T S I L A Y SOS
S U L U R U K YENIDEN BÜLTEN no.1
/ Ağustos 2012
Yolumuz Açık Olsun Sosyalist Yeniden Kuruluş (SYK) Adı ile Devam Ediyoruz SYK Türkiye İl Koordinasyonları Toplantı Sonuçları
TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK GAZETESİ Ağustos 2012 Özel Sayı No 1 Yerel Süreli Yayın SahibiveYazıİşleriMüdürü:Ulaş Taştekin
2
Adres: Hüseyinağa Mah. Süslü Saksı Sk. No: 18 K. 3 Beyoğlu/İstanbul
SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
Tel.&Faks: (0212) 243 37 60
Baskı:
YOLUMUZ AÇIK OLSUN Kritik bir konjonktürde adına “sosyalist yeniden kuruluş” dediğimiz yeni bir yola koyuluyor, yeni bir çığır açmak için harekete geçiyoruz. Hedefinde ortak bir partinin, bir siyasal öznenin inşasının bulunduğu bir çığır. Partiyi resmen kurduğumuzda sürecimizi tamamlanmış saymayacağız. Sadece bir etabı geride bırakmış olacağız. Sürecimiz açık uçludur. Yolumuz açık olsun... Krizdeki kapitalizm son derece istikrarsız, çalkantılı ve kaotik bir döneme giriyor. Bu kaotik durumun ortasında ezilen dünya ve insanlık, yaratıcı ve kurucu potansiyellerini fiilileştirmeye ve kendini özneleştirmeye çalışarak, bin bir direniş ve başkaldırı biçimine başvurarak sınaya deneye kendisine bir çıkış yolu arıyor. Sermaye hâkimiyetinin, burjuva uygarlığın ve kapitalist iktidar yapılarının ötesine geçecek bir çıkış yolu. Aslında, kendi içinde çözülen sosyalizmin sezgisel ve pratik eleştirisini de örtük olarak barındıran bu arayış, bu keşif hareketleri, sermaye ablukasını yarmayı amaçlayan bu denemeler ve girişimler dizisi hem sosyalist yeniden kuruluşun küresel ve dünya-tarihsel bağlamını, ortamını ve zeminini oluşturuyor hem de yol gösterici birçok ipucu sunuyor. Kendimizi insanlığın bu yeniden silkiniş çabalarının bir parçası ve bileşeni olarak görüyoruz. İçinde bulunduğumuz konjonktürün kritikliği yalnızca küresel gidişattan kaynaklanmıyor. İçeride, “Dolmabahçe Mutabakatı”ndan beri
rejim krizini belirli bir üstünlükle yöneten AKP ve gerisindeki koalisyon, şimdi yeni bir otoriter rejimi, bir tek parti diktatörlüğünü ve topluma daha derinden nüfuz edecek yeni bir sermaye hegemonyasını şekillendirme ve oturtma aşamasına geçmiş bulunuyor. “Ustalık dönemi” bunun kodlanmasından başka bir şey değil. Eski rejime basit bir geri dönüş yolu artık kapalı. Ama yeni otoriter rejim de henüz oturmuş değil. Oturmak ve istikrara kavuşmak için kar-
Kritik bir konjonktürde adına “sosyalist yeniden kuruluş” dediğimiz yeni bir yola koyuluyor, yeni bir çığır açmak için harekete geçiyoruz. Hedefinde ortak bir partinin, bir siyasal öznenin inşasının bulunduğu bir çığır. Partiyi resmen kurduğumuzda sürecimizi tamamlanmış saymayacağız. Sadece bir etabı geride bırakmış olacağız. Sürecimiz açık uçludur. Yolumuz açık olsun... SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
3
İşçi sınıfının yeni bir bileşime kavuştuğunun, emek-sermaye çelişkisinin gitgide bir sermaye-insanlık çelişkisine dönüşmekte olduğunun, bunun anti-kapitalist mücadeleyi çok cepheli hale getirdiğinin ve yeni dinamikleri uyardığının farkındayız. şısındaki bir dizi engelle ve çok çeşitli türden direnişlerle baş etmek zorunda. Ayrıca iç politika ile dış politika arasındaki ayrımın gitgide silikleşmesi, Türkiye’nin emperyalist-kapitalizmin çelişkilerini giderek daha çok içselleştirmesi ve kendi çelişkilerini sisteme yansıtması yeni rejimin oturması sürecini oldukça çok değişkenli ve çelişkili hale getiriyor. Güçler bu koşullara uygun olarak yeniden dizilmeye başlıyor. Öyle veya böyle, Türkiye bir dizi çalkantının ve hercümercin içinden geçerek yeniden kurulacak. “Ulusal” veya yerel çerçevede sosyalist yeniden kuruluş sürecinin konjonktürel bağlamını şekillenmeye başlayan yeni otoriter rejime karşı mücadeleler ve direnişler oluşturacak. Sürecimiz bu mücadeleler ve direnişler içinde ete kemiğe bürünecek. Tercihen “birlik” değil, sosyalist yeniden kuruluş diyoruz. Bu tercih, birlik sözcüğünün taşıdığı olumlu anlamın yanı sıra, geçmiş birlik girişimlerinin çoğunun akamete uğraması dolayısıyla aynı zamanda bazı olumsuz izlenim ve çağrışımlar da uyandırmasından kaynaklanmıyor. Birliği kendi başına bir amaç olmaktan çıkarıp daha kapsamlı bir yeniden konumlanma, mevzilenme ve yenilenme sürecinin bir yan ürünü haline getirmek istiyoruz. Öyleyse, birleşiyor ve çoğalıyoruz rehavetine yer yok. Hiçbirimizin iş yükü azalmıyor. Tam tersine sürecin her birimizden talep ettiği enerji eskisinden daha az olmayacak. Çünkü biz, hazır güçlerimizi bir araya getirerek verili bir anda bir parti kurmuyoruz. Bir parti inşa etmek üzere yola koyuluyoruz. Sosyalist solda belirleyici bir odak haline gelmek ve ülke çapında görünür bir güç olmak yeniden kuruluş sürecinin şimdiki etabının hedefidir. Yeniden kuruluş, genellikle alışılageldiği tarzda merkezi görüşme, müzakere ve temaslarla hakkı verilecek ve başarıyla taçlandırılacak bir süreç değil. İlkin böyle başlamış, ilk itilimini buradan almış olabilir. Ancak; olabildiğince çok sayıda kişi kurucu kadro haline getirilemezse, olabildiğince çok sayıda kişi şu veya bu düzeyde
4
SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
bir katılımcılığın ötesinde sürecin örücü ve örgütleyici öznesi kılınamazsa ve bunun gerektirdiği bir misyonla donatılamazsa yeniden kuruluş başarıya ulaştırılamaz. Öte yandan, büyük dava ve görev aslında işçi sınıfı hareketinin yeniden kuruluşudur. Buna ebelik etmeyen, buna katkıda bulunmayan, kendisini bunun hizmetine koşmayan ve bunun içinde devinmeyen bir sosyalist yeniden kuruluş düşünülemez. Şu halde; kendimizi sınıf mücadelelerinin içine taşımak, bu mücadeleler içinde konumlandırmak ve deneyim biriktirmek, buralardan sağladığımız taze enerjiler ve girdilerle beslenmek ve bu sırada kendi dokumuzu, algılarımızı ve ilgilerimizi de dönüştürmek durumundayız. İşçi sınıfının yeni bir bileşime kavuştuğunun, emek-sermaye çelişkisinin gitgide bir sermayeinsanlık çelişkisine dönüşmekte olduğunun, bunun anti-kapitalist mücadeleyi çok cepheli hale getirdiğinin ve yeni dinamikleri uyardığının farkındayız. Asıl rengimiz ve bayrağımız dün olduğu gibi bu günde kızıl. Ama yanı sıra bütün anti- kapitalist mücadele dinamiklerinin renklerini de içermeyen bir komünist hareket artık düşünülemez. Burada mesele sadece sınıf indirgemeciliğinden kaçınmak değil, aynı zamanda sınıf mücadelesinin yeni tezahürlerini ve cephelerini görmek ve bunların hakkını vermektir de. Yeniden kuruluş, bu bahiste de bizden bir özgünlük ve yaratıcılık bekliyor. Yolumuz açık olsun---
MUTABAKATIMIZI YENİLİYOR VE SOSYALİST YENİDEN KURULUŞ (SYK) ADI İLE DEVAM EDİYORUZ Bugüne kadar sürdürülen görüşme ve faaliyetler sonucunda Sosyalist Birlik Hareketi (SBH), Sosyalist Gelecek Parti Hareketi (SGPH), Sosyalist Parti ve Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi (TÖPG) olarak sosyalist yeniden kuruluş doğrultusunda, sürece katılabilecek -birey, çevre veya örgüt- tüm güçleri de kapsayarak ortak bir komünist partisini birlikte inşa etmek üzere yola çıkma kararı almış bulunuyoruz. Sosyalist Demokrasi Partisi’nin (SDP) varlığında 5’li olarak, Sosyalist Yeniden Kuruluş Parti Girişimi (SYK-PG) adı altında başlatılan bu süreci şimdi 4 bileşenle sürdürüyor olmamızın nedeni, SDP ile bizler arasında (gerisine düşmeyeceği-
Hedefimiz sözcüğün alışılagelmiş ve dar anlamıyla birlik değil, birliği kendisine tabi kılan, kendisinin bir ürünü haline getiren kapsamlı bir yeniden kuruluştur. Kendi sürecimizi bunun tamamlanması olarak değil, bir evresi olarak görüyoruz.
miz ve bundan böyle de gözeteceğimiz belirli bir ortak payda bulunmakla birlikte), örgütlenme modeli, yeniden kuruluş sürecine yaklaşım ve geçmiş birlik deneyimlerinin değerlendirmesi gibi konularda bir partiye birlikte yürümeye elverecek yeterli ortaklaşmanın şimdilik sağlanamamasıdır. Bundan hareketle, SYK-PG sürecinin fiilen sona erdiğini tespit ediyor ve partiye sıçrayacağımız eşiğe kadar olan süreç boyunca faaliyetlerimizi Sosyalist Yeniden Kuruluş (SYK) adı ile yürüteceğimizi duyuruyoruz. Gelinen aşamada, bir kısmına SDP’nin de dahil olduğu görüşme ve tartışmalar içinde ulaştığımız aşağıdaki yeni mutabakat düzeyini kayıt altına almayı, sosyalist kamuoyu ve sürecimize davet etmeyi amaçladığımız birey ve çevrelerle paylaşmayı bir görev sayıyoruz:
1
Bizler, yeniden kuruluş sürecinin bütünsel bir süreç olduğu, hiçbir alanın ve konunun (program, tüzük, çalışma tarzı, mücadele anlayışı ve biçimleri, önceki devrim ve sosyalizm deneyimlerinin dersleri, tarihimize ve tarihsel mirasımıza yaklaşım, örgütlenme modeli, kadrolaşma normları, Marksizm zeminlerinden kalkış yapan yeni açılımlar, vb.) bun-
SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
5
Ortak partinin kuruluşu, sosyalist yapıların, çevrelerin ve bireylerin ortaklaşa yürüteceği bir sürecin adım adım örülmesiyle gerçekleşecektir. Ortak teorik ve politik yayınların çıkışı ile birlikte bileşenler bu nitelikteki ayrı yayınlarına son vereceklerdir. dan muaf, tartışma dışı yahut bileşenlerden birine münhasır olmadığı, mevcut görüşlerimizin ortalamasını alarak veya onları seçmeci bir biçimde uzlaştırarak ve sorunlu saydığımız kimi konuları geçiştirerek adına layık bir yeniden kuruluşun gerçekleştirilemeyeceği ön kabulünden hareket ediyoruz. Bu bağlamda birbirimizin görece gelişkin ve ileri yönlerini ortak sürecimize mal etmeye de peşinen açığız.
2
Hedefimiz sözcüğün alışılagelmiş ve dar anlamıyla birlik değil, birliği kendisine tabi kılan, kendisinin bir ürünü haline getiren kapsamlı bir yeniden kuruluştur. Kendi sürecimizi bunun tamamlanması olarak değil, bir evresi olarak görüyoruz. Öte yandan; geçmiş birlik deneyimlerinin çoğunluğunun akamete uğramasının yegane olmasa da belirleyici nedenlerinden birinin yeniden kuruluşçu bir iradenin billurlaşmaması, bu nedenle çeşitli engeller ve zorluklar karşısında tersinme ve öğelerine ayrışma ihtimalini en aza indirerek yola çıkılmaması ve dar anlamda birlikçiliğin ağır basması olduğunun bilincindeyiz. Yaşanan başarısız deneyimlerden hareketle mutlak güvenceler arayışının bir başka uca savrulmak olduğunu kabul etmekle birlikte, geçmişin tekrarına düşmemeye kararlıyız.
3
Geri dönüş ve öğelerine ayrışma olasılığını en aza indirecek olan başlıca güvencelerin, üzerinde güçlü bir ortaklaşma sağlanmış politik program (ki bu bahiste çok ciddi ön ortaklıklarımızın bulunduğu kanaatindeyiz), sağlam ve tutarlı bir yeniden kuruluşçu perspektif, partiye giden geçiş süreci boyunca giderek gelişen bir yoldaşlaşma ve yine giderek genişleyen bir ortak politik faaliyet ve mücadele zemini, sosyalist demokrasiye dayalı işleyiş, geçiş süreci boyunca yaratılan ortak değerler, kazanımlar, normlar ve anlayışlar olduğuna inanıyoruz.
4
Örgütlenme modelini, mücadele ve örgütlenme biçimlerini mutlaklaştırmayı veya bunlardan bazılarını fetişleştirmeyi, bütün zamanlar ve mekanlar için dokunulmaz bir sabit haline getirmeyi yaşamın gerekleri ve dinamizmiyle bağdaşmaz buluyoruz. Çeşitlilik,
6
SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
esneklik, geçişgenlik, değişen koşullara yanıt verebilme, yenilikçilik ve yaratıcılık bu konudaki genel perspektifimizdir. Verili bir konjonktürde yığınak yapılacak asli zemini net olarak saptamayı da bu perspektifin ve mutlaklaştırmalardan açınmanın bir gereği sayıyoruz. Bu çerçevede, bizce mevcut konjonktürde ve verili koşullar altında yeniden kuruluşun bina edileceği örgütlenme ve mücadele zemini açık, meşru ve fiili zemindir. Devrimci bir programı bu zeminde ifade etmenin ve bu zeminin diline çevirmenin mümkün olduğuna inanıyoruz. Öte yandan, yürüyen sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarından, büründüğü biçimlerden ve taleplerinden kopuk bir mücadele ve örgütlenme biçimleri tartışmasını skolastiğe kaçış olarak görüyoruz.
5
Yeniden kuruluşun şimdiki etabının ifadesi ve sonucu olacak partiyi, onun programını ve ona aidiyeti şu veya bu şekilde ikincilleştirecek her türlü ikili hukuku, buna yol açacak ayrı düzlem ve statü ihdaslarını reddediyoruz. Böyle bir yaklaşımı, başlangıcını sürece katılan bütün kolektiflerin ve bireylerin aynı düzlemde buluşmasından alan yeniden kuruluş mantığına aykırı buluyor, geçmişin hatalarının bir tekrarı sayıyoruz.
6
Amaçladığımız partide, program birliği ve tek hukuk temelinde mümkün olan en geniş fikri çeşitliliği, eğilim oluşturma ve örgütleme hakkını, azınlıktaki eğilimlerin kendilerini her düzeyde ifade etme kanallarını açık tutmayı ve bazı alanların parti karşısında özerk varoluşunu tanımayı, çoğulcu perspektifimizin olmazsa olmazı sayıyoruz.
7
Bireysel katılımın esas olduğu geçiş sürecinde ve birey hukukunun geçerli olduğu partide, tüm parti üyeleri eşit hak ve sorumluluklara sahiptir. Bununla birlikte Parti üyelerinin bir bölümü tarafından, görüş ve yaklaşımlarını partiye benimsetmek amacıyla oluşturulan, parti program ve tüzüğü çerçevesinde çalışan, tüm üyelerin varlık gerekçelerinin bilgisine sahip olduğu platformları ortak sürecimizin bir zenginliği ve sosyalist demokrasinin kopmaz bir parçası sayıyoruz. Parti üyelerinin bu şekilde yeni platformlar kurma, amaçlarına ulaşan platformları kendi istekleriyle dağıtma veya sönümlendirme, herhangi bir platforma katılma veya ayrılma hakkını özgürce kullanması gerektiği görüşündeyiz.
8
Parti içi platformların partinin geri kalanına karşı açık ve şeffaf olmaları, parti iradesine ve partinin politik birliğine zarar verecek paralel herhangi bir disiplin ve
Bireysel katılımın esas olduğu geçiş sürecinde ve birey hukukunun geçerli olduğu partide, tüm parti üyeleri eşit hak ve sorumluluklara sahiptir. Bununla birlikte Parti üyelerinin bir bölümü tarafından, görüş ve yaklaşımlarını partiye benimsetmek amacıyla oluşturulan, parti program ve tüzüğü çerçevesinde çalışan, tüm üyelerin varlık gerekçelerinin bilgisine sahip olduğu platformları ortak sürecimizin bir zenginliği ve sosyalist demokrasinin kopmaz bir parçası sayıyoruz.
irade oluşturmamaları, bunun uzantısı olarak parti organlarının işleyişini sekteye uğratacak bağlayıcı kararlar almamaları, parti maliyesini bölmemelerive parti içinde kendilerine taraftar kazanmayı partiye üye kazanmanın yerine ve önüne geçirmemeleri gerektiğine inanıyoruz.
9
Ortak partinin kuruluşu, sosyalist yapıların, çevrelerin ve bireylerin ortaklaşa yürüteceği bir sürecin adım adım örülmesiyle gerçekleşecektir. Ortak teorik ve politik yayınların çıkışı ile birlikte bileşenler bu nitelikteki ayrı yayınlarına son vereceklerdir. Kuruluş sürecine katılan örgütlü yapıların bağımsız siyasi örgüt olarak varlığı partinin kuruluşuyla birlikte sona erecektir. Ancak; bu noktaya sürecimizin örgütlü bileşenlerinin tasfiyeci sonuçlar doğuracak şekilde kendilerini belirli bir anda dağıtmaları ile değil, bu bileşenlerin teorik birikimlerinin ve örgütsel-pratik yeteneklerinin ortaklaşma süreci boyunca içerilip aşılmasıyla, gelişkin yönlerinin bu sürece mal edilmesiyle, örgütsel mekanizmalarının ortak örgütlemenin ete kemiğe bürünmesine paralel olarak işlevsizleşmesi ve sönümlenmesi yolu ile varmayı uygun bulmaktayız.
10
Sosyalist hareketi gençleştirmeyi, gençliğin enerjisini, yaratıcılığını, geleceğe dönüklüğünü, reddiyeciliğini, kurulu düzenin kalıplarından taşma potansiyelini ve atılganlığını sürecimize akıtmayı, yeniden kuruluş sürecinin en önemli önceliklerinden biri kabul ediyoruz.
11
Kadın kurtuluş politikalarının partiye rengini vermesini, pozitif ayrımcılık temelinde kadınların parti yönetim organlarına % 50 kota (alt sınır olarak) ile katılımını güvence altına almayı, erkek-egemen sisteme karşı mücadeleyi ve erkek egemenliğinin parti saflarındaki izlerinden arınmayı partinin temel politik yönelimlerinden biri olarak görüyoruz.
12
Yeniden kuruluş sürecinin şimdiki yürütücüleri olarak birbirimizi devrimci-sosyalist ve enternasyonalist cenahta sayıyoruz. Ancak, sınıf mücadeleleri içerisinde gerçek, maddi ve anlamlı karşılıklar bulamamış bir devrimci-sosyalizm iddiasının, kendi kendimize biçtiğimiz salt ideolojik bir paye olması tehlikesinin farkındayız. Bu tehlikeden sakınmak ve iddiamızı bir gerçekliğe dönüştürmek için yola çıkıyoruz.
SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
7
1 Temmuz 2012 - Ankara
SOSYALİST YENİDEN KURULUŞ TÜRKİYE İL KOORDİNASYONLARI TOPLANTI SONUÇLARI 1 Temmuz 2012 tarihinde Ankara’da yapılan toplantıya 18 şehirden toplam 98 kişi katılmıştır. Katılanların 24’ü kadındır. Toplantıya Ankara, Antakya, İstanbul, Adana, İzmir, Mersin, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Antalya, Eskişehir, Samsun, Giresun, Ordu, Denizli, Edirne, Bolu, Amasya illerinden katılınmıştır. Tekirdağ, Muğla, Manisa (Turgutlu), Sinop, Antep ve Trabzon mazeretli katılmadılar. Şaziye Köse’nin açış konuşmasının ardından toplantı divanı Hikmet Sarıoğlu, Şaziye Köse ve Gülseren Pusatlıoğlu’ndan oluşturuldu. Belirlenen gündemler çerçevesinde:
Siyasal Durum Işığında SYK ve HDK Yönelişimiz Sunum Oğuzhan Kayserilioğlu tarafından yapıldı. Sosyalist yeniden kuruluşun toplumsal gerçeklik içinde güncel belirleyenlerden birisi olduğu vurgulandı. Türkiye’de bir dizi gerilimin yaşandığı, tarihsel kritik bir momentte olunduğu, kuruluşundaki ordu merkezli sermaye iktidarının geriye itildiği yeni rejimin söz konusu olduğu,
8
SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
anayasa çalışmaları süren bir kriz dinamiği olduğu, ama AKP’nin henüz bunu anayasal güvenceye dönüştüremediği söylendi. Olası kriz dinamiklerinden dünya kapitalist sistemi içinde bulunulan küresel kapitalist krizin Avrupa merkezli yoğunlaşması ve Türkiye’ye yönelebile-
Sosyalist yeniden kuruluşun toplumsal gerçeklik içinde güncel belirleyenlerden birisi olduğu vurgulandı. Türkiye’de bir dizi gerilimin yaşandığı, tarihsel kritik bir momentte olunduğu, kuruluşundaki ordu merkezli sermaye iktidarının geriye itildiği yeni rejimin söz konusu olduğu, anayasa çalışmaları süren bir kriz dinamiği olduğu, ama AKP’nin henüz bunu anayasal güvenceye dönüştüremediği söylendi.
Eylem ve etkinliklerin giderek artan oranda SYK olarak yapılması, kimi alanların özgünlükleri dikkate alınacağı, Şubat- Mart ayında program ve tüzüğün hazırlanacağı, Parti kuruluşunun Nisan ayı başında gerçekleştirileceği açıklandı. ceği, bunun etkisinin de dışarıdan sermaye akışının kritik bir sıkışmaya götüreceği tesbiti yapıldı. Kürt sorununun artık küreselleştiği, yeni ‘barış’ projesinin Kürt hareketini tasfiye etmeye yönelik olduğu, Kürt hareketinin İran, Suriye ve Rusya ile ilişkilerinin yeni rejimi sarstığı, Türkiye sermayesinin Amerika merkezli küresel sermayenin bir parçası olarak pozisyon alma çabalarının (uçak düşürülmesi gibi) bölgedeki gelişmelerin Türkiye’nin hegomonik güç olma hesaplarını alt üst ettiğini gösteriyor. Bu bölgesel güç dinamikleri kriz öğesi yaratıyor. AKP bu gerilimleri arena tarzı etkinliklerde görüldüğü üzere, şef/führer lider kültü üzerinden aşmaya çabalıyor. AKP içinde çatlamanın kalıcı olacağı birbirlerini tırmalamaya devam edecekleri görülüyor. Anketler AKP’nin kitle desteğinin sürdüğünü gösteriyor. Yeni rejimin kadın hareketinin mücadelesiyle Kürtaj konusunda ve ekolojik direnişler karşısında geri adım attığı görüldü. Üniversite ve liselerde gençlerin kıpırdanma içinde olduğu, varoşlarda yoksullar hareketinin geliştiği, kentsel dönüşüme karşı mücadeleler, metal-iş kolundan başlayan havaiş ve enerji-iş kolunda işçi grev ve direnişleriyle güncel baskının olduğu her yerde kıpırdanışların başladığına dikkat çekilerek SYK olarak sanayi işçileri, kamu emekçileri, kadın ve antikapitalist dinamikler içinde yoğunlaşmak yanında Kürt hareketi ve bölgedeki direniş hareketleriyle ilişkilenmek görevlerine dikkat çekildi.
SYK-PG sürecinin dağılması sonrası 4’lü bileşenle Sosyalist Kuruluş isminin kısa süreli kullanıldığı , bundan böyle partiye kadar olan sürecin SYK olarak yürütüleceği bilgisi verildi. Mutabakat metninin Ortak merkezi kurul tarafından hazırlandığı, bireysel katılım üzerinden birey hukukunun geçerli olacağı, bileşenlerin meclislerin oluşturulmasıyla bireysel olarak katılacağı, merkezin koordine edici, yerellerin belirleyici olacağı, ortak program oluşturma zeminini yaratmak amaçlı çerçeve metinlerin 6 başlık halinde tartışılacağı bilgisi verildi. Ortak takvimin sunumu Feray Mertoğlu tarafından sunulan takvimde: Çerçeve metinlerin herbirinin üçer hafta süreyle tartışılacağı ve broşür olarak hazırlandığı, Yayınlanacak bültenin esas olarak SYK ile ilgili bilgilendirme, OMK kararları, il kararları ve yerel gelişmelerin yer alacağı bir içerikte olacağı, Teorik yayının ağustos sonu çıkartılacağı, SYK bileşenlerinin kendi yayınlarını yayının çıkışıyla sonlandıracakları, Politik yayının Aralık ayında çıkartılacağı,
SYK-OMK Çalışma Raporu OMK tarafından bugüne kadar yürütülen örgütlenme ve politik faaliyetler konusunda sunum Halit Elçi tarafından yapıldı. SYK-PG sürecinin 2011yılında 5’li olarak başlatıldığı, programatik birlik ve pratikte ortak politikalar yürütmek üzerinden ortak parti perspektifine ulaşılamadığı, SYK anlayışında SDP ile aramızda örgütlenme modeli, yeniden kuruluş sürecine yaklaşım ve geçmiş birlik deneyimlerinin değerlendirilmesi gibi konularda ortaklaşma sağlanamadığı, bu nedenle SYK-PG girişiminin fiilen sona erdiği, SYK-PG sürecinin sonlandığına dair defalarca girişimlerimize karşın SDP’lillerin ortak imzalı açıklamaya yanaşmadıkları söylendi.
SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
9
Sosyalist yeniden kuruluşun basit bir birlik oluşturma faaliyeti olmadığını, etap etap ilerletileceğini, sosyalist yeniden kuruluşun işçi hareketi içinde ve anti kapitalist dinamikler içinde yer alarak iç içe geçirerek yürütüleceği görevleriyle illerimize dönerek, 15 Eylül’e kadar SYK il meclislerini örgütleme faaliyetine girişiyoruz. Eylem ve etkinliklerin giderek artan oranda SYK olarak yapılması, kimi alanların özgünlükleri dikkate alınacağı, Şubat- Mart ayında program ve tüzüğün hazırlanacağı, Parti kuruluşunun Nisan ayı başında gerçekleştirileceği açıklandı. 12 kişinin söz aldığı bu bölümde konuşmacılar aslen SYK olarak ortaya çıkan iradenin önemine işaret ederek; işçi sınıfı içinde örgütlenmenin önemi, dışımızdaki birey ve bileşenlerle hızla temasa geçilmesi, çerçeve metinlerin zamanında çıkartılması, yayınların elektronik ortamda yayınlanması, mekanların ortaklaştırılması, parti içi platformların nasıl olması gerektiğine dair görüşler belirtildi. OMK’nın sunduğu takvim kabul edildi. Çerçeve metinlerin gecikmesi eleştirildi.
İl Koordinasyoları İl koordinasyonu olarak faaliyet yürütecek geçici il ortak kurullarının görevlerinin; SYK sürecine katılacak olanlarla15 Eylül’e kadar İl meclislerinin oluşturulması için temaslarda bulunarak il meclislerinin oluşumuyla çerçeve metinlerin tartışılmaya başlanması, ve pratik politik faaliyetlerinin ortaklaştırılması çalışması olduğu hatırlatıldı. 18 ilden temsilci söz alarak illeri hakkında bilgi verdi. SYK geçici il kurulları oluşturulan iller Ankara, İstanbul (1-2-3 bölge), Antakya, Adana, İzmir, Mersin, Bursa, Kocaeli- Sakarya, Antalya, Eskişehir, Samsun, Giresun, Antep, Ordu(temsilcilik). Henüz geçici il kurulları oluşturulmamış iller ise; Denizli, Edirne, Tekirdağ, Muğla, Manisa. 15 Eylül’e kadar il meclislerinin oluşturulması ve eylül sonunda yeni OMK seçimi için toplanılması kararlaştırıldı.Bir araya gelememiş iller açısından ise, bileşenler O ildeki bilgileri OMK’ya iletecek ve OMK üzerinden bilgiler il-
10 YENIDEN KURULUS SOSYALIST
lere iletilecektir. Parti ismi için OMK mail grubuna öneriler gönderilerek isim havuzu oluşturulacaktır.
HDK Yönelişimiz HDK konusunda Bülent Uyguner tarafından kısa bir sunum yapılmış ancak zamansızlık nedeniyle üzerinde görüşme açılamamıştır. OMK’ya illerin HDK faaliyetleri konusunda rapor yollamaları karar altına alınmıştır. Toplantı kapanış konuşması Şaziye Köse tarafından yapılarak divan adına şu tespitlerde bulunulmuştur: Sosyalist yeniden kuruluş sürecinin merkezi bir tartışma, görüşme ve münazara olmaktan çıkarıldığı bu toplantıyla • İlk adımdan başarıyla çıktığımızın, • SYK bileşenlerinin olgunluk düzeyinin yükseldiğinin, • Komünist bir öznenin ortya çıkartılmasına duyulan arzu ve isteğin, • Herkesin yoldaşlaşmadaki ısrarının, • İşimiz zor ve çetin olmasına rağmen bu davete icabet edildiğinin, • Sürecin kendisinin yaratacağı doğal dirençleri kıra kıra, aşa aşa ilerleyeceğimizin, • Yürüttüğümüz HDK faaliyetinin önemi ve Sosyalist yeniden kuruluşun ana zeminlerinden biri olduğunun • Sosyalist yeniden kuruluşun basit bir birlik oluşturma faaliyeti olmadığını, etap etap ilerletileceğini, sosyalist yeniden kuruluşun işçi hareketi içinde ve anti kapitalist dinamikler içinde yer alarak iç içe geçirerek yürütüleceği görevleriyle illerimize dönerek, 15 Eylüle kadar SYK il meclislerini örgütleme faaliyetine girişiyoruz.
İl kurullarının temel görevi, yenilenen mutabakatımızı en geniş çevreye duyurmak, tanıtmak ve propagandasını yapmak, birey-bağımsız sosyalistlere ulaşmak, onları SYK çalışmalarına davet etmek ve 15 Eylül’e kadar il meclislerini kurmaktır.
İl Kurulları; 1-İl Kurulları geçici olarak kurulmuşlardır. 2-SYK çalışmalarını başlatan, sürdüren 4 politik çevrenin iz düşümü ve sürecin başından beri içinde olan kimi bireysellerden oluşmaktadır. Katılımlara açıktır. 3- İl kurullarının temel görevi, yenilenen mutabakatımızı en geniş çevreye duyurmak, tanıtmak ve propagandasını yapmak, birey-bağımsız sosyalistlere ulaşmak, onları SYK çalışmalarına davet etmek ve 15 Eylül’e kadar il meclislerini kurmaktır. 4-İl kurulları bu amaçlar doğrultusunda; panel, forum, SYK’yı tanıtan toplantılar, etkinlikler düzenleyebilir, bu amaçlar için ortak kurulla koordineli biçimde çalışabilirler. 5-İl kurulları ortak pratik faaliyeti koordine etmekle yükümlüdürler,
İl Meclisleri; 1-) İl meclisleri mevcut bileşenlerin üyelerinin yanı sıra, birey-bağımsız ya da yerel inisiyatiflerden katılımlarla oluşmalıdır. Katılımlara sürekli açık tutulmalıdır. 2-) Meclisler yerel esaslı olabileceği gibi alanlara ilişkinde olabilir. 3-) Meclislere katılımda esas olan bireyselliktir. Grup, platform adına katılmak, bunlar adına deklarasyonlarda bulunup görüş açıklamak SYK ruhuna uygun değildir. 4-Çerçeve metinlerin tartışılmasına ancak il meclislerinin kurulmasından sonra başlanabilecektir.
6- Eylemlerde ortak kimlik-ad ve bayrak kullanılması gözetilecek, bunun sağlanamadığı koşullarda bileşenlerin –geçiş süreci olarak protokolde tariflendiği gibi-kendi kimliklerini kullanma hakkı saklı tutulacaktır.
5-) Meclislerini 15 Eylül tarihinden önce kurabilecek olan iller bunu kurmalıdırlar. Ama sürekli genişleme ve yeni katılımlara açık olmak temel prensibimiz olmalıdır.
7-2 Temmuz’da Ankara’da gerçekleştirdiğimiz toplantıda kadın katılımının düşük olması önemli bir eksiklik olarak görülmüştür. Dolayısıyla eşit katılımın sağlanamadığı tüm kurullara kadın katılımı açık tutulmalıdır.
Meclislerini 15 Eylül tarihinden önce kurabilecek olan iller bunu kurmalıdırlar. Ama sürekli genişleme ve yeni katılımlara açık olmak temel prensibimiz olmalıdır.
8-OMK da alınan karar doğrultusunda; kızıl bayrakların üzerine; Sosyalist Yeniden Kuruluş Yukarıda görüldüğü gibi baş harfleri büyük ve alt alta yazılarak ortak eylemliliklerde kullanılmalıdır.
SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
11
SOSYALİST YENİDEN KURULUŞ PARTİ GİRİŞİMİ DEKLERASYON* Biz aşağıda imzası bulunanlar, sosyalist hareketin ve işçi hareketinin eş-zamanlı krizine yanıt vererek, sosyalist harekette yeni dizilişlere yol açacak, çoğulcu, kitlesel ve enternasyonalist bir işçi-emekçi partisinin inşası hedefiyle bir ortaklaşma sürecini başlatmak için yola çıkıyoruz. Bu yeni süreçte, başarısızlıkla sonuçlanan geçmiş birlik deneylerinin ortak bir değerlendirmeye tabi tutulmasının, çıkarılan derslerin sosyalist kamuoyu ile paylaşılmasının ve öngörülen ortaklaşma sürecinin geçmişin hatalarını tekrarlamayacak şekilde tasarlanmasının, inandırıcı bir yeni başlangıç için vazgeçilmez olduğunu düşünüyoruz. Marksist sosyalizm geleneğine bağlı olarak, işçi sınıfının egemen sınıf olarak örgütlenmesini kesintisiz bir devrimci süreç olarak kabul eden bir bakış açısıyla çözülen reel sosyalizmin sosyalist düşünüşte yarattığı zaafları aşma hedefiyle bir araya geliyoruz. 21. yüzyılda sosyalizmi kitleler nezdinde yeniden inandırıcı bir seçenek haline getirmenin ve maddi bir güce dönüştürmenin vazgeçilmez bir boyutu olarak, geçmiş sosyalizm pratiklerinden, geleceği ipotek altına alacak fütürist hatalara düşmeksizin, ortak dersler çıkarılmasını ve bu derslerin programa, tüzüğe, örgütlenme modellerine, siyaset tarzına yansıtılmasını ve içerilmesini, yeniden kuruluş veya
12 YENIDEN KURULUS SOSYALIST
yapılanma iddiası bakımından önemli görüyoruz. Bu bahislerde ve programatik bir ortaklaşma için elzem gördüğümüz diğer konularda, etkinliğimizin ulaşabildiği her yerde her hangi bir yerel-merkez hiyerarşisi gütmeksizin, yöntemi ve kapsamına katılanların ortaklaşa karar verecekleri bir tartışma ve bu tartışmayla at başı giden bir birlikte eyleme süreci başlatıyoruz. Türkiye sosyalist hareketinin toplumsal ve politik mücadelede ciddi bir güç ve emek israfına yol açan parçalı yapısının, ülke çapında etkili siyaset yapmayı ve gündem belirlemeyi sağlayacak bir ölçeğe ulaşmasını ve yığınak yapmasını önlediği apaçık bir gerçek. Ancak bizler, varlık gerekçelerini bizzat bu parçalı varoluştan, gelenek takipçiliğinden ve kendi özgün geçmişlerinden türeten sosyalist grupların ve çevrelerin
Başlattığımız bu yeni sürecin temel yaklaşımlarından birisini de, Kürt Özgürlük Hareketiyle stratejik bir ittifak anlayışı ekseninde, ezilenlerin mücadele birliğinin bir ifadesi olarak, emek ve demokrasi cephesinin inşası oluşturmaktadır.
Bu yeni süreçte, başarısızlıkla sonuçlanan geçmiş birlik deneylerinin ortak bir değerlendirmeye tabi tutulmasının, çıkarılan derslerin sosyalist kamuoyu ile paylaşılmasının ve öngörülen ortaklaşma sürecinin geçmişin hatalarını tekrarlamayacak şekilde tasarlanmasının, inandırıcı bir yeni başlangıç için vazgeçilmez olduğunu düşünüyoruz.. yan yana getirilmesinin bu gidişi tersine çevirmek için bir çare olmayacağını, yaşadığımız bütün önceki deneylerden biliyoruz. Toplumsal mücadele alanlarında ortaya çıkan yeni çelişkileri ve gerilimleri siyasete taşıma pratiklerinde ortaklaşmadıkça, bu alanlardan yeni enerjiler ve taze güçler sosyalist mücadelenin içine taşınmadıkça, güçsüzlükler üzerinden güç oluşturma anlayışıyla sosyalist grup ve çevrelerin birbirine eklendiği bir durumun, toplumsal gündemle ilgisiz, içine kapanık siyaset tarzını yeniden üretmekten öteye bir sonuç vermediğinin bilincindeyiz. Sosyalist hareketin kendi krizini aşmasının büyük ölçüde işçi hareketindeki krizin aşılmasına sunacağı çözümlerle ve devrim perspektifiyle hareket etmekle bağlantılı olduğunu da, kapitalizmin egemenliğiyle her düzeyde, her türden karşı karşıya gelişin bir sınıf mücadelesi halinde geliştiği kapitalist küreselleşme koşullarında aradığımız yanıtın, eski “altın çağ”a öykünerek bulunmayacağını da biliyoruz. Sosyalist hareketin küllerinden yeniden doğuşunun politik bir işçi hareketinin doğuşuna katkıda bulunduğumuz nispette mümkün olacağı öngörüsüyle hareket ediyoruz. İçinden geçtiğimiz çağda, sınıf mücadelesi yönünden ortaya çıkan koşulların önümüze koyduğu görevler üzerinden yürütülen bir örgütlenme ve mücadele anlayışıyla, antikapitalist toplumsal dinamikleri (Kadın, Ekoloji, Savaş Karşıtlığı vb) göz ardı etmeyen bir perspektifle, kendimizi işçi hareketinin iktisadi ve siyasi alan ikiliğini aşan bir dip dalgası üzerinde yeniden kurmak üzere imkân ve güçlerimizi ortaklaştırmaya koyuluyoruz. Başlattığımız bu yeni sürecin temel yaklaşımlarından birisini de, Kürt Özgürlük Hareketiyle stratejik bir ittifak anlayışı ekseninde, ezilenlerin mücadele birliğinin bir ifadesi olarak, emek ve demokrasi cephesinin inşası oluşturmaktadır. Bu anlayışla, yeni bir sürece adım atan bu girişim, Kürt halkının haklı taleplerini desteklerken, bu talepler uğruna verdiği mücadelesiyle de tam bir dayanışma içindedir.
Bu adımı atarken Türkiye sosyalist hareketinin çok parçalı ve engebeli topografyasında yalnız başımıza olmadığımızın farkındayız. 1980’ler sonrasında toplumsal zeminlerinden büyük ölçüde uzaklaşmış olan sosyalist güçler, 2000’ler başından bu yana Türkiye’yi bir uçtan öbür uca yaran iki sermaye kampı arasındaki güncel politik kutuplaşmanın basıncı altında ve çeşitli türden savrulmalara yol açacak şekilde yeniden kümeleniyorlar. Bir uçta demokratikleşmede gerçek bir ilerlemenin, sınıfsal güç dengelerinden ve bir bütün olarak sermaye hâkimiyetinin sınırlanmasından geçtiğini ıskalayan; demokrasi uğruna mücadeleye tam, kısıtsız ve doğrudan bir halk egemenliği perspektifiyle yaklaşmayan, sadece ve yalnız “askeri vesayet”le yatıp kalkan “demokrasi” odaklı kümelenme var. Bu kümedekiler, bir “yeniden kuruluş” hedefiyle ve işçi hareketinin tarihsel iddialarıyla programatik olarak ilişkilendirilmemiş vesayetsiz bir “demokrasi”ye, mevcut muhafazakâr-liberal hegemonya içinde konumlanarak ve AKP hükümetiyle alış-veriş içinde ulaşılabileceği yanılsamasıyla hareket ediyor ve başka türden bir otoriter rejimin şekillenmekte olduğunu gözden kaçırıyorlar. Öteki uçta ise, çağımızda emperyalizmin bir iç olgu olduğu gerçeğini göz ardı ederek, emperyalizmi dışsal bir olgu gibi gören, tutarlı bir anti-kapitalizme yaslanmayan bir anti-emperyalizm söylemiyle, kendi ülkesinin ve burjuvazinin bölgesel bir hegemonya peşindeki yayılmacı yönelişlerine karşı bir tavır geliştiremeyen başka bir kümelenme duruyor. Bu kümelenme, Kürt sorununa ve hareketine de bu türden bir antiemperyalizmin gözlüğüyle baktığı içindir ki, ulusalcı bir pozisyonda duruyor. Kapitalizme karşı bir devrim hedefiyle programatik ilişkisi belirsiz bu kümelenme, çeşitli ulusalcı güçlerin kabulleri ve hassasiyetleriyle örtüşen böyle bir “anti-emperyalizm” anlayışıyla, toplumsal mücadelelere ve işçi hareketine bir “yeniden kuru-
SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
13
Sosyalist hareketin küllerinden yeniden doğuşunun politik bir işçi hareketinin doğuşuna katkıda bulunduğumuz nispette mümkün olacağı öngörüsüyle hareket ediyoruz. İçinden geçtiğimiz çağda, sınıf mücadelesi yönünden ortaya çıkan koşulların önümüze koyduğu görevler üzerinden yürütülen bir örgütlenme ve mücadele anlayışıyla, antikapitalist toplumsal dinamikleri göz ardı etmeyen bir perspektifle, kendimizi işçi hareketinin iktisadi ve siyasi alan ikiliğini aşan bir dip dalgası üzerinde yeniden kurmak üzere imkân ve güçlerimizi ortaklaştırmaya koyuluyoruz. luş” anlayışından çok geriye dönük “eski altın günleri” ihya etme refleksiyle yaklaşıyor. Bu kümelerle rekabet etmek için değil aramızdaki köklü farklılıkların bilinciyle, sosyalizmi gerçek temelleri üzerinde yeniden seçenek kılmak için yeniden kuruluş perspektifli bir süreç başlatıyoruz. Başlangıç kabulleri açısından ortak bir tartışma ve yöneliş için yeterli bir düzeyin henüz oluşmadığını bilsek bile, sosyalist hareketteki bu tabloyu nihai ve geri dönüşsüz bir ayrışma saymıyoruz. Bu kümelerde yer alanlarla ideolojik mücadele sürdürmeyi ve sınıf mücadelesinin gerekleri doğrultusunda enternasyonalist bir yaklaşımla, sosyalizmi geçmiş reel sosyalist pratiklerden çıkarılan dersler ışığında yeniden seçenek kılacak bir politik pratiğe davet etmeyi de bir görev olarak telakki ediyoruz. Bu anlayışla, hem bu iki küme içindeki gelişmeleri dikkatle izliyor hem de “gruplar-arası zemin”de duran, bizimkine benzer arayışlara sahip, var olan kutupsallığın ötesine doğru hareketlenen çevre, grup, inisiyatif ve sosyalist bireyleri şimdiden, başlattığımız yürüyüşün müstakbel ortakları olarak görüyor ve onları sosyalist bir yeniden kuruluş ve derleniş sürecini birlikte örüp ilerletmeye davet ediyoruz. * Bu metin SOSYALİST YENİDEN KURULUŞ PARTİ GİRİŞİMİ bileşenleri (5 yapı) tarafından 1 Mart 2011 tarihinde kamuoyuna açıklanmıştır.
14 YENIDEN KURULUS SOSYALIST
İzmir’de SYK Buluşması İzmir Tepekule Kongre Merkezi’nde Sosyalist Yeniden Kuruluş buluşması düzenlendi. Buluşmada “Neden yeniden kuruluş?” üzerine açılış konuşmasını Kenan Kalyon yaparken, “politik konjonktür, siyasi süreçler ve bunların içinde yeniden kuruluşun bağlamı” üzerine sunuşu Ertuğrul Kürkçü yaptı. Sosyalist Yeniden Kuruluş buluşmasında açılış konuşmasını yapan Kenan Kalyon, yapılması hedeflenen şeyin tek başına bir birlik olmadığını, esas gündemin sosyalist hareketin krizini aşacak Marksizm temelinde bir yeniden kuruluş olduğunu ve birliğin bunun yan ürünü olduğunu söyledi. Ardından söz alan Ertuğrul Kürkçü, politik konjonktür, siyasi süreçler ve bunların içinde yeniden kuruluşun bağlamı, anlamı ve önemine değindi. HDK ve SYK süreçlerinin birbiriyle ilişkisine, ÖDP deneyiminin yol açtığı karamsarlıktan artık sıyrılmak ve yeni deneyimlere girişme çekingenliğini aşmak gerektiğine değindi.
“Malatya Sivas Olmayacak” Sosyalist Yeniden Kuruluş Alevilerle Birlikte Alanlardaydı Malatya’nın Doğanşehir İlçesine bağlı Sürgü Beldesinde Alevi yurttaşlara yapılan saldırı Taksim Meydanı, Nurtepe, Sancaktepe ve İstanbul’un birçok yerinde protesto edildi. Taksim’de Alevi derneklerinin yaptığı eyleme HDK bileşenleri ve demokratik kitle örgütleri de destek verdi. Yapılan basın açıklamasını Hacı Bektaşi Veli Vakfı adına Vedat Kara okudu. Kara açıklamasında “Yeter! Usandık artık! Kimse bizim yeni bir katliama seyirci kalmamızı beklemesin. Herkes bilmeli ki, o ailenin burnu kanarsa tüm Alevilerin burunu kanar ve bu kez Aleviler, bu kanı mendillerine silip, başlarına bağlayıp, sessizce beklemeyecekler” dedi. Basın açıklaması sırasında sık sık “Malatya Sivas Olmayacak, Yaşasın Halkların Kardeşliği, Faşizme Karşı Omuz Omuza, Hepimiz Kürdüz, Hepimiz Aleviyiz” sloganları atıldı. Kara sözlerini “ Sürgüde tutuşan ateş bu ülkenin tüm sokaklarını yakar. Evli ailesi ve Aleviler yalnız değildir” diyerek bitirdi.
15-16 Haziran Grevci İşçilerin Yürüyüşü 15-16 Haziran direnişinin 42. yılında hava işçileri, Çapa işçileri, Kampana Deri işçileri, Hey Tekstil işçileri, BEDAŞ işçileri ve Borusan Lojistik işçileri Taksim Meydanı’na direnenlerin kürsüsünü kurdu. Yapılan konuşmalarda 15-16 Haziran ruhuyla işçi sınıfının güvenceli iş mücadelesini birleştirmesinin önemi vurgulandı. Galatasaray Lisesi önünden Taksim Gezi Parkı’na yapılan yürüyüşe Sosyalist Yeniden Kuruluş kitlesel olarak katıldı. Direnişçi işçileri Taksim Gezi Parkı’nda Bandista Avusturya İşçi Marşı ile karşıladı. Hava-İş ve Dev Sağlık-İş üyeleri tarafından okunan ortak açıklama “42 yıl önce tankların üzerinden aşırdığımız bayrağımızı, 42 yıl önce sıktığımız yumruğumuzla aldık ve yürüdük bugün” sözleriyle başladı. Özgürlük, adalet, demokrasi ve refah söylemini kullanan AKP’nin diktatörlük rejimi inşa ettiğinin altı çizildi.
İstanbul Forumları Yapıldı “Sosyalistler Buluşuyor Yeniden Kuruluşu Konuşuyor”
14-15 Nisan tarihlerinde İstanbul’un üç ayrı bölgesinde, Türkiye sosyalist hareketinin Yeniden Yapılanma/Yeniden Kuruluş sorunlarını tartışmak üzere üç forum düzenlendi. Sosyalist yeniden kuruluş çalışmalarının ilk açık toplantıları olan forumlara üç ayrı bölgede de 100-130 dolayında katılım oldu. Forumlarda politik konjonktürde sosyalist yeniden kuruluşun ne anlama geldiği tartışıldı. Üç ayrı forumda açılış konuşmalarını BDP Mersin Milletvekili ve Halkların Demokratik Kongresi Yürütme Kurulu üyesi Ertuğrul Kürkçü yaptı.
SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
15
SOSYALIST
YENIDEN KURULUS
“Bize göre komünizm, ne yaratılması gereken bir durum ne de gerçeğin ona uydurulmak zorunda olacağı bir ülküdür. Biz, bugünkü duruma son verecek gerçek harekete komünizm diyoruz. Bu hareketin koşulları, şu anda var olan öncüllerden doğarlar.” K.Marx, F.Engels-Alman İdeolojisi