Dilistan bozan pompeii kazi ve koruma sorunlari

Page 1

POMPEII ANTİK KENTİ: KAZILAR ve KORUMA SORUNLARI Dilistan BOZAN – 101007007 Kocaeli Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Kocaeli

bozandilistan@gmail.com

Şubat 2014


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

ÖZET

Pompeii kenti, İtalya’nın verimli toprakları üzerinde kurulmuş, bölge için bir dinlence alanı olma özelliğiyle öne çıkmış tipik bir Roma kenti idi. Vezüv patlamasıyla beraber yeryüzünden yok olmuş, ancak yer altında varlığını devam ettirmiştir. Yaklaşık 1500 yıl kayıp halinde olan Pompeii komünü, doğal bir şekilde korunarak patlama anındaki canlı bedenlerini, pozisyonlarını, Antik Roma toplum yapısını, mimarisini, şehir planını, gündelik yaşamını günümüze kadar taşımış ve Antik Roma hakkında önemli bir canlı bilgi kaynağı haline gelmiştir. Bu sebeple, 1997 yılında Herculaneum ve Torre Annunziata komünleriyle Dünya Kültür Mirası listesine kabul edilmiştir. Ancak hala kısmen gömülü haldedir ve arkeolojik kazılar devam etmektedir. Büyük bir alanın tümüyle ortaya çıkarılması, beraberinde koruma sorunlarını da getirmiştir. Her ne kadar önemi fark edilmiş olsa da bir takım finansal ve yönetim sorunları sebebiyle korunma bakımında hala problemler barındırmaktadır. Bu çalışma, Pompeii antik kentinin patlamayla gelişen sürecini, kentin ortaya çıkarılması için yapılmış ve yapılmakta olan arkeolojik kazı çalışmalarını ve koruma problemlerini içermektedir.

Anahtar kelimeler: Koruma Sorunları

Pompeii, Pompeii Antik Kenti, Pompeii Kazıları, Pompeii


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

1.

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

POMPEII KENTI

“Pompeii Komünü sınırları içerisinde, İtalya'nın kısmi özerk bölgesi Campania'da, Napoli şehri yakınlarında bulunan ve hâlâ kısmen gömülü olan yıkıntı halindeki antik Roma kentidir. M.Ö. 7.-6. yy.’da Oskanlar tarafından keşfedilen kent, Cumae – Nola ve Stabiae arasında kavşak konumundaydı. Etrüsk, Samnit gibi İtalik kavimlerce kuşatılmış, M.Ö.4. yy.’da Roma imparatorluğuna bağlanmıştır.” 1

Şekil 1 Pompeii Coğrafi Konumu [www.pompeiisites.org]

Fotoğraf 1 Pompeii antik kenti hava fotoğrafı, 2011 [whc.unesco.org/en/list/829/video ]

Samnitler güçlü bir uygarlıktı ve Pompeii’nin mimarisinde de her alanda olduğu gibi etkili olmuşlardır. Ancak Roma kolonisi haline gelmesiyle birlikte buradaki Samnit hayatı sona ermiştir. Roma, ‘askerlere fethettiği topraklardan pay verme’ usulünü burada uygulamış, şehrin yeni Romalı sakinleri buradaki yapıları ve yaşam alanlarını da Romalaştırmıştır. Mevcut önemli yapılar bu dönemde inşa edilmiştir. Pompeii, Campania Bölgesi için küçük bir tatil kasabası durumundaydı. Şehrin kendi sakinleri elbette vardı ve tarım, ticaret, şarap üreticiliği gibi faaliyetlerle geçiniyorlardı. Roma’nın ileri gelenleri için dinlence yeri olması bakımından sahip olduğu önem, şehrin mimarisini de etkilemiştir. Burayı tatil yeri olarak kullanan zengin kesim, villalar ve bir takım mekânlar inşa ettirmişlerdir. “Bugün Amalfi Sahili olarak bilinen bölgede Oplontis, Boscotrecase gibi yerlerde, Capri Adası’nda imparatorluk villaları vardır.”2 Bu villalar daha çok şehrin dışında inşa edilmiş, çevresinde sosyal aktiviteler için başka mekânlar yaratılmasına da olanak vermiştir. Bu sayede tiyatro, festival gibi etkinliklerin yapıldığı forum alanları; sadece fiziki temizliğin değil ruhsal dinginliğin de dağlandığı, bu yönüyle önemli sosyalleşme mekanları olan hamamlar inşa edilmiştir. Görsel zenginlikler ve dekorasyonlar da önemli hale gelmiş, böylece freskler, tablolar, heykeller yapılmıştır. Günümüze kadar gelmiş bu eserler, o tarihin gündelik hayatına dair bilgiler vermeleri bakımından önemlidir. 1 http://en.wikipedia.org/wiki/Pompeii 2 A Day In Pompeii Eva Cantarella, Luciana Jacobelli , 2003


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

*Kaynakçada yer alan çeşitli kaynaklardaki veriler kullanılarak Dilistan Bozan tarafından bir araya getirilmiştir.


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

2. VEZUV YANARDAĞI - PATLAMA “Yapılan kazı çalışmaları sonucu ulaşılan 3 katman üzerinde yapılan karbon testleri, bu katmanlardan en eskisinin 8-6. yy’a, diğer katmanların 4-2. yy’a ait olduğu ve bölgenin zaman zaman depreme maruz kaldığını göstermektedir.” 3 M.s. 62 yılında gerçekleşen yaklaşık 6 şiddetindeki deprem Pompeii ve Herculaneum şehirlerini geniş çapta etkilemiş, tapınak, köprü ve yolların zarar görmesine sebep olmuştur. Depremler sırasında yağmalama, hırsızlık gibi suçlar artmıştır. “79 yılında meydana gelen Vezüv Yanardağı (10 km) Patlaması sırasında gerçekleşen tefra, kül ve taş yağmuruyla komün kalın bir kül tabakasının (4-6m) içine batmıştır. Sıcaklık 200°C ‘e kadar ulaşmış ve ve oldukça uzun mesafe boyunca yayılmıştır” 4

Şekil 2 Vezüv Yanardağı patlaması

Şekil 3 Patlama etki alanı

[geology.com/volcanoes/vesuvius]

[www.mmdtkw.org/arch.html]

Yıkımla ilgili olarak bulguların asıl kaynağı ‘Pliny The Younger’ olarak da bilinen ve Antik Roma hukukçusu Gaius Pilinius ‘un, liman kenti olan Misenum’dan patlamayı izleyerek hazırladığı yazıtlardır. 79 yılındaki büyük patlamadan sonra 1631’de ikinci bir patlama gerçekleşti. 18. yy’da 6, 19.yy’da 8 defa patlama yinelendi. 1906, 1924 ve 1944 yıllarında da patlama yaşandı ve 1944’ den günümüze kadar herhangi bir patlama gerçekleşmedi. “Patlamanın kesin tarihi konusunda ayrılıklar vardır. Yakınçağ tarihçileri 24 Ağustos 79 tarihini kabul ederken, arkeolojik kalıntılar ise – insanların üzerindeki kıyafetler, yiyecekler, konserveler, madeni paralar- 23 Kasım’da gerçekleştiğine işaret etmektedir.” 5 Sonuç olarak bu patlamayla beraber Pompeii, Herculaneum gibi kentler oldukça büyük zarar görmüşler, hatta yeryüzünden silinmişlerdir.

3,4 http://en.wikipedia.org/wiki/Pompeii 5 A Day In Pompeii Eva Cantarella, Luciana Jacobelli , 2003


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

3. ARKEOLOJİK KAZILAR

1748 – 1815 18.yy.ın ilk yarısında arkeolojik çalışmalar bilimsel halde ilerlemiyordu. Amaç daha çok çıkarılan eserleri antika koleksiyonu haline getirmekti. Zamanla buluntuların nasıl korunacağı ve değerlendirileceği sorunlarının gündeme gelmesiyle birlikte kazı işlemlerin teknik ve metotları üzerinde durulmaya başlandı. “Napoli kralı, Charles de Bourbon, kazıların ve buluntuların ülkesi, tarihi ve hükümdarlığının ihtişamı için ne derece önemli olduğunu kabul ederek kazı çalışmalarını desteklemeye başladı. Böylece arkeolojik çalışmalar artık amatör ellerden çıkarak devlet desteği kazanmış oldu. 1759 yılında ‘ Accademia Ercolanese’ isminde,arkeolojik çalışmaların ve değerlendirmelerin yürütüldüğü bir akademi kuruldu.”6 Önceleri gelişigüzel ve keyfi biçimde yapılan kazılar, yerini planlanmış işlere bıraktı. Tiyatrolar, forum, Isis Tapınağı gibi kamusal mekanlar bu zaman diliminde ortaya çıkarılmıştır. 1799 yılında Napoli, Fransa’nın işgaline uğramış ve o dönemde tahta geçen Joseph Bonapart kazı işlerini daha çok desteklemiştir. Çalışan kadro genişletilmiş, çalışmalar hızlandırılmıştır. “Napolyon’un kız kardeşi ve damadı, Pompeii’nin ortaya çıkarılması konusunun ateşli savunucuları haline gelmişlerdir.”7 Özellikle Caroline Bonapart ciddi çalışmalar yapmış, Pompeii’de yürütülen işleri baslı hale getirerek Avrupa’nın birçok ilgili kişisiyle paylaşmış, kazı işlemlerine canlılık kazandırmıştır. Fransız mimar ve arkeolog Charles François Mazois bu gayret ve çağrılara yanıt olarak 1809 – 1813 yıllarında çalışmalara katılmıştır. “Bu dönemde, hükümdarların daha çok kendi güçlerini ispat için kazı yaptırma çabası olduğu unutulmamalıdır. Yer altı geçitleri oluşturularak ve bu geçitlerin havalandırılması sağlanarak kazma işlemleri gerçekleştirilmiş ve ‘ cavamonti ‘ olarak bilinen kazma aletleri kullanılmıştır.”8 Ancak bu sistem Alman arkeolog Winckelmann’ınn da belirttiği üzere hassas eserler için uygun değildi. Bu aşamada amaç daha çok binaları topraktan arındırıp ortaya çıkararak şehri açık bir müze haline getirmekti. Daha sonrasında amaç, kazı alanındaki özel müdahaleleri azaltmak ve dağılmış olan işleri belli bir organizasyonla toparlamak haline geldi. Bu dönemde Roque Joachim de Alcubierre, Francesco La Vega ve Karl Weber Michele Arditi gibi mühendis, mimar, arkeologlar önemli çalışmalar yapmıştır.

Şekil 4 18. yy. restorasyon ve arkeoloji çalışmalarına ait temsili resim [pompeiisites.org] 6,7,8 http://pompeiisites.org/Sezione.jsp?titolo=Excavations+under+the+Bourbons


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

1815 – 1860 Ferdinand Bourbon’un tahta geri dönmesiyle birlikte çalışmalar Murad dönemine göre oldukça yavaşlamıştır. Kamulaştırılmış araziler tekrar satışa çıkarılmış, kazı ekipmanları azaltılmış ve kadro daraltılmıştır. Ancak Francois I, Pompeii adına bir şans olmuştur. Yaklaşık yarım yüzyıllık bir durgunluktan sonra tekrar harekete geçilmiştir. Bu süreçte kayda değer çalışmalar yapılmış, özellikle 6. Bölge ve Mercurio yolu boyunca keşifler sistematik bir şekilde devam etmiş ve önemli eserler, resimsel dekoratif elemanları ortaya çıkarılmıştır. Daha sonra François II ve Ferdinand II dönemi boyunca – yaklaşık bir yıl kadar yerel bir merak ve ilgi dışında Pompeii üzerinde durulmadı. 6. Ve 7. Bölgelerde çalışmalar yapıldı. Göz ardı edilmemesi gerekilen bir husus da, 1840 yılında tamamlanan demiryolu hattı sayesinde Napoli’den Pompeii bölgesine olan ulaşımın rahatlamasıdır. Böylece ziyaretler artmış ve halkın da farkındalığı artmıştır.

Şekil 5 19. yy. restorasyon ve arkeoloji çalışmalarına ait temsili resim [pompeiisites.org] Kazı işlemlerinde de önceki dönemlere göre değişik metotlar uygulanmıştır, Geçmiş dönemdeki gibi dağınık bir kazma sırası yerine cadde planları izlenmiş,” Artık bölgeyi ziyarete gelen turistler de düşünülerek işlemler devam ettirilmiştir. Ama maalesef, tüm tartışmalara rağmen duvar resimleri ve fresklerin sökülme işlemi devam etmiştir.”9 Faun evinin freskleri her ne kadar koruma amaçlı da olsa sökülmüş, zarar görmüş, yine de şuan Napoli Arkeoloji Müzesi’nde yer almaktadır. Tüm tartışmalara rağmen binaların taşıyıcı sistemlerinin restore edilmesi ve resimsel eserlerin ortaya çıkarılıp korunması bakımında önemli tecrübelerin edildiği bir dönem olmuştur. Bu dönemde Michele Arditi, Antonio Bonucci, Sangiorgio Spinelli gibi arkeolog ve mühendisler çalışmıştır. Bazilika, Apollo Tapınağı, Forum, Hamamlar, Amfitiyatro, Trajik Şairin Evi, Faun Evi, Dioscri Evi gibi yapılar bu dönemde ortaya çıkarılmıştır.

9 http://pompeiisites.org/Sezione.jsp?titolo=Excavations+under+the+Bourbons


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

1860 - 1910 Bu dönemde çalışmalar oldukça hızlanmış ve sistematikleşmiştir. Giuseppe Fiorelli’nin arkeolojik işlerin başına geçmesi Pompeii için büyük bir şans olmuş, Fiorelli tamamen yeni bir yaklaşım ve disiplinle arkeolojik kazıları kontrol altına almıştır. “Yarım kalan 7. Bölge’nin tamamını kazmış, Stabian yolu ve Marina kapısı civarındaki bir çok kalıntıyı ortaya çıkarmıştır. Caecillius evindeki ünlü ‘balmumu Tabletleri’ni, Satyr heykelini, Bacchus resimlerini ve birçok yapıyı ortaya 10 çıkarmıştır.” Fiorelli’nin en önemli çalışmalarından biri de, şuan belki de Pompeii’nin en ilgi çekici özelliklerinden olan taşlaşmış insan bedenlerini ortaya çıkarmasıdır.

Şekil 6 Patlama sırasında insan bedenleri kül yağmuru altında kalarak yerin altına gömülür

Şekil 8

Fiorelli bu boşlukları alçı ile doldurarak insan bedeninin öldüğü sıradaki formunu tekrar elde eder.

Şekil 7 Zamanla çürüyen bedenler tabakaların arasında hacmini korur.

Şekil 9 Sonuc olarak bedenin o anki formu elde edilir.

[whc.unesco.org/en/list/829/video]

10 http://pompeiisites.org/Sezione.jsp?titolo=Excavations+under+the+Bourbons


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

1910-1997

Bu dönemde Spinazzola oldukça etkindir. “Ana karar olarak batı kısmındaki çalışmaları durdurarak kazı işlemlerinin çoğunlukla yapıldığı kuzey kısmına ağırlık vermeyi belirlemiştir. Çalışmalar daha çok şehrin ana arteri olan Abundance yolu boyunca gerçekleştirilmiştir. Özellikle amfi tiyatronun şehrin merkeziyle olan bağlantısını çözme çabasında olmuştur.”11 Ayrıca mevcut kazı sistem ve tekniklerinin yapıların toprak yüzeyine yakın olan ilk kısımlarını tahrip ettiğini düşünmüştür. “Amedeo Maiuri, 1924-1962 tarihleri arasında çalışmaları yönetmiş, çok yönlü bakış açısı, uzun görev süresi sayesinde bu dönem kazı çalışmalarının en aktif ve verimli dönemi olmuştur.”12 Spinazzola’dan devraldığı işi tamamlamış, 1. ve 2. Bölgeleri doğudan batıya tamamen ortaya çıkarmıştır. Asıl, amfi tiyatro ve büyük okul/ gymnasium )um tamamen ortaya çıkarılması, bu dönemin en önemli işleridir. Ayrıca Murat zamanında üstünde durulmuş olan şehrin duvarları konusu Maiuri tarafından ele alınmış ve tamamlanmıştır. Maiuri ve ekibi, önceki kazılardan arta kalan toprak yığınlarını alandan temizleyerek alanı kullanılabilir hale getirmiş ve büyük bir işi başarmıştır. Çalışmalarının en önemli unsurlarından biri de toprağı ve katmanları incelemek olmuştur. Bu dönemde fotoğraflama, harita ve birtakım krokiler oluşturma, raporlar hazırlama gibi belgeleme çalışmaları da yoğunluk kazanmıştır.

Fotoğraf 2 20. yy Pompeii kazı çalışmaları [pompeiisites.org]

Bu dönemde Mysteries Evi, Aşıklar evi, Proculus Evi, Nucerian kapısı yakınındaki nekropolis, büyük gymnasium ve bir çok ev daha ortaya çıkarılmıştır.

11 , 12 http://pompeiisites.org/Sezione.jsp?titolo=Excavations+under+the+Bourbons


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

4. GÜNÜMUZ VE POMPEII Pompeii antik kenti yaklaşık 45 hektarlık büyük bir arkeoloji alanıdır. Böylesine geniş bir alanın keşfi, kapsamlı ve tutarlı bir koruma yaklaşımının yanı sıra, titiz biz yönetim anlayışını da gerektirir. Her ne kadar teknik ve finansal sebepler günümüzde de tartışmaları ve koruma sorunlarının temelini oluştursa da esas problem çalışmaların organizasyon ve yönetim şeklidir. Geçmiş koruma çabaları, turizm odaklı ve acil tedavi şeklinde geliştiği için ve kapsamlı – sistemli bir organizasyon halinde yürütülmediği için başarısızlığa uğramıştır. 1972 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine kabul edilmesi ve 1996 yılında Dünya Anıtlar Fonu tarafından izleme listesine alınıp ve teknik – mali destek teklif etmesiyle birlikte Pompeii’nin önemi kavranmış ve bu durum koruma çalışmalarına ivme kazandırmıştır. “2010 yılında Gladyatör Evi yağmur suyunun etkisiyle yıkılmış, 2011 yılında kent surları büyük ölçüde bozulmuş ve tüm bunlar medyaya yansımıştır.” Medya farkındalık yaratmış ve koruma konusunda itici bir güç oluşturmuştur. Koruma konusunda hedeflere ulaşmak ve gelecekte bu konuda oluşabilecek sorunların önüne geçmek adına hükümet destekli projeler başlatılmıştır. Bunlardan belki de en önemlisi ‘ Büyük Pompeii Projesi’ ( orj. İl Grande Progetto Pompeii). olmuştur. “Bu proje 2012 yılında İtalya Hükumeti ve AB Komisyonu tarafından 5 13 Nisan 2012 tarihinde sunuldu.” İlk hedef olarak 2015 yılı belirtildi. Bu hedef tarihe kadar Pompeii’nin koruma ve turizm açısından geliştirilmesi ve elverişli hale getirilmesi odak noktası oldu. Geçmiş dönemlerdeki kayıt altına alma, güvenlik, hesap verme yükümlülüğü gibi idari problemler, yenileme ve koruma çalışmalarında karşılaşılan teknik problemler dikkate alınmaya çalışıldı. Bir diğer önemli proje ise, ICCROM gibi hükumetlerarası kuruluş tarafından da desteklenen ‘ Sürdürülebilir Koruma ve Pompeii ’( orj.Pompeii: Sustainable Preservation Project) projesidir

Şekil 10

Unesco-Pompeii sınır haritası [whc.unesco.org/]

“Yeni projelerde geçmiş dönemlerdeki ana sorunu oluşturan mali sektör ve idari otorite arasındaki iletişim problemi çözülmeye çalışılsa da finansal bozukluklar sonlandırılamamış, bu durum kamuya yansımış ve tartışmalar artmıştır. Oluşturulan ödeneklerin yerinde kullanılmadığı gerekçesiyle fonlar ara sıra durdurulmuştur.”14 Bu kadar değişken koşullar altında çalışmalar da aksamaktadır. 1977 – 1984 yılları arasında Pompeii arkeolojik çalışmalarında yer alan arkeolog Stefano De Caro, "Şehir o kadar çok kazıldı ki, düzgün bir şekilde korunamadı. Bu yüzden bazı bölümlerini tekrar gömmeliyiz. Mevcut yöntem işe yaramıyor ve bu şekilde devam edersek, Pompei'nin sonu gelecek demektir" diyerek durumun vehametini belirtmiştir

13 , 14 Planning Preservation In Pompeii: Revising Wall Painting Conservation Method And Management ,Jennifer L. Wollner,2013


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

5. KORUMA PROBLEMLERİ

Zayıf Restorasyon ve Koruma Çalışmaları “Spinozzola’dan başlayıp Abundanza’ya kadar devam eden restorasyonun gerek politikası ve iş ilişkilerinin zayıflığı gerekse paydaşların alanlarında uzmanlık sorunlarının olması birtakım problemler doğurmuştur.”15 Uzmanlık sorunlarıyla birlikte yanlış materyal kullanımı, hatalı yapım ve yenileme teknikleri bu problemlerin başında gelir. Meleager Evi’ne sonradan eklenen çatı strüktürü yanlış yapım tekniği sebebiyle kiremit ağırlığını taşıyamamış ve çökmüştür. Ayrıca bazı yapılara eklenen betonarme güçlendirme sistemlerinin beton kısımları sonradan dökülmüş, sonradan dökülmüş, çelik sistem açıkta kalarak havayla teması sonucu paslanmış ve zarar görmüştür. Yani yanlış koruma tekniği yapıya daha çok zarar vermiştir. Hem mevcut ve birbirinden ayrılmış parçaları hem de mevcut parçalara eklenmek istenen yeni elemanları birleştirmek için kullanılan harç, yanlış/kalitesiz malzeme seçimi sonucunda zamanla çatlamış, oluşan boşluğa su, yabancı madde, zararlı ot dolmasına sebep olmuştur. Kazı işlemleri sırasında yapılar ortaya çıkarılırken duvar üzerindeki resimsel elemanlar ( tablo, fresk, boyama vb. )ın ayrılarak çıkarılması ya da kendiliğinden çıkması sonucu, bu eserleri tekrar orijinal yerlerine tekrar işlemek amaçlı kullanılan birleştirici harç, eseri oluşturan orijinal sıvayla etkileşime geçerek çatlaklar oluşmasına sebebiyet vermiştir. Bu sebeple bu koruma yöntemi tüm duvarın zarar görmesine dahi sebep olabilmiştir. Mozaikler yanlış malzeme seçimleri sebebiyle ya da açığa çıkarıldıktan sonra korunmasız bırakıldıkları için çözülerek bozulmuş, sıvalar da çatlayıp dökülmüştür. “Herculaneum koruma projesi grubu ise Pompeii’de sürdürülene göre daha titiz bir şekilde ilerlemiştir. Örneğin, Telephus Relief Evi’nin yüzeylerinde bulunan boşluk ve çatlakları giderme amaçlı kullanılan sıva, orijinalinden daha açık tonludur ve böylece geri planda kalarak mütevazı bir duruş sergiler.”16

Zayıf Yönetim Şekli “Fiorelli’den bu yana ciddi anlamda kapsamlı bir çalışma yönetimi gerçekleştirilememiştir. Yapılan arkeolojik kazıların niteliğinden çok hızı önemsenmiştir. Sonuç olarak hatrı sayılır miktarda taşınabilir sanat eserlerinde ve yapılarda bozulmalar meydana gelmiştir.”17 Örneğin Amadeo Maiuri, 1924 yılınca Pompeii arkeolojik alanının şefi olmuş ve 1962 yılına kadar bu görevi devam ettirmiştir. Bu süreçte oldukça önemli keşiflerde bulunmuş ve onarımlarını gerçekleştirmiştir. Ancak 1962’de emekli olmasıyla birlikte bitirilemeyen işler yarım kalmış, 1. Ve 2. Bölgelerde kazılamayan alanlar bırakılmış, ortaya çıkarılan alanlar ise açıkta kalmıştır. Kapsamlı bir yönetim söz konusu olmadığı için alan şefinin görevini devam ettirememesi işleri de aksatmıştır. Bunun dışında, kazılan alanlar, ortaya çıkarılan bölümler, eserler ve yapılar, yapılan onarımlar, işlemler ve bozukluklar olması gerektiği gibi raporlanıp belgelenmemiştir. Bu ciddi bir sorundur çünkü böylesine büyük bir alanda iş takibi açısından belgeleme son derece önemlidir, yokluğu karışıklığa sebep olmaktadır.

15, 16, 17 Kay Francis of the Department of Archaeology at Sydney University: Issues of conservation and reconstruction


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

Pompeii antik kentinin korunması için hükümet ve uluslar arası kuruluşlarca fonlar ayrılmış, ancak bu fonlar zaman zaman kesintiye uğramış, verimli kullanılamamıştır. Sonuç olarak kaynak yönetimi sorunu ortaya çıkmıştır. Bu gibi büyük işlerde yönetim ve finansal destek oldukça önemlidir anca bu iki alanda meydana gelen aksaklık, idare ve mali mercii arasındaki iletişim kopukluğu en önemli sorunlara sebep olmuştur.

Doğal Sorunlar Kalıntıların açığa çıkması, tarihi bilgi birikimine katkı oluşturması bakımından her ne kadar önemli de olsa, yerin altında bu kadar uzun süre kendi halinde korunmuş bu kentin gün yüzüne çıkması hassas yapısına zarar vermektedir. Her ne kadar insan eliyle bu durum engellenmeye çalışılsa da önceki başlıklarda bahsedilen sebepler ve mali açıdan oluşan zorluk sebebiyle durumun önüne geçilememektedir. Kalıntılar açık hale gelerek yıkım ve bozulmaya karşı savunmasız hale gelmektedir. Kazı ve ortaya çıkarılan eser hızıyla korunma hızı birbirine eş gitmediği için de birçok eser korunaksız kalmaktadır. Kent duvarları açığa çıkarılmış, ancak oldukça geniş yüzeyler oldukları için koruma çabaları hız bakımından yetersiz kalmıştır. “Örneğin, sahilde insan iskeletleri açığa çıkarılmış, bu hayli zaman almış, fonun 18 kesilmesiyle birlikte işlem yarıda bırakılmıştır.” Sonuç olarak eserin ortaya çıkarılması tamamlanmış anca havayla temas halinde korunaksız olarak varlığını sürdürmeye çalışmıştır.

Fotoğraf 3 Mysteries evi freskleri

Fotoğraf 4 fresklerin canlandırılması sonrası

Pompeii kenti şehrin zengin kesiminin ilgi odağı olduğu için estetik ve sanat anlayışı da gelişmiş, bu sebepten oldukça fazla resim, heykel, obje, fresk gibi ürünler ortaya çıkmıştır. Yapılan arkeolojik çalışmalar boyunca da birçoğu gün yüzüne çıkarılmıştır. Ancak açıkta ve korumasız kaldıkları müddetçe güneş ışığının etkisiyle solmuş ve orijinal renkleri zarar görmüştür. Sadece renkleri değil, kimyaları da zarar görmüş ve bulundukları duvardan dökülmüş ve sökülmüşlerdir. Doğal ışık dışında fotoğraf flaşları da bu hassas eserlere zarar vermiştir. Bu problemler de çözümsüz değildir. “Eski bir takım metotların yanında yeni uygulanan koruma ve canlandırma teknikleri ( alüminyum – plastik kullanımı gibi ) de eserleri kurtarabilmektedir”.19 18 Conservation in the Shadow of Vesuvius: a Review of Best Practices – World Monuments Fund 19 Kay Francis of the Department of Archaeology at Sydney University: Issues of conservation and reconstruction


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

Pompeii, zengin tarım arazileri üzerinde kurulmuş olduğu için bitki ve hayvan unsurları da zarar oluşturabilmiştir. Zararlı otlar, yapıların iskeletleri ve harçları arasında varlık göstererek duvarlardaki eserlerin dökülmesi, harcın çatlayıp bağlayıcı özelliğini yitirmesi gibi sorunlar yaratmaktadır. Bunun dışında sokak hayvanları, özellikle köpekler, 1980 yılına kadar serbestçe arkeolojik alanda dolaşabilmiş, ayak izlerinin oluşturduğu darbeyle zemine zarar vermiştir.

Fotoğraf 5 Yapılar ve bitki sorunu

Turizm Sorunları “Pompeii, uluslararası turizm noktalarından biri olup her yıl yaklaşık yarım milyon ziyaretçi tarafından ziyaret edilmektedir.”20 Bölgede turizm için yapılandırma olmaması, dolaşım amaçlı özel yolların parkur ve platformların bulunmaması sonucu zaten tüf ve kireç taşı gibi yumuşak malzemeyle kaplı halde olan tarihi yollar üzerinde aşınmalar gerçekleşmiştir. Bu aşınmalar sonucu yer altı sistemleri görünür hale gelmekte, döşenmiş borular açığa çıkmaktadır. Bu aşınmalar sonucu orijinal yolların yükseklik seviyeleri düşmüştür. Bunun dışında, bölgeyi ziyaret edenlerin kasti olarak verdikleri zararlar da mevcuttur. Sütunların devrilip üzerine çıkılması, tarihi yapıların duvarlarına grafitti gibi çalışmaların yapılması, bazı taşınabilir heykel, nesne gibi eserlerin çalınması, duvardaki fresklerin sökülmesi gibi aslında oldukça ciddi zararlarla tahrip edilmektedir.

Fotoğraf 6 aşınmayla ortaya çıkmış

Fotoğraf 7 Kalıntı duvarlarındaki graffiti gibi

altyapı sistemleri [Issues of conservation and reconstruction]

zararlar [Issues reconstruction]

of

conservation

and

20 Kay Francis of the Department of Archaeology at Sydney University: Issues of conservation and reconstruction


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

6. SONUÇ Pompeii, Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla birlikte yerin altına gömülü olarak yaklaşık 1500 yıl boyunca kayıp halde kalmış, 16. Yy.da yeniden keşfedilmiştir. Tüm bu zaman boyunca şehir, patlama anındaki hayatı dondurulmuş bir görüntü halinde günümüze getirmiş, bu sayede Roma yaşantısı, mimarisi, toplum yapısı, idari yapısı, felaket ve etkileri gibi birçok konuda canlı bir bilgi kaynağı olmuştur. Esasında sahip olduğu bu özelliğiyle tarihe önemli bir katkı sağladığı ve sağlayacağı aşikârdır. Ancak yapılan arkeolojik kazı ve koruma çalışmaları birbiriyle paralel gidememiş, koruma çalışmaları yetersiz kalmıştır. Bu durum sonucunda kentin ortaya çıkarılan bölümleri, binalar, freskler, heykeller, nesneler, olması gerektiği gibi korunamamış, hassas yapıları zarar görmüştür. Her ne kadar önemli işler çıkarılmış olsa da koruma çalışmalarının en büyük handikabı yönetim ve mali problemlerdir. Kapsamlı bir yönetim organizasyonu oluşturulamamış, parça parça ve verimsiz çabalar bu antik kenti olması gerektiği gibi koruyamamıştır. Bu durum görüş farklılıklarını da beraberinde getirmiş, bir kesim kazıların devam etmesini, çıkarılacak her eserin yeni bir bilgi olduğunu öne sürmüş; diğer bir kesim kazıların kente daha çok zarar verdiğini ve durması gerektiğini savunmuştur. Ancak durumun tarihsel ve arkeolojik önemini bir tarafa koyarsak, bölgenin ekonomisine katkı sağlaması yönünden oldukça güçlü bir turistik yönü vardır. Bu özelliği kenti hem kalkındırmakta, hem de koruma yönünden en büyük zarar unsurlarından birini oluşturmaktadır. Sonuç olarak korumaya yönelik ‘Büyük Pompeii Projesi’, ‘ Sürdürülebilir Pompeii’ gibi kapsamlı çalışmalar yürütülmekte, ancak hala yönetim ve finansal sorunlar tartışılmaktadır. Tarihsel açıdan bu denli önemli bir kalıntı, tüm ekonomik beklentiler bir yana koyulup manevi ve kültürel değeriyle göz önüne alınmalı ve korumanın bu nedenle önemli olduğunun farkına varılmalı ve harekete geçilmelidir.


Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Mimarlık

Pompeii Antik Kenti Kazılar ve Koruma Sorunları

7. KAYNAKÇA : [1] Arthur, Paul

1986.

Problems of the Urbanizaion of Pompeii: Excavations

1980-1981 , Salento Üniversitesi [2] Francis, Kay, Issues of conservation and reconstruction, Sydney ÜniversitesiArkeoloji bölümü [3] World Monuments Fund , Conservation in the Shadow of Vesuvius: a Review of Best Practices

[4] Wolner, Jennifer, Planning Preservation In Pompeii: Revising Wall Painting Conservation Method And Management 2013

[5] Cantarella E , Jacobelli L. A Day In Pompeii ,2003

[6] www.pompeiisites.org [7] en.wikipedia.org/wiki/Pompeii

[8] en.wikipedia.org/wiki/Conservation_issues_of_Pompeii_and_Herculaneum

[9] http://www.pompei.it/pompeii/history-pompeii-excavations.htm [10] http://www.pompeii-sustainable-preservation-project.org/


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.