2020 BOZBURUN YARIMADASI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA FAALİYETİ RAPORU EMAK 1996
1-15 Şubat 2020
ege üniversitesi mağara araştırma kolu
Raporu Hazırlayan ve Düzenleyen: Ümit Günhan Çizimler, Şizofrenik Yazılar ve Görseller: Poyraz Uhri Giriş Ege Üniversitesi Mağara Araştırma Kolu olarak araştırma bölgemiz olan Bozburun Yarımadası'nda 8 yıldır belirli zaman aralıklarıyla araştırmalara devam etmekteyiz. Özellikle son 3 yıldır çalışmalaraı sistematik bir hale getirmeye çalışıyoruz. Amacımız bölgede her yıl yeni üyelerin SRT eğitimlerini tamamlamak ve yeni mağaralar bularak bunların araştırılma sürecinin devamını sağlamaktır. Bu rapor sadece faaliyet raporu olduğundan bölgenin genel jeolojik, jeomorfolojik özelliklerine ve bu alanda yer alan mağaraların speleolojik özelliklerine yeri gelmedikçe değinilme ihtiyacı duyulmamıştır. İlerleyen süreçte bölgedeki mağaralar hakkında daha kapsamlı bir rapor hazırlanacaktır. Bu faaliyette amacımız bölgenin jeolojisi, paleocoğrafya koşulları doğrultusunda eldeki verilere göre mağara bulunma ihtimali olan bölgelerde yüzey tarama yapmak, Katılımcıların, arazi tarama, SRT, döşeme, kampçılık gibi gerekli mağaracılık edinimlerini kazanmasını sağlamak, Mağaraların daha güvenli döşemelerini yapmak, Bilimsel veri toplamak, örnek almak 15 gün birbirimize maruz kalarak doğada hayatta kalabilmek ve daha fazla amaç sıralanabilir. Fakat ben bu sayfayı doldurarak sizi sıkmak yerine direk olarak rapora geçmenizi öneririm. 5 gün gibi kısa bir sürede toparladığım bu raporda yaptığım anlatım bozuklukları, imla hataları ve anlamı kaymış cümleler için şimdiden özür diliyorum. Mağara haritaları da ilerleyen süreçte Mağara Veritabanı'nda paylaşılacaktır.
KATILIMCILAR Ümit Günhan Poyraz Rona Uhri Kadir İmal Rıza Acar Bedirhan Karacaoğlu Esra Yıldırım Abdullah Şahin Cesur Aslan Mehmet Emin Akgül Ümit İlıdı Batuhan Parlak
DEUMAK Gözde Gönül Koç ANÜMAT Barış Papila Noyan Bekçioğlu Mustafa Oğuzhan Açar
Yukarıda ismi geçen katılımcıların çekmiş olduğu fotoğraflar rapor içerisinde kullanılmıştır. bazı fotoğraflarda kalitenin çok düşük olması 3 megapiksel kameraya sahip telefonla veya yağmurdan dolayı ıslanıp kamerası bozulmuş kameradan kaynaklanmaktadır.
Hava gayet açık, güneşli yer yer parçalı bulutlu, ve gayet ılık bir hava hakim. 12.00 Marmaris otogarında Poyrazları beklerken otogar tuvaletine gittim. Bu tuvalet de enflasyondan etkilenerek 2.25 tl olmuş. İçeride bir adam elinde sürekli oda kokusu sıkıyordu, sanırım otomatik olanlarından haberleri yok. 12.15 Poyraz ve dayısı Mercedes’le beni aldı. Ben arabanın içinden poyraz kafası çıkana kadar aracın benim için olduğuna ikna olamamıştım. Benim Folkart çantamla birlikte arabaya dahil olmam bagajdaki planları değiştirdi. Arabada velet de bulunuyordu. Çok çocukça konuştuğundan bir türlü anlaşamadık. Yolda fotoğraf çekmek için sık sık durduk. 13.10 Bayırköy’e vardığımızda Halil İbrahim Amca ve Üçgül Teyze kulübelerdeydi. Biz de malzemeleri köydeki eve bırakıp kulübelere geçtik. Yürüyemeyen çocuğu omzuma aldım. Çocuk ağladı, huysuzluk yaptı ve Poyraz’ın dayısı çayını içemeden ayrılmak zorunda
kaldı. Bir çocuk olarak güzel bir misafirliği mahvetme görevini başarıyla yerine getirdi. 15.10 Halil İbrahim Amca ile yaptığımız kısa konuşmadan sonra yakın zamanda aldığı duyumlar doğrultusunda hızlıca yüzey tarama için Güvenç Dağı’na doğru yola çıktık.
Sarnıç mağaranın giriş kısmı
1 Şubat
16.18 yaklaşık 7-8 metre derinliğinde bir dikey mağara bulduk sarnıç yapılmış (üstteki fotoğraf). Hayratlı çeşme gibi ama sarnıç. Aslında hayrat ama özünde mağara. Üstü kurşunlanmış krom tepsi ile kapatılmıştı. Tahminen 12 mm MKE. Balistik inceleme: Mermi krom tepsiyi penetre edememiş. Mağaradan sarnıcın konumu: 36,70139, 28,18944
Kaklık mevkiinde bulunduğuu için "Kakolt Mağarası'' ismini alan 36.70444444, 28.18472222 onumunda bulunan mağaranın ağzındaki taşı düşürürken.
16. 22 Doğal mağara içinde yapay mağara bulduk. Teneke plakadan bükülerek yapılmış. İçine tek kişinin çömelerek sığabildiği boyutta bir in konumunda (fotoğraf: ). 16.25 Biraz ileride çok fazla gitmeye bir mağara bulduk. 17.58 Tam dönüşe geçmişken Halil İbrahim Amca bizi mağarasız, eli boş bir şekilde göndermek istemeyip, bize mağara buldu. Mağara girişinde bulunan bizim için riskli olan ve çok sağlam olmayan kayaları, yol başında kendisi tarafından yapılıp, yol boyunca el değiştirerek itina ile taşınmış asayı kullanarak mağara içine düşürmeyi başardı. İzlemesi her zamanki gibi çok keyifliydi. 18.07 Çok açtım. Halil İbrahim Amca çantasından çıkardığı ekmek ve gözlemeyi sundu. Yola 500 m boyunca elimdeki ekmek ile devam ettim.
36.70444444, 28.18472222 konumunda bulunan bir mağara
Güneş batıyorken biz de dönüşe geçtik, en kısa yolu tercih ettik. Bu yol Güvenç Dağı’ndan Bayır Köy’e en kısa inişi sunuyor olsa da eğimi ortalama 50 dereceden fazla olan bu yamaçta kaybettiğimiz yükselti farkı yaklaşık 400 m olmaktaydı. Halil İbrahim Amca bize 300 metrelik çarşak inişi yaptırdı. Akşam olduğunda Poyraz hasta oldu. Halil İbrahim Amca, Poyraz’a mavi kalın bir gömlek ve gripin verdi. Soba başında poyraz sadece 1 saat içerisinde tekrardan eski haline döndü. Bu mucizevi geri dönüş ile arazide çalışabileceğimize sevindim. Halil İbrahim Amca ile haritalar üzerinden ön araştırma gerçekleştirdik, Güvenç Dağı’nda çobanlık yapan Üçgül Teyze’nin teyzesinin oğlu ile iletişime geçmeye çalıştık ve bir gün sonrası için plan yapmaya giriştik. Bize kendi oğullarının evlerini tahsis ettiler. Poyraz ile aşırı derecede sıcak soba ateşi başında günü değerlendirdik (yazar burada boş yaptığını saklamaya çalışıyor) ve uyuduk. Hastalanan Poyraz, Halil İbrahim amcadan aldığı aspirin ve gömlek ile soba başında kendine sağlık basarken.
3 metre derinliğinde çöküntülerle kapanmış bir doğal mağara içinde yapılmış yapay bir mağara örneği Koordinat: 36.70222222, 28.19027778
Halil Amca ile ultera elit dodak inişi yaptık.
Poyraz Uhri
Mağaradan sarnıcın iç kısmı
Hava kapalı olsa da boğucu, nemli bir hava hakim, ara ara kısa süreli yağışlı. 09.30’da yola koyulduk. Halil İbrahim amca ile Güvenç Dağı’na doğru yola çıktık. Çobanın, plandan haberi olmadığından öncelikle mağarayı değil çobanı bulmamız gerekiyordu. Çobanı ararken silah sesi duyduk ardından keklik ve köpek sesi duyuldu. Poyraz vejetaryen olmak istediğini söylerken ben de o esnada avcıyla karşılaştığımızda keklik eti sunmasının hayali ile yürüyordum. Çobanı bulduk, ardından bize mağarayı gösterdi fakat mağara 4-5 metre derinliğinde ve dibi moloz ile tıkanmış duruyor. altta ki fotoğrafta grişi görülüyor. İğnebörü Mevkii'nde bulunan mağaranın koordinatı: 36.701446, 28.194981
Arazi öncesi Halil İbrahim amca ile harita üzerinde rota belirleme çalışmaları.
2 Şubat
11.30 saat geç olduğu için Halil İbrahim Amca arazi çalışmasına devam etmek istemedi. Bu esnada ben poyraz ile Dibecik tarafında yüzey yapabileceğimi belirttim ve yol tarifi istedim fakat Halil İbrahim amca kendi başımıza gidemeyeceğimizi düşünüp bizimle yola koyuldu.
Dibecik'te bulunan ve göllenmeyi engellemek amaçlı, drenajı insan eliyle dışarı açılmımış bir dolin tabanı.
Dibecik’e doğru giderken karşı yamaçta gördüğümüz mağaraların, in olduklarını yanlarına vardığımızda anlamıştık. Bu esnada Poyraz karakulak gördü. Bizim yanımızda yatıyormuş fakat görmemişiz.
Çok ateşli bir günden hatıra fotosu.
Bu esnada yağmur başladı, hemen inlerden birine sığındık, Halil İbrahim amca ateş yaktı, ekmek ısıttık, zeytinimiz soğanımız peynirimiz ve ekmeğimiz vardı. Soğanı 4’e bölmüştüm fakat dördüncü parça en son ortaya çıktı bunu ekmek arası yapıp yolluk olarak çantama geri koydum. Deliktaş mevkiiyi geçtik ardından Dibecik’e vardığımızda manzaradan çok fazla etkilenip 10 dk kadar sadece izleyedurduk. Dibecik mevkii, Halil İbrahim çocukluğunun geçtiği yerlerden
amcanın biriymiş.
Uzun zaman önce doğaya atılmış bir kola şişesi içinde doğal bir şekilde meydana gelmiş yarı açık teraryum.
Yokuşdibi Mevkii'nde 36.699279, 28.198027 konumunda bulunan inler.
mutluluktan haz alan bir mağacı
Halil İbrahim amca bu mevkiiye en son 1969 yılında gelmiş. Halil İbrahim amcanın annesi, zamanında burada bir mağara olduğundan söz etmiş. Samanları bu mağara önüne koyduğunda hava akımından samanlar uçuyormuş. Mağarayı her ne kadar arasak da bulamadık. Çünkü burada yer alan sarnıcı bulamadık.
36.695149, 28.182253 konumundan fotoğraflanmış inler.
Dönüşte bozen deresi boyunca ilerledik. Eve vardığımızda ertesi günün planını Halil İbrahim amca ile yapmış olsak da ertesi gün yağış gösteriyordu, önce Halil İbrahim amcaya yükünü taşımada yardım edip ardından beraber yüzey tarama yapacaktık fakat yağış, planlarımızı değiştirdi.
Sakarca mevkii'nde 36.69364, 28.193641 konumundan bulunan ufak bir talus mağarası
Yukarıda haritada gün boyu izlediğimiz rota yer almaktadır. yan tarafta ise bu izlediğimiz rota ile ilgili genel bilgiler bulunmaktadır.
İki farklı litolojik formasyonun dokanak hattında bulunan kaya sığınaklarından bir örnek Üstte daha saf kireçtaşlarına sahip mağaraların bol bulunduğu sevdiğimiz Güverdağı Formasyonu, altta ise daha kırıntılı çökellerin bulunduğu Karanasıflar Formasyonu seçilebilmektedir.
3 Şubat Hava yağışlı ve oldukça kapalı Poyraz ile evde kalmaktansa, dağda yüzey taramak yerine yolda araştırma yaparız, bölgeyi tanırız adı altında Karya Yolu’nun küçük bir kısmını yürümeye karar verdik ve Söğüt’e doğru yola koyulduk. Karya yolunda ilerledik bir klasik olarak yağmur arttığında bir in bulup yine ona sığındık, yağmur dindiğinde devam ettik. Karya Yolu’nda bir yerde ormanlık alanın etkisi ve işaretlemelerin karışmasıyla yol karıştı ve yolu kaybettik. Ardından dikine tepeye tırmanarak haritada tepenin arka yamacında bulunan Karya Yolu’na ulaşmaya karar verdik. Sonunda Karya Yolu’nu bulduk. Manzaraya değerdi. Masa olarak kullandığımız kaya üzerinde ton balığı yedik. Söğüt’e vardığımızda mutluyduk ama ayaklarımız için aynısını söyleyebilmek mümkün değildi. Poyraz otobüs durağında çoraplarını değiştirdi bu esnada köye sıkıntı yaymış olabiliriz. Otostop çektiysek de duran olmadı. Cebimizde 2 lira vardı bununla neler yapabileceğimizin hayallerini kurduk. Bu parayı en mantıklı şekilde harcama yöntemi olarak köy kahvesinde birer çay içme karşılığında soba sıcaklığı hizmeti almak konusunda anlaştık. fakat kahveye dahi gidemeyecek kadar yorgunduk. Poyraz kıyıda gördüğü mağarayı işaret ederken ben yamaçta bulunan mağarayı çekmeye çalışırken
Söğüt'te yol kenarında karasal sediman içinde gözlenen inlerden biri
Bayır’a doğru yola çıktık. Yol üzerinde çoban köpeği üzerimize geldi, ardından çoban sakinleştirdi. Çobana civarda mağara sorduk, o bölgede mağara olmadığını fakat diğer tepelerde mağara olduğunu duyduğunu söyledi. Ayrıca Korsan Kalesi’nin bulunduğu tepede mağara olduğunu söyledi. Yola asfalttan devam ediyorduk bizi ameleler aldı. Böylece eve bir saat kadar erken varabildik. Döndüğümüzde güğümde su ısıtarak greçka yediğimiz tas ile yıkandık. Tek havludan kurulandık. Ertesi gün taze et olarak Papila ve Noyan geliyordu. Mutluyduk çünkü 3 gündür birbirimize maruz kalıyorduk ve aynı greçka tasında yıkanmaktan daha fazla yakınlaşmaktan korkuyorduk. IP X5 Ümit
Söğüt^ten Bayır'a doğru yoldan ilerlerken yol çalışması sırasında açılmış bir mağara galerisinin duvarı görülebilmektedir. En zayıf zona denk geldiğinden yol boyunca uzunca bir süre mağara sedimanları, oluşumları ve duvarı takip edilebilir..
Poyraz dere yatağında kendi için bulduğu yemek tasına heyecanla uzanırken...
Poyraz'ın yürümekten acı çekmiş ayak, ayakkabı ve çorap kompozisyonu...
4 Şubat Hava kapalı, ara ara yağışlı, çiseleme şeklinde yağışlar görülüyor
Tıkanmış ve üstü kapanmış bir mağara
Halil İbrahim amca bizi Söğüt’ten aldığı ihbara götürdü. Körmen’e kadar küçük kırmızı bir minibüs bizi götürdü. Bu minibüsün arka koltuğu duruyordu fakat arka ayakları kesilmişti bu yüzden arka
kısmı yere değerken ön kısmı havadaydı. Ardından muhabbat kuşlu bir yolcusu bulunan dolmuşa bindik. Dolmuş şoförü yolculardan birinin kızının kocası tarafından
aldatılabileceğini çünkü bunun normal olduğunu anlatıyordu. Yuva yıkacak bir dolmuş şoförüydü. Mağarayı bulmak için orada bulunan çoban arkadaş bize yardımcı oldu. Mağara dediklerine göre 200 m gidiyor gibi anlatılsa da 15-20 metre derinlikte bitiyordu. Aşağıda genişlemesi bir umut mağaranın yan kollarının olabileceğini düşündürüyorsa da bu umut çok düşük seviyedeydi. Ayrıca bu mağaraya giden patika üzerinde de iki adet ağzı kapanmış/kapatılmış mağara farkedildi. Bunların da atılan ufak taşlar sayesinde 5 metre kadar dikey bir şekilde ilerlediği anlaşıldı. Fakat patika üzerinde kalan bu mağaralar açmaya değer görülmedi.
Söğüt'te açığa çıkmış aynı karasal sedimanlar içinde gelişen ve çok sayıda bulunan bir in örneği daha.
Tıkanmış ve üstü kapanmış mağaralardan bir tanesi
Yaşlı bir amca bize korsan kalesi çevresinde bir dikey mağaranın bulunduğunu fakat ağzının dar olduğunu ve buraya taş attığında baya gittiğini söyledi. Ayrıca köydeki efsanelerden de bahsettiler. Mağaraya atlayıp ölmeden sağ salim çıkan adam efsanesi bunlardan bir tanesiydi.
Söğüt'te ihbar üzerine gidip keşfettiğimiz Çakma Ayası Mağarası'nın girişi 289 m yükseltide 36.666141, 28.119319 konumunda yer alıyor.
Noyan o akşam bir hayal kurdu ve onun ütopyasını distopyaya dönüştürerek kurduğu hayale pişman ettirdik.
Geri döndüğümüzde Papila ve Noyan gelmişti. Fakat yolu bilmediklerinden çok erken inmişler ve minibüs rotasını takip ederek aynı yolu sırtlarında çantalarla yokuş çıkarak aşmak zorunda kalmışlar. Kulübelerden eve doğru yola çıktık. Poyraz eve kadar saman taşıdı. Evden eşyalarımızı ve kalan feliçitalarımızı alıp kulübelere döndük.
5 Şubat
Hava kapalı, yağmur ara ara kesilse de ıslatacak derecede yağıyor, rüzgar var.
Yakup’un Yeri’ne uğrayıp muhtarı sorduk, amcalar defineci veya antikacı olduğumuzu düşündü. Yine de yerini söyledi. Bal müzesinin karşısında yer alan ormancıların kulübesine civarda mağara var mı, diye sormaya girmeden önce Poyraz topluma yararlı bir davranışta bulunarak devrilmiş çöp konteynerini yerden kaldırdı. Fakat konteyner, rüzgar ile yoldan köye doğru yola çıkıp birilerine zarar verebilirdi. Bu ahlaki ikilemde kalmadan yola devam ettik. Ormancıların çardağına girdik ve selam verip okeylerini böldük. Tek taşa kalmış dayı bu durumdan baya rahatsız olmuş olmalı fakat çaktırmadılar. Şansımıza muhtar da oradaydı. Mağara sorduk fakat bilmediklerini söyledilerse de en azından iletişime geçmiş olduk. İlerleyen
Poyraz ve Arı kardeş
11.00 Uyandık, bu esnada Apo ve Cesur gelmiş ama kulübede uyuduğumuz için dışarıda bekliyorlardı. Halil İbrahim Amca gelince hepimiz ayıldık. Sonra ateş yakıp kahvaltıyı hazırladık. Saat 1 civarı ihbar için Osmaniye köyüne doğru yola çıktık. Yolda bakkaldan fıstık aldık. Sovyet propagandası yapan tüpçü abiye otostop çektiysek de durmadı. Mitolojilerden bahsederek yola devam ettik. Yolun yarısında amelelik yapmaktan zevk alan bir beyefendi bizi arabasına aldı. Noyan’a ‘’kapıyı karıya davranır gibi kapatmasını’’ emretti. Tepenin yukarısındaki ormancıların yanına gitmeden
süreçte bölgede yapılacak araştırmalar için önemli bir durumdu. Camiyanı mahallesine gidildiğinde muhtar ile iletişime geçilebilir.
Bir Poyraz doğada kaç milyon yılda çözü
Ümit onları bilimsel terimlerle etkilerken Papila, Noyan ve Poyraz da sessizce oturdular. Bir çay içtik ama ardından yeni çay içemedik çünkü çaydanlıkları götürmüşlerdi.
Ümit fıstıkların kendi çantasında olduğundan habersiz Poyraz’ın yağmurluğunu kaldırmış sırtında fıstık ararken bir kırmızı araç bizim için durdu. Poyraz araç için heyecandan yolda ağzı açık koşarken bağırıyordu. Araç sahibi Burada işimiz bitince hemen bal müzesine gittik. kadın bizi Karya yoluna kadar götürdü. Kampa Poyraz bize yol boyunca bal müzesinde kirli vardığımızda geçen senelerden kalan ve tarihi kaşıklarla bal yediğini anlattığı için vardığımızda geçmiş konservelerden bazılarını yedik bazılarını temiz kaşık kirli kaşık ayrımını yapabildik fakat döktük. Bunu ayırt ederken Poyraz’ın konserveden Poyraz yine karıştırdı. Poyraz bir ara görevliye çıkan fıslama sesi kontrolüne güvendik. müzeyi kastederek bunun devamı yok mu diye sordu. Kitap karıştırdık, sorular sorduk ve Akşam olduğunda ertesi günü planlayabilmek bol miktarda bal tüketerek oradan uzaklaştık. için hava raporlarını kontrol etmek için şebekenin çektiği alana doğru ilerlediğimizde yağmura Dönüşte otizm ve down sendromu üzerine yakalandık. Ertesi gün hava tahmin raporları bildiklerimizi birbirlerimize sunduk. Ardından hiç umut vermiyordu. Ona göre plan yaptık. insan maymun farkını birlikte irdeledik. Bu esnada Araştırma ekibi bal müzeisini ziyarete giderken
6 Şubat Hava kısa süre parçalı bulutlu olmak üzere genel olarak kapalı, aralıklarla sağanak yağış, kısa süreli dolu yağışı Bugün planımız Kayaini Mağarasını döşemekti fakat hava raporları bunu mümkün kılmıyordu. O güne ait yer kartından üzerimize gelen orta enlem depresyonunun cephelerinin geçişlerini gözlemleyebilmek mümkündür.
Sabah uyandığımızda dolu yağışından her taraf bembeyaz olmuştu. Sabah yağan dolu taneleri baca deliğinden çarparak papila’nın suratına isabet etmiş ve acı bir şekilde uyandırmış. Uyandığımda ilk iş olarak hava raporlarını kontrol etmeye çıktım. Üzerimizden geçen orta enlem depresyonunun oklüzyon cephesinden dolu yağışını almıştık. Hava güneşli olmasına
rağmen arkadan büyük bir yağışın geleceği yer kartlarından çok rahat bir şekilde okunabiliyordu. Saat 15 ile 18 arasında görünen yağmura göre plan yapmış ve akşam bu yağıştan sonra Katranlı Çengirek Mağarasına gidiş kararı almış olsak da bu yağış akşam 6’dan sonra gelmiş ve planımıza bir kez daha sekte vurmuştu. Bu sebeple planı bir gün sonraya ertelemek durumunda kaldık. Poyraz ile Halil İbrahim amca toprak kazıp taş yuvarladı.
Cesur, Abdullah, Papila ve Noyan köye inip helva için gerekli eksik malzemeleri aldılar. Poyraz helva yaparken biz de odun toplamaya çıktık Akşama artık boş yapmaktan çok sıkıldığımızdan topluca kitap okuma eyleminde bulunduk.
''Yemeğe ekmek banarken gelen küçük feliçita tatları çok iyiydi.''
Barış Papila
Poyraz ustasından kaya kırmayı öğreniyor. hedef ise Emak'ın Demir Çağı'na girmesini sağlayarak teknolojide ilerleyebilmek.
Feliçita Aşı için gerekli malzemeler: - 3 günlük salçalı makarna - Feliçita - Yöresel köfteli bulgurlu analı kızlı çorbası - Magnezyum Klorür (MgCl2) - Sucuk - Soğan - Mistik çay - Salça - Kaşar
- Feliçita rendesi - Kahve (eser miktarda) - Egeyurt tereyağı - Köri - Toz biber - Nane - Kekik - Karabiber - Dolapta unutulmuş içinde şu an başka bir şey bulunan sarımsak tozu
Abdullah Şahin
RIZA/RIZA= RIZA
RIZA x RIZA = RIZA
RIZARIZA + RIZA3 = RIZA
RIZA + RIZA = RIZA
Sis ve yağmur kaplı, dört tarafı açıklık fakat, bir yeşillik ve taşlık içine kapanmış, işid militanları tarafından kesilmekten kaçan dört keşiş. Gecenin hangi saatinde, kim bilir? Herkesin konuşmaktan kaçamayacağı ama insanlığın en derin bölgelerinde saklı kalmış, beyinlerinin her kıvrımını tüketen insan varlığının temelleri hakkında canlılığı durduracak kadar derin ve nefes kesen uzun soluklu bir tartışmadalarmış.
Feliçitalı İrmik Helvası Tarifi:
Tuz, şeker ve feliçitaları karamelize olana kadar kavurduk. Feliçitalar yok olup kara bir zift kalana kadar bunu yapmaya devam ettik. İçine çiğdem ekledik. Ardından içine fıstıkları da ekleyince wanted benzeri bir şey yaptığımızı anladık. İçine Magnezyum Klorür (MgCl2) ekledik. Kara zifti ayrı bir kaba aktardık. İrmikleri bol tereyağında kavurduk. İyice kavurduktan sonra süt ekledik. Afiyet Olsun...
Ümit, kitap okuyacağım dedi ve herkes kitap okudu.
7 Şubat
ben
Hava serin ve parçalı bulutlu
Mağaraya vardığımızda yaptığımız ilk iş gece kalacağımız çardağı düzenlemek oldu. Önce poyraz ve Noyan taşa taş ile bambam vurarak zemindeki taşları düzenlemeye çalıştı. Bu esnada ilk gazimizi verdik. Noyan parmağına b a m b a m t a ş ı y l a vurmak suretiyle ağır yara aldı. Tabiki de yanımıza ilk yardım çantası almamış olduğumuzdan Noyan’a müdahale edemedik. Poyraz, kemik görünmediği için sıkıntılı bir durum olmadığını belirtti. Bu duruma üzülüp hemen Noyan’ın yerini aldım, bir müddet bambamlamaya poyraz ile devam ettik. Toplamda 3 kaya bambamladık.
Güneşli bir güne yine her zamanki gibi geç uyanarak başladık. 9’da Papila uyandı ve bizi uyandırdı, 12’de yola koyulabildik. Te l e f on l a r ı m ı z ı n şarjı kalmadığı için Katranlı Çengirek Mağarası’nı bulmak için kendi hafızamıza güvenmek zorundaydık. Bu durumun en can sıkıcı kısmı ise patikaların dışından ilerlemek oldu. Doru tepesinin kuzeyinden sırta doğru yükselerek bulunduğumuz rakımı kaybetmeden hafif hafif yükselerek gitmeyi tercih ettik. Poyraz ekip ile daha alt rakımlarda ilerlerken
üst
rakımdan
devam
ediyordum.
Katranlı Çengirek önünde kurduğumuz çardakta yaktığımız ateşin küllerinden geçmiş yılların stratigrafisi seçilebilmektedir.
Paleolitik yöntemler kullanarak düzleştirdiğimiz zeminin sürecini çok iyi yansıtan bir çizim.
Bambamlama olayını en ilkel sesleri kullanarak arkaik içgüdülerimizle yapıyorduk. Bir ara alet kullanmaya başladık ve Anümab’ın tamtamı ile daha modern bir şekilde taş kırmaya devam ettiysek de bambamdan vazgeçemedik. Zemindeki kayaları bambamladıktan sonra düzleme maksadıyla çardağa tencere kapağı yardımıyla hafriyat taşıdık. Ardından yosunlarla zemini örttük ve çevresini kapatıp üstüne yağmur önlemi olarak çadır gerdik.
döşemesini ben yaptım bu esnada cesur da indi ve Abdullah ve Papila ile birlikte beni beklediler. Noyan inmekten vazgeçmiş. İkinci inişi geçtiğimiz yıllardan farklı yaptım ve değiştirdim. Böylece taş düşme ihtimalini sıfıra indirirken aynı zamanda farklı SRT teknikleri gerektirecek bir döşeme oldu.
Mağaraya çok fazla su sızıyor ve damlıyordu. Abdullah ve Cesur ip üzerinde beklerken aynı noktadan su damlası yemekten canları Mağara öncesi çorba yapıp içtik ardından çay çok sıkılmıştı özellikle enseye damlayan su yaptık ve bu esnada Abdullah ve Papila mağarayı damlacıklarından baya muzdarip durumdaydılar. inişi Papila’nın gözetmenliğinde döşemeye önden girdi. Abdullah hatları açtı, Son Papila yeni bolt çakarak yeni bir hat açma Cesur’a devrettim. Ardından çıkışa geçtim. girişiminde bulundu. Abdullah hattı açtıktan sonra arkasından ben iniş yaptım. İlk iniş geçmiş Cesur döşemeyi yaptıktan sonra Papila çıkışa yıllarda el boltu ile döşenmişti, ip sürtmüyordu geçti arkasından da Apo malzemeleri yüklenerek fakat daha güzel bir hat açılabilirdi. Bu kısımda çıkışa geçti. Cesur dip yapıp çıkışa geçti ve değişiklik yapmadan ikinci kısma geçtik. İlk inişin Papila’nın açtığı hattı da toplayarak çıktı. altında bulunan balkondan aşağı taş düşmesin Noyan ilk dikey mağarasının ağzında hissetti ve girmekten vazgeçti. diye ikinci inişi bir miktar uzaklaştırdık. 2. Şaftın gergin
Odun topladık, elimizdeki malzemeleri kullanarak greçka yaptık. Elimizde 3 uyku tulumu vardı ve 6 kişiydik. Eğim doğrultusunda en üstten alta doğru Poyraz-Ümit- Papila-Noyan-Abdullah-Cesur diziliminde üşümemek için birbirimizi kaşıklayarak uyuduk. Cesur ve Abdullah’ın kullandığı uyku tulumu gece ateşe yürüyerek yanmış. O kadar sıkış sıkıştık ki kimse hareket edemiyordu. Cesur, sırtındaki çalı ve odunlar tarafından rahatsız edildi. Papila için gece, ölüme çok yakın geçmiş. Kalbi sıkışmış kafası dışarıda kalmış, Noyan uyku tulumunu kendi üstüne çekmiş. Gece soğuktu ayaz vardı ve sürekli rüzgar esiyordu.
8 Şubat Güneşli bir güne uyandık, hava açık olduğundan gece ayazdan dolayı sıcaklık 0o'ın altına düştü. Sabah uyandığımızda herkes yattığı yerden şikayette bulunurken poyraz ve ben uykusunu almış, mutlu bir şekilde güne uyanıp ardından bu şikayetleri dinlemeye koyulduk.
Ekip gelince eşyaları taşımaya yardım ettik. Rıza’nın Halil emmi ile üyelerin eğitimi ve yük taşıması münakaşası sonrasında Halil İbrahim amca ve ufak at (qurrik) da eşyaları taşımaya yardım etti (alttaki fotoğraf). Kamp alanında kamp kurulumu eşyaların yerleştirilmesi tamamlandı ve ardından oğuz ile birlikte Ümit Abi de geldi. Abdullah ve Barış onlara yardıma gitti. Ümit ufak bir oryantasyon eğitimi gerçekleştirdi. Ardından yemeğe koyulduk. Muhammet Emin'in getirdiği çay tepsini sac zannederk Kanser Makarnası’nın sosunu hazırlamada kullandık. Yine çok yedik.
Sadece yarım bardaklık bir suyumuz kalmıştı onunla da çay yapıp kamp alanına dönmeye karar verdik. Kamp alanına yorgun bir şekilde dönünce kafamızda ve ruhumuzda olan bir açlık ve susuzluk hislerini taşırken karşımızda Üçgül Teyze’nin mükemmel patatesi, kuru fasulye yemeği ve çayıyla karşılaştık. Yedik te yedik. Bir daha yedik. Daha sonra bir süre kitap okuduk. Noyan ve Papila köye gitti. Biz de İzmir’den gelecekleri bekledik.
Kayaini Mağarası’nı önden döşemek için 23.05’te Kadir, Ümit, Cesur ve Gözde yola çıktı. Gece çok soğuk geçti (0 derece civarı) herkes hasta olmamaya çalışıyordu. Soğuktan uyuyamayanlar oldu. Bir ışık kaynağı olarak Poyraz'ın ağzı.
9 Şubat Yer yer parçalı bulutlu genel olarak güneşli.
Rıza'nın gözünden:
Mağaraya girmeye sıra gelince Esra ve Batuhan bazı ekip elemanlarının gergin anlar geçirmesine sebep olmuştur. Mağaraya giren yeni üyelerin benim tüm anlatımlarıma rağmen beğenmemeleri bendenizi üzmüştür. Yeni tanıştığım Ankara ahalisinden Oğuzhan ile aramda bir münasebet yaşanmıştır. Benim 1. Sırada olmam ve Oğuzhan’ın 2. Sırada beni takip etmesinden müteakip mağara dibinde uzunca süre birlikte zaman geçirirken ben aramızdaki buzu eritmek ve 3. Sıradaki Muhammet Emin’in gelmesini beklediğimizden sohbet açmak gibi bir gaflette bulundum. Esra Çıktıktan sonra kadir ve Cesur da iniş sırasında tahminen ortamın verdiği gerilim iniş çıkış gerçekleştirdi. Ardından ve ani buhran sebebiyle bazı sorunlar yaşadı. 05.30’da kamp alanına varmıştık. Sorunlarına yönelik çözümler yerine durumunu kendi içinde büyüttü ve fevri hareketler sergiledi. Poyraz, Ümit abi Rıza, Batuhan, Bedirhan Oğuz, Yönlendirmeden geçmeyi başaramadı ve alttan Abdullah, Esra, Kayaini mağarasına yola çıktı. ip salarak onu mağaraya indirmeyi başardık. Gece mağara döşemesini tamamladık, ben önden giderek döşemelerin bir kısmını değiştirdim. Duvara yakın olan hatlar şaftın ortasına doğru uzaklaştırıldı, 4 adet yönlendirme yapıldı. Doğal ve yapay döşemeler kullanıldı. Mağaranın girişinden sonra Boltlar oluşuma çakıldığından bunlar da çiftlendi. Çıkışta yan kola bakmak için yönlendirmenin orada tüneyip ipten çıkıp şaftın ortasında bekledim o esnada Gözde ipe girip bodoslama mağaracılık yöntemleriyle yan kolu kontrol etti. Taşlarla tıkandığı görüldü.
Durum: Esra son yönlendirmeyi geçerken, yönlendirmenin altına fazla indiğinden yönlendirmenin karabinine erişemedi. Bundan sonraki aşamada müdahale ettik. Müdahale sırasında Esra’nın paniklemesinden dolayı verilen talimatları yanlış algıladı. Çıkışa geçmesi gerekirken, çıkış ekipmanlarını altından çıkan ipe takmıştır. Yönlendirmeyi geçirmeden alttan uzun kalan ip payını kullanarak Esra’yı indirdik. Muhammet Emin Barış'ın gözünden:
düşündük. Taşı Abdullah atmaya başlayınca delikten kafasını çıkaran poyraz taş sesinin mağaranın farklı bir yerinden yankılandığını duydu. Oraya gitti ve taş sadece oraya gidiyormuş. Neyse işte insanlar yukarı çıktı. Abdullah mağarayı topladı. Toplarken pandül yedi. Lambası anlık söndü, gözleri kararır gibi olmuş. Mağaradan çıktık kampa yürüdük., Dönüşte odun topladık. bla bla bla… Poyraz’ın ağzından:
Bir anda bastıran uyku ve sıcak tutan polarım sayesnde direkt yerde yatmaya karar verdim. Ancalk bunu yaparken şaftın tam altında olmasam da seken taşların bana ulaşabileceği bir yerdeydim. Bu hareketin yarı sorumsuzca olduğunu bildiğim için uyumadan önce kendimi herhangi bir taş uyarısı karşısında güvenli bir yere doğru koşmaya şartladım. Ben biraz uyumaya başlamışken malum uyarı yapıldı. Şartlanmış zihnim vücudumu ileri doğru koşmaya zorladı. Benim bilinçsiz bir ifadeyle dümdüz koştuğumu gören üyeler güvenli yerde olmalarına rağmen çok büyük bir risk altında olduklarını düşünüp koşmaya başladılar. Bu sırada yere düşüp telef olan, yere düşeni ezenler hatta gaza gelip duvara tırmananlar oldu. Sonunda taş geldi. Daha sonra Poyraz, ben ve Abdullah bir deliğe taş Üstümüze inen popcornlar yüreğimize su serpti. attık da attık, mağaranın bu delikten ilerlediğini Daha sonra diğer insanlar da indi ve bir şeyler atıştırıp yola koyulduk (çıkışa). Kayaini Mağarasının havası bizleri kuş tüyü yastıklarda uyutup masmavi gökyüzündeki bulutlara uçuracak kadar ilkel havası sayesinde hepimiz taşlara gömüldük. İnsanlar yavaş yavaş çıkış yaparlarken (gerçekten yavaş) biz de uyurken Poyraz’ın ani bir TAŞ bağırmasıyla irkilme ve mağaranın köşelerine taş gelmeyecek yerlerine doğru bir kaçış gösterisi sergiledik ve bu olay bir iki kere tekrarlanarak düşenler sadece popcornlar olmasına rağmen insanlar zeminde düştü, yuvarlandı, kaçıştı ve gözlerini yere dikti ve kalp atışları ani vuruşlar aldı. ?
O esnada kamp:
Kadir’in ağzından:
Kampta kalanlar yemek hazırlama işlemine başladı.Köy halkını ve muhtarı bilgilendirmek adına izinler ve bölge hakkındaki haritalar ile cesur ve kadir köye indiler.
Saat 4 civarı Cesurla Halil İbrahim amcanın direktiflerini izleyerek Emoji kafenin yanındaki kahvehanede muhtar azası ile görüştük.Önce dağcı olmadığımıza sonrada izinlerimizin olduğuna ikna ettik.Muhtarın gelmesini beklememizi söyledi bizde bu esnada bakkala gidip birkaç eksiği aldık. Cesura Halil amcanın yaptığı fıskiyeyi gösterdim orada sanatsal fotoğraflar çekinmekten kendini alıkoyamayan cesuru ikna edip tekrar azanın yanına gittik.Azanın Dakikası olmadığı için muhtarı benim telefonumdan aradık. Muhtarın gelemediğini öğrendik.Cesur ve benim bilgilerimi adisyona yazdıktan sonra halil amcaların evinin yolunu tuttuk.Bizi akşam yemeğine davet ettiler. Cesur ve ben enfes yemekleri reddemedik ve 1 2 saat oturduk.Ardından kampın ekmek beklediğini bildiğimizden dolayı gecikmeden ekmekleri alıp kampa döndük.Hava açık ve dolunay vardı.Kafa lambası kullanmadan dönüşü gerçekleştirdik.
Kayaini Mağarası'nın ilk balkonundan çıkışa bakış
Esra'nın kazasının Poyraz tarafından çizilmek suretiyle anlatımı.
10 Şubat Hava güneşli. Erkenden uyanmış olsak da yine geç çıkmayı başardık. Papila, Rıza Abdullah ve Ben İkiz İncirli Çengirek Mağarası’na doğru döşeme amaçlı yola koyulduk. Bir ekip de Katranlı Çengirek Mağarasına giriş yapacaktı. Katranlı Çengirek Mağarasına giden ekibin kurtarma ekibi biz olduğumuzdan erken dönmemiz gerekiyordu. Katranlı Çengirek ekibi için kurtarma bir gün sonra sabah 10 sularıydı .
İkiz İncirli Çengirek Mağarası ekibi: soldan sağa: Rıza, Ümit, Abdullah, Papila
Biz ekip olarak 11’de yola koyulduk. Geçen seneki işaretlemeler duruyordu. Tırmanışlı rotadan ilerledik ve mağaraya ulaştık. Yanımıza bir gün önceden kalan türlü yemeğini aldık. 5 lt su almıştık yol boyunca büyük bir kısmını tüketmişiz. Abdullah kitap almak istese de izin vermedim. Geçen sene yapılan döşemenin de etkisiyle taş düşme olayı yaşanmış. Önden girip geçen sene yapılan döşemeden farklı bir şekilde daha güvenli bir döşeme yaptım. Eğitim mağarası olacağından birçok doğal bağlantıyı es geçip onun yerine yerinden oynatamayacakları yapay bağlantılar tercih ettim. 2 yönlendirme aldım toplamda 5 ara istasyonlu bir hat döşedim.
Bir girişte bulunan bir de aşağıda bulunan iki boltu kullandım. Y’ler geçidi oldu bu mağara da. 98 metre ipten 3 metre kadar kalmıştı. Döşeme bittiğinde Rıza’yı ve arkasından da Papila’yı çağırdım. Ben döşeme yaparken Rıza uyumak
için uygun bir kovuk bulup Armelle Koyu'na karşı (üstteki fotoğraf) uyuyakalmış (Rıza uyudu). İkiz İncirli Çengirek Mağarası'nı döşemeye hazır bir Ümit
Rıza, yanında ip ve kalan teknik malzemelerle indi. Ardından döşemek için iki inişe de baktık. Daha sonrasında hava kararmadan kampa dönebilmek ve daha dinç bir şekilde ertesi gün gelebilmek ve kalan döşemeleri de başkalarına yaptırıp eğitim verebilmek için çıkışa geçtik. Papila o sırada ilk inişi gerçekleştirmiş ve geri çıkmıştı. Yanımıza rescue için gerekli ekipmanları alıp çıkışa geçtik. Rıza ipte sallanmış ve uykusu gelmiş. Çıktığımızda hava kararmaya başlamıştı. Yemek yedik ve yola koyulduk. Bu sefer Üçgül mağarası ve Kirpiyeri mağarasından da geçerek farklı bir rota izledik. Kirpiyeri’nden Rodos manzarası muhteşemdi. Gece mağara ekibi ulaştı ve bir gün sonranın planını da yaptık. 5 lt su almıştık fakat bu şişe delik olduğundan yol boyunca suyumuz dökülmüş. Elimizde yarısı kalmıştı. Kadir’in ağzından: Katranlı Çengirek ekibi öğlen 11 dolaylarında kamptan ayrıldı. Öncü Poyraz idi. Alt yoldan bağlandık. Çalılarda kaybolmamak için arabın evini geçip çalılara takılmadan yamacı çıktık. Üyeler bu yokuşta biraz zorlandı. Mağarayı kolaylıkla bulduk. Çardağın oraya malzemelerimi sererken Ümit abi ve Batuhan odun biriktirdiler çünkü Esra bizi dışarıda bekleyecekti ve mağaradan çıkışımıza göre mağaranın ağzında kalacaktık. Fakat Kayaini’nden sonra kendini iyi hissetmediğini söyleyen Batuhan da ısrarlarımıza rağmen mağaraya girmedi. Poyraz öncen indi. Arkasından sırasıyla Oğuzhan, Muhammet Emin, Gözde, Ümit Abi, Bedirhan ve ben indik. Oğuzhan inerken dikkat etmediği için büyük bir taş düşürdü. Bu taş Poyraz’ın yakınından geçti. Mağaraya inince helva kavurduk ve Gözde çay yaptı. Yine başarısız ve saçma mağara fotoğrafları denemesi yaptık. Ardından çıkışa geçtik. Sıra aynı kaldı. Muhammed Emin
üst koşumundan dolayı çıkarken çok zorlandı. Son üç kişi; Bedirhan, ben ve Cesurduk. Cesur balkona kadar olan yeri topladı ve yukarı çıktı. Bedirhan’la birlikte onu balkonda bekledik. Cesur ipi Bedirhan’a bırakıp yukarı çıktı. Bedirhan, Kadir’in üstünden çıktı, kalan kısmı ben topladım. Yukarıda bizi ateş ve dolunay manzaralı bir gece bekliyordu. Çıkışta yönlendirmeli yeri bıraktım ve Bedirhan’a kulak sökmeyi öğrettim. Ardından kalan yere gidip kulakları Bedirhan söktü. Herkes ateşin yanındaydı saatin de erken olduğunu fark ettik. Suyumuz azaldığı için dönmeye karar verdik. Poyraz aynı yoldan bizi aşağıya indirdi. Patikaya gelince mola verdik ve uzanıp yakamozu izledik. Herkes orada uyuyabilirdi. Toparlandık ve patikayı izlemeye koyulduk. Kadir’in söylediklerine ek olarak Poyraz: Hazır helvayı mağara içinde kavurduk. Yanımdan iki kere taş düştü. Biri orta biri büyüktü. Büyük olan Oğ uzhan’ın ifadesine göre büyük taş üstüme gelmeden bir yere çarpıp ikiye ayrılmış. Mağara dibinde termostan soğuk su çıktı çok üzüldük. Bir ara Nurgaz alev aldı. Gözde örümcek inişi yaptı. Çıktım ateş yoktu. Çardağa geçtik kaşık stayla yattık. Cesur da kaşığa katıldı. Bir ara cesur kopluma sarıldı. Kolum bana ait olduğunu ikimiz de unuttuk. Aramızda bu kolun nereden geldiğini tartıştık. Sonra kolun benim kontrolümde olduğunu fark ettim. Cesur kol altıma burnunu sokarak uyumayı başardı.
Muhammed Emin ile Toplamacı Cesur mağara ağzında giriş öncesi keyifli anlar yaşarken... İkiz İncirli Çengirek önünde Abdullah ve ayakları temalı tatil fotoğrafı
EMAK yüksek şura toplantısı
11-12 Şubat
amaçlarla yola çıktık. Gündüzden çıkmamız gereken yolu ortaklaşa tembellikle akşama bırakmıştık ve akşam yemeğinden sonra saat 9 civarı yola koyulduk, yol uzun sürdü. Kirpiyeri tarafından mağaraya ulaşmayı başardık.
Kadir, Papila, Abdullah, Rıza, Gözde ve ben birlikte İkiz İncirli Çengirek’e hem döşeme eğitimi hem yan kola bakmak hem de üyeler için mağaranın döşemesini tamamlama gibi
Kamp alanında topluca yemek yapma girişiminde bulunduk. Yaptığımız kuru fasulye çok güzeldi. Poyraz 4 farklı kişinin tabağından kuru fasulye yedi. Yemeyenlerin payını da şahsi olarak istedi. En son tencereyi sıyırmayı teklif etti.
Hava öğlen parçalı bulutlu, güneşli, öğleden sonra ise kapalı, zaman zaman sisli ve çiseleme şeklinde yağışlı. Ertesi gün de sis ve yağış gün boyunca devam etti.
Bölgede yer alan mağaraların güneş ışığının girebildiği alanlarda taşların altında çok sayıda yaşadığı tespit edilen endemik Marmaris Semenderi (Lyciasalamandra flavimembris)
İkiz İncirli Çengirek Mağarası süslü kolun girişi
Poyraz 4 farklı kişinin tabağından kuru fasulye ve rüzgardan kaçıp kendi beden ısılarımızla yedi. Yemeyenlerin payını da şahsi olarak birbirimizi ısıtmaya çalıştık. Papila sığabilmek için L istedi. En son tencereyi sıyırmayı teklif etti. pozisyonunda uzandı. Abdullah için yaptığımız bu sığınak bizi bir süre mutlu etti. Yine burada bulunan Önden Gözde giriş yaptı, Rıza bağlantısı olduğunu insanlarla bir daha asla bu kadar yakınlaşmayacak bildiğimiz girişteki diğer mağarayı döşedi. O şekilde iç içe girmiştik. Mağaracılık esnada Kadir, Abdullah, Papila ve ben saçma bir insanları birbirine ne kadar yakınlaştırıyor dış tentenin altında Legolar gibi dizilerek yağmur bir kez daha yaşayarak öğrenmiş olduk. Kadir döşediği kolda geçen sene çakılmış boltları ararken
Rıza’nın yerine Abdullah’ın gelmesi gerekiyordu fakat Abdullah girmek istemeyince rıza gelmişti. Rıza süslü kolda Gözde ve Papila’ya katıldı. Saat 4 sularında rıza çıkışa geçti Abdullah inişe geçti. Kadir’e eğitim verdiğim saat 6 civarında uykusuzluktan halüsinasyonlar başladı. Kadir’e bilinci yarı açık şekilde eğitim vermeye devam ederken kullandığı iplerin yılana dönüşüp dans ettiği sanrısı beni her ne kadar eğlendirmiş olsa da bir müddet sonra çok uykum geldi ve kıvrılıp taşın üstüne uyudum. Ardından Papila koldan galeriye çıkışa geçip yanımızda uyumuş. Abdullah da uyumuş, Kadir de uyumuştu. Uyandığımda aşağıdan sesler geliyordu, gidip kontrol ettiğimde Gözde’nin döşemekten kafayı yiyip delirmesine ve kendi kendine konuşmasına şahit oldum. Vazgeçmemiş fakat yıkılmıştı. Döşemelerde düzeltilmesi gereken yerleri belirtip çıktım. Kadir yüzeye çıkışa geçmiş. (Rıza yüzeyde rahatsız bir şekilde uyumuş).
İkiz İncirli Çengirek'te bir örümcek Faaliyetin en başarılı yeni üyesi Bedirhan sıcak gülüşüyle çevresindeki mağaracıları ısıtıyor.
Gözde’nin ardından Papila ile sırasıyla indik ve arkamızdan da Kadir indi. Papila ve Gözde, geçen sene yapılan döşemenin bulunduğu taraftan değil karşı tarafından süslü kolu döşemeye giriştiler. Ardından Rıza geldi ve matkabı Rıza’dan alıp Kadir’e verdim ve diğer kolu döşemek için birlikte o tarafa yöneldik. Rıza’nın döşediği kolda ip yetmemiş, zemini görüyormuş fakat en az 10 metre olduğunu söylüyor. Rıza’nın ağzından: Mağara ağzında çok fazla malzeme harcamamak için döşemeyi ağaçtan aldığımdan dolayı, ağaçtan aldığım ip payı kadar dipte havada kaldım. Bu beni üzdü. Dibi gitmiyordu ama dipten yukarıda bulunan girintilerin başka kollara bağlanma ihtimali düşük de olsa mevcut. Girişte ‘’Y’’ inişte saptırma ile direkt aşağı indim.
İkiz İncirli Çengirek girişinde Esra ilk inişte
Abdullah ile haritalama için fotoğraf çektik ve galerinin ölçümünü aldık. Gözde döşemeleri düzeltmeye devam etti. Papila da çıkışa geçmişti. Ben Kadir’in döşediği yan kola baktım ve Kadir’in bulamadığı, geçen seneden kalan boltları aradım fakat bolt yoktu. Balkona tamamen indiğimde boltları gördüm. Geçen sene inilen kol ile şu an döşediğimiz kol arasında duvar vardı. Fark ettiğimiz bu yeni kol, taş attığımızda 50 metre kadar gidip suya düşüyordu. Elimizde tek bolt vardı, ip yoktu ve yanımıza Spit bolt almayı unuttuğumuz için (bu durum tamamen benim hatam) kola bakamıyorduk. Tek bolt çakarak düz bir şekilde inip kontrol edebilirdik fakat risk almak istemedik. Ardından Gözde erişmeyi hedeflediği dikite erişemediği için bana seslenmişti. Yanına vardığımda erişimek için aşağıdaki istasyonların düğümlerini çözdü beni alttaki balkonda bekledi. Ben de serbest bulunan ipe girebildim. Tek gudu ile tehlikeli hareketlerle burada bulunan dikite erişmeye çalıştım o sırada fall factor çok artmıştı 1’in üstüne çıkmaya başladığı noktada düşüş yaşadım. Duvara çarptım canım yanmıştı ve göz göre göre kendi aptallığımdan böyle bir kaza yaşamıştım. Galeriye çıkıp hasar aldığım hasarı kontrol etmek istedim. Sağ bacağımda çizikler ve ezik vardı bunun dışında candan çok yememişti fakat açlıktan bir miktar götürmüştü. Ardından Gözde'de galeriye çıktı ve üyeler gelene kadar bu kadar sıcak bir mağarada beklemeyi düşünüp dinlenmeye çekildik. Rıza yüzeye çıktığında dinlenmiş ve ardından kampa, insanları almak için yola çıkmıştı. Bu esnada ertesi gün olmuş sabah 9 sularıydı. İncirli Çengirek Mağarası'nın ikiz ismini almasında etkili olan diğer girişinde Rıza'nın yaptığı döşeme görülüyor. Bu mağaranın girişinde bulunan bir kayayı Üçgül Teyze ve oğlu insan üstü özellikleriyle mağara içinde düşürmeyi başarmışlardı, bu durum izlerden anlaşılabilir.
girdim. Mağara girişi çok etkileyiciydi. Dağların arasından o karanlığa girmek farklı bir his. İniş çok Sabah 08.30 civarı yağmurun dinmesiyle eğlenceliydi. İnerken saçma bir diyalog gerçekleşti: üyelerin 9’da yola çıkacağını düşünerekten + Aşağıdakiler neredesiniz? koştur koştur 2 saatlik yolu 40 dakikada gittim. - Aşağıdayız. Gittiğimde zaten beni bekliyorlardı kahvaltı için. Sanırsam Ümit Abi’nin yaptığı (Poyraz’ın Abdullah, Gözde, Papila, Poyraz ve ben mağaradan da tuzu varmış) çorbadan içip kendime geldim. çıktık. Poyraz çıkışta altına aldığı çantanın Daha sonra üyeleri darlaya darlaya ancak 11 testislerine yaptığı bakıdan ötürü ıkınarak buçukta yola çıkabildik. Oysa ki hazırlarmıştılar. çıktı. Batuhan’ı da beraberimizde alarak kampa doğru yola çıktık. Öncü Gözde ve Poyraz’dı. Hafızalarına güvendik yanılmadık… en azından Esra’nın ağzından: bir yere kadar…Yolda dönüşte ağaçların Karya Sabah Rıza bizi almaya geldi ve Bedirhan, yolunu kapattığı bir noktada yarım saat kadar 9 Batuhan, Esra, M. E. Barış, Oğuzhan ve Cesur yola çizip kaybolduk. Sonunda Wikiloc yardımıyla çıktık. Öyle yerlerden yürüdük ki sanki LOTR’te yolu bulduk. Kampa vardığımda baya hasta oynayan hobbitlerdik. Rıza bu dururmda Gandalf olmuştum. Çadıra kıyafetlerimi değiştirmeye oluyor. Başta düz arazilerden kolay kolay giderken gittiğimde uyuyakalmıştım. Gözde bana nane bir zaman sonra yamaç çarşak çok tehlikeli limon getirdi. HİA’yı aramam gerekiyordu ertesi yerlerden yürümeyi başladık. Uçurum gibi sert gün için plan yapmamız gerekiyordu fakat bu kayalar gibi taşlık bayırlar gibi yol bitmek bilmedi. durum da uyuyakaldığım için kaldı. Ümit abi bize Zevkli ve zordu sonunda ip göründü. Mağaraya çok güzel yemekler hazırlamıştı. Çok fazla çeşit vardık. Apo ıslak giysileri ve kırmızı yanakları ile vardı. Mezesinden salatasına ve 3 çeşit yemeğine bizi karşıladı. Önce poyraz girdi sonra ben (esra) yanında Üçgül teyze de iki çeşit pişi getirmiş. Rıza’nın ağzından:
Kayaini, Tordibeği, Katranlı Çengirek gibi mağaraların karanlık zonlarında çok sayıda görülen mağara çekirgelerinden en çok sayıda ulunduğu İkiz İncirli Çengirek'in galerisinde popcornların üstünde bize verdiği bir poz.
Galeri çok güzeldi fazlasıyla büyük, oradan tekrar bir iniş, doğası da muazzam bir olay. Değişik büyüklükte böcek ve çekirgeler gördük. Aşağıda herkes açtı ve tonbalığını ve makarnayı twist kulak ile yediler. Biri cıvatalı, biri civatasız kulakla çılgınlarca yemek yediler. Hatta Papila yukarıdan yemek yemek ve ısınmak için aşağı indi ve yiyip geri çıktı. 18 saattir mağarada kalan ekip yukarı çıktı. Oğuzhan Kadir’in termos başını çatlakların arasına düşürdü. Kadir baya üzüldü. Oğuz’un ona yeni bir termos kabı alması dileğiyle. Cesur ikinci girilen şaftı topladı sonra bir bir yukarı çıktık. Yukarı çıkış çok zor. Jumarlamak insanı kanser ediyor. Ama o zorluklar aşılıp bir şekilde yukarı çıkılıyor. Cesur yukarıda ateş yakmış bizi bekliyordu. Oğuz ben Cesur otururken aşağıdan bağırma sesleri geldi. Biri ıkınır ve doğurur gibi acı çekiyordu. O kişi Muhammet Emin Barış’dı. Belirli aralıklarla jumarladıkça yeni bir bebek çıkartmışçasına bağıran barış sonunda yukarı çıktı. Kadir’in de bu seslere eşlik ettiği rivayetleri dolaşıyor. Ardından Kadir, Abdullah, Rıza ve Bedirhan. Bedirhan ikinci toplamasını yaptı (Alkış sesi).
Rıza’nın ağzından: Bedirhan’a toplama eğitimi verdim. Bedirhan saptırmayı toplarken bir eliyle kayaya tutunuyor bir eliyle de perlonu açmaya çalışırken bir baktım ki dişleriyle perlonu sökmeyi başardı. Eşyaları toplayıp (çok fazla eşyayı) dönüşe geçtik . Tekrar Esra’nın ağzından: Goygoy yapa yapa ilerlerken bir anda yukarıdan bir kaya parçası Rıza’ya ve bana doğru yuvarlanmaya başladı. O panik halinde ne yapacağımızı bilemeden sağa sola attık kendimizi ama taşın çoktan hedefi olmuştum bacağıma çarpan taş yoluna devam etti ben de 3-4 saniye hareketsiz kalarak bacağımı doğrulttum acının ölçütünü anlamaya çalıştım. Kalktım ve gidelim dedim gitmemiz gerekti, yol almalıydık bir an önce kamp alanında olmak istedim. İkiz İncirli Çengirekin galerisinde iki fayın kesiştiği tektonik zayıflık sebebiyle tavandan blok halindekopup düşmüş kayalardan bir örnek ve ölçek olarak Ümit
İkiz İncirli Çengirekin galerisinde yer alan fay aynası içinde yan kolun başlangıcı görülmektedir.
Ay'ın ışığında ilerlemeye devam ettik manzara çok güzeldi, bir ara durduk her birimiz her bir yana uzanıp Neşet Ertaş dinleyerek karanlığı, yıldızları ve ayı izledik hepimizin aklında o an bu manzara her şeye değer, bu uğraş bu zorluk katlanılır bir güzellik diye düşünüyorduk sonra kalktık bu sefer kaybolduk. Yanlış bir yerden sapmışız geri döndük kadir bu defa başka bir yol buldu ve oradan ilerlemeye devam ettik Alaaddin’in kapısını bizim kapı sanıp geldik diye çok sevinmiştim ama daha çok yolumuz vardı neyse ki zor araziyi geride bırakmıştık sonra tekrar dinlenmek için oturduk ve taşların üstünde oturan Oğuzhan kalkarken kayaları oynattı yerinden ve 3-4 saniyelik bir kaya sörfü yaptı refleksleri ve kayak yeteneği hepimizi etkiledi o an. Biraz daha, biraz, biraz, biraz daha yürüdük yine bir kez daha dinlendik fakat hiç durmak istemedim. Bir an önce varmalıydık Kadir önde ben arkada ve diğer arkadaşlarla son yolculuğumuzu yaptık. Taş kulübenin kapısı göründü içeri girdik susuz kalan bedenlerimizi suladık yemek yedik. Yemekte türlü pilav ve Üçgül teyzenin pişileri vardı o kadar yorgun ve halsiz düşmüştük ki o an dünyanın en bayat ekmeğini bile yesek dünyanın en lezzetli ekmeği olabilirdi.
Gücümüzü güçsüzlüğümüzü sınırlarımızı sabrımızı çok iyi anladığımız bir gündü.
Esra Yıldırım
O kadar yorgunluğun üstüne yola koyulduk. Yolda hafıza kaybı gibi bir şey yaşadım. Bundan dolayı birkaç sefer yolda git-gel yapıp doğru yolu bulmayı başardık. 2 buçukta kamp alanına vardık. Rıza Acar
İşte bunlar hep trigonometri...
Poyraz Uhri
Düden yapım çalışmalarından bir örnek: M. E. Barış, Bedirhan'ın bedenini yönetiyor.
13 Şubat
Hava açık güneşli, 1-2 gün sonra gelecek olan orta enlem depresyonu yağışlarının habercisi konumunda olan üst atmosfer koşullarında meydana gelen sirüs bulutları hakim.
Torudibeği'ne gitmek için akşamı bekledik.. Batuhan erken ayrılma kararı aldı ve kendi imkanlarıyla gitmek üzere kamp alanından ayrıldı. Muhammed Emin Barış’ın ağzından:
Günün planını gece Kadir ile yapmıştık. insanlar gece mağaradan geç döndüğü için erkenden uyandırmak istemedik. Öğlen herkes uyanınca önce elimizde kalan yumurtaları tüketmeye yönelik kahvaltı planları hazırladık. Ümit Abi ve Poyraz kahvaltıyı birlikte hazırladılar. Herkesin yediği kaptan Poyraz'ın saçı çıktı. En şanslı kişi olarak benim tasımdan 3 Poyraz saçı çıktı.
Barış, Papila, Poyraz, Bedirhan, Gözde ve ben perşembe günü Güvenç Dağı’nda Halil İbrahim amcanın bizi götürdüğü bir mağaraya doğru yola çıktık. Çıkış saatimiz akşam 4-5 sularında oldu. Yaklaşık bir buçuk saat yürüdük ve tırmandık dağın diğer tarafına doğru. Mağara kayalıkların ve çalıların arasında, sanırım yüzde 40 civarında eğimli bir arazideydi. Yola geç çıktığımız için Ortak bir plan daha yaptık. Bir ekip Torudibeği hızlı olmalıydık, hava kararıyordu ve geri Mağarası'na bir ekip de yüzey taramada Güvenç dönüşte Halil İbrahim amca bizimle olmayacaktı. Dağı'nda Poyraz ile bulduğumuz ve işaretlediğimiz mağaraları araştırmaya gidecekti. Böylesine Oraya vardığımızda elimizi çabuk tuttuk, Papila güzel güneşli bir günü kaçırmak istemiyorduk. ve Gözde hazırlanıp mağaraya inişe geçiyorlarken Mağara araştırmaya gidecek ekibe Halil İbrahim ben önce Halil İbrahim amca ile tepeye çıktım, amca da dahil olmak istedi. hatırında kalan bir susuz kalırsak diye tepedeki su sarnıcını gösterdi. mağarayı bulabilmek umuduyla ekiple birlikte yola Ardından mağara ağzına geri döndüğümde Poyraz, koyulacaktı, hem böylece mağarayı bulmaları Halil ben ve Bedirhan hızlıca Halil İbrahim amcanın İbrahim amca öncülüğünde daha kolay olacaktı arkadaşının bahsettiği 200 metre civarında aşağıda Çok hasta hissettiğimden iyileşmeye çabalayıp başka bir arazideki mağarayı aramaya yola çıktık. Güvenç Dağından soldan sağa doğru G-K eksenli batıya doğru panoramik bir bakış.Sağ alt köşede Bayırköy'ün bir ucu görülüyor. Depresyon habercisi Sirüs bulutları seçilebilmekte. Miyosen dönemi ve sonrası aşınım yüzeyleri belirgin bir şekilde manzaraya anlam katmaktadır.
Elimizde aşırı miktarda bulunan turp ve havuçları değerlendirmek için Abdullah'ın yapmış olduğu şaheseri mideye indirmeye hazırlanan Poyraz
Vardığımızda Halil İbrahim amca da bize yardım ederken yüzey taraması yaptık. Gözde’lerin iniş yaptığı mağara ağzından ayrılış ve yüzey tarama yapıp geri dönüş saat aralığımız 18.00-19.30 civarında oldu Tarama yaptığımız arazide Poyraz’ın aktardığı kadarıyla oluşumu devam eden ağzı taşlarla kapalı bir düden bulduk. Ufak bir açıklıkta öylece duruyordu. Sonra Halil İbrahim amca yanılmıyorsam arkadaşının bahsettiği mağara girişini buldu ve bize seslendi. Oraya gittiğimizde girişin kapalı olduğunu gördük. Sonrasında Halil İbrahim amca yanımızdan ayrıldı, biz yüzey taramasına devam ettik. Bu sırada Poyrazdan önce bir ses duyuldu sonra da iyiyim diye bağırdı meğerse düşmüş az daha belini kırıyormuş. Lakin neyse ki iyi durumdaydı. Bir süre yüzey taramasına devam ettik çember cizerek. Bir ara Poyraz ve Bedirhan düdenin girişini kazmaya giriştiler ben tepe kısımda bakınıyorken.
Güvenç Dağı'nda Bayır manzaralı ekip özçekimi
Gözde ve Papila’nın iniş yaptığı mağara ağzına döndüğümüzde hava kararıyordu. Toparlanıp bir sigara molasından sonra yola koyulduk yuvaya dönmek için. Yolda önder sürekli değişiyordu çünkü bir süre hem patikaya paralel gidip kaybolduk hem de buradandı şuradandı diye kafa yorduk ki neyse ki Papila bütün geliş yolunu adını şu anda unuttuğum bir uygulamadan (wikiloc) kayıt altına aldığı için ara sıra sapmalarla patikadan çıksak da doğru yolu izledik. Birkaç defa manzara, gökyüzü izlemek ve fotoğraf çekilmek için durduk.
Kadir, Abdullah, Rıza ve ben Torudibeği’ne yola çıkacaktık fakat ben ishal olduğum için iyileşmeyi umut edip bekledik. Gece anca yola çıkabildik. Saaat 22’de çıkacaktık fakat bir klasik olarak 23.45’te yola çıkabildik. Hasta olduğum halde gitmek zorundaydım ve ekiple birlikte devam ettim. Muhtemelen içtiğimiz su karıştı ve ishal oldum. Bedirhan da bizimle gelmeyi kabul etti. Yolda hasta olduğum için ara ara Poyraz gibi davrandım. Sürekli boş yaptım ve özellikle çalılar ve ağaçlar başta olmak üzere bir şeylere kitlenip durdum. Baya mola verdik, çok sık düştüm. Kendimi yeni üye gibi hissediyordum. Yanında ölçüm için defteri olmayan Papila Kakolt Mağarasının ölçümlerini bafına yapmıştır.
Yapım çalışması devam eden düdene oturmuş bir Poyraz
Bir ara Poyraz elindeki sopayla samuray hareketi yaparken sopayla sağlam şekilde kafama patlattı. Neyse ki muhteşem Petzl kaskım kafamdaydı hiçbir şey olmadan atlattım ama olayın şokunu atlatmam sürdü.
Torudibeği Mağarası'nda yer alan ve durgun su içinde oluşabilen oluşumlar.
Güvenç Dağı’ndan aşağı inip Katranlı Çengirek mağarasına gidişte kullandığımız patikaya geldiğimizde Papila’nın telefonunda keşfettiğimiz ışık grafit fotoğraf modunda değişik şeyler yapıp eğlendik. Sonrasında da yanılmıyorsam saat 21.00-21.30 arasında yuvaya giriş yaptık.
Karşıda Doru Tepesi batı yamacı görünürken sol arkada Güvenç Dağı görülmektedir. Kamp alanı ise sol altta yer alan çalıların arkasında yer almaktadır.
Rıza ve Çiftlik manzarası...
da hasta olmuştu. Cesur’u uyandırdığımda kahraman bir tavırla gitmeyi kabul etti. Rıza ve Cesur Halil İbrahim amca ile birlikte Bayır ile Çiftlik arasında kalan alanda kuzeye doğru bir yüzey tarama gerçekleştirdiler. iki sene önce Melikşah ile yaptığımız yüzey taramada burada bulunan bir kişi mağarayı gösterme karşılığında 150 TL istemişti. bunu kabul etmeyince Halil İbrahim amca bize o mağarayı bilen başka birini daha bulmuş.
1. Mağara Koordinat: 36.727215, 28.221794
14 Şubat
Hava oldukça kapalı, ara ara özellikle de akşama doğru yağışlı 00.55’te mağaraya vardık. Rıza ve Abdullah önden döşeme yapmak için girdi. Ardından kadir ve en arkadan da ben ilerledim. Rıza Torudibeği’nde biz örnek alırken uyudu. Kötü döşedik. Saat 7’de yola çıktık ve hava aydınlandığında kampa varmıştık. Halil İbrahim Amca bizi kulübede bekliyordu. Kendimi kötü hissettiğim için yerime Papila’yı göndermek istedim fakat o
2. mağara koordinatı: 36.72398, 28.223674
10 günden fazla birbirine maruz kalan delirmeye başlayan ekipten 14 şubat için zoraki gülümsemeler. soldan sağa: Papila, Poyraz, Abdullah
ir ekip de Ümit abinin sağlamış olduğu araç ile Söğüt tarafına gitme imkanı bulmuştur. Ben hasta olup daha kötü hissettiğimden Ümit abi ile İzmir'e dönmeye karar verdim. Kadir’in ağzından: Torudibeğinden döndüğümüzde plana göre hareket edip ben uyumadan Gözde, Poyraz, Ümit abi ve ben Söğüt tarafında bulunan mağaraya bakmaya gidecek vakit kalırsa bölgede yüzey tarama yapacaktık. Ümit abiyi almak için gelen araca saat 10.30da bindik. Poyraz’ın bizi götüreceği mağaranın olduğu yere geldiğimizde Ümit’in bizi uyardığı şiddetli yağmur çiseliyordu. Fakat saat daha erken olduğundan mağarayı aramaya koyulduk. Şöförümüz dik yamacı çıkamadığı için dönmek istedi ve Ümit abi onunla araca döndü. Poyraz Gözde ve ben devam ettik. Mağaranın yakında olduğunu söyleyen bir köylü bize yolu göstermişti fakat Poyraz’ın hatırladığı tarafı izlemeyi seçtik. Fakat bulamadık.
Saat 12’ye geliyor. Yağmur riski artıyordu. Aşağı inip Önceki ekibe mağarayı gösteren yerliye sormayı düşündük. Aşağıya indiğimizde köylüyü etrafta göremedik. Yağmur riski artmış ve yanımıza su almamıştık.
Ulan Rıza ve Toplamacı Topal Cesur'un Halil İbrahim Amca ile izledikleri rota ve buldukları mağaraların konumları
Ben uyumak için kulübeye girdim ve uyudum. Kalktığımda benim tarafımdaki duvardan su akıyor ve yerler su ile doluyordu. Hemen kulübenin o kısmına Halil amcanın getirdiği kalasları dizdik. Cesur can siperane bir şekilde tıkanmış gideri açtı. Çizmeleri olanlar Çadırları topladı. bizde malzemeleri sayıp topladık ve kulübeye döndük. Yemek ve Puding yedik. Puding önemliydi. Herkes kuru bir yer bulup uyudu. Papila kamp sandalyesine sığabiliyor. Rıza'nın ağzından: Ben denizin gözünden mağra ihbar yolculuğu şu şekildedir efenim: Toru Dibeği mağrasından döndükten sonra normalde Ümit ile yapacağımız yolculuk hasta olması nedeniyle önce Papilla'ya daha sonrasında onunda durumunun iyi olmadığı anlaşılınca da Cesur'a kaldı. Halil emminin çocuklarının işe gitmeden bizi ihbar bölgesine bıraktırma planları biz geç gelince suya düştü. 4. mağara koordinatı: 36.728633, 28.217583 3. mağara koordinatı: 36.725211, 28.234819
Bizde çıktığımız yamacın karşısındaki korsan kalesi mevkiinde mağaramsı yerler görmüş, kahveden ihbar toplayıp oraya gitmeyi planladık. Kahveye vardığımızda köylü kalenin orada 2 3 tane mağara olduğunu söyledi ve tarif ettiler. Fakat Taşlıca tarafında daha fazla varmış. Seneye umarım Taşlıca’ya gidebiliriz. İhbarları alıp dedikleri bölgeye gittik. Yine yarım saatlik dik bir yamaç tırmanışı olduğu için ben Gözde ve Poyraz devam ettik. Ümit abiler kahveye dönüp ihbar toplamaya devam etti. Yukarı çıktığımızda 1 tane yatay, tıkanmış ve 15 m uzunluğunda bir mağara bulabildik. Köyülerin dedikleri çevreleri aradık fakat bulamadık. Şansımıza yağmur yağmadı ve saat 2’ye kadar bölgede mağara aradık. Korsan Kalesi Mevkii’nden Taşlıca tarafına yönelmeyip yağmur başlamazsa tekrar araştırmaya gittiğimiz dikey mağaraya bakmayı düşündük fakat yağmur yağamaya başladı. Kampa Döndüğümüzde Ümit, Gözde ve Oğuzhan, Ümit abi ile İzmir’e döndüler.
Halil İbrahim amca ve Yüksel abi Karya Yolu üzerinden devam ederek mağaraların bulunduğu konumlara yürüyorlar.
Bize civardaki mağaraları gösteren Yüksel abi ve Halil İbrahim amca
Kamp alanından saat 9 civarı ben, cesur ve Halil emmi ayrıldık.Önce Halil emmilerin eve uğrayıp güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra tuttuğumuz aracın gelmesiyle yola koyulduk (saat 10:30 gibiydi). Araç eski hurdalıktan toplanma ya da hurdası gelmiş bir transit idi. Hemen Cesur ile fırlayıp kasasına atladık. Ümit'in Papilla'nın telefondan wikilokun nasıl çalıştırıldığını anlatmasından bir şey anlamasam da programı açmayı başardım. Yaklaşık 5 km yol gittikten sonra bir yol ayrımında durduk. Burada bize rehberlik edecek olan (adamın adını unutuverdim) Abi ile tanıştık. Rotada ilerlerken bir yerden sonra tekrar Bayır Köyü manzarasıyla karşılaştık. Buna şaşırmıştım. Oysaki araçla bayağı yol katetmiştik. Neyse ki, Abi'nin rotasındaki ilk mağaraya vardık. Küçük bir mağraydı. Etrafında eski yıkık ev vardı. Abi'nin söylemesine göre içine keçi ya da oğlak düşmüş. Bana kalırsa girişi hayvanların düşebileceği kadar genişlikte değildi. Tahmini 8-10 m derinlikteydi. Devam edeceği hususunda pek ümit vermedi. Rota da devam ederken birden Halil emmi yolda bulduğu bir dikdörtgen şeklindeki kayaya günün tarihini atıp (sevgililer gününü de yad etmiş oldu) kayayı çantasına atıverdi. Daha sonra rotamıza Karya yoluyla devam ettik. 2. mağra Karya yolu üzerindeydi. Girişi genişçe idi. Üstü çalılarla örtülmüştü kimseler düşmesin diye. Tahmini 5-6 m derinliğe sahipti. Buda "Derin Mağra" hayallerimizi suya düşürmüş oldu. Tabi Halil emmi ve rehber Abi'ye bunu belli etmedik. Asıl yolculuğun güzel kısmı bizim için bundan sora başlayacaktı.
Yağmur yağacakmış gibi yaparak bizi biraz diyerek mahal yerinden ayrıldık. Dönüş yolunda korkuttuysa da dönüşe kadar yağmadı. Her farklı bir rota çizerek geldiğimiz yola bağlandık. zamanki gibi Karya yolu sarp Yani bir daire çizmiş olduk. Dönüşte harabelerden geçtik. kayalıkların ve uçurumun Yol kenarında Kuzu Kulağı'na kenarlarından kıvrılarak (şapkalı bir mantar) denk ilerlemeye ve bizi büyülemeye gelmemize Halil emmi ve rehber devam etti. Uçurumun kıyısında Çiftlik Köyü ve Halil eminin Abi daha mevsimi değil diye bayağı şaşırdılar. Rota boyunca helikopter pisti yaptığı (Ali yol kenarlarında karşılaştığımız Ağaoğlu'na ait olduğunu irili ufaklı birçok mağra oldu. öğrendiğimiz) ada manzarasına Fakat çoğu girilebilecek durumda karşı fotoğraf çekindik. değildi. (adamın adı aklıma geldi "Yüksel"). Halil emmi yolda Yola devam ededururken asıl beklediğimiz 3. mağraya vardık. bulduğumuz her mağrada bak bunun adının Yüksel mağrası Girişi bir kaya parçası ikiye koyacaksınız deyip durdu. Yüksel bölmüştü (bakınız 3.mağra 1, Yüksel 2, Yüksel 3 diye. Tabi ben wikilok foto Cesur). Attığımız wikiloka bölgenin veya mahalin taşın 3-4 sn devam edip daha adını yazdım (şuan bölgelerin sonra sesin kesilmesi içimize isimlerini hatırlamamaktayım). biraz da olsa su serpmiş oldu. Bu mağra bizim gelecek vaadimiz
Tüm yolculuk boyunca Cesur ayak ağrısını arttırmamak adına arkadan bize yetişmeye çalıştı. Kampta bana eşlik edecek kimsenin olmadığını ve araçla gidip gelineceğini düşünerekten peşimize düşmüştü. Anlayacağınız Cesur topaldı. Dönüş yolunda aracın bizi almayacağını öğrendiğinde yüz ifadesi görülmeye değerdi. Araçla geldiğimiz yolu yarılarken Yüksel abinin bizden ayrılmasından hemen sonra uzun bir süre yağacağının habercisiymişcesine yağmur bizi yakaladı. Halil emmi dayanamayıp (bize acıdığından) taksi çağırdı. Bu seferki harbi harbi bildiğimiz sarı taksiydi. 2 dakikada sırılsıklam olmuştuk. Taksiye binerken Halil emminin 3 ayaklı değneğini bıraktığımı öğrendiğinde bayağı üzülmüştü. Neyse ki 10:30 da çıktığımız yolu saat 2:30 gibi dönüş yaparak tamamladık. Halil emmilerin evde üstümüzü kurulayıp bir şeyler yedikten sonra kamp alanına dönüşe geçtik. Yolda Erken dönüş yapacak olanlarla karşılaştık (Ümit abi, Oğuzhan, deumak Gözde, Ümit). Kamp alanına saat 5 gibi vardık. Böylece ihbar yolculuğumuz sona ermiş oldu.
Çok uykusuz olduğumdan çadırıma geçerek kutsal uykuma daldım. Kalktığımda bize erkenden haber veren yağmur çoktan kamp alanını su altında bırakmıştı. Bir süre çadırımda dışarıdan gelen koşuşturmaca, bağırış seslerini dinledim. Daha sonrasında matımın yavaşça ıslanarak suyu uyku tulumuna bulaştırmasını seyrettim. Çadırdan apar-topar çıkarak diğer ahaliye katıldım. İlk olarak malzeme kulübesindeki seslere yöneldim ve Poyra ile Papilla'nın paniklemiş vaziyette çar-çabuk malzemeleri paketlemelerine şahit oldum. Bu beni ürkütmüştü. Nede olsa altı üstü yağmur yağıyordu ve kapalı, su almayan
bir kulübenin içerisindeydiler. Onları sakin eyledikten sonra yemek kulübesine vardım. Tabi yağmurdan dolayı paniklediklerinden yemek yapmayı geciktirmişlerdi. Ümit abiden kalma "pudink ve kısır" iste bu akşama kalmıştı. Geç saatlere kadar bu yemek işiyle uğraştıktan sonra (aslında çadırlar su aldığından ne kadar geç uyusak o kadar iyi düşüncesi hakimdi) herkes yatacak yer kapmacasına girişti. Bana da ateş önünde bir o yana bir bu yana kıvrılarak uyuklamak düştü. Yatamamak değilde beni en çok Papilla'nın sandalyenin içine gömülerek uyuyabilmesi rahatsız etti.
kuruduktan ve yemek yedikten sonra Halil amca ve Üçgül teyze ile vedalaştık. İçimizde garip bir hüzün vardı fakat sonraki sene tekrar geleceğimiz düşünerek kendimizi avutarak saat 3’te İzmir’e yolca çıktık. İzmir’e varana kadar yağmur hiç durmadı. Yaşananlar her ne kadar zorlu, yıpratıcı, tehlikeli ve çekilmez şeyler gibi görünse de bu olayları yaşadığımız insanlar, biriktirdiğimiz anılar, yaptığımız sporun bize kattıkları, birer kaşif olma hissi ve tecrübeler ile her şeye geriye dönülüp bakıldığında yüzümüzde hafif bir tebessüm oluşturacaktır. Not: 125,5 mm yağış alarak yıllık toplam yağışının onda birini bugüne denk getirerek bizleri dumura uğratmıştır.
15 Şubat
Şiddetli yağmur ve zaman zaman dolu yağışı Kadir’in ağzından: Sabaha doğru dolu yağmaya başladı. Aracımız öğlen 1.30’da gelecekti. Halil amca saat 9 gibi kahramanımız olmuş ve yardıma gelmişti. 3 turda tüm eşyaları aşağıda Halil amcanın ahırına taşıdık. Yağmur dinmek bilmiyor bilhassa hızlanıyordu. Kimsenin kuru bir şeyi kalmamış. Çizmesiz olanların botları mahvolmuştu. Yolda otobüsü yakalamış ve çıkış saatimizi ertelemiştik. Halil İbrahim amcalarda soba ve şöminede
Sonuç ve Öneriler: Bölgede kafamızda soru işareti oluşturan bölgelerde yüzey taama çalışmaları yapıldı. Söğüt tarafında mağara araştırma çalışmalarına başlandı. Taşlıca bölgesi için zaman yetmedi, bir sonraki gidişte bu bölge ziyaret edilecektir. Çiftlik tarafında merak ettiğimiz mağaranın koordinatı öğrenildi. Osmaniye bölgesine yüzey tarama öncesi muhtar, ormancılar gibi yetkili kişilerle görüşüldü. bu köy çok sayıda küçülk ve dağınık mahalleden oluştuğundan bu mahallelere tek tek bakılması gerekiyor. Özellikle Camiyanı mahallesine bakılmak istense de zaman yeterli olmadı. Bölgenin hava raporları günlük ve saatlik takip edildi. Radar görüntüleri, yer kartları ve farklı sitelerden alınan veriler karşılaştırılarak en doğru sonuca ulaşılmaya çalışıldı. Orta Enlem Depresyonu etkisinde gelişen şiddetli yağışlar 2 gün doğrudan, 2 gün de dolaylı olarak faaliyeti etkiledi. Bunlar dışında gelişen yağışlar faaliyeti çok fazla etkilemedi. Yağış bizi bu faaliyette mağara içinde değil mağara dışında etkiledi. Güncel olarak Rodos güneyinde çok sayıda meydana gelen deprem faaliyet esnasında bizi etkilemedi. Fakat mağara içinde özellikle de İkiz İncirli Çengirek gibi büyük galerilere ve çok oluşuma sahip mağaralarda deprem durumunda neler yapılması gerektiği tartışıldı. Bölgede Bozburun Taşlıca, Nostora fayı gibi fayların aktif olduğu fakat uzun yıllardır deprem üretmediği bilindiği için sıkıntı yaşamayacağımızı düşündük ve yaşamadık. Bölgede bulunan mağaralar zamanında el boltu ile matkapsız şekilde uzun emekler ile döşenmişti. Kavuştuğumuz matkap teknolojisi sayesinde mağaraların yeniden ve daha güvenli döşenmesi sağlandı. Bu mağaralar hem üyeler hem de eğitmenler için eğitim için çok uygun mağaralar olmaktadır. Mağaralarda yer alan kollardan Kayaini'ne bakıldı fakat Katranlı Çengirek'e bakılamadı. Geçmiş yıllarda Torudibeği'nin yan koluna tırmanılmış ve güzel örnekler sunan bir odası bulunmuştu, bu yıl da İkiz İncirli Çengirek'te yeni kol bulundu. Mağaralara daha araştırmacı gözlerle bakmak gerektiğ anlaşılmıştır. İkiz İncirli Çengirek'in ilk inişi boyunca görünen deliklere ayrıca bakılması gerekmektedir. Bölgede yüzey taramalar sonucu bulunan bir çok küçük mağara haritalanmamış şekilde durmaktadır. Bu mağaraların ölçüm için uygun ekipmanla gelip ölçümlerinin alınması, fotoğraflanması ve raporlanması gerekmektedir. Faaliyetin hedefleri öncesinde belirlenip bu planları hava raporlarına göre sıkıştırmak gerektiği bir gerçektir. Aksi taktirde bölgenin turistik açıdan ürünlerinin zengin olması koylar, sahiller, emoji kafe, Karya yolu) biz mağaracıları da yoldan çıkarabiliyor, Ayrıca kaldığımız kulübelerin rahatlığı, ekipteki insanların rehavete kapılmasına sebebiyet vermektedir. Bunun için plana sadık kalmalı, araştırma ve eğitim faaliyetlerini bu yaptığımız kısa faaliyetlere planlı bir şekilde sıkıştırmalıyız. Çöplerin organik olanları ayrılmış ve bölgenin ihtiyacı olan topraklara gübre olması açısından açılan çukura dökülmüştür. Böylece hem geri dönüşüme katkı hem çöplerin azalması, hem kokmasını engelleme, hem de yerel halka faydalı bir iş yapmış olduk. Bölgeyi tanımak için faaliyet başında oryantasyon yapıldı. Ayrıca ekip liderleri veya öncüler de araziye hakim tecrübeli mağaracılardan seçildi. Böylece mağaralara giderken ve döünşte kampa gelirken kaybolma olayları sis çökmesi, aşırı yorgunluk durumları dışında minimalize edildi. Mağara önünde yatma tecrübemiz çok geliştiğinden artık her mağara önüne çardak ve benzeri yerler yapılması gerekliliğine uygun şekilde davranarak mağara önlerini evimiz gibi kullandık ve düzenledik.
Sonsöz ve Teşekkürler Faaliyete aylar öncesinden kendi kulübümüzden, Deumak'tan ve Anümat'tan fazla sayıda insanın katılacağını düşünerek fazla katılımcılı bir organizasyon planlamasına giriştik. Buna göre Kadir İmal'in büyük uğraşısı sonucu bürokratik engelleri aşarak ayarlamış olduğu okulun sağladığı otobüs ve yemeklere ek olarak araç ve yemek planları yapılmış olsa da faaliyet yaklaştığında bir klasik olarak isim yazdıranların ve gelmek isteyenlerin sebepli bahanelerden ötürü gelemeyişleri sonucu bir kez daha yaptığımız planlar aksadı ve değiştirmek zorunda kaldık. Faaliyete kendilerinden değerli zamanlarını ayırarak katılmış olan arkadaşlara teşekkürlerimizi sunuyorum. Özellikle Deumak'ı temsilen tek Koç'a sağlamış olduğu katkılardan
başına dolayı
katılım gösteren Gözde Gönül ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Fazla sayıda ktılımcı ile faaliyette bulunmak isteyip son dakikada katılımlarını iptal eden Anümat'lı arkadaşlar bizleri üzmüş olsa da bir haftadan fazla duran Anümat başkanı Barış Papila'ya, başta uyum sağlayamayıp geç açılan fakat daha sonra yaptığı kötü espiriler ile bizi üzen başkanıyla takas konusunda anlaştığımız Mustafa Oğuzhan Açar'a ve erken ayrılmak zorunda kalan Noyan Bekçioğlu'na da katılımları için teşekkürlerimizi sunarız. Hemen her mağarada toplama yapan Cesur Arslan, bizimle her mağaraya gelen ve sk sık boşumuza maruz kalıp, çok sık da mağara ağzında bekleyen fedakar eğitmen Abdullah Şahin, İlk dikey mağarasına bu faaliyette girebilen ve çok hızlı şekilde mağaracılığa adapte olan Bedirhan Karacaoğlu'na ayrıca faaliyete sağladıkları katkılar için teşekkürlerimi sunmak isterim. Yaklaşık 7 seneden uzun bir süredir sürekli yanımızda olan, bize maddi ve manevi katkıda bulunan Ümit Abi'ye teşekkürlerimizi sunarım. Bize kendi kaldıkları kulübeleri açan ve yıllardır fedakar bir şekilde destek veren, sayelerinde bulduğumuz mağaralar ile bizi bölgeye sürekli ve sık sık gelmeye ve araştırmalara teşvik edici yaklaşımda olan Halil İbrahim amca ve Üçgül teyzeye sağladıkları destek için ayrıca teşekkürlerimizi sunmak isteriz.
EMAK 1996