".~
rgi .co
m
o
TfjRKLER
BİR
ORDU
ken
de
BÜTÜN
atan
ww w.o tu
~~~~ Hainliği
ve Siyası Ahlak. . . . . . . . SOFUOGLU M. ZEKİ
Bir Gün Gelecek . . . . ALİ RızA AKDEMİR Savaş Ne Zaman Mukaddestir. NEJDET SANÇAR Raif Hoca .... Dr. ŞERİF KORKUT Çocuk ve Yurtseverlik . . . . . YILANLIOGLU Orkundan Komünist
Sesler Devletler
Göçmenlerin -abancı
Karşrsında
Perişan
Sermaye
. . . . . . . *** Türkiyenin Durumu çİVİCİOGLU ARİF
Hali. ELBEYİOGLU
ve Yabancı
Mütehassıs İHSAN
Şakacı
çİViCİOGLU
Ceddimdi (Şiir) Turan Bizimdir
.,.
- Iecnun
Olur
.
. MAHMUT AYDIN
.
GÜLAHMEDOGLU
SAyı
29 - ürailk -1950
CEMALİ TANYU
EYÜBOGLU İSMET ZEKi NAMIK ZAFER ALPSÜ
zaktak; Kacde,ı~=:J Öbi;,
HİKMET
~
AZMi
25 KURUŞ
..•.-.--
.
, .:
_._ .. '_.
..
:.:.:......:...:.... _'
_,
~~
· ..•• ..•.. .•.. "'.:...
l\IECJ'I.'UN' OLUR
CEDDİl\IDİ
akınlarda
gezen
Ceddimdi
sınırlarda
ölen
Ceddimdi
nsrrlarca
Ceddimdi
taşan
mubarek
Ceddimdi
bütün
garbı
vatan
uğruna
Ceddimdi
zafer
Ceddimdi
ölümsüz
Ceddimdi
bu gün
ovasından eden
ko yrıuna
yaşamak
var l ığ ı efsane
Ceddimdi
emirberleri
Ceddimdi
o Bozkurtla
Ceddimdi
yaratmış
Ceddimdi
l\Ialazgirtte
Ceddimdi
Mchaç
Ceddimdi
o gün
çakıp
Niste
bayrağı
bu giin Türke
bakıp
diyar
Şah
damarımızIa
yollara
dağlar
Tufanlar Talih
misali
Cenk
Bu
I
günler
eğm.iş
İSMET
ZEKİ
olur
Uzak
bir
Gidip
arayayım
Görmeden
Unutma
Her
altında
ana
"ar
bol şehit
Uzak
bir
ses
sorar;
Gidip
arayayım
Bağrımı Sesime
soran
içimden
hep
öz yatan
aranın
Uzak
ses
mi bizi
Türklüğü Turana
bir
Gidip
arayayım
Yetişir Yeter
ses
muyuz imdada artık;
Uzak
bir
ses
rgi .co nerede
nerede.
hayır
Turan
nerede
nerede.
1 t
bir
Gidip arayayım
severse AZMİ
* Kİ
ÖKSÜZ ki ben
babamdan
amentüsü
YILDIRIM
Uzarur haşmetı
KARDEŞİl\-l'E
var.
ve TUGRUL
bu güne
HANDAN,
kadar.
ta uzaklarda,
soysuzların
İçimde Sana
elinde
bu kadar
klni
bağlı.
saklar
da,
rniylm ey Moskofoğlu?
güler
Tiirkistan, İşte
toprağrm,
'I'Iırkis t.an l. Benim
va.tarnmın
Benim
Altaylarım
bir
parçasıdır.
ve Tanrı
da bir 'I'üı-kün
Dağım,
parolasıdır.
çaylar
bizimdir soran
beldiyor
ses
KANUNİ,
Bunlar
sizi Altaylar baylar
Turan
nerede
nerede.
sorar; soran
Turan
ey Bozkurdnm, sahibine
Evvel
nerede.
,1,="'''.
_~~~~~~~AV"~_
kafa
kuduz
köpekler!
tutuyor.
secde
eden
lcahpe
dünkü
günü
de unutuyor.
İçlenme nerede.
NAMIK ZAFER ALPSO (x) Bu beylt Ziya Goka.lpterı
Uyan Eski Daha
bizi
Gidip kurtaralım hep dizi dizi Bozkurdumuz 'I'ür-ke gösterir izi Uzak
içenler
'vatanıru
kayır
cayır
soran
sorar;
Gidip arayayım Rarakurumlarda
pirleriz
eserse
gibi uçanlar geçenler
Tiirkün
Turan
cayır
selolan Turan
sevdası
dinledim
bütün
Irkım
sorar;
hiç
destan
Onda
Çok iyi bilirim
Turanla
yak;
Uzak Unutur
diye
soran
Allah'ım
bakanı
erleriz
seçen
çeşmesinden
olur
diye
sorar;
unutan
gürleriz
olan
diye
ses, Ozan
bir
nerede
nerede.
Turan
Gidip arayayım Ötiiken
Bir
kanı
Turan
yırtarım
yurt
UZAKTA
vatanı
ölü
atışı
nerede.
vatanı
karrşmda
Ağlarım
nerede(x)
ww w.o tu
S
bağlar Turan
soran
Ziyada
da top
GÜLAHMEDOGLU
çağlar
ses sorar;
Başımızda
«Mecnun»
dağlar
kolumu
gülerse
düşmanlardan
«Kızılelma»
BİZİMDİR
yüreğim
palah
nerde
de
Ah çekişinizden
aşanlardanız
Kanatlanıp «Burak» Öıüme llit.yata gülüp
ihtiyar
derse
coşanlardanız
sıperde kalkan
Her
ken
kapanmış
biz
düşenlerdeniz
gece-gündüz
değmiş
* Yolları
mektebe
beller
Dostu
TURAN
şakrmışrz
dokumuşuz biz okumuşuz biz
doğanlar
boyrıunu
EYÜBOGLU
severse
dolaşmış
kitabını.
diye
Karlı
yağanlar
yıldızlara
Kaç
Hak
delerse ağnmı
ı. insan
Yeni başlamadık
ondan
ufkunda
mı ırk
Vatan
ermiş
bulunanlar
tarihini
Niğbolu
III
erler
çıkan Ergenekondan gene
Günah
olanlar
'Kayser
bağrımı
dindirmesin
girmiş
sırrına
yanan
bir deli kurşun
Ve hekimler
asker
bin can veren
ateşiIe
Ne çıkar
yuvasından
perişan
yıldızının
Ülkü
yiğitler şehitler
sel gibi Turan
Ceddimdi
Cecldimdi
şanlı ünlü
m
Ceddimdi
arkadaş,
Bambaşka
bir
evet
tarih
Moskova yeni bi, ,~
felekler,
yarında
yaratacaksın!.
Türkliiğün
kapıların
Şa.nma
ka'aonk"n'.
da,
KİRTİŞoGLU
BEl"&.
~-y-c.:zan : ATSIZ ..x...:..: : ve
ORKUN
! [eşrtyat
üdü
ü
TÜMTÜRK
:::.S::LLET
P. K. 1818
Haftalık
ABONE : Yıllık :
8 lira
6 aylık:
4 lira
Yıllık:
G->...ıata. Istanbul
Aralık
1950
Cuma Günlerİ
dışı :
Yurt
Dergi
Türkçü
12 lira
13. Sayı
Çıkar
Vatan Hainliği ve Siyasi fthl8k saf'sa tu ye mugu la.tas ına
kimseler
H' bol
bir
tarafından
haini» pek
denilmelden Zira,
her
varrrnşt.ır.
mülü.ylm
ladı.
kerıdi
bol kullanılması
ra ddeye
ketın
oyuncağı
bazı rnilliyetçi
Demek kımin
efka.ra.
istiyoruz
rena kuz.lnrdnrı vatan
her
görmek
ki,
va
leke
gmlığ1. menfaat, ler
veva
tayin
bir nizamın
hem
haset
genç.Iiği
gerektirdiği
üstün
İlk
naza.rda,
mefhumun
Halbuki
«Hlyanet.i
açıkça
tesbit
halni» '-
ye
için
zöreceklerln
kadar
adil
oldukça, .- _ yan ma
olursa'
olsun,
bir
kanunlarının asla
iyi· olması,
bir çalgı('ı
e, Icunu nlu r için
. . .' ~...
lıakilmti
kuçümsr-miyo
kötü
saıfılın
ruz.
tatbik de
maalesef
askeri
bir
hiçbir
terakki
edildiğ·; piyanonun
yer
için
üh orık ta r nağmeler
~ey vürtttrr.
Hem
evvel,
dahi.
koysıın,
IKanun
zorbalar
büyük
de fazlasiyle
Şunu
bilelim altında
ve en faydalar
çıka rma smı ...
ne
mevcut
idaresi
Bittabii,
mükemmel
VlLZII
mah kcmcler
zUmrenin etmez.
«vatan
bu kanunlarla
kaydeılilemez.
ifade
gayet
Kanunlarrrnız.la
mevkiindeyiz.
bir
tesbiti
·zannedilebilir.
Ceza
en dernokr-atdlc
münn
olduğunun
kullanan
olmıyan
tererldutsüzce
hakkında
koyarsa
gayet
bu manevranın
bulunduğu
anınmak
keyiflerine
karşı
ye demokrat,
tarafsızca,
snrahn tlnderı
az.
elyermiyen.
hür
neler
sirkefin
ideolji
• işlerine
sivil
bu
be eyvel
Zira,
kimselere
vatanperyerler
hüküm
evvel
eder.
ve şu veya
ve
henüz
Kendilerinde,
Gençlik,
bu ğ'larımasr
yerinde
olan ... » kell ,
Btnaenn.leyh
bulunan
kovmalı
en mükemmel, halde
Ancak
elinıle
ıle ayni
doğru
Bunun
«,; ırkçılıkv'I'u,
sabit
icab
hakkırulu
ki, kanun
te rblyest
baş.
ve na.s ır Iı
olmuştur.
görenlerin,
lriya rıet.i yataniyenin
a hkü mı
dünyanın
bulunması
i ket'
i
kanun
memleketin,
malik
clbeti 1 nma
hayatında,
ah la.k ı ve
ortava
ve 'Insn.f'ln
bu
yetki
vaz.if'e dir.
şahıslar
saralı at ini
adalet
gelmeğe
sağır
de
olarak,
de gülürıçtür.
halde,halis
«Vatan
üç yıl önce, bu memle ,
bulunmaları
anava snrnız.ln,
yapılarının ve
normal
yönünden
de unutulmamalıdır:
isnadında.
ölçülere
Bu da gösteriyor
niyetle
cemivet
iyaset
cihetin,
muayyen
bulunduğu
ahlak
iyi
olan
·ve
çıkar tacak
kornünls t hakkında.
kızrl
herkese
eseri
en büyük
vasıflarını
va ta ni ye»
edilmiş
derıllebllrrüştn-.
e kadar
ki,
m üh im
sarilı
bir
ye düşmn nlrk sevktyle
hıvane tt yataniye
Türk
çileden
ı devirler
hususunda
acı, hem
ma.Iüm
külretsizce
unutıılabilir?
şu cihet
ye dürüst
ıiJeti olrmya ı-ak olaylar Icarşrsmda k.:ınaatlerini izhar edebilmelidir.
ile
nasıl
de «Va.
idiğü
milliyetçisine
sevk iddianamesini
mel'anet
etmek
beri
h ır s.a pi rI, ilıtiras,
bulunmak
Türk
ve vatan i ihanetIeri
faciası
gaflet
araması
ha lckrnd a • ulucı-ta
uyaruk
görmek
milli
ww w.o tu
rnay'ii mulca ttn rdn
etmek
şüibederı
evladını
bir
ye göstermek
ıllizenlenen
süre ttyle
biri
ve ne hakkırula
Ftlhak lka. bundarı
de ği lrz. Sonra,
olduğunu tiirlii
vatan
solculnvazdrğ
haline
sorulacaktır.
ilan
kur tulmuş haini
kendilerinin
elbette
s ı ya pmnk
ıımııml
sahibi
ve utarı ılmaz.ken,
evlü.tla ı-ı aleyhinde
propagnnda
meleriyle
hal;:ilmti
yerlerde
bulunanlar
Id, en halis
davrnmlrlrğmı
·ve müsamnhakür
bir gün g etecek
rancılık
geldi
mefhumlardan
olmaz
muhalif
ye vicdan
giinler
edilen
olup
görüşlertne
zer ı-ece çelcin llrnez
bu aziz vatanın,
kurban
kelimenin
iz'an
Öyle
vicdan lru-ırı alelidebir hesnbı,
bu
ken
bazı
Hele,
rgi .co
yılların
n h ai ni» kelimesidir.
de
Son
M. ZEKİ
m
SOFUOGLU
imal nasıl
adil
knrmn ,
.btr mem, .sa·ğİar; . bu edilmiş
bu.
.icap .e.tttr-
4
ORKUN
Bir Gün Gelecek Çok uzak çok çok uzak bir gün gelecek.. Bir gün gelecek çok yakın çok çok yakın bir gün gelecek. Oı gün yarından yakın. O gün yüzyıllardan uzak, Ama o büyük gün muhakkak gelecek. O gün bir nur topu gibi bu uzun gecelerin sabahında ışık-ışık doğacak ... Dı gün nal şakırtılarrvla fırtına uğultularıyla, silah sesleri ile gelecek .. O gün gülün tomurcuğurıda, rüzgar fısıltısında, mavzer ışılt.ısmda, ufuk pırıltısında, o gün gölgemizde. o gün kapımızda, o gün önümüzde, o gün herşeyimizde. Esrar çözülecek büyü bozulacak, koza açılacak, Türk ruhunun muazzam volkanı konuşmağa başhya., cak. Bu ihtiyar acun yıllarca böyle dönecek. torununun torunu o günü karşılayacak.
Ya ben, ya çocuğum,
yahutta
torunumun
m
O gÜn güvercinlerin ağzında, o gün velilerin vadiilde .... 0 gün boşanan bir ok, o gün dolu bir yelken, o gün olgunlaşmış bir başak, o gün yolda bir mektup, o gün telgraf tellerinde haber.
. Cihanın tecek .....
sağır
kulağı
Altay
dağlarmdan
rgi .co
Müjde onda, hayat onda, Belki f ani vücutlar değil fakat ölümsüz TÜRK milleti güne ergeç kavuşacak. İşte o gün o büyük gün o mubarek gün : Orta
asya ufuklarından
ezan sesleri
o
işİ-
de
ALİ' RıZA AKDEMİR
ken
Savaş Ne Zaman Mukaddestir?
ww w.o tu
NEJDET SANÇAR
'I'ürkiyenin yayın hayatında göze batacak derecede bir savaş aleyh'ta rlrğı vardır ve bu aleyh, tarlık adına cumhuriyet devri denilen son çeyrek asırlık zaman içinde, vakit vakit pek aşırı bir hal almak üzere, hiç eksik olmamıştır. Savaş aleyhtarlığını kimler ve niçin yaparlar? Ve bu düşmanlık ciddi bir tenkit karşısında ne dereceye kadar tutunabilir. Bunu incelemek hiç de f'aydasız olmaz. Savaş aleyhtarlığı fikrini Türk cemiyetine aşılamak is'tiyenleri n bÜYÜk çoğunluğunun kızıl., lar olduğu muhakkaktır. Çünkü milletleri ayakta tutabilecek ne kadar ulu inanış varsa onları yıkmak, bütün dünya kızıllarının baş vazifesidir. Fakat Türkiyedeki savaş aleyhtarlığı propagandası yalnız kızılların marifeti değildir. İrısarıi , yetçi geçinen bir takım fikir ve ruh züppeleri de vardır ki onlar da bu yolda kızıllardan daha az tehlikeli değildirler. Bu iki tip milliyetçilik düşmanından başka neye hizmet ettiklerini bilrniyen bir düşüncesizler zümresi de ayrıca, savaş aleyh, tarlığı ve düşmanlığında, kızallardan ve insaniye tçilerden geri kalmamaktadırlar İşte yayın hayatirnızda hiç eksik olmıyan savaş aleyb+ar-
Iığı ve düşmanlığı fikrinin belli başlı simaları bu kızıllar, insaniye tçiler ve düşüncesizler arasında bulunmaktadır. Savaş aleyhtarlığı ve düşmanlarının, savaşı kötü göstermek için ileri sürdükleri türlü türlü fikirler vardır. Bunlar arasında iki tanesi en çok tekrarlananlar olması bakımından üzerinde durmaya değer. Savaş düşmanlarının bir'leştikle., ri iki ana esas olan bu fikir (!) Ierxsavaşm mut, lak bir felaket olduğu» teranesi ile «savaşın arı, cak müdafaa zamanında mukaddes sa.yılabtlece., ği, istila savaşlarının barbarlık olduğu» iddiasıdır. Bir kere savaşı üstün körü bir muhakemeden sonra bir felaket olarak vasıflandırmak hiç bir zaman ciddi bir fikir sayılamaz. Tarihte savaşın insana topluluklarının başına felake tlere ge .. tirdiği belki çoktur. Fakat kısa bir sıkıntı ve. ya ıstırap devresinden sonra saadet getirdiği de az değildir. Onun için bu meseleyi bir ön hüküm, le değil, tarafsız ve ciddi bir şekilde incelernek ve bu suretle doğru bir sonuca varmak, yani savaşın hakkını vermek lazımdır. Fakat biz burada bunun değil; savaşın ne zaman mukaddes
-----------------~
5
ORKUN üzerinde
dur-
Sa -aşın yalnız müdafaa vuruşu olduğu zaman mukaddes sayılabileceğini, istila savaşlarının barbarhk olduğunu söylüyerıler eğer Türk tari'-'~e ve Türklük ruhuna balta atmak için sinsi ~i çalışan kurnaz tilkiler değillerse, çok sa, .,:2: ve kötü bir düşüncenin ardından gidiyorlar 'e=.ekür, Çünkü bu fikri ileri sürrnenin ve mu-=:=;aa etmenin büyük geçmişimize saldırmaktan "e o, u küçültmekten başka bir manası yoktur, cü Türkün aralıksız bir vuruşmalar sille sı .", _ geçmişi, hiç bir zaman bir müdaf'aa savaşl8-: tarihi değildir. Savaşırı yalnız müdafaa zamanında .mukaddes ğunu kabul edecek olursak, Türk birliginin - " teşern kahramanı ve en büyük dünya impa :c:-: r uğunun hakanı Çingiz ile Türk a tlar ını Şa_ :::z kadar yürüten ve mağrur Romayı önünde ::=e getiren Atila, bizim için birer barbardan zaşka vbir şey sayılamaztar. Eğer istila savaş--=-.1 harharlık ruhunun neticeleri ise, Türklüğe -=-::ıadolu yolunu açmak için Malazgirtte o bü., :;-'-: zaferi kazanan Alp Arslan bir vahşi; ayak:a..., ın altına serdiği taçlar üzerinde göklere ~iikselen Fatih bir canavar; Türkiye tar.hirı teşern Süleymen» ı bir insanlık düşmanıdır. • :ikre iyman edince korkunç çölleri bir harn., -=::c geçerek Türk bayrağının gölgesini Nilin =-:Erilla düşüren dahi Yavuz ve Akdenizde T'ür.; =~llSunu salmadık yer bırakmıyan derya ka tHayrettin Paşa, lanetle anılması gereken ==mardır, Sözün kısası düşman veya düşün.-=;.'z kafalara tabi eller-in yukarı kaldırdığı bu ::=:r (!) bayrağının arkasından yürüdüğürnüz -'. ' de, en büyük övünçlerimizden biri olan --=::ihimiz, artık yakılacak bir kitaptan başka ..:... şey değildir.
Savaş,
milli
si oldukça, mış
zaruretler
ister
Gö::-ülüyor ki bu, yıkıcı bir fikirdir. Ve iyi dü, _-- ükçe, Türklük sevgisinden uzaklaşmadıkça 5k:ri kabul etmeye imkan yoktur. Gazi Mu_o:.:::'ın saldıran haçlı sürüsünü tepelerken şe., -=-=-=ğe yükseldiği Kosova, bizim için mukaddes ..:... savaştır da; çelik yumruğu ile Romayı yıkan E::::::Ç E'atih'in bu elli üç günlük savaşı muk ad. - değil midir? Son vatan parçasını çiğrıetme., ==e:': için Sakaryada şehitlik türbesini kazanan~_, dökülen kanları mübarektir de; Kıbrısı, -=-=::eyi veya Giridi Türk topraklarına katarken -=--- .erirıki değil midir? Çanakkale ve Pilev, == -::-urklük için bir övünçtür de, Çaldıran ve ~-~-Rç bir leke midir?
=_
vaşın ne zaman mukaddes olabileceği socevap ararken bunları düşünmemezlik ~-=~P_ iz. Edersek sudan bir düşünce uğruna =_;;:r2şimizi, rnil liye timizi kendimizi küçültmüş, _ c..::.: ?ürklüğe hakaret etmiş oluruz.· Onun için~ ki biz Türkler savaşın ne zaman mukaddes
ve menfaatlar
müdafaa,
bulunsun,
ister istila
netice-
için yapıl-
mukaddestir.
Tarihin bu öğüdü büyük bir hakikatolarak ortada dururken, artık savaşı müdafaa ve istila kavgası diye ikiye ayırmak ve bunlardan ancak birisini kabul edip ikincisini hicvetmenin Türklük bakımından da, mantık bakımından da hiç bir faydası yoktur. Aksine büyük zararı vardır. Bu zararların başında savaş gücümüzün azalması gelir ki, bundan faydalanacak olan tek varlık da, bizi boğmak için sınırlarımızda hornur., danıp duran iri insanlık canavarıdır. Ve nihayet
kızıllarla, ileri
şunu
kümlerimize
de
çok
sız yiğiti
uzaklarda büyük
Istanbulun hazırlanırken, kabul sı
olabilir Biz,
büyük tık
hü-
Fatih'le ,
sınır larırnız., öteki
olarak
beş yüzüncü
sayı,
tanır
ve
yıl dönümüne
savaşlarını
barbarlık.
manasızlıktan
başka
bir
diye mana-
mi?
tarihin
ebedi
gerçek
ve akıl
öğüdünü
diye kabul
Bu itibarla,
gası
olduğu
için
hususta Esasen
neticeye.
savaşın
zaman
Türklük
bu
ediyoruz.
da bizi aynı
dir.
fikrini
Yavuz'ları, bayrağını
kahramanlar
istila
etmenin
kıymet
dalgalandıran
zaptının
ki
beyirısiz ler-in
bugünkü
aykırıdır. ve Türk
lazımdır
ve
bu fikir,
ri, Turgud'ları dan
da unutmamak
insaniye tçilerin
sürdükler-i
ken
ww w.o tu
=
edince cevabı
Esesen tarih bu sorunun cevabını çoktan vermiştir. Bu cevap ebedi bir hakikat olarak gözlerimizin önündedir. Ve zaten aklın, mantığın bizi götüreceği netice de tarihin ortaya koyduğu bu gerçektir.
de
:-ı ~
olabileceği sorusuna cevap vermek icap gözlerimizi tarihimize çevirrneye ve bu orada aramaya mecburuz.
m
meselesinin
rgi .co
" ğu ve olabileceği =-.a.k istiyoruz,
ancak
götürmekte
müdafaa
mukaddes düşmanca
en man_
kav_
sayılabileceği bir
fikir
sayı-
yoruz. Bizim kadar
ıçın
Pilevne
mukaddes
Çanakkale,
savaşlarsa
:e Malazgirt
te o kadar
mukaddes
Biz Sakarya
müdafaasında
kanını
olduğu
kadar,
kahraman ruretler lar
Korede
tanıyoruz.
Sakarya
Çaldıran,
kanını
ne
Mohar
savaşlardır. akıtan
akıtacak
Türkü
Türkü
de
Çünkü bizim için milli za,
ve rnentaa tlardan
doğan
bütün
sa va s-
mukaddestir
ÇİFTçtoaLU
NEJDET
SANÇAR
6
ORKUN
HOCA
RAİF
Dr. ŞERİF KORKUT
m
*
ww w.o tu
ken
de
1333-1334 Askeri T'ıbbiye mezunları, Gülhane Tıb Akademisi Hastanesi, Fransızlar tarafından işgal olununca, Gümüşsuyu Askeri Hastane, si, Gülhane yeri'ne konulmuş ve oraya Gülhanenin bütün tıb kolları yerleştirilerek yetmiyen binaya yeterlik verebilmek için hastane bahçesinde barakalar kurulmuş, açıkta kalan servisler faaliyete geçirilmişti. Akademiye 3 sınıf birden gelen bizler oldukça toplu bir askeri doktor. yrğırıı olmuştuk. Bu, ülkücü bir 'I'ürkçü kafilesi idi. Istanbul, acı işgal günleri yaşıyordu. Muhitimiz Beyoğlu ... O kadar korkunçtu ki, askeri elbiselerimizle bu kozmopolrt çevreden geçerniyorduk. Daha emniyetli olarak Gümüşsuyu hastanesinin önündeki yoldan dikine Beşiktaşa iniyor oradan evlerimize, pansiyonlanmıza dağılıyorduk. İşte bu elerrili anımızda Gülhane Akademisi Birinci ve İkinci Hariciyelerinde hoca olarak Fransada tahsiHerini yapmış iki sessiz, faziletli insanla kar şılaş tık : Yüzbaşı Raif, Yüzbaşı Muhittin... Bu sakin insanları birkaç gün sonra yitirdik. Yerlerine başka yüzbaşılar geldiler. Bu değişikliğin sebeplerini anl amamış., tık, ve anlamaya da muvaffak olamadık. Türk Ocakcısı olarak Istarıbulda rahatnefes alamı, yan bizler Ak aderniyi bitirir bitirmez Anadoluya yayılmış tık. Ben de Kilis'e giderken Adanadaki Fransız kumandanı Bremon tarafından tevkif olundum. Halep'te Şerbetçi Hanında hap. se tıkıldım. Altı ay sonra kaçarak anavatana geçtim. Savaş sonunda askeri vazifeden ayrılınca eski bir Türk Ocakcısı sıfatiyle ülkücü hocama kavuşturn. Onunla yıldızlarımız çok barrşıktı. Bu iki kürsüden ayrılmış hoca, Muhittin ve Raif Beğler hiç bir zaman tüccar hekim olamadılar. Vazifelerinin başından hiç bir zaman ayrılmadılar ve daima kliniklerinin başında ömürlerini eskittiler. Onun içindir ki hayatları daima mütevaz ı kaldı.
o kadar zengin olduğu halde benim Kütner koleksiyonumu istiyordu. Okumaya bıkmarnıştı. «Aklını başına topla.. Kitaplara para ver ece , ğine bir şeyler edin:' diye öğüt veren bir şefirı bugün hocalar hocasıdır. Kitabı bırakıp kliniği ihmal ettiği zaman hakikateri ordinaryüs profesör olmuştur. Hoca Raif, ticari davalar arkasında koşrnuyordu Eline düşecek Mehrne tçik.. lere daha faydalı olmak için almanca ihtisas kitaplarını da Fransız kitapları gibi irıceliyordu. Ülkücü Türk Ocaklı doktorlar için Türk köylü, sürıe koşan hizmet servisi henüz hızını kaybe t., mernişti. Askeri Hastanede, Haydarpasada hocanın çevresinde toplanıyorduk. Akademik vaziye tlerirıin konuşulmasında şaha kalkan hoca; henüz o devirlerde akademik tahsisat ver-ilm-e, mesine, kliniklerde akademik salahiye ti olanlara paralı yataklar ayrılmamış olmasına rağmen taleb e ve asistana faydalı olmanın aşkıyla konuşuyor, muayenehane açmayı bile düşünmü, yordu. Asistanlara ve hastalara yeter zamanı olmadığını söylemekle bu işi kapatıyor-du. ·1947 de Çalışma Komisyonu üyesi olarak işyertermi gezdiğimiz zaman hocayı tekrar Istanbulda, BaL ta Limanında görmek saadetine erdim. Artık sivil hizmete başlamıştı. Onun akademik lwfas ı bu alanda da arık, toplu düşünceler'le doluydu: «Yaşırn al trnışı buldu. Gençliğimde bile mCıcadeleci olmadım. İçim yana yana herşeyi seyreden karakteri m hala devam ediyor. Ama bu sefer tahammpı edemiyorum Şerif Korkut' Sıkıntı içinde evime dönüyorum» dedi. ' Vazife .görmeden Balta LimanıHastanesinde ek vazif'elerlo tatmin edilmiş gözde doktor'lara kızdığını, Balta Limanı Hastanesini 400 yataklı .bir duruma bu kadro ile getirmenin imkanları olduğunu ve daha fazla yataklı bir 'hastane ferahliğı sağlansa daha iktisadi olacağını ve ya tak bekleme meselesinin bertaraf edileceğini, komşu devletlerde bile bu iktisadi sebeplerden ötürü binden aşağı yataklı hastane ve klinikle , re müsaade edilmediğini bana izah etti. Onun tesiriyledir ki 8-9 Çalışma Komisyon üyesi ve 8 inci dönem milletvekilleri olarak beraberce yaptığımız inceleme gezisinde hazırladığım raporu İşçi Sendikası gazetesinde tefrika e ttir , dim. Yine ondan aldığım mesleki harniyet dersiy le bu raporu herkesin dikkatine çarpacak şekilde yazdım. Istanbul gazete ve dergiler i rapordan parçalar aldılar. Şu anda kendisine Tanndan mağferet diliyor, koruyucu hekimliğin mana ve değerini 'yıllarca önce kavramış, yaşamış, tanıtmış oları yüksek ruhuna hitap ederek şöyle, diyorum: «Aziz hocam: Ömrünü tevazula, f'er agatle vakfettiğin milli ve insani dava kaybolrnamış.,
rgi .co
Fransada yüksek ihtisasını tamamlamış ve bizim de bir kaç günlük hocamız olmuş olan Doktor Raifi kaybettik. Son günlerini Balta Limanı Kemik Veremi Hastanesi Başhekimi olarak geçirmekte idi. Ben Raif Hocayı feragatin, faziletin ve sükü, netin timsah tanırım. Sorrnadarı ve açmadan konuşrnaz, konusunca da şikayet etmez ve dozu kaçırrnazdı Halbuki ne kadar çok şikaye te hakkı vardı. Ne kadar çok konuşabilirdi ve ne kadar çok öğretebilirdi de ... Oma ancak teşehhüd miktarı hocasın dediler ve haftası dolmadan kül'süderı indirdiler.
rar
*
Hoca ile 1926 _ 1927 de. Haydar-pasada tekkarsrlaşt.ım. İki yıl böyle geçti. Kirtüpanesi
7
ORKUN tır; kaybolmıyacaktır. Senin fikir ve heyecanını aşiladığın eski hayranının bütün tesellisi manevi evlatlarna miras bıraktığın yol ve izde yürümektir. Sen ilmi ve vazifeyi şahsi menfaatlerini, ticaret hırsının çok üstünde tuttuğun için vakit yetersizliğini behane ederek ciddi bir muayenehane bile açmadin. Kayıtsızhğa, nankörlüğe, bayağılık ve küçüklüklere crnuz sJkerek yüksek gayene sadık kaldın. Hekimliği sefil ti..
Çocuk
ve
caret hırslarına vasıta edinen zihniyeti çiğnedin. Emin ol, temiz hayatınla verdiğin Türklük ve insanlık örneği kaybolup gitmemiştir. Bu örnek ergeç fakat mutlaka tesirini gösterecek, adilikleri yenecek; gerçek hekimliğin bir anıt gibi yükselmesini sonunda sağlıyacaktır. Mezarında müsterih, sakin ve mutmain uyu:» D. ŞERİF
KORJKUT
Yurtseverlik
YILANLIOGLU
rgi .co
m
aile böyle düşün Ür de bir veya iki çocuk yetiş, tirmekle ik tif a ederse nutus nasıl çoğalabilir. Nufusu çoğaltmak için hariçten insan ithal edecek değiliz ya! Memleketini seven her ailenin, yukarıda da belirtmeğe çalıştığımız şekilde en az üç çocuk yetiştirmesi şarttır. İki çocuk sadece aileyi teşkil edenlerin yerini tutabiJeeeğine göre üçüncüsü nufusun artmasını sağuyacak. hastalık ve ölüm gibi tehlikeler de hasaba katılırsa (Biz zaten bunlarla hemhal clmuşuz) normalolarak her ailenin dört çocuk yetiştirmesi lazımdır. Bu davada milletin göstereceği gayret ve fedakarlığa mukabil, hükümetin de esaslı tedbirler alması icap eder. Yoksa çocuk esirğeme kurumu gibi masrafı yüklü faydası az bir teşekkül bu işi başaramaz. Şirndiye kadar hükümet her şeyde olduğu gibi bu davada da gülünç, gayrı kafi kararlar almakla iktifa etmiştir. Hükümetin yaptığı yegane iş beş çocuklu aile reislerini yol parasından muaf tutmak ve her şeyin yüzde üç yüz pahalandığı devirlerde de memurlara çocuk başına 5 - lA lira tahsis etmek Iu tufkaı-Iığını (!) gösterebilmek olmuştur ki insan bunları yazar., ken bile sıkılıyor. Zamanı saltanatda gösterişe, Iükse ve havaiyata harcanan paranın yüzdebiri bu talihsiz milletin hayrına sarfedilmiş olsaydı, yurtlun muhtelif bölgelerinde hala hayvanlarile birlikde yatan köylü kardeşlerimizi ahırdan eve çıkarır ve çocuklarını da ölümden kur tarabilirdik. Verem ve sı tma, açlık ve sefalet nurusumuzu kernirip dururken biz de mareken koltuklarIa lüks otomobillerle bütçeyi kernirip duruyoruz. Allah tez zamanda aldımızı başımızı getirsin: Bu mühim davanın başarılmasında en mühim hizmeti, bilhassa vatanını seven milletvekillerimiz yapabilirler. B. M. M. de davanın ehemmi; yetini belirterek nufusu koruma ve çoğaltmak için hazırlıyacağı olan tasarı çok müspet ve hayırlı neticeler verebilir. Hatta bunun memleket hayı, rina bir iş olduğunu anhyan bütün millet vekil, lerimiz evelee istemiyerek aldıkları ödenekleri bu işe tahsis ediverir'ler. Bizden yazmak ve hatırlatmak. Yapmak ve başarmak başımızda bulunanlara ait ... YILANLIOGLU
ww w.o tu
ken
de
Bilhassa son dünya savaşı bir kere daha göstermiştir ki nufusu az olan milletler, nufusu fazla olan milletlerin tahakkümünden kurtulamaz. Mevcut imkanlardan azami istifade sağliyarak, nufusu çoğlatmak her milletin en önde gelen ana davalarından biridir. Biz ise her işte olduğu gibi, ön pilanda gelen bu ana davayı da ihmal ettik. senelerce yerinde saydık. Birinci cihan harbinden sonra Balkan devletlerinin bir kısınile yapılan mübadelede dahi muvaffak olamadık. Mesela Türkiyeden giden bir buçuk milyon nufusa karşı gelen dörtbuçuk milyon muhaciri doğru dürüst iskarı ederned.k. Şimdi bizim yapabileceğirniz iş, nufusumuzu çok çocuk yapmak suretiyle çoğaltrnak, halen 21 milyonu n yaşadığı geniş yurdumuzu hiç olmaz; sa 40 milyon nufuslu kuvvetli bir Türkiye hali; ne getirmektir. Bu işe bilhassa yurtsever münev, ver Türklerin ön ayak olması icap eder. Mümkün olduğu halde aile yuvası kurmıyan ve bu uvayı kurduktan sonra da hiç olmazsa memle , kete asgari üç çocuk yetiştirmeği üzerine borç hilmiyerı insan bence yurtsever değildir. Yurtsever olduğunu iddia etse, hatta bu yolda çalışsa dahi onun yurtseverliği samimi, hakiki 'değil, zahiridir ve böylelerine sözde yurtsever demek daha doğru olur. Her insan refah içinde yaşamayı arzu eder. Münevverlerimizin bir çoğu devlet memuru ol, duğundan aldıkları maaşla kendilerini zor geçindirebiliyo rlar. Yaşamak için medeni bir insanın ihtiyacı olan şeyleri bile temin edemiyortar. Fakat insanların ihtiyaç ve ihtirasları hiç bir za .. man tahdit ve tatmin edilemez. Yurt için yapılması gereken vazifeleri ifa edip bundan manevi haz duymak ve böylelikle hiç olmazsa manen huzur içerisinde yaşamak şeklini tercih edebilmek hepimizin gayesi olmalıdır. Bazı aileler vardır ki fazla çocuk -yetiştirmeği zor bulurlar. Güya fazla çocuk yapıp da iyi yetiştirememektense az çocuk yapıp cemiyete daha iyi çOCUk yetiştirmeği kendilerince makul görerek mü teselli olurlar. Halbuki memleketin kuvvetlenmesin}, nufusun çoğalrnasım isteyen bir kimsenin böyle düşünmesi sakattır. Bir aile yuvası iki kişiden müteşekkildir. Her
m
kiyasetine ne oldu; insan dostunu hiç böyle müş, kül duruma sokar mı? Bir de zihnimizi kürealıvan bir nokta vardı: Acaba neden icap etti de Yücelciğimiz durup' dururken alenen ve neşren dönrneğe başladı? Çünkü hazret (!) sebebsiz iş yapmazdı ..... Derken aklımıza geliverdi: Hani İlahiyat Fakültesine profesörlük için başvurmuştu; henüz dilekçesine bir cevap almış değil... Zekanı sevsinler senin ı.,
rgi .co
*
HEM DE DOGRUSU Ortaya bir kanun tasarısı çıkıverdi. Bir yandan komünizmi (yasak savmak kabilinden) yasak eder görünüp, el altından da tam komünist görüş ve taktiğini destekliyor. Bunun bir aca, yipliğ! de iki adı olmasında. Gazetelerin bazıları «Komünizmle Mücadele Kanunu)" bazıları da «Demokrasiyi Koruma Kanunu» diyorlar. Bizce, «Acaba doğrusu hangisi ?» diye uzun boylu düşünmeye lüzum yok, ikisini harman edip kısaca, «Komünizmi Koruma Kanunu 'I'asar ısuderiz, olur biter.
ww w.o tu
ken
de
YÜCELtN İLMİ (!) Sabık milli şefirı sabık milli eğitim bakanı Yücel C.H.P. den istifa etmiş, gazetelerin yazdığına göre b bundan sonra «ilim yolunda mern, lekete hizrne t» eyliyecekmiş ... Ala diyelim .. Ancak merakımızı kurcalayan bir nokta var; acaba bu zatbundan sonra hangi ilimle meşgul olacak? Malurnya, şimdiye şimdiye kadar ilmin hiç bir koluyla uğraştığ ını duyan, gören olma. mıştı. Bize kalırsa, Hasan-Ali kendini tarih ilmine vermeli, ve «ebedI, milli şefler» devrinde yükselınenin sırrına nasıl erdiğini, devr-i sabık'ın iç hususiye'tlermi, Çankayada cerayan eden gizli . konuşmaları, milli şefinden hangi konularda ve ne mahiyette emir-talimat aldığını bir bir açıklamalı. Üsta t' öyle ufak tefek bir adam değildi; büyük, hem de pek büyük işlere burnunu sokmustu. Binaenaleyh, bir kere eline kalemi alsa da tarihe hizmet etmeğe kalksa, öyle kor , kunç ifşaatta bulunabilir ki, koskoca memleket allak bullak olur; şefler. putlar devrilir; iğne batmış balon gibi sönerler ... Daha neler ne halt, lar, ne hiyanetler meydana çıkmaz. Haydi üstad, görelim seni! Bugüne kadar yaptığın marifetlerin hiç hayrını görmedik. Ne olur şu kısa misafirette bir de ha yrirı bulunsun .. Vela kirı ne yaz ık., Sen o adam değilsin ki! ..
.
*
YÜCELİN DÖNÜŞÜ Ulus'ta (evlere şenlik) geçenlerde Hasarı.Ali Yücel'in bir yazısı çıkmış (çıkar a, biribirine tam vakısu-Iaı-) , bunda bizi.mki yağlandıra ballandıra anlatıyor ki bir gün aklına esip Konyaya gitmiş, yalın ayak başı kabak Hazret-i Mev, Iana'nın dergahma varmış, yüzünü gözünü merkad-ı Mevlana'ya sürmüş, sürmüş ... Sonra birdenbire cosmus müze memurlarının önünde başlamış tek başına döne döne Mevlevi ayinine .. Bunca yılık solculuk, ink ılapçilrk (t ), Atatürk, çülük (!) ten sonra dönüşü n bu kadarına şaşmak gerekti, ama biz yine pek şaş.madık. Hasan-Ali bu... Ancak nazeninin cesaretine şaştık : Malümya Hasan-Ali'lerin kurduğu rejimin (hala yürürlükte bulunan) kanunları bu gibi ayinleri ağır ceza tehdidi altına almıştır. Şimdi Hasan-Ali'nin içtiğ! su ayrı gitmez dostu Halil Özyörük ne yapacak, bu yazılı itiraf üzerine takibat yaptırsa bir türlü, yaptırmasa bir türlü ... A Hasan Aliciğimiz, senin o meşhur siyaset ve
*
FİL Hindistan Başbakanı Türkiyeys bir fil göndermiş. Bu satırların çıkacağı güne kadar belki de 'I'ürk iyeye gelmiş bulunacak olan Mohirıi adlı bu fil, Başbakanın Türk çocuklarına hedi, yesi imiş. Çocuklanmızı bukadar düşünen başbakan sağ olsun, var 'olsun. Fakat bu sayın zata mürıasip bir şekilde anlatmalı ki Türkiyedeki çocuklar sadece ilk okul çağındaki sevimli yav, rular değildir. Bu memlekette bir de saçlı sakallı (pek de sevimli olmıyan) bebekler vardır. Ötekile_ ri düşünürken bunları ihmal etmek herhalde doğru olmaz. Sayın başbakan bu sakallı bebeklerimize de, haydi ikinci bir filden geçtik, hiç olmazsa bir hindicik gönderiverseydi.
*
SUN'İ KALP' Gazetelerde bir tel haberi: Sun'i kalp yapmak mümkün olabilecekmiş .. Aman Allahım. şu iş bir an önce olsa da, bazı meşhur kar-toleşlar öteki dünyayı boylamadan tanecik koyup bir kaç güncük olsun kalp'li bir tanecik koyupbir kaç güncuk olsun kalpli bir insan olmam n manasını anlayıp tadını tadabil, seler ...
9
ORKUN
Komünist Devletler
Türkiyenin
Karşısında
Durumu ARİF
ÇiViOİOGLU
*
ASYA FACiASI
rgi .co
Pek yakın günleri hatırlayalım. Asyada ön safta kara ordulariyle mücadele yapan kuvvetler Japonlar, Çinliler ve Ruslardı, Japonların 20 inci yüzyılın başlarında Rusları yenmesi üzerine artık kıt'a mücadelesi yapan Japon ve Çin arasında gelişmiş, bilhassa, nüfus, jeopoli tik ve iktisadi sebeplerle koyulaşan savaş her iki tarafın insan kaynaklarının bolluğuyle uzun sa; man sürmüş ve Japonların teknik üstünlüğü ve cesaretli savaşları dolayısiyle bu çarpışmalar Japonya lehine irıkişaf etmişti. Çinle büyük edebi sevgiler, menfaatlerle dostluk kurmaya çalışan A. B. D. sonu silah ve mali yardımla boyuna desteklemişti. Keza İngilizlerde bu hususta menfaatlerinin istikametini ta geçmiş yıllardan beri takip ederek Japon isti lalarına karşı Çinle yakınlık kurmuştu, Böylece Japonlar, Ruslar, A. B. Devletleri, Cinliler ve İngilizler , den ibaret 5 büyük .kuvvet Asyada türlü, siya., si, iktisadi manevralar tatbik etmişlerdi. Nihayet 2 inci. Cihan savaşında Amerika Birleşik Devletleri, insan nüfusunun, tekniğinin kerniyet ve keyfiyetçe ileri olduğu en önemli muvazene unsuru olarak muhafazası gereken .Iaporıyayı, henüz Çini bir sağlam esasa, birliğe getirmeden yıkrnış atmıştı.
den Japonya ezi lmişti. Biz burada Japonyanın hareketlerini tahlil edecek, bunların sebeplerini araştıracak değiliz. Bu apayrı bir konudur. Belirtmek istediğimiz Asya nizamının nasıl bir felakete atıldığıdır Japonya tasfiye edildiği zaman, Çinin büyük bir kısmına komünistler ve komünist ordulan hakim bulunuyordu. Nihayet Anglosaksonları ta tmin edici bir rol oynayama.. yan Çankayşek'in başarısız ve Lecerlksiz çalışmalariyle ta Formeza'ya kadar sığınmak ve kocaman. Çin ülkesini komünistlere terketmek hazin ve beklenen bir netice oldu.
m
Dünya üzeri gene en heyecanlı, en karışık ve en kanlı bir savaşa hazırlanmaktadır. Tarihi, ırki, iktisadi, fikri sebepler kadar jeopolitik şartlar göz önünde tutularak olayların açıklanması, haddi zatında hiçte güç mesele sayılamaz.
ww w.o tu
ken
de
Çin meselesinde A. B. Devletlerinin ve İngi , Iizlerirı kifayetsiz, kusurlu politikalarının teş., rihine bu sayfalar kafi gelemez. Hayati kaynakları ve bol insan seliyle Çinin Komünist Rusyaya müttefik olarak teslimi tarihin çok nadir kaydedeceği basiretsiz liklerden birisi olarak kalacaktır.
Bu, tamamen, sonuna kadar yıkış, belki de siyasi, intikam, kin gibi mülahazalarla olmayıp büyük endüstrisi, ticaretiyle gittikçe kuvvetlerıer bir rakibi ortadan kaldn-ıştı. Bazıları bu vakıayı, istismarcı bir kapitalizme meydan açmak Istiyen insanlık, barış ve cihanşümul adaletin düşmanı, büyük pazarcı ve kibar, sinsi usullerle sörnürücülük mülahaza siyle, yani kötü ve dar bir menfaatçilik saikiyle yapılmış bir hareket olduğu iddiasına delil saymaktadırlar Bu hüküm çok mübalağa.. lıdır. Lakin sebepler ne olursa olsun, geride, Asyada dipdiri bir Komünist Rusya bırakıldığı gibi onun karşısında 5 milyonluk bir kara ordusu bile vücude getirilme Iüzurnu hissedilrne ,
Pek tabii ki Asyada Komünist Rusya Ve Komünist Çin ittifakı ergeç hakimiyet bayrağını çekecekti. Onların karşısında, 5 milyonu Rus; ya, 5 milyonu Çin karşısında tutulması gereken 10 milyon kişilik bir Amerika ve İngiltere ordusu gerekirken bir milyondan az bir kuvvet korıulmuştu. Öte yandan Hindistan ve komşu devletler de hemen hemen tarafsız bir siyasetle kendilerini 3 üncü dünya savaşı dışında tutmaya çalışıyorlar. Ruzvelt ve ondan daha az olmak üzere Çörçil savaşin mevzii ilk zaferini temin etmekle beraber nihayet 3 üncü Cihan savaşını göremlyecek. örıliyemiyecek ve üstelik zayıf bir halde kalacak şekilde kusur., lar, hatalar ışlemişlerdir. Birleşmiş Milletlerin cüz'i kuvvetleriyle Asya için gereken 10 milyon askeri bulmaya pek de imkarı yoktur. Bunun için eski hatada inat edilmiyerek, istis., marcı kapitalist oyunlardan vazgeçilerek Japonyaya Asyadaki menfaat sahalarından taviz, de bulunmak ve bozulan Asya müvazenesini de. mokrat bir müttefikle yeniden kurmaktan başka çare yoktur. A. B. Devletleri İngflizler ve. onlara uyanlarla birlikte 10 milyonluk bir ordu çıkarılmadıkça, veya atom bombası ve hatta ondan daha müessir yeni silahlar kullarulmadık., ça Japonyaya mutlak bir ihtiyaç vardır. Bugün; küşartlara ve hali hazır silahların duru.muna göre Asyada yapılacak birinci iş, demokrat Ja., ponyanın kuruluşu, ona Asyada münasip yaşa,
10
ORKUN
ma sınırları gösterilmek ve tam samimi bir ittifak vücuda getirmektir. İkinci iş: Hindistan," Pakistan, Efgaıi.istan, Avustralya, Endorıezya, İran ve Türkiye ve dığer Asyalı milletlerle müşterek bir müda , faa planı kurmaya uğr-aşmaktı r:
talihli günlerini yaşıyorlar. Zira eski düşmanları Japonlar silahtan tecrit edilmiş ve Amerikalı-lar çok az bir kuvvetle Asyada roloynamak ister vaziyette bulunmaktadirlar. Amerikanın menfaati için Asya asla vazgeçilemez bir sahadır.
Uçüncü Tş: A. B. D. ve İngiitere ve onlara katılacak yardımcı devletler vasıtasiyle 5 milyonluk kara ordularıru, 3 milyonluk Japon ordularının yanına kovabilmelidir. Ayrıca teknik üstünlükledir ki Rusya ve Çine boyun eğdlri , lebilir.
Esasen Truman da Aralık ayının başında söyIediği bir nutukta Amerika Birleşik Devletlerinin Asyadaki «hayati kaynak ve müessese» lerinden açıkça bahsetmiş ve durumu Birleşmiş Mille tlerm menfaatleriyle de telife çalışmıştır. .. Çinin Kore işini tamamladıktan sonra yeni ve yakın hedeflere, HindicÇi niye taarruz etmek üzere hazırlandığına ve Çankayşek kalıntısını tasfiyeye çalışacağına şüphe yoktur.
m
.l.
*
BOLŞEVİKLERİN
PLANLARı
Bolşevik Rusya da, bu arada mümkün hazırlıklarını tarnamlıyarak - 1951 _ en geç 1952 yıllarında, eğer Asya Paktı veya Birleşmiş Milletlerin kıt'a farkı gözetilmeksizin, hatta Atları, tık Pakt ının fevkinde yeni bir pak tla müşterek hareket hattı tayin edilmemişse, İran üzerinden açık Hint Okyarrusuna kadar çıkmak istemesine şahit olabiliriz. Bugünkü halde Rusya için İr a; nın işga li pek kısa bir zamana ihtiyaç gösteriyor. Evvelce, Bolşevikler-in terkettiği günlerde Asyada Rusyanın güneyi bugünkü emniyette bulunmuyordu. Çin Asyada sözü ve gücünü yürütür bir halde iken İrana karşı hareketin neticesini muvaffakıyetle erdirmek Rusların başlıca meşgalesi olacaktır.
ww w.o tu
ken
de
Komünist Rusyanın açık maksadi, Çini maşa olarak kullanarak ve güya Asyayı Çinle payla; şarak, A. B. Devletleri ve ona yardımcı kuvvet; leri Kore'de veya civarda insan, malzeme kaybına uğratmak ve kuvvetleri oyalarnak tlıketmektir. İngilizlerin veya başka milletterin Çinle - Rusya arasındaki anlaşrnazhk çıkacağını veya Çinin Bolşevik Rusya ile an laşamıya , cağını, mahalli bir komünizm davası gü deceğini ve kızıl Rusyadan 2 misli çokluk'ta olan Çinin Bolşeviklere tabi olmıyacağını Ti tovari bir ise girişeğini umması çok safdilane olur. Bugün Çin ve Rus tam bir anlaşma halindedir Ve tarihi kadar, menfaat. ideoloji onları her gün birbirine daha da yak!aştıracaktır. Tito meselesi mahiyetçe apayrıdır. Yuğoslavva ve Kızıl Rus, yanın ona tatbik ve takip ettiği maksat, poli ti , ka ve şartlar, sebepler çok farklıdır. Çinle bu konuda aralarında hiçbir benzerlik olmadığı gibi durumlar da bambaşkadır.
Korenin vaziyeti meydandadır. Çin Tibeti işgal etmiş ve Hindistanın kuzey doğusu na kadar yerleşmiş bulunuyor. Çinin yeni hedefi, Koreden sonra, Formaza mı; Hindi - Çini mi, silahsız Japonya mı olacağını anlamak için 1951 yılındayaşamak kafidir.
rgi .co
Tatbikatta, milliyetçi Çin kuvvetleri ile komünist Çinlllerin yeni mücadeleye başlamalaı-iy, le ilk müsbe t gelişmeler. görülür görülmez bir kenarda muhasara veya tecrid edilerek bıı-akıl., . mış Çinden ziyade yılanın başı Rusyanın Asya. da beli kuılrnalıdır Avrupa kıtasındaki devlet; lerin de müşterek taarruzuyla Bolşeviklik cehennemini yıkmaya başlamak gecikmemelidir.
İngi liz leı-in Çini
oyalama manevrası, Kornü , nist Rusyayı vurmak üzere, Çini atıl, passif bir hale getirmekse, arzu ve gaye bakımından cazipse de, bunun Cinliler tarafından yutulaca , ğını sanmak keza safdillik olur. Artık cepheler ayrılmış ve istikbal be lirmiştir.
Eğer atom hidrojen bombası ve diğer silahların üstünlüğüne güvenerek, ÇinliJer ve Komünist Rusların daha fazla hazırlık yapmalarına imkan kalmadan ani bir taarruza geçebilecek iktidarda iseler. belki J aporılaı-a, Asyanın ve Avrupanın diğer milletlerine ihtiyaç kalmaz. Lakin bugünkü karışık ve tehlikeli halde Ja. pcnyarıın en kısa zamanda, bir alet olarak değil hakiki ve samimi bir müttefik olarak, İtalyanlardan daha seri \"E' geniş surette silahlandır ıl, ması lazımdır. Zaten, bize göre, Çinliler zamanlarının en ta-
Hiç şüphe yokki yardımcı kuvvetler oraya kosacaklar, lakin bir müddet mücadeleden sonra teşebbüsü Ruslara bırakacaklarından çetin mücadelelerle orada başarı sağlamaları zorlaşacaktır. Zaten İranda Sovye tlere karşı bir eğilme görülmekte ve İranda kuvvetli 5 inci kol fırsat beklemektedir. Hindistan ve Pakistanın bitaraflığını temine muvaffak olursa, Rusyanın bu devletleri batı tarafından tam bir kıskaca alması kabil olacak, Çinliler de kuzeyden ve doğudan, (zaten Ti , betin işga li buna hazıruktır.) bu kıskacı tamamIayacaklardrr. :K -ımünist Rusyanın İranı müt.ım avantaj sağlıyacaktır:
1 metle, 2 -
işgali
Rusyaya
Kolay işgal etme imkanı, zayıf tahribedilmemiş bir sanayi. Petroller.
4
mukave .
II
6}RKUN çıkış ve dolayıhayati darbeler
4 Irak petrolleri, Suriyenin işgaliyle Akdenize çıkış ve Tur kiyeyi hemen her tarafından sararak yeni harekete hazırlanmaya geçiş.
, Kızıl Rusyanın bu yolla Irakı, Irak petrolle. rii-ıi elde etmesi, bir taşla iki kuş vurrnayı intaç edecektir. Hatta bu hareket kukla İran hükumeti vasıtasiyle yapılıyormuş gibi bir maske ile örtülebilir. Böylece batıdan kıskaca alınan Türkiyenin güneyden de yardım yolları kapatılacaktır. Suriyenin Işgali Sovyetler için hiç şüphesiz kolayolacaktır. Bu defa taarruzun kuzey, doğu, batı ve güneyden 'I'ürkiyeye yörıel., tilrnesi planı tatbik e geçilehilir.
Bu hale göre Türkiyeye taarruz en çok Atlantik Paktına mensup olanları memnun edecek, belayı üzerlerinden a ttıklarından Sovyetlerin zayiatlarrna intizar edeceklerdir. Rusyanın bütün bu tehlikeli maceraya atılması Karedeniz sahillerinin korunması, Akdeniz gibi gene kapa, lı bir denize cıkılmasından ibaret kalacaktır. Bununla da astarın yüzden pahalı olacağı aşikardır. Kurnaz ve şeytani Rus politikacılarının bu hareketi kolay kolay göze alması; ancak şuursuzluk buhranı veya can ha viiyle olabilir. Komünist Rusya için Asyada en uygun en elverişli ve en verimli harp sahası İrandır. Esasen İranlılar da son günlerde, Trumanla gizli bir anlaşma ve oyalama neticesi değilse, Ruslara karşı çok yurnuşamış, ticari anlaşmalara bile başlamışlardır. Fakat bunlar Rusya için kafi gelmiyecektir. Zaten Rusya için en elverişli hareket tarzı İran üzerinden Hint Okyanusuna çıkış ve Pakistanla, Hindistanı çeviriştir. Bunun ötesinde ise bir çok menfaatler durmaktadır.
de
rgi .co
II - KomU~ist Rusyanın bu plan yerine İra'na' .ayrıı 'zamanda Türkiyeye taarruzu ve şaşir; tic i müttefik kuv":'etle'ri dağıtıcı bir harekete 'geç~esi de hatıra gelmelidir. Hiç şüphesiz bu 'h'aral~et kendisine daha pahalıya malolacaktır. 'Bundan S'talinin zerre kadar şüphe etmemesi 'için Koredeki 5000' kahraman Türkün macarası. 'taptaze öldürücü cesaretleri, savaş kabili ye tl eri meydandadır. Üstelik müttefik deniz kuvvetlerinin Karadenizi taraması da unutulmamalıdır.
5 - Türkiyede bir anda Rusyanın işine yarı'yacak petrol ve büyük sanayi ve maden işletmeleri bulunmamaktadır. Üstelik Anadolu arazisi uzun çete savaşlar'ına çok müsaittir. Demir ve kara yolları da kifayetsiz ve elverişsizdir.
m
,3-AçıkHint Okyarrusuna siyle Amerika ve Ingiltereye indirme imkanı.
Türkiyenin bu hareketler karşısında nasıl bir tavır takınması icabedeceğini Avrupada Bolşeviklerirı planları ne olabilir? Sorusunu açıklamaya çalıştıktan sonra belir teceğiz.
ww w.o tu
ken
III c- Komünist Rusyanın 3 üncü planı. doğ., 'rudan doğruya 'I'ürk iyeye taarruzdur, Bunda biL . hassasözde Bulgar kuvvetleri ileri itilmiş gösterilecektir. Türkiyenin A tlantik Paktma dahil olmasını arzu etmiyenlerde hem kendisini müttefik olarak bir harbe sürüklemekten, hem de Rusyarım istihasını çekecek bir muharebe sahası hazırlamak ve onu Türkiye üzerine sevketmek niyetinin fiiliyata çıkmasından basire tle , riyle gururlanacaklardır. Türkiye ile Amerika . Birleşik Devletleri ve İngilterenin kader yakın'lı"ı ~e menfaat beraberliği onların yardımına i;'kan verecektir. Fakat Ruslar bu 3 üncü Cihan Savaşında, tek tek ve daima mevzii harpler yaparak, zafere ilerlemek yolunu tırtaeağa benziyorlar. Bununla baraber Türkiye ,Mos kof-Iar için feci akibe tlej- hazrrhyacak bir kuvvette, dir.
ı -'
Uzun bir mukavemet doğacak ve 5 milyon Kc.münist Rusa Anadolu tarihin en kanlı bir mezarı olacaktır. 2 Komünist Rusyada Türk ırkından insanlar mevcuttur. Onların telkin edilmiş bile olsalar Rus ordusundaki durumlarının ne olacağı meçhuldür 3 - Türkiyedeki daki kadar müsait yacaktır.
komünist 5 inci kolu İranbir yayılma zemini bulamı,
4 Bakü petrollerinin bardımanı mümkündür.
f'edakarhkla
bom-
* AVRUPADA SOVYETLERİN HAREKET' TARZıN A DAİR İHTİMALLER
ı - Yugoslavyayı çökertmek ve orayı işgaL. İ'talyayı tehdit. Tito eğer sarnirniyse Stalinle ara , larında bir hesaplaşma olacaktır. 2 -
Yunanistanın
işgali,
3 Silahsız Almanya yeniden teşkilatları., dırılıp si lah landu-ılrnadan onun üzerine saldırış. 4 -
Bulgarıstanın
taarruza
sevkedilmesi.
5 - Atlantik Paktı devletlerine taarruz. Bu en zayıf ihtimaldir. Sovyetler için tam bir çıl , gınlık olur. Ciene bilhassa Ruzvelt ve ikinci olarak Çör.. çil, Almanyayı bu derece ezip parçauyarak Rusya karşısında kara ordularının kudretiyle yegane müvazerıe unsurunu kaldırmakla, Balkanları Ruslara kaptırmakla pek büyük hata etmiş bulunuyorlar. Bu icraatı gene kanaatimizce siyasi ',zalar, is tik'la llertn. barışın tehlikeye
mülaha_ düşmesi
12
ORKUN
Kızıl Rusya karşısında Alman ordusu olmadıkça, Almanyadan başarı sağlamak çok, çok güçtür.
2 - Türkiye dahilinde kornünizrnle mücadele «devede kulak» eb'adından çıkarıl.malı, bütün devlet daireleri tam bir ternizfiğe başlamalı ve komünistler zehirJi emelleri, baltalamaları için fırsa t elde ederneden şimdiden te eri t edilmelidir. 3 İsrar, lüks derhal kaldırılmalı, retle döviz kaybedilmemelidir.
ve bu su-
4 İşçi ve köylünün refahı davası süratle ele alınmalı, işsizlik önlenmeli, ve sefalete asla imkan verilmemelidir.
m
5 Türkiye dışı ülkelere artık asker sevkinden vazgeçilerek, Kore kahramanlık destanı kafi görülerek ye tış tiri len kuvvetler Türkiye cephesinin müdafaası işinde vaz ifelendir ilrneli. dir. Dost devletlere de nüfus nisbetleriyle tehlikeli durum izah edilmelidir. Acaba İngiltereye sınır komşusu olarak ve nufus nisbetiyle 500 milyonluk bir devlet yer alsaydı ve eğer Kanada yerinde gene Türkiye ile Sovyetleı nüfusu mukayese ve nisbet edÜerek 1.3GU:JOO düşman bir devlet bulunsaydı. dünya vaziyetini ne şekilde tahlil ederler , di? Hüsnüniyet ve temiz maksatlara sahip her., hangi bir devlet Türkiyenin ateş hattında bulunduğunu bilerek ondan ayrıca yeni hususi yardım talebinde bulunmamalıdır.
de
Demokrat Avrupa ordusu 5 milyonu bulmalı ve buna 2 milyonluk da bir Alman ordusunun katılması temin edilmelidir.
ı - Karaborsacılık, her çeşit soygunculuk ve suiistimallere karşı en ağır cezalı kanunlar hazırlanmalı, yepyeni bir rnurakabe teşkilatı dü, zenlenmelidir.
rgi .co
endişesiyle değil, Alman sanayiini yıkmak A. B. Devletlerinin ve İngilterenin kapi talistlerine pazarlar hazirlamak, iktisadi rekabet için zararlı bir unsuru ortadan kaldırmak gibi bir maksada atfetmeyi daha doğru buluyoruz. Bunun en büyük delilini harp sanayii ile ilgisi olmayan sanayiin tahrip edilmesinde, hatta Sovye tle re bile devredilmesinde görüyoruz. Artık, bu fazla egoist ik tsadi mülahazalardan vazgeçilmesi gerektiğini, Dimyat a pirince giderken evdeki bulgurdan da olacaklarını geç de olsa anlamışlardır Karrnakarişik bir manzara arzeden ideal ve savaş kabüiyet i çok zaafa uğramış Fransanın yersiz ve mevsimsiz kaprislerine uyarak Almanyanın silahlandırrlmasmda bir daki, da bile gecikilmemelidir. Zaten Almanya için hakiki bir devlet kurma vaad ve salahiye ti ile birlikte milli bir davaları da mevcuttur. Esir Almanyayı ve çökmüş Almanyayı kurtarmak ve alınmış derslerle, yeni, medeni demokrat bir Almanya kurmak.
ken
Şu tehlikeli, kapkaranlık hale göre A. B. D., İngiliz İmparatorluğu ve Atlantik Paktı men, suplarınca ne vapılmahdır?
ww w.o tu
ı - Dünya Birleşmis Devletler Pak tı doğruluk ve sam.miye t esaslarından sapılmadan tanzim edilmelidir.
aL Japonya, 2 b ) Almanya, derhal silahlarıdrr-ıunah, müstakil devletler halinde dünya ittif ak ın a dahil edilmelidir. 2 -
3 Tehlikede, ateş hattında olan milletIere yardım çoğaltılmahdır. 5 Çinle zaman kaybına uğramadan, yılanın başı ezilmeli, ateşin kaynağı söndürülmeli, yani Sovyet Rusya her taraftan ani ve şiddetli baskınlarla darmadağ ınık edilmeli ve bütün petrol kuyuları ilk günlerde yakılmalıdır. Ana merkezleri, atomla veya daha üstün en ezici silahlarla tahrip edilmelidir. Ve bundan sorıra da Rusyanın mahkum milletleri hürriyetlerine kavuşma l ıdır Ruslar asgari nüfus ve arazileri ile bırakılarak yıllarca boyunduruk altında kalmış halkların is t iklalleri tanındıktan sonra Dünya Devletleri Paktma hür ve eşit aza olabilmelidirIer. Türk iyeye düşen iş apaçık lakin çok çetindir. Halen, Demokrat Parti de, memlekette hürri., yetçi, müsait bir hava estirmel<le beraber henüz işçiyi, köylüyü, şehir livi, memuru tatmin edecek bir ıslaha t, rahatlık. refah ve saadet yaratılamamıştır.
6 - Türkiyede savaş için müdafaa tedbirleri alınmalı, hava taarruzuna karşı sığınaklar vücuda getirilmeli, yeryer tahkimatlara başlanmalıdır. 7 -- Soğukkanlı, her tehlikeye göre tedbirli ve ihtiyatlı kalmakla beraber İslam Devletleriyle, bilhassa iktisadi anlaşmalar yapılmalı, nisbeten irıisyatifli bir politika takibedimlelidir 8 - Sovyetlere karşı münferit harekete geç. memeli, ancak Amerika Birleşik Devletleri vı İngiltere ile birlikte olmak şar tiyle toplu hare. ketlere katılmalıdır. Amerika Birleşik Devlet. leri ve İngiltere ile kat'i yazılı anlaşma ve yardımlaşma olmadıkça, mümkün mertebe millet ve va tan çapında bir politikadan ayrılmamak Ia, zımdır.
Netice olarak şuna inanıyoruz ki, Üçüncü Cihan savaşı eğer insan hakları korurıacaksa elbette olacak ve ne kadar kanlı, ne kadar sert ve kırıcı olsa da komünist cephe dağılacak ve komünist devletler kazdıkları kanlı mezarlara er., geç gireceklerdir. Zafer hür milletlerin, Allaha. yete inananların cephesindedir.
adalete,
hürri.,
Ç1V1C10GLU AR1F
13
ORKUN
Göçmenlerin Perisan Hali ELBEYİOGLU MAHl\'1UT AYDIN
Diyeceksiniz
ki;
m
«- Edirne öyle ise diğer yerler nasrldır ? Aylardan beri memleketin dört bucağına dağıtılan göçmenlerin durumunu tabii bilemern. Fakat Istanbuldakilerin anlatayım size: Akşam karanhğı iyice bassm,' sokaklardan ayak çekilsin. kimseye görünmeden Sarayburnu caddesindeki 52 numaralı göçmen evine gidelim sizinle .. Hani şu Fatihlerin Yavuzların 'oturduğu ve dünyaya ferman dinlettiği sarayların burnu dibindeki göçmen evine .. Buyurun içeri girelim.. Elektrik tesisatı bu. lunmasına rağmen elektrik yakılmıyor ve içerisi gaz lambaları ile sözde aydırıla tılıyor ..
Görebiliyor musunuz? Misafirhanenin camları bile yok! .. Yangın çıkmasın diye (!) sobalar da yaktırılmıyor.. Biraz sabrederek şöyle etrafınıza bir göz atın .. Koca binanın karanlık köşelerine sinmiş olan zavallı ırkdaşlarımız tirtir titremek., te ve üzerlerine örtecek birer battaniye bile bulamamaktadırlar.
de
Sibiryanın buzları arasında donmuş Türk başları insanlığın soğuk' yüzünü kızar trmyor ... 'ra Türk ırkına .mezar olan kanlı Balkanlar? Yugoslavyanın sözde milliyetçi, cani Mihay., loviçi Türk keserdi. komünist Tito Türk kesmek; tedir... Faşist Bulgaristan Türk kesmişti, ko:nünist Bulgaristan Türk kesiyor. Ve Türk kesmekte, Yunanistanın kızıl çetecileri..
çoluk, çocuk serilmiş ... Zavallı yavrucaklar hırpıtlar içinde ağlaşıyor, kadınlar, erkekler şaşkın şaşkın etrafına bakıniyorlar .. Hepsinde bir durgunluk, ezgirılik, bezgirilik var! ..»
rgi .co
Ne cefakeş bir milletmişiz ! .. Gün geçmiyor ki, içimizi sızlatan bir kara haber duymayalırn, gözlerimizi yaşartan bir manzara ile karşılaşmıyalım .. Tarih sayfalarındaki sa tırlar mil gibi batıyar gözlerimize ... Bütün serin kanlılığımızı kullanarak iki satır tarih okuduğumuz zaman sığmaz oluyor içimiz içimize .. Irkımızı cihangir günlerinde görür gibi olu, yoruz, «korkunç nağralariyle Viyana önlerinde» .. Fakat sonra gözlerimiz tarih sayfalarından ayrılarak Türkli.iğün bugünkü perişan haline dalıyar ve düşünüyoruz! Dün üç krt'ada at oynatan, dünyayı tirtir titreten Türklük bugün ölüme mahkum ediliyor.
ww w.o tu
ken
Kaderin acı bir' cilvesiyle milli sınırlarımız dışında kalan ırkdaşlarımıza reva görülen cani, yane ,mua'melelerin içimizi sızlattığı az gelmiş gibi felek bir de göçmen acısı düşürdü içimize, Talihin başımızın belası olarak bahşettiği şimal komşumuzun kapı kulu, bostan bekçisi, Bulgar denen milletin kızıl hüku.metiBulgaristarıda bulunan ırkdaşlarrmızı evlerinden ocaklarından ederek memleketimize sürmeğe devam etmektedir. 250 bin kişinin yuvasını darmadağın etmek alçakça bir muamelenin hakiki ve siyasi s-ebepleri herkesçe bilindiği için üzerinde durmu, :,-oruz. Anlatmak istediğimiz: Kış ortası ocakla, rından bucaklarından edilen kardeşlerimizin emleketirrıizdekı perişan halleridir.
s::o'
Bir .müddet önce Edirneye giden bir arkada, ~ oradaki göçmenlerin halini şöyle tasvir =::::r:ektedir: c- Edirnenin perişanlığına Bulgaristandan en muhacir kafileleri ayrı bir perişanlık =-:~'or, Cami avlularında hayatları, sıhhatleri - -::Diş insanlar. Bir nefes, bir kaf es kalmışlar. -=ı. ar pehlivanlar diyarı, Koca Yusufların -,c-'--"':eketi, Deliorman, Filibe ve Razgraddan ~~-orlar. Sarıki imparatorluk yeni çökmüş .. Bu kaçış, kiliş, bu tarihi perişanlığı karşısında hangi ~~ titremez, hangi göz yaşarmaz?!. -=-,-=::-nedekimuhacir evlerini dolaşıyoruz. Bü_ -=..: bir binanın avlusuna kadın kız, erkek,
-=- -
Kendilerine yatak verilmediği için bu soğuk kış gecelerini kuru hastrlar üzerinde geçiren talihsiz kardeşlerimizin teessürlerinden gözlerine uyku girmediği için gördüğümüz şekilde sabahlara kadar dizlerini karınlarına yapıştırıp dertleşmektedir1er.
Dikkat ederseniz bu kocaman rnisafirhaneds ne su ne de bir ayakyolu vardır. Kadınlar bile gece gündüz binanın arka tarafındaki boşluğu hela olarak kullanmaktadrrIar. Maalesef şu gördüğümüz f'elaketzedelere kafi derecede ve muntazam olarak yiyecek de verilmemektedir. Bu yüzdendir ki biçareler karınla, rını doyurabilmek için yanlarına kadar gelen elbise tellallarrna çeketlerini, paltolarını vesair giyim eşyalarını yok pahasına sa tmaktadır. Zavallı ırkdaşlarrmız her ne kadar anavatana kavuşmanın sevinç ve heyecanı içinde iseler de gördükleri alakasızlık, onları korkunç bir hayal sukutuna uğratmak üzeredir. Gönül isterdikibütçe açığını Marsal pla.un, dan açacağı kredi ile kapatmak istiyen hükümet 15 milyon liraya otel yaptıracak yerde denk bır bütçe ile karşımıza çıksın ve talihin kanrı aa uğrayan ırkdaşlarımızın iaşe ve iskarı işlerine sarfedeceği paramız yok ise bunun için kredi açsın ... ELBEYİOGLU MAHl'troT AYDIK "
14
ORKUN
-------------------------------------
YabancıSermaye
ve Yabancı Mütehassıs İHSAN CEMALl de ve uygun şartlaı-la borç olarak mernleketa girmesi temenni dahi edilir. Yoksa doğrudan doğruya rnüteşebbis olarak yabancı sermaye mutlaka zararlı olacaktır.
.'
rgi .co
m
Yabancı mütehassısa gelince ..... Tanzimattan bu yana her işin başına bir yabancı mütehassıs getirildi. Hele cumhuriyetin ilanından beri ise büsbütün ifrata varıldı. ışin acısı bu mütehassrslar ın ihtisasları da denerıme , ye lüzurn görülmedi. Bütün yaptıkları kör bir hayranlıkla karsılandı. Türklük aleyhine, hiç olmazsa mensup oldukları milletlerin lehine ca, lıştıklarını, onlara en muhtaç olduğunu zamand-ı makamlarını ve rnes'uliye tlerirıi yüz üstü bıraktıkları düşünülmedi. En göze çarpanları ve en fecii şöylece bir hatırlanırsa muhakkak gözler yaşarır : Birinci dünya savaşı arifesinde İngilterenin Armstrong fabrıkası, ısmarlanan talihsiz «SuL tan Osman» ile «Reşadiye» zırhlılarının Inşasim. hükumetiri arzusu üzerine, binbir bahaneile gecilctirdi ve son taksitleri de tamamen ödendik; ten sonra tutup İngiltere Hükümetine teslim etti. Ticaret dilinde dolandırma denilen bu hale seyirci kalmaktan başka çare bulunmadı. Zira işi> nin ehli ve gemi inşaatında mütehassıs geçinen' bu müessese bayağı hilelerle son taksidin ödenmesini bekledikten sonra gemilerin bittiğini bildiriyor. Halbuki onun yerinde dürüst ve namus-. lu bir müessese bulunsaydı ya gemileri sahiplerine zamanında teslim eder. yahut vaziycti daha önceden sipariş sahibine bildirir, veya geminin bedellerini aynen iade eder, hiç olmazsa bila; lıare yerine gönderilmek üzere emaneten muhafaza ederdi. Halbuki onlar, bunlarr.sahiplerine karşı kullanmak alçaklığını ir tikap ettiler.
ww w.o tu
ken
de
Devlet müesseselerinin halk sermayesine devredilmesine başlandı. Uğurlu, hayırlı olsun. Fakat bu arada, yabancı sermayeye de yer verileceği işi tiliyor. Bu, milli menfaat bakımından zararlıdır. Çünkü devletçiliğin kaldırılması bu takdirde güdülen maksat ve gayeden sapacaktır Bizde devletçilik, münferi t veya birleşik hal); sermayesinin yetmediği işleri, hazine sermayesiyle başarznak memleket servetlerini işletmektir. Halbuki zamanla niyet ve zihniye t değişmiş; her türlü şahsi tesebbüse engelolunmuş, hatta halk sermayesiyle rekabete başlanrmşt-r. İltimas, rnüsamaha, sui.Jstirnal devlet müesseselerini beylik birer imaret haline getirmiştir. Ehlivetsizlik, idaresizlik ve yoklamasızlık yüzünden erbabının elinde muazzam kazanç menbaları olan bu müesseseler, bilançolarıriı, maalesef, ek seri ya zararla kapamışlardır. Şi.mdi de, yapılan işin sonu iyice düşünülme , den tatbikata geçilirse daha kötü bir duruma düşülecek 've belki geri de dönülemivecektu. Zira devletle halk, babayla oğul gibidir; birbirlerine kıyamazlar Fakat yabancı sermayedar, yerli sermayedara asla" acımayacaktır. Evvelce devlet rekabetiyle ezilen yerli sermayedar, bun dan sonra yabancı rekabetiyle mücadeleye mecbur kalacak ve şüphesiz ma ğı up olacaktır. Bunun sonunda memleket servetleri yabancılara kazanç vasıtası olacaktır. Yerli sermayedar da bu arada imrenerek bakıp yutkunacak ve evvel; ki gibi kendi yağı ile kavrulrnaya çalışacaktır. Yerli sermaye ve sermayedar, yabancı sermaye ve sermayedarla neden başa çıkarmyacak ? Yabancı sermaye, yerli sermayeden çok daha zengindir; bilhassa, yabancı sermayedar tarafından idare edilmektedir. Yabancı sermayedar ise, yerli sermayedardan mukayese vapilamrya , cak kadar, çok tecrübe lidir. (Üstünlüğü sadece bu tecrübeden ve sermayesinin kuvvetinden ibarettir; yoksa hiç bir şahsi ye hususi meziye ti yoktur. Eğer yerli sermayedar onun kadar tec, rübeli ve onun kadar imkan sahibi olsa, fıtri meziyetleri ve kabiliyetleriyle ondan daha büyük işler çevirrneğe ve başarmağamuktedirdir.) Bundan dolayı, yabancı sermayedar, devletçiliğin yerini tutacak, kalbur üstü işleri yapacaktır. O zaman perakende işleri yerli sermayedar yapacak ve evvelce devlet hesabına çalışanlar da, bu sefer, yabancı serrnaveda ıa hizmet edecektir. Görülüyor ki netice değişmeyecek. üstelik milletin parası yavaş yavaş dışarıya akacaktır. Fakat şeye t yabancı sermaye uzun vade ile ve uygun şartlarla yerli rnüteşebbise sadece bor; olarak verilecekse diyecek yok. Hatta, uzun va.
Trabulsgarp, Balkan harplerini ve -Balkan har., ' biniri sonundaki kolera afetini görmüş olan Türk alemi, koskoca bir imparatorluğa ve milyonlarca türkün kanına malolan birinci dünya savaşına kendi isteğiyle mi girdi? Eğer Türk donanmasının başında mütehassıs sıfatıyle bir yabancı, Amiral Souchon, bulunmasaydı, narnı diğer, Yavuzla Midilli Rus dona nmasının tecavüzline o kadar erken maruz kalmayacak ve Odesa, Sıvastopol, Teodosa topa tııtulmayacak dolayısıyle Türkiye harbe girmeyecek ti. Daha sonraları yabancı bir kurnandan. General Liman Fon Sanders, Çanakkalede biraz daha ukalal ık yapsaydı Türk tarihinde bir Çanak.." kale zaferi yerine bir Çanakkale mağlubiyet! okunacaktı. Çünkü, Yıldırım Orduları Gurupu
.:»:
15
ORKUN
TiYATRONUN
KÜÇÜK
rgi .co
m
Kendi kendimizi bu kadar hor gördüğümüz artık yeter. Binbir emekle, binbir fedakarlıkla yetiştirdiğimiz kıymetlerimizi, ücra daireleriri küflü evrakları arasında çürümeğe artık bıra. karnayız. Onlara da kendilerini göstermek imkanları verilmelidir. Yalnız işe göre adam düs. turunu unutmamak ve her işi ehline teslim etmek şarttır. O zaman kendi kendimize tatbik ettiğimiz haksızlığın acılığı daha kuvvetle duyulacaktır. Çünkü biz; Fatihlerin, Koca Sinanla, rın, Barbarosların, Fuzulilerin, İbni Sinaların, Farabilerin, Itrilerin, Yesarizadelerin, Celaled, dinin Rumilerin ve medeniyet tarihini süsle, yen Ulu Türklerin torunları değil, evla tlarıyız. İHSAN
CEMALİ
ESERLERİ
ken
K6çÜK
Değişmez bir hakikattır ki bize ancak bizden fayda var. Gayrisi hep cebini doldurmak veya bizi yanlış yola götürmek için yüzümüze güler. Şu kadar yıldan beridir gençlerimizi Avrupanın dört bir tarafına tahsile gönderiyoruz. Bunların içinde işinin ehli hiç mi yok? Bunlara ne oldu? Boş mu dönüyorlar? Toksa tavan aralarına atılan yeni ve sağlam eşyalar gibi dairelere gelişigüzel mi veriliyorlar?
de
;'-w-nandanlığında bir yabancı, gene General Li=an Fon Sanders, bulunmasıydı Filistin mağlu, - :yeti, dolayısiyle Suriye hezimeti olmayacak, be ki Çanakkale gibi bir destim yaratılacaktı. Ge::::e:-al Hazretleri, dahiyarıe askeri ihtisastyle ter., ::i;;ı ediği muharebe düzeninde ihtiyat ayırrnadığ: için ilk tarruzda tehlikeye .düşerı karargahı, :=ai_ -etindeki orduların kumandanlarina haber vermeye lüzum görmeden yüzüstü terkedip kaçrnasaydı, daha mevcudunun altıda birini bile kay, - - emiş olan Türk orduları, yanları ve arka, ~2...--m_n çevrilmesiyle ricata mecbur kalmayacak22rdı_ Hazretiri kendini zorlamasına, hakkıyla -masına sebat etmesine ne lüzum var? Ezi., :e_ askerden, istila edilen vatan parçasından, ~ enen şereften ona ne? _._. Yenilerine bir örnek te Prost cenaplarıdır. ~:..rtığını yapmak, yaptığını yıkmakla kendini satarı bu hokkabaz .mütehassts, çekip giderken, g=o- -: ve gelecek yabancı mütehassısların zih.. :li:-e ini son raporunda ne güzel gösteriyor. Bereket versin Bay Va-NCı ona lazım gelen cevabı verdi. Bu örneklerin sonu yok, devam etsek ciltler ri acak.
i
ww w.o tu
s
A K A C i ÇİviCİOGLU
B-r münekkidin «Sudan yere böbürlenip de '" - boş dönmektense, el boş döneceğimizi sanıp ca (Güzel) ile karşılaşmanın zevkine diyecek yoks sözleri bazan opera bölümünde tahakkuk e ekte ise de ne talihsizliktir ki «Küçük 'I'iyat., :-O> da, dört başı marnur eseriyle ve tatbikatiyle .Güzel) e raslamak mümkün olmuyor.
Dünyada bunca emek ve masrafa malolmuş - ütün müstahkem mevkiler de nihayet bir yı., :. ma olduğu halde, Küçük Tiyatro hemen zer:::-e kadar «Küçük» -halini kaybetmiyerek «kü., ç- - eserlerin kalesi» şeklini muhafaza ediyor. Küçük Tiyatroda iyi bir eser görmek dilek ve idiyle sabnmıza ve takatimize güvenerek yeni bir denemede bulunmak cesaretini gösterip akacı» piyesini 2 defa seyrettik. Düşüneele~_:nizi önce 3 bölümde açıkhyacağız: i -
n --
«Şa kacı» «Şa kacı»
nın dekoru nasıl
ve konusu.
oynandı ?
HİHJ\lET
TANYU
III «Şakacı:,· piyesindeki fikirleri ve konuyu tenkit. Bunları müteakip, komedi ve dram tekniği, sanatkar ve cemiyet, sanat ve tez, sanatkarın benliğini tahlil, sanat kar ın konusu ve gayesi, bizde münekkitler... gibi. ayrı konularda bazı düşüncelerinizi akse ttirrneğe çalışacağız. Pesinen «Tiyatro» ve .«Sanab' sevgimizi ve ona çok büyük önem verdiğimizi hatrrlatrnavı bile fazla bulduğıımuzu söylemek isteriz. Şakacı piyesirıdeki dekor ve kostüm; önce yer ve eşyayı dik ka te alarak tenkidimize geçe, ceğiz. Telefon, kupa ve pikaplı radyo, avizeler ve zarif kıyafetteki hizmetçi ile tezat teşkil edecek iptidai .koltuklarm bulunduğu bir oda veya ge, niş bir salon, ortada büyük bir masa. Mobilyede bir renk beraberliği yok, adeta toplama koltuk, lar. Oda-salon, mobilya bakımından yağlı boya portresi duvarda asılı zengin bir mü-tea,hhide··
r:
ORKUN
m
komşuları ıçın yalancıktan üzülen, dedikoducu şahıslardır. Anne de diğerleriyle eş seviyede menfaat düşkünü, kuvvet ve tesirin şiddetine göre değişmeyi huy .edirırniş iki yüzlü bir tip. Çocukları üzerinde terbiye edici ve tesir yapıcı bir kudreti olmadıktan başka oğlu ve kızı tarafından sık sık azarlanıyor. Böylece mürailiği, acizliğ! ve egoistliğiyle temayüz ediyor, Daha kocasının ölümünden kısa bir müddet geçmeden, hiç de mühtaç olmadığı halde nesi var nesi yok eskiciye inatçı pazarlıklarla sattırıyor. Nihayet koca, «Şaka» ettiğini söyliyerek eve bir sürpriz havası estirerek dönüyor. Birinci perde böylece, kapanıyor. Öldü bilineni yadirga, yış. Menfaatlerinin bozulmasından doğan hınçlı bir rn.ıhit içerisinde baba o geceyi bir kanape üzerinde geçiriyor. Karyolası. ve diğer eşyaları satılrnıs tır. Terliği bile kalmamıştır. Oğlunun dar ve kısa pijamasiyle odada aşağı yukarı dolanır. Kocasının eşyalar hakkındaki sorusuna zevce: «Yoksullara verdim; görrneğe tahammül edemiyor, çok üzülüyordurn» cevabını verir. Satma fiilini söylemediğine göre bu hareketinin kötülüğünü, bir suç olduğunu arılarrus demektir. Aile reisinin ölümüne sahte bir temel üzerinde yas tutanlar aslında bu ölüm haberinden değil sağlıktan muşteki ve bedbahtırlar. Zevcenin ihanet şüphesinden basit bir kaç kıskançlık gösterişinden sonra hakiki sebep olarak «Şaka» nın kahkahalarla aile reisi tarafından zikredilişi arasında bu fasılda tamamlanır. Üçüncü perde, öldü bilinen baba veya koca, kainpederin dönüşü hesaplarına, menfaat planlarına uygun gelmiyen, anne. oğlan, kız ve damadın onu yadırgamasr, hatta onu baş belası bir düşman tanıyan konuşmalariyle gelişir. Ve adamcağız bu iğrenç r'iyakarlaarasında tutunamı., yarak rneydanı yani dünyayı, aile, sevgi düsma. nı, yalancı, sahtekar insanlara. menfaat, para, gösteriş, hayvani zevk ve moda düşkünlerine terk eder, boynu eğik olarak ölüme vcllanır. Geride kalanlar hemeri gül e oyrıaya azami vurdum duymazlık ve kabalıkla sofraya koşuşarak iştihalı kahkahalar-la yemeğe saldu-ı rIar. ' Bir burjuva ailesi ve onun, hayat anlayışı böylece sahte göz yaslariyle başlar, iştahh ve şehve tli kahkahayla biter ve neticede rivakarhk. bayağı menfaatçiilk ve maskaralık zaferi kazanır. Umumiyetle seyirciler bu marızar ayı yadır , gamış ve hayatla, gerçeklikle bağsiz gördüğü ese_ rin soğuk ve ölgün bir kapanışla sona erişinden mütevellit bir küçümseme içinde kalmışlar. dır. (Devam edecek)
ww w.o tu
ken
de
uygun değiL. Dekarda bir iğretilik, düzensizlik ve sathilik sırıtıyor. Piyesin üç perdesi de aynı yerde geçiyor, olabilir. Lakin pencereden görünen karlı manzara uzun bir hafta geçmesine rağmen o halini inatla muhafaza ediyor. Karlı ve soğuk olması gereken zamanda artisler hemen hemen sonbahar tuvaletiyle geziniyorlar. Kış ve karlı mevsimde sinema dönüşünde kısa kollu, üstelik bilahare medaya pek uygun hareketi ideal tanımış olduğunu bu uğurda büyük bir heyecanla aşık göründüğü sevgilisini bile terk edeceğini, iki mevsim aynı elbiseyi giymektense ölünceye kadar evlenmemeyi ';ercih ettiğini bildiren kız da hiç olmazsa zarif ldl' eldiven bulunması onu girer girmez naz ve işve jestleri, şırnarık mimiklerle çıkarması, kür ıc mantosunu savurması belirtitmesi gereken rolüne çok uygun düşerdi. Bilhassa iskarpinleri kış mevsimine ve modaya düşkün kıza münasip olamaz. Müteahhidin oğlu kalın atkılara bürünmüş, annesi neredeyse dekolte gibi. «Baba» ya gelince kışın en karlı ve soğuk olduğu laf arası işaret edilen günün gecesini yatak yerine kullandığı bir kanepede ince bir örtü altında geçiriyor. Hele yemek odası ve misafir odası olarak aynı yerin kullanılması acaiplikler listesinde kabarık bir yekün teşkil ediyor. Kostümlerin diki lişirıi, reklerini desenlerini f'evkalade saymak muazzam. haksızlıklardan olur. Sahnedeki ışığın kostümlere yapacağı tesire ehemmiyet verflrne'lidiı-, Gündelik hayatın normal ışığındaki kumaş rekleriyle, bol elektrik ışığındaki kıyafetlerin renkleri üzerinde durulmaması hayrete değer. Piyesin dış cephesini kısaca belirttikten sonra eserin konusuna geçelim: Piyesteki gençler, (kız ve erkek evlat), r iyaka r, menfaat düşkünü, ana ve baba tanımıyan tiplerden. Bütün gayeleri, gösterişcilik, şahsi menfaat, zevk ve keyiflerinin tatmininden ibarettir. Genç kız, nişanlısının ayrılma behanesi olan «Bu halde evlerıecek olurlarsa yoksulluğa düşmek» tavsi., yesine karşı "iki mevsim aynı elbiseyi giymek . tense ölünceye kadar hiç evlerımem!» diyor. Zihniyet bu esasa göre kurulmuş.
rgi .co
16
Anne, kocasının, gençler babalarının ani ölum haberini sahte pozlar, riyakarlrk fışkıran ıstırap aktörlüğüyle karsilarlar. Daha babasının ölüm haberinden 11 gün sonra kız gizlice nişarılanı , yar. Züppe damatmirasa konan kıza yaslanarak, yalnız menfaatlenmek maksadiyle evlen, rnek istiyor: Aşk, bağlılık, evlenmek, aile bunlar hep yalandan ibaret. Hedef, paraya, tahakküm iktidarına kavuşmak" Riyaka r, dejenere bir aile. Tese llive gelen komşu kadınlarda rivakar ve insani duygular; dan mahrum kimselerdir Daima kendilerini düşünen, bu ölüm münasebetiyle başlarından geçmiş veya geçecek ıztırapları anlatan ve yas dekoru içinde surat boyası. tazeleyen ve
otvtotoör,u
HiKMET, TANYU
İDAREHANE: FEYZULLAH CADDESİ 9 Nu. A, MALTEPE ISTANBUL IŞIL
MATBAASI
-
ISTANBUL