Orkun 45 sayı

Page 1

.'·1

:j .~ oj

J -:

-;-. /~

·1

.

i

r,

i :1

.j .J

.i

r.

1:

ken

de

rgi .co

m

.:=;.

TfiRKLER

BİR

ORDU

ww w.o tu

BÜTÜN

Demokrasi Nedir? 1945 - 1946 daki Türk Yerini Buldu Tanrı Türke «Yürü»

Sofuoğlu

1\1. Zeki . Sofioğlu Eşref-i Zaman

Kırgını

dedi (Şiir) . Püskliliüoğlu Nazım Hikmetof'un Affı için Çalışanları Terin Toplantısı Orkundan Sesler Hamid' de Milliyetçilik ve Nal Seslerimiz (Şiir) Vatanseveriik Ver Tanrım! .. (Şiir) Edebi Komünizm Hücumlara Cevap

(Şiir)

.

,

.... ~.~~:...J~~

***

.

10 nöustos - 1951

. Demirdoğlu Kemal . Ali Rıza çopur . Peyman Özen . A. Korhan Merıteş] .

.

.

.

.

. Ahmet

~~~(

~

Ali

Refet Körüklii Nejdet Sonçar . Mehmet Zeki Akdağ . Dizdaroğlu Hikmet Boloğlu Mustafa Nanuk

Ülkü (Şiir) Türklük için!.. (Şiir). Bir Gün (Şiir) Vur ... ". Aşkına ~ Bozkurtlar

Turan

Petekçi

L(

25 KURUŞ


ÜLKÜ kirıda

Altın

olsa

yaslı

diye

yanan

Turan

'I'arırrduğt O yüceye gün

Demirci

Gün

elbet

Vur

mı?

Türklük

Vatanından,

Anayurdurı,

susmuş

Serneı-Icarıdı

i\Ioskof Toplayın

çocuğu,

için! .. için! ..

ezaııı?

kızarıı ;

töreler,

hoy,

Türklük

için! ..

Ke ll eyi kol tuğa,

koy,

Türldiik

Için !..

Yüreğimiz

yanı k, alnım.ız

Bu vücut Moskof

TürkIüğe

Ha.zırlıınsın Türkllik

olclar,

şaha

aktır,

kuldur,

düşman,

eski

çıraktır;

'I'ura.rı'a

yay

kalsın,

yere

palanı

eski

Vur

Allah

Türklük

Kıratlar

üstlinde

Asırlar

gr-çse

Yas

için !..

hey! .. T'ilr kl

cosartcerı

ü

nedir

keder

Merdane

k Iı:.iıı!..

Snvaştu

g'eç'mi~tir

I{ıratlar

lisf.i.in(le

Ulkümüzderı

içiıı! ..

Oy! .. Tiirldük

uzanan

;pt:lğı

lT~'.maktalci Ştıd

BOZKURTLAR, kinler.

güzel

t opra lc

g ürı al

renkli

Kırat!ar

bunca

çuğrmız,

yıl

coşu ı-lcnn BOZKURTLAR.

bizim

i

(

durağımız,

coşa ı-kerı BOZKURTLAR.

gök

kubbr-yl

şehitler

lco puz

sesi

çeken

cihana

Ustlincle

hükmeder.

cosu r lcerı BOZKURTLAR.

bayı-ak

..

Pe telcçlm.T'üı-k

stndlrtrıcc,

kah knh ası

to ru nlu r ınu az gelecek

otağımız, ocn ğırmz,

alev o lmuş buyruğtrruz, mabet toprağımız,

Sancağını

yamaçların.

düşmanı

bilmez

sönmez

Ço pu r

Ceugfn gazabı

Merıtesl

Ne yaşamaktan arzu, ne ölümden kede,l',. Hayku-ır g örıülde yüz bl n ler ca nefer.

(1ö!ı;:-eslni sal ınca ; yşeer lr ağaç.larıu Tanrının

Korhan

için! .. Rıza

GÜN

a h ıyl a doludur

ne,

dlrnelcle

çağlarım,

:-;ançar'ııı

A.

de kururnuyor

s-ı

oy Türkliik

bir

a.şlcrnn ...

Geliyoruz artık, açılın hudutlar. dağlar, düztensin enginler.

üstünde

ufuklarında

kanım

lcirıim

Yol yolalsun

meydanıdır

Gömgök

al

BOZKURTLAR

Savaş

eteğ'inde

Korh~:n'ım

Kabardıkça

Iftratlar

Masumlar-ın

be

kardus

aşkuıa ...

Turan

bu

a.ğ'lar-ım,

'l\ııırıdağ

sertldıkçe,

Kaynadıkça

Yanaı-im

BİR

va.rrldılcçn,

erildikçe

Bozkur-d

Şehitler

olur

aşkın" ...

eskt n.lçak tı ı-,

Ali

I{üı'

Yilr

lpe çekip, astıramarn ya? 'I'ırtup canevirne, bast ırarnnrn ya ? SöyliiyOl', rıevler-im, sus turuma m ya '?

Fikri

Gök

'I'ür klük

Omurada

ww w.o tu

Değişsin

sürüdükçe,

Çal

almış,Kazanı,

kızı,

aşk ına ...

I{ürşad

Vur

Türk

duy, 'I'ürtclük uy, 'I'ürktük

millet

Wiii, başın

Şaşkın

kanından;

Ne olur derdimi, 'I'ür klüğün sesine niçin

Kemal

kınından,

aksın

geliyor

dadaş

de

figan

kavradıkça, kıvradıkça, kandan gevredıkçe,

süngü

ken

f ışkrrsm,

Yiğitlik Bil'

çıksın

dlkl idtkçe,

bavralc aşkırın ...

Vur

döğün

tctx: ..

TüRKLÜK parlasın,

ülcçe,

Demir dağlar eridikçe, I{olordular yürüdükçe,

Demireioğlu

Süngüler

başta,

Kılıç Vur

gün!

büyük

bülcüld

Cerılc ateşi

eğecek :

için

nşk ına ..•

kan

do küldülcçe,

aslan

Eller

doğacak

bir

boynunu

bıyık suya

Sancak

dliek

seçilrrıez mi?

der:

Ötükende Zalim

Gaytan Kilfir

gece!

güneş

al

gerltrükçe,

Mehrne d vuturı aşkinn ...

Vur

olsun yüce ; çileılmaz mı 'l

Alta.ylur a Inmiş Bir

ını'?

mı?

da coşmaz

olur

duruldukça,

VU!' Mehrned

yürek

bn ğr ındnkt

kanı

Damarların

trrtuşmaz

olsa

Türkün

mı '?

diye

vnsl anrnaz

olan

AŞKINA

Kurdnş

rgi .co

ülkü Pınar

durrı

pasln.nmaz

Ergeııekon Bozkurt

VUR

dura

m

Kılıç

Vu.turıım

deünce,

kurtulur,

Kı ra t ln r listlinde

durumaz

olan

yiğ·idiyiz,

yine

kalsak

mezar coşarken

olıır

savaşsız, başsız.

taşsiz.

BOZKURTLAR.

dUYW1CU,

• <

taçların! Peyman

Ahmet Özen

Petekçl


.• ı;: '.-!

u

Başyazarı: ATSIZ Sahibi ve Neşr iyat Müdürü İSMET

TÜMTÜm{

P. Ii. 1818 Galata,

Haftalık

Türkçü

ABONE:

Yıllık 6 Aylık Yurt drşı :

Dergi

Yıllık

Istanbul

10 Ağustos

Cuma Günleri Çıkar

1951

, i

Sofuoğlu

.",

M, Zeki

bakıp

da bu yazı çer çevesi için-

zanrıedilmesln

Esaseri

hu-

ken

de

rgi .co

giriştiğimiz

m

başlığına

ww w.o tu

r

Sayı

edildi» dersek düşünce sahiplerinin sinirienmemesi icap edu'. Nitekim bugünkü Rusyada ve peyk memleketler. de de cumhuriyat ve demokrasi bir laftan ibaretkuk ve içtirnaiyat ilimleri zayiyesinden demekr-ası tir. Mutlakryet idareleri de halk rcyinş kıyme t ver' mevzuunda söylenecek yeni bir söz yoktur. Tu rih il, me zlerdi ama, hiç değilse, ikiyüztülükle ri yoktu. Kerı, mi bakımından da demokrasi sisteminin mensel ve te., dilerine dleri demokıast.. süsü veren Moskof modeli karnül seyri vazıhan macumhuriyetlerin ise brrin, lum ve sabittir. Binaenaci vasıfları ikiyüzlülüktür ; Ieyh bizim bu konuda söy. MAZİM halktan geldiklerini söyler; Iiyecek yeni bir düşünce. ler ve fakat kanla, barutla, En son yiğitim ölmeden; miz olamaz. Bununla beişkence metodlarıyla halka Kalalarıın verilmezmiş ... raber, bazı şeyler sık sık tahakküm ederler; kerı , Yegin giden atlarımın, dilerini zorbalıkla kabul da olsa tekraredilmelidir. Toz dumanı göriilmezmiş ... ettirirler. Atalarımız boş yere «ettek; Uruğurnun her bir eri, Demokrasinin ikinci mü' rarü ahsen, velevkane yüz. l~a.t(Lkta ol mek rniş arı, him şartı, fikir ve vicdan seksen!» dememiş! Hep döşunde n yu ru.lu r ı, hurrtvetıdlr. Her türlü fi k, Demokrasi pekçok !i:~Y· Artcasuıdan vurutmuzrrnş ... rin (milli is tik la llj-, imhası, dir; bu konudasöylenec:eJ; nı istihdaf etmemek kayKorku ta.cnk ya,;ı, kimi '? neler vardır, neler! Ancak dıyla) serbestçe taşınması, 'I'e k, tt'!;: değil gelse tümü, bilhassa iki şey yoksa, söylenip vazilması. müda, oG::::.ız HAN buyruk ver.Il mi, mevcut değilse de rnokrasifaa olunması ve propaga n, Hedef dc yin UIIl'!!;maZn1I'i... den bahsedilemez; bahset., da edilmes idh-, Kendim için, rnek abes olur. Bunlar ne; Göktlerelim mazim işte; kendi fikir ve kanaatlarım dir? Demokrasiden bahsedc , Se re r varmış yazdu k ıs tu, ıçın istediğim hürriyet! Küheylünlur çutlarrruş ta, bilmek ıçın mevcudiyet! başkalan için ve diğer ka, Yolda molu ve ı-llrnezrniş ... şart olan hususlardan binaatlar için de is terniyor , Gökllereli Sezui Yılmaz rincisi iktidarın halk idaresam asla demokrat olarnam siyle iş başına geçmesidir. Binaena leyh gerçek bir de; Eğer bir memlekette hakimokrat, kendi düşüncesine miyet hakkı halk ta değilse, halk kendini idaaykırı kanaatları daima tahammül ve müsa.maha ile re edecek oia n parlamentoyu dolayısıyla hükarşuamah, başka . fikirleri asabileşmeden dinlemeğe kumeti kendi serbest reyi ile seçip başına ge ttrrni , al ışrnah ; hissini ve sinirlerini terbiye etrne lidir Be , yorsa o memleket te asla _ demokratik bir idare mev, gtrım-:diğimiz, kabullenemediğimiz fikirlere fikirle cut değil demektir. Serbest seçim ise çok paı-t ililiği ge , mukabolo etmeliyiz; perde gerisinde dedikodu yapa, rektirir. Zira, seçmek için birderi fazla programla karrak, f u'tldaklar çevirmek ancak acze, cehalete, mede , şılaşmak zaruridir. Tek partili bii' memlekette seçim, ni olmayışa delalet eder. den bahsetmek insan Idıaktyl., alayetmek olur. RJ hesaba göre «Türktye, 25 yıl sözde bir demokrasi ile idare Sofuoğlu 1\1 Zeki Yazımızın

de tetebbuata

I'

45.

$

Yazan:

i:

15 lira

••

E

10 lira 5 lira

M


GRKUN

4

1945 .. 1946

daki

TUr k

Yazan:

Safioğlu ruşmuş, Almanyanın tesliminden sonra lil'emlinli vahştler in eline düşmlyen nadir talilılilerden biri olmuştur. Bugün Türlüye vatandaşı olarak urarnızda buıunan Safloğ'lu'nurı yaşadığı acı yılların bir huiüsası vaztyetınde olan bu yazısmı, yüzbinlerce 'I'ürkün Mos. kof kasaplan elinde can vermelerine sebep olanları lanetle bir daha anaralc, sayfalarımıza geçlriyoruz.) ORKUN

1945 başlarında Almanya çôktüğü zaman, Alman ordularıyla birlikte komünizm ifri'tine karşı dövüş. mekte olan doğu Türkleri 200,000 kişiden fazla bir kuvvet teşkil ediyorlardı, Bu kuvvet, Almanların 1941 de Rusyaya yaptıkları büyük taarruz esnasında Moskof orduları sürüler halinde teslim olurlarken onlarla birlikte esir düşen yarım milyondan ar tık Türk askerinden arta kalan bölüm idi, Bu yarım milyondan çok Türk, Almanlara esir düş. tükleri zaman, Ukranyalılar ve diğer bazı unsurlarla birlikte, nazilere "Komünizme karşı sizinle birlikte biz de savaşmak isteriz, Bize silah veriniz, sonuna- ka' drır dövüşellm l., t klifinde bulundular, Fakat Alman, 1 lar büyük bit' gurur içinde, bu güzel teklifi "biz kendi isler'imlzi kendimiz yaparız, kimseye ihtiyacımız yok!" diye reddettiler. Ve bu yarım milyondan çok doğu Türkü, diğer unsurlar ve milyorılaı ca Rus sürüsü ile birlikte kamplara tıkıldılar. Almanların bu reddi kısmen doğu 'Türkle , rinin komünist olmaları korkusundan ileri ge. Iivordu, kısmen de Moskof imparatorluğu çök., tü ğU zaman oradaki Türklerin bir hak iddia etmelerine meydan vermemek içindi.

dıktan sonra yarnarıla yahşjnın ayrılması da daha kolaylaştı. Yavaş ·yavaş Türkler kamplardan çıkarılma, ya ve askeri birlikler meydana getirilmeye başlandı, Fakat Almanlar, Türklere hala itimat edemiyorlar ve teşkil edilen birlikleri taburlar halinde Alman kuvvetleri içine dağıtıyorlardı, Burada şu noktayı da kaydedelirn ki, Moskof sürülerine karşı dövüşrnek için cepheye sevkedilen doğu Türklerinin, cepheye götü., rülmeden önce bir müddet de beslenmesi icap etmekte idi, Zira kamplarda açlıktan hemen hepsi bir deri, bir kemik kalmış vaziyette idiler, Doğu Türkleri Almanların büyük ricatı esnasında, tariha karşı olan vazifelerini o kadar mükemmel bir şekilde yaptılar ve Moskoflara karşı öylesine dövüş. tüler ki, Almanlar ilk zamanlardaki gaflarının büyükIüğünü ve Türklere itimat etmemekle nasıl aptallık ettiklerini görerek pişman oldular,

ww w.o tu

rgi .co

ken

de

ğ

m

(Bu yaz ının sahibi Safioğlu, doğu Türklerindendir, İkinci dünya savaşında Moskoflar tarafından kızrlor, duyu alınarak cephe ye sevleedilen 'I'ürklerderı olan Sa. fio lu, Alman tuar ruzu sırasında cephede bulunuyordu, Almanlara teslim olan ÖOO.OOO kadar Tlirk arasında o da vardı. Nazi orduları gerilerken, doğu Türk elleri için ıd~ıl sürülere karşı Alman ordusu saflarında YU-

önceleri kamplar karışıktı. Yani milliyetlere göre ayrrlmarrnşt ı Türkler, Ukranyalılar. Ruslar ve diğer unsurlar hep karmakarışık bir halde bu feci kamplara dolduı-uvortardı. Bu kamplarda naziler, esirleri, kan, dilerine has muhtelif şekillerde ölüme sevkediyor larlardı. Bunların başında hastalık ve açlık gelir, Alman, lar sayısı pek kabarık olan esiı-lere lüzumundan çok az yiyecek verdikleri gibi, kamplarda çıkan sari hası.ahklarr önlemek için de öyle esaslı bir harekette bulunmaz lardı, Bu suretle bil' yıl içinde bu kamplar, da bir çok kişi can verdi ,Sade Türk unsurunu düşü, ı.ecek olursak, yarım milyondan artık olan esir doğu Türklerinin bu bir yıl içinde 200,000 e düştüklerini söyliyebilirsz. Küçük bir misalolmak üzere şunu kay. uedelirn: Polonyanın bir subay kampında 1941 Eylül . Ekim aylarında 12,000 subay vardı, 19'12 Ağustosu sonunda bu sayı 3,000 e düştü, Doğu cephesinde harp talihi Almanların aleyhine dönünce, bu mağrur insanların gözleri de açılmak is, tidadıru gösterdi, 1942 yılı sonlannda kamplara baş. vurarak "kim bizimle birlikte korniuıls tle ıe karşı (lö. vüşmek ister?" diye soruşturmaya başladılar Bunun üzerine evvelce karışık bir halde olan kamplar milliyetlere göre ayı-ılmaya başlandı, Bu suretle Türkler de rnüstakil kamplara malik oldular, Kamplar aynı.

Burada bir noktaya bilhassa işaret etmek isterim: Bu çekilme esnasında Almanlar vatanlarını korumak için nasıl dövüstülerse, Türkter de vatanıarının zalim gaasıplarına karşı ayni şekilde dövüşrnüşler, bu sonu gelmez savası bi r an için bile olsa kücümsemerniş le r., dir, Alman ordularını bir çok yerlerde kötü durumdan kur'taran Türk biriiklerinin bu savaştaki kahramanlık., ları, ancak ırki hasjetleri ve Rus zulmüne karşı elUy. dukları bÜYÜk nefret ile izah olunabilir, Doğu Türkl:::ri, Alman orduları teslim oluncaya kadar silahlarını elden acla bı ı-akrnadılar Hatta miun, kün olsa Aimanlar-ın tesliminden sorıra bile dövüsmek is teı-leıdi .F'ak a t küçük birlikler halinde olmalai-ı buna engeloldu, Almanya teslim olduğu sırada bu 200,000 kadar Türk Amerikalılara Esir düştüler, Bunların çoğu asker, bir kısmı da işçi idi, Amerikalılar bu Türklerden üni, formalı olanları esir kamplarına koydular, Bu kamp. larda, o zamana kadar hiç görmedikleri şekilde iyi bir muamele ile karşilanarı Türkler, önceleri Amer-ika, lıları iyi' insanlar sandılar, Kamplarda yalnız Türk, ler değil, Almanlar ve ayrıca komunizme karşı dö. vüşerı Rus gönüllüleri vardı, Doğulu Türkler hayli uğraşarak kendilerinin Türk clduklaruu Ameıikahlnı-a bildirdiler, Bunun üzerine Amerikalılar Tür kiyeyo "esir kumpla ı-ındu 200,000 kadar Türk vardır, bunları nhrı ız I., şeklinde bir müracaat yaptılar, Fakat o z.ı., manki Türkiye hükumeti "Almanyada bizim 20 kadar talebemizden başka kimsemiz yoktur." cevabını verdi Bu cevap üzerine Amerikalılar esir Türklere "siz 'I'ür!c değ'il, Rus Irnlşstnlz.ç, dediler

==-


· - i.'.". ~..'.

. .

ORKUN

ölümden kurtarabilmek için careler, aramaya başladılar. Nihayet mukadder ak ıbct gelip çat tı Bir gün Rus subayları kampa gelerek bizi alıp götürmek istediler. Fakat bu Türkiyeli gençler, bizi vermediler Rusları onlar ka ı-sılayıp "burası Tii:'!,iyl' Tl'ırklel'inin yeri, yanıı~ g-eldiniz!" dediler. Rusla r bu sözlere inanmadılar. Ha yli cekiş ti le r, Fa ka t Türk cocukları ceplerinden pasapoıtlarirn çıkararak Türkiye Cumhurive ti vatandaşları olduklarını ispat ct tiler Bu sırada bizler yukarda saklanrmş, neticeyi endise ile bekliyorduk Bu pasaport işi Rusları kamptan uzaklaştırdı. İşte bu millivetc; gençler sayesinde bi:" ele ölürnden kurtul-

••

YERİNİ

BULDU ...

Zehir saçan, o k ızıl rcnlcli engerek yılanı K.açıp dcfoldu nihayet zehirli aleminc ... Gebermemişti henüz, etti Iülcirı is ti cô.l Kuvuştu sağke n o ihl is kız ıl cehennerrünc :.. E:;;n'f-i

Zuma n v

?us makamları ko.münizme karşı dövüşen bu vatansever kuvvetleri eline geçirip imha etmek için za , ::11 teşebbüslere girişrnişti Türkiyeden gelen bu ceüzerine, esir Türklerin de Moskof kamplarına -:?S imi ve neticede imhaları icap ediyordu. Esir Türkler Türkiyenin red cevabı ile Ame rika., :"! n kararını öğrenince büyük bir teessüre kapıldılar. = - zıl cehenneminde geçirdikleri yıllarda hepsi cennetin iç yüzünü öğrenmişlerdi. Oraya dönmenin lümden bin kat beter olduğunu hepsi biliyorlardı. ~derin cilveleriyle savaş yerlerine sürülmüşler. kızıl u saflarmda vuruşmak zorunda kalmışlardır. fa- -,."t bir talih eseri olarak. esir düşüp sonra kendi +atanları için komünizme karşı vuruşman saadetine =..:"'1Tllşlerdi. Şimdi de çifte esir durumunda iken insanlık kasaplarma teslim edilmek istenlyorlardı 0~ya gitmektense ölmek, yok olmak bin kere daha ::'i idi. İkinci dünya savaşının en büvük facialanndan bi., :"...3i işte bu sıralarda Almanyada cerevan etmiştir. :-e.!ldilerinin Ruslara teslim edileceklerini ogrenen -:----k1er muhtelif yollarla intihara baslamıslar, Arrıe., _~ ılar ise sırtlarında Alman askeri üniforması bul u; -, Türkleri kamplara deldurarak oralardan Rus =kamlarına teslime kovulmuslardı. Amerikalılar --:... enbire çoğalan intiharlara man i olmak için Türk:=:i.n üstlerinde kesici hiç bir madde bırakmamışlardı , "?'?:-at ölümü Rusa teslimden çok daha güzel bulan _;ı::- 'ler kafalarını duvarlara çarparak intiharda de"'-.-:1 ediyorlardı. Kendilerini öldürmeye imkan ve :c..-sat bulanuyanlar Ruslara teslim ediliyor,bunlardan - ==- kısmı kaçmaya savaşıyor, lakin çoğu karnyonlara ::.~ııurularak götürülüyorlardı Amerikalılar intiha r lar ı :~emek için bir çok Türkü münferit hapsetmek gibi _- -elere bile başvurmuşlar. f'aka t MoskofIarın eline seçmek istemiyen Türkler hapsedildik leri odaların camlarrnı kırıp o kırık camlarla boyunlarını kesmek st etiyle emellerine erişmişlerdir Rus cellatlarina yapılan bu teslim arneliyesinden kaçmak. saklanmak ve daha başka şeki ller le ancak -,')()() kadar Türk kurtulabilrniştir Bu talihliTürk:=:- Mflnihte bazı sivil kamplarda toplanrmslardi Ben c.ınlardan F'rayrnarı kampında idirn, Kampa elimize ~_ircliğimiz bir Türk bayrağı çekmiştik. Almanyada ::=.lısilde bulunan gençlerden milliyetçi bir grup, :2ffipta Türk bayrağını görünce gelip bizimle temas e-iller. Ergeç bizim de Rus kasapıarına teslim edile=-ği.mizi hesaplıyan bu milliyetçi Türk çocukları. :-0.000 Türkten arta kalan bu bir avuç insanı olsun

İşte, 1945 - 1946 daki o feci Türk ku-gmmın kısaca hikayesi bundan ibarettir. Önce Alman vahşetine kur; ban giden, sonra 'I'ürkiyedeki ilgisiz lik ve Amerikan arılayışsrz lığ ı yüzünden imha edilen o yarım milyon 'Türk, doğu Türk aleminin en seçkin, en ateşli evlatlarından mürekkep bir kafile idiler. Bugün 'I'ürklük şehitleri arasına karışan o yarım milyon insan arasında sağ kalabilenler pek az bir sayıdır. Bu ıa lihli , lerden biri olarak yaşadığım, gördüğüm, bildiğim bu hikayeyi, bir öz olarak, Türk umumi efkarına sunuyo., rum. O yarım milyon ateşli Türk evladı bugün birer avuç topraktan başka bir şey değildir. Fakat bit' gün "ı ürk alemi esaret zincirini kırdığı zaman, diğer evlatları gibi bu kahraman şehi tlerini de elbette ha tırlavac.ık Ve yad edecektir.

ww w.o tu

ken

de

-",p

dul: (Lı.

m

HİCİV KÖŞESİ;

rgi .co

,

,

5

Snf'ioğl n

(1) Bizi kurtaran bu Türk çü gençlerden üçü bugün Ankarada vazife görmekte olan Türklerdir. Aelları Cevat, Nihat ve Sabahattin olan bu vatansever Türk evlatlarrrıı, Alman vahşileri tarafından açlık ve hastahıkla öldürülen ve medeni Amerikalılar tarafından Ruslara teslim olunmak suretiyle imha ettirilen o yarım milyon Türkün ruhu önünde Ve onlar Danuna saygı ile yadederim. ~-.Pt"""""~V~V""~<

TANRI

TÜRI{E

«(YÜRÜ!» DEDİ

Bizim erler bizim erler, Cenk gününde kız gibidir. Yaruk yan-le öter davul, Bize ko puz saz gibidir. Oğuz Han'dan buyruk gelmiş, Artık düşman tuz gibidir. Çolclulc olsun düşmanlar hey, Bize daim az gibidir, ; Ko r ka k, srska sar ı ÇinI!, Beyinsiz Ve Iraz gibidir. Yakın olur bize ırak Çamurlu yol toz gibidir, Tanrı Türkc «yürü! ..» dedi, «ŞU dünyayı bürü» dedi. Türke yoktur gayrı durak, Ulkürnüz hey koz gibidir. Püsküllüoğtu

Turan

Ali


- ":>",-

-r

r-:

6

ORKUN

Nazım Hikmetorun affı Için ça!lşanlan Terin Toplantısı

N AZıM

HİH:ıV!ET MESELESİ

ww w.o tu

ken

de

Açılışı Kamil Özden yapmış, müteakıben kürsüye gelen Türk Millive tciler Derneği Genel Başkanı Haluk Karamağaralı alkısla sık sık kesilen "Nüzrm Hllcme t Meselest.. konusunda bir konuşma vaprmştır Bu kor usms da rlünvan-n korr-ünıst ve mi+Iive tci cephe oL mak üzere idiye ayrıldığını, Rusyanın ele geçirmek iste , diği devletlerin başında Türkiye bulunduğunu, bunun jr;,.., "';71; t,,<:l<-ilR.i: halinde catrsarak, bazı z?manlar çok mühim köprübaşlarına kendi adamlarını geçirdiğini 1:'1.1 p·izli teskilatın inkılapcıhğ ı temsil eder görünerek ari'a neter imize ve dinimize saldırdığını, 1944 de 'Tj",,.ı,"~i"ııpı';nk+rle halinde t~vkifJe,inin bu teski.Fltın eseri olduğunu sövliyen Ha lük Karamağaralı bundan sonra sözüne şöyle devam etmiştir:

dafiliğini yapanları heyecanlı bir dille tel'in etmiştir. Salon bu heyecanlı konuşma esnasında "Kahrolsunlar" sesler-iyle çmlarnışttr NAZIlH HİKIHET'İN LEHİNDE HAREriETLER Halil Soyuer'in ateşli konuşmasını müteakip, Türk Milliyetçiler Derneği Ankara şubesi başkanı Sami Yavrucuk söz alarak dinliyerılerin şiddetli alkrşları arasında Türklüğün ve Türkçülüğün düşmanı komünizmin dışarıda ve içerideki faaliyetlerini izah etmiştir. Hatip konuşmasını Nazım Hikmetin hususi affı icin uğraşanlara intikal ettirdiğinde binden fazla dinleyici "Ahmet Emin! .. diye bağ ırrnış trr Sami Yav., rucuk Ahmet Emin'in Nazım Hikmet hakkında vaz., dığı medihkar cümleleri naklederken dinleyiciler "Dön. me !.,. diye bağırrruşlardır Bu heyecan içerisinde Sami Yavrucuk, Ayhan İnal'lın: Zaferden zevk, sazdan sözden değildir; Kinimiz var, öyle azdan değildir, Bu lclrıi giitmeyen bizden değildir. Onları da düşman bileceğiz hey! şiirini okumuş ve şiddetli alkışlarla karşrlanrrus tir Sami Yavrucuk, Ahmet Emine hitaben söylediği :;U sözlerle konuş.nasmı bitirmiştir: "Ey Ahmet' Emin Yalman, seni Rusyaya kaçan korrıüntst Vi" Türk ordusunu isyana teşvik eden Mos , kof uşaih Nazım Hikmeti metheden. ona müstesna insan di verı ve orıun lehinde neşı-iya.t yaparı irısn n olara.k Itha.m ediyoruz. AIIah. bu miHeti senin. gibi guzetectlerdorı lcorusun,"

m

bahis rnevzuu olacağından 'I'ürt: ahlakı icabı toplantıda kendilerine rnüdaraa hakkı verilmek için, adreslerine hususi mek tunlar gönderilerek davet Edilmişlerdır. Toplantıda Ankara ve Istanbulda çıkan gazete muharrirterl de. hazır bulunmuşlardır

ve takttktertul lılr daha göz önüne serrnek YC ••• Ye g afl e t Içinde yüzen bazı aydınların ibret alarak uyarıma lar ı için toplantı rrıevzuu yaptık,» ıUZIL şAİRİN KıZıL MASRESİ Bilahare kürsüye gelen Halil Soyuer, Nazım Hik., metin vatansız bir görüşü ifade eden şiirlerinden parçalar okumaya başlamış ve Nazım Hikmetiri rnü,

rgi .co

28_7 _19,51 Cumartesi günü saat 18 de Halkevi konferans salonunda Türk Milliyetçiler Derneği tarafından "Rusyaya kaçan komünist Nazım Hikmetin hu . susi affı için çalışanları, ona vatansever şair diyenleri ve lehinde neşrivat yapanları terin toplantısı" tertip edilmiştir. Daha önce Ankaranın önemli geçit yerlerinde toplantı hakkırıda Ievhalar asılrmştı Ayrıca Derneğin bulunduğu binanın önüne büyük bir döviz konmuştur. Derneğin toplantıya ait ilanını Kudret, Ulus, Zafer, Arıkara Haber, Hürses, Yenisabah Ve Sontelgraf g a., zeteleri basmıştır. Toplantı günü saat IS de Ankara Halkevi salonu hincahınc seçkin dinleyiciler tarafından doldurulmus., tu. Nazım Hikmeti affettirmek hususunda haz ır la , nan beyannameye imza koyan 185 aydının (!) isimleri

«Na.z'm Hikmet meseleslnt çıkaranlara soruyoruz : Kendilerine atılan çirkefleri hakiki sahiplerine iade ederek, tertemiz bir alınla rrülle'ttrı huzuruna çıkarı, ş:errf'/,

vn tnn ey!fttların'n,

ampuIlerle

Tiir.kçlil0rin

bevtnlert

1'300

bu 185 kişi, bir va· ta ..nsız ın müdani lce sl lerrle r, halekın ve ada.letin sözde miirl;-.fi.ı",.i nerede idiler? n:cımiinizmin Türlüyede Earş!Sına yalçın bir da~ gibi dilölen 'I'ür kcüfük ülküsü olmuştur. Resmi. e:a.:\"ri resmi rnirternadiyerı darbelenmesine rağmen Türk. çülük, dövüldükçe se r tleşerı bir kılıç gibi g üçlenrniş, bilenmiştir, " 1944 hadisesinden so Dri'. öbek öbok toplanan ·Türk. çü lerin nihayet Milliyetçiler Derneği adı altında birlese rek Türk vatanında kornünizmi barmdirrruyacak., Iarrrıa ahdettiklerini söyliyen genel başkan, coşkun alkişlar arasında sözlerine şöyle devam etmiştir: "Nazım Hikmet meselesinin üstünde duruşumuzun sebebi, onun affı veya kaçış; değildir, Cehenneme lcadnr yolu vardı ye lfiYIK olduğu yere gitti, Biz bu hüdlsevt beyne lmtle l komünist teşkilatının içerde ve dugı.ı:ıd't blztrnle n.Mıl. ı.!~rw~tığmı, komünist metod mumlulc

Icaynatahr-kerı

MİLLİYETÇi GENÇLİGİN KOMÜNİzM VE NAZıM HİKMET ALEYHİNDE FAALİYET İ Türk Mi1Iiyetçiler Derneği umumi katibi Erhan Löker, Nazım Hikmet hadisesinin bütün safhalaı-ında milliyetçi gençliğin hattı hareketini aksettiren ve Türk milliyetçiliğinin komünizm e karşı genelolarak durumunu belirten özlü bir konuşma yapmıştır. nu konuşmada komünizme karşı teşrii, kazai,· Ve icrn.i kuvvetlerimizin çalışmalarını teşrih etmek ve bilahare 1945 yılında faaliyete geçen milliyetçi derneklerin me, saisini zikrederek, Nazım Hikmetin affedilmemesi için Reisicumhura, Başbakana ve Meclis Başkanına çektikleri telgrafları okumuş, sonra T, M, D. nin kuruluşu hakkında izahat vermiştir. Bolşevik Nazım Hikmetin Türkiyeden kaçışının faydalı tarafları ola, bileceğini de söylemiş ve şu iki .maddede göstermiştir: 1 - Türkiyede memleket içindeki komünizrne karşı uyanık efkarr umumiyeniri komünist cephe aleyhine bir defa daha uyanık olması ve bin defa daha mirtenebb-.r kalması için Türkiyeye hiç kimsenin yaparruyacağı hizmeti yapmıştır.


ORKUN

AFFINI

Günün en önemli konuşmasını yapan, T. M, D, Cnııel , İdare Kurulu üyesi Abdullah Savaşçı, bol vesikalar+ı. Nazım Hikmetin affı için çalışan 185 Türk aydmuun durumunu

ve düştükleri

gafleti

açıklamıştır,

Toplantıdan bir gün sonra çıkan Ankara Ve İstanbul gazeteleri çeşitli derecede ehernmiye t vererek hadiseyi a kse ttirmişlerdir Bazılannın sadece kısa bir havadis şeklinde sütunlarına aldığı, baz ıla r ınm ise küçümser bir eda ile bahsettikleri bu toplar.u 1:a1-:kında bilhassa ikisi dikkati çekmiştir. Bunlardan Zafer gazetesinde, toplantının kısa da olsa birinci sayfada ve tamamen bi taraf olarak 'raber şeklinde verilmiş olması dikkati cekmistir Cünkü. toplantıda okunan ve Nazım Hikmetin affını isteyenlerin listesinde bu gazetenin sahip ve başyazan Mür»; taz Faik Feniğin de aleyhinde bazı tezahiu-at v a pi!., rnıs tı Buna rağmen gazetenin, hiç olmazsa tarafs ı; kalabilmek gibi şahsi endişecilikten bir sıyrthş göster; mesi. Mümtaz Faik Beyin şahsını korumak gayesiyle bu milli mevzua karşı cephe almaması takdirle karşılanmıştır, Mümtaz Faik Beyin gösterdiği rnüsarnahaya karşılık, Yeni İstanbul gazetesi, Kore,'de Mehmetçiğin üstüne açılan «havan barajları» ateşi gibi bütün içindekileri açığa vurmuştur, Bu gazetenin yazısı, birinci sayfanın baş tarafını üç sütun üzerine işgal etmişti, Başlığında dört çeşityazı kalitesi kullanılarak şöyle deniliyordu:

·1

:1 'ı i

]

i

j

1

i

i

j j .j

i

'i

i

i

"Güya komünistleri tel'in için yapılan bir toplarıtıda. memleket münevverleri töhrne t altında bn-alcıldı, - Komiinistle:'i himaYe ettikleri söylenen mernlekettn 185 münevverİne galiz küfürler sarfedilmesi üzeı-Ine Emniyet birinci şube teşkilatı hareketsiz kaldı, _ Ha , dise Ankarnda büyük bir nefret uyandırdı."

ken

Nazım Hikmetin orduda lhtilaf hazırlığı ile İspanya ic harbi tarihlerinin yakınlığına isaret etmiş, N .zir» Hikmetin hapishanede istisnai muamele görerek türlü para kazanma vollarını bulduğunu anlatmıstır Nazım Hikmetin komünist olduğunu en cahil kimselerin bile bildiğini, onun haksız yere hapis edildiğini sövIiventerin zımnen Türk adliyesine hakaret ettiklerini, adlive kararnun Nazım Hikmet kactık tan sonra ne kadar isabetli olduğunun anlaşıldığını belirten Savaşcı. bu hürriyet ve adalet kahramanı kesilen avdınların bir günahı olmıyan idealist Türkçüler tabutluklarda ;. iskence görürkeri nerede olduklarını sormuştur

DiJ'ol'1ar'?

m

HUSUS! İSTEYENLER

HİRi\lETİN

Guz c te le r Ne

',:

rgi .co

NAZıM

muyordu Bunun üzeı-ine "Gelcmezlcr,! Yüzlet'i yo k l., sesleri duyulmuştur, Son olarak şairlerimizden Ayhan İnal, !{ızıIJal'a 'oc Guff lle re., adlı şiirint okumuş ve tezahüra t arasın .:'1 toplantı sona e rrnis ti r

de

2 Yine Bolşevik Nazım Hikmet Rusyaya kaçmalda Komünist serbestisi içinde neler söyliyebile, ceğini açıklamakla Türk milliyetçiliğinin Türkiyede komünizm menularında ileri sürdüğü tezler hakkında kuvvetli deliller vermiş ve Nazım Hikmetin Rusyaya kaçtığı zaman Moskova radyosunda yaptığı konuşmayı • onu kurtarmak için imza atan gaafillere ithafen okumaya başlamış, bunun üzerine kalabalık kütlenin nefret dolu tezahürler'i salonu birdenbire kapuyarak Na, zım Hilemetin aleyhine "vatansız, piç., gibi sözler söv, Ierımiştir Hatip Bolşevizme karşı kurulan cephenin şerefli bir üyesi olan Türkiyenin en son ferdine, en son ferdinin en son nefesine kadar komünizme karsı çarpışmaya hazır olduğunu söylemiş, bu azmi n yanında teşkila tlarımasıru en hücra köşelere götürecek olan T, M, D, den bahsederek alkışlar arasında sözlerine son vermiştir,

ww w.o tu

:!

Savaser. Nazım Hikmet.in affedilmesi için imza atan, lara geçerek A, Emin Yalman'ın 1919 da yazdığı makalelerden parçalar okumaya baslavınca salonda nefret tezahür-lert ,ıcörl'llmüş, "Dönmeden baska bir sev belc. lerımez» sesleri duyulmuştur, Ahmet Cevat Emreden de bahsederek bu adamın 1920 de Rusyava kactığır.ı söylemiş, Trabzonda linç edilen komünistlere ait yazısını okumuştur, Yazı da komünistlerin denize atıldıkları kısma gelinCe halktan "ellerine sağhk., sesle-ri duyulmuştur, Nazırmn kurtulması için üo sosyalist şair, (Orhan Veli, Oktay Rifat. Melih Cevdet) in aclık grevi yaptıklarını anlatırken ön sıralardan bir genç "gizli gizli yerler" diye bağ ırrruştrr

Falih Rıfkı, Behice Boran, Adnan Cerngi l, Mehmet Ali Aybar'ın yazılarından örnekler vererek bunların mahiyetlerini dinleyicilere anlatan hatip, Nazım Hik , metin affı için imza veren 185 aydının isimlerini te , ker teker okumuştur, Bunlardan bilhassa Falih Rıf k ı. . Iadir Nadi, Mümtaz Faik, Hamit Şevketin adları 0kununca halkın galeyanı son haddini bularak aleyh; teki tezahürat sesleri salonu kaplamıştır, . Abdullah Savaşçı alkışlar arasında kürsüden ınınce Sami Yavrucuk tarafından adları okunanlardan kendilerini müdaf aa etmek isteyenler kürsüye çağırılmıştır, Daha önce kendilerine hususi davetiye yo lla n . masına rağmen, bunlardan hiç biri toplantıda bulun.

Gazetenin yazısı, bu başlığı tasıvabilecek bütün iftira ve isnatları da ihtiva ediyordu, Bunlardan bilhassa siyasi bir taktik güden ve derneği Millet partisinin bir organı gibi göstermek gayesini güden satırlar verilen haberin sıhhatinin derecesini de gösterici idi Dost ve düşman herkes bilir ki, Türk Milliyetçiler Derneği, müstakil vatani vicdanların bir araya gelme sinden meydana çıkan Ve hiç kimsenin aleti olmayan bir teşekküldür Bütün partilere karşı da aynı derecede ve eşit bir zihniyetle hareket edilir,

Öte taraftan, . gazetenin "manşet" olarak aldığı cümleler. toplantı hakkında verdiği haberin bütün sıhhatini belirtmeye leifayet edecektir, Ayrıca bir şey söylemeye lüzum yoktur. Dernek merkezine peyderbey gelen mektup ve telgraflardan, bu hareketin bütün memlekette geniş ölçüde ala ka çektiğini ve Türk milletinin komünist aleyhtarı cephede ne derecede azimle yer aldığını göstermektedir,

I

Gelecek saymuzda Nazım Hikmet'i koruyanların '!e affı için çalışanların listesini ya. yınlıyacagız.

~~~~~~~~

i-

i

·1 :1

i

'"

'I j

i j


m

rgi .co

ken

REŞİF ! Halil Özyürük "Ticanilerin yabancı bir kaynaktan yardım ve direktif aldıklarını tesbit .ettik !", demiş, Dikkat edelim, "Şüphe (diyoruz" filan değil de, doğrudan doğruya "tesbit ettik", Aferin! Şu halde Halil Özyörüğe, er veya geç, bu tesbit ettiği ala kay ı açıklamak düşüyor, Tahkikatı yapanlara da bunun de; lillerini hazırlamak

şerefi (!) ile mü tenasip bir hediye götürürdü Hiç olmazsa, mesut günün şerefine birkaç yüz Türk mmtecisi daha teslim eder, büyük dostumuzun gönlünü memnun ederdi Ah, şu demokrasi denilen karın ağrısı da nereden çıktı? MU AMi\'IA ? ! Gazetelerin bir köşesine sıkışmış, fakat manidar bir haber: Başbakan Musaddık İrandaki bütün Yahudi, leri memleket dışına sürüyormuş, Bunlar 'Türkiye yolu ile Filistin'e gideceklermiş. Bir nokta dikkat ve hayretimi çekti, Neden Tür , kiye yolu ile? Bir harita açıp bakarsak görürüz ki, İran ile Filistin arasındaki en kestirme ve tabii yol Irak ve Suriye yoludur. Türkiyeden dolaşmak, Nas ; rettin Hocanın kulağını ense arkasından dolaştırarak göstermesi gibidir, üstelik Türkiye _ İran arasındaki yollar da bozuk ve sapadır. Acaba yurdumuz, bundan önce bütün Yakın doğudaki kcrnüuistlerm en serbest şekilde cirit oynadık., ları bir' toplanma ve hareket üssü olduğu gibi, şimdi de Yahudilerin keyiflerine en uygun, isteklerine en boyun eğen, en rahat dolap çevirecekleri, içinde cıvıl cıvıl kaynaşacakları, bir hareket üssü olarak tepe tepe kullanacakları bir yer mi olmak yolunda? Yoksa bizimkiler onları telli mumla davet etmiş olmasın? Hani bazıları eder mi eder! Geçerken biraz daha Yahudi kokusu alsalar, onlara göre, kardır, Hele birkaç çıfıt ta Türkiyede yerleşti mi, esaslı kardır, GiL nün birinde yetişip Vatan veya Yeni İstanbul'da makaleler yazmasalar dahi, hepsi reyini mutlaka "İrıkı., Iaplar ın Korunması" lehinde verirler ya! BAYRAK VE FORS Ankaradan bir ülküdaşımız bize duygulu ve heyecanlı bir mektup yazmış, Celal Bayar Büyük Millet Meclisi binasına girdiğinde binanın üzerindeki Türk bayrağının indirilmesinden ve yerine cumhurbaşkanlığı fors'u çekilmesinden ülküdaşımız büyük bir teessür duymuş, Ülküdaşımızın yerderi göğe kadar hakkı var, Cumhurbaşkanlığı fors'u (ayyıldız taşımasına rağmen) hiç bir zaman 'Türk bayrağının yeıini tu tarnaz ülküdasrrmzın itiraz ve şikayetinin can alacak noktası bu fors'un çekilmesi için Türk bayrağının indirilmiş ol. ınasutır. Direk durumu her iki bayrağın da çekili durmasına elverişli değil ise, her halde Türk bayrağından değil cumhurbaşkanlığı Icrs'undan fedakarlık etmek gerekirdi, Kırallar ile cumhurbaşkanları arasındaki esaslı farklardan biri de, kıralların (bazı müelliflere göre) şahıslarında bir' hakimiyet unsuru bulunması, ve fakat cumhuriyetlerde hakimiyetin tam ve iştiraksiz

de

YAHUDİ VE ŞEYTAN Kayseri'deki bir okuyucumuz soruyor: Farmason, dönme, siyonıst sözleri ne dernektir ? Aralarındaki fark nedir? Hangisi rnernleke te daha zararlıdır? Okuyucumuza bir cevap verelim ki, hem çok kes, tirme, hem de çok doğru olsun: "Farrnason., , "dön, me" .siyomst" demek; önünde sonunda hepsi «Yahudi» yani çıf ıt demektir, Hepsinin de yolu ve gayesi birdir: Kendi çıkarları veya o bitmek tükerımek bilmez ezeli Yahudi ki ni uğruna içinde yaşadıkları milleti ze , hir lemek, yıkmak ve kıskıvrak bağlamak, Onlar her devir'de ve her yerde ayni şeydir, Yalnız kılıkları ve adları değişik tir. Tıpkı Şeytanın hep aynı şeyolduğu ve fakat İblis, Hannas, Recim, İfrit, gibi alabildiğine değişik adları bulunduğu gibi,

ww w.o tu

Ya "niz bir nok ' a düşündürücü:' Acaba devlet kuşu :"ngi dovletin başına konacak? Amerika mı? Haddine rni düşmüş Halilciğimizin bunu ağzına bile almak! İngiltere, Fransa v b, mı? Olmaz, olmaz, Köprültı hiç birine razı olmaz! Mısır, Fas? Pakistan? Siyasi rnah, zur yoktur olur, Olur, «Vur abalıya!» cinsinden mükernmel olur, amma" Damdaki kargalar bile inanrnaz Kala kala kalıyor eski göz ağrısı: Rusya, Belki dönüp dolaşıp iş ona bağlanacaktır

Bazan hadiselerin ne garip cilveleri, tedbirlerin ne tuhaf geri tepişleri olur, Belki bu vesileyle Trcanilere karşı her tarafta uyandırılan ki n ve şiddetin ufak kısmı, ister istemez, hızını alamıyarak komünistlere de dokunur ve böylelilde de Halil Özyörük, devlet adamı (I) oldu olası bir tek de faydalı iş yapmış olur, KRElHLİN'DEKİ

DÜGÜN

Stalin efendinin kızının bir Yahudi oğlanı ile düğünü Moskovada büyük merasirnle yapılmış, 15 gün süren düğün Mısır ve İran ku-allarrmnkinden de daha sa taı a tlı imiş, Şs.mpanyası bile pembe renkte ak ıtı l, mış. Gelinin elbisesinin kuyruğu 280 bin dolar (yedi yüz bin Türk lirası) kıymetinde imiş, v , s.. Düşünürken insanın zihni nelerden nelere kayıyor ', Anlaşılan düğünde iki eksik varmış: Biri kuş sütü, diğeri İsmet İnönü, Mübarek kimbilir düğünde bulunamadığına, yine şerefe kadeh kaldırıp öksürüklü sesiyle vecizeli dostluk nutukları çskemediğine ne kadar üzülmüştür ... Eli de boş ~itmezdi hani .. Elbette


9

ORKUN

3u öylesine bir perdedir ki arkasında her oyun oy::znabilir, her hakikat gizlenebiHr. Arkada gizlenen ::::.:....:akattek bir meczubun hareketi ile birbirinden ayçeşitli kendi halinde ve kimseye zararı dokunmaz =::darlık hareketleri olabilir. Hakikat kendine göre ~..:zel. derin tarafları bulunan şu veya bu felsefi, dini :.:. görüş olabllir Hakikat alelade bir dolandırıcı ve sahtskarm masum ve saf kimselerin dini duygularını ::, . mar ederek maddi menfaatlar toplarnasından iba., ==- pek basit bir h;lrlise otabiti r. Hakikat su veva bu, -2- a bovalı perdelerin arkas-nda saklanan bombos bir :::':ç ik ve uydurmacıhk olabilir. Hatta hakikat belki. yiı., _üne en fazla Iarıe t yağdırılan, «aferin, tam istediği=iz havayı ve bahaneyi yarattm» diye sırtını sıvaziayan =:r el olabilir. Meydana ne çıkarılacağına gelince, Bilerneyiz Her şey çıkabilir. Yalnız hakikat çıkmaz.

-:-- Barıman - Gökyay

3-0 3-0

Türkeş Türkes Türkeş Türkeş

-

Sançar Tümtürk Barıman Gökyay

0-3 3-2 3-1 3-0

- Sançar - Türkes - Barıman Gökyay

1-3 2-3 3--1 3-0

Tümtürk Tümtürk Tümtürk Tümtürk . :--'.-

I':.:' '. ~ :; .

Barıman Barıman Barıman Barıman

-

Sançar Türkeş Tümtürk Gökyay3-1

m

Gökyay Sançar Gökyay Türkeş Gökyay - Tümtürk Gökyay - Barıman

0-3 1-::ı 1-3

0-3 0-3 0-3 1-3

Neticede Sançar 12 sayı ile birinci, Türkes 10 sayı ile ikinci, Tümüirk 8 sayı ile üçüncü, Barıman 6 sa. yı ile dödüncü, Gökyay 4 sayı ile sonuncu oldular, İkinci satranç şampiyorıluğuna yine aynı oyuncular katıldı, Bu seferki karşrlaşmalarda herkes birbiri ile ikişer oYl\n "oynadı. Her oyunun iki sayısı vardı, Kaza. n2J1 her oyun için 2, yenilen O sayı alacak; berabere biten oyunların sayıları iki 'tarafa da birer sayı ve: rilmek suretiyle bölüşülecekti, ~.

ww w.o tu

ken

de

=

Sançar Sançar

rgi .co

c.arak millet te bulunmasıdır Bir hakimiyet remzi ::an bayrağın indirilip yerine başka bir bayrak cr-ki l=::esi ancak o ilk bayrağın te.msil ettiği hakimiyetin :-ı:::-ine bil' başka hakimiye te bırakması halinde manalı ::::- hareket olabilir. Cumhuriyete (bütün icaplarıyla olmasa bileana -.::-.suru ile) kavusalı bir yılı geçiyor. Artık yavaş yavaş _"':"'":1huriyetin icaplar-ına, havasına, ruhuna, ve merasi., :::-":::-ıe kendimizi ahst ırrnağa bakalım. Çünkü, Nasrettin :=:-x:anın Karımla geçinrneğe niyetim yok ki adını öğ::-==:eyim!,,,demesinin tam zıddına olarak, bundan son, ~ r.eplmiz cumhuriyet içinde. bütün icaplarıyla hakiki ---::i1uriyet içinde, yaşıyacağ ız HAKİKAT 3ir okuyucumuz da: «Ticaniler hakkında bir sürü --::Tiyat yapılıyor, fakat işin hakikatı nedir? Şimdiki -==':kikat sonunda ortaya ne çıkacak?", diye soruyor. l'icaniler gürültüsü 27 yılın tipik taktiğini arzedi. _ u::-. Bir sürü pa tırdı Hep aynı kaynağin tertip ve tes, -::"yle yapılan bir sürü tel'in toplantıları. Malum ka''''''''-' erin malum eda ile hücumları Bir umacı ki dün. _::.da ne kadar kötülük varsa hep onda ve diğer taraf-:= oütün bunların hedefinin ağzından tek he ce szrdır-ıl., =-::or'-

*

1944-1945 TEN HATIRALAR

Tophanedeki askeri ceza evinde Türkçüler arasın;" iddialı ve heyecanlı satranç ve dama musabakaları :~;)Jlırd',. Satrançta İsmet Tümtürk, Alp Arslan Tür:;:eş ve Nejdet Sançar; damada Orhan Şaik Gökyay. "Z':.:suf Kadıgil ve Demircioğlu Cebbar arkadaşlarını ;"':ıa çok yenerlerdi, Bu iddialı Ve heyecanlı musabakalar ,nihayet ha. :;:=:n idaresinde resmi bir şampiyonluk yapılması fik::::ıl "doğurdu ve karardan önce iki satranç, karardan serıra da bir defa dama şampiyorıluğu yapıldı, Birinci satranç şampiyorıluğu musabakasına Nejdet =2l1çar, Alp Arslan Türkeş, İsmet Tümtürk, NurulL Barıman ve Orhan Şaik Gökyay katıldılar, Üç au alanın kazanması ve kazanana 3, yenilene 1 sayı =erflmesi şartıyla yapılan bu ilk karşrlaşmada oyun. _ . ar birbirlerine karşı şu neticeleri aldılar: Sançar - Türkeş 3--0

Sançar-

Tümtürk

&--1

Bu seferki

karşıtasmada

Türk eş Türkeş Türkeş Türkeş Sançar Sançar Sançar Sançar

şu neticeler

alındı:

Sançar Tümtürk Barıman Gökyay

2-0 2-0 2-0 2-0

- Türkeş - Tümtürk Barıman - Gökyay

0-2 2-0 2-0 2-0

Tümtürk ~ Türkes Tümtürk - Sançar Türtürk - Barıman Tümtürk Gökyay

0-2 0-2 1-1 2-0

Barıman Barıman

0-2 0:.......2

Barıman Barıman

Türkeş Sançar - Tümtürk _. Gökyay

Gökyay - Türkoş Gökyay - Sançar Gökyay - Tümtürk Gökyay Barıman

1-1 1-0 0-2 0-2 0-2 0-1

Neticede Türkes 16 sayı ile birinci, Sançar 12 sayı ile ikinci, Tümtürk ve Barıman 6 şar sayı ile üçüncü. Ve Gökyay ı sayı ile sonuncu oldular,


10

ORKUN

l\BDtrLHAH

HAlHİD

HArKIND,-\

HAMID'DE

NOTLAR:

3

MiLLiYETeiLiK

VE VATANSEVERLiK

.>

III

p

"Kıralla kıralıçe hel' zaman bulunur: Vatanla mlIlet yaşasın! Vatanla mllIet !.." Avnı sahnede kıralın gelmesi sırasında "Kıral gelivor t, Yaşasın kıralımız Rodrik .. diye bağıranlara kar'sı Merkado yine hükümdaı-ın değil, vatanın yaşaması la., zım geldiğini:

ken

«- Vay insan mllleto aşık olamaz mı Imiş? Senin muhabbet edeceğin kadında ne var: Güzel bir çehre, hoş bir tablat, nazlı bır endam, tatlı bır bakış, tatlı bir Ia.krr-dı söyleylşten, biraz da ırfan ile zeküdarı başka bır şey yok. Düşündüüün zaman, hep o çehre. ~.o tabia.t hatırına g-elecek; gördtiğiin yakit. hep o erıdamı ~örüp o lükrrdryı Isltecekstn, Fakat bir rrıille tt e.. Bir millette ne yok .. Seva p için mlnberde umuma hitap eder görgülü ihtiyarlar, muharebat ve edebiyat üzer-ine seyf ü kalem kullanır yiğit gençler, medrese k dseler inde elfnden kitap düşmez çalışkan çocrıklar , siyasiya.t ve riyazlyat:ı. istila etmiş vüzera; lıl, lcero lva t Yı' ke~fi~·"t alemlerinde te re ı-rüt göstermiş ıılmlii,. ez kiva. h iike rrıa ; şaktr darun ı kendi mer tebe.! kemaline isal e tmedilcçe rrülle tin saadet terakldsi ha~ıl olnrruvacrığrru vn ld nerı bilmiş binlerce üstad, it tih n.tı ile tevh lt sayesinde Insarıtvett bir noktada cern , etmeve hazirtanrms yi.iz binlerce mücahit, Allah verr-i,,! ol a n kırdeşliğ"f' faik surette birbirine muhabbet etmiş bir tn k ırn vef'aka.r \'1' sadık muhipler, müdavatmda feda-yi can edereesine bezl-i vücut eyl erniş birçok munsif ve h:lzik etibba, senin senliğinden g üze! bir kaç yüz bin kadın, t asavvur edeceğinden marifetli hir kıç yüz bin güzel yar. Düşündüğün vakit, hepsi gözünün nürıe g-elir. Gözünün önüne geliHkçe hepsini bir kere daha düşünmek istersin. Bum' millet sevdası demezler de ne d er lcr ?» (Tarık, S. 110 -

sma vücudunu sipc r etmek. bir karı') yerini cüi:netmernek için canını ve rrnek. harab 'olmuş bir tarafını elinden ı;el(li;}:i derecede onun tamirine tavassu t g-öster_ ınci" bir kusurunu g'iirlince dilimin döndi.iltii kadar sô vle vln lh tu r eylemelde ispat olunabilir. J\Iillpti se vt- , rim çünkü vivece ğlmi ve ren millettir,.. (S. 130-140). Bu sözlerle iki Arap kızının ağzından millet ve va tan sevgilerine dair Haznid'in fikirlerini dinlemiş oluyoruz. Tarık pivesinin diğer sahnelerinde de vatan sevgisinin her sevderi üstün olducunu belirten başka sözler de var. AranlarIa İspanyolların carpısmak üzere olduk; lar'nı gösteren bi r sahnede bunun örnekleri bulunuvor Merkade adlı ünlü bir İsnnnvol subayı savasa hazırlaru k en ve ölürtc=n snvlprHai sözlerle "}ıpr .spvin üstünde vatan sevaisi.. fikrini havk.rıvor: Aranların ne., hirlpr; R'p('prek jlpı:lpn;kleri V tsnpnvnıı"r'n rı" ""v"<.a }ı"z'rhnn,k1arı. hıı ""hnenp "Yas"s'ıı kıral' Yasa sm kıralice., diye bağıranlara 1{ar51 Merkade'nun karşılığı şu vatanperverane sözlerdir.

m

Abdülhak Hamidin vatanı f ik irle ılrıi tesbit ederken, şair-i azarna ilk büyük şöh retini temin eden Tarık adlı meşhur eseri de unutmamak lazımdır, İslam _ Arap tarihinin genişleme cağırun mühim bir faslı olan Endülüs zaptı vakasını hikaye eden bu eserde, Hamid, Türk olmivan vaka kahramanlarının ağ ızla ı-tvla bizim önümüze vatanseveı-lik sahneleri koymuştur, Eserin bir faslında vaka şahsiyetlerinden Muslim ile Azra , nın konusmaları sırasında bunun en güzel bir örneği var: Müslim Azra'ya asıktır. Sevgisini anlatmak isterken Azra ona "IHilIeti benden ziyade sev ki herı de seni sevevim., divor Müslim'in bu söze verdiği karsıhk su: "İnsan bir i': ii7. el c ası!, o l-rr. bir millete aşı\{ o lrnnz l., Bu fena söz, milletin niçin sevilmesi gerektiğini anlatmak için Harnid'in hazırladığı bir f ırsat trr Azra'nın a~zından şunları di nliyoruz :

Ne.id et Sançar

rgi .co

Çiftçioğlıı

de

Yazan:

ww w.o tu

- İspanya yaşasın! .. sözleriyle tamamlıyor İspanyolların bozulup ta kaçrnava basladıkları anı anlatan sahne de böyle. Arapların hücumları karsısında İsparıvo llar duramavınca Kıral Rodrik "Ah l kaçıyorlar: .. Ah I kaçıvorlar! .., diye dövürıürken, Merkado vurularak düşüyor ve ölmeden önce şu sözleri söylüyor:

ü

Fakat

Ben kaçrnıyorum senin için değil!

Rodrik! Ben, ben ölüyorum! Vatan için ölüyorum. Yaşasın

vatan." Bu kısa sözlerle Harnid, toprak adlı ulu varlığın değerini gözlerimizin önüne koymuş bulunuyor. Ve bize anlatmış oluyor ki yaşaması gerekli olan her şeyden önce vatandır Uğruna can verilecek en büyük varlığın da yi ns vatan oluşu gibi ..

ô

11Z).

Aynı şey bir başka yerde, üç Arap kızının konus. tuğu bir sahnede de var. Bu üç kız konuşurlarken, birisi sorulan bir soru üzerine en çok sevdiği şey olarak şunları sayıyor: Hak, ıslamiyet. vatan ve millet ... Bunların niçin sevilmesi lazırndır ?» sözüne karşı söyledikleri şunlardır: Vatanı severim; çünkü onun sayesinde ömür sürüyorum. Toprağının üstünde gezdim, geziyorum. Altında yatacağırn, Vatan muhabbeti, vatanın bir ta"-

Hamid'irı piyes tarzındaki diğer eserlerinde de vatani ruh sahneleri az değildir. İhtiva ettiği fikirler bakımından mühirn bir eser olan Sardanapal'ı bu ada, da savabiliriz. Asur tarihinden alınmış bir vakanın hikayesi olan bu eserde vatansever olmaın meziyeti, vatan aşkının üstünlüğü, vatan m yüksek değeri kuvvetli mısralarla ifade edilmiştir, Mesela eserin üçüncü manzar'ında Asur kıralı Sardanapal'ın kızı Yudes ile aşık: Akın'ın konuştukları .sahnede "aşklarin üstünde va tan aşkı" fikri şu beyi t1e anla tıhyor:

0'0

Hamiyyet Id a.şlc-t vatandır, ona ftüWn aşklar paynia, olmalı l.,

(,El 45)


.~: .•.". ...

-'--:~.-:-:--"'-.--:-.~-"-:".-

11

ORKUN

m

Kemal ile Karıburun konuştuğu bir yerde vatan hazine olarak gösteı-i!mektedir.· Kemal'in ha r valf nin "bir milletin de yari va tandır.' .. demesi üzerine, Kanbur, «vatan nedir, toprak değil mi? ". diYe soruyor. Kemal'in hayalinin karsı lığ: şu: Aneale o toprak haz irıedlr. (S. 110) Gökten yere inen Dilsad ile Karıbur'un UZUn bir konuşması olan Arzlle r'de, de, vatan aşkının büyüklüğünü anlatan güzel parçalar var: Anlatılrnaya layık en büyük aşk vatan aşkıdır. DiL sad'ın ağzı ile Harnid bunu şöyle söylüyor: Tasvire bence aşk-i vatandır cedir olan, Hern . rütbe.I muhabbe t-I Rabbüllcurtholan Zira odur necatına bais cemüat!n, Zira odur devamına mani fecaatin (S. 31) Yine Dilşad'ın ağzından; va tan bü tün erkeklerin ve kadınların maşukasıdır: vatan aşkı sevap olan bir aşktır; sevgili aşkı ferdi bir ihtiyaç ise, vatan aşkı da milli bir ihtiyactır gibi güzel sözleri şu rrusralala dinIiyoruz : l\1:lşuka-i zükür ii nisadır o valide :

rgi .co

'(S. 68)

Bir aşk.i abitlaneye şayun değil midir? Şayarı değil midir, bu nümüyurı değtl midir'? Aşk.! vatan değil midir Allah için sevap? Elbette öyledir ..• (S, 68)

de

Aynı söz yine Akın'ın agzından son manzarda ~LI rmsra sck li no girmiş bulunuyor: Vatan uskrnn her şeyolsun feda! (S. LG;}) Millet ve vatansever olmanın hayatın en mühirn değeri ve gayesi olduğu da şu beyi U~ an la tılryor : Vn tn.npe ı-var ol, bir de sev milleti; Bilirsin hayatın nedir illeti. (S. 93) İstibdadın çok güzel bir hicvi olan bu eserde, yukarıya aldığım kuvvetli misı-alardan başka, vücudun va_ tarıa ait olduğu: bir sultan giderse yerine bir başkasırnn gelebileceği, lakin vatan giderse yerine başka va tan bulurıamıyacağı gibi va tanperverane fikirler de bulunmaktadır Buraya kadar Harnid'In piyes tarzındaki dört es e., rinden (Eşber, Nazife, Tarık ve Sardarıapal) ondaki vatan ve millet sevgisinin apaçık olmıyanları bazı örneklerle sıralanmış oluyor. Bu dert eserinden başka piyes tarzındaki diğer bazı eserlerinde de yine aynı ruhun rnahsulü sayfalar ve fikirler vardır. Maksadı-n burıla, rın hepsini birer birer sıralamak değil, Harnid'deki bu cins va tarıi fikirleri umumi olarak mütalaa etmek oL duğundan, onlara temas etmiyeceğim. Bu bahsi, şair-i azarnın birbirleri ile ilgileri fazla diğer üç manzum eserinden aldığım bazı vatani fikirler ve örneklerle bi tireceğim: Bu üç eser; TayıfIar Geçidi, Ruhlar ve Arztler.dir. İlhan ve Tarhan adlı piyeslerirıin bazı şahsiyetleri ile diğer bir takım şahısların hayallerinin ve ruhlarının ve nihayet onlardan ikisini tekrar hayata döndürerek kendilerinin konuşturulduğu bu üç eserde pek çok fL kirler bulunmaktadır. Bu türlü fikirler içinde, vatanı olanlar da az değil .. Tayıflar Çeçidi'nde va tani mısraların çoğu Namık Kemal'in havaline sö:vletilmektedir. Mesela; vatana yapılan hizmet için sevinmenin hak, fakat hizmet e trne, menin zillet olduğunu Kemal'in tayf'ı şu misr-atar-la söylüvor :

ww w.o tu

ken

Ferdi bir ihtiyaç o, evet, a~k.i yardir. lVIiHi bir ihtiyaç ise, aşk-i dlyür-du-, Canan-i müşterek demedir müder-I vatan

Oldunsa hadim-I vatan az çok, sevin, oyun. Bir hayrm olmadıysa fakat mülk ü millete, Mahkum olur hayat ü mematın mezelIete. (S. 108) Yine Kemal'in hayali "saygıya değer bir miras" olarak vasıflandırdığı yatan sevgisinden bahsederken bir millete bir va tarıın muhakkak lazım olduğunu şöyle anlatıyor: Lazım nasıla hftke bugün savf ile şi ta., Elzemdir öyle şevk ile dihkane rusta, Şehriye ev behirneye in, halka memleket (S. 10i) Haya tta insanlar için en lüzumlu şeyin vatan S8'/gisi olduğunu, bu eserin meşhur siması olup bir çok kereler şairin fikirlerine tercüman olan Karıbur : Sa ke n yatan muhabbet; faniJ'e maveeeb : (S. 108) ve sevgilerin en daimisinin de vatan muhabbeti oldu. ğurıu Kemal: En daimisi bence muhabbetlerin odur! (S. 101) misı-aları ilc söylemektedir. Yine Kemal'in hayali, va , tanı şu rmsralarIa vastflandn-iyor : ğ

Bir milletin

meda.r d ma.lşet.i, Mahsnl .I zlndeg ist, debtstarı.t sarı'a ti, Tarih.i şarıı, Iıeylcel d ieliH ü rif'ati l\IeYda.n_i ha rbi, meşherl, mirkati, menset. Mlzarr.t kadrvü kıymeti, rrıe'vası, meleei, 'XLın5&I·irulıu, meşher-I ahlakıdır vatan (S. nO) yeg'arıe

(8.67)

Buraya kadar olan sözlerden ve verdiğimiz ör nek; lerden çıkan sonuç şudur: Abdülhak Harnid'in Eserlerinde millet ve vatan fikri büyük bir yer tutmaktadır. Ne şekilde olursa olsunlar, bu fikirleri n hepsini bir bütün olarak düşündüğümüz zaman, Tanzimat şair-i azamı, millet ve vatan edebiyatımızın - Namık Kemalden sonra - diğer büyük bir siması olarak gözükmek , tedir Çiftçioğlu Nejdet Sançar •.

$ ••••

~.~

ot. ~

•••

~

VER. TANRIM! Ver Tanrım. artık ver eski kudreti Dağları yaracak kılıncımı ver! .. )ur bilmez, sus bilmez, ferman dinlemez Eski ülkemize akıncımı ver! .. Ah, bir otağ kursak idi! yarıma Sen gel düşman susamışsan karuna -, Tanrım! .. Bekletmek mi; düşmez şarunu, Ya bu dertle öldür, ya hıncımı ver! .. Yığın yığın düşmarıma ne dedik? Bu yurdu da kanımızla ödedik .. O dlyar içinde kurban adadık, Atilii. Han gibi ilköneümü ver! .. Mehmet • .• ~

•••••

~

.$0

.~

~ •••••••••

Zeki Akdağ <it ••

i

~

.. .~


-.'

12

•.....

ORKUN

E cl e b i Komünizm -II-

1 -

Eski edeblvatımızda bağlılık

hayat

ve yaşama

ve haya.tlyat ihtlrası

olmadığı

da yoktur.

2 - Eski edeblvatırruz benciidir; onda ne Insan. ne de içinde yaşadığı cemiyet vardır. İnsan ve cernlyete arkasm- çevirmlşttr

dır. 4 olan

Onların kullandığı dil. Türkçe değildIr. Bizden tarafı yoktur. iHuIıtevl1 da, şekil de tamamen

ya bancıdır. Ve

m

ww w.o tu

ken

3 -Bu edebiyat samImi değildiı'. Eski şairlerimiz ve vazar+arrmız, aşklarında <ıa. nefretlerinde de: övrne ye vermetertnda de g-ayrısamlmi Idiler. Denebtllr ki, edebi mazimiz, yalanın Ye sarnlmlvet.stzfiğtn bir anıtr,

rnadiyerı tekrarlanır; noksanlar daima teşhir edilir; meziyetler asla açığa vurulmaz "İftira ediniz, iftira ediniz, efendiler, bir gün elbet tutar ... fehvasınca, yalancı isnatlarının genç dimağlarcla şüphe doğurmasına gayret edilir. Şa ir ve sanatkardan "yeni .. şeyler istemekle kal. mazlar; şaşırtıcılık ta beklerler Onlara göre, şairler "her şeyden önce şaşırtıcı insanlardır. Deli, acaip, sinirli, ama şaşırtıcı ... Yani tam kendi ruh yapılarına uygun şair tipi! Milliyetçi _ ve he!e _ Türkçu birisinin eseri çıkınca mutlaka bir süküta bürünüder, habersizmiş gibi dav, ranırlar Fakat, eserin akisleri görünmeye başladı mı, hepsi, derhal ağız birliği ile, hücuma geçerler. Bir kaşık suda fırtına koparmak, onlar için, işten değil. dir Edebiyatta "garip .. , resimde "ucube., müzik te "kendi sesimizden uzaklaşrna., ... Ti ksi nt i, nefret, koz. mopolitlik ... Bu sasirtıcı hava içinde, okuyucu, sevircl, dinleyici ne yapıldığını bilmemeli, yapılmak istenilenin mahive tini anlamamalıdır Çünkü, seyirci ve dinleyiciyi uyanık halde butundurmak işlerine gelmez: İdeoloji seromunun telkinleri için en müsait "Zaman, yarı. uyanık arıdır Markscılar icin dei5:erli eser, ideolojik dozu fazla kacirrlrmş olanıdır. Bunun dismda SR.NÜ VP. er1ebivat ile uerasrnaıc hir tükstür. buriuva is+dir F'n k,,,,,,pt1i eserler, komünist yazarlarının elinden cıkar. Hatta:: aynı rnuharrrr komünistken başka, ihtida ettikten sonra baska değerde eser verir. Arıdr-e Cide. komünist olduğu müddetçe, eşsizdir; fakat, "Rusya<1ıw Dönüş" U yazdıktan sonra, adı bile anılmaz. İgrıazio, "Ekmekle .Şa rap .. ve "Fontamara .. rornanlarrnın mü, ellifi kaldığı müddetçe, kabina erişilmez bir kudrettir. Ama, komünizmin, ferdiyeti ve insanda "daima kendini aşmak ve daha yükseklere ulasmak., cehdini öldürdüğünü söylediği andan itibaren, bir hiçtir. Arthur Köstler de öyle. Kısaca komünizm, milli, tarihi, içtimai ve edebi alanlarda "unutma .. ve "unutturrna., yı ilk plana alan, topyekün bir maziyi inkar ve iflasa mahkum etmeğe çalışan bir sistemdir. Alan temizlendikten sonradır ki. şer tohumları ekilmek ve büyürnek için zernin bulurlar

rgi .co

Edebi IHaziyi İnkiir: Komünistlerin üzerinde ısrarla durdukları noktalar; dan biri de, mazi ile olan ilginin ve bağın tamamen kopmasidır Maz iderı bize miras kalmış ne kadar değer varsa. bunların hepsini unut.mağa, değersizliklerini - kendilerince - ortaya koyrnağa çalışırlar. İnsanı, içinde yaşadığı cemiyetten, o cemiyetin mensubu olduğu milletten, o milletin tarihinden uz aklaştu-a., bildikleri nisbette emellerine kavuşacaklar ını bilirler. Unutmak, yahut urıutturrnak : Faaliyetlerinin başlıca gayesi budur: O halde yapılacak şey basittir: Edebi maziyi inkar' Bu gelişi güzelolmaz. Başlangıçtan bugüne kadarki edebiyatırmz ın noksanlarını saçıp dökmek lazım; icabederse, mugalatava bile başvurulabilir Bu konuda söyledilderi ve her zaman te kra rladık., ları beylik şeyleri bilrniyerı yoktur: 2 -

gibi hayata

Hllcrne t

Dizdaroğlu

de

Yazan:

daha

bir

sürü

ınısurlar

...

Peki, bu edebiyatın kıyme t olan tarafı yok mudur? Olmasaydı, yüzyıllar boyunca yaşar mıydı? Ne kadar küçük olursa olsun, bir zümreye hitap etmiyor mu? Bunlar, markserlarm itiraf etmedikleri şeylerdir. Asıl mesele, yüzyılları içine alan bir çağı, bütün kıymetleri ve kıyrnet hükümleriyle. sırt üstü yere getirmektir. Ondan sonra iş kolavdır. Onlara bakılırsa, edebiyatmuz da müsiki , miz de aldatıcı birer hayalden ibarettir, "Pek baii;dasmiş birbirine bu iki dilber Ağlamışlar. gülrnüsler, sararmışlar, solmuşla r, iğne ipliğe dönmüşler Derken günün birinde güneş doğmuş. murat alıp murat veremeden erimiş gl tmişler ı, Masal istediğimiz gibi bitmediğine göre, bizlere de, galiba, kerevetten inmek kalıyor! Dikkat edilirse ma rksçılar yalnız edebi maziyi de . ğil, bütün bir milli hayatı inkara yelteniyorlar Sanatkar, yalancı; onlara karıarı topluluk ta aynı durumda. Dünyada ernsali görülmemiş bir hadise: Yalandan ve riyadan örülrnüş bir ağ, yüzyıllar boyunca. bir rnil, leti sürükleyip götürüyor! Marksçı edebiyat görüşü. mukaddesat ve milli değer namına her şeyi red ve inkarda toplamr, İlk bakışta doğru gibi gözüken harcı alem fikirler, rnüte,

ORKUN'UN 1~26

ncı sayılardan BİRİNCİ

mürekkep

CİLDİ

400 kuruş Arkadaşlarımza

en g-üzel armağan

ORKUN'dur!


13

ORKUN

L Boloğlu

-,

düşüncesi

olunca

yerini

"mülayirn.,«

terked ecek;

Bizi tenkit edenlere, hücum edenlere bir temenni; miz var ki o da; Türkçü neşrfyatın Türkiyenin her tarafında çoğalmasını ve etrafında pek çok arkadaş, ların toplanmasını temenni etmeleridir Yoksa milli hareketleri baltalamağa çalışmak hayırlı bir yol olma, sa gerektir, Boloğlu

Mustafa

Namık

de

Bize hücurn edenlere soruyoruz : Türkçülük bir suç mudur, insanın kendi benliğini anlamağa çalışması bir kabahat mıdır? Milliyetçilik merküresi ile, kendi milletinden, kendi ırkından olan kendi kardeşini iş başına geçirmek isternek .acaba bir vatan hainliği midir? İş başında, bu millet için çalışan, bu milletin bil' evladını görseler iftihar etmezler mi? İşgüzar görüntip te emperyalist gayeler güden, yabancı ideolojinin, yabancı bir ırkın bir parçası olan bir fert vatanı ne hale düşürebilir?

lerin tir,

Narnık

m

Son zamanlarda ORKUN'a, dolayısiyle etrafına toplanan Türkçülere muhtelif çevrelerden hücurnlar artmış bulunmaktadır, Teessürle belirtmek isteriz ki tanınmış gazetelerin ve kimselerin bize hücum edenler safında yer alması bizi üzmektedir, Kendi kendimize soruyoruz: "Acaba nereye hizmet ettiklerinin farkında mıdırlar?" Belki de, hayır, Çünkü biliyoruz ki bize hücum edenler kendilerini hala şef devrinin atmosferinden kurtaramamiş olanlardır, Malum olduğu üzere şefçiler, Türkçülere her zaman, her yerde hücum et. miş ve Türkcülüğü sanki bir yabancı ideolojiymiş gibi kırmağa, devirmeye çalışmıştır, İşte 1944, Fakat şunu iyi anlamalıdırlar ki Türkçülük hiç bir zaman yrkılmayacak, parçalanrmyacaktir, Bunun en güzel misalini 1944 ün suçlu (!) Türkçüleri teşkil eder,

Mustafa

rgi .co

Yazan:

ww w.o tu

ken

Bunların cevapları her halde bize sataşanları ikna edebilecek durumdadır, Çünkü bizim mas on luk gibi gizli bir talimatnamemiz, «sözün gayesi hakikati gtzlemek tedlr.; diye bir parolamız, komünistlik gibi dini yıkrna, şahsi hürr-iyet! baltalama, ahlakı yok etme gibi bil' emelimiz yok. Bizim emelimiz şu ki: Irkımızı, dinimizi, milletimizi tanıyalım, sevelim. Ahlakan, iklisaden kalkmalım Dışarıya karşı yekpare bir vücu t olalım. Netice itibariyle vatanımızı bir cennet yapalım, Namık Kemal'i, Ziya Gökalp'i, Rıza Nur'u, Karamanoğlu Mehmet Beğ'i, Kür Şad'ı niçin saygı ile anıyo., ruz ? Çünkü onlar da aynı gayenin tahakkuku için çalıştılar. Bugün -hir Türkiye Cumhuriyeti ayaktaysa bunun en büyük sebebini onlarda aramalıyız Kore'de dövüşen onların telkin ettiği 'I'ürklük, onların bize kadar ulastırdıkları imandır. Biz de bunu devam e t, tirmeye çalışanlardanız Bize hücum edenler ekseriya Turancılığı.mızdan dem vuruyorfar Onların Turancılıktan ne anladıkla., rını bilmiyoruz, Fakat bizim Tuı-ancı.lığırnız düşman çizmesi altında inleyen kardeşlerimizi kurtar arak, bağrımıza basıp toplanmamızı sağlamaktır. Bu fena bir şey midir? Soruyoruz Bulgaristan kızıllannın zuL münden kurtulup kendi vatanına dönen kan kardeşleri onları rnütehassis etmiyor mu?

,-

Bazıları da "aşırı solculuk ta, aşırı sağcı lık ta aynı şeydir" diyorlar. Asla. Solculuğun gayesini, vahşiyana emellerini ve sağcılığın seçtiği yolu belirttikten son, ra böyls bir tez hiç bir zaman kabul edilemez. "Aşırı" kelimesi, şimdi Türkçülüğü yadırgayanların uydurduğu kelimedir, Bu kelime, yarın Türkçülük bütün Türk-

N~L

g'ök sn,/'sı,lıI' bi i' yol;

Yer ~

Asu-lu r peşımızde;

~ Bin hüt ıra ~

SESLERİMİZ

arz..a \'lırsı~ arta

kalan

brra.kt ılc : da ğu, dağlar

H!'!' arı çrrıhvnn

Göğslimdeki Her

tar+lı

se du ; artık

volkanla

bastığım

toprakta;

nal

ıl ızlıniz

gibi biz,

~

sesle ı-Imtz l,

bir g üneş doğa.r koskoca

~

ız,

batar,

tarih

yatar.

Emsalsiz tarihimle; bu dünya bize pel, dal', an çınlayan seda; artık nal seslerimiz!..

Her

At

şahlana

Karşı

tozlu,

Önden kaçan

lrız

coşa : Tunayı

dumanlı;

soysuzu

Hel' an ,Çınlıyan

sahlll

i

ge~'.iyordııli:,

seçlyo rduk

eğilip suya sorduk,

seda ; artık

nal seslerimiz!

..


·\rif' J.

ORKUN

14

1944 19 ı5 L

ıRKÇılıK - TURANClUK - DAVASı ai

14 Mayıs 1944 gününü Atsız, rnevkuf bulunduğu oda, da kırıklık içinde geçirdi. Ateşi devam edioyrdu, Fakat nöbet tutan sivil memurlardan birisiyle oldukça ilgilendi. Bu memur (malum sebeplerden dolayı adını vermiyeceğiz) vaktiyle Atsız'ın Askeri Tıbbiyedeki arkadaşlarından, şimdi kulak _ bu _ nın • boğaz _hastalıkları mutahassısı olan, yarbay, lıktan emekli Doktor «Sadi May, a çok benziyordu. Onun gibi dertli idi. Deniz kıyısına hasret çeken bir insandı. Atsıza karşı dostuluk gösteriyor ve ona birçok havadisler veriyordu. Reha Oğuz Türkkan'in da burada mevkuf olduğunu giz iice bildirmişti.

Hamza

Sadi

ken

Atsız'ın dikkatini çeken bir şey daha vardı: Kendi adasının penceresinden bakıldığı zaman yandaki odanın penceresi görülüyordu Bu yan odanın perıce., resi çıkmalı bir perıcereydi Bu pencerenin önünde birisi duruyordu. Bu duran adam bir gün önce Atsız'ın odasında nöbe t tutan sivil mernurdu Şimdi odada, pencerenin önünde saatlerce durduğurıa göre herhalde arda da nöbet tutuyor ve içerdeki mevkufun pencere önüne gelerek A tsız'ı görmemesi için pencerenin önünü işgal ediyordu. Atsız bu odada Reha· Oğuz'un bulunduğunu tahmin etmişti, Halbuki orada Orhan Şaik vardı.

yınız» dedi. İki saat aradıkları halde bulamadılar. Çı, kıp gittiler. Polis bu anlaşmayı Atsız'ın muhtıra defterindeki kayıttan öğrerımişti Atsız bu defterin 7 Mart 1944 salı günkü hanesine aynen: «Zeki Velidi'nin evinde ben, Zeki Velidi, Doktor Hasan Ferit, İsmet Rasin, Sofuoğlu, Külahlıoğlu, Necdet Özgelen, Reha, Cihat ve Muzaffer bir anlaşma imza.ladrk» diye yazmış ve bu defter 9 Mayıs 19'14 günü Atsız tevkif olununea kendisinden alınmıştı. 9 Mayıstan 14 Mayısa kadar geçen beş gün içinde bu anlaşmayı. elde etmek hususunda gösterilen ağırlık bu adamlardaki gevşeklik ve beceriksizliği göslerir. Bir hükümet darbesi karşısm , da bulunduklarını sanan ve her buluttan nem kapan insanların gayet atile ve tetik olmaları gerekirken gösterilen bu yavaşlık da o rejimin çürümüş olduğu, nu gösteren tanıklardan biridir. Böyle bir anlaşma Türkçüler arasında değil de vatan haini komünistler veya başkaları tarafından cidderı devleti yıkmak ama. cıyla yapı lsaydı, hükümet bu beceriksiz liği ile komplo. yu asla önliyemezdi

m

1944 Pazar

rgi .co

Mayıs

T'evkift

:

1·1 i,iayıs 19'14 pazar sabahı, Balıkesir Lisesi EdeOgTetmcni Nejdet Sançar. aynı lisenin fizik kimya öğretmeni olan eşi Reşide Sançar' la bi ılik te kah va Ilı ederken bir komiserIe bir polis gelerek vali muavini ile emniyet mudurünün kendisini beklediğini sôy ledi ıei'. Sa nçar : «Birazdarı gelirim.'· deyince poiis , Icr: «Hayha yl Biz sizi burada be kleriz., cevabını vel'. diit::r. O zaman Sançar'lar bu çağrışın manasını kavrar gibi otduıur Nejde t Sançar giyinip de vilayet binasına gidince orada kendisine ,nezaret altına alındığı bildirildi ve Sançar bilmecburiye o geceyi hükümet binasında geçirdi. Yalnız, evine haber yollanması, zevcesinin bazı eşya ile gelerek Nejde t Sançar-la koIIuş mas ı rnüsuade-I ondan esirgenmedi. Liyut

Prof'eso r Zeki

Özbek'in

Evinin

Aranması:

Maliye kontrolörü olan Hamza Sadj Özbek hakkın. daki ara.ma emri de aynı 14 Mayıs 1944 pazar' gunu Aydın'da yerine getirildi, O gün, pazar olmasına rağmen dairede birkaç arkadasıyle birlikte çalışmakta olan Ha.mza Sadi Özbek, odaya baskın yapar gibi da. Iıp «krpırdamaym» diyen birkaç .memurun kendi kal'. srsina dikilmesiyle şaşırdı. « Ne var? Ne oluyoruz" diye sordu. Cevap verrne., diler. Yalnız odadaki öteki memurların dışarı çıkmasını söylediler. Onlar çıktıktan sonra, masasıııı ura. yacaklarını söyliyerek hemen işe koyuldular Masanın gözünden çıkan A tsız'ın bir mektubu memurları pek sevindirdi Buldukları diğer bir takım evrak: da alıp ~bir paket yapıp Hamza Sudi Özbek!e birlikte Emni\. jyet Müdürlüğüne gittiler. Orada üstü başı arandı. Ondan sonra hep birlikte evin yolunu tuttular. Önün, de, yanında ve arkasında bir sivil başkomiser, birkaç sivil ve birkaç da resmi polis olduğu halde Aydın'ın anacaddesini «alay-ı vala» ile geçen Hamza Sadi nihayet evine geldi. Eve geldikleri zaman kaPının yanına toplanmış çocuklarla pencerelerden uzanmış başlal', Hamza'ya oturduğu yerin haylı önce sarılmış olduğunu an la ttı. Onu en çok saşirtan şey, kapıdan içe, ri girince evde bulduğu birkaç resmi polis oldu.

ww w.o tu

Ne.iıle t Sa rıçz r'm

nnır=

de

14 Atsız:

t.•.••

Vel ldl Togan'ın

Evinde

İkinci

Arama:

Aynı gün, Zeki Velidi Togan'ın apartımanına İstan, bul Emniyet Birinci Şulıe Müdürü Zeki ile muavini Emniyet Amiri Harnit Ozan geldiler. 7 Mart 1944 salı günü, Zeki Velidi'nin evinde on kişi arasında (Zeki Velieli Tog arı, Doktor Hasan Ferit Cansever. Atsız, Soruoğlu Zeki, İsmet Tümtürk, Ku lah lıoğ lu Mehmet, Necdet Özgelen, Reha Oğuz Turkkan. Mu, zaffer Eriş, Cihat Savaş Fer) imzalanan anlaşmanın metnini almaya geldiklerini ve bu anlaşma metninin Ankaradan istenildiğini söylediler. Profesör Zeki Velidi Togan, gelenlere: «Peki, ara.

Özbek, arama emri ni görmek için hayli ısrarda bu. lundu Fakat göstermediler, Bu şartlar altında başlı. yan evaraması iki saat sürdü. Atsızdarı, Zeki Velidi 'I'ogarı'dan gelen mektuplarla bazı defterler ,resimler ve diğer biı: takım evrak zaptolurıarak bir zarfa dol, duruldu Yine hep birlikte Emniyet Müdürlüğüne gi., dilerek birer birer sayıldı. 227 parça oldukları tesbit olundu. Emrıiyete gelirken vakit öğleyi geçmiş 01-

\

i

.._.._.'. .,.,... _,.J.,


\riri' ,I'

,.;.l

f..

-5.

IS

ORKUN

Barunan'ın

Evinin

Aranması:

Bu işler olurken Nurullah Barıman, Ardahan'da yedek subaylığını yapıyordu. Bu tefrikanın başlarm. ua aa anıatuuığı gıbı ıcena Oguz 'ı'ürkkanıa arası açıldıktan sonra .Atsiz ile samimiyeti artmış ve Arda. harı'a gittikten sonra da onunla sıksık rnektuplaşır ol. rnuştu, Hatta Istanbuıda 7 Mart 1944 anıaşması ya. pılırken onun da fikri alınmış, Barıman her türlü ka. rarlarda Atsız'ı kayıtsız şartsız olarak tevkil etmiş, böyıerikle Reha Oğuz'la aralarındaki davalar da Türk. çüıuk adına durdurulmuştu. Aynı 14 Mayıs 1944 pazar günü Nurullah Barıman'ın da evi eşyası arandı, Bermutat 'I'ürkçüıüğe ait eser. lerle mektuptar zaptelundu Mektuplarm çoğu Atsız, dan ge ımiş olanlardı, Orhan Şaik'in Mektubu

de

14 Mayıs günü, Orhan .şaik Gökyay, vilayet kana. ğındaki odasının penceresinden bakarken zevcesi Fer, hunde Gökyay'ı gördü, Mahzun mahzun dönüyordu, Gelmiş, fakat kendisiyle görüştürülrnemişti, Bunu görünce Orhan Şaik Gökyay müteessir oldu ve o gece CUmhurbaşkanı Iriönü'ye bir mektup yazdı, Bu rnek. tupta vatanı sevmenin her Türkün hem hakkı, hem de vazifesi olduğu, fakatonu sevenlerin birbirlerini ra. kip sayarak işi zulme kadar götürdükleı-i söyleniyor ve:«Her Türkün alnındaki bu çelenk benden zorla ko. parılmak istenlyorsa yerinde açılan yaralar benim için daha şer'eflt bir çelenkttr; Bu çelerıg'[ taşımaya da be. rıim hem liyakatim, hem de takattm vardır» denili; vordu,

Bir insan, sıkılma ve utanma hassalarından ta. mamen nasıl sıyrrlabi lir, işte bu satırlar bunun en parlak delili, isbatıdır, Türkçüleri bozkurtun boynuna uemir ha çtakrnakla suçlandırarı bu yaratık, kendilerinin (yani 'I'ürkiyeyi batırmak için çalışan o maıum zümrenin) bütün Türkiye Türklerinin boyunlarina ne takmak için uğraştıklarını unutmuş gözüküyor, 'Iürk , çüleri gardistlik yapmak istemekle suçlandırmaya yel. tenen bu adam, Türkiyeyi o gardıstte rirı sistemine benziyerı malum rejimle idare (!) eden şirketin yıl. ıar bOYU şaşşakcrıığ ını yapmış oıduğunrıarı habersiz gözüküyor, Ya hele o Turana giderken Türkiyeden olmak lafı.. Bu, 'I'urancılığ ı kolları sıvıyar-ak Rusyaya savaş açmak fikri sanan beyinsizlerin inanabilecekleri bir şeydir, Bu uydurrnaya inanmış gözüken Falih Rıfkı, bu cümlesiyle, Türkçulerin Turanı almak için Rusyaya savaş açıp Türkiyenin Moskoflar tarafından işgal edilmesine sebebiyet vereceklerini söylemek is. temeletedir. Bunun kaç türlü manası olabileceğinin takdirini bu satırları okuyarılara bırakiyoruz

m

Nurullalı

nürrtyetler düşmanı gardistliği memleket içinde yer. Ieştirmeğe ka.lktıtar, Melcteplerlmizde, gazete sütuııtarunızda, Iıutkevtertrnizde, bekçisiz or-manda gibi av , Iandılnr, Bereket H,omanyadakiler gibi lmllanılmalal'l· na sıra gelmemiştir: Kanlı karıoılık uğruna, Turan" giderken Türkiyeden olacaktık I»

rgi .co

duğundarı Özbek'le birlikte bir Iokarıtaya giren ve bil'. likte yedikleri yemeği n parasını da ona verdiren baş. korniser, bu işler bittikten sonra Hamza Sadi Özbek'e: «Serbestsiniz» dedi,

ww w.o tu

ken

Falih Rıfkı bu yazısında, Türkçülerin milliyetçilik fikirlerini çürütmeye çalışırken «biz bu toprakta . Hakkariyi Danimarka cennetine çevirecek milliyet. çi çıakrmak Isttyoruz,» diye bir cümle karalamış bu. lunuyor. Tam 27 yıl tepesinde .oturdukları bu toprak. larda ye tiştirmeye çalıştıkları veya yetiştirdikleri o milliyetçiler acaba kimlerdir,' Kendisinin de dahil bu. lunduğu kemalistler mi? O halde bu müthiş milliyet. çilerin Danimarka cennetine çevirdikleri Hakkari rıerede?

Orhan Şaik Gökyay'ın müdürü olduğu Korıservatuyara sıksık gelen ve ona iltifatlarını ibzal eden, hatta Ferhunde Gökyay'a «gelin hanım» diyecek kadar Ya. kınlık gösteren bu şef müstehasesine böyle bir mektup yazrnak ta Orhan Şai k haklıydı Çünkü o henüz 19 Mayıs nutkurıu vermemiş ve kötü ruhunun bütün iğ. rençliğini gös terrrıemişti Orhan Şaik'e gizli gizli haberler getiren bir sivil memur bu mektubu yazmakla iyi etmediğini ona ha. tı rla t.tı Hakikateri de bôyl., oldu. Çünkü o zamana kadar Orhan Şaikle Nejdet Sançar'ın mahkemeye sevkedilmeden bırakılmaları bile bahis konusu olur. kerı bu mektup üzerine İnönü'nün deve kini kabar, dı «Ta.ka.tt varsa görelim» buyurdu, 14 Mayıs Tarihli

Gazeteler

14 Mayıs günü yalnız Falih Rıfkı Atay, Ulus gazelesinde yine bu meseleyi eline aldı. Yalnız 14 Mayıs günü yazısı başmakale değil, kendisine has soğuk nüktelerle dolu olan pazar konuşmalarrdı r Falih Rıf., kı'rıın bu pazar sohbeti, başmakale şeklinde yazdığı uydurmaların fıkralaştırılmış, sözüm ona nüktelere boğulmuş bir tekrarırıdan başka bir şey değildir. Şu satırlar

işte

bu pazar

konuşmalarındandır:

«İşte nlhayet hepimizin aldırışsızlığı içinde, Bozkurt'un boynuna. demir haç taktılar. «Canı~ milliyet damarını ırk aşısı ile biraz kuvvetlendirejim diye,

Cibali imamının oğlu, ciddi ( !) başmakalelerinde vazıp durduğu bir uydurrnayı 'bu pazar konuşmasında da «herkesi bir kan yoklamasına tutaratc, 'I'ü rkrye halkı. nı iyiden iyiye ayıklamalı irniş» şeklinde tekrarla. maktadır.· Türkçülertrı kan yoklaması diye bir şey yapmak fikrinde olmadıkları bütün aklı başında ve namuslu insanların artık malumudur Bunun küçük bir misali: Türkçüler, Falih Rıfkı Efendinin bu yazı. sında Hazret-i Akif diye alayetmek istediği babası Arnavut Mehmet Akif'i bu memlekette en çok tutan insanlardır. Eğer kan araştırma fikrinde olsalardı Akif'i de inkar etmeleri icap ederdi. Babası Arnavut Akif'i tutup, Arnavut Abdülhalik Renda'yı veya Boşnak Ali Efendinin torunu Hasan Ali'yi reddediyorlar, sa, bunun sebebini başka tarafta aramak gerektir. Bu adam yazısının bir yerinde «Adetıa slper çarp ış , maları ile geçen otuz yıllık TürkçÜıüğiimliz ...» diye kendisini hiç sıkılmadan 'I'ürkçü göstermeye. de yel. tenmektedir .. Falih Rıfkı ve 'I'ürkçülük ... Tıpkı Yahudi ve kahramanlık gibi bir şey. Fakat 14 Mayısta otuz yıllık Türkçü olduğunu yazan bu adam aradan bir ay geçmeden «Türkçiilük yok, atatürkçülük vardır!» in. cisini karalıyacak olan adamdır.

.,

,

i -j~... ,-

., .._-.<,,' ... >~

!:-~.:-~~-"'.- ....

~.!:"':"'o .•

-~_._

.•. __ ... __.:....: ...•.

.. _- • ..:_-' _'

..!_.....:....

:''-.::'.".J:" • ...:...,.:....:..:.:~,.-:.....:'.:...:.;"'~.•:.,,~::..:ı:'-"-.:'--._ ..•....

, ...._" ••. _.>.. .. ':."

. •. _;·~Zi'"


16

ORKUN

Türk Milliyetçiler Derneğinin Şubelerini Nasıl Açabiliriz ? Türk

'I'ürk l\Iilliycl(;iler Demeğinin şubesini k u ra ıak Ia, aliyete, geçmenin \'12 birleşmiş rni lliye tçihncephesine katılmamn ınilii bil' borç \'" bir vazife olduğunu idrak cd<?i'! enerjik milliyetçi bir arkadaş nerede bulunursa bulunsun, ıviiayer, kaza, bucak, köyj :

1Derhal te tkik etmek ve eHirmek üzere P. h. 3;Y~,Ankara adresinden Derneğin tüzüğünü istemeli

2 -

Hangi

bulunan

bütün

bu Derneğin

meslekten

olursa

milliyetçilerle

kaliyen

şö!ıret,

olsun,

temasa sandalya

şinde koşmıyan,

sadece Türk milletini

didinen

fedakar

memleket

duğunu

belirterek,

medeni

cesareti

millet

tüzüğü bulunan

için çalışmak

müteşebbis

heyeti

yet Kırıkkaledeki

evlatları

yükseltmek

peiçin

tarafından

Ye gerçekten

kurul,

samimi

Aşağıda ............ kinin

adı ve adresi Şubesini

olarak

Bu müteşebbis fazla

Kırıkhandaki gibi 3 kişiden de ibaret 3 kişiden az müteşebbis heyet olamaz,

yaşılı

açma.ğa

verilmesini

arkadaşlarla

karar

saygıyla

rica

Müteşebbis

yet.

Doğum

yeri,

Heyet:

m

yılı.

iHeslı>ğ"i.

İmza.

rgi .co

Memf e kett,

Gereken

ederiz,

Soyadı,

Adı,

Derneğinizin

verdik,

de

4 - Bu miıracaate karşı Merkezden şube açma yetkisi verilcikten sonra Şube binası kiralamr ve bulunduğunuz yer vilayet .ise Valiliğe, kaza ise kayma karnlı., ğa, bucak veya köy ise bağlı bulunduğu bucak .mü, dürlüğüne bilgi için bir tüzükle birlikte şöyle bir yazı ilc bilgi ve rilir: ..........

Aşa

ğ

Valiliğine

Umumi

ıdn, adı,

da

Şubesini

yazılı

a ı-kndaşlarla

giin

sayılı

mahallesinde

Türk

açarak

Hilg'j Niiallmesi

adresi

yerin

numa.ı-mLı

v.b,)

Kaymakamlığına

ve

aldrğımrz

Merkezden

dayanarak

(Veya

soyadı

l\1iIli:retçiler

bugünden

itibaren

olacağı

olabilir,

teşkil ettikten sonra şu şekilde müracaat

yetkiye sokuğm ,

Derneğinin faaliyete

"

.

geçtil{.

rica olunur. (lG

IHiit!'~;bbis İdare

k u r-uxl uk

pul

üzerlue

iıııZ!i. ve

tu ı-Ih )

Kuı-ulu :

Başkan Başkanvckiii Katip 1\'iLdıilsip Üye (ler)

5 - Umumi Merkezin yetki ile beraber gönderdiği, (bedeli sonra Şubece Umumi merkeze ödenmesi gerkn) , mühür, makbuz ve matbu üye kayıt fişleri ile [aaliyete baslamlır BLI tüıı ülküdaslarm şube kurmak için bir an önce harekete geçmelerini ve şube kurulmuş olan yerdeki üiküdasta rrrmzm hemen o subeye kaydolunup çalışma, ya başlamalarını temenni eder, Tanndan başarılar dileriz

anlaşarak

ülküdaşlaı-la

etmelidir.

gibi 21 veya daha

3 Müteşebbis heyeti açma yetkisi için resmen malıdır

onlara

YE:'r.ı..cc ra

okuyup izah e tme li, nihayet

isteyen teşkil

çevresinde

geçerek

Umumi

Derneği

Ankara

ww w.o tu

erıiyoruz :

Mlltiye tçller

Başkanlığına P, K, 352

ken

Türklük ve mukaddesat düşmanlarının "birIeşemez., ler!" dedikleri Türk milliyetçileri nihayet tarih karşısındaki mesuliyetlerini idr ak ederek birleştiler. 6 miL Iiyetçi dernek bütün varlıklarından feragat ederek bir çatı altında birleştiler. İşte Türk Milliyetçiler Derneği bu birleşmeden doğdu. Yurdunu seven ve mil, Jetinin bir an önce yükselmesini istiyerı, milli dava. nın tahakkukunu özleyen bütün milliyetçiler bu dernekte elele vererk çalışmaya başladılar. Drnek bütün yurtta sıcak bir ilgi ile karşılandı, Ankarada gerek Umumi Merkez ve gerekse 'Ankara Şubesi canlı bil' çalışma ile gayeye doğru yol almaya başladı. Konya Şubesi devadımlarla ilerlemekte, 18,000 Türk işçisini bağrında barındıran Kırklareli'nin 21 kişilik müteşebbis heyeti örnek bir çalışma yapmaya hazırlanmakta, Kütahya ve Kayseri kayrıaşrnakta, Samsun, Muğla yürüyüşe katılmış, Kars peşinden gelmektedir, Kı nkhan, Tire, Menemen, Uzunköprü, Gümüşhacıköy çalışmaya başlamışlardır. Çok kısa denecek bir zaman, da Türk Milliyetçiler Derneği yurdun 15 yerinde şube açmış, bir bu kadar daha şubesini açmak üzeredir. Kuvvetin teşkilatta olduğunu acı tecrübelerden sonra arıhyan Türk milliyetçileri tcşkila tlanma seferberliğine candan bir ilgi ile kosrnaktadırlar Memleketin dört bir yanında Türk Milliyetçiler Derneğinin şubelerini açmak istiyen, fakat bunun formalitesinde büyük külfetler bulunduğunu zanneden ülküdaslar olduğunu haber aldık. Onlara kolaylık olmak üzere, Türk Mi lliyc tçi ler Derneği nasıl kurutur, bunu kısaca izah

ORKUN

hegibi İDAREHANE:

ancak

FEYZULLAH

CADDESİ A, MALTEPE

şube yap, IŞIL

MATBAASI

-

9 Nu. -

ISTANBUL

ISTANBUL


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.