,~-----------
..":""~_.H_.-:-.~
r.:
-'i..: •.. ".
o·,
de
rgi .co
m
.••.•._-.-:-:".,.,.,....'-
BiR
TijR.KLER
ORDU
ww w.o tu
ken
BÜTÜN
İÇİNDEKİLER
İnkılap
- İrtica.
.
.
.
.
.
İSMET TÜMTÜRK
.
İşçilerin Davasına Giriş. . . çİViCiOGLU ARİF Bir Türk Göçmeninin Anlattıkları. . . . . . . Kore Belinde Kahramanlar KOTe Şiirleri Kubilay
(Şiir)
..
.
.
.
.
ORHAN YASAKçı ÇOBANOGLU K. P. . . NURİ TARHAN
.
. .
Han ve Çinli Müşavirleri.
.
.
.
.
.
.
SAYı
GÖKÇEOGLU SAiT Orkunclan Sesler Gençlik Ne Diyor? Süleyman
Hüsnü
Türk Folkloru 4500 e (Şiir). Kare
.
. Paşa .
Kahrarnanlarma
.
.
.
(Şiir)
KÜLÜG-TEGİN S. MEHMET GÖKALP . ALİ HİKMET SAV AŞ .
.
.
.
.
.
.
.
.
HASAN SALAH BOZKURT . . MEHMET ÇAKIRTAŞ
L~~-::J· Mehmetçiğim
.
26 - Ocak -1951 25 KURUŞ
i i
i
e
4500 Analur
ağ-lamayın,
babalar
a ı-sları ı kirkrtryor
Türk
keder
Kore'de
niye Allah
iftihar
diye.
ediyor
Kore'de Bn
yerı!
gazaruzla
Şüheda Sen
gözlerinde
Çanakkale
KOSYle'nın Seni
ben
Kall,an'a Rahat
bir
anıyor,
Her
canlanıyor
...
Kar
çağ-da ş
Kore'den
destan
kn.ygusu şu; şahn de t ihsan sana ...
bizden
inkisar,
Hürriyet
sade
iftihar
ocak
rnasukarırln-,
vur
Vur Serhat
tek
Allah
oradan
ırın çıkn nı ser
cihan
şehitler
bak
Cerıgüve
sana ...
sancağm
eÇ
arnarı oradan
vatan
ve rrne
sana, ..
Yepyeni Seninle
bir
heyecan
müftehiriz,
sardı cihan
çökerttin,
Savaşta,
sana ...
zaferden
Her
Icalplert,
nail
Mez arrn
yoksa
gu m ,sineler
ne
olan
kahraman,
ALİ
cenkte
HİK?lIET
*
SA VA~
Cisrnin
de
ken
ww w.o tu *
*
Mübarek sancağı göklere kaldır, Köpek sürüsüne kurt gibi saldır. Vur canım kardeşim, Allah için vur .., Kırılsm d.rısizler dallar misali.
Her
*
çel erık
at
ver
sü rdü
cihuna
senin
Gerıern.I
babanız
Her
cenkte
Türkleri
Yiğit
Hatları
ımı- ile
lcesi ll ı- gelinee g-ör
mert
durnmaz
Ne
yapsan
Var
tf trr-t
Doru
Uluünlü
vüz.leı-ee
Çin' li
bat ıl dinli
her
vur
uza tmn bununla
zora
Mehmetçiğim.
ge<:iı-mi'j sığınıp
eziei
boru
snvasmış
yard ırrmş
Çakırtaş Bilirim
Türl,tür
Mehmetçığtın.
kar
Sancalcla Albayını
Yazıcı
meza r lcaz ıcı
düsmarn da
Inadın
lHf'iımetç-İğ-im.
Tahsin
yıldrrmaz
arslan
Belinde
zor
'liore'de
yağ-sa
ecdadın adın
azrnln,
sendeki
Dfışrnuna
Mehmetçiğim.
duyuldu
Sa.va şt a mulümdur Bulunmaz
Aldırma
cenk
şanınd:ın
dersini
de
Allaha
BOZKURT
ha şla vınca
arrnağun
Kar~ında
*
da
bakıyor ;\!ehmet~'-iğim,
renk
Süngüden
Süngüler, dipcikler yıldmrnlaşsın, Naralar. tekbirler arşa ulaşsın, Binler yüzbinlere karşı savaşsın, Kahraman Kürşad'la kırk er misali.
Sur
bavraktakt
yere
Gene
balerver
düşman
yetişir
Düşmanın
Bir
*
Dünyanın ümidi sende arkadaş, Gökler gibi gürle, seller gibi taş, FATİHLEŞ, YAVUZLAŞ, devles, İlahlaş, Bozulsurı kahpcler yeller misali.
Kahraman Kiırşadla kırk Cl' misali. Şairlcr birazda sizler özenin, Destanını al kanıyla yazarıın, Yaralar bağrında güller misali, BASAK SALAH
a k sa
tçlğf rn.
bakıyor
devran
aşılmayan
Ebcdi
Bir avuç arslanı sarmış yüzbinler, Hücum l. Allah l Al lah i. kainat inler, Dayan koç yiğidim günler bu günler, ÇemberI er yarrlsın tüller misali.
Mehme
hayran
şaşn-an
İmdada
Köpekler Moskof tari, sürüler Çinden, Dolmuşlar Kore'ye seller misali, Lakin şehit nesli kızıl piçinderı, Can alır, kan döker göller misali.
coştun taştın
aldın,
vür
müheyva
Al karım
KORE /KAHRAl\IAKLARINA
tulih in
ka.ina t
ile
Kor-kudan
m e kü.n sana ...
koştun
hız
kükr edln bendinden
Cengine
Fen
r ütbeslrıe
dendin yendin
Mehmetçiğ-im.
zafere
vurdulcça
Sel gibi
da hnyr arı sana ...
Şaha(h't
ordular
gel miş t i dar
kıta
menr-ndm
zalime,
da şan
bütün
yoktur
yer irıd e kn h rn marı
m
Bek tuş
lHehnıptçiğ-im,
rgi .co
Hacı
yar
r nesIinin
snvrış
Cepheler
adına,
Allahın
~a,)ıyol' dobşıyor
cand ı,
dört
meydan
va rrm ? g-azi şehl tsiz ,
başlar,
do lu p tasıyor
Urkunda Yanında
vasrta süng üae esir oldu, aşkına, yetişir dmı/n sana ...
mükemmel
bozdurı
:-'IehIl1Pt(:i.~:-im,
gücüne
Düşmana En
:-'Iehmetciğ-im. ordular
Emsalsiz
Her bir
kır
süng ürılo
Ta.rfh le r şarnnhı
sana.
babamın
gidemedim, hediyemiz
Sorarım
ır k rn seninle
düşmanı
P'Ievrı e ahf'a d ıs ın,
yiğiti benim,
dö~ek
sizi
tarih
oğlu,
Icoç
kıskanan
Niye
dünya
ür
IIIEI-DIETÇİÜ
Meh me tçi ğ'im.
sözlin gönliin
yurdunla
ye t.iş me« ya trşmaz
Ko r« blttşmcz iHEH:HETQiGilH.
d ünva yı ER
hIEIBfET
ÇAIURTAŞ
Başyazarı: Sahibi
ATSIZ
ve Ncşrtva Müdürü
İSMET P.
TÜ1\ITü1U{ li.
Galata,
u
OR
t
Haftalık
1818
'I'ürkçü
ABONE
Yıllık:
8 lira
6 aylık:
4 lira
Yurt
Dergi
:
dışı:
Yıllık:
12 lira
Istanbul
Cuma Günleri
26 Ocak 1951
17. Sayı
Çıkar
o
l n k ıl a p vardır.
memlekette
Daha
önce
bir İnl"lfıp f acln vardı,
bir
me-
_ İrtica fakat
TÜMTüRK
bir
mc-
sele yoktu, Önceki 27 yıllık devrede ~ef memleketin ve maddi, manevi her şeyi ilc içindeki halkın mutlak hü.klm! ve sahibiydi. Hürriyetin ve hukukun halka yerilen kadar ı esn seu bir lütuf, müsumahnüarı ibaretti. O kndaı-ma da. teşekkür etmek ge re klrdl. Şef bir suhavı «yasa], saha»
olnruk
ayırmış,
bir
hudut
<:ızmi~, dillerin
ye zi-
lcn
etmiştir. gibi nıilli
Atatürk yarı ıla , mukaddcsat tan,
dır. Ona uzanan elleri ve dilleri kırmak milli bir va , zifedir. İrıkılübu karşı gelrnek «irtlca» dır ve bu da bir neyi vatan ihanetidir. Her hükümetin vazlfesl «In , k ılüh» i korumak, «Ir tıca» yı ezmektir. Ayln.rda nbe rl bir huzursuzluk, için Içirı g erg irıl eş , rnek is tidad ı gösteren gayrıtabii bir durum vardır. Bu, yukar ıda.kı ild düşüncenin arasmdald tezattan doğrnak tad ır. Ve i'jin sonunda gelip dayandığı nokta da ~11 sııaldir; «İrik ılüb» ı kuvvet kullanarak korumak teşebbüsü ile demokrasi ba ğdaşablli.r mi? Bc lki denilebilir ı;:i sual bile yerslzdir, «inlcılab» i kuvvetle tutmak teşebbüsü olduğu anda demoluasi fiilen yok olmuştur. Zira bir zümre, (Inkılüba taraftar 'zümre), hakim mcvkid edtr, ve diğer zümre, (irı , k.ılüba aleylıtar zümre), mahkum mcvlddedir, ve bu ma.hkürrüve t demokı-aside normal sayılan azınlığın geçici mnhlcümtye tlnden malrlyet itibariyle ayı-ıdır, zira.
dn
ken
lu
emanet da vatan
de
hinlerin bu hududun ötesine ge~·.mesini merı'eylemlstt. Buna riayet tabii idi ye alışılmış bır 'ieydi. Şef'in hu , dutsuz kudre ti Ye ona boyun eğme mechurtve tı. ba'il,a çıkar yololmadığı, evicc zihinlere i'ilpnıi~ti; I;:ar,:,ı durmn ğa mııstait ruhlara da a rtrk bir teve kkü) ç.ökmüştü; esu serı konulan ya sn klu r da faydalı, zn ı-u ıt şeylerdı, şef yarı ılrnnz.d ı, hepsi bizim iyiliğimiz içindi - hiç olmazsa böyle diyor, b övl» düşünüyor, bövle d ii, şünmck istiyorduk: çünkü ııksini bir an için bile. düşünmenin vet a~-ac.ag·i mô nô r o r :l~~'ır, o kadar acı idi Iii ... 14 Ma vıs ta nbe r! yı'ni bir dii~iince kn.l ıbm m içinde bulunuyoruz. Buna g-öre millet artık hürd k ond i rnulcudder-a.tmu ha.kirndt, m ern lelre t tn millet iradesinden üstün bir irade olamazdı, millet iradesi hcr ~eyp kadirdi. DOğTUSU bütün hunlar bu şln nmçtn biraz nazari kalıyordu. Ama umumi inanca g-öre bu bir intikal de\"resinden ibaretti. Madem kt esas itibnriylt' milli hak lmlyet bir kere kurutmuştu, ı;eri kn lnrı ı artık bir zama n meselestvrü ; ya vaş ya \'a~ her şcve a 115ılacak, hı, r ~ey tahakkuk edecclctt.
Iıd ır. Onu Atatürk rnaz ve Inkrlüpla.r
m
14 Mayıstanberi selesi
İrtica
rgi .co
jS:,\IET
G
ww w.o tu
ü.
Fakat «İnkıl:lp» ne olrı ca.k t ı? Bu hi~·. bir zaman a çı kça. ortaya atümamış, aç.ıl,ça. ccvaplundrr-ılmarnış , tır. Bu hususta <1ii,iincelerin ikiyp avrıldrğ ı sez ileb i, Iıvorrlu. Birinei düşiinccye göre d e rnolr rn s] d('\Tiııe g-irisl(, «Ln krla.p» III Inın'ete duvanması da zarııri olarak sonu ermiş bulunacakta. Bundan sonra h e r şey g-ihi irık ılfı.p , lar da millet tarafından se rbes t ço münakusn cdlle , cek, inkılfLpların etrufı bir korku Y(' bn skı havası il" ç.evrilemiyecek, Ink ılüplu rın bundan sonraki is t ilcbn li millet iradesine tü.bt olacaktı. ,\IiIJ"t her Ink ılüb m rn , raftar ve a Ievh tarlarımn serl)pst~'f> süyliyı'ce::\'i her ,,('yi eHnliyecek, o inkılü.p ha.k k ınrhı karar ve reccktt. ;\lill,,_ t irı istemedi~ri i n k rln ptn ı- varsa ka1h:aea1~, gerckerı le r her an de[~i5tirilip islah ed llebtlecek, millet isterse yeni inkıliiplara gidilebilpcl'l,ti. Biitiin bunlar tchrl it , siz, z orba hksız. ınilletin seı'Iıes(:~'e Irudeslnl izhar ('Trnesine dayanarak yn p ılucu k h iücürne tlrı rolii bu mü, nasebe tlo np «inkll:1.\><;,.1»İlın «rnii rt coi» ye, 11(" d ı- «rnirr, tecl» nin «inkll:1p~'.I» ya tecavüz ctmeslno mcvdu n ~·ermeme).;:, ve millet il',ıdesini bE'lirttil{(;e oııa te ı-ed , dütsüz boyun eğ'metten E)aret kulacaktr. İJdnci düşünce bunun üıhaıı tabana zıddıdır. Buna göre «İrıkrlüp» per ne p;ıl;'~.,;ına o ln rsa olsun korunmn ,
«Inlcılab» i kuvvetle korumak prensipi bu mahkümıyet durumunun normal propaganda ve seçim yol uyla tersine dönmesine sed çekmektedir. Ka.ldı Id, Irılcrlü.ba aleyhta-r zümrenin azııılık olduğu da belli değildir, bu ancak bu konuda ı-eyler serbestçe izhar edilince belli olabilecek bir şeydir. Fakat biz bir an için bu miilfLhazaları b iı- tarafa bı1':11,:11 ım, ve sırf inkıliipçı ztırnreye ait nev'I şahsına miinhasır bir çl'ijit de mo krn si nin olabilip olunuyuca., ğ'ını nruşt.ıra.lım. İlk önce övle bir cemiyet tasnvvur ede lim lö onda fi kir ye söz hürriyetl yar, dürüst ye serbest seçimler de yar, fakat «irt ica» i muhiye tte s iya si teşe kkül le re müsaade edilmiyor. Böyle bir hat üzerinde tutunulamaz. Çürıkü «Irtica» mevcut siyasi tc, t'ckkiiııer arasında kendisine en rnirlrı.yirn ka nattu bulunanına rev vererek onıı i)d.idara getirecek, yeni iktidarın da içinde. yine kendisine en yakın zunu-eve rey yerecek ve bu şe lcllde daima en sağa r ey vererek iktidarın çe.hresini mütemn.dtverı kendine dcğru çeke , rek zamanla tam istediği kıvarnda bir h ükürnet l elde edcce kttr. O halde farzedelim Id hükümet yine bir neyi «<1e.molcrast» ye sadık kalıyor, f'n.lcn.t «Irt.icn.» nın her tür., Iii te~pkkiiliinden başka «i n k ılü.p» aleyhtarı her ttu-lü vuz ı ve sözü de vusak altına ahyor. Yine t.utunnmnz. Çünkü rlcmokı-ast halka. gittikçe artan bir Icendirıo gÜ\'eniS, bnsmı yüksek tutma, kendini efenıli saymn alı~lmnlığ'l, medeni cesaret "c. hepsinden miilıiın olarak, i>;ieye n, ilerleyen, sııal soran zekülar getirir. Bir müü, d e t iş ler- eski rrunval üzere gidebilll'. Fakat bir mürldut sonra millet sua l lor, gittikçe g erıi şl eye n ve der+nleşon suatler sorrnağa bas lryuculctrr. Başlarıg ıçtn onu tatmin eder gibi olan başlı yacak tı r, Vatandaş
cevaplar
rıÜ,iineeel,
g'ittil;:çe re
soracaktrr
tatmin
:
etmemege Bana
ilkokul
4
ORKUN Yıldanberi ve daha önce\erdenberi.l'iirki.iıı üzerinde her tiirlü tahmini aşan derecede kuvve tll giz.li bir ta., halmilin kurmuş olan, son çeyrek yüzyıl hüdtselerinin perde arkası kukla ovnatrcrsı ve 'I'Iir ke karşı bltmelc tükerımek bilmez bir kinin ve aşağı görme duvgusu-
sıralarından itibaren irıkrlabm i;'riliği ye irticanın kötülüğü anlatılıyor, ben bunu a nlrva cak ak ıl ve Iza.na sahip değilsem rıiçlrı zahmet ediliyor? Ben bu konuyu kavrryacak anlayış sahibi isem niçin bana bir kerecik bile karşı tarafı da dinlemek, ona göre bir karar yermelc fırsatı "erilmiyor'? Beni seviyor ve kötü şeylı-r , den korumuk istiyorsunuz, güzel, ancak öğrenme'ğe başladım ki dürıyanm en ge ri ye hatta yarı müs ta kil milletleri dı' dahil hiç. bir yerinde biz imkl nr- benzer yasaklar ye km U), nasıl ol uyor da benim ida recilerim istisnasız milletin! sr-ve nle rderı çıktığı halde diğ'er milletIerin Idurr-cttcrt arasında milletini bu şekilde seven tek kimse çıkmıyor'? Diğer milletlerle aramızda bu derece kül li bir f'ar lc varsa neden biz onların süra t le Iler istrıe geç'miyoruz, yp neden onlara bizi tu k lid etmek telkin ediJeceğ'ine bize (Inkılabin esası olan) onIn.rı ta.klrd et m e ğe devarn etmek telkin olunuyor'? Eğer «tr tlca.» rı ın, ılini siyasete alet etmenin v.b , kötülüğünü başka milletler ayırt edebiliyor ve o sebeble
nun
kaynağı kara Icuvvet. Son Ist.ipda.t devri artıkları ve istipdat tiryal;:ileri. Kendisi için tek istikbal kapısını tekrar bir müstebide yama.nma.kta gören ve bunun j çirı e",;ela istibdadı ve miistebidi yarn.trna k gerektiğini pek ala bilenler. «Demokr-asl» ye bundan sonra ihtiyaç kalmadığı Ye daha fazla devurrım fayda yerine t.ehltlce g'ettreb+leceğ l kanaatinde olan ve sikrlrnağa. başlıy:w
2 -
esk i dcvrtrı siyaset adamları. 3 So yca Türk olmıyanlar. Bunların şuuru lt.lar ında 'I'ur ke karşı korku, kin ve asağrlık duygusu ile Türkil hakir görme temayülii gar-ip bir şekilde birleşmtşt.ir. Onlara göre 'I'ürlcün iyis! kozmopolit. bir cemiyetin sere serpe dayanağı, gözü ye
korunmuk Ih t lva c ında bulunmuyor ye yalnız ben korunmak Ih tl yacmda bulunuyor isem bu benim ne gibi bir bünye zaafrmdau, ya ra d ıhş noksanımdan doğuyor? Ben mesela İran'dan, İrak'tan, Mısır'dan ye Yunarıls ,
vaşryabltmesl Idrak! kapalı
Içrrı gereken maddi olarak sağlıyanıdrr.
m
Onlara göre 'I'ür-kün merküre ve imanının devlet işine ciddt olur-ak ka r ışrna ğn kalkması, faraza 'I'oka thya n salonlarındaki bir baloya şatvar ve ç.arığı ile bir Anadolu köyrüsünün girmesi kadar yersiz, tadsız, Ye huzur Imçn-ıcıdır.
rgi .co
tan'dan ne bakırndan da.ha, ıkiz, da.ha geri bir mrlle , tim? Eğer muvakkat bir zaman için, sırf geçici olarak diğer milletlerden farklı muamele görüyor, vesa yet altında tutuluyor isem, bu müddetin sonu ne zaman gelecı:>ktir? En ağır suçları işleyen mnhkümlara 'btlryargıç cezn.lar-m ırı kaç yıl sür eceğirü sö:.ti'rken bu müddet bana niçin söylerımlvor ? iI-liIlet bu sua ller l ve daha pek çok sualler i soracak ve cı:>vap ısuivece kttr. Ve en nihayet şu suu li snı-aca k Ye cevabmı kendisi ver me ğe lca llcrşuca k trr : Madem ki hiikümetleri ben get;rjyor ve götürüyorum, bana bu . işte de tabi olacak, benim dışımda bir iradeyi değil de benim irademi ver-ine getirecek bir hükümet seçernez miyim? .
4 -
Komünls tleı-.
Bunların
bütün
hepsini
gayret
ve şiddetieriyle «İnkıliil:ıı Kor umn» cephesinde görüyoruz. Mukn.ddesa.tı yıkmak daima işlerine gelir, fakat onlar -içln daha mühim gaye inkılap!arı cebr erı lcor urna.k t eşebbüsünün doğuracağı baskı ye karşılıklı kin hanısı ye vatandaşlar arasında varrrtacn ı ayr ıl ıktır. (Bu ırriirıa sebe t le belirtelim Id komünizmin hu memlekette «Ir tlca» ma.skest altında hareket ettiği iddiasını hulcl i gösterecek bir delil elimizdı:> yoktur . Tabii k omfmis t-n her lcılrğa girmesi mümkündür. Ancak şimdlve kadar Türkiyede geniş ölçüde t.akt.ığı mas , l,f' «Hernn.llzm» ve «Sos va lizrn» den Ibar e t kalmıştır. Bu konuda umıımi efkftn aldatmağa kalkmak styas! bir muarıza iftira ahlaksızlığından ç.okdaha I,ötü hj r hareket, milleti düşmanın nereden hücum etmekte olduğu hakkında. b ir yanıltma teşebbiisüdür. Buna «Yatan hainliği» dersek çok suiistimal edilmi'i bir tüb ir i kırk yılda bir tam yerinde lcu lln nrmş olu ruz.)
ken
de
ğ
ww w.o tu
İs bu noktaya yarmadan çok önce hükrıme t «irı k ı, lüp» iie demolcr-a sln in bir arada vürüyemiveccğin! an-
Iamış "e hangisini
feda edeceğine dair kesin bir Imrara va.rrruş bulunacaktır. Belki bu karar kısrı bir müddet için geciktirilebilir, fakat herhalde vertlecek, tir, Belki de hükumet (burada mutlaka şlrndrkl hükü, ınetten değil umumi va sf iyle hükümetten bahsediyorum) bir karar ve rmcğe kalmadan hadiselerin onün, de sür-ülclerımlş ye kararın artık elinden çıkrrnş oldu,tunu g·öreceIÜir. 1':1 lcendisirıl hissettirmeğe ba şl ıyn rı hulk iradesinin, isliyen z e kalnr ın, Ica.lk ma n millet rtıIıunurı ön linde tavlzle rde buluna buluna ar-tık inkıliibı lcor'uyurru ya cn k hale g'elecelc, yahut da «baş kaldırmak» teşebbiislerinde bulunan «Ir ttca» yı önlemek için gittikçe şiddetini arttıran tedbirlere başvur acak, bunların uyandırdığı tepkiye karşı baskıyı ar tt.ırrnuk tan. ~ittil,çe daralan bir zümreye da.ha s ıkı sarılmaktan ve Irıkrlap tausxubunu daha fazla körüklemelden bn Im çnr e bulamıyacak ve g iirıürı birinde artık millete dönüş yo lunurı kvndisl için Icapurırmş bulunduğunu ş
,
görecektir. Herhalde, kanuatimce, «lrık ılab» i kuvvetle lco r u , mak demokrasi ile bağdn şarnaz. Ergeç birisi öbürünü orta-dan ka ldrracuk tu-. Bunu bizlerden önce bütün çrptakl ıg ıyla kavr ıva n ve harekete geçmiş bulunanlar var, Son günlerde «irtlca» a lcyhlrıde ye «Atatürk ink ılübmı koruma» ıehinde yapılan devamlı rıeşrtya.tırı ve tertip etilrilen nünıayişlertrı izalıı budur. Bu rıe şrtya tr ve hareketleri yapanlar ve vaptrranlar şunlardır: J
-
En
başta
Yahudi-Dönme-:\iason
aht apo tu.
:n
5 -
Dine
ve ondan azınlık 6 kerrrik
karşı
samimi
marazi olarak
şiddet.te knrkanlnr.
Bu gürültü pa trrtl ı arasında kapmak Isttverıler.
bir
kin
Çok göze
duyanlar lcüçülc
girmeı"
bir bir
7 Temiz, samimi, haktku.tr-rı ınkrlüjıluru hayran gençler. Bunların da «In lrılü.p» cephestrıd e yarlığını kabul etmek ger elct lı-, Bunların temiz heyecanını 1\Ia_ sorıluğurı binbir lwllesliğ'inde plşmlş kat kat ma skeh millet düşmunhı rrnm istismar .ettiğini görmek ve Iwle bu a.ı-kn dıışln.r la aynı derecede tr-miz ve samimi muJcaddesa.tçı gençlerin çatış.masını Yı:>düşmanlrğırn tasavvur etmek en yürekler pa r ça.la yıc.ı halılir. Bunun tek mes'ulü, fikrin serbest ve dürüst b ir şekilde fikirLe çarpışmasına razı olmayıp hile ve zorbalık yoluna sapan «İrıkrlüpları IKorııma») tahrikçisidir. İşte «tnlcılüp» pcrrl esi altında. zorba lık tahrik! yap:ın_ l:ırın cephesi önümüzde serili duruyor. Gaye ister ili, adımda sadece inInlarıIan korumak olsun ve bu taus. supla i n k rla.pl a r i(,ln en büyük tehttke olan demokrasiyi ortadan kaldırmak za.ruretine varılsrn, ister ayrıca en başından itibaren şuur'lu bir gaye olarak derno lcru si yi kaldırmak düsüniilsliıı, 'I'ür k rnilletinin yalnız clinine değil, hürrtvet ve ısttklaüne, milletine ve insanlık h alelar ına kar-şı en büyü], te.hdlt içeriden bu «irılcılüp» zorbalığı
5
ORKUN cephesinden tehdit
yük
g·elmektedir. Nasıl ki dı5arı(\:ın da en biikomünizm inlnhlbından g-plmektedir.
İrılcılüplurı «her ne pahasına olursa olsun» korumak için cephe kurulmuş bulunuyor, Bunun ka rşısmda da d erno krrısi yi ye Türkiin insanlık haklarını «her ne pahasına. olursa olsun» açıkça. ve elir'etle, sonuna. kadar. koruyacak bir cephe te~el,;kiil etmelidir. BiL er-g eç t o, şekkül edece k tir. Zarııri olarak gecikE'eektir, tesebbüs karşı tn ıaf ta.d ır, ancak ümit edelim ye gayret edelim ki her tlirlli fırsat I,;al,'acak kadar ı;ec; kn lın , ma.mış olsun. Ke Iime
«İrtica» da. onun gibi bir tiibirdir. Ancak, dlrri duygularımız ne olursa olsun, kendisi için bugün istediği din hürriyetini yarın dinsIz için bir vicdan lı ürriyeti olarak kabul 'etmek istemiyenin fikrine de kapılmıyalun.
Tiirkçüler, ye bilhassa genç 'I'ür kçüler, «İrık ılüp» zorbalığı ile demokrasi arasında cephcle r!nt tayin ederken yalnız şu veya bu şahsn ve ya lrılcılübn ka ışı sevg ller lrıln tesiri altında kalmamah, harel,;etlerinin uz ak ve yakın bütün te pki ler lnl, hiitÜn ne trcr-l e rf ni di klca t.le ölçmelidirler, Cephesini tayinde daha. faz lu t tereddüt eden gençlere tn vsi yern : Falilı Rıfkr'Iar ın, Ah me t Emin'lerin, Na d ir Xaıli'lerin vesalr tanıılıklarımızın hangi ceph o, de olduğunu aruşt.ırsmlar. (Yukardaki satırların yazarın şahsi gbr olmak, tan başku bir iddiası yoktur, TürkçiiIiiğiiıı umumi gö~ rüşürıün belirebilmesi için ülldida.şl:ırınıızın bu konudaki düşüncele ı-Inı çok kısa. olarak ORKCN'a bildirrne le ı-lni dileriz),
bizi ür-kütrnernelt, zihninıizi kaHerkes kelimeleri istedi;::ri gibi l'ğ'ip hlrkeb il ir, kelimekre istedIği manayı ver eulllr. Runu her-gün gör-mekteyiz. l\Ieselfı., rni lllve t.çll lğe sövrne k :stiyen v e falmt bunu henüz açıl-tan açığa ya prrıu ğa cüret ed emi yen Türk düşmanları şimdilik onun ye_ rtrıe hep «ı r kçıhk» tabirini kullanmaktııılırlar. Bunun duha pek çok çeşitlerine rast geteceğtz, çürıkü düsman , Ia.rımız bunun, ve daha LJ('],; çok şeylerin, ustu srdn-lu ı-. ve
tüb irler
r ıst.ırrnama.hd ır
üşü
TÜ;UTÜRK
rgi .co
m
İS:\rET
KAHRAMANLAR unu tulmıvacak
leşmiş Milletlerin şerefini kur-tarmıştrrj demesi ne kadar ibret vericidir. Kore destanını yaratan, insan ruhudur; ölmiyerı, ölmiyecek insan ruhu ... Ve hususi yls dünyada en zengin, en şerefli bir tarihe sahip olan bir büyük mille , tin ruhu., Malazgirtlerin, Sakaryaların taşından top, rağından katıksız Anadolu, Türk ruhu .. Ve ayni zamanda son iman dolu halis Müslüman ruhu ... Bunu ayrıca önemle k aydet mel iyiz. Kore topraklarında yatan rnübarek şehitlerimiz için yapılan dini törenlercleki samimiliği, ulviliği bil' düsününüz ... Vatanın en ücra köyünden en büyük şehirlerine kadar camileri dolduran, mevlidlere, dualara canüyürek , ten katılan Müslüman mi ll e timizde ne asil,ne içten gelme bir manevi duygu belirmiştir. Hele en büyük iki şeh rirniz in Süleymaniye ve Hacıbayram gibi en bÜYÜk carni le ı-inrle yapılan mevlid toplantılarının radyolarla tekmil yurda ve dünyaya duyurulması ne kadar güzel, samimi bir hareket olrnustur.. Kore şe hi tlerimizi ancak böyle anabilirdik.. Aksi halde, yapmacık. taklitçi, sahte, soğuk nürnaylşler onların asil ruhunu incitirdi. Vatandan ayrılışlarını düşürıünüz ... Başta kahraman kumandanlan Tahsin Yazıcı olmak üzere hepsinde en yüksek derecesini bulmuş bir maneviyat. bil' din duygusu vardı. Sinelerinde, sevdiklerinin hediyesi Kura n: kerimlerle gittiler .. Ve Allah Allah sesleriyle cenk meydanlarında vara ttıklaı-ı hAıika lar malum. Kore gazileri ve şehi tleri, son çeyrek asır'da maalesef pek çok sarsrlrruş olan manevi haya tırıuzu eski kuvav.ı milliye ruhunu tekrar aşıtarruslardu-. Bu iti. barla onları, milletin gerçek inkrlapçrla rı. terbiyecileri ahlakçıları diye de minnetle selamlıyoruz.
ken
Kore, Türk tarihine, artık cbediyyen bir destan olarak geçmiş bulunuyor.
TARHAN
de
NURİ
ww w.o tu
Kunuri _ Tokçan kahramanlarını bundan böyle Plevne, Çanakkale, Sakarya cengaverterryle beraber anacağız. Yalnız bunlarla mı diyeceksiniz .. Ya Niğbo, lular' Kosovalar. Mohaçlar, Preveze le r, Kanijeler! Ve ırkımızın anavurdu Orta Asyaya kadar uzanan sayısız kahramanlık abide ler-i :. Evet hepsi. hepsi beraber. Zaten bu eşsiz tarih kaynağı olmasaydı Kore destanı vazrlab.Iir miydi ...
Fakat bilhassa Plevne, Sakarya ve Çanakkalevi anmamızın sebebi var. 19 uncu yüzyılın ikinci yarısından sonra sistemli şekilde gelişen makine medeniyetinin bambaşka bir veçhe verdiği adeta teknik bir sanat, bir endüstri faaliyeti haline getirdiği modern içtimai düzeni belirtmek lazımdır. Hususiyle Birinci Cihan savas-mn tamamen yepyeni bir şekle soktuğu teknik harpleri eski klasik savaş sistemi ile bir tu tamayız.
Tank, uçak ve nihayet atom silahlarının hakim olbir savaş düzeninde, sungünün msan gücünün, milli, ırki hasletlerin tek kelimeyle medcniye tin başardığı iş şüphesiz eskisinden daha farklı, müstesrıa bil' hill alır. İşte bunun içindir ki Kore mücahitlerini bukadar büyük, eşsiz kahramanlar olarak yürekten tebcil ediyor, bağnmıza bas ıyoruz Sade biz Türkler mi? Onları bütün dünya al kışhyor. Yaşadığımız, karanlık, buhranh, siyasi hodgümlığın, aşağılık rnenf aat , perestliğin kütleleri esir ettiği şu modern englzisvon çağında o kahramanlar, insan ruhunu kurtaran erler diye takdis ediliyor.
duğu
i .1
Bir Amerikalının savasiyle yalnız bir
(Türk Tug ayı Kore'deki rnlsilsiz orduyu dei:il ayni zamanda Bir-
}<"L'Rİ TARlIAN
6
ORKUN
e
Işçilerin
Davasına ÇİViCiOOLU
sefaleti III
Bu konuda 1947 yılı Nisan ayında yazdığımiz makale maalesef 1950 yılı ekim ayında da aynı doğru ve acı bir tablo halindedir. Zaman geçmiş, devir değişmiş fakat onların iztirabı değişmemiştir. «İsçJeı-in Sefaleti: adlı (l) bu yazıyı verıiden yazmakla buraya aynen nakletmek arasında maalesef hiç fark yoktur. Açıkca ve saınimiyetie söylemek isteriz ki aynı mevzu belki 1954 yılında da aynı feci taz eli ğ.rıi muhafaza edecektir:
Muhteşem apartırnan inşaatlarının hemen yakınında, karıaliz asyon vesair çukurların kenarında, tamiri yapılan yolların bi tişiğinde. kirli yoı-ganları üzerlerine çe; kerek elbiselerini çıkarmadan garip gar.p uyuyan ameleleri herkes seyredebilir. C. H, P. ve yeni iktidara geçmiş olan D. Partiye mensup milletvekillerinden bazılarının, tekrar ilave edilen apar t.rnan katları dolayi, siyle Ankara'da refah merkezlerinden birisi sayılan Yenişehir'de bu hazin marızarayı herzaman görmek mümkündür Lakin sağır olmayan bir vicdanı bulmak mümkün olmamaktadır. . «Asli manasıyle ferah bir nefesten, temiz çamaşırdan, elbise adına uygun elbiseelen, kitaplardan, Iezzet , li yiyecek ve içecek imkanlarmdan. hemen medeni her şeyden mahrum insanlar, modern birer köle halinde ömürlerini tüketir ve birgün kimsenin aldırış etmediği bir anda bir kedi ölüsü garlpliğiyle yere düşer ve boylarına uygun olarak kazılmış mezar muarnmasma terkedilirler.
de
«Umumiye tle korkunç bir cehalet, nas;l dayanıldığına şaşılacak bir sefalet ve perişanlık içerisinde bulunan insanların, bu kültür düşkünlüğüne ve iktisadi düş., kürılüğe rağmen nasıloluyor da, ahlaki bakımdan birçoğu mert ve iyi birer insan olarak kalabiliyoı-Iar ? Bu meseleyi çözmek kolay değildir.
sayıdan)
m
İşçilerin
ARİF
rgi .co
(Geçen
Giriş
ww w.o tu
ken
Belki de bazıları iyi ve mert oldukları için bu halde kaldıklarını söyleyecek kadar ı.::ötümserliğe düşeceklerdir. Türkiyede de bu serbest, gezici işçileri, ekseriya köyünde geçinemiyen yoksulları veya bir YU\'a kurmak, bir çift öküz alabilmek gayesiyle gereken parayı elde etmege savaşan kimseleri, askerlik veya ceza, angarya dışında hatırlamak her nedense kolayolmamaktadır. Hatta aşağı nazar larla görülür, takibedilirler. Üstelik tahkir edici tiksinmelere vesile olurlar. Kabalık, pislik ve iğrençliğin masum maznunları, ötede beride omuzlarında ipler, kirli saçlarını sa vurarak ve yırtık paçavraları sarkan elbiselerini harabederek kosartar. didinirler. Birkaç gün bir inşaatta toprağı kazar veya toprak taşırlar, bilahare kendilerine ihtiyaç kalmayınca veya çeşi tli sebeplerle, tekrar iplerini boyunlarina takarak, iş verenler, çalıştıranlar karşısında küçülürler, Sanki kanunların bahşettiği haklar onlara göre değildir. Tahkir ve tezyif muamelesi karşısında onların hak aramaları hatıra bile gelmez. Bu biçaı-eler in istikballeri kara mezar toprağından daha hazin olarak koyu zulmetle örtülüdür. Bu garip dünyanın yaşamak yürüyüşünde, itile kakila sürüklenirler, paçavr alara bürünmüş, kirli et yığınları halinde, bön bakışlaı-la bu kalibe dünyayı iğren tiyle seyredeıler. en adi yapıda birer in benzerinde han odalarında veya y ık ık kulübelerde barmanlar e-n talihlileı-idir. Sırtlarında simsiyah yoı-ganla rı ve yataklartyle şehrin kenar tar lalaıırıa inşaatlar arasına yığ ıhp kaldıkları da çok görülür. (1) İçt.imai Yaralar. İşçilerin Arif Kürşa t Sayı: 2 1947
Sefaleti,
Çivicioğ
lu
Fakat istismar, yalan, riya dolu nutuk ve konferansıarı cesetlere yapışmak ta gecikmez .. Çiftliklerin, villa ve köşk veya apartmanların sefahat, lüks, kumar, z.na ve iki yüzlülük dekorlan aras.nda, başkalarının rahatlik ve mevkiini koruyan eski çağların kölesi yeni çağlaı-m «aziz işçisi, sayın yurt taşı. olur. Bazan «kahraman, asil insan, fedakar vatandastasvirlerryle, bol palavralar dağıtarak vicdanlarını süküna kavuşturup, azgın benliklerini tatmin edenler, uzandıklarr şezlonglarda, tok, rahat ve rnüsterih uy , kularına dalmaleta malnur görmezler. Lakin iş halinde, istismardan kurtarıp maddi ve manevi yükselişe kavuştuı-ma faaliyetini görebilmek mümkün olmamaktadır. Vurgunculuk, soygunculuk. azgın temellük ih , tiraslar.yle köpürenlerin bu noktaya dikkat edecek pek az va ki tleı-i kalmıştır. Netice itibarile içtirnai adaletten bahsetmek ancak bir hile veya mizah mevzuu olabilir. Sıfıra inen içtirnai adalet derecesine kim aldırış eder, kirnin uruurunda olur? Fakat ne çıkar? Mahu t bez kafi deği lzmi ? «İrntiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz ? ..,. Kim ve niçin kandu-ılıyor ? Bizim anladığımız hakiki milliyetçilik istismar ve istibdadı reddeder. Proleterya ve burjuvazi sınıfları tanımaz. Milleti, ayni zamanda, bil' ve bütün menfaat, kültür, merküre yapısı halinde kabul eder. Kimseyi kimseye sömürtme, rnek başlıca gayesidlr. Bu itibarla samrniye t ls benimsenen 'Türkçülük üL küsürıün en önemli işlerinden, ödevlerinden bii-Isi de işçiyi laYık olduğu refah ve saadete kavuş turmaktır.» ÇiVİCiOOLU ARİF
7
ORKUN
Dir Türk Göcmeninin anlattıklan :>
ORHAK YASAKçı
rgi .co
m
mızı karıştırmak için, kendileriyle evlerımeğe mecbur ettiler; fakat asla kabul etmedik .., Orada Ankara ve İstanbul radyolarını dinlemek bir suctu, Di nl iye rıle re, tesbit edildiği zaman, ceza ve ı-iyor., lar, hapsediyorlar .., Mallarimız ı sa tt ırmadılar, üstelik tarlalaı-ımıza kendi pa rarrnz la aldığ.rnz tohumlar cktlrdiler. O hainleı', o insanlık düşmarılarr.. Bir ara durakladı, sonra devarn etti: Oradaki Türk korısolos muavininden çok yardım gördük, kendisine her zaman minne ttarrz. Ana yurda kavuşmak üzere ayrılırken ve Karaağaç istasyonuna ;;eldikten sonra, çocuklarımdan en küçüğü (4) yaşındaki oğlum bir ekmek sa ncısını göstererek: ,,- Baba, beyaz ekmek, diyebildi. Çünkü o hala ekmeği n vesikayla alınacağını sanıvcrdu: buna rağmen gene alamadım çünkü param yoktu, Nihayet Edirne ve İstanbul'da onlara verilen para ile bol bol ekmek aldım ve bu acılarını giderdim, Ham , dolsun şimdi çalışıyorum, çocuklarımı besliyorurn. İlk geldiğimiz zamanlarda, çocuklara portakal ve hurma alrnıst ım. Nasıl yiyeceklerini bilemiyorlardı, Çürıkü ; Insanlık ve bilhassa Türklük düşmanı diyarında bir lokrna çamur'lu ekmeği dahi zor buluyorlardi.. dedi ve sözlerini şöyle bi tirdi. <Or adarı gelmek istiyen birçok Türk var ; fakat paraları yok. Yegane isteğim onların da bu güzel yurda kavuşmalarrdır.. ORHAK YASAlKçı
ken
de
C - Hepsinde" S - Ana yurda kavustuk t an sonra, Bulcaılara kar., :,1 nasıl bir his besllyorsunuz ? C İrı ti karn hissi, Onlara karşı cephe alnıağı dü:.:ünüYOrl'.'11, S - Bütün duygularımız TürklL;!, ve Türk YUI'du için çarptığına göre, oradaki hayatınız iyi dahi oL saydı, gene Anayurda k avusrnak ister miydi niz ? C - Evet, TÜ!'k kanı tasıvan her insan vatanını özlediğine göre, S - T'ürkçulük denince ne anhyorsunuz ? C - Türk ırkının yükselrnestnl ist iyen ve bu uğur, da çalışanlar Türk cülcrdn-. Bu sorularrmı kesince ,derin bir ıstırap havası içinde anlatmağa başladı:
ww w.o tu
,
",
Türkiyedeki Türklerin menfaatlarını düşünürken, onların duygularını anlamağa çalışırken, dış ülkelerdeki ırkdaşlarımızı unutmak: onlara sanki bizden de[ti!lermiş gibi muamele yapmak biryitk bir hakstz liktır, Hele yurdumuza ~clen: ana vurduma kavustum, di, verek sevinç göz vusları döken ırkdaşlarımıza elirniz., den geldiği kada:' va rd.rn yapmak milli b.r vazifedir. Evvelce Bulgaristandan gelmiş olan n-kdasf arırvnz . dan biri ile konuşmak istediğimi söyleyince, mernnu, nyetle kabul etti, Köy kahvesinin tenha bir köşesine çekildik. Sordum: - Daha önce Anayurda k avusmak için içinizde bir istek var mıydı? C - Çok yüksek bir istel .• vardı. Bulgaristanda iken, gizli b.r «Turan Cemiyeti" kurrnustuk, Türklük ateşi içinde çırp nıvorduk.. (Hala Bulgaristanda bulunan ırkdaşlarımızı Bulgar kinine daha fazla maruz bırakmamak için taf silat veı-miyorua.l S - Bu duvgu ve düsüncelcriniz oı-adak i Türklerin hepsinde de var mıydı?
Hükümetmiz sağ olsun. Bizim bütün arzularmuz yerine gelmiş demektir. Çünkü, serbestçe gezebiliyo., ruz, ekmeği vesikasız alabi liyoruz. Çalişryor ve alın terimizle bütün ihtiyaçlarınıızı karsibvabilivoı-uz Biz z at erı bunlar-ı bck livortluk. Çalışmak. ama böyle Türkiyede olduğu gibi tanı bil' blÜTiyet havası içinde, Türk kanı tasıdiğ-rmza göre, her şeyimiz Türkçulük ve Türk vatanı için feda olsun', İcabederse, kanımızın son damlasına kadar bu varan ve bu asil millet için carpışacağ ız : Oradak i Türk okullarında okuyan çocuklarımızı alıp ana Iisanrmz ı unutturmak istemeleri, onları bir Bulgaryapabilme arzulaı-ı ne kada!' iğrençtir, Türk , Iüğümüzü çoculclaı-ı m.za daima aşıladık, hc bir şeyden yılmadık, hat'ta kursundan bile .., İnşaallah ilerde, onların bu yaptıkları korkunç, korkunç olduğu kadar haince suçların hesabını sor arız. . Alman
harbi suas.nda hain Bulgarlar genç kızlayollarela, köprülerele çalışmağa mecbur ettiler, hem de bi ı: toparı çumudu ekmei!;,>.., Lundan başka, namus ve sc ref ımizo yapılan gayri insani, alçakça taar ı-uztnr sa yma k la, anla trnak la bitmez, Ka m , rrmız ı dahi
KORE
BELİNDE
Buvı-ağırn elinde, nağmest nt!" dilinde, Aş ıyo r en gef i l\:ol'e belinde, Ayyıld ız lı
Köroğl unun
«Allah Bir
Allah»
diye
yıldırım
bua ün
ElllPt. alır
şnnl ı düğün
kut.lu
Ey kızıl
Bir
Arslnrı
!İ\:ızıl
o ses
Tanrıdağ
Ulu
I\:ÜR-ŞAD
Itır
gibi
Mclnnct'Im, Er!;:pkre öJ iir
belmd e,
yolunda,
k ucn k lryur
koku r Şl'hit
çevlı-se
Bir
d inl e kn ısmdu.
şn nl ı TiirkeIinde,
ruhu
:1 teş
yerini 'I'urarı'r,
r Kore
kükrüvo
vol umuz,
Şehit'in
vurdu
pir, lctm vur anla lca ı-ş ın dn,
Prut'dnki
Yarın
Me hruc t'Im l\Ichınet'im
torıınu,
Çn.nn.klcal e şehi t'In!n Buldu
coşar
g'ilıi koşur
dört
onları,
lcurıln r ı,
yu n ın ı,
binin alır cau ın ı, dii!jiinywz şunun.
Duyuluyor Ko r u r seni
haber VIıı
şurı l ı :\lelıınet'inı, Tanrı
i\[elımet'iııı,
ÇOB:\XOGLr
IL r.
KORE ŞİİRLERİ: mxcrxr
KORE'DE
DİNMEZ
ii AR
Teselliden nasip ummaz başirn var Hazer kenarında bekler kişim var Yol ver anam Kafkasyada işim var Kavim kardeş çağrrşıyor gel deyi Gelde beni şu Moskoftan al deyi Demem Oğuzlardan ünlü bahadır Bir vurusta on Moskofu ufaltır Bulgar, Moskof, Çinli deme ko saldır Cenkten kaçanlarda erkeklik olmaz Cenk etmeyen uluslarda şan kalmaz Anam kin sudünü verir kızına Babam Moskof deyü başlar sözüne Bulgar deyü makam verip sazına «Kılıç kında, ok yayında paslanır «intikam ... intikam" diye seslenir Koyver anam, koyver. kır atım durmaz Koçyiğit ün alır, ele ün vermez İntikam almadan murada ermez Gel öpem elinden hakkın helal et! İntikam saatı çaldı nihayet... Yeter bu irrtizar, yeter bu gaflet . Sabrım, can evimden çıktı nihayet İntikam almadan ölürsern şayet Gayrı Aşık Fazıl kahbe desinler Kılıncım Rus kaniyle yusunlar FAZIL BAYRAKTAR
i
Ezell
çrk ıp ta. bir
önünde
düşmarıım
Palarnla
olan
bo yrıunu
Gönül
karırnaz
Olmadıktan Kımız
artık
Ne
yazık
ile,
kuramadım
Ey
alınmış
Budin,
idin.
düşen
hakkını
ey ..
nazlı
şüheda.
Kore'de
Moskaftan
ile,
lle.
el erler
şarıl ı Ptlevne,
Ey
Hesabı
e.y..
seferler
neferler
dağlarına
ey ..
z altrnin
vuramadım
yana
sofrasını
Kore
kez,
duramadım
şehidin,
soramadım
m
dağlarına
Düşmanın
ey ..
rgi .co
Kore
II
divanında
O zalim
kafirle
vuruşmak
Yiğitler
yanına
varamadım
Perk
olan
Yiğit
için
Şehit
anasına
iç.in, için, ey ..
d a ğ'lurnu k
bağlamak ağlamak
ardır,
ardır. ardır,
saramadım
ey ..
ww w.o tu
MEIDIEDİ
Halimle,
tavr ımla
ben
Yurda
için,
duruşmak
yiireği kara
Neyl1yem
Aeep
karışmak
de
gidene
ken
Gazaya Hakkın
bende
de ba na erkek
rı.danmışken
Düşman
askerin-ı,
saflarını
Bir
ey ..
Ne
yl iye
el irn e, düşmedt
nı
se
Altımda
fırsat,
lle .. Nevlive
ni
sahtan
an
t'Y
pusat ..
m
nazlı
kırat.,
pek
Bir Inttkam Ey
Kore'ye Bu
gitmemek
pazıyı
Güvuru
veren
Haram
bize
ş
serernedim CELAL
Kederin
ey .. TlJRA:..-İ
insafsız
Tanrı
Korede ...
gönlümlle
sevinç.
milyonlarca mi Ili,,?
nıc.
ise
ldnim
şehit pek
or adn :
Kor ede ...
düşmüş
acı
ku-hacı
Mosko ı' ba.ka.rsm ate5i
körede,
bekliyorum
nerde
Arıamu
hıncırrı, sevincim
gelmiş,
g elrnlş
Battacı çıkmış
Dünyada gözlerime duman Kore dağlurrndarı VATAN
dergılhı.
rıeyl e slrı, Mosk of urı dahi,
yerlere
gözünü coşar
...
g elrn.iş,
serede,
Yine Bozkurt şahu lcal kmrş Korelle ... Düşürıdükçe urukluı- lca,n görünür,
eh id irı a.hı,
ba.ba
artar
kardeşim
İntikam
ey ..
tülcenmez
Vız gelir bir Türke İnt.ikam a te ş! Icüllenlr
Ey
için,
gerernedim
kah rsa olur
TURANİ; Leşini
ş
ça rrnıhu
Düşmanda
biçim ..
hu.mb a k a
yaradan
gitse
Moskof
burada
kılıncım,
gelirsen
yerinde
Bu bahar
bağlı
düşmü~Korede
bekler
Gelmezsen
Moskof
dlnrni yo r .. Dl lh ürıdu r içim,
oldum.
şehit
karı
Bir yapsam
oldum,
sarumaz kolum
hırsiyle
aziz ruhuna»
oldum,
varurrıaz
elim,
düşman
Cenk
duramaz
kardeşim
Kahpe
Se ni n de ha klcın ı ve r-e me d irrı ey ..
Ne
uzak
yaranı
Benim
Dereler
m Oktay'ın
Ağabeyi
duydumda
Yollarım
ııı
Düşmedt
"Şehit
Alı! nidem,
serim,
yaramadım
}{ORE'DE
haber
mi derim?
kopası
AGRI
BAŞER
görünür, gö rünüı-:
Tunr ıda.ğ va tandır
bana.
Yarın
bugün
Altaydayım,
görede, IKorelle ...
ALİ
FUAT
AZGUR
7,
TüRKLERDE «Kore
çrrıl a.tı yo r, Allah !.. Allah! .. sesleri;
taa.rruza geçti
Kore'de Uzakşark
Türk
canlanıyor
Zaferi Bu
KORE'DE
görür
iyman
gibi
her
Asya
kasırgası,
Yaratıyor
cephede
Bozulmuş
kaçıvertar
Aş ık ; yar
...
Aşk
gözlerinde;
ötelerinde.
bu aslan bir
kükremesi
ölüm
sesi
gürledi;
bir
Son
yine
Türk'ündür,
Alt
geçen
üst
ömür
oluyor
Sızılar
zafer
Türk'e
Milyonlar
ders
Ey! .. İnsanlık Ağzından Çevir
kan
bak
alıyor,
yine
düşmanı,
N e darbeler
bir
inmekte
Seni
kan
ezmemek
Yüzde
yüz- zaf'er
Senin
kukla
Düşün
bir
Siperler
bir
gibi,
bÜYÜk günahımız
!Kalplerde
asker:
Tanrı
adı,
Sabırsızlanıyorlar Hasrettir Bir
çünkü
düğün
Iyrnnrıla Şimdi
onlar
Onlar
ki
bir
çoktan
onlara
bu
emir,
tek
marşı.
atar
bir
...
kulpl er ...
emir
«tarfhb
.
Türk
.
da ya.r a t l.. İiönci
bir
öreceğiz
ders
size,
verecek,
zafer
adı
Kur şad').
çelengi,
Tiirk'lerin
YILDIRD[
Kore
NİYAZİ
cengi...
GENÇAYDIN
MEH,ÜET
Kore'ye
Vur Mehmet Ok Yay
için
vur
için
vur
vur
atan
katkan alkan
Mehmet için
Ölü;liz
vur
Vur
İman
ağlar turan Yükse lsln
için
vatan
Kur'an
Yükselsin Parçalansın
hey için
Biz;
hasım
Yiğit
olan
için.
orası
dengine,
düşman
da, burası
der;
rengine.
İstiklal
çıksrnda
Veririz
çer-i,
seri ..
uğruna
Bulgu rr,
cengine,
da bir ..
önüme
geri..
olduktan
Koresi
MEHMETÇİGE ey şarıl ı tugay,
Yurdun
her
Yirmi Sana
bir milyon, ulaşmak
Selam Hep İman
Anadolu'dan,
Ankara'dan yirmi
rahmet
tekrar
ederse
Bolu'dan.
bir milyon
sedu ;
şehitleriııe,
kızıl
Çin itlerine.
ka.lpl e rt, gururla
ÇanakImle'yi İcap
SELAıu
selam
okuyoruz
dolu
BAŞER
iç-in ya r ış ıyoj- scrna drı.
gazilerine, lanet
TVRANİ
selam
Icöşeslmlen
keri,
de bir ...
CELAL
Se lüm
için,
da bir ..
bayı lı r Moskof
olan
TürklprE'
Tarih
için,
civa n-mert
ar-ar-ız dengt
bakrnaz
Çekilmeyiz
Ata
vur
sesi
gök kubbesi
eğer,
kabar t.trruz,
Kore'de bizlerde
rütbesine
bizde
Ayyıldızıma,
yarattmız. gelecegoiz,
yiil{seleceğiz.
selam
şarılr
et tl dönüyor
tekerrür selarn
Sancağ a,
eski
s('!;i
hey gök kubbesl GEDİKOGLU
çağa.
uyk usurıdurı, kor kusunıla.n.
Selam
Anadolu'nun,
tu
çiçeklE'rinden
g-iilünden
Anadolu
şt
ndu n top ru.ğırıda n,
ruhundan döndü
Ij a lp le r kinle
gururla,
geı::en yol, sizlere
8i1ln
gönülden
yaprağından.
selam şİmdi
Her Selim
KAMURAN
geber-strı
Selam
O sessiz
vur Allah
vol luyo ı-, uyanmış
aç: itlere
İs tf klü l şehidinin
vur
içi n vıır Aııah,
fert
bir ...
g crmü.seı-t
yarası
Söyleyin
Için
da
kubbesl
için vur Allah, Allah
VUr hakan
için vur
için
sesi
için vur
Par ça.lunsrn Han
an
bizler
kurşunun
Selam
gök
gir-ene.
Borası
Kılıcın,
Şehitlik
Allah
hey
bir
insan
Vu r Mch me t vur
vur
vur
Allah,
Par çatansm Vur
seslerus
Için vur
Yükselsin
Can
için
için
yola
beldiyor;
desteldiyor
dalga.lanan
da, bir ..
diyen
CENK;
saatler;
..
baş devir-one,
dünyaya
TURAN!
takmağa
süngü
kıymete
MEHMET'p
ALLAH-ALLAH
Bize;
çıkma.ğa,
ıvmanla
katarı
orıbaşı ...
zafer
bir ..
g erıverene,
girmişiz
TÜRE:
ww w.o tu
Czha.nrı
orılur,
dağlarında
Yn.ru.t .. Or da Çelenkler
ev v el
gönül,
aciz
Ey I, Kore
dillerde
var I.
ne eder'?
çavuş,
biran
areresi dolu
Subay,
vuruşla
Gelmişiz
gölgeler;
Mehmetçiğe
da
töhmete,
Hirü'sr
tayfunu,
Gazaya
var;
Allah'ımız
oynattığın
düşün,
var ; var! ..
sahibiz.
bizim ... Bizinı
kere
dolu
toprağa
kılıç
Beşr-ı-In
sahibiz ...
olan
korsan ..
sorsarı.
ba krnaz
giren
Kı r al ı kaz.ığa Ul küsü uğruna
çocuklarum.
bir buyr ağa
diyerek,
Tek
de
Her ka.rışı
verecek,
gazaya
ken
U ğr-unda can
sözü
yiğ-it,
Ur a l'r Altay'!
maskarasr:
Bizim cihana meydan okumuş ceddlmiz -Maz.lüma zulmedene vurrna.ğ a haddimiz
yigide
..
ufuklarına,
kızıl
sarsan,
çarpışan
aşııtın
uğruna
ıçın
varusın
Hurı rPs ı, Da rası
İmanla.
Türk'ten.
yüzkarası
bir ..
Bektaşi da bir ..
haklıdır
Alınmaz Din
gökten;
avuç
Stalin
Kore
dernek, ..
yağıyor
dünyarım
damlayan
gözlerini,
yas
olur,
karası
_kapan
Sezar'ı,
has
da
olmuş
aşığın için
Mavzerini
misali ...
Mehmetçiğe öliim
elası,
Hak
misali;
dinamit
dağlar,
Gözlerin
hürmetlerimle
sovlerıgen
sarası
hiç
it
demek! .. Zafersiz
illetinin
CENK
kahramanlarma.
uğrunıı
Şimdiden
hengürnesl.
kızıllar
Türk'ün söz
askerleri
Türkün
Türk
rgi .co
Gökleri
ASKERİ
m
TüRK
kabarıyor
ce nrıe t vn tnrı ın, tertemiz kızıl
itlerl
Dünya
size,
denize. tn şryo r-, ulaşıyor. h avus ındun,
haritasından l\IAHl\IUT
.... GÜL}!;mrAN
ı; i
10
ORKUN
Ku b ilay Han ve Çinli M ii a v ir leri ş
Yazan:
PROF, Dr."OTTO FRANKE • BERLİl\'" Çeviren: GÖKÇEOGLU SAİT Kaba tas Lisesi A lmanca Öğretmeni
rgi .co
m
zamanında olmuş ve bu sırada Ma ngu Gobi'nirı güne. virıdeki bütün Ç'n mıntıkasını sivil ve askeri idare. sini tamamile üzerine aldığı', srm-ini vermişti, Kubılay, bundan çok evvel Konf'üçiüs akideli bil. ginleri etrafına toplamıştı. O bunları seferlerinde ta . mmış. yahut ona itimad ettiği kimseler tarafından ta vsiye edilmişlerdi. Bu bilginler tarafından Çinlilere ait ananevi devlet b.Igile ri tatbik sahasına konuldu, Hakan, onların yüksek devlet memuriyetlerinde ça. lıştırılmalarına itina etti, Çoğu hakanın güvenilir dost., ları idi. Kubılay ya büyük bir insan sarrafı (insanları iyi ta nya n ) idi, yahut da arkadaşlarını secmekte isabet eden vardı ıncilara sahipti. Çünkü bunların hep. si yükselmiş, çoğu en yüksek makamlara ermişti. Hiç birisi şahsi menfaatı peşinde koşrnarmş, bilakis son n~fE'slerine kada:' itvnadı muhafaza etmiş, efendileri. nin duyar kulağı olmuşlardı, Büyük Han, 1260 yılında iradeyi kendi emrine aldıktan sonra dahi.; Moğol Yuarr.Han sülalesi'nin yıllıklarında elliden fazla bu çeşit Cinli müşavir veya dostun adı verilmekte, bun. ların hayatı ve icraat ı anlatılmaktadır, Bunlar haki. katen maruf şahsiyetler idi, aralarında Konfüçiüs aki , c1esi ve ayni zamanda pratik idare sahasında bilgili zeva t vardı. Bunlar, .çok defa harp zamanlarında kav, gase ver Moğol muhariplerinin halka kötü muamele ettiği güney mm takasında içten ve dıştan çökmüş olan Çinli Sung Hanedam üzerinde itidalle tesir e tmişler.. elir. En;er Moğol devleti kendi doğu kısımlarında baş. lang ıçtan itibaren Çin kültürünün tesirinde kaldı ise, yalnız devlet idaresinde değil, ayni zarııanda idareciler .n kafalarında Cinli ruhu büyük bir yer tu tmuşsa, bu daha çok onların muhitindeki Konfüçiüs alddeli kalem erbabı sayesinde olmuştur. Hakiki bir hakan olarak kendi halkına karşı koyan ve sema tarafından vaztf'elendirilerek mesuliye t deruhte etmiş olan Kubılay'ın kendisi ise bu ananevi hissi şuur-laş tırrnış tır. Büyük Han'ın Çinli müşavirleri ile Konfüçiüs men, suplarırun devlet adabı ve ahlak ı üzerine yapmış olduğu sayısiz konuşmalar bize kadar gelmiştir. Bunlar tamamen devlet içinde bazı ahlaki kaldelerin ta tbi , kinden doğmaktadır, Bunlardan biri ele: «Allahın oğlu için devlet bil' ailedir ", Bir digeri «Halk kütlesi onun .hakamn. cocuklarrdir Devleti halka, halkı devlete yabancılas tn-mağa mezun değiliz, onlar su ile balık gibi birbirinden ayrılmaz bır küldür» Nazartve ve pratik sahasında büyük tesiri olan bu zatlardan biri: Lin. Pi ngcÇung olup bir eski Cinli memur ailesine mensuptur, Çok yayı)mı;; olan ve kendi hayatından bahseden ha tu-atında bazı esaslı kaideler vazetmişttr. Bu kaide .
ww w.o tu
ken
de
13" yüzyılda bir irnpa ıat or luğ un zuhuru; yani As. yanın doğusunda Onon \"E~ Kerüleng ırmakları arasın. da pı-irnmf, çoban bir halkın ani olarak yükselmesi rnunt azarn, sağlam ve ulu bir devlet olarak kuruluşu . devamlı olarak 1:)0 yıl varhğ ına sahip olmuştur. simdi; ye kadar bilinmeyen ve hiçbir suretle tekerrür e trmyen bir g enislik te oluşu, şüphesiz tarihte iy.ce tanıdığımız büyük meselelerden biridir. Fakat bu problem içinde ilk kurucu Çingiz Han'ın evsaf ı yanında torunu Kubılay Han tekrar hususi bir fenomen teşkil etmekte, fikri ve a h laki bakımdan bÜYÜk babasından daha çok hay. rete lay:ı, bulunmaktadır. Çin devle tirun tarihinde o işte bu sebepten ilk «Barbar", idi, (Çin düşünüşüne göre çinli olrnıvan demekti i BC!tün devleti el inde tu. tuyor, yine bu sebepten hak ki le Semanın oğlu olarak t ebcil edilebiliyor ve Cinliler'in (Cihansümül dünya tasa vvuru ı na göre Cihanşurnul hakim t Unve rsalhers., cher ı olarak Allah ile insan arasında mutavassıt bulu, nuyordu. Bu merkez! teşkilat etrafında vücut bulan kudsivet halesi avni teskila tın uygunsuz hareket lerile 13, yüzyılda zayıflamış ve bu ideal srhr-i.dini kuvve ti , ni henüz kaybetmemiş ve Kub ılay Han gibi bir insan iız eıine tesir edecek kadar kuvvetli bulunmuştur.
Cihancu-lik fikrine Çingiz "Han başlangıçta s a hib olmuş, fakat herhalde Cnta asya r akimive t! altına gir. dikten sonra artık kudret ink işafı, ih t iras, kendi \"e ailesi için şöh re t. zenginlik ve hakimivet onun kana. atına göre, k e ndsine Semanın lütfu o.arak verilmiş. til'; Etkin ahlaki bir noktainazar. milletlerin ve insil. niyetin refahı için herhangi bir talepte bulunmak kendisi ve bütün milleti için boş bir şeydir, Kubılav Han, tamamile baskadır. Çingiz Han'ın oğullar: ve torunları arasında Moğol kudretinin geni!). lernesi büyük fatihin vasivye ti eseridir. Fakat şimdi onun kudret iradesine, futuhat nuruzuna yeni, yaban. cı, medenl leştirici tesirler sokulmağa başlamıştır, Uvgur-lar. İnınlı müs Iümanla ı-, Kıtaylar artık Çingiz", in hakimiyeti altında; sonra daha çok orıun ha lef le ıi idaresinde :\Ioğollar tarafından rnüşavi r olarak celbe . d.Imiş ve dikkatle dinlenmişlerdir. Mogol Hanlarının sarayında Asyanın her tarafından pek çok münevvcr ve bilgin erkekler bulunurdu" Bunlar arasında birçok Cinli vardı. Bu hal bilhassa Kubılavın Idaresinde ve 1251 de ida reyi eline alan kardeşi Mangu Han t l )
(li l\Ianğu Han: Bu To luyun oğlu Mürike (Merıgü ı dül' 1251-1259, Krş, Prof. Dr, A, Z, Velieli Togan : UmCı. mi Türk Tarihine Giriş, S" 60 vd. S, Gökçe
i"
11
ORKUN ancak çin tarihinden çıkarılabılır. O: «Semanın Hanla başlıyan hakimler silsilesini tayin ettiğini, bunların kısa bir zamanda Dünya devletine sahib olabileceklerini, ve bu devletin çocuklarına miras kalacağını söylüyor ve M. E. Han _ Devrine ait bir çin sözünü hatırlatıyor: "Şüphesiz devlete at sırtında nailolunur, fakat at sırtından idare edilemez>. Bu sözü, bir· Moğol için kendiliğinden anlaşılması güç olan, vazife şuuruna sahib bir devlet idaresine ait is, tekler takib etmektedir. Erazinin iman ve ipek Istih , sali en hızlı bi r teşvik ve isteğe nailolmalı, (Çingiz Han mukaddema bütün Kuzey Çini mer'a haline getirmek istiyordu), ticaret ve munakale himaye edilmelidir. Bu arada tahsil ihmal edilmemeli, mektep tesis etme işi gevşe tilmemelidir Korıfüçiyüs mabedi her mın takada mevcut olmalı ve tayin edilen kurban ve bayramlar bunların içinde yapılmalıdır. Bunları hepsini şu esas -tayin etmektedir: Yani sultan tahta çıktıktan sonra, (Bu Kubılay'ın kardeşi Mangu Han idi.) devlet teşkilatının temelini teşkil eden merkezi idareyi tanzim etmek icabeder. Dig.:.r hükümet t eşki , lii.!ına gcl.rıce : bunların kıymeti çok sayıda memur bulmağa tabi olmayıp, bilakis doğru insanlara iş ver , rneğe bağhdir.» Keza 12. yüzyılın sonunda Çu Hi'nin ve Yeni Konfüçiyüsçüler denilen tabilerinin felsefi düşünceleri de Kubılay'a yol gös terrnişt!r. Kubilay'ın Çinli dostlarından biri yenibaştan Moğolca öğrenmişti, ve en ~ühim yazılanndan biri olan tarihi vesika la r , dan ibaret bir külliya tı kanun kitaplarının kendi mek , teplerine gÖre şerhi için tercüme edecekti. Çin kültürüne hayranlığı ve bu kültürün mümessilleriyle sah, si dostluğu, öğrenme ihtirası olan 'Kubılay için, tamamen 'bir talih eseri olmuştur. 1257 yılında Kuzey Çinde Kubılay idaresinde bulunan vilayetlerde hayır dua kazanacağı bir faaliyet ink işaf etti: Erazi köylü ailelere tarla olarak verilmek için parsellere ayrıldı, çf t, çili k pratik esaslarla toprağa bağlanmış Çinli olmıyan ahaliye ihtiyaç gösteriyordu, Bunlar böylece iskarı edilmiş oluyordu. Mek tepler kuruldu, obalar teşkil edildi, bu suretle birlik ve müsavat fikirleri irıkişaf . etti. Zamanın geride kalmış olan inki lapçı, (Reforrna., tor) Büyük Han'ın sarayında Çin dostluğundan dolayı if tiraya uğradı. Bu sırada gizli fesatçılar onu kardeşine karşı ittiham ettiler. Marıgu Han fısıltılara inandi adamlarından birini Kubrlayı n Vei vadisindeki konağına durumu tedkik için elçi olarak gönderdi. Orada bir mernurlye t ihdas edildi, bütün maliye ve ticaret işleri teftiş edildi. Kubılay tarafından yerleştirilen bütün memurlar dinlendi ve ekserisi ölüm cezasına uğ . ratrldı, Kubılay bu hadiselere çok kızdı, hasıml arına kılıçla mukabele etmesine az kalmıştı. Sınırsız vahim neticeler doğabilecekti. İtimat ettiği bir Çinli ona Konfüçiyüs'Iın bir nasihatını hatırlattı: Han, hakim ve ağabeydir. kendisi tebaa ve küçük kardeştir, bu sebepten itaata mecburdur. Cinli'nin müteakip nasihatları üzerine Kubılay Karakurum sarayına gitti, kardeşiyle açıkca konuştu, bütün yanlış anlayışlar uzaklaştırıldı. Barışma candaridi. yapılan tedkikler durduruldu.
Sultanı dünyanın her kısmından bilginler- davet etti. Bu sebepten biz Kubılay'm sarayında Çinlilerin yanında sayısı az da olsa Tibetli buldistler, islam Uygurlar, İranlı ve Araplar, Doğu ve .içasyali Nastür i hıris., tiyarılar, hatta Avrupalı tüccarlar ve sanatkarlar görüyoruz. Mesela Venedikli Polos ve onun meşhur oğlu Kubılay Harun hususi teveccühünü kazanmış olan Mar co .yahut _belki bir Alman mekanik çisi olan diğer bir zat gibi ki şehirlerin tahkimatı için yapılan inşaata kuvve tli taş fırlatıcı aletler sevk etmişti. Bütün dini sistemler, bütün milletler ve ırkıada bütün dünyaya açık olan bu adam ayni iyilik ve bitaraflıkla yüz yüze gelmiş, hiçbir suretle Konfüçiyüs alimlerinin mağrur tahamülsüzlüğüne düşmemiştir. Şüphesiz bütün bu yabancı tesirler arasında Kubılay'ın Çinli bilginleri tarafından getirilenler en kuvve tlisi olmuştur. O bu Çirıl i tesire Konfüçiyüscülerin (Cihanşümül Devlet) fikrirı', ahlaki, dini temelleriyle birlikte vermiş, onu «Sernarnrı oğlu mefhumuna yaklaştırmış ve ona bunu öğretmiştir. Çine ve dünya devletine bir bütün olarak hakim olmak isteyince, bu mevki ondan ayrılamaz gerekli b.r mertebe idi, fakat Kubılay, bu sebepten Konfüçlyüs taraftarlarının bir· ortodoksu da olmamıştır: O, kendisini dondurucu ıkatılaştu-ıcı) bir sistemin şekilleri ve kaideleriyle bağlatmamıştır. Tıpkı hakanın bütün yabancı sultanları önünde durdurması gibi ... İyiyi ve maksada uygun olanı her tarafta ve kendisine teklif edildiği yerde almak için, Kubıl ay kerı; di hükümlerine is tik lali ve serbestliği muhafaza etmiştir. Böylece o kuvvetli eeddi Çingiz Handan daha az muvaffak olmamıstrr : Çini askeri ve siyasi bakımdan yenmiş. ayni zamanda konfüçiyüsçülüğe galebe çalrmş, Çinin ruhu altında ezilmeden onun hakimi olmuştur. i'
ww w.o tu
ken
de
rgi .co
Çingiz
m
ler
Bu esnada tesir ekadar fazla idi ki Kubılay Han kendi Çi nli dostunu terketti. Konfüclyirsçülerin dev, le t ahlakına ait kanunlarını benimsedi ve ayni zamanda Konfüçiyüs sistemi içinde mahpus kalmadı. Moğol
Kubılay Han, tarihin en büyük hükümdarlarından bi; ridi r Onun' şahsiye ti de kudreti kadar büyüktür. Do'J;uda ve Batıda devrrıin adamları ve sonrakiler tarafından buna şahadet edilmiştir. Biz Acern ve Arap taı-ihçileı-inin mübalağalarıru bir tarafa bırakarak büyük hakanı en iyi tanıyan Marko Pelo'nun ona dair söyledikleri ile yetiniyoruz: O .Kubılay, hak kiyle beğlerin beği lakabmı taşımaktadır. Herkes bunun bir hakikat olduğunu. bu büyük harun tebaa, memleket ve zengin, lik bakımından milletin en büyük adamı olduğunu ve böyle bir adamın ilk babamız Adem'in zamanından bu, güne kadar asla dünyada yaşamamiş olduğunu, şimdi yaşamadığını biliyorum. Onun idaresinde bütün millet; ler öyle bir itaatla yaşamaktadırlar ki, başka bir kıraIm idaresinde buna asla imkarı yok tur.. Bu konuda en ağır basan cihet belki, Konfüçiyüs akidesine bağlı Yuarı.muh tu-alaı-ı müellifinin esaslı karakteri yıkılmış olan Moğol iradesine karşı düşmanlık olan bir devirele bulunması ve onun tararından mukavemetle beraber şu hakikatın itiraf edilmesidir: «Şi-tsu (bu Kubılay Han", dır.) açık fikirli idi, uzakları gören geniş bir görüşe sa, hipti, insanlara kabiliyetlerine göre iş vermesini bi liyor , du. Itimade layık kimseleri kullanmak suretiyle KonIüciyüs alddelerinin esas kaidelerini muhafaza ediyordu. Bu suretle Çin kültürü ilk barbarları mede nilesti r., ınek imkanını bulmuştu. Nizarnlar ve teşkilat buna göre hazırlanmış, biricik nesil tarafından başarılan şeyler, uzak devi ıle ı-s intikal ettirilmiştir::·. Çavl reu : GÖKÇEOGLU li>AİT
D SAYIN
Kİ:\l?
ŞüK.üR
m
rgi .co HANGİSİ
*
VER
DE
Ortalıkta bir şamatadır gidiyor. Komünistler, dönme, ler, zorbalar drtica:" adlı bir urnacıyı şişirdikçe şi , si r.yoı-la r, onun kötülüğü, hainliği, tehlikesi hakkında bağırdıkça bağtrryorlar; k uf iırrle n, tehditlerden, kin tahriklerinden, toz dumandan bir şeyi görmeğe, arıla., ma ğa fırsat düsrnüvor. Bize öyle geliyor ki çorbacılar gürültüyü fazla kacırdılaı-: Bu gidişlc millet, "Durun bakayım, şanratayı kesin de, şu işin aslını faslını dinç kaf a yl a bir kerecik ele ben takdir edeyim!., diyecek.
*
İKTİDAR?
Bugünkü iktidar ile C.H.P. (muhalefet) i arasındaki münasebetler o kadar garip, o kadar anlaşılmaz ki... Bir misal: Demok ra t Parti milletvekillerinden biri Ha lke vlnde bir konuşma yaparak bu arada Emniyet seyrisefer şubesinin bazı yolsuz hareketlerini tenkit ediyor ULUS hemen paçaları sıvamiş. Emniyet Müdürlüğünü müdafaa ediyor ve onu tenkide cüret eden Demokrat Milletvekili aleyhine ateş püskürüyor. Anlaşılan şimdiki emniyet erkanını Demokrat Partiden ziyade ULUS benirnsiyor. Kim bilir, belki de hakkı vardır.
ww w.o tu
«Boğuk sesli ihtiyar polrtkacı nın sesi, Millet Meclisinde, virıe crkrnıs. İnönü efendi bu sefer Erzincan zelzele felaketi ziyaretinde vagona kapanıp kumar oyrıarnakla, vesaire ile itharn edilm'ş ve aleyhine deliller de ileri sürülmüş. Bizinıki (') kürsüye çıkıp, cevap ver'ine. basmıs küfürü, sonunda da şu cevhe ri yumurı iamıs: «Bir mernleke tte iftira usulü hüküm sü, rerse o memleket batar. A mübarek (!), sana ifti_ ranın eyi bii' şeyolduğunu söyliyen var rnı? Sen yalnız hakkında sövlenenleı-m iftira olduğunu ispat et. Mcrnle ks t ise, Tanriva bin şükür, öyle bir iki iftira ile kolay kolay batmıvor Yoksa senn 1944 teki haya , Sizlığın SO:1 haddine varan iftiraların bu memleketi bir değil bin kere batırmıs tı.
:::;c J{A~Ic;r
*
ken
*
TAXrrIYA
BAYANLAR
Batı Akdeniz seferinden her dönen gemimiz, kış olsun yaz olsun, bil' sürü «sayın bayan» i kurksüz götürür, kürklü getirir. Geçen sefer de çifter kürklü getirmiş. (kürkün gümrüğünü vermernek için üstelik seyahat iç.n de döviz harcanıyor. Acaba gelen kürkü ister toptan tüccara gelsin, ister bir kadının sırtmôa gelsin aynı .gümrük resmine bağlamak o kadar akla gelmlyecek bir tedbir midir?), Bu kadınların kürk edinme gayreti vaktiyle kürkü ile böbürlenen şu sözü ne güzel hatırlatıyor: - Bu kürk asıl sahibini bile hayvanlıktan kur taramadıktan sonra, seni mi kurtaracak?
de
ALD.-\NAN
Yeni İstanbul'da Bedii Faik adında bir yazar; ne yolun yolcusu olduğunu bj1mi~'enin anlaması için f ık , ras:nı Falih Rıf k ı At ay'a ithaf ettiğini söylemek yeter. Bu ithaflı f ıkr-asinda dcrnokr-asnin ge tirdiği hür . r ive ti bir baha r havas-mn sıcaklığına benzetiyor, fakat ondan sonra birdenbire kış havasmın döndüğünü, ortaya çıkan <,·obaz.. ların erkerı açan badem ağaçları gibi aldannuş olduğunu yazıyor. Bizce aldanan asıl kendisidir. Bir perde üzerinde cılk renklerle boyanmış bir kış manzarası önüne tutulunca milletin karuvereceğini sanmak la aldanrmş., tır. Türkü hemen korkup sinecek sec iyede farz etmekle ·aldanmıştır. 19'14 tekine benzer bir tahrik ve baskı havasirıın aynı kolavhkla demokrasi devrinde de yara , tılabileceğini umrnakla aldanmıştır. Ve en rnühimi, 14 Mayıst a kapanan devri, ister hile ister zorbalıkla olsun, horr.atmak teşebbüsü karşısında rni lle tn göz U kapalı ve hareketsiz kalabileceğini ha tr ından geçirmekle aldanrmst n. «Daha da çok atdanacaktrr.-.
*
ı-tsr ı-tsr
OTU
t Pisi pıs ı denilen bir ot vardır. Başağının tüyleri geriye doğru tırtıklı olduğu için ne şekilde kımılda., tılır ve ellenirse hep burnunun dikine gider ve hiç geriye gitmez, Çocuklar muziplik olsun diye arkadaşlarının elbisesinden içeri koyuverirler, arkadaş kımıL dadık ca o da hep ileri doğru yürür, baş belası olur.) Devletler de insanlar gibi geçmiş yanlışlardan ders alarak iyi görülen işleri, başarıları daha fazla iler'Ieterek, ve hatalı çıkan işlerden zamanında dönerek ilerterler. Fakat bizde bir takım zorba yobazlar türedi ki, bunlar «Olmaz!'. diyorlar. Bunlara göre yakın geçmişte ne yapılmışsa millet bunların tek noktasından geri dönmek hakkını haiz değildir. Bir kimse, şu iş olmadı, geriye gidelim..; dedi mi, "Vay! Seni gidi mürteci ' Ezin şunun kafasını 'o"~ yaygarası ve klıfürle~'. Bu tak t iğe ,':ÇL"I~ŞŞ' ,. demenin sırası geldi. Şöyle bir durup düşünelim, biz bundan sonra ne yapacağız, insan gibi yaşamanın ve ilerlemenin yollarını mı arayacağ ız, yoksa ömrümüz oldukça pisi pisi otu mu oynıyacağız ?
,
j
13
ORKUN
7•
Gençlik Ne Diyor
mevzularda gayet hassastır. Yalnış bir yol görürsek sizden evvel biz müdahale ederiz. Ortada yalnış bir yol yoktur. Sizin din dersler-inin kanunen kabul edilişine karşı cephe almanıza sebep nedir? Her zaman daldığınız gaflet uykusundan uyanıp ta Tevfik İleri'n'n son seyahatlarında asil milletimizin iyman ından gelen tezahüratı da görmediniz mi? Bu size bir cevaptır. Yine milli iradenin kayıtsız şartsız millet te olduğunun bir neticesi deği l midir? Demokrasi şu hiırr iye ti verdi : Çocuklarınıza isterseniz din dersi okutursunuz, isterseniz okutmazsınız. Sözlerimze son verirken Allah yolunda yürüyenıere başarı, bu yoldan sapanlara da hidaye t dileriz.
Gençlik adına çeşitli beyannameler neşredilirken, Türk gençliğinin duygu ve düşüncesini ifade etmek hakkını, (ve hatta Inhisarı ru ) , dönme, mason, komü, nist ve gayri Türk matbuat kendinde tutan bir dil kullanırken, Ankaradaki Türk Gençlik teşkilatı şube. sinin bize gönderdiği (matbuat) ın neşretmemek su. retiyle dürüstlük (!,) derecesini göstermesine bir kere daha vesile teşkil eden bir beyannamesinden aşağıda. ki satırları alıyoruz. Beyanname Bülent Nuri Esen'in okullarında din ders i okutulmasım Anayasaya aykırı bulan mahut teşebbüsüne karşı yazılmıştır: 1 - Taassup; üç buçuk adet dinsizin yirmi bir milyon Müslümana Türk'ün vicdani kanaatlerine hürmet. sizliği değil de; yirmi bir milyon Türk'ün üç buçuk adet dinsizin vicdansızlığına hürrne ti midir?
••••••••
2 (Hakimiyet kayıtsız şartsız rnile'tirıdi r ) düstu, turunu Sayın Profesöre ha tıt-la trnayı milli bir borç biliriz. Dinsizliğe ihtiyaç hisseden üç buçuk adet din. sizin hatırı için, dirıe ihtiyaç hisseden 21 milyon Müs. /iirnan Türk'ün dni ihtiyaç ve kanaatlerini çiğnete . rneyiz. Siz bir fertsiniz, karşımzda koskoca bir millet Iradesi var. Muhakkakki Anayasanın yukardaki ana maddesine göre tercihe şayanı dikkat de budur. 3 - Milliyetçi olmanın yegane düsturu idealist ale maktır ki bu da ancak ruhun ve Allahın varlığına inanmakla mümkündür 4 Son bir misalolarak Kore'de kemiyetçe bir avuç; fakat iv-nanca kainat a siğrmyacak kadar büyük bir kıymet taşıyan şanlı 'I'ugayırmz ın ' bu muvarf'akı, yetini temin eden menbaın en büyüğü olan dinimizi rencide etmenize «Türk Gençlik Teşkilatı·, olarak tahammülümuz yoktur.
Türk •••••.
4ı
Gençlik ~~
m Mehrne tçik
Dünvayı
tarihe
destan
'u
Şubesi ~$
Türk
Moskof'un
tetikte
Kardeş
Durduk,
durduk,
ken
de
Moskof'un
Kore
durarnaz
vaktr
seferine kızılı
olduk. old u k :
hey!
bıktı
türküsünü
hey!
olduk,
de leceğtz
kollamalüan
Savaş
belcliyor,
geleceğiz
gayri
beynini
Namert
hey!
soramuz vuramaz
dertlerini
yüz ii maskeliydi
Bir
sıra
hakkından
Bozkurtla.ı-, Bozkurtlar.
çık tt Bozkurtlar,
bine
bo leceğiz
hey!
Damarlardan
al al olmuş
Rus
denince;
hemen
akla. piç gelir,
Bir
Melımede
cümle
kızıl hiç gelir,
Beşbirıle Eski
Hiir
sonra;'
düreliikten
zevkine
bayrak
hey!
g ördük ten
defterleri
alma
öç gelir.
da lacağrz
hesapları
Biitün
öo
milvorıa
altında
sonra;
Öleceğiz
Harpten
bu zevk,
sazrları,
Kinimiz
var
azdan
öyle
sözden
bizden
Onlara
bulacağız
mezar
Dama.ı-Iar-ımızrlakj Bizdeki Bu
heyecan,
ruh,
hey!
başkadır. başkadır,
bu evlad .ı vatan
Ya şehit,
değildir.
değildir,
alkan iman
hey!
değildir.
Bu Itirıl giitmiyen da
sonra;
erdikten
başlcarln-,
ya gazi cln ca.ğız h ey !
Ha ra buğtuma.yın g eltrıleı-, Ictz lar, Artık Irılerne yin sağlar, lcopuztar, Bizi ·eğlemeyin dağlar, deruzler, 'I'Iir kl lılc öcümüzü alacağız hey! Gümrii'de
siliUıı atmıştı
Mosl,of,
Plcvne'de
yere
Muslcof,
Prut'ta
ırzını
Bu sefer
batrmştı satnuştı
tarihten
Moskof.
sileceğiz
hey! AYHAN
to
•••••••
0$.
~ •••
,.~
••••.
c
!
eldiyor.
salacağız
dehşete
rgi .co
Bütün
ww w.o tu
--
Anka ra
IKORE DESTANI
5 - Bu memleketin milli birliğini rencide eden bu dindar çıkmadı; fakat bu milletin milli birliği daima din düşmanları tarafından rerıc.de edildi. 6 - İyrnanh ve iymansiz iki insan arasında en basit manası ile şu fark vardır: İymanlı olan bir insan vatan için doğar, vatan için yaşar ve vatan için ölür. Kısaca hayatının yegane gayesi vatan ve rnil le t tir. İymansız ise, tam manasiyle bir egoist tir. O; milli menfaatleri, küçük, adi ve sahsi menfaatler ka rşism; da çiğner. İşte bugünkü Sayın Profesörl'ın hareke ti de bunun bir tezahürüdür. Dini tedrisatın kabulü milli menf'aa tl eı-irnjz!n icabı fakat sizin buna karsi cephe alışınız şahsi şöhret hırsınızın bir ne ticesidir Bizler, Demokrat Parti iktidarının Milli Eğitim Bak anı olan Tevfik İleri'yi değil; bundan 17 yıl önce (1933 yılı) Milli Türk Talebe Birliğinin başkanı olan ve o günden bugüne kadar milli menfaa tler için «Hasbe ten Lil lah » mücadele ederek Türk gençliğinin kalbinde hakiki bir ağabeylik ve Türk milletinin kalbinde de hakiki bir evlatlık sevgisini kazanan iyrnan sahibi milliyetçi bir Türk genci Tevfik İleri'yi tanıyoruz. Ne zaman ve nerede hakikatle zulüm boğusmussa: zulrrıün bayraktaı-hğını yapanlara sarıldınız. Onları müdafaa ettiniz. Fakat beraberce ezildiniz. Hak her yerde haktır. Türk gençliği şuurlu ve milli her hareketi doğuran şahsiye tlerle beraber ve onları desteklemek vazifesiyle mükellef tir. Aksi halde; gençlik bu
Teşkilatı
+>e> ••••.••
İNAL
~ ••.•••
~~
14
ORKUN
~""""~"""'''''''-'''''''''~''''''''''''''''i&.'''~ h.."-""''''''''''''''''~'''~ ~ ~ Süleyman Hüsnü Paşa ~
~
'KÜLÜG-TEGİN
v:; ~" " ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
!4 ~ ~ ~ ~ ı;ı:; ~ ~ ~ ~ ~ ~
r.; ~ ~ ~
~ ~ ~
Harbiyede edebiyat ve tarih hoca b k la r ında bulunduğu sırada, yazdığı :Ylebani-L'11 l nsa . .Tarih..i Alem, ve «Sa iLı Türki adlı ese ı-Icri ni
çülerinin «i lk babaları' ndan ve «iki Tüü:çülük i i d b" i Sul Hiısnt Pa ,ı avuzu n an ırı o an ~ u eyrnan usnu so:aısYııı'n a_nyneıaı_ıl,'nlea, g"ekt-airdeibrı"şıicnliaıcsslel, k eicambul.t"ı unbıI'z-e,b, iraz .; n
m
ineeliyer ek vücuda getirdiği «Tarih-i AlenF niçin yazdığını, Süleyman Paşadan dirıliyelirn: «Askeri mekteblerin nezaretine geçince bu mekteblere lazım olan kitabıarın tercümesini mütehassıslara havale ettim, Fakat, sıra T'ar ihc gelince, bunun tercüme tarikiyle yaz ılarmyacağı; nı düşündürn. Avrupada yazılan bütün tarih ki. tabları dinimize, yahut milliyetimize rru-ı.ıu. ğürnüze ) ait iftiralarla doludur, Bu kitabıardan hiç birisi tercüme edilip de mekteblerimizde ckutturulamaz. Bu sebebe binaen, mektebleri ; mizde okutturulacak 'tarih kitabının telifini be.ı üzerime aldım, Vücude getirdiğim bu ki tab ta hakika te mugayir hiç bir söze tesadüf olunarm, yacağı gibi, drıimize ve milliyetimize muhalif hiç bir söze de rastlamak imkanı yoktur,', Süleyman Paşanın, Türk milletinin şeref ve iftiharla dolu uzun mazisini gençliğe öğr-etrnek ve bu suretle Türklük duygusunu aşılamak için kaleme aldığı «Tarih-i Alem", on üç fasıldan ibaret 1016 sayfa olup Eski Zamanlar tarihm-ı aittir, 1875 tarrhinde basılmış olan bu bir inci ciltte yedinci bölüm, .:Tavaif_i Türk", başlığı altında Türk tarihinin ilk devirlerine tahsis edil, miş V2 161 sayfa tutan bu kısımda; Avrupa tarihlerinde bahsi geçen Hun'ların, Çin vakayina . melerinde sözü e di le rı Hina.Nu'Iar ve Kunların Türk'lerin ilk dedeleri old~ğunu, Hiung .Nu sü , [alesrni n rniıesslsi Mete'nin Uğuz-Han olması lazım geldiğini ileri sürmek suretiyle ve Türk Tarihini çok eski zamanlardan itibaren mütalea etmekle, "Bütün Tül'ldCık" noktasından, tarihi Türkçülük yapmıştır, Süleyman Hüsnü Paşanın Türkçecilik hakkm., daki fikirlerine gelince: o, yazdığı diğer bir ese.. rinde, Cevdet Paşa gibi «KavaidJ Osmaniye" adını verrniyerek, «Sar Lı Türki" ismini koyrnus , tur, "Tali m-i Edebiya t-ı Osmaniye:" adında bi r eser meydana getiren Recaizade Ekrem Beğ'e yazdığı bil' mektupta: «Osmanlı Edebiyatı dernek doğru değildir. Nasıl ki. lisanımıza Osmanlı Jisam ve rnil le tirnize Osmanlı milleti demek G~ va rıhs tı r. Çünkü: Osmanlı tabiri yalnız devleti.miz i» adıdır. Milletimizin ünvanı ise yalnız Türk'tür, Bi naerıa levh, lisanımız da Türk lisa. mdır, edebiyatmuz da Türk edebiyatıdır,,, cı:yeı-ek kendisinin ne kadar koyu bil' Türkçü ve T'ürkçeci olduğunu anlatmış bulunuyordu, Ziya Gökalp'ın dediği gibi, Tanzimat Tüi'lz-
rgi .co
~ ~ p.:; ~ ~ ~ ~
Tanzima t'Ia başlıyan Türkçülük hareketinin önderlerinden biri olan Şıpka kahramanı Müşir Süleyman Hüsnü Paşa, 25 Kasım 1838 (20 Ramazan 1254) tarihinde İstanbulda doğmuştur. Babası Şekerci Mehmet Halit Efendidir, İlk tahsilden sonra Maçka Askeri İdadisi'ne girrnis ; oradan «Mek teb.I 'Fünun.,u Harbiye" ye geçmi~ ve Mülazirn.! Sani rütbesiyle mezun olarak Bosnaya gönderilmişti. İstanbulda bulunduğu senelerde «Ulurrı.u Arabiye ve Dirıiye. derslerine devam ederek icazet aldı, Girit ih ti lalinin ve Yemen isyanının bastırılmasına iştirak etti; İstanbula oönüşünde Harbiye J\Iektebinde edebiyat ve tarih hocalıklarında bulundu, 1873 tarihinde Mirlivalıkla Askeri Mektebler İkinci Nazu-Iığı ile Ders Nazı r lığ ına tayin edildi; bir yıl sonra da ferikliğe terfi etti, Mithat Paşanın başkarıhğında toplanan "Kanun-u Esasi kornis, yonunda Padisaha vekalet etmişti, Ayni sene içinde Müşir rütbesiyle Bosna-Hersek komutanlığına gönderildi, 1S,7_78 Osmanlı-Rus Harbinin başlaması üzerme, Dedeağaç'a gelerek Balkanlar'a sa rkrnak is tiye n Ruslar'a karşı bir çok muharebelerde bulundu; Tarihte «Şıpk a Kahramanı', diye anıl ır. Bu muharebeler daha neticelenmeden Tuna Umumi Komutanlığına tayin edilmişti, Harbin. saraydan idaresine tarartar olmıyan Süleyman Paşa, İstanbul'a gelip bu hususa ait dusunccle , rini Abdül.Hamids anlattıysa da kabul e t t iıe, merni şt i. Osmanlı ordusu bu harpı e rnağ lup olunca. su. Ieyman Paşa haksız olarak Padi şalu n emriyle tevkif edilip muha kemesi Yilpılmış ve rütbesi almarak Bağdada sürülrnüştü On dört yıl su,, günde kaldıktan S0111'il,23 Temmuz 1892 tarihi nde, elli dört yaşidavkcn Bağdadda vef a t etti, İyi bir asker olduğu kadar, koyu ve şuurlu bir Türkçü olan Süleyman Hüsnü Paşa, askeri sahadaki hizmetleri yanında memlekete kültür bakımından da hizmetlerde bulunmuştur, Askeri Mektcbler Ders Nazırı iken rnek t eblc , rinders pı-oğı-amlarmı tanzim etmiş; Harp O~llIunu dört yıldan iki yıla iridirmis ve Asker-i Eüşdiye lerin açılmasını sağ larnışt ır. Askeri Mek teb , Jere öğretmen yetiştirmek için « Me nşe.ı i Muallimin, i tesis etti. Bir çok telif ve tercüme ders kitapları yazdırttı ve bu işi teşvik için ele mükar a tla r ter tibe ttirdi.
de
r.;
~
ken
~ ~ ~ ~ ~ p; ~ ~ ~ ~ ,;; ~ ~ ~ ~
ww w.o tu
~
Türkçü bil' görüşle, milli bir gaye için meydana g et irrrıiş bulunuyordu, On beş garp rniıverri-. hirıin eserlerini, bir çok Çin ve Arap tarirıle ri ni'
IKÜLÜG.'TE(,,;İ!\
~ ~ ~ ~ ~ P.; ~
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
,ı:; ,~ ~ ~ ~
r.; ~~ P.; :JıI ~
r.; ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
~ ~ ~ ~ ~ jY;
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
~'''~~''''''''''''Ii~"~~"""",,,~''''-''''''''''~~-:~ .
~...-._.
\
i" 15
ORKUN MİLLİ
KÜLTÜRüMtıZ
BAKIMINDAN:
Tür
k Folkloru S. MEHMET GÖKALP
m
Bu konulardan mernleketimizde ancak musik i ve edebiyat' sahası gelişmiş, değerleri sönük kalmıştır. Ankarada kurulmuş olan (Anadolu Folklor Arşivi ) nin çalışmaları musiki sahasında, gene 1928 de Ankarada kurulan ve bugün İstanbulda faal bulunan (Halk Bilgisi Derneği) de hem edebiyat hem de sosyal sahada ilerlemeler kaydetmiştir.
Şurası muhakkak ki folklor, bütün Anadeluyu ilgilndiren bir konu olmakla beraber, zaman zaman bir bölgeye inhisar ettirilmiş, sadece o bölgenin tercümanı olmuştur. Türk Folkloru bahis mevzuu edilirken bütün Anadolu ele alınmalı, mesela İzmirdeki bir arıanenin Konyada, Erzurumda. Diyarbakırda nasılolduğu tctkik edilmehdr. Böyle olursa daha faydalı bir çalışma yapılmış olur, kanaa tmdavım.
ww w.o tu
ken
de
,"
ralım da halkın dilindeki ke lmcleıi milletçe kullanmıyalırn? Folklorumuzu te tki k ederken yalnız bugünkü mal , zerneye bağlanmak da doğru değildir, asıl iş, tarihin derinliklerinden satha kademe kademe çıkmaktır. Gene yanlış bir zihniyet olarak edebiyatçı folkloru sadece şiir, destan, .masal, kısaca edebiyat yönünden; ressam, halkın muhtelif aletlerle yaptığı nakıslardan: sosyolog, adet ye ananelerden: müzisyen, türkü, maya, oyun havalarından ele alıp inceliyor. Halbuki folklor, tam manasiyle bunları çerçeveliyen. estetik zevkiri üstünde bir mefhumdur.
rgi .co
BÜYük milletlerin hususi bir ehemmiyetle sartldıkları ve iJimleştirdikleri, milli edebiyatıarına kuvvet ittihaz ettikleri (fo lklor) nedir? Değeri ne olmalıdır? Burada bu soruların karşılığından ziyade, milli kültürümüze hizmet bakımından Türk Folklcrunun bugünkü haline bir göz atmak istiyoruz. Folklor, Büyük Türkçü Z;ya Gök Alp'ın tabiriyle (hayaliyat) yani halk bilgisi, bizde fazlasiyle mevcuttur. Bu zengin içtirnai, ilmi, bedii kaynağ ırnızrn önemini ilk önce merhum mütefekkir Ziya Gökalp haber vermişti. 0, Tür kçülüğü bir kaç bakımdan (Sarı'a t Türkçülüğü, Tarih Türkçülüğü. İçtimai Türkçülük ...) ele almakla beraber ilmi bakımdan Türkçülüğün TK\IEL_ LERİ'ni iki sahada mütalea eder: 1 - Tarih, Folklor, Etnoloji, 2 Sosyoloji, (l) Ve bu iki akidenin üstünde manevi 'I'ürkçülüğün, kültürel Türkçülüğün.bina ediIeceğf ni söyler. Asıl gaye, Türkiye nüfusunun ekseriye tini teşkil eden halkın manevi değerini meydana çıkarmak ve milli, içtimai, bedii kültürün, halk arasında mevcut olan örf ve adet , lerden, bediiyattan kuvvet almasını sağlamaktır. Cehe Ziya Gökalp'a göre: «TÜrk edebiyatı ne Aşık Paşa ile ne de Nevai ile başlar, edebiyatımızın membalarını bir taraftan taş mahkubele rde, ceylan derile.. rinde, diğer' taraftan halkın koşma lar ında, masallar inda, destanlarında aramahyız ... Milli edebiyatımızın mevzu, larını is tiare zeminlerini Türk hayatından, Türk iç t; rnai teşktlatmdan, Türk esatirinden, Türk menkibele , rmden alrnalı.» (2) der. 1918 yılında bu kanaatı yeni edebiya tçılara duyurmağa muvaffak olan alim, bunun f eyzni göremedi. Ama yeni nesil edebiyatçıları bu fikirden faydalandılar: Şiirlerini, halk şairIermln kul, landığı he ce vezniyle, romanlarırn, memleket çevresindekihayattan mülhem olarak, temiz Türkçeyle yaz., dılar. Fakat şu muhakkak ki bu yol, halka dönüş, halk sanatını taklit etmek manasma intisap etti; asıl halk zevkini, halk kültürünü meydana çıkarmaktan uzak kaldı. Halbuki bugün Anadolunun hemen her köşesinde Türk halkının şifahi bir edebiyatı, sosyal örf ve adetleri mevcuttur. bunu biliyoruz, ama tam manasiyle derinden, halkın içinden satıha çık ararmyor-uz Koşma, ' destan, türkü, bar, zeybek oyunları, hororı, musiki, halk adet ve gelenekleri, halk eğlenceleri, halkın kullandığı eşya hakkında münevver 'tabakanın bilgisi pek, manduttur.
Bu hususta çalışmak, Anadolunun yüzyıllarca süre, gelmiş milli, manevi kültürünü tanımak ve tanıtmak Türkçülüğün vazifesi olmalıdır. Bu suretle bir taraftan edebiya tımıza yeni sahalar açılacak, diğer taraftan sosyal hayatımız daha geniş anlaşılmış olacaktır. HaL kın kullandığı Iisan, Anadolunun asırlarca konusul. ğu lisan değil midir? Şu halde neden ona yabancı kalalım, njçinTüı~kçe söz bulacağız diye kelime uvdu,
~
_."
,,0_
••
_._ı
.
.
..
-----------------------------------------------------
Folklor kaynaklarım-z karşısında alakasız kalmak, Anadolu halkmın manevi değerini takdir etmemek olsa gerektir. Sadece muayyerı bir tabakanın sanatına değil, halk sanatına da değer vermeli, bütün sahalarda bunu da göstermeliyiz. Bilhassa edebiyat ve sosyoloji sahasında bütün imkanlar bu noktada birleşir. Bir sanat eseri, köylünün yaptığı evde de görülür, şehirlinin yaptığı evde de. Ama asıl bizi ilgilendiren birincisidir, çünkü ekseriyetin malıdır. «Ttukçülüğün kelimelerde, mesellerde, masalla rda, destanlarda izleri kalmış bir milli mefkCıresi vardır Id bunu bu dağınık erikaz arasında bulup çıkarmak ve bunda münclemiç olan kavmi (mabedettarih) i keşfetmek en büyük vazifemizdir.» (3) diyen Ziya Gökalp, halk bilg'sine ne kadar önem vermemiz gerektiğini bu sözlerle anlatmış oluyor. Demekki TürkçülCığün istinat et ti~i bütün dallarda, halk bilgisine de yer verrnek. ondan favdalanmasm bilmek vazifemizdir Türk halk san'atıru sevmek, tanımak ve tanıtmak, halk kaynağına eğilmelde mümkün olacaktır. ş, lVIEHMET GÖ~{ALP
(1) Ziya Gökalp, Türkçülük nedir? Sayfa: 24, 4L. (2) Ziya Oökalp, Türk leşmek, İslarnlaşmak, lVluasırtasmak. İrıkılap Kitabevi, 1950, Sayfa: 19. (3) Yukarda adı ı;;eçen eser, Sayfa: 20,
.....
~
-------------
Şiir ye yaz: gönderen ülküdaşla ra.: Gelen bütün yazılar için teşekkürler Yazılar sıraya konuyor, ve bazılarının basılması çok gecikiyor. Bu bilhassa şiirlerde oluyor. Ulküdaşlarımız çeşitli yazı göndersinler. bunlar zamanı ve sırası gelince hep neşredilecektir. (Yalnız yaz ıl ış ve üslüp bakımından zayıf olanlar ve bir de yolu Türkçülükle bağdaşmaz olanlar müstesna) , Dergi bütün Türkçülerin dergisidir. Yazı ve şiir gön , derenlerin aşağıdaki noktalara dikkat etmelerini tekrar rica ederiz: ı - Başka yerde çıkmış (dergide veya kitap halinde) şiirleri ve yazıları gönderirken mutlaka onun falan yerde daha önce çıkmış olduğunu bildirsinler. ve mümkün olduğu kadar böyle eskiden çıkmış yazı ve şiirleri göndermesinler. ORKUN'a yenilerini görı, dersiriler. 2 Yazılan mümkün oldukça daktilo ile ve say. fanın tek tarafına yazsmlar, ve (bilhassa) sık sa tn- değil aralıklı satırla yazsinlar. 3 - Mümkün olduğu kadar öz Türkçe ile yazsinlar Bir yazıyı yazıp bitirdikten sonra bir kere de bu yön. den gözden geçirince kolayca Türkçeleştirilebilecek pek çok söz bulmak mümkündür, 4 ORKUN'un her sayısının yazılarının derlenip toplanıp matbaaya verilmesi ile o sayının satışa çıkarılış tarihi arasında tam 10 gün geçmektedir. Buna göre, belirli bir sayıda çıkması gereken yazıları (günün hadiseler-ine temas eden yazılar, ylldönüJııerine ait yazılar v.b.) cı sayının çıkacağı günden en az on gün önce elimize varmış olacak 'şekilde gönde rmenlz!
"
rgi .co
m
t;.
:(
ww w.o tu
ken
de
Türkçülüğün önünde başarılacak büyük işler ve belki de ce tirı mücadele devirleri vardır. 'I'ürkçüler bütün gavre t le ri yle çalışmak, hazırlapmak mecburivetindedir. Şimdilik hepimizin en mühim vazifesi ORKUN'tın gittikçe genişleyen bir okuyucu kitlesine hitap edecek şeki lde yayımının artmasıdır. Bu hem ülküdaslar:n arasındaki bağın kuvve tlerımesi ve çevremizin genişlemesi için şarttır, hem de ORKUN'un sağlıyacağ ı gelir için zaruridir, Hemen bütün matbuat (bilhassa büyük günlük gazeteler) ya doğrudan doğruya düşmanlarımızın elindedir, yahut ta menfaat bağlariyle ve sai r şekillerde onlara bağlı ve onlar-dan avrilrnıyacak. sonunda ya susacak yahut ta aynı türküvü çağıracak durumdadır. En büyük üç 'gündelik «Türkgazetesinin doğrudan doğruya Yahudiler tarafından çıkarıldığı, mesela pek az kimsenin bildiği ve fakat bizim için hayati ehemmiyette bir hakikattir. Matbuatm ne kadar rnühim, ne kadar büyük, ne kadar korkunç bir kuvvet olduğunu bizler ancak yeni yeni öğreniyoruz, ve acı tecrübelerle öğreniyoruz. Matbuatlı bir hasma karşı matbuatsız olarak mücadeleye atılmak yürüyen bir tankı çıplak kolla durdurmağa çalışmak kabilinden bir harekettir. Şimdilik Türk'ün sesinin duyurab.lecek (diğerlerine nazaran hudu tsuz derecede cılız) tek vasrta birkaç dergiden ibarettir. Bunların içinde muntazaman haftalık olarak çıkabilen ve mernleketin her tarafına r azcok ı dağılabilen yalnız ORKUN vardır. Ne kadar üzerine titr esek azdır. Para konusu da mühimdir. Bildiğiniz gibi, ORKUN hiç bir şahsın malı değildir. ve Türkçülüğe vakfedilrnis bir sermaye tarafından çıkarılmaktadır. Bütün karı Tür'kçülüğe aittir, İstikbali n birbirini destekliyerek biıyüyecek bir çok teşebbusle r i bu ufacık tohumun büyümesini bck , lemekt e. her şeyona bağlı bulunmaktadır. ORKUN'un sa tışrm durmadan ve bil' an önce arttırmak is t e bu kadar önemli ve bu kada:' acele bir iştir. Bunu başaracak olan hepimizin, memleketin her köşesine dağılmış bütün ülküdaşlarm, kendi cevrernizds durmadan göstereceğimiz gayret tir.
.
Düşünelim ki, her okuyucu muhitinde sadece bir tck okuyucu daha sağhvabi lirse. ORKUN'un yayımı bir an içinde iki misline çıkabilir.
*
Yurdun bir çok taraflarından haberler alıyoruz: Yeni Tür-kcü der g ilcr cıkarmak için teşebbüsleıve istekler var. Hepsi ne chernmiye tle \'10" samimiyetle t avsi , verniz : Yaprnasınlaı-. Sebebine gelince, biz henüz çok dağınık ve maddi imkanlar bakımından çok zayıfız. Kuvvctirnizi ve vasıtalarımızı dağı tmarnak, ORKUl' üzer-inde toplamak mecburiye t indeviz Yeni dergi çıkarmak için fikri ve yazısı olan onu ORKUN'a görı , dersin. De ıg i çıkaracak parası olan da ORKUN'a göndersin. Bir derg ivi yaymak için zaman ve enerjisini avuabi len, bilhassa, bunu ORKUN'un yayımını genişletmek uğruna harcasin. Bunu tam bir açıklıkla sövlivcb.Iccck durumdayız, zira ORKUN'Lın ya:-'ımının artması onıı çıkaranların şahısları için sadece iş yükünün artması ve fakat Türkçüıük· ülküsü için kuvvetlecin roplanmas: \"E' çoğa lması demektir.
*
*
rica ederiz. Bazı okuvucular-ımız dergide gördükleri imzaların sahipleri hakkında bilgi istiyorlar ve hazı okuyucular-."lıız da ORKUN'da vaz ısı çıkan herkesin Tü,kçü1ükte samimiyeti ve ahla k ı bak ımından garanti edilmiş sayılıp sayilarmyacağ ırn soı-uyorlar. Tabii kaı-akterslz veya Türkçülüğe aleyh tar olduğunu bildiğimiz biı kimsenin yazısını Orkun'da basrnayız. Fakat hiç ta , nımadığımız kimselerden gelen yazı ve bilhassa siir . leri (konusu milli duyguya uygun ol urs a ), sahibini aı-as tirrnadan basmaktaviz. Her bastığım ız yazının sahibi hakkında esaslı tahkikat yapmağa giriştiğimiZ takdirde bunun altından zor kalkılır bir çalışma yükü yara tacağını ve yazıları da haftalarca geciktirebileceğini okuyucularrrmzm takdil' edeceği ne eminiz.
~ Bir çok okuyucularımız ve dostlarımız bize yeni yıl tebrikleri gönderdiler. Sağ Olunuz : Teker teker cevap veremediğimizin ve okuyucu ve dostlarımızın yeni yJJlarını tebr ik etrneğe önce davranmadığımızın sebe bi : Şimdi ki yılbaşında ve onu kutlama şekillerinde hiç bir milli mahiye t görerniyoruz. Onun için hep beraber bavramlaşmavı önümüzdeki Şeker Bayramına, ve kendi aramızda hususi küçük bir bayram olarak kut, Iarnak geleneğine yavacağ ımız 3 Mayıs «Türkç'üllil, Bayramı:;· na, saklıyalını. İDAREHANE: FEYZULLAH CADDESİ 9 Nu. A, MALTEPE -
'---'.--,.p-~.:-----------
IŞIL
lVIATBAASI
-
"
:
ıSTANBUL
-._------
ISTAKBUL
'.
. '-