mimaride tekinsizlik: tipsiz yerler, yapay coğrafyalar ve kent bağırsakları

Page 1


“Şekillerini kaybeden ve içimizdeki korkulara eşlik eden, ıslak çarşaflar gibi duvarlara; dişetlerini dudak heykelleri misali uyandırabilecek biçimlere ve bunların renkli gölgelerine bağırıp çağıran bir ışık düşüren bölmeler arasında sallanan kollara ihtiyacımız var.”



mimarlığı ç ı k a

r

baştan m a k

1


Tekinsizin bizi baştan çıkarmasına izin vermek çağdaş yapı bozucu mimarlık anlayışının gizli potansiyellerini de ortaya serebilir. Bununla birlikte metnin kendisinin de bu potansiyele paralel bir şekilde çalışmasını ve yoluna çıkan kavramlara normallikleri üzerinden değil ürperticilikleri üzerinden tutunup şüphecilikle yaklaşarak içimizdeki potansiyel paranoyağın kışkırtılmasını umuyorum.

Yazı tekinsizliği totaliter sistemin yaşantımızdan çıkardığı ‘a-normallikler’ ve onların yerine üretilen normlar arasındaki ilişki temelinde ele alıyor. Rahatsızlık ve huzurun rahatsız edilmesinin bir çıktısı olan tekinsizlizliğin tam tersi vaziyette işleyen sistemin kurduğu sözde güvenli ve steril mekanın ve onun kodlanmış davranış tipolojileri üreten yapısının sınırlarını bozmak adına bu atmosferi kullanmanın faydalı olacağına inanıyorum. Aydınlık masumiyet, güven ve temizlik gibi kelimeler üzerinden zihnimize kazınan imgelerin dışına çıkmak için onlara görece tekinsiz atfedilen “gözenekli, ateşli, akışkan, itici, müstehcen,” mekanlara bakmak diğer bir deyişle mimarlığın estetiğini güven verici olanda değil rahatsız edici olan üzerinden aramak bu şekilde zihinlerimize kısmi bir özgürlük getirebilir.


cennet

ve

cehennem

Gündüz vassafın da özgürlük cehennemdir başlıklı metininde bahsettiği, Toledo’da bir katedralin sandalyelerinin arkalıklarındaki azizlerin kabartmaları, kutsal kitap anlatıları ve yine aynı oturakların altındaki sanatçıların hayal güçlerinin dizginlerini salıp koyverdikleri çeşitli cehennem tasvirleri üzerine yazdığı gibi: Sandalyelerin üzerindeki cennetle ilişkili tasvirler, dünyanın her yanındaki kiliselerde ve tablolarda görülebilir. Ustanın mahareti ve üslubu değişiklik gösterir belki, ama tasvir edilenler hep aynıdır. Kilisenin egemenliğine, hiyerarşisine ve katı inançlarına boyun eğmek zorunda olan sanatçı için, kendi dünyasını yansıtma olanağı yok gibidir. O, bir yaratıcı olarak gücünü ancak cehennemde gösterebilir. Kutsal figür ve sahneleri resmederken kendini sınırlar; cehennemi çizerken ise sınırsızdır, özgürdür, düzenin duvarları yoktur. Bu bakımdan tekinsizin otoriter olan normal kalıbının sınırı ve düzeni ve duvarları tehdit eden yapısı göz önüne alındığında cehennemle ortak bir paydada buluşabilirler.

2


kelimenin Tekin, bilgi ve anlamak manalarına gelen ‘ken’den türer tekinsiz ise anlayış dışı ve anlamadığımız şey olarak yorumlanır. Tekin kelimesinin etimolojisinde ikircikli bir yapı da söz konusu aynı zamanda. Eski türkçede, bügün kullanımdan düşmüş olsa da eski türkçede tenha ve ıssız anlamlarına gelirken, şimdi (yer, zaman vb. için) içinde cin, peri gibi doğaüstü varlıkların bulunmadığına inanılan, uğurlu, kişi özelinde ise güvenilir anlamlarına karşılık gelir

3

etimolojisi Birbirinden iki farklı anlamı içinde barındırması ile bu kelime, kendisini de tekinsiz bir konuma yerleştirmiş olur böylece. Güven vermez bir havası vardır, karşılaştığımız diğer kelimelere benzemez, lügattaki diğer sözcüklerin arasında bir ötekini kurar. Hegel de bu bağlamda tekinsizliği, kendimiz olanla öteki olan; anladığımız ve anlamadığımız arasındaki çizgilerin çökmesi ya da bulanıklaşması durumu olarak tanımlamıştır. Insan görünümlü cansız bir nesne olan kadavra görmekten rahatsız oluşumuz da bununla bağlantılı olarak açıklanabilir. Ya da Japon kültüründe kullanılan çeşitli maskeler, geyşa makyajları, yine bir takım ritüellerinde kullanılan objeler kültürümüze öteki pozisyonda duran halleriyle bizde tekinsizlik hissi yaratırlar.


4

mekanda case

study:

avlanmak

süleymaniye

tekinsizi araştırmaya, otoritenin kentten kaldırmak istediği mekanlara bakılarak başlanabilir diye düşünüyorum. Çünkü kentteki bazı mekanların lügatlarımızdan kaldırılma motivasyonunun altında da bu bilinmeyenin,tekinsizin, kontrol edilmeye olan direncinin yüksek olması yatar. Bu mekanların yıkımının ardından geride kalan boş yerler ise kentsel dönüşüm alanlarına ev sahipliği yapmaya hazır hale gelir. rasyonel geometri ve onun getirdiği her şeyin yerini belli eden düzen duygusu ile sahte bir gerçeklik üretilirken tekinsiz olduğu düşünülen çeşitli yaşam organizasyonları da bu sebeple yıkılır yerine ise içinde güvenle yaşayabileceğimiz siteler, apartmanlar ve çevre düzenlemeleri inşa edilir. Bu tip bir dönüşüme ev sahipliği yapan bir kent parçası da süleymaniye ve çevresi; kentsel dönüşümün etkisiyle mahalle bir şantiye alanına çevrilmiş halde. Sökülmüş ev parçaları, boş binalar ve inşaat malzemelerinin mahalle üzerinde katmanlaşmış hali yapay bir coğrafi şekli andırıyor. Haliçten süleymaniyeye doğru tırmanmaya başlamamızdan itibaren bizi galvanizin soğuk metal yüzeyi takip ediyor. Bu metal yüzey mahallenin içine doğru kıvrılarak kimi zaman girilmemesi gereken alanları işaretlerken, kimi mekanları da yaşam alanlarına çeviriyor.


Boş arsaları çevreleyen bu yüzeyler çamaşır asma alanları gibi domestik ihtiyaçlara yönelik fonksiyonlar üretirken, bir yandan da oluşturdukları çizgisellik itibariyle buranın sakinleri için farklı yoldan bir ev duvarı inşa ediyor. Seçilen case study kapsamında yani süleymaniye çevresinde gördüklerim üzerinden tekinsizlik kuranları avlayarak kavramların içlerini açmak ve yazının kadrajını genişletmek istiyorum.


4.a

zeminsiz evler ve bir kent a r k e o l o j i s i


sterilizasyon aşılı zihinlerimizin olması gerekenin yerinde uygunsuz olanı veya orada bulunmaması gerekeni tespit etmesi bizde üst üste çakışmayan kodlamaların ortaya çıkması ile sonuçlanır. bilinmeyen ve anlaşılamayan her zaman tehlikelidir. süleymaniyenin’.....’ mahallesinde karşılaşılan; bir zamanlar bir evin sınırlarını tanımlayan bölgelerin dönüştüğü çukurlar evin bir kapalılık ve örtünme temsilinin yanında karşılaşılan başımızın üstüne denk gelmeyen çatılar ya da, kafamızı sokmadan girdiğimiz evler zihinlerimize kodladığımız soylu metaryellerin (parke, mermer, laminant vb.) yerini alan toprak zemin üzerine kurulan yaşam alanları, zeminsiz evler gibi yapılar burada anlaşılamayan üzerinden tekinsizliği inşa ederler.


Bununla birlikte bir süre sonra tamamen yok olacak bu mahallenin fotoğraflarının belirli bir zamansallık içerisinde kentte kimsenin göremeyeceği görüntülere dönüşecek olması ile de bu fotoğraflar artık varolmayan geçmişin gerçekliğini kanıtlaması ve elle tutulur hale getirmesiyle de içinde başka bir yoldan tekinsizlik kurar ve bir çeşit kent arkeolojisine dönüşür.


“İğrençlik-abjection” kişide bütünden kopmuş bir uzuv, kan, sperm, saç, kusmuk ya da vücudun dışında olup artık onun parçası olmayan dışkı gördüğünde uyanan abartılı korku ve zafiyet hissine denk gelir. Travmatik bir biçimde bize ölümlüğümüzü hatırlatır ve tiksinti yaratır” (Robertson, 2010: 95)

4.b

kopuk uzuvlar

Bu vücudun artık bir parçası olmayan kopuk uzuvların saç kan dışkı gibi bizi ölümlülüğümüzle yüzleştirmesi gibi otoritenin yarattığı hijyenik ve soylu mekan idealizasyonu da diğer mekan tipolojilerini ve bu tipolojilerde yaşayan grupları öteki atlederek tekinsiz ve tiksinti uyandıran etiketleriyle zihnimizde itibarsızlaştırır. Aynı doğumun bir kutlama ölümün ise insan ömrü için bir hata olduğunu benimseyen ve ölümsüzlük için teknoloji, tıp ve biyolojinin imkanlarını seferber eden kapitalizmin bu mükemmeliyetçi bakışı, yine mekanlarda da ona “yakışmadığını” ya da onun çerçevesi dışında kaldığını düşündüğünü de yine yok etme yoluna gider


Süleymaniyede karşılaştığımız sökük ev parçaları, cephesiz binalar, parçalanmış duvarlar gibi yıkılmış parçalar ziyaretçi tarafından aslında bir bakıma içselleştirilir. Bu içselleştirme zarar gören mimarilerle karşılaştığımızda sahip olduğumuzu düşündüğümüz fiziksel bütünlüğümüzün tehdit edilme hissi üzerine kuruludur. Sanki bizi dünyaya bağlayan ev kavramının fiziksel bir zarar görmesi bizim varoluşumuzun anne rahminden gelişimiz ve yetişmemize kadar tüm evrelerimizde bize eşlik eden bir ev görüntüsünü de beraber parçalar. Bununla birlikte rönesans dönemine kadar uzanan ideal formu insan bedeni üzerinden ele alma anlayışımız yıkıcı mimarileri parçalanmış bedene eş tutarak, Mary Shelley’in Frankestein hikayesindeki birbirinden ayrı vücut parçalarının bir bütünü değil ancak bir canavarı meydana getirmesi gibi, bizde rahatsızlık hissi uyandırır. Bu rahatsızlık uyandıran potansiyeller coop himmelblau’nun hot flat projesinden çıkan dışavurumları;


“ateşli, pürüzsüz, sert, açısal, acımasız, yuvarlak, narin, renkli, müstehcen, gönüllü rüya gibi, çekici, kovucu, ıslak, kuru, zonklayan. Canlı veya ölü bir mimari. Bir buz kalıbı kadar soğuk ve yanan bir kanat gibi sıcak. Ve the skin of city’de önerdiği kentin cildinin kabuğunun soyulmasıyla ortaya çıkan damarlardan oluşan bir duvarın meydana getirdiği yatay sistemin kışkırtıcılığını paylaşır.


“sanal”

gerçeklik

Fiziksel mekanın yanında mimariyle onun temsili arasındaki bölgeyi bulanıklaştıran dijital ortam varolmayan gerçekliğin kanıtını elle tutulabilir hale getirmesiyle, aynı fotoğrafın geçmişin varolmayan gerçekliğini iddia etmesi gibi, kendini bu çalışmadaki tekinsiz bir diğer konuma yerleştirir.

5

5.a

postcards from google e a r t h

Temsiller her zaman şeyleri oldukları haliyle değil onları biçimlendirerek, içlerinde barındırdıkları gizli anlamlara bizi ikna etmeye çalışırlar. Bu kapsamda yaşadığımız dünyanın gerçek ve en doğru görüntülerinin temsil edildiğini düşündüğümüz google earth’ün algoritmik bir hata sonucu ortaya çıkan görmeye alışık olmadığımız garip görüntülerinin zihnimizde, hem yaşadığımız


dünya ile deforme olmuş bir bedeni ilişkilendirmesi hem de bildiğimiz bir görüntünün bize yabancılaşması ekseninde tekinsizleşir. Google earth tarafından sunulan görüntülerdeki yerlerde fiziksel olarak daha önce hiç bulunmamış olsak da dünyanın bu dijital arayüz tarafından yansıtıldığı haliyle bu temsili sorgusuz kabul edip inanırız. Kodlanmış bir algoritmaya sahip oluşlarıyla mükemmeliyetçi rasyonelliğin bir temsili olan bu üç boyutlu haritalamanın bu örneğinde ise kodlamaların üst üste çakışmaması ile ortaya çıkmış alışılmışın dışındaki garip görselleri “ hata” olarak yorumlama eğilimindeyiz. Hata bu sefer parçalanmış ve katmanlaşmış coğrafyaları tekinsiz bi şekilde sanal bir arayüz üzerinden meydana getirir. Yine google earthün üretmiş olduğu imajların genel yapısından bahsedersek tüm görüntülerde gecenin dışarıda bırakılması, bulutsuz bir gökyüzü ve ideal iklim koşullarının benimsendiğini tekrar hatırlayacak olursak da aslında totaliter rejimin zihinlerimize kazıdığı mesajların aydınlık masumiyet, güven ve temizlik temalarına burada da iklim ve coğrafya üzerinden tekrar rastladığımızı söyleyebiliriz. Yine aslında ev denince aklımızda oluşan ortak bir imaj gibi coğrafya iklim ve yerşekilleri denince de beynimizin ortak bir imajı üretiyor olması, totaliter bir temsilin standart olanı kodlama çabası olarak yorumlanabilir. Bu bağlamda bu yazı gerçekliğe dönüşen tekdüze yerşekillerini kışkırmak adına onun karşısında serti açısali acımasızı müstehceni ölü ya da canlı ama asla ortada olmayan bir şekildeki haliyle yapay bir coğrafyayı koyabilir.


5.b

y a p a y coğrafyalar Yapay coğrafyalar, yapaylıklarına, yerşekillerinin zihnimize kodlanmış bizim bildiğimiz olağan görüntüleriyle aynı doğaya sahip olmamalarıyla erişirler. Bu kapsamda örneğin süleymaniye bağlamında çektiğim fotoğraflardaki evlerin oturduğu ya da yaşam alanlarının üstüne kurulduğu zeminlerin, atıkların katmanlaşarak oluşturdukları ya da toprağın çökmesiyle meydana gelen zeminsiz ya da aşırı katmanlaşmış halleri yapay bir coğrafyayı temsil edebilir duruma gelir.


Bu fiziksel yapaylığın yanında bu coğrafyaların sanal ortamda varettikleri yine tekinsiz yapaylık da bence oldukça çarpıcı Dijital ortamın sunduğu arayüzde ortaya çıkan bu tekinsizlik hali belki iki farklı strateji üzerinden ele alınabilir : iç içe geçirme ve ters-yüz etme Bunlardan ilki içe içe geçirme tekniği disiplinlerarası bir şekilde kurgulanan sanal mekan inşasında iki farklı disiplinin biribirinin içine akmasıyla çıkan tanımsızlıkla birlikte yapaylığı temsil ederken ikincisi olan ters yüz etme stratejisi ise kusursuz bir gerçekliğin temsilini üreten 3 boyutlu görselleştirme tekniklerini gerçeğe yaklaştıran birincil etken olan dokunun objeliklerin üstlerinden çekip alınarak oluşturduğu bir diğer yapaylık olarak tanımlanabilir.


*

iç içe geçme

E N I A t y p e ENIAtype çevremizin karmaşık yapısını mimarlık yoluyla çözümleme konusunda uzmanlaşmış disiplinlerarası bir mimarlık pratiği üretir. Mimarlığı farklı dalların içerisine koyarak bu iki alanın sınırlarını birbirlerinin içinde eritir ve bu şekilde ortaya çıkan tanımsız disiplinin mimari olarak yeni potansiyeller üretebilmesini amaçlar. Tamamen özgürlükten türetilen saf bir eğlence anlayışı üzerinden işler üreten eniatype mimarlığın daha büyük sistemden ilişiğini keserek onu rahatsız edici alanlar üzerinden ele almayı amaçlar. Genel anlamda şeyler ve şeylerin kendisi olamadıkları durumların ilişkisi çalışmalarının odağındadır. Örneğin archulus projesi yerel bir nehrin denizle buluştuğu noktada yeni bir yerşekli denemesi oluşturur. erozyona meyilli bir kara parçasının koparak sular altında kalması senaryosu üzerinden gelişen patlayan ve parçalanmış parçalardan oluşan seri, yerşekilleri, bitki ve hayvan kolonizasyonu için tekinsiz bir zemin oluşturur. Eniatype gerçek zamanlı veri akışını ve mesh ağlarını kullanarak modeller üretir bu üretilen tasarımlar ise gücünü mimarlığı bizim birbirimizle ve çevremizle olan etkileşimimizi bir iletişim ağına çevirmesiyle kazanır.


*

t e r s - y ü z e t m e perry

kulper

Kulper çizim, fotoğraf, görsel, işaret, metin ve atmosfere dair mekansal veri gibi çeşitli bilgi katmanlarını bir arada kullanarak katmanlı br yapma biçimi kurar ve bu durumu çoklu temsil teknikleri (multiple representation techniques) olarak ifade eder.Temsil konusundaki özel ilgisi ise mimari çizimin potansiyelini araştırmak üzerinedir, denilebilir. İndekssel kümelerin, işaretlerin, diyagramların, materyal göstergelerinin, dilin ve diğer üretken işaretler ile birlikte var olan bu çoklu teknik ve onun kullanımı, çizimin araştırmacı potansyelini açmayı ve gizli ilişkiler geliştirmeyi sağlamaktadır.Bunun yanında objelerin tanıdık dokularından arındırılmasıyla ortaya çıkan müstehcenlik ya da fiziksel gerçeklikte varolmayan metaryallerin geliştirdiği hem hareketsel hem biçimsel anlamda yeni metaryel algısı onun coğrafi temsillerini tekinsiz birer vadilere dönüştürür.


temsilde

tekinsizlik

6

Son olarak tekinsizin içine girdiği farklı mecralarda (beden, siber mekan, coğrafya) yarattığı alternatif dünyalara ve karşılık geldiği dışavurumlara ek olarak temsil yöntemlerinin içindeki gizli anlama bizi ikna eder hali ile gerçeklik algımızı değiştiren tekinsiz yapısını deşifre etmek adına aynı mekana 3 farklı bakış ile yaklaştım. bu 3 farklı bakış için ileriki çalışmalarımda da kullanmayı hedeflediğim tekinsizi kent temsiline açmak, mimari temsilin yartaabileceği algı deformasyonlarını, bizim kodlamalar sonucu üretilen mekanı kavrama biçimimizi keşfetmek adına belirlediğim, ileride sayısının artmasını kurguladığım, 3 farklı strateji de denilebilir. bu yontemler aslinda toplum tarafindan ötekilestirilen bir delinin yontemleri olarak da nitelendirilebilir.



6.a

göremeyene kadar y a k ı n l a ş m a k



6.b

bir bĂźtĂźnĂź piksel piksel bozmak ve tekrar bir araya g e t i r m e k



6.c farklı bakış açılarından çizgisel bir panorama y a r a t m a k


Bu temsiller aracılığıyla deneyimlenen mekan aynı olmasına rağmen zihinde bu mekana dair üretilen imajların farklılığının da temsil yöntemleri ve onun ürettiği kodlamalarla ilgili söyleyecek sözü olabilir. Örnek olarak farklı bakış açılarının birleştirilmesiyle oluşan çizgisel ve lineer bir panoramik görselde göze ilk çarpan özellikle naiflik duygusu iken bir bütünün piksel piksel bozularak tekrardan bir araya gelmesiyle mekanı çok daha tehlikeli bir biçimde deneyimliyoruz. Bunların yanında fotoğraftaki parçalardan bazılarını artık göremeyecek noktaya doğru mesafelendiğimizde ise fotoğrafın bağlamından kopmasıyla birlikte parçalar bütüne yabancılaşarak bir anlamda bir olay yeri algısı yaratıyorlar. Fotoğrafın sınırları dışına çıkılarak farklı alanların saldırısına açık hale gelen görüntüler bu şekilde bir anlamda yine tekinsiz bir atmosferi tetiklemiş oluyorlar.


REFERANSLAR Vidler, A., 1996. The architectural uncanny: essay in the modern unhomely, Cambridge, Mass: MIT Press. Archulus, 2000 : ENIAtype. 2019. Archulus, 2000 : ENIAtype. [ONLINE] Available at: http://www.eniatype.com/index.php?/projects/archulus/. [Accessed 31 May 2019]. Crary, J. (2010). Gözlemcinin teknikleri. İstanbul: Metis Yayınları. Vassaf, G., Madra, O. and Gençosman, Z. (2006). Cehenneme övgü. İstanbul: İletişim. Dergipark.org.tr. (2019). [online] Available at: https://dergipark.org.tr/download/article-file/192479 [Accessed 31 May 2019]. Agrest, D. (1993). Architecture from without. Cambridge, Mass.: MIT Press. Agrest, D. (1993). Architecture from without. Cambridge, Mass.: MIT Press. Rhizome. (2019). The Universal Texture. [online] Available at: http://rhizome.org/editorial/2012/jul/31/universal-texture/ [Accessed 31 May 2019]. Mtddergisi.com. (2019). MİMARİ TEMSİLDE KİŞİSSEL ANLATILAR: KARIŞIIK YAPILI TEMSİLLER VE DİLLENDİRDİKLERİ. [online] Available at: http://www.mtddergisi.com/dergiayrinti/mimari-temsilde-kisisel-anlatilar-karisik-yapili-temsiller-ve-dillendirdikleri_291 [Accessed 31 May 2019].




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.