HAYAT GÜZELDIR - LIFE IS BEAUTIFUL TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL • SAYI:06 ÜCRETSİZDİR
KANSERİ YENMEK TAKIM İŞİ UZUN SÜREN BİR YOLCULUK TÜP BEBEK HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
KENDI HÜCRENIZ ILE
MEME KANSERİ RİSKİNİZİ AZALTIN
KORNEA NAKLİYLE HAYATA BAMBAŞKA GÖZLERLE BAKIN
Yenilenin BÖBREK TAŞI AĞRISINDAN KORUNMAK IÇIN SU
KARİYER YAPARKEN ANNELİKTEN OLMAYIN
Tüp bebek kişiye özel tedavi yöntemleri için hekiminize başvurun.
Life is beautiful Ahmet Adnan Saygun Caddesi Canan Sokak No:5 Ulus - İstanbul | facebook.com/Livhospital | twitter.com/Livhospital
livhospital.com.tr
0850 222 2 548
ÖNSÖZ FOREWORD
MERİ İSTİROTİ Genel Müdür / General Manager
DEĞERLI OKURLARIMIZ,
DEAR READERS,
Hayatın Anahtarı Değişim ve Yenilenmek… Kendinden yeni bir “Ben” yaratma mottosundan yola çıkarak, Liv Hospital olarak kurulduğumuz günden bu yana daima yeni adımlara öncülük ettik. Şimdi yine bir yenilik vakti…. Tıpta son yıllarda en heyecan verici yenilik kök hücre…. Kişinin kendi yağ hücresinden üretilen, iyileştirici, yenileyici bir mucize olan kök hücre, Türkiye’de ilk kez bir hastane çatısı altında GNP standartlarında Liv Hospital’ de üretilerek, uygulanabiliyor… Aslında iyileşme ve yenilenmenin özü insan vücudunun sırları içinde saklı… Geçmeyen yaralar, anti-aging uygulamaları, diz ve kıkırdak sorunları, kornea nakilleri ve birçok önemli kronik hastalığın tedavilerinde etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılan kök hücre uygulamaları çok yakın bir gelecekte tıpta yeni değişimlerin önünü açabilecek gibi görünüyor. Yaşadığımız bir başka yenilik heyecanı ise Liv Hospital Ankara’nın açılışı… Liv Hospital olarak ailemiz her geçen gün daha da büyüyor. Yoğun bir çalışma ile hizmete almak üzere olduğumuz Ankara Liv Hospital‘da müthiş bir hekim, hemşire ve sağlık profesyonelleri kadrosunun yanı sıra, tecrübeli bir yönetim takımı ile kişiye özel sağlık çözümleri sunmak için hazırlanıyoruz…. Yenilikler ve bu anlamdaki işbirliklerimiz, sağlıkta nitelikli insan kaynağı için durmaksızın devam ediyor… Bu anlamda çok değerli bir iş birliğine imza attık. Sağlık sektörüne nitelikli insan kaynağı gücü katmak üzere eğitim veren Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ile Liv Hospital arasında yapılan işbirliği ile bu alanlarda eğitim gören arkadaşlara deneyim kazandırma imkanı sağlıyoruz. Okulda aldıkları teorik bilgilerini Liv Hospital’ da pratikle birleştirmelerini sağlayarak daha kalifiye bir sağlık ekibinin oluşmasını sağlıyoruz. Yenilik ve değişim hem kişisel, hem bilimsel, hem de kurumsal yolculuğumuzda hiç bitmeyecek… Çünkü yenilenmek ve değişim hayatın ta kendisi. Ve her yeni gün bir başlangıç bizim için…
Change and Renewal, the Keys to Life... Starting out with the motto, creating a new “Me” from the inside out, at Liv Hospital, we have always been a pioneer in new steps since our foundation. Now, it’s time for a new innovation... Recently, stem cell is the most thrilling innovation in medicine. Produced from one’s own fat cell and being a remedial and regenerative miracle, stem cell is being produced and applied for the first time under the roof of Liv Hospital in Turkey in compliance with GMP standards. Actually, the essence of regeneration and renewal is implicit in the human body... Stem cell applications which are carried out as effective treatments in wounds which do not heal, anti-aging applications, knee and cartilage problems, cornea transplants and various important chronic diseases seem to pave the way for new changes in medicine in the near future. Another innovation that thrills us is the opening of Liv Hospital in Ankara. As Liv Hospital, our family is expanding and growing each day. We are getting prepared to provide tailor-made health solutions with an excellent team of doctors, nurses and health professionals and with an experienced management team in Ankara Liv Hospital which will soon enter into service. The innovations and our relevant cooperations continue to create qualified human resource in health sector... In this context, we realized a valuable cooperation. Along with the cooperation made between Liv Hospital and Bilgi University School of Health Sciences and Vocational School of Health Services which provide education to contribute to the qualified human resource in health sector, we offer opportunity to gain experience for students who receive training in these fields. By enabling trainees to gather the theoretical knowledge they gained in school and apply that to practices in Liv Hospital, we create a more qualified health team. Innovation and change will never end in our personal, scientific or corporate journey. This is because regeneration and change are life itself. And every new day is a fresh start for all of us...
Sağlıklı günler dileğiyle …
Wishing you healthy days… • TEMMUZ-EYLÜL 2014
Liv’DEN HABERLER
İÇİNDEKİLER Temmuz - Ağustos Eylül 2014
12 ÇOĞULLARLA A’DAN Z’YE YAŞAM
SAĞLIKLI YAŞA
18
Kanseri Yenmek Takım İşi
22 Kemoterapi ve
24
35
28
Liv Tele Diyabet/ Liv Tele Tansiyon İle Hastalar Kontrol Altında
30 Liv’den Tiroid ve Meme Kanserinde Güncel Yaklaşımlar Sempozyumu
32 Çabuk Yoruluyorsanız Dikkat!
34
2
Hipertansiyon Hastalarına Tatil Önerileri
Annelikten Olmayın
38
39
26 Kendi Hücrenizle Yenilenin: Rejeneratif Tıp Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi
60
36 Kariyer Yaparken
Radyoterapi Sürecini Kolay Atlatın Uzun Süren Bir Yolculuk
KALİTELİ YAŞA
Endoskopik Cerrahi Avantaj Getiriyor
Tüp Bebek Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar Kornea Nakliyle Hayata Bambaşka Gözlerle Bakın
40 Şeker Çocuğunuzun Tadını Kaçırmasın
42 Skolyoz Tamamen 44
48 Su Şakaya Gelmez
Siz de İnternet Bağımlısı Olabilirsiniz
Böbrek Üstü Bezleri Kitleleri Sinsi İlerliyor
54 Güzellik mi Sağlık mı?
Düşman Ben’im
64
52
Hayatınızın Ritmi Bozulmasın
47 Güneş: Dost Ben’im
Diyabetik Hastalara Beslenme Önerileri
Riskinizi Azaltın
Sünnetiyle Çocukluk Travmaları Son Buluyor
62
50 Meme Kanseri
Tedavi Edilebiliyor
46 Yenidoğan
54
Bağımlılıklarınızdan ve Kilolarınızdan Mora Terapi İle Kurtulun!
55 Çocuğunuzun Göz Sağlığı İçin Tembellik Etmeyin
56
Talasemi Gülümsemenizi Soldurmasın
58
Böbrek Taşı Ağrısından Korunmak İçin: SU
62
KURUMSAL HABERLER
11
TOPLAMDA 1000 KİLO VERDİLER
YAŞAMDAN HABERLER
14
“ASLA AMELIYAT OLAMAZSIN” DEDILER AMA… Kanseri geç tespit edilen ve doktorların “Asla ameliyat olamazsın” dedikleri Habibe Delikanlı, Prof. Dr. Oktar Asoğlu ve Doç. Dr. Cem İyibozkurt tarafından oluşturulan bir takımla tedavi edildi.
LIV HOSPITAL ADINA İMTİYAZ SAHİBİ Muharrem USTA YAYIN ADI Live YAYIN TÜRÜ Yerel Süreli / 3 Ayda Bir Türkçe - İngilizce YÖNETİM YERİ Liv Hospital Ahmet Adnan Saygun Cad. Canan Sok. No:5 PK: 34340 Ulus, Beşiktaş İstanbul
HAYATIN TADI
SUMMARY
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Meri İSTİROTİ YAYIN KURULU
67-71
Prof. Dr. Oktar ASOĞLU Dr. Adil TANIK Dr. Gamze DEMİRTAŞ Dr. Yeşim Dalyan KAPLAN Mine TUDUK Eylem GÖKALP
YAYIN TASARIM VE UYGULAMA Kollektif Yayıncılık Reklam Tasarım Ve İçerik Hizm. A.Ş. Mat-Set Plaza Yeşilce Mah. Emektar Sok No:5 Kat:4 Kağıthane DİREKTÖR Emin GÖRGÜN YAYINLAR KOORDİNATÖRÜ Aynur ŞENOL ALTUN EDİTÖR Demet DEMİRKIR Pınar ŞEN YÖNETİCİ ART DİREKTÖR Fatih DUMLU GRAFİKER Büşra ÖZTÜRK FOTOĞRAF EDİTÖRÜ Şeref YILMAZ BASKI: Bilnet Matbaacılık Biltur Basım Yay.
66 Sıradışı Hekimler
Hem hastalarının her an yanında oluyorlar hem de özel ilgilerine zaman ayırıp kendilerini geliştiriyorlar. Liv Hospital hekim kadrosu, doktorluğun yanı sıra sanata ve spora olan ilgisiyle de öne çıkıyor.
42
SKOLYOZ TAMAMEN TEDAVİ EDİLEBİLİYOR
ve Hiz. A.Ş. Dudulu Organize Sanayi Bölgesi 1.Cadde No: 16 Esenkent – Ümraniye 34476 İSTANBUL TEL: 444 44 03 Tüm hakları Liv Hospital’a aittir, alıntı yapılamaz. Bilgilendirme amaçlı hazırlanan bir yayındır.
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
KATKIDA BULUNANLAR
55
54
14
8 32
22 62
Prof. Dr. ACUN GEZER
Uzm. Dr. AHMET GÜNAY
Doç. Dr. AHMET ÖZKARA
Doç. Dr. AYHAN KILIÇ
Diyetisyen BURCU ERDÖL
İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda ihtisasını tamamlayan Prof. Dr. Acun Gezer, bu sayıda çocuklarda göz tembelliğine yönelik bilgiler verdi.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu Dermatoloji Uzmanı Dr. Ahmet Günay, bronzlaşmanın cildimize olan olumsuz etkileri üzerine değindi.
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden mezun olan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Özkara, kalp kapağı ameliyatları hakkında bilgi verdi.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ayhan Kılıç, karpal tünel sendromu vakasıyla karşımızda.
Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun olan Diyetisyen Burcu Erdöl, diyabet hastalarına bir haftalık beslenme mönüsünü bizlerle paylaşıyor.
35
8
36
44
48
Doç. Dr. A. CEM İYİBOZKURT
Op. Dr. CENK İNDELEN
Op. Dr. CEVAHİR TEKCAN
Doç. Dr. ENIS OĞUZ
Dr. FATIH AKPINAR
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. A. Cem İyibozkurt, endoskopik cerrahinin avantajlarını anlatıyor.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cenk İndelen, bu sayıda, gerçekleştirdiği kalp operasyonu ile karşımızda.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Cevahir Tekcan, yaz aylarında gebelik hakkında bilgi verdi.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Enis Oğuz, Aritmi hastalığının belirtileri ve tedavi yöntemlerini anlatıyor.
Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA)’nden mezun olan Dr. Fatih Akpınar, boğulmalarda ilk yardım konusuna değiniyor.
4
30 52
47
48
9
11
Doç. Dr. FATİH TUNCA
Prof. Dr. GONCA GÖKDEMIR
Uzm. Dr. GÜLNIHAL ŞARMAN
Doç. Dr. HALUK AKPINAR
Doç. Dr. HASAN ALTUN
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Fatih Tunca, böbrek üstü bezleri kitlelerinin tedavisi hakkında bilgi veriyor.
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi mezunu Prof. Dr. Gonca Gökdemir, bu sayıda cildimizi tehdit eden melanomlar hakkında bilgi veriyor.
Baylor College of Medicine, Houston’dan ihtisas alan Uzm. Dr. Gülnihal Şarman, çocuklarda su güvenliği hakkında bilgi veriyor.
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Haluk Akpınar, bu sayıda kanser hakkında bilgi verdi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hasan Altun, “Dünya Obezite Günü”nde tedavi ettiği hastalarla bir araya geldi.
38
42
Prof. Dr. HASAN SERDAROĞLU
Uzm. Dr. HILAL YILDIZ
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi mezunu Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu, İleri yaş gebeliği ve tüp bebek hakkında bilgiler veriyor.
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi mezunu Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hilal Yıldız, skolyozda Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon sürecine değiniyor.
26 Prof. Dr. IŞIK AKGÜN Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Işık Akgün, kök hücre uygulamaları hakkında bilgi veriyor.
64 Uzm. Klinik Psikolog İREMCAN ESENKAYA Koç Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunu Uzm. Klinik Psikolog İrem Can Esenkaya, internet bağımlılığı hakkında bilgi veriyor.
50 30 Prof. Dr. LEVHI AKIN Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Meme Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. M. Levhi Akın, bu sayıda meme kanserinde risk faktörleri konusunu ele alıyor.
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
KATKIDA BULUNANLAR
42
20
Doç. Dr. MEHMET AYDOĞAN
Uzm. Dr. MELTEM TOPALGÖKÇELI SELAM
60 LİANA PESAH Mora Terapi Uzmanı Liana Pesah, bağımlılıklardan kurtulmada moraterapinin önemini vurguluyor.
38
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Aydoğan, skolyoz hakkında bilgi veriyor.
26
56 Prof. Dr. MUSTAFA N. YENEREL İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa N. Yenerel, bu sayıda talasemi hakkında merak edilenleri anlatıyor.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Uzm. Dr. Meltem Topalgökçeli Selam, kemoterapi sürecini rahat atlatmanın püf noktalarını anlatıyor.
24
40
58
Op. Dr. MÜSTECEP KAVRUT
Yrd. Doç. Dr. NESRIN ERÇELEN
Prof. Dr. OKTAR ASOĞLU
Prof. Dr. OLCAY EVLIYAOĞLU
Doç. Dr. ORHAN TANRIVERDI
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Mezunu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Müstecep Kavrut, tüp bebek hakkında doğru bilinen yanlışları anlatıyor.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu Tıbbi Genetik Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Nesrin Erçelen, Rejeneratif Tıp ve Kök Hücre Merkezi hakkında bilgi veriyor.
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi mezunu Liv Hospital Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Oktar Asoğlu, bir cerrahın uzun süren yolculuğunu bizlerle paylaşıyor.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Pediatrik Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Olcay Evliyaoğlu, bu sayıda çocuklarda diyabet konusunu ele alıyor.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Doç. Dr. Orhan Tanrıverdi, böbrek taşları hakkında bilgi veriyor.
6
36
34
22
52
46
Op. Dr. SERKAN ORAL
Prof. Dr. TEKİN AKPOLAT
Uzm. Dr. TAYFUN HANCILAR
Doç. Dr. SERPIL SALMAN
Yrd. Doç. Dr. ŞAFAK KARAÇAY
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi mezunu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Serkan Oral, Tüp bebekte genetik tanı konusunu anlatıyor.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Prof. Dr. Tekin Akpolat, hipertansiyon hastalarına tatil önerilerinde bulunuyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Tayfun Hancılar, radyoterapi sürecini rahat atlatmanın püf noktalarını anlatıyor.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Serpil Salman, böbrek üsü bezlerinin kitleleri hakkında bilgi veriyor.
Marmara Üniversitesi İngilizce Tıp Fakültesi’nden mezun olan Yrd. Doç. Şafak Karaçay, çocuklarda sünnet konusunda merak edilenleri anlatıyor.
64
14
50
39
32
Doç. Dr. TUĞRUL ALTAN
Doç. Dr. UĞUR HAKLAR
Op. Dr. ÜMRAN İLERI
Prof. Dr. VEDAT KAYA
Doç. Dr. YELDA TAYYARECI
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden mezun olan Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Tuğrul Altan, göz kuruluğu hakkında bilgi veriyor.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Uğur Haklar, “Makoplasty” yöntemi ile tedavi ettiği hastası hakkında değerlendirmelerde bulunuyor.
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden mezun olan Op. Dr. Ümran İleri, bu sayıda meme protezleri hakkında bilgi veriyor.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vedat Kaya, kornea nakli hakkında merak edilenleri anlatıyor.
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi mezunu Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yelda Tayyareci, kalp kapak hastalıkları hakkında bilinmesi gerekenleri anlatıyor.
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
BİLİMSEL HABERLER
Hem sempozyum hem ameliyat değerlendirmesi
11 Farklı Ülkeden Kardiyologlar Liv’de bir araya geldi
8
. ORTA DOĞU Kardiyovasküler Kongresi (8th Middle East Cardiovasculer Congress) 2014 yılı toplantısı, Liv Hospital Konferans Salonu’nda Liv Hospital’in kalp cerrahlarının ve kardiyologlarının da katılımıyla gerçekleşti. Liv Hospital ile Orta Doğu Kardiyovasküler Vakfı ve Shiraz Üniversitesi Kardiyovasküler Araştırma Merkezi’nin ortaklığı ile gerçekleşen kongrede, kardiyolojik girişimler ve kalp cerrahisi ile ilgili son gelişme ve yenilikler A’dan Z’ye masaya yatırıldı. 11 ülkeden 150 kişinin katıldığı kongreye Türkiye’nin yanı sıra ABD, İran, Libya, Mısır, Katar gibi birçok Orta Doğu ülkesinden kardiyolog ve cerrah konuk oldu. 30 yerli ve yabancı konuşmacının yer aldığı kongrede, dünyada 3 boyutlu ekokardiyografinin babası olarak bilinen ABD’li Profesör Navin C. Nanda ve Liv Hospital Kardiyoloji 8
Uzmanı Doç. Dr. Yelda Tayyareci, uygulamalı olarak EKG’yi anlattı.
PROF. NANDA’DAN UYGULAMALI 3 BOYUTLU EKOKARDIYOGRAFI Prof. Navir C. Nanda, “3 boyutlu ekokardiyografi ile görüntüyü 3 boyutlu görebiliyorsunuz. Görüntüye düşen her şey 3 boyutlu oluyor. 2 boyutlu ekokardiyografide sadece bir taraf görülebiliyor. Bu nedenle 3 boyutlu ekokardiyografide hiçbir hatayı gözden kaçırmıyorsunuz. Eğer bir rahatsızlık varsa 3 boyutlu ekokordiyografi ile tespit etmem mümkün. Aritmi ile ilgili tüm sorunlar tespit edilebiliyor. Böylece ani ölümlerin önüne geçilmiş oluyor. Kalbin fonksiyonları ile ilgili kapsamlı bilgi veriyor. Kalp damarlarında daralma varsa, kalbin kapakçıklarında akıntı varsa tespit ediliyor” dedi.
8. ORTA DOĞU Kardiyovasküler Kongresi’nde bir araya gelen yerli-yabancı kardiyologlar ve cerrahlar, sempozyumdan iki gün önce Liv Hospital’da ameliyat edilen 51 yaşındaki Abdülcabbar Elma’nın EKO değerlendirilmesi ile de ayrı bir deneyim yaşadılar. Sempozyumda 51 yaşındaki Abdülcabbar Elma isimli hastaya kalp ameliyatı yapıldı. Mitral kapakçığı tutan bağlarda kopma sorunu yaşayan ve buna bağlı olarak ileri derecede yetmezlik söz konusu olan hastaya Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Özkara ve Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Cenk İndelen müdahale etti. Doç. Dr. Ahmet Özkara, “Kapakçığı koruyarak, tamir yaptık. Ameliyat esnasında EKO kontrolünde kalp gayet iyi bir şekilde çalışmaktaydı. Aynı seansta ritim düzensizliği için ablasyon adı verilen yakma işlemi yapıldı. Hasta sorunsuz bir yoğun bakım dönemi ve servis dönemi geçirerek, erkenden taburcu edildi. 8. Orta Doğu Kardiyovasküler Kongresi’ne katılan Prof. Navin C. Nanda tarafından canlı olarak EKO yapıldı ve hastamız değerlendirildi. Yapılan ölçümler, hastanın kalp kapağının iyi çalıştığını ve başarılı bir tamir yapıldığını gösterdi” diyor.
Prostat ve Böbrek Kanserine Kişiselleştirilmiş Yaklaşımlar
L
iv HOSPITAL sağlık profesyonellerine yönelik Üroloji Kongresi’ne ev sahipliği yaptı. Üroonkoloji Uzmanı Doç. Dr. Haluk Akpınar’ın başkanlığını yaptığı “Prostat Böbrek Kanserlerinde Kişiselleştirilmiş Yaklaşımlar” kongresinde üroonkoloji alanındaki son tedavi yöntemleri anlatıldı.
Sağlık Profesyonellerine Yönelik ÜROLOJi KONGRESi
KANSERLERİNDE KiŞiSELLEŞTiRiLMiŞ YAKLAŞIMLAR
LCV: 0530 174 42 37
Düzenleyen:
Doç. Dr. Haluk AKPINAR
Üroonkoloji-Ürolojik Robotik Cerrahi Bölümü
27 MAYIS 2014 Liv Hospital B1 Toplantı Salonu Ahmet Adnan Saygun Cad. Canan Sokak No: 5 Ulus-Beşiktaş/İSTANBUL
livhospital.com.tr
Life is beautiful
0850 222 2 548
facebook.com/Livhospital | twitter.com/Livhospital
Göz Cerrahisindeki Yenilikler Masaya Yatırıldı
L
Liv Hospital’dan Ortopedide Güncel Yaklaşımlar Sempozyumu
iv HOSPITAL, Türkiye’nin dört bir yanından göz hastalıkları uzmanlarını bir araya getirerek, “Vitreo-Retinal ve Refraktif Cerrahide Güncel Yaklaşımlar” konulu İstanbul Oftalmoloji Buluşması’nı gerçekleştirdi. Liv Hospital ve Alcon işbirliği ile düzenlenen toplantıya Liv Hospital Göz Hastalıkları Uzman Prof. Dr. Zİya Kaplan, Prof. Dr. Vedat Kaya, Doç. Dr. Tuğrul Altan ve Op. Dr. Baha Toygar katıldı. Sempozyumda göz cerrahisinde yeni teknoloji ve uygulamalar A’dan Z’ye masaya yatırıldı. Sempozyumun ilk bölümünde katarakt cerrahisi ve retina dekolmanındaki güncel yaklaşımlar anlatılırken, canlı görüntü aktarımı yoluyla katarakt cerrahisi ve optilasik ile cerrahi gerçekleştirildi.
L
iv HOSPITAL ORTOPEDI ve Travmataloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Uğur Haklar tarafından düzenlenen “Ortopedi’de Güncel Yaklaşımlar” konu başlıklı toplantı yerli ve yabancı birçok ortopedi uzmanının katılımıyla gerçekleşti. Amerika Birleşik Devletleri’nden Dr. J.K. Brannon, Almanya’dan Dr. A. Misalla’nın konuşmacı olarak katıldığı “Ortopedi’de Güncel Yaklaşımlar” toplantısında, Dr. Mahmut Nedim Doral, Dr. Ş. Şahlan, Dr. B. Demirağ, Dr. M. Bozkurt, Dr. N. Heybeli, Dr. E. Turhan, Dr. G. Huri’de katılımcılar arasında yer aldı. Yoğun ilgiyle karşılanan toplantıda, ortopedi ile ilgili güncel konular yabancı ve yerli meslektaşlar tarafından gün boyunca masaya yatırılarak tartışıldı. • TEMMUZ-EYLÜL 2014
BİLİMSEL HABERLER
VIETNAM’DAN “EN İYI EĞITMEN” ÖDÜLÜ
A
MERIKAN AYAK ve Ayak Bileği Cerrahları Derneği (AOFAS), bir sosyal proje ile dünyanın her ülkesinden ayak ve ayak bileği cerrahlarını bir araya getirerek, yılda bir kez Vietnam’da bir hastanede ayak sorunları konusuyla eğitim düzenliyor. Misafir hekimler hem Vietnamlı hekimlere eğitim veriyor hem de hazırlanmış olan vakaları bu hekimlere anlatarak cerrahi tedavi yapıyorlar. Liv Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Selim Muğrabi’de bu yıl davet edilen hekimlerden biri oldu. Üç hafta sonunda “En İyi Sözlü Sunum”, “En İyi Ameliyat Tekniği Sunumu” ve “En İyi Eğitmen” alanlarında üç ödülün verildiği eğitimde Op. Dr. Muğrabi, “En İyi Eğitmen” ödülüne layık görüldü.
Liv’de “Evde Yara Bakımı Sempozyumu” yapıldı
E
VDE BAKIM DERNEĞI, Liv Hospital işbirliği ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü desteği ile düzenlenen Evde Sağlık ve Bakım Günleri 2014-2015 Sempozyumlarından ilki “Evde Yara Bakımı” konusuyla ve 100’ün üzerinde katılımcıyla Liv Hospital’da gerçekleştirildi. Sempozyumda; yara iyileşme süreçleri, yara enfeksiyonu, yara değerlendirmesi ve sınıflandırma, evde bası yarası bakımı ve uygulamaları, diyabetik ayak bakımı gibi konulara değinildi. Yıl sonuna kadar “Evde Sağlık ve Bakım Günleri” kapsamında üç farklı konu daha ele alınacak.. Liv Hospital Hasta Bakım Hizmetleri Grup Müdürü Şenel Sürücü, “Dünyada artık hasta olan insanları iyileştirmekten ziyade insanların hasta olmamalarına yönelik
Marmara Omurga Grup Toplantısı’nda Skolyoz ele alındı 10
M
çalışmalara öncelik veriliyor. İnsanların sağlığının korunması, geliştirilmesi ve bu hizmetlerin insanlara yaşadıkları ortamdan uzaklaşmadan, ev konforunda verilmesi amaçlanıyor. Evde bakım hizmeti insanlara, maddi ve manevi anlamda avantaj sağlıyor. Hem bu hizmeti vermekte olan küçük kuruluşlara öncülük etmek, hem de bildiklerimizi ortak platformlarda paylaşıp yeni bakış açıları geliştirmek adına bu sempozyumu gerçekleştirdik” diyor. Evde Bakım Hizmetleri Sorumlusu Gamze Er ise, “Evde Yara Bakımı” ile yola çıktıklarını belirterek, bir yıl sürecek bu projede, “Evde Yaşlı Hasta Bakımı”, “Kronik Hastalıklarda Evde Bakım” ve “Palyatif Bakım” konularını ele alacaklarını söylüyor.
ARMARA OMURGA GRUBU Aylık Toplantıları, Mayıs ayında Liv Hospital’da gerçekleştirildi. Hekimlerin skolyoz ameliyatları hakkında bilgi alışverişi yaptıkları bu toplantıda, pek çok meslektaş bir araya geldi. Liv Hospital Omurga Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Aydoğan’ın ev sahibi ve konuşmacı olarak katıldığı toplantıda, adölesan idiopatik skolyozda cerrahi tedavi, teknik, sorunlar ve komplikasyonlar gibi konular ele alındı ve interaktif tartışmalı bir oturum gerçekleştirildi.
KURUMSAL HABERLER
Liv Hospital Obezite Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hasan Altun ve Liv Hospital Genel Müdürü Meri İstiroti, Liv Hospital’da tedavi edilen hastalarla bir araya geldiler.
TOPLAMDA 1000 KİLO VERDİLER B AHAR YENI BAŞLANGIÇLAR, umutlar, ruhsal ve fiziksel fazlalıklardan arınmak anlamına geliyor. “Dünya Obezite Günü’nde” Liv Hospital Obezite Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Hasan Altun ve Liv Hospital Genel Müdürü Meri İstiroti, Liv Hospital’da tedavi edilen hastalarla bir araya geldiler. Obezite cerrahisi A’dan Z’ye masaya yatırıldı. Obezite cerrahisi deneyimi ile, fazlalıklarından kurtulup ikinci baharı yaşayan misafirler uzman doktorlar eşliğinde yaşadıklarını anlattı. Hastalarının son bir yılda toplam 1000 kilo verdiğini söyleyen Doç. Dr. Hasan Altun, “Obezite en büyük sağlık sorunlarından biri. Son birkaç yıldır 22 Mayıs, obezitenin tehlikelerine dikkat çekmek amacıyla ‘Dünya Obezite Günü’ olarak kutlanıyor. Hastalarımızın obeziteden kurtulmasıyla yeni hayatları başlıyor. Her konuda daha iyiye gidiyorlar. Sağlıklarının iyileşmesinin dışında başka kendilerine güvenleri artıyor, hayata bakışları değişiyor” dedi ve ekledi: “Vücut kitle endeksi 35’in üzerinde olan ve kalp, şeker gibi bir hastalığı olanlarla vücut kitle endeksi
40’ın üzerinde olanlar diğer koşullar da uygunsa ameliyatla tedavi edilebiliyor.”
“OĞLUM BENIMLE GURUR DUYUYOR” Tedavi olan hastalardan Seval Güç, tedaviden sonra hayata yeniden başladığını belirterek, “Yeniden insan oluyorsunuz yeniden anne oluyorsunuz” dedi ve oğlunun kendisiyle gurur duyduğunu söyledi.
“BACAK BACAK ÜSTÜNE ATABILIYORUM” Pastacılık yapan Yasemin Arbak, “Benim işim pastaların içinde çok zordu ama başardık. Tedavi sonrası bacak bacak üstüne atmak bile ayrı bir keyif veriyor. Ameliyatın korkulacak bir yanı yok. Başarı şansı gayet yüksek” dedi.
“60 KILO VERDIM” Operasyondan sonra 60 kilo veren Levent İri ise, eski müşterilerinin bile kendini tanıyamadığını ve artık hareketi hayatının merkezine oturttuğunu söyledi.
Anlaşmalı kurumlar ile bir arada
L
iv HOSPITAL Ailesi ve iş partneri olan anlaşmalı kurumlar yaza merhaba için bir araya geldi. Sigorta ve özel şirketler, banka vakıf ve sandıklarından oluşan sektörün ileri gelen yöneticileri ve çalışanları, Liv Hospital Yönetimi ve doktorları ile bir araya geldi. “Yaza Merhaba” için bir araya gelinen akşamda, Liv Hospital Genel Müdürü Meri İstiroti’nin açılış konuşmasının ardından, Radyoterapi Uzmanı Dr. Tayfun Hancılar ve grubu davetlilere müzik ziyafeti yaşattı.
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
KURUMSAL HABERLER
Çoğullarla A’dan Z’ye Yaşam L
iv HOSPITAL Yenidoğan ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman ile ikiz anneleri İlknur Okay ve Ferda Maden Yıldırım’ın ortaklaşa kaleme aldığı “Çoğullarla A’dan Z’ye Yaşam” kitabı Türkiye’de çoğullarla ilgili rehber olma özelliğini taşıyor.
“PRATİK BİLGİLERLE DONATILMIŞ BİR KILAVUZ” Dr. Gülnihal Şarman; “Bu kitap yıllara dayanan gözlemlerim ve deneyimlerim sonucu oluştu. İkiz anneleriyle yaptığım işbirliğinin çoğul annelerine de çok faydalı kılavuz olacağına inandım. Pek çok çoğul annesi gebelikleri boyunca çoğul doğurmanın riskleri ve sonrası ile ilgili bilgi edinemiyor. Edindikleri bilgiler bebekler için yetersiz kalıyor. Bebekleri eve götürdüklerinde ya aşırı yorgun oluyor ya da bebek bakımında yeterli olamıyor. Bu kitabı hazırlamaktaki nedenim çoğul bebeği olanlar ve onları büyütenlere kılavuz olabilecek Türkçe kitaplar olmaması. Bunun için çoğul bebeklerle ilgili pratik ve kolay bilgileri bulabilecekleri bir kılavuz kitap hazırladık” diyor.
“İKİ KAT ZOR AMA İKİ KAT DAHA KEYİFLİ” İkiz annesi İknur Okay; “İlk kez anne olmak ve ikiz sahibi olmak önce bir şoktu. Bir anda iki çocuk sahibi olduğum için kendimi çok çaresiz hissetmiştim. Ne yapacağımı, hayatımı iki çocukla nasıl organize edeceğimi bilemiyordum. Okuyacak bir başvuru kitabı aradım ama ne yazık ki yoktu. Bu yüzden ABD’den getirttiğim, ikizlerle ilgili kaynaklardan bilgi edinmeye çalıştım. Daha sonra çevremdeki ikiz annelerinin de benim yaşadığım sıkıntıları yaşadığını, doğru bilgi alacak kaynak bulmakta sıkıntı çektiğini fark ettim. Buradan yola çıkarak, çoğullarla hayatı kolaylaştıran yaşanmış tecrübe ve çözümlerden derlenmiş olan bir kitap yazma fikri doğdu.
“DENEYIMLERIMI PAYLAŞMAK İSTEDIM” İkiz annesi Ferda Maden Yıldırım; “İkiz gebeliğimde yabancı kaynaklardan faydalanmak zorunda kalmış ve edindiğim bilgileri çoğul gebeliklerle ilgili bir kitapta toplamıştım. “Çoğullarla A’dan Z’ye Yaşam’ da ikiz bebeklerle ilgili bütün birikimimi paylaşmak istedim” diyor.
Liv Ailesi 3. Büyük Hastane Toplantısı’nda bir aradaydı
12
L
iv HOSPITAL‘da doktorundan, sağlık görevlisine, yönetim bölümünden, idari hizmetlere kadar tüm personel 3. Büyük Hastane Toplantısı’nda bir araya geldi. Liv Hospital’ da gerçekleştirilen hizmetler ve çalışmaların masaya yatırıldı. Sağlıkta Hizmet kalitesini yükseğe çekmeyi kendine amaç edinen Liv Hospital, kurulduğu günden bu zamana verdiği sağlık hizmeti, bilimsel çalışmalar ve gerçekleştireceği yenilikleri 3. Büyük Hastane Toplantısı’nda tüm personeli ile paylaştı. Liv Hospital çalışanlarının gerçekleştirdiği mini bir tiyatro gösterisi ile toplantı son buldu.
NİTELİKLİ İŞGÜCÜ İÇİN Liv HOSPITAL VE İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ İŞBİRLİĞİ
MERI İSTIROTI Liv Hospital Genel Müdürü
HEDEF: SAĞLIK SEKTÖRÜNE KALİFİYE İNSAN KAYNAĞI OLUŞTURMAK Liv Hospital Genel Müdürü Meri İstiroti, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde eğitim gören öğrencilerin Liv Hospital’da staj yaparken, hem teorik bilgilerini güçlendireceklerini hem de sahadaki uzman doktorların ve sağlık personellerinin gözetiminde pratik yapabilme fırsatı bulacaklarına değindi. Meri İstiroti “Sağlıkta kalifiye iş gücü yaratmanın en önemli püf noktası, eğitimle pratiği birleştirebilmekten geçiyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Liv Hospital olarak gerçekleştirdiğimiz iş ortaklığı ile sağlık sektörüne kalifiye insan kaynağı oluşturmayı ve genç istihdamını hedefliyoruz. Henüz yeni kurulan bir hastane olmamıza rağmen, çok kısa bir sürede yüzlerce kişiye istihdam sağladık. Her geçen gün büyüyor, daha da büyük bir aile oluyoruz. Önümüzdeki üç yılda, yeni açılacak olan Liv Hospitallar ile, 5 bin kişiye daha istihdam sağlayacağız”dedi.
İ
STANBUL BILGI ÜNIVERSITESI, sağlık sektöründe nitelikli iş gücünü yetiştirmek için Liv Hospital ile önemli bir iş birliğine imza attı. Bu ortaklık sayesinde, Bilgi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencilerine öğrenimlerinin ikinci yılında Liv Hospital’da staj imkânı sunulacak. Geleceğin sağlık uzmanları ve teknikerleri olacak
PROF. DR. M. REMZI SANVER İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü
PERSONEL DONANIMLI OLMALI İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Remzi Sanver, sektörde yaşanan bu hızlı büyüme ve gelişmeye paralel olarak, yeni açılan sağlık kurumlarında çalışacak, çağın gerekliliklerine göre eğitim almış, yeniliklere kısa sürede uyum sağlayabilen, donanımlı ve yetkin meslek elemanlarına duyulan ihtiyacın altını çizdi. Prof. Dr. Sanver “Sağlık kurumlarında çalışacak elemanların, mesleki bilgiye sahip olmalarının yanı sıra tıbbi alanda kullanılan belgeleri iyi tanımaları, tıbbi süreçleri yönetebilmeleri ve hem hastalarla hem de hasta yakınlarıyla etkin şekilde iletişim kurabilmeleri bekleniyor. BİLGİ bu doğrultuda, sağlık sektörünün ihtiyacı olan nitelikli ve donanımlı meslek elemanlarını yetiştirme misyonunu tam anlamıyla benimsedi. Amacı geleceğin çağdaş ve mesleğinde yükselen sağlık çalışanlarını yetiştirmek olan Bilgi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, içerik kalitesi dışında da pek çok fırsat sunuyor” dedi.
öğrenciler okullarında eğitim alırken, Liv Hospital’ın uzman sağlık kadrosu önderliğinde sahada teknoloji ve son uygulamaları birebir deneyimleme fırsatı yakalayacaklar. Böylece sınıfta edindikleri teorik bilgileri, pratiğe dökme şansı bulacaklar. Stajı başarıyla tamamlayan öğrenciler, mezuniyet sonrasında Liv Hospital’da istihdam olanağı elde edebilecekler. • TEMMUZ-EYLÜL 2014
YAŞAMDAN HABERLER
Prof. Dr. OKTAR ASOĞLU Genel Cerrahi Uzmanı
Doç. Dr. A. CEM İYIBOZKURT Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
“ASLA AMELIYAT OLAMAZSIN” DEDILER AMA… Kanseri geç tespit edilen ve doktorların “Asla ameliyat olamazsın” dedikleri Habibe Delikanlı, Prof. Dr. Oktar Asoğlu ve Doç. Dr. Cem İyibozkurt tarafından oluşturulan bir takımla tedavi edildi.
H
ABIBE DELIKANLI, şiddetli kasık ağrısı nedeniyle, doktora başvurdu. Yapılan muayene ve tetkiklere rağmen doktorlar genç kadına bir rahatsızlığının olmadığını söyledi. Aradan 6 ay geçti ancak genç kadının dayanılmaz ağrıları devam ediyordu. Geçirdiği ciddi ağrı krizleri sonrasında doktor doktor dolaşan Habibe Hanım’a aylar sonra rahim ağzı kanseri teşhisi konuldu. Fakat kanser, geç teşhis edildiği için, doktorlar ameliyat edilemeyeceğini söyledi. Yoğun kemoterapi ve radyoterapi gören Delikanlı, yapılan tedavi sonrasında tümörden kurtuldu. Ancak kısa bir süre sonra genç kadının dayanılmaz ağrıları yeniden başladı. Habibe Hanım ağrılara dayanabilmek için neredeyse gece gündüz çok yoğun ağrı kesiciler kullanıyordu fakat buna rağmen ağrıları bir türlü dinmiyordu. Yapılan tetkikler kanserin çok daha 14
geniş bir alana yayıldığını gösteriyordu. Doktorların riskli bularak “Asla ameliyat olamazsın” dediği, Habibe Delikanlı, Liv Hospital Tıbbi Direktörü Genel Cerrah Prof. Dr. Oktar Asoğlu ve Jinekoonkolog Doçent Doktor Cem İyibozkurt tarafından oluşturulan bir takım ile kısa bir süre önce ameliyat edildi. Ameliyatı başarıyla geçen ve karın boşluğunu dolduran kanserden tümüyle kurtulan hastanın, yapılan tetkiklerinde de tümörün bütünüyle yok olduğu görüldü. “Bu tür zor ve yüksek riskli ameliyatlarda, tümörün çıkarılması kadar, hastanın komplikasyonsuz, yürüyerek evine gitmesi asıl başarıdır” diyen doktorları, takım oyununun, farklı disiplinlerin ve birlikte çalışma kültürünün bu sonuçları sağladığını ve en büyük mutluluğun hastanın kısa süre sonra evine sorunsuz gitmesi olduğunu belirttiler.
SAĞLIKLI NESİLLER İÇİN: “ANNEYİZ ÇOCUĞUZ SAĞLIKLIYIZ”
L
iv HOSPITAL’ın “ANNEYİZ ÇOCUĞUZ SAĞLIKLIYIZ” sosyal sorumluluk projesi kapsamında, kadınlar ve çocuklar sağlık kontrollerinden geçiriliyor.
ANNELER VE ÇOCUKLARI TESTTEN GEÇİRİLDİ “ANNEYİZ ÇOCUĞUZ SAĞLIKLIYIZ” sosyal sorumluluk projesi kapsamında kadınlar mamografi ile meme kanseri; pap smear testi ile de rahim ağzı kanseri konusunda erken tanı imkânından faydalanıyor. 0-6 yaş arasındaki çocuğuyla sağlık kontrolüne katılan anneler, mamografi ya da smear testi yaptırırken,
çocukları da fiziksel, zihinsel gelişimi ortaya koyan muayene ve testlerden geçiriliyor. 8 Mart’ta başlayan sosyal sorumluk projesinin ana hedefi ise; hastalıkları oluşmadan erken tanı ile önceden yakalamak ve düzenli kontrollerle sağlıklı, mutlu ve üretken bir gelecek yaratmak.
WESLEY SNEIJDER DE PROJEYE DESTEK OLDU Liv Hospital’ın gerçekleştirdiği “ANNEYİZ ÇOCUĞUZ SAĞLIKLIYIZ” sosyal sorumluluk projesinin yüzü ise Galatasaray futbol takımının sevilen futbolcusu Wesley Sneijder.
1453 İSStanbul Şampiyon Oldu B
U YIL IKINCISI düzenlenen Liv Ligi’nde şampiyon olan takım 1453 İSStanbul oldu. Liv Hospital’da görev alan, personellerden hekimlere tüm çalışanların katılımının serbest olduğu ligde amaç; farklı bölümlerde görev alan çalışanların birlikte bir organizasyonda yer almasını ve kaynaşmasını sağlamak. Nisan’da başlayan ve Temmuz’da sona eren ligin önümüzdeki yıl tekrar etmesi planlanıyor. Takım isimleri ise şöyle; International FC, 1453 İSStanbul, No Joke, Gicu Live, Liv United, Texas Teknik, Livcelona, Montana, Painkiller. • TEMMUZ-EYLÜL 2014
Yaşama sıkı ellerle tutunmak
YAŞAMDAN HABERLER
N
ILGÜN ÖZTÜRK yaklaşık bir buçuk yıldır, karpal tünel sendromu sebebiyle sorunlar yaşıyordu. Birçok hastane gezmesine ve ameliyat korkusu olmasına karşın Liv Hospital ekibine güvendi. Ameliyattan sonra el ve kollarındaki ağrı ve uyuşma şikayetleri son buldu. Ameliyattan beş gün sonra elini rahatlıkla kullanabildiğini belirten Nilgün Hanım, sorunsuz ve ağrısız günler geçirmenin tadını çıkarıyor.
Sağlığa Kavuşturan Adım
D
IZ KAPAKLARINDA kireçlenme olduğu için yıllarca evde hapis hayatı yaşayan ve ağrıları olan Fatma Azar, makoplasty yöntemi ile sağlığına kavuştu. Bir televizyon programı aracılığıyla Liv Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Uğur Haklar ile tanışan Azar; “Operasyondan önce günde beş tane ağrı kesici içiyor, dizlerimi bükemiyor ve yengeç gibi yürüyordum. Şimdi her işimi kendim yapıyor; koşuyor, yüzüyor ve bisiklete binebiliyorum” diyor. Makoplasty adı verilen robotik cerrahi yöntem sayesinde hastalar total protez için beklemek yerine kısmi protez yerleştirmesi ile sağlıklı bir yaşama adım atıyor. Ameliyattan dört gün sonra kimseden yardım almadan oturup kalkabildiğini söyleyen Azar, ameliyattan 17 gün sonra ise pedal çevirmeye ve koşu bandında yürümeye başladığını belirtiyor. Fatma Hanım artık dizini rahatlıkla 130 16
derece bükebiliyor ve kendi kendine yetebilmenin sevincini yaşıyor. Liv Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Uğur Haklar, hastasıyla ilgili şunları söyledi: “Fatma Hanım her iki dizinde ağrı şikayeti ile geldi. Diz kıkırdaklarının çok büyük bir kısmı aşınmıştı ve kemikleri birbirine sürtüyordu. Hareket etmekte zorlandığı için yürüme mesafesi kısalmıştı. Daha evvel gittiği hekimler haklı olarak protez ameliyatı olması için 60-65 yaşına kadar beklemesini söylemişlerdi. Biz robotik cerrahi (makoplasty) uygulama şansına sahip olduğumuz için Fatma Hanım’a erken yaşta protez takabildik. Dizlerinin dış kıkırdakları normaldi. Dizlerinin iç kısmında kıkırdak aşınmaları olan alanlara makoplasty uygulaması yaptık. Ameliyatı güzel geçti. Ameliyat sonrası fizik tedavi programlarına da çok iyi ayak uydurdu. Özgürlüğünü geri kazandığı için çok mutlu.”
Umut Bulut’a artroskopi yapıldı
G
ALATASARAY FUTBOL takımı oyuncularından Umut Bulut sol dizindeki sorun nedeniyle Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Uğur Haklar ve Op. Dr. Yener İnce tarafından başarılı bir artroskopi ameliyatı geçirdi.
TAKIM RUHU
KANSERİ YENMEK TAKIM İŞİ Nasıl ki vücudumuzun sağlıklı bir şekilde çalışması için tüm organların senkronize olması gerekiyorsa, kanser hastalıklarının tedavisinde de bu uyumun bozulmaması ve hekimlerin bir bütün olarak çalışması gerekiyor. 18
T
UTKULARI AYNI OLAN ve insan sağlığı için hizmet veren Liv Hospital hekimleri, odalarında bireysel olarak çalışmıyor, multidisipliner yaklaşımı benimsiyor ve her türlü vakada ekip ruhuyla birlikte ilerliyor. Tıpta bu, “branşlaşma” olarak anılsa da bir bütünü oluşturan alt branşların başarısının aslında birlikte sinerji oluşturabilen ekip ile gerçekleşebileceğini benimsiyor. Liv Hospital Kanser Merkezi, kanserden erken tanı, gelişen tedavi yöntemleri ve ekip çalışmasıyla kurtulmanın mümkün olduğunu benimsiyor ve birey-
“ Kanserin erken tanısında tarama testleri hayati önem taşıyor.
selleştirilmiş kanser tedavisi ile kişiye özel tedavi yaklaşımı uyguluyor. Liv Hospital Kanser Merkezi; Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu, Yoğun Bakım Üniteleri Uzmanı Prof. Dr. Simru Tuğrul, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Levhi Akın, Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nuri Faruk Aykan, Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Meltem Topalgökçeli Selam, Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Tayfun Hancılar, Nükleer Tıp Uzmanı Prof. Dr. Levent Kabasakal, Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Sonnur Okay, Psikiyatri Uzmanı Dr. Berna Özen, • TEMMUZ-EYLÜL 2014
TAKIM RUHU Uzm. Kli. Psikolog Beril Yardımcı, Beslenme ve Diyet Uzmanı Burcu Erdöl, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Prof. Dr. Didem Dal, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ferah Ece, Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Oruçkaptan, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ali Ergin Bengisu, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nesil Keleş, Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Ümit İnce ve ekibi, Algoloji Uzmanı Doç. Dr. Kader Keskinbora, Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Haluk Akpınar, Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Barış Bakır, Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Adem Uçar, Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Orhan Tanrıverdi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Serpil Salman, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Aydoğan, Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kürşat Serin, Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Fatih Tunca, Tıbbi Genetik Uzmanı Doç. Dr. Hakan Cangül, Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Binnur Şimşek gibi alanlarında uzman hekimlerin işbirliğiyle hizmet veriyor.
ERKEN TESPİT İLE TEDAVİ ŞANSI ARTIYOR Gelişen tedavi yöntemleri ve iyi bir ekip çalışması ile birlikte kanser, artık ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıyor. Kanserin erken tanısında tarama
20
“ Gelişen tedavi yöntemleri ve iyi bir ekip çalışması ile birlikte kanser, ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıyor.
testleri ise hayati önem taşıyor. Kanser ne kadar erken tespit edilirse tedavi şansı da o kadar yükseliyor. Liv Hospital Kanser Merkezi’nde bireyselleştirilmiş kanser tedavisi ile kişiye özel tedavi yaklaşımı benimseniyor. Onkoloji alanında ihtisaslaşmış uzmanlar tarafından yapılan tarama testleriyle kanser erken evrede tespit edilerek, vücuda yayılmadan tedavi edilebiliyor.
KANSERDE TANI YÖNTEMLERİ Liv Hospital son teknolojik tanı cihazlarıyla, kanserin erken evrede tespit edilebilmesine imkan sağlıyor. Laboratuvar: Liv Hospital hasta odaklı sağlık hizmet sunumu sorumluluğuyla tanılarda gelişmiş laboratuvar teknolojisini kullanıyor. PET/CT, PET (Pozitron Emisyon Tomografisi ) ve CT (Bilgisayarlı Tomografi)’nin birleşiminden oluşan bir görüntüleme cihazı. PET, hücrelerin fonksiyon ve metabolizması hakkında bilgi verirken, CT ise boyut, yerleşim ve yoğunluk gibi anatomik veriler sağlıyor. Evrelemede uygulanacak tedavi yönteminin belirlenmesinde (Cerrahi, cerrahi + kemoterapi / radyoterapi, kemoterapi / radyoterapi vb...) önemli bir rol oynuyor. Bronkoskopi: Ucunda ışık olan endoskopik bir kamera ile solunum yollarının direkt olarak incelenmesine bronkoskopi adı veriliyor. Birçok akciğer hastalığının teşhisinde ve bazen tedavisinde kullanılan bir yöntem. Tanı amacıyla yapılan işlemlerde genellikle fleksibl bronkoskop kullanılıyor. Liv Hospital’daki deneyimli ve uzman hekimler tarafından ağız veya burun yoluyla havayollarına girilerek işlem uygulanıyor. Gastroenteroloji: Gastroenteroloji Bölümü’nde endoskopik inceleme ve işlemler için hasta konforu ön planda tutuluyor. Radyoloji: Liv Hospital Radyoloji Bölümü’nde ileri teknolojik özelliklere sahip cihazlar bulunuyor. Aynı zamanda bu cihazlar tüm ileri görüntüleme yöntemlerinin yapılabileceği
aplikasyonları da içeriyor. İleri teknoloji ürünü cihazlarla donatılan Radyoloji Kliniği’nde multidisipliner bir yaklaşımla sağlık hizmeti veriliyor. Bölümde geniş magnet (70 cm) 3Tesla MRG cihazı, 256 kesitli BT cihazı, dijital röntgen cihazı, dijital floroskopi cihazı, taşınır dijital röntgen cihazı, dijital mamografi cihazı, kemik dansitometre cihazı, USG ve Doppler cihazları, nöroradyolojik ve vasküler girişimlere rehberlik eden anjiyografi cihazları bulunuyor. Radyolojik tetkikler bir çok özellikli teşhis ve tedavide başarı ile kullanılmaktadır. Liv Hospital Radyoloji Kliniği’nde etkin girişimsel radyoloji teknikleri ile hastada inmeye neden olan pıhtı ameliyata gerek kalmadan açılabilmektedir. Bu sayede zamanında başvuran vakalar için, inme sonrası sakat kalma riski yüzde 100 oranında önlenebiliyor. Ayrıca girişimsel Radyoloji Kliniği’nde beyin anevrizmaları ameliyat edilmeden, kasıktan girilerek tedavi edilmektedir. İşlem sonrası hasta direkt taburcu edilmektedir. MR cihazının iç genişliği, çekim sırasında müzik ve video yayını yapılabilmesi kapalı yerde kalma korkusu olan ve kilolu hastalarda kliniğin tercih nedenlerinden biri olmakta, hastalara konforlu güvenli bir ortam sunmaktadır. Diğer bir önemli test olan Tomografik Koroner Kalsiyum Skorlaması ile kişide gelecekte oluşabilecek kalp damar hastalığı riski belirlenmektedir. Genetik: Son yıllarda genetik biliminde yaşanan gelişmeler birçok kalıtsal hastalığın temelinde
GRUP DESTEK PROGRAMLARO
TARAMA VE KORUNMA
1
Liv Hospital Kanser Merkezi, kanser davranışını anlayıp, en güncel tedavileri uyguluyor.
TANI YÖNTEMLERI
2
10
EVDE BAKIM HIZMETLERI
“
3
9
ERKEN TEŞHIS HAYAT KURTARIR
TAKIP 8 PROGRAMLARI
7 RADYOTERAPI
4
5 6 MEDIKAL ONKOLOJI
KANSER CERRAHISI
NÜKLEER TIP
TÜMÖR KONSEYI
yatan nedenlerin ortaya çıkmasını sağlarken, bu hastalıkların tanı ve tedavisine yönelik yöntemlerin geliştirilmesini de sağlıyor. Liv Hospital bünyesinde kurulan Rejeneratif Tıp ve Genetik Polikliniği; kök hücre, klinik genetik, genetik danışma, sitogenetik, moleküler sitogenetik, moleküler genetik ve preimplantasyon genetik tanı alanlarında hizmet veriliyor.
KANSER TEDAVİSİ Bireyselleştirilmiş kanser tedavisi sayesinde kişiye özel tedavi yaklaşımı benimseniyor. TrueBeam STx: Onkoloji (tümör bilimi), kanser tedavisi için araştırma ve uygulama yapan bir bilim dalı. Radyasyon onkolojisi, radyasyon adı verilen iyonlaştırıcı ışınları kanser hastalığının tedavisinde kullanıyor. Bu tedavi yöntemi ışın ya da radyoterapi olarak da adlandırılabiliyor. Son yıllarda özellikle bilgisayar teknolojisindeki teknik ilerlemelere paralel olarak günümüzde kullanılan gelişmiş radyoterapi cihazları ile kanser tedavisinde büyük başarılar elde ediliyor. Radyasyonla tedavide ana prensip; hücrelerin ölmesinin sağlanması veya bölünmelerinin (çoğalmalarının) engellenmesi. Radyasyon tedavisi, gelişmiş cihazlarla, uygun endikasyonlar ve uygulamalarla riski az, yararları ise fazla olan bir tedavi modeli. Da Vinci Robotik Cerrahi: En gelişmiş üçüncü nesil robotik sistemi olan “Da Vinci Sistemi”, en az kesiyle cerrahi operasyon yapabildiği için yakın zamanın en önemli gelişmesi olarak kabul ediliyor. Jinekolojik cerrahide Da Vinci Sistemi kullanımı son beş yılda hızla artış gösterdi. Robotik cerrahi; küçük insizyonlar, azalmış intraoperatif kan kaybı, azalmış postoperatif ağrı ve hastanede kalış süresinin azalması gibi pek çok avantajı beraberinde getiriyor. Kanserli ve kansersiz kütlenin bulunduğu durumlarda uygulanan jinekolojik cerrahi alt grubu olarak robotik cerrahi son yıllarda artış gösteriyor. Minimal İnvaziv Teknik: Halk arasında bilinen adıyla kapalı yöntem cerrahi, yani laparoskopik veya minimal invazif teknik, cerrahinin özel bir uygulama alanı. Geçmişte kadın hastalıklarının cerrahisinde uygulanmaya başlanan laparoskopi, gelişen teknoloji ile beraber safra kesesi, pankreas, karaciğer, mide ve bağırsak ameliyatlarında da kullanılmaya başlandı ve kullanımı giderek dünyada yaygın hale geldi. Açık cerrahide, karın içine ulaşabilmek için karnı boydan boya kaplayan bir kesi yapmak gerekiyordu. Laparoskopik (kapalı) teknikte ise, 0,5-1 santim boyutunda birkaç kesi ile ameliyatlar tamamlanabiliyor. • TEMMUZ-EYLÜL 2014
KLİNİK
KEMOTERAPİ VE RADYOTERAPİ SÜRECİNİ KOLAY ATLATIN Kemoterapi-radyoterapi alıyorsanız bu önerileri önemseyin! T
EDAVI SÜRECI HAKKINDA bilgilendirilen kanser hastalarının tedaviye uyumu, tedavinin başarısını büyük ölçüde etkiliyor. Liv Hospital Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Meltem Topalgökçeli Selam, Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Tayfun Hancılar ile Beslenme ve Diyet Uzmanı Burcu Erdöl, hastaların kemoterapi ve radyoterapi sürecini kolay bir şekilde atlatmaları için tavsiyelerde bulunuyor.
teri kadar desteklenemezse, tedaviden beklenen etki alınamıyor. Egzersiz ise hem hastaların hayattan kopmamasını sağlıyor hem de vücudun hareketle birlikte enerjisi de artırıyor. Hastalara kendilerini yormayacak bir şekilde 15-30 dakika arasında yürüyüşler yapmaları öneriliyor. Uyku saatlerinin de düzenli bir şekilde ayarlanması ve günde sekiz saatlik uyku alınması da faydalı olarak görülüyor” diyor.
KEMOTERAPIDE OLUMLU DÜŞÜNCE TEDAVİDE ÖNEMLİ YER TUTUYOR
KEMOTERAPININ YAN ETKILERI VE DIKKAT EDILMESI GEREKENLER
Kemoterapi sürecini etkileyen en önemli faktörler; olumlu düşünce, beslenme ve egzersiz. Tedaviye başlarken hastanın doktoruna güvenmesi ve hastalığı yenebileceğine inanması gerekiyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Meltem Topalgökçeli Selam, “Hasta eğer iyi gıda alıp beslenmez ve bağışıklık sistemi ye22
Kemoterapiye bağlı yan etkilerde hastaların, hekimin verdiği bilgiler ışığında hareket etmesi gerekiyor. Çok basit görülen bir ağız yarası hasta kaybına kadar gidebiliyor. Kemoterapi tedavisinde; bulantı, kusma, ateş, ağız yarası, ishal ve kabız gibi yan etkiler sık görülüyor ve hastanın yaşam kalitesini etkileyebiliyor. Basit görünen şeyler daha sonra ciddi
yan etkilere yol açabiliyor. Hastanın ateşi 38 derecenin üstündeyse doktoru ile irtibata geçmesi, kan kontrolü yaptırması ve gerekirse antibiyotik verilmesi gerekiyor.
YORGUNLUK ŞİKAYETİNİZ Mİ VAR? Tedavi süresince hastalar kendilerini yorgun, halsiz hissedebilir. Bu durum ilerleyen haftalarda, verilen doz arttıkça daha belirgin olur. Bu yorgunluk, tedaviden kaynaklanan, beklenen bir durum olup, kesinlikle hastalığın kötüye gittiği şeklinde yorumlanmamalı. Tedavi bittikten sonra da bu şikâyetler azalarak kaybolur. Liv Hospital Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Tayfun Hancılar, bu gibi durumlarda hastaların kendilerini fazla yormamaları ve dinlenmeye daha fazla zaman ayırmaları gerektiğini belirtiyor ve ekliyor: “Akşam saatlerinde, kafeinli içecekler, geç saatte yemek yeme gibi
Uzm. Dr. MELTEM TOPALGÖKÇELI SELAM Tıbbi Onkoloji Uzmanı
uyku kaçırıcı alışkanlıklardan uzaklaşmalısınız. Yorgunluk hissi, tedaviye bağlı olarak alyuvarlarınızın azalması sonucu da oluşabilir. Bu durumda doktorunuz demir hapları ya da kan nakli önerebilir. Yorgunluk hissi tedaviden sonra kaybolur, birkaç ay sonra yeniden belirirse, bunun hastalıkla bağlantılı olma olasılığı var, bu nedenle doktorunuza haber vermelisiniz.”
RADYASYON TEDAVİSİ ALAN KİŞİLERDE CİLT BAKIMI Radyoterapi uygulanan bölgelerde bazen cilt reaksiyonları görülebilir. Özellikle koltukaltı veya kasık bölgesi gibi sürekli nemli kalan alanlarda bu risk daha fazla olur. Bu bölgeleri mümkün olduğunca havalandırmak ve baskı yapmayan pamuklu giysiler kullanmak önerilir. Tedavi esnasında hasta duş alabilir ancak tedavi bölgesine kese ve lif gibi tahriş edici uygulamalar yapılmamalı ılık su ve sabunla yıkanan bölge yumuşak bir havlu ve yavaş hareketlerle kurulanmalı. Tedavi süresince tedavi edilen alanlara parfümlü sabunlar, parfümlü pudralar, deodorantlar, losyonlar, kremler gibi
Uzm. Dr. TAYFUN HANCILAR Radyasyon Onkolojisi Uzmanı
DİPNOT NASIL BESLENMELIYIM?
Radyoterapi - kemoterapi alan hastalar, öğünlerini sık ve az miktarda yemeli. Sıvı alımını artırmalı. Baharatlı, acılı ve sıcak yemekler yerine yumuşak, oda ısısında veya ılık yenebilen gıdalar tüketmeli. Yağlı, baharatlı ve kokulu gıdalardan kaçınmalı. Yumuşak, sindirim sistemini rahatsız etmeyecek, besin değeri yüksek gıdalar tercih etmeli. Alkol ve sigara kullanmamalı. Hastaların bağırsakları fazla çalışıyorsa; yeşil sebzeler, meyveler ve kepek gibi posa oluşturacak gıdalar tüketmemeli. İshal sorunu yaşıyorsa; patates, pirinç lapası, yağsız haşlanmış makarna, kabuksuz elma, muz, yağsız peynir, grisini tüketmeli. Hasta ishal ise kaybettiği sıvıyı yerine koymak için bol bol sıvı almalı. Eğer ishal devam ederse mutlaka doktora başvurmalı. Ana öğün ile radyoterapi seansı öncesinde ve sonrasında bir saat olmasına dikkat edilmeli.
Dyt. BURCU ERDÖL Beslenme ve Diyet Uzmanı
cildi tahriş edici maddeler kullanmak sakıncalıdır. Mümkünse tedavi boyunca erkeklerin tıraş olmaması tavsiye edilir. Eğer gerekliyse, tıraş makinesi ile tıraşa izin verilebilir. Radyoterapi uygulanan bölgede cilt hassaslaşır, bu nedenle yazın direkt güneşe, kışın soğuk ve rüzgara maruz kalınmamalı. Tedavi bitimini takiben en az bir yıl süreyle, tedavi gören bölgenin kuvvetli güneş ışığından korunması gerekir. Sonraki dönemlerde yüksek koruma faktörlü güneş kremleri kullanarak güneşe çıkılabilir.
HASTALARDA CİNSEL YAŞAM Radyoterapi gören hastalarda genel olarak fiziksel çekiciliğin yok olduğu düşüncesi hakimdir bu nedenle hastalar cinsel ilişkiden uzaklaşır. Bazı jinekolojik tümörler dışında radyoterapi tedavisi esnasında cinsel ilişkinin hiçbir zararı yoktur. Psikiyatr desteği ile bu süreçte kişide oluşan isteksizlik giderilirse eşler arası ilişkinin hastaya moral desteği yüksek olacaktır. O nedenle kanser hastası cinsel açıdan aktif bir hastadır ve doktoru tarafından aksi söylenmedikçe normal hayatına devam edebilir.
AĞIZDA ACI VE METALIK TAT OLUŞUYORSA ;
KEMOTERAPI SONRASI LÖKOSIT DEĞERLERI DÜŞERSE;
• Şekersiz limonlu naneli şekerler yiyebilir veya sakız çiğneyebilirsiniz. • Yemeklerinizi fesleğen, biber, biberiye gibi baharatlarla veya sarımsak gibi lezzet vericilerle, ketçap veya hardal gibi soslarla tatlandırabilirsiniz. • Eğer kırmızı et yemekte zorlanıyorsanız proteinden zengin diğer yiyecekleri tercih edebilirsiniz. Örneğin; kurubaklagiller (kurufasülye, mercimek, nohut gibi), balık, yumurta, tavuk, hindi, süt, yoğurt, ayran, soya sütü. • Taze meyveleri dondurma, yoğurt veya sütle çırpıp, içecek haline getirebilirsiniz.
• Özellikle lökositlerin düşük olduğu dönemde çiğ gıdaları (marul, roka, maydanoz gibi) yıkanmış olsa bile kesinlikle tüketmeyiniz. • Pastörize edilmemiş sütten yapılan peynir, yoğurt (süt kaynamış olsa dahi yoğurt olabilmesi için bakteri gerekmektedir) yemeyiniz. • Pişmemiş veya az pişmiş yumurta içeren gıdalardan, kabuklu deniz ürünlerinden kesinlikle kaçınınız. • Bilinmeyen yerde pişirilip paketlenmiş gıdaları almayınız. • Dondurulmuş ürünleri iyice pişirirdikten sonra yiyiniz. • TEMMUZ-EYLÜL 2014
KLİNİK
Prof. Dr. OKTAR ASOĞLU Genel Cerrahi Uzmanı
UZUN SÜREN BIR YOLCULUK İnsanların meslek yaşamlarındaki yolculukları zordur.
L
ISEYI bitirip ‘Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’yla, yüzde birlik dilimin içinde Tıp Fakültesi’ne girmenizle başlayan ve dünyanın en ağır eğitimi olarak adlandırılan, altı yıllık ağır tıp eğitiminden hiç bahsetmeyeceğim sizlere. Çünkü bu uzun bir yolculuğun daha ilk basamağıdır. Eğer gönlünüzden bir de uzmanlaşmak geçiyorsa “Tıpta Uzmanlık Sınavı” denilen bir başka sınavı da aşmanız gerekiyor. Bu sınav öylesine zorlu bir sınavdır ki; o ana kadar girdiğiniz kolej, dersane, deneme ve ÖSYM sınavları bu sınavın yanında birer hazırlık sınavı gibi kalır. Altı yıl süren tıp eğitim bilginizin 200 soruluk bir eleme sınavıyla ölçülmesini bir düşünün… En az dört ay süren günde 16 saatlik bir ça24
lışma temposunu barındıran bir depar demekti bu. Tüm bunları aştıktan sonra, genel cerrahi kliniğinde çiçeği burnunda bir genel cerrah olarak başladığınız meslek yaşamınızda; iki günde bir yani aralıksız 36 saat çalışıp, sekiz saat dinleneceğiniz bir dönemin başladığını ve bunun beş yıl süreceğini ilk başlarda anlamanız güç olur. Asistanlık sürecinin sizin; sabır, dayanıklılık, irade, karar alma ve uygulama süreçlerinize katkı sağladığını ve bir takım lideri haline getirdiğini çok sonradan anlarsınız. 36 saat süren nöbetlerde, acilin o kargaşasında, bir sandalye ya da kanepeye
dayanıp yarım saatlik de olsa gözünü kapatıp, uykunun kucağına düşüvermek, o nöbetlerin hatırlanan en güzel yanı oluyormuş yıllar sonra düşününce. Kuyruk, kuyruk üstü, orta kıdem, şef altı ve nihayetinde şeflik isimleriyle adlandırılan bir dönemi yaşıyorsunuz sırasıyla. Geceli gündüzlü inanılmaz yoğun tempolu bu süreçte; ameliyathanede asistans, hastaların bakımı, pansumanı, tedavilerinin planlanması, klinik içi toplantılarda sunumlar yapma, kongrelere gidecek klinik sonuçlarının derlenmesi, sunulması, yayın yapılması, doktora tezi hazırlanması derken göz açıp kapayıverinceye kadar geçen koca bir beş yıl daha gider ömrünüzden. Bu
arada hazırladığınız doktora tezinizi beş öğretim üyesinin oluşturduğu bir jüriye karşı savunmak, onların gözlemi altında; sınav vakasıyla tek başınıza ameliyat yapabiliyor olduğunuzu ve en sonunda da genel cerrahi bilginizin yeterli olduğunu önce sözlü sonra yazılı sınavla kanıtlamak zorundasınız. Tam rahatlayacağım operatör doktor oldum derken, sıra vatan hizmetindedir. Yüz yataklı sahra sıhhiye hastanesinde daha ilk gecenizde Skorsyki helikopterlerinin hastane bahçesine inip, içinde çatışmadan getirilen, avcı yelekleri bile hala üzerinde olan yaralılar ile ilk karşılaşmanızda anlarsınız ki, bir savaş filmini seyretmiyorsunuz, bir gerçeği yaşıyorsunuz. Kabaca iki yılınızı kapsayan, ağır ateşli silah yaralanmalarının tedavisini üstlenmek zorunda kalacağınız gecenin gündüze karıştığı, zaman ve yorgunluk kavramlarının anlamını yitirdiği ama meslek yaşamınızın en anlamlı, gururlu ve onurlu bir dönemini daha kat ediyorsunuz. Asistanlık döneminizdeki onca eziyetli eğitim sürecinin neden gerekli olduğunu şimdi daha iyi anlıyorsunuz. Sıra artık, akademik yolculuğa gelmiştir. Yaşamınızdan yeni bir beş yıl daha alacak bir “Başasistanlık” süreci başlar.
Bu süreç şu ana kadar yaşadığınız tempo ve zorluklarla dahi kıyaslanamayacak bir dönemdir. Kırk yataklı bir hasta servisinin yönetimi işin en kolay kısmıdır. Eğitimlerinden sizin de sorumlu olduğunuz beş genel cerrahi asistanıyla, üstünüzde yer alan 5-6 öğretim üyesinin tam orta yerinde, bir köprü göreviyle ameliyatlar, hasta vizitleri, endoskopi, geceleri dört beş günde bir, yine otuz altı saatlik acil servis nöbetinin ekip şefliği, boğuşursunuz… Servisin bilimsel verilerinin derlenmesi toparlanması, ulusal, uluslararası kongrelerde bildiri sunulması, uluslararası dergilerde makaleler yazarak öğretim üyeliği için hazırlanılması yine bu tempolu sürecin bir başka yönüdür. Bu arada ileride tüm yaşamınızı şekillendirecek mesleki başarınız için, bir yıldan daha uzun sürecek olan, yurt dışında alacağınız bir eğitim süreci daha başlar. Kısıtlı ekonomik olanaklarınız ve sıla özleminizle, sizi ve mesleğinizi ayrıntılarını şekillendireceğiniz, kendinize yaptığınız en iyi yatırım olan bir dönemdir bu… Sıra ‘Doçentlik Sınavı’ na gelmiştir. Bu sefer tüm doktorluk yaşamınızın yanı sıra cerrahlık bilgilerinizin akademik yeterliliği sorgulanacaktır. Ülkemizin çeşitli üniversitesinde görevli beş asil, iki yedek profesör; önce bugüne kadar tüm yaptıklarınızı sunduğunuz dosyadan irdeleyerek, sözlü sınava
girip giremeyeceğinizin kararını verirler. Sözlü sınav günü hayatınızın en çetin, en zor günlerinden biridir. Bunu beş kişilik jürinin önüne çıktığınızda anlarsınız., ilk soruları size bu duyguyu yaşatır. Genellikle çok kolay olsun diye sorulan, adayın rahatlamasını hedef alan ilk soru ‘Doçent ne demek, Profesör ne demektir?’ olunca, entelektüel birikiminizin, tarih bilginizin, Katolik kilise yapılanmasına kadar gidebilecek bir derinliğe sahip olması gerektiğini algılarsınız. Başarılı bir sınavın sonucunda oy birliği ile doçent olduğunuzun bildirilmesini takiben giydirilen cüppe ile artık mutlu sona ulaştığınızı düşünürken yine başka zorlu bir yolculuk başlamıştır. Dünyanın en zor mesleği karşınızda durmaktadır: ‘Öğretmenlik’. Bir insana meslek öğretmekten daha zor ne olabilir? Artık tıp fakültesi öğrencisi yetiştirme, ders anlatma, hasta muayenesini öğretme, asistan tezi yönetme sorumlulukları başlamıştır. Bunun yanı sıra ulusal ve uluslararası derneklerde yer alma, kongre, kurs, sempozyum, düzenleme, konferans, panel konuşmaları yapma, kitap yazma, doçentliğinize kadar olan zamanda yaptığınız akademik dosyanızdan çok daha iyisini ve daha fazlasını hazırlama zorunluluğu bir başka etabıdır bu yolculuğun. Sizin artık kendinizi kanıtlama zamanınız da gelmiştir. Ulusal ve uluslararası arenalarda yaptığınız cerrahilerin seri sonuçlarını sunma, çalışmalar yapma, makaleler yazma her yıl en az bir asistan bitirme tezi yönetmenizi gerektiren bir sürece başlarsınız. Bu sürecin sonunda doçentlik öncesi ve sonrası tüm akademik yaşamınızı içeren iki ayrı dosyanızın üç profesörden oluşan bir jüri tarafından değerlendirilmesiyle profesörlük titrini alırsınız. Bu uzun meslek yolculuğunuzun akademik zirvesidir. Zirveye uzanan, bu uzun yolculuk; nice zorluklarla, bin bir emek ve çabayla geçmiş ancak siz de yaş olarak 5. dekata ulaşmışsınızdır. Bir kavramın içinin doldurulması için geçen süreninin ne kadar uzun, bunun sergilenmesi için kalan sürenin ise ne kadar kısa olduğunu anlarsınız sonunda…
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
KÖK HÜCRE DOSYASI
KENDI HÜCRENIZLE YENILENIN: REJENERATIF TIP KÖK HÜCRE ÜRETIM R VE UYGULAMA MERKEZI Liv Hospital Rejeneratif Tıp Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi, multidisipliner bir yaklaşım sunarak, ortopedik problemlerden yanıklara, diyabetik ayak sendromundan plastik cerrahi uygulamalara kadar pek çok alanda hastalara hizmet veriyor. 26
EJENERATIF TIP KÖK Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi’nde amaç, genetik bilimleri ve biyoteknolojideki gelişmeleri kullanarak, hastalara hücresel ve doku bazlı yeni tıbbi tedaviler sunmanın yanı sıra hücre ve doku bazlı ürünlerin nakli ile ilgili karmaşık yasal, mali ve üretim sorunlarını çözmek için uzmanlık ve altyapı sağlamak. Mükemmeliyetçi bir bakış açısını benimseyen Merkezde; Rejeneratif Tıp Hasta Değerlendirmesi ve Polikliniği, GMP Biyolojik Ürün Üretim Laboratuvarları, Kalite Kontrol Laboratuvarı, Biyopsi Odası, Küçük Cerrahi İşlem Odası, Ayılma (Recovery) Odası, Kabul Ofisi, Kontrollü Geçiş Alanları yer alıyor.
MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM Liv Hospital Rejeneratif Tıp, Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi, hastanın kendi dokularından elde edilen yenileştirici hücreleri kullanarak, geleneksel yöntemlerle tedavisi mümkün olmayan tıbbi ve estetik sorunlara çözüm sunuyor. Merkez bütün branşlarla birlikte çalışarak, tıbbın klasik tedavilerle cevap veremediği birçok soruna kalıcı çözüm getiriyor. Sağlıksız, fonksiyonunu yitirmiş hücreleri ve dokuları, biyolojik ürünler kullanılarak yenileyen Rejeneratif Tıp, Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi’nde yasal ve bilimsel prosedürlerle tanımlanmış uygulamalar kullanılıyor. Merkezde periferik dolaşım yetmezliği tedavileri, diyabetik ayak sendromu tedavisi, kıkırdak, kemik doku rejenerasyon uygulamaları ve plastik cerrahi uygulamaları gibi daha pek çok uygulama yapılıyor.
Prof. Dr. IŞIK AKGÜN Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi Medikal Direktörü
DİPNOT Liv HOSPITAL’DA YAPILAN UYGULAMALAR: Yanık: Ağır yanık, 3. dereceden yanık estetik cerrahinin karşılaştığı en zorlu durumlardan biri. Merkezde, kronik yanık dokularının yerine hastanın sağlıklı bir görünüme kavuşmasını sağlamak için yenileyici hücre uygulamaları yapıyor.
GÖZ HASTALIKLARI: Gözün kornea tabakasında kök hücre yetersizliğine yol açan genetik kökenli hastalıklar, uygun olmayan kontakt lens kullanımına bağlı, radyoterapi, immunsupresif tedaviler, çeşitli immünolojik kökenli göz hastalıklarında, kimyasal yanıklarda bazı göz enfeksiyonlarında ve ciddi göz alerjilerinde kök hücre hasarı oluşuyor. Kök hücre implantasyonu bu hastalıkların tedavisinde temel faktördür. Laboratuvar ortamında çoğaltılarak, nakledilen kök hücreler kornea yüzey restorasyonunu sağlayarak, görme fonksiyonunun kazanılmasına imkân veriyor. Günümüzde limbal hücrelerin çoğaltılarak, nakledilmesi göz yüzey hastalıklarının tedavisinde kullanılırken, retinanın doğumsal veya yaşla birlikte ortaya çıkan hastalıklarının tedavisinde kullanılması için de çalışmalar devam ediyor.
YÜZ VE VÜCUT GENÇLEŞTIRME Kişiye özel olarak üretilen kök hücre uygulamaları özellikle derinin gençleştirilebilmesi aşamasında önemli potansiyele sahip. Kök hücreyle zenginleştirilmiş yağ enjeksiyonu uygulamaları yüz, el ve vücut derisinin yaşlı görüntüsünün giderilmesinde etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılıyor. Dolgu ve benzeri maddelerde kalıcı etkiler sağlanamazken, kök hücre uygulamaları kalıcı hem de miktar olarak kıyaslandığında çok daha etkili sonuca ulaşmayı sağlıyor.
Yrd. Doç. Dr. NESRIN ERÇELEN Kök Hücre Üretim ve Uygulama Merkezi Üretim Sorumlusu
Diyabetik Ayak Yaraları: Diyabetlilerin yüzde 25’inde görülen diyabetik ayak yaraları, parmak ya da ayak kesilmesi ile sonuçlanabiliyor. Yara tedavisinde, cerrahi bölgeye uygulanan yenileyici hücreler sayesinde diyabetik ayak yarasının tedavisi mümkün hale geliyor. İskemik Ekstremite Problemleri: Bu hastalıkta medikal olarak ilaç, ozon ya da yüksek basınçlı tedaviler uygulanıyor. Cerrahi müdahalede ise son çare olarak damar tıkanıklığı olan bölgenin ya da sempatik sinirlerin kesilmesi işlemi uygulanabiliyor. Ancak bu yöntemler yerine yenileyici hücre uygulamaları yaranın kapanması ve dolaşımın yeniden sağlanması için yeni ve etkili bir yöntem olarak ortaya çıkıyor.
da uygulamalar, spor yaralanmalarında, özellikle yumuşak doku problemlerinde kullanılabiliyor. Kıkırdak ve Dejeneratif Eklem Hastalıkları: Kök hücre uygulamaları ortopedi alanında özellikle kıkırdak sorunlarında son derece önemli bir aşama kaydediyor. Bu noktada kişinin kendi dokusundan alınan biyopsiden elde edilen yenileyici hücreler sayesinde neredeyse sıfır kıkırdağa sahip bölgelerde bile kıkırdak oluşumu gözlemleniyor. Böylelikle eklem bölgelerinde yapısal ve fonksiyonel yenilenme mümkün oluyor. Bunların yanı sıra merkezde, Kişisel/Önleyici Tıp Genetik Risk Analizi, Estetik Cerrahi ve Kök Hücre Tedavisi, Yüz ve Vücut Dolgusu (Anti-aging), Yara ve Ciltteki izlerin Tedavisi ve Meme Rekonstrüksiyonu gibi işlemler de yapılabiliyor.
Ortopedide Biyolojik/Kök Hücre Tedavileri: Kıkırdak problemleri, tendon yaralanmaları ve tendinit/tendinosis problemleri, eklem dejenerasyonlarında uygulamalar, omurga sorunların-
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
KURUMSAL HABERLER
NABIZ
Liv TELE DİYABET/Liv TELE TANSİYON İLE HASTALAR KONTROL ALTINDA Liv Hospital, diyabet ve hipertansiyon gibi kronik hastalığı olan kişileri 7 gün 24 saat takip altında tutuyor.
Ü
LKEMİZDE, NÜFUSUN ÜÇTE birinin kronik hastalığı bulunmasına rağmen, bu hastalıkların erken safhada tanısı konulamıyor ve tedavi yeterince yapılamıyor. Özellikle de diyabet ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıklar için düzenli ölçüm ve takiplerin hayati önem taşıdığından hareketle Liv Tele Diyabet ve Liv Tele Tansiyon Takip Sistemi ile hastalar her an kontrol altında tutuluyor. Bu sistem sayesinde kronik hastalar 7/24 evlerinden takip ediliyorlar. Böylece hastaların yaşayabileceği sorunların en aza indirgenmesi sağlanıyor. Liv Tele Diyabet ve Liv Tele Tansiyon ile kronik hastalığı olan kişilerin yanı sıra, daha sağlıklı bir yaşam sürmek isteyen kişilerin kan 28
şekeri ve tansiyon değerleri uzman ekiplerce uzaktan devamlı takip edilerek, ilgili uzman hekime düzenli bir şekilde rapor ediliyor. Hastalık takibinde yaşanacak acil bir durumda ise, uzman ekipler hemen devreye girerek, hastaya ücretsiz ambulans ve ilgili doktor ile hastaneye hızla yönlendirme sağlıyor.
CİDDİ KOMPLİKASYONLARIN ÖNÜNE GEÇİLİYOR Liv Tele Diyabet ve Liv Tele Tansiyon ile sıklıkla rastlanan kronik hastalıklar arasında yer alan hipertansiyon ve diyabetin yol açabileceği sorunların azaltılması amaçlanıyor. Hizmet kapsamında medikal çağrı merkezi, doktor takibi ve danışmanlığı, ihtiyaç
halinde ise adrese ücretsiz ambulans gönderimi yapılıyor. Hastaların sağlık değerlerinin sürekli kayıt ve kontrol edildiği, Liv Hospital’ın uzman doktorlarınca tedaviye uyumun artırıldığı, en önemlisi de hiçbir zaman yalnız bırakılmadığı pratik bir sistem devreye giriyor. Tansiyon ve diyabet hastalarını düzenli ölçüm yaptırarak, tedaviye uyum sağlamaya teşvik eden bu takip sistemleri sayesinde ileride oluşabilecek iç organ hasarları, felç, damar ve sinir sistemi tahribatı gibi ciddi komplikasyonların engellenmesi de hedefleniyor. Liv Tele Diyabet / Liv Tele Tansiyon ile ilgili bilgi için; Liv Hospital Çağrı Merkezi 0850 222 2 548
BILIMSEL ETKINLIK
Liv’DEN TIROID VE MEME KANSERINDE GÜNCEL YAKLAŞIMLAR SEMPOZYUMU Liv Hospital, Türkiye’den ve dünyadan birçok hekimin bir araya geldiği “Tiroid Kanserinde Güncel Cerrahi Yaklaşımlar ve Meme Kanserinde Bireysel Tedavi Yaklaşımları Sempozyumu”na ev sahipliği yapacak. 30
Prof. Dr. LEVHI AKIN Meme Cerrahisi Uzmanı
M
ERKEZI ABD’DE BULUNAN, ünlü kanser merkezi Memorial Sloan Cancer Center MSCC ve Liv Hospital, “Tiroid Kanserinde Güncel Cerrahi Yaklaşımlar ve Meme Kanserinde Bireysel Tedavi Yaklaşımları Sempozyumu” ile ikinci kez bir araya geliyor. 12-13 Eylül tarihlerinde Liv Hospital konferans salonunda gerçekleştirilecek sempozyuma Türkiye ve dünyadan birçok doktor katılacak. Sempozyumda; meme ve tiroid kanseri ile ilgili yeni tanı, tedavi ve cerrahi yöntemler masaya yatırılacak.
BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ TEDAVİ DAHA FAZLA FAYDA SAĞLIYOR Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Levhi Akın, meme kanserinde bireyselleştirilmiş bir tedavi benimsemek gerektiğini belirterek, “Meme kanseri, özellikleri dolayısıyla çok farklı davranabilen bir tümör türü. Reseptörlerin varlığı, birtakım genetik özellikler, klonların özelliği, hastanın menopozlu olup olmaması, yaşı gibi unsurlar hastalığın gidişatını ve tedavi seçeneklerini çok fazla etkiliyor. O yüzden erken evre, ileri evre ve vücudun başka yerlerine yayılmış meme kanserlerinde bireyselleştirilmiş tedaviden hastalar daha fazla fayda sağlıyor. Sempozyumda bunu tartışacağız. Bunun yanında da ‘Meme tanıma programları ne kadar etkili?’, ‘Genel cerrahi kliniğinde memeye bakan pozitif getiriler nelerdir?’, ‘Bir meme ünitesi olmak için neler gereklidir?’ sorularına cevap arayacağız. Sempozyumdan bir gün önce halka dönük bir basın toplantısı yapılarak, halkın soruları alınacak. ‘Meme Kanserinde Bireysel Tedavi Yaklaşımları Sempozyumu’ 13 Eylül 2014 Cumartesi günü başlayacak. Yurtiçinden ve yurtdışından çok sayıda katılımcının olacağı sempozyumun oldukça verimli geçeceğini düşünüyorum” diyor.
Doç. Dr. FATIH TUNCA Genel Cerrahi Uzmanı
EN YENİ YAKLAŞIMLAR LİV’DE TARTIŞILACAK Liv Hospital ve Memorial Sloan Kettering Cancer Center (MSKCC) ortaklığıyla düzenlenen “Tiroid Kanserinde Güncel Cerrahi Yaklaşımlar Sempozyumu” Liv Hospital’da pek çok sayıda bilim adamını bir araya getirecek. Güncel cerrahi yaklaşımların masaya yatırılacağı sempozyum için, Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Fatih Tunca şunları söyledi: “Sempozyuma ülkemizin yetiştirdiği, endokrin cerrahisine gönül vermiş çok sayıda saygın bilim adamı ve Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nde bu konudaki en deneyimli cerrahlardan biri olan Prof. Dr. Ashok R. Shaha; bilgi, birikim ve deneyimlerini paylaşmak üzere katılacak. Ülkemizde genel cerrahların büyük kısmının günlük pratiğinde yer teşkil eden tiroid kanser cerrahisindeki en yeni yaklaşımları içeren, keyifle izleyecekleri ve bilimsel içeriğe değer katacakları bu toplantıya ev sahipliği yapacağımız için büyük sevinç ve onur duyuyorum.” Sempozyumda; meme ve tiroid kanseri ile ilgili yeni tanı, tedavi ve cerrahi yöntemler masaya yatırılacak. Halka yönelik sempozyumda ise, merak edilen sorular yanıtlanacak.
• TEMMUZ-EYLÜL2014
KLİNİK
ÇABUK YORULUYORSANIZ DIKKAT! K
Ağrı, nefes darlığı, halsizlik ve çarpıntı gibi şikâyetleriniz varsa kalp kapak hastalığı riski taşıyor olabilirsiniz.
32
ALP KAPAK HASTALIKLARI, kalp kapaklarının doğumsal veya sonradan kazanılmış bozuklukları sonucu ortaya çıkan ve kalp yetersizliği, kalp ritim bozukluklarına yol açabilen bir hastalıktır. Kalbimizde ikisi karıncık ve kulakçıklar arasındaki kan geçişini sağlayan mitral ve triküspit kapaklar; diğer ikisi ise kalpten çıkan büyük damarların kalp ile birleştikleri yerde bulunan pulmoner ve aort kapaklar olmak üzere dört adet kalp kapağımız bulunur. Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Yelda Tayyareci, kalp kapak hastalıkları hakkında bilgi verirken, Liv Hospital Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Özkara, kalp kapak hastalıklarının tedavisine değiniyor.
Kalp kapak hastalıklarının belirtileri nelerdir? Kalp kapak hastalıklarında en sık görülen yakınmalar, özellikle efor sırasında meydana gelen nefes darlığı ve çabuk yorulmadır. Bu yakınmalara çarpıntı da eşik edebilir. Kalp kapak hastalıklarının ileri dönemlerinde ise, bacaklarda şişlik, istirahatte ve gece uykuda meydana gelen nefes darlığı ile karında şişlik görülebilir.
Doç. Dr. YELDA TAYYARECI Kardiyoloji Uzmanı
Kalp kapak hastalıkları tanısı nasıl konulur?
KALP KAPAĞI AMELIYATLARI GÖĞÜS KAFESI AÇILMADAN YAPILABILIYOR
Kapak hastalıklarının tanısı, ekokardiyografi adı verilen gelişmiş bir kalp ultrason görüntülemesi ile mümkün. Burada ekokardiyografik incelemeyi yapan kalp uzmanının kapak hastalıkları konusunda deneyimli olması, tedavi yaklaşımının belirlenmesi açısından oldukça önem taşıyor. Bunun yanında günümüzde yeni gelişmiş teknolojiler olan üç ve dört boyutlu ekokardiyografi cihazları kullanılarak, bu konuda deneyimli merkezlerde kalp kapaklarını gerçeğine çok yakın bir kalitede görüntülemek ve incelemek mümkün olabiliyor.
Kalp kapak hastalıkları nasıl tedavi edilir? Kalp kapak hastalıkları; kapak darlıkları veya yetersizlikleri olmak üzere iki grupta incelenir. Yapılan ekokardiyografi inceleme ve kişinin şikâyetleri göz önüne alınarak hastalığın hafif, orta veya ciddi şiddette olduğuna karar verildikten sonra, tedavi yaklaşımı belirlenir. Günümüzde hastanın kişisel özelliklerine bağlı olarak değişebilmekle birlikte hafif ve orta şiddetteki kapak hastalıklarında ilaç tedavisi ile hastalığın seyri yavaşlatmaya çalışılırken, ciddi kapak problemlerinde genellikle operasyon tercih edilir.
Kalp kapak değişimi veya tamiri ameliyatsız yapılabilir mi? Son yıllarda tıbbi teknolojideki gelişmeler ile bazı kalp kapaklarının ameliyatsız tamiri mümkün olabiliyor. Günümüzde artık TAVİ denilen yöntem ile aort kapağı kasıktan kateterler yolu ile anjiyografiye benzer şekilde değiştirilebiliyor. Yine mitral kapağın da kateter yolu ile ameliyatsız tamiri mümkün. Ancak bu yaklaşımlar şimdilik ameliyat olması yüksek riskli olan kişilerde tercih ediliyor.
Doç. Dr. AHMET ÖZKARA Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı
“ Tedavi; hastanın kişisel özelliklerine bağlı olarak değişiklik gösteriyor.
Kalp kapak hastalıkları, özellikle mitral ve aort kalp kapak hastalıklarını kapsıyor. Günümüzde bu kapak hastalıkları, kapak değiştirilmeden protez konularak da tedavi edilebiliyor. Mitral kapak ameliyatları, özellikle son yıllarda gelişen teknoloji sayesinde hastanın göğüs kemiği açılmadan, koltuk altına yakın bir bölgeden küçük kesilerle girilerek başarılı bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Hastanın kapak yapısı uygun değilse ya da daha önceden kalp kapağına müdahale edilmişse o zaman kapağı değiştirmek gerekiyor. Bu tedavide özellikle ileri yaştaki hastalarda hayvanlardan elde edilen biyolojik kapaklar tercih ediliyor. Zira kapak değiştirme ameliyatları oldukça başarılı sonuçlar veriyor. Son beş sene içerisinde hızla gelişen kapalı yöntemlerle kasıktan girilerek kapak yerleştirmesi de başarıyla sonuçlanıyor. Günümüzde bu tedavi yöntemi de ameliyat şansı olmayan hastalara uygulanıyor. Kapalı ameliyat yöntemleri ile hastanede kalış süreleri nispeten daha az olmakla birlikte bu hastaların sosyal hayata geri dönme süreleri de kısalıyor. Aort kapak cerrahisinde ise sadece aort kapağa müdahale edilecekse ameliyat yine küçük kesilerle yapılıyor. Bu şekilde hastalar kozmetik ve yaraların çabuk iyileşmesine bağlı olarak ayağa çabuk kalkma açısından büyük fayda görüyor.
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
SENIN BEDENIN
1
İlaçlarınızı yanınıza almayı unutmayın.
2
Tatiliniz uzun süreli ise yanınızda yetecek kadar ilaç bulundurun.
3
Tansiyon ölçüm aletini yanınızda götürmenizde yarar vardır.
4
Kendinizi kötü hissediyorsanız kan basıncınızı ölçmeden/ölçtürmeden ilaç almayın.
5
İlaçların saatini aksatmayın.
6
Sıcakta çok kalmayın.
7 8
Bol su için.
Tuzlu gıdalardan uzak durun.
9
Tatilde yürüyüş yapın ve yüzün.
10
Günlük yaşantının gerginliği azalınca kan basıncı düşebilir, özellikle yaşlı hastaların doktorlarına danışarak ilaçlarını /ilaç dozlarını azaltması gerekebilir.
11 12 13
Tatil sigara bırakmak için iyi bir fırsattır.
Tatilde kilo veremeseniz bile en azından almayın.
14 34
Aşırı alkol almayın.
Tatilde tatil yapın, günlük işlerinizi kafanızdan atın.
HİPERTANSİYON HASTALARINA TATİL ÖNERILERI Kaliteli bir tatil için hastaların ilaç saatlerini aksatmamaları, sıcakta çok kalmamaları ve bol su içmeleri öneriliyor.
S
TRES VE YORGUNLUK BIRÇOK hastada kan basıncının düşürülememesinin en önemli nedeni. Kan basıncının yüksek olması da stres ve yorgunluğa neden olarak bir kısır döngüye neden olur. Bu nedenle kısa süreli de olsa tatil, hipertansiyon
Prof. Dr. TEKİN AKPOLAT Nefroloji Uzmanı
hastaları için büyük bir fırsat. Dinlenme ve yenilenme için yapılan tatilin zehir olmaması için ise bazı basit tedbirlerin alınması gerekir. Liv Hospital Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tekin Akpolat, tatile çıkacak hipertansiyon hastalarına pratik önerilerde bulunuyor.
ENDOSKOPİK CERRAHİ AVANTAJ GETİRİYOR Endoskopik yöntemler sayesinde hasta konforu artıyor. Hastaların ağrıları en aza iniyor ve hastalar daha çabuk iyileşiyor.
Doç. Dr. A. CEM İYIBOZKURT Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
L
iv HOSPITAL KADIN Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. A. Cem İyibozkurt, endoskopik cerrahinin kullanım yerleri ve avantajları hakkında merak edilenleri paylaşıyor. Endoskopik cerrahi, bir hastalığın teşhisi ve tedavisi amacıyla vücudumuzda bulunan doğal açıklıklar veya küçük kesiler yardımıyla içeri sokulan kamera ve aletler kullanılarak yapılan cerrahi yöntemi. Son zamanlarda bunun yerine “minimal invazif cerrahi” terimi duyuluyor ki bu da açık cerrahi yerine daha küçük kesiler yoluyla vücut bütünlüğünün daha az etkilendiği cerrahi işlemleri kapsıyor. Bu yöntemde yüksek teknolojili kamera HD sistemler kullanılıyor. Oysa açık ameliyatlarda gözünüz ile çalıştığınız doku arasında belli bir mesafe oluyor. Endoskopik yöntemlerde kesiler, açık cerrahiye göre çok daha az ve küçük oluyor, böylelikle hastaların ağrıları en aza iniyor ve hastalar daha çabuk iyileşiyor.
BİRÇOK HASTALIĞIN TEDAVİSİNDE KULLANILIYOR Endoskopik cerrahi, günümüzde kadın doğum branşındaki birçok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Rahimdeki urların çıkarılmasında, yumurtalıkta gelişen iyi huylu kistlerin ve çikolata kisti denilen endometrioma kistlerinin tedavisinde, dış gebelik veya tüpleri etkileyen hastalıkların (endometriozis veya yapışıklıklar gibi) teşhis ve tedavisinde, rahmin alınması gerektiğinde, kısırlık sebeplerinin de-
“ Endoskopik yöntemlerde kesiler, açık cerrahiye göre çok daha az ve küçük oluyor, böylelikle hastaların ağrıları e n aza iniyor.
ğerlendirilmesinde, rahim sarkması gibi durumların cerrahi düzeltilmesinde ve kadın kanserlerinin tedavisinde kullanılıyor. Cerrahi gereken rahim içi ve rahim ağzı kanserlerinin neredeyse tamamı bu yöntem kullanılarak tedavi edilebiliyor. Tüp ve yumurtalıkta gelişen kist ve kitlelerde de yoğun olarak kullanılıyor. Erken evre yumurtalık kanserlerinde de kullanılabiliyor ancak ileri evre yumurtalık kanserlerindeki kullanımı yaygın değil. • TEMMUZ-EYLÜL 2014
KLİNİK
KARİYER YAPARKEN
ANNELİKTEN OLMAYIN! İlk gebeliğini ileri yaşlarda yaşayan anne adaylarının sayısı giderek artıyor. Oysaki kadın yaşının ilerlemesi, anne sağlığını olumsuz etkileyebildiği gibi bebek açısından da oldukça riskli.
E
ĞITIM SEVIYESININ ARTMASI, kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanma arzusu, kariyer hedefleri, çiftlerin belli bir ekonomik düzeye ulaşmak istemeleri gibi pek çok etken; kadınların anne olma isteğini ertelemelerine yol açıyor. Oysaki anne ve bebeğin sağlıklı olabilmesi için 35 yaşından önce doğum yapmak şart! Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Hasan Serdaroğlu, ileri yaş gebeliği ve tüp bebek yöntemi hakkında bilgi verirken, Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Serkan Oral, tüp bebekte genetik tanının önemine dikkat çekiyor. Yaz gebelikleri hakkında bilgi veren Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Cevahir Tekcan ise, anne adaylarına yaz dönemini rahat geçirecek tavsiyelerde bulunuyor.
BELİRLİ BİR YAŞTAN SONRA HAMİLE KALMAK ZOR İlk gebeliğin 30 yaşından önce yaşanması gerekiyor. İdeal olarak gebelik döneminin 35 yaşına kadar bitirilmesi öneriliyor.
TÜP BEBEK YÖNTEMİNDEKİ BAŞARI ORANI HASTANIN YAŞINA BAĞLI Çocuk isteyen bir çiftin düzenli bir cinsel yaşamı olmasına rağmen bir yıl içinde çocuk sahibi olamama durumu infertilite olarak açıklanıyor. İnfertil çiftte öncelikle bu sorunun nedenini araştırmak gerekiyor; çünkü yapılan tedavi altta yatan nedene göre değişiklik gösteriyor. İnfertilite problemi bazen bir ilaç tedavisi ya da ufak bir cerrahi müdahale ile tedavi edilebildiği gibi 36
Prof. Dr. HASAN SERDAROĞLU Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Op. Dr. SERKAN ORAL Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Op. Dr. CEVAHIR TEKCAN Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
tüp bebek tedavisi ile de ortadan kaldırılabiliyor. Tüp bebek yönteminde de en önemli başarı faktörünün yaş olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Serdaroğlu, “Yaşın ilerlemesiyle beraber gebelik ve canlı doğum oranlarında düşüklük görülür. Gebe kalma potansiyeli 35 yaşından sonra her geçen beş yılda bir yarı yarıya azalır. Söz gelimi 35 yaşında tüp bebek yoluyla gebe kalma potansiyeli yüzde 40 iken, 45 yaşına gelindiğinde bu oran yüzde 10’a düşer” diyor.
genetik araştırma yapmayı öneriyoruz. Çünkü PGT yönteminde en fazla dokuz kromozoma bakılabiliyorken, CGH yönteminde 24 kromozomun tamamına bakılabiliyor. Bulunan sağlıklı embriyonun başarısı çok daha yüksek oluyor. Böylece gebeliği yakalama şansınız da artıyor” diyor. Tüp bebek, genetik tanı işlemi CGH ile başarısını daha da artırmış durumda. Bazı özel genetik durumlarda ise eski yöntem olan PGT yöntemi tercih ediliyor.
ANNE ADAYLARININ DİKKAT ETMESİ GEREKENLER
ANNE ADAYLARI BU UYARILARI DİKKATE ALIN!
Prof. Dr. Serdaroğlu, 35 yaşından sonra gebe kalan anne adaylarının daha sık kontrole gitmesi gerektiğini anımsatarak, anne adaylarına şu tavsiyelerde bulunuyor: “Bu anne adayları yüksek tansiyon ve diyabet gibi genel sağlık problemleri açısından kontrol altına alınmalı. Anne adayları, geç yaş gebeliği riskleri bakımından tam teşkilatlı, yenidoğan bakımının iyi olduğu hastanelerde doğum yapmalı.”
Yaz aylarında gebeler ısı artışından etkilenirler. Sıcaklıkların artmasıyla beraber, anne adaylarında sıcak basmaları, avuç içi ve ayak tabanlarında yanmalar, alerjik problemler, bulantı ve kusmalarda artış, halsizlik, uykusuzluk ve nefes darlığı gibi şikâyetler artar. Bu açıdan anne adaylarının bazı ipuçlarını takip etmesi şart! Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Cevahir Tekcan, yaz mevsimini rahat atlatmaları için gebelere önerilerde bulunuyor. • Dışarıda yapmanız gereken işleri, sabah ve akşam saatlerinde yapmayı tercih edin. • Açık renkli, pamuk, keten ve ipekten oluşmuş kıyafetleri giyin. • Normalde günde iki litre su tüketilmesi gerekir. Yazla birlikte bu miktarın, her saatte 250-300 cc olması gerekir. Aşırı çay ve kahve tüketiminden ise kaçının. • Tuz alımını en aza indirin. Ama tümüyle kesmeyin. • Güneşe çıkarken en az 30 faktörlü güneş kremi kullanın. Kuruyan cildiniz için duştan sonra nemlendirici krem kullanın. • Akşamları hafif ve hazmı kolaylaştıran yiyecekler tercih edin ve yedikten sonra en az bir saat yatağınıza gitmeyin. • Sık sık şekerleme yapın. Ayrıca kendinizi halsiz ve yorgun hissediyorsanız, mutlaka yardım alın. • Egzersiz yaparak hızlı kilo alımını sınırlayın. Egzersiz tercihlerini yüzme, yürüyüş ve bisiklete binme yönünde kullanın.
İLERİ YAŞ GEBELİĞİNDE GENETİK TANI İleri yaş gebeliklerinde genetik sorunları olan çocuk dünyaya getirme ve düşük yapma ihtimali yüksek olduğundan, bu tür sorunları önlemek için tüp bebek ve genetik tanı işlemi oldukça büyük bir önem taşıyor. Tüp bebek işleminde, transfer öncesinde oluşturulan embriyonun hücrelerinden bir bölümünü çıkarıp inceleme işlemine Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT) yani tutunma öncesi genetik tanı işlemi adı veriliyor. Liv Hospital Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Serkan Oral; bu işlemin birkaç dönemde uygulanabildiğini belirterek, embriyonunu oluşumunun üçüncü ya da beşinci gününde uygulanabileceğini söylüyor. Yapılan bu işlemin, hem uygulama tekniği hem de alınan örneğin değerlendirilme tekniğine göre farklılıklar içerdiğini açıklayan Op. Dr. Oral, “PGT yöntemi yerine günümüzde artık Comparative Genomic Hybridization (CGH) tercih ediliyor. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında CGH yöntemi ile
DİPNOT GEÇ GEBELİK RİSKLERI
• Gebelik dönemi genç anne adaylarına göre daha zor geçer. • Düşük yapma riski artar. • Düşük kilolu bebek doğurma ve bebekte anomali olasılığı fazlalaşır. • Anne adayında gebeliğe bağlı diyabet, hipertansiyon, gebelik zehirlenmeleri gibi hastalıklar daha sık görülür. • Bebekte down sendromu görülme riski artar. • Vücut elastikiyetini kaybeder, vajinal yolla doğurma şansı azalır ve sezaryenle doğum yapma oranı artar.
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
KLİNİK
TÜP BEBEK HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Op. Dr. MÜSTECEP KAVRUT Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Liv Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Müstecep Kavrut, tüp bebek hakkında doğru bilinen yanlışları anlattı. Tüp bebek ağrılı bir tedavidir. (YANLIŞ) Tüp bebek tedavisi, ağrılı bir tedavi değildir. Tedavi üç aşamadan oluşur. İlk aşama ilaçlarla yumurtaların geliştirilmesidir. Son yıllarda ilaç endüstrisindeki gelişmelerin sonucu olarak hastalar yumurta geliştirici iğneleri kolay ve ağrısız bir şekilde cilt altına kendileri yapıyor. İkinci aşama yumurtaların toplanması (OPU) ve laboratuvar ortamında eşlerden alınan spermle döllenerek (mikroenjeksiyon) oluşturulan embriyoların gelişiminin takibidir. Hafif ağrılı bir işlem olup, genellikle sedasyon-hafif anestezi altında yapılması tercih edilir. Üçüncü aşama laboratuvarda gelişen embriyolardan uygun olanların seçilerek rahim içine transfer edilmesidir. Yaklaşık 5-10 dakika süren ağrısız kolay bir işlem olup anestezi gerektirmez.
rak, sperm hücresi olmayan erkekler baba olma şansı yakalayabilir.
Tüp bebekte başarı oranı yüzde 100’dür. (YANLIŞ)
“ Tüp bebek tedavisi hakkında doğru bilinen yanlışlar bebek sahibi olmanın önüne geçiyor.
Tüp bebek tedavisinde başarı oranı yaş, yumurtalık rezervi ve üreme hücreleri (sperm ve yumurta) kalitesine bağlı olarak değişir. Genç ve iyi rezervli olgularda yüzde 65-70’lere kadar çıkarken, ileri yaş ve düşük over rezervli olgularda şans azalır.
Yumurtaların tedavi ile toplanıyor olması erken menopoza girmeye neden olur. (YANLIŞ)
Tüp bebek tedavisinde başarıyı belirleyen en önemli parametrelerden biri kadın yaşıdır. Yaş ilerledikçe yumurta kalitesi ve rezervi azalır.
Gebeliğin beşinci ayında anne karnında bir kız çocuğu yaklaşık olarak 6 milyon yumurtaya sahipken doğduğunda bu sayı 1 milyona, ergenlikte ise yaklaşık 400 bine kadar düşer. Bunlardan 400-500 kadarı büyüyerek olgunlaşabilir ve yumurtlama aşamasına ulaşırlar. Görüleceği üzere geri kalan çok büyük kısmı programlanmış hücre ölümü ile kendiliğinden tükenir. Tüp bebek tedavisinde bu kullanılamayan yumurta havuzundan birçok yumurta olgunlaştırılarak toplanr. Yumurtaların tedavi ile toplanıyor olması bu nedenle erken menopoza girmeye neden olmaz.
Sperm hücresi olmayan erkekler baba olamaz. (YANLIŞ)
Tedavide kullanılan ilaçlar yani hormonlar kanser riskini artırır. (YANLIŞ)
Sperm hücreleri kadın yumurtalarından farklı olarak doğduktan sonra da testislerde üretilmeye devam eder. Günümüzde uygun koşullarda yapılan cerrahi sonrasında olguların yüzde 50’den fazlasında sperm elde edilebilir. Bu yolla elde edilen spermlerle tüp bebek tedavisi yapıla-
Bugüne kadar bu ilaçların kanser riskini artırdığı gösterilmedi. Ailesinde başta meme kanseri olmak üzere kadınlık hormonlarına duyarlı kanser öyküsü olanların, ilaçları düşük dozda hekim kontrolünde kullanmaları ve düzenli kontrollerini yaptırmaları önerilir.
Tedavisi istirahat gerektirir. (YANLIŞ) Tüp bebek tedavisinde yatak istirahatinin başarıyı artırdığını gösteren tıbbi bir kanıt yok.
İstenilen her yaşta tüp bebeğe başvurulabilir. (YANLIŞ)
38
KORNEA NAKLİYLE HAYATA BAMBAŞKA GÖZLERLE BAKIN Kornea nakli, halk arasında “göz nakli” olarak da biliniyor. Saydamlığını yitirmiş ya da deforme olmuş korneanın değiştirildiği kornea nakli ameliyatlarında asıl amaç ise hastanın kendi dokusunu korumak.
K
ORNEA, GÖZÜN ÖNÜNDE bulunan saydam bir tabaka olup, gözün en önemli merceğidir. Bu merceğin görevini yapmasına engel olan gerek koyulaşma ve lekelenme gerekse de deformasyona yol açan hastalık durumlarında kornea nakli yapılıyor. Liv Hospital Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Vedat Kaya, kornea naklinin sadece optik düzeltme amacıyla yapılmadığını belirterek, bazen görmeyen bir hastanın gözüne de estetik görünüm açısından kornea nakli yaptıklarını söylüyor. Nakil, çocuklar da dâhil olmak üzere herkese yapılabiliyor ancak çocuklarda kornea naklinin teknik olarak birtakım farklılıkları bulunuyor. Bu açıdan daha dikkatli olunması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kaya, şunları söylüyor: “Çocuklara da gerektiği durumlarda kornea nakli yapıyoruz. Çocuklara nakil yapılacağı zaman eğer korneanın tüm tabakaları değişmeyecekse yalnızca hastalıklı bölgenin değiştirilmesi gibi daha yeni teknikler tercih ediliyor. Liv Hospital’da da bu ameliyatlar başarıyla uygulanıyor.”
KORNEA BANKALARINDAN TEMİN EDİLİYOR Kornea, kornea bankalarından temin ediliyor. Hem yasal açıdan hem de sağlık açısından bu bir zorunluluktur; çünkü dokuyu naklederken çeşitli hastalıkları ve riskleri de nakletmek mümkün. Bunu önlemek için ise bu prosedürün izlenmesi gerekiyor.
HASTANIN KENDİ DOKUSU KORUNUYOR Kornea nakli ameliyatında, en sık tercih edilen teknik kornea dokusunun değiştirilmesi. Bu teknikte kornea tabakalarının tümü değiştirilir. Fakat son yıllarda, kornea
“ Kornea nakli; keratokonus, kornea distrofileri, geçirilmiş kornea iltihapları ve yaralanmaları gibi durumlarda uygulanır.
Prof. Dr. VEDAT KAYA Göz Hastalıkları Uzmanı
tabakalarının tüm katı değil; sadece bozulmuş olan tabakanın değişmesi anlamına gelen “lameller kornea nakli” ya da “lameller keratoplasti” teknikleri daha sık kullanılıyor. Çünkü hastanın kendi dokusu bozulmamışsa o dokuyu korumak temel gaye olarak nitelendiriliyor. Son yıllarda lazer kullanımı da arttı. Henüz çok yaygın olmamakla birlikte uygun vakalarda lazer kullanarak da ameliyat yapılabiliyor. Kornea nakli ameliyatlarında çoğunlukla genel anestezi kullanılıyor. Gereksinim olduğunda ise lokal anestezi tercih ediliyor. Ameliyat süresi, kullanılan tekniğe bağlı olarak değişmekle beraber ortalama bir ila bir buçuk saat sürüyor.
HASTA AMELİYATTAN SONRA NELERE DİKKAT ETMELİ? Ameliyattan sonraki takip oldukça önemli. Prof. Dr. Kaya, ameliyatı yapılan hasta eğer yurtdışında yaşıyorsa, hastayı takip edebileceğine emin oldukları bir doktor ile iletişim kurduklarını söylüyor. Hastaların belli aralıklarla doktor muayenesinden geçmesi ve ilaçların düzenli kullanılması gerektiğine değinen Prof. Dr. Kaya, “Özellikle tam kat nakil yapılmış hastaların red reaksiyonuna karşı bilgilendirilmesi gerekir. Gözde hafif ağrı ve kızarma, görmede bulanıklık gibi belirtiler varsa hasta mutlaka doktora başvurmalıdır” diyor.
DOKU REDDİ GELİŞİRSE HASTA NE YAPMALI? Doku reddi gelişmiş hastalar için kullanılan uluslararası kabul edilmiş protokoller mevcut. İlk önce en erken zamanda oluşan reaksiyonu durdurmak; akabinde de hücrelerin ne kadar zarar gördüğünü anlamak için hasar tespiti yapmak gerekiyor. Hastada ağır bir hasar meydana gelmişse duruma göre hasta tekrar ameliyata alınabiliyor. • TEMMUZ-EYLÜL 2014
KLİNİK
ŞEKER
ÇOCUĞUNUZUN TADINI KAÇIRMASIN Çocuğunuz çok su içiyor, çok idrar yapıyor ve sürekli yemek yemesine rağmen kilo veriyorsa bir uzmandan yardım alabilirsiniz.
40
D
IYABET, KAN ŞEKERININ yükselmesi ile ortaya çıkan bir bozukluktur. Çoğunlukla tip 1 ve tip 2 olarak ortaya çıkar. Çocuklarda sıklıkla tip 1 görülmekle birlikte, son zamanlarda şişmanlığın artışı ile birlikte tip 2 diyabet tanısı da artmaktadır. Liv Hospital Pediatrik Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Olcay Evliyaoğlu, çocuklarda diyabet tanısı ve tedavisi hakkında ebeveynlere önerilerde bulunuyor. Tip 1 diyabet pankreas beta
hücrelerindeki harabiyet sonucunda ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda insülin salgısı azalıyor ve vücutta hiç insülin üretilemiyor. Vücut insülin üretmediğinde, glikoz hücre içerisine giremiyor ve kan şekeri yükseliyor. Bu durum tedavi edilmez ise kan şekeri giderek yükseliyor, su kaybı ve koma (ketoasidoz) ortaya çıkıyor. Tip 1 diyabetli olguların hayatta kalmaları için mutlaka dışarıdan insülin almaları gerekiyor.
“ Çocuklarda genellikle tip 1 diyabet görülmekle birlikte, şişmanlığa bağlı olarak tip 2 diyabet de görülebiliyor.
Prof. Dr. OLCAY EVLIYAOĞLU Pediatrik Endokrinoloji Uzmanı
şekerinin 100mg/dl’nin ve tokluk kan şekerinin 140 mg /dl’nin altında olması gerekir” şeklinde konuşuyor.
DİYABET TEDAVİSİ Tip 1 diyabette çocuklara insülin tedavisi uygulanıyor. İnsülin tedavisinin yanında karbonhidrat sayımı ile birlikte çocukların beslenme alışkanlıkları edinmeleri sağlanıyor. Beslenme tarzı, egzersizler ve insülin tedavisi birlikte yürütülüyor.
FARKLI BRANŞLARDAN DESTEK ALINIYOR
ERKEN FARKINDALIK BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR Çocuklarda diyabetik ketoasidoz tanısıyla başvuru oranı beş yaşın altında daha sık görülüyor. Hastalığı başlangıçta fark edilemeyen çocuklar, koma haliyle hastaneye getiriliyor. Prof. Dr. Olcay Evliyaoğlu, her hastalıkta olduğu gibi burada da erken farkındalığın büyük önem taşıdığını belirterek, diyabetin belirtilerine sahip olan çocukların mutlaka kan şekerine bakılması gerektiğini vurguluyor. “Kan şekerinin 200 mg/dl üzerinde olması diyabet tanısı koydurur” diyen Prof. Dr. Evliyaoğlu, “Normal açlık kan
DİPNOT ÇOCUĞUNUZDA DİYABET OLABİLİR Mİ? BU BELİRTİLERE DİKKAT! • Çok su içme • Sürekli idrara çıkma • Kilo kaybı • Aşırı iştah • Geceleri alt ıslatma
Diyabet tedavisi bir ekip işi olarak ilerliyor. Öncelikle tedavi, pediatrik endokrinoloji uzmanı tarafından yapılıyor. Bununla birlikte bu konuda uzman diyabet hemşireleri ile çalışılıyor. Beslenme uzmanlarından destek alınıyor. Bunun dışında psikologlar; ailelerin ve çocukların hastalık tanısı konulduktan sonraki süreci kolay atlatmalarını sağlıyor.
AİLELERE ÖNERİLER Aileler ve çocuklar belli bir eğitim sürecinden geçerek, hayat tarzlarını düzenliyor. Çocuklar küçük ise aileler daha etkin olarak tedavide büyük rol oynuyor. Liv Hospital’da çocukları diyabet tanısı almış aileler ile toplantılar yapılıyor ve herkes birbiri ile tanışıyor. Böylece eğitimden sonra her türlü durumla baş edebilir hale geliyorlar.
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
KLİNİK
SKOLYOZ TAMAMEN TEDAVİ EDİLEBİLİYOR Tedavi ile tamamen düzeltilebilen omurga eğriliği yani skolyoz; en çok ergenlik dönemindeki genç kızlarda görülüyor. Erken teşhisin önemli olduğu skolyozda tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar çok fayda alınıyor.
G
ÜNÜMÜZDE ÖZELLIKLE KIZ çocuklarında daha fazla görülen skolyoz; omurganın yana doğru eğrilmesi olarak biliniyor. Liv Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Aydoğan, ailelerin erken teşhis için yapması gerekenler, tedavi süreci ve tedaviden sonra yapılacaklar hakkında bilgi veriyor.
SKOLYOZ EN ÇOK ERGENLİK ÇAĞINDAKİ KIZLARDA GÖRÜLÜYOR Skolyoz, omurganın göğüs veya bel bölgelerinde görülebilen, yana doğru eğriliğidir. Normalde omurgamıza önden arkaya baktığımızda düz bir kolon gibi durması gerekir. Omurganın yana doğru 10 dereceden fazla eğrilik gösterdiği duruma skolyoz adı veriliyor. 10 dereceye kadar olan eğrilikleri gözle saptamanın çok da mümkün olmadığını belirten Doç. Dr. Aydoğan, “Skolyozu sebebi bilinen ve bilinmeyen olmak üzere ikiye ayırıyoruz. Kırık, doğuştan anomali, kemik sistemi rahatsızlığı gibi sebepler dışında en sık görülen skolyoz vakaları sebebi bilinmeyen grubun içine 42
giriyor” diyor. Sebebi bilinmeyen skolyoz, 0-3 yaş, 3-10 yaş ve 10-18 yaş olmak üzere üç gruba ayrılıyor.
AİLELER ANLAYABİLİR Mİ? Skolyozun derecesi ilerlemiş durumdaysa aşikâr olarak görülebilir. Ancak önemli olan skolyozu başlangıç aşamasında yakalayıp kontrol altına almak. Bunun için de 10 derecenin üzerindeki eğrilikleri tanımak gerekiyor. Doç. Dr. Aydoğan, “Çocuğunuz iki kolunu yana uzattığında bir kolu leğen kemiğine yapışırken, diğer kolu uzakta kalıyorsa, ortadan omurgaya baktığınızda omurga çizgisi “S” şeklinde görülüyorsa, çocuğunuz öne doğru eğildiğinde kaburgaların bir tarafı yüksekte diğer tarafı alçakta kalıyorsa hemen omurga cerrahisi ile ilgilenen bir hekime başvurmalısınız” diyor.
SKOLYOZ TEDAVİSİ Tedavi skolyozun derecesine göre farklılık gösteriyor. Ancak tedavideki en önemli kriter hastanın başlangıç yaşı, başvurduğu andaki eğriliğin derecesi ve geriye kalan büyüme dönemi. Doç. Dr. Aydoğan, kemik gelişimini tamamlamamış çocuklarda skolyozun kemik gelişimi ile beraber ilerleyebileceğinin düşünüldüğünü kaydederek, bu nedenle belli
Doç. Dr. MEHMET AYDOĞAN Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı
“ Skolyoz tedavisi, hastalığın derecesine göre değişmekle beraber genelde yüz güldürücü sonuçlar veriyor.
DİPNOT FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYONUN ÖNEMİ
Uzm. Dr. Hilal Yıldız fizik tedavi ve rehabilitasyon ile skolyoz arasındaki bağlantıyı anlatıyor. Skolyozdan şüphelenilmesi durumunda skolyoz grafileri çekilerek eğriliğin derecesi saptanır ve takibe alınır. Cerrahi gerektirmeyen olgularda eğriliğin yönü ve omurga etrafındaki kasların durumu değerlendirilerek egzersiz tedavisi planlanır. Kişinin otururken, çalışırken ve günlük işlerini yaparken omurgasının iyi pozisyonda durması , okulda ve çalışma masasında oturma şekli, bilgisayarın konumu gibi ergonomik önlemler için gerekli eğitimler vermek de fizik tedavi bölümünün önemli katkılarındandır. Skolyozda korse tedavisi uzun yıllardan beri uygulanıyor. Korsenin amacı, omurgayı doğru fizyolojik pozisyonda tutmak ve eğriliğin daha fazla
ilerlemesini durdurmaktır. Özellikle açısı büyük olan skolyozlarda veya hızlı ilerleyen skolyozlarda korse kullanımı uygundur. Milwakue, TLSO korse, Charleston korseleri en sık tercih edilen korselerdir. Scroth yönteminde ise asimetrik Cheneau korseleri kullanılır. Schroth egzersiz yöntemi, skolyozun 3 boyutlu bir deformite olduğu düşüncesinden hareketle geliştirilmiş bir tedavi yöntemidir. Her yaştaki hastaya uygulanabilir. Eğriliklerin değerlendirilmesiyle belirlenen spesifik egzersizler ve düzeltici nefes alma teknikleri ile gövdenin esnetilmesi ve vücudun eşitsizliğinin düzeltmesi amacı ile uygulanır. Eğriliğin artmasının durması ya da yavaşlaması, esnekliğin artırılması ve postüral stabilite sağlanmış olur. Düzgün pozisyon vererek ve tekrarlamalarla kişide postürü ile ilgili farkındalık yaratmak amaçlanır.
Uzm. Dr. HİLAL YILDIZ Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı
aralıklarla hastayı takip etmek gerektiğini açıklıyor. Hastada skolyozun ilerlemesi ve 25 derecenin üzerine çıkması durumunda “korse” adı verilen tedavi yönteminin kullanıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Aydoğan, “Korsenin amacı, eğriliğin ilerlemesini durdurmak ve eğer mümkünse de eğriliği geriye götürmek. Buna rağmen durmuyorsa cerrahi tedavi ile omurgayı tamamen düzenli bir hale getirmek. Genellikle 25 dereceye kadar olan eğriliklerde izleme yapıyoruz. Hastanın yaşı küçük olunca sık aralıklarla, büyük olunca daha geniş aralıklarla izliyoruz. Skolyozun derecesine göre de değişik korse tipleri var. Günlük korse kullanımı 16 ila 23 saat. Yıpratıcı bir tedavi yöntemi olan korse, hastaların kemik gelişiminin tamamlanmasına kadar kullanılır. Yine korse, hastaların üzerindeyken altı ayda ya da dört ayda bir eğrilik derecesine bakılır ve hasta yaşa göre izlemeye alınır. Hasta bize geldiğinde skolyozun derecesi 40 derece üzerinde ise o zaman ameliyat tedavisi önerilir” diyor.
AMELİYATLAR YÜZ GÜLDÜRÜYOR Ameliyat artık gelişen teknoloji sayesinde hiç de zor değil. Özellikle 90 dereceye kadar olan skolyozlarda tedavi çok rahat yapılabiliyor. “Pedikül vidaları” denilen vidarot sistemi ile tamamen sıfıra yakın derecelerde skolyoz cerrahisi yapılabiliyor. Ameliyatta genel anestezi kullanılıyor. Skolyozun derecesine göre ameliyat dört ila sekiz saat arasında değişiyor. Üç hafta sonra hastanın evden dışarıya çıkmasına izin veriliyor. Bu tedavi sayesinde skolyoz tamamen düzeltilebiliyor, ameliyatlar oldukça yüz güldürücü. • TEMMUZ EYLÜL 2014
KLİNİK
HAYATINIZIN RİTMİ BOZULMASIN Çarpıntı, baş dönmesi, halsizlik ve çabuk yorulma gibi şikayetleriniz varsa, aritmi riski taşıyor olabilirsiniz.
K
ALBIN DAKIKADA ORTALAMA 60-100 defa atması ve bu atışların belli bir ritmik düzeyde olması gerekiyor. Kalp ritminin bozulmasına ise aritmi adı veriliyor. Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Enis Oğuz, “Kalp kasının kasılması için elektrik uyarısına ihtiyaç var. Gereken elektrik uyarı kalbin sağ kulakçığında sinüs düğümü denen noktadaki özel hücreler tarafından üretiliyor. Kalp kasına elektrik geldiğinde bu elektrik bir kas hücresinden diğerine yayılarak kasılmayı başlatıyor. Bu yapılarda çıkan bozukluklar ise aritmiye yol açıyor. Yaş ilerledikçe aritmi görülme olasılığı artar. 75 yaş üzerinde her 10 kişiden birinde aritmi tespit edilebiliyor” diyerek aritmi hakkında bilgi veriyor.
ARİTMİNİN BELİRTİLERİ En sık görülen belirti kalp atışlarının rahatsız edici şekilde hissedilmesi, çarpıntı yapmasıdır. Çarpıntı hissi bazen saniyeler, bazen de saatlerce sürebiliyor. Baş 44
DİPNOT ARİTMİNİN NEDENLERİ
• Sigara, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, diyabet, stres gibi kalp damar hastalığına yol açan faktörler. • Kalp kapak hastalıkları, kalp yetersizliği gibi hastalıklara sahip olmak . • Doğuştan gelen ritimileti sistemi bozuklukları. • Aşırı çay, kahve ve alkol tüketimi. • Tiroid hormonu salgılanması ile ilgili bozukluklar. • Bazı ilaçların yan etki göstermesi.
dönmesi, bayılma, çabuk yorulma, halsizlik, göğüste sıkışma hissi gibi belirtiler de ritim bozuklukları ile beraber olabilir. Bazı aritmiler hiçbir belirti vermeyebilir ve başka bir sebeple yapılan muayene sırasında ortaya çıkabilir.
ARİTMİNİN TEDAVİSİ Bazı aritmi türlerinde hiçbir tedavi gerekmezken, bazılarında ritim bozukluğu ilacı verilmesi gerekiyor. En sık karşılaşılan ritim bozuklukları arasında olan atriyal fibrilasyonda, kalp içinde pıhtı oluşabiliyor. Bu pıhtının kalpten beyine atılması ile beyin damarı tıkanıp felç olabiliyor. Bu nedenle atriyal fibrilasyonlu hastalarda ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanılması gerekiyor. Son yıllarda “kateter ablasyon” denilen tedavi yöntemi ritim bozukluğu hastaları için büyük umut oldu. Bu yöntemde bacak damarından kalbe ilerletilen özel teller kullanılıyor. Bu tellere kateter deniyor. Kateterlerin ucundan elektrik kaydı alınarak
kalp içinde ritim bozukluğuna yol açan yer bulunabiliyor. Kateter ucundan verilen radyofrekans dalgaları veya kateter ucunun soğutulması ile bu yapılar donduruluyor. Böylece ritim bozukluğu ortadan kalkıyor. Birçok ritim bozukluğu türünde çok düşük riskle yüzde 100’e yakın başarı oranı ile tedavi mümkün oluyor. Kalp hızı yavaşlayan veya duraklayan hastalarda ise, kol saati büyüklüğünde kalıcı kalp pilleri yerleştiriliyor. Bu piller kalbin ritmini sürekli gözlemliyor ve gerektiğinde kablolar üzerinden kalbe elektrik uyarısı yolluyor. Şok veren piller diye tarif edebileceğimiz piller de farklı amaçla kullanılıyor. Bazı ritim bozukluklarında saniyeler içinde elektroşok yapılarak kalbin normal ritme çevrilmesi gerekiyor. ICD denilen bu piller ventriküler fibrilasyon denen aritmiyi tanıyor ve saniyeler içinde elektroşok vererek hastanın hayatını kurtarıyor. Bir diğer pil türü ise, kardiyak resenkronizasyon ismi verilen bir tedavide uygulanıyor. Üç kablosu olan bu piller kalbin senkronizasyon bozukluğunu düzelterek kalp yetersizliğinde iyileşme sağlayabiliyor. Ayrıca CCM denen piller sayesinde kalp yetersizliği olan hastalarda kalbin kasılma gücü artırılabiliyor. Liv Hospital her şeyden önce hastalara yukarıdaki tanı ve tedavi yöntemlerinin rutin
“ Liv Hospital, hastalara tanı ve tedavi yöntemlerinin rutin olarak uygulanabildiği bir aritmi kliniği sunuyor.
Doç. Dr. ENIS OĞUZ Kardiyoloji Uzmanı
olarak uygulanabildiği bir aritmi kliniği sunuyor. Klinikte, kalp pili tedavileri, kalp pili hastalarının düzenli kontrolü, kateter ablasyon tedavisi rutin olarak uygulanabiliyor.
TEDAVİDEN SONRA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Kalp pili hastalarının düzenli kontrolü; kalp pilinin hastanın ihtiyaçlarına göre programlanması, kalp pili tedavisinin etkisini ve batarya ömrünün daha uzun olmasını sağlıyor. Kan sulandırıcı ilaç kullanan hastaların aylık kan ölçümlerinin takibi ise, inme ve kanama riskini azaltıyor. Fazla miktarda çay-kahve tüketilmesi, alkol alımı ritim bozukluklarının tetiklenmesine neden olabilir. Ayrıca başka hastalık için olsa bile yeni bir ilaç kullanılacaksa aritmiyi takip eden hekimin bilgilendirilmesi gerekir. Ataklar halinde ritim bozukluğu olanların atak anında en yakın sağlık kuruluşuna giderek EKG kaydı yaptırması takip eden hekim için son derece değerli olacaktır. • TEMMUZ-EYLÜL 2014
KLİNİK
YENİDOĞAN SÜNNETİYLE
ÇOCUKLUK TRAVMALARI SON BULUYOR
Yrd. Doç. Dr. ŞAFAK KARAÇAY Çocuk Cerrahisi Uzmanı
Yüzyıllardan beri özellikle dini ve geleneksel sebeplerden ötürü erkek çocuklarına en sık uygulanan operasyonlardan biri olan sünnet; teknolojinin gelişmesi ile birlikte, çocuklar için korkulan bir ritüel olmaktan çıkıyor.
S
ON YILLARDA AILELER yenidoğan sünnetini tercih ediyor. Bebek doğduktan bir hafta sonra, bir aylık yenidoğan dönemi içinde yapılan sünnet, en hızlı iyileşmeye sahip. Liv Hospital Çocuk Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şafak Karaçay, genel anestezi gerektirmemesi, bebeğin hiç acı duymaması, bu dönemi hatırlamaması ve kozmetik avantajı sebebiyle sünnetin yenidoğan döneminde yapılmasını öneriyor. Bu dönemi kaçıran aileler, bebek altı aylık olduktan sonra diledikleri bir dönemde çocuklarını sünnet ettirebiliyor. Çocuklarda cinsel kimlik gelişimi, sekiz yaşına kadar oluştuğu için sünnetin bu dönemi geçirmeden yapılması öneriliyor. Yenidoğan döneminden sonra yapılan sünnetler sedasyon adı verilen yüzeysel anestezi altında yapılıyor. Böylelikle lokal anestezi ile yapılan sünnetlerin aksine çocuklarda ileriye yönelik travmalar oluşmasının da önüne geçiliyor. Sünnet operasyonunun, geçmişten gelen kanının aksine sadece uzman doktorlar tarafından yapılması gerekiyor. Penis eğriliği, idrar deliğinin farklı açılımı gibi anatomik ya da gelişimsel penis sorunları, doktor tarafından muayene esnasında fark edilebiliyor ve böylece ileride daha büyük sorunların ortaya çıkması önleniyor. Hastanede yapılan uygulamalarda cerrahi aletler sterilize edildiği için çocuğun kan yoluyla geçen hastalıkları kapma riski azalıyor. Sünnet derisi, doğru oranda alındığı için penisin ileri yaşlarda büyümesi ve gelişmesi de normal düzeyde seyrediyor.
SÜNNETİN AVANTAJLARI Sünnet ile penis başını örten deri cerrahi 46
olarak alınıyor. Sünnet olmayan çocuklarda bazı bakteriler sünnet derisine çok daha etkili bir şekilde yapıştığı için dirençli idrar yolu enfeksiyonları gözleniyor. İstatistiksel olarak sünnet, idrar yolu enfeksiyonlarına karşı 10 kat daha fazla koruma gösteriyor. HPV virüsü yine sünnetsiz erkeklerde penis kanserine yol açabiliyor, bu açıdan sünnet; penis kanserine karşı da koruma sağlıyor.
SÜNNET YÖNTEMLERİ
“ Çocuklarda cinsel kimlik gelişimi, sekiz yaşına kadar oluştuğu için sünnetin bu dönemi geçirmeden yapılması tercih ediliyor.
Yenidoğan döneminde, çan yöntemi lokal anestezi ile uygulanıyor. Lazer yöntemi ile yapılan sünnette yakma işleminin uygulanması; dokunun daralarak iyileşmesine ve sinir kaybı oluşmasına sebep oluyor. Bu sebepten dolayı lazer ya da yapıştırma gibi yöntemleri uygulamak yerine geleneksel yöntemlerle teknoloji birleştiriliyor ve yüzeysel anestezi altında sünnet derisi çıkarılarak kalan kısma dikiş atılıyor. Günümüzde anestezi alanındaki gelişmelerden dolayı komplikasyonlar oluşmuyor, yanlış kesim ihmali tamamen ortadan kalkıyor.
SÜNNET SONRASI DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Sünnet sonrasında aileler bebeklerini ya da çocuklarını alıp günlük aktivitelerine devam edebiliyor. Pansuman hastanede yapıldığı için evde pansuman yapmaya gerek olmuyor. Üçüncü günden sonra çocuk banyo yapabiliyor. Bir haftalık bakım kremi uygulaması dışında ailelerin ekstra bir şey yapması gerekmiyor. Sünnet edilen çocuk kendini dört gün içerisinde toparlıyor.
SENIN BEDENIN
GÜNEŞ: DOST BEN’İM DÜŞMAN BEN’İM
Prof. Dr. GONCA GÖKDEMİR Dermatoloji Uzmanı
Melanom, cildin üst tabakalarındaki “melanosit” adı verilen ve deriye renk veren hücrelerin çoğalmasıyla oluşan bir kanser türü. Erken teşhisin önemli olduğu melanomlarda riskli grupta bulunan kişilerin mutlaka yılda belli aralıklarla dermatoloji muayenesi olması gerekiyor.
L
IV HOSPITAL DERMATOLOJI
Uzmanı Prof. Dr. Gonca Gökdemir, melanomun genellikle vücudun güneş gören açık bölümlerinde meydana geldiğini belirtiyor. Cilt üzerinde mevcut bir benin büyümesi, kanaması, renk değiştirmesi veya üzerinde kanayan yaralar olması melanomun belirtileri arasında yer alıyor. Melanom, sağlam deri alanından da çıkabiliyor. Deride kahve renkli yama şeklinde lekeler şeklinde başlayabiliyor. Lekenin rengi daha sonra giderek koyulaşıyor ve kalınlaşıyor. İleri evrelerde deride; kabarık, kanamalı, kırmızı ve siyah renklerin bulunduğu yaralar şeklini alabiliyor.
RİSK FAKTÖRÜNÜN FAZLA OLDUĞU DURUMLAR NELERDİR? Açık ten rengine ve vücudunda çok sayıda riskli benlere sahip olan, mesleki olarak uzun süre güneşe maruz kalan, radyasyon tedavisi görmüş, arsenik gibi bazı kimyasal maddelere maruz kalan kişilerin daha dikkatli olması gerekiyor. Bunun dışında genetik faktörler de oldukça önemli. Ailesinde cilt kanseri olan kişilerde kansere yakalanma riski, normal nüfusa göre daha fazla.
NELERE DİKKAT EDILMELI?
ve ailesinde cilt kanseri olan kişiler koruma faktörlü kremler kullanmalı. Çocuk yaşlarda meydana gelen güneş yanıkları da ileri yaşlarda kanser riskini artırır. Özellikle çocukları güneşten koruma yöntemleri öğrenilmeli. Ciltte uzun süredir mevcut olan yaralar varsa mutlaka bir dermatoloğa muayene olunmalı.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ Melanom tedavisinde en önemli unsur
erken teşhistir. Erken evrede yakalanan melanomda tümörün olduğu alanın cerrahi olarak çıkarılması yeterli olur. İleri evrelerde kanser vücutta başka organlara yayılabilir. İlk olarak kanserin bulunduğu vücut alanındaki lenf bezlerini etkiler. Sonra sırasıyla; akciğer, kemikler, karaciğer, beyin gibi organları etkileyebilir. Bu evrede cerrahi müdahale ile birlikte, kemoterapi yapılması gerekir. Melanom tedavi edilmezse ve ihmal edilirse ölümcüldür.
DİPNOT BU BELIRTILER VARSA DOKTORA BAŞVURUN
• Ben aniden büyüdüyse • Konturları düzensizleştiyse, şekli bozulduysa • Rengi kuzguni siyah yani koyu siyaha döndüyse • Subjektif belirtiler eşlik ediyorsa (Yanma, kaşınma, ağrı)
Cildinde çok fazla sayıda ben olan kişilerin yılda belli aralıklarla kontrole gitmesi gerekiyor. Benlerde zamanla oluşan küçük değişiklikler kanserin öncü bulgusu olabiliyor. Melanomdan korunmanın en önemli şartı güneşten korunmaktır. Riskli cilt tipine sahip olan • TEMMUZ-EYLÜL 2014
KLİNİK
SU
ŞAKAYA GELMEZ
Havalar ısınıyor. Sosyal aktivitelerimizin arttığı bu dönemde su kenarında alınması gereken önlemler oldukça büyük önem taşıyor. İşte çocuklarımızı boğulma tehlikesinden koruyacak tedbirler ve boğulmalarda ilk yardım…
Ö
LÜMLE SONLANAN KAZALARDA suda boğulma, 5-24 yaş arasındaki kişilerde ikinci sırada geliyor. Bundan dolayı suda çocukların güvenliği annelere ve babalara mutlaka öğretilmeli. Liv Hospital Yenidoğan ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Gülnihal Şarman, bu tür kazalarla karşılaşmamak için alınacak önlemlere değinirken, Liv Hospital Acil Servis Uzmanı Dr. Fatih Akpınar, boğulmalarda ilk yardımı anlatıyor.
SU KENARINDA ÇOCUKLARIMIZA YAKIN OLMALIYIZ Dikkatimizi bir saniye bile onlardan ayırmamalıyız. Havuz, su kaydırakları, süs havuzu, akvaryumlar (özellikle açık balık tankları), banyo küveti, şişme havuzlar, deniz kenarı... 48
“ Evde, havuz ve deniz kenarında su ile oynayan çocukları sürekli gözlem altında tutmak, boğulma vakalarının önüne geçiyor.
Nasıl ve nerede olursak olalım çocuklarımızın çok yakınında bulunmamız gerekiyor. Çocuklar 10 santimlik bir su derinliğinde bile boğulabiliyorlar. Bu nedenle dirsek temasından daha uzakta olmamamız gerekiyor.
YÜZME SEFERBERLİĞİ BAŞLATILMALI Üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada olan ülkemizin sahillerinde oturan vatandaşlarımızın bile çoğu yüzme bilmiyor. Oysaki bizlerin de çocuklarımızın da yüzme öğrenmesi gerekiyor. Yüzme becerisi yaşamsal işlemlerimizden biri olmalı, yürümek koşmak gibi. Su kazalarında yüzme bilmeden kurtulmak çok da mümkün değil. Bu nedenle çocuklarımıza da küçük yaşlarından itibaren yüzme kursları aldırmalıyız.
Ancak gelişimsel olarak beş yaşın altındaki çocukların yüzmelerine de güvenmemek gerekir. Çocuklar su kenarında oynarken mutlaka bir büyük tarafından izlenmeli.
BOĞULMALARDA İLK YARDIM Boğulma durumunda öncelikle kişiyi bulunduğu ortamdan çıkarmak gerekiyor. Dr. Fatih Akpınar, boğulan kişilere yapılacak ilk yardım hakkında bilgi vererek, “Eğer boğulma derin bir suda gerçekleşmişse ve yüzme bilmiyorsak dikkatli olmalıyız. Gerekliyse suya girmeden çevredeki malzemeler yardımıyla boğulan kişiyi bulunduğu yerden çekmeliyiz” diyor. Dr. Akpınar, bir an önce eğer varsa hastanın akciğerlerindeki suyu çıkarmak gerektiğini belirterek, suni teneffüs yapılması gerektiğine değiniyor ve ekliyor: “Akciğerde su varsa çocuğu kolumuzun üzerinde yüzüstü ve baş aşağı pozisyona getirerek suyun çıkmasını sağlamalıyız. Çocuk büyük ise sırt üstü yatırılarak, karna baskı uygulanabilir. Boğulma sırasında çevrede bulunan kişileri yardım çağırmaları için yönlendirmeliyiz. Eğer yalnızsak kurtarıcı solunumu yaptıktan sonra bir an önce 112’yi arayarak yardım istemeliyiz. Bu esnada hastanın yaşını, suda kalış süresini, durumunu iyi analiz edip sağlık görevlilerine bildirmeliyiz.”
Uzm. Dr. GÜLNIHAL ŞARMAN Yenidoğan ve Çocuk Hastalıkları Uzmanı
BU ÖNERİLERE DİKKAT • Suda güvenlik evdeki banyo küvetinde hatta temizlik kovasında başlar. Bu yüzden temizlik yapılan günlerde ortaya kirli su kovaları bırakılmamalı. • Klozetin içindeki su bile 1-5 yaş çocukları için çekici olabilir. Bu nedenle klozetin kapağı her zaman kapatılmalı, banyo kapısı da kapatılıp gerekirse kilitlenmeli. • Çocukları banyoya sokmadan önce tüm hazırlıklar yapılmış olmalı. Gözlemci kişi çok kısa bir süreliğine dahi olsa içeriye gitmemeli. • Küveti doldurarak suda oynamayı seven çocukların başında mutlaka biri nöbet tutmalı.
!
Dr. FATIH AKPINAR Acil Servis Uzmanı
• Çocuklara su kenarında koşmamaları gerektiği mutlaka söylenmeli. Havuzun nerelerinin sığ nerelerinin derin olduğunu bilmeliler.
• Havuzda oyunu biten çocuklar tüm oyuncakları sudan çıkarmalı. Aksi takdirde arkalarından başka bir çocuk sudan oyuncak çıkarmak isterken düşüp boğulabilir. • Havuzdan tüm çocuklar çıksa da çitin kapısının kapandığından emin olunmalı.
• Su kenarında çocuklara bakarken, acil bir durumda yardım çağırabilmek için kişiler yanında cep telefonu bulundurmalı.
• Elektrik çarpmasını önlemek için suya yakın yerlerde prize takılı fön, tıraş makinesi gibi elektrikli aletler kesinlikle bırakılmamalı.
• TEMMUZ EYLÜL 2014
KLİNİK
MEME KANSERİ RİSKİNİZİ AZALTIN Meme kanseri, kadınlarda sık görülen kanserler arasında birinci sırada yer alıyor. Her sekiz kadından birinde görülen bu kanserden kontrollü bir yaşam sayesinde korunmak mümkün.
M
EME KANSERININ OLUŞUMUNA zemin hazırlayacak faktörler (yaşam tarzının etkilediği faktörler), meme kanseri açısından kontrol edilebilen risk faktörleri olarak sınıflandırılıyor. Liv Hospital Meme Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Levhi Akın, bu risk faktörlerini şöyle sıralıyor: “Kilo fazlalığı, uygunsuz diyet, egzersiz yapmamak, fazla alkol tüketimi, tütün kullanımı, menopoz sonrası hormon kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı, gece ışığa maruz kalma, D-vitamini eksikliği, stres ve anksiyete…” Liv Hospital Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ümran İleri ise, meme kanseri nedeniyle memesini kaybetmiş kadınlarda protez memeyi anlatıyor.
MUAYENE YAŞI NE OLMALI? Klinik meme muayenelerinde başlangıç yaşı 30 olmalı. Yüksek risk altında olanlarda ise muayenenin 20 yaşında başlaması gerekiyor. Prof. Dr. Akın, mamografi için ise taramaların 40 yaşından başlayarak, her yıl yapılması gerektiğini belirtiyor. Hastanın meme veya yumurtalık kanseri açısından güçlü bir aile öyküsü veya geçmişte memeye uygulanan ışın tedavisi gibi yüksek risk faktörleri varsa, yıllık mamografiler 30 yaş civarında başlamalı. Mamografi taramalarında takip gerektirecek bulgu saptanmayan kişilere her yıl yerine iki yılda bir mamografi çekilmesini önerenler de mevcut.
50
MEME KANSERİ RİSKİNİZİ ÖĞRENEBİLİRSİNİZ Meme kanseri riskini değerlendirmek için iki yönlü bir yaklaşım kullanılır. İlk olarak, kalıtımsal gen mutasyonu taşıma riski olan hastalar belirlenir ve onlara resmi bir genetik teste girmeleri teklif edilir. İkincisi, genetik test için kriterlere uymayan veya gen mutasyon test sonucu negatif olan kişiler için belirli bir zaman dilimi sonunda kansere yakalanma riskini ölçme ihtiyacı vardır. Bazı sorgulama ve taramalar ile meme kanserine dönük risk değerlendirmesi yapılabilir ve meme kanseri riski yüksek olarak değerlendirilen kadınlara meme koruyucu cerrahi veya ilaçla önleme gibi koruyucu yöntemler ya da yakın takip önerilebilir. Hem genel nüfusta hem de bireylerdeki meme kanseri riskini değerlendirmek için bir dizi istatistiksel modelin dizayn edildiğine ve doğruluğunun sınandığına dikkat çeken Prof. Dr. Akın, “Doğru sonuçlar veren ve kişiselleştirilmiş risk değerlendirme yöntemleri uygulanarak önleme stratejileri için uygun kadınlar tespit edilebilir” diyor.
DİPNOT RISK FAKTÖRLERINI ORTADAN KALDIRIN
• Kendi kendine düzenli meme muayenesi, yıllık klinik meme muayenesi, yıllık mamografi ve gerekirse ultrasonografi taramaları şart! • Fazla kilolarınızdan kurtulun. • Uygun ve sağlıklı bir diyeti benimseyin. • Düzenli egzersiz yapın. • Fazla alkol tüketmeyin. • Tütünü hayatınızdan kesinlikle çıkarın. • Stresten uzak durun. • Menopoz sonrası hormon kullanmayın ve doğum kontrol hapı yerine başka korunma yöntemlerini tercih edin. Böylece meme kanserine karşı korunmuş olursunuz.
Prof. Dr. LEVHI AKIN Meme Cerrahisi Uzmanı
Op. Dr. ÜMRAN İLERİ Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı
MEMENIZI KAYBETMEYIN!
“ Kilo fazlalığı, uygunsuz diyet, aşırı alkol ve tütün kullanımı, menopoz sonrası hormon kullanımı, D-vitamini eksikliği, stres ve anksiyete meme kanserine yakalanma riskini artırıyor.
Meme kanseri tedavisinde hastanın moral durumu, hastanın hayata bağlanmasını etkiliyor. Birçok kadın memesi alındıktan sonra aynalara küsüyor ve sosyal hayata geri dönmekte güçlük çekiyor. Bu sebepten dolayı meme alındıktan sonra, hastaya meme kaybının üzüntüsünü hissettirmeden, aynı seansta kendi dokuları ve protez ile meme yapılması öneriliyor. Liv Hospital Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ümran İleri, geçmişte var olan yöntemlerin estetik açıdan beklentileri karşılamadığını ve ağrılı bir dizi ameliyat şeklinde ilerlediğini belirterek, bu sebepten ötürü tedavi sırasında hastaların kaybettikleri memeyi geri kazanma fikrine sıcak bakmadıklarını söyledi. Günümüzde eski yöntemlerin aksine, yeni cerrahi metodlar ile hastanın kendi dokularını maksimum şekilde kullanma imkanı tanıyan ve gerektiğinde protez kullanımını elverişli kılan cerrahi yöntemler kullanıldığını kaydeden Op. Dr. İleri, “Böylelikle hem estetik açıdan güzel bir sonuç elde ediliyor hem de sancılı süreç yaşanmıyor. Diğer meme de kanser riski altındaysa aynı seansta diğer memenin dokuları da temizlenerek, iki meme eşit duruma getirilebiliyor. Hasta bu duruma sıcak bakmıyorsa ve meme sarkmışsa memeye dikleştirme yöntemi uygulanıyor. Kanser teşhisinin konmasından itibaren genel cerrah ve plastik cerrah, tedavi yöntemini birlikte kararlaştırarak, ameliyatı gerçekleştiriyor. Diğer meme dokusu alındığı için çoğu durumda hastalara kemoterapi ve radyoterapi vermeye de gerek kalmıyor. Hastalara estetik ameliyattan çıkmışçasına güzel bir meme oluşturuluyor ve hayatlarına mutlu bir şekilde devam etmeleri sağlanıyor.” • TEMMUZ-EYLÜL 2014
KLİNİK
BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ KİTLELERİ SINSI ILERLIYOR Böbrek üstü bezlerinin hastalıkları, farklı hastalıklarla karıştırılabiliyor. Deneyimli ve bilgili hekimlerin kontrolünde yapılan tedavilerle ise, hastaların yaşam kalitesi artıyor.
B
ÖBREKLERIMIZIN HEMEN üstünde yer alan dört beş gram ağırlığındaki böbrek üstü bezlerimiz, medulla denen iç kısım ve korteks denen dış tabakadan oluşur. Dört tabakası bulunan böbrek üstü bezlerinde, tansiyon dengesinin kurulmasıyla ilgili birtakım hormonlar ve kadınlarda androjen hormonu salgılanır. Hepsinden daha önemlisi böbrek üstü bezleri, kortizol üretir. Ayrıca vücudumuzun direncini, hastalıklarla mücadele edebilmesini, tansiyon dengesini etkiler. Böbrek üstü bezlerinin hastalıkları, bu hastalıkların belirtileri ve tanı yöntemleri hakkında Liv Hospital Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Serpil Salman bilgi verirken, bu hastalıkların tedavi yöntemlerini ise, Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Fatih Tunca anlatıyor.
52
“ Böbrek üstü bezleri kitlelerinin ameliyatlarında endokrinolog ile cerrahın işbirliği içerisinde çalışmasının çok büyük önemi var.
BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ HASTALIKLARI Böbrek üstü bezlerinin herhangi bir katmanında tümör çıkabilir; bu tümörler çoğunlukla, hormon salgılamayan, hastaya zararı olmayan kitlelerdir, aşırı büyümedikleri sürece ameliyat edilmez, sadece takip edilirler. Bazı böbrek üstü bezi tümörleri ise hormon salgılayabilir, kanser metastazı olabilir veya konjenital adrenal hiperplazi gibi bir hastalık nedeni ile görülebilir. Eğer kortizol hormonu salgılayan bir tümör varsa hastada kol ve bacakların ince olduğu gövdesel şişmanlık, diyabet, ensede yağ birikimi, kas güçsüzlüğü, kemik erimesi gibi birçok belirtisi olan “Cushing Sendromu” görülür. Bazen, tansiyon yüksekliği böbrek üstü bezinin aldosteron veya adrenalin
benzeri hormonlar salgılayan tümörlerinden kaynaklanabilir. Bu hastalıklar dışında kadınlarda aşırı tüylenme, sakallanma, kas kitlesinde erkeklere benzer şekilde artış gibi bulguları olan Konjenital Adrenal Hiperplazi de böbrek üstü bezi hastalığıdır. Böbrek üstü bezlerinin bir diğer hastalığı ise bezin az çalışıyor olmasıdır; bu durumda kortizol yetersizliğine bağlı tansiyon düşüklüğü, genel durum bozukluğu gelişir ve tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabilen bir tablodur. Bu hastalıkların bir kısmı ilaçla tedavi edilirken, çok önemli bir kısmı ise ameliyatla tedavi ediliyor.
Doç. Dr. SERPIL SALMAN Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı
CERRAHI TEDAVIDE ÜÇ TEMEL YÖNTEM KULLANILIYOR; Robotik cerrahi ve laparoskopik cerrahi, açık ameliyatların dezavantajlarını ortadan kaldırıyor.
KİTLELER SİNSİ İLERLİYOR Böbrek üstü bezlerinde hastalık uzun zaman belirti vermez. Belirti verse de doktorun dikkatinden kaçabilir. Örneğin, Cushing Sendromu’nda hastaların bir kısmı hastaneye tansiyon yüksekliği şikâyetiyle gider ve tansiyon ilacı verilerek izlenir. Cushing nadir bir hastalıktır, tansiyon yüksekliği ise çok yaygın bir sorundur. Dolayısı ile her tansiyon hastasının Cushing yönünden araştırılması uygun değildir. Doktorun belli durumlarda “Hastanın acaba endokrin hipertansiyonu mu var?” ya da “Endokrinolojik bir sorunu var mı?” diye araştırması gerekir. Bu da doktorun deneyimi ve bilgisiyle olur. Hastalar yıllarca psikiyatrik hastalık, kemik erimesi, şeker hastalığı veya tansiyon tanıları ile yanlış tedaviler alabiliyor.
Doç. Dr. FATİH TUNCA Genel Cerrahi Uzmanı
LAPAROSKOPIK CERRAHI
GELENEKSEL AÇIK CERRAHI
ROBOTIK CERRAHI
DİPNOT BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİNİN TEDAVİSİ Böbrek üstü bezi kitlelerinde asıl önemli olan konu kitlenin hormon salgılayıp salgılamadığı. Eğer hormon salgılanıyorsa kitlenin çapına bakılmaksızın hastalara ameliyat öneriliyor. Hormon salgılanmadığı durumlarda kitle çapı dört santimin altında ise, hasta altı ayda bir kontrole çağrılıyor. Kitle dört santimin üzerinde ise hastalara direkt ameliyat öneriliyor. Açık cerrahi, 12 santimden büyük olan kitleye sahip ve kanser tanısı koyulan hastalarda lenf bezlerini de çıkarmak gerektiğinden tercih ediliyor ve çok nadiren uygulanıyor. Günümüzde
laparoskopik yani kapalı cerrahi dediğimiz yöntemlerle; üç ya da dört adet yaklaşık bir santimlik kesilerle böbreküstü bezi kitleleri çıkarılıyor. Robotik cerrahi (Tek port) olarak adlandırılan, tek delikten cerrahi yönteminde ise göbek deliğinde bir kesi açılıyor. Ameliyat, göbek deliğindeki kesiden içeri sokulan ve bu işlemler için özel olarak geliştirilmiş laparoskopik cerrahi aletler yardımıyla yapılıyor. Kapalı ameliyat yöntemlerinin avantajı; kozmetik sonucun iyi olması, ameliyat sonrası daha az ağrı olması ve hastaların daha hızlı sürede taburcu edilmesidir.
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
SENIN BEDENIN
Uzm. Dr. AHMET GÜNAY Dermatoloji Uzmanı
GÜZELLIK MI
SAĞLIK MI
Çoğumuz bronzlaşabilmek için saatlerce güneşin altında sere serpe yatıyoruz. Oysaki korunmasız bir şekilde saatlerce güneş ışığına maruz kalmak, cilt sağlığını bozarken, yaşlanma sürecini de hızlandırıyor.
B
RONZLAŞMA, GÜNEŞTEN VEYA SOLARYUMDAN kaynaklanan ultraviyole ışık ile deri renginin doğal bir fizyolojik cevap olarak koyulaşması olarak açıklanıyor. Güneşe fazla maruz kalmak sonucunda ise güneşlenilen bölgelerde güneş yanığı meydana gelebiliyor. Liv Hospital Dermatoloji Uzmanı Dr. Ahmet Günay, güneşin insan sağlığı üzerinde faydaları olduğuna da değinerek, güneşin D vitamini açısından oldukça 54
önemli olduğunu belirtiyor. Uzm. Dr. Günay, özellikle yaz aylarında güneşin, bedenimizdeki benlerin yapısını değiştirip, kanser riskinin artmasına neden olduğunu anımsatarak, meydana gelen benlerde renk ve şekil değişikliği varsa bunları dikkate almak gerektiğini söylüyor. Uzm. Dr. Günay, bazı ben tiplerinin zamanla deri kanserine dönüşebildiğini belirterek, bu yüzden benleri düzenli olarak takip etmenin önemine dikkat çekiyor.
DİPNOT YAZIN OLUMSUZ ETKİLERİNDEN KORUNMAK İÇİN ÖNERİLER
• 10 ila 16 saatleri arasında mümkünse dışarıya çıkılmamalı. • Güneşlenmek için sabah saatleri ve 16 ’dan sonraki saatler tercih edilmeli. • Dışarıya çıkmadan en az
30 dakika önce güneşten koruyucu krem sürülmeli. • Bronzlaşmak için kola gibi ürünler kullanılmamalı. • Bol sıvı tüketilmeli. • Sık sık duş alınmalı. • Açık renkli giysiler tercih edilmeli. • Şapka takılmalı. • Güneş gözlüğü kullanılmalı.
Prof. Dr. ACUN GEZER Göz Hastalıkları Uzmanı
ÇOCUĞUNUZUN GÖZ SAĞLIĞI İÇİN TEMBELLİK Göz tembelliğinin tedavisinde, 8 ile 12 yaş sınırını aşmamak gerekiyor.
ETMEYİN
G
ÖZ TEMBELLIĞI DIŞARIDAN anlaşılacak şekilde belirtiler göstermiyor ve belli bir yaştan sonra tedavi edilemiyor. Bu sebeple ailelerin geç olmadan çocuklarını göz muayenesinden geçirmeleri gerekiyor. Liv Hospital Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Acun Gezer, göz tembelliği ve tedavisi hakkında aileleri bilgilendiriyor. Göz tembelliği çocuklukta başlıyor ve yetişkinlik döneminde de devam ediyor. 8-12 yaş dönemini içeren yaş sınırı geçildiğinde tedavi imkanı kalmıyor ve çocuklar hayatları boyunca görme problemi yaşıyor. Teşhis ne kadar erken konulur ve tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar hızlı ve etkili sonuç alınıyor.
AİLELER TARAFINDAN TESPİT EDİLEMİYOR Göz tembelliğinin kendi başına belirtisi az görmedir. Fakat göz tembelliği dışardan fark edilmediği için çocuklar kendini ifade edebilecek yaşa gelene kadar aileler anlayamıyor.
İKİ YAŞINA KADAR MUAYENE EDİLMELİ Çocuk doğduktan sonra doğumhanede yapılan gözle muayeneden sorunsuz olarak çıkmışsa eğer en geç iki yaşına
kadar göz hekiminin muayenesinden geçmesi gerekiyor. Çocuklar için özel cihazlar ile tarama muayeneleri yapılıyor ve gözdeki kırılma kusurlarına bakılıyor. Kırılma kusurları eğer bir gözde daha yüksekse, iki göz arasında dengesizlik varsa ya da kırılma kusuru belli bir sınırın üzerindeyse risk faktörü olarak kabul ediliyor. Çocukta herhangi bir problem çıkmadığı takdirde dört ve beş yaşları arasında çocuğun tekrar muayeneye götürülmesi öneriliyor.
TEDAVİDE İLK ÜÇ AY BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR Göz tembelliğinin tedavisi, bugün tıpta hala geçerli olan ve bilinen en eski tedavi metotlarından biridir. Tedavi, İyi gören gözün kapatılarak zayıf olan gözün kullanılmaya zorlanması olarak ilerliyor. Kapatılan gözün de tembelleşme riski olduğu için kısmi süreli kapamalar uygulanıyor. Süre iki ila dört buçuk saat arası değişebiliyor. Tedavinin ileri aşamalarında bu süre bir saate ya da yarım saate indirilebiliyor. Tedavide genellikle ilk üç ay büyük önem taşıyor. Göz tembelliği olan çocuğun belli bir yaşa gelene kadar takip edilmesi gerekiyor. Tedavi erken bırakıldığında, sonuçların gerilemesi, göz tembelliğinin tekrar geri gelmesi gibi sıkıntılar yaşanabiliyor. • TEMMUZ-EYLÜL 2014
IŞTE
KLİNİK SAĞLIK
TALASEMI GÜLÜMSEMENIZI SOLDURMASIN Tüm dünyada 70 milyondan fazla insanın talasemi hastası olduğu biliniyor. Akdeniz anemisi olarak da bilinen talasemi; genetik olarak anne ve babadan çocuklara aktarılan kalıtsal kan hastalığı olarak adlandırılıyor. 56
H
ASTALIK, ALYUVARLARIN YAPISINDAKI oksijen taşıma görevi gören hemoglobin molekülünün zincirlerinden birindeki kusur nedeniyle oluşuyor. Liv Hospital Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Yenerel, talaseminin özellikle Kıbrıs, Yunanistan ve İtalya olmak üzere; Akdeniz ülkelerinde daha sıklıkla görüldüğünü vurgulayarak, kişilerin ya taşıyıcı olarak ya da hasta olarak doğduğunu söylüyor. Prof. Dr. MUSTAFA YENEREL Hematoloji Bölümü Uzmanı
HER 100 KİŞİDEN İKİSİ BETA TALASEMİ TAŞIYICISI Ülkemizde de her 100 kişiden ikisinin beta talasemi taşıyıcısı olduğu biliniyor. Genelde beta talasemi taşıyıcısı olan kişilerin hemoglobin düzeyleri normal değerlerin hafif altında oluyor fakat bu rahatsızlık doğumdan itibaren olduğu için vücut buna çok rahat adapte oluyor ve kansızlık sırasında görülen bulguların hiçbirini göstermiyor. Ancak kan sayım raporlarında alyuvarların bazı özellikleri nedeniyle şüphelenilirse, basit bir testle tanısı konuluyor. Kan sayım raporlarındaki bulgular bir diğer kansızlık nedeni olan demir eksikliği anemisine de çok benziyor. Gerekli testler yapılmadığı için yıllarca gereksiz yere demir eksikliği tedavisi gören talasemi hastaları olduğu biliniyor. Hastalığın taşıyıcılık hali aslında herhangi bir tedavi gerektirmiyor.
BETA TALASEMİ TAŞIYICILARINA ÖNERİLER Talasemi taşıyıcıları, hasta gibi kabul edilmediğinden tedavi gerekmiyor. Fakat kan değer-
“ Talasemi taşıyıcılarının evlilik öncesi testlerle tanınması ve iki taşıyıcı evlenecekse evlilik sonrası genetik danışmanlık imkanı sağlanması gerekiyor.
lerinde değişiklikler olduğunda da bunu fark etmeleri gerekiyor. Hemoglobin düzeyinin alt sınırı 12 gr kabul edilirken, taşıyıcılarda bu düzeyin 10,5 – 11 gr olarak görülmesi normal kabul ediliyor. Bu değerlerin altında kan değerleri saptanırsa ve başka hastalıklarla ilgili bulgular da varsa hekime danışılması, hastalık sebebinin buna bağlı olup olmadığının hekim tarafından değerlendirilmesi gerekiyor.
BETA TALASEMİ MAJÖR VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ İki beta talasemi taşıyıcısı evlendiğinde ise yüzde 25 ihtimalle; tedavi gerektiren beta talasemi majör hastalığına sahip bebek dünyaya gelebiliyor. Beta talasemide; halsizlik, solgunluk iştahsızlık, huzursuzluk gibi belirtiler görülüyor. Bebeklik döneminde kansızlık bulguları saptanıyor ve sık sık kan almak gerekiyor. Bu durum hastaların karaciğer ve kalplerinde demir birikimine yol açarak ciddi sorunlara sebep oluyor. Erken tanı koyulduğu takdirde sık sık kan alarak ve demir atıcı ilaçlar kullanarak sağlıklı bir yaşam sürdürülüyor. İlaçlar ve kan yıkımı nedeniyle alyuvarların daha hızlı parçalanmasının önüne geçmek için de B vitamini ve E vitamini desteği yapılıyor. Kemik iliği nakli de bu durumdaki bazı hastalar için bir çözüm yolu olarak kullanılıyor. Bunun ileride ciddi sorunlara da yol açabildiği için taşıyıcıların evlilik öncesi testlerle tanınması ve iki taşıyıcı evlenecekse evlilik sonrası genetik danışmanlık imkanı sağlanması önem taşıyor.
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
KLİNİK
BÖBREK TAŞI AĞRISINDAN KORUNMAK IÇIN:
SU
4 mm’den küçük taşlar böbrek ve idrar yollarından daha rahat atılabilirken, 6 mm’nin üzerindeki taşlara genellikle müdahale gerekiyor.
58
Y
APILAN BILIMSEL ÇALIŞMALARDA insanların yüzde 10-15’inin hayatlarının bir bölümünde böbrek taşı oluşturduğunun saptandığını ve yaş itibarı ile çoğunlukla ilk taşların 20’li yaşlarda oluştuğunu belirten, Liv Hospital Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Orhan Tanrıverdi, taş oluşan bireylerde sonraki beş yıl içinde bir başka böbrek taşı oluşturma olasılığının yüzde 50’lere ulaştığını söylüyor.
TAŞ DÜŞÜRME DOĞUM SANCISIYLA EŞDEĞER Doç. Dr. Tanrıverdi, çocuk doğuran kadınların ifadelerine dayanılarak yapılan karşılaştırmalarda taş düşürmenin doğumdan daha sancılı bir süreç olduğunu belirtiyor. Öyleyse bu sancıya maruz kalmamak için neler yapmalıyız? Özellikle yaz aylarında günlük 2,5 - 3 litre arasında sıvı tüketilmesi gerekiyor. En çok tüketilmesi gereken sıvının başında ‘su’ geliyor. Daha önce sık böbrek taşı düşürenler doğal limonata da tercih edebiliyor. Doğal limonata; üç veya dört limonu sıkıp 1,5 - 2 litre suyla karıştırarak yapılabilir. Diyabet hastası olmayanlar tatlandırmak amaçlı çok az miktarda şeker kullanabilir. Limonda bulunan sitrat adlı madde doğal bir taş oluşumu engelleyicisi olarak görev yapıyor. Piyasada taş oluşumunun önlenmesi için sitrat içeren ilaçlar da bulunuyor. Doktor tarafından ilaç önerilmediği takdirde doğal limonataya ağırlık verilebilir. İdrar rengi ne kadar açıksa o kadar düşük konsantrasyonda mineral içeriyor ve bu mineraller idrar yollarında bir araya gelmeye fırsat bulmadan atılmış oluyor. Bu nedenle taş hastalarının idrar renklerini dikkatli takip etmeleri ve günün her saatinde aldıkları sıvıyı iyi ayarlamaları gerekiyor.
BÖBREK TAŞLARI YAZIN ARTIŞ GÖSTERİYOR Fazla miktarda hayvansal gıdalarla beslenme, idrarın asit yönüne
kaymasını sağlıyor ve bu da idrarda kristal oluşumuna yol açıyor. Fazla miktarda tuz tüketilmesi ise böbreklere gelen sodyumun artmasını sağlıyor ve idrarla fazla miktarda kalsiyum atılımına sebep olarak taş oluşumunu artırıyor. Yine fruktoz içeren mısır şurubundan yapılmış şekerler düşük oranda magnezyum içeriyor. Magnezyumun gıdalarla düşük oranda alınması yine idrarla atılan kalsiyumun artışına sebep oluyor. Magnezyum özellikle yeşil yapraklı bitkilerin yapraklarında, fındık ve diğer tohumu yenen gıdalarda bolca bulunuyor.
Doç. Dr. ORHAN TANRIVERDI Üroloji Uzmanı
“ Taş hastalarının idrar renklerini dikkatli takip etmeleri ve günün her saatinde aldıkları sıvıyı iyi ayarlamaları gerekiyor.
GÜNLÜK 2,5-3 LITRE SU TÜKETILMELI.
Yaz aylarında özellikle yüksek hayvansal protein, tuz, oksalat ve rafine şeker içeren gıdalar taş oluşumuna davetiye çıkarıyor. 4 mm’den küçük taşlar böbrek ve idrar yollarından daha rahat atılabilirken, 6 mm’nin üzerindeki taşlara genellikle müdahale gerekiyor. Böbrek taşı farkına varmadan büyümüşse modern teknoloji ile hastanede taşa müdahale edilebiliyor.
İDRAR MIKTARININ 24 SAATE 2,5 LITRE KADAR OLMASINA DIKKAT EDILMELI VE GÜNÜN HER SAATINE YAYARAK SIVI TÜKETILMELI.
YAZ AYLARINDA NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
ÇAY, KAHVE ALKOL GIBI SIVI KAYBETTIREN VEYA OKSALAT MIKTARI FAZLA OLAN IÇECEKLERDEN UZAK DURULMALI.
HAYVANSAL GIDALARDAN VE TUZDAN UZAK DURULMALI.
BOL LIMONLU, YEŞIL SALATA TÜKETILMELI.
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
SENIN BEDENIN
BAĞIMLILIK VE KİLOLARINIZDAN MORA TERAPİ İLE KURTULUN! Pek çok sağlık sorununun tedavisinde kullanılan mora terapi sayesinde hastalar hem bağımlılıklarından kurtuluyor hem de kilo verebiliyorlar. 60
H
ER MADDENIN BIR titreşime ve farklı frekanslara sahip olduğu gerçeğinden yola çıkılarak uygulanan mora terapi yöntemi sayesinde hem bağımlılıklarınızdan kurtulabilir hem de kilo verebilirsiniz. Bu yöntemde hastanın kan, tükürük veya idrar örneği makineye tanıtılarak karşılıklı alışveriş sağlanıyor. Kişinin bağımlı olduğu madde cihaza tanıtılıyor. Maddenin anti frekansı, kişiye
akupunktur noktalarından yükleniyor. Liv Hospital Mora Terapi Uzmanı Liana Pesah; hissedilmeyen bir titreşim dalgası verildiğinden dolayı hastaların tedavi sırasında hiçbir şekilde rahatsızlık duymadığını belirtiyor.
SİGARAYI MORA TERAPİ İLE BIRAKIN Mora terapi, kişide bağımlılık ve ben-
zeri bir durum yaratan maddelere karşı uygulanan ve o maddeye özgü elektromanyetik frekansların vücuttan “silinmesi” olarak anlatılabilecek bir işlem. Mora terapi yaygın olarak sigara bırakma, alkolü bırakma, hafif uyuşturucuları bırakma ve zayıflama konusunda kullanılır. Zayıflama amaçlı kullanımda bahsedilen “Silme” işlemi sigara ya da alkol üzerinden değil, “karbonhidrat tipi gıdalar” üzerinden yapılır.
YÜZDE 90 BAŞARI SAĞLIYOR! Mora Terapi Uzmanı Liana Pesah; “Mora terapi ile kişinin üzerinde sağladığımız disiplin çok faydalı. Kişilerde yemek yeme isteği azalıyor. Mora terapiyi daha çok beslenme alışkanlıkları üzerinde kullanıyoruz. Mora terapinin yanında bölgesel inceltme cihazları da kullanıyoruz. Zayıflamada başarı oranı yüzde 90 civarında” diyor. Glutenli yiyecekler ya da domates gibi sadece tek bir gıda üzerindeki isteği engellemeye de yarayan mora terapi; alerjik hastalıklara sahip hastaların olası sağlık problemlerini en aza indiriliyor.
ÖNCE KENDIM DENEDIM Kendisinin de daha önceden bir peynir tutkunu olduğunu belirten Mora Terapi Uzmanı Liana Pesah; “Bu yöntemi ilk önce ben denedim ve başarı elde ettik-
Hastalar akupunktur noktalarından iğnesiz bir şekilde tedavi ediliyor.
ten sonra bu sistemi kurdum. Bir sene boyunca peynir yemedim. Mora terapinin etkisi uzun sürelidir. Bu nedenle kişiler kilo verdiği zaman o kiloyu koruyabiliyorlar” diyor. Fakat kilo vermek için mora terapinin tek başına yeterli olmadığına dikkat çeken Liana Pesah; “Zayıflamak isteyenler mora terapi, bölgesel incelme, diyet ve egzersiz dörtlüsüyle ilerlemeli. Bu sistem bir masa gibidir; bu dört ayak dengede olduğu zaman her şey dengede oluyor” diyor.
LIANA PESAH Mora Terapi Uzmanı
TERAPI SONRASI DIKKAT EDILMESI GEREKENLER İlk seanstan sonraki üç gün bağımlı olunan maddelerin, vücutta algı oluşana kadar tüketilmemesi gerekiyor.
MORA TERAPI + MORA COLOR + SUPERTUNING RENK TERAPILERI Psikolojik durumun rahatlatılması konusunda mora terapi çoğu zaman tek başına yeterli olsa da, diğer tedavi seçeneklerini de kullanmak gerekebiliyor. Renk terapileri, özellikle yüksek anksiyeteli-bunaltılı-sıkıntılı durumlarda ya da depresif hallerde kullanılıyor. Renk terapileri, color biorezonans ya da supertuning adı verilen cihaz yardımıyla yapılıyor.
“ Bağımlılık durumunda yapılan işlem, bağımlılık yapmış olan maddenin cihazın içine konulması ve bu maddeden alınan elektromanyetik titreşimlerin vücuttan silinmeye çalışılmasıyla gerçekleştiriliyor.
DİPNOT KILO VERENLER ANLATIYOR
* 35 yaşındayım. 7 seansta 93 kilodan 85 kiloya düştüm. Göbek ve bel bölgemde toplamda 21 santim incelme oldu. (Kadın) *42 yaşındayım. 4 seansta %21 yağ oranı %16’ya düştü. 7 kilo verdim, aynı zamanda iç yağlanma da 9’dan 7’ye düştü. Göbek bölgemde de 14 santim incelme oldu. (Erkek) * 51 yaşında ve 1.60 santim boyundayım. 8 seansta 80 kilodan 69 kiloya düştüm. Toplamda 22 santim inceldim. İstediğim kiloya kavuştum. (Kadın) * 21 yaşındayım. 4 seansta 122 kilodan 116 kiloya düştüm. İç yağlanma 16 dan 13’ e indi. Göbek ve bel bölgemde 21 santim incelme oldu. (Kadın) * 44 yaşındayım. İnsülin direnci olan şeker hastasıyım. 1.5 ayda toplam 22 santim inceldim ve 5 kilo verdim. (Kadın)
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
SENIN BEDENIN
DİYABETİK HASTALARA BESLENME ÖNERİLERİ
BURCU ERDÖL Beslenme ve Diyet Uzmanı
Diyabet hastalarının kan şekeri dengelerini korumaları için sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmaları tedavide çok önemli bir rol oynuyor.
K
AN ŞEKERI DÜZEYINI normal sınırlar içerisinde tutmak için günde üç ana ve üç ara olmak üzere toplam altı öğün beslenmek ve üç saatten uzun süre aç kalmamak gerekiyor. Liv Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Burcu Erdöl, diyabet hastaları için hazırladığı yedi günlük beslenme listesini bizlerle paylaşıyor.
Salı
Pazartesi
SABAH ( Sabah öğünü 7 gün için geçerlidir.) • Tatlandırıcılı çay (Ihlamur, nane, papatya ya da nane çayı) • Siyah (5 adet-diyet) ya da yeşil zeytin (5 adet), ceviz içi (2 adet), fındık içi (6 adet) seçeneklerinden biri • Diyabetik vişne, çilek ya da portakal reçeli seçeneklerinden biri • Domates, salatalık, maydanoz, kıvırcık, beyaz peynir (30 gr.), kaşar peynir (30 gr.) ve haşlanmış yumurtadan oluşan soyulmuş söğüş ÖĞLE • Sebze ya da brokoli çorbası • Sulu köfte ya da ızgara piliç • Tatlandırıcılı ayva ya da kayısı kompostosu, sütlaç, muhallebi
62
seçeneklerinden biri • Light yoğurt, salata ya da cacık seçeneklerinden biri • Zeytinyağlı taze fasülye ya da zeytinyağlı enginar • Kepekli roll ekmek AKŞAM • Ezogelin ya da domates çorbası • Kabak dolması ya da ızgara köfte • Kepekli pilav ya da kepekli makarna • Salata ya da cacık • Zeytinyağlı ıspanak ya da zeytinyağlı bamya • Tam buğday ekmeği
ÖĞLE • Tel şehriye ya da mantar çorbası • Alinazik kebabı ya da piliç güveç • Ayva ya da kayısı kompostosu, sütlaç ve muhallebi seçeneklerinden biri • Light yoğurt, salata, cacık seçeneklerinden biri • Zeytinyağlı biber dolması ya da zeytinyağlı pırasa • Kepekli roll ekmek AKŞAM • Arnavut ya da havuç çorbası • Piliç sote ya da mantarlı biftek • Kepekli pilav ya da kepekli makarna • Salata ya da cacık • Zeytinyağlı patlıcan ya da zeytinyağlı pazı • Tam buğday ekmeği
Cuma
Çarşamba ÖĞLE • Taneli sebze ya da yoğurt çorbası • Piliç mitite köfte ya da karnıyarık • Ayva ya da kayısı kompostosu, sütlaç ve muhallebi seçeneklerinden biri • Light yoğurt, salata, cacık seçeneklerinden biri • Zeytinyağlı türlü ya da zeytinyağlı mantar • Kepekli roll ekmek AKŞAM • Düğün ya da domates çorbası • Etlibiber dolma ya da ızgara balık • Kepekli pilav ya da kepekli makarna • Salata ya da cacık • Zeytinyağlı ıspanak ya da zeytinyağlı kereviz • Tam buğday ekmeği
Perşembe ÖĞLE • Ispanak ya da arpa şehriye çorbası • Hindi osso buco ya da izmir köfte • Ayva ya da kayısı kompostosu, sütlaç ve muhallebi seçeneklerinden biri • Light yoğurt, salata, cacık seçeneklerinden biri • Zeytinyağlı imambayıldı, zeytinyağlı bamya • Kepekli roll ekmek AKŞAM • Tarhana ya da mantar çorbası • Piliç şiş ya da etli güveç • Kepekli pilav ya da kepekli makarna • Salata ya da cacık • Zeytinyağlı kuşkonmaz ya da zeytinyağlı kabak • Tam buğday ekmeği
Cumartesi
ÖĞLE • Minestrone ya da düğün çorbası • Ispanaklı piliç sarma ya da ızgara dana madalyon • Ayva ya da kayısı kompostosu, sütlaç ve muhallebi seçeneklerinden biri • Light yoğurt, salata, cacık seçeneklerinden biri • Zeytinyağlı ıspanak ya da zeytinyağlı patlıcan • Kepekli roll ekmek AKŞAM • Patates ya da andulüs çorbası • Piliç pirzola ya da kabak sandal sefası • Kepekli pilav ya da kepekli makarna • Salata ya da cacık • Zeytinyağlı fasulye ya da zeytinyağlı yer elması • Tam buğday ekmeği
Pazar
ÖĞLE • Pazı ya da domates çorbası • Izgara balık ya da hünkar beğendi • Vişne ya da elma kompostosu (tatlandırıcılı), sütlaç (tatlandırıcılı), keşkül (tatlandırıcılı) seçeneklerinden biri • Light yoğurt, salata, cacık seçeneklerinden biri • Zeytinyağlı enginar ya da zeytinyağlı semizotu • Kepekli roll ekmek
ÖĞLE • Tarhana ya da ezme çorbası • Piliç güveç ya da ızgara köfte • Vişne ya da elma kompostosu (tatlandırıcılı), sütlaç (tatlandırıcılı), keşkül (tatlandırıcılı) seçeneklerinden biri • Light yoğurt, salata, cacık seçeneklerinden biri • Zeytinyağlı mücver ya da zeytinyağlı türlü • Kepekli roll ekmek
AKŞAM • Bal kabak çorbası ya da taze fasulye çorbası • Hindi şiş ya da sahan biftek • Kepekli pilav ya da kepekli makarna • Salata ya da cacık • Zeytinyağlı imambayıldı ya da zeytinyağlı mantar pilaki • Tam buğday ekmeği
AKŞAM • Yayla ya da balık çorbası • Izgara piliç ya da kabak dolma • Kepekli pilav ya da kepekli makarna • Salata ya da cacık • Zeytinyağlı biber dolma ya da zeytinyağlı bamya • Tam buğday ekmeği
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
RUH SAĞLIĞI
SİZ DE İNTERNET B ĞIMLISI OLABİLİRSİNİZ Bilgisayar ya da akıllı telefonunuzun başında geçirdiğiniz saatler sizi sosyal hayattan alıkoyuyorsa ve buna karşı koyamıyorsanız siz de bir internet bağımlısı olabilirsiniz. Ayrıca bilgisayar başında geçirdiğiniz uzun saatler göz kuruluğuna da davetiye çıkararak, sizi fiziksel anlamda da etkileyebilir.
64
İ
NTERNET KULLANMADIĞINIZ zamanlarda huzursuzluk hissediyorsanız, evlilik hayatınızda sorunlar yaşıyorsanız, internet kullanmak için yalan söylüyorsanız sizin de internet kullanımınızı sorgulamanız gerekiyor. Aşırı internet kullanımından en çok çocukların etkilendiğini dile getiren Liv Hospital’dan Uzm. Klinik Psikolog İrem Can Esenkaya, “Erişkin bir insan yaptıklarından ve yapmadıklarından kendisi sorumludur. Kişinin eğer majör bir psikiyatrik hastalığı yoksa neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilecektir. Kişi internette siber porno izleyebilir, internet üzerinden seks yapabilir. Ancak bunları ahlaki bulmuyorsa yapmaz. Çocuklar ise neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayıramayacağı için çocuklarda internet kullanımının artması daha riskli bir duruma neden olur” diyor. Bilgisayar karşısında geçirilen uzun saatlerin göz kuruluğuna neden oldugunu belirten Liv Hospital Göz Hastalıkları Uzmanı Doç Dr. Tuğrul Altan ise göz kuruluğunun tedavisine değiniyor.
Insta
İNTERNET BAĞIMLILIĞININ TEDAVİSİ İnternet bağımlılığı birçok psikiyatrik hastalıkla beraber görülebilir. Aşırı internet kullanımının, altta yatan başka bir psikiyatrik hastalığın belirtisi olup olmadığının farkına varılmalı. Eğer altta yatan başka bir psikiyatrik hastalık varsa öncelikle o hastalığın tedavi edilmesi gerekir. Böylece kişinin internet bağımlılığı da yok olacaktır. Bireylerin sosyal yaşamları olumsuz anlamda etkileniyorsa mutlaka profesyonel yardım almaları gerekir. İnternet bağımlılığının tedavisi ele alınırken, öncelikle internet bağımlısı bireylerin bağımlılığının nasıl başladığına bakılması gerektiğini belirten Uzm. Kli. Psikolog Esenkaya, “Annesinin internet bağımlısı olduğunu düşünen bir kişiye danışmanlık veriyordum. Bu kişi, annesinin internet bağımlısı olduğunu, zamanının tamamını internet başında geçirdiğini, yemeğini bilgisayar başında yediğini ve hatta bilgisayar başında uyuduğunu söylüyordu. Fakat evden ayrılan hizmetçinin ardından kişinin ev işleriyle oyalanmaya başlaması internet bağımlılığı problemini de ortadan kaldırmış oldu. Belki bu kişi depresyondaydı ve kendini bir başka şeyle meşgul ederken o bağımlılığı da kendiliğinden düzeldi. İnternet bağımlılığına yol açan neden ortadan kalktıktan sonra kişilerin zevk aldığı şeyleri ön plana çıkarması gerekir ki internetin yol açtığı boşluk kapanabilsin.
Doç. Dr. TUĞRUL ALTAN Göz Hastalıkları Uzmanı
“ İnternet başında geçirdiğiniz uzun saatler sizi de olumsuz anlamda etkilemeye başladıysa uzmana başvurmanız tavsiye edilir.
DİPNOT İNTERNET BAĞIMLILIĞININ BELIRTILERI
• Zihnin sürekli internetle meşgul olması • Bireyin ilişkilerinin olumsuz etkilenmesi • İnternette vakit geçirme süresinin artması • İnternet kullanımının
kısıtlanmasında huzursuzluk, sinirlilik, saldırganlık • Günlük aktiviteleri yerine getirememe • Bireyin yalan söylemesi
İREM CAN ESENKAYA Klinik Psikolog
GÖZ KURULUĞUNUN TEDAVİSİ VAR! Göz kuruluğu gözyaşının az salgılanması veya aşırı buharlaşması nedeniyle oluşan bir göz yüzeyi sorunu. Gözkapaklarını kırpma sıklığı, uzun süre okuma veya bilgisayar başında çalışma sırasında azalır. Bu da gözyaşının koruyucu etkisini azaltır ve buharlaşmasını artırarak kuruluk şikayetlerinin ortaya çıkmasına neden olur. Göz kuruluğunun tanısı; gözyaşı salgısının ölçülmesi, göz yüzeyinde gözyaşının stabilitesinin incelenmesi, çeşitli boyalarla göz yüzeyinin boyanması ve gözyaşı yoğunluğunun ölçülmesi yoluyla yapılır. Tedavi ise, nedene yöneliktir. Sıvı kısmın salgı eksikliğinin tedavisinde kuruluğun derecesine göre farklı formüllerdeki gözyaşı preparatları kullanılır. Ağır olgularda ise, bağışıklık sistemini baskılayan siklosporinli göz damlaları da tedaviye eklenir. Yağ tabakası bozuklukları nedeniyle oluşan kuruluklarda suni gözyaşı kullanımıyla birlikte yağ bezlerine yönelik tedaviler de uygulanır. Kapaklara bağlı sorunlarda ise, cerrahi tedavi gerekebilir.
• TEMMUZ-EYLÜL 2014
HAYATIN TADI
SIRA DIŞI HEKIMLER Hem hastalarının her an yanlarında oluyorlar hem de özel ilgilerine zaman ayırıp kendilerini geliştiriyorlar. Liv Hospital hekim kadrosu, doktorluğun yanı sıra sanata ve spora olan ilgisiyle de öne çıkıyor.
“Mikroskopik düzeyde gözlemlediğim güzellikleri, resim yaparak paylaşıyorum” Nöroloji Uzmanı Dr. Banu Taşcı Fresko, resim yapmanın meditatif bir etkisinin olduğunu, kendisini ruhsal anlamda zenginleştirdiğini ve dünyaya bakış açısını değiştirdiğini söylüyor.
2
011 YILINDA RESSAM Ahmet Güllü ile birlikte önce karakalem sonra da yağlı boya çalışmalarına başladım. 2012 yılı sonlarında ise, ressam Vedat Örs’ün yanında akrilik çalışmalarına başladım. Resimlerimi yaparken genellikle; hücrelerin iç yapısından, nöronların elektronik mikroskobik görüntülerinden ve Hubble Uzay Teleskobu’nun çektiği görüntülerden ilham alıyorum. Eserlerime tıbbın ortak dili olan Latince isimler vermeyi uygun buluyorum. En sonuncusu İstanbul’da olmak üzere toplam üç tane kişisel sergim oldu. Ameliyat yapar gibi resim yaparken de elinizin körelmemesi gerekiyor. Bu sebepten ötürü küçük ebatlarda resimler yapmaya devam ediyorum. Hastanedeki arkadaşlarıma uzman oldukları alanlarla ilgili yaptığım ufak resimleri hediye ediyorum.
“Sirtaki yaparken çocukluğumu da yaşamış oluyorum” Sirtaki yapmaya dört yıl önce başlayan, İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayda Ünlüer Uluhan, sirtakiye olan ilgisinin çocukluk yıllarına dayandığını belirtiyor.
S
ELANIK GÖÇMENI BIR aileden geliyorum. Çocukken babaannemlerin komşularıyla Rumca konuşmalarına şahit olurdum. Evde taş plaklar dinlenirdi ve Yunan müziğini çok severdim. Sirtaki yaparken çocukluğumu da yaşamış oluyorum. Dans benim için bir tutku ve insanın sadece bedenen değil ruhu ile de dans etmesi gerektiğini düşünüyorum. İnsanlar değişik nedenlerden dolayı kendini çok kasıyor ve rahatlayamıyor. Dansın birçok hastalık için de tedavi edici olduğunu düşünüyorum. Dans beyin ve ruh ikilisini rahatlatan bir aktivite. 66
“Müzik iyileştiremediğim tek hastalık” Liv Hospital Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Tayfun Hancılar, müziğin gün içinde yaşadığı olumlu ya da olumsuz hikâyeleri unutturduğunu ve kendisini başka bir boyuta geçirdiğini söylüyor.
M
“Vazgeçilmez hobim dans” Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa N. Yenerel, “Dans artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi” diyor.
ÜZIĞE TIP FAKÜLTESINDEN sonra 1987 yılında bağlama dersleri alarak başladım. Daha sonra Timur Selçuk’tan armoni ve şan dersleri aldım. 1989 yılında “Seyir Defteri” adını verdiğimiz, tamamı doktorlardan oluşan bir grup kurduk. 1989 yılında ise yarışma sebebiyle şarkı kaydına girdik ve o vesile ile profesyonel müzik yaşantımıza başlamış olduk. “Uzun Yağmurlardan Sonra” adını verdiğimiz albüm; besteci ve söz yazarı olarak yer aldığım ilk albümdü. Seyir Defteri adlı grubumuzla birlikte toplamda iki albüm yaptık. Yurt dışında staj imkânı çıkınca da müziğe bir dönem ara verdim. Ama müzik, iyileştiremediğim tek hastalık. Bu sebeple 2008 yılında “Kilit” adını verdiğim albümüm ile müzik dünyasına tekrar döndüm. 2010 yılında ise, Suat Suna ile birlikte yaptığımız “Aldırma” isimli albümümüz çıktı. Yıl sonuna doğru da muhtemelen bir maxi single çalışmamız olacak. Bir onkoloğun en büyük başarısı, hastasını tedavi sürecine inandırabilmek. O yüzden morali yüksek doktor, morali yüksek hastayı da beraberinde getiriyor. Müzik bana bu kadar yılın sonunda hala hastalarla aynı enerjiyle konuşma imkânı sağladı. Müzik ve tıp birlikte güzel etkiler yaratıyor. Bu anlamda müziğe çok şey borçluyum.
E
ŞIMLE TANIŞTIĞIMIZ 1997 yılında dans dersi almaya başladık. Bolero ve Latin danslarıyla başladığımız bu serüven Arjantin tangosu ile devam etti. Büyük tutkuyla bağlandığımız tangoya zamanımız elverdiği ölçüde bugüne kadar devam ettik. Dans bizim için hem beraber yaptığımız keyifli bir aktivite, hem de işimizin getirdiği stresi ortadan kaldırmamıza yarayan bir terapi oldu. Yoğun çalışma temposu nedeniyle spor yapmaya fırsat bulamayan bizler için güzel müzikler eşliğinde farklı mekanlarda dans etmek kurtarıcı oluyor. Dansa başladıktan sonra Türkiye Dans Sporları Federasyonunun hakemlik seminerlerine katılarak, Arjantin tangosu hakemi olduk ve çeşitli yarışmalarda görev aldık. Aynı federasyonun ilk İstanbul İl Temsilcisi olmak da benim için ayrı bir gurur kaynağı. Dans sayesinde farklı mesleklerden birçok dost edinme şansımız da oldu. Dans artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. • TEMMUZ-EYLÜL 2014
SUMMARY
16
BEATING CANCER REQUIRES TEAMWORK
Just as all of the organs of the body need to work in synchronization to provide a healthy body, this perfect harmony should not be deteriorated in the treatment of cancer diseases and physicians should work in collaboration. Sharing the same purpose and serving human health, Liv Hospital physicians don’t work alone in their rooms, they adopt the multidisciplinary approach and work with team spirit with every case. Although this approach is known as “branching out”, it means that the success of the sub-branches forming a whole can be achieved with a team which is able to create synergy. Liv Hospital Cancer Center believes that it is possible to recover from cancer with early diagnosis, developing treatment methods and teamwork, and provides a tailor-made treatment approach with individualized cancer treatment. 68
24
IF YOU ARE GETTING TIRED QUICKLY, BE CAREFUL ! If you experience pain and have difficulty breathing, or suffer weakness and palpitations, you may have cardiac valve disease.
REGENERATE WITH YOUR OWN CELL: REGENERATIVE MEDICINE STEM CELL RESEARCH AND APPLICATION CLINIC Liv Hospital Regenerative Medicine Stem Cell Research and Application Clinic offers a multidisciplinary approach and provides service to the patients in various fields from orthopedic problems to burn injuries and from diabetic foot syndrome to plastic surgery applications.
Cardiac valve diseases may be congenital or may appear as a consequence of acquired defects and may cause cardiac rhythm disorder. In our heart, there are four cardiac valves, two of which provide the blood transfer between the ventricles and atriums, called mitral and tricuspid valves, and two of which are located at the conjunction point of the heart and the major veins coming out of the heart, called pulmonary and aorta valves. While Liv Hospital Cardiology Specialist, Assoc. Prof. Dr. Yelda Tayyareci, is giving information about the cardiac valve diseases, Liv Hospital Cardiovascular Surgery Specialist, Assoc. Prof. Dr. Ahmet Ozkara mentions the treatment of cardiovascular diseases.
30
The purpose of Liv Hospital Regenerative Medicine Stem Cell Research and Application Clinic is to provide cellular and tissue-based treatments to the patients by making use of the genetic sciences and the developments in biotechnology as well as to provide expertise and infrastructure in order to solve the complex legal, financial and productive problems regarding the transplant of the cellular and tissue-based products to the patients. Adopting a perfectionist approach, Liv Hospital Regenerative Medicine Stem Cell Research and Application Clinic contains Regenerative Medicine Patient Analysis and Policlinics, GMP Biological Product Manufacturing Laboratories, Quality Control Laboratories, Biopsy Room, A Small Surgical Operation Room, Recovery Room, Admission Office, Controlled Passing Areas. • TEMMUZ-EYLĂœL 2014
33
SUMMARY
WITH CORNEA TRANSPLANT, SEE THE WORLD WITH DIFFERENT EYES
SCOLIOSIS CAN BE COMPLETELY TREATED Spinal curvature, in other words, scoliosis which can be completely treated is seen mostly in young women in adolescence. Early diagnosis has an important role in treating scoliosis and the earlier the treatment begins, the more it is beneficial.
N
owadays, mostly seen in girls, scoliosis is known as abnormal curving of the spine. Liv Hospital Orthopedics and Traumatology Specialist, Assoc. Prof. Dr. Mehmet Aydogan provides information related to the steps to be taken by the parents for early diagnosis, and the treatment and post-treatment processes.
Cornea transplant is also known as “eye transplant”. The main purpose of cornea transplant surgery is to replace a deformed or non-transparent cornea to protect the patient’s tissue.
C
ornea is a transparent layer that covers the front of the eye and it is the most important lens of the eye. The cornea transplant is performed in case of diseases which cause deformation, opacity and spots that prevent the lens from functioning properly. Liv Hospital Eye Diseases Specialist Prof. Dr. Vedat Kaya states that the cornea transplant is not only performed with optical correction purposes, they also carry out cornea transplant on the eyes of blind patients for an aesthetic appearance.
40 11 THEY LOST 1000 KG IN TOTAL Liv Hospital Obesity Surgery Specialist, Assoc. Prof. Dr. Hasan Altun, and Liv Hospital General Manager, Meri İstiroti met with the patients of Liv Hospital.
S
pring means new beginnings, hopes and being free from spiritual burden and excessive body weight. Liv Hospital Obesity Surgery Specialist, Assoc. Prof. Dr. Hasan Altun, and Liv Hospital General Manager, Meri İstiroti met with the patients treated in Liv Hospital for “World Obesity Day”. Obesity Surgery was discussed from A to Z. After being freed from their excess weight thanks to obesity surgery, the guests, who are experiencing a new lease of life, told what they have been through, accompanied by specialist doctors. 70
THE STEP TOWARDS RECOVERY Having pain and living in her house like a prisoner for years due to the calcification on her knees, Fatma Azar recovered thanks to the Makoplasty method. “Prior to the operation, I was taking five different types of medicine per day, I was not able to bend my knees and I was walking like a crab. Now, I am able to take care of myself, to run, swim and ride a bicycle,” says Azar who met with Liv Hospital Orthopedics and Traumatology Specialist Assoc. Prof Dr. Ugur Haklar through a TV show.
LIV’S SYMPOSIUM ON CURRENT APPROACHES TO THYROID AND BREAST CANCERS Liv Hospital will host “the Symposium on Current Surgical Approaches to Thyroid Cancer and Individual Treatment Approaches to Breast Cancer” which will bring many Turkish and foreign doctors together.
T
he well-known Memorial Sloan Cancer Center MSCC, the headquarters of which are located in the USA, and Liv Hospital are coming together for the second time on the occasion of the Symposium on Current Surgical Approaches to Thyroid Cancer and Individual Treatment Approaches to Breast Cancer. Many Turkish and foreign doctors are going to participate in the symposium which will take place on September 12-13, at Liv Hospital’s conference hall. New diagnosis, treatment and surgical methods related to breast and thyroid cancers will be discussed at the symposium.
14
28
50
REDUCE THE RISK OF BREAST CANCER Breast cancer takes first place among all of the cancers that are seen mostly in women. It is possible to be protected from this cancer which is seen in one of eight women through a controlled life.
T
he factors affected by life style which may form a basis for breast cancer are listed as controllable risk factors. Liv Hospital Breast Surgery Specialist, Prof. Dr. Levhi Akın lists these factors as follows: “Excessive weight, inappropriate diet, lack of exercise, excessive alcohol consumption, tobacco use, using hormones after menopause, using the birth control pill, being exposed to light at night , lack of vitamin-D, stress and anxiety…” Also, Liv Hospital Plastic Reconstructive and Aesthetic Surgery Specialist, Op. Dr. Umran İleri explains breast prosthesis for women who lost their breasts due to breast cancer. • TEMMUZ-EYLÜL 2014
Liv HOSPITAL ANLAŞMALI KURUMLAR
72
• Dr.Back-up Kişisel Sağlık Sistemi & Fortis Bank Card* • Dr.Back-up Kişisel Sağlık Sistemi* • ING BANK Platinium Card* • IPA Card* • IPA Privilege Card* • SBN Sigorta & Boğaziçi Brokerlik* • SBN Şeker Hayat Projesi* • TAV Passport Edition* • Türk Assist Card* • Türkiye Ekonomi Bankası* • Vakıf Emeklilik* (Bireysel Emeklilik Sigortalıları) • VIP Hayat Card* • AXA Mbask ınsurance – AXA Mbask Seyahat Sigortası • AXA Mbask İPEK YOLU – SİLK WAY • AXA PPP & AXA Assistance • Az Insurance – Az Seyahat Sigortası • Buta Insurance – Buta Seyahat Sigortası • Mega Insurance – Mega Seyahat Sigortası • Pasha Insurance – Pasha Seyahat Sigortası • Revan Seyahat Sigortası • Safiran Insurance – Safiran Seyahat Sigortası • Sanayı Insurance – Sanayı Seyahat Sigortası • World Sıgnia / Master Card • Zirve Seyahat Sigortası Mapfre Genel Sigorta A.Ş. (Eko Plan ve Tamamlayıcı Sağlık Sigorta poliçesi (SGK ile anlaşmalı olan branşlarda) dahildir) Yapı Kredi Sigorta A.Ş. (Eko Plan poliçe dahildir)
SPOR MERKEZLERI VE KULÜPLERI
İstanbul Atlı Spor Kulübü* Geleceğin Yıldızları Spor ve Eğitim Hizmetleri A.Ş* Levent Tenis Kulübü* Mac Spor Salonları* TED Spor Kulübü* United Clubs*
DERNEK VE ODALAR
İMEAK Deniz Ticaret Odası Personeli* İMEAK Deniz Ticaret Odası Üyeleri* İstanbul Sanayi Odası Personel (İSO) İstanbul Sanayi Odası Üyeleri (İSO) * İstanbul Ticaret Odası Memurları Yardımlaşma Derneği (İTOMEMDER) * İstanbul Ticaret Odası Üyeleri * Rotary Kulübü Derneği (Beşiktaş)* Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) (Branş Bazlı) Türkiye Spor Yazarları Derneği*
BANKA, SANDIK VE VAKIFLAR
Akbank T.A.Ş Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi (Mensupları) Darüşşafaka Cemiyeti Film Sanayi ve Tüm Sanatçılar Güçlendirme Vakfı(Film-San)* Fortis Bank A.Ş Mensupları Emekli Sandığı Vakfı Milli Reasürans T.A.Ş. Mensupları Emekli ve Sağlık Sandığı Vakfı Şekerbank T.A.Ş Personeli Sosyal Sigortalar Sandığı Vakfı (Branş Bazlı) T.C Merkez Bankası*
T.C. Ziraat Bankası ve T. Halk Bankası A.Ş. Türk Telekom Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (TTSSYV) Türkiye Garanti Bankası A.Ş. Emekli Sandığı Vakfı (Branş Bazlı) Türkiye Halk Bankası A.Ş. Emekli Sandığı Vakfı Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Vakfı (TSKB)
KAMU SIGORTALARI
SGK (Medikal Onkoloji,Radyasyon Onkolojisi ,Anjiografi Uygulamaları, Pet BT, Sintigrafik Tetkikler, Kalp Damar Cerrahisi)
KURUMLAR
Borsa İstanbul A.Ş. İstanbul Barosu* Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)
ŞIRKETLER
Akmerkez Çalışanları* Bayraktar Holding* Deva Holding A.Ş.* Digiturk, Show TV, Türkmax* Fiba Emeklilik ve Hayat A.Ş* Hotiç Ayakkabı San. ve Tic. A.Ş * ISS * • ISS Hazır Yemek Üretim ve Hizmet A.Ş.* • ISS Proser Koruma ve Güvenlik Hizmetleri A.Ş*. • ISS Haşere Kontrol Hizmetleri A.Ş.* • ISS Tesis Yönetim Hizmetleri A.Ş.* • CMC İletişim Bilgisayar Reklam ve Danışmanlık Hizmetleri San. Tic. A.Ş * Korozo Ambalaj San. ve Tic. A.Ş.* Mars Entertainment Group* Marsh Avantaj* Mavi Kalite Denetim Sağlık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şti. (Mavi OSGB) * Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Çalışanları* Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Üyeleri* Yaşam Televizyon Yayın Hizmetleri Anonim Şirketi (İpek Medya)* • Kanaltürk* • Kanaltürk Radyo* • Bugün TV* • Bugün Gazetesi*
OKULLAR
Bahçeşehir Üniversitesi/Uğur Eğitim Kurumları* Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği BURC İktisadi İşletmesi (BÜMED)* Galatasaray Üniversitesi* İstanbul Bilgi Üniversitesi* İstanbul Erkek Lisesi Okul Aile Birliği* İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)* Okyanus Eğitim Kurumları Anonim Şirketi * Özel İstanbul Koleji* Özel Ulus Musevi Lisesi * • Ulus Özel Musevi 1. Karma Ana ve İlköğretim Okulu* • Ulus Özel Musevi Lisesi Vakfı* Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ)*
BELEDIYELER
Beşiktaş Belediyesi* Sarıyer Belediyesi* Şişli Belediyesi*
Detay Bilgi için; http://www.livhospital.com.tr/anlasmali-kurumlar
Aksigorta A.Ş. Allianz Sigorta A.Ş. Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi Axa Sigorta A.Ş. (Tamamlayıcı Sağlık Sigorta poliçesi (SGK ile anlaşmalı olan branşlarda) dahildir) Compu Group Medical Bilgi Sistemleri (CGM) A.Ş. • ACE European Sigorta (Ferdi Kaza Sigorta Hastane Tedavi Teminatı) • Ankara Anonim Türk Sigorta • Eureko Sigorta (Garanti-Eureko Mediko Özel Sağlık Sigortası ve Garanti Bankası Çalışanları – İştirakleri) • Fortis Bank Sandık (Çalışan ve Bağımlıları) • Generali Sigorta • Halk Sigorta (Birlik) • HDI Sigorta • Ray Sigorta • Sompo Japan Sigorta (FİBA) • Ziraat Sigorta • Zurich Sigorta • CGM Sağlıkta Avantajlar Dünyası* • Medline Box Üyeleri Bireysel • Medline Box Üyeleri Kurumsal • Groupama Emeklilik • Plastisan Plastik • Sodexo • Kobi Sağlık Paketi Üyeleri • Roche Diagnostik • HDI Sigorta Acil Sağlık Sigortası • HDI-GS Sigorta-Galatarasay Aslan Yürek – Aslan Taraftarım Güvende • AvivaSA Emeklilik ve Hayat A.Ş. • Çağdaş Koruma Planı • ACE Group Sigorta Üyeleri • Care& Create ( C&C) • Prestige 2500 • Mobile Plus Asist • A-Prestige Card • Güler Sağlık Card • Turk Asist Card Demir Hayat Sigorta A.Ş. Ergo Sigorta A.Ş. (Tamamlayıcı Sağlık Sigorta poliçesi (SGK ile anlaşmalı olan branşlarda) dahildir) Eureko Sigorta A.Ş. Groupama Sigorta A.Ş. (Ekonomik Ürün Poliçe dahildir) Güneş Sigorta A.Ş. Inter Partner Assistance Ltd Şti. • AIG Sigorta A.Ş & AIG Sigorta HSBC Acil Tedavi Sigortası • Dubai Starr Acil Tedavi Sigortası • Güneş Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Halk Sigorta Acil Tedavi Sigortası • ING Emeklilik Acil Tedavi Sigortası • Işık Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Metlife Emeklilik Acil Tedavi Sigortası • Metro Turizm Seyahat Organizasyon A.Ş • SBN Sigorta A.Ş Acil Tedavi Sigortası • Turins Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Türk Nippon Sigorta Acil Tedavi Sigortası • Akbank* • Avivasa Emeklilik ve Hayat A.Ş.* • Back-up Kişisel Sağlık Sistemi* • Bank Asya Platinum Card & Bank Asya Classic Card* • Bank Asya Tuscon Card* • Benefit Card* • Benefit Global & Eureko Sigorta İş Birliği ile Kobi Sağlık Paketi • Benefit Global & AIG Card* • Castrol Dosteli Card*
(*) Hasta Ödemeli
ÖZEL SIGORTALAR