BARINMA BÜLTENİ 2

Page 1

OCAK 2009

GÖKÇEK GİDECEK BU ÇİLE BİTECEK Halka düşman rantçıya dost...

Son haftalarda Melih Gökçek’in televizyon kanallarında feryat figan yaptığı konuşmalarla karşı karşıya kaldık. Hepimizin bildiği üzere belediyelerin ve başkanlarının öncelikli görevi ve varlık nedeni, halkın su, ısınma, ulaşım, barınma vb. kamusal gereksinimlerini yeterli ve etkin bir biçimde karşılamaktır. Ancak Bizler Melih Gökçek’in son günlerde televizyon programlarında gösterdiği kendisini aklama çabasının üçte birini bile 15 yıldır Ankara halkına hizmet etmek için göremedik. Belediyeyi yan gelip yatmanın yeri olarak belleyen Gökçek belediyeyi yağmanın talanın komuta merkezi haline getirdi. Keyfi ve sorumsuz uygulamaları ile hayatımızı yaşanmaz kıldı.Halka düşman şirketlere dost olan Gökçek, tüccarlığın en muazzam örneklerini sergiledi. Gözü rant hırsı ile dönmüş olan Gökçek, kentsel dönüşüm adı altında onbinlerce yoksul insanı evsiz bıraktı. Beş yıldır bitiremediği Esenboğa yolundaki Kuzeykent kentsel dönüşüm projesinde sekiz bin hak sahibi hala evlerini bekliyor. Dikmen Vadisinde binlerce hak sahibi yıllardır evlerini bekliyor. Altındağda ve \entepede binlerce aile mağdur oldu. Bu seferde hedefinde biz Mamaklılar varız. Gerekli yatırımları zamanında yapmadığı için bizleri yaz aylarında susuz bıraktı; yetmedi suyumuzu kirletti, gösteriş düşkünü halk yararından bihaber Gökçek, park ve bahçelerimizi talan etti. Türkiyenin en pahalı şehir içi ulaşımına Ankaralıları mahkum etti. Doğalgazda yaptığı vurgunla tüm Ankarayı soydu. Doğalgazı pahalı

sattı. Doğal gaz sayacını pahalı sattı. Sayacın pil ve bakım parasından çarptı. Yanlış yazılımla fazla para tahsil etti. Yani bizi soymak için doğalgazın etinden sütünden yününden yararlandı. Saltanatını kurma sevdasıyla her türlü yolsuzluğa girişti; BOTA\’a borcunu ödemedi; bedelini yine bize ödetti; bu soğuk kış mevsiminde evlerimizi ısıtamaz hale geldik. Belediyenin kaynaklarını ona buna peşkeş çekti; oğluna villa bize soğan, patates dağıttı. Yandaşlarının cebini eurolarla, dolarla doldurdu; bizden kepçeyle aldı

ama kaşıkla bile geri vermedi. 15 yıl başkanlığı boyunca halkı soydu soğana çevirdi; ama yine doymadı. AKP iktidarı soyguncu ve rantçı belediyecilik anlayışının bu yılmaz neferini korumak için elinden geleni yaptı; bütün pisliklerini örtmek için yeni yasa maddeleri çıkarttı. Yapılan her çarpıklığa ortak oldu; Ankara’yı yoksullaştırma politikalarının laboratuarı haline getirdi. Kim bu politikalarının karşısında dursa, kim yıkımlara karşı çıksa, ulaşım, doğalgaz zammını protesto etse, su hakkına sahip çıksa Melih Gökçek’in hakaretlerine maruz kaldı. Meslek odalarına, bilim çevrelerine ağır ithamlarda bulunmaktan hiç çekinmeyen Gökçek, köşeye sıkıştığı her durumda saldırganlaştı; gazetecilere sataştı, belediye binası önünde eylem yapan herkesi provakatör olmakla suçladı. Kendisini bilbordlarda görmeye alışkın olduğumuz Gökçek, belediyecilik yapmak yerine sağa sola sataşarak televizyon programlarında kavga etmeyi seçti. Hakkında çıkan yolsuzluk belgeleri ile köşeye şıkışan Gökçek’in çıktığı televizyon programlarında kan ter içinde yine saldırganlaşarak yaptığı son birkaç program da göstermiştir ki Melih Gökçek’in, akıl ve ruh bütünlüğü tehlike altındadır. Gökçek 15 yıllık saltanatının ardından tekrar aday yapıldı. Partisi tarafından bile büyük tereddütlerle aday yapılan Gökçek ile hesaplaşmak artık sadece bize kaldı. Mamak ve Dikmen Vadisi halkı olarak, evimizi arsamızı ve Ankara’yı bu rantçı belediyecilik anlayışından kurtarmak için elimizden geleni yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.


2 BARINMA

DİKME VADİSİ HALKI I BARI MA HAKKI BÜROSU KU DAKLA DI

Dikmen Vadisi halkının, Kundaklanarak tahrip edilen saldırıyı protesto Barınma Hakkı Bürosu, vadi yaklaşık üç yıldır süren edildi. Bu arada barınma hakkı ve insanca halkının mücadelesinin başladığı Ankara Emniyet bir yaşam mücadelesinde 2006 yılında, hukuki çalış- Müdürlüğü’ne bağlı kurumsal merkezi olan maların, vadi halkının bilgi çok sayıda polisin, Barınma Hakkı Bürosu, alışverişinin ve karar alma süreç- Dikmen Vadisi 2 nci 24.08.2008 gecesi 00.40 lerinin işlevlenmesi için kurul- Etap’ta bulunan İ. sularında, kimliği henüz muştu. Vadi halkı kundaklama Melih Gökçek’in vilbelirlemeyen kişilerce lası ile Or-An semtinde için Gökçek’i savcılığa şikayet kundaklandı. Dikmen Vabulunan oğlu Osman etti. disi’nde 3. Gökçek’e Cadde üzerinde ait villa bulunan büro, civarında çıkan yangın g e n i ş sonucu kulgüvenlik lanılamaz hale önlemleri gelirken, vaaldığı gödinin maskotu zlendi. olan iki ördek Kundaklade can verdi. n a r a k Yangın, daha da tahrip büyüyerek edilen diğer evlere ve Barınma yeşil bitki H a k k ı örtüsüne zarar vermeden, vadi halkının kendi Bürosu, vadi halkının mücadelesinin imkanları ile söndürüldü. başladığı 2006 yılında, gerek hukuki çalışBir görgü tanığının beyanına göre, gece saat maların tek merkezden yürütülmesi, gerekse 00.30 sularında Barınma Hakkı Bürosu’nun vadi halkının bilgi alışverişinde ve karar alma yakınında uzun farları yanık bir vaziyette süreçlerinde işlevlenmesi için kurulmuştu. park etmiş bulunan, metalik gri renkte bir Vadi’nin ortasında 3. Cadde üzerinde vadi araba, bu arabanın yanında da yere çömelmiş halkı tarafından imece usulü kurulan büro, vaziyette duran ve hukuki evrakın, dava önünde bir bidon budosyalarının, gazete lunan 25-30 arşivinin muhafaza yaşlarında bir erkek edildiği, aynı zaşahıs görüldü. Aynı manda vadi halkının görgü tanığı, ardınbuluştuğu bir müdan saat 00.40 sucadele merkeziydi. larında bürodan bir Büroda çıkan yangın cam patlaması sesi sonucu, üç yıllık mügeldiğini ve büronun cadelenin son derece birden alev aldığını değerli belge dile getirdi. Yangını birikimi ile vadi görerek büroya koşan halkının Gökçek’in yöre sakinleri, söz şahsına ve Büyükşekonusu aracı ve hir Belediyesi’ne muhtemelen ona karşı açtığı davaların gözcülük yapan iki dosyaları, öte yandan farklı aracı, olay vadi halkının imece yerinden hızla uzakusulü edindiği teknik laşırken gördüler. malzeme (bilgisaŞüphelinin elinde yarlar, yazıcı vb.) görülen bidon ise tamamen tahrip oldu. daha sonra yanan Gökçek, vadi büroda bulundu ve halkının bürosunu incelenmek üzere polis tarafından alındı. yaktırdığı yolundaki iddiaları, katıldığı teleYangının ardından olay yerine gelen çok vizyon programlarında red ederken, yangınsayıda polis ve olay yeri inceleme ekipleri, dan bir iki gün önce beraberindeki adamları kundaklamayla ilgili kanıt toplandı. Olayla ile birlikte büronun etrafında keşif yaptığını ilgili adli bir soruşturma başlatılırken, vadi kabul etti. Gökçek daha da ileri giderek, vahalkı, kundaklama eyleminin faili olarak İ. dide bulunan Cemevi’ni de hedef gösterdi ve Melih Gökçek’den şikayetçi oldu. Polis ekip- ileriki günlerde yanacağını iddia etti. leri, olayda yanıcı ve parlayıcı maddelerin Vadi halkı, 27.08.2008/Çarşamba günü saat kullanıldığını tespit etti. Görgü tanıklarının 13.00 de Kızılay Güvenpark’da bulunan belirttiği araçların plakalarının tespiti için Büyükşehir Belediyesi önünde kitlesel bir muhtemel kaçış güzergahındaki bankaların protesto gösteri düzenleyerek, saldırıyı kıve diğer yerleşimlerin kamera kayıtları ince- nadı. Yanan büro yerine vadi halkı tarafından kısa sürede yenisi yapıldı. Gerek yeni büroda lenmekte. Kundaklanma sonrası vadi halkı, kadın erkek gerekse Cemevi’nde geceleri nöbetler tutulçocuk, büronun önünde toplandı. Sabaha maya başlandı. kadar buradan ayrılmayan halk, vadinin yollarında ateşler yakarak, barikatlar kurarak,

BU SEFER YIKMA SIRASI BİZDE ! GÖKÇEK’İ YOKSUL HALKA DÜŞMA TÜCCAR BELEDİYECİLİĞİ İ YIKACAĞIZ ! Av. Ender Büyükçulha Sürekli Yıkım Tehditleri Altında Yaşayan, En Son Barınma Hakkı Bürosu Kundaklanan Dikmen Vadisi Halkı, Yerel Seçimlerin Yaklaştığı \u Günlerde Diyor ki;

Bu sefer yıkma sırası bizde! Gökçek’in yoksul halka düşman tüccar belediyeciliğini yıkacağız !

Dikmen Vadisi halkının, İ. Melih Gökçek’in kentsel dönüşüm projesine karşı verdiği mücadele üçüncü yılını doldurmak üzere. Vadi halkı, evlerini ve topraklarını rantçılara bırakmamakta, hak ve kazanımlarını sonuna kadar korumakta kararlılığını yitirmiyor, direnişini sürdürüyor.

Vadi halkı geride kalan yaz aylarını yine yıkım tehditleri altında geçirdi. Yöre halkın insani taleplerini görmezden gelen ve tek yanlı sözleşme koşullarını dayatmakta ısrar eden İ. Melih Gökçek, süre gelen sorunun çözümünde yine yıkımı ve şiddeti tercih etti. Yaz ayları boyunca TV ekranlarından yıkım tehditleri yağdırdı, yöre halkına yönelik iftiralarda ve hakaretlerde bulundu. Ancak hem yıkım işlemlerine karşı kazanılan kimi davalar, hem de birçok dernek, meslek örgütü, sendika ve duyarlı kent kamuoyunun yıkımlara karşı birlikte oluşturduğu vicdani barikat nedeniyle, geride kalan yaz aylarında yeni bir yıkımın yaşama geçirilmesi engellendi. Bu arada Ankara 6. İdare Mahkemesi verdiği bir kararla; belediyenin tek yanlı ve adaletsiz sözleşme koşullarını kabul etmeyen, bu nedenle Dikmen Vadisi’nde bulunan tapu tahsis belgeli evi belediye tarafından yıkılmak istenen bir yöre sakinini haklı buldu ve belediyenin yıkım işlemini esastan iptal etti. Bu kararı, benzer şekilde belediyenin yıkım işlemlerini iptal eden başkaca kararlar da izledi. Bu kararlar, yalnızca Dikmen Vadisi için değil, Mamak için de emsal teşkil edecek niteliktedir. Yani Gökçek her fırsatta gecekondu halkına yönelik yıkım tehdidi savursa da, gerçekte bu hiç de göründüğü gibi kolay değil. Kentsel dönüşüm projelerinin uygulanmasında yıkım ve şiddet bir çözüm değildir; tek çözüm, yöre halkının taleplerini kabul etmek, bu temelde yöre halkı ile anlaşmaktır. Ancak, geride kalan yaz aylarında yıkımları yapamayan rantçılar, vadi halkının kararlı direnişini kırmak için bu seferde yakma yoluna gitti. Vadi halkının 2006 yılında el emeği ile imece usulü kurduğu ve Yukarı Dikmen Vadisi’nde 3 üncü Cadde üzerinde bulunan Dikmen Vadisi Barınma Hakkı Bürosu, 24.08.2008 gecesi kimliği belirsiz (gerçekte tabi ki belli) kişilerce kundaklanarak yakıldı. Bu yangın nedeniyle, Barınma Hakkı Bürosu’nda bulunan dava belgeleri, hukuk ve gazete arşivi, bilgisayar, yazıcı gibi teknik malzeme tamamen tahrip oldu, ayrıca vadinin maskotu olan iki ördek de yanarak can verdi.

Yangın sonrası vadi halkı, kundakçılık suçlamasıyla İ. Melih Gökçek hakkında bir suç duyurusunda bulundu, bunun üzerine olayla ilgili bir adli soruşturma başlatıldı. Ayrıca Kızılay Güvenpark’da bulunan Büyükşehir Belediyesi binası önünde kitlesel bir basın açıklaması yapan vadi halkı, bu alçakça saldırıyı kınadı ve mücadele kararlılığını bir kez daha sergiledi. Yanan büro yerine kısa süre sonra yenisi yapıldı, üstelik eskisinden de güzel oldu.

\imdiler de vadi halkı, yaklaşmakta olan yerel seçimlere hazırlanmakta. Denebilir ki, bu sefer belediye ekipleri değil de vadi halkı bir yıkım yapacak; yıkılacak olan ise, artık evlerimiz değil, Gökçek’in yoksul halka düşman tüccar belediyecilik anlayışı olacak.


BARINMA 3

Yakup Abdal halkı 'Barınma Hakkına' sahip çıktı

Ankara'da Mamak Elmadağ arasında bulunan Yakup Abdal mahallesi sakinleri, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin 38 eve yıkım tebligatları göndermesi ve yıkıma geleceklerini bildirmesi üzerine, mahalleye giriş yolu olan Kuruçay Caddesi'ni trafiğe kapadı. Mahalle sakinleri, "yıllardır burada oturduklarını ve yıllardır vergi ödediklerini, şimdi de belediyenin evlerini kaçak yapı diyerek yıkmak istediğini" belirterek,

yıkımlara izin vermeyeceklerini söylediler. Yakup Abdal halkı yapılan basın açıklamasında, evlerine imar izni verilmesi, yolların asfaltlanmasını, sokakların aydınlatılmasını, kanalizasyon sisteminin kurulmasını dile getirdi. Mahalle temsilcileri taleplerini Büyükşehir belediyesine bildirmek üzere bir heyet oluşturarak İmar müdürlüğüyle görüşmek üzere yola çıktılar. Bu esnada yaklaşık 400 mahalleli yolu trafiğe kapalı tutarak heyeti bekleme kararı aldı. Yüzlerce aracın sıkışan trafikte kalması üzerine Polis ve Jandarmanın yoğun olarak yolun trafiğe açılmasını ve yapılan eylemin yasadışı olduğu uyarılarına aldırmayan mahalleli kararlı bir şekilde heyeti beklemeye devam ettiler. Eylem süresince kadınlar kararlılıklarıyla eylemin öncüsü durumundaydılar. Yaklaşık bir buçuk saat süren bekleyişin ardından heyet belediyeye taleplerini ileterek mahalleye döndü. Burada yapılan görüşme ile ilgili bilgi veren mahalle temsilcisi belediyenin mahallelinin talep-

lerini kabul ettiğini ve çalışmalara başlayacaklarını ancak yıkımlara devam edileceğini söylediklerini açıkladılar. Bunun üzerine mahalleliler mahalledeki sorunlara ve yıkımlara karşı bir arada durarak mücadeleye devam edeceklerini belirterek eylemi bitirdiler. Eylem boyunca Mamak Barınma Hakkı Bürosu mahalleliyle yan yana durarak bundan sonra da barınma hakkı mücadelesinde mahallenin yanında olacağını belirtti. Yaklaşık beş saat süren eylem süresince "Barınma hakkımız söke söke alırız", 'İşgalci değil hak sahibiyiz', 'İmar bizim hakkımız söke söke alırız',"İşsizlik bahtımız gecekondu hakkımız", "Yıkımlara karşı omuz omuza", "Gökçek istifa" sloganları atıldı ve lastikler yakılarak yollar kesildi. Yakupabdal köylüleri, insanca bir yaşam ve yaşanılabilir bir kent isteklerini bir kez daha dile getirdiler.

Mahalle halkı baz istasyonuna karşı çocuklarını okula göndermedi

Ankara Mamak’ta çok sayıda okula yakın bir noktaya kurulan baz istasyonu halk tarafından protesto edildi. Mamak Merkez Anaokulu, Açıkalın İlkögretim Okulu’na ve Ege Lisesi’ne birkaç metre uzaklıktaki bir elektrik direğine bir gece ansızın baz istasyonu kurulmasını mahalle halkı protesto etti. Mahalle halkı baz istasyonunun kurulduğu bölge için yıllardır, trafik ışıkları ve üst geçit talepleri varken bunların görmezden gelinerek oldu bittiye getirilip baz istasyonu kurulmasına karşı tepkili. Mamaklılar tepkilerini göstermek üzere, çocuklarına ve mahalle halkına zarar verecek olan bu baz istasyonun kaldırılması için bölgede yer alan okullara bir günlüğüne çocuklarını göndermeme kararı aldı. Ailelerin yoğun bir şekilde katıldığı bu eylemde okullara gitmeme oranı çok

yüksek. Ayrıca baz istasyonunun kurulduğu yer önünde bir araya gelen halk çocuklarıyla birlikte yolu çift taraflı olarak trafiğe keserek bir eylem yaptı. Eylemde taleplerini dillendiren mahalle halkı baz istasyonun kaldırılmasını istediler. Yapılan basın açıklamasında Aslıhan Han, Yargıtay kararında bile okul çevrelerinde baz istasyonunun kurulmaması gerekçesinde; çocukların sabahtan akşama kadar okul binasında kalması nedeni ile daha uzun süre radyasyona maruz kaldıkları bu yüzden bu bölgelere baz istasyonun kurulamayacağı belirtilmişken buraya bir gece baz istasyonu kuruluyor dedi. Han, bu bölgede okuyan çocuklarının her gün okula gittiğini ve yaklaşık 7-8 saat bu istasyonun yakın etkisi altında kaldıklarını söyleyerek, canından çok çocuklarını seven biz veliler olarak çocuklarımızın hayatlarının karartıl-

27 Temmuz 2008 Günlerdir akmayan su Mamak halkını isyan ettirdi. 4 gün suları akmayan Mamaklılar Melih Gökçek’i protesto etmek için sokaklara döküldü. Saat 19.00’da Mamak Halkevleri'nin çağrısıyla “Su Hakkı Meydanı”nda toplanan yaklaşık 300 Mamaklı NATO Yolu’nu trafiğe kapattı. “Su hakkı Meydanı”, ismini geçen yıl da 13 gün süren su kesintileri sırasında bu meydanda Mamak halkının gerçekleştirdiği su hakkı eylemlerinden alıyor. Meydanda gerçekleştirilen basın açıklamasında “Durduralım artık bu adamı!” diyen Mamaklılar temiz ve içilebilir su hakkı talep ettiler. Yapılan açıklamada, yaşanan su sıkıntısına boruların patlamasının bahane edilemeyeceğini, sorunun Melih Gökçek’in başarısız su politikalarından kaynaklandığının

altını çizdi. Üniversitelerin “zararlıdır” uyarılarına rağmen Kızılırmak suyunu haber vermeden halkın musluklarından akıtan, yazın ortasında “arıza var” diyerek günlerce halkı susuz bırakan, parklara yolladığı su tankerlerinden pis su almaya mahkûm eden Gökçek’ in gerçek dışı raporlarla halkı kandırmaya çalışarak pişkinlik yaptığı dile getirildi. Temiz ve içilebilir su hakkımızı elimizden almaya çalışan Gökçek istifa etmelidir. Çünkü bizler halkın sağlığıyla oynayan bir belediye başkanı istemiyoruz” diyen Mamaklılar; halkın sağlığıyla oynayan, yıkım tehditleri savuran, halkı zehirleyen, görmezden gelen, halkı cezalandıran Gökçek’i durdurmaya kararlı olduk-

masına izin vermeyeceğiz, baz istasyonu kalkana kadar bu hukuksuzluğun ve adaletsizliğin bu hak ihlalinin peşini bırakmayacağız dedi.

Eyleme destek veren Sağlık Emekçileri Sendikası-SES Ankara \ubesi adına İbrahim Kara da bir açıklama yaparak; bu hukuk dışı uygulamalara karşı sağlık hakkı mücadelesi militanları olarak halkın bu haklı talebinin yanında olacaklarını ifade etti. Mahalle halkı baz istasyonu kaldırılana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.

Mamaklılar “Su Hakkı Meydanı”nda toplandı: Durduralım artık bu adamı!

larını ifade ettiler. NATO Yolu’nun tek taraflı trafiğe kapatılmasıyla başlayan eylemin sonunda yol iki taraflı olarak trafiğe kapatıldı. Eyleme kadınların yoğun katılımı gözlendi. Eylemin sonunda, ertesi güne kadar sular gelmezse aynı saatte binlerce Mamaklı’nın Su hakkı Meydanı’nda toplanacağı ifade edildi. Eylem sonucunda sabah erkenden Mamak bölgesine su verilmeye başlandı.


4 BARINMA

ZAMLAR YAĞMUR GİBİ DEĞİL; KESİ TİSİZ SAĞA AK HALİ DE YAĞIYOR...

Elektriğe otomatik zam

Ankara’da ulaşıma zam

Hükümetin temmuzda başlattığı oto-

Ankara’da bu yıl yapılan zamlarla ulaşım % 40 pahalı hale geldi. Ankara Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), toplu taşıma ücretlerine yine zam yaptı. Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı zamla birlikte 15 Ekim Çarşamba gününden itibaren EGO otobüsleri, metro ve Ankaray’da çok binişli kartlarda tek biniş ücreti 1 YTL 20 YKr’den 1 YTL 40 YKr’ye, özel halk otobüsü bilet ücretleri de 1 YTL 50 YKr’den 1 YTL 70 YKr’ye çıktı. Ayrıca, minibüslerde en kısa mesafe 1 YTL 70 YKr, uzun mesafeler ise 2 YTL oldu.

matik elektrik zammı sistemi ile birlikte artık elektrik fiyatı her ay yüzde 10.7 artacak. Otomatik yapılan zamlar sonucu bu yıl içinde konut elektriğine uygulanan toplam zam yüzde 64.5’e ulaştı. Aydınlanmadan ısınmaya ve mutfakta kullandığımız elektrik otomatik zamlarla birlikte her ay otomatik olarak cep yakacak. Şimdiden yapılan zamlar sonucu faturalarını ödeyemeyen bazı okul ve hastaneler elektriksiz kalırken bu kışın zor geçeceği görülüyor. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ise bu yıl yapılan elektrik zamlarının AKP’nin iktidarda olduğu 6 yıldaki ortalama enflasyon oranını aştığını açıkladı.

TEMEL İHTİYAÇ MAD.

2007

2008

ZAM ORANI %

7.61 YTL 327.74YTL

%70 %42

DOĞALGAZ KÖMÜR ELEKTRİK ULASIM ZEYTİN EKMEK MAKARNA AYÇİÇEK YAĞI BULGUR PRİNÇ KURU FASULYE

100.00YTL 100.00YTL 100.00YTL 1.20 YTL 9.00 YTL 1.55 YTL 1.46 YTL 3.48 YTL 1.56 YTL 3.17 YTL 3.47 YTL

182.00YTL 168.00YTL 158.00YTL 1.70 YTL 15.00 YTL 2.30 YTL 2.10 YTL 6.10 YTL 2.45 YTL 4.61 YTL 4.55 YTL

ASGARİ ÜCRET BAĞ-KUR EMEKLİSİ SSK EMEKLİSİ MEMUR EMEKLİSİ

403.03YTL 412.00YTL 532.70YTL 686.08YTL

503.26YTL 467.00YTL 598.10YTL 747.97YTL

İLAÇLAR DOĞUM ÜCRETİ

4.48 YTL 230.70YTL

%82 %68 %58 %42 %40 %28 %27 %45 %58 %46 %31

%24 %7.47 %8.16 %11.1

Gökçek’in borcu, bu kış bütün Türkiye’yi üşütecek !

Bildiğiniz gibi doğalgaza, %22.5 oranında yeni bir zam yapıldı. Son bir yıl içinde doğalgaza toplamda yapılan zamlar, vergi ve benzeri kesintilerle neredeyse %60’ı bulmuş durumda.

Bütün dünyada petrol fiyatları düşerken yapılan bu zamların, asıl olarak BOTA\’ın içinde bulunduğu ödeme güçlüğünden kaynaklandığı söylenmekte. Başta Rusya ve İran olmak üzere yabancı ülkelerden gaz alan BOTA\, bu gazı ülke içinde satmakta ama parasını tahsil edememekte. Bu nedenle kasası boş kalan BOTA\, yeni gaz alabilmek için bankalardan kredi çekmekte. Çekilen kredilerin faiz ve geri ödemeleri de binince, BOTA\ iflasın eşiğine gelmiş durumda ve çare olarak doğalgaz fiyatlarına zam yapılmakta. Peki BOTA\’a borcunu ödemeyen, dolayısıyla bu kış bütün Türkiye’yi üşütecek

olan kim ? Biz Ankaralılar için son derece tanıdık bir isim; İ. Melih Gökçek. Yıllar var ki Gökçek, Ankara’da vatandaşa doğalgazı satıp, parasını da takır takır alıyor; ama o parayı BOTA\’a aktarmıyor ! Yani kendi satış karı dışında, BOTA\’ın karına ve gazın maliyet bedeline de keyfince el koyuyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (yani Gökçek’in) BOTA\’a borcu toplam 1 milyar 150 milyon YTL yi bulmuşken, Gökçek’in imdadına hükümet yetişti ve 5669 sayılı bir özel yasa çıkarılarak, bu borcun faizi siliniverdi. Buna rağmen Gökçek’in halen BOTA\’a yaklaşık 700 milyon YTL borcu bulunduğu söylenmekte. Bu güne kadar borcunu ödemesi yolunda yapılan bütün uyarıları duymazdan gelen Gökçek, son zamlar sonrası telaşa kapılıp, BOTA\’a olan borcu ile bu zamların bir alakası, ilgisi olmadığını savunma çabasına girdi. Ancak gerçekler herkesin göz önünde !

Yani Gökçek borcunu ödemediği için, bu kış bütün Türkiye üşüyecek !


BARINMA 5

SALI PAZARI DA BARI MA HAKKI TOPLA TISI

Mamak’ta 14 mahalleyi ilgilendiren kentsel dönüşüm proje-Sözleşmelerde vatandaşa ne gibi güvencelerin verileceği neden belirtilmiyor? sine karşı barınma hakkı mücadelesi veren Mamak halkı 500 kişinin katılımıyla toplantısını yaptı. Toplantıya çağırılan Gökçek’in katıl-Projeye dair halkın görüşlerinin neden alınmıyor? madığı toplantıda Gökçek’e gıyabında sorular yöneltildi. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kentsel dönüşüm politikalarına -Projeyle mağdur olacak esnafın sorunları nasıl çözülecek? karşı barınma hakkı mücadelesi veren Mamaklılar -Ankara İdare Mahkemeleri tarafından kentolarak 31 Ekim günü Mamak Belediyesi Kentsel sel dönüşüm projesinin kamu yararı olmaması Dönüşüm İrtibat Bürosu önünde 500 mahallelinin nedeniyle iptal edilmesinden sonra aynı proje katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdik. Ankara Bütekrar belediye meclisinden geçiriliyor, burada yükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek’i nasıl kamu yararı oluşturuluyor? Mamak halkının sorularını yanıtlamak üzere topToplantıya İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi Taylan Evcimen, Şehir lantıya çağırmamıza rağmen kendisi davetimize Plancıları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Sericabet etmedi. Bunun üzerine şu soruları kendisine dar Karaduman, barınma hakkı mücadelesinin gıyabında yönelttik: avukatları ve mahalle temsilcileri toplantıya konuşmalarıyla katıldılar. -Kentsel Dönüşüm Projesi ile vatandaşın İrtibat Bürosu Temsilcisi Candaş Türkyılmaz’ın barınma hakkı taevlerinin ne zaman ve nerede verileceği sözleşmelerde neden belirlenmilebinin 2 Kasım’da Ankara Kolej Meydanı’nda yapılacak olan “Aklamıyor? yoruz-Haklıyoruz” mitingine taşınması çağrısı üzerine yaptığımız açık -Verileceği taahhüt edilen evlerin hangi nitelikte olacağı neden oylamada ise mitinge kitlesel bir şekilde katılma kararı aldık.

açıklanmıyor?

Tuzluçayır'da mahalleliden İ.Melih Gökçek'in oğluna dayak. Ankara'nın Tuzluçayır Mahallesine 3 Ekim saat 16.00'da bayram ziyaretine giden İ.Melih Gökçek ve oğlu Osman Gökçek'i mahalleliler “meydanda” iyi karşılamadılar. İ.Melih Gökçek'in seçim ataklarından biri olarak bayramda yaptığı mahalle ziyaretlerinin 3 Ekim'deki durağı Tuzluçayır'dı. Mahalle halkı, çocuklara top dağıtan İ.Melih Gökçek'e ve oğlu Osman Gökçek'e “yoksul halkın başına evini yıkan, zamlarla bizleri dilencileştirmeye çalışanları burada istemiyoruz” diyerek tepki gösterdi. “Ramazan-(\eker) bayramlarını” zehir edenlerin bayramlaşmalarını kabul etmediklerini tepkileriyle gösteren mahalleliler, çocuklarının geleceklerini yok sayanların “oyuncakları” olmayacaklarını söylediler. İ.Melih Gökçek ve oğlu Osman Gökçek tepkilere aldırış etmeyince sabrı taşan mahalleliler ellerindeki su şişelerini Melih Gökçek'e fırlattılar. Bu sırada su şişelerinden biri İ.Melih Gökçek'in kafasına

çarptı. Bunun üzerine sinirlenen Osman Gökçek “siz benim babama bunu nasıl yaparsınız” diyerek meydandaki halkın üzerine yürümek istedi. Mahalleliler Gökçekleri orada istemediklerini ve bayramlaşmalarını kabul etmediklerini anlamayan ve üzerlerine yürümeye çalışan İ. Melih Gökçek'in oğlu Osman Gökçek'e “meydan dayağı”yla karşılık verdiler. Bunun üzerine mahallelinin elinden zor kurtulan oğul Osman Gökçek ve baba İ.Melih Gökçek arabalarına binip korumaları eşliğinde meydanı ve Tuzluçayır'ı hızla terk ettiler. Mahalleliler olay sonrasında "yine gelirlerse yine de bayramlaşmayız ve Ankaralılara yaşamı zindan edenleri yine mahallemize almayız" dediler.

Mamak Barınma Hakkı Bürosu da Gökçek’in hedefinde

Dikmen barınma hakkı bürosunun kundaklanmasından 2 gün önce Mamak Barınma Hakkı Bürosuna da bir saldırı girişimi olduğu tesbit edildi. Mamak Barınma Hakkı Bürosu yakınındaki bir bakkaldan Büro temsilcisi Candaş Türkyılmaz’ı soran 3 araba dolusu “kimliği belirsiz şahsın” Dikmen Vadisi Barınma Hakkı bürosu kundaklandıktan sonra Mamak halkının mücadelesini bastırmak isteyen belediye çetesi olduğu anlaşıldı.

Gökçek ve Sahin’e kentsel dönüşümde suç duyurusu

"Mamak Barınma Hakkı Bürosu" üyeleri, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve Mamak Belediye Başkanı Gazi \ahin hakkında, İdare Mahkemesi’nin, "Yeni Mamak Kentsel Dönüşüm Projesiyle" ilgili yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarına rağmen gecekondu sahiplerine sözleşme imzalatmaya devam ederek, görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. "Mamak Barınma Hakkı Bürosu" üyeleri, gecekondu sahipleriyle Ankara Adalet Sarayı’na gelerek, Gökçek ve \ahin hakkındaki suç duyurusu dilekçelerini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdi. Büro yetkilisi Avukat Çiğdem Tan, Ankara Adalet Sarayı önünde yaptığı açıklamada, "Yeni Mamak

Kentsel Dönüşüm Projesi" ile ilgili, Ankara 1’inci, 4’üncü ve 10’uncu İdare Mahkemelerinin iptal ve yürütmeyi durdurma kararları bulunduğunu anlattı. Bu kararlarla projenin yasal dayanağının kalmadığını savunan Tan, buna karşın "vatandaşlara hukuki dayanağı kalmayan sözleşmeler imzal a t m a y a çalışıldığını" öne sürdü. Tan, Gökçek ve \ahin’in, bu nedenle Türk Ceza Kanunu’ndaki "görevi kötüye kullanmak" suçunu işlediklerini savundu. Çiğdem Tan, yetkililerin, "sözleşme imzalamayan mahalle sakinlerinin sularını kesmekle tehdit ettiğini" ve "Mamaklılara göz dağı verilmeye çalışıldığını" ileri sürdü.

Temsilci olmak için bize gelin!

Mamaklı hak sahipleri; evinize, emeğinize, arsanıza, geleceğinize sahip çıkın. Mahalle ve sokak temsilcisi olmak için Barınma Hakkı Bürosu ile irtibata geçin. Barınma Hakkı Bürosu rantçı belediye girişimlerine karşı bizim yegane adresimizdir. Dedikoduya, yalana, rantçılara inanma. Mahalle ve sokak temsilcisi ol bilgilen bilgilendir. Mamak Barınma Hakkı Bürosu Adres- Dostlar mahallesi- Eski Açık Hava Sineması Telefon- 372 20 70 - 0554 922 13 30 Saat 09.00 ile 19.00 arası açıktır. Hafta sonları avukatlarımız hukuki yardım için bulunmaktadır. Halkın Sesi Gazetesi 72. sayı özel ekidir. 15 günlük Yaygın, süreli Türkçe yayındır Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Umar Karatepe Adres: Tomtom Mah. Örtmealtı Sk. 6/3 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: 0212 245 90 37 Basıldığı Yer:Mattek Matbaacılık Basım Yayın Tanıtım Tic. San. Ltd. \ti. GMK Bulvar Akyol İşhanı 83/23 Maltepe-Ankara Tel: 0312 229 15 02


6 BARINMA

MAMAK KE TSEL DÖ ÜŞÜMÜ İLE İLGİLİ A KARA TABİP ODASI I GÖRÜŞÜ

Sağlık bireyin beden, ruhen ve sosyal açıdan tam bir “iyilik hali” olarak tanımlanmaktadır. Bu evrensel tanım gereği bireyin temiz bir fiziki ve sosyal çevreye gereksinim duyduğu, barınma koşullarının yeterliliğinin sağlık açısından ön koşul olduğu kabulleri önem kazanmaktadır. Bir başka ifadeyle; bireylerin barınma koşulları ile ilgili herhangi bir kaygı duymaksızın yaşadığı çevre koşullarının sağlıklı olduğu bir ortamda yaşamaları bireysel haklar kapsamında kabul edilmelidir. Ankara Tabip Odası, Mamak Bölgesi’nde yaşayan bireyler tarafından gelen bir çağrı üzerine, Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında bazı incelemelerde bulunmak için 17 Eylül 2008 tarihinde bölge ziyareti yapmıştır. Bu ziyaret süreci oldukça önemli bir deneyim olmuş; Tabip Odası çalışanlarına Mamak Bölgesi’ndeki halkın yüzleşmek zorunda oldukları gerçek koşulları yakından görme olanağı sağlamıştır. Yazının bundan sonraki bölümünde ziyaret sürecinde tespit edilen bazı başlıklar belirtilmiştir.

1. Yıkım süreci adı geçen bölgede başlamıştır. Bu süreçte yıkıma onay veren yurttaşların konutları ile onay vermeyenlerin konutları beklendiği üzere aynı bölgededir. Bu durum; yıkım yapılan bölgede yıkım anında insanların yaşaması anlamına gelmektedir. Bir başka ifadeyle yıkım anında bölge sakinleri sağlıksız çevre koşulları ile karşı karşıya kalmaktadır. Toz, kaza kanalizasyon sorunları, moloz yığınlarında çocukların oynamasına bağlı olarak düşme, yaralanma, vb. göze çarpan en öncelikli riskler arasındadır. Bunun yanı sıra moloz yığınlarının hemen bölgede kaldırılmaması da bu sorunların uzun süreli yaşanma riskini ortaya çıkarmaktadır. 2. Bazı konutlar “bitişik nizam” özelliği taşımaktadır. Bu tip evlerin birisinde oturanların yıkıma onay verdiği; diğer evde oturanların onay vermediği durumlarda yıkıma izin vermeyen evlerde hasarlar oluşmuştur. Alınan bilgiler oluşan hasarların ev sakinleri tarafından

karşılandığıdır. Böyle bir süreç ekonomik açıdan da önemli bir yüktür. Bilindiği gibi yerleşim yerlerindeki 3. çöp ve atıkların insan sağlığına zarar vermeden toplanması ve yok edilmesi görevi Yerel Yönetimlere ve Belediyelere aittir. Yapılan ziyarette; bölge halkı ile yapılan görüşmelere ve gözlemlere dayanarak bu görevin yerine getirilmediği saptanmıştır. Çöplerin zamanında toplanmaması bulaşıcı hastalıklar açısından önemli bir risk olup insan sağlığını tehdit eden önemli ve önlenebilir bir konudur. 4. Ziyaret edilen bölgede dere yatağı bulunmaktadır. Sağlıksız koşullar, atıklar, çöpler derenin kirlenmesine neden olmuştur. Açıkta olan bu bölgede; özellikle sokakta oynayan çocuklar sağlıksız koşullardan olumsuz etkilenmektedirler. Bölgede ağır bir koku da yaygın olarak hissedilmektedir. 5. Bölge halkı ile yapılan sözlü görüşmelerde, bireylerde yoğun bir kaygı ve korku olduğu bilgisi alınmıştır. Kaygı; bireyin sosyal ve ruhsal sağlığını tehdit eden önemli bir durumdur. Bu konuda daha ayrıntılı bilgilere ulaşabilmek için bilimsel araştırma yapılmalıdır. Ankara Dikmen bölgesi de benze bir yıkım süreci deneyimlemiştir. Ankara Tabip Odası tarafından yapılan ve kamuoyu ile paylaşılmış olan bir araştırmada kaygı düzeyi yüksekliği tespit edilmiştir. Mamak bölgesinde yaşayan bireylerin yıkım sürrecine ve yarattığı sorunlara bağlı olarak kaygı yaşıyor olmaları da beklenmektedir. Bunun yanı sıra yıkım için onay veren yurttaşların borçlandıkları miktarların miktarları ödeme konusunda da kaygı duydukları alınan bilgiler arasındadır. 6. Mamak Kentsel Dönüşüm Projesinin uygulanmaya çalışıldığı bölgede büyük bir çoğunluğu bölgeden ayrılmak istememektedir. Bu nedenle de yıkıma onay vermeyen halk çoğunluğu oluşturmuştur. Kültür, sosyal ortam, iletişim gibi bireylerin sosyal koşullarını yönlendiren bu belirleyicilere önem vermek ve kişileri yaşadıkları toplumdan koparmayan, bunun aksine bütünleştiren uygulamaları sürdürmek sağlık açısından da beklenen ve istenen bir yaklaşımdır. ANKARA TABİP ODASI

MAMAK VE D KMEN VAD S HALKININ BARINMA HAKKI TALEPL DAVALARINDAK SON GEL MELER ZER NE

Av. Çiğdem TAN (Barınma Hakkı Bürosu Avukatı)

Ankara’ da son yıllarda Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından elliye yakın kentsel dönüşüm projesi uygulamaya çalışılmaktadır. Bu projelerden ikisi; Dikmen Vadisi ve Mamak’ ta uygulanmak istenen, çoğunluğu gecekondulardan oluşan alanları kapsayan projelerdir. Ankara Büyükşehir Belediyesinin kentsel dönüşüm projesi uygulaması bahanesiyle, gecekondularda oturan yoksul halkı, yaşadığı mahallelerinden çıkarıp şehir dışına taşımak istemesi ve bu mahallelerin arsaları üzerindeki rant hesabı nedeniyle halkın barınma hakkını gasp etmesi, Dikmen Vadisi ve Mamak’ ta barınma hakkı mücadelelerini doğurmuştur. Bu nedenle açılan davalarla, mahkemelerce de barınma hakkı mücadelelerinin haklılığı tescillenmiştir. Gecekondu halkının bu isyanı Ankara halkının çoğunluğunun, toplumun gecekondularda yaşamayan diğer kesimlerinin, hukukçular, mühendisler, mimarlar ve şehir plancılarının da desteğini almıştır. Kentsel dönüşüm projelerinin şehir planlama ilkelerine, kamu yararına uygun olmadığı ve rant sağlamaya ilişkin bir amaca hizmet edeceği Mamak, Dikmen Vadisi ve diğer kentsel dönüşüm projelerinin uygulamalarının iptaline ilişkin davalarda, Mahkemelerce de tespit edilmiştir. Dikmen Vadisi barınma hakkı bürosunun, Dikmen Vadisinde tapu tahsisi belgesi olan gecekondu sahibine gönderilen yıkım tebligatının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle açtığı davada, Ankara 6. İdare Mahkemesi esastan karar vererek, belediyenin yıkım işlemini iptal etmiştir. Mamak barınma hakkı bürosuca açılan davalarla; Yeni Mamak Kentsel Dönüşüm Projesinin Ankara 1. İdare Mahkemesince iptal edilmiş olması nedeniyle, bu projeye dayanarak belirlenen ve proje alanı içerisinde gecekondusu veya arsası olan hak sahipleri ile yapılacak sözleşmeler, Ankara 10. idare Mahkemesince 18.07.2008 tarihinde iptal edilmiştir. İ. Melih Gökçek, gecekondu halkının bu her alanda etkili olan mücadelesinden korkmuş ve bu panikle Dikmen Vadisi halkına yönelik yıkım tehdidi ile korkutarak yıldırma propagandalarını televizyon programlarına taşımış, mahkemelerce haklılığı tescillenmiş ve kamuoyunun gözünde meşruluğu tam olan bir mücadeleyi yıpratmaya çalışmıştır. Mamak’ ta da halkı kandırıp sözleşme imzalatmak için gecekondu mahallelerinde belediye görevlileri anons araçlarıyla gezerek, kentsel dönüşüm projesinin mahkemelerce iptal edilmediği yalanını yaymaya çalışmıştır. Ankara Büyükşehir Belediyesi görevlileri, bu konuda Mahallelerde pankartlar asarak halkı sözleşme imzalamaya ikna etmeye çalışmıştır. Peki, aslında Mamak’ta Belediye yok saydığı ve inkar ettiği Mahkeme kararlarına karşı neler yapmıştır. Ankara Büyükşehir Belediyesi, Mahkeme kararlarına karşı bir gün içinde, aceleyle mahkemece iptal edilmiş olan eski kararların tarihini, sayısını değiştirip yeni kararlar almış gibi göstermeye çalışmıştır. Bu durumdan, Büyükşehir Belediyesinin hile ve kurnazlıkla halkı ve mahkemeleri kandırabileceğini düşünecek kadar sıkışmış olduğunu anlaşılmaktadır. Ayrıca Belediye göstermelik de olsa Mahkemenin iptal gerekçelerini de dikkate alarak yeni bir plan hazırlayacağına, mahkemelerce iptal edilen planların tadilatı olduğu öne sürdüğü kararlarla hukuken YOK HÜKMÜNDE olan bir planı tadil etmekle, kanuna karşı hile yapmış ve böylece mahkeme kararlarının uygulanmasını engelleyebileceğini düşünmüştür. Bu meclis kararları ile Ankara Büyükşehir Belediyesi yeni bir kentsel dönüşüm projesi başlatmış izlenimi yaratmayı amaçlamıştır. Ancak değişen ve yapılan bir şey yoktur. Bu nedenle yeni alınan ve aslında yeni olmayan proje karalarının ve sözleşme şartlarının belirlendiği kararların iptali için yürütmeyi durdurma ve sözleşmelere dayalı tapu devirlerinin engellenmesi talepli davalar tekrar barınma hakkı bürosunca açılmıştır. Son gelişmeler ışında görülmektedir ki, küçümsenen ve hor görülen yoksul gecekondu halkının barınma mücadelesi hiç de küçümsenemeyecek noktalara gelmiş ve bu durum, Belediyeleri ciddi anlamda korkutmuştur. Örgütlü bir halkın mücadelesinin gelişkinliği, korkunun ecele faydası olmadığını da gösterecektir.


BARINMA 7

A KARA’DA KE TSEL DÖ ÜŞÜM ALA LARI I DEĞERLE DİRİLMESİ

Kentsel Dönüşümün Genel Çerçevesi Bugün yaşanan kentsel dönüşüm sürecinin gelişiminde, 1980’li yıllarda başlayan imar affı ve süreciyle birlikte ıslah planlarının çok özel bir yeri vardır. Kentsel dönüşümün Ankara’da gerçekleşmesine olanak sağlayan süreç ve beklentileri başlatan uygulamalar, ıslah planlarıyla başladı. 1984 imar affının arkasından gelen ıslah planlama sürecinde 2000’li yıllara kadar özellikle ıslah planlarının imkanlarının elverdiği ölçüde dönüşümler gerçekleşti. 1985-2000 yılları arasındaki kentsel dönüşüm, daha çok küçük sermaye eliyle gerçekleştirilen dönüşüm süreçleriydi. Bunun sonuçları, mekanda daha çok parsel bazında dönüşümleri öngören bir resim olarak karşımıza çıktı. Fakat bu, toplumu 2000’li yıllara kadar ideolojik olarak, politik olarak da yeniden şekillendirdi, çünkü aslında kentsel rantın dağıtım süreci açısından bakıldığı zaman, ıslah planları son 10 yılda, 15 yılda toplumda “işgalci” ya da “Hazine arazilerini yağması” gibi birtakım söylemlerle sorgulanan kesimlerin, bunlar ağırlıkla da ücretli kesimlerdir, ilk kez kentsel ranttan pay alması gibi bir süreç yaşandı. 1970’li yıllarda bir barınma meselesini çözmek üzere gelip kentlerde, bir kısmı hazine arazisini işgal ederek, bir kısmı da hisseli tapu yoluyla belli mülkiyetler elde ederek kentte barınan, tutunan kesimlerin bir kısmı, ıslah planlama sürecinde küçük sermaye eliyle kentsel ranttan pay almaya başladı. Bu kentsel ranttan alınan pay, kentteki yapılasmayı ve kentteki silueti çok yoğun bir şekilde değiştirdi, fakat kentin sosyal, ekonomik birtakım ortak gereksinimlerini kent mekanında konumlandırmak konusunda planlama ilkelerinin ihlal edilmesine yol açtı. Bugün ıslah planlarıyla yapılan ve dönüşen alanlarda hepimiz büyük oranda sosyal donatıların eksikliğini, ortak birtakım kullanım alanlarının olmadığını görüyoruz. Zaten yasal mevzuatta bunu şart koşmamıştır ıslah planı yapanlara, imar planlamasının klasik standartlarını gözetmeden yapama imkanı sağlamıştır. Fakat bu süreç tamamlandığında, kentin tamamını kentsel rantla dönüştürmenin mümkün olmadığı da ortaya çıktı, çünkü kentsel rant tek başına eğer kente dönüştürüp geleceğe tasıyabilecek bir mekanizma olsaydı o zaman mekan da sosyal pratiklere ihtiyaç kalmazdı. Sosyal devlet, toplumcu belediyecilik bu sosyal pratiklein gerçekleşmesini sağlayan temel çerçeveler olarak ortaya çıkmıştır. 2000’li yıllara geldiğimizde kentsel dönüşüm anlamında kentlerin imar rantı ve küçük sermaye eliyle dönüşebilen alanların dışında çok geniş bir bölümünün kentsel rant aracılığıyla dönüşemediğini, buraların hatta artık 70’li yıllarda, 80’li yıllarda yasadığı umut, kente tutunma, kentte bir şekilde sınıf atlama hayallerinin de artık eskimesiyle, bu kente bağlılığın da belli ölçülerde yıpranmasıyla çöküntü alanlarına dönüştüğünü, terk edildiğini, aslında 2000’li yıllarda, belki 90’lı yılların ikinci yarısından itibaren yasamaya başladık. Ankara’ya kentsel dönüşüm alanları açısından baktığımızda, kent son beş yıl içinde hızlı bir atağın hedefi konumundadır. Kentsel dönüşüme konu olan alanları; -Kent merkezindeki kasıtlı yaratılmış çöküntü alanları, -Kentin varoşlarındaki gecekondu bölgelerinden kent içinde konumuna bağlı olarak gelişen kentsel rantın yüksek olduğu bölgeler, -Kentin çeperinde henüz yapılaşmamış alanlarda normal planlama süreçleri içinde elde edilmesi mümkün olmayan rantlara kentsel dönüşüm projeler el koyma amacı ile dönü-

Sehir Plancıları Odası Ankara şubesi Yönetim Kurulu

Zaten kentsel dönüşüm alanları şu an itibarıyla küçük sermayeyle islah planları aracılığı ile dönüşememis alanlar, o yüzden de bu alanları dönüştürmek için aslında sermayenin yeni mekanizmalara ihtiyacı vardı. Bu çerçevede de kentsel dönüşümün 2000’li yıllardan sonra ortaya çıkan çehresini üç olgu belirledi. Büyük inşaat şirketlerinin daha önceden elde ettiği alanları bir şekilde kentsel dönüşüm alanı seklinde belirleyerek sermayeye kaynak aktarımı; İstanbul örneğinde bu çok çarpıcı bir şekilde yaşandı, uluslararası sermayenin, özellikle de Arap sermayesinin bu alanlara yatırım yapma isteğiyle beraber, küçük sermayenin dönüştüremediği alanlarda, daha büyük ölçekli sermayenin girme arzusunu da bir sekilde tatmin edecek yeni bir kentsel dönüşüm çerçevesi oluştu. Bu gelişmelere bir de bu Mortgage dedikleri uzun dönemli konut edindirme finansman yöntemini de eklediğimizde ve bu sistemin işleyebilmesi için siyasi iktidarın kamu finansmanı aracı olarak devreye soktuğu TOKİ’nin rolü eklendiğinde bugün yaşana kentsel dönüşümün yasal, siyasal ve ekonomik çerçevesi oluşmuştur. Kentsel dönüşümle yaşanan sorunlar Sağlıklı ve yaşanılabilir kentsel alanlar üretimi açısından oldukça sorunlu bir kentleşme tarihine sahip ülkemiz için, “dönüşüm” ya da “yenileme” yoluyla kentsel mekanın yenidendüzenlenmesi önemli bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacın çözümüne yönelik geliştirilecek uygulamalar, sosyal, ekonomik, kültürel ve fiziksel yönleriyle bütünsel olarak ele alınmalıdır. Ancak, liberal politikalar eşliğinde, siyasi iktidarın yakın dönemde çıkardığı kentsel dönüşüme ilişkin bir dizi yasaya dayanan uygulama-

lar yukarıda belirtilen toplumsal kaygılardan ve mekansal bütünlükten yoksun niteliktedir. Bu durum, kentsel dönüşüm uygulamalarını, “barınma hakkı”nı ihlal eden sosyal yıkım projelerine ve kentlerin planlı gelişimi önünde birer engele dönüştürmektedir. Ankara’da ortaya konan uygulamalarda, yerel halka yaşadıkları mekanların düzenlenmesine ilişkin söz ve karar hakkı verilmemiş, sosyal ve ekonomik koşulları yok sayılmıştır. Bu çerçevede kentsel dönüşümden daha çok tasfiye projelerine dönüşen uygulamalar, uluslararası finans çevreleri ile iç içe geçmiş büyük ölçekli inşaat şirketlerinin kentsel şüme konu edilen alanlar; şeklinde sıralayabiliriz. Yıpranan kent dokusunun ve kentte oluşmuş yoksul mahallelerinin iyileştirilmesi adı altında yapılan kentsel dönüşüm uygulamaları, bu alanlardaki yapıların el değiştirerek yenilenmesini ama kazancın buraları daha önce yaşanır kılan kesimler lehine değil bunları yerinden ederek adeta kentin yeni kenarlarına sürerek cereyan etmektedir. Bu süreçte oluşan rant ise öncelikle yapım sürecinde devreye giren inşaat sermayesine gerekse de satın alma yolu ile mülk sahibi

ranta el koyması projelerine dönüşmüştür. Kentsel mekana yatırım yapan sermayenin ölçeğinde ve niteliğindeki değişime paralel olarak artan kar oranları, bu bölgelerde yaşayan halkın barınma haklarını bile koruyamamalarına neden olmaktadır. Kentleşme sürecinde yeni bir döneme işaret eden bu durum, kentsel katılım açısından değerlendirildiğinde ise kentte yaşayanların söz hakkının büyük sermaye çevrelerine teslimi anlamına gelmektedir. Bütün bu olumsuz uygulamalara karşın, kentsel dönüşümün sosyal ve mekansal bir ihtiyaç olduğunu kuşku götürmez bir gerçektir. \u anda uygulanmakta olan “kentsel dönüşüm” uygulamalarında da görüldüğü gibi, rantın büyük sermaye tarafından bölüşümü ve temel bir hak olan barınma hakkını ihl ederek yerel halkı tasfiyeyi değil, ihtiyaçları karşılamayı hedefleyen gerçekçi ve adil bir kentsel dönüşüm temel ilkeler etrafında gerçekleştirilmelidir. Kentsel dönüşüm alanlarının planlamasında gözetilmesi gereken temel unsurlar Dönüşümün tüm kent mekanı üzerinde yaratacağı etkiler irdelenmeli, bütünsel bir planlamanın sonucu olabilecek kentsel dönüşüm stratejisi izlenmelidir. Dönüşümün nasıl ve ne şekilde olacağı kentin ortak ihtiyaçları gözetilerek belirlenmeli, salt rant amaçlı uygulamalar biran önce terk edilmelidir. Kentsel dönüşüm uygulamalarını yönlendiren plan ve projeler kamu yararı ilkesine uygun bir biçimde elde edilmeli, pazarlama ve rant uğruna mühendislik, mimarlık ve planlama meslek ilkeleri göz ardı edilmemelidir. Dönüşüm sonucu ortaya çıkacak kentsel çevrenin belirlenmesi ve projenin yönetimi sürecine halk katılmalıdır. İmar Aflarının yarattığı hakların ötesinde bir yaklaşım geliştirilerek, barınma ve konut hakları göz ardı edilmemeli, bu alanlarda yaşayanlar açısından kentsel dönüşümün sosyal bir yıkıma dönüşmesi engellenmelidir. Bu bölgelerde yaşayan halk dönüşümle yaşadıkları çevreden uzak yerlerde iskan edilmemelidir. Kentsel dönüşüm sonucu elde edilecek konut çevresinin kültürel, işletme ve yönetim boyutu ile gerçekten bölgede iskanını sürdüren kesimlerin yaşamlarını sürdürecek bir yapıda tasarlanması sağlanmalıdır. Projeden etkilenenlerin tümüne günümüz koşullarına uygun kira yardımı yapılmalıdır. Projelerde konut edinme koşulları buralarda oturan halkın ödeme gücü düşünülerek yeniden düzenlenmeli ve ödemeler iskan sonrası başlatılmalıdır. Bölgede kiracı olarak yaşayanların da barınma hakkı olduğu unutulmamalı ve onlarında bu süreç sonunda barınma haklarının korunması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. olan kesimlere aktarılmaktadır. Kentsel dönüşüm uygulamalarını müteahhit mantığı ile ve kaynak yaratma projeleri olarak görmek belediyelerin gücünü halka karşı kullanarak ve kamu idaresinin TOKİ ve belediyenin kendine özel imtiyazlar oluşturarak piyasada dolaşması yerine gerçekten gereksinim duyulan iyileştirme bölgelerinde bu alanların yerleşik nüfusunun halini ve geleceğini iyileştirme ile yola çıkan kentsel dönüşüm projelerinin tasarlanması mevcut uygulamaların ayrıntılı analizini ve sorunların tesbitini zorunlu kılmaktadır.


8 BARINMA

bahseder Kendinizden misiniz? Adım Bekir Yücel. 1956 Yozgat doğumluyum. 1971 yılından bu yana Ankara’da ikamet ediyorum. Ankara’ya geldiğinden bu yana Mamak bölgesinde oturuyorum. İnşaat sektöründe çalışıyorum. Sosyal güvencem yok. Evde 4 kişiyiz. Yıkımlar olmadan önce mahallede yaşadığınız sorunlar

Bizim evimiz de sonunda yıkılacak. İki aile kaldık, direnmeye çalışıyoruz. Sözleşme imzalamadım, yapmam, yapılmasına da taraftar değilim. Evden çıktığımız takdirde vermeyi taahhüt ettikleri kira bedeli 250 YTL, çıkacağımız en kötü evin kirası ise en az 450500 YTL olacak. İşim yok, gücüm yok, boşta gezen bir insanım. Bekir YÜCEL Benim bu paranın altından kalkmam mümkün değil. DERBENT Melih Gökçek’in ve Mamak Belediye Başkanı Gazi Sahin’in kentsel dönüşüme yönelik politikalarına dair ne düşünüyorsunuz? Gazi \ahin’in kentsel dönüşüm politikası bence bir rant. Sebebine gelince 57 mahalleyi 17 mahalleye yerleştirmek demek insanların haklarını gasp etmekten başka bir şey değil, şahsi düşüncem. Biz var mıydı? de isteriz ki iyi bir evde oturalım, doğalgazımız olsun. Ama insanTabii ki belediyeden ufak tefek şikâyetlerimiz vardı. Kanalizasyon ların hakkını yememeleri lazım. Nerde görülmüş 200 metrekare arsorunları, sokak lambalarının yanmaması gibiR sanın yerine 80 metrekare bir ev vermek. Yapılan sözleşme tek Yıkımlardan nasıl haberdar oldunuz? Belediyeden yıkımlara taraflı bir sözleşme. Verecekleri dairelerin nerede oldukları belli yönelik bir bilgilendirme yapıldı mı? değil. Evlerin ne zaman verileceği de sözleşmelerde belirtilmiyor. Vallahi yıkımlardan haberimiz olmadı. Kimse bize haber vermedi. Seçimler olup belediye değişir de ben vazgeçtim, vermiyorum ya Ne yazık ki bizim insanlarımız kendileri gitda daha geç vereceğim derse bu tiler. Burada ben belediyeyi suçlamıyorum. Burada bizim invatandaş ne yapacak? sanlarımız suçlu. Neden diye sorarsan belediyenin bir çağrı Yıkımlardan nasıl etkilendiniz? göndermesi gerekiyordu, elin oturalım, konuşalım, en azınÇevremizde ev kalmadı. \u an tek dan bir sözleşme yapalım diye. Böyle bir şey gündeme komşumuz lağım fareleri. Çevreyi bir gelmedi. Vatandaş kendi elleriyle gitti, kendi eliyle hayli sardılar. Alt sokağımızda bir verdi, neticede belediye de “ben kimsenin evini bakkalımız vardı, o da gitti. En ufak yıkmıyorum, verenlerinkini yıkıyorum” dedi ki bir ihtiyacımız olduğunda, örneğin yubunu sizler de duydunuz. murta bile alacak olsak Mamak köprü Peki, sizin eviniz ne durumda şu anda? tarafına gitmemiz gerekiyor.

Sizi tanıyabilir miyiz? Ben Alihan Kurt. Kars’lıyım. Derbent Mahallesi’nde oturuyorum.

Yıkımlardan nasıl haberiniz oldu? Ne yaptınız? Bizi bilgilendiren olmadı. Bir kere anlaşmayı imzalamak için gitti. Anlaşmayı kiminle imzaladık onu da tam bilemiyorum, belediyeyle mi TOKİ’yle mi? Sözleşmeyi imzaladım. Sana Güneşevler’de 2+1 daire vereceğiz dediler. Gittim bir baktım ki verdikleri yer gecekondudan beter, 1+1, kömürlük gibi bir yer. Odalarına bir somya bile sığmıyor. Geri döndüm. Dedim ki “burası bana dar”. Bir çözüm getirmediler. Mecbur kaldım. Ben 6 nüfusum. Benimle birlikte kalan oğlum verdikleri eve yerleşti. Ben yeni bir ev kiralamak zorunda kaldım. 400 milyon kira veriyorum. Tek gelirim emekli maaşım. Bugün 483 YTL para yatırmam lazımdı, yatıramadım. Ödemeleri maaşıma bile denk getirmediler. Her şeyi kendilerine göre ayarlamışlar, bize yöre bir şey yok. Ayın 20’sinde maaşı alınca direkt evin ödemesine yatıracağım. Geciktiği için ceza

Kendinizden bahseder misiniz? Adım Adem Çetin. Kırıkkale-Sulakyurt’un Faraşlı köyündenim. Türk Telekom’dan emekliyim. Eve ayda 900 YTL civarı para giriyor. Evin nüfusu 4 kişi. Buraya yerleşeli 20 yıl oldu. Mahallenizden memnun muydunuz? Sorunlarınız, şikâyetleriniz var mıydı? Mahallemizden memnunduk. Yalnız belediyenin hizmetlerinin eksikliğinden kaynaklı sorunlarımız vardı. Hala da var. Ulaşım bizim burada sıkıntı. Otobüs alamıyoruz mesela. Vermiyorlar, yok diyorlar. 45 dakikada bir araba geliyor. Bu mahallenin nüfusu ne kadar? Bir bilginiz var mı? 14 bin seçmen var. Bu kadar insanın yaşadığı bir yere 1 otobüs veriyorlar. Dolmuş zaten yok. Ulaşım sıkıntısı çekiyoruz. Kentsel dönüşüm politikaları hakkında

dum ki 1+1’de oturan 2 nüfuslu, 3 nüfuslu aileler 2+1’lere aktarılmış. Sözleşme imzaladığınıza pişman mısınız? Ben pişmanım. Bu gidişle o adam on sene bizi kirada süründürecek. On birinci ayda temel atılacağını söylemişlerdi. Daha temelin ‘T’si yok ortada. Gücüm yok ki benim her ay 700 milyon kira ödemeye. Sözleşme imzalamayan yaklaşık 15000 kadar mahalleli var. Onlara ne önerirsiniz? Onlar akıllı olsunlar, sözleşmeleri imzalamasınlar. Ben şahsen pişman oldum. Anlaşmayı yaptık ama ortada hiçbir şey yok. Su an psikolojiniz nasıl, sağlığınız nasıl? Benim hanım zaten tansiyon da geliyor. Kirayı ödeyecek param kalmıyor. hastası. Her gün hastaneye taşınıyoruz. Bana dediler ki ‘git belediyeye bir dilekçe Oğlum boşta, işi yok. ver, belki yerini değiştirirler’. Dilekçeyi Onun psikolojisi nasıl? verdim, 2 aydır cevap yok. Sonradan duy- Vallahi ne desek boşR

ne düşünüyorsunuz? Belediye size projelere dair bilgi verdi mi? Hayır, bize bir bilgi verilmedi. Barınma bürosundan bilgi aldık. Bu şekilde yola çıktık. Peki, Melih Gökçek’in ve bulunduğunuz bölgenin belediye başkanının kentsel dönüşüm politikaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Vallahi biz “kentsel dönüşüm” demiyoruz, “rantsal dönüşüm” diyoruz. Onun için de biz elimizden geleni yapacağız. Buraları Gazi \ahin’e de Melih Gökçek’e de vermeyeceğiz, yedirmeyeceğiz. Bir süredir yıkım tehdidi altında yaşamınızı sürdürüyorsunuz. Bu durum sizi ve ailenizi nasıl etkiliyor? Tüm mahalle durumdan etkilendi. Durmadan bunu düşünüyoruz. Aileler içindeki huzursuzluk da artıyor. Adamın bir evi var, o da giderse ne yapacak? Haliyle sağlığımızı, huzurumuzu, her şeyimizi etkiliyor.


Merhaba Çoğunluğu duruyor, 350 civarında kendinizden Biraz bir ev yıkıldı. bahseder misiniz? Belediyenin hizmetleri ne duAdım Nazım Karahan. Derrumda? Su an size hizmet verbent Mahallesi muhtarıyım. 9 iliyor mu? yıldır muhtarlık görevimi Elektriğimizi, suyumuzu kesiyorlar. sürdürüyorum. Yıktıkları evlerin molozlarını Mahallenize dair sokağa boşaltıyorlar. Belediye belediyenin bir kentsel sanki bize işkence yapıyor. Zor Nazım KARAHAN dönüşüm projesi var. Bazı durumda kalıyoruz. Sokakta çöDerbent Mah. Muhtarı evler yıkılmış durumda. İlk pler toplanmıyor, her tarafı fareler nasıl haberdar oldunuz bastı. Sağlığımız da kötü etkprojeden? Bu sürece dair biraz bilgi ileniyor. Suların kesilmesi ve çöplerin verebilir misiniz? toplanmaması sonucu mahallede salgın Ben bu projeyi ilk olarak belediyeden hastalıklar baş gösterdi. öğrendim. Belediyenin projesinden mem- Yıkımlara dair mahkemeye dava açtınız nun değiliz. Evlerimizin bulunduğu arsaya bildiğimiz kadarıyla. Durum nedir şu anki karşılık müteahhit 3 daire vermeyi taahhüt aşamada? ederken belediye 1 daire vereceğini Mahalleden 3 kişi açtık dava şuanda devam söylüyor. Verecekleri dairenin de ne zaman etmektedir.Eski açılmış olan davalar sonuçverileceği, nerede olacağı, kira yardımı ne landı ve belediye davaları kaybetti. Yıkımkadar olacak gibi konuların da sürekli olarak ların gündemde olduğu diğer mahallelere üstü kapatılıyor belediye tarafından. Geçen öneriniz nedir? gün belediyede katıldığım bir toplantıda, Dikmen Vadisi halkı da bizimle aynı durumkatılanlar arasında Gazi \ahin, yardımcıları, daydı. Orada sözleşmeye imza atanlar bizMelih Gökçek’in sekreteri de vardı, şunları den daha beter oldular. Diğer mahallelere sordum: “Vereceğiniz ev Derbent mahallesi önerim sözleşmeye imza atmamalarıdır. hudutları içinde olacak mı? Verilecek olan Bugün benim gidecek evim var ama gitmiyevlerin metrekaresi ne olacak? 2 kişilik ail- orum, mahallemden ayrılmıyorum. Mahaleye de 1+1 ev veriyorsunuz, 8 kişilik aileye leli asgari ücretle çalışıyor. Bugün verilen de aynı evi veriyorsunuz, bu nasıl adalet an- kira yardımlarının seneye verilip verilmeyelayışı?” Dedim ki “Televizyonda bir program ceği belli değil. Kimsenin kirayı ödeyecek var, ‘Var mısın yok musun’ diye. Bu şartlar gücü yok, mahalleli perişan. altında ben yokum.” Senin hakkın ne diye Sözleşme imzalayıp evleri yıkılanlardan sordular. Yani rüşvet teklif ettiler. İki daireyle enkaz bedeli alan var mı? 97.000 YTL verelim, “Ver şimdi hesap nu- Ben hiç görmedim, duymadım. Böyle bir maranı, senin paranı hemen yatıralım” söylenti var ama benim bir bilgim yok. dediler. Ben de şöyle cevap verdim. “Bir Bana da zaman zaman belediyeden teklifler çiçekle yaz gelmez. Düğün de komşuyla geldi. “Hesap numaranı ver, senin paranı olur, cenaze de komşuyla olur. Bütün ma- yatıralım, mahallelilerle değil bizimle halleliye aynı koşullar sağlanacaksa, aynı hareket et” diye. Ama ben hiçbir zaman bu haklar verilecekse varım, yok eğer sadece tekliflere itibar etmedim, etmem de. Tüm bana veriyorsanız ben bu işte yokum.” mahalle birlik olup barınma hakkı mücadeMahallede şu an durum nedir? Kaç ev lesini yükselteceğiz, zalimin zulmüne son yıkıldı? vereceğiz.

K EN T S E L D ÖN Ü S Ü M P R O J E S İ MA M A K E S N A F I N I Y O K E D İ Y O R

Biz Küçük Esnaflar! Kısıtlı sermayemiz ve yoğun emek gücümüzle, gecemizi gündüzümüze katarak; hafta sonu, bayram, tatil demeden çalışmaktayız. Kıt kanaat geçimimizi sağladığımız, çoluk çocuğumuzun ekmek teknesi olan yıllarımızı verdiğimiz dükkanlarımız, yeni “Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi” adı altında, bizlere hiçbir hak verilmeden elimizden alınmak istenmektedir. 14 mahalleyi kapsayan proje, gecekondu sahiplerine haklarını vermediği gibi 14 mahallede bulunan yüzlerce esnafı da işinden ederek, işsiz, aşsız ve geleceksiz bırakacaktır. Yıkılan birkaç mahallede yüze yakın esnafın iş hakları ellerinden alınarak kapı dışarı edilmiş, dükkanları yıkılmıştır.

İşyerleri elinden alınan, işsiz kalan esnaf arkadaşlar, mal aldıkları toptancılara olan borçlarını ödeyemedikleri gibi, vergi, SSK, Bağ- Kur vb. borçlarını da ödeyemez duruma gelmiştir. Hem işinden olan, hem borç batağıyla karşı karşıya kalan esnaf arkadaşlarımız, çoluk çocuğuna nasıl bakacaktır, işsizliğin korkunç boyutlara ulaştığı ülkemizde nerden iş bulacaktır!!

“Kentsel Dönüşüm Projesi” adı altında 500 adet alışveriş merkezi yapılmak istenmektedir. Bu alışveriş merkezleri dükkanları yıkılan ve yıkılacak olan biz küçük esnaflar için değil büyük sermaye grupları için yapılmaktadır. Bu güne kadar Mamak’ta yapılan onlarca alışveriş merkezlerinden bir tanesi bile Mamak esnafına yapılmamış olup, hepsi

büyük sermaye gruplarına verilmiş; biz Mamaklı esnafın yok olması için ne mümkünse yapılmıştır.

“Kentsel Dönüşüm Projesi” adı altında hem gecekondu sahiplerinin hem esnafın hakları gasp edilip büyük şirketlere peşkeş çekilmek istenmektedir. Geleceğimize, çoluk çocuğumuzun haklarına sahip çıkmamız için birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Barınma Bürosu bünyesinde kurduğumuz Esnaf Temsilciliği, iş haklarını kaybeden esnaf arkadaşlarımızın zararlarının tanzimi için dava açma hazırlığı içerisindedir.

Yetkililer acilen! -Dükkanları yıkılan esnafın zararlarını tespit ederek karşılamalıdır. -Mamak’ta yapılacak alışveriş merkezleri, Mamaklı esnafa verilmelidir. -“Büyük Mağaza Yasa Tasarısı” çıkarılmalıdır. -Büyük mağazaların haksız rekabetine son verilmeli, servis ve promosyonlar kaldırılmalıdır. -Esnafa faizsiz kredi verilmeli (ön koşulsuz olmalı; vergi dairesine, SSK, Bağ-kur’a borcu olmayan esnaf zaten yok). -15-20 çeşit olan verginin asgariye indirilerek, esnafın vergi yükü azaltılmalıdır. -Esnaf düşmanı politikalar acilen durdurulmalıdır.

Mamak Barınma Hakkı Bürosu Esnaf Temsilciliği- FUAT KESER

fuatkeser@mynet.com

BARINMA 9 İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Sube Başkanı Nevzat ERSAN

Son dönemde “kentsel dönüşüm” adı altında gerçekleştirilen uygulamalarla kentsel mekanda yaşanan yıkımlar, bu alanlarda yaşayanlar için derin bir "sosyal yıkım"a dönüşmüştür. Bugün Mamak halkını evlerinden ve en temel yaşam haklarından mahrum eden uygulamaların altında toplumsal yarar ve sosyal adaleti dışlayan yeni bir kentleşme süreci ve bu sürece paralel olarak işleyen rant odaklı kentsel dönüşüm projeleri yer almaktadır. Siyasal iktidarların yıllarca oy ve iktidar için düzensiz gecekondulaşmaya göz yummasından gecekondu aflarına; tüm altyapı hizmetlerinin götürülmesinden seçimlerde taşınan yardım çuvallarına kadar “meşru” olduğunu kabul ettiği yoksul halk, bugün aynı iktidar uzantıları tarafından yaşadıkları mekanlar üzerinde “gayrimeşru” ilan edilmiştir. Bu durumun altında, yıllar içerisinde değerlenen kent toprağına en kolayından el koyma ve burada oluşacak büyük kazançları kapma isteği yatmaktadır. Mevcut kentsel dönüşüm projeleri bu nedenle halkın taleplerini gözetmek yerine, kentin yoksul insanlarını yıllardır yaşadıkları yerlerden sürüp, üstüne bir de çok daha değersiz ve kalitesiz konutlar için onları altından kalkılmaz borçlara sokarak, geride kalan değerli toprağa el koyma projeleridir. O yüzden halk için değil, rant için yapılan projelerdir. Bu işin yerellerdeki yürütücüleri de en başta belediyelerdir. “Toprak ticareti” yaparak para kazanmak veya birilerine kazandırmak, belediyelerin en önemli işlerinden biri haline gelmiştir. Gökçek yönetimindeki Büyükşehir Belediyesi ve onunla işbirliği halinde olan yerel belediye, bugün Mamak’ta aslında sadece toprağı değil, toprak üzerinden, burada yaşayan insanları, onların yaşamlarını ve geleceklerini de satmaktadırlar. Yani yıllardır yaşadığımız alanlar artık büyük sermayelere pazarlanacak birer meta olarak görülmekte ve bu anlayış “kentsel dönüşüm” projeleriyle bizlere dayatılmaya çalışılmaktadır. Kentsel dönüşüm projesi, kimi çevrelere büyük paralar kazandırırken, yıllarca buralarda yaşamış, dişiyle tırnağıyla, emeğiyle buraları var etmiş olan insanlara ise evsizlik, yıkım, tehdit ve polis copu olarak geri dönmektedir. Oysa insanın yaşayabilmek için en temel haklarından biri barınma hakkıdır ve bu hak hiçbir kişi ya da kurum tarafından herhangi keyfi bir kararla engellenemez. Barınma bir temel haktır ve hiçbir insan geleceği garanti edilmeden, hakları gözetilmeksizin, borçlandırılarak ve zor kullanılarak barındığı mekândan uzaklaştırılamaz. Belediyelerin asli işi, insanları evlerinden söküp atmak değil, tam tersine insanların talepleri ve beklentileri doğrultusunda konutları, mekanları daha yaşanabilir yerlere dönüştürmektir. Bugün Büyükşehir ve Mamak Belediyeleri, iptal edilen projeyi başka bir kılıfla tekrar hayata geçirerek Mamak Halkını ve taleplerini dikkate almadıklarını göstermişler, saldırgan ve uzlaşmaz tutumlarıyla “kimin belediyesi” olduklarını bir kez daha ispat etmişlerdir. İnsanların en temel yaşam haklarına yapılan bu saldırılar karşısında İnşaat Mühendisleri Odası Ankara \ubesi olarak, Mamak Halkının haklı mücadelesinde her zaman destekçi olacağımızı belirtir, bu mücadelenin sonuna kadar takipçisi olacağımızı bir kez daha ilan ederiz.


10 BARINMA

Su hakkı insan hakkıdır. 1. Su hakkı insan hakkıdır. Bu haktan kesinlikle vazgeçilmemelidir. 2. Su kaynaklarında ve kullanımında kamu mülkiyetinden vazgeçilmemelidir. 3. İnsanca yaşam için gerekli temiz su miktarı ücretsiz olarak verilmelidir.

HALKIN HAKLARI FORUMU SU HAKKI BİLDİRGESİNDEN

1. Su hakkının insan hakkı olduğu ortak fikrinin dışında, suyun sosyal , ekonomik ve çevresel boyutları ile birlikte, toplumsal paylaşım sisteminin de değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. 2. Dünyada uygulanan neo- liberal politikalara bakıldığında kar amaçlı sistemler oluşturularak su yönetiminin küresel şirketlere devredildiği tespit edildi.

3. Özelleştirme politikaları sonucunda küresel şirketlerin yönettiği Antalya, Kocaeli örnekleri tartışıldı ve bu uygulamaların halkın yararına uygun olmadığı tespit edildi. 4. İzmit’te yaşanan sürekli su kesintileri sebebiyle, “su hakkının” öncelikli mağdurları olarak İzmitli kadınlar öncülüğünde İzmit halkı, şehrin çeşitli yerlerinde eylemler örgütleyerek kısa zamanda somut kazanımlar elde etmiştir. Bu eylem süreci somut pratikler açısından ele alındığında su hakkı mücadelesinde atılmış olan önemli bir adımdır.

SU PARA İLE SATILAMAZ SU HAKKI EN TEMEL İNSAN HAKKIDIR.

Saglıklı su ne anlama gelmektedir? İnsan sağlığına zararlı olabilecek mikroorganizmaları ve kimyasalları içermeyen ancak sağlık için gerekli mineralleri yeterli ve dengeli miktarda içeren renksiz, kokusuz ve berrak olan su SAGLIKLI sudur.

dir?

Güvenli su ne anlama gelmekte-

GÜVENLI su ise sağlığa zarar verebilecek bütün kirleticilerden arındırılmıs sudur.

“Içilebilir” ve “kullanılabilir su” arasındaki fark nedir? Böyle bir fark olmaması; içilebilir ve kullanılabilir suyun nitelik olarak birbirinin aynısı olması uygun olur. Toplumda “içme” ve “kullanma” sularının birbirlerinden farklı olabilecegi gibi bir algı oluşmuştur, ancak kullanılabilir suyun da saglık açısından risk teskil etmemesi gerekir.

Sebeke suyunun saglıklı olması ne anlama gelmektedir? Yemekte, ev temizliginde, banyo yaparken, vb. kullanılan sebeke suyunun saglık açısından riskleri olabilir mi? Sebeke suyu genel olarak içme,

yemek yapma, temizlik ve diger evsel amaçlar ile, gıda maddelerinin ve diger insani tüketim amaçlı ürünlerin hazırlanması, islenmesi, saklanması amacı ile kullanılmaktadır. \ebeke suyu sağlıklı olmalıdır “hastalık yapan mikroorganizmaları ve insan sağlığına zararlı olabilecek kimyasalları içermemelidir”. \ebeke suyu yemek ve diger gereksinimler için de tüketildigi için, sularda bulunan ve saglık sorunlarına neden olan sorunlar risk olusturabilir.

nun renksiz, kokusuz ve berrak olması gerekir. Kullanıcılar içme ve kullanma suyunun bu fi ziksel özelliklerinin olması gerektigi bilgisinden yararlanarak gözleme dayalı bir degerlendirme yapabilirler.

Kuraklık su kısıtlılıgının nedeni olabilir mi? Kuraklık su kısıtlılıgının sadece bir nedenidir. Su kısıtlılıgının diger nedenleri ise; talebi karsılayacak planlamanın olmaması, kent suyunda kirlilik, su savurganlıgı, pompaların yetersiz donanımı, şebeke suyu Su kirlenir mi? EVET. Kaynağından çıkıp kullanıla- kaybı, vb. olabilir. cağı ana kadar en kolay ve en çok kirlenen Kuraklık su kısıtlılıgının nedeni madde sudur. Çünkü; su eritir, taşır, bırakır ve akar. Evsel atıklar, yeraltı depolama tank- olabilir mi? Kuraklık su kısıtlılıgının sadece bir larından sızıntı, tarımsal kirlenme, uygun olnedenidir. Su kısıtlılıgının diger nedenleri mayan endüstriyel uygulamalar (Özelikle petro-kimya endüstrisi), madencilik, atık kim- ise; talebi karsılayacak planlamanın olmayasalların yeraltına enjeksiyonu, asındırıcı ması, kent suyunda kirlilik, su savurganlıgı, maddeler baslıca suyun kirlenmesine neden pompaların yetersiz donanımı, şebeke suyu olan etmenlerdir. Sıcaklık kirlenmesi de su kaybı, vb. olabilir. kitlesinin sıcaklıgını artıran uygulamalaraSaglıklı suya erisebilelektrik santrali, nükleer santmek bir insan hakkı mıdır? rallerde suyun sogutma EVET. Temiz suya ulaamaçlı kullanılmasına baglı sabilmek Dünya Saglık Örmeydana gelebilir . gütü tarafından 1978 yılında kosullardan bağımsız olarak Su kirliligi nasıl sapbireylere mutlak ulaştırılması tanır? gereken bir sağlık hizmeti Suyun temiz ya da kirli olarak tanımlanmıstır. Türoldugu yapılacak analizler kiye de bu yaklasımın tarafı sonucu ortaya çıkar. Su ile ilolmustur. gili baslıca bakteriyolojik, kimyasal ve diger açılardan Su sağlığı ile ilgili kodegerlendirme yapılmalıdır. nularda bilgi almak bireyBu degerlendirmelerin akresel bir hak mıdır? dite laboratuarlar tarafından EVET. Bireylerin ve yapılması gerekir. toplumların sağlıklarını yakından ilgilendiren bir konuda Toplumdaki herhangi bir birey su kirliligini gözleyebilir yansız, seffaf, dogru ve güncel bilgilere ulaşma hakları bulunmaktadır. (bilebilir) mi? Hem içme, hem de kullanma suyu-


BARINMA 11

ANKARA’DA YAŞANAN SU SORUNUNUN TEMELİNDE NELER BULUNMAKTADIR?

Ankara’da yasanan su sorununun başlıca nedeni Büyüksehir Belediyesi’nin zamanında yapması gereken yatırımları yapmamasıdır. Sorunun başlıca nedeni Büyüksehir Belediye Baskanı’nın ifade ettigi gibi “küresel ısınma” ve “2006 yılının son 41 yılın en kurak yılı olması” degil; bu talebin karşılanamamasıdır. Son 41 yılın en kurak yılı 1994 yılı olmustur. 2006 yılında kuyu suları ve atıksu arıtma suyu kullanılması gerekirken bir baraj büyüklügünde içme suyu; park ve bahçe sulamasında kullanılmıştır. Ayrıca şehir içme suyu sebekesinde yüzde 40’a yakın kayıp vardır. 2007 yazına gelindiginde yeterli miktarda su bulunmaması sebebiyle su krizi olusmus, çözüm olarak Büyüksehir Belediyesi tarafından Kızılırmak suyu gündeme getirilmistir. Bu gündemin de altında DSI tarafından yapılması önerilen Işıklı-Gerede Sisteminin yapımının en az 2 yıl sürmesi yatmaktadır. Bu nedenle 2007 yazından itibaren Ankara halkı susuzluga ve kalitesiz suya mahkûm edilmistir.

sorumluluk sahibi, kamu kaynaklarını bilinçli kullanan, halkın sağlığını ve gelecegini düşünen yönetimlere ihtiyaç vardır. Su sorunu için öncelikle yapılması gerekenler; * Su kaynaklarının yönetiminin yerellerden alınıp DSİ gibi merkezi bir kamu kurumunda toplanması * Yıllardır Işıklı –Gerede Sistemi gibi yapılmayan yatırımların yapılması. * Kızılırmak Suyuna uygun ileri arıtma tesislerinin kurulması. Kızılırmak suyunda insan sağlığını riske atacak maddeler var mıdır? Bu su İvedik Arıtma Tesisinde arıtılabilir mi?

Kızılırmak suyunda Dünya ve Türkiye standartları sınır degerlerini geçen sodyum, sülfat, klorür ve arsenik vardır. İçme suyunda sodyum değerinin yüksek olması hipertansiyon ve böbrek hastalıklarına; sülfat değerinin yüksekliği sindirim sistemi hastalıklarına, bebekler, yaşlılar ve hamilelerde vücut suyunda kayıplara neden olabilir. Ayrıca; sodyum yüksekliginin borulardaki aşındırma etkisi sonucu ağır metal oranını artırma; buna bağlı olarak da gözlerde ve solunum S u da öz e l l estirm e politikaları yollarında tahrişlere; arsenik yüksekliğinin A n k a r a ’ d a y asanan su sorununa ise uzun dönemde deride renk değişikliğine, n e d e n o l mus olabilir mi? derinin kalınlaşmasına, özellikle mesane, böbrek, akciğer kanserlerine yol açma riski bulunmaktadır. Kızılırmak Suyu için ileri EVET. Bugün Ankara’da yasanılan su arıtma teknikleri gerekmektedir. Su an kullasorunu genel anlamıyla Türkiye’de uygula- nılan İvedik Arıtma Tesisi Kızılırmak Suyuna nan yanlış su politikalarının bir yansıması uygun degildir. olabilir... Son dönemlerde uygulanan politikalar suda özelleştirmenin önünü açmıştır. Evlerde kullanılan su arıtma cihazları Önümüzdeki dönemlerde ise sudaki özelKızılırmak suyunu içme suyu leştirmelerin çok daha gözle görünür hale standartlarında arıtabilir mi? gelmesi beklenmektedir. Dünyada suyun özelleştirilmesi iki aşamada gerçekleşmektedir: Kızılırmak suyu bazı parametreler yönünden 1. Su yönetiminin merkezi bir yapı- Sağlık Bakanlıgı içme suyu standartlarını lanmadan (örneğin DSİ’den) alınarak yerel- sağlamayan bir su yapısına sahiptir. Bu paleştirmesi (örneğin ASKİ’ye verilmesi). rametrelerden bazıları ileri arıtma yöntemleri 2. Yerel yönetimlerin bu alana ilişkin ile (ters osmoz, nanofiltrasyon gibi) arıtılabiuzun vadeli politikaları olmaması, yaşanan lirler. Evlerde bulunan ve ancak bu özelliksorunları özel şirketler aracılığı ile çözme yo- lere sahip olan su arıtma cihazları Kızılırmak luna gidilecektir. Enerji ve Tabii Kaynaklar suyunu içme suyu standartlarında arıtabilir. Bakanı 2007 yaz aylarında su kesintilerinin olduğu dönemde bu niyeti “akarsu ve göletlerin kullanım hakkı 49 yılı geçmeyecek şekilde özel sektöre satılacak.” seklinde ifade etmistir. Ankara’ya içme suyunun sağlanması kimin sorumluluğundadır?

Bu konuda sorumlu kurumlar Büyükşehir Belediyesi ve Devlet Su İsleridir (DSİ). DSİ, Belediye sınırları dısında baraj yapımından, Büyükşehir ise bu baraj ve isale hatları için gerekli kaynağı DSİ’ye aktarmaktan sorumludur. Ankara’nın su sorununu çözmek için neler yapılmalıdır?

Bilime ve planlamaya önem veren,

Kırıkkale halkı Kızılırmak suyunu içiyor mu?

Kırıkkale halkı, Yeşil Vadi Su Birligi arıtma tesisleri ile 27 yıldır değil, 2001 yılından beri bu suyu kullanmaktadır. Fakat İvedik tesisleri ile benzer teknoloji kullanılmasına rağmen tatmin edici kalite sağlanamadığından bu suyu içmesuyu olarak kullanamamaktadır. Kırıkkale Belediyesi Kızılırmak suyu için ileri teknoloji arıtma tesisini (Ters Ozmoz Deniz Suyu Arıtma Tesisini) kurmuştur. Hem pahalı hem de sağlık için zararlı olduğu bilinen Kızılırmak suyu için neden ısrar edildi?

Ankara’nın su talebinin karşılanması konusunda gerekli önlemleri almayan Ankara Büyükşehir Belediyesi, 2007 yazında oluşan su krizi anında da yeni kaynak arayışına girmiştir. Işıklı-Gerede Sisteminin yapımı en erken 2 yılda biteceğinden, Büyükşehir Belediyesi, sağlık ve içmesuyu kalitesi açısından oldukça uygun olan ve maliyeti 324 milyon YTL olan Işıklı-Gerede Sistemi yerine, maliyeti 572 milyon YTL olan Kızılırmak projesini tercih etmistir. Avrupa’da medyaya da yansıyan ve sülfat miktarları yüksek oldugu ifade edilen sular neden içiliyor?

Avrupa’da musluktan akan su, Dünya ve Türkiye standartlarına uygundur. Sülfat miktarı yüksek oldugu söylenen sular, ambalajlı sulardır. Türkiye’de kullanıcının tercihine sunulan maden suları da benzer parametreleri içermektedir. İçmesuyu, “genel olarak içme, yemek yapma, gıda maddelerinin hazırlanması vb. amaçlar ile temizlik amacıyla kullanılan şebeke sularıdır” Avrupa’daki ambalajlı sular, şebeke suyu standartlarında olmayıp bireylerin kendi istekleriyle içmek içindir.


KRİZE KARSI HALKIN SARTLARI VAR

1. İşten çıkarmaları yasakla, 2. Ücretleri koru, taşeron sistemini ve güvencesiz çalışmayı engelle; asgari ücreti vergi dışı bırak; çalışma saatlerini kısalt, 3. Temel gıda maddeleri, enerji fiyatları ve konut kiralarını kontrol altına al, 4. Asgari ihtiyaç düzeyinde elektrik, su, doğalgaz ve ulaşımı ücretsiz sağla, 5. Açlığa önlem olarak kadınlara, asgari ücret düzeyinde mutfak maaşı ver, 6. Tüm sağlık ve eğitim hizmetlerini parasızlaşır, devlet okullarının tüm borçlarını sil, bu kurumların elektrik, su, doğalgazını ücretiz yap, 7. Küçük çiftçi borçlarını sil, tarımsal üretime girdi desteği sağla, 8. Kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarını faizsiz olarak yeniden yapılandır, 9. Kürt sorununda savaş politikalarını terk et; savaş giderlerini Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz’in kalkınmasına harca, 10. IMF ve Dünya Bankası ile tüm ilişkileri kes, bütün ikili anlaşmaları feshet, IMF ile anlaşma imzalama 11. Özelleştirmeleri durdur, kamu yatırımlarını yeniden başlat, 12. Borsayı kapat, 13. Dış borçları ödeme, yabancı sermaye çıkışını ve kar transferini yasakla, 14. Kurumlar vergisini, lüks tüketim vergisini artır, servet vergisi uygulaması başlat; temel tüketim maddelerindeki vergileri kaldır, 15. Kentsel rant politikalarını terk et, 16. Banka batıranları cezalandır; kurtarma operasyonları yapma; batan banka ve şirket çalışanlarına iş güvencesi ver, 17. Siyasal nüfuz kullanılarak elde edilen servetlere el koy.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.