Orkun 28 sayı

Page 1

'.

rgi .co

m

,;

ytjRKLER

BİR'

ORDU

ww w.o tu

İçiNDEKİLER

ken

de

BÜTÜN

İrkçılık- Turaneılık Ttirkçüliik

Meselesi .

.

Altı Temeli.

Ver Atımı Atımı Orkundan

Sesler.

Hürriyet,

.

OKÇUOGLU

SOFUOGLU

M. ZEKi

M. ZEKİ

(Şiir)

j

YILANLIOGLU

ve Yurtseverlik.

Milliyetçiliğin

,

AKDAG

SAyı

.

Hakikat. ve Adalet Yolunda Adımlar.

.

çİViCİOGLU 'I'üı-küm

Ben (Şiir)

TÜRKMENOGLU

1944-1945 Irkcı lık-Turancı lık Davası. CELAL

Ağrı .. Kılıçlann

Gölgesinde.

Bu Toprak

Çiğnenemez

Mehmedim

.

~~L: Gibi.

~

~-----,_<-:-~---

"-''''-'.'''''-''''

.

.

.

.

""",,,

TURANİBAŞER

FAZIL .

A. R. ÖZER

İ. ZEKİ

BAYRAKTAR EYÜBOGLU

B.sm:::::J

GÖKDERELİ

13 - Nisan -1951

S. YILMAZ

25 KURUŞ


j"".X~""'X""X.":~:::::::'.;::::::::::(.""."'K.c{K.;'' '."'' ' ' )('' ' ~:::~::::«XK.X>'.X>'' ' >'.;'l !

H:ılıÇ, tlr keş,

tolga,

~

Hazır

akın

?',

olsun

~

Vadilerde öbek Za.fer neş'estyle

~.~ ""

Bir

sa.vaş

*1 Doluna.yda

~

ran,

i't';

Bir

{!

Tanrı

Seni

obek a te şle r; tüvo r kuşlar. ö

t ekbi r le baş iar,

iptida

akın

savaş

Alt.ay'da

başl a r

Dinle

için

e~' nabekar,

dinle

Er ke kstz

\d~

bir

ya

Ya yatan,

AI krsra.ğ ım Türkelinde

ya

Dasııııar Atlar

çalmsm,

tuğlar

h~Y!

beslenmişiz

hey!

dikilsin,

*~}~ ~ ~ ~

BU

~ ., ~ıi

TOPRAI~

SEZAİ

mor

~

YILMAZ

Gürül

*

gürül,

i

olan

~ ~

~.~o

t1

o eserler

~

devü

de yü

~~

Gürler

'I'üı-küz.

deyü

:";" ~ ;o~~",\.f.o,::o ..

*~ 'l'!

de yü

~ ~~

O çelik Yedi

ynmr uğunurı

kat

gÖklprin

""

'I'üı-kleı+n

~

Bizi bir zerre

altında

üstünde

kn hr ına

bn şrn parçalanır; koparken

zanrıetme

kadar

Ba.şkurtlnrı,

borulur.

Küme,

cih arıia r dayıınır,

yıldıramaz

fırtınalar..

ItgO!zlarl

~~

Kop uz.lnrı

Ça.la.r Tiirlüiz,

"J

~

de yiı de yü

~

t1:

_L

~

Yıldırımlar

~!~

Dağ

~

Karşı

t~~

Onu

karışn-

değoil belki fırlattığı gölden

l\Iehmedin

relik dehşet

zırhlı

«Allah"

sesrn e.

f'el elclr-r duramaz

dökiilen

Canını

:

Sana

g üllestne :

boşa l ıp yağosa ö!iiın

Tııral1,~;anJı btr

SIDDIK,

durüuı-a maz..

Varır

~ ~

~

lcürne Ozarılurı

Eııerinde

ZEKİ

EYÜBOGLr

~'i':

ı~~'~~~::.:;~ft:{+;?;;;:>~+;<>~+;~:::.>~+;<>::~;~;::t~::4 ~~.:: >~~~< ~:<~>< :::<~::<):::-c{):>

(*)

Pınar

Vn ta n

~

gün

Anado l'dan

~:i

altta

kır

~

'I'üı-küz, BEKİR

İS;\lET

~f ~

Ovasmda

tu ş.ı vu rdu kça senin

f~ ~

minareler

Türlüiz,

~ :-.( ~ ~~ ~ ~ 0'0'" ~ ~

de yü deyü

medreseler

Söyler

seller

ve şimşekler

Buharada Bizim

C")

gözeler

Yağ-an ya ğrrıu r coşan

*

~ ~o'o~,~.'.·.;o.',::o " ;~.'~.·.'.o':.,:: .':

gülleı'

Semerkandde

~ :~; . '~~ ,

~ ~.~

sünb ülle r

gül'

! ~

~~j

i

~ ; ~

Yayınlarda hep çiçekler Açar 'I'ür küz, deyü de yü

Ça ka r 'I'üı-küz,

ÇİGNE~Ei\[EZ

taştan

f~ ~

~)

al r la.ı ç, (i ai-ı içersinde Bozkurtlnı-ı Le ve nd levend Kü rşadları

beynini

r..~,o.

:4

l\Iehmedim.,.

Ceddimin türbesidir bak ta ayakbasma yakın ~oo;:o.:.·,.':'o.o;' ll -..,,' Kim demiş nesli kalır yurdumu bir gözdil,eni '? ;..; Uyusun topru.ğın altında. uvand ırma sakın Parçalar

* ~ .-

ırmakları

peribe

Yıldırımlar

BAYRAE:TAR

"*

~

ki,

GİBİ

'*'

Dağolarında

cenk ateşi Bir sel ıd berullni yıkrmş geliyor! Cümle Türkli.ik şa.hn, kalkmış g'f'liyor! FAZIL

~

seni durdurur, selsin lHehmedim...

Turan

Bahçelerde

ç'adır

vur

A rf; ~

ki,

Akar Türki.iz, deyü deyü Bozkırında rüzgarları Eser 'I'ürküz, deyiı deyü:

ww w.o tu

Tepelerde

harıgt set durulrnaz

Nazlı

.. so"ı'" cuısun, ya In I sm,

eyerlenSin,

~

iyman var anımda g ur ur, bugündür bütün kinle vur,

YUNUS

otlanır,

süt.üvle

duvul la r çalsın

*

olmaz,

şeref kalmaz!

ken

f:t-

Bozkurdun

§ o

l'.Ieh!11Pdim...

GÖKDERELİ

pavidur

~

'tt

Çelölen Önünde

"":~;·':".o,'~,:o:o Cılasınlar böliik bölük n ttanır, O .:; ~ Kürşad olur ;\;üz yıllarca. ·yaclların; ~~~ Akından akma ses lerırnfşiz,

~i ~

yurnrnk lrı, süngüyle bilsin

f~

korku, kor

haddini

bu sözü:

namus,

bir

Kudurrın

Kalbinde Öc günü

yazı;

yatan

öyle

Dipçikle,

Gazandan

bizi,

buhar-ı,

;ı:iğ'ide öllimden

tutuşturan

~

Kosarsm ha k için çağ-rılan ve re, D" G i' S b i 1un a ıçvu, ina, ugün (e \.01'('; Acı ma göl;: gözlii hain g°ii,nıra,

Cıoğ'udan;

yaratmış

bıraktık

~~)

~ ~.~

Varm ıvrmş

Gazilik şerbett iren geliyor, Gayr ı keııe, koltuk biçen g-eliyor

~

~ ~

mn ğr i be !

var mış

Kırım, Vistiil, Efiak ye Buğtla n devre intikai bu eski r·ağdan .. o

~,; ,

~

diz.gin Ye h eyba

At ıl ır meydana kahraman kişi; - i' i i lb i Hedef: Ura ıarın an: co aşı,..

~ O~;o; •• ~

~1~

-

m

"t

rgi .co

t

Şunln da Ign.la.rıarı bayrak altında; Fırtına, kasırga, yelsin l\Iehmedim.. N t °umerçe işin yok meydanın açık, Kendine girvenr-rı gelsın Mehrnedim ..

Davullur çalınsın, tuğlar d ilcils in, AtIar eyertenstrı, otağ soktilsürı : Ötükerıde cenk a tesi va krlsırı.. o

de

~ ~ ~

lcüh evlün

deyü

deyii

SIDDIK

~ ÖZYILDIRIM

~

[f L:S

-: :::{$}:: ::.{. ~~~~: :~;::~~< :~:{*;~;;:>::+>:;;:::~::+}<'.::~~~;< >~+;<::~~~~~«(:~::.::;<:~~;{+::~,1·~::.):;::~:~~::.:;~~


Başyazarr Sahibi

: ATSIZ

ve Neşriyat Müdürü

tSl'ıIET

TÜMTüRK

P. li. 1818 Galata,

o

u

Haftalık

Türkçü

Yıllık

10 lira

6 Aylık Yurt

Dergi

5 lira

dışı:

Yıllık

15 lira

Istanbul

13 Nisan

Cuma Günleri

1951

Çıkar

28. Sayı

TURANCILiK

MESELES,~

-4OKcrr:OOL1J - Meclisin geçiyorum:

:\loskofulı

Turancı lık, dünya üzerindeki Türkleri bir bütün sayma Iikı-idir Bu inanç. fikri eserlerini rni lliye tçilj , ğirı Türk aleminde yayılmasından sonra vermeye baş' .amıştn-, Bu da tabiidir Milliyet ateşiyle tutuşan gö-- Jel' ve bu ateşin ışık verdiği kafalar elhette ki si::-~isımrlar: aşacaklar, kendi soylarından olup ta .zzaklarda kalmış insanları düşünmek lüzümunu du. :=:.~klardı

Vatan.

ne

·••.. atan.

büvük

tur. Turancılık • .Tanrrmn Türk yara ttığı insanların bi r bütün olduğunu kabul etmek olduğuna göre, bu ülkü yolcuları için bu yoldaki ilk düşünce elbette ki esir Türklerin hürı-iye tidir Bütün Türk aleminin hürriyetine kavuşmasından sonra, Türk aleminin bir devlet halinde birleşip bn-lesmemeleri, elbette ki bu mesut çağı idrak edecek olan Türk nesillerinin bilecekleri ve düşünecekleri

bir iştir.

Fikir ve edebiyat tarihimizde Türk bütünlüğü, yani Turancılık fikrini ele alan o kadar Türk milliyetçisi ve dolayısiyle eser vardır ki bunlarin hepsinden buraya misal almak imkansızdır. Fakat en müh imlerinden bazılarına şöyle bir temas lazımdır: . 1 - T'uı-a ncıl ık fikrinin en büyük mütcrennimi olan ve bu ülküyü :

otucak

Türklp!'e,

müebbe

Ve

«Tü rkçülüğün

.münhasıran halde,

Turlar

'I'ürk lert

(Turan)

va eden

büyük

Türklerin

Ie şerı

kutları

met'kü ı-est

uz a k

kelimesi.

ken

ww w.o tu

Turancıuk, yani Türk bütünlüğü ülküsü en el eserlerini bizim fikir ve edebiyat tarihi:-:-Jizde vermiştir. Bu ülkünun ilk eserlerini T'an , zimatın milliyetçi mütefekkirlerinele görüyoruz. Fakat ülkünun asıl meyveleri Ziya Gök Alp'ın başlık Ettiği devreye aittir. Ziya Gök Alp'ın fikri ve edebi eserlerinde. Ömer Seyfedc1in'in lu kayeler inde, Mehmet Emin Yurdakul'un manzumelerinde kudretle terennüm edilen Turancılık. artık o devreden sonra Türkçülük ana fikrinin belli başlı bir unsuru olmuş-

5-

olacak

Tu rurı

Türkiyededir

de

hiç bir zam'in Türk milliyetçileri tara, bir mevzu haline getirilmemiştir. Gerek _ .:tdye dışında. gerekse Türkiyede bu fikir daima ..::.a'"S' ve milli bir rnevzu olarak mütalaa edilmiştir. _:~e 2. dış Türklerinin büyük siması Gaspn-alı İsmail 3eğ bu fikri «dilde. işte. harsta bir lik» şeklinde for , : .:;:;.-eştirmiş. Türkiyeden Ziya Gök Alp ta Turancılığı -' "etimizin uzak merküresi olarak kabul eylemiş tir -=-::ean siyasi

vtrn.n

illeı-ine ,

11(' 'I'ü rkis tu n, t bir ülkedtr: Turan! gibi Türk nesillerinin hafızalarına nakşedilmiş beylt., lerle ifade eden Gök Alp, 'I'tukcüluğün Esasları'nda şöyle demektedir:

Turan

':"urancılık.

üııH'si büyüvüp

'I'ürkiye

Milletvek

m

konusuna

rgi .co

Turancılık

Milliyetçi

ihtiva

eden

demele

b ütün

'I'ürkistunn

"hns re tmemtz

Oğuzlurı,

Türk

(Turan)

Tatarları,

Ilsa.ndn , edebiyat

. için.

şubelertut

hursta

O

ihti-

Iftzımg·elil'

na mı

altında

. bi r-

Yattı-, Bu mümkün mü,

Eırgızları, tu,

dır

olduğu

ea min.vi bir Islmdir,

kelimesini m ef'kürest,

uzak

(Turan)

İst'

vurıi Tiirkler

Özbekleri, blr'Ieşuirrnek

mef'kfu-erıirı bir se n lye t haline geçmesi yoksa değil mi'.' Yakın mefl,:üreler i~~in bu clhet arunır , sa. da, uzak merküreler için urunmaz Çünkü uzak mefküre

ruhla r dn ki

yükseltmek dir......

Yüz

birleşmesi, Turan

milyon

Ist.lkbald

e

bir

~,ol;: eazibeli

Tü ı-kün

olmasaydı.

(l)

bir

Tiirkçiilük

etnuvecektt (Turan)

ola.ca.kt ıı-, l\Iefld:ıre

Mnmn Ith

rnef'Icf'u-es in in istikbalin

2 - Mehmet Emin lerinde bu mefkfırenin misı-alar bile Mehmet göstermeye yeter: Türk

nami'ıtenahi

Bize ayrı

yurt

Alla.lıımınbirliğ·i

hayal' halinde

membn ıd ır,

bu kadar

kim

h usulü

bilir'?

sür, Belki,

ele mümkün

lıalikieliı·.

Yurdakul'un bir çok manzume, rrusralaı-ina rastlanır Saele su Emin'in bu husustaki inancını

birliğ·i ... Bıı benim

Bu mukaddes

dereceye bir

millet

'I'iu-kçülc ı- i~~in r-n kuvve t lı vccıt

meflcürest

atıl' Irıkfşrıf

vecdı

i~'in istilıdafedilen

bil'

m iiba rr-I; i YLLLLi· n ım ;

:ıı:;l.:ı ben ve ren,

n yrı

dillt' sövle teu

gih!

yüce

tutanıın ...

3 - Türk bütünlüğü, yani Turancılık merküresini kudretle müdafaa eelen Türk milliyetçileri arasında Dr .. Rıza Nur Beğ mühi m bi r yer alır. Dr. Rıza Nur'un bir çok eserlerinde ve bilhassa Türk Tari!ıi'nde Türk(l)

günkü

Son tahminlere göre dünyadaki Türklerin bu, tutarı en az 47 milyon, en çok 65 milyondur ORKUN


4

ORKUN tenmlyecek neresi vardır? Yeryüzündeki bütün insan, lar gibi esir Türklerin de hürriyet hakları değil midir? Elbette kibunu en çok düşünecek Türklerin kendilerrdir İşte Turancılık budur, Türkün Türkü düşünmesi, Türkün Türkle ilgilenmesi demektir, Türk Türkün hürriyetini ister, esir Türkürı bir devlet kurmasını isterse bir günah mıdır? Ve nihayet günün birinde hürriyetlerini elde etmiş bütün Türkler birleşerek, mazide olduğu gibi yine muazzam bir devlet meydana getirirlerse, bu, Türklük için kötü bir şey midir?

«Bu kadar bir nüfusla ne T'Iır k l iik ye ne de Ttu-ki , ye bu asırtla vasıvnmaz. Bir millet, bir devlet yaşumak iç.in 40-50 m ilynrı luk bir nüfusu bulmalalır Ye bıı nüfus mütccanis olmalıdır. Muhtelif unsurtur-la müslü,

Irkçılığa gelince: Türk ırkçılığı da başta kızıllar olmak üzere bütün Türklük düşmanlarının hücumuna \'e iftiralarına göğüs germeye çalışmaktadır. 'I'ürkçü, lük düşmanlarının bu husustaki en büyük yalanlarından ikisi laboratuarlarda kan tahlil ederek ırk tayin etmek uydurması ile, Türk ırkçıhğ ırun bütün doğuyu Kürt, bütün güneyi Arap, bütün Karadenizi Laz v.b. saymak suretiyle Türklüğü bir avuç orta Anadolu Türküne münhasır bıraktıkları hakkındaki palavra, dır Türk ırkçılığında asla böyle bir düşünce yoktur. Eğer Türk ırkçılığı memleketin bütünlüğünü daği , tan, yani iddia edildiği gibi Türklüğü parçalayan bir fikir olsaydı, Türklüğü parçalamak için bin türlü hiyleye baş vuran kızılların hücumuna maruz kalır mıydı? Türk ırkçılığına ilk büyük hücum komünistlerden gelmiştir. Bugün kafalarda hala yaşamakta olan asılsız fikirler işte bu komünist hücurnunda söylenen yalanlardır Türk ırkçıhğrnm 'I'ürklük için büyük bir kuvvet olduğuna bundan daha büyük delil mi olur?

(2), gö ı-dük,

osma:nlıcılığ:ın Bunun

ne feci

için gaye

bir surette

pan

ifhls

'.rürkrült!l\:ti.ir.»

4 - Turancı lık merküresrnin fikir sahasındaki mühim bir siması da Mahmut Esat Bozkurttur Merhu , mun bu hususta ki fikirlerinin ne kadar ateşli olduğunu öğrenmek için, cvve lcs adı geçen Atatürk n.u. lali adlı eserini okumak yeter, Şu satırlar o eserdendir: birliğ"inin bir g iirı hakikat ola cnğırın Iyma , Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya rüyaları içinde Icapa ya ca ğırrı.»

"Türk

mm vardır. onun

de

Daha yakın senelere gelince, bu fikir artık büyük bir kütlenin iymarn olmuş vaz iyet tedir Son on bes yıl içinde çıkan Türkçtı dergilerle diğer neşr iya tı bir hatırlamak Turancılık mefküresinin yerleşti ği kalple , rin çok luğunu anlamaya kafi gelir,

rgi .co

muncıhğın ettiğ"ini

m

Jerirı bir millet olduğu, birleşerek bir devlet meydana getirmeleri lüzumu ehemmiyetle kaydedilir, Aşağıdaki satırlar Türk Tarihi'nden alınmıştır: «İşte bu pek geniş toprak Tiirkün asıl vurdu, a.sıl vatanıdır 'I'ür k, tarihin bilemiyeceği kadar eski g ün , lerdenberi burada do ğrnuş. burada yaşamıştır. Bu topraldar Türkün (iz vurdu, atn lnr ınuan ka lmu malı, mira s ıd ır ,»

ırkçılığı

ve Turancılık

ken

Türk

budur:

ww w.o tu

İşte

İşte Irkçılık ve Turancılık bu fikirlerdir. İlk yazıdanberi verdiğimiz vesikalar ve misalier, bu fikirlerin 'I'ürkçülük ana fikrinin şümulüne dahil unsurlar olduğunu kesin olarak belirtmekte, göstermektedir. Ziya Gök .Alp gibi büyük bir milliyetçi ve mütefekkirin manzum ve mansur bir çok eserlerinde "terennüm ettiği Turancılık, Dr. Rıza Nur gibi büyük bir inkrlap, emın, Mahmut Esat Bozkurt gibi bir hukukçunun resmi eserlerde müdaf'aa ettikleri Türk ırkçılığ ı nasıl kötülenebilir, nasıl yabancı malı zararlı ideolojiler olarak vasıflandırılabilinir,'

Fakat Türkün düşmanları Türk milliyetçiliğini y ık., mak için sinsi sinsi çalışırlarkeli Ttu-kçülüğün iki bü . yük unsuru olan Turancılık ve ırkçılık fikirlerine tarihi ve hakil-d rnarıalarmdan başka manalar verrnek suretiyle iblisane yalanlar atmakta ve bu fikirlerin tarihi seyri hakkında bilgisi bulunmayan kafalarda tereddütler, is tifharnlar yaratmaktadırlar, Turancılık fikrine yapılan iftiraların en büyüğü, .iu fikri, dışardald Türldei'] kurtarmak için Rusyaya 're., men harp açmak' diye göstermektir, Bu yalanın sah: )leri ve daha doğrusu yara tıcılan kıznlardır Dönmeler, masonlar, siyonistler gibi Tür-klük düşmanlaı-ı da bu yalanı her fırsatta 'tekrarladıkları ve sahip olduk, .Iarı yayın vasitalariyle etrafa yaydıkları için, bugün Türkiyede bir çok bilgisiz kafalarda bu alçakça if tiranı n izleri bulunmaktadır, Tekrar edelim ki Turancılık hemen Rusyaya harp açmak değildir 'I'urancıl ık Türkleri bir bütün sayma f'lkridir Bu bütünün bütün parçalarının hürriyetini isteme fikridir Bir Türk olarak değil, hatta sadece bir insan olarak bunun is-

(2) Dr, Rıza Nur'un burada «rnüslümancıhk. tabiriyle kastettiği şey hiç bir milliyet farkı güzetmeden Türk, Arap, Acerrı'in eşit ve karışık olarak kurdukları sırf İSlamiye! esasına dayanan \'C milliyeti kabul etmiyen bir devlet fikricli ı',

Türkçülük düşmanları bu iki mevzuu siyasi bir hale getirmek için çalrşrnak tadır lar Ne Turancılığın, ne de Türk ırkçılığının siyasetle bir ilgileri yoktur, HEr ikisi de Türk fikir tarihinin malı olan kültür mevzu, bu iki büyük unsurunu 've bilhassa Türk ırkçılığını bu iki bÜYÜk unsurunu ve bilhassa Türk ırkçılığının siyasi Alman ırkçrlığı ile münasebetli göstermek gayretleri bir türlü bitrnemek tedir. Türklük düşmanlar-ı, nın bu düşmanlıkları yetmiyormuş gibi, bir müddet önce, Türk ceza kanununun değiştirilecek bazı maddelerinde komünistlikle ırkçılığı aynı safta mütalaa etmek ve aynı cezaya çarptırmak gibi bir fikrinha_ kim olduğu da görüldü, Bu, Türk milliyetçiliğine karşı işlenecek bil' cinayetten başka bir sey olamazdı 'I'arırıya şükürler olsun ki bu feci gidiŞ' durmuş va~ ziye't tedir ' Türk olanlar, Türklüğü sevenler, Irkçılık _ Turancılık mevzuları üzerinde koparılan yaygaralar karşısında hel" zaman uyanık bulunmalıdırlar. OI\.QUOGLU


5

ORKUN

TürkçUlük

'--

v e Yurtseverlik YILAKLIOGLU

de

Yurtsever insanın fikir ve görüsle rinde istikrar -var, "ır, Ne pahasına olursa olsun ortaya attığı fikri erkek; çe müdaf'aa eder, Hata- için yalan sözlemez para' i., çin yazrnaz Millete hakikatı olduğu gibi bildirrneyi en kutlu vazife sayar,

m

-~-

kun Türkün yükselmesini isternek, bu gaye için çalışrna kt ır.v Türkiyedeki milliyetçiliğin adı «Türkçü. lük tür, 'I'ürkcülük idealine bağlanmıvarı ve bu ideale düşman olanlar ya Türk değil yahut ta komünist tir, haindir Bazı devirlerde Türk culük düsmanlığı c kadar azgın bir hal almıştır ki Türkçüler vatan hain: gibi gösterilmiştir, Yurt ve millet her şeyden ve her şahıstan üstün. dür, İdealist insan şahsiyetini idealinin potasında ei'! tebilen insandır, Idealist insanın milleti için yapnuyacağı ve vaparnıyacağ ı tedakürhk yoktur, Yalarıla şişirilmiş ve yükseltilmiş ahlaksız insanları sevmiyar diye hakiki yurtseverleri Iekelernek vicdansızhkt.r. Hiç bir zaman şahıs' sevgisi yurt ve millet sevg isi nln ü,;tünele tutulamuz "Fert yok millet var.. dır, Türkçü yur tseverler, Türk düşmanlarmin ve namu, sunu para mukabilinde satan fahişeler gibi maddi menfaatlan için yurdurıu düşmanın kucağına teslim etmeğe çalışan hain, moskof uşağı, sa tılmış komünistlerin fırsat buldukça efkarmrnumiyeye yaymağa ca , lıştıklan gibi maceraperest, şahsi mcnf aa tesiri, şöl.; ret budalası ve mevki düşkünü insanlar değildir, Rusya gibi Türklerin ebedi düşmanı olup her an müstakil ve hür Tiu-kiyeyi yutrnak için ağzını açmış, etrafa kızıl köpükler saçan azgın canavan tepelernck istemiyen bir Türk yoktur, Eğer içimizde böyleı-i varsa onlar, tekrar ediyorum ya Türk değil, yahut da komünisttir İşte bunlar Türkcüleri maceraperest göstererek bil' sürü yalanlar uyduruılar. Türkçülerc, (Türkiyenin yükselmesini ihmal ederek bütün Türkleri Turarı'ı kurt arrnak için Kafkas dağlarında kaya. la ıa çarparcasına Rusyanın karşısında mahvedip fe, Jakete sürüklemek istiyor) derler, İşte böyle bir yalan ve macera ki bunu ancak onlar gibi yurt ve miL let düşmam soysuzlar düsünebıl!r, Atsız ve arkadaşları gibi (Irkçı l ık ve 'I'urancılık ı damgasiyle seı-eflcn . miş hakiki 'I'ur k çu- ve yurtseverler değil, Hakiki TLirl{çüler Turancıhği, Türk gençliğine bL'lyük bir ülkü olarak gösterip, milleti olağanüstü ç:'lhşrrıaya sevkederek. Türkiveyi kısa zamanda iç tirna i, ahlaki, harsi, tarihi, iktisadi saha lard.ı vüksel tip, ırkdaslarina zulmeden, yurduna göz koyan düsmanlaıa darbe indiı-ebilecek kuvvet ve kudretle medeni ve gCı('lü r,ir devlet se vivesine çıkarmak için benimsemislerdi r Esare t altında inliyen, türlü haksızlık, zulüm ve i5kenceye maruz kalan Ttu-k lerı duşünmck, onlara im; kan dahilinde yardım etmek, onları kuı-tarabilccck kuvveti kazanınca onları kurtarmak acaba Türklü:}e ve insanlığa yak ışrnıyan bir hareket midir? İnsaf, iz; an ,aklı selim, vicdan bu sualc daima «havır . cevabını verecektır Türkçulc r inandığı iılkü yolunda canlarını f'edava hazır ve ülküden gelecek felaketi saadet te lak lci eden ve ülkü için zindanda ya trnayı şeref bilen merd insanlardır, Zaman-ı istibda t ve dcvr.J devsirrnede hal: sız yere hayasızca hapsedilen 'I'urkçü yurtseve rle ı!n ckserisl müda f'aana me ler-mi n sonunda rbcraatımi ta, lcp ederim) sözü yerine (Türkçiuüktcn rnahkümiye ti

rgi .co

ıa.

Şahsi menfaatını Milletin menfaatı için feda edebilen, şahsi saadetini milletin sadetinde arayan, YU1'durıun yükselmesi için olağan üstü çalışan ve biı ıün varlığını milletin hizmetine vakfeden insanlara (yurtsever) denir, Yurtsever insan yurdunun yükselmesi için çalışırken karşılaştığı zorluklara mertce göğüs gerer, Maruz kaldığı teh lik e Ier onu yıldn-maz, sirıdi rmez, bi la kis mücadele azmini artını', Haksızlığa 0'11madan karşı gelir, O (gevşeklik göstermeyin, endi, şeye düşmeyin, manırsanız mutlaka yenersiniz) aye , tinden aldığı hızla mücadeleye devam eder, Mil leti ve yurdu sevmek, milletin ve yurdun yükselmesi için çalışmak Allaha inanmak. Allahın yardımına guvenmek , le olur, Binaenaleyh bü tün yur tsever lerin şu ayeti hatırdan çıkarmamaları lazımdır, (Bir kere azmet tin mi artık T'aruıya dayan, Tanrı kendisine davanamaı-ı sever. Tanrı size yardım ederse sizi yenen bulunrnaz) Zaten feragatlc çalışmak için sadece Allaha güvenrnek kafidir

ww w.o tu

ken

Buna mukabil her mernleke ttc benzerlerirıe . rastlanabilen bazı türedi ve menfaatperest insanlar 'ardır ki bunlar hakiki yurtseverleri sevmezler ve ellerine fırsat düştükçe onlara düşmanlık ederler, Çünkü yurdun öz evlatları menfaatperest değildir ve :nenfaatperest insanları sevmezler. idarelerini kendi ellerinde bulundurmak; yurt işlerinin ehliyet, liyakat ve sağlam karakter sahibi kimseler tarafından yürüıülmesini isterler, Bu isteyiş, başka ır ka mensup, başka memleketlerden post kapmak. kese doldurmak için; müraihk, yalancılık, dalkavukiuk la yükselerek mevki sahibi olan türedi ve mukaddesa t düşmanı insanların menfaatına aykırıdır, O türediler ki icabında namuslannı ve zahircn sevmek zorunda kaldıkları yurdu dahi feda ederek mevki sahibi olmak veya iktidar sahibi kimselerin gözüne girmek için hel' tür.. Ili kepazeliği yaparlar, Ondan sonra da yurdun öz evlatlarırn temiz ve idealist yurtseverleri lekelernek için en r ez ilane hareketlere tevessül ederler, Fa ka 1 hakikat öyle bir kuvvettir ki onu kimse öldüremez

--

ve ortadan gizlenebilir

kaldıramaz, O ancak O kadarı ..

rnuvak ka t bir zaman

Maalesef Türkiyede de din ve milliyete ateş açtığ"ını zannedip hakikat te etrafa çirk ef saçarak rnukadde, sat düşmanhğmı, irıkı lap yaygaracılığını yapan ve 'I'ilrkciuük aleyhinde yazı yazabilen, söz söylemek cesaretini gösterebilen türedi, sapık ve soysuz insanlar mevcuttur ve bunların ekserist komünist tir Bunlar :bilhassa 'Türkçü yurtseverlerin düşmanlarıdırlar , 'I'ur k iyede yurtseverlilde Türkcül ük birbiri nden ayrılmaz tam ve yerinde bil' bütündür Milletini sevrniyen yurdunu, yurdunu sevmiyerı ele milletini severnez Türkçülük «Türk milletini sevmek ve topye-

o


6

ORKUN

şeref bilirim) demişlerdir ki hı ad liye tarihinde bile eşine az rastlanan çok nadir ve asil bir harekettir,

yahut ta komünisttir Bu hakikati mez, Aç gözünü Türkoğlu

Türkçüler; bu yurtta Türklerin refah ve saadete masıru, sağlam seeiye ve ahlak sahibi olmasını,

YILANLIOGLU NOT: Bu yazıda eTür kçiılere den bahsedilirken kullanılan bazı yükseltiçi sözlerin yazıdan çıkarılıp çıkarılmaması hususunda tereddü t ettik, sonra yazının samimi edasındaki akışı ve bütünlüğü bozmamak endişesiyle. ve «Türkçüler» demekle ne sadece ORKUN'un etrafında toplananları ne de 1944 te ve sair münasebetlerle «Türkçüs adı altında hücuma uğrayan ve tazyik gören sayılı kimseleri değil de görılün., . de hakiki Türklük sevgisi taşıyan herkesi saymak gerektiği düşüncesiyle yazıyı olduğu gibi bıraktık, Yalnız bütün arkadaşlardan ricamız, ORKUN'da çıkacak yazı yazarken, en kötü niyetli ve en anlayışsiz bir kimsenin bile, «Bu Türkçüler kendilerini metnetti. riyorlan demelerine fırsat vermiyecek derecede bu hususta dikkatli olmalarıdır, ORKUN

di idaresini şirrne, masını

kendi

elinde

bulundurrnasiru,

ulaş, ken,

masorı,

de\"-

soysuz, ahlaksız ve komünistlerin dilini tutve bütün milletin olağanüstü çalışıp yurdun

kısa bir zamanda medeni ve güçlü bir duruma gelmesini ve sonra da tutsak Türk kardeşleri nin hür ri ye tc kavuşmasını Türk

ırkının

bu iddiarnızı vavrusu

ülkü

edinmiş

da halen

dünyaya·

Türkçülükten

hakiki

kabiliye tındeki ilan

başka

Kore'de \'C

bir

yur tseverlerdir

üstünlüğe çarpışan

ve

bir avuç Türk

ispa t etmektedir, ülkü

Biz

inanıyoruz

Türkiyede

yaşarnarna lıd ır

Bütün

inkar

ede-

rgi .co

m

Türkler bizimle beraberdir Son olarak yine tekrar ediyorum: Türkçülüğe aleyht ar olanlar ya Türk değil

kimse

Milliyetçiliğin

Altı Temeli

de

SOFlTOGLT, M, ZEKİ

2 - Hürriyet: Bir çok bakımıardan tetkik edilmesi gereken bir merhumdur Fikri, vıcdani. hayati ve siyasi hürriyetlerimiz olan söz, yazı, iymarı, ibadet, tedris, seyahat ,mesken, toplanma, cemiyet ve. parti kurma, intihap etme ve Edilme hürrjye tlerinin tehdit ve takyidi asla bahis konusu olamaz, Bunlar, fei'diyetleri şahsiyetleştiren, kabiliye tlere yükselme, gelişme imkanı sağlıyan, insanlığa şeref veren şeylerdir,

ww w.o tu

ken

Bundan evvelki bir makalemizde komünizmle savaşmak için en iyi yolun, kanaatımızca, ne olduğunu anlatmış ve ananevi cemiyeti ayakta tutan «Altı temel» den balse trrıiştik Hakikat şudur ki, kornüniz , me sed çekmek için korunması, yaşa tılması ve kuv, vetlerıdir-ilmesi gereken bu altı temel «Milliyet, hür., rlyet, hukuki ve iç ti mai adalet, mülkiyet, aile ve din müesseseleri, milliyetçiliğimizin de altı dayanağrdu. Bu keyfi ye t, Türk milliyetçiliği demek olan Türkçülük için böyle olduğu gibi, bütün dünya milletlerinin kendi milliyetçilikleri için de böyledir, Esasen, bür, müreffeh ve h aysiyct li bir yaşayısa mazhar insanlardar müteşekkil, mCıstakil ve birbirlerinin hukuk ve şerefine riayetkar millet!erin mes'ut dünya nizarnı da, ancak bu manada ki milliyetçiliğin bekasiyle gerçekleşebilir, Milliyetçiliği, hodbin ve dar bır görüş olmak; la itham eden «beynelrnilel devlet, hayalcilevi şunu bilmelidirler ki, yarının günlük güneştik, her 'türlü esaret ve istibdat temayül!erinden tasfiye edilmiş, mes'ut dünyası, ancak ve ancak, milliyetçi fikirlerin zaferiyle hakikat olacaktır, Geçen yazımızda

bahsettiğimiz

bu ;:Altı temel

şu'v-

lar idi: 1 -- Milliyet: Her milletin kendine has kültürünü, harsını muhafaza etmesi ve tam bir hüı-rivetle lle rlet., mesi, millet Ie rtle ririi n, belli bir tarihe, vatana, kültüre, bayrağa ve devlete kendilerini bağlı hissetmeleri ve bunlarla övünrneleri : en nihayet her milletin ayrı ve kendine ait bir devlet teşkil edip rniıs t aki l yaşa , ınası manalaı-ını içine alır, Bu hale göre milliyetçilik sarih bil' şekilde kozmopolitliği ve enternasyonalizmi reddeder.

Ancak, iktisadi tahdit gerekir,

sahada

içtimal

adalet

düşüncesiyle

3 - Hukuki ve içtimal adalet: Şu muhakkaktır ki, insanlığın yarattığı en ulvi bir müessese varsa o da adalettir . Adalet olmasaydı, insan cemiyetinin hayvan sürüsünden farkı kalmazdı, İstikrarlı ve sarsıntısız bir cemiyet hayatını özlüyorsak. bilelim ki, bu ancak tam bir 'adaletle gerçekleşebilir, Hukuki adalet, haklırun haksızdan hakkını alabilmesi ve haksızlıklara mani olmakla mümkün olur, İçtimai adalet ise, vatandasları asgari bil' refah seviyesine ulaştırmak, iktisadi tahakküme mani olarak, her vatandaşa eşit yükselme imkanı sağlamak ve bu yollarla ter tl eri insanca ve h aysiye tli bil' hayata mazhar kılmak şek, linde ifade olunabilir, Burada adalet kelimesi ile müsavat kelimesi arasındaki büyük f'arka dikkati çekmek isteriz, Adalet: «Hakkı olana ve hakkı kadarina sahip olmak.', manasırıda olduğu halde, müsavat: «Hiç bir manevi fark gözetm-ksizin her ferde eşit hakı tanımayı ifade eder" FIiç bir mantıki dayanağı bulunmayan müsavatçılık. komünizmin başlıca gayesi olup ilmen saçmr, fikirdir, 4 -

Mülkiyet:

Ferdirı

menkul

ve gayri

menkul

bir


7

ORKUN ve onu istediği gibi tasarruf ede.. şeye sahip olması bllmesldir Gerçi iktisadi tahakkürnün menşeini rnül.. kiye tcilik.rnülkivetsizlik meselesi teşkil ediyor ise ele; mülkiyet müessesesinin s ahsive tleş-nekteki rolünü in, kar edemeyiz, Keza hiç bir mülkiyete sahip bulunmayan «jandarma devlet" le bile hürriyet mücadele si yapılmışken, bütün menkul ve gayri menkul mal ve vasıtalalara sahip olan bir devlete nasıl karşı kovabiliriz? Bir devlet istibdadı karşısında halimiz nice olur? Bugün Bolşevikler diyarında tam bir hürrjvs t , sizliğin hüküm sürmesinin ,ferclin devlet karsisında boynu eğik olmasının en baş sebelperinden bh'i de komünist ideolojinin ferdi mülkiyeti ıedde trnesi dir İşte bunun içindir ki, ananevi cemiyetimizin baslıca r"üesseselerinden olan mülkiyet müessesesini. iktisadi ta, hakküme rnarıi olmak Ve ferdi ferde sömür tmernsk ıçin gerekli tedbirler çerçevesinde muhafaza etmek zaruı-L dir,

taassup ideolojisi asla değildir, Milliyetçilik en insani en demokratik bir ideolojidir Milliyetçilik ilmidir; kuvvetini ilmi hakikatlerden alıyor, Milliyetçiliğin dayanağı olan altı' ternele dinarnit koymak istlyen kızıl murteciler şunu bilsinler ki: ilmi olan yıkılmaz i yıkılamaz : ~OFUOGLU

VER

ATıMı

Yıudumıt Uçup

Yoldular

atımı.

*

* "

Buraya kadar verdiğimiz izaha ttan anlasılm.st ır ki milliyetçilik, sadece tarih, ahlak, şan ve şeref 111e\'zularında atıp tutan, havai bir ideoloji değildir, Mil, liyetçiliğir, ayağı yerdedir. kara topraktadır Mill iye tçi., lik bir tecavüz ve emperyalizm ideolojisi; faşist bir

hoş

boş,

m ses

sarhoş

diyor

sarhoş,

barıa

koş;

atımı.

rgi .co

atımı

Ver

Ata lar n seslcndlm Yal ın krluı süslerıdim. ç

Bunca

Ver

yıldır

pa sl and ım,

a trrnı atımı.

de

ken

ww w.o tu

6 -- Din: İnsanlıkla eşit bir tarlhi bulunan muka d, des bir müessesedir. Esası «Allaha inanmak ve' o yi,ice varlığı sevmek olan din, bugünün insanlarını disiplin altına alan ahlakın da kanaat ım-zca belli başlı kaynağı bulunuyor, Din, insanlan insanılestiren, i:-:.::, vanlıktan tasfiye eden ulvi bir muessesedir Allah ve adaleti ilahiye düşüncesi, insanın insana, insanın hayvana zulüm etmesine, haksızlık yapmasına rnani cln.us. tur, Allah, insan aczinin sığınağı ve insan kudretinin kaynağıdır, Allah fikrine dayanan din, bu haliyle, adaletin, ahlakın en büyük yardımcısı ve dayanağıdir Aile terbiye müesseseleri ondan kuvvet alır, Binaerıalevh bu kadar önem taşıyan bir mücsseseyi cürütrnemek yıkmamak bugünkü ııizamımızm, ananevi cemiye-timizin yaşaması için şarttır, Her rnünevver!n kolaylıkla aniayıp kabul edeceği bu sözlerimizden başka manalar çıkartmak istiyenler bulunursa sadece gülüp 'geçeceğiz, Bunu şimdiden belirtmek isterim,

dlirm

Do laşmrık Bir

kim?

istedim

kanadımı.

Ver atımı Yaşarnn k

5 Aile: Hem tabii-Ictirnai hem oc hukuki bir müessese olup E'.':nniyetimizin yaşaması onun bekasiy., le kairn bulunmaktadır Aile tabi i.dçt imai ve hukuki bir Iazimedir Aile vardır; ve ailesiz insan cerniye ti olamaz Aile, burjuva mütefekkirin rnuhayyil», sinden f ırlıyan surı'i bir müessese asla dcği ldir, Be, şerde aile halinde yaşamak ve aile kurmak adeta in, siyaki bir temayüldür Bunun için tabiidir Aile içtimai sahsiye tlesmenin en mükemmel en canlı, en küçük bir ne ticcsidi r Onun için içtimaldir APc; mülkiyet, analık, babalık, terbiye kültürel g elişrne vesaire için zaruret ifade eder, Bu sebeple de hukukidrr Bu kadar esaslı zaruretlere dayanan bir miıesscseyi parçalamağa, yıkmağa çalışan komünizmin düştüğü mantıksızlık ve körlük karşısında hayret ctrn smeğe imkan var rnı ?

ZEli:İ

ATIl\II

ıxöz koyan

gitmek

M.

Gem

k ırdunn

Ah!

giıleyim,

vurduma g ldeylrn,

Bcz kurt'urna Ver

atımı

Nolur

g'ldeyim, atımı. ye tern

Dartaş'a

Ben gillsiiz nasıl Alparslnn

Oğuz

Ver

atnm

atımı

Benim

ı.

ka ı-deşim şehit eşi m şehit

Oğ'lumlu Bu

dertlt başrm

Ver

ötem i\Ietem;

atımı

şehit;

atımı.

Oza.n ı sus tuıulmuş sustur ulmuş Yıızanı suatu ı-nlrnuş V~r atımı a.tımı.

E7O<1.1Il1

Yan,nıml\

gldeyrm

Vlrıınıma

g-!deylrn

Turanıma

ı;-ideyiın

Ver

a tımı

atımı.

Şa.lr

gözü

Ana

ba ğr ı ta~

Yiıtlde

yıı,~ gerek

savaş

Ver atımı

gerek

gerek

atımı. MEHl\IET

.

~

ZEKİ

AKDA~

~

c• ..•..• 'l,·.

.


DA

')

Bundan sonra idare keler cereyan etti.

Kültür Çalışmaları ihraç edildi.

heyeti

raporu

üzerinde

Der~ müza,

m

Bu arada Kılıç Aslan Göbelezoğlunun bir kifayeti mü~akere takriri verdiği görüldü. Takr ir, oya kondu, ittifakla kabul edildi ve federasyon idare heyeti ibra edildi. (Yalnız bir tek muhalif vardır) Başkan gündemin üçüncü maddesine geçildiğini tebliğ etti. Üçüncü madde, birleşme meselesi ve hukuki durum seklinde gündemde ifadesini bulmuştu.

İlk sözü Fethi Gemuhluoğlu aldı, Ve şöyle dedi:. «Çok seviniyorum, Büyük bir tarihi vazifeyi ifa arifesinde bulunuyoruz. Bütün Türkiye milliyetçilerini tek cephe haline ifrağ gibi, mukaddes bir vazifeyi ifa şerefi bizlere nasip olursa hakikateri iftihar edebilirzv

de

1 Nisan 1951 Pazar günü saat 9 da Rüstcmpaşa Medresesinde toplanıp 2 Nisan Pazartesi günü saat 15 de sona eren Milliyetçiler Federasyonu Kongresi Türk milliyetçiliği tarihinde hayırlı bir gün olmuştur. 1 Nisan 1951 Pazar günü 9 da Federasyon merkez binasında Ankara Türk Kültür Derneği, Istanbul Türk Kültü- Ocağı, Türk Gençlik Teşkilatı, Genç Türkler Cerniye ti delegelerinin iştirakiyle toplandı. Gündeme göre Başkanlık diva nı seçimi yapıldı. İsparta Milletvekili Sait Bilgiç toplantıya başarı temennisinde bulunarak .müzakereyi açtıktan sonra Federasyon Başkanı Bekir Ber k'i idare heyeti raporunu okumaya davet etti. İdare heyeti raporu şöyle başlıyordu: «Aziz arkadaşlar, bugün ilk kurultayı toplanan Milliyetçiler Federasyonu hangi maksatla ve nasıl kurulmuştur? Kurucu idare heyetinin faaliyetleri hakkında izahat vermeden önce bu hususu açıklamak, .bundan sonra takip etmemiz gereken en doğru ve en makül yolu göstermesi bakımından çok faydalı olacaktır. Hemen herkesçe malumdur ki birlik kuvvet kaynağıdır, Zafer ise daima birleşenleridir. Bu, dün böyle olduğu' gibi bugün de böyledir. Yarın da böyle olaca'< tır. Düşman yenmek için dağıtmak ve parcalarnı.k ister, Buna karşı ezi1mek istemiyenlerin ise birleşmesinden daha tabii ne olabilir. Bundan başka aynı davaya. Inanariların ayrı ayrı çalışmalarını izah edebilecek ciddi ve makul hiç bir sebep te yoktur.

Önergenin kabuliyle Türk neği ittifakla Federasyondan

rgi .co

TORK :ı\,ı:İLLİYETÇ1LER DERNEOİ

ww w.o tu

ken

Fethi Gemutıluoğlu bu mealdeki uzun konuş; masına şöyle devam etti «Bütün milliyetçi derneklerin biraz evvel arzettiği.m gibi, birleş. meleri şarttır. Hakikaten demin de ifade ettiğim gibi, çok kutsi ve tarihi bir vazifeyi ifa edelim arkadaşlar" dedi

Bu hakikati ve zarureti doğru düşünen ve davasının gerçekleşmesini arzu eden her inanmış insan gibi artık milliyetçiler de idrak etmişler ve anlarruslardir.

Milliyetçiler Federasyonu bu idrakin ilk meyvesidir. Fakat istitraten hemen iave etmeliyiz ki Federasyon birlik anlayıştmn son eseri değildir. En mükemmel eseriniz yüksek kurultayın kararı üzerine bütün milliyetçi derneklerin birleştirilmesi suretiyle kur ula , cak ve hemen hemen bütün .milliyetçileri sinesinde tcphyacak

olan bir derneğin

kurulması

olacak tir»

Rapor idare heyetinin yıllık faaliyetleri hakkında ver-ilerı izaha ttan sonra kurultayın Türk rnilliye tçiliğf , ne ışıklı ve aydın bir yarın getirmesi temennisiyle sona eriyordu. Heyeti umumiye. rapor üzerinde müzake reye geçmeden delegelerden Haluk Karamağralı arkadaşlariyle birlikte bir önerge vererek Federasyona dahil olan ve fakat şimdiye kadar federasyon çalışmalarına bigarıe kalan Türk Kültür Çalışmaları Derneğinin Federasyondan bu sebeple ilgisinin kesilmesini istedi

.,~ " ~~.~.,.

Bazı delegeler de aynı mevzuda konuşarak Fethi Gemuhluoğlunu desteklediler Başkan, federasyona dahil derneklerin «bir cemiyet içerisinde bir leşmest., ni» prensip olarak kabul edenler lütfen el kaldırsın., lar dedi. Bu teklif .mevcudun tam ittifalöyle ve sürekli alkışlarla kabul edildi, Birleşme kararını ittifakla kabulden sonra mevcut dört cemiyet delegelerinden müteşekkil bir nizarnna , me komisyonu seçilmiş ve kurul taya saa t 20 de devam edilmek üzere ara verilmiştir. Edebiyat Doktoru Faruk Kadri Demirtaş, Fethi Gemuhluoğlu, Erhan Löker, Abdülhadi Toplu, Hüseyin Çıkırıkçıoğlu, Celal Ercıkan, Erdoğan Okçu ve Kamil Özdenden müteşekkil komisyon aralıksız 7 saat calısarak bir nizamname hazırla.mış ve kongreye sunmuştur. Nizamname komisyonu çalışmalarında kurul. tay Başkanı Sait Bilgiç, Federasyon Başkanı Bekir Berk .re mevcut cemiyetlerin başkanlarından müteşekkil h yetin de fikirlerinden faydalanmıştır. F derasyon kurultayının ikinci oturumu saat 20 de açu.mş, kurultaya gönderilen muhtelif başarı telgrafları okunmuştur. Bu arada Ankara Ticaret Lisesinden geler; heyecan ve iyman dolu şu telgraf kongrede alkışlarla karşılanmıştır,


9

ORKUN asil heyecan Iymarı, a.yni kan, saran dumanlar

ayni ayni

azim,

Dağılsm Sonsuz

ııfku sevgiler,

başarılar,

4 1951 Mayıs ayı sonuna kadarMİLLİYETÇL LER FEDERASYONU'na. dahil derneklerin üyeleri kendi derneklerinde kalabileceklerdir.

selamlar.

İkinci oturumda kongrenin hazırladığı nizarnname tasarısı üzerinde konuşmalar yapıldı. İsim üzerinde uzun ve hararetli münakaşalardan sonra büyük bir çoğunlukla kabul edilen, Hatiboğlu Ali'nin TÜRK MİLLİYETÇİLER DERNEGİ teklifi muhalif ve muvafık bütün arkadaşların coşkunluk tezahürleriyle karşrlandı, Bunu mütcak ıp maddelerin müzakeresine geçildi, Gaye maddesi' üzerinde komisyonun hazırladığı teklifte milli mukaddesat, kelimesi kafi olduğu ve Allah keli.mesinin çıkarılmasını isteyen bir delegenin teklifi üzerine söz alan Fethi Gemuhluoğlu milli mukadde., sat kelimesinin, muhtelif memleketlerde komünizm, kapitalizm, sosyalizm ve humanizm bakımından nasıl değişik anlamlara geldiğini ve ekseriya Allah mer, humunu şamil olamıyacağını Rusyadan itibaren muhtelif Avrupa .memleketlerinden misaller alarak izah etti. Delege arkadaşin kendi inanç sistemi içinde haklı olabileceğini, onun tefekkur sisteminde bunun içiçe' olmasının tabii olduğunu fakat gelecekte il'ti , base .mahal vermemek için ve kütle nevrozlannda milli mukaddesat kelimesinin zaman zaman kütlenin şaşkınlığına uyarak mana ve istikamet değistirece., ğinin de nazarı dikkate, alınmasını rica etti. Bu te k , lif büyük bir eksertyetle kabul edildi, Saat 24 e gelmişti. 2 Nisan 1951 Pazartesi günü saat 9 da kururtaya devam edilmek üzere oturuma nihayet verildi ,

'

*. ŞECAAT ARZ EDENLER! Bütçe müzakeresi sıralarında eski iktidarın kirli çamaşırlarından bazıları daha ortaya döküldü, Bunlar arasında bu gayrı meşru iktidar zamanında polis tarafından takip edilenlerin listesi de var. Zelzele mırı., takasina giderken kağıt oyunu oynadıklarını inkar edenler, bunu inkar edemiyorlar Çünkü liste rnühürü ile, imzası ile elde .. yalnız dostlarını korumak için konuşan Ahmet Barutçu fişe bağlanmış 'vatandaşlardan bahsederken «o devirde ben de fişte idimlx diyor, Bu zümrenin nasıl bir zümre olduğunu anlamak için sade bu söz yeter, Bir zümre ki kendi adamlarını dahi fişe geçirir, kendi adamlarının arkasına bile polis takar! Bu zümrenin, zaman zaman mensuplarını vaka, layıp ipe çeken S talin partisinden mahiyet ve zihni, ye t itibariyle ne farkı vardır?

ken

de

rgi .co

,

Kurultay. 'Bekir Berk'in teklifi üzerine MİLLİYET_ ÇİLER FEDERASYONU'nun vazifesini ifa etmiş olması sebebiyle feshini ittifakla kararlaştırmıştır, ORKUN milliyetçilik yolunda iyrrıan beraber liğinin muhteşem tezahürlerinin tecelli ettiği bu memleket şümul kurultayın Müslüman Türk'ün madde ve mana alemine kafa ve gönüllerini nezreden genç, ve hamleli temsilcilerini başarı dilekleri ile tebrik eder,

m

Kalbimizde Ayni

ww w.o tu

Pazartesi günü üçüncü oturuma devarn eden kongre ruznamenin bütün maddelerini uzun müna kaşala r., dan sonra kabul etmiştir. Mezkür cerrriy etle rjn TÜRK MİLLİYETÇİLER DERNEGİ adıyla tek cemiyethalinde çahsabilmesi için geçici hükümler aşağıda tesbit edilen şekilde kabul edilmiştir.

1 - İlk kurultay toplanıncaya kadar TÜRK IVIİL_ LİYETÇİLER DERNEGİ'nin kurucularından olan beş Ankara dele gesj, mezkür derneğin işlerini ara, lanndan bir başkan seçerek tedvir edeceklerdir

2 1951 Mayıs ayı sonuna kadar MİLLİYETÇiLER FEDERASYONU'na dahil iken bu federasyonu ortadan kaldırarak bir cemiyet halinde birleşmeyi derpiş eden dernekleı- idare heyetleri, derneklerinin fesih taleplerini genel kurullarına götürecekler, bu derneklerin bütün mallarını TÜRK MİLLİYETÇİLER DERNEGİ'lıe devir kararını almaya çalışacaklar ve kendi derneklerinde kayıtlı üyelerin de TÜRK MİLLİYETÇİLER DERNEGİ'ne üye olmalarını temin edeceklerdir 3 -- Istanbulda MİLLİYETÇİLER FEDERASYONU'na dahil üç derneğin vereceği üçer delegenin imzasiyle TÜRK MİLLEYETÇİLER DERNEGİ'nin Istanbul Şubesi kurulacaktır

BAŞKA

ÇARE

YOK

Sayın Başbakanın' bazı acayip halleri görülen çifte kumrular Halil Özyörük ve Rüknettin Nasuhioğlu'yu kabineden atmak lüzumunu takdir ettiği ve ancak tereddü t ettiği veya münasip bir fırsa t veya sebep aradığı söyleniyor.

Nasre ttirı Hoca'nın başında dunnayıp boyuna bur, 'nuna doğru düşen kavuğu ortasından boğmasının sebebi sorulunca verdiği cevap ne kadar kestirme ve ne güzeldir: -

Ben onu boğmasaydım, KOMÜNiST

o beni bcğacak tı SAN'AT

Amerikada bir Temsilciler Meclisi Heyeti Aİ11eri_ kan Düşmanı Hareketleri tahkik sırasında iki meşhur flim yıldızını «Komünist Cephesinin Hamisi ilan etmiş, Bizim gazete bu haberi düpedüz, uslu uslu verrnek le yetirıiyor Düsündük : Olmaz ya, faraza bu haber bizim merrıleke te ait olsaydı, aynı gazete neler yazmazdı O heyet üyelerini san'ata suikast yapmakla ithamlar, bu sefer tiyatroya kırrlası elini uzatarı «Iı-tica» ya sövmeler, «San'at demek medeniyet demektir>.' gibi tekerlemeler, san'attan anlamıyan, san'ata saygısızlık gösteren Milli Eğitim Bakanı derhal vaz ifcsin., den çıkarılmazsa Türk Tiyatrosunun - Türlüyede medeniyet ve kültürün _ Atatürk İnkilabımn - va tan ve devletin mahvolacağına dair feryatlar ... daha neler, neler, yazılmazdı


10

ORKUN

HÜRR~YET~ HAKiKAT VE ADAtEl

YOLU NDA ADIMLAR

ÇiVİCİO(;LU

(Geçen sayıdan

devam)

('yle tanıtmak, diğer partilerin de inkı labı koruyamayacak veya idrak ederneyecek bir seviyede olduklarını söylemek, Atatürkün Halk Partisini kurduğunu tekrarlayarak o inkılapları korumak hususundaki veraset ilarnmın, imtiyazının Halk Partisinde mevcut ve kat'i surette ona ait olduğunu sistemli makalelerle neşrederken bir taraftan da, heyecana Ve asabiyete gelen bir kısım genç enerjileri bu hassas anlarından istifade ederek hala zaaf arzeden ve halkın çoğunluğunun gözünden ve gönlünden düşmüş olan par tller i. nin itibarını iadeye çalışmak, ve At a türkçü gençleri kazanmaya uğraşmak ve onlara sanki aslında büyük ehemmiyet veriyormuş gibi davranarak, ve kendi iktidar zamanlarında Milli Türk Talebe Birliğini, tekmil talebe teşkilatlarını, cemiyetleri Iagvedenler. genc.. liği sürü halinde idare etmek ısteyenler kendileri değilmiş gibi bir eda ile, onlara irıkılabı koruyan veya koruyacak olan sanki onlarmış gibi tesir ve telkinde bulunarak, yer yer nümayişlere sevke tti rrnek istiyorlar, İstanbuldaki bu protesto hareketlerinin başında bulunan Behçet Kemal ötede beride yaptığı seyahatlerde Halk Partisi lehine korıuşmakla, yeniden o tarafa dönmek veya Halk Partisi kendisine gençlerden ibaret ayrı bir Atatürkçü Parti kurma ernrmi vermişse gene Halk Partisiyle anlaşmayı muhafaza ederek çalışmak ister görünüyor, Keza eski bir Halk Partici Abidin Özmen'in çıkıp konuşznasr, Halk Partisine taraftarlık eden Faruk Gürtunca'nın, Ankara'da çıkan bir halkçı gazetede de Halk Partisini destelderneğe devam eden Bedii Faik'in baş rolde bulunması hükmümüzün isbatı için birkaç ufak delilelen ibarettir, Demokrat Parti ve Millet Partisine mensup şahıslar bu zatlar gibi bir kesafet göstermiyor, Bu protestolara Halkevlerinin vasrta kılınması da içyüzlerini çok kirn, senin bildiği Halkevlerini güya irikılabm müdaf a a kaleleri olarak kullanmaktan ibarettir, O Halkevleri ki maalesef bir vakitler Ziya Gôk alp, Narnık Kemal ve

rgi .co

de

ww w.o tu

ken

nüfusa göre pek mahdut sayıda kimseler olan ve fakat, galeyan, feveran gösteren ve fikirlerini madde madde tahlil ve tarif etmeden mübhern bir ifade ile berrak suyu bulandırar-ak birşeyler elde etmek iste, verıler başlıca iki gurup teşkil ederler, Birinci kısımda ye mümkün mertebe perde gerisinde şunlar bulunur: i -Masonlar II - Komünistler, III - C, H, Partisinin müfrit elemanları, IV - Tüı-klüğün ilerlemesine aleyh ta r, Türk olmayan veva . Türklüğü berıirnsemi., yen, dejene re bir hüviys ı arzeden, milliyetsiz ve ahlak düşmanı kimselerdır Bunlar hiçbir inanç, milliyet, vatan, hatta insanlık ve dünyanın ahenk ve saadeti umurlarında olmıvan, dini, ilmi insani veya milli değerlere aldırış e trniyen, başıboş şehvet ve sefahat alemleri, gayri ahlaki durumları karşısında beliren ahlak ve müslümanlık, Türk lük, namus ve terbiye inancının olgun bir gelişme arzetmesiyle hakir bir mevk ie düşeceklerini bilen ve şimdiden, ahlaki, dini, insani, milli değerlere (ınkrlab. koruyormuş gibi görünerek) sövüp saymavı .ihrnal etmemekle beraber,iğfali ternin etmek üzere ilmi bır cila da kullananlar V - Dinsizter VI _ Siyonis tIer VII - Müslümanlık

m

Önce yarım kalan ilk teşebbüsü ele alalım; irtica 'a karşı başlangıçta Atatürk'ün adı karıştınlmaksızın yapılan ve istenilen neticeye ulaşamayan hareketten bahsediyoruz, Bu mulıarriklerin kim olduğunu, bu adamların hayatlarını, fikirlErini, mali kaynaklarını bilmeyen ve tetkik etmeyenler pek tabii ki, onların ya ldız l ı, parlak ve sureta makul sözlerine inanırlar, ve mugalataların gerisinde ne oldusunu birden veya kolaylıkla farkına vararnayaı-ak bu güıültüye kapılırlar, Bu gürültüyü çıkaranlar um~mi

dinine düşman başka tarikat, mezhep ve dinden olanlar, VIII - Şöhre t sahibi olarak gençliğin başmda lider pozu takınmak isteyenler, IX - Türkiyenin Düsmanları Türkiye'de birbiriyle carpışacak kuvvetl~r kurmak, memleket i zorla kuvvet kullanıcı fikir bö, lümlerine bölerek irıki lapçı ve mürteci diye ayrıliklar yaratmaya çalışarak milli birliği dağıtıcı bir rol ovnarnak gayesini güdenler, Birinci guruptakilerin asıl idarecileri umumive üe gizli planda kala rak rnevkile ri ni muhafazada r"a\'da gördüklerinden apaçık ortaya çıkamaz.Iar Onlar ~ı!,salar bile fazla bir kalabalık te şk il etmeyeceğinden, lazımgelen cesaret, samimi heyecan ve hamleyi gös, teremiyeceklerinden, genç kuvvetiere t ernayül e tm=k \'C onların mizacına uygun sözler ve onların gönül \'C suuı-larrna uygun sözleri rota lif makinelerle basıldık., tan sonra ileri sürmek isterler, Masorilar ın, mi Iliye t., sizlerin, dejenerelerin, dinsizlerin niçin böyle bir yolu tercih ettikleri kolaylıkla anlaşılabilir, C, H, Partisinin bazı elemanlarının bu yolu da koz olarak ku lla nmalarının sebebi, vuk a rda kısaca dalıa öteki bölümde daha etraflıca açıklayacağımız gibi, iktidardaki partiyi ve hüküme tmı ink ılap düşmanı olarak göstermek,

Mehmet Akif 'in şahsiyetleri hakkında konuşmaları yasak eden müesseselerdi Bunu gerek Ankara ve gerek Istanbul gençliği kolay kolay unutamazlar. Burada Halkevlerinin faaliyeti, faydalı veya zararlı işleri hakkında uzun taf'silat vermek konumuzun dışındadır.) C, H, P, ye müternayil birkaç gencin konuşması veya memlekette huzur, emniyet ve asayiş kalmadığını telkin edici sık ve sürekli protesto topluluklarının yalnız bu hali bile, bu manevrayı tatbik edenleri sevindirecek bir metadır. Ayrıca bu türlü nümayişler hükümeti tenkit edici kelimeler'le karıştırmak (nitekim Kırşehir nürnayisinde Adnan Menderes'in «İnkılap Sof'talaı-ı., sözüne de taarruz edilrniş tir.) ve icabında bu gürültülü zamanlardan daha başka faydalar sağlamağa çahsrnak tır Faraza, Müslüman, Türkçtı bir çoğunluğu, Tüı-kçüliığe hizmet etmiş büyükleri n isim resim ve sözleriyle büyük bir miting yapmaları ve yukarıki gurubun teşvikiyle bu hareket güya Ata türk'ün şahsına yapılıyormuş gibi göstererek onlara karşı,


11

ORKUN

rgi .co

m

Demokrasinin ılık gelişme günlerinde irtica tehli, kesini işarette çok ileri geçerek sanki hertaraf mürtecilerle dolmuş gibi bir tavır alarak inkılap k ahr amanlığı ve önderliği aktörleri bizde daha ziyade birinci guruptakilerdir İrticanın, inkilabın, gerçek .demokra_ sinin, Türkçü]üğün ne olduğuna dair Demokrat Partinin kurulmasından önce bir broşür neşretmiş, ve o va, ki tki iktidar partisinin dikkatini ve öfkesiniçeken bu yazılar münasebe tiyle rnükerreren polis taraf ınüan celbedilmiş, (daha önce bir yıla yakın mevkufiyetle beraatten hınçlarını çıkaramamışlar ki) karakollara gidip gelmisttk O sıralarda daha demokrasi ve inkıIabın Iaflarırıa bile tahammül ederniyerek, demokra, si ve hakiki inkılap lehinde konuşanlara düşman ke, silenlerin şimdi tam bir dörıüşle demokrasi ve inkı.. lap kahramanı rolünü benimscrneler! tulüat ar tist , lerinin bile muvaffak olamadıkları makyavelist siyaset mizansenindeki başarıyı teyit ediyor. III - Sözde inkilapcilara sorular. Lakin bu tip başarıları devarn e tt irebilmek ayrı tir meseledir Ortada irtica bulunduğuna dair asabi, telaslı gürültü kopaı-anlar, irticadan, mürteciden ne anladıklarını en geniş şekilde tarif etmeli ve bunun madde madde açıklamasını yapmalıdırlar. Keza inkıIaptan ne mana çıkardıklarını da etraflı şekilde ve irikılabm ana prensiplerini de sıralamak suretiyle, nezaket ve insan terbiyesine yakisacak şekilde apaçık konuşmahdırIar. belki kendilerine kolaylık olur düşüncesiyle şu sorulara cevap verilmesini sabırla ve süküne tle bekliyoruz! ı - İrtica nedir ve mürteci kimdir? 2 - Türkiye'deki irtica ne şekilde ve kimler tarafından yapılmaktadır? 3 - Vicdan hürriyet! ve laiklikten ne arılıyorsunuz ? Türkiye'de vicdan hürr iye ti ve laikliğin temelleri ve tatbikatı nasıl ve ne şekilde olmalıdır? 4 - Türk gelenek, adet ve ananelerini t asvip ediyor musunuz? Bunlar arasında muvafık bulmadıkları"nız, ilme, insanlığa veya 'I'ürklüğe zararlı gördüğünüz veya yanlış bulduğunuz hangileridir? Türk mukaddesatından nelere inaruyorsunuz ? Millet ve vatan hakkında, siyasi sınır dışında kalmış Türkler için ne düşünüyoı-sunuz ? 5 -- Allah inancını, müs; Iümarılıği, ıslami, insani ahlakın esaslarını doğru buluyor musunuz? Yanlış ve zararlı buluyorsam- n için ? Ezarıı din adamlarının dilediği gibi okuma hürrivetini irtica sayıyor musunuz? Kuran'ın yeniden manevi büyük önem kazanışını, mevIitler okunuşunu, hatta radyo ile yayınlanmak üzere, hergün Kuran tilavetini doğru buluyor musunuz? Radyonun muhtelif mizaç, Inanç ve düşüncede insanlar için yaptığı çeşitli neşri., yatı bunu arzu eden kimselerin de insan olması, çoğunluk teşkil etmesi hesabiyle onların da isteklerinin yerine getirilmesini bir vatandaşlık vecibesi sayar mısınız? Radyo'da kuran tefsirlerine dair saatler ayrılmasını, batıl hurafe ve inançlar yerine akla, bilgiye ve tecrübeye, hürriyet ve müsavata, kardeşlik duygu ve samimiyetine, iyi ve güzel hareketlere imkan, hatta teşvik ve takdir eden cephesini bir Kur'an felsefesi halinde bütünlüğüyle dikkate alınarak öğtilmesini, sürelerin ehil din bilginleri tarafından tef , sir edilmesini, böylece kaba taassup ve dini cehalet zararlarının, ilerde melhuz tehlikelerin, gene hakiki

ken

de

temiz yürekli ve cesaret sahibi gençleri mücadeleye sevkettirerek komijnistlerin yıllardanberi uğraşarak yaptırmağa muvaffak olamadıkları bir içtimai sınıflar çarpışması yerine, Müslümanlık ve Türkçülük inancıyle belirmiş bir küfleye karşı, Atatürk inkrlapçısı 'diye adlandırrlmıs bir gurup gençin çarpışrnaya sevkedilmesi Türkiye için çok hazin ve geri bir manzara teşkil edebilir. Bu türlü karışılıklardan ancak çok kötü ihtiraslarla dolu kimseler faydalanabilirler. Bu iti , barla şahısların hürriyetlerine riayet edilmemesi, fiIdr hareketlerine, iyrnan hareketlerine karşı sopa, taş, bıçak kullanılması ve nürnayiş esnasında bu gibi basit ve iptidai laflar sarfedilmesi inkılap, medeniyet, irı, sanlık ve emsali mefhu.mlarla büyük te nakuz yaratır. Bu cümlelere tahammül edemeyerek yazımızın sonunu beklemeden, Atatürk, inkrlap gibi sözleri kullanarak mugalata yapmak isteyenlere, bizim de vurucu, kı r-ı, cı heykcl yıkıcı hareketlerin zorbalık suretiyle olmasını kötü ve zararlı bir yol tanıdığımızı, heykellerrn konulmasının da kaldırılmasının da ancak Türk Milletinin iradesiyle olması gerektiğine inarıdığ ırmzt hatırla trnak isteriz. Ata türk ve inkılap konusu üzerine soracağımız, söyleyeceğırniz birçok sorular, delfller fikirler mevcuttur ki onların da sabırla beklenilmesini tavsiye eder ve bu muga la taya ve terbiye ve nezakete muhalif kimseler tarafından istismara müsait konuda daha fazla itidaIle düşünülerek, gençleri parçalayıcı, ayırıcı değil kardeşçe bir birlik ve anlayış gösterilmesini temenni ederiz. Yukarda irticanın düşmanı görünen birinci gurur-a mensup olanları gördük. Bunlardan başka irtican :1 düşmanı Ink ılap hüviye tind- ikinci bir gurup'ta var . dır. Onlar da başlıca şunlardır:

ww w.o tu

ı - Eskiyi hatırlatıcı, kötülerımis ve öyle tanıtılmış önceki vaziyet,inanç ve hareketleri zararlı ve .tehlikeli bilerek, geri ve iptidai bir fikir ve hayata düşmekten fazlaca çekinerek, alıştıkları yeni hal ve sözlerden sıyrrlmak, onlardan geçmek istemeyenlerdir. 2 - İrıkrlap diye kendisine öğretilenlere büyük chernmiyet veren, inkı lapların insanlık Ve Türklük tarihi boyunca menşe ve mahiyeti ni tahlil ve te tki ke girişmeden, vakaları muhtelif ve birbirine ayrı ve farklı kaynaklardan tetkik etmeden, tek taraflı bir hükme düşmemak üzere aleyhte olan düşünce ve vesikaları tartmadan çok dogmatik bir tavır takınan, mahdut sayılı birkaç gazete makalesinin telkinlerirıe, birkaç heyecanlı şiirin cazibesine kapılarak harekete geçmek isteyen, bununla beraber, bildiklerini, duyduklarını, tamamen doğru zannederek, Türkive'yi felakete sevkedi liyor farzederek, vatan üzerine bir ana şefkatiyle ve hassasiyetle, titizlikle eğilmek ist iyerı, heyecan nöbetleriyle ti tr iyen bazı Türk evlatlarıdır. 3 - Fikirlere baskı olacak mürteci bir taassup kokusu sezerek, felsefi, ilmi düşüncelerini yazmak ve söylemekten gene önceki yıllarda olduğu gibi meru , dileceklerini zanneden, iskolastik zihniyetin, baskıcı, cevap dinlemez ve kabul etmez içtihatların düşmanı olan aydın ve bilgin kimselerdir. Bunların sayıları aı olmakla beraber ne olur ne olmaz diyerek bir ata sözünde belirtildiği gibi, «Dereyi görmeden paçaları sıva mak istiyen:,, biraz da ihtiyat, tedbi r ve evharnda ileri giden zatlardır


)2

C:RKUN

rgi .co

m

şekilde harekete milleti mecbur kılmak, başka fikir ve inançları baskıyla ve zorlayıcı usullerle ezmekle, nasıl uzlast ırabiliyor ve demokrasi taraftarı olabiliyorsurıuz ? Şahıslar, felsefi, içtimai fikir ve inançlarını ve (fiili bir hale geçmedikçe ve baskıcı bir harekete, zorbalığa sapmadıkca ) , onların duygu ve düşünce leri ni ink ılap adını taktığınız, ne olduğunu etraflıca izah etmediğiniz, edemediğiniz veya etmekten itina ile kacındığmız egosarıtrjk bir mahivet verrneğe özenilen inkılap baskı makinesinin de bü tün şuurları, gazete kağıdı gibi tabetmeği veya insan duygu ve şuur; larını fabrika mamulatı halinde inşa, icbar ve baskıyle tanzim o tmeği, hangi ilmi, insani. ahlaki prensibe uygun buluyorsurıuz ? Her hangi bir ferdi yukardaki soruları cevapları, dırmağa zor-lamağa hiçbir hakkımız yoktur, O gibi zatlar bu soruları kendiliklerinden arzu ederlerse cevaplandırırlar, biz de vatandaşlarımızın düsünccle , rini öğrenmekle ve eğer yarulrmşsak ke ndi düşünceler-imizi düzeltmekle meşgulolur ve tahlil, tenkit ve diğer bilgilendirici yardımı dokunan zat lara teşekkürü borç sayarız, Fakat : inkrlapçıhk önderi safına geçenlere ve rnüphern ifadeli ir ticam amansız, hatta bas-, ıcıcı rorurıu alanlara ükü' ra rrrşmazarrna dostça cesile olmak üzere sorabilir miyiz; giriştikleri işin neticesi olarak, acaba sorularımıza cevap verebilirler mi? Bunları onlardan bekliyoruz, Genç ve ateşli dostlarırnıza tavsiye ederiz, Kendilerini tesir ve telkin altında, gençliğin heyecan ve samimiye tini, cesaret ve fedakarlığını istismar ettiklerini sandığıınız zatlardan yukardaki sorulara, imzalar ıyla neşredilmek üzere yazılı cevap istesinler, Belki de böyle bir münasebet, onlarla görüşen gençlere temas ettikleri kimselerin hüviye ti hakkında kafi bilgi verecektir, (Gelecek sayıda Atatürk, Atatürkçülük veya Kemalizm, Türk milliyetçi, dindar gençlerin bu mesele hakkındaki eski ve yeni düşünceleri, ve hadiseleri n, ter tiplerirı, icyüzü ve prensipleri n tatbikatı, tahlili yapılacak, hakiki kemı;listle, sahte kemalist acıklanaca ktrr.)

ww w.o tu

ken

de

dini izah ederek olgun bir müslümanhk anlayışiyle iyrnarılarm beslenmesini, gene bu maksatla, ilk, orta ve lise .hatta üniversitede gerçek müslümanlık derslerinin bilhassa metafizik ve ahlak cephesinin okutulmasına taraftar mısınız? Değ ilse niz niçin? Gerektiğinde müslümanlığa inanmış millettaşlarımızın fatiha okumasını ir tica'da n sayıyor musunuz veya bunu bir kusur ve gerilik te lakki ediyor musunuz? Necmi Sagıb tercüme ve tefsiriyle şÖYle bir manası olan Fatiha süresinin neresinde irtica, kusur veya merrıle. kete zarar verici tehkika, kabahat buluyorsunuz ?: <Iyill kler yapan, nimetler veren, merhametli ve her şeye kadir olan rALLAH) ın adiyle : Bütün Ünler, şükürler, şerefler ve bütün varlıklar hep (Allah) ındır, Etüt'ın varhkları yaratan ve ilerleten bütün kaina tın tek Tanrı'sı olan (Allah) dır, İyilikler yapan, nimetler veren, merhametli ve her şeye kadir' olan (Allah) bütün insanları muhakeme edecek, dünya ve ahirette karşılıklarını verecek tir Ey ULU Tanrı, biz yalnız Seni severiz. biz yalnız sana kulluk ederiz, "e yalnız senin yardımını dileriz: Bizi doğru yola götüren, bizi doğru yoldan ayırma, Ey bizim ALLAH'IInIZ, kendi sevginle koruduğun, kuvve tlendirrliğin, aydınla ttığın, zafer ve saadet ver-diğin insanların doğru yolunda bizi de yürüt, doğru yoldan, bizi hiç ayırma, Kurtardığın ve şereflendirdiği'ıı insanların doğru yolundan bizi hiç ayırma, Ey her yerde ve her zamanda var olan, her şeye kadir olan TANRI'mız, üzerlerine ateş, gazap ve lanet yağdırdığın zalirnlerm, fenalık içinde sana itaa bizlik edenlerin, SEni tanımıyan ve bilmivenlerin yanlış yoluna gi tmekten bizi koru, bizi kur-tar» Eğer Allah'ın olmadığına veva Allah inancına insan gönlünun ihtiyacı, insan varlığının teselliye ve manevi bir temele, ahlaki ve insani bir değerler, kıymetler manzunıesini iyi, doğru "e güzel ümit temellerine ihtiyacı bulunmadığına dair açık, isba t edici ve inandırıcı delilleriniz, fikirleriniz varsa, nelerdir? Müslümanlığa inanmış millettaşlarımızın ALLAH'ın büyüklüğünü ifade edici 'tekbirler ge t irrnesirıi doğ ı-u. faydalı bulmııyorsanız niçin? Eğer bu millet tarihinde fe lake tli, zararlı günler yaşamış, cefalar çekmiş, iptidai ve geri hayat içerisine zaman zaman vuvar . la nrm şsa, bunun bir çok sebepleri yanında rnes'ulü bizatihi dini prensipler midir? Yoksa dini prensiplerin asıl ve esasından bambaska. dinle samimi bir ilgi "e bağlan tısı olmayan din tüccarları "e istismarcılan tarafından, yani dinden menfaatlenmek isteyen politikacılar, din şarlatanları tarafından is tisrnar ı ve cehalet" iktisadi, siyasi vesair sebepler midir? Siz dine lakayitse niz. bu iste hiç ihtisasınız, 'tccrübeniz. ye tg iniz yoksa, din işlerine ve din meselelerine, üstelik digerlerini kucurnseye re k karısmağa. onlara yol, akıl, göstermeyi bile asarak inançlaı-ına müdahale e t rneğ i, müsbe t, makul ve tamamen ilmi bir delile sa , hip olmadan cebir ve ccı;a yoluyla dini inançları atmavı doğru bir gayrc[kcşlik olarak kabul ediyor musunuz? Mukabi L cevaplar karşısında kızıp öf ke le niyor. elin alevh tarlığ ın.z ı kabar t ıyor musunuz? 7 Meclenive t rnef humu na nasıl bil' ma na veıivorsunuz ? 8 -Demokrasiyi, fikirlerini i nkı la p farzeden veya bazı hareketleri

ve emirlerine

\'e

düşünceleri

göre

ayartamak

in~:))ap

s avanlar:»

ve bu emirlere

-_

.

cJile),

çü,

TÜRKÜ]\[ tehdit

Ne

y

rl

ı:rıırilıIerden Bil'

anıç

Bil

bile

kan

içerı

ki değ'i~nıemi)tir oluı-ak

Tarihim

tanık

Öldürdüğün, Alta.ydn.

ol

ümden

ko

eğilmez,

doğ'dull1 olsun:

sürdüğiın

*

ey

ı-ım !

ı-ka

da varım!

dik

ba.şl ıyım,

de su.va şl ıyım l

yine

ba rbur

,zalim

damarlarıınılaki ben,

bıı

Or-ayrı,

adla

düşmarı

!

kan, .. öleeeğiın;

geteceğim!

'*

bunca

alaeağ'lI11. In ttk arruru

şa.rü:

So yumurı

ne

de, daha. sonra,

cloğ'mlışlIffi,

saçan,

,Türk

Eyet

ırı r beni,

Icalsnm

Savaşla.rda

Zehir

d

evvel

BEX

ku ıuln.şl.ı rnmn yarın,

ırınının öcünü aluca ğım vurrlu ola.n ORKUN'clu, l,nJa('a~'ıın! TÜREMENüOLU

ALİ n.ıZf\.

ÖZER

uygun

...

_-------

_._._-- .------------"-----:._---~. __ ..._-----------'~-_._--

._-"

...~.,.

__ ••

L.

• __ : .'.~ •


1944 1945 IRKCILIK .; TURANCILIK ~ DAVASı '"

J

yapanlar bilhassa bu üç kişiydi, Bunlardan her nin İsmet İnönü ile ayrı bir samimiyeti vardı,

bi ri ,

m

Ankara Valisi Nevzat Tandoğan, Milli Şefi n rnu ts., medi olduğu için Ankara valisiyd i Gördüğü güven do, layısıyla da epey şimarmıştr. H'atta bir gün İçişleri Bakanından gelen bir kağıdı yı rtarak: «Ben doğrudan doğruya şeften emir alıyorum, Bu kağıda metelik verrnerns dediği söyleniyordu, Boşrıak olduğu için de Türkçülük hareketlerine karşı şuuraltı bir tepkisi oL duğu muhakkak tı Fazla olarak Devlet Konserva tu, varı müdürü ve Atsızın arkadaşı olan Orhan Şaik Gökyaya karşı da bir gücenikliği vardı, Bu gücenik., lik konservatuvar temsillerinin davetiyesi gibi adi bir meseleden doğuyordu ŞÖyle ki: Devlet Konser-vatuvarının temsilleri sırasında Hasan Ali, kendi i111_ zasını taşıyan bir mikdar da vetiyeyi Orhan Şaike veriyor, o da bu davetiyeleri bazı mebuslara gönderi_ yordu, Hasan Ali, Orhan Şaike bir liste vermişti, Davetiyeler bu listeye göre yollanıyordu Listede An, kara valisinin adı olmadığı için bittabi ona gönderrl; mlyordu. O zaman (yani aşağı yukarı 1942 de) vali, bedava bilet elde etmek için bir gün telefonla Orhan· Şaiki aramış, havadarı sudan bir iki sözden SOI1l'a lafı da vetiyeye getirmiş, Orhan Şaik de imzalı biletleri ve listeyi anlatarak itizar etmişti, Fakat vali yatışrnarnış, meselenin üzerinde durmuş, Orhan Şa ik de nihayet: «Burası Devlet Konserva tuvarı rrıüdürIüğüdür Bilet istiyorsaniz g işeye başvurunuzs dernek zorunda kalmış, bundan sonra ikisi selarnlaşmaz olmuşlardı, Hasan Ali, devı-iri Ve iktidarın adamıydı Mevl ovi .f ekkesinde büyümüş ve biraz mevlevilik terhivesi almıştı, Fakat devlet başkanının emriyle birkaç yıldır solcu bir rejime hazırlık sayılabilecek şekildeki icraatıyla dikkatı çekiyordu, İsmet İnönü'nün anasına aşil' okuyor, Çankaya köşkünün mahbubu bulurıuyor., du, Hatta çok ihtiyar «ana bayan» ın: «Sakın benim vekilime dokunma>' diye oğluna öğüt verdiği, Hasan Aliye sahip çıktığı bile söyleniyordu, Hasan Ali ile cumhurbaşkanının arasından su sızmıyor, yalnız olarak sıksık köşke çağırrlıyordu Başbakandan daha çok nufuzu vardı Ve kendisine yarınki başkan diye bakın, yordu Kızı «Canan Yücebin «Ö.mer İnönü, ile evle, neceği söylerıtisi devamla ve ısrarla dolaşiyonju «BoSrıak Ali Efendbnin torunu olduğu için de bittabi «Tür-kçülük, ten hoşlanmıyorrlu

rgi .co

Atsız - Sabahattin Ali Dayasının İkinci Oturumu: 3 Mayıs 1944 Çarşamba günü yapılan ikinci oturu. ma kadar Atsız, duruşma hususunda, avukatlarla yaptığı iki görüşmeden başka faaliyette bulunamadı, Avukat Hamit Şevket İnce, Istanbuldaki bir dava için hareket ettiğinden ikinci oturumda bulunamıyacak , tı Rasih Yeğengil Ve F'erruh Ağan ise müdafaa şekli hususunda aynı noktai nazara sahiptiler, Atsız rnüda., faa işiyle hiç meşgul değildi, O, Türk Ceza Kanununa göre ortada bir hakaret olduğu için, nasılolsa ceza alacağını biliyor, fakat Sabahattin Ali ile kendisinin şahsiyetleri arasındaki fark dolayısıyla bu cezanın hafifletilip tecil edileceğinden de emin bulunuyordu, Esaseri duruşmaya hazırlık için 'ayıracak vakti de yoktu, Ziyaretler, davetler, ziyafetler bütün zamanı. nı delduruyordu

ww w.o tu

ken

de

2 Mayıs 1944 Salı günü saat 17 de Atsız, CemalOğuz Öcal'Ia birlikte Hüseyin Namık Orkurı'un Küçükevler., deki evine gitti, Hüseyin Namık Orkun mükellef bir ziyafet sofrası h azır larnış'tı Orada iki üç kişi daha vardı ve buniardan birisi polis te mühirn mevki işgal eden birisiydi. Hüseyin Narnık Orkun bu zatı kasden çağ ırrrnştı : Atsız Ankarada adım adım takip olunduğu için hiç şüphesiz polisler o gece Hüseyin Na.mık Orkun'un evinde neler konuşulduğunu anlamak istiyeceklerdi, Endişe edilecek bir şeyolmadığını, Türkçülük hareketinin yalnız komiırıizrr; aleyhinde bulunduğunu anlatmak için Hüseyin Namık Or kun bu ted, biri almıştı: İşte 3 Mayıstan önceki günlerde Atsızın yaptığı ziyaretler-in en mühimi, konuşmada bir de yüksek mev, kili polis bulunması bakımından buydu, 3 Mayıs 1944 Çarşamba sabahı Ankara Adliyesinin önü binlerce genç tarafından deldurulmuştu. Bunla, rın çoğu lise ve bilhassa yüksek tahsil talebesiydi, O gün imtihanı olanlar müstesna, Ankarada mevcut talebenin çoğunluğu burada toplanmıştı, İlk oturumda Sabahattin Alinin: «Atsız bu davayı hakaret davası çerçevesinden çıkarırsa hem kendisi için, hem de mernleket için iyi olmaz>.' diye savurduğu tehdit gençlerde büyük bir öfke yaratmıştı, Sabahattin Ali o gün linç edilebilirdi Halktan da pek çok kimse vardı, Adıiye binasının dışında ve içinde çok sıkı tedbirler alınmıştı, Dil ve Tarih _ Coğrafya Fakültesinin Felsefe 'I'ale; belerinden Osman YÜksel (meşhur «Serdengeçti", dergisi sahibi) ile Sabahattin Alini n geceleyin dövüşrne, leri hükümeti daha sıkı davranmaya sevketmişti. Ayrıca İsmet İnönü'nün emriyle harekete geçen Ankara valisi Nevzat Tandoğan, Maarif Vekili Hasan Ali ve İsmet İnönü'nün mahre.m müsaviri Falih Rıfkı, Türkçülüğe karşı gizli tertiplerini hazu-lamışlardı. Kuruntulu ve nefsine güvensiz olan cumhurbaşkanını büsbütün şaşrrtan, memleket te Türkçülerln hazırladığı bir isyan hareketiyle yüzyüze olduğu telkinini

Abaza cinsinden bir imamın oğlu olan Falih Rıfkı ise cumhurbaşkanının akıl hocalarındandı, Da' ima zemin ve zamana göre yazan bu adamın şahsi refah ve istifadeden başka bir kaygısı yoktu, Halk Par-tl. sinin devrileceğine dair 1944 yılında en ufak bir isaı-et bile olmadığı ve İsmet İnönü, hayatı boyunca dik tatörlÜğü sağlamış gibi göründüğü için şüphesiz onun tarafını tırtaeaktı İtalya seyaha tinden sonra Ltalyayı, Rusya scyahatinden sonra Rusyayı göğe çıkaran vazı. lar yazdığı için bu hükümetler tarafından tal tif 'CdiL


R K U N

tı İşte bu üç kişinin kışkırtmasıyla ve devlet başka. nının da iştirakiyle hazırlanan komplo tatbik olun. mak üzere idi. Onun için de daha şimdiden çok sıkı tedbirler alınmıştı. Birkaç kordon teşkil eden polis ve jandarmalar, öğrencileri içeri bırakmıyarlardı. Ta. lebeler rozetlerini çıkararak, talebe değilmiş gibi davranarak içeri girrneğe savaşryorlardı Girebilenler azdı Ağır Ceza salonu daha çok halkla ve halkın arasına yerleşen sivil polislerle doluydu. Atsız, Ellezoğlu Ahmet ile birlikte Adliye Ö. nüne geldiği zaman kalabalık arasında bulunan birçok gençler onun elini sıktılar ve lehinde gösteriler yaptılar. «Yaşa Atsiz. diye bağırdılar ve Sabahattin Alinin önceden hazırlanmış olan kitaplarını Adliye önünde yaktılar. Polisler, üzerine basarak bu yanan kitapları söndüı-rnek isterken bir genç, polislerden birinin omuzunu tuttu: «Çiğne kardeşim, çiğne ' Bu kitaplar çiğ' nenmeğe layik tir» dedi. Atsızla Ellezoğlu bir müddet için Adliye karşısındaki bil' mahallebici dükk anına girmek zorunda kaldılar Dük karı bir anda doldu. Tabii, bunların bir kısmı, bilhassa, Ats ız ın masasının yanına oturarak hiçbir şey yemeden, hiçbir şey içme' den, hiçbir şeyokumadan sokağa bakanlar sivil polis-

hattin Aliye cevap veremezdi. Onun yerine Ferruh Ağan söz aldı ve şöyle başladı: Geçen celsede gayet uysal bir delikanlı (!) olarak gördüğümüz davacıyı bu sefer sırtına bir arslan postu geçirmiş olarak bir takım kük rerne takhdleri yaparken görüyoruz ... F'erruh Ağan, sözünü bitiremedi. Dinleyiciler arasından bir alkış tır kopmuştu Alkısa ilk baslıyanlaı-, dan biri de Ellezoğlu Ahme tti Bir yandan Hakim Saff et Beğ süküne ti bozan bu alkışı durdururken bir yandan da sivil polisler alkışhyanlarm hüviye tlerrni gizlice tesbit etmeğe uğraşryortardı Demek ki Çan, kayada hazırlanan komplo faaliyete geçmiş, Atsıza taraftarlık gösterenlerin listesi yapılmaya başlanmış;

tı. Önce Ferruh Ağan, sonra Rasih Yeğengil tahkika., tın genişletilmesi isteğinde bulundular Ve Sabahattin Alinin «İçimizdeki Şeytan: adlı romanındaki «Niha t.la «Nih al Atsıvın kasdedildiğini. müvekkillerinin bu tahrikten mü tee ssir olduğunu ileri sürdüler.

m

diği söyleniyordu. «Ben iktidarın yazrcrsryım Siz ik. tidara geçin, sizin için yazayım- dediği ise muhakkak.

Sabahattin Ali bunu reddetti ve «Niha t.la «Atsızı-ı kasdetmediğini söyledi. Fakat yine yalan söylüyordu. Romanında milliyetçi gözük tüğü halde yabancı bir devletin ajanı olan «Niha tsla ,«Atsizn kasde tt.iği ni Atsızın bir ahbabına söylemişti,

rgi .co

o

14

ww w.o tu

ken

Saat ona çeyrek kala dükkandan çıktılar. Bu kalabalığı yararak duruşma salonuna gitmek için 15 dakika ancak yetti. Atsız, Adliye binası kapısında kendisini tanıtarak içeri girebildl. Ellezoğlu sert ve ciddi bir tavırla arkadaşıyım demeseydi belki gir emiyecekti Salon tamamile dolmuştu. Hatta ayakta da bir hadı' dinleyici vardı. Dinleyiciler arasında Amerikan ve' Rus elciliklerinin mensupları da bulunuyordu.

Hakim, zaman aşırm dolayısıyla tahkıkatm genişletilmesi teklifini reddetti, Bundan sonra savcı yerini işgal eden Hadi Tan esas hakkındaki iddiasını söyledi. Doktor Hadi Tan, Atsızın cezalandırılmasım iste, rnek durumunda olmakla ağır bir vazife yüklendiğini biliyordu. Ankaradaki davada Atsızla Sabahattin Ali arasındaki mesele, görünüşte hakaret davası ol. makla beraber gerçekte 1930 danberi 'Türkçülükle ko. rnünizrn arasında süregelen çarpışmanın mahkemeye düşmüş bir sathasiydı Bu bakımdan işi, bilmecburiye, zahiri tarafından ele alarak Atsızın aleyhinde bulun. mak, vatan ve millet sevgisi taşıyan bir kalb için, şüphesiz, ağır bir şeydi.

de

lerdi ,

Sabahattin Ali ise sokaklardan darmaların himayesinde geçerek

ancak polis \'e jandurusrnaya ge lebi l-

mişti. ıık olarak, Atsız'ın eski bil' ma\ıkümiyeti olup olmadığına dair Istanbul Savcrlığma yazılan kağıdın cevabı okurıdu Bundan Atsız'ın infaz veya tecil edilmiş bir mahkumiyeti olmadığı bildiriliyordu. Bundan son. ra Sabahattin Ali söz alarak Ulus gazetesinin a\'ukatından öğrerıdiği şekilde, geçen oturumda Avukat Harnit Şevke t in yapt ığ ı teklife ce\'ap verdi. Harnit Şeyket birinci oturumda: «Kendisinin vatan hairıi ol' duğunu ispat edelim mi? Buna müsaade eder mi-o diye sorrnuştu. Çünkü bizim ceza kanununmza göre dava açan, kendisine kondurulan suçun karşı tarafça ispat edilmesine müsaade verebi lir, Ispat olununca da davayı kaybeder. Aksi halde da vayı. sırf hakarete uğ· radığı için kazansa da kendisine isnad olunan suçun şüphesini üzerinden atmış sayılamaz. Harnit Şevketin teklifi bu esasa dayanıyordu. Sabahattin Ali bu tek. life evet demeğe yanaşrnadı. "Benim vatan hai ni 01duğumu değil, vatan ve millet, hatta rejim aleyhinde yazılmış bir tek satmrnı gösterebilirlt,rse ben kalemimi kıral' ve bir daha da yazı yazmanı. Benim vatan hainliğim anıkat yaveler iyle ispat olunmaz· diye ce. vap verdi. Harnit Şevk e t bu oturumda

bulunmadığı

için Sa bu-

Hadi Tan: «Biz, kanun adamları her şeyden önce kanun çerçevesi içinde kalmaya mecburuz ., diye söze başladı. Uzunca süren ve bir nevi hukuk felsefesi mahiyetinde olan sözlerrni, kanun adamlarının idama malıkum edilmiş olan ınsanlarm bile şahsi haklarını korumak mecburiyetinde olduklarını söyhyerek bi ti· . rip asıl konuya girdi. Atsız'ın, Türk Ceza Kanununun 482 nci maddesinin son fıkrasına göre cezalandıı-ılrna, sını istedi, Bu Iıkı-aya göre hapis altı aydan, para ce. zası da 100 liradan aşağı olamazdı. Atsız'ın avukatlan müdafaalarını h az ırlarna k için mühle t istediler. Mahl.::eme bu isteği kabul ederek duruşmayı 9 Mayıs 19'14 Salı günü saat 10 a bıraktı. Atsızla Ellezoğlu, Sebat Oteline dönmek üzere Adliye Binasından çıktıkları zaman garip bir manzara ile karşılaştılar: Kendileri Adliyeye girerken meydam ve sokakları dolduran o kalabaliktan bir tek kişi kalmamıştı. Hatta, sokaktan gelip geçen bir tek in. san bile yoktu. Buna karsilık caddenin her iki tarafına süngü takmiş jandarmalar kısa aralıklarla di' zilmişt i Caddenin ortasında yalnız birkaç jandanna subayı ve rütbeli polis gözüküyorrlu Caddsdc kimse


15

ORKUN olmadığı halde bir jandarma subayı Atsıza yol gösteriyordu. Bu yol göstermenin mahiyeti de biraz sonra anlaşıidı. Atsızı anayoldan değil, mümkün olduğu kadar arka sokaklardan geçirerek otele götürmek isti , yorIardı Yeniden bir gösteri olmasın diYe korkuyorlardı. Fakat gösteriden bu kadar korkacak ne vardı? Acaba Atsız duruşma salonunda iken buralarda bir

TÜRKELİl\;"İl\;"

KÖY

VE

şey mi olmuştu? Evet '.. Buralarda bir şeyler, olduk, ça mühim bir şeyler olmuştu. Tarihe geçecek ve tarihin yüzünü bir yandan güldürürken bir yandan da kızartacak bir şeyler olmuştu. Atsız içerdeyken, Canka, yada hazırlanan komplo faaliyete geçmiş ve yüz kızartacak hikayesini aşağıda anlatacağımız hadi seler, olmuştu ...

KASABALARI:

~

A G R i TURANİBAŞER

Ağrı ilinin merkezini teşkil eden Karaköse kasabası Batıdan Eleşkirt, Doğudan Diyadirı, ve Doğubayazi t, Güneyden Tu tak ve Patrıos, Kuzeyden Tuzluca, Ka-" ğızrnan ve Kuzey batıdan ise Sarıkamış ile çevrili vas i bir ovadır

İran _ Trabzon transit şosesine güzer gah , birinci istasyon vazifesini de görür.

ken

Karaköse, :ık yapmakla

de

Bütün mülhakat ise; Doğudan İran ve Rus toprakları devlet hududu, Kuzeyden Kars, Batıdan Erzurum, Batı güneyden Muş ve güneyde ise Van vilayeti hudutları ile çevrilidir.

isimli şehi ri suları var-

ww w.o tu

Murat, Körçay Ve Taşlıçay ile Şeryan cört taraftan saran büyük sayılabilecek dır

1650 metre irtifada buluna kasaba yazları çok sıca - kışları ise uzun ve 45 dereceyi sıfırın altında buIacak kadar da soğuk yapar. Kasaba dört mahalleden .mürekkeptir. 1950 nüfus sayıs 10013 kişi iç ve 47521 kişi merkeze bağlı köy le:-::iledir İld:isüdi

Durumu:

Kasabanın iktisadiyatı tarım ve hayvancılıkla kaim , ri-ro Yaz aylar-ma münhasrr olmak üzere her gün pazar kurulur. Bir tek T. C. Ziraat Bankası vardır Bayındırlık

Dağının eteğinde Trabzon _ Tebriz transit yolunun güzergahı ve istasyonudur Denizden yüksekliği 1600 metre ve 5152 metre yüksekliğinde bulunan Ağrı Dağının şirnal rüzgarlarma set teşkil etmesi dolayısiyle Karaköseye nazaran kışları mülayimdir Buna mukabil yazları da serindır. Kaza beş mahalleden ibaret olup 1950 riüfus sayımında kaza içi 3974 ve bütün mülhakatı ile beraber 26383 kişiden ibarettir. Kasaba dağlık olduğundan ziraatten ziyade hayvancılıkla meşgul olunur. Halen kasaba eski Bayazi t ve yeni Bayazit diye iki isim taşımaktadır. Eski Bayazrt daha dağlık olan yerlerdirki burada tarihi eserler ve taşlar halen mevcuttur. Türklerin harman olduğu Ağrı ili mülhakatı bütün halkıyle beraber Hazar denizi güneyinden geçen göçkollarından oldukları tarihi vesika ve folklorlarınca kolaycacık anlaşılabilir. Çaldıran seferini yapan Ya , vuz meşhur sözünü burada söylemiştir. Malazgirde hareket eden Alpaslan burada konaklamıştır Halen Aladağ silsilesinden Şah yolu diye anılan meşhur Şah yolu IV. cü Muradırı ordusuna yol vermiş ve iki meşhur ordunun ayak izlerini taşımaktadır. IV. cü Murat ile İran seferine iştirak eden Abdi Paşa bu harpte bir kolunu kaybettiği için mukafaten Bayazit serhatncı verilmişti. İşte meşhur Çolak Abdi paşa şimdi hale"'n dimdik duran İshak paşa camii Abdi paşanın başlayıp bitiremediği ve Abdi paşanın yerine geçen oğulları Mahmut ve Mehmet zamanlarında devamla İshak paşa zamanında bitirilmiştir ki bu saray Selçuk tarz mimarisindedir_ 300 yıllık bir tarihi vardır

m

Tabii Durumu:

rgi .co

CELAL

(KARAKÖSE)

İ51eri :

:;:'asaba imar planını bi tirrnis ve 1951 yılında yapa-cağı istimlake bugünden başl anılrmştır Yine imar :;:l8.n1 ile beraber tatbikata geçilen ve 1951 yılında bi t, zrıesi lazım gelen su ile Işl iyecek büyük çapta bir elak , --i~ fabrikası tamamlanmaktadır. Elektrik demir di, rekleri kasahaya dikilmiş ve hatları çekitmiş'tir. 943 :-_:mda İranos köyünden beton üstler Ie getirilen ve ;=:c~n bir çok yerlerinde açık çeşme halinde akıttın., --"-= j:--: bir suyu vardır. Bu su 1951 yılında demir boru-=-:- ve basınç ile kasahava dağı tılacak tır

Abdiger suyu meşhur olup kün~lerle kasahaya eskidenberi getirilmektedir. Bundan 300 yıl önce bir lisesi ve medresesi bulunan bu kasahada eskiden beri ilim adamlarına büyük kıymet verilmekte imiş. Şeyh Hani hazretlerini sinesinden yetiştiren bu kaza türbesini de yine sinesinde yapmıştır. Şeyh Said.ül Kürdi dahi bu kaza medreselerinde yetişmiş ve halen hayattadır Musun bucağı Doğu Bayazids

Doğubayazrt

:

::'~2 yılına kadar __ -arihi kaza İran

--

._ ·_.,, __ c.. _"

Dlyadtn

vilayet merkezliğini yapmış olan ve Rus hudutları arasında Ağıı

bağlıdır.

;

Umumi durumu: Karaköse merkezine

bağlı

olan

bu

kaza

....• ,::.?

Trabzon


,-

\.

i6

-

-;-

öRKUN

İran transit yoluna 7 Klın, lik bir mesafe ile İpek gediğinden bağlıdır, Soğuk ve sıcak su kaplıcalan ile meşhur olan ve yazın bir çok misafirleri kaplıcalarına eelbeden yalnız kötü bir fikirle ölü hale bırakılan bu kaza merkezi 2950 metre irtifada bulunup dağlık ara, ziye malik olmasi dolaysile hayvancılık ve hayvanların ham mamullerinden keçecilik ve halıcılık yapmak- . tadrrlar Kasaba iki mahalleden ibarettir 1950 de yapılan nufus sayımında kazanın içi 1-190 ve mülhaka tl; le 2251l nurusa maliktir Taşlıçay isimli bucak Diyadine bağlıdır,

Mülhaka tm ve hele İki

kiı bir nedense

ri

talebeler'le

talebe

durumu:

durumu:

bir çok

bulunması

durumu:

ww w.o tu

Tutak;

Murat nehri kenarında yer alan bu kazamızda yine yol bakımından ölü vaziye te konulmuş ve yol 10 ki. lometre doğusundan geçip Pa tn asa gitmektedir. 1500 metre yükseldiğinde bulunan bu kazada hayvancılık ve zıraatı aynı derecede başat-rnak tadu'. 1950 nufus sayımında kazanın içi 1044 ve bütün mülhakati ile 16062 dir, Halkı Türk göçleri nin yurdunu terketme-

yen kabilelerini

açılacak

bir

idare

et-

bir ortaokulu

Ortaokullarının

brrakrnaktadir. Karakoseye

aylarının

hele Tahir

rnotörlü

verecekle.,

lise

mükemmelen

kış olması

ve yollarının

gediginin

vesaitleri Bunun

kadar

amansiz

kışın tarnarniyle

için

Horasan

uzanması

kapanı.

hareketsiz

Demiryolunun

her cilıetten

iyi olacaktır,

m

Bir memleket hastahanesi bulunarı Karakösenin hastahane derdi belli başlı dertleri arasında yer alır, Çünkü kendisini idare ederniyecek durumda bulunan Özel idarenin elinde olan bu amme müessesesi şimdi çok acı durumda bulunmaktadır, Bu müessesenin muvazenei urnumiyeye alınması her cihetten faydalı olacaktır,

ken

ğ

Umumi

ki açılan

her

Celal

TURANtBAŞER

de

Daha önce Malazgirt' ilçesine bağlı bulunan bu kaza merkezi 1936 da ilçe olmuş ve Malazgirtin Muşa bağlanması üzerine bu kazada Ağrı mülhakatına mül. ki durumla bağlanmıştır, Van Bitlis, Muş ve Karaköse yol kavşa ımn merkezini teşkil etmektedir, Denizden 1650 metre yüksekliğinde bulunan bu kazanın 1950 nufusu iç kaza 1841 ve bütün mülhakatile 19982 dir, Dağlık memleket olması dolayisi le navvancıdırIa r, Sarısu, Dedeli, Su1tanmut bucakları bu kaza rnerkezine baglıdırlar, Halkı Ortaasya göçlerile buraya ye ı-Ieşrniş ve hiç yerlerirıl terk etmemiş kimselerdir.

burada

Çün.

o Iiseyi

bir ilk okulla

rgi .co

Pa.trıos ;

ve Muş

varken

bulabilir

şı burada

" Trabzon İran transit güz eı-gahı olan bu kazada 1800 metre yüksekliğinde bol zıraatı olan bır ovadır Ekseri yedisi Kafkas .muhacirlerinden müteşekkildir. 950 nufus sayımında kazanin içi 2849 ve bütün mülhakatı ile 23686 kişidir, .Burada az miktarda arıcı lık ta vardır. Kasaba iki mahalleden ibarettir,

ve seneleı-ce

Karaköse

durumdadır,

Lis.,

üç senedenberidir

Bulanık

buluntın

besleyecek

Bayazitte

kapatmış yalnız

ve Erciş,

bozuk

Umumi

mükemmelen zamanlar

mişler,

ihtiyaçları:

ve birde ortaokulu

okulu

Senenin

EleşJdrt:

Umumi

ilk

bir Iiseyi

mcrlceztn

teşkil

Çıkmakta olan milliyetçi dergiler:

BÜYÜK P.

R,

CİHAD

20,

BÜYÜK

Samsım

DAVA

P, K, 16, Ka.yseri

MUKADDESAT Avva.nsa

ı-uy,

İvvaz

Cad,

Nil,

1 İstanbııl

SAVA$ Anuraı-talar

Solmğ'ı

Nil,

iSı, Arıkarn

eder,

lVIÜCADELE Kısa, b iıt iuı

::\1iii lıukn t.m F'o l k loru

:

Bütün mülhakat tamamile hırbirine benzemekle folklorunu kısa olarak beraber incelemek daha yerinde olur, Şimdi halen Köylerimizde yaşayan kişilerin 3000 sene evvelki ve halen bugünkÜ ortaasyalıların yaşayış tarzlarının aynıdır, Yemeklerini pişn-ilrnis toprak kaplarda yerler, Bağdaş kurup otururlar, Havvancı ve zu-aateıdn-ıar İyi ata binmesini bilirler, Cengaverdtr Ier. Irk tarihinin Türk bahsinde geçiı'diği hel' şeyi şahıslarında cem etnlİş bulunan Ağrı halkı tek bir infirak göstermeyecek kadar ananelerine sadık kalmışlardı]',

Bp5ildaş,

Yeni

Mahaııe

Dı-re s!

Soımğ'ı

8,

İstanbul

İDAREHANE:

FEYZULLAI-I

CADDESİ

9 Nu,

A. MALTEPE

IZIL MATBAASI

-

-

ISTANBUL

ISTANBUL

s-


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.