Orkun 61 sayı

Page 1

BİR

m

rgi .co

SAyı t ). (.;"

25 KURUŞ

e

f

ww w.o tu

ken

s}

de

";-

*

30 Kasım~ 1951


Orkun ailest adına, İmtiyaz sahibi ve mes'ul Müdürü: İSMET

TÜMTÜRK

P, K, Galata

Yıllık f8 Aybk Y lll't

1818

Tfu:kçü

- İstanbul

10 tirCi 5 Mro

wttı :

Yıllık

30 Kasım 1951

15 lin

61. Sayı

A ADOLU DAVA~I Yazan:

TOPALLJOGLl:t

ABDTJLIIAD!

gözden

kaçırmasuı. ~ ..

ww w.o tu

Senelerdenberi dostlarımızınyersiz sitemleri. düşmanlarımızın 'hayasızca taarruztar-ı hep aynı noktadan zelir, Namussuz cliyemiyorlar,Hıl'sız diyemiyorlar Yalancı dıyernlyor lar Sat ılmış diyemiyorlar,,, Muhakkak bir ~~'Y deme'leri ]{j,z).'1:, Ne desinler Diyeceklerini bulmu», aV2.Z13.1·ı çıkt)ğı kadar t,a3:lY'lp diu-rnak tadu-lar

drkçdar, Turancı laı-, Anadolu davasiyla ilg ile nrnc.. yip, milleti cmperyatist zlhrnvc tlcri pesintto mah\Tı-' rnek istiyorlar!' Aziz dost larsmız Oıkun'da Türkcülük a nlayısmuzr bir değiL. lıirkaçkc:ı'c izah e tt iler Adileı-ln uydurdukları, şenerinin de Türk rnil liyctci liği nc en son darbeyi vurmak suretiyle ne ticclendirdiğl bir komplonun kurbanı olmaktan artık saf dostları.mızın' kur tulrna larr lazım geldiğini söylediler, Fakat, ilikleı-öylesine doldurulmuş, nimetler öylesine tevzi edilmiştir ki; deje-. nere bir zümrenin silinmesini beklemek lazım geliyor, Du husus üzerinde durrnıyacağız Bu, yazımızla Anadolu davası diye ikide birde karşıııııza, çıkarıbn biL vük dava üzerinde duracağız, Biz

Anadcrucu deği liz Anadoluculuk diye ayıı-ıcı de tanımıyoruz, Biz Türkçüvüz Türk milletini korumak ve yukseltmek azim Ve karaı-mdayız Anadolu Türk va tanının bir parçası, 'I'ürkliık ale, miniri medart if rihnt-ı, tck kalesidir, Ecdadınıızın kRnıyla yoğrulup, hütn-alarıvlavsüslenen bu ebedi vata, nın, her karış toprağımn, binlerce Türkü "geçindirecek kadar bereke t li, hel" taşının binlerce Tür-kü ba. rmdnacak kadar sa:~dam olmasını istiyoruz, Bu topiıi r ideoloji

Bu memleketin bir tarafında tayyarc homur tuları günleri saniyeler-ş s ığdır ıp, diğer taraflarmda bütün bir memleket lcağrıı arabalannın gıcırtılarına hasret yaşıyorsa; Bu memleketin birkaç şehrinde traktör, rnalümla1'111 vüzünü güldürtıp. bütün bir memleket kara sapa, nın kurbanı oluyorsa; Bu memleketin sırtından alınan, mernlekctc sarf c. dilrneyip, kürklü bebek lo ı-c, göziükll'! efendilc:'e pe~ktc~ c::ckiliyoı-sa; Du memleketin bir kır.ru Şekspi}', l\Iol;:eı-i t.ıhsi: cderkon, koca bir millet cehale tin kurbanı oluvo.sa: Bu memleketin pı::kçol, vorinc posta lıi"ılü insan SU'tınd a götürülttyorsa:

ken

lar

~.Ji":'~'4-.~~,'.ft~

de

~5

rgi .co

ğ

hudayı iıabi t otlarmı ylyerek, belimizde bit tek kuşakla' kışlarmı geçirerek, hayvanlarınuzla beraber yatıp kalk tığrmiz sığınağımızela, bu toprakların kalkmması azim \'C kat-a ı-ıvla büyüdük Du az im ve kararla yaşıyoruz, Ancak: Bize atalarınuzın kanları pahasına devredilen bu mukaddes vatan parçasının, bugüne kadar emeği ödenmediyse, kefare tini biz mi öc\i:'eceğiz? Bu mukaddes vatanın bir ayağı taş devi-Inde, diğ'ci' ayağı henüz 20 nci yüzyılın eşiğinde ise; Bu memleketin bazı 'tarafında elektrikler geceyi gündüz, diğer taraflarında Dezir'trnhomlu gözler« analık yapıyorsa:

m

rakların

ORKUN, ister kendisine «Anadoluen» desin, ister «Trıruncı» des!n,ytireği Türkltık için çaı-. pan bütün TlirkçUlüriıı dergisidir, Anadoluvu sevmek, hudutenz derecede sevmek, ba.lamından elbetteki heplmlz, en aşırı «Turarıcı» ımza kadar, Anadolucuytız, TürkHlğc hizmet yolunda ça1ışmalar11Ulzıne yolda su-ahyaca ırnızda ufak .terek görliş ayrrhklarrnı ORKUN'da samlmlyet , le konusacağız ki birbirimizi daha iji .anlıyalım, Yukardaki manada «Arıadolucu» olan ,Topa!. Iıoğlu ülküdaşnruz ın ORKLiN'da .cserbest kürsü» prensibine göre sunduğumuz a~:ıı:;.-ıdaki yazısında ~ geçen «Anadolucu» tAbirinin, 'birçok Anadolucula.rın da doğru bulmadıkları colc dar ve ayrr ıct bir göru!]Ü anlatır manada ImHanıIdığını okuj'ucu_

"Bu memleket ziraat rncrnlckct i olmaktan çıkarılıp, momuılar mernleketi haline ge rilivo-sa: Bu mornlekcrte bir tek anadil hakim kılmnuvorsa: Bu memleketin bazı şehirlerinde apartımanlar ylrkselir'ken. koca bir ülke irilerde barımyorsa ; Bu memleke tte zaman denilen mefhum tarihe karışmışsa: ü

Bu ınemleketin bütün zenginliklerine rağmen hel' "eyi dışarıdan getirlliyorsa: Ve nihaye t .evet ve nihayet; bu memleket te halkın dilinden başka, her şeyin dili olan gazeteleı' hakikat, görtip, göstermek istemiy orsa: Bütün bunların kef aretirıi biz mi ödiyeceğiz ? Havır efendiler' Dostumuz da, düşma nırruz da bilsin ki: Biz Anadeluyu çok iyi biliyoruz, Dün babalarrnrz canlarını verip bu vatanı kurtardı, Bu devleti kurdular, Hakları ödensin diye i~ başına getirilenlerin yapmadığı,yapmak istemediği vazlfc ler!n mesu liyc t i, ni bizden soramazsıruz ' Du fert olarak devlet hizrno, t irıde ve sorbest hava turuzrla, kudretimizin verdi!::i

"

/

.u


ÖRkU:N

rra

FALi Yazan:

KEi\iALOGLV in kaç numara alabileceğ ini de isterse. niz gelin beraber tesbit edelim, Karşımda Ulus'tan kesilmiş sütun sütun yazılar var. Fakat hepsini, «Bolşevik» başlıklısının etrafında toplamak mümkün, Esas fikirleriniz onda, Diğerleri küfür Ve iftiralarla dolu, size mahsus polemik yığınından ibaret, Hadiseleri nasıl da tahrif ediyorsunuz, Son yazı. mzda meselenin seyrini anlatırken olup bitenleri değişik bir sıraya koymuşsunuz. Doğrusu şöyledir: İnönü İstanbul'a geldi, partisinderi bazı üniversi., telilerle temaslar yapıldı, bu tomaslar bütün üniver., sitelilere .mal edilmek istendi, Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanı, politika tahrlkçileı-Inm üniversiteliler arasına g irrnesrrıs göz vumularmyacağım kısaca beyan etti. Ulus f.:ryada başladı, işte bu sırada işe siz' de karrşt ınız. Tevfik İlerinin beyanatını tenki ı ederken, hiç lüzurnu ve yeri olmadığı halde, elden ::Iı: dolaşan bil' mektup dedikodusunu ortaya attınız, Bu sırada İnönü, kasden «Ünlveral teliler . adı veri lcn parti ocağım açtı ve sizin srranın başına aldığınız sözleri ancak o zaman söyledi Milli Eği tim Bakanının haklı olduğunu .r.Üni\'ersiteliier·, adı (ın göstermis oldu, Tevfik İleri bir basın toplantısı yaparak politika t ahrikclleri için söylediği sözlerin, İnÖl1l1 taranndan cumhurbaşkanı iken söylenen ve üniversitelileri tehdit eden seçim nutkurıdan aynen alındı, ğını, üstelik tehdit cümlesinin al ınmad ığ ıru açıkladı, hepiniz saşn-dmız Toplantıda Tevfik İleri ayni z arna nrla :

i

ya5amalda.dır;

şa.hısta.r,

(Tiiı:kli.iğün

ö;ylc bir

cemiyet

ki

fikir-

hareketler ve düşmanlar Ve Tlirkçülüğ'iin düşmanlarr) kör-

<lüğ'iim olmuş

içtimal bir

yuma.lrta.kl

iplikler

gibi

siya-

setıe ye partkililde Içiçe, Ayıklamale çok güç, Fazla titizlik gösterIp, siyasetin en küçük bil' iplik L. kırıntısı ORKV:K'a girmesin dersek, için·

ı

ıl,,. ~·ılt'3dığıını7.

hfıuIseleriıı

hi!yiik

bil'

kısmı

milli;vctçi giirii:;iı' ılıce'enınekt!'n mahrunı k aIır, Brı sebeple J.;U\·v e t li ve mühlm bil' yazı olan a<;;:1,ğ'!d:!J.;i yazıyı olduğu gibi sürunhu-umzda Y:1.~!11Iyorıız,Ülki'ı<la5ıJl1.12ın siy:ısi partiler

L \"(' baka.nlar

ni de

ORKlJN'lılı

serbest

duygu kiirsi\

ve

ı1ii·5iinceleri.

yön,i'mden

i

mü ,

<>lleHm

de

İ

ta.lüu

hakkındaki

rgi .co

Içinde

ler,

m

vazlf'elcı-iniz

g-iindellk siyasete karı şm arnağa , hllhassa herhangi bir devlet adarrnnı tutmak W, methetmekt.en kaçrumağa, elden geldiği ka. 'dar ilikkat etmektetlır, Fakat ORKUX bir haya.ller' ;yurt~ııpd:ı tleğ'll, bugünün cemıyettntn ORKUN

tur

...2.

Ulus'f arı mı öyl o istediler, nedir, Milli Ettitim Du. kanma yaptığınız hucumlar. sahiden, mcvz tl '.1 bu "i'· lt ilde veı·ilrn..i) ruhıir vazlrclc ı-lnc bonz ivor Hoş ZCi· ten sizin bütün ömrünüz, konusu baskiliarı ta.:afll1· dan vet-ilen talul» vaz ire ler-i y;;zl11a!:L! gec;mc'nıi~ midlr ?

Hırsızlar

-ı...,.

ww w.o tu

ken

Yavuz hırsız ev sahibini bastırir Bu ata sözü ötedenberi mevcut olmasaydı, son günlerde Carsarnbı ve Kur tuluş't a ev sahiplerini öldiu-cn hırs.zlar yüzün. den ortaya çıkar mıydı bilmem ama, siz in Tevf ik İleri'Ye karşı açtığınız kamparıyayı la kip edenleı-in hatu-ından sık. sık bu veeizenin ~N;tiL~in!' ~üplı(· yok-

ev

sahiplerini

öhlürdülcr

Siz i n

t a h ri r

imkfm nisbetinde bu mernlekcrin harcı na alın teri. rnizi katmaktaviz. Topyekün Anadeluyu kalkinturma ve yükseltme davası ise, fert işi değf l, zümre işi değil, devlet iSrdil', Yukarıdanberi saydığımız yaralar!a hemhal oları muazzez Anadolunun yaralaı-ma rne r. hem olmama rncsulıvctim bize yüklemek istiycnlcrc soraı-ız «Hükume tin hikrne ti vücudu nedir şu halde.": Türkive hür bir devlettir. Düne kadar vazife. sini ihmal edenleri, kötüye kullananlan millet yere vurmuştur. Derdini halletmek üzere başına yeni bir hizmetkar getirmiştir. Arıadoluyu kalkindırrnak, Anadeluyu görmek Ve yaralarım sarmak bunlaı-ın vazifesi. dir, Bu vazifesini yapmad ığ ı gün giden ler in akibe tino elbetteki çar-prln-lar İ5i mugulatava getirerek, Türk milfiyctçlli inin Ii k , ı-lyativla rncsgul olanlara, Anadoluyu görmüyorlar diye. rek ırkçı, Turancı ve emperyalist damgasını yapı~tı!'· mak bir' gnflct veva ih anc t ti r Cn f lo tse ilmc vônalrnoğ

ilize

!;üfir

Da.hlede n

eliyerı in keııdüde di nirrılze-

\)ari

Iman müsclm.ı

ols.ı n

o ls.ı

kabilinden <Yeni Rusya, muharrlr.nln kcndlsiuo iı(j~:lp hiı' tarizde bulunamıyacağm ı ilü\'(~ e t mis! i. Bunun üzerine siz kaleminizin bütün kuvveti ve yapabl , J('ceğiniz b ütü n haka rct lcılc kıyarnct. koparrnağ« lı:l:5lndınız Bir raı-af tan da Gazc recüer Ce miyet.inc lerini, merıni

ilianetse ederim

kahrotacakları

gCmi'ın

yaklaşmasını

te.

Biz madde aleminin ruh alemine daima esir oldu(:unu inanmış \'C inanmalctayız Biz bu millet teki mil. Jl ruhun uyu tulmaması, milli harsin öldurülmemesi. milli iyrnamnm söndürülrnernesl için, onun tarihinden, onun benliğinden aldığımızı önüne koyuyoruz, Biz Türklük bahçesinden de rdiğimiz: Türk milletinin sol'rasına sunuvoruz Eyet Anadolu davası muazznm bir dava. Biz birer olarak vnzifcmizin başmdayız Bu davada samimi olanlara ihtm-ımız ! Yolumuz Anadoludan geçiyor. Bu. rada bcı-aberiz İteriyi düşüı-znektc muh tars.mz Gün. Ilik pol ıti}: davalarla uğ raşmak niye tindc iseniz, bo> unları yu la rl ı ve cepleri dolarh gi'ınli'ık v(' büyük gazc tclcrin kapıları sizlere açıktı!'. i~C;i

.·\BnÜLHAni

TOPALLJOÜ\'X

_~_;".;..;..~~.-.t.ııı.

..


ORKüN

Asrın başında millivet şuuru iyice uyanan ve Türkiyeyle "sıkı bir münasebet idame ettiren 30 -" 40 mil-

ken

de

Milliyetçiliğe karşı açtığınız bu son kamparıyada )ki rnesrıediniz vardı, Hücum için Tevfik İleri'nin mektubunu kullarıdınız. Müdafaanızın dayanağı ise Rus dostluğu güdülmesinin politika icabı olduğu şeklinde idi, Bu hususta o kadar ileri gittiniz ki İnönünün 19 Mayıs nutkurıu haklı göster.meğe çalışırken bazı milliyetçilere ağır itharrılarda bulunarak onları Almanlar lehine harp kunda kçı lığ ı yapmış gibi gösterrneğş bile cüret ettiniz, '

m

Şimdi, sorarım size, bu işe niçin başladınız? Madem ki başladınız, sonra o kadar gocunmak niye? Siz bizim yerimizde olsaydınız, bu işe başlarnamzı her halde, son Rus notası ve komünist partisi faaliyeti ile ayni zamana rastlamasına bakarak, bolşevikle rin Türkiyeve karşı açtığı son sinir harbinin bir cephesi şeklinde izah eder, fazla gocunmamz ı ise suçlu olduğunuza kafi delil sayardmiz ,

miydi? Bir fiskelik canları olan küçük Baltık me mleketlerini yutmak için bile İkinci Dünya harbine kadar beklemek zorunda kaldığını görmediniz mi? Geniş ülkelere henüz sağlam yerleşemediği için Rusya 10 _ 15 sene muhacirlere pasaport bile veriyordu, «Sovyetler Birliği kendi kendini ,buluncaya kadar» diye birkaç defa işin hakikatine temas bile ediyorsunuz da bunları yazımza mürettipler sokrnuş gibi hemen unuttıveriyor ve yüksek dostluk politikanızla Rusyaya çarpmadığınızt anlatmağa çalışıyorsunuz, Mademki Rusya kendi kendini bulmakla ' meşguldü, bizim Rusyaya çarpmamiz için ancak ona taarruz etmemiz lazım gelmez miydi? Size kim taarruz edi rı diyordu ki? Yanyana doğup kendi kendilerini bulma. ğa çalışan iki devlet tabii dost geçineceklerdi, Sovyet Rusya bize İstiklal Harbinde kesenin ağzını açacak kadar yakınlık gösterdi Fakat buna kaı-şihl! biz de, Türklüğün son kalesini kurtarmak için ona, içimiz yana yana Azerbaycanı terkettik. Böylece İstiklal Mücadelemizden Rusyaya hiç bir borcumuz kalmadan çıktık. Yoksa siz borcumuzu hala ödeme, diğirrıize mi kanisirıiz ?

rgi .co

müracaat ettiniz, Ulus, Halil Vedat Fıratlı'nın bulup verdiği ve sizin mal bulmuş mığrıbi gibi sarıldığınız ha tıra t sahifelerini yayınladı, Tevfik İleri ikinci ve son bir basın toplantısı ile durumu aydınlattı ve bir daha size cevap verrneğe lüzum görmedi, Siz ise hı, zınızı ve hırsınızı alamamıştımz. Bir pazar daha hakaret ve küfür dolu fıkralar yazdınız, Bu arada Gazeteciler Cemiyeti de talebinizi reddetmişti İşte hadisenin hakiki seyri, Açıkça görülüyor ki çatışmanın müsebbibi sizsiniz, Münakaşayı önce siz tutuşturdunuz, Tevfik İleri sizden sonra başladı, sizden önce bitirdi, Kısacası hadise çıkmasını, bile bile siz istediniz,

ww w.o tu

Tevfik İleri hücumlarınıza hak ettiğiniz cevapları verdi, Biz bu satırları Tevfik İleriyi "müdafaa"~ihi bil' düşünceyle yazmıyoruz Esaseri Tevfik İlerinin ne şahs ı, ne de geçmişi müdataaya ihtiyaç gösterc; cek durumda değildir, Üstelik sizin hücum mesnediniz gülünç "denecek kadar kifayc ts.iz ve zayıf trr. Tevfik İleriye karşı açtığınız sa ..'aş, onun şahsında mill.iye tçil iğr, karş: yönel tilmiş bir hücum olduğı: için bizi alakadar ediyor, Hücum rnesrıc.Iirıiz in g~ılünçlüği; ve İleri'nin şahsına karşı yaptığın,z hakaret ve iftiralara burada yeri geldikçe temas e t-ncmıa de bundandn-, Bizi bu cevabı yazmağa zorlayan asıl Sebep ikinci nokta, karnpanya mz m asıl y ık ılası cephesi müdafua mesrıedinizdiı-, Falih Rıfkı Bey, Siz siyasi tarih bildiğinizi sanıyorsunuz, Fakat Rus dostluğunun politika icabı olduğunu müdafaa ederken neden menfaatin tek taraflı olduğunu telkin eden bir dil kullanıyorsunuz? Sizin müdataa, mza göre, yüksek siyasetiniz Rusyayı aldatmış, o da bizi dost bilerek Türkiyeye ilisrncrrıiş Ne iyi değil mi? Paranın bir de öbür yüzü var, Müşterek dostluk devresinden yalnız biz mi f aydalandik ? Bizim gibi Rusva da bir müddet dost görünrneğe mecbur değil miydi? Rusyanın dostluğu kondi .menfaati icabı d\'ı;ildi de sizin güzel ha tırmız için miydi? Dış politikanın şaşmaz prensibi her devletin kendi mcnfaatidir. Eğer Rusya bir müddet biZe dost görünmüşse bu sa., dece onun leendi menfaati ve planları icabı 'idi Sovyet Rusya kurulur kurulmaz. sağa sola sald\~abilil'

yon Türkü ovalamale ve zulüm makirı asini kururicaya kadar onları bizden yavaş yavaş tecrit etmek için Rusyanın, Ttirkiyoyo bir müddet 'ne kadar dost ge, çinrnek ihtiyacında olduğunu siz elbette düşürıemez , siniz A ta türk devri tabirini boyuna ileri sürüyorsunuz Onun devrinde de Rus dostluğu siyaseti güdüldüğünü söylüyorsunuz, Fakat unutmuş gorunuvorsunuz ki, onun zamanında Nazım Hikmet hapse atıldı O'nun zamanında Sabahattin Ali Konyada si.irgü'ndi.i, Karahan onun zamanında fırını boyladı Siz «Yeni Rusya» yı onun zamanında yazdımz, kabul! Fakat «sözümü dinleternedim» diye itiraf etmiyor musunuz"? İşte" politika icabı buna derler, Sizin yazmanıza göz yumuyor: Rusyaya karşı, Sözünüzü dinlemlyor: Türkiye için, Nazım Hikmeti astrrrnadt, Sabahattin Aliyi denemeyi kabul etti, fakat hiç birisi onun zamanında tehlikeli olmadı, Sizin ele yazmarııza ses çıkarmadı, ama tehlikeli olmanıza da meydan vermedi Öyle ya, yazdıklarımza yalnız siz inandıktan sonra, yuzrnarnzm ne mahzuru olabilirdi? Sözün k ısasr,


5

ORKUN A tatürk devrinde sadece Hariciye Vekalctirniz \"E' bayramlarda protokollimüzle Rusyaya dosttük. Bir de İnönü devrine, sizin asıl devrinize bakalım, Sizin asıl devr-iniz diyorum, Çünkü İnönü bir büyük adam değildi, büyütülrnüş bir vasa t adarndi Onun içindir ki 14 Mayıs, şlşir ilmiş balonu patlatınca: şef

ihtiyar

küçük

denen

heyülüdan

adam

Llsarı-ı

hicvimi

«Kalem» Nasıl

kaz

«kişs ten,

edenler

varsa

itl e r «hüşt»

ten,

«ÇÜŞ»

İşte bu vasat adamı sizin gibi politika kurtlan kolayca kandırabilir. istedikleri şekilde at oynatabilir lerdi, Ondaki istidat da istediğiniz is ti karne t i e olun, ca hiç bil' mesele kalrmyordu. İşte bu devirdeki Rus dos tIuğunun sırf politika icabı olduğuna siz kimseyi inandıramazsınız, İnönü Ve şürekası bolşevik değildi, bolşevik değilsiniz, Fakat hepiniz bolşeviklere sarrıimiye tle inanırd.nız ve hiç biriniz bolşevik düşmanı olrnadırnz ve değilsiniz, Mesele buradadır, İşte biz bunun için kaybettik, Komünist değildiniz, kabul, fakat milliyetçi hiç bir zaman olnıadınız

k iıf r iım

Buyurun! Bu da mı politika icabı? Yoksa bu sefer de polisin içinde mi Rus ajanlarının rrıevcudiye ti tahmin edilerek Rusyaya tatlı görünme çareleri aranıyordu? Hayır, Bay Falih Rıfki, İnönü devrindeki Rus do~L luğu politika, icabı değildi, Harp içinde Almanyaya çarpmamağa çalıştık deseniz aklım erer, Fakat AL marıva bize çarpabi lirdi İşirıe gelmedi, Demek istiyorum ki Alman taarruzuna maruz kalrnadıysak bu da sizin yiıksek politikanızdan değildi. Bizim mevkilmiz ve harbin şartları icabı idi, Bu ayrı bahis Yalnız Rusyanın, harp içinde, 1944. de, sizin en bü,

eşşek

ten anlar-sa,

ctelıre

seslenen !( dildir_ Zaman

f

~-""-~~~~~ yük dostluk gösterdiğiniz zamanda bize ça taeale hali yoktu, Hitlerirı doğu cephesindeki karargahma generaller gönderdiğimiz halde bile Rusya bitat-afhğı. ımza teşekkür ediyordu, Rusyayı sizinki değil kendi politikası idare etmiş ve o bulduğu ilk fırsatta ta, leplerini hemen ortaya atmıştır k! bu pek yakın zamana rasrlar, Sizin müdafaa ettiğiniz İnönü dostluğu ise daha evve lle re aittir ve asla ve kafa poli., tika icabı değildir, Türkiyede komünizmin en kuvvetli zamanı İnönü devrinde, sizin zamanınızdadır Çünkü siz komünistlerle değil, milliyetçiler'le mücadele ediyordunuz

İnönünün, Sabahattin Alinin koluna girdiğini diniz mi, duymadınız mı? Nazım Hikmeti teşebbüşünün tohumları sizin zarnanınızda mı? Onu hapishanede sizin maarif vekiliniz di mi? Nazım Hikmet Bursada bir mahkum mı yaşıyordu? Sizin devriniz için bu gibi sonu gelir mi?

ken

ww w.o tu

Şimdi gelin de, vicdanımz kabul ederse, buna politika icabı deyin, Yoksa halukaten bu da politika icabıydı da talebe ve öğretmenler arasında Rus ajanlarının mevcut olabileceği ihtimali ilc mi' dostluk vecibesi yerine getiriliyordu? Bi r misal daha: 1944 yazmin kar u günlerinde ışıkla, havayla bile idibatı kesilmiş olan hücre ve babutluklarda bir anıç memleket mi lliye tçlsme işkenceler yapılıyor,

tk rıümer dan-ı

görsün, adildir,

Eşref.i

de

lih .Rıf'kı Bey! SiZe bir misal vereyim: 19 Mayıs "bayram günü.ne bir iç ayaklanması havası» veren mahut nutuktarı sonraki günlerdeyiz. Balıkesir Necatibey öğretmen okulunun konferans salonunda bu sefer İnönü, öğretmenler Ve lise ve öğretmen okulu son sınıf tale, beleri ile karşı karşıyadır, Gizli bir konferans veriyer, Mevzu son hadiseler. Suçsuz milliyetçiler yerden yere vuruluyor. Bu vesile ile, uzun uzun Rusyadan bahsediyor. Rusyanın tarihte bizim düşmanımız olduğunu, artık tamamiyle dostumuz bulunduğunu, onlardan bize hiç bir fenalık gelrneyeceğini, Rus düşmanlrğmı mille tçe unutmamız lazım geldiğini genç dimağlara uzun uzun telkin ediyor , Nut ıik gizlidir, Dışar ı çıkmaması ihtur edilmisti r. Fakat hatıra olarak not tutanlar var İsterseniz metni her halde yine bulabilirsiniz,

Benim

hoş

evsafuı ı tayinde

Icald ı»,

Hem İnönü devrinde Rusların artık çoktan değişmisolduğunu hepiniz btlıyormuşsunuz Buna rağmen in;nılmaz derecede Rus dostluğu gü tmeniz neden? Siz kalkıp buna politika icabı diyorsunuz, Değil Fa,

--

ta'yip

nümert.lcrln

şİARllHIZDffi

m

--

«Koskoca. Bir

ADALET

rgi .co

--

H!C1i:V KÖŞESt:

görme, çıkarma atılmadı beslemehayatı sırallerin

Hasılı bu devirde artık iç politikayla da, daha kötüsü Maarif Vekaleti ile de Rus dostu idik Atatürk kalkıp bunları görseydi size ne derdi? Zaten, o İnönüyü, samimi Rus dostu olduğu için a tmamış mıydı? Biliyorsunuz, sizin bu clostluğunuz Rus taleplerine . kadar devam etti, Ondan sonra milli görüş sür'atle hakim olmağa başladı, Hasan AJiyi Bakanlıktan, sizi de Ulus'tan kapı dışarı eden o hava değil miydi? Yalnız bu kovulmarnz bile sizi susturrnağa kafi değil mi? Artık partiyi kaybetrniştirıiz İnönü de artık sinrniş ti Nihayet 14 Mayısta millet onun da hesabını gördü , Fakat siz hala değişmemiş görünüyorsunuz Herkes Ruslara diş biliyor. siz dostluğun bozulmasmdan müteessir görüntıyorsunuz Tevfik İleri'ye gayızla saldu-ıyor, faka t kornürıist lc re bir şey demiyorsunuz, Küfür etmelisiniz dernlyoruz ama, son Rus notası hakkındaki yaz ımz o kadar yumuşak dilli mi olma, Iıydı ? Siz hala «19'1'1 de bir büyük iç tehlike baş göstermisti : Bizi Almanlar safında harbe sürüklemek is , teyeri ırkçılar!» diyorsunuz O zaman da halk ve matbuata davayı böyle uydurma suçlaı-la takdim cdiyordunuz Uydurma bir yaftayı da hemen yapıştırrmstimz : Irkçılık _ Turancıhk Çünkü o devir-de suçlu olması is terıilerıe kolaylııda suç bulunuyordu Fakat bugün hüla böyle bir şey söylemeniz ŞHŞIlacak şey değil mi? Suçu uyduramn. uydurduğurıu


6 ------------, yılla:'

ORKUN ,-----

---------

sonra

hakikat znnnetrnesi eğer bunamaya alakötü nlyctinizi, sDınimi~'etsi7.ıiği!1izi açıkça ortaya koymaz mı? Evet, siz o zaman da, yapılan ith amla ıın iftira olduğunu pekala bl lirdiniz Hatırlarsınız, o zamanki kamparıyayı «Niz arn düşrnanuğı yaptn'arnayız !- yaygn ı-alarr ile açnuş tımz Polis, evleri didikleı-ken «Rusya aleylunclc, 'Tüıklük lehinde kitap anyonız" diyordu, Şimdi vali olan o zamanki Errmiyet Müdür Muavininin, bir arkadaşına: «Bu memleket icin Iazla çalı!)ma~a Iüzurrı yoktur, Değmez (,femlin~:, diye nasihar ettiğinih.'lt\r!adıkça tüylerirn diken diken olur 'I'opl'ıanede ki örfi idare mahkemesinde. hak i.. min saruklara : dIcısan Ali, Recep Peker, Falih Rıfk:

kimse bulabilir misiniz? Neden .nu diyeceksiniz Ccmal Paşadan bu yana bütün örnrünüz meydandadır, Misal mi isteycceksiniz İnönünun bil' basvekillikten düştüğü, bir de cumhurbaşkanı olduğu zamanki ya , zilarınız ı karsilastırımz!

met değiise

gibi bL\yüklerinıize hakaret edip e tmediğinlz. sorduğunu kulaklaı-ımla duymuşumdUl';

Tevfik

İleıinin soyadına kızıyorsunuz, İleriliÇ:i intutan zümreye nisbetiniz nasıl da meydana cıkıyor. .Tevfik Lilerinin sizin anladığınız manada ileri olmadığı muhakkak Sonra herkes kendisine uygun 'soyadını nereden bulsun! Sizinki yakışnus olabilir, Atay'ın manasım ve nereden geldiğini bilmiyorum ama, her halde yatay ile kafiye li olmasına clikka t edilmişti i' h isa rında

«Moda nedir, Nazım Hikmet, ÖV onu Baktın mo, dası geçti, söv ona> diye Tevfik İJedYe yakişrksız ~:<:,y'l.el'isnat ediyorsunuz Fakat kendinizin m~dası geçtiği halde bile Nazım Hilemete sövmedlğinizi, SÖvemediğdnizi unutuvorsunuz ·Nasıl sövebilir-sinis ki OJ1l.111 hapisten çıkması icin yalvaran istidarıın altına attığınız iınzanııı henüz ~1ürekkebi bile kurumadı

diye

Netice

malum! Yine ,sizii1 devrinizde, ayni rnilli , hem de örn idare mahkemesinde sizin bütün arzularmiz hilafma toptan boraat ettiler, Güne s balçıkla sıvanamazdı Bilmem gördünüz mü? Bu sene «La le Devrt- ,adında bi r :.-erLi filim oynadı. Orada birŞaban Ç,,\('),: \';U-, Muh terls , sadrazam olmak sevdasında bil' adam. kuvumcubası Bir Hint fakiri kendisini bir yılanla korkutur O günden sonra Şabarı Çelebide bir yılan korkusu, Artık çizgili entari bile giyemez, Olu,' olma> verde ovhamlanır ve tçiler,

m

rgi .co

Moskova radyosu dedim de aklı.ma geldi: Sahi. siz hiç Moskova radyosunun Tevfik İledyi. övdüğünü isi ttiniz mi? Yahut Moskova Radyosu Tevfik İleriye cattığı dille hiç sizden bahsetti mi? -Neyrniş efendim, Tevfik İleri 19 yasında Nazım Hikmetin şairliğini öven bir yazı yazm;s, Bolsevikliği beni alakadar etmez dediği halde, herkesiı~, onu göklereçıkardığı, Peyami Safa Beyin dostu olduğu zamanda ve sizin katıksız, Rus dostu olduğunuz, devirde, onun memleket havasını verir ,aldatıcı bir" ifaele ile yazılmış bazı şln-Ierlnl bir gencin cek temiz hislerle beğenmesi meğer ne bÜYÜk günahmis. Ne kadar' rnüf ri t mi lliye tçiyrnişsiniz F'alih Rıfkı Bey! Vay siz i gidi seven. u-kçı. turancı. rnüı-tcci; yobaz

ww w.o tu

ken

de

Benzetrnek gibi olmasın ama, İnönünun 1944 teki psikolojisi Şaban Çelebiden farksızdı , Hep gördük, o sıralarda adarncağızm hali, her an üzerine ate1 edile-o cekmiş gibi idi, Fakat nlçin korkuyordu ? Hin tlinin vılanım rm görmüştü? Ne rnünasebct : Memleketi kötü şekilde ve milletin rağ mıue idarederı doğan hoşnutsuzluk 'a:ı~tık bil' milli 'Lazyik lı;\line gelmişti, Mi.llive tçiliğc ise resmi tarınrnmü! hic voktu Bu sıkıntının nöbetleri içinde. sözünü sakınrruyan üç beş vatansever a damcaüız a ayaklanmıs bil" ordu gibi göl'ünCıyordu.

Bütün bunlarr unut da, kalk sen Tevfik İleriye «bolşevik yamağrde' İlahi Falih Rıfkı, buna her halde Moskova radyosu da gülmüştür.

İş! e ] 9 Mayıs

1944 tın hlkavesl! Sizin iddia ettiği- ' niz gibi 19 Mayıs nutkunda Rusyava hücurn e trrıe , sini is teye n ve bekleyen yoktu Fakat memleket çocukları ııın , gençliğin tchdi tlcr ve iftiralaı:la uütün dünyaya juı-nal edileceğini de kimse beklcmiyordu. O devı-in üç kahramanından (İnönü, Hasan Ali. Falih Rıfkı ı en az akıllı olanı sizrnişsinlz. Bakın, Hasarı Alil1in h ic sesi çıkıyor mu" tnönü bile gazete<.:ile,'jn sualleri karsisirıda sadeec. eskiden Rusya ilc dos tlu jurnuzun tarihi bir vakıa olduğunu söyleyerek kaçamak yapmarb mı? Donkişot rolüne çıkmak sizin nenizc gerek? Tevfik İleriye değil, bu vaziye tte fodul size Cıi>ı-lcl', l\luharririın, devamlı vazinadan ederncm diyorsanız mevzu mu yok ? Siz havadan sudan neler cıkarmnzsrmz ? A ":' k si::;) 'ii ilı tirasuuz 'cb, kalmıs olmamalı canım ~ ';':'!"':J.Fi"s'a basznuharı-ir olmak ist ivorso mz. bu :'~\;l111;:";ı-i\F:;', Fakat. Ulus'u bıı ruille tin tekrar iktidar gazetesi va pacağ m: sanıyorsanız hunarna nlarnetleri başladı demektir. "Ne ahlaka bak, ne karaktere bak, nC bilg-iye bak, n(~ şerefe haysiye te bak, yalnız ilerlemeğe bak.» Bizde Gallup Enstitüsü gibi bir anket müessesesi olsa da bütün millete, bu kimin parolasıdır diye sorsa sizden baskı «F'alih Rıf kı ' ~( cevabını vermiyecck

vay'!

Şaka bir yana, Tevfik ~lerjnin o vazısı sızın luk i ca bı:.'. deryasında bil' zerre bile olamaz

«los t.

Fakat mektup falan bahane, Kabahat Tevfik İJ0rtrıirı ıcı-aatındadır Onun komünistlere karşı açtığı mücadele elbette ki hircoklarıru rahatsız edecekti, Sorarım size Falih Rıf k ı Bey, Tevfik İleri kime haksızlık etti, hangi komünist olmavan hocaya vol verdi? Komünistlerle ve ahlaksızlarla mücadele nan mıdır? Tevfik İleriye yaptıklarının hesabını ~oracak koskoca BUyUk Millet Meclisi yok mu? Size ne oluyor? Namuslu adamsanız ve gadrc uğrayan. boş yere komünist diye damgalanarı ,kimseler \'a1'SI1 Isim, Icrinl bildirin, hep beraber Tevfik İrcrlrıin yakasına vanısalım

;"0-

Bunu yapmadan ulu orta siz lanmaruz k imsr-yi 5<1srrtrnaz. Tevfik İlerinin size dokunan tarafı ncrcsiClir? Yıkılıp gittiğini söylediğiniz ,~!ıcl'şey, bütün güzel müesseseler» Torıguç devrinin Köy Enstitüleri midir? Üç beş kornünisti atıyor, köyenstitülerini öğretmen okullarma çevirlyor, milli 'tcrbiyeye ehemmiyet veriyor diye Tevfik İleri kötü kişi mi olmalı? Hayır Bay Falih Rıfkı kendinize gelin, artık litika icabı günlerinde değiliz, Bakın biz size

pobile


7

1-: K II ~

uıK.-\ n:

r

A

V II Yazan:

Y

ç

ı

..

g ıt 'wl

x"tiRJL."<; KİTAPçı

ortasındavız. Bil' gl\z günü .. , Çevresini dağ laıın sardığı ıssız bil' vadi .. , Ortalığa, ürper tici bir soğuk hakim .. , Yalnız, karşıda, arkasını ulu dağlara yastarrus harap bir C\' var .. Evin sahibi olan ihtiyar, nereden ele geçirdiği meçhul bulunan odunla ocağı tutuşturmuş yanıbaşında aynıyan küçücük torununun sevinçii haykırmalanna asla kulak vermeden düşünceli bir yıızle ısınmaya çalışıyor, Bu, yaslı olduğu yüzünden okunan, sevimli ihtiyar; Moskoftın erı dayanılmaz zulümlerine göğüs germiş, bu yolda üç oğlunu kaybetmiş, gördüğü meşakkat Ve acıların ağırlığı ilc' çökmüş, zamamndan önce kocarruştı , (' Elinden bütün insani hakları almmış, hürrivet ten mahrum bırakılmış ve hayvanlaştır-ılmak istenmiş Türl~ toplulukları: zaman zaman ve bin zorluk içirı., de birleşerek isyan etmiş .. , Fakat, bu isyan, düşmanı kökünden temizlemek, bu suretle ondan kurtul; mak için mi? Böyle, gerçekleşmesi bugün için imkilnsız hayaller peşinde koşacak yaradıhşta mı, bu asil, civanmert insanlar? Bunlar, zulme, hakarete, esarete ses çıkarmamanın, ona karşı sabır göstermenin ne büyük bir küçüklük olduğunu biliyorlar, Neticesi başarısızhk da olsa, bunlar; kesecekleri cam kellelerile, kendilerinden ve hamle bekliyerı, fedakarlık is tiyerı atalarının ruhlarını şad edecek, lerine inanıvorlar. Ocak başında, düşüncesi geçmişin karanlık ucurumlarmda dolaşan ihtiyar da bu neticesi olmayan ayaklanmaların çoğunu görmüş geçirmiş. hatta üç: oğlunu bu uğurda narcamıstı. İşte şu dakikalarda virıe !dlometrelerce uzakta, böyle kanlı bil' boğuşma oluyordu, Şimşekten KılıçlanDI kapan bil' avuç Ieverıd, düşmanla boğuşrnaya, kahramanca ölrncğe gttmışlerdl. Şu ıssız vadide gördliğümÜ2 bu harap cv de bu savasin kaı'al'laştınlmasına ve plfırurun çizilmesine sahne olmuştu , Acının ve azmin YÜZL'ııü'l tunclas ttrdığr bu ihtiyar,

sonuncu oğlunu da bil' iki saat önce Allaha emanet etmiş \'C başarı ilc dönmeleri için dua etmişti, Böy., Le yasla ve heyecanla Tanrtya yakar ıslaı-Ia dopdolu geçmek nedir bilrniyen saatler .. Yavaş yavaş" aksamın hasye t veren karanlıklarımı gömülmekteyiz, Bu şartlar altında gelen aksamın ruhlara getirdiği duyguları. anlatmak pek güç, , Şimdi, dışardan gittikçe yaklaşan nal sesleri ve at kişnemeleri geliyor, İhtiyar, herhalde bu, hiç beklemediği şey karşısında ani bir davramşla doğrulup kapıya koşuyer Şaşılacak bir durum .. , Nasıl 0111,' da, gidenlerin hemen hepsi geri dönebiliyordu Bu ancak, Allahın lütfu ve ak ılla rı durdurarı yardımıyla izah edilebılır Hepsi birden, tl triyen vücuduyla, karşılamak için kapıya çıkan ihtivara: Selamtın -.aleyküm baba Ve aleyküm selam evlatlar .. Hayvanını bağlıyan yiğit, yorgunluğunu gidermek ve ısınmak için, harıl harıl yanan ocağın başında kendine bir yer bulup vçöküyordu, Olup bitenleri öğrenmek için merakla bekleyen Ihtiyarm sormasına meydan vermeden küçük oğlu; anlatmaya başladı: Bugün, Tanrı Türkü korudu, baba, dedi, Düş, marıa hiç ummadığı yerde, pek isabetli zamanda vurduk, Aksamın yakın olması, talilIimize yaradı, Yalnız iki kardeşimizi kaybettik, Ama, inşaallah onların da öcü pek yakında alınacak, Ortalığın kararrnağa yüz tuttuğu anda her birimiz ayı-ı ayrı yönlere doğru atlarrmızı dört nala sürdük Issız ve uzakça bir noktada birleşerek buraya' geldik, Gecenin korkunç karanlığmda, şu uçsuz bucaksiz vadide tek başına duran harap evden, karlı dağlara akseden nes'e ve sevinç dalgaları artan bil' şiddetle kulaklarırmza çarpıyor, Ne mutlu onlara! Türk olmanın en tatlı zevkini cikarıvoı-laı-: NURAN KİTAPCl

öç

ken

de

Asyanın

m

1

e

rgi .co

B

e

ww w.o tu

:.

o

komünist demiyoruz. Siz Tevfik İleliyi nasıl leke'lerneğe çalışırsınız? Evet biz size komünist demiyoruz Fakat siz de kendinize lutfen milliyetçi demeyiniz, Milliyetçilik kimsenin inhisarmdu değildir, Değildir ama herkesin de milliyetçi olması icap etmez, Bu memleketin esas kütlesi milliyetçidir diye kendimizi zorlamağa ne lüzum var Varsm klıçiik bil' zümre: de milliyetçi olrnavıversirı. ne çıkar? Boğazlaı-ma sarılacak değiliz ya: ,'·:1-1'05 görmez rniyiz , o kadar çiğ adarnlar rmyiz ? . Bütün bunlara rağmen siz kalkar da yine kendinize ille 40 yıllık milliyetçi, Türkçü derseniz, bize clı: artık milletçe Orhan Seyfinin !ıieivlerini dualastrra., rak koro halinde okumaktan başka care kalmaz: «Tanrı Türkü korusun 'Türkçülüğün böyle ise' ,1 KEJ1tlIALOG L TI

~~~-m".,,~

ok'um, muh tacım g'erilınİ~ ya,:\o'n , Yeniden bir şekil verip Iıartava, Can koymalı TURAN diye ort::r.,.'1l., YUrekten gelmeli bu a.1k yllrekten ... Kan kokulu b:~j'l'a.ğunın alrvnn,

Bir

'I'ürke

fed~ canım, Kutdağ'a

Ağrıdmı Arslanlar Bu scvda Gündüze

yaknr,

...

kavurur,

döndürür geeemi bu nur,

lK3.1'r;;unda dağlar «Gel»

IItlamaliyım,

kükrcyeı-ekten

misali

ba.ğrmu

'I'üı-kün malrvım,

mı, dağlar

mı durur':

ıraktan_,. El koymuşuru bir yol Kur'an üstüne,

desin

bır Turan

Derman Sefer

nu Irar eyler

var

Çıtdu-ıyor

bana

dediler deli

yararı

üstüne ':

Turıı.n üstünü

gönlil

meraktan.

A.Lİ FUAT

AZGUR


8

ORKUN

UÇAN ADAM

ATı iLE VAN GÖLÜNE 'l'AHSİN

maz Ey Ulu Tanrım! .Şu anda senden baska kimseden bana fayda yok, Sana siğımyorum Zordakalanlann yardımcısı sensin, Sen her şeye k adirsin diyerek kısa bil' dua ettikten sonra atını mahrnuzlayıp dolu dizgirı kendisini iki buçuk minare kadar yüksek olan yalçın kayalardan Van gölline attı, O cıvarCıa bulunan ve bu hali gören askerler kumandanlar ına: Efendim kedi havada nasıl uçarsa Çomarın atı da sanki yerde koşuyermuş gibi koşuyordu, Havada bacaklarını açıp kapıyordu Cornar da a tının üzerinde büzülrnüş, ya Allah!' ya Allah i diyordu, ~;

m

diye anlattılar, Herkes onun cür'et, cesaret ve kah ra , manlığını takdir etti, Kayalarm üzerine düşerek parpa parça oldu diye acıyanlar oldu, «Gidip naşmı bulalım, kılıcını, tüfeğini ve varsa parasını alalım.» diyenler oldu, Kayalardan dolaşarak gidecekleri yer en az iki saatlik bir mesafe idi Bu sırada birisi koşarak geldi : -

Bre ne durursuz? Çomar karşı sahile çıkmak üzere!

atı

ile yüze

yüze

diye bağırdı, Oradakiler kayanın üzerine çıkıp baktılar, Bir de ne .görsünler Hakikaten Çomar atının bir tarafına asılmış atı ile yüze yüze karşı sahile çıkmak üzeredir, Bu hali görenlerden bir kısmı:

ww w.o tu

ken

de

Osmanlı tarihleri Anadoluda Osmanlı idaresine karşı silaha sarılan adamların hepsini Ce la li adı al tın, da zikr-edcrler. Hakika ttc bu adarnlar Anadolunun birer milli kahramandır-lar. Bu kahramanlar arasında pek çok orijinal tipler vardır, Bunlardan birisi de Çamur bölükbaşı adı ile şan ve şôh re t bırakmış olan su ka t ılrnarmş bil' Anadolu çOCUğUdUl', Çomar bölükbaşı diye ad almasının sebebi; bölüğünde bulunan adamların her birisinin levent, iri yarı ve aslan yapılı oluşlar-ındandi. Bir savaş esnasında karsılarma çıkanları mutlaka mağlCtp eder, önlerine katıp kovalar lardı Bu adamlarm başının yani Çornarın nasıl olması la , zırn geldiğini var-ın siz düşünün, Çornar bölüğünün ba , sı bir çok maceralardan sonra 1650 de Van'a gelmişli, Van beğlerbeği Mehmet Emin Paşa onu kendi adamları arasına aldı, Mehmet Emin Paşa devlet" isyan edip Van kalesi devlet kuvvetleri tarafından rnuhasara edildikte bir gece Van kalesinden kaçıp Lstz n bula gelmiş ve padişaha kendisini affettirmişti, Van kalesinde mahsur kalan adamlarından Çomar bö, lükbası da uzun bir mukavemetten sonra bir gece ip merdivenle ve 50 adamı ile kalederi kaçtı, Fakata, nun kaçması haber alınınca 600 kişilik bir gurup onu takibe başladı, Çomar bölükbaşı kendisini takip eden, lerle Van gölünü bir kaç defa dolaştıktan sonra Van göıünün güney sahillerindeki dağlık araziye geldi, Burası Kuskun Kıran Boğazı adını arıyordu, 60'0 kişiden ibaret olan düşmanlaı-ı Çorı:..8.rı bu dar boğazd~ önden ve arkadan çevirdiler, Çomar böllikbaşı hiç tereddüt etmeden adamları ile hemen düşmarılar ımn üzerine saldırdı, Beş saat kadar devam eden ilk savaşta düşmandan 170 kişi öldürdü Kendisinin de 30 adamı kaldı Bu sırada düşmanlarının 2000 kişilik bir yardım kuvveti aldıklannı gördü Buna r a ğrne n teslim olma, vıp savaşa devam etti, Sonunda kendisinden başka bir tek adamı kalmadı, Üç tarafını kalabalık düşman çe , virrniş ti Kimse yanına sokulup onu yakalamak cesaretini gösterermyordu Zira Çornar, yanına sokulanları kükremiş bir aslan haliyle bi r vurusta ikiye bölüyor. du Bulunduğu yerin Van gölÜ tarafı açıktı Öbür taraf'lar ise yalçın' kayalaı-la adeta biı kale duvarı gibi çevrilmişti, Savaşırken bir aralık gözü Van. gölü tarafındaki açıklığa ilis., ii, Ama bulunduğu yer Van gölünden iki buçuk miil il re kadar yüksekti, Yedi sekiz saat kadar bir savaştan sonra kendisi de, atı da yorulmuştu Bir aralık atmdan yere indi, Birkaç dakika atına nefes aldird ı Atının yüzünü gözünü oksadı ve öptü, Çevresinde, kiler onun yorulduğurıu He tcslim olacağını sanıyorlardı, Çornar ise (Bisrni lluh) diyerek tekrar atına bindi, Hayvanın yelelerini okşarken:

ÜNAL

rgi .co

Yazan:

Ey benim dağlı dorum Göreyirn seni, utarıdır., ma beni! Ele verem! Esir olmak, zeli lane bil' şekilde hayata gözlerini kapamak bizlere yakış(';') Kaynak:

Naima,

Evliya

Çelebi

Seyahatnamesi,

Bre durmayın bir kısmı da:

şu mel'unu

yakalayahrn

t

derken

Öyle bir yiğide bir can feda olsun Dokunmayahrn Allah işini rasgetirdi de kurtuldu dediler,

İlk fikir'de olanlar çokluğu teşkil ettiklerinden Çomarın atladığı yerden sahile çıkacağı yere kadar a:tlarıyla üç saatta dolaşıp gittiler, Çomann önünü kestfler, Çomar bölükbaşının çıkmak üz ere olduğu sahil, Vastım kalesi civar-ında Hoşap suyunun göle döküldüğü yerdi, Ne yazık ki burası bataklık bir saha idi, Çomar ve atı yorgun bil' halde brlmiyerek gelip bataklığa saplarıdılar Bataklıktan kurtul.mak için Çomar bazan atından indi, Kendi bat tı Bazan atınit bindi atı ba ttı, Bir saat kadar böylece bataklıktan çıkmaya çalıştı, Bu sırada düşmanları dolaşıp gelmişler ve Çomarın karşısına dıkilmislerrti Comat-ın üstünde üst, başında baş ve silahlarında hayır kalmamıştı, Atını kaldırıp binerek düşmanlaı-ma saldırmak istedı Hayvan şaha kalkarak ve kişrıiye rek ayağa kalktı ise de göğsünden karnının sonuna kadar karnı yarı ımis olduğundan tekrar camurIar üstüne düştü Çornar a tmın bu halini görünce kendisini tutarnayıp ağladı, Hayvanın yüzünü gözünü öptü, Çamurlar üstünde yatan dağlı doru da ağlıyordu, Çomar yaya kaldı, Kılıçla düşmanlarının üzerine saldırıp yirmi kisiyi önüne ka tıp kovaladı Fakat zaman geçtikçe düşmanlarının adedi artıyordu, Çomar bazan atının yanına gelip atını oksuyor, bazan düşmanlarını önüne katıp kova-


@RKUN

9

6u Vatan Kimin ? Bu

t oprn ğırı kara

vatan

Sıradağ'lar Bil'

tarih

boyunca

tarIhe

"Kendini

ww w.o tu

ken

Comarın kesilmiş başını şehit olduğu yere getirdiler. Süren Baba tUrbesinin:" yariında kazdıkları bir mezara gömdüler, Mezarı hala o cıvar halkı" tarafından bir ziyare tg ah olarak ziyaret edilir,

Türk milletinin içerisinden böyle nice kahraman yiğitler ye tişmiş tir." Hepsi de tarihimize altın sayfalar yazdırar-ak çekilip gitmişlerdir Lakin kan yıne o kan, soy yine o soydur Bugün de Kore dağlarında nice kahramanlar Cornarm menkibesini gölgede bırakacak kahramanlıklar yaratmaktadn-lar Allah hepsi, sine rahmet evlesin Bizlere düşen vazife onların hatırasından kuvvet alarak onların mirasını muhafaza etmektir,

TAHSİN

.

uğrunda

ve ı-erılertndlr.

Köpüı-üp

kan

akan

'I'utuşup

kül

olun

ırmaklarından,

m

ocaklaruıdan,

gazu

Hudutla.rda Alnına

bavruklar ından

vu ı-anlar-ındır ..

ı,)ıldnr

Ardına

bakmadan

Şimşek

olup

yollara

çakan,

düşen,

coşarı,

selolup

Huduttan

hudnda

:'1'01bulup

Cepheden

cepheyt

soranlarmdıı-,

de

Böyle bir" yiğidin başı" bedeninden ayrılmamalı idi. Götürüp bedeni ile beraber şehit oldugu ye., re defnedin. dedi.

bağrmdu ıruhr

onun

rgi .co

lıyor, tekrar atının yanına geliyordu. Bil' hayli müddet de böylece geçti. Nihayet kendisini daha iyi rnüda, faa etmek için atının yanından uzaklaşarak o civarda bulunan Süren Baba türbesine girdi. Bir müddet te kendisini burada müdafaa etti. Sonunda alnına isabet edenbir kurşunla şehit oldu. Başını kesip" Vana gctürdüler, Hadişeyi Van beğlerbeğine anlattılar Vezir:

gibi" durarılar

ileri

sellercestne,

atılıp

Alnından

vurulup"

Bil'

gül

bahçesine

Şu

kara

toprağa

Tarihin NehirIer

sevgi

Sencileyin

gtr'enlertndlr

düşmez dağlar

yakut

olan

sırrına Ile bil'

ercesine,

girercesine

gazidir,

verme

Gökvay'rm Bu

tam

ililinden

He!' t aşr bir Can

koşan,

Iıasrnı

bu vatan

ziyade

ifudr-

rüvadu

TO}>Ull namlusundan

destan,

kalıraman

erenlerlndir.

vazsan Icuru

bu

..

. değil",

değil

gören}erinılir

ORHAN

ŞAİK

-

D,'ğ"",>ı'!i ta.l'ilıç·ilerimi:lflcIl Türk

beltrten

"milletinıleıci bi rçok

birini

bunlardan lerinIn

d(~ pe k

TANRIDAÜ Id tap zevk

halinde

yazıları

daha

okuyucularına yakın

YAyıNEVİ

Tahsin

kalıranıanlık

p;elf.'cekte

Ünal

Be-

.cevhcrmt

vu.ı-dır

Orku n

sunarkerı

diğer-

kurulacak

ncşr iya tı a ra srrıdu.

t op ln naca ğrm

müjdolemek

.. GÖKYAY

ÜK AL BURSA

;:'in,

,

değil,

oları bir te n

4!ılyar.

ORKUı:-;

1938


10

ORKUN

SARi\.P FABRİR1\SI BAG EV! -->

GA,J.'<İoÜL"C TDRKSOY

Türk

milletinin ahlakım bozmak, geleneklerini kaltarih ve dil duygularırn değiştirmek; en büyük hedef tuttukları komünistliği. bu memleketin iliklerine kadar nüfuz ettirrnek gayesile, her zaman her fırsattan istifade eden Allahsızlar ve vatansizlar kendilerine barınma ve asılama istasyonu olarak bilhassa Köy Enstitülerini seçmişlerdi Zamanında Hasan Ali'nin çiftliği dedikleri bu mekteplerde Milliyetçi öğretmenlere Iıemen hemen hiç: tesadüf edilmezdi, En büyüklerinden al da ta ... ustası (şimdi hala Hasarıoğ , Jan Köy Enstitüsünde duran) «pis, beccrlkstz, ahlüksız Türkler» diyen ... ya kadar oraklı çekieli elemanlarla doluydu. Mikrop taşıyan karasinek gibi. Rus duygularını tasıyan, insanların kanını emen tahtakurusu gibi, Türk halkının kazaneını yiyen bu kimseler zevk ve safa sürmekten de hiç geri kalrnazlardı

TANIR

şı ra çıkarma makinesi alınarak buraya vcrlcştirildi, Duvar diplerine sıra sıra hayyarn küpleri gibi toprak; tan ve çimentodan yapılmış küpler kondu, üzümler-in tam olması bekleniyor.

dırmak,

m

Gene bir sonbahar günü, üzümler-in istenilen dereceye vardığı zamandı Ziraat başı meşhur Palornar ayni sütaleden nöbetçi öğretmeni Balcıoğlundan kış hazırlığı yapmak için birkaç çocuk istedi. Balcıoğlu hatırını mı kıracak, haydi bakalım bes on tane kız ellerinde karavanalarağızlarında aşk ve sevda türküleri; yazın sıcakta, kışın soğukta ter dökerek, sıhhat, lerini tehlikeye sokarak didinen yavruların vetlştn-, dikleri omcalardan, altın gibi sarı üzümteri koparıp koparıp şarap fabrikası bağ evine taşıyorlar. Eli arkasında kanlı gözlerini sağa sola çevirerek omca ara-

ww w.o tu

ken

de

Hasanoğlan Köy Enstitüsünde Tonguç Yaban'ın hüküm sürdüğü zamanlar, mektebin bazı meydanlarında öğretmen evleri önlerinde, yol kenarlarında b01 bol, çeşit çeşit meyva ağacı ye tiş tiri lirdi. İstrmlak edilmiş" ihtiyaçlarından ziyade arsa; istediklerinden fazla amele vardı. Zavallı ana kuzuları güzün, sıcaklar çekilirken ellerine ver-ilen kazma ve kürekler'le. bağ evinde ve sebze bahçelerinde durmadan dinlenmeden kendilerine gösterilen yerleri altüst etmek için cırpmırlardı İki gün sonra bir de bakarsin ki iyi not alayım diYe' var kuvvetini sarfeden yarının ümidi olan gençlerden birisi revir-de yatıyor: «Ne oldu sana? diye hatu-ını sorsan «Doktor bey zatüneeye vakalan. mıssınız dedi ağzımdan sık sık kan geliyor> diyecek. Evet, durmadan çalıştmhr, akşam soğuğunda kız, er., kek sarki, türkü söyletilerek ağır ağı r, k ız ıl suratlı Palomar'ın arkasından srnıf larrı kadar eğlence yaparak gelirlerdi. Daha olmadı mı o hararetli anlarında .bi r de buz gibi su diker, ömrü boyunca sıhhatini düze ltemiyeeeği bir hastalığa tutulurdu, KıS gelir, haydi bakalım ağaç dikrncve, daha sonra aş: yapmaya, oruca dilemeye gene durmak yok. İlkbahar başlar, ağaçların dipleri ~çılacak. gübre çekilecek, bağların otları alınacak, kükür-tlenccek, bu i5lcri köylere kültürü sokmak için vetistjrilecek. ayda bir hafta yarım yamalak ders gören biçare, Türk köylü çocukları: Yarın hen, köye öğı-etmen olarak gidersem nasıl taleb e ye tiş tir e , bilirim, dive icleri siztava sızlaya yaparlardı Yalnız bu kadar iş olsa can kurban; insaata, nöbete a tclvr, lerc.,. daima yer değiştirilirdi. Mevsimi gelince bakarsin ki tabakla ı-a yığılan kiıazlar. visneler. sepe tlerc doldurulan k ayısılar sebzeler, o kızıl surrı thrun ernir verdiği ö(:re( men evlerine arka arkaya taşınu-dı Talebelere, alın terleriyle yetis tirdiklerl meyve ve" sebzeleri yemek değil kenarlarmdan geçmek bile büyük bir suç savıhrdı Binlerc., lira sarfedilen bağ evinin alt katı şarap . hane olarak ayrılrrnştı Hatta şaraphane olduğunu belli etmek için de, yerultmdan çıkan bir küpü sütun üzerine abide gibi diktiler. Milletin parası ilc bir tane

larında dolaşan bodur boylu Palomar «haydi yavrum, haydi kız ırn, sizin temiz ellerinizle bu sene kaç küp şarap yapacağız bakalım. Hey kız! Sen çok ağır çahşıyorsun, kızım sana şarap içirmem l'ıaı diye biraz da saçmaladık tan sonra hızlı hızlı şarap fabrikasının önünde buluria~ nöbetçilerin yanına geldi: «Ulan Ali, Hasan, sen, sen, sen gelin, hiç bil- tane üzüm vermek yok, görüyorsunuz ya su küpü, al şarapla doldurmadan sizi bırakrmyacağırn, ona göre çalışın. Şahbaz, sen de git Balcıoğlu öğretmenle Hidayet Güleni çağı!'. buraya kadar bi;' gelsinler, haydi. oğlum.',

rgi .co

Yazan:

Yarım saatsonra bır cıta gibi kurumuş Balcıoğ lu cAnarn babam Alieamm. bum bum' bu'm,'o, diyerek Çıkıp geldi. Aradan biraz zaman geçmeden "K!I' belini Ali dayı, kır belini vay" sözleriyle Hldayet Gülen (Artık buna kendine gülen dememiz daha doğru olur.) Sıfır Ali davılnrmı hatırlatarak o da geldi. Bağ evinin önünde bulunan balkona bir masa birkaç tane sarıdalve çıkar-ttn-ıp oturan hayyamlar, başladılar sonbete. Bir aralık çıta ( Balcioğlu) ağzını yana eğe eğe: «Eşek o~lum, (kendinin ne olduğunu bu söz az çok meydana vuruyor) 'şu kağıdı götür Ziya beğe ver, Ali Kılıç öğıetrnenc de söyle, rnutfak ta biraz pinola yaptrrsuı, yemeklerden de lll' var sa ta na kla ra koysunlar hemen getirin.

Ziya Beğ halıeri alınca dunn' mu, derste dahi olsa talebeye vazife verir. gider: ve hem ele böyle oldu. ,i üncü sınıflardan birisine fizik - kimya de rsi veriyormuş Da ve tiyeyi görür görmez hemen sınıftan ayrılıp i ki çocukla birlikte kendi evine girdi. Büyük bir sepet içerisine yığ ılrnış kiloluk şaraplardan yedi tanesini aLdılar Çocuklar ar-kada, kendisi önde knrvancılar ge_ çiyormuş gibi şangir sungur istikarnet bağ evi. Biraz sonra Ali Kılıç'ın gönderdiği yemekler. meyvalar da geldi, üzümler de zaten hazırdı. Çalışan kızları meşınır zat çağırdı: «Gelin buraya, hem biraz istlrahat edin, hem de türkü söyleyip eğlenin, isterseniz aşağıdaki çocukların mantlolini varsa onu da getirin, çalar oynarsmız :> Şerefli Türklerin namuslu kız çocuklarma sanki bii" bar sahibi imiş gibi her istediklerini yaptırdılar: Zıp-.


11

ORKUN co

lE -

Yazan: ;) -

KIZ

_ ERREK

lHtJ1'<ASEBETLERİ~İ

TAHJÜK

VE

..

TEŞVİK

Köy Enstitüleri umurniyet le şehirlerdon uzak, da~~ başlarında, adını aldığı köye yakın olarak kurulmuş, tm, Kuruluş bakımından urnurniye tle köy enstitüleri dağınık bir durumda kU'çük bil' köy manzarasındadn Bilhassa Hasanoğlan Köy Enstitüsü merkeze yakut

i K R 4

KADIOULU - dıklan sağlam Türk aile terhivesi ve kanlar ırun ve sütleı-inin temizliği sebebiyle, isterıilcn vşekildc umumi bir cinsi bozulus olmadığını gören solcu öğretmen ve idareciler, neticeyi almak içi n bir takım tahrik ve teşvik yollarına başvurmak lüzurnunu duydular, Mesela, ağııda nöbet tutmak üzere muayyen zamanlar için bir kız ve bir erkek öğrenci çift olarak yalnız başlarına dağbaşına ağda nöbete gönderiliyor ve yalnız olarak bu nöbette bütün gece ve gündüz lın-akılıvor. BU,devamlı olarak usül ittihaz ediliyor ve sn-a ile bir çift gelince bir başka çift öğretmen tarafından aynı şekilde gönderiliyor, Bu yalnızlık ve başbaşalık durumunun 't12)\'iJ.: edici tesirine g iiveni l, diği anlaşılıyor, Bundan başka, aynı şekilde nöbet tutmak üzere Bağ Evi'ne de başka kız _ erkek çiftleri gönderiliyor, Ahıra, sebze bahçesine, yernekhanelere, atelyelerc, Iaboratuvaı-lara, müzik sarayına, revire, idare binası, misafir pansiyorıu gibi diğer yerlere de aynı şekilde kız _ erkek çiftleri gönderillrdi, İdare binası ve misafir pansiyonu gibi yerlerde sabahleyin müdür veya misafirler gelinCe ortalığı temiz ve sıcak bulması için yerleri süpürmek, soba yakmak gibi vazifeler de talebeve gördürülürdü. Hatta mektebin çöpçülüğiıni) dahi talebeleı-ş yapt ırrrJardı : Yine bir kız ve bir erkek talebe çöp arabası ile binalaı-ı ve evleri dolasır,

ww w.o tu

ken

de

rgi .co

olması 'dolaY1sıyla ve Yüksek Kısımın da beraber ol, masından dolayı, örnek olarak çok geniş \'C' dağ ıml: bir seklldo ku rulmuştur Dershaneler ayrı ayrı bina. larda, yatakhaneler ayrı avrı binalarda, laboı-atuvnrlar ve atelyeler ayrı ayrı binalarda. ı-evir ayrı vo biraz uzakça, ahır ayrı ve uzakça, ağtl 3:YTI ve uzakta, sebze bahçesi keza birkaç kilometre mesafede, Ba~ Evi. üç-beş yüz metre mesafede kuı-ulrrıuş tur Kız ve erkek karışık bulunan bl' enstitüde hiçbir zaman talebe idareciler ve öğretmenler tarafından günün heı- saatinde göz önünde tutulup bir disiplin ve otorite kurulamamıştır, Kaldı ki. burada baz! öğretmenler tarafından geniş ölçi.ide kız - erkek mürıasebetleri tahrik ve teşvik edilmiştir, Bunun solcu öğretmenler tarafından sistemli bir şekilde talebenin manevi yapısını yıpratmakiçin ahlak ve namus sahasındaki an'aneleı-Inl yıkmak ve mukavemetini kırmak için hazırlanıp tatbik edildiği . muhakkaktn-, Köylü çocuğunda ve dolayısıyla temeli köylü olan 'I'ürk milletindeki sarsıImaz namus telak, k isi ni ve milletin cckh-deği olan aile yapısım bozmak zaves: güdülüyordu Bu 'sebeple köyden temiz bir aile terbiyes! ile gelmiş oları melek gibi köy çocukları köy enstltülcı-Indc. tabii cinsi insiyaklari onlaı-ı nereye cekorse o tarafa gi tmek hususunda tam bir başıboş serbestlik içinde Iıırakılıyrıl'du, Bütün bu kasdi başıhoşluğa rağmen \'C beraber yaşatılan kız ve erkek çocukların tam cinsi duygulannın en kuvvetli bulun; cluğu c;a,~-Iard:-'.olmalarma raQmen, bu cocuklarm al-

.. ..

m

sri

K y ••

iaclı zıplad: ovun mu ovnatmadüar, hep birlikte, birer bire r türkü rnü sövlctrnedilcr .., Bil' öğretmenin taIcbcleri görerek içki içmesi ne demektir? Öğretmen LLedemektir? T'alcbe ne demektir'? Nasıl ahlak ders! vereceksiniz be adamlar? Kendi ahlakinızı düzel tmez , kerı, şarap içmeyi terbiye ve ahlak kaldırmayı mı öğı-cteceksiniz ? Hayır hiç bil' zaman damarında Türk kanı olanları aldatamaz Ve yolundan saptrrarnazsuuz ve bu yolda devam etmek veya bu yola sapmak isti , verıler milliyetçi vatanseverlerm arasında hiç bir zaman yaşryarmyncak trr Onların vurdu Türk vurdu, milleti de Türk ıni lle ti olamaz ve olamıyacak t ır On ila on beş gün şarap yapmak için daha feci haL ler içerisinde uğr aşı ldı Hatta mektebin bağında iyi üzümler kalmadığı için Hasanoğlan Köyünden ele yükleı-le üzüm alınıp bütün küpler ağızlarına kadar delduruldu Her hafta bu küpleri korumak için Palomar kendi kafasına uydurmak istediği çocuklan (bir

çöpleri

toplardı:

Yakınlık ve Iusa t hazırlamakla ye tinmiyen idare, edici hava Ve muhit yaratmağa da itina et, miştir, Mesela, müzik derslerinde « Halk Tiu-külerl: adı altında hususi maksatla secilrnis, bir okula asla ya kışmıyacak, sehveti tahrik edici ve müstehcen tür., keder ezberle tmck ve sövlo tmck Ve yine mesela, cimnast.ik derslcrmde ,:;milli oyunlar; maskesi altında, bazı milli oyunlar hususi kasvtla seeileı-ek ve tahrik

kız bir erkek olmak şartıyla) nöbetçi olarak seçer, a. nah tarı da onlara teslim ederdi, Artık şaraplar dönmeye başladı mı hemen açılır, fizik kimya laboratuarı binasında bulunan Ziya Kaplan'ın evine her gün siseler'le gelir, .sabahlara kadar bekar bayan öğretmenlerlc birlikte, zaten kötü duygularla dolu olan kafaları iyice zehir lcrIertü Torıguç Yaban'ın her gelişinde yüksek kısım binasına veya Bağ Evine Lan petrolleri gibi şarap akıtıhr kadehler tolcusturuluı-, sırlar açılır ve sacıhrdı. Bunları gören iradesi zayıf bazı ta, lebeler ele günlerce o şaraplardan içmek için her türlü rezilliği yapmaktan çekinmezlereli Böylcc., bir kısım çocukları da zehrrIedller ve bu zehidcri saçmak için de yurt içine dağıttılar, Fakat onlar da, hocaları gibi, uyanık Türk gençlerlnin arasında üzerine su dökülmüş il. teş misali sörıüp karardılar GANİü(iLU

'l'üRR801'

TAN'm


12

ORKUN

rgi .co

m

ğında subaşlarrna ve köy enstitülerine kendilerinin Türk olmadığı şuurunu vicdanlarında yaşatan. hatta ekmeğini yediği bu vatarıda nankörlüğü en alçak derekesine kadar götürerek Türke düşmain olan ve hatta Türk vatanını Moskof 'a peskes çekmek is tiyen, yalnız nüfus kağıtlarında «Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.. yazan, nüfus kağıdı «'I'ürkv leriyle doldu 1'_ muşlardır Bu üçbuçuk devşirme. sırtlarını Gayrimilli Şef'e dayıyarak. 'I'ürkçülerin Türk olmasına, Türk milleti için çalışmasına, Türk vatanında devlet mekanizmasındaki su başlarına Türkü getirmek için kellelerini koltuklarına almalarına -rağmen yapamadik. lan bir işin aksini bunlar yapmışlardır, Yani bunlar Balcanlıktaki ve köy erıstitülerindeki mevki lerc mümkün oldukça kendi soyundan olanları tercih edip koymuşlar. bu olamadığı zamanlarda ar-a, larında zırnni bir anlaşma ile, «Türk olmasın da hangi soydan olursa olsun: prensibi ile hareket ederek hoca ve idareci seeerken üzerinde durdukları adam, larm soyuna dikkat e tmişlerdir Yani bunlar, rahmetli Mareşal Fe\':zi Çakmak'ın orduya subay alınacakların öz Türk soyundan olması şartının tam aksi bil' şartı aralarında prensip kabul ederek o şekilde hareket etmişlerdir, Bunun neticesi olarak % 90 dan fazla öz Türklerin yaşadığı bir yurtta rasgele soy aranmadan bir yere büyük miktarda memur alındığı takdirde aşağı yukarı % 90 ı Türk soyundan tesadüf etmek icabederken; buna karşı mesela Hasanoğlan Köy Enstitüsü öğretmen ve idarecileri Sıfır devrinde % 80 den fazla devşirme, yani Türkten başka soydan adam, olarak karşımıza çıkmıştır, Enstitüde öğretmenlik eden ve bu noktayı tetkik eden bir arkada, şımız 30 dan fazla öğretmeni muhtelif azınlık ırklarına dalıilolarak tesbit etmiş (bunların arasında bir kaç tane Yahudi ve Rum dönmesi) ve. geri kalan bir çoğunun da Türk olmadıkları muhakkak bulunup muhtelif azınlık ırkları melezi veya mensubu oldukları anlaşılmıştır, Bu tayinlerdeki ırk bakımından tu tulan yolun izahı kısmen yüksek idarecilerin Türk milletine karşı duydukları kin ve nefret olabileceği gibi, bunun daha ameli sebebini de SU noktada arayabiln-iz ki, millete kar'sı girişilen bu haince harekette ancak bu gibi soyu bozuk Ve karışık kimselerin istekli ve güyenilir ület olabilecekleri ve bu hususta Türklere gLivcnilerniveceği, zira soyu temiz bir Türk'ün günün birinde milli şuurunun uyanacağı ve) a vicdanının isyan edeceği yüksek idareciler-ce (harcl ı olarak) hesaba katılmıştır (Nitekim İsmet İnönü'nün Türk milliyetçilerine karsı iskenceci ve hakikat tahrifçisi olarak kullandığı vası ta ların hepsinin gayr ıriu-kler arasından s-2çilmiş olduğ-unu da 1944 - 45 Irkçıhk Turancılık Davası yazısında ileride göreceğiz), Bunda o kadar ileri gitmişlerdir ki Sir'er. Bangu., oğlu ve Tevfik İleri gibi Sıfır'dan sonra sıra ile gelen üç milliyetçi Bakan Srf ırm ve' Torıguo Babanın Milli Eğitimde yerles tl r dikleri devşi rrnclcr pisliği ve bulanıldığını silerek durultmağa halil muvaffak olarnamışlardır, Bir milletin rrıilli bü tçesirn yıkıcı düşman faaliyetlere sarf ederek, nesillerinin ruh ve kafalarını altüst eden bu sa tılmışlardan şimdiy-e kadar hiçbir hesap sorulmamıstrr Bu hesabın sorulmasını bekliyoruz, Ve hala bunların bu vatan da nasıl yaşıyabil., dilderine hayret ediyoruz,

ww w.o tu

ken

de

tahrif edilerek kız _ erkek karışık ve elele tutuşarak halk oyunları oynatılması gibi, Bütün bu bozucu ve teşvik edici durumlara rağmen çocukların büyük çoğunluğunda ahlakırı sağlam kaldığı ve hatta bunları yapanların maksadının -sezildiği ve bunlara karşı nefret duyguları uyandığı bir hakikattir Gayelerine mutlaka ulaşmak is tiyen solcu hocalar. yapılanlan kafi gi:'fi'rniyerek, doğrudan doğruya teşvik ve tahrike de giriştil-er, Bu arada bu hocalar tarafından kızın erkeğe ve erkeğin kıza aşk mektubu vazması tabii bir ihtiyaç olarak telkin Ve himaye ediliyor, görülen mektuplaşmalara asla ma ni olunrnu . yol' ve hatta bildiğimiz bir hoca bu hususta kendi eliyle vasrtalık bile ediyor Bazı hocalar takındıklan tanı'lar ve talebevle yaptıkları konuşmalar-la kız erkek münasebetlerini tahrik ve bunu tabii bir ih tiyaç halinde göstermeğe gayret sarfediyorlar Ezcürn.. le, bir -erkek - talebe ile bir kız talebe arası~da öpüş., me hadisesi hocanın dikkatine arzedildiği zamanda, mesela bir k:z talebe kendısini tutup öperı bir erkek talebeyi hocaya şikayet ettiği zaman, hoca bunun bi: mesele yapılıp şikayet edilmesinden dolayı hayretini izhar ediyor ve bazan şikayet edeni paylıyor. veya-. hut, «Bu bir sevgi tezahürudür, bunda şikayet ede , cek ne vur? Memnun oh diyerek işi kapatıyor, 'Talebeye karşı takındıkları laübali ve gayriahlaki tavır da mühim tahribat yapıyor, Bazı solcu erkek ve kadın hocaların talebenin önünde çok düşük bir ahla, kın canlı örneği halinde kalmaları belki en muzır tesiri yapıyor, .Bu müfrit İnönü - Yücel _ Tonguç hayranı hocaların bütün yaptıklarını yazmak okuyucularımızı da fazla iğrendireceğinden, buna lüzum gör; rnüyoruz ; iki misal kafi gelsin: Birbiriyle cinsi mü , nasebette bulunan kız ·ve erkek kardeş iki hoca, ve erkek talebeler-ini odasına alan bayan öğretmenler.

6 - HASANOGLAN'IN GENİŞ l{ADROSU Hasanoğlan Köy Enstitüsü, zamanında; Yüksek Kısmı ve Orta Kısmı ile bii' Babil kulesi idi, Milli Eğitim Bakanlığının ve dolayısıyla İlk öğretim Genel Müdürlüğünün, daha doğrusu Sıfır ve Tonguç Babanın yaranlarrrun Ankarada korunduğu ve yerIeş'ti ri ldiği hususi bir çiftlik gibiydi, Bu maksat la buraya çok geniş bir kadro ayrılmıştır: Bir Müdür, üç Müdür Yardrmcisı, üç Eğitimbaşı, 18 muhtelif Baş'lar, 20 Kümebaşı. 60 Öğretmen, 30 Usta öğretici, 30 memur, 30 i~çi. Bütün bunlar sadece Hasanoğlanda oturan Ve orada calışanlardir Bunlardan başka Bakarı. lıkta veya başka yerlerde çalışarak Hasanoğlan'dan maaş alanlar grubu vardır ki bunlar da hayli yekün tutar, İşte Hasanoğlan'in bu geniş kadro imkanlarından faydalanılarak Tonguç devrinde birçok me nf i elemanlar türlü kombinezonlarla himaye edilmis hatta Nazım Hikmet Ve Sabahattin Ali gihi p rofes., yonel sa tılmısıarın da karnı doyurulnwştur 7 -

KÖY ENSTiTÜLERİNDE A:ım';LIRLARli'." IRKçıLlGI Sıfırın Bakanlığı zamanında Türkiyede Şef 'e dayanılarak onunla birlikte köy enstiWlerini kurunlar. bu memleket l e 18 milyon Tu rk e karş ı üçbuçulc dcysirmeden ibaret olduklarını düşünm€den koyu bi r ;zınlıl< ırkçılığı yaprruslardir Milli Eğitim Bakanlı.,


DİYARBAKIR'DA TÜRKÇÜLÜK HAREKETLERİ VE TECZİYELER ğürı kalkınması, memlekette hak, hürriyet ve adaletin hakim olması esasları üzerinde topluyor, Bu saha, da çalışıyor, Mehmet adında bir sınıf arkadaşıyla, mü. mışlardı nakaşalar yapıp milli davalar üzerinde fikir danışma. larında bulunuyor, Bu konuşma ve münakaşalara za600 gram ekmeğin 60 kurusa satrldığı ve yine de manla lise arkadasları katılıyor. Memleketteki ahlak bulunamadığı bu devirde hepsi talebe olan bir gurup buhranının neticesi olarak, milliyetçinin hapse atılması kumar, içki, kadın alemleri şehirde türlü dedikodulara talebelerin çalışmasina ma. yol açmıştı, Kimisi, genç. DİYARBAKffiDAKİ TtJ'RKÇÜLÜK HAREKEni olmakta, gününü kahve lerin hükümete karşı gel. TiNDE FAAL ROL OYNIYAKLAR dikleri. kimi ekmek neden köşelerinde geçiren gençlebulunmuyor diye kafa 'tut. rin hali düşünenleri üzrnek , 1 Ri.ikncttin Ai-ın (Yüksek Ticaret Mezunu) tukları, ve bır kısmı da hü, tedir Bu haller bu genç. 2 Yaşar Gökçek (Edebiyat Fa. Tarih Mezu., kurnet darbesine teşebbüs et lerin milli onurlar'ına do. nu) tilderini söylemekte idiler, kunma kta, mani elma yol!3 Abdülhadi Toplu (Hukuk Fakültesi) Hakikatte ise hadisenin ları araştn-ılmaktaydı 4 - Mesut Giicer (Lise Mezunu) Sınıf arkadaşlarıyla mü, iç yüzü bambaşka bir ma5 - Ali Ayteldn (Yüksek, Elektrik Mezunu) hiyet arzetrnekteydi. samereler tertip etmek, 6 - Ali Beşe (Mühendis) Halkevinde kütüphanede Büyük Gök Alp'ın feyz 7 - İhsan Bahadır ve kuvvet aldığı bu şehirtoplanıp milli ve ilmi konu8 - -Muzaffer Oerıgiz (Tayyare Gedikli Pilot) de her düşünen kafa, Türklarda konuşmalar yapmak, Merhum çülük ülküsünü kendine şiTürk büyüklerini okumak, 9 - Nihat Tunalı (Hukuk Mezunu) ar edinmekten bir an uz ak bunlar üzerinde haz ırIanıp, 10 - Salahattin Ergün kalamaz, AÇık, gizli bababildiklerirıi, okuduklarını II - Feluni Kaynak (Kirnyager) dan evlada intikal eden bu diğer arkadaşlarına anlat. IZ Cafer Kaynak (Tahsilat Katibi) , hareket, nihayet Türkçülü.. mak ve bir aile birliği, bir IS - E!3ref Güldoğan (Lise Mezunu) ğün Türk vatanına ve Türk gençlik kayrıaşrnası vücuda 14 - Mehmet GiUdağan (Hukuk Fakültesi) idaresinde hüsrana gömüL getirip havai işlerden ve 15 Iiemal Ayaz düğü .bir devi rde genç ruhkötü yollardan kendilerini 16 - lUpdeni Arman (Avukat) larda fihzlenrneye başla, ve arkadaşlarııııkorumak mıstı T'ürklüğü sevmcnin, yollaı-mı aramaya başlamış. Tür kiya tla uğra:;;manın helardı Bu başlayış larmda sabını \-12 1'111 ek üzere bir avuç liso talebesi sorguya çed" mm akfak olmuşlardı Bir arada anlaşabilen 10-15 kilmişti. kadar genç, aıalarında Türk bü:,-~:k:erirıi payl aşarak Valc'anm csnsmı kısaca okuyucularmuza ' sunarak: her biri bi r büyüğün hayatı ve icraa tı üzerinde' etüt memleket cvlatlarma ;'.•e Türk milletine yapılmak isyapıp diğer ar-kadaslaı-ı na anlatmaya başlamıştı. Buntenen hayasızca baskının bir sayfasını i daha göster. lar da, Ziya Gök Alp, Namık Kemal, Mehmet Akif, Mehmet Emin, Gaspındı İsmail Beğ, gibi şahsiyetler miş olacağız, Vakanm kahramanlarından edindiğimiz malumatı di,' Bu çalışmalar liselilerin dikkatiniçekmiş, artık aşağıya dereederken, (Biz milletimiz için ne yaptık ki kahve köselerinde. umumhane alemlerine bu toplanne anlatalım? Hele millet ve bu vatan için canlarını tıları tercih ediyorlardı. Hatta gençler aralarında feda eden adsız kahramanlar karsısında isimlerimi. ÖYle bir bağ kurmuşlardı ki cıgara tiryakileri bile zin neşri bir küstahlık olmaz mı?) demek suretiyle bu itiya ttan vazgeçmiş ti Divarbakırda Türke yakışır bil' genç olarak yetişmenin baş şartı ahlaklı ve bu hadisenin nesrinden çekinmek istiyen arkadaşlara, hemen şunu söyliyelim ki, bizim Türk efkarma bu faziletli olmak, muntazaman ve yüksek derece ile sayfalarda sunduğumuz hadiseler birer ibret levhası sınıf geçrnek bulunduğu telkin i arkadaşlarına yapılmış ve bu telkiride muvaffak olunrnuştu olmakla; Türk milletinin uyanıklığını sağlamak, ve bu hadiselere sebebiyet verenlerin bu .milletin mukaddeYaz devresinde ekseri gençler' memleketlerine git. satma ve mukadderatına nasıl bir hançer sokmak is. tilderinden oralarda da örnek genç o!mak yolunu tu tmuşlardı Diyarbak ırda kalanlara gelince, Şadan tediğini açıklamak is temekteyiz Hadiselerin hakikata uygunluğunu göstermesi' bakımından adların da Dinçerin evine yardım gayesiyle ağır şartlar altuıda açıklanması elzemdir Bu bakımdan, mağdur olan al'. açtığı ve bakkallık yaptığı bir dükkan içi milliyet kadaslarrn adlarını da yaymlryacağız ve vatan aşkıyla tutuşan gençlerin uğrağı' oluyor. İşte bu devre içindedir Id, bu ruhc« olgun gençler, ruhc-n ve fikren yetişmiş milliyetçi bir Üniversite 19'12 de oda okulu yeni bitiren Şadan adlı bir ö!?;. mezunu, Umumi Müfe tt işlik Hususi Kaleminde me, renci, ailesinden aldığı milliyetçi telkinler'in ve Türkmur Rük nctt in Ann adında bil' mi l Iiye tciylş k arşrla , <;~Ü nesriya tın tesiriyle. bütün düşüncelerini Türklü.

ww w.o tu

ken

de

rgi .co

m

Istanbul'da yapılan tevkiflerle rnuvazi olarak Diyar, bakırda da bir takım gençler Sıkı Yönetim Komutan. lığının yıldırım teli üzerine polis çe nezaret altına alın.


ı--

14 Nilıi'ı.l Atsizin Başbakan Şükrü Saı'acoğluna açık mektubunun çık t ığ ı Orhun sayısı Diyarbakn'a vardığı zaman, gençler tarafından alınıp okunduktan sonra, Türkçü hareketleı-in Ve .milli' mukaddesata !ıÖI'metin açık ve gizli surette önüne geçmek ls tiycn okul idarelerinin durumunun da sebebini anlanuş rbu. lunuyorlardı Zira, bu gençlerin Snrıca.ğrn Şeref! ve Akıl 'I'aclr l piyesi nl oynamak arzularum mani olunmuş, piyesleı- sahneye konulacaği sırada men olunmustu, Orhurıun bu sayısının toplatilmaya başlatıldığı görüldü Tam bu sırada bir taraftan Kemal Erkanın Orhun okuması dolayısıyla sorguya çeki ldiği duyulmuşken, Ortaokul son sınıfında bir hüdisc zu, hur ediyor,

i r

rgi .co

de

ken

Bilhassa Diyarbakır ve kazalarında milliyetçi hareketleri dolayısıyla tanınan ve ~e\-iien, Çe rrnik. E:'· gani gibi ımzalarda gençlik faaliyetleı'ini 'te!';vik eden Diyarbakır lisesinden mezun ve Riıkne ttin Beğin 81'kadaşLarından Yaşar Gökçek Vi: Abdülhadi Toplu'nun fikri yardımları Divarbaku-da mil liye t çil.iğ i uyanık ve dinamik bir vazivetc ge tirrnis ti, Bütün bu faaliyetler inkişaf ederken ve faaliyetle;' 3.:;1a kül tür ve gençlik ha reke tleri çerçen'si dı~;ma çıkmazken, bu temiz gençleri Emniyet neza ıetine aldiracak bir

Milliyetçi gençlerden olan \'e faaliye tlcı-iyle, yaşının ve tahsilinin üstünde kudret gÜst-2ren, ruhcrı \'(' Ilkren yetişmiş bir genç olan Cevdet Y:ldın;-n, Türkçe dcrsinde öğl'(-{nıcn BO'hçet Altun DeÇ:j!1 bir parçayı okuduğu sırada, asablvctlc ayağrı lmlkarak (Hocam, bizi bıı l':itaphc ıçinde neden bocata tıyorsuuuz ? Bize biraz milli ruh vermiz Mi lıi ahlaktan bahsedi. niz Bizi u ralete sürüklemenizin manüs ı nt;?) diye (ıkı~ıyoı-. Esaseri ruheri de rahatsız olan Ccvde tin bu asabiyctini anlamıyan hoca istihza ilc t Bu kadar hi lg inlz varsa, Maarif Vckaletiuc enirediniz ele programa koysunlar. biz de anlata lım ı diye cevap verl, vor Bu cevap karşismda Cevdet: t Her ~;ey programla olmaz, bazan da hocalar idare (-dei:) diyerek ağlıyor ve hemen ilave ediyor, (Maarif Vekiliniz komünist, siz ne olacaksıruz n diyor. Bu söz okulda bomba gibi pathyor Öğretmen, zamanın idaresi karsısında cndiselenerc k kendisini kurtarmak icin Lise Müdü. ı-ünü ,çağınp vaz iyet i arzediyor Burada. şunu hemen kaydedcllrn ki, Türkcc öğretmeni Behçet rniluyc tçi . dir, F'akat pasif' olması H' korkmas ı hu ha rr-kct inc sebep olmuştur,

m

şıyoı-lar, Şadan Dinçer ve arkadaşlarım ellerinde m'illiyetçi dergilerlo bakkal dükkanındaki münakasalarda gören ve onlara iltifat ederek, dükkana uğ, ramaya başlıyarı Rükne tt in Arın, genis kültür ve [1teşl: konuşmalar ıyla bu gençleri ideallerinesımsıkı bağlunmaya ve bu uğuı-da calışmava teşvik ediyor, Sonraları bu gençler, kendileri gibi, bin türlü zorluk içinde dahG. önce çahşrmş ağabevlerinln ikazlnr ıyla, milliyetçiliğin bu memlekette pek o kadar hak olarak tanınmadığını öğr-enmişlerdi Bir Türk için gayet tabii olan ve tabii olması lazım geldiği her saf ve 'temiz genç tarafından sanılan ve bunun için sağda solda alabildiğine Türldükle Türkçulükle iftihar etmekle gözler yaşartan bu gençlerin samimi hareketleri bazı çevrelerin ,memmıniyetsizlibrini dcğurmaktaydı. 19'13 ders yılı başladığı zaman bu llseli gençler, kirtüphaneye devam ederken ve Rüknettin Beğ vasıtasıyla daha bir çok lise mezunu, Üniversite mezunu ve !ü.ni\-ersiteli genelevle 'de tamşnuslardı.

ww w.o tu

hadise çıktı , Doktor ağabeyisinin yanında tahsil etmek üzere Diyarbakrra gelen Kemal Erkan adında son sınıf talebele rinden bir gencin, 'I'urkçulük ha rekc tler inc aşirıa oluşu. Diyarbakırdaki gençlerle bir an önce anlaşmayı ve dost olmayı sağlıyOi', Bu dos tluk su'asırıda. İstanbuldan gelen bu kültürtü gene;, Diya rbakn-daki gençlik hareketlerinin canlılıQ-ı karsrsinda hayretler içinde' kalıyor, İs tanbulda iaı:ıdı~;ı Şevki adında bir ad-;2.da;:ıın biı rnekrup vazn ıa): bu f:nliyctler! biruz cb ml'ıhalüğa ederek anlatıyor \'C ondan TL\rkçL'ı d;:-rgiler Ve gazeteler istiyor, Bi Iah a re Nihat Atsız ve Reha Oğuzu t<ınıdığı anlasilnn Şevki, GöL uörü ve Orhun dcrg'i le ri ndc n bu gerıcle ıc gönderi ıırıesi ni :,u:~lıyoi-. Bu dergiler Diyarbakuda elden ele kapışılıyor, Ve okunuyor Dergilerin arl,:as!l1da!1 bazı kitaplar' geliyor, Bu suretle gençle,', Hu lkevind- /)\.1Iafnadıkları kitaplan Şevki eliyle sağlıyorlar , v

"...

~

~

~-<4=~~~<$HI')>-<$"qo

YAR TANıR yAnA:r-.- TANffi Va.ta,ıı yakar, aşk yakar, sıla yakar bu.ğrımı ; Arıarn bılır, dost bilir, bacım b!lir nötrulU, lıkdaş duyar, yar duyar, Icardaş duyar çağTıml, Beni ıl09t düşman tanır: yar tanır, yill'an tanır! Allah iç~ yurt için, mmet Için kükrertm, ŞelıJtllk şanım benim; savaş olsun, beklerim. DUşınanllır tck Mf olsa. lıiikillmeL Iıllekrer.lm, Beni dost düsmarı tanır; yar tanır, ylirlln tanır, ÖZD:ı:~MİROGLU KAYA

•...

i

!i

i

Müdür Ahmet Diııç, Hasan "'-linin lütfuna mazhar clrnus. mua llimlik t cn mLidürlüğc getiriJmi:; bir zat olrnas ı hasebiyle bu sözü allavır: pullavı» maarif neza.rc ti cçlilesine Bay Aliye ulaştrrıvor Hadiseden müteessir old il Cevdet, okul içinde' intihar" teşebbüx edip bavılıyor Cebindcn bir kağıt ç'ıkıyor. Ufak bir pusla, Pusl ada (Ağabeyim, Abd cı Ihiıdi Toplu, Beni aff et) ibaresi yazı lı Lise Müdürü bu ibare üzerinelı.' ele duruyorsa da, okuldaki hocala rdan baz ıla rrn ın idaresiyle mesele kapanıyor, 14 Mayısda Lise Müdürü, Kemal ve Sadanı çağırtarak: (Sizi Mektupçu Beğc takdim edeceğim. Y~rm tuvvaıe şehitleri gününde şi ir okuvacaksrruz l diyor, Bıı pol.sle an laşarak kuru lan tuzak tı,

Filhakika 2 genç Mekt upçu yerine Emniyet 1'rrldürlüğünc götlü'Cllüp nezare t altına ahnrnısn Bu es. I13da Şndan ve Kerrıalin evleri de polis tarafından aranıyor, İçinde Tl'ıcldüğf! ait yazı bulunan her k i, tap, SLlÇ vesikası olarak musadere edillyor Ayrıca (Cevdet Yıldırım, Sclaha ttin Yıldız, Kadir Kanal', İsmail Aydın, Celal) adındaki gençler de yakalanarak nezare te a tı n:__ oı-lar "c evleri arustu-ıhvor Ayni günl'ın aksann Emniyet Müdurlüğtınd« Birinci Umumi Miıfe t tiş Avni Doğan'ın başk anl ığ ında ]jjr t opln n t: vapıhvor Kolordu Komutanı ile va linin de

.-


-.-

ORKUN katıldığı çekiliyor.

gençler

teker

teker

sorguya

Avni Doğan gençlerin temiz duygularını arılarnış ve küçük yaşta gösterilen bilgili faaliyetlerine hayret etmiştir. Şadandan çalışmalar-ınm. gayesini soruyor, Aldığı cevaptan memnun görünerek ayağa kalkıyor, (Bana evvelden haber verseydiniz size resmen yardım, ederdım. Sizinle beraber çahşırdım) diyor ve kendilerini himaye edeceğini vadediyor.

Gençlerin Emniyet tahkikat: yapıldıktan sorıra. bütün mes'uliye ti üzerlerine alan Şadan ve Kemal İstanbul Örn' İdare komutanlığına sevkediliyor. Diğerleri neticeye kadar serbest brrakıhyorlar. Şadan ve Kemal bir kornser Ve bir polis nezaretinde İstan_' bula yollanırken Erganide Üniversiteden dönmüş bulunan Yaşar Gökçek'in de evi aranmış. bulunan Orhun dergisi dolayısıyla sorguya tabi tutulmuş, Edebiyat Fakültesindeki dolabı da arastmlmıştır Şadan ve Kemal İstanbul Emniyet Müdürlüğü 1 nci şubeye başlarındaki lise sapkaları ve ufak tefek halleriyle götürülünce etraflarını hayrete veri.

vorlardı. Şadan burada Nejdet Sancar, han Şaik Beğleı-le tanışmıştır,

Hamza

Sadi Ve Or.

m

Nitekim ertesi günü gençler umumi müfettişin emriyle serbest bırakılıyor. Fakat hadisenin Anka, radaki vak'a ile ayni zamanda oluşu halk tarafından Turancılık meselesinden ileri geldiği fikrini doğurmuş, esaseri Turancılığı Gök Alp'tenberi benimseyen Diyarbakırda gençlere karşı bil- sevgi doğmuştur. Bunu anlıy~n Emniyet derhal şehirde bu gençlerin i tibarını düşürmek üzere, (bunlar kornünisttir) propagandasını yaymağa başlıyor. Nereden geldiği bilinmeyen bu propaganda tesiriyla bir gün sonra bazı lise talebeleı-i bu vatansever gençlere yarıaşmamaya, konusmamaya başlıyor, Bu, vaziyatten mü'teessir olan gençler Avni Doğana giderek durumu izah ediyorlar ve (Biz Turancılık dolayısıyla ölüme de razıyız. Fakat bize komünist denmesini ölümden de beter sayarız) diyorlar, Bu söz üzerine Avrıi Doğan LiseYe gelip, talebeleri topluyor, Hocalar huzurunda onlara: (Bu arkadaşlaı-ımz, memleketin zambak kadar temiz, yatansever cvla.tlarıclır Keşke her gencimiz onlar gibi olabilse) diyor ve sadecş yaptıkJarımn bir kısmının kendilerinden büyüklerin vazifesi olduğunu, onların şimdilik okumaları lazım geldiğini, bunun için kendileri Emrıiycte götürülüp ikaz edil.. diklerirıi, söylüyerek Türkçülüğün ateşli müdafiliğmi

t Türkçü bir genç bu vasfıyla zaten 10 numarayı hak etmiştir. Kaldı ki, bu çocuğu ben çok iyi tanırım ve kendisine kan aa tim vardır. Geçiriyoruml diyerek Türklüğünü erkekçe isbat ediyor.

İs tarıbula geldiklerinin ancak 9 uncu günü Örfi İdare Komutanı huzuruna çıkar ıldılar, 'Parasız ve kimsesiz olarak daha çOCUk denecek yaşta bu gençlerin iradeleri her zorIuğu yenmektc idi, Sabit Noyan ve Emniyet Müdürü Ahmet Demir bu iki genci sorguya çektiler, Faaliyetlerinden dehşet duydukla, rı, Hükumeti devirmeğe teşebbüs suçuyla Örfi İdareye celbet tikleri Şadanın 16 yaşında" bir lise talebesi olduğunu gören Sabit Noyan kahkahalarla gü_ Ierek, Ahmet Derrıire :

de

·1

toplantıda

rgi .co

.;

bu

ken

"ı

ww w.o tu

.r

- Yahu, bizi korkutan Şadan bu mu imiş! diyor, Bundan sonra Generalin bu 16 yaşındaki lise tale , besiyle geçen konuşması eriteresan oluyor . Sadarı

yapıyor ve sözle ı-i arasında okul idaresinin bu gençlere 'verdiği cezayı da örıliyeceğini ihsas ediyor. Zira, ateşli müdürün hirnmc tivle Kemal ve Şadan mektopten tardcdürruslerclı Aradan iki ~;ün geçince, Türkçu gençler yeniden Emniyet iV!üdürlliı}'ünc davet cdi liyoı-Ia r ö-rı İdareelen geien sif rcl! tellerdeCHükumet darbesine! ) t.cşebbüs edenleı-In nasıl serbest brrakıldıklaı-ı sorulmakta ve dcrhal nezarc tc alınmalan emı-edilmck., tevdi, Hürriyetlerini yeniden kaybeden gençler merakla takibatın neticesini beklcmeye başladılar, Bu sırada 10 uncu sınıftan 11 e geçmekte olan Şadan askerlik dersi imtihanina girecektir, Diğer derslerden muvaffak olmasına rağmen bu dersin irntihanına gir; memesi sınıfta kalmasına sebebiyet verecektir, Validen imtihana girmek için izin isteniyor, Polis neza, retinde veya kefaletle bu gencin llseve kadar gitmesine müsaade edin, diyorlar, Cesur (') vali (Aman efendim, ben Şadanı Iiseye kadar nasıl gönderirim: Memleke ttc isyan mı çıkaıtacaksınız! Arkadaşları lehinde nümaylş yapar da asayiş bozulur) diye bun, dan im tina ediyor Şadan sınıf ta kalmak ihtimaliyle üzüntü içinde kivranırken sınıf arkadaşları hocasını görüp vaziye tl anlatıyorlar, Öğretmenler meclisinde Müdürün (İmtihana girmeyen talebeye not verileJTIez) diye ayak dıromesine rağmen askerlik hocası

".-,T"

Evet

Dinçer

sen

misin?

efendim,

Sen ha Yanlışlık

olmazsa

eve

t

Allah Allah .. , Peki sen ne dive ve ne hak la siyasete kaı-ışmışsm ? Basından büvük Işlen' girm issin Bu mcselelerin aslı ne? Efendim, biz Diyarbakırda bilgimizi çoğaltrnak ta ve bIlgisi mıza bilgi vermekte, T'Iı rk luk mücadele etmekte idik

tır

-

Peki,

-

Türkün efendim,'

sen bir Türkün vazifesi

Vatan

Türklük hakkındaki az olan arkaôasıan, aleyhinde olanların

vazifesi

nedir

bilir misin?

ve Millet 'için -çalısmak-

- Hayır! Sen hiç yurt bilgisi der'si okumadm mı? Türkün vazifesi intihap etmektir. O kadar. Sen an, cak bunu yaparsın Gerisiyle uğraşmak senin haddin mi? Bu mernlekerte 'ne Iazımsa onu biz düşünüp biz vaparız 'i

Bundan sonra cezayı mueip bil' hal görü!ıniyerek iade edilmişlerse de; Diyarbakır lisesi müdürünün hirnme tiyle Kemal Erkan ve Şadan Dinçer (Turan, cı lık suçuyla) Istanbul liselerine sürülmüşlerdir Tasdiknamelerine bu şerh aynen verilmiştir, Cevdet' Yıldu-ını da oda okul son sınıftan atılmış, Avni Doğanın tavassutuyla ı yıl sonra Hasan Ali Yücelin affına ulaşarak yeniden mck tche alınmıslardır


.... .'.

...ı-

16

ORKUN

Ok.uyucular ırruz.ı üzecek bil' .haber vermek zorundayız. Bundan sonra 1944 _ 1945 ırkçılık.· Turancılık dasası tefrtkasırıııı ORKVN'da yayırılarımasrru keseceğiz, Sebebi: tJJküüa~lann bunun hazırtanması. yazrlması, üzerinde dam. şılrnası gibi, gerelüirdiği çalışmalar için gereken zamanı bulamamaları, bu husustaki mutlak ımkünsızhktır, Jmkarı ve fırsat bulundukça bu esertn üzerinde yine çalışılacak, eser tamamlanınca tekrar ORKUN sayfalarında tef , rtka edilmesine başlann cuk, yahut. da'· kitap şek linde çıkaenl,tır. ıi:

ıit

Birtün iilkiida"lara bu konunun biiyük eherılmiye tlrri bir· kere da ha belirtelim:. Eti t.ef rikn , ı-asge le bir dn.va run hi kfiye sl elPği!, «Ir kçrl ık» ve «Tunıncıl:k» lH·!imcleriİ1in·· yaf tus ı aJtınd:ı

İs tarıbuldn yarı

ikinci

(l<>rpcE'(iE'bi r şeydlr,

rindp

aynı h ava n ırı

. Iı:ıreketlp.ri

. h'siriylc

ği . kadar

tesbit etmpye· Likiolanlar ·ıütfeii Y.K. si"-e .bildiı'si,pleı'.

01-

Brirıu n

,

~"",,.:"~<'::.:;:.:

..

:("{#W;,:: ve·

di le r,

terır-ik

ederiz

Is t anbulda Ear:tli:,·ııi ,adında haftalık bir miz ah gazetesi çıJ.:mağa ·lıa~la!11ıştır. B8~.:1~'lıar dilcrız

Ti..i.rk Milliyetçiler . ·besi .Kongresi:

*

Derneği

İstanbul

Şu-

18 1<a511111951 pazar günü T. M.· D. İstanbul Şubesinin yıllık adi kongresi yapılmıştır.· Kurucu heyetin ·raporu,ol{unmuş ve sonra yeni idare heyeti, haysiye t ~·di\'anı ve mürakıplar seçimi yapılrnış tır Dilekleı-den sonra kongrede hazır bulunan üyeler teker teker ve bayrak üzeı-inde yemin

etmişlerdir

Yeni İdare

tJ

faaliyet

yılı

g-p!di-

Ell('rin(lc

İst.anbul,

.. ~l.

aclı-e,

'.

'."'~

,-.

,i .,1:

.1. ••.

."

i.~~ ,;.

-I.

f~~

~~

:;<-;-:i-ENI· ES,ERLER .;.. ,\:,

: ):

·.l

:

"o

·c

1 L~İÇİ~ KoıvıÜNİsT OLUYORLAR" Yazan: fh'idofrlu Hikmet Tunyu , Zonguldak Komürıizrnle Mücadele Der-neği yavmlarından 24 :;ay falık broşür tnsanları komünist olmaya sevk eden ruhi ve ictimai . scbejılcrm ince ve esaslı bir tahlili küçük bil' broşürünhacmi içine sıJ.:ışt!rılmı.:;llı'.Bütün ülküdaşlara chemmiye tle tavsiye ederiz. Fiyatı, 25 kuruş ORKUN'da bulunur

2 - MEHMET EMİN YURDAKUL VE ŞİİRLERİ: Ter tipl iyerı: Çiftçioğ"lıı Nejdet Sa.rıçar, Zonguldak Komünizmle Mücadele Derneği yaymlarırıdan 30 say, faiİk broşür, Mehmet Emin Yurdakul'un bilhassa gene nesil tarafından tamrumyan birçok şiirleri ile şairirı hayatı ve şahsiye ti hakkında değerli bilgiler vereri bir önsöz.Ülki."ıdaşlara tavsiye ederiz Fiyatı, 30 . kuruş. ORKUN'da bulunur . . L

.

Heyeti:

Ba skarı: Hayr et tin Özgüven ( Tıp Fakültesinde) Kütip: Orhan Okay (Serbest meslek) Murıasip: SEllahattin Ulus (Yüksek Ticaret) . Üye: SadıkGöksu. (Serbest Meslek) Üye: Nevzat Yalçınta!) (Yüksek Ticaret) \:' Subeyt' ve yeni idare heyetine basarıu hir -,t

dii'imaıillı!;ı clden

çnIJ~ıyorıız.

ısıs.

erlr-n ycrle ,

':\K:':{~~·~>~~;i·~i';!.·;':<~ .. . ...

ww w.o tu

Nazillide isçileri·'J· ,baklill'l"l1!,·kö'rUı11ak ·'is~'·· teklcriniaç;kıama:k:'i:ı~~re İşçi adında har talık bil' gazete çıkrnağa bas larms t ır Bu sarrlar

l1:t

c·ı,t't'-

":,

ken

'!~; .'o~.:'';:._'

"ter;lı:i!

bir"o·t;:

Tür].;

yapılml>:;hr.Bıınları

~.tv.~'''''''N''''''''''_N''IoAı''''''''''''N'~''''''~'''''IA:~'''''AI'''''''''~~~ ' ..

!11:~hl,('m'-,sinue

g'()Y{!~3inr

sn-n., memle k ct.ln

de

mamnhuı

mağ·(1tıi·. olup

·yanı

n na

rgi .co

doğruya bi:Lİnı· Tiirl,liiii;üıl1üzc· karşı vörıelrnlş bir diismanlığ·ın ve sutkast.ın iç.yiizünün açıklanmasıılır.· Trsadüflerin bu daNanın arkadasların~ızm

!;öndim

Sıkı

Ye (Hi\.'u.nuı

n,l(liselcrin

·doğTudan

iç.ine soktuğu

eden

m

ı;:

doğrusunu öğrenmesek de olur. Fakat .Türk'e düşman kuvvetlerin kimler· VE' neler olduğunu, ne yollarda yürüdüğünü ve ne gibi usuller kullamlığını bllrneğe, bütün a.~,ıklıb'1.ve çrpl aklı ğı ile bilmeğe, hepimiz vicdarıerı borçluyuz. Çünkü hiçbirimlziİı milli işlerde gaflet uykusu· içinde kalmağa hakkımız yoktur., Bu sebeple, ileride ne şekilde \'e ne zaman çrkarsa, «19441945 lrk·!)ılık _ Turancıl;k Dfıvasıı;' eseriili arasıp bulma.yı ve okumavı üJl,ü bakımından hepi"· miz vazife sayal ım, (Eseri haz.ırhvacak heY'et~··:r..' de i5i bir an önce tn ma.mla.ma yı n ynı şekHd~c:::::·_' ,'azife saysm l)

İDAREHANE:

FEYZllLLAH

CADDESi

9 Nu~

A. MALTEPE

ISTA.N.DUL

---~~==-==--~,--_.-----~-Işt.>L MATBAASI

dileriz.

--

--

ISTANJıUL .~-

.; .:ı 'i •

,_

.'

.-0.'

:

•• _ ~


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.