Orkun 49 sayı

Page 1

m rgi .co

Rıza Nur Sayısı

ww w.o tu

ken

de

DrG

SAyı 1 Eylül

,

J

i

25

.

1

KURUŞ Dr. Rıza Nur

1951


ORKUN

Başyazarı : ATSIZ Sahibi ve Neşriyat Müdürü l~MlET TÜMTÜRK ? K. 1818 Gıllıı.ta, Istanbul

Haftahk

Tiirkçü

..

Cuma Günleri

7 Eylül 1951

Dergi

ABONE: ; Yıllık 6 Aylık : Yurt dıp:

10 Um.

Yıllık

IS lira

5 llra

:

. Çıkar

49. Sayı

BUYUK TÜRKÇÜ D OKTOR RızA NUR .1879-1942 YaZan: Atsııı ve devlet

adamı,

tarihçi

Ve

'ful'k. Rıza Nur'un baba tarafı en aşağı 200 yıldanberi Sinop'ta oturan ve «İrnamoğluı adını taşıyan bir aileye mensuptur, Rıza Nur'un bilinen ilk atası Sinoplu Hacı İbrahim'dir. Bunun oğlu olan Sinop Kalesi Dizdarı Mustafa aynı zamand~ Sinop'taki Hisar Camisinin irnacnı olduğu için bu aile adr onlara yadigar kalmıştır. Bu İmam Mustafa tarafından yazılıp nesilden nesile R-ıza Nur'a kadar gelen bir yazmada 1189, 1200, 1205, 1212, 1213 hicri tarihleri vardır. Bu tarihlerde Mustafa'nın ımam olduğu anlaşılmaktadır. Bu imam aynı zamanda Sinop'ta yazıcılık ve hekimlik de Xa-

Ailesi

m

siyaset

de

rgi .co

Doktor,

çü olarak Türk tarihinde ileri bir yeri oları Rıza Nur'un en kuvvetli cephesi 'I'ürkçuluğüdür Doktor olarak, bilhassa Kurtuluş 'Savaşında, milletine değerli hizmetler yapan, sünnetçiliği ilmi bir şekle koya , rak bu alanda orijinal eserler veren; siyasi lınya tı , mızda ilk muhalif olarak ömrü tehlikelerle ve çarpışmalarla geçen; geniş halk yığinı ve gençler için yazdığı büyük «Türk 'I'arihi» yle Türkiyede milliyetçilik, Türkçülük ve ırkçılık duygu ve düşüncelerini alevlendiren; Lozan'da ikinci murahhas olarak - Başmurahhas İsmet Paşa'nın dediği gibi - en büyük. hizmeti yapan ve ondan sonraki bütün çalışmasını Türk, lüğe, Türkçülüğe veren ve ömründe en büyük övüncünün Türk yaratılmak olduğunu söyliyen doktor Rıza Nur, meziyetleri ve eksikleri ile birlikte büyük çapta bir adamdı. Eski Türkler gibi husus! meclislerinde ince ve güler yüzlü, devlet ve millet işlerinde sert ve müsamahasızdı.· Maddi ve manevi birçok hizmetleri arasında, yaptığı tesirin büyüklüğü ve genişliği bakunından, en üstünü, bazıları tarafından ilmi olmadığı ileri sürülen Türk Tarihidir. Rıza Nur,· o büyük ve dağınık Türk Tarihini bilginlik taslamak için değil, Türklüğe faydalı olmak, milleti uyandırmak, maziyi sevdirmek için yazmıştı. Kitap bu oa, kımdan vazifesini fazlasıyla yapmıştır. Bu satırların· sahibi de o büyük Türk Tarihi'nden feyzalanların biridir O büyük tarihi okuyanların aklında, belki hiçbir tarihi hadise kalmıyor, fakat Türklük sevgisi ve şuuru, Türk ırkının üstünlüğü duygusu silinmez bir [d:ilde YEl" ediyordu.

parmiş

ww w.o tu

ken

Rıza Nur'un baytar binbaşısı olan amcası Bağdad'da ölmüş, babası Mahmud ise 20 yaşında askere çağırıhp Tersaneye alınmış, .Is tanbul kundura fabrikasına verilmiş, o zamanın usulünce 10 yıl askerlikten sonra subay yapmışlar-sa da istifa edip Sinob'a gelmiş, kun., duracılık etmiştir. O zamana. kadar ayakkabı olarak yalnız yemeni kullanan Sinoplular ku nd ura giyrneğe böylelikle ahşmış lardir Mahmud kemikli, sarı saçlı, mavi gözlü, güzel yüzlü bir adamdı. Okur yazardı Pek dindardı Namazı biç bırakmaz, her cuma akşamı Kur'an okurdu, Rıza Nur'un ana tarafı. da yine Sinoplu ve Zarflıo, ğulları denen bir aileye mensuptur Rıza Nur'un anası olan Hacere Hammın babası 25 kadar yelkenliye sa' hip zengin bir adarndi Sinop ile Istanbul ve Rusya arasında nakliyat yapardı Fakat bir fırtınada bütün gemileriyle birlikte ba t tı, Kara saçlı bir kadın olanı Hacere Hanım da hiçbir na.mazını bırakmıyan akıllı ve işgüzar bir kadındı. Rıza Nur, İrnarnoğullarrndan Çocukluğu Mahmud ile Zarf'lıoğulla rından Hacere'nin dört oğlunun ilki olarak 30 Ağustos 1879 daSinopta doğdu. Adı yalnız «Rıza» idi. «Nun adını sonra T'ıbbiyede, kendisine o zamanın modasınca rn.ıh, les olarak koymuş, daha sonra da, 1938 de Türkiye'ye son dönüşünden sonra soyadı diye tescil attirrniş th-, Baba ve ana cihetinden Sinoplu ve Türk olup 50yunda hiçbir yabancılık Y0"': - --o

Bu küçük kitap büyük bir adamı Türk gençliğine iyice tanıtmak, onlara bir örnek vermek ve milli bir borcu ödemek için yazılmıştır. Millete hizmet edenleri tanıt.mak onları manen yaşalmak demektir. Bir millet, kencline hizmet edenleri manen ne kadar çok yaşa, tırsa ekadar çok yaşamaya hak kazarunış olur. Beni tanıyanların iyi bildiği «zamansız lılc- gibi güç şartlar altında yazdığım bu eseri, ar-tık Tanrı'nın esirgenliğine bırakmış olduğumuz Doktor Rıza Nur'un büyük lı~tırasına sunuyorum.

Djnd~r

II

Temmuz

1943, Maltepe

ve namuslu

insanlar

olan

babasından

'Ye

.~

J. i.

a~

nasından dini faizlet telkinleri alarak büyüdü. Anası, nın Rıza Nur üzerindeki tesiripek büyüktü.· Anasını çok: severdi. OnUnsözlerini, öğütlerini ölünceye kadarunutmamıştır.

Atsrz

* * *

4.

Jr. -'

~.--_... - ... ~--_.~---_.---~-_. __ ..

--_ ..•... _ ..•

________

.. __

.' .~..ı.-

..

••

,)


ORKUN Dört yaşında iken Sinop'taki Kapan iptidai mek tebine o(İlkOkuluna) başladı. Sarıklı Hoca Ahmet Efendi, Rıza Nur'u çok sever, oğlunu Istarıbula götürüp okut, ması için babası Mahmud Eferıdiyi teşvik ederdi. nı-. okulu bitirdikten sonra Alaaddin Camisi avlusundaki mülkiye rüşdiyesine gitti (o zaman erüşdiye» ler ilko, kulla ortaokul arasındaki' okullardı) Bu iki okulda Rıza Nur, sınıfın ilerisinde bulunmakla beraber çalış, kan değildi. Kuşa meraklıydı.Kafesler, kapancalar. ökseler yapar, saka, iskete, filürye tutardı Evde on, on beş kadar kafesi vardı. Fakat babası, Rıza Nur'a çok dikkat eder, yaramazlığını haylazlığa vardırmasına engelolurdu. Her gün okul dönüşünde. 10 satır gü., zel yazı meşk ettirirdi. BU,Rıza Nur'a çok, :ıkıntı ver; rnekle beraber yazısının güzelolmasını sağlamıştır. Sonraları Tıbbiyede acele not tutmak ve daha sonra da birçok yazı ve makaleyi çabuk çabuk yazmak dolayısıyla Rıza Nur'un yazısı biraz bozulmuş sa da yine işlek bir yazısı vardı.

on dersin

çıkıp onun yanında,

Bu idadi üç sınıflı idi, Bütün talebesi 600 kadar olan Tıbbiye idadisinde sınıfları 200 kişilik tl Rıza Nur sınıfın ilerisinde idi. Fakat burada haylaz ve hasarı oldu. Yalnız imtihan zamanlarında birkaç gün çalışır; dı. Bütün günü kavga dövüşle geçiyordu. Güreşe de heves etmişti. Güreşler yapıyordu, Tıbbiye idadisinin öğrencileri doktor. ve baytar olmak üzere ikiye ayrrlrnıştı Yani idadiyi bitirdikten sonra Bay tar Mektebine girecek talebe de burada O~ kurdu. Bu iki takım talebe birbiriyle düşmandı, İkide bir toplu halde çetin dövüşler yaparIardı Bazan us tur, pa ve rnuştalarla yapılan ve temeli kahramanlık dava, sı olan bu dövüşlerde Rıza Nur da Tıbbiyeli takımının elebaşılar-ındandi

rgi .co

m

Bu sırada, birdenibre Rıza Nur'un fikri hayatında bir değişiklik oldu; Bir gün bir talebede . Narnık Kemal'in bir şiirini görüp okumuş ve derhal büyük bir tesir altında kalmıştı. Rıza Nur bu şiire ade ta bay ılmıştı, Derhal Namık Kemal'in öteki şiirlerini de aramaya başladı. Yazma bir takım şiirlerini ve Celaleddin Harz emşah, Cezrni, Rüya, Gelibolu gibi neslrlerini buldu, Bun'ları okudukça Namık Kemal'e hayranlığı arttı. Hürriyet aşkı ve isÜbdat düşmanlığı gönlünde yeretti. Bu eserleri gizli gizli okuyup birbirlerine ve rirlerdi. O sırada 'I'ıbbiya idadisinde Muh tar adında ve mü, lazım (;"" teğmen) rütbesinde birfransızca .öğretrnen muavini vardı. Derslerinde kapalı olarak hürriyet seve. gisi vermeğe çalışırdı, Rıza Nur'un çok sevdiği bu Muh, tar Efendi bir gün ders olarak bir fransızca şiir ver, mişt], Şiir, Rıza Nur'un çok hoşuna ' gitliğinden onu Türkçe olarak yazdı. Filibe'de Selanikli Hilmi taratın. dan çıkarılan «Emniyet» adındaki gazereye yolladı. Bu yazı o gazetede «Smoplu Rıza» irnzasryla çıktı. Bu yazı Rıza Nur'un ilk yazıstdir Onun basılması ve arkadaşları tarafından beğenilmesi Rıza Nur'un pek hoşuna gitti.

ken

12 yaşında rüşdiyederı çıkarken Rıza Nur her birinden birer ki tap rnükafa t almıştı.

oradan

de

Bir gün rüşdiye öğretmeni olan sarıklı hoca sınıfa kızdı Yirmi kişilik sınıfın bütün talebelerini fataleaya taktı~ıp birer birer dövdü, Fakat sıra Rıza Nura gelince isyan etti. «İnsan dayak yemez, hayvan dayak yen diyerek kitaplar-ını atip okuldan kaçtı Fakat bir yandan da: babasından kor kuyordu Babası üç gün sonra işi tatlılığa bağladı. Rıza Nur'un ısrarın i rağ'men: «Seni hocan istiyor; okumazsa yazık olur diyor» sözleriyle onu okula götürüp meselevi kapattı,

ısrarlarina dayanamıyarak ki Tibbiys iriadisine girdi.

ww w.o tu

Rüşdiyede ok~rken kürek çekmesirıi, yüzmesini, ata binmesini pek güzel öğrerırnişti Avcılığı ve a tıcrlığ ı da severdi. Ama anası, babası «kaza çıkarrrsın» diye ona tüfek ver~'ıezlerdi. Cuma günleri «Meydan Eteği., denilen kale dışındaki düz lük te top oyrıarıır, at yarışıarı yapılrrdı Bunu yaşlı başlı adamlar yapardı Rıza Nur bunları seyreder ve heveslenirdi Bu sırada bir eğlencesi de «Battal Gazi», "Kan Ka, esi» ve buna benzer kitapları okumaktı Bunları çok sever, «bir nağrada bin kafiri yere serdi», «kılıcını çekip tek başına düşman ordusuna girdi» cümlelerini okuduğuzaman büyük bir heyecana kapıhr, kahramanlık duyguları uyanır, kendisi de öyle olmak isterdi, ,

Rıza Nur Istanbul da

Sinop'taki rüşdiyeyi bi tirdik , ten sonra', babası Rıza Nuru

:::Stanbula getirerek halasının yanına bıraktı. Halasının kocası, yani Rıza Nur'un eniştesi Şehremaneti mühendislerinden Hüsnü Beğdi, Bu mühendisin dayısı olan bir miralay (= albay) askeri rüsdiyeleri nazırı (= umum müdürü) idi. Bu albay, Rıza Nur'u Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesine yazdir'dı. Şimdi Adli Tıp üessesesi olan bu okulda 500 kadar öğrenci vardı.

-;

-

Rıza Nur ilk hususi imtihanda sınıfının birincisi 01u. Okuduğu Battal Gazi'lerin ve o gibi kitapların tesiriyle suvari subayı olmak istiyordu. 'Babası ise, ata, larının tesiriyle doktor yapmak arzusundavdı Çünkü Rıza Nur'un ataları, ocak halinde, bir nevi halk hekimliği yapariardı Rıza Nur bir oldubitti yapmak is., tiyerek, iki yılokuduktan sonra çıktığı . Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesinden sonra Çerıgclköyündcki :Kuleli Harbiye idadisi (= lisesi) ne yazıldı. Fakat babasının

Yine Mülazım Muhtar Efendi, bir gün Chateaubriand'ın Atala adlı eserinden bahsetti. Rıza Nur, Beyoğlu kitapçılarrnda bu eseri bulduysa da arılıyamadı O zaman kendisine bu kitabın Recaizade Ekrem Beğ tarafınden yapılmış bir tercümesi olduğuncı söylediler. Onu da buldu. Bu tercüme ile ve kamusla aylarca uğraşarak eseri söktü, Çok beğenmişti. Atala'rıırı tesiriyle olacak, idadiyi bitirip tatil zamanında Sinob'a gittiği zaman «Zeytirılik» denilen yerde «Şükü(e-i Mu.,' habbet» adında edebi bir nesir yazdı. O zaman 18 yaş., larında idi. 1895 te Tıbbiye idadisini bitirerek o zaman Sarayburnunda ve altı sınıflı olan Askeri Tıbbiye Mektebine ~irdi. Sınıfları 180 kişiydi. Askeri Tıbbiyenin eskidenberi taleb e arasında yaşıyan kuvvetli gelenekleri vardı. Yeni gelensınıfın her öğrencisine yukarı sınıflardan bir talebenin gelip fazilet, hürriyetseverlik, istibda t düşmanlığı, talebe ara, sırıda kardeşlik, yukarı sınıflara itaat dersleri vermesi de bu gelenekler arasında idi. Rıza Nura yukarı sınıflardan «Nazım" adında bir talebe gelmiş, bunları 'söy, lemişti,

.. - - --"

J

••

• •••••

~."

•••.•

0_


ORKUN'

4

kat son sınıflarda bu aralıksız ve çetin çalışmailan hasta düştü, Çok zayıfladı, Babası da eskisi kidar para gönderernediğindcrı her istediği ki tabı alamıyordu, O zaman: «İlerde param olursa kitap bularmyan, lar için bir kütüphane yapayım» diye ahdetrnişti Sinop'taki kütüphaneyi bu yüzden yapmıştır, Son sınıfta tez olarak o zamana kadar yazılmamış bir şey hazırla, mak istiyordu, «Hitan» aklına geldi, Bunu yazdı, Doktor olunca büyültüp eser halinde neşre tmiştir

Bu sözler Rıza Nur'da büyük bir tesir yaptı ve talebe ~ra:sındaki siyasi teşkilata girmesine sebep oldu. Askeri"Tıbbiye ilkönce külhanbeylik yani şövalyelilc, sonra edebi ya t ve felsefe, nihayet hürr+yctseveı-Iik dev, r-ini yaşamıştı Rıza Nur girdiği zaman hürrryetsever.. lik çağının ateşli zamanıydı, Askeri Tıbbiyelller para toplıyarak Parrs'e, Mısır'a, Cenevre'ye hürriyet . için çalışanlara gönderirlerdi, O vakit o me.mleektlerde yaşıyan hürriyetperverlerin bastirdıkları yazıları Ca, la tadaki Fransız postahanesi vasıtasıyla getirerek her yere dağıtırlardı,

Rıza Nur'un Gülhanede Asistanlığı

Tıbbiye'ye girince Rıza Nur'un haşarrl ığı, haylazlığı kalmadı, Çok uslu,sessiz ve çalışkan oldu Teneffüs zamanlarında ve geceleyin zabit (= subay) gelip yasak edinceya kadar yatakta bile, hep okuyordu. Şahsi kusurlarını düz el tmek için nefsiyle mücadeleye başla, dı, İrade kuvvetiyle birkaç ayda bunlardan kurtuldu, Artık bütün kusurları ve faz lalıkları atmıştı, Hatta gülrneyi bile unutrnuştu 'I'ıbbiyc'derı çıkineıva kadar belkibir defa bile gülmedial gibi gülenlerden de tilesi. nir olmuştu,

27 Kasım 1901 de Askeri Tıb. biye'derı . yüzbaşıhkla mezun olarak doktor çıktı, Tıbbiye-

deki dersler çok nazari idi, Gülhane hastahanesinde staj yaparak .arneli tıp öğreneceklerdi O zaman Gül. hane'ye Alman profesörler ge tirmişlerdi, Rıza Nuı'un, T'ıbbiye idadisinde 200 kişi, Askeri Tıbbiyenin ilk sınıfında ISO kişi olan sınıfı döküle dö, küle azalmış, 67' kişi doktor çıkmıştı.

m

27 Şubat 1902 de Gülhaneye başladı, Orada Alman profesörlerinin yanında doktorluğa fevkalada çalıştığı gibi fransızca konuşan bir ailenin yanında pansiyon kalarak fransızca pratiğini de ilerletti, Çünkü o zama" na kadar rransızcayı iyice öğrenmiş olduğu halde ko" nuşma pratiği yoktu, Bu müddet içinde hem fransızca konuşmasını ilerletti, hem de yılın sonunda Alman profesörlerden «pek Iyi» derecede diploma aldı, Alman profesörler, bu yüksek başarısından dolayı Rıza Nıir'u dört beş. arkadaşıylabirlikte yanlarına asistan aldılar, Halbuki Serasker Kapısı (yani Genelkurmay Baş- ' kanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı yerinde olan ma. karn) Kurra ile Rıza Nuru Basya'ya, "Altıncı Orduya bağlı 46 ncı alayın 3 üncü taburuna tayin etti, Ortaya tuhaf bir durum çık tı : Profesörler Rıza Nur'u vermediler: Seraskcı- Kapısı da Basra'ya tayinetmekte direr.di Altı' aylık çekişmeden sorn-a profesötlerrn dediği oldu, Fakat bir yıl sonra SC'c,<s!;:el' Kapısı, Rıza Nur'u Ye. meıı'e tayin etti, Yine ç,:,'.:.i!)ıne oldu, Nihayet Alman elçisi Von Bieberstein bi,' cuma selamlrğ mdan sonra huzura çıkarak <.::l::Lza N;,..: l' ~';~ıstal~aneye ·la!::~:.!clE~.·· diyerek onu orada bu-aktndı Bu vak'a bi rcoklarmca tuhaf görüldü «Rıza Nur kirn 'oluyor ki Alman elçisi onun için huzura çıkıyor.', dediler,

de

rgi .co

Ask~ri Tıbbiye'de siyasetle daima meşguldü Şiirle de uğraşmaya başlayıp aruzla bir iki şiir yazdı, Bir tanesini «Malumat» gazetesine verdi, bastılar Fakat şiir için kültürün çok lazım olduğunu anlıyarak bir yarıdan'<der'sler'ine.Lbi r yandan da edebiyat, ve felsefe kitaplarına düştü, İlkönce Abdülhak Harnid, Naci gibi son devir Türk şairlerini; sonra da Fransız klasikler-ini ve Goethe, Schiller, Shakespeare ve Byrorı'un fr ansız., caya tercümelerini okudu, Bilhassa tatil zamanlarında Sinop'ta iken kırlara, kıyılara çekilir, bu eserleri okur, du, İlkönce lügatle okuyordu, Sonra fransızca yı adamakıllı öğrendi, Lamark, Darwin, Buchner, .Hegel, Schoperıhaur gibi filozofları da okudu, Rıza Nur shasi ve edebi çalışmaların tıp tahsiline engelolduğunu gurünce artık yalnız dersleriyle uğraşmaya karaı vermişti, Bu sıralarda Askeri Tıbbiye'nin dahiliye z a, bitlerinden (= subaylarrndan) Arap Sabri adında ve rnülazirn (= teğmen) rütbesinde bil' zenci, Rıza Nur'u çağırtarak: «Siyasetle uğ raşt ığ ıru mektep idaresi brli , ye,:-;' seni sürgün edecekler, Halbuki millete hizmet edebilecek bir talebesin Sonra sana yazık olur. decİi (1) "Rıza Nur, dah.Iiye zabitine teşekkür ederek ayrrldı ; tedbir aldı, Birkaç . gün sonra idare heye t! dershanevi ve ya takharıeyi basıp Rıza Nurun dolapla, rını aradıklaıı zaman birşey bulamadılar, Yalnız fransızca birgramer ki tabımrı içinde Chateaubriandın Is, tarıbula geldiği zaman yazdığı ve padişahlar ın zulmünden balise ttiği bir parçayı buldular, Müdür. bu Iransrz , ca çarçayı dahiliye zabitlerindsn (= subavlarmdan) Hüsnü Beğe vererek ne olduğunu sordu, Hüsnü Beğ, dersc ait olduğunu söyliyerek Rıza Nuru kur cardı

j ..-

ww w.o tu

ken

i

Rıza Nur artık gece gündüz hastanede idi Cuma gl.'mleri bile çıkmıyordu Tıbbın bütün şubelerinde, bil., hassa profesör Deike'rıin yanında laboratuvar ve teşrihi marazide çalışıyordu, Doktorluğa ait umumi bilgisini kuvvetlerıdirdıkterı sorıra ihtisas yapmak üzere cerrahi kısmına girdi ve operatörlükte ilerledi, Rıza Nur, Alman profesörlerin yanında iki yıl asis.. tanlık ettikt~n sonra doçent oldu, Artık kendi kendine ameliyatlar yapmaya ve ders vermeye başladı, Daha Tıbbiye'de talebe iken başladığı «Fenrı.i Hi tan, adlı eserini bitirmişti Bu eser henüz basılmadığ ı halde du; yulrnuş, orijinalolduğundan tıp aleminin dikkatini çeL miş ti Padişahırı başhekimi Said Paşa da işi tmiş ti. Gülhaneye bir telgraf çekerek Rıza Nuru Yıldızda, Yeuimahalledekt evine çağirt tı Kitabı ve Rıza Nur'un hazırlamış olduğu sünnet iiletleri koleksiyonunu görerek beğ erıdi Bil' müddet sonra yine te lgr af la Rıza Nur'u istetti Bu eserden ve aletlerden padişaha bahsettiğini, padi..

Rıza Nur siyasi faaliyetten çekilince derslerine saııldı. Sınıfının çavuslar.ndandı. Çahskanlığı. i:a;,:ileı:i, dünyaya aklınş etmemesi yüzünden arkadaşla ı-ı ona «Dlyojerı» diyorlardı, Derslerini Paris Trp Fakültesin, de oku tulan fransızca ki taplar'dan takip ediyordu F'a , (1) Bu subay yıllarca bu hususta t alebeye ya rd.rn e imiş. birçoklarını kurtarmış, sonra Yemcrı'c sürgün edilmiş, oradan Mısira kaçmış, bir pamuk t arlasmda açlıktan ölmüştür,

.- -

_ .... ~:'... --

-

.~

..••..•.......

-,

-'--.-'-'.

-

._--_

.. ,-

~

.. ..

..

;


ORKUN

Rıza Nur'u _ Sırp sınırı

ww w.o tu

Birkaç gün sonra Rıza Nur yine Si rkecideki Rüsu, mat dairesine giderek aletleri istedi, Paşa, yine başın; dan savacak sekilde cevaplar verdi. En sonunda Rıza :-ur kendısinin büyük bir sorumluluk ""altına gtreceğirıi, _ ;-troskop olmadan mikroplar ı, eğer varsa, göremiye , ceğini söyledi, Pek bilgisiz olan Rüsurnat Emini buna :b:arsı: «Gözünü dört aç, mikrobu görürsün f," diye ce-" -.-ap- verince Rı;cı, Nur az kalsın ağlryacaktı Çare 01=dığını görünce nihayet rnikroskopsuz, aletsiz olarak :::::befce'ye hareket etti, Burası bir istasyon yapısı ile ::ı::- büfeden, üç beş de barakamsı evden yapma bir dağ :;'-5 'Lı idi O barakalarda gümrük memurları oturuyor; cL~ Açıkta kalan Rıza Nur, İsviçreli al~n istasyon şe=; den müsaade alarak istasyorıun kömür' deposunda • _ ". Kürekle kömürleri tblr yana iterek bir yataklık

tireri

geldikçe

lerinde

de kemer

bağ yerine

yerine

paket

nesinin

gühsrçile, üzerinde

tophyar ak

birkaç

tane

de dirıarni t

raporunu

elektrik

dikkatini

birkaçinın

ettirmcs

salonunda

Sırp ve Bulgar

yine elektrik

ması bir gün Rıza Nur'un

muayene

gümrük

Bir takım

'rinin çarıklarındaki

ken

üzerindeki Zibefce" gümrüğüne bak teryolog olarak tavirı ettiler Bu köv Belgrad - Selanik "demir~'oıu üze, ~inde idi ivrakedo~yadaki " TÜrl< askerleri için Bulgaistan:da~ geleri ve Niş yolu ile simrırnıza giren unlara Bulgarların veba mikrobu ve zehir ~attıkları "hakkınaa Padişaha bir haber geldiğinderi Mabeyin, Serasker Katiısmdan oraya çabucak -gönderflmele üzere Cil' bakter~olog istemiş, Serasker Kapısı da Profesör Deike, '"i-ı muavini olarak laboratuvarda çalışan Rıza Nur'u bu işe memur ederek kendisini Rt\sumat Emlnliği emrirıe vermişti, Rıza Nur. Rüsumat Emini Nazif Paşaya hasvurarak bakteryoloji ile toksikolojinin iki ayrı iş olduğunu, bundan dolayı kendisinin ancak veba mikrab u arryabileceğirıi, zehir arryamıyacağmı söyledi, Cahil bir adam olan Rüsumat Emini Nazif Paşa, Rıza ~-ur'u' dikkatle dinledikten sonra: «Git, ikisini de yaparsm» dedi, Bunun üzerine Rıza Nur bu işler için gereken - aletleri istedi, Paşa buna' da: «Git, arkandan gönder iriz.s diye cevap verdi, Belli idi ki Rıza Nuru başından savuyordu, Çünkü istediği aletlerin ne oldu, II sormarruştı

Zibefce'ye

Nur da bulunurdu,

de

Zib f 'CL 1903 'Kas ımmda Rıza N'lll' 1 e ce e O zamanki Türk

m

Başhekim. bir gün s()~ra Rıza Nur'u telgrafla Yıldız sarayına çağırdı, Rıza Nur, Said Paşanın odasına girdi, Yanında Sultan Abdülhamitlin başmusahibi Zenci Nadir Ağa ile başka birisi, bir de Said Paşanın muavini bir doktor binbaşı vardı Orada Said Paşa, Rıza Nur'a, eserinin Sultan Abdülhamid tarafından beğenildiğini, bu yüzderi kendisinin solkolağalığa (= kıdemsiz önyüzbaşılığa) terfi edildiğini ve kitahı, nın basılmasına "irade çıktığını bildirdi (6 Haizran 1903), Fakat Rıza Nur, eseri yine kolay kolay bastıramadı. ÇünküSerasker Kapısı" rna tbaası ki tabı vbas., madı. Kitabı -Maa rif Nezaretine (= Milli Eğitim Ba, kanlığına) verip oradaki sansürden izin almaya mecbur oldu, Birkaç "ay da böylece uğraştıktan sonra ad ırı, dan «Nur:', u kaldırıp.yalmz «Rıza» adıyla kitabını bastırabildi (1905), Bu eser, Gülhane Hastahanesi Dış Hastalıklar Mua llimi olan Alman Profesör" Miralay (=Albay) Witing tarafından almancaya da .çevrildi

yeİ-açtı ve Istanbuldan getirmiş olduğu siltesini. oraya serip uyudu, Birkaç gün sonra gümrük memur-" lan için yapılmış apar tırnan tarzında kagi r bir yapı olduğunu öğrendi, Daha bitmemiş olan bu yapıda kö , rtıürlükle ölçülemiyecek kadar iyi ve güzelodalar vardı, ' Rıza Nur boş bir odada yatrnak için gümrük mernu.: ı-undan izin istedi, Fakat gümrük .memuru bu izni ver, medi Bunun üzerine Rıza Nur subaylığı ele aldı, Bir adama yüklettiği bavul ve yatağı" ile birlikte kılıcını eline alarak kapıyı kırdı. Odayı işgal, ederek üzerine ki li t vurdu, yerleşti, Bunun üzerine Rıza" Nur/u orada-, çıkarmaya çalıştılar, Çika ramayınea Selanik Rüsurna.t Müdür-lüğüne yazdılar, Orası da Rıza Nurun muhakkak çıkmasını istedi, Bunun üzerinc Rıza Nur 12 Kasım 1903 te Rüsurnat Emanetine, 17 Aralık 1903 te "Selanik Rüsumat Nezaretine (= Umurn Müdüı-lüğüne) rnektuplar y-azarak hem alet, hem de ya tacak yer gös tertl., mesini istedi, Rıza Nuru girdiği yerden crkaramadı., lar, Fakat unları muayene için de hiçbir alet filan gelmedi, Unlar birikmişti Geçirmek için gümrükRıza Nur'dan rapor istiyordu, Rıza Nur: «Mikroskop olrna., dan muayene edemem:', diyordu, Sonunda, un tüccarları şikayet et tile r-, Unlar raporsuz geçti, Ne veba çıktı, ne ele zehirlenme oldu,

rgi .co

sahın bun laıı görmek istediğini, iyi bir yazı ile eseri ~a'zdırıp a.1etleri de kadife bir kutuya koyarak ge tirme, sini söyledi, Rıza Nur 15 altın vererek eseri iyi bir hattata yazdır'dı. Bir de kadife kutu yaptır-ıp aletleri koydu; Said Paşaya götürdü,

5

yazıp

çıktı, Üsküp'o

teller inin, be,L tellerinin

çekti,

eşyası elektrik

Riza

köylüle, bulun,

Onları

a-rasında körnürü,

Rıza

Nur

gönderdi,

iyiCe paket

bir tabunları Üsküp-

teki incelemeler ve sorgular bu heriflerin Üsküpte camiyi ve demiryolunu atacaklarını ortaya çıkardı,

bir \,

Yine bir sün gümrük kolcusu ile gayet güzel bir Türkçe ile konuşan, kendisinin Komanova'lı olduğunu ve Üsküpteki Türk okulunda okuduğunu söyliyerı, Türkleri sevdiğinden bahseden genç bir' Sırpın boyun, bağında, üstünde Sırp Kıralı Petro'nun resmi olan bir iğne bUlundUğunu gördü Sırb'a: «Türkleri seviyorsun da bu Sırp Kıralı göğsünde ne arıyon diye sorunca, genç Sırp, hemen iğneyi yere atıp çiğnedi, -kırdı ve: «Ben farkına varmadan otel hizmetçisi koymuş» dedi, Fakat iki gün sonra Selanikteki Hüseyin Hilmi Paşa, dan telgraflar yağmaya başladı, O vakit Makedonya; da Avrupalı subaylar idaresinde jandarma "yapılmış, orada tuhaf bir idare kurulmuştu, Bu idarenin başında Hüseyin Hilmi Paşa bulunuyordu, Rıza Nur'un sorgusu üzerine, Sırp Kn-alım-, resmi bulunan boyunbağı iğnesini yere atıp çiğneyerek kıran genç Sırp bu idareye : "Bil' Türk polisi Sırp Kıralının resmini çiğrıedi » diye şikayet etmisti Askeri üniformasının üstünde si vil .ka- " put taşıyan Rıza Nuru polis memuru sanmış tı Bere, ket versin, Zibefce'deki polis memuru, Sırp ile o hadisenin geçtiği gün vazife ile köylere gitrnisti Cevapta bu yazıldı da meseİe durdu, " (Devamı

gelecek

sayıda)

,


6

ORKUN

ESERLERi Yazan: ÇiftçIoğlu

Nejdet

Sançar

Doktor Rıza Nuru 1942 Eylülünde vatan topraklarına vermiştik. Türklin bu vefalı ve mert. evladırnn bu yen i ölüm yıldönümünde, kısaca eserlerinden bahsetmek suretiyle hem kendisini r ahme tls anmak, hem de bir vazifeyi yerine. getirmek istiyorum.

'I'ür k Tarihi: Çeyrek yüzyıldan daha önceki bir za., manın eseri olan 5000 sahifeIik «Türk Tarihü nin, Rı. za Nurun mühim eserlerinin başında. sayılması lazım. dır. 14 cild olup ancak 12 cildi ,1924.26 yılları arasında Maarif Vekalcti neşriyatı arasında basılan bu esere

Bu makale, Rıza Nurun bütün eser ler lnden yeter derecede bahsetmeğe elbette elvermez Bu sebeple bu. rada merhumun, sayısı hayli kabarık olan bütün eserlerine değil, ancak belli' başhlarına bir iki satırla temas edeceğim Doktor Rıza Nurun ilk eserleri tıbba

yazdığı

başlangıca:

«Dünyada en büyük iftihnnm Türk Yll.rııtıldığımdır. Bu kadar tarih olrndum, Ttirk kadar kahr-aman, merd, iylyürekU, zeki ve aklr selim sahlbi Insan, Türk kadar büyük ve :vük~ek bir tarthe mallk blr- millet ·gör. medlm, Bu kıtdM millet tarndırn, bugünkü medeniyet a.leİninde en yüksek mevkle çılanak Için Iüzım olan kttblliyetleri kendinde ve vurdunda bununkt kadar toplamış olanını görmedim. Türklük bende sönmez, füknemez bır aşktır. Her :sevginIn fevkinde bir sevgi halinde gönIUmde, göğ5Umde yaşar. Bütün va.rIığrmı kn.vrn.Yttn bu Hilli abeşln beni yakması pek ta ttrdır , Ynkt1kça bana zevk, sevinç verir. Sade odur ki beni yıı.,IIi'tır. Türk ya ra.trlışrmm ~üIuiini.i ne tu'rlii V~ nasıl bir hizmetle eda edebileceğimi bilmiyorum: Belki bu şükrü azıcık eda eder diye bu eseri yazıyorum" ..»

Rıza Nur, niçin bu yola atılmak Iüzurnunu duydu. ğunu Samsun ile Dalila adlı eserinin başlangıcında şöyle anlatıyor:

Sözlerile başlayan merhum, eseririin, ilim adamları değil,. milli terbiye içinkalemealındığını, bu başlan. gıçta bilhassa belirtmiştir. Pek az eser gösterilebilir ki vazifesini bu tarih kadar mükemmel 'yaDmış olsun. Türk milliyetçileri arasında bu eserden gıdalaıimamıs çok az kimse gösterilebilir. Başka bir söyleyişle bu ese_ ri okuyup da Türk mi1liyetçisi olmayan bir Türk. her halde. yoktur Şahsan ilk Türklük ruhumu. orta ;;;;ıektebirı birinci sınıfından ikinci sınıfına geçtiğim yılın tatilinde, Atsız'm teşvikiyle okuduğum bu kitaplardan almış olduğumu da bu vesile ile kaydetmek isterim.

ww w.o tu

ken

de

« ... lakin bir mülühaza beni san'atımdan başka işlere sevketmlşttr. Şimdiye kadar vatanıma tıbbi ve sthh] eserler-le hizmet. ettim. Bu mesaide iken bu yol. dald hizmetimin cüz'l olduğıı zarınına düştüm. Çiinkü, mill~timı~ .asıl mi.iİı.ıİk'hast~liğını'n 'f~rdi değil,' içtimai ' olduğunu' anladım. Bir milietin bir iId ferdlnl ölüm; den kurtarmaıda ömür tüketecek yerde onu bırakıp milletin Içtimat derdine derman bulmaya savaşacak bir zarnarıda.yız Milleif giderse l.'llrtarılmış birkaç ferd., rf erı ne ,çıı.~ar! l\!illet kalarsa giden fertleri yeniden do. ğurur ... »

rgi .co

m

ait kitaplardır Mesleğinde bir otorite olan merhum, bir müddet tıb sahasında çalışıp eserler verdikten sonra türkoloji alanına atılmış ve ancak bundan son. radır ki milliyetçilik tarihimizin mümtaz siması Dok, tor Rıza Nur' olmuştur. '

İşte böyle milli bir düşünceyle kendisine mesleği LLL. sırıda bir .çahşma alanı seçen Rıza Nur, çoğunu, Türk. lük düşmanlarının hırsları yüzünden vatan dışında ge. çirmeğe mecbur kaldığı yıllar içerisinde birbiri ardı sıra değerli eserler hazırlamış ve' bunların bir kısmını' da yayırılamak' imkanını bulmuştur,

.

Doktor lardrr:

'

Rıza Nurun

.

eserlerinin

en mühimleri

şun,

RıZA NUR'UN ÖLÜM YıLDÖNÜMÜ 8 Eylül günü Büyük Türkcü Dr, R.'7.a Nur'un ölüm vıldôrıümüdür. 8 Evlül 1951 Cumartesi gürıü Istanbuldaki Türkcüler merhumun kabrini ziyaret edeceklerdir. Her tür lü ~layisten uzak sarnim! bir anış "eklinO e yapılacak bu ziyarete katılmak istiyen Türkeüler 8 Eylül Cumartesi !2'ünü saat 16 da Topkapı'da sur dışındaki kahvelerin önünde bulunsunlar. O saatte oradan topluca hareketle yilrünerek merhumun Merkezefendi mezarlığındaki kabrine gidilecektir.

İlk umumi Türk tarihi olan Türk Tarihi,bu sahada ortaya ilk olarak konmuş orijinal bir takım maddeleri ihtiva etmekle beraber, bugün' (aradan geçen zaman dolayısıyla) bir hayli eskimis tir. Fakat milli 'terbiye' bakımından olan shsmmivetinden birsev kaybetmiş değildir. Rıza Nur, kendisini saran ilahi Türklükate. sinfeserintn eahifeleri arasına öylesine gecirmiştir ki, o satırları okuyup da aynı ateşle dolup taşmamak im·'

kansizdır

","".."=r."\ .

' ., ,

Türk tarihinde Türkiye tarihinin Selçuklularla baş. laması, Türk sülaleleri ve adları vesaire gibi ilk defa ele alınmış mühim maddeler vardır. Ayrıca Rıza Nurun .Türklük ve Türkçülük hususundaki 'fikirleri ve düşün. eeleri de bu eserin clldleri içinde, kısmen dağınık va.' ziyet te bulunmaktadır. Kısacası bu eser Türklere Türklük ruhu vermek ba, kımından bugiır, de ikinci bir benzeri olmayan bir Abi· dedir. Eskiyen tarafları hasiyeler ve notlar'la tamam. lanmak suretiyle yeniden basılması Türklük için büyük kazanç olur. Türkbllik Revüsü: Rıza Nurun ikinci defa vatan dışında yaşamaya mecbur kaldığı yıllarda önce Paris. te, sonra Mısırda yayınladığı 8 cildden ve 1700 sahife; den mürekkep blr ~~erdir.' İlk cüdıer .fr~n:ıııci'-ı.lıı:,'


1

ORKUN

Rıza Nurun son eseri Tanrıdağ dergisidir. 1942 yılında çıkarmaya başladığı bu haftalık Türkçü dergi merhumun ölümüyle IS inci sayıda kapanmıştrr, Bugün hemen hemen mevcudu kalmamış olan 'I'arırıdağ :kolIeksiyonunda rnerhumun, Narnık Kemal meselesinde Sadettin Nüzheı in cevabına verdiği cevap ile Tür k nazım şekilleri hakkındaki orijinal etüdü bilhassa G'~ hernmiye tlidir Rıza Nurun 'I'ürklüğe hizmetleri büyüktür. Yukarı' da bir kısmından bahsettiğim eserleri bu hizmetlerin bir cephesini teşkil eder. Bu eserlerin yeni baştan ba; sılması muhakkak ki Türklük için büyük kazanç. olur, Türkün aşıkı ve vefalı oğlu, nur içinde yatsm: Çiftçioğlu

Sançar

ken

TÜRK

BATURLUGU

U ıluz Kaı,nı.n :

ww w.o tu

Ovalar orağrmız, At sırtı yatıı.~ımı:r;. Erllk için ölmektir Tanrıl'a ada.ğırmzl

Eser, yayınlandığı zamarı toplatıldığı için bugün arıcak ender ellerde bulunmaktadır. Merhumun. yenien basılması gereken eserleri arasında cCerniye t.J Ha; e» de birinci planda yer' alanlardan olacaktır. HUrriyet ve İttIftt nasıl doğdu. nasıl öldü, Iç yUzn : 1919 da yayınlanmış 68 salrifelik küçütc bir eserdir Hürriyet ve İtilaf fırkasının meydana çıkışı ve ba tisv; nın hikayesi oları bu küçük eser .0 devirlere ait mühim bir vesika mahiyetindedir.

Gündüz gün bize bayrak, Bflmeylzİbtz dur durak, Gece dahl gideriz, Ayı ışık yaparak.

Gelmiştir e rHk ç:ı.ğı, Gerektir bilsin yağr, Ki dağ, taş, taç, taht çiğner Atunızın ayağı ..

Opera ve Opera - KomIkleri : Doktor Rıza Nurun eserleri arasında ehemmiyetleri büyük. olmakla bera., oer en az bilinenler Opera ve Oper-a-korni kler-idir Bun , .ardan Samson ile Dalila operası ile Janetin Düğünü adlı opera komiği müstakil olarak basılmıstir Karmen. Özdemir ile Tolun ve Leblebici Horhor Türkhilik R'?_ rusünde yayınlanmıştır. Faust operası ile Lakrne, Mirı., yon, Usta Eczacı, Türklük mü, Frenklik mi .adlı opera :mmikleri de henüz yayınlanmarmşttr

ı

Bize gök Icubbe çadır, Dünya 'I'ür lce darcadrr. Benim tahtım bir eğer İşlm hep baturcadır,

Doktor Rıza Nur'un bir kısmı tercüme. hir kısmı .elif olan bu Opera ve Opera.Korrıikleri bu sahada ilk "e şimdilik son eserlerdir. Fakat bu mühirn eserlerden haberi olmayanlar çoktur.

UğuzI{ag-a.n'ı

din.Iyen

TÜrl.. millett :

Uğuz bu! Eder eri lstese yıkar yeri. Önünde kalmış mı Iılç Bil' yav yad eri dIri?

Uğuz Kıı.ğıın Destanı: Merhumun yayınlanmamış e, serIerindendir. 6000 den fazla mısraı ihtiva eden bu rnanzum eser destani mahiyettedir . Hücumlara Cevaplar: 1941 de İstanbulda basılmış 45 ,galıifelikbi~ broşürdür, Merhumun Türki~e dö.,

Nejdet

.-••-+~ ••~~~~~~~~~~~~~-~

de

miştir. Bu eserin bugün için dikkate değer bircephesi, o tarihte Rıza Nur hakkında uydurulan «Cemiyet.J :::rafiye,)· hikayesiyle 1944 ün sirret kahramanlarının :- .. kçüler aleyhinde uydurdukları «Gizli Cemiyet» ya- ı ve ayrıca Bekirağa Bölüğünde muhaliflere vanrtan +icdansızca iskenceİerle 1944 te T'ürkçülere yapılan i,,_ i:enceIer ara~ındakibenzerlil~tir.·

Rıza Nur'un bunlardan başka basılmış ve basılmarnış daha birçok eseri vardır. Basılmış olanlardan fransızca Uğuzname ile yine fransızca <ı:Uğuznamei..jzerinde· Pro., fesör Pelliot'ye cevap»; basılmamış ' olanlardan Türk Şiir biliği ve Türk Tarihinin 13 ve 14 üncü cildIeri bu aradadır.

m

. adiseleri hakkında verilen bilgi bakımından ehernmiye tlidir; Ayrıca bu yazılar merhumun pelemik alanm, daki kudretini de gösteren vesikalardır. Cemiyet-i Hafiye : 1330 da basılmış 548 sahifelik bu kitap, merhumtın İttihatçılar tarafından tevkifi ile üç ay kadar mevkuf tutulduğu ve. sevkedildiği askeri mahkemedeki beraatini hikaye eden bir eserdir. Eserde, .ttihatçılar tarafından Bekirağa Bölüğünde muhaliflerine yapılan işkenceler hakkında da esaslı bilgi vertl,

nuşu üzerine aleyhinde yazılmaya başlanan ipe sapa gelmez 'yazılara verilen karşılıkları ihtiva eder. Bilhassa Va - Nu adlı kişinin Akşam gazetesinde yazdığı cahilane ve garazkararıe yazılara verilen cevaplarda çok mühim noktalara temas edilrrıiştir

rgi .co

Sonra Arap harfleri ile Türkçe olarak devam etmiş, son iki cild ise yeni harflerle basıkmıştır Revüler, merhumun Türkoloji alanındaki tetkikle , rini, şiirlerini ve diğer edebi eserlerini, hatıralarını ve kalem tartışmalarını ihtiva etmektedir. Cildierin ilmi' tetkikler faslı çok zengindir .Dördüncü cild Firdevsi hakkında bilgi ile Şehnamenin tercümesine tahsis edilmiştir. Serinin altıncı. cildi ise 720 sahifelik büyük ve müstakil bir Namık Kemal eseridir. Namık Kemal kitabı, Kemal hakkında yazılmış eserlerin en iyisidir Revülerin bugünkü Türk gençleri tarafından oku, rtabilecek cildleri 7 ve 8 numaralılardır. Yeni harflerle basılı bu son cildierde ilmi tetkikler, İstiklal Savaşı , nın ilk zamanlarına ait mühim hatıralar. merhumun şiirlerinden bir kısmı, opera komiklerinden bir kaçının tam metni ve bir de vatan dışında yaşadığı yıllar için; de aleyhinde yazı yazanlara verdiği cevaplar vardır. Bu cevaplar hem meşhur (I) bazı kimselerin hüviyet., lerini ortaya koyması, hem de yakın zamanların haz ı

Rıza Nur eo "OL>

~.O>

~+ ••

1$ ••••••

0>

<to.

•••

* ••

v

~ <i)

:./

.~~~.~.~, ..~,_, -'__ .._ ..__._.._.~11


ken

ww w.o tu

Bu resim de aynı gün' ve zamanda çekilmiştir Bunun için de aynı şeyleri söyliyebihriz

de

rgi .co

m

Bu resim Lozanda çekilmiş ve şimdiye kadar hiçbir yerde çıkmamıştır, Başmurahhas İsmet'in İkinci Murahhas Rıza Nur karşısındaki müeddep cturu, şuna bakınız, Lozan konuşmalarını gerçekte ki.min idare ettiğini bu resim göstermiyor mu?

Bu resim 'Rıza Nur'la İsmet'in psikolojik du_durnlarını gösteren emsalsiz bir vesikadır Rıza hakimane tavrı ötekinin ürkek ve pısırık durumuna Türkçüler dikkat elrnelidi r


ORKUN

'N'"

-

SY Yazan:

Eski zamanlardanberi dünyada din mutlak biriotori te ve hakimiyet) e hüküm sürmüş, bövlo asu-Iarla dc\;am ettikte~ sonra kudreti aza'la azalaiıi~aYetye~ , rini milliye tc terketmiştir. Haçlılar tarihi' etiketi al ," tırıda 'bir coşkun din gayreti .hizmet ve "~'azTfEisi göre_' 'ek müslürnanhğa saldırmış olan mris tiyanlar bito]iı~ ve protestan aralarında boğuştukları gibi hatta iki raf da katelik olmak suretile mezhep farkı bile, olmadığı halde gine biı:;birlerini yemişlerdir 191'! _ 1918 açun vuruşgusu (Cihan Harbi) ve bugünkü ilcinci cihan' cengi, şuna devce vuruşgu deyelim, bu bo ğu şmaların maddi ve yakın delilleridir.

=.

Bu hal müslümanlık ta da olmuştur: Sünni sürınivi boğduğu gibi sünnilik - şiilik mezhep farkı islam dünyarısını al karıla ra boyadıktan sonra ,cihan harbinde, müslüman Arapların Türklere yaptıklan bellidir. Bütün bu vakalar milliyet karşısında dini n eski gücünün vkalrnadığmı gösterir. Dernek din bir sosyal ve, siyasi birlik .için yapıştırıcı madde ve kuvvet olmaktan çıkmıştır. Bu vazifeyi bugün milliyet görmektedir,

Rıza. Nur raki Türk nesline bu belayı miras edeceklerdir. Yeni bir tasfiye derdi daha' gelecektir. Sen zamanlarda millete «Ulus» deyerıler ve bundan «ulusal» gibi anormal müştaklar yaparılar olmuşsa da ulus millet demek olmayıp uruk. ulus, boy ve eiDsali gibi kabile şubelerinden birinin Türkçe adıdır Büyük atalarımız Göktürk (:ruı;:yu) ler-rrritlct-yerine«Budtın» diyorlardı. Orhun' istellerinde' «budurı» .def'alarca 'ge_O çel', Her halde «budun»: na tion rnukabillne thepsinderr yakışıklrdır.

..,*

>/:

:j<.

Milliyet asla kültür meseTesi değildir, Milliyet ırk, kan· meselesidir Dil, zihniyet .. edebiyat ve 'emsali gibi kültür unsurları milliyetbinasının ikinci derece malzemelerindendir Milliyetiri bünye ve yapısı böyledir. Onun fiziyolojik ve biyolojik selarne t unsurlarının sos, ' yal ifadesi ise ahlak ve fazile ttir. Uzvi, bünyevi ve fizyolojik tereddilere uğrayan; yani bu suretle kanı bozulan. ahlak fesadına, zevke, sefahate düşen milletle., rin . yeri. tarihin eb edi mezarhğıöir. Bu değişmez bir kanundur Bunun eski ve yeni bir sürü misali var-dır. Batmış milletler hep bundan batmistır MilliyeU sade kül tür meselesi telakki eden Fransanın ,da .hali görülmüştür, Şimdi Fransanın o us .igesi (akıl sahibi) büyükleri milliyetin bu telakkisinden bu uçuruma yuvarlandıklarını idrak edip bunu alenen söyleyerek Fran, sada hakiki rniIl}ye~i kurmağa. çalışıyorlar, .

*"*"*"

ken

de

İyice bilmek lazımdır ki milletlerin devlet ·mef.hll:" munda toplanan yüce mentaa tleri ezıterrıasvonal ak, delerin. sivasi 'f'ik'irıve partilerin.' her türlü ideolijilerin. .adale tin, .ferdi hakların, hatta 'bazı kirlevi hukukun ve bütün i41sani düşünce 've menfaatIerin üstündedir,

~. [LL

m

.

rgi .co

TURK

.

ww w.o tu

. "Milliye't 'kelirnesi': .Arabca .'olmasaydı ne iyi olurdu, Henüz maria nüahslarmı rtesbit 'ede mrvm ş olan ümrne t.: kavim kelimeleri de" ayni mahiyettedir Ne yapalım,' atalarin hatasi. Çekiyoruz. Yaşayan nesil ölmüş neslin', hüküm ve iradesi altmdadır Hiç olmazsa Tanzimatta Avrupa ilmi,' zih-niyeti Türklere 'getirildi.ği vakit atalarımiz ıs trla hlart r.Arabca koyacak larrna Türkçe kov., salar.v ayriı zamanda Latincelerini de aynen" alsalardı bugünkü perişanlık ve anarşi o'mazdı. Mesela tıb ıstı. lahları Arabca kelimeler-le korımayıp da Lanncesi ' a-' Iınsaydı ve Türkçesi yapılsaydı bu müskülvrş '0 yakit . bitmiş olurdu, Eski 'I'ür kçe bu iş için bir' kaynaktır, Arabcaya hiç ihtiyaçyoktu, Bunu bilemediler, 'Hala da bilinmiyor Kelime' uyduruluyor O 'zaman' Arabca u.ydurulduğu gibi, Konan ıstilahlar Arabcada -o lsaydı ' "i bizim bu Arapça kelime/erden 'o[an' )S:o =clan Arablar bir şeyanlamazlar, Mesela" yen: tıbbı kendine 'büsbütün başka vıstrlahlar : !:o:1I1uştur, Bizimkilerm kullandıkları o Arabca keli-" me ler in lüga t manaları .bile. Arablarda bambaşkadır, Ie çare yaşayan nesiller ölülerinin nimetini yedik" leri 'gibi hatalarından doğan anatomik,' fizyolojik, patolo.iik, sosyal hallere, zahme tlere, kusur'lara ve belalara 'da varis olduklarmdan zaı-uri çekerler

=_":"

Bugünkü "bir zümre ele ataların . Arabca mani sirıe rrüiakbil ne vahim ki ve bu maziderı ders almak kabiliyetstzltğt ile, frarisızcayı ele almışlardır Bizden sorı.. (1) Bu yazıyı merhum

.ilksayısındayayınlarriıştrr,

'Ri~~ Nur Tanrıdağ

dergisinin

*

*~*

Türklerde hayret ye takdire layıktır ki İslamlaşrna , dan evvel milliyet duygusu vardı. Bunun misali çok . bariz .bir surett~ÇÖktürklerdedir, Bu Türkle~ Türk yasa ve töresine pe).:: riayet etmişlerdir. Orhun istel le , ri.nde: «Yukarda Tür-lclerırı Tanrısı demiş: Türk mtlle, ti yok olmas ın .. .», .«Türk milletinin ad ı, şöh reti silinmesin.» «Faziletli . Türk milletini şerefleııdirdim,» gibi cümleler vardır. Bu cümleler bugünkü Türk nesillerine ibret ve derstir. ." .. ..' " . Arab fütuhatımn Orta Asyaya varrnasıyla Türkler '"ıVrllslümanıiği kabulebaşlamıslardı Gi tgide, 'l\Üislüm'an_ lık geniş rnikyas ta ' Türl~ler arasınayayİlmış,Su yeni din tesiriyleTürklei' milliye'tlerini unutup Araba mec, Iüö olmuştur, ilmi ve' askeri bütün dehave varhklar ını Arab hizmetine 'kôymuşİardİt, 'Öyle ki' TUrlüye fena .filislam veya "fena filarab ' demek yalrıiş olmaz: Türklerirı Arab vmederıiye t ve Tlmirie ettikleri hizmet çok büyüktür,Hele' Arabindinini,' dillrıi; rnil liye tirif muhafaza için Türklerinbütün ciharıla olan v~.ruş·ları· pek meşhurdur. Eğer Türkler' olmasaydı Arab bütün ma d, di ve manevi-varlrğıyla beraber çoktan' çökmüş, bitmiş, batrruş milletler listesine girmiş olurdu, Hıristiyanlık önce ·Piy·eı- -Lerınit'in ruhu ve Tassc'ya «Kurta,ılnuş I{udiis» büyük epopesirıi yazdıran ruh, sonra· da 'kolorıi kurd iştahası fenomenleriyle Arabı sömüı-ür,' yer yü, zünden ısiler' süpürürdü: Tarih şahiddir ki bütün bunlara karşı koyan yiğitler saflan Türk alp ve -erlertn; den teşekkül etmiştir. 'İşte' bu Araba yarsırna Bedir ki Türk' yasa,' töre V~·


10

ORKUN

*

Türkler içlerindeki yabancı unsurlardan eski zaman, lardanberi çeker dururlar Esaserı eterojen gayri münecants) bir siyasi - sosyal birliğin mukadderatı boyu, na hasta lıklar a yani isyanlara, türlü rahatsızhklara uğrayıp çekmek, bulıranlar geçirmek ve nihayet tefes, sühederek dağılıp yok olmaktan başka bir .şey olamaz, Tarihi ve sosyal determinizm bunu böyle 'yap~ıştır, Bu dağılmanın şaheser misa Ileri Avusturya ve Os; manlı İmparatooluklar ıdır Görülüyor ki milliyet önünde her sistrrn, her kombinezon tuzbuz oluyor. Ve bundan da anlaşılıyor ki devletler için tutunacak en Sağlam direk milliyetçiliktır

ken

Göktürkler zamanında Türk Kazanına Çin prensesi getiren Cinli Canz.Sun.Clng sarayda Türklerin bütün sırlarını öğrenip Çine haber vererek Türklerin izrnihıa.lini hazırlamıştır, Ve gine Yang.Hin adında bir Çinli yani ecnebi bela Türklere ayni hiyaneti yapmıştır, O devirlerde Cinliler Türk saraylarını fesad a tesine ver; mislerdir İşte böyle belalarla büyük Göktürk devleti Çin boyunduruğu altına düşmüştür,

<

m

:jc:

rgi .co

*

sual soracaklar olabilir Bu mukadder suale cevarm, rmz basit ve kolaydır, Vaziyet şöyledir: Bu parazitler nerede büyük bir saltanat. kuvvet ve zenginlik varsa oraya hücum ederler, Mevikler, nimetler yakalarlar O kuvvete hizmetler ederler, Çünkü o hizmetler ne ti, ceten kendi şahıslarınadır. O varlık kudrette devam ettikçe de bunların hizmeti devam eder, Nitekim Osmanlı İmparatorluğunun satve tlerin eveine çıktığı sat, vetli zamanında ecnebi unsurlar bize üşüşmüşler, hiz, metlerde bulunrnuşlar, nimetler kapmislar ve İmpara, torluk azametinde devam ettikçe de hizmete devarn etmişlerdir, Fakat bu Türk kudreti zayıflayınca bu ecnebi unsurlar bizim düşmanlarımıza hizmet edip bizi perişan etmeğe koyulmuşlardır. Nitekim herhangi büyük bir imparatorluğun a.zameti de bir gün düşerse ona da yapacakları budur, Zaten cereyaniyls akıllara hayret veren şu harb! kıvametin büyük hadiseleri de gösteriyor ki nasvcna, Iizrn karada ve Okyarruslarda zaferden azfere koşuyol', Bunun parlak ve göğsümüzü kabartan bir misali yirmi yıl evvel dost ve düşmanın gözlerini kamaştıran Anadolu savaşıdır ki nasyonalizrn heyecan ve gayreti sayesinde zaferle taclanmıstı Bu tarihi dersler biz Türklere hem rnil liye te sarılmağı, hem ecnebi karıdan olan unsurlara karşı şüpheli, uyanık bulunmağı emreder, Bin laf, vüzbirı lAf muh, kem, maddeten sabit bu hakikati bir habbec'ik kadar bile değiştirecek iktidarda değildir, Buna göz yummak, bunu bilmemez1iğe gelmek de fayda vermez. Bilen hatırlamalı. bilmeyen de bilsin ki Türkcülük hayal eseri veya bir iki şahsın rnenfaat düşüncesi değil reel, rahmi vak'alar olan bır zaruret yavrusudur

de

milliyeti Arab dini sıvağında tuz suda erir gibi erıyıp gitmiştir, Bu hal aşağı yukarı 10 asır sürmüştür, Türklerde yeniden milliyetçilik bir iki asırdanbe-i türerne .eserleri göstermiştir, Fakat yarım asır, bilhassa 1908 yılından itibarendir ki Türkler milliyet bakımından yeniden uyarımağa başlamışlardır, Buna re. nesans (yeni doğma.) diyebiliriz, Bunda Avrupanın milliyet yüksek zihniyetinin tesiri olduğu gibi husu, siyle içimizdeki yabancı unsurların Türke karşı haince .hareketlerinin doğurduğu haklı reaksiyon büyük rol oynar,

:;:* *

Türk nasyonalizrrıinin münhasıran (TUrkçiiHiln)kf'-' limesi ile ifadesi lazımdır, Esef onlara .ki TjJrkçüli.iğü milliyetçilik ile birleştiremezler. Bunları avrı sayan bir zümre hala içimizde vasavabilivor Bunlar millivetcivirn derler: fakat bir türlü 'I'ürkcüvürn diyemezler, Azlık da olsalar bir varlıktirlar Bunlar iste l1}iJliveti kültüre bağlayanlar yani ırkca. karıca Türk OL_ mayanlardır Bu Türk camiası içinde Türkçüvüm diyemeyenler ne bedbahtlardır, Bunlar ve aıem bilsin ki Türk milllvetçiliği düstur halinde şudur: Milliyet = Türkçülüktür,

ww w.o tu

Turan _ İran savaşları zamanında da ayni hali görüyoruz; ayni sığınma veya diğer surette Türk sarayına, Türklerin içine zeleri Acemler Türke hiyanet ediyorlar Firdevsinin Şehnamesinde bu bapta misaller : vardır. Türk ululanndan da bunun önüne geçmek için çırpınanlar olmuştur, Mesela , Şehnamenin «Stvavus destanı» nda görünüyor ki Türkler Acemlerin Efrasi. yab dedikleri o pek meşhur. ve eşsiz Türk kahraman padişahı Alp Er Tunga'ya bir Türk recülü: «Ne vakit senin aılene bir ecnebi girdiyse, srrrmı öğrendi. evini yıktı» diyor, Bunu Selçuklularda da görüyoruz: yani bu Türkler de bu ölümcül mete tutulrnuslardır Konya bir aralık Rum ve Frenk bozuntusu ricalin kaynattıkları fesad ve reazle.t kazanı olmuştu, Bu yabancı unsurlar en e. saslı gaye ve gayretleri olarak Halis Türk devlet recüllerirıin aleyhine her tezviri, her entrikayı yapıyorlardı, Bu da devleti müthiş ibr surette zavıfla tıvordu Türklük hele bu metin en vahim buhranJarından Türkiye İmapratorluğunun Osmanlı sülalesi zamanın, da hasta ve perişan olmuştur, Bu hastalık paralz tl erle olur, Siyas! paraiztler ecne, bi unsur+ardır. Hülasa, ecnebi unsurlar tarihin bütün seyrinda daima In kıraz unsurları olmuşlardır, Bu yalnız bizde de, ğil, başka milletlerde de böyledir, Bu misaller de isbat ediyor ki milletler için tutunacak en sağlam direk nasyonallzmdir İngiltere gibi İmparatorlukları göstererek ecnebi unsurların hi:rmeUr gÖrdliğ{ınü söyleyip biri cerh için

* * '"

Türk nasvonalizmisi hem Türkiye içi, hem Türkiye dışı Türklerinde başlamıştır, İki başlangıç da hemen hemen .aynı zamana tesadüf eder, İlk Türkclileri Hun (HtvrnurcNu ) larda, Göktürtclerde aramalıyız Son asırda Alman, Fransız ve Rus . alimleri Türklerin gerek askeri. gerek ilmi eşsiz siciL lerini, şanIı ve mukaddes mazisini meydana çıkarmak suretiyle Türk1üğe büyük hizmetler etmişlerdir, Tarih! olmayan milletler hiç bir şey olamazlar Bizde oL duğu gibi tarihleridir, ki milletleri yaşatır, İşte o aza., metli Türk tarihi mevcut Türk neslinirı dirnağlarırıda, ki idrak vicdanı merkezine Türküri büyüklüğünü, şe, refini, bu büyüklüğün iftiharını, yaşamak hakkını duyurrnuş, içine ruh ve manevivet iksiri şrrınga etmiş, muvaffakıyet ve yükselmenin en mühim amillerınôen olan benliği vermiş, Türk saadetine doğru şehrahlar aç.mıştır, Bu sayede Türklük bir aşk, bir cezbehaline gelmiş, genç ruhları gözleri ani olarak yakalıyan şim;

- ..


...-----

11

ORKUN gibi yakalamış,

fakat

devamlı bir surette

Türkçülükte bir takım sınıflar husule gelmiş tir. Bunda bazı sebeplerle beraber Türk ir rederı tası da ~mil olmuştur, Bu ulu ve izgi (mukaddes) davanın sınıfları şunlardır: Panturanizm, Neoturanizm (Yeni 'I'urarıcılrk ); Turan izm (Turancılık), Pantürkizm. Türkizm (Tü:-ı,çlilük), Bunlar pratik kıymeti haiz değildir , Bugün Türkiyede fikren 3 esaslı Türk milhye tçrliği vardır: ı - 'I'urancıhk. 2 - Türkçülük,

En dinç, diri bir durmuş' igesi (hayatdar) fikir varsa ırkçı Türkçülüktür. Tarih, sosyoloji, ekonomi, politika hep bunu telkin etmektedir,

rgi .co

3 - Anadoluculuk, Birinci ıstılah: «T'urancılrk» Türk, Fin, Macar gibi bütün Turan nesillerini çerçevesi içine alır ,Fakat şu., mi da unutmamalı ki asıl «Turan» adı menşeirıde Tür., ke anavatan olan Orta Asya Türk yurdunundur.' Bu ıstılah bugün bu manasını kaybetmiş gibi olup' Tur kçülük ile .müteradif bir hale gelir gibi bir avolusyondadır, İkinci ıstrlah «Türkçiilülo) bütün Türkleri kadro-

su ıcıne alır, Türk yurdlarınm hududu, asırlar boyun-: ca büyük değişmelere uğrarmştrr Bir zamanlar Japondenizinden Adriyatik Denizine, Fasa, Sudana. Baı;dada, Başraya. İrarta. Hinde kadar varrnıstu-, Arthur Lumley'in de dediği gibi _ hatta bundan bir buçuk asır evvel _ Cezayirden kalkan biri her yerde Türkçe konuşarak Çine giderdi, ÜÇi:IDCü «Arıadoluculuk»: Pek infiradcr olup Anadolu Türklerinden baska Türkü kabul etmez, sade Anadolu Türklerine münhasırdır, A_ nadolu Türküne, üstünlük' vermek elbette lazımdır; haktır, zarurettir. O geçmişı ve bütün hal ve şam ile Türklüğe rehber ve müdür mevkiindedir. Fakat Anadeluculuk şüphesiz ki pek zayıf bir fikir varhğıdır . Hayat nusgu verecek. getirecek menbalara. şirvanlar a kafi derecede malik değildir, Onun kaderi hatta siyası. hukuki, kanuni rüşeym olmadan daha fikir rahminde iken kadük olmaktır,

m

şek parıltısı parlatrmştrr

Rıza Nur

TÜRKiYENiN YENiDEN IHY AŞı, PROGRAMI

de

, Yazan: Doktor Rıza Nur

-

1914

1914 te memleketin iç manzarasının çok ümit kıncı olduğu bir zamanda yazmıştır, Onun Içln demokrasi'nin muvaffakıvett husustırıda da bedbin görünür, Rıza Nur daha sonra, Milli Mücadele vıllarmda Anadoluda en tam ve samimi şekli:y:le demokrasiyi kurmağa ça. Iışarılar ın ön safında mücadele etmiş ve milletin ge. çlrdiği o Imtfhan onun da iimidinl ve Inancını tazeIemlştf, Millet, ölüm kalım mücadelestnl her seve rnftmen hürriyet ve milH haldmıvet rejimi altında başarı ile neticelendlrdlkten ve buhranıatlattıktan sonra, bazı oyunlar-la milletin haktmlvet hakkının ve hürrf , yetinin gasbediImiş olması karşısında. 'Rıza Nur en derin teessii.rii duymuştur. ORKUN

ww w.o tu

ken

Bu yazı rahmetli Dr. Rıza Nur'un 1914 de yazdığı ve şimdiye kadar bugünkü dilimize göre Arapça ve diğer yabancı sözleri çok fazla, olan ve belki bugünün bazı gençleri tarafından bu sebeple .zor anlaşılabilecek olan bir yaz.ıdir, O devrtrı icabı, Tarihi bir vesika olduğundan aynen yayrnladrk, İleride daha sade bir Tiirkçeye çevrilerek tekrar yayınlanması faydalr .olur,

Paris

Yazı müsvedde halindedir. Rahmetlinin ,bu yazıyı yayrnlarnadarı önce üzerinde daha, fazla, işliyeceğini, belki bazı iHiveler yapacağını, tahmin edebiliriz. En kötüsü, müsveddederı bazı sayfalar eksil,tir, Bunlar-ın ne zaman ve nasıl kaybolduğunu tesbıt edemedik. Yazının 'aşağıda verdiğimiz Icadarı da bütün üfküdaşlnr-ırı derin bir dikkatle, üzerinde kelime kelime durarak ve tahlH ederek okuyacaklur-ı ehemmıvettedır. Rıza Nur'un bu yazıda ileri sürdüğü fikirlerden bir kaçı tabii. zamanın değişmesiyle tatbik kabiliyetini kaybetmiştir, Bazı düşi.incelerinin ise bu müsvedde ya. zıldıktarı sorıra : başkaları tarafından, kısmen bozularak, çığırından çıkarılarak, veya dejenere ediler-ek, tatbik edilmiş olduğunu görüyoruz. Bu arada «İrıkı, Iap» lar diye, hiç üzerinde durulup düşünülrneden göklere çıkarılan bazı hareketlerde Rıza Nur'un cevval ve yaratıcı zekasının ilk tohumları teşkil edip etmedi ği , ve sonra bu harelrettertn neden ve nasıl Rıza Nur'un :rıı.!nız Tfuklüği.in faydasını düşünerek tasavvur ettiği yoldan saptır ılmış olduğu, üzerinde tetkikat yapılabüecek bft.kir bir sahadır. _ Bu yazrdakf en mühim kısımlar gelecekte de yapılabilecek işler hakkında fikir veren Insırnla ı-dır-, Müs , vedderıln kısalığına ve dağ'ınıl;:lı~ın:ı. ragrnen ülküduşlar üzerinde .düşünecek çok:.-malzeme bulacaklurdır. ııir nQ~!l'~a,d~J,t~ ,tşa.ret ~q~l1m,:Rı~~~~r ,b!ı Y~"'A.yı,

:

Türkiyenin

Tarik-i

Selamett

Türkiye ilk padişahlarırnn ilmi, zekası. gayreti. hi t., mez tükenmez salleri. fen ·ve marifeti ve erbab-ı namusu himayeleri, fennci harbdeki maharetleri, ordııla., rını bizzat kumanda etmeleri sayesinde muazzam bir devlet haline gelmiş iken sonraları padişahların cehaleti, zevk safaya iptilülart, bir devlet ve millet, bir padişah' ne demektir. bilmemeleri. kadını ve zevki her şeye müraccah tutmaları, adaletin unu tu lup tebaalarr, na, zulmetmeleri, ilmin bitip yerine cehaletin gelmesi, ahlakırı bozulması yüzünden o koca devlet inkıraza baslavıp her gün bedeninden bir kısım, kudret. ve kuv, vetinden rnühirn bir şey kaybedezelrnis ve BU hal devletin idaresi hususunda Osmanlı Hanedanı erkAnından ümitleri kesmişti ü

Artık ümit .milletirı meşrutiyetle idaresinde kalmıstr Bu şekl_i idarenin - milletin cehli ve bu suretle ke~di kendisini idareden aczi, diktatörlük zevkinin tuğvan ı hesabİyle ~ devleti .büsbütün ,vartt\-İ Irikıraza sürükıe,


ORKUN

m

rgi .co

ken

Ben 4 sene devletimizin ahval-i idare ve siyasiyye, sinde dahl-i külJisi olan bir mevkide bulunmakla bu ummanın şürişli mevceleri arasında yuvar landırn Kayadan kayaya çarpıldım Bilmediklerimi, görmediklerimi bilfiil görüp öğrendim. Balkan Harbinin bu bap, ta verdiği derslerden de mütenebbis olduktan sonra bir ferd-i vatanı sıfatıyla bedbaht Türk millet ve devletinin yeniden Ihyasırnn mütevekkif olduğu me vadı artık SAn_bir hamle-i gayretle kendi iz'an ve seviyern, ce düşünrneğe başladım. Vücudurnu terkib eden vata , nıma, mevcudiyetimin ait olduğu milletime borçlu olduğum hizmeti ifa için onları bu eser'le dere ve neşre , diyorum. Ben hayatımı bu mevadın benim yapabileceğim kısmının meydana getirilmesine sarfedeceğim. Herkes de böyle yaparsa devlet. ve millet kurtulur. Devlet kurtarılamayıp - Allah korusun _ batsa bile pro , gramdaki mevadırı bir kısmı ile millet dili ve dini cihetiyle içtirnaerı ve milli kültür ile ihya edilirse yine bir gün velba'sü ba'delmevt sırrına mazhar olur, hak, kı olan devleti yine yeniden teşkil eder. Halbuki millet bu programdaki rnevad vücuda getirilerek içtirna , en ihya edilmezse bu devletin inkırazından sonra milletin de artık büsbütün münkar iz olması, tar ihc i alemden silinmiş milletler arasına geçmesi ve dilinin ibrani. ve Latin lisanları gibi elsine-i merısiyye arasına karış., ması muhakkaktır. Da.hlltye, İptida 'Türkiyenin nüfusunu tahrir ve Türkiye hakkında etnoğrafik, tarihi, a ntropolojik, A\'_ rupadarı .eelbolunacak mütehassıslar ve Türklerden bu işe ehliyetlilerden mürekkep bir heyet teşkil edip bir eser ve o tarzda bir haritasını yaptıracaktır Dahiliye Nezaretindeki rnemuı-lar-vitayetlerdeki memurlar Da , hiliye Nezaretinin mektebinden neş'et edecektir. Bu mektebin de talebesi sultaniye mektepleri veya o derece tahsil görmüşler meyanından bilmüsabaka vtefrik '

edilecektir. Va li le r, mutasarrıüar, nahiyecilcr Mekteb.! Mülkiyye mezunlarından olacaktır, Hapishaneler memurları da bu rnektopler mezunlar ındandır . . Yeniden taksimat-ı rnülkiyye yapılacaktır. Hemen gayet müekmmel ve İngiltere, Almanya ve İsviçre karyeleri örnek alınarak her tarafta karye teşkilatı yapılacak, vilayetler bÜYÜk ve idaresi müşkül olduğun, dan fesholunacak ve her sancak hudutları tadil edilmek üzere bir vilayet addedilecek ve reisine vali' de, necek Sancak ve kaza tabirleri feshedilip eski kazalar hudutları tadil olunmak üzere naniye ismini alacak, reisine nahiyeci denecek ve eski nahiyeler de ka rye ·ismini alacak ve reisine karyecı denecek. Her karye de birkaç köy ve çiftlikten tereleküp edecek. Payı tah t da ayrıca bir vilayet teşkilatında olacak. Her vali bir bütçeye ve son derece salahiye to malik olacak, Var i., da tından vilaye tirı ihtiyacından fazlasını payı tahta gönderecek. Jandarma, nafia, maliye, adliye, sıhhiye, evkaf Ilh bütün şuabüt.ı umür rüesası yani müdürle., ri vilayet te icrası lazım teknik işlerde valinin emrine, ancak azil ve naspta, terfi ve tecziyede valinin reyiyl s ve sanatlarının tekemmül vesair hususatım'la doğrudan doğruya ve nizarnname-I dahililerinden mezkür olduğu vech ile mensup oldukları nezare tlero tabi ola, 'caklardır, Valiler. nahiyeciler ve karyeciler şuabat.ı devair beynindeki münasebata dair nizamrıameler yapılacaktır, Valilerin azil ve nasbı , Dahiliye Nezare , tine, nahiyeciler ve karyecilerinki valiye aittir. Valilerin madunlarmın azil ve nasbı talebi _ esbab-ı kaviyye göstermek şartıyla _ mesmu olacaktır. Cihet.I askeriyyenin umür.ı mülkiyyeys asla müdahalesi 01rnıyacaktır Cihe t.i askerivveve ait kal0.]er,· metrük' istihkamlar. vesair arazi valinin emrine terkolunacak. tır.

de

yince bundan da ümit kesildi. Efrad-ı millet arasında bir devleti idare edecek seviyede iki fert bile yetişmemiş olduğu esefle ve hayretler içinde görüldü. Mesru, tiyet Türkiyede hatır ve hayale gelmez maskaralıklar meydana getirdi. Devlet büsbütün küçüldü, büsbütün aciz kaldı. Hele edilen israfat ve suiis tirnalat ile dev .. let müthiş borçlar altında çöktü gitti. Ve millet dün, yanın en faikr bir milleti oldu. İktidarı yed-i gasbında tutan fırka kendi menfaatlarından ve bu rnentaatları, na rrıani olmak ıstiyen m~haliflel'ini ezmekten başka birşey bilrnedi Bütün zaınanını, bütün iktidarını cerr .; merıfaat.i şahsiyeye, mevki ve rnarıasıbı kendilerine hasra, şuraya buraya asker sevkine Ve meydanlarda evlad.r mille-ti darağaçlarında sallarıdırmaya tahsis etti. Devlet ve milletin menafi-i hakikiyesine dair en ufak bir şey bile yapılmadı. Meşrutiyet devri yalnız kı tal ve tagallübden ibaret kaldı. Bu kadar milyon İslamın Halifesi olan Padişah , lar mütegalipler elinde birer oyuncak oldu. Bunun da sebeb-i aslisi padişahlardan ümit kamilen ve bihakkın kesilmiş olduğundan meşrutiyetin en son derecesi olan parlmantarizm ve demokrasinin memleketimizde tatbik edilmiş olmasıdır. Biz zaten bir uçtan öbür uca atlar, ifrattan tefrite ve tefritten ifrata düşer iz Ortada, itidalde duramayız. Bununneticesi ise en mücmel tabiri ile ayak takımının re 's-i kara gelmesi ve da, marlara yapışan sülükler gibi cevher.I hayat.a milletin emdirilmesi olmuştur.

ww w.o tu

Her vilayet merkezinde yeni usulde bir tevkifhane vapılacaktır Türkiyenin lüzurnuna göre iki üç yerinde de u.mumi hapishaneler yapılacaktır. Bunl~rı~ bir kısmı köy, fabrika halinde olacaktır. Her vilayet merkezinde asar-ı atika,' ticaret, zira.' at, kıyafe t vesaire hususunda bir müze, bir daimi sergi, bir matbaa, bir sırf Türkçe lisanla gazete, bir sultaniye mektebi, bir sanayi mektebi, bir nümune çiftliği, bir konferans mahalli, 'bi r koşu mahalli, bir ispor, nişan talimi ve askeri talimler mahalli, bir tiyatro, bir sinema tesis olunacaktır. Her nahiyede idadi tahsiline mahsus bir mektep, konferans, ispor, nisan, talim mahalli, nürnune çiftliği ve her karyede mekteb.t iptidai, konferans, nişan ve askeri talimleri ve ispor yerleri, köylerde ve çiftliklerde ibtidai mektebi mevcut olacaktır. Bir köy numunesi yaparak bütün' köyler ona göre tensik edilecek. Her köyün ortasında iç , timaa, ispor ve askeri talimlerine müsait bir meydan ve onun etrafında cami, mek tep, konferans mahalli, kütüphane, bir otel ve kahvehane, hükümet ve belediye ve postaya mahsus mahal ve bir de köyün yanında nişan atma ve ata binme mahalli olacaktır. Mek tep hocası tarafından geceleri ahaliye okuyup yazrn öğretilecek. Kütüphnelere vilaye tin gazetesi ve Istanbul gazetelerinden biri belediye tarafından abone suretiy; le getir tilecektir Karyeler beyninde dahi posta işliyecektir. Elbiseleri san aba' ve sayaktan asker elbisesi gibi yaptır ılacak ve icabında bu elbise ile redifler ve ihtiyatlar askere' gidebilecektir, Ve bu .elbise

-,---- ... ~.

~

.ı ."


.-

13

ORKUN

Her sene her nahiyedo mahsulat ve hayvanat-ı yeye dair müsabakalar yapıp mükaf'at vermelidir.

eh li,

ken

de

Ma.arIf Nez ar-eti , - En miıhim vazife bu nezare, tindir İdare memurları sultaniye derecesi tahsile sahip talebeden müsabaka ile alınıp kendi mektebinde yetistirilecektir Muallimler behemehal darülmuallimin m'ekteplerind~n yetiştirilecek ve usül.I hitabete alışmış kimselerden tayin edilecek. Ve bir muallim unütehassısı olmadığı derse asla mualli.m tayinedilmiyecektir. Ve bu ihtisas ı da mek tepte iken yaptır-ılacak tır Istanbul da ve vilayet merkezlerinde sultaniye, idadi ve iptidai mekteplerirıc mahsus darlilmualliminler tesis edilecektir, Her mekteb.i all teknik cihe tiyle taallük ettiği nezarete, yalnız sultaniler, idadiler, iptidaiyeler, darül, mualliminler bu nezarete aitolacak ve asar-ı atika ve sanayi-i nefise de bir müdlriyet halinde buraya rrıer., but olacak, Ancak Darülfünunu teşkil eden bu ali mekteplerin idare kısmı Maarif Nezaretine merbut olacaktır. Maarif Nezaretinin en mühim vazifesi erbab-ı ilm cı hüneri himaya ve 'vatana nafi ilmi ve fen nı eser yazarı, ları teşvik ve onlara maaş ve mükaf'at itası, eserleri. ni meccanen bastırması, bu husus ta teşekkül eden cemiyetlere muavenet etmesidir

vermeli,

Maarif Nezareti para vererek bazı ehil zevata mütehassıs oldukları şubede vatana rıafi eserler yazdırmalı ve bazı şeyler için müsabakalar açarak müka , fatlar vererek eserler yazdırmalı Mesela bu suretle iptidaiye vesair bütün mektepler iç-in ders kitapları yazdırmalıdır. Bu eserler de hep rnücrnel ve pratik olacaktır, Bir fen, bir edebiyat, bir tıp akademisi teşkil edilmelidir Maarif Nezaretinin diğer en mühim işleri şunlardır: 1 Yazı ve im lay! yirıe muttasıl olmak ve heı harfe ittisal kabillye ti vermek ve aynı hurüf .u arabiyye ile hurüf ,u irnlayı teşkil ve hafiflik ve kalmliklarını huruf-u sada ile vermek şartıyla hal.! rnükem, rneliyete koyacak bir komisyon teşkil e tmeli ve aza.

Latin sayısı usulünü

bize gö_

re kabul etmeli. 2 - Türkçenin Esperanto tarzında mükemmel bir gramerini yapacak bir komisyon. 3 - Türkçenintamamile çağatay llsanına rücu etmemek, fazla arabi ve farisı kelimeleri atmak ve mevcut olmıyan kelimeleri Anadolu halkının lisanında mevcut kelimelerden toplamak ve ecnebi kelimatın telaffuzlarını yanlış dahi olsa menus olduğu surette bırakmak ve aslından inhiraf etmiş kelimeleri tagay., yür ettiği üzerre yani galat halinde hıfze tmek ve alınan eenebi kelimatı Türk şivesi ve grameri üzere tah. rif ve tatbik, mevcut olmıyan mevzulara kelimeler vazetmek ve bir mevzu için mevcut kelimeler beynindeki nüansları tefrik ve tekrar etmek üzere mükemmel bir kamusunu yazacak bir komisyon. Bu komisyon her şeyden evvel halktan lügat tophyacaktır, 4 - Bir muhitülmaarif (*) için her şube-i fende mütehassıs erbaptan mürekkep bir komisyon, 5 - MektepIerde Alman, İngiliz ve İsviçre mektepleri kitaplarını model alarak ve taı-ihirnize, rnilletimi., ze ve vatanımıza ait şeyleri yazarak ve esas olmak üzere milliyet duygusu uyandırabihr tarzda ders k i., tapları yapacak bir komisyon. 6 - Türk tarihini yazmak üzere Türklerin Asya'da ve İslamiverten evvelki ve sonraki hali ve nerelerde yerleşmişler ve ne hükümetler teşkil e trnişle rse onlar hakkında bir komisyon, 7 - Din_i· İslama asırlar tevali ettikçe karışan hu., rafatı refederek asr.a hazır medeniyetine tevafuk eden, iptidasmdaki derece-i safiyere irca etmek üzere mü, him ve hepsini cami bir eser. . 8 - 0smanlı tarihi. Bu tarihte dıx.cat edilecek nokta Türkiyenin Anadoluda Osmanlılar ile değil, hatta Selçuklularla değil, daha evvel başladığını ve Türk tarihinin Osmanlılardan bed' etm~iğini ve Osmanlıların diğer Türklerden ayrı olmadığını ve ancak bir şubeleri olduğunu göstermek şart ve mühirndir. 9 - Türkiyeden hariç Türklerin her biri hakkında menşelerini musarrih ve Türklerle bir. asla birleştire., cek malüma t.ı hazırayı havi birer kitap. 110 - Kürtler arasında Türkçenin tamimi ve Türk , Ieştirrrıe hakkında bir teşkilat. 11 --:- Türkiye haricindeki Türklerin Ilsanım tevhid hakkında bir teşkilat, 12 - Karamarılı Hıristiyanların menşeirıin Türk ol. duğunu göstere.cek eser ve bu hususta propaganda teş., kilatı. 13 - 'Rus devleti, maksad-ı siyasisi, atisi, Türk ve Müslümanlarının adedi ve ahvali ve tanassur edenlerin ahvali hakkında eser. 14 - Araplar, beyinlerindeki cinsiyet ve' zıddiyet, mazileri, ahval.f hazıra ve atileri nedir? Bir .eser 15 - İslam medeniyetine dair bir eser. 16 - Türklerin Arap ve İslam medeniyetine hizmetleri ve Türk eazım-ı ülernasının tercürneihal, kıy., met ve esaini-i asan hakkında bir eser .. 17 - İran ve eski medeniyeti, Türklerin bu lisana hiimeti, İrandaki TUrkıerin adedi ve ahvali, İran devletinin hali, gayesi,atisi hakkında bir eser. 18 Irakta ne kadar ve nerelerde Türk kabaili

m

köy köy gezip köylü ile beraber tarlalara gidip bilfiil yeni usulü göstermek ve konferanslar vermek her kar' yede ziraat alatı depolan ve sergileri teşkil etmektir,

ww w.o tu

'r

'tesis olunacaktır. . Valiler. nahiyeciler vekaryecilerin en mühim vazifesinden biri de her tarafta büyük çiftlikler tesisine halkı teşvik ve çiftlik sahiplerine mua venet etmektir. Fenni bir surette yatiştiı-ilmiş ziraat memurları da

sına bol maaşlar

rgi .co

her vakit giyilrrıeyip cuma günleri ve bayramlarda giyilecek tir Her vi laye tin her nevi ihtiyaçlarına dair birer kitap neşredilecektir. Bu kitaplar valilerin programı olacaktır. Valiler her sene bir eser neşredip buna vilayet dahilinde her hususta yapılması lazım ve yapılmış ne varsa, vilaye'tin ahval-i tabiiyesine. .ahalisine, derece-i tahsiline vukua t.: zabıta ve .adliyesine, kaldırılması lazım sui itiyada, ticarete, ziraate, sınaate, ne kada! kilometre yol mevcut olduğuna vesaireye dair mühim ve me~suk rnalümat olmak ve ahaliye bazı nasayih ve maluma tı havi bir kaç makale dereetmek üzere ve gayet Türkçe bir lisanla eserler neşredipbütCın karyelere varıncaya kadar tevzi ettirecektir Bütün karyelere varıncaya kadar köy bankalap

(*)

Ansi klopedi,


ORKUN mükemmel

bir Osmanlı

mü-

m

asarm tercümesi. 59 _ Türk musikisinin

ıslah ve tanzimi

ve orkes tra-

Li\i: teşkili, 60 - Bir observatuvar tesisi. 61 - Bir opera ve bir tiyatro inşası 62 _ Arabi ve Iaı-isi edebiya ta ait asa rm t"ı·c~mı:;si. 63 - Bir karye ne türlü olur, narrtasıyla beraber

mükemmel bir eser. , 64 - Bir çiftlik nasılolur

ve idaresi

nasıldır.

harl.,

tasıyla beraber mühim bir' eser. 65 _ Bir köy bankasınasılolur ve idaresi nasıl. dır, naritasıyla beraber mühim bir eser. 66 _ Her mahsulün ziraatine, senayie ve ticarete

ww w.o tu

31 - Trablus, Tunus ve Cezayir'de Turko denilen ve Türkiye zamanınd<ı yerleşip kalan Türkler ve hakk-ı saltanatlan ve oraların arivali ve atisi halekırıda bir eser. 32 - Avusturya devleti, siyase ci, gayesi, a tisi 33 İtalya devleti, siyaseti, gayesi a tisi ::l4 - Alman'ya devleti, siyaseti, ga~esi, a·tisi. 3;.i ırransa. devleti, siyaseti, gayesi, ans., ::lb - lngiıtere devıeti, sıyase n, gayesi, a ı.isi, 37 - Hiıafet ve bütün rstamıaı-ın hiıaret ıc vaziyeıleri ve Ittihad.ı İslam, 38 - Tarih.J Edebiyat.a Tür kiyye

Türkleri

Selçuklara yardımı). 57 - Edebiyata ait klasik asarın tercümesi. 58 _ Felsefeye, tarihe ve ilh, ümuna ait meşhur

ken

29 - Kürtler ve atileri hakkında bir eser 30 - Suriyenin müstakil devletleri, Arap' saltanatı, ldısır tahakkümü, Türklerle idaresi, şehirlerde rnütearrıb (1) Türkler, hali, gayesi, atisi hakkında bir eser,

beraber

zesi yapılmalı. 49 Selçuk ve daha evvelki putperest Türklerin as arına dair bir müze, 51 - Selçuk tarihi (2)., 52 - Türk kıyafet-i milliye müzesi yapılmalı. 52 - Tasvirli rıamıyla hükümetin himayesi altında Avrupalıların İllustration'una mukabil bir gazete (3) 53 - Türk oyunları ve isporlarının ihyası ve tarızi, mi, Avrupa isporları hakkında, mühim bir .eser. 54 - Faust, Samson ve Dalila, Minyon ilh gibi musikisi güzelopera ve opera.komiklerin nazmen Türkçeye tercümesi, 55 - Leblebici Horhor'un güftesinin ıslahı. 'T:, 56 Milli ve Şark musikisi ile güzel iki üç opera yazılması (Bunlar: Kerem, Aşık Garip, Köroğlu. Leyla ile Mecnun, Ferhad ile Şirin, Leblebicl Horharun güL tesinin tashihi, Cengiz'in, Atala'nın tutunatı (4), Ti; murleng, Kılıç Arslan Ehl-i Salibe karşı, Osmanlıların

rgi .co

26 - Anadolu ve Rumelide Türklerin mi, Rurnla, rın mı hakkı ziyade olduğuna dair bir eser. 27 '- Mısır ve Mısırda hükümran olan Türk aileler ve sekiz yüz senelik saltanatları. şimdiki Mısır ın gayesi, atisi hakkırıda bir eser. 28 Ermeniler ve Ermenistan maksadı at isi ve ecnebi parrnağı hakkında bir eser. ' ,

şeylerle

de

olduğu, rnenşeleri, müddet-i ikametlcri ve h{tl-i hazır., ları hakkında bir eser. 18 b - Suriyedeki Türkler. 19 -'Bulgar nedir, menşei, cinsi, maksadi, atisi, orada tanassur eden Türkler hakkında bir eser 20 - Romanya (aynı ile). ~1 - Sırp (aynı ile). 21 - b-Türk esatirt, 22 '- Eski Yunan' medeniyet, ahval.I siyasiye ve cinsiyeti hakkında bir eser. 23 Mitoloji, 24 - Bizans medeniyet, ahval.i siyasi ye ve cinsiyeti hakkında bir eser, - Hindistan medeniyet, ahval-i siyasiye ve cinsiyeti hakkında bir eser. - Sanskrit mitolojisi, 25 - Yunanlılar ve Bizanshlar arasında neslen ve medeniyeten ve içtimaen fark ve şimdiki Yunan devletinin rnazisi, hali, gayesi ve Yunan Rumlar ıyla Türk Rumlarının ve Rum ile Yunan isimlerinin farkları ve Türkiyedeki Rumlar ın neslen şimdiki Yunanlılar ve hatta birbirinden farkı hakkında bir eser.

39 - Türk ada b-ı muaşeretinin bir mecelle halinde cem tanzimi, 40 - Avrupa adab-ı muaşeretine dair bir eser tahriri 41 - Türk şiirinin parmak hesabına rücuu ve ilm-i aruzdan ancak merıus bir iki bahri bırakmak üzere diğerlerinin tardı ve böylece bir eser. 42 - İslamlık ve Hıristiyanlık, Avrupa - Asya mü, cadeleleri, Avrupalılarm bize dinen, ade ten, ilmen, ik., tisaden tasallut ve hakaretleri ve biz Asyalıların Avrupalilara esareti, ü

43 44 45 46 47 48

-

Pariste tahsil rehberi. Londrada tahsil rehberi. Almanyada tahsiı rehberi. İsviçrede tahsil rehberi. Amerikada tahsil rehberi. Saraydaki bazı eşya ve Topkapı

ait gayet ameli ve mücmel eserler tahriri. 67 _ Osmanlı marşını yapmak ve Tı.d~ milletine ve dinine müteallik bir de iiahi (kan iik ) yapmak, Milli Türk marşını yapmak. Mekteplere Türklük ve müslümanlık ruhu verecek, medeniyet~, ilme muhabbet peyda ettirecek, sa'ye teşvik edecek, Avrupa' .Iüarın siyaseten ve iktiseden tasallutlarını çekemiyecek surette bir tahsil vazedilecektir. 68 _ Avrupada her şube de yetişmiş bLiyük adamırın tercümesi hallerine ve yaptıklarına dair bir eser 69 _ Ahlak-ı fazıla nedir ve ne türlü ahlak sahibi olunacağına dair Franlden usulünü de idhal ederek bir eser. 70 _ Gayet hıfz-ı 71 72 73

sade

ve ihtiyac-ı

memleket

üzere

sıhhat mektebi, - Aşçı Mektebi, - Kadın ve erkek terzi mektebi, _ Otel ,lokanta garsonu, uşak ve hizmetçi

tebi 74 75 -

bir

rnek;

Hasta bakıcı mektebi Sünnet mektebi,

Araplaşrnış. (2) Müsveddede (1)

Sarayındaki

49 dan sonra yanlışlılda

mektedir. (3) Müsveddede,

şüphesiz

iki tane 52 var. (4) Müsveddede

Atala.

-~~"~

._.-

bir dalgmlık

51 e geçileseri olarak

f'" .....

.........

,_~._._

..•

. __ .-:.,...;'1

_''''


15

ORKUN

İstenoğrafi usulünün Türkçe yazı makinesi Milli Ilmihal Araba kullanmak.

kabulü. icadı.

81 82 ~ 83 - Velospide binmek, 84 - Bir aile teşekkül ve idaresi, tasarruf, hinde, düğünler ... Ilah, 85 - Alaturka Iaştırrnak,

oyuncular-

teşikl

süs aley-

edip Avrupada

do-

- Türk isporunun tarızirni, resimli bir kitap neşri, bilfiil tamimi Türk oyuncakları - Türk oyunları, dansları, - Türk pastacılığı. - Türk mutfağı. Medreselerin ıslahı. Tekkeler ve dervişleriri ıslahı ile bunları frenklerin jizvitleri ve misyonerleri haline koyup hocalan ve hekimleri ile göndererek her tarafta mektepler, hastahaneler açtıruması

de

Anadolu, Suriye, Irak, İran şimali. Kafkasya ve Rumelinin etnoğrafik ve antropolojik tetkikaktnını yapıp rnurıtazarn bir eser yazmalı

Evkaf Nezareti şeyhleri yetiştirmek için mühim bir mektep açınalı ve her yerin şeyhi o mektepte yetişen. lerden irıtihap olunmalı. Bu mektebe kabul olunacaklar 'sultaniye mekteplerinden mezun ve tercihan meşayih ·1 ~evladından bilmüsabaka alınmalı. Mektepte fransızca ile almanca veya ingilizceden biri, arabi ve farisi tahsil edilmeli. Badehu Mevlevi, Bektaşi ve Kadiri tarikleri mektebe üç şube halinde konup tasavvuf tahsil edilmeli. Bektaşilik kısmına şimdiki felsefe-i tabiiyye ve rerıniyye dersi verilip bunlardan mühirn feylesof Iar yetiştirrneli, Mevlevilere musiki ve edebiyat verip orı, ların tekkelerini Avrupada «konservatuvar» denilen rnusiki mektepleri haline koymalı Kadirilere de ziraat ve ticaret dersleri vermeli. Bu üç kısmın dervişlerini propaganda da seyyah narnıyla kullanmalı. Bu mektep, te Türk tarihi, mazisi, hali .istikbali ve terakkiyatırnn manut olduğu mevad hakkında dersler verilmeli. Bir de usul-i va'z ve hitabet öğretilmeli,

m

79 80 -

Tekkeler de Evkaf Nezaretine tabi kılınmalı ve buna mahsus bir müdirivet teşkil etmeli. Tekkeler ıslah edilip her biri Türk Ilsanı, Türk devleti, Türk ruhu ve müslümanlık için birer rnühim ve müfid ocak haline getirilmeli. Bunlar bir yerde kendilerine mürid bulup çoğaltmalı. Orada bir tekke, bir rnektep, bir has, tahane ,bir otel, bir hamam bina edip maksadını o halka telkin etmeli. Badehu diğer mahalle gitrrıeli , Böylece devam etrneli, Türkİye bu suretle ihya olun. duk tan sonra Türk ve Müslüman bulunan İran, Kafkasya vesair taraflara da misyonerler gibi gitmelidir.

rgi .co

76 - Enstitütris mektebi, 78 - Utangaçlık aleyhine ve tedavisi hakkında bil" eser. Bununla Türk erkek çocukları miskinlikten kur; tulup girirıti olup rnaişetini aramaya çıkabilsin ve her şeye başvurup onu kazansın ve zengin olup vatanina nafi olabilsin (1).

Her şeyh .rnüridlerlne tasavvuf fikri, taassuptarı halas fikri, Türk ruhu verecek, sa'ye teşvik edecek ve açtıkları mektepler ve hastahaneler. muallimleri ve tabibleri ile halkı celb, taassuptarı halas, .Türkıüğe ve Türkün terakkisine sevkedecektir.

ww w.o tu

ken

Nafia 'Nezaretl. - İdare memurları Dahiliye Neza; reti mektebi tarzındaki mektepten yetişecek ve tekrtik kısımları o fenlere mahsus mektepler mezunlarından olacaktır. Birincı vazifesi bataklıkları kurutmak, irva ve iska ve nehirleri seyrüserere müsait kılmak ve yol. lan, şimendiferleri ,limanlan yapmaktır. Bunları da asker ve ahali Istihdarnıyla ve kumpanyalara vererek sür'atle yaptırmalıdır, Ziraat Nezareti, - İdare memurları aynı şartla yetişecek ];?,knik kısımları ziraat ve orınan melcteple , rirıderı y~p~ecektir. Vazifesi nümune çiftlikleri yapmak, ahali~ çiftlikler tesisine teşvik etmek, ziraa t memurları ile yeni ziraatibilfiil ahaliye öğretmek, aliit-ı ziraiye depoları yapmak, ziraat ve hayvanat.a ehliyeye dair sergiler, müsabakalar ve mükaf a tlar ihdas etmek ve sanayi-i ziraiyeye dair fabrikalar yap; tırmak ve bu hususata dair gayet açık risaleler ne şredip ahaliye meccanen dağıtmak Fen adamlarını Almanyadan getirmek. Evkaf Nezarett, - En mühirn nezaretlerden biri de budur. Memurlan diğer nezaretlerin tabi olduğu usul üzeredir. İık iş olarak evkaf.ı müslirrıini düştüğü yed-i ihtilaslardan kurtarmak üzere her tarafta komisyonlar teşkil atrneli, Evkaf Bankası teşkil edip varidatı ile mevcut rnektepIeri, mevcut hastahaneleri, mevcut çeşmelerirı mecralarını ıslah etmeli ve yenilerini yapmalı. (1) .Eserde 76 dan sonra 78 numara yazılmıştır. «Girirıti» kelimesi de egirgirı» yerine zühulen kullanılmış olsa gerek, 85 ten sonra yalnız çizgi konup numura ihmalolunmuştur.

-

-

'--~.

•. _~ __

._._ •. _

.. _

•.__ ._.,;.

._."

__ .__ .\_ . .:...~_.-.• -.~

·• ••....-~.- v. ·"

•.•..•. -i~~-.-

..

Meşayih ve miıridarım hatt-ı hareketlerine dair bi. rer eser.I mükemmel yazılacak ve nlzamname.i dahilileri tertip edilecektir.

Sıhh1ye Nezaretl. - En birinci iş bataklıklan ku, rutup ısıtrnayı kaldırmak, bataklıklar kuruyuncaya kadar oralarda tedabirvi sıhhiyye tatbik etmek, firerıgiyi kaldırmak, su yollarını demir borular içine, menbaları muhafaza altına alarak, rıehir sularına lağırn, ların akmasını menederek tifonun önünü almak ve memleketi smraz.ı müstevliyyederı karantinalar ile muhafaza etmektir. Sonra her kaza merkezinde birer mükemmel hastahane yapılacak ve her vilayet için köyleri daima dolaşaçak -ve taleb olunan köye gidecek seyyar etibba teşkilolunacaktır. Tıp Fakültesi bu nezarete, ziraat ve orman rnektepleri Ziraat, Mühendis Mektebi NafL aya, Ticaret Mektebi Ticaret Nezaretine tabidir. MÜhendis Mektebi şose, köprü ve tünel, şimendifercL lik, irva ve iska ve nehrirı seyrüseferine kabiliye ti, elektrik, makine, maden mühendisliği şubelerini ha vi olacaktır. Hukuk vesair mekteplerderı :ziyade bu mektebn: terakkisine gayret etmek lazımdır, Zira onlara memleketin eşedd.i ihtiyacı vardır. Ticaret Mektebi tevsı ve fransızçayı mükemmel bilmek zaru, ri ve Avrupa, Asya ve Afrikada ticaret için seyah ati teşvik ve bu hususta malürnat verecektir. Bu sayede Rumlar Mısır vesair ıyerlerde milyonlar kazanıp memleketlerini ihya ve Averof gibi Yunana bir muharebe

i··


LüMÜ .

.

.

.

ğına eminim, " . Rıza Nur çok çalışmış, ve çok başarmış bir adamdır, Onu Türkçülüğün kaynağı saymak doğru olur, Yaşıtım veya daha yaşlı olan hemen hiç bir Türkçü tanımıyorum ki mefküresinin ilk ateşini Rıza Nur'un Türk Tarihinden almış olmasın, Hiç bir devlet adamının başarısı, günü için nekadar mühirn olursa olsun, bir miL letin hayatında yeni bir mefküre çığırı açanların hare , keti ile bir ayarda tutulamaz,

göstermiştir. Rıza Nur sert, şuurlu, kudretli, güzel, çok güzel, ve düşündükçe insanı daha ziyade hayran eden bir ahlak sahibi idi. Hiç küçüırrıeden büyüyebildiği için onun buyukıuğü hakikidir Rıza Nur denen abiderıin temellerine bir damla bile pislik karışmadığı içindir ki o abide hakikateri pek müstesna bir değer taşır, Rıza Nuru en iyi temsil edebiıecek bir hassası harfkulade azmidir. O dev azi m ne ikbalde gevşedi, ne idbarda yıprandı; oçelik"azim en sert, en ağır darbelerin altında bile en sonuna kadar dimdik ayakta du, rabildi, Karşı durulmaz bir rüzgar önünde sonra kal. kınabilmek için eğilrnek mi, yoksa hiç eğilmeıniş olmak uğruna kirilmak mı ehvendir kördüğümünü Rıza Nur hem sğilmemek, hem de kırılmamakla l<esipatmıştır, Bütün hayatı boyunca 'Türklüğün acılarını içinde duya duya yaşamış olan Rıza Nura ölümünden sonra da Türklüğe yöneltilen en ağır kasltıere hedef olmak düştü, drkçılık ve Turancıhk» adı altında Türklüğe ve Türkçülüğe rnahut tecavüzlerin alabildiğine yprlı., düğü günlerde, her soysuzurı Türkçülüğe karşı ağzına geleni savurmak ve elinden gelen kötülüğü, yapmak için kendini açık bono almış saydığı günlerde, hatırlardadır ki iftira ve tecavüz lerln en şenileri mezarında sessizce yatan koca Rıza Nura kadar sıçratılmıştı. Bunlara yaşıyan Türkçülerle birlikte göğüs germekten Rıza Nurun mübarek ruhunun zevk' duyduğunu tahmin ediyorum, ' Başkalarını bilmem, fakat benim için «Riz? Nur» ,,~;!,! adının sihirli bir tesiri vardır: 'Mesela bir bayrak gi):ıi, eskiden kalma bir kılıç gibi, bir 'Türk yurdu haritası gibi, o ad da bende alelade duygu ve düşüncelerin ara; sından birdenbire 'I'ürk lük duygularırnı ürper tip carı., Iandirmak. durup dururken içimi coşturup şaha kal , dırmak kudretini haizdir; oııun için «Rıza' Nun adı ı.,0!1Ce kutlu bir addır Jr'f7'~ Türklük şuurunun sörıdürülmesine hiç-'·,bi.r zaman { . -i boyun eğrnemeğs azmetmiş biz bir avuc r.~Ü~kçuler ,('min olabiliriz ki Rıza Nur'un ruhu daima bir kuvvet kaynağı' olarak bizimle beraber kalacaktır, O ruha CiL büyük hazzı verebilecek şey de şüphesiz TÜl'kç.ülHğe hizmette devam edebilmektir, f', Türkçülerin önünde geçmiştekilerden daha kar.arılrk ..•.. günler, daha kindar suikastler. daha ağır tazyikve işkenceler bulunabilir, Daha büyük bir tehlike olarak, önümüze bizi yolumuzdan azar azar kaydırmak. şaşır t',f,~,;,;",'" mak veya gevşetmek için çeşitli mugalatalar. hileler. "" sinsi tuzaklar çıkarılabilir, Sö nu gelmiyecek gibi' görü., "" nen uzun bekleme devirlerinde günlük dertler ve çe:f;l;", şi t li oyalayıcı tesirler ruhların derinliğine saklanan' J~. rnefküreyi yıpratabilir.·" Bütün bunlara' karşı Rıza Nur'un ruhu ve hatıraSI:'1,·.~" bizim içintükenmezbir kuvvet Icaynağıdır. Ezici dar1. belerin altında onun azim ve cesaretiru ih at ırhyarak daha sert dikilebilir, çeşitli aldatmacalar ',.e kayma • ihtimalleri karşısında onun sözleriyle ~efkÇıre' yolun_J' daki istikametimizi daimatazeliyebiliriz, ' ·~ı:!:'· İsmet Tümtürk /:

ken

ve büyük arazi kazandıran zırhlılarını bir Rum hediye edebilrniştir, Bir Türk cemaat-i islamiyesi teşkil edip Evkafı ve bütün mülkleriyle beraber bu cemiyete devretmeli. Devlet batsa bile bu mallar Türk milletine kalır Ve kalkır-ması için mühimbir vasıta olur. Devletin harici politikası sulh ü salah .istemek ve Alman \'f' İngiliz medeniyetirıi, usullerini alıp Fransız medeniye tlrıden tevak ki .etmek olacaktır, Şehnınıaneti ye Belediyeler Ahali tarafından tahsil görmüş eşraf ye ağrıiya ve memlekete hizmet edebilir kimseler meyanından intihap olunacaktır. Vazifeleri irıtihab-ı meb'üsarıı yapmak, memleketin sokaklar.rım açılması, kaldır ırnla r yapılması, ,:ne~·c.t·,nlar, bahçeler. müze ier ihdas gibi güzelleştirilmesi ve medenileştirilmesi, su yol lar ırurı demir borulaı-la isalesi. gaz ve elektrik Ihdasi, tenvirat, 'tarizifat, ağdiyenin tağşişten , vikayosidir Her, vilayet me rkezinde bir kimyahane, bir bakteriyolojihane, bulunması lazımdır

Rıza Nur çetin, cesur, a tılgarı ve dövüşçtı bir ruh taşıyordu. Türkün ezeli vuruşkan ve akıncı ruhu, 'Bir yandan ona çarpık çurpuk bir sürü düşman kazandıran bu ruh, öbür yandan da öz Türk rnizaç ve duygusu taşıyanlara onu bir kat daha yakın; sevimli ve candan

m

Rıza Nur'un ölümü ile hakiki bir büyük adam göçtü, Zaman geçtikçe-ona verilerı kıyrne tin gittikçe artaca.

Tümtürk

rgi .co

İsmet

de

Yazan:

***

ww w.o tu

Bu programın hayat-ı millete tesiri ve milleti o Sil. retle yetiştirilmesi a tideki safhalara tabidir: 1 _. Bu programın ikrnal ins dair eshab.r vukufun iş'arat'ta bulunması ve bu suretle programın rnükem, mel olması 2 -- Programın iş'a r ('ttiği seyler hakkındaki esc':'lerin yazılması, har: talnın tcrslmi, kanun ve nizarn, larm yapılması, Bu (h Y~' hükCımet tarafından yaptırılır, ya daha iyisi Lus,.,:;j cemiyetler ve müs takil şa, hısların her birinin bu progr-amdan yapabileceği şe::i senelerle mesai sarfedercl: tahı-ir elmesi ile olm', Zerı, girıler ve hükumet L::ı!ara muaverıet ve te3;:i!t::t icra etmelidir 3 Kağrt üzerinde meydana geldik ce hükümetin bunları bilfiil tatbik etmesi, ' Bu eserde tabii her şeyden uzunuzadıya bahsedil, memiş tir Buna ciltler ister, Mevcutlar rnesküt gE:çi:miş, noksarılar yazılmıştır, Bu progranıdaki hel' madde ayrıca bir program' ister, Tabii onlar ehli tarafından yazılacak, badehu muhteviyatı hayyiz.I husüle getirilecektir, Ben bu mevaddan tımı hasredeceğim, can dil 'ternenni ve zurnu zarur i olan bu ederim,' ü

yapabileceğim bir iki şeye haya., Herkesin de böyle yapmasını ez rica ve şu zavallı millet için lüişlerin yapılmasını Allahtan dua

*"

'j*

** * Bu programda mevcut eserleri' «Ulu Alfay 'Kütüp~ hanesi» narnı altında nesredeceğ irn Bir kıO',T.1111 kendim yazmaya teşebbüs ediyorum, Ehi! ve rnütehassıs ol~n zevat da bu eserlerden birini yazarsa tab'ını taahhüt ediyorum, L- ... _ "'__ ' ".

1'1,1,'-

~~"~~'==~"'İDAR"EHANE~~~~ FEYZULLAH IşIL'"

Rıza Nur

._,

_

•....;.. .. -:,

"

.• t. -..•...; ..• ; .•~~

CADDESİ

f(~.

9 Nu.

.'

A. MALTEPE - ISTANBUL MATBAASI ISTANBUL

~'J'~;';'''' ~--'.._~.' -"·i:.

-;.:.._. ""~;J._.0.::..i;..;..:.."L·:..

__

.. ~:.:_.~.:,;.~._.

~ :..

.:.-i...:........:~ ,',. ~..:-.~;.~::.:,

•.•~:.:.:.:.

~~~'" /~~:"

,.{>;?rfı_'

(:1~y~~ ~_~

. ...,;~.~.••.•.•


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.