,
rfiRKLER
BİR
ORDU
ww w.o tu
ken
de
BÜTÜN
rgi .co
m
,
İçİNDEKİLER
Fikirler
mi, İnsanlar mı ~.': .
Çadır. Kardeş
. . . . . Azerbaycan'ın
i Davet.
.
.
.
.
.
.
.
NEJDET SANÇAR
. . . ARİF NİHAT ASYA İstiklali . . . . . . . . .
HIZALOGLU MUSTAFA . SABRİ BAK İ İSLAMTÜRK
.
SAyı
Emekli General Ali İhsan Sabis'le Bir Görüşme
ALİ İHSAN PAŞA Varsağı (Şiir). Paşam (Şiir).
.
.
Orkundan Sesler Moskofların Kürtçülük
.
.
ATEŞOGLU CELAL TURANİBAŞER
.
***' Cereyanı
Yaratma
Gayreti.
.
KIRZIOGLU M. FAHRETTİN Milliyetçiler Teşkilatlanıyor Kadirli Yalvarış
(Şiir)
Yetiversin ~~~YiŞ
(Şiir)
(Şiir)
.
1- Haziran - 1951
***
.
. ,PÜSKÜLLÜOGLU A. İSMET DURMUŞ
25
Y.NİY::::::Jı
. Ç. KAzıM POYRAZ
. \,J :, . ..~ '.- ..:1:.:,....th.~1ı:Ö~L • .~ ,_. .• ."_..:... _~-' ..' :··.:.J=G...._/:~:'.~;~··::·Lt~~·~~.·..;.:.:..:...~ ·2 ::..~::z:.--.::.:...-..•.
.__~._.~,.
KURUŞ
.·,c·.....-._ ,.,:.". ';: ~ •• '~...•;.:,.,. , .•·.:..·.· .•,·cc.' "-'-_ _ -·.:,~•.·:',•.·.,~~.. ~ .: _.'-".
,.'__.','".,: •..•.. -,:: .•.. ,
'~_ •. , :,;.,...., _ _.'.:_ , _ , :..,. : _.•' '.1'__ .: ••", ~: ••., : ," :'. •. _. .•......__
_
., •• " ••• .:
••••
'c" .:.. __:' ,..•.~.v' :- .' -:
DEYİŞ Ey
YALVARIŞ Türk Kız'ı!
sarmış
Sörıdür Kan
Türk
od'unu,
ağlıyor
Türk
Budurı'u I,
Kurtar
kişner
ôzvuı-dumı l
kırtlu
Turan,
İdil,
Aral,
Boylarında GönlülJerden Kurtar
sızar,
BOZKURT'unu,
artık
ı;ünIer
Yine
bunlanırız
ddkmek te
yaş,
Bir
TürkIüğe
baş.
Kual
dcğsurı
Yarat,
ır kım BOZKURT'unu, artııle ozvurdunu :
ALBAYRAKTAROGLU
İSMET
DURMUŞ
bitik
ve saz
ana
Acun Sarıma
oğul bu
gerek
Koklayalım, sesimiz
Her
'I'ür'k avcı,
gayri,
ayrı, seyri ...
tutsak
kardas
şanl ı Turan
a.rşa çıksın,
gülünden
Domuz
dalga
Tutmak
gerek,
kryılsm,
yayılsın.
Koklayalım,
tutsak
Ülkü
için
olsun,
Tutmak kızı
Duysun
g'erelc
yas
zalim
tutsak
Silmek
atmağa
gök
Silmek
sisini.
Bozkurt Vakit Kızıl
önde tamam bağr-m
Bdlüşelirn, Silmek
atlı
hüngür
bir
yıl
önce
arıktır,
gerekmez. elbet
geçen
toplanmış büyük
yaram
Altay'da bır
yaya
al bezeği
I{onçuyum
duyarsa
mı.n
yarasına
Her
Iruruttnyda, gerek:nwz,
etmesin. gitmesin,
usu
llllç
Deylşrn
istekten
Yağ'nun
bltmesin;
L.
gerekmez
sayı-ıva
önce
buşmı
.Ör; almalı
em
ezmek
yağıdan
dir,
elzemdir
yrımuş
-ödemdlr
!.. Baç
YILDIRIM
...
gerel;:mez ... NİYAZİ
İni
Budun
= millet
Buşku
= heyecan,
Pusat
-
Çaşıt
s isl nl,
Bidevi soy
-
bir
cins
= sarhoş
sistnl,
Çakın
=
Kavşıt POYRAZ
Bunlu
casus alem
Yargucu
= hakim
Arık
zayıf
=
Kirıeşmek Kıvanç Utacı
olmak Us
=
=
Müşavere
etmek
at
yasını,
KAzı;u
at
Esrimek
eşe lım ...
kardeş
tercüman
kardeş
= şeytan
Acun
silah =
mektup
küçük
=
Albiz
düşman
eee
yasmr,
aşa l ım ;
Türleelinin
ÇOBANOGLU
şiir
GZNÇAYDIN
=
Bi tik
Not:
Deyiş -
Dilmaç
koşalım,
oyuk
...
ayda ..
kıvanç
tımar
Btmlarıırrm
Yağı
kardeş
tutsak gerek,
ağlıyor;
Türl{elinin
Demirağı oyuk
kuvvet
ha llaç
.hareket
doğ lryor
tutsak
gerek,
Utucılar
Yıldırım: :
yarılır:
Türkelinin
hüngür
bundan
elirıd erı,
yasıru.
kızı
Böliişelim,
ş
kardeş
Türkmen
ciğerimi
başlar
Türke
sorulur.
şrr ıl şır ıl çağ hyor.
acılar
Börklli
g ülünden.
kubbe
Pınarlan Bu
var
yüzyıl
~
yarııktar,
büriiIiir i
hesaplar
tutsak
gerek,
kn r ıln
Turan
içinde
Hey! ... naramızdan Böliişelim,
velelirn
delel im
şanlı
bu
g ülünderı.
aslan
tanıktır
yürek
elinden,
ölelim,
dağı
Kolcla yal ım,
Turan
oğlu,
irkilmeden
Ergenekon
kardas
şan lı Turan
Haydi !.. «Bozkurt»
Tanrı
yana
gerekmez,
elinden,
duyulsun.
Moskof
şarı ı dalga,
lnlye. inlye ...
haraç
kı ey yağı,
On üç
ww w.o tu
TUrklük
gtdelirn
ayrı
Nal
..,
Inlye ;
tuzak kazak
:yarg'1lcusu
Sallayıp
bırakalım
Tut=ak
gerekmez
«uzak»
kurmuş
Işlenmış
de
mu?
olunca,
olunca,
birkaç
ilettim
albız
Tanndıı,ğdaıı
ken
Olur
gerekmez;
kargı bulonca
kınılı
Kıneşmek
Yetlversln
yavaş
Öç alırım! .. Bana
YETİVERSİN kopuz
taç
savaş
geçer
kazınz
çatıştık
* Gelsin
var
var ...
karıdaş,
Yeter! Kurtar
som
yakın akın
m
tutsak
gündüz
kurmağrı
rgi .co
Gece
uzak, kanlı
Kargannuş
özyurdunu!
milyon
~erekmez.
ça.k.ın va!' i
us-da
öteye
Bunlu
Kökünü Elli
...
gezer,
ol kan
Yar at ırkırn
Kurultay
Hazer,
kızıl
puııatlar
atlar i
kırbaç
olsun
Kafkas'tan
gelsin
gerekmez.
bidevi
için
elir/dik,
Kavşıt
var,
dllm!l9
aşmak
Kımızla
BOZKURT'nnn,
artık
öldürrneğe
Datlar
Türk
ırkım
Y:.ğı
Altnmızda
yurdu'nu,
üyor
Yarat
Irkına
bodun! .. Bnşku
Bezek
akıl şimşek = =
Kargamış
Sayrı
gamlı
Em
melün
=
= =
Yumuş
doktor
= süs
Konçuy
mülakat =
= mernnurıiye =
zevce
hasta
ilAç = vazife
; / .-.1..
t
OR
Başyazarı: ATSIZ Sahibi ve Neşr iyat Müdürü İSMET TÜMTÜRK P. R. 1818
Haftalık:
Istanbul
1 Haz ir an 1951
'I'iirkçii
Cuma Günlerİ
-
Miı i ÇtFTÇiOGLU
Fikirler kirlerin ?
mi
insanların
üstündedir,
insanlar
15 lira
35. Sayı
s
LAR Mi?
SANÇAR
Türkçülük fikriyle Dr. Rıza Nur'u da aynı şekilde mukayese edebiliriz: Türk'ü, Türk derken kalbi gözükecek kadar çok seven, Türkçülük iymarnnı eserleriyle Türklük için çarpan gönüllere dolduran Rıza Nur, Sinobun bu büyük evladı, son zamanlar tarihimizin elbette ki en büyük Türkçüsüdür Lakin ,Türkçülüğün bu büyük direğini, Türkçülük denilen o büyük iymandan, o büyük fikirden daha ilerde görmek mümkün müdür? İnsanların muhakkak ki büyükleri, insanlık ve milletler için bir şeref olan pek büyükleri vardır. Bu rnüstesna varlıklar elbette ki kütlelerin sevgi ve saygı haleleri içinde o şeref tahtlarında enediyen otura, caklardır Fakat büyüklükleri ne dereceye varırsa varsın, insan olmak dolayısiyle bir takım kusurların bulunması da mümkün ve hatta tabii olan insanları fikrin üstünde görmek şüphesiz gülünç bir şeydir, ' Fikirler insanlardan her zaman üs türıdürler İnsan, lar fikirlerin ardından sürüklendikleri gibi çok kere fikirlere esir de olurlar. Bu insanı insan yapan bir vasıf tır Çünkü fikirler, uğrunda ölünebilecek büyük manevi varlıklardır Lakin bir insan körükörüne bir başka insanın' ardından gider, yahut bir insan bir başkasına esir olur., sa, bunun sonu insanlığın ayaklar altına alınması ve kölelik tir
>.1
':1
1
....'11
.,
'~
ww w.o tu
ken
de
Yirminci yüzyıl m ortasında böyle bir sualin cevabı. nı vermeye kalkısrnak bile belki garip olur: Fakat dünyanın bazı köşe lerrnde cemiyetleri saran bazı hadiseler, bu medeniyet asrında öyle bir insan tipi yaratmıştır ki, bu tip insanda rastlanan insanlığı yar-a, iavan bu zihniyet, bu sualin basit ve meydanda cevabını tekrarlamayı lüzumlu kılmaktadır, «Fikh-ler mi, insanlar mı?» suali önünde uzun uzun 'üşünmeye şüphesiz luzum yoktur, Fikirler elbette ki insanların üstündedir, Fakat yirminci yüzyılın ilk yarısında bir takım meziyetleri nefislerinde toplamış bazı kudretli şahsive tlerin bazı dünya ülkelerinde meydana getirdikleri diktatörlük rejimleri dalkavuk, ar, menf'aatçılar. korkaklar. sahsiyetsizler vesaire , 'en mürekkep öyle bir kütle yaratmıştır ki, bu kütle şahısları fikirlerin üstünde görmek ve göstermek is','en bir yol tutmuştur, İnsanı insana l<ul etme neticesine kadar giden bu zihniyetin, genç kafalar ve körpe dimağlar üzerindeki menfi tesiri hiç te ehemrniye tsiz değildir, Bu itibarla, bir bakıma garip te kaçsa, bu ıkonu üzerinde ara sıra durmak faydasız lmaz Fikirle insanı mukayese etmeye kalkişmak. bir devle bir böceği gürcş tirmeye uğraşmak kadar gü..!fuıçtCır. Bir insan büyük, hatta pek büyük olabilir, ?a.kat ne kadar büyük olursa olsun fikrin karşısında ~ ük kalmaya mahkumdur Fikrin insana olan bu üstünlüğü, hiçbir zamarı inx-'n irıkar ı manasına gelmez. Büyük insan elbette .':i müstesna bir var lık tır Bazan emsalsiz bir kahra, :::an, bazan erişilmez bir sanatkar. bazan milyonların --"_Tanlığını toplayan bir dahi olabilir Fakat ne 'ursa olsun, nihayet bir insandır. Büyüklüğü insan; :.ığa ve fikre yaptığı hizmet ile mütenasiptir ki bu ca hiçbir zaman insanın fikri altta bırakması şekrinde tecelli edemez. Vatanseverlik fikri ile vatunseverliğtn büyük sirna , Namık Kemal'i düşünelim: Türk sevgisi taşıyanlar için Namık Kemal'i sevrnemek mümkün değildir, Vatan duygusunu nesiller bo.'l.Inca Türk gönüllerinde bir yanardağ haline getiren, -atan sevgisiyle sürgünleri ve hapisleri boylayarı Kemal, bu yolda elbette ki bir devdir Fakat buna rağmen, ardından koşaı-ak devleştiği fikirden, vatanse , -erllk fikrinden daha üstün olduğu iddia olunabilir mi?
Yurt ıJışı : Yıllık
Çıkar
NE.JDET
mı fi ,
10 lire. 5 lira.
m
FiKiRLER
Dergi
Yıllık 6 Aylık
rgi .co
Galata;
ABONE:
Büyük
insanlar
fikirlere, davalara ve cemiyetlere nisbellinde 'hayatta veya tarihte bir yer sahibi olurlar. Fakat hiç bir insan fikirleri n ve davaların üstünde bir bayrak olamaz ve yapılamaz. İnsanı bayrak saymak aşağılık duygusunun mahsulü gülünç ve kısmen de iğrenç bir fikirdir . ÇtFTÇiOGLU NEJDET SANÇAR yap tıklar ı hizmet
•••••
~$
<&ı~
'fI~*
ot.
••
~.
"'$o
$~Q---oI
ç A D IR Göçebelik
yasak edildi ... rfıkımmı yükselten Yörük çadırı, söyle: perde mi olmak istersin, örtü mü, yaygı mı?
Ey tepelerin
-
Yelken
olmak
İsterim. ARİF NiHAT
ASYA
.
·'.ıı·'.
-
.- _~.,..~-..
..;.JJ...:. •. ,.,- ..-.:.:t:;;'iı:..:_:,:.~.:;;:ı.;!~..;·.-<trı.' 1-....... ...•.~_'
,~~
""'""'""_
.•.. '
'."
__ ._,
,'0'
,.i.,,,,,,
~,~:;._""."",~~_...d....;;" ..•';"..;.:.",
o~c~"-'.; .•.••
"C •• ;"" . .,.;
"I ·j
!~jJ~~i8
:::;'''';'.'':'±i>.~.,.'_ •..~.•
4
ORKUN
KAR~EŞ
AZERBAYCAN'IN iSTiKlAli HIZALOGLU MUSTAFA
Halkı, soy, dil, din bakımından Türkiye Türklerine .tamamen bağlı ve batı Tür klüğüne dahil bulunan kardeş Azerbaycan, bundan otuzüç yıl önce 28, Mayıs,' ·1918 de is tiklaline kavuşmuştu, Milyonlarca esir soy. daşlarımızın ağır, kanlı moskof baskısı altında istik, 1al ve hürriyet güneşinin doğmasını özleyişle bekle. dikleri kara bir günde bu kutlu yıldönümünü yeni bir ümitle, ülkü ve intikam heyecanıyla anıyoruz, Tarih boyunca bir çok. adlarla adlanan Azerbaycan ülkesi Hazar denizinin batı kıyılarıyla Türkiye ara. sında yer almaktadır, Müstesna bir coğrafi mevkii
rulmuştu Genç devleti bolşevikler, kızıl elebaşıları meşhur beynelrnilel soysuz ve utanınaz yalancı Lenin ile dış işleri komiserleri Çiçerin'in ağızlarıyla fiilen tanımak zorunda kaldılar. Yazık ki. ayrı ayrı istiklal uğrunda savaşarı esir soydaşlarırruz müşte.rek düşmanlarına karşı birleşemedikleri gibi bu ta. nıma işinin de vakit kazanmak üzere baş vurulmuş bir moskof oyunu ve yalanı olduğunu arılamakta ge. ciktiler, 12 . Kasım • 1920 tarihinde müttefikler ali şıırası da Azerbaycan'ın lstiklalini tasdik etti, Japon.
olan bu güzel ve zenginliklerle dolu' Türk yurdunun ayni zamanda büyük Türkili (Türkistan) ve Orta Asya'. dan İdil havzasına, Kafkasya ve K(ırım'dan 'I'ürklyeye
30,000 kişilik yaya, atlı, topçu, hava vb, sımflarından teşekkül eden bir ordu vücuda getirildi, Hazar Denizinehakim bir de donanma meydana getirildi. Bu or. durıun techizi için Avrupaya bir hey'et gönderildi. Genç ordu bazı Ermeni saldırışlarmı başarıyle geri püskürttüğü gibi Narıçivan ve Karabağı da kurtar. mıştı Yüksek mektepler, ihtisas enstitüleri tesisine çalışılıyor; Istanbulda, Avrupaya talebelergönderiliyor. du, Memurlar' Türkleştirilmiş, ~lli bir adliye, zabıta ve mülki teşkilat kurulmuştu, Diğer taraftan mali ve iktisadi kalkınmaya önem verilerek bir devlet banka. sı kurulmuş, köy ve şehirlerde emanet ve kıredi sandıkları tesis edilmiş, köylünün her hususça yükselmesine çalışılmıştır. Maarif sahası da genişölçüde· ele alınmıştır: Mekteplerin hemen hepsi Tür kleş tir ilmiş ve Türkiye ağzıyla okuma esas olarak kabul edilmiş. tir. Bu maksa tla büyük bir devlet matbaası kurula. rak bir telif . terceme hey' eti elile mek tep kitapları basılmıştır. Bir çok muallim mektepleri ve bir de Bakü'da asr i üniversite açılmıştır. Bu sıralarda Tür. kiveden elli kadar muallim getirilmiştir. Azmlık mekteplerinde bile Türkçe ve Türk rarihi okurmak rnecburiye ti korıulmuştu Kısaca, milli ülkünürı anası olan . milli Türk Birliği amacına yöneltilerek Türk. çülük davası kanuni bir şekle sokulmuştu
etti.
~
.
m
takip
de
, Azerbaycan'ın Kafkasyadaki kısmı ile Aras ırma, ğının güney kısmının (bunlara Kafkasya ve İran Azerbaycanı demek asla doğru dcği ldir.) her husus. ça tam bir kül teşkil 'ettiklerine işaretle anma yazı. mıza devam edelim
da bunları
rgi .co
ve balkanlara kadar uzanan Türklük dünyasının ortasında birleştirici bir vaziyeti de vardır, Turan'ın yolları hep burada birIeşir.
ya ve İran
ww w.o tu
ken
Azerbaycan'da yeni bir Türk devletinin doğuşu bütün Türk aleminde coşkun bir sevinçle karsılanrms., tı Litvanya'da ve Polonyada yaşıyan Türklere ka. dar Türk ülkelerinden koşup gelen ülkücüler oldu. Şairler: <Azerbaycan Azerbaycan - Bildik hayal değil Turan» diye marşlar yazdılar; bestelediler Türklü., ğün bin yıllık barışılmaz amansız düşmanı aşağılık moskofun devleti yıkılmış; bütün esir Türkler istik; la ller ini kurtarmak, sevgili yurtlarını hürriyete kavusurmak ülküsüyle savaş s koyulrnuşla rd ı Azer., baycan cumhuriyeti işte böyle bir hava içind s doğdu. Bu, tarihi hadiseler kadar Türk'ün ölmez istiklal aşkının bir neticesi idi, Yeni devlet kendini başka devletler-e tanıtmadan .önce halletmek zorunda kaldığı bir çok iç meseleler. le karsılaşmışti. Her şeyden önce baş şehir Bakuyu ve ülkenin doğu kısımlarını ele geçirip onbinlerce si. Iahsız Türk halkını kahpece boğ az Iıyan Ermeni. Moskof komünist asker sürülerini temizlemek lazimdi Bu kuvvetler Gence üzerine yürümekte olduğundan genç hükumet çok zor durumda kalmış bulunuyordu. Derhal Türkiyeden yardım istendi. (4. Haziran. 1918 Batum Anlaşması) Türkiye soydaşlarımıza yardımı milli bir vazife saydı; Nuri ve Mürsel paşaların ko. mutasında «Kafkasya İslam Ordusu, .. adıyla bir imdat ordusu gönderdi. Bu ordu 15 Eylül 1918 de Baküya kurtarmıştır. Bu, üzerinde durulması gereken bil' hadisedir. Sonradan Bakü şehri devlet merkezi ol. muştur. Azerbaycan Cumhuriyeti, içerde ve dışarda en büyük hassasiyeti istikEdi üzerinde toplarmştı Milli hükümetin devam ettiği (23) ay zarfında büyük işler başarılmış, memleket esaslı bir düzenliğe kavuştu.
Memleketin uzun zaman zarar gördüğü mezheb ce re yanları önlenmiş; şü.sünni davası' bir (meşiha tı islamiye) müessesesi kurularak halledilmiştir-, Bu arada bir çok faydalı kanunlar da çıkarıldı, Bunlar arasında bilhassa köylüyü efendi ilan eden, onu toprağına ve ek tiğine sahip kılan kanunla Baku gibi büyük bir petrol ve sanayi mıntıkasında her türıü komünizm propagandalarını tesirsiz hale getiren liberal bir iş kanunu zikre değer .. Milli Azerbaycan Devleti güttüğü son derece milli siyasetin icabı olarak elinden geldiği kadar Türkiye, 11 Mayıs 1918 de istlklaline kavuşan ve kızıl moskof sürülerine karşı kahramanca savaşan kuzey Kafkas. ya, Hazar'ın ötelerinde hurriyet ve istiklal bayrağını yükselten Türkili (Türkistan) gibi halkları ayni soy. dan: komşu memleketlerle sıkı münasebetlerde bu. lunmuş. vardımlasrmşttr. Fakat, bütün Türkler, bu sefer rengini değiştirerek kıpkız ıl kesilen, şarla tan, vahşi moskof sürülerine karşı müşterek bir cephe
i
5
ORKUN
tinin harbiye nazırı olan Rıza Han (Ata türkü ziyaret, eden iki yüzlü şu meşhur Şah Pehlevi) maryetindeki moskof kazak sürülerile Azadistan cumhuriyetini ortadan kaldırdı. Tebriz kanlı savaşlar sonunda düştü. Şeyh Muhammed Hiyabani ile kahraman arkadaşları kahpece öldürüldüler. Bütün bunlara ve otuzüç yıllık moskofiaştırma, komünistleştirme ve farslaştn-ma gayretlerine rağmen esir ve baskı altındaki Türk aleminde istiklal aşkı ve hürriyet ateşi asla sönrnemiştir. Vakıalar bu ebedi ateşin ne kadar canlı bir halde yürekleri yaktığını ispat etmektedir. İstiklal kurbanları ne kadar çok olursa olsun yenileri daima bulunacaktır. TürkIüğürı il - dil birliği halinde tamamile kurtuluşu ül; küsüne iyrnarı ederek bu yola düşenlerin sarsılmaz bir ümitle mes'ut yarını gözlediklerini tekrar edelim ... HIZALOGLU MUSTAFA
rgi .co
DA V ET
m
kuramadılar. Bu sıralarda Türkiye de tehlikeye düşen istiklallni kurtarmak uğrunda savaştrğından soydaş, Iarrna yardım elini uzatacak durunıda değildi. Nihayet 28 / Nisan / 1920 tarihinde bütün medeni milletlerin ve devletlerin gözleri önünde Azerbaycan Cumhuriyeti moskof esare trrıe bir daha düşmek bahtsızhğ ıyla başbaşa kaldı. Yazımıza son vermeden evvel şu va kayı da zikret; meden geçemedik : Kuzey Azerbaycanda cereyarı eden hürriyet ve istiklal hareketlerine güney Azerbaycan seyirci kalmamıştır. Şeyh Muhammed Hiyabani adlı bir Türk .l<ahramanı bura Türklerinin başına geçerek Türk düşmanı Fars hükümetine ve İngilizlere karşı savaş, mış, 1920 yılı başında Tebrizde «Azadistan» cumhuriyetini ilanla işe başlamıştı. Yazık ki o da tek başına kaldı ve dokuz ay sonra feci bir akibetle karşılaştı. Tahrandaki muteassıp, Türk'e düşman Fars hüküme ,
SABRİBAKttSLAMTVRK
1 - Milli hars ve terbiye davası. 2 - Mali, iktisadi ve sınai tam istikUi.1 davası. 3 - Maneri ve maddeten sıhhatli nüfus davası. 4 - Türk aleminin uyanış, istiklal ve birleşme davası. (Bu maddenin, birçoklarının iddiası hilafına, ta tbik kabiliyeti vardır; ve bugünkü düşünüş esir millet ve köle insan kalmasını kabul etmediğine göre, hak'trr). ': "E"""",-'Y'!
ww w.o tu
ken
de
İnsanlığın şeref tacı bir kavim bugün kaderin maküs tecellisi içinde şerha şerha yaralarından sızan kanla sanki gömülmüş. Zamana hükmeden, tarihe hükmeden: beşer nev'ine nurlu alemler diken bir ırk tecellinin rnahkümu olmuş, Bir umman gibi yayıldığı; adalet, hak ve nur götürdüğü vatanlar O'na mezar!
Bakışlar bu alemin her' neresinde durursa dursun O'nun yaralı bir arslan tavrile yatmakta olduğu gö; rülecek Mel'un bir ifritin tuzağına yakalanmış, Altınordu Osmanoğlu'nun şeref tacı' düştükten sonra gitgide engerekleşen bir düşmanın zebunu olmuş, gitgide bütün hayat kaynakları kuruyup tarihin en büyük acısı meydana gelmiş.
Bütün bir Türk dünyası zulüm, kan ve karanlıklar içinde bulunurken, o muhteşem kavrnin tek müsta, -kil yeri Türkiyemize pek büyük vazifeler dusüyor Bütün bir Türk _ İslam camıasının istekli bakışları - hiç şüphesiz - son derece milli bir şuura sahip, bir; Ieşik, kudretli ve ileri bir Türktys görmek istemektedir; yüksek milli adet ve geleneklerini, imanını muhafaza eden, şerefli atalarına layık vakur, hür ve adaletli bir Türkiye! ...
Hepimiz şunu iyice bilmeliyiz ki, davamiz ölüm kalım davasıdır Bu sadece Türkiye için değil, bütün Türklük alemi için böyledir, En küçük bir aksayıs bizim için cürümdür, En küçük hatamız büyük davamızı tehlikelerle karşı karsıva bırakır İs tiklal davarnız bi tmerniş ti r Kurduğumuz son bağımsız devleti her türlü iç ve dış düsmanlara karşı son derece dikkatle, basiretle, ihtimam ve şiddetle muhafaza Ve müdafaa etmek zorundayız, İstiklül davamızın' başlıca hedeflerini asla. gözden ırak
etmerneliyiz
:
İlk üç maddeyi tahakkuk ettirmek
ilk önce ve en büyük zorundayız,
Bu varanda yaşıyan rece bağlı, münevver, muhabbetli olacaktir
bir
sür'atle
her Türk, milliyetine son deve birbirine karşı saygılı ve
Bu devlet her türlü sınai, mali ve iktisadi mes'; elelerini hal Ve tahakkuk ettirmiş; adli ve hukuki sükün ve emniyet içinde; bütün kaynaklarını tam verimle işletir durumda olacaktır. Bu millet sıhhi hayatşartlarını kazanmış, medeni ihtiyaçları karsılanmış ve vatan sathını man en ve maddeten sıhhatli Türk evlatlarıyle, h akk iyla doldurmuş bulunacaktır. Hududsuz bir gayret ve çalışma ile ve tam bir da.ya ntşrna ile bu gayelere bir an önce varmak hepimizin çetin ve şerefli vazifemizdir Yüzyıllarm ardından gelen sadayı dinliyeltm : '<Türkoğlu' Sen Allahın sevgili kulu olarak doğdun, Senin vaziten ilelebed nür taşımaktır. Büyük hakikatter-in nuru ile nurtanmak ve dünyayı bu nur ile aydınlatmak ... «Haydi toplan; hakkın ve adaletin, ilim ve fazlın payıdar şimşeğirıi eline al ve vakti merhununu bekle' Allah yardımcmdır ls SABRİ BARİ İSLAMTün,ı\
6
ORKUN
,Emekli General Ali ıhsan Sabis'le Bir Görü~me İHSAN
İç,
i Bu başlığı kagıt üzerine koyunca der akap (Benim ile İshak) marizumesi hatırıma geldi, Büyük şair Abdülhalik Hamid'In kendisi gibi şair, Mührürınisa adında bir kızkardeşi vardı, Henüz tahsil çağında bulunduğum zaman, (Serveti Fünun) edebiyatında okuduğum şiirler arasında, bu hanım şairimizin (Benim ile İshak) ünvanını taşıyan, his ve hayal ile dolu güzel bir rnanzumesınl, büyük bil' zevk ve takdir ile oku. muşturn. Ay ışığına karşı, geceleyin penceremde inşatetmiş olduğum bu şiiri, genç kafam şair-In belki bütün hislerlyle beraber, kavramış ve duymuştu, Fakat .o .za, man, Istanbul sokaklarında pek bolalan köpekler 'İshak kuşunun geceleyin çıkardığı sedaları, yalnızca dinlemeye müsaade etmezlerdi, Kuşun ötüşleri ile köpeklerin havlamaları, hatta ulumaları birbirine karrşırdı Arada sırada kulağırna gelen bazı laflarm ve dedikoduların fısıldamaların arasında şu sözler her kes gibi, benim de dikkatime çarpar:
ken
de
(- Paşam! Derler ki Mustafa Kemal Paşalle All İhsan Paşanın arası iyi değildi, Arada zıddiyet ve re, kabet vardı, Gazi onu sevrnezdi Gazinin (Nutuk) adlı kitabında Ali İhsan Paşa hakkındaki sözler Paşanın lehinde değildir", Acaba bu sözler doğru mu? Kuzum Paşam! aranızda ne vardı? bir parça olsun izah etmez misiniz?)
bastıtar Bu yazılar (Atatürk İle Ben) başhğrm ta, şıyordu Eğer arzu ederseniz size o tefrikaları vere , yirn Aynen siz de' neşredebilirsiniz! Dedi, Paşadan memnuniyetle bu tefrikaları aldık Okuyucularırmza , sıra ile sunuyoruz
m
Afyon Milletvekili Ali İhsan Pasayı ziyaret ederek kendisinden bir rnülaka t istedik ve Mustafa -Kemal Paşa ile aralarında geçmiş olan hadiseler hakkında biraz tarihi tenvir etmesini rica ettik, Sayın Gerıe., ral bizi kırmadı ve gülerek şu suretle söze başladı : «1947 senesi Eylülünde çilemi doldurarak Sultan, ahmet Ceza Evi kapısından çıkarken, bütün ka lple , riyle beni sevenlerden, o zaman orada bulupmaya vakitleri ve durumları müsait olan büyücek bir d;st yığını, benim zayıf vücudumu kucakladılar; a lkışlar arasında bir gelin arabası gibi ciceklerIe süslernis oldukları otomobile koyarak uzun kafile halinde Tes~ vikiyede kl evime götürdüler, Aylardanberi gözya;ı döken eşime ve çocuklarıma teslim ettiler, (Harndo!., sun! ölmeden getirdik, Allah büyüktür) diye bağrıştılar", Bu dost yığını küçük evimin içini doldurmuştu, Sevinç içinde gözyaşı dökenler, beni neş'elendirmeğe ve o andaki duygularımı dinlemeye çalışıyorlardı, lerinde gazetecilik edenlerden birisi, dedik!:
P AŞ1\.
rgi .co
ALİ
ww w.o tu
«- Mustafa Kemal Paşa, dedim, Beni sever ve çok takdir ederdi, Sınıf arkadasımdır Harp akademisinde, 3 sene beraber ayni dershanede okumuş ve çalışmiştık. Aramızda hiç bir ihtilaf, gürül tü, hatta hoşa gitnuyecek serin bir söz bile geçmernişt ir, Maltadan kaçarak Ankaraya geldiğim gün, bizzat istasyorıa gelerek beni karşrlamıştı Kucaklaşıp öpüşmüstük Vaktaki, Mustafa Kemal Paşa, ertesi gün beni Af yonkarahisar cephesi kumandanlığına 'tayin etti; Garp cephesi kumandanlığını elinde tutan zat, tabiatı icabı tereddüde düşmüş, beni kendisine rakip telakk! ederek en tirikalara başlamış, Gazi ile aramı bozmak için ne yapmak mümkün ise ,aklına geldikçe yapmış: benim Mustafa Kemal Paşaya rakip olduğuma onu nihayet Irıandrrrnış ",Görüyorsunuz
ya,
beni
Mustafa
Kemal
Paşa
za-
manında ~eğiı, ..l~,met Paşa~ın Reis~ Cumhur sandal~ yasında dıktatorluk yap tığ ı devırde sıkı yönetim idaresi tevkif Ve mahkum ederek hapsetmiş'tir, ' Paşam bunları yaz nuyacakmısmrz ? - Allah müsait günleri gösterince elbette yazmak isterim, Fakat şimdi tekrar mahpus olmak niyetinde değilim, Haklısınız, fakat suya saburıa dokunmadan biraz izahatverseniz de neşre tsek: - Biraz dinleneyim de ondan sonra size bir hulasa yazarım, dedim, Bir kaç gün sonra bir hulasa yazdım, Bunu Akın ismindeki hattalık bir c;\E;rg;id.ebir kaç tetrıka ıvı.linde
1- Mustafa Kemal Paşa ile Ali İhsan Paşa arasında ihtilaf ve zrddiye t vardı, 2 - Gazi onu sevrnezdi, 3 - Gazinin «Nutuk» kitabında Ali İhsan Paşa hakkındaki sözler, Paşanın lehinde değildir, vb Son zamanlarda birkaç dost ile maziyi yadederken birisi bana pek samimi olarak şu sualları sormuştu: -
Kuzum,
Paşam, Gazi ile aranızda ne vardı? Atamiydi? - Mustafa Kemal beni sever Ve takdir ederdi, Sınıf arkadaşımdı Harp Akademisinde, o zamanki tabir'le Erkanı Harp sınıfında üç sene beraber aynı dersenede yaşamış ve okumuştuk : aynı yatakhanede ya t, mıştık, aramızda hiçbir ih ti laf, gürültü, hatta hoşa gitmeyecek hiçbir söz geçmemiştir; cevabını vermiştim, Balkan harbinde, Şarköy ve Bolayır muharebelerinde, yanyana Bulgarlarla çarpışan iki Türk Kolordusunun birinde ben, digerinde o, Birinci Kurmav subayı hareketi harbiye şubesi müdürü idik Birinci dünya harbinde 0, Çanakkalede zaferler kazanırken ben de Kafkas, Irak, İran cephelerinde Ruslarla, İngilizlerle çarpışrruştrmı türk sizi sevmez
Nihayet, harbin sonunda va tamrmzrn cerıup cephesinde yanyana İngilizlere karşı iki Türk ordusunun kumandanları idik: 0, Halep tarafında 7 inci ordu kumandarn, ben Musul cihetinde 6 ıncı ordu kumandanı idirn Mi.itareke sırasında Halep ve Musul şehirlerinin ve aralarındaki hattın elimizdeki" kalması için beraber Uğrçl,ştıl\\ Onı,m Halep t(l,raf.!ı:ı.:rınQ{l, ;;ı,ğır basan düşman
7
t
•••••••
::::-
dos tlar
Belrev Xiçin
böyle dura
Bilir
cihan
Kılıç
tutmaz gün
Hey
, Atatürk'Ün söylediği büyük sözlerin, -vet-di ğt nasihatlerin arasında şöyle bir cümle vardır: «Medeniyet demek af ve müsamaha demektir. Affa müsamahaya dayanmıyan rnederıivet, ceberuta· dayanan rnedeni., vettir ıd, çöker,» . Bu, pek doğru olan söz her zaman için, ittihaz olunacak büyük bir kıymeti haizdir
prensip
ALt İHSA.N PA.ŞA
Türk
hey I., ırkını,
krru ;
Türkiin
başa.
Rus
ufkunu,
bürürüz
hey!.,
Icrlrcıvla},
intikam
Yiğitleriıı
en dinciyle,
Asırların
o h ıncryla.:
Rus
üstüne
Boşanırız
ken
ww w.o tu
Mustafa Kemal Paşa ile aramızda doğrudan dozru, ya geçmiş hiçbir rr:enfi vaka yoktur. Benim birinci ordu kumandanlığından avr'ılmakhğım ve sonra da Divarn Harbe verilmekliğim, nihayet tekaüt edilmekliğim, kolayca izah edi lerniyecek, başka sebeplere dayanır. Bu kararları verirken herhalde Mustafa Kemal Paşanın kalben müteessir ve mustarip oldu, ğuna eminim.
hey!"
mahvolur,
çürtu-üz
elbet
Baştan
Atılırız
yür-üı-üz yağan
hey l,
gibi,
doğan
Hendeklere Moslcof
gibi;
soğan
r
gibi,
küı-ürüz
başı
Dlrıecelctl
Türk
Kurtulacak
öz
hey!"
dertlerl,
yurtları;
bozkur tl ar ı,
Kurtarıcı
Şahlanırken
görlirliz
Ateşoğlu Belli
hey!"
mevdanda,
der
olur
Er
meydanda;
Savaşrr ız
her
meydanda,
'I'ürlclük
içirı
hey l.,
ölürüz
-.'.
ATEŞOOLU
*
PAŞAM
(Tahsirı Açtırmayın
bana,
Derdimi
kfmseler
Gidenler
yattıln.r
Bu
uvkn
Bende
Id h ınç
Paşaya bende
Ilc coşarı
yer lnd s mi
BAŞER
dcr;
PAŞAM. yatar, PAŞAM.,
kıratım, kır:ıtım, lrırn tıın,
durmuvor
Moslcofa
Slz lcı- de seslenın Ncylf ycm
derdi,
yormııyor
b o ğrna yu. koşan
Bihn.lckm
ki
.. Gelenler
se ı-hn.d ı aşarı
Moslenf
hCırmetlerimle)
sormuyor
Başbuğu
Serhadden
Kısrnet
~
ornrümüzü, Irk
Dura
Bir
••••••
sürüriiz
Sayaşmayan
de
Mukadderat beni, iki buçuk sene Maltarla inletti: ·Yfustafa Kemal İs tiklal savaşını temin etti. Nihayet ben, Maltadan kaçıp Sakarya muharebesini müteakip 1922 sonbaharında Kuşadasına cıktım Ve Anado , luya iltihak ettiğim zaman Mustafa Kemal Paşa he- im bu hareketimi olağanüstü bir takdirle karşıladı. Ankaraya geldiğim zaman, bizzat Gazi, Ankara İstasyonuna gelerek beni karsilamıştı. Sarmaş dolaş olarak öpüştük. Genel Kurmay Başkanı Fevzi Pasaya misafir olmaldığımı emretmiş, ertesi gün Ge~el Kurmay binasına gelerek benim askeri vaziye+ hakkında mütalaarm sorrnustu İzahatımı büyük bir samimiyetJe dinleyerek fikrimi tasvip etmişti. Bundan sonra Fevzi Paşaya - Ali İhsan Paşaya ne vazife vere., Jim? Diye sorrnuştu. Fevzi Paşanın tekliflerini muvafık bulmayarak -Ali İhsan Paşadan asıl düşman olan Yunan ordusuna karşı istifade edelim. Cevabını vermiş ve birkaç saat sonra imzaladığı bir emirle be., ni cenup cephesi kumandanhğırıına tayin etmişti. Bir gün sonra, diğer bir emir-le Cenup Cephesi kumarıdan., lığı ünvanı Birinci Ordu kumandanlığına tebdil edildi
Ot
m
vakanın benim başıma da gelmesine muvafaka t ede, men, aynı tuzağa :benim de düşmeme meydan ver , mem- dernlştir
f
rgi .co
tazyikine mukavemet edebilmesini temin için ben, ordumdan fedakarlık ederek, 15 lik obüs toplarımı ve makinalı tüfeklerimi ona göndermiştim Ve bunu, ken. disiyle doğrudan doğruya muhabere ederek ve İstarı, bula danışmaksızın yapmıştım. Mütarekeden sonra ordular lağvediJerek Mustafa Kemal Paşa vesair ordu kumandanları İstanbula dönrnüşlerdi Ben, 6 ırıcı ordunun başında kalarak İngiliz_ lerin Musulu ele geçirmelerine ve mütareke mucibince Şarktaki altı vilayetimizi işgal etmelerine muhalefet etrneğe çaIışıyordum. İngiliz kumandanlarının hoşlarına gitmeyen bu faaliyet ve bu mukavemetim bana lllalta felaketine malolmuştu. İngilizler beni Istarıbu.a çağrr., tarak Haydarpaşa İstasyonunda tevkif ile Arapyan Hanına ve daha sonra da Malta kalelerine tikmıslardı 1919 Şubatı başında vukua gelen bu hadise herke, se ibret olmuş ve üç ay sonra İzmir işgalini müteakip, Mustafa Kemal Samşuna giderek ist.iklal ve isyan bayrağını açmıştı. Istanbul hükümeti, onu geriye çağırdığı zaman -Ali İhsan Paşanın başına getirilen
PAŞAM ..
vurmak P AŞAM
buradan, Rom'dan,
frr sa.dr ver di Yar arl arı,
h iilcirmc t vurmuyorCELAL
PAŞAM ...
TURANIBAŞER
D N aJ1119f
.~R5*
R##WiS&
iS,.i4S ...#SMii *&&
AMAN! .. Korede komünistJer bir Türk erının üzerine petrol dökerek yakmislar. Ayrıca 20 kadar siyasi mevkufu da sopa ile döğerek öldürmüşler. Aman bu işleri yapanlar bizim İçişleri Bakanımızın eline düşmesin! Ne mi yapar? Ne yapacak, hepsini -Müfe t tiş Vali yapar.
ww w.o tu
rgi .co
ken
de
desi altında tahr lkçillk yapan, bu arada «Türk Kadını! Seni Atatürk İrıkılabı kurtardı, memur yaptı, yargıç yaptı v.b- İrtica senin elinden bütün bunları almak istiyor. Mürtecinin başını ezmek için bize yardım et!» gibi telkinlerI e kadınlarda erkeğe ve bazı rnev, hum zümrelere karşı bir yabancı zümre şuuru, kin ve korkuvaratmak. onları kendi gayeleri için alet olarak kullanmak istiyen gazetelerin ta kendisidir. . Kadınların şu veya bu işte başarı gösterip gösteremiveceklerı ayrı mesele, fakat muhakkak ki bir hanımı (ister sırf bir gösteriş hareketi olarak) bir işe getirdikten ve bunu da «İnkrlabın eser i !» diye şakşakla, dıktan sonra, o hanımın cinsiye tanden doğan bazı hareket ve hallerini aynı şakşakçılarrn alay konusu yapmaları, en hafifi, ayıptır. . Fakat onlar ne zaman utanrmşlar ki bundan ııtansınlar
m
HEM lHERSİNE. HEl\! TERSİNE GİDİş Bir hanım Belediye Başkanı Belediye Meclisinde yapılan tenkidlere dayanamıyarak hüngür hüngür ağ. larnış. Bazı gazeteler bunu ele alarak yağlarıdıra ballandı , ra, istihza ede ede, anlatıyor. İşin garip noktası şu ki, bu gazeteler «İnkı lap» per.,
dikildi, şimdi ise Büyük Millet Meclisindeki milletvekilleri yaşıyan kimselerin heykellerinin dikilmemesini sağlıyan bir kanunu müdafaa etmekle Atatür'c'ü de ferıkid etmiş oluyorlar, heykel krrışlarm hakiki rrıüsebbibi bu tenkidi yapan milletvekilleridin derneğe getiriyor. Bu hal bize meşhur Fransız tnkılapçısı Robespiyer'i (Robespierre) hatırlattı, Robespiyer Irikılabm civcivli günlerinde «Filan adam inkı, lap düşmanıdır, falanca da hairıdir» diye dul'. madan adam öldürtrnüş, giyotine kurban etU~i başlar binleri aşmıştır. Herkese müthiş bir korku sln , miş, ortada yalnız cıyak cıyak bağıran Robespiyer ve adamlarının sesi çıkıyor, başka kimse ağzını açamıyol', herkes «Sıra ne vakit bana gelecek?» diye bekliyordu. Nihayet bİr gün geldi, RobespiyerMeclisin karşısına çıktı; «H~lkın arasındaki inkılap dü~manlannı temizledim, Şimdi sıra Meclisin içindekilere geldi, arkadaşlar!» dedi. Bıçak kemiğe dayanmıştı. Meclis bir hamle eyledi ve Robespiyer'in kendisini giyotirıe gönderdi. Ondan sonra millet biraz rahat nefesaldı. Rivayete göre Robesplyerin mezar taşmda. «Ben öldüm diye keder duyma, yolcu! Ben yaşıyor olsaydım, sen ölmüş olurdun.» sözleri yazılıdır. Eceli gelen köpek cami duvarına işerrniş. (Veçh-i şebeh fiile munhasır drr.) KÖPEK VE DALKA VUR Hepimizin eski alışkanlıkla, pek düşünmeden, SÖyliyegeldiğimiz bazı şeyler vardır ki aslında büyük yanlışlık ve haksızlık manası taşır. Bunlardan biri de dalkavuğu köpeğe benzet.mektir. İlk bakışta köpek te daL kavuk ta efendisine yaltaklandığı için bu benzetiş yapılırsa da, köpeğin hareketi dalkavuğunkinden apayrıdır Dalkavuğun esas unsuru yaltaklanma değildir, çünkü o, vaziyeti~ icabına göre, mert ve açık sözlü bir dost edası da takınabilir, efendisinden gayrısına karşı magrur ve kahhar bir eda da takınabilir, yüksekten atıp tutabilir, ve hatta bir putun bekçisi olan rahibin bütün vekar, samirniyet ve ateşlilik edasını 'takınabilir Onun hususiyeti dışındaki ed ada değil, içinin cılk rlyakarhğindadır. Köpek ise herhalde yüzde yüz samimidir. Tabiat bilginlerine göre köpeğin efendisine bağlanma meyli, köpek soyunun kurtluk çağındaki takım halinde avlanmak ve bunun yarattığı disiplinli hareket ve tek şefe, sürü başkanı olan kurda, kayıtsız şartsız bağlılık ve itaat zaruretinden doğmaktadır. Zamanla kurt köpek olmuş ve sürü başı yerine kö, peğin sahibi olan insan geçmiştir. Fakat yine köpeğin bağlılığında, derine gidersek, bir erin savaş sahasında komutanına mutlak itaatini andırır asil bir duygunun izl~rinE; raslarız, Halbuk] çlc:ı,I!Wy\lğ\ln l3Q{'§\g rı,ı,l:\ı,ı,rı\\
EOELİ GELEN KÖPEK .. Devri sabıkın ateşli adamlarından, Afganistandan ithal edilmiş, eski şeyh ve yeni irıkı lap yobazı bir Nurettin Artam vardır. Baş marifeti her şeyin üzerinde dil oynatrnak ve her devrin bütün icaplarına kolayca uymaktır Kendi anadili Puştu dili olduğu halde Türkçe üzerinde bir Türkten daha pervasız kalem yürütür 1944 te tabii Türkçülere sövenlerin ön safmda idi .Şimdi müdafaa ettiği fikir, D. P. şefleriyle C. H. P. şeflerinin «İnkrlaplar ı korumak» bayrağı altında birleşerek Türk milletini tekrar vesayet altına almalarrdrr Bu acayip zat «Atatürk» Ü bir mızrak gibi kullanıp herkese çatar ve tehditler savurur, Kirnin tarafından kırdırıldığı meçhulolan Atatürk heykellerinin k ır ılma , sı işini hele pek diline dolamıs tır. Kimin baskı altına alınmasını, neyin yokedilmesini tavsiye edecek olsa, döner dclaşır, bu heykelleriri kırılmasının hakiki mu, sebbibi odur der. Bu sefer de, «Atatürk'ün heykeller; kendi hayatında
I!J
----_!. .. -
9
ORKUN
ATLAR İlkbahar
at
yarışlarının
BtLE
başlaması
dolayısıyle:
Milli Şefin (!l at yaı-ışlarrna olan merakı malüm Devr-i saadette hiç bir at var ışıru ıkaçırmazdı Yarışların yapıldığı her haft.a Pazartesi günleri ise, Ulusda, İnönü'nün dürbün elde koca bir resmi, altında da şu mealde bir 'yazı çıkardı: «Sayın Cumhurbaskammız dünkü at yarışlarını takip buyurmuşlardır» Usulden olmasına rağmen nedense tuhafıma giderdi bu «'takip buyurrna» lar! Öyle ya, niye «gidip seyretrnişlerdir» değil de, «takip buvurrnuşlardır»? Ortaya şu fiş, dosya meselesi çıkınca bu «takip buyurrna» ların manası birden kafama dank etti: Meğer o zaman
Ormanların har'ab olması (daha nice harab olan ve geri gelmiyecek oları şeylerin yanında) insanlık hak, larımızın ve haysiye tirnizirı çeyrek yüzyıl tatile uğramasının doğurduğu sayısız zararlardan biridir. Yaraların bazıları o kadar derindir ki bunların tamamen kapanması belki nesillerce zamarı alacaktır. Daha doğrusu, biz düşüp bir yeri kırılan bir kimsenin henüz yarasının acısını bile duymağa başlamadığı ilk uyuşukluk arıındayız.
rgi .co
yalnız insanlar değil, atlar bile takip olunuyorrnuş l , Ah zavallı suçsuz mahlüklar! Ağzınızda gem'iniz de vardı ama, yine takipten kurtulamıyordunuz. Zavallı atları Fakat yine o devirlerin insanlarından daha ,az zavallı. Çünkü atların yalnız ağızlarına. gem vuruluvordu, ayrıca. idraklerine de' değil.
lardaki ağaçlardan önce insanların yüreklerindeki ağaca karşı sevgi ve yakınlık duyguları öldürülmüştür. Hiç orman propagandası' yapılmamışmıdır? Evet yapılmıştır. Fakat sırf göze girmek ve tahsis at almak için,- Milletin kulağına eriştirilmiyerek sadece «bü_ yük» lerin kulağına varacak Ve hoşuna 'gidecek şekil vasıtalarla. Hiç bir zaman bu milletin ruhunu arılarnarnış ve anlamak istememiş, daha doğrusu bu milletin bir ruhu olup olmadığını düşünmek Iüzumunu hissetmemiş kimselerin idaresi altında. Millete her işde alabildiğine yalan söyliyerek, milletin güvenin! tamamen yıktıktan sonra.
m
derine doğru deştikçe raslıyacağımız murdarlık ve iğrençlik artar Bir. bakıma, köpek dalkavuğun tam zıd., dıdır. Dalkavuğa «köpek» diyerek köpeğe zulmetrnl., yelim, Dalkavuğa düpedüz kendi adıylahitap edelim; nekadar arasak ondan daha iğrencini bulamayız.
ADAM
Amerika Haberler Servisi ilk Amerikan Cumhurbaşkanı Core Vaşington (George Washington) hak, kında 4 sayfalık bir anma yazısı yayınladı. Yazıda ona karşı derin bir hayranlık hakim. Okurken bizdeki bu çeşit yazılan hatırlamamak imkansız, Fakat..,' Her şeye rağmen yazıyı yadırgıyoruz; alıştığımıza hiç te uygun değil... Biraz dikkat edince yadırgamayı yaratan farkın ne olduğunu vanlıyoruz.
ww w.o tu
ken
de
ÇİNGENELER Gazetede okuduk: Çingenenin biri bir K"re gazisinin esvabını çalarak kendisine Kore gazisi süsü vermiş, resmi çevrelerden ve halktan büvük saygı ve itibar görmüş. Fakat sonunda yakavı ele vermis Biz bu habere sasmadık ve milletin ni,..e büyük şp_ reflerini çalıp kendilerine mal edenler yanında cinge., neyi adeta masum' bulduk.
BtrYtJK
ORMAN
DAVASİ
Geride bıraktığımız (geride birakmak henüz Dek o kadar sainama bağlarırnıs değil v« neyse, cı Ayrı ba , his) 27 yıllık istibdaf idaresinin bir takım elebaşı yazarları şimdi de orman meselesini scmürmei;te bastadı, lar. Demokrasi sebebiyle (dikkat edin, «Demokrat Parti» filan değil de, doğrudan doğruya demokrasiye karşı kalem yürütülüyor) ormanların tahrip edilmekte olduğunu, bu gidişle' memleketin ormansız kalacağını, çöle döneceğini yariık yanı k tekrarhvorlar Yurt topyekün çölolsa bile bu yazarların, keyiflerine doku~_ madıkça, umurlarında olmıyacağı muhakkak ama, biz o noktanın tizerinde durmıyalım da işin esasına parmak basalım Şimdiye kadar ormanların tahrip edilmesinin ve belki bugün bu tahribin hızlanmış olmasının, tek sorumlusu bu yazarların savundukları zümre ve zihniyetrrr Ezeldenberi, bir insana bir iş yaptıırmanın tek verimi ve devamlı başarı sağlıyacak yolu o insana o işi sevdirmek o işin Iüzurn ve faydasına o insanı yürekten inandırmak~ 'tır. Halbuki mahut yazarların sözcülüğünü yaptığı zümre, her işte olduğu gibi, (inkilaplarda ve başka bütün iş lqrinde olduğu gibi), o yolu trkamış, ve onun yerine milletin iradesini kırarak ve eze, rek zorla yaptırmak yolunu tutmuştur. Orman koruma mevzuu bizde şimdiye kadar en hakiki mahiyetiyle bir baskı ve zulüm vesiylesi ve ıı;ayrirıW§rlJ. ffiı;nf{l,M edinme vasıtası olmuştur Orman.
Yazının 22 satırı Corc Vaşington'un askeri kudreti Ve devlet adamı olarak başarısı hakkında, buna karşı 69 satırı onun samimi, gurursuz ve ihtirassız bir adam olduğunu belirtrneğe tahsis edilmiş. Bu' satırlarda onun ;kumandan olarak fevkalade salahiyetler is temediği, zafer kazanılir kazanılmaz nasıl hemen kumandanlığı bırakıp bir vatandaş olarak çiftliğine çekildi ği, sonra Cumhurbaşkanlığını kabul etmesi için nasıl ısrar ve mecburiyet gerektiği, diktatör olmak varken demokrasiyi tercih ettiği, kendisine tantanalı ürıvanlar ile hitap etmek isteyenlere sadece, «Mr. Presiden t» (cumhurbaşkanı bey), demenin kafi olduğunu hatırlattığı, ve nihayet iki devre cumhurbaşkanlığı yaptıktan sonra, (üçüncü devre için bütün ısrarları redderek ı, «Çiftliğirne dönüp ekmeğimi kazanmak Istiyorum» diYe çekildiğini anlatıyor, Ve Vasington asıl bunlar için hürmetle anıhyor, Bizde de bir şefi anarken onun dehasından, büyüklüğünden, kurtarıcılığından, devlet kurduğundan. millet yara ttığından bahseden satırlar yazının, miktarca ve verilen ehemmiyetçe, % 25 ini tutar ve geri kalan % 75 inde de o zatın aleale gönüllü ve samimi olduğu, işe başlarken millete yaptığı vaitleri aynen yerine ge, tirdiği, kanunlara ve va tandaşlarının insanlık haklarr, na asla tecavüz etmediği, millete yük olmak is temediği, iktidar koltuğunu ilk fırsatta bırakıp alelade vatandaş olarak yaşadığı gibi şeyleri anlatmak ihtiy-ıcıru duyarsak. .. Eeh, bu bizde de demokrasinin kök sa.lma:ya b.ı şla; Qış;ına, hoş bir alarnet olur,
10
ORKUN
u
MOSKOFLARıN "KÜRTÇÜlÜK ,CEREYANI YARAT A GAYRETi -1-
_ Yetmiş
* * *
çayı ile Arasın sol yakasında bu husustaki yeni faaliyetler ve «ERİVAN ERMENİ ÜNİvERSİTESiNE" bağlı Kürdoloj! Enstltiisü'nLin icadettiği «kürt alfabesiile yapılan neşriya tta ve kürtçe radyo yayınlarında gözetilen gayeler anlatılacaktir.
ken
Bugün ilim aleminde.: «umumi heyeti bakımından farsçadan büsbütün ayrı bir mahiyet gösteren kürtce'; nin yapısına bakılarak, Kürtleri «İr ani bir kavim» saymak teamül haline gelmiştir, Halbuk! Kürtlerin, seeiye ve antropoloji gibi, ırkı ve mensel tesbite yara, yan ruhi ve bedeni iki, esaslı hususive tini tetkik eden Avrupalı alimler: bunların «Arap, Mukri, Tevrat.Yahudisi. Nasturh tipleri yanında «Türkmen tipi» ni daha yaygın olarak tesbit eylevip, «Kürtlerin daha cek Turani bir kavim vasrtlarım taşımakta olduğuvnda birleşirler, Hele hayvancılık _ yayla' ve köy hayatı ile etrıografya bakımından, Kürtleri Türkmenlerden ayırdetmek pek güçleslr Fakat, Kürtler hakkında arastırmalar yapan ve neşriyatta bulunanlar arasında Ruslar, daima ilmi gayelerden başka maksatlar gütrnüs ve her zaman gerçekleri tahrif ederek sivasi emellerine göre neşriyat ve propaganda1ara devam edegelmişlerdir, Bu neşriyatın en rnühirni, Avrupada rnusteşriklerm hazırlayıp üç dilde (almanca, fransızca ve ingilizce) .bastrrdrğı ve bütün dünya kütüphanelerine yayılan meşhur «İslam .Ansik lopedisi nin II, cildinde eski Rus Hariciye Memurlarından V. I1linorsky'nin, «Musul Meselesi" ve Irak hududurıu kesme işinin aleyhi, mize neticelendiği 1926 yıllarında Londrada yazdığı «Kürtler» adlı tetkik yazısıdir Milli Mücadele yıllarında ve Musul meselesi müzakere edildiği sıralarda, o zamanki İngiliz siyasi görüşüne göre Kürtleri milli varlığımızdan ayırrcı neşr iyat iyle tanınmış bulunan bulunan İngiliz G, R, Driver'den devir alınan(?!) yazma halindeki bol «tarihi malzeme» den de isUfade eden bu Rusurı, teferruatın teferruatına dalarak yazdığı çok uzun «Kür-tler» makalesi, biz Türkler için pek ibretle okunacak mahivettedir t, , Vaktiyle (1946 da) «Tasvir» gazetesinde «Kurmanç
Kürtlerinin Aslı» başlığı altında çıkan üç yazımızda kısmen belirtilen bir hususu: Bir asra yakın 'Zamandanberi Rusların «Kürtlük ve Kürtçülük cereyanı» nı yaratıp geliştirmekte pek büyü' gayretler sartetti., ğini, «Or kun» U okııvanlara tanıtmak istiyoruz, 'Bu '«birinci bölüm:' de, 1856 Paris Muahedesinden sonraki 70 yıl içerisinde Moskofların bu' husustaki faaliyetleri icmal edilmiştir, Başka bir zamanda yazacağımız «ikinci bölüm" de ise, Musul meselesinin İngiliz menfaatleri lehinde hallini müteakip, «Kiır tlük ve Kür-tçülük cereyarn» nı geliştirip yayma işini Bolşe; viklerin nasıl ele aldığı; 1930 Ağrı Isyanı ile ondan sonraki ilk yıllarda Kars ilinin yanıbaşında ve Arpa
m
gelme, örtbas etme!" Bu resmi pasif davranıs yanın , da, bazı subav., idareci "eya. mulıarrirlerimizin «karınca kaderlrıce» çalışıp, krsa. (La olsa, bazı müIıim eserler mevdana ıretiriliğini .sevlnçle görmekteyiz, .başta, yüksek tahsil görmüş ve görmekte olan rnllflyetçi gençlerimizin bıı gıbı düşman propagundular ına ve onlara knpılnrılar a karşı da, kornünlzrne kar-şr gösterdiğimiz canlı hazırlık "e mücadele faaliyetine benzer tedbirleri düşünmesi, büyük milli ve Insanı vazifelerlmizden olmalıdır, ORKUN
M, FAHRETTİN
rgi .co
Mernleket lmlzde, yabancı emperyalist elevletlerin her türlü usul ve vasıtalar+a yaptıkları «tarihi, coğrafi, kavmi, jeololitik", .» iddia ve p;opagandalar Icar , ŞI nasıl hareket ettiğimiz rnalürndur : Btlmemezlücten
'"
'"
>LI
1552 yılında, Ortaasya ve Ön asya Türklüeünün büyük öncü kalesi sayılan Kazan Türk Hanlığını yıkan' Moskoflar. beş yıl sonra Ejde rhan t Astrakan) Hanlığına da son verip Hazer denizinin kuzey ve kuzeybatı kıyılarma yerleşerek ilk defa deniz yüzü gördüler, Fakat açık denizlere çıkmak ve buralarda tutunabilmek için, Onsekizinci yüzyılda Delr.Petro'nun fetihlerini beklediler İsveçlilerden ' alınan Baltık kıyısında 1703 te çarın adıyla kurulan Pe tersburg'a Moskof paytahtı naklolununca; Karadenizde de tutunmak, bütün Hazer kryılarrna, Balkanla ra, Istanbula, hatta İran ve Hindistana hakim olmak, Ruslar için milli siyasetin anaçizgileri sayıldı", Eskiden Bizan, sın, bilhassa Karadeniz ve Balkanlar bölgesindeki 'I'ürk kavimlerine asırlarca tatbik ederek muvaffak olduğu ve «Kayseı-liğins ömrünü uzatmaya yarayan «parçala ve hükme t- siyasi düstururıu Ruslar, daha esaslı olarak ele aldılar Ortada, çok acıkh ve felaket dumanlan tütmekte devam eden Kazarı ve Ejderhan gibi eski Altın-Ordu 'devleti bölünmeler-inin akıbeti misali varken, Kırımlılar arasına sokulan Moskof ajanları, onlara, <ı:Türkiveden ayrılıp eskisi gibi Çingtz soyunun müstakil hükumetini yaşatma' fikrini, kısmen de olsa, benim, setebildl Neticede, 1774 yılında Türk ve koyu sünni müslüman koca Kır ırn Hanlığı «İstiklah in!" .kavus tu ; ve 1783 tarihinde Ruslar bütün Kırım ülkesini hayasızca işgal edip ahalisini de sistemli bir surette irrıhaya başladılar, Çok geçmeden dört bucaktan getirilen Rum, Ermeni halkından başka verimli yerlere isk an
ww w.o tu
,,:-."
(1856-1926)
de
RIRZIOGLU
Yıllık Faaliyet
edilen Rus köylüler!
ile buralarınRuslaştırılmasl
aldı
11
ORKUN Ve bugün,
Kınmda
Müslüman
ve Türk
ahalisi
parçalamaya çalışırken, Tiflis umumi valiliğine bağlı yerlerden Basra ve İskenderun körfezIerine giden istila yolları üzerindeki unsurlardan ve her fırsattan da .istifade yollarını bulmaya çalışıyordu. 1856 Paris Muahedesinden sonra, Moskofiarın bu hususta yep; yeni bir usulle sistemli olarak harekete geçtiği görülüyor: O zamana kadar bütün askeri ve diğer rıeş., ı-iyat ile muhaberelerde hep «Asya Türkiyesi» olarak anılan Kars, Erzurum, Bayazıt bölgesi ve arkaları, bu muahededen sonra ·Ruslarca 'resmen «Ar menya» diye tanınmaya ve tanıtılmaya başlandı; Petr esburg., daki İmparatorluk Akademisi de bu hususta çalışma vazifesinialdı, sonrada.n Ruslaşıp pafkarıof olan Ermeni müellifi Patkanyan ile Fransız müsteşriki M. Brosset ve Türk dönmelerinden Khanikof, «Ermsnt., ler ve Ermenistanı tetkik» e memur kılındı. Bütün bunlar, yeni bir Türk _ Rus Savaşı sonunda yapılacak muahedede Anadoluda bir «Muh tar Ermenistan» kur., ma zeminini hazırlamak içindi. Faka t, bilhassa Basra körfezine giden yollar üzerinde çok mühim Ve Ermenilerden daha kalabalık olan Kürtlerden de istifade imkanlarını genişletme
rgi .co
kalmadı! .. Kırımda bu ibret alınacak f'ecaat devam ederk-en, ortodoks -. hıristiyan Gürcistanın zavallı Tiflis Harıı İkinci _ Erekli Han da, dindaşlık ve ayni mezhepten olma gayretiyle, 1783 yazında elçileri vasıtasiyle Petersburgda yaptığı bir muahede ile, Moskofların vasalı oldu. Nihayet her' himayenin neticesi gibi bir akı, bet burada da. kendini gösterdi: Kaçarlı hana karşı memleketi himaye behanesiyle Cerkesistan üzerinden Daryal geçidinden 36 günde aşıp gelen Rus' ordusu Tiflise yetişti; Çar ise, derhal, «Gürcistan Hanlığını ilga edip Tiflis vilaveti» ni Petersburga ilhak eyledi. Tifliste yerleşen Rus garnizonu bundan sonra, Azer baycandaki on kadar müstakil Türk Hanlığını birbirine düşürerek, Kür ırmağı kuzeyindeki sünnileri bu suyun güneyindeki şiiler aleyhine ve gerekince de tersine kullanarak işgal hazırlıklarına başladı. Ayni usullerle de, 'Batı - Gürcistan (İmeret = Kütayıs, Megrel, Gürel, Suvanet) ve Abaza ili gibi doğu Karadeniz bölgelerini hep Tiflisten hareketle ele geçirme, ye girişen Moskoflar. 1804 ten itibaren Kürtlerle de temasa geldiler: Müstakil Gence ve Revan Hanlıkları ile bizim Çıldır (Ahıska) Paşalığı hudutlarına kadar uzayan müdafaasız derebeylik bölgelerini lşzal eden Ruslar, ilk defa 1804 yazında Kür ırmağı kolları üzerindekidağınık Kürt göçebe ve köylülerini gördü,
m
yürüdü.
de
ler. Böylece, İran ve Anadolu vavlatarmın en mühim kavşak ve hareket üssü oları Tifliste hile ile yerleşen Moskoflar. III. Selim çağındaki Türk-Rus savaşında Anadolu hududumuzdan d". taarruz a başladilar Fakat, 1807 de Kars ve 1811 yıllarında da Ahıska ve Ahılkelek kaleleri önünde bozularak Tiflise döndüler. Bir yandan da Kuzey _ Azerbaycanı işgali tamamlayıp ve Tebrize de girip Kaçarlar-e Türkrnencavı Muahedesini irnzalatıp, Aras 'solunda ve Muğan'daki yerleri İrandan kopardılar Güney _ Az erbavcarıdan çekilen Rus ordusunun arkasınca birçok «İran Kür , dü» ahalisi de getirtilerek Revarı vilayetine yerleştirildi.
hususu unutulmadı, Yazısı ve. edebiyatı olmayan, hiçbir zaman müstakil ve Türklükten ayrı vas-varnarrus olan binlerce Kürt aşiretleri icin de. Ermenilerinkine benzer bir «Rusluğa hizmet ve bu Silyede kavmini yük, seltip muhtar hale getirme» zeminini hazırlamak ge, rekti!... Bunun da icabı görülmüştü.
30 Mart 1856 tarihli Paris Muahedesini müteakip Erzurum vilayetine Rus Konsolosu tayin edilen Alek., sandır JABA. Petersburg Akademisi ii.zasından ALman Dorn gibi bir müstesrikin sakirdi olmuş. tarih ve edebiyat mezunu idi. Bu bakımdan, .İslam (Arap) aıf~besiYle ve dikkatle tesbit edilecek Kürtce hikaye, fıkra ve maceralar' basilınca mükemmel bir «Kürt edebiyatı» başlıyabilirdi ... Elde pdilen ve galiba çoğu İran hududundakilere ait olan Kürt kabile şecereleri aynı yılda LERCH taratmdan «Izsledova.nta ob İranskildı Kurdalcb », I. cilt halinde Petersburgda neşredildl Tanzimattan sorıra eski «Evalet . ler lağvedilip za., yet büyük vilayetler kurulmuştu. Bu bakımdan «Er., zurum Vilaye ti » 1856 da: Ağrı (Bavazrt _ Elesaert) , Bingol, Muş, Bitlis, Van. Tunceli. Erzincan, Gümüşhane, Erzurum, Kars gibi bugünkü 9 ili kaplamıstr Bütün buralardan büyük Erzurum hanlarına, k ervan, saraylarına gelen Kürt ağalarından derleme ve araştırmalar yapan A. Jaba, farsça imiayı bozup tatbik ederek «edebiyat malzemesi:' topladı, aşiret şecerele, rini de elde etti. Bunların çoğu, Bayazıt sancağına aitti. Nihayet beş yıl sonra eldeki malzeme tertibe sokulup metin ve fransızca tercümesiyle beraber «İmparatorluk Akademisi Matbaasrs nda basıldı: İskender JABA, «Cami-yi Rcsüle yô.n ve Hekft.yetnn bczemürı (zebün ) i Küt-mü.rıci» (128 sahife kCırt,çemetin) ; Alexandre JABA, «Recuetl de Notices et Recits Icourdes» (111 sahife fransızca "tercüme), St. Pe ters , bourg 1860. Bu kitaptaki Koroğlıı» ya ait merıkıbe, çoğu Karsın Tuzluca kazasında bulunan «Ayrum» adlı Türk., men oymağının yayıldığı yerler ve Kurınanç aşiret,
ww w.o tu
ken
i
Yeniçeri - Ocağını kaldırdığımız ve donanmamız Navarin felaketinde yokedildiği bir sırada bize 1828-29 savaşını açan Ruslar; Balkanlarda .Rwnen, Bulgar, Gagavuz alaylarını bizimle muhrebeve -sokar, ken, Tiflis Ordusuna bağlı olarak, Kül' ve Aras boylarındaki şii Türklerden, Gürcülerden kurulan milis süvarı alayları yanında bir de «Kürt Atlıları Alayı». Ahıska - Kars - Bayazrt muhasaralarında ve Muş ile .Erzurum istilasmda aleyhimizde kullanabildi!.. Kırım savaşında 1854 - 1855 yıllarında ise, Kabar tay, Lezgi, Gence ve Karabağ (şii) Türk milisleri yanında ve Rus KazakIarı safında bizimle çarpışan «İki Kürt Alayı», Kars Bayazıt ve Pasın ovalarında dehşet salıp ordu ıaşe merkez ve kollarını vurmada meharel gösterivordu ı, Bunların da çoğu ası en «İran Kür., dü ~ idi Rus erkanıharbiye ve hariciye teşkilatı; Balkanlarda «Hıristiyanlık _ Hıristiyan Birliği, Müslüman Düşmanlığı, Islav İttihadı, Ortodoksluke gibi propa , ganda şi!il,hıa:riy]e Türk hakimiyet ve varlığmı sarsır
-
.
~
__
._.__
~_.._ı_:.:..._~
.
.
"~'.
_ .:.._-. ....__.
._" .__ .
,..••., :..__
~_. __
..__ ~~
.__ .
.:..-
__ .__
...:•..
.......:..-.--.-.
12
ORKUN yesinde 26 köye iskarı etmişti. Esaseri Paris Muahedesinden sonra «Asya Türkiyesi» tabiri yerine «Armenvas adını kullanıp tanıtmaya başlıyan Ruslar, 3. III. 1878 tarihli Ayastefarıos Muahedesinde res-
lerinin Türkçe adları, bilhassa 300 evli «Beyerıdur-l», Diyarbekirde 2000 evli «Badili». (Oğuzların «Badıllı _ Beğdili») boyları ile «Mamikl, Birini, Kızılbaş - oğIuyarı, Kara - cıldız, Dere _ cekt» gibi oymak adları, türkoloji bakımından da çok dikkate değer. Erzurum vilayetinde eKür tlük mütehassısı» olan A. Jaba, bir de Kürt lügati hazırlandı. F. ZUSTİ ile birlikte «kürtçe - fransızca,' olarak tertip edilen bu kitap da bastırıldı: «Dietionnaire kıırde _ françalse», St. Petersburg 1879. Bu Rus konsolasunun basllma_1 dan kalan «Dlalogues kurde-Ira nçalse» adlı Kürtçe _ fransızca mukaleme kitabı yazmaları sonradan, Rus hariciyesi tarafından Jabanın meslekdası Minorsky'ye verilmiş ve onda kal.mıştır. Doğu Anadoluda bu faaliyetler devam ederken paytaht Petresburgdaki «Asya Müzesi», Kürt oymaklarına ait nesep yazmalarını de rliyor : «İrnpara terluk Akademisi» ise, Rus yayılma siyasetine göre çalışmalarına iyi bir yön vererek Balkarılarda ve Örıasyada-
men «Ennenlstanıı dan ilk defa bahsedip 16, Maddede cErmenilerirı sakin olduğu eyaletlerde derhal ıslahat yapılmasını ve hıristiyanların Kürtler ve Çerkeslerden korunmaları» hususunu Babıaliye deruhte ettirerek yine ilk defa «KUrtler» den resmen bir söz açmıştı. ·4 ay sonra imzalanan Berlin Muahedesinde ise bu hüküm 61. Madde ile şu şekle sokulrnuştu: «Babiali, Ermenilerin sakin oldukları eyaletlerde mahalli ihtiyaçların gereği ne göre ıslahafla tanzimatı geclktir., meden yapmayı ve Ermenilerin emniyetini KUrtler ve Çerkeslerden muhafaza edeceğini taahhüt eyler;» Bu muahededen sonra 9 Şubat 1879 da imzalanan Türk-Rus Anlaşması, Moskof ıskan ve kolani siyase, tinin tatbikine büyük imkanlar veriyordu: "üçSancak (Kars, Ardahan, Batum, Artvın)» bölgesinde, .kl Türkmen, Kurrnarıç, Karapapak hoyla rryla birlik, te yerli denen yerleşik Türkler hududu geçip Erzu-
ve tercümesi
de Akademi
tarafın-
.
' ..
ww w.o tu
~".
-'
(Tatar) ailesinden olan Vladi, mir VELİAMİNOF-ZERNOF. birkac yazmayı karşıIaştırarak iki ciltlik metni nesretti: «Seref.Name», tr. ClIt (Kürtlerin rnerışe menkıbeleri, nesepleri ve başlıca oymak beylerinin halleri), St. Petersbour-g 1860. «Şeref-Name», II. Cılt (H. 1005 yılına kadar Türkiye Ve İran umumi tarihinin hulasası ve Os~an ·Gaziden Ucüncü.Muradın saltarıatı sonuna kadar Osmanlı tarihi ile 1. Cil de ait nüsha farkları), St. Pe, tersburbous 1862. Bundan birkaç yıl sonra Akademi azasmdan Bernard CHARMOY, «Seref.N§me:; nin her iki cildini de f'ransrzcaya tercüme etmeye ve Doğu, Ba tı kaynaklarındaki tarih . coğrafya - etrograf_ yaya ait, kayıtları ve bilhassa Katip Çelebi «CihanNüma» sının basma nüshasına eklenmiş bulunan ba, hisleri ilave ve geniş şerh notlarıyla birlikte neşr e hazırladı Bu tercümeler 2 cilt ve 4 kitap halinde neşredildi : Cheref-Nameh ou Fastes de la Nation Kourdes», St. Pe ter-sbourg 1868-1875. Fakat, Charmoy'nın hareket noktası yani Kürtlerin tamamen İran1ı ve Ermenilerle ırkdas bir kavim olduğu hakkmdaki kanaati yanlış olduğundan, ",ŞerefName» deki bir takım bahis ve isimleri pek hatalı tefsir ederek yeni yeni vanlışhkl ara yol açmıştır (1). F. JUSTİ'ye bir de «Kürt grameri" hazırlattınlıp aL rnanca olarak Petersburgda neşr edi ldi : «Kurdsche Grnrnma ttk», 1880. 93 Savaşı 0877-78) geçtikten sonra ",Kürtlere ait tetkikler ve araştırmalan ın, «Kafkasya Umumi valiliği = Hidivlik» merkezi Tifliste de başladığı görülüyor. Berlin Muahedesine göre «Bayazıt Sarıcağ ı» nı boşaltıp çekilen Ruslar, buralardaki Ermenileri Cökçe , ğöl yanında yeni kurulan «Novo.ıBayaz ıt» kasabasına yerleştirirken, Yezidileri de getirip Karşın Dugor nahi,
0'0
••••••••
-.._.~~
••••
~ ••
_
••••••
_.
>
_
•..._.•...••~.•.• -'
••_. __
.....: ..~
~,__
._ ... ::_ ..__
nın
başlıca hatalarıdır.
~..!~;.i.::.~ ...._
.:.... ..
gibi Oğuz. Türk farsça metnin
boy ba-
şında (L. 17 sahifede) nakledilen: «Kürtlerin eskiden Türkistanın ulu padişahı Oğuz - Han'ın kavmi nden olduğu, Oğuzların Kürt ilbeğisi BODOZ-AMAN'ın bu padişah tarafından Medinede Hazretl Muhammed Peygamber'e elçi gönderdiğI bu dev.yapılı KUrdUn 'oradan beddua'lı gelmesiyle Kürtlerin artık hiçbir zaman birlik ve is tiklül hayatı yaşryamadığr> yolundaki çok mühirn destani • tarihi haberler, baştanbaşa tahrif edilmiştir. Eski bir «Oğuzname", den alınan ve Katip Çelebi «Cihan-Nüma» Si ile «Coğraf yay-i Kebir 'I'ercümcsi» gibi eserlerde de geçmiş bulunan bu «Kürt ilbeyi Boğduz-Aman» (yani 24 Oğuzdan Üç Oldu Yıldız.Han-ın Bögdüz, Büğdüz adı ile de anılan boya mensup ilbeği sülalesi Aman) adı, (metinde II. 9 s.) bütün mevcut nüsha farldarı gösterilerek: «Boğduz Aman, Boğdaduz Aman, Boğduz, Boğdadız Aman, Bokduz Aman» şekilleri 'tesbit edilmiştir. Charmoy ise, 1870 de basılan i. Cildin 2. kitabındaki 75, haşiyesinde (236-237 s) şu mütaleayi yürütmüştür: Bütün bu nüshalardan en doğrusu, (sonradan bulunan) R nüshasındaki «Boğuz . ramerişeldidir; diğer Şeref-Name yazmaları ile Katip Çelebinin nakli yan. lıştır. «Bana göre, Boğuz ve Boğuzraman adlarmda r ile a harfleri yerlerini değiştirmiştir Bunun doğrusu BOGUS-ERMEN olacaktır», Bu çifte adın başındaki ermenicede· Boğuz olup, fransız arrnerüsti. Sai ntc Mar tirı'in de işaret ettiği gibi, Havariden «Paulus »un isminden bozma olarak or.BOCOS:> şek. linde' kullanagelmiştir; hatta Boğos adlı bir Ermeni Mehmet Ali Paşa zamanında Mısırda bile görülmüştür. Sonraki «Ermer» de, Kürt,lerle alakalıdır : Sasanlı Husrev Perviz çağında Ermenilerin Bagrat hanedanından Sembad oğlu Varaz, Ti roç 625 yılındaErmenilerin Kortaikh ve Gortavats dedikleri Kürdistan ile Armenyanın valisi idi, Yukarda arzolunan hususlar, müsteşrik Clıarmo{-
ken
. Ruslasmıs bir Türk
.
O) Mesela, «Khıazn, Bayındır» adları yanlış anlaşılmış; bilhassa
sancakbeği yazıp bi tir; ve Osman-
de
lı Tarihi» ninmetin dan neşrolundu
rgi .co
sine devam ' ediyordu .. Bu arada, 'Bitlis Şeref.Han'ın H. 1005 (596) yılında farsça diği «Şeref-Name» adlı meşhur «Kürdista~
m
ki kavim, kabile Ve küçük küçük cemaat zümrelerini birer «millet» (na tion) yapmak ve Türkiyeile !ranı yutup ortadan kaldırmak için gereken cilmi mesai»
_ ' __ ::~._
.
.•.~~~
.. .•"_....:...:......--r_"'--~_
.:.. : _.,'
13
ORKUN
yetlerinin merkezi olan Tiflis 'başkumandanlığma karşı Sultan Harnid, Karapapak ve Kurmançlardan kurduğu «Harnldiye Alayları» ile güzel bir tedbir bulmuştu. Bununla, hem Rus _ Kazak Alaylarına, hem tako-
zaman biricik Istanbul Darü1fünunumuzda henüz "Tarih» enstitüsü kurulmamış ve tarihçi geçinerılerl., miz de, Anadoludaki tarihimizin «Alp.Arslanın fütu, hatiyle başladığı» umumi kanaatinin ötesini düşünemediklerinden, ilmi bir neşriyatla bu gibi apaçık ve resmi Rus eliyle yaratılan «Kürtçülük cereyarııs ile tefrika ve zümreleşmeye gerekeri cevabı ver emiyorlardı ... 1911 - 14 yıllarında <Türkiye _ İran Hududunu Dü, zeltme Komisyonuanun Rus azası Mirıorsky, Ağrıdağından Bağdat karşısına kadar uyazarı sınırboylarını dilediği gibi dolaşıp araştırmalar yaptı. Birinci _ Dünya Savaşının ikinci yılında Rusların Doğu - Anadolu ve Güney - Azerbaycanı istflaya girişecekleri sırada, Rus hariciyesine mensup Minorsky, 1915 te Peters., burg Askeri Matbaasırıda gizli olarak basılan ve resmi numara altında (nümerote) imzalarıalınarak zirn., metle Rus erkanıharp zabitlerine demirbaş verilen «Kürdi» (Kürtler) adlı Rusça kitabı neşretti, Üzerinde «Çok mahremdir» kaydı bulunan Minorsky'nin bu kitabını, 1917 ihtilalinden sonra görebilenlerin(Prof. A. Z. Velidi Toğan Beğ de görmüştür) ifadesine bakılırsa, General Mayevsky'nin Van ve Bitlis hakkında yazdığı «ana ki tab« i tamamlayan bu eserde, Basra Ve İskenderun körfezIerine varan yollar üzerinde .ile~liyecek olan Rus ordularının geçeceği yerl~rde barınma, kılavuzluk, Türkler aleyhinde baskın çeteleri kurma hususlarında Kürtlerden ne şekilde istifade edilebileceği; bunların en ince teferruatiyle etnoğrafya ve aletleri, kabile reislerirıin paraya ve üniform~lı rüt., belere karşı olan zaafları tebarüz ettirilmiştir.
rgi .co
de Kars ve Revanda Çarlığın teşkil ettiği Ermeni burları ile hududumuz içerisindeki silahlı Ermeni mitecilerine iyi bir cevap veriliyordu ...
1903 te Tiflis Umumi valisi Galiçin'i hançerliyerek «Kafkasya Ermeniliğinin faaliyetlerine engel. olanların temizleneceğini» kanlı bi, rnisalle Ruslara belleten Ermenilere karşı, Çarlık, eski güler yüzlülüğürıü bırakmıştı, Bu yüzden milyonlar harciyarak umudunu bir «Kür tluk Meselesi» ne hağlarmştı ; Yirminci yüz , yılda başlıyacak büyük bir Türk - Rus Savası sonunda yine galip çıkacak olan Rusya, Onsekizinci yüzyıl., da II. Katerirta çağında Kirımlı Türklere tatbik ettiği «ayırıp, yutma siyaseti» ni, bu defa Dicle boylarındaki Kürtlerde de tekrarlamak istiyordu! .. Rus altmları ile harekete geçen bazı zavallı ve ser., seriler, Istanbulda «Kürt Te'all ve Te'avÜll Oemıyetı», «Khivt» (Birlik) gibi dernekler kurmaya ve bunların şubelerini Diyarbekir ve Musul taraflannda 'da açmaya ve buralarda Kürtçe gazete ve dergi neşrirıe başladılar. Yukarıda işaret olunan Petersburgdaki neşriyat bu gibi cemiyet mensuplarına armağan edi , Iip, her türlü esbabı ile «at ve meydan ver-ildi,» O
m
rum vilayetiyle daha içerilere göçüp yerleştyorlar: Kayseri ve Kızılırmak başları da dahil bütün Doğu İllerimizden eelbedilen Rum, Ermeni ve Asuri gibi hıristiyan anasırla Yezidiler ise bilhassa Kars-Ardahan bölgesine yerleştirilerek Anadolu ile· Azerbaycan [TürklÜğÜ arasında bir etnik engel yaratılmak isteni., yordu .Fakat 93 te ve müteakip yıllarda Kürtlerden iyi istifade ederniyen, hatta bu hususta aldanmış olan !Ruslar; daha çok «Türkiye Armenyası» na ehemmi, yet veriyor, buradaki Rus konsolos ve. ajanlarının yaratacağı ihÜlal hareketlerini Berlin Muahedesine aykırı bulma bahanesiyle Fırat-Murat boylarını işgalden sonra Dicle boylarındaki «Kürdistan» ı basamak yaparak İskenderun ve Basra körfezIerine kolayca varma imkanlarını hazırlıyordu... Bu gibi Rus faali-
ww w.o tu
ken
de
. Fakat Ruslar yine boş durrnuyordu: Van ve Bitlis bölgelerinde Kürtleri tetkik edip Itus ordusunun istikbalde bunlardan nasıl istifade edebileceğini tesbit evleyerı Rus Konsolosu General Mayevsky'nin, sonradan Istanbulda Türkçe tercümesi de basılan, bir «ana eser» i Rus-Japon Savaşı arifesinde Tifliste basıldı: «Opfsarılye ·Wanskago i Bitlis Vilayetov», 1904 (2). 1905 te Uzakdoğuda Japonlara yenilmiş olan Rusya, istila ve siyasetinin ağırlık merkezini yine Hazar _ Karadeniz - Akdeniz bölgesine çevirerek gözlerini güneye dikti. Bu sıralarda "Çar hk, «Kürtlerin tarihi, dili, hayatı, muhtariyeti, vb» hakkında tetkikat ve iğfalatta bulunma vazifesini İran ve Türki , yedeki iyi yetişmiş hariciye memurlarına havale etti: İranda, çok yaman bir siyasi - müsteşrik olan Ürrrıiys Konsolosu V. MİN.ORSKY; Türkiyede de, Istanbul Rus Elçiliği başta olmak üzere, Doğu - İllerimizdeki Rus korısolos ve şehbenderleri bu işi sistemle yürütmeye giriştiler. Ürmiye Konsolosu Türkiye - İran hududu boylarında faaliyette bulunurken, Istanbuldaki Rus elçisi de, bilhassa 1908 İkinci - Meşrutiyet İnkı., Iabırnızla doğan pek geniş hürriyet havasından isti., fade ederek, bazı serseri ve mirasyedi paşazadelcre bol bol paralar vererek «Kürt Cemiyetleri» kurduruyor ve kürtçülük ruh ve şuurunu benimsetmeye muvaffak oluyordu. Halbuki bunların içinde, bir kelime bile «Kürtçe» hilmiyerı ve Istanbulda hamallık eden Kürtlerle alayedip· «gel sana para vereyim, bizim kulübe aza yazayırn!» diyen, hatta Anadoluya ayak basmamiş bulunan emuhallebici - çocuğu» da az değildi ... (2) Aynı Rus Generali, Erzurumun işgalini müte, akıp Ermeni davası lehinde olarak «Ermeni Katll , arnı» adıyla 1916 da Pe tersburg'da fransızca bir kitap neşredip: Moskoflarla çarpışan ordumuzu arkadan 'f vuran ve silahsız halkımızı irnhaya girişen Ermenile , rin harp harekatı sahasından tehçirini, bir «Türk vah, şeti» gibi göstermeye çalışmıştır.
____
.. ". . -._--...._. .;..:,.~_~;;..,.:.,.~._..., _.........;.ı.~~~.::..:.:.. ..•... _.'...•~~~O.:.~_··
1917 Bolşevik İh'tilalinderı sonra «Kürtler ve KUrdistan Meselesi» ni Ruslar geçici bir zaman için bıraktılar (3,); İran ve Irak petrollerinden cokca fay.. dalarımaya can atan İngilizler bu işe büyük rağbet . (3)Fakat daha Ankara hükümefinin kuruluşundan bir buçuk ay geçmeden, Sovyet Har iciye Vekili ÇİÇERİN 2 Haziran 1920 tarihinde Türkiye B. M. M. Reisltğirıe gönderdiği notada, «Türkiyenin Ermenistan, Kürdistan, Lazis tarı ve Doğu Trakyadan bulun, duğurıa bilhassa işaret edildiği de görülmüştür
_.::..;.:::.-"-~-'j._._~....• _.__ "";.~ . .=.~~._.~.?.---...:.~.:.: ::.....~._ ~..;..:.';::':'~._ :..:, .__ .::_"' ..__~
..•.. ;.~'..:..::.~:'._.:~ ".~:'-__.: : :: .__ ~__. _
.:..•}.;_.._ ,.~
14
ORKUN
--------~~~~--------~-------------------------------------------------~~~~~----~ gösterdiler, Sözde canavatandakı İhtilal Hükümetine küserek ve Bolşevikliğe düşman -olarak» Avrupaya kaçan eski Rus Hariciye Memuru Minorsky, artık ilimle uğraşan bir müsteşrikı> sıfa tiyle Londrada yer,leşti!.. Burada da «Kürtler hakkındaki esaslı tetkıkata devam ve bütün neşr iyatı takip" işine koyuldu, Bilhassa Lozan Konferansıarı sırasında ve «Musul Meselesi» nin aleyhirnize neticeleneceği vakit, İngiliz siyasi görüş Ve emellerine göre neşriyatta bulunan ve «İngiliz Minor sky'st» sayılacak olan G, R, DRİvER 'Ile işbirliği yaptı; «İslam Ansiklopedisi», nde «Kürtler ve Ermenilere 'ait» tarih ve coğrafya maddelerini yazmaya başladı, Sabık Rus Hariclye memuru ve büyük cpolitlkacı» V, Minorsky'nın, 1926 da Ankara anlaşması ile «Musul Meselesi» aleyhirnize neticelendiği sıralarda İslam Ansiklopedisinde çı_ kan uzun «KÜRTLER» adlı tetkik yazısında, şu fikir ve mutalaaları da görmekteyiz:
rgi .co
de
ken
«Folklor .edebtyat, gazeteler» bölümünde de: Fu , zuli ve Ziya. Gölealp da «Kürt asl ından:« sayılmış; Mısır, Londra, Folkeston ve Ürrniye ile Irak hudutları . içerisinde kalan şehirlerde ve memleketimizde (önce'leri Çarlığın ve kısmen İngilterenin verdiği ve Mondros mütarekesinden sonra da sırf İngilizlerden alinan paralar ile) neş redilen «Kürtçe mecmua ve gazeteler» in, hangi yılın hangi ay ve gününde çıktıkları, kaç sayı devam ettiği ve naşi rIerr bile zikredilmiş: hatta Istanbulda «Khivi- derneğinde «toplanan Kürt tüllab (t alebe) tarafından, Süleymaniye li Abdiılker-im idaresinde 6 Haziran ve 6 Temmuz 1912 ,. tarihinde çıkan «Rüze.Ki.ir<1» (Kür-t-günü) adlı derginin bu "ilk iki nüshası Srrlü.hnt tin Evvubi ve Ke r im Han Zerıd'irı resimleriyle süslü olarak Istanbulda» neşredildiği de ha tırla tılmıştır! .. Faka t, «Kürtler" makalesinin «Men şe» böltımünde «Halk etimolojisi ve secereleri» ni de belirterek bunlardan neticeler çıkarmaya çalışan bu Rus müsteşri., ki, «Kürt tarihi hakkındaki bilgilerimizin temeli, şüphesiz Şer-ef.Narnedir, dediği halde, anası «Musullu» adlı Türkmen oyrnakbeyi Kayıtmış Emir-Han Beğin kızı ve babası Rujegi Kürt oymakbeği Şemsettin Han olan Bitlis1i sancakbeğimiz Şeref Hanın bizzat "Şeref-Name» de ehemmiyetle yazıp ıstidlal ve istihrac., larda bulunduğu «Kürtlerin eskiden Oğuzlardan savıldığı» kayi tıerini asla ve asla öğrenmemiş gibi dav, ranmayi tercih etmiştir! .. Bu yaz ımızda 1. sayılı notta da belirttiğimiz gibi, «Şeref-Name' nin baş kısmında yazılı bulunan ve bu hususu tercüme ve izahları sırasında 1870 yılında B, Charrnoy'yi bu kadar uğraştıran «Türkistan Pn dlşa hı Oı;:lIZ ltlr'ın Hazreti 1\111hammede elçi gönderdiği Kürt ilbeği Boğ<1ıız-Aman» bahsi, ondan 55 yıl sonra bu kadar tatsuat ve tef er , ruatla «İslam Ansiklopedisi» gibi ilmi bir esere «Kürt-
m
(Türkiyedeki 1908 İh tilali Kürtleri siyasi hayata soktu; Kürt gazeteleri, mecmuaları ve kulüpleri geniş ölçüde kendini gösterdi, 1914-18 Savaşında müs , t~kil Kürdistan adı ilk olarak Müttefik ~ Devletler (yani İngiltere, Fransa, İtalya ... ) tarafından ortaya atıldı; fakat bu plan ancak, bugünkü Irak devletine bağlı eski Musul. Vilaye t; arazisinde kısmen tahakkuk et.tu-ilebıldi»
ler» yazısını yazan Minorsky'yi neden alakalandır., ırnamış tir ? .. Çünkü, Dede.Korkut kitabı ve diğer «Oğuznamevlerde de görülen ve destani - tarihi bü, yük bir gerçeği belirtelerek Kürtlerin hakim ve beğler soyunun 1300 yıl önceleri Türk ve Karakoyunlu Türk, menlerinin de mensup bulunduğu «Boğduz • Böğdüz» boyundan geldiğini gösteren bu kayıtler. «ilmi siyasete alet edenlerin işine gelmez! .. Almanca, fransızca ve ingilizce olarak ayrı ayrı nüshalar halinde neşre; dilip bütün dünya kütüphanelerine yayılan ve alirn, lerle araştırıcıların elkitabı sayılan «İslam Ansiklc, pedisi» gibi bir eserde, Kürtlerin Türk soyundan gel. diğine dair tarihi bir kayıtten en ufak şekilde bah, sederek dikkati cekmek, bizzat Minorsky'nin mernu, riyet ve siyasi hayatı boyunca güttüğü «milli Rus siyasi menfaatleri» ne aykırı düşer, «baltayı taşa vur" muş» gibi olur! .. Aynı zamanda, Londrada da devam ettirdiği mahut «ilmi vazife» ye yakışmaz, «İslam Ansiklopedisis nin bütUn maddeleri 'tercüme, düzel trne, ekleme veya yeniden yazılarak Istanbulda Türkçe neşredilrneye başlandığı malumdur BLi hal, Minorsky'yi «ilmi ve hasbi» bir gayrete get.irmis , tir: Bu sabık Rus siyasi memuru müsteşrikin, bundan altı yıl önce Londrada yazıp Istanbulda Türkçe «İslam Ansiklopedisi Yazı Heyeti:" ne gönderdiği takdir, tebrik ve teşekkür mektubu sonunda şu mealde sözler de vardı: «Vaktiyle Ansiklopedirıin Avrupa nüshalarrna yazdığım maddeleri, yeni malzeme ve görüşlerle işliyerek yine kendi imzam altında Türkçe nüshasında da neşretmeme müsaade buyurulması. .. ;~ KIRZIOGLU FAHRETTİN
ww w.o tu
MİLLİYETÇİLER TEŞRİLATLANIYOR
<:::':.
__.
Türk Milliyetçiler kurulmuştur,
Derneği
1-
besi
Arıkara
şu-
Müteşebbis hey'et: Hacıömeroğlu Mustafa Yavrucukluoğlu Sami, Paşaoğlu Rahmi, Mum, cuoğlu Hüsameddin, Çerçioğlu Necati, Ateşoğlu Mehmet, Sadık Erdem ve Mehmet Altınsoydan teselekül etmiştir. Kurucular aralarında işbölümü yaparak Hacıömeroğlu Mustafa'yı .Başkan, Yavrucukluoğlu Sami'yi katip Ve Paşaoğlu Rahmi'yi de muhasipliğe seçmişlerdir
i
i
2 Şubesi
Türk Milliyetçiler kurulmuştur,
Derneği
Samsun
Müt eşebbis heyet; Sadrettin Arıkan, Ali Şi_ nasi Özyavuz, Mahmut Gündüz, Ruhi Akgün ve Abdullah Berberiden teselekül etmiştir, 3 - Türk Milliyetçiler Derneği Istanbul Şubesi kurulmuştur, Müteşebbis hey'et: Abdullah Tazebay, Hayrettin Özgüverı. Nurettin özdemir, Erdoğan Okçu, Selahattin Özkalaycı, Mehmet Aydın, Zahir yılmaz -Abdulmccit Doğru ve Nihat Bostancı'dan teşekkül etmiştir,
'. i.. •
.:
•••
'-
•••••
_.:._
••
-..
-
,'
.•
'__
'
__
••
o ••
_'._~
__
~_.
.-
15
üRKUN
TVRKELİNİN
KÖY VE KASABALARı:
KA D i R Li PÜSKüLLVOGLU
Coğrafi
tarafından «Kara tepe Kazlıları» yapılmakta ve Hi ti tlere ait eserler çıkarılmaktadır, Şimdiye kadar bu ilçenin birçok da ad değiştirmesi olmuştur. Dulkadıroğulları sınırında ve bu beğliğin bir şehri bulunması yüzünden ilk adı Panayır'dan son. ra Kars, Zülkadiriye, Kadireli ve Kadirli olmuştur,
durumu:
Kadirli, Seyhan iline bağlı, Torosların eteğinde kü, çük ve şirin bir ilçemizdir. Doğu yönden Muallimbağı ve batı yönden de Sülerniş adlı dağlar'la çevrilidir. Kuzeyi Anti. Torosların kaçıntısı tepeciklerle doludur, Mevki çok güzeldir, Güneyi ovalara açıktır,
Eserler: Kadirli'de en eski eser Hır ıstryan Kilisesi olan şim. diki Ala Cami'dir Sonra şimdiki Ortaokul binası olan Kendirli'nin Konağı da çokeskidir Ulu Cami de Ta. rihi yapılardandır. Şimdiki halde i ilkokul, (bir de yapılacak) i Ortaokul, i Kız Sanat Okulu ve i de Biçki • Dikiş Yurdu vardır. Eskiden İstiklal Kız Okulu, Rasim Üıial erkek okulu ve bir de yaşlıların oku. duğu Halk Okulu varmış .. Burada Coşkunlar. Karamüftüler tarihi ailelerden sayılır,
., İklimi:
rgi .co
İlçenin hali: Kadirli 4 mahalleli ve 64 köylüdür Kasaba içerisinde 2009 evi vardır, Evlerinin bazısı huğ denilen etrafı çitle örtülmüş ve üstü otla kaplanmış tır. Fakat ,ilk bakışta göze batmaz, Onu akşam üzeri, gu, rupla sevretmelidir Çukurovanın hiçbir ilçesi bu ka. dar dış güzelliğe ve mevkie malik değildir, Caddeleri dar olup çakıl taşlarından yapılmıştır. Bu şirin kasaba, hala elektrik ve içme suyuna kavuşmamıştır. Hatta başka bir ilçeye bağlı. yolu da yoktur. Bozuk düzen bır yoldan kışın hiç gidilmez. Kuzeyinde Şabablıderesi, Güneyinde Kurudere ve yegane içilerı suyu olan Savrun da batı yönde bulunmaktadır. Tarihi: durum: Kadirli, biri Selçuklular ve diğeri de Osmanlılar zamanında olmak üzere iki defa aynı mevki e kurul.muştur, Selçuk Türkleri zamanında Çukurovada meydana gelen bir salgın hastalık yüzünden kasaba halkı, Toroslara göç etmişler, oralarda köyler inşa ederek yer.leşmişler-dir Bu öz Türklerden başka Haçlı Se. ferIeri sıralarında hıristiyanlar da gelmişlerdir. Şimdiki Ala Cami denilen bina onlar zamanında inşa edilmiş ve kilise olarak kullanılmıştır, Osmanlı Türkleri zamanında da Padişah tarafından Çukurovada şehir kurmağa memur edilen Ali beğ ve Derviş Paşa adlı iki Türk tarafından ikinci defa ku. rutmuştur. Fakatçok zorluklarla karşrlaşmıslardır Çünkü, o mevkiin uğursuz olduğu halk tarafından .kabul edilmiştir, Köylerini bırakıp, ormanların kapIamış olduğu eski şehir yerlerine gelmek istememiş. lerdir Bu durum karşısında Derviş Paşa silaha sa. rılrmş ve eski halkı tekrar yurtlarına dönmeye zor. Iarnıştır Bu suretle Kadirli Derviş Paşa tarafından 80.90 yıl önce ikinci defa kurulmuştur. Yaşlılar hangi tarihte kurulduğunu bilmemekte, sade tahmin et. mektedirler, Sınırı içerisinde meşhur ANA V ARZA K..b..LESİ bulunmakta ve Kadirli'ye 10-15 Km. gü. neye düşmektedir. Halen 30 Km. Doğugüneyde Ka. ratepe adlı bir tepede Prof. Bossert ve arkadaşları
m
Bu şirin Türk kasabası Akdeniz iklimini taşır, Kışları ılık ve yağışlı, yazları sıcak ve kuraktır Bu sıcakların tesirleriyledir ki, halkı yaz aylarını Toros yaylalarında geçirir-ler, Denizden yüksekliği 20 m dir,
RadirIl'nin
nufusu:
1950 sayımında Kadirlinin nüfusu dedilmiştir. 1945 te ise 3.382 idi. Tarım
5003 olarak
kay ..
:
ww w.o tu
ken
de
Kadirli, Çukurova'nın hemen en verimli bir bölge. sidir Köylüleri ve şehirlilerden pek çoğu çif tçidir. Buğday, arpa, susam, keten, pamuk, yulaf, ve pek bol miktarda pirinç ekilir. Kavun, karpuz boldur Porta. kal, limon ve mandalina bölgenin ihtiyacına cevap verecek kadardır. En çok portakal Sıtır Köyünde ye. tişir. Şehir kenarındaki bahçelerde de çok miktarda yetiş'tiri lir. Sebzelerden domates, patlıcan, biber, ıspa , nak, patates istihsal edilir. İnek, manda, eşek ve at vardır, Tavuk ve hirıdi oldukça çoktur. Arı, köyler in . de yetiştirilmektedir. Pamuk, Susam, pirinç ve keten ihracatı yapılır,
öıu
Mer aslmi
:
Bir kimse .öldüğü zaman akrabaları ve dostları ölünün başında ağıt söyleyerek ağlar'lar Akşam olunca konu komşudan gelen sofralarla topluca yemek yenir ve bir mevlüt okunup ölünün ruhuna ithat edilir. Bu yemeğe «yerine:' denmektedir. i
Doğum
ve Diş
. -.f
Töreni:
Evlenme İşI: Bir kimse evlenme çağına geldiği zaman beğendi. ği kıza düğürcü salar ve bu giden kadınlı erkekli düğürcü kafilesi kız ailesiyle konuşup işi halletmeye çalışırlar. Allahın emri, peygamberin kavli ile kızın, falanı, oğlumuz filarıcaya . 'istiyoruz derler. Müsbet cevabı verilirse kalın keserler ve düğün gününü tesbit ederler, Sözlü olduğunu bildirmek için de kıza o
f·
.... j.....
Yerme
Bir doğum olduğu zaman ona akrabaları tarafından münasib hediyeler gelir. Çocuk büyüyüp diş çıkarma zamanına gelince anası bir mısır fediği yapar, Konu komşu, eş ve dostlara bu Fedik dağıtılır. Onlar da yine doğumda olduğu gibi münasib hediyeler verirler, Bu merasime de <:Diş Yerrne» denir.
.j ,
~,--
_- _._. - .
16
ORKUN
sıralar' için bir yüzük takarlar. Kız kalını bin liradan aşağı olmaz. Bu para kızın babası tarafına ödenir. Onlar da "kızlarma cehiz alırlar. Parası olmıyan fakir delikanlılar da kızları zorla veya düzenle kaçrrıp yuva kurarlar. Yok, eğer namzet delikanlılarının hali. vakti müsait ise ilk iş nisan gününü tayin etmektir Tesbit edilen günde nişan takılır ve şerbetler içilir Gençler de nişanlarımış olurlar. Bundan sonra nişanlılar bir birlerini görmezler.
i
1 -- Ankara'da «Yalnız Vatan lık milliyetçi bir fikir ve san'a t sayısı çıkmıştır. Fiatı 25 kuruş, 87, Ankara.
t
Kına
i
Düğün Cuma'ları başlanır Pazar günleri son verilir, Cumadan itibaren davullar çalmaya başlar. Cumartesi bir gurup kadın oğlan evinden kız evine kına yakmaya gider. Kına yakma şöyledir: Gelin hanım süslenmiş olarak ortaya oturtulur. Bu toplantıda hiç erkek bulunmaz, Kına içine srkıstrrılrnış ye bir siniye oturtulmuş mumları yakarlar. Yengeler ve diğer bazı kadınlar başlar bir halk türküsü sôylerneyeı, Bu türküden bir kıta şöyledir: <Kız anası, kız anası, Başında mumlar yanası.
2- Hatay'da Kırıkhan'da «Strur taşt» adıyla milliyetçi aylık edebi bir derginin ilk sayısı çıkrruş tır, Fiatı 30 kuruş, adres: Kanatlı Cad. 48, Kırıkhan (Hatay).
"
Yeni
ve başarılar
arkadaşlarumza
uzun
örnür ,
dileriz.
rgi .co
m
ler
neşriyat
BEYAZ
Yazan:
GECELER
Dr. NEJAT
KULAKÇı
de
Bu türküden sonra mum söndürülerek kapışıh r Ve kına törenine son verilir, Düğün: Cuma gününden pazar gününe kadar erkeklerin işi gücü halay 'çekip milli oyunlar oynamak, güreşyapmaktır. Kadirli'de erkeklenin meşhur oyunlarından bazıları: Temur Ağa, Adana üçayağı, Maraş üç ayağı, Şirvani, Garip, Hasarıdağı. pekmez, yağlıkenar, ve hele pek eğlencelisi sinsindir
İçin» adlı ay, dergisi nin ilk adres: P K.
3 - «İskilip'ten Sesler" adlı aylık bir Siyasi Kültürel Ve edebi Bağımsız Dergi çıkrnıya başlamıştır, Fiatı 30 Kuruş, adres: M. Şakir Kuran, İskilip'tir.
Sağmen geldi, gidiyoruz Ağlasarı'a kör olası,"
Askeri Tıbbıyelilerin romanı.' Oradaki sınıf, ülkü ve milliyet kavgaları. Bu, muhayyel bir ro; man değil, yaşanmış bir hayatın romanlaştrrrl., mış şeklidir. Kitapçılarda bulunur. 150 kuruş.
ken
.~:.
Yen! Dergiler:
ww w.o tu
"
Pazar günü öğle üzeri gelin kamyonlar-la gezdn-ile , rek oğlan evine indirilir. Bu gezme esnasında gelinin yolu bağlanır ve bahşiş alınır. Gezmede kamyonlarda bayrak taşıyan gençlere «bayr ak tar » denir. Erkek Islerirıı onlar görür : Pazartesi günü bir mevlüt okunur ve düğün fiilen bitmiş olur. Devam eden günlerde de damat davet edilir Sağlık İşleri: Kadirli çok çeltik ekimi yüzünden srtmahdir. Akçasaz denilen bir bataldığı Sıtma Savaş teşkilatı ve Yeşil Yurt Fidan Yetiştirme Kooperatifi tarafından .kurutulmaya çalışılmaktadır
DİRKAT «Orkun» için yollanacak bütün abone ve .bayi paraları şu adrese gönderilmelidir: P. K. 1818 ORKUN
Killtür : (Şehrin içindekiYirmi üç köyünde ilkokul vardır 'ler yukarda sayılrmş tır I, Yüksek tahsilde pekçok gençleri vardır. Dil ve Oba adlı iki haftalık gazete yavınlanmaktadir Ralkırunası
~ .
yazılarımızın
,«1944-1945 Irkçılık mız
i
koyamadık.
çokluğundan
_ Turancılık Özür
dolayı
Davası»
yazı-
dileriz.
sosa,
2 - Elektir-ik, içme suyu ve bir park yapılmalıdı r. 3 - Caddeleri düzeltilmelidir O zaman şirin Kadirli güzel bir Türk İlçe merkezi olacaktır. PüSKÜLLDÜGLU
.....•.
sayıda
İçin:
1Kadirli - Ceyhan ve Kadirli _ Kozarı Iarı yapılmalı, yolsuzluktan kurtarılrnahdır
,
Bu
\-'"".i
. ..•_-~_...:..}.:
.r:.", -
-.-'_.-' ..
iDAREHANE: FEYZULLAH
IŞIL
CADDESİ
9 Nu
A. MALTEPE
-
MATBAASI
-
ISTANBUL
ISTANBUL