dem14

Page 1

Jahr /Yýl: 2

BÜYÜK OZAN

Ausgabe /Sayý: 14 1 Juni 02

MAHSUNÝ ÞERÝF

1,00 EURO

ARAMIZDAN AYRILDI

Çaðýmýzýn aþýklýk geleneðinin en güçlü ozaný, halkýn içinden geldiði toplumu ve vatanýný devamlý barýþ içinde yaþatmaya özenen, þiirleri ve þarkýlarýyla çok deðerli sanatçý ve gazetemiz yazarý, ikinci Pir Sultanýmýz, Aþýk Mahsuni Þerif aramýzdan ayrýlýp, hakkýn yoluna yürüdü. En derin dileklerimizle yüreðimizdeki acý ile yakýnlarýna ve tüm sevenlerine baþsaðlýðý diliyor, Mahsuni Þeriflerin gönüllerde yaþayacaðýna inanýyoruz. O sadece bedenen bizlerden ayrýldý, deyiþleri, ruhu ve sözü, þarkýlarda, sazlarda yaþatýlacaktýr. Topraðýn bol olsun usta Seni unutmayacaðýz….

Monatliche Kultur, Kunst u. Informations-Zeitung

Europas Paradoxie: Europäische Einigung und Nationale Abschottung

E

uropa durchlebt zur Zeit ein politisches Erdbeben der mittleren Richterskala: Das politische Establishment ist wegen der Wahlerfolge der Rechtspopulisten in zahlreichen europäischen Ländern irritiert, um nicht zu sagen, sayfa 9da schockiert.

sayfa 10‘da

AVRUPA‘DA SAÐCILAR EMNÝYETTE, DEMOKRASÝ TEHLÝKEDE

ORTAK SLOGAN YABANCI DÜÞMANLIÐI A

vusturya aþýrý saðýnýn baþarýsý Avrupa’nýn diðer ülkelerindeki aþýrý sað partilere de ilham kaynaðý oldu. Fransa, Hollanda, Belçika, Almanya, Ýtalya, Danimarka´da ve Norveç´te hükümetlerinin aþýrý saðcýlara karþý etkileyici bir karþý strateji uygulayamadýlar. Aþýrý sað partilerin sürekli slogan haline getirdikleri yabancýlara karþý giriþim, ülkenin iç güvenlik sorunu, eðitimsizlik, iþsizlik ve benzer sorunlar’ da bir düzeltme çabasýnda olmadýlar. Avrupa demokrasisinin tehlikeye düþmesini engelleyecek bir etkileyici politika da izleyemediler.

Gençler önyargýlardan þikayetçi

T

ürk gençlerinin baþarýsýzlýklarýndan dert yanan konuþmacýlara itiraz eden gençler, baþarýsýzlýklarýn nedeninin ayrýmcý uygulama ve politikalar olduðunu söylediler. sayfa 3‘de

Milli Görüþ

HAMBURG DEM GECESÝNDE MÝSAFÝRLER MÜZÝK VE ÞÝÝRLE BULUÞTULAR

1 Mayýs-30 Haziran tarihleri arasýnda Japonya ile Güney Kore‘de yapýlacak Dünya Kupasi tüm hazýrlýklar gözden geçirilerek kupaya katýlacak takýmlar da, hýzlý bir çalýþmanýn ardýndan hazýr hale geldiler. sayfa 19‘da

6 Mayýs 2002 tarihinde yapýlan DEM gecesi ve þiir dinletisinde müzik ziyafetinin yanýnda, dinleyiciler doyasýya þiiri yaþadýlar. Türkü ile dost oldular, þiirlerde geçmiþlerine gidip, hayal ve özlemlerini buldular...

3

2

sayfa 20‘de

G

azetemiz DEM’in 1.yýllýný doldurmasý vesilesiyle düzenlemiþ olduðumuz þiir yarýþmasý sonuçlarý belli oldu. Yarýþmaya dünyanýn çeþitli yerlerinden 160 kiþinin toplam 470 þiirle iþtirak etti. Birinciliðe Ýsveç’ten katýlan Hamdi Özyurt laik görülürdü. sayfa 18‘de

M

illi Görüþ teþkilatý 25. yýl kutlamalarýný 2000 kiþinin katýlýmýyla gerçekleþtirdi. Heilbronn belediye salonu Harmoni de yapýlan kutlamalara Saadet Partisi Grup Baþkan Vekili ve Çorum Milletvekilli Yasin Hatipoðlu, Avrupa Ýslam Toplumu ve MG teþkilatý Baþkaný Mehmet Sabri Erbakan ve IGMG Stuttgart bölge baþkaný Sami Geniþoðlu‘nun salona giriþleri ile kutlama baþladý. sayfa 6‘da

11 Eylül destekli Almanya‘nýn yeni terör yasasý

1

sayfa 3‘de

DÜNYA KUPASI ÝÇÝN HER ÞEY HAZIR!

DEM 1. YIL ÞÝÝR YARIÞMASI SONUÇLARI BELÝ OLDU!

25. yýlýný kutladý

B

atý Avrupa´nýn kalýplaþmýþ politikalar endiþe veriyor. Yabancý düþmanlýðýný merkezi bir slogan haline getiren siyasi partilerin parlamentolarda ve hükümetlerde yer almasý kaygýlarý artýrýyor. Göçmenlere karþý sloganlar dile getiren siyasi partilerin sayýsý gittikçe artýyor. Geleceklerinden endiþelenen kesimler tarafýndan desteklendiklerini savunan ýrkçý partiler ve çevreler, ülkelerinin iç güvenliðini garantiye alacaklarýný, temiz ve geliþmiþ bir toplum yaratacaklarýný siyasi slogan haline getirmiþ bulunmaktalar.

1 Eylül‘ de New York‘ ta meydana gelen terör saldýrýlarýnýn ardýndan, 17 yeni kanun içeren paketi 1 Ocak‘ tan itibaren yürürlüðe geçirdi. Güvenlik Paketi II olarak isimlendirilen yeni yasalar, yabancýlar hukukunu sertleþtirecek, gizli istihbarat, sýnýr koruma teþkilatý ve kriminal dairesinin yetkisini geniþletecek.

Yýlmaz Güney‘in anýsýna Film Festivali

B

erlin dünyanýn dört bir yanýndan sinemacýlarý aðýrlamaya hazýrlanýyor. 7-I6 Haziran tarihleri arasýnda, Yýlmaz Güney‘in anýsýna düzenlenecek Film festivaline, dünyaca tanýnmýþ bir çok sinemacý bir araya geliyor...

sayfa 11‘de

DEM

GAZETESÝYLE ÇALIÞMAK ÝSTERMÝSÝNÝZ? O halde bizimle iletiþime geçiniz!

Tel: 0711 3000 711

E-mail redaktion@dem-jans.de


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

Çocukla iliþki hakký nedir? Ç

ocukla yaþamayan taraf, çocukla iliþki hakkýna sahiptir. Bu hakka iliþki ve ziyaret hakký denilir. Bu hakka velinin olduðu gibi, çocukda sahiptir. Muamele hakký velinin çocukla ilgili devam eden sorumululuðunun ifadesidir. Bu hak ve sorumluluk çocukla akrabalýk ilþkisinin sürdürülüp geliþtirilmesini, çocuðun saðlýklý geliþtiðini denetleyebilmeyi, yabancýlaþmayý önlemeyi ve hem çocuðun, hemde velinin sevgi ihtiyacýnýn karþýlanmasýný amaçlamaktadýr. Ziyaret hakký hangi sürelerle kullanýlabilinir? Prensip olarak þunu belirtmek gerekir: Ziyaret hakký ne kadar geniþ kullanýlýrsa, o kadar çocuðun saðlýðýna ve olumlu geliþmesine hizmet edilmiþ olunur! Ancak bu konuda sabit kurallar yoktur. Mahkemeler 4 ve 14 yaþlarý arasýndaki çocuklar için genellikle þöyle, yasal zorunluluðu olmayan kuralý uygulamaktadýr: Her ikinci haftasonu, noel tatili ve paskalya (Ostern) tatil günlerinin, dini bayramlarýn (þeker ve kurban bayramý) ikinci günü, okul tatillerinin yarýsý çocuðu yanýna alma hakký. Küçük çocuklarla ilgili sadece her iki haftada bir, gecelemeden ziyaret hakký. Çocuðun istekleri dikkate alýnmalýmýdýr? Çocuðun istekleri öncelikli olarak dikkate alýnmalýdýr. Kendi çýkarlarýnýzý bir kenara býrakmak zorundasýnýz. Ýliþki hakký tamamen elden alýnabilinirmi? Tabii bu çocuðun saðlýðý ve çýkarlarý ve ancak bu durumda mümkündür. Bu en aþýrý örnek olarak, çocuðun cinsel açýdan kötüye kullanýlmasý þüphesinde söz konusudur. Ýliþki hakkýnýn uygulanmasý için mahkeme kararýna gerek varmýdýr?

Hayýr. En güzeli taraflarýn anlaþarak iliþki biçimlerini ayarlamalarýdýr. Bu konuda Jugendamt zaman yardýmcý hazýrdýr.

size her o l m a y a

Mahkemenin bir kere vermiþ olduðu iliþki uygulama kararý deðiþtirilebilinirmi? Tabii. Bu tür kararlar çocuðun çýkarlarý çerçevesinde ve deðiþen þartlar durumunda her zaman deðiþtirilebilinir. Ýliþki hakký konusunda anlaþmazlýk yaþandýðý zaman ne yapýlmalý? Mahkemeye somut bir iliþki dilekçesi için baþ vurulmalýdýr. Dilekçe verilmediði sürece mahkeme karar vermez. Dilekçenin yanýnda uygulamaya uyul-

madýðý durumda uyuglanacak ceza kararý unutulmamalýdýr. Bu durumlarda avukata baþ vurunuz. Çocuðu diðer tarafa ziyaret için kim getirip götürmelidir? Ýliþki hakkýna sahip olan taraf çocuðu almalý ve geri getirmelidir. Çocuðu yanýnda yaþayan taraf arada sýrada çocuðu diðer tarafa götürüp alýrsa, çocuða ayrýlýkla ilgili psiklojik problemlerini çözmesinde yardýmcý olacaktýr.

BÝZÝM SAYFA Çocuk geri getirilmediði durumda ne yapýlabilinir? Þayet mahkme kararý mevcut olup, böyle bir durumda ceza ayarlanmýþsa, mahkmeye baþ vurarak cezanýn somut belirlenmesini istemek mümkündür. Mahkemeler bu konuda genellikle DM 2.000,00 miktarýnda devlet kasasýna ödenecek zorlama para cezasý uygulamaktadýrlar. Þayet iliþki hakký ile ilgili bir karar yoksa, aþaðýda çocuðun kaçýrýlmasý ile ilgili açýklamalar þeklinde hareket edilmelidir. Zor durumlarda Jugendamt’ý devreye sokmak tavsiye edilir. Bir taraf çocuðu kaçýrdýðý zaman ne yapýlabilinir? Buna yanýt, çocuðun ülke içerisindemi, yoksa ülke dýþýnamý kaçýrýlmýþ olmasýna, ayrýca velayet hakkýnýn her iki tarafamý, yoksa tek tarafamý ait olmasýna baðlýdýr. Çocuk bir ziyaret sonrasý eve dönmediði zaman, diðer taraf mahkemeye baþ vurarak çocuðun verilmesini talep edebilir. Bu talep çocuðun çýkarlarý ve saðlýðý ile uyumlu olmalýdýr. Kaçýrma durumlarýnda genellikle acil davranýlmasý gerektiði için mahkemeye itihati tedbir dilekçesi ile baþ vurulup acil karar alýnmalýdýr. Mahkeme çocuðun saðýlýðý ve çýkarlarý esasýnda durumu acil deðerlendirirse, hemen veya karþý tarafýn görüþlerini aldýktan sonra gereken kararý verir. Çocuðu kaçýran taraf bu karara uymadýðý durumda kendisne karþý zorlama para cezasý veya zorlama tutuklama kararý verilebilinir. En kötü durumda çocuk bu karar esasýnda icra memuru ve polis tarafýndan alýnýp eve geri getirilir. Polis tek baþýna hiç bir zaman çocuðu alma yetkisine sahip deðildir! Çocuðu kaçýran taraf bu davranýþý ile çocukla iliþki hakkýný tamamen yittirebilir. Ülkeler çocuðun ülke dýþýna kaçýrýlmasý durumu için hangi anlaþmalara sahiptirler? Ülkeler bu konularda 25.10.1980 Haag anlaþasý, 20.05.1980 Velayethakký anlaþmasý ve Haag reþit olmayanlarý koruma anlaþmasýna sahiptir. Tüm bu anlaþmalar çocuðu kendisinden kaçýrýlan veliye geri getirlmeyi garanti altýna almayý amaçlamaktadýr. Bu anlaþmalardan hangisine Türkiye katýldý? Türkiye sadece Haag reþit olmayanlarý koruma anlaþmasýna katýlmýþtýr. Bu anlaþma Almanya,

redaktion@dem-ajans.de sayfa

Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz, Ýspanya, Ýsviçre ve Türkiye için geçerlidir. Çocuðu geri getirtmek için ne yapýlmalýdýr? Çocuðu bu anlaþma esasýnda geri getirtebilmek için aile mahkemesinden gayrýmeþru belgesi (Widerrechtlichkeitsbescheinigung) alýnmalýdýr. Ondan sonra en basit ve hýzlý yardýmý Federalyargýtay Baþsavcýsýný (Generalbundesanwalt am Bundesgerichtshof) arayarak saðlayabilirsiniz. Orda bu konularla yetkili memurlar oldukça motivasyonlu ve kalifikasyonludur. Size derhal yardýmcý olunacaktýr. Yeni bir hayat arakdaþý edinmeniz ziyaret hakkýnýzý etkileyebilirmi? Hayýr. Taraflarýn birisinin sadece yeni bir hayat arkadaþý edinmesi ziyaret hakkýný etkilemez. Ancak çocuk hemen ayrýlýk sonrasý böyle bir durum ve sorunla karþýlaþtýrýlmamalýdýr. Önce çocuða ayrýlýk probleminin altýndan psikolojik olarak kalkmasýna fýrsat verilmelidir. Fakat daha sonralarý çocuðun anne veya babasýnýn yeni hayat arkadaþý ile iliþkisi teþvik edilmelidir. Çünkü bu kiþi anne veya babasýnýn yaþam alanýnda bulunan önemli biridir. Çocuklar büyük velilerini ziyaret hakkýna sahipmidir? Çocuk bunu istediði durumda büyük velilerinide ziyaret hakkýna sahiptir. Bu mahkeme tarafýndan kararlaþtýrýlabilinir. Çocuk diðer tarafý ziyaret ederken þýmartýldýðýnda ne yapabiliisiniz? Çoðu zaman malesef velayet hakkýna sahip olan taraf, çocuðun ziyaret sýralarýnda þýmartýldýðýndan, kendisine karþý kýþkýrtýldýðýndan yakýnmaktadýr. Bu durumlarda Jugendamt’ý devreye sokmak tavsiye edilir. Bu konular Jugendamt ve mahkemeler tarafýndan bilinmekte ve gereði görülmektedir. Taraflara bu durumlarda saðduyu tavsiye edilir. Çünkü bu davranýþlarla çocuk zor durumda býrakýlýp, asýl zarar ona verilmektedir. Bu davranýþlar velilerin yetersizliklerini göstermektedir. Çocuklar böyle sorunlarda her iki veli tarafýndan terk edilmiþ olduklarýný hisederler. Kendinizi çocuðun yerine koymaya çalýþýnýz! Ayný zamanda çocuðu yanýna alan ve sadece iliþki hakkýna sahip olan velinin çocuðu belli bir sýnýra kadar þýmartmasý normaldýr. Çünkü kendisi çocuða onu sevdiðini gösterip kanýtlamakla karþý karþýyadýr. Çocukla yaþamayan veliyi çocuðu ziyaret etmeye zorlamak mümkünmü? Yasal olarak böyle bir mahkeme kararý almak teorik olarak mümkündür. Ancak böyle bir kararýn saçmalýðýda açýktýr. Çünkü çocuk bu veli tarafýnda isten-

SÝZDEN GELENLER

BÝREY VE TOPLUMSAL BILINÇ

D

oða gibi, tarih ve toplumlarýn da kendiliðinden bir geliþmesi vardýr. Doða tarihinin belli aþamasýnda insan oluþmuþ ve bilinçli insan bir evreden sonra bu kendiliðinden geliþmeye yön vermeye baþlamýþtýr. Böylece insan bilinçli eylemiyle hem doðayý hem kendini ve dolayýsý ile toplumu etkilemeye ve dönüþtürmeye baþlar. Çünkü insan toplumsal bir varlýk olduðu kadar, bulunduðu üretim iliþkileri ve toplumsal çevresi ile örgütlü bir varlýktýr da. Artýk kendiliðinden geliþmeler insan bilinci olmadan olanaksýzdýr. Birey bilinci ile toplumsal devinim arasýndaki bu diyalektik bað ayný zamanda toplumsal geliþmenin ve devrimlerin özüdür. Siyasal bir hareketin önderliði olmaksýzýn bile kendiliðinden geliþen her toplumsal harekette bir bilinç unsuru vardýr ona yön veren.Ýnsan bilinci de toplumsal geliþmeye paralel olarak deðiþkendir. Her süreçte birbirini var eden ve geliþtiren ve deðiþtirendir. Çoðu zaman deðiþmemeyi bir erdem olarak görür ve bununla övünürüz: „Ben deðiþmedim“, ya da „ben deðiþmem“ vb. Oysa en sabit fikirli bir insan bile farkýna varmadan deðiþir. Düþünen ve üreten insan var olanla, verilenle yetinmez.Var olaný yeniden en üst düzeyde üretmek için sonsuz ve bitmez tükenmez bir çaba içindedir.

Deðiþmemekle övünmenin anlamsýzlýðý kadar her yeniliðe gözü kapalý olarak kapýlmak da saðlýklý bir anlayýþ deðildir elbette. Ama her iki anlayýþýn da sosyal bir temeli vardýr. Deðiþme, kuskusuz otomatik olarak her þeyin bir anda deðiþmesi deðildir. Toplumsal deðiþimler ise uzun tarihi bir süreci kapsar. Bu süreç toplumun içsel bir çatýþma surecidir. Toplumlar tarihi bu çatýþmanýn ezen egemen azýnlýk ile ezilen çoðunluk arasýndaki sýnýf savaþýmlarý olduðunu gösterir. Her toplumda mevcut düzenin devamýnda çýkarý olanlarla, çýkarlarýný yeni bir toplumsal düzende saðlamayý isteyen sýnýf ve toplumsal tabakalar arasýndaki bu mücadele günümüzde de geçerliliðini korumaktadýr. Zengin ve yoksul ülkelerden, toplumlardan bireylere kadar bu çeliþkiler çok çarpýcýdýr. Dünyanýn en zengin 20 ülkesi dünya gelirinden %86 pay alýrken %20 en yoksul ülke %1 pay almaktadýr. Ayrýca en zengin 3 kiþinin geliri 48 ülkede yaþayan 600 milyon insanýn gelirine eþit. Sadece bu örnekler bile dünyada globalleþen sorunlarýn temelinde bu adaletsizliðin olduðunu göstermesi bakýmýndan yeterlidir. Gelinen noktada birey ve toplum olarak dünyadaki geliþmelere karþý ne kadar duyarlýyýz? Herkes üzerine düþenin ne kadarýný yerine

getiriyor?çocuklarýmýza nasýl bir dünya býrakmak istiyoruz?Sorular daha da uzayabilir ama ne var ki bunlara olumlu yanýt verebilmek çok zor. Müthiþ bir toplumsal bilinç bozulmazý yaþanmaktadýr. Ýnsanlar sabah kalktýðýn da parayý düþünmeye baþlýyor; bütün günü onu elde etme çabasýyla geçiyor .Öyle ki Artýk insani iliþkilerde bile para belirleyici hale gelmiþtir. Zenginse en kiþiliksiz bir insan bile toplumda saygý ve itibar görür. Para Artýk sadece alýnýp satýlan mallarýn deðerini deðil insanlarýn deðerleri için de bir ölçüdür. Kýsacasý „paran kadar adamsýn“ insaný insan yapan deðerler kýstas deðil. Toplumsal bilinçteki bu bozulma bireylerde de yaygýn olarak karamsarlýk, bencillik, ikiyüzlülük, saldýrganlýk olarak kendini göstermektedir. Geleceðe umudunu ve güvenini kaybeden yýðýnlar yada bireyler yaratýlan bilinç bulanýklýðý ve manipulasyon ile yönlendirilerek etkisizleþtirilmektedir. Günümüzün teknolojik imkanlarý kitlelerin nabzýný elinde tutmak için büyük olanaklar sunmuþtur.Bugün Avrupa ülkelerinde aþýrý ýrkçý partiler bile sayýsý hiçte azýmsanmayacak emekçi kitlelerden oy alabilmektedir. Egemen kültür geniþ yýðýnlarýn ona baðýmlýlýðýnýn yeniden örgütlenmesine dayanýr.buna karþýt olarak toplumsal geliþmenin örgütlü

HATÝCE ELDENÝZ

S

on günlerde okuduðum, duyduðum terimler bir kez daha bana insanlarýn hangi düsünceyle deðerlere yaklaþtýðýný gösterdi. Kendimce küstüm, kendimce kahýrlandým ve kinlendim. „ neden“ lerim çoðaldý ve anlam veremediklerim gittikçe artti. Tabi ilk duyduðumda ve okuduðumda bu terimleri ilk reaksiyonum böyle olmuþtu. Kaybedilen bir deðerin arkasýndan ne böyle konuþmak, nede kendilerini meydanlara sergilemek için bir gerekçe olarak kullanmak insanlýða sýðmayan bir tarz olarak gördüðüm içindir ki ilk etapta böylesi düþüncelere girdim. Daha sonra duygusallýðý bir kenara býrakýp da düþünmeye fýrsat bulduðumda, aslýnda her zaman birileri için bir deðer teþkil eden baþkalarý için önemsiz de olabiliyor ve böylesi durumda haliyle birisi pýrlanta diye yorumlarken, diðer birisi onun pýrlanta deðilde sýradan bir taþ olduðunu savunabiliyor. Fakat insanýn duygularý pýrlanta diye deðerlendirdiðine sýrada bir taþmýþ gibi yaklaþýmlarý kabul etmekten zorlanýyor. Hem duygularýnda inciyor, hemde deðerine bir saldýrý olarak gördüðü için karþý tarafa ille de pýrlanta dedirtme çabasýna giriyor. Evet son günlerde bu durum çokca yaþandý. Elbette benim için deðer sayýlan baþkalarý için illede bir deðer sayýlmasý, benim sahip çýktýðým bir olguya baþkalarýda illede sahip çýkmasý gerekmiyor. Fakat üzüldüðüm olay benim deðerlerime baþkalarý neden sahip çýkmýyor olayý deðil, kendi deðeri de olduðu halde, onu neredeyse hiç yokmuþ gibi gösterenlerdi. Onca zaman o deðerlerin üzerine hareket etmiþ veya düþüncesini ona göre biçimlendirmiþ veya yansýtmýþ insanlarýn kalkýpta birden bire „ aslýnda o kadarda büyük bir deðer deðildi, demeleri, onu „ pýrlanta deðil sýradan bir taþtýr“ diyenlerden daha çok yaralamakta ve üzmektedir. Bu konuyla ilgili sadece Pir Sultan Abdalýn þu dizelerini eklemek istiyorum: ÞU KANLI ZALIMIN ETTÝÐÝ Þu kanlý zalýmýn ettiði iþler Garip bülbül gibi yareler beni Yaðmur gibi yaðar baþýma taþlar Dostun bir fiskesi yaralar beni Dar günümde dost düþmaným belloldu On derdim var ise þimdi elloldu Ecel fermaný boynuma takýldý Gerek asa gerek vuralar beni Pir Sultan Abdalým can göðe aðmaz Haktan emrolmazsa ýrahmet yaðmaz Þu ellerin taþý bana deðmez Ýlle dostun gülü yaralar beni Büyük bir deðer kaybetti. Ýnsanlara gittiði yol boyunca her attýðý adýmdan irili, ufaklý deðerler býrakmýþtýr. Bu deðerleri býrakýrken insanlar aslýnda bunun farkýnda olmamýþtýr. Ancak o deðeri kaybettiklerinden bunun farkýna varmýþlardýr. Kimileri kaybolan deðerin arkasýndan irili ufaklý bireysel hesaplar içerisine girdiler, kimileri „ bugüne kadar neden sahiplenmedinizde, ölümünden sonra büyütüyorsunuz“ ifadelerini kullandýlar. Kimileri haberi alýr almaz sahip çýkmak için yollara çýkarken, en çok deðere sahip çýkacaklar diye beklenenlerin „ eh artýk zamaný geldi geçti“ ifadelerini kullandýlar. Aslýnda bu konuda söylenenler söylendi. Benim için büyük deðer teþkil eden ve benden bitmeyipte devam vereceðim düþüncemin oluþmasiýda büyük katkýsý olan Aþýk Mahzuni ªerif´in yaþadýðý süreç içerisinde bugünün deðerini yaratmasý için çabaladýðýný üstenlendiði misyonu yerine getirdiðini kanýtladý. Ýnsanlar her hangi birilerinin komutu ile deðil yüreklerindeki sevgiyle onu uðurladýlar son yolculuðunda.

Hack str. 3 70190 Stuttgart Tel: 07113000711/ 12 Fax: 0711 4205003

gelen dalga kuþaklar arasý bir kopuþ da yaþanmaktadýr.Bugün Avrupa da yaþayan mülteci kitlesine alman veya baþka bir ülkenin kültürünün dayatýlmasý kadar ailelerin yeni kuþaklara kendi kültürlerini dayatmasý da yanlýþtýr. Sorunu daha da vahimleþtirmektedir.

Rýza Doðan/ Fransa

Kavgayý, Bir yapraðýn üzerine yazmak isterdim Kavgayý, Bir yapraðýn üzerine yazmak isterdim Sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye. Öfkeyi, Bir bulutun üzerine yazmak isterdim Yaðmur yaðsýn, bulut yok olsun diye Nefreti, karlarýn üzerine yazmak isterdim Güneþ açsýn karlar erisin diye Ve dostluðu ve sevgiyi Yeni doðmuþ tüm bebeklerin yüreðine yazmak isterdim Onlarla birlikte büyüsün, bütün dünyayý sarsýn diye ABDURRAHMAN GÜNEÞ BATMAN/TURKEY

heldeniz@dem-

„Ýlle dostun gülü yaralar beni“

DEM® NACHRICHTEN UND WERBEAGENTUR

bileþkeni olarak toplumsal bilinç ve kültür nasýl geliþtirilebilir? Toplumcu ilerici güçler ileriye donuk çok yönlü bilinçli bir çabayla alternatif bir kültür ve toplumsal bilinç yaratabilir. Avrupa da yaþayan milyonlarca mültecinin en temel sorunlarýndan biridir bu. Çünkü bu toplum derin bir kimlik ve kültür bunalýmý içindedir. Söz gelimi Avrupa da yabancý Türkiye de ise Almancýdýr. Daha da önemlisi dipten

2

Hatice Eldeniz Herausgeber/ Geschäftsführerin Þükrü Yýldýz Chefredakteur

www.dem-ajans.de redaktion@dem-ajans.de Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der Anzeigen und Anzeigentexte. Die von Verlag gestalteten Anzeigen sind urheberrechtlich geschützt.


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

HABER

redaktion@dem-ajans.de sayfa

AVRUPA‘DA SAÐCILAR EMÝNÝYETTE DEMOKRASÝ TEHLÝKEDE!

ORTAK SLOGAN YABANCI DÜÞMANLIÐI

A

vrupa‘nýn batýsýnda yabancý düþmanlýðý yapan partilerin etki alanlarý geliþirken, Doðu Avrupa´da dazlak hareketi gittikçe büyüyor. Dazlaklar doðu Avrupa‘nýn yaný sýra bilhassa Rusya‘da ilerliyor. Bunun ana nedenleri ise, ekonomik sorunlar ve geleceðin korkularýdýr. Ýlk baþta Romen ve Yahudilere saldýran dazlaklar, daha sonra göçmenlere karþý þiddetlerini yönlendirdiler. Batý Avrupa´da ise kalýplaþmýþ politikalar endiþe veriyor. Yabancý düþmanlýðýný merkezi bir slogan haline getiren siyasi partilerin parlamentolarda ve hükümetlerde yer almasý kaygýlarý artýrýyor. Göçmenlere karþý sloganlar dile getiren siyasi partilerin sayýsý gittikçe artýyor. Geleceklerinden endiþelenen kesimler tarafýndan desteklendiklerini savunan ýrkçý partiler ve çevreler, ülkelerinin iç güvenliðini garantiye alacaklarýný, temiz ve geliþmiþ bir toplum yaratacaklarýný siyasi slogan haline getirmiþ bulunmaktalar. Aþýrý sað eðilimli partilerin Batý Avrupa´da, Doðu Avrupa’ya nazaran daha fazla ve hýzlý bir geliþme kaydetmesi konuyla ilgili arþatýrma yapanlarý þaþýrtmakta. Ýki yýl önce Avusturya hükümetinin baþýna gelen Jörg Haidar Avrupa Birliði

kurumlarýnda büyük tepki aldýysa da, Avusturya aþýrý saðýnýn baþarýsý Avrupa’nýn diðer ülkelerindeki aþýrý sað partilere de ilham kaynaðý oldu. Fransa, Hollanda, Belçika, Almanya, Ýtalya, Danimarka´da ve Norveç´te hükümet-

lerinin aþýrý saðcýlara karþý etkileyici bir karþý strateji uygulayamadýklarý gibi aþýrý sað partilerin sürekli slogan haline getirdikleri yabancýlara karþý giriþim, ülkenin iç güvenlik sorunu, eðitimsizlik, iþsizlik ve buna benzer sorunlar’ da bir düzeltme çabasýnda olmadýlar. Avrupa demokrasisinin tehlikeye düþmesini engelleyecek bir etkileyici politika da izleyemediler.

Fransa’da yýllardýr geliþmesi önlenemeyen Le Pen ve partisinin Cumhurbaþkanlýðý seçimlerinde 2.sýraya kadar yükselmesine yol açan en temel konularýn baþýnda Yabancý düþmanlýðý var. Bunu güvenlik sorunuyla bütünleþtirerek yabancýlarý bundan sorumlu tuttu. Bilindiði gibi son bir kaç yýldýr güvenlik sorunu Fransa’nýn gündeminin devamlý baþlarýnda oldu. Genel seçimlerde büyük bir oy patlamasý yapan Pim Fortuyn Listesi ve Leefbar (Yaþanabilir) Hollanda Partisi uzun yýllar Hollanda’nýn ayrý ayrý kentlerinde, ülkenin gündemini belirleyen saðlýk alanýnda ki yetersizlikler, okullarda öðrenim eksikliði, ulaþýmda yaþanan sýkýntýlar ve ülkenin iç güvenliðini saðlamasý amacýyla göçmenlerinentegre etme sorununa karþý giriþimciler olarak ortaya çýktýlar. Ve giderek güçlendiler. Danimarka’da aþýrý saðý Danimarka Halk Partisi temsil ediyor. Geçen yýl yapýlan parlamento seçimlerinde 179 sandalyeden 22’sine sahip oldu. Her ne kadar Danimarka yabancýlara karþý ýlýmlý politikalarý ile tanýnsa da aþýrý saðcý parti hýzla oy kazandý. Artan suç oraný ve yabancý düþmanlýðý Danimarka Halk Partisi’ni ülkenin üçüncü büyük partisi haline getirdi. Almanya politikasýnýn kilit partisi Hýristiyan Demokrat Parti’nin de aþýrý saða karþý daha ýlýmlý yaklaþmasý, bir çok kesimi korkutuyor. Hem muhafazakar-

lar hem de aþýrý sað partiler göçmenlere karþý politikalarýyla göze çarpýyor. Ýngiltere’de de Avrupa kýtasýnýn tümünde görüldüðü üzere özellikle göçmenlere ve yabancýlara karþý duyulan tepki aþýrý saðýn yükselmesine yol açýyor. Ýsviçre Halk Partisi, 4 partili koalisyonun oluþturduðu Federal hükümette tek bakanlýk ile yer alýyor. Parti özellikle ülkenin doðusundaki Almanca konuþulan bölgelerinden oy alýyor. Ancak son seçimlerde göçmenlere ve yabancýlara karþý politikalarý ülkenin batýsýndaki Fransýzca konuþulan bölgelerinden de oy aldý. Belçika’da Vlaam Bloðu Parti, etnik bölünmeyi savunuyor. Ülkenin kuzeyindeki Flaman bölgesinde hakim bir siyasi parti haline gelen Vlaams Bloðu ayrýca, yabancý düþmanlýðýný da körüklüyor ve Fransýzca konuþulan güney bölgelere de karþý. Türkiye’de ise MHP, 18 Nisan Genel seçimlerinde oy patlamsý yaparak ikinci parti olarak iktidar ortaðý konumunda bulunuyor. Saðçý ve ýrkçý partiler, geliþtirilmek istenen Yeni Dünya Düzenine karþý hoþnutsuzluklarýný dile getirmek isteyen kesimlerin sýðýndýklarý yerler oluyor. Irkçý partilerin giderek güç kazanmasý göçmenler baþta olmak üzere, herkesi korkutuyor. Hollanda ýrkçý partisinin lideri sokak ortasýndan öldürülmesi, olasý geliþmelerin kötü bir habercisi olduðunu göstermekte.

Gençler önyargýlardan þikayetçi Türk gençlerinin baþarýsýzlýklarýndan dert yanan konuþmacýlara itiraz eden gençler, baþarýsýzlýklarýn nedeninin ayrýmcý uygulama ve politikalar olduðunu söylediler. Stuttgart ve Çevresinde Yaþayan Türk Vatandaþlarý Ýçin Eðitim Ataðý “BoS” tarafýndan Stuttgart Halk Yüksek Okulunda (VHS) gerçekleþtirilen Ýki Dilde Eðitim ve Bilgilendirme Günlerinde Türk gençlerinin içinde bulunduklarý olumsuz þartlar ve nedenleri tartýþýldý. Eðitmenler, vatandaþlar ve gençlerden oluþan konuklarýn katýldýðý toplantýya sosyal danýþman Gökay Sofuoðlu, Belediyeler Üst Kurum Temsilcisi Manfred Stehle, Esnaf ve Sanatkarlar Odasý temsilcisi Huber, Stuttgart Belediyesi Uyum Dairesi temsilcisi Gari Pavkoviç ile Gençlik Mahkemeleri temsilcisi Biess konuþmacý olarak katýldýlar. Almanca öðrenilmeli

Türk gençlerinin okul, eðitim, iþ bulma ve meslek edinme gibi konularda baþarýlarýnýn giderek gerilediðinin , Türkler ile Almanlar arasýndaki uçurumun giderek arttýðýnýn belirtildiði toplantýda, yaþanan sorunlarýn temel nedeni olarak Almanca dil yetersizliði gösterildi. Almancayý öðrenmeden okula baþlayan çocuklarýn okulda baþarýsýz olduklarý, yeteneklerinin keþfedilemediði, becerilerinin geliþtiremediði, eðitimini diploma almadan yarýda býrakan ve

meslek eðitimi yapmayan gençlerin ileri yaþamlarýnda da iþ bulamadýklarý dile getirildi. Ýtiraz ettiler Toplantýyý izleyen bir grup Türk genci yaþadýklarý sorunlarýn nedeni olarak dil yetersizliðinin gösterilmesine itiraz ettiler. Mükemmel Almancalarý ile sorunlarýný dile getiren gençler, okulda, sokakta, iþte ve yaþamýn her düzeyinde ayrýmcý muameleye tabi tutulduklarýndan yakýndýlar.

Doðup büyüdükleri Almanya’da sürekli olarak yabancý muamelesi görmekten, ayrýmcýlýða uðramaktan, olumsuz önyargýlardan, sürekli kendilerenini savunma durumunda býrakýlmaktan ve ikinci sýnýf vatandaþ muamelesi görmekten býktýklarýný söylediler. Alman yaþýtlarýyla eþit þartlara hiçbir zaman sahip olmadýklarý için baþtan baþarýsýz olmaya mahkum olduklarýný belirttiler. Almanya’da yaþamaya kararlý olduklarýný da açýklayan gençler yaþadýklarý toplum içinde önyargýsýz kabullenilmeleri, bu toplum içinde kendilerini rahat hissetmeleri ve sürekli karþýlaþtýklarý ayrýmcý uygulamalara son verilmesi durumunda Türk gençlerine yönelik özel hiçbir önlem ve desteðe de ihtiyaç kalmayacaðýný söylediler. Mazeret aranmasýn Yaþanan sorunlarýn nedeninin almaca dil yetersizliðine baðlanmasýný kolay çözüm olarak niteleyen gençler eþit þartlara ve haklara sahip olarak yaþamak istediklerini söylediler.

3

ÞÜKRÜ YILDIZ

eflatunî

Demimizde can olup gelecek Mahsuni Þerif

Ý

çinden geldiði toplumun yüreði ve sesi olmayý baþarmýþ, duygu ve düþüncesiyle bir halk adamý olan Aþýk Mahsuni Þerif’in aramýzdan ayrýlmasý, bizleri derin bir üzüntüye boðmuþtur. O çaðýmýzýn yetiþtirmiþ olduðu en büyük ozanlarýndandý. Kimi zaman ateþ, kimi zaman su, kimi zaman topraktý. Ateþti; meydanlardaki gençler için... Bir 68 kuþaðýný titretti. Suydu, Fýrattý Kerbelaya ermek istedi... Topraktý, kökleri derinden gelen bir miras gibi... Aþýk Mahsuni Þerif bir kiþi deðil, ezgileri ve deyiþleriyle bir cemaat insanýydý. Oyle bilindi ve öyle sevildi. Sevdiklerimizi de biz en çok onun sazýndan sevdik. Yüreðimiz olmasýný bildi.... Yüreðimzin sesi olmasýný bildi... Topraðýný unutmadý, geldiði yeri unutmadý... Ezgilerinin en güzel köþelerinde konuk etti, Berçeneði, Afþini, Elbistan’ý Pazarcýk’ý.... Onun gibi sevmek ister her insan memleketini... Daðýný, taþýný, suyunu... Onu gibi sevmek ister her insan, memleketlisini... Delisini, akýlýsýný, güzelini, çirkinini... Onun gibi bir yürek ister her insan... 63 yýl dayanabilsin diye çilesine.. Geride býrakmýþ olduðu miras yüzlerce yýl bu halkýn dilinden düþmeyecek. Her dem vuruþumuzda bin olup gelecek... Ezgileriyle, sazýyla gelecek... Kimseye aldýrýþ etmeyen ve borçlu olmayan sözleriyle gelecek. Demimizde can olup gelecek... Canýmýzda cem olup, pervane dönecek... Her gün yeni bir merhaba Mahsuni Þerif... Merhaba Mahsuni dostlarý....

YORARLAR BENÝ Ne dedimse halka hiç yaramadý Ben gittikten sonra ararlar beni Boþa cahillerin gözü karardý Kuru çene ile yorarlar beni Duman eksik olmaz her yüce daðda Bülbül eksik olmaz her yeþil baðda Atomun patlayýp bittiði çaðda Onun ötesinde sorarlar beni Ebedi deðildir þu yüce daðlar Ebedi deðildir þu yeþil baðlar Öz gardaþým ama bizim softalar Mezarýmda bile kýrarlar beni Mahzuni Þerif’im gayri gam yemem Ondan ötesini kimseye demem Ufak vucuduma kefen istemem Varsa insanlýkla sararlar beni. e-mail: sy@dem-ajans.de

Deðerli büyüðümüz

HASAN KURT‘u

Bir derya olan halk ozanýmýz

AÞIK MAHZUNI ÞERÝF Bedenen ayrýlmýþ olsanda Her sazýn telinde, her dinlediðimiz türkülerinde Yüreðimizde yaþayacaksýn. Ailesinin ve tüm sevenlerinin baþý saðolsun.

Ýsviçre‘den Bekooðlu ve Öðüt aileleri

Büyük Ozan, deðerli insan

Aþýk Mahzuni Þerif’in aramýzdan ebediyen ayrýlýþý yüreklerimizi derin bir acya boðdu. Ozanlýðý ve bilge kiþiliði ile Türkiye halklarýnýn bilincinde ve yüreðinde büyük bir yer edinen Aþýk Mahzuni‘nin tüm sevenlerinin baþý sað olsun. Çaðdaþ Pir Sultan, Mahzuni baba topraðýn bol olsun. ELDENÝZ AÝLESÝ

talihsiz bir kaza sonucu kaybettik, topraðý bol olsun. Hep gülüþünle aklýmýzda kalacaksýn... Ailesine ve sevenlerine baþ saðlýðý diliyoruz. Hüsniye ve Þükrü Yýldýz


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

Gazi çocuk yurdu açýldý Sami Tombul-Karamürsel

G

AZÝ Çocuk Vakfý’nýn Ýzmit Karamürsel’de yaptýrdýðý140 çocuk kapasiteli Çocuk Yuvasý Kompleksi, yapýlan büyük bir törenle hizmete girdi. Marmara depreminin hemen ardýndan kurulan GAZÝ Çocuk Vakfý, ilk büyük projesini geçtiðimiz günlerde resmen faaliyete geçirdi. Ýzmit Karamürsel’de bulunan ve 11.000 m2 alan üzerinde inþaa edilen Çocuk Yuvasý Kompleksi’nin resmi açýlýþýný Sosyal Ýþlerden Sorumlu Devlet Bakaný Hasan Gemici ve Gazi Çocuk Vakfý Baþkaný Dr.Eduardo Garcia beraber yaptýlar. 140 çocuðun istihdam edildiði komplekste birçok aktivite yapýlabiliyor. Amacý, depremde en çok maðdur olan çocuklara yardým etmek olan GAZÝ Çocuk Vakfý, spor, kültür, ekonomi ve politika camiasýndan ünlü kiþiler, dernekler ve kurumlar tarafýndan destekleniyor. Geçen

AUDÝ de Ýþçi Temsilciliðine 4 Türk seçildi Dem/Heilbronn

H

eilbronn Neckarsulm da bulunan ve 13 700 kiþinin çalýþtýðý Audi Araba fabrikasýnda iþci temsilciliðine bu yýl 4 Türk seçildi. Ýsimler Fuat Topaloðlu (46),Sadi Altýnýþýk (31) ,Vahit Cavaþ (59) ,Gamze Aydýn (28) olarak girerken ,Ayný zamanda Personel komisyon üyesi olan Fuat Topaloðlu konuþmasýnda , “Türk iççilerinin Audi de çalýþan sayýsý 900 kiþiyken 1450’ e yükseldi Bu durum, Türk sendika temsilcilerinin de sayýsýný artmasýný beraberinde getirdi. Türkler arasýnda artýk çok yönlü ve kalifiyeli çalýþanlarýn sayýsý da yükseldi. Mevcut durumda 10 usta baþý ve bazý bölümlerde mühendis arkadaþlarýmýzýn olmasý da bizlere gurur vermektedir”. Topaloðlu, Audi de þu an iþlerin iyi olduðunu fakat son ÝG-Metal Sendikasý’ nýn zam isteðini yerine getirilmesi için direndiklerini, uyarý grevlerinin devam edeceðini, vurgularken, Neckarsulm de günlük toplam 910 adet araba üretildiðini Ekim ile Kasým aylarýnda yeni çýkacak A8 modelleri için 3 vardiya çalýþýlacaðýný ve tekrar iþçi alýnacaðýný dile getirdi.

Baþkonsolos baþarýlý gençleri kutladý

S

tuttgart Baþkonsolosu Funda Tezok Mannheim’da düzenlenen Almanya Türk Halk Danslarý Yarýþmasýnda birinci olan Stuttgart Kültür ve Ýnsiyatif Derneðinin foklor ekibini makamýnda kabul etti. Edirne yöresinin oyunlarýyla birincilik kazanan ekibin elemanlarýný tebrik ederek baþarýlarýndan dolayý kutladý.

redaktion@dem-ajans.de sayfa

11 Eylül destekli Almanya‘´ nin yeni terör yasasý

tesislerinin müþteri datalarýný rahatça inceleyebilecek. Yurtdýþý edilme iþlemleri kolaylaþacak ve Almanya‘ da oturma izni alma zorlaþacak. Bunlarýn yaný sýra kimliklere vesikalýk resim ve imzanýn haricinde, parmak izi veya el geometrisi eklenecek. Ayrýca Alman uçaklarýna silahlý sýnýr koruma teþkilatý görevlileri yerleþtirilecek.

A

lmanya teröre karþý önlem alarak, 11 Eylül‘ de New York‘ ta meydana gelen terör saldýrýlarýnýn ardýndan, 17 yeni kanun içeren paketi 1 Ocak‘ tan itibaren yürürlüðe geçirdi. Güvenlik Paketi II olarak isimlendirilen yeni yasalar, yabancýlar hukukunu sertleþtirecek, gizli istihbarat, sýnýr koruma teþkilatý ve kriminal dairesinin yetkisini geniþletecek. Bu yasanýn içerisinde Oturma izni koþulu sertleþtirilecek Federal Meclis yeni güvenlik paketini büyük bir çoðunlukla kararlaþtýrmýþtý. Böylece 1 Ocak‘ tan itiba-

Bugüne kadar yeterli olan Fotoðraf ve parmak izleri yetmiyor Almanya‘ ya mülteci olarak baþvuranlarýn sesi, geldikleri bölgeyi tespit edebilmek için bantlara kaydedilecek. Parmak izleri ve þahsa ait özellikler data banklara alýnacak ve on yýl muhafaza edilebilecek. Güvenlikten sorumlu makamlar, yabancýlarýn merkez data bankýndan daha kolay bilgi edinebilecek ve vize konusunda daha titiz davranacak.

ren gizli istihbarat görevlileri banka, uçak þirketleri ve telekomünikasyon

Bush, Berlin’de böyle karþýlandý

A

vrupa gezisinin ilk duraðý olan Almanya’ya 19 saatlik bir resmi ziyarette bulunan ABD Devlet Baþkaný George W. Bush, baþkent Berlin’de protesto gösterileriyle karþýlandý. 20 binden fazla kiþinin katýldýðý gösterilerde polis ve eylemciler arasýnda çatýþmalar çýktý. Olaylarda aralarýnda bir Japon televizyon muhabirinin de bulunduðu bazý kiþiler yaralandý. Onlarca gösterici gözaltýna alýnýrken, polis, bakanlýklara giden yollarý da kapatttý. Polis, Bush’un kaldýðý otel ve hükümet konaðý çevresini yaya ve araç trafiðine kapattýldý. Bush, kurmaylarýyla birlikte geldiði Berlin’de Baþbakan Gerhard Schröder’in onuruna verdiði akþam yemeðine katýldý. Yemeðin yendiði bina çevresindeki 4 kilometrekarelik alan da trafik ve yaya trafiðine kapatýldý. Schröder, Bush ile terörizm, silahsýzlanma ve Ortadoðu gibi konularý ele aldýlar. Bush ile Berlin’e gelen Dýþiþleri Bakaný Powell, “Bazý görüþ ayrýlýklarýmýz var. Bunlar üzerinde çalýþacaðýz” dedi.

yýl yapýlmasý planlanan ancak, elde olmayan nedenlerden dolayý açýlýþý ertelenen Çocuk Yuvasý Kompleksi’nde çocuklar bir yýldýr barýnýyor: Yurt çocuklara birçok imkanlar tanýyor 1999 sonbaharýnda yaþanan Marmara depreminin hemen ardýndan kurulan GAZÝ Çocuk Vakfý, ilk büyük projesini geçtiðimiz günlerde gerçekleþtirdi. Ýzmit Karamürsel’de bulunan ve 11.000 m2 alan üzerinde inþaa edilen Çocuk Yuvasý Kompleksi’nde 140 çocuk istihdam edilebiliyor. Amacý, depremde en çok maðdur olan çocuklara yardým etmek olan Vakýf, spor, kültür, ekonomi ve politika camiasýndan ünlü kiþiler, dernekler ve kurumlar tarafýndan Destekleniyor. Tanýnmýþ Alman futbol antrenörü Christoph Daum’un da her zaman büyük destek verdi.

HABER

Ceyhun “ Türkiye bulunduðu konumu hak etmiyor“ Ozan Ceyhun 2002 sonuna kadar AB ile adaylýk görüþmelerini baþlatmayý hedefleyen Türkiye’nin þansýnýn çok az olduðunu söyledi.

klandýðýný belirten Ceyhun, AB’nin uzun yýllar Türkiye’yi kandýrarak, oyaladýðýný söyledi. TÜRKÝYE’SÝZ OLMAZ

ABD BASTIRIYOR Türkiye’nin AB’ye alýnmasý konusunda en büyük baskýyý ABD’nin yaptýðýný belirten Ozan Ceyhun Avrupa parlamentosunu ziyaret eden Amerikalý ve Ýsrailli parlamenterlerin istekleri arasýnda Türkiye’nin üyeliðinin de bulunduðunu, 11 Eylül olayýndan sonra Türkiye’nin öneminin daha da

T

ürkiye’nin bir Avrupa ülkesi olduðunu, AB’nin Türkiye’ye ihtiyacý olduðunu belirten Ceyhun, Türkiye’nin duygusallýða kapýlmadan, gereken þartlarý yerine getirip kendine sunulan þansý deðerlendirmesi gerektiðini kaydetti. ATA Consult Þirket Danýþmanlýk ve Hizmet Merkezi tarafýndan düzenlenen Sohbet Akþamlarý’na konuþmacý olarak katýlan SPD Avrupa Parlamentosu milletvekili Ozan Ceyhun Avrupa Birliði ve Türkiye iliþkileri konusunda bilgi verdi. Stuttgart Baþkonsolosu Ahmet Funda Tezok ile çok sayýda vatandaþýn katýldýðý toplantýda Ceyhun, Türkiye’nin 13 aday ülke sýralamasýnda Bulgaristan ve Romanya’dan sonda yer aldýðýný ve bu konumu hak etmediðini söyledi. Türkiye’nin bugün yaþadýðý sýkýntýlarýn nedeninin geçmiþte yapýlan politik hatalardan kayna-

Türkiye’nin Avrupalý bir ülke olduðunu, menfaatleri açýsýndan AB dýþýnda alternatifi olamayacaðýný belirten Ozan Ceyhun AB’nin de Türkiyesiz olamayacaðýný belirtti. AB’nin Orta Doðu, Balkan ve Kafkasya’daki barýþýn saðlanmasý konusunda Türkiye’ye ihtiyacý olduðunu belirtti. Türkiye’nin kendisine Helsinki zirvesinde sunulan þansý iyi deðerlendirmesi gerektiðini kaydeden Ceyhun, Kopenhag kriterlerinin yerine getirilerek bu þansýn iyi deðerlendirilmesi gerektiðini ama Türkiye’nin bu þansý iyi kullanamadýðýný söyledi.

arttýðýný, orta doðuda çýkabilecek bir sorunun Türkiye’nin adaylýk sürecinin kýsalmasýnda etkili olabileceðini de açýkladý. VAKÝT NAKÝT: AB konusunda Türkiye’nin hýzlý davranmak zorunda olduðunu belirten Ceyhun Adaylýk görüþmelerini baþlatmak isteyen Türkiye’de idam cezasý, Kürtçe Televizyon seçim yasasý gibi konulara çözüm getirilmiþ olmasý gerektiðini söyledi.

ALÝ KÖYLÜCE

4

alikoeyluece@hotmail.com

OZAN MAHSUNI‘NIN ARDINDAN

B

üyük Ozaný Mahsuni Baba Hakka yürüdü. Ruhu þad olsun. Mahsuni‘nin sevenleri için bu yolculuk elbette çok zor karþýlandý. Ancak gerçek deðiþmiyor. Ama Mahsuni‘nin de sevenlerininde inandýðý bir þey vardýr. “Ölürse beden ölür, Canlar ölesi deðil.“´ Mahsuni babanýn´da aramýzdan sadece bedeni ayrýldý. Ruhu eserlerinde yaþayarak, bizimle olacaktýr. Mahsuniyi her yönüyle anlatmak elbette kolay deðildir. O kýrk yýllýk Türkiye gerçeðinin bir kahramaný ve Alevi-Bektaþi felsefesinin bir çýðýr adamýdýr. Gerek ezilen emekçi yýðýnlarýn, gerekse ilerici insanlýðýn ve halkýn haklarýný ve taleplerini dile getirdi. Bunun için bedel ödedi. Bu yolun kendisinden önceki gönül erleri gibi baþý dik gitti. Zalimin karþýsýna dikilmenin zor olduðu zamanlarda, o sazý ve sözü ile halkýn arasýnda bir cesaret abidesi gibi dolaþtý. Korkusuzca ve halkýn dili ile söyledi vede direndi. Ýþkenceler gördü. Sahneler, salonlar televizyonlar ve basýn ona kapatýldý. 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde taþýdýðý misyonun bedelini aðýr iþkencelerle zindanlarda ödedi. Ancak bu yazýmda asýl söylemek istediðim þey bunlar deðildir. Elbette bunlarý daha ayrýntýlý yazmak gereklidir. Yazýlacaktýr. Ozanýn ölüm haberi tez yayýldý. Bütün Avrupa ve Türkiyede haber telefonlarla evden eve ulaþtý. Sevenleri büyük bir acý ve üzüntü içinde haberi duydular ve duyurdular. Bu acýyý birlikte paylaþtýlar. Ancak Türkiyenin basýný ve yayýný devekuþu gibi baþýný kuma gömdü. (Savaþ Ay‘ýn, kendi þahsi duyarlýlýðiyla programýnda bu konuya yer ayýrmasý dýþýnda kayda deðer bir þey olmadý. Bütün TV‘ler ve gazeteler küçük birer haber olarak verdiler. Halbuki Zeki Müren, Barýþ Manço veya Kemal Sunal gibi sanatcýlar öldüðünde TV‘ler ve gazeteler günlerce gündemin baþ sýrasýnda yer verdiler. Cenaze törenleri canlý yayýnlandý. Dini ayinleri devlet erkanýnýn taziye mesajlarý ve devlet töreni izliyordu. Mahsuni gibi yýllarca bu devlete ve düzene kafa tutmuþ, hesap sormuþ birine elbette devlet töreni beklenemezdi. Ama halk kendi vefasýný imkanlarý dahilinde dile getirdi. iyi etti mi? Hayýr. Burada bir gerçeði daha iyi gördük . Basýn-Yayýn alanýnda ki eksikliðimizi daha iyi gördük. Bizi ve deðerlerimizi anlatacak, ve tanýtacak, ozan Mahsuni gibi nice deðerleri sahiplenecek, zor günde dar günde veya sevinçlerimizi paylaþacak bir eksikliði çok hisettim. Gönül isterdiki kendi kanalýmýzda „acýyý bal eyleyeydik.“ Ama olmadý. Ýçimiz buruk kaldý. Bu nedenle Aþýk Mahsuni‘nin de yazý yazdýðý DEM gazetesi Mahsuniye ve onun inandýðý deðerlere gereken deðeri ve yeri vereceðine inanýyorum. 20 Milyon olduðunu söyleyen bir toplumsal gurubun bir televizyon kanalýnýn olmayýþýna üzülüyorum. DEM gazetesinin basýn alanýnda bu topluma tercüman olmasý gerektiðine inanýyorum. Bu toplumun da DEM gazetesini daha çok sahiplenerek gereken desteði vermesi gerekmektedir. DEM gazetesinde yazan Mahsuni babanýn köþesini onun anýsýna (eðer yazmak isterse) oðlu Ali Mahsuniye ayrýlmasýný öneriyorum. Ozan Mahzuninin ailesine, dostlarýna ve tüm sevenlerine baþsaðlýðý diliyorum. Mekaný Cennet olsun.


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

HABER

Sezer, RTÜK Yasasý´nýn Ýptali Ýçin Anayasa Mahkemesi´ne Baþvurdu

C

umhurbaþkaný Ahmet Necdet Sezer, kamuoyunda RTÜK Kanunu olarak bilinen 4756 sayýlý „Radyo ve Televizyonlarýn Kuruluþ ve Yayýnlarý Hakkýnda Kanun, Basýn Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Deðiþiklik Yapýlmasýna Dair Kanun“un kimi maddelerinin iptali ve yürürlüðünün durdurulmasý istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne baþvurdu. Cumhurbaþkaný Ahmet Necdet Sezer, RTÜK Kanunu ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yaptýðý iptal baþvurusunun gerekçesinde, yasada belirtilen yasaklarýn açýkça tanýmlanmadýðýný belirterek, yayýn kuruluþlarýnda tedirginlik yaratacaðýný kaydetti. Sezer, bu hükümlerin „haber alma“ ve „basýn özgürlüðü“ ilkelerine aykýrý düþtüðünü ifade etti. Cumhurbaþkanlýðý Basýn Merkezi’nden yapýlan açýklamada, söz konusu yasanýn, Resmi Gazete’nin bugünkü sayýsýnda yayýmlanarak yürürlüðe girdiði ve Cumhurbaþkaný Sezer’in de bu kanunun kimi maddelerinin iptali

ve yürürlüðünün durdurulmasý istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne baþvurduðu belirtildi. Açýklamada, Sezer’in Anayasa Mahkemesi’ne baþvuru dilekçesine de yer verildi. Buna göre, Sezer, Yasa’nýn 2. maddesiyle deðiþtirilen 3984 sayýlý Radyo ve Televizyonlarýn Kuruluþ ve Yayýnlarý Hakkýnda Yasa’nýn 4. maddesinde, radyo, televizyon ve veri yayýnlarýnda uyulmasý gereken yayýn ilkelerine yer verildiðini anýmsatarak, anýlan maddenin ikinci fýkrasýnýn (k) bendinde, „..... korku salacak yayýn yapýlmamasý“, (v) bendinde de „Yayýnlarýn karamsarlýk, umutsuzluk, ....eðilimlerini körükleyici .... nitelikte olmamasýnýn“ yayýn ilkeleri arasýnda sayýldýðýna iþaret etti. Anayasa’nýn 38. maddesinin birinci fýkrasýnda, hiç kimsenin

30. Uluslararasý Ýstanbul Müzik Festivali için her þey hazýr

yasanýn suç saymadýðý bir eylemden dolayý cezalandýrýlamayacaðý; üçüncü fýkrasýnda da, ceza ve ceza yerine geçecek güvenlik önlemlerinin, ancak yasayla konulabileceði kurala baðlanarak, ceza hukukunun temeli olan „kanunsuz suç ve ceza olamayacaðý“ ilkesinin benimsendiðini kaydeden Sezer, þöyle devam etti: „Bu ilkenin gereði olarak, yasaklanan ve yaptýrým öngörülen eylemlerin ögelerinin yasada açýk biçimde belirtilmesi ve bu eylemlerin, kuþkuya yer býrakmayacak belirginlikte düzenlenmesi zorunludur. Oysa, yukarýda belirtilen bentlerde düzenlenen yayýn ilkeleri, baþka bir anlatýmla yasaklar, açýkça tanýmlanmamýþ, içeriði tartýþmalý genel kavramlarla anlatýlmýþtýr. Gerçekten, bir yayýnýn korku salacak ya da karamsarlýk ve umutsuzluk eðilimlerini körükleyici nitelikte olmasý, kiþilere göre

deðiþtiðinden bu ilkeler, belirgin ve açýk olmayan, nesnel içerikten yoksun ve soyut ilkelerdir. Üstelik, 3984 sayýlý Yasa’nýn 4756 sayýlý Yasa ile deðiþik 33. maddesinde, yukarýda belirtilen ilkelere aykýrý olarak yapýlan yayýnlar için uyarýdan programýn yayýndan kaldýrýlmasýna, yayýn ilkesi ihlalinin yinelenmesi durumunda yüksek tutarlarda idari para cezasýna ve son aþamada yayýnýn durdurulmasýna kadar varan aðýr yaptýrýmlar öngörülmüþtür. Bu tür aðýr yaptýrýmlarýn yargý organlarýnca hükmolunan cezalarla benzer etki ve sonuç yaratacaðý kuþkusuzdur. Bu nedenle, söz konusu bentlerdeki anýlan kurallar, Anayasa’nýn 38. maddesindeki „kanunsuz suç ve ceza olamayacaðý“ ilkesine aykýrý düþmektedir.“ Cumhurbaþkaný Sezer, Anayasa’nýn 12. maddesinde, herkesin, kiþiliðine baðlý dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduðunun belirtildiðini, 26. maddesinde düzenlenen düþünceyi açýklama ve yayma özgürlüðü ile 28. maddesinde düzenlenen basýn özgürlüðüne, temel hak ve özgürlükler arasýnda yer verildiðini hatýrlattý.

çoðunluðu oluþturuyor. “Berlin Filarmoni Orkestrasý Kemanlarý” ve viyolonselci Steven Isserlis gibi günümüzün önde gelen isimleri

Festival kapsamýnda 23 etkinlik yer alýyor. Aya Ýrini Müzesi, Ýþ Sanat Konser Salonu ve Beyoðlu Surp Yerrortutyun (Üç Horan) Kilisesi’nde gerçekleþecek bu etkinlikler içinde 3 orkestra konseri, ikisi korolu olmak üzere 6 oda orkestrasý konseri, 5 resital, 2 geleneksel müzik dinletisi ve bir koro konseri yer alýyor. Ayrýca artýk gelenekselleþen Genç Solistler Dizisi kapsamýnda bu yýl 11 yetenekli gencin dinletisi üç grup olarak yer alýyor. 30. Uluslararasý Ýstanbul Müzik Festivali’nde ayrýca, Gidon Kremer & Kremerata Musica Topluluðu iki, Berlin Filarmoni Orkestrasý Kemanlarý ve Bang On A Can All-Stars Topluluðu birer konserle müzikseverlerin karþýsýna çýkýyor

M

üzik yaþamýn vazgeçilmez unsurlarýndan biri konumundaki Uluslararasý Ýstanbul Müzik Festivali, bu yýl 8 Haziran – 1 Temmuz 2002 tarihleri arasýnda 30. kez sanatseverlerle buluþuyor. Ýstanbul festival düzenleme amacýyla çalýþmalarýna 1973’te baþlayan Ýstanbul Kültür ve Sanat Vakfý; kentin sanat yaþamýna ayrý bir renk ve soluk kazandýran Uluslararasý Ýstanbul Müzik Festivali’nin 30. yýlýný Türk ve yabancý pek çok sanatçýyla birlikte kutlamaya hazýrlanýyor.30. Uluslararasý Ýstanbul Müzik

Festivali’nin bu yýlki programýnda, önceki festivallerde büyük bir beðeniyle izlenilen ünlü sanatçýlar

MEHMET ELDENÝZ

Araba kiralamada önemli bilgiler Deðerli okuyucularým eçmiþ yýllarda sadece Tatil döneminde altýmýzda bir arabamýz olsun ve zaten kýsa olan izin döneminde olabidliðinde cok yerler görelim diye arabamýza binip binlerce kilometrelik yol katediyorduk. Yollarda ki tehlikeleri hepizim az çok biliyoruz. Fakat tatile arabasýz gittiðinizde de her yeri daha rahat dolaþabilme imkaný bulabiliniyor. Son yýllarda özellikle gelistirilen Araba kiralama durumu Türkiyede bir hayli yaygýnlaþtý ve çok sayýda insan Araba kiralayarak izinlerini geçirmekteler. Ýþte Bu yazýmda sizlere türkiyede geçireceðiniz izin döneminde kiralamak istediðiniz arabalar hususunda

G

de ilk kez Ýstanbullularla buluþacak.

genel bir bilgi aktarmak istiyorum. Bilinmek üzere çok sayýda araba kiralama þirketleri mevcuttur. Tatiliniz için araba kiralamak istiyorsanýz Almanyada Seyahat için biletinizi aldýðýnýz her seyahat acentasýnda ayný zamanda araba kiralamanýzda mümkündür. Sizlere bilgileri þöyle sýralamak istiyorum: Yurt dýþýnda ihtiyacý duyulan kiralamalara iliþkin rezervasyon talepleri Araba kiralama þirketleri ofisinde bir kaç saniye süre içersinde ve garantili bir þekilde saðlanýr. Daha fazla bilgi için seyahat acentanýzý veya Araba kiralama þirketleri ofislerini arayýnýz. Üst Bagaj ve Bebek Koltuðu gereksinimleri, 48 saat önce haber vermek koþulu ile temin edilir. Ücret için seyahat acentanýzý veya Araba kiralama þirketleri ofislerini arayýnýz. Yurt içi ve yurt dýþýnda ihtiyacý duyulan Þöförlü Lüks Araç talepleriniz için seyahat acentanýzý veya Araba kiralama þirketleri ofislerini arayýnýz. Araba kiralama þirketleri ofislerinin bulunduðu þehir ve beldelerde, belediye sýnýrlarý içersinde olmasý koþulu ile, araçlarýn müþteriye teslimi ve müþterinden teslim alýnmasý ücretsizdir. Ancak Araba kiralama þirketleri

ofisinin bulunmadýðý þehir ve yörelerde yapýlacak teslim etme ve teslim alma hizmetlerine, ücret uygulanýr. Daha fazla bilgi için seyahat acentanýzý veya Araba kiralama þirketleri ofislerini arayýnýz. Fiyatlara araçlarýn sýnýrsýz kilometrede kullaným hakký, yaðlama ve teknik bakým giderleri dahildir. Akaryakýt, Hasar Sorumluluk Sigortasý (Kasko), Hýrsýzlýk Sigortasý, SOS Süper Ferdi Kaza Sigortasý, TekYön Ücreti, Teslim Etme/ Teslim Alma Ücreti, Bebek Koltuðu Ücreti, Port Bagaj Ücretleri ayrýca hesaplanýr. Araçlarýn müþteriye teslimi tam dolu depo benzin ile yapýlýr. Eksik veya boþ depo benzin ile iade edilen araçlarda, yakýt farký, hizmet ücreti ile birlikte alýnýr. Fiyatlara %18 Katma Deðer Vergisi dahildir. Aracýn, kiralayan þahýs dýþýndaki kiþi/kiþilerce kullanýlabilmesi; ilave sürücü/ sürücülere ait Sürücü Belgesi bilgilerinin, ücret karþýlýðýnda olmak üzere, Kira Sözleþmesinin üzerinde gösterilmesi ile mümkündür. Aksi durumun belirlenmesi ve/veya her hangi kaza

redaktion@dem-ajans.de sayfa yeterki kararmasýn

5

Selçuklu döneminde yapýlan ilavelerle daha görkemli hale getirilirken , onlarca Aydýnýmýzýn þiirlerini yazýp, þarkýlarýný besteleyip haykýrdýðý hapishane olarak da kullanýlmýþtýr. Doðu Karadeniz’e Artvin’e doðru uzandýðýnýzda Ferhat ile Þirin efsanesinin geçtiði yer olarak da bilinen Ferhatlý Kalesini de görmek mümkün olabilirken. Trabzon’un Maçka ilçesinde vadi tabanýndan 200 metre yüksekte daðýn dik yamacýnda yer alan maðara içine ve önüne inþa edilen Sümela Manastýrý , yerli ve yabancý turistler tarafýndan Karadeniz’in en fazla ziyaret edilen tarihi yapýsýdýr. Bütün bu tarihi güzelliklere doða harikasý yaylalar , Rafting yapýlacak Nehirler, Trekking için yürüyüþ parkurlarý da eklenince keyifli bir tatil için idealdir Karadeniz, keyiflidir Türkiye . Marmara’ya uzandýðýnýzda altýn renkli kumu, temiz denizi, dantel gibi iþlenmiþ koylarý ve kendine özgü özel þarabýyla sizi karþýlar AVÞA sizi karþýlar özgün tarihi dokusuyla, ülkemin en büyük adasý Gökçeada, müstakil koylarý üzüm baðlarýyla Bozcaada. Geçtiðinizde Ýç Anadolu’ ya uðradýðýnýzda Avanos’a, Nevþehir’e, Hacýbektaþ’a, Kapadokya’ya göreceksiniz çamurun nasýl oya gibi iþlendiðini , peri bacalarýnýn eþsiz görüntülerini, Hacý Bektaþ Veli’ nin müze olarak kullanýlan, külliye biçimindeki dergahýný, misafirlerine bütün yüreðini açan Hacýbektaþ halkýný, oyularak yapýlmýþ çok sayýda gizemli yer altý þehirlerini. Uzandýðýnýzda Akdeniz Bölgesinde Sarýgerme, Köyceðiz, Dalyan, Göcek, Fethiye, Kaþ, Finike, Kemer, Belek, Alanya , Anamur, Silifke, göreceksiniz kendini bilmez ahlaksýzlara inat nasýlda ayakta kalabiliyor o muhteþem tarihi ve cenneti andýran doðasý , deniziyle Akdeniz. Unutma gelmiþken biz görememiþ olsak da tarih kokan, özlem kokan, sevgi kokan onlarca yýldýr hep aðýtlar yükselen Diyarbakýr’ý, Elazýð’ý , Tunceli’yi dört bir yanýný doðunun ve güneydoðunun . Ýnanýyorum ki tatil için tercih ettiðinizde ülkemizi hem ona karþý bir kez daha sorumluluklarýmýzý yerine getirip, cennet ülkemizi cehenneme çeviren yalancý politikacýlara inat, katkýda bulunmaya devam edeceðiz, ülkemiz kalkýnmasýna, çocuklarýmýzýn aydýnlýk yarýnlarýna.... Verdiði söz kiþinin aynasýdýr diyor, sevgiyle selamlýyorum tüm hak edenleri. Senolgun@turk.net

OLGUN ÞENSOY

YAZ GELÝYOR ÜLKEME

I

MF’ nin dayatmasýyla iþsizliðin çýð gibi büyüdüðü, çalýþabilenlerin de yaþam koþullarýnýn her gün daha da kötüye giderek, icra ve iflaslarýn canlarý yakmaya devam ettiði Haziran sabahýnda; zengin servetine servet katmaya devam ederken , çalýþabilen iþçi ve memurlarýn maaþlarý arasýndaki uçurumlar her gün daha da büyüyor. Ama her þeye raðmen sevinçle karþýlýyor ülkem insaný güneþli sabahlarý, sevinçle karþýlýyor evsizler, iþsizler, sokak çocuklarý, çünkü yaz boyunca üþümeyecekler, doðanýn bize sunduklarýyla da doyurabilecekler karýnlarýný . Ülkem insaný yaþadýklarý bütün olumsuzluklara raðmen sýcaðýn artmasýyla birlikte yönetenler tarafýndan kýymeti bilinmeyen doðal güzelliklerin, sahip çýkýlmayan tarihi yerlerin, peþkeþ çekilen vakýf arazilerinin çeþitli ülkelerden gelen konuklarýmýz tarafýndan gezilip görülmesiyle birlikte ülke ekonomisine sunacaðý katkýlarý sevinerek izliyor ve alkýþlýyor. Alkýþlýyoruz gerek ülke dýþýnda, gerekse ülke içinde çocuklarýmýz ve ülkemizin aydýnlýk geleceði için çaba sarf eden emek koyan herkesi . Bugün tekrar seçilme kaygýsýný taþýyan Politikacýlarýn, tarih hýrsýzlarýnýn, doðayý yaðmalayarak rant saðlamaya çalýþan ahlaksýz mafya bozuntularýnýn bütün olumsuz uðraþlarýna raðmen Karadeniz’den, Marmara’ya, Ege’den Ýç Anadolu’ ya, Akdeniz’den Doðu Anadolu’ya ve Batý Karadeniz’e uzanabildiðinizde inatla direnen bir tarih, cenneti aratmayacak derecede güzel doðayla baþ baþa kalýyor ve hayranlýkla izliyor insan. Bugün tarihi açýdan da çok zengin olan Karadeniz, son yýllarda yayla turizmiyle de misafirlerini aðýrlamanýn, ülke ekonomisine katkýda bulunmanýn sevinciyle UMUTLA bakýyor yarýnlara. Çoðaltýrken kendi olanaklarýyla konuklarýnýn iyi anýlarla dönmesi adýna konaklayýp eðlenebileceði mekanlarý. Sinop Kalesi 8.yüzyýlda yapýlmýþ Anadolu

durumunda tüm sigortalar geçersiz sayýlarak gerek kiralayan ve gerekse aracý kullanan kiþi/ kiþiler ayrý ayrý ve müþtereken sorumlu tutulurlar. Fiyat ve ayrýntýlý bilgi için seyahat acentanýzý ve Araba kiralama þirketleri ofislerini arayýnýz. Araçlarýn geriye tesliminde 3 saate kadar olan geçikmelerde, her saat için, sözleþmeye uygulanan kira fiyatýnýn 1/3’ü, 3 saati aþan geçikmelerde 1 günlük kira fiyatý alýnýr. Araba kiralama þirketleri, müþterilerini gerek kanunlarýn emrettiði þekilde ve gerekse tercihleri doðrultusunda sigortalanmalarýný görev sayar. Bu nedenle iki tür sigortayý müþterilerinin hizmetine sunar. Birincisi; kanun gereði zorunlu sigorta kapsamýnda olan Trafik Sigortasý, diðeri ise müþterilerinin ihtiyaçlarý doðrultusunda güven ve emniyeti saðlamaya yönelik hazýrlanan isteðe baðlý sigortalar kapsamýndaki Hasar Sorumluluk (kasko), Hýrsýzlýk ve SOS

Süper Ferdi Kaza Sigortalarýdýr. Ayrýntýlý bilgi seyahat acentanýz veya Araba kiralama þirketleri ofislerinden temin edilebilir. Kiralamanýn toplam tutarý sözleþmenin baþlangýcýnda Visa, Master Card kredi kartlarýndan biri ile tahsil edilir. Atatürk Hava Limaný Dýþ Hatlar Terminalinden yapýlacak kiralamalarda Havaalaný Hizmet Ücreti, ayrýca hesaplanýr. Fiyat için seyahat acentanýzý veya Araba kiralama þirketleri ofislerini arayýnýz. ÖNEMLÝ NOTLAR Her hangi kaza veya aracýn çalýnmasý durumunda, aracýn yeri deðiþtirilmeden en yakýn polis veya jandarma karakoluna baþvurularak kaza, hýrsýzlýk ve alkol tespiti raporlarý alýnmalýdýr. Aksi halde satýn alýnan tüm sigortalar geçersiz sayýlarak meydana gelen her türlü zarar, 3’cü þahýslara verilen maddi ve manevi kayýplarý da içermek üzere, kiracýdan tahsil edilir. Daha fazla bilgi için seyahat acentanýz veya Araba kiralama þirketleri ofislerinden Araba kiralama þirketleri Sigorta Çeþitleri & Bilgileri broþürü isteyiniz. Aracýn arýzalanmasý veya herhangibir nedenle desteðe ihtiyaç duyulmasý durumunda, aþaðýdaki telefonlardan yardým temin edilebilir. dilarareisen@t-online.de

RESÝM SERGÝSÝ

FÝNANZBERATER SERVÝCBÜRO Inh. Hüseyin UÇURUM

è è è

PRÝVAT KREDÝ EV KREDÝSÝ SATLIK DAÝRELER

Almanya‘nýn her yerinde

Bütün krediler birleþtirilerek tek kredi haline getirilerek eizene kredi verilir! STUTTGARTER STR. 6, 71522 BAKNANG Tel: 07191 36 72 84 Fax: 07191 367285 Mobil: 0173 9735 380 hueseyin.ucurum@leonberger.de

8 Devletin vermiþ olduðu dönüþümü olmayan Teþviklerden yararlanýyormusunuz? 8 Emlak için ucuz faizli kredilerinizin olduðunu biliyormusunuz? 8 Yatýrým fonlarýnýn avantajlarýný biliyormusunuz? 8 iþveren teþvikli 400 Euro tasaruf sigortasýndan yararlanýyormusunuz? 8 Sigortalarýnýyýn yararlarýný ve zararlarýný biliyormusunuz 8 Arabanýz ucuz sigortalýmý? Deðilse Kasým ayýna kadar müracat edebilirisiniz. 8 Yeni ehliyet alanlara özel, çok ucuz araç sigortasý imkaný!

09 Haziran 2002 tarihlerine kadar açýktýr

Solitude- Solitudenstrasse 121, 70499 Stuttgart’da Ressam

Þükrü Kýlýnç’ýn resimleri sergileniyor


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de Dr. HÜSEYÝN NAZLIKUL

hnazlikul@gmx.net

Her ölüm erkendir, bu asrýn pir sultaný olunca daha da erkendir Nem Kaldý

Parsel Parsel Eylemiþler Dünyayý Bir Dikili Taþtan Gayrý Nem Kaldý Dost Köyünden Ayaðýmý Kestiler Bir Akýlsýz Baþtan Gayrý Nem Kaldý Padiþah Deðilem Çeksem Otursam Saraylar Kursam Da Asker Yetirsem Hediyem Yoktur Ki Dosta Götürsem Ýki Damla Yaþtan Gayrý Nem Kaldý Mahzuni Þerifim Çýksam Daðlara Rastgelsem De Avcý Vurmuþ Marala Doldur Tüfeðini Beni Yarala Bir Yaralý Döþten Gayrý Nem Kaldý Evet Mahzuni bu halkýn sorunlarýndan sonra bir yaralý döþten baþka þeylerde hak etti! T.C. Kültür Bakanlýðý arþivlerinde : Mahzuni Þerif 1940’lý yýllarýn baþýnda doðmuþtur. On iki yaþýndan bu yana halk ozanlýðý geleneðini devam ettirmektedir. Toplumsal sorunlarýn neden ve sonuçlarýný sorgulayan, toplumsal müzik yapan sanatçý olarak yer almaktadýr. Çocukluðumun eriþilmez bilgini, hep kulaklarýmýzdaki ninnileri ile büyüdüðümüz büyük ozan ve çaðýmýzýn büyük pir sultan abdalý arkasýndan neler yazýla bilinir ki. Her bir eseri derin felsefe içeren ve üzerinde kitaplar yazýlacak kadar bir ummaný barýndýran analizleri tesellimiz mi olacak? Mahzuni sazýný eline aldýðý günden bu yana her türlü sömürüye karþý savaþýn içinde birleþtirici söz öðelerini kullanmýþ ve yeri zor doldurulacak böylece kendine özgü bir yol çizmiþtir. Son elli yýlda bu topraklarda yapýlan müzik Mahzuni Þerif’siz anlatýlamaz. Mahzuni þerif hiç köþesine çekilmedi ve konserleri hiç býrakmadý çünkü hep halkýn içinde olmayý ilke edindi. Kuþaðýndan pek çok âþýk köþesine çekilse de, Mahzuni Þerif ayakta kaldý. Hastalýk yakasýný býrakmadý. Sona yaklaþtýðýný anlamýþ, bu kez kendisini anlatmýþtý:

„Bin bir ümit ile çekip tuttuðum dallar Uzadýkça yokuþ oldu gittiðim yollar Mahzuni birlikte doðup yýllar Acý sonun geldiðinden haberin var mý caným?“. Mahzuni Þerif, Âþýk müziðinin son kalelerinden birisiydi. Âþýk Mahzuni Þerif, 62 yaþýnda Köln’de hayata veda etti. Yüzlerce türkü ve albüme imzasýný atan sanatçý, kendisine kaynak olarak daima halkýný gösteriyordu. Çünkü o her zaman halkýn omurgasý olmasýný bilen nadir sanatçýlardan biriydi. Ölümünden sonra nerdeyse devlet törenini andýran bir törenle kaldýrýlan Aþýk Mahzuniyi, maalesef bu ülkenin yasalarý hiç ama hiç sevmedi . Yýllar boyu defalarca saldýrýya uðrayan, mahkemelik olan, tutuklanan, iþkence gören, hapse atýlan Âþýk Mahzuni, Alevi, Bektaþi kültürü ve Anadolu ezgilerinin tanýtýlmasýna önemli katkýlarda bulundu. Yaþamý boyunca muhalif kiþiliðinden taviz vermedi. Ellinin üzerinde albüm yapan, türküleri sekiz kitapta toplanan ozan, son yýllarda sýk sýk saðlýk sorunlarý yaþýyordu. 1997 yýlýnda Almanya’dayken beyin kanamasý geçirmiþ, 2001’de kalp ve solunum yetmezliði nedeniyle hastaneye kaldýrýlmýþtý. Gerek 1997 gerekse 2001 yýlýndaki ciddi rahatsýzlýklarýnda yanýnda olan biri olarak onu þimdi kaybetmiþ olmak içimde büyük bir sýzý yaratmýþ tarifi zor üzüntüler yaþatmýþtýr. Deðerli Aþýk Mahzuni nin muhalif kiþiliðini en güzel þekilde özetleyen ise onun ‘yuh yuh ‘ eseridir.

TOPLUM

Heilbronn‘da Milli Görüþ 25. yýlýný DEM/Heilbronn

H

eilbronn Milli Görüþ teþkilatý 25. yýl kutlamalarýný 2000 kiþinin katýlýmýyla gerçekleþtirdi. Heilbronn’nun en büyük belediye salonu olan Harmoni de yapýlan kutlamalara IGMG Stuttgart bölge baþkaný Sami Geniþoðlu, Saadet Partisi gurup baþkan vekili ve de Çorum Milletvekilli Yasin Hatipoðlu, Avrupa Ýslam Toplumu ve de MG teþkilatý baþkaný Mehmet Sabri Erbakan’ýn salona giriþleri ile birlikte kutlamalara baþlandý. Kutlamalarý Abdül Samet’in kuran ve ardýnda Ýstiklal Marþýn okunmasýndan sonra kutlamaya eðlence ve günün konuþmalarýyla devam edildi. Mmisafirler -kadýn ve erkekler ayrý ayrý yerlerde otururken- Heilbronn MG teþkilatýnýn geliþini bir sinevizyon gösterisiyle misafirlere izletildi. Necmettin Erbakan’ýnda konuþma metnin bulunduðu kaset ise teknik hatalardan dolayý dinlenemedi. “Vatandaþlýða geçin çaðrýsý yapýldý” Mehmet Sabri Erbakan konuþmasýnda, Avrupa da kalýcý olduklarýný ve en hýzlý bir þekilde bulunduðu ülkenin vatandaþlýðýna girmelerinin þart olduðunu, geleceðin iyi hesaplanmasý gerektiðini, olayý siyasi platforma götürmeleri gerektiðini söyledi. MG gayri Müslimlere iyi anlatýlmasý gerektiðini, Avrupa da 17 milyon Müslüman kardeþlerinin

Ceyhun“AB destekli fonlardan yararlanýlmalý” Avrupa Birliðinin uyum için çok para harcadýðýný açýklayan Ozan Ceyhun uyum saðlayacak tespitlerin doðruluðu konusunda endiþeler olduðunu söyledi. Avrupa Parlamentosu SPD milletvekili Ozan Ceyhun Stuttgart’ta düzenlenen basýn toplantýsýnda Avrupa Sosyal Fonlarý ile bu fonlarýn kullanýmý konusunda açýklamalarda bulundu. Avrupa ülkelerinde yaþayan yabancýlarýn uyumlarý için bugüne kadar uygulanan destek programlarýndan alýnan sonuçlarýn çok olumlu olmadýðýný da belirten Ceyhun, önümüzdeki üç yýl içinde yabancýlarýn uyumu konusunda

yaþadýðýný ve bunun da %5 teþkil ettiðini söyledi. “Türkiye siyasi parti mezarlýðý” Yasin Hatipoðlu ise gayetemize yapmýþ olduðu açýklamada “Yurtdýþýndaki Türk toplumunun sýkýntýlarýný görmek için bazen bu tür ziyaretleri yapýyoruz. Avrupa ülkelerine gelip vatandaþýn sorunlarýný dinliyor ve bunlarý gerekli mercilere taþýyýp çözüm bulmaya ve isteþarlar yapmaya çalýþýyoruz”. Dedi. Hatipoðlu Anavatan partisine çatarak Türkiye de bir anti demokratik siyaset partisi olduðu 68.madde ye uygun bir yapý sergilemediðini söylerken, Türkiye’nin bir siyasi Parti mezarlýðýna döndüðünü vurguladý. TC Anayasasýnýn parti kapatma ve de konuþma suçlusu olduðunu belirten Hatipoðlu, demokratik olmayan bu tutuüye ülkelere 3 milyar Euro tutarýnda destek verileceðini söyledi. Ceyhun yaþanan ülkenin dilinin öðrenilmesi, yaþanan ülkenin tanýnmasý, gençlere, çocuklara ve yetiþkinlere yönelik eþit eðitim þansý ve sosyal çalýþmalar konusundaki çalýþmalarýn destekleneceðini kaydetti. Olumsuz yanýt Türkler ile Almanlar arasýndaki uçurumun giderek arttýðýný belirten ekonomist Dr. Ahmet Ertekin Avrupa Birliði Sosyal Yardým Fonlarýnýn yerel düzeyde ve yabancýlarýn eksikliklerinin giderilmesine yönelik kullanýlmasýnýn önemine deðindi. Teknolojik geliþmeler, farklýlaþan pazar, yeniden yapýlanma ve yeni trendler nedeniyle bu geliþmeleri takip etme eðitim ve bilgisine sahip olmayan yabancý iþverenlerin pazar içinde varlýklarýný sürdürebilmelerinin tehlikeye düþtüðünü açýkladý.

Uzaktan yakýndan yuh çekme bana Sana senin gibi baktým ise yuh Efendi görünüp bütün insana Hakkýn kullarýný yýktýn ise yuh Bu kadar milletin hakkýn alanlar Onlarý kandýrýp zevke dalanlar Diplomayla olmaz hâkim olanlar Suçsuzun baþýna çöktüm ise yuh Ben insaným benden baþlar asalet Asillere paydos, beye nihayet Þu insanlýk derde girerse þayet Ona yar olmaktan býktým ise yuh

Âþýk Mahzuni Þerif i en iyi tanýyan sanatçýlarýmýzdan Edip Akbayram þöyle tanýmlamaktadýr. ‘Çok üzüntülüyüm. Benim için Âþýk Mahzuni Þerif’in çok büyük bir anlamý var. Mahzuni bu ülkenin yeri doldurulamayacak, güzel ve dürüst bir sanatçýsýydý. Toplumcu müzik tarzý, ozan duruþuyla hep yol göstericim olmuþtur. Ülkemizin tüm aydýn insanlarýnýn baþý sað olsun. Büyük bir deðeri kaybettik.’ Onun için Edip’ inde dediði gibi tüm aydýn insanlarýn baþý sað olsun, Mahzuni baba sen her zaman gönlümüzün, yüreðimizin ve sevgimizin kýsacasý dünya bakýþýmýzýn ana kaynaklarýndan biri olarak ebediyen yaþayacaksýn... Rahat uyu bayraðýný devir alan taþýyacak milyonlarca Mahzuni senin býraktýðýn yolda onurluca yürüyecektir. 62 yýlda dünya ya sýðmayacak kadar büyük ve onurlu bir yaþam býraktýn. Asýl görev iþte þimdi senin býraktýðýn deðerlere sahip çýkmak onlarý Türkiye ile sýnýrlamak yerine tüm dünya ya taþýmak. Dünya da hak ettiðin yere seni taþýmak gibi onurlu bir görevi devraldýk.

6

geçirme zamanýmýz gelmiþ ve de geçiyor” dedi.11 eylül olayýnda sonra Avrupa da yaþanan sýkýntýlarýn olduðunu, kendilerinin bu olaya hiç, uzakta yakýnda ve iþaretle, delaletle iliþkilerinin olmadýðýný, bu olayý MG Teþkilatý ve Saadet Partisinin de karþý olduðunu tüm dünyaya anlatýldýðýný ve de anlatýlmasý gerektiðini, Avrupa da yaþayan bu toplunun bu tür ithamlarla cezalandýrmalarýnýn doðru

Yuh Yuh

Yuh yuh soyanlara Soyup kaçýp doyanlara Ýnsanlara kýyanlara Yuh nefsine uyanlara yuh

redaktion@dem-ajans.de sayfa

Can dostumuz

HASAN KURT‘u

talihsiz bir kaza sonucu kaybettik, acýmýz büyüktür. Ruhu þad olsun. Ailesine ve sevenlerine baþ saðlýðý diliyoruz. Çaldir Ailesi adýna Sakîne ve Mehmet Çaldýr

munun da en kýsa zamanda deðiþmesi gerektiðini söyledi. “Bunu Avrupa istememeli, biz kendi siyasi organlarýmýzla gereken demokratik kanunlarý meclis de

sorularla hukuk

olmadýðýný, olmamasý gerektiðini ve de bu konuda vatandaþlarýn iþte çýkartýlmalarýný da kýnadýðýný söyledi.

geç 30 gün sonrasý için belirlediði duruþma gününü, dilekçe ve belgeleri de ekleyerek malike davetiye ile adresleri bulunamayanlara da ilan yoluyla tebligat yaparak bildirir. M a h k e m e kamulaþtýrmayý gazete de ilan eder. Mahkeme Duruþmada öncelikle bedel konusunda taraflarý anlaþmaya davet eder.Bedelde anlaþma olursa hakim, taraflarca anlaþýlan bedeli kamulaþtýrma bedeli olarak kabul eder ve iþlem yapar. Bedelde anlaþma saðlanamazsa hakim,en geç 10 gün içinde keþif yapar.Bilirkiþi en geç 15 gün içinde malýn deðerini belirten raporu mahkemeye sunar.Deliller toplanýnca Mahkemece ilgili idare adýna tescil kararý verilir

Av. MUSTAFA DOÐAN

KAMULAÞTIRMA Kamaulaþtýrma (Ýstimlak) Nedir? Ýdarelerin, kamu yararýnýn gerektirdiði hallerde, kanunlarla kendilerinin yapmak yükümlülüðünde bulunduklarý kamu hizmetlerinin ve teþebbüslerinin yürütülmesi için gerekli gerçek ve özel hukuk tüzel kiþilerinin mülkiyetinde bulunan taþýnmaz mallarýný, kaynaklarý, irtifak haklarýný, bedellerini nakden ve peþin olarak veya belirtilen özel hallerle sýnýrlý olmak kaydýyla eþit taksitlerle ödeyerek almasýdýr. Kamu yararý kararýný verecek makamlar ve kamu yararý kararýnýn onay mercii kanunla düzenlenmiþtir. Kamulaþtýrma yapabilecek idarelere örnek vermek gerekir ise; belediye, bakanlýklar, Hazine vs. Kamulaþtýrmadan önce yapýlan iþlemler nelerdir? a-Kamulaþtýrmayý yapacak idare, kamulaþtýrýlacak gayrimenkulün ölçekli planýný yapar. Belediye uygulama planý olmayan yerlerde 5-25-50 bin ölçekli uygulama planlarýný Büyükþehir Belediyeleri yapabilir. 1/1000 ölçekli uygulama planlarýný ilçe belediyeleri yapabilir.Uygulama planlarýnda okul. cami, hastane, yeþil alan veya konut yerleri belirlenebilir. Türkiyede bulunan taþýnmaz mallarýnýz, uygulama planý olmayan bir yerde ise, ileride belediye tarafýndan burada uygulama planý çalýþmasý yapýlýrsa,taþýnmazýn % 35’ini rýza aranmaksýzýn ve bedelsiz olarak Belediyeye terk etme zarureti vardýr.Bu nedenle gayrimenkul alýnýrken uygulama planý olup olmadýðý Belediye’den incelenmelidir. b-Ýdare gayrimenkulün maliklerini tesbit etmek için; tapu, nüfus, vergi dairelerine yazý yazar. Özellikle gayrimenkulü olan vatandaþlarýmýzýn, Türkiye’de kendilerine güvenli bir avukat tayin etmeleri yararlarýna olacaktýr. Böylece idarelerin yaptýðý iþlemlerde vekillerine tebligat yapýlacak ve her iþleme karþý avukatý tarafýndan gerekli davalar açýlabilecektir. c-Ýdare vergi dairesinden gayrimenkulün vergi beyan ve deðerlerini ister. d-Kamulaþtýrma kararý verilince tapu siciline þerh verdirilir. Türkiye’de bulunan gayrimenkulünüzün durumunu tapu dairesi,vergi dairesi, belediye ve nüfus dairesine müracaatla öðrenebilirsiniz. e-Kamulaþtýrma kararýndan sonra kýymet takdir komisyonu kurulur. Gayrimenkulde keþif yapýlýr. f-Ýlgili idare tüm belgeleri (kroki, kamulaþtýrma kararý, kýymeti,paranýn yattýðýna dair belge, hangi idare yararýna kamulaþtýrma yapýldýðý, açýlacak davada husumetin kime yöneltileceði) bir dilekçeye ekleyerek taþýnmaz malýn bulunduðu yer asliye hukuk Mahkemesine müracaat eder. Ve adýna tescili talep eder. Mahkeme en

Tüm bu aþamalarý vatandaþýmýzýn yurtdýþýnda ve habersiz olmasý nedeniyle geçmiþ bir kamulaþtýrmaya karþý ne yapýlabiliriz? Öncelikle belediyenin uygulama planýna karþý bedele dönüþtürme davasý açýlabilir. Belediyeler uygulama planýna rýzai terk için ilgililere yazý da yazabilir.Bu tür bir yazýya karþýda dava açýlabilir. Yukarýda 6 adýmda kamulaþtýrmadan önce yapýlan iþlemleri belirtmiþtik. Kamulaþtýrmaya konu taþýnmazýn maliki tarafýndan mahkemece yapýlan tebligat gününden,kendilerine tebligat yapýlamayýp ilan yapýlan kiþiler de ilan tarihinden itibaren 30 gün içinde kamulaþtýrma iþlemine karþý idari yargýda ve maddi hatalara karþý adli yargýda düzeltim davasý açma hakký vardýr.Açýlan davanýn sonuçlarý dava açmayanlarý etkilemez.Tebliðden itibaren 30 gün geçince kamulaþtýrma kesinleþir buna karþý hiçbir hukuki yol (malsahibinin madde 23’e göre geri alma hakký hariç) kalmaz. Malsahibinin geri alma hakký nedir? Nasýl kullanýlýr? Kamulaþtýrma kanunu madde 23. Kamulaþtýrma bedelinin kesinleþmesi tarihinden itibaren 5 yýl içinde, kamulaþtýrmayý yapan idarece veya devir veya tahsis yapýlan idarece, kamulaþtýrma ve devir amacýna uygun hiçbir iþlem veya tesisat yapýlmaz veya kamu yararýna yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taþýnmaz mal olduðu gibi býrakýlýrsa,mal sahibi veya mirasçýlarý kamulaþtýrma bedelini aldýklarý günden itibaren iþleyecek kanuni faiziyle birlikte ödeyerek taþýnmaz malýný geri alabilirler.Doðmasýndan itibaren 1 yýl içinde kullanýlmayan geri alma hakký düþer. Ýrtibat Telefonlarý: 00 90 212 621 73 60 (4 Hat)


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

ÝLAN

redaktion@dem-ajans.de sayfa

7


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

BAKIÞ/ DEUTSCH

redaktion@dem-ajans.de sayfa

HASAN AYDIN

8

haydin@dem-ajans.de

“Ýðneyi kendine, çuvaldýzý baþkasýna”

21.yüzyýlýn enerji siyaseti:

Petrol politikalarý Hazar bölgesinin dünya ekonomisi ve siyasetinde ortaya çýkýþý, ister istemez yarým yüzyýldýr Avrasya üzerinde kurulmuþ olan bütün dengelerin yýkýlmasýna yol açmýþtýr. (R.A)

P

etrol ve doðal gaza yeni bir alternatif bulunana kadar, 21. yüzyýlýn ilk yarýsýnda da bu iki enerji kaynaðý mevcut stratejik önemini sürdüreceðe benzemektedir. Petrol ve doðal gaz, sömürgeci güçlerin eline geçtiði günden bu yana, dünyamýz savaþlara, isyan ve ihtilallere, acýmasýz katliam ve kýyýmlara maruz kalmaktadýr. Günümüzde de bu mücadele, petrolün ve doðal gazýn yoðun olarak bulunduðu ve rezervlerin henüz tükenmediði, Ortadoðu, Kuzey Afrika, Rusya Federasyonu, Kafkaslar ve Orta Asya’da hala devam etmektedir.

Doðal Mücadele Alaný: Avrasya Sovyetler Birliði’nin yýkýlmasýyla Yeni Dünya Düzeni’nin ilan edildiði doksanlý yýllar, dünya enerji ve petrol kaynaklarýnýn el deðiþtirmesi ve yeniden bölüþülmesi

mücadelesinin hýzlanmasýna tanýklýk etmiþtir. Bundan en fazla nasibini alan da Avrasya olmuþtur. Dünya üzerinde siyasi ve ekonomik olarak etkisi olan devletlerin büyük çoðunluðu Avrasya bölgesinde bulunmaktadir. Bu bölgeye hakim olacak herhangi bir gücün ayný zamanda çok büyük bir siyasi nüfuza sahip olmasý kaçýnýlmazdýr. Tüm bunlar, Avrasya’daki enerji kaynaklarý üzerinde son 150 yýldýr devam eden çýkar savaþlarýna neden olmaktadýr. Bu coðrafya üzerinde, özellikle Sovyetler Birliði’nin hakimiyet alanýnda kalmýþ olan topraklarda, petrol ve doðal gaza sahip ülke ve toplumlarýn hiçbirinde savaþlar, darbeler ve katliamlar eksik olmamýþtýr. Hazar bölgesi ve Orta Asya’daki enerji havzalarý, Sovyetler Birliði’nin daðýlmasýyla birlikte dünya gündemine gelmiþ ve sahip olduðu petrol ve doðal gaz potansiyeli ile bütün ilgileri üzerine çekmiþtir. Ýkinci Dünya Savaþý’nýn ardýndan enerji politikalarýný Ortadoðu’daki zengin ve ucuz rezervlere göre ayarlayan Batý Avrupa ve ABD izledikleri siyasette deðiþiklikler yapmak zorunda kalmýþlardýr.

Hazar Bölgesinin Önemi Dünya siyasetinin en önemli aktörleri bu bölgede söz sahibi olabilmek amacýyla söz konusu mücadeleye dahil olmuþlardýr.

Bölgenin en batý ucunu oluþturan Avrupa devletleri, kaybettiði gücünü tekrar kazanmaya çalýþan Rusya, “Asya’da uyanan dev” olarak adlandýrýlan Çin ve bölgeyle coðrafi bir baðlantýsý olmadýðý halde en önemli güç olan ABD, Avrasya merkezli bu çatýþmada yerlerini almýþlardýr. Bir bütün olarak ele alýndýðýnda Hazar’ýn sahip olduðu rezervler asla Ortadoðu’yla eþdeðer olamaz. Ayrýca bu bölgeden çýkarýlan petrolün maliyeti daha fazladýr. Buna raðmen ABD’nin yaklaþýmý, bu bölgeyi desteklemek ve böylece Körfez bölgesine olan baðýmlýlýðý bir ölçüde azaltmak yönündedir. Ayný þekilde enerji alanýnda Avrupa Topluluðu’nun da Kafkasya ve Orta Asya’ da benzer stratejik çýkarlarý vardýr. Özellikle doðal gaz ihtiyacýnýn büyük bölümünün Rusya’dan karþýlanýyor olmasý, Avrupa’yý yeni kaynaklarýn arayýþýna itmektedir. Bunun en büyük sebebini ise böylesine önemli bir ihtiyaç için sadece Rusya’ya baðýmlý kalma endiþesi oluþturmaktadýr. Bundan dolayý doðal gaz ihtiyacýnýn, Türkiye üzerinden geçecek bir boru hattý ile Kafkasya ve Ortadoðu’dan karþýlanmasý AB’nin bu konudaki politikalarýndan bir tanesidir. Ekonomisi kötü durumda olan Rusya, bu geniþ kaynaklarý kaybetmek istememektedir. Uzakdoðu krizinden dolayý en fazla kalkýnma hýzýna sahip Uzakdoðu ülke-

Krankenkassen nutzen marktbeherrschende Stellung in der häuslichen Krankenpflege aus - Pflegeverbände fordern Schiedsstelle

D

er Gesundheitsausschuss des Bundestages darf bei der morgigen Sitzung am Mittwoch, den 15. Mai bei seiner Beratungen zur Pflege das Thema “Schiedsstellen für die häusliche Krankenpflege” nicht unter den Tisch fallen lassen. Dies fordern die Bundesarbeitsgemeinschaft der Freien Wohlfahrtspflege, der Bundesverband privater Anbieter sozialer Dienste, der Bundesverband Ambulante Dienste und der Verband Deutscher Altenund Behindertenhilfe. Die Verbände werfen den Krankenkassen vor, ihre marktbeherrschende Stellung auszunutzen, um ambulante Pflegedienste bei Leistungs- und Vergütungsverhandlungen an die Wand zu spielen. Teilweise verlangten die Krankenkassen von den Diensten, ihre Preisforderungen für Leistungen um bis zu 20 Prozent zu senken - obwohl die Preise immer noch auf dem Niveau von 1995 liegen. Versuchten Pflegedienste, sich rechtlich dagegen zu wehren, müssten sie häufig bis zu drei Jahren warten, ehe die überlasteten Sozialgerichte entscheiden. Nachdem der Ruf der Verbände nach einer Konflikt-Schlichtungsstelle bislang

keine Konsequenzen zur Folge hatte, verleihen sie ihrer Forderung jetzt nochmals Nachdruck. “Angesichts der vielen strittigen Finanzierungsfragen im Bereich der häuslichen Krankenpflege benötigen wir dringend eine solche Stelle”, betonen sie. Ohne eine Schiedsstelle als geeignetes Konfliktlösungsinstrument wird es für die ambulanten Pflegedienste keine gesicherten Verträge und Vergütungen geben. Dies sind jedoch Voraussetzungen für eine leistungsstarke häusliche Krankenpflege, denn die Zahl der Menschen, die zu Hause ambulant versorgt werden müssen, nimmt angesichts der demografischen Entwicklung und der kürzeren Verweildauer im Krankenhaus drastisch zu. Die Leidtragenden mangelhaf-

lerinin petrol taleplerini kýsmalarý nedeniyle petrol fiyatlarý %30 dolayýnda düþmüþtür. Bunun sonucunda ise petrol ihraç eden OPEC ülkeleri ve Rusya Federasyonu’nun ihraç gelirlerinde de %30 dolayýnda bir gerileme görülmüþtür. Bundan dolayý OPEC üyesi ülkelerle, zor durumdaki Rusya Federasyonu petrol fiyatlarýný yükseltecek her türlü senaryoyu desteklemektedirler.

Hazar Stratejileri Geliþtirmek Bütün bunlardan çýkarýlan sonuç, hem kendi ihtiyaçlarýný karþýlayabilmek ve korumak, hem de diðer ülkelerin enerji yollarý üzerinde hakimiyet saðlayabilmek için bütün uluslararasý aktörlerin dikkatinin bu yöne döndüðü yönündedir. Türkiye Cumhuriyeti ise coðrafi olarak bu mücadelenin tam ortasýnda bulunmaktadýr. Mevcut durum iyi analiz edildiði ve buna uygun stratejiler gerçekleþtirildiði için, Türkiye’nin bölgede etkin bir rol almasý mümkün olmuþtur. Herþeyden önce, mevcut petrol ve doðal gazýn uluslararasý pazarlara istikrarlý biçimde nakli Türkiye açýsýndan önemli bir fýrsattýr. Türkiye geniþ Akdeniz sahil þeridi ve Kýbrýs’la olan siyasal baðlarý dolayýsýyla Ortadoðu ve Hazar havzalarýndan temin edilen petrol ve doðal gazýn dýþ pazarlara ulaþým ve daðýtým yollarýný kontrolü altýna alma imkanýna sahiptir. Ayný zamanda Türkiye bütün bu bölgelerle tarihi ve kültürel baðlarla sýký sýkýya baðlýdýr. Geçmiþinden sahip olduðu yöneticilik mirasý, Türkiye’yi bölgede bir kere daha lider olmaya zorlamaktadýr. Türkiye jeo-stratejik ve jeo-ekonomik olarak bu bölgede kilit bir noktada yer almaktadýr. Ayný zamanda geliþtireceði stratejilerle tüm Ortadoðu, Kafkasya ve Orta Asya’yý kapsayan bu alanda kalýcý barýþý temin edebilecek ve bunun sonucunda da böyle bir birliktelikten oluþacak ekonomik gücü idare edebilecek tarihi birikime sahiptir.

ter Regelungen dürfen nicht die Patienten sein. “Ebenso wie anderen Berufsgruppen, zum Beispiel Ärzten und Apothekern, muss auch den Pflegediensten eine Schiedsstelle gewährt werden, die in Konfliktfällen eine außergerichtliche Einigung anstrebt”, fordern die Verbände. Deshalb sind noch in dieser Legislaturperiode im Rahmen des Fünften Sozialgesetzbuches die gesetzlichen Grundlagen für die Einrichtung einer Schiedsstelle zu schaffen. Konkret schlagen die Verbände eine Änderung des SGB V vor, mit welcher festgeschrieben wird, dass die Landesverbände der Krankenkassen und der Leistungserbringer im jeweiligen Bundesland gemeinsam eine Schiedsstelle zur häuslichen Krankenpflege bilden. Diese Schiedsstellen können in strittigen Vertragsfällen für beide Seiten akzeptable Lösungen erzielen.

Archimedes

A

rchimedes ist ungefähr 268 vor Christus in Syrakus (Sizilien) geboren. Das war zu der Zeit, als Syrakus noch ein unabhängiger griechischer Stadt-Zustand mit einer Geschichte von 500 Jahren war. Archimedes ist 211 oder 212 vor Christus gestorben. Er starb in Syrakus. Er wurde von einem römischen Soldaten getötet. Doch der Soldat, der ihn ermordete wusste nicht wer Archimedes war! Zu seiner Ausbildung gibt es nicht viel zu berichten. Wahrscheinlich hatte er in Alexandria (Ägypten) studiert. Er war vermutlich einer der Nachfolgern von Euklid. Sein Vater wurde Phidias genannt und war ein Astronom. Er hing vermutlich mit dem König von Syrakus, Hieron II zusammen. Es ist nicht bekannt, ob Archimedes noch andere Geschwister hatte. Archimedes war ein Mathematiker, Ingenieur und ein technischer Berater . Er war bei den Königen tätig. Er erfand Kriegsmaschinen, und die Wasserschraube die zur Bewässerung von Feldern dient. Es wird mit ihr Wasser Hochgepumpt. Die Wasserschraube wird in vielen Orientalischen Ländern immer noch verwendet. Im gebiet der Physik erfand er den Auftrieb und die Hebelgesetze. Er fand außerdem heraus das Pi 3 10/71 und 3 1/7 liegt. Weiterhin zeigte er, dass das Volumen einer Kugel gleich 2/3 des Volumens eines Zylinders ist, in den die Kugel einbeschrieben ist. Auf diese Entdeckung war er so stolz, dass er sich erbat, eine entsprechende Zeichnung auf seinem Grabstein abzubilden. Er gehört hiermit zweifellos zu den drei größten Mathematikern aller Zeiten zu den auch Isaac Newton ( Engländer geb. 1643-1727) und Gauss Carl Friedrich (Deutscher 1777-1855) gehörten. Melike Köylüce

T

arih tekerrür mü ediyor, geçen yüzyýlýn baþýndan dünyanýn yaþadýklarý bunalýmlar çýkar ve üstünlük anlayýþý dünyamýzý birinci dünya savaþýna sürükleyerek var olan sorunlarýný savaþla açmaya çalýþýldý ve birinci bunalým aþamasýnda insanlýk aðýr bedeller ödemesine raðmen arzuladýðý noktaya gelmekten ziyade ciddi bir kamplaþma oldu. Dünyamýz sistemlere, bloklara ayrýldý, bu bloklaþmaya karþý kasýtlý ve amaçlý geliþtirmek istenen ýrkçýlýk kurtarýcý bir anlayýþla harekete geçti. sonuç ikinci dünya savaþý, milyonlarca insanýn hayatýna mal olduðu gibi, sosyal,psikolojik ve ekonomik yýkýmlara da yol açtý. Yeni yüzyýlda da dünyayý yönetenler, yeni umutlar daðýtarak insanlara bir çok vaatlerde bulundular ve bir çok yeni kavram çerçevesinde gericiliðe yatýrým yapýldý, milliyetçilikle sistem beslendirilmeye çalýþýldý ve bugün eðer tehlikeli bir noktaya gelinmiþse bunda sistemin baþýný çekenlerin payý büyüktür. Global dünya denilerek kültürlerin iç içe geçmesi ve genel insani deðerlerin öne çýkmasýndan en çok bahsedilmesine raðmen, yeni yüzyýla böylesine anlamlar yükleyerek söylemlerinin eksenine, insan hak ve hürriyetlerini oturttuklarýnýn anlayýþý ile ýrkçýlýk ve ýrkçý düþünce çýð gibi büyümeye baþladý. Sistem eþitsizliði,adaletsizliði ortadan kaldýrmasý için kendini örgütlenmeyi amaçlarken, temel felsefesi olan kardan vazgeçmedi. Mantýk bu olunca, insani deðerler, kiþilik haklarý doðal olarak ikinci plana düþtü. Dünyamýz yaþlandýkça daha fazla ýrkçýlýk,daha fazla kire batýyor ve gericileþiyor. Avrupa’ya bakýn bir çok demokratik ve hümanist deðerler yaratmasýna raðmen, Faþizmde ýrkçýlýktan çok çektiði halde geçmiþini unutarak ýrkçýlýktan medet ummaya baþlamaktadýr. Avrupa halklarý Hitler’i, Franko’yu, Mussolini’yi unutmamalýdýr, bu ýrkçý liderler dünyayý egoist,çýlgýn ve sorumsuz politikalarla yok etmeye sürüklediler. Buna karþý çýkmak, geliþmekte olan ýrkçý mantýk ve politikalardan endiþelenmek tarihi bilen herkesin görevidir, ancak baþkasýnýn milliyetçisini, ýrkçýsýný gördüðü kadar da kendi ýrkçýsýný da görmesi gerekir diye düþünüyorum. Adil olmak, mantýklý olmak ve insanlýðýmýzýn yaþadýðý acýlara karþý bir insan olarak durmak kendi faþistini de görüp karþý çýkmalýdýr. Dolayýsýyla çuvaldýzý baþkasýna batýrýrken, iðneyi de kendimize batýrmayý da unutmamalýyýz. Dýþarýdaki milliyetçiliði nasýl da orkestra sesiyle kýnýyoruz, ama bizim ülkemizde bu politika yönetimdedir, Býrakalým Avrupa’yý biz kendimize bakalým. Avrupa halký iyiyi, kötüyü bizden çok daha erken görecektir, kendileri için iyi olaný sonunda seçebilme kabiliyeti ve yaþam kültürü çok daha ileridir. Hele, hele Fransa halký için hiç endiþelenmemek gerekir Fransa halkýnýn Fransa devrimi, Paris komünü gibi deðerleri vardýr. Aslýnda geliþen ýrkçý dalgasýndan herkesten çok Türkiyeliler zarar görecektir ve bundan dolayý Avrupa’da yaþayan emekçi insanlarýmýzda daha duyarlý davranmak zorundadýrlar. Buradaki ýrkçýlýðýn mantýðý ne ise ülkemizdeki ýrkçýlýkta odur ve hatta daha da fiili olarak suça bulaþmýþ bir yapýsý vardýr. “Ya sev yada terk et” sokak ortasýndaki linç giriþimleri, farklý kültürlere karþý aþaðýlayýcý ve küçümseyici yaklaþýmlar inkar ve asimilasyoncu mantýk bizim ülkemizdeki milliyetçiliðin temel anlayýþýdýr. Avrupa’daki ýrkçýlýk dalgasýnýn mantýðý da dýþarlamayý amaçlamaktadýr. Bunlar ikiz kardeþ gibidirler, ikisi de evrensel,özgürlükçü, genel insani deðerlere karþýdýrlar. Biz dünyayýz, dünya ne efendilere, ne de intihar politikalarýna boyun eðmeyecektir. Egoist çýlgýn sorumsuz azýnlýðýn bizi yok etmesine izin vermeyecektir, gezegenimizi mahvedenler havayý,doðayý kirletenler insanlýðýn geleceðinin ve soyunun kurutulmasýna karþý çok az kaygý duymaktadýrlar. Umutsuz yaþanýlmaz fakat gördüðümüz resim hiç te umut verici deðildir.

Dr. HALÝS ÖZKAN Yazarýmýz tatilde olduðundan, yazýsýný bize ulaþtýramamýþtýr.

hozkan@dem-ajans.com


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

Nem kaldý Mahzuni ? Beyler parsel parsel etmiþ dünyayý Bir dikili taþtan gayri nem kaldý Dost köyünden ayaðýmý kestiler Bir akýlsýz baþtan gayri nem kaldý

W

erden die Balladen des großen alevitischen Künstlers Mahzuni Serif je an ihrer gesellschaftspolitischen Aktualität und Aussage einbüßen? Wohl kaum. Mahzuni hat in seinen mehr als 1000 Liedern den Humanismus im Allgemeinen und die alevitische Philosophie im Speziellen als Maßstab seines künstlerischen Weges genommen. Mit Sehnsucht haben wir immer auf seine neuen Werke gewartet und Millionen von uns sind damit groß geworden. Viele andere Künstler haben seine Lieder weiter gesungen und sind damit berühmt geworden. Mazuni Serif, der 1939 im kleinen Dorf Percenek geborene “kleine” große Asik (Volksmusiker, die Texte ihrer Balladen selbst dichten und auch die Melodie dazu selbst komponieren), der in seinen Liedern die Ungerechtigkeit und Willkür, Unterdrückung und Ausbeutung, Ausgrenzung und Stigmatisierung sowie religiöse Dogmen anprangerte, Gerechtigkeit und Recht, Wohlstand und Menschenrechte für alle, Respekt gegenüber Andersdenkende und Andersglaubende forderte, ist nicht mehr unter uns. Mit 62 Jahren starb er am 17. Mai in Köln an Herzinfarkt. Er war Absolvent der Militärakademie und hätte als Offizier der türkischen Armee eine der sichersten Karriere in der Türkei machen und ein gutes Leben führen können. Stattdessen nahm er seine “Saz”, ein Seiteninstrument, in die Hand und machte sich auf den beschwerlichen und, - wie er später immer wieder erleben musste -, lebensgefährlichen Weg, auf seine Art und Weise Aufklärung unter dem Volk zu betreiben. Den staatlichen Institutionen in der Türkei war er wegen seiner provozierenden und zum demokratischen und kritischen Ungehorsam auffordernden Liedern ein Dorn im Auge, und das war Grund genug für zahlreiche Inhaftierungen und gerichtliche Verfahren gegen ihn. Für einige linke Dogmatiker war er “zu weich” und für einige Hartgesottene sogar “Sozialfaschist”, weil er sich deren meist wirklichkeitsfremden Theorien nicht anschloss. Seine Kreativität gepaart mit seinem tiefen Humanismus und seiner alevitischen Überzeugung gaben ihm die nötige Kraft und Motivation, seine unbeugsame Haltung gegen all diese Angriffe zu wahren und uns wunderbare tiefsinnige von Liebe und

Kinderrechte uneingeschränkt anerkennen

Menschlichkeit geprägte Lieder zu hinterlassen. Mit diesen Liedern ist er mit Sicherheit der größte Dichter und Sänger in Anatolien nach Pir Sultan Abdal, der im 15. Jahrhundert von damaligen Herrschern mit der Todesstrafe bestraft und aufgehängt wurde. Mahzuni wurde von vielen zurecht als “der Pir Sultan” unserer Zeit bezeichnet. Er hat selbst von Pir Sultan gesungen und hat ihn in seine Kompositionen miteinbezogen, wie er in einem seiner bekanntesten Lieder zweifelnd fragt, ob er wie Pir Sultan den Weg zum Galgen wagen soll oder nicht (Pir Sultanlar gibi dar agacini, bilmem boylasam mi boylamasam mi?). Mahzuni ist der Galgen, Gott sei dank, erspart geblieben, nicht jedoch Verfolgung, Folter, Ausgrenzung und Ignoranz sowie Zensur staatlicher Stellen. Oft wurde die Herausgabe seiner Platten noch vor der Erscheinung durch staatliche Stellen blockiert. Bis vor wenigen Jahren waren die Türen der Rundfunk- und Fernsehanstalten der Türkei für Mahzuni geschlossen. Diesem bedeutenden Künstler wurden auch Preise und staatlichangeordnete Auszeichnungen nicht zuteil. Auf die Frage, wie Mahzuni dies bewerte, sagte er, dass er dies als eine große Ehre empfinde, von solchen Ehrungen und Auszeichnungen verschont geblieben zu sein. Traurig ist auch, dass die von der Kommerz geprägte und von der westlichen Kultur dominierte Musikwelt nicht in der Lage ist, Künstlern wie Mahzuni Raum zu bieten, so dass seine künstlerische Werbung für Frieden, Humanismus, Toleranz und Akzeptanz leider nicht noch weitere Teile der Welt hat erreichen können, was wünschenswert wäre. Mahzuni hinterlässt insbesondere den nachkommenden Generationen alevitischer Künstler ein Vermächtnis, das verpflichtet und zugleich eine große Herausforderung darstellt. Die durch seinen Tod entstandene große Lücke kann nicht durch ein bloßes Kopieren geschlossen werden, sondern erfordert Kreativität und Standhaftigkeit sowie Nähe zum Volk bei gleichzeitig avantgardistischer Vision. Dies zusammen zu bringen stellt einen schweren Balanceakt dar und erfordert eine große künstlerische Gabe, gesellschaftskritische Weitsicht, Zivilcourage und unbeugsame Haltung gegenüber den Mächtigen an der Seite der Schwächeren sowie unbeirrbare humanistische Grundeinstellung und Internationalität. In seinem Nachruf hat der beste Interpret der “Saz”, Arif Sag, zurecht folgendes gesagt: In wenigen Jahren wird keine Notiz von denen zu finden sein, die Mahzuni unrecht getan haben, Mahzuni selbst wird jedoch mit seinen Liedern noch in 500 Jahren im Gedächtnis der Menschen leben. Er wusste, dass dieser größte und wertvollste Preis ihm sicher ist. Mit Respekt und in tiefem Trauer verneigen wir uns vor dem großen Menschen und Künstler Mahzuni Serif.

Bundesländer gescheitert. Die Beauftragte fordert anlässlich des Weltkindergipfels die Bundesländer

A

nlässlich des Weltkindergipfels der Vereinten Nationen in New York erklärt die Beauftragte der Bundesregierung für Ausländerfragen, Marieluise Beck: Die UN-Kinderrechtskonvention ist ein bedeutender Meilenstein zum Schutz und Ausbau von Kinderrechten weltweit. Um so bedauerlicher ist es, dass die Bundesrepublik zu dieser Magna Charta der Kinderrechte bei ihrer Ratifizierung 1992 eine einschränkende Erklärung abgegeben hat. Die Rücknahme dieser Erklärung wäre daher ein deutliches kinderpolitisches Signal, dass dem Kindeswohl auch im Ausländer- und Flüchtlingsrecht selbstverständlich das entscheidende Gewicht zukommt. Bisher ist die Rücknahme dieses ausländerrechtlichen Vorbehaltes an der Haltung der

DEUTSCH

9

Europas Paradoxie: Europäische Einigung und Nationale Abschottung

E

uropa durchlebt zur Zeit ein politisches Erdbeben der mittleren Richterskala: Das politische Establishment ist wegen der Wahlerfolge der Rechtspopulisten in zahlreichen europäischen Ländern irritiert, um nicht zu sagen, schockiert. Die gemeinsame Erklärung des britischen Premiers Tony Blair und des deutschen Kanzlers Gerhard Schröder, in der beide auf die von Rechts drohende Gefahr aufmerksam machen, zeugt gleichzeitig von Hilflosigkeit. Man muss sich `mal vorstellen, dass noch vor einigen Monaten alles im Lot zu sein schien: Europas Einigung war vollbracht, eine gemeinsame Währung wurde Anfang des Jahres eingeführt, und ein neu installiertes Konvent sollte eine europäische Verfassung auf Grundlage der Gewaltenteilung erarbeiten. Der Prozess schien unumkehrbar und unaufhaltsam. Kein Mensch konnte sich auch nur im Geringsten vorstellen, dass die heutige Situation in einer solch kurzen Zeit eintreten würde. Die sogenannte politische Mitte, hauptsächlich besetzt durch Sozialdemokraten und Christdemokraten, traf diese Entwicklung völlig unvorbereitet. Daher rührt die derzeitige Fassungslosigkeit und die Konzeptlosigkeit unter der politischen Elite Europas. Ob Bossi in Italien, Le Pen in Frankreich, Haider in Österreich und Rasmussen in Dänemark oder der ermordete Fortuyn in Holland; alle haben eins gemeinsam: Sie gewinnen zur Zeit an Stimmen durch Parolen, die an nationale Werte appellieren, den Nationalstaat in den Vordergrund stellen, die europäische Einigung jedoch ablehnen und Institutionen der EU diskreditieren, die Gefühle der Menschen über “Heimat” und “Geborgenheit” ansprechen bei gleichzeitiger Angstmacherei vor der angeblich drohenden Überfremdung und dem Verlust der nationalen “Leitkultur”. Hinzu kommen die “Gefahren” für die innere Sicherheit und die Folgen der Globalisierung, die von den Rechtspopulisten demagogisch geschickt ausgeschlachtet werden. Das erschreckende der derzeitigen Entwicklung ist, dass diese demagogischen Parolen auf fruchtbarem Boden fallen trotz der sehr guten wirtschaftlichen Lage z.B. in Frankreich und in Holland. Auch wenn die Demokratien in Europa nicht akut gefährdet sind, so darf das Gefahrenpotential aus dem rechtspopulistischen und rassistischen Spektrum nicht unterschätzt und

verharmlost werden. Die demokratischen Kräfte haben sich vor allem in Frankreich durch Massendemonstrationen vehement dagegen gewährt und das ist gut so. Allerdings ist deutlich erkennbar, dass sie keine für die Wähler schlüssigen Antworten auf die wesentlichen Herausforderungen unserer Zeit zu bieten haben, und das macht die Gefahr größer. Was ist also zu tun? Zunächst ist festzustellen, dass auf die wesentlichen Herausforderungen unserer Zeit nicht mit alten Schablonen und klassischem Links-Rechtsschema geantwortet werden kann. Im Zuge der Globalisierung ist die Kluft zwischen den wenigen reichen und den vielen armen Ländern größer geworden. Mittels moderner Kommunikation wird diese Kluft in allen Teilen der Welt täglich bewusst und erhöht den Migrationsdruck aus den armen in die reichen Länder. Unter der Bevölkerung der reichen Länder entstehen Ängste und Phobien, die dann Nährboden für Rechtspopulisten und Rassisten darstellen. Andererseits erzeugt die Globalisierung auch Ängste hinsichtlich der Geborgenheit und der kulturellen Werte. Die Folgen der Globalisierung kann man nicht mit Maßnahmen in einzelnen Ländern und im Rahmen eines Nationalstaates in Griff bekommen, sondern es bedarf dringend neuen demokratischen und gerechteren Weltinstitutionen, die für eine bessere Verteilung sorgen, somit den Migrationsdruck reduzieren und die Migration an sich regulierbarer machen. Ein weiterer wichtiger Aspekt, der nach dem 11. September immer mehr in den Mittelpunkt gerückt ist, ist der Konflikt zwischen den Kulturen. Dieser Konflikt findet für viele europäische Länder nicht außerhalb ihrer Grenzen statt, sondern sie sind vielmehr, bedingt durch ihren hohen Migrantenanteil, Schauplatz solcher Auseinan-

Wer verfrühstückt wen?

D

er Hamburger Innensenator Roland B. Schill hat auf dem Bundesparteitag seiner Partei der Rechtsstaatlichen Offensive in Hamburg gesagt: “Die Ausländer verfrühstücken unseren Wohlstand.” Diese Aussage hat sowohl in der Lokalpresse als auch bundesweit Empörung und Betroffenheit ausgelöst. Der frühere GAL-Abgeordnete Mahmut Erdem sah sich sogar gezwungen, gegen den Innensenator Strafanzeige zu erstatten. Dass der Innensenator sich dem Rechtspopulismus bedient, wissen wir zu gut aus seinem Wahlkampf um die Hamburger Bürgerschaft im letzten Jahr. Teile solcher Verhaltensweisen hätte man als Wahlgetöse ad acta legen können, wenn er in seiner neuen Eigenschaft als

Innensenator der von seinem Amt erwarteten Integrität und Gesamtverantwortung gerecht werden würde. Seine oben genannten Äußerungen auf dem erfolglosen Parteitag zeugen jedoch von einer tiefsitzenden Abneigung gegenüber Fremden. Dabei geht es nicht darum, dass die Benennung der Probleme tabuisiert werden soll, sondern darum, wie diese Probleme von den Verantwortlichen dem Volk dargestellt werden. Die von Schill gewählte Form und Sprache entspricht keinesfalls einer sachlichen Darstellung, sondern führt zur Stigmatisierung und steigert die Fremdenfeindlichkeit. Dieser an sich nicht zu übertreffende Vorfall wurde dennoch überboten durch den Vorsitzenden

dersetzungen. Dies führt zu einer Zunahme der Ängste und Phobien um die innere Sicherheit. Die Antwort der Rechten hierauf ist die nationale Abschottung, am liebsten sogar soweit, dass die Europäische Einigung rückgängig gemacht wird. Diesem Irrsinn kann man nur so entgegenwirken, indem man die Europäische Einigung weiter vorantreibt und durch Einrichtung demokratischer und mit Kompetenzen ausgestatteter Institutionen, zu erwähnen wären hier insbesondere das Europaparlament und ein Europäisches Grundgesetz, eine internationale Europäische Identifikation schafft. Innerhalb dieser verschiedene Kulturen überspannenden Identifikation wird es leichter sein, Menschen mit anderem kulturellem Hintergrund zu tolerieren und zu akzeptieren. An die Adresse der verschiedenen Migrantenvereine und Organisationen ist der deutliche Appell zu richten, für Europäische Einigung zu werben und nicht in Resignation oder Gleichgültigkeit zu verfallen. Aus einem sehr engen ideologischen Blickwinkel heraus die Europäische Einigung als kapitalistisches Werk abzutun, hilft nur den Nationalisten und Rechtspopulisten. Andererseits müssen auch die demokratischen Kräfte die Sorgen der einfachen Bevölkerung nicht nur in materieller sondern auch in kultureller Hinsicht ernst nehmen. Insbesondere müssen Konzepte innerhalb der Europäischen Einigung entwickelt werden, die die regionale Vielfalt in Europa viel stärker berücksichtigen als bisher und somit das fehlende Gefühl der Geborgenheit auf einer rationalen Ebene zurückgeben. Zu berücksichtigen ist, dass die Führer des Rechtspopulismus in Europa sich einerseits der altbekannten Fremdenfeindlichkeit bedienen, sich aber andererseits ein politisches Vokabular angeeignet haben, welches sie von ihren neofaschistischen Vorgängern unterscheidet und somit salonfähig und wählbar macht. Die sich abzeichnende Entwicklung zielt eindeutig auf nationale Abschottung sowohl innerhalb als auch außerhalb Europas. Würde dies eintreffen, so würde Europa in Nationalstaatentümmelei zurückfallen. Dies hätte katastrophale Folgen nicht nur für Europa, sondern für die ganze Welt. Noch haben wir die Zeit und Möglichkeit, dieses Horrorszenario zu verhindern.

der Hamburger CDU, Dirk Fischer, indem dieser in einem Interview des Hamburger Abendblattes vom 21.05.2002 die Äußerungen von Herrn Schill folgendermaßen kommentierte: “Damit hat er sehr plastisch ausgedrückt, dass wir in den vergangenen Jahrzehnten überwiegend keine Zuwanderung in unseren Arbeitsmarkt, sondern in unsere Sozialsysteme gehabt haben.” Dabei ist Fischer noch so großzügig, dass er “nicht alle miteinander in einen Topf geworfen wissen” will. Dabei ist die Frage, wer hier wen verfrühstückt, von immenser Bedeutung. Tatsache ist, dass die Migranten seit vierzig Jahren den Wohlstand dieses Landes durch harte Arbeit mitentwickelt und gesichert haben. Dies haben sie unter solchen Lebensbedingungen getan,

die es erlauben zu sagen, sie haben ihr Leben für den Wohlstand dieses Landes verfrühstücken lassen. Man hat sich nicht einmal die Mühe gemacht, diesen Menschen durch das Erlernen der deutschen Sprache die Teilnahme am gesellschaftlichen Leben zu ermöglichen. Hinzukommt, dass alle statistischen Daten der Behauptung, dass Ausländer aus dem Sozialsystem mehr herausnehmen als sie einzahlen würden, widersprechen. Vielmehr liegt die Wahrheit darin, dass sie das Überleben des Renten-, Kranken-, und Sozialversicherungssystems sichern. Vor diesem Hintergrund erscheinen sowohl die Äußerungen von Herrn Schill als auch die nachgelieferten Rechtfertigungen von Herrn Fischer als eine große Frechheit. Sie nähren lediglich rassistisches Gedankengut.

Statistik

Rund 7,3 Millionen mit ausländischem Pass Ausländische Betriebe ie Zuwanderungspolitik schlägt hohe Wellen. brauchen mehr Unterstützung Wie die Grafik zeigt

K

auf, das Ziel der Bundesregierung, völkerrechtliche Verträge ohne jegliche Einschränkungen anzuwenden, nicht mehr länger zu blockieren. Das Wohl des Kindes und die uneingeschränkte Einhaltung internationaler menschenrechtlicher Verpflichtungen sollten nicht an den inhaltlich obsoleten Bedenken einiger Leander scheitern.

redaktion@dem-ajans.de sayfa

ontakte zu deutschen Institutionen haben viele der ausländischen Unternehmer in Bonn - zu Banken, zur IHK oder zum Finanzamt. Aber diese Verbindungen belaufen sich oft auf Formalitäten, wie Steuern, Kreditraten oder Mitgliedsbeiträge. Für Beratungen oder zur Unterstützung nehmen die Unternehmer ausländischer Herkunft deutsche Institutionen nur selten in Anspruch. So klagt fast jeder dritte befragte Unternehmer über finanzielle Probleme, doch Fördermittel nahmen nur 18 Prozent in Anspruch. Der Grund dafür ist ein Informationsdefizit der ausländischen Unternehmer. Existenzgründung, Existenzsicherung / Förderprogramme und Unternehmensführung sollen

gezielt für Unternehmer ausländischer Herkunft angeboten werden. Unternehmensstammtische und Informationsveranstaltung sollen die neuen Angebote publik machen. Auch vorhandene Sprachprobleme können durch spezielle Kurse abgebaut werden. Und weil 94 Prozent der befragten Unternehmen nicht ausbilden.

D

hat sich Deutschland zu einem Einwanderungsland entwickelt, bei einem Blick auf die Zahlen, werden jedoch Scharfmacher, die mit Parolen wie “Das Boot ist voll” bewusst verunsichern wollen, entlarvt. 1997 und 98 war der Wanderungssaldo sogar negativ. Wie das Statistische Bundesamt mitteilte, lebten in Deutschland am 31. Dezember 2000 knapp 7,3 Millionen Einwohnerrinnen mit ausländischer Staatsangehörigkeit; das waren 8,9 Prozent der Gesamtbevölkerung Deutschlands. 5,86 Millionen oder 80,3 Prozent der ausländischen Bevölkerung in Deutschland besaßen die Staatsangehörigkeit eines europäischen Staates. 11,5 Prozent stammten aus Asien, gefolgt von Afrika (4,1 Prozent) und Amerika (2,9 Prozent) sowie Australien und Ozeanien (0,1 Prozent oder 10.400 Personen). Unter den ausländischen Bürgerinnen europäischer Herkunft stellten die Türken mit knapp 2 Millionen Personen die zahlenmäßig größte

ausländische Bevölkerungsgruppe in Deutschland (27,4 Prozent) noch vor den Einwohnern aus den anderen EU-Ländern (1,87 Millionen oder 25,7 Prozent). Im Jahr 1999 sind 116.000 Deutsche aus Deutschland fortgezogen und haben sich im Ausland niedergelassen, darunter 40.000 oder 34,4 Prozent in anderen EU-Ländern.


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

DEM ÖZEL

redaktion@dem-ajans.de sayfa

10

AÞIK MAHSUNÝ ÞERÝF ARAMIZDAN AYRILDI Figen Genç-Ankara/ Hacý Bektaþ

A

þýk Mahzuni Þerif’in dünyadaki son yolculuðuna , Türkiye ve dünyadan katýlan yüzbinler, ailesi, türküler, þiirler, alkýþlar, semahlar eþlik etti. 19 Mayýs’ta Ankara Kültür Bakanlýðý önünde baþlayan yürüyüþün ardýndan, yüzlerce araba konvoy oluþturarak Hacý Bektaþ’a devam etti. Yirminci yüzyýlýn Pirsultan’ý olaraktan kabul edilen büyük ozan Mahzuni Þerif için tüm ozanlar adýna saygý duruþu yapýldý. Hacý Bektaþ Belediyesi önündeki törende Aþýk Mahzuni Þerif’in kendi sesiyle türküleri dinlendi, þiirler, konuþmalar gerçekleþti. Çilehane de Arafat daðýnda, Hacý Bektaþ, Yunus ve Ozanlar anýtýnýn bulunduðu yerde sevenleri tarafýndan topraða verildi. Mahzuni Þerif Hacýbektaþ’ta törene katýlan sanatçý ve ozanlarýn Aþýk Mahzuni Þerif’le ilgili duygu ve düþüncelerini sizlerle paylaþýyorum.

ezilmiþin yanýnda olan iyi bir emek savunucusuydu. Kendisinin de ifade ettiði gibi, türküleri sadece gül-bülbül hikayeleri ile geçiþtirmedi. Kimi zaman varoþlarýn öfkesini, bir ananýn aðýdýný, kimi zaman da umudun, aþkýn, dostluðun sesini dillendirdi. Bir sanatçý ve yayýncý olarak þöyle düþünüyorum, bizlere 1500 tane eser býraktý, her biri onun çoçuklarýydý, bize düþende onun çoçuklarýný öksüz býrakmamak, onu anlayarak, doðru sahiplenerek yarýnlara taþýmaktýr. Aþýk Mahzuni Þerif’in ýþýðý sönmeyecek.

Þengül Koparer

A

þýk Mahzuni Þerif, sanatýný kiþiliði ve yorumuyla, dünyaya aydýn bakýþýyla bütünleþtirmiþ nadir insanlarýmýzdan biriydi. Pir Sultan Abdal’ý nasýl düþüncelerimizde, yüreðimizde yaþatýyorsak Aþýk Mahzuni Þerif’i de öyle yüreklerimizde yaþatacaðýz. Yüreklerimiz büyük bir aþýðýný kaybetti. Hepimizin baþý saðolsun.

Emrah Mahzuni

M

ahzuni deyince evet biz oðluyuz ama; Hacýbektaþ’a geldiniz, oradaki o yoðunluðu birikimi gördünüz. Türkiye’nin kalbi orda atýyordu. Bizim babalýðýmýzdan çýkýp, Türkiye’ye dünyaya mal olmuþ bir insan. Kývanç duyduk; gurur duyduk;kaybetmenin acýsýný yaþadýk ama, o insan selini görünce de çok sevindik. Biz babamýn nerde olduðunu biliyorduk ama çok þaþýrdýk . Mahzuni herþeydi. Mahzuni barýþtý, sevgiydi, kavgaydý, baþkaldýrýydý. Uyandýrandý.

Ruhi Karadað

B

u kitleyi bu hale getirebilecek en son insan da gitti. Umarým bu kitle devamlýlýðýný korur. Önümüzdeki süreçte toplumun buna ihtiyacý var. Mahzuni biraraya getirdi.

Berrin Sulari

D

edem Aþýk Sulari, Mahzuni Þerif’in ustasýydý. Dede dostum. Dedemden sonra Pir Sultan, Davud Sulari ve Mahzuni Þerif’tir benim için. Sonsuza dek yaþatacaðýz.

Beyhan Aksoy

B

ana göre Aþýk Mahzuni Þerif, ozanlýk geleðeninin en son temsilcilerindendi. Her zaman toplumsal gerçekliði ele alan,

Dertli Divani

Y

unus Derya ölür ise ten ölür canlar ölesi deðil. Canlar ölmez bizim inancýmýza göre. Mahzuni Þerif de can olduðu için ölmedi o sonsuzluða intikal etti, sadece aramýzdan ayrýldý. Mahzuni Þerif halkýn tercümaný, ozanýydý eserleriyle yaþayacaktýr. Evlat baba iliþkimiz vardý. Halk onu Pir Sultaný olarak gördü. Bugün de bu ýspatlandý. Çok yönlü bir insandý

Ozan Sinemi (Ozanlar Vakfý Baþkaný) alkýn vefalý olduðunu Hacýbektaþ’da yüzbini aþkýn insaný görünce birkez daha anladým. Mahzuni Þerif Cumhuriyet tarihinin en büyük ozanýydý. 1960’lý yýllarda bu halkýn karþýsýna çýktý hiç eðilmeden ozanlýk geleneðini en baþta sürdürdü. Bir örnek aldýk. Törende 500 civarýnda ozan vardý.

H

Hasan Yükselir

M

ahzuni’nin bu kadar üretip de bunun rahatýný yiyemiyen bir adam olarak görüyorum. Yüzlerce türküsü halkýn diline düþtü. Çok trajik bir durum. Ölümüne ayrýca üzülüyorum. Mahzuni Þerif Anadolu ozan geleneðinin en önemli

ÇEKER GÝDERÝM Ben de bir peygamber olmuþ olsaydým Birlik tohumunu eker giderdim Önce yasaklardým kula kulluðu Ýnsan Hak’týr deyip çeker giderdim Bakmazdým zalimin gözü yaþýna Sabýra baðlamazdým boþu boþuna Ýtikat etmezdim mezar taþýna Taþ yerine çiçek eker giderdim Ýnsan olduðu yön kýbledir bana Ben böyle inandým çünkü insana Çok sebeptir diye kavgaya kana Bütün hududlarý söker giderdim Cehalet insana pusudur pusu Kolay bilinmiyor iþin doðrusu Hocam çekmeseydi ahret korkusu Dünyaya bal gelir þeker giderdim Mahzuni hüner yok þah’ýn tacýnda Aþk yanamaz cehennemin sacýnda Son isim isterse dar aðacýnda Ýnsan der boynumu büker giderdim.

temsilcilerinden biriydi. Kitaplarý da vardýr. Mahzuni sanki sondu. Tekti.

Mustafa Özcivan (Hacýbektaþ Belediye Baþkaný) ost Mahzuni ile biz bunu yýllar önce konuþmuþtuk. ”Ben öldüðüm zaman beni Hacýbektaþ’a gömeceksiniz” demiþti. Genç öldü. Alevi-Bektaþi toplumunun en kutsal mekaný Çilehane de Arafat daðýnda, Hacýbektaþ, Yunus ve Ozanlar Anýtýnýn bulunduðu dördüncü nokta olarak büyük ozan Mahzuni’yi defnettik. Dostlarýn söylediði gibi defnetmedik, tohum gibi topraða ektik. Katýlým organize bir hareketle olmamýþtýr. Bu kadar insan beklemiyorduk. En az elli bin insan vardý. Büyük bir sevgi seli var yurt içi ve yurt dýþýndan Ozana yakýþýr bir anýt yapýlacak ama türbeleþtirmeden; sömürü sistemine dönüþmeden. Mahzuni bir baþýma taþ dikin, üzerime baston ekin derdi. Kýrk yýldýr çizgisini deðiþtirmedi.

D

Sadýk Gürbüz

B

u bir aðýt töreni olmaktan çýktý. Bu bir kültür temsilcisinin topraða ekilmesi þölenine dönüþtü. Mahzuni’ye yakýþýr bir þölenle uðurlanýyor. Heyecanýmýz doðru, üzüntümüz yanýnda. Çok erken yaþta gönderdiðimiz büyük bir deðer. Çok uygun bir yerde ekiliyor topraða.

Ýlyas Salman

S

evgili dostum üzülmek , üzüldüm demek yetmiyor. Elimizde bir deðer vardý, saðlýklý kullanamadýk ve onu harcadýk. Bizim namusumuza Mahzuni’yi en az seksenbeþ yaþýna kadar yaþatmak yakýþýrdý. Nazým Hikmet ne diyor “Elveda dünya merhaba kainat”

Ozan Turabi

B

ir çýnar düþtü fakat kökü toprakta nasýl ki Pir Sultanlar, Yunuslar, Veyseller iz býraktýysa Mahzuni de don deðiþtirdi, ölmedi. Ölümsüzleþti. Tekrar sahip çýktýk. Biz eðer sistemin kölesi olsaydýk, Mahzuni sussaydý, bugün saraylarý, gümüþ merdivenli evleri olurdu. Cezalardan , hastalýklardan kurtulamadý. Stresten hastalandý.

Rýza Aydoðmuþ

T

arifsiz acý içindeyim. Günümüzün Pir Sultanýydý.

Yokluða yoksulluða karþý direniþin sembolüydü. Yüreði insan sevgisiyle doluydu.

Yasemin Göksu

Ç

ok büyük bir ozan. Ozanlýk geleðenin son halkasý. Siyasi yönetimlerin ancak bugün hatýrlamasýný ve resmi tören yapmasýný kýnýyorum. Mahzuni Þerif’in sýrtýndan pek çok para kazanmýþ bugün burda göremediðim müzik þirketleri, sanatçýlarý kýnýyorum. Iþýklar içinde yatsýn

Mazlum Çimen

H

alk müziði geleneðindeki son beyinlerden biriydi, bunu herkes biliyor. Mahzuni Þerif’in medyadaki yeri çok düþündürücü noktada. Medyanýn deðer (yapýsýný)devletin sahiplenmesini çok garipsiyorum. Saðlýðýnda hiç temasa geçmeyen devlet þuanda sahiplenmiþ durumda. Ýnsanlar örgütlenmeden buraya kadar gelmiþ olmasý; Mahzuniyi anlamýþ olmanýn verdiði bir þölen var.

Kývýrcýk Ali

M

ahzuni Þerif koskaca bir daðdý. Ama o dað devrilmedi. Bize ýþýk tutan bir insandý. Anadolu kültürünün ýþýðýydý. Bizim babamýzdý, pirimizdi. Sadece Alevi Bektaþi Kültürünün ozan deðil tüm dünyanýn ozanýydý. Çarpýk düzenin karþýsýnda oldu. Son yolculuðuna uðurluyoruz. Yeri cennet olsun. Mahzuni Þerif’i türküleriyle yaþatacaðýz. Çok sevdiðimiz bir ozandý.

Aydýn Özkan (Özgür Rd. )

H

alk müziðinde bir devrin bittiðini , yeni bir devrin baþlayacaðýný düþünüyorum. Büyük bir çýnarýn devriliþi olarak görüyorum. Yeni yetiþen gençler ozanlar o bayraðý alacaklar.

Aydýn Öztürk

M

ahzuni Þerif’i vicdanýmýzýn ozaný sayýyorum. Çünkü bütün incinmiþ yanlarýmýzý hayata karþý sorumluluklarýmýzý bir ozanýn çaðýna tanýklýk duygusunu, diðer taraftan bir ozanýn yaþamýný yaptýðý sanata dahil olmasý gerektiði konusunda kendime örnek aldýðým insanlardan bir tanesi Mahzuni Þerif. Tarih gösterdi ki, eðer bir ozan toplumun


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

KÜLTÜR-SANAT

Yýlmaz Güney‘in anýsýna Film Festivali B erlin dünyanýn dört bir yanýndan sinemacýlarý aðýrlamaya hazýrlanýyor. 7-I6 Haziran tarihleri arasýnda, Yýlmaz Güney‘in anýsýna düzenlenecek Film festivaline, dünyaca tanýnmýþ bir çok sinemacý bir araya geliyor… Berlin Kürt Filmleri Festivali adýyla düzenlenecek festival programýnda toplam 30 uzun, kýsa ve dokümanter film yer alýyor… Türkiye, Iran, Suriye, Irak, Ýsrail, Yunanistan, Ermenistan, ABD, Federal Almanya, Ýsviçre ve Fransa‘dan ya da“Kürtleri konu alan filmler” katýlýyor. Yýlmaz Güney‘in anýsýna düzenlenen Festival, programýnda toplam 3O uzun metrajlý, kýsa ve belgesel film yer alýyor. Festival toplam on gün boyunca sürecek… Berlin Kültür Senatörlüðü, Die Tageszeitung ve RadioMulti-Kulti tarafýndan desteklenen Kürt Film Festivali, Doðu Berlin‘deki tarihi “Filmkunsthaus Babylon“ adýndaki Cinema merkezinde gerçekleþecek. Festivale 35 yakýn yönetmen, oyuncu ve yapýmcý yirmiye yakýn yönetmen, festival boyunca düzenlenecek seminer ve panellerde sinemaseverlerle birlikte olacak. Festival Kreuzberg‘deki Babailyona ve Berlin Mitte‘de bulunan Filmkunsthaus Babilyon e.V ortak çalýþmasý sonucu düzenlendi. Yýlmaz Güney‘in “Sürü” ve “Yol” Filmleri’nin yaný sýra, Güney‘in yaþamýný konu alan“ Adana–Paris“ isimli belgesel film de Berlinli seyircilerin karþýsýna bir defa daha çýkacak. Festival Komitesi‘nýn baþkaný belgesel Film çalýþmalarýyla tanýnan Mehmet Aktaþ, bu festivalin Yýlmaz Güney anýsýna düzenleme nedenini þöyle açýkladý: “Yýlmaz Güney hayatý boyunca hep güzel bir dünya için kavga etti. O Türkiye halklarýnýn kardeþçe, eþitçe yaþamasý için gerçek bir demokrasi mücadelesi verdi. Yaptýðý filmlerle de kendisinden sonra gelen bir çok sinemacýyý etkiledi. Bu festivale katýlan yönetmenlerin çoðu da, onun sinema anlayýþýndan etkilenen kiþiler, Bu açýdan bu festivalin onun anýsýna yapýlmasý bizim için çok önemliydi“.

Festivali Gohbadi açýyor! Festival‘de aðýrlýk Iran yapýmlarýnda… Bu yýl Cannes Film Festivali‘nin “Altýn Kamera yarýþmasý”nda Jüri üyesi olan Bahman Gohbadi Berlin Kürt Film Festivali‘nin açýlýsýný da yapacak Festival‘in hazýrlýk çalýþmalarýna da katýlan Gohbadi‘nin ilk sinema denemeleri olan

Sessizliðin Sesi

film de festival açýlýþýnda gösterilecek... Bahman Gohbadi‘nin kardeþi ve asistaný olan Betin Gohbadi de „Mutlaka Bugün„ isimli kýsa filmiyle Berlin‘e geliyor. Festivalin Iran‘dan diðer konuk yönetmenleri; Bejan Zemane Pera, Farzad Fooladi ve Feribaze Kamkari. Ünlü yönetmen, Abbas Kirostami‘nin bir Kürt köyünde geçen olaylarý anlattýðý „Rüzgar Bizi Götürecek“ isimli yapýtý da Iran‘dan gelen filmler arasýnda... Berlin Kürt Film Festivali‘nde ilgi çekmesi beklenen filmlerden birisi de Ýsrail Kürtleri‘nin ülke özlemini anlatan Ruth Walk‘in „Pinka‘nin Hayali“ isimli filmi. uluslararasý bir çok ödülün sahibi yönetmen Mano Xalil; „Demir`in Zaferi„ ve „Tanrýnýn Uyuduðu yer„ isimli kýsa metrajlý filmleriyle Berlin`e geliyor. Festival de ilk defa seyirci karþýsýna çýkacak filmlerden birisi de Mansur Tural`in „Hevi„ isimli filmi. 2OO2 yýlý, Fransýz yapýmý olan filmin orijinal dili Kürtçe. Türkiye‘den ise, MKM yapýmý Kazým Öz‘ün “Fotoðraf“ ve “Ax” filmlerinin yaný sýra, Yeþim Ustaoðlu‘nun “Güneþe Yolculuk” isimli filmi de festival boyunca Berlinli seyircilerin, karþýsýna çýkacak. Festival boyunca tek tek rejisörlerle yapýlacak sohbet toplantýlarýnýn yaný sýra üç de seminer yapýlacak. Festival açýlýsý 7 Haziran‘da “Babylonia Sinema Sanatý Merkezi”nde sinema, politika ve sanat çevrelerinden davetli Alman, Türk, Fars, Arap ve Kürt davetlilerin katýlýmý ile gerçekleþecek. Berlin Kültür Senatörü Thomas Friel de bir konuþma yapacaðý festivalde, sanatçý Þener´de dinleyicilere bir müzik dinletisi sunacak.

darbe de yesek ihanet mührü kapýmýza da OZAN ÞAH TURNA rantçýlardan yazýlsa. Son ve kalýcý zaman ve zemin tünelinde bizler

OZANLIK BITMEDI!... TÝMSAH GÖZYAÞLARI! Sevgili Canlar,Dostlar…

O

„Misafir„ “Ovadaki Kýzýn Melodisi“ ve „Allah‘in Baliði“ gibi filmleri de ilk defa Berlin‘de seyircilerin karþýsýna çýkacak.Gohbadi‘nin uluslararasý bir çok ödül almýþ ve Oscar‘a da aday gösterilmiþ; „Sarhoþ Atlar Zamaný“ filminin kamera arkasýný anlatan kýsa bir belgesel

tuzbeþ yýllýk sanat ve yol arkadaþým,deðerli Ozan Dostum Aþýk Mahzuni‘yi kaybetmenin acýsýný tarif etmek zor. Topraðý bol olsun. Canlarýmýzýn baþý sað olsun!...Ama, ben klasik, alýþýlagelmiþ beylik laflardan ziyade; çok önemli bir olguya parmak basmak istiyorum: Saðlýðýmýzda gerçek deðerler, kadir-kýymetlerimiz pek bilinmez! Ama, ölünce de, timsah gözyaþlarý dökülüyor!.. Bu tezatta vurgu yapmak, çeliþkilere ve riyakarlýklara parmak basmak daha anlamlýdýr kanýsýndayým. Gerçeklere ýþýk tutmasý açýsýndan da daha elzemdir. Böylece, Merhum Aþýk Mahzuni ye, daha anlamlý ve gerçek dostluk görevi yerine getirilmiþ olur. Bizlerin yapýtlarýmýz ve ödediðimiz bedellerle bir yerlere gelip, köþe baþlarýný tutanlar; adýmýzý bile ya anmadýlar, ya da öylesine geçiþtirerek topu taca attýlar. Ama, kitlelere karþý, sanatýmýzý ve bedellerimizi kullanmak içinde, ismimize sarýldýlar. Ya da, deðerlerimizin ardýndan timsah gözyaþlarý döktüler! Riyakarca, kullanarak. Zira, ayný vefasýzlýk ve deðer bilmezlikleri ben de yaþadým, en aðýr þekilde! Hani, bir deyim vardýr: Çeken bilir!. Evet, dostlar, “çeken bilir karlý daðýn ardýný” deyiþimiz, ne güzel de tamamlýyor bu acý gerçeðimizi. Bu acý gerçeklerden kaçamayýz. Aynayý biraz yüzümüze tutmasýný bilelim. Kendisini sorgulamayan toplumlar inançlar ve davalar, hata ve zaaflarýndan arýnamazlar. Karanlýklardan aydýnlýða çýkamazlar. Biz, gerçek Halk Ozanlýðýnýn özünde olan “gerçekleri, eðrilikleri ve olumsuzluklarý” dile getirme misyonumuzu yerine getirdik ve getirmeye de devam edeceðim! Ki “Doðru söyleyen dokuz köyden kovulur” misali, onuncu köylere sürüldük! Eh,merhabalar doðru ve güzelliklerin gül açtýðý „onuncu köylerin „ baðlarýna, kýraç topraklarýna. Hakký hakikate arayan bulur elbet. Nerede ve koþullar ne olursa olsun. Ama, “kim” ve “ne” ye aldýrmadan! Zalimin zulmünde denek taþý olsak ta, öðütülsek te sabýr-direnç ve çile tezgahýnda; acýlarý bal eðledik Pir sultanlar gibi. içimizdeki hýnzýr paþalardan,

yol alýyoruz. Yapýtlarýmýz, ereklerimiz; umudumuz, sevdamýz hep çaðlayacak yüreklerde, ereklerde. Ýnsanlýk tarihinin solmaz sayfalarýnda kalýcýlaþarak. Ama,deðer yargýlarýmýzda objektifliði ve ölçüyü elden býrakmamamýz gerekiyor. Þark -Ortadoðu toplumlarý, meselelere ve objelere ya “hep” ya da “hiç” anormal mantýk yapýsýyla yaklaþtýklarýndan; ipin ucunu kaçýrýyorlar maalesef. Nitekim, yaþamlarýnda hakaretlere ve saldýrýlara uðrayan; hatta hain ve döneklik vs. nice aðýr ithamlarla suçlanan insanlar, öldükten sonra, hemen birer kahraman ilan ediliyorlar. Hatta, efsaneleþtirilerek birçok kutsal sýfatlar takýlýyor adlarýna. Yahut, çok deðer verilen, göklere çýkarýlan bir çoklarýmýz; kimilerinin iþlerine gelmediðinde, en ufak bir sorundan dolayý hemen saldýrýlara uðruyoruz. Hedef tahtasý seçiliyoruz. Oysa, Ýnsanlar hatalarý ve sevaplarý ile objektif ve sübjektif yönleriyle insandýr... Hele ki, put deðildir. Dolayýsý ile, ilimle ve bilimle baðdaþmayan, yaþamýn gerçekleri ile örtüþmeðin anormal deðer yargýlarýndan kaçýnmak doðrusu, daha ahlaki ve daha kalýcýdýr. Ýfrat ve tefrit, her ikisi de uç noktalardýr. Ki,yanlýþa götürür! ÖLMEM ÖLMEM!… Bu yapýtýmýn dizelerini, aramýzdan ayrýlanlarýn; ama gönüllerimizde yaþayan birçok deðerlerimizin anýsýna adýyorum…Sevgili deðerlerimizi saygýyla yad ediyorum…

Can çekilir, tenim düþer topraða Kokarým güllerle ben ölmem ölmem Sarýlýrým, sarý-yeþil yapraða Akarým Sellerle ben ölmem ölmem Ömrüm kýsa yolum uzun sürecek Kim ölecek, kim güzel gün görecek Umut -sevgi „duvaðýný“ örecek Takarým ellerle ben ölmem ölmem!...

“Köþeleri tutanlara, suyun baþýndaki kirlilere” mavi boncuk daðýtan çerçi olmamalý gerçek bir Halk Ozaný. Bireysel kaygýlara, bencilliðine, yaðdanlýðýna düþmemeli bir ozan… Adýndan belli halk ozaný. Ama, halk dalkavukluðu da yapmamalý. Halkýn geri duygularýna hitap ederek, onlara þirin görünerek’te Ozan olunmaz. Zor dönemlerde, zar gönençlerde bizlerden ve gerçekleri haykýrdýðýmýz için, ödediðimiz aðýr bedellerden kaçanlar, þimdi riya kokan sevgi ve ethiyeler seremonisine dönüþtürdüler. Gerçek Ozan sýradan deðildir. Sýra dýþýdýr. Tarihin Ýnsanlýk köprüsünde katardýr... O köprüden, güzel sevgi alaylarý geçer. Kine, kibire yer yok tur! Yürek daðlayan mazlumlarýn sesine,

Turnalar ses katar, koro olur, eþlik ederler... Edilgen deðil; etkendirler. Ozanlýk bir misyon adamýdýr. Dava adamýdýr. Sadece, çalgýcý, türkücü-deyiþçi deðildir. Sevdadýr, Barýþ güvercinidir, haksýzlýða karsýn, haykýrandýr, umuttur. Piyasa kuru medya sanatýndan ayýran da bu güzelliklerimizdir! ”Suya sabuna dokunmamak” bir misyonu olmayanlarýn, sanatý bir kariyer ve rant aracý görenlerin iþidir. Geçicidir, saman alevi gibi yanýp sönen þöhretler… Ýnsanlýða kalýcý ve yanýcý eser býrakanlar yaþar ancak! Tarihin her döneminde, gerçekleri haykýranlar, yapýtlarýný nakýþ-nakýþ, ilmik-ilmik örenler hep itilip-kakýlmýþlardýr. Maalesef, pek çok demokrat görünen çevrelerde bile kafakol ve feodal çýkar iliþkileri hüküm sürüyor. Ama, deðerlerimizin üstüne oturanlar da saltanat sürdüler ve sürüyorlar. Deðer ölçüsü:Kim kimin yakýnýdýr?! Buradan hareketle, yüzlerce yapýtlara imza atanlar ve bedeller ödemiþ Ozanlar olarak maalesef, saðlýðýmýzda gereken ilgiyi göremedik!… Ama, ardýmýzdan timsah gözyaþlarý dökülür ve yapýtlarýmýz, anýlarýmýz standlar da satýþa sunulur, birçoklarýnýn rant aracý oluruz! Yazýk insanlýk adýna, deðer adýna. Demokratlýk, Yurtseverlik ve Pir Sultanlýk adýna… Toplum uyanmalý, sorgulamalý artýk! Ýsli-puslu gidiþata dur denmeli. Yürekli olmalý! Sevgili Dostlar, ilericilik savýndaki kimileri, burjuva,gerici düzenlerin hatasýna düþerek,baþka kulvarlarda;ama ayný hatalarda koþuyorlar. Gerici sömürü düzenleri:Aþýk Veysel öldü, Ozanlýk bitti demiþlerdi(?..) Oysa, ya, þam, sevgi, umut, barýþ, kavga, çekinkiler sürdüðü sürece sanat ve ayrýlmaz olgusu Halk Ozanlýðý da sürecektir. Pir Sultanlar ve diðer büyük üstat ve eylem dava adamlarý göçtüler… Ama, ozanlýk bitti mi? Hayýr... Bir Sanatçý -ozan daha çok yapýtlarý ve deðeri ile gönüllerde büyük yer edinebilir. Yerinin doldurulmasý zor olabilir. Ama, bu o sanat dalýnýn bittiði anlamýna gelmez asla. Üstelik,bu tür soyut ve dayanaksýz yaklaþýmlar, hem yolumuzun,inanç ve felsefemizin yorum ve yapýsýna aykýrýdýr; hem de büyük deðerlerimize de saygýsýzlýktýr!.

Toprak bedenimi sarar,sarýþýr Kemiklerim erir, toza karýþýr Dargýn kimse kalmaz hepsi barýþýr Bakarým ellerle ben ölmem ölmem Þah Turna doymadan daha yaþýna Hep direndi, yazýn mezar taþýna Caným koydum Özgürlük ataþýna Yakarým küllerle ben ölmem ölmem!...

Merhum Ozan dostum Asýk Mahzuni‘ye rahmet, canlara, dostlara ve yaþamý paylaþanlara metanet diliyorum

redaktion@dem-ajans.de sayfa

11

METE ALP

meteseler

HAZÝRAN KOÞA KOÞA ACILARIMIZLA VE SEVÝNÇLERÝMÝZLE ÖPÜÞMEYE GELDÝ

A

klýma olmadýk iþler geliyor. Bahardan mý? Sýrtýmýzdan aylardýr inmeyen yaðmur ýslaklýðýnýn kýþkýrtmasýndan mý? Yine Haziran’a koþuyoruz. Haziran aç, Haziran gebe, Haziran kan ter içinde. Haziran’ýn belleði dipdiri. Belki de Haziran bize doðru koþuyor. Þair Hasan Hüseyin Korkmazgil “Haziran’da Ölmek Zor” dedi ya bir kere... Gel de Nazým’ý düþleme, düþünme. “Uyarýna gelirse tepemde bir de çýnar olsun” diyerek ölümde bile özlemini vatanýna taþýyan þair. Aslýnda Gurup Yorum’un yýllar önce seslendirdiði türküyle bir kez daha birlikte büyüyen Nazým Hikmet ve Hasan Hüseyin Korkmazgil’i bir aya sýðdýrmak çok güç. Beylerimiz vatandaþlýk verelim mi vermeyelim mi diye utangaç, korkak tartýþadursunlar, Nazým çoktan tüm dünya uluslarýnýn yüreðinde Victor Jara, Yesenin, Mayakovski, Gorki, Ehrenburg, Neruda, Aragon ve adýný sayamayacaðým nice edebiyatçýnýn ve vatan kahramanýnýn yanýnda yerini aldý. Þimdi, paylaþamýyor beyzadelerimiz Nazým’ý. Ya Hasan Hüseyin Korkmazgil’i unutturma sessizliði. Onlarcasý bestelenebilir olan þiirinde armoniyi ustaca yakalayan, dizelerine ezgi tadýnda renkler veren, sessiz toplumun sesi olan, yaþamýný þiirlerini satarak kazanan koca Hasan Hüseyin’i unutturmaya kimin gücü yetebilir. Çýðlýk.... Biz en çok da belleðimize, gençliðimize kazýnan 15-16 Haziran’ý düþünelim. Yine ayný hayasýzlýkla unutturulmaya çalýþýlan 15-16 Haziran. 27 Mayýs öncesi öðrenciler akademik ve demokratik haklarýný ifade etmek için yürüdüklerinde baþlarýna neler geldiyse 15-16 Haziran’da benzer haklar için yürüyen iþçilerin baþýna ayný þeyler geldi. Canlar verdiler. Safça, dupduru düþleriyle insanca yaþanabilir bir Türkiye ve dünya için öldüler. Bugün, canlarýn ölümlerine sebebiyet verenler cinayetle bile yargýlanabilir (!).... bu nasýl bir dünya anne. ekmeðimi kazanmak için derim yüzülüyor. çalýþýrken mutluyum ben. birileri iþledikleri cinayetlerin kanderelerinde yüzerek mutlu sen beni bu dünyaya bu dünyanýn affedilmez haksýzlýklarýný bilerek doðurmadýn deðil mi anne. ille de babam istedi diye dünyaya getirmedin deðil mi beni. ille de benim de bir çocuðum olsun diye doðurmuyor yavrularýný anneler deðil mi anne iyi ki doðurdun beni anne Þimdi gündem nasýl da deðiþti. “Hafýza-i beþer nisyan ile malüldür”. Belki baþka bir türlü ifade ediliyordur bu deyiþ. Ýnsan belleði unutmaya yatkýndýr ya !... Toplumun gündemini hýzla deðiþtirmek için bu kadar canbazlýk yapmayý baþarabilen, ne þimdiye kadar gelip geçen hükümetler, ne de medya dünyanýn baþka hiçbir ülkesinde yoktur sanýrým. Bir de buna toplumsal unutkanlýðýmýz eklenirse....... Ama havalar daha çok ýsýnacak. Önümüz yaz...... Bir yýldýz daha kaydý aramýzdan. Yürekli türküleriyle çocukluðumuzu gençliðimize, gençliðimizi geleceðe taþýyan Aþýk Mahzuni Þerif bir el salladý hepimize ve armaðan türküler býrakarak vedalaþtý, sessizce sonsuz güzellikteki sevinçlerine koþtu. Keþke bu kadar acele etmeseydin be Mahzuni Usta...... Gerçekten Haziran’da ölmek zor. metealp@mynet.com

Suzan (Suzi) ve Kýrklardaðý

D

göndermiþ. Arkalarýndan habersizce Adil de gelmiþ. Hizmetçilerin kurban kesme telaþýndan yararlanan Suzi, Adil’le beraber, daðýn arkasýna dolanmýþlar ve orada seviþmiþler. Kýrklar Ziyareti, bu beraberliði baðýþlamamýþ ve ziyaret Suzi’yi çarpmýþ. Kýz On Gözlü Köprü’nün orada, Dicle’de boðularak ölmüþ. Suzi’nin ölümünden sonra, Adil de aklýný yitirmiþ.

iyarbakýr’ýn güneybatýsýnda, Dicle Nehri kenarýnda, Kýrklardaðý vardýr. Bu Kýrklardaðý’nýn arkasýnda Kýrklar Ziyareti vardýr. Çocuðu olmayanlar, buraya gelip dilek dilerler. Bir Süryani zengin ailenin de hiç çocuklarý olmuyormuþ. Kadýn, Kýrklar Ziyareti’ne Suzan - Suzi Türküsü gelip dilek dilemiþ, adak adamýþ. Bir kýzý doðmuþ. Kýrklardaðý’nýn yüzü Adýný Suzi (Suzan) koymuþlar. Karanlýk sardý düzü Her yýl doðum gününde, annesi onu süsler, giydirir ve Ben öleydim Kýrklar’a götürerek, bir Suzi-Suzi Ziyaret çarptý bizi kurban kestirirmiþ. Suzan Köprüaltý kapkara böylesine bin nazlarla Anne gel beni ara büyüyüp, güzel bir genç kýz Saçlarým kumlara batmýþ olmuþ. Müslüman komþularýnýn oðlu Adil’le, bir- Tarak getir de tara birlerine aþýk olmuþlar. Yine Köprünün orta gözü bir doðum yýl dönümünde, Sular apardý düzü annesi Suzi’yi, hizmetçilerle Ben öleydim beraber kurbanýný kesmek üzere, Kýrklar Ziyareti’ne Suzi-Suzi Dicle ayýrdý bizi


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

KÜLTÜR-SANAT

William Bouguereau

ondan özellikle u z a k l a þ t ý r ý l ý yordu. Tablolarý e n g e l l e n i y o r, unutturuluyordu. Bu durum kaçýnýlmazdý; çünkü Picasso vardý ve dünya Picasso ve Bouguereau’nun birlikte varolabilecekleri denli tutarsýz bir yer olamazdý. Bouguereau’nun ölümünün hemen ardýndan ortaya çýkan çirkin akýmlarla birlikte sanatçýný resimleri tarihin tutarlýlýðý gereði bir süreliðine rafa kaldýrýldý ve sonunda onu ve onunla birlikte sayýsýz güzel sanat kahramanýný yeniden gün ýþýðýna çýkaran kübizmin

ve yalýn yaþam biçimin temizliðini, suçsuzluðunu idealize etmek toplumda yaygýn görülen birþeydi. Bu açýdan Bouguerau’nun bir romantik olduðu görüþü doðru olabilir. Derin bir toplumsal duyuncu vardý, ve yoksul köy çocuklarýný, dilencileri çizerken anlatmak istediði yalnýzca estetik deðildi. Toplumsal türesizlik onu yaþamý boyunca rahatsýz etmiþti (bunun en iyi örneði yaþamý boyunca destek verdiði genç ve yoksul ressamlardý), ve çevresindeki insanlara yaptýklarý þeyde bir þans tanýmak yaþamýnda hiçbir zaman ayrýlmadýðý ilkelerinden biriydi. Ama yine de Bouguereau’nun çocuk resimleri yapýyor olmasýný yalnýzca duyunç kaygýlarýna baðlamak yanlýþ olur. Bouguereau hiçbir zaman Realist bir ressam olma savýnda deðildi—çizdiði en yoksul kýzlarýn bile elleri, ayaklarý, giysileri tertemizdi, hepsi iyi beslenmiþ, iyi geliþmiþ görünüyordu. Ayrýca hiçbirinin bedenleri zorlu ve acýlý köy iþlerinin izlerini taþýmýyordu. Niye? Çünkü Bouguereau için güzellik ve gerçeklik birbir-

yarattýðý býkkýnlýktan, karamsarlýktan usanan insanlar oldu. ... Bouguereau özellikle köy çocuklarýný konu alan çalýþmalarýyla tanýnýr. Güzel köy çocuklarý çizdiði için de sýk sýk bir Romantik olarak görülürdü. Romantizm için köy yaþamý onurlu ve arý bir yaþam biçimini temsil ediyordu. Çiftlik ve köy insanlarýnýn yalýn, karmaþýklaþmamýþ yaþamlarý birçok kötülüðü ve gereksiz zorluðu barýndýran kent yaþamýna göre daha deðerli ve anlamlý görülüyordu. Köylülerin dünyadan uzak yaþýyor olmalarý, tüm yaþamlarýnýn kilise çevresinde geçiyor olmasý genelde Romantiklere göre çok önemli eksiklikler deðildi. Ne de köy yaþamýnýn yoksulluðu ve kötü yaþam koþullarý bu güzelliði lekelemeye yetiyordu. Krallýk ve cumhuriyetçiliðin birbiriyle amansýz bir savaþ içinde olduðu bir dönemde bireyleri kutsallaþtýrmak, toplumsal türesizliði gün ýþýðýna çýkarmak

lerinden ayrýlabilecek þeyler deðildi, tablolarýnda toplumsal gerçekçilikten önce her zaman sanatsal gerçekçilik geliyordu. Bu da herþeyden önce güzellik anlamýna geliyordu. Resimde bir idealistim. Sanatta yalnýzca güzel olaný görüyorum, ve benim için sanat güzel olandýr. Niye doðada çirkin olaný yeniden yaratalým? Bunun niye gerekli olabileceðini anlayamýyorum. Gördüðümüzü yalnýzca olduðu gibi çizmek, yok hayýr — ya da en azýndan çok yetenekli oluncaya dek deðil. Yetenek herþeyi kefaret eder ve herþeyi baðýþlayabilir. Bugünlerde ressamlar fazla ileri gidiyorlar, týpký yazarlarýn ve realist romancýlarýn yaptýðý gibi. Çizgiyi nerede çekeceklerini göstermek olanaksýz. Her biri, kendine özgü beðenileri ile þairleri yeðlerim. William Bouguereau (Adolphe adýný kullanmazdý) Fransa’nýn atlantik kýyýsýndaki La Rochelle’de, 30 Kasým 1825’de doðdu. Çok

(1825-1905)

B

ouguereau’nun resimleri ilk çýktýklarýndan bu yana modernist ressamlar ve eleþtirmenler tarafýndan sürekli eleþtiri konusu edildi. Resim sanatýný kurtarmaya soyunan bu „ilericiler“ Bouguereau’nun tablolarýnda iyi bir resimde olmamasý gereken herþeyi görebiliyorlardý. Ne var ki Bouguereau’nun yaþam sürecinden bu modernistler henüz alana egemen deðildiler, henüz güzellik ve suçsuzluk insanlarý kendine çeken deðerler olmayý sürdürüyordu, ve sanatçý 1905’de öldüðünde Fransa’nýn en sevilen ve tanýnan ressamýydý. Elbette (Lawrence AlmaTadema’da olduðu gibi, Waterhouse’da olduðu gibi, Bouguereau durumununda da) sanatçýnýn ünü ölümünün hemen ardýndan sona erdi, ve 1970’lere gelininceye dek adý bir daha neredeyse hiç duyulmadý. Yapýtlarý iki dünya savaþýyla, faþist ve ortaklaþacý devrimlerle karanlýða gömülen bir Avrupa için hiç kuþkusuz fazlasýyla duygusal, fazlasýyla güzel ve gerçektiler. Bu deðerlere derin bir duygudaþlýk besleyenler hiçbir zaman eksik olmasalar da, modernizm, fütürizm, dadaizm, ekspresyonizm gibi uç ve tek-yanlý modern akýmlarý güzel ve anlamlý sanatýn çoðunu yaptýðý gibi Bouguereau’yu da unutulanlar arasýna gömmeyi baþardýlar. 1970’lere gelindiðinde ise durum deðiþim kýpýrdýlarý gösterir gibi oldu ve Bouguereau’nun tablolarý yeniden sergilerde az buçuk görülür oldu. Ancak bu estetik ilgi kýsa bir sürede Bouguereau tablolarýnýn parasal deðerlerinin de artmasýna götürdü ve sonuçta bu kez de sanatçýnýn tablolarý güzelliðin deðil ama paranýn deðerinde ölçülür oldular. Yine de dünya henüz Bougureau’yu unutmuþ olmayý sürdürüyordu. 1990’larda ise Ýnternetin yayýlmasýyla koleksiyoncularýn ve pahalý basýmlarýn tekelinden kurtulan Bouguereau tablolarýna yönelik bir ilgi patlamasý yeniden yaþandý. Bugün Ýnternette yapýtlarý en hýzla yayýlan ressam kuþkusuz Bouguereau’dur. Onun adýna sayýsýz kiþisel siteler kurulmuþtur, ve böylesine büyük bir sanatçýyý daha önce kapsamlarýna bile almayan belli sanat galerileri, kitaplarý, koleksiyonlarý, incelemeleri vb. ilk kez bu yolla Bouguereau ile tanýþmaktadýr. Bouguereau’nun yalnýzca ilgisizlikle karþýlaþmamýþ olduðu olgusu önemlidir. Her zaman onu kabul etmeye hazýr bir kamu oyu vardý, Bouguereau görüldüðü yerde insanlarý etkiliyordu. Ve bu kamu oyu sürekli olarak

Ýbn Haldun (1332 - 1406) 1

4. yüzyýlýn büyük Arap tarihçisi Ýbn Haldun Doðu’da ve Batý’da ilk tarih filozofu, hatta bazen sosyolojinin habercisi olarak tanýnmýþtýr. Arapça’dan Latince’ye eserlerin çevrilmesi hareketi zayýfladýðý için ibn Haldun’un düþünceleri Avrupa’ya oldukça geç, 19. yüzyýl ortasýnda girdi. Fýrtýnalý hayatýný Umumi tarihine ek olarak yazdýðý kýsýmdan öðreniyoruz. Tunus’ta 1332’de (H. 732) doðan Ýbn Haldun Hadramut’tan Ýspanya’ya göçmüþ çok eski bir aileden geliyordu. 12. yüzyýlda Ýspanya’nýn Üçüncü Ferdinand tarafýndan zaptýndan sonra Ýbn Haldun’un ailesi Tunus’a sýðýndý ve filozof Kuzey Afrika’nýn bu en önemli þehrinde doðdu. Ýbn Haldun Ebu’ Abdullah M. al-Ansari’den ders aldý. Erkenden bilginlerin meclisine girdi. Bir seyahatte Fas Emiri Ebu Ýnan’ýn veziri oldu. Kendisini kýskanan memurlarýn iftiralarý yüzünden hapsedildi. Bu emirin ölümünden sonra yerine geçen, onu serbest býraktý ve ona umumi katipliðini verdi. Fakat bu da uzun sürmedi ve kabilelerin isyaný üzerine emir, iktidarý kaybetti. Memleketin siyasal hayatýndan rahatsýz olan Ýbn Haldun Endülüs’e gitmek için izin aldý. O zaman onu Gýrnata emiri Abdullah b. Ahmer’in sarayýnda görüyoruz (1364). Gýrnata, Ýspanya’da Ýslam devletinin son sýðýnaðýydý. Tarihçi Ýbn al-Hatib orada vezirdi. Ýbn Haldun, orada tarihi çalýþma-

larý için en elveriþli ortamý buldu. Abdulah onu Kastil kralýna elçi olarak gönderdi. Ýbn Haldun ile Ýbn Hatib arasýnda içten r e k a b e t birinciyi Gýrnata’dan ayrýlmaya ve Becaye emiri A b u Abdullah’ýn devletini kabule mecbur etti. Bu memlekette vezir oldu. Becaye ile Constantin arasýndaki gerginliklerin halli ile uðraþtý ve siyasi hayatýn devamlý huzursuzluðu onu yeniden memleketi býrakmaya ve Telemsan’da bilimsel çalýþmalarý için yerleþmeye zorladý. Fakat siyasal hýrsý ve yönetme yeteneðinden faydalanmak için çaðýranlarýn çokluðu onu tekrar faal hayata soktu. Telemsan sultaný Ebu Hamu onu sýnýrlarýný koruyan kabilelerin baþkaný tayin etti. O sýrda Ýbn Haldun’un askerlik görevinde görüyoruz: Bu ona sahra halkýný tanýma ve göçebeler hakkýnda derin tetkikler yapma imkanýný verdi. Tarih felsefesinin önemli bir kýsmýný bu tecrübelerden çýkaracaktýr. Tunus’ta Beni Hafs, Cezayir’de Beni Abd-el-Vaad, Fas’ta Beni Merini hanedanlarý vardý. Fakat

gerçekte her þehirde ayrý bir hükümet olup sahra da hiçbir güce baðlý deðildi. Hanedanlar arasýnda savaþ, þehirlerin güvensizliði, kervanlar ve köylerin kabileler tarafýndan yaðma edilmesi onlarý istikrarlý bir hayatta býrakmýyordu. Ýbn Haldun Kuzey Afrika’dan yeise düþtü ve Endülüs’e dönmek istedi. Fakat Gýrnata emirinin iyi karþýlamasýna raðmen onun hakkýnda Ebu Hamu’nun casusudur þeklinde yapýlan dedikodular onu yeniden Ebu Hamu’yu aramaya mecbur etti. 47 yaþýndaydý. Devamlý okumalarý ve siyasi tecrübeleri ile büyük bir bilgi biriktirmiþti. Bundan sonra siyasi hayatý býrakmaya ve kendi deyimiyle „yeni bir bilim“i yazmaya karar verdi. Bu suretle Umumi Tarihi’nin baþý olan Mukaddime’yi (Prolegomenes) yazdý ve onu kütüphanesinde tamamlamak için Tunus’a yerleþti. Tunus sultaný bu önemli eseri yazýlmasýyla çok ilgilendi. Eserini sultana ithaf etti ve yazma nüshayý kütüphaneye verdi. Ve Ýbn Haldun hacca gitti. Dönüþünde hayranlýkla karþýlandýðý Mýsýr’a yer-

redaktion@dem-ajans.de sayfa erken bir yaþta resime ilgi duymaya baþladý. Denir ki týpký Mozart gibi o da daha çok küçük yaþta resme olaðanüstü bir yetenek gösterirdi. Önce þarap, ardýndan da zeytinyaðý tüccarlarý olan Bouguereau ailesi, genç William’ýn da aile iþine girmesini istediler. O da girdi. Bir müþteri babasýný genç Bouguereau’yu Güzel Sanatlar’da okutmaya inandýrdý. Ýzleyen yýllarda Bouguereau iþ ve çalýþmayý birlikte götürdü; resim yapmak için sabahýn erken saati ve akþamýn geç saatleri onundu. Bunun yanýsýra reçel ve konserveler için etiketler yaparak ek para kazanýyordu. 1844’de yalnýzca iki yýllýk yarý-zamanlý öðrenime karþýn genç Bouguereau beti çiziminde bir birincilik aldý. Artýk geleceðinden hiçbir kuþkusu kalmamýþtý. Gene de sanat dünyasýnýn özeði Bordeaux deðil, Paris’ti. Bouguereau’nun babasýnýn durumu da onu oraya göndermeye el vermiyordu. Bunun üzerine bir papaz yardýmcýsý olan amcasý devreye girip belirli bir ücrete karþýlýk kendi bölgesinde (‘parish’) yaþayanlarýn resimlerini yapmasýný istediðinde Bouguereau bu iþi kabul etti. 33 adet portre ona 900 frank kazandýrdý. Bir teyze kalan eksiði tamamladý, ve 1846’da Bouguereau 21 yaþýnda Paris’in yolunu tuttu. Bordeaux’da yaþayan Alaunx’un salýk vermesiyle Bouguereau François-Edouard Picot’nun stüdyosuna kabul edildi, ardýndan da Paris’in Güzel Sanatlar’ýna. O sýralar Paris’teki akademi tüm genç sanat öðrencilerinin resmi kabul görebilmek için hedefledikleri okuldu. *** 19. yüzyýlýn birçok ressamý gibi Bouguereau da biçem ve uygulayým konusunda kendini dikkatle eðitti. Klasik yontmacýlýk ve ressamlýkla ilgilendi ve bu alanlarda kendini geliþtirdi. Kendini Raphael’in bir öðrencisi sayar ve Ýzlenimcilerin çalýþmalarýný olsa olsa bitmemiþ taslaklar olarak görürdü. Bu açýdan Ön-Rafaelitlere yakýn durduðu söylenebilir. Bir resmi çizmeye baþlamadan önce nesnesinin tarihini iyice gözden geçirir ve resmin sayýsýz taslaðýný tamamlardý. Erken resimlerinin çoðu klasik tarih ya da mitolojiden alýnan çýplak betiler ve dinsel konular üzerineydi. Renk sayýsýnýn düþmesi ve çocuk resimlerine yönelmesi yaþamýnýn daha sonraki dönemlerine rastlar. Öldüðünde Bouguereau yedi yüzün üzerinde resim tamamlamýþ, ün ve varsýllýk elde etmiþti. Yine de zor günlerini hiçbir zaman unutmadýðý, gizlice genç sanatçýlara kendilerini geliþtirmelerinde destek olmayý sürdürdüðü bilinir. Çocuklarý portrelemedeki sýcaklýðý, uygulayýmsal yeteneði, klasiklere olan baðlýlýðý, ve usta renk kullanýmý Bouguereau’un resimlerinin en dikkatçekici yanlarýdýr. «Her gün stüdyoma sevinçle dopdolu giderim; akþam karanlýk nedeniyle durmam gerektiðinde, neredeyse sabahýn geliþini bekleyemem. Çalýþmam yalnýzca bir haz deðil, ama bir zorunluk oldu. Yaþamýmda baþka ne denli þeyim olursa olsun, eðer kendimi sevgili resmime veremezsem, sefil olurum.» «Ýnsan Güzellik ve Gerçekliði aramalý, bayým!»

leþti. El-Ezher’de ders verdi ve Kadi-ül-Kudat (kadýlarýn kadýsý) tayin edildi. Bazý hoþnutsuzluklara raðmen hukuki reformlar yaptý ve küçük bir aralýktan sonra yeniden ayný iþe tayin edilerek ölümüne kadar kaldý. Timurlenk Bayezit’i yendikten sonra Mýsýr’ý zapta kalkmýþtý. Melik Nasýr tehlikeyi atlatmak için Ýbn Haldun’u Þam’a elçi olarak gönderdi. Gerçekten bu görev Mýsýr’ý istiladan kurtardý. Ýbn Haldun büyük Arap tarihçilerinden. En önemli eseri de Mukaddime’dir. Orada onu modern tarih filozoflarýna ve sosyologlara yaklaþtýran bir tarih kuramý

yaptý. Mukaddime önce Paris’te Quatremere tarafýndan, Kahire’de (Bulak) Mustafa Fethi tarafýndan bastýrýldý. Ýlk çeviriler, Türkiye’de Pirizade, Cevdet Paþa tarafýndan yapýldý. 18. yüzyýla kadar Batý, bu filozofu tanýmýyordu. 19. yüzyýl baþýnda Sylvestre de Sacy onun önemini gördü. Garcin de Tassy Ýbn Haldun’un eserinden birkaç bölümü çevirdi. Quatremere eseri Prolegomenes adýyla yayýnlamýþtý. Özet halinde Fransýzca’ya çevirdi. Fakat bitiremedi. Ýlk defa tam çevirisini Baron de Slane yaptý (1862-1886). O zamandan beri batý memleketlerinde Ýbn Haldun’dan çok bahsedilmektedir.

Yaþamýn Güzelliðine

12

FÝGEN GENÇ

“BÝZÝM ÝÇÝN CANSIN”

O

nunla ilk karþýlaþmam R a d y o Çankaya’da oldu. Orada çalýþýyordum. Mahzuni Þerif stüdyoya girdi ve elindeki uzun metni halka iletmeye baþladý. Uður Mumcu’nun ölümü üzerine kaleme aldýðý bu yazý beni çok etkilemiþti. Kaleminin gücünü yaþadýðým Mahzuni, inanýlmaz bir deðer olarak yüzyýlýmýza, yeni yüzyýllara ismini kazýmýþtýr. Çünkü hem halkýn, hem de sanatçý ve yazarlarýn ortak fikri o ki, 20. yüzyýlýn Pir Sultan’ýydý Aþýk Mahzuni Þerif. Bini aþkýn müzik eserinin yanýnda kitaplarý da vardý. Yani o hem sanatçý, hem düþünür, hem güvenilir bir yön vericiydi. Radyo Çankaya’da oðlu Ali Mahzuni ile beraber yayýn yapýyorduk. Sonraki günlerde evlerine bir ziyaret yapma ve tüm aileyle tanýþma imkaný bulmuþtum. 19 Mayýs’ta Hacýbektaþ’ta Mahzuni’nin topraða ekiliþi , onun gerçek ailesinin ne kadar geniþ olduðunu herkese gösterdi. Yüz bini aþkýn insan vardý orada. Acýnýn ötesinde düþünce aðýr basýyordu. Tören sýrasýnda ve sonrasýnda sohbet ettiðim, görüþtüðüm insanlar duygularýndan öte düþüncelerini dile getirdiler. Ankara’daki törende kendi ailemin gözyaþlarýný da gördüm. Mezarýna bostan ekilmesini istemiþ, gelenler açsa karýnlarýný doyursun diye. Mahzuni’nin ölümünü gittiðim bir konserde konser baþlarken duydum. Konser, onun Çeþm-i Siyah’ýyla baþladý. Konserdeki pek çok dinleyici gibi, duygularýma ve gözyaþlarýma hakim olamadým. Sonradan gelen neþeli þarkýlarda bile acý büyüdü içimde. Ama iki gün sonra Hacýbektaþ’taki insan seli, yani Mahzuni sevgisi yüreðimi, beynimi güçlendirdi, acýmý hafifletti. Biz sanki orada birbirimizin acýsýný hafiflettik. Çocuklarýyla yaptýðým sohbetlerde de gördüm ki, onlarýn acýlar da zaman içinde huzura ve gurura dönüþecek. Dertli Divani’nin de belirttiði gibi O bir candý... Canlar ölmez… Biz, sevenleri, Aþýk Mahzuni Þerif’i gönlümüzde yaþatacaðýz ve topluma malolmuþ eserlerini her zaman, yüreðimizi sesimize katarak, gelecek kuþaklara aktaracaðýz. figengenc@mynet.com

Sanatçý olmak kolay mý? Hasan Aydýn

Ü

lkemizde sanatçý olmak hiçte zor olmamaktadýr. Ve artýk türkü söylemek, kendini sanatçý ilan etmek moda olmuþtur. Hiç bir alt yapýsý olmadan sanatçý olmak sadece magazin programlarýna konu olmayý baþarmaya baðlýdýr. Herkesin çok kolay ulaþabileceði ve ulaþmak istediði bir yoldur. Fakat Dr. Levenet bu yollarý seçmedi. Sanatçý olmanýn bir kültür, eðitim meselesi olduðunu bildiði gibi, nasýl bir dünyada yaþadýðýný bilmesi gerekiyordu. O halkýnýn yüreðindeki sesini duymak, özlemlerini bilmek ve bunu çok sesli bir biçimde seslendirip dünyaya taþýmanýn sanatçý olmanýn önünde

duran bir görev olduðunun bilinciyle hareket etti. Dr. Levent her þeyden önce bir kültürün mimozasý olmayý baþardý. Ve ardýnda hem sanat hem de santçý olmayý baþardý. Bu baþarýyla bir çok uluslararasý kültürel etkinliklere imza attý. O bu baþaraýlarýyla hiç bir zaman yetinmedi ve tüm bu baþarýlarýný büyük bir olgunluk ve mütevazilikle karþýlaþmýþtýr. Bir çok ödül almýþ olmasýna raðmen hiç bir yanýlsamaya düþmeden, sanat emekçisi olmayý esas alan bir yol izlemiþtir. 2002 yýlýnýn baþýnda Dr. Levent Seçer’in temiz, sade ve çocuksu duygularýný en iyi yansýtan þiir kitabýyla yeni bir baþarýya daha imza attý. Sevginin, dostluðun tüm insansal deðerlerin çýkarla iliþkilendirildiði bir dünyada Dr. Levent insanýn gerçek iddialarýný çocukluk hayallerini esas alan temiz duygularýyla gerçek sevgi resminide bu kitapta çok açýk bir biçimde ortaya koymuþtur. Bu hümanist ve insani doku günümüz insaný için ekmek ve su kadar gerekli olduðu için önemsiyor ve deðerlendirmeyi okuyucunun taktirine býrakýyoruz.


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

Þiir nedir? Þ

iir, neredeyse dilin doðuþuyla beraber ortaya çýkan bir yazýn türüdür. Þiiri tanýmlamak için binlerce ifade kullanýlmýþsa da doðru ve deðiþmeyecek bir tanýma ulaþmak olanaksýz gibi görünmektedir. Ancak, kendine ait bir dil ya da söylem kullanmasý, müzik ve sesle yakýn iliþki içinde bulunmasý ve estetik bir etkileme gücünün olmasý herkes tarafýndan kabul edilebilecek özelliklerdir. Þiirin ortaya çýkýþý, insanýn sesini bulmasý ve özellikle konuþarak iletiþim kurmasýný saðlayan bir dil geliþtirmesi ile yaþýttýr. Ýnsan günlük konuþma dilinin yaný sýra özellikle deðiþtirebileceði ya da yansýtabileceðini düþündüðü doðayý etkilemek için bir büyü dili oluþturmuþtu. Bu dilin ritmik özellikleri þiir dilinin öncülü olarak algýlanabilir. Platon da þiiri t a n ý m larken

oluþturmak, insan-doða iliþkisini düzene koymak, sýradan insanýn gözlemleyebildiði halde ifade edemediði olaylarý ve olgularý güzel ve farklý bir dil kullanarak gündeme getirmek ve böylece toplumun sözü olmak gibi iþlevleri vardýr þiirin. Þiirin iþlevi yazýldýðý ya da söylendiði döneme baðlý olarak farklýlýk göstermiþtir. Topluma kazandýrýlmak istenen deðerlerin sözcülüðünü yapmýþ, yenilikleri tanýtmaya çalýþmýþ, demokrasi ve özgürlük kavramlarýnýn kalýcý olmasýnda önemli pay sahibi olmuþtur.

Þair kimdir? Þair öncelikle bir yazýn insanýdýr. Þiir yazan ve söyleyen kiþidir. Ýlkçaðlardan günümüze kadar toplumun ileri gelenlerinden, bilici ve sözcü olduðu için toplumun

kutsa d ý ð ý , toplumun ortak duygu ve duyarlýklarýnýn kaynaðý olarak görülen ilerici ve dönüþtürücü bir kiþidir. Ortak duyarlýklar ve deðerler toplumdan topluma deðiþeceði için þairl e r e

„büyülü söz“ ifadesini kullanmýþtýr. Ç a ð l a r boyunca türküler þiirsel metinler olarak sözlü yazýn örnekleri olarak yaþamýþlardýr. Her kültürün günlük dil kadar sýk kullandýðý türkülerin sosyolojik boyutu yazýnsal boyutundan daha önde görülmüþtür. Ýþlerini yaparken türkü söyleyen insanlar bireysel ya da grupsal gereksinimlerinden dolayý farklý türlerde þiir geliþtirmiþlerdir. Bu gereksinim sonucu ortaya çýkan türler Yunan kültürü etkisi altýnda geliþmiþtir. Bu baðlamda ilk geliþen türler lirik, epik ve dramatik þiirdir. Bunlarýn dýþýnda pastoral, didaktik ve satirik diye adlandýrýlan türler de þiirde iç farklýlaþmanýn diðer örnekleridir. Topluma ortak bir duyarlýk ve bazen vicdan

roman

ÝBRAM ERDEM

ANADÝL 1

D

ü þ ü n e n uluslar, ulus olmanýn bilincini tüm türevleriyle yakalamýþlar, öðrenmiþler ve kazandýklarýný yeni yeni bilgilerle, bulgularla, deneylerle geliþtirmiþler. Bu tür uluslar zamanla iktidar olma erkini ellerinden kaçýrsalar da, kültürel, düþsel, düþünsel, etik kazanýmlarý nedeniyle olumsuzluða düþmemiþlerdir. Ýktidarlarýn, imparatorlarýn, padiþahlarýn yanýnda güçlerini sürdürmüþlerdir. Çünkü en büyük güç bilgidir. Çünkü en büyük silah kalemdir. Dil gücüdür. Örnek ortada; Osmanlý büyük bir imparatorluk olduðunda bile kendi öz dilini

evrensel özel deðerler yüklemek doðru olmayabilir. Yine de þair kendi toplumunda düþünen, güzel söz söyleyen ve sözü dinlenen bir kiþi olarak kabul ve saygý görmüþtür. Þairin toplumdaki iþlevi ilkel çaðlarda daha keskin çizgilerle belirlenmiþ iken günümüzde belirli bir þair rolünden söz etmek daha zordur. Bunun nedeni düþüncenin ve sözün yerini alan yeni deðerlerdir diyebiliriz. Þair yaþadýðý dünyayý, olaylarý ve insanlarý herkesten farklý algýlayan bir kiþidir ya da olmalýdýr. Ýzlenimlerini halka aktarýrken diðer sanatçýlar kadar rahat deðildir çünkü ne günlük konuþma dilini kullanabilir ne de

kullanamamýþ, öne çýkaramamýþtýr. Bu imparatorluk, sanatta, edebiyatta büyük yapýtlar verebilseydi bugünkü Ýngilizcenin durumuna benzerdi Türkçenin durumu. Oysa bu görkemin içinde Osmanlý Türkçeyi küçümsemiþ, hatta horlamýþ ve Arapçanýn, Farsçanýn (kendi isteðiyle ve ilginçtir gönüllü olarak) egemenliðini benimsemiþtir. Sonra ortaya karman karýþýk bir dil çýkmýþtýr. Halkýn anlamadýðý, anlaþamadýðý, konuþmadýðý bir dil. Saray çevresindeki bir azýnlýðýn kullandýðý lüks bir dil. Bu kýsa tarihçe bugünkü durumumuzu anlatmak için yapýlmýþ olsa da yeterli deðildir. Bugün bir halklaþmadan sözedilebilir. Belki Dil devrimi küçümsenebilir ama azýmsanmamalýdýr. Bir ulus kendi diliyle oynuyorsa, oynanmasýna izin veriyorsa, kuþkusuz o dilin sorunlarý büyüyecektir. Ama olumsuzluklarýn önüne geçilemez anlamýna gelmemelidir bu. Soru sorma düþünmenin ilk eylemidir. Düþünme baþlamýþsa o dilde yaratým da baþlamýþ demektir. Bu da dilin iþleyiþinin

ÞÝÝR düzyazý tekdüzeliðini. Þairin dili diðer tüm yazýn türlerinin dilinden üstün ve zahmet vericidir.

Þiir ve dil bilinci Þiir dili gündelik dilden birçok özelliðiyle ayrýldýðý için dil merkezli her türlü yaklaþýmýn odaðýnda yer almýþtýr. Sessel ve semantik (anlamsal) düzeylerde konuþma dilinden ayrýlýr. Þiir olmayan metine anlamý yazarý tarafýndan yüklenirken þiir kendi anlamýný kendi üretir. Þiirde anlamda çok okurun anlamlamasýndan söz edebiliriz. Roman Jakobson’a göre þiir dilin güzelduyusal iþlevindedir. Þiir dilinin kendine özgü yapýsý konuþma dilinden sapmalarla, öne çýkartma ve düzenliliklerle saðlanmaktadýr. Gündelik dilden sessel, sözcüksel, sözdizimsel, anlamsal her türlü sapma ile yineleme (uyaklar ve sözcük yinelemeleri) ve koþutluklar þiir dilinin öne çýkartýlan özellikleridir. Ancak bu özelliklerin þiirin derin yapýsýnda bir baðlýlaþýk bulma þartý vardýr. Yani yapýlan bir öne çýkartma anlama bir etkide bulunmuyorsa sadece yüzeyseldir ve þiirsel bir iþlevi yoktur. Bazý sözcük ve dilbilgisi oyunlarý sadece moda olduðu için kullanýldýðýnda þiire yarardan çok zarar verirler. Þiiri düzyazýdan ayýran dilsel özelliklerden en önemlisi anlamýn düzyazýda çizgisel olmasý, þiirde ise çizgisel olmayýp dolaylý olmasýdýr. Düzyazýda yani þiir olmayan bir metinde anlam hazýr olarak vardýr ve gösteren-gösterilen iliþkisi açýktýr. Þiirde ise gösteren için birden fazla gösterilen olabilir ve her okur farklý gösterileni anlam olarak algýlayabilir. Yani belli ve tek bir anlamýn varlýðýndan söz etmek zordur.

Þiirin teknik sorunlarý a) Þiirde Ýmge Ýmge, þiirde anlama ulaþma yolunu daha etkili ve canlý hale getiren, anlamla baþka þeyler arasýnda ilinti kuran bir zihinde canlandýrma biçimidir. Bir bakýma bir hayal yaratmadýr. Hayal söz konusu olduðu için seçilen þeyler dünyada varolan bildik cisimler ya da olaylar olmak zorundadýr. Þiirin de kullandýðý asýl madde insan yaþantýsý olduðu için bu yaþantýyý þiirleþtirmek iþi imgeye düþer. O zaman þair kullandýðý sözcüklerle algýlarýn zihindeki bazý resimlerle eþleþmesini saðlar. Bunu baþarabilen bir imgeye de biz iyi imge diyebiliriz. Ýmgenin þiirde nasýl ve ne kadar kullanýlmasý gerektiði tartýþma nedeni olmuþtur. Örneðin Garip akýmýna karþý bir tepki olarak geliþen Ýkinci Yeni direkt olarak anlatýlan günlük yaþantýnýn yerine imgeyi koymuþlardýr. Ýmge bir bakýma anlam yolculuðunun bizde býraktýðý güzel manzaradýr. b) Þiirde Uyak ve Ses Ne tür þiir yazýlýrsa yazýlsýn ses ve uyak þiirin vazgeçilmez öðelerindendir. Günümüz þiirinde halk ve divan þiiri örneklerinde olduðu gibi sistemli bir uyak kullanýlmasa da þiire serpiþtirilen ve düzenli olmayan ses benzeþmeleri þiiri canlý tutmanýn gereðidir. Þiirde kullanýlan redif, zengin uyak, tam uyak ve yarým uyak ile içses uyumu þiirin daha kolay akýlda kalmasýný, akýcýlýðý saðlar ve bazen verilmek istenen duyguyu yansýtýr. c) Þiirde Anlam Yýllardýr tartýþýlan bir konudur: Þiirde anlam olmak zorunda mýdýr? Ülkemizde bu tartýþmayý baþlatan Ýkinci Yeni þiir akýmýdýr. Þiirin ses, sözcük ve biçem kaygýsýný anlamýn önüne koyan Ýkinci Yeni’ye þiir çevrelerinden tepkiler gelmiþtir. Anlamýn rastlantýsal olduðu iddiasý da yine Ýkinci Yeni kaynaklýdýr. Daha önce de sözünü ettiðimiz gibi, þiir dilinin özelliklerinden biri þiirde anlamýn çizgisel deðil dolaylý olmasýdýr. Þiirsel bir metnin

redaktion@dem-ajans.de sayfa çok anlamlýlýðý okurun onu anlamlamasýndan kaynaklanýr. Þiirde, þiir olmayan metinlerin tersine, anlam þair tarafýndan hazýr verilmez ve anlama ulaþma okurdan beklenir. Öyleyse þiir okuma her türlü okumanýn üzerindedir ve okurun iþbirliðini gerektirir. Bir metne sonsuz sayýda okuma yapýlabileceðine göre „þiirde anlam sonsuzdur“ gibi bir yargýya da ulaþabiliriz.

ZÜLFÝKAR YALÇINKAYA

13

zyalcinkaya@gmx.de

ALAGEYÝK

Ç

ocukluðumda hep bu türküyü dinledim. Hem Radyo‘dan hem de Hafýz olan rahmetli Mehmet dayýmdan. „Ala geyik gibi boyun sallarsýn kement atýp yollarýmý baðlarsýn.“ Yollarýma kement atana da çok rastladým. yediðim kazýklarý, geldiðim oyunlarý düþündükçe bazen kahýrlanýyorum, bazen de üzülüyorum. ilk okul da Türkçe Dersinde þunu okuturlardý.“bir ormanda bir Ala geyik yaþarmýþ, orman güzel mi güzel,temiz mi temiz, derelerden akan su sesleri kuþ sesleri ormanýn fýsýldamasý, her türden çiçekler, aðaçlar, kuþlar, arýlar ve bitkiler insaný mest edermiþ. O kuytular çok güzel sýðýnaklar Maðaralar insaný ve hayvanlarý yaðmurdan, yaþtan doludan ve kardan fýrtýnadan korurmuþ. avcýlar ormana avlamaya gelince eleri boþ dönermiþ. geldiklerinde Ala geyik bir sýðýnaða girer kurtulurmuþ. Avcýlar Alageyiði bulamayýncaya döner giderlermiþ. Günler günleri, aylar aylarý, yýllar yýllarý kovalamýþ bir türlü alageyiði avcýlar yakalayamamýþ. ala geyik sýðýnaklarý, orman aðaçlarýný unutup kendini gizleyeni koruyaný unutmuþ kendinde kerametler aramaya baþlamýþ. kendi kendine bu avcýlar benim kerametimden bulamýyorlar beni göremiyorlar benim sihirli boynuzlarým onlarý þaþýrtýyor demiþ. ben inime girerken bu çalýlar bana engel oluyor, bu çalýlarý temizleyim diyerek baþlamýþ sýðýnaðýn yapraklarýn yemeye, yedikçe yemiþ dallarý kýrmýþ sýðýnaðýn önünü cýscýbýr býrakmýþ. kendisi de kel aynak kuþlarý gibi ýþýldamaya baþlamýþ.Avcýlar yine bir gün bunu kýstýrmýþlar bu can havli ile sýðýnaða dalmýþ, dalmýþ amma kendisini koruyan ne dal var nede budak. Avcýlar bu Alageyiði yakalayýp boðazlamýþlar Avcýlar avladýklarý hayvanlarý ziyafet vermek için bütün köy halkýný çaðýrmýþlar. Avcýlar baþý þu geyiðin beyni, dili nerde? diye sorar. oradaki kurnaz bir avcý zamanýnda iþi hal keyif ettiði için söyle seslenir! „ efendim bunlarýn beyni olmaz ki! avcý baþý neden olmaz diye sorar! Kurnaz avcý cevap verir. -efendim beyni olsaydý kendini koruyan dallarý yapraklarý yermiydi. Bizlere de içki maslarýnda meze olmazdý der. Ne yazý ki günümüzde kendinde keraneti gören Ala geyikler kendini koruyan, dalarý, yapraklarý, hatta ve hatta Çýnarlarý bile kesmekte. Sonunda da içki masalarýna meze olmaktan

d) Þiir ve Toplum Þiir toplumun sorularýný dile getiren bir araç mýdýr? Þair bu sorunlar ne derece duyarlý olmalýdýr? Þiir ve ideoloji arasýndaki iliþki nedir? Bu sorular günümüzde dahi sýcaklýðýný koruyan tartýþma konularýdýr. Þiirin yaþamý yansýtmasý gerektiði (mimesis) görüþü Gerçekçiliðin temelini oluþturmuþ, gerçekliði sorgulamak ve eleþtirmek ise Toplumcu Gerçekçilik ile gündeme gelmiþtir. Toplumcu gerçekçi tavýr edebiyatýn sosyalist deðerler üzerinde yükselmesi, yapýtlarda halkýn sorunlarýnýn dile getirilmesi, sosyalizmin yüceltilmesi gerekliliðini savunur. Kiþilerin iç dünyasýný yansýtan, bireyciliði öne çýkaran ve burjuva yaþam tarzýný yansýtan yapýtlara karþý çýkar. Sanat sadece Marksist etik ve estetik ölçütleriyle deðerlendirilir. Sanat sanat için deðil, toplum içindir. Þiir de bu yaklaþým içerisinde önemli bir iþleve sahiptir. Coþturucudur ve yönlendiricidir.

duyarlý davranmak sadece þairlerin deðil herkesin görevidir. Þair, bir aydýn olarak ne zaman halkýn yanýnda olacaðýný bilir ve ona göre tavýr gösterir. Onun tavrý da topluma bir bakýþ açýsý kazandýrmasý bakýmýndan gereklidir.

e) Þiir ve Çeviri “Þiir öyle ayrý bir dildir ki baþka hiçbir dile çevrilemez; *Ýçinizde olmayan þiiri hiçbir yerde bulamazsýnýz. (Shelley) hatta yazýlmýþ göründüðü *Þairin kullandýðý sözcüklerde insanlar için çeþitli dile bile.“ diyor Jean Cocteau. anlamlar vardýr; herkes beðendiðini seçer. (Tagore) Þiiri baþka dillere çevirmenin *Þiirin ilkesi, insanýn üstün bir güzelliði özlemesidir. Bu ilke doðru olup olmadýðý bir coþkunlukla, bir ruh taþkýnlýðýnda kendini gösterir. Bu tartýþýlan önemli konulardan coþkunluk, aklýn yoðurduðu gerçeðin dýþýndadýr. (Baudebiridir. Anlamlamanýn okur laire) merkezli olmasý, bir dildeki *Þiir sanatý, eksiklikleri güzelliklere çeviren bir simya ses ve biçemin diðer dilde bilimidir. (Aragon) yakalanmasýnýn çok zor olmasý, *Ne masayý anlatacaðým diye masa sözcüðünü kullanadillerin sözcüklerinin her caksýnýz, ne kuþu anlatacaðým diye kuþ sözcüðünü; ne zaman birbirini karþýlayamýyor de aþký anlatacaðým diye aþk sözcüðünü. (Cocteau) olmasý þiir çevirisini zorlaþtýran *Þiir olmayan yerde insan sevgisi de olmaz. etkenlerdir. Ancak þiirin Ýnsaný insana ancak þiir sevdirir. Þiir, insaný insana çevrilememesi durumunda yaklaþtýran þeydir. (Sait Faik) da farklý ülkelerden þairleri *Þiirin konularý hiç eksik olmayacaktýr; çünkü dünya o tanýmak ve okumak olanaksýz kadar büyük, o kadar zengin, yaþam o kadar deðiþik bir duruma gelmektedir. O manzaralý ki... Hiçbir gerçek konu yoktur ki þair onu zaman þiir çevirisinde çeviren gereði gibi iþlemesini bildiði andan itibaren þiirden kiþinin elinden gelenin en iyisini yoksun olsun. (Goethe) yapmasý ve þiirin havasýný en *Gerçek þiirin, asýl sanat eserinin kendi varlýðýndan yüksek düzeyde korumasý baþka bir amacý yoktur. Kendisinde baþlar, kendisinde gerekmektedir. Ancak bu çeviri, biter. Bütün soyluluðu da buradan gelir. (Valéry) ne kadar baþarýlý olursa olsun, çevirmenin anlamlamasý ev yeniden yaratmasý etkisinde Bugün þiir dergilerini karýþtýrdýðýnýzda olacaktýr. Bu yüzden, bazý þiirlerin altýnda bu konudaki tartýþmalara tanýk olabilirsiniz. „çeviren“ ifadesi yerine „Türkçe söyleyen“ ya Artýk þiirle devrim yapýlamayacaðýný herkes bilmektedir. Þiire ve þaire aðýr görevler da „yeniden söyleyen“ ifadelerine rastlarýz. yüklemek yanlýþtýr; çünkü toplumsal olaylara Þiirleri kadar çevirileri ile ünlenmiþ þairler de

kanýtýdýr. Kuþkuya yer yok: Dili koruyup kollayacak olanlar o dilin þairleridir, yazarlarýdýr, “dil düþünürleri”dir. Buna kalkan olacak, destekleyecek olan da tabi ki yönetenlerdir. Bu unsurlardan birinin eksik olmasý demek, dilin zayýflamasý, küçülmesi demektir. Bu düzeltilmezse dilin nereye gideceði açýktýr. Bugün Türkçe bu olumsuz durumla karþý karþýyadýr. Hatta bu olumsuzluk dilin içini kemirmektedir. Öyleyse herkes sorumluluðunun bilincine göre hareket etmelidir. Bu cümle bir dilek kipidir. Dilek kipleri insanlarý pek harekete geçirmezler. Hele bizim gibi sorunlarý son anda bile fark edemeyen toplumlarda. Tablo böylesine karanlýk, çürük, param parça olsa da burada yaptýðýmýz gibi bir yerden baþlamak gerekiyor. Bu uðraþ yukardaki sorumlularca tümden sahiplenilip hayata geçirilirse Türkçe kazanacaktýr. Biz kazanacaðýz. Çünkü Türkçe bizim anadilimizdir. Çünkü biz rüyalarýmýzý Türkçe görüyoruz. Türkçe küfrediyor, Türkçe seviyoruz.

Þiir üzerine sözler

T

a

v

e

r

n

e

Timbales Die kleine gemütliche Musikkneipe Inh. Ali Osman „Alex“

Reitzensteinstrasse 36, 70190 Stuttgart (Ost) Tel: 0711 262 37 71


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

ÝLAN

Takýda farklý bir çizgide...

redaktion@dem-ajans.de sayfa

14


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

Stress, gençlerde sivilcelerin nedeni

SAÐLIK-YAÞAM

redaktion@dem-ajans.de sayfa

Ýþkolik olduðunuzu nasýl anlarsýnýz?

G

ençlerde sýk

gördüðümüz ve ergenlik diye geçiþtirdiðimiz ciltte ortaya çýkan sivilce olayýnýn aslýnda stresle baðlantýlý bir hormon tarafýndan yaratýldýðý belirlendi. Araþtýrmacýlar bu hormonun ciltte bir tür yað salýverdiði ve bu cilt yaðýnýn da sivilcelere neden olduðu görülmüþ. Daha önce stress ile sivilceler arasýnda bir bað olduðu belirlenmiþ ancak nedeni bulunamamýþtý. Uzmanlar þimdi doðrudan sivilcelerle mücadele yerine tersine strese baðlý hormonu düzene sokacak bir ilaç üzerinde çalýþmalarýný yoðunlaþtýrdý.

Evinizdeki küf ve nem, öldürücü hastalýklara neden olabilir

A

merikalý saðlýk uzmanlarý yaþam

Ý

þkolik insanlar denilince aklýmýza, iþlerinden baþka bir þey düþünmeyen, zamanlarýnýn çoðunluðunu iþyerinde geçiren, yaþamýn yegane anlamýnýn iþ ya da iþyeri olan kiþiler gelmekte. Yani kiþinin kendini çalýþmaya zorunlu hissetmesi, kendini kontrol altýna alamamasý ve sürekli çalýþmaya olan dürtüsüne yenik düþmesi iþkolikliði tanýmlayan özelliklerdir. Eðer merak ettiyseniz “ben de mi iþkoliðim yoksa diye” size bir ipucu, Ýþkolikler temelde üç davranýþ sergilerler; · Ýþleriyle olan meþguliyetleri nedeniyle ailelerini, sosyal çevrelerini önemli derecede ihmal ederler ve dinlenme ya da boþ zaman aktivitelerinde bulunmazlar. · Ekonomik ihtiyaçlarýnýn ötesinde ve iþ ortamýnda kendilerinden beklenen performansýn üzerinde çalýþýrlar. · Fiziki olarak iþlerini yapmýyor olduklarý zamanlarda iþlerini ýsrarla ve sürekli olarak düþünürler. · Ýþkolikler, sadece çalýþmayý düþündüklerinden dolayý, sosyal çevreleri, arkadaþlarý ve aileleri tarafýndan sürekli eleþtirilmektedirler. Bu tiplerin kiþilik yapýlarý mükemmelliyetçi kiþilik tipine yakýndýr. Sürekli yaptýklarý iþi iyi yapabilme kaygýsý taþýmaktadýrlar, yapmak için de aþýrý zaman harcamakta hatta bu nedenle iþleriyle yatýp kalkmaktadýrlar denilebilir.

MÜKEMMELÝYETÇÝLÝK BU HALE GETÝRÝYOR Ýþkolikler genellikle hayattaki gerçek sorunlarýyla yüzleþmekten kaçtýklarý için veya ailedeki diðer iþkoliklere benzeme çabasý yüzünden (mükemmeliyetçilik) bu hale gelirler. Bu kiþilik tipinde olan kiþilerin çoðunlukla stres altýnda olduklarý görülmektedir. Bu yapýdaki kiþilerin stres altýnda olmalarý saðlýklarý açýsýndan zaman zaman problemler yaþatabilmektedir. Özellikle kalp rahatsýzlýklarýnda bu tür kiþilerin daha çabuk etkilendikleri görülmektedir. Bu durmak bilmeyen koþturmaca, kiþiye depresyon, endiþe, stres, huzursuzluk ve bitkinlik yaþayacaktýr. Ýþkolikler hakkýnda birkaç ilginç sonuçtan bahsetmek mümkün, iþ doyumlarý genelde düþüktür, kendilerine saygýlarý ve güvenleri yetersizdir, aileleri

ile genelde mesafelidirler. Ýþkolikliði çok çalýþma ile karýþtýrmamak gerekmektedir. Çalýþmaya odaklanmýþ olanlar ile iþkoliklerin farký, iþkoliklerin sürekli iþlerini düþünmeleri, iþe büyük zaman ayýrmalarý ve kendilerinden istenenden fazla çalýþmalarýdýr. Ýþkolik olanlarýn tedavisi belki alkolik olanlar kadar kolay gözükmüyor, ancak yine de burada bir takým önerileri sýralamak mümkün, Öneriler: · Çevredeki ilginç þeylerin farkýna varýn. · Hayattan, her þeyden zevk alýn, iþinizde zevk alarak çalýþýn. · Oyunlarý her zaman kazanmak için oynamayýn. · Oturun, dinlenin, gevþeyin. · Aile, arkadaþ, balýk tutma gibi destek sistemlerini geliþtirin · Ýçinde bulunduðunuz atmosferi deðiþtirin, ara verin, yemek için dýþarý çýkýn, yýllýk izin kullanýn. · Zamanýn tutsaðý olmayýn. · 7-8 saat uyuyun. Çok çalýþmak olmazsa olmaz koþul olmamalý, hayatý doyasýya yaþamak da önemli. Deðiþik aktiviteler, deðiþik mekanlar, deðiþik arkadaþlar bize hayat verecektir. Hayatýmýzý basit bir çemberin içinde görüp bu tür bir yaþantýda içinde yer almaktan vazgeçip, yaþamýmýzý çeþitlendirmek bizi daha fazla mutlu edecektir.

Tükenmiþlik Sendromu mekanlarýnda ortaya çýkan nem ve öteki nedenlerle oluþan küf ve yosunlanmanýn insan saðlýðýný tehdit edici boyutlara ulaþabileceði uyarýsýnda bulundu. Amerika Bulaþýcý hastalýklarla Mücadele Dairesi Doktorlarýna göre evlerde büyüyen bazen gözle bile görünmesi zor olan mantar ve küflerin bir kýsmýný zehirli olduðu ve sonuçta solunum yoluyla alýnan bu küflerin sporlarýnýn insanlarda baþ aðrýsý, öksürük, bazý hallerde hafýza kaybý ve iþtahsýzlýk yaptýðý bildirildi. Doktorlara göre bu tür küf ve mantarlara bazan çalýþma yerlerinde ve okullarda bile rastlandýðý sonuçta durumun ciddiye alýnmasý gerektiðini vurguluyor.

Çay içindeki maddeler kemikleri kuvvetlendiriyor

A

Yaþam kaynaklarýnýzýn kurumasýný istemiyorsanýz kendinize kulak verin.?

Ý

þe giderken sabah ayaklarýnýz geri geri mi gidiyor? Çalýþma hayatýnýz rutin bir sýkýntý haline mi geldi? Konsantrasyon eksikliði mi hissediyorsunuz? Baþkalarýnýn hakkýnda sýkça olumsuz duygular besleme mi baþladýnýz? En kötüsü de, „Nasýl olsa çoðu insan böyle hissediyor; o yüzden yaþadýðým bu durum çok normal“ demeye mi baþladýnýz? Durum böyleyse tükenmeye baþlamýþsýnýz demektir. Tükenmeyi yadsýdýðýnýz andan itibaren yalnýzlýða, bunalýma ve umutsuzluða sürüklenir ve çýkýþ yollarý olup olmadýðýný bile araþtýrma ihtiyacý duymazsýnýz. Tükenmenin ciddi bir durum olduðunu kavramalý ve ondan kurtulmaya çalýþmalýsýnýz. Tükenmek, danýþman Ruth Luban’ýn sözleriyle: „Enerji ve canlýlýk duygusunun kronik, uzun süreli strese baðlý olarak yavaþ yavaþ yok olmasýdýr ve fiziksel, zihinsel ve duy-

gusal bir çöküþ ile sonuçlanýr. (...) Fiziksel etkinleri kronik yorgunluk, kaslarda gerginlik, uyku bozukluðu ve hastalýklara karþý baðýþýklýðýn azalmasý olarak ortaya çýkar.“ Davulun Sesi Uzaktan Hoþ... Yaþam kaynaklarýnýzýn kurumasýný istemiyorsanýz kendinize kulak vermeniz gerekli. Genellikle kendini idealistlik uðruna helak eden insanlar diðerlerine oranla daha çabuk tükeniyorlar çünkü her iþi üstlenmeye çalýþmalarý yetmiyormuþ gibi bir de o iþlerin mükemmel olmasý için didiniyorlar. Dolayýsýyla baþkalarý 10 yýlda tükeniyorlarsa onlar 5 yýlda tükeniyorlar. Mükemmeliyetçilik dýþarýdan çok arzulanan bir özellik gibi görünse de davulun sesi uzaktan hoþ gelir. Mükemmel olacaðým derken etrafýnýzdaki insanlarý kýrmaya baþladýðýnýzý fark edersiniz. Halbuki biraz iþ paylaþýmý, saðlam bir ekip çalýþmasý ve anlayýþla da mükemmeli yakalayabilirsiniz. Tükeniþi çabuklaþtýran baþka bir etken de takdir ve desteðin eksikliðidir. En üst düzeydeki yöneticiden piramidin en altýna kadar

herkes motive olma ihtiyacýndadýr. Çünkü insan kendini iyi hissettikçe çabalarýnýn karþýlýðýný aldýðýný düþünür ve yeni projelerde kendinde daha canla baþla çalýþma isteði bulur. Takdir görmeyen birinin “Yapsam da bir yapmasam da” demesi iþten bile deðil. S t r e s Yönetimi Kendinize özen gösterip günlük stres y ö n e t i m i kurallarýný uygularsanýz tatillerinizden daha da d i n l e n m i þ olarak dönersiniz. Sadece bizim tavsiyelerimize uymayýn, kendinize iyi gelecek stratejileri kendiniz de geliþtirebilirsiniz. * Tükendiyseniz bu durumu kabullenin. * Duygularýnýzdan kaçmayýn ve onlarý saðlýklý bir biçimde dile getirin

Aspirinin bir baþka yararý daha ortaya çýktý

A

merikalý ve Ýngiliz araþtýrmacýlar aspirinin yalnýz kaný inceltmediðini ayrýca kanda iltihaplanmayýda önlediðini buldu. Biliyorsunuýz iltihaplanma vücudun baðýþýklýk sisteminin yaralanma sýrasýnda yaralanan dokularýn iyileþmesine yardýmcý olan zarar gören dokularý kontrol altýnda tutan bir tepkisi. Ýltihaplanma bir ameliyat sonrasý iyileþme süreci içinde

Dr. FAHRETTÝN ADSAY

saðlýðýnýz

KARACÝÐER ÝLTÝHAPLAÞMASI

K

araciðer iltihabýnýn Týp dilindeki ismi Hepatitis, halk arasýnda genellikle sarýlýk diye geçer. Karaciðer iltihabýnýn sebebi Bakteri diye bildiðimiz mikroplardan yüz binlerce defa daha küçük olan Virüsler sebebiyet veriyor. Hepatitis’e ( Karaciðer iltihaplanmasý) sebebiyet veren virüsler Tip dilinde A´dan E´ye kadar alfabe tarifiyle isimlendirilir. Mesela hepatitis –Aveya Hepatitis –B- virüsü gibi.. Hepatitis hastalýðýnýn bulaþmasý Hepatiti virüsleri genellikle temiz olmayan yemeklerle, cinsel iliþki, kan nakli, uyusturucu müptelalarýnýn iðne deðiþ tokuþu ile insandan insana bulaþýr. Hepatitis virüsleri genellikle sýcak, saðlýk ve temizlik düzeyi düþük olan ülkelerde daha yaygýn görülür. Hepatitis hastalýðýndan nasýl korunmalý Karaciðer iltihabý hastalýðýna yakalanmýþ bir hastanýn kabýndan ve tasýndan yiyecek alýnmamalý, hasta ile öpüþmek ve daha yakýn iliþkiyi hastalýðýn akut devresinde durdurmasý lazým. Hasta genellikle 3-4 hafta sonra Hepatitis B ve D kronikleþtiði takdirde interferon ve virustulika ilaçlarý ile tedavisi yapýlabilir. Bu ilaçlar hastalýðý %50 dolayýnda ya tamamen yada kýsmen önler. Hepatitis C ve E için her hangi bir aþý yoktur. Hepatitis C %60 dolayýnda kronikleþir. Bu hastalýkta interferon ve virustulika ile tedavi edilebilir.

* Çalýþýrken dinlenme aralarý verin. Biraz kalkýp mutfaða gidin ve su için. Sürekli ekrana bakýyorsanýz arada bir gözlerinizi ayýrýp uzak bir yere bakýn.

* Ýþlerinizi programlayýn. Zaman yönetimine özen gösterin. * Beslenmenize dikkat edin. Öðle yemeðini sürekli olarak bisküvi ve tost yemekle geçiþtirmeyin. * Uykunuza özen gösterin. Zaman yönetimi yaparsanýz uykunuzu da düzenlersiniz. Yapacak çok önemli bir iþiniz yoksa

Mantar Zehirlenmelerinde Nasýl

merikalý araþtýrmacýlar, çayýn içinde bulunan bileþimlerin kemiklerin güçlenmesine neden olduðunu ileri sürdü. Yalþaýk 1000 kadar 30 yaþ üzerinde kadýn ve erkek denk üzerinde yapýlan araþtýrmalarda son 10 yýl içinde her türlü çaydan düzenli olarak içen kiþilerin kemiklerinin mineral yoðunluðunda yüzde beþlik bir artýþ belirledi. Doktorlara göre çay içinde bulunan fluoride, faytoestrogen ve flavonoids olarak bilinen amtioksidantlarýn birlikte çalýþmasýnýn kemikleri koruduðu ortaya çýkmýþ. Doktorlar özellikle enaz haftada bir çay içen kiþilerin bile kemiklerinde geliþme tesbit etmiþ. Uzmanlara göre yeþil .ay veya oolong ile siyah çay içen kiþilerin bellerinin arka kýsmýndaki kemiklerin kuvvetlendiði ortaya çýkmýþ.

15

Davranacaksýnýz?

Y

apýlacak ilk iþ; hiç zaman kaybetmeden bir doktora görünmektir.

iþleri bir kenara býrakýp uyuyun. Yoksa ertesi sabah yaptýðýnýz iþlerin yarým yamalak olduðunu ya da hazýrladýðýnýz sunumu hakkýyla sunamadýðýnýzý fark edersiniz. * Ýþ dýþýnda sürekli iþlerden konuþmayýn. Hatta bir hobiniz olsun ki dinlenmek için uzun süreli ve sadece senede bir iki kere yapýlacak tatilleri iple çekmeyin. Örneðin el sanatlarý kurslarýna gidin, maket yapýn, kendiniz için de olsa yazý yazýn, günlük tutun, spor yapýn, müzik aleti çalýn, dans derslerine gidin, koleksiyonculuk yapýn, kitap okuyun, puzzle yapýn, düzenli olarak kültürel etkinlikleri takip edin. Böylece iþ dýþýnda da yeni arkadaþlar da edinirsiniz ve hayata daha fazla katma deðeriniz olur. * Yardým edin ama herkesin her istediðini yerine getirmek için kendinizi hýrpalamayýn. Yardým isteyen insanlara kendiniz dýþýnda da çözüm yollarý önerin. Unutmayýn ki ihtiyacý olana balýk tutmayý öðretmek balýðý tutup vermekten daha faydalýdýr. Eðer imkan varsa doktordan önce; · Hasta kusturulmalýdýr. (küçük dile dokunarak; ipeka þurubu, tuzlu ýlýk su içirilerek.) · Hasta ateþli ise, alnýna ve beline buz kompresi konulmalýdýr · Gerekirse kalp faaliyeti, kuvvetli koyu kahve ile veya tuzlar koklatýlarak tahrik edilmelidir. · Hasta baygýn ya da þuursuz ise yüzüne soðuk su serpmeli veya amonyak buharý teneffüs ettirilmelidir. Hastayý ayýltmak için asla alkollü içki kullanýlmamalýdýr.

Aðýz yolu ile ilaç alýrken (hapý yutarken!) bilmemiz gerekenler

B

asit gibi görünse de aslýnda aðýz yoluyla ilaç alýmý son derece kompleks bir mekanizma. Yuttuðumuz ilacýn etkili olabilmesi için herþeyden önce midede çözülerek ve bozulmadan kana karýþmasý gerek. Ýlacýnýzý yeterli miktarda suyla (en az yarým bardak) ve oturarak yada ayakda ama dik bir pozisyonda alarak bu iþlemi kolaylaþtýrabilirsiniz. Ayrýca bir iki dakika bu pozisyonda kalmanýz ilacýn yemek borunuza yapýþarak zarar vermesini yada etkinin gecikmesini önleyecektir. Eðer

tablet- kapsül vb ilaç yemek borunuza yapýþmýþsa bu durumda bir lokma ekmek ve bol suyla aþaðýya indirmeniz faydalý olacaktýr. Yutulmasý çok zor gelen büyük tabletlerin bazýlarý ufalanarak yada meyve sularýna karýþtýrýlarak alýnabilirse de bu iþlem hekim veya eczacýya danýþmadan yapýlmamalýdýr. Zira bazý ilaçlar yavaþ salýným veya uzatýlmýþ salýným dediðimiz formlarda üretilmiþtir ve bunlarýn parçalanarak alýnmasý birden bire fazla miktarda ilacýn kana karýþmasýyla

zehirlenme tablolarýna neden olabilir. Dikkat etmemiz gereken bir diðer nokta da ilaçlarýn alýnma zamaný. Doz aralarýnýn eþit uzunlukta olmasý ve her gün ayný saatlerde alýnmasý çok önemli. Örneðin günde 3 kez alýnmasý söylenen bir ilaç gün içerisinde eþit aralýklarla 3 defada alýnýyor olabileceði gibi 24 saat içerisinde her 8 saatte bir alýnmasý gerekiyor da olabilir. Bu nedenle ilacýnýzýn hangi þekilde alýnacaðýný kullanmadan önce hekim veya eczacýnýza sorarak mutlaka öðrenmelisiniz.

Yine benzer þekilde bazý ilaçlarýn emiliminin tam olmasý için aç karnýna alýnmasý gerekli iken bazý ilaçlar da tok karnýna veya yiyeceklerle beraber alýndýðýnda daha etkili olmaktadýr. Aç karnýna alýnmasý söylenen bir ilacý yemeklerden en az 1 saat önce yada 2-3 saat sonra almalýsýnýz. Bazen birlikte alýnan gýda türü de ilaç etkisinde rol oynayabilir. Örneðin süt ve süt ürünleri bazý ilaçlarý baðlayarak emilip kana karýþmasýný engelleyebilmektedir.


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

ÇOCUK

Çocuklar için Internet Kullaným Önerileri

· Internette sohbet ederken, mesaj panosuna mesaj gönderirken, ya da mektup arkadaþýnýzla mektuplaþýrken, adýnýz, soyadýnýz, adresiniz, telefon numaranýz gibi kiþisel bilgilerinizi ve kredi kartý numaranýzý asla vermeyin · Diðer kiþilere Internette kullandýðýnýz adýnýzý ya da parolanýzý söylemeyin · Web sitesinin „Güvenlik Politikasý“na bakýn ve sitenin sizden istediði bilgileri ne amaçla kullanacaðýný öðrenin · Internette ailenizle birlikte gezinin. Eðer ailenizin zamaný uygun deðilse, ziyaret ettiðiniz siteleri ailenize söyleyin · Ziyaret ettiðiniz sitenin „Güvenlik Politikasý“ný ailenize söyleyin. Böylece siz ve aileniz, sizin hakkýnýzda istenen bilgilerin, sitede ne amaçla kullanýlacaðý konusunda bilgi sahibi olacaksýnýz · Bir aktiviteye ya da oyuna katýlabilmeniz için sitenin çok fazla kiþisel bilgiye ihtiyacý yoktur. Bu nedenle gereðinden fazla

bilgi vermeyin, gerekirse siteyi terkedin · Bazý insanlarýn kötü niyetli olabileceklerini ve çocuk olmadýklarý halde çocuk gibi davranabileceklerini unutmayýn. Bu nedenle Internette tanýþtýðýnýz kiþileri ailenize söyleyin. Ayrýca yeni tanýþtýðýnýz kiþilerden aldýðýnýz mesajlarý ailenize gösterin ve onlarýn onayý olmadan bu mesajlara cevap vermeyin · Ailenize sormadan Internet aracýlýðýyla hiçbir þey satýn almayýn ve hiçbir koþulda kredi kartý numarasý vermeyin · Ailenizle konuþmadan Internet aracýlýðýyla sorulan sorulara cevap vermeyin. Hiçbir formu doldurmayýn ya da hiçbir yarýþmaya katýlmayýn. Ayrýca girdiðiniz sitenin bir güvenlik politikasý olup olmadýðýný kontrol edin ve verdiði bilgilerin baþkalarý ile paylaþýlmayacaðý konusunda güvence verip vermediðine bakýn. Aksi halde hiçbir þekilde kiþisel bilgi vermeyin · Internette hiçbir tartýþmaya ya da kavgaya katýlmayýn. Eðer biri sizinle tartýþmaya ya da kavgaya yeltenirse, ona cevap vermeyin ve ailenizi konudan haberdar edin · Eðer hoþlanmadýðýnýz bir þeye rastlarsanýz ya da ailenizin, sizin görmenizden hoþlanmaya-

caðýný düþündüðünüz bir þeye rastlarsanýz, geri tuþuna basýn ya da oturumdan çýkýn · Eðer bazý kiþilerin çocuklara söylenmemesi gereken bir þey söylediðine rastlarsanýz ailenize söyleyin · Internetle ilgili konular hakkýnda hiçbir þeyi ailenizden saklamayýn · Eðer birisi size resim gönderir, gitmemeniz gereken bir siteyi ziyaret etmenizi önerir ya da uygun olmayan bir dille konuþmayý önerirse, ailenizi durumdan haberdar edin · Eðer birisi yapmamanýz gereken bir þeyi yapmanýzý isterse, ailenize söyleyin · Ailenizin onayý olmadan internette tanýþtýðýnýz hiç kimseyi aramayýn · Aileniz yanýnýzda olmadan ve onaylamadan Internette tanýþtýðýnýz kimseyle buluþmayýn · Internette tanýþtýðýnýz kimseye, ailenizin izni olmadan hiçbir þey göndermeyin · Eðer Internette tanýþtýðýnýz birisi size herhangi bir þey gönderirse ailenize söyleyin · nternette iyi bir dil kullanýn ve nazik olun · Sadece þaka yapýyor olsanýz bile kimseyi korkutmayýn ya da tehdit etmeyin · Ailenizin sizin güvenliðinizi ve saðlýðýnýzý düþündüklerini bilin. Bilgisayar ve Internet konusundaki kurallara uyma konusunda ailenizle iþbirliði içinde olun ve Internet yüzünden baþýnýza ne gelirse gelsin onlara söyleyin

redaktion@dem-ajans.de sayfa Hazýrlayan: Döne Köylüce

Gutenberg Lisesindeki Cinnet Olayý (Amoklauf)

E

rfurt Johan Gutenberg Lisesinde yaþanan Kabus 17 insanýn ölümüne sebep oldu. 19 yaþýndaki Robert Steinhäuser bu Liseden atýlmýþ eski öðrencilerindendi. Robert Steinhäuser, 13 öðretmeni, 1 Polisi, 2 öðrenciyi ve en son kendini gözünü kýrpmadan öldürdü. Bütün kini, kendisinin bu okuldan kötü notlar yüzünden atýlmýþ olmasýydý. Öðretmenler ve Öðrenciler Robert Steinhäuser‘in sessiz ve çekingen biri olduðunu dile getirdiler. Hatta Robert Steinhäuser Okulla biten iliþkisini yaklaþýk bir yýl boyunca sakladý. Robert”in düþüncelerini kimse bilmiyordu. Robert Steinhäuser bir Korunma derneðinin üyesiydi (silah atýþ eðitimi yapan bir dernek). Ölümlü ve Öldürmeyi anlatan Müzik tarzý ve Acýmasýz Bilgisayar Oyunlarý Robert’in hobileriydi. Buradan þunu düþünebiliriz, Robert”in psikolojik sorunlarý olduðunu, içinde bunaldýðýný, kendisini yalnýz hissettiðini, kimsenin onu anlamadýðýný ve ciddiye alýnmadýðýný söyleyebiliriz. Robert’in Arkadaþ ortamý nok-

Filler

F

illerin hafýzalarý çok güçlü. Örneðin, 7 yaþýnda olan bir Çocuk bir Filin hortumunu cimcikler. 20 sene sonra bu çocuk yetiþkin olarak ayný Filin yanýna gelir. Fil bu kiþiyi görür görmez hatýrlar ve insanlarýn içinde sadece ona hortumuyla su fýþkýrtýr. Filler 60-70 sene yaþaya biliyorlar. Bir Filin hamilelik süresi 2 sene´dýr. Fil yavrusu doðduðundan hemen sonra 100 Kilogram aðýrlýðýndadýr, 1 – 2 Dakika sonrada yürümeyi öðreniyor. Bir Fil doðduktan sonra 3 yýl annesi tarafýndan bakýlýyor. Fillerin Hortumlarý Filer için çok önemli bir organ, çünkü hortumlarýyla kokluyorlar, hava alabiliyorlar ve bir þeyleri

sandý. Psikologlar bu gibi gençlerin sorunlarýnýn her zaman kendilerinden kaynaklanmadýðýný, ailenin büyük Rolü olduðunu sürekli gündeme getiriyorlar. Anne veya babalarýn her gün en az 15 dakika çocuklarýyla okul ve arkadaþ çevresi hakkýnda çocuklarýný kýrmayacak þekilde konuþmalarýný tavsiye ediyorlar. Çocuklar ciddiye alýndýklarýný görebiliyorlar ve önem taþýdýklarýný hissediyorlar. Bu gibi sorumluklalar sadece aile ile deðil öðretmen ve öðrenci arasýnda da ciddiye alýnmasý gerekiyor, yani öðretmen notlarý kötü olan bir öðrencinin sorunlarýyla da ilgilenmelidir. Çünkü kötü Notlar sadece tembellikten kaynaklanmaz, stres ve bunalýmlarda neden olabilir. Öyle bir çaðdayýz ki, teknolojini ile adým attýðýný görüyoruz. Bilgisayar oyunlarý çocuklarýn en sevdiði oyunlardýr, bu konuda da aile-

ler dikkat edip çocuklarýna Zarasýz oyunlar tavsiye etmelidirler. Psikologlar ve politikacýlar bu gibi oyunlara yasak getirilmesinden yana olduklarýný dile getirdiler. Ama ne yazýk ki bu gibi Oyunlar Internet’ten bir iki dakika içerisinde kopyalana biliniyor. Çocuðun okul hayatý onu bunaltmamak, özellikle öðrencilerin kendi aralarýnda bir birini dýþlamadan geçinebilmeleri, çocuk için en önemli noktalardan biridir. Gençlik gelecek olduðu için ve geleceðin kinle sürüklenmemesi için, bazý hatalarýn düzeltilmesi gerekiyor. Burada kendimize bir pay çýkarabiliriz. Eðer Robert yabancý uyruklu olsaydý, burada yabancýlara daha negatif bir göz ile bakýlacaktý, özellikle yabancý gençlere potansiyel suçlu gözüyle bakýlacaktý. 11 Eylül World Trade Center Ikizler kulesine Usama Binladen tarafýnda yapýlan saldýrý, gözlerin burada yaþayan yabancýlarýn üzerine dönmesine neden olmuþtu.

tutabiliyorlar. Filler günde 18 Saat yemek yi yiyorlar. Günde 150-170 Kilogram yaprak yi yiyorlar ve 100 Litre Su içiyorlar. Bu yapraklarý bulmak için 5-25 tane Fil

anlardan hariç baþka düþmanlarý yok. Ýnsanlar Fillerin diþlerinden dolayý Filleri öldürüyorlar. Ýnsanlar Fildiþlerini el sanatlarýnda kullanýyorlar. Filler

beraber uzun yolculuklarda arýyorlar.Bir büyümüþ Fil 6000 kilogram aðýrlýktadýr. Fillerin ins-

dünyamýzda çok az kalan bir hayvan türüdür.

Mercanlar Can Çekiþiyor D

ünyanýn en büyük mercan kayalýðý olan Avustralya’daki Great Barrier, son dört yýlda ikinci kez beyazlanýyor. Araþtýrmacýlar, bu durumun salgýn hastalýk gibi Pasifik Okyanusu’nun güneyinde bulunan mercan adalarýna da yayýldýðýný belirtiyorlar. Beyazlanma, yüksek deniz sýcaklýklarýnýn mercanlara rengini veren suyosunlarýný olumsuz etkilemesinden kaynaklanýyor. Bu durum, genellikle havalar soðuyunca normale dönüyor. Ancak, su sýcaklýðý suyosunlarýnýn dayanamayacaðý kadar aþýrý artarsa, suyosunlarý ölüyor. Bu,

mercanlarýn da ölmesi anlamýna geliyor; bu durumda mercan kayalýklarý parçalanmaya baþlýyor. Araþtýrma raporlarýna göre, Great Barrier’in yaný sýra, Güney Pasifik’teki Tahiti, Cook Adalarý, Yeni Kaledonya ve Fiji’de de mercan kayalýklarýnýn renginin açýlmaya ve mercanlarýn ölmeye baþladýklarý gözlenmiþ. Ancak, bu yýkýmýn nerelere kadar yayýldýðýnýn tam olarak anlaþýlabilmesi uzun sürecek. Mercan kayalýklarý ve onlarla iliþkili olan denizçayýrý ekosistemleri, biyolojik çeþitlilik bakýmýndan dünyanýn en zengin yaþam alanlarý. Mercan kayalýklarý, bulunduklarý ülkelerin ekonomileri açýsýndan da büyük önem taþýyorlar. Mercanlar, yeni ilaçlarýn geliþtirilmesi için hammadde saðlýyor, kýyý bölgeleri fýrtýnalardan koruyorlar.

TÝKOCA OYUNU Sie können das alles bei uns zu angemessenen Preisen geniessen

Als Beigeschmack bieten wir Ihnen auch Getränke an!

Preisliste:

Erwachsene 5,-/Std. Sch+ler 4.-/Std.

Öffnungszeiten: täglich 9:00 bis 24:00

16

Ihn.

A. Akgün Özel telefon görüþmeleri için odalarýmýz vardýr

Tel: 0231 98 12 840 Fax: 0231 98 12 84 22 Händy: 0173 270 62 78

BORSIGPLATZ 12, 44145 DORTMUND

D

eðiþik sayýlardan oluþan iki gruptan oluþur. Oyun baþlamdan önce bir grubun „Tikoca“ olacaðý merkezi bir alan ile onu çevreleyen oyunun oynanacaðý bir dýþ alan belirlenir. Gruplar bu belirlenen alanlara yerleþir.Tikoca olanlar yalnýzca kendi alanlarýnda çift ayakla basabilirler. Dýþ alanda ise tek ayakla basmak zorundadýrlar. Dýþ alanda olanlar ise her þeyde serbesttirler, ama merkez alana giremezler. Oyun, tikoca olan grubun merkezi alandan dýþ alana doðru tek bacak sýçrayarak çýkmasýyla baþlar. Diðer grup, bu halde tikoca grubu elemanlarýný yakalamaya çalýþýr. Çift ayakla basmýþ iken yakalanan oyunz,cu yanar ve oyundan çýkar. Dýþ alana çift ayakla basmýþken merkezi alana kaçabilen kurtulur. Bu oyun böylece tikoca grubu elemanlarýnýn yakalanmasýyla son bulur.

Çarþýya giden Nasreddin hoca

B

ir gün hoca çarþýya gitmeye karar verir. Karþýsýna kýsa bir süre sonra bir papaðan satýcýsý çýkar. Hoca fiyatýný öðrenmeye teþebbüs etmeye yeltenirken, satýcý kendisine papaðanýn 5 milyon TL deðerinde olduðunu söyler.Buna karþýn hoca kuþun neden bu kadar pahalý olduðunu sorar ve ”Benim kuþum çok özeldir çünkü konuþmasýný bilir” diye cevap alýr. Hoca biraz düþünür ve oradan ayrýlýr. Ertesi gün bir hindi ile papaðan satýcýsýna gider ve hindisinin 10 milyon TL deðerinde olduðunu öðrenir. ,,Nasýl olurda, senin hindin benim papaðaným´dan daha pahalý oluyor,“ diye sorar hoca. „Senin papaðanýn konuþabilir, benim hindim ise konuþmadan önce düþünür ,“ diye cevap verir. Gönderen: Serhat Köylüce

ARI V

ýzýltýsý ve çalýþkanlýðý ile ünlü olan bu yaratýk, lorena makenýt eþliðinde sallanma dansý yapmayý pek sever. Arýlarýn bi çok çeþidi vardýr. Eþek arýsý, eþekoðlu eþek arýsý, döþek ve ikinci kuþak arýsý bunlardan bazýlarýdýr. Bi kovanda en çok kovulan arýlar ise erkek ve de ayný zamanda iþçi olan arýlardýr. Zaten arýlarýn bulunduðu yerlere sýk sýk kraliçe arý tarafýndan kovulan diþçi aman iþçi arýlar yüzünden „kovan“ adý verilmiþtir. Fakat iþçi arýlarýn gözünde o yer kovulsak da, bi daha gidemesek de bizim yerimizdir. Arýlarýn i l k b a h a r, yaz, sonbahar, kýþ... yani her mevsim en moda renkleri sarý ve siyahdýr. Bir rivayete göre borisya dortmund’u tutmaktadýr bu výzýltý seven yaratýklar. Lorena makkenýttan baþka bi de gaydirigubbak cemilem þarkýsýný severler. Ýðneleri uzundur. Son çare kendilerine batýrýrlar. Çuvaldýzý kendilerine batýrmakta ustadýrlar. Bu açýdan her cins insana örnek olmalarý gerekmektedir.


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

YAÞAM ZELÝHA

kýz kulesi...

Yazarýmýzýn hastalýðý dolayýsýyla bu sayýya yazý hazýrlayamamýþtýr. Okuyucularýmýzdan özür diliyoruz.

Merhaba Bundan böyle bu köþemde sizin sorularýnýza ve sorunlarýnýza cevap vermeye çalýþlacaðým. „Yaþadýklarýmdan öðrediklerim“ diye izah ettiðim bilgilerimi sizinle paylaþmaktan mutluluk duyacaðým. Bana sorunlarýnýzý ve

sorunlarýnýzý mektup veya e-mail ile iletebilirsiniz. Adress: Hack str. 70190 Stuttgart e-Mail: zeliha@dem-ajans.de

Benim gözlerimle görün dünyayý

G

AYLIK FALINIZ AYLIK FALINIZ AYLIK FALINIZ AYLIK FALINIZ AYLIK

eçtiðimiz günlerde MannheimSchwetzingen’de yapýlan gecede Yasemin Gündoðdu kitaplarýný tanýttý. Çok sayýda davetlinin hazýr bulunduðu tanýtým gecesinde, Yasemin Gündoðdu, kitapýndaki siirleri arkadaþlarýyla birlikte “Benim gözlerimle görün dünyayý” ve “Bir dünya istiyorum” kitaplarýndan okuduðu þiirleriyle, güzel dakikalar yaþattý. Þiirlerinde duyguyu, özgürlüðü, özlemi ve sosyal temalarý iþleyen Gündogdu, misafirleri tarafýndan bol bol ayakta alkýþlandý. Gecede sazlar eþliðinde MAHZUNÝ ÞERIF anýsýna türküler söylendi. Yasemin Gündoðdu, Almanya’nýn Schwetzingen þehrinde oturmakta. 1970’de Çorum’un Çayhatap köyünde doðan ve öðretmen ailenin ilk çocuðu olan Yasemin , evli ve iki çocuk annesi. Þiir yazmaya küçük yaþda baslayan Gündoðdunun ilk kitaplarý Gül Yayýnevi tarafýndan piyasaya sunuldu.

Ýsteyenler kitapa, Frankfurt Türk Kitapevinden tehmin edebilecekler.

KOÇ (21 Mart - 19 Nisan) Kalýcý bir iliþki çýkabilir. Ama bu zorluklarý hýrs ve gayret ile aþýyorsunuz, bazý yeni atýlýmlar gerçekleþtirebilirsiniz. Hatta yeni bir ortaklýk teklifi dahi alabilirsiniz. Yalnýz bu teklife bir cevap vermeden önce enine boyuna düþünmenizi tavsiye ederim. Çünkü çevrenizde sizden yararlanmak isteyen kimseler olabilir.

BOÐA (20 Nisan - 20 Mayýs) Eðer eðitim konularýnda bir iþiniz varsa istediðiniz sonuçlarý alacaksýnýz. Ne var ki bütün olay yine sizde düðümleniyor. Kafanýzý en iyi þekilde çalýþtýrmalý, nerede, ne zaman, nasýl hareket edeceðinizi bilmelisiniz. Yani her þey bir bakýma zamanlamayý iyi yapmanýza baðlý olacak. Daha temkinli ve dikkatli olduðunuz sürece sorunlarý kolaylýkla halledebiliyorsunuz. Bu yönde biraz gayret göstermeniz yetecektir. ÝKÝZLER (21 Mayýs - 21 Haziran) Aile ve iþ yaþamýnda geliþebilecek ani sorunlar da kendiliðinden çözüme kavuþacaklar. Bu dönem her türlü konuda yenilikler ve deðiþiklikler düþünebilirsiniz. Hatta bunlarýn çoðunu da gerçekleþtirme fýrsatý yakalayacaksýnýz. Belki de kendinizi tamamen yenilenmiþ hissedeceksiniz. Bunlarýn dýþýnda yeni dönemin sizde yaratacaðý rahatlýk duygusuna kapýlarak tembelleþebilirsiniz.

redaktion@dem-ajans.de sayfa

FAL DÜNYASI Kehanet ve Fal: Eski Yunan döneminden tutun da, Tevrat çaðlarýndan beri süre gelen bir olgudur..Ayný alýþkanlýk yada inanç günümüzde de hala sürmektedir, sadece sistemlerde az da olsa bir nüans farký olmaktadýr. Günümüzde dünya yüzünde sayýsýz fal çeþidi vardýr.. Ancak hedef hepsinde aynýdýr; Geleceði Görmek! Bunlarýn bazýlarý üst seviyede bilgi gerektiren mistik yada okült yöntemlerdir. Daha da ötesi, doðuþtan gelen bazý olaðanüstü algýlama kabiliyetleri gerektirmektedir. Pek çok ülkede falcýlar yada medyumluk kabiliyeti olan insanlar, bu sistemler ýþýðýnda bazý, gerçekleþen veya gerçekleþmeyen kehanetlerde bulunmaktadýrlar. Hatta pek çok batý ülkesinde bu iþ, büyük bir endüstri durumuna gelmiþtir. Fallar ve Falcýlýk: Fal kelimesinin sözlük manasý, gelecekten haber almak bakýmýndan deðiþik nesnelerden mana çýkarma diye bilinmektedir. Ýnsanlar ilkçaðlardan itibaren, geleceklerinin kimi nesneler kanalýyla belirtilerden öðrenilebileceðine inanmýþlardýr. Bu nedenle de deðiþik yollara baþ vurmuþlardýr. Ýsa’dan Önce dört bin yýllarýnda Mýsýr, Babil, Çin bunun gibi bölgelerde falcýlýk yapýldýðý bulunan belgeler neticesinde saptanmýþtýr. El, ayna, kahve telvesi, bakla, iskambil kaðýdý gibi nesnelere bakmak, yýldýzlarýn devinimlerinden, kuþlarýn seslerinden, uykuda görülen düþlerden manalar çýkarmak yolu ile gerçekleþtirilen deðiþik fallar vardýr. Bütün mitolojiler ünlü falcýlarýn öyküleriyle doludur. Mesela, Yunan mitolojisinde tanrý Apollon, evlenmek istediði Kassandra’ya falcýlýk yeteneði vermiþ, ancak genç kýz yine de ona yüz vermeyince kimsenin kendisine inanmayacaðý bir falcý vasfýna dönüþtürmüþ, Kassandra gelecekte olacaklarý kesinlikle bildiði halde, hiç kimse ona

inanmazmýþ. Antikçaðýn Pythagoras, Platon ve benzeri gibi ünlü düþünürleri bile, fala, falcýlýða inanmýþlardýr.

Kehanet: Bir olayýn gerçekleþeceðini çok daha önceden bilmektir. Kehanet, kahinliðin tarihi oldukça çok eski dönemlere dayanmaktadýr. Haruspis’ler ismi verilen eski Etrüsk kahinleri, kehanet için gerekli olan bilgileri Etruska Disiplina denilen bir kitapta toplamýþlardý. Bilimsel, istatistik verilere dayanmayan, bundan dolayý da bir boþ inanç türü olarak bilinen kehanet, falcýlýktan da ayrýlmýþtýr. Eski roma Augur’larý da bir nevi kahinlerdi, falcý deðillerdi. Kahinlik, falcýlýktan farklý olarak, çok daha geniþ kapsamlýdýr, nedensiz

sezileri de içermektedir. Eski uluslarýn çoðunda, özellikle Roma’da devlet kahinliði kurumu gerçekleþmiþtir. Savaþlardan, barýþlardan önce kahinlere sorulurmuþ, onlarýn bildireceði þekilde davranýlýrmýþ. Önceden bilme, genel olarak da, tanrýlarýn o konuda ne düþündüðünü, nasýl

TERAZÝ (23 Eylül - 22 Ekim) Sizi doðrudan ilgilendiren konularda ve özel iþlerinizde aracý kullanmamaya daima dikkat edin. Söylentilere neden olabilecek tavýrlar almamaya gayret edin. Size verebilecekleri zarar fazla deðildir. Ancak yine de tedbirli davranmanýn önemi gerçekten çok büyük. Aþýrý gergin tavýrlarýnýzla sevdiðiniz insanlarý kýrabilir ve onunla aranýzýn açýlmasýna neden olabilirsiniz.

AKREP (23 Ekim - 21 Kasým) Bu hafta yapacaðýnýz uzun yolculuklarý ertelemelisiniz. Ayrýca yabancýlarla ve yurtdýþýyla ilgili iþlerinizde de fazla hayalci davranmamalýsýnýz. Olmayacak iþlerin peþinde koþmak size zarar verebilir. Somut durumlarý ve süregelen iþlerinizi daha ciddi bir biçimde takip etmeniz sizin açýnýzdan çok daha yararlý olabilir...

YAY (22 Kasým - 21 Aralýk) Aile içinde, özellikle erkeklerle olan iliþkilerinizde bazý gerginlikler yaþayabilirsiniz. Tartýþma ortamlarýndan uzak kalmanýz daha sakin günler geçirmenize yardýmcý olacaktýr. Sabýrlý olduðunuz ve diðer alanlardaki olumsuzluklarýn sizi etkilemesine izin vermediðiniz taktirde, daha baþarýlý olmanýz mümkün olabilir

YENGEÇ (22 Haziran - 22 Temmuz) Harcamalarýn da bu dönemle birlikte artacaðýný hatýrlatýrým. Tabii ki bu dönemdeki þansýn da yardýmý ile fazla büyük zorluklarla karþýlaþmayacaksýnýz. Çevrenizdeki deðiþimlerin yaný sýra bu dönemde kiþisel deðiþiklikler de öne çýkacaktýr. Bu dönemde hayalciliðiniz ve fantezileriniz oldukça yoðun olacak.

OÐLAK (22 Aralýk - 19 Ocak) Beraber çalýþtýðýnýz kiþilerle saðlayacaðýnýz uyum, yardýmcý olabilir. Ýkili iliþkilerinizde çok fazla hassas olduðunuzda ani iliþkiler oluþabilir, bunlarýn seksüel aðýrlýklý olmasý büyük bir ihtimaldir. Kendinizi kontrol edebildiðiniz taktirde bunun getireceði olumsuz etkilerden uzaklaþmanýz ve duygusal olarak doyurucu bir dönem geçirmeniz mümkün olabilecektir

ASLAN (23 Temmuz - 22 Aðustos) Sosyal iliþkileriniz sizin için son derece zaman zaman kendinizle ilgili problemleri, zaman zaman da duygusal iliþiþinizle ilgili problemlerin yoðunlaþacaðýný gösteriyor. Kýzgýnlýk sizi belirlememeli buna izin vermemelisiniz. Sonra bazý durumlarda aþýrý karamsar bir ruh haline bürünebilirsiniz. Eðer arkadaþlarýnýzla aranýzda sorun olan bir konu varsa çözümlemenin tam zamaný

KOVA (20 Ocak - 18 Þubat) Evliyseniz, biraz temkinli olmanýz gerekiyor. Eþiniz daha kýsa bir yoldan hedefinize ulaþmanýzý saðlayacaktýr. Biraz sabýr ve acelecilikten uzak tutumlar size yardýmcý olacaktýr. Egoistlikten uzak kalmanýz daha iyi iletiþim kurmanýzý saðlayabilir, öte yandan amaca giden yollarý aramanýz ve bazý sürprizler hazýrlamanýz yararýnýza olur. Saðlýk açýsýndan da temkinli olmanýz gerekiyor

BAÞAK (23 Aðustos - 22 Eylül) Dostlarýn size olan sevgisi ve inancýný avantaj olarak kullanabilir ve aksaklýklarý ortadan kaldýrabilirsiniz pek çok þey yapabilecekken karamsarlýða kapýlmak size zarar verir. Sizde varolduðunu bildiðiniz kararlýðýnýzý ve yaptýrým gücünüzü geliþmelerin olumlu yönde ilerlemesini saðlayacak biçimde kullanýn. Böylece yaþamdan zevk alabilir ve doðru zamanda doðru atýþý yaparak kazanç saðlayabilirsiniz.

BALIK (19 Þubat - 20 Mart) Umulmadýk ve ani geliþebilecek rahatsýzlýklara karþý açýk olacaksýnýz. Gereken tedbirleri alýn. Bazý konularda aþýrý sinirli davranýþlarýnýzýn zararýný görebilirsiniz. Ýliþkilerinizin zedelenmesini önlemek, tamamen sizin kontrolünüze baðlý. Vücudunuzda büyük zararlara sebep olabilir. Ne oluyor böyle? Mesleðinizin size sempatik gelmemesi ya da çevrenizdeki kiþilerin baskýsýyla bu mesleðe adým atmýþ olmanýn piþmanlýðýný yaþayabilirsiniz

bir yol çizmiþ olduðunu bilme manasýndadýr. Bu manada kehanet, her þeyin önceden tanrýlarca saptanmýþ olduðunu belirten kadercilik anlayýþýna dayanmaktadýr. Kehanet, hiç bir araç kullanýlmaksýzýn yapýlabilmekle de falcýlýktan çok daha farklýdýr. Augurium Öðretisi: Geleceðin bilinebileceði inancýna Augurium denir. Eski Roma’da Collegium Augurium ismini taþýyan, Roma imparatoru tarafýndan atanan resmi kahinler kurulu gizli bir bilimle uðraþýrlardý. Augurium öðretisi, bu gizli geleceði bilme bilimini dile getirmektedir. Devlet bir iþe giriþeceði zaman durumu onlardan sorardý. Augur’lar da gök belirtilerinden, özellikle de kuþ, hayvan davranýþlarýndan manalar çýkararak iþin pozitif veya negatif sonuçlanacaðýný saptarlardý. Devletin her iþini durdurabilecek derecede güçlüydüler. Roma imparatorluðu döneminde uzun yýllar bu boþ inançlara devlet çapýnda deðer verilmiþtir, öðreti bütünüyle Roma kökenlidir, baþka bir kaynaðý da bulunmamaktadýr. Ýslam’ da Fallar ve Fallara Bakýþ Açýsý: Ýslamiyet dünyasýnda kabul edildiði günden bu güne kadar fallara ve beraberinde bu gibi geleceði veya geçmiþi öðrenmek bakýmýndan yapýlan her iþe karþý olmuþ bir dindir. Fakat Ýslam Tarihi, gizli de olsa fal ve falcýlýðý d e n e m i þ beraberinde de uygulamýþtýr. Ýslamiyet’in kitabý olan K u r a n - ý Kerim’de Fal veya fallara mahsus kesin ve açýk uyarýlar, Allah kelamlarý ve neden dolayý yasak olduðu ayrýntýlý bir biçimde açýklanmýþtýr. Bütün bunlara en baþ neden olarak da sihir ve beraberinde de fala inanan eski kavimlerin, bu türdeki yapýlan iþleri dini inanýþlarla karýþtýrmalarý gösterilmektedir. Ýslamiyet’ten oldukça çok önce Cahiliye dönemi Araplarý fal ve beraberinde de falcýlýða çok inanýrlardý. Ýþte o zamanlarýn

„Yýldýzlarýn Savaþý“ baþladý

Y

aygýn bir þekilde oynamadan reklamý yapýlan ve merakla beklenen sinema filmi „Yýldýz Savaþlarý 2 - Klonlarýn Saldýrýsý“ nihayet gösterime girdi ve rekor kýrarak, tam 74 ülkede birden baþlayan filmin daha bir dizi rekora imza atacaða benziyor. George Lucas’ýn yönettiði bilimkurgu masalýnýn, sadece ABD’deki kopya sayýsý 6100. Dünyanýn birçok ülkesinde ayný günlerde olman üzere hayranlarýn hücumuna uðrayan film, ayrýca 17 ülkede 94 sinemada birden dijital projeksiyonla oynatýlarak yeni bir rekor kýrýyor. „Yýldýzlar Savaþý 2“nýn ilk açýklanan rakamlara göre, sadece ABD’ndeki gece yarýsý gösterimlerinde elde ettiði hasýlatýn altý ile sekiz milyon dolar arasýnda olmasý bekleniyor. 1999 yýlýnda gösterime çýkan ve toplam 925 milyon dolar ile dünya çapýnda tüm zamanlarýn en fazla hasýlat yapan filmler listesinde „Titanic“ ve „Harry Potter“in ardýndan üçüncü sýrada bulunan „Yýldýz Savaþlarý Bölüm 1 - Karanlýk Tehdit“ de ilk gece yarýsý gösterimlerinde benzeri hasýlat toplamýþtý. Ancak gözlemciler, ikinci bölümün, 1977 yýlýndan bu yana „Yýldýz Savaþlarý“ný kaçýrmayan hayran kitlesi arasýnda daha fazla kabul göreceði ve „Klonlarýn Saldýrýsý“nýn bir milyar dolar hasýlat sýnýrýný aþacaðý görüþünde. Filmin yapým maliyetinin ise yaklaþýk 104 milyon dolar olduðu bildiriliyor.

17

Eski Baþkan yardýmcýsý Quayle eski sözlerini savunmaya devam etti

A

BD Baþkan

Yardýmcýlarýndan Dan Quayle Amerikan ailesi konusunda yýllar öncesi yaptýðý açýklamaya bugün de sahip çýktýðýný vurguladý. 1992 yýlýnda zamanýn baþkan yardýmcýsý Ulusal Basýn Kulübünde yaptýðý bir konuþmada TV dizilerinden Murphy Brown’da babasýz çocuk sahibi olmayý teþvik etmenin Amerikan kültür ve aile yapýsýna zarar verdiðini savunarak tüm liberal guruplarý karþýsýna almýþtý. Bir süre önce Bush’un adaylýðýna karþý aday olmak istemiþ ancak sonra bu giriþimden vazgeçmiþti. Quayle son yaptýðý açýklama da 10 yýl önceki çýkýþýnýn bir siyasi hata olduðunu kabul etmedi ve bugünde ayný fikirleri taþýdýðýný vurguladý.

McCartney, „Hey Jude“ adlý þarkýnýn söz ve müziði için mücadele ediyor

B

eatle gurubu elemanlarýndan Paul McCartney, „Hey Jude“ adlý þarkýsýnýn el yazýsý ile yazýlmýþ söz ve notalarýný kapsayan kaðýtlarýn satýþýný mahkeme kararý ile durdurdu. Sanatçý 116 000 dolara satýlmasý beklenen kaðýtlarýn evinden alýndýðý veya çalýndýðýný ileri sürüyor. Konu Londra’daki Temyia mahkemesine gönderildi. Þarký genç Julian Lennon’a babasý John Lennon ‘un annesi Cynthia’dan boþanmasý sýrasýnda çocuðu neþelendirmek için duygusal olarak yazýlmýþ.

Ünlülerin düðünleri büyük gelir kaynaðý

Ü

nlülerin nikahlarý ve anlý þanlý düðünleri ayný zamanda bu kiþilere reklam þansý yaratýrken bir yandan da büyük bir sanayii oluþturdu. Madonna ile Guy Ritchie’nin Ýskoçya’da bir þatoda yapýlan düðünleri 2.1 milyon dolara çýkmýþtý. Düðün düzenleyen Amerika’daki sanayii 120 milyar dolarlýk bir iþ kolu olduðuna iþaret eden uzmanlar ortalama mütevazi bir düðünün 22 000 dolara mal olduðu belirtiliyor. Bratt Pitt’in Jennifer Aniston ile evlendiði düðününün bir milyon dolara çýktýðý Cindy Crawford’un 160 000 dolar harcadýðý Catherine Zeta Jones ile Michael Douglas’ýn 1.4 milyon dolarlýk bir düðün yaptýðý bildiriliyor.

Son Yýldýz savaþlarý filmi vizyona girdi

K

urgubilim dalýnda bir klasik haline gelen Yýldýz savaþlarý film dizisinin sonuncusu ancak dizide yeri gereði ikinci olan Klonlarýn saldýrýsý son digital ve bilgisayar teknolojisinin yenilikleri ile donatýlmýþ durumda vizyona girdi. Bu tür filmin hayranlarýnýn sinema kapýlarýnda uzun kuyruklar oluþturmasý filmin

tekrar giþe rekorlarý yapacaðýný gösteriyor. Gösterim sonrasý bir çok eleþtirmen, filmde daha önceki filmlerde yapýlan bir dizi hatanýnda bu filmde düzeltildiðini ve bilgisayar teknolojisinden azami yararlanýldýðýný belirtiyorlar.


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

ÞÝÝR

redaktion@dem-ajans.de sayfa

DEM 1. YIL ÞÝÝR YARIÞMASI HAMDÝ ÖZYURT‘A SONUÇLARI BELÝ OLDU! DEM ÞÝÝR YARIÞMASI BÝRÝNCÝLÝK ÖDÜLÜ

1

964’te Muþ’ta doðdu. Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nden ayrýldý. Ýsveç’e yerleþti. Çizgi roman, animasyon ve deney film eðitimi gördü. Ýsveç’te Arapça, Farsça ve Türkçe yayýmlanan Prizma isimli derginin Türkçe versiyonunun düzeltmenliðini, her üç versiyonun da illustratörlüðünü yapýyor. Ýsveç Yazarlar Sendikasý ve Türkiye Edebiyatçýlar Derneði üyesi. Þiir, biyografi, öykü ve karikatür albümü olmak üzere yayýnlanmýþ yedi kitabý var. Bir karikatür albümü önümüzdeki günlerde Londra’da Mantra Publishing t a r a f ý n d a n basýlacak. Ayrýca yayýnlanmaya hazýr iki çocuk kitabý, bir roman bir de öykü dosyasý var.

1999 yýlýnda Alleben dergisinin düzenlediði þiir yarýþmasýna mansiyon aldý. 2000 yýlýnda Samim Kocagöz öykü yarýþmasýnda birincilik aldý. 2001 yýlýnda Beþparmak dergisinin düzenlediði þiir yarýþmasýnda birincilik aldý. 2001 yýlýnda Saðlýk Emekçileri Derneði’nin düzenlediði yarýþmada özendirme ödülü aldý.

DEM ÞÝÝR YARIÞMASI ÝKÝNCÝLÝK ÖDÜLÜ

RESMÝYYA SABÝR‘A

K

endi anlatýmýzla Resmiyya Sabir: Xahiþ edirem menim þerlerimi müsabiqe üçün qebul edin. Resmiyya Sabir, Azerbaycanda anadan olub, Azerbaycan Yazýçýlar Birliyinin, Dünya Genc Türk Yazarlar

KÖÇESEN DEYE Sýneme çekdýyýn daðýn üstünden, Gözlerým yol çekir keçesen diye. Axýr üreyýme gözümün suyu, Ne zaman gayýtsan içesen diye. Zaman ömrümüzden il alýb keçir, Elinde qayçýsý bize don biçir, Senli að günlerim saçýma köçür, Sen aðý qaradan seçesen diye. Bu yolu sonadek men gedeceyem, Feleyin özüne görk edeceyem, Dünyaný göz açýq terk edeceyem, Ölende gözüme köçesen diye. Resmiyya Sabir

G

azetemiz DEM’in 1.yýllýný doldurmasý vesilesiyle düzenlemiþ olduðumuz þiir yarýþmasý sonuçlarý belli oldu. Yarýþmaya dünyanýn çeþitli yerlerinden 160 kiþinin toplam 470 þiirle iþtirak etti. 100 üzerinden verilen puanlama sornasýnda birinciliðe Ýsveç’ten katýlan

Birliyinin üzvüdür.Türkiyede keçirilen Füzuli þer yarýþmasýnýn qalibi olub. 60 dan artýq þerine mahný bestelenib. “SENÝ ARADIM” adlý müellif kasseti ve diski iþýq üzü görüb, Þerleri “PERVANE”, “TÜRKÜN SESÝ”, “VAHÝD” almanaxlarýnda çap olunub. Yolumu göylerden yere çevirdim, Aðlým kesmeyeni sýrre çevirdim, Men seni milyondan bire çevirdim, Sen meni ayýrdýn minden ,ilahi Bir az gec doðuldum bir azca erken, Menim sebirimden uzunmuþ örken, Sene üreyimden yollar var iken, Körpüler eyledin dinden ,ilahi Resmiyya Sabir

Hamdi Özyurt laik görülürken, ikinciliði Azerbeycan’ dan katýlan Resmiyya Sabir alırken, üçüncülük yerine üç özendirme ödülü verildi. Özendirme ödüllerine Nurettin Aslan, Asker Sakınmaz ve Bengisu Bozkurt layık görüldüler. Yarýþma sonuçlarýnýn beli olamsýna paralel Almanya’nýn

BU BENÝM SON ÖLÜMÜM býrakýp gitmeleri de al giderken galonlarý, mahzenleri, serin þadýrvanlarý uykuda konuþur gibi söven fahiþeleri al en beyaz çýplaklýðýný kitap aralarýndan kaçýr koltuk altlarýnýn o çaðla kokusunu kaldýrýp kum göçünü kaskatý yataðýmdan yollarýn bittiði yere götür gözyaþý ordusunu çiselemezdi belki seni ýslatan yaðmur bindiðin o beyaz vapurlara binmezdim güvertelere bir bir düþmeseydi martýlar -ihtimal, geçtiler bir an alnýnýn tüneðindenkaldýrýp yerden kokladým herbirini ah o ýlýk ter tadý dudaklarýma deðen býrakýp gitmeleri de al giderken günahkar kenti de götür mavnalarýyla bilgiç amfileri de al hünerli fabrikalarý da güneþten kopmuþ gibi hâlâ sýcak bak saçlarýndan seken o yorgun rüzgar polat tutkularý da al oldu olacak sen böyle sarsýlarak yarým kalmazdýn seviþlerde makiler yandýkça sýcaktýn kar yaðdýkça meþeler kanadýkça sen böyle vurmazdýn kýrlangýçlarý bensizliðe istim salmazdý seni almazdý gardan trenler susmasaydýn totem totem deltasýnda vur emrinin saçlarý zencefil kokmazdý gerilla ölülerinin býrakýp gitmeleri de al giderken erksiz fetiþleri de al cenevizli tacirleri sabahla sök beynimin izleðinden sana ait ne varsa cenup korsanlarýný da al, paralý askerleri de züllü de al zulmü de al bir þey býrakma git kirlet dudaklarýný frengi öpüþlerle bu benim son ölümüm, unutma Hamdi Özyurt

YAÞ GELÝR

Qaçýb gizlenmeye ümid yeri yox, GÝTMEK DÝPSÝZ BÝR KUYUDUR Dörd yandan hesretin mene tuþ gelir. Ne zaman göndersem senin arxanca, dað ateþlerinin uslanmaz rüzgarýnda Xeyalým qayýdýb eliboþ gelir. seni kardeþ bir sýðýnak gibi sevdim mor kýr lalelerinin Felek bu sevginin durub qesdine, ÝLAHÝ çeltiklerin Bilmirem menimle axý qesdi ne? Bizim aramýzda min illik yol var, pamuk balyalarýnýn Ýllerin saçýma sepdiyi dene, Özüme yaxýnsan menden ,ilahi. sarý zerenlerin Arabir seadet adlý quþ gelir. Ýçi cah callallý cahan vermisen , ýrgatlarýn kokusunu Durub seyr edirem genden ,ilahi. kirli çýðlýklarla yakýlan otellerin Bu qem bazarýna men baxa –baxa, halý tezgahlarýnýn Qem menim yoldaþým keder sevgilim, Bir ceza aldým ki ömürden baha, yaman maceralarýn Menim göz yaþlarým quruyub daha, Sözle doðranýram men dilim dilým, köprü altlarýnda yatan yetimlerin Qelemin gözünden indi yaþ gelir. Yerden ayaðlarým üzülüb elim , kokusunu Resmiyya Sabir Asýlýb semadan senden ilahi ergen memebaþlarýnda taþýmayý beceren düzenbaz BULMACA seni yasak bir kitap gibi sevdim gidersen oyuk bir çift göz gibi bakar kitaplýk kent, gidiþinle yanmasa bir daha yanmaz adýn haylaz gazetelerde pankart rengi manþetler gizli bir konferanstýr suretin yeraltý evlerinde þu yýkýk köprü seni esmer bilir þu iki kere kör dilenci sarýþýn bilir

ACI KAYBIMIZ „ Hüznü kollarýný düştüğünü görmedik, Umutsa hiç terketmedik. Seni ve sen bizimleyken tebessüm hiç eksilmedi gözlerinden“ Türkülerin

SOLDAN SAÐA 1. Arkasý görünen, saydam, þeffaf (iki sözcük) — Fas’ýn plaka iþareti. / 2. Antalya Körfezi doðusunda denize dökülen bir çay — Fransa’da bir kent. / 3. Su — Terlemekten ya da sýcaktan vücutta oluþan küçük pembe kabartýlar. / 4. Atlas Okyanusunda Portekiz’e baðlý adalar — Dogma, inak. / 5. Kanunlar, yasalar — Tavlada bir sayý. / 6.Oðuz han ...“ (þair) — Mermer, tebeþir, alçýtaþý gibi birçok taþýn maddesini oluþturan kalsiyum, oksit. / 7. King Cole“ (Kadife sesli þarkýcý) — Bir alet ya da taþýtýn hareket saðlayan mekanizmasý. / 8. Ustalýk. / 9. Ýtalya’da bir kent — Felsefede düþünce. / 10. Bilgisayar oyun makineleriyle tanýnan bir firma — Malezya halkýna özgü öldürücü bir ruhsal hastalýk.

YUKARIDAN AÞAÐIYA 1. Ser — Voltamperin simgesi. / 2. Kekliðin boynundaki siyah halka — Kýsýrlýk, verimsizlik. / 3. Mili amperin simgesi — Bir tanrýnýn, özellikle Viþnu’nun, sarsýlan dharma’yý düzeltmek için insan ya da hayvan biçiminde yeryüzüne inmesi. / 4. Tek renk üzerine kendinden desenli damasko türü, eski bir kumaþ türü — Deðersiz, önemi olmayan, aþaðý. / 5. Eski yunan mitolojisinde, Argonautlar seferinin kahramanlarýndan birisi — Bir halk þiiri türü. / 6. Ýri taneli bir üzüm cinsi. / 7. Ýngilizce „Kötülük,zarar,bela“ — Eski yunan mitolojisinde, zaferin kiþileþmiþ biçimi. / 8. Çin düþüncesinde diþi ilke — Tartým, dizem. / 9. Kuzey Amerika Kýzýlderililerinin giydiði deriden yapýlmýþ, tek parça ayakkabý — Bir nota. / 10. Ýki tarla arasýndaki sýnýr — Alternatif.

babasý, zalimin karþýsýnda mazlumun yürekli sesi, demokrasinin yýlmaz savunucusu, sevginin, dostluðun, Hoþgörünün sembolü tarihi çýnar aðacý AÞIK MAHSUNÝ ÞERIF ARAMIZDAN ayrýldý. Yaþadýðý sürece onurlu bir yaþam çizgisi sürdüren, türküleriyle halkýna umut aþýlayan türkü tadýnda yaşayan bu güzel insani yokluðunda büyük bir özlemle anýp, yüreklerimizde sürekli yaşatacaðýz. Tüm Türkü Dostlarýn, Ailesinin ve sevenlerinin baþý saðolsun. Hamburg´tan bir grup Türkü dostu adýna Ali Akdemir, Ali Rýza Al, Şampiyon Bruce Özbek, Kemal Tosun, Tacettin Akbayýr, Ozan Direnç, Fevzi Gül, Ali Berk, Diyap Gökduman

Hamburg þehrinde bir þiir gecesi organize edilerek katýlýmcýlar onure edildi. Ödül olarak da, birincilik için iki hafta, iki kiþilik tatil, ikinci ve üçüncü olanlar için bir haftalýk iki kiþilik tatil verildi. Yine yarýþmaya gelen þiirler bir þiir kitabýnda toplanarak basýma hazýrlandý.

yaðmur, saçýn diye okþasa antenleri namuslu bir polis kendini vurur haritalar da haksýz, devindikçe hayasýz hiçbir coðrafyaya çýkmaz kenardaki ray kitapçýlar seni alim bilir karakollar mücrim bilir duvarlarý böyle törpülemese sesin benzin yan yana yatan kaçak ölüler suya gidiþ deðil bu, biliyorum ateþe, sevdaya, gurbete gidiþ deðil sen ki giderken patiska bir örtü gibi bembeyaz aðlayansýn eskirken kubbeleri kentin gül biterken asfaltýnda sokaðýma kasvetli ikindiler salarak gitme çaðam sevdiðim, umudum, balam gitmek dipsiz bir kuyudur yýldýzsýz gökler altýnda anneler ýsrarsýz kilitlerken masallarý þaþmak belki bir ülkedir, senin hiç bilmediðin serçeleri siste ölür, askerleri sakallý gidersen çaresiz dürerler bayraklarý sözcüklerin esrarý tütsüler mahreminde gidersen ayazda üryan kalýr þiirler anýlar seni ýslak bilir tramvaylar utangaç gitme sensiz katýðýma ayný tadý kim verir? Hamdi Özyurt

NERGÝS BARÝKATI sokaklar taþýmýyor aðýrlýðýmý yokluðunuzun yükü omuzlarýmda iki hasret yumrusu gözlerim içe dönük ustura gibi gergin ellerim kollarýmda su kadar kýyýcýydýnýz su kadar mülayim gençlik kapýsýz kafeste kuþtur, gençtiniz elleriniz kargýlý çýktýnýz mitoslardan civanmert yüreklerle gökdepremler geçtiniz gönülleriniz kavi aþklar silüetiydi ölümü batan günle inilen bir mezra bellerdiniz bölüp fetretini en derin suskunluðun üþüdükçe üstünüze þafaklar çekerdiniz maðrurdunuz gergin kanatlý kartallar kadar dingin su nilüferleri gibi uslu deðildiniz ah iki yüzüydünüz daðýn beyaz gecede nergis barikatýydýnýz kazanýlan her sabah bahadýr yerlerindeydiniz söylencelerin denginizde amansýz takiplerin belasý ipek yollarýnda esmer izdüþümlerle kaþlarýnýz kapkara bitiþirdi masalsý nicedir tok kalktýðým yok sofralardan gittiniz ekmeðin tuzu gitti sizinle uykularým alev-ateþ düþlerim yanýkara pusuya mý düþtünüz yastýðýmda bu kan ne? Hamdi Özyurt

18

HÜSNÝYE ERGÜN

Kirlenen Ýnsanlar,

D

eðerli okuyucular, yazýmýn baþlýðýný okuduðunuzda sizlerde yapacaðý çaðrýþýmý, þimdiden az buçuk kestirebiliyorum. Hiyejenlik, temizlik yada kirliliði düþündürecek sanýrsam. Buradaki ‘kirlilikten’ kastým bu deðil. Yani insanlarýn temizliliði veya kirliliði deðil benim deðinmek istediðim. Deðinmek istediðim kirlenen insan ruhlarý ve bozulan karakterleri. Yaðmurlu, tipik bir Hamburg günü. Elimde Dem gazetesi, okuyorum. Bir þey dikkatimi çekiyor. Haberler ve köþe yazarlarý ne çokta “INSAN” dan bahsetmiþlerdi. Ne güzel insaný sevmek, insana inanmak ve deðer vermek. “ Önce insan” diyor Dem gazetesi. Benim güzel filozofim, yani Aleviliðin güzel filozofisinin en temel öðesi ÝNSAN’ý burada bulmak ne hoþ ve sýcak ediyor yüreðimi. Derken birden bu güzelliklerden kopup çýplak gerçeðe dönüveriyorum. Realite ne? Nerede o kadar deðer verdiðimiz güzel insanlar? Sorular, sorular kaplýyor bütün beynimi. Dönüp bakýnýz etrafýnýza, yakýn çevrenize, kaç tane güzel insan bulabiliyorsunuz kirlenen, çirkefleþen bu dünyada? Dost diye bildiklerinizin kaç tanesi gerçek dost, yalansýz, dolansýz ve yalýn? Çevreyi kirleten ÝNSAN, Savaþlar yapan, yaratan ÝNSAN, Olmadýk ulemalara inanýp arkasýndan koþan, can alan INSAN, Uyuþturucu yapýp parasýna para katma peþinde koþan insan katili olan INSAN, Cins ayrýmý yapýp karþý cinsini ezen INSAN, Kendi hegemonyasýný sürdürmek için baský, zulüm yapan, bomba atan, mayýn döþeyen INSAN, Kendi gibi olmayan, kendi gibi düþünmeyeni horlayýp yok etmekle uðraþan INSAN, En acý olaný da dost bildiðin, can yoldaþým dediðin yok mu hele! Þahsi ihtiraslarý yüzünden yürek parenizi arkadan vuran, yalanla dolanla gemisini yürüterek yüreðinizi param parça eden dost, yine INSAN. Bütün bunlarýn arasýnda “güzel insaný” kirleten nedir? diye düþündüm durdum. Þüphesiz toplumsal ve sosyolojik nedenleri çok bu iþin. Bunlarý saymaya gerek yok ama benim için önemli bulduðum bir noktaya deðinmeden geçmek istemiyorum. Kiþinin kendi koyduðu ve savunduðu deðerlere ters davranmaya baþladýðý zaman kirlilik iþte o zaman baþlar. Tamda bu noktada yýllar önce, 1996 da yeni yüzyýlda okuduðum Ahmet Altan’ýn yazýsý geldi aklýma. Sayýn Altan insanda çöküntünün ne zaman baþladýðýný yazmýþtý. “Bir insan için çöküntü ne zaman baþlar bilir misiniz, toplumun ahlak kurallarýna, geleneklerine, göreneklerine, deðerlerine uymadýðý zaman deðil, bir insan, kendi koyduðu ve savunduðu deðerlere aykýrý davranmaya baþladýðý zaman çöküntüye girmiþ demektir. Kumarýn kötülüðünü savunan biri kumara baþladýðýnda, zinayý lanetleyen zina yaptýðýnda, içkinin haram olduðunu ileri süren içkiye oturduðunda kiþilik çöküntüsü de ortaya çýkar. O insanlarý çökerten içki, zina, kumar deðildir, o insanlarý çökerten, kendi ölçülerine, deðerlerine, inançlarýna ihanet etmeleridir”. Ne de doðru yazmýþtý sayýn Altan. Ýþte ben bu çöküntüyü “kirlilik” diye tanýmlýyorum. Ne de karamsar yazmýþsýn diyecek bazý dostlarým. Güzel Ýnsan, iyi insan yok mu? diye soracaklar elbette. Var tabii ki. Olan güzellikleri yaratanlar da insan. Karanlýðý görmeyenler aydýnlýða çýkamaz dostlar. Realiteyi, kirlenen insanlarýn kirlettiði dünyayý, karamsarlýkla karýþtýrmayalým lütfen.

Alevi Bektaþi felsefesinin çaðdaþ taþýyýcýsý büyük Ozan Mahzuni Þerif Baba´nýn hakka yürümesinden dolayý tüm ailesine, sevenlerine, dostlarýna, alevi toplumu ve insanlýk alemine baþsaðlýðý diliyoruz.Mekaný cennet olsun, topraðý bol olsun. Mahzuni baba eserleri ile alevi felsefesine hizmete devam edecek ve aramýzda daima yaþayacaktýr.

H A K - E V Ý

Hamburg ve çevresi Alevi Kültür Evi e.V.

huesniye.erguen@hamburg.de

Büyük Ozan Mahsuni Baba Hakka yürüdü. Ruhu þad olsun. Mahsuninin sevenleri için bu yolculuk elbette çok zor karþýlandý. Ancak gerçek deðiþmiyor. Ama Mahsuni‘nin de sevenlerininde inandýðý bir þey vardýr. “Ölürse beden ölür, Canlar ölesi deðil.“´ Mahsuni Babanýn‘da aramýzdan sadece bedeni ayrýldý. Ruhu eserlerinde yaþayarak, bizimle olacaktýr. Köylüce ve Ergün aileleri adına

YILDIZ KÖYLÜCE ve HÜSNİYE ERGÜN


Sayý 14 Haziran 2002 www.dem-ajans.de

GÜNEÞ KENDÝNDEN EMÝN

SPOR

T

FATÝH TERÝM GALATASARAY´I TERCÝH ETMESÝNÝN SEBEBÝNÝ AÇIKLADI

ÜMIT DAVALA YUVAYA DÖNDÜ

ilem istedi cimbom dedim” Ailesinin hayatýndaki en önemli kararlarda büyük bir rol oynadýðýný belirten Terim, “ iþ hayatýmla ilgili Aile içi bir toplantý yaptýk. 12 yaþýndaki kýzým Buse,- senin yurtdýþýnda kalmaný istemiyorum. Ben çok yalnýz kalýyorum- dedi. Eþim Fulya ve büyük kýzým Merve de ayný görüþü savununca Galatasaray´a dönme kararý verdik”.

ürkiye’yi 2002 Dünya kupasý´nda Türk Milli takýmýnýn Teknik Direktörü Þenol Güneþ, son derece iyimser ve umutlu olduðunu söyledi. Türkiye, 48 yýl sonra yeniden 2002 dünya kupasýna katýlýyor. Son yýllarda Avrupa’da takýmlar arasýnda yer alan ve Dünya kupasý´na katýlmak için mücadele ederek 32 takým arasýnda yer alan Türkiye Milli takýmýn þansýnýn yüksek olduðu söylendi.

F

atih Terim´in Galatasaray´a dönmesiyle birlikte, geçen sezon Ýtalyan´nýn AC Milan takýmýna transfer olan Ümit Davala tekrar Galatasaray’a dönmenin mutluluðunu yaþýyor.

BEÞÝKTAÞ SEZONU KUPASIZ GEÇÝRDÝ

B

eþiktaþ 20012002 sezonunda ligde Þampiyon olamazken, Türkiye kupasý´nda da istediðini elde edemedi ve müzesine kupa götüremedi. Sezona „ 2 Kupa“ iddiasýyla baþlayan Kartal, Türkiye kupasýn´da Finale çýkmasýna raðmen, finalde Kocaeli spor´a 4-0 gibi farklý bir skorla yenildi ve kupayý rakibine kaptýrdý.

ZONGULDAKSPOR´DA ÞAMPÝYONLUK SEVÝNCÝ

B

ir zamanlar birinci lig´de fýrtýnalar estiren “ Karaelmas” diyarý Zonguldak spor, 3. Lig 3. Grup´ta Þampiyon olarak 2. Lig´e merhaba dedi ve yeniden Birinci Lig´e geleceðinin sinyallerini verdi. Ligin son haftasýnda AÞAS´ý 4-1 maðlup eden Zonguldak spor´da büyük sevinç yaþanýrken halk sokaklarda þampiyonluðun tadýný çýkardý.

ALTAY´IN DÖNÜÞÜ

redaktion@dem-ajans.de sayfa

yorum

Mehmet Ali Erbey

ÞAÝBE VARMIYDI?

B

A

DÜNYA KUPASI TAKVÝMÝ

H

er 4 yýlda bir yapýlan, bu yýlda 17.´si yapýlacak olan Dünya kupasý, 31. Mayýs-30. Haziran tarihleri arasýnda Japonya ile Güney Kore´de yapýlacak dev Organizasyonda tüm hazýrlýklar gözden geçirilerek kupaya katýlacak takýmlar da, hýzlý bir çalýþmanýn ardýndan hazýr hale geldiler. Tarihinde ilk defa bu Asya ülkesinde yapýlacak olan Dünya kupasý 20 kentte, 20 Stadyumda Futbolun devleri karþý karþýya getirilecek. Dünya kupasý´nin ilk maçý 31 mayýsta Senegal ile son Þampiyon Fransa arasýnda yapýlacak. 4 Takýmdan oluþan 8 grup halinde mücadele edecek takýmlarýn grup maçlarý 14 haziranda sonra erecek. Grup maçlarýnda ilk ikiye girecek takýmlar 15-18 Haziran´da yapýlacak maçlarla ikinci tura yükselecekler. Bu turdan itibaren „ Altýn gol“ kuralýyla tek maçlý eleme sistemi uygulanacak. 21-22 Haziran´da çeyrek

Finaller, 25-26, yarý finaller 29 Haziran´da ise üçüncülük maçý oynanacak. 30 Haziran´da ise Japonya´nin Yokohama kentinde yapýlacak karþýlaþma ile dev Kupa sahibini bulacak. Türkiye Milli Takýmý ise ilk maçýný 3 Haziran´da Brezilya ile yapacak, 5 Haziran´da Seul´e geçecek, 9 Haziran´da Kosta Rica ile 13 Haziran´da Cin ile Seul´de karþýlaþacak.

A MÝLLÝ TAKIM DÜNYA KUPASI KADROSU Galatasaray Bülent Korkmaz Arif Erdem Ergün Penbe Hasan Þaþ Emre Aþýk Beþiktaþ Tayfur Havutçu Ýlhan Mansýz Gaziantepspor Ömer Çatkýç Kocaelispor Cihan Haspolatlý Parma Hakan Þükür Ýnter Okan Buruk Emre Belözoðlu Milan Ümit Davala Real Sociead Tayfun Korkut Nihat Kahveci

Fenerbahçe Rüþtü Reçber Abdullah Ercan Fatih Akyel Ümit Özat Serhat Akýn Ankaragücü Zafer Özgültekin Gençlerbirliði Ýsmail Güldüren Trabzonspor Metin Aktaþ Blackburn Rovers Tugay Kerimoðlu Hakan Ünsal Aston Villa Alpay Özalan Bayer Leverkusen Yýldýray Baþtürk Leicester City Mustafa Ýzzet

ÝSTANBULDAKÝ EVÝNÝZ SÝZLERÝ BEKLÝYOR

T

ürkiye birinci süper lig´inde önümüzdeki sezonda yer almasý kesinleþen Altay, 2 yýllýk aradan sonra tekrar birinci lig´de. Ýzmir´de 1914 yýlýnda kurulan ve birinci lig´in köklü klüplerinden olan Altay 2. lig A kategorisinde Þampiyon olarak tekrar birinci lige döndü.

SERHAT FENERBAHÇEDE KALDI

Tarih kokan bir Atmosfer Osmanlý Mutfaðý Türk mezeleri Kahvaltý, Öðlen ve Akþam servisleri

19

Ayrýca: 500 kiþilik düðün bahçesi, canlý Müzik ve Fiks Menüler

Veliefendi Hipodromu karþýsý. Bakýrköy/ Ýstanbul Tel: (0212) 571 32 38, ( 0212) 571 32 39

u sezon Galatasaray Þampiyon oldu ve Þampiyonluða gölge düþürmek isteyen bir çok ses çýktý. Yok efendim Galatasaray hakemlerin sayesinde Þampiyon oldu, yok efendim hakem hatalarý ile Þampiyon oldu vs.. Aslýnda Fenerbahçe Þampiyon olabilirdi ancak yönetimin bazý yanlýþlarý vardý. Bunlardan en önemlisi Sezon baþýnda Mustafa Denizli hocayý göndermek oldu. takýmýn baþýna Alman hocayý getiren yönetim, tekrar Þampiyon olacak takýmýný´da elinin tersiyle itmiþ oldu. Lorent´in çok yanlýþlarý oldu, mesela Yusuf, Ceyhun ve Ali Akdeniz´den yeterince yararlanamadý. Her maçta farklý 11´le sahaya çýkan Sari-Lacivertli takým bir türlü istediði performansý ortaya koyamadý. Beþiktaþ ise ligin en iyi futbol oynayan, seyrine doyum olmayan, hýzlý hücuma çýkan ve rakip filelere en çok gol atan takýmlardan bir tanesidir. Ancak hakem hatalarý ve þansýzlýklar yüzünden bir türlü istediði yere gelemedi. Daum´un sýk sýk Almanya´ya gidiþ geliþleri Takýmý olumsuz yönde etkiledi. Hal böyleyken Beþiktaþ taraftarý þampiyonluk bekliyordu, ancak nafile. Sezon baþýnda en iyi oyuncusu Nihat´i satarak Beþiktaþ hata etmiþtir. Çünkü onun yerine alýnan oyuncularýn toplamý bile bir Nihat edemiyor. Trabzon spor ise zaten sezona þampiyonluk iddiasý ile baþlamýþtý. Geleceðin takýmýný yaratma çabasý içinde oldular teknik heyet ve yöneticiler. Ancak Trabzon spor´un transfer bütçesi, þampiyonluk için yinede yeterli olmayacaktýr. Galatasaray´in durumu sezon baþýnda belli idi. Bir çok as futbolcusunu satan yönetim, yerlerine alýnan hiç tanýnmadýk oyuncularla ve Lucesku´nun sistemi devam ettirmesi ile Þampiyon oldular. Bu þampiyonluk herkesi þaþýrttý. Ancak Sari-Kýrmýzýlý oyuncular baþtan beri Þampiyonluða inanmýþlardý. Yeni sezonda daha kaliteli bir lig izleme dileðiyle.. Her þey gönlünüzce olsun...

TRABZONSPOR´DA AYBABA SEVÝNCÝ

T

rabzon spor kulübü Baþkan yardýmcýsý Ahmet Aðacoðlu Samet Aybaba´ya güvendiklerini, karakterli ve Aslan gibi bir insan olduðunu söyledi. Bizim için Türkiye´de teknik heyet konusunda gecen isimlerin en doðrusu kendisiyle yeni sezonda basarili olacaðýmýza inanýyorum dedi.


D

ÞÝÝR BAÐIÞLAMAYANDIR Hamdi Özyurt *

S

ACI KAYBIMIZ

em gecesi insanlarý Anadolu da özleriyle buluþturdu izleyiciler türküde kendilerini bulduklarý gibi Dem’e katýlýp Dem oldular. Dem de türkü, deyiþ ve þiir vardý. Türkü ve þiirlerle insanlar geçmiþlerine ve tarihe yolculuk yaptýlar bu yolda insani deðerleri, ezilmiþliði ve yüreklerinin derinliklerinde özlemlerinin hepsine rastlamak mümkündü. Bu yolculukta Baba Ýshak’lar Þeyh Bedrettin’ler, Pir Sultan’lar, Nazým Hikmet’ler, Mahsuni Þerif’ler, Ahmet Arif’ler ve niceleri vardý. Hep beraber insanýn ilk çaðýna gittik ve o güne kadar sade, hilesiz, menfaatsiz, eþitlikçi ve özgürlükçü insan resmini bulduk ve bugüne gelerek çocukluðumuzu özledik yalanýn kinin, nefretin olmadýðý bir dünya ve önce insan diyen Dem’ede tam da bu yakýþýrdý. Hamburg da yapýlan Dem gecesine yaklaþýk 150 kiþi katýldý. Açýlýþ konuþmasýný Dem Kuzey Almanya temsilcisi Ali Köylüce yaptý ve ardýnda Mahsuni Þerifle sinevizyon gösterimi Dem okuyucularý tarafýnda dikkatle izlendi. Dem gecesine Türkiye de gelen Figen Genç ve Þeriban Ebem katýlýp bizi Anadolulumuza götürenlerdi. Türküyle türkü olmuþ bu deðerli sanatçýlarýmýzýn þahsýnda Anadolu kültür mozaiðini gördük ve bu Dem’le birebir örtüþmekteydi. Dem eþittir Anadolu, Anadolu eþittir türkü ve türküde Dem’dir. Program yerel sanatçýlarla devam ederek Direnç, Garip, Hatice ve Þener Mahsuni’yi yaratan türküleriyle tekrar aramýzda olduðunu ortaya koydular. Dem gazetesi Hatice Eldeniz konuþmasýna Dem gazetesine katký sunanlara teþekkür ederek baþladý. Dem’in amaç ve hedeflerine vurgu yapan Eldeniz “sesi olmayanlarýn sesi” olduklarýný belirtti. Ardýnda Dem’in düzenlediði þiir yarýþmasýnýn sonuçlarýnýn açýklanmasýna geçildi. Türkiye’den jüri üyeleri olan Þair Olgun Þensoy ve Mete Alpsar kendi þiirleriyle duygulu anlar yaþatýrken, Dem gazetesi genel yayýn yönetmeni Þükrü Yýldýz Dem 1. Yýl Þiir Yarýþmasý sonuçlarýný açýkladý. Birinciliði Ýsveç’ten Hamdi Özyurt, ikinciliði Azerbaycan’dan Rasmiya Sabir alýrken, üçüncülük ödülü yerine üç özendirme ödülü verildi. Özenme ödülüne Nurettin Aslan, Asker Sakýnmaz ve Bengisu Bozkurt aldýlar. Ozan geleneðinin temsilcilerinden sanatçý Diyap Gökduman besteleriyle geceye renk katarken, Aþýk Vicdani bir þiiri eþliðinde tüm sanatçýlarý ve Dem çalýþanlarýný sahneye çaðýrdý. Hep birlikte Aþýk Mahsuni Þerifin „Ýþte gidiyorum çeþmi siyahým“ parçasýný okuyarak sonuçlandý. Gecede bir çok misafirin yaný sýra, Dem çalýþanlarýndan Prof. Dr. Süleyman Ergün, Hasan Aydýn, Dr. Fahrettin Atsay, Hüsniye Ergül, Zülfikar Yalçýn Kaya, Döne Köylüce ve Derya ve hazýr bulundular.

Mahsuni benim gözümde bir dünya, kiþi deðil. Mahsuni bizi gönülden yaraladý. Onu yaþatmak gerek. Bireysellik yetersiz. Bütün kesimlerin deðeridir.

Anadolu değerli ozanı Aşık Mahsuni Şerifi kaybetti. Acımız derindir. Ailesi ve sevenlerinin başısağolsun... Seni unutmayacağız

Mehmet Ali Genç / Ankara

Hasan Aydın

özcüklerin mistik sembollere dönüþtüðü ilahi bir yolculuk gibidir þiir; onun insaný çeken, kendine baðlayan akýlalmaz bir büyüsü vardýr. Birer anlam ve imge taþýyýcýsý olan harflerin, kesinlikle doðru yerde durmasý gereken kodlar olduðunu, bunun bir savaþ düzeni kadar hayati önem taþýdýðýný þiirle ciddi bir þekilde uðraþan herkes bilir. Beyinsiz, belleksiz, þuursuz sözcükler yýðýný deðil, ancak doðru yerden doðru sinyaller gönderen saðlýklý harfler silsilesi þiire mana kazandýrýr. Þair, kapýldýðý elektriði yazýya dönüþtürür. Yazý, karþý tarafta yeniden elektriðe dönüþebiliyorsa þairin askerleri olan harfler, kaðýt üzerinde doðru konuþnamýþ demektir. Þiir uðraþý hoþ, ama çetindir, karmaþýktýr, tuzaklarla doludur. Þiir, þairine sadýktýr ama ihaneti de affetmeyendir. Nazlýdýr; ilgi, özen ister; kendisine zaman ayýrýlmasýný ister, onun uðruna þairin birþeyleri feda etmesini ister. Aksi halde þairini üzer, yüzüstü býrakýr, utandýrýr. Þiir iyi bir yandaþ ve mücadele arkadaþýdýr, ama bir lejyoner gibi kullanýlmaktan da nefret eder. Baþarýsýn ölçüsü kalitesidir, yani kalitesi oranýnda amacýna yaklaþýr þiir, amacýný baðýrýp çaðýrmasý yetmez. Þiir, felsefeye en yakýn sanat dalýdýr, daha doðrusu felsefedir. Dolayýsýyla her ciddi þair; hayatý, hayatýn anlamýný, evreni ve insaný kendince tanýmlayan bir filozoftur aslýnda. Bu estetik felsefe, yani þiir, diðer edebiyat tarzlarýndan daha az beceri ve birikim gerektirmediði halde, þiir yazanlarýn öykü ve roman yazanlardan sayýca çok daha fazla olmasý þiirin biraz da yanlýþ anlaþýldýðýný, suiistimal edildiðini gösteriyor. Tabii ki insanlara þiir yazmayýn diyemezsiniz, ama soyutluk, anlaþýlmazlýk adýna þiirin böylesine hýrpalanmasýna sessiz kalmak da zor geliyor. Þiir üzerinde hak iddia etmek gibi algýlanmasýn, ama bu iþle uðraþacaðým diye birçok þeyden vazgeçen insanlar, doðal olarak þiiri biraz savunmak zorunda hissediyorlar kendilerini. Türkiye’de, ya da Türkçede bu kadar çok þiir yazýlmasýnýn altýnda yatan sosyal ve psikolojik nedenleri araþtýrmak uzmanlarýn iþi, ama ortada bir kalite sorunu olduðu da kesin. Yoksa Anadolu’nun iyi þairler yurdu olmasý bizi ancak gururlandýrýr. Birçok þair isimi uçuþuyor havada, ama bu isimlere ait bir tek dize kalmýyor aklýmýzda. Kimin yazdýðýný iyi anýmsayamadýðýmýz, ama nerdeyse ezbere bildiðimiz þiirler var öte yanda. Ýyiyi kötüden, doðruyu yanlýþtan, kaliteyi kalitesizlikten ayýran mekanizma her zaman, her yerde çok doðru iþlemiyor ne yazýk ki. Ýsimden, nicelikten, sonra bakýlýyor ne yazýldýðýna. Aslýnda teknolojik geliþmenin aksine moral ve entelektüel anlamda oldukça yoksul bir çaðdayýz. Bir-iki istisna dýþýnda, dünyanýn herhangi bir yerinde yaþayan çok iyi bir siyasetçi, bir þair, bir filozof yok. Bunda sermayedarlarýn da biraz katkýsý var bence. Ahlaki ve felsefi anlamda ileri bireylerden oluþan toplumlarda tüketimin böyle histerik bir hal almayacaðýna göre, entelektüel ve moral yoksulluðu sorgularken, tüketimi kamçýlayan güçlerden kuþkulanmaya biraz hakkýmýz var sanýrým. Yine de insana karþý umudun yitirilmemesi gerektiðini düþünenlerdenim. Yukarýdaki olumsuz tablo iyi bir þairin okuyucu kitlesiyle buluþmasýný geciktiriyor. Her þeyin en kötü olduðu zamanlarda bile þaire iyi, daha iyi yazmaktan baþka kurtuluþ yolu yok. Bir keþmekeþi, bir adaletsizliði þikayet etme hakkýný da bize saðlayan budur aslýnda. Ve biraz gecikmek, hiç ulaþamamaktan her zaman daha iyidir. * DEM 1. Yýl Yarýþmasý brincilik ödülü sahibi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.