m rgi .co
tijRKLER
BİR
ORDU
de
BÜTÜN
ken
~~r~~~~E~'
j
ww w.o tu
~
Yalan . . . . . . . . . . . . ATSıZ İstarıbulun Fetih Destanı (Şiir) N. ZAFER ALPSÜ Korelilerir. Aslına Dair. HÜSEYİN NAMIK ORKUN Komünizm Mikroplan ..... NURİ TARHAN Gene Bize Dair (Şiir). . HOCAOGLU S. ERTÜRK SofoklesVenizelos'a İhtar. . . REFET KÖRÜKLU Fatih'e Gazel (Şiir) . . GÜLAHJ\1ETOGLU AZMİ Orkurıdan Sesler. . . . . . . . . . . '. *:1<* Kopuzlama ve Oğuzlama. Göçmen'e Ziya Gökalp Toplantısında Mehmed'e (Şiir). 1944 - 1945 ırkçılık Çoruh'a
Deyişler
.
Neler
. . . . . - Turancılık (Şiir)
Türkiyem (Şiir) .' . Fatih'z- Sesleniş (Şiir) . Ben (Şiir) . . . . . Gidelim (Şiir) . . . .
L!~~~ı
.
.
.
.
ATSIZ DÜNDAR ÖZDEN .
.
Söylendi.
.
.
.
.
.
.
GÖKÇEOGLU SAiT . .BAKİ ÇALOGLU Davası..
SAYı
*,~*
HAYDAR ŞiŞIHAN . Nİ HAT BİNGÖL REFET KÖRÜKLÜ TURAN ALPTEKİN . NEVZAT ŞiŞMAN
25 - Mayıs -1951 25 KURUŞ
·
.,.:; ..
~~.~V#...4~~.;ı~~_~·~~. ÇORUH' A Art ..•. ln'in
önünden
Geçersin Bizden
gelip
bir dj yar
ayrı
çağlıyor
geçersin; g öçer strı
de yad -eııere
Kalblmde
FATİH'E
DEYİŞLER
mı seçersin?
sellerin
Çoruh!
Kalk
Fatih
!runa
hasretiyle;
Hasret
ilinden
mi
Vatanın
serılrı
bu
biz
açtığın
Yanıktır
akma,
kalbImiz,
bır de sen
türküsüdür
Hasret
Çor uh,
sevdadan;
Boşuna
hasretle;
dlllertrı
Fatih
çık yola;
akıncılar
DöğünUr
hasretle
gözükmez alutma
Fatih
Kalblmde
yakma ..•
Bir
Çoruh.
Yurdunda Yad
durulur
Türkün
sesi
gibi
Suların
pek
derın,
Yüzünü
okşayan
Pek
sarptır
Kayıkların Bağrına Beklersin
He.sreu
ate"iyle
dıı.ğlatma.
geline, Çoruh.
Kalk
pek
dağların,
belierIn
mekik gece
Çoruh.
Çoruh ...
.Btr
gaye ye doğr ulrn uş,
ÖlürUz!
F'a lca.t asla
Şanımız
as ırIe rdır
Hür Bu
hazır
ve eşsiz Ülküyle
Dört
yaşamak,
yaratıldı, cengi
saYl31Z
kasırga
Onun
dilde
İyman
yetmez;
arz.ı yer,
harcaonacak istiklfi')
sevgilisi
başı
sesi
yurduna
Türkiye!
tn, kurşun Vata,nını,
bana
belcllyo ruz savaş
doğrulup,
sllılhlar
"ar! ..
baştan
yolda
ben,
BİNGÖL
gurürum
bayrağı
nürurn, ALPTEKİN
"*
GİDELİM Hey
bire
Gidelim! Çalın
yigitler!
binin
Ötüken:
bekliyor
kılıçları
Gidelim!
k ah pe
Ötiiken
Gidelim
yel
bekliyor
Kokusu
duyulur
Gidelim!
*
Yıllardır
her
esen
yelde bizi
*
yanacak
anacak
*
yakan
geçecek
ancak
Ötiilcen
bclcll yor
ayla
rnıyrz ?
mıyız?
sanncak
bekliyor
Içer-sek
Gtde.llrn ! Ötüke-n
elde belde
bekliyor
burdadır»
blzlert
bizi
kılıçlar
uzaktan sılayı
bizi
itlere
o eski
Ötüken
böyle
atlara
bekliyor
gibi,
Bizleri
Gtdeltm ! Ötüken
sen be-nim! ..
NİHAT
ben ...
yaktım,
ben!
TURAN
«Yırrd umuz
ben senin;
.-.
aktım.
katan
maztrn
savaş
biz,
gelirse;
başa
yaratan
efsane
at.amm makberi, giden
gibiyim
dünyasına
fetihler
boyu
..
çovr lltr se :
.. l\Iabedimsin
rüzgar
Çini
hepimiz ..
günü
de ys in, lcalb lm senin,
ey Türkiyem!
altında
Gurbetten
gölgesinde
Türk
Atiye
deli
Roma
asu-lar
Hep
Sa.ncağın
da,
adr
Isrnlrn ;
cismim.
Içtlm de doğarken
bir
oldum
var ...
ey 'I'ür ktvern !.. Elıe di nurıınla olur
Kiiltigin
bile;
Va tnrurn,
bakanlar
rüzgarı
var;
savaşı yar:
aslcer :
yer! .. var,
diyen
en şa nl ı ülkü vatanı
esen
deyrnez,
koşan
bın bır efsanesi
kalır
ablde
Atmaoldum
ken
ön safa
ka.lblyl e, «Allah»
küçük
tek
tarih
geç ... Anlatmaya
doluşan
h urr lye t için
Onun Ardında
dlzgln,
Moh aç, Budln ...
tıtretir
.Oruın inandığına,
Yan
oldu.
ülküsü,
dolu
yar:ı.tır
dolu
metnidir
kurulan
kandan;
oğlunun
yazrnava
Mchrrıe t olup
Meme'den
abidenin
oğlu.
ayni
koldım
binlerce
Gelrp so r sa.Ia r bir gün,
Onun
gazi
ben ben!
çıkan
Bir
Fatih
hükmedenim
tür lcüsü,
Türk
dört
KÖROKLt)
güç a.la.n bir bedenim
biz va tarıdan L,
geçmeyiz
ebedillle
atıldık
ko lda
Böyle.
-Bır
ŞİŞMAN
asker
gelrnlştz
bizi! ..
beraber
Bir
Aşkını
bir
ağlatma
BEN çıkarıp
akınlar
duramam
Tarihe
bır
yola;
sütünden
Orkunda
Ondan
şarıl ı vlsall :
dedem .. Babarn ölmeye
Bozkurd
Turanda
ww w.o tu
onlarla
kavme
Tarihle
hrlül! ...
*
Ben
Kaç
mlsalt,
dillerin
çık
*
derin.
serIn,
TÜRKİYEM oğluydu,
Fatih
!...
bizi REFET
HAYDAR
Şehit
dönersek
seline.
nazlı
Hasre t türküsüdür
lühz.a şu kln
boğ, kat
yellerin
gelecek
bir
bir
dillerin
Budln
kez
yadedin
derdin
basarsm
dinmlyor
blzl! .•
ve Hersek.
Lanetle
kükreyişlerIn!
vardır
*
nazlı
Bosna
eline;
henzer-sin
elde
ağlatma
şu
çrrpmır
ı:öıı;!ere
m
düşmanı
yola;
Batum
gitme
kader-e
Gedlzt
rgi .co
Kükr eytp
*
,'. bizi! ..
taıt ve dere
serhat
ya~ıyor
de
Çoruh
ağlatma
Murat
çık
yanda
bizi
küsmüş
Hasretle
Ferhat
delmiş
da.e-,
Dumanlı
Göğeümde Gitme
dağ
kır 'at
Fırat
çağlatma
Bugün
Kalk
bizi bırakma! yad ele akma.
büyüttük,
Akma Çoruh
ize
1llerin
dö ..•. ünür
bize '?
Ben kalbimlze?
bağrında
Kurbandır Seni
ne haber
taşının
yola; - şahl ansm
Bilirsin Kalk
Bayburd'un
çık
SESLENİş
mıyız
j'
biı:1
bu sıı:ı k~ıı:ı yıldızı
helclf yo r
bizI
NEVZAT
şİŞMAN
j
Başyazarı: ATSIZ Sahibi ve Neşriyat Müdürü İSMET TülHTÜRK P. K. 1818 Galat.a, Istanbul
o
K
Haftalık
10 lira
Yıllık 6 Aylık Yurt
'I'ürkçü
Cuma -Giinleri
25 Mayıs 1)51
ABONE:
Dergi
5 lira
dıpı :
15 lira
Yıllık
34. Sayı
Çıkar
-----------------------------------------
y
L ATSiZ
1944 Mayısında. komünist Sabahattin Alinin aleyhime açtığı 'dava Ankara mahkemesinde görülürken Savcı Hadi Tan, çok genç olmasına rağmen, Harnit ) Şevket gibi ihtiyarlara ebedi de rs olabilecek bir iddia ;- serde tmlş: «Biz hukuk ve kanun adamları idarna /; mahkum insanların bile haldarını korumağa mecbu, ;~ ruz» demişti,
kabul
etmiyeceği
bir
küçüklükte
İşte şimdi bu küçük ihtiyar, aradan yedi yıl geçtiği, ben askeri mahkemeden beraat kararı almış olduğum halde, yine bana «Hitlerizme tabi bir insan> diye saldırryor, yine ölçüsüz konuşarak, aklınca, başımı bela; ya sokmak istiyor, Beladan çekirırrıiyorum, ve belanın <erbab-ı istihkak» aradığını, Harnit Şevket gibilere gelmek tenezzülünde bulunmıyacağım biliyorum. Buna rağmen, <tHitlerizme tabi bir adam> tabiri beni iğzap ediyor, Onun Hitlerizme tabi dedlği adam vaktiyle: 'I'arnyo ruz Atilıl'danberi Oermerıı, Farklı mıdır Prtısyalr yahut Ermenl? Senin dostun Cerrnanya'ya biz Nernse deriz; Bır gün yine Beç önünde dUğün ederiz,
ken
de
1951 Mayısında ihtiyar Harni t Şevket millet meclisinde herhangi bir tar-tışmayı mutlaka kazanmak hırsı ile konuşurken benim için eHi tlerizme tabi adarnv tabirini kullanıyor ve benim «Sar'hoşl ar Gecesi •. adlı eserimden bahsediyor.
<Sarhoşlar Gecesb adında bir eserim yoktur, Fakat Harnit Şevket bana bu isimde, yahut «Bunaklar Gecesi» isminde bir eserin ilhamını verebilir,
ww w.o tu
l
'
asla
m
;
lık ahlakının bulundu,
rgi .co
Harnit şevket, ömrünün kışını yaşıyarı. belki kırk yıllık bir hukukçudur. Bilhassa milletvekili olduktan sonra bir hukukçunun tartılı ve ölçülü konuşması, delilsiz ıddialarda bulunmaması, va tandaş şeref ve haysiye tirıi düşünerek söz söylemesi lazımdır,
Şevket, MEclisteki beyanatında şöyle diyor: Atsızla Bulgaristan hududunda öldürülen Sabahattin Ali arasında bir hakaret davası vardı. Bana dediler ki: Milliyetçi, ateşin bir genç olan bu adamın davasını senin gibi milliyetçilik yolunda amlmış bir avukata vermek istiyoruz, bunu al, Be~ de (Mem, nuniye tle l ) dedim ve veküle tini deruhte e t tirn.», Harnit
«Nihal
Bu sözler yalandır Benim davamı Ikimiz de milliyetçi olduğumuz için almış değildir, Harnit Şevk e tle aynı yolun yolcusu olarnam. O milliyetçi ise, mutlaka ben değilirndir. Onun milliyetçi olduğu hakkındaki ri , vayeti de yalnız kendisinden menküldür Bu mernle , kette
onu milliyetçi
diye tanıyan
kimse
yoktur
Vekaletirni bırakmış olması da benim ırkçı olduğumu öğrendiği için değildir. Vckale timi terk ederken bana bir mektup yazarak, <bazı itimat ettiği dostlan ının kendilerine benim ırkçı ve Turancı olduğumu bildirdiklerini yazmıştır. Millet Meclisindeki beyanatında ise bunu kendisine bir komşusunun bildirdiğini söylüyor. Hangisi doğru? Hiçbiri değiL... Bu itimat ettiği dostlar .ve komşu hakikatte Falih Rıfkı idi, ve Harni t Şevke te Çankayanın ernri ni bildirmişti. İşte hakikat budur. Harnit Şevket bu emri yerine ge tirdi ve benim vekaletimi bıraktığını Falih Rıfkı'nın gaze~ tesinde tantanalı bir şekilde ilan etmek gibi avukat-
ve:
Batılılann üçüncü' Kosova'da Topraklara ser erfz, bir değil, bırkaçım, Çekflirıce kılıçlar yenıden Hacova'da Paramparçaederu Cermerıltğtn haçmı, Yirıe
mısralarını yazmış ,ve 1941 de yazıp mahkeme tahki , katına kadar herkese meçhul kalmış olan vasiyetnamesinde Almanlar'la İtalyan'ları da milli düşmanlar arasında oğluna saymış olan adamdır, Hami t Şcvke t bunları biliyor mu? Bilmiyorsa benim Hitlerizme tabi bir adam olduğuma nereden hükrnediyor ? Saçlarım benzermiş .. , Bu ahrnakça iddia yıllardan beri birçok budalalar tarafından aleyhirnde delil gibi kullanıldı. Hatta evimde Hitlerin resminin asılı olduğu bile söylendi Ben, dışardan gelmiş hiç bir fikri kabul etmeğe tenezzül e tmiyecek kadar milli gurur ve şuura sahip olduğumu, içtimal mezhebimin Türkçtılük olduğunu vaktiyle yazarak ilan ettim, Daha ne yapabilirim, Saçım Hitlerinkine benziyormuş diYe beni Hitlerci sa; nacak kadar budalalık gösteren binlerce, belki onbinlerce zavalhya ayrı ayrı mektup yazamam ya.,. Hami t Şevket asla unutmasin ki bu vatana bağlılık ta kendisini benimle bir tutamaz Çünkü ondan fazla olarak ben bu toprağa ecdadınun kanı ve hatı.. rasiyle bağl ıyırn, i
A t
8 i
ii:
4
ORKUN
ISTANBULUN
FETİH
DE,STANI
1 Asır
onbeş
Allah
diye
Ezanla
Türkler
Blzarısn
Yayından
2
MaY1s ylrrnido kuzdn,
çıkarı
Edirnede Karar
tekbir akma
ok, döner
yaı,ında
oldu padişah,
jVenedik,
Ceneviz
dedller
haçlıları
Pupa
mi geri.
Edirneden
divan kuruldu,
yüce verdi
Ulrıba.tlr
getirdi.
geçti;
Ondokuz
Mehmet
sancak
toplar
aldı
Elli çift
Han'a
sunuldu,
:)'01,
içini
Cihana;
adalet
Sa.ğ'da
yaptı dı koca Prışa
Han
denize
Mehmet
Bizans Genç
bir hlsa r,
İstanbulsuz
her
o tak, çorak,
ı;ece
Söz
etti
İstanbulolacak
Der ya,
ko ya.
Asker
alırrm
Han
diye,
'I'ür ke hediye.
veztrtaz am Çandarlı için
Alar-a.k
Bizansı
ye ni çağ
Alplerin
Sur lara
Halil,
arası
başa
geçlldl
'I'ürkü,
üç koldan
tanımadı
İslam
Aleminln
dönmüş,
bır fakır
yardıma
gelmez
mu Bozkurt
Düşmanlarını Elllüçüncü
tamir
geçecek suru
Edirne
Bursa
yükseldi, Kur'an.
karadan
indi,
dhİdi,
saUkı gellnd1, edildi
asker
surlar,
saf kurar
dinlemez
gelince
Blzarısı
verdi
d iişt.ü
o gün Kerkoporta.,
Edilmedi
şehir
içre
Sultan
.vi~'anadan
soyu
Kerkoporta
çaldı,
Dünyanın
aldı,
'I'ürlcün
kaldı.
şarrıa.ta,
Mehmet
Erler
de erlerin
Hazr att
hanların
sonra .nelcadar
kuvvetine
buyurrnuş döküldü
Ayasofya
oldu
İslamiyet
için Mehmet
Parlasın
ham,
er ldir tanı.
Muhammed
NIce kahramanın
ufukta
koca
böyle,
kanı. bir
fetihin
cami,
Han
hami,
Bem'!
NAlVIIK
ZAFER
Han
oldu,
va.rd ı Ba ğtln ta.,
11 zaptederı
iJürküleri,
el karıları,
İlk def'a Adı Fatih
aşkina
Bizansı
it sür ülert,
harp
10
şaşkına.
da' ced dmden
yıkar.
kaçtı
inletti
Karşılayıp
bak.
n-kdaşr,
bir bir yere gün Bizansı
liman,
acısı
at üzerinde ;8
Türk
akma,
Rostantin
olunur
dolacak.
karadan,
gece okudu
Zencir
Yeniçeri
bırak,
aç tarihe
Kancü;:tır l\1ani
İsllim
iyman
9
Son gün
,
Ha.lf çle Mar ma ra aralarında;
rnll,
tuğr al ı bayrak,
kimmiş
bütün
Hücuma
kurdu, bir
Kü kr-estrı as larıln r gibi Türk Öğren
olacak,
yolacak,
onlara
geçince
Gece gündüz
bır .il,
büyükç«
diklidi
Türkün saçlar
geldi
oldu
Kır
ww w.o tu
Türkler
gemiler
Hücuma
Yedrkuleye,
Dünya Altayla
baştan
Kasımpaşa
7 Başta
Bizans Hatice
kaya.
da,
Haltçte
geçildi
,r
sert
l\Iehmet
Hücuma
alemi
de
bır
yeditepe
kuludur
Ekrem
rgi .co
Iyman ı yılmaz
Ada lar-ı aldı Baltaoğlu İnlldi
uludur. aslanla,
6
Kaptan
Paşa
Resül.Ii
Şirin
ken
Oldu Hamza
TürIder dörtyüz
İsanın
başak,
s Askerin
ektiği.
Baltaoğludur,
bu vatan
:lHehmet Han
taraf
bu vatan
başında
milletlerden
Kuruldu
C05al'.
kuruldu
olur
Bütün
başında,
at sürer
otakta,
Donanına
kusar.
kan
ordu
yakrrnrıda hakan
yaktığı,
Türkün 4
Bizans ta kızıl
Zağros
top çektiği,
m
günde
Kostantin
padrşah,
kinmiş
3 Kırk
genç
öküz.Un tunç
Güvurun
için vuruldu.
vah vah,
akma,
A.LPSO
düstü
Topkapı,
l{üçükmüş dayanmaz,
çapı, ya.pr,
0RKUN
5
K RELilERIN ASLINA
ôe -irlerde taarruzlara uğramış, içindeki eşya yağma edilmiştir, Japonların bu araştırmasından bahsetmeden önce bizdeki bir hatayı düzeltmek isterim, Bütün rnatbua ,
lı!) olmuş, bu üç dil ayrı bir seyir takip etmiştir, Fakat tabii esastaki bu eski birliğin izleri bugün dahi kalmıştır, Bu izleri araştıracak olursak bu dillerin müşterek bir kökten çıktığı anlaşılır, Dil birliği ırk birliğine de dayanır, Bir milletin dili başka bir dil ile aynı kökten gelirse bu iki mille t arasında ırki bir rnünasebe t de aramak lazımdır, O halde tarih ten önceki devirlerde Kore dili Moğulca ve Türkçe ile bir birlik halinde ise bu üç kavrnin de birleşik bir vatanda sakin olmaları icabeder, İşte Rams., tedt bu esasa dayanarak Türk milletinin en eski anayurdunu Orta Asvava değil daha doğuya Kingarı dağları havalisine götürmüş, burada müşterek bir dil konuşan en eski Türkler, sonra tarihi devirlerde ayrılarak Asyanın muhtelif yerlerine göç etmişlerdir, Ramstedt
henüz
elindeki
zengin
malzemenin
hepsi;
ni neşretmerniştir Okurlarıma bir fikir verebilmek' için şimdiye kadar çıkan araştırmalarında vermiş ol. duğu misallerden bir kaç tanesini k aydedeyirn
Buçuk kelimesi bugün Kore dilinde pçok şeklindeTuz sözüne Koreliler solcom derler, Ramstedt'e göre bu kelime su-kumu (yani sudan çıkarılan kum) sözünden çıkmıştır, Eski Türkçemizdeki Iragan (hakan), kan (han). tarkan gibi sözler de bugün Kore di-, linde yaşamaktadır, Kore dilinde idari ve askeri kelimelerin bir çoğu Türkçe ile izah edilmektedir,
de
tımızda ve Radyomuzda esefle görüyorum ki Korenin hükümet merkezi olan Söul sehr inin adını Seul seklinde yazıp okumaktadırlar Matbuatta ilk zamanlarda hu kelime Fransız imlasiyle Seoul seklinde vaziuvor., du, Bunun Türkcedeki telaffuz sekli de Söul'dur, Ve kelimenin de doğru telaffuzu budur, Alman Iiter a tü, ründe de kelime Söul seklinde yazılıdır,
ORKUN
m
Korelilerin "aslı milli tarihimiz bakımından ehern, miyetle tetkik edilmeğe değer bir meseledir, Şimdiye 'adar Kore dili hakkında esaslı ve etimolojik bir araştırma ihmal edildiği halde arkeolojik tetkiklere daha fazla ehemmiyet verilmiştir, Korede en esaslı ar keolojik tetkiki Japonlar yap.. mıştır, Kore ve Liao - tung'da pek mühim eserler el, e eden Japonlar hep hükümdar mezarları açmışlardır, Bu mezarlar Japonlar açıncaya kadar hiç bir taarruza maruz kalmadığı için tarih bakı.mından ayrı bir ehemmiyet taşımaktadır, Asyanın diğer ta raf lar m; cia bulunan eserlerin büyük bir kısmı daha sonraki
NAl\UK
rgi .co
HÜSEYİN
Ai
ken
dir
ww w.o tu
Milat tan bir asir önce Söulun civaı-mda Lo-Iana'da Cin impar-a tor'luğu sömürvc kurrnns ve burada v~ssal bır hükumet tese kkül etmistir. Korenin bu hükümnar1ıp.:ı bes asırdan fazla varlıı'iını rnuh af aza etrnis t ir Bu müdnet za rtmda J,I)_lanQ"d~, t,'\RG mez a r hövüi5:ü vücuda getirilmi" nl"T) .Ia oorıl ar- burıla rda« hir k151''''l'11 acmıslar. elde ettikleri PFerlerle o zamana kadar hiL diği,miz rnalüma ta bir çok yenilerini katmağa muvaf , falr olmusla rdır Kore dili hakkmda is» Fin bilginlerinden Ramstcdt", in t.e tki ktne kada,r esası, VP büvük hir a ras tu-ma va , n'lmamlstır, Ruslardan Poli vanov 1827 ne h» cihet e temas etrnis ise de bu zatın araştu-ması ilim alemince alaka çekmemiştir, Fin hükümeti teselekül ett.ik ten sonra .Ianonvava bir sefil' göndermek lüzumu hasıl olmus. bu devlet ile siyasi ve iktisadi bir mi.inasebeti olmivan F'i n hükı,met! de Rarnstedt adlı tanınmış bir ilim adamını elçi olarak göndermiştir, Ramstedt Türk VI" Moüul dilleriyle uğr asrnak ta olan büyük bir aIimdir .T"l)onvll\,;ı gittikten sonra Japon ve Kore dillerini t etki ke fırsat bulmuş, Kore dilinin aslı hakkında ileri sürmüş olduğu fikirler ilim aleminin dikkatini çekmiştir, Ramstedte göre Kore dili Ur al.. Alta v d il ler-inde n., dir, Altay dil grubunda Tüı-kce.Moüulca-Mancuca ve Turıguzca olduğuna göre buna bi r de Kor e dilini ilave etmek icabetmekte idi, Büyük alim Kore dilindeki kelimeleri ele alarak diğer dillerle rrıukayese etmiş Moğulca gibi Kore dilinin de Türkçe ile tarihten önceki çağlarda bir birlik halinde bulunduğunu meyda , ~ koymuştur, Daha sonra, tarihi devirlerde bir ayr-ı,
'Ramstedt gibi ciddi ve büyük bir alimin iddialarını cürütrnek pek mümkün değildir, Yalnız Macarlardan ·Ligeti Macar dili dergisinin otuz beşinci sayısında Ramstedt'in fikirlerine itiraz etmektedir, Fakat Ligetinin bu itiraz.ı Kore dilinin yeter derecede işlenmemiş 'olmasına dayandığından pek kabule sayarı değildir, Ramstedt Kore dilinin bu işlenmemiş malzemesinl bizzat tetkik ederek bu neticeye varrnış tır Ligeti ise böyle bir malzemeye sahip dahi değildir, Binaerıaleyh onun itirazı bizce pek değer taşımamaktadır, HÜSEY1N
Geçen sayirnızda lar sebebiyle
Kirtahyada
ora Savcısının
N AMIR
yapılan
yolsuzluk;
bir «düaertme.
derdiğini
ve fakat
hakkında
bizden hiç bil' bilgi istememiş
yazmıştık, cılığınca re)
O yazıdan (i lgi liler
açıkladığımız
hakkında
takibat
gön-
yolsuzluklar olduğunu
hemeri sonra Kütahya
bizden bilgi istenmiştir,
ORKUN
yapılmak
Sav, üze-
6
ORKUN
-
K
iKR
i
PlARI
NURİTARHAN gerçek,
Çünkü
değiştirmeğe eder,
çalışmak
Öyle bir
milliyet,
saf ilimle münasebstı
komünizm,
insan
gibi bir
dünya
tasavvur
din mefhumları
orada
ve cemiyet
ğer
kısmı,
maktan
bu emsalsiz
4
$~
•••
budandık
bağına Millete
Vatana,
defterine
0$(>
.$0
adarıdık diye, yazılan biziz,
de
ken
I
HOCAOGLU
~~~~ içi! .. Orası bir alem", tepeden tırnağa silahlı sürüsü
_ hatta
misali
şimdilik Sade
bazen
seyirci seyirci
_ özerriyor
partileriyle Q ••.••
gütti.iğCı
dünyanın
gayrı
dikal-
S
~
.ş.
aylardır
Uzerine tekrar
kalsa, Evet insani &
maletadır
Bekleyiniz l
ct.iı!/> ~ •.•
~
~~~
~~~
beklediğiniz
mücadele
leri şifasiz bir ruh " hastası olarak mı yoksa sattlmış bir vatan haini olarak mı kabul etmeliyiz? Çünkü bunun bir üçüncü yolu yoktur, Bu günkü milletlerartisı durum karşısında gerçekten vat,anını,milletini seven insanlık fikrine inanmış bir aydın kişinin faal blr komünist olabilmesine, ruhan hasta veya vatan haini
••••••
~
hayatına
..,..,
.~
••
"$o
•• ıtıo "$
Osman
atılacaktır,
Şimdiden
,,<ı> '""'~~
••
<tL)
~6'f
~(ıo
.~
••••••.
...,
T İ
Serdengeçti, ADRES:
••
Aragorı'unu ve daha bunlar gibi yüzlerce, binlerce aydını nası! sıfatlandırmalı? Bu krşf-
bulunmadıktan sonra imkan tasavvur edilemez, Yukarda bizim bu hastalıktan muaf olduğumuzu söyle., dik, Bununla beraber tektük te olsa btmyemize mlk., roplar girmiştir, Lakin o mikroplan teşhis etmekte hiç güçlÜk çekmiyoruz, NURİ TARHAN
EI> •••••••••••
Çok sevdiğiniz,
i
mazur görebiliriz, Ama mesela İngilterenin şu malflm kızıl papazıru, Fransanın meşhur Prof, Joliot-Curie'sini, Şair
ERTüRı{
S E R D E N GEÇ dönmesi
dukları meydanda değil m1? .. Buna rağmen daha hala onlara rey veren milyonlarca gatili gerçek durumu arılıyama., dıklan için bir dereceye kadar
Da.Ikavuk köpeğl eller üstünde Toprağın b~ğrındl\ edlen btzlz,
faciaya
••••
diye;
BIzIz: boynu bükük yollar üe türıde : Bır çift söz var - derıntez _ diller üstünde:
Ve maalesef
Çesi tli komünist
bi-
casus
partilerinin Moskova hesabına çahştıkları. yani açıkcası bir beşinci kol merkezi . ol,
diye;
d adarıdrk
-Biztz ı ıztıraptan doğ-an Insanlar, Biziz: hlllnrnlverı «Ttirkc kurban» Iar Bir ömür boyunca, bın ömür Ira.dar Hak Için, Türk ıçın üzülerı blzlz,
bir şey yapamıyor,
gene iyi .., O faclaya
bir
m
aşkıyle
Mahkum
hayvan
var,
hakikatte
ratprluğuna (Hasta Adam) unvanını vermişti .. , Ayni unvanı şimdi biz, kendisi hakkında çok haklı olarak kulla., na bili rizMil li benliğini kaybet., miş, fazlasiyle bencil, merıfa , GENE BİzE DAİR atçi olmuş ve manevi duvguları tehlikeli şekilde ,nasırlasEn şanl: yiğitlik dağları bizde, miş bir içtimat düzen elbetteBağlara dönUp te bozulan biziz, ki komünizm mikrobu için en Define var dtye yüreğimizde, elverişli. vasrtadır Avrupa Her devir bır türlü kazılan biziz, memleketlerindeki komünist
ww w.o tu
çetesinin bedbaht
komünistin,'
Herkes, herke- paylaşabilsirı
Adalet
mezbahası .. , Orada
başka
özerıiyor
an-
bir
ver-
Çünkü
demek olduğunu gayet iyi anlamıştır, Maattees,süf Avrupa bu gerçeği idrak edemiyecek kadar soysuzIaşrruş bulunuyor .., Avrupa, vaktiyle Osmanlı impa-
Herkes
milletimiz,
Bereket
muaftır,
vatan,'
ki aile,
bilinmesin
Bu insanlık dışı sistem tabiat iyle hiç bir medeni cemiyette ta tbik edilememiştir, Edilemez de", Ya demirperde gangster
çeklnmiyor
ediniz
Çünkü rrıazi duvcusu vol<.. , Ati endisesi hic vok Kadm arıcak bir (lisi. bil' ort". malı ... İs te komünizm rüvası budur. Bunun, insanlık)? zerre kadar alakası olmadığını, sanık. ho , zuk dimağların mahsulü bu, lunduğunu bilmeyiz söylerneğe hacet var mı? .. Dünvavı ye., niden taş devrine döndürmek için kornünizrn planı biçilmiş kaftandır,
milyonlarca
bulunmaktan
cerniye ti bu hastalıktan
zim
Hürriyet
bir
sin Türk
temsil
aile müessesesi olmad ıaından ana, baba. evlat. akraba ü·.ı A rtı k mamen orta d cm k alkstrı ne ask, ne sevgi ne sarrat. ne servet .ne söhret", Tek kaygı: bugünün ekmeği .. ,
insan
faaliyetlerde
kaderini
ba tıl cerevanı
cak kolunun güciyl e değer kazansm sin malını -".istisnasız her hususta Yahut en doğrusu her şey dev~~ let denen gardiyanlar zümre; sinin irıhisar'mda kalsın: rnül, kiyetin adı arnlamasin Bittabi
Bir
olmadığı
rgi .co
Komünizmin, açıktır,
Yüksel'in
askerden
hazırlıkları
yapıl.,
P. K. 353 ANKARA
•• ~ ••.••
~~ .,~ .• ~
t@'.@> ~~
"'!ı .•• ~
7
ORKUN
SOFOKLES VENiZELOS'a ıHTAR REFET KÖRtJK!_V
atlarının
nal
sesleri , ,
bozuyor
ken
de
İşte o gün insanlık gönüllerden silinmişti, Bu gü, zel şehir Türkle beraber yas tutuyordu, O gün Türklerin yüzünde iyiden iyiye ıztırap okunuyordu, Istan, bulu asıl üzen kendisinin işgal altında kalması değildi, Bu ıztırabın en büyük sebebi Türk İzmirin Yunannlara verileceği haberi idi, Bu haber dilden dile dolaştı, O zaman Türk Ocağının teşvikiyle bir miting yapılmasına karar verilmişti,
m
riyelerinin
Sırası gelmişken şunu söyliyell m ki' eğer Türkler sizlerin Türklere karşı duymuş olduğunuz kinin bir nebzesini 'taşımış olsaydı, bugün siz dünün Kar ta . casırıdan, tarihe intikal etmiş bir addan başka bir şey olamazdınız, Bir avuç Arnavuda karşı koyarnıyan. kardeş kav, gasını bastıramıyan sizler ilk beyanatınızda Kıbrıs'ın Yunanistana verilrnesivlş Turkiyeye bir tehlike teşkil etmiyeceğini söylediniz N e kadar gülünç, değil mi? Eğer huzur içerisinde değilseniz, asırlar boyu hamiliğinizi yapmış olan Türk yeniden yapabilir, Evet; eski hesapları karıştıracak olursak, her taşına bir baş ver., diğimiz Giridi bize vermekle, (Kıbrıs şöyle dursun), kendi ernrıiye tinizi sağlamış olursunuz, Türklerde şöyle bir darbı mesel vardır; yaparnıve., cağı bir işe burnunu sokana söylerler: eHaline bak, madan Hasan dağına oduna gidiyor», Sizler de Kıbrısı istemekle bu kabilden bir iş yapmış oluyorsunuz, Türklere eski hesapları karıştİrtmayın, zararlı çıkarsınız, Eğer İngiltere, yalandan değil, hakikateri derrıokratsa, demokrasinin vecibelerlnden biri olan milJetlerin hak ve hukukuna riayet etmeyi yerine getirir, Çünkü muvakkat bir zaman için kendisine bırakılan Türk Kıbrısı kimdenaldıysa ona geri verir ve biz de kendisinin milletlerin hak, hürriyet ve hukukuna riayet ettiğine inanmış oluruz, Aksi 'takdirde de, mokraside samimiyetten çok uzaktır, Sayın Yunan Başbakanı! Kıbrıs ve On İki Ada Türktür ve Türk kalacaktır, Sırası gelmişken şurasını da söv'liyelirn ki daha burada saymadığımız Türk kalacak yerlerniz vardır Eğer sizler vatanınızı ve ve milletinizi h ak ik at.erı seviyorsanız, bu havayı akıllardan çıkarır ve işinizi ona göre tutarsınız Türk se ı-dengeç tile ı-i kalkmıya görsün, verinizde yeller eser Dost acı söylermis Zira hakikatı söyler,
rgi .co
Yıl 1919, Fatihin bir devri açıp bir devri kapadığı, yüzyıllardır kendi şahsiyetini Türkün elinde bulabil.miş olan eşsiz şehir Istanbul bir ölüm sessizliği içerisinde, Bu sessizliğin vermiş olduğu ıztırabı bütün kalbiyle ancak Türk olan duyuyordu Koca Fatih Istanbula girdiği zaman haklarına, kıL larına dokunmadığı ve dokundurmadığı, ~Türkten iyilik ve şefkatten başka bir şey görmiyen, evet, Türk kadar himaye edilen bir avuç azınlıklar, Türklerin burada saymakla bitmlyecek iyiliklerine karşılık olmak üzere o gÜn ölçüsüz bir kinle, düşmanın zaferlerinin neşesiyle sarhoş haldedirler, Türklere her ras, !adıkları yerde İnsan vicdanının kabul etmiyeceği kötülükleri yaptılar, Bu yapılanları unu'tacak bir T'in-k tasavvur etmiyorum, Evet, yıl 1919, Caddelerin sükütunu yüzyıllardır koynumuzda beslediğimiz bir avuç leş kargasırnn iğrenç çığlığı ve işgal kuvvetleri dev-
ww w.o tu
O gün Türk anası göğsünde «İzmir Türk kalacakibaresini taşıyan rozetlerle Gülhane parkının yo , : na dökülmüş büyük bir yeis içerisinde ileı-Iiyordu 1iiting gayesine erdikten sonra dağıtıldı, Türkler is:eklerine kavuşmuş, fakat bunun manasını zafer sarhoşları anla:namışlardı, Zaten anlıyamazlardı da, Zira Türk Ergenekondan çıkmıştı, Bununla ne denmek istendiğini ancak Türk olan anlardı, Evet, yıl 1919, Yunanlılar İzmiri işgalle kalmadılar İstikamet Ankara, Ayvalıktan atılan ilk ihtar kurşununu yer yer diğer kurşunlar takip etti, Bu demekti ki, Türk ölmemiştir ve ölmez de, Yunanlılar bundan da bir şeyanlamadılar, Tarihi burada anlatacak değiliz, Akibe t biz ce ve onlarca da malum Biz burada Yunan Başbakanına şunu hatırlatmak isteriz Dün bir avuctuk .şirndi 21 milyon, Dünkü Ayvalıktan atılan İhtar kurşunu neyse; Kıbrıs meselesi karşısında bu vazırnız da o kabildendir Anlayabili rse Yüzyıllar boyu efendiliğini yaptığımız, bugünkü varlığını dahi Türke borçlu bulunan Yunan Başbakanının Türk Kıbrısı Yunanistana ilha k etmek için harekete geçişi bize bu yazıyı yazdırdı Eğer Venizelos İsmet İnönü iktidarının Yunan «Ka.rdeşiı. ne 12 adayı bağışlamış olmasından kuvvet alıyorsa, yanılıyor, Bugün Devletimizin resmi dilinden bi r karşılık alrnı , yorsa, bu, Türk milletinin dünkü iktidar gibi gaflet uykusurta yattığına atfedilmesin, Bizim Başbakanımız ezkaza bir çift lak ır dı söylerse, bunun sonu doğudan batıya kadar dünyaya Yunan olarak gelmiş kim varsa hepsine dokunur, GI'>
REFET
FATİH'e Aeep
görüldü
Eba
Eyüb
Hadts.J Bu
mü
sana
cihan mi
cihan
kahraman
ola.l ı olalı,
Ahmedi [ethin muammer kıldı nlce nam-ı şertftnf e g irlsf ta.n olalı,
be Ide
iraden
yepyeni
türthe
O gün Kostantine Bütün Bu
GAZEL
devrm benzer
KöRüKLV
etrarmı
fethin
bır
Sultan-ı
sarmış
ferman
okudu
rnlh rfba.n olalı;
sl pa.hl ler-, çe rIl er
aşk ma ki\.fi I'ID Irntdha.n olalı:
f
i
)
M"'~ SİZ DIŞARDAN
HERKESİN
Bulgaristandan gelecek göçmenlere aylardır vermemekle. iskar, edememekle, bakamamakla.
vize hi\;
BAŞKA
Harnit Şevket İnce adındaki Zat Mecliste kalkrms, kendisini eski bir milliyetçi olarak takdim etmiş, Şimdi milliyetçilikle bir ilgisi olmadığı muhakkak bulunduğuna göre, anlaşılan hiç olmazsa kendini vaktiyle milliyetçi olup ta sonradan dönenler arasında saydrr-, mak istiyor. Yok üstat !,.. Her rna karnın bir sahibi vardır. Sen Cezmi Türk'ün yerine tecavüz etme ... Senin yerin başkadır, Geç Falih Rıfkının yanırta rahat rahat otur, ~i DEVR-İ
Bir
okuyucumuz
yazdığı'
SABIK
mektupta
bize
çıkrşıyor,
"<Ne dive durmadan Devr-i Sabrk'Ia uğraşıyorsunuz? Bırakı; şunu gitsin!» diyor. Okuyucumuzun sözleri bize Nasrattin Hocanın fıkrasını hatırlattı, Malfvrı ya, Hocanın oğlu" birgün geceleyin bahçede bir gürültü işitip dışarı çıkmış, Biraz sonra babasına seslenmiş: Baba, yetiş! Bir hırsız yakaladım .. , Getir içeriye, Gelmiyor! O halde bırak gi tsin , Bırakmıyor! Her işte, resmi ve hususi hayatımızın her sarhasın., da, 27 yıllık devrlrı adamları, usüllerı ve zihniyeti ile karşı karşıyayız. Ondan kurtulmuş olmaktan o kadar uzağız ki ... Biz onu brr akrnıya çoktan razıyız, ama o bizi bırakmıyor mK Allah Allah .. , Güreşçilerimiz serbest g üreş te yine dürıva birincisi oldular. 1946 da İstokholmde, 1948 de Londrada, 1949 da Istanbulda birinci oldukları ·yetmiyorrnuş gibi, şimdi de dördüncü defa Helsinkide birinci oldular. Gelecek yılolimpiyat yı Iıdır Orada da bi~ rirıci olul'larsa,., Olmasınlar mı? Elbett.e olsunlar ama, insan bu üst; üste birinciliklere bakarak adeta ırka inanacağı geliyor. Acaba İsmet İnönü de inanır mı dersiniz? Hiç zannet.. mern.ı Malum ya: hazr etln en meşhur huyu sebatkarlığıdır .. ,
ww w.o tu
OLÜİ""E AÔIT
ken
de
bir şey yapamarna kla meşgulüz Bir yandan da BuL garistan'dan gelen haberlerde Bulgarların göçmenlerin gelmesinde zorluklar çıkarmağa başladıkları bildirilivordu Şimdi birdenbire, işi kökünden kesip a tacak bir haber geldi: Bulgarlar bundan sonra Türkle , rin Tür ldyeye gitmesini merıe tmişler Aklımıza" ya Fuat Paşa'nın yahut Ali Paşanın bir sözü olan, <Bu devleti siz dışarıdan biz içeriden yıkmağa çalışıyoruz» demesi geldi. Bulgaristandaki göç_ menlerin anayurda . yerleşmesi davasını da biz içerden Bulgarlar dışardan baltalıya bal talıya nihayet halledebildik, Artık rahatız, Yalnız ufacıcık bir nokta daha kalıvor: Bundan sora soydaşlarrrnızm Bulgaristanda görecekleri zu, lUm1eri burada yayıp «halkı lüzumsuz yere heyecana vermemek", Eh, elbette bukadar düşüneeli ve tecrübeli olan Yahudi sermayeli ve Mason idareli cMa tbu., atırmz» bu işde de nelerin sükütla geçirileceğini tak-' dir "eder, Bilhassa artık, «İnkılaplar» " «kor-unmayabaşlarup görıülcükler-i hoş edildikten sonra ...
YERİ
m
İÇERDEN
tfBii-@
rgi .co
Biz
§
Bir ümit, bir hayal vardı. Ümit ediyorduk ki. 800,000 kandaşırmz Bulgaristandaki korkunç zulümden ve insan haysiyettni yokeden muameleden kurtulacak, ana; yurda gelecek, ve burada, Türk ırkının binlerce yıl !'iL ren tarihten sonra son ölüm ve kalım imtihanında bır avuç Türklin yanında yer alacaktı. 21 milyon, bu" son imtihanda, 22 milyon olacaktır. Bu ümit, bu hayal, öldü. Daha doğ rusu, öldürüldü ölUlerin arkasından güzel sevler. tatlı şeyler, avutu, cu, keder! iağıtıcı şeyler soylemek Adet olmuştur. Yazık ki, ne kadar zorlansa, bu satırları yazanın kaleminden şimdi tatlı ve gUzel hiçbir şey cıkrnıyor Ölüye ağıt lazrm ŞuhAlde sadec- çıplak, acı birkaç hakikat söyliyelirn. Bu ölünun ağıtı da böyle olsun, 800,000 kandaş ge ti rflemedi Çünkü onları getirip yerleştirmek, kendi kendini korur hale getirmek Için, aşağı yukarı, 100 rnl lyorı liraya ihtiyaç vardı. Bu da, diyorlar ki, bizde yoktu, bulunamadı. Diğer taraftan Savarona yatının, Ankaradaki Anrt.Kabrin ve yapıl , makta olan yeni Meclis binasının parası, (yalnız bu Uç nesnenin parası), 100 milyondan rahatça fazladır. Terazinin bir ketesine bunlar, öbür kefesine yukarıdaki ümit ve hayal konuldukta, taşı ve demiri taşıyan kefe hayali vf': t,ı~ı!i taşıyan keteden a~ır bastı ;'V6! el-Fııtih~;
ARTUNKAL
İnönü devrinin Milli Savunma Bakanlarından bir merhum Ali Rıza Ar turıkal vardı. Daha ölmedi ama yine merhum sayılır. Bir zamanlarda Istanbulda sıkı yönetim kumandanlığı yapmıştı Çok anlayışlı bir zattı. 13 Mayıs tarihli Hürriyet gazetesinde bu za ta ai t bir fıkra okuduk Şöyle ki: Ankara radyosunun verdiği bir haberi Istanbul ga., zetelerinin yazmalanna müsaade etmemiş. Gazetecilırr; «!'tm?,n efendim, bu h~t?(;rt Ap.ı\a.ç~ Pıı,ı,ğYC)f;>u, çla,
OPifiUN kızrnış-. «Zaten Bundan sonra
ben 'o İzrnit.,
ten bu yana neşriyat yaprnasin» demiş: Gördünüz mü milli savunmayı idare edecek adamı ?Ama onun zekası bu kadardeğil ki .. , Yusuf Ziya Ortaç bir gün «Akbaba» gazetesinde malum solculardan Dino'lara «Marks'm piçleri » gibi bir hitapta bulunmuştu, Sayın General hemen Yusuf Ziyayı huzuruna çağırttı: «Sana yakışır mı? N e diye piç diyorsun? Hem babalarını söylüyor, hem de piç diyorsun .. .» şeklinde Uzun bir nutka başladı,. Yusuf Ziya lal.ü ebkemi Nihayet iş anlaşıldı, Sayın General, «Marksı «Dino» ların babası sanıyor , muş .. ,
ken
nazız,»
de
dosya vardı, Atsız'a bazan siz, bazen sen diyerek uzun bir konuşma yaptı: Desyanı inceledim, dedi, Meğer o kalın dosya Halk Partisinin Atsız hakkındaki' dosyası imiş,' Sözü «Dalka vuklar Gecesi» adlı roma na getirdi: «-'- İsimler ters okununca mana çıkıyor, Bak sen kendini kurnaz sanıyorsun ama biz senden daha kur-
rgi .co
Artunkal cenaplarının Atsız'la da bir konuşması ve keramet .izhar ı vardır: çınaraltı dergisinin ilk sayı , sında Atsız bir makale neşrederek Türk tarihine bakışımızın nasıl olması gerektiğini kendi za viyesinden incelernişti Bu arada o devrln mahut dört ciltlik tarihini de tenkid etmişti, O zamanın inkrlap softaları adetleri üzere çığırtganlığa başlarruşlar-dı Bunun üzerine Sıkı Yönetim Kumandam Sayın General, bir ders vermek üzere Atsız'ı çağırttı, Önünde kalın bir
Milliyetçi Üniversite gençlerine ,<Moskova rnaşasis, diyen, akrabası Ahmet Emin'le irtica yaygaras ı kopa, ran bunlardır, ,', " ' Şimdi. de bu rnille tin mukaddeslerini. vicdan hürr+, yetini muhafaza eden milletvekillerini <Atatürk kanununa muhalefet etti» diye kara listeye geçirmiş. Hangi hakla, hangi emirle .., O milletvekilleri şefirı emriyle gelmedi oraya. Onları millet seçti, millet! Aç gözünü .., Eyeski <Ulus> çu! .. İRAN'IN BAŞıNA GELENLER Başta Falih Rıfkı olmak üzere Mason düşünce cephesinin yazarları tavsiye ve telkinlerini, «Dedik ler-imi; zi yapmazsaniz İranın başına gelenler Türkiyenin de başına gelir, ha ls diye bağlamayı huy edindiler-. İr arı'; ın başına gelenler ne imiş, pek anlamak kısmet olma, dı, Vakıa, malürn gazeteler oranın <İ'r ti ca s ve eanar., şi) Içinde olduğunu yazıp duruyor-lar, ama onların umumi ve basmakalıp hükümlerini nasılolduğugibi alıp kabül edebiliriz? Gözümüzün önündeki hadiseleri bile nekadar tahrif ettiklerini, burada bile nasıl karayı ak, ak'ı kara gösterdiklerini görüvoruz. İran hakkında bir hükme varabilınek için şöyle elle tutulur bazı hadiseler. bazı muayyen vakıalar lüzımdı Malürn gazeteler ikide bir sarıklı, sakallı bl r ada- mın resmi'ni basıyor, ve bunu İrandakI cFedaiyan.ı İslAm Cemiyetinin Başkanı» diye takdim ediyorlar, Dikkat ettik: Muhtelif günlerde vemuhteli! g azete, lerde bu şekilde çıkan resimler avrı avrt kImselere alt, Anlaşılan, bu Cemiyet sık sık başkan- değlstirf yor " Bir de esbak Başbakan Razmara vardı, Falih Rıfkı 'bunu «büyük Inkılapçı ve büvük vatanperver-s olarak ilan etmlştl Son zamanlarda, bir haber çıktı kI ınanmak cidden zor: Bu öldürülen Razrnar a, birco'k muhaliflerinI öldürtmek Icin zlzl! t-rttbata basvurrnus V~ ancak kendı ölümü Ile bu teşebbüs varıda kalrrııs Arkasından İran hükümetinin bunu resmen kabül ve tasdik eden tebliği çıktı, Mahut gazeteler eMi ll! Cephe» R11rıı1ıunur.ve onun başkanı Musaddık'ın irtica maskesi altında kornürıtzm kuklası olduğunu da hen vazivoı-lardı Bu hususta belki biz de tereddüt halinde idik Derken Musaddık rrıecIlsin re yi lle Başbakan oldu, Arkasından bu hükümet değişikliği hakkında Ba'tı kaynaklarından ajans haberleri gelrneğe başladı, Hayret! Musaddık'ın düsma, riı olan ve handa adirn başında casusu bulunan İrıztl; tereden gelen haberler de dahi, bütün haberleri'le Musaddık ve partisi <aşırı sağcı», «miHrit milliyetçh ve <Sovyet düşmanı» diye adlandırthyor-du ! Şimdi de Başbakan Musaddık'ın ilk emir ve tera; atının ne olduğuna dair haberler geldi, Başbakan üç emir vermiş: 1 - Bundan sonra resmi yazışmalarda kendisine «Hazre t- hitabı kaldırılacak, 2 - Başba., kanlığın makam otomobili kaldırılacak, bundan sonra o masrafını kendi cebinden ödediği kendi otomobili ile gezecek 3 - Gaz-etelerde başka va tandaşlara te' cavüz edilirse takibat yapılacak, fakat kendisi alevhi, ne ne yazılırsa yazılsın hiç bir takibat yapıımıyacak İran'ın başına gelen felaket cidden \'ahim~iş. Bir de bu emirlerin bizde verilmesini düşünelim de ti!ıylerimiz ürpersin! Şuhalde,tehlikeden korunm::ık için Ahmet Emin Yalman'ın ve Falih Rrfkı Atay'ın dediklerini harfiyyen yapmaktan başka çaremiz kalmıyor,
m
verdi» demiştir, Sayın General Ankara Radyosurıa yazacağım,
ww w.o tu
A tsız cevap verdi: Hanti1yas,Şilka, Tutaşil ters okununca 'hiç bir marıa çıkmıyor- ... Çıkıyor, çıkıyor ... Ne çıkıyor? Çıkıyor, çıkıyor ... Sen istidatlı bir gence benziyersun. Ne eserlerin var? Eserlerimin listesi elinizdeki kitabın arka kapa, ğında yazılıdır. Artunkal kapağı çevirdi: «Sart Başına Cevap", Bu Atsız'ın vaktiyle Çokayoğluna verdiği bir cevaptı General okuyup dikkatle baktıktan sonra tarihteki bil., gisini Atsız'a göstermek için sordu: Bu, İzmirde harabeleri olan Sart mı? Tabii General kendi bilgisine hayran ... Atsız da bu anlayışa hayran... Artık hikayenin arkasına lüzurn yok! .. Artunkal, bu şahane konuşmanın sonunda Atsıza : drkçılık yapıyorsun» diye çıkıştı' ve: eSerı kendini tarihçi sanıyorsun ama benim ya., rım kadar tarih bilmiyorsun t, dedi, Ayni Artunkal Sıkı Yönetim Kumandan1ığından çe , kilirken Istanbul halkına neşret tiği beyannamede «Türk Irkı:·, ndan hürme tle bahsediyordu Zavallı Artunkal.., mı diyelim? Hayır! .. Zavallı TÜL kiye.. KARA LİSTE Ankarada ,<Zafeı',' diye bir ceride çıkar, Bu gaze , te ve onun başındaki Fenikcik ve onun altındaki ~!Sarıçi;qrıelh bu? gitı! mukaddesat düşmanıdırlar
, . ..0-
'.1"'-:..'
_'
/
10
ORKUN
TÜRK DESTANı
ÜZERİNDE İNCELEMELER:
5
VE OGUZLAMA
KOPUZLAMA
ATSIZ Birçoklarının yadırgıyacağı «kopuzlarna« ve «oğuzlama» kelimeleri, meçhul bir köy öğretmeninin, manzurn olarak hazırlamak için yıllardır çalıştığı ve daha da çahşacağı Türk destanına verdiği isimlerdir, cKopuz». bilindiği gibi bugünkü çöğür, bağlama ve sazın anası olan milli Türk sazı, «Oğuz: da büyük Türk ırkının en mühim unsurlarından biri, yani bugün Anadolu, Azerbaycan ve İrakta yaşıyan Türklerin, hemen umumiyetle mensup bulundukları kavmın adıdır, O halde kopuzlama ve oğuzlama ne oluyor diye sorulacak Acaba bu kelimeler de Dil Kurumunun uydurduğu asılsız, Iasilsız şeyler mi diye ôüşünüle,
kişneşiyor A tlar yeri eşe eşe! Gün doğusu kızıl1aştı; Yayılalım dağa, taşa! -cTayma ' T'ayrna l» naralan Korku salsın uçar kuşa! Bir uğurdan saldıtalım Çarpiyorke noklar döse ' GÖZLımüzün pekliğinden Düşma nla r ın aklı şaşa l Hanlar. beğler aramızda; Emeğimiz gitmez boşa! Can kaygısı çekmek olmaz, Yazılanlar gelir başa! Kınlmakla tükerımeyiz ; Bakmamalı üçe, beşe! Tunç topuzlar yüz dağıtıı, Kunt cıdalar bağır deşe! Dahi kılıç carpışından Baş, bacaklar ayrı düşe ı Cenk meydanı dolusunca Usmelidir kuzgurı Ieşe ' Tam hamasi bir şiir olan bu parçadaki ckiyir k iyl r kisneşrnek» bize hiç de yabancı gelmiyor, Manasını da hiçbir sözlliğe bakmadan anlıyoruz, Keza - tayrna s nın bir hiıcum narası olduğunu da kolayca Ia rkcdivor uz , «Dôş- kelimesi bugün edebi dilde mevcut c1!"ğildir, Faka t "döl döş» tabirinde kullanılıyor, cdöşe lcs kelimesi de buradan geliyor, Bir nevi k arg ı olan ccıda», söz-
ken
cgüzel» den «garami şirr» ,manasına cguzel leme » yapılmışsa bu meçhul köy öğretmeni de kopuzlama ve oğuzlama kelimelerini icad etmiştir, Kopuzlama. kopuzun beraberliğiyle söylenen eski destanlara kıyasen Türk destanı, oğuzlama da Oğuz Türklerinin destanı demektir, Halk siirler! üzerinde, pek sathi bile olsa, biraz duranlar ikinci okuyustan sonrakopuzlama ve oğuzlama kelimelerine alışmaktadırlar,
m
keli.. tan nasıl
rgi .co
»
Türk destanını nazma çekmek için yalnız sai r liğ!n kafi gelmiyeceğini, destanın ruhuna da nufuz etmek gerektiğini iyice takdir eden Basri Gocul milli des'tanlar üzerindeki yazıları dikkatle okumuş, onu iyice kavrarrustır Dede Korkutta bir nevi serbest naz ırnla yazılmış olan .manzumeleri adeta restore ederek ortaya cidden başarılı neticeler çıkarmaktadır, Basri Gocul, Oğuzlamayı hecenin muhtelif vezin , leriyle yazmış ve 7, 8; 11, 12 hece1ileri kullanmıştır, Eski Türkçe kelimeler de az değildir, Fakat bu manzumelerde bir yapmacık. bir zorakllik yoktur, Mesela. şu yeltemeye, yani hücum manzurnesine bakın :
de
cek Hayır, bunlar uvdurulmuş değil, yaratılmış melerdir, Nasıl «yiğit> manasma gelen «koçak chamas! siir» manasma «koçaklarna» yapılmışsa,
ef k ar a sundu, Kitapçılarc1a satılmıyan, ancak Mudurnudaki (ll sahibinden tedariki mümkün olan bu kitaptan öğrendiğirnize göre Basri Gocul, Türk des tanmı manzum olarak yazmak düşüncesine bir sabit fikirle kendini verrniş tir Türk destanını iki cilt halin, de yazmıştır, Birinci cilt kopuzlarna adındadır ve e'Türk Han» dan «Çing iz Han» a kadar olan çağları almaktadır, İkinci cilt oğuz lamadır Dede Korkut. hlkaveleri bu ikinci cilttedir, İkinci cildin 10,000 rmsr a, dan fazla tuttuğunu yine şai rin ifadesinden öğreniyo.. i ruz
ww w.o tu
Bu meçhul şair, belki de ilerde milli bir söhretin sahibi olacak olan bu köy öğretmeni «Basri Goculv adında bir gençtir, Vaktiyle komünist Nazım Hikmete karşı cıkarılmış bir iki küçük şiir risalesini hatırlıyorum, Ömrünü tek ülküve, Türk destanını manzum olarak vazmak düşüncesine vermiştir ve tek gaye üzerinde kesarı insanların çoğu gibi onun da rnuvaff ak olması pek muhtemeldir,
Her türlü yayınların pek bol, bol değil de müptezel olarak yapıldığı şu son zamanlarda şiirden ve şairlerden bahseden rnlmekkf tl er in onun adını da söylediklerini hatırlamıyorum, Müncklcitler bunda belki hakhdrrIar Bütün yazılanları görmek kabil olmadığı gibiyığınla yazılanlar arasında ölçülü bir tercih yapmak da imkansızdır, Fakat czarnan» iltimassız süzge , cini kullanacak; zavıflar-ı, değersizleri süzüp atacak; o zaman belki de bugün adı arulrruyarılardan bazıları cdebiya t tarihine girecektir, Ben, Basri Gocul için bu ilı timali varid görenlerde. nirn Uğraştığı konunun heybe t i ve haşrne ti ile kendi-
sindeki nazım tekniği ve şairlik k abiliye tl belki ilerde onun adını ebedileştirecektir, Şimdiye kadar bazı gazete ve dergilerde onun milli destanından bazı parçalar görüvcrduk Sonra Dil Kurumunun bu destanı miıkaf a tland ırdtğ ım işittik. Fakat Ahmet Cevadın tercüme ettiği milli Yunan destanını neşreden Türk Dil Kurumu, Basri Goculun eserlerini neşreimeğc niyetli görünmedi, Nihayet geçen yılın sonunda bizzat şair «Örnekler» diye bir kitapçık çıkararak oğuzlamanın bazı parçalarını umumi
(1)
Kiyi r k iyir
Basri
Gocul
şimdi
Bursaöadır.
II
ORKUN
GÜCMEN'e -!iSı
İlkokulda bana «Türkiyenin nüfusu yondur» diye öğretrnişlerdi Sınıfımızın parmağımı hudutlarımız mızı çizginin berisinde
on beş milharitasında
boyunca dolaştırır, bu kıro zaman pek anlıyarnadiğ ım
bir şeYle bağlı olduğum, sevdiğim ve beni seven. toprakların: çizginin üstünde ise renksiz, uzak, soğuk ülkelerin uzandığını hissederdirn O memleketler benim ıçın uzaktı, soğuktu, çünkü bana yalnız hudutların icindeki toprakları ve insanları sevrnesinl öğretmislerdi Sonraları hudutların ötesinden gelen bir türkü duydum, bana seneleree evvel; belki doğrnadan.dinlerniş tirn hissini verdi; bir çevre sevrettim o uzak ülkelerden. gelmiş, işleyen eller mutlak anamin ellerine benzerdi; bir resim gördüm, dimdik duran vnslı bir çoban resmi, gözleri dedemin gözlerine benziyordu. O zaman anladım. ki, bu kırmızı cizviler!n mutlaka yerlerinde durması şart değildir, kuvvetli bir eı onları bu türkülerin. bu çevrelerin geldiği yerlere, dederrıe benziyen ih tiyar çobanın yaşadığı ülkelere sürükuve, bilir ve bu lazımdır ve ancak o zaman ben, sığabi le , ceği bedeni bulmuş bir ruh gibi rahat ederim. Biz onlara gidemedi k, onlar bize geldiler, Tarla, tarla, arsa arsa paylaşılmış, bütün su başları, havadar yerleri tutulmuş yurda geldiler, Soğukta titreyen anarnın gözleri sıcak odamda. erkeğin nasırlı elleri tarlamda, çocuğun yorgun başı, çocuğumun yatağında hissesi olduğunu söylüyor, Etrafımı dinliyorum da göçmen, candan inanarak: «Bu memleketin halkı sana hakkını verecekti n diyorum: Artık tarlaları beraber süreceğiz, düğürıümüzü beraber yapıp haki döğüş elbiselerini beraber giyeceğiz, Sen geldin, benim o uzak ülkelerde nem kaldı, niçin hala oraların hasretini duyarım? Oralarda ıssız köyler kaldı, ezansız minareler. sahipsiz kale harabeleri, alıştığı türküyü dinleyemiyen nehirler, tarlalar, 01'manlar kaldı, Göz göze onların hasretini birlikte duyuyoruz, Ama benirnki Yemene döğüşe giden oğula duyulan ümitsiz hasret değil, kavuşulması yakın olana duyulan ümitli hasret. O kale bedenleri bir daha bizi göremez mi sanıyorsun? O tarlalar. nehir ler ' bir daha türkürnüzü dirıliyemez mi? Hem bu sefer oralara öylesine yerleşeceğiz ki ..,
ww w.o tu
ken
de
dörtlüğünü hatirlatıvor. Keza «yazılanlar geli r basa» mısraındaki fikir bütün halk edebiyatında, anonim edebiyat ta, Türk halkında müşterek olanbir fikirdir. Hatta Sultan Cem bile: Herkesun başına yazılan zelür, devrandur diye aynı fikri nazmen söylemiştir, Sondan bir önceki beyi tte, mısraın «dahi» kelirnesiyl., başlaması da bize yabancı gelmiyor, Bu bakımdan Basri Gocul. rner., humRıza Nurun söylediği «Türkce kelimelerin bi r destanı ifade edebilecek sekilde hi1!urlasm3sı," nı sav.lamış demektir, Hakikateri öteki parçalarda da bu billurlaşma göZe çarpmaktadır, Sanki uzun, zarnanlar., danberi Türkçe ile türlü destanlar yazrlıvormus =Ibi bir akıcılık mısralardan dökülmektedir, Muhtelif Türk lehcelerinde, bilhassa kazakcada gözüken jc:h kudr-eti Basri Goculda da olzunluğa (\(')~ru gidivor. Örnek olmak üzere eKantuı-ah». nın bir söylemesini alıyorum: Kanturalı tehlikeli bir maceravaatılmak üzeredir, Babası, oğlunu vazgeçirmek için gideceği yerin korkunç, sarplıjnndan, ahalisinin keskin nisancil-ğından. baş kesen cellatlarmdan. zindanlardan. insanı belava sokan yosmalarmdan bahseder, Kanturalının cevabı şudur: -
m
beyti, halk
Kırılmakla tükenmeyiz; Bakmamalı üçe, beşe şairi «Muhibbi» .nirı : Sayılamaz parmak ile, Tükenmeyiz kırmak ile, Taşrarmzdarı sormak ile Kimse bil.mez halimizi
eserine ihtirasla sarılması, ortaya kovabileceği en yüksek' değeri yaratabilmesi kabildir. - Şehnameler devri geçmiş değildir, Bugün başka ;nilletlerde mensur destan olarak çok lirik tarihi romanlar yazıldığına şahit oluyoruz, Biz ise her ikisini de başaracak bir tarihi çağda bulunuyoruz, Korkunç içtirrıai kasırgalar arasında, oluşlar ve ölüşler ortasında yeni bir manevi nizama, yeni bir hamasi devre doğru gittiğimizi gösteren alametler de var, Milli destan üzerindeki ümit verici .çalışmalar bu alarnet, lerden biridir, A t 9 i 2"SON
rgi .co
lüklerde kalmış bir kelime olmakla beraber bu manzu, menirı havası içinde okuyanı yadırgatmıyor, Görülüyor ki Basri Gocul halk şiiriyle haşır rıeşir olmuştur, Mesela yukarıki parçanın :
Yollardan korkar mıyım ? Avgırırn nal dökerdir, Okçudan korkar rnryırn ? Cebem temren bükerdir! Cella t tarı korkar mıyırn ? Yumruğum döş cöker tir! ?'indandan korkar mıvım? Yoldaşım kırk nökerdir! Yosmadan korkar rnıyırn ? nönece<5;im bu yerdir ' ..
Kendisini milli destanın güzelliğine kaptıran için, Dede Korkuttaki tekrir1ere benziyen bu tekrarlamalar çok hoştur Milli kültürü olmıyanların bundan zevk alrnıyacağı tabiidir Milli destanlar taammüm edip halka ve ilkokul çocuklarına kadar yavıldıkça bundan alınan zevk de umumileşecek ve büyüyecektir Çünkü zevk kısmen muhit rneselesldir Eskiden makbul olmıyan yarım kafiyeler bugün hoşumuza gittiği gibi destanlardaki ruh da yarın beğerıilccck tir; Bu bakımdan Basri Gocul bugün, belki kendisinin de farkına varmadığı, büyük bir iş üzerindedir, Acele e tmevisi, yazdıklarını mütemadiyen değiştirmesi (bunu kendisi söylüyor), durmaksızın çalışması onun başarısını hazırlivan sebeplerdir, Kendisi şehirlerin gürültülü hayatından uzaktadır Beynini ve gönlünü din,11yebilE;cek birm\,lhlt ıçindedir, BUndan dolayı
DtJNDAR
ÖZDEN
J,
12
ORICUN
Kültür Hareketlerl :'
Z~YA GÖKALP TOPLANTısıNDA
NELER SÖYLENDi?
GÖKÇEOGLU SAİT
tan
kuvvet alır: 1) Doğu'yu ve Batı'yı Tefekkür kabiliyeti Gök Alp'ın 'Türkçülük 'VP. zarpci lik Iismistir Türklerin «İslarn ümmetinden
iyi
tanıması,
2)
fikirleri geolduklar-ıs
sö-
J
')'('
Ziya Gök Alp, Küçük Mecmua idarehanesinde hastadır. Gelen bir telgrafı okudu, bir tarafa koydu, Biz de gördük: "üniversite gençliği sizi kürsünuzün başında görmek istiycr» (Kürsüvü Necmedden Sadık) işgal etmektedir. üstad anlattı: Necmeddin Sadık muavinimdi. iyi ettiler. Bana sosyoloji kürsüsü değil, serbest bir kürsü lazım, vermezler Onbeş gün sonra bir tel daha: «Biz talebeler inlz sizi tekrar istivoruz» Fakat faklilte hocaları Ölürıceve kadar serbest
kürsünüzde
görmek
arasına yine alınmamıstır. hir kürsünün hasrett lle
vanrtı
Son sözlerinden biri: <.<:Öıüyorum, kafamdaki fikirleri Türk gençlerine veremeden gideceğim.,.. Nüzhat Beğ'den sorıra Tekin Alp konusmustur :
ww w.o tu
ken
de
hakkındaki fikri itiraz konusu olmuştur. Bu fikir devrinin mahsulüdür Z. Gök Alp fikirlerini vavmak icin «İttihat ve terakkiden istifade etmiş fakat partideki nüfuzunu hic bir suretle kullanma rms trr Gök Alp c'I'ırran » manzumesi ile ",Tlirkcüli.ik" ü ele alrms ve bunu birtakım destanlar takib e trnist.ir. Ziya Gök Alp Türkcülüğe ait yakın mefküresini «Va tan siiri ile vermistir. Bu suretle şiirleri (lman) makaleleri ise (Atılı" -~ Hamle) kavnas ı otrnustur. Ziva makale VP. diger vaz ıla rı nda .:O,...rrıanlıcılık", etraf'ndilk:i fiki rler!e mücadele e trnist.i r ' Hor a 7;v8.· Gök AlD, 1ctimaivat Enst+tüsünde hakiki bil' fikir merkezi kurmuş, Türkiyat Enstitüsünün dı" e:elisnıesi irin esaslı cavre tler sarf e tmist ir Zi va Be~. ilmini oershanedpn hava ta 'lksettirmis, bu iş kısmen Yeni Mecrnua. Türk Yurdu v h, dergilerile vapmıst ır "Milli Terbiye" «Miıkaf a t ve Miıcaz a tv mevzuları bu cümledendir Şimdi fakülteler hu işlerle alakadar olmamakta, dergiler bÖYle mahalli arastırmalara dee:er vermemektedir, Devlet 'bakımından ise fikir kuvvet! yerine kantın kuvveti hakim olmaktadır Ziya'nın fikirlerini topuyarı Küllivat ı Tarih Cemivc tirıi n kasalarında saklı (Bunların basrlrnas ı ıcın umumi bir istek gösterilmiş Ye Tarih Cerniye t ine Ankaraya telgraf cekilrniş tir ) , Ziya'yı tenkid edenlerin bir kısmı: II «Sivas! bir cernive te in tisabmrbir kusur gibi gösterir. Halbuki üst ad fikirlerinin ya yı l ış ın ı bu cemiyetteki mevkiine de borçludur. 2) Güya kürtce bir alfabc yazarı irniş Bu mesele etrafında söylenilen sözler, sosyolog Ziyanın dil yardımı ile milli karakteri tesbit hususun"
ileri
m
yasa"· yerine «Milletim çok yaşa!» diye bağırmıştı. İslam felsefesine Ve müsbet ilimlere karşı ilgisi de ailesi tarafından tam zamanında tahrik edilmiştir. Nüzhet Beğ'e göre Ziyanın büyüklüğt). 2 kaynak-
da takibettiği değerli bir metodu anlamamaktaan gelmiştir. 3l Baltacıoğlu'nun ileri sürdüğü; <Bu millete çok aşı yaptık, gene diriltemedikzü tamamen uydurmadır
rgi .co
İst Muallimler Birliğinin Z. Gök Alp'ın 75. doğum yılı için tertiplediği toplaniJda bulundum. Birliğin salonu tıklım tıklım... Bir kısım dinleyiciler ayakta kaldı. Mümtaz Turhan «Bl rIik- adına toplantıyı açtı. Nüzhet Beğ konuşuyor: İlk önce mütefekkirin damadı ve fikirlerinin aşıkı . Nüzhet Beğ söz aldı. Hayatının çeşitli safhaları için Gök Alp mucizesinin doğusunu anlattı. Gök Alp'ın ecdadı arasında alim, şair olarak tanınmış kimseler de vardı Babası Gök Alp'ta N. Kemal'e karşı sevgi uyandır., mış, hatta gençliğinde eski usulde «Padişahım çok
Tekin
Alp Icüı-süde : (1)
Tekin Alp'a göre bu büyük adamı halka tanıtma \.':1_ zifesini münevver-ler Ia vı k ı ile va omarnıst ır Onun en bariz vasfı ink ıla nr» o lusudur Te ki na loa göre: ",Ziya'nın inkılabı «Sesstz İnkılabvdır.> «Türkçüler'e izafe ettiği irıkı lap kendisine aittir.' «Ziva Göka lom fikirleri yazıdan, colc sö? vastası il" yavilrmstır» Bu bakımdan onun mektebinden feyz alanları yazmağa davet ederim. Burada üstade ait bir kaç menkibeyi de nakletmek isterim: 1) Ustad ölüm yatağında, Tahta dövernede serilmiş bir yatakta çocuğu da yatıyor. Küçüğü könek ıs ırmışti. Köpcğin kuduz olması ihtimali ve kendi hasta1ığ1 üzerinde durmadan ilmi ve va tani fikirlere geçti. sırada «Ağacğlu» ndan bir telgraf geldi. Türk Ocakları namına Anadoluda verilecek bir konferans serisi için ondan fikir soruluyordu: üstad : «- Türk Ocakları umumi merkez intihabatında beni unuttular, şimdi direktif istiyoı-lar» Bu sözleri bi'tirir bitir.mez heyecanla: Affedersiniz, dedi, teessüre mağlub olmııma!ı idirn vazife vazifedir. Şahsım asla mevzuubahis olamaz 2) Hastalığında Dr. Akil Muhtarı hemen bulmak mümkün olmamıştı. Başkası için müsaade istediler: <:- Ben ilim adarnıyırn» dedi, dl.kil Muhtar da ilim (Devamı 15 inci Sayfada) '. (1) Bu 'zat Kemalizm hakkında bir eser sahibi
°
olan
rnusevi
yazardır
• ORK~)N,
:
,
~
ı-
1944-1945
I
Harb
Okulundakl
ÇIUK - TURANCILIK ~nAV~SI< Tevkifler:
Istanbulda Atsız'ın evi aranırken Ankarada da ba , Zi şeyler oluyordu: Sebat Otelinde Atsız'ı ziyaret eden Harbiyelllerden iki tanesinin yaka numaraları 1 polis tarafından Harh Okulu idaresine bildirilmişti, i Bunlar okula geldikleri zaman nizarniye kapısında nö; betçi subay tarafından durdurularak üstleri başları_ arandı, Hatta ceketlerinin yakalarını dahi söküp baktılar, Bu kadar telaş gülünç ve korkakçe idi, Fakat ne yapalım ki meşrutiyet ve cumhuriyet inkılap, larının kahramanlarından olan Milli (!) Şef, genç Harbiyelllerden biraz fazlaca ürküyordu. İki Harbiyelinin üzerinde hiçbir şey bulunmadı. Böy.l~ olduğu halde, sırf Atsız'la konuştukları için iı tevkif olunarak okul hapisanesine atıldılar Tevkif olunan gençlerden birisi Diyarrbekirliydi. Bu tevkif., ten 'çok müteessir olmuştu, O zaman Harbiyede Atsız'ın eski talebelerinden Ali Bayrakçı adında Konyalı bir genç. vardı. Tevkif olunan Diyarıbekirlinin üzgün olduğunu başka bir Diyarı) bekirliden işitince hapisanenin penceresine' yaklaştı. Atsız'ı Ziyaret etmenin bir suç olmadığını, nasılolsa bir iki gün sonra tahliye edileceğini, eğer suçsa ken, d.isinin her gün Atsız'ı 'ziyaret etmesi dolayısıyla cezayı kendisine vermeleri gerektiğini söyledi ve: «Di., yarıbekir gibi halis bir Türk memleketinden Harb Okuluna kadar gelmiş bir Türk çocuğunun böyle ba, sit bir hadise için bu kadar üzürrtü duyrnası ayıptır» dedi, . Ali Bayrakçı, sözünü henüz bi ti rrnişt.i ki bu konuşmayı gören okul komutanının: «Getirin şu pencereden konuşarus. diye verdiği emir işitildi ..
·lih Rıfkı, «Niçin Üstünde Duruyoruz s başlıklı makalesim rıeşretti Her ne kadar bugün Falih Rıf_ kıyı tanımıyan kalmamışsa da tekrarda fayda vardır sözüne uyarak ve bundan sonra yetişecek Türkçülere vesika bırakmak amacını güderek onun bu iğrenç dernagoji makalesini de buraya aynen alıyoruz
1
ıl
Niçin Dün rlkçilik
her
halkın
ve bu toprağın resatlı
lundurmak,
tertemiz
meydan
aydınlatma
Şevket
:
8 Mayıs günü, basın vasıtası ile Türkçülere yapılan yaylım ateş şiddetlendi, Şimdi hürriyet Ve demokrasi kahramanı kesilen gazeteler ozamanın zavallı köle ve kuklaları idi. Parti ne isterse onu yazarlardı, Ar a., sıra gazetelerin' sahipleri, başyazarları toplatılır, ken, dilerine ne yazacakları. ne edecekleri hakkında talima t verilirdi, Basın hürr-iyet! yalnız şahsi söviışme ler için vardı 8 Mayıs 1944 Pazartesi günkü Ulus gazetesinde Fa-
İnce'nın
mile zararına, Türk
hfu
kafalı
için
çalışma'
geçti,
ve yüksek
sar ısından, dan
bir
gördük,
insan
bu
halk,
Zamanı
geldi:
tarlası-
arasında
Iar ına
saraya
kan ter
çocuklarından
Fakat
Gençilgin
her
kötüye
halini,
rinde
manasiyle
J edebilir
tam
nn lamrş vcrirni yle
bu
ğerıç; Ister,
saflığını
anla-
karşı savaşına' nedir?
doçentlerin,
çalışanların
lıa.Ikevle , .
bu mesuliyeti
olmuma.lnr ına
Ye eııerindeki
Işle tmcrnele rtrıe
tahammül
~iYJz?
Bır memlekette Icaçkırıla.r, mr,
bu
sadece
düşen, bu
vasıtaları
veya
Bu
:ıroğurmak
peşin
isteyenlere
tesislerinde
kendı
yerdi,
kalkınd rr mak ,
Ye onun asil göniil
profesör
ve kültür
. vasıtaları
bu mıüett
Idrndedtr ? Sayaşma
Öğretmenlerin,
çorak
enstitiiler, imkanları
ekmeginl
kullanmak
yüzlerce
kendı çocuk,
bu memleketi,
denen
kendi
Harbinden
şey nedir?Sadece
her macera
hamurundan
mesuüvett
denen
Türkü
rız, Bunu
tam
bekledigi
Tiirl;:lye
Ibarettir,
bütün
sıtma yama-
yuvasiyle
ayni halk,
melctepler,
vetısttrecek
çırpma
benzinl
kurban,
Kerplç
döken
benzer
çırpma
Trablus
verdi,
liğin
orta
umumi hayat
ve esvabını
'destan
tan
içinde
kötü, ilk,
hala
karasabandan rnll yorıla rca
Türkiye
k hasreti
gibi,
Bu halk,
kadar
milleti,
ıçınde
1911, 1912, 1914 ve 1919 da bu vata ..
kurtaramadığımız
memleketi,
devlet
gibi mm! kurtuluş
sakat,
Dumlupınara
halkın
bu türlü
yeter,
bir
biribirinden
biribirinden
tarlasını
kurtarıeılarını
.bir telgr::ıfın
bilmesi
kavuşabilrne
devirler
yaralı
çelrttğtnl
ızdırap
«Dnlversiteli-
bir hareket,
insanlar
Imkanlarma
canından
bir
avukat
mal edilmek istenmiş-
müstakrl
vicdanlı
geri Ve karanhkt.ı, nın,
ve tertlpU
mektepler
mahkemede
çekilen
bu hakikatı
Yaşadığımız
bir"
Bu va.tarım ve bu halkın tama;
gençliğImiz
ve hür
için
zanneden
mektubunu,
rnl lllyetçiltğtne
gençliğinin
bütün
bu-
.
Bar-osuna
hesaplı
Türk
uyanık
sömürülme.
korumak
ettiğini
bir
Ankara
görecekterdir.
aldatışlarla Bizim
karşı
şevklerlnln
bu sayısında,
müdafaa
Bu
hel' zaman teşebbüs
kendilerini
«Ulus»un
ımzasivle
vaka.
değildir,
yapıyoruz,
davası
hikayesini
tlr,
zabıta,
oyunlar-a
gençliğin
rgi .co Harnit
de
. Ali Bayrakçı başka bil' odaya hapsedildi. Diyar ı, bekir-liye, ne korıuş tuklarrm sordular, Aynen anlattı Bunun üzerine Ali Bayrakçı'nın da ifadesini aldılar Atsız'ı nereden tanıdığını, ne zamandanberi mektuplaştığını sordular, Ali Bayrakçı ve diğerleri iki gün mevkuf kaldıktan sonra okul komutanının karşısına çıkarıldılar Kornu., tan, Harbiyelilere temiz duygulu Türk çocuklan olduklarını, askerlikle siyasetin bir arada yürüyerniye., ceğini, bir daha böyle şeylerle meşgulolmamalarını söyliyerek hepsini serbest bıraktı. Faka t Ali Bayrakçı'rn-, çilesi dolmarnış tı Bunu ilerde göreceğiz, 8 1\-Iaylg 1944 Pazartesi
ve hileli
vermekten
milliyetç!l!k ler»
bir
ç.ocıtklatını,
vazifesi
Okurlarunız
i
basit
tah.
bu meselenln
verdlğ'lmizderı
ehemmlyet
edİlebilecek
. et~ğiıniz
mevzuıı
dorıüşümüz,
hangi
fazla
sine
Duruyoruz?
hahls
üzerine
sından
ken
ww w.o tu
i
hadisesi
kendisine
1 ,-,
o,
Üstünde
sütunlarda
bu
m
IR
gözü
&iicenlkler,
kbtü arkada akıl
niyetliler veya
ve ahlak
olmaz
dışarda ziiğiirtIeri
mı? Kn.çıkla.r,
olanlar,
dargm,
bulunmaz
mı?
ı4
ORKUN
i
r
değfldlr ,
Ya Falih tarlasını madığrrmz niz?
müsaade edilmiyecek şey, gençliğin, binbir hırsa bayrak olarak kullanılmasıdır. 1944 'I'ürldyestnde 1944 gençliğinin bır davası yok da onu Icadedecekvay hal lrnlz e l
esvabrnı
diye yanıp bu
yüzsüzlüğün
sarı
halktan
gayrımeşru
zorla
Rıfkı
artma
kur tara.,
yakılmasina
ne. dersi,
kadarını
ayda
gördünüz paralarla
1100
nerdeydi?
sarramdan.
yamadan
toplanan
saylavlarına
Falih
lira
Bütün
mü?
o devrin
maaş
dağı-
bu paralar
ken-
cüsine az geldiği için gizli tahsisattan
da para
almadı
mı?
yıllarca
parasız
Belediyelere
oturup
ait
müesseselerde
zevk etmedi
layısıyla Buna
yabancı
mi?
Yüksek
devletlerden
sanat
gelip de Mecliste mi?
Bütün
söyledi
mi?
kendisini
mebusluk
madığımız let
ve
kurtarıcı
halk»
saygı
ken
20 yılda
altında
vap içinde kalrruşsa, seçme
kur-ta ra-
beri yandan
1944 yılının,
geçinen,
Tür kçüleri
ve
en zengini
..-
tepesine diye
yamalı
Istanbulun
bundan
mil.
efendimiz halk
e İnkılap»
yükselmişse
herhalde
milletin halk
eğlendikleri
yerlerinde
Apartımanları
söz
YÜkselerek
«....
sürüp
. ı'
bir şey
bir tek
derecesine
öne
düşmanları,
t
20 yılolmuştu.
maskesi
ranın
gibi
Bir defa
hayrırıa
diyebiliyor ? Bu yazı yazılırken
'mukaddesa
tüneyeli
mı:
hayatında
Hayasrz lığ ırı hangi
bir
do.
almadı
yok mu?
köylünün
rgi .co
söyledi
kabiliyatı
de rnükatat
rağm sn yine pek çok borcu
aklına
de
Yok, Hükümet bazı sebeplerle şu veya bu mücade , leyt yapamazrnış dil, husus! birtakım teşklIi1tlanmalara Ihtiyaç varmış, Yok, Parti sota doğru çektlmez.se sağ 8.111' yürür, yahut sa ğn çektlrnezse sol alır yürürrnüş. La.r mı bunlar? Bır vatandaş kununlar dan, bir mıllı. yetçl Anayasa prensiplerinden başka ve onlar d ışrn , da hlçblr a.ra.nmada bulunacak değildir. Gençliği 81· rııfl ar ında; kütüpharıelerinde, ıaboratuyarlarında. r~. hat bırakalım: vazifell ve mesulrye tlt olanlar daha ciddi olalım. Bu halkın çocuklar ı devlete emanettarler. Devletin tek düşündüğü tek düşüneceği orılar ı en Iyi yettşmtşltk hal! Ile ve en kısa zamanda sayısız memleket ve sayısız halk hizmetlerine erlştirmel-ten Ibarettir. Anayasa disiplinini demır gibi tutacağız. Milli bır. l1ği şaşırtmaca getirmek istlyen cer-eyanlar ı nltyeceğiz. N e gençliğin, ne halkın aldatılmasına, mekrep Ye memleket havasının bıılandırılmasına fırsat ver ml ,
«Halıl benzlni
bu halk»
Siz
Benzi
Rıfkının:
karasabandan,
tılırken
Asla
sek
Bu makaledeki bazı fikirler birkaç gün sonra Mil-ı: II (!.l Şefiri 19 Mayıs nutkunda da tekrarlanacaktır. Bunda da şaşacak bir şey yoktur. Çünkü komplonun . Çankayada beraberce 'hazırlandığını evvel ce a'nla t, rmş tık
m
Hepsi olur,hepsi vardır. Sanki bu devletin Isttklal hakkı elinden alınmış, ordusu kaldırılmış, milli top. rakları ışgal edilmiştir, yahut, bir zalim .saray ve a rts tokr-asl köylüyü mujlkleşttrrrüş, işçiyi Ortaçağiın kürek mahkümlarme çevirmiş, aınıf Imtiyazları ya. ratrnış da kurtuluş nöbetleri içinde çare mi ar ıyanlar var? İçeride, durmaksızın çalışmaktan başka, ça. lışrnak üstünde Ve dışında kendisine vazife bırakılmamış, dışarıya karşı sadece elindekini korumak için hazrr olmaktan başka. davası kalmamış mesut nesil. lertz, Biz bu saadetl anlarnalryız, Bu saadeti gençliğe anlatmalıyız. Anlatrnak güç değildir, gençlik anlamaz
es.
ve Anka-
<Cumhuriyet:>
sorumlu bile
olanlar
kanaat
içinde·
yeceğtz,
ww w.o tu
ö
FALİli:
RIFKI ATAY
Yalnız şu tek yazı bile Türk basını için unutulmaz bir utanç sebebidir, Bir kere bu yazıda «zeka» denilen insani meleke iflas etmiştir: Çünkü, kendi iddiasına göre, Ankara hadisesi hem adi bir zabıta vakasıdır, hem de yalnız Falih Rıfkı gibi emirberler değil, bütün hükümet, parti, radyo ve devlet haftalarca bununla meşgulolacaktır, Demek ki ozamanki hükümet bir zabıta vakasını kendi siyasetinin. hayatının rnihveri ve baş derdi 'yapacak kadar hamakat ve acz içindedir.
Sonra, gençliği aydınlatma (!) vazifesini üstüne alan adam bütün mazisinde karanlıkta yaşamış, ka. ranlığı sevmiş olan kimsedir. Bize, kendi gençliğinin bÜYÜk milli hasretler içinde geçtiğini anlatırken de onun gençliğinin ne hasreti içinde geçtiğini bütün rnil , le tin bildiğinden gaflet gösterecek kadar zavallıdır, Hele gözü arkada olanlardan ve ahlak züğür tler-in , den bahsetmesi ... Falih Rıfkı Ve ahHi.k,.. Abdülhak Hamidin ruhu şad olsun ... Süleyman Nazif'in de ruhu sad olsun ...
yer
ve yamalı
olduğu
rinden
geçirilmezken
şapkalı
toplantılarda
yabancı kadar
elçilik
yamalı
için Ankaranın Falih
Rıfkı
şampanya
binalarının
Bu makalenin
dan
Halk
palaslar
asfalt
ve emsali
içiyorlar
içinde
gi_
caddelesilindir
ve bazan
işi
dövüşrneye:
sövüşüp
vardırryor lar dı (I),
hakikat sonra
değildi.
da,
sa tırları
Atsız'ın
döneklik baskıya
i
arasından
eden Harnit uğradığıdır.
Şevket'in
Zavallı
Icet'in, işe romantik
ve şövaleresk
istemesine
hakikat
kayadan emirberler
rağmen aldığı
direktiii
diğer
kimler
ihtiyar Falih
bildirmiş,
bir
alrruşkerı tarafın-
Harnit
bir mahiyet
budur:
ona
sırıtan
vekilliğini
müdafaa
Şev-
vermek
Rıfkı,
Çan-
o da bÜM.
gibi baş eğmiştir.
Ve nihayet şu kahra.manca cümleye bakın: Ana., : yasa disiplinini demir gibi tutacağız... Zavallı Falih Rıfkı, Zavallı hasta ... Sen kimsin ki? Anayasayı sen mi demir gibi tutacaksın? Anasayayı acaba ne sandın?
(1) Bakınız: rı 35 _ 36
Süreyya
İlmen,
t \
j
1.. ••.
;O'R~K'U'N
.~15
~~NN"'"·~"'MiiÜYETçlbE~j:~,~~J{ff~ ~jNJ· N. j1 S·,"
,'><
:,',iir
. .. ;.:~.::\
;:l:~ZAFERtE ~'C_EVABJ ..:.',
".:;! d;::rr;iiii
.~:.. ~;
'i'Tu~~:~üı;~~!-ç~IEi;:: b~ine~i.'A~k1r'k;
i
.:;
şu~~~in1; r§a-
',' .
~~ ::, ~ .
:,
"
··..~~di·'k~ı'rulanYe~l .Jôri . Türkler adındaki satılmışların - '.Türkiyedeki tar~ftarları' ve nihayet· bunların velvele., . Üih~reket~deri bizim gafiller ... vardır: İşte ıbunla; 'r'lı'ıhüviyetleİ-i bu vtoplantıda ortaya konmuş ve ken , . .e.iıeri'ne· ;;öz hakkı verilmiştir Maksa t unalümlan bir . kerecİaha teşhir, gafilleri de ikaz idi.
;·i~ı%~l;~~~,i~~~~ıN:~tff~m~~~ii~~;~E .:.ii'
.;;
'" çabalıyarılardan .
',_'_
:,"ı . .:. .it,
.Mümtaz
~·)~ •. ·.:ı:·)
Faik '--Fenik'iiı
;;:ı~,_,~,·~;;·; :- .. -:~:::
:!~"
:.!,
-.,,: _::
bır }~~şY,':'Zl, ~f1ılll!,;~~p)le,~'. ~~.rneg~ne ,; ';' hücum .etrniştf Buii.a·,karşl_·geh:~kei1'cevari Dernek h.; .;~. -: -.' ::: ; '," " , .• ,:, ",,' r-: , H-r -, : .-,;. i;-', .•..",'-r . T', _:.1" ,ı..~_rafırıdan Basiri'l{ıüiiiriiı 'gereğince' neşredilrnek ." üzere
'., i'
~~Vl~~:i~er,\~"
.karı):!!' oları)
r - ••.•
'f::
i~~;~~i.~,
:1 :! 5:
.
,
gazete
;$
İkinci parağrafında (Muhalif ve muvafık Türk mat" buat bu haini aşağılık bir düşman olarak tanımış, .·r··.:·.· .... ~.:....•. .~ -0 lanetlemistir)' f'ikriniri, hakikatle-he-defece""ilgili~{)}du. ',ğunu, Nazım Hikmetin affından evvel, onu vatan~~r_( ver Şair, ·.adli hatanın kurbanı olan, komünist oıiha:ı. : '.".~ ~ r c : dığını 1Ier'j'sürerek"müdafa'a' eden gazeteleri okumakla ;, anlamak mümkü'hdür.i Bu hususu toplantımızda s$tra' ~ .9 'ifade' 'ettik: iNeC y~li:)aıim: kı;'ekseİ'iyazarlarırritzın yaptığı. gibi-Bayan Adviye, masa başında ıaktarma', fi., : { kir. yürütmekle iktifa etrniş ibulunuyor . '. .':,' .Üçüncü.parağrafta (bir takım kimselerin IVIil!iyeL " çi1ik'kjsve~ine"btirü~'erek, vaktiyle Nazırrt' kiimiet 'haV' piste iken,oriıinatfı için hazırla~an ' mazbataya i.!nza :'.,;. - koyarı '185 memleket mUnevverini' pervasızca tel'in:' et .. ~
·';-'~J,~'".:.",-,,::-,,~·:·:;O-~'i'ı·-'~"'''''''ı.:r."·~.,· .•... ·-···~!.: .•.••. , • .'.:., ',.-
_,;>',
.:;;.
_:
'!',
._".'
".
~
.
ı
;;'
;- •
~
'I
. ~"'_ • ,.,..- • '"
,
ww w.o tu
~~ melerine hayret etmemek kabilımidir ? ) buyuruyor'lar Asıl. hayret edilecek şey., toplantının manasma vakıf olmadan hüküm .yürütmektir.Evveıa şunu söylevelim ki; toplantıyı yap~n,bir. takım kimseler de~il; 15 yer . '; ~; ciı/subesi bulunan, içinde memleketin yüzlerce müriev, 1:, ~~r'initoplamış' ve milliyetçilik vasf ını TÜZÜğÜ ile ',' 'teyitetmiş, 'memleket 'çapındabir Derneğin .. Arıkara : '!oŞCıbesidir.-, Toplantı Nazım Hikmetiri komünlstliği, , onun affı .veya-Rusyaya kaçışı .dolayısiyle yapılmış' de\ ~ ğiİdir Esas~n 'bu memleketin' '. ~ok~klarırida . Nazım ')0' Hikm'et gibi; s~tij~ış'yüzlerce 'köpekdoıaş~aktadır. , ,ı . . .,
'-0
~~
.;,~-J?ı,ınlş.ı; ..--<ıF~slB~_~.~~ı,!WI1_kf1:r:!~rn.a.?ı_;':,e,ya.}!~folup r gi t" . mesi, ne tel'ini icabet'tire~ bir' h§.cÜse, ne de "takbihi gerektiren "bir tenezzüldür. Nazırnın komünist olduğunu, TürkOrdusunda ihtilal yaratmak istediğini, Türk bahriyesini. ,.ba.!ta.,l?tı:rı:aı.s. yolunda olduğunu, mahkürniyetirıde adli hatanın bulunmadığını Milhye tçi teşe kkülolarak.vl) ni versi te li' .gençlikolarak h aykırrna, ., . '"imza, rağmen, onun hususi affını isternek cür'etinde. :; ,,ı'J :bUlilnup: -·!;ıunuw:içi·n.Amza;,yerenleri tel'in dolayısiyle ~.; toplantı yapılmıştır. Sizin 185 münevver dediğiniz bu insanlar '-ara~ı~da -; siciııi- marksistler, -sicilli kornü, i ı:ı]stler v&:'beynelinilelciler,-lNazı'mın .dosfları ve Fran.:j
tt
i'
-
,-.-- t t i
\..
ha ten
:;j;
';'
' ',;
ken
y,
"f
de
)A
."': Y
Jr-',
-,,fF
~Y,?''l· ''')... ., e
.ıı
".--' Bayan Fenik altıncı parağrafta(kendilerine -hatı r_.latalım ki, tel'in ettikleri 185 ~ünevvera;gari bu nü, rnayişi tertipedenlerkadar bu vatana bağlı ki~seier_ . .dır lvdiyor 185 kişinin avukatlığını üzerine alan: bu bayana soruyoruz, Bu listede adı geçen Zekeriya Ser., .,;:;,t~l,Sabiha. Sertel, Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, -Adnan Cerngil, Ahmet Cevat Emre gibi, bu va tanın ta, -'-'. mellerini 'sarsacak' kadar menfi faaliyette bulunan' si, " "'eillilerle' beraber"'i~asını' kullananların Vatan sevgisi ':-ikıstasını ve bu ınsanİarı memleket münevverleri diye, ~ '~t'ek, memleketin 'hakikl unünevveı- camiasma hakaret etmek cüretini nereden alıyorlar. Bu 185 kişinin mü:nevver olmadıklarını' toplantıda sarahaten z ikre tt ik N eşretrnek lütfunda bulunurlarsa, konuşmalar-ı aynen Zafer gazetesine sunabiliriz Dernagoji yapılmaması -için, şurasını hemen kaydedelim ki, münevver sadece bir sahada bilgisi olana derımez
rgi .co
" '\
:;;,
·.~ek
~bU
;~~~~t~sl'nf:'::g~~d~~i~~r:v:e.:';f~~at:~'rrı'~,~re~ef gönderlleri 'cevtihıBasıii."Kanunu·:hükümleriÇla-
~~~a;~it~l~:~~~~/~~lt:~~~~:~r~~~~t,~:~iı:e;~~İ \' efkara ORKUN vasıtasiyle bildirmek zorunda kalmıştır:'. Cevabiiı'm~t~ini' a'ş'ağ'ıda . aynen .veriyorJz: .: ,~. :B'a'şya~arı~' makalesinin birin~i'.iıarağrafinda'mütte_ fikiz.'A'n~~k;:·Bay~n.~eiıik bu husus~ Nazim:rİik0c,: S tin kaçışından sonra muttalrolmuşlar;' bizler mahkü, : ~":'<miYe'tV'karafiliıri' 'is tihsalirıderı beri' aynı '.d uşüncedeyız:
-;
:riördüncü parağr'afta ~ (Nazımın aftan istifade edehapisten çıkması onun hüviyetini meydana vur!pakta' en büyük fırsat olmuştur) denilmektedir. Bu fik~e g~re,.- Moskovadan alacağı bir emirle, Nazım . Hikmet' TÜİ'kiyede kalsaydı sicilli komünist, va tan _ _perver Y~ namuslu insan olarak mütalaa edilmiş ola, caktı Halbuki, bayan yazarın iddiasına rağmen, Türk -efkarmdaki kanaat, ilktenberi _aynıdır, Bunun, içindir _,~i, Milliyetçiler için bu kaçış hayret doğurmamıştır,
',o-
m
..,
.',~".
-, Bayan Adviye 'tehdit savurmadan da geri kalmıyor. , Yedinci parağrafta (Hem sorariz kimi' tel'in ediyortar '. -Nazım Hikmet B. M. Meclisininkabul ettiği bir af kanunu çerçevesi içinde tahliye olunmuştur Bu nokta --'üzerincle dikkatlerini' çekmekte ayrıc~ bir' fayda var mıdır) diyor.' Toplantının af etmekle değil,af edilme, sinin istenmesiyle ilgili olması dolayısıyla bu hususta fazla bir şey söyleyecek değiliz. Şu kadarını belirtme, ;.~,_lİXim ki, B. M. Meclisi Nazı.mın hususi affı yoluna git. rnerrıiş, af kanununda alicenaphkla vazedilen bir maddeden Nazım istifade suretiyla-kur tulmustuı. .• . .";:
.)
'.
Sayın. Adviye, en büyük veeizesini 8 inci paragrafta 'söylerrrektedir; ; (Şayet.v'Ankara .: Halkevinde ;:nÜm~Yişi -tertip- edenler, Nazım. Hikmetiri .Moskovaya kaçışından ;sonra, onun vatandaşlık' hukukundan-Iskatını önlem-e_ . {eçalışanıar mevcut. olsaydı .da, bunları .telin e'tmis d-.:·,:J,.c,<ıJar.oı. Ju.ndi!erine yerden :göğekadar::,hak ~e;'irdik.)
': "1 . Bayan
.Adviye, Moslcova.v.radyosunda.meşru Türk • 4iükilmeiine;en,galiz:;hüfürleri.::·;: savuran, bircinsarıın :\' tskatı meselesine mani olmaya .cesarel.:edecek.,bir: ba , hayiğit çıkabileceğini tasavvur edebi liyor mu? !C6pek-
$
::'''J!"%,,>&il?i.,·<tı~ıy-ı.~,lpv}:lJ.~!3.J:~~',,;,~!~b)" >.,eJ~r~\~_l~')},>, .,~~~~.J~':m un :
~
~.
~
•••••..• ,.~
..,'\ /,.r.r-:<~~ ._ .
,,_~J--'
0/ _.-'
-
/<
-~--,-......:... __ .~.-=-.~ ...__.:..._.
....-
'C •
I.,
16
,0 R K U N
~.
'_..:.'
gibi renk değiştirip hayatımıza kasded~ııl~'p,_biz çok iyi tanırız, Fakat böyle bir babayiğit goremecllk., . Adviye Ferıik'e ve onun gibi düşünerilere şunu ~)atırlatırız Biz biribirine fikirlerle ve imanla~Qa~hiımış ins~nlarız. Partili, partisiz binlerce",mü~·~i.iii bağrında taşıyan Derneğimizin hüviyeti hakkında ·'.",a_ fa yorduktan sonra kalem oyna'tsınlar. Biz Afrika :C():11::. leri ve zencileri. Holivut artistleri, Japon hamamlarıyla sahifelerini dolduran gazetelerimizin Türk harsına da hiç olmazsa bunların yarısı kadar yer ayır~_ larını istesek haksızlık mı yapmış oluruz bilmem, Kendi tabiri~izıe, (Hakikimilliyetçilik, bir takım di. hesaplarla ve sathi ölçülerle ayırıcı değil, birle.~irici olmalıdır). Biz, Türk milleti hesabına bu YOl',rayız Ya Bayan Adviye'nin yıkıcı haline ne buyurulur ? Umumi Başkan vi..>, Abdülhad] Toplu'
YENİ' NEŞRİYAT :
'.
.Komünist Nazım Hikmet'in
ilcesi)
,
şubesL~~.teşeb,~is
;' Sa~iık 'Memu;'u\ : Öğietine~
.Edip
Önenç
Ölmez
Vecdi
Çakaloz
o
İktisat Fen
Uğuz Çakaloz
.J .....
Heyeti: Serbest Meslek
4ıı ••••••
Fakültesi
1
'f':- ,
.>
sayı
bayilet-in
çok yerinde
Bakkal
,.
İleride
Alaeddirı Köleoğlu
Muhasip
t
mayınız!
Ali Atak'
Öğretmen
Ali Köleoğlu
Abdullah Talat
Karahan
Fakültesi
İlahiya t Fakültesi
Koçyiğit
Mustafa
Hukuk
Kırhar
baltalaması dağıtılamadı
diye
tale~~5i
ORKUN ayrıca
pul,'
GÖÇı\-IEN Ahmet Er
. 3 Perdelik
propagandalara eksik
bUl~ndlırulacaktır,
arayıp
bulunuz
Piyes'
<tl.
bayilerde
Sirkeci,
devaınıı
Size~,~));;ai:ın
adresine
/:'i~1i
olmazsa, .,
,,~6~i~ l~~'valesiyi~
~~~~~"~~iinu~~ .. ,...• : ~ ~, ..i ;"\. "
*~ ••.• ~ ••••..•
to
."t; ot.
•..... 7.,
Bulgaristandaki Türklere yapılan zulümlci' ve buna rağmen. onıannsönmıven milÜ';dl,iyg;,:i. ları, düşmana karşı mücadeleleri ve en sonunda anavatana sığınıp .kur tuluş. Duygulu bir şt:'kilt .., de yaztlrmştır; Her türlü amatöi.'<~"neJeı;,ind:,:, ~ ve rnekteplerde oynarımıya elverişlidir Flh~1 50 kuruş. P .. K. 1818, Istanbul, <adresine postr pulu gônderirriz .(
",' '. ~.
.'
ve~belleYiniz,::,;;Daha" bir yıllık
ve
Çemberli-
bazı bayilerde
-..
c:
sayı içın 25 edebilirsiniz,
iki ucundaki
olarak
gönderip
beher
.
inan,
sayılarını,
elde
Bayazı t semtlerinde
10 lira e
kalan
Osmanbey.
P, K, 1818, Ist:ı.nbul,
Yazan:
"
00••••••.• 'fl"
.
-,
İDAREHANE : FEYZULLAH
CADDESİ A,MALTEPE
9 Nu, -
ISTANBUL
i d·>: . , _\,AAA~-'L""'A.&&~~~.6...·..eı..""A.""'AA..·AMr~
~~'6-~~.-.vrvrVV+V(
~ j
IŞIL,
..••.
MATBAASI,.-
ISTANBUL '.0:";,.
,/"1
.,
,,.-:-.:"
"_ •....
/''.-5----'-----....
'.:
-'''--
~'-:':1 ",.>
bir
yapıldı.
.
taş,
şehrin'
"ORKUN
göndererek
Köprünün Harbiye,
birkaç
propaganda
de yapılacakböyle
kuruşluk
Ba'şöğretmen
i.
ve bu arada
de yalan
OHKUN'un
sonra
yüzünden
P, K, 181S,ylsta,nbu1, adresine
talebesi
. "c/i·'
','
f
kapandı!"
talebesi
.""
37 inci sayısından
ORKUN'I.m
" talebesr,'-_:-"-
Fakültesi ',-F
~ •.••••••••.
'1.)LKrDAş~~A'
.;,:';·ISTANnULDA.Rİ
-.l'
ww w.o tu
Ümit
t-.:
~.
ii~~~t~.~(~b< >: . . .
~:},
.,ç~
: Sağlık Memuru
Uşak Şubesi Müteşebbts
••••••••••
ken
Çobanoğlu Kazım Poyraz
Heyc-ıi~
..
~.~~~~
de
(Mardinin
Salih Özcan Süleyman
/
y;
/
Der lk
1 "
m
Türk Milliyetçiler Derrıeğinin, Ankara, Samsun. Istanbul, Konya, Muğla, Kayseri, Kütahya, Kırıkh,~n; Tire, Menemen, Kırıkkale,' Cümiışhacıköy, Uzunkoprü, "Kaı-s'tan sonra Derik ve Uşakta da şubeleri aç.L,
rgi .co
TEŞKiLATLANlYOR'
rmştır.
185 Himayeelslne,
, 16 sayfalık broşür, Yazan: Sami Yavrucuk (Türk Milliyetçiler Derneği Ankara Şubesi Başkam) , Ülküdaşırmzın bu broşüründe, Nazım Hik.met'in rnahkürniyetirıe sebep olan suçun h§lngi suç olduğu, onun lehinde yapılan rıeşriyat ve nürnayişler kısaca anlatılmakta, onu affettirmek için resmi makamlara müracaat edenlerin' mesleklere göre sıralanmış listesi verilmekte, Tijrk Milliyet; çiler Derneği Ankara .Şubeslnin yaptiğı tel'in topIantısmdaki konuşmalardan canlı parçalar alın.' maklaAve .bu toplantıya dair Dernektarafından Zafer::~e Yeni İstanbul gazetelerine gönderilıp o gazetelercevbasılmıyan tekziplerin de metinleri verilmektedir. Küçük ve ucuz bir broşür içine bir hayli 'faYdalı malzeme sıkıştırılmıştır,', Okuyucularımızactavsiye ederiz,' Fıy~tı 15 kuruş. ORKUN,]? K.. 1818,Istanbul, adresineposta pulugöndeİ'İlmei<: suretiyle elde edileblıiı< ..~
in-
TüRK MİLLİYETÇiLERİ
-
J.
-c
'
.....