Bir ısırık daha bölüm1 (1)

Page 1


Bu ön okuma Kitap Dostları tarafından hazırlanmıştır. İzin almadan kopyalanamaz ve çoğaltılamaz. Kitap Dostları hakkında bilgi sahibi olmak için facebook adresini ziyaret ediniz. facebook.com/KitapDostlariylaBlogTurlari

Kitabın Türkçe yayım hakkı Akcali Telif Hakları Ajansı aracılığıyla ©Hayat Yayın Dağıtım Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne aittir.


Copyright ©2010 Chloe Neill. 2013, Hayat Yayın Dağıtım

BİRİNCİ BÖLÜM KLÜBE KATIL

Haziran başları Illinois, Chicago

Ülkeyi bir uçtan diğer uca kaplayan “Amerika’nın Ana Caddesi” yakınlarında, Route 66 otoyolunun başlangıcında bir yerdi burası. Grant Park’ın kalbi Buckingham Şadırvanı, Chicago’ya bu şadırvanı hediye eden kadının erkek kardeşinin adıyla anılıyordu. Gündüzleri, ana fıskiye, yüz elli metre yukarıya su fışkırtıyor ve adeta Michigan Gölü ile şehir merkezinin ortasında bulunan alanda sudan bir kale oluşturuyordu. Fakat şimdi saat oldukça geçti, bu yüzden de fıskiyeler kapatılmıştı. Park resmi olarak kapalıydı; yine de bu durum, birkaç başıboşun etrafta dolaşmasına ya da Lake Shore Drive caddesine inen merdivenlere oturup Michigan Gölü’nün ışıldayan karanlık sularını izlemesine engel oluşturmuyordu. Saatime baktım. Gece yarısını sekiz dakika geçiyordu. Buradaydım; çünkü birileri bana isimsi notlar gönderiyordu. İlk gönderilenlerde bazı davetlerden bahsediliyordu. Sonuncusunda ise buluşmak üzere, gece yarısı, şadırvana davet edilmiştim ki bu da şu gizemli kişinin sekiz dakika geciktiği anlamına gelirdi. Bu kişinin kim olduğuyla ya da beni neden çağırdığıyla ilgili hiçbir fikrim yoktu; fakat merakım beni Hyde Park’taki evimden şehir merkezine getirmeye yetmişti. Meraklı olduğum kadar tedbirliydim de, silahımla birlikte gelmiştim – ceketimin sol iç cebinde duran inci saplı küçük bir hançerle. Bu hançer bana, evinin Muhafızına bir hediye olarak Liderim Ethan Sullivan tarafından verilmişti.


Üzerimdeki Cadogan üniformam - titizlikle dikilmiş siyah slimfit bir takım – şu korku filmlerindekilere hiç benzemediğinden, muhtemelen herkesin alışık olduğu bir vampir görüntüsü oluşturmuyordum. Uzun siyah saçlarımı her zamanki gibi at kuyruğu yapmıştım, alnımdaysa siyah bandanam vardı. Her ne kadar benim tercihim Puma olsa da, takımımın altında oldukça hoş görünen Mary Jane tarzı siyah bir topuklu ayakkabı giymiştim. Bileğimdeyse, evde oluşabilecek acil bir durumdan haberdar olabilmek için çağrı cihazım vardı. Bir Muhafız olarak genelde, yaklaşık seksen santim uzunluğunda iyice bilenmiş çelik bir kılıç taşırdım. Ama bu görüşmede, omzuma asacağım kan kırmızısı bir kılıç kınının gereğinden fazla dikkat çekeceğini düşünerek, kılıcımı evde bıraktım. Nihayetinde parka gelmek için oldukça geç bir saatti. Chicago Polis Departmanı üyeleri bu durum karşısında fazlasıyla meraklanabilirlerdi; bir metre boyunda b,r samuray kılıcının da buraya yalnızca biriyle tanışıp konuşmak için geldiğim izlenimini yarattığı söylenemezdi. Ve tanışma demişken… Aniden arkamda bir ses duydum. “Geleceğinden emin değildim.” Sesin geldiği yöne dönüp de bu sözleri söyleyen vampiri görünce gözlerim şaşkınlıkla açıldı. “Noah!” Ayrıntıya girmek gerekirse, Noah Beck, Chicago’da herhangi bir eve bağlı olmayan avare vampirlerin lideriydi. Noah kaslı vücudu ve geniş omuzlarıyla cüsseli biriydi. Kahverengi saçlarını dikmişti. Gözleri maviydi ve bu gece kirli sakal bırakmıştı. Noah kapak mankenleri kadar yakışıklı biri sayılmazdı; ama vücudu ve güçlü yüz hatları sayesinde bir aksiyon filminde rahatlıkla başrol oynayabilirdi. Yine tepeden tırnağa siyahlar içindeydi; siyah kargo pantolon, siyah botlar ve daha serin havalarda uzun kollu versiyonunu tercih ettiği siyah, rahat bir tişört. “Benimle görüşmeyi isteyen sen miydin?” “Evet, bendim,” dedi. Birkaç saniye ayrıntılara girmeden bekledim, sonra başımı yana eğip sordum: “Neden sadece bir telefon açıp görüşmek istediğini söylemedin peki?” Daha


doğrusu neden Ethan’ı aramadığını düşünüyordum. O zaten beni muhtaç vampirlerin kollarına atmaya dünden hazırdı. Noah kollarını kavuşturdu, ifadesi o kadar ciddiydi ki sarkıttığı çenesi neredeyse tişörtüne değecekti. “Çünkü sen Ethan’a aitsin ve bu görüşme onunla ilgili değil. Seninle ilgili. Eğer o notları imzalasaydım, bunu Ethan’a bildirmek zorunda hissedeceğini düşündüm.” “Ben Cadogan’a aitim,” diye açıkladım, genel düşüncenin aksine Ethan’a ait olmadığımı anlatmaya çalışarak. Bunu düşünmemiş olduğumdan değildi tabii. “Yani söylediklerini gidip ona ispiyonlamayacağımın garantisini veremem,” diye ekledim, dudaklarımın hafif bir gülümsemeyle kıvrılmasına izin vererek. “Ama bu bana ne anlatacağına bağlı.” Noah elini pantolonunun cebine atıp ince, kırmızı bir kart çıkarttı. İki parmağının arasında tutup bana uzattı. Daha kartı elime almadan üzerinde ne yazdığını tahmin edebiliyordum. Muhtemelen ‘KM’ baş harfleri ve zambak şeklinde beyaz bir çiçek deseni olacaktı. Cadogan evimdeki odama bırakılan kartların aynısıydı; ama hâlâ ne anlama geldiğini bilmiyordum. “KM ne anlama geliyor?” diye sordum, kartı geri uzatırken. Noah kartı alıp yeniden cebine koydu. Sonra etrafa bir göz atıp bana bir el işareti yaptı ve göle doğru yürümeye başladı. Kaşlarımı kaldırıp peşinden gittim. İşte tarih dersi böyle başladı. “Fransız İhtilali, Avrupalı vampirler için çok önemli bir tarih,” dedi, birlikte parktan caddeye uzanan merdivenlerden inerken. “Terör Dönemi başladığında tıpkı insanlar gibi vampirler de bu histeriden etkilendi. Fakat vampirler, üyelerini ve Liderlerini askeriyeye teslim etmeye başlayınca ve sokak ortasında giyotinle idam edilince, henüz Greenwich Heyeti göreve gelmeden önce vampirleri yöneten Kızıl Konsey de paniklemeye başladı.” “Bu ikinci soykırımdı, değil mi?” diye sordum. “Fransız vampirler kendi güvenliklerini garanti altına almak için arkadaşlarını ele verdi. Maalesef, onların çetelere teslim ettikleri vampirler de infaz edildi.”


Noah başını salladı. “Kesinlikle. Konseydeki vampirler yaşlıydı ve arkaları sağlamdı. Ölümsüzlüklerinin tadını çıkarıyor ve çete kurbanı olmak istemiyorlardı. Bu yüzden, onları koruyacak bir grup oluşturdular. Onlar için kendilerini kılıcın önüne atmaya hazır vampirlerden oluşan bir grup.” “Bir çeşit vampir Gizli Servisi mi?” “Öyle denilebilir,” diye onayladı, “Hizmete çağrılan bu vampirler kendilerine Kızıl Muhafızlar ismini taktı.” Bu yüzden de kartta KM yazıyordu. “Kartı bana sen verdiğine göre, öyle sanıyorum ki sen de onlardan birisin.” “Daha doğru söylemek gerekirse, kart taşıyıcı bir üyesi diyelim.” Caddeden gölün kenarındaki çimenliğe geçtik ve kıyı şeridi boyunca uzanan beton alana ilerledik. Durduğumuzda neden bana bu kısa tarih dersini ve hayatıyla ilgili bu gizli ayrıntıları verdiğini merak ederek Noah’ya baktım. “Tamam, ilginç bir tarih dersiydi, ama tüm bunların benimle ne ilgisi var?” “Çok sabırsızsın.” Kaşlarımı çattım. “Liderimin bilmemesini istediğin gizli bir gece yarısı buluşmasını kabul ettim. Asıl sen kendini fazla tutuyorsun.” Noah yavaşça, yırtıcı bir ifadeyle gülümsedi, gülerken dudakları yavaşça aralanarak dümdüz beyaz düşlerini ve keskin uçlu azı dişlerini ortaya çıkarıyordu. “Hâlâ anlayamamış olmana şaşırıyorum Merit. Seni bu gruba almak için buradayım.” Yeniden konuşmadan önce bir dakika boyunca bekledi. Bu süre zarfında ben de sessiz kaldım, ikimiz orada durup gölü ve kıyıya yakın yelkenlilerin titreşen ışıklarını izledik. Onun ne düşündüğünden emin değildim; ama ben, yaptığı teklifi düşünüyordum. “KM kurulduğundan bu yana, işler biraz değişti,” dedi Noah en sonunda, sesi karanlıkta yankılanmıştı. Heyetin yetkilerini aşmadığından emin olmaya çalışarak, elinde bulundurduğu güç üzerinde bir çeşit denge fren kontrolü sağlıyoruz. Ayrıca Liderler ve üyeleri arasındaki güç dengelerinin nispeten sabit


kalmasına çalışıyoruz. Bazen incelemeler yapıyoruz, bazı nadir durumlarda da düzenlemeler.” Özetlemek gerekirse, Noah benden asıl hedefi Liderler ve Heyet üyelerinin çok fazla güçlenmesine ya da bu gücü farklı olarak kullanmalarına engel olmaya çalışan bir topluluğa, kendi liderlerine casusluk yapan bir topluluğa üye olmamı istiyordu. Derin bir nefes aldım, midemde bir şey düğümlenmişti. Ethan’ın Kızıl Muhafızlardaki pozisyonunu bilmiyordum; ama onlara katılmamı, ihanetlerin en büyüğü olarak göreceğinden hiç şüphem yoktu. Kızıl Muhafız olarak hizmet etmem, beni, acemi bir vampiri, Liderini izleyip yargılamakla görevlendireceğinden, bu durumda direkt olarak Ethan’la karşı karşıya gelecektim. Ethan ve benim kolay bir ilişkimiz yoktu; sırdaş ve meslektaş olarak aramızdaki etkileşim rahatsızlık verici bir çekişme halindeydi. Fakat bu durum karşılıklı rahatsızlığımızdan daha öte bir şeydi. Aslında bu kesinlikle Ethan’ın zaten yapmamdan korktuğu bir şeydi – yani eve ihanet etmem. KM davetini bilmiyor olabilirdi; ama Chicago’da doğaüstü bir temsilci olarak görev yapan büyükbabam Chuck Merit’i ve Chicago başkanı Seth Tate’le bağlantısı bulunan Merit ailesinden geldiğimi biliyordu (evet, Merit benim soyadım). Bu bağlantılar onu kaygılandırmak için yeterliydi. Böyle bir gruba dahil olmam da cabası olacaktı. Tüm bu olanlar bir soruyu hak ediyordu. “Neden ben?” diye sordum Noah’ya. “Yalnızca iki aydır vampirim ve öyle savaşçı bir yanım da yok.” “Sen profilimize uyuyorsun,” dedi. “Kendi rızan olmadan vampire dönüştürüldün; belki de bu yüzden Liderinle daha farklı bir ilişkin var. Zengin bir ailenin çocuğusun; fakat bunun istismarını gördün. Bir öğrenciydin; ama Muhafız göreviyle bir asker oldun. Ethan’a yeminlerini ettin; ama her emri körü körüne yerine getirmeyecek kadar da kuşkucusun.” Tüm bunlar muhtemelen Ethan’ı sinirlendiren bütün özelliklerimin bir listesiydi. Ama Noah bunların tam da aradığı türden şeyler olduğuna ikna olmuş gibiydi. “Peki, tam olarak ne yapacağım?”


“Bu noktada, gizli bir oyuncu istiyoruz. Cadogan evinde bir Muhafız olarak kalıp partnerinle irtibat halinde olacaksın.” Kaşlarımı kaldırdım. “Partnerim derken?” “Çiftler halince çalışıyoruz,” dedi Noah, arkamda bir yeri işaret ederek. “Tam da gördüğün gibi.” Arkama bakınca bir vampirin bize doğru yaklaştığını gördüm. Casusluğa fazlasıyla uygundu; gelişmiş işitme duyuma rağmen yaklaştığını duymamıştım. Bu vampir, omuzlarına kadar kumral saçları olan uzun boylu, zayıf biriydi. Belirgin kaşlarının altında ışıldayan mavi gözleri ve biçimli bir çenesi vardı. Kısa kollu gömleğini kot pantolonunun içine sokmuştu. Her iki kolunda da dövme vardı – birinde uçan bir melek, diğerindeyse sıvışan bir şeytan. Hangi konuda çelişkiye düştüğünü merak etmiştim. Bu yeni gelen kişi başıyla beni selamlayıp Noah’ya baktı. “Cadogan evinden Muhafız Merit,” dedi Noah, sonra bana döndü. “Grey evinin koruma kaptanı Jonah.” “Koruma kaptanı mı?” dedim yüksek sesle, Scot Grey’in kendi evine ait koruma kaptanının Kızıl Muhafız üyesi olmasına şaşırarak. Evindeki görevi, Liderini koruyup onun güvenliğini sağlamak olan, güvene dayalı bir pozisyona getirilmiş bir vampir, ek iş olarak, doğasında liderlik mertebesine karşı güvensizlik duyan bir organizasyonda mı yer alıyordu? Bu Scot Grey’in pek de öğrenmek isteyeceği türden bir şey değildi. Sanırım bu durumda ben de ciddi ciddi Ethan’a meydan okuyor oluyordum. “Eğer teklifimizi kabul edersen,” dedi Noah, “partnerin Jonah olacak.” Jonah’ya döndüğümde onu, kaşlarını çatmış beni izlerken buldum. Bakışlarında merak ve aynı zamanda küçümseme vardı. Belli ki şu ana kadar Cadogan Muhafızı olarak yaptıklarım onu pek etkilememişti. Ama Ethan’a karşı bir savaşa girişmekle hiç ilgilenmediğimden ve bu yüzden de Jonah’nın partneri olmak gibi bir niyetim olmadığından, bu bakışı hiç umursamadım.


Kafamı salladım. “Benden çok şey istiyorsun.” “Ağzının sıkı olmasını anlayabiliyorum,” dedi. “Evine karşı ettiğin yeminlerin ne demek olduğunu da anlıyorum. Ben de bu yeminleri ettim. Fakat öyle ya da böyle, Celina serbest bırakıldı. Geleceğimizin, yakın geçmişimizden çok daha şiddetli geçeceğine bahse girerim.” “Çok zor bir tahmin değil,” diye cevapladım, ciddi bir şekilde. Navarre evinin eski Lideri Celina Desaulniers’in cinayet serilerine son vermiştik. Celina’yı hapis cezasına çarptırmış, Chicago şehrine de, onun Avrupa zindanlarına tıkılacağı sözünü vermiştik. Buna rağmen, Greenwich Heyeti onu yeniden serbest bıraktı. Navarre evi artık onun kontrolünde değildi ve bunun sorumlusu olarak da beni görüyordu. Tutuklandığı için duyduğu kızgınlıkla, bana meydan okumak için Chicago’ya geri döndü. Noah neler düşündüğümü anlarmışçasına üzgün üzgün gülümsedi. “Büyücüler savaşın yakın olduğunu çoktan tahmin etti,” dedi. “Korkarım bu durum kaçınılmaz. Bu barışı sonsuza dek korumamız çok zor; çünkü birçok vampirin insanlara karşı bastırılmış bir düşmanlığı var, ya da tam tersi. Celina da bu düşmanlığı uykusundan uyandırmak için on numara bir iş çıkardı. Masum kurban rolünü de çok iyi oynuyor.” “Tabii bir de şekil değiştirenler meselesi var,” diye araya girdi Jonah. “Vampirlerle şekil değiştirenlerin uzun ve kanlı bir geçmişi var, fakat bu, Melez Grubunun Chicago’ya yönelmesine engel oluşturmuyor,” bana baktı, “Öyle ki, bu hafta toplanıyorlar. Bu durumdan haberin var mıydı?” Cadogan evine ulaşan değerli bir bilgiyi açığa vermiş olacağımdan, cevap verip vermemek konusunda kararsızdım; ama söylemeye karar verdim. Bu bilginin uzun süre gizli tutulamayacağı belliydi. “Evet, bu hafta içinde burada olacaklarını duyduk.” “Dört grubun temsilcileri Chicago’Da olacak,” diye mırıldandı Noah, dalgınca yere bakarak. Bu Hatfield ve McCoy ailelerinin aynı evde yaşamaya başlaması gibi bir şey. Aynı şehirde, aralarında asırlardır süren bir kan davası bulunan iki grup. Belanın kokusu yavaş yavaş hissediliyor.” Derin bir iç çekti.”Bak, senden sadece biraz düşünmeni istiyorum. Şu anda senden istediğimiz tek şey Cadogan evinde kalıp hazırda beklemen, ta ki…”


Ta ki, kaçınılmaz bir çatışmanın yaklaştığına inanmışçasına söylemişti bu kelimeyi. “Barışı daha fazla muhafaza edemeyeceğimizi anlayana kadar gizli kalacaksın. Bu sırada da, bize tam zamanlı olarak katılmak için kendini hazırlamak zorundasın. Yani, evi terk etmek için.” Hissettiğim şokun bakışlarıma yansıdığına emindim. “Benden bir Muhafız olarak savaşın ortasında evimi terk etmemi mi istiyorsun?” “Biraz daha geniş düşün,” diye araya girdi Jonah. “Evleriyle olan bağlantılarına aldırmaksızın, bütün vampirlere yeteneklerini sunup hizmet vermiş olacaksın. KM sana, yalnızca Liderlere değil bütün vampirlere destek olma şansı verecek.” Sadece Ethan’a değil demek istemişti aslında. Artık Ethan’ın vampiri, onun Muhafızı olmayacaktım. Bunun yerine, evrendeki bütün vampirlerin güvenliğini sağlamak ve Celina’nın ortalığı karıştırmasına engel olmak için evlerden, Liderlerden ve Heyetten ayrı duracaktım. Benden istedikleri şey hakkında ya da KM konusunda ne düşündüğümden emin değildim. “Bunu düşünmek için zamana ihtiyacım var,” dedim onlara. Noah başını salladı. “Bu ciddi bir konu ve ciddi bir şekilde üzerinde düşünmeyi gerektiriyor. Bu karar, bütün vampirlerin en iyi düzeyde korunması adına evden ayrılmaya duyduğun istekliliğe bağlı.” “Size nasıl ulaşabilirim?” diye sordum ve birden bu soruyla bir daha geri adım atamayacağım bir sınırı geçtiğim hissine kapıldım. “Telefon rehberinde güvenlik danışmanı olarak yer alıyorum. Bu arada, biz hiç konuşmadık ve Jonah ile hiç tanışmadın. Bu olanlardan arkadaşlarına, akrabalarına, çalışma arkadaşlarına, kısacası hiç kimseye bahsetme. Ama bunu düşün Merit: Hangi tarafın bir Muhafıza daha çok ihtiyacı var? İdaresinde deneyimli korumalardan oluşan bir birlik ve güçlü bir Lider bulunan Cadogan evinin mi… yoksa bizlerin mi?” Bunu söyleyerek Jonah ile birlikte dönüp uzaklaştılar ve gecenin karanlığında kayboldular.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.