11 minute read
Serdar ÖZBAY
40’ıncı yılını kutlayan Elkon, Türk gemi inşa sanayine kattığı ilklere bir yenisini daha ekledi. Norveçli bir armatör için üretilecek elektrikli feribotta baştan sona tüm elektrik projeleri ilk kez Norveçli bir elektrik firması yerine bir Türk firması olan Elkon tarafından tasarlanıp uygulanacak. Gelişme ile ilgili Elkon Yönetim Kurulu Üyesi ve Dizayn - Projeler Koordinatörü Serdar Özbay ile konuştuk.
Advertisement
Serdar ÖZBAY - Elkon Yönetim Kurulu Üyesi ve Dizayn- Projeler Koordinatörü
Norveç ve Türkiye arasında son yıllarda çok önemli projelere imza atılıyor değil mi?
Elkon, Türk gemi inşa yan sanayinin en önemli markalarından biridir. Bizler yan sanayinin gelişimi adına büyük bir adım attık. Ama öncesinde size bu noktaya nasıl geldiğimizi anlatalım. Römorkör imalatı dışarıda tutulacak olursa, Türk gemi inşa sanayi önemli bir oranda Norveç’ten gelen siparişlerle dönüyor. Yurtdışından sipariş verilen gemilerin çoğunluğu Norveç’ten geliyor. Norveç’ten verilen siparişler içinde 3 gemi tipi ön plana çıkıyor. Bunlardan birincisi Yolcu ve Mobil tekerlekli ürünleri taşıma kabiliyeti olan feribotlar. İkincisi okyanus balıkçı gemileri, üçüncüsü de deniz çiftliği gemileri (Akuakültür gemileri) son dönemde de yolcu gemileri ile siparişler oluştu.
Bu siparişlerin temelinde yatan felsefe değişimi nedir?
Buna dekarbonizasyon akımı diyebiliriz. Norveç için inşa edilen gemilerde bu felsefe kendini gösteriyor. Tamamen yenilenebilir kaynaklardan elde edilmiş elektriği, gemilerde tahrik gücü olarak kullanmak tüm dünyada özendirilen ve ulaşılmak istenen bir hedef. Norveç bu hedefi ilk hayata geçiren ülke oldu, Norveç’ten son 4 yılda gelen tüm feribot siparişlerinde bu konsept çok öne çıkıyor. Bu feribotlar ya düşük NOx/SOx salınımlı LNG tüketiyor, ya da tamamen karadan şarj edilen bataryalarla tahrik ediliyorlar. 2017 yılından bu yana Türkiye 40’a yakın bu şekilde feribot inşa etti. Çoğunluğu Norveç olmak üzere İtalya’dan, İngiltere’den ve Estonya’dan da bazı siparişler oldu. Bu tür gemilerde Türkiye, Norveç’in en büyük pazar payına sahip. Başka ülkelerde de denemeler yapılıyor. Mesela Romanya’da kabuğu yapılıp, Polonya’da yapılanlar var.
İşbirliği modeli nasıl şekilleniyor?
Hibrit ya da saf batarya tahrikli feribotların elektrik projelerini, Türk olmayan veya Türkiye’de olmayan elektrik firmalar üstleniyordu. Norveç’ten gelen bu siparişleri Siemens, ABB, Kongsberg, Vard Electro ve Norwegean Electric System gibi yabancı firmalar bu konseptte kontrat imzalamayı başardılar. Bu durum büyük firmalar için başarı olsa da, tersanelerimizi olumsuz etkiliyordu. Yani tersanelerimiz için zor bir durum oluşuyor. Armatör, elektrik sistem entegratörünü, kara entegrasyonu ve proje tecrübeleri dolayısıyla seçmek istiyor, bu da Türk tersanesinin seçeneklerinin azalmasına sebep oluyordu. Bu durum tedarikçi firmaların elini güçlendirdiği gibi hem yerel katkıyı düşürüyor, hem de proje süresince koordinasyonu zayıflatıyor,
sonunda da devreye alma sırasında yüksek servis maliyetleri yaratıyordu.
Elkon son yıllarda katma değerli üretim ve inovasyon çabaları ile fark yaratan bir şirket oldu. Bu sorunları aşarak, yan sanayiye örnek olacak bir başarıya imza attınız sanırım.
İlk olarak dizel elektrik tahrikli projelerde olan deneyimimiz sayesinde hibrid feribotu elektrik sistem entegratörü olarak bu zinciri 2016 kırdık. Saf batarya tahrikli gemilerde ise 2020 yılı Nisan ayında değerli iş ortağımız Sefine Tersanesi’nde inşa edilecek NB 44 inşa numaralı 30 araçlık feribotun elektrik tahrik sistem entegratörlüğünü alarak yine bir ilke imza attık. Bu hem elkon için hem de Türk gemi inşa sektörü için bir dönüm noktası olmasını temenni ederim. Bu projede Sefine Tersanesi’nin çok büyük gayret ve desteğini gördük. Sadece bu proje için değil bundan önceki projelerde de bu desteği hissettik. Değerli tersanemizin iş geliştirme, proje, satın alma, inşa zinciri ile yakaladığımız uyum sayesinde bu ve bundan önce oluğu gibi referans projeler ortaya çıkaracağımızı düşünüyorum.
Elkon’un bu başarıyı elde etmesindeki en büyük gücü nedir?
Ülkede yaratılan katma değer çok önemlidir. Ülkemizin avantajlarını ve dezavantajlarını biliyoruz en büyük gücümüz insan kaynağımız, bu cevher doğru işlenirse, ülkede o kadar çok katma değer sağlarsanız ve ülkenin gelişmişliğine ve refah seviyesine etkisini hissedersiniz. Çünkü bu bir zincirdir, katma değerli eğitim, katma değerli insan, o da katma değerli üretim getirir. Bu bağlamda elkon bir eğitim kurumu, katma değerli insan yuvası ve katma değerli bir üretim merkezidir.
O zaman biraz da Elkon’un kuruluş sürecinden ve faaliyet alanlarından bahseder misiniz?
Yaşıtım Elkon, 1980 yılında kuruldu, marin elektrik hizmetleri veren markalaşma yolunda güçlü bir firma haline geldi. Sadece Türk tersanelerinde değil, Avrupa’da Romanya, Sırbistan, İspanya, Polonya gibi ülkelerdeki projelere de yoğunlaştık; Azerbaycan, Türkmenistan’da, Birleşik Arap Emirlikleri ve Çin’de de projeler yürütüyoruz. Elkon şu anda 6 ülkede aktif 15’ten fazla gemiye, elektrik mühendisliği ve nitelikli ürün sağlıyor.
Donanımlı bir ekibe sahip olduğunuzu biliyoruz. İnsan kaynakları politikanızdan söz eder misiniz?
Bugün ulaşmış olduğumuz kalite, başarı ve sektördeki yerimizi benim de içinde buGemi inşa sanayimiz savaş gemilerimizi ve en kompleks teknolojileri içeren gemileri üretebilecek seviyede, bu sadece kabiliyeti var demek değil diğer ülkelerin ürünleri ile rekabet edebilir şekilde yaptığı için bunu sürdürebilir olarak ve yükselen bir ivme ile yapıyor.
lunmaktan gurur duyduğum istikrarlı bir şekilde ekip olarak çalışmayı özümsemiş, tecrübe ve dinamizmi harmanlamış ekibin çalışmalarına borçluyuz. Amacımız, Birlikte başarma hissini, insan ve doğa odaklı olma fikrini çalışanlarımıza, müşterilerimize ve paydaşlarımıza aktarmaktır.
Bu süreçte izleyeceğimiz yol; gerek ailemize yeni katılan istek ve üretkenlikleri yüksek çalışanlarımız ile bugünlere gelmemizde emeği geçen çalışanlarımızın motivasyon ve tecrübelerini harmanla
mak, sinerji yaratabilen, takım çalışmasına yatkın, ekip ruhunu anlayabilen ve kaynakları verimli kullanan çalışan profili ile oluşturmaktır.
Bunun için, açık kapı yaklaşımımız var, bu iki yönlü bir yaklaşım, çalışanları herhangi bir soruları, endişeleri ya da işyerindeki sorunlara dair bir fikri olduğunda yöneticinin kapısını çalmaya teşvik ediyoruz ayrıca açık pozisyonlar için öncelikle iç değerlerimiz olan çalışanlarımıza odaklanıyoruz.
Çalışanlarımızı yüksek performansa ulaştırmak için çalışma habitat kurmak, gerekli eğitimleri almalarını sağlamak, örnek katkı ve davranış sergilediği durumları da etkin bir ödüllendirme sistemi ile desteklemek, gelişim ve kariyer haritalarını desteklemek te sürdürülebilir bir düzen sağlıyor.
Yurtdışındaki ofisleriniz ve iş birliklerinizle ilgili bilgi alabilir miyiz?
Norveç’ten Türk ve yabancı tersanelere gelen talepler çerçevesinde, Norveç satış ve satış sonrası servis firmamız olan elkoNorge firmasını hayata geçirdik. Çözüm ortaklarımız ile Norveç’in güney batı kıyısındaki Kristiansand’dan kuzey batısındaki Trondheim şehrine kadar olan bölgede kadar 24 saat içinde garanti hizmeti verme olanağına kavuştuk. Dijital teknoloji kullanıldığı ve çoğu zaman da gemi adamlarının bu sistemlere alışmaları zaman aldığı için 24 saatten kısa bir sürede garanti servisine gitmek önem kazanmaktadır. Özellikle feribotlarda kullanılan bataryalı elektrik sevk sistemleri için bu servis son derece önemlidir. Çünkü fiyortlarla kaplı o bölgenin ana taşıma hizmetini yapan bir feribotun nedeni ne olursa olsun servis dışı kalması, hem feribot işletmecisini hem de yerel halkı güç durumda bırakmaktadır.
Gemi inşa sektörünü nasıl görüyorsunuz?
Ülkemizin dünyada denizcilik konusunda ilk onda yer almasına karşın hala büyüklüğü ve kapasitesi ile orantılı yerini tam alamadığı söylenebilir. Ancak gemi inşa sektörümüz, Avrupa’nın en çevik, gelişmiş, esnek, rekabetçi ve kabiliyetli sektörlerinden biridir. Durum böyle olunca gemi inşa sanayinde faaliyet gösteren firmalarımız yönlerini daha çok dışarıya çevirmiştir.
Gemi inşa yan sanayinde sizin gibi güçlü markaların olması, Türkiye gemi inşa sanayinde ne gibi avantajlar sağlar?
Gemi inşa sanayimiz savaş gemilerimizi ve en kompleks teknolojileri içeren gemileri üretebilecek seviyede, bu sadece kabiliyeti var demek değil diğer ülkelerin ürünleri ile rekabet edebilir şekilde yaptığı için bunu sürdürebilir olarak ve yükselen bir ivme ile yapıyor. Türk Gemi inşa sanayinin kabiliyetlerini tüm dünyada kabul görmüş durumda, profesyonel destekle markalaşma süreci yürüten bir örnek var mı bilmiyorum ama markalaşma yönünde ilerleyen ve bunun için yılmadan amatör ruhla müşteri memnuniyeti odaklı olarak marka yaratma sürecinde olan bizde dahil sektör firmaları ve tersanelerimiz var. Markaya olan bağlılık bir ürüne olan bağlılıktan daha sağlamdır ve gerçekçidir. Ortaya çıkardığımız ürünü sağlayabilecek başka firmalar çıkacaktır ve müşterimiz de uygun fiyatlı olduğunda başka bir ürüne yönelebilirler; ancak marka algısı yaratmak bu noktada devreye girer. Bir marka yaratıldığında insanlar ürünlerinin fiyatının yanına, marka algısının verdiği güveni, iyi tecrübeleri, alacağı kaliteyi bilmesini de fiyatın karşısındaki teraziye koyar, ömür boyu süren kazan-kazan ilişkisi oluşmasını sağlar. Ürüne odaklanmak ve bunun yanında markalaşma uzun vadede ayakta kalmanın anahtarıdır.
Savunma sanayiine yönelik çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Yabancı donanmalara ne tür işler yaptınız?
Elkon yerli savaş gemileri yapılması vizyonu ortaya konduktan sonra bu vizyonda yerini aldı. Başlangıçta askeri projeler bizim için birçok meydan okuma içeriyordu, proje yönetimini, bilgi güvenliğini, belgelendirme sistematiğini, doğrulama süreçlerini askeri standartlara taşımak ve bunun yanında yerli katkı payını artırmamız bekleniyordu. Sonunda bu istekler yeni kabiliyetler kazanmamızı sağladı. Bu kabiliyetlerin yurtdışında da karşılığı olduğunu gördük. Yurtdışı askeri projelerde bulunmak oldukça zor fakat referansımızın Türk donanması olması kapıların bize açılmasını kolaylaştırdı. Şimdiye kadar Türk donanması yanında Türkmenistan, Kuveyt, Kolombiya donanmalarına hizmet verdik ve vermeye devam ediyoruz.
Ares Tersanesi Arkeolojik Araştırma Gemisi Bağışlayacak Antalya Valisi Münir Karaloğlu, yapımına başlanan 38 metrelik arkeolojik araştırma gemisinin Akdeniz Üniversitesine bağışlanmasıyla ilgili protokolü imzaladı.
Valilik makamında gerçekleşen Gemi Protokolü İmza törenine Vali Münir Karaloğlu, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mustafa Ünal, Akdeniz Sualtı Kültür Mirası Araştırmaları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hakan Öniz ve Ares Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Kalafatoğlu ve beraberindeki heyet katıldı. Gemi imza protokolü töreninde Ares Tersanesi yöneticilerine teşekkür eden Vali Karaloğlu, “Antalya, 650 kilometre sahili olan bir deniz şehri. Türklerin denizle buluştuğu, denizcilikle buluştuğu bir şehir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Antalya’yı fethiyle başlayan, Alanya’yı fethiyle devam eden bu süreçte, tersanecilik Antalya’mızın genlerine girmiştir. Şimdi Antalya’ya su altı arkeolojisini de ilave etmeye çalışıyoruz. Akdeniz Üniversitemiz artık su altı arkeolojisinin önemli merkezlerinden birisi haline geliyor. Bu çok önemli bir şey. Dünyada da su altı arkeolojisi gelişiyor.
Antalya merkezli Ares Tersanesince Umman Sahil Güvenlik Komutanlığı için üretilen iki bot, denize indirildi.
Yüzde yüz milli sermayeli tersane olarak Türkiye’den Umman’a askeri gemi ihracat projesini geçen yıl hayata geçirdiklerini aktaran Tersanenin genel müdürü Utku Alanç, Umman Sahil Güvenlik Komutanlığı ile imzalanan sözleşme kapsamında geçen yıl üretim faaliyetine başlanan 14 Ares 85 Hercules Süratli Devriye Botu’nun ilkini bu yılın başında teslim ettiklerini dile getirdi. Yaklaşık üç yıl sürecek proje çerçevesinde ikinci ve üçüncü botları da tamamladıklarını vurgulayan Alanç, “İkinci ve üçüncü botlar, birkaç gün önce Antalya Serbest Bölgesi’nde denize indirildi. Kalifikasyon testlerinin tamamlanmaAkdeniz Üniversitemizin elinde artık bir araştırma gemisi var. Su altı arkeolojisinde kullanabileceği, içerisinde basınç odasının da olduğu bir gemi mutlak ihtiyaçtı” ifadelerini kullandı.
Uluslararası Projelerde Kullanılabilecek
Ares Tersanesi’nin Antalya’nın ve Türkiye’nin önemli bir değeri olduğunu vurgulayan Vali Karaloğlu, “Ares tersanesinin su altı arkeolojisinin gelişmesine önemli bir katkı sunmak isteyeceklerini düşünerek bu teklifi kendilerine ilettik. Bizi kırmadılar ve kabul ettiler. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. İnşallah geminin geri kalan kısmı da en kısa sürede tamamlanacak. Okyanusu geçme özelliği ile uluslararası başka projelerde de sının ardından botlar, gelecek ay Umman’a teslim edilecek.” dedi.
Botlar 55 deniz mili sürate ulaşabiliyor
Alanç, botların Umman ve Basra Körfezi’nde silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, yasa dışı göç faaliyetlerinin önlenmesi ve kritik sahil tesislerinin korunması amacıyla kullanılacağını belirterek, Ares 85 Hercules Süratli Devriye botlarının 55 kullanılabilir. Akdeniz’de bizim bilgimiz dışında Osmanlı batıkları yağmalanıyor. Onlara müdahale etme amacıyla da kullanılabilir. Memleketimiz için her bakımdan faydalı bir iş olacak. Üniversitemiz de araç gereç bakımından güçlenmiş olacak” dedi.
Dünyanın İkinci Büyük Arkeolojik Araştırma Gemisinin Özellikleri
38 metre uzunluğu ve her türlü okyanus sularını geçebilme özelliğiyle dünyanın ikinci büyük arkeolojik araştırma gemisi olma özelliği taşıyan geminin, Atık su kapasitesi 3800 litre, tatlı su kapasitesi 8000 litre. Ayrıca 60 bin litre yakıt kapasitesiyle yakıt ikmali yapmadan 6 bin deniz mili yol alabiliyor ve 14 deniz mil servis hızına
Ares’ten Umman’a Sahil Güvenlik Botu
ulaşabiliyor. deniz mili sürate ulaşabildiğini belirtti.
Üzerinde uzaktan komutalı, otomatik silah sistemi bulunan botlar, askeri radar, elektro optik ve gece görüş sistemlerine de sahip. Ayrıca korsanlıkla mücadele kapsamında büyük gemilere yanaşma (boarding) ve özel harekat personeli çıkarmak amacıyla kıç güvertesinde bir adet yüksek süratli RHIB bot bulunuyor.
SEKTÖRDEN
Kovid-19, Türkiye’nin Yüzer Enerji Gemilerine Talebi Artırdı Karadeniz Holding’e ait yüzer enerji santrallerinin afetlerle çalışmaya uyumlu olduğunu dile getiren Harezi, salgının yüzer santrallerin ülkeler için önemini ortaya koyduğunu söyledi.
Karpowership Ticaret Grup Başkanı Zeynep Harezi, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde yüzer enerji santrallerine (powership) talebin arttığını belirterek, “Afrika ve Orta Doğu’da 2 ülkeye 400’er megavatlık yüzer enerji gemimizi çok kısa sürede göndermek üzere kontrat görüşmelerimiz sürüyor. Asya, Afrika ve Latin Amerikada 10 ülkeyle daha toplamda 2 bin 500 megavat kapasiteli yüzer enerji gemisi tedariki için görüşüyoruz.” dedi.
Harezi, yaptığı değerlendirmede, Kovid-19 salgını sürecinde aldıkları önlemler ile üretimlerinde düşüş olmadığını, ancak personelin hareketliliği ve gümrük işlemlerinde bazı zorlukların yaşandığını ifade etti.
Harezi, anahtar teslim kurulumla ülkelerin enerji ihtiyaçlarını kısa sürede Balıkesir’in Bandırma ilçesinde, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi (BANÜ) Denizcilik Fakültesi bünyesinde Deniz Bilimleri Öğrenme Merkezi kuruldu. Üniversitenin Edincik Yerleşkesi’nde, iş adamı Osman Kocaman’ın da katkılarıyla 250 metrekarelik alanda faaliyete geçen tesiste, deniz balıklarından oluşan Marmara Akvaryumu ve Denizcilik-Balıkçılık Müzesi, derslikler, Su Sporları Merkezi de yer alıyor.
“Çocuklarımızın hayal dünyalarını genişletebiliriz”
BANÜ Rektörü Prof. Dr. Süleyman Özdemir, yaptığı açıklamada, merkezin halkın karşılayabilen yüzer enerji santrallerinin kolaylıkla şebekeye bağlanabildiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Kara santrali inşa etmek bugün çok daha zor hale geldi. Proje finansmanı, inşaat malzemesi tedariki gibi süreçlerdeki zorluklar ciddi belirsizlikler oluşturuyor. Bu da ülkeleri daha hızlı ve kesin çözümler alabilecekleri ürünlere yönlendiriyor. Sadece elektrik hattına bağlanarak çalışabilen yüzer enerji gemilerimizin daha fazla değer kazanacağını düşünüyoruz. Bu kapsamda, geçen hafta Gambiya ile 36 megavatlık yüzer santralimiz için kontrat uzatım anlaşmasını video konferans ile müzakere ederek imzaladık. Yaz aylarında özellikle evlerde kalınması ve klima kullanımından dolayı enerji talebi artacak bir ziyaretine açık olacağını söyledi. Merkez yerleşke ya da Edincik Yerleşkesi’nde Hollanda’nın başkenti Amsterdam’daki “Corpus Museum” tarzında bir sağlık müzesi kurmayı da hayal ettiklerini belirten Özdemir, “Corpus Museum gibi, vücut organlarının aşırı büyütülerek Orta Doğu ülkesi çok acil gemi talebinde bulundu. Bu ülkeyle kontrat görüşmelerimizi yapıyoruz. Biri Afrika, diğeri Orta Doğu’da olmak üzere, 2 ülkeye 400’er megavatlık yüzer enerji gemimizi çok kısa sürede göndermek üzere kontrat görüşmelerimiz sürüyor. Bir Latin Amerika ülkesiyle de bu süreçte 120 megavatlık bir yüzer santral için görüşüyoruz.”
Bunların kısa sürede tamamlanacak projeler olduğunu dile getiren Harezi, “Asya, Afrika ve Latin Amerika’da 10 ülkeyle daha toplamda 2500 megavat kapasiteli yüzer enerji gemisi tedariki için görüşüyoruz, fakat bu projelerin kontrat müzakereleri biraz daha uzun sürebilir.”
diye konuştu. sergilendiği ve insan vücudunun içine doğru bir seyahatin gerçekleştirilebildiği bir sağlık müzesi yapabilirsek ilköğretimden üniversite öğrencisine kadar çocuklarımızın bilime, özellikle sağlık bilimine olan ilgisini çekebilir, hayal dünyalarını genişletebiliriz” dedi.