..
Ozgür
Aylık Bağımsız Yerel Dergi
Bağcılar Sayı:2 Ocak 2014
ISSN: 2148-1334
KUR’AN’DA ‘LANET’ VAR MI? CHP Bağcılar’da Seçmene Göre Aday Planı Tüzel: ‘Bu zihniyetle süreç ilerlemez’
Lokman Çağırıcı: ‘Bağcılar’da 250 bin konut dönüşecek!’
..
Ozgür ozgurbagcilar@yandex.com ‘Bağcılar’da 250 bin konut dönüşecek!’
Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, ilçedeki 250 bin konut ve işyerinden 175 bin adedinin kentsel dönüşüme tabi tutulacağını, ilk etapta 24 bin konutun yenileceğini söyledi.
Bağcılar ŞİİRİN ŞAİRLERİ, ŞAİRLERİN ŞİİRİ [2]
Yeni Keşfedilen Sıats Meekerorum T-Rex’ı Bile Korkutuyordu!
‘Hayatımıza girdi, oldu davamız/ bizimle ölümsüz Kawalarımız/ onlar Seîd, Rizo ve Bedir-Xan/ onlar Qadi, Mahmûd ve Barzan/ bizlerle yaşayan…’
Yeni keşfedilen dinozor türünün, Kretas Dönemi’nin sonlarında en büyük dinozor olan tironozorlara bile baskın gelen bir türü temsil ettiği belirtildi.
Sayfa 20-21
Sayfa 6
Öğretmenler: Anayasa’da “Türkiye Vatandaşlığı” yazsın!
İÇİNDEKİLER
Sayfa 31
Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: KUR’AN’DA ‘LANET’ VAR MI?
Deniz SARI
Sayfa Tasarım: Erhan Şeker
Yönetim Yeri:
Türkiye genelinde öğretmenlere uygulanan bir anketten ilginç sonuçlar çıktı. Ankete katılan öğretmenlerin % 70’i Anayasa’da “Türkiye Vatandaşlığı” yazılmasını önerdi. Sayfa 15
Kur’an’da “lanet” kelimesi 26 yerde geçer. Bunları tek tek incelediğimizde “ davranış” ile ilgili olduğu görülür. Sayfa 26
Avatar’ın devamı Yeni Zelanda’da çekilecek
Güneşli Mah. Evren Cad. 11/1 Sk. No:16 D:2 Bağcılar / İstanbul Gsm: 0545 695 39 85 e-mail: ozgur.bagcilar@gmail.com ozgurbagcilar@yandex.com
Baskı:
Öz Karacan Matbaa Evren Mah. Gülbahar Cad. No:62/C Güneşli-Bağcılar / İstanbul 0212 630 82 38
Yayın Türü:
Süreli Yerel Yayın, Aylık, Türkçe
Yönetmen James Cameron, Avatar’ın devamı niteliğindeki üç filmi Yeni Zelanda’da çekecek.
Sayfa 22
Dergideki yazıların ve çizimlerin yayın hakları saklıdır. Sorumluluğu yazarına / çizerine aittir.Dergideki haber, yazı ve görsellerin izin alınmadan, kaynak gösterilse bile alıntı yapılamaz. Reklamların yasalara uygunluğu reklam verenin sorumluluğundadır. Dergimizin çalışanları gönüllülük esasına göre çalışmaktadır.
GÜNCEL
Çevre Bakanlığı’nın İstanbul’un Risk Haritasında Bağcılar’da var! Riskli alanlarda yürütülecek ‘kentsel dönüşüm’ konusunda en dikkat çeken yerlerin başında Gaziosmanpaşa ile Bağcılar İlçeleri geliyor.
Ç
evre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul’un riskli bölgelerinin ayrıntılı haritasını çıkardı. Haritada hangi ilçede hangi semtlerin riskli olduğu tek tek belirtiliyor. Bu bölgeler en kısa sürede kentsel dönüşüme uğrayacak.
Bilanço çıkarıldı
17 Ağustos büyük Marmara Depremi’nden sonra özellikle megakent İstanbul ve çevresinde yürütülen Kentsel Dönüşüm çalışmaları aralıksız devam ediyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde
4 - Özgür Bağcılar. Ocak 2014
yürütülen çalışmalar da bir aşama daha kaydedildi. İstanbul Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü, ‘İstanbul İli Riskli Rezerv Alanları Dağılım Haritası’ hazırladı. Haritada megakent ölçeğinde belirlenen riskli yerler ile kentsel dönüşüm yapılacak alanların bilançosu çıkartıldı.
Dikkat çeken ilçeler!
Uzun zamandır yürütülen çalışma sonucunda İstanbul’da ilçe ve mahalle bazında riskli bölgeler belirlenerek kentsel dönüşüm uygulanacak alanlar haritalandı.
İstanbul’da riskli alanların büyük bir bölümü Avrupa yakasında yer alıyor. Riskli alanlarda yürütülecek ‘kentsel dönüşüm’ konusunda en dikkat çeken yerlerin başında Gaziosmanpaşa ile Bağcılar ilçeleri geliyor. Bu ilçelerde kentsel dönüşüm için ayrıntılı projeler hazırlanarak hayata geçirilmeye başlandı.
Bakanlık, düğmeye bastı!
İstanbul Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü, haritada riskli alan olması nedeniyle yeniden yapılandırılacak bölgelerde oturanların bu süre zarfında geçici olarak taşınacağı rezerv bölgeleri de belirtiyor. Buna göre İstanbul’un Arnavutköyve Başakşehir ilçeleri yeni yerleşim alanları olarak öne çıkan bölgeler. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü tarafından hazırlanan harita doğrultusunda çalışmalar en kısa sürede başlayacak.
GÜNCEL
‘Bağcılar’da 250 bin konut dönüşecek!’
Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, ilçedeki 250 bin konut ve işyerinden 175 bin adedinin kentsel dönüşüme tabi tutulacağını, ilk etapta 24 bin konutun yenileceğini söyledi.
B
ağcılar’da 8 mahallede kentsel dönüşüm alanlarının tespit edildiğini, bu alanlarda 8 bin bina 24 bin konutun dönüştürüleceğini belirten Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, “İlçemizde 250 bin bağımsız bölüm var. Bunun yüzde 70’ini dönüştürmek zorundayız. Yani 175 bin konut ve işyeri önümüzdeki 20 yıl içinde dönüşecek. Kentsel dönüşüm olmazsa olmaz projemizdir. Bağcıların cefasını çekenler, sefasını da sürecek” dedi. Çağırıcı, şunları söyledi: “Kentsel dönüşüm kapsamında, konut, iş merkezleri ve prestij alanlarının planlarını hazırladık. Dönüşüm projesi, planlı ve programlı olarak devam ediyor. İyi bir analiz sürecinin ardından kentsel dönüşüm alanları ilan edildi. İstanbul’da ilk kez Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nü biz kurduk. 6306 sayılı kanunun da çıkmasıyla kentsel dönüşüm projesi hız kazandı. Riskli alanlarda yeniden planlama çalışması yapıp, şehircilik ilkelerine 6 - Özgür Bağcılar. Ocak 2014
uygun ada bazlı altyapı da düşünülerek yeni projeler üretiyoruz.”
8 mahallede başladı
Kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında hiç kimsenin mahallesinden başka bir yere taşınmak zorunda kalmaya cağını kaydeden Çağırıcı, şöyle konuştu: “Göztepe, Kemalpaşa, Demirkapı, Evren, İnönü, Merkez, Sancaktepe ve Çınar mahallelerinin bir kısmı Kentsel Dönüşüm Alanı olarak ilan edildi. Yaklaşık olarak 8 bin bina 24 bin de bağımsız birim (bir binadaki daire sayısı) yenilenecek. Çalışmaların başladığı günden bu yana yüzlerce konut, proje kapsamında yenilendi. Kentsel dönüşüm projesinde, herkesin bulunduğu yerde kalmasını amaçlıyoruz. Yani yerinde dönüşüm. Bağcılar’ın cefasını çekenler, sefasını da sürecekler. Hiç kimse mahallesinden, komşularından ayrılmayacak. Parsel birleşimleriyle inşa edilecek yeni yaşam alanlarıyla özellikle sokak arası yollara da ihtiyaç kalmayacak.”
Bağcılar’a İkinci Metro Hattı Geliyor “Her Yerde Metro Her Yere Metro” projesini başarıyla yürüten İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Mecidiyeköy ile Mahmutbey (Bağcılar) arasında hizmete geçireceği metro hattının sözleşmesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde gerçekleşti.
Metro hattı tamamlandığında Bağcılar, (Mahmutbey), Esenler, Gaziosmanpaşa, Eyüp, Kağıthane, Şişli ve Mecidiyeköy arasında yolcu taşıyacak. Mahmutbey –Mecidiyeköy arasındaki ulaşım süresi 27 dakika olacak. Saatte 140 bin yolcu taşınacak olan metro hattında 15 istasyon bulunacak ve hattın uzunluğu 18 kilometre olacak. Metro hattı beş ilçeden geçen ilk hat olacak.
ÇEVRE
Bitkisel atık sıvı yağ biodizel yakıta dönüştürülüyor
Binler, Yağmacılara Karşı Yürüdü
Bağcılar’da iki noktada faaliyete geçirilen Bitkisel atık Yağ Toplama Makinesi’nde (BAYTOM) toplanan bitkisel atık sıvı yağlar dönüştürülerek sigaradan daha az karbonmonoksit içeren bio-dizel yakıta dönüştürülüyor. Ayrıca iki litre atık yağ getirenler karşılığında 1 TL alıyor.
Kent Hareketleri, Forumlararası Kentsel Dönüşümle Mücadele Çalışma Grubu ve Kuzey Ormanları Savunması’nın çağrısıyla bir araya gelen on binlerce kişi 22 Aralık’ta Kadıköy’de “Artık Yeter” şiarıyla “Biz İstanbul’uz, İstanbul Bizim” mitingi gerçekleştirdi. Sabahın erken saatlerinden itibaren Numune Hastanesi önünde toplanan halkın başta orman alanlarının imara açılması ve kentsel dönüşüm olmak üzere “Yağmaya karşı haydi İstanbul’u savunmaya” sloganıyla hükümetin uygulamalarını protesto etti. 17 Aralık’ta polisin operasyonuyla ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet suçlarının da protesto edildiği mitinge polis müdahale etti. Eylemciler “Evime, mahalleme, ormanıma, parkıma dokunma” diyerek hükümeti protesto etti.
“İsrafı önlemek ve temiz bir çevrede yaşamak” amacıyla Bağcılar Belediyesi tarafından hayata geçirilen projeler ilçe sakinlerinin yoğun ilgisini görüyor. Geçtiğimiz Mayıs ayında BAYTOM’larda toplanan 500 kilo bitkisel atık sıvı yağ bio-dizel yakıta dönüştürüldü. “Temiz Çevre Projesi” kapsamında Bağcılar’daki Kadın ve Aile Kültür Sanat Merkezi ile “Hayır Çarşısı”na konulan Bitkisel Atık Yağ Toplama Makinesi’nde toplanan sıvı atık yağlar artık değerlendiriliyor. Geçtiğimiz Mayıs ayında uygulamaya geçilen sistem ilçe sakinlerinin de ilgisini çekiyor. Projeye göre 2 litre atık sıvı yağ getiren herkes karşılığında 1 TL alıyor. Bitkisel atık sıvı yağ getirenleri sesli olarak yönlendiren BAYTOM, su ve diğer sıvı maddeler katılması halinde anında belirleyerek uyarıda bulunuyor. Yağ toplama makinesi BAYTOM’lar her ay iki kez olmak üzere temizleniyor.
2014 Ocak. Özgür Bağcılar - 7
BAĞCILAR’IN NABZI
Taksiciler Engelliler Sarayı’nda İstanbul’un Avrupa yakasında görev yapan taksiciler, Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı’nda bir araya geldi. Toplantı öncesinde Engelliler Sarayı’nı gezen taksiciler, engelli kursiyerlerle sohbet ederek bilgi aldılar.
T
oplantıda Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı’ya sorunlarını anlatan taksiciler, “korsan taksilerle ilgili” sıkıntı yaşadıklarını dile getirdiler. Korsan taksicilerin haksız rekabete sebep olduğunu dile getiren taksiciler, Çağırıcı’dan, Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında yeni taksi durakları yapılmasını da istediler. Esnafın sorunlarını dinleyen Çağırıcı, önceki yıllarda Bağcılar’da ruhsatlı taksi durağı olmadığına dikkat çekti.
da anlatan Çağırıcı, çalışma ruhsatı olmayan hiçbir taksi durağını yaptırmayacağının altını çizdi.
kan Vekili Yaşar Arabul, Beyoğlu Taksiciler Kooperatif Başkanı Resul Sivri, Sultanahmet Taksiciler Ko-
Radyocu Onur Sakar’ın (Onur’la showtime) sunuculuğunu yaptığı toplantıya İstanbul Şoförler Odası Başkanı Cem Sert, Atatürk Havalimanı Taksiciler Kooperatif Başkanı Fahrettin Can, Bağcılar Şoförler Odası Başkanı Mustafa Nuhoğlu, İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Baş-
operatif Başkanı Adnan Fincan ve İstanbul Taksiciler Esnaf Odası eski Başkanı Semih Kaçanoğlu’nun yanı sıra çok sayıda taksi durak başkanları ile çok sayıda taksici katıldı.
“Örgütlü toplumdan korkan bir insan değilim”
Prensip olarak hiçbir oda veya sendikaya kayıtlı olmayan esnafı tanımadığını kaydeden Çağırıcı, “Kayıt şartı arıyorum. Lütfen esnaf odalarına kayıt yaptırın. Örgütlü toplumdan korkan bir insan değilim; birliktelik ancak birlik olmakla gerçekleşir” dedi. Taksi duraklarıyla ilgili defalarca çalışmalar yaptığını
Öğrenci Yetenekli; Öğretmen Farkında
E
ğitime destek amaçlı yapılan çalışmalara bir yenisini daha ekleyen Bağcılar Belediyesi ilçede öğrenim gören öğrencilerin
8- Özgür Bağcılar. Ocak 2014
arasından üstün yetenekli olanları belirlemeyi amaçlıyor. Bağcılar Belediyesi Enderun Yetenekli Çocuklar Merkezi ve İlçe Milli Müdürlüğü’nün ortalaşa hazırladığı ‘Yeteneğim geleceğim’ proje kapsamında öğretmenlere eğitim verildi. ‘Öğretmen farkında, öğrenci yetenekli’ başlık eğitim programına görülü 160 öğretmen katıldı. Üstün yetenekli öğrencileri tespit etmek amacıyla verilen eğitim sonunda bir seminer düzenlendi.
Seminere konuşmacı olarak Yrd. Doç. Dr. Faruk Levent, Yrd. Doç. Dr. Feyzullah Şahin, Bağcılar RAM Müdürü Şükrü Yılmaz ve öğrenci velisi Çiğdem Elikara katıldı. Bağcılar Kültür Merkezi’nde düzenlenen programı Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Yılmaz, öğretmenler ve yetenekli çocukların aileleri izledi.
Okul Müdürleri İstişarede Buluştu
Bağcılar‘da görev yapan okul müdürleri, Engelliler Sarayı’nda düzenlenen “İstişare Toplantısı”nda bir araya geldi. İlçedeki okullarda görev yapan 80’e yakın okul müdürünün katıldığı toplantıda ilçedeki eğitim konularıyla ilgili görüş ve düşünceler dile getirildi.
T
oplantıda konuşma yapan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, öğretmenlik mesleğinin fedakarlıkla yapılan bir meslek olduğunu ifade etti. Bağcılar Belediye Başkanı olarak görevine başlar başlamaz ilk icraatının eğitime teknolojiyi kazandırmak olduğunu ifade eden Çağırıcı, şunları söyledi: “5 trilyon lira masraf yaparak sınıflara bilgisayar aldık. Asli görevimiz olmamasına rağmen öncelik olarak eğitimin sorunlarını çözmek için çalıştık. Belediye olarak en büyük payı eğitime ayırdık. Öncelikli olarak okullarımızın ve camilerimizin alt yapılarını tamamladık. Tuvaleti akan ve çamura bulanmış bahçeli okulumuz kalmadı. Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında okullarımızdaki dış cephe çalışmalarımızı tamamladık.” İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Yılmaz da, Bağcılar ilçesindeki tüm kurum ve kuruluşların bir arada hareket etmesi gerektiğini ifade etti. Kurulduğu 1992 yılından bu yana hem kaymakamlığın hem de belediyenin ilçedeki kurum ve kuruluşları bir arada tuttuğunu anlatan Yılmaz, “Başkanımız Lokman Çağırıcı’ya çok teşekkür ediyorum. Eğitim ile ilgili kendisine ne tür sıkıntıları ilettiysek geri çevirmedi” dedi. Toplantıya Bağcılar AK Parti İlçe Başkanı İsmet Öztürk ve okul müdürleri katıldı.
POLİTİKA
Adalet ve Kalkınma Partisi Bağcılar ilçe Başkanlığı Belediye Meclis Üyesi Aday Adaylarını Tanıttı
İsmet Öztürk
Lokman Çağırıcı
Kenan Danışman
Adalet ve Kalkınma Partisi Bağcılar İlçe Başkanlığı tarafından Bağcılar Belediyesi Halk Sarayı’nda düzenlenen 2014 yılı mahalli idareler seçimlerinde Bağcılar Belediye Meclisi Üyesi Aday Adaylarının tanıtım toplantısı gerçekleştirildi.
A
dalet ve Kalkınma Partisi Bağcılar İlçe Başkanı İsmet Öztürk, yapmış olduğu konuşmada siyasetin genel bir tarifini yaparak aday adayı olmanın demokratik katılımın ve seçilmenin bir parçası olduğunu söyledi. 2014 Yerel seçimlerinin önemine değinerek seçimin, Cumhurbaşkanlığı ve 2015 yılında yapılacak olan genel seçimlerin bir gösterge olacağını ifade etti. Öztürk, adayların Bağcıların siyasi, demografik yapısına uygun olarak temsil kabiliyeti yüksek olan ve ilçeyi en iyi temsil edebilecek adayların seçileceğini; Adalet
10- Özgür Bağcılar. Ocak 2014
ve Kalkınma Partisi’nde siyaset yapmanın millete hizmet amacı taşıdığını ve makamlar için siyaset yapmadıklarını ifade etti. Bağcılar İlçe Teşkilatı olarak üye hedeflerinin 110 bin olduğunu ve çok kısa zamanda üye hedefine ulaşacaklarını ifade eden İsmet Öztürk, “2014 Yerel Seçimleri için İlçe Seçim Koordinasyon merkezimizi oluşturduk ve Bağcılar İlçesi olarak teşkilatımızın tüm kademeleri ile seçimlere hazır olduğumuzu teşkilat mensuplarımıza ve aday adaylarımıza beyan ediyorum” dedi. Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da yapmış olduğu
konuşmada 1992 yılından bugüne Bağcılar’ın gelmiş olduğu noktayı anlattı ve Belediye’nin yapmış olduğu faaliyetler hakkında kısa bilgiler verdi. Kendisinin de aday adayı olduğunu ve yaşadığı siyasi tecrübelerden yola çıkarak bulunduğu siyasi görevlerden de gurur duyduğunu ifade etti. Belediye Başkanı olarak seçildiği takdirde tüm teşkilatın ve Bağcılar halkı ile birlik ve beraberlik halinde ilçeye hizmet etmeye devam edeceğini ifade etti. Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul İl Başkan Yardımcısı Kenan Danışman ise, yapmış olduğu konuşmada partinin kuruluş tarihi olan 2001 yılından bugüne kadar girmiş olduğu seçimlerde üst üste oylarını artırarak çıktıklarını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında birlik ve bütünlük içinde hareket edeceklerini dile getirdi. 2012 ilçe kongresinden günümüze ilçe faaliyetlerini konu alan slayt gösterimi sonrasında aday adaylarının kısa bilgilerinin yer aldığı slayt gösterimi yapıldı. Yapılan toplantı sonunda istişareler ve ilçe başkanımızın yapmış olduğu kapanış konuşmasının ardından toplantı sona erdi.
POLİTİKA
CHP Bağcılar’da Seçmene Göre Aday Planı
Muhammed Çakmak
CHP, muhafazakâr seçmenin yoğun olduğu bölgelerden biri olan Bağcılar’da ilahiyatçı Muhammed Çakmak’ı aday göstermesi bekleniyor.
Ç
akmak, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da talebi doğrultusunda Bağcılar Belediye başkan aday adaylığı için başvurusunu resmen CHP Bağcılar ilçe Başkanı İsmail Kelbat’a yaptı. CHP yönetimi, muhazafakâr seçmenin yoğun olduğu bölgelerden biri olan Bağcılar’da seçmene göre ilahiyatçı Muhammed Çakmak’ı aday göstermesi bekleniyor.
Çakmak, Bağcılar halkına %30 ucuz elektrik sözü veriyor. Bağcılar’ınbirçok alanda acil reformlara ihtiyacı olduğunu kaydeden Muhammed Çakmak, hermahalleye ayrı ayrı proje oluşturduklarını ve toplamda 100 tane projeleri olduğu ifade ediliyor.
Muhammed Çakmak Kimdir? Elazığ’lı Halidi Nakşibendi Şeyhi Halit Hoca’nın torunu olan
Muhammed Çakmak, 1969 Elazığ doğumlu. 2004 – 2007 yılları arasında DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’a danışmanlık yaptı. Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde din sosyolojisi dersleri veren Çakmak’ın yüksek lisans tezi, “Dini bir grup olarak Aczmendilik” doktora çalışması ise, “Nakşibendiliğin Sosyolojik Evreni –Elazığ ve Siirt örneği”
2014 Ocak. Özgür Bağcılar - 11
POLİTİKA
‘Aday Olursam Bağcılar’ı %70’le Alırız’
Seyfullah Şahinoğlu
S
iyaset ve iş dünyasının tanınmış ismi Seyfullah Şahinoğlu CHP Bağcılar Belediye Başkan aday adaylığı için başvurdu.33 yıldır Bağcılar’da yaşayan İş İdaresi ve İlahiyat Fakültesi mezunu olan Seyfullah Şahinoğlu Refah Partisi, Saadet Partisi ve AK Parti kadrolarıyla çalışmış ve Abdüllatif Şener’in kurduğu Türkiye Partisi’nde kurucu ilçe başkanlığı yapmıştı. CHP Güneşli Seçim İrtibat Bürosu’nda CHP’den aday adaylığını açıklayan Seyfullah Şahinoğlu, “Ben aday seçilmesem de, seçilen kim olursa olsun, o arkadaşımızın elinin altında bir nefer gibi çalışacağımdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ancak aday olduğum takdirde Allahın izniyle Bağcılar’ı %70’le alırız. Biz Bağcılar’ı yeniden almak, yeniden adaletle, hakkaniyetle yönetilen bir anlayışa sahip Bağcılar kurmak istiyoruz” dedi. Şahinoğlu; partim bana bu görevi verirse yerine getirmeye heyecanla ve azimle hazırım” dedi.
12- Özgür Bağcılar. Ocak 2014
POLİTİKA
Tüzel: ‘Bu zihniyetle süreç ilerlemez’ Halkların Demokratik Partisi (HDP) Bağcılar İlçe Örgütü’nün Bağcılar Hanoğlu Düğün Salonu’nda düzenlediği şölende konuşan HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, “Valiler çıkıp diyor ki; ‘bunlar polise saldırdılar’ Her zaman olduğu gibi yalana sarıldılar; bu zihniyet terk edilmediği sürece bu süreç ilerlemez” dedi.
B
irlikte güçlüyüz, umut HDP’de, “Evde, işte, okulda, sokakta şiddete karşı kadınlar sokakta” pankartlarının ve Yüksekova’da polis kurşunuyla öldürülen Veysel ve Reşit İşbilir’in posterlerinin asıldığı salonda gerçekleşen şölen, saygı duruşu ile başladı. Şölen’in açılış konuşmasını HDP Bağcılar ilçe eş başkanları Ayten Yumli ve Şeref Yıldız yaptı. Ardından konuşan HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel ise, Kürt hareketinin eşit yurttaşlık ve kardeşlik için mücadele ettiğini ifade ederek, “Ama ne yazık ki sizin temsilcileriniz olan milletvekilleri hala cezaevindeler. Binlercesi bir özgürlük mücadelesi verdiği için hapiste” dedi. Tüzel, yürütecekleri kardeşlik ve barış mücadelesiyle cezaevindeki siyasi tutsakları da özgürlüklerine kavuşturmayı başaracaklarını belirtti. Yüksekova’da polis kurşunuy-
la Veysel İşbilir ve Reşit İşbilir adlı yurttaşların yaşamlarını yitirmesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Tüzel, “Onlar düzenin kara bekçileri tarafından öldürülmüşlerdir. Ne oldu, ne bitti Hakkâri Yüksekova’da? Bunun bir kez daha doğru görülmesi gerekiyor. 2013 yılının başından bu yana toplumda şu konuşuluyor; ‘Artık çatışma yok. Analar ağlamıyor’ diye. Türkiye toplumu bunu konuşuyor. Ama gerçek hayat bu konuşulduğu gibi değil. Bu süreç hakların kardeşleşmesine, Kürt halkının özgürleşmesine, yurttaşlık hakkına, diline, kültürüne kavuşsun. Gerçekten bir barış olacağı, demokratik bir toplumu kuracağımız bir süreç olsun dediğimiz bu süreçte bakıyoruz ki istediğimiz gibi gitmiyor” dedi. Başbakan Erdoğan’ın geçmişte sarf ettiği “Kadın da olsa çocuk da olsa güvenlik görevlilerimiz görevini yapacaktır” sözünü hatırlatan
Levent Tüzel Tüzel, “Aynı zihniyet Yüksekova’da bunu yaptı. O halkın elinde top, tüfek yoktu. Sesleri, pankartları vardı. Tek istedikleri barıştır” dedi. Gezi direnişinde de yurttaşların polis müdahalelerinde yaşamlarını yitirdiğini hatırlatan Tüzel, “Valiler çıkıp diyor ki ‘bunlar polise saldırdılar.’ Her zaman olduğu gibi yalana sarıldılar; bu zihniyet terk edilmediği sürece bu süreç ilerlemez” dedi. Konuşmanın ardından MED Kültür Merkezi sanatçıları ve Hakan Yeşilyurt’un sahne almasıyla şölen geç saatlere kadar sürdü. Şölene BDP İstanbul Kadın Meclisi üyesi Cemile Çelik, BDP Bağcılar İlçe Başkanı Peri Adalmış, SDP İstanbul İl Başkanı İbrahim Turgut, ESP Bağcılar İlçe Başkanı Erkan Kakça, EMEP Bağcılar İlçe Başkanı Ali Faik Küçüker’in yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi ve onlarca yurttaş katıldı.
2014 Ocak. Özgür Bağcılar - 13
EĞİTİM
80’lik Ninelerin Okuma-Yazma Aşkı
Bağcılar’da yaşayan Emine Dana ve Necar Kartal kendilerini yeniden doğmuş gibi
hissettiklerini söylüyorlar. Sebebi de çocukluklarından bu yana içlerinde kabaran okuma-yazma aşkını yeni gerçekleştirmiş olmak.
B
ağcılar Belediyesi Kadın ve Aile Kültür Sanat Merkezi’ndeki okuma kursuna katılan iki yaşlı kadın; “Artık cadde ve sokak isimlerini okuyabiliyoruz. Torunlarımızla bilgisayar ve cep telefonundan mesajlaşabiliyoruz” diyerek sevinçlerini dile getiriyorlar. Bursa Orhaneli’de dünyaya gelen Emine Dana, 25 yaşında evlendikten sonra çocuklarının bakımını üstlenmiş. 1950 yılında Kemalpaşa ilçesinden İstanbul’a göç ettiklerini anlatan Emine Dana, zorlukla geçen yaşamını şu sözlerle anlattı: “Babam kız çocuğu olduğum için beni okutmadı, çünkü annemle 14- Özgür Bağcılar. Ocak 2014
birlikte diğer erkek kardeşlerime bakıyordum. Evlendikten sonra da çocuklarımla ilgilendim. Kocam bizi geçindirmekte zorlanınca tekstil sektöründe çalışmaya başladım. Okuma-yazma bilmediğim için çok zorluk çektim. Ne adres biliyordum ne de cadde ve sokak isimlerini okuyabiliyordum. İşyerindeki maaş bordroları dahil kendimle ilgili bütün evraklara parmağımı basarak imza atabiliyordum. Benim okuma ve yazma öğrenmeyi çok istediğimi bilen evlatlarım bu kursun açıldığını öğrenince bana söylediler. Hiç vakit kaybetmeden kayıt yaptırdım. Sınıfa ilk geldiğimde beni gören di-
ğer kursiyerler şaşırdılar, ancak gün geçtikte birbirimize alıştık. Çok iyi anlaşıyoruz. Çok çalışarak okuma ve yazmayı öğrendim. Artık, gazete ve kitap okuyabiliyorum.” Sivaslı 65 yaşındaki Necar Kartal’ın hayat hikâyesi de sınıf arkadaşına benziyor. Maden köyünde dünyaya gelen Kartal, “4 torunum var. Hepsi benim kursa katılmamdan dolayı çok sevindiler. İstanbul dışında yaşayan çocuklarım bayramlarda bana tebrik gönderiyorlar. ‘Talebe nasılsın?’ diye yazıyorlar. Onlarla telefonla mesajlaşıyoruz” dedi.
EĞİTİM
Öğretmenler: Anayasa’da “Türkiye Vatandaşlığı” yazsın!
Türkiye genelinde öğretmenlere uygulanan bir anketten ilginç sonuçlar çıktı. Ankete katılan öğretmenlerin % 70’i Anayasa’da “Türkiye Vatandaşlığı” yazılmasını önerdi. Öncü Eğitimciler Derneği tarafından “Milli Eğitimimiz ve Toplumsal Barış” temalı 5. Ulusal Öğretmenim Sempozyumu düzenlendi. Sempozyum’da sunulmak amacıyla Türkiye genelinde öğretmenlere yönelik “Toplumsal Barışa Doğru: Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci” başlıklı bir anket uygulandı. Ankette Kürt sorunu ve çözüm sürecinin siyasi, ekonomik, sosyal ve eğitimsel boyuta ilişkin 11 soru yer aldı. Katılımcıların % 66’sı üniter devlet yapısından yana görüş belirtirken % 54’ü devletin resmi dilinin Türkçe olarak kalmasını, % 42’si ise devlet hizmetlerinin Türkçe ve Kürtçe sunulmasını istiyor. Ankete katılanların % 70’i hazırlanmakta olan Anayasa’da “Türkiye Vatandaşlığı” ifadesinin yer alması gerektiğine inanıyor. Öğretmenlerin çözüm sürecinin ekonomik boyutuna ilişkin gö-
rüşleri de ilginç bulgular sunuyor. Katılımcıların % 74’ü bölgesel kalkınmışlık farkının giderilmesi için devlet destekli özel girişimin tercih edilmesinden yana. Çözüm sürecinin başarıya ulaşması için bir genel af ilan edilmesine nasıl bakarsınız sorusuna öğretmenlerin %57’si öldürme ve şiddet suçuna karışmamış olanlar için genel af ilan edilmesini uygun buluyor. Çözüm sürecinde eğitimin yeniden yapılanmasına yönelik sorulara verilen cevaplar da öğretmenlerin eğitim sistemimizde yapısal dönüşüme sıcak bakıyor. Katılımcıların % 40’ı eğitim içeriklerinin merkezi olarak belirlenmesini isterken %43’ü bölgesel farklılıkların içeriğe yansıtılmasını bekliyor. Öğretmenlerin %50’si Kürtçenin şu anda olduğu seçmeli ders olarak okutulmasını, %45’i eğitim yönetiminin bölge bazlı olmasını % 41’i
ise finansmanının merkezi bütçeden sağlanmasını öneriyor. Öğretmenlerin %52’si öğretmen ve yönetici atamalarında merkezden atama yönteminin devam etmesi gerektiğini düşünüyor.
Son olarak eğitim sisteminin asıl sorununun ne olduğuna ilişkin soruya sırasıyla yapılanma (%25), içerik, (%21), alt yapı (%21) ve sosyal ortamlar (%19) cevabını verirken en az güvenlik sorunu (%14) olduğunu düşünüyor.
2014 Ocak. Özgür Bağcılar - 15
SAĞLIK
Gizem Şeber
Kışın Süper Meyvesi: Kivi
D
iyetisyen & Yaşam Koçu Gizem Şeber’in önerileri ile kivi yemeye başlamanızı öneriyoruz. Ekşi tadı ve tüylü dokusu ile en sevdiklerimizden olmasa da, kışın sofralarımızda mutlaka bulunması gereken bir meyve kivi. Bağışıklık sistemini güçlendirmekle kalmıyor, yaşlanmayı da geciktiriyor. Antioksidan! Kivi, antioksidan etkili meyvelerden biri. Hücreleri serbest radikaller adı verilen zararlı maddelerden koruyor. İçerdiği flavanoid ve karotenoid adı verilen öğeler ile DNA’mızı yani genlerimizin yapısını koruyor. Kansere karşı koruma sağlıyor! İçerdiği yüksek oranda C vitamini, karotenoid ve flavanoidler ile vücudumuzu oksidanlardan yani zararlı maddelerden temizliyor. Bu nedenle de kansere yakalanma riskini azaltmakta yardımcı. Prebiyotik etkisi var! Barsaklarımızda yaşayan yararlı mikroorganizmaların besin kaynağı. Bu nedenle kabızlıktan koruyor ve kalın barsak kanserine yakalanma riskini azaltıyor. Spor yapanlar için ideal! Spor yapanların, terle kaybettikleri potasyum miktarı fazla. Eğer potasyum ihtiyacı karşılanmazsa kas kramplarına yol açabiliyor. Kivi, potasyumdan zengin olduğu için
16- Özgür Bağcılar. Ocak 2014
sporcular için de ideal bir meyve. Astıma karşı koruma sağlar! Dünya’nın önemli bilim dergilerinden biri olan Thorax’da yayınlanan 18.000 çocuk üzerinde yapılmış bir araştırmanın sonuçlarına göre; haftada 5-7 porsiyon greyfurt ve kivi tüketen astımlı çocuklarda nefes daralması şikayetleri %32, gece öksürükleri %27, burun akıntısı %28 oranında azalmıştır. Diyet için uygun! 1 adedi sadece 45 kalori. Ayrıca düşük glisemik indeksi ile kan şekerini hızlı yükseltmiyor, bu nedenle hem zayıflamak isteyenler için hem de şeker hastaları için uygun ve sağlıklı bir meyve. Günde bir kivi size neler getirir? Günlük C vitamini gereksiniminin yaklaşık %80’ini, Günlük lif ihtiyacınızın %10’unu karşılamanızı sağlar. Nasıl tükatilmeli? Kiviyi, yalnız başına meyve olarak tüketebileceğiniz gibi; • Meyve salatalarına ilave edebilir, • Yoğurda ekleyerek meyveli yoğurt hazırlayabilir, • Yeşil salatalarınıza ilave edebilir, • Tavuk ve kırmızı et yemeklerinizde tat vermesi için kullanabilirsiniz.
MODA
FASHIONİST’te, Rengin, Alchera ve Fouad Sarkis defileleri nefesleri kesti İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen İstanbul’un ilk Abiye Fuarı “FASHIONİST”, Rengin ve Alchera abiye firmaları ile Beyrutlu ünlü tasarımcı Fouad Sarkis’in muhteşem koleksiyonlarını podyuma taşıdı. 6 Aralık’ta düzenlenen defilelerde birbirinden zarif mankenler abiye giyimin en şık, en dikkat çekici örneklerini sergiledi.
O
smanbey Tekstilci İşadamları Derneği (OTİAD) ve Patika Fuarcılık tarafından 5-7 Aralık tarihlerinde düzenlenen FASHIONİST Fuarı, görkemli stantları ve abiye firmalarının defileleri ile dikkat çekti. 3 gün boyunca düzenlenen muhteşem defilelerde birbirinden güzel modeller podyumda yer alırken, defilelere moda dünyasının, 24 ülkeden
FASHIONİST ziyaretçilerinin ve basının ilgisi büyük oldu. Asil, özgün, kendini iyi tanıyan ve ne istediğini bilen tüm kadınlara hitap eden Rengin ve özgün tarzı ile yaratıcılıkta sınır tanımayan 2014 İlkbahar /Yaz koleksiyonlarını FASHIONİST Fuarı’nda sergilendi. Özel tasarımları ile izleyenleri modanın büyülü dünyasında ağırladı. Beyrutlu ünlü tasarımcı Fouad
Sarkis’in hout couture koleksiyonunu sergilediği defile de FASHIONİST Fuarı’nda yer aldı. Dikkat çekici renkleri ve zarif tasarımları ile göz dolduran, Türkiye’de pek çok ünlü sanatçının ve Ortadoğu’da popstar ve prenseslerin tercih ettiği Fouad Sarkis, 2014 koleksiyonu ile büyük beğeni topladı. Defileler cemiyet ve moda dünyasının tanınmış simalarını buluşturdu. 2014 Ocak. Özgür Bağcılar - 17
KÜLTÜR - SANAT
Yıldızların Öyküsü Çıktı…
Orhan Kemal’in 100. Doğum Yılı Etkinliklerle Kutlanacak Çukurova 7. Kitap Fuarı’nda, Türk edebiyatının önemli isimlerinden Orhan Kemal’in 100. doğum yılı, etkinliklerle kutlanacak.
T
Engin Sağlam
“Yıldızların Öyküsü” albümü iber müzik etiketi ile nihayet çıktı. Uzun ve meşakatli yolculuk sonunda çok değerli ozanların eserleri, yapılan düetlerdeki vokal desteği ile dayanışma duygusunu da hissettirerek soframızdaki yerini aldı. Zaman açısından olgunluğunu tamamlamış, tınılar insanın duygu direklerine dokunuyor ve müzik iştahı kabarıyor, kulaklara yıldızların uğultusu geliyor. Cengiz ve Engin Sağlam kardeşlerin müzik yolculuğu uzun zamandan sonra nihayet bir albümle ileri boyut aldı. Albümün künyesi oldukça güçlü kazınmış. Dinlerken yıldızlarınızı düşünebileceğiniz bir albüm. Sözcükleri bir gelin gibi melodinin sırtına bindirip ve ona en zarif hüneriyle hizmet eden işçidir yorumcu. “Yıldızların Öyküsü “ nü yeryüzüne armağan eden Sağlam kardeşler aynen şöyle demişler; “Yolun tozuna karışmış her çocuk gibi üstümüze başımıza sinmiş hırçın sevdaların şarkılarına ses olmak için avazımız 18- Özgür Bağcılar. Ocak 2014
Cengiz Sağlam
çıktığınca bağırdık. Öykülerimizi yıldızlardan derledik. Hepiniz kadar yürekli hepiniz kadar kırmızı... Gurbetten sılaya yazılmasa da ucu yanık mektuplar Emekçi’nin dizelerinde gurbet kuşlarının kanatlarına takıldı gözlerimiz. ‘Resimlerindeki gülümsemeler yüzünde midir hala? Bilemiyorum’ diyen Hasan Sağlam’ ın büyük hasretinde ses iliştirdik yıldızlara. Halkına yarasını gösteren yürek yıldızı Yılmaz Güney’in gülüşüne bin selam yollayan ‘Yılmaz Yılmaz bizim Yılmaz’ diyen bütün zamanların aşığı aşık Zamani’ ye Mor dağların kuytularında bütün öfkeleri kuşanmış ‘yıldızım yıldızım’ da Ferhat Tunç’ a ‘ma nerden bileydim sensizlik ölümdür?’ feryadında sesini bir şiir gibi şarkıya salan Pınar Aydınlar’ a Alişan Soydemir’ e İnan Tat’ a resimlerde bizi ölümsüzleştiren, enstrümanlarıyla yüreklerini ve duygularını bizimle paylaşan müzisyen dostlarımıza sonsuz teşekkürler ediyoruz”
üm Fuarcılık Yapım A.Ş’den (TÜYAP) yapılan yazılı açıklamaya göre; Türkiye Yayıncılar Birliğinin iş birliğiyle 14-19 Ocak 2014 tarihleri arasında, TÜYAP Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek fuarda, ünlü yazar Orhan Kemal çeşitli etkinliklerle anılacak. Kemal, doğumunun 100. yılı dolayısıyla söyleşi, panel ve sergilerin yanı sıra “Orhan Kemal 100. Yaşında Sempozyumu”yla memleketi Adana’da hatırlanacak. Etkinlikler kapsamında Kemal’in yaşamı, Adana’da geçirdiği yıllar ve eserlerinden seçme metinlerden oluşan “Orhan Kemal 100 Yaşında” başlıklı sergisi de fuar süresince kitapseverlerle buluşacak. Yurt içinden 200’ün üzerinde yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek fuar süresince 50 kültür etkinliği gerçekleştirilecek. Girişlerin ücretsiz olduğu fuar, 14-18 Ocak 2014 tarihleri arasında 10.00-20.30, kapanış günü 19 Ocak 2014 tarihinde ise 10.00-19.00 saatlerinde ziyaret edilebilecek.
KÜLTÜR - SANAT
Martısız Adanın Martıları Dünya Engelliler Günü Bağcılar’da düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlandı. Bu kapsamda aralarında engelli oyuncuların da yer aldığı Bağcılar Belediyesi Tiyatro Okulu (BBTO) öğrencilerinin oynadığı, “Martısız Adanın Martıları” adlı oyunun galasında Vali Cahit Bayar İlkokulu öğrencileri keyifli anlar yaşadılar. Bağcılar Belediyesi Tiyatro Okulu öğrencilerinin hazırladığı “Martısız Adanın Martıları” adlı oyunun galası Engelliler Sarayı’nda yapıldı. İlçedeki bütün okullarda tiyatro gösterisi sunan Bağcılar Belediyesi Tiyatro Okulu (BBTO) öğrencileri, “Martısız Adanın Martıları” adlı oyunu salonu dolduran Vali Cahit Bayar İlköğretim Okulu öğrencileri için oynadılar. Oyundaki
rollerini başarıyla sergileyen engelli öğrenciler salondan büyük alkış aldılar. Galada, Bağcılar Belediye Başkanı Çağırıcı, Bağcılar İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Yılmaz, İlçe Müftüsü Hasan Hüsnü Sula, Bağcılar Belediyesi Tiyatro Okulu (BBTO) Genel Sanat Yönetmeni Ulvi Alacakaptan ve öğrenciler birlikte hatıra fotoğrafı çektirdiler.
Bağcılar’da ‘Aralık Kültür Sanat Etkinliği’ yapıldı
O
tantik Sanat Evi’nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği “Aralık Kültür Sanat Etkinliği” bu yıl da 27 Aralık’ta Bağcılar Belediyesi Kültür Merkezi’nde yapıldı. Bağcılar’da kültür etkinliklerini ve sanatı yaşatmak için düzenlenen etkinlikte, Otantik Sanat Evi Halkoyunları Ekibi’nin gösterimi ile başladı. Ardından Otantik Sanat Evi Güneş Sanat Tiyatrosu oyuncularının düzenlediği tiyatro gösterimi izleyenleri doyasıya güldürdü. Etkinlik, Grup İklim’in ezgileriyle sona erdi. 2014 Ocak. Özgür Bağcılar - 19
KÜLTÜR - SANAT
ŞİİRİN ŞAİRLERİ, ŞAİRLERİN ŞİİRİ [2]
B
enzer acılarla aşkı ve hayatı savunmuş bir diğer Kürt ozan Arjen Arî de “Demirci Kawa’nın sesini günümüzün Kawaları ile buluşturmuştu: ‘Hayatımıza girdi, oldu davamız/ bizimle ölümsüz Kawalarımız/ onlar Seîd, Rizo ve Bedir-Xan/ onlar Qadi, Mahmûd ve Barzan/ bizlerle yaşayan…’ (…) Arjen Arî, klasik Kürt şiirinin birikimini ve formlarını reddetmeden modern Kürt şiirinin güçlü bir sesi olabilmeyi başarmıştır. O yüzden onun şiiri sadece Kuzey’in değil bütün Kürdistan coğrafyasının şiiridir. Geçmişin birikimiyle, kendine özgü söyleyiş ve imgeleriyle sınırları aşmış bir şairdir.”[6] Çağdaş Kürdistan edebiyatının seçkin şairlerindendi Arjen Arî. Tedavi gördüğü akciğer kanserinden kurtulamadı. Ölümünden kısa bir süre önce Kürtçe kaleme aldığı birkaç paragrafın başlangıcının Türkçesi şöyleydi: “Her yazar, Gılgamış Destanı’ndaki gibi ölümsüzlük iksirinin peşine düşmez...” 1956’da Nusaybin’in Çele köyünde doğan Arjen Arî, 12 Eylül döneminde İsveç’te yaşamak zorunda kalmıştı. 1992’de yani Musa Anter’in katledildiği yıl ona da silahla saldırılmış ve ölümle pençeleşen şair, kurşunlara yenilmemişti. Ne var ki, 20 yıl sonra, ilerlemiş kanseri fark edildiğinde iş işten geçmişti. Ondan geriye, “Ve sor kendine kimdir bu yurdun sahibi?” diye haykıran dizeler ile sadece gerillayı değil, savaşa gönderilen askeri de düşünen enternasyonalist duyarlılığı kalmıştır. Örneğin ‘General’ başlıklı dizelerinde şöyle seslenir bir askerin ağzından: “Senin iki gözün var generalim/ ben onları ve iki elimi kaybettim/ sen beni gönderdin ve bana demedin/ bu gittiğin savaş gözleri de yer/ bana gözlerimi ver generalim…” Arjen Arî için oğlu Behra Arî’nin ifadesiyle, “Babam bir şair değil de, şiirin kendisi”ydi… “Modern Kürt edebiyatında kendine özgü imgeleri olan ender şairlerden biriydi” O; A. Hicri İzgören’in deyişiyle de… Arkadaşı, dostu şair Berken Bereh, onun şiirini değerlendirirken;
20- Özgür Bağcılar. Ocak 2014
Temel Demirer
temeldemirer.blogspot.com Arjen Arî’nin sesi ve üslubu, ilk kitabı ‘Ramûsanminveşartin li Geliyekî’den son şiir kitabı ‘Şêrgele’ye kadar hemen hemen hiç değişmez. O söyleyişte coğrafyasının bütün özellikleri yerini bulmuş ve harmanlanmıştır; içten, gür, yalın ve en üst perdeden. Şiirini oluşturan kelimeler bir devimcinin sözlüğü gibi yoğun, anlamlı ve direkt yüreğe seslenenlerden oluşur. Bu da Arjen Arî’nin kendine has ve halkının folklorik öğelerine olan bağlılığını dile getirir,” diyordu.[7] Aslı sorulursa “üç damarın kusursuz bileşkesi”ydi O… “Bir kolu klasik Kürt şiirinin kurucuları ve en önemli temsilcileri Baba Tahirê Uryan, Elî Herirî, Melaya Cizirî, Ehmedê Xanê, bir kolu dengbej geleneğinin efsanevi ustaları Evdalê Zeynikê’den Qarapetê Xaço’ya, bir kolu da Qedrican, Cegerxwîn, Osman Sebrî ve Tîrêj gibi modern Kürt şiirinin temellerini atan Hawar kuşağının birleştiği bir nehirdir Arjen Arî. Birbirinden beslenen bu üç damarın kusursuz bir bileşkesidir Mamoste Arjen. O hem Modern Kürt şiirinin en önemli temsilcilerindendir, hem de klasik Kürt şiiri ile modern Kürt şiiri arasında bir köprüdür. Tek bir yapay sözcük, tek bir gereksiz sözcük yoktur şiirinde. O şiirde, bilmediğiniz bir sözcük eğer sözlüklerde yoksa bilin ki o sözlük eksiktir. Kürtçe sözcükler -hani o bir zamanlar şehirde konuşulduğunda para cezası kesilen köylü sözcükler-, sesler ahenk içinde rakseder O’nun şiirinde.”[8]
“Açılacak rengarenk/ Gülümseyen bir güneşin ardından, gökkuşağı/ Bahar yüzlü bi sabahtır umudum/ Işık gülüşlü, kırmızı perçemli gündüz/ Ha doğdu ha doğacak!” derken; hayata ve doğaya ne kadar tutkunsa, “Ateş düşmüş köküne/ etrafında dönüyor/ ne yapmıştı/ günahı neydi bu palamut ağacının/ o da benim gibi savaş istemiyordu/ çocuklar/ çiçekler/ yeni yetme kızlar/ ardımdan boynu bükük kaldılar/ ve gözü yolda// savaş aldı en güzel hayallerimizi” dizelerindeki insanî haykırışındaki üzere sanatçı duyarlılığını dizelerine olanca zenginliğiyle yansıtan Arjen Ari’den bize kalan yapıtlar şunlardır: i) Min Vesartin li Geliyekî, Şiirler, Avesta Yay., (2000.); ii) Ev çiya rûspî ne, Siirler, (2002.); iii) Destana Kawa, Roman, Elma Yay., (2003.); iv) Eroûtîka, Şiirler, Lis Yay., (2006.); v) Bakûrê Helbestê/ Antolojiya Helbesta Bakûr (Kuzey Kürdistan Şiirleri Antolojisi) Duhok Yay., (2008.); vi) Sêrgele, Şiirler, Avesta, (2008.); vii) Çil Çarîn, Wesanên Enstîtuya Kurdî ya Amedê, Şiirler, (2009.) Ve de “bir söz ustasını, bir dil emekçisini, bir mısra dizgecisi” diye anılan, geçenlerde yitirdiğimiz Şêrko Bêkes, Türkçe anlamıyla “Kimsesiz Dağ Aslanı”… Yusuf Erdem’in deyişiyle, “O, zalimlere başkaldıran mazlum ve acılı bir halkın en yiğit, en duyarlı ve en yetenekli oğullarından biri, Kürt halkının en soylu özlem ve düşlerinin yoğunlaşmış ifadesiydi. Peşmerge olarak Saddam’a karşı savaştığı günlerinde şöyle yazıyordu: Bu gece burada/ dağ şairdir/ ova kâğıt/ silah kalem/ ırmak virgül/ Ve taş da noktadır/ Ben de Ünlem’im…” Vasiyeti, “Beni Azadî Parkı’na Şehit Anıtı’nın yanına gömün” olan O “ünlem”, hep yerli yerinde duruyor, yaşıyor… “Eğer benim şiirimden/ Gülü çıkarırlarsa/ Yılımın bir mevsimi ölür,/ Eğer şiirimden sevgiyi çıkarırlarsa/ İki mevsimim ölür,/ Eğer Ekmeği çıkarırlarsa/ Üç mevsimim ölür,/ Eğer Özgürlüğü çıkarırlarsa/ Bütün yılım ölür, bende ölürüm,” diye haykıran Şêrko Bêkes’in dizeleri “Kürdistan’ın ortak kimliği”ydi…[9] ***** “Söylenemiyor çok şey/ susma-
dan…” “Bilir misin, bilir misin sen/ Korkmasını, korkuyu, korktuğunu,/ Söyleyebilir misin korkmadan./ Kavgadan, aşktan, umuttan,/ Dönüp susabilir misin sen./ Sen, hayvanların en güç’lüsü insan!” “Her korkan kaçmaz./ Ama her kaçan, korkaktır…” “Rüzgâr yelkensiz de olsa/ yine rüzgârdır./ Ama rüzgârsız yelken/ bir bez parçasıdır…” “… ‘Sana gitme demeyeceğim./ Gene de sen bilirsin./ Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,/ İncinirsin…” “Ve bazen hayattır sevmek;/ Birini çok uzaktayken bile, yüreğinde taşıyabilmek...” “Yalnızlık paylaşılmaz/ paylaşılsa yalnızlık olmaz…” gibi seslerin raksettiği dizeleriyle belleklerimize kazınan Özdemir Asaf, “Ölüm; ben onu çiçeklerle giderken gördüm./ Ölüm; ben onu yaşamları bilerken gördüm./ Obur doymazlıkların obur açlıklarında,/ Ölüm; ben onu, varlıkları silerken gördüm./ Ama bir de yokluğun ve yüreğin önünde;/ Ölüm; ben seni utanç içinde titrerken gördüm,” diyerek 28 Ocak 1981’de aramızdan ayrılmıştı. “Özdemir Asaf; sevdanın, özlemin ve ayrılığın şairi”di.[10] Kızı Seda Arun naklettiğine göre, “R’leri ‘ğ’ olarak söyleyen babamın bir gün matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek için bindiği taksinin şoförü sorar: ‘Neğeye biğadeğ?’ Babam utancından ‘Kağaköy’ diyemez, ‘Eminönü’ der. İner. Karaköy’e kadar yürür. Can Yücel de babamın cenazesinden dönüşte bir şiir yazar: ‘Anlaşıldı bu/ R’lerin intikamı/ Onlar yuttu Özdemir Asaf’ı’...” Özetin özeti Onun hakkında; Memet Fuat, şiirlerinin “bütün akımların dışında” olduğunu vurguluyor, şiiri “düşüncelerin, duyguların yoğunlaştırılmasında” aradığını söylüyordu. Behçet Necatigil’e göre “şairdeki
‘ikinci kişi’ problemini, ikinci kişi ile kendi arasındaki bağıntıları çeşitli yönlerden derinleştir”miş, “davranışları soyutlaştırarak bir düşünce planına yükselt”mişti...[11] ***** Nihayet “Yaşanır yalnız bu aylak güzlerde/ Gelecekten geçmişe doğru…” “Ah, okumaya başlamadan önce/ Çiçeklere su vermek lazımdır…” “Ve yukarda,/ Uzak bir göğün altındaydı deniz./ Bulutlar, martılar ve deniz...” “Paris’te eski bir evde oturdum,/ Bilmem mi, yalnızken bir tuhaf olurum,/ Çileği kokulu İstanbul’da doğmuşum,/ Sardalyanın pulları yapışmış elime...” “Hayvanlar konuşmadıkları için/ Kimbilir ne güzel düşünürler,/ Tıpkı ellerimiz gibi,” dizeleriyle Melih Cevdet Anday… O; Ayşegül Yüksel’in deyişiyle, “… “Zaman” konusuna kafasını ve yüreğini adamış bir düşün ve yazın insanıdır. “Zaman” ve “ölümsüzlük” olgusuna verdiği şiir emeği kitaplar boyunca incelense yeridir.” Kolay mı? Melih Cevdet’in kültürel altyapısının temelini eskiçağ dünyası oluşturuyordu. Yunan, Mısır, Sümer uygarlıklarını yakından tanıyor, bir konuya ya da tartışmaya gireceği zaman söze buradan başlıyordu… Hazır düşünceleri yoktu. Her konuda sorular sorup yanıtlar aramayı severdi. Bu yöntemi yalnız yazarken değil, günlük hayatında da uygular; bulunduğu ortamlarda o sırada kafasında taşıdığı soruları ortaya atar, hep tartışmak isterdi. Anlamanın, bilinmeyeni sezmenin, değerlendirmenin yani düşünmenin simgesiydi. Hep soruları vardı ama hiç hazır yanıtları yoktu… Ömrünce şiir yazmış, şiir düşünmüştü…
“Garip’le başlayarak, Melih Cevdet’in şiirinde birkaç dönem geçip gitmiş. Bazı dönemlerini yadırgayanlar çıkmış. Aklın, sadece aklın yordamıyla yetinmesini yadırgayanlar. Mitologyadan zaman zaman çokça esinlenmesini de...”[12] Mıhçıhaliloğlu Yılmaz Mızrak’ın ifadesiyle, “Garip’ şiirinin şairi olarak ünlenen ama benim için büyük bir ‘filozof şair’, usta romancı, oyun yazarı, bilge bir ‘deneme’ci olan” Onu, “Evrensel ve hümanist” diye betimler Ferit Edgü… “Ağaç, gökyüzü onun için bir sonsuzluk simgesiydi. Bütün şiirlerinde, bütün yazı hayatında bu sonsuzluğu aradı ve buldu.” Nasıl mı? Gılgamış’ın ağzından şöyle diyor Anday: “Ölümsüzlüğü aramışım, laf, nasıl yaşardım/ aramasam; o ölümsüz denen yaşıyor mu sanki”... Ozan, müthiş bir tersinlemeyle, “yaşama” eylemini “ölümsüzlük” olgusundan daha değerli kılıyordu. Kolay mı? Pablo Neruda, “Nâzım Hikmet’ten sonra çok büyük bir Türk şairi daha buldum. Bütün gece gözüme uyku girmedi” demişti Anday’ı ilk okuduğunda... NOTLAR [6] Yusuf Karataş, “Ölümler Ülkesinin Ölümsüz Sesi Arjen Arî”, Evrensel Pazar, 4 Kasım 2012, s.15. [7] A. Hicri İzgören, “Kürt Şiirinde Bir Çınar Devrildi”, Gündem, 1 Kasım 2012, s.15. [8] Mehmet Aslanoğlu, “Bir Serhildan Günü Kaybettik Büyük Şairimizi”, Evrensel, 1 Kasım 2012, s.6. [9] “Bêkes Kürdistan’ın Ortak Kimliği”, Gündem, 13 Ağustos 2013, s.15. [10] Ali Deniz Uslu, “Arkadaşlarımın Babalarına Hiç Benzemiyordu”, Cumhuriyet Pazar, No:1401, 27 Ocak 2013, s.1-3. [11] Sennur Sezer, “Özdemir Asaf’a Mektup”, Evrensel, 19 Temmuz 2012, s.10. [12] Selim İleri, “… ‘Romancı’ Melih Cevdet Anday”, Radikal Kitap, Yıl:10, No:544,
Resim İçinde Resimler Mimar Esin Tekin Kağnıcı son 1 yıldır üzerinde çalıştığı ‘Zaman’la’ adını verdiği kişisel sergisinde sanat severlerin beğenisine sunuyor. Resimlerini yağlı boya ve kolaj tekniğiyle oluşturan mimar-ressam, renk kullanımı ve geometrik düzen yaratıcılığıyla ön plana çıkıyor. Sergilenecek resimler, siz sanatseverlerin ilgisini bekliyor.
SİNEMA
Avatar’ın devamı Yeni Zelanda’da çekilecek
Yönetmen James Cameron, Avatar’ın devamı niteliğindeki üç filmi Yeni Zelanda’da çekecek.
O
scar ödüllü yönetmen James Cameron, ilkini 2009 yılında çektiği Avatar filminin devamını Yeni Zelanda’da çekmek için hazırlıklara başladığını açıkladı. Ünlü yönetmen, başkent Wellington’da Başbakan John Key ile düzenlediği ortak basın toplantısında Lightstorm Entertainment ve Twentieth Century Fox şirketleri tarafından çekilecek üç filmin yapımcılığını Jon Landau’nun üstlendiğini belirtti. “Titanic”, “Alliens” ve “The Terminator” gibi efsanevi filmlerin yönetmeni Cameron, Avatar’ın devamı niteliğindeki üç filmin
22- Özgür Bağcılar. Ocak 2014
2015’ten itibaren dokuz ay içinde çekileceğini söyledi. İlk filmi Aralık 2016’ya yetiştirmek istediklerini kaydeden Cameron, ikinci filmin 2017, üçüncü filmin ise 2018’de gösterime gireceğini ifade etti. Cameron, filmlerin bazı sahnelerini saniyede 48 kare kullanarak çekecek. Filmlerde genellikle saniyede 24 kare kullanılıyor. Üç boyutlu çekilecek filmler için bütçenin yüzde 25’ini Yeni Zelanda hükümeti karşılayacak. Dünya çapında yaklaşık 2,8 milyar dolar gişe geliri elde ederek sinema tarihinin en kazançlı filmlerinden biri olan Avatar, 67.
Altın Küre Ödülleri’nde En İyi Film ve En İyi Yönetmen ödüllerine, 82. Akademi Ödülleri’nde de “En İyi Sanat Yönetmeni”, “En İyi Görüntü Yönetmeni” ve “En İyi Görsel Efekt” dallarında üç ödüle layık görülmüştü. Pandora adlı bir gezegende geçen film, mavi derili, insansı görünümlü, barışçıl olan Na’vi halkı ile gezegeni ele geçirmeye çalışan insanların öyküsünü anlatıyor. James Cameron, 26 Mart 2012’de “Deepsea Challenger” adlı tek kişilik denizaltı ile Mariana Çukuru’na inerek 50 yıl aradan sonra çukura giden ilk insan olmuştu.
Bağcılar’a 8D sinema salonu
SİNEMA
Bağcılar’da yakında hizmete girecek olan Sanal Gerçeklik Modülü olan Türkiye’nin en büyük “8D Sinema salonu ve planetaryum” ilçe sakinlerine heyecanlı anlar yaşatacak. 3 boyutlu gözlüklerle hareketli bir platform ve fiziksel efektlerin bulunduğu sistemde eğitim, eğlence ve tanıtım amaçlı hizmet verecek. Bağcılar Belediyesi’nce inşa edilen “Sanal Gerçeklik Modülü” olan “8D” de yakında hizmete girecek. İnönü Mahallesi’nde yapımına
başlanan ve inşaatı tamamlanan ‘8D Sinema Salonu ve Planetaryum” dünyanın önemli turizm merkezleri olan Paris, Londra, Oslo, Zürih,
Amsterdam ve Barselona’da bulunuyor. 8D Sinema ve Planetaryum teknolojisi, Türkiye’de ilk kez Bağcılar’da hizmete girecek.
2014 Ocak. Özgür Bağcılar - 23
MAKALE Merhaba değerli Özgür Bağcılar Okuyucuları İsmail Bayrak.
isml_samimi@hotmail.com
H
epinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Ben İsmail Bayrak. Bir diğer adım (mahlasım) Samimi’dir. Bundan sonra kısmet olursa bu köşeyi sizlerle paylaşacağım. Yüreklerimiz birlikte atacak inşallah. Deniz Bey, “ Hocam, bizde yazmaya başla” dedi, “ Olur” dedim ve ilk yazıyı kaleme aldım. Lakin nasıl başlamalı, nereden başlamalı ? Ne yazmalı, neden yazmalı ? Tanıyanlar yıllardır soruyorlar : “ Hoca, sen niye kitap yazmıyorsun ? “ Diyorum ki, “Piyasada sayısız çeşitte, sayısız miktarda kitap var. İnsanlar bunlardan ders aldıysa almıştır. Almadıysa benim kitabımdan mı alacak ? “ Sonra düşünüyorum ki : Her insanın gönül damarı farklıdır. Olur ki bir kaçı da benim yazdıklarımdan hoşlanır, etkilenir, ders alır. Bir de şu var : Yazmak akmaktır. Yazınca ırmak gibi aktığını hisseder insan. Gerçi Hünkar Hacı Bektaş Veli, “ Öyle bir derya ol ki, hem akmayasın hem de bulanmayasın. “ demişti. Evet ! : O bir derya idi. Öyle bir derya ki dalgaları kendi kendini temizleyen bir derya. Biz ise dağdan yeni akmaya başlayan bir dere ancak olabilmişizdir. Sözü fazla uzatmayalım, araya bir şiir koyalım : Herkes gibi bir insanım, ben buyum Bir yüzüm hüzündür, bir yüzüm güleç Bilmezsiniz düşman mıyım, dost muyum Bir yüzüm zehirdir, bir yüzüm ilaç İnsan denen varlık karma karışık Bir gün kavgalıdır, bir gün barışık Gün gelir parıldar içimden ışık Bir yüzüm engindir, bir yüzüm miraç Bu öyle bir göz alıcı oluş ki İç içe bağlanmış bin bir ilişki Üzülme Samimi haktır çelişki Bir yüzüm verimli bir yüzüm kıraç Bazı kişiler, daldan dala konan kuş misali, spontane yani içinden geldiği gibi konuşup yazmaktan hoşlanır. Ben de sık sık konu değiştiririm. Şimdi de güven konusunda bir iki söz yazmak istiyorum. Bir söz vardır, der ki: “ İnsan kendine güvendiği oranda içindeki, güvenmediği oranda dışındaki kurtarıcıya yönelir.” 1990’larda Musa adında bir dedemiz vardı. Doğru dürüst okuma yazması yoktu.Yaşıyorsa Allah selametlik versin, öldüyse rahmet eylesin. Bana bir gün “ İsmail ! “ dedi. “ Allah’a inanmayan kafirdir, kendine inanmayan kafirden de kafirdir ! “ Bu adam sıradan biri değildi. Cem yürüten dedemizdi. Taa Küçük Yalı’dan kalkar, Bağcılar Çiftlik semtine ibadete gelirdi. Gün geçtikçe 24 - Özgür Bağcılar. Ocak 2014
onun ne kadar hikmetli konuştuğunu daha iyi anlıyorum. Geçmişten bugüne insan sorunlarının altında yatan önemli nedenlerin başında güven meselesi yer alır. Bizdeki eğitim sistemi çocuklara ilk günden itibaren çok şey öğretir de, kendini tanımayı, sevmeyi, kendine güvenmeyi pek öğretmez. Oysa ki, ilk görevimiz kendimizi tanımak, onaylamak, sevmek, güvenmektir. Yeni nesile bu öğretilmelidir. Bundan sonraki eğitimciler her halde önceliği buna verirler. Kendini bilmeyen kişinin taşıdığı bilgi” Ezber Bilgi” dir, yüzeyseldir, “Derin Bilgi” değildir. Tekrar bir şiirle sözümüzü noktalayalım. Ey insan sahibin kim olabilir ? Senin senden gayrı sahibin yoktur Bundan daha güzel ne olabilir ? Senin senden gayrı sahibin yoktur Yardım gelmez diye sevinmelisin Unutma kendinin nimeti sensin Kime hayran isen ondan güzelsin Senin senden gayrı sahibin yoktur Akıllı bulana kadar köprüyü Deli dalar geçer koskoca suyu Bırak şaşkınlığı, bırak bu huyu Senin senden gayrı sahibin yoktur Dopdolu kafanı temizle bizzat Faydasız hayali zihninden çöz at Yorganına göre ayağını uzat Senin senden gayrı sahibin yoktur Sahibin Tanrı’ysa, Tanrı nerede ? Kusursuz gördüysen aha burada Kararsız davranıp, kalma arada Senin senden gayrı sahibin yoktur Ruhundan ruh verdi Yaradan sana Bunun manasını bir anlasana Kudretsiz gözüyle bakma insana Senin senden gayrı sahibin yoktur Bir ömür taşıdın bu şirin canı Marifetin hanı, eserin hanı ? Eylem insanı ol, eylem insanı Senin senden gayrı sahibin yoktur Zevk ile safaya daldın Samimi Yıllarca pısırık kaldın Samimi Nihayet dersini aldın Samimi Senin senden gayrı sahibin yoktur
SEKTÖR
İMİB’den Maden Emekçilerine Anlamlı Destek…
Ülke ekonomisine katkıları, artan ihracatı ile madencilik sektörü her geçen gün biraz daha büyüyor. Madencilik sektörünün gelişiminde en önemli yeri ise elbette “madenciler” tutuyor. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği madencileri “4 Aralık Dünya Madenciler Günü”nde de unutmadı. İMİB, yaşamlarının büyük bir bölümünü karanlıkta geçiren maden işçileri ile Taksim Meydanı’nda buluştu ve bu en özel günü onlarla birlikte kutladı.
B
inbir zorlukla mücadele ederek ihtiyacımız olan madenlerin gün yüzüne çıkmasını hayatı pahasına sağlayan madencilere pek çok şey borçluyuz. Günlük yaşamımızı kolaylaştıran her şeyde madenler kullanılıyor. Bilgisayardan otomobile, ilaçtan röntgen cihazlarına, enerji kaynaklarından evdeki masamıza kadar her şeyi madenlere, dolayısıyla onları bulup çıkaran madencilere borçluyuz. Zor koşullar altında çalışan madencilerimiz sayesinde ülkemizin kilometrelerce yerin altında kalmış zenginlikleri gün yüzüne çıkıyor. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB), maden işçilerine
teşekkür niteliğinde 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü madencilerle birlikte kutladı. Türkiye Madenciler Derneği (TMD) ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) öncülüğünde gerçekleştirilen 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nde; Taksim Meydanı’nda biraraya gelen madenciler Atatürk Anıtı’na çelenk koydu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bandosu eşliğinde okunan İstiklal Marşı’nın ardından gerçekleştirilen saygı duruşu ile tören sona erdi. İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özer, “Gelişmiş tüm ülkeler için büyük önem taşıyan madencilik sektörü ülkelerin eko-
nomilerine yön veriyor. Birçoğumuz farkında olmasak da madenler kullandığımız otomobilden ilaca kadar hayatımızın içinde yer alıyor. Konforlu bir hayat sürmemizi sağlayan tüm bu madenleri yaşamımıza katan maden emekçilerine, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü vesilesiyle bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. İMİB olarak, sektörümüzü ileriye taşıyacak ve ihracatımızı artıracak çok önemli çalışmalara imza atıyoruz. Türk madencilik sektörünün gizli kahramanları madencilerimizin çalışma koşullarının iyileştirmesi için de desteğimizi sürdüreceğimizi yineliyorum” açıklamalarını yaptı. 2014 Ocak. Özgür Bağcılar - 25
MAKALE
KUR’AN’DA ‘LANET’ VAR MI?
İhsan Eliaçık www.ihsaneliacik.com
Kur’an’da “lanet” kelimesi 26 yerde geçer. Bunları tek tek incelediğimizde “ davranış” ile ilgili olduğu görülür: Ayetleri gizleyenler (2/159), yalan söyleyenler (3/61), zalimlik edenler (3/87, 7/44), cumartesi yasağına riayet etmeyenler (4/47), put ve tağutları destekleyerek “Bunlar müminlerden daha doğru yoldalar” diyenler (4/51-52), sözünden dönenler ve Allah’ın kelimelerini orijinalinden değiştirenler (5/13), maymun iştahlı ve domuz karakterli olanlarla şeytana tapanlar (5/60), her defasında savaş çığırtkanlığı yapanlar (savaş için ateş yakanlar), yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar ve “Allah’ın eli bağlıdır” diyenler (5/60), isyan edenler ve hadlerini aşanlar (5/78), erkek ve kadınlardan kâfirlik ve münafıklık edenler (9/68), Rablerini inkar edenler (11/99), akıldışılığa dayalı Firavun düzenlerini destekleyenler (11/97-99), eşlerine zina iftirasında bulunduğu halde dört şahit getire26 - Özgür Bağcılar. Ocak 2014
rek bunu ispat edemeyenler (24/7), iffetli mümin kadınlara zina isnat edenler (24/24), yeryüzünde haksız yere büyük taslayan ve insanları günaha çağırmak için çete kuranlar (42/39-42), Allah ve resulünü incitenler (33/57), kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (33/61), münafıklık yapanlar, Allah’a şirk koşanlar ve Allah hakkında kötü zanda bulunanlar (48/6), müminleri yakmak için hendek kazıp içinde alevli ateş yakanlar (85/5)… Kur’an’ın lanet ettiği “davranışlar” işte bunlardır. Bunları kimin yaptığının hiçbir önemi yoktur. Her çağda ve her mekânda kim bunları yapıyorsa bilmelidir ki Allah onların bu davranışını lanetliyor. Lanet geçtiği her yerde bir davranışın zikredildiğini görüyoruz. Bütün Kur’an boyunca bu hiç şaşmıyor. Kur’an’da sadece iki yerde bir davranışa değil “nesneye” veya “kişiye”lanet ediliyor. Onlar da
şunlar: “Beni ateşten onu çamurdan yarattın” diyen şeytan (38/76-77), Kur’an’da lanetlenmiş olan (cehennemdeki zakkum) ağacı (şeceretu’l-mel’unete fi’l-Kur’an). Şu halde Kur’an’da lanetlenmiş kavim diye bir şey yoktur. Lanetlenmiş kötü ahlak ve davranışlar vardır. Eğer Yahudiler kavim olarak toptan lanetlenmiş olsaydı Hz. Peygamber Safiye ve Reyhane gibi Yahudi kadınlarla evlenmezdi. Bunların evlenince Müslüman olması soyca lanetlenmişseler durumu değiştirmez değil mi? Kaldı ki Safiye’nin Müslüman olup olmadığına dair pek bilgi de yok. Safiye ölüm döşeğinde iken malının üçte birini Yahudi dininde ısrar eden yeğenine vasiyet etmişti. Sahabilerden bazıları bu vasiyete karşı çıkınca Hz. Aişe araya girerek istediği yere vermesini sağlamıştı. (Hamidullah, İslam Peygamberi, c.2, s. 740-745).
BİLİM
İnsanoğlunun 400 Bin Yıllık DNA’sı Bulundu Nature dergisinde yayımlanan bir araştırmada, 400 bin yıllık bir insan iskeletinin uyluk kemiğinde DNA bulunduğu açıklandı.
E
vrim uzmanları, araştırmanın insanoğlunun atalarının incelenmesi yolunda yeni bir ufuk açabileceği görüşünde. Söz konusu kemik, İspanya’da bulunan ve eski döneme ait 28 insanın kalıntılarını içeren ‘Kemik Çukuru’ndan edinildi. Fakat bulgular, insanın karmaşık soy ağacına dair soruları cevaplamaktan çok yeni sorular ortaya çıkarıyor. İspanya’nın kuzeyinde Burgos kentinde bir mağarada bulunan ve 20 yıldan fazla süredir üzerinde çalışılan insan kalıntılarının Orta Pleistosen adı verilen döneme ait olduğu düşünülüyor. Neandertallere ait özellikler taşıyan fosillerin Homo heidelbergensis ya da Neandertal soyun ilk temsilcileri olduğu düşünülüyor. DNA’nın zaman içinde bozulması nedeniyle daha önce bu kadar eski insan fosillerinin genetiğini incelemek mümkün olmamıştı. Fakat dizilim teknolojisi konusundaki hızlı gelişmeler bilim insanlarını şaşırtıyor: “Yıllar önce genetikçiler 60 bin yıldan eski DNA bulunamayacağını söylüyordu” diyor araştırmanın yazarı ve İnsan Evrimi Araştırma Merkezi’nden (CENIEH) Jose Bermudez de Castro.
Sibirya’dan İber’e Almanya’nın Leipzig kentindeki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü müdürü Profesör Svante Paabo bu gelişmelerde payı olan bir insan. Paabo, “İnsanın yüz binlerce yıl önceki atalarına ait DNA’yı inceleyebiliriz artık” diyor. Bu sayede bilim insanları mitokondrial DNA’nın (mtDNA) tamamına yakınının dizilimini çıkardı. Fakat bu genetik kodun kıyası beklenmedik sonuçlar ortaya çıkardı. İspanya’da bulunan kalıntılar, fiziksel özellik olarak her ne kadar Neandertallere yakın gözükse de DNA’larının, binlerce kilometre
uzakta Sibirya’da Denisova Mağarası’nda bulunan ve 40 bin yıl öncesine ait olan insan kalıntılarınınkine yakın olduğu görüldü. Denisova kalıntıları o insanların Neandertallere yakın bir gruptan olduklarını gösteriyordu. Küçük bir parmak kemiği ve dişten elde edilen DNA’ları bilim insanları “fosil arayışında olan genom” olarak adlandırmıştı. Zira bu gruba ait yeterli miktarda fosil bulunmamıştı. Araştırmacılar, eski DNA dizilimindeki kayıp mutasyonları kullanarak “Kemik Çukuru”nda bulunan insanın Denisovalı insanla 700 bin yıl öncesine dayanan bir ortak ataları olduğunu gördü.
2014 Ocak. Özgür Bağcılar - 27
BİLİM
‘Europa Uzay Boşluğuna Su Püskürtüyor’ NASA’nın Hubble Uzay Teleskobu, Jüpiter’in uydusu Europa’nın yüzeyinde, uzay boşluğuna büyük miktarda su püskürtmesine sebep olan gayzerler bulunduğunu tespit etti. Jüpiter’in uyguladığı yerçekimi kuvvetiyle bir sünger gibi sıkışan ve su püskürten gayzerlerin çıkardığı su buharı, 200 km uzunluğa erişiyor.
G
ök bilimciler, gaz devi Jüpiter’in uydusu Europa’da sıcak su kaynaklarının izine rastladı. Hubble teleskobu, uydunun yüzeyinde tespit ettiği ve Uzay boşluğuna 200 km uzunluğunda su püskürten iki gayzerin fotoğraflarını çekti. Püsküren su buharının uzunluğu, Everest’in yaklaşık 20 katına denk geliyor. Bilim insanları, Europa’nın jeofiziksel faaliyetlerinin, yaşam olasılığını güçlendirdiğini belirtti. Gezegenler ve uyduları aralarındaki yerçekiminin etkisi, her iki gök cisminde karşılıklı olarak görülüyor. Ay’ın etkisi, Dünya’da gel git olayına neden olurken, Satürn’ün yerçekimi küçük uydusunun yüze28- Özgür Bağcılar. Ocak 2014
yinde çatlaklara neden oluyor. Yaşam Olasılığı Var Mı? Bilim insanları, elde edilen son bulguların ardından Europa hakkındaki araştırmaları yoğunlaştırmayı planlıyor. Yüzeyi sadece 65 milyon yıl yaşında olan Europa, yaklaşık 4.6 milyar yıl yaşındaki Güneş Sistemi’nin en genç gök cisimlerinden biri. Hubble’ın tespit ettiği su buharının ilk tespiti, 1977 yılında Europa’nın yanından geçen Voyager uzay aracı tarafından yapılmış ama tespit doğrulanamamıştı. Galileo uzay aracı 1989 yılında yine su buharı benzeri bir görüntü elde etmiş ama görüntünün dijital bir hatadan kaynaklandığı anlaşılmıştı. Gök
bilimciler, jeofiziksel olarak halen hayatta olduğu anlaşılan Europa’da şimdi yaşam olasılığı üzerinde duruyor. Amerikan Jeofizik Birliği’nin yeni bir çalışması, Europa’nın yüzeyine organik madde içeriği zengin olan kil tespit etti. Asteroit ve kuyrukluyıldızlar tarafından taşındığı düşünülen killerin, Europa’nın buzul tabakası altındaki denizine ulaşması halinde, besin değeri yüksek ortamda yaşamın oluşmasına katkıda bulunabileceği ifade edildi. NASA Jet İtiş Gücü Laboratuvarı’ndan Robert Pappalardo, “Europa’da bugün hayat olup olamayacağını araştırıyoruz. Bunun için daha fazla gözlem gerek” dedi.
Europa’daki gayzerleri gösteren bir çizim (NASA).
MAKALE
Engelliler Engel Değildir! “Engellilere Engel Olanlar Utansın” Muzaffer Yedigöl muzafferyedigol@hotmail.com
3
Aralık Dünya Engelliler Günü, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çeşitli etkinliklerle kutlandı. Aslında buna kutlama demek ne kadar doğru olur? Farkındalık yaratmak, kamuoyu oluşturmak ve duyarlılıkları artırmak demek, daha doğru gibi geliyor. Uluslararası literatürde sık kullanılan deyimiyle;” Engelli, doğuştan veya sonradan meydana gelen hastalıklar, sakatlıklar (vücudun görsel/işlevsel/zihinsel/ruhsal farklılıkları) öne sürülerek, toplumsal - yönetsel tutum ve tercihler sonucu yaşamın birçok alanında kısıtlanan, engellerle karşılaşan kişi demektir.” Toplumsal duyarlılığın bu denli yüksek olmadığı dönemlerde engelliler için; sakat, özürlü, çürük vb. engelli ve yakınlarını rencide eden sözcükler kullanılırken, günümüzde kendi içinde kategorize edilerek( zihinsel-bedensel) anılıyor olması sevindirici bir gelişmedir. Kırsal kesimlerde ahırda ayaklarından bağlanarak gözden ırak tutulmaya çalışılan çok kötü örnekler bir yana hala engelli çocuğundan utanan anne-babalar, engelli büyüklerini eve kapatan çocukların varlığı da bir gerçek. Birçok insan için engelli kişiler, yakınlarının sosyal yaşamlarını sürdürmeleri için bir engel gibi görülmekte. 30 - Özgür Bağcılar. Ocak 2014
Oysa asıl engel, böyle düşünenlerin beyinlerinde ve asıl utanması gereken onlar değil mi? Engelli olarak nitelendirdiğimiz yurttaşlarımızın doğuştan ya da bir hastalık, kaza sonucu oluşan fiziksel veya zihinsel engelleri; sabırlı ve düzenli bir tedavi sonucu iyileşebilir, rehabilite edilebilir de, düşünce engellilerin tedavisi çok daha zor. Hatta çoğu için imkânsız, diyebiliriz. Engellilerin toplumsal yaşam içindeki durumlarını ve hareket alanlarını iyileştirici, onları topluma kazandırıcı hiçbir uygulama ve proje geliştirmeyen yerel yöneticiler, engelli hakları için yasal düzenlemeler konusunda gerekli çabayı göstermeyen siyasiler, çevreye ve doğaya gösterdikleri ilgi ve çabayı engellilerden esirgeyen STK’ lar engel olmasınlar, engelliler yaşamımızda hiçbir engelin nedeni, kaynağı değildirler. Asıl engel, engellileri dikkate almayan, çoğu zaman yok sayan zihniyettir. Ülkemizde 2 milyona yakını kayıtlı, 9 milyona yakın engelliden ancak 125 bininin çalışma olanağı bulduğu bir ülkede, onlara eşit yurttaşlar gibi olanaklar sunmayan devlet utansın! Kent yaşamı içerisinde, çarşıda, pazarda, taşıma araçlarında engellilere yönelik tek bir özel önlem almayan, bir anlamda engellileri yok
sayan, engellileri evlerine hapseden yerel yöneticiler utansın. Yaşamları boyunca her zaman ve her koşulda kişisel hırs ve çıkarları uğruna toplumsal çıkarları göz ardı eden vicdanı engelliler utansın. Siyaseti bir iş, meslek gibi gören rantiyeciler, politik amaçları uğruna her türlü yolu deneyen ahlak engelliler utansın. Kendi gibi olmayanı düşman gören, kibir ve egoları yüzünden halkın içine kin ve nefret tohumları serpen, barış karşıtı, demokrasi ve özgürlük düşmanı, sevgi engelliler utansın. İçinde yaşadığı toplumdan hep alan, sürekli tüketen, asalak, haddini bilmez, çıkarcı, üretim özürlüler utansın. Hayatı boyunca okumayan, araştırmayan, sorgulamayan, yaşadığı çevreyi ve toplumu anlamaya çalışmayan, önyargılarına mâhkum olmuş, halkına ve giderek kendine yabancılaşmış, yalnızca kendisini düşünen, düşünce özürlüler utansın. Sözün özü, engellilerin önündeki engelleri kaldırmak yerine, yeni engeller çıkararak onlara yaşamı çekilmez hale getiren, engellilerin varlığını kendi yaşam standardı ve geleceği için engel gören beyni engelliler utansın.
YAŞAM
Yeni Keşfedilen Sıats Meekerorum
T-Rex’ı Bile Korkutuyordu! Yeni keşfedilen dinozor türünün, Kretas Dönemi’nin sonlarında en büyük dinozor olan tironozorlara bile baskın gelen bir türü temsil ettiği belirtildi.
B
ilim insanları, 100 milyon yıl önce Tyrannosaur Rex’i bile korkudan kaçıran dev bir dinozor türünün keşfini duyurdu. Siats meekerorum adı verilen yeni türün, Kretas Dönemi başlarında yaşadığı ve dev-yırtıcı dinozorları temsil eden allosaur grubuna ait olduğu belirtildi. Araştırmacılar, fosil kayıtlarındaki bir boşluğu daha Siats meekerorum sayesinde kapatarak, yırtıcı dinozorlar arasındaki dönüşüm sürecindeki bir bilinmeyeni de ortaya çıkarmış oldu. Yeni bilgiler, Kretas döneminin tironozorların baskın olduğu son 15-20 milyon yıllık dönemi öncesinde, Siats meekerorum’un dahil olduğu türün öne çıktığını gösterdi. Böylece dönemin 70 milyon yıllık eksik kısmı da tamamlanmış oldu. Discovery News’in haberine göre, Siats meekerorum’un fosilleri sadece omurga ve bazı uzuvlarına ait kemiklerden oluşuyor. Ancak fosillerin, allosaur grubuna ait olan ‘carcharodontosaurs’ adlı spesifik bir grupla olan ilişkiyi açık bir şekilde ortaya koyduğu belirtildi. Bilim insanları bu sayede, Siats meekerorum’un fiziksel yapısı hakkındaki eksikleri kapama şansı buldu. Dev dinozorun, yaklaşık 9 metre boyunda olduğu ve 4 ton ağırlığa sahip olduğu düşünülüyor (T-rex 4 metreye ulaşıyordu). Tahmin edilenden daha da büyük boyutlara ulaşabildiği de öne sürülen dinozor, geçmişte Arjantin’de bulunan ve bir diğer dev carcharodontosaur olan Giganotosaurus ardından ikinci büyük kelif ola-
rak kabul ediliyor (bu dinozorun fosiline ait kafatasının uzunluğu 1.95 metre). Siats meekerorum, Güney Amerika’nın aksine Kuzey Amerika’da bulunan dev carcharodontosaur olarak kayıtlara geçti. Dinozor adını, bir zamanlar ABD’nin Utah eyaletinde yaşayan Ute kabilesinin efsanelerindeki bir karakterden alıyor. Siats, efsanedeki insan yiyen canavarı temsilediyor.
zamanla yerini diğer büyük tironozorlara bıraktığını ileri sürerken, var oldukları dönemde de diğer yırtıcı dinozorlarla aralarındaki ilişkinin ‘tironozor-memeli’ gibi olduğunu savundu. Araştırmada yer alan Field Müzesi uzmanı Peter Makovicky, “Aradaki dev boyut farkı, tironozorların zamanında carcharodontosaur’lar tarafından gözlendiğini ve ancak onlar yok olduktan sonra tironozorların en büyük yırtıcı olduğunu gösteriyor” dedi.
Yeni bulgular, Kuzey Amerika’nın on milyonlarca yıl önce diğer kıtalara benzeyen bir besin zincirine sahip olduğunu ve carcharodontosaur’ların tepede yer aldığı gösterdi. Ayrıca, yükselen su seviyesinin kıtalarda yaşam alanını sanıldığı kadar azaltmadığı ve dev dinozorların kendilerini her zaman hakim güç olarak ortaya koymayı başardığı belirtildi. Yeni fosil bilgileri, Siats meekerorum’un 2014 Ocak. Özgür Bağcılar - 31
MAKALE
ZEHİR Muzaffer Oruçoğlu www.muzafferorucoglu.com
S
ES, TEK’leyerek Batı Yakası’ndan geldi. Şahin avazı gibi berraklaştı gökkubbe. Töz ile törenin çatışmış, ufalanmış, cinnet halini almış zibilinde uyuyan yalın bilinç, kellesini hafif kaldırınca, her kütükten bir çıra çıktı. Kargalar sustu, papağanlar konuşmaya başladı. Varlığını kendi boşluğuna doğru devindiren serkeş eşek, sırtındaki atlas çulu attı, baharat bedestanından çıkıp, sahaflara girdi. Zıtların mükabele ve müsademe zemini, kırmızıdan defne yeşiline doğru evrildi. Mevtalar dirildi. Mabed avluları ve musalla taşları arasında mekik dokuyan Devlet-i Aliye derin bir nefes aldı. Kurşun kepenkli, rahleli, seccadeli dükkânlar hayale daldı. Çocuk pencereyi açtı. Zehir seferberliği, ilk adımını şanına uygun bir şekilde attı. Kainatın kör noktası temizlendi. Temizlenen yere, ucube sakallı bir yontucu, kaide olarak mermerden bir baldıran krateri yerleştirdi. Kaidenin üzerine hiç yüksünmeden, rehavete kapılmış bir bronz at heykeli dikti. Atın üzerine “ATİNA” yazdı. Atın kuyruğuna yine bronzdan bir sinek kondurdu. Sineğin üzerine de “SOKRAT” yazdı. Appollonik ve Dionizik armoninin büyüsüyle trajik bir şekilde ışıldayan anıt, herkesi etkiledi; açılışı görkemli oldu. Harirle dokunmuş halıların serildiği ön sırayı, akil kafalar aldı. Enseleri kavi, bakışları mülayim ve semavi politikacılar yeşil koltuklara yerleşti. Başarılı sarraflar, badem bıyıklı 32 - Özgür Bağcılar. Ocak 2014
karunlar, ribahurlar, buz üstünde bina kuranlar, bilcümle mal, melanet ve menzil sahipleri ikinci sırayı tuttu. İç içe geçen çemberlerin en dış kesiminde, kum gibi kaynayan bir derinti deryası dalgalanıyordu. Çocuk, dikkatini en çok bu kesime, açlıktan köpük kusan, düğün arpasıyla at besleyen, kasaptaki ete soğan doğruyan , çaydaki balığa yağ kızartan, tek kanatla uçan, gariban, adembaba cümbüşüne yöneltti , heyecanlandı ve bu kesime doğru uçurdu balonunu. Açılış konuşması için kürsüye Akil çıktı. “Zurnazen Mustafa Paşa’nın Dört Saatlik Sadrazamlığı”, “Molla Kabız’ın Zındıklığı”, “Kâbusname’de Yıldızlardan Geleceği Okuma” adlı kitapların bu dıbız kafalı, kara kırnak yazarı, elini kaldırıp alkış tufanını selamladı. Ebedi barışın geldiğini, maraz ve elem ikliminin dağıldığını şirin bir dille anlatmaya başladı. Bir ara durdu, elindeki boş baldıran kadehini göğün Sidre Makamı’na doğru kaldırdı, “Ebedi barış için, anaların ağlamaması için gerekirse içeceğiz!” diye bağırınca, derinti deryanın köçeği, zilli kasnağa geçirilmiş kursak zarını tefleyerek deryayı coşturdu. Meydan, yek dil, yek nefes, “ZEHİR! ZEHİR!” “TEK! TEK!” şiarlarıyla inledi. Akil, işaret parmağını uzattı, ŞER tekkesinden ayrılıp ZEHİR tekkesine yeni geçen politikacıyı kürsüye çağırdı. Semirmiş, nefsini ve gövdesini kemali afiyetle imar etmiş güleç adam, alkışlar, tezahhüratlar eşliğinde kürsüye geldi, boş
baldıran kadehini Akil’in elinden aldı, önce bronz atın kuyruğundaki sineğe, sonra da kitleye doğru uzattı, “Kırk yıllık tekkemi terkettim, buraya zehir içmeye geldim!” diye gürleyince, sloganlar yeniden başladı. Çocuk korktu, “Anne çabuk gel, adam zehir içecek,” dedi. “Aldırma oğlum , kadehler boştur,” diye mırıldandı Kadın. Pencereden bağıran kalabalığı , TEK’leyen kürsüyü ve bayraklı evleri seyrederken korktu. Gitti dolaptan TEK bir bayrak çıkardı, TEK başına, TEK pencereden, TEK’leyen kalabalığa doğru sallandırdı.
MEKAN
Masumiyet Müzesi ‘yılın en iyi tasarımına’ aday Geçtiğimiz yıl Orhan Pamuk’un açtığı ‘Masumiyet Müzesi’, Londra’da düzenlenen “Yılın en iyi tasarımları”nda aday gösterildi.
N
obel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi” romanının ardından İstanbul’da açtığı müze, İngiltere’nin başkenti Londra’daki Tasarım Müzesi tarafından her yıl düzenlenen “Yılın en iyi tasarımları”na aday gösterildi. Geçen bir yıl boyunca dünya genelinde mimari, moda, grafik, ürün, ulaşım, mobilya ve dijital alanlarındaki en iyi tasarım adayları, 20 Mart-7 Temmuz’da
Londra’daki Tasarım Müzesi’nde sergilenecek. Yarışmanın sonucu gelecek ay belli olacak. Pamuk’un Masumiyet Müzesi, “En iyi mimari tasarımları” arasında aday gösterilirken, bu kategoride ayrıca, Batı Avrupa’nın en yüksek binası olan Londra’daki “Shard”, Belfast’taki Metropolitan Sanat Merkezi, Cleveland’daki Çağdat Sanat Müzesi ve New York’taki “Dört Özgürlükler Parkı” da bulunuyor.
2014 Ocak. Özgür Bağcılar - 33
SPOR
Bağcılarlı Basketçiler 3’üncü maçtan da galibiyetle ayrıldı Yeni sezona hızlı bir başlangıç yapan Bağcılar Belediyesi Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı, İzmir Karşıyaka Sporu yenerek 3’üncü maçından da galip ayrılmayı başardı.
O
ynadığı hazırlık maçında Cezayir Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı’nı yenmeyi başaran Bağcılar Belediyesi Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı 1’inci lige yükselmek için mücadelesini sürdürüyor. Başarılı engelli oyuncular İzmir Karşıyaka Spor’u da yenerek 3’üncü maçtan da zaferle ayrıldı. Türkiye Engelliler Basketbol 2’inci Ligi’nde mücadele veren başarılı oyuncular, sıkı çalışarak hazırlandıkları yeni sezonda başarılı oyunlar çıkarıyorlar. 2013-2014 sezonu sonunda 1’inci lig hasretine son vermek isteyen oyuncular oynadıkları ilk maçta Küçükçekmece Dostluk Sporu 73-42 yenmeyi başardılar. İkinci maçta karşılaştıkları İzmir Buca Engelliler Spor Kulübü’nü de 100-12 mağlup eden başarılı engelli basketbolcular, 3’üncü maçta ise İzmir Karşıyaka Spor’u 68- 24 yenerek salondan ayrıldı. Takımın Koçu İsmail Öztürk, hedeflerinin tüm maçları kazanarak çok istedikleri 1’inci lige çıkmak olduğunu belirterek, “15 kişilik kadromuzla disiplinli şekilde antrenmanlarımızı yapıyoruz.” dedi.
34- Özgür Bağcılar. Ocak 2014