayi alanları ile tüm çalışma alanlarının yaklaşık üçte birini içermektedir.
Planda tarımsal alanlar, orman alanları ile birlikte eşik değerler olarak değerlendirilmiştir. Tarım alanlarının dağılımına bakıldığında, batı, kuzey ve güney kentsel alt yörelerindeki toplam tarım alanı tüm kentsel alt bölge tarım alanlarının %80’ini içermektedir.
Batı bölgesinde, içme-kullanma suyu talebinin karşılanamadığı belirtilmekte ancak turizm alanlarında golf sahaları önerilmektedir. Bu kullanım gerek getirildiği alanın bio-çeşitliliğini, gerek kullanılan gübre sebebiyle su kirliliğine yol açması, gerekse sulama amacıyla çok fazla suya ihtiyaç duyması nedeniyle bölgenin çevresel değerlerine yönelik tehdit oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalarda golf sahalarında, normal bir tarım arazisinde kullanılan kimyasal gübre ve suyun altı katının bu alanlarda kullanıldığı tespit edilmiş ve bu nedenle golf alanlarının yakın gelecekte su sıkıntısının yaşanması beklenilen İzmir kenti için sorun oluşturabileceği düşünülmektedir.
Konut alanları alt yöreler itibariyle;
su toplama havza alanı ve koruma bölgesini içermesi nedeniyle Tahtalı alt yöresinde konut gelişmesi önerilmediği, merkez kent alt yöresinde mevcut konut stoğunun dörtte biri oranında konut alanları artırılmaktadır. Planda doğu kentsel alt yöresinde mevcut stoğun 4,5 katı, kuzey kentsel gelişme alt yöresinde 3,5 katı ve güney kentsel gelişme alt yöresinde 3 katı konut stoğu ayrılmıştır. Kentsel bölgenin mekansal iş bölümüne bakıldığında konut alanlarının artırıldığı yörelerin sanayi odaklı yöreler olarak da öne çıkan bölgeler olduğu görülmektedir. Konut alanları dağılımında, kuzey ve güney kentsel alt yöreleri içerdikleri tarımsal havzalarla bütünleşmesi amacıyla önemli bir kırsal konut kapasitesi içermekte, ikincil konut stoğu ise turizm odaklı batı kentsel alt yöresinde yoğunlaşmaktadır.
4. Değerlendirme İzmir Türkiye yüzölçümünün %1,5’ine ve nüfusunun %5,3’üne sahipken su kaynakları açısından ancak %1,1’ine sahiptir, bu durum İzmir’in nüfusu arttıkça su kaynakları yetersiz geleceğini göstermektedir.
2007 yılı nüfus sayımına göre 3.739.353 kişi olarak tespit edilen İzmir nüfusunun yaklaşık 4 milyon ve kişi başına günlük su ihtiyacının 200lt/gün olduğu kabul edildiğinde İzmir’in günlük su ihtiyacı 800.000m3 ve yıllık 292 milyonm3/yıl (292hm3/yıl) olarak hesaplanmaktadır.
2008 yılı için İzmir’de yaklaşık 192 milyonm3 su üretilmiş ancak aynı yıl 229 milyonm3 su arıtılmıştır. 37milyonm3 su yeraltı sularından temin edilmiştir. İzmir kentinde İZSU tarafından üretilen ve içmekullanmada kullanılan toplam yıllık 153.500.000 m3 su ile günde 420.548 m3 su kullanılmakta ve kişi başına 127 litre su kullanımı olduğu hesaplanmaktadır.
İzmir kenti bu oranlarla kişi başına günlük su tüketimi 150 litre olan dünya ortalamasının altında ancak 111 litre olan Türkiye ortalamasının üstündedir. Falkenmark’ın, kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde yar alan orta düzeyde gelişmiş bir ülkede kişi başına asgari içme ve kullanma suyu tüketiminin günde 100 litre ölçütünün ise bu gün için üstündedir.
İKBNİP’nın İzmir Büyükşehir alan sınırları içinde getirdiği nüfus toplam 5.745.923’tür. Söz konusu nüfusun kişi başına 200 litre su kullandığı esas alınarak hesap yapıldığında İzmir’de İKBNİP’nının hedef yılı olan 2030 yılı için yılda 419.452.379m3 su kullanılacaktır.
İzmir ilinin toplam brüt su kaynakları potansiyeli 2.564 km³/yıl’dır. İzmir’in yıllık kişi başına düşen su miktarı yaklaşık 641 m3’tür. Bu rakam da dünya ortalaması olan 5600m3/kişi ortalamasının ve Falkenmark’ın kurak dönem ihtiyaçları dikkate alınarak, su kaynakları üzerinde baskının hissedileceği eşik değer olarak belirlenen kişi başına yılda 1700 m3 (4660 lt/gün)’ün altındadır. Yıllık kişi başına düşen 641m3 su miktarı ile İzmir bugün için su kıtlığı yaşayan bir kenttir.
Su gereksinimini uzun yılar kendi sınırları içinden karşılayan İzmir kenti, zamanla daha uzak kaynaklardan su temin etmeye başlamıştır. DSİ tarafından İzmir’e gelecekte su sağlamaya yönelik Manisa ili Akhisar ilçesindeki Gördes Barajı, Çağlayan Barajı ve Başlamış Barajı ile Balıkesir sınırları içerisinde Simav Çayı üzerindeki Düvertepe Barajı planlanmaktadır. Bu dört baraj ile kente yılda 234 hm3 içme ve kullanma suyu sağlanacaktır. Bu su potansiyeli ile İzmir’in 2025 yılında gereksinim duyacağı suyun karşılanması hedeflenmektedir. Uzak kaynaklardan su temini birim bedel olarak daha pahalı, su kaynak alanlarının korunması ve yönetimi daha güçtür. Bugünün idari yapılanması ise çevre illerden su kaynaklanması konusunda oluşacak sorunlara çözüm üretir durumda değildir.
İKBNİP’nda ticaret, turizm ve sanayi sektörlerine ağırlık verilerek ekonomik büyümeye dayalı plan kararları üretilmekte ancak bu sektörlerin varlığını devam ettirebilmesi için gerekli olan su kaynaklarının nasıl sağlanacağı ve mevcut kaynaklarının varlığının nasıl korunacağına ilişkin kararlar üretilmemektedir. DSİ’nin planları çerçevesinde su kaynaklarının sağlanması ise mevcut idari örgütlenme açısından bugün için uygulanması olanaklı görünmemektedir.
Su kendi döngüsü içinde yenilenebilen ancak değişen iklim koşulları ve sıcaklık artışları ile özellikle sıcak iklim kuşağında yer alan ülkemizde gittikçe azalan doğal bir kaynaktır. İzmir özelinde ise 5216 sayılı yasa ile Büyükşehir sınırlarının genişlemesiyle İzmir Kentsel Bölge nüfusu artmış ancak bu nüfus için gerekli su kaynakları aynı oranda artmamıştır. Bu bağlamda 1/25.000 ölçekli İKBNİP, İzmir’in mevcut su kaynakları ve su kullanan sektörler arasında ilişki kuran, bu konuda öneriler getiren ve gelecekte yeterliliğini sağlamak amacıyla su kaynaklarının korunmasını sağlayan kararlara sahip değildir.
TEŞEKKÜRLER…